text
stringlengths 296
93k
| summary
stringlengths 48
2.09k
|
---|---|
Bir internet sitesinde İngiltere eski başbakanı Tony Blair’i “barışa karşı işlediği suçlar” gerekçesiyle tutuklama girişiminde bulunanlara vaad edilen ödül sadece iki gün içersinde 9 bin sterline (yaklaşık 23 bin TL) çıktı. “Arrest Blair” (Blair’i Tutukla) adlı site 27 Ocak'ta yani Blair’in Irak Savaşı için açılan Chilcott soruşturmasında ifade vermesinden sadece dört gün önce açıldı. Site The Guardian gazetesinde haftalık köşesi olan ve aynı zamanda bir çevreci olan yazar George Monbiot tarafında açıldı. Monbiot sitenin açılışında, “Blair’in arzu ettiği gibi Irak’ı unutmadığımızı ve işlediği suçun cezasız kalmasına izin vermeyeceğimizi göstermeliyiz” diye yazdı. Sitede vatandaşlarca yapılacak tutuklamanın barışçıl olması gerektiği ve siteye bağışlanan paranın dörtte birinin tutuklama girişiminde buluncak kişilere verileceği belirtildi. Siteye iki gün içerisinde toplam 9 bin 200 sterlinin (yaklaşık 23 bin TL) üzerinde bağış yapıldı. Sitede ayrıca etrafındakiler tarafından Blair’e fiziksel bir yaralamada bulunulmaması ve yapılan tutuklama girişiminin en az bir büyük medya organının haber bülteninde, programında ya da gazete haberinde yer alması şartı bulunuyor. Ödülü almak isteyenlerin ayrıca haberde adı geçen kişi olduklarını kanıtlamaları ve ödüllerini almak için 28 gün içinde başvurmaları gerekiyor. Metin Güneş/ CNN Türk | İnternet sitesinden Tony Blair için ödül biçildi, tutuklayana para verecek. İşte bu ilginç ödülün ayrıntıları; |
Galatasaray’ın Nisan başından önce sahalara dönemeyecek olan futbolcusu Milan Baros, 2014 yılında Brezilya’da oynanacak Dünya Kupası’nda forma giymenin en büyük hayali olduğununu açıkladı. Dnes gazetesine konuşan Baros, Banik Ostrava'ya dönmenin en büyük hayali olduğunu belirterek, "Belki de gelecek sezondan itibaren eski takımımda forma giyerim" dedi. Baros, muhabirin "G.Saray'la sözleşmen bir buçuk yıl sonra bitecek ondan sonra planın nedir?" sorusuna ise, "Kim sözleşmemin 1,5 yıl sonra biteceğinin garantisini veriyor. Belki daha önce biter" diye cevap verdi. | Galatasaray"ın Nisan başından önce sahalara dönemeyecek olan futbolcusu Baros, sarı-kırmızılı takımdan kopuyor mu? |
Başbakanlık Merkez Bina'daki çalışmaların sona ermesinin ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Samsun Yolu Aydınlıkevler Kavşağı'nda bulunan Telekom Aydınlıkevler Arama Taksi Durağı'nı ziyaret etti. Taksicilerle sohbet eden ve sorunlarını dinleyen Başbakan Erdoğan'nın ziyaretinde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da bulundu. Başbakan Erdoğan'a taksiciler tarafından çay ikram edildi. Basın mensuplarının alınmadığı ziyaret, yaklaşık 20 dakika sürdü. Ziyaretin sona ermesinin ardından Başbakan Erdoğan Subayevleri'nde bulunan konutuna geçti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a çay ikram ettiklerini belirten Mustafa Gündoğdu, Başbakan Erdoğan'ın taksi durağını ziyaret ettiğini duyunca yolcuyu bırakarak durağa geldiğini söyledi. Başbakan Erdoğan'ın daha önce de birkaç kez duraklarını ziyaret ettiğini söyleyen Gündoğdu, "Daha önceki gelişinde kendisine isteklerde bulunmuştuk. Allah razı olsun, hepsini yerine getirdi. Bu sefer bir isteğimiz olmadı. Ben duraktan yolcu almıştım. AŞTİ'ye götürüyordum. Başbakan Erdoğan'ın durağa geldiğini söylediler. Bende yolcuyu hemen bırakarak durağa geldim. Yetişmek için çok sürat yaptım" dedi. Başbakan Erdoğan'a LPG fiyatlarının çok yüksel olduğunu söylediklerini belirten Gündoğdu, Erdoğan'ın kendilerine bu konu ile ilgileneceği sözünü verdiğini söyledi. Sohbet sırasında 1984 yılından bu yana taksicilik yaptığını söyleyen Muammer Yücel, Başbakan Erdoğan'dan köyüne gitmek için inek istediğini anlattı. Başbakan Erdoğan'a taksicilik mesleğini bırakmak istediğini ve köyüne gitmek için hazırlığının bulunmadığını söylediğini belirten Yücel, "Başbakanımıza köyüme gitmek istediğimi söyledim ve bunun için hazırlığının bulunmadığımı ilettim. Kendisi de bana 'köyüne git, ben sana yardım ederim' dedi ve inek verme sözü verdi dedi. Köyüne gideceğini söyleyen Yücel, ineğin ilk sütünü sağarak Başbakan Erdoğan'a göndereceğini söyledi | Telekom Aydınlıkevler Arama Taksi Durağı'nı ziyaret eden Başbakan Erdoğan'dan ilginç istek... |
ZÜBEYİR KINDIRA İNTERNETHABER ANKARA- Galatasaray Başkanı Adnan Polat, Ankara'da taraftarlarını mutlu edecek önemli açıklamalarda bulundu. Dos Santos'un transferine ilişkin müjdeyi açıklayan ve takımla ilişiği kesilecek yabancı oyuncunun kararının Cuma günü verileceğini belirten Adnan Polat, kulübün önemli yatırımlar ve projeler gerçekleştirdiğini ve 2 sene içinde Galatasaray'ın borçsuz ve gelirleri yüksek bir kulüp haline geleceğini söyledi. Ankaragücü ile yapılacak kupa maçı için Başkente gelen Adnan Polat, Ankara Galatasaraylı İşadamları ve Yöneticileri Derneği (1905 AGS) Başkanı Hakan Baytar, yönetim kurulu ve dernek üyeleri ile yemekli toplantı yaptı. SANTOS MÜJDESİ Polat burada üyelere, "Önce müjdeyi vereyim. Biz burada yemeğe başlarken aynı anda; Dos Santos ile hem kulübü hem de futbolcunun kendisi ile anlaşma tamamlandı. İmzalar atıldı. Bu transfer hem Türkiye, hem İngiltere hem de Meksika'da resmen açıklandı.Kiralık olarak alınan Santos'un sezon sonu satın alma opsiyonu da var. Hem Kulübü ile hem de futbolcunun kendisi ile... Umarım bu transfer hayırlı olur" dedi. DERNEKLERİ BİRLEŞTİRİN Polat, Ankara ve İstanbul'daki işadamları dernekleri ve diğer kentlerdeki etaraftar derneklerinin varlığının kulübe önemli katkılar sağladığını da belirterek, bu derneklerin tek bir çatı altında toplanarak daha güçlü bir yapı oluşturması, parçalı bir yapıdan kurtulması önerisinde de bulundu. İşadamları Derneklerinin sadece bu yıl içinde Galatasaray kulübüne 2 milyon dolar katkı yaptığını da anlatan Polat, şunları söyledi: BASKETBOL ARENASI "Şimdi yeni ve önemli projeler de var. Ciddi yatırım yapacaklar. Bunun maddi boyutu 15 milyon dolar civarında. Bir yüzme havuzu ve 6 bin kişilik basketpol arenası yapılacak. Artık kendi basketbol arenamızda maçlarımızı yapabileceğiz." BONUS VE GS MOBİLE ZENGİN EDECEK Yiğit Şardan'ın önemli katkıları ile hayata geçen ve insanların günlük hayatlarında kullandıı enstrümanlar ile Galatasaray'a katkı yapmasını sağlayan GS mobile, GS Bonus gibi araçların tüm taraftarlarca kullanılmasını isteyen Polat, "100 bin taraftarın bunları kullanması halinde önemli katkı sağlanıyor. Bunların yıllık katkısı 10 milyon dolar. Bunları küçümsemeyin. 25 milyon taraftardan söz ediliyor. 500 bin kişi olsa; yıllık 50 milyon dolar gelir olur. Bu rakamı hiç bir sponsor firmadan alamazsınız" dedi. KAPIDA ALACAKLI YOK Geçen yılın kendileri için çok zor geçtiğini belirten ve global ekonomik krizin önemli sıkıntı yarattığını anlatan Polat, "Ayrıca Galatasaray'ın son 10 yıldır kronik ekonomik sıkıntısı da vardı. Ama dikkat edin son 2 senedir, Galatasaray'ın mal ve hizmet alımı ya da başka alanlarla ilgili bir tane ödenmeyen borcu olduğuna dair haber duyuyor musunuz? Artık kapıda alacaklı yok. Bunun sözü dahi kalmadı" dedi. Polat sözlerini şöyle sürdürdü: TÜNELİN UCUNDAKİ IŞIK "Tünelin ucunda ışık göründü. Ama unutmayın hala biz tünelin içindeyiz. Yeni kaynaklarla Galatasaray gelirlerini 2 sene öncesine göre ikiye katladı. Tarihinde hiç ulaşamadığı kadar büyük rakamlarla sponsorluk anlaşmaları yapıldı. İmza altına alınan 160 milyon dolarlık sponsorluk geliri var. Ve yeni önemli projeler, yatırımlar var. Önümüzdeki 2 sene içinde bu yatırımların karşılığını alacağız. İki sene öyle uzun bir süre değildir. Ben ve yönetim kurlu üyesi arkadaşlarımız mesaimizin yüzde 100'ünü Galatasaray için harcıyoruz. Neticesini de almak üzereyiz. Bundan sonra kulüp kendi kaynakları içinde kalıp, minumum borzçlanma ile yoluna yürüyebilecek. Borçsuz olacak. Buna ilişkin prensipler, ilkeler koyuyoruz." TÜM KUPALARI ALABİLİRİZ Polat, basketbol erkek takımında anlaşılmaz bir şansızlık yaşadıklarını ancak takımın kümede kalacağını, bayan basketbol takımının ise bu yıl şampiyon olacağına inandığını da belirterek, "Umarım futbol takımında da bu yıl sakatlıklar filan olmazda, şanslı bir sezon geçiririz. Biz tüm kupalara talibiz ve hepsini alacak güçteyiz" dedi. VERİN PARAYI FORVET ALALIM Futbol takımında gönderilecek oyuncu konusunda sıkıntı yaşadıklarını, Kewell'i çok sevmelerine karşın, isminin gönderilecekler listesinde bulunduğunu da belirten Polat, bu konuda net bir karar vermediklerini ve Cuma günü bir karar verileceğini de belirtti. Polat, kendisine önerilen takımdaki diğer bazı yabancı futbolcu isimlerini 'mukavele şartları'nı gerekçe göstererek, 'gönderilmesi zor' isimler olarak yorumlarken, yeni bir santrofor transferi isteyen Gaatasaraylı işadamlarına, "pamuk eller cebe. Verin 25 milyon Avro, hemen alalım" diye takıldı. | Ankara'da Galatasaraylı İşadamları ile bir araya gelen Polat, Santos ve para müjdesini burada açıkladı. |
''Ergenekon'' soruşturması kapsamında Poyrazköy'deki kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin 5'i tutuklu 17 kişi hakkında hazırlanan iddianame, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Sanıklar TC. hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüsle suçlanıyor. Deniz Albay Duman bir numaralı sanık.. Suçlamalar arasında silah bomba ve mermi bulundurulması da var..Zanlıların çoğunluğu muvazzaf askerlerden oluşuyor. Dava 9-15-16 Nisan'da görülmeye başlanacak. 300 SAYFA Mahkeme, yaklaşık 300 sayfa ve soruşturma delillerinin içerisinde bulunduğu 24 ek klasörden oluşan iddianameyi kabul etti. NELER BULUNMUŞTU? Poyrazköy Keçilik mevkisinde 21 Nisan 2009 tarihinde başlatılan kazılara 28 Nisan 2009'a kadar devam edilmiş, kazılarda 15'i dolu 21 lav silahı, 14 el bombası, 24 el bombası fünyesi, 450 gram C3 patlayıcı madde, 7 adet hakem bombası, 3 adet gösteri bombası, 5 bubi tuzağı, 2 kullanılmış bubi tuzağı, 23 işaret fişeği, 45 sis bombası, 15 aydınlatma fişeği, 30 metre uzunluğunda infilaklı fitil (korteks), 38 metre uzunluğunda saniyeli fitil, 3 bin 17 adet çeşitli çapta fişek ve 1 adet siyah renkli kamuflaj kremi tüpü ele geçirilmişti. NEYLE SUÇLANIYORLAR? İddianamede, ''bir adet ateşli silah ve mutad sayıda mermi bulundurma'', ''ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma'', ''sayı ve nitelik bakımından vahim olan silah veya mermilerin satın alınması, taşınması, bulundurulması'', ''silahlı terör örgütüne üye olmak'', tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme'', ''Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek'', ''Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek'', ''önemsiz tür ve miktarda patlayıcı maddeyi satın almak, kabul etmek veya bulundurmak'', işlenen suçlar olarak sıralandı. MAHKEME BU KARARI NEDEN ALDIĞINI ŞU SÖZLERLE AÇIKLADI [PAGE] ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında Poyrazköy'deki kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin 5'i tutuklu 17 kişi hakkında hazırlanan iddianamenin kabul edildiği İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin tensip metninde, sanıklara atılı eylemlerin 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu'nun dışında kaldığı belirtildi. Tensip metninde, ''Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak'', ''Cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs'', ''Cebir ve şiddet kullanarak yürütme organı ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek'', ''Patlatıcı madde bulundurmak'', ''6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu'na muhalefet'' suçlarından şüpheli Levent Bektaş ve arkadaşları hakkında CMK'nın 250. maddesinde yetkili Cumhuriyet Savcılığınca 12. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamenin incelendiği kaydedildi. Sanıklara atılı eylemlerin 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu'nun dışında kaldığı gibi Askeri Ceza Kanunu'nun 54. maddesinin atıfta bulunduğu Türk Ceza Kanunu'nun hükümlerinin de dışında kaldığı ifade edilen tensip metninde, dolayısıyla atılı eylemlerin sırf askeri suç ve askeri suç benzeri suçlar kapsamında değerlendirilmeyeceği bildirildi. Tensip metninde, atılı eylemlerin nitelikleri gereği askeri mahal dışında gerçekleşip sonuç doğuracağı kaydedilerek, 353 sayılı Askeri Mahkemelerin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanun'un 9. maddesi kapsamında değerlendirilmeyeceği, yine niteliği gereği görev kapsamında da değerlendirilmeyeceği belirtildi. Atılı eylemlerin her halükarda 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 3. maddesi uyarınca ''terör suçu'' sayıldığı anlatılan metinde, 3713 sayılı kanunun 9. maddesindeki hüküm dikkate alındığında CMK'nın 251/1 maddesi gereğince CMK 250/1 maddesinde sayılan suçlara bakmakla görevlendirilmiş İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin görev ve yetkisinde olduğu bildirildi. Tutuklu 5 sanığın tahliye taleplerinin reddine karar verildiği anlatılan tensip metninde, şöyle denildi: ''Silivri'de devam eden İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki 2 davada özellikle mahkememizdeki davanın iddianamesinde yazılı olan 'Ergenekon' tabir edilen silahlı terör örgütü ile ilgili olarak bu örgütün varlığı, yapısı, varsa eylemleri konusunda bilgiler içeren ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyaların da bu örgütle ilgili gelen Emniyet Genel Müdürlüğü, Genelkurmay Başkanlığı ile başka kurumlardan gelen bu husustaki yazıların tasdikli birer suretinin istenmesi için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına yazı yazılmasına karar verildi.'' | Poyrakzöy kazılarında ele geçirilen lav silahlarına "boru" diyen İlker Başbuğ'a mahkeme katılmadı.. |
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, yurt dışına çıkış yasağı konmasını eleştirerek, ''Beni alsalar mengeneye koysalar, lime lime doğrasalar ben bu ülkeyi terk etmem, bu kenti terk etmem'' dedi. Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Aktar, Mazlum Der Diyarbakır Şube Başkanı Selahattin Çoban, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Diyarbakır Temsilcisi Sezgin Tanrıkulu ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Kurucu Başkanı Mehmet Vural, Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'i makamında ziyaret etti. Basına kapalı gerçekleşen görüşmeden sonra Baydemir, gazetecilere can güvenliğinin olmadığına yönelik kendisine gönderilen tebligat ve yurt dışına çıkışının yasaklanmasına ilişkin açıklama yaparken, şunları söyledi: ''Her darlığın sonu mutlaka aydınlık, ferahlıktır. Türklerin, Kürtlerin ve diğer etnik kimliklerin mutlaka aydınlığı, ferahlığı birlikte yakalayacağına yönelik inancım tamdır. Dünden daha fazladır. Beni alsalar mengeneye koysalar, lime lime doğrasalar ben bu ülkeyi terk etmem, bu kenti terk etmem. Ölümüm de bu kentte ve ülkede olacak, yaşamın da bu kentte ve ülkede olacak. Yurt dışına çıkış yasağı kararını koyanlar hangi mantıkla bu kararı koymuşlarsa o mantıkla da bu kararı kaldıracaklar. Açık ve net söylüyorum.'' Baydemir'in avukatı olan Tanrıkulu, Belediye Başkanına yönelik bir tehditten sonra yurt dışına çıkış yasağı kararının kesinlikle kaldırılması gerektiğini, bu kararın psikolojik bir zemin hazırladığını iddia ederek, ''Bu karar hukuki değil ve itiraz etmeyeceğiz. Hangi yöntemle alınmışsa aynı yöntemle kaldırılmasını takdirlerine bırakıyoruz" diye konuştu. Saldırı olabileceği iddiasının kanıtlarının Baydemir'e gösterilmesi gerektiğini belirten Baro Başkanı Mehmet Aktar, ''İfadeden bir gün sonra yurt dışına çıkış yasağı aldı'' dedi. İHD Başkanı Vural ise Baydemir'e yönelik son günlerde ciddi yönelimlerin olduğunu savunarak, bütün fertlerin, özellikle seçilmişlerin yaşam haklarının ciddi şekilde korunması gerektiğini ifade etti | Osman Baydemir, yurt dışına çıkış yasağı konmasını eleştirirken Türkiye'de kalmayla ilgili ilginç sözler sarfetti. |
Bir süredir ekranlara ara veren Canım Ailem dizisi bu akşam yeniden başlayacak. İşte bölüm özeti: Mertcan'ın şansı yaver gitmiş, Samim'in hediye ettiği yılbaşı biletine ikramiye vurmuştur. Haberi alan Samim Aziz'i arar ve borcunu ödeyeceğini söyler. Her iki aile büyük sevinçle ikramiyeyi almaya giderler. Bu sırada Samim ve Meliha'nın, Ali ve Seyhan'ı barıştırma çabaları devam etmektedir. Tüm çabalara rağmen Seyhan son adımı atar ve boşanma avukatından randevu alır. Ama ikilinin hayatı, sürpriz bir gelişmeyle değişir. atv'nin beğeniyle izlenen dizisi "Canım Ailem", bu akşam saat 20.00'da yayınlanacak yeni bölümü ile izleyenleri ekrana kilitleyecek. | Ekrandan kısa süre uzak kalan "Canım Ailem"in bu akşam yayınlanacak yeni bölümünde, Samim'in Mertcan'a hediye ettiği bilete ikramiye çıkacak! |
Fenerbahçe'de disiplinsiz hareketleri nedeniyle kadro dışı kalan ve daha sonra Fransa'nın Toulouse takımına kiralanan Kazım çarpıcı açıklamalarda bulundu. Fransa'daki statların kendisine İngiltere'yi çağrıştırdığını belirten Kazım, 20 Minutes gazetesine yaptığı açıklamada; "Türkiye'deki önemli maçlara taraftarlar büyük ilgi gösterir ama küçük maçlara fazla gösterilmiyor. Örnek verecek olursak ligin orta sıralarında bulunan Denizlispor ile Fenerbahçe maçında stat nerdeyse boştu. O nedenle Türkiye'deki taraftarları büyük maçlara göre değerlendirmeyin. Ben buraya atmosfer için değil oynamak ve başarılı bir yönetici ekibi olduğu için geldim" dedi. | Fransa'nın Toulouse takımına kiralanan Kazım Fenerbahçe taraftarını eleştirdi, çarpıcı açıklamalarda bulundu. |
İNTERNETHABER ANKARA- Hükümet Alevi Çalıştayı'nda finale geldi. Yarın yapılacak ve önemli Alevi kurumlarının temsilcilerinin katılacağı son Çalıştay toplantısı bir gün öncesinden gire verdi. Alevi Bektaşi Federasyonu toplantıya davet edildiği halde katılmayacağını açıkladı. "Aleviliğin tanıma ihtiyacı yoktur" diyen Federasyon yöneticileri katılmama kararını yazılı bir açıklama ile duyurdu. Açıklamada, "3-4 Haziran 2009'dan bu yana AKP Hükümetince yürütülen “Alevi Açılımı”nın son “çalıştayı”, “Alevilik çerçevelendirme sorunları, Kimlik ve beyan sorunları” gibi gündem maddeleriyle 28.01.2010 tarihinde Kızılcahamam’da toplanacaktır. Biz Alevi Bektaşi Federasyonu olarak bu “çalıştaya” davetli olduğumuz halde katılmayacağız." Alevi Bektaşi Federasyonu katılmama nedenini Çalıştay'ın yapıldığı saatlerde düzenleyeceği bir toplantı ile duyuracak. | Devlet Bakanı Faruk Çelik'in yürüttüğü ve yarın son oturumu yapılan Alevi Çalıştayı ilk firesini verdi. |
Ergenekon Partisi (Er Parti) Genel Başkanı Avukat Tarcan Ülük, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında Genelkurmay Başkanlığı Askeri Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Ülük yaptığı basın açıklamasında, suç duyurusunda, Başbakan Erdoğan'ın yanı sıra Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile bazı gazeteci ve yazarların da ''Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) karşı asimetrik savaş yürüttükleri'' suçlamasıyla askeri mahkemede yargılanmalarını talep ettiğini bildirdi. | Ergenekon Partisi Genel Başkanı Avukat Tarcan Ülük, Başbakan Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulundu. |
İNTERNETHABER ANKARA- BDP Milletvekili Pervin Buldan seçim bölgesi Iğdır'ın belediye başkanının tutuklanmasına Meclis kürsüsünden sert bir konuşma ile tepki gösterdi. “Burada darbe tartışmaları yapılırken, doğuda, güneydoğu da darbe, fiili bir şekilde uygulanıyor” diyen Buldan, Iğdır'daki gözaltı ve tutuklama sürecinde EMASYA protokolünün uygulandığını ileri sürdü. Meclis'te gündem dışı bir konuşma yapan Pervin Buldan şunları söyledi: “Darbe planları için yüzde biri bile doğru olsa çok vahim bir durum diye hükümet sözcüleri, bölgede vahim bir şekilde devam eden darbe üzerine tek söz söylemiyor. Çünkü darbeler sadece seçkin bir kesime dokunduğunda kötüdür. Halka dokunduğunda, belli bir bölgenin büyük çoğunluğunu temsil eden belediye başkanlarına dokunduğunda, demokratik siyaset yapan binlerce siyasetçi tutuklandığında Türk devleti açısından faydalı bile sayılabilir. İşte maalesef hükümetin sahip olduğu demokrasi anlayışı bu kadar sınırlı.” EMASYA UYGULAMADA Çok sayıda belediye başkanının tutuklanmasını eleştiren Buldan en son seçim bölgesi Iğdır’ın belediye başkanının tutuklanmasını EMASYA protokolü olarak nitelendirerek şöyle devam etti: Ev baskınlarını ve gözaltına alma işlemlerini jandarma güçleri gerçekleştirmiştir. Olaydan hemen sonra görüştüğüm Iğdır il valisi ve Iğdır il emniyet müdürü operasyonların jandarma tarafından gerekleştirildiğini ve gözaltlıların mahiyeti hakkında bilgi sahibi olmadıklarını beyan etmişlerdir. Mülki amirin devre dışı kaldığı bu duruma sıkıyönetim hali demeyeceğiz de ne diyeceğiz. ÇİÇEK'E GÖNDERME Adaylık sürecinde hiçbir sakınca görülmeyen belediye başkanlarının seçildikten sonra çeşitli iddialarla tutuklanmasını siyasi hesaplaşma olarak nitelendiren Buldan seçimlerden sonra “Ermenistan sınırına dayanıldı” diyen Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’e yüklendi. Buldan, “Iğdır belediye başkanının dosyasında 30 Mart tarihinden sonra dosyaya konulmuş hiçbir delil yoktur. Neden bu kadar süre beklendiğinin siyasi hesaplaşmadan başka hiçbir izahı bulunmamaktadır. Iğdır belediyesini kazandığımız zaman Cemil Çiçek’in “Ermenistan sınırına dayandılar dikkatle incelemek lazım” açıklaması bu olacakların işaretleriydi. Demokratik yollarla kazanılmış belediyelerimiz şimdi demokratik olmayan yollarla tasfiye ediliyor. | BDP Milletvekili Pervin Buldan Iğdır Belediye Başkanının tutuklanma sürecini sert bir dille eleştirdi |
UEFA, Fenerbahçe'ye 22 Ekim 2009 tarihinde Steaua Bükreş ile deplasmanda oynadığı karşılaşmada sarı - lacivertli taraftarların yaktığı meşaleler ve 5 yıl içinde buna benzer 26 olaya karıştığı gerekçesiyle 10 bin Euro para cezası verdi. Sarı - lacivertli kulübün internet sitesinden yapılan açıklamada, konuyla ilgili şu ifadelere yer verildi: "Profesyonel Futbol Takımımızın 22 Ekim 2010 tarihinde Steaua Bükreş ile deplasmanda oynadığı karşılaşmada taraftarımızın yaktığı meşaleler ve Avrupa Liglerinde 5 yıl içinde taraftarımızın buna benzer 26 olaya daha karışması nedeniyle Kulübümüz UEFA tarafından 10 bin Euro cezaya çarptırılmıştır. Taraftarımıza bir kez daha spor müsabakalarında Fenerbahçemizi, Fenerbahçemize yakışır ve kulübümüze zarar vermeyecek şekilde desteklemelerinin önemini hatırlatma ihtiyacı duyuyoruz." | UEFA Fenerbahçe'ye maçlarda yakılan meşaleler gerekçesiyle 10 bin Euro para cezası verdi. |
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün kayıtlarına göre Türkiye'de bugün itibariyle 1661 çocuğun kayıp olduğu veya kaçırıldığı ortaya çıktı. Türkiye'de son günlerde gündeme gelen çocuk kaçırma ve kaybolma olayları artarken, Emniyet Genel Müdürlüğü'ndeki kayıp çocuk sayısında görülen artış dikkat çekiyor. Asayiş Daire Başkanlığı Bilgi İşlem Büro Amirliği kayıtlarında, 27 Ocak 2010 tarihi itibariyle yurt genelinde 1016'sı kız olmak üzere 1661 çocuk için Emniyet Müdürlükleri'ne kayıp başvurusu yapıldığı öğrenildi. İSTANBUL İLK SIRADA DOĞUDA ARTIŞ VAR 18 yaşından küçük çocuklar için yapılan kayıp başvurusunda il bazında İstanbul birinci sırada yer alırken, kayıp başvurularında son yıllarda Doğu ve Güneydoğu illerindeki artış ise dikkat çekiyor. Emniyet Genel Müdürlüğü'nden alınan bilgilere göre son yıllarda çocuk kaçırma ve kaybolma olaylarında artış olduğu belirtilerek, ailelerin çocukları konusunda dikkatli olmaları gerektiği vurgulandı. Kayıp çocuklar konusunda halkın da duyarlı olması gerektiğini vurgulayan emniyet yetkilileri, bu konuda herhangi bir bilgi sahibi olduklarında zaman kaybetmeden emniyet müdürlüklerine başvurmalarını istedi. | Emniyet Genel Müdürlüğü Türkiye'de kayıp ya da kaçırılmış çocuk sayısını açıkladı. Rakam korkutucu bir durumda... |
Hava sıcaklıklarının bugünlerde düşmesiyle birçok kişinin karşı karşıya kalabileceği donma riski konusunda, ''donma gerçekleşen kişinin ilk olarak ılık bir ortama alınması, hareket ettirilmemesi, donan bölgenin ovulmaması, eller yumruk yapılmışsa ve ayaklar büzülmüşse açılmaya çalışılmaması'' uyarısında bulunuldu. Sağlık Bakanlığı yetkilileri, donma olaylarında yapılacak ilk yardımın, hayat kurtardığı için iyi bilinmesi gerektiğini belirtti. Aşırı soğuğa maruz kalan bölgeye yeterince kan gitmemesi ve dokularda kanın pıhtılaşması ile dokuda hasar oluştuğunu ifade eden yetkililer, birinci derece donların en hafif aşama olduğunu ve erken müdahale edildiğinde hızla iyileşme sağlandığını bildirdi. Deride solukluk, soğukluk hissi, uyuşukluk, halsizlik ile takiben kızarıklık ve iğneleme hissinin, bu aşamadaki donun en önemli belirtileri olduğunu dile getiren yetkililer, ikinci derecede zarar gören bölgede gerginlik hissi, ödem, şişkinlik, ağrı ve içi su dolu kabarcıklar meydana geldiğini ve su toplayan yerlerin iyileşirken siyah kabuklara dönüştüğünü ifade etti. Yetkililer, dokuların geriye dönülmez biçimde hasara uğramasının ise üçüncü derece don belirtisi olduğuna dikkati çekerek, bu durumda da canlı ve sağlıklı deriden kesin hatları ile ayrılan siyah bir bölge oluştuğunu belirtti. -DONUKTA ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER- Soğuk havaya çıkarken ortama göre kat kat giyinilmesi gerektiğini vurgulayan yetkililer, alınabilecek diğer önlemleri şöyle sıraladı: - Başınızı ve özellikle kulaklarınızı korumak amacıyla yünlü şapka veya atkı kullanın, - Yün ve parmaksız olan eldivenler ile ellerinizi koruyun, - Dolaşımı bozabilecek sıkı giysileri giymekten kaçının ve su geçirmeyen ve sıkı olmayan botları tercih edin, - Yüksek enerji veren bal, pekmez, reçel gibi karbonhidratlı besinleri yiyin, - Kesinlikle sigara ve alkol kullanmayın, bol sıcak sıvılar için, - Dışarıda hareketsiz kalmayın, ancak terletecek eforlar yapmayın, - Kara oturmayın ve ıslaklanmaktan kaçının, - Aracınızda yeterli yakıt olmasına dikkat edin, - Arabanızda mutlaka battaniye, yedek ayakkabı ve giysiler, kibrit, mum ile yiyecek ve içecek bulundurun, - Cep telefonu ve şarjını mutlaka yanınızda bulundurun, - Soğuk havalarda, çocukların, yaşlıların ve kronik hastalığı olanların dışarıda uzun süre kalmamalarına dikkat edin. -İLK YARDIM NASIL YAPILMALI?- Yetkililer, donma olayı gerçekleşen bir kişinin ilk olarak ılık bir ortama alınarak soğukla temasının kesilmesi gerektiğini belirterek, şu uyarılarda bulundu: ''Hasta ya da yaralı sakinleştirilmeli. Kesin istirahate alınmalı ve hareket ettirilmemeli. Üzerindekiler çıkartılarak kuru giysiler giydirilmeli. Sıcak içecekler verilmeli. Su toplamış olan bölgeler patlatılmamalı ve bu bölgelerin üstü temiz bir bezle örtülmeli. Donuk bölge ovulmamalı, kendi kendine ısınması sağlanmalı. El ve ayaklar doğal pozisyonda tutulmalı. Eller yumruk yapılmışsa ve ayaklar büzülmüşse açılmaya çalışılmamalı. Isınma işleminden sonra hala hissizlik varsa bandaj yapılmalı. El ve ayaklar yukarı kaldırılmalı, tıbbi yardım istenmeli. | Hava sıcaklıkları insanı donduracak kadar düştü. Peki donan kişiye ilk müdahale nasıl yapılır? Herkesin bilmesi gereken kurallar; |
C grubunda oynanan maçlar sonucunda Bursaspor ve Denizlispor çeyrek finale yükseldi. Çeyrek finale son bilet ise bu akşam oynanacak Trabzonspor-Orduspor maçından sonra belli olacak. Ziraat Türkiye Kupası'nda C Grubu'nda 5. hafta maçları tamamlanırken, Sivasspor'u 4 - 0 yenen Bursaspor ile Tarsus İdman Yurdu'nu deplasmanda 2 - 1 yenen Denizlispor çeyrek finale yükseldi. Grupta oynanan günün maçlarında Bursaspor, konuk ettiği ikinci sıradaki Sivasspor'u 4 - 0 yenerek puanını 10'a çıkardı ve liderliğe yükseldi. Günün diğer maçında ise Denizlispor, konuk olduğu Tarsus İdman Yurdu'nu deplasmanda 2 - 1 yenerek puanını 8'e çıkardı ve ikinci sıraya yükselerek çeyrek finale kalan diğer takım oldu. | Ziraat Türkiye Kupası'nda bugün oynanan maçlar sonucunda çeyrek finale kalan iki takım daha belli oldu. |
