text
stringlengths
296
93k
summary
stringlengths
48
2.09k
Gazetenin haberinde, Doll'un, 5 Haziran'da Zürih'te yapacağı düğününün hazırlığı içinde olduğu, 2010 yılında mesleki yaşantısında da değişiklik yapabileceği belirtilerek, ''Beşiktaş, Gençlerbirliği Teknik Direktörü Thomas Doll'un peşinde'' ifadesini kullanıldı. Habere göre Alman teknik direktör Doll da Beşiktaş'ın peşinde olmasıyla ilgili gazeteye yaptığı açıklamada, ''Bunu ben de duydum'' dedi. Bild'in haberinde, Beşiktaş Kulübü'nde hafta sonunda başkanlık seçiminin olduğu, başkan adaylarının tanınmış teknik direktörler ile oy toplamaya çalıştığı ifadesine de yer verildi.
Alman Bild gazetesi, Beşiktaş'ın, Gençlerbirliği Teknik Direktörü Thomas Doll'un peşinde olduğunu iddia etti.
Beyaz Saray, İran'da 12 Haziran 2009'daki Cumhurbaşkanı seçimi sonrasındaki olaylara karıştıkları gerekçesiyle idama mahkum edilenler arasında yer alan 2 kişinin cezalarının infazı üzerine İran'ı sert bir dille kınadı. Beyaz Saray basın sözcüsünün yardımcısı Bill Burton, idamların, İslam Cumhuriyeti'nde barışçıl bir muhalefete yönelik adaletsiz ve insafsız tutumun göstergesi olduğunu belirterek, siyasi mahkumları, haklarını ifa ettikleri için öldürmenin, İran'ı daha da tecrit edeceğini, bu ülkeye aradığı saygı ve meşruluğu getirmeyeceğini söyledi. İran'da 12 Haziran 2009'daki Cumhurbaşkanı seçimi sonrasındaki olaylara karıştıkları gerekçesiyle idama mahkum edilen 11 kişiden ikisinin cezasının infaz edildiği bildirilmişti. İran Öğrenci Haber Ajansı (ISNA), bugün idam edildikleri açıklanan iki kişinin, Muhammed Rıza Alizemani ve Areş Rahmanpur olduklarını duyurmuştu.
Beyas Saray yönetimi, İran'da seçim protestoları sırasında suçlu bulunan iki kişinin idamını protesto etti.
İstanbul Cerrahi Hastanesi'nde bugün vefat eden ressam Ömer Uluç'un cenazesi, 30 Ocak Cumartesi günü Bebek Camisi'nde öğleyin kılınacak cenaze namazının ardından Aşiyan Mezarlığı'nda defnedilecek. Çağdaş Türk resminin büyük ustası Ömer Uluç, 1931 yılında İstanbul'da doğdu. Robert Koleji'ni bitirdikten sonra ABD'de önce mühendislik, sonra da resim eğitimi alan Uluç, 1953 yılında Nuri İyem'in öncülüğünde kurulan “Tavan Arası Ressamları” olarak adlandırılan grupta yer aldı. Londra, Paris, ABD, Meksika ve Nijerya'da bulunan sanatçı, ilk kişisel sergisini 1955 yılında Boston'da açtı. Ardından başta Paris, Berlin ve İstanbul olmak üzere yurt içi ve yurt dışında çok sayıda sergi açan sanatçı, bir çok bienale katıldı. Kendisini sadece tuval resmi ile sınırlandırmayan sanatçı, değişik malzemeler kullanarak gerçekleştirdiği yapıtlarla Türk sanatına farklı katkıda bulundu. Sanatçının, 2005 yılında Baki'den alıntı ile 'Heves Kuşu Durmaz Döner' adını verdiği ve kendi konuşma kayıtlarından seçtiği “Fragmanlar”la başlayan ve sayfalarını bir sergi mekanı olarak düşünerek tasarladığı kitabı, Yapı Kredi yayınlarından çıktı.
Tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitiren ressam Ömer Uluç, Cumartesi günü düzenlenecek törenle toprağa verilecek.
Önceki hafta Fransa'da başlayan burka yasağı tartışması Danimarka'da da gündemde. Bugün meclise taşınan tartışmada bir süredir burkanın tamamen yasaklanması gerektiğini savunan hükümet geri adım attı ve yasak teklifini geri çekti. Danimarka'da uzun süren tartışmalardan sonra Liberal-Muhafazakar hükümet tepkilere dayanamadı ve burkanın tamamen yasaklanmasıyla ilgili taleplerini geri çekti. Bugün mecliste yapılan görüşmeden sonra bir açıklama yapan Başbakan Lars Lökke Rasmussen, burkayla ilgili yeni bir yasak getirmeye gerek olmadığını söyledi. Geçtiğimiz yıl Liberal Partinin entegrasyondan sorumlu sözcüsü Naser Khader tarafından gündeme getirilen burka yasağı bugün Danimarka parlamentosunda görüşüldü. Kamu kuruluşlarında burka giymenin zaten yasak olduğu ülkede burkanın tamamen yasaklanması tartışılıyordu. Mecliste yapılan görüşme sonrasında açıklamalarda bulunan hükümet yetkilileri, burka ile ilgili mevcut düzenlemelerin yeterli olduğunu yasaklamaya yönelik yeni bir yasanın çıkarılmasına gerek olmadığını söyledi. Yasak teklifini geri çeken hükümet, kadınlara zorla burka giydiren kişilere 4 yıl hapis cezası verilmesini istiyor. Burkanın yasaklanmasıyla ilgili kanun teklifi meclise gelene kadar başta Başbakan Lars Lökke Rasmussen olmak üzere bazı Liberal Partililer yaptıkları açıklamalarda burka ve nikabın Danimarka toplumunun değerleriyle bağdaşmadığını dile getiriyordu. Hatta Lars Lökke Rasmussen önceki hafta yaptığı açıklamada, "Bu giysiler, bizim tamamen karşı olduğumuz ve Danimarka toplumunda mücadele etmek istediğimiz kadın ve insanlık anlayışını sembolize ediyor." diyerek partisinin kesinlikle burkaya karşı olduğunu söylemişti. Bu açıklamalardan sonra Danimarka'da burka giymenin tamamen yasaklanacağı söyleniyordu ancak gelinen noktada Liberal Parti öncülüğündeki hükümetin burka yaklaşımı değişmiş görünüyor. Uzmanlar bu değişimin ardında özellikle toplumun farklı kesimlerinden gelen tepkilerin olduğunu ifade ediyor. Danimarka'da burka tartışmaları başladıktan sonra Kopenhag Üniversitesinden bir grup araştırmacı Müslüman kadınların giyimiyle ilgili geniş kapsamlı bir araştırma yapmıştı. Araştırma sonucunda ülkede uzun süreden beri tartışılmakta olan burkanın sadece 3 kişi tarafından giyildiği ortaya koyulmuştu. Burka giyen kadın sayısının bu kadar az çıkması pek çok politikacının tepkisini çekmiş ve Liberal-Muhafazakar hükümet anlamsız tartışmalar çıkarmakla suçlanmıştı. Danimarka'da burka giyilmesini kısıtlayan pek çok kanun zaten mevcut. Ülkede bütün kamu kuruluşlarında burka giyilmesi yasak. Okullarda hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin yüzlerinin bir kısmını da olsa kapatan elbiseler giymesi yasak. Danimarka'da burka giyilmesinin tamamen yasaklamasıyla ilgili teklifini geri çeken hükümet, mevcut kanunların sıkı bir şekilde uygulanmasını istiyor.
Burkanın bir süredir tartışıldığı Danimarka'da hükümet sert önlemleri konusunda geri adım attı.
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde LPG ile çalışan bir cipte meydana gelen patlamada, 3 yabancı uyruklu yaralandı. Edinilen bilgiye göre, İrlanda uyruklu Graham Sims'in (56) kullandığı E 5034 BM plakalı cip, Tem otoyolu Edirne istikametinin 5. kilometresindeki bir dinlenme tesisinde durdu. Burada Graham Sims ve eşi Farzeneh Sims (51) ile Amerikan vatandaşı Frei Mohobbi (51), alışveriş yapıp, yemek yedi. Bir süre tesiste dinlenen yabancı uyruklular, yollarına devam etmek üzere tesisten ayrılırken, sürücü Sims'in kontak anahtarını çevirmesiyle meydana gelen patlamada, araç alevler içinde kaldı. Patlama sesi üzerine dışarıya koşan dinlenme tesis personeli, yangın tüpleriyle alevlere müdahale etti. Olay yerine gelen Ulaş Beldesi itfaiye ekipleri, yangını kontrol altına alarak söndürdü. Aracın içinde kalan yabancı uyruklular, itfaiye ve vatandaşların yardımıyla kurtarılarak, Çorlu Devlet Hastanesine kaldırıldı. Yaralı 3 kişinin sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Olayla ilgili sürücü Graham Sims'in, alışveriş sonrasında araca bindiklerinde kokuyu fark ettiklerini, ancak önemli bir şey olmadığını düşünerek kontak anahtarını çevirdiğinde patlama olduğunu söylediği belirtildi. Bu arada, Çorlu ilçe ve Velimeşe beldesi jandarma ekipleri, olay yerinde geniş çaplı inceleme başlattı.
Çorlu'da lüks jipe takılan LPG tankı patladı. Meydana gelen olayda 3 yabancı uyruklu kişi yaralandı.
Programlı bakım, onarım, tesis ve arıza giderme çalışmaları nedeniyle Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş'den yapılan yazılı açıklamaya göre, 31 Ocak Pazar günü, Çankaya'da Gazi Üniversitesi Mehmet Rüştü Üzel Kimya Sanat Okulu ve civarı 09.00-14.00 saatleri arasında elektrik alamayacak. Altındağ'da, Sakarya Mahallesi, Talat Paşa Bulvarı, Ulucanlar Caddesi, Plevne Caddesi, Başşehir Sokak, Ankara Hastanesi Laboratuvarı ve civarı, Kale Mahallesi Bentderesi Caddesi'nin bir kısmı, Köprü Sokak, 5. Sokak ve civarına 09.00-14.00; Ulus Rüzgarlı Caddesi, Ege Sokak, Celal Atik Sokak, Suat Börekçi Caddesi, Ege Yıldız A.Ş, Katar İş Hanı, Uçar Han, Agah Efendi Sokak ve civarına 16.00-21.00 saatleri arasında elektrik verilemeyecek. Kızılcahamam'da, Karacaören Grup Köyleri, Aşağı ve Yukarı Bayır Köyleri, Patalya Oteli Spor Tesisleri, Turkcell Kurtboğazı Mevkii, Çeltikçi Beldesi, Avea Dutözü, Çeltikçi Grup Köyleri, Turkcell İncik Boğazı, Güney Saray Grup Köyleri, Avea Kargasekmez Mevkii, Çamlıdere Bayındır ve Gümele Köyleri, Turkcell Kargasekmez Mevkii, Dutözü Köyü, Çay Çakal, ASKİ Kurtboğazı, Nil Yön. Hiz. Emlak. Tur. San. ve Tic. A.Ş, Çeştepe Köyü, Uğurlu Köyü, Esenler Köyü, İnceğiz Köyü, Pazar Grup Köyleri, Kızılca Köy, Taşlıca ve Balcılar Köyleri ve Mahalleleri, Demirciören Köyü, Akdoğan Köyü, M. Ağcin Köyü, Üçbaş Köyü, Hastaş Kum A.Ş, Pınar Bölge Trafik İstasyonu, Aydın Petrol, Kargasekmez Orman İşletme, TCK Çeltikçi, Kırköy, Yıldırım Grup Köyleri, Kurumcu Grup Köyleri 09.00-14.00 saatleri arasında elektrik alamayacak. Kazan'da, Atatürk Mahallesi, Yazıbeyli, İymir, Karalar Mahalleleri, Örencik Bağları, Örencik Harmanları, Sarılar, Örencik, Sarıayak, Soğucak, Tekke, Dutözü, Ciğir, Akçaören ve Aşağı Karaören, Çırpan, Gölköy, Tekke Köyleri, Ciğir Belediye Su Motorları, Efes Pilsen Su Kuyusu, Total Benzinlik İstasyonu, Yassıören Kırçiçeği Villaları, Fatih Mahallesinin bir kısmı, Aygüler Dericilik, Gökçek Kauçuk, Rona Çelik, Ozan Beton, Keleşler, Taşkaya, Faf Vana, Balçık, Naturem Gıda, S.S. Boğazköy Kooperatifi, Arıcılık Vakfı, Baz İstasyonları ve civarına 09.00-14.00; Arlight, Kardelen, Aras Kargo, Tuna İnşaat, Evas, Şark Kimya, Totalgaz, İpragaz, Tuğcular Metal, Halil İskender, Prokon Depo, Tekel Makina Europrower ve deposu, Işıl Aydınlatma, Migros Deposu, Alce, Dorce, Cemil Örnek, Fevzi Kiraz Çiftliği, Sıla Otel, Uda Makine, Seda İnşaat, Tarım ve Köy İşleri Sulama, Mapsan ve civarına 10.00-13.00; 4. Ana Jet Üs Komutanlığı, Emirgazi Çimşit Mahalleleri, Kınık, İne Köyleri, Çalta Mahalleleri, Çakmakörencik, Turnalı, Aşağıada, Gırgırca, Evci, Çeltikçi, Akçaören Köyleri, İmrendi Mahallesinin bir kısmı, Üntes, Maliye Vergi Denetim, Birtaş Kum, Erişsan Aydın Kum Ocağı, Özka Prefabrik, Limak, Fresenius Medikal, Mim Mühendislik, Kınık Köyü civarındaki mermer ocakları, Tavuk Kümesleri, Baz İstasyonları ve civarına 14.00-16.00 saatleri arasında elektrik verilemeyecek.
Ankara'nın bazı yerlerinde 31 Ocak Pazar günü elektrik kesintisi uygulanacak.
Geçtiğimiz günlerde Gaziantep`te 10 milyon dolarlık Nükleer Tıp İlaç Üretim Tesisine start veren Özsu Grup yatırımlarına devam ediyor. 800 yataklı Ankara Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi`nde kurulan Radyoterapi , PET-BT, Nükleer Tıp üniteleriyle Ankara ve çevre illere hizmet verecek. Radyasyona karşı özel korumalı yapı malzemeleri kullanılarak 1750 metre kare alan üzerine inşa edilen ve yapımı 5 ay gibi kısa bir sürede tamamlanan merkezde kanser teşhis ve tedavi hizmeti bir arada sunulacak. Türkiye ve yurt dışında büyümeyi hedefleyen Özsu Grup`un bu alandaki 9’uncu yatırımı olan merkez, 6000 hastaya hizmet edeceği göz önüne alınarak özellikle kanser hastalarının sıkıntı çekmeden, kolayca hizmet alabilmelerine elverişli şekilde tasarlandı. Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın yanısıra Sağlık Bakanlığı yetkililerinin de katıldığı açılış töreninde bir değerlendirme yapan Özsu Sağlık Grubu Başkanı Ahmet Şencan; “Özsu Grup olarak Türkiye`de sağlık hizmetlerinin gelişmesi ve iyileşmesi için çalışmaya devam ediyoruz. 2010 yılında yatırımlarımız sürecek. Hem yurt içinde hem yurt dışında farklı sektörlerde yeni yatırımlar gerçekleştireceğiz.” şeklinde konuştu. Bu kalitedeki kanser teşhis ve tedavi merkezlerinin önemli bir ihtiyaç olduğunu belirten Şencan; “Kanser hastaları için en önemli şey moraldir. Onların yararlandıkları bu tip merkezlerde sıkıntı çekmeden, kısa sürede hizmet alabilmeleri gerekir. Ayrıca bina ve donanım kalitesinin yanı sıra profesyonel ekipler tarafından yönetilmelidir. Başkentimize bu standartlarda, referans kabul edilecek bir merkez kazandırdığımız için mutluyuz. Umuyoruz ki kısa bir sürede Türkiye`nin her köşesinde bu tür sağlık kuruluşlarının sayısı artacaktır.” dedi.
Özsu Grup , Ankara Keçiören`de 8 milyon dolarlık sağlık yatırımı gerçekleştirdi.
Balıkesir’in Manyas İlçesi’nde yalnız yaşayan 81 yaşındaki Mustafa Gündoğan evinde ölü bulundu. Manyas’ın Boğazpınar Köyü’nde oturan ve iki yıl önce eşini kaybeden 2 çocuk babası Mustafa Gündoğan, kendisiyle ilgilenen ve yemek götüren Hasan Demir tarafından bugün evinde ölü bulundu. Boğazpınar Köyü Muhtarı İbrahim Durhan, oğlu ve kızı köy dışında yaşayan Gündoğan’ın psikolojik tedavi gördüğünü ve geçen yıllarda evini yakmaya çalıştığını söyledi. Manyas Cumhuriyet Savcılığı’nca yapılan otopside yaşlılık nedeniyle öldüğü belirlenen Mustafa Gündoğan’ın cenazesi köyünde toprağa verildi.
Manyas İlçesi"nde yalnız yaşayan 81 yaşındaki Mustafa Gündoğan evinde ölü bulundu.
Papa İkinci Jean Paul'ün Mehmet Ali Ağca ile ilgili kimi ifadeleri, yıllar sonra ilk kez bir kamuoyuna açıklandı. Polonyalı Papa'nın, 13 Mayıs 1981'deki suikast girişiminin ardından Ağca'nın eylemine değinen bir konuşma metni hazırladığı, ama bunu kullanmamayı yeğlediği ortaya çıktı. Rizzoli yayınlarından çıkan "Perche e' santo" (Neden aziz) adlı kitapta, Papa İkinci Jean Paul'ün kullanmamayı yeğlemiş olduğu konuşma metni, "Ali Ağca'ya açık mektup" başlığı altında yayımlandı. Piskopos Slawomir Oder ve gazeteci Saverio Gaeta'nın İkinci Jean Paul'ün yakın çevresindeki tanıkların ifadelerine dayanarak hazırladıkları kitapta, 13 Mayıstaki suikast girişimine ilişkin değerlendirme, 2 paragraflık tam metin halinde yayımlandı. PAPA AĞCA'YI NEDEN AFFETTİ? Polonyalı Papa'nın metinde, ismini anmaksızın Ağca'nın eylemine değinerek, onu neden affettiğini Hristiyan ilahiyatı açısından açıklamaya çalışması dikkati çekti. Papa İkinci Jean Paul'ün Eylül 1981'de kaleme aldığı konuşma metni şu cümlelerle başlıyor: "Bugünkü buluşmamızdaki sözlerimi de 13 Mayıstaki hadiseyle alakalı konuya tahsis etmek istiyorum. O gün iki insan karşı karşıya geldi: diğerinin hayatına son vermek isteyen biri ile hayatı sonlandırılmak istenmiş olan yekdiğeri. Ancak takdiriilahi o hayatın son bulmasına müsaade etmedi. Bu nedenledir ki, son derece manidar görünen hadisenin doğasının bilincinde olan yekdiğeri konumundaki adamın, o ilk kişiyi muhatap alması, onunla konuşması mümkündür." Bu cümleleri kaleme almadan önce 17 Mayısta Gemelli hastanesinden yaptığı konuşmada Ağca'yı affettiğini belirten İkinci Jean Paul, konuşma metninde insanlar arasındaki temasın her koşulda sürmesi gerektiğine işaret ederek şu ifadeyi kullanıyor: "O 13 Mayıs'taki gibi bir hadisenin dahi, bir insan ile yekdiğeri arasında bir uçurum meydana getiremeyeceğinin, her türlü iletişimin kesilmesi anlamında bir sessizlik yaratamayacağının bilinmesi çok önemlidir. Ete kemiğe bürünmüş kelam olan Mesih, kişileri birbirlerine düşüren olayların insanlar arasında yaratabileceği mesafeye karşın teması daima mümkün kılan bu hakikatin sözlerini bizlere öğretmiş durumdadır." "SÖZLERİM AÇIK MEKTUP NİTELİĞİ TAŞIYACAKTIR" Papa İkinci Jean Paul, yapacağı konuşmanın, Ağca'ya "açık mektup" niteliği taşıyacağını belirterek şöyle diyor: "Ey sevgili dinleyicilerim, tüm bunlara rağmen, bugün size söylemek istediklerim, aynı zamanda 13 Mayıs'ta benim hayatımı sonlandırmak istemiş olan o kardeşimi de muhatap almaktadır. Hayatım son bulmasa da o, aylarca tedavi gerektirecek yaralar almama sebebiyet vermiştir. Dolayısıyla benim bugünkü sözlerim, bir tür 'açık mektup' niteliği taşıyacaktır." Papa İkinci Jean Paul'ün kaleme aldığı "açık mektubu", İtalya'nın eski başbakanlarından Aldo Moro'nun Kızıl Tugayların elinde rehin tutulduğu sırada dönemin papası 6. Paul'ün yaptığı bir konuşmaya benzetmesi de dikkati çekiyor. Polonyalı Papa, kendisinin yapacağı konuşmanın, çok farklı bir hadise olmakla birlikte Moro'nun kaçırılmasının ardından 6. Paul'ün konuşma suretiyle "açık mektup" yayımlamasına "kısmen" benzediğini savunmasının ardından, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Bu açık 'mektubun', daha doğrusu 'konuşmanın' ilk cümlesi, 17 Mayısta Angelus duası sırasında herkesin huzurunda söylenmişti. O metni alıntılamama müsaade buyurun. (Hepsini, en azından affetmekle ilgili bölümünü alıntılamama izin verin. Yaralanmış olan diğer iki kişiyi de hatırlamak için, belki tümünü aktarmak daha isabetli olacaktır.) 17 Mayıs Pazar günü, tümü söylenmişti bu sözlerin." Affettim..., Papa İkinci Jean Paul, Aziz Petrus Meydanında Ağca'nın kurşunlarına hedef olmasının hemen akabinde, ambulansla hastaneye götürüldüğü sırada saldırganı affettiğinden söz ederek şöyle diyor: "Ama bunları çok daha önce, Vatikan'dan ilk önemli cerrahi müdahalenin yapılacağı Gemelli hastanesine götürüldüğüm esnada ambulansta söyleyebilmiş olmamın, bana üstadım ve Rabbim İsa'nın bir lütfu olduğunu düşünüyorum. Golgota tepesinde çarmıha gerildiğinde her şeyden önce 'Onları affeyle baba, çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar' diyen İsa'nın özel bir lütfu olduğuna inanıyorum." Ve son sözler... Polonyalı Papa'nın hazırladığı konuşma metni şu ibarelerle son buluyor: "Bağışlama eylemi, insanlar olarak birbirimizle görüş ayrılığına düşmememiz ve düşmanca birbirimize girmememiz için ilk ve temel şarttır. Zira bizler, uzlaşı ve birliği, babamız olan Tanrı'da aramaktayız. Bu, bir insanın yekdiğerine karşı sergileyeceği davranışlar açısından da önemlidir." Papa İkinci Jean Paul'ün hazırladığı bu konuşma metnini kullanmamasının, büyük bir olasılıkla, 1981'de Ağca hakkında halen devam eden yargı sürecini etkilemek istemediğinden kaynaklandığı ileri sürülüyor.
Papa İkinci Paul'un mektubu yıllar sonra açıklandı. İşte Papa'nın Ağca'yı affettiğini söylediği mektubun tam metni;
Okan Baygülgen “Medya Kralı” programında internette kendi adını kullanan kişilerden dert yandı... Okan Bayülgen, internette kendi adını kullanan bir kişinin, genç bir kızı 6 ay boyunca anadan doğma görüntülediğini söyledi. Kanal D’deki “Medya Kralı” programında internette kendi adını kullanan kişilerden dert yanan Okan Bayülgen, yıllar önce başından geçen bir olayı ilk kez açıkladı: “10 küsur sene önce başıma gelen bir olay var. Bu ICQ’lar filan vardı. Bir gün e-mail’ime bir tane mail geldi. Bir fotoğraf. Fotoğraf açıldı, böyle çırılçıplak bir kız. Bilgisayar kamerasına çıplak, anadan doğma poz vermiş ve bana diyor ki: ’Sevgilim en beğendiğin fotoğraflarımdan birini gönderiyorum. Beni unuttun mu?’diye. Meğerse ICQ’dan biri Okan Bayülgen diye 6 aydır soyuyormuş kızı işyerinde. Kız gayet edepli bir kız, çırılçıplak, edepsiz olmuş. Sonra bütün fotoğrafları bana gönderdi, ’En çok siz hakediyorsunuz’ diye.” Bayülgen, ne facebook’ta ne de twitter’da olmadığını söyledi. www.gazetevatan.com
Okan Baygülgen “Medya Kralı” programında internette kendi adını kullanan kişilerden dert yandı...
İki gün önce 27 Mayıs Caddesi'nde babasına ait dükkanın önünden 9 yaşındaki kız çocuğu E.K'yi kaçıran Hamza Aydıner, Şırnak'a bağlı Cizre ilçesinde güvenlik güçlerine teslim oldu. Nusaybin'e getirilen Aydıner, Cumhuriyet Savcılığınca ifadesinin alınmasının ardından sevk edildiği adli mercilerce tutuklandı. Aydıner'in, "kızı sevdiğini, bu nedenle bakkalda alışveriş yaptıktan sonra kaçırdığını, organ mafyasıyla herhangi bağlantısının bulunmadığını" söylediği öğrenildi. Nusaybin'de 2 gün önce 9 yaşındaki E.K'nin babasına ait dükkanın önünden kaçırılması üzerine ailesi ve çevredeki esnaf durumu Nusaybin Emniyet Müdürlüğüne bildirmiş, MOBESE görüntülerini inceleyen polis, ilçenin giriş ve çıkışlarını kontrol altına alırken, aile de arama çalışmalarına katılmıştı. Kaçırılan çocuk 1 saat sonra Bölge Trafik İstasyonu yakınlarında bulunmuş, çocuğu kaçıranların kullandığı aracın da ilçe çıkışında terk edildiği belirlenmişti.
Mardin'in Nusaybin ilçesinde 9 yaşındaki kız çocuğunu babasına ait iş yerinden kaçıran 18 yaşındaki zanlı, tutuklandı.
Manchester United'ın savunma oyuncusu İngiltere Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu, Manchester United'ın 4-0 kazandığı maçta Ferdinand'ın rakibine yaptığı hareket nedeniyle verilecek cezayı görüştü. Kurul, Craig Fagan'a dirsek atan Ferdinand'a dört maçla cezalandırdı. Hareketinin karşılığı olarak üç maç alması gereken Ferdinand, kulübünün itirazı üzerine bir anlamda ekstra ceza yiyerek dört resmi karşılaşmadan men edildi. Rio Ferdinand, takımının Arsenal, Portsmouth, Aston Villa ve Everton ile yapacağı maçlarda forma giyemeyecek.
Rio Ferdinand, Hull City ile yapılan lig maçında rakibine dirsek attığı için dört maç ceza aldı.
