petition
stringlengths
136
32.8k
petition_length
int64
17
4.44k
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi özet olarak şöyledir anayasa türk ceza yasasının maddesinde yazılı cezaların kişiselliği ilkesini açıkça kabul etmiştir öte yandan cezaların ertelenmesi ve sayılı yasanın maddesinde belirtilen ceza ve tedbirlere çevrilebilmesi cezaların kişiselliği ilkesinin bir uygulama biçimidir bu uygulama hâkimin takdirine bırakılmış olmakla birlikte küçük yaştaki suçlular yönünden zorunlu bir uygulama durumuna getirilmişken türk ceza yasasının maddesinde yapılan değişiklikle sözü geçen maddeye yazılı cezaların ertelenemeyeceği ve sayılı yasanın maddesinde belirtilen ceza ve tedbirlerin uygulanamayacağı kuralı konularak cezanın genelliği ilkesi ile çelişki cezanın kişiselliği ilkesine aykırılık yaratılmıştır
94
esas sayısı karar sayısı sayılı kanunun maddesi uyarınca hücreye koyma cezalarının infazından önce hükümlü hekim tarafından muayene edilmekte ve ilgilinin bu cezaya kazanamayacağının anlaşılması halinde cezanın infazı sonraya bırakılmakta veya hekiminin belirleyeceği aralıklarla infaz edilmektedir koşullu salıverilme tarihine kadar hükümlünün iyileşemeyeceğinin tam teşekküllü devlet veya üniversite hastanesi sağlık kurulu raporu ile saptanması hâlinde ise hücreye koyma cezası yerine ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası iki katı süreyle uygulanmaktadır ancak aynı maddenin bendinde hücreye koyma cezasına karşılık ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezasının kaldırılmasında ve iyi halin kazanılmasına ilişkin süre belirlenirken doktor muayenesi sonucu cezanın infazının sonraya bırakılması halinde geçen süre ile sağlık kurulu raporu sürecinde geçen süre göz ardı edilmiştir oysa hükümlünün kusur ve ihmalinden kaynaklanmayan bu süreç hükümlünün disiplin cezasının kaldırılma süresini ve dolayısıyla iyi halini kazanarak açık ceza infaz kurumuna ayrılma veveya koşullu salıverilme süresini uzatmaktadır hücreye koyma cezasının infazında hükümlünün sağlık durumu yönünden cezaya katlanıp katılamayacağının tespiti için geçen sürelerin hükümlü aleyhine sonuç doğurarak hak kaybına neden olması hukuka uygun düşmemektedir disiplin ceza kararlarının kesinleşme ve infazına ilişkin prosedür ve gerçekleşmesi gereken koşullar nedeniyle uzayan süreç ve hükümlünün kusurundan kaynaklanmayan gecikmelerin hükümlü aleyhine sonuç doğurması ve disiplin cezası kaldırılma süresinin uzatılması hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılamaz anayasanın nci maddesine göre türkiye cumhuriyeti insan haklarına saygılı bir hukuk devletidir uncu maddesine göre herkes kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir yine anayasanın inci maddesine göre ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur i̇dare kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran müeyyide uygulayamaz bilindiği üzere devletin varlık sebebi hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesi yönünde uygun alt yapıyı oluşturmaktır her ülke her gün her işlem ve eylemiyle hukuk devleti olabilme ve hukuk devleti olarak kalabilme sınavı vermektedir hukuk devleti olmak esaslı bir hukukileştirme fikrine dayanmaktadır hukukileştirmek ise hukuki ilişkinin her sübjektif boyutunu objektifleştirmeyi ve eşitlik ilkesinin hâkim olduğu bir alan oluşturmayı zorunlu kılmaktadır bu bağlamda her kurumun hukuk devleti kapsamında bir rolü ve işlevi vardır yargı da kararlarında hukuktan bağımsız olmamak suretiyle hukuk devleti alanında kendisine yüklenmiş misyonu yerine getirmektedir bu nedenle yargının görevi sadece baktığı davada ki uyuşmazlığı gidermek değil hukuk devleti misyonunu gerçekleştirmektir kamu hizmetinin düzenli ve verimli bir biçimde yürütülmesi için vasıta olan i̇darelerin işlem veya eylem süreçlerinin kişi hak ve hürriyetinin kullanılmasını kısıtlayıcı engelleyici veya geciktirici bir etkiye sahip olması için işlem veya eylemin kişinin suçlu olup olmadığının tespiti suçun önlenmesi amacı gibi anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen nedenlere bağlı olarak tesis edilmiş kanuni belirlenebilir öngörülebilir ölçülü ve demokratik toplumun gereklerinin zorunlu kıldığı bir işlem ve eylem olması gerekmektedir bu niteliklere sahip olmayan bir işlem ve eylem nedeniyle kişilerin hak ve hürriyetlerinin doğrudan veya dolaylı olarak kısıtlanması engellenmesi geciktirilmesi hukuk devleti ilkesi ile konulmayacaktır bu bağlamda hükümlülerin sağlık durumunun hücreye koyma disiplin cezasına elverişliliğinin tespitine ilişkin işlemlerin bu niteliklere sahip olmadığı ve evrensel hukuk ilkeleri karşısında bu işlemler nedeniyle kişi hak ve hürriyetlerinin kullanımının gecikmesinin anayasaya uygunluk korumasından yararlanmaması gerektiği değerlendirilmiştiresas sayısı karar sayısı bu itibarla sayılı kanunun inci maddesinin dördüncü fıkrasının bendi ile hükümlülerin sağlık durumunun cezaya elverişliliğinin tespiti süreci nedeniyle koşullu salıverilmelerinin gecikmesi ve açık ceza infaz kurumuna ayrılma sürelerinin uzamasının hukukun evrensel ilkesi olan hukuk devleti ilkesine aykırı şekilde ceza infaz kurumlarında tutulmaları anlamına geleceği söz konusu hükmün bu haliyle anayasanın ve inci maddelerini ihlal ettiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir hüküm gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere sayılı kanunun inci maddesi uyarınca sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanunun inci maddesinin dördüncü fıkrasının bendinin anayasanın nci uncu ve inci maddelerine aykırı görülmesi nedeniyle iptali talebiyle anayasa mahkemesi̇ nezdi̇nde i̇ti̇raz yoluna başvurulmasina anayasanın maddesi gereğince anaya mahkemesince bir karar verilinceye kadar davanın geri bırakılmasına i̇şbu dosya hakkında karar verilebilmesi için sayılı kanunun maddesinde düzenlenen aylık süre sonuna kadar beklenmesine bu süre sonunda anayasa mahkemesi tarafından bir karar verilir ise bu karara göre verilmez ise yürürlükteki hükümlere göre karar verilerek davanın sonlandırılmasına kararın hükümlüye tebliği için pınarhisar kapalı ceza i̇nfaz kurumuna gönderilmesine karar aslının ve dosyanın onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine dair karar hükümlünün yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verildi
654
esas sayısı karar sayısı davacı sosyal güvenli̇k kurumu başkanliği tarafından davalı aleyhine açılan alacak sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan ilişkin davanın mahkememizde yapılan açık duruşması sonunda verilen tarihli ara kararı gereğince anayasanın maddesine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır buna göre mahkememizdeki somut davada uygulanacak olan aşağıdaki kanun maddeleri bir bütün halinde uygulandığı şekliyle anayasaya aykırı olduğu kanısına varılmıştır anayasaya aykırılık oluşturduğu kanısı ile iptali yönünde değerlendirilmesi talep edilen kanun maddeleri şunlardır sayılı sosyal sigortalar kanunun maddesi sayılı borçlar kanununun maddesi sayılı borçlar kanununun maddesi sayılı borçlar kanununun maddesi sayılı borçlar kanununun maddesi belirtilen bu kanun maddeleri iş kazası ve meslek hastalığı sebebiyle sosyal güvenlik kurumunun rucuen açmış olduğu alacak davalarında halen uygulanmakta olup yerleşik yargıtay uygulamaları doğrultusunda aşağıda izah edileceği üzere pratikte uzunca bir süre teorikte ise sonsuza dek uygulanmaya devam edilecektir dolayısıyla her ne kadar belirtilen kanun maddeleri yürürlükten kaldırılmış olsa da fiiliyatta halen uygulanmaya devam olunmaktadır belirtilen bu kanun maddelerinin anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine ve anayasanın maddesinde belirtilen adil yargılanma hakkı ilkesine aykırı düştüğü aşağıda ayrıntılı olarak izah edilecektir öncelikle mahkememizde görülmekte olan dava tarihinde gerçekleşen iş kazasında sürekli iş göremez duruma giren sigortalıya bağlanan peşin sermaye değerli gelir ödenen geçici iş göremezlik ödeneği ve yapılan tedavi masraflarından oluşan kurum zararının sayılı kanunun maddesi uyarınca rücuan tahsili talebine ilişkindir mahkememizce davaya konu kazanın tarihinde gerçekleştiği davaya konu alacağın yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra istenilmesi ve buna karşılık davalı tarafın zamanaşımı itirazında bulunması karşısında davanın reddine karar verilmiştir fakat mahkememizce verilen bu karar bölge adliye mahkemesi tarafından kaldırılmıştır kaldırma gerekçesi ise aynen şu şekildedir davanın yasal dayanağını oluşturan sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasında işverenin sorumluluğu ikinci fıkrasında ise üçüncü kişilerin sorumluluğu düzenlenmiştir zararlandırıcı sigorta olayında devlet adına sosyal güvenlik kanunlarını uygulamakla görevli sosyal güvenlik kurumu başkanlığı birinci kişi risklerin gerçekleşmesi halinde sigortalının ya da hak sahiplerininkurumdan yardım görmesi için primleri ödeyen işveren ikinci kişi konumundadır bunun dışında kalanlar ise üçüncü kişi olarak tanımlanmaktadır sayılı borçlar kanununun maddesinde belirtilen işçi işveren arasındaki akde aykırılık eylemleri ve bu çerçevede maddenin fıkrası gereğince işverenin akde aykırı davranışları işçi sağlığı ve iş güvenliğinin gerektirdiği önlemlerin alınmaması vs sonucu maddeyle yapılan ilişkilendirme ile bir bakıma akde aykırı hareketten doğan tazminat davaları hakkındaki hükümlere tabii olmakla zamanaşımının işverenler açısından uygulanması gereken borçlar kanununun maddesine göre on yıl olduğu belirtilmelidir zamanaşımının başlangıcı konusuna gelince sayılı kanunda zamanaşımının özel olarak düzenlenmediği düşünüldüğünde genel hükümler çerçevesinde çözüm arama gereği vardır gerçekten de borçlar kanununun maddesinde zaman aşımı alacağın muaccel olduğu zamanda başlar denilmektedir kurum açısından alacak hakkı bağladığı gelirin yetkili organ tarafından onaylandığı tarihte ödenebilir hale geleceğinden muacceliyetin onay tarihi olacağı açıktır halde masraflar için sarf ve ödeme gelirler için ilk peşin sermaye değerinin başlangıçtaki gelir bağlama onay tarihinde zararın öğrenmiş olacağının ve zamanaşımının bu tarihte başlayacağının kabulü gerekir yukarıda yer alan maddi ve hukuki açıklamalar ışığında süresinde ileri sürülen zamanaşımı defi nedeniyle mahkemece gelir bağlama kararı ve geçici iş göremezlik ve tedavi gideri belgeleri getirtilerek gelirler yönünden onay masraflar yönünden sarf ve ödeme tarihinden itibarin yıllık zamanaşımı süresi içinde davanın açılıp açılmadığının değerlendirilmemesi nedeniyle davacı kurum vekilinin istinaf isteminin sayılı hmk maddesi uyarınca kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir yargıtayın bu konudaki istikrarlı uygulamaları kaldırma i̇lamı ile aynı doğrultudadır yargıtayın istikrarlı uygulamaları doğrultusunda fiiliyatta uygulandığı şekliyle iş kazası ve meslek hastalığı sebebiyle sigortalıya bağlanan peşin sermaye değerli gelir ödenen geçici iş göremezlik ödeneği ve yapılan tedavi masraflarından oluşan kurum zararının karşılanması amacıyla açılan davalarda zamanaşımının üst sınır bulunmamaktadır şöyle ki zamanaşımı süresinin masraflar için sarf ve ödeme gelirler için ilk peşin sermaye değerinin başlangıçtaki gelir bağlama onay tarihinde zararın öğrenilmiş olacağının ve zamanaşımının bu tarihte başlayacağı kabul edilmekte olup iş bu görüş iptali yönünde değerlendirme yapılması istenilen kanun maddelerine dayandırılmaktadır kurum hak sahiplerinin iş kazası ve meslek hastalığı sebebiyle kurumdan hak talep etmeleri ve ödeme almaları için belirlenmiş bir zaman sınırı yoktur yani kurum hak sahipleri örneğin bir iş kazası sebebiyle çok uzun yıllar sonra bile kurumdan gelir talebinde bulunabilmekte ve hak sahiplerine gelir bağlandığı zaman ise kurum yapmış olduğu bu masrafları sorumlu gördüğü kişilere rucu yoluna gidebilmektedir buna göre kurumun yaşanan bir işkazası sebebiyle sorumlu gördüğü kişilere ne zaman dava açacağı hiç belli değildir dava kazadan bir sene sonra da açılabilir kırk sene sonra da açılabilir bu tamamen hak sahiplerinin kurumdan ne zaman hak talep edeceklerine bağlıdır bu şekliyle kurum hak sahiplerine yapmış olduğu masraf ve ödemelerin rucu için sorumlu gördüğü kişilere pratikte çok çok uzunca bir süre sonra teorikte ise ilelebet dava açma ve zamanaşımı defi ile karşılaşmama şansına sahip olacaktır bu durum elbetteki kurum açısından çok olumludur fakat aynı durum davalı konumundaki kişiler yönündenhukuk ve hakkaniyetle bağdaşmaz elimizdeki davadan gidecek olursak davalı taraf yıl öncesinde yaşanmış bir iş kazası sebebiyle tazminat davası ile karşı karşıya kalmıştır ayrıca gerek mahkememizdeki diğer dosyalarda gerekse diğer mahkemelerdeki dosyalarda çok daha önceki yıllara ilişkin açılmış dava dosyaları mevcuttur örneğin yine mahkememizin esas sayılı dosyası sigortalı işten çıktıktan yıl sonra açılmıştır bir kişinin yapmış olduğu veyahut sorumlu tutulduğu bir eylem sebebiyle sonsuza dek davalı olmak riskiyle yaşaması hukuk devleti ve adil yargılanma ilkesi ile bağdaşmaz çünkü kişilerin açılan bir davada kendilerini savunabilmek için dava dosyasına delil sunmaları gerekmektedir aradan yıllar yıllar geçtikten sonra açılan bir davada savunmayı destekler mahiyette delil bulunabilmesi çoğu zaman mümkün olamayacaktır yıllar yıllar sonra açılan bir davada olayı bilen tanıkları bulmak bulunsa bile tanıkların olayı tam ve doğru hatırlaması güçleşecektir i̇şveren aradan yıl geçtikten sonra kurum tarafından açılan bir davada yaşanan kazanın nasıl gerçekleştiğini işçisine iş güvenliği eğitimi verdiğini buna ilişkin kayıtlarını işçisinin kaza öncesi ve sonrası sağlık durumunu gösteren kayıtları işyerinin diğer genel kayıtlarını sunamadığı takdirde savunmasını hakkıyla yapamamış olacaktır örneğin işveren çalıştırmış olduğu işçisinin özlük dosyasını veyahut işyerine ilişkin diğer kayıtlarını kaç sene saklaması gerekecektir bu belli değildir kanun maddelerinin bu şekildeki uygulamasına göre işçisinin özlük dosyasını ve işyerinin diğer kayıtlarını sonsuza dek saklamakla yükümlüdür bu ise hukukun ve hayatın mantığına terstir elbette ki kurumun hak sahiplerine yapmış olduğu masraf ve ödemeleri sorumlu kişilerden isteme hakkı vardır ancak bunun net olarak belirlenmiş makul bir süresinin olması şarttır ayrıca bu süresinin ne zaman başlayacağı konusu da kesin olarak belirlenmeli zamanaşımı süresinin başlangıcının ne zaman gerçekleşeceği belli olmayan bir olaya göre değil herkesin bilebileceği ve kesin olan somut bir duruma göre belirlenmesi gerekmektedir buna göre davalı konumunda olabilecek kişilerin kendilerini bu süreye göre ayarlamaları ellerindeki delilleri bu tarihe kadar muhafaza etmeleri mümkün olabilecektir zamanaşımı süresi hukuki güvenlik ve istikrarın sağlanması amacıyla belirlenmiş olup zamanaşımının olmadığı durumlarda hukuki güvenlik ve istikrar ortadan kalkacaktır i̇ptali yönünde değerlendirme yapılması istenilen kanun maddelerinde lafzen zamanaşımı öngörülmüşse de zamanaşımı süresinin ne zaman başlayacağı somut bir olaya bağlanmadığından zamanaşımının üst sınırı yoktur belirlilik ilkesi gereğince yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması gerekir bunun aksi durumların hukuki güven ve hukuki belirlilik ilkelerini zedelediği bu nedenle hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğu düşünülmektedir benzer karar için bakınız anayasa mahkemesinin esas karar sayılı i̇lamı açıklanan gerekçelerden ötürü makul ve belirlenebilir zamanaşımı süresi öngörülmeksizin kişilere karşı dava yolunu açan bu şekilde kişileri ilelebet davalı olma riskiyle karşı karşıya bırakan sayılı sosyal sigortalar kanunun maddesinin sayılı borçlar kanununun ve maddelerinin anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine ve anayasanın maddesinde belirtilen adil yargılanma hakkı ilkesine aykırı düştüğü açıktır gereği̇ düşünüldü sayılı sosyal sigortalar kanunun maddesinin sayılı borçlar kanununun ve maddelerinin anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine ve anayasanın maddesinde belirtilen adil yargılanma hakkı ilkesine aykırılığı konusunda değerlendirme yapılması ve aykırı bulunduğu takdirde iptal edilmesi için dosyanın bir suretinin anayasa mahkemesine gönderilmesine kararın taraf vekillerine tebliğine dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde karar verildi
1,276
esas sayısı karar sayısı mahkemenin gerekçesi açılan dâvada sanık alanya lisesi öğretmenlerinin suçlarını türkiye öğretmenler sendikasının çağrısına uyarak boykot katılmak yoluyla derslere girmemeleri eylemi olduğu belirtilmiştir her şeyden önce eylemin hukuksal ve yasal anlamda tanımlanması gereklidir yasalarımızda boykot deyimi yer almamış türk ceza kanunu nün konu ile ilgili maddesinde kesin sınırlan bir deyim kullanılmamakla birlikte memurlardan üç veya daha çoğunun önceden anlaşıp kararlaştırma sonucu usul ve nizam dışı memuriyetlerini bırakmalarından söz edilmiştir bu bırakmanın niteliği de süresi de gösterilmiş değildir türk dil kurumunun yayımladığı türkçe sözlükde yılı baskı boykot tanımlaması şöyledir bir şahsı bir topluluğu veya ülkeyi zarara sokmak amacı ile onunla alış verişi ve her türlü ilgiyi kesme her türlü dostluk ilişiğini kesme buna karşılık grev sözcülüğünün karşılığı şöyledir isteklerini işverene kabul ettirmek için işçilerin işlerini hep birden bırakması eylemin ortaya çıkışında tösün bir çağrısı ve öğretmenlerin uzun yıllar süren gerek düşürüldükleri ağır yaşama koşullarının gerekse uygulanması gözetilir uygar bir ülkeye yaraşır eğitim koşullarının ilgili hükümetlerce nazara alınmaması karşısında iş başındaki hükümeti uyarma ve bir hakkın hem aranması hem kamuya dayanılması bakımından ilgili öğretmenlerin sendikanın çağrısına uymaları söz konusu bulunmaktadır bu durum ilgili öğretmenlerin amaçları yönünden zarara sokma ve ilgiyi kesme durumu bulunmamakla boykot tanımlanmasına uymadığı gibi grev anlamının tüm şuurlarını da kapsamamakta işin hep bir den bırakılması değil ancak isteğe bağlı olarak ve önceden sınırlanmış bir süre içinde isteyenlere bırakılması söz konusu olabilmektedir sayılı devlet memurları kanununun maddesi ile devlet memurlarına sendika ve meslek birlikleri kurabilme hakkı tanımış ve bu kuruluşların üyelerinin müşterek hak ve menfaatlerini yetkili merciler önünde arayabileceklerini belirtmiştir hak ve menfaatlerin demokrasi yönetiminde korunması ve aranması yönünden başvurulması gereken bir yöntem de grev dir tarihsel oluşumu içinde bu hakkın gelişme yönü gözönünde tutulursa grevin tüm çalışanların yönetilenlerin yöneticilere karşı son ve kesin anlamda sosyal demokrasi ve çağdaş uygarlık anlayışının kaçınılmaz gereği bir hak olarak ortaya çıktığı görülmektedir ancak faşist ve komünist yöntemlerin başka nedenler ve gerekçelerle grev hakkını tanımamış olmaları konu dışı bulunmaktadıresas sayısı karar sayısı sayılı yasa maddesi ile memura sendika kurmak hakkım tanımış olduğu halde bir sendikanın üyelerinin haklarını aramada belirtildiği üzere hak arama anlayışının tarihsel oluşumu yönünden vazgeçilmez bir sonucu sayılması gereken grev hakkını maddesi ile yasaklamakla garip ve açıklanması bilimsel yönden zor bîr çelişki ortaya çıkmıştır böyle bir durumda bir sendikanın üyelerinin hakkını tam olarak arayacak bir kuruluş olamıyacağı çok açıktır bu yalnız üyelerin hangi görüşün savunucuları olduğunu sonuçsuz bir takım bildirilerle tanıtlama durumunu ortaya koyabilmektedir ki hakların savunulması değil belki bu görüş ve anlayışa karşı olacak hükümetlerin baskısını da yüklenmek sonucunu ortaya koyabilen bir durum sayılabilir sayılı kamu görevlileri sendikaları yasasınca kimlerin sendika üyesi olamıyacakları maddede açıklıkla belirtilmiştir yasa koyucunun üyelik yönünden böyle bir yasaklama yapması devlet yönetiminde sürekliliğin sağlanması amacım güttüğü gibi sendikalardan gelecek öneri ve baskı karşısında çok kez bu kişilerin hakem durumuna geçebilecekleri içindir ancak bu açıdan bakılınca kamu görevlilerinden neden bazılarının sendika kuramıyacakları üye olamıyacakları ve sendikal hakların ve yöntemlerin de ne olabileceği anlaşılabilmektedir ancak sayılı yasada olduğu gibi sayılı yasada da yasak işlerle ilgili maddede fıkrası ile grev eylemi yasaklanmış olmakla yukarıda belirtildiği üzere tarihsel oluşum içindeki sendikal hakların en ilerisine ve gereklisine yer verilmemek gibi bir sonuca varılmıştır yukarıda belirtilen yasaların ilgili maddeleri türk ceza kanununun maddesinin uygulanabilmesi yönünden dayanağı ve açık sayıcısı olan maddeler niteliğinde bulunmaktadırlar çok açık olduğu üzere sözü edilen maddelerin anayasal haklarla bir çatışması söz konusu olamıyor anayasanın maddesinde açıkça belirtildiği yönde bir hakkın özüne dokunulma durumu görülemiyorsa türk ceza kanununun maddesine göre boykot veya grev denilsin üç ya da daha çok memurun hangi nedenle olursa olsun memuriyet görevlerini bırakmalarında suç söz konusu olacaktır ancak grev sendikal bir hak olduğu halde bu maddenin c nün bu yönden uygulanma oluru ortadan kalkabilecektir yukarıda gösterilen maddeler birbiri ile bağlı ve ancak tüm olarak gözönünde tutulmakla hakların özünü ve sınırını ortaya koyabilecek özellik taşımaktadırlar yine bu maddeler anayasanın maddelerinde açıkça gösterilen hakların elde edilmesi için girişilebilecek hak arama yolunu kapama bakımından anayasanın sözü geçen maddelerinin anlamına ve özüne de aykırı bulunmaktadırlar özellikle ana yasanın maddesinin ikinci fıkrasında sendika ve sendika birliklerinin tüzükleri yönetim ve işleyişleri demokratik esaslara aykırı olamıyacağı açıklanmıştır bundan bir üst fıkrada belirtilen kamu hizmeti görevlileri için çıkarılacak hak düzenleyici yasanın demokrasi esaslarına aykırı olabileceği sonucu çıkarılamaz anayasanın çalışanlarla ilgili bu bölümünün yalnız serbest iş alanında çalışan işçilerle sınırlı olduğunu savunmaya da maddelerin genel anlamı engel olduğu gibi ikinci bölümün bendinde îdare başlığı altında den dek olan maddelerde sendikal hakları bu arada grev hakkını yasaklayıcı hiç bir deyime yer verilmediği açıktır kaldı ki maddede kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yasalarca ortaya koyulması öngörülmüş ayrıca bu kuruluşların tüzüklerinin yönetim ve işleyişlerinin demokratik esaslara aykırı olamıyacağı açıkça gösterilmiştiresas sayısı karar sayısı sonuç mahkememizce gerek sayılı devlet memurları kanununun gerekse sayılı devlet personeli sendikaları kanununun sendika kurma hakkını tanımasına karşılık sayılı yasanın ve sayılı yasanın maddeleri ile sendika kurma işleminin en doğal sonucu olan grev hakkım tümü ile önlemiş olmalarının anayasanın maddesinde gösterilene aykırı olarak hakkın özünü ortadan kaldırma durumunu meydana getirdiği kanısına varılmıştır buna bağlı olarak ortaya çıkacak bu gibi durumlarda hiçbir gerektirici neden ve süre koşulu gözetmiyen türk ceza kanununun maddesinin üç veya daha çok sayıda memurun bir karar ve anlaşmaya bağlı olarak usul ve nizam hilâfına usul ve nizamı burada grev hakkının varlık veya yokluğu sınırlamaktadır memuriyetlerini terk etmelerinin ceza ile karşılanmış olması da idarenin bir topluluğa yönelen haksız eylemine karşı memuru hak arama yolunda çok büyük ölçüde bağımlı tutmakta böylece haksızlığa uğrayan bir topluluğun toplu davranışını önceden ve hiçbir gerektirici haklılık nedeni araştırmaya yer bırakmadan ceza tehdidi altına almış bulunmaktadır bu hak aramada kısıtlayıcı bir yöntemin ortaya çıkması ile idarenin temel hakların aranmasına ve tartışılmasına bile yer vermeyen hakkın özüne dokunan bir takım zorlamalara gidebilmesini de sağlıyabilecek bir nitelik göstermektedir belirtilen maddeler anayasanın kişilere ve görevlilere tanınmasını öngördüğü temel haklar anlayışına karşı bulunduğundan yürürlükten kaldırılmaları gerekeceğine mahkememizce kanı gelmiş bulunduğundan belirtilen nedenlerle anayasa mahkemesine başvurulmasına ve gerekçeli karar örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına sunulmasına dâva ile ilgili diğer işlemlerin anayasa mahkemesinden verilecek karar sonunda yapılması yönünden anayasa mahkemesi kararının beklenmesine savcısı hazır olduğu halde sanıklar yüzüne karşı gününde karar verildi şeklindedir
990
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin başvuru kararının gerekçesi şöyledir hakimliğimizden verilen tarih ve esas sayılı karar sanık bahri öztürk hakkında gün hafif hapis cezası verilmiş ve sanık tarihli dilekçesi ile kararı temyiz etmiştir yargıtay ceza dairesinin esas karar ve tarihli ilam ile onanarak gelmiş ve tarihinde kararın infazı için ankara savcılığına gönderilmiştir müşteki vekili tarihli dilekçesi ile sanık hakkındaki şikayetinden vazgeçmiş olduğunu bildirdiğinden sanık bahri öztürk hakkındaki verilen gün hafif hapis cezasının i̇i̇knun maddesi gereğince yarısının düşürülmesine yarısının infazına karar verilmesi gerekmektedir temyiz hakkını kullanan bir kişinin bazı şartların gerçekleşmesi halinde bu hakkı kullanmamış olan kimseye nazaran daha kötü bir duruma düşmüş olması adalet duygusunu zedeler bu ise hukuk devleti ilkesine aykırıdır çünkü hukuk devleti adil bir hukuk düzeni kuran ve buna uyan bir devlettir bu tür adaletsiz sonuçlar doğuran kural bu bakımdan anayasaya aykırıdır i̇tiraz konusu kural kişinin temyiz hakkını kullanmasını onun sonuçta zararlı çıkmasını sağlayabilecek olması bakımından engellemektedir kişi anılan kural nedeniyle temyiz hakkını kullanmaktan çekinmek durumunda kalmaktadır bu ise anayasanın maddesinde yer alan hak arama özgürlüğünü kısıtlamakta olduğundan anayasaya aykırıdır anılan madde doğrudan ceza tayin etmemekle beraber verilen cezanın ortadan kaldırılmasını engellemektedir bu bakımdan dolayı olarak cezalandırma sonucunu doğurmaktadır sanık namına duruşmaya giren olduğundan vekilinin de kararı temyiz hakkı bulunduğundan sonuçta vekili de olsa başkasının temyizi sanık aleyhine sonuç doğurmaktadır bu ise cezaların şahsiliği ilkesine aykırıdır
221