Atatürk Havalimanı Araştırma Büro Amirliğine bağlı polisler, Emirates Havayollarının tarifeli uçağı ile Dubai'den İstanbul'a gelen Hüseyin Y'nin görünüşü ve yürüyüşünden şüphelendi. Polis merkezine götürülerek üstü aranan Hüseyin Y'nin bel, çorap ve vücudunun çeşitli yerlerine sakladığı Blackberry, iPhone gibi gelişmiş teknoloji ürünü, piyasa değeri yaklaşık 75 bin lira olan 50 adet cep telefonu ile çok sayıda parfüm ele geçirildi. Gözaltına alınan ve kaçak yollarla getirdiği telefonları piyasaya süreceğini ifadesinde belirten Hüseyin Y, Bakırköy Adliyesine sevk edildi. | Yolcunun üzerinde, piyasa değeri yaklaşık 75 bin TL olan kaçak cep telefonu ve parfüm ele geçirildi. |
Kayseri’nin Sivas Caddesi’nde bulunan balıkçı esnafı tarafından satışa sunulan ve vatandaşlar tarafından büyük ilgi gören midyeler için ‘Haram mı? Helal mi?’ tartışmaları yaşandı. Balıkçı esnaflarından Emrah Aksoy, “Bu yıl satışa sunulan midyelere vatandaşlar büyük ilgi gösteriyor. Ancak bazı vatandaşlar da midyenin haram olduğunu düşünerek almaktan vazgeçiyor” dedi. Konu ile ilgili olarak görüştüğümüz İl Müftülüğü yetkilileri, “Bu düşünce daha çok adet ve göreneklerle alakalı. Kıyı kesimlerinde oturanlar tarafından rahatlıkla yenilebiliyor. Ancak denizden uzak yerlerdeki insanların yaşam tarzları farklı olduğu için bu yönde bir düşünce olabilir. Denizden çıkan her şeyin temiz olduğu yönünde bir de hadis bulunuyor. Bu bakımdan midyenin haram olmadığını söyleyebiliriz” dedi. İl Müftülüğü yetkilileri Kur’an-ı Kerim’de de midye konusunda kesin bir hüküm bulunmadığını belirterek, “Kıyı kesimlerinde yaşayanlar ıstakoz ve midye yiyorlar, bu onların kültürlerinde var” diye konuştu. | Balıkçı esnafı tarafından satışa sunulan midyeyi vatandaş haram diye almayınca Müftülük açıklama yaptı. |
Konya'da 24 yaşındaki sporcu Gökhan Murat Üstel, Kulüplerarası Kickboks İl Birinciliği final karşılaşmasında başına aldığı darbe sonucu beyin kanaması geçirdi. Genç sporcunun hayati tehlikesinin bulunduğu öğrenildi. Gold Spor Kulübü Kickboks sporcusu Gökhan Murat Üstel, 100. Spor Salonu'nda Konya Kulüplerarası Kickboks İl Birinciliği ağır sıklet final karşılaşmasında rakip takımın sporcusundan başına ters bir darbe aldı. Baygınlık geçiren Üstel, burada yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla Konya Numune Hastanesine kaldırıldı. ANNESİ ''GİTME'' DEMİŞ Beyin kanaması geçirdiği belirtilen Üstel, hemen ameliyata alındı. Ailenin tek çocuğu olduğu öğrenilen genç sporcunun hayati tehlikesinin bulunduğu bildirildi. Oğlunun başına gelenleri duyunca hastaneye gelen Üstel'in annesi sinir krizi geçirdi. Genç sporcunun annesi ağlayarak, ''Dün çıktığı iki müsabakayı da kazandı. 'Yüzün gözün yara, bugün gitme' dedim, ancak beni dinlemedi'' dedi. | 24 yaşındaki sporcu kickboks final maçında beyin kanaması geçirdi... Hala hayati tehlikeyi atlatabilmiş değil... |
Gelişen teknolojiyle beraber artık otomobil alımları bile internet üzerinden gerçekleştiriliyor. Bunu fırsat bilen dolandırıcılar vatandaşları tuzağa düşürebiliyor. İnternette ikinci el otomobil ilanları bulunan siteler aracılığıyla insanları dolandırmayı adet haline getiren kişilere karşı dikkatli olun. Dolandırıların izlediği taktik ise şu: Fiyatı düşük yazıyorlar ve fotoğraflara temsili ancak gayet temiz görünümlü bir aracı koyuyorlar. Yüksek modelli, temiz görünen otomobili beğenen alıcı, satıcı ile telefon üzerinden irtibata geçiyor. Telefonda alıcı kişi aracın özelliklerini ve aracın temiz olup olmadığını soruyor. Dolandırıcı kişi ise aracın temiz olduğunu istenilen yetkili servise gösterilebileceğini söylüyor. Bunun ardından alıcı kişi satıcıya güvendiğinden aracı kaçırmak istemiyor. Satıcı ise zor durumda olduğunu, satışı kesinleştirip ilanı yayından kaldırmak için alıcıdan bir miktar kaporayı banka hesabına EFT olarak geçirilmesini istiyor. EFT'nin geçildiği andan itibaren alıcı, satıcı ile irtibat kuramıyor. İkinci el araç alırken; Kesinlikle güvenmediğiniz kişilere kapora vermeyin. (Yetkili satıcılar, galeriler haricinde) Aracı beğendiğinizde servise veya tanıdığınız bir tamirciye gösterin. (Satıcının önerdiği hiçbir servis ve tamirciye gitmeyin) Aracın yedek anahtarını mutlaka alın. Aracın temiz kağıdı alındıktan sonra noter satışı gerçekleştiği anda aracın bedelini satıcıya verin | Aman, ikinci el araç alırken dikkatli olun! "Kaporacılar" diye tabir edilen dolandırıcılara paranızı kaptırmayın. |
Sağlık Bakanlığı'nın, kapalı alanlarda sigara denetimi için görevlendirdiği Genel Müdürü, 'tebdili kıyafet' ile teftişe çıktı Başına bere giyen Genel Müdür Seracettin Çom; kafe, gazino ve kahvehaneleri gezerek müşteri gibi oturdu. Kimi zaman 'sigara içebilir miyim? diye sordu, kimi zaman da müşterilerle tavla oynayıp 'burada sigara içebiliyor musunuz?' diye onların nabzını tuttu. Özel kullandığı otomobille denetime çıkan Genel Müdür Çom, sigara içilmeyen işyerlerinde mutlu olup keyifle çayını yudumlarken, yasağa uymayarak sigara içilen kahvehanelerde yüzünü buruşturdu. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seracettin Çom, tebdili kıyafetle Başkent sokaklarında sigara denetimi yaptı. Kafe, lokanta, pastane gibi mekanları gezen Çom, sigara yasağına ne oranda uyulup uyulmadığını yerinde gördü. Kafe tarzı yerlerde sigara yasağına uyulduğunu belirten Çom, kıraathane gibi oyun oynanan yerlerde ise sigara yasağının ihlal edildiğini söyledi. Çalışanların kendisini fark etmemesi için değişik yöntemler kullanan Çom, girdiği işyerlerinin bazısında çay içti, bazı işyerlerinde ise tavla oynadı. Çalışanlarla sohbet eden Çom, bir taraftan da masalarda küllük olup olmadığını kontrol etti. ELİNDE TESBİH 'BURADA SİGARA İÇEBİLİR MİYİM?' DİYE SORDU Çom, hususi otomobili ve tedbili kıyafet ile başkent sokaklarında sigara denetimine çıktı. Çom, Başkent'in ana ve ara arterlerinde bulunan birçok işyerini soğuk havada gezdi. İlk girdiği işyerinde, masaya oturur oturmaz sipariş almaya gelen çalışana, 'burada sigara içilecek yer var mı?', 'burada sigara içebilir miyim?' şeklinde sorular yönelten Çom, bayan çalışanın "dışarıda içebilirsiniz. Burada içmek yasak." cevabını aldı. Bunun üzerine bir bardak demli çay isteyen Çom, keyifle çayını yudumladı. Ardından, başka bir eğlence mekanına giren Genel Müdür, sigara içilip içilmediğini çalışanlara sorup masaları dolaştı. Kahvehaneye giren Çom, farklı bir yönteme başvurarak tavla oynadı. Tavla sırasında etrafı gözleyen Çom, sigara içilip içilmediğini kontrol etti. Başka bir kahvehane de ise elinde tesbihiyle 'Sigara içebiliyoruz değil mi serbest mi sigara ?' sorusuna 'Tabi abi' cevabını aldı. Ardından çay servisi yapan garsona "Herkes yasak diyor. İçersen ceza yersin diyor." sözleriyle yaklaşan Genel Müdür, garsonun gülümseyerek 'siz bize ceza mı keseceksiniz?' sözlerine karşı 'bizde ceza kesecek tip var mı? Sana daha önce ceza kestiler mi?' diye cevap verdi. Garson Genel Müdüre 'Olur mu olur abi' dedi. Masada kül tablasını da gören Çom, çevreyi gözleyerek bir yandan sodasını yudumladı. SİGARA İÇİLEN YERLERİ TEK TEK NOT ALDI Başka bir kahvehanede, oyun oynanan masalarda sigara içildiğini gören Genel Müdür, masaya kısa süre oturup ayrıldı. Denetim için girdiği yerlerde sigara yasağının uyulmadığı yerleri tespit eden Çom, yasağın delindiği yerlerin adreslerini tek tek not aldı. Konuyla ilgili açıklama yapan Çom, birçok işyerine müşteri gibi girdiğini söyledi. Gezdiği yerlerde yaptığı denetim sonucu sigara yasağına uyumun daha çok lokanta, kafe gibi yerlerde olduğunu belirten Çom, "Kıraathane ve kahvehane gibi oyun oynanan yerlerde sigara yasağı ihlal ediliyor. Bu mekanlara tutanak tutularak, cezai işlem uygulayacağız." dedi. Denetimleri sıklaştıracağını ve üst düzeyde tutacaklarını kaydeden Çom, amaçlarının, kimsenin işini bozmak değil, esnafı uyarmak olduğunu kaydetti. Çom, "Sigara içilen yerlerde herkes dumana maruz kaldıkça kanser riskine maruz kalıyor. Er ya da geç birtakım hastalıklara yakalanıyor. Bu, hem kendimize hem de çevremizi üzer." şeklinde konuştu. Denetimler sonucu Kızılay Olgunlar Caddesi'nde sigara yasağına uyulmadığı tespit edilen işyerlerine cezai işlem uygulanacak. | Sağlık Bakanlığı'nın, kapalı alanlarda sigara denetimi için görevlendirdiği Genel Müdürü, 'tebdili kıyafet' ile teftişe çıktı |
İsrail'de yayınlanan Haaretz gazetesi, İsrailli diplomatların Türkiye yüzünden görüş ayrılığına düştüğünü bildirdi. Gazete, İsrail'in Ankara Büyükelçiliği'nin Kudüs'e “öfkeli" bir mesaj göndererek, Dışişleri Bakanlığı'nda hazırlanan Türkiye-İsrail ilişkileri raporunun “gerçeklerden uzak olduğunu" yazdığını duyurdu. İsrail Dışişleri Bakanlığı Siyasi Araştırmalar Merkezi tarafından hazırlanan ve yalnızca İsrail kabine üyeleriyle İsrailli diplomatlara dağıtılan raporda, Türkiye'nin “kırmızı çizgiyi geçtiğine" dair işareti aldığı iddia edilerek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Yahudi karşıtı olmakla suçlanmıştı. Haaretz'e göre rapor, İsrail'in Ankara Büyükelçiliği'nde şok etkisi yaptı. Gazeteye göre, raporu hazırlayan isimlerden bazılarının daha önce Türkiye'de görev yapmış olması ve raporun hazırlanması sırasında büyükelçiliğe danışılmaması, elçiliğin öfkesini artırdı. Haaretz'e göre elçilik, Türkiye-İsrail ilişkilerinin zaten kötü seyrettiği bir sırada raporun gerekli gizlilik önlemleri alınmadan ve bu kadar geniş bir çevreye dağıtılmasından da rahatsız oldu. Gazeteye göre, İsrail'in Ankara Büyükelçiliği raporda yöneltilen ciddi suçlamaların gerçeklerle bağdaşmadığını bildirdi. "Türkiye'de anti-semitizm farklı anlaşılıyor" "Başbakan Erdoğan'ın raporda Yahudi karşıtlığıyla suçlanmasından" örnek veren elçilik, Türkiye'de anti-semitizmin İsrail veya Avrupa'dan farklı anlaşıldığını belirtti. Haaretz'e göre, Büyükelçilik tarafından İsrail Dışişleri Bakanlığı'na gönderilen telgrafta, Türkiye'de devletin Yahudi karşıtı olmadığı ve İsrail'de anti-semitik olarak algılanan Başbakan Erdoğan'ın sözlerinin Türkiye'de tam tersi olarak anlaşıldığını belirtti. Mesajda, İsrail'in barış sürecini kendi istediği gibi götürdüğü geçmiş dönemlerde Erdoğan'ın İsrail'le yakın ilişkiler içinde olduğu hatırlatıldı | İsrail'in Ankara Büyükelçiliği Kudüs'e öfkeli bir mesaj göndererek Erdoğan'la ilgili raporu kınadığını belirtti. |
Sokak ortasında bir vatandaşla tartışan belediye başkanı davranışıyla şoke etti. Yunanistan'ın Rodop ili Egiru Belediyesi Başkan Yardımcısı Apostolos Papakis'in tartıştığı bir vatandaşı ısırarak hastanelik ettiği bildirildi. Yunan basını, Papakis'in, henüz anlaşılamayan bir nedenle çıkan kavgada, Simeon Cimo adlı vatandaşın yanağını ısırarak koparttığını duyurdu. Yaralının hastaneye sevk edilerek ameliyata alındığı belirtilen haberlerde, tarafların birbirlerinden şikayetçi oldukları kaydedildi. | Espri ya da ironi yapmıyoruz. Belediye Başkanı sokakta tartıştığı vatandaşı ısırarak hastanelik etti! |
Kuzey İrlanda, Newry'de yaşayan 16 yaşındaki kız, Gumtree adlı internet sitesine verdiği "satılık bekaret" başlıklı ilanda, vücudunun en yüksek fiyatı verenin olacağını belirtti. Kızın, sayıları gittikçe artan eğitimlerini tamamlamak için bekaretlerini satmaya çalışan öğrenciler arasında yaş olarak en küçükleri olduğu belirtilirken, kız, kazanacağı para ile sanat dersleri alıp, üniversiteye gideceğini iddia ediyor. Katolik okulunda eğitim görmüş olan kız, ilanını sadece bir gece önce koysa da, birçok teklifin geldiğini söylüyor. Sunday Life gazetesinin bir muhabiri, kendisini zengin işadamı olarak gösterip, kıza 3000 Sterlin teklif ettiğini ve kızın da bunu kabul ettiğini söylüyor. Muhabirin yayınladığı kızla arasında geçen mesajlarda kız kendisini "Ay sonunda 17 yaşında olacağım, ama daha büyük görünüyorum. Uzun boyluyum, uzun kahverengi-sarı saçlarım ve 3 piercingim var" şeklinde tarif ediyor ve ekliyor: "Bunu herhangi bir pazar günü yapabiliriz. Beni tüm gece mi istiyorsun? Tam olarak ne yapmak istiyorsun? Bu arada, parayı seksten önce alacağım, kandırılmak istemiyorum. Ve büyük ihtimalle utanacağım için, öncesinde alkol almalıyım" Yaşını kanıtlamak için pasaportunun fotoğrafını gönderen kız, muhabire başka bir müşterinin 5000 Sterlin teklif ettiğini söyleyip, fiyatın 6000 Sterline çıktığını belirtti. Sonunda muhabirle bir barda buluşup detayları konuşmayı kabul eden kız, parayı eğitimi için kullanacağını, sanat eğitimi alıp, üniversiteye gideceğini söyledi. Muhabir kimliğini açıkladığında paniğe kapılan kız, bütün bunların bir şaka olduğunu iddia etti. İnternet üzerinden bu tür "satış" girişimleri daha önce de görülmüştü. Geçtiğimiz yıl 18 yaşındaki Alina Percea benzer bir satışa girerken, 2005 yılında Perulu bir model ailesinin tıbbi masrafları için kendisini satışa çıkarmış, ancak tekrar düşünüp, 1.5 milyon dolarlık teklifi geri çevirmişti. TECAVÜZCÜSÜNÜN BOĞAZINA BIÇAK SOKTU [PAGE] Alınan bilgiye göre, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi acil servisine yaralı olarak gelen Z.Y, yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alındı. Olayla ilgili soruşturma başlatan hastane polisi, yaralı Z.Y’yi hastaneye getiren H.T. ve F.T.’nin ifadelerine başvurdu. Polis, görgü tanıklarının ifadesi doğrultusunda Z.Y’nin, kendi otomobilinde tartıştığı G.A. adlı kadın tarafından bıçaklandığı bilgisine ulaştı. Olayla ilgili gözaltına alının G.A, Emniyet Müdürlüğündeki sorgusunda, Z.Y’nin 31 Aralık 2009’da evlerinin kömürlüğünde kendisine tecavüz ettiğini, bu nedenle olayı gerçekleştirdiğini söyledi. Emniyet Müdürlüğündeki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen G.A, çıkarıldığı mahkemece tutukladı. İKİ KIZIN ÖLÜM NEDENİ 1.5 LİRA [PAGE] Bingöl'de geçen cuma günü karnelerini aldıktan sonra evden kitap almak için ayrılan iki kızdan dün 8 yaşındaki Asliye Ayaz'ın cesedinin bulunmasının ardından, bugün de 13 yaşındaki Zeynep Varış'ın cesedi aynı derede bulundu. Kaybolan iki kızın öldürüldüğü şüpheleri artmıştı fakat cansız bedenlerinin dere kenarında bulunmasının ardından insanı kahreden bir gelişme yaşandı. İddiaya göre, akraba olan Asliye ve Zeynep, kitap aldıktan sonra eve dönüş için 1.5 lira minibüs paraları kalmadığı için, debisinin yükseldiğini bilmedikleri dereden geçmeye çalışırken boğuldu. KİTAP ALMAK İÇİN EVDEN ÇIKTILAR Bingöl'ün yeni yerleşim yerlerinden Saray Mahallesi'ndeki Temel Yapı Konutları'nda aynı binada altlı üstlü oturan ve Kurtuluş Şişmantürk İlköğretim Okulu 8'inci sınıf öğrencisi Zeynep Varış ile kuzeni 3'üncü sınıf öğrencisi Asliye Ayaz, geçen cuma günü karnelerini aldıktan sonra evlerine geldi. Asliye, yarı yıl tatilinde okumak için kitap almak üzere çarşıya gideceğini söyleyince, kuzeni Zeynep Varış "Bende gelmek istiyorum" dedi. Ve kızlardan bir daha haber alınamadı. ÖLÜM NEDENİ 1.5 LİRA MİNİBÜS PARASI Ailelerin ve yakınlarının ifadelerinden Asliye ve Zeynep'in, kitap aldıktan sonra evlerine dönmek için 1.5 lira paralı olmayınca minibüse binemedikleri, yaya dönerken su seviyesinin yükseldiğini fark etmedikleri dereden geçmeye çalışınca akıntıya kapılıp boğuldukları ihtimali ağırlık kazandı. Buna göre iki kızın boğularak can verdikleri olay şöyle gelişti: Babası hamallık yaparak ailesini geçindiren Asliye Ayaz'a cuma günü kitap alması için annesi Şakire Ayaz, 5 lira verdi ve para yetmezse, kent merkezindeki akrabalarından borç almasını söyledi. Asliye ile kendileri gibi fakir bir ailenin çocuğu olan ve yakınlarının yardımlarıyla geçinen Zeynep Varış, minibüsle kent merkezine gitti. Öğrenciden 75 kuruş, yetişkin yolcudan 1 lira alınan minibüse, iki kuzen 1.5 lira verdi. Kent merkezinde kitap alan ve caddede neşe içinde yürürken bir apartmanın güvenlik kamerasınca görüntülenen Asliye ve Zeynep, dönüşte paraları kalmayınca minibüse binemedi. KESTİRME OLSUN DİYE DERE YATAĞINDAN GEÇTİLER Yapılan araştırmada herhangi bir yakınlarından borç da almadıkları belirlenen Asliye Ayaz ile Zeynep Varış, yaklaşık 1 kilometre uzaklıktaki evlerine yürüyerek dönmek durumunda kaldı. Çapakçur Deresi'ne geldiklerinde köprüyü kullanmak yerine daha kestirme olan dere yatağından geçen patika yola yönelen kuzenler, geçip geçemeyeceklerine bakmak ya da derenin akışını seyretmek isterken, taşlık zeminden kayarak suya düştü. Boğularak ölen iki kızdan Zeynep'in cesedi Çapakçur Deresi ile Gayt Deresi'nin birleşip Göynük Çayı'na döküldüğü yerde oluşan taşlık kesime takıldı. Asliye'nin cesedi ise 4 kilometre uzakta dün bulunduğu yerde kıyıya vurdu. ASLİYE TOPRAĞA VERİLDİ Göynük Çayı'nda cesedi bulunan iki kızdan Asliye Ayaz, bugün gözyaşları arasında toprağa verildi. Ayaz, Saray Mahallesi Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından şehir mezarlığına götürülerek defnedildi. Cenazeye Asliye'nin annesi Şakire Ayaz, sinir krizleri geçirdiği için katılamadı. Baba Hakkı Ayaz ile diğer yakınları, Asliye'yi toprağa verirken, büyük üzüntü yaşadı. KOCASI İÇİN KIZ KAÇIRDI [PAGE] KOCASI İÇİN KIZ KAÇIRDI Samsun'da akrabası olan kızı kaçırıp kıza tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklanan evli ve 4 çocuk babası şahıs ile kendisine yardım ettiği iddia edilen eşi ve akrabaları, yeniden yargılanınca cezalarında indirim yapıldı. Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, kaçırdığı akrabası A.K.'yi (27) götürdüğü evlerde alıkoyup tecavüz ettiği iddia edilen Cengiz K. (40), kız kaçırma ve ırza geçme suçlarından toplam 19 yıl 1 ay 15 gün, kız kaçırmada ve ırza geçmede yardımcı olduğu iddiasıyla eşi Meryem K. 9 yıl 6 ay 22 gün, Kemal Ç. 12 yıl 6 ay 22 gün, Seher Ç., Mustafa G., Döndü G. ve Yaşar A. ise kız kaçırmaya ve ırza geçmeye yardım ve yataklık etmek suçlarından 9 yıl 6 ay 22'şer gün hapis cezasına çarptırılmıştı. Yargıtay Ceza Dairesi kararı bozdu ve sanıklar bugün yeniden yargılandı. Cengiz K., toplam 14 yıl 8 ay, Kemal Ç. toplam 12 yıl 6 ay ve Meryem K., Seher Ç., Mustafa G. ve Döndü G., 4 yıl 6'şar ay ve Yaşar A. ise 1 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. YİNE TECAVÜZ İNDİRİMİ [PAGE] Samsun'da akrabası A.K.’yı kaçırıp 1 hafta boyu tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklu yargılanan iki sanığın cezalarında suçun planlı işlenmediğini belirten Yargıtay’ın talebi doğrultusunda, indirim yapıldı. Daha önce 19 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılan Cengiz Karakoç’un cezası 14 yıl 9 aya, kendisine yardımcı olan arkadaşı Kemal Çırak’ın 12.5 yıl hapis cezası 9 yıl 4 ay 15 güne indirildi. Olaya karıştıkları belirlenen Cengiz Karakoç’un ablası Döndü Gürel ve kocası Mustafa Gürel ile olaya yardımcı olduğu belirlenen sanığın eşi Meryem Karakoç’u da 9.5'ar yıl olan cezalarını 4.5'ar yıla indirdi. Olay Samsun’un Aşağı Alan Köyü’nde 2006 yılının Mayıs ayında meydana geldi. İddiaya göre ailesiyle birlikte oturan 25 yaşındaki A.K., evli ve 4 çocuk babası olan akrabası 40 yaşındaki Cengiz Karakoç’un evine misafirliğe gidip geç saate kadar oturdu. Karakoç, “Ben seni evine bırakırım” diyerek genç kızla giderken, kendisini birden yol kenarındaki 40 yaşındaki Kemal Çırak’ın kullandığı otomobile bindirip kaçırdı. Ve götürdüğü bir evde kendisine tecavüz etti. Bir hafta sonra fırsatını bulup kaçan A.K. telefonla jandarmaya ulaşınca sanıklar tek tek yakalandı. Tutuklu yargılanan sanıklara Samsun 2’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılamalar sonucunda 2007 yılının Şubat ayında ceza yağdı. Cengiz Karakoç tecavüz ve kaçırıp alıkoymak suçlarından 19 yıl 1 ay 15 gün, kendisine yardımcı olan Kemal Çırak’a 12 yıl 6 ay 22 gün, alıkoyma ve ırza geçme suçlarına yardımcı olan Cengiz Karakoç’un eşi Meryem Karakoç’a, ablası Döndü Gürel ve onun eşi Mustafa Gürel’e de ayrı ayrı 9’ar yıl 6’şar ay 22’şer gün hapis cezası verildi. Kararın ardından sanık avukatlarının itirazı üzerine dosya Yargıtay’a gönderildi. PLANLI OLMADIĞI İÇİN CEZA İNDİRİMİ YAPILDI Sanıkların planlı olarak suçu işlemediklerini belirten Yargıtay, sanıkların tekrar yargılanarak cezalarında indirim yapılmasını istedi. Bunun üzerine yerel mankemede bir kez daha yargılanmaya başlandı. Son kez hakim karşısına çıkan sanıklardan Cengiz Karakoç savunmasında “Bizim babalarımız amca çocuklarıdır. Birbirimizin evine sürekli gelir gideriz. Bu geliş gidişlerde aramızda yakınlaşma oldu. Bir gönül ilişkisi yaşamaya başladık. A.K benim evli ve 4 çocuk sahibi olduğumu biliyordu. Ancak, benimle birlikte yaşamak istedi. Ben de eşimin rızası ile izin verdim. 1 hafta sonra beni şikayet etti. Zorla bir şey yapmış değilim” dedi. Daha önceki duruşmalarda dinlenen A.K ise, sanıkların kendisini zorla kaçırdığını ileri sürüp, “Cengizlerin evine misafirliğe gitmiştim. Gece geç saate kadar oturunca ‘seni ben bırakırım’ diyerek dışarıya çıktık. Yolda Kemal denilen arkadaşını gördük ve onun arabasına bindik. Ama beni evime götürmediklerini anlayınca bağırmaya başladım. Ağzımı ve ellerimi eşarp ile bağlayıp beni arka koltuğa yatırdı. Başka bir köyde bir eve götürüp odaya kapadı. Daha sonra odaya gelerek benimle cinsel ilişkiye girmek istedi. Ancak karşı koydum. Bir süre sonra ablası Döndü Gürel odaya girdi. Döndü benim kollarımı tutarken, Cengiz’de bana tecavüz etti. Bundan sonra her gece Cengiz benimle zorla ilişkiye girdi. Hepsinden şikayetçiyim” diye konuşmuştu. Mahkeme, Yargıtay’ın talebi doğrultusunda sanıkların cezalarında indirim yaparak Cengiz Karakoç’a cinsel amaçlı kaçırmak ve tecavüz suçlarından 14 yıl 9 ay kendisine yardımcı olan arkadaşı Kemal Çırak’a 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası verdi. Mahkeme ayrıca olaya karıştıkları belirlenen Cengiz Karakoç’un eşi Meryem Karakoç, ablası Döndü Gürel ve onun eşi Mustafa Gürel’i de ayrı ayrı 4.5 yıl hapis cezasına çarptırdı. TECAVÜZ ETTİ ÜSTÜNE FİDYE İSTEDİ [PAGE] Hatay’da Tacikistan uyruklu 15 yaşındaki kızı kaçırarak tecavüz ettiği ve kızın ailesinden fidye istediği öne sürülen bir kişi, parayı almak için geldiği Antalya’da yakalandı. Alınan bilgiye göre, Suriye’de okuduğu bildirilen ve gezmek için otobüsle Hatay’a gelen Tacikistan uyruklu H.Ş. (15), Hatay Otobüs Terminali’nde S.K. (20) ile tanıştı. Küçük kızı evine götüren S.K’nın kıza tecavüz ettiği ve Tacikistan’da yaşayan ailesiyle irtibata geçerek aileden fidye istediği belirlendi. Ailenin para göndermek için hesap numarası istemesi üzerine yerinin belirlenmemesi amacıyla Antalya’da bir banka şubesinden hesap numarası veren zanlı, parayı çekmek için Antalya’ya geldi. Kızın ailesinin durumu Tacikistan Büyüklelçiliğine bildirmesi üzerine harekete geçen Antalya Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği ekipleri, S.K’yı bir bankanın Şarampol şubesinde yakaladı. Hatay Emniyet Müdürlüğü yetkilileri de zanlının verdiği bilgilerle kızı kurtardı. Zanlı, Hatay’a gönderildi. FİLM DEĞİL GERÇEK [PAGE] Çorum’un Sungurlu ilçesinde genç bir kız, meşrubatın içine uyku ilacı koyarak ailesini uyutup, sevgilisiyle kaçtı. Edinilen bilgiye göre, Derya Polat (20), yaklaşık 2 yıldır konuştuğu Şanlıurfa’da yaşayan sevgilisi Ahmet Erdal (21) ile kaçmaya karar verdi. Dün akşam saatlerinde sevgilisi Ahmet Erdal’ın Şanlıurfa’dan otomobille oturdukları Sungurlu’nun Fatih Mahallesi’ne gelmesi üzerine Derya Polat evden çıkmak için eczaneden aldığı uyku ilacını meşrubatın içine koyarak, babası Gürsel, annesi Dilek, kardeşleri Demet (19) ve Deniz’e (14) içirdi.Evdekilerin uyuması üzerine Derya Polat, sevgilisiyle birlikte kaçtı. Bir müddet sonra uyanan baba Gürsel Polat, evdeki herkesin uyuduğunu ve kızının olmadığını fark edince durumu polise bildirdi. Eve gelen polisler tarafından hastaneye kaldırılan aile fertlerini mideleri yıkandı. Polisin yaptığı aramada da mutfakta çok sayıda uyku ilacı bulundu. Baba Polat’ı kızı Derya Polat’ın "kendilerini zehirlediği" yönündeki şikayeti üzerine Ankara yolu üzerinde bir dinlenme tesisinde yakalanan Polat ve sevgilisi Ahmet Erdal gözaltına alındı. Sevgilisi Erdal Polat ile kaçmak için eczaneden aldığı uyku ilacını meşrubatın içine koyduğunu itiraf eden Derya Polat ile sevgili, Cumhuriyet Savcısının talimatı ile serbest bırakıldı. ÇOCUK KOĞUŞUNDA TECAVÜZ [PAGE] Samsun E Tipi Cezaevi Çocuk- 2 Koğuşu'nda gasp suçundan tutuklu olan 17 yaşındaki C.K., hırsızlık suçundan tutuklu 15 yaşındaki A.K.'ya, banyoda tecavüz etti. Koğuşta kalan çocukların C.K.'dan korkmaları ve ses çıkarmamaları üzerine bir süre gizli kalan olay, geçen yıl Eylül ayında açık görüşte ortaya çıktı. Çocuklar arasındaki söylentiler üzerine harekete geçen cezaevi yönetimi, tecavüz olayını ortaya çıkardı. Soruşturma sonucu C.K. hakkında ‘cinsel istismar', ‘cinsel amaçlı alıkoyma' ve ‘tehdit' suçlarından dava açıldı. Olay, Samsun E Tipi Kapalı Cezaevi'nde 8 kişinin kaldığı Çocuk-2 Koğuşu'nda meydana geldi. İddialara göre gasp suçundan 13 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılan ve çok sayıda suç kaydı bulunan C.K., geçen yılın Eylül ayında gece herkesin uyuduğu sırada hırsızlık suçundan aynı koğuşta bulunan A.K.'nın yanına gitti. C.K., uyandırdığı A.K.'nın ağzını eliyle kapadıktan sonra zorla alt kattaki banyoya götürdü. Burada A.K.'nın ellerini arkadan bağladıktan sonra elbiselerini çıkarıp, ölümle tehdit ederek tecavüz etti. Koğuştaki bu olay uyanan diğer çocuklar tarafından da görüldü. Diğer çocuklar da C.K.'dan korktukları için kimseye bir şey söyleyemedi. Geçen yıl eylül ayındaki Ramazan Bayramı'nda yapılacak olan açık görüş öncesinde yapılan rutin kontrollerde çocuklar arasında söylentiden yola çıkan cezaevi yönetimi, tecavüz olayını ortaya çıkardı.Sorgulama sırasında C.K. suçlamaları kabul etmeyerek, kendisine iftira atıldığını ileri sürdü. C.K., “Koğuşta bana küfür ettiği için onu dövdüm. O da bana bu iftirayı atıyor” dedi. Ancak, A.K. olayı detaylarıyla anlattı. C.K.'nın kendisine tecavüz ettiğini söyleyen A.K. “Geceyarısı beni uyandırdı. Ağzımı kapatıp, sürükleyerek banyo yaptığımız alt kata götürdü. Nereden bulduğunu bilmediğim iple ellerimi arkadan bağladı. Daha sonra da tecavüz etti. Kimseye söylemeyeyim diye de ölümle tehdit etti” dedi. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı koğuşta bulunan diğer çocukların ifadesini aldı. Onlarında olayı doğrulaması üzerine savcı, C.K. hakkında Samsun 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde ‘cinsel istismar', ‘tehdit', ‘cinsel amaçlı alıkoyma' suçlarından toplam 40 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı. Olaydan sonra hırsızlık suçundan yargılanan A.K.'nın bir süre sonra tutuksuz yargılanmak üzere tahliye olduğu, C.K.'nın halen tutuklu olduğu belirtildi. | Bekaretini satışa çıkardı!16 yaşındaki kız çocuğu, eğitim masraflarını karşılayabilmek için bekaretini satışa çıkardı |
Eski milli futbolcu Tugay Kerimoğlu'nun da bir dönem formasını giydiği Blackburn Rovers Kulübü'nden yapılan açıklamaya göre, Bundesliga'da Stuttgart'ta forma giyen Yıldıray ile sezon sonuna kadar anlaşıldı. Açıklamada, sözleşmenin detaylarına ilişkin bilgi verilmedi. 31 yaşındaki milli futbolcu, daha önce Wattenscheid 09, Bochum, Bayer Leverkusen ve Hertha Berlin'de forma giymişti. Blackburn, İngiltere Premier Lig'de küme düşme hattının 4 puan üzerinde, 12. sırada yer alıyor. | İngiltere Premier Lig takımlarından Blackburn Rovers, başarılı Türk milli futbolcu Yıldıray Baştürk'ü kiraladı. |