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Paris mahkemesinin bugün eski başbakanlardan Dominique de Villepin konusunda verdiği beraat kararıyla ilgili olarak temyiz mahkemesine gitmeyeceğini açıkladı. Paris mahkemesi, bu sabah aldığı kararda, Dominique de Villepin'i, Sarkozy aleyhine son cumhurbaşkanlığı seçiminden önce ''siyasi komplo'' düzenlemek suçlamasıyla açılan davada aklamıştı. Fransız basını, mahkeme kararını, davaya müdahil olarak katılan Sarkozy için ''kişisel yenilgi'' olarak yorumluyor. Radyo ve televizyonlar, ''bugünkü kararın merkez sağda Villepin'in Sarkozy karşısında gelecek seçimlerde ciddi bir rakip olarak çıkma şansını da artırdığı'' görüşünde. Dominique de Villepin, Sarkozy'nin popülaritesinin giderek düşmesinin ardından geçen yıl sonu yaptığı açıklamalarda, merkez sağda liderliğe soyunacağı mesajını vermişti. Villepin'e yöneltilen suçlamalara ilişkin somut delil olmadığına hükmeden mahkeme, aynı davada bir zanlıyı daha aklarken, diğer üç kişiyi suçlu bulmuştu. Fransa'da "Clearstream skandalı" olarak anılan dava çerçevesinde "Villepin'in başbakanlık ve içişleri bakanlığı yaptığı dönemde, gizli servisi kullanarak, cumhurbaşkanı adaylığı yarışındaki rakibi Sarkozy'yi yıpratmak istediği" iddia edilmişti.
Sarkozy, mahkemenin Villepin konusunda verdiği beraat kararıyla ilgili olarak temyiz mahkemesine gitmeyeceğini açıkladı.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın valilere kendi partisinin il başkanıymış gibi hitap ettiğini ve AK Parti'nin projesi olan demokratik açılımı anlatmaları talimatını verdiğini belirterek, "Hangi bürokrat hukuk dışında bir siyasi partinin arzu ve isteklerini yerine getirirse bunun hesabı sorulacaktır" dedi. MHP Grup Başkanvekili Vural, milletvekilleri Behiç Çelik, Hasan Özdemir, Hasan Çalış ve Rıdvan Yalçın'la birlikte basın toplantısı düzenledi. Vural, Başbakan Erdoğan'ın dün Ankara'da Valiler Toplantısı'nda 81 ilin valisine yaptığı konuşmayı eleştirerek, Erdoğan'ın devleti temsil eden valilere değil AK Parti il başkanlarına hitap eder gibi konuştuğunu söyledi. Türkiye'nin bir parti devleti olmadığını kaydeden Vural, Başbakan Erdoğan'ın valileri partisinin ajanı gibi kullanmak istediğini öne sürdü. AK PARTİ'NİN VALİSİ DEĞİLLER Başbakan Erdoğan'ın valilere, 'Milli birlik ve kardeşlik projesini anlatın, bu devletin projesidir' dediğini hatırlatan Vural, bu projenin devletin değil AK Parti'nin projesi olduğunu, 'devletin projesi' sözünün ise bir zırva olduğunu söyledi. AK Parti'nin hazırladığı 'demokratik açılım' kitapçığında MHP'nin kan üzerinden siyaset yapan bir parti olarak gösterildiğini dile getiren Vural, böyle hain bir projeye 'devletin projesi' denilemeyeceğini belirtti. Başbakan Erdoğan'ın böyle bir ihanet projesini valilerin halka anlatmasını istediğini belirten Vural, devlet görevlilerinin kullanılarak bir parti propagandası yapılmak istendiğini savundu. Vural, "Bu valiler hepimizin valisi, bunlar AK Parti'nin valisi mi?' diye konuştu. ESKİ VALİ ÇELİK'TEN ELEŞTİRİLER Eski bir vali olan MHP Milletvekili Behiç Çelik ise, dün Başbakan'ın demokratik açılımı anlatma görevi verdiği valilere uyarıda bulundu. Anayasa'da 'kanunsuz emir' diye bir bölüm bulunduğunu ifade eden Çelik, "Başbakan'ın şifahi talimat verdiği valiler, eğer Başbakan'ın o sözlerini yerine getirirlerse doğrudan bu hükümlere aykırı hareket etmiş olurlar. Yani suç işlemiş olurlar. Bu sebeple valilerin, yasalarla kendilerine tevdi edilen görev, yetki ve sorumluluklarını harfiyen yerine getirmelerini biz öneririz. Aksi halde yarın yargı karşısına çıkarlarsa hiç şaşırmayalım. Başbakan'ın sözleri tamamen hukuk dışıdır, yasal değildir" diye konuştu. AÇILIM SAÇILIMLA UĞRAŞTIRMAYIN MHP Gaziantep Milletvekili Özdemir ise "Valiler, sayın Başbakan tarafından böyle açılım saçılım projeleriyle uğraştırılacağına, emniyet ve asayiş konusunda son derece ciddi ve kendi görevleri olan bu görevlerini yapmalıdırlar. Buralarda hükümetin baskısıyla valilerin bu görevleri bazı yerlerde çok iyi yapamadıklarını görüyorum" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın valilerden beklentileri MHP'nin sert tepkisini çekti. MHP valilere yargılanırsınız uyarısı yaptı.
Polonyalı Papa'nın, 13 Mayıs 1981'deki suikast girişiminin ardından Ağca'nın eylemine değinen bir konuşma metni hazırladığı, ama bunu kullanmamayı yeğlediği ortaya çıktı. Rizzoli yayınlarından çıkan "Perche e' santo" (Neden aziz) adlı kitapta, Papa İkinci Jean Paul'ün kullanmamayı yeğlediği konuşma metni, "Ali Ağca'ya açık mektup" başlığı altında yayımlandı. Piskopos Slawomir Oder ve gazeteci Saverio Gaeta'nın İkinci Jean Paul'ün yakın çevresindeki tanıkların ifadelerine dayanarak hazırladıkları kitapta, 13 Mayıstaki suikast girişimine ilişkin değerlendirme, 2 paragraflık tam metin halinde yayımlandı. Polonyalı Papa'nın metinde, ismini anmaksızın Ağca'nın eylemine değinerek, onu neden affettiğini Hristiyan ilahiyatı açısından açıklamaya çalışması dikkati çekti. Papa İkinci Jean Paul'ün Eylül 1981'de kaleme aldığı konuşma metni şu cümlelerle başlıyor: "Bugünkü buluşmamızdaki sözlerimi de 13 Mayıstaki hadiseyle alakalı konuya tahsis etmek istiyorum. O gün iki insan karşı karşıya geldi: diğerinin hayatına son vermek isteyen biri ile hayatı sonlandırılmak istenmiş olan yekdiğeri. Ancak takdiriilahi o hayatın son bulmasına müsaade etmedi. Bu nedenledir ki, son derece manidar görünen hadisenin doğasının bilincinde olan yekdiğeri konumundaki adamın, o ilk kişiyi muhatap alması, onunla konuşması mümkündür." Bu cümleleri kaleme almadan önce 17 Mayısta Gemelli hastanesinden yaptığı konuşmada Ağca'yı affettiğini belirten İkinci Jean Paul, konuşma metninde insanlar arasındaki temasın her koşulda sürmesi gerektiğine işaret ederek şu ifadeyi kullanıyor: "O 13 Mayıstaki gibi bir hadisenin dahi, bir insan ile yekdiğeri arasında bir uçurum meydana getiremeyeceğinin, her türlü iletişimin kesilmesi anlamında bir sessizlik yaratamayacağının bilinmesi çok önemlidir. Ete kemiğe bürünmüş kelam olan Mesih, kişileri birbirlerine düşüren olayların insanlar arasında yaratabileceği mesafeye karşın teması daima mümkün kılan bu hakikatin sözlerini bizlere öğretmiş durumdadır." "SÖZLERİM 'AÇIK MEKTUP' NİTELİĞİ TAŞIYACAKTIR" Papa İkinci Jean Paul, yapacağı konuşmanın, Ağca'ya "açık mektup" niteliği taşıyacağını belirterek şöyle diyor: "Ey sevgili dinleyicilerim, tüm bunlara rağmen, bugün size söylemek istediklerim, aynı zamanda 13 Mayısta benim hayatımı sonlandırmak istemiş olan o kardeşimi de muhatap almaktadır. Hayatım son bulmasa da o, aylarca tedavi gerektirecek yaralar almama sebebiyet vermiştir. Dolayısıyla benim bugünkü sözlerim, bir tür 'açık mektup' niteliği taşıyacaktır." Papa İkinci Jean Paul'ün kaleme aldığı "açık mektubu", İtalya'nın eski başbakanlarından Aldo Moro'nun Kızıl Tugayların elinde rehin tutulduğu sırada dönemin papası 6. Paul'ün yaptığı bir konuşmaya benzetmesi de dikkati çekiyor. Polonyalı Papa, kendisinin yapacağı konuşmanın, çok farklı bir hadise olmakla birlikte Moro'nun kaçırılmasının ardından 6. Paul'ün konuşma suretiyle "açık mektup" yayımlamasına "kısmen" benzediğini savunmasının ardından, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Bu açık 'mektubun', daha doğrusu 'konuşmanın' ilk cümlesi, 17 Mayısta Angelus duası sırasında herkesin huzurunda söylenmişti. O metni alıntılamama müsaade buyurun. (Hepsini, en azından affetmekle ilgili bölümünü alıntılamama izin verin. Yaralanmış olan diğer iki kişiyi de hatırlamak için, belki tümünü aktarmak daha isabetli olacaktır.) 17 Mayıs Pazar günü, tümü söylenmişti bu sözlerin." Papa İkinci Jean Paul, Aziz Petrus Meydanında Ağca'nın kurşunlarına hedef olmasının hemen akabinde, ambulansla hastaneye götürüldüğü sırada saldırganı affettiğinden söz ederek şöyle diyor: "Ama bunları çok daha önce, Vatikan'dan ilk önemli cerrahi müdahalenin yapılacağı Gemelli hastanesine götürüldüğüm esnada ambulansta söyleyebilmiş olmamın, bana üstadım ve Rabbim İsa'nın bir lütfu olduğunu düşünüyorum. Golgota tepesinde çarmıha gerildiğinde her şeyden önce 'Onları affeyle baba, çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar' diyen İsa'nın özel bir lütfu olduğuna inanıyorum." Polonyalı Papa'nın hazırladığı konuşma metni şu ibarelerle son buluyor: "Bağışlama eylemi, insanlar olarak birbirimizle görüş ayrılığına düşmememiz ve düşmanca birbirimize girmememiz için ilk ve temel şarttır. Zira bizler, uzlaşı ve birliği, babamız olan Tanrı'da aramaktayız. Bu, bir insanın yekdiğerine karşı sergileyeceği davranışlar açısından da önemlidir." Papa İkinci Jean Paul'ün hazırladığı bu konuşma metnini kullanmamasının, büyük bir olasılıkla, 1981'de Ağca hakkında halen devam eden yargı sürecini etkilemek istemediğinden kaynaklandığı ileri sürülüyor.
Papa İkinci Jean Paul'ün Mehmet Ali Ağca ile ilgili kimi ifadeleri, yıllar sonra ilk kez bir kamuoyuna açıklandı.
Milli Eğitim Bakanlığı, Amerikan, Fransız, Alman, İtalyan okullarına girebilmek için ilköğretim 8. sınıf öğrencilerinin girdiği “Özel Yabancı Ortaöğretim Kurumlarına Giriş Sınavı”nı kaldırma kararı aldı. Türkiye Özel Okullar Birliğince düzenlenen sempozyuma katılan Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, toplantıya verilen arada, Türkiye Özel Okullar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Cem Gülan ile bir araya geldi. Çubukçu'nun, bu görüşmede Gülan'a, ilköğretim 8. sınıf öğrencilerinin girdiği “Özel Yabancı Ortaöğretim Kurumlarına Giriş Sınavı”nın kaldırılması kararını aldıklarını söylediği öğrenildi. Bu okulların, öğrencilerini Seviye Belirleme Sınavı'na göre alacakları belirtildi. Sınav sonucuna göre öğrenci alımının ayrıntılarını özel okullar belirleyecek. Geçen sene Mayıs ayında yapılan sınavda, Türkçe, matematik, fen ve teknoloji, sosyal bilimler ve dili öğrenme yeteneğine ilişkin sorular yer alıyordu. Kaldırılan sınavla öğrenci alan okullar şöyle: “Özel Alman Lisesi, St. Michel Fransız Lisesi, İzmir St. Joseph Fransız Lisesi, St. Pulcherie Fransız Lisesi, Üsküdar Amerikan Lisesi, Notre Dame De Sion Fransız Lisesi, Galileo Galilei İtalyan Lisesi, St. Georg Avusturya Lisesi, St. Georg Avusturya Tic. Lisesi, St. Benoit Fransız Lisesi, Amerikan Robert Lisesi, İtalyan Lisesi, St. Joseph Fransız Lisesi, İzmir Amerikan Lisesi, Tarsus Amerikan Lisesi.” Türkiye Özel Okullar Birliği Başkanı Gülan, yaptığı açıklamada, SBS sonucuna göre nasıl bir değerlendirme yapılarak öğrenci alınacağının, İstanbul'a döndüklerinde yabancı ve Türk özel okullarıyla yapılacak toplantı sonucunda belirleneceğini söyledi. Öğrenci alımına ilişkin şu an için iki seçeneğin olduğunu ifade eden Gülan, “Biri geçen sene Türk özel okullarının yaptığı gibi sadece 8. sınıf SBS sonucuna göre öğrenci alınabilir, bir diğeri ise ondan daha önceki sene yaptığımız gibi aynı sınav üzerinden tercih toplayarak yerleştirme yapabiliriz. Bizim belirleyeceğimiz kıstaslara göre yeniden planlama yapılacak” diye konuştu.
Amerikan, Fransız, Alman, İtalyan okullarına girebilmek için 8. sınıf öğrencilerinin girdiği sınavlar kaldırıldı
Bazı Alevi örgütlerinin protesto edip katılmadığı Alevi Çalıştayı önemli tartışmalara sahne oluyor. Cemevlerinin ibadethane sayılıp sayılmayacağıyla ilgili ilk gün tartışmaları çözümün o kadar da kolay olmayacağının göstergesi. Hükümetin Alevilerin sorunlarını çözmek için başlattığı son Alevi Çalıştayı’nın ilk gününde cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilip edilmeyeceği tartışıldı. Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan “Diyanet İşleri Başkanlığının cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilemeeyceği yönündeki açıklamasına, ''Başkan kendi fikrini söylemiş. Ama talihsiz bir beyan. Başkan kendisini hala şeyhülislam sanıyor. Osmanlı'nın yıkıldığının farkında değil. Diyanetin, kimsenin ibadetini tayin etme yetkisi yok'' yanıtı verdi. Gazeteci-Yazar Ali Bulaç cemevlerinin statüsünün ne olacağı konusunda da problem çıktığını belirterek, ''Cemevlerinin Diyanete mi Kültür Bakanlığına mı bağlanacağına henüz karar verilmedi'' dedi. Bazı katılımcıların cemevlerini inanç ve kültür merkezi olarak görmekten yana olduğunu, bazılarının ise ibadethane olarak tanınmasını istediğini anlatan Bulaç, ''Bir dinin içinde birden fazla mabet olmaz. İslam dininin mabedi mescittir. Mescit, sadece Sünnilerin ibadethane olarak kabul ettiği mekanlar değil, Şiilerin de Zeydilerin de ibadethane olarak kabul ettiği bir yerdir'' diye konuştu. ÇALIŞTAY RAPORU ŞUBAT'TA Faruk Çelik, Çalıştaylarla ilgili ön raporu Pazartesi günü Başbakan Erdoğan’a sunabileceğini ancak asıl raporu Şubat ayında tamamlamaya çalışacaklarını söyledi.
Hükümetin Alevilerin sorunlarını çözmek için başlattığı Çalıştay'ın ilk gün tartışması: Cemevleri ibadethane mi değil mi?
Şıvan Perver Viyana’da konser verecek. Konsere de kapatılan DTP’nin başkanı Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk ve Sedat Yurttaş’ın yanı sıra AK Parti milletvekillerinden Dengir Mir Fırat ile Gülşen Orhan’ın katılacağı teyid edildi Sanat yaşamını yurt dışında sürdüren türkücü ve ozan Şıvan Perver, Viyana’da cumartesi akşamı konser verecek. Konzerthaus’un büyük salonunda yüz kişilik “Asamble Wien Klang” orkestrasıyla birlikte sahne alacağını belirten Perver, Kürtçe türkülerini orkestra ve koro ile birlikte seslendireceğini söyledi. Perver’in konserine Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fischer’in onur konuğu olarak katılıp bir de konuşma yapacağını belirten organizatör Ali Gedik, Türkiye’den de kapatılan DTP’nin başkanı Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk ve Sedat Yurttaş’ın yanı sıra, Kuzey Irak bölgesel yönetimi başkanı Mesut Barzani’nin de katılacağını duyurdu. Gedik, AK Parti milletvekillerinden Dengir Mir Fırat ile Gülşen Orhan’ın konsere geleceklerini teyit ettiklerini söyledi. ŞIVAN PERVER’İN TÜRKİYE’YE DÖNÜŞÜ Çeşitli ülkelerde sanat yaşamını sürdüren Şıvan Perver, konser hazırlıklarını sürdürdüğü Konzerthaus’da , “Bazı temel sorunlar çözülmedikçe Türkiye’ye dönmeyi düşünmediğini” söyledi. Yakın zamanda Türkiye’ye döneceği yolunda zaman zaman basında haberlerin yer aldığını hatırlattığımız Perver, “Kim ülkesine ve halkına dönmek istemez? Hele 25 senelik uzun süreden sonra. Bazı temel sorunlar çözülmedikçe dönmemin benim için bir anlamı yok” dedi. Perver, hükümetin açıkladığı “Demokratik açılıma” ilişkin görüşünü ise şöyle ifade etti: “Son bir yıldır tabu olan, dokunulmazlığı olan konularda atılan bazı adımlar ve bazı söylemler benim için çok önemli ve cesaret vericiydi. Ne yazık ki bu açılımı engellemek ve kapatmak isteyen statükocu güçler var” diyerek açılıma karşı çıkan siyasi partileri işaret etti. Bir soru üzerine, Türkiye’de hükümet üyeleriyle bir diyaloğu olmadığını anlatan Şivan Perver, isim açıklamadan, “Parlamenter düzeyinde bazı dostların kendisini ziyaret ettiğini” kaydetti.
Şıvan Perver Viyana"da konser verecek. Konsere Ak Partili vekillerin de katılacağı teyid edildi.
Sabah saatlerinden itibaren yapılan çalışmaları izleyen anne Ayla Kasap sinir krizi geçirdi. Rize Deniz Polisi'nden 2, Sahil Güvenlik ekibinden de 3 dalgıç, Merkez Mahallesi'ndeki sahilde dalış yaparak, Sahil Güvenlik botları da açıkta arama yapıyor. Vatandaşlar ve diğer görevliler de sahil kenarından gözetleme yaparak arama çalışmalarına katılıyor. Ancak dalışlardan şu ana kadar bir sonuç elde edilemedi. Bu arada, kaybolan genç kızın annesi Ayla Kasap ile teyzesi ve amcası, ilçeye gelerek arama çalışmalarını izledi. Babası ise rahatsızlığı nedeniyle Derepazarı ilçesindeki yakınlarının yanında kaldı. Yapılan arama çalışmaları esnasında rıhtıma gelen genç kızın annesi, kızının düştüğü yerde incelemelerde bulunmak istedi. Rıhtımın girişine yaklaşınca sinir krizi geçiren Ayla Kasap, yakınları tarafından güçlükle sakinleştirildi. Yakınlarının rıhtımdan uzaklaştırmaya çalıştırdığı Kasap, kendisini tutan akrabalarına "Azıcık daha bakayım, ne olursunuz?" şeklinde feryat etti. Kasap, daha sonra yakınları tarafından olay yerinden uzaklaştırıldı.
Rize'de rıhtımda yürürken dalgaya kapılarak denize düşen Senem Kasap (21)'ı arama çalışmalarından sonuç alınamadı.
Galatasaray, Kongolu oyuncusu Shabani Christophe Nonda'yı gönderdi. Kulüpten yapılan açıklamada, Nonda'nın sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedildiği bildirildi. Resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, "Shabani Christophe Nonda'ya kulübümüze yaptığı hizmetler için teşekkür eder, bundan sonraki yaşamında başarılar dileriz" denildi. Nonda'nın gönderilmesiyle sarı-kırmızılı kulübün yabancı futbolcu sayısı 7'ye düşerken, anlaşma sağlanan ve bu akşam İstanbul'a gelecek olan Dos Santos ile sözleşme yapma imkanı doğdu.
Galatasaray yaptığı flaş tarnsferlerin ardından gözden çıkardığı yıldızlarla birer birer yollarını ayırdı.
Memura bir iyi bir de kötü haber var. Memurlar toplu müracaat ve şikayet halinde maaş kesintisinden kurtuluyor ve disiplin affı için uygulanan tarih sınırlaması uygulanmaya devam edecek. TOPLU ŞİKAYETTE MAAŞ KESİLMEYECEK Başvurulardan ilki Bursa 1. İdare Mahkemesi tarafından yapıldı. Mahkeme, Devlet Memurları Kanunu’na 12 Eylül’den sonra eklenen, “toplu müracaat veya şikayet” eylemini gerçekleştiren memurların brüt aylığında 8’de 1 oranında kesinti yapılabileceğine ilişkin düzenlemenin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Yüksek Mahkeme, bugünkü gündem toplantısında iptal istemini görüştü ve söz konusu hükmün Anayasa’ya aykırı bularak oy çokluğu ile iptal etti. Mahkemenin iptal kararı vermesiyle, memurlar toplu müracaat veya şikayet halinde maaşlarında kesinti yapılacağı korkusundan kurtulacak. DİSİPLİN CEZASI AFFI İÇİN TARİH SINIRLANDIRMASI Mahkeme’nin gündemindeki ikinci başvuru ise Konya 1. İdare Mahkemesi tarafından yapıldı. Mahkeme, 22 Haziran 2006’da yürürlüğe giren, Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun’un 1. maddesinin birinci fıkrasında yer alan memur suçlarına ilişkin tarih sınırlamasının iptali ve yürürlüğün durdurulmasını istedi. Anayasa Mahkemesi binlerce kamu görevlilerini yakından ilgilendiren iptal istemini de bugün görüştü. Mahkeme, tarih sınırlamasının Anayasa’ya aykırı olmadığını belirtti. Başvuruyu esastan görüşen Anayasa Mahkemesi, memurların disiplin suçlarından aldıkları cezaların af kapsamını ''23 Nisan 1999'' tarihiyle sınırlayan düzenlemenin iptal istemini oy birliğiyle reddetti. Kanunda, disiplin affının, 23 Nisan 1999 ile 14 Şubat 2005 arasında verilen cezalar için söz konusu olduğu belirtiliyor.
Anayasa Mahkemesi, binlerce kamu görevlisini yakından ilgilendiren iki kritik iptal davasını karara bağladı.
Topuğundaki sakatlık nedeniyle son idmanlara çıkmayan Güiza ameliyat olup Dünya Kupası'na sağlam gitmek için yönetimden operasyon izni istedi. İspanyol golcünün durumu bu nedenle yeniden masaya yatırıldı. Doktorların "Ameliyat olursa sezonu kapatır" sözü Daum'u korkuttu. İzin verilmesi zor Alman hocayı, "Ameliyat olmazsa ne olur" sorusuna aldığı cevap yıktı: "Bir maç oynar, iki maç tedavi olur." Daum'un bu durumu yönetim ile de paylaştığı, önümüzdeki günlerde Güiza için karar verileceği belirtildi. "Okçu"ya operasyon izni verilmemesi bekleniyor.
Güiza Topuğundaki sakatlık nedeniyle son idmanlara çıkmadı. Daum'dan izin istedi. Ama doktorların sözleri Daum'un canını sıktı.
TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kadına yönelik cinsel şiddet olaylarını görüştü. Komisyona bilgi veren Cinsel Şiddete Karşı Kadın Platformu üyesi Nazik Işık’ın verdiği şiddet oranı herkesi ürküttü. Uzun yıllardır kadınlara yönelik şiddete karşı mücadele eden Nazik Işık komisyon üyelerine bilgi verdi. Cinsel taciz ve tecavüzün, konuşulması güç bir konu olduğunu anlatan Işık herkesi ürküten şu rakamları verdi: “Aile içi şiddette polise başvuru oranı yüzde 4. Evli kadınların yüzde 15'i cinsel şiddete uğruyor.” ŞİDDET GİZLİ KALIYOR Nazik Işık, çok ciddi ve geniş bir sorun olmasına rağmen, insanların bu konularda konuşmadığını, başvuru yapmadığını, adalet ve destek de aramadığını anlattı. Bunun çeşitli nedenlerinin bulunduğunu dile getiren Işık, kadınların, çocukları mutsuz olacağı için korktuklarını, utandıklarını, çekindiklerini, suçlanacaklarını düşündüklerini, kurumlara güvenmediklerini, nereden destek alacaklarını bilmediklerini söyledi.
Meclis Kadın Komisyonu Cinsel Şiddete uğrayan kadınların durumunu görüştü. Şiddet oranları ürkütücü.
İngiltere'nin Surrey bölgesinde bir aile trajedisi yaşandı. Polis karakoluna giden 43 yaşındaki Fiona Donnison çocuklarını öldürdüğünü ve cesetlerin arabasının bagajında olduğunu söyledi. Bu itiraf karşısında şoke olan polis, kadının arabasında arama yaptığında korkunç gerçekle karşılaştı. 3 yaşıdaki Harry ve 2 yaşındaki Elise'nin cesetleri iki ayrı poşete konulmuş şekilde bagajda bulundu. Polis kadını akli dengesinin yerinde olup olmadığını belirlemek için önce hastaneye sevk etti. Polis çocukların ne zaman öldürülmüş olabileceği konusunda henüz bir açıklama yapmadı. Ancak ilk belirlemelere göre cesetlerin bir süre bagajda kaldığı yönünde. 43 yaşındaki Fiona Donnison'un eşiyle birlikte 6 odalı bir evde yaşadığı ancak son dönemde ilişkilerinin bozulduğu anlaşıldı. Çift 6 odalı evini sattıktan sonra, talihsiz kadın çocuklarıyla birlikte daha küçük bir eve taşındı.
Polis karakoluna giden iki çocuk annesi kadın şok bir itirafta bulundu...