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı tedbirler alınması hakkında kanun hükmünde kararname tarihinde türkiye büyük millet meclisinde görüşülerek yasalaşmıştır tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı tedbirler alınması hakkında kanun hükmünde kararnamenin kabul edilmesine dair kanun ile olağanüstü hal kapsamında ihtiyaç duyulan bazı tedbirlere yönelik düzenlemeler yapılarak terör örgütleri veya milli güvenliğe karşı yapı oluşum ve gruplarla üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan kamu görevlilerinin ihraç edilmesi terör örgütleriyle bağlantısı nedeniyle ihraç edilen ancak yapılan inceleme sonucunda bu örgütlerle bağlantılı olmadığı tespit edilen kişilerin kamu görevine iade edilmesi türk silahlı kuvvetlerinden emekliye sevk edilen kendi isteğiyle emekli olan veya istifa eden subaylardan terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilenlerin rütbelerinin alınması ve emekli kimliklerinin iptal edilmesi kanun hükmünde kararnamenin eki listede yer alan kurum ve kuruluşların kapatılması ile daha önce yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnamelerle doğrudan kapatılmış olmakla birlikte bilahare yapılan incelemeler sonucunda terör örgütleriyle veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplarla bağlantılı olmadığı tespit edilen bir vakfın yeniden açılmasına imkan sağlanması ve sayılı ecnebi memleketlere gönderilecek talebe hakkında kanun kapsamında yurt dışında eğitime gönderilenlerden terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara aidiyeti iltisakı veya irtibatı olanların öğrencilikle ilişiklerinin kesilmesi amaçlanmıştır dava konusu düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından ohal khksi olarak çıkarılmış ve tbmm tarafından onaylanarak yasa adı altında yayımlanmıştır ancak aşağıda açıklanacak nedenlerle söz konusu düzenleme yok hükmündedir ve anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa mahkemesi yokluk tezine katılmazsa gene aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacak nedenlerle dava konusu düzenleme şekle aykırılık dolayısıyla mahkemece iptal edilmelidir aşağıda belirtilecek yokluk nedenlerinin iptali istenen düzenlemenin hem tbmm tarafından onaylanması öncesine ilişkin boyutları hem de onaylama aşaması sonrasına ilişkin boyutları bulunmaktadır belirtmek gerekir ki anayasa mahkemesinin önüne daha önce yetki ve şekil sakatlıklarının bu derece ağır olduğu bir metin gelmemiştir bu nedenle yokluk iddiamızın öncelikle değerlendirilmesi zorunludur i̇ptali i̇stenen düzenlemenin tbmm onayı öncesine i̇lişkin yokluk nedenleri dava konusu düzenleme pek çok nedenle yok hükmündedir i̇ptali i̇stenen düzenleme yetki gaspı suretiyle çıkarılmıştır öncelikle anayasa ile olağanüstü hallerde cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna tanınan yetkinin tamamen dışına çıkılarak olağanüstü halin süresini ve kapsamını aşacak şekilde tedbirler alınarak anayasal yetkilerini tamamen aşarak bireylerin temel hak özgürlüklerine ömür boyu müdahale edecek şekilde kalıcı işlemler yapmıştıresas sayısı karar sayısı anayasa tarafından cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna olağanüstü hal süresini aşan kalıcı nitelikte ve temel hak ve özgürlüklere müdahale yapma yetkisi verilmemiştir bu yargı organlarına ve idareye tanınan yetkilerin açıkça gaspı anlamına gelmektedir ve anayasa mahkemesinin çeşitli defalar belirttiği gibi yetki gaspı suretiyle yapılmış düzenlemeler yoklukla maluldür çağdaş demokrasilerde olağanüstü yönetim usulleri devletin ya da ulusun varlığına yönelmiş olağanüstü bir tehdit veya tehlikenin mevcudiyeti halinde bu tehdit ve tehlikenin olağan tedbirlerle ortadan kaldırılamayacak derecede ciddi olması durumunda bu tehdit veya tehlikeyi ortadan kaldırmayı ve olağan düzene dönmeyi amaçlayan rejimlerdir bir başka ifadeyle olağanüstü yönetimler anayasal düzeni korumak ve savunmak amacı taşıyan rejimlerdir bütün olağanüstü yönetim usulleri gibi olağanüstü hal de çağdaş anayasal demokrasilerde geçici nitelikte olan hukuki ve anayasal bir rejimdir bunun anlamı olağanüstü halin yürütme organına istediğini yapma olanağını tanıyan keyfi bir rejim olmamasıdır olağanüstü hal anayasal demokratik rejimin askıya alınması değil devletin veya ulusun varlığına yönelik ciddi bir tehdit veya tehlikenin hızlı bir şekilde ortadan kaldırılması ve en kısa sürede olağan hukuk düzenine dönülmesini sağlamak amacıyla geçici bir süreyle yürütme organına hızlı ve etkili tedbirler alma ve temel hak ve özgürlüklere müdahale olanağı verir ancak anayasa bu yetkilerin sınırını açık bir şekilde çizmiştir ve yürütme organının hukuk devleti dışına çıkmasına olanak tanımaz yürütme organı olağanüstü hallerde de çerçevesi ve sınırları anayasa ve kanunlarla çizilen sınırlar içinde hareket etmek zorundadır olağanüstü hallerin amacı olağanüstü hal ilanına neden olan durumu en kısa sürede ortadan kaldıracak tedbirleri almak ve olağanüstü hal ilanı öncesi döneme geri dönmektir olağanüstü hal yönetimini anayasal düzeni ve hukuk sistemini yeniden düzenlemenin bir aracı olarak kullanmak olağanüstü hal yönetiminin mahiyetiyle bağdaşmaz bu nedenle olağanüstü hal döneminde yürütme organının alacağı tedbirler geçici ve istisnai nitelik taşımalıdır bu önlemler olağanüstü hal sona erdikten sonra da etkisini sürdürecek nitelikte olamaz bir başka ifadeyle olağan dönemde de uygulanamaz anayasası maddesinde olağanüstü hallerde yürütme organına özel bir yetki vererek cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma olanağı tanımıştır ancak bu kanun hükmünde kararnamelerin anayasanın maddesinde düzenlenen khklardan önemli farklılıkları vardır ve cem eroğulun deyimiyle bunlar arasında ad benzerliği dışında hiçbir benzerlik yoktur bkz cem eroğul anayasa mahkemesi kararları işığında olağanüstü yasa gücünde kararnamelerin tbmmce onaylanması ankara üniversitesi sbf dergisi cilt sayı maddeye göre olağanüstü hallerde kanun hükmünde kararnameler cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılır bu kanun hükmünde kararnameler bir yetki yasasına dayanmaz bu kanun hükmünde kararnameler anayasanın maddesinde olağan dönemlerdeki kanun hükmünde kararnameler için getirilmiş konu sınırlamasına bağlı değildir anayasanın maddesinin olağan kanun hükmünde kararnameler için koyduğu konu sınırlandırmalarına bağlı olmadıklarından bu tür kanun hükmünde kararnamelerle temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile siyasî haklar ve ödevler de düzenlenebilir ancak bu hükmün aşağıda açıklanacağı gibi madde ile birlikte yorumlanması gerekir ayrıca bu kararnameler ile yalnızca olağanüstü halin gerektirdiği tedbirler alınabilir dolayısıyla bu khklar ile yapılacak düzenlemelerle olağanüstü halin konusu kapsamı ve süresiyle sınırlı tedbirler alınabilir ve bunu aşan düzenleme yapılamaz aşağıda açıklanacağı gibi aslında bu düzenlemelere kanun hükmünde kararname denilmesi yanıltıcıdır bunlarla sürekli ve genelesas sayısı karar sayısı düzenlemeler yapılması mümkün olmadığından bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye de olanak bulunmamaktadır bkz cem eroğul age öncelikle anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında belli konuların olağanüstü hal kanununda düzenleneceği belirtilmiştir buna göre madde uyarınca ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere anayasanın maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne surette alınacağı kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri olağan üstü hal kanununda düzenlenir burada sayılan belirli konuların olağanüstü hal yasasında düzenlenmesi zorunlu olduğundan bu konular khklarla düzenlenemeyecektir merih öden anayasa mahkemesi ve olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnamelerinin anayasaya uygunluğunun yargısal denetimi ankara üniversitesi hukuk fakültesi dergisi s dolayısıyla temel hakları sınırlayan ya da durduran düzenlemeler doğrudan ohal khkları ile yapılamaz ancak olağanüstü hal kanununda yapılan düzenlemelerin somut uygulaması niteliğindeki düzenlemeler ohal khksı ile yapılabilir bir örnek vermek gerekirse anayasanın maddesinde güvence altına alınan özgürlük ve güvenlik hakkının olağanüstü hal dönemlerinde nasıl kısıtlanacağı ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir mesela gözaltı süresinin ne kadar uzatılabileceği ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir ohal khksı ile ise ancak kanunda belirtilen süreyi aşmamak üzere somut ohal döneminde gözaltı süresinin ne kadar uygulanacağı düzenlenebilir yani ohal khkları ile temel haklar doğrudan düzenlenemez ancak ohal kanununun uygulamasını gösteren düzenlemeler yapılabilir anayasanın maddesinin doğal ve mantıki sonucu budur bunun sonucu olarak ohal khkları ile olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılması da mümkün değildir anayasa mahkemesi bunu açık bir şekilde belirtmiştir bkz aym kararı kt kt i̇kinci olarak anayasanın maddesi gereğince olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılabilir dolayısıyla olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi konu bakımından sınırlıdır bir düzenlemenin olağanüstü halin gerekli kıldığı bir konu olup olmadığı anayasanın konuyla ilgili bütün maddeleri md vb göz önünde bulundurularak yapılır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda olağanüstü halin amacı ve nedenleriyle sınırlı olarak çıkarılmaları gerekir anayasa mahkemesi de olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin amaç ve kapsamını demokratik hukuk devletine uygun olarak yukarıdaki biçimde belirlemiştir anayasa mahkemesine göre olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle getirilen düzenlemeler olağanüstü halin amacını ve sınırlarını aşmamalıdır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü hal yasası ile saptanan sistem içersinde ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda uygulamaya yönelik olarak çıkartılabilir bu tür kanun hükmünde kararnamelerle yalnızca olağanüstü hal ilânını gerektiren nedenler gözetilerek bu nedenlerin ortadan kaldırılması için duruma özgü kimi önlemler alınabilir olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılabilecek khklere anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları birlikte incelendiğinde başkaca işlevler yüklenemez bunun tersi bir anlayış anayasa ve olağanüstü hal yasası dışında yeni bir olağanüstü hal yönetimi yaratmaya neden olur oysa anayasa olağan anayasal düzenden ayrı ne gibi olağanüstü yönetimleresas sayısı karar sayısı kurulabileceğini saptamış ve bunların statülerinin de yasayla düzenlenmesini öngörmüştür olağanüstü yönetim usulleri olağanüstü haller ve sıkıyönetim seferberlik ve savaş halinden ibarettir anayasa bu olağanüstü yönetimlerin hangi ilkelere göre düzenleneceğini açıkça göstermiştir halde bu sayılanlar dışında farklı bir olağanüstü yönetim usulü yasayla dahi düzenlenemez e k üçüncü olarak olağanüstü halin belirli bir bölge veya bölgelerde ilan edilmesi halinde çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler ile alınacak önlemlerin sadece olağanüstü hal ilân edilen bölge için geçerli olması bölge dışına taşırılmaması gerekir dördüncü olarak olağanüstü hal belirli bir süreyle de sınırlıdır olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılan kanun hükmünde kararnameler bu hallerin ilân edildiği bölgelerde ve ancak bunların devamı süresince uygulanabilirler kanun hükmünde kararnameler ile getirilen kuralların nasıl olağanüstü hal öncesine uygulanmaları olanaksız ise olağanüstü hal sonrasında da uygulanmaları veya başka bir zamanda veya yerde olağanüstü hal ilânı durumunda uygulanmak üzere geçerliklerini korumaları olanaksızdır son olarak olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi olağanüstü hal bölgesi ve süresiyle sınırlı olduğundan anayasa mahkemesinin de isabetle belirttiği üzere olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile yasalarda değişiklik yapılamaz olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile getirilen kuralların olağanüstü hal bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarının devamı isteniyorsa bu konudaki düzenlemenin yasa ile yapılması zorunludur çünkü olağanüstü hal bölgesi veya bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarına devam edilmesi istenilen kuralların içerdiği konular ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konular olamaz e bir başka ifadeyle olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle yürürlükteki kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapılamaz olağanüstü hal ve sıkıyönetimin kanunla belirlenmiş statülerinde olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnameleriyle değişiklik yapılması ayrıca anayasanın maddesindeki hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükmüne maddesindeki yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine başlangıç kısmındaki kuvvetler ayırımının belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu temel ilkesine ve maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine de aykırılık oluşturur özetlemek gerekirse ohal khkleri ile anayasanın maddesine aykırı düzenleme yapılamaz temel haklar sınırlandırılamaz ve durdurulamaz olağanüstü hal kanununun uygulaması niteliğinde düzenlemeler yapılabilir ancak olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılamaz anayasanın kanunla düzenlenmesini emrettiği konularda düzenleme yapılamaz mesela suç ve cezalar düzenlenemez olağanüstü halin konusunu süresini ve kapsamını aşan düzenlemeler yapılamaz bunun sonucu olarak olağanüstü hal süresini aşan tedbirler alınamayacağı gibi kanunlarda genel ve sürekli değişiklikler yapılamaz ve uygulaması olağanüstü halin süresini aşan genel ve sürekli düzenlemeler de yapılamaz olağanüstü halin ilan edildiği bölgenin dışında uygulanacak tedbir alınamaz ve düzenlemeler yapılamaz bkz cem eroğul age anayasa cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna ohal khksi adı altında bireylerin hukuki statüsünü kalıcı olarak değiştiren birel işlem niteliğinde düzenleme yapma ya da sürekli olarak uygulanacak kurallar koyma yetkisi vermemiştir veesas sayısı karar sayısı yetkinin bu şekilde kullanılması açıkça yargısal yetkinin ve bireysel işlem yapma yetkisinin gaspı anlamına gelir khk çıkarma yetkisi her ne kadar yürütme organına tanınmış ise de özünde bir yasama yetkisidir ve yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesinin anayasa anayasadan kaynaklanan bir istisnasını oluşturmaktadır ne var ki bu khk çıkarma yetkisinin genel düzenleyici kural işlemler için kullanılması gereğini ortadan kaldırmamaktadır yürütme organı khk çıkarırken geçici olarak yasama yetkisi kullanmaktadır ve bir khknin nitelik olarak kanunlara benzemesi kaçınılmazdır yasama organının bireysel işlemler niteliğinde kanun çıkaramayacağı doktrinde kabul edilmektedir ergun özbudun bir kuralın somut olguya uygulanması niteliğindeki bireysel işlemlerin kural işlem şeklinde yapılması yetki gaspı anlamına gelir daha sonra tbmm tarafından onaylanarak yasalaşan sayılı kanun sayılı khknin maddesinde bu işlemlerin hangi kurumlar tarafından yapılacağı belirtilmiştir yasa ile kurumlara tanınan yetki yasanın uygulanması şeklindeki bireysel işlemlerin geçici yasama yetkisi kullanan cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunca ohal khksı şeklinde kullanılmıştır yukarıda açıklandığı gibi bu yola sırf söz konusu işlemleri yargı denetimi dışına çıkarmak amacıyla başvurulmuştur bu kötü niyetli ve yetkisiz işlem anayasanın maddesine açıkça aykırı olduğu gibi yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünü içeren anayasanın maddesine de aykırıdır bir bireyin terör örgütüne üye olup olmadığına karar verme yetkisi yargısal bir yetki olduğu gibi bir yapının ya da oluşumun terör örgütü olduğuna karar vermek de yargısal bir yetkidir yokluğunun tespiti talep edilen dava konusu düzenleme fonksiyon gaspı suretiyle yargı organının yerine geçerek ek listedeki tüzel ve özel kişilerin terör örgütü üyesi vd olduğuna hükmetmektedir aynı şekilde anayasa md de düzenlenen milli güvenlik kurulunun icrai yetkilere sahip olmadığını sadece tavsiye niteliğinde kararlar alma yetkisiyle donatıldığını hatırlatmak gerekir ne var ki mart tarihinde yayınlanan kanunlara ekli ihraç listeleri terör örgütü üyeliği vd suçlarından hüküm kurma yetkisini mgkya vermektedir yani mgk tarafından terör örgütü olduğuna karar verilen yapı ve oluşumlarla ilişkili kişilerin kamu görevinden çıkarılmasını ve diğer yaptırımlara tabi tutulmasını aynı durumdaki kurumların ise kapatılmasını öngörmektedir kısaca mgk yargı organının yerine geçerek işlem yapmış ve hangi oluşumların terör örgütü olduğuna karar vermiştir oysa mgknun ohal ilanı için yaptığı tavsiye kararı ohalin anayasal çerçevesine vurgu yapıyor ve kamuoyu ile cb tarafından paylaşılıyordumgk üyeleri olarak yaptığımız kapsamlı değerlendirme sonunda terör örgütünün bertaraf edilebilmesi için anayasamızın maddesi uyarında ohal ilan edilmesini hükümete tavsiye etme kararı aldık bakanlar kurulumuz da türkiyede ay ohal ilan edilmesi kararını aldı bu uygulama kesinlikle demokrasiye hukuka özgürlüklere karşı değildir tam tersine bu değerleri koruma yükseltme geliştirme adınadır olağanüstü hal ilanının amacı ülkemizde demokrasiye hukuk devletine vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerine yönelik bu tehdidi ortadan kaldırmak için gereken adımları en etkin ve hızlı şekilde atabilmektir cb temmuz diğer taraftan dava konusu düzenleme ağır ve bariz yetki tecavüzü içermektedir anayasanın maddesine göre üniversite yönetim ve denetim organları ile öğretim elemanları yükseköğretim kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamazlar buna rağmen dava konusu düzenleme ile çok sayıda öğretim elemanı görevden uzaklaştırılmıştır anayasanın üniversitelerin yetkili organlarına tanıdığı yetki cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafında kullanılmıştır ve bu ağır ve bariz yetki tecavüzü fonksiyon gaspı sonucunu doğurmaktadıresas sayısı karar sayısı aynı zamanda anayasanın açık hükümleri yok sayılarak bireysel temel hak ve özgürlüklere müdahale edilerek fiili yol oluşturulmuştur anayasanın ve maddelerinin açık bir şekilde yasakladığı müdahalelerin yapılması hukukun ve anayasanın askıya alınması dolayısıyla hukuk devletinin tamamen reddi anlamına gelmektedir bu anayasanın kuvvetler ayrılığını düzenleyen başlangıcına hukuk devletini güvence altına alan maddesine devlet yetkilerinin anayasadan kaynaklamasını öngören maddesine yasama yürütme ve yargı yetkilerini düzenleyen ve maddelerine anayasanın üstünlüğünü düzenleyen maddesinin de hiçe sayılması anlamına gelmektedir aşağıda açıklanacağı gibi bu aslında anayasanın fiilen askıya alınması ve anayasasızlaştırma sonucunu doğurmaktadır anayasa mahkemesi yetki gaspı suretiyle yapılan düzenlemelerin yokluk ile malul olduğunu kabul etmiştir mahkeme yokluk ölçütlerini şu şekilde belirlemiştir bir kanunun yokluğundan söz edilebilmesi ise yasama organının bu yönde bir iradesinin olmaması ya da anayasal düzende yasama organına verilmeyen bir yetkinin fonksiyon gaspı suretiyle kullanılması gibi hukuk âleminde hiçbir zaman varlık kazanamayacak olan durumlarda mümkündür kuvvetler ayrılığı ilkesi gereğince yasama yürütme ve yargı fonksiyonlarını yerine getiren yasama yürütme ve yargı organlarından birinin diğerinin yerine geçmesi sonucunu doğuracak şekilde karar almaları fonksiyon gaspına yol açacağından yasama organının yasama fonksiyonu kapsamında yer almayan hususlarda kanun adı altında yapacağı düzenlemelerin hukuk âleminde varlık kazanabilmesi mümkün olmayacaktır belirtilen haller dışında kalan kanunların veya kanun hükümlerinin anayasaya uygunluk denetimi kapsamında incelenmesi gereken hususlarda anayasaya aykırılığının saptanması ise ilgili kanun veya kanun hükümlerinin yokluğunu değil iptalini gerekli kılar aym kararı k kt rg s mahkemenin bu kararında yasama organı için belirtilen fonksiyon gaspının geçici yasama yetkisi kullanan yürütme organı için de geçerli olduğu açıktır dolayısıyla fonksiyon gaspı suretiyle yapılan işlemler yok hükmündedir anayasanın başlangıcına ve maddelerine açıkça aykırı olarak fonksiyon gaspı suretiyle çıkarılan dava konusu düzenlemenin yokluğunun tespitine karar verilmesi gerekir cumhurbaşkanlığı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun i̇radesi oluşmadan dava konusu düzenleme çıkarılmıştır bu nedenle yok hükmündedir ohal khklerinin hazırlanması ve çıkarılması sürecindeki şekil eksikliklerinin özellikle de işlem yapma iradesinin oluşup oluşmadığını anayasa mahkemesinin değerlendirmesi gerekir bilindiği üzere ohal khkleri için gerekli olan şekil ve usul koşulları anayasanın maddesinde belirtilmektedir buna göre kararnameler cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılmalıdır kararnameler resmî gazetede yayımlanır kararnameler aynı gün türkiye büyük millet meclisinin onayına sunulur kararnamelerin tbmm tarafından onaylanmasına ilişkin süre ve usul i̇çtüzükte belirleniresas sayısı karar sayısı i̇çtüzüğün inci maddesine göre ise tbmm olağanüstü hâl khklerini otuz gün içinde görüşüp sonuçlandırır khk hukuki niteliği itibariyle bir kolektif işlem türüdür kolektif işlemlerde gerçekleştirilen işlemlerin hukuk dünyasında var olabilmesi için işlemi gerçekleştirmeye yetkili olan organda yer alan bireylerin iradelerinin tümünün aynı zamanda ve aynı doğrultuda açıklanmış olması gerekmektedir bakanlar kurulunun iradesinin oluşmasına dair birbiriyle de bağlantılı iki sorun vardır i̇lk olarak söz konusu iradenin somut olayda oluşmuş sayılabilmesi için khklerin ana metinleriyle birlikte kurum kapatma ve ihraç kararlarında isimlerin tek tek okunmuş olması gerekir ne var ki her bir khknın kapsamının genişliği ve ekli olan ihraç ve kapatma listelerinin yüksek miktardaki sayıları dikkate alındığında ilgili bakanlar kurulu toplantısında bu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerde yer alan isimlerin okunmadığına dair ciddi emareler bulunmaktadır sırf bu nedenle dahi bakanlar kurulunun iradesinin oluşmamış olduğu söylenebilir bakanlar kurulu tarafından bir oylama yapılmış olması da iradenin oluştuğu anlamına gelmemektedir khklere ekli ihraç ve kapatma listelerindeki isimlerin tek tek okunmadığına ilişkin en inandırıcı kanıt bizzat başbakan binali yıldırımdan gelmiştir takdir edersiniz ki önümüze gelen binlerce listeyi kontrol edip doğru yanlış yapıldığını bilemeyiz samimiyetle söylüyorum tek tek olaylarla ilgilenmedim bin kişi diyor ki bana da bak ona da bak mümkün değil hassasiyet gözetiyoruz geneline bakıyoruz kamuoyundaki etkilere göre önlem alıyoruz başka yöntem bulamadık yine aynı doğrultuda yıldırımın şu sözleri ekli ihraç listelerinin başbakan başta olmak üzere altında imzası bulunan bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına dair aksi ispatlanamayacak bir kanıt niteliğindedir takdir edersiniz ki biz önümüze gelen binlerce listeyi inceleyip efendim buradan kim hakkında işlem yapıldı doğru mu yapıldı yanlış mı yapıldı böyle bir mekanizmamız yok yapamayız da ancak ne zaman bilgimiz oluyor biliyorsunuz bunlar olduktan sonra haberlerde çıkıyor sizler tabii araştırıyorsunuz bilinen isimleri çıkıyor ondan sonra haberimiz oluyor bu da gayet doğal söz konusu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerdeki isimlerin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmasının zaten hayatın olağan akışına da uygun olmadığı başbakanın şu sözlerinden anlaşılmaktadır i̇nsan kapasitesinin yeteceği bir şey değil bu hassasiyeti gözetmemiz lazım bu bir hak hukuk meselesi yani birinin konusuyla ilgilenip diğerini görmezden gelirsek orada da adaletsiz bir durum ortaya çıkar mı geneline bakıyoruz şikayetleri kamuoyunda oluşturduğu etkileri dikkate alarak önlem almaya çalışıyoruz başka türlü bir yöntem bulamadık doğrusu i̇kinci sorun ise anılan bakanlar kurulu toplantı tarihleri ile ardı ardına çıkarılan khklerin resmi gazetede yayımlanma tarihleri arasındaki tutarsızlıklardır bir dizi khk resmi gazetede farklı tarihlerde yayımlanmış olmasına rağmen bu kararnamelerin kabul edildiği bakanlar kurulu toplantısı tarihi ocak olarak görülmektedir bu kararnameler sayıları ve resmi gazetede yayımlanma tarihleri sırasına göre şu şekildediresas sayısı karar sayısı ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat bu görünüm karşısında anılan khklerin kabul edilmesi aşamasında ayrı ayrı khk çıkarılmadığı ocak tarihinde gerçekleştirilen bakanlar kurulu toplantısında belki de boş kâğıda bakanların imzalarının alınarak khklerin ve ek listelerinin sonradan eklendiği izlenimi uyanmaktadır nitekim şu haber de bu izlenimi doğrular niteliktedir chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu ocaktan sonraki kararnamelere ilişkin bu tarihten sonra yayımlanan bütün kararnameler usulsüz süre ve kapsam bakımından sıkıntılar var bu kararnameler yetki bakımından da sorunlu saray karar veriyor bakanlar imza atıyor geriye dönük imza hali söz konusu suçüstü haliyle karşı karşıyayız dedi bunun en büyük kanıtlarından biri de ocak toplantısına atfen bir kararnameyle ihraç edilenlerden bazıları aynı toplantıya atfen ilan edilen bir başka kararnameyle göreve iade ediliyor özetle tarihler arasındaki tutarsızlık ve binali yıldırımın sözleri khk metinlerinin ve eklerinin khknın altında imzası bulunan cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu dışındaki bir aktör veya organ tarafından hazırlandığına ve bu eklerin ocak tarihinde belki de boş kâğıda bakanlar kurulunun atmış olduğu imzaya eklendiğine işaret etmektedir diğer yandan bir kararnameyle ihraç edilen bir kişinin aynı toplantıda kabul edilen bir başka kararnameyle iade edilmiş olması da khk metin ve eklerinin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına ve evleviyetle hazırlanmamış olduğuna dair önemli bir kanıt teşkil etmektedir burada önemle belirtmek gerekir ki ohal khklarını çıkarmaya yetkili olan makam cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kuruludur öte yandan bu yetkinin kullanılması aksi anayasanın maddesinde ayrıca belirtilmediğine göre karşı imza kuralına tabidir anayasaya göre cumhurbaşkanının anayasa ve diğer kanunlarda başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır bu kararlardan başbakan ve ilgili bakan sorumludurmd bunun sonucu da anılan khklerin altında isimleri yer alan başbakan ve bakanlar kurulunun hukuki ve siyasi açıdan khklerin içeriğinden sorumlu olmasıdır tüm bunlar dikkate alındığında anayasa tarafından bakanlar kurulunun başkanı olarak düzenlenen md başbakanın yukarıda anılan ifadelerini bakanlar kurulunun iradesinin oluşmadığının ilk elden itirafı olarak okumak gerekir bakanlar kurulu ocakta toplandığı halde ilerleyen hafta ve aylarda ve farklı tarihlerde birden çok khk çıkarıldığına göre bunlar çok büyük olasılıkla ek listeler bürokratlar tarafından hazırlandıkça ocak toplantısında alınan imzaların sonradan gelen khklara eklendiği ve bu nedenle aslında bakanlar kurulu üyelerinin bu khkların altına imza atmamış oldukları ihtimali oldukça yüksektir bu nedenle ocak sonrası tarihe sahip olan khkler açısından adları belirtilmiş olsa da bakanlar kurulu üyelerinin ıslak imzalarının bulunmamış olduğunu teyit edilmektediresas sayısı karar sayısı yukarıda belirtildiği gibi anayasa mahkemesinin içtihadına göre yetkili organın iradesinin oluşmamış olması işlemin yokluğuna neden olur aym kararı k kt tarihli ve sayılı rg ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle iptali istenen düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun iradesi oluşmadan çıkarılan düzenleme yok hükmündedir anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa ve i̇çtüzükte öngörülen sürede onaylanmayan khk yok hükmündedir anayasanın maddesine göre ohal khklarının resmi gazetede yayınlandıkları gün tbmmnin onayına sunulması gerekmektedir onaylanma süresi ve usulünün düzenlenmesi ise i̇çtüzüğe bırakılmıştır türkiye büyük millet meclisi i̇ç tüzüğünün olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmündeki kararnamelerinin görüşülmesi başlıklı maddesi uyarınca anayasanın ve nci maddeleri gereğince çıkarılan ve türkiye büyük millet meclisine sunulan kanun hükmünde kararnameler anayasanın ve i̇çtüzüğün kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi için koyduğu kurallara göre ancak komisyonlarda ve genel kurulda diğer kanun hükmünde kararnamelerle kanun tasarı ve tekliflerinden önce ivedilikle en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara bağlanır komisyonlarda en geç yirmi gün içinde görüşmeleri tamamlanmayan kanun hükmünde kararnameler meclis başkanlığınca doğrudan doğruya genel kurul gündemine alınır görüldüğü gibi i̇çtüzüğün maddesi onaylamanın gün içinde tamamlanmasını öngörmektedir gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin hukuki durumuna ilişkin olarak doktrinde bu khkların kendiliğinden yürürlükten kalkacağı yönünde güçlü bir görüş bulunmaktadır tanör yüzbaşıoğlu anayasasına göre türk anayasa hukuku yky ve teziç anayasa hukuku beta gibi yazarlar gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin kendiliğinden reddedilmiş sayılacağını ileri sürmektedir bu yazarlara göre gün içinde kabul ret ve değiştirilerek kabul edilmeyen khklar kendiliklerinden yürürlükten kalkarlar ve yokluk ile malûldürler bunların yokluğu her mahkeme tarafından saptanabilirler kuzu olağanüstü hal kavramı ve türk anayasa hukukunda olağanüstü hal rejimi ve gözler kanun hükmünde kararnamelerin hukuki rejimi bursa ekin gibi başka bazı yazarlar ise otuz gün içinde tbmmce onaylanmayan ohal khklarının idari işlem olarak kalacaklarını ileri sürmektedirler bu görüşlerden hangisi kabul edilirse edilsin öngörülen günlük süre içinde ohal khklarının tbmm tarafından onaylanmamış olması halinde bu khkların ohal khksı niteliğini kaybedeceği görülmektedir bu durumda günlük süre geçmiş olmasına rağmen tbmmce onaylanmamış olan ohal khklarının sonradan onaylanmakla yeniden yürürlüğe gireceklerini söylemeye olanak bulunmamaktadır sonuç olarak yukarıda açıklanan her üç nedenle iptali istenen düzenleme yok hükmündedir ve bu yokluğun anayasa mahkemesince tespit edilmesi gerekir tbmm tarafından onaylama sonrasına i̇lişkin yokluk nedenleriesas sayısı karar sayısı yukarıda açıklandığı gibi ohal khkları ile ancak geçici tedbirler alınabileceğinden bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye olanak bulunmamaktadır genel ve sürekli düzenlemeler yapması mümkün olmayan ve kanunları değiştiremeyen bir işlemin maddi olarak kanun niteliğinde olduğu söylenemez cem eroğulun isabetle belirttiği gibi anayasanın maddesinde yer alan düzenlemenin doğal ve mantıki sonucu ohal khklarının biçimsel olarak yürütme işlemi olduğu gibi maddi olarak da yürütme işlemi olarak kabul edilmesidir anayasanın maddesinde düzenlenen olağan khkler biçimsel olarak yürütme işlemi iken maddi anlamda yasama işlemidir ve genel ve sürekli olarak uygulanmak üzere çıkarılırlar ve kanunlarda değişiklik yapabilirler oysa ohal khkleri doğaları gereği geçici olmak durumundadır ve sürekli etki doğuracak şekilde çıkarılamazlar bunun sonucu olarak olağan khkler ile ohal khklerinin tbmmce onaylanması da tamamen farklı hukuki niteliğe sahiptir ve farklı sonuçlar doğurur olağan khklerin tbmm tarafından onaylanması bir kanun yapma işlemidir ve önüne gelen kanun tasarıları gibi bunları kanunların görüşülmesi usulüne uygun olarak görüşür ve kabul eder böylece ortaya yeni bir kanun çıkar oysa geçici tedbirler niteliğindeki ohal khkleri maddi açıdan bir yürütme işlemidir ve bunların onama kararının bir meclis kararı ile alınması gerekir bkz cem eroğul age zira anayasanın maddesinde öngörülen tbmm onayı bir yasalaştırma işlemi değil siyasal denetim işlemidir diğer bütün siyasal denetim işlem
4,065