Karne günü kaybolduktan sonra cesetleri bulunan 8 yaşındaki Asliye Ayaz ve 13 yaşındaki Zeynep Varış’ın, eve dönüşte 1.5 liralık minibüs paraları kalmadığı için dereden geçmek isterken boğuldukları belirlendi. 22 Ocak'ta kitap almak için Saray Mahallesi'ndeki Temel Yapı Konutlarında bulunan evlerinden ayrılan iki kızdan Asliye Ayaz'ın cesedi dün, Zeynep Varış’ın cesedi de bugün dere kenarında bulunmuştu. İddiaya göre olay şöyle gelişti; ANNESİ "PARA YETMEZSE AKRABALARINDAN BORÇ ALIN" DEDİ Babası hamallık yaparak ailesini geçindiren Asliye Ayaz'a Cuma günü kitap alması için annesi Şakire Ayaz, 5 lira verdi ve para yetmezse, kent merkezindeki akrabalarından borç almasını söyledi. Asliye ile kendileri gibi fakir bir ailenin çocuğu olan ve yakınlarının yardımlarıyla geçinen Zeynep Varış, minibüsle kent merkezine gitti. 1.5 LİRALARI KALMADI Öğrenciden 75 kuruş, yetişkin yolcudan 1 lira alınan minibüse, iki kuzen 1.5 lira verdi. Kent merkezinde kitap alan ve caddede neşe içinde yürürken bir apartmanın güvenlik kamerasınca görüntülenen Asliye ve Zeynep, dönüşte paraları kalmayınca minibüse binemedi. BORÇ İSTEMEDİLER Yakınlarından borç da almadıkları belirlenen Asliye Ayaz ile Zeynep Varış, yaklaşık 1 kilometre uzaklıktaki evlerine yürüyerek dönmek zorunda kaldı. Çapakçur Deresi'ne geldiklerinde köprüyü kullanmak yerine daha kestirme olan dere yatağından geçen patika yola yönelen kuzenler, geçip geçemeyeceklerine bakmak ya da derenin akışını seyretmek isterken, taşlık zeminden kayarak suya düştü. Boğularak ölen iki kızdan Zeynep'in cesedi, Çapakçur Deresi ile Gayt Deresi'nin birleşip Göynük Çayı'na döküldüğü yerde oluşan taşlık kesime takıldı. Asliye'nin cesedi ise 4 kilometre uzakta dün kıyıya vurmuştu. TECAVÜZ YOK Öte yandan, Asliye Ayaz'ın Malatya Adli Tıp Kurumu'nda yapılan otopsisinde ilk belirlemelere göre, küçük kız tecavüze uğramadı. Ayaz'ın ölmeden önce saç derisinde yoğun kanama olduğu, kanamanın çarpma veya darpla meydana gelmiş olabileceği ifade edildi. Sol gözünün içinde ender görülen yırtılmanın oluştuğunu belirleyen yetkililer, gözün bu nedenle boşlukta durduğu, gözün dış kısmında yırtılma olmadığı kaydedildi. Boğuşma izine de rastlamadığını ifade eden yetkililer, boğulmanın suda mı dışarıda mı olduğunun, kesin sonuçlarla ortaya konulacağını belirtti. ACILI BABADAN NASİHAT Bingöl'de, 22 Ocakta kitap almak için Saray Mahallesi'ndeki Temel Yapı Konutlarında bulunan evlerinden ayrılan ve dün cesedi bulunan Asliye Ayaz'ın babası Hakkı Ayaz, ''Anne, babalara seslenmek istiyorum, çocuklarına dikkat etsinler'' dedi. CANLARI YÜRÜMEK İSTEMİŞ Çocukların parası olmadığı için eve yürüyerek gittikleri iddiasına değinen ölen kızın abisi Mehmet Can Varış, ''Bu ailemize atılmış bir iftiradır. Eğer paraları olamasaydı bizim yanımıza, çalıştığım iş yerine gelir para isterlerdi. Paraları olmadığı için yürüyerek gittikleri kesinlikle söz konusu değil. Hava güzel olduğu için eve yürüyerek gitmek istemiş olabilirler'' dedi. GÖRGÜ TANIĞI VAR Kayıp kızları Çapakçur Deresi'nde karşıya geçmeye çalışırken gördüğünü ileri süren Haşim Akarbulut adlı vatandaş ise her hafta aynı bölgede çöp toplama geldiğini belirterek, ''Cuma günü çöplüğe giderken dere kenarında 2 küçük kızın kaşıya geçmeye çalıştığını gördüm. Engellemeye çalıştım. Kızlar geri döndü, bende oradan uzaklaştım. Daha sonra çocukları görmedim'' diye konuştu. | Karne günü kaybolan iki küçük kızın cesedine ulaşıldı.. Araştırmalar sonucu acı gerçek ortaya çıktı. |
Türk Hava Yolları Genel Müdürü Temel Kotil, yeni alacakları uçaklarda cep telefonu kullanımının mümkün olacağını açıkladı. Avea ve Türk Hava Yolları yaptıkları işbirliğiyle Miles&Smiles üyesi Avea abonelerine konuştukça mil, uçtukça da kontör ve dakika kazanma fırsatı sunuyor. THY ve Avea arasındaki işbirliğine ilişkin imza töreni ve basın toplantısı bugün Atatürk Havalimanı Airport Otel’de gerçekleştirildi. Basın Toplantısında ilk olarak konuşan Avea CEO’su Erkan Akdemir, “Avea olarak abonelerimize ayrıcalıklı iletişim hizmetleri sunarken bir yandan da hayatlarına nasıl daha fazla değer katacağımıza odaklanıyoruz. Bu düşünceden yola çıkarak THY ile bir işbirliği hayata geçiriyoruz. Abonelerimiz cep telefonu faturalarının miktarı doğrultusunda bonus mil kazanırken, Miles&Smiles üyeleri de milleriyle kontör, dakika ; alabiliyorlar. Abonelerimize böyle bir ayrıcalık sunmaktan heyecan duyuyoruz. Önümüzdeki dönemde Türk Hava Yolları gibi ülkemizin önemli kurumları ile farklı işbirlikleri geliştirmeye ve sunduğumuz kampanyalarla fark yaratmaya devam edeceğiz" dedi. Yapılan işbirliği ile ilgili açıklama yapan Türk Hava Yolları A.O. Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Temel Kotil ise, Türk Hava Yolları’nın 2 milyona yakın Miles&Smiles üyesi bulunduğunu, bu üyelerin sayısının her yıl arttığını belirterek,“AVEA abonesi olan Miles&Smiles üyeleri faturalarına yansıyan ücret karşılığı bonus mil kazanıp, bu millerini ödül bilet olarak Türk Hava Yolları, AnadoluJet, Jetairways ve Star Alliance üyesi havayollarında kullanabilecekler ve milleriyle kontör veya dakika alabilecekler. Avea’yı da diğer büyük program ortaklarımız arasına kattığımız için büyük heyecan duyuyoruz. Üyelerimize, millerini kullanabilmeleri için çeşitli alternatifler sunarak, farklı s ektörlerden yapacağımız işbirlikleri ile, Miles&Smiles’ın hizmet kalitesini artırmayı hedefliyoruz" diye konuştu. YENİ UÇAKLARDA TV VE CEP TELEFONU Basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Kotil, 2010 yılı yolcu hedefleri için "2010 yılında 30 milyon yolcu hedefliyoruz.2009’u hedefimiz 27 milyondu ama 25 milyonda kaldı. 9 aylık sonuçlara göre 2009’u iyi kapadık" dedi. Uçaklarda cep telefonu kullanımına ilişkin bir gazetecinin sorusunu yanıtlayan Kotil yeni gelecek uçaklarda bunun mümkün olacağını belirterek şöyle konuştu: "Sipariş verdiğimiz 12 tane Boeing 777 tipi uçaklar Ekim itibariyle geliyorlar. En yeni teknoloji ile getireceğiz. Uçak içinde Panasonic’in geliştirdiği sistemi satın aldık. Amacımız Seatle’dan uçarken uçakta cep telefonu ve bilgisayarı kullanma imkanı verelim istiyoruz. Bunun akabinde diğer uçaklara da bu sistemi koyacağız fakat yeni teknoloji olduğu için gecikmeli geliyor tabi ki. Canlı TV çok rağbet görüyor. ABD'de bazı hatlarda var. Özellikle onu çok amaçlıyoruz. Bildiğiniz kanalları istediğiniz gibi seyredebileceksiniz." FLİGHT MODE’A RAĞMEN TEDBİR İÇİN CEP TELEFONLARI KAPALI KALMALI Uçaklarda cep telefonu kullanımına ve bazı cep telefonlarında flight mode(uçuş modu) olmasına rağmen neden kullanılamadığına ilişkin olarak sorulan bir soru için de Kotil şunları söyledi: "Uçuş emniyetli ekseniyle değerlendirmek zorundayız.Dünyada bazı havayolları telefonu her şekilde kapalı tuttuğunu görüyoruz.Bunlar marka havayolları.Bazı havayolları flight moduna izin veriyor.Flight mode’un kendisi emniyetli .Yalnızca kalkış ve inişte kesin olarak hiçbir elektronik aracın kullanılmaması gerekiyor.Düz uçuşta emniyetli.Ama THY ve bazı firmalar bu moda izin vermiyor.Bu bir tedbirdir.. Yolcu olarak sizleri üzüyoruz ama uçaklar cep telefonuna uygun hale getirilirse açmanın bir mahsuru yok.Anten olmayınca cep teleonu yüzlerce kat enerji yayıyor.Biz hala kullanmama görüşündeyiz." | THY yolları teknolojinin tüm yeniliklerini takip ediyor. Bir müjde verdiler. Artık uçakta cep telefonu dönemi başlıyor. |
Uzmanlar, bunun sonucunda ortaya çıkan problemler ile ani bebek ölümleri arasında bir ilişki olduğunu düşünüyor. İtalyan haber ajansı ANSA'nın haberine göre, Stokholm'deki Karolinkska Enstitüsünden bir grup bilimadamı, 17'sinin annesi sigara tiryakisi olan yeni doğmuş 40 civarında bebeği inceledi. Gary Cohen başkanlığındaki araştırma ekibi, sigara içen annelerin bebeklerinin tansiyonlarında ve kalp atışlarında anormallikler olduğunu gözlemledi. Uzmanlar, bu bebeklerde görülen ani tansiyon değişikliklerinin çocuk 1 yaşına gelene kadar geçen zamanda daha da kötü bir hal aldığını belirtti. Bu bebeklerin kucağa alındıkları zaman tansiyonlarında görülen ani yükselişi örnek olarak gösteren bilim adamları, bunun hamilelikte sigara içilmesinin bebeğin kan basıncına vermiş olduğu zararın bir göstergesi olduğunu söyledi. Uzmanlara göre, anne adayının sigara içmesi sonucu ortaya çıkan bu dolaşım problemleri, özellikle sigara tiryakisi annelerin yeni doğmuş bebekleri arasında yaygın olan ani bebek ölümlerinin nedenleri arasında yer alıyor. | Hamilelikte sigara içmek anne rahmindeki bebeğin kan basıncını kontrol eden mekanizmaları da etkiliyor. |
Yunanlı bir papaz, görev yaptığı manastırın da bulunduğu deprem bölgesinde Richter ölçeğine göre büyüklüğü 5’i aşan sarsıntıları, okunan özel dualarla durduklarını iddia etti. Trikorfo bölgesi manastırının papazı Nektarios Mulatsiotis, basın organlarına gönderdiği elektronik postada, “geçen hafta başkent Atina’nın 160 kilometre kuzeybatısındaki Navpakto kenti ile Trikorfo’da kaydedilen, ev ve iş yerlerinde maddi hasara yol açan 5.2 ve 5.1 büyüklüğündeki depremlerin yanı sıra bunları izleyen onlarca artçı sarsıntının bir anda durduğunu, bunun da çevre manastırlarda okunan özel dualar sayesinde olduğunu” belirtti. Deprembilimcilerin bölgedeki sarsıntıların kesildiğine dair açıklamalarını hatırlatan papaz, “kilisenin, depremlerin durması için duaları olduğunu, bunların özel törenlerle okunmasıyla sismik faaliyetin son bulduğunu” savundu. Yunan basını ise papazın açıklamalarını eleştirerek, “2010 yılında, deprem kuşağındaki Yunanistan’da insanların bunlara inanabilmesi için ne kadar saf olmaları gerekiyor” sorusunu yöneltti. Basın aynı zamanda papazlara, “Yunanistan’ın depremden korunma mekanizması için yapmak zorunda olduğu harcamalardan kurtulması için dua okumaları” çağrısında bulundu. | Yunanistan da aynı Türkiye gibi deprem bölgesinde... Çok fazla sarsıntı oluyor. Konuyla ilgili Yunanlı papaz öyle bir salladı ki! |
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'un, “Askerlere, ‘Allah Allah' diye hücum emri veriyoruz” diyerek, Balyoz Darbe Planı'ndaki cami bombalama eylem planı haberlerine sert çıkması, Yüksek Askeri Şura kararlarıyla ordudan atılan askerlerin tepkisine neden oldu. Vakit'e konuşan YAŞ mağdurları, “Biz Allah dediğimiz için ordudan atıldık. İlker paşa kimi kandırıyor” dediler. “BENZER PLANLARI BİZZAT GÖRDÜM” YAŞ mağduru emekli Binbaşı Mustafa Hacımustafaoğulları, “Balyoz darbe planının doğru olduğuna yüzde yüz inanıyorum, çünkü benzer planların konuşulduğu toplantılara bizzat katıldım, gördüm” dedi. Silahlı Kuvvetler'de görevdeyken benzer bir toplantıya Eskişehir'de katıldığını kaydeden Hacımustafaoğulları, “1989'da Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde bir seminerde benzer bir toplantıya şahit oldum. Bu tür toplantılar genellikle gizli istihbarat toplantılarıdır. Burada öyle sapkın görüşler gündeme gelir ki şaşarsınız. Aklı başında bir insan bu toplantılarda yapılan konuşmaları duysa, toplantının askeriyede değil de Bakırköy Ruh Hastalıkları Hastanesi'nde yapıldığını sanır. Bunların gözünde sivil iktidarlar, yok edilmesi gereken işgal gücü, kendileri ise tek vatansever. Atabeyler çetesi, Sauna çetesi gibi tüm çeteler de yaptıklarına çetecilik demez, kendilerini vatansever sayarlar. Ancak yaptıkları PKK'nınkinden farksızdır. Bu zihniyetten her şey beklenir” diye konuştu. “REFERANSLARI ADD, ÇYDD OLUNCA” TSK içinde bu tür korkunç planlar yapanların olmasının şaşırtıcı olmaması gerektiğini ifade eden Hacımustafaoğulları, “TSK'ya ADD, ÇYDD gibi derneklerin referans olduğu insanlar alınıyor. Ailede bir başörtülü olması, TSK'ya alınmamak için en büyük neden sayılıyor. Bu yetmiyor, askeri okullarda adeta bir beyin yıkama süreci yaşanıyor. Bu süreçte bizim gibi kalıba sokulamayanlar da YAŞ kararlarıyla temizleniyor. Böyle bir kurumdan bu tür korkunç planlar çıkmasından daha doğal ne olabilir? Bizim ‘Allah' demekten başka ne suçumuz vardı? Sayın Başbuğ samimi ise yapması gereken savunmaya geçmek değil, bu tür illegal oluşumlarla ilgili işlem başlatmasıdır. Yoksa hatim de indirse inandırıcı olmayacaktır” dedi. AY: “NAMAZ KILIYORUM DİYE ATILDIM” 28 Şubat sürecinde binbaşılık rütbesindeyken YAŞ kararıyla TSK'dan ihraç edilen Yavuz Ay da, kendisinin ihraç gerekçesinin, eşinin başörtülü olması, kendisinin de namaz kılıyor, içki içmiyor olması olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: “Biz de ordumuzun İlker paşanın dediği gibi olmasını isteriz, ancak gerçekler pek öyle değil. Üstelik bu sadece 28 Şubat'tan beri olan bir durum değil. 1977'de TSK'ya girdiğimden beri gördüğüm durum bu. İnsanlar, bırakın ‘Allah' demeyi, çocuklarına Sümeyye, Şeyma gibi isimler koydular diye sorgulandı, bu yüzden yargıya kapalı YAŞ kararıyla ordudan atıldı. İlker paşayı sözlerinde samimi ise YAŞ kararıyla atılanlardan özür dilemeye ve yapılan hataların telafi edilmesine davet ediyorum.” | İlker Başbuğ'un, 'Allah Allah diyen ordu camiyi nasıl bombalar' sözüne, ordudan atılan iki subaydan cevap geldi. |
İlaç firması Abbott, AB ülkelerinde ve Türkiye'de kullanımı kalp hastaları için riskli bulunan ''sibutramin'' içeren anti obezite ilaçlarının, Avrupa Birliğindeki pazarlama faaliyetlerini askıya aldığını bildirdi. Abbott tarafından yapılan yazılı açıklamada, Avrupa İlaç Kurumuna bağlı (EMA) Beşeri Tıbbi Ürünler Komisyonu'nun (CHMP) geçtiğimiz hafta yaptığı oylama sonucunda ''Sibutramin' içeren tüm anti obezite ilaçlarının pazarlama ruhsatlarının askıya alınmasını önerme kararı aldığı belirtilerek, şunlar kaydedildi: ''Abbott, CHMP'nin önerisine uyacak ve sibutramin içeren Abbott ilaçlarının tüm AB üyesi ülkelerdeki ve aynı zamanda Avrupa Ekonomik Alanı'na dahil olan İzlanda ve Norveç'teki pazarlama faaliyetlerini askıya alacak. Abbott; sibutramini Reductil, Meridia, Sibutral ve Ectiva marka adları altında üretmektedir. Avrupa İlaç Kurumuna bağlı Beşeri Tıbbi Ürünler Komisyonu'nun öneri kararını takiben Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü, Türkiye'de Reductil markası adı altında pazarlanmakta olan sibutraminin ruhsatının askıya alınmasına, eczane, ecza deposu ve hastane seviyesinde piyasadan toplatılmasına karar vermiştir. Abbott Türkiye, bu karara uygun bir şekilde gerekli çalışmaları hemen başlatmıştır. Hekim ve hastalar konuya ilişkin soruları için Abbott Türkiye'ye 0800 261 70 02 numaraları ücretsiz telefon hattından ulaşabilirler. Ücretsiz hatlar sadece sabit telefonlardan aranabilmektedir. Cep telefonundan arama yapmak isteyenler Abbott Türkiye'ye 0216 537 73 68 ve 0216 537 73 69 numaralı ücretli hatlardan ulaşabilirler.'' Avrupa İlaç Ajansı, ''Sibutramin'' ihtiva eden ilaçların kardiovasküller (kalp) hastalığı olanlarda risk oluşturduğu gerekçesiyle, AB pazarından kaldırılmasına ve ruhsatlarının askıya alınmasına karar vermişti. Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü de bu karar doğrultusunda Abbott Laboratuvarı İthalat İhracat ve Ticaret Limited Şirketi adına ruhsatlı olan ''Reductil 10 Mg kapsül'' ve ''Reductil 15 mg. Kapsül'' adlı ilaçların tüm serilerinin tedbir amacıyla, eczane, ecza deposu, hastane seviyesinde piyasadan toplatılmasına ve satışının durdurulmasına karar vermişti. | Zayıflamak için tüketiliyordu. Ancak sakıncaları tespit edildi. Avrupa'dan gelen uyarı üzerine ilaç piyasadan çekiliyor. |
Pamuk, İngiliz yayın kuruluşu BBC'de yayımlanan "Hardtalk" programına katılarak, sunucu Stephen Sackur'un İngilizce'ye de çevrilen son romanı "Masumiyet Müzesi" ve Türkiye ile ilgili sorularını yanıtladı. Sackur'un, "Pamuk'un Türkiye'de kutuplaşmaya neden olan bir kişi olup olmadığını" sorması üzerine Pamuk, şöyle konuştu: "Kutuplaşmaya neden olan bir kişi olmak istemiyorum. Benim durumum daha çok, milliyetçi sağ kanadın AB müzakere sürecini engellemek için aleyhimde yaptığı bir kampanyadır. Yoksa ben roman yazan, mütevazi bir yazarım. Medya beni kutuplaşma yaratan, dışardan bir kişi olarak gösterdi. Ancak benim de bir haysiyetim var ve görüşlerimi savundum, ki bu bazen sorunlara yol açtı." "Laik kesimle ya da milliyetçilerle bir problemi olmadığını" daha çok "sıkı idare yanlısı", "otoriter" kesimlerle problemler yaşadığını ifade eden Pamuk, Sackur'un "Ülkenizde kendinizi güvende hissediyor musunuz" sorusu üzerine, "Türk hükümeti beni koruması için yanıma korumalar verdi, benim güvende olmadığımı düşünüyorlar ve böyle düşünmekte de haklılar" dedi. Türkiye'deki baskılardan dolayı mı siyasi değil aşk romanı yazmayı tercih ettiğinin sorulması üzerine de Pamuk, bunun doğru olmadığını, Masumiyet Müzesi romanını 11 yıl önce hazırlamaya başladığını, hatta Masumiyet Müzesi için gerekli olan binayı 11 yıl önce satın aldığını anlattı. İSTANBUL AVRUPA ŞEHRİ Türkiye'nin AB üyeliğine ilişkin soruları da yanıtlayan Pamuk, "İstanbul'un zaten bir Avrupa şehri olduğunu" söyledi. Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin "kötü" olduğunu da kaydeden Pamuk, hem AB hem de Türkiye tarafında sıkıntılar olduğunu ifade etti. Sackur'un Türkiye'nin AB üyeliğiyle ilişkili "Avrupa'da bir İslam korkusu var mı" sorusuna "Evet var. Batı ve Avrupa, Müslümanlıkla terör arasındaki farkı belirginleştirmeli" yanıtını veren Pamuk, Türkiye'nin AB'ye uygun olup olmadığına ilişkin bir soru üzerine "Uygun olacağına inanıyorum. Bu hem Türk hem de Avrupa halkları için iyi olacaktır. Çünkü hep birlikte, barış içinde yaşamayı öğreniriz" diye konuştu. | Kutuplaşmaya neden olan bir kişi olmak istemediğini ünlü romancı Orhan Pamuk dert yandı... |
Basketbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamaya göre, ligde 17. hafta maçlarının programı şöyle: 30 Ocak Cumartesi: 15.00 Galatasaray Cafe Crown–Kepez Belediyesi (Abdi İpekçi) 16.00 Antalya Büyükşehir Belediyesi–Beşiktaş Cola Turka (Antalya Atatürk) 16.00 Banvit–Efes Pilsen (Banvit Kara Ali Acar) 17.15 TOFAŞ–Bornova Belediyesi (Bursa Atatürk) 18.00 Mersin Büyükşehir Belediyesi–Türk Telekom (Edip Buran) 18.00 Pınar Karşıyaka–OYAK Renault (Karşıyaka) 31 Ocak Pazar: 17.00 Darüşşafaka Cooper Tires–Aliağa Petkim (Darüşşafaka Ayhan Şahenk) 1 Şubat Pazartesi: 20.00 Fenerbahçe Ülker–Erdemir (Abdi İpekçi) | Beko Basketbol Ligi'nde 17. hafta maçlarının programı açıklandı. Haftanın karşılaşmaları şöyle... |
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Antalya İl Başkanı Hüseyin Samani, CHP'li Mustafa Akaydın'ı Büyükşehir Belediyesi'nde kadrolaşmakla suçladı. Samani, Akaydın'ın son olarak tiyatrocu, müzisyen, kurs öğretmeni göstererek 130 personel aldığını öne sürdü. Hüseyin Samani, AK Parti İl Teşkilatı'nda basın toplantısı düzenledi. Konuşmasına, Avrupa Komisyonu Parlamenterler Meclisi (AKPM) Başkanı seçilen AK Parti Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu'nu tebrik ederek başlayan Hüseyin Samani, Mustafa Akaydın'a yüklendi. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın'ın, 10 günlük Çin gezisinin ardından belediyenin borçlarını gündeme getirmesini eleştiren Samani, "Akaydın aldı eline sazı, başladı borç edebiyatı yapmaya, ağlamaya." dedi. Antalya Belediyesi'nin büyükşehir statüsü kazandığı 1994 yılından bu yana seçilen her belediye başkanının bir önceki dönemin borçlarını ödediğini söyleyen Samani, "Biz, Hasan Subaşı ve Bekir Kumbul döneminden kalan 250 milyon liralık borç ödedik. Akaydın da 350 milyon lira ödeyecek. Borçları sürekli abartıyor." diye konuştu. Mustafa Akaydın'ın borç edebiyatı yaparak kendisini acındırmaya çalıştığını iddia eden Samani, "Mustafa Akaydın, 'borç yapan utansın' dedi. Şimdiye kadar gelen bütün belediye başkanları borç yapmıştır. Şimdiye kadar gelen bütün belediye başkanları 'utansın' demek istiyor. Hala Subaşı ve Kumbul döneminden kalan borçlar var. Bizim dönemimizden devreden borçlar var. Borç yapmak utanılacak bir durumsa Akaydın da borç yapmak için elinden geleni ortaya koyuyor." şeklinde konuştu. Akaydın'ın işçi borçlarını ödemek için 25 milyon lira borçlandığını hatırlatan Samani, "Onu da başka yerlerde kullandı. İşçilerin parasının çok azını ödedi. Utanılacak bir durum varsa Akaydın bizatihi kendisi yapıyor." dedi. "AKAYDIN KADROLAŞIYOR" İDDİASI CHP'lerin kendi dönemlerinde büyükşehir bürokratları için 'import' tabirini kullandıklarını anımsatan Samani, "Yıldıray Sapan, basının karşısına çıkar, bizim dönemimizde alınan bürokratlarla lakalı bunlar 'import bürokrat' derdi. Bu, belediyenin dışından gelen bürokratlar anlamı taşıyordu. Şimdi importun alasını CHP ve Akaydın yapıyor. Sapan'da tık yok. Çünkü Sapan şu an ekmeğin başında. Ekmeğin başında olduğunda sesini kesiyor. CHP'nin zihniyeti bu. Kendinden önce eleştirdiklerini kendi yapıyor. Sadece haklı olan bunlar." diye konuştu. Edindikleri bilgiye göre Antalya Büyükşehir Belediyesi'ne saat ücretli 130 civarında personel alındığını öne süren Samani sözlerini şöyle sürdürdü: "Buradaki arkadaşların birçoğu müzisyen, tiyatrocu, kurs öğretmeni gibi kimlikleri var. Bunların ne kadarı tiyatrocu, müzisyen? Ya da öyle olmadığı halde alınan var mı? Bunları net olarak bilmiyoruz. Bu konuda çok ciddi duyumlarımız var. Bunların müzisyen, tiyatrocu olmadığı halde müzisyen, tiyatrocu kadrosundan alındığı yönünde duyumlarımız var. Akaydın'a soruyoruz, bu doğru mu? Eğer öyleyse çok vahim bir iddia." Mustafa Akaydın'ın, söz verdiği insanların çocuklarına yardım etmek yerine kendi yandaşlarını belediyeye aldığını iddia eden Hüseyin Samani, "En iyi yaptığı şey kadrolaşma. Onu takdir etmek lazım. Belediyenin ne kadar üst düzey bürokratı, tecrübeli insan varsa hepsini doğradı. O yüzden belediyeyi yönetemiyor. Birçok noktada yönetmekte zorluk çekiyor. Borçları ödeyemiyor." açıklamasında bulundu. | CHP Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, belediyeyi borç batağına sürüklemekle suçlandı. |
ŞARKICI Niran Ünsal'ın 4 yıl evli kalıp, bir süre önce boşandığı eski eşi Oğuz Türküsev, ortak hasaplarındaki 200 bin TL'yi sahte imzayla kendi hesabına aktırdığını öne sürüp bankaya ihtarname gönderdi. Niran Ünsal, 4 yıl evli kaldıktan sonra şiddetli geçimsizlik nedeniyle geçtiğimiz günlerde boşandığı Oğuz Türküsev ile şimdi de ortak banka hesabı yüzünden davalık olacak. Oğuz Türküsev, gerçek adı Fatma Uludan olan Niran Ünsal'ın mutlu günlerinde birlikte açtıkları ortak banka hesabındaki 200 bin TL'yi sahte imzayla kendi hesabına geçirdiğini öne sürdü. Bunun üzerine Türküsev bankaya ihtarname çekti. Hesabın birlikteliklerinin ilk döneminde açıldığını belirten Türküsev, “Fatma Uludan Türküsev- Oğuzhan Türküsev adına kayıtlı ortak hesabımızda 200 bin TL vardı. Çift imzayla para çekilebiliyordu. Sanırım, Niran hanım nasıl yaptıysa ortak hesabımızdaki parayı kendi kızlık soyadını taşıdığı Fatma Uludan Canevi hesabına aktarmış. Bunun üzerine bankaya ihtarname çektim. Gelişmeleri bekliyorum. Gerekirse hukuki başvuruları da yapacağım. Ayrıca, geçen yıl başında kredi kullanarak aldığımız BMW marka 520d model otomobilin 2 bin 500 TL aylık kredisi de dört aydır ödenmiyor. Niran hanımın oturduğu eve sanırım icra gidecek” dedi. Konuyla ilgili görüşü alınmak istenen Niran Ünsal'a ise ulaşılamadı | Daha birkaç ay öncesine kadar aşk pozları veren ikili ayrıldı. Ayrıldıktan sonra da kanlı bıçaklı oldular. Eski eş Ünsal'ı suçladı. |
Hindistan'da Bihar'da dört yıl önce ana rahmindeyken vücudu ikizinin vücuduyla kaynaştığı için dört kollu ve dört bacaklı olarak doğan ve 'ahtapot kız' adı takılan takılan Lakshmi Tatma, okula başladı. Fazla bacak ve kolların başarılı bir ameliyatla alınmasının ardından okul kıyafetlerini giyip okulun yolunu tutan Lakshmi arkadaşlarıyla rahatça koşup oynayabiliyor ve çok mutlu. AHTAPOT KIZIN ESKİ FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYINIZ | dört yıl önce dört kollu ve dört bacaklı olarak doğduğunda tüm dünyanın gündemine oturan küçük kız okullu oldu. |
Japonya'nın ünlü Sharp firması ve Japonya'nın Ulusal Bilişim Enstitüsü'nün ortak çalışmasıyla üretilen yeni teknolojiyle sinemada korsan film çekimi sona eriyor. Korsan filmlerin ilk olarak sinemada çekilmesini engellemek için üretilen teknolojiye göre, sinema ekranın arkasına yerleştirilen özel bir cihazla kızıl ötesi ışınlar gönderiliyor. Özel olarak üretilen kızılötesi ışınlar perdedeki görüntüyü kamaralar için görünmez duruma getirerek kameranın perdede gösterilen görüntü yerine sadece beyaz perde görüntüsünü çekmesini sağlıyor. İnsan gözüne herhangi bir etkisi olmayan özel kızılötesi ışınların insan sağlığına da herhangi bir etkisi olmadığı belirtiliyor. Yeni teknolojinin telif haklarının korunması için geliştirildiği ifade ediliyor. | Sinema endüstrisini bitirme noktasına getiren korsan filmlerin üretimi artık tarih oluyor. |
Suudi Arabistan, Yemenli Şii isyancılarla çatışmaların durduğunu ve ülke sınırları içinde Yemenli isyancı kalmadığını açıkladı. Suudi Tümgeneral Said El Gamdi, Yemen sınırında gazetecilere yaptığı açıklamada, dün gece ateşkes ilan etmelerinin ardından Yemenli isyancılarla herhangi bir çatışmaya girilmediğini söyledi. El Gamdi, Suudi topraklarında Yemenli isyancı kalmadığını belirterek, "Allah'ın izniyle savaş sona erdi" dedi. | Suudi Arabistan sınırdan sızan Yemenli isyancılara karşı başlattığı büyük çaplı harekatı sona erdirdi. |
Meral, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, TEKEL işçilerinin eylemini anımsattı. 4-C'nin, dünyanın hangi ülkelerinde uygulandığını öğrenmek isteyen Meral, önergesinde şu sorulara yer verdi: ''Türkiye'de özelleştirilecek daha kaç kurum var? Bunlar hangileridir? Bu kuruluşlarda çalışırken özelleştirme nedeniyle 4-C statüsüne geçirilecek çalışanların sayısı kaçtır? Özelleştirme yoluyla satılan TEKEL içki ve sigara bölümünü alan kuruluşların bugüne kadar elde ettikleri kar ve ödedikleri vergi ne kadardır?'' | Tekel eylemiyle birlikte 4-C yeniden gündemde. CHP İstanbul Milletvekili Bayram Meral, ''4-C'' uygulamasını sordu. |