Adana’da 55 yaşındaki Kulak Boğaz Uzmanı (KKB) Dr. E.S hakkında hastasının refakatçisine cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla 2 yıla kadar hapis, doktora tuzak kurup gasp ettikleri ileri sürülen 27 yaşındaki E.S ve nişanlısı 24 yaşındaki G.Y hakkında da 25’er yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. E.S’nin yengesinin, 11 Temmuz 2009’da Adana Devlet Hastanesi KKB Servisi’nde ameliyat olmasından sonra başlayan olay iddiaya göre şöyle gelişti: KKB Uzmanı doktor, ameliyatını yaptığı H.H’nin yanında refakatçi olarak bulunan ve daha önceden tanıdığı E.S’ye “Sen dulsun, birlikte olalım” teklifinde bulundu. S’nin teklifi kabul etmeyerek terslemesine rağmen ısrarla telefonla arayan Doktor, ayrıca hastasına da sık sık S.’yi sordu. Ardından S., durumu yengesi ile nişanlısına anlattı. Bunun üzerine nişanlı çift birlikte Doktora tuzak kurdu. Kendisini arayan doktor ile nişanlısının talimatları doğrultusunda konuşan kadın, doktoru, nişanlısına ait Yavuzlar Mahallesi’ndeki evine çağırdı. Öğle saatlerinde eve gelen Doktor, G.Y ve beraberindeki adı tespit edilemeyen bir erkek kişi ile birlikte 3 saat alıkonuldu. Ayrıca, arabasının anahtarı ve cep telefonu alınırken biri boş diğeri 100 bin TL olan 2 bono ile aracının torpido gözünde bulunan 600 lirası alındı. Sanıklar, 3 saat sonra doktorun anahtarını ve cep telefonunu bezle silerek teslim etti. Evden ayrılan Doktor, bu kişilerden şikayetçi olmak için Gasp Büro Amirliği’ne gitti. Daha sonra da telefonla aranarak tehdit edildiğini iddia eden Dr., kendisinden 100 bin TL para istendiğini ve kendisinin de polisin bilgisi dahilinde 15 bin TL parası olduğunu söyleyerek buluşma teklifinde bulundu. Polis ekipleri de buluşma yerinde tertibat alırken durumdan şüphelenen G.Y olay yerine gelmedi. Olaydan 3 ay sonra nişanlısıyla birlikte yakalanarak çıkarıldıkları nöbetçi mahkemede tutuklanan nişanlı çift doktora ders vermek istediklerini söyledi. Olayla ilgili incelemesini tamamlayan Adana Cumhuriyet Savcısı, Doktor hakkında ‘Cinsel taciz’ suçundan 3 ay ile 2 yıl arasında hapis, nişanlı çift hakkında ‘Nitelikli yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ suçundan toplam 12 ile 25 yıl arasında hapis cezası istemiyle dava açtı. Sanıklar önümüzdeki günlerde Adana 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başlanacak. ANNESİ DÖVE DÖVE KÖR ETTİ [PAGE] Muğla'nın Kavaklıdere ilçesinde ikamet eden Feriştan B.'nin (27), bir ay önce dövdüğü iddia edilen 14 aylık kızı Sevinç'in gözlerinin, darbeler sonucu görmediği belirtildi. Yaklaşık bir aydır İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi gören bebek, bu sebeple Muğla Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından koruma altına alındı. Zanlı anne Feriştah B. hakkında ise Yatağan Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. BABA ANNEYİ SAVUNDU Küçük kızın babası Ergün B., eşinin hiçbir zaman çocuklarını dövmediğini söyleyerek, "Eşim önce menenjit hastalığı geçirdi. Bu nedenle psikolojik sorunları var. Oğlum Erdem 6 ay önce, kıskanarak kızımın başına televizyon kumandasıyla vurdu. Kızımızın yüzü morardı, hastaneye götürdük. Doktorlar eşimi suçladı, hakkında dava açıldı. Dava halen sürüyor. Bu olayın ardından eşimin anlattığına göre yine oğlum, kıskançlık nedeniyle kardeşini dövmüş." dedi. BEBEK AİLEDEN ALINDI Muğla Devlet Hastanesi'ndeki ilk müdahalenin ardından İzmir'e sevk edilen minik Sevinç,tedavisi tamamlandıktan sonra Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü yetkilileri tarafından alınarak, Vali Hüseyin Aksoy Çocuk Yuvası'na yerleştirildi. OLAYI DEDE ORTAYA ÇIKARMIŞTI Torunları Erdem (3) ve Sevinç'i sevmek için oğlu Ergün B.'nin evine giden Tahsin B. (59), annesinin kucağındaki Sevinç'in vücudunda morluklar farkedince sağlık ocağına götürdü. Minik kız buradan cankurtaranla Yatağan'a, durumunun ağır olması sebebiyle daha sonra da Muğla Devlet Hastanesi'ne sevk edildi. Beyin travması teşhisiyle yoğun bakıma alınan Sevinç, hayati tehlikesi geçmeyince İzmir'e gönderildi. TECAVÜZE TAKMA DİŞ SAVUNMASI [PAGE] Zonguldak’ın Çaycuma İlçesi’ne bağlı Velioğlu Köyü’nde 57 yaşındaki Muhammet Malakçı, aynı köyde yaşayan arkadaşının epilepsi hastası ve akli dengesi bozuk olan kızı 30 yaşındaki M.K.’ye tecavüz ettiği iddiasıyla yargılandığı davada, 11 yıl 8 ay hapis cezasına çaptırıldı. Gözaltına alındığında suçunu itiraf eden Malakçı, duruşmada ise takma dişleri ağzında olmadığı için ilk ifadesinin yanlış anlaşılmış olabileceğini söyleyerek suçlamayı kabul etmedi. MISIR TOPLADIM, KIZINI GÖNDER, VEREYİM! 3 çocuğunun annesi olan eşiyle ayrı yaşayan ve nikahsız ikinci evliliğini yapan SSK emeklisi Muhammet Malakçı, 2008 yılı Temmuz ayında iddiaya göre köyde birlikte büyüdüğü yakın arkadaşı 64 yaşındaki M.A.K.’nin evini arayarak telefona çıkan eşi S.K.’ya, bahçesinden topladığı mısırları alması için kızı M.K.’yi göndermesini istedi. Malakçı, kapıya gelen M.K.’yi, “Soğuk su iç, gel otur dinlen biraz” diyerek içeriye aldı. Malakçı, daha sonra genç kıza tecavüz etti. YAPMIŞ OLABİLİRİM HATIRLAMIYORUM Malakçı, yaklaşık 1 ay sonra bu sefer bamya vermek için genç kızı çağırdı. İç çamaşırlarıyla kapıyı açan Malakçı’nın, yine su içmesi için içeriye girmesini istediği genç kız, kapıdan dönerek evine gitti. Bu olayların ardından rahatsızlığı artan ve daha sık kriz geçirmeye başlayan kızının durumundan şüphelenen S.K., kızıyla konuştu. Kızının tecavüze uğradığını anlatması üzerine S.K. ve eşi jandarmaya ihbarda bulundu. Gözaltına alınan Malakçı, Çaycuma Adliyesi’nde savcıya ve nöbetçi mahkemeye verdiği ifadesinde olay sırasında alkollü olduğunu belirterek, “Yapmış olabilirim, hatırlamıyorum” dedi. BENİ KANDIRDI Tutuklanan Malakçı hakkında, ‘Kendisini savunamayacak durumda olan mağdureye karşı cinsel saldırı’ suçlamasıyla Zonguldak 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. 14 Kasım 2008’de görülen ilk duruşmada sosyal hizmet uzmanı eşliğinde ifade veren genç kız, “Ben eve gittiğimde içeriye girmek istemedim. ‘İçeri gel, soğuk su iç, dinlen otur biraz’ diyerek beni kandırdı” dedi. TAKMA DİŞ SAVUNMASI Zorla veya isteyerek genç kızla birlikte olmadığını öne süren Malakçı ise, “Evimin önünde görevliler beni aniden yakaladı. Gözlüğüm yoktu, ayrıca takma dişlerim de yoktu. Söylediklerim bu nedenle yanlış anlaşılmış olabilir. Kesinlikle mağdureye karşı bir eylemde bulunmadım ve suçlamaları kabul etmiyorum” dedi. Genç kızın babası M.A.K. da, sanıkla küçüklükten bu yana birlikte yaşadıklarını, dost, arkadaş olduklarını, böyle bir şeyi nasıl yaptığını anlamadığını söyledi. KURAN'A EL BASTI Davanın dünkü karar duruşmasında Malakçı ve avukatı ile genç kızın annesi ve avukatı hazır bulundu. Son sözü sorulan Malakçı, “Kuran-ı Kerime el basarım ki bu suçu işlemedim. Bir oğlumun üzerine de yemin ederim suçsuzum” dedi. Adli Tıp Kurumu raporlarıyla tecavüz olayının gerçekleştiği kanaatine varan mahkeme heyeti, mağdurenin olay sırasında kendisini savunamayacak durumda olduğunu, tecavüz nedeniyle ruh sağlığının daha da bozulduğunu göz önünde bulundurarak Malakçı’yı 11 yıl 8 ay ağır hapis cezasına çarptırdı. İZMİT'TE TÜYLER ÜRPERTEN VAHŞET [PAGE] İzmit'te, Erenler Cedit Konutları önünde adının Elif Şişman olduğu öğrenilen bir genç kız, apartmanın önünde boğazı bıçakla kesilmiş halde ölü bulundu. Olay, bugün saat 22.00 sıralarında, İzmit Erenler-Cedit Konutları, E-3 Blok'ta ikamet ettiği öğrenilen 29 yaşındaki Elif Şişman, komşuları tarafından binanın girişinde kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce boğazı bıçakla kesilerek öldürülmüş olarak bir şekilde bulundu. Olay yerine çağrılan 112 acil servis ekipleri yaptıkları ilk müdahelede genç kızın öldüğünü belirledi. Polis, olayla ilgili geniş çaplı araştırma başlattı. ÖNCE SORDU SONRA VURDU.. [PAGE] Bursa'nın merkez Yıldırım ilçesinde, taksi durağında oturan gece bekçisine adres soran kimliği belirsiz kişi, taksici sandığı bekçiyi ''Hepiniz aynısınız'' diyerek silahla yaraladı. Alınan bilgiye göre, Esenevler Mahallesi Erikli Caddesi'nde bulunan bir inşaat firmasında gece bekçisi olarak çalışan Zafer Ş. (47), iş yerinin yakınlarında bulunan taksi durağında oturarak arkadaşları ile sohbet etmeye başladı. Bu sırada gri renkli bir kamyonet ile durağa gelen bir kişi, yanına çağırarak adres sorduğu gece bekçisine, henüz bilinmeyen nedenle ''Hepiniz aynısınız, hepinizden nefret ediyorum'' diyerek ateş etti. Zafer Ş, duraktaki arkadaşları tarafından taksiyle Şevket Yılmaz Devlet Hastanesine kaldırılırken, zanlı olay yerinden kaçtı. KARGO ÇALIŞANI KÜÇÜK KIZI NASIL TACİZ ETTİ [PAGE] Samsun'da gittiği apartmanda 9 yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel tacizde bulunduğu iddia edilen kargo şirketi çalışanı tutuklandı. Edinilen bilgiye göre, Atakum ilçesi Esenevler Mahallesi'ndeki bir binaya giden kurye Bülent S. (29), zilini çaldığı bir dairede oturan 9 yaşındaki A.A'nın evde tek başına olduğunu öğrenince, giysilerini düzeltme bahanesi ile elle tacizde bulunduktan sonra olay yerinden ayrıldı. Daha sonra eve gelen A.A'nın ailesinin durumu öğrenerek polise başvurması üzerine binanın güvenlik kamerası kayıtlarından şüpheli belirlenerek, gözaltına alındı. Mağdurun da teşhis ettiği şüpheli ifadesinde suçlamaları kabul etmezken, ilk sorgusunun ardından mahkemeye sevk edilen Bülent S. tutuklandı.
Cinsel tacizde bulunduğu iddia edilen doktoru filmlere taş çıkaracak bir şekilde tuzak kurup gasp ettiler
Kayserispor, Turkcell Süper Lig'in 19. haftasında Gaziantepspor ile oynayacağı maçın hazırlıklarını sürdürüyor. Kadir Has Tesisleri'nde, teknik direktör Tolunay Kafkas gözetiminde yapılan antrenmana, sakatlıkları süren Mohamed Shewky, Eren Güngör ve tedavi için Brezilya'ya giden Toledo ile Kamerun'dan henüz dönmeyen kaleci Souleymanou katılmadı. Hafif sakatlıkları süren Mehmet Eren ve Furkan, takımdan ayrı çalıştı. Kafkas yaptığı açıklamada, bazı futbolcularının sakatlanmasına üzüldüğünü belirterek, geçen yıl da benzer sorundan dolayı sıkıntı yaşadıklarını söyledi. Tüm olumsuzlara rağmen umutlu olduklarını belirten Kafkas, ''Gaziantepspor iyi bir takım. Zorlu bir deplasman maçına çıkacağız. Elimizden geleni yapacağız. Her iki takım da çok çekişmeli, seyir kalitesi yüksek bir maç izletecek. Neticede maçı kazanmak istiyoruz'' dedi. Sezonun ilk yarısındaki Eskişehirspor maçında sakatlanan ve tedavisi için Brezilya'ya giden Toledo'nun yeşil sahalara yeniden dönmesinin zor olduğunu ifade eden Kafkas, ''Toledo, bir aylık tedavi için Brezilya'ya gitti. Sakatlığıyla ilgili konunun uzmanı olan bir doktora görünecek. Şu anki durumu umut verici değil. Büyük ihtimalle de futbol hayatı bitti gibi. Mohamed Shewky'nin de antrenmanda adalesinde yırtılma oldu. 4 hafta da bu futbolcu aramızda olmayacak. Souleymanou da bu akşam Kayseri'ye gelecek'' diye konuştu.
Toledo bir aylık bir tedavi için Brezilya'ya gitti ama şu andaki durumu hiç de umut verici değil.
Yunan basını, Simitis'in kent merkezindeki Akademias Caddesinde bulunan bir binanın 5. katındaki ofisine, kimlikleri henüz belirlenemeyen 2 kişi tarafından ev yapımı patlayıcı madde yerleştirildiğini duyurdu. İtfaiye ekiplerinin patlayıcının infilak etmesi sonucu çıkan küçük çaplı yangını söndürdüğü, ofis çalışanları ile binada bulunanların olay yerinden uzaklaştırıldığı kaydedildi. Saldırıda yaralanan olmadığı, ancak ofis girişinde maddi hasar meydana geldiği açıklandı. 4 AYRI NOKTAYA PATLAYICI MADDE Atina'da bugün 4 ayrı noktaya patlayıcı madde yerleştirildiğine dair ihbarlar alındığı bildirilmişti. Medya organları ile polise yapılan ihbarlarda, "Atina Adliyesi, Yunanistan Milli Bankası ve Citibank şubeleri ile Yunan parlamentosunun da bulunduğu Sindagma Meydanına bomba yerleştirildiği" kaydedilmişti. Bomba imha uzmanlarının olay yerlerindeki araştırmalarında patlayıcıya rastlanmadığı açıklanmıştı.
Yunanistan'ın başkenti Atina'da eski Başbakan Kostas Simitis'in ofisine saldırı düzenlendiği bildirildi.
KOCAELİ’nin Körfez İlçesi’nde İlköğretim 2'nci sınıf öğrencisi 9 yaşındaki Melisa Deniz, evinde geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. 4 yıldır kalp rahatsızlığı çeken Melisa'nın 3 kez anjiyo, bir kez de açık kalp ameliyatı olduğu belirtildi. Körfez İlçesi’nin Kirazlıyalı Mahallesi’nde oturan ve Kirazlıyalı Tevfik Fikret İlköğretim Okulu 2'nci sınıfında okuyan Melisa'nın babası Çetin Deniz, “O bizim tek çocuğumuzdu. Kalp hastalığını 4 yıldan beri çekiyordu. Gebze Anadolu Hastanesi‘nde 3 kez anjiyo, bir kez de açık kalp ameliyatı oldu. Ama ölüm biricik yavrumun yakasını bırakmadı. Hayat dolu bir çocuktu. Okulda çok seviliyordu” diye gözyaşı döktü. Melisa'nın cenazesi, gözyaşları arasında Kirazlıyalı Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Kalp hastalığı onu 5 yaşında bulmuştu. 3 kez anjiyo oldu, bir de açık kalp ameliyatı.. Ama ölüm bir türlü yakasını bırakmadı.
Yükseköğretim Kurulunca (YÖK), Yabancı Uyruklu Öğrenci Sınavı'nın (YÖS) son kez 2009-2010 eğitim-öğretim yılında 16 Mayıs 2010 tarihinde yapılacağı bildirildi. YÖK'ten yapılan yazılı açıklamada, yükseköğretim kurumlarının yurt dışından öğrenci kabulüne ilişkin YÖK Genel Kurulunda alınan kararın kamuoyunda yanlış değerlendirmelere yol açtığı belirtilerek, tartışmaya konu olan hususlara ilişkin açıklama yapılmasına gerek duyulduğu ifade edildi. YÖK Genel Kurulunun, 21 Ocak 2010 tarihli toplantısında, Türkiye'deki üniversitelerde okumak isteyen adaylara yönelik düzenlenen YÖS'ün kaldırılmasına, üniversitelerin yurt dışından öğrenci kabul edilecek kontenjanları, yöntemleri ve minimum puanları belirlemelerine karar verildiği hatırlatılan açıklamada, şunlar kaydedildi: ''Üniversitelerin bu ilkeler çerçevesinde belirleyecekleri yöntemlerden birisi olan YÖS, son kez 2009-2010 eğitim-öğretim yılında 16 Mayıs 2010 tarihinde yapılacaktır. Bu sınavın da aynı özzellikteki diğer üniversite giriş sınavlarında olduğu gibi geçerlilik süresi 2 yıl olacaktır. 2010-2011 öğretim yılında yükseköğretim kurumlarının yurt dışından kabul edilecek öğrenci kontenjanları ve kabul şartları üniversitelerin bu konudaki teklifleri dikkate alınarak hazırlanacak olan 'Yurt Dışından Öğrenci Kabul Edilecek Öğrenci Kılavuzu'nda yer alacak olup, ayrıca duyurulacaktır.''
YÖK, Yabancı Uyruklu Öğrenci Sınavı'nın (YÖS) son kez 16 Mayıs 2010 tarihinde yapılacağı bildirildi.
Türkiye Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanlığına ilk kez bir Türk başkan seçilmesinin sevincini yaşarken AİHM karnesi bu sevince gölge düşürdü. Türkiye 2009 AİHM başvuru sayısına göre 5'inci sıraya indi, ama toplam mahkumiyette hala birinciyiz. AİHM Başkanı Fransız yargıç Jean Paul Costa’nın verdiği bilgiye göre, 2009 yılında Rusya'dan mahkemeye 10 bin 146 başvuru ulaştı. Rusya'yı 5 bin 260 başvuru ile Romanya, 4 bin 986 başvuru ile Polonya, 4 bin 693 başvuru ile Ukrayna, 4 bin 474 başvuru ile Türkiye ve 3 bin 626 başvuru ile İtalya izliyor. AİHM'ye 2008 yılında Türkiye'den 3 bin 706 başvuru gelmişti. BAŞVURU SAYISI YÜZDE 15 ARTTI Üye ülkelerden şikayet başvurusu sayısı, bir önceki yıla oranla yüzde 15 artarak 57 bin 100'e çıktı. AİHM'de önceki yıllardan gelen başvurularla birlikte karar için bekleyen davaların sayısı, geçen yıl yüzde 23 artarak 119 bin 300'e yükseldi. Mahkeme geçen yıl 2 bin 395 başvuruyla ilgili hüküm verirken, 33 bin 65 başvuruyu ya listeden çıkardı ya da incelemeye gerek görmedi. MAHKUMİYETTE BİRİNCİYİZ Geçen yıl en fazla mahkumiyet kararı Türkiye aleyhine verildi. Türkiye 341 davada mahkumiyet alırken, 210 mahkumiyetle Rusya 2. sırada, 153 mahkumiyetle Romanya 3. sırada ve 126 mahkumiyetle Ukrayna 4. sırada yer aldı. AİHM'nin 1959 ile 2009 yılları arasında verdiği toplam mahkumiyet kararlarında da Türkiye ilk sırada bulunurken, İtalya 2. sıraya, Rusya 3. sıraya yerleşti. 1959 ve 2009 yılları arasında verilen mahkumiyet karalarının yüzde 18'ini Türkiye aleyhine verilen kararlar oluşturdu. Mahkemede karar için bekleyen davalar sıralamasında 33 bin 550 dava ile Rusya, 13 bin 100 dava ile Türkiye, 10 bin dava ile Ukrayna ve 9 bin 800 bulunuyor.
AKPM'ye ilk kez bir Türk'ün başkan seçilmesinin mutluluğunu yaşıyoruz, ama AİHM karnemiz bu mutluluğa gölge düşürüyor.
İstanbul’da gazete ilanlarından takip ederek gittikleri zengin kişilerin cenazelerinde yankesicilik yaptıkları iddiasıyla gözaltına alınan şüphelilerden Adnan K., i pazartesi yaptığı hırsızlığı soran hakime “Ben camiiye Cuma namazı için gitmiştim” deyince tutuklandı. Milliyet'e göer; Tutuklanan diğer şüpheli Kemal Ç. ise hakimin “Sabah neden camiye gittin” sorusuna önce “Sabah çok sarhoştum hatırlamıyorum” diye cevap verdi. Ancak bu ifadenin kendi alehine olacağını fark eden Kemal Ç., daha sonra “Öğle namazı için gitmiştim. Tövbe ettim” dedi. Asayiş Şube Müdürlüğü'nün gerçekleştirilen operasyonda toplu ulaşım araçları ve alışveriş merkezlerinde, cenazelerde, spor karşılaşmalarında, mitinglerde, turistik yerlerde yankesicilik yapan 23 kişi gözaltına alındı. Aralarında Adnan K. ile Kemal Ç.'nin de bulunduğu şüpheliler Yankesicilik ve Dolandırıcılık Büro Amirliği'ndeki sorgularında suçlarını itiraf eden etti. Polis, şüphelilerle ilgili 29 ayrı suç dosyasından işlem yaptı. Adliyeye sevk edilen şüuphelilerden 14’ü tutuklandı ve cezaevine konuldu.
Zenginlerin cenazesine gidip yankesicilik eden adama hakim "Camide ne işin vardı" diye sordu. Verdiği cevap evlere şenlikti.
Eskişehir İl Jandarma Komutanı Albay Recep Gençoğlu, Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal'a ifade veriyor. Erzincan'da Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in yargılanmasına yol açan İsmailağa cemaatine yönelik operasyonları yönettiği Albay Recep Gençoğlu, saat 13.10'da askeri bir uçakla Erzurum'a getirildi. Askeri havalimanına inen askeri uçağı beş kişi karşıladı. Albay Necmi Gençoğlu'nun ifadesini Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal alıyor. İl Jandarma Komutanı Gençoğlu'nun avukatının gelememesi nedeniyle Erzurum Barosu'ndan bir avukat savunmasını yapıyor.
Dün gözaltına alınan Eskişehir İl Jandarma Komutanı Albay Recep Gençoğlu askeri uçakla Erzurum'a getirildi.
Tekel işçilerinin Abdi İpekçi Parkı'ndaki eylemi sırasında polisin biber gazlı müdahalesine maruz kalan CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal, Ankara Valisi Kemal Önal, Emniyet Müdürü Orhan Özdemir ve biber gazı sıkan polis hakkındaki suç duyurusunu geri çekti. Edinilen bilgiye göre, Soysal'ın avukatları, Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdikleri dilekçeyle şikayetlerini geri aldıklarını bildirdi. Soysal'ın, dilekçede, olayın, gergin ortam nedeniyle meydana geldiğini ve üzüntü verici olduğunu ancak olay sonrasında, polisin gösterdiği yakınlık nedeniyle suç duyurusunda bulunmaktan vazgeçtiğini ifade etti.
Polisin gazlı müdahalesine maruz kalan CHP'li Çetin Soysal polisin sıcaklığı üzerine suç duyurusundan vazgeçti
İNTERNETHABER ANKARA- Ağır ve tehlikeli işlerde çalışan kadınların regl dönemlerinde izinli sayılmasını sağlayan yönetmelikle ilgili tartışma sürerken yasayı uygulaması gereken kurumun müdüründen ilginç bir itiraf geldi. Çalışma Bakanlığı işsağlığı müdürü, “Kadınlara bugünü sormaktan hicap duyarız” dedi. TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu, Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliğinde yer alan ''kadınların ay hallerinde, ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılamayacağı'' hükmünü tartıştı. REGLİ SORMAKTAN HİCAP DUYARIZ Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Kazım Özer, söz konusu düzenlemenin 1948'de mevzuata girdiğini, önce 3 sonra 5 gün izin öngörüldüğünü söyledi. Cezai yaptırımı bulunmayan düzenleme kapsamında bugüne kadar kimseye ceza verilmediğini anlatan Özer, düzenlemenin amacının kadınları ağır ve tehlikeli olmayan bir işte çalıştırmak olduğunu söyledi. AB Çerçeve Direktifi doğrultusunda başlattıkları çalışmaların TBMM'de yasalaşması halinde ''ağır ve tehlikeli işler'' kavramının ortadan kalkacağını anlatan Özer, AB'de böyle bir kavram ve yönetmeliğin bulunmadığını vurguladı. Özer, 23 yıl iş müfettişliği yaptığını, ne kendisinin ne de arkadaşlarının ya da daha önce çalışanların, bu maddeye yönelik bir durumla karşılaşmadığını anlatarak, ''Örf ve adetlerimiz gereği, kadınlara bugünlerini sormaktan hicap duyarız. Ne iş müfettişinin ne de işverenin edebinde bu vardır'' dedi. Bakanlığın, yönetmeliğin 6. maddesini değiştirmeyi düşünmediğini bildiren Özer, aksi halde ''kazanılmış haklardan geriye gidiliyor'' şeklinde tepkilerin doğabileceğini söyledi. CHP'Lİ KADIN VEKİLER ÇIKARILSIN İSTEDİ CHP’li Canan Arıtman, bu maddenin, kadını işten çıkarmak için bahane olduğunu, bilimsel dayanağının bulunmadığını, sağlık gerekçelerinin kabul edilemeyeceğini söyledi. Tıbbın geldiği noktada adet sancılarının da ilaçlarla giderilebildiğine dikkat çeken Arıtman böyle bir maddenin ILO sözleşmesinde olmadığına işaret ederek, düzenlemenin yönetmelikten çıkarılmasını istedi. CHP’li Gaye Erbatur da destek verdi. Komisyon Başkanı Güldal Akşit, düzenlemenin, taraflarca suistimal edilmesinin de değerlendirilmesi gerektiğini, işçi ve işveren tarafından da kötü kullanılabilecek bu maddenin, netleştirilmesinin şart olduğunu vurguladı. İŞTEN ÇIKARMAYA CEZA Konunun araştırılması için dilekçe veren CHP'li Ahmet Ersin, kadınların hukuki haklarını kullanmalarından dolayı işten çıkarılması halinde, buna önlem alınması gerektiğini belirterek, bu şekilde davranan işverenler hakkında ağır yaptırımlar öngören bir kanun tasarısı veya teklifi getirilebileceğini söyledi. Ersin, dilekçesini verirken, kadın üyelerden destek beklediğini ancak kadınların, kazanılmış haklarının kaybetme noktasına geldiklerini söyledi.