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir bilindiği üzere tarihinde kabul edilip gün ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı katma değer vergisi kanunu ülkemizde yıllardan beri uygulanan muamele vergilerini belirli bir düzene kavuşturmanın yanı sıra mükellefler ve idare açısından da takibi kolay yeni bir sistem öngörmüştür katma değer vergisi kanunu ile sekiz adet yaygın muamele vergisi kaldırılmış ve yansıtma özelliği nedeniyle vergilendirmede adalet ilkesinin önüne geçen şelale etkisi de ortadan kaldırılmıştır bu vergi aynı zamanda avrupa birliği uyum sürecinde de olumlu yönde etkiler doğurmuş türk vergi mevzuatının birlik müktesebatına uyum noktasında kilit rol oynamıştır katma değer vergisi yukarıda ifade edildiği gibi türkiyede yılında yürürlüğe girmiş ise de başta fransa olmak üzere birçok avrupa ülkesinde uygulanan bir vergi türüdür hatta avrupa birliği içinde de kilit bir öneme sahiptir katma değer vergisinde üretim dağıtım ve hizmet sektörleri her safhada vergiye tabi tutulmakta ancak sistemin içindeki indirim mekanizması dolayısıyla işletme girdileri için ödenen vergiler indirilmek suretiyle yalnızca safhada eklenen katma değer vergilendirilmiş olmaktadır böylece katma değer vergisi sisteminin özelliği gereği vergi yükü değiştirme safhasına göre kümülatif bir şekilde artmamakta üstelik her safhada vergi alındığından vergi nispetlerini yüksek tutma zorunluluğu da bulunmamaktadır sayılı katma değer vergisi kanununun maddesinde katma değer vergisinin konusunu oluşturan teslim ve hizmetler belirlenmiştir buna göre türkiyede yapılan ticari sınai zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler her türlü mal ve hizmet ithalatı diğer faaliyetlerden doğan teslim ve hizmetler posta telefon telgraf teleks ve bunlara benzer hizmetler ile radyo ve televizyon hizmetleri değişik bend sklmad her türlü şans ve talih oyunlarının tertiplenmesi ve oynanması profesyonel sanatçıların yer aldığı gösteriler ve konserler ile profesyonel sporcuların katıldığı sportif faaliyetler maçlar yarışlar ve yarışmalar tertiplenmesi gösterilmesi değişik bent sk md değişik bent skmad müzayede mahallerinde ve gümrük depolarında yapılan satışlar ile tarihli ve sayılı tarım ürünleri lisanslı depoculuk kanununa göre düzenlenen ürün senetlerinin senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara teslimi boru hattı ile hampetrol gaz ve bunların ürünlerinin taşınmaları gelir vergisi kanununun inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemleri genel ve katma bütçeli idarelere il özel idarelerine belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere üniversitelere dernek ve vakıflara her türlü mesleki kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticari sınai zirai ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetleri rekabet eşitsizliğini gidermek maksadıyla isteğe bağlı mükellefiyetler suretiyle vergilendirilecek teslim ve hizmetler katma değer vergisinin konusunu oluşturmaktadıresas sayısı karar sayısı öte yandan aynı kanunun matraha dahil olan unsurlar başlıklı maddesinin bendinde ambalaj giderleri sigorta komisyon ve benzeri gider karşılıkları ile vergi resim harç pay fon karşılığı gibi unsurların katma değer vergisi matrahına dahil olduğu düzenlenmiştir bakıldığında söz konusu düzenlemede vergi ifadesinin vergi tekniği açısından izahı söz konusudur bu izah vergi adaleti ve katma değer vergisi sistemi içinde kaldığında kabul edilebilir niteliktedir buna göre katma değer vergisi matrahına dâhil edilmesi gereken vergi katma değerin üretildiği safhalarda mal veya hizmet için ödenen katma değer vergisi olmalıdır yoksa katma değer vergisi ile aynı maksada yönelik olmakla beraber daha sınırlı emtiaların tüketimini vergilendiren başka bir verginin katma değer vergisinin matrahına dâhil edilmemesi gerekmektedir nitekim sayılı katma değer vergisi kanununun verginin matrahını düzenleyen dönem yürürlükte bulunan sayılı kanunun maddesinin gerekçesinde de katma değer vergisinin matrahını vergiye tabi işlemin karşılığını teşkil eden bedelin oluşturduğu bu bedelin içine taşıma yükleme boşaltma müşteriye fatura edilen giderler her türlü vergi resim harçbenzeri adlar altında sağlanan her türlü menfaat hizmet ve değerlerin esas itibariyle dahil bulunduğu ticari hayatta işlemlerin genellikle bu doğrultuda yürütüldüğü maddenin muvazaalı yollarla matrahın daraltılmasını önlemek amacıyla tedvin edildiği vurgulanmıştır bilindiği üzere türk vergi sisteminde ikinci dolaylı vergi reformu özel tüketim vergisi kanunu ile ağustos de yapılmıştır özel tüketim vergisi uygulaması ile belirli ve az sayıda mal grubu kapsama alınarak bir yandan söz konusu malların vergilendirilmesine ilişkin oldukça karmaşık hale gelen mevcut yapının basitleştirilmesi sağlanmakta diğer yandan ise basitleşen sistem yardımıyla yükümlülerin vergiye gönüllü uyumlarına katkı sağlanması hedeflenmektedir dolaylı vergiler alanında ciddi bir basitleştirme öngören özel tüketim vergisi kanunu ile adet vergi harç fon ve pay yürürlükten kaldırılmıştır önceki dağınık vergilendirme yerine tek bir başlık altında özel tüketim vergisi getirilmiştir ancak özel tüketim vergisi niteliği gereği tek seferde alınan ve kanunda sayılan bazı mallar için geçerli olan bir vergidir bir çok hususta aynı vergi grubu içinde yer alsalar da anılan yönleriyle özel tüketim vergisi katma değer vergisinden ayrılmaktadır yukarıda değinilen ve anayasaya aykırılığı iş bu itiraz başvurusuna konu edilen kanun hükmü gereğince katma değer vergisi özel tüketim vergisine tabi ürünlerde mal bedeli ve özel tüketim vergisi toplamı üzerinden ayrıca hesaplandığından sayılı katma değer vergisi kanununun ve özel tüketim vergisi kanununun maddeleri gereğince kanun kapsamındaki ürünler üzerinden hesaplanan özel tüketim vergisi bu ürünler üzerinden ayrıca hesaplanan katma değer vergisinin matrahına dahil edilmektedir nitekim uyuşmazlık konusu olayda da özel tüketim vergisi katma değer vergisinin matrahına dahil edilmiş mal teslimi ve ithalatından alınan bir vergi üzerinden aynı karakterli başka bir vergi dolayısıyla vergiden vergi alınmasına neden olan katma değer vergisi tarhiyatı yapılmıştır bu durum üretim aşamasında ve katma değer vergisinin temel felsefesi ve dinamikleri içerisinde yer almayan ve üstün kamu ve vergilendirme gücünün bir ürünü olan bir verginin başka bir verginin vergilendirme ölçütü olan matrahına dahil edilmesi nedeniyle katma değer vergisinin ruhuna ve konuluş amacına aykırı olduğu gibi bu hususlara ilişkin ilkeleri düzenleyen anayasanın ve maddelerine de aykırılık teşkil etmektedir açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi kapsamında bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak bir kanun hükmünün anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurmasınıesas sayısı karar sayısı düzenleyen sayılı kanunun maddesinin fıkrası uyarınca sayılı katma değer vergisi kanununun matraha dahil olan unsurlar başlıklı maddesinin bendinde matraha dahil olan unsurlar arasında sayılan vergi ifadesinin anayasanın ve maddesinin cümlesine aykırı olduğu gerekçesi ile iptali için resen anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyadaki belge örneklerinin onaylanıp dizi pusulasına bağlanarak anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine yüksek mahkemece bir karar verilinceye kadar veya dosyanın mahkemeye gidişinden itibaren beş aylık sürenin dolmasına kadar davanın bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
986
esas sayısı karar sayısı hükümlü hakkında hatay i̇nfaz hakimliğinin gün ve esas karar sayılı dosyası ile sayılı kanunun ile değişik sayılı kanunun maddesi uyarınca koşullu salıverilme tarihi olan tarihine kadar cezasının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına hükümlünün başka suçtan tutuklu ya da hükümlü değilse şartla tahliyesine karar verildiği hükümlünün denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başladıktan sonra tck maddesinde düzenlenen silahla tehdit suçunu işlediği iddiasıyla kırıkhan asliye ceza mahkemesinin esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığı alt sınırı yıldan fazla hapis cezası gerektiren kasıtlı suçtan kamu davası açılmış olması nedeniyle açık ceza infaz kurumuna gönderilmesi talebiyle dosyanın karar verilmek üzere kırıkhan cumhuriyet başsavcılığı i̇lamat ve i̇nfaz bürosu tarafından hakimliğimize gönderildiği görülmüştür kırıkhan asliye ceza mahkemesinin esas sayılı dosyası derdest olup yargılama sonunda mahkum olup olmayacağı belirsizdir ancak hükümlünün denetimli serbestlik kararının geri alınarak açık ceza infaz kurumuna gönderilmesi halinde cezasını infaz edeceği açıktır dolayısıyla hakkında sadece dava açılmış olması nedeniyle açık ceza infaz kurumuna girmekle yükümlü olacaktır anayasanın maddesi gereğince suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz buna göre kırıkhan asliye ceza mahkemesinin esas sayılı dosyasında mahkum olup buna ilişkin karar kesinleştiğinde hükümlüyü suçlu sayabiliriz kişi hakkında dava açılmış olması ya da kovuşturma yapılması anayasal olarak hükümlüyü suçlu sayan bir sonuç ortaya çıkarmaz buna göre sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanunun maddesinin fıkrası anayasanın maddesiyle açıkça çelişmektedir anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır kanunlar anayasaya aykırı olamaz şeklindeki anayasanın maddesinin emredici hükmü karşısında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur karar yukarıda açıklanan nedenlerle hakimliğimizin esas sayılı dosyasında uygulama yeri bulan sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanuna sayılı kanunun maddesi ile eklenen hükümlü hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlandıktan sonra işlediği iddia olunan ve cezasının alt sınırı bir yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suçtan dolayı kamu davası açılmış olması hâlinde denetimli serbestlik müdürlüğünün talebi üzerine infaz hâkimi tarafından hükümlünün açık ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilebilir kovuşturma sonucunda beraat ceza verilmesine yer olmadığı davanın reddi veya düşme kararı verilmesi hâlinde hükümlünün cezasının infazına denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak devam olunmasına infaz hâkimi tarafından karar verilir şeklindeki maddesinin fıkrasının anayasanın maddesine aykırı görülmesi nedeniyle i̇ptali̇ amaciyla anayasa mahkemesi̇ne başvurulmasina i̇ptal başvurusunun işbu dosya bakımından ay süre ile bekletici mesele yapılmasınaesas sayısı karar sayısı karar aslı ve dosyanın onaylı örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi
395
esas sayısı karar sayısı a cumhurbaşkanliği kararnameleri̇ni̇n ck anayasal çerçevesi̇ tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasında değişiklik yapılmasına dair kanun nisan tarihli halkoylamasıyla kabul edilmiş böylece daha önce anayasasının sadece maddesinde belirtilen cumhurbaşkanlığı kararnamesi anayasanın farklı maddelerinde hem kapsamı genişletilerek hem de niteliği farklılaştırılarak yeniden düzenlenmiştir maddenin önceki halinde cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluşu çalışma esasları ve personel atama işlemlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceğini belirtiliyordu burada bir ad benzerliği dışında iki tür düzenlemenin kapsam ve sınırları açısından oldukça farklı olduğu kabul edilmelidir sayılı anayasa değişikliği kanunu ile getirilen yeni tip cumhurbaşkanlığı kararnamesinin temel ilke ve koşulları anayasanın maddesinin fıkrasında ortaya konuluştur cumhurbaşkanı yürütme yetkisine ilişkin konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümdeyer alan siyasi haklar ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir anayasanın maddenin fıkrasına göre de bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir esasen sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesi bu iki maddede belirtilen hükümler çerçevesinde çıkarılmıştır bununla beraber genelde cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve özelde sayılıcknin anayasaya uygunluk denetiminde yukarıdaki hükümler yanında anayasada yer alan iki temel ilkenin daha göz önünde bulundurulması gerekir yasama yetkisinin devri yasağı ve kanuni idare ilkesi sayılı kanun ile anayasadan kaynaklanan doğrudan düzenleme yetkisiyle yürütme fonksiyonu daha da güçlendirilmiştir bu noktada türk anayasa hukukunda tartışılan konulardan biri olan idarenin kanunla düzenlenmeyen bir alanda düzenleme yapıpesas sayısı karar sayısı yapamayacağı hususu üzerinde durulmalıdır bu noktada yasama yetkisinin devri yasağı göz önüne alınmalıdır anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmiştir buna göre anayasada kanun ile düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir ancak yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamayacağı gibi yürütme organının yasama organı tarafından çerçevesi çizilmiş alanda genel nitelikte hukuksal tasarruflarda bulunması hukuk devletinin belirlilik ilkesine de aykırı düşmez k mahkeme bir başka kararında ise yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesini şu şekilde ifade etmiştir anayasa mahkemesinin pek çok kararında yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesinden ne anlaşılması gerektiği hususu açıklanmıştır buna göre kanunla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların kanun metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında kanunlarla düzenlenmemiş bir alanda kanun ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir k bununla beraber aymnin daha yakın tarihli kararlarında bu içtihadı bir miktar esnettiği görülmektedir yasama yetkisinin devredilmezliği esasen kanun koyma yetkisinin tbmm dışında başka bir organca kullanılamaması anlamına gelmektedir anayasanın maddesi ile yasaklanan husus kanun yapma yetkisinin devredilmesi olup bu madde yürütme organına hiçbir şekilde düzenleme yapma yetkisi verilemeyeceği anlamına gelmemektedir kanun koyucu yasama yetkisinin genelliği ilkesi uyarınca bir konuyu doğrudan kanunla düzenleyebileceği gibi bu hususta düzenleme yapma yetkisini yürütme organına da bırakabilirpar yürütmenin türevselliği ilkesi gereğince yürütme organının bir konuda düzenleme yapabilmesi için yasama organınca yetkilendirilmesi gerekmektedir kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz k neticede sadece yakın dönem aym kararları dikkate alındığında ilkesel olarak kanun koyucunungenel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterlidir denilebilir ancak mahkemenin anayasada farklı kavramlarla ifade ettiği kanunla düzenleme kaydı içeren konularda iseanayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda genel ifadelerle yetkilendirme yapılması kabul edilemezesas sayısı karar sayısı öte yandan yasal idare ilkesi ülkemizde idare hukukunun temelini oluşturur anayasanın maddesinde karşılığını bulan bu ilke uyarınca i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir bu ilke idarenin kendiliğinden bir teşkilatlanma yetkisi olmadığını bu yetkinin yasama organında olduğunu ifade etmektedir aymye göre bu maddede yer alan düzenleme idarenin kanuniliği ilkesine vücut vermektedir i̇darenin kanuniliği ilkesi idarenin ve organlarının görev ve yetkilerinin kanunla düzenlenmesini gerekli kılar k bu ilkeyle kamusal kaynakların toplumun hangi tür gereksinimlerinin öncelikle karşılanacağını ve bunun hangi usuller uygulanarak sağlanacağını tespit etme yetkisini yasama organına verir ayrıca idarenin toplumsal gereksinimleri karşılarken kamu gücü ve ayrıcalıklarını kullanması ve bunun da kişilerin temel hak ve hürriyetleri üzerinde olumsuz etkiler de doğurabilmesi bu yetkinin yasamaya verilmesi sonucunu getirmiştir yasal idare ilkesi idarenin eylem ve işlemlerinin hem kanuna dayanmasını hem de bu eylem ve işlemlerin kanuna aykırı olmamasını ifade eder asli ve ilkel bir yetki olan yasama yetkisine dayanarak yasama organı anayasaya aykırı olmamak şartıyla anayasanın herhangi bir şekilde düzenlemediği bir konuyu düzenleyebilir ancak idare önceden yasa ile düzenlenmeyen bir alanda faaliyette bulunamaz böyle bir konuda yasadan aldığı bir yetkiye dayanarak bir işlem ve eylemde bulunabilir sayılı kanun öncesinde bunun iki istisnası olduğu kabul edilmekteydi biri cumhurbaşkanının başkanlığındaki bakanlar kurulunun çıkardığı sıkıyönetim ve olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri diğeri ise cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluş ve çalışma esaslarını düzenleyen cumhurbaşkanlığı kararnamesi yasal idare ilkesinin bir diğer sonucu da idarenin eylem ve işlemlerinin kanuna uygun olmasıdır zaten anayasa da maddede yürütme yetkisi ve görevi anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir diyerek bu hususu belirtir bkz kemal gözler i̇dare hukuku bursa ekin kitabevi yayınları httpwwwidaregentridarehukhtm sayılı kanunla getirilen cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle her ne kadar ciddi kısıtlılıklarla çerçevelenmiş olsa da yürütme organı yasaya dayanmaksızın ilk elden kural koyma yani asli düzenleme yetkisine sahip olmuştur başka bir ifadeyle yasama organı yanında yürütme organı da anayasada kanun kaydı olan kanunun açıkça düzenlediği konuları içermemek ve kanunlara aykırı olmamak şartıyla cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ilk elden düzenleme yapabilecektir ancak bu durum fransada olduğu gibi yasama ve yürütmenin özerk düzenleme alanlarına sahip olduğu yani her bir organın düzenleme yapacağı konuların açıkça sayıldığı şeklinde anlaşılmamalıdır çünkü cumhurbaşkanlığı kararnamesine konu olan alan yasama konusu olmaktan çıkmamaktadır tbmm isterse ck ile düzenlenen bir alanda yasa çıkarabilir buna bir engel bulunmamaktadır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir madde hükmü bu yargıyı doğrulamaktadır halde anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacak iken ancak cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği belirtilen konularda dahi tbmm yasa çıkarabilecektir sayılı kanun ile anayasanın maddesindeki yasama yetkisinin devri yasağı ve maddedeki idarenin kanuniliği ilkesi muhafaza edilmiş ancak belirli idari konular anayasada açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği öngörülmüştür bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir madde son ayrıca maddenin son fıkrasında kamu tüzel kişiliğinin kanunla veya cumhurbaşkanlığıesas sayısı karar sayısı kararnamesiyle kurulacağı kuralına yer verilmiştir anayasa hükümleri arasında hiyerarşi söz konusu olmadığından bir çelişki kabul edilmediğinden bu iki hükmün bir arada anayasanın bütünlüğü ve sistematiği içinde bağdaştırılarak yorumlanması gerekir gerçekte anayasa koyucu maddede genel kuralı idarenin kanuniliği ilkesini koymuş bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri ile kamu tüzel kişiliği kurulması yönünden bu genel kurala bir istisna getirmiştir diğer bir ifadeyle idarenin kanuniliği ilkesi salt son ve son maddelerde belirtilen hususlar açısından geçerli değildir genel kural ve istisna kural ilişkisine dair kamu hukukunda kabul edilen birtakım yorum ilkeleri vardır bir istisna kuralın varlığından söz edebilmek için bu istisnanın ayrıca ve açıkça konulmuş olması gerekir i̇stisna kural sadece ve sadece genel kuralı koyan makam tarafından konulabilir başka bir makamın istisna kural getirme yetkisi yoktur genel kuralı koyan makam açıkça yetkilendirmedikçe bir başka makamgenel kurala istisna getiremez i̇stisna kural koymak genel kuralı değiştirmek anlamına geldiğindenistisna kural yorum yoluyla genişletilemez yani yorum yoluyla genel kural istisna getirilemez genel kuralın geniş yorumlanması esası benimsenmiştir i̇stisna kural dar yorumlanır çünkü istisna kural genel kuralın kapsamını daralttığından genel kuralı değiştirir oysa onu değiştirme salt genel kuralı koyana aittir bkz kemal gözler yorum i̇lkeleri httpwwwanayasagentryorum ilkeleri kitaptanpdf öte yandan kamu hukukunda mevzuatın açıkça belirttiği bir makama ya da makamın görevlisine verdikleri yetkiler devre konu olamazlar yargı kararlarında da yetkinin mevzuat tarafından kime verilmiş ise ancak onun bu yetkiyi kullanabileceğini belirtmiştir yetki devrinde yetki devredilen makamın devraldığı bu yetkiyi kendinden alt bir makama devrinin yasak olduğu hususu idare hukukunda ve kamu yönetiminde benimsenen görüştür bkz cengiz derdiman yusuf uysal türk kamu yönetiminde yetki devri httpdergiparkgovtrdownloadarticle file bu anlamda anayasanın maddenin son fıkrasında belirtilen yetkinin bizzat cumhurbaşkanlığı tarafından cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kullanılması gerekir anayasanın maddesinin fıkrasındaki cumhurbaşkanlığı kararnameleri normlar hiyerarşisinde yasaya eşdeğer işlemler değildir anayasanın bu tür kararnamelerin salt yürütme yetkisine ilişkin konularla sınırlı olarak çıkarılacağı öngörmesi bunların yasaya eşdeğer yasayla aynı düzeyde kurallar olamayacağını gösterir çünkü yürütme yetkisi kanunların uygulanmasına yönelik kanunlara uygun kullanılması gereken bir yetkidir ayrıca aynı fıkrada yer alan anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir şeklindeki düzenlemeler cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yasaya eşdeğer olmadığının bir başka açık delilidir bu düzenlemelerden ck ile düzenleneceği belirtilen konuların yasayla düzenlenmesi halinde bir anayasaya aykırılık oluşturmayacağı anlaşılır kanunsuz emre dair anayasanın maddesinde yapılan değişikliğe bakıldığında ise cumhurbaşkanlığı kararnamesinin anayasanın konuya ilişkin diğer düzenlemeleri ile birlikte değerlendirildiğinde normlar hiyerarşisindeki yeri açıkça anlaşılır kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse üstünden aldığı emri yönetmelikesas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanlığı kararnamesi kanun veya anayasa hükümlerine aykırı görürse yerine getirmez ve bu aykırılığı emri verene bildirir sayılı yasa değişikliği ile cumhurbaşkanına anayasada tanınan diğer yetkiler ise şöyledir anayasanın maddenin son fıkrası ise kamu tüzelkişiliği ancak kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur denilerek ck ile kamu tüzelkişiliği kurulmasına da imkân tanır anayasa devlet denetleme kurulunu işleyişi üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işleri ile milli güvenlik kurulu genel sekreterliğinin teşkilatı ve görevlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceğini hüküm altına almıştırm ve maddelerde yer alan tüzük ibaresi anayasadan tamamen çıkarılmış onun yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi konulmuştur yönetmelikleri düzenleyen maddede cumhurbaşkanı bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler hükmü yer almıştır böylece hukuk düzeninde tüzük denen işlem türünün varlığı sona ermiştir ancak bu tüzük ve cumhurbaşkanlığı kararnamesinin aynı hukuki nitelikte olduğu şeklinde anlaşılmamalıdır cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yapılabileceği yukarıda belirtilen istisnai işlemler kaynağını doğrudan anayasadan alan yürütme işlemi niteliğinde kabul edilmelidir öte yandan cumhurbaşkanı üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler madde son olarak belirtmek gerekir ki olağanüstü hallerde cumhurbaşkanı olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda üncü maddenin onyedinci fıkrasının ikinci cümlesinde belirtilen sınırlamalara tabi olmaksızın cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir kanun hükmündeki bu kararnameler resmî gazetede yayımlanır aynı gün meclis onayına sunulur madde bu kararnameler kanuna eşdeğer metinler olarak kabul edilmiştir ancak bu kararnameler aym denetimi dışında tutulmuştur cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmasının sınırları anayasanın maddesiyle getirilen ck ile yürütmeye tanınan düzenleme alanı oldukça dar ve sınırlıdır bu sınırları şu şekilde açıklamak mümkündür i̇lk olarak cumhurbaşkanlığı kararnamesi yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilecektir maddenin gerekçesinde ise cumhurbaşkanına genel siyasetin yürütülmesinde yürütme yetkisi ile ilgili ihtiyaç duyduğu konularda kararname çıkarabilme yetkisi verildiği ifade edilmektedir bu nedenle ckler ancak yürütme yetkisinin gerektirdiği hususlarda ihtiyaç duyulduğunda çıkarılabilecek yasama ve yargı yetkilerinden herhangi birinin alanına giren bir konuda ise ck çıkarılması mümkün olmayacaktır i̇kinci olarak ckler anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevlerle ilgili konularda düzenleme yapamaz bu yasakla kişilerin temel haklarını ilgilendiren hususlarda yasa olmaksızın cklerin devreye girmesi engellenmek istenmiştiresas sayısı karar sayısı ancak bu noktada çözümlenmesi gereken soru sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin tamamının ck ile düzenlenip düzenlenemeyeceğidir sadece yukarıdaki ifadeden yola çıkarak yapılan bir değerlendirme bu soruya olumlu cevap vermeyi gerektirir ancak bu cümlenin aynı fıkradaki diğer hükümler ve anayasanın konuya ilişkin diğer ilke ve kuralları dikkate alınarak anayasanın bütünlüğü içinde tartışılması ve anlaşılması gerekir öncelikle aşağıda ayrıntılarıyla belirtildiği üzere anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz dolayısıyla ilgili maddede yasayla düzenlenmesi kaydı bulunan sosyal ve ekonomik hak ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemeyecektir örneğin anayasanın maddesinde öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir maddesinde sendika kurma hakkı kanunla sınırlanabilir sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunda gösterilir maddesinde tarih kültür ve tabiat varlıklarından özel mülkiyet konusu olanlara getirilecek sınırlamalar ve bu nedenle hak sahiplerine yapılacak yardımlar ve tanınacak muafiyetler kanunla düzenlenir denilmektedir dolayısıyla belirtilen konuların ck ile düzenlenmesi mümkün değildir eğer böyle bir düzenleme yapılırsa bu hem anayasanın maddesine hem de hak ve ödev için kanun kaydı koyan hükme aykırılık oluşturur ancak yasa kaydı içermeyen sosyal ve ekonomik haklar cumhurbaşkanlığı kararnamesinin konusu olabilecektir örneğin konut hakkını düzenleyen anayasanın maddesi böyledir bir başka açıdan ise maddenin ikinci cümlesi sosyal ve ekonomik haklar alanının ck ile düzenlenmesini kabul ederken bu düzenlemenin sınırlarını da belirtir ilki fıkranın ilk cümlesindeki cknin sadece yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilmesi diğeri ise üçüncü cümlesindeki münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda çıkarılmasıdır öte yandan anayasanın maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlanabileceği kuralı dikkate alındığında ckye konu olabilecek sosyal ve ekonomik hak ve ödevlerle ilgili cumhurbaşkanının sınırlama değil sadece bir düzenleme yetkisinden bahsedilebilir yani düzenleme ve sınırlama ayrımı dikkate alındığında ck ile sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin gerçekleşmesi için birtakım pozitif tedbirleri içeren düzenlemeler yapabilecek fakat kişilerin bundan yararlanmasını sınırlamayacak denilebilir zira anayasal çerçevede bir hakkın kısıtlanması ancak ve ancak kanun ile yapılabilecektir üçüncü sınır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz hükmüdür aym tarafından yasama yetkisinin devir yasağı çerçevesinde yürütmenin düzenleme yetkisi izah edilirken kullanılan münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken konular ibaresi anayasa kuralı haline getirilmiştir bkz k aymye göre kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz bu nedenle anayasanın münhasıran kanunla düzenlenmesini gerektirdiği konularda yürütmeye düzenleme yetkisi verilirken yasanın temel esasları ilkeleri ve çerçeveyiesas sayısı karar sayısı belirlemiş olması gerekmektedir aym ayrıca anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken birtakım konuları örnek olarak sıralamıştır anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi aymnin münhasıran kavramını açıklarken verdiği örnekler ve açıklamalardan bir konunun münhasıran yasa alanında olması için anayasanın özellikle ve ısrarla konunun yasayla düzenlemesini istemesi yasayla düzenlemeye çok özel vurgu yapması gerekmemektedir bu çerçevede temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına dair maddede sınırlamanın ancak kanunla yapılabileceği şartı vardır temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir oysa vergilerle alakalı maddede vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır ve kamu hizmeti görevlileriyle alakalı genel ilkeleri koyan maddede memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir yasayla düzenleme öngörülmüş hiçbir özel vurgu yapılmamıştır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular kavramı bu nedenle yasa kaydı olarak anlaşılmak ve uygulanmak durumundadır anayasanın maddesindeki birden çok ili içine alan merkezi idare teşkilatının bölge teşkilatının görev ve yetkileri kanunla düzenlenir maddesindeki mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir maddesindeki memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ve üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları kanunla özel olarak düzenlenir hükümleri buna örnek oluşturur özellikle bu son husus ck ile yasanın konu itibarıyla iç içe geçme riskini içerir karmaşaya yol açma ihtimalini barındırır çünkü anayasanın maddesi cumhurbaşkanı ck ile üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları düzenler hükmünü içerirken üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları maddeye göre yasa ile özel olarak düzenlenmek zorundadır dolayısıyla maddede geçen münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular ibaresinin anayasada kanunla düzenlenir veya kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır vb ifadelerin bulunduğu maddelere bakarak belirlenmesi gerekir halde anayasanın bir maddesinde bir konunun yasayla düzenlenmesi öngörülmüşse konunun cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenmesi anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturacaktır bir diğer sınır ise kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kuralıdır bir konu yasa ile açıkça düzenlenmişse cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkartılamaz elbette cklerin çıkarılması için khklerde olduğu gibi yasa ile yetkilendirme gerekmez ancak khkler yasaları değiştirebilirken ckler yasaların açıkça düzenlediği hususlarda bir düzenleme yapamamakta cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanmakta türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelmektedir bu hükümler açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesinin yasa gücünde olmadığını cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yasaların değiştirilemeyeceğini gösteriresas sayısı karar sayısı bu açıklamalar ışığında anayasanın cumhurbaşkanı kararnamesiyle doğrudan düzenleme yetkisi verdiği konularda dahi ck ile kanunlarda