Başbakan Erdoğan, "çizmelerini giymiş, eline kazmayı küreği almış iş makinesinin başına geçmiş çalışmaları yakından takip eden, koordine eden köylerine su getiren vali profilinin Türkiye'yi değiştireceğine inanıyorum'' diye konuştu. SOMURTKANLI DEĞİL GÜLERYÜZLÜ OLUN Erdoğan, valilerin, görev yaptıkları illerde devletin otoriter, somurtkan yüzü değil, tam tersine devletin gülümseyen, şefkatli, sıcak yüzü olmak zorunda olduklarını söyledi. Erdoğan, Rixos Otel'de düzenlenen ''Valiler Toplantısı''nda yaptığı konuşmada, valilerin vatandaşlarla yakın ve sıcak ilişki içinde olmaları gerektiğini söyledi. EV ZİYARETLERİNE GİDİN Kendisinin yurt gezileri sırasında vatandaşların evlerine de ziyaretler gerçekleştirdiğini anlatan Erdoğan, ''O kapıdan girdiğinizde aç da olsa, üşümüş de olsa, yıpranmış, örselenmiş de olsa sizin şefkatinizi yüreğinde hissediyor, hayata tutunuyor, umuda yelken açıyor'' dedi. Valilerden de eşlerini yanlarına alarak ev ev dolaşmalarını, vatandaşların hatırını sormalarını ve ihtiyaçlarını tespit etmelerini isteyen Erdoğan, bu ihtiyaçların giderilmesinin de takipçisi olmaları gerektiğini vurguladı. Yunus Emre'nin ''Bir gönülü yaptın ise/Er eteğin tuttun ise/ Bir kez hayır ettin ise/Binde bir ise az değil'' dörtlüğünü okuyan Başbakan Erdoğan, bu şekilde gönüller kazanacaklarını belirtti. Sıkıntıdan olan kişilerin yalnızca yokluk içindekiler olmadığına da dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu: ''Farklı imkanlara sahip olmakla birlikte sıkıntı yaşayan, acziyet içinde kıvranan insanlar olabilir. Biz adalet ve merhameti, ilgi ve şefkati asla elden bırakmayacağız. Kim ne derse desin, hangi eleştiriyi getirirse getirsin şevkinizi asla kaybetmeyin. Motivasyonunuzu, heyecanınızı asla yitirmeyin. ELEŞTİRENLER YOKSULLUĞA SEVK EDENLER Bugün valilerimizi yaptıkları sosyal yardımlardan dolayı, fakirlerle dayanışma içinde olmaktan dolayı eleştirenler bu milleti o yoksulluğu sevk edenlerin ta kendileridir. Şunu diyecekler... Hiç umurunuzda olmasın. Bu işin geçmişi dün bugün değil, on yıllara dayanıyor. Dolayısıyla on yılların bu girdabından biz halkımızı çıkarıyoruz, kolay bir iş değil bu. Onun için 'garip gureba, fakir fukara' dediğimiz zaman 'bu ülkeyi böyle gösteremezsiniz' diyenlere bizim cevabımız zaten hazırdır. Bu tablo bugün yaratılmadı, bu zaten elimizdeydi. Şimdi bunu minimize etmeye gayret ediyoruz. İşte Milli Birlik ve Kardeşlik Projemizin, Demokratik açılım sürecimizin önündeki hedeflerden bir tanesi de sorun alanlarından bir tanesi de budur. Bugün Valilerimizin halkla kucaklaşmasını, bütünleşmesini, kaynaşmasını, gönül birliği kurmasını eleştirenler valileri kendi il başkanları gibi görme alışkanlığından kurtulamamış olanlardır. Her bir valimiz bu devletin temsilcisidir. Her bir valimizin vazifesi de devleti milletin hizmetkarı olarak konumlandırmaktır. Biz bu millete efendi olmaya gelmedik gerek siyasetçisi gerek teknokratı, bürokratı. Biz bu milletin hizmetkarı olmaya geldik.'' ''BİZİM VATANDAŞIMIZ VEFAKARDIR'' Başbakan Erdoğan, millete hizmet edenlerin her zaman hayırla yad edileceğini belirterek, ''(Buradan bir vali geldi geçti. Gönül eriydi, tevazu eriydi. Adete bizim hizmetkarımızdı. Mezralara kadar geldi, dolaştı, suyunu getirdi, yollar yaptı, elektriğini getirdi, şöyle çalıştı, böyle çalıştı...) der mi? Der. Çünkü bizim vatandaşımız vefakardır'' diye konuştu. Bunun dışındaki her anlayışın çağın gerisinde ve demokrasiden uzak olduğunu ifade eden Erdoğan, valilerin mikro sorunların yanında makro hedeflere de mesai ayırması gerektiğini kaydetti. Yerel yönetimler, iş adamları, sivil toplum örgütleri, kanaat önderleri ve üniversitelerle tam bir koordinasyon içinde olunmasını çok önemsediğini belirten Erdoğan, herkesin ''şehrimizi nasıl daha ileriye taşıyabiliriz gayreti içinde olması gerektiğini'' belirtti. Valilerin ürettiği projeleri yakından takip ettiklerini anlatan Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: ''Ben başbakan olarak nasıl ülkemin iş adamlarının yurt dışındaki sorunlarını çözmek için ter döküyorsam, yurt dışında yatırım yapmaları için onları teşvik ediyorsam, uluslararası yatırımları ülkeme çekmek için fırsat kolluyorsam aynı şekilde sizlerde il bazında bunları yapmalısınız. Çünkü her vilayetimizin İstanbul, Ankara gibi büyük vilayetlerde çok güçlü iş adamları var. Bunları bileceğiz, toplayacağız. (Gel arkadaş) diyeceğiz. (Sen nasıl Adıyamanlısın, sen nasıl Diyarbakırlısın, sen nasıl Batmanlısın, sen nasıl Muşlusun? Gel şurada bir yatırım yap, bir fabrika kur). Bunları toparlayıp... (Bak teşvik yasaları var, şunlar var, bunlar var... Şurada gel bu yatırımı yap. Hiç olmazsa 100, 200, 300, 500 kişiye burada bir istihdam sağla). Bunları yakın takibe, yakın markaja almamız lazım. Her şehrimizin potansiyeli var, zenginliği var. Her şehrimiz farklı vasıflarıyla Türkiye'de, dünyada rekabete girecek güce sahip, her alanda. Tarımdan tutunuz, madenciliğe kadar. Bunun öncülüğünü yapacak olan en başta sizlersiniz.'' ''OLUMLU DEĞİŞİM HIZ KAZANACAK'' Türkiye'nin büyük bir dönüşüm yaşadığını ve bunun önemli itici güçlerinden birinin valiler olduğunu belirten Erdoğan, valiler klasik anlayıştan sıyrıldıkça, halkla bütünleştikçe bu olumlu değişimin hız kazanacağını söyledi. Başbakan Erdoğan, ''Yönetim anlayışımız değiştikçe, olumluya döndükçe inanın ülke değişecektir. İşte onun için heyecanla, coşkuyla insan odaklı hizmet anlayışıyla her birinizin kutlu bir yarışın içinde olmanızı arzu ediyor ve bekliyorum. Ben masa başında evrak imzalayan vali profilinden çok adeta, avami bir tabir olacak ama çizmelerini giymiş, eline kazmayı küreği almış iş makinesinin başına geçmiş çalışmaları yakından takip eden, koordine eden köylerine su getiren vali profilinin Türkiye'yi değiştireceğine inanıyorum'' diye konuştu. İşçinin, köylünün, memurun, esnafın, emeklinin toplumun tüm kesimlerinin derdiyle dertlenen vali profilinin Türkiye'yi değiştireceğini belirten Erdoğan, ''İş adamlarıyla ölçülü bir ilişki geliştiren, üniversite ile işbirliği yapan, şehrinde uzlaşmayı tesis eden bir valinin şehrini ve ülkesini geliştireceğine inanıyorum. Her birinizin bu şekilde gayret ve hizmet ürettiğinizi de biliyor ve bir kez daha şahsım, ülkem ve milletim adına sizlere şükranlarımı sunuyorum'' dedi. Türkiye'nin nüfus ve yüz ölçümü itibarıyla büyük bir ülke olduğunu söyleyen Erdoğan, birbirine uzaklığı 30 kilometre olan illerde bile her açıdan büyük farklılıklar yaşanabileceğini ifade etti. Başbakan Erdoğan, her valinin çok farklı tecrübeler edindiğini, bunları paylaşmanın da yararlı olacağını kaydetti. Türkiye genelinde kış şartlarının çok çetin yaşandığını, sıcaklığın mevsim normallerinin altında seyrettiğini, kar yağışının hayatı olumsuz etkilediğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Tüm valilerimizin yerel yönetimlerle de iş birliği içinde bu olumsuz şartlarla kıyasıya mücadele etmelerini ben özellikle rica ediyorum. İnanıyorum ki her biriniz illerinizde gerekli tedbirleri aldınız, gerekli uyarıları yaptınız. Ancak şartların zorlaşmasıyla birlikte yaşanabilecek sorunların en acil şekilde çözümü de hayatiyet arz ediyor. Açıkçası 21. yüzyıl Türkiye'sinde yol kapandığı için hastaneye götürülemeyen, kızaklarla çekilen, yolda uzun saatler mahsur kalan hasta manzaraları görmek istemiyoruz. Bunu Türkiye'ye artık yakıştıramıyoruz. Bazı illerimizde imkanlar, araçlar kısıtlı, coğrafi şartlar acil müdahaleye izin vermiyor olabilir ama en azından bu manzaraları asgariye indirerek acil müdahaleye hazırlıklı olmak, buna ilişkin tedbirler geliştirmek mümkündür diye düşünüyorum.'' İsviçre, Almanya, Fransa, Avusturya gibi ülkeler ile Kuzey Avrupa'da çetin kış şartlarının yaşandığını belirten Başbakan Erdoğan, bu hizmetlerin söz konusu ülkelerden daha iyi bir şekilde başarılabileceğini, bunu başarmanın da yerel idarecilerle valilerin elinde olduğunu söyledi. ''DEVLET-MİLLET KAYNAŞMASINDA VALİLER KİLİT NOKTADA'' Başbakan Erdoğan, valilere şöyle seslendi: ''Bu tür toplantılarda sıklıkla dile getirdiğim bir husus var. Valilerimiz görev yaptıkları illerde devletin otoriter, somurtkan yüzü değil tam tersine devletin gülümseyen yüzü, şefkat yüzü, sıcak yüzü olmak zorundadır. Devlet-millet kaynaşmasının tesisinde valilerimiz en kilit noktada bulunuyorlar. Şunu asla unutmayalım: Millet devlet için değil devlet millet için vardır; ölçümüz, ilkemiz bu. Bizim devlet geleneğimiz 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' felsefesi üzerine bina edilmiştir. Vatandaşından ürken, korkan, vatandaşına güven duymayan anlayış çağ dışıdır. Bizim geleneğimizde hiçbir zaman tutunamamıştır, bundan sonra da tutunamayacaktır. Devlet de vatandaşına, vatandaş da devletine güvenmelidir. Devlet millet kaynaşmasının temelini güven oluşturur. Bir ülkede güven, istikrar varsa o ülkenin kalkınmasını kimse engelleyemez, durduramaz. Devletin şefkat ve merhameti vatandaşın sadakatini artırır, devlete bağlılığını geliştirir. 72,5 milyon vatandaşın her biri birinci sınıf vatandaştır. Aralarında herhangi bir ayrıma asla gidilemez, gidemeyiz. Devlet nezdinde hiçbirine karşı asla ayrımcılık içinde olamayız. Ankara'ya uzaklığı fiziken ne olursa olsun, valilik binasına uzaklığı fiziken ne olursa olsun Hakkari'nin, Bingöl'ün, Tunceli'nin mezrasındaki vatandaş da Kırıkkale'nin, Çankırı'nın, Konya'nın köyündeki vatandaş da devlete eşit yakınlıktadır. Eşit yakınlıkta olmak durumundadır. Açık söylüyorum, ben ya da İçişleri Bakanım nasıl ki birkaç dakika içinde sizlere telefonla ulaşabiliyorsak, derdi, sıkıntısı, ihtiyacı olan vatandaş da sizlere rahatlıkla ulaşabilmeli, sıkıntısını aktarabilmelidir. BENİM TELEFONUM 24 SAAT AÇIKTIR Benim telefonum 24 saat açıktır arkadaşlar. Benim valim, -olur ya düşünmüyorum öyle bir şey Bakanıma ulaşması gereken konu olur- Bakanıma 24 saat ulaşacaktır. Aynı şekilde gerektiğinde bana da ulaşacaktır. 'Başbakan bu saatte rahatsız edilmez...' Hayır, öyle bir şey yok. Gerektiğinde beni de arayacaksınız, beni de bilgilendireceksiniz çünkü ben de elim, ayağım, gözüm, kulağım olarak sizleri görüyorum.'' ''HALKA BÜROKRATİK ENGELLERLE YAKLAŞMAMALIYIZ'' 780 bin kilometrekarelik vatan topraklarında herhangi bir yerde, herhangi bir olay olduğu zaman bu olaya valiler aracılığıyla ulaşmak durumunda olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, valilerin kendisini rahatlıkla arayabileceklerini yineledi. Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bizler modern, gelişmiş, ilerlemiş bir yönetimin bilesiniz ki aynı zamanda bizim kültürümüzden, tarihimizden gelen bir devlet geleneğimizin de bize yüklediği asli sorumluluğu bu vesileyle yerine getirmiş oluyoruz. Demokrasinin gelişmesi, yerleşmesi, kökleşmesi de zaten bu sayede olacaktır. Nerede olursa olsun her bir vatandaş zora düştüğünde devletin tüm imkanlarıyla yanında olacağını bilmeli ve hissetmelidir. Şu anda dara düştüm, benim sesimi benim devletim duyar. Emniyetim, kaymakamım, valim duyar ve hemen onların eli bana uzanır. Bu arada asla bürokratik engellerle halkımıza yaklaşmamalıyız. Mali bir sıkıntı var, biz çözeriz. Anında çözeceğiz. Değerli arkadaşlarım, imkanlarınız var. 'Buna yasanın şurası mani...' Sizin kitabınızda mani diye bir şey olmayacak. Vatandaşın bir derdi mi var, o derdi çözeceğiz. Şöyle ya da böyle o derdi çözeceğiz. Hiçbir zaman bürokratik engeller vatandaşa mazeret olarak sunulmamalı. 72,5 milyon vatandaşın her biri bunu hissettiğinde devletine, devletinin kurumlarına, hukuka tam anlamıyla güvendiğinde inanın Türkiye çok daha farklı bir yerde olacak, demokrasimiz çok daha farklı bir seviyeye ulaşacaktır.'' ''ŞEHRİNİZDEKİ HER HANEDEN HABERİNİZ OLACAK'' Valilerin haberdar olmadığı bir sorun bulunmaması gerektiğine işaret eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Ben bunun mazeretini asla kabul etmiyorum. Her sorunu tamamen çözemesek bile sorunu çözme gayretini asla bırakmamalı, vatandaşımızdan ilgiyi ve güler yüzü esirgememeliyiz. Şehrinizdeki her haneden haberiniz olacak. Şu kış şartlarında kimin bacası tütüyor, kimin bacası tütmüyor bunu görmelisiniz. Öyle haneler var ki çatının altında, duvarların arkasında nice trajediler yaşanıyor ama bu trajediler kapının dışına aksettirilmiyor. Benim vatandaşım, sizler de en az benim kadar biliyorsunuz, gururludur. Yokluğunu, yoksulluğunu gizler. O ne kadar gizlese de ondan haberdar olmak bizim boynumuzun borcudur. Sobası, sobasına atacak odunu, kömürü olmayan evler bulunabilir. Paltosu, ayakkabısı, çarığı, kalemi, defteri olmayan, bütün bunların üzerine evine geldiğinde o küçücük ellerini ısıtacak bir sobası olmayan yavrularımız bulunabilir. Bunları arayıp bulacağız ve koruyup kollayacağız. Bulamadığımız her yavrunun vebali önce sizin sonra benim üzerimdedir. Onun için bu işi beraber yöneteceğiz. Şu gazete şunu yazmış, bu televizyon bunu göstermiş, şu şu dedikoduyu yapmış... Biz üzerimize düşeni yapalım, yolumuza da öyle devam edelim.'' | Erdoğan valilere seslendi.. Masa başında evrak imzalayan bürokrat istemedi. Başbakan hayalindeki valiyi açıkladı... |
Karadeniz'de etkisini sürdüren yoğun kar yağışı sürücüler kadar yayalara da zor anlar yaşatıyor. Ancak Karadeniz insanının sınır tanımayan pratik zekası bu probleme de bir çözüm buldu. Sinop'ta antencilik işiyle uğraştığı için "Anten Sadık" lakabıyla tanınan Sadık Aslan, otomobil zincirlerini bozarak ayakkabılarına monte etti. Tasarladığı kaymayan ayakkabılara "Anten Sadık Fren Sistemi" adını veren Sadık Aslan, sistemin patentini de almak istiyor. Çevresindekilerin de kendisinden örnek alarak karda ve buzda kaymaktan kurtulduklarını dile getiren Sadık Aslan, "Benim evim Ada Mahallesi diye bilinen çok dik ve rampalık bir bölgede. Sabah kalktığımda yolda yürüyenlerin neredeyse yarısının kayarak düştüğünü gördüm. Ben de hemen eve dönerek eski araba zincirleriyle bu sistemi geliştirdim. 1 TL'ye mal olan bir sistem. Kırıkçı-çıkıkçıya gitsem en az 300 TL para öderdim diye düşünüyorum. Birçok kişi bu metodu kendilerine gösterdiğim için bana dua ediyor. Aslında çok basit bir metot ama belki hayat bile kurtarabilir. Karda düşerek yaralanan vatandaşlara geçmiş olsun diyor ve henüz düşmeyenlere de bu sistemi öneriyorum" diye konuştu. | Karadeniz insanının zekası yine devreye girdi ve kendi usulünce bir kar ayakkası yaptı. İşte o ayakkabılar; |
Türkiye'de sezaryenle doğum oranının yüzde 40'lara çıkması ve bunun bir türlü önüne geçilememesi Sağlık Bakan-lığı'nı yeni önlemler almaya itti. Bakanlığın hazırladığı 'Doğum Eylem Yönetimi Rehberi'ne göre artık sezaryen için gerekli bazı şartların oluşması istenecek. Sezaryenle doğum yapacaklar için özel bir form doldurulacak. Türkiye'de sezaryenle doğum oranının yüzde 40'lara çıkması Sağlık Bakanlığı'nı harekete geçirdi. Bakanlık, gerekli şartlar dışında, bu yöntemle doğumun yapılmasını istemediği için 'Doğum Eylem Yönetimi Rehberi' hazırladı. Rehberde, sezaryen ile doğumların yüzde 40'lara ulaştığı belirtilerek, sadece "Anne istiyor" diye sezaryen yapılmaması gerektiği belirtildi. Rehberde, sezaryen ile doğumlara form düzenleneceği bildirildi. Dünya Sağlık Örgütü'nün sezaryenle doğum hedefinin yüzde 5-15 olduğu hatırlatılan rehberde şu bilgilere yer verildi: "Bakanlığımızca anne sağlığını korumak amacıyla ülke genelinde kamu ve özel sağlık kuruluşlarında doğum eylemi ve sonuçlarının izlenmesi çalışmalarına başlanmıştır." Sezaryen ile doğumun cerrahi bir girişim olduğuna dikkat çekilen 'Doğum Eylem Yönetimi Rehberi'nde bu şekildeki doğumların tıbbî gerekçelerle yapılmasının esas olduğuna, normal doğuma alternatif olmadığına işaret edildi. "Sezaryen planlanırken, hamileye özgü yararları ve riskleri göz önüne alınmalıdır. Annenin istemi, sezaryen için tek başına yeterli bir neden olmamakla beraber, kişiye ait aşırı korku, endişe, panik gibi psikolojik durumların varlığı göz önünde bulundurulmalıdır. Bu durumlarda yeterli ve doğru danışmanlık verilmelidir." denilerek tüm tıbbi müdahalelerde olduğu gibi, sezaryen olgularında da bilgilendirilmiş ve aydınlatılmış hasta onay formu alınması gerektiği belirtildi. Uygun olan vakalarda sezaryen sonrası normal doğum önerilmesi gerektiği anlatılarak, uygulama öncesi girişimin risklerinin anne adayına, aydınlatılmış hasta onay formu ile açıklanması gerektiğine vurgu yapıldı. Daha önce sezaryen ile doğum yapmış gebelere gebelik, eylem ve doğum sırasında sürekli ebe bakımı almaları önerilmesi gerektiği belirtilerek önceden hem normal doğum hem de sezaryen ile doğum yapmış olan gebelerin normal doğuma daha yatkın olduğu açıklaması yapıldı. Hangi hallerde sezaryen yapılacak? Rehberde sezaryen yapılacak durumlar ise şöyle anlatıldı: "Sezaryenle doğum ancak, bebekte sıkıntı hali, çoğul gebelikler, bebeğin anne karnında normalden farklı durması, boyunda kordon dolanması, annenin HIV virüsü taşıması gibi durumlarda tercih edilebilir. Anneden çocuğa bulaşma, hiçbir müdahale yapılmayan doğumların yaklaşık yüzde 25,5'inde görülür. Sezaryen ile doğumda çocuğa bulaşma anlamlı bir şekilde azalmaktadır (0,05-0,55). HIV pozitif gebelere planlanmış sezaryen önerilmelidir." | Sezaryenle doğum oranına rağbetin çok olması Sağlık Bakanlığı'nı yeni tedbirler almaya itti.. |
Ünlü Türk romancısı Orhan Kemal'in ölümsüz eseri '72'nci Koğuş', Londra'da sahnelendi. DİVAA Organizasyon' tarafından İngiltere’ye taşınan Orhan Kemal’in ölümsüz eseri Avrupa turnesinin ilk ayağı olarak Londra’da bir geceliğine tiyatroseverlere sahnelendi. Gösterime başladığı ilk günden itibaren kapalı gişe oynayan ve seyirciler tarafından ayakta alkışlanan oyun, Londra’daki Hackney Empire'da saat 19.30'da sahnelendi. Aralarında Türkiye adına 2002 yılında ‘Dünya Güzeli' seçilen Azra Akın, Yavuz Bingöl, Kerem Alışık’ın da bulunduğu geniş kadrolu ‘72'nci Koğuş' adlı oyunda, sinema ve televizyon dizilerinden tanınan birçok ünlü sima biraraya geldi. Gösteri öncesi Edmonton’daki ‘Kervan Restorant'ta onurlarına düzenlenen yemeğe katılan ‘72'nci Koğuş' oyuncuları, burada kendilerini bekleyen hayranlarıyla buluştu. Yemekte ‘Dünya Güzeli' seçilen Azra Akın'a büyük ilgi gösterildi. Hayranlarıyla hatıra fotoğrafı çektiren Akın, daha önce Londra’da yaşadığını, tekrar burada bulunmaktan mutluluk duyduğunu ve Orhan Kemal’in ‘72'nci Koğuş' adlı eserini sahneledikleri için çok heyecanlı olduğunu söyledi. Tiyatroculuğun kendisi için profesyonel olarak yeni bir iş olduğunu belirten Akın, çocukluğu ve okul yıllarından bu yana tiyatro ve oyunculuğa meraklı olduğunu anlattı. Akın, “Avrupa turnesine çıkacağız. Hatta doğduğum şehre gideceğiz ve o nedenle çok heyecanlıyım. Bundan sonra Londra’ya daha çok Türk oyunlarının gelmesini diliyorum” dedi. ‘72'nci Koğuş'a gösterilen yoğun ilgiden memnun olduğunu belirten oyuncu Kerem Alışık da, “İngiltere bir sanat şehri. Tiyatronun doğduğu bir kent ve bu yüzden dünya prömiyerini Londra’da başlatmayı uygun gördük. Ondan sonra Almanya, Fransa, Hollanda ve İsviçre'de turnelerimiz olacak. Bir de bir şey öğrendik; 20 senedir ilk defa özel bir tiyatro Londra’ya geliyormuş. Böyle bir organizasyon içinde olmak ve bunu gerçekleştirmek çok güzel” diye konuştu. Londra’da bulunan sinema ve tiyatro oyuncusu Haluk Bilginer ile sanatçı eşi Aşkın Nur Yengi de, ‘72'nci Koğuş'u izlerken “Burada Adrenalin seviyesi çok yüksektir diye düşünüyorum” dedi. Londra'da daha kapsamlı organizasyonlar yapılabileceğini anlatan Bilginer, “Londra ya da başka Avrupa ülkesine gidemiyoruz çünkü dekoru götürmüyorlar. Dekoru götüremeyeceksek neden gidelim? Oradaki seyirciyi neden aldatalım biz. Türkiye’deki seyirci dekorunu seyrediyor da oradaki seyirciye ‘1 masa, 2 sandalye ver ağabey' olmaz. Allah’tan 72'nci Koğuş’un buraya gelebilecek bir dekoru varmış” dedi. Aşkın Nur Yengi de, Londra'nın tiyatrolara aç olmadığını ancak Türkler'in burada böyle Türk oyunlar izlemesinin çok hoş olduğunu, müzik camiasının da sürekli gelmesini istediklerini söyledi. Başrollerini Yavuz Bingöl, Azra Akın, Kerem Alışık gibi isimlerin paylaştığı 72. Koğuş, başladığı günden bu yana binlerce kişi tarafından izlendi. Kemal Başar’ın usta yönetiminde sahnelenen oyun komik ve duygusal sahneleriyle izleyenlere unutulmaz bir gece yaşattı. Orhan Kemal’in 1952’de yazdığı roman, 1987’de Erdoğan Tokatlı tarafından beyazperdeye taşınmış, eserin tiyatro uygulaması, AST, Ulvi Uraz Tiyatrosu, Şehir Tiyatroları, Mithat Paşa Tiyatrosu gibi topluluklarca 1967 yılından beri sahnelenmiş ve Sadri Alışık Tiyatrosu’ndan önce Sivas Devlet Tiyatrosu tarafından 2007’de yorumlanmıştı. | Ünlü Türk romancısı Orhan Kemal'in ölümsüz eseri '72'nci Koğuş', Londra'da sahnelendi. |
Doğuda şiddetli soğuklar etkisini gösterirken, Erzurum - 34 derece hava sıcaklığı ile Türkiye'nin en soğuk kenti oldu Meteoroloji Bölge Müdürlüğü'nden alınan bilgiye göre, Doğu Anadolu Bölgesi, geçen hafta sonu yağışlı havanın etkisi altına girdi. Kar yağışının durması ile birlikte, ayaz kendini gösterdi. Posta Gazetesi'nden Kürşat Tezcanlı'nın haberine göre kar kalınlıkları Ardahan’da 50, Erzurum’da 30, Muş ve Ağrı’da 20, Erzincan’da 8, Kars’ta ise 6 santimetre olarak ölçüldü. Kayak merkezlerinde kar kalınlıkları ise Erzurum’da 110, Sarıkamış’ta 100 santimi buldu. Dün gecenin en düşük sıcaklıkları sıfırın altında olmak üzere Erzurum’da 34, Ağrı ve Ardahan’da 24, Kars’ta 19, Erzincan’da 15, Muş’ta 13 ve Iğdır’da 9 derece olarak ölçüldü | Doğuda şiddetli soğuklar etkisini gösterirken, Erzurum - 34 derece hava sıcaklığı ile Türkiye'nin en soğuk kenti oldu |
Güvenlik güçlerinin yaptıkları istihbarat çalışmaları sonucu, Hakkari'nin Yüksekova ilçesinden batı illerine götürmek üzere 20 kilo 363 gram saf eroini 34 TG 4369 plakalı özel taksinin bagajında götürmeye çalışan İ.B. ve Y.D. isimli şahıslar takibe alındı. Jandarmanın yaptığı araçlı takipten sonra Hatipova köyü mevkiinde polis ve jandarma tarafından durdurularak araçta aramalar yapıldı. Bagajda 20 kilo 363 gram saf eroin ele geçirildi. Eroin taşımacılığı yapan İ.B. ve Y.D. isimli şahıslar gözaltına alınarak Başkale İlçe Emniyet Müdürlüğü Kaçaklık Merkezi'ne getirildi. Zanlıların, Emniyet Müdürlüğü'ndeki sorgulamalarından sonra Başkale Adliyesi'ne sevk edilecekleri belirtildi. | Van'ın Başkale ilçesinde bir aracın bagajında yapılan aramada 20 kilo 363 gram saf eroin ele geçirildi. |
Malatya'da bir apartmanda çıkan yangında 7 kişi dumandan zehirlendi. İtfaiyenin kurtardığı 6 kişinin sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi. Akpınar Mahallesi'nde bulunan Güneş Apartmanı'nda bir evin balkon kısmında bulunan klima patlayınca dumanlar bir anda tüm apartmanı sardı. Bir anda dumanların içinde kalan bina sakinleri panikle için balkonlara çıkıp kurtarılmayı bekledi. Bu sırada bir kız çocuğunun annesi tarafından yan balkondaki komşularına verilmesi yürekleri ağza getirdi. Kısa sürede gelen itfaiye ekipleri balkonlarda mahsur kalanları kurtarmak için hemen harekete geçti. Bir taraftan yangına müdahale edilirken bir taraftan da dumandan zehirlenen 2'si çocuk 6 kişi yangın merdiveni ile kurtarılarak indirildi. Aşağı indirilenler hemen 112 ambulansıyla hastanelere götürüldü. Yangın sırasında evde bulunan hasta ve yaşlı bir kadın itfaiye erleri tarafından sırtta taşınarak kurtarıldı. Dumandan zehirlenen kadın ambulansla hastaneye götürüldü. Malatya Devlet Hastanesi'ne kaldırılan 7 kişinin dumandan zehirlendikleri ve sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi. Malatya Belediyesi İtfaiye Müdürü Hanifi Acar’da olay yerine gelerek incelemelerde bulundu. Acar, yangının balkonda bulunan klimanın patlamasıyla meydana geldiğini belirterek “Apartmandaki 2'si çocuk toplam 7 kişiyi merdivenle kurtardırdı” dedi. Polis ekipleri soruşturma başlattı. | Balkondaki klima patlayınca apartmanı dumanlar sardı. Apartman sakinleri nasıl kaçacaklarını bilemediler. |
Küçükçekmece'de sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği tır, metrobüs üst geçidinin ayağına çarptı. Kaza sırasında üst geçitte bulunan vatandaşlar büyük panik yaşadı. Kazaya neden olan sürücü, "çekici getireceğim" diyerek kayıplara karıştı. Kaza saat 11.45 sıralarında E-5 Karayolu Küçükçekmece mevkii Avcılar istikametinde meydana geldi. Sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği konteyner yüklü TIR, önce bariyerlere çarptı ardından ise metrobüs üst geçidinin ayağına bindirdi. Kaza sırasında üstgeçitte bulunan vatandaşlar büyük panik yaşadı. Ön bölümünde büyük hasar oluşan TIR'ın camından çıkan sürücü, çevredeki vatandaşlara, "Çekici getireceğim" diyerek kayıplara karıştı. Geçtiğimiz gün üst geçidin çökmesiyle sonuçlanan kaza nedeniyle korktuklarını belirten görgü tanıklarından bir kişi, "TIR'ın bariyerlere çarparak ilerlediğini gördüm. Daha sonra ise metrobüs üst geçidinin ayaklarına çarparak durabildi. Bu sırada çıkan gürültüden dolayı vatandaşlar panik yaşadı" dedi. Kaza nedeniyle E-5 Avcılar istikametine araç yoğunluğu oluştu. Polisin olayla ilgili incelemesi devam ediyor. | Direksiyon hakimiyetini kaybeden tır, metrobüs üst geçidinin ayağına çarptı. Sürücü saniyeler içinde yok oldu. |
Kazada 4 kişi hayatını kaybetti, 3 kişi yaralandı. Göynük-Taraklı karayolunun Memeceler köyü mevkiinde, Göynük yönüne giden, sürücüsü belirlenemeyen 34 VL 5774 plakalı minibüs, buzlanan yolda kayarak karşı yönden gelen ve sürücüsünün ismi belirlenemeyen 14 EV 801 plakalı TIR'la çarpıştı. Kazada 4 kişi hayatını kaybetti, 3 kişi de yaralandı. Yaralılar, olay yerine gelen ambulansla Göynük Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Kaza yerine gelen ölen kişilerin yakınları sinir krizi geçirdi. | Bolu'nun Göynük ilçesinde, cenazeye gidenleri taşıyan minibüs buzlanan yolda kayarak karşı yönden gelen TIR'la çarpıştı. |
Teknik direktör Christoph Daum yönetiminde yaklaşık iki saat süren antrenmanda, futbolcular ısınmanın ardından yarı sahada taktik çalışması yaptı. FORVETTE SEMİH-GÖKHAN ÜNAL İKİLİSİ DENENDİ Daum, yarı sahada yapılan kurallı çift kale maçta Semih ve Gökhan Ünal'ı forvette denedi. As ve yedek takımları 6'şarlı iki gruba ayıran Alman çalıştırıcı, Semih ve Gökhan Ünal'ı birlikte oynatırken, Alex'e bu ikilinin arkasında görev verdi. Antrenmanın son 20 dakikalık bölümünde geniş alanda 11'e 11 yapılan çift kale maçta ise Gökhan Ünal yine yedek takımda yer alırken, as takımda dünkü antrenmandaki 11 oynadı. Tedavileri devam eden Güiza ve Cristian antrenmana çıkmazken, Deivid takımdan ayrı tek başına koşu yaptı. GÖKHAN GÖNÜL SAKATLIK GEÇİRDİ Antrenmanda yarı sahada yapılan kurallı çift kale maçta Gökhan Gönül sakatlık geçirdi. Bir pozisyonda ikili mücadelede yerde kalan Gökhan Gönül, sahada bir süre tedavi olduktan sonra maça devam etti. ''OYUNUN TEMPOSUNU AYARLAMALIYIZ'' Christoph Daum, antrenmandan önce sahada oyuncularıyla bir süre toplantı yaptı. Alman çalıştırıcının futbolcularına sahada yapmalarını istediklerini anlatarak, ''Oyun içinde daha çok paslaşmalı, daha çok yardımlaşmalıyız. Oyunun temposunu ayarlamalıyız'' dediği bildirildi. Fenerbahçe, öğleden sonra basına kapalı yapacağı antrenmanla hazırlıklarına devam edecek. | Sivas maçında Daum'un onbiri merak konusu. Samandıra'daki taktik çalışma Sivas maçı hakkkında ipucu verdi |
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ''demokratik açılım'' çalışmalarının büyük bir kararlılıkla ve azimle sürdürüldüğünü belirterek, ''Takdir edersiniz ki bir şeyi iyi yapmak kadar onu iyi anlatabilmek de sürecin bir parçasıdır'' dedi. Atalay, ''Valiler Toplantısı''nda yaptığı konuşmada, terörün demokratik sistemler ve bireysel özgürlükler karşısındaki en önemli tehdit olduğunu vurgulayarak, terör faaliyetlerinin demokratik hakların kullanılmasını tehlikeye soktuğunu söyledi. Bölücü terörle mücadelede gelinen son noktada terörü sonlandırmak ve demokratik standartları yükseltmek amacıyla ''demokratik açılım'' çalışmasını bir devlet projesi olarak başlattıklarını söyleyen Atalay, şöyle devam etti: ''Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi, bu süreçte teröre karşı yıllardır verilen mücadelenin başka bir boyutu olmakla birlikte AK Parti iktidarıyla hazırlanan demokratikleşme sürecinin de bir devamıdır. Proje, başkalarının iddia ettiği gibi toplumun bir kesiminin ya da ülkemizin belli bir yöresinin değil herkes ve ülkemizin her köşesi için geçerlidir. Bu konuda atılması öngörülen bütün adımlar mecliste genel görüşmede gündeme getirilmiş ve orada hükümetimiz tarafından sunulmuştur. Demokratik açılım çalışmaları büyük bir kararlılıkla ve azimle sürdürülmektedir. Takdir edersiniz ki bir şeyi iyi yapmak kadar onu iyi anlatabilmek de sürecin bir parçasıdır. Her yapılan iş, yürütülen proje herkesi yakından ilgilendiriyorsa o zaman projeyi iyi anlatabilmek, maksadı doğru bir şekilde ortaya koyabilmek, vatandaşlarımızı bilgi kirliliği ve kafa bulanıklığından uzak tutabilmek için çalışmamız gerekiyor. Bu konuda da alan uygulamasını yapan başta valilerimiz olmak üzere mülki idareye çok iş düşüyor. Vatandaşlarımızın provokatörlerin tuzağına düşmemesi, oynanan oyunlara alet olmaması için dikkatli olmalıyız. Bu milletin birbirine düşmesinden, ayrışmasından menfaat umanlara karşı uyanık olmak zorundayız." VALİLERE SORUMLULUK ÇAĞRISI Valilerden sorunları ertelememelerini, daha karmaşık hale getirmemelerini isteyen Atalay, insanların ayrışmasına sebep olacak uygulamalardan özellikle kaçınılması gerektiğini dile getirdi. Atalay, ülkenin özellikle bazı bölgelerinde güvenlik sebebiyle, mera ve yaylaların kullanımına ilişkin ciddi kısıtlamalar bulunduğunu anımsatarak, ''Bu konuda genelgemizi gönderdik valiliklerimize. Valiliklerimizden çalışma bekliyoruz. Belli bir tarih verdik. Şu anda hangi ilde ne kadar yayla ve kullanım kısıtlaması var, ne kadarını serbest hale getirebiliriz? bunların somut rakamsal verilerine valilerimizden bekliyoruz'' diye konuştu. Atalay, ayrıca, yol kontrolü ve aramalarıyla ilgili genelgeyi de gönderdiklerini belirterek, valilerden yine görevli oldukları il sınırları içindeki mevcut durumun tespitini ve değerlendirmesini istediklerini anlattı. 10 BİN ŞEHİT YAKININA İŞ Vatandaşların terörden doğan zararlarının karşılanması çalışmaları hakkında bilgi veren Atalay, bu kapsamda gereken miktarın 1 milyar 864 milyon 426 bin 415 TL olarak belirlendiğini, bunun 1 milyar 265 milyon 822 bin TL'sinin ödendiğini, bu konuda çalışmaların devam ettiğini ifade etti. Şehitlerin bir yakınının istihdam edildiğini anlatan İçişleri Bakanı Beşir Atalay, şu ana kadar 10 bin 231 şehit yakının işe yerleştirildiğini ifade etti. | Demokratik Açılımın kooridanötürlüğünü yapan İçişleri Bakanı Atalay'dan azim ve kararlılık mesajı |