Regl izni tartışmasına İşsağlığı müdürü yeni bir boyut kattı: "Kadınlara bugünü sormaktan hicap duyarız"
Kıbrıs müzakerelerini sürdüren "liderlerin çabalarına kişisel desteğini göstermek" amacıyla pazar gecesi Kıbrıs'a gelecek olan BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, pazartesi günü liderlerle ayrı ayrı görüşecek, aynı gün ara bölgede liderlerin görüşmesine katılacak. KKTC Cumhurbaşkanlığından verilen bilgiye göre, Ban 1 Şubat pazartesi günü saat 11.30'da KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Cumhurbaşkanlığında bir araya gelecek. Ban, Cumhurbaşkanlığındaki öğle yemeğinin ardından saat 14.30'da liderlerin ara bölgede yapacağı görüşmeye katılacak. BM Sözcülüğünden yapılan açıklamada, Genel Sekreter'in 31 Ocak-2 Şubat tarihleri arasında adayı ziyaret etme kararı aldığı belirtilmişti. YOĞUNLAŞTIRILMIŞ MÜZAKERELER UZADI Bu arada, müzakerelere ivme kazandırmak amacıyla Ocak ayı içinde 3'er günlük 2 tur şeklinde yoğunlaştırılmış müzakere yürüten liderler, ele aldıkları "Yönetim ve Güç Paylaşımı" başlığında "azami mutabakata varabilmek" için yoğunlaştırılmış müzakerelerin ikinci turunu uzattı. Liderler, BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Taye Brook Zerihoun'un evinde sürdürülen yoğunlaştırılmış müzakereler çerçevesinde yarın yeniden bir araya gelecek. Saat 10.00'da başlaması beklenen görüşme, gerekirse tam gün olacak.
Kıbrıs'a gelecek olan BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, pazartesi günü liderlerle ayrı ayrı görüşecek...
Ermenistan, Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’a Türkiye ile yapılan protokollerden imzasını çekme yetkisi verecek bir yasa çıkarmaya hazırlanıyor. İMZANIN ÇEKİLMESİ İÇİN YASA HAZIRLADILAR The Wall Street Journal gazetesine konuşan Ermenistan Cumhurbaşkanı'nın Dış Politika Başdanışmanı Vigen Sarkisyan, hükümetin protokollerin onaylanması için gerekli belgeleri parlamentoya gönderdiğini söyledi ancak diğer yandan da imzanın çekilmesi için bir yasa hazırladıklarını bildirdi. ”Artık işlerin çok ama çok daha fazla zorlaştığı bir sürece giriyoruz” diyen Vigen Sarkisyan, protokollerin onaylanması için yakalanan fırsatın kaçırılması halinde tüm bölgede son dönemde yaşanan olumlu gelişmelerin geriye gideceğini ifade etti. TÜRKİYE AYAK DİRETİYOR İDDİASI Sarkisyan, böyle bir durumda iki ülke arasında oluşan güvenin yıkılacağını söyledi. Ermenistan, Türkiye'yi onay sürecini başlatmayarak, protokolleri sürüncemede bırakmakla suçluyor. Geçtiğimiz aylarda Ermeni yetkililer, TBMM'nin protokolleri Mart ayına kadar onaylamaması durumunda imzalarını çekeceklerinin sinyalini vermişlerdi. ALİYEV MEMNUN The Wall Street Journal’da yayımlanan haberde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in sözlerine de yer verildi. Gazete, Türkiye ile Ermenistan arasındaki mutabatakın “çökme tehdidi” altında olduğunu öne sürerken Aliyev’in “işgal sona ermeden türkiye protokolleri onaylamayacağından eminim” şeklindeki açıklamalarının anlaşmaya ilişkin kaygıları arttırdığını yazdı. Gazete ise, Türkiye ile Ermenistan arasındaki mutabakatın “çökme tehdidi” altında olduğunu öne sürerken, Aliyev’in bu açıklamalarının anlaşmaya ilişkin kaygıları arttırdığını yazdı. İlham Aliyev, Dünya Ekonomik Forumu toplantıları için bulunduğu Davos’ta Wall Street Journal ile Çarşamba günü yaptığı söyleşide Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesine ilişkin protokollere değindi. Gazete, “Aliyev, anlaşmaya ilişkin kaygıları artırarak Ermenistan, Karabağ dahil, işgal ettiği Azeri topraklarını iade etmeden Türkiye’nin anlaşmayı onaylamayacağından emin olduğunu söyledi” dedi.
Ermenistan sözünden dönüyor mu? Türk-Ermeni ilişkilerini normal seyrine getirecek protokol sallantıda..
Çin ile internet arama motoru Google arasında yaşanan sansür ve siber saldırı krizinin ardından, BBC Çince servisinin haberine göre, "Goojje.com" internet arama motoru, Çin yasalarına uygun bir şekilde filtrelenerek hizmet veriyor. Google'a benzer bir tarzda logoya sahip arama motorunun internet sitesinde "Abisi kardeşi için kalıyor ve hala kız kardeşine düşkün" ifadesinin Çincesine yer veriliyor. Öte yandan Reuters, "Goojje"nin Çin'de "ciecie" (kız kardeş) şeklinde anılmasını, Google'ın Çincede telaffuz edilirken "Gıgı" (büyük birader) sesini vermesinden kaynaklandığı şeklinde değerlendiriyor. Google, yeni kurulan "Goojje" arama motoru hakkında halen bir açıklamada bulunmadı. Çin ile Google arasındaki gerginlik, ABD'nin de Çin'i internet özgürlüğüyle ilgili eleştirmesiyle iki ülke ilişkilerine yansımış ve ABD-Çin ilişkileri de gerilmişti.
Çin'de ismi kız kardeş anlamına gelen "ciecie"yi anımsatan "Goojje" adlı bir arama motoru kuruldu.
Camilerin bombalanması, Türk jetlerinin düşürülmesi ve halka baskı yapılması gibi birçok kanlı eylem içeren "Balyoz" darbe planına, toplumun her kesiminden tepkiler gelmeye devam ediyor. Planın mimarı olduğu iddia edilen eski 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan'ın ailesinin köyü olan Balıkesir'in Susurluk ilçesine bağlı Aziziye'de yaşayanlardan bazıları da gelişmelere olumsuz bakıyor. Susurluk'a 10 kilometre mesafedeki Aziziye köyünde oturanlar, "Balyoz" planında ortaya çıkan bilgi, belge ve ses kayıtlarını dehşet içinde takip ettiklerini belirterek, çevre baskısı ve can güvenlikleri sebebiyle konuşamadıklarını söyledi. İsim vermek istemeyen bazı köylüler, "Türkiye'nin gündemine oturan bu konuyu yakından takip ediyoruz. Her gün televizyon ve gazetelerde yayımlanan haberler bizi fazlasıyla üzüyor. Biz aslında olan bitenlerin tamamına inanıyoruz, ancak çevre baskısı nedeniyle açıkça söylemeye korkuyoruz." diyor.
Balyoz darbe planının mimarı olduğu iddia edilen Çetin Doğan'a bir balyoz darbesi de kendi köylülerinden geldi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın imzaladığı ve şampiyonanın Türkiye'ye alınması durumunda yapılacak olan yeni stadları finanse edecek 920 milyon Euro'luk "stadyum finansmanı garanti mektubu" 15 Şubat'ta teslim edilecek adaylık dosyasına konuldu. UEFA tarafından talep edilen ve adaylık sürecinde söz konusu ülkeye çok önemli bir avantaj sağlayan "garanti mektubu" çerçevesinde Ankara, İzmir, Bursa, Konya, Eskişehir ve Antalya'da yapılması planlanan stadlar ile final maçına ev sahipliği yapması planlanan Atatürk Olimpiyat Stadyumu'nun renovasyon maliyeti karşılanacak. HÜKÜMET TAMAMEN DESTEKLEYECEK Söz konusu garanti mektubunun yanı sıra Bakanlar Kurulu'nun tüm üyelerinin imzaladığı ve "Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin, EURO 2016'nın Türkiye'de düzenlenmesini tamamen destekleyeceğini ve UEFA'nın, Türkiye Futbol Federasyonu'nu turnuva için ev sahibi olarak belirlediği takdirde EURO 2016'nın hazırlık ve düzenlemesini kamu menfaatini ilgilendiren ve ulusal önem taşıyan bir konu olarak ele alınacağının teyit edildiği"nin belirtildiği destek mektupları da adaylık dosyasına yerleştirildi. 1 MİLYAR EURO GARANTİ MEKTUBU Başta Başbakan'ın garanti mektubu olmak üzere tüm siyasi destek mektuplarının tamamlanmasının çok önemli bir aşama olduğunu belirten Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener, "Dünyanın en büyük üçüncü spor organizasyonu olan EURO 2016'nın ülkemizde yapılması için Başbakanımızın 1 milyar Euro'ya yakın bir miktarı içeren garanti mektubu hayati bir destek anlamına geliyor. Adaylığın başından beri destek ve ilgilerini esirgemeyen Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Faruk Nafız Özak başta olmak üzere tüm bakanlarımıza ve bakanlıkların değerli bürokratlarına teşekkür ederiz" dedi. TFF Başkanı Mahmut Özgener ayrıca, hükümetin önümüzdeki 6 yıl içinde yapmayı planladığı 27.7 milyar Euro'luk altyapı, ulaşım, sağlık ve eğitim yatırımlarının dolaylı olarak da olsa adaylığımıza olumlu katma değerde bulunacağını ve bu yatırımların belli başlılarının adaylık dosyasında da yer aldığını belirtti.
Ülkemizin EURO 2016 Avrupa Şampiyonası adaylığı konusunda hükümetten önemli destek geldi. Erdoğan kesenin ağzını açtı!
İtalyan La Stampa gazetesinde yer alan habere göre, New York Üniversitesinin Psikoloji Bölümünden bir grup bilim adamı, uyku gibi kısa süreli mola vermenin de beyne aktarılan bilgilerin kavranmasına ve hatırlanmasına yardımcı olduğunu ortaya çıkardı. Bilim adamları, 16 kişilik bir gruba birkaç resim gösterdi ve bunlarla ilgili kendilerine hafıza testi uygulanacağından habersiz olan katılımcılardan biraz dinlenmelerini istedi. İşlevsel manyetik rezonans görüntüleme (MRG) yöntemiyle katılımcıların beyin aktivitelerini anbean takip eden bilim adamları, resimlerin gösterildiği anda olduğu gibi, mola verildiği süre içinde de hipokamp ve neokorteks bölgelerindeki beyin aktivitesinde bir yükseliş olduğunu belirledi. Bu aktivitenin yoğun olduğu kişilerin yapılan hafıza testinde diğerlerine nazaran daha başarılı olduklarını gözlemleyen bilim adamları, bu durumun molanın ne denli önemli olduğunu gösterdiğini söylediler.
ABD'de yapılan bir araştırma, birkaç dakikalık da olsa çay ve kahve molasının iş verimini artırdığını ortaya koydu.
“Su Yalıtımı Geçiş Aparatı” detay çözümü ile çatıların olumsuz hava koşullarına karşı direnci arttırılarak, su sızdırmalarına karşı maksimum direnç sağlanıyor. Yağışlara bağlı olumsuz hava koşulları çatılara zarar veren en önemli dış faktörlerden birisi. Bu nedenle çatı sistemlerinin dayanıklılığını uzun süreli olarak korumak için su yalıtımı uygulamaları büyük önem taşıyor. Doğru su yalıtımı uygulamaları ile çatı üst yapısının yanı sıra, çatının altındaki kısımların da suyun ve rutubetin zararlarından korunması sağlanıyor. Braas Çatı Sistemleri su yalıtımına yönelik olarak geliştirdiği çözümlere bir yenisini daha ekledi. Mevcut ürün gamında; düşük eğimli çatılardan, aşırı rüzgar alan çatılara kadar çok farklı amaçlara yönelik olarak su yalıtımı ve su yalıtımı detay çözümleri bulunuyor. Mevcut ürün gamına en son eklenen “Su yalıtımı geçiş aparatı” ile de çatı düzlemi üzerinde su yalıtımının düzgün bir şekilde izole edilmesi sağlanıyor. 12,5 cm çapında dairesel geçiş alanı imkanı veren aparatın klipsli kenarları, su yalıtımını sıkıca kavrayarak, olası su sızdırma problemlerini ortadan kaldırılıyor. Anten çıkışlarından, havalandırma bacalarına, solar sistemlere kadar geniş bir kullanım alanı olan su yalıtımı geçiş aparatı tüm çatılarda tamamlayıcı bir detay çözümü olarak önem taşıyor. Braas Çatı Sistemleri Hakkında Merkezi Almanya’da bulunan dünyanın en büyük kiremit ve çatı sistemleri üreticisi Monier Grup, 4 kıtada, 46 ülkede 150’den fazla üretim tesisi ve 11.155 çalışanı ile sektöründe pazar lideri olarak faaliyet gösteriyor. Türkiye’de Braas markası ile 1998’den beri üretim gerçekleştiren firmanın 36.000 m2 alan üzerine kurulu Gebze tesisleri; tam otomasyonlu uygulama teknolojisi ile dünyanın en büyük kiremit üretim fabrikalarından biri olma özelliğine sahip. Tasarım ürünleri ile yepyeni bir çatı sistemi anlayışını hayata geçiren Braas; geniş ürün yelpazesinin yanı sıra danışmanlık ve mühendislik hizmetlerini de en yüksek kalite ile müşterilerine sunuyor.
Dünyanın en büyük kiremit ve çatı sistemleri üreticisi Braas; çatı sistemlerine yeni çözümler eklemeye devam ediyor.
Bitlis'in Tatvan ilçesinde yaşanan hastaneden çocuk kaçırma olayının ardından harekete geçen polis, hastane çalışanları ve anne Hülya Ulus'un ifadeleri doğrultusunda robot resim çizdi. Devlet Hastanesi ek hizmet binasından önceki gün 2 günlük bebeği kaçırdığı belirtilen şüphelileri gösteren robot resimler Türkiye genelindeki karakollara dağıtıldı. Şehirlerarası otogarlar, kalabalık yerleşim yerleri ve güvenlik noktalarına da ulaştırılan resimlerde biri bayan, biri erkek 2 kişi bulunuyor. Çocuk kaçırma olayına karıştığı belirtilen kadın şüpheli 25-30 yaşlarında, 1,60-1,65 boylarında ve kilolu, erkek zanlı ise 25-30 yaşlarında, 1,65-1,70 boylarında, 70-75 kilo ağırlığında ve esmer. Konuyla ilgili her türlü bilginin çok önemli olduğunun altını çizen yetkililer, verilen eşkallere uyan kişileri görenlerin en kısa zamanda 155 Polis İmdat veya 156 Jandarma İmdat telefonlarını aramasını istedi.
Daha iki günlük bebeği hastaneden kaçırdılar. Kaçıranların eşgali belirlendi. Bu eşgali beyninize kazıyın!
Toplu Konut İdaresi 5 ilde alt gelir grubuna yönelik yaptığı bin 30 konutu, hiçbir şart aramadan açık satışa çıkardı. Toplu Konut İdaresi (TOKİ) , şimdiye kadar alt gelir ve yoksul grubuna yönelik 108 bin civarında konut yapıp satarken, 5 ilde 1030 konutu, hiç bir şart aramadan açık satışa sundu. Vatandaşlar, Adana Karaisalı'da 1. ve 2. etaplarda, Gaziantep Islahiye'de, Şahinbey'de Serinevler-Perilikaya, Hatay-Reyhanlı, Karaman Kırbağı ve Mersin Silifke'de alt gelir grubu projelerinde toplam 1030 adet konutu, ilgili banka şubelerine başvurarak hemen alabilecek. Bu konutların satışında, alt gelir grubuna yönelik satışlarda aranan, 'projenin bulunduğu il-ilçe sınırlarında 3-5 yıldır oturuyor olma, il-ilçe nüfusuna kayıtlı olma, 25-30 yaşın üzerinde olma, aylık hane gelirinin 1,6 bin liranın üzerinde olmaması, TOKİ'den daha önce konut kredisi kullanmamış olma, kendi adına konutunun olmaması' şartları aranmayacak. 5-6 BİN LİRALIK PEŞİNAT Bu durumda, elinde 5-6 bin lira peşin parası bulunan, yatırım yapmak isteyen, eşine-çocuğuna konut almak isteyenler, halen tamamlanmış durumdaki bu konutlardan hemen alabilecekler. En düşük fiyatı 37 bin 665 lira olan konutların satışında yüzde 12 peşinat alınıyor. Taksitleri 184 liradan başlayan konutların bedeli 180 aya kadar vadeyle ödenebilecek. Konutlar için başvurular 31 Mart'a kadar ilgili banka şubelerine yapılabilecek. KULLANIM ŞARTI YOK Konutları alan vatandaşlar, hemen taşınabilecek veya kiraya verebilecek. Taksitler, satın alınan ayı takiben ödenmeye başlanacak. Yetkililer, söz konusu projelerdeki konutların, daha önce alt gelir grubundaki vatandaşlar için, satış şartlarını taşımak şartıyla bir kaç kez satışa çıkarıldığını, ancak yeterli başvuru gelmemesi üzerine, stokları değerlendirmek üzere açık satışa sunulduğunu belirtti. Alt gelir grubuna yönelik konutların büyüklüğü ortalama 85 metrekare. 7796 SOSYAL KONUT AÇIK SATIŞTA Verilen bilgiye göre, TOKİ'nin halen Türkiye genelinde, alt gelir grubuna yönelik satışa sunulan 1030 konut dahil toplam 7 bin 796 sosyal konutu ile 261 işyeri açık satışta bulunuyor. Söz konusu konutlar da 184 liradan başlayan taksitlerle ve 180 aya kadar vade ile satılıyor. İlgili banka şubelerine başvuran vatandaşlar, istedikleri konutu, işyerini seçip, konutlarını hemen teslim alabilecek. Toplu Konut İdaresinin projelerinde daha çok alt gelir grubu hedef alınırken özellikle yoksullar için geliştirilen projelerin süreceğine dikkat çekildi. 100 liralık taksitte değişim olmayacak TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, halen 100 lira taksitle satılan yoksul konutları ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, çok büyük ilgi olan bu konutları hak etmeyen vatandaşların almaması için başvuru şartlarını sıkılaştıracaklarını söyledi. Bayraktar, şöyle dedi: 'Bu konutlara çok müracaat oluyor. (Hak etmeyenler de giriyor, hava parası ile devrediyorlar) diye çok şikayet geliyor. Ama henüz yoksul konutlarından teslim ettiğimiz yok. Yaz aylarında ilk yoksul konutları teslim edilecek. Teslim ederken bu suistimaller varsa ortaya çıkar. Almış, kendisi taşınmıyorsa, demek ki bunu birine devretmiş. Kendisi oturmuyorsa, bunu elinden almak lazım. Üzerinde çalışıyoruz. Peşinatsız, 100 lira taksit olayı değişmez. Evine taşındıktan sonra 100 lira taksit başlayacak. Bu konuda kendimizi bağladık.' 2010 yılı hedefine 30 bin konut ilave Gelecek yıl sonunda projelendirilen konut sayısını 500 bine ulaştırmayı öngören idare, 2010 yılı hedefini 450 binden 480 bin konuta çıkardı. İdare bu yıl 70 bin civarında konutu ihale edecek. Geçen yıl sonu itibariyle, 738 ilçe 410 bin 201 konuta ulaşan TOKİ'nin ürettiği konutların 186 bin 840'ı dar ve orta gelir grubuna, 107 bin 733'ünün alt gelir ve yoksullara yönelik olduğu, 45 bin 738 konutu içeren gecekondu dönüşüm projesi, 9 bin 910 konutu içeren afet konutu, 3 bin 472 konutu içeren tarımköy projesi uyguladığı belirtiliyor. Konutların toplam 353 bin 693'ünün sosyal konut niteliğinde, 56 bin 508'inin ise kaynak geliştirme projesi kapsamında olduğu kaydediliyor. TOKİ'nin 2008 yılı sonu itibariyle 274 bin 817 olan satılan konut sayısı, geçen yıl 324 bin 367'ye ulaştı. Geçen yıl 50 bine yakın konut satan TOKİ'nin yıl sonu itibariyle projelendirilen toplam konut sayısı 410 bin olduğu ve bunların bir bölümünün henüz satışa çıkarılmadığı dikkate alınırsa, üstlenilen konut projelerinin ortalama yüzde 80'i satılmış bulunuyor.
Toplu Konut İdaresi 5 ilde alt gelir grubuna yönelik yaptığı bin 30 konutu, hiçbir şart aramadan açık satışa çıkardı.
Bingöl'ün Genç ilçesinde 16 yıl önce bir komando subayı ile erin şehit edildiği olayı gerçekleştiren bölücü terör örgütü PKK üyesi bir kişi yakalandı. Terör örgütü üyesi 33 yaşındaki Mehmet Önen Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 16 yıl 8 ay kesinleşmiş hapis cezasıyla iki yıldan bu yana aranıyordu. Edinilen bilgiye göre, bölücü terör örgütü üyesi bir grup 1994 yılında Genç ilçesi Doğanlı köyünde görev dönüşü pusuya düşürdükleri Komando Jandarma Kıdemli Binbaşı Mahmut Şahin ile Komando er Ahmet Nalçacı'yı şehit etti. Olayın ardından yapılan istihbarat çalışmaları sonucu güvenlik güçleri, terör örgütü üyesi olduğu iddiasıyla Mehmet Önen'i gözaltına aldı. Önen'in terör örgütünün kırsal yapılanmasında yeraldığı ve 1992 ile 1997 yılları arasında güvenlik güçleri ile silahlı çatışmalara girdiği belirlendi. Önen hakkında Diyarbakır Cumhuriyet savcılığınca "terör örgütü üyesi olmak, devletin egemenliği altındaki topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya teşebbüs etmek" suçlamasıyla dava açıldı. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 16 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılan Önen'in cezası 2007 yılında kesinleşti. Tutuksuz yargılandığı için yakalanmamak için sürekli kaçan Mehmet Önen, polisin yaptığı aralamalar sırasında merkez Seyhan ilçesi Hadırlı mahallesindeki bir akaryakıt istasyonu önünde yakalandı. Önen, Emniyet Müdürlüğü'ndeki işlemlerinin ardından sevk edildiği adli mercilerce tutuklandı.
16 yıl önce bir komando subayı ile erin şehit edildiği olayı gerçekleştiren PKK'lı terörist sonunda yakalandı.
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Anayasa değişikliği geldiğinde bunun diğer siyasi partilerle de paylaşılmasında yarar gördüğünü söyledi. Şahin, İKÖ Parlamento Başkanları toplantısı için Uganda'ya gitti. Hareketinden önce Anayasa değişikliğine ilişkin soru üzerine, şunları söyledi: ''Anayasa değişikliği uzun zamandır Türkiye'nin gündeminde, tüm halkın gündeminde. Halkın bu denli gündeminde olan bir hususun Meclisin de gündeminde olması gerekir. İktidar partisinin bu yönde çalışması var. En azından böyle bir izlenimim var. Anayasalar, biliyorsunuz, hukuk normlarıdır. Mutlaka geniş bir konsensüs sağlanarak, yasalaşması en idealidir. Bir anayasa değişikliği teklifi, şu anda ihtiyaç duyulan maddeler itibarıyla da olsa Meclis gündemine geldiği takdirde bunun diğer siyasi partilerle de paylaşılmasının bir yarar olduğunu düşünüyorum. Bu noktada bana bir görev düşerse, Meclis Başkanı olarak bu görevi severek yerine getireceğimi ifade etmek istiyorum.'' TBMM Başkanı Şahin, 2010 yılının bu beklentilere cevap verecek bir ''Anayasa değişikliği yılı'' olmasını temenni ettiğini söyledi.
Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin'in gönlü de uzlaşma içinde bir Anayasa değişikliğinde...
Eski kulübüne gelmeyi çok isteyen, ancak transferi gerçekleşmeyen başarılı golcü, takımının Dubai'deki kampında teknik heyet ve kulüp yöneticilerine Zenit'te oynamak istemediğini belirterek rest çekti. Bunun üzerine bordo - mavili kulübün yöneticilerini arayan Zenitli yetkililer, Fatih'i Trabzonspor'a vermek istediklerini ifade etti. Zenit yönetiminin, Rubin Kazan'ın da istediği golcü oyuncuyu rakiplerine vermemek için Trabzonspor yönetimine 'Fatih'i alın' teklifinde bulundu. Bu gelişmeler üzerine Teknik Direktör Şenol Güneş'in, Fatih Tekke'ye ulaşmaya çalıştığı, ulaşamayınca da Trabzon'daki yakınlarıyla konuyla ilgili görüştüğü belirtildi. Bordo - mavili yönetim tarafından daha önce 'yeni şartlar öne sürüldüğü ve Fatih'e ulaşılamadığı' iddiaları ile askıya alınan transferde, sürpriz gelişmelerin yaşanabileceği kaydedildi. FATİH, 'TRANSFER DÖNEMİ BİTENE KADAR BEKLEYECEĞİM' DEMİŞTİ Fatih Tekke, Trabzonspor'un transferden vazgeçtiğini açıklamasının ardından yaptığı basın toplantısında, yönetime ağır eleştirilerde bulunmuştu. Trabzonspor'a gelmek için Zenit'e 2-3 kez rest çektiğini söyleyen Fatih Tekke, "Benim 3 sene önceki Trabzonspor'a dönmek istememle ilgili düşüncelerim şuanda da aynı. Bana bir takım olumsuzluklar söylenmesine rağmen yine aynı. Ben yine gelmek istediğimi söylüyorum. Çünkü beni ben yapan Trabzonspor'un ihtiyacı olduğunda gelmeme gibi bir lüksüm olamaz. Bugün futbolcu, yarın antrenör, yönetici, malzemeci olarak ben her zaman gelmek isteyeceğim. Birileri gelmemi engelleyebilir ama hiç kimse benim Trabzonsporluluğumu değiştiremez.'' dedi. Fatih Tekke, Trabzonspor'a tekrar gelmek istediğini tekrarlayarak, ''Yönetimle daha önce sözlü olarak konuştuğumuz şartları da kabul ediyorum. O şartları kabul etsem Zenit'e gidip beni alacak mısınız? Benim için önemli değil ama insanlar bilsin diye söylüyorum; maddi, manevi birçok kayıp olmasına rağmen onu da kabul ediyorum. Ben daha başka ne yapabilirim?" diye konuşmuştu.
Rusya'nın Zenit takımında forma giyen Fatih Tekke'nin, kulübüyle ipleri koparttığı iddia ediliyor.
Hatay'ın Samandağ ilçesinde 14 gün önce kaybolan 18 yaşındaki nişanlı genç kız, Adana'da bulundu. Edinilen bilgilere göre, Samandağ'a bağlı Tavla beldesinde ailesiyle birlikte yaşayan Sevcanan Turunç, Katar'da bulunan nişanlısı Onur Doğru'nun ailesini ziyaret etmek için annesi Zehra Turunç'tan izin istedi. 2,5 yıllık nişanlısı Onur Doğru'nun Samandağ merkez Favvar mahallesinde oturan annesiyle 2 gün kalan Sevcanan Turunç, annesini telefonla arayarak, "Anne ben eve geliyorum" dedi. Ancak genç kız eve dönmeyince ailesi Sevcanan'ı aramaya başladı. Telefonundan bir daha ulaşamadıkları kızlarının gidebileceği her yeri kontrol eden baba Fikret Turunç ve anne Zehra Turunç, kızlarının bulunması için Cumhuriyet Savcılığı, polis ve jandarmaya başvurdu. Genç kızın, Samandağ'dan Adana'ya giderek burada bir otelde kaldığı tespit edildi. Sevcanan Turunç'un bulunması için Adana Emniyet Müdürlüğü'ne bilgi verildi. Ekipler, Adana'da bir otelde buldukları genç kızı, ifadesini aldıktan sonra Samandağ'daki ailesine teslim etti.