değişiklik yapılması mümkün değildir örneğin anayasanın son maddesine göre bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir ancak bu bakanlıkların kurulmasına ilişkin olarak mevcut yasalarda ck ile değişiklik yapılabileceği anlamına gelmemektedir sonuç olarak anayasanın maddesinin onyedinci fıkrasının mevcut hükümleri karşısında hangi konuda olursa olsun ck ile bir yasayı değiştirmek veya yürürlükten kaldırmak mümkün değildir nitekim nolu cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmadan önce tarihli ve sayılı anayasada yapılan değişikliklere uyum sağlanması amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun hükmünde kararname ile bakanlıkları düzenleyen birçok yasa ve yasa gücünde kararname yürürlükten kaldırılmıştır cklerle ilgili olarak anayasa mahkemesi denetiminin kapsamı anayasa mahkemesinin denetim kapsamına giren işlemlerden biri de cumhurbaşkanlığı kararnamesidir anayasanın ve maddelerinde daha önce mevcut olan kanun hükmünde kararname yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur anayasanın maddesi bu konuda gayet açıktır anayasa mahkemesi kanunların cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar ancak olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde dava açılamaz bu maddede yapılan değişiklikle anayasanın öncesi halinde maddede düzenlenen ve sayılı kanun ile kaldırılan kanun hükmünde kararname ifadesi yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur ayrıca olağanüstü khklerde olduğu gibi olağanüstühallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cklerin de anayasallık denetiminin yapılamayacağı ifade edilmiştir maddede ise cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin iptali için dava açma hakkının kimlere tanındığı belirtilir cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkı cumhurbaşkanına türkiye büyük millet meclisinde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubuna ve üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir anayasa ayrıca itiraz dava yolunda yani anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır demektedir madde cumhurbaşkanlığı kararnameleri bir davaya uygulanacak kural olduğunda söz konusu ck hükmü somut norm denetimi yoluyla aym önüne götürülebilecektiresas sayısı karar sayısı maddede ise cumhurbaşkanlığı kararnamesi hakkında verilen iptal kararının kararın resmî gazetede yayımlanması ile hukuki sonucunu doğuracağı ifade edilmiş aymye iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilme imkanı da tanınmıştır anayasa mahkemesi bu denetimi nasıl ve hangi çerçevede yapmalıdır yargısal denetimde aym öncelikle bir cknın anayasada ck ile düzenlenmesi öngörülen hususlarda düzenleme içerip içermediği yani yetki yönünden denetleyecektir dolayısıyla ck yetki kapsamı dışında bir konuyu düzenlemişse doğrudan yetkisizlik dolayısıyla iptal edilmelidir cknın yetki kapsamı içinde olduğu sonucuna varırsa aym bu kez düzenlemenin esas bakımından anayasanın ilgili maddelerine uygunluğunu inceleyecektir her ne kadar anayasanın maddesinde cklerin şekil ve esas bakımlarından anayasaya uygunluk denetiminden söz edilmişse de bu denetim maddenin fıkrasındaki koşulların bir bütün olarak aym tarafından denetlenmesini gerektirir çünkü anayasada cumhurbaşkanına ancak fıkrada belirtilen sınırlar içinde ck çıkarma yetkisi verilmiştir bu sınırların aşılması ckyi anayasaya aykırı hale getirir böylece cknın örneğin kanunun açıkça düzenlediği bir hususu içermesi onun anayasaya aykırı olması sonucunu doğurur bu açıdan cklerin denetimi yasaların denetiminden farklıdır yasaların esas denetiminde sadece yasanın maddi bakımdan anayasaya uygunluğu inceleme konusu olurken cklerin önce yetki yönünden incelenerek anayasanın maddedeki sınırlara uyulup uyulmadığı denetlemelidir bu çerçevede cknın bir temel hakkı düzenleyip düzenlemediği anayasada yasa kaydı olan ya da bir kanun tarafından düzenlenmiş bulunan bir konuda düzenlemeye yer verilip verilmediği öncelikle ele alınmalıdır ayrıca sosyal ve ekonomik haklar konusunda cklerin hak üzerindeki somut etkisi inceleme dikkate alınmalıdır bu yönden bir ck hak ve hürriyetleri sınırlayıcı nitelikte ise konu yasama yetkisinin alanına kayacak ve ck anayasaya aykırı hale gelebilecektir bu nedenle sosyal ve ekonomik haklara ilişkin olarak cklerde yer alan her bir hükmün somut etkileri dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmalıdır bu çerçevede hangi kuralın hak ve hürriyetleri kısıtlayıcı hangi kuralın sadece düzenleyici nitelikte olduğunun tespiti oldukça zor olacaktır anayasanın maddesi uyarınca olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılabilecek cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin aymnin denetimi dışında tutulduğu görülmektedir ancak olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde dava açılamaz md sayili genel kadro ve usulü hakkinda cumhurbaşkanliği kararnamesi̇ni̇n maddesi̇ni̇n numarali fikrasinin anayasaya aykiriliğinin gerekçesi̇ sayılı genel kadro ve usulü hakkında cumhurbaşkanlığı kararnamesinin maddesinin numaralı fıkrası ile cumhurbaşkanlığı kararnamesi kapsamına giren kurum ve kuruluşların kadrolarının cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ihdas edilmesine olanak sağlanmıştır anayasanın maddesinde idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği ifade edilmiştiresas sayısı karar sayısı i̇dare kavramı belli bir amacın gerçekleştirilmesi için kurulan örgüt veya bu amaca ulaşmak için yürütülen planlı insan faaliyeti olarak tanımlanmaktadır anayasanın maddesinde yer verilen idare ise devletin bir organıdır i̇dare hukukuna göre idare organı yürütme organının cumhurbaşkanı ve bakanlar dışında kalan kısmı ile devlet dışındaki diğer kamu tüzel kişilerini kapsamaktadır i̇dareyi oluşturan en temel unsurlardan birisi de kadrolardır kuruluşu kanunla gerçekleştirilmesi gereken devlet idare organının kadrolarının da yine kanunla belirlenmesi anayasanın maddesi hükmünün bir gereğidir anayasanın bu hükmü uyarınca devlet kurumlarında istihdam edilecek personele ilişkin kadro ve pozisyonların ihdası ile bunlara ilişkin temel ilke ve sınırların kanunla belirlenmesi zorunludur buna karşın sayılı genel kadro ve usulü hakkında cumhurbaşkanlığı kararnamesinin maddesinin numaralı fıkrası ile devletin idare organına ilişkin kadroların cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ihdas edilmesine olanak sağlanmıştır belirtilen nedenle itiraz konusu kural anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmektedir hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kuran bunu sürdürmekte kendini yükümlü sayan bütün eylem ve işlemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir hukuk devleti ilkesi devletin tüm organlarının üstünde hukukun mutlak egemenliğinin bulunmasını yasama ve yürütme organının da her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile kendisini bağlı saymasını gerektirir bu bağlamda yasalar ve cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile düzenlemeyapılmasında takdir yetkisi sınırsız ve keyfi olmayıp hukuk devleti ilkeleriyle sınırlıdır anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre kanun düzenlemelerinin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir tereddüde ve şüpheye yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu tedbirler içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuki güvenlikle bağlantılı olup birey hangi somut eylem ve olguya hangi hukuki müeyyidenin veya neticenin bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini do
3,877
esas sayısı karar sayısı davacı vekilinin anayasaya aykırılık iddiasının gerekçesi özet olarak anayasanın maddesinde çalışanlar ve işverenler önceden izin almaksızın sendikalar ve sendika birlikleri kurma bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten ayrılma hakkına sahiptirler denilmektedir anayasamız bu kural ile çalışanların sendika özgürlüğüne ve kişisel haklarını gerek kamu otoritesinin keyfi davranışlarına gerekse işverenlerin ve sendikaların baskı ve tehditlerine karşı korumuştur buna göre çalışan her yurttaş kendi işkolunda ya da işyerinde kurulmuş olan sendikalardan dilediğine girmekte girdiği sendikalardan çıkmakta ya da hiç bir sendikaya girmemekte serbesttir sayılı sendikalar kanununa anayasanın tanımış bulunduğu hakların işverenlerce işveren ve işçi sendikalarınca ihlâlini önlemek için gerekli hükümler konulmuştur buna rağmen sayılı kanunun maddesi gerek bu kanunda gerekse anayasada tanınan hakları ortadan kaldırmaktadır bu madde yürürlükte kaldıkça sarı sendikalar çalışanların ekmeği ve geleceğiyle oynayacak ve böylece sendikalar girilmesi ihtiyari birer örgüt olmak niteliğini yitirerek çalışanları üye olmayan zorlayan birer kuruluş haline gelecektir böylesine uygulamalara yol açan hükmün anayasaya aykırılığı meydandadır iptali için anayasa mahkemesine baş vurulması gerekir sendika vekilinin savunması özet olarak sayılı sendikalar kanununun maddesi bir kimsenin iradesini kullanarak anayasanın maddesinin kendisine tanıdığı sendikaya üye olmak veya olmamak özgürlüğünden üye olmamayı üstün tutmuş olmasının sonucunu düzenlemektedir bir hakkın olumlu ya da olumsuz olarak kullanılması bu haktan yararlanmak ya da yararlanmamak biçiminde meydana gelir hakkın üstün tutulan biçiminin onu kullanan için maddî bir zarar meydana getirmesi bu hak ve özgürlüğü düzenleyen yasa hükmünün anayasaya aykırılığım gerektirmez bu nedenlerle sendikalar kanununun maddesi anayasaya aykırı değildir mahkemenin kararı davacı vekilinin anayasaya aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varıldığından anayasanın maddesine göre dosyanın anayasa mahkemesine tevdiine anayasa mahkemesince bu konuda verilecek karara kadar dâvanın geri bırakılmasına karar verildi sayılı sendikalar kanununun iptali istenen maddesinin dâva tarihindeki metni madde bu kanuna göre kurulan işçi veya işveren teşekkülünün kendi faaliyetleri sayesinde mensuplarına sağladığı hakların teşekkülün mensubu olmayanlara teşmili bahse konu teşekkülün yazılı muvafakatina bağlıdır toplu i̇ş sözleşmesi grev ve lokavt kanununun maddesi uyarınca bakanlar kurulunun bir toplu iş sözleşmesini teşmil etmesi halinde yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz dayanılan anayasa maddesi madde çalışanlar ve işverenler önceden izin almaksızın sendikalar ve sendika birlikleri kurma bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten ayrılma hakkına sahiptirleresas sayısı karar sayısı i̇şçi niteliği taşımayan kamu hizmeti görevlilerinin bu alandaki hakları kanunla düzenlenir sendika ve sendika birliklerinin tüzükleri yönetim ve işleyişleri demokratik esaslara aykırı olamaz
373
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin başvuru gerekçesinde şöyle denilmektedir sayılı bankalar yasasının maddesine göre bu yasaya giren suçlarla ilgili kovuşturma yapılmasının ilgili bakanlığın iznine bağlı olduğu bakanlığın cumhuriyet savcılığına yapacağı başvuru ile müdahil sıfatını kazanacağı dolayısı ile açılacak davada taraf olacağı belirtilmiştir aynı maddenin fıkrasında ise mahkemelerin bilirkişi incelemesine gerek görmeleri halinde bakanlık tarafından gönderilen resmi bilirkişi listesinden bilirkişilerin münhasıran seçilmesi mecburiyetini mahkemeye getirmiş bulunmaktadır gerçekten maddede belirtilen bu husus anayasanın maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine ve maddesinde düzenlenen yargı bağımsızlığı ilkelerine açıkça aykırılık teşkil etmekte davanın taraflarından birisine bilirkişi belirleme yetkisini vererek kanun önünde eşitlik ilkesi zedelenmekte diğer taraftan mahkemeleri bilirkişileri seçme hususunda bağlayıcı bırakmakla yargıya müdahale edilmekte bu hususlarda anayasanın yukarıda belirtilen maddelerine açıkça aykırılık teşkil etmektedir bu nedenlerden dolayı sanık vekilinin talepleri mahkememizce de ciddî görüldüğünden sayılı yasanın maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırılığı nedeniyle iptali için anayasanın maddesince dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmek üzere cumhuriyet savcılığına tevdiine karar verildi
152
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı teftiş kurulu başkanlığı müfettişleri tarafından hakkında düzenlenen gün ve sayılı soruşturma raporuna dayanılarak kınama cezası ile cezalandırılması nedeniyle mart ve nisan ayları ek ödemesinden oranında kesinti yapılmasına ilişkin işlemin iptali ile kesilen ek ödemelerin yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle sosyal güvenlik kurumu başkanlığına karşı açılan dava da mahkememizce türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi kapsamında görülmekte olan davada uygulanacak bir kanun hükmü olarak nitelendirilen sayılı sosyal güvenlik kurumu kanununun personelin statüsü ücret ve mali haklar başlıklı maddesinin ikinci fıkrası kurumun merkez ve taşra teşkilâtı kadrolarında çalışan memurları ile sağlık kurullarında ve fatura ile reçetelerin incelenmesi işlerinde çalışmak üzere kurum dışından görevlendirilen tabiplere en yüksek devlet memuru aylığının ek gösterge dahil ünü geçmemek üzere ek ödeme yapılır sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfına dahil kadrolarda çalışan personel ile genel idare hizmetleri sınıfına asaleten veya vekaleten atanan ve genel sağlık sigortası genel müdürlüğünde fiilen çalışan doktor diş hekimi ve eczacılara yapılacak ek ödemenin tavanı olarak uygulanır ancak serbest çalışan sağlık personeline ödenecek ek ödeme oranı geçemez yapılacak ek ödemelerden damga vergisi hariç herhangi bir vergi kesintisi yapılmaz görev yapılan birim ve iş hacmi görev mahalli görevin önem ve güçlüğü personelin sınıfı kadro unvanı derecesi ve atanma biçimi serbest çalışıp çalışmadığı personelin performansı kullanılan izin ve istirahat raporları ve disiplin cezaları gibi kriterler göz önünde bulundurularak yapılacak ek ödeme tutarları ile ödemeye ilişkin diğer usûl ve esaslar yönetim kurulunun teklifi ve maliye bakanlığının görüşü üzerine bakan tarafından belirlenir hükmünde yer alan ve disiplin cezaları tümcesinin aşağıda sıralanan gerekçelerle tc anayasasına aykırılık teşkil ettiği düşünülmektedir tc anayasasının cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmektedir sözkonusu anayasa hükmünde yer alan ve henüz anlamı ve kapsamı konusunda fikir birliğine varılamamış kavramlardan bir tanesi de hukuk devleti ilkesidir anayasa mahkemesi hukuk devleti ilkesini genel olarak insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendisini yükümlü sayan bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet şeklinde tarif etmektedir görüldüğü üzere anayasa mahkemesince de hukuk devleti kavramı tanımlanmamakta sadece bu kavramın temelini oluşturan unsurlar sıralanmaktadır ancak anayasa mahkemesinin sonraki kararlarında da belirginleştiği üzere hukuk devleti ilkesini oluşturan unsurlar zamanla değişmekte ve çağın gelişimine göre yeni şartlar eklenebilmektedir tc anayasasının maddesinde yer alan ve genel olarak tarifi yukarıda belirtilen hukuk devleti kavramının içeriğini oluşturan şartlardan bir tanesi de latince deyimiyle ne bis i̇n i̇dem ilkesidir aynı eylemde ve konudan dolayı mükerrer yargılama ve cezaya çarptırmaya izin verilmemesi anlamına gelen bu ilke ilk bakışta sadece ceza hukuku kapsamında verilenesas sayısı karar sayısı cezaları ilgilendiren bir ilke olarak görünmekte ise de disiplin hukukunun ceza hukuku ilişkisi dikkate alındığında aynı ilkenin hukuk devletini gerçekleştirilmesi açısından disiplin hukukunda da yer alması gerektiği açıktır ancak burada anlatılmak istenen ceza yaptırımının yanında idarece ayrı bir yaptırım uygulanması değil idarece işlenen tek fiil nedeniyle birden fazla ceza yaptırımı uygulanmasıdır çünkü disiplin cezasına temel oluşturan eylem ya da davranış şeklindeki idari ihlal aynı zamanda ceza hukukunda suç sayılabilir bu durumda disiplin cezası yanında birde cezai yaptırım uygulanabilir bu iki yaptırımın türü sebep sonuç hukuksal dayanak amaç ve usul açısından birbirlerinden farklıdırlar bu durumda da mahkememizce anayasaya aykırı bir durum görülmemektedir asıl anayasaya aykırı olarak görülen kısım anayasanın maddesinde hukuk devleti kavramı kapsamında uyulması zorunlu ilkeler arasında yer alan bir suçtan dolayı bir ceza verilir ilkesinin tamamiyle disiplin hukuku açısından ihlal edilmesi bu bağlamda da disiplin cezasına neden olabilecek bir fiilden dolayı ayrı ayrı iki disiplin cezası sonucunu doğurabilecek her ne kadar ismi itibariyle disiplin cezası olmasa da niteliği itibariyle disiplin cezası niteliğine sahip işlem tesisine gidilmesi hususudur bu açıklamalar ışığında yukarıda belirtilen sayılı sosyal güvenlik kurumu kanununun maddesi hükmünde sözkonusu idarede çalışan personele ödenecek ek ödemelere ilişkin genel ilkeler getirilmiş olup görev yapılan birim ve iş hacmi görev mahalli görevin önem ve güçlüğü personelin sınıfı kadro unvanı derecesi ve atanma biçimi serbest çalışıp çalışmadığı personelin performansı kullanılan izin ve istirahat raporları ve disiplin cezaları gibi kriterler göz önünde bulundurularak yapılacak ek ödeme tutarları ile ödemeye ilişkin diğer usûl ve esasların yönetim kurulunun teklifi ve maliye bakanlığının görüşü üzerine bakan tarafından belirleneceği belirtilmiştir bu hüküm doğrultusunda hazırlanan ek ödeme usul ve esasları da tarihli ve sayılı genel yazı ile tüm teşkilata duyurulmuştur anılan esasların maddesinin bendinde sayılı devlet memurları kanununun maddesine göre disiplin cezası alan personele her ceza için ayrı ayrı olmak üzere aşağıda belirtilen süreler kadar kadro unvanı için belirlenen oranın si üzerinden ek ödeme yapılır uyarma cezası için ay kınama cezası için ay aylıktan kesme cezası için ay yıl kademe ilerlemesinin durdurulması için ay yıl kademe ilerlemesinin durdurulması için ay yıl kademe ilerlemesinin durdurulması için ay bu süreler cezanın idari kademelerinde kesinleştiği tarihi takip eden aybaşından itibaren başlar ayrıca bu durumda olanlara ilave ek ödemeler yapılmaz hükmüne yer verilmiştir sayılı sosyal güvenlik kurumu kanununun maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ve davalı kurumda çalışan personele ödenecek ek ödemelerin genel ilkelerini koyan hükümde geçen ve disiplin cezaları tümcesinin yukarıda belirtildiği üzere aynı fiil nedeniyle disiplin cezası alması uygun gören personele ayrıca belli bir süre için parasal bir hak niteliği taşıyan ek ödeme tutarından mahrum kalma durumuna soktuğu bir anlamda herhangi bir disiplin cezası alanlara ayrıca bir de aylıktan kesme cezası niteliği taşıyan belli bir süre ek ödemeden yararlandırmama yoluna gidilmesi yolunun açıldığı zira disiplin cezasına konu eylemler için uygulanacak yaptırım mevzuatta belirlenmiş olmasına karşılık idari düzenlemeyle disiplin cezasının yanında aynı eylemden dolayı bir de gelir mahrumiyetine yol açacak biçimde düzenleme getirilmesine olanak tanıyan bir yetki verildiği bu bağlamda da türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde yer alan hukuk devletini varlık şartlarından olan bir suç için bir ceza verilir ilkesine aykırı bir düzenleme getirildiği dikkate alındığında sayılı sosyal güvenlik kurumu kanununun maddesinin fıkrasında yer alan ve disiplin cezaları tümcesinin anayasaya aykırı olduğu sonucuna varılmıştıresas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle mahkememizce bakılmakta olan davada uygulanması gereken sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ve disiplin cezaları hükmünün anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaatine ulaşıldığından anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddeleri uyarınca sözkonusu ibarenin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına ve uyuşmazlığın çözümünün anayasa mahkemesi kararına kadar anayasanın maddesi uyarınca geri bırakılmasına tarihinde karar verildi
1,041
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir beykoz vergi dairesi müdürlüğü tarafından davacı in ilgili dönemde kanuni temsilcisi olduğu ileri sürülen ticaret limited şirketinin vergi borçlarının tahsili amacıyla davacının aracına uygulanan haczin iptaline karar veren i̇stanbul vergi mahkemesinin tarih ve k sayılı kararının bozulması istemiyle yapılan temyiz başvurusuna ait dosya incelendi sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanuna sayılı kanunla eklenen mükerrer inci maddede tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edileceği bu madde hükmünün yabancı şahıs veya kurumların türkiyedeki mümessilleri hakkında da uygulanacağı tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacağı temsilciler teşekkülü idare edenler veya mümessillerin bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebileceği hükmüne yer verilmiştir söz konusu maddenin gerekçesinde sayılı vergi usul kanununun maddesiyle tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri ile yabancı şahıs ve kurumların türkiyedeki temsilcileri tarafından yerine getirileceği yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hükme bağlanmıştır bu hükümden hareketle tüzel kişiliğin varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların tüzel kişiliğin kanuni temsilcilerinden sayılı kanunun cebri tatbikata ilişkin hükümlerine göre takip ve tahsili cihetine gidilmektedir öte yandan sayılı vergi usul kanunu kapsamına girmeyen fiyat farkı kur farkı haksız yere alınan ihracatta vergi iadesi kaynak kullanımı destekleme primi gibi bazı amme alacaklarının tüzel kişiliğin mal varlığından tahsil imkanı bulunmadığından kanuni temsilciler hakkında tatbikata geçilmiş ancak danıştayca verilen muhtelif kararlarla sayılı vergi usul kanunu kapsamına girmeyen alacakların takibinde mezkur maddenin tatbik imkanı bulunmadığı yönünde görüş birliğine varılmıştır vergi usul kanunu kapsamına girmeyen bu tür alacakların takibinde genel hükümlere başvurulması uzun zaman alacağı gibi bu hükümlerin uygulanması idareye pratik bir fayda sağlamayacaktır bu itibarla amme borçlusunun mal varlığından alınamayan bu tür alacakların kanuni temsilcilerinin teşekkülü idare edenlerin veya yabancı şahıs veya kurum mümessillerinin mal varlığından sayılı kanun hükümlerine göre tahsilini temin etmek ve vergi usul kanunu kapsamına giren vergi ve buna bağlı alacaklarda sorumlu olan bu şahısların diğer amme alacaklarının ödenmesinden de sorumlu olmalarını sağlamak amacıyla sayılı kanuna mükerrer inci madde eklenmiştir denilmektedir belirtilen düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle birlikte ortaya çıkan uyuşmazlıklarda danıştayın genel yaklaşımı sayılı kanun inci maddesinde sayılı vergi dahil tüm ammeesas sayısı karar sayısı alacaklarının tahsil usulünü düzenlediğinden mükerrer inci madde vergi ve buna bağlı alacaklar için uygulanabilir gibi görünse de vergi usul kanununun uncu maddesinin özel nitelikli bir tahsil hükmü olan ikinci fıkrası zımmen veya açık olarak ilga edilmediği için vergi ve buna bağlı alacaklarda mükerrer inci maddenin uygulanma olanağı bulunmadığı nitekim kanunun gerekçesinde de vergi usul kanununun uncu maddesine atıfta bulunularak mükerrer inci maddenin diğer amme alacakları için getirildiği belirtilmekle paralel bir düzenlemeyle bu ayırıma gidilmiş olduğu bu durumda vergi ve buna bağlı alacaklarda kanuni temsilcilerin takibi için uygulanacak madde özel hüküm olan vergi usul kanununun uncu maddesi olup sayılı kanunun mükerrer inci maddesi ancak diğer amme alacakları için uygulanabileceği şeklindedir sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun mükerrer inci maddesine sayılı kanunla eklenen son iki fıkrasında amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulacağı kanuni temsilcilerin sorumluluklarına dair sayılı vergi usul kanununda yer alan hükümlerin bu maddede düzenlenen sorumluluğu ortadan kaldırmayacağı öngörülmüştür söz konusu düzenlemenin gerekçesinde madde ile sayılı kanunun mükerrer inci maddesinde ibare değişikliği yapılması ve maddeye bir fıkra eklenmesi öngörülmektedir maddede yapılan ibare değişikliği ile borçludan tahsil edilemeyen dolayısıyla sayılı kanunun mükerrer inci maddesi kapsamında takip edilmesi gereken kamu alacaklarına açıklık getirilmektedir madde hükmünün kanunun inci ve nci maddesi kapsamına giren amme alacakları için uygulanacağı hususu metinde belirtilerek özellikle sayılı vergi usul kanunu kapsamına giren amme alacakları ile ilgili olarak oluşan tereddütler giderilmektedir maddede yapılan bir diğer düzenleme ile amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olması halinde bu şahısların amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulacakları belirtilmekte ve bu sorumluluk uygulamasının sayılı vergi usul kanunu kapsamına giren amme alacaklarının düzenlendikleri kanunlardaki kanuni ödeme sürelerinde veya sayılı vergi usul kanununa göre verilen özel ödeme süreleri içinde farklı şahısların kanuni temsilci veya teşekkülü idare eden olması halini de kapsadığı ifade edilmektedir denilmektedir bu haliyle sayılı kanunun mükerrer maddesinin sayılı kanunun üncü maddesiyle eklenen son fıkrayla sayılı kanunun uncu maddesi kapsamına giren amme alacakları da dâhil olmak üzere tüm amme alacaklarının takibinin mükerrer inci madde kapsamında yapılabilmesinin mümkün hale geldiği görülmektedir bu kapsamda sayılı kanunun uncu maddesinde tüzelkişilerle küçüklerin ve kısıtlıların vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen vergi ödevlerinin yerine getirilmesi konusunda görevlendirilen kanuni temsilcilere getirilen sorumluluk bu görevin gereği gibi yerine getirilmemiş olmasının bir sonucu olup bu husus mezkur fıkrada yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden şeklinde yer aldığından maddeyle getirilen sorumluluğun esas itibarıyla bir kusur sorumluluğu olduğu sonucuna ulaşılmaktadır sorumluluk için kanuni temsilciye düşen ödevlerin yerine getirilmemesi nedeniyle vergi ve vergiye bağlı alacaklar ile vergi cezalarının mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamaması gerekmektediresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun mükerrer inci maddesinde öngörülen sorumlulukta ise kanuni temsilcilere yüklenen bir görevin yerine getirilip getirilmediğine bakılmaksızın kanuni temsilcilik sıfatının taşınıyor olması yeterli kabul edilmekte ve bu haliyle esasen kusursuz sorumluluk ilkesinin benimsenmiş olduğu görülmektedir dolayısıyla sayılı kanunun mükerrer inci maddesinde öngörülen sorumluluğun sayılı kanunun uncu maddesinde öngörülen sorumluluğa kıyasla daha geniş tutulduğu ve sadece kamu alacağının asıl borçlunun mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılmış bulunması koşulunun gerçekleşmesinin yeterli olduğu anlaşılmaktadır öte yandan sayılı kanunun mükerrer inci maddesinin sayılı kanunla yapılan değişiklikle vergi alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların vergi alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulacağı öngörülmektedir sayılı kanunun mükerrer inci maddesinin son fıkrasında kanuni temsilcilerin sorumluluklarına dair sayılı vergi usul kanununda yer alan hükümlerin bu maddede düzenlenen sorumluluğu ortadan kaldırmayacağının hüküm altına alınmasıyla yukarıda belirtildiği üzere vergi alacaklarının takibinin mükerrer inci madde kapsamında yapılabilmesinin mümkün hale geldiği buna karşın sayılı kanunda kanuni temsilcilerin sorumluluğunu düzenleyen ve sayılı kanunun mükerrer inci maddesiyle benzer hükümler içeren ancak sorumluluk için kusur arayan uncu maddenin de aynı anda tatbik edilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır bu durum ise aynı maddi olaya iki ayrı yasal düzenlemeden hangisinin uygulanacağı konusunda belirsizlik oluşturmaktadır dosyanın incelenmesinden ticaret limited şirketinin tarihinde ortakların aldığı karara göre davacı in şirketteki hisselerinin tamamını tarihinde noter tasdikli hisse devir ve temlik sözleşmesiyle devretmesiyle ortaklıktan ayrıldığı ayrıca davacının müdürlüğünün de sona erdiğinin oybirliğiyle karara bağlandığı tarihinde ticaret siciline tescil edilen bu hususun tarihli türkiye ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği söz konusu şirket tarafından sayılı katma değer vergisi kanununun inci maddesine göre takip eden ayın yirmidördüncü günü akşamına kadar verilmesi gereken ve süresinde verildiği anlaşılan nci dönem katma değer vergisi beyannamesi üzerine tahakkuk eden verginin tarihine kadar ödenmesi gerekirken ödenmediği yine şirket tarafından sayılı gelir vergisi kanununun inci maddesine göre takip eden ayın yirmiüçüncü günü akşamına kadar verilmesi gereken ve süresinde verildiği anlaşılan nci dönem muhtasar beyanname üzerine tahakkuk eden verginin tarihine kadar ödenmesi gerekirken ödenmediği aynı şekilde şirket tarafından sayılı kurumlar vergisi kanununun üncü maddesine göre takip eden yılın dördüncü ayının birinci gününden yirmibeşinci günü akşamına kadar verilmesi gereken ve süresinde verildiği anlaşılan yılı kurumlar vergisi beyannamesi üzerine tahakkuk eden verginin tarihine kadar ödenmesi gerekirken ödenmediği tahakkuk eden ancak ödenmeyen bu vergilerin tahsili amacıyla şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin tarihinde şirkete tebliğ edilmesine karşın ödenmemesi üzerine yapılan malvarlığı araştırması sonucu şirket adına kayıtlı taşınmaza ve taşıta rastlanılmadığı bütün bankalar nezdinde yapılan araştırmalar sonucu şirkete ait herhangi bir değere de ulaşılamadığı bunun üzerine sayılı kanunun mükerrer inci maddesinin sayılı kanunla yapılan değişiklik sonrası vergi alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların vergi alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulacağı hükmü esas alınarak uyuşmazlık konusu vergilerin doğduğu tarihte şirketinesas sayısı karar sayısı kanuni temsilcisi olan davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emirlerinin tarihinde tebliğ edilmesine karşın herhangi bir ödeme yapılmaması nedeniyle tanzim edilen tarihli haciz bildirisi üzerine davacının aracına dava konusu haczin tatbik edildiği anlaşılmıştır anayasanın nci maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır şeklinde düzenlenme yapılmıştır bu bağlamda uyuşmazlığa uygulanacak olan sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun mükerrer inci maddesinin anayasaya aykırılık sorunu taşıdığı sonucuna ulaşılmıştır anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir denilmek suretiyle devletin hukuk devleti olduğu belirtilmiştir anayasanın üncü maddesinde ise herkes kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi bakanlar kuruluna verilebilir hükmü mevcuttur anayasa mahkemesinin bir çok kararında da belirtildiği gibi hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık anayasanın ve yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir hukuk devleti ilkesinin ön koşullarından biri olan hukuk güvenliği ile kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanması amaçlanmaktadır hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletinde yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar vergi mükelleflerinin ve sorumlularının ne kadar vergi ödeyeceğini sorumluluklarının kapsam ve sınırını önceden bilmesi bunların sosyal ekonomik ve hukuksal davranışlarına yön veren ve geleceğe ilişkin karar almalarını mümkün kılan hukuk güvenliğinin ön koşuludur herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesi tutum ve davranışlarını buna göre düzene sokabilmesi için hukuk güvenliği ve belirlilik gerekir zira dinamik olan ve yeni gelişmelerden çabukça etkilenen ekonomik yaşam belirlilik ve kararlılık ister hukuki güvenlik ilkesi vergilemenin belirliliğini de içerir siyasi haklar ve ödevler bölümünde yer alan vergilendirme yetkisi devletin ülkesi üzerindeki egemenliğine bağlı olarak ve günümüzdeki yaklaşımlara uyarak bizzat ekonomi içerisinde yer almaması dikkate alındığında kamu giderlerini karşılayabilmek için en önemli gelir kaynağı olan vergilerin toplanabilmesi için devletin bu yetkisini kullanması ve vergi koyması kaçınılmazdır anayasanın inci maddesinde belirtilen toplumun refah ve huzurunun sağlanması için devletin yeni vergiler ihdas etmesi veya bazı istisna ve muafiyetleri kaldırması en tabii hakkıdır ancak vergideki yasallık ilkesi ile amaçlanan unsur belirlilik olduğunaesas sayısı karar sayısı göre verginin tarh tahakkuk ve tahsil aşamalarını belirleyen yasal düzenlemeler hukuk devletinin doğal sonucu olarak bir hukuki güven sağlamaktadır vatandaşların devlete güven duyabilmeleri maddi ve manevi varlıklarını özgürce geliştirebilmeleri için hukuk güvenliğinin sağlanması gerekir kamu hizmetlerinin yürütülmesinde gerekli kaynağın elde edilmesi adına vergi ve diğer kamu alacaklarının takip ve tahsili için hukuki düzenlemeler ve ayrıcalıklı yetkilerle kolaylık ve hızlılık sağlanmasının doğal olduğu kabul edilmekle birlikte bu konuda bireylerin hakları ve hukukun genel ilkelerinin de göz önünde bulundurulması hukuk devletinin vazgeçilmezlerindendir anayasaya aykırılığı tartışılan sayılı kanunun mükerrer inci maddesinde öngörülen düzenlemeden beklenen kamu yararının kamu alacaklarında ilgililerinin sorumluluklarını arttırarak ve müteselsil sorumluluk getirerek daha hızlı ve daha yüksek oranda tahsilatın sağlanması olduğu anlaşılmaktadır ancak her türlü yasal yükümlülüğü yerine getiren kanuni temsilcilere hiç bir kusur atfetmek mümkün değilken sadece bu sıfatı nedeniyle kanun zoruyla müteselsil sorumlu tutulmaları bireylerin hukuka olan güven duygusunu zedelediği gibi hukuk güvenliği ilkesiyle de bağdaşmaz bireyin kanuni temsilcisi olmadığı dönemde ve başkası tarafından yapılması zorunlu olan vergisel ödevlerin yerine getirilmemesinden dolayı ortaya çıkan vergi alacaklarından müteselsil sorumlu tutulması hukuki güvenlik ilkesine açıkça aykırılık oluşturur öte yandan sayılı kanunda kanuni temsilcilerin sorumluluğunu düzenleyen ve sayılı kanunun mükerrer inci maddesiyle benzer hükümler içeren ancak sorumluluk için kusur arayan uncu maddenin aynı anda tatbik edilmesi sonucunu doğuran mükerrer inci maddeye sayılı kanunla eklenen son fıkranın hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olan uygulanacak yasal düzenlemelerin herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır olmasını gerektiren ve bireylerin hukuksal güvenliğinin sağlanması bakımından da önem arz eden belirlilik ilkesine aykırı düşmektedir bu durumda amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulacağı ve kanuni temsilcilerin sorumluluklarına dair sayılı kanunda yer alan hükümlerin mükerrer inci maddede düzenlenen sorumluluğu ortadan kaldırmayacağı yolundaki düzenlemeler anayasanın nci maddesine aykırılık teşkil etmektedir açıklanan nedenlerle anayasaya aykırı olduğu kanısına varıldığından anayasanın nci ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve görevleri hakkında kanunun inci maddesi uyarınca sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun mükerrer inci maddesine sayılı kanunla eklenen son iki fıkrasının iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına davanın bu sebeple geri bırakılmasına dava dosyasının tamamının tasdikli bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi
2,181
esas sayısı karar sayısı iii anayasal düzenlemeler anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzura milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne kanun önünde eşitlik başlıklı maddesinin fıkrasında devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde i̇ptal ibare anayasa mahnin tarihli ve sayılı kararı ile kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar yer verilmiştir iv anayasaya aykiriliğin değerlendi̇ri̇lmesi̇ anayasanın maddesine aykırılık yönünden kanunun maddesinin fıkrasında fabrika şantiye nakliye filosu işletmeleri ve benzeri kendi ihtiyaçları için depolama imkanı ve kendi araçlarına akaryakıt ikmal kapasitesi olan yerler hariç araçlara yapılacak akaryakıt ikmali bayilik lisansı ve yeterli donanımı olan akaryakıt istasyonları dışında yapılamaz hükmü düzenlenmiş bu kısıta uyulmaması halinde kanunun maddesinin fıkrasının bendinin numaralı alt bendinde tl idari para cezasının uygulanacağı düzenlenmiş bu ihlalin bayiler tarafından gerçekleştirilmesi halinde uygulanacak ceza yönünden herhangi bir düzenleme yapılmamıştır anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tulumlardan kaçman hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde olduğu gibi idari yaptırımlar açısından da hangi eylemlerin kabahat sayılacağı bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsü yaptırımın ağırlaştırıcı ve hafifleştirici nedenlerinin belirlenmesi gibi konularda kanun koyucu takdir yetkisine sahiptir ancak kanun koyucu kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir hakkaniyet sayılı türk medeni kanununda düzenlenmiş olup hâkime takdir yetkisi tanınan durumlarda hâkimin bu takdir yetkisini somut olayın özelliklerine uygun olarak ve adalet ilkelerini gözeterek kullanmasını ifade etmektedir hakkaniyet kavramı hukukun genel bir ilkesi olduğundan anayasa yargısında da dikkate alınmalıdır kanun koyucu da tıpkı mahkemeler gibi takdir yetkisi kullanırken hakkaniyeti gözetmekle yükümlüdür kanun koyucu petrol piyasası faaliyetlerinin sağlıklı ve düzenli şekilde yürütülebilmesi amacıyla dağıtıcı lisans sahiplerine kurum tarafından belirlenen esaslaraesas sayısı karar sayısı uygun olarak bayilerinde kaçak akaryakıt satışının yapılmasını önleyen teknolojik yöntemleri de içeren bir denetim sistemi kurmak uygulamak ve kurumun bu sisteme erişimini sağlamak konusunda getirdiği yükümlülüğün ihlal edilmesi hâlinde itiraz konusu kuralla idari para cezası öngörmüş olup kural kabahat sayılan eylemin işlenmesini önlemeye yönelik caydırıcılık fonksiyonunu yerine getirmektedir petrol piyasasında faaliyette bulunan aktörlerin eylemlerinden dolayı petrol piyasasının bozulmaması ve piyasadaki faaliyetlerin şeffaf eşitlikçi ve istikrarlı şekilde yürütülebilmesi amacıyla dağıtıcı lisans sahiplerine bu şekilde yükümlülük getirilmesi ve bu yükümlülüğü ihlal eden dağıtıcı lisans sahiplerinin idari para cezasıyla cezalandırılmaları kanun koyucunun takdir hakkı kapsamında kalmaktadır bununla birlikte kanun koyucunun takdir hakkı kapsamında öngördüğü yaptırımın adil ve hakkaniyete uygun olması gerekmektedir özel bir faaliyet alanında kamu düzenini korumak veya belli bir sektörü düzenlemek amacıyla ilgili kanunlarda öze olarak yetkilendirilmiş idari makamlar tarafından verilen idari cezalar regülatif cezalar olarak ifade edilmektedir bağımsız idari otoritelerden olan enerji piyasası düzenleme kurulu tarafından özel kolluk veya düzenleme yetkileri kapsamında verilen idari cezalar da bu kategoriye girmektedir regülatif idari para cezalarının meblağları yüksek olduğundan muhatapları üzerinde çok ağır sonuçlar doğurabilmekte olup bu idari para cezalarının çoğunlukla nispi veyahut ait ve üst sınır gösterilmek suretiyle düzenlendiği görülmektedir i̇tiraz konusu kuralda dağıtıcı lisans sahiplerinin kurum tarafından belirlenen esaslara uygun olarak bayilerinde kaçak akaryakıt satışının yapılmasını önleyen teknolojik yöntemleri de içeren bir denetim sistemi kurmak uygulamak ve kurumun bu sisteme erişimini sağlamak yükümlülüğüne aykırı davranmaları durumunda öngörülen idari para cezası regülatif idari para cezası niteliğinde maktu olarak düzenlenmiştir bu cezada dağıtıcı şirketlerin ekonomik büyüklüğüne ilişkin herhangi bir kademelendirme yapılmadığı gibi fiilin bayiler tarafından işlenmesi halinde de cezanın aynı şekilde uygulandığı görülmektedir buna göre yükümlülüğün ihlali halinde verilecek ceza miktarı aynı olmakla birlikte para cezasının miktarının yüksek olması göz önüne alındığında cirosu yüksek olmayan dağıtıcı firma veya bayiler için verilen ceza daha ağır sonuçlar doğurabilmektedir diğer taraftan idari para cezası uygulanırken fiilin işleniş şekli failin kusur durumu başka bir ifadeyle dağıtıcı lisans sahibinin fiili kasıtla veya taksirle işleyip işlemediği ve eylemin yarattığı sonuçlar gibi hususlar da dikkate alınamamaktadır bu itibarla bayilik lisansı ve dağıtıcı lisans sahiplerinin anılan eylemlerde bulunmaları hâlinde fiilin haksızlık içeriği dağıtıcıların kusur durumu dikkate alınmadan ekonomik büyüklüklerine ve sınıflarına göre adil bir denge gözetilmeden itiraz konusu kuralla ölçülü ve makul olmayan idari para cezası ile cezalandırılmaları hukuk devletinin gereği olan adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmamaktadır öte yandan sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasının bendi ile maddeye aykırı davrananlar hakkında tl idari para cezasına hükmedileceği hüküm altına alınmış aynı şekilde maddenin bendinde sayılı kanunun maddesinin ve maddelerinin ihlali halinde tl idari para cezasına hükmedileceği düzenlenmiş maddenin bendinde madde ihlallerinde bayiler yönünden idari paraesas sayısı karar sayısı cezasının beşte birinin uygulanacağı düzenlenerek bayilik lisansı sahipleri ile diğer lisans sahipleri arasında bir ayrım yapılmış olmakla birlikte bayiler arasında herhangi bir ayrım gözetilmeden aynı cezanın verilmesi sonucunu doğuran kuralın ölçülü olmadığı açıktır nitekim anayasa mahkemesinin sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen maddesinin ikinci fıkrasının bendinin numaralı alt bendinin maddenin ihlali yönünden bakılan itiraz sonucunda verilen günlü k sayılı kararı da aynı doğrultudadır iv anayasanın maddesine aykırılık yönünden kanunun maddesinin fıkrasının bendinde tl idari para cezası uygulanacak eylemlerin sayıldığı bu eylemlerin genel olarak akaryakıtın üretimi nakli dağıtımı fiyat oluşumu gibi piyasa için önem ve özellik arz eden konulara ilişkin olduğu görülmektedir bu doğrultuda kanunun maddesi ile rafınerici lisansına ilişkin düzenlemeler kanunun maddesi ile taşıma i̇şleme depolama i̇letim madeni yağ üretimi serbest kullanıcı i̇hrakiye teslim şirketi ve i̇hrakiye bayiilerine ilişkin düzenlemeler kanunun dağıtım başlıklı maddesi ile dağıtım şirketlerine ait sektörü düzenleyen bir takım düzenlemeler kanunun maddesi ile de fiyat oluşumu gibi sektörde önem arzeden düzenlemeler yapılmıştır kanunun yukarıda metni verilen maddesi ile de faaliyetlerin kısıtlanması başlığı altında yurt dışından ham petrol teminine ilişkin kısıtlamalar dağıtıcıların yükümlülükleri ihrakiye teslimine ilişkin hususlar akaryakıt haricinde kalan petrol ürünlerinin ithalat ve ihracatı gibi son derece kapsamlı hususların yanı sıra idari para cezasına konu akaryakıt istasyonu dışında araçlara akaryakıt ikmali yapılamayacağı hususu düzenlenmiştir kanunun maddesi ile bayilere ilişkin bir takım hususlar hüküm altına alınmış kanunun maddesinin fıkrasının bendinde inci maddenin ihlali halinde bayiler için bendinde yer alan cezanın beşte uygulanacağı düzenlenmiştir ayrıca sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendinde de lisans almaksızın faaliyette bulunanlara maddenin bendi dışındaki hükümlerini ihlal edenlere teknik kriterlere aykırı akaryakıt ikmal etmeyi yeniden satış amaçlı akaryakıt satışı yapmayı kötüniyetli eylemi üçüncü kişilere zarar vermeyi kapsayan tl idari para cezası uygulanacağı bendinde de bayiler yönünden bu cezanın beşte birinin uygulanacağı düzenlenmiştir anayasanın maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik anayasa mahkemesinin kararlarında da ifade edildiği üzere herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez anayasanın amaçladığı eşitlik eylemli değil hukuksal eşitliktir kimi yurttaşların haklı bir nedene dayanarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz fakat kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında yasalara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılması anayasaya aykırılık teşkil eder aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik sağlanmış olur durumlardaki değişikliğin doğurduğu zorunluluklar kamu yararı ya da başka haklı nedenlere dayanılarak yasalarla farklı uygulamalar getirilmesiesas sayısı karar sayısı anayasanın eşitlik ilkesinin çiğnendiğini göstermez diğer yandan kamu yaran veya haklı nedenle getirilen farklı düzenlemelerin anlaşılabilir amaçla ilgili âdil ve makûl olması gerekir kamu yararı veya haklı nedene dayanılarak yapıldığı öne sürülen farklı düzenlemelerin bu üç ölçütten birine uymaması durumunda eşitlik ilkesinin korunduğu söylenemez dava konusu olayda davacının eylemi niteliğindeki eylemlere kanunun maddesinin fıkrasının bendinde düzenlenen lisans almaksızın faaliyette bulunanlara maddenin bendi dışındaki hükümlerini ihlal edenlere tl idari para cezası uygulanacağı bendinde de bayiler yönünden bu cezanın beşte birinin uygulanacağı düzenlemesi karşısında davacının fiili için tl idari para cezası uygulanması bu cezada bayiler için beşte birinin uygulanacağı yönünde bir düzenlemenin yer almaması anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin birinci fıkrası ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda tarafların bu konudaki iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması öngörüldüğünden ve bakılan davada uygulanacak kuralın sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendinin numaralı alt bendindeki uncu maddede yer alan kısıtlamalara uyulmaması ibaresinin sayılı kanunun maddesinin fıkrası yönünden anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan düzenlemelerin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının onaylı bir örneği ile iş bu kararın aslının anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ay süreyle davanın geri bırakılmasına bu süre içerisinde anayasa mahkemesince bir karar verilmemesi halinde mevcut mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davanın görülmesine kararın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,413
esas sayısı karar sayısı i i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ davacının ileri sürdüğü iptal isteminin gerekçesi özet olarak şöyledir anayasa mahkemesinin günlü sayılı kararındaki açıklamalarına karşın sözü edilen bendi hükmünün yasalaştırılmasında üniversitenin görüşü alınmamıştır üniversitelerden kayıtları silinmiş olanların yeniden kaydolabilmek için yerine getirilmesi zorunlu koşullan saptamak üniversitelere ait bir yetkidir çeşitli nedenlerle bu arada bilimsel yetersizliklerinin saptanmış olması yüzünden kayıtları silinmiş öğrencilerin yeniden kaydedilmeleri zorunluğunun getirilmesi üniversitenin bilimsel özerkliğinden gelen yetkiye dayanarak yaptığı nesnel değerlendirmeyi ortadan kaldırmakta kontenjan saptama hakkını anlamsız kılmaktadır bu nedenlerle dava konusu kural üniversitenin özerkliğini zedeleyen bir dış müdahale niteliğindedir öte yandan kanun kapsamında olan ve yeniden kaydı yapılan öğrenci sayısının çokluğu ayrıca öğretim üye ve yardımcıları sayısı ile öğretim araçlarından yararlanabilme olanakları gözönüne alınmamış olması yüzünden anayasanın maddesinde öngörülen ve eğitim kurumlarını sağlamakla yükümlü tutan çağdaş bilim ve eğitim amaçları savsanmış olmaktadır af devletin cezalandırma hakkından vazgeçmesi demektir halde ceza ile ilgisi olmayan yönlerin affedilmesi de söz konusu olamaz başarısızlık nedeniyle kayıt silme bir ceza yaptırımı değil yetersizliğin saptanması sonucudur yetersiz kişinin yasa ile yeterli kılınması düşünülemez bundan dolayı bu yasa ile af yetkisinin sınırları aşılmıştır sonuç olarak dava konusu yasa hükmü anayasanın ve maddelerine aykırıdır
189
esas sayısı karar sayısı mahkemeni̇n anayasaya aykirilik gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçeli karan aynen şöyledir i̇tiraz konusu sayılı kaçakçılığın men ve takibine dair kanunun maddesinde mahkemece bu kanuna göre hükmedilecek cezalar tecil edilemez hükmü mevcuttur türk ceza kanununun ve cezaların infazı hakkındaki sayılı yasanın maddesinde cezaların tecili ile ilgili genel ilkeler vaz edilmiştir ve bu maddelerde suçların niteliği konusunda bir ayrıcalık getirilmemiş özel bir ceza yasası olan sayılı yasa ise verilecek cezaların tecil edilmemesine dair hüküm koymuş bulunmaktadır gerçekten ceza hukukunun bir asırdan beri kabul ettiği tecil müessesesine dair anayasada herhangi bir kural mevcut değildir hangi cezaların tecil olunabileceğini kanun koyucuya bırakmıştır ancak yasaların genel ve objektif olması da hukukun ve anayasanın temel ilkelerindendir yasa koyucu kanunla düzenlemeler yaparken hukukun ve anayasanın bu temel ilkelerine göre davranmak durumundadır kanaatimizce sayılı yasa yılında başlayan dünyadaki genel ekonomik sarsıntının yurdumuzda yapacağı tahribatı kısmen bertaraf etmek amacıyla ve bu buhranı takip eden yılı başında kabul edilen bir tepki yasası niteliğindedir bu noktadan hareket edilerek kanun koyucu sayılı yasaya göre verilecek en hafif bir cezayı bile tecil edilmez hale sokmuştur ama aradan uzun yıllar geçtikten sonra dünyada olduğu gibi yurdumuzda da cezaların infazı konusunda bazı yeni yöntemler geliştirilmiş ve yasalaştırılmıştır örneğin sayılı cezalarınn infazı hakkındaki kanunun maddesiyle kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar yerine hemen hemen hiç bir ayırım gözetilmeksizin bazı tedbirler öngörülmüştür sayılı kanuna göre verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın şartları mevcut ise tecil edilmemekle beraber diğer bir tedbire çevrilmesine hukuki engel bulunmamaktadır şayet sayılı yasa yurdumuzun ekonomik düzeninin sarsılmaması maksadıyla vaz edilmiş ve bu maksatla da cezaların teciline engel olunmasını arzulamış bulunuyorsa bu ilkenin de bir genellik arzetmesi gerekmektedir örneğin türk parasının kıymetinin korunması hakkındaki sayılı yasada yurt ekonomisine yapılacak menfi etkileri bertaraf etmek için getirilmiş ve bu yasada verilecek cezaların tecil edilemiyeceğine dair bir hüküm yer almamıştır bu nedenlerle yasa koyucunun aynı konudaki ve birbirine benzer mahiyetteki suç ve suçlular bakımından bir ayırım gözettiği açıktır yine bu arada yasa koyucu büyükbaş hayvan hırsızlığının bir zamanlar yüksek bir düzeye ulaşması üzerine bu hırsızlık suçlarının faillerinin cezasını üç kat artırmayı sayılı yasa ile kabul ettiği halde hüküm giyen faillerin şartlan mevcut ise cezalarının teciline dair engel bir hüküm getirmemiştir yüksek anayasa mahkemesi genel ceza kanununda ve diğer özel ceza yasalarında bulunmayan ve fakat sayılı yasanın maddesinde yer alan kaçakçılık suçu sanıklarının tahkikat ve mahkemesinin tutuklu olarak icra olunacağına dair özel hükmünü anayasaya ve hukukun genel ilkelerine aykırı görmüş ve bu hükmü günlü ve sayılı kararıyla iptal etmiştir resmî gazete gün ve sayı anayasa mahkemesiesas sayısı karar sayısı böylece ceza muhakemeleri usulü kanununun tevkife dair genel ilkelerine bir ayrıcalık teşkil eden zorunlu tutukluluğu kabul etmemiş bulunmaktadır anyasanın inci maddesinde kanunların anayasaya aykırı olamıyacağı kuralı mevcuttur anayasanın maddesinde de türkiye cumhuriyetinin insan haklarına ve başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan millî demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti bulunduğunu saptamıştır yine anayasanın maddesinde herkesin dil irk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din ve mezhep ayırımı gözetilmeksizin kanun önünde eşitliğini ve hiç bir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamıyacağını hükme bağlamıştır kaçakçılık suçlarının failleri bunun dışında suç işleyen diğer failler yanında onlara tanınan haktan yoksun bırakılmışlardır kaçakçılık suçunun faillerinin dışındaki suçların faillerine tecil hükümlerinin bahsedilmesi bunlar lehine bir bakıma bir imtiyaz olarak kabul edilmektedir yukarda izah edilen nedenlerle sayılı kaçıkçılığın men ve takibine dair yasanın maddesi hükmü anayasanın ve maddelerine aykırı görülmüştür karar dosyada bulunan ilgili belge örneklerinin çıkartılarak yazılacak gerekçeli kararla birlikte sayılı kaçakçılığın men ve takibine dair yasanın maddesinde yer alan mahkemece bu kanuna göre hükmedilecek cezalar tecil edilemez hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı bulunduğu kanısına varıldığından bu hükmün iptali istemi ile anayasanın ve anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki sayılı yasanın maddeleri uyarınca bir karar verilmek üzere anayasa mahkemesi̇ne başvurulmasina bu konuda verilecek karara kadar davanın görülmesinin geri bırakılmasına oybirliğiyle karar verildi
619
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin kararının gerekçe bölümü aynen şöyledir sigorta kurumunun rücu hakkı ilk kez sayılı kanunun maddesi ile düzenlenmiş daha sonra ve sayılı yasalarla değiştirilerek nihayet sayılı kanunun maddesindeki şeklini almıştır maddenin metni şöyledir kaza iş veren veya vekilinin kastı veya suç sayılır hareketi yahut sigortalının iş yerine ait işler dışında çalıştırılması yüzünden olmuş ise i̇şçi sigortaları idaresinin bu kanun gereğince sigortalıya veya hak sahibi kimselere yardım ve ödeneklerinden dolayı yaptığı her türlü giderleri ödemek iş verene veya vekiline düşer bu maddenin hükümet tasarısındaki gerekçesinde sigortalıların kusurlarından mütevellit bazı kazalarda olduğu gibi iş veren veya iş veren vekilinin suç ve kasıt derecesini bulmayan kısmı halinde de mesuliyetin sigorta tarafından tekabül edilmesi adilane görülmüştür denilmektedir meclisteki tartışmalar sırasında balıkesir milletvekili aydın bolak bu ikinci cümledeki suç sayılan eylem tâbirinden maksat umumi hukuk içinde suç sayılan eylem mi yoksa çalışma mevzuatına göre suç sayılan eylem mi diye sormuş komisyon umumi mahiyette olan suç eylemi diye cevap vermiştir gerçekten maddenin hazırlanış ve irdelenişi sırasında prim ödeyen iş verenin meydana gelen bir kaza veya meslek hastalığından sorumlu tutulabilmesinin ancak kastı ve suç sayılan bir eylemi sonucunda meydana gelmiş olmasının arandığı ufak bir dikkatsizlik veya kabili ispat olmayan bazı imkânsızlıklar içerisinde doğabilecek zarar ve ziyanların iş verene yüklemiş olmanın iş verenlerin iş kabiliyetlerini azaltmak ve yapabilecekleri gelişmeleri önleyici mahiyette olacağı düşünülmüştür i̇ş kazası ve meslek hastalığı primini münhasıran iş veren ödemekte ve böylece bu konudaki mesuliyetini sigorta kurumuna devretmiş bulunmaktadır esasen sosyal sigortalar haksız fiil mesuliyetini aşan ve sigortalının menfaatlerini garanti altında bulunduran bir rejim olduğuna göre ayrıca haksız fiil mesuliyet sistemine yer vermek doğru olmaz eğer sigortalının sağladığı menfaat sigortalının gerçek zararını karşılamıyorsa bunun sorumlusu olarak ta iş vereni görmek doğru olmaz kurum sigortalının hakiki zararım karşılayacak şekilde ve sigorta bünyesine uygun bir tarzda bu zararları telafi edecek bir sistem kurmalıdır anayasamız sosyal güvenliğin sağlanmasını devlete yüklemiş sosyal güvenliğin sosyal sigorta kuruluşları ile karşılanması yöntemini getirmiştir bu aşamada iş verenin bir sigorta akdi yapmasına lüzum kalmaksızın işçi işe alınmakla kanun icabı mecburen sigortalı durumuna getirmekte ve sigorta primleri de iş veren tarafından ödenmektedir bu yöntemin seçildiği ülkelerde sigorta artık iş verenin risk esasına dayanan sorumluluğun yerini almaktadır ancak iş verenin kasti halinde iş kazası ve meslek hastalığına maruz kalan işçinin sigorta yardımlarını aşan zararının iş verence tazmini kabul edilmektedir burada mesleki risk yerine sosyal risk görüşü hâkim olmuştur doğabilecek tehlikelerin sorumluluğunu iş verene prim ödemek suretiyle kollektif bir şekilde paylaşmaktadırlar fransada iş veren iş kazası ve meslek hastalığının meydana gelmesinde kast derecesinde kusurlu ise hem işçinin ve hem de sigorta kurumunun tazminat ve rücu taleplerine maruzdur prof ss tekinay i̇ş kazaları ve meslek hastalığından dolayı i̇ş verenin sorumluluğu belçikada iş kazalarından doğan zararların tazmini hakkında koordinasyon kanununun maddesine göre kaza iş veren tarafından kasten meydana getirilmiş ise gerçi hukukesas sayısı karar sayısı kurallarına göre sorumludur i̇şçi veya onun hak sahipleri ile sigorta sandığı rücu davası açabilirler bu durum çoğaltılacak olursa federal almanya ve avusturyadaki sosyal güvenlik yasaları iş verenin iş kazası karşısında kastı bulunması halinde sigortalıya veya hak sahibine tazminat hakkı verilebileceği gibi sigorta kurumuna da rücu hakkı tanımaktadır bunun dışında meydana gelen kaza veya hastalık hallerinde sigortanın iş verene rücu hakkı tanımamıştır bu arada bu konuda inceleme yapmış bazı hukuk yazarlarının da görüşlerine bakıldığında yukarıdaki anlayışa bir paralellik kurulduğunun tesbiti zor olmamıştır dr paul szöllösyye göre sosyal sigorta ile risk geniş bir topluluğa dağıtılmaktadır böyle dağıtılmış ve paylaştırılmış bir riski tekrar bir şahsa yüklemenin anlamı yoktur enternational labon office legislative serie anovast duranta göre sigorta sandığı işçiye ve hak sahiplerinin ödediği fazla iradı iş verenden munzam prim almak suretiyle karşılar i̇ş verenin bu yükümünü başka bir sigorta şirketine devretmesi önlenilmiştir böylelikle iş verenin iş güvenliği tedbirlerini alması teşvik edilmiş olmaktadır bu hüküm çok katı olmakla beraber iş verenin şahsen işlediği bir hata bahis konusu olduğu vakit muhik olur ama onun vekillerinden biri tarafından hata işlendiğinde haksızlık olabilir zira iş verenin hiç bir hatası olmayabilir bu şartlar da sigortalanma yasağının iş veren vekillerinin hatasını ilgilendirmediği iddia edilmiştir görülüyor ki iş veren veya vekilinin kusuru halinde iş veren bir rücu tazminatı değil munzam prim ödemekle yükümlü olmaktadır son olarak fransız yargıtayı sosyal dairesi iş verenin veya vekilinin kasıtlı kusurundan dolayı işçinin iş verene karşı kasıtlı kusuru varmış gibi hareket edeceğini kabul etmiş fakat sigorta sandığının iş verene rücu edemeyeceği tarihli kararı ile hükme bağlanmıştır jacgues doublet securite sociale sahife yukarıda arz ve izaha çalışıldığı gibi sayılı kanunun maddesi sigorta priminin bizatihi ödenmiş olan iş verenin sigorta karşısında bu primleri ödemiş olmasına ve riski sosyal güvenlik kurumuna devretmiş bulunmasına rağmen bu kurumun yaptığı ödemeyi yeniden üstlenmek durumunda bırakarak sosyal güvenlik ve eşitlik ilkelerine ez cümle anayasaya aykırı bulunduğu izlenimini mahkememize vermiştir sayın mahkemece gerek bu davadaki davalıların kast ve kusur durumu ve gerekse gelişmiş ülkelerdeki sosyal güvenlik ilkeleri ve düşünce tarzı dikkate alınarak incelenmesini ve anayasaya aykırı bulunup bulunmadığı konusunda bir karar ittihazı saygıyla arz olunur
807