Yargıtay, ilaç nedeniyle tedavideki psikolojik sürecin aksaması nedeniyle, üretici firmanın hastanın ailesine manevi tazminat ödemesine karar verdi. Bodrum'da bir aile, epilepsi hastası çocuklarının tedavisi için tam ve yarım doz halinde kullandıkları ilacın içinden kıl çıktığı gerekçesiyle ilacı üreten firma aleyhine manevi tazminat davası açtı. Aile, ilacın içinden çıkan kıl nedeniyle çocuklarının ilaçtan tiksindiği ve tedavi sürecinin olumsuz etkilendiğini öne sürdü. Davanın görüldüğü Bodrum 3. Asliye Hukuk Mahkemesi de ''ilacı kullanması gereken çocuğun herhangi bir bedensel zarara uğramadığı ve bu yüzden ölmediği'' gerekçesiyle ailenin manevi tazminat talebini reddetti. Ailenin yerel mahkemenin kararını temyiz etmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, yerel mahkeme kararını oy birliğiyle bozdu. Daire kararında, ilacın içinden kıl çıkmasıyla ''ayıplı mal'' statüsüne girdiğine işaret ederek, yaşanan olayın ilacın her kullanılmasında hatırlanacak, tedavideki psikolojik etkiyi olumsuz yönde etkileyecek, tiksinti ve isteksizlik yaratarak, hasta çocuğun ruhsal bütünlüğünü ve bedensel sağlığını tehlikeye sokacak nitelikte olduğunu kaydetti. Ayıplı mal sayılan ilaç nedeniyle hasta çocuk ve ailesinin yaşadıkları olaydan etkileneceğini kabul eden Daire, ilaç firmasının davacı aileye manevi tazminat ödemesine karar verdi. Bozma kararının ardından davayı yeniden görüşecek olan Bodrum 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, ilk kararında direnir ve ilaç firması da temyiz ederse, dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nda görüşülecek. | Yarım doz halinde alınan ilacın içinde kıl çıktı. Aile mahkemeye verdi. Yargıtay emsal teşkil edecek bir karara imza attı. |
Eski Milletvekili Mahmut Alınak, milletvekili adaylığı sırasında yaptığı konuşmanın başında ve sonunda kullandığı 7 kelimelik Kürtçe ifade için 5 ay hapis cezasına çarptırıldığını açıkladı. Alınak, kullandığı her Kürtçe kelime için 22 gün hapis cezası aldığını söyledi. Alınak, yaptığı açıklamada milletvekili adayı iken, Kars’ın Kağızman ilçesinde 20 Temmuz 2007’de düzenlenen mitingde yaptığı konuşma nedeniyle Kağızman Asliye Ceza Mahkemesi’nce toplam 19 ay 17 gün hapis cezasına çarptırıldığını bildirdi. Alınak, CD çözümünü yapan polise göre konuşmasının 33 dakika sürdüğünü, bu 33 dakika boyunca hep Türkçe konuştuğunu, sadece konuşmasının başında Kürtçe: “Bıraémin, xuşkémin, xérhatin, serçeva hatin (Kardeşlerim, bacılarım, hoş geldiniz, göz üstüne geldiniz)”, sonunda da, “Bijî azadî (Yaşasın özgürlük)” dediği için mahkemenin kendisini 6 ay hapis cezasına çarptırdığını, TCK’nın 62. maddesi uyarınca cezanın 5 aya indirildiğini bildirdi. Alınak, “Merak ediyorum, bir Türk siyasetçisine, ‘Neden Kürtçe değil de Türkçe, ‘Hoş geldiniz’ dedin’ diye hapis cezası verilseydi acaba Türkler ne hissederlerdi? Bir Türk insanı kendi diliyle konuşması yasaklanıp Kürtçe konuşmak zorunda bırakılsaydı ve Kürtçe konuşmadı diye hapse atılsaydı acaba tepkisi ne olurdu?” diye sordu. Aynı konuşmasında Başbakan’a hakaret ettiği gerekçesiyle de ceza aldığını belirten Alınak, “İnsanlara hakaret etmek tabiatım değil. ‘Al ananı git’ diyemem kimseye. Başbakan’ı göz önündeki meseleler nedeniyle eleştirdim, o kadar. Mahkeme eleştirilerim nedeniyle bana ayrıca 17 ay 15 gün hapis cezası daha verdi. Bu ceza TCK’nın 62. maddesi uygulanarak 14 ay 17 güne indirildi. Böylece toplam 19 ay 17 gün hapis cezasına çarptırılmış oldum” dedi. Mahkemenin kendisinin 5 yıl denetim altında tutulmasına karar verdiğini ifade eden Alınak, son cezayla birlikte kendisine verilen hapis cezalarının toplamının 7 yıl 7 ay 17 gün olduğunu kaydederek şöyle dedi: “Sözün önemi kalmadığı için herhangi bir yorumda bulunmaya gerek görmüyorum. Sadece, Tu bı xér hatî girtîgeh, dibéjim. (Sen hoş geldin hapishane, diyorum) ‘TRT 6 tu bi xér hatî’ diyen Başbakan’a bu hapis cezaları hediyem olsun.” | Eski milletvekili adaylık sırasında yaptığı konuşmanın başında ve sonunda 7 kelime Kürtçe konuşmuştu. Hapisle cezalandırıldı. |
Türkiye, İran, Suriye ve Avrupa ülkelerinde aralıksız devam eden operasyonlar sonrasında iç hesaplaşmanın tırmandığı terör örgütü PKK'da kaçışların önüne geçmek için özel bir infaz ekibi oluşturdu. Terör örgütünde son dönemde artan yolsuzluk, dolandırıcılık, yoz ilişki, rant kavgası ve yabancı servislerle iş birliğine dayanan kaçışların önüne geçilebilmesi amacıyla özel bir infaz timi kuruldu. Terör örgütünün elebaşı Murat Karayılan'ın talimatıyla, kurulan time ''GAİT'' (Gever Ajan İnfaz Timleri) adı verildiği öğrenildi. ''GAİT'' adı verilen infaz timinin başına ise Hakkari kırsalında faaliyet gösteren ''Herekol'' kod adlı teröristin getirildiği kaydedildi. Terör örgütünde yaşanan hesaplaşma tırmanırken PKK'ya bir kötü haber de İran'dan geldi. Terör örgütü PKK/PJAK'ın önemli isimlerinden ''Mervan'' kod adlı terörist, 9 adamıyla birlikte örgütten ayrıldı. Terör örgütü PKK'dan kaçan teröristlerin örgüte ait 600 bin dolar da yanlarında götürdükleri bildirildi. Irak'ın Kuzeyinde bulunan kamplarda barınan terör örgütü mensuplarının, Türkiye ve İran kırsalına gitmek istemediklerini, Avrupa'da örgüt içerisinde ''yoz ilişkilerin'' artmasının terör örgütünde büyük rahatsızlıklar yarattığını belirten uzmanlar, önümüzdeki dönemde örgüt içi sorgulamaların ve infazların artabileceğine dikkati çekti. | İç hesaplaşmanın tırmandığı terör örgütü PKK'da kaçışların önüne geçmek için özel bir infaz ekibi oluşturdu. |
Rapor alıp okula gelmeyen ögrencilerini sıra dayağına çeken okul Müdürü C.A "Ögrencilerin de, durumlarını cep telefonuyla bildirdiğim velilerin de kayıtsızlığına öfkelendiğim için böyle oldu"dedi. Kayseri'nin Develi İlçesi'ndeki Necmiye Mustafa Maşlak Sağlık Meslek Lisesi'nde sömestr öncesi , bahçede rapor alıp okula gelmeyen ögrencilerini sıra dayağına çeken okul Müdürü C.A " Yılların, onlarca ödül almış eğitimcisiyim. Ögrencilerin de, durumlarını cep telefonuyla bildirdiğim velilerin de kayıtsızlığına öfkelendiğim için böyle oldu"dedi. İddiaya göre tatil öncesi bir hafta rapor alıp, derslere girmediler. Öğrenciler karnelerin dağıtıldığı Cuma günü iddiaya göre Okul Müdürü C.A. tarafından öğle tatilinde bahçeye çıkartılarak öğrenci deyimiyle sıra dayağına çekildi. Okuldaki öğrenciler tarafından cep telefonu ile çekilen görüntüde bahçede tek sıraya dizilmiş kız ve erkek öğrencilerin açtıkları avuçlarına okul müdürünün sopayla vurduğu izlendi. Okul öğrencileri ise eli sopalı müdürün bu görüntülerini medya kuruluşlarına dağıtarak, "Okul müdürü bazen odasına da çağırıp öğrenci arkadaşlarımızı dövüyor. Dayak sahnelerini de güvenlik kamerasından siliyordu" iddiasında bulmuşlardı. | Karne günü çocukları sıra dayağına çeken müdür kendini savundu. Bakın çocukları neden dövmüş? |
My Minx aslında moda ile ilgili bir oyun gibi duruyor fakat oyuna başlayınca aslında o kadar da masum olmadığı hemen anaşılıyor. İnternet üzerinden ücretsiz olarak oynanabilen oyuna önce kendi karakterinizi yaratarak başlıyorsunuz. Karakterinizin saç şekli, göğüs ölçüsü ve ten rengi gibi özelliklerini belirleddikten sonra çıplak bi şekilde size verilen bu karakteri yönetmeye başlıyorsunuz. SANAL PARA BİTERSE GERÇEK PARA DEVREYE GİRİYOR Oyunda başarılı olmak için gerekli kıyafetleri ve yiyecekleri Pink Pound adlı sanal para ile satın alıyorsunuz. Sanal paranız bittiğinde gerçek bir kredi kartı kullanarak hesabınıza sanal para yüklenmesini sağlıyabiliyor, oyun içi eşyaları gerçek para ile satın alabiliyorsunuz. ALKOL DUVARINI AŞ, TEK GECELİK İLİŞKİ YAŞA Oyunun temel amacı başkaları tarafından beğenilmek ve daha ünlü olmak. Bunu sağlamak için önerilen yollar ise pek çok kişinin tepki göstereceği cinsten. Alkol duvarlarının aşıldığı partilere katılmak, seksi iç çamaşırları satın almak, tek gecelik ilişkiler yaşamak ve bol bol çocuk evlat edinip magazin dergilerine çıkmak bunlardan bazıları. 30 BİN KIZ ÇOCUĞU OYNUYOR Ayrıca oyunda evlat edinebileceğiniz çocuklar gerçek hayatta Angelina Jolie ve Brad Pitt'in evlat edindiği çocukların isimlerini taşıyor. Aynı şekilde Madonna'nın evlat edindiği çocuklar da oyunda yer alıyor. Sanal prezervatiflerin, doğum kontrol haplarının, alkolün ve g-stringlerin havada uçuştuğu My Minx'in kullanıcı sayısının 30 bine uaşması üzerine özelikle Avrupa'daki sivil toplum örgütlerinden tepkiler gelmeye başladı. GERÇEK DÜNYAYI ÖĞRETİYORMUŞ Oyunun yapımcısı olan İngiliz Blighty Arts firmasından Christopher Evans oyunun zararsız olduğunu ve çocuklara gerçek dünyayı öğrettiğini söyledi. Aynı zamanda ünlülerin Afrikalı çocukları evlat edinmesiyle de dalga geçtiklerini söyleyen Christopher Evans oyunun sadece gerçek hayatın bir yansıması olduğunu belirti. | İnternet üzerinden oynanan My Minx adlı oyunun kız çocuklar arasında yaygınlaşması endişe vermeye başladı. |
Reuters Galatasaray'ın Dos Santos'u sezon sonuna kadar kiraladığını duyurdu. Galatasaray, Tottenham'dan Giovani dos Santos'u sezon sonuna kadar kiraladığını açıkladı. YARIN İSTANBUL'DA Kulübün internet sitesinden yapılan açıklamada, "kulübümüz, İngiltere Premier League takımlarından Tottenham oyuncusu, Meksikalı Giovani Dos Santos Ramirez ile sezon sonuna kadar kiralık olarak anlaşmaya varmıştır" denildi. Giovani'nin yarın 17.30 sıralarında İstanbul’a olması bekleniyor. SANTOS: SABIRSIZLANIYORUM Premier Lig takımlarından Tottenham'ın Meksikalı orta saha oyuncusu Giovani Dos Santos, Galatasaray ile anlaştığını açıkladı. Ülkesi Meksika'da bir radyoda konuşan Dos Santos, sarı-kırmızılı takıma kiralık gideceğini belirterek, sözleşme şartlarında, satın alma opsiyonunun bulunduğunu ifade etti. Meksika Milli Takımı'nın yıldız oyuncularından biri olan Dos Santos, daha önce Barcelona'dan tanıdığı teknik direktör Frank Rijkaard'ın himayesinde futbol oynamak için sabırsızlandığını dile getirdi. Giovani Dos Santos Ramirez'ir kariyeri sonraki sayfada [PAGE] Giovani dos Santos Ramírez, 11 Mayıs 1989’da Meksika'nın Monterrey şehrinde doğdu. Henüz 13 yaşındayken FC Barcelona Futbol Akademisi La Masia’ya katılan Giovani, 2002 ila 2006 yılları arasında altyapı kategorilerinde gösterdiği başarılarla dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. 2005 senesinde Peru’da düzenlenen FIFA U17 Dünya Şampiyonası’nı zirvede tamamlayan Meksika’nın yıldızı olarak ön plana çıkan genç futbolcu, organizasyon boyunca gösterdiği büyük başarıdan dolayı, Brezilyalı Anderson’un ardından turnuvanın en iyi ikinci oyuncusu seçildi ve ‘’Adidas Silver Ball’’ ödülüne layık görüldü. 2007 yılında bu defa FIFA U20 Dünya Kupası’nda Çeyrek Final’e yükselen Meksika’nın en önemli oyuncusuydu. Giovani, attığı üç golün yanı sıra, sergilediği performansla turnuva sonunda ‘’Bronze Ball’’ ödülünün de sahibi oldu. Kanada’daki şampiyonanın hemen öncesinde Barcelona’nın hazırlık kampı kadrosuna katılan oyuncu, U20 Dünya Şampiyonası sonrası A Takım bünyesinde forma giymeye devam etti. Dönemin Barcelona Teknik Direktörü Frank Rijkaard tarafından, 2 Eylül 2007 günü oynanan Athletic Bilbao karşılaşmasında Thierry Henry’nin yerine maça dâhil olan Giovani dos Santos, 18 yaşında La Liga kariyerine başladı. 2007-08 sezonunun son haftasında Murcia’ya karşı hat-trick yapan genç Meksikalı, bir sonraki sezon için İngiltere’nin Tottenham Hotspur takımına transfer oldu. 2008-09 sezonunun ikinci yarısında Championship ekiplerinden Ipswich Town’a kiralandı. Buradaki başarısının ardından Tottenham Hotspur’a geri dönse de, beklediği süreleri bulamadı. Kısa kariyerine önemli başarılar sığdıran, 18 yaşında taşımaya başladığı Meksika Milli Takım formasıyla çıktığı 22 maçta 5 gol atarken; 2009 yılında CONCACAF Gold Cup’ta şampiyonluğa ulaşan kadroda da yer aldı. Turnuvanın Final maçında ABD’yi 5-0 mağlup eden Meksika’nın gollerinden birinin altına imzasını atan 1.74 metre boyundaki yıldız oyuncu, hücum bölgesinin her alanında görev yapıyor. Olağanüstü hızı ve tekniği ile dikkat çeken Giovani dos Santos Ramírez, artık Galatasaray’ın başarısı için mücadele edecek. | Galatasaray'ın Dos Santos transferi tamam.. Ünlü futbolcunun İstanbul'a geliş saati de belli oldu. |
Kurtlar Vadisi Irak, Zerda, Aliye, Bir İstanbul Masalı, Asmalı Konak, Baba Evi gibi dizilerin reji ekiplerinde gösterdiği performansla sinema ve dizi dünyasının "altın çocuğu" olarak tanınan 34 yaşındaki görüntü yönetmeni Kenan Erbaş, oyuncu sevgilisi Merve Tasdan ile birlikte gittiği Macaristan'da beyin kanaması geçirerek komaya girdi. 3 yıldır Macar sinemasında da çeşitli filmlerde çalışan Erbaş her yılın yarısını orada geçirip, kalan zamanlarda Türkiye'ye geliyordu. Erbaş, 4 gün önce şiddetli baş ağrısı şikâyetiyle Szent İmre Korhaz Hastanesi'ne başvurdu. Genç yönetmenin durumunu ciddi gören doktorlar hemen tomografi çekti. Erbaş'ın beyninde ağır bir kanama teşhis edilmesinden kısa süre sonra acil serviste bayılıp düşmesi üzerine hemen ilk müdahale yapıldı. Ardından hastanenin yoğun bakımına kaldırılıp solunum makinesine bağlanan Erbaş'ın derin koma hali 4 gündür sürüyor. Macar doktorlar tıbbın tüm imkânlarını kullandıkları halde 34 yaşındaki yönetmenin durumunun hâlâ çok ağır, kurtulmasının mucizelere bağlı olduğunu söylüyor. Yönetmen Erbaş'ın ağabeyi Sinan Erbaş da haberi alır almaz Budapeşte'ye gitti. DOKTORLAR BAKIŞLARINDAN ANLADI Bir süredir Erbaş'la birlikte Macaristan'da yaşayan oyuncu kız arkadaşı Merve Tasdan olayı şöyle anlattı: "Hiçbir şeyi yoktu. Son derece sağlıklıydı. Aniden yüzü kızardı, başı feci şekilde ağrımaya başladı. Midesi de bulanıyordu. İlaçla filan geçmeyince Budapeşte'nin en büyük hastanesine gittik. Doktorlar bakışlarından ciddi bir durum olduğunu anlayıp hemen harekete geçtiler. Yüksek tansiyona bağlı olması muhtemel bir beyin kanamasından ya da anevrizmadan söz ediliyor. Derin komada uyumasına rağmen yanına girmeme izin verdiklerinde kalp atışlarının 90'dan 120'ye çıkması bir ümit ışığı. Yani beni duyuyor, algılıyor" diye açıklama yaptı. Başarılı yönetmenin ani rahatsızlığı özellikle dizi setlerine bomba gibi düştü. Birinci asistanlıklarını yaptığı ünlü yönetmenler Çağan Irmak, Kudret Sabancı, Serdar Akar çekimlere ara verip arkadaşlarının durumunu öğrenmek için her türlü imkânı kullanırken, ağabey Sinan Erbaş durumu ailesine açıklamak üzere dün İstanbul'a döndü. EBRU GÜNDEŞ DE ANEVRİZMA GEÇİRMİŞTİ Ebru Gündeş de yıllar önce yeni albümünün tanıtımı için düzenlediği basın toplantısında kameralar önünde beyin kanaması geçirmişti. Anevrizma, bir damarın belli bir noktada toplanarak anormal şekilde genişlemesi. Bu genişleme, torbacık veya fuziform yani iğ şeklinde olabiliyor. | Sinema ve dizi dünyasının "altın çocuğu" olarak tanınan 34 yaşındaki görüntü yönetmeni Kenan Erbaş, beyin kanaması geçirerek komaya girdi. |
Namaz kıldırırken sürekli telefonların çalmasından rahatsız olan Cübbeli Ahmet Hoca çareyi buldu. Yanında jammer cihazı taşıyor. Cüppeli Ahmet Hoca olarak bilinen İsmailağa Cemaati’nin önde gelen isimlerinden Ahmet Mahmut Ünlü, Sakarya’nın Sapanca ilçesinde Gönül Bahçesi İlim Kültür Hizmet Derneği’nin düzenlediği etkinliğe katıldı. Sapanca Belediyesi Spor Salonu’ndaki etkinliği çok sayıda kişi izlerken, Belediye Başkanı İbrahim Uslu, Ünlü’nün yanına giderek “Hoş geldiniz” dedi. Ünlü de katkılarından dolayı Uslu’ya teşekkür etti. Salonun girişinde Sapanca Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı ekipler üst araması yaparken, Ünlü’nün, vaaz verdiği sırada yanında sinyal kesici jammer cihazının bulunması dikkatlerden kaçmadı. Cüppeli Ahmet Hoca kendisine gösterilen ilgiden ve yoğun katılımdan memnun olduğunu söyledi. (Cumhuriyet Gazetesi) Cübbeli Ahmet Hoca aylar önce bu konuda vaaz vermiş, "telefonlarınızı namazda açık bırakmayın, Allahuekber kıçınızda çalmasın" demişti. İŞTE O VAAZ | Cübbeli Hoca namaz kıldırırken çalan telefonların melodilerinden hep şikayet eder... Ama sonunda çareyi buldu. |
Yeni Zelanda'nın Güney Adası'ndaki uluslararası Christchurch havaalanında bir Alman, iç çamaşırında 44 küçük kertenkeleyle uçağa binmeden yakalandı. 58 yaşındaki Hans Kurt Kubus çıkarıldığı bölge mahkemesince, koruma altındaki hayvan türlerini çalmaktan suçlu bulundu. Yeni Zelanda mahkemesi, Kubus'u bu suçtan 14 hafta hapis ve 3 bin 540 dolar para cezasına çarptırdı. Mahkeme kararında Kubus'un, cezasını tamamladıktan sonra derhal ülkesine sınırdışı edileceği belirtildi. Kubus, havaalanındaki vahşi hayat yetkilileri tarafından yurtdışına çıkış yapmak üzereyken geçen aralıkta yakalanmıştı. Kertenkelelerin her birinin Avrupa pazarlarındaki satış fiyatının 2 bin 800 dolar olduğu tahmin ediliyor. | İç çamaşırında 44 küçük kertenkeleyle uçağa binmeden yakalanınca para ve hapis cezasına çarptırıldı. |
Alman Birinci Ligi (Bundesliga) takımlarından Borussia Dortmund'da oynayan milli futbolcu Nuri Şahin'in, 1 Temmuz 2011 tarihinden itibaren 6 milyon Avro transfer bedeli karşılığında takımdan ayrılabileceği belirtildi. Bild gazetesinde yer alan haberde, Borussia Dortmund ile 2013 yılına kadar sözleşmesi olmasına rağmen şu an 10 milyon avroluk transfer bedeli olduğu belirtilen Nuri'nin, sözleşmesinde yer alan bir madde nedeni ile 1 Temmuz 2011 tarihinden itibaren 6 milyon Avro karşılığında takımdan ayrılabileceği ifade edildi. Haberde, bu tarihte gerçekleşebilecek olası bir transferde Nuri'nin de 500 bin avro alacağı kaydedildi. Türk milli takımının tüm zamanların en genç oyuncusu olan Nuri'nin, transfer olmadan da Dortmund'daki kazancının iyi olduğu belirtilen haberde, Nuri'nin bu sezon 75 bin avro aylık ücret aldığı, gelecek sezonda aylık ücretinin 100 bin avroya yükseleceği bildirildi. Kaleci Roman Weidenfeller'in sakatlanmasından sonra kaptanlık bandını taşımaya başlayan Nuri'nin, Dortmund'un son maçlardaki yükselişinde önemli payı bulunuyor. | Bundesliga takımlarından Borussia Dortmund'da oynayan milli futbolcu Nuri Şahin yuvadan uçabilir. |
Hindistan’ın, İstanbul’da düzenlenen Afganistan’a komşu ülkeler toplantısına davet edilmediği gerekçesiyle Ankara’ya protesto notasını verdiği bildirildi. Hindistan basını da, gerginliğin Cumhurbaşkanı Abdullal Gül’ün Şubat ayında Hindistan’a yapacağı ziyarete “gölge düşürebileceği” yorumunu yaptı. İstanbul’da Salı günü Afganistan’ın komşularının katılımıyla düzenlenen konferansa davet edilmediği gerekçesiyle Hindistan’ın Türkiye’yi protesto ettiği belirtildi. İndian Express tarafından yayımlanan bir haberde Hindistan’ın, konferanstan Pakistan’ın talebi üzerine dışlandığı sanıldığı kaydedildi. Haberde şöyle denildi: “Bu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün gelecek ay Hindistan’a yapacağı ziyarete gölge düşürebilir. Konferansın düzenleyicisi olan Gül, 9 Şubat’tan başlayarak Hindistan’a iki günlük bir ziyarette bulunacak. Hepsi Kabil’in istikrarlaştırılmasında önemli payları olan Hindistan, Fransa ve Japonya, Afganistan’ın askeri ve siyasi geleceğinin değerlendirilmesine yönelik konferansa davet edilmediği için Ankara’ya protestoda bulunmuştu. Paris ve Tokyo, son anda dahil edilirken Yeni Delhi dışarıya bırakıldı.” Hindistan hükümetinin Ankara’nın reddinden rahatsız olduğu belirtildiği haberde Hindistan’ın, 25 Ocak’ta Rusya’da düzenlenen Afganistan konferansına ve 28 Ocak’ta Afganistan ile ilgili olarak yapılacak Londra Konferansı’na ise davet edildiğine de dikkat çekildi. | Hindistan Türkiye'deki o toplantıya davet edilmediği için bize nota verdi. Üstelik de Gül'ün Hindistan ziyaretinden hemen önce! |
Herkes konuştu bir tek o sustu. 'Çarşamba günü konuşacağım, her şeyi anlatacağım' diye randevu verdi. Ve Çarşamba geldi. Erman Toroğlu Lig TV'den neden gönderildiğinin yanıtını Hürriyet'teki köşesinde verdi Erman Hoca "biri bana çaktı ama kim çaktı bilmiyorum" diyor ama aslında açıkta ipini çekenin ismini örneklerle veriyor. - Fenerbahçe Asbaşkanı Ali Yıldırım'ın Digitürk yetkililerine ihaleden önce "Yıllardır söz verdiğiniz halde Erman Toroğlu’nun işine niye son vermediniz?” dediğini, - Aziz Yıldırım'ın kulüp başkanlarıyla bir yemek esnasında ‘Ertan Özerdem’le konuştum, sezon sonunda Erman Toroğlu’nu görevden alacak..." dediğini, -Yine Aziz Yıldırım’ın ihaleden sonra bir kulüp başkanıyla konuşurken “Henüz işimiz bitmedi, elbirliğiyle bu Erman Toroğlu’nu yollamamız gerekiyor.” dediğini Toroğlu'nun satırlarından okuyoruz... İşte Erman Hoca'nın o yazısı: MARATON KLASİK OLMUŞ BİR PROGRAM Geçtiğimiz 20 yılda benim aklımda kalan dört adet artık klasik olmuş televizyon programı var: Arena, Siyaset Meydanı, 32. Gün ve Maraton. Diğer üçü siyasi, ekonomik, toplumsal programlar, bizimki futbol programı. Hoş zaman zaman ben buna ekonomiyi de, toplumu da katıyordum. Bence fena da olmuyordu. Arena, Siyaset Meydanı ve 32. Gün zaman zaman banttan da yayınlanan programlar. Ama bizimkinin bant şansı yok. Hep canlı canlı. Bazen 2.5 saat, bazen 4.5 saat. Bir de karşınızdaki yelpazeyi göz önüne getirdiğinizde, varın gerisini siz düşünün. İHALE ALINDIĞINDA LONDRA'DAYDIM İHALE KAYBEDİLSEYDİ MARATON DEVAM EDECEKTİ - Maraton’u Digitürk’ün dışında bir ‘güç’ün kaldırdığına inanıyor musun? Maraton bir güç ise eğer, başka bir güç onu kaldırdı. Perde arkasında neler var, bilmiyorum. Birisi bana çaktı da kim çaktı, bilmiyorum! - Maraton’un bittiğini size kim söyledi? Bana kimse söylemedi, Vatan Gazetesi’nden öğrendim bunu. Tayfun Bayındır’ın haberinden öğrendim. - Ertan Özerdem, Maraton’un kaldırılmasının sebepleri konusunda net bir şey söyledi mi? Kendisiyle yaptığımız toplantıda önce bir çay söyledim. Baktım çay kesmiyor, sonra viskiye döndü. Eğer ihale kaybedilseydi, “Maraton devam eder miydi” diye sordum. “Devam edecekti” dedi. Sonra kendisine Ali Yıldırım’ın, “Yıllardır söz verdiğiniz halde Erman Toroğlu’nun işine niye son vermediniz?” sözlerini hatırlattım, “Bu konuda bir şey söylemem” dedi. 10 dakika sonra da, “Eğer bunu yazarsan inkar ederim” dedi. Ben de, “İnkar edersen, o senin sorunun olur” cevabını verdim. Ertan Özerdem ile konuşurken, Digitürk Genel Müdür Yardımcısı Kadir Kardaş da vardı. - Maraton programı devam edecek mi? Bilmiyorum. Hayat neler geler gösterir belli olmaz. - Herhangi bir televizyon kanalından, Maraton’u devam ettirmeniz için bir teklif aldınız mı? Şu anda onları konuşmak için çok erken. - Erman Toroğlu bundan sonra ne yapacak? Sezon sonuna kadar bekleyecek mi? Beklemeyecek, Hürriyet’te yazacak. - Birilerinin sizden intikam aldığını düşünüyor musunuz? Bu olayda şahsi intikamlar söz konusuysa bu da benim için önemli değil. Eğer müesseseler kulüp başkanlarının veya yöneticilerinin şahsi intikamlara, dolaylı yoldan alet ve teslim oluyorlarsa, pes derim. Tam ihale başladığında Pegasus uçağıyla İstanbul-Londra seferine başlamıştım. Londra’ya indiğimde ihalenin Digitürk tarafından alındığını öğrendim. Üç gün Londra’daki dostlarımla gezdim tozdum. Döndüm, İstanbul’da bir restorana gittim, önüme bir Vatan gazetesi getirdiler. Digitürk Genel Müdürü Ertan Özerdem ile Sanem Altan röportaj yapmışlar, bu röportajın üzerinde 8 sütun manşet; “Çanlar Erman Hoca için çalıyor” başlığı ve benim kelle resmim... ARAŞTIRMAYA BAŞLADIM Genel Müdür’ün konuşmaları ile yukarıdaki haberin ayrıntıları örtüşüyor. Yani, benim olayım, benim ile şirket arasında gözüküyor. Bu sonuçta şahıslar ne kadar etkili, onu bilemem. Aslında bu tarz bir yazı yazmak istemedim. Ama suçlamalar öyle boyutlara gitti ki, ‘doğru muydu yanlış mıydı’ araştırma yapmaya başladım. O zaman yukarıdan başlayarak aşağı doğru inelim: VE İŞTE ARAŞTIRMA SONUÇLARI 1- Gül: “Beni uykusuz bırakıyor” demişti “Maraton’un kalkmasının sebebi siyasi olabilir” diyenler oldu. Katılmıyorum, çünkü şu anda iktidarda olan partinin kurucularından olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül çok yerde beyanat vererek, “Maraton’dan şikayetçiyim çünkü beni gece yarılarına kadar uykusuz bırakıyor” demiştir. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Maraton hakkındaki düşüncelerini sevgili dostum, arkadaşım merhum Hasan Doğan’dan dolayı biliyorum. 2- “Toroğlu’nun işine niye son vermediniz” dediler Maraton’un ‘badem!’ olma kararı nerede alındı? Yayın ihalesine çıkıldıktan sonra Türk Telekom ile Digitürk ekipleri üst düzey toplantılar yaptılar ve sonunda el sıkışıp ihaleye beraber girme kararı aldılar. İhaleye iki gün kala Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın da bulunduğu, Türk Telekomcularla beraber yapılan toplantıda, ‘ihaleye Digitürk’le beraber girilmeme’ kararı alındı. Türk Telekom tek başına girecekti. Bu isteğin daha yukarılardan da geldiği söyleniyor. İşte burada Digitürk tarafında panik başladı. Belki de bu arada karşılıklı vaatler verildi. Mesela ihaleye iki gün kala Ertan Özerdem’in odasına Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, asbaşkanı Ali Yıldırım ve İstanbul Büyükşehir Belediyespor Başkanı Göksel Gümüşdağ girdiler. Burada Ali Yıldırım’ın Özerdem’e, “Yıllardır söz verdiğiniz halde Erman Toroğlu’nun işine niye son vermediniz?” cümlesi var. Bunu sağda solda söyleyen de Göksel Gümüşdağ’dır. 3- Kulüpler Birliği’nde hiç gündeme gelmedi “Erman Toroğlu’nu Kulüpler Birliği istemedi” denildi. Ben kulüp başkanlarıyla hep belli mesafede durmuşumdur. Ama böyle bir önemli olayda bazı kulüp başkanlarını bizzat aradım. Bazıları da beni aradılar. Söylediği cümleler netti: “Bu konuyla ilgili Kulüpler Birliği toplantısında Erman Toroğlu’nun ‘E’si bile geçmedi. Ve böyle bir istek getirilseydi, kesinlikle reddedilirdi.” Yalnız burada iki ayrıntı var... Bu Kulüpler Birliği toplantısından sonra dört kulüp başkanı; Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, Kayserispor Başkanı Recep Mamur, Sivasspor Başkanı Mecnun Otyakmaz ve İstanbul Büyükşehir Belediyespor Göksel Gümüşdağ sohbete oturuyorlar... Burada benim mevzum geçiyor.... Ve sonra bu grup yemeğe gidiyor. Araştırmaya devam ediyorum ve Kayserispor Genel Menajeri Süleyman Hurma’yı arıyorum, diyorum ki: “Kayserispor Başkanı’nın Şansal Büyüka’ya gönderdiği teşekkür mektubunun henüz imzası kurumadı.” Neler diyor Recep Mamur: “İyi ki Maraton programı var, iyi ki sizler varsınız, yoksa biz Anadolu takımları mahvolacağız. Bana küfreden ve baskı yapan bu seyirciye karşı benim yanımda dimdik ayakta duruyorsunuz. İkinize de teşekkür ediyorum.” Ve Süleyman Hurma devam ediyor: “Başkanımla bizzat konuştum. Bana söylediği; ‘Mektubun arkasında sonuna kadar duruyorum. Ben o 4-5 kulüp başkanıyla yenen yemekte ne Erman Toroğlu’nun ne Şansal Büyüka’nın ne de Maraton’un aleyhinde konuşmadım. Yalnız Aziz Yıldırım dedi ki; ‘Ertan Özerdem’le konuştum, sezon sonunda Erman Toroğlu’nu görevden alacak... Ben en ufak bir yorum yapmadım.” 4- “Elbirliğiyle Erman Toroğlu’nu yollamalıyız” İhale bitiyor. Şu anda Süper Lig’de oynayan bir kulübün başkanı (ismi bende saklı) Aziz Yıldırım’ı arıyor... “Başkan, tebrik ederim. Çok güzel bir ihale oldu” deyince Yıldırım’ın cevabı enteresan: “Henüz işimiz bitmedi, elbirliğiyle bu Erman Toroğlu’nu yollamamız gerekiyor.” Buna benzer, kulüp başkanlarıyla ilgili birkaç detay daha var. Ama bakın ben bunlara detay olarak bakıyorum, esas olarak görmüyorum. Çünkü esas olan Maraton ile Digitürk’tür. 5- Küfürle mücadelemiz için teşekkür etmişlerdi “Erman gidecek küfür bitecek” diyenler de oldu... Küfürle en fazla mücadele eden adam benim. İşte Kayserispor Başkanı Recep Mamur’un söyledikleri. Biraz geriye gidin, Aziz Yıldırım’ın 2006 yılında Beyoğlu’nda bir Fenerium mağazası açarken kameralara söyledikleri: “Türkiye’de küfürle sadece iki kişi mücadele ediyor. Buradan ikisine de açık teşekkür ediyorum; birisi Şansal Büyüka’dır, diğeri Erman Toroğlu.” 6- Futbol Federasyonu destekliyordu “Futbol Federasyonu Maraton’u istemiyor” diyebilirler. Nitekim sayıları az da olsa diyenler oldu. Bizzat Futbol Federasyonu ve yönetim kurulu üyeleri Maraton Digitürk’te bittikten sonra ne duruma geldiler, neler söylediler, herkes biliyor. Futbol Federasyonu, Maraton’un kesinlikle devam etmesinden yanaydı. Hatta şunu söylüyorlardı: “Maraton işimizi kolaylaştırıyor.” 7- Sarvan: İşimiz çok daha zorlaştı “Hakemler hakkında konuşmalar... Pozisyonların tekrarları... Hakemler rencide oluyor... Hakemler rahatsız...” diyenler ve sebebi bunlarda arayanlar da vardı. Veya öyle söylüyorlardı. Merkez Hakem Kurulu (MHK) Başkanı Oğuz Sarvan ve MHK Başkan Vekili Yüksel Okçuoğlu bizzat telefon açarak, “İnanamadık, şimdi bizim için çok kötü oldu. Hakem camiası olarak en büyük desteği sizden görüyorduk” cümlelerini sarfettiler ve, “Bundan sonra işimiz çok daha zorlaştı” dediler. 8- Türk halkı “Maraton”u seviyor Seyirciye bakıyorsunuz,yüzde 100 fanatik olmayan, biraz aklı selim olan seyirci “Maraton” diyor. Çünkü Maraton açık kanalda yayınlanmadı. Biz Şansal’la Digitürk’te yani, şifreli yayında buna başladığımızda çoğu kimse, “Unutulur gidersiniz. Açık kanalda çalışsanız iyi olurdu. Artık bittiniz” dedi. Maraton bitti de gördüğünüz gibi şimdilik ortalığı çok karıştırarak bitti. 9- MHK bizden şikayetçi değildi Maç bitiyor, daha soyunma odasına gitmeden futbolcu ve teknik adam diyor ki: “Bunu akşam Maraton’da yorumlayacaklar, o zaman göreceksiniz.” Kim bunu söyleyenler; canı yananlar. Yine ismi bende saklı bir üst düzey FIFA hakemi, bir maçı idare ederken sarı kart gösteriyor, futbolcu hakeme diyor ki: “Gösterdiğin kart yanlış, akşam Maraton’da görürsün.” Peki kim bunu söylüyor, canı yanan futbolcu. MHK de bundan şikayetçi değil, niye çünkü orada hiçbir çıkarı olmadan, hiçbir kulübe bağlılığı ya da Futbol Federasyonu’na bağlılığı olmadan, renklere çıkar sağlamadan oyun kuralı yorumlanıyor. Çünkü geçmişte de bazı MHK Başkanları dediler ki: “Türkiye’de biz bazı yerlere ulaşamıyoruz. Oralara Maraton ulaşıyor, Allah razı olsun.” 10- İsim babası Büyüka’dır Maraton’un isim babası Şansal Büyüka’dır. Onu çocuğu gibi büyüttü. Kolay değil, 14 yaşına geldi, çocuk okusaydı şu anda Lise 1’de idi. Ne yapalım, bu sene de bazı sebeplerden dolayı kaydını dondururuz, o çocuk gene eğitimine bir yerde devam eder. | Erman Toroğlu Lig Tv'den gönderildi. Maraton bitti. Lig TV yeni yayın anlayışı dedi ama Erman Toroğlu ipini çeken ismi açıkladı. |