Nişanlısının yanından eve dönmek üzere ayrıldı ama ondan bir daha haber alan olmamıştı. Meğer bir otele yerleşmiş.
İNTERNETHABER ANKARA- Cumhurbaşkanlığı yasa tasarısı için yapılan görüşmeler başkanlık ve yarı başkanlık sistemi tartışmalarına dönüştü. Muhalefet, bu düzenlemenin Türkiye'yi fetret yapılanmasına ve diktatörlüğe götüreceğini ileri sürdü. Anayasa Komisyonu toplantısında Adalet Bakanı Sadullah Ergin de hazır bulundu. Ergin, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine ilişkin anayasal değişikliğin ardından, uyum yasanının çıkarılmadığını, bunun için tasarının Meclis’e sevkedildiğini söyledi. DİKTATÖRLÜK TARTIŞMASI MHP'li Behiç Çelik, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine imkan tanınmakla parlamenter sistemden uzaklaşıldığını savundu. Çelik, ''Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, diktatörlük rejimine giden yolu aralayacaktır'' dedi. Behiç Çelik, ''Biz, 72,5 milyon insanı kucaklayan sistem olmasını arzu ediyoruz. Bu düzenlemeye muhalifiz; çünkü diktatörlüğe karşıyız'' diye konuştu. Behiç'in sözlerine AK Partili Mehmet Daniş'ten tepki geldi. Daniş, ''Halkoyuyla Cumhurbaşkanı seçiminde 'diktatörlükten'' bahsedilebilir mi? Sen hangi Anayasayı okudun?'' dedi. Komisyon Başkanı Burhan Kuzu, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi sistemine ''diktatörlük'' denilmesiyle, haksızlık yapılmış olacağını söyledi. CUMHURBAŞKANINI HALK SEÇMESİN Bağımsız Milletvekili Kamer Genç Türkiye şartlarında, Cumhurbaşkanının Meclis tarafından seçilmesinin daha iyi olacağını yapılan düzenlemeden geri dönülmesini önerdi. Cumhurbaşkanı seçilen kişinin, tekrar seçilmek için bazı tavizler verebileceğini ileri süren Genç, ''Hangi Parlamenter, genel başkanının sözünden çıkıyor? Parlamenterler, milletin menfaatini düşünür. Genel başkanlarının istediklerini yapmazlarsa, Türkiye'ye demokrasi gelmiş olur'' diye konuştu. REFERANDUM NE KADAR DEMOKRATİK... CHP'li Şahin Mengü ise ''Halka başvurmak veya başvurmamak, demokrasinin bir ölçütü değildir. Halkoyundan çıkacak iradenin, parlamenterlerin oyundan çıkacak iradeden daha iyi tecelli edeceği düşünülmemeli. Referandumlar, her zaman sağlıklı netice verir anlamına gelmez'' dedi. 367 TARTIŞMASI AK Parti'li Mustafa Çetin, 1980 yılında 120 gün içinde Cumhurbaşkanı seçilememesinin, askeri darbenin gerekçesi olduğunu anımsatarak, ''367 sorununu bu ülkenin başına kim doladı? Cumhurbaşkanı seçemeseydik ne olurdu?'' diye sordu. MHP'DEN UZLAŞMA KOMİSYONU ÖNERİSİ MHP'li Faruk Bal, Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin her zaman tartışmalara neden olduğunu ifade ederek, değiştirilecek ya da yenilenecek Anayasada Cumhurbaşkanlığı seçiminin ve yetkilerinin ele alınması gerektiğini vurguladı. Bal, Anayasa değişikliği konusunda MHP’nin, partilerin üzerinde uzlaşacağı maddelerin yeni seçilecek parlamento tarafından değiştirilmesi önerisini anımsattı. Bal, bu bakış açısıyla tasarının tümüne karşı olduklarını vurguladı. FETRET YAPILANMASI YARATIR Düzenlemenin ülkeyi fetret yapılanmasına götüreceğini savunan CHP'li Atilla Kart, "yürütmeye seçimle iki siyasi otorite getirildiğini" iddia etti. Bu iki ayrı yapılanmanın ne parlamenter ne yarı başkanlık ne de başkanlık sistemlerine uymadığını savunan Kart, "Yeni bir sistem hediye etmeyi başardınız. Bu yönetim sisteminin acziyetidir" dedi. Tasarı alt komisyona gönderildi.
Cumhurbaşkanlığı seçimini düzenleyen yasa tasarısı muhalefetin "diktatörlük" ve fetret dönemi" tartışmalarına neden oldu.
Sovyetler Birliği'nin kurucusu ve Bolşevik Devrimi'nin lideri Vladimir İlyiç Lenin'in Rusya'nın güneyindeki Voronej kent merkezindeki bronz heykelinin, maddi sıkıntı yüzünden satışa çıkarıldığı bildirildi. Rus Vesti-24 televizyonu Moskova'nın 500 kilometre güneydoğusundaki Voronej kent yönetiminin, 60 yıllık bronz heykelin yaklaşık 50 bin dolar civarında olan onarım masrafını karşılayamadığı gerekçesiyle, 14 ton ağırlığındaki bronz heykeli satışa çıkardığını duyurdu. Bu heykeli satın alacak kişi veya kurumun, onarım için gerekli masrafı karşılaması gerekiyor. Heykel satılsa bile, mevcut yerinden yeni bir yasaya kadar kaldırılamayacak. Komsomolskaya Pravda gazetesi, bronz heykelin tadilatından sorumlu kent yönetimine ait şirketin iflas ettiğini ve kent yönetiminin 50 bin dolarlık onarım masrafını karşılayacak yeni sponsor aradığını kaydetti. Voronej Kenti Kültür Bölümü Başkanı İvan Çuknov da gazeteye yaptığı açıklamada, "Bu heykel devlet koruması altında ve yasa bu heykelin sahibinin halkın buna ücretsiz ulaşımını sağlamasını emrediyor. Halkın onu ziyaret edip çiçek bırakması gerekiyor" diye konuştu. Voronej'de, geçen yıl yaklaşık 200 dolara mal olacak bir Lenin heykeli dikilmesi önerisi getirmiş, ancak bu öneri son dakikada reddedilmişti. Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından eski Sovyet cumhuriyetlerin çoğunda Lenin heykelleri sökülürken, bugün Rusya'nın bütün kentlerinin ana meydanında en az bir Lenin heykeli hala bulunuyor.
Rusya'nın güneyindeki Voronej kenti paraya sıkıştı. Düşünüp taşınıp çözümü onu satmakta buldular!
İNTERNETHABER UFO’ların ortak özelliklerini biliyor musunuz? Ya da bizi neden ziyaret ettiklerini? İnsanları neden kaçırdıklarını? En çok nereyi ziyaret ettiklerini? Sirius Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Haktan Akdoğan hepsini anlattı. UFOLAR İNSANLARI NEDEN KAÇIRIYOR? Uzman TV’ye konuşan Haktan Akdoğan UFO’ların insanları kaçırma sebeplerini “genetik çalışma” olarak anlattı. İnsanları denek olarak kullanan dünya dışı yaratıklar, deneklerden doku örnekleri alıyorlar. Kaçırılanların çoğu bu anları hatırlamıyor. Çünkü çoğunlukla uyurken ya araba kullanırken kaçırıyorlar. UFO’LAR GERÇEKTEN VAR MI? KANIT VAR MI? Akdoğan ülkelerin bilgileri sakladığını söylüyor. Ancak birçok fiziki kanıtın olduğunu da ekliyor. Mesela düşmüş UFO vakalarında ele geçen ölü varlıklar… Bunun en büyük örneği de 1947’de Roswell’de yaşanmış. ROSWELL OLAYI NEDİR? Akdoğan Roswell olayını UFO davasında bir dönüm noktası olarak nitelendiriyor ve olayı şöyle anlatıyor: Amerika’daki Roswell kasabasında bir askeri üssün yakınlarına düşen UFO’yu önce bir çiftçi buluyor. Sonra enkaz kordon altına alınıyor. Askeri üssün albayı basın bülteni geçiyor. ‘Askeri üs bir UFO ele geçirdi’ diye manşet oluyor ertesi gün tüm gazetelere. Daha sonra generel Ramsey geliyo ve ikinci kez bir basın toplantısı yapıp ‘bu bir meteoroloji balonuymuş diyor ve bir meteoroloji balonuyla resim çekilip olayı örtbas ediyor. Ancak bölgeyi görmüş yüzlerce tanık var. Şerif, şerifin ekibi, bölge halkı, askeri ekip... Üç yüze yakın tanık var. Oraya kesinlikle bir UFO düşmüştür. 4 uzay dışı yaratık ele geçmiştir. 3'ü ölü, biri yaralı. O da sonra ölüyor. Ve hepsine de otopsi yapılıyor.” UZAYLILAR KAÇIRDIKLARI KADINLARI HAMİLE BIRAKIYOR Akdoğan’a göre UFO’ların insanları kaçırma sebeplerinden biri de melezleştirme çalışması. Yani kaçırdıkları kadınları hamile bırakıyorlar ve daha sonra o ceninleri geri alıyorlar. Akdoğan bunun birçok örneği olduğunu söyledi: “Mesela kadın doktora gidiyor; hamile… İkinci kez gittiğinde rahim tertemiz, cenin alınmış. Böyle çok örnek var. Bunlar melezleştirme çabaları. Onlarla bizlerden karışık bir ırk yaratma gibi bir istek var.” Bu kaçırılma vakalarını hipnoz sırasında birçok denek anlatmış. Kaçırılmalar dünyanın her bölgesinden olmuş. UFOLARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ Akdoğan UFO’ların ortak özelliklerini şöyle anlattı: “Gece gözlemlerinde UFOların karakteristik özelliklerini daha çok ışık olarak görüyoruz. Gündüz ve gece gözlemlerinin ortak özellikleri çok hızlı olmaları. Bir anda 90 derece dönüyorlar. bir anda 500 fitten aşağı iniyorlar ki bu derece irtifa kaybı insanlar için ölümcüldür.” IŞINLANABİLİYORLAR UFO’ların şekillerine gelince; yakın gözlem raporlarına göre 70-80 değişik UFO formu tespit edilmiş. Akdoğan’a göre bu yıldızlar arası yolculuk yapabilme düzeyine gelmiş birden fazla uygarlık olduğu anlamına geliyor. Teknolojik farklarından dolayı da cisimlerin formlarında değişiklik oluyor. Akdoğan UFO’ların en önemli özelliklerinden birinin de gökyüzünde görünen cismin bir anda yok olması olarak anlatıyor. Bu da ışınlandıkları manasına geliyor ki bu teknoloji dünyada yok. Ayrıca yaydıkları eloktromanyetik dalgalar nedeniyle o bölgedeki elektrikler kesiliyor, ya da elektronik cihazlar çalışmıyor. Mesela UFO’yla karşılaşan uçağın tüm elektoronik sistemi bozuluyor. UFO uzaklaşınca yeniden çalışıyor. NEDEN ZİYARET EDİYORLAR Akdoğon bunun tek bir sebebi olabileceğini söylüyor: Bilimsel Araştırma… Biz nasıl uzayı merak ediyor ve oraya yolculuk yapıyorsak onlar da bizi merak ediyorlar... HAKTAN AKDOĞAN KİMDİR? Türkiye'deki ilk UFO ve Uzay Bilimleri Araştırma merkezini 1997'de "Sirius UFO Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi" adı altında kurdu. Dünyada yalnızca Amerika, Japonya ve İngiltere'de olmak üzere üç bölgede bulunan Uluslararası UFO Müzesi'nin dördüncüsü 18 Ocak 2001 tarihinde İstanbul'da, Haktan Akdoğan tarafından kuruldu. Müzenin diğer şubeleri 2005 yılında Kapadokya ve Denizli'de hizmete girdi. EN ÇOK NEREYİ ZİYARET EDİYORLAR UFO’lar en çok nükleer santrallerin ve askeri üslerin olduğu yerlerde görülüyorlar. “İnsanoğlu atomu parçalamaya başladıktan sonra daha çok göründüler” diyor Akdoğan. “Sanki uzaya bir sinyal yaydık. ‘Biz artık insanoğlu olarak evrimimizde tehlikeli bir sürece girdik. Nükleer silahlar üretiyoruz’ dedik. Bu silahları deniyoruz. Bu radyasyon uzaya da çıkıyor. Belki bu araştırmalar kainatın dengesini bozuyor. O zaman da gelişmiş uygarlıklar dünyadaki tehlikeli ırkın gelişmesini gözlemliyorlar. Yani bizi... Askeri üslerde nükleer santrallerde görülmelerinin sebebi de bu olabilir.” ALTININ OLDUĞU YERLERDE DE GÖRÜLÜYORLAR “Bir de yeraltı kaynakları civarında görülüyorlar. Özellikle altın ve uranyumun olduğu, borun olduğu yerlerde…Tarihi kalıntıların olduğu yerlerde de çok gözleniyorlar.” Akdoğan UFO’ların büyük felaketler öncesinde ve sonrasında çok görüldüklerini de ekliyor. . İzmit depreminden önce ve sonrasında da görüldüğünü hatırlatıyor. Hatta o zaman filme bile alınmışlar.
UFO'lar neden kaçırıyor? Daha çok nerelerde görülüyor? İnsanlardan ne istiyor? UFO'lar hakkında bilmediğiniz her şey!
Askeri yetkililer, dikkat çekici hareketliliğe "test sürüşü" dedi. 3. Ordu Komutanlığı 59. Topçu Tugayı Muhabere Alayı'na ait askeri lojistik araçlar sabah saatlerinde Erzincan'a 17 kilometre uzaklıkta bulunan Üzümlü ilçesi girişine kadar gidip geri döndü. Erzincan-Erzurum E-80 karayolunu kullanarak Üzümlü ilçesine kadar giden ve geri dönen askeri birliğin, araçların uzun yola gidip gidemeyeceğini test ettiği iddia edildi. Muhabere Alayı'na ait araçların geçiş güzergâhlarında trafik ekipleri de önlem aldı. Test sürüşünün tam da Poyrazköy iddinamesinin kabul edildiği, daha önce Erzincan'da İl Jandarma Komutanı olarak ta görev yapan Eşkişahir Jandarma Komutanı Recep Gençolğu'nun tutuklanmasının ardından yopalması dikkat çekti. Sön dönemde Erzincan'in ismi Savcı İlhan Cihaner'in verdiği ilginç karar ve takiplerle gündemdeydi.
Erzincan'da 3. Ordu Komutanlığı'na bağlı 25 askeri araç, Erzurum'un Üzümlü ilçesine kadar gidip döndü..
Son olarak Kasımpaşa'da forma giyen tecrübeli futbolcu, Almanya'nın 6.Lig ekiplerinden Uerdingen'e transfer oldu. Almanya 6. Futbol Ligi takımlarından KFC Uerdingen, Galatasaray'ın eski oyuncusu Fatih Akyel'i transfer etti. KFC Uerdingen tarafından yapılan açıklamada, Fatih'in sözleşmeyi imzalamasından hemen sonra takımla birlikte antrenmanlara başlayacağı belirtildi. Kulübün başkanı Agissilaos Kourkoudialos, Fatih'in transferinin, 2014 yılına kadar 3. lige yükselme hedefleri için önemli bir adım olduğunu ifade etti. Kulübün yöneticisi Lutz Spendig ise Fatih'in transferi ile sportif başarının yanında Türk taraftarlarının da artmasını ümit ettiklerini söyledi. Açıklamada, Fatih'in, Türk Milli Takımı ile 2002 yılındaki Dünya Kupası'nda üçüncü olduğu, Galatasaray ile UEFA Kupası'nı kazandığı ve en son Kasımpaşa'da forma giydiği hatırlatıldı. KFC Uerdingen, hedefine ulaşmak için daha önce Almanya Birinci Ligi'nde (Bundesliga) gol kralı olmuş Brezilyalı futbolcu Ailton'un yanı sıra Ahmet Dursun, Erhan Albayrak, Ersan Tekkan, Bastian Pinske ve Kosi Seka gibi tecrübeli futbolcuları da renklerine kattı. Bundesliga'da 1996 yılına kadar yer almış olan KFC Uerdingen, daha sonraki yıllarda amatör liglere kadar düştü. Alman 6. liglerinden Kuzey Ren Vestfalya eyaletinin Niederrhein Ligi'nde mücadele eden KFC Uerdingen, ligde liderin 7 puan gerisinde ve 3 maç eksiği ile 25 puanla 5. sırada yer alıyor.
Galatasaray ile UEFA ve Süper Kupa şampiyonluğu yaşayan Fatih Akyel, 6. Lig'e düştü.
Kimilerine göre delilik ile dahilik arasında gidip gelen tezleri ile dikkat çeken, Ergenekon davası kapsamında gözaltına da alınan Prof. Dr. Yalçın Küçük'ün son kitabı "Çöküş" Mızrak Yayınevi imzası ile yayınlandı. ERSOY YAZMADI! Odatv'de yer alan habere göre Yalçın Küçük, bu kitabında İstiklal marşını Mehmet Akif Ersoy'un yazmadığını iddia ediyor.. İSTİKLAL MARŞI CEMAAT İŞİ Tacettin Dergâhı"nda yazılan Marş"ın bir cemaat işi olduğunu belirten Küçük içinde “Türk” sözcüğünün geçmemesine işaret ederek, İstiklal Marşı"yla Koçgiri İsyanı arasında bağ kuruyor. KOÇGİRİ İSYANI VE MARŞ Küçük"e göre, Kurtuluş Savaşı sırasında meydana gelen Koçgiri İsyanı"nı barışçıl bir biçimde çözmek isteyen Ankara hükümeti, Marş"ı bir tür “Federasyon Misakı” olarak kullanmak istiyordu. MARŞ MİLLİ DEĞİL İDDİASI Çöküş"teki Marş analizi bununla sınırlı kalmıyor; her kurtuluş marşının mücadeleci ve atılımcı olduğundan hareketle, “Korkma” ünlemiyle başlayan marşın milliciliği sorgulanıyor. KARABEKİR İTİRAZ ETMİŞTİ Ayrıca Çöküş"te, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ"un masaya yumruğunu vurduğu toplantıda anması yapılan Kazım Karabekir"in, İstiklal Marşı"na çok ciddi itirazları olduğunu, hatta alternatif bir marş yazdığı bilgisi yer alıyor. JUDAİK-MASONİK İSLAMİK VE KÜRDİST ÖĞELER! Marş"taki Türk öğesinin olmayışının yarattığı boşluğun, judaik-masonik-islamik ve yer yer kürdist öğeler tarafından doldurulduğunu iddia eden Yalçın Küçük bunların ayrıntılı bir tahliline girişiyor.
Her açıklaması, her kitabı tartışma yaratan Yalçın Küçük son çalışması ile de çok büyük tartışmalar yaratmaya gebe.
Kelebek'te yer alan habere göre şarkıcı, masraf çıkmasın diye çoğu arkadaşını davet etmedi, ettiklerine de “Kişi başı 80 euro ödüyorum, tek gelin” diye mesaj attı. Çıkan haberlere sinirlenen Akalın, “Düğünü Önder yaptı. Tabii ki eşimin bütçesini düşünürüm ama öyle mesajlar atmadım. Ayrıca herkesi davet ettim. Gelen geldi, gelmeyen gelmedi” dedi. ŞAMDANLAR ÇALINDI Demet Akalın, Esma Sultan Yalısı'ndaki düğün töreninde gümüş şamdanların çalındığını iddia etti: “Garsonlar alanları görmüş, onlar da 'Demet'in evine götürüyoruz' demişler. Benim evime şamdan falan gelmedi. Alan geri versin, yoksa masrafı cebimden çıkacak.” TUĞBA'NIN İŞİ Akalın, dedikodulardan Tuğba Özerk'i sorumlu tuttu: “Bunlar Tuğba'nın işi. Onu aradım ama sadece yanındaki makyözün gelmesini istemediğimi söyledim.
Demet Akalın, 22 Ocak'ta Önder Bekensir'le evlendi. Ancak düğünden çok, Akalın'ın 'cimriliği' konuşuldu.
MHP İstanbul Milletvekili Atila Kaya üniversite gençliğinin sorunlarının ve çözüm önerilerinin araştırılması için Meclis Araştırma Önergesi verdi. Meclis Başkanlığı'na sunulan Araştırma önergesinin gerekçesinde, üniversiteye girişin neredeyse mucize olduğu Türkiye'de, öğrencilerin, üniversite sınavını kazandıktan sonra pek çok ekonomik ve sosyal sorunla karşılaştığı ve zor koşullarda eğitimlerini sürdürdükleri ifade edildi. Üniversite gençliğinin yaşadığı sıkıntılar nedeniyle Türkiye'nin geleceğine karamsar baktığı vurgulanan önergede "Sayın Başbakan'ın 9 Eylül üniversitesinin Akademik Açılış Yıldönümü konuşmasında "Her üniversite okuyana iş vermek zorunda değiliz' diye açıklama yapması, yani icranın başında bulunan Sayın Başbakan'ın ağzından direkt bu sözlerin işitilmesi gençlerimizin gelecekle ilgili umudunu kırmıştır. Bu bakımdan ivedilikle sorunların araştırılması ve çözüm metotlarının bulunması gerekmektedir. Sonuç olarak bir değerlendirme yapmak gerekirse, üniversitelerimizde okuyan öğrencilerin gelecek noktasında durumlarının pek iç açıcı olduğu söylenemez. Üniversitelerimizde yaşanan problemler ve üniversite öğrencilerinin yaşadığı sorunlar ve çektiği sıkıntılar sürekli göz ardı edilmektedir. Dolayısıyla içinde bulunulan karamsar tablonun sebebi aslında yükseköğretim sistemimizdeki önemli aksaklıkların bir göstergesidir" denildi. Öğrencilerin ailelerinden aldıkları maddi desteklerle öğrenimlerine devam ettiği ifade edilen gerekçede, bu ailelerin büyük bir bölümünün emekli, işçi, memur ve çiftçi olduğu, orta gelir grubunda bulunan ailelerin çocuklarının ihtiyaçlarını yeteri kadar karşılayamadıkları belirtildi. Önergede "Üniversiteli öğrencilerimizin her türlü sorunlarının giderilmesi alt yapı, fizikî mekân, araç ve gereç probleminin çözümü için eğitime ayrılan kaynakların artırılması ve gelecek kaygılarının giderilmesi için meclis araştırması açılması gerekmektedir" denildi.
MHP'li Atila Kaya üniversite gençliğinin sorunları için Meclis Araştırma Önergesi verdi.
Arjantin Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü, efsanevi eski futbolcu Diego Maradona'nın 5 aylık hamile kız arkadaşı Veronica Ojeda düşük yaptı. Maradona'nın 2005 yılından bu yana birlikte olduğu Veronica Ojeda'yı muayene eden, Clinica Suizo Argentina Hastanesi'nden Dr. Carlos Prigola, Ojeda'nın, gece yataktan düşerek, karnındaki 5 aylık bebeği düşürdüğünü bildirdi. Eski eşi Claudia Villafane'den 2 kızı olan Maradona'nın, babalık testleri sonucunda kesinleşen, ancak kendisinin kabul etmediği 2 çocuğu daha bulunuyor.
Maradona'nın ikisini sahiplenmediği tam 4 çocuğu var. Sonuncusu yoldaydı ama kötü bir haberle sarsıldı.
Valilikten yapılan yazılı açıklamada, son yıllarda şiddet içerikli oyunların, küçük yaştaki çocuklarca çoğunlukla internet kafelerde oynandığının belirlendiği bildirildi. Bu tür oyunların çocukları olumsuz etkilediği ve bunlarda kademe geçildikçe para ödenerek bazı objelerin alındığı belirtilen açıklamada, şiddet, terör ve kumar gibi kötü alışkanlıkları özendiren oyunların Valilik kararıyla yasaklandığı duyuruldu. Açıklamada, şunlar kaydedildi: ''Son yıllarda özellikle bir internet sitesinde yayınlanan oyunun, insanlar arasında kılıç, satır, pala, balta, ok, mızrak, gürz gibi kesici, delici ve ezici silahlarla yapılan savaş görüntülerinin yanı sıra insanların vahşi hayvanlar tarafından parçalanarak etlerinin yenmesi gibi şiddet ögeleri barındırdığı, oyunun ilerleyen hemen her aşamasından bir sonraki aşamaya geçmek için gerçek para ödenerek bazı sanal objelerin alınması gerektiği, ödemelerde kumar ve yasa dışı bahis sitelerinde sıklıkla kullanılan on-line ödeme yöntemlerinin kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu nedenle internet kafeler, kumar ve kazanç kastı olmamak şartıyla bilgi ve maharet artıcı elektronik oyun yerleriyle ilgili çocukların ve gençlerin olumsuz yönde etkilenmelerinin önlenmesi, çocukların ve gençlerin fiziksel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla şiddet, terör ve kumar gibi kötü alışkanlıkları özendiren oyunların oynatılması yasaktır.'' Söz konusu yasağa uymayan internet kafe işletmecileri hakkında yasal işlem yapılacağı kaydedilen açıklamada, elektronik oyun ve internet kafe işletmelerinde müşterilerin rahatlıkla görebileceği yerlere, ''Şiddet, pornografi, kumar ve uyuşturucu kullanımı konularını içeren oyunların oynanması ve oynatılması yasaktır'' yazısının asılmasına karar verildiği ifade edildi.
Kütahya Valiliği, ilde faaliyet gösteren internet kafelerde şiddet içerikli oyunlar oynanmasını yasakladı.
Akmerkez Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. gayrimenkullerinin değerinin 808 milyon 500 bin TL olarak tespit edildiğini bildirdi. Akmerkez Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. Kamu Aydınlatma Platformuna yaptığı özel durum açıklamasında, EVA Gayrimenkul Değerleme Danışmanlık A.Ş. tarafından hazırlanan ekspertiz raporu ile, portföylerinde bulunan gayrimenkullerin ekspertiz değerinin 808 milyon 500 bin TL olarak tespit edilmiş olduğunu belirtti. Açıklamada gayrimenkuller hakkında şu bilgi verildi: “445 bağımsız bölüm mağaza,1 bağımsız bölüm ofis katı ve 27 bağımsız bölüm apart otel dairesi.”
Akmerkezde 445 mağaza, 1 ofis katı, 27 bölüm apart otel dairesi var. Peki tüm bunların değeri kaç liradır biliyor musunuz?
"Şahin kilit oyuncu" başlığıyla verilen haberde, sahaya öz güveni ile "mutlak bir lider" olarak çıkan Nuri'nin, takımda büyük kabul gördüğü, sahada oyuncuları yönlendirdiği, eleştirdiği ve oyunlarını düzelttiği belirtildi. Haberde, Nuri'nin teknik direktör Jürgen Klopp'un oyun sisteminde kilit oyuncu olarak yer aldığı ifade edildi. Borussia Dortmund'un da değerlendirildiği haberde, bu genç, dinamik ve başarılı takımının geleceğinin parlak olduğu kaydedildi.
Alman spor dergisi Kicker, Almanya Birinci Ligi takımlarından Borussia Dortmund'da oynayan milli oyuncu Nuri Şahin'i övdü.