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇raz gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇ptali i̇stenilen kanun hükmünün anayasaya aykırılığının değerlendirilmesi anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmü maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir ek fıkra skmad kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür ek cümle sk md bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz ek fıkra sk md çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmü ve maddesinde ise temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz hükümleri yer almıştır anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren hukuk güvenliğini sağlayan bütün etkinliklerinde hukuka ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlettir kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir anayasanın maddesinde yer alan eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez kimi kişilerin haklı makul ve anlaşılabilir bir neden bulunması koşulu ile değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz anayasa mahkemesinin birçok kararında da vurgulandığı gibi aynı hukuki durumda bulunanlardan bazıları için farklı kurallar konulmasını haklı gösterecek nedenlerin bulunması ve bunların anlaşılabilir amaçla ilgili makul ve adil olmaları gerekir bunun yanında yasa koyucunun aynı konuda yapmış olduğu düzenlemelerin de birbiri ile çelişmemesi gerekir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmezesas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devletinin önemli ilkelerinden birisi de ölçülülük ilkesidir buna göre cezaların tahsili için vadesinde ödenmeyen faiz oranının belirlenirken hakkaniyete uygun dengeli ve ölçülü bir şekilde düzenlenmesi gerekmektedir kanun koyucu faiz oranını düzenlerken hukuk devleti ilkesinin bir gereği ve ceza hukukunun temel prensiplerinden olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır bu ilke ise elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını ve orantılılık ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir ölçülülük ilkesiyle devlet cezalandırmanın sağladığı kamu yararı ile bireyin hak ve özgürlükleri arasında adil bir dengeyi sağlamakla yükümlüdür i̇tiraz konusu kuralın sayılı kanun kapsamında işlenen kabahatlere ilişkin cezanın zamanında ödenmemesi üzerine ayrı bir faiz oranı üzerinden idari para cezasının tahsili amacıyla getirildiği anlaşılmakta ise de zaten idari para cezalarının sayılı kanun hükümlerine göre tahsil olunacağı ilgili kanunlarına hüküm altına alındığı sayılı kanunun maddesinde de böyle bir düzenleme var iken ve faiz oranı olarak yasal faizin tahsil aşamasında tahsil edilebileceği açık iken aylık faiz oranı belirlenmesine gerek olmadığı ve söz konusu oranın yasal faizin çok üzerinde aylık olarak belirlenmesi yıllık gibi bir orana tekabül ettiği göz önüne alındığında vadesinde ödenmediğinden dolayı yapılan yaptırım ile orantılı olmadığı dolayısıyla hukuk devleti içerisinde yer bulan ölçülülük ilkesine aykırı olduğu düşünülmektedir ayrıca sayılı kanun kapsamında kalan idari para cezaları ile diğer kanunlarda verilen idari para cezalarının tahsilinde zamanında ödenmemesi üzerine hesaplanacak gecikme faizinin farklı olması ve diğer taraftan özel kanunlarda ve günlük hayatta uygulanan faiz oranının bu oranın çok daha altında olması para cezasının vadesinde ödenmemesi durumunda yıllık oranında bir faiz borcu altına girilmesinin enflasyon oranının yaklaşık olduğu ülkemizde para cezasının ödenmesi için yapılan yaptırımın orantılı olmadığı düşünülmektedir olayda davacının sayılı kanun hükümlerine aykırı davrandığı için idari para cezası ile cezalandırıldığı ve vadesinde ödemediği için de ödediği tarih ile vadesi arasındaki dönem için aylık faiz oranı üzerinden asıl cezanın katını geçmemek üzere faiz hesaplandığı görülmektedir aylık üzerinden bu oran yıllık oranına tekabül etmektedir diğer idari para cezalarında vadesinde ödenmeyen cezanın tahsilinde uygulanan yasal faizin yıllık olduğu düşünüldüğünde aylık faiz oranı düzenlenmesi anayasanın maddesine aykırıdır ve iptali gerekir kaldı ki aynı maddenin devamında sayılı kanun hükümlerine göre cezanın tahsil edileceği hüküm altına alındığı için ayrıca farklı bir faiz oranı öngörülmesi eşitlik ilkesine de aykırıdır diğer taraftan faiz oranının olarak uygulanması verilen cezanın tekrar cezalandırılması mahiyetine bürünmüştür zaten işlenen fiilden dolayı verilmiş bir ceza var iken bu cezanın tahsilinde eğer ceza vadesinde ödenmemiş ise yasal faizden çok daha fazla bir faiz oranı öngörülmektedir bu durumda yasal faizin üzerindeki faizin ikinci kez cezalandırılma mahiyetinde olduğu açıktır eğer ki yasama organı burada kendi takdirinde sayılı kanun kapsamında verilen para cezalarının zamanında ödenmesi için böyle bir oranı belirlemiş ise zaman bu oranın da ölçülülük ilkesine uygun olmalı daha açık bir anlatımla ceza yasal faizden daha fazla bir oranda faiz oranı belirlenmesi ile orantılı olması gerektiğinden bu düzenlemenin anayasanın yukarıda belirtilen maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılmıştıresas sayısı karar sayısı örneğin tl değerinde bir ceza yıl içinde ödenmezse yaklaşık cezanın katı oranında faiz ile karşılaşmakta ve toplamda yıl sonra tl ödeme yapmak zorundadır bu hüküm olmamış olsa idi yasal faiz oranı üzerinden hesaplanacak faiz tutarı çok daha az olacaktı tl böylece kanun koyucu hem para cezalarının tahsil aşamasında farklı bir gecikme faizi öngörmüş hem de bu oranı ölçülülük ilkesine aykırı olarak çok yüksek oranda belirlemiştir öte yandan ilgilinin haberi olmadan araçların plakasına yazılan trafik para cezalarının tebliğinde sorunlar ortaya çıkmakta ve trafik dairesince ilanen tebligat yapılarak cezanın tahsili için vergi dairelerine gönderilmektedir burada cezaların tahsilinde zamanaşımı dışında bir düzenleyici süre öngörülmediği için tebligatlar çok uzun sürmekte ve bu da ilgilinin hiç haberi olmadığı bir cezanın katını ödemek zorunda kalmasına sebebiyet vermektedir dolayısıyla bu sonuçların doğmasına yol açan itiraza konu yasa kuralının anayasaya aykırı olduğu savını güçlendirmektedir dolayısıyla söz konusu sayılı kanunun maddesinde geçen ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varılmıştır açıklanan nedenlerle ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak yasa kuralının anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurulması gerektiğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrası gereğince yukarıda açıklanan gerekçelerle sayılı kanunun maddesinde geçen ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde karar verildi
1,148
esas sayısı karar sayısı sayılı yatırımların proje bazında desteklenmesi ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesinde yer alan ğ bendi ile merkez teşkilatına ibarelerinin anayasaya aykırılığı yatırımların proje bazında desteklenmesi ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi madde tarihli ve sayılı devlet memurları kanununa ekli iv sayılı makam tazminatı cetvelinin inci sırasının bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir b en az dört yıl süreli yükseköğrenim veren fakülte veya yüksekokulları bitirmiş ve birinci dereceli kadroya atanmış olmak kaydıyla nci maddenin ii tazminatlar kısmının a özel hizmet tazminatı bölümünün bendinde yer alanlardan merkez teşkilatına ait uzman unvanlı kadrolarda bulunanlar hükmünü taşımaktadır tasarıda söz konusu maddenin gerekçesi sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesiyle değiştirilen sayılı kanununa ekli iv sayılı makam tazminatı cetvelinin inci sırasının bendinin tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanmış olan anayasa mahkemesinin tarihli ve sayılı kararı ile anılan düzenlemelerin sayılı kanun hükmünde kararnamenin dayanağını oluşturan tarihli ve sayılı yetki kanunu kapsamına girmediği gerekçesiyle kısmen iptal edilmesi ve iptal hükmünün resmi gazetede yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiş olması nedeniyle söz konusu hüküm yeniden düzenlenmektedir şeklinde açıklanmaktadır i̇ptal istemine konu bu madde ve bu madde ile bağlantılı madde hükmü ile sayılı devlet memurları kanununa ekli iv sayılı makam tazminatı cetvelinin inci sırasının bendi ile sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek uncu maddesinin birinci fıkrasının bendi ve aynı ek madde ile söz konusu kanun hükmünde kararnameye eklenen iii sayılı cetvelin numaralı sırası değiştirilmiştir sayılı kanun hükmünde kararnamede kamuda bütün bakanlıklar ve bağlı kuruluşları tbmm düzenleyici ve denetleyici kurul bünyelerinde çalışan tüm kamu personelinin olduğu gibi uzman statüsünde görev yapan personelin de ücret göstergesi ve tazminat göstergesi bakımından özlük hakları düzenlenmiştir söz konusu uzman personel her bir kurum için özelleşen isimler altında kuruma özgü hizmetlerin görülmesinde uzmanlaşmış kariyer meslek olarak adlandırılan ve sayılı yasanın ncı maddesinin ortak hükümler kısmının bendinde belirtilmiş ünvanlarda gelir uzmanlığı devlet gelir uzmanlığı hazine uzmanlığı vb görev yapmaktadırlar bu kadroların gerek ihdasında gerekse mesleğe alınma ve görev yönetmeliklerinde merkezde ya da taşrada görev yapmaları nedeniyle farklılıközellik arzeden hiçbir husus bulunmamaktadıresas sayısı karar sayısı bahsi geçen uzman personelin tamamı kendi yönetmelikleri uyarınca kpss puanına göre başvuru hakkı elde eden adaylardan sınavda başarılı olup mesleğe yardımcı stajyer olarak girildikten yıl sonra yeterlilik sınavı ile mesleğe alınmaktadırlar sayılı kanunun inci ve nci maddeleri ile yapılmak istenen düzenlemeler daha önce sayılı khkda yapılmak istenmiş ancak anayasa mahkemesi düzenlemenin yetki kanunu çerçevesinde olmadığı gerekçesi ile iptal etmiştir – sayılı khk gerek ilgili düzenlemelerden gerekse ihdasında ileri sürülen görüşlerden anlaşılabileceği üzere bu kapsamdaki personelin tamamının özlük haklarını eşitlemek amacıyla çıkarılmıştır ancak söz konusu khk da yapılan düzenlemelerden görüleceği üzere taşra teşkilatlarında görev yapan uzmanlar bu düzenlemelerden ayrı tutulmuştur bu bazı kadrolarda görev yapan uzmanlar için merkez taşra ayrımın ve daha da önemlisi ayrımın derecesinin hangi esaslar ortaya konularak yapılmaya çalışıldığı anlaşılamamaktadır i̇ptali istenilen nci madde ile tarihli ve sayılı devlet memurları kanununa ekli iv sayılı makam tazminatı cetvelinin inci sırasının bendinde yapılan değişiklikten de görüldüğü üzere kamuda görev yapan uzmanların tamamı sayılı kanuna ekli ek gösterge cetvelinin maksimum ek gösterge sağlayan bendinden ek gösterge sağlayan bendi kapsamına alınmış olup sadece defterdarlık uzmanları ile gelir uzmanları gibi unvanlar dışarıda tutularak ve bendinde bırakılmıştır taşrada görev yapan uzmanlar gelir uzmanları defterdarlık uzmanları gibi merkez teşkilatlarında görev yapmadıkları gerekçesiyle böylesine geniş ve kapsamlı bir düzenlemeden ayrı tutulmuşlardır söz konusu merkez taşra unvanı farklılığının maliye bakanlığına bağlı gelir i̇daresi başkanlığı bünyesindeki boyutu örnek olay bazında aşağıda özetlenmeye çalışılacaktır örneğin kadroların düzenlendiği sayılı gelir i̇daresi başkanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanunun uncu maddesinin ilgili bölümleri aşağıdaki gibidir devlet gelir uzmanları vergi istihbarat uzmanları ve gelir uzmanları en az dört yıllık lisans eğitimi veren hukuk siyasal bilgiler iktisat işletme iktisadi ve idari bilimler fakülteleri ve mühendislik fakültelerinin lisans bölümleri ile matematik ve istatistik lisans bölümlerinden mezun olanlar arasından yapılacak özel yarışma sınavı sonucuna göre mesleğe devlet gelir uzman yardımcısı vergi istihbarat uzman yardımcısı ve gelir uzman yardımcısı olarak alınırlar bunlar en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlaryapılacak yeterlik sınavında başarılı olanlar durumlarına uygun devlet gelir uzmanlığı gelir uzmanlığı veya vergi istihbarat uzmanlığına başarılı olamayanlar ise derecelerine uygun memur kadrosuna atanırlar bunların mesleğe alınmaları ve yeterlik sınavları ile çalışma usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir ünvanlar için çıkarılan yönetmelikler de birkaç küçük detay hariç neredeyse birbirinin kopyası durumundadır tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan gelir i̇daresi başkanlığı gelir uzmanlığı yönetmeliği ile sayılı resmi gazetede yayımlanan maliye bakanlığı gelirler genel müdürlüğü sonradan gelir i̇daresi başkanlığınaesas sayısı karar sayısı dönüşmüştür devlet gelir uzmanlığı görev çalışma ve atanma yönetmeliğinde belirtilen görev tanımları hatta mesleğe giriş sınavındaki sınav konuları bile birbirinin aynısıdır i̇ki ünvanın tek farkı uygulamada devlet gelir uzmanlığının merkez teşkilatında gelir uzmanlığının taşra teşkilatında görevlendirilmesidir ünvanların ihdasında merkez taşra ayrımı yoktur hatta senesine kadar yapılan sınavlarda gelir uzmanlığı ve devlet gelir uzmanlığı sınavı tek sınavla yapılmış olup sadece mülakat aşamasında talepler de değerlendirilerek dağıtım yapılmıştır puanların düşükyüksek olmasına bile bakılmamıştır bunun yanında tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı khknin geçici maddesinde yer alan bu kanun hükmünde kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte gelir politikaları genel müdürlüğünde çalışmakta olup devlet gelir uzmanı ve gelir uzmanı kadrolarında bulunanlardan talep edenler mesleğe özel yarışma sınavı ile girmiş ve yeterlik sınavıyla bulundukları kadrolara atanmış olmaları kaydıyla kadro ve ihtiyaç durumuna göre tarihine kadar devlet gelir politikaları uzmanı olarak atanabilirler hükmüne istinaden gelir politikaları genel müdürlüğünde geçici görevle çalışan gelir uzmanları devlet gelir politikaları uzmanı olarak atanmış daha sonra devlet gelir politikaları uzmanları da maliye uzmanı adı altında sayılı khknin yukarıda belirtilen hükümleri kapsamına dahil edilmiştir başka bir anlatımla gelir politikaları genel müdürlüğünde geçici görevle çalışan gelir uzmanları ünvanları değiştirilerek ve kadroları merkeze alınarak sayılı khk kapsamına dahil edildiği halde diğer gelir uzmanları kadroları taşrada olduğu gerekçesiyle kapsam dışı bırakılmıştır aynı unvan altında çalışan uzmanlar için öngörülen bu farklı uygulama bile tek başına sayılı khknın temelini oluşturan merkez taşra ayrımının ne kadar haksız ve dayanaktan yoksun olduğunu göstermektedir diğer kriterler ve işlevler aynı iken sadece görev yapılan birimin dava konusu olayda merkez taşra ayrımının özlük haklarını değiştirmesinin eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiği anayasa mahkemesinin – ksayılı kararında tekrar vurgulanmıştır kararın ilgili bölümleri aşağıdaki gibidir dosyanın incelenmesinden kadrosu maliye bakanlığına ait olmayan ancak görev yaptığı döner sermaye saymanlığına maliye bakanlığı oluru ile atanan ve izin sicil terfi gibi özlük işlemleri adı geçen bakanlıkça yapılan sayılı yasanın ek maddesi uyarınca maliye bakanlığı personeline yapılan ek ödemeden yararlandırılmakta olan davacının sayılı yasanın ek maddesinde sayılı yasa ile yapılan değişiklik üzerine yeniden düzenlenen ve tarihli maliye bakanlığı oluru ile yürürlüğe konulan maliye bakanlığı personeline yapılacak ek ödemeye i̇lişkin usul ve esaslardaki hükümler sonucu kadrosunun maliye bakanlığında olmaması nedeniyle söz konusu ek ödemeden tarihinden itibaren yararlandırılmayacağının bildirilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır kadrosu maliye bakanlığında bulunmayan ve sayılı yasanın değişiklikten önceki ek maddesi hükmü uyarınca maliye bakanlığı personeline ödenmekte olan ek ödemenin yararlandırılan döner sermaye saymanları sayılı yasa ile ek ödeme kapsamı dışında bırakılmıştır anayasanın maddesinde herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu vurgulanmıştır eşitlik ilkesi ile birbirleriyle aynı durumda olanlara aynı kurallarınesas sayısı karar sayısı uygulanmasının sağlanması amaçlanmıştır bu itibarla aynı hukuksal durumda olanlar için yapılan farklı düzenlemeler anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadır sayılı maliye bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin maddesinin bendinde genel bütçeli daireler nezdindeki merkez saymanlıkları askeri ve mülki tüm nakit saymanlıkları genel ve katma bütçeli kurum saymanlıkları kadroları bakanlıkta olan döner sermaye ve fon saymanlıklarının muhasebat genel müdürlüğüne bağlı olduğu belirtilmiştir bu durumda kadroları kendi kurumlarında bulunmakla birlikte döner sermaye saymanlığına maliye bakanlığınca atanan ve sicil terfi izin gibi özlük işleri aynı bakanlıkça yapılan her mali yıl ya da hesap dönemi sonunda sayıştaya hesap veren ve kusursuz sorumluluk esasına göre sorumlu olan kadrosu maliye bakanlığında bulunan döner sermaye saymanları gibi aynı unvan görev yetki ve sorumluluklara sahip olan döner sermaye saymanlarının sayılı yasanın ek maddesinin fıkrasının bendinde sayılı yasanın maddesi ile yapılan değişiklikle sadece kadro ölçütünden hareketle aynı yerde görev yapan kadrosu maliye bakanlığında olan döner sermaye saymanlarına yapılan ek ödemeden yararlandırılmamalarının anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır önce sayılı khk ile görev tanımı mesleğe giriş sorumluluk mesleki risk vb hususlar göz önüne alınmaksızın kamuda çalışan bütün uzmanları kapsayıcı çok genel bir düzenleme yapılmaya çalışılmış maaş tazminat ek gösterge ve makam tazminatı yönünden haklar sağlanmış ancak kadroları taşra teşkilatında olan gelir uzmanları ve defterdarlık uzmanları geçici görevle merkezde çalışanlar dahil sadece taşra teşkilatında bulunmaları nedeniyle kapsam dışında bırakılmıştır yapılan düzenlemede eşitlik ilkesinin ihlali söz konusudur ancak bu eşitsizliğin giderilmesi tüm kamu kurumlarının taşra kadrolarında çalışan müdür müdür yardımcısı şef vb kadrolarda çalışan personelin aylıklarında tümden dengeyi ve hiyerarşiyi kollayan kapsamlı bir ücret rejimi değişimi ile mümkün bulunmaktadır aksi bir sonuç taşra personeli arasında daha çarpık ücret düzeylerinin çıkmasına sebep olabilir anayasanın maddesinde hukuk devleti ilkesine yer verilmiştir anayasanın maddesindeki hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan devlettir kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bir kuralın kamu yararı dışında saklı bir amacı gerçekleştirmek amacıyla konulduğu durumlarda yetki saptırması durumu ve giderek kuralın amaç açısından sakatlığı ortaya çıkar diğer taraftan anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönündenesas sayısı karar sayısı herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması gereklidir kanunların genelliği ve kanun önünde eşitlik hukuk devletinde ön planda olan fert için bir güvence teşkil eder benzer nitelikte olan meselelerin aynı şekilde çözümlenmesine kanunların genelliği ilkesi adı verilir bir başka deyişle bir kanunun uygulama alanı içerisinde kalan herkese uygulanabilmesine denirkanunların genel olması hukuk devletinin de gereğidir kanunların ilke olarak genel ve nesnel nitelikte olmaları gerekir kanunların genelliği olarak adlandırılan bu ilke hukuk devleti ve kanun önünde eşitlik ilkelerinin bir sonucu olarak kabul edilmektedir kanunun genelliği onun belli bir kişiyi hedef almayan özel aktüel geçici bir durumu gözetmeyen fakat önceden saptanmış olup soyut şekilde uygulanabileceği bütün kişilere hitap eden hükümler içermesi demektir kanun genel hukuk kuralları koymalı kişiye özel hükümler içermemelidir eşitlik ise kanunların genelliğinin teminatıdır anayasanın maddesine göre herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittirhiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamazdevlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hukuk devleti hukukun üstünlüğü temeli üzerine kurulmuşturbu nedenle her türlü ayrıcalığı reddederanayasa mahkemesi pek çok kararında kanun önünde eşitlik kavramına değinmiş ve bu konuyu açıklamıştıranayasa mahkemesinin bir çok kararında da belirtildiği gibi anayasa bir tek kişiye veya kimi topluluklara aynı durumda bulunan vatandaşlardan daha çok veya daha geniş hak ve yetkiler tanınmasını eşitlik ilkesine aykırı bulmuştur anayasa mahkemesinin tarih ve esas sayılı karar sayılı kararında anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz denilmiştir bu maddede yer verilen eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak haklı bir nedene dayanmayan ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştırkanunlar eşitlik ilkesine uygun bir şekilde aynı veya benzer durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde yararlarda ve yükümlülüklerde yetkilerde ve sorumluluklarda fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranılmasını sağlayacak kurallar içermelidir denilmektedir anayasanın ücrette adaletin sağlanması başlıklı nci maddesinde de ücret emeğin karşılığıdır devlet çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alırasgarî ücretin tespitinde çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da gözönünde bulundurulur hükmü yer almaktadır çalışma usul ve esasları mesleğe alınmaları yeterlilik sınavları ve meslekte yükselmeleri aynı usule tabi tutulan uzman kadrosu adı altında kamuda istihdamesas sayısı karar sayısı edilenler arasında bunların merkez veya taşrada görev yapmalarına göre ücret farklılığı yaratılması anayasanın madde hükmüne aykırı bulunmaktadır anayasanın maddesinde i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir i̇darenin kuruluş ve görevleri merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır hükmü yer almaktadır i̇darenin bütünlüğü ilkesine göre devlet örgütü yapısı ve işlevi ile bir bütündür bakanlık ve bağlı kurumların merkez ve taşra teşkilatları devlet tüzel kişiliği altında yer almaktadır merkez ve taşra ayrımı bir nitelik ve görev ayrımı değil görevin ifa edildiği yer bakımından yapılan bir ayrımdır sadece personelin görev yaptığı idari birimleri belirtmektedir devlet işlevi ve hizmeti bakımından bir bütün olduğundan taşra görevi diye farklı bir görev taşra teşkilatı diye ayrı bir idare bulunmamaktadır bu nedenle inci madde hükmü ile tarihli ve sayılı devlet memurları kanununa ekli iv sayılı makam tazminatı cetvelinin inci sırasının bendinde değişiklik yapan hükümlerden maddenin nci fıkrasında yer alan ğ bendi ve merkez teşkilatına ibareleri anayasanın nci maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti uncu maddesinde ifadesini bulan kanun önünde eşitlik ilkesine ücrette adaletin sağlanması başlıklı nci maddesine aykırılık teşkil etmektedir sayılı yatırımların proje bazında desteklenmesi ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesinin anayasaya aykırılığı yatırımların proje bazında desteklenmesi ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun nci maddesi madde tarihli ve sayılı gecekondu kanununa aşağıdaki geçici madde ilave edilmiştir geçi̇ci̇ madde gaziantep ili şahinbey ilçesi sınırları içerisinde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce bu kanuna göre ilgili idarelerce yapılan arsa veya konut tahsis işleminin gerçekleştirilememesi hâlinde arsa veya konut tahsisi için ödenen bedeller ilgili idarece yapılacak tebligatı müteakip en geç üç ay içerisinde ödeme gününden itibaren hesaplanacak kanuni faizi ile birlikte hak sahiplerine veya kanuni mirasçılarına ödenir hak sahipleri bunun dışında ilgili idareden herhangi bir hak bedel ve tazminat talebinde bulunamazlar bu maddenin birinci fıkrası hükmü bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce hak sahipleri tarafından ilgili idarelerce yapılan arsa veya konut tahsis işleminin gerçekleştirilememesi nedenleriyle arsa veya konutların adlarına tescili bedel veya tazminat ve benzeri taleplerle açılan ve henüz kesinleşmeyen her türlü davada da uygulanır bu hükmün mahkemelerce uygulanması nedeniyle reddedilen davaların yargılama giderleri davalı idare tarafından ödenir bu madde kapsamında kalan davalarda mahkeme harçları ile her türlü vekâlet ücreti maktu olarak belirleniresas sayısı karar sayısı hükmünü taşımaktadır söz konusu kanun maddesinin tasarıda yer alan gerekçesinde gaziantep i̇li şahinbey i̇lçesi sınırları içerisinde maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce sayılı kanuna göre ilgili idarelerce yapılan arsa veya konut tahsis işlemlerinin gerçekleştirilmesi çeşitli sebeplerle fiilen imkansız hale gelmiştir sayılı kanunda belirtilen şartlara uymayanlara tahsis edilen arsa veya konutların hiçbir hüküm alınmasına lüzum kalınmaksızın geri alınacağına ilişkin düzenlemelere yer verilmesine rağmen bu durumda adına arsa veya konut tahsis edilen hak sahipleri tarafından ilgili idarelere ödenen bedellerin nasıl ve ne şekilde ilgililerine ödeneceğine ilişkin düzenlemeye yer verilmediği gibi ilgili idarelerce yapılan arsa veya konut tahsis işleminin gerçekleştirilememesi halinde yine hak sahipleri tarafından ilgili idarelere ödenen bedellerin nasıl ve ne şekilde ilgililerine ödeneceğine ilişkin düzenlemeye yer verilmemiştir bu nedenle hak sahipleri tarafından ilgili idareler aleyhine tescil ödenen bedellerin tahsili ve tazminat davaları açılmakta açılan bu davalarda ise mahkemelerce birbirinden farklı kararlar verilmektedir bu durum hem hak sahiplerinin mahkemelerde uğraşarak mağduriyet yaşamalarına hem yargının yükünün gereksiz yere artmasına hem de ilgili idarelerin mağdur olmalarına ve öngörülemeyen maddi yük altında kalmalarına sebebiyet vermektedir madde ile gaziantep i̇li şahinbey i̇lçesi sınırları içerisinde maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce adına arsa veya konut tahsisi yapılanlar tarafından ilgili idarelerce yapılan arsa veya konut tahsis işleminin gerçekleştirilememesi nedenleriyle arsaların veya konutların adlarına tescili bedel veya tazminat ve benzeri taleplerle açılan ve henüz kesinleşmeyen her türlü davalarda da uygulanmasına yönelik geçiş hükümlerinin düzenlenmesi bu meyanda hak sahibi vatandaşlarımızın ve ilgili idarelerin mağdur olmaması için de bu hükmün mahkemelerce uygulanması nedeniyle reddedilen davaların yargılama giderlerinin davalı idare tarafından ödenmesi ve yine bu madde kapsamında kalan davalarda mahkeme harçları ile her türlü vekalet ücretlerinin maktu olarak belirlenmesi amaçlanmıştır denilmektedir sayılı gecekondu kanununa geçici uncu maddenin eklenmesini öngören söz konusu nci madde ile gaziantep i̇li şahinbey i̇lçesinde belediye tarafından sayılı gecekondu kanunu hükümleri çerçevesinde karar verilen arsa tahsis veya satış işlemlerinden bilahare ilgili belediyenin vazgeçmesi üzerine gerçekleştirilmesi fiilen imkansız hale gelen arsa ve konut tahsis veya satış işlemleri nedeniyle adına arsa veya konut tahsis edilen hak sahipleri tarafından ilgili idarelere daha önceden ödenen bedellerin nasıl ve ne şekilde ilgililerine geri ödeneceğine ilişkin düzenleme yapılmaya çalışılmaktadır söz konusu maddede yer alan düzenlemeye göre arsa veya konut tahsisi için ödenen bedellerin ilgili idarece yapılacak tebligatı müteakip en geç üç ay içerisinde ödeme gününden itibaren hesaplanacak kanuni faizi ile birlikte hak sahiplerine veya kanuni mirasçılarına ödeneceği hak sahipleri bunun dışında ilgili idareden herhangi bir hak bedel ve tazminat talebinde bulunamayacağı hüküm altına alınmaktadır yine söz konusu madde maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce adına arsa veya konut tahsisi yapılanlar tarafından ilgili idarelerce yapılan arsa veya konut tahsis işlemininesas sayısı karar sayısı gerçekleştirilememesi nedenleriyle arsaların veya konutların adlarına tescili bedel veya tazminat ve benzeri taleplerle açılan ve henüz kesinleşmeyen her türlü davalarda da uygulanacak bir takım düzenlenmeleri de kapsamakta reddedilen davaların yargılama giderlerinin davalı idare tarafından ödenmesine ve yine bu madde kapsamında kalan davalarda mahkeme harçları ile her türlü vekalet ücretlerinin maktu olarak belirlenmesine yönelik hükümler içermektedir mevcut gecekonduların ıslahı tasfiyesi yeniden gecekondu yapımının önlenmesi ve bu amaçlarla alınması gereken tedbirlerle ilgili olarak yürürlüğe konulan sayılı gecekondu kanununun arsaların hangi amaçla kullanılabileceği başlıklı nci maddesinde belediyelerin mülkiyetinde bulunan ve bundan sonra bu kanuna göre mülkiyetine geçecek olan arazi ve arsalardan belediye meclisi kararı ile belli edilip toplu konut i̇daresi başkanlığınca uygun görülenler bu kanun hükümleri dairesinde konut yapımına ayrılır toplu konut i̇daresi başkanlığı belediye meclislerince tesbit edilen yerleri redde aynen veya değiştirerek onaylamaya veya değiştirilmek üzere geri göndermeye yetkili olduğu gibi teklif edilenler dışında lüzumlu gördüğü yerlerin de bu maksada ayrılmasını belediyelerden istiyebilir ‘nci maddesindebu kanun gereğince belediyelere devrolunan arazi ve arsalardan şehir ve kasabaların ticari iktisadi sınai faaliyet merkezlerinde veya kesif iş bölgelerinde bulunan bu ve sair sebeplerle alım satım değerleri yüksek veya imar planlarına göre belirli bir kamu hizmetine ayrılmamış olan veya ucuz konut yaptırılması uygun görülmiyenler belediye meclisi kararı ve toplu konut i̇daresi başkanlığının tasvibi halinde belediyelerce karşılığı bu kanunda belirtilen amaçlarda kullanılmak üzere nci madde ile kurulan fon hesabına yatırılmak şartiyle ve yönetmelik esaslarına göre kiraya verilebilir veya satılabilir veya başka şekil ve surette kıymetlendirilebilir arsa tahsisi şart ve şekilleri başlıklı inci maddesinde nci madde gereğince tesbit olunan önleme bölgelerindeki arsalar öncelikle gecekonduların ıslahı ve tasfiyesi sebepleriyle açıkta kalacaklara ve diğer konutsuz vatandaşlara verilir bu arsalardan ıslah ve tasfiye bölgelerinde bulunan diğer yapı sahiplerinden yapısının tasfiyesini istiyenler de faydalanabilirler her ne sebeple olursa olsun bu kanun hükümlerince arsa tahsis edilecek kimselerin yoksul veya dar gelirli olması kendisinin veya eşinin veya ergin olmıyan çocuğunun herhangi bir belediye sınırı içinde ev yapmaya müsait arsaya veya her hangi bir yerde bir ev veya apartmanın ayrı bir dairesine karşılık olan payına sahip bulunmaması şarttır kimlerin yoksul ve dar gelirli sayılacağı kendisine arsa tahsis edileceklerin öncelik sırası ve yukarda sözü geçen diğer hususların esasları yönetmelikte belirtilir ncı maddesinde