Yetkililer, bugün başlayan zirveden bir gün önce ölü bulunan polis şefinin intihar etmiş olma olasılığının yüksek olduğunu bildirdi. BBC'nin haberine göre, 26 yıldır İsviçre’nin Davos kasabasının güvenliğinden sorumlu olan 61 yaşındaki Markus Reinhardt, toplantıların başlamasından bir gün önce otel odasında ölü bulundu. AFP haber ajansına konuşan bir polis yetkilisi, Reinhardt'ın ölümünü bir insanlık trajedisi olarak değerlendirdi. Yetkili, ilk incelemelere göre ölüm nedeninin intihar olduğunu düşündüklerini belirtirken, olayla ilgili incelemelerin sürdüğünü söyledi. Renhardt’ın esrarengiz ölümü üzerine, bu yıl Davos’un güvenliğini Polis Yüzbaşı Marcus Suter'in sağlayacağı bildirildi. 1984 yılında Davos polis şefliğine getirilen Reinhardt, Davos toplantılarının güvenliğinden de sorumluydu. Geçtiğimiz yıl Davos polis şefi olarak 25. yılını doldurması nedeniyle kendisiyle yapılan bir röportajda Reinhardt, başarısının sırrını soran gazeteciye, “İyi bir güvenlik planı ne kadar gizliyse o kadar başarılıdır” diye cevap vermişti. Dünyaca ünlü Davos toplantıları ise bu sabah başladı. Beş gün sürecek toplantılara Çin’den Hindistan’a ve Almanya’dan Fransa’ya kadar 90 ülkeden çeşitli düzeyde liderlerin katılması bekleniyor. Geçen yıl Başbakan Tayyip Erdoğan’ın İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez’le tartışmasına sahne olan Davos’a bu yıl Türkiye’den bakan düzeyinde katılım olmayacak... DAVOS TOPLANTILARI BAŞLADI Dünya Ekonomi Forumu’nun (Davos Zirvesi) 40. yıl toplantısı İsviçre’nin Davos kasabasında başladı. Gündem konusu, küresel ekonomik krizin verdiği zararın ve bu zararın telafi yollarının aranacağı “Dünyanın Durumunu İyileştirme: Yeniden Düşünme, Yeniden Tasarlama, Yeniden İnşa Etme” olarak belirlenen toplantının, panelleri de başladı. Zirvenin resmi açılışı ise bu akşam yapılacak. Toplantının sabah gerçekleştirilen paneline katılan ve küresel krizi tahmin etmekle tanınan ünlü ekonomist Nouriel Roubini, yaptığı konuşmada, küresel toparlanmanın yavaş olacağını, küresel ekonomideki büyümenin kriz öncesi döneme göre daha düşük seyredeceğini belirtti. İstihdam piyasasındaki zayıf konumun devam edeceğini kaydeden Roubini, ABD Başkanı Barack Obama’nın bankacılıkla ilgili aldığı önlemlerin doğru olduğunu ancak ticari ve yatırım bankalarının kesin sınırlarla ayrılması gerektiğini vurguladı. Küresel ekonomideki dengesizliğin de ekonomideki toparlanmayı olumsuz etkilediğini kaydeden Roubini, yükselen piyasaların gelişmiş ülkelere göre daha hızlı bir büyüme içinde olacağını ifade etti. Küresel ekonomideki toparlanmada Çin’in tek başına yeterli olamayacağının da altını çizen Roubini, Çin’in ekonomisini soğutmaya yönelik önlemlerin küresel toparlanmayı olumsuz etkileyebileceğini de anlattı. DAVOS ZİRVESİ Davos çerçevesinde, dünyada konusunda uzman 1000’den fazla uzmanın 70 komisyonda görev aldığı belirtilirken, bu uzmanlar toplantılarda “dünyanın durumu”nu ele alacak. Davos Zirvesinde, küresel ekonomik krize neden olan temel sistemik sorunlar tespit edilerek, daha sağlıklı, güvenilir ve sürdürülebilir bir yeni dünya düzeninin, yeniden tasarlanarak, yeniden inşa etme yolları tartışılacak. 31 Ocak tarihine kadar sürecek olan ve 90 ülkeden 2.500’ü aşkın kişinin katıldığı zirvede, ele alınacak konu başlıkları arasında, “ekonomik ve sosyal refah, küresel riskleri azaltma ve sistemik sorunlara yönelme, sürdürülebilirliğin sağlanması, değerler çerçevesi oluşturmak, etkin kurumları inşa etmek” bulunuyor. Zirveye Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz da katılıyor. | Her yıl dünyanın önde gelen liderlerini bir araya getiren İsviçre'nin Davos kasabasının polis şefi ölü bulundu. |
Kapatılan DTP'nin siyasi yasaklı lideri Ahmet Türk'ün ev sorununa sanatçı ve yazarlar sahip çıktı. Türk için başlatılan "Evim Evinizdir, Kabul Etmeniz Onur Verir" kampanyasında imzalar bine ulaştı. Ahmet Türk Ankara'da bir ev tutmu ancak taşınacağı gün evsahibi Türk'ün siyasi kimliği nedeniyle evi vermekten vazgeçmişti. Bunun üzerine Ankara'da bir grup yazar sanatçı "Evim Evinizdir, Kabul Etmeniz Onur Verir" imza kampanyası başlattı. Yaklaşık bir aydır süren kampanya tamamlandı. Sayıları bini bulan imza verenler arasında şu isimler dikkat çekiyor: "Baskın Oran, Ali Nesin, Oya Baydar, Mete Çubukçu, Şanar Yurdatapan, Balçiçek Pamir, Gençay Gürsoy, Meral Tamer, Lale Mansur, Deniz Türkali, Ferhat Tunç, Servet Kocakaya, Zeynep Tanbay, Berat Günçıkan, Çağatay Anadol, Emine Uşaklıgil, Ercan Kanar, Mithat Sancar, Nazan İpşiroğlu, Oktay Etiman, Fikret Başkaya, Şükrü Erbaş, Gülten Kaya, Halil Berktay, Orhan Aklaya, Sungur Savran, Sibel Özbudun, Zeynep Oral, Saruhan Oluç ve Piyale Marda." Yazar, sanatçı ve akademisyenlerin imzaları Ahmet Türk'e iletilmek üzere önümüzdeki günlerde BDP'ye iletilecek. | Siyasi kimliği nedeniyle Ankara'da tuttuğu eve taşınamayan kapatılan DTP'nin yasaklı lideri Ahmet Türk'e bin ev desteği geldi |
Bitlis'in Tatvan, Güroymak ve Hizan ilçelerinde polis tarafından sabah gerçekleştirilen eş zamanlı operasyonda, aralarında Tatvan Belediye Başkanı BDP'li Abdullah Ok'un eşi ve çocuğunun da bulunduğu 11 kişi gözaltına alındı. BDP'nin 3 Ocak'ta yapılan ilçe binası açılışı sırasında elde edilen görüntüleri inceleyen polis, bugün sabah saatlerinde eş zamanlı operasyon düzenledi. Tatvan, Güroymak ve Hizan'da eş zamanlı gerçekleştirilen operasyonda Tatvan Belediye Başkanı Abdullah Ok'un eşi Remziye Ok, 19 yaşındaki oğlu Doğancan Ok ile toplam 11 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında Tatvan BDP Belediye Meclis Üyesi Çetin Yılmaz ile bir belediye çalışanı da bulunuyor. Tatvan Emniyet Müdürlüğü'ne götürülen 11 kişinin sorgularının devam ettiği, daha sonra da adliyeye sevk edilecekleri bildirildi. | KCK operasyonu sürüyor. Bu kez de bir belediye başkanı ailesi ile birlikte gözaltına alındı. |
23 Ocak 2010 – İstanbul. Onbinlerce kişinin yaşamını yitirdiği ve yaklaşık 1 milyon kişinin evsiz kaldığı tahmin edilen Haiti depreminin yaralarının sarılması için çalışmalar sürerken, Vodafone Türkiye de yeni bir kampanya başlattı. Vodafone Türkiye bu kampanya ile abonelerinin depremde mağdur olan Haitililere yardım etmesini sağlıyor. Vodafone aboneleri “Haiti” yazıp 2868’e kısa mesaj göndererek Kızılay’a 5 TL bağış yapabilecek. Kampanya kapsamında toplanan tüm bağış Haiti’ye iletilecek. 21 Ocak’ta başlayan kampanya süresiz devam edecek. Vodafone gönderilen SMS’lerden herhangi bir ücret almayacak. Türkiye Vodafone Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı ve Vodafone Türkiye İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Rengin Onay, başlattıkları yardım kampanyası ile ilgili şunları söyledi: “Hepimizin kalbi hayatını kaybeden, yaralanan, evsiz kalan ve acı çeken Haitililerin yanında. Vodafone Grubu faaliyet gösterdiği ülkelerde bulunan Vakıfları üzerinden şimdiye kadar toplam 277.729 Sterlin bağışta bulunmuştur. Bizler, Türkiye olarak deprem felaketinin ne olduğunu çok iyi bilen bir ülkeyiz. Abonelerimizin gönderdikleri SMS’ler ile toplanacak ve Kızılay aracılığı ile Haiti’deki depremzedelere iletilecek bağışların Haiti’deki felaketin yaralarının sarılmasına bir nebze de olsa yardımcı olmasını diliyoruz”. | Vodafone Türkiye, Kızılay ile işbirliği yaparak Haiti deprem mağdurlarına yardım kampanyası başlattı. Vodafone aboneleri Haiti yazıp 2868"e kısa mesaj göndererek Kızılay"a 5 TL bağış yapabilecek. |
Toyota, geçen hafta ABD'de bu modellere ait 2.3 milyon aracı gaz pedalı hatası nedeniyle piyasadan geri çekmişti. Şimdi de Şubat ayının ilk haftasında ABD ve Kanada'daki fabrikalarında bu modellerin üretimini de durduracak. Satışlardan geri çekilen ve askıya alınanlar arasında Toyota'nın Kuzey Amerika'da en çok satan ''Camry'' modelinin yanı sıra, 2009-2010 model RAV4, 2009-2010 model Corolla, 2009-2010 model Matrix, 2008-2010 model Sequoia, 2007-2010 model Tundra, 2005-2010 model Avalon ve 2010 model Highlander da var. Toyota'nın ABD Grup Başkan Yardımcısı Bob Carter, yaptığı açıklamada, araçlarda emniyeti sağlamak için önlem aldıklarını ve Toyota'nın müşterileri üzerindeki güvenini onaracağını söyledi. Bu hareketin çözüm bulunana kadar gerekli olduğunu belirten Carter, ''Müşterilerimiz için bu konunun çözülmesi yolunda her türlü çabayı gösteriyoruz'' dedi. | Toyota, ABD'de 8 modelinin satış ve üretimini askıya alacak. Bu modellerin üretimi durdurulacak. |
Olay komutan hakkında çıkan bu söylentiye Namık Kemal Zeynek köşesinde açıklık getirdi.. Zeybek, "Öncelikle birçok kişinin sandığı gibi sayın Ç. D.’nın Alevi kökenli veya Alevi inançlı olmadığını söylemeliyim. Soyadından ötürü onu Prof. İzzettin Doğan’ın kardeşi veya akrabası sananlar yanılırlar" sözleriyle Doğan'ın alevi olmadığını yazdı. Doğan'ın katı bir laiklik çizgisi izlediğini aktaran Zeybek' askerin üniversite yönetmesine şiddetle karşı çıkıyor. Çetin Doğan'ın icraatları arasında 60 Türkçe dersi kaldırmak ta var. Zaman gazetesinden Hemra Köse'nin haberine göre Doğan'ın üniversitede bulunan mescidi kapattırdığı belirtiliyor. Haberde Zeyberk'in çarpıcı açıklamalarına yer veriliyor. Üniversitenin Doğan'dan önceki mütevelli heyet başkanı Namık Kemal Zeybek, başörtüsü özgürlüğünün onun zamanında sekteye uğradığını, başörtülü velilerin bile üniversiteye alınmadığını söyledi. Komünizm döneminde ülkenin Milli Üniversitesi olarak kurulan okulda mescit bulunduğuna dikkat çeken Zeybek, bu mescidin Doğan tarafından kaldırıldığını vurguladı. Zeybek, Doğan'ın dile getirdiği görüşü ise şöyle aktardı: "Bizde bir kural vardır. Üniversitelerde ve kışlalarda mescit olmaz." TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI KAPATILDI Zeybek, Kazakistan'da ve Kırgızistan'da Türkiye Türkçesiyle eğitimin yapıldığını anlatıyor. Doğan'ın 60'a yakın okulun kapatılması talimatını verdiğini vurguluyor. Üç üniversitede bulunan Türk dili ve edebiyatı bölümlerinin de kapatıldığını belirtiyor. Zeybek, şöyle devam ediyor: "Doğan ilk yıl Kazakistan'daki Türk akademisyenleri geri çekti. Türkiye'nin ortaklıktan çıktığı zannedildi. İkinci yıl da yanlış görevlendirmeler dolayısıyla Türkiye ile Kazakistan arasındaki üniversite ilişkileri zarar gördü." Ahmet Yesevi Üniversite-si'nin eski Mütevelli Heyeti Başkan Vekili Feyzullah Budak, Doğan'ın AK Parti hükümeti göreve başladıktan sonra 'İslam dini bu devletin yönetim şekli olacak' saplantısına kapıldığını ve panik içinde davrandığını söylüyor. Balyoz planındaki dehşet senaryolarının Çetin Doğan'ın üslubuyla bire bir örtüştüğünü savunan Budak, "Planlar düzmece gibi görünüyor ancak Doğan'ı tanıdığım için en küçük tereddüt duymuyorum. Bu planları yapacak kafa yapısına sahip." diye konuşuyor. 185 BİN DOLARLIK SON MODEL ARAÇ ALDIRDI Doğan'ın üniversiteyi kışlaya çevirdiğini aktaran Budak, şu bilgileri veriyor: "Üniversitenin genel koordinatörlüğüne de bir tuğgeneral getirdi. İstanbul'daki merkeze emekli bir albay atadı. Türkistan'a askerlikten gelen bir akademisyen atadı." BURSLARI KESTİRDİ Budak, Doğan'ın Türk dünyasının yoksul öğrencileri için ayrılan bursu kestiğini ileri sürüyor. Bursların toplam yıllık maliyeti 85 bin dolardı. Budak'a göre Doğan az kullanılmış makam aracını kullanmak yerine, burs için ayrılan parayla 185 bin dolarlık son model bir araç aldı. | Balyoz planının mimarı Çetin Doğan'ın Ahmet Yesevi Üniversitesi'ndeki dönemi de eleştiri konusu.. |
En düşük fiyatı 37,6 bin lira olan konutlar, 184 liradan başlayan taksitlerle 180 ay vadeyle satılacak. TOKİ'den verilen bilgiye göre, şimdiye kadar alt gelir ve yoksul grubuna yönelik 108 bin civarında konut yapıp satan idare, 5 ilde 1030 konutu, hiç bir şart aramadan açık satışa sundu. Vatandaşlar, Adana Karaisalı'da 1. ve 2. etaplarda, Gaziantep Islahiye'de, Şahinbey'de Serinevler-Perilikaya, Hatay-Reyhanlı, Karaman Kırbağı ve Mersin Silifke'de alt gelir grubu projelerinde toplam 1030 adet konutu, ilgili banka şubelerine başvurarak hemen alabilecek. BU ŞARTLAR ANANMIYOR Bu konutların satışında, alt gelir grubuna yönelik satışlarda aranan, ''projenin bulunduğu il-ilçe sınırlarında 3-5 yıldır oturuyor olma, il-ilçe nüfusuna kayıtlı olma, 25-30 yaşın üzerinde olma, aylık hane gelirinin 1,6 bin liranın üzerinde olmaması, TOKİ'den daha önce konut kredisi kullanmamış olma, kendi adına konutunun olmaması'' şartları aranmayacak. BAŞVURU 31 MART'A KADAR Bu durumda, elinde 5-6 bin lira peşin parası bulunan, yatırım yapmak isteyen, eşine-çocuğuna konut almak isteyenler, halen tamamlanmış durumdaki bu konutlardan hemen alabilecekler. En düşük fiyatı 37 bin 665 lira olan konutların satışında yüzde 12 peşinat alınıyor. Taksitleri 184 liradan başlayan konutların bedeli 180 aya kadar vadeyle ödenebilecek. Konutlar için başvurular 31 Mart'a kadar ilgili banka şubelerine yapılabilecek. Konutları alan vatandaşlar, hemen taşınabilecek veya kiraya verebilecek. Taksitler, satın alınan ayı takiben ödenmeye başlanacak. Yetkililer, söz konusu projelerdeki konutların, daha önce alt gelir grubundaki vatandaşlar için, satış şartlarını taşımak şartıyla bir kaç kez satışa çıkarıldığını, ancak yeterli başvuru gelmemesi üzerine, stokları değerlendirmek üzere açık satışa sunulduğunu belirtti. Alt gelir grubuna yönelik konutların büyüklüğü ortalama 85 metrekare. 7796 SOSYAL KONUT AÇIK SATIŞTA Verilen bilgiye göre, TOKİ'nin halen Türkiye genelinde, alt gelir grubuna yönelik satışa sunulan 1030 konut dahil toplam 7 bin 796 sosyal konutu ile 261 işyeri açık satışta bulunuyor. Söz konusu konutlar da 184 liradan başlayan taksitlerle ve 180 aya kadar vade ile satılıyor. İlgili banka şubelerine başvuran vatandaşlar, istedikleri konutu, işyerini seçip, konutlarını hemen teslim alabilecek. 354 BİNİ SOSYAL KONUT Verilen bilgiye göre, gelecek yıl sonunda projelendirilen konut sayısını 500 bine ulaştırmayı öngören idare, 2010 yılı hedefini 450 binden 480 bin konuta çıkardı. İdare bu yıl 70 bin civarında konutu ihale edecek. Geçen yıl sonu itibariyle, 738 ilçe 410 bin 201 konuta ulaşan TOKİ'nin ürettiği konutların 186 bin 840'ı dar ve orta gelir grubuna, 107 bin 733'ünün alt gelir ve yoksullara yönelik olduğu, 45 bin 738 konutu içeren gecekondu dönüşüm projesi, 9 bin 910 konutu içeren afet konutu, 3 bin 472 konutu içeren tarımköy projesi uyguladığı belirtiliyor. Konutların toplam 353 bin 693'ünün sosyal konut niteliğinde, 56 bin 508'inin ise kaynak geliştirme projesi kapsamında olduğu kaydediliyor. TOKİ'nin 2008 yılı sonu itibariyle 274 bin 817 olan satılan konut sayısı, geçen yıl 324 bin 367'ye ulaştı. Geçen yıl 50 bine yakın konut satan TOKİ'nin yıl sonu itibariyle projelendirilen toplam konut sayısı 410 bin olduğu ve bunların bir bölümünün henüz satışa çıkarılmadığı dikkate alınırsa, üstlenilen konut projelerinin ortalama yüzde 80'i satılmış bulunuyor. 100 LİRALIK TAKSİT DEĞİŞMEYECEK, BAŞVURU ŞARTLARI SIKILAŞTIRILACAK TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, halen 100 lira taksitle satılan yoksul konutları ile ilgili olarak AA muhabirine yaptığı açıklamada, çok büyük ilgi olan bu konutları hak etmeyen vatandaşların almaması için başvuru şartlarını sıkılaştıracaklarını söyledi. Bayraktar, şöyle dedi: ''Bu konutlara çok müracaat oluyor. (Hak etmeyenler de giriyor, hava parası ile devrediyorlar) diye çok şikayet geliyor. Ama henüz yoksul konutlarından teslim ettiğimiz yok. Yaz aylarında ilk yoksul konutları teslim edilecek. Teslim ederken bu suistimaller varsa ortaya çıkar. Almış, kendisi taşınmıyorsa, demek ki bunu birine devretmiş... Kendisi oturmuyorsa, bunu elinden almak lazım. Üzerinde çalışıyoruz. Peşinatsız, 100 lira taksit olayı değişmez. Evine taşındıktan sonra 100 lira taksit başlayacak. Bu konuda kendimizi bağladık.'' | Toplu Konut İdaresi (TOKİ), 5 ilde alt gelir grubuna yönelik yaptığı 1030 konutu, hiç bir şart aramadan açık satışa çıkardı. |
Toplam 17 yazar ve çizer kadrosuna sahip, mizah dergisi ''Densüz'', yayın hayatına başladı. 20 yıldır gazetecilik yapan Tahir Erdem'in yayın hayatına kazandırdığı ''Densüz'', küfre ve cinsel ögeler taşıyan esprilere sığınmadan da mizah yapılabileceğini gösterme iddiasıyla yola çıktı. Türkiye'nin farklı coğrafyalarından çizer ve yazarları kadrosunda toplayan Densüz Mizah Dergisi, ''Goca Garı İlaçları, Yıldız Falız, Dert Ortağız Ukuş Bibi, Densüz Haber Acansı'' gibi değişik köşelerden oluşuyor. Densüz'ün, Yıldız falı Köşesindeki burçlar ise hayli ilginç: ''Goyunun Herifi, Koç; Tosun, Boğa; Çütüzler, İkizler; Çayan, Yengeç; Orman Ağası, Aslan; Kelle, Başak; Gantar, Terazi; Poçikli Çayan, Akrep; Eğrülmüş Demir, Yay; Gıdik, Oğlak; Sitil, Kova; Deniz Guşu, Balık'' olarak isimlendirilmiş. Derginin sahibi ve yazı işleri müdürü Tahir Erdem, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ''Densüzlere de ihtiyaç var. Gülmeyi giderek daha çok özlediğimiz bu günlerde "Densüz"le mizaha yeni bir soluk ve yeni bir ses geldi'' dedi. Birinci hamur kağıda basılmış toplam 16 sayfadan oluşan derginin ''ederi'' ise, ''2 tandır ekmeği/2TL.'' Tahir Erdem, Ankara'dan bir kadın okuyucunun aradığını belirterek ''Telefonda gülmekten zor konuşuyordu. Derginin ismini çok beğenmiş. 'Gerçekten 24 tandır ekmeği göndersem 1 yıllık abone olabilir miyim' diye sordu, 'evet, siz yeter ki tandır ekmeği gönderin' cevabını verdim'' diye konuştu. İlk sayının baskı maliyetini yerel çaplı bir iletişim şirketi üstlenmiş. Dergi, baskı maliyetini üstlenen firmayı, kapak sayfasında, ayak ayak üstüne atmış bir ağa karikatürü koyarak ''Bu sayının Ağası... Ticaret'' olarak duyurmuş. Densüz'ün, her sayısının baskı maliyetinin bu tür sponsorluklarla finanse edilmesi hedefleniyor. Genel yayın yönetmenliğini Ekrem Katı, görsel sanat yönetmenliğini ise Yeliz Alişan'ın yaptığı Ankara merkezli aylık dergi, posta yoluyla meraklılarına ulaşıyor. | Mizah dünyası, bu günlerde 'Densüz'lere ihtiyaç var'' sloganıyla yayın hayatına başlayan yeni bir dergiyle tanıştı. |
Fiat'tan yapılan yazılı açıklamada, kış mevsiminin soğuk ve yıpratıcı şartlarının kendini güçlü şekilde hissettirdiği bu günlerde Fiat Binek ve Fiat Ticari Araçlar'ın, yaş ve model sınırlaması olmaksızın tüm Fiat markalı araç sahipleri için özel ödeme kolaylıkları sunan yeni bir servis kampanyası düzenlediği belirtildi. 400 lira ve üzerindeki boya ve kaporta hariç tüm servis işlemleri için taksitle ödeme avantajı sunan kampanya kapsamında, ayrıca hem motor hem de plastik aksam koruma işlemlerinin ücretsiz olarak yaptırılabileceği kaydedilen açıklamada, şöyle denildi: ''28 Şubat 2010 tarihine kadar Fiat yetkili servislerinde geçerli olacak servis kampanyası kapsamında 400 lira ve üstünde işlem gerçekleştiren Fiat markalı araç sahipleri için World'e özel 5 taksitle ödeme ayrıcalığı sağlanıyor. Kampanyadan yararlanacak Fiat sahiplerine 60 lira değerinde motor ve plastik aksam koruma bakımı hediye edilirken, Worldcard'ın paro özelliğini kullanarak bir sonraki bakımda ekstra 20 lira paro indirimi avantajından da faydalanabilecekler. Fiat'ın hediyeli kış bakımı kampanyası, boya ve kaporta işlemleri hariç tüm mekanik/elektrik işçilik, motor yağı değişimi, mekanik yedek parça, kış lastiği ve orijinal aksesuarlar gibi servis işlemlerini kapsıyor.'' | Fiat Binek ve Ticari Araçlar, kış mevsiminin zorlayıcı etkilerine karşı, yeni bir servis kampanyası başlattı. |
Galatasaray'ın milli futbolcusu ve takım kaptanı Arda Turan, dünyada 2009 yılının en popüler aktif futbolcuları anketinde Avrupa kıtasında birinci olurken, dünya sıralamasında ise ikinciliği aldı. Uluslararası Futbol Tarihi ve İstatistikleri Federasyonu'nun (IFFHS) bu yıl 4. kez düzenlediği ''Dünyada 2009 Yılının En Popüler Aktif Futbolcuları'' anketinde Türkiye'den de 3 futbolcu sıralamada yer aldı. IFFHS'nin, yılın en popüler futbolcusunu seçmek üzere resmi internet sitesinde yaptığı anketin sonuçları açıklandı. Dünya genelinde 6 kıta ve 68 ülkeden halen aktif sporculuk hayatlarını sürdüren toplam 115 futbolcunun bulunduğu listede, Türkiye'den Galatasaraylı Arda Turan ve Bursasporlu Sercan Yıldırım ile Galatasaray'da forma giyen Avustralyalı Harry Kewell da yer aldı. IFFHS, oylamanın sonuçlarını internet sitesinden açıklarken, dünya genelinde Real CD Espana takımında forma giyen Honduraslı futbolcu Carlos Alberto Pavon 195 bin 182 oyla ilk sırayı alırken, milli futbolcu Arda Turan 91 bin 887 oyla ikinci, Mısırlı Mohamed Aboutreika da 84 bin 470 oyla üçüncü oldu. Arda Turan ayrıca, Avrupa kıtasındaki değerlendirmede anketi açık ara önde tamamlayarak ''En Popüler Futbolcu'' unvanını elde ederken, Galatasaraylı Harry Kewell Okyanusya kıtasında 9 bin 400 oyla ilk sırayı aldı. Bursasporlu Sercan Yıldırım dünya genel sıralanmasında 10 bin 915 oyla 21. olurken, Kewell ise 24.'lükte kaldı. DÜNYADA İLK 10 IFFHS'nin anketinde, dünyada ilk 10 sırada bulunan futbolcularla, Türkiye'den Sercan Yıldırım, Galatasaray'da forma giyen Avustralyalı Harry Kewell'ın sıralamadaki yerleri ve aldıkları oylar şöyle: Futbolcu Takımı Ülkesi Oy ---------------------- -------------- -------- ------- 1-Carlos Alberto Pavon Real CD Espana Honduras 195.182 2-Arda Turan Galatasaray Türkiye 91.887 3-Mohamed Aboutreika Al-Ahly Mısır 84.470 4-Michal Zewlakow Olympiakos Polonya 53.939 5-Juan Manuel Vargas AC Firenze Peru 44.338 6-Alexandre R.Meschini ''Alex'' Spartak Moskova Brezilya 39.138 7-Yasser Al Qahtani Al-Hilal S.Arabistan 35.499 8-Li Jinyu Shandong Luneng Çin 35.140 9-Andrey Arshavin Arsenal Rusya 20.651 10-Jose Francisco Cevallos LDU de Quito Ekvador 19.632 21-Sercan Yıldırım Bursaspor Türkiye 10.915 24-Harry Kewell Galatasaray Avustralya 9.400 KITA DEĞERLENDİRMESİ IFFHS'nin 2009 yılının en popüler aktif futbolcuları oylamasında kıtalararasındaki değerlendirmede sonuçlar ise şöyle: Avrupa: Futbolcu Ülkesi Oy ------------ ------- ------ 1-Arda Turan Türkiye 91.887 2-Michal Zewlakow Polonya 53.939 3-Andrey Arshavin Rusya 20.651 Afrika: 1-Mohamed Aboutreika Mısır 84.470 2-Amr Zaki Mısır 9.909 3-Faisal Agab Sido Sudan 8.903 Asya: 1-Yasser Al-Qahtani Suudi Arabistan 35.499 2-Li Jinyu Çin 35.140 3-Ali Karimi İran 17.905 Orta ve Kuzey Amerika: 1-Carlos Alberto Pavon Honduras 195.182 2-Bryan Ruiz Kosta Rika 15.750 3-Cuauhtemoc Blanco Meksika 4.909 Güney Amerika: 1-Juan Manuel Vargas Peru 44.338 2-Alexandre R.Meschini ''Alex'' Brezilya 39.158 3-Jose Francisco Cevallos Ekvador 19.632 Okyanusya: 1-Harry Kewell Avustralya 9.400 2-Timothy Joel Cahill Avustralya 26 3-Ryan Nelsen Yeni Zelanda 13 | Dünyada yılın en popüler futbolcusunun seçildiği ankette Türkiye'den üç futbolcu listede yer aldı. Bir tanesi zirveye kuruldu. |
Nergis DEMİRKAYA İNTERNETHABER ANKARA- Türkiye aylardır kurumlararası çatışmayı tartışıyor. Asker, yargı, siyaset arasında bu tartışma sürerken, bir başka çatışma ise sosyal güvenlik sistemi kapsamında geri ödeme kurumları arasında yaşanıyor. Bedelini de hastalar ödüyor. İşte bu bürokrasi çatışmasının bedelini ödeyen hastalardan biri de Omurilik felçlisi Tuğrul Cankurt. İNTERNETHABER'in yaşadığı dramı konuştuğu, ötenazi isteyen omurilik felçlisi Tuğrul Cankurt Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) uygulamaları nedeniyle isyan bayrağını çekti. Yatağa bağımlı olan ve bugüne kadar sonda masrafları karşılanan Cankurt’a 6 aydır ödeme yapılmıyor. Bugün yaşadığı koşulların ötenazi istediği, iki yıl öncesine kadar daha kötü duruma geldiğini savunan Cankurt, durumun trajik halini, “Devlet devlet olursa, bürokrasi izin verirse işeyeceğim” sözleriyle esprili bir şekilde anlatmaya çalışıyor. CANKURT'İN ÖTENAZİ ÖYKÜSÜ 25 yıllık resim öğretmeni Cankurt’u ötenazi isteği ile tanıdık. Geçirdiği trafik kazası sonucu yatağa mahkum hale gelen Cankurt devlet yaşamını kolaylaştıracak olanakları yeterince sunmayınca, "Ya insanca yaşam, ya onurlu ölüm" diyerek ötanazi hakkı istemişti. Ancak hem dinen hem de hukuken Türkiye’de bu kabul görmüyor. Cankurt yaptığı çağrı ile Türkiye’de yaşayan 50 bin kadar omurilik felçlisinin sorununa tercüman oldu. Ancak geçen sürede iyileştirmeler olmayınca bu kez ötenazi için İsviçre’de bir kliniğe başvuru yaptı. Cankurt’un başvurusu kabul edildi, ancak ötanazi için 6 bin 700 frank ve refakatçi masraflarıyla birlikte 15 bin lira para yatırması gerekiyor. Bu parayı bulmak da sorun oldu, ancak aile Cankurt’u hayatta tutmak için mücadelesini sürdürüyor. SONDA ÜCRETLERİ ARTIK ÖDENMİYOR Gerçek hayat ve yeni uygulamalar ise Cankurt’u iyice canından bezdirmiş durumda. Uzun yıllardır yatağa bağımlı halde yaşayan Cankurt şimdi de sonda ve hasta bezi parası ile karşı karşıya kaldı. Bugüne kadar sosyal güvenlik kurumlarının karşıladığı bu para artık ödenmiyor. Cankurt’un verdiği bilgiye göre günde 6 sonda, hasta bezi ile birlikte ayda 420 liraya mal oluyor. 6 aydır ödeme yapılmadığı için aile yaklaşık 2 bin 500 lira bunun için para harcamış durumda. ÖTENAZİ İSTEĞİM HAKLI ÇIKTI Yıllar boyunca devlete prim ödeyen ve bugün emekli maaşları ile geçinmeye çalışan Cankurt ailesi yaşanan duruma anlam veremezken Tuğrul Cankurt, “Yaşadıklarım geçen iki yılda ötenazi istemede ne kadar haklı olduğumu bir kez daha ortaya koydu” yorumuna neden oldu. Durumu espriye vuran Tuğrul Cankurt, bir yandan yavaş yavaş öldürüyorlar derken bir yandan da acı acı, “Devlet devlet olacak işte ben de işeyeceğim” esprisi yapıyor. Ötenazi istediği günden bu yana herkese sesimizi duyurduk diyen Cankurt, “Bizi bir devlet duymadı” derken, “Bunları yapmıyorlarsa o zaman bana ötenazi hakkımı versinler” çağrısında bulundu. MAHKEMEYE TAŞINACAK 6 ayda sonda için yaklaşık 2 bin 500 lira ödeyen aile hak mücadelesini sürdürüyor. Sağlık Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu ve trafik sigorta şirketi arasında yazılar gidip geliyor. Sosyal Güvenlik Kurumu Hazine Müsteşarlığının trafik kazalarıyla ilgili yazısına dayanarak bu ödemeyi yapmıyor. Gerekçeli yazı ise şöyle: “Sigortalının sorumlu olduğu trafik kazalarında tedavinin gereği olan acil yardım ca ambulans hizmetlerinin de sigorta teminatı kapsamında blunduğuna şüphe yoktur. Ancak trafik sigortası bir sorumluluk sigortası olup söz konusu teminatın kapsamı zarar gören üçüncü şahısların zararları ile sınırlı olup sigortalının kendisine yapılan tedavi giderleri bu bağlamda acil yardım tedavi bedellerinin trafik sigortasından karşılnamasına olanak yoktur. Bu giderler kişiye sosyal güvenlik sağlayan kurumdan veya özel sağlık sigortasından karşılanmalıdır." Bu düzenleme gerekçesiyle artık sonda ücreti ödenmeyen Tuğrul Cankurt ise, "Günde 6 kez sonda kullanmaktayım ve sonda ile diğer tıbbi malzemeleri alamamam ölümümle sonuçlanacaktır. Bu durumdan Ssoyal Güvenlik Kurumu sorumlu olacaktır. Acilen bu yanlıştan dönülsün" çağrısında bulunuyor. İlgili üç kuruma da yazı yazan aile sonuç olumsuz olursa hakkını mahkemede arayacak. ÖZEL ÇABALARLA HAYATA TUTUNUYOR SGK omurilik felçlilerinin pek çok medikal malzemesini ödemiyor. Onlarda kendi özel çabaları ile bu malzemeleri yapmaya çalışıyor. Sağ kolunu çok az oranda kullanabilen Tuğrul Cankurt eşinin yaptığı bir aparat sayesinde bugün resim yapmaya çalışıyor. Yine eşinin yaptığı bir başka aparat ile kimseye muhtaç olmadan gazete okuyabiliyor. | Omurilik felçlisi öğretmen aylardır bürokrasiyle boğuşuyor. Cankurt, "ya sorunları çözün ya da bırakın öleyim" diyor. |