Dörtyol İlçe Emniyet Müdürü Mustafa Yavuzyolcu, son bir hafta içerisinde kendini komiser Çetin olarak tanıtan bir şahsın vatandaşlardan kontör istediğini belirterek, vatandaşların bu kişilere karşı duyarlı olması gerektiğini söyledi. Yapılan telefon görüşmelerinde arayan kişinin kendisini rütbeli asker, emniyet amiri, hakim ve savcı gibi tanıttığını ve kontör istediğini anlatan Yavuzyolcu, böyle durumlarda hemen 155'e bilgi verilmesini istedi.
Gün geçtikçe daha da artan bu dolandırıcılığına karşı vatandaşlar uyarıldı.
Bir Polonya teknesinin mürettebatı, Baltık Denizinde yüzen buz kütlesinin üzerinde fark ettiği bir köpeği kurtardı. Şanslı köpek, Vistula nehrinden kopan ve 100 kilometre Baltık Denizine kadar kendisini sürükleyen buz kütlesinin üzerinde çaresiz bir halde ve donmak üzereyken bulundu. Baltica adlı teknenin kaptanlarından Jan Joachim, köpeği önce buzun üzerinde dinlenen fok balığı sandıklarını, ancak tekneyle yakınına gidince suya düşmemeye çalışan bir köpek gördüklerini anlattı. Teknenin buzlar yüzünden ulaşamadığı köpeği, teknenin mühendislerinden Adam Buczynski şişme botla kurtarmayı başardı. Zamanında doğru yerde olduklarını söyleyen mürettebat, korkmuş ve üşümüş durumda bulunan köpeği battaniyelere sardı. Mürettebat, şimdi şanslı köpeğin sahibini bulmaya çalışıyor.
Baltık denizinde inanılması güç bir olay yaşandı. Polonyalı denizciler gördüklerine inanamadı.
İNTERNETHABER ANKARA- Alevilerin beklentilerini öğrenmek için başlatılan Alevi Çalıştayı’nda sona gelindi. Ancak bazı Alevi örgütlerinin tepkileri nedeniyle bugün Ankara'da bölünmüş bir tablo yaşandı. Bir tarafta hükümetin yürüttüğü Çalıştay diğer tarafta Çalıştay'ın sonuç vermeeyeğini savunan Alevi örgütleri. 7’inci Alevi Çalıştay’ı Kızılcahamam Asya Termal Otel'de başladı. Devlet Bakanı Faruk Çelik yaptığı konuşmada Çalıştaylar sayesinde kökleri yüzyıllara dayanan sorunu açık yüreklilikle ela alarak, konuyu derinlemesine inceleyerek kavramak, boyutlarını tarihin yüklerinden kurtararak anlatmak ve toplumsal huzur ve güveni sağlamak için kalıcı adımlar atmayı amaçladıklarını söyledi. Çelik şöyle devam etti: “Mevcut sorunlarla yaşamayı bir alışkanlık hatta bir yaşam tarzı haline getirenler, bu sorunların varlığından nemalananlar ve ihtiraslarını kurumsallaştıranlarını, çözüm konusundaki ayak direyici duruşlarıyla toplumun sağduyusuna havale ediyoruz. Ayrıca mevcut sorunların asla çözülemeyeceği noktasında, üzerine titrenerek oluşturulan havayı, her vesileyle karartmaya çalışan bir tür öğrenilmiş çaresizlikle toplumda umut yerine kaygı ve tepki üretenlerin durumlarını da bir hayli sorunlu bulduğumuzu ifade etmek istiyorum.'' KONU KİMSENİN TEKELİNDE DEĞİL Çelik, ''Alevi Çalıştayları''nın son oturumunda, sorunun belli bir çerçeveye oturtulması konusunda verimli ve kalıcı bir müzakere gerçekleştirmeyi umduklarını söyledi. Bakan Çelik Çalıştay’ı eleştirenleri de unutmadı. Konunun kimsenin tekelinde olmadığını söyleyen Çelik şöyle devam etti: ''Bu konu şu yada bu grubun, zümrenin tekelinde değildir. Bütün bir ülkeyi ilgilendiren toplumsal meseleleri ele alırken yeni bir dil yeni bir bakış açısı ve her şeyden önce güven tazeleyici düzeyde iyi niyet beyanına duyulan ihtiyaç had safhadadır. Çözüm yolunda önce dinlemeye, kavramaya sonra da tatminkar adımlar atmaya mecburuz. Kırmadan, dökmeden, sabırla diyalog zeminini geliştirerek bu konuda mesafe almak istiyoruz'' değerlendirmesinde bulundu. ALEVİ ÖRGÜTLERİNDEN AÇIKLAMA Çalıştay’ın başladığı saatlerde ise Ankara’da bir başka toplantı yapıldı. Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız, Alevi Kültür Dernekleri Temsilcisi Ercan Geçmez, Pir Sultan Abdal Derneği Ankara Şube Başkanı Fevzi Gümüş davetli oldukları halde Çalıştay’a katılmadıklarını açıkladı. Balkız, Çalıştay’a gerçek Alevi örgütlerinin değil sadece Cem Vakfı ve çevresinin katıldığını ileri sürdü. Çalışmanın sonunda AKP ile Cem Vakfı'nın Alevi-İslam tanımı üzerinden Alevilere yeni bir elbise giydirmeye çalışıldığını savunan Balkız, “Alevi Açılımı da diğer açılımlar gibi hüsranla sonuçlanacak” dedi. KİMLER KATILDI Basına kapalı olarak 3 gün sürecek Alevi değerlendirme çalıştayına, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Başkanı Zafer Üskül, eski milletvekillerinden Arif Sağ, gazeteci Oral Çalışlar, Dünya Ehlibeyt Vakfı Başkanı Fermani Altun, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Hamza Aktan, AK Parti İstanbul Milletvekili İbrahim Yiğit, Cem Vakfı Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 40 kadar davetli katılıyor.
Alevilerin sorunlarını çözmek için başlatılan Çalıştay'a yönelik eleştiriler Ankara'da bölünmüş bir tablo yarattı.
Hastane teknolojisinde dijital kart dönemi başlıyor Sahip olduğunuz kartla hastaneden içeri girdiğiniz anda, tüm bilgileriniz siz danışmaya varmadan görevlinin önünde belirecek. Sizi “yüzünden düşen bin parça” olan bir çalışan yerine, gülümseyen ve adınızı bilen bir animasyon karakter karşılayacak. Bu sistemle “bekleyen hasta” ve “yanlış ilaç veren doktor” dönemi kapanacak. Doktorların sihirli kalemleri ile kâğıda yazdıkları her şey aynı anda bilgisayar ekranına yansıyacak Marmara Çalışanlar Federasyonu Sağlık ve Sosyal Hizmetler Kurul Başkanı Yasin Keleş, 30-31 Ocak tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşecek “Sağlık Yöneticileri Zirvesi 2010” kapsamında yer alan ve hastaları, hasta yakınlarını, sağlık çalışanlarıyla tıp yöneticilerini yakından ilgilendiren “Dijital Hastane Platformu” na açıklık getirerek yeni sistemi, ilk olarak Habertürk Gazetesi’ne anlattı. Sistemle hem devlet, hem de özel hastanelere büyük kolaylıklar getirilmesi amaçlanıyor. Dijital hastane, ilaç yönetimini de “sistematize” ediyor. Sistem, hasta güvenliğinde “devrim” olarak niteleniyor. Ayrıca doktorlar “tele-tıp” uygulamasıyla dünyanın her yerinde yoğun bakımda yatan hastalarına ulaşıp “sanal vizit” yapabiliyor. UYGULAMA ÖRNEĞİ İstanbul Mehmet AkifErsoy Göğüs Kalp ve Damar Araştırma Hastanesi, söz konusu sistemin bir örneği. Türkiye’ de bir ilki gerçekleştiren hastane, MUSE adı verilen EKG Yönetim Sistemine sahip. Bu sayede uzmanların bulunmadığı yerlerde sisteme entegre edilebilecek cihazlar yardımıyla, oluşturulan verilerin merkezde uzman kişilerce değerlendirilmesi sağlanıyor. LABORATUVAR VE RADYOLOJİ YENİLİKLERİ Damar okuma cihazıyla sorunsuz kan verilecek ◊ Kan alma noktasında, damarın görüntülenmesinde sorun yaşayan hastalar için, “damar okuma” cihazıyla sorunsuz kan verme imkânı doğuyor. ◊ Sistem, laboratuvara giden hastayı tanıdığı için, hasta ilgili birime ulaşmadan önce, sağlık personeli yapılacak işlemlerle ilgili olarak bilgileniyor. Alınacak kanın miktarı bile biliniyor. Bu durumda sonuçlar sistemden hızlı biçimde çıkarak hastanın dosyasına yerleştirilmiş oluyor. ◊ Çekilen film için hastanın büyük dosyalar taşıması gerekmiyor. İstenilmesi halinde bir CD veya bellek okuyucuyla konu çözümleniyor. Çekim sona erdiğinde doktor, bilgisayarından anında hastasının sonuçlarına ulaşıyor. ÜÇ BOYUTLU TEŞHİS ◊ Anadolu’nun şartları yetersiz bir hastanesinde yapılan ultrason çekimi, aynı anda İstanbul’da tam donanımlı bir hastanenin uzman doktoru tarafından da görülüyor ve hastaya doğru teşhis konuluyor. Böylelikle hastanın tedavi için başka şehre gitmesine gerek kalmıyor. ◊ Üçboyutlu animasyon teknolojisi sayesinde organların işleyiş şekli, gerçeğinden farksız görüntülerle hastaya anlatılıyor ve kişi hastalığını daha iyi kavrıyor. Hastalar zamanını planlayacak Özellikle devlet hastanelerinde bulunan ve “kiosk” adı verilen bilgisayar sistemi sayesinde sırada bekleyen kişiler doktorun odasında bulunan hastanın kim olduğu ve kendilerine gelecek sırada kaç kişi bulunduğu bilgisine sahip olabiliyor. Böylece kişi zaman planlaması yapma fırsatı elde etmiş oluyor. Kronik hastaya evde tedavi imkânı ◊ Kronik hastalığı olan ve hastaneye gidemeyecek durumda bulunan hastalar, evde kullandıkları mobil medikal cihazlar sayesinde periyodik olarak ölçüm yapıp sonuçları anında doktorlarına ulaştırıyorlar. Böylece hastaya durumuna yönelik geri dönüş yapılıyor. ◊ Evde hastaya bakmakla görevli olan çalışan, “sihirli kalem” teknolojisiyle eve girdiğinde çipe tıklayarak giriş yapıyor. İş listesindeki görevlerini bitirdiğinde bu bilgiler anında hasta yakınlarına ulaşıyor. Böylece aile fertleri hastanın durumunu anında öğreniyor.
Hastanelerde dijital kart dönemi başlıyor. Yani Anadolu'nun bir hastanesinde çekilen ultrasonu İstanbul'da uzman doktor anında görebilecek.
Kuşburnunun güçlü antioksidan etkisi nedeniyle soğuk algınlığı ve gribe karşı bağışıklık sistemini güçlendirmesi satışını artırdı. Gümüşhane'de pestil üretimi yapan Avni Yayla, kuşburnunun soğuk algınlığı ve gribe karşı bağışıklık sistemini güçlendirdiği için üretim ve satışlarda yoğunluk yaşandığını söyledi. Yayla, Tekke beldesine kurduğu pestil üretim tesisinde kuşburnundan pestil üretimi yapabilmek için altı aylık bir çalışma yaptığını ve üretime başladığını belirterek, "Kuşburnu'nun kan yapıcı, tansiyon düzenleyici, vücudun hastalıklara karşı direncini artırma gibi özellikleri olması nedeniyle satışlarımız arttı." dedi. Kuşburnu pestiline bal katarak üretim yaptığını belirten Yayla, "Ana ham madde kuşburnudur. Talebe göre üzerine ceviz de döküyoruz. Günde 125 kilo kadar üretim yapıyoruz. Kuşburnu pestilinin kilosunu 11 TL civarında satışa sunuyoruz. Oldukça yoğun talep var. İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa gibi illerimizden talepler alıyoruz. Kuşburnu pestilini alan bir daha almak istiyor. Besleyici etkisiyle genel güçsüzlük durumlarına karşı destekleyici olan kuşburnu içerisinde bulunan vitaminler pestile hafif bir ekşimsi tat da veriyor." açıklamasında bulundu.
Güçlü antioksidan etkisiyle soğuk algınlığı ve gribe karşı bağışıklık sistemini güçlendiriyor...
Polis Ankara'da bir markette dehşet saçtı. Kadın, çocuk dinlemeden içerdekilere biber gazı sıktı... Market sahibinin iddiasına göre tüm bunlar alkol sattıkları için oldu. Kanal D habere göre, olay Ankara Pursaklar'da yaşandı. Kanuna göre, alkol satan marketlerin gece 23:00'da kapatılması gerekiyor. KAPALI MARKETE KAPATIN BASKINI Saatler geceyarısını gösteriyordu. Polis de bu markette ışığı yanık görünce içeriye girdi. Önce bir, sonra iki derken, tam 10 polis marketin içine doluştu. Market sahibine "Kapatın" dedi. Market sahibi "zaten kapalıyız, kapımızı kapattık, tabelamızı astık. Temizlik yapıyoruz. Bakın eşim, çocuğum, yeğenim temizlik yapmak için geldiler" dedi. BİBER GAZIYLA DEHŞET SAÇTI Ama polis dinlemedi. Kadın erkek ayrımı yapmadan markettekilere girişti. Cebinden biber gazını çıkarıp, market sahibinin eşinin ve yeğeninin gözüne gözüne sıktı... Sonra da çıkıp gitti. Ama hesaba katmadığı bir şey vardı: Güvenlik kameraları... GÜVENLİK KAMERALARI HEPSİNİ KAYDETTİ Şimdi market sahibi o görüntülerle yargıya başvuruyor. Üstelik polisin bunu daha önce de yaptığını, o zaman da babasını tartaklayıp takma kolunu çıkardığını söylüyor... İşin ilginci o anların da görüntüsü var.... Market sahibinin bir diğer iddiası ise polisin yarattığı bu dehşetin sebebi alkol satmalarını engellemek!.. İŞTE O DEHŞET ANLAR
Polis markete girdi, kadın, çocuk demeden önüne geleni yere yatırıp gözüne gözüne biber gazı sıktı. Hem de başkentin göbeğinde!
İETT'den yapılan açıklamada daha önce her ayın 28'i ile bir sonraki ayın 5'i arasında sadece İETT akbil satış noktalarından yapılan "Aylık Mavi Akbil" dolum işlemi, 1 Şubat 2010 tarihinden itibaren ayın her günü İETT akbil satış gişelerinde ve özel akbil bayilerinde yapılabilecektir. Açıklamada, "Aylık Mavi Akbil dolumu yapmak isteyen yolcularımız, İstanbul geneline yayılmış 838 satış noktasından yararlanabilir" denildi.
Aylık mavi akbil dolum işlemi 1 Şubat'tan itibaren İETT akbil satış gişelerinde ve özel akbil bayilerinde yapılabilecek.
ADNAN BERK OKAN Ortalık toz duman… Hiç kimse bir diğerinin fikrine saygı duymuyor… Hiç kimse, kendisi gibi düşünmeyenlerin de özgür düşünce hakları olduğunu kabullenmiyor… Herkes bir birinin gözünü oymakla meşgul… Herkes birbirine “hainsin!” diye saldırıyor… Kimisi “vatanı sattınız!” diye nara atıyor Hükümet ve destekçilerine… Kimisi hükümetin “en Müslüman” olduğu iddiasıyla muhalifleri “dinsiz” olmakla suçluyor… Neyin kavgası bu?.. Az sonra anlatacağım ama önce bir hatırlatma yapayım… *** Bugün, hükümetin aldığı ekonomik ve siyasi kararlara karşı çıkanlar; AB çabalarına “takoz” olanlar… “Demokratik açılım” için ”Vatanı satıyorlar!” diye haykıranlar var ya… Yarın bir gün iktidar olsunlar, bu hükümetin aldığı her tür ekonomik ve siyasi kararı aynen uygulayacaklarından emin olabilirsiniz… Onlar da tekel işçilerini azarlayacaklar… Muhalefet partilerinin parti teşkilâtları uzun yıllardır, kamu pastasından pay alamadılar… Neredeyse isyan etmek üzereler… Bu durum bir seçim dönemi daha sürerse, Ak Parti’ye kayıp, pastadan pay kapmak isteyebilirler… Muhalefet partilerinin liderleri bu korkuyla kavgayı ateşliyorlar... Bu korkuyla Tayyip Erdoğan'a demediklerini bırakmıyorlar... Yoksa... Milletin açlığı, yoksulluğu kimin umurunda?.. Onlar da Demokratik açılımın adını değiştirerek terörle mücadelede silâhların susması için ellerinden geleni yapacaklar… Onlar da artık sürdürülmesi mümkün olmayan “Yüksek Faiz” uygulamasının geri dönmemesi için var güçleriyle çalışacaklar… Onlar da bu ucube anayasadan kurtulmak için yeni anayasa siparişleri verecekler… DSP – MHP – ANAP ortak hükümetini hatırlayın… Seçime “İktidar olursak Apo’yu asacağız” diyerek giren ve sandıktan şehit ailelerinin oylarıyla 2. büyük parti olarak çıkan MHP, Öcalan’ın hakkında idam cezası kararı varken, o cezanın ömür boyu hapse çevrilmesini (isteseydi) engelleyemez miydi?.. Öyle bir engellerdi ki… Bahçeli bir basın toplantısı düzenler, halkın karşısına çıkar, “Öcalan’ın idam cezası affedilirse ben yoğum” der hükümetten istifa ederdi… O günlerde ne Ecevit o istifayı göze alabilirdi.. Ne de, hükümete ortak olmak için aportta bekleyen Bayan Çiller’den korkan Mesut Yılmaz… Ne oldu?.. MHP, “tatlı iktidarı” bırakmak yerine Apo’nun affını ve hükümet ortaklığını tercih etti… Peki bu hükümete itiraz etmelerinin sebebi ne?.. Söyleyeyim: “Bütün bunları neden Tayyip yapıyor?.. Verin iktidarı, biz yapalım… Büyüyen pastayı biz aramızda pay edelim… Bunlar dinci… Bunlar gerici…” falan, filan… *** Muhalifler yatıyor, kalkıyorlar ekonominin krizde olduğunu iddia ediyorlar… Batmak üzere olduğumuzu, milletin neredeyse % 90’ının aç biilâç olduğunu tüm dünyanın gözüne sokmaya çalışıyorlar… Her gün bir yeni “kriz” senaryosu, her gün bir yeni “satıldık” iddiası… Moralleri bozma, umutları yıkma çabaları... Peki… Ekonominin krizde olduğunu söyleyenlerin ve giderek daha da kötü olacağını öngörenlerin hiç mi hakları yok?.. Cevap vereyim: Hiç hakları yok… Çünkü… *** Aslına bakarsanız onlar da Türkiye’nin geleceğinin “çok parlak” olduğunun farkında… Onlar da biliyorlar ki, küresel bir dünyada bir ülkenin gelişmesi ya da gerilemesi ulusal siyasi iradeden çok, küresel aktörlerin elinde… Peki ne oluyor?.. Nedir bu salya sümük saldırı?.. Nedir bu mideleri bulandırıcı “Hainler!.. Vatanı sattınız! Battık!.. Mahvolduk!..” bağrışmaları… Söyleyeyim… *** Şu andaki ekonomik gösterge tablosu, Türkiye’nin ekonomi pastasını en kolay ve hızlı büyütecek ülkelerden biri olduğunu gösteriyor… Yani… Yıllardır, zavallı halkın kursağından kesilerek üç-beş kentte büyük zengin yaratma hamlesi (Milli zenginimizin sermaye birikimini sağlamak) son yıllarda, rahmetli Adnan Menderes’in bir askeri ihtilal ile asılmasına sebep olan, “Her mahallede bir milyoner” rüyasına dönüşmek üzere… Dönüşüyor, dönüşecek de… Haliyle, “kamu pastası” adını verdiğimiz “Vergi gelirleri” de büyüyecek… Son otuz yılın 25 yılında küçük bir azınlığa “Faiz” olarak ödenen vergi gelirleri artık Bütçe’ye “Yatırım” kaynağı olarak kalıyor… Büyüyen bu “Gelir pastası” iştahları kabartıyor… Yüksek enflasyon – yüksek faiz nedeniyle sadece üç – beş nakit zengininin midelerini dolduran eski siyasetçiler bugün giderek büyüyen pastayı mevcut iktidar sahiplerine bırakmak istemiyorlar... Büyüyen ve daha da çok büyüyecek olan pastayı, bir türlü başbakanlığa yakıştıramadıkları Tayyip Erdoğan ve ekibinin elinden kapmak için can atıyorlar… Her türlü düzeysizliği göze alıp, Başbakan'a küfrediyorlar... [email protected]
Neredeyse isyan etmek üzereler. Bu durum bir seçim dönemi daha sürerse, Ak Parti"ye kayıp, pastadan pay kapmak isteyebilirler
İlçe genelinde sık sık esnafı ziyaret eden ve semt sakinleriyle sohbet eden Başkan Mustafa Demir, fakir ailelerin evlerine de konuk oluyor. Muhtar ve semt sakinleri tarafından belirtilen ihtiyaç sahiplerinin evlerini ziyaret giden Demir, ailelerle sohbet ediyor. Demir, vatandaşların belediyeden isteklerini de dinleyerek, eksiklerini tespit ediyor. Vatandaşları rencide etmeksizin yapılan ziyaretler sonrasında belirlenen eksiklikler çevre sakinlerine hissettirilmeden gideriliyor. Demir’in ihtiyaç sahibi aileleri ziyareti ve durum tespiti sonrasında yakacak, gıda, sağlık, giyim, kırtasiye gibi yardımlarla sevinen vatandaşlar, özellikle bu soğuk kış günlerinde Belediye Başkanının kapılarını çalması karşısında büyük sevinç duyduklarını dile getiriyor. Vatandaşın emanetini en iyi şekilde değerlendirmek ve yine vatandaşa hizmet için kullanmak için çalıştıklarını belirten Başkan Demir, ev ziyaretlerine devam edeceklerini ancak önceliğin ihtiyaç sahibi ailelere verileceğini vurguladı.
Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir her gün fakir aileleri ziyaret ediyor. Demir onlarla sohbet ediyor.
Erdoğan'ın, bazı köşe yazarlarını kastederek söylediği 'Bize gaz vermeyin. Biz ne yapacağımızı iyi biliriz' sözleri sahibini arıyor. Başbakan, Balyoz Darbe Planı iddiasının yayımlanmasının ardından köşelerinde iktidara tavsiyelerde bulunan kalemleri mi hedef aldı? 'Balyoz' 20 Ocak'ta Taraf'ta manşet olduktan sonra gazetelerindeki köşelerinde Başbakan'a kim ne tavsiye etti... Akşam Gazetesi, gaz veren tavsiye yazılarını derledi, ortaya bakın hangi isimler çıktı.. - HESAP SORUN Hasan Cemal (Milliyet-25 Ocak): Balyoz, bal gibi bir darbe planıdır. AK Parti'yi hedef alan ve demokrasiyi, millet iradesini, hukukun üstünlüğünü zerre kadar takmayan bir darbe planı... Ve darbe planlarının, tertiplerinin hesabını soramayan bir Türkiye'de, askerini hukukun içine çekemeyen bir Türkiye'de ne demokrasi olur, ne hukuk devleti, ne de siyasal istikrar... Sorun 'asker sorunu'dur! - MÜSAİTKEN DEĞİŞTİRİN Nazlı Ilıcak (Sabah-25 Ocak): Madem yanlış anlamaların önü kesilemiyor, hazır ortam da müsaitken, AK Parti, muhalefetle de işbirliği yaparak, Anayasa'nın 145. maddesini değiştirsin. (MHP buna hazır olduğunu ifade etti.) Bunun yanı sıra, tek başına kalsa dahi, İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesi ile hatalı uygulamaya yol açan EMASYA protokolünü tamamen ortadan kaldırsın. Bu adımları atarken, hem medyadan destek gelecektir, hem de siyasetçilerden... - KIRMIZI KİTAP'A SON Cengiz Çandar (Radikal-23 Ocak): Hiçbir demokratik hukuk devleti, 'Milli Güvenlik Siyaset Belgesi' ya da 'Kırmızı Kitap' adı verilen, yasal dayanağı bulunmayan, gizli belgelerle yönetilemez. Ülkenin en yüksek organı olan TBMM'nin bilgisi ve denetimi dışında hiçbir belge, altında hükümetin imzası alınmış bile olsa yasal da olamaz, geçerli de olamaz. 'Kırmızı Kitap'a son... Demokratik hukuk devletlerinde, Türkiye'deki gibi EMASYA protokolü, İller Kanunu, Olağanüstü Hal Yönetmeliği vs. gibi sivil otoritenin otoritesini ortadan kaldıracak cinsten içeriklere sahip metinler olamaz. (22 Ocak): 'İç tehdit' değerlendirmesini kim yapıyor? Neye göre yapıyor? Hangi hakla yapıyor? TBMM'nin denetimine tabi olmayan bir 'Milli Güvenlik Siyaset Belgesi' ve 'iç tehdit' olabilir mi? Bu soruların muhatabı doğrudan doğruya hükümet. Bir 'hayal” senaryo' olduğu iddia edilen 'Balyoz Güvenlik Harekatı Planı'nın 'irtica' ile ilgili 'iç tehdit' olarak gördüğü bugünün hükümeti... - EYLEM ZAMANI Hakan Albayrak (Yeni Şafak 25 Ocak): Eylem zamanı. Şu Anayasa değişikliği yapılacaksa yapılsın artık. İşe, Anayasa Mahkemesi'nin ıslahıyla başlansın. Ondan sonraki ilk iş, askeri yerli yerine oturtmak olsun. Cuntaların meşruiyet kaynağı olarak görülen/gösterilen ifadeler değiştirilsin. TSK İç Hizmet Kanunu'nda değişiklik yapılsın. 'Anayasa ve İç Hizmet Kanunu'nun verdiği Türkiye Cumhuriyeti'ni kollama ve koruma görevi' falan filan... Kimse kusura bakmasın, ama Anayasa ve TSK İç Hizmet Kanunu'nda asker” darbeye yeşil ışık gibi anlaşılabilecek ifadeler varsa ve siviller bu ifadeleri değiştirme iradesini gösteremiyorlarsa, kafamıza her gün bir yeni bir 'balyoz' yememiz haktır! - ANAYASAYI DEĞİŞTİRİN Fehmi Koru (Yeni Şafak 21 Ocak): Anayasa değişikliği arzusu bu çerçeve içerisinde önemli bir yer işgal ediyor. AK Parti'yi kapatılma tehlikesinden uzaklaştırmak için değil, tam tersine bir dahaki seçimden iktidar olarak çıkacak parti veya partilerin anayasal güvenceye kavuşturulmuş bir demokrasi içerisinde siyaset yapabilmelerini sağlamak üzere böyle bir köklü değişikliğe ihtiyaç var. Türkiye bu yoldan geri döndürülemez, merak etmeyin. - ASKERE BIRAKILAMAZ Mümtazer Türköne (Zaman-24 Ocak): Milli Askeri Stratejik Konsept'in yeniden ve sivil irade tarafından acilen yenilenmesi ve askerin önüne konulması şart. Evet, bir ülkenin güvenliği sadece askerlere bırakılmayacak kadar ciddi bir iş. Ordu adını verdiğimiz devasa cihazın bütün parçalarının elden geçmesi lazım. Demokrasiyi, hukuku ve orduyu çetelerden, darbe heveslilerinden kurtarmanın ve Türkiye'nin güvenliğini temin etmenin yolu, hepimizin çamura saplanan tanka el atmasına bağlı. - İKTİDAR DAHA FAZLASINI YAPMALI Ahmet Altan (Taraf-24 Ocak): Siyasi iktidar, bu darbe planı karşısında daha dik duruyor, eleştiriyor ama bu yetmez, siz iktidarsınız, sorumlu sizsiniz, açıklamalar yapmak, suçlananların hukuka sevk edilmesini sağlamak, ordunun bu darbeci ve hastalıklı yapısını değiştirmek sizin göreviniz. Anayasa değişikliği için bir an önce harekete geçmezseniz, yeni darbeciler yeni planlar yaparlar. DTP'nin kapatılması karşısında sessiz durmak, hakkınızda açılacak yeni bir davanın alttan alta biçimlenmesine engel olmayacağı gibi, Anayasa'yı değiştirmemeniz de yeni planların hazırlanmasına engel olmaz. Artık bu ülkeyi değiştirelim. - SİVİL OTORİTE DİZGİNLERİ ELE ALSIN Eser Karakaş (Star-26 Ocak): Bu sorunları TSK'nın nasıl çözeceğini doğrusu merak ediyorum. Yapılması gereken en doğal iş sivil otoritenin artık ve nihayet dizginleri ele geçirmesi, iç ve dış tehdit konularına sadece TBMM'nin karar vermesi, siyasal iktidarın da bu doğrultuda yapması gerekenleri TSK'ya emretmesi, TSK'nın durumdan asla vazife çıkarmamasıdır. TSK'nın kendinden menkul bir iç ve dış tehdit algısına sahip olması tüm bu yaşanan münasebetsizliklerin temel nedenidir. Bundan sonra aklı başında kimse YAŞ kararlarını ciddiye almayacaktır..