ise inci maddede sözü geçen arsalar yönetmelikte belirtilen şekil ve esaslar dahilinde ve tespit olunacak bedellerle kendilerine arsa verilmesi gerekenlere dağıtılır arsa ve binaların halihazır durumları ile şahıslara veya kamu kurum ve kuruluşlarına tahsis veya satışları valiliklerince tespit ve toplu konut i̇daresi başkanlığınca onaylanan emsal bedel üzerinden yapılır binalar ve konutlar valiliklerin teklifi üzerine bu bedelin yüzde yirmibeşi peşin olarak yatırılmak ve vade farkı alınmak kaydıyla taksitle de satılabilir şahıslara veya kamu kurum ve kuruluşlarına arsaların ve binaların satış veya tahsisine dair esaslar toplu konut i̇daresi başkanlığınca hazırlanacak yönetmelikle belirlenir hükmü yer almaktadıresas sayısı karar sayısı söz konusu hükümlerin uygulanmasını düzenleyen gecekondu kanunu uygulama yönetmeliğinde şahıslara yapılacak yardımlar yardım şekilleri tahsis şekilleri şartları puanlama arsa bedelelrinin tespiti müracaat ödeme arsanın ilgilisine tevdii vb konular ayrıntısı ile düzenlenmiş bulunmaktadır uygulama yönetmeliğinin nci maddesinde kendilerine gecekondu ıslah ve önleme bölgelerinde arsa tahsis edilenlerden aylık süre içinde arsa bedelinin unu bankadaki belediye fon hesabına yatırdığına dair banka makbuzu ibraz edenlere belediyelerce arsa tahsis belgesi verilir tahsis sahipleri bu belgeleri alır almaz derhal bankaya başvurarak bakiye arsa bedelini borçlanmak üzere bankanın tanzim edeceği sözleşmeyi imzalar tapu daireleri lehine arsa tahsis edilen şahıs ve banka tarafından ibraz edilen sözleşme ve tahsis belgesine istinaden belge ve sözleşmede ada ve parsel numaraları belirtilmiş olan arsayı leh dar adına tescil ve aynı anda mezkur arsa üzerine sözleşmedeki meblağ ve şartlar dairesinde birinci derece ve sırada olmak üzere banka lehine ipotek tescilini yaparak tapu senedini ilgili şahsa ve ipotek belgesini de bankaya verir arsa sahipleri konut inşa kredisi almayacak ise tapu senedinin tarihinden itibaren en geç bir yıl içinde konutunu yapmağa başlamaları ve önceden tespit edilen plana göre nüve kısmını en geç yıl içinde bitirmeleri şarttır bu şarta uymayanlardan tahsis edilen arsalar hiçbir hüküm alınmasına lüzum kalmaksızın arsa bedeline mahsuben tahsil olunan meblağ kendisine iade olunarak geri alınır kendilerine arsa tahsis edilen ve bedelinin unu tediye eden şahıslar bakiye borçlarını yıllık veya aylık eşit taksitler halinde olmak üzere yılda tediye eder i̇lk taksit sözleşmenin imzası tarihinden itibaren bir yıl sonra başlar kamu kurum veya kuruluşlarınca bedelin tamamının yatırılıp arsanın teslimini müteakiben i̇lgili kurum veya kuruluşa tahsis edilmek veya tapu ile devredilmek üzere maliye toplu konut i̇daresi başkanlığına devredilir belediye mülkiyetinde bulunan arsalardan verilmesi halinde belediye encümen kararı alınıp toplu konut i̇daresi başkanlığı onayından geçirildikten sonra tapu sicil müdürlüğüne gerekli işlem yapılmak üzere bildirilir düzenlemesi yer almaktadır madde metninde ve gerekçesinde yapılan açıklamalardan atıf yapılan sayılı gecekondu kanununun yukarıda yer verilen maddeleri ve gecekondu kanunun uygulama yönetmeliği uyarınca belediyeler sorumlu oldukları alanlarda gecekondu yapımının önlenmesi amacıyla dar gelirli yurttaşlara arsa ve bina tahsis ve satışı ile görevlendirilmişlerdir bu tahsis ve satış işlemlerin hangi esaslara göre gerçekleştirirleceği sayılı gecekondu kanununun yukarıda anılan maddelerinde ve ilgili uygulama yönetmeliğinde belirtilmesine karşın gaziantep şahinbey belediyesinin bu durumda bulunan yurttaşlara arsa tahsis etme ile ilgili işlemlere başlanılmasına rağmen bilahare tek taraflı kararla arsa tahsis etme yükümlülüğünü yerine getirmediği bu nedenle olayın yargıya taşındığı konu ile igili bazı yargı kararlarının da verildiği anlaşılmaktadıresas sayısı karar sayısı olayın geldiği bu aşamada gaziantep şahinbey belediyesinin idari bir işleminden taahhütten doğan ve belediyenin kendi eylemi ile bu taahhüdünü yerine getirilmemesi sonrası vatandaş ve idare arasında devam eden yargı sürecindeki yerel bir sorun bir torba yasa maddesi ile geriye yönelik hükümler de işletilmek suretiyle çözümlenmeye çalışılmaktadır sayılı gecekondu kanununa geçici uncu maddenin eklenmesini öngören söz konusu nci madde hükmü gaziantep i̇li şahinbey i̇lçesinde gecekondu yasası ve maddeleri gereğince belediyenin meclis kararı ile arsa tahsis edilen ancak daha sonra belediyenin imar planı değişikliği ile arsa tahsisinden vazgeçmesi neticesinde zarara uğrayan bu hak sahiplerinin zararlarının ne şekilde tazmin edileceğini ve bu konuda açılan davaların akıbetini düzenleyen bir metindirbu madde tamamen açılmış ve karara bağlanmış davaların sonuçlarını ortadan kaldırmayı amaçlayan geriye yönelik düzenlemeler içermektedir madde metninin yasalaştırılmasındaki amaç kamusal bir düzenleme ihtiyacı olmayıp geçmişe de yönelik olarak kişi ve kuruma özel bir düzenleme yapmaktır maddedeki özel düzenleme şahinbey belediyesince ödenmek zorunda olunan hak sahiplerinin yargı yolu ile elde ettikleriedecekleri tazminatların miktarlarını azaltma imkanı vermektedir maddenin yasalaştırılma amacı yürürlük tarihinden sonraki hiçbir olaya ya da kamusal bir ihtiyaca yönelik değildir söz konusu madde tamamen hak sahiplerinin yargı kararı ile elde ettikleri hakları bertaraf etmek amacıyla geçmişe yönelik olarak etkili uygulanmak üzere gaziantep şahinbey belediyesine özel olarak çıkarılmış bir yasa metnidir söz konusu madde metni anılan belediyenin arsa tahsisinden vazgeçmesi nedeniyle açılan tazminat davalarında hak sahipleri lehine yerel mahkemeler yargıtay ve yargıtay hukuk genel kurulunun olumlu karar vermesi neticesinde yargı kararlarını bir nevi bertaraf etmek amacıyla yasalaştırılmıştır türkiye cumhuriyeti anayasasının ncı maddesi anayasanın dayandığı temel görüş ve ilkeleri belirten kısmı başlangıç kısmı anayasa metnine dahildir kuralını öngörmüştür anayasanın başlangıç bölümünde ve maddesinde millet iradesinin mutlak üstünlüğü ve egemenliğin kayıtsız koşulsuz türk ulusunun olduğu türk ulusunun egemenliğini anayasanın koyduğu ilkelere göre yetkili organları eliyle kullanacağı hiçbir kimse ya da organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı belirtilmiştir devlet organları türk ulusu adına egemenliği kullanırken karmaşa yaratılmaması ve düzenin bozulmaması için tüm çağdaş parlamenter demokrasilerde olduğu gibi erkler ayrılığı ilkesi benimsenmiş erkler ayrılığının belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı uygar bir işbölümü olduğu vurgulanmış egemenliği kullanan devlet organları arasında üstünlük bulunmadığı üstünlüğün anayasa ve anayasaya uygun olmak koşuluyla yasalarda olduğu ifade edilmiştir anayasamıza göre egemenliği türk ulusu adına kullanacak üç erk yasama yürütme ve yargıdır bu erklerden her biri ulus egemenliğini kendi görev alanı ile sınırlı biçimde kullanacaktır nitekim anayasanın ve maddelerinde yasama yürütme ve yargı organlarının görev ve yetki alanı net olarak belirlenmiştir anayasanın maddesinde yasama yetkisinin türk ulusu adına türkiye büyük millet meclisinin olduğu bu yetkinin devredilemeyeceği maddesinde yürütme yetki ve görevininesas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulunca anayasa ve yasalara uygun olarak kullanılıp yerine getirileceği maddesinde yargı yetkisinin türk ulusu adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı belirtilmiştir devlet organları olan yasama yürütme yargı organları arasındaki ilişkinin üstünlük sıralaması olmayıp belli devlet yetki ve görevinin kullanılmasından ibaret bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve iş birliği olduğu üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda olduğu görüşünü benimsemiş olması nedeniyle anayasada gösterilen organların işlev ödev ve sorumluluklarını aşarak kendi alanı dışında diğer organın yetkisini üstlenerek veya onun yetkisine giren bir konuda düzen
4,150
esas sayısı karar sayısı anayasanın maddesi hukuk devleti ilkesini maddesi ise kanun önünde eşitlik ilkesini düzenlemektedir anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun ve insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimlerine açık olan devlet ifade eder anayasanın maddesinde herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları belirtilmiştir anayasanın maddesinde öngörülen eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanun karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır kanun önünde eşitlik herkesin her yönden aym kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir aynı hukuksal durumlar aym ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi ihlal edilmiş olmaz anayasa mahkemesi tarih ve k ve diğer birçok kararı anayasanın maddesinde çalışmanın herkesin hakkı ve ödevi olduğu belirtilmiş devlete çalışanların yaşam düzeyini yükseltmek çalışma yaşamım geliştirmek için çalışanları korumak çalışmayı denetlemek işsizliği gidermeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli önlemleri alma ödevi verilmiştir çalışanların yaşam düzeyinin yükseltilmesi ve çalışma yaşamının geliştirilmesi için çalışanların korunması ödevinin çalışanların güvenli ve sağlıklı bir iş ortamında çalışmalarının temin edilmesini de kapsadığı açıktır anayasanın maddesinde ‘i̇nsanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartlan hazırlama devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır olayda davacının tarihinden sonra davalı idare bünyesinde çalışmaya başladığından bahisle tarihinden önce aynı kurumda aym unvan görev ve sorumluluk çerçevesinde çalışmaya başlayan diğer uzman yardımcılarıyla mali ve sosyal haklarının eşitlenmesine yönelik başvurunun reddedildiği davalı idare işleminin dayanağının yukarıya alman sayılı khk hükmü olduğu söz konusu hükmün aym statü ve durumdaki çalışanlar arasında eşitliği zedeleyici nitelik eğitim görev sorumluluk statüye giriş koşulları açısından hiçbir fark olmaksızın aynı ortamda çalışanlar arasında mali ve sosyal dengenin bozulması suretiyle çalışma barışım olumsuz etkileyici sırf belli bir tarihten sonra statüye dahil olunduğundan bahisle dar anlamda eşitlik ilkesine aykırı olan hüküm ile söz konusu tarihtenesas sayısı karar sayısı sonra idare bünyesinde çalışmaya başlayan kamu görevlilerinin maddi ve manevi geliştirme hakkına ve devletin bu kapsamdaki sorumluluğuna aykırı nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır öte yandan söz konusu hükmün sayılı khk ile düzenlendiği anayasa mahkemesi tarafından tarih ve ei̇ sayılı kararıyla iptal edildiği ve iptal kararının resmi gazetede yayımlandığı tarihinde yürürlüğe girdiği iptal kararından sonra yasama organı tarafından tarihli resmi gazetede yayımlanan sayılı kanun ile aynen sayılı khkya eklendiği ve tarihinden itibaren hüküm ifade edecek şekilde düzenlendiği bu bağlamda aleyhe olan kanunların geriye yürütülmesi ve kazanılmış haklara aykırı olması sebebiyle anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır iv sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin birinci fıkrası ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda tarafların bu konudaki iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan karan ile anayasa mahkemesine başvurması öngörüldüğünden ve bakılan davada uygulanacak kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan düzenlemelerin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının onaylı bir örneği ile iş bu kararın aslının anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ay süreyle davanın geri bırakılmasına bu süre içerisinde anayasa mahkemesince bir karar verilmemesi halinde mevcut mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davanın görülmesine kararın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde oyçukluğuyla karar verildi
655
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümünde aynen şöyle denilmektedir tüm demokratik ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de gerek anayasasında gerekse anayasasında kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir buna göre yasama yürütme ve yargı organlarının görev ve yetkileri ayrı ayrı belirlenmiş anayasanın maddesi yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğunu bu yetkinin devredilemeyeceğini maddesi yürütme yetkisinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu eliyle anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacağını maddesi yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağını emretmiştir ayrıca anayasamızın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin kanun yapmak değiştirmek ve kanun kaldırmakla görevlen dirildiği ifade edilmiştir yine anayasanın başlangıç kısmının altıncı fıkrasında kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve işbirliği olduğu üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu belirtilmiştir parlamenter demokratik rejimin temeli olan parlamentolar iktidarı ve muhalefetiyle milletin temsilcilerinden oluşan anayasal bir organdır bu nedenle tüm toplumu ilgilendiren fertleri bağlayan uyulması zorunlu objektif kurallardan oluşan kalıcı yasaların yapılması ancak mecliste toplumsal uzlaşma zemini yaratılarak mümkün olabilmektedir devletin temel yapısını bu esaslara dayandıran anayasamız rejime işlerlik kazandırmak açısından bu konuda bazı istisnai kurallara da cevaz vermiştir anayasanın maddesi türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın kısmının ve bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği esasını getirerek bu konuda türkiye büyük millet meclisinin kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermeyeceği belirlenmiştir belirtilen konular dışında verilecek yetki yasasında çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacının kapsamının ilkelerinin kullanma süresinin ve süresi içerisinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılmayacağının gösterilmesi kuralı öngörülmüştür kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin acil hallerde beklemeye tahammülü olmayan zorunlu durumlara münhasıran kullanılacağı olağan bir yol olmadığı anayasanın maddesinin sekizinci fıkrasındaki yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür hükmünde ifadesini bulmaktadıresas sayısı karar sayısı kanun yapma yetkisi yalnız türkiye büyük millet meclisinin olunca ve özellikle bu husus yasada belirtilmiş ise artık kanun hükmünde kararname çok zorunlu haller dışında madde imkan vermiş olsa bile düşünülmemelidir yasamayı yürütmenin egemenliğine bağlayan yöntemin hukukun üstünlüğü ilkesi ile bağdaşamayacağı gözetilmelidir anavatan partisi olarak çağdaş bir uygulama olan kanun hükmünde kararname çıkartılması yetkisine karşı değiliz hatta hukuk kuralları içerisinde olmak şartıyla bunun gerekli ve zorunlu olduğuna da inanmaktayız ancak yüce mahkemenizin de pek çok kararında belirttiği gibi bu yetki parlamentoyu dışlayan açık bir yetki devri şeklinde olmamalıdır yasaların çıkarılmasında üstün olan anayasaya uygunluğa gerekli özen gösterilmez ve buna uyulmaz keza anayasaya aykırılığı anayasa mahkemesi kararlarıyla ortaya konulmuş yasalar veya bu yasalara dayanılarak çıkarılmış kanun hükmünde kararnameler anayasa mahkemesi kararlarına rağmen yürürlüğe konulursa hukuk devletinden söz etmek mümkün olamaz i̇ptali istemi ile yüce mahkemenize başvuruda bulunduğumuz söz konusu kanun hükmünde kararname yüce mahkeme tarafından esas karar sayılı ve tarihli karar ile iptal edilen sayılı memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkındaki bazı kanunlar ile teşkilat kanunlarında değişiklik yapılmasına dair yetki kanununa dayanılarak çıkarılmış kanun hükmünde kararnameler dizisinden bir tanesidir yüce mahkemenin tarihli resmi gazetede yayınlanan sayılı yetki kanununa ilişkin iptal gerekçesinde de açıkça ifade edildiği gibi yasal dayanaktan yoksun olarak çıkarılmış bulunan bu kanun hükmünde kararname ile yasama organının yetki ve görev alanına girilmekte bakanlar kuruluna mahiyeti belirsiz geniş yetkiler verilerek meclis devre dışı bırakılmıştır hükümet yetkililerinin çeşitli açıklamalarından da anlaşılacağı gibi bu kanun hükmündeki kararnameler anayasada ifade edilen belirli bir zorunluluk veya ivedilik gereği olarak çıkarılmamıştır meclisi çalıştıramayan koalisyon ortakları tek çözümü meclisi devre dışı bırakarak her vesile ile eleştirdikleri kanun hükmünde kararname çıkarma yoluna başvurmakta bulmuşlardır nitekim tarih ve sayılı yetki yasasına dayanılarak kısa süre içerisinde adet kanun hükmünde kararname yürürlüğe konulmuştur bu kanun hükmünde kararnamelerin bir kısmı ise yetki yasasının iptal edildiğinin açıklandığı gün resmi gazetenin mükerrer sayısında yayımlanmıştır hükümetin bu hukuk tanımaz tutumunu anayasanın maddesinde ifade edilen yetki kanunları ve bu kanunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür hükmü ile bağdaştırmak imkansızdır bir hukuk devletinde kanunkoyucunun ve hükümetin ilk işi anayasayı üstün tutmak ve anayasadaki prensiplerle bağdaşmayan hükümleri ihtiva eden kanunların ve kararnamelerin iptal davası ve kararını beklemeden tadil ve ilgası cihetine gitmek olmalıdır oysa hükümet anayasa mahkemesi kararının açıklandığı günden bugüne kadar hiçbir çözüm yolu ortaya koymadığı gibi memleketi hukuki kaosun içine sürükleyecek beyanatlarla vakit geçirmektediresas sayısı karar sayısı bu durum karşısında grubumuz daha önce yaptığı başvurulara dayanılarak iptal edilen kanun hükmünde kararnameye ilave olarak iptal edilen sayılı yetki kanununa dayanılarak çıkarılmış olan ve dava açma süresi henüz dolmamış bulunan diğer kanun hükmünde kararnamelerinde anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmesi gerektiğini düşünerek yüce mahkemenize başvurmaya karar vermiştir anayasanın ve maddelerine aykırılık gerekçeleri anayasanın maddesine aykırılık bilindiği üzere anayasanın maddesi devletin bir hukuk devleti olduğunu belirlemektedir hukuk devletinde her türlü eylem ve işlemin hukuka uygun olması esas prensiptir yukarıda genel gerekçelerimizde de izah edildiği üzere bu kanun hükmünde kararname iptal edilen bir yetki yasasına dayanılarak çıkarılmış daha doğrusu hukuki dayanağını kaybetmiş hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesini zedeleyici unsurlar içermektedir bu nedenle iptal edilmesi gerekmektedir anayasanın maddesine aykırılık yine genel gerekçelerde ifade ettiğimiz gibi bu kanun hükmünde kararname bakanlar kuruluna çok geniş alanlarda mahiyeti önceden kestirilemeyen zorunlu hallerin dışında bir çok yasada değişiklik ve düzenleme yapma yetkisi veren ve iptal edilen bir yasaya dayanılarak çıkarılmıştır bu özelliği ile bu kanun hükmünde kararnamede diğerleri gibi meclisi devre dışı bırakan yetki devri mahiyetinde unsurları taşıyan bir kararnamedir bu itibarla anayasanın maddesindeki yetkinin devredilemeyeceği hükmüne aykırıdır iptal edilmesi gerekmektedir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesi kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak yetkisini türkiye büyük millet meclisine vermiştir hükümet çıkardığı bu kanun hükmünde kararnamelerle bir yıl süre ile meclisi devre dışı bıraka rak yasama yetkisini yürütmeye bırakmayı hedeflemiştir herhangi bir yetki devri ise anayasanın bu maddesine aykırılık teşkil edeceğinden iptali gerekmektedir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesinin ve fıkraları kararnameler resmî gazetede yayınlandıkları gün türkiye büyük millet meclisine sunulur yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür hükümlerini amirdir anayasanın bu açık hükmü ortada iken hükümet ivedi ve zorunlu bir durum olmadığı halde pek çok konuyu kanun hükmünde kararname yolu ile düzenleyerek yürürlüğe koymuştur hatta bazı kanun hükmün de kararnameler meclis gündeminde yer aldığı halde görüşülemediği için kanun hükmünde kararname olarak yeniden düzenlenip meclise sevkedilmiştir bu durum da göstermektedirki anayasanın madde sinin ruhuna aykırı olarak bir çok konuda kanun hükmünde kararname hükümet tarafından meclise rağmen düzenlenip yürürlüğe konulmuştur hukuki dayanaktan yoksun olan bu kanun hükmünde kararnamenin iptal edilmesi gerekmektediresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesinin fıkrası anayasa mahkemesi kararları resmi gazetede hemen yayınlanır ve yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlar hükmünü amirdir kanunkoyucu yasal düzenlemelerinde hukuk ve anayasanın üstün kurallarına bağlıdır buna göre anayasaya aykırı bulunan hukuk kurallarının yeniden yasalaştırılmaması gerektiği yüce mahkemenin bir çok kararında defalarca açıklanmıştır hal böyle olduğu halde hükümet anayasa mahkemesinin esas karar sayılı kararları ile iptal edilen sayılı yetki yasasının iptal kararında ileri sürülen gerekçeleri hiçe sayarak aynı mahiyette ancak daha geniş kapsamlı hükümler ihtiva eden sayılı yetki kanununu çıkarmıştır anayasanın maddesinin sarih hükmüne rağmen tanzim edilen sayılı bu yetki kanunu da yüce mahkeme tarafından tarihinde iptal edilmiştir anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı hükmü karşısında iptal edileceği açıkça belli olan bu yetki kanununa dayanılarak yürürlüğe konulan söz konusu kanun hükmünde kararnamelerin hukuki dayanaktan yoksun olacağı bilinen bir gerçektir anayasanın lafsına ve ruhuna aykırı olarak çıkarılmış bulunan bu kanun hükmünde kararnamenin de diğerleri gibi iptal edilmesi gerektiği inancı ile yüce mahkemeye başvurmuş bulunmaktayız
1,240
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir gürgentepe başsavcılığının tarihli iddianamesiyle suç tarihinde mağdurlar fatma ve arzuyu size iş bulacağız diye kandırarak sanıklar çamaş ilçesinde bir cafeteryaya götürdükleri kendilerini beklemelerini söyleyerek cafeteryadan sanıkların gittiği bir süre sonra i̇smet isimli şahıs mağdurelerin yanına gelerek bizi bekleyen bayanlar sizler misiniz dedikleri mağdurelerin ise biz sizi beklemiyoruz deyip jandarmaya bilgi verdikleri sanıkların mağdureleri fuhuş için kadın tedarik ettiklerinden bahisle cezalandırılmaları için kamu davası açmıştır sanıklardan ahmet turan marun ve sanık uğur kutlunun talimat mahkemesince savunmaları alınmış ayrıca mağdur arzu arslanında talimat mahkemesince alınmıştır mahkememizce tanık hasan arslan dinlenilerek bilgisi zapta geçirilmiştir mahkememizce yargılama devam ederken savcısının tcknun maddelerinin anayasaya aykırı olduğu yönünde mütaalası alınarak mahkememizce anayasa mahkemesince karar verilene kadar durma kararı verilmiştir dosya içeriği ve tcknun maddeleri kanuni yorum ve içeriği dikkate alınarak incelendiğinde tcknun maddelerinin anayasaya aykırı olduğu kanaatine varılmıştır şöyle ki tcknun babının ve fasıllarında düzenlenen tcknun ve maddeleri birlikte değerlendirildiğinden cebir şiddet hile ve nüfus icrası unsur olarak belirtilmiş tcknun ve maddelerinde kaçırma ve alıkoyma şehvet hissi ve evlenme maksadıyla olması şartına bağlanmış tcknun maddelerinde ise kaçırılan ve alıkonulan kadının veya bakirin başkası için iğfal veya tedarik veyahut sevk ve bir yerden bir yere nakletme şartına bağlanmıştır eğer sanık şehvet hissi veya evlenmek maksadıyla cebir şiddet veya tehdit veya hile ile şehvet hissi veya evlenme maksadıyla bir kadını kaçırırsa tcknun veya maddeleri uyarınca yıl veya yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılırken eğer kaçırma ve alıkoyma sanık tarafından cebir şiddet veya tehdit veya nüfus icraası yahut hile ile işlenirse tcknun maddeleri uyarınca yıla kadar hapis ve tlden tlye kadar ağır para veya seneye kadar hapis ile cezalandırılacaktır tarihli tc anayasamızın başlangıç kısmında her türk vatandaşının bu anayasadaki temel hak ve hürriyetlerde eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürme ve maddi ve manevi varlığınıesas sayısı karar sayısı bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu ve kanun önünde eşitlik başlıklı tc anayasasının maddesi uyarınca herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hükümleri gözetildiğinde ve yine i̇nsan hakları beyannamesinin maddesi uyarınca kanun önünde herkes eşittir ve farksız olarak kanunun eşit konulmasından istifade hakkına haizdir herkesin işbu beyannameye aykırı her türlü ayırtedici muameleye karşı ve böyle bir ayırt edici muamele için yapılacak her türlü kışkırtmaya karşı eşit korunma hakkı vardır hükümleri ve anayasa mahkemesi başkanlığınızın çok yerinde olan tcknun maddesinin iptali ile ilgili kararı da birlikte değerlendirilip gözetildiğinde tcknun maddelerindeki fuhuş amacıyla cebir şiddet veya hileyle veya nüfus icraası ile bir kadının kaçırılması alıkonulmasının tcknun ve maddelerinde öngörülen cezalardan daha hafif cezalar öngörülmüş olması yukarıda belirtilen anayasamızın başlangıç hükmüne maddesine ve evrensel i̇nsan hakları beyannamesinin maddesine aykırı olduğu böylece tcknun maddelerinin iptali için anayasamızın maddesi uyarınca tc anayasa mahkemesine başvurmamız kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur hüküm yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle her ne kadar sanıklar hakkında tcknun son maddeleri gereğince cezalandırılmaları için kamu davası açılmış ise de tcknun maddelerinin anayasamızın başlangıç hükümleri ve maddesine aykırı olduğu kanaatine varıldığından tc tarihli anayasamızın ve cmuk maddesine göre davanın anayasa mahkemesi başkanlığı kararının sonucuna kadar esastan durmasina dosyamızın kül halinde başsavcılığı kanalı ile anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine
529
esas sayısı karar sayısı i i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ davacının ileri sürdüğü iptal isteminin gerekçesi özet olarak şöyledir sözkonusu hüküm üniversitenin kendi içdüzenini ve yönetiminin esaslarını kendisinin saptamasını belirten özerklik ilkesine aykırıdır kanunun kapsanma giren öğrencilere yeniden yazılma hakkı verilmesi üniversitenin kontenjan saptama hakkına müdahale niteliği taşıdığından özerklik ilkesine aykırı düşmektedir kanun hükmü çeşitli nedenlerle kayıtları silinmiş öğrencilere ayrıldıkları sınıf ve sömestrede okuyan öğrencilerin tâbi oldukları sınava girme hakkını vermekle büyük bir ayrıcalık yaratmaktadır bu öğrenciler halen okumakta olan ve bazı sınav haklarını kullanmış veya yarı yıl kaybetmiş bulunanlara nazaran çok daha sayıda sınava girme veya üniversiteyi sayılı üniversiteler kanununun maddesinde de sınırlanan süreden daha uzun bir sürede bitirebilme imtiyazını elde etmektedirler bu ise anayasanın eşitlik ilkesine ilişkin maddesine aykırıdır
119