BU FOTOĞRAF BİR YALAN 7/7’deki saldırıları çevreleyen sırlardan biri de birçok gazetede çıkan bu fotoğraf. Komplo teorisi üretenlere göre, 7 Temmuz’da bombacıların Londra’ya giderken saat 07.20’de çekilen bu fotoğrafları bazı hileler içeriyor. Örneğin, bombacı olduğu iddia edilen adamın kafasının içinden geçen çubukların resimde çok net görülmesi bu adamın resme sonradan eklendiğini gösteriyor. | Bu fotoğraf bir yalan7/7’deki saldırıları çevreleyen sırlardan biri de birçok gazetede çıkan bu fotoğraf. komplo teorisi üretenlere göre, 7 temmuz’da bombacıların londra’ya giderken saat 07.20’de çekilen bu fotoğrafları bazı hileler içeriyor. örneğin, bombacı olduğu iddia edilen adamın kafasının... |
Avea ve Türk Hava Yolları'nın birlikte hayata geçirdiği işbirliği ile Miles&Smiles üyesi AVEA abonelerine konuştukça mil, uçtukça da kontör ve dakika kazanma fırsatı sunuyor. Avea abonesi olan Miles&Smiles üyeleri, THY Avea Mil Programına kayıt olup faturaları veya yükledikleri kontör karşılığında bonus mil kazanırken, milleriyle de kontör ve dakika alabiliyorlar. 1 yıl boyunca devam edecek kampanya kapsamında ödenen fatura miktarı 50 TL ve üzerinde olan aboneler, faturalarının her 1 TL'sine 5 mil, 150 ve üzerinde kontör yüklemesi olan aboneler ise yükledikleri her kontör için 1 mil kazanıyor. Öte yandan Miles&Smiles üyeleri kendileri veya başkaları için Avea'dan 15 mil karşılığında 1 kontör, 40 mil karşılığında ise 1 dakika alabiliyorlar. Yapılan işbirliği ile ilgili açıklama yapan Avea CEO'su Erkan Akdemir, "Avea olarak abonelerimize ayrıcalıklı iletişim hizmetleri sunarken bir yandan da hayatlarına nasıl daha fazla değer katacağımıza odaklanıyoruz. Bu düşünceden yola çıkarak THY ile bir işbirliği hayata geçiriyoruz. Abonelerimiz cep telefonu faturalarının miktarı doğrultusunda bonus mil kazanırken, Miles&Smiles üyeleri de milleriyle kontör, dakika alabiliyorlar. Abonelerimize böyle bir ayrıcalık sunmaktan heyecan duyuyoruz. Önümüzdeki dönemde Türk Hava Yolları gibi ülkemizin önemli kurumları ile farklı işbirlikleri geliştirmeye ve sunduğumuz kampanyalarla fark yaratmaya devam edeceğiz" dedi. THY Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Temel Kotil ise, Türk Hava Yolları'nın 2 milyona yakın Miles&Smiles üyesi bulunduğunu, bu üyelerin sayısının her yıl arttığını belirterek, "AVEA abonesi olan Miles&Smiles üyeleri faturalarına yansıyan ücret karşılığı bonus mil kazanıp, bu millerini ödül bilet olarak Türk Hava Yolları, AnadoluJet, Jetairways ve Star Alliance üyesi havayollarında kullanabilecekler ve milleriyle kontör veya dakika alabilecekler. Avea'yı da diğer büyük program ortaklarımız arasına kattığımız için büyük heyecan duyuyoruz. Üyelerimize, millerini kullanabilmeleri için çeşitli alternatifler sunarak, farklı sektörlerden yapacağımız işbirlikleri ile Miles&Smiles'ın hizmet kalitesini artırmayı hedefliyoruz" diye konuştu. Avea ve THY'nin sunduğu bu avantajlı kampanyadan tüm faturalı ve faturasız bireysel ve kamu aboneleri faydalanabiliyorlar. | Avea abonesi olan Miles&Smiles üyeleri, konuştukça mil uçtukça da kontör ve dakika kazanma fırsatı sunuyor. |
GÜLŞAH ERDEM İNTERNETHABER ANKARA- TEKEL işçilerine destek verirken gözüne biber gazı yiyen ve günlerce gözü yaşlı gezen CHP'li Çetin Soysal uslanmadı. biber gazı yedikten sonra TBMM'de İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın önüne TBMM'de limon koyan CHP'li vekil Çetin Soysal, bu kez de TEKEL işçilerinin ölüm orucuna katılacak. Soysal, işçiler ölüm orucuna başlarsa bir gece yanlarında sabahlayarak ve oruç tutarak destek verecek. ÖLÜM ORUCUNA KATILACAK Çetin Soysal, TEKEL işçilerinin ölüm orucuna başlaması halinde işçilerle birlikte sabaha kadar çadırda kalacak. İşçilerle birlikte soğukta ateş önünde oturacak ve hiç bir şey yemeyecek ve içmeyecek. Soysal, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile 'daha uzun süreli ölüm orucuna katılmak' için izin isteyecek. Eğer Baykal izin verirse, işçilerin ölüm orucunu sürdürdüğü süre kadar kedisi de ölüm orucu tutacak. Ancak, tam bu sırada TBMM'de nöbetçi olan Çetin Soysal'ın hem ölüm orucu tutması ve çadırda oturması hem de TBMM'deki görevini yapmasının mümkün olmadığı için uzun süreli ölüm orucuma katılması ihtimali bulunmuyor. Bu nedenle en azından bir gece bu eylemi gerçekleştirmek istiyor. BAŞBAKAN KURTARABİLİR Soysal'ı kurtaracak olan ise Başbakan Erdoğan. İşçilerle yarın bir araya gelmesi beklenen Başbakan Erdoğan TEKEL işçileriyle uzlaşmaya varır ve eylemleri sona erdirirse, CHP'li Çetin Soysal da ölüm orucu tutma ve -15 derecede işçilerle sabahlamaktan da kurtulacak. | TEKEL eyleme destek verirken gözüne gaz yiyen CHP'li Çetin Soysal uslanmadı. Şimdi de işçilerle ölüm orucu tutacak. |
Şimdiye kadar çocuklara dokunmasın diye verilen az demli 'paşa çayı'nı bilirdik ama 'paşa rakısına'na ilk kez şahit oluyoruz. Hava Pilot Tuğgeneral Ayhan Gümüş kucağına aldığı 1,5 yaşındaki bebeğe rakı içiriyor. Görüntülerde bu kez, bir Tuğgeneral'in küçücük bir çocuğa nasıl rakı içirdiğini ve bundan nasıl zevk aldığını göreceksiniz. İŞTE ÇOK TARTIŞILACAK O GÖRÜNTÜLER | Şimdiye kadar 'paşa çayı'nı bilirdik ama 'paşa rakısı'nı ilk kez görüyoruz. İşte havacı pilot paşanın rakı kadehli pikesi... |
TSK tarihinde hiç bu kadar eleştirilmemişti.. Darbe planları ordunun güvenilirliğini zayıflattı. Herkes bu soruların cevabını arıyor. Mehmet Ali Birand askere yakın kişilerle irtibata geçti ve izlenimlerini köşesinde yazdı. Orasını kimse tahmin edemiyor (...)Sorduğum soru şuydu: Askerin içinde, dışa yansıyan bir kıpırdanma var mı ? Toplantılar yapılıyor mu ? Genelkurmay, iktidara rahatsızlığını nasıl yansıtıyor ? Konuşmaların tonu nasıl ? Şu kadarını söyleyebilirim ki, çeşitli istihbarat birimleri tüm antenlerini çıkarmışlar, kışlaları ve genelkurmayı dinliyorlar. Onlar da bu konuda duyarlılar. Ancak şimdiye kadar Genç Subaylarla ilgili herhangi bir taşkınlık veya kabarma tespit edilmemiş. Bana bilgi verenler, Genelkurmay’ın kontrolü elinde tuttuğunu ve kışlalarda genel olarak, kamu oyundaki gibi, kafa karışıklığının sürdüğünü söylediler. Hiç beklenmedik bir yerden patlama olabilir mi ? Orasını kimse tahmin edemiyor. Kışlaları tahrik eden Komutan da yok. Peki Genelkurmay’ın havası ne? Orayı tahmin etmek zor değil. Genel kanı, Ak Parti’nin askeri halkın gözünde yıpratarak, gücünü elinden almaya çalıştığı şeklinde.Hele son anketlerde (özellikle A&G’nin son araştırmasında) TSK’nın güvenirlik oranının yüzde 20 kayba uğraması, bu kanıyı daha da perçinliyor. Genelkurmay Başkanı’nın, Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile konuşmalarında olsun, Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında olsun bu rahatsızlıkların çok net şekilde masaya konduğunu belirten kaynaklar, iktidardan “bekleyelim, yargı konuşsun” yanıtı aldığını söylüyor. Aynı kaynak, iktidarın havasını ise şöyle yansıttı: “Askerin bu yeni döneme alışması gerektiğine inanıyorlar.” Birand bunları yazdıktan sonra özeleştiri yapmayı da ihmal etmiyor. Askeri siyasete çekenlerin siviller olduğunun altını işte böyle çiziyor.. Askeri politikaya sokanlar bizleriz (...)İnönü’nün askere yaklaşımını hepimiz biliyoruz. Genelkurmay ağzını dahi açamazdı. Diğer bir örneği Özal döneminde yaşamadık mı? Genelkurmay Başkanlığına istemediği Öztorun’un adını silivermişti. Genelkurmay, Özal’ı da hiç sevmedi. Onu da dinci buldu ancak sesini hiçbir zaman yükseltmedi veya yükseltemedi. Hatta Körfez savaşına Türk askerini sokmak istemesi üzerine, Genelkurmay Başkanı erken istifasını istemek zorunluğunu hissetmişti. 2004’teki Annan planı tartışmalarını hatırlayın. Başbakan Gül’e, İsviçredeki son pazarlıklar sırasında Kara Kuvvetleri Komutanı Yamak paşanın yolladığı son derece sert, “anlaşmanın vatana ihanet olacağı”uyarısı olan mesajını ve Gül’ün de “Sorumluluğu ben alıyorum. Karışmayın”yanıtıyla direnişin çözüldüğü günü hatırlarım. Söylemek istediğim şudur: Askeri politikaya sokanlar bizleriz. Kararsız ve sorumlulukları Komutanla paylaşmak isteyen, işine geldiğinde de askeri kışkırtan politikacılar. Medya’nın bir bölümü. Üniversite, Dışişleri, Yargı ve bütün bu gurupların emekliler lobisi. Bizler askeri politikaya çektik, şimdi de çıkmaları için mücadele ediyoruz. Politikacı sorumluluğu aldığı sürece, cesur davrandığı ve dik durduğu sürece, asker kışlasının dışına çıkmaz ve kendi işiyle uğraşır. Madalyonun bu yanını da görmemizde yarar var. | Kimilerine göre TSK AK Parti tarafından itilip kakılıyor. Peki bu durum karşısında genç subayların tavrı ne olacak? |
Habertürk Gazetesi'nin haberine göre sezon başında oluşturulan sportif direktörlük görevine getirilen Kocaman, o günden bu yana zaman zaman başkan Aziz Yıldırımile fikir ayrılıkları yaşadı. Ancak futbol takımında işler iyi gidince bunlar hiçbir zaman kamuoyuna yansıtılmadı. İlk olay, Aykut Kocaman’ın takımiyi giderken ve arka arkaya galibiyetler alınırken oynanan futbolu eleştirmesi oldu. Verdiği röportajlardan birinde takımın futbolunu eleştiren Kocaman ile Yıldırımilk kez bu olayın ardından karşı karşıya geldi ve başkan ilk ikazını yaptı. İkinci olay ise Roberto Carlos’un ayrılık sürecinde yaşandı. Hemen hemen her gün Carlos’un takımdan ayrılmak için yaptığı açıklamaların takıma zarar vermeye başladığını düşünen Aykut Kocaman, bu konu ile ilgili olarak bir açıklama yapmak istedi. Ancak burada da karşısında Aziz Yıldırım’ı buldu. Başkan, “Şu an açıklama yapılmasına gerek yok” diyerek bunu da engelledi. ÜÇÜNCÜDE İSTİFA EDER Mİ? İşte F.Bahçe’de yaşanan bu iki olay, Aykut Kocaman’ı kulüpten kopma noktasına kadar getirdi. İşine karışılmasına çok alışık olmayan Kocaman’ın bu iki olayın ardından istifanın eşiğine geldiği ancak bazı yönetimkurulu üyeleri tarafından ikna edildiği ifade edildi. Ve yaşanacak benzer bir olayda Kocaman’ın tavrının ne olacağı ise şimdiden biliniyor: İstifa.. | Fenerbahçe"de Aykut Kocaman"ın iki kez istifanın eşiğinden döndüğü ortaya çıktı. Olayların perde arkası... |
İstanbullu F.Ü. “Değerli Abdullah Abiciğim” diye başladığı mektubunda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e şunları yazdı: “Arkadaş ortamında tanıştık. Ayrılmak istedim. Dövdü. Çek-senet imzalattı. Şantaj için uygunsuz pozlarımı çekti.” “ABİLİK BEKLİYORUM” Tehdit ve taciz yüzünden savcılığa suç duyurusunda da bulunduğunu belirten kızın “Sizden abilik bekliyorum” diye biten mektubu üzerine Gül, İstanbul Valiliği’ne talimat verdi. Valilik, kızı ve ailesini korumaya aldı. EVLİ VE PSİKOPAT SEVGİLİSİNİ ÇANKAYA'YA ŞİKAYET ETTİ! Genç kız F.İ.’nin kendisini uyuşturucuya alıştırdığını, binlerce liralık çek-senet imzalattırdığını ve esrar içirdikten sonra uygunsuz görüntülerini çektiğini öne sürdü. Başına gelenleri öğrenen ailesinden yardım göremediğini ve çaresiz kaldığını yazan F.Ü. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den kendisine yardımcı olmasını istedi. ‘RESİMLERİMİ ÇEKTİ’ F.Ü. “Dizüstü bilgisayarına baktığımda, esrar alıp sarhoşken yatakta fotoğraflarımı çekmiş olduğunu gördüm. Meğer bunları internette yayımlamak için hazırlamış. Bilgisayar çalınır diye denize attım. Etrafımdaki herkesi psikopatlığıyla korkutarak sindirdi. Sizden abilik ve babalık bekliyorum” sözleriyle mektubunu noktaladı. ‘SAHİP ÇIKIN’ Habertürk'ün haberine göre, Cumhurbaşkanı Gül de genç kızın çaresizliği karşısında duyarsız kalmadı. Gül, Genel Sekreter Yardımcısı Fahri Kuz aracılığıyla İstanbul Valiliği’ne talimat verdi. Tehdit ve taciz edilen genç kızın Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’na da suç duyurusunda bulunduğunu hatırlatan Köşk, can güvenliği endişesi taşıdığı gerekçesiyle genç kıza ve ailesine sahip çıkılmasını istedi. İstanbul Valiliği de köşkün bu uyarısı üzerine, genç kızı ve ailesini korumaya aldı. İŞTE O MEKTUP “Sayın Abdullah Gül, değerli abiciğim... 3 yıl önce bir arkadaş ortamında F.İ. ile tanıştım. Tam evlenmek üzereyken, evli olduğunu öğrendim. Bırakmak istedim, ‘beni bırakma’ diye yalvardı. Kafam karıştı. Kafama takılan soruların cevabını bulmak için aynı eve taşındık. Bana, ‘çek bir kere zararı olmaz’ diye esrar içiriyordu. Daha sonra beni dövmeye başladı. İhbar edeceğimi anlayınca, beni yolda araçtan attı. Jandarmaya sığındım. Bir çek davası ve benim jandarmadaki şikayetim birleşince tutuklandı. Kurtuldum derken de bir yandan da üzülüyordum. İyi de olsa kötü de olsa bir insan diye. Görüş günlerinde yalnız bırakmıyordum. Yüz yüze görüş günlerinin birinde, bir avukata 15 bin TL borcu olduğunu söyleyip ödememi istedi. 2.5 bin TL nakit ödedim, 12.5 bin TL de senet imzaladım. 12 bin liralık senete de haciz geldi. Cezaevindeyken ben de kalan cep telefonu ve dizüstü bilgisayarına baktığımda ise esrar alıp sarhoşken yatakta çektiği kendi resimlerimi gördüm. Meğer bunları internette yayımlamak için hazırlamış. Telefon ve bilgisayar evimizden çalınır diye denize attım. Aklımı toparlayamıyorum. O, etrafımdaki herkesi psikopatlığıyla korkutarak sindirdi. Sizden abilik ve babalık bekliyorum.” | Arkadaş ortamında tanıştığı evli âşığından zulüm gören genç kız, Köşk'ten yardım istedi. Gül, kız ve ailesini korumaya aldırdı. |
İNTERNETHABER ANKARA- TEKEL işçilerinin ardından bu kez de atanamayan öğretmen adayları sokağa çıkıyor. Öğretmen adayları dondurucu Ankara soğuğunda mitinge hazırlanıyor. Türkiye genelinde atanamayan 200 binin üzerinde öğretmen adayının bulunduğu biliniyor. Öğretmen açığı ise 300 binlerde. Milli Eğitim Bakanlığının son iki yılda yaptığı atama ise 50 bin olmadı. Bunlar yaşanırken Milli Eğitim Bakanlığının Şubat ayında yapması gereken atamaları yıl sonuna alması öğretmen adaylarını çileden çıkardı. Bunun üzerine öğretmen adayları miting kararı aldı. Öğretmen adayları atama sorununun yanı sıra eğitimde kalitenin düşmesine ve öğretmenlerin daha kötü koşullarda çalışma neden olan ücretli öğretmenlik sitemine de tepki gösteriyor. Bütün bu eleştiriler Ankara’da yapılacak büyük bir miting ile dile getirilecek. İşsiz, güvencesiz çalışan, ücretli, sözleşmeli öğretmenlik yapanlar, dershane öğretmenleri 31 Ocak’ta Ankara Abdi İpekçi meydanda olacak. Meydanı bir eğitimciler meydanına çevirmeyi amaçladıklarını söyleyen eğitimciler 25 ilden Ankara’ya taşınacak. | Sokak hareketleniyor. Tekel işçilerinin ardından atanamayan öğretmen adayları da eyleme hazırlanıyor |
Muhafazakar kesime yönelik yaptığı açılımlarla dikkat çeken İl Başkanı Gürsel Tekin'in karşısında şimdilik bir aday yok. Fakat İstanbul milletvekili Mehmet Sevigen'in, aralarının iyi olmadığı Tekin'in karşısına Beyoğlu İlçe Başkanı Hüseyin Aslan'ı çıkarmak için çalışma yürüttüğü öne sürülüyor. Sevigen, son yerel seçimlerden önce yaşanan liste krizinde, Tekin'le ters düşmüştü. Bununla birlikte, bir önceki seçime tek aday olarak giren Tekin'e, genel merkezin desteğinin halen sürdüğü belirtiliyor. En büyük desteği de yerel seçimlerde İstanbul adayı olan ve Tekin'le omuz omuza çalışan grup başkan vekili Kemal Kılıçdaroğlu veriyor. İlçe başkanlığına yeni seçildiğini söyleyen Hüseyin Aslan ise il başkanlığı için teklif gelmesi halinde görevden kaçmayacağını söylüyor. Son Beyoğlu ilçe kongresinde sahte delege skandalı iddiasıyla gündeme gelen Hüseyin Aslan, 50 oy farkla seçilmişti. Aslan, eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen döneminde Beyoğlu belediye başkanlığı yapmıştı. Bir önceki dönemde de ilçe başkanı olan Hüseyin Aslan, 2007 genel seçimlerinde milletvekili adayı olmuş ancak seçilememişti. Aslan, aynı zamanda Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV)'nın da kurucularından. Kongre sürecinde ciddi bir gelişme olması halinde bu konuyu değerlendirebileceğini dile getiren Aslan, şu ana kadar kendisine teklif gelmediğini ifade ediyor. Her şeyin Genel Başkan Deniz Baykal'ın inisiyatifinde olduğunun da altını çiziyor. CHP kulislerinde, il başkanlığı için konuşulan başka isimler de var. Birkaç ay öncesine kadar, eski bakan Ercan Karakaş ile eski il başkanlarından Ali Özcan'ın ismi de sıkça zikrediliyordu. Fakat şu anda bu söylentiler durulmuş görünüyor. Konuşulan bir başka isim de son yerel seçimlerde Kağıthane'den belediye başkan adayı olan Zeynel Öztürk. Ancak bu ismin kabul görmediği iddia ediliyor. Gürsel Tekin, İstanbul'da yaptığı 'çarşaf' ve 'varoş' açılımları ile dikkatleri üzerine çekmişti. Demokratik açılım ve Ergenekon konusunda partisinden ayrı düşünen Tekin, yüksek profilli bir il başkanlığı sergilemeye çalışıyor. | Cumhuriyet Halk Partisi'nde, 14 Şubat'ta yapılacak İstanbul il kongresi öncesi kulisler hareketlendi. |
Sabah yazarı Engin Ardıç bugünkü köşesinde yazdı.. İğneli fıçının içindeki komutana önerileri var.. İstifaya çağırdığı komutana "Verin dilekçeyi, gelin Boğaz'da rakı içelim" diyor. İşte o yazıdan bir bölüm: (...)Paşam, bu haberi şu ya da bu gazetenin ortaya çıkarmış olması da, olayın "vahametini" hafifletmez. Ne yani, Hürriyet ya da Milliyet bulup çıkarmış olsaydı hoşgörüyle mi karşılayacaktınız da, Taraf yazınca tartışmalı oldu? Paşam, her zaman söylerim, Atatürk'e ve Atatürkçülük'e en fazla zarar verenler, şeriatçılar değil, onu karanlık emellerine alet etmeye çalışanlardır. Atatürk, orduya "darbe planları hazırlayınız" dememiştir. Ordu, "sahte Atatürkçü'lerden" arındırılmak zorundadır. Bu temizliği ya siz yaparsınız ya da bu iş "sivillere" kalır, hangisi ordunun itibarı açısından daha sağlıklıdır? Paşam, "kol kırılır yen içinde kalır" mantığı kolu da kaynatmıyor, yenin de ütüsünü bozuyor. Paşam, yanlış yapıyorsunuz. Fakat çok zor durumdaysanız, ağustos ayını beklemeye de mecbur değilsiniz. Necip Paşa gibi emekliliğinizi kendiniz isteyebilirsiniz, şimdi, yedi ay daha beklemek zorunda kalmadan... Emekli olunca belki daha rahat da konuşabilirsiniz. Çünkü, kaderin getirip sizi koyduğu bu çok ilginç dönemeçte, örneğin bir Hilmi Paşa'nın "duruşunu" sergilemediniz. O çok kararlı davranmıştı, hem de bunu sağda solda hiç konuşmadan yaptı, siz bocaladınız. Paşam, bu bocalamanın hem orduya zararı dokunuyor, hem ülkeye, hem de size.... Zor geliyorsa daha fazla zorlamayın, bırakın paşam. Verin dilekçeyi, gelin Boğaz'da rakı içelim. Siz de rahatlayın, biz de. | İlker Başbuğ zor günler geçiriyor. Engin Ardıç'tan eleştirilen komutana bir mektup var. Bakın neler söylüyor? |
Bu sabah saat 09.01'de merkez üssü Balıkesir'in Konakpınar köyü olan 3.0 büyüklüğünde hafif şiddetli bir deprem meydana geldi. Balıkesir'de hafif şiddetli deprem meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, bu sabah saat 09.01'de merkez üssü Balıkesir'in Konakpınar köyü olan 3.0 büyüklüğünde hafif şiddetli bir deprem meydana geldi. Yerdeki derinliği 5.9 km olan deprem kent merkezindeki yüksek binalarda hissedilirken depremin herhangi bir hasara yol açmadığı öğrenildi. | Balıkesir'de hafif şiddetli deprem meydana geldi. Deprem kent merkezindeki yüksek binalarda hissedildi. |
Dünyada bir haftada domuz gribi nedeniyle ölenlerin sayısı 755’ten 588’e düştü. İsviçre ‘Salgının yakında biteceğini düşünüyoruz’ dedi Tüm dünyada geçen yıl büyük bir koruk dalgası yaratan domuz gribi salgınının hızı kesildi. Dünya Sağlık Örgütü’nden (DSÖ) yapılan açıklamaya göre, geçen hafta dünyada bu hastalık nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 14 bin 142’ye yükseldi. Son bir haftada dünyada domuz gribi nedeniyle ölenlerin sayısı ise 588 oldu. Önceki hafta 755 kişi ölmüştü. Hastalığın güçlü bir şekilde yayılmaya başladığı ekim-kasım dönemlerinde domuz gribi nedeniyle ocak-şubat aylarında 70 bin kişinin ölebileceği tahminleri yapılıyordu. DSÖ verilerine göre, Avrupa’da şüpheli vakalara yapılan analizlerde domuz gribi çıkma oranı da yüzde 45’ten yüzde 22’ye düştü. İsviçre Sağlık Bakanlığı ise domuz gribi salgınının birkaç hafta içinde sona ermesinin beklendiğini duyurdu. İsviçre’de her 100 bin kişiden 81’inde hastalığa rastlanıyor. Hastalığın salgın tanımından çıkması için bu sayının 50’nin altına inmesi gerekiyor. İsviçreli yetkililer bu sayıya birkaç hafta içinde ulaşılabilceğini tahmin ediyor. | Dünyada büyük paniğe neden olan domuz gribinde sona geliniyor. Ölüm oranlarındaki düşüş bunun en iyi kanıtı. |
Bilmiyorsanız Hürriyet ekonomi yazarı Şükrü Kızılot, sizleri vergi beyanı öncesi bilgilendiriyor.. Bu avantajları bilenler ya daha az vergi ödüyorlar ya da hiç ödemiyorlar. İşte o avantajlar: EĞİTİM VE SAĞLIK Vergi beyannamesi veren çok kişi; “çocukların eğitimi ile ilgili okul, defter, kitap, dershane gibi giderlerimizi, sağlık harcamalarımızı ve bazı bağış ve yardımlarımızı, gelirimizden düşemiyoruz” diyebiliyorlar. Oysa, Gelir Vergisi Kanunu’nun 89. maddesinde, bunların indirilebilmesine olanak sağlayan bir düzenleme var. Buna göre; Eğitim ve öğretim kurumlarına yapılan ödemeler, anaokulu ve kreş giderleri ile kurs ve dershaneye yapılan ödemeler, her türlü kitap (ders kitabı, hikaye, roman vb.) ve kırtasiye giderleri beyan edilen gelirin yüzde 10’unu aşmayacak şekilde indirilebiliyor (Ayrıntılı bilgi için Bkz. 29 Eylül 2009 tarihli yazımız). Benzer indirim mükellefin kendisi, eşi ve çocuklarının sağlık harcamalarına da uygulanıyor. BİREYSEL EMEKLİLİK Beyan edilen gelirin yüzde 10’unu ve asgari ücretin yıllık tutarını aşmamak koşuluyla, bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları indirilebiliyor. Şahıs sigorta primlerinde bu oran yüzde 5 olarak uygulanıyor (Bkz. GVK. Md.89/1). ÖZÜRLÜ AVUKAT VE DOKTOR Serbest meslek faaliyetinde bulunan (doktor, avukat, muhasebeci, mali müşavir, mimar vb meslek grubunda olan) özürlüler ile bunların bakmakla yükümlü oldukları özürlü kişiler için özürlü olma derecelerine göre yıllık 1.920 TL- 8.040 (2010 yılı için 8.160) TL yıllık indirim uygulanır. Bu indirimden basit usule tabi olanlar da yararlanabiliyor (Bkz. GVK. Md.31 ve 89/3). KONUT GELİRİ VE KREDİ Konut kira geliri elde edenler, beyanname verdiklerinde “gerçek gider” yöntemini seçerlerse; - Bir konutun 5 yıl süre ile satın alma bedelinin yüzde 5’ini, - Konut için banka kredisi kullanmışlarsa, ödedikleri yıllık faizin tamamını, - Kendisi kirada oturuyorsa, ödediği kira tutarını, tahsil ettikleri kiradan indirebiliyorlar. Bunların indirilmesi sonucu da ödenecek vergi genellikle çıkmıyor. İŞYERİ KİRA GELİRİ İşyeri kira geliri elde edenler 2009 ve 2010 yıllarında elde ettikleri brüt kira tutarı 22 bin lirayı aşıyorsa, yıllık gelir vergisi beyannamesi verecekler. Ancak elde edilen işyeri kira geliri yılda 95 bin 600 liranın altında ise, beyanname verdiklerinde, yüzde 20 stopajın mahsubu nedeniyle, gelir vergisi ödemeyecekleri gibi, üste vergi iadesi alacaklar. İşyeri kira geliri elde edenler, banka kredisi kullanmışlarsa, ödedikleri faizi de kira gelirinden indirebiliyorlar. Ancak bu indirim için, faiz tutarı kiranın yüzde 25’inden fazla olmalı. DİĞER AVANTAJLAR CNBC-e Business Dergisi’nin Ocak 2010 eki kitapta ayrıntılı açıkladığımız gibi, azalan bakiyeler yöntemi seçilerek iki kat amortisman gideri yazılması, şüpheli alacaklar için karşılık ayrılması, senetli alacaklar için reeskont uygulama, amortismana tabi kıymetlerin satış kazancını beyan etmeyip “yenileme fonu” ayırma, otomobilin kasko değerinin yüzde 5’inden fazla MTV çıkıyorsa, bir alt tarifeden daha düşük vergi ödeme, “uzlaşma” yoluyla vergi ve cezayı daha düşük ödeme, vergi borcunu tecil ve taksitlendirme yoluyla ödeme, edinme tarihinden itibaren hisse senetlerini iki yıl sonra, gayrimenkulü 5 yıl sonra satıp, ortaya çıkan kazanç nedeniyle hiç vergi ödememek, diğer avantajlardan bazıları... Çok sayıda vergi avantajı olması nedeniyle, bu gün gerçek kişilere tanınan önemli vergi avantajlarına yer verdik. Bir başka yazımızda da diğerlerini ele alacağız. | Vergilerle ilgili beyan dönemi yaklaşıyor. Peki yasaların size tanıdığı, avantajların farkında mısınız? |
F.Bahçe Mancini ile masada! Yönetimin, İtalyan devi Inter’le yaptığı transfer görüşmelerinin üzerindeki sır perdesi kalkmaya başladı.. Milano temsilcisiyle birkaç gündür devam eden görüşmelerde gündeme gelen Arnautoviç ve Quaresma isimleri, Mancini’nin gölgesinde kalmış durumda. Vatan'a göre; Inter'in teknik patronu Jose Mourinho, 3 oyuncunun gitmesine de izin verdi ama F.Bahçe yönetiminin son kararı 29 yaşındaki Brezilyalı oldu. İki kanatta da rahatlıkla oynayabilen ve orta saha olmasına rağmen gol noktalarındaki etkinliğiyle de bilinen Sambacı’yı kiralama yoluyla İstanbul’a getirmek için düğmeye basan sarı-lacivertliler, oyuncuyla yaptıkları ilk görüşmede de olumlu sinyaller aldı. 6 KEZ OYNADI MOURINHO’NUN ilk geldiği sezon olan geçen yıl Portekizli hocadan 20 kez forma şansı bulan Mancini, bu mevsimde ise sadece 6 maçta üstüne Inter formasını giyebildi. Bu sebepten dolayı takımdan ayrılmaya karar veren yıldız isim, F.Bahçe’nin kiralık teklifine sıcak bakıyor. 2008-09 sezonunun başında 154 maç oynayıp 40 gol attığı Roma’dan 13 milyon Euro bonservis bedeli karşılığında Inter’e gelen Sambacı’nın transferinde yönetimin uğraştığı tek detay ise satın alma opsiyonu. Bu hakkın kendilerine verilmesi konusunda anlaşma zemini arayan sarı-lacivertlilerin konuyu çözüp, birkaç gün içinde Mancini’yi İstanbul’a getirmesi ve imza attırması bekleniyor. | Fenerbahçe yönetimi İnter'le masaya oturdu. Kimi istediği konusunda çeşitli rivayetler var ama hiçbiri değil. İşte o isim; |
Güntekin Onay ve Rıdvan Dilmen ile pazarlıklar sürüyor. Mynet'ten Tuncay Özata'nın haberine göre; Maraton programının bitmesiyle sporseverlere yepyeni bir program sunmak isteyen Lig TV yönetimi ise dev bir adım atıyor. Maraton programının TRT'ye geçmesi durumunda bu programın yerini NTV'nin sevilen spor programı %100 Futbol alacak. Güntekin Onay ve Rıdvan Dilmen ile maddi konularda anlaşmaya çalışan LigTV bombayı patlatmaya çok yakın. | Erman Toroğlu gitti Lig TV'ye yorumcu aranıyor. Öne çıkan aday var ki spor basınının gündemine oturacak. |
Vücudundaki tümörler yüzünden doktorlarının "kaplumbağa kız" adını verdiği kadının görüntüsü şok ediyor Çin'de yaşayan Tian Yunting, bedenindeki kan damarlarının ya da lenf bezlerinin aşırı kabarması nedeniyle hareket ederken bile ölüm tehlikesi altında kalıyor. En ufak bir düşmenin ya da sürtünmenin bu damarları patlatabileceğini söyleyen doktoları, kızın bu yüzden kan kaybından ölebileceğini belirttiler. Otobüsle seyahat ederken, olası sarsıntıların bile bu damarları patlatması muhtemel olduğu için üniversite eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalan Yunting'in doktorları, kızın anjiyom adlı nadir görülen bir genetik bozukluktan müzdarip olduğunu açıkladılar. Doktorlarından biri, kızın vücudundaki tümörlerin tam teşekküllü bir hastanede düzenli olarak alınarak, görece rahat bir yaşam sürebileceğini söyledi. | Vücudunu kaplayan garip görünümlü tümörler doktorları şaşırtan 23 yaşındaki kız, bunlardan kurtulacağı günü iple çekiyor. |