Erdoğan'ın bazı yazarları kastederek söylediği 'Bize gaz vermeyin' sözleri sahibini arıyor. Peki Erdoğan'a kim ne tavsiye etmişti?
Sabancı Vakfı’nın katkılarıyla hazırlanan, Cüneyt Özdemir'in hazırlayıp sunduğu Fark Yaratanlar programı, insanların hayatlarına katkıda bulunan sıra dışı kişilerin olağanüstü hikayelerini ekrana taşıyor Fark Yaratanlar programının geçen haftaki bölümünde emekli bir mimar olan Mehmet Selim Baki'nin hikayesi anlatıldı. Emekli olduktan sonra çocukların yeni uğraşlar edinmesi için yola koyulan ve ;okullardaki müzik eğitiminin yetersiz olduğunu düşünen Mehmet Selim Baki gelir seviyesi düşük ailelerin çocuklarına müzik eğitimi vermek istiyordu. Yıllardır zihninde tasarladığı ''Barış için Müzik '' projesi için Edirnekapı'da Ulubatlı Hasan İlköğretim Okulu'nun kömürlüğünü müzik odasına çevirdi. Mehmet Selim Baki ilk olarak projesine akordeonlar satın alarak başladı. Bu proje kapsamında yaptığı tüm işlerin bedelini cebinden karşıladı. Hiçbir kurum ve kuruluştan maddi yardım almadı. Almanya'da bulunan Deutsche Bank'ın her yıl en duyarlı sosyal sorumluluk projelerine verilen dünyaca ünlü ''Urban Age Ödülü'ne'' bu yıl ''Barış için Müzik '' projesi dolayısıyla Mehmet Selim Baki layık görüldü. Bugüne kadar ''Barış için Müzik'' projesi kapsamında yaklaşık 300 çocuğa müzik eğitimi verildi. Bu çocuklardan bir çoğu şu anda konservatuar eğitimi alıyor. Çocukların yeni bir uğraş edinerek hem sanatla ilgilenmesini hem de boş zamanlarını sokakta geçirmemesini sağladı. Hem ailelerin hem de çocukların hayata bakış açılarını değiştirdi.
Fark Yaratanlar programı, insanlara katkıda bulunan sıra dışı kişilerin olağanüstü hikayelerini ekrana taşıyor.
İngiliz The Times gazetesi, “Balyoz” darbe iddialarına dikkat çekerken planın “görülmemiş ayrıntılarının şoke edici” olduğunu yazdı. Gazete, Türkiye’deki “iktidar mücadelesinin de, silahlı kuvvetleri, komplocular ile siyasetten uzak bir orduyu isteyip, hassas belgeler sızdıran isimsiz askerler olmak üzere ikiye böldüğü”nü de öne sürdü. The Times gazetesi, “Balyoz” darbe planı iddiaları ve Türkiye’deki laikler ile hükümet arasındaki gerginlikleri irdeleyen iki ayrı haber yayımladı. “Balyoz” darbe planı iddialarına ilişkin “Belgeler içeren valiz, çok Türk vari yeni bir planı ortaya çıkarttı” başlıklı haberde AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk siyasetinde “yeni temiz bir sayfa” sözünü verdiğini, partisine ilişkin korkuları gidermek amacıyla da AB üyelik hedefine ve dünya ekonomisine daha büyük entegrasyonuna destek vereceklerini söylediğini kaydetti. Gazete, "Balyoz" darbe planına ilişkin olduğu öne sürülen binlerce sayfalık belge, CD'ler ve kayıtlara dikkat çekerek şöyle devam etti: ŞOKE EDİCİ PLANLAR “Ancak, The Times'in gördüğü kanıtlara göre 2002 ve 2003 yıllarında Sayın Erdoğan ve destekçilerinin iktidara gelmelerinden birkaç ay sonra bazı Türk generali ve düzinelerce subay, bir darbe ve sonraki dönem için detay planları başlattı.” Türklerin askeri müdahalelere alışık olduğunu ancak "görülmemiş ayrıntılı bir plan oluşunun şoke edici" olduğunu belirten gazete, şöyle devam etti: “Ana Balyoz belgesinin El Kaide tarafından başta İstanbul olmak üzere, büyük kentlerde gerçekleşebilecek koordine saldırılar halinde ortaya çıkabilecek kaostan nasıl faydalanılacağını irdeleyen bir paragraf içeriyor. Bu, El Kaide’nin o kentte İngiliz konsolosluğu, HSBC bankası ve sinagoglara karşı gerçekleştirdiği intihar saldırılarından birkaç ay önce yazılmıştı.” ERDOĞAN'IN HEVESİ AZALDI The Times, laikler ile hükümet arasındaki gerginliklere değindiği haberinde ise, "laiklerin, geri olarak nitelenenlerce geride bırakıldığı" temasını işlerken “bir zamanlar ülkeyi yöneten elit oluşturan şahinlerin, kabul etmedikleri AKP hükümetinden kurtulmak için sürekli çaba gösterdiklerini” öne sürerek “Bunun sonucunda Sayın Erdoğan’ın reformları yavaşladı, hevesi azaldı. Meydan okuyan konuşmalarına rağmen sanki eylemlerine korku renk veriyor” yorumunu da yaptı. “İKTİDAR MÜCADELESİ ORDUYU BÖLDÜ” Erdoğan ve yanlılarının, laik devlet için oluşturdukları, öne sürülen tehdidi bahane gösterilse de iktidar müdahalesinin çok daha inandırıcı bir teori gibi geldiği kaydedildiği haberde şöyle denildi: “İktidar müdahalesi, silahlı kuvvetleri, yüksek profili olan komplocular ile hassas belgeleri sızdıran ve siyasetten uzak bir orduyu isteyen isimsiz askerler olmak üzere ikiye böldü. A&G araştırma şirketi, bu hafta orduya olan güveninin yüzde 60’lik tarihi bir düşük düzeyde bulunduğunu belirlediğini söyledi. KARŞITLAR, AKP'DE BİRLEŞTİRDİ AK karşıtları, istemeyerek, birçok kişiyi, normal olarak eleştirecekleri, önceki yönetimlerden daha iyi olmakla birlikte mükemmel olmaktan uzak bir Hükümetin arkasında birleştirdi.”
Balyoz Darbe Planı'na ilişkin dünyanın yorumları da yavaş yavaş oluşmaya başladı. En detaylı yorum İngiliz The Times'tan!
İNTERNETHABER ANKARA- Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Başkanı Demir Çelik, olağanüstü kongrede eşbaşkan adaylarının BDP Meclis Grup Başkanvekilleri Selahattin Demirtaş ile Gültan Kışanak olduğunu açıkladı. BDP’nin 1 Şubat’ta yapılacak olan olağanüstü kongresinde aday olacak eşbaşkanlar kesinleşti. BDP Genel Başkanı Demir Çelik ve Iğdır Milletvekili Pervin Buldan kongreyle ilgili toplantı yaptı. Çalışmaların tamamlandığını anlatan Demir Çelik kongredeki seçime çarşaf listeyle gideceklerini söyledi. 8 ADAY ARASINDAN BELİRLENDİ Eşbaşkan adaylıkları için kendisinin, Diyarbakır Büyükşehehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal, İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel ve Mardin Milletvekili Emine Ayna’nın öne çıktığını belirten Çelik, sekiz kişilik liste içinden BDP Grup Başkanvekilleri Selahattin Demirtaş ile Gultan Kışanak’ın adaylıklarının kesinleştiğini söyledi. Çelik, kongre gününe kadar eşbaşkan adaylığı için herhangi bir başvuru olmadığı takdirde Demirtaş ve Kışanak’ın adaylıklarının değişmeyeceğini kaydetti. Barış ve Demokrasi Partisi 1. Olağanüstü Kongresi 1 Şubat Pazartesi günü Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonunda toplanacak. Kongreye 457 delege katılacak. Kongrede Genel Başkan ve Parti Meclisi ile Disiplin kurulu üyeleri seçimleri ilebazı tüzük ve program değişiklikleri yapılacak.
BDP'nin 1 Şubat'taki olağanüstü kongrede aday olacak eşbaşkanların isimleri belirlendi.
Balyoz Planına göre darbe sonrası Başbakan olarak gösterilen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu çok gergin. Başbakan Erdoğan'la dün bir görüşme yapan Hisarcıklıoğlu bu konuyla ilgili sorulara, "Kaşıyorsunuz ama cevap vermeyeceğim" yanıtı verdi. Ankara'da bir açılışa katılan Hisarcıklıoğlu'na, dün Başbakan Erdoğan ile görüşmesi soruldu. Hisarcıklıoğlu, Başbakan ile sorun yaşayıp yaşamadığına yönelik bir soruya; "Kaşıyorsunuz ama cevap vermeyeceğim. Ne konuştuğumuzu açıklayayım mı şimdi burada size. Açık olsaydı basının önünde görüşürdük" diye tepki gösterdi. Hisarcıklıoğlu'nun gazeteciler tarafından sıkıştırıldığını gören Başmüzakereci Egemen Bağış, 'gerilim yok' diyerek AB konusunda bilgi verdi.
Balyoz Darbesi sonrası kurulacak kabinenin başbakanı olacağı iddiası TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu'nu gerdi.
Star TV'de yayınlanan "İzdivaç" programının müdavim damat adayı Mehmet Amca program sunucusu Zuhal Topal'a eliyle karşı tribünde oturan bir hanımı işaret ederek ona talip olduğunu söyledi.. Zuhal Topal yaşlı hanıma evli olup olmadığını sorduğu anlarda yanında bulunan eşinin uyukladığını farketti. Uyuyan adama "Hanım gidecek elden haberin yok" diyerek takılan Zuhal Topal kahkahalara boğulurken, yaşlı kadının evli olduğunu öğrenen Mehmet Amca ise ne diyeceğini bilemedi..
İzdivaç programlarında çağ atladık, evli kadına da talip olduk. İşte rezaletin kahkahalarla örtüldüğü o canlı yayın;
Askeri savcılık, incelemek üzere 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nden Poyrazköy iddianamesini talep etti. Askeri Başsavcılık, Poyrazköy’deki kazılara ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianame ve eklerini İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nden istedi. Askeri Başsavcılık, bugün faksla yolladığı talep yazısına kendilerinin yürüttüğü bir soruşturmayı gerekçe gösterdi. Mahkemenin iddianameyi ve eklerini askeri savcılığa göndereceği öğrenildi. ÖZEL HAYAT EKLERDEN ÇIKARILACAK- Öte yandan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin iddianamenin 24 ek klasörünü CD ortamına aktarıp taraflara dağıtacağı belirtildi. Ancak görevlendirilen bir hakimin dava ile ilgisi olmayan özel hayata ilişkin konuları eklerden ayırıp, CD’ye koymayacağı öğrenildi.
Anayasa Mahkemesi'nin kararına rağmen Poyrazköy iddianamesini sivil yargı kabul etti. Askeri savcılık sürpriz bir talepte bulundu.
Çeyrek finalde eşleştikleri Bursaspor'un güçlü bir takım olduğunu ve işlerinin hiç kolay olmadığını söyleyen Kocaman, transfer dedikkoduları ile ilgili olarak "Olağanüstü bir durum olmadığı sürece transfer yapılmayacak. Sadece Gökhan Ünal'ı aldık. Sezon başında aldığımız Özer'de güzel bir ivme yakaladı. Biz Santos transferini Carlos'un gideceğini düşünerek yapmıştık. Bizi oldukça yukarıya taşıyacak çok başarılı bir oyuncu olursa alırız ama onun dışında olağanüstü bir durum olmaz ise bu şekilde devam edeceğiz" dedi.
Fenerbahçe Sportif Direktörü Aykut Kocaman, Ziraat Türkiye Kupası kura çekimi sonrasında açıklama yaptı.
Digitürk yönetimi ile olan sıkıntının ardından izne ayrılan Şansal Büyüka bugün LİG TV'deki koltuğuna tekrar oturdu. Şansal Büyüka'nın dönüş kararını alması Digitürk'te şampanya patlatılarak kutlandı. Varılan uzlaşmaya göre Şansal Büyüka sezon sonuna kadar Lig TV'de yönetici pozisyonunda Genel Müdür'lük görevini sürdürecek. Ancak ekrana çıkmayacak, Maraton ve Dobra Dobra programları yayınlanmayacak. Liglerin sona ermesinden sonra Digitürk yönetimi, Şansal Büyüka ile tekrar masaya oturacak. Böylece Erman Toroğlu'nun görevine son verilmesinin ardından başlayan kriz de sezon sonuna kadar rafa kaldırılmış oldu.
Erman Toroğlu'nun gönderilmesinin ardından LİG TV'den izne ayrılan Şansal Büyüka son kararını verdi.
İNTERNETHABER- Davos'ta 'One Minute' bereketi yaşanıyor. Başbakan Erdoğan'ın rest çektiği Davos'ta bu yıl Türkiye'ye özel muamele var. ONE MINUTE UĞURLU GELDİ Merkez Bankası Durmuş Yılmaz Davos'ta krallar gibi karşılandı. İsviçre'nin Davos kentinde her yıl düzenen ekonomik forumun Türkiye'den tek temsilcisi Durmuş Yılmaz oldu.. Yılmaz Davos'a ayak basar basmaz özel bir muamele ile karşı karşıya kaldığını söyledi. Şaşkınlığını NTV aracılığıyla dile getirdi.. Canlı yayında Servet Yıldırım'ın konuğu olan Yılmaz, sözlerine gördüğü özel muameleyi anlatarak başladı.. İşte Yılmaz'ın açıklamaları: SIRADAN BİR KİŞİ OLARAK GELİYORDUM "Nedendir bilmiyorum, çözebilmiş değilim. Geçen yıldan farklı bir durumla karşı karşıyayım. Ben buraya önceki yıllarda sıradan bir kişi olarak geliyordum. HAVAALANINDAN ALDILAR Havaalanında işlerimi kemdim görüyordum. Burada oteline yerleşiyordum. Ama bu sene farkllılık oldu. Son anda benim için sürpriz oldu. Beni geldiler havaalanında karşıladılar. İKİ KORUMA VERDİLER İki tane koruma verdiler. Buraya arabayla getirdiler. Şu anda etrafımda iki tane koruma var. Benimle ilgilenen birden fazla insan var. Bu artık Türkiye'ye verilen değerin bir nişanesi mi bir göstergesi mi? RİSK ALGILAMAM GEÇEN SENEYLE AYNI Yoksa benim risk algılamasıyla ilgili sorunum yok. Geçen sene neyse buradaki durum aynı. Ama bu sene özel bir muamele ile karşı karşıyayım. " İTİBARIN NEDENİ NE? Merkez Bankası'nın Para politikası örnek gösteriliyor. Uluslararası derecelendirme kuruluşlarından Fitch ile Moody’s Türkiye’nin kredi notunu artırması Türkiye'nin itibarını artırdığı yorumları yapılıyor. IMF'ye dayanmadan mali şoklara karşı gösterilen bu dayanıklılığın Davos'a yansıması olarak gösteriliyor.
Merkez Bankası Başkanı Yılmaz Davos'ta rüya aleminde gibi.. Yaşadıklarına inanmakta güçlük çekiyor.
Balyoz Planı'nda adları tutuklanacaklar listesinde yer alan gazeteciler adına kemaralar karşısına Nazlı Ilıcak geçti ve şunları söyledi: ''Balyoz Planı''na ilişkin iddialar kapsamında ''tutuklanacaklar'' listesinde yer aldığı ileri sürülen gazeteciler adına bir açıklama yapan Nazlı Ilıcak, ''Özellikle parlamentoda temsil edilen siyasi partileri harekete geçmeye davet ederken adları 'tutuklanacaklar' listesinde yer alan gazeteciler olarak bizler de suç duyurusu yapacağımızı bu vesile ile açıklıyoruz'' dedi. Grand Cevahir Otel ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Ilıcak, Türkiye'nin uzun yıllardan beri askeri darbelere maruz kalan bir ülke olduğunu öne sürdü. Ilıcak, ''27 Mayıs 1960'da başlayan süreç, 50 sene geçmiş olmasına rağmen hala sona ermedi. 21'inci asra adım attığımız yıllarda da askerin yoğun bir şekilde siyasete müdahalesinden kurtulamadığımız peş peşe ortaya çıkan belgelerden anlaşılıyor'' diye konuştu. Taraf gazetesinin 20 Ocak 2010 tarihinden itibaren konuyla ilgili haberler yayımlanmaya başladığını belirten Ilıcak, ''Harp oyunu'' hazırlıklarının ardına gizlenen ayrıntılı bir darbe planının söz konusu olduğunun görüldüğünü söyledi. ''Harp oyununda bir iktidarın devrilmesi, yeni bir hükümetin kurulması, çeşitli bürokratların görevden alınmasının yeri olmayacağı açıktır'' diyen Ilıcak, şöyle devam etti: ''TBMM, sıkıyönetim ilanına onay vermediği takdirde alçaktan uçak uçurarak yasama organının tehdit edileceği de yine aynı planda belirtilmektedir. Sözde harp oyununda gazeteciler 'tutuklanacaklar' ve 'faydalanılacaklar' diye tasnif edilmiştir. 137 meslektaşımızın boynuna onların iradesi dışında 'işbirlikçi' yaftasının asılmasını kınıyoruz. Özellikle parlamentoda temsil edilen siyasi partileri harekete geçmeye davet ederken adları 'tutuklanacaklar' listesinde yer alan gazeteciler olarak bizler de suç duyurusu yapacağımızı bu vesile ile açıklıyoruz.'' ''ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURULMALI'' Parlamentonun darbe eğilimlerinin önünü kesecek ve darbecilerin etkin bir şekilde yargılanmasını sağlayacak adımlar atabileceğini belirten Ilıcak, şunları söyledi: ''5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11/d maddesinin askerin iç güvenlik alanında kullanılmasına dair hükümleri (EMASYA Protokolü) iptal edilmeli. Anayasanın 145. maddesine farklı yorumlara sebebiyet vermeyecek şekilde netlik kazandırılmalı, askeri yargı hiç değilse askerlik hizmet ve görevleri ile sınırlı bir alanda faaliyetini sürdürebilmeli. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Askeri Yargıtay kaldırılmalı. İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesi iptal edilerek 'Cumhuriyeti korumak ve kollamak'' tanımının yanlış değerlendirilmesi sonlandırılmalı. Bunun altını çiziyorum. Bu kanunun bu maddesi veya Anayasa'daki hiçbir hüküm Türk Silahlı Kuvvetleri'ne siyasete müdahale hakkı vermemektedir. Her müdahale bir fiili durumdur. Yasal bir temeli yoktur. Meclis'e bir çağrıda bulunmak istiyoruz. Meclis bir araştırma komisyonu kurup gelişmelere vakit geçirmeden el koymasının doğru olacağını düşünmekteyiz.'' Böyle bir komisyonun siyasi partilerin müştereken inisiyatif almasına imkan vereceğini dile getiren Ilıcak, bunun kutuplaşmaları azaltarak aydınların sorumluluk duygusuyla birlikte hareket etmesinin beklendiği bu hassas dönemde kısır tartışmaları engelleyeceğini savundu. Ilıcak, basın toplantısının ardından katılanlarla birlikte Beşiktaş'taki özel yetkili ağır ceza mahkemesine gidip şikayet dilekçesini sunacaklarını belirterek, şunları kaydetti: ''Balyoz Harekat Planı'nı hazırlayanlar TCK'nın 309, 311 ve 312. maddelerini ihlal etmişlerdir. Nedir bu maddeler? Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni, TBMM'yi, hükümeti ortadan kaldırmaya veya engellemeye teşebbüs suçunu işlemişler, bu arada 37 gazetecinin de tutuklanacağını belirtmişlerdir. Darbe suçundan etkilenecek gazeteciler olarak biz suç duyurusunu yapıyoruz.'' Basın toplantısına Mehmet Altan, Abdurrahman Dilipak, Cengiz Çandar, Ekrem Dumanlı, Hasan Celal Güzel, Ali Bayramoğlu, Sadık Albayrak, Etyen Mahçupyan'ın da aralarında bulunduğu 26 gazeteci katıldı.
Balyoz Planı'nda adları tutuklanacaklar listesinde yer alan gazeteciler adına kemaralar karşısına Nazlı Ilıcak geçti ve şunları söyledi:
Bayrampaşa'da bir kişinin içtiği soda yüzünden ölmüyle ilgili şok açıklama geldi. Bayrampaşa'da içtiği soda yüzünden hastanelik olan şahsın ölümüne sodadaki yüzde 14 oranındaki tuz ruhunun yol açtığı belirlendi. İşçi emeklisi Muammer Tekin, geçen sene akşam yemeğinden sonra marketten aldığı bir meyveli sodayı içti. Maden suyunu içtikten sonra “İçim eriyor” diye feryat eden ve acı içinde kıvranmaya başlayan Tekin, ailesi tarafından hastaneye kaldırıldı. Ameliyatla midesi, 12 parmak bağırsağı ve yemek borusunun bir kısmı alınan Muammer Tekin, bir hafta sonra da yaşamını yitirdi. ADLI TIP RAPORU ŞOK ETTİ Babasının ölümünün ardından hukuk mücadelesi başlatan Sinem Tekin'in suç duyurusu üzerine Eyüp Cumhuriyet Savcılığı soruşturma açtı. Savcılık, Tekin'in içtiği ve aynı anda marketten aldığı diğer maden suyu şişelerini, incelenmesi için Adlı Tıp Kurumu'na gönderdi. İncelemeyi tamamlayan kurumdan şoke edici bir rapor geldi. Maden suyu şişesinde kalan 80 mililitre sıvının yüzde 14'ünün halk arasında 'tuz ruhu' olarak bilinen 'hidroklorik asit' olduğu belirlendi. Savcılık maden suyunu üreten firmanın yönetim kurulu başkanı ve üretim koordinatörü hakkında "taksirle ölüme sebebiyet vermek" suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı.
Bayrampaşa'da içtiği soda yüzünden ölen şahsın ölümüne aslında sodanın içindeki tuz ruhu neden olmuş.
Silah Kanunu Tasarısı’yla ilgili olarak görüş bildirmek için TBMM’ye davet edilen askerler, MİT ve Emniyet’in silah ithal etme yetkisine ve askeri personelin bireysel silahlarının kontrolünün valilere devredilmesine yüksek sesle itiraz ettiler. “Her şey elimizden alınıyor. Yeter artık” diye isyan eden askerleri, milletvekilleri, “Alınganlık göstermeyin. Görüşlerinizi dikkate alacağız” sözleriyle yatıştırdı. TBMM’de İçişleri Komisyonu tarafından, “Silah Kanunu Tasarısı” için oluşturulan Alt Komisyon ilginç bir tepkiye sahne oldu. Komisyon’un önceki günkü toplantısına, askeri yetkililer de çağrıldı. Milli Savunma Bakanlığı Kanunlar Kararlar Dairesi Başkanı Albay Bülent Ulaş başkanlığında toplantıya katılan askeri heyet, tasarının “Polordu kuruluyor” eleştirisine neden olan, MİT ve Emniyet’e ağır silah ithal etme yetkisi veren maddesine ve askeri personelin bireysel silahlarının kontrolünün valilere devredilmesine itiraz etti. SİLAH ‘NAMUS’ DEMEK Komisyonda, silahın kendileri için ‘namus’ anlamına geldiğini ifade eden bir askeri temsilcinin, her şeyin ellerinden alındığını belirterek, “Yeter artık” diye sesini yükseltmesi şaşkınlık yarattı. CHP Adana Milletvekili Hulusi Güvel, ortamı yatıştırmak için “Lütfen alınganlık göstermeyin. Sizin görüşlerinizi dikkate alacağız” dedi. Komisyon Başkanı AK Parti Sivas Milletvekili Selami Uzun da görüşleri değerlendireceklerini bildirdi. CHP’li Güvel, yaşananları, “Bir süredir askerin üzerine çok gidiliyor. Bir de askerin silah üretimi ve ithalatı gibi konulardaki yetkileri ile bireysel silahlarının kontrolü ellerinden alınınca isyan noktasına geldiler” sözleriyle değerlendirdi. BAKAN SESSİZ KALDI Askerlerin kişisel silahlarının Genelkurmay’ca takip edildiğini sivillere ise bir sınır olmadığına dikkat çeken Güvel, “Bunun ellerinden alınmasına tepki gösteriyorlar” dedi. Güvel, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün sessizliğinin de tepkiye neden olduğunu kaydetti.
Silah Kanunu Tasarısı"yla ilgili olarak görüş bildirmek için TBMM"ye davet edilen askerler, adeta isyan bayrağı açtı..