Birinci Ordu'daki seminere katılan 162 subaya, Kara Kuvvetlerimin hazırladığı "AKP Değerlendirme Raporu'nu" okumaları emredilmiş Taraf gazetesi balyoz planının ayrıntılarını yazmaya devam ediyor.. Belgelere göre Doğan hükümetin icraalarını basını izleyerek yakından takip etmiş ve rapor hazırlatmş.. ÇETİN DOĞAN'DAN EMİR: OKUYUN Genelkurmay'ın "Dış tehdide yönelik savaş oyunu" dediği 5-7 Mart 2003'teki seminerden 24 saat önce, Birinci Ordu Komutanı Çetin Doğan'ın emriyle 29'u general 162 subaya, AKP hükümetinin üç aylık icraatlarının yer aldığı 60'ar sayfalık bir rapor dağıtıldığı ortaya çıktı. RAPORDA DIŞ TEHDİDİN D'Sİ YOK Raporda AKP'nin yüksek bürokrasiye yaptığı atamalar isim isim yer alıyor. Ayrıca Siirt seçimleri ve Tayyip Erdoğan'ın adaylığı, iki İmam Hatip öğrencisinin AİHM'de dava açması, kurban derisi tartışması ve Akfırat beldesinde yaşanan olaylar raporda ön plana çıkartılıyor. İşte dönemin Birinci Ordu Komutanı Çetin Doğan'ın 5-7 Mart 2003 tarihinde yapılan seminere katılacak herkese bir gün önce istihbarat başkanı Kurmay Albay İzzet Ocak imzalı talimatla okumalarını emrettiği "durum değerlendirmesi Raporu'ndan 31 Ocak 2003-20 Şubat 2003" satır başları : Erdoğan'ın siyasi yasağı Söz konusu yasa ile R. Tayyip Erdoğan'ın Siirt'te yaptığı konuşmadan aldığı cezanın yok sayıldığı adli sicil kaydının mahkemeye başvurmaya gerek kalmadan otomatik olarak silindiği, bu yasanın Erdoğan'ın milletvekili seçilmesinin önündeki engelleri kaldırmak için çıkarılan yasalara ilave yedek olarak çıkarıldığı Başbakanlığın bugüne kadar 3 Kasım seçimleriyle kadük olan 200'e yakın yasa tasarısını yenileyerek Meclis'e gönderdiği irtica ile mücadele yasalarının pompalı tüfeklere sınırlama getirilmesine ilişkin yasa tasarısının Meclis'e sunulduğu, diğer irtica yasa tasarılarının askıda tutulduğu, (Cumhuriyet 6.02.2003) hükümetin irtica yanlılarının aleyhine olabilecek bir düzenleme yapılması mümkün görülmektedir. Valiler fişlenmiş "AKP hükümetinin hazırladığı Valiler kararnamesinin Cumhurbaşkanı tarafından 31 Ocak 2003 tarihinde onaylandığı kararname ile 58 ile vali ataması yapıldığı, 30 valinin de merkeze alındığı kararnamenin cumhurkbaşkanının çekinceleri doğrultusunda hazırlandığının basında yazıldığı ayrıntılı listenin ekte sunulduğu ifadesi yer alıyor. Yine raporda "ataması yapılan 9 valinin irticai görüşü benimsediğine dair bilgilerin mevcut olduğu" yazılıyor. Raporda Abdülkadir Aksu'nun memurlarla ilgili yayınladığı genelge de askerin hedefinde.. Raporda şu görüşlere yer veriliyor: "Genelgenin haksız yere suçlananlardan ziyade, irticai faaliyette bulunanları korumayı amaçladığı değerlendirilmektedir" Bikinili Bilboard krizi Türk hacı adaylarının Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali'ndeki reklam panosunda bulunan bikinili fotoğrafına tepki gösterdikleri, kaldırılması için imza topladıkları, bunun üzerine havaalanı yetkililerince reklamın üzerinin örtüldüğü, reklam veren firma sahibinin 200 bin dolara panoyu kiraladığını bugün bundan rahatsız olduklarını söyleyenlerin yarın Atakürk resminden de rahatsız olduklarını söyleyerek kaldırılmasını isteyebileceklerini ifade ederek uygulamaya tepki gösterdiği (Star, Vakit 03.02.2003) Olayda dininin "iyiliği emret kötülüğü yasakla" hükmünden hareketle dini referans alarak çevrenin düzenlendiği dolayısıyla inanç özgürlüğünün sınırlarının aşıldığı değerlendirilmektedir." Türbanlı kızlar izlenmiş Dönemin Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu'nun türbanın serbest bırakılmasına dair beyanları yazılı.. Ayrıca bazı ilahiyat fakültelerinde öğrencilerin türbanıyla derse girdiği belirtiliyor. AKP yönetiminin vaziyeti idare ederek öğrencileri cesaretlendirdiği savunuluyor.. Nazlı Ilıcak yakın takipte Raporda Nazlı Ilıcak'a da özel bir önem atfedilmiş.. Raporda şu görüşler yer alıyor: Nazlı Ilıcak'ın bir mülakatta "Türkiye'nin bir an önce Kıbrıs meselesini hallederek AB'ye girmesi gerektiğini, ordunun sivil otoritenin altında olması gerektiğini, maalesef batının baskısı olmadan bunu çözmeden mümkün olmadığını, yoksa üçüncü dünya ülkesi olacağımızı, çünkü insanların askerlerden çok korktuğunu, bu korkunun 28 Şubat'tan sonra insanların iliklerine işlediğini" söylediği (Aktüel 22.01.2002) Nazlı Ilıcak'ın "Sizler çok önemli mevkilere gelmenize rağmen değişmiyorsunuz... Ama hep böyle kalın..." sözlerine karşılık Bülent Arınç'ın "... Üç büyük tehlike var. Mevki makam, para ve kadın!... Bu üç noktada bizim imtihanımız çok zor. ...Cilveler işveler bizi bazen yanıltabilir. Bizde biraz para kazananlar, önce arabasını sonra da karısını değiştirebilir" şeklinde cevap verdiği, (Serdar Arseven, Tercüman 30.01.2003) Kürşat Bumin Yeni Şafak 02.02.2003) | Genelkurmay dış tehditlere karşı savaş oyuun dedi ama o seminerden hemen önce Birinci Ordu'nun raporu dikkat çekici. |
GAZETECİLER.COM- Medyanın ve siyasetin gündemini alaşşağı eden Balyoz'dan yeni bir Taraf bombası geliyor. Balyoz'a imza atan iki ismin dün yaptığı açıklamalar gösteriyorki Taraf'ın yeni bombası 12 Eylül darbesiyle ilgili. Haberin ilk ipucunu dün akşam CNN Türk ekranlarında Yıldıray Oğur verdi. Diğer yandan Kanal D ana habere demeç veren Mehmet Baransu da belgeri nasıl aldığını anlattı. Taraf muhabiri, 12 Eylül darbesinin meşhur 'Bayrak hareket planı' belgesinin orjinalini gördüğünü söyledi. Yıldıray Oğur'un Türkiye 12 Eylül'ün sarı sayfalarıyla tanışacak' diyerek duyurduğu haber bir kaç gün sonra Taraf'ta yayınlanacak. TÜRKİYE 12 EYLÜL'ÜN SARI SAYFALARIYLA TANIŞACAK! | 12 Eylül darbesinin meşhur sarı sayfalarını ele geçiren Taraf bir kaç gün içinde haberi ve belgeleri yayınlayacak. |
ABD'nin Kaliforniya eyaletinde, yaşayan dünyanın ikinci hamile erkeği, erkek çocuğunu doğurmaya hazırlanıyor. Dünyaya kız olarak gelen fakat daha sonra ameliyatla cinsiyet değiştiren 30 yaşındaki Scott, bebeğini doğurmaya bir aya kala, kendisiyle aynı kaderi paylaşan eşi Thomas'la büyük bir heyecan yaşıyor. Thomas'ın bir önceki evliliğinden olan iki çocuk sahibi olan çift, yeni doğacak olan bebeklerinin adını Miles koymayı düşünüyor. 'Birileri yaptığımız şeyi kınayabilir' şeklinde konuşan çift, çok mutlu olduklarını ve yaşadıkları bu tecrübeden utanmadıklarını belirtiyor. ABD'de daha önce de, Oregon'da yaşayan Thomas Beatie, hamile kalan ilk erkek olmuş ve dünyaya bir kız çocuğu getirmişti. | O dünyanın ikinci hamile erkeği... 1 ay sonra bebeği doğacak... Yanındaki de eşi... Ama cinsiyetlerinin aynı olması kafanızı karıştırdı değil mi? |
Taraf'ın "Balyoz etkisi" yaratan haberiyle ilgili tartışmalar sürüyor. Darbe planının mimarı olarak kabul edilen 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, hakkındaki suçlamaları kabul etmedi. Taraf'ı bir kez daha düelloya davet eden Doğan, "cami bombalama" iddialarıyla ilgili de şerefinin üzerine yemin ederek reddetti! Emekli Orgeneral Çetin Doğan, Habertürk'te yayınlanan "Teke Tek"te Taraf gazetesinin ortaya attığı darbe planıyla ilgili Mehmet Tezkan, Fikri Akyüz, Mehmet Metiner ve Mehmet Faraç'ın sorularını cevapladı. Doğan, Balyoz Planı"nın söylendiği gibi 5000 değil üç beş sayfadan oluştuğunu söyledi. Belirtilen planın, darbe planı olmadığını bunu defalarca diye getirdiğini söyleyen Doğan, "Türkiye bir dış tehdit altındayken, içeride bölücü terör ve irtica söz konusuysa mevcut planımız var. Mevcut planımıza da EMASYA planı diyoruz. Böyle bir senaryo olmaz mı? En kötü olasılık olabilir. Silahlı kuvvetler en kötü plana karşı önlem olmak zorunda. Bu bir jenerik senaryo ama gelişmelerin paralelinde bir senaryo" dedi. "BİZİM SENARYOMUZDA İRTİCANIN YÜKSELMESİ VAR" Emekli Orgeneral Doğan, "Bizim senaryomuzda Türkiye'de bir irtica olayı vardır, bir irticanın yükselmesi vardır. O zaman henüz Anayasa Mahkemesi'nin bir kararı yoktu ortada, 'Biz değiştik' diyen bir iktidar vardı, bu değiştiğini söyleyen iktidara 'Hayır sen değişemezsin' deyip üstüne mi gidecektik. Bu ne kadar ayıptır, ileride başımıza böyle şeyler gelir, iktidar bildiğini okuyabilir, okulları medrese haline gelebilir, basını satın alabilir diye hazırlanan bir senaryoydu" şeklinde konuştu. SES KAYITLARI DİNLENDİ Taraf'tan istenilen ses kayıtlarının kendilerine akşam saatlerinde ulaştığını söyleyen Fatih Altaylı, emekli Orgeneral Çetin Doğan'a ait olduğu ileri sürülen kayıtları bir kez daha yayınladı. Canlı yayında kayıtların kendisine ait olduğunu söyleyen Doğan, Taraf'ı iddialarını ispatlamaları için bir kez daha canlı yayına davet etti. PROGRAMDA NEDEN TARAF'TAN KİMSE YOKTU? Programda Taraf gazetesinden bir ismin ter almaması ise Fatih Altaylı tarafından şöyle izah edildi: Fatih Altaylı: Teke Tek'in yapımcıları Taraf'ın yetkilileri ile konuştu. Defalarca aradaık. Ama Taraf'ın Çetin Doğan ile karşılıklı olarak tartışmama kararı aldığı söylendi. Yıldıray oğur'la da konuştuk ancak Doğan ile karşılıklı tartışma yaşamak istemediklerini söyledi kendisi. "İDDİANIN AĞA BABALARI GELSİN" Taraf'a ulaşan belgelerle ilgili olarak Genelkurmay'ın soruşturma yürüttüğünü bunun da Orgeneral İlker Başbuğ tarafından kamuoyuna açıklandığını söyleyen Doğan "şimdi beklenen bu iddiaların ağa babalarının" karşıma gelmeleridir dedi. Bu sözler üzerine sdütyoda bulunan Fikri Akyüz, "siz gidin onlar gelsin" diyorsunuz yani sözleri üzerine Doğan, sözlerinin bu anlamı taşımadığını söyledi. İşte o ilginç diyalog; Çetin Doğan: Tabii kendileri burada olsaydı daha iyi olurdu tartışma açısından. Aslında size de bir şey demiyorum (Fikri Akyüz'e hitaben). Siz gidin ağababalarınız gelsin. Fikri Akyüz: Ne demek 'siz gidin ağabalarınız gelsin' biz burada kimleri temsil ediyoruz ki? Çetin Doğan: O anlamda söylemedim. Fikri Akyüz: Hayır aynen öyle söylediniz. (Gerginliğin tırmanacağını sezen Altaylı hemen müdahele ederek reklama gitmeyi tercih etti) Fatih Altaylı: Evet şimdi bir reklam arasına gitmek zorundayız. PAŞA ÖNCE FETHULLAH GÜLEN'İ SUÇLADI ARDINDAN DA YEMİNLER ETTİ [PAGE] GENERALDEN BALYOZ İÇİN FETHULLAH GÜLEN'Lİ SAVUNMA! Çetin Doğan iddiaları yanıtlarken Taraf'ın yayınlandığı planların Fethullah Gülen cemaatinin ürettiğini söyleyerek yeni bir iddiayı gündeme taşıdı. Yani Balyoz'un üretim merkezi TSK değil Fethullah Gülen cemaati dedi general. "ŞEREFİM ÜZERİNE YEMİN EDERİM" Programın manşeti ise yine Fatih Altaylı'dan geldi. Altaylı, programın sonunda Çetin Doğan'a "planda cami bombalama olayının olmadığına şerefiniz üzerine yemin edebilir misiniz? Bu çok çirkin bir durum" diyerek yemin etmesini istedi. Doğan, Altaylı'nın bu sözleri üzerine şeref ve namusu üzerine yemin ettiğini söyleyerek "Bunu hasta insanlar yapmıştır. Senaryo içinde böyle bir şey yoktur. Belli kesimler halkı provakasyona getirmek için ileri sürmüştür.'' dedi. İŞTE PAŞA'NIN YEMİN ETTİĞİ ANLAR ÇETİN DOĞAN FİKRET BİLA'YA ANLATTI. KOMUTAN "SENARYODA İRTİCAİ KALKIŞMAYA KARŞI ALINACAK TEDBİRLER KONUŞULDU" DEDİ. AYRINTILAR SONRAKİ SAYFADA [PAGE] Komutanlar yoktu Plan tatbikatlarını genellikle Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı’nın izlediğini, katılamazlarsa, görevlendirdikleri bir generalin izlediğini ifade ettiniz. Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ve Genelkurmay İkinci Başkanı Yaşar Büyükanıt söz konusu seminere katıldılar mı? - Hayır, katılamadılar. Ben davet ettim. Ancak o günlerde Ankara’da 1 Mart tezkeresi çalışmaları vardı. Bu nedenle Genelkurmay Başkanı da Kara Kuvvetleri Komutanı da bu işle meşguldüler, katılamadılar. Büyükanıt Paşa İkinci Başkan’dı. İkinci Başkan zaten karargâhtan ayrılamazdı. Genelkurmay adına hangi komutan izledi? Sizden daha üst bir komutan izledi mi? - Genelkurmay adına kim katıldı hatırlamıyorum. Listede vardır. Ancak seminerde en üst komutan, en kıdemli komutan bendim. TSK’da Genelkurmay Başkanı Özkök Paşa ve Kara Kuvvetleri Komutanı Yalman Paşa’dan sonra en kıdemli bendim. Senaryo neydi? Taraf’ta yayımlanan senaryoyu reddettiniz. Sizin tartıştığınız senaryo neydi? - Plan seminerleri mevcut bir planla ilgili yapılır ve gerekirse plan tadil edilir. Biz mevcut planla ilgili bir tatbikat semineri yaptık. Bizim çalıştığımız senaryo şuydu: Eğer bir savaşa girersek, birliklerimizin büyük bölümünü bu savaşa tahsis edeceğimizden, geriye kalan birlikler geri bölge olarak İstanbul’da asayişi sağlamaya yeterli olur mu? Eğer savaş çıktığında geri bölgede bir irticai kalkışma olursa bu birliklerimiz yeterli olur mu? Bizim senaryomuz buydu, bunu çalıştık. Çünkü Türkiye’nin gerçek durumuyla uyumlu en tehlikeli iki olasılık bölücülük ve irtica tehdidiydi. Cami bombalama iddiası Bu senaryo içinde Fatih ve Beyazıt camilerinin bombalanması, kendi uçağımızın düşürülmesi gibi eylem planlamaları var mıydı? - Hayır. Olur mu öyle şey? Senaryoda biz bomba patlatmayız. Her şey olmuş bitmiş, irticai kalkışma başlamış. Biz bundan sonraki durumu tartışırız, öyle de yaptık. Bu terbiyesizce bir iddiadır. Varılan sonuç Her seminerden sonra Kara Kuvvetleri ve Genelkurmay’a sonuç raporu iletildiği açıklandı. Sizin vardığınız sonuç neydi? - Biz seminer sonunda; bir savaş halinde birliklerimizi savaşa ayırdığımızda ve bir kalkışmayla karşılaştığımızda geride kalan birliklerin yeterli olmadığı sonucuna vardık. Ve bu sonuca göre de Kara Kuvvetleri’ne tekliflerimiz oldu. 1. Ordu kuvvetlerinin takviye edilmesi gerektiğini bildirdik ve ek kuvvet gerekir dedik. Nitekim bizim bu değerlendirme ve talebimiz kabul edildi ve planda bu yönde değişiklik yapıldı. ‘İptal edin’ emri geldi mi? Haberde imzası bulunan Taraf muhabiri Mehmet Baransu, televizyonda, Aralık 2002’de size bu seminerin icra edilmemesi, iptal edildiği, 1. Ordu’da tatbikat yapılmayacağı yönünde bir emir gönderildiğini söyledi ve bu emri okudu. Siz iptal emrine rağmen mi bu semineri yaptınız? - Bana resmi, yazılı bir emir iletilmedi. Eğer iletilseydi semineri yapmam zaten mümkün olmazdı. Yazılı emir geldi mi ben gereğini yaparım. Ama sözlü olarak bunu yapmazsanız iyi olur gibi bir telkinde bulunuldu mu, onu hatırlamıyorum. Üzerinden 7 yıl geçti. Bilgisayarım duruyor Haberi hazırlayan Yasemin Çongar, Yıldıray Oğur ve Mehmet Baransu, CNN Türk’te Hasan Cemal ve Cengiz Çandar’ın “Tecrübe Konuşuyor” programında belgeleri gösterdiler. Görevden alınacak ve atanacaklar listesini ekrana yansıttılar. Darbe planının detaylarıyla ilgili belgeler sundular. Cami krokileri de vardı. Bu belgelere ne diyorsunuz? - Ben kendileriyle televizyonda tartışmaya hazırım. Benim bilgisayarım 1. Ordu’da duruyor. İncelensin. Bu metinleri kim, nasıl hazırlamış bilmiyorum. Ama bizim icra ettiğimiz plan tatbikatıyla ilgisi yok. Farklı listeler Tutuklanacak gazeteciler, yararlanılacak gazeteciler, kurulacak hükümetin üyeleri, görevden alınacak valiler, belediye başkanları, subaylarla ilgili listeler yayımlandı, metinlerde AKP ve bazı derneklerin, kişilerin isimleri yer aldı? - Böyle listeler kesinlikle yok. Bunlar uydurma şeyler. Biz plan seminerlerinde kesinlikle isim kullanmayız. Ne kişi ne parti ne kurum ismi kullanılır. Bunlar terbiyesizce iddialar. Böyle seminer olmaz. Ses bantları Bazı ses bantları yayımlandı. Size ait olduğu öne sürülen ses kayıtları da var. Bu kayıtlara ekleme yapılamayacağı, çünkü teyp bandı oldukları da söylendi? - Ben zaten komutan olarak semineri dinliyorum. Arkadaşlar tartışıyor. Ben sonucunda bir değerlendirme yapıyorum. Ancak konuşmanın belli bölümleri alınıp kullanılmış, montaj, eklemeler yapılmış. Ben orada arkadaşları dinlediğimi ve ortaya çıkan sonuca göre sözünü ettiğim teklifleri komutanlara ileteceğimi söylüyorum. Kaldı ki teyp bandı da önce elektronik ortama aktarılıp sonra ilave yapılabilir. | Balyoz'un etkisi sürüyor, tartışmaları da! Darbe iddiasının mimarı olduğu iddia edilen Çetin Doğan canlıda yemin etti. |
Rol aldığı son film olan "Yahşi Batı"daki performansıyla büyük beğeni toplayan Zaman'a konuşan Ozan Güven, Aşk-ı Memnu' dizisi için gelen teklifi neden kabul etmediğini anlattı: "Kıvanç'ın rolü bana teklif edildi. Böyle bir şeyin içinde olmak istemedim. Yüksek mertebeden bir şey söylemiyorum, ama yine zengin birini oynamak istemedim. Gelir düzeylerinin farklı olması beni Canım Ailem'de oynamaya itti." | Ozan Güven, "Aşk-ı Memnu"daki Behlül rolünün ilk önce kendisine teklif edildiğini açıkladı. |
AFP muhabirinin bildirdiğine göre, enkaz altındaki adamı Amerikalı askerler kurtardı. Bir asker, "Adamın baştan beri orada olup olmadığını bilmiyoruz. Artçı sarsıntılar sırasında, daha sonra da enkaz altında kalmış olabilir. Bulduğumuzda bacağı ezilmişti" dedi. Enkaz altından son olarak cumartesi günü 25 yaşında bir adam çıkarılmıştı. 150 bin kişinin öldüğü depremden bu yana toplam 133 kişi enkaz altından kurtarıldı. | Haiti'nin 12 Ocakta depremle yıkılan başkenti Port Au Prince'te dün akşam bir kişi enkaz altından çıkarıldı. |
İzmir polisinin geçtiğimiz aralık ayında dolandırıcılık çetesine yönelik düzenlediği operasyonda çete lideri olarak İrfan Erbarıştıran gözaltına alınırken, kendisine bilgi sızdırdığı iddia edilen Emniyet Genel Müdür Yardımcıları Celal Uzunkaya ve Mustafa Gülcü ise açılan soruşturma sonrasında görevden alınmıştı. Kendisini MİT ve derin devlet mensubu olarak tanıtıp, birçok firma ve şahsı dolandırdığı tespit edilen Erbarıştıran cezaevine konuldu. Ancak dolandırıcılıktan sabıkalı çete liderinin Milli basketbolcular İbrahim Kutluay ile Harun Erdenay'ı da 'sponsorluk' hilesiyle dolandırdığı ortaya çıktı. SAVCILIĞA ŞİKAYET Milli basketbolcular İbrahim Kutluay ve Harun Erdenay, Erbarıştıran'ın sponsor bulma sözü verip kendilerinden toplam 70 bin dolar aldığını ve bu sözü yerine getirmediği için savcılığa suç duyurusunda bulundu. İki basketbolcu dün İstanbul Emniyeti'ne gelerek ifade verdi. Soruşturmayı yürüten İzmir Cumhuriyet Savcılığı'nın Erdenay ve Kutluay'dan alınan ifadeleri, 2 Emniyet Genel Müdür Yardımcısı'nın sanık olarak yer alacağı çete soruşturması ile ilgili iddianameye ekleyecekleri öğrenildi. | İzmir'de, dolandırıcı çetesi, spora da el atmış. Çete, 'sponsor bulacağım' diyerek İbrahim Kutluay ile Harun Erdanay'ı dolandırdı!.. |
Philadelphia'daki University of the Sciences'ta görevli araştırmacılar, kalbinizin sağlıklı kalması için yapabileceğiniz yaşam tarzı değişikliklerini açıkladılar. Kalbinizi koruyacak yeni yaşam tarzınız: Her gün günde en az 20-30 dakika koşma, yürüme ya da yüzme gibi kardiyovasküler egzersizlerle meşgul olun. Her yere yürüyerek gidin. Asansöre binmeyin ve yürüyen merdivenlerden uzak durun. Stres yönetimi: Her gün en az 10 dakika kitap okumak, yürümek ya da müzik dinlemek gibi sizi rahatlatacak hareketler yapın. Çay, kahve, meşrubat ve çikolata gibi uyarıcıları makul ölçülerde tüketin. Kafein, vücudun stres hormonu olan kortizol seviyesini yükseltebiliyor. Kalp atış hızınızı öğrenin: Sabah yataktan kalkmadan önce dinlenmiş haldeki kalp atış hızınızı öğrenin. Bunu orta parmağınızı nabzınızın üstüne koyarak ya da boynunuzdaki şah damarınızdan ölçün. Bir ortalama elde etmek için üç günden fazla kalp atışınızı hesaplayın. Yetişkinler için, normal kalp atışı dakikada 60-100 arasındadır. Nadiren görülen yüksek ya da düşük kalp atışının altında bir problem yatabilir. Eğer kalp atış hızınız 100'ün üzerinde veya 60'ın altındaysa doktora gidin. Kolesterol seviyesi: Yüksek kolesterol koroner kalp hastalığının ve felcin en büyük risk faktörüdür. Yılda en az bir kez doktora giderek kalbiniz için gerekli ölçümleri yaptırmalısınız. | Yapacağınız birkaç basit yaşam tarzı değişikliği, kalp hastalığı, kalp krizi ve felç riskini azaltarak kalp sağlığınızı korumanıza yardım edebilir. |
İmam Hazelahi Abdullah, Selangor eyaletindeki camiye namaz kılmak için gelen Müslümanların, cami avlusunda iki domuz başı bulduğunu söyledi. Hazelahi, bir başka cami yakınlarında da domuz başları bulunduğunu ifade ederken, Selangor polis şefi Halid Ebubekir, sadece olayı doğrulayabileceğini belirtti. Hristiyanların da "Allah" kelimesini kullanabileceği yönündeki mahkeme kararı, ülkede tartışma yaratmıştı. Müslüman çoğunluk, kelimenin kendilerine has olması gerektiğini savunurken, hükümet kararı temyize götürmüştü. Karar üzerine çıkan şiddet olaylarında kilise ve mescitlere saldırılar düzenlenmişti. | Malezya'da, hristiyanlar ile müslümanlar ülanlar yaşanan gerginlik, bir camiye domuz başı bırakılmasıyla arttı. |
Londra'da Dr. Ian Wong ve ekibinin 5 hastanede yaptığı geniş çaplı araştırması, doktorların çocuklara yazdığı ilaçların yüzde 13,2'sinde hata yaptığını, ilaçların yüzde 19,1'inin ise sağlık personeli tarafından yanlış şekilde verildiğini ortaya koydu. "Archives of Diseases in Childhood" dergisinde yayımlanan araştırmada, bilim adamları, yazılan 2 bin 955 ilaçtan 391'inde hata yapıldığını, yüzde 41'inde dozun ve ilacın nasıl verileceğinin belirtilmediğini ya da dozun hatalı olduğunu gördü. 6 aylık bir bebeğe normalden 50 kat fazla dozda morfin verildiğine ilişkin durumun da rapor edildiği araştırmada Dr. Wong, ölümcül olabilen bu tür hatalara ender rastlandığını, yapılan hataların çok büyük bir risk taşımadığını söyledi. İğnenin içine konulan maddelerin yanlış hazırlanması, iğne zamanı veya hızının uygun olmaması gibi hatalara sıkça rastlanırken, doktorların çoğu kez çocuklara verilecek ilaçların dozunu yetişkinlere yönelik ilaçların dozuna göre ayarlamak zorunda kaldığı vurgulandı. "Le Figaro" gazetesinin internet sitesinde de yer alan araştırmada, Avrupa Parlamentosunun 2006 sonunda çocuk ilaçlarına yönelik düzenlemesine de ayrıntılı yer verilerek, bu düzenlemenin ilacın piyasaya sürülebilme izni için yetişkinler ve çocukların ayrı ayrı katıldığı araştırmaların yapılması gereğini getirdiği belirtildi. | Doktorların çocuklara yazdığı ilaçların yüzde 13,2'sinde hata yaptığını, ilaçların yüzde 19,1'inin ise sağlık personeli tarafından yanlış şekilde verildiğini ortaya koydu. |
AK Parti'yi devirmek için hazırlanan İlk bildirinin okunma saati ise 03.59 olarak kayıtlara geçti. 2002-2003 döneminde 1. Ordu Komutanlığı görevini yürüten Orgeneral Çetin Doğan tarafından hazırlandığı ileri sürülen 'Balyoz Güvenlik Harekat Planı'nın ayrıntıları geçmişten izler taşıyor. Hazırlanan powerpoint sunumlarda planı hazırlayan cuntacı yapılanmanın, 27 Mayıs ve özellikle 12 Eylül'den fazlasıyla etkilendiğini görebiliyorsunuz. 1. Ordu'daki Selimiye Kışlası'nda 2003'te yapılan ve planın aşamalarının tartışıldığı toplantıda gösterilen powerpoint sunumlardan bir bölümü dün Taraf Gazetesi'nde yayımlandı. Sunumlar genel olarak değerlendirildiğinde hiçbir şeyin bir 'oyun' ya da 'senaryo' olmadığı net olarak ortaya çıkıyor. Bir başka nokta ise planın tamamen bir iç tehdit olarak görülen AK Parti'ye yönelik olarak hazırlanmış olması. Zira 'dış tehdit'ler hiç tartışılmadığı gibi, sunumlarda da kendisine yer bulamıyor. Bir başka nokta da darbecilerin 12 Eylül'ü model olarak alması. Sunumlarda 12 Eylül askeri müdahalesinin izi açık ve net olarak görülüyor. Cuntacılar 12 Eylül'le karşılaştırmalar bile yapmış. Harekât saati bile 12 Eylül'le aynı seçilmiş. Sıkıyönetim konusundaki kararlar da birbirinin kopyası gibi. DARBE, RADYODAN DUYURULUYOR 12 Eylül 1980 tarihinde, Türk Silahlı Kuvvetleri, ülke yönetimine el koymuştu. Saatler tam olarak 03.00'ü gösteriyordu. İlk bildiri ise 03.59'da Türkiye Radyoları'ndan (TRT) okundu. Bu bildiriyi yenileri izledi. Her bildiride yeni yasaklar geldi. Parlamento ve hükümet feshedildi. Parlamento üyelerinin dokunulmazlığı kaldırıldı. Bütün yurtta sıkıyönetim ilan edildi. Ülke genelinde 13 sıkıyönetim bölgesine 13 general sıkıyönetim komutanı olarak atandı. Yurtdışına çıkışlar yasaklandı. İkinci bir emre kadar sokağa çıkma yasağı konuldu. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, kurulan Milli Güvenlik Konseyi Başkanlığı'nın yanı sıra devlet başkanlığı görevini de üstlendi. Çetin Doğan önderliğinde hazırlandığı ileri sürülen 'Balyoz' darbe planında da harekat saati 03.00 olarak belirlenmiş. Darbecilerin Marmara için nasıl bir sıkıyönetim modeli düşündüğü, İstanbul'daki riskli bölgeler ve asker ve tehdit unsuru sayıları sunumlarda tek tek yer alıyor. Yine harekat kapsamında Güneydoğu'da görev yapan köy korucularının 'avcı birlik' olarak İstanbul'a gönderilmesi planlanıyor. Dönemin 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan, Selimiye Kışlası'ndaki seminerde AKP'ye duyduğu husumeti gizlemiyor. Bazı katılımcılar da 12 Eylül 1980 benzeri bir müdahale gerektiğinden söz ediyor. Slaytlardan birinde darbenin ardından gözaltına alınacak 'tehditkar kitlenin' spor salonlarında toplanması öngörülüyor. Sorgularının ardından tutuklanacak şahıslar için Metris Cezaevi'nin boşaltılması öngörülmüş. (Zaman) | 'Balyoz' planında, harekatın başlama saati olarak 03.00 seçilmiş. 12 Eylül'de de ordu, 03.00'te yönetime el koymuştu. |
Afganistan’daki örgüt üyelerinin de, bağışlarla kurban kesildiğini göstermek üzere, elleri Kalaşnikoflu çocukların da kullanıldığı kesim fotoğraflarını kurban sahiplerine gönderdiği belirlendi. Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele ve Harekât Daire Başkanlığı koordinesinde çökertilen, fikir babalığını Vakit Gazetesi eski yazarı Mustafa K.’nın yaptığı ileri sürülen El Kaide örgütüne bağlı 57 kişilik oluşumun, düzenlediği organizasyonla kurban başına 130 dolar toplayarak elde edilen parayı Afganistan’a gönderdiği ortaya çıktı. Oluşumun, parayı da kurban bağışı ve düzenlenen yardım günlerinden elde ettiği belirlendi. Silahlı çocuklar kullanıldı Afganistan’daki örgüt üyelerinin de kesim sırasında inandırıcı olması için çektikleri fotoğrafları kurban sahiplerine gönderdiği belirtildi. Bu fotoğraflarda eli silahlı çocuklar ve yüzünü kapatan örgüt üyeleri de yer aldı. Şüphelilerin evlerinde ele geçen kitap ve dokümanları inceleyen polis, kendileri ve kendi düşünce yapıları dışındaki herkesi kafir olarak gören örgüt üyelerinin hazırladıkları özel kitapçıklarla Kuran kursu adı altında açtıkları yerlerde eğitim verdiklerini de belirledi. Örgüt üyelerinin, Kuran’daki ayetlerden içinde ‘cihat’ (din adına yapılan savaş) geçen bölümlerden alıntı yapılarak hazırlanan kitapçıklarla eğitildiği ortaya çıktı. Sanal ortamda kampanya El Kaide’nin çökertilen Türkiye oluşumu, yapacağı faaliyetleri sanal ortamda üyelerine iletmek için Elif Medya Grubu’nu kurdu. Örgüt üyelerinin Somali, Afganistan, Türkiye ve Suriye gibi ülkelerde cihat adı altında yaptıkları eylemlere ait görüntüleri grubun aracılığı ile kurulan “diriliszamani” ve “siyahsancaklar.blogcu” sitelerinde yayınladılar. Örgütün düzenlediği yardım geceleri ve kampanyaları da bu grup organize etti. Operasyonlar sürüyor Yine bu grup, Türkiye’den gönderilen paralarla Afganistan’da kurban kestirdi. Para verenlerin kurbanların kesildiğini göstermek için fotoğraflar da çekildi. Fotoğraflarda duvara asılı Elif Medya yazılı bez afişler de yer aldı. Bu arada, El- Kaide terör örgütüne yönelik Adana merkezli yapılan operasyonlar kapsamında Mersin’da yakalanan 17 kişiden 6’sı tutuklandı. Sanal mücahit Elif Medya Taliban’ın uluslararası blog sağlayıcısı Wordpress üzerinden Türkçe propaganda yapan sitesi ‘Elif Medya’, geçen yıl, hizmet şartlarına uymayan içerik nedeniyle engellendi. Elif Medya’nın kuruluşu, İslami forumlarda “Afganistan’daki mücahit kardeşlerimizin ve mağdur Müslümanların sesi olmaya çalışacağız”sözleriyle duyurulmuştu. (Hürriyet) | El Kaide'nin elleri Kalaşnikoflu çocukların da kullanıldığı kurban kesim fotoğraflarını kurban sahiplerine gönderdiği belirlendi. |