Özlüce Tesisleri'nde çekilen kurayla ilgili basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Sağlam, kuranın hayırlı olmasını diledi. Fenerbahçe'nin hem ligde hem de kupada iddialı bir takım olduğunu belirten Sağlam, Fenerbahçe maçıyla ilgili şu değerlendirmede bulundu: "Bizim kupadaki iddiamız büyük. Kupayı almak istiyoruz. Bunu istiyorsak da bu rakiplerle bir yerde karşılaşacaktık. Onun için ha şimdi karşılaşmışız, ha sonra karşılaşmışız bizim için çok da önemli değil. Ben ilk maçın avantajını da kullanıp Fenerbahçe'yi eleyeceğimizi düşünüyorum. Yolumuza devam edebilmemiz için bunu yapmak zorundayız. Açıkçası Fenerbahçe ile oynamaktan da mutlu olduğumu söylemek istiyorum." Fenerbahçe'nin 27 yıldır, Bursaspor'un da 24 yıldır Türkiye Kupası'na hasret olduğunun hatırlatılması üzerine genç teknik adam, "İki takımda kupayı almak isteyecek. Çok güzel iki karşılaşma oynayacağımızı söyleyebilirim. Tabi bir çok kimse 'niye Fenerbahçe'yi çektik' diye olumsuz düşünebilir. Ben kesinlikle Fenerbahçe'yi çektiğimiz için mutluyum." dedi. Bir gazetecinin, "Sizce kupa maçlarının böyle bir periyoda gelmesi doğru mu?" şeklindeki sorusuna ise Sağlam, "Bence yanlış. İki maçı bir hafta içerisinde oynatmak ki, zemin ve hava şartları zaten ortada. 2 haftada 5 karşılaşma oynatmak zaten yanlış. Hava şartları zaten normal şekilde oynamaya müsait değil. Bence tekrar düzenlenebilirdi. Ama yapacak birşey yok. Hem lig hem de kupa maçlarını oynayıp, kadromuzu ekonomik kullanıp, direncimizi artırıp bu yoğun ve önemli süreçten bizi umutlandıracak, camianın beklentilerine cevap verecek sonuçları üretmek istiyoruz." yanıtını verdi.
Bursaspor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam, Kupa finalinde Fenerbahçe ile eşleşmekten mutlu olduklarını söyledi
Şahan Gökbakar, Rumelihisarı'nda bahçeli ve garajlı tripleks bir evde oturuyor. Oyuncu, davranışlarıyla komşularına 'illallah' dedirtiyor. Gökbakar, köşkünün garajı olmasına rağmen Audi cip, Mini Cooper S, Porsche Cayman S ve Porsche 911 Carrera'sını köşkünün önüne sıra sıra diziyor. Yerine başkası park ederse şoförü ve koruması müdahale ediyor. Komşular, “Biz Recep İvedik'i film karakteri zannederdik. Yanılmışız" diyerek tepki gösteriyor. Şahan Gökbakar, Porsche 911 Carrera ve Porsche Cayman S'i yaklaşık 1 milyon 250 bin liraya satın almıştı.
Şahan Gökbakar davranışlarıyla komşularını illahlah ettirdi. Komşuları “Biz Recep İvedik'i film karakteri zannederdik." diyorlar.
İngiltere Heathfield’de yaşayan Fiona Donnison (43), yerel polis merkezine gitti. Kapıdaki görevli memura “Çocuklarımı öldürdüm” diyen kadın, hemen gözaltına alındı. Kadının evine giden polis, evin önündeki otomobilde 3 yaşındaki Harry ve 18 aylık Elise’nin cesetlerini buldu. Polis, cesetlerin siviller tarafından görülmemesi için otomobili naylonla kaplamak zorunda kaldı. Annenin çantaların içine koyduğu cesetlerle ilgilenilmesi için sağlık görevlileri çağırıldı. Manzara o kadar korkunçtu ki travma yaşayan sağlık görevlilerine 1 gün idari izin verildi. Olayın şokunu üzerinden atamayan polis müdürü, “Böyle bir olayla hiç karşılaşmadım. Kadının ailesiyle sorunları varmış. Kendini kaybettiğini tahmin ediyoruz. Çocuklarını öldürürken kendi koluna bile zarar vermiş. Ama bu bile onu durdurmamış” dedi. Kadının ilk kocası Derek McCrow, “Üzgünüm” demekle yetindi. Fiona’nın Derek’ten 16 ve 13 yaşlarında iki çocuğu daha var.
Anne çocuklarını öldürmüştü. Çocukların cesetleri o kadar kötü haldeydi ki sağlık görevlilerine travma nedeniyle 1 gün idari izin verildi
ABD'nin Colorado eyaletinde benzini biten ve arabasını kenara çeken Seth Wettlin uzun farını açınca bir kurt gördü. Kımıldamadan duran kurtun ışık yüzünden böyle olduğunu düşünen Wettlin ertesi gün aynı yerden geçince aynı kurdu gördü. Yabani kurdun -28 dereceye varan soğuklara ve sert rüzgara dayanamadığını tahmin eden veterinerler köpeği yol kenarından kaldırdı.
Tarihin en soğuk günlerini yaşayan Amerika'da inanılmaz bir şey oldu. Bir kurt koşarken soğuktan dondu
Star Gazetesi'nin haberine göre, Ertürk'ün makamı için kulislerde 3 isim konuşuluyor. TMSF Başkanlığı için BDDK İkinci Başkanı Ahmet Şirin, SPK İkinci Başkanı Abdülkerim Emek ve TMSF İkinci Başkanı Şakir Ercan Gül'ün isimleri geçiyor. Fon Kurulu'nda boşalacak üyeliklerden birine de geçtiğimiz günlerde BDDK Kurul üyeliğinden, Derviş’in görevden aldığı üyenin yeniden gelmesiyle istifa etmek zorunda kalan Mukim Öztekin'i atanacağı bildirildi. Ekonomi kulislerinde, TMSF Başkanlığı için yapılacak atamada son sözü Başbakan Erdoğan'ın söyleyeceği ifade edilirken, atamalar için boş kararnamelerin imzaya açıldığı da konuşuluyor.
Cuma günü görev süresi dolacak TMSF Başkanı Ahmet Ertürk ve boşalacak iki üyelik için kulis faaliyetleri hızlandı.
Şirketin internet sitesinde yer alan bilgiye göre, araçların gaz pedalı mekanizmasının aşındığı, bazı durumlarda takıldığı için geri çağrılma kararı alındığı ifade edildi. Geri çağrılan araçların 2009-2010 yılı Corolla, Venza, Matrix ve Pontiac Vibe ve 2008-2010 yılı Highlander olduğu belirtildi. Şirket, Avrupa'da da teknik sorunlar nedeniyle araçlarının geri çağrılacağını açıkladı.Şirket sözcüsü Paul Nolasco, yaptığı açıklamada, hangi modelin ya da kaç adet aracın geri çağrılacağını bilmediklerini söyledi. Toyota geçen hafta, ABD'de gaz pedalında sorun bulunan 2,3 milyon aracı geri çağırmıştı. Şirketin sözcüsü Brian Lyons, şirketin bu sorunla ilgili henüz çözüm bulmasa da geliştirmeye çalıştığını belirtmişti. Lyons, Toyota'nın söz konusu modellerinin diğer ülkelerde çağrılıp çağrılmayacağına ilişkin bilgi vermemişti. Geçen sonbaharda da Toyota, ABD'deki 4,2 milyon aracını uygun olmayan zemin döşemesinin gaz pedalının sıkışmasına, bunun da aracın hızının artmasına ve aracın durmasının zorlaşmasına neden olduğu gerekçesiyle geri çağırmıştı. Şirket geçen yıl Ağustos ayında da Çin'de, elektrikli cam anahtarlarındaki arıza nedeniyle 690 bin aracı geri çağırmıştı. Dünyanın en büyük otomotiv şirketi Toyota, böylece son 4 ayda ABD'de yaklaşık 8 milyon aracını geri çağırmış oldu.
Japon otOmobil üreticisi Toyota, ABD'de gaz pedalında sorun bulunan 1,9 milyon aracını daha geri çağırıyor.
Yeni bir araştırmaya göre erkeklerin ağlayan bir bebek yerine vızıldayan bir sinek tarafından uyanması daha büyük ihtimal. Ama kadınların uykusunu ağlayan bir bebekten daha iyi hiçbir şey durduramaz. Erkekler için araba alarmı uyanmalarını sağlayacak şeylerden en başta geleni. Sırayla rüzgarın sesi, vızıldayan bir sinek, horlama ve kanalizasyondan gelen sesler. Ağlayan bebekler mi? Onlar ilk10'a bile girememiş. Bu araştırma MindLab’ın nasıl daha iyi bir uyku çekilir araştırmasının bir parçası olarak gerçekleştirildi. Laboratuarda uyku ortamı yarattılar ve belirli sesler oynatırlarken katılımcıların beyin aktivitelerini kontrol ettiler. Başka araştırmalara göre neredeyse 3 yetişkinden biri haftada 5 ila 7 gece arasında uykusuzluk çekiyor. Araştırmacılara göre, uykuyu bölen seslerin kadın ve erkek arasında değişmesinin sebebi evrim süresinde kadınların çocuklarını tehdit eden seslere karşı erkeklerin ise bütün aileyi tehdit eden seslere karşı daha hassas oluşları.
Erkekler hangi sesle uyanır? Vızıldayan bir sinek mi, ağlayan bir bebek mi onları uyandırır? İşte cevabı;
591 Köy Yolu Ulaşıma Kapalı Alınan bilgiye göre, Trabzon'da 200, Rize'de 115, Artvin'de 64, Gümüşhane'de 30 ve Giresun'da 182 olmak üzere toplam 591 köy ile ulaşım sağlanamıyor. İl Özel İdaresi Yol Ulaşım Hizmetleri Müdürlüklerine bağlı ekipler, söz konusu yolların açılması için başlattıkları çalışmaları aralıksız sürdürüyor. Giresun'un iç kesimindeki Şebinkarahisar, Alucra, Çamoluk ilçeleri ve Sivas ile bağlantısını sağlayan kara yolunun 2 bin 220 rakımdaki Eğribel Geçidi'nde ulaşım 3 gün sonra tek şeritten kontrollü olarak sağlanmaya başlandı. Bu arada, Borçka-Hopa kara yolundaki Cankurtaran mevkisinde bugünden itibaren tırların da geçişine izin verildiği, yolda ulaşımın kontrolle sağlandığı bildirildi.
Doğu Karadeniz'de etkili olan kar yağışı nedeniyle 5 ilde toplam 591 köy yolu ulaşıma kapalı bulunuyor.
Vakit'in ele geçirdiği fotoğraflarda Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki tesislerde mesai saatleri içinde masada bira kutuları ile şarap şişesi dikkat çekiyor. Görüntülere göre birçok üniformalı subay, askeri üssün ortasına kurdukları masa biralarla donatılmış. Vakit Gazetesi'nden Kemal Gümüş'ün haberine göre görüntülerin baş aktörleri Kurmay Pilot Binbaşı O.Ö ve ve Kurmay Pilot Albay H.A... İki subay görev yaptıkları hava üssünde mesai saatleri içinde topladıkları diğer askeri personelle birlikte bir biralarla donatılan bir masa kurup fotoğraf çektirdiler. Subayların masasında şarap ve bira bulunması ve neşeli halleri dikkat çekiyor. Görüntülerin arka planında askeri uçak bulunması dikkatlerden kaçmıyor. Bugüne kadar irticai gerekçelerle yüzlerce subay ve astsubay ordudan ihraç edilirken, hava üssündeki içki sofrası görüntüleri üzerine Genelkurmay'ın herhangi bir işlem yapıp yapmayacağı merak konusu oldu.
Vakit Gazetesi'nde bugün yayınlanan bir haberi görenler 'Gerçek fotoğraf mı yoksa fotomontaj mı?' diye soruyor....
Bir zamanlar delikanlılığın kitabını yazardı. Askerlik tartışmasıyla gündemden düşmeyen Alişan bu kez topuklu ayakkabı giydi.... "Her şey Dahil" programında Alişan, Çağla Şikel'in topuklu ayakkabılarını giydi. Programın başında Çağla Şıkel ayaklarının çok üşüdüğünü söyleyerek Alişan’dan ayakkabılarını istedi. Çağla Şıkel’in topuklu ayakkabılarını giymek istemediğini söyleyen Alişan, Çağla'nın "Ben anneyim, çocuk emziriyorum.." demesi üzerine ayakkabıları değişti. Topuklu ayakkabılarla bir süre yürüyen Alişan "Bunun üzerinde nasıl duruyorsunuz. Bu nasıl bir ayakkabı. Bununla yürümek işkence..." dedi. Bu arada Alişan'la Çağla Şikel'in ayaklarının aynı numara olması ise ayrı bir konu...
Bir zamanlar delikanlılığın kitabını yazardı. Askerlik tartışmasıyla gündemden düşmeyen Alişan bu kez topuklu ayakkabı giydi....
Kurtlar Vadisi Pusu’nun bu akşam yayınlanacak olan 78. bölümünde yine nefesler tutulacak, tüm Türkiye Star TV ekranlarına kilitlenecek. İskender, Abdülhey’in şok ziyaretinin ardından ne yapacak? Hafızasını kaybeden Abdülhey, kendini hangi büyük oyunun içinde bulacak? Hikmet’in dükkanını yakan örgütçülerin arkasından hangi sürpriz isim çıkacak? Polat, babasının ve arkadaşının hayatını tehlikeye atan bu pusunun arkasındaki ismi bulabilmek için kimden yardım isteyecek? İskender’in ölüm tehdidinin ardından Feller’den istediği desteği bulamayan Davut Tataroğlu, ne yapacak? Polat ve ekibinin arasına dönen Abdülhey, silahını kime doğrultacak? Tüm bu soruların yanıtları ve çok daha fazlası, Kurtlar Vadisi Pusu’nun heyecan dolu yepyeni bölümüyle bu akşam Star TV ekranlarında olacak…
Kurtlar Vadisi Pusu"nun bu akşam yayınlanacak bölümünde yine nefesler tutulacak, bakın neler olacak?
Irak'ın kuzeyindeki Bölgesel Kürt Yönetimi'nin Başkanı Mesud Barzani, terör örgütü PKK'ya yönelik "askeri yolla bir çözüm düşünülüyorsa bunun bir parçası olmayacaklarını" söyledi. Barzani, Washington'da bulunan Brookings Enstitüsü'nde bir konuşma yaptı. Burada soruları da cevaplandıran Barzani, terör örgütü PKK'nın silahları bırakmaması ve Türkiye'nin operasyonlarına devam etmesi durumunda tavırlarının nasıl olacağına ilişkin bir soru üzerine, şu anda Türkiye'de bir açılım siyasetinin yürütüldüğüne ve soruna barışçıl çözüm bulunması yolunda çabalar verildiğine işaret ederek, buna odaklanmak gerektiğini söyledi. Açılım sürecine de destek verdiklerini kaydeden Barzani, "Hepimiz askeri yollar ya da siyasi baskıların hiçbir zaman çözüm getirmediğine ikna olmuş durumdayız, ama eğer bu seçenek seçilirse, bunun bir parçası olmayacağız." dedi. Barzani, Türkiye ile Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetim arasındaki ilişkilere yönelik soruya şu cevabı verdi: "Türkiye ile bölgesel yönetimin ilişkilerinin geliştiği bir gerçek. Ve inanıyorum ki artik Türkiye bölgesel yönetimin kendisi için bir tehdit oluşturmadığı anladı. Aramızda enerji ve ekonomi alanında çok büyük işbirliği var. Ve Türkiye'deki Kürt açılımı da ilişkiler için yardımcı bir unsur. Bölgesel yönetimle Türkiye arasındaki ilişkiler bu açılımda önemli ve destekleyici rol oynayabilir" PKK'nın Amerika'daki temsilcisi olarak bilinen Kani Gulam'ın da katıldığı toplantı da DTP'nin kapatılması da gündeme geldi. Barzani, Gulam'ın, Kürtçe olarak DTP'nin kapatılmasına ilişkin bir sorusu üzerine ise şöyle konuştu: "Anayasa Mahkemesi'nin kararının doğru olduğunu düşünmüyoruz. Bu karar başlatılan barış sürecine katkı sağlamıyor. Demokrasiye aykırı bir karar. Türkiye'deki Kürt kardeşlerime önerim Türk hükümetiyle işbirliği içinde olmaya devam etmeleri, böylece başlattığımız barış süreci şansını kaybetmez ve bu yolda ilerleyebiliriz. Biz de Türkiye'yle bu barış sürecinin devamı için diyalogumuzu sürdürüyoruz."
Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Barzani ABD'den Türkiye'ye PKK mesajı gönderdi.
Düzenleme, Türk Silahlı Kuvvetleri de dahil olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlarını kapsayacak. Edinilen bilgiye göre, Sayıştay Kanunu bütünüyle değişiyor. Yakında teklif haline getirilecek olan çalışmada, bugüne kadar yaptığı hukuki denetimi sürdürecek olan Sayıştay'ın, bunun yanı sıra mali denetim ve performans denetimi yapması da öngörülüyor. Sayıştay Kanunu ile ilgili çalışmanın içinde yer alan AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, Sayıştay'ın bugüne kadar hukuki denetim yaptığını belirterek, kamunun tüm harcamalarının kanun ve mevzuata uygunluğunun denetlendiğini hatırlattı. Yeni düzenlemede bu denetimin aynen korunduğunu anlatan Canikli, "Buna ilave olarak 2 yeni denetim mekanizması getiriliyor" dedi. MALİ DENETİM Yeni denetim mekanizmalarından birinin "mali denetim" olduğunu ifade eden Canikli, bununla, kamu kurum ve kuruluşlarının her yıl yayınladığı mali tabloların ve raporların gerçeği yansıtıp yansıtmadığının denetleneceğini ve güvenirliğinin test edileceğini söyledi. Canikli, "Bu denetimle, şeffaflık ve saydamlık kuralının hayata geçmesi sağlanacak. Envantere giren bir malın alımından kullanımına, stoklardan çıkmasına kadarki süreç takip edilecek" diye konuştu. PERFORMANS DENETİMİ Yeni düzenlemedeki diğer denetim mekanizmasının "performans denetimi" olacağını kaydeden Canikli, tüm kurum ve kuruluşların performansının ölçüleceğini, bu nedenle tüm kamu kurum ve kuruluşlarının performans kriterlerini bütçelerinde açıklayacağını ifade etti. Canikli, performans ölçümünün önceden belirlenen kriterlere göre yapılacağını, bu kriterlerin, ilgili kurum, DPT ve Maliye Bakanlığının ortak çalışmasıyla belirleneceğini ve bütçede ilan edileceğini söyledi. Canikli, kurumlara verilen bütçenin hedefe ulaşıp ulaşmadığı, amacı doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığına bakılacağını da kaydetti. TBMM İÇTÜZÜĞÜ DEĞİŞECEK Sayıştayın denetimini yine raporlarla yapacağını, bu raporları Meclise ileteceğini bildiren Canikli, bu amaçla TBMM KİT Komisyonuna farklı fonksiyonların yükleneceğini, ayrıca KİT ile Plan ve Bütçe Komisyonlarının konuyla ilgili görev ve yetkilerinin karışımı yeni bir komisyon kurulacağını, bunun için TBMM İçtüzüğünde de değişiklik yapılacağını anlattı. Canikli, düzenlemenin Türk Silahlı Kuvvetleri de dahil olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlarını kapsayacağını, denetim kapsamı dışında tutulan kurum ve kuruluş bulunmayacağını bildirdi. AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, düzenlemenin, şeffaflık ve saydamlığın sağlanması açısından önemli olduğunu, ayrıca uluslararası standartlara göre hazırlandığını söyledi.
Sayıştayın, bugüne kadar yaptığı hukuki denetimin yanı sıra "mali ve performans denetimi" de yapmasını öngören yeni bir düzenleme yapılıyor.
Sadece seçilen 9 pub'ta özel gözlüklerle izlenecek Manchester United-Arsenal maçını seçilen taraftarlar izleyebilecek.. SKY TV yöneticisi, "Rooney ortaya kestiğinde orada olacaksınız" diye konuştu.. Şirket nisandan sonra bazı publarda her hafta bir maçı üç boyutlu olarak verecek. Sonbahara doğru da evlere bu 3D hizmetini vermeye hazırlanıyor. Özel bir yayına ihtiyacı olan televizyonlarda izlenecek maçlar için aboneler, normal verdikleri paranın her ay 57 pound daha fazlasını verecek. 2010 Dünya kupasında da FIFA 25 maçı üç boyutlu olarak verecek...
İngiliz SKY TV, gelecek pazar günü dünyadaki ilk kez bir futbol maçını üç boyutlu göstereceğini açıkladı.
Siena Kulübünün açıklamasında, kimlik kartı dağıtımına en kısa sürede başlanacağı belirtildi. Kulübün kimlik kartını almak isteyen taraftarlar güvenlik kontrolünden geçirilecek. Açıklamada, kart sahibi olmayan taraftarların deplasman maçlarına gidemeyeceği kaydedildi. İtalya İçişleri Bakanlığı, ülkede futbol şiddetinin ve futbolda ırkçılığın engellenmesi için kulüplerin taraftarlarına kimlik kartı vermesini istemişti. Diğer Serie A takımlarının da bu uygulamaya yakında geçmesi bekleniyor.
İtalyan futbol kulübü Siena taraftlarına kimlik kartı dağıtıyor. Böylece Siena Seria A'da kimlik veren ilk takım olacak.
Cezalı olduğu için Sivas’ta forma giyemeyecek.. Ancak Emre, “Arkadaşlarım Sivas’ı bensiz de yener” dedi ve şunları söyledi: “Süper Lig’de şampiyonluğumuzu kimse engelleyemez. Türkiye Kupası’nda da 26 yıllık hasreti bitireceğiz. Bizi kimse duramaz. Emin adımlarla hedefe yürüyoruz. Başkanımız Aziz Yıldırım’a çifte kupa sözü verdik. Bunu mutlaka yerine getireceğiz. UEFA Avrupa Ligi’nde hedefimiz gidebileceğimiz yere kadar gitmek.”
Sarı kart cezalısı olduğu için Sivasspor maçında forma giyemeyecek olan Emre Belözoğlu rakiplerine meydan okudu.
Rusya Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, "Proton-M tipi askeri uyduyu taşıyan bir roket, bu sabah erken saatlerde başarılı bir şekilde Baykonur'dan fırlatıldı" denildi. Savunma Bakanlığı yetkilileri, uydunun öğlen saatlerinde roketten ayrılarak yörüngeye oturmasını belediklerini bildirdiler. Rusya Uzay Kuvvetleri Komutanı Oleg Ostapenko, 15 Ocakta yaptığı açıklamada, Rusya'nın bundan sonra askeri uyduların yörüngeye oturtulmasında daha çok yeni "Angara" tipi füzeleri kullanacağını söylemişti. Uzmanların çevreye daha az zarar verdiğini belirttikleri Angara füzelerinin, Rusya'nın Kazakistan'a bağımlılığını azaltmak için Rusya'daki Plesetsk Uzay Merkezinden fırlatılması planlanıyor.
Rusya'nın Kazakistan'daki Baykonur Uzay Üssünden askeri bir uydu taşıyan "Proton-M" tipi bir roketi uzaya fırlattığı bildirildi.
Karayipler'in Küba'dan sonra en büyük adası olan Hispanyola Adası'nda bulunan, dünyanın en yoksul ülkelerinden Haiti son depremle enkaza dönerken, adanın diğer yarısındaki Dominik Cumhuriyeti, egzotik sahilleriyle turizmden önemli gelir elde ederek büyüyor. Bağımsızlığını 1844 yılında Haiti'den alan Dominik Cumhuriyeti son yıllarda geçirdiği değişimlerle Karayiplerin en lüks tatil mekanı haline geldi. Boca Chica, Santo Domingo, Puerto Plata, Isla Catalina gibi şehirlerinde dünyanın en egzotik sahillerine sahip olan Dominik Cumhuriyeti, casinolarıyla da kumar tutkunlarını ülkeye çekiyor. Beyaz kumsalları, denize uzanan palmiye ağaçlarıyla tatilcileri büyüleyen kumsallara sahip olan Dominik Cumhuriyeti'nde yıllık gelirin yüzde 90'lara varan kısmı turizmden elde ediliyor. Adanın diğer yarısında bulunan Haiti ise dünyada kölelerin kurduğu ilk bağımsız ülke olmasına karşın yıllar içinde fakirleşti. Birleşmiş Milletler'in belirlediği dünyanın en yoksul ülkeleri listesinin en üst sıralarında bulunan Haiti'de yaşanan son depremle birlikte iki milyonun üzerinde kişi evsiz kaldı. Depremde açıklanan resmi rakamlara göre, 150 bin kişinin hayatını kaybettiği Hispanyola Adası'ndaki Haiti'de her 1000 çocuktan 80'i çeşitli nedenlerle hayatını kaybediyor. DOMİNİK'TE İSPANYOLCA, HAİTİ'DE FRANSIZCA Hispanyola Adası'nı paylaşan iki ülkeden Dominik Cumhuriyeti, Avrupalıların Amerika kıtasında oluşturdukları ilk yerleşim yeri olarak biliniyor. Dominik Cumhuriyeti'nde İspanyolca konuşulurken, eski bir Fransız sömürgesi olan Haiti'de ise Fransızca anadil olarak konuşuluyor. Toplam nüfusun 18 milyon olduğu 76 bin kilometrekarelik Hispanyola Adası'nda, Haitililerin sayısı 10 milyon, Dominiklilerin ise 8 milyon.
Aynı adayı paylaşıyorlar ama hayatlar çok farklı. Biri çile ve sıkıntı çekerken diğeri sefa içinde yaşam sürüyor.
ANKARA-Beşikteki bebeklere bile sigorta yaptıran uyanıklar, SGK müffettişlerine takıldı. Sosyal Güvenlik Kurumu'nun emeklilik düzenlemesi öncesinde ve sonrasında çocuklarının erken emekli olabilmesi için 'usulsüz' olarak sigorta yaptıranlar, SGK tarafından tek tek tespit edildi ve sigortalar iptal edildi. 22 BİNE YAKIN KAÇAK SİGORTA Özellikle Ankara'da çok sayıda ebeveyn çocuklarını sigorta yaptırdı. Sosyal Güvenlik Ankara İl Müdürlüğü küçük yaşta sigortalı yapılan 22 bin 102 kişiye yönelik denetim yaptı. Sadece çocukların 297'sinin fiilen çalıştığı tespit edildi. Anne babalar 30 Nisan 2008'den önce bir iş yerinde çalışıyor gösterdikleri çocuklarının sigorta kaydını yaptırmak üzere sosyal güvnelik il müdürlüğüne başvurdu. Ankara ve ilçelerinde kısa bir sürede 15 yaş altında 22 bin 102 çocuğun sigorta kaydı yapıldı. 297'Sİ GERÇEK DİĞERLERİ KAÇAK Bu kayıtlarda sigorta istismarı olup olmadığını araştıran SGK Ankara Müdürlüğü kontrol memurları sigorta kaydı yapılan çocukların yüzde 99'unun çalışmadığını tespit etti. Buna göre 22 bin 102 kişinin içinde sadece 297 fiilen çalışan bulunuyor. Diğerleri ise çalışmıyor. Yetkililer çalışmadığını tespit ettikleri sigortalı çocukların sigortalarının iptal işlemine başladı. Sigorta iptalinin yanı sıra, kaçak sigorta yaptıran veliler ve bu sigorta işlemini yapan şirketler hakkında da işlem yapılabileceği bildirildi.
Ankaralılar uyanık çıktı, ama SGK da göz açtırmıyor. 22 bin çocuğun 'erken emeklilik' için yapılan sigortaları iptal edildi.