esas sayısı karar sayısı dolandırıcılık suçundan sanıklar ve hakkında mahkememize açılan kamu davasının yapılan yargılaması sırasında i̇sparta cbaşsavcılığının tarih esas sayılı iddianamesi ile sanıklar ve müşteki yönelik eylemleri nedeniyle tcknın maddesi gereğince ayrı ayrı cezalandırılmaları istemiyle mahkememize kamu davası açılmış mahkememizin tarihli iddianame değerlendirme nolu kararı ile iddianame sevk maddesi olarak gösterilen tcknın maddesinin suç ve iddianamenin düzenlenme tarihinden sonra tarihli sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı yasanın maddesi ile değiştirilen sayılı cmknın maddesinde düzenlenen uzlaştırma uygulanacak suçlar kapsamına alınması nedeniyle aynı yasanın maddesi ile değiştirilen cmknın maddesi gereğince uzlaştırma hükümlerinin uygulanmasını teminen iddianamenin iadesine karar verilmiş i̇sparta cbaşsavcılığı uzlaştırma bürosunun tarihli uzlaştırma raporuna göre müşteki maria termiei strla kölnalmanya adresinde ikamet ettiği dosyada bir temsilci kaydının bulunmadığı gerekçesi ile cmknın maddesinin resmi mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura suçtan zarar görene şüpheliye veya bunların kanuni temsilcisine ulaşılamaması ‘halinde uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır şeklindeki hüküm gereğince uzlaştırma işlemlerine yönelik bir girişimde bulunulmadan dosya soruşturma bürosuna iade edilmiş ve tarihli uzlaşmanın sağlanamadığına ilişkin rapora istinaden tarih ve esas sayılı iddianame ile mahkememize kamu davası açılmıştır sayılı tcknın maddesi şikayete ve uzlaştırmaya tabi suçlar kapsamında değil iken tarihli sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı yasanın maddesi ile değiştirilen sayılı cmknın maddesi gereğince uzlaştırma uygulanacak suçlar kapsamına alınmıştır sayılı cmknın yürürlüğe girmesi ile birlikte uzlaştırma müessesesi türk yargı sistemine dahil edilmiş olup yargılama öncesi çözüm yollarının etkin kılınarak yargı merci ilerinin iş yükünün azaltılması hukuki sorunların yargı mercilerine intikal etmeden çözüme kavuşturulması amaçlanmıştır uzlaştırma kapsamındaki suçlar nedeniyle uzlaştırmanın sağlanması halinde şüpheli hakkında henüz bir kamu davası açılmadan iş yargılama safhasına götürülmeden cmknın maddesi gereğince kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar ile hukuki süreç sonlandırılmaktadır şikayete ve uzlaştırmaya tabi suçlarda soruşturma aşamasında uzlaştırmanın sağlanamaması nedeniyle kamu davası açılıp halinde yargılama aşamasında şikayetten vazgeçme ve vazgeçmenin sanık tarafından kabul edilmesi halinde sanığın ceza almaması yasal olarak mümkün i̇ken dava dosyamıza konu olduğu üzere uzlaştırmaya tabi ancak şikayete tabi olmayan bir suç nedeniyle soruşturma aşamasında uzlaştırmanın sağlanamaması veya uzlaştırma yoluna gidilmeksizin kamu davası açılması halinde sanık ile müşteki arasında yargılama aşamasında anlaşma sağlanması ve müştekinin şikayetten vazgeçmesi halinde dahi yargılamaya devam edilerek suçun sübutu halinde sanığın cezalandırılmasına karar verilebilecektir yani soruşturma aşamasında uzlaştırma prosedürünün uygulanması ve sonucunda uzlaştırmanın sağlanması halinde uzlaştırma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar ile hukuki süreç sonlandırılarak şüphelinin sanık olmamamahkum olmama ceza almama imkanı varken dava dosyamızda olduğu üzere sırf müştekinin yurt dışında ikamet ediyor olması nedeniyle uzlaştırma prosedürünün uygulanmayarak kamu davası açılması halinde ise yargılama aşamasında müştekinin zararı giderilmiş olsa müşteki şikayetinden vazgeçse dahi suçu sübut bulduğunda sanık cezalandırılabilecektir müştekininesas sayısı karar sayısı yurt dışında ikamet ediyor olması nedeniyle uzlaştırma prosedürünün uygulanmaması daha soruşturma aşamasında müşteki ve sanık arasında bir anlaşmanın oluşabilmesine engel olmakla müştekinin de zararının daha erken bir zamanda giderilmesine engel olmakla müştekinin de mağdurivetine sebebiyet verebilecektir cbaşsavcılığı tarafından müşteki ile sanık arasında uzlaştırma prosedürünün uygulanmamasına müştekinin ikamet adresinin yurt dışı adresi olması nedeniyle cmknın maddesi gerekçe gösterilmiştir cmknın maddesinin resmi mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adresle bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura suçtan zarar görene şüpheliye veya bunların kanuni temsilcisine ulaşılamaması halinde uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır şeklindeki hükmü ile uzlaştırma yoluna gidilmeksizin uzlaştırma prosedürü uygulanmaksızın soruşturmanın sonuçlandırılabileceği haller gösterilmiş olup mağdur suçtan zarar gören şüpheli veya bunların kanuni temsilcilerinin yurt dışında bulunması hali tek başına uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturmanın sonuçlandırılacağı bir hal olarak düzenlenmiştir her ne kadar madde metninin yazılışı itibariyle taraflardan birinin yurt dışında olması durumunda kendisine bu adresten ulaşılmaya çalışılmasına bu şekilde uzlaştırma prosedürüne girişimde bulunulmasına rağmen ulaşılamaması gibi bir hali düzenlediği anlamı taşıdığı düşünülebilir ise de madde metnindeki resmi mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama ibaresinin yurt içi adreslere ilişkin olduğu taraflardan birinin yurt dışında olmasının uzlaştırma prosedürünün uygulanmaması için tek başına yeterli bir hal olduğu anlaşılmaktadır bu durumun ise taraflardan birinin yurt içinde ikamet ediyor olması ile yurt dışında ikamet ediyor olması halinde farklı hukuki statüye tabi olmaları sonucunu doğuracağı bu farklı statünün doğurduğu hukuki süreç nedeniyle yurt içinde ikamet edilme halinde mağdurun hakkına erken bir zamanda kavuşma şüphelinin de hakkında kamu davası açılmaması imkanı varken yurt dışında fkamet edilme halinde ise mağdur hakkını alabilecek ise dahi daha geç alacak şüpheli de suçun sübutuna bağlı olarak her halükarda mahkum olabilecektir bu itibarla dava konusu olayda uygulanan sayılı cmknm uzlaştırma başlıklı madde fıkrasının suçtan zarar gören şüpheli veya bunların kanuni temsilcisine yurt dışında olması nedeniyle ulaşılamaması halinde uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturmanın sonuçlandırılacağına ilişkin düzenlemesindeki veya yurt dışında olma ibaresi ile i̇lgisi nedeniyle uzlaştırmacı dosya içindeki belgelerin birer örneği kendisine verildikten itibaren en geç otuz gün içinde uzlaştırma işlemlerini sonuçlandırır uzlaştırma bürosu bu süreyi en çok yirmi gün daha uzatabilir şeklindeki fıkrası sayılı tc anayasasının kanun önünde eşitlik başlıklı madde ve fıkraları ile hak arama hürriyeti başlıklı madde son cümlesine aykırı olduğundan anayasaya aykırılık iddiasının halli için anayasanın maddesi ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi gereğince anayasa mahkemesine başvurulmasina dosyanın tamamının onaylı suretinin dizi pusulası yapılarak anayasa mahkemesine gönderi̇lmesi̇ne karar vermek gerekmiş mahkememizin anayasaya aykırılık iddiasının değerlendirilerek bir karar verilmesi hususunda takdir ve gereği talep olunur
857
esas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi̇ne başvuru şekli̇ ve nedeni̇ anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü düzenlenmektedir bakılan davada adana i̇li çukurova i̇lçesi huzurevleri evleri mahallesi ada parsel numaralı taşınmazdaki hissesine davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atıldığından bahisle fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile tl zararın ödenmesi ile ilgili dava konusu uyuşmazlığa sayılı kamulaştırma yasasına eklenen geçici maddesinde belirtilen cümlesi uygulanacak yasal hüküm durumunda bulunmaktadır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin sağlanması ve korunması esas olduğundan kişilere etkili hak arama olanağı sağlayan güvencelerin de tanınması gerekmektedir bu çerçevede anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesinin fıkrasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunda ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilerek herkese adaleti bulma hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme olanağı sağlanmıştır böylece kişilerin hukuki güvenlikleri etkin bir korunma mekanizmasına kavuşturulmuştur bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan hak arama hürriyetinin olmazsa olmaz koşuludur hak arama özgürlüğünün bir gereği olan mahkemeye erişim hakkı yargılama sonunda verilen kararın etkili bir şekilde aynen ve gecikmeksizin uygulanmasını da gerektirmektedir kişilerin devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarım geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir hukuk güvenliğinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması yeterli olmayıp yargı mercileri tarafından verilen kararların gecikmeksizin uygulanması da gerekir mahkeme kararlarının bağlayıcılığını ve gecikmeksizin uygulanmasını sağlayacak etkili tedbirlerin alınması hukuk devletinin asgari gereklerindendir bu nedenle davaya taraf olan kişinin anayasal güvencelerinin etkin olarak korunması ve hukuka uygunluğunun sağlanması için idarenin kendisi hakkında karar verebileceği konuyu yargı mercileri önüne uyuşmazlık şeklinde getirebilmesiyle olanaklıdır i̇lgi̇li̇ anayasa maddeleri̇ cumhuri̇yeti̇n temel ni̇teli̇kleri̇ başlıklıesas sayısı karar sayısı anayasanin maddesi̇ anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde tanımlandığı üzere devletimiz bir hukuk devletidir hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi vardır bu ilkenin anlamı kamu yaran düşüncesi olmaksızın başka bir deyimle yalnızca özel çıkar veya yalnızca belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasa kuralının konulamıyacağıdır buna göre çıkarılması için kamu yaran bulunmayan bir yasa kuralı anayasanın maddesine aykırı olur ve dava açıldığında iptali gerekir anymah es rg hukuk devletinin temel unsuru bütün devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlet olmak gerekir hukuk devletinde kanun koyucu da dahil olmak üzere devletin bütün organları üstünde hukukun mutlak bir hakimiyeti olması kanun koyucunun yasama faaliyetlerinde kendisini her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı tutması lazımdır zira kanunun da üstünde kanun koyucunun bozamıyacağı temel hukuk prensipleri ve anayasa vardır anymah es ka amkdsylsh aynı yönde anymah es ka rg sayı hukuk devleti kişiye tüm hak ve özgürlükleri tanıyıp bunlara saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran bunları devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan başka bir deyimle devlet organlarının tüm işlemlerinin bağımsız yargı denetiminden geçirilmesini ve böylece hukuka ve anayasaya uygun olmalarını sağlayan devlet dermektir anymah es ka amkdsysy rg sayı anayasa mahkemesinin kimi kararlarında da açıklandığı üzere hukuk devleti demek insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi hukuk devleti ilkesinin öteki öğelerinin de güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka amkdsy lshll rg sayı yasaların üstünde yasa koyucunun uymak zorunda bulunduğu anayasa ve temel hukuk ilkeleri vardır anayasada öngörülen devletin amacı ve varlığıyla bağdaşmayan hukukun ana ilkelerine dayanmayan yasalar kamu vicdanında olumsuz tepkiler yaratır hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir anymah es ka rg sayı tespit ve yorumları bulunmaktadır anayasa madde içeriğindeki hukuk devlet kavramı açısından bilimsel görüşesas sayısı karar sayısı yürütme işlemlerinin yargısal denetimi hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olmakla birlikte tek başına hukukun üstünlüğünü ve vatandaşların hukuki güvenliğini sağlamaya yeterli değildir çünkü bu denetim nihayet yürütme işlemlerinin kanunlara uygunluğunu sağlayabilecektir oysa kanunların kendisi anayasaya aykırı olduğu takdirde vatandaşların anayasal haklarının çiğnenmesi yine önlenemeyecektir şu halde hukuk devletinin tam anlamıyla gerçekleşebilmiş sayılabilmesi için sadece yürütme organının işlemlerinin kanunlara uygunluğunun değil yasama işlemlerinin de anayasa uygunluğunun yargı organlarınca denetlenebilmesi gerekir hukuk devleti denilince ilk olarak yürütmenin hukuka bağlılığı ve yürütme işlemlerinin yargı denetimi altında bulunması akla gelmektedir hukuk devleti bakımından önemli olan nokta yürütmenin eylem ve işlemlerinin bağımsız yargı organlarınca denetlenip denetlenememesidir bu denetim sağlandıktan sonra denetimi yapan mahkemenin genel mahkeme veya i̇dare mahkemesi oluşu hukuk devleti açısından önem taşımaz nitekim hukuk devleti adli idareyi benimseyen anglo sakson ülkelerinde olduğu kadar idari yargıyı benimseyen kara avrupası ülkelerinde de mevcuttur özbudun sh ve şeklindedir devleti̇n temel amaç ve görevleri̇ başlıklı maddesi̇ anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmünü içermektedir anayasanın maddesinin gerekçesinde devletin milletin huzurunu sağlamak ve fertlerini mutlu kılmak görevi ile de yükümlüdür devlet ferdin hayat mücadelesini kolaylaştıracaktır ferdin insan haysiyetine uygun bir ortam içinde yaşamasını gerçekleştirecektir bu sosyal devletin görevidir olarak belirtilmektedir anayasa madde içeriğindeki kavramlar açısından bilimsel görüş anayasası madde ile devletin amaç ve görevlerini açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymuştur bu maddede devletin görevleri üç grupta toplanmıştır türk milletinin bağımsızlığını ye bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişi hak ve hürriyetleri için sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasi sosyal ve ekonomik engelleri kaldırmak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartlan hazırlamaya çalışmak dalsh şeklindedir yargi yetki̇si̇ başlıklı maddesi̇ yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır gerekçe yargı yetkisi fert hak ve hürriyetleri sorununun ortaya çıktığı günden beri kabul edildiği üzere bağımsız organlar tarafından bağımsız mahkemelerce yerine getirilecektiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi unsuru hukuk devleti ilkesinin diğer öğelerinin güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka eg mülki̇yet hakki başlıklı maddesi̇nde herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz gerekçe madde birbirine yakın ve birbiriyle ilgili iki temel hakkı mülkiyet ve miras haklarını birlikte düzenlemiştir bu birlikte düzenleme inci yüzyıldan beri geleneğin sonucudur anayasa hem mülkiyet hakkını hem miras hakkını anayasal bir müessese olarak teminat altına almaktadır maddede mülkiyet ve miras haklarının diğer temel haklan gibi ve onlar derecesinde düzenlenmiş ve anayasa güvencesine bağlamıştır madde bundan sonra mülkiyet ve miras haklarının kamu yararı amacı ile sınırlandırabileceğine işaret etmiş daha sonra mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağını hükme bağlamıştır mülkiyet hakkı devletten önce de var olan bir gerçek olması itibariyle maunz durig herzog scholz gmudgesetz kommentar art ekonomik ve sosyal haklar arasında değil de kişinin temel hakları arasında düzenlenmesi düşünebilirse de komisyon şimdiki düzenlemenin yerinde olduğu sonucuna varmıştır mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması yine anayasanın komünizmi faşizmi ve din temeline dayanan devlet kurmayı yasaklayan hükümleriyle birlikte karşılaştırılınca mülkiyetin bu şekilde himayesinin bir ölçüde ekonomik sistem tercihi bakımından da bir gösterge teşkil etmektedir kısaca özel mülkiyetin özellikle üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin yok edilmesi inkar edilmesi de önlenmiştir kamu yararına bulunduğu hallerde büyümenin gerçekleşmesi suretiyle toplumunun refahını arttıracağı genellikle kabul edilmektedir maunz durig herzog scholz art no mülkiyeti anayasa teminatı altına alan bu madde doğrudan devlete hitabetmektedir mülkiyetin şahıslara karşı korunması medeni kanun ve sayılı gayri menkule tecavüzün meni hakkında kanun gibi mevzuatla sağlanmaktadır mülkiyetin münferit himayesini fert mahkemelerden ve idareden talep etmektedir mülkiyetin müessese olarak güvence altına alınması ise kanun koyucu başka açıdan devlet anayasaya uygunluk denetimini yapacak olan anayasa yargısı tarafından sağlanacaktır mangoidt klein s esas sayısı karar sayısı mülkiyetin anayasa teminatı altına alınması kimlerin yararlanacağı ise bir problem doğurmaz malik sıfatım taşıyan gerçek ve tüzelkişiler bu anayasal güvenceden yararlanırlar ve onu dermeyan edebilirler gerçek kişilerin fiil ehliyetlerinin farklı olması sebebiyle bu temel hakkın sahipliği bakımından bir ayırım yapılamaz başka deyişle mülkiyete sahip olmak bakımından hiçbir ehliyet ayrımı gözetilemez kişinin şahsiyetini geliştirebilmesinde mülkiyetin anayasaca güvence altına alınmasının azımsanmayacak rolü vardır çünkü klasikleşmiş bir kabule göre insan şahsiyetinin bir parçası ekonomik şahsiyet olarak adlandırılmaktadır anayasanın herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir diyen ncı maddesinin inci fıkrası ile mülkiyet güvencesi getiren üncü madde arasında bu açıdan irtibat vardır başka deyişle mülkiyet hakkım anayasa teminatı altında tutan üncü madde ncı maddenin inci fıkrasına nazaran özel hüküm niteliğindedir mülkiyetin korunması hürriyeti de güvence altına alır maunz durig herzog scholz art no mülkiyetin güvencesi ile ilgili üncü madde konut dokunulmazlığını güvence altına alan inci madde birlikte uygulanır inci maddede düzenlenen devletleştirmenin mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması ile çelişir bir yanı yoktur bu noktaya yukarıda temas edilmemiştir mülkiyetin anayasal güvencesi ile üncü maddedeki temel hakları kötüye kullananların haklan kaybedecekleri hükmü arasında bir uyumsuzluk bulunmamaktadır türk ceza kanunundaki müsadere hükümleri ile anayasanın uncu maddesindeki müsadere hükümleri üncü madde anlamında o hakkın kaybedilmesi değildir kanun koyucu üncü maddedeki şartlarda mülkiyet hakkının kaybedilmesinin şartları ve karar verecek mercileri özel bir kanunla düzenleyebilir mülkiyet anayasal güvence altına alınması tek tek menkul ve taşınmaz mallan para ile değerlendirebilen hakları ve mal varlığını toplu olarak ve tabii olarak üretim araçlarını içeren bir teminattır bu teminat hukuk devletinin gereğidir bu teminat mülkiyetin kamu yaran amacıyla sınırlanmasına engel değildir ağır vergilendirme peşin olmayan ödemelerle kamulaştırma ve devletleştirmelerin mülkiyet güvencesine aykırı düşer miras hakkı mülkiyet hakkının bir devamıdır özel bir şekildir bu nedenle mülkiyet ve miras aynı maddede ardarda düzenlenerek anayasal güvence altına alınmıştır miras hakkının ağır vergilendirme yolu ile muhtevasız hale getirilmesi mira hakkının ortadan kaldırılması önlenmek istenmiştir mgk any kom deği̇şi̇kli̇k gerekçesi̇ danışma meclisince kabul edilen üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan bu haklar diğer temel haklar gibi anayasanınesas sayısı karar sayısı güvencesi altındadır cümlesi maddeden çıkarılmış ve madde redaksiyona tabi tutulmuştur anılan hükmün maddeden çıkarılmasının nedeni anayasada sayılan tüm temel hak ve hürriyetler gibi mülkiyet ve miras hakkının da herhangi bir açıklamaya gerek olmaksızın anayasanın güvencesi altında olmasıdır kaldı ki diğer temel hak ve hürriyetler için ilgili maddelerinde bu kurala yer verilmemiştir mülkiyet ve miras haklarının önemi ve türk toplumunun köklü gelenekleri göz önünde tutularak bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir hükmü aynen korunmuştur metindeki bu ancak ibaresi sınırlayıcı nitelikte görülmemiş temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin üncü maddede belirtilen genel sınırlama sebeplerinin tümü anılan üncü maddenin son fıkrasında yer alan açık hükümlere göre bu haklar bakımından da geçerli olduğundan maddede yer alan bu hüküm sınırlama sebepleri arasında öncelikle uygulanabilecek bir sebebi belirtir nitelikte kabul edilmiştir anayasa mahkemesinin değişik kararlarında çağımızda mülkiyet hakkı temel bir hak olmakla birlikte kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı belirtilmiştir toplum yaran ise yerine göre mülkiyet hakkının tümüyle kişinin elinden alınmasını gerektirmektedir bu nedenle anayasada kamulaştırma ve devletleştirme kurumlan düzenlenmiştir anymah es ka rg sayı anayasa anayasasından farklı olarak mülkiyet hakkına ekonomik haklar arasında değil kişi haklan arasında yer vermiştir bu değişiklik anayasanın milli güvenlik konseyinde yapılan görüşmesi sırasında oluşmuştur mülkiyet hakkı devletten önce var olan devlete karşı da korunması gereken kişi haklan ağır basan haklardan sayılmıştır gözübüyük sy anayasası mülkiyet hakkım sosyal ve ekonomik haklar arasında düzenlemişti bu bir yerde mülkiyete değişik yorumlarla mahiyetinden değişik yaklaşmalara neden olabiliyordu anayasası mülkiyet hakkını kişinin haklan bakımından değeri olan bir hak değil ferdi niteliği ve tabii haklar arasında oluşu yeniden vurgulanmıştır anayasa mülkiyet hakkını özel mülkiyet olarak düşünmüştür bu mülkiyet anlayışı teşebbüs serbestisini üretim vasıtaları üzerindeki özel mülkiyeti de ihtiva etmektedir bu nedenle faşişt komünist veya dini esaslara dayanan bir sistem tercihi anayasanın diğer hükümleri ile olduğu kadar mülkiyet hakkındaki hükümleri ile de mümkün değildir hak arama hürri̇yeti̇ başlıklı maddesi̇nde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünden davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir anayasa maddeleri̇ çerçevesi̇nde dava konusunun ve uygulamasi bulunan yasa maddesi̇ni̇n değerlendi̇ri̇lmesi̇ anayasanın maddesi yönünden yasanın uygulanması açısından sayılı kamulaştırma yasasının sayılı yasanın maddesiyle günü kabul edilen maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından bu kanunun geçici ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve sayılı i̇mar kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir yasalesas sayısı karar sayısı hükmünün bu kısmının süre belirtmek gerekirse uyuşmazlığımızı da etkileyecek şekilde yılma kadar dava açılmasının önlenmesine yol açtığı bu nedenle dava konusuna uygulanacak yasanın değerlendirilmesi devletin yükümlülükleriyle bağdaşmamaktadır anayasa madde yönünden yasal düzenlemelerin hukuk devletinde adaletli ve adaletin yerine getirilmesi açısından başvuru yollarını sınırlayıcı düzenlemelerde yasa koyucu tarafından kaçınılması gerekliliğini öngörmektedir anayasa madde yönünden yargı yetkisinin kullanılamaması genel hukuk ilkelerine göre uygun olmayan sınırlamalar dışındaki bir uygulamanın kabul edilmediği sonucu bulunmaktadır anayasa madde yönünden açık bir biçimde mülkiyet hakkının özüne dokunulması ve bu hususta denge gözetilmeden kişi haklarına aykırılığın oluşturulmaması gerektiği vurgulanmaktadır anayasa maddesi yönünden idari itiraz veya dava yolu tanımadan önlenmesine yol açıcı yasal düzenleme getirilmesi nedeniyle anayasanın bu hükmüne aykırılık mevcuttur anayasanın maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nolu ek protokolünün mülkiyetin korunması başlıklı maddesinde her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir düzenlemesi yer almıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin ai̇hm mülkiyet hakkı ihlali iddialarıyla açılmış olan hakan arı türkiye hüseyin kaplan türkiye davalarında mahkeme imar planında kamusal kullanıma ayrılan ve kullanımı kısıtlanan taşınmazların yukarıda sözü edilen hukuki düzenlemeler sonucunda kamu yararının gerekleri ile temel haklarının korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil dengenin gözetilip gözetilmediğini irdelemiştir kararlarda ilgililerin imara açık taşınmazlarında inşaat ruhsatı elde etme haklarının meşru haklan olduğu oysa bu nitelikteki taşınmazların imar yasağına tabi tutulması sonucunda mülkiyet hakkının akıbeti konusunda bir belirsizliğe itildiği ve mülkiyet hakkından yararlanmanın engellendiği sonucuna ulaşmıştır sonuç dava konusu kamulaştırmama nedeniyle tazminat isteminin uzun yıllar sonuç alamamasına neden olan yasal düzenlemeyle mülkiyet hakkının kullanımının kısıtlanmasıyla beraber tamamiyle kurumların insiyatifıne bağlı olarak bir gelişme gösterdiği anayasaya aykırılık yönündeki itiraz konusu kısımla beraber sayılı kamulaştırma kanununda gün sayılı yasayla satınalma usulü başlıklı maddesi ek madde yapılacak ödemelerin toplam tutarının idari olarak ayrılan ödeneğinin toplamını aşması halinde ödemeler en fazla yıl da ve geçici maddenin fıkrasına göre yapılır kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti başlıklı geçici maddesindeki hükümler özellikle son fıkra bu madde uyarınca ödenecek bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal hak ve alacakları haczedilemez beraber değerlendirildiğinde taşınmazın kısıtlılığı hatta kullanılamaz hale getirdiği açıktıresas sayısı karar sayısı kamu hizmetinin yürütülmesi toplum yararı ile kişilerin maddi ve manevi menfaatleri arasındaki dengenin gözetilmesinde kamu hizmetinin verimliliğinin ön planda tutulması mutlak olmakla beraber bu dengenin tamamiyle bir taraf yönünde gözetilmemesi sonucunu doğurmaması gerekliliği kamu vicdanı ve adalet açısından zorunluluktur bu bağlamda kurumların kamu hizmeti nedeniyle imar planlarında bir kısım taşınmazları kısıtlaması gerekliliği kişilerin toplum yararına bu menfaatlerinden vazgeçmesinde toplum düzeninin oluşmasındaki mülkiyet hakkının kullanılmasının engellenmesinin mülkiyet sahipleri açısından da en azından tazmini gerekeceği tabi olmakla bu dengeyi gözeten ve hak arama özgürlüğünü yıllara yayılı olarak ortadan kaldırmayan mevzuat hükümleri getirilmesi kurumların sonuç itibariyle de taşınmazın mülkiyetini uhdelerine de aldığı düşünüldüğünde anayasaya aykırılık teşkil ettiği görüşüyle anayasa mahkemesine başvuruda bulunulması gerektiği sonucuna varılmıştır hüküm açıklanan nedenlerle sayılı kamulaştırma yasanın geçici madde in bu kanunun ek inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu kanunun ek inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanır ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu düşüncesi ile iptali istemi ilgili anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm belgeleri ile onaylı suretlerinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına bu karar ile dosya suretinin yüksek mahkemeye ulaşmasından itibaren ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine karardan bir suretinin taraflara tebliğine günü karar verildi
2,877
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazın gerekçesi şöyledir sanıklardan hakkında askerî savcılığın gün ve esas karar sayılı iddianamesi ile üste fiilen taarruza teşebbüs suçundan kamu davası açıldığı ve bu sanık hakkında askerî ceza kanununun maddesinin uygulanmasının istenildiği yine askerî savcı tarafından esas hakkındaki mütalâanın bildirilmesinden önce bu sanık hakkında uygulanması muhtemel bulunan askeri ceza kanununun maddesinin ve fıkralarında yer alan fiilen taarruza teşebbüs hallerinin tamamlanmış fiil gibi cezaya müstehak sayılmasının anayasanın maddesinde belirtilen kanun önünde eşlik esasına aykırı olduğunun ileri sürüldüğü ve bu konunun anayasa mahkemesine götürülmesinin istenildiği anlaşılmakla talep ciddi kabul edilmiş mahkememizce de bu konu için anayasa mahkemesine başvurulmasında görüş birliğine varılmıştır türk ceza kanununun ve maddeleri cürme teşebbüs halinde kanunda suç için yazılı cezadan teşebbüsün derecesine göre indirim yapılacağını âmirdir askerî ceza kanununun maddesinde de askeri cürümlerde müteşebbisler hakkında türk ceza kanununun bu maddelerinin tatbik olunacağına işaret olunmuştur gerçekten tamamlanmış bir cürümle teşebbüs derecesinde kalmış bir cürüme aynı cezanın tayini hukuka ve cezanın genel prensiplerine aykırı bir durum yaratacaktır doktrinde de bu husus böylece benimsenmiş aksi görüş kuvvet kazanmadığından tartışması bile yapılmamıştır prof faruk erem teşebbüse tam fiilden az ceza verilmesi ceza siyaseti mülâhazalarına dayanır eğer teşebbüse tam suçun cezası verilecek olursa fail bîr kere icraya başladıktan sonra vazgeçmeyi düşünmiyecektir çünkü vazgeçmekte hiç bir menfaati yoktur halbuki teşebbüsün cezası tam suçtan az olduğundan fiile devam etmemekte hiç olmazsa ceza görmek bakımından failin menfaati vardır demektedir askerî ceza kanununun maddesi sarahatine rağmen aynı kanunun maddesi metnine fiilen taarruza teşebbüs edenler deyiminin ilâvesi askerî disiplin mülâhazasına dayandırılmış olabilir fakat derine inildiğinde bu durumun aksine disiplini bozucu neticeler hasıl ettiği görülür iki asker şahıstan birinin üstünü dövdüğü diğerinin ise fiilinin teşebbüs derecesinde kaldığını düşünelim bu şahıslara aynı miktarda ceza tayin edilmesi hem adeletsizliğe hem de disiplinsizliğe sebebiyet verilmiş olacaktır ikinci şahıs bir daha aynı suçu işlemek durumunda kaldığı zaman fiilini sonuna kadar götürmek için elinden geleni yapacak nasıl olsa aynı cezayı alacağını düşüncesiyle bir başka üst veya âmirin ikaz ve uyarılarına itaatten kaçınarak disiplinsiz davranışını sürdürmekte fayda umacaktır disiplin sayılı türk silâhlı kuvvetleri i̇ç hizmet kanununun maddesinde kanunlara nizamlara ve âmirlere mutlak bir itaat astının ve üstünün hukukuna mutlak bir riayet demektir şeklinde tarif edilmiştir görülüyor ki disiplinin tarifinde bile hukukun üstünlüğü esastır hal böyle iken disiplin mülâhazası ile cezanın genel prensiplerinden uzaklaşılarak suçu işleyenlerle işlemeye teşebbüs edenlere aynı cezayı reva görmek anayasanın maddesinde yazılı herkes kanun önünde eşittir ilkesine tamamen aykırı düşmektedir herkes kanun önünde eşittir ilkesi aynı suçu işleyen herkesin aynı şekilde cezalandırılacağı anlamını taşır suçu işleyenlerle işlemeye teşebbüs edenlere aynı cezanınesas sayısı karar sayısı verilmesi ise kanun önünde eşitliği eşitsizliğe dönüştürür kaldı ki türk ceza kanununun maddesinde cumhurbaşkanına karşı vaki olabilecek fiilî tecavüzlerde dahi teşebbüs hali tam fiil sayılmamış bu itibarla eylemi teşebbüs derecesinde kalacak suçluların türk ceza kanununun ve maddelerinden istifade etmeleri hakkı mahfuz tutulmuştur
460
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı tibbi̇ mal san ti̇c ltd şti̇ tarafından eğitim ve araştırma hastanesi baştabipliğince gerçekleştirilen kalem tıbbi sarf malzeme alımı ihalesine ilişkin yapılan itirazen şikayet başvurusunun davalı idarenin tarih ve umii sayılı kararıyla süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle kamu i̇hale kurumuna karşı açılan davada davacının dava dilekçesi içeriğinde belirttiği anayasaya aykırılık savı ve dosya içeriği incelenerek gereği görüşüldü anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir maddesinde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz maddesinde i̇darenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktırek hüküm md kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile yüksek askeri şuranın kararları yargı denetimi dışındadır ek cümle md ancak yüksek askerî şûranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır i̇dari işlemlere karşı açılacak davalarda süre yazılı bildirim tarihinden başlar değişik birinci cümle md yargı yetkisi idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez kanun olağanüstü hallerde sıkıyönetim seferberlik ve savaş halinde ayrıca milli güvenlik kamu düzeni genel sağlık nedenleri ile yürütmenin durdurulması kararı verilmesini sınırlayabiliresas sayısı karar sayısı i̇dare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür hükümlerine yer verilmiştir anayasanın maddesinde ise bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü yer almıştır sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinde ise bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa i̇ptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini dava dilekçesi iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak anayasa mahkemesine gönderir hükmüne yer verilmiştir sayılı kamu i̇hale kanununun maddesinin birinci fıkrasında i̇hale sürecindeki hukuka aykırı işlem veya eylemler nedeniyle bir hak kaybına veya zarara uğradığını veya zarara uğramasının muhtemel olduğunu iddia eden aday veya istekli ile istekli olabilecekler bu kanunda belirtilen şekil ve usul kurallarına uygun olmak şartıyla şikayet ve itirazen şikayet başvurusunda bulunabilirler hükmüne üçüncü fıkrasında şikayet başvuruları idareye itirazen şikayet başvuruları kuruma hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle yapılır hükmüne onuncu fıkrasının bendinde başvurunun süre usul ve şekil kurallarına uygun olmaması usulüne uygun olarak sözleşme imzalanmış olması veya şikayete konu işlemlerde hukuka aykırılığın tespit edilememesi veya itirazen şikayet başvurusuna konu hususun kurumun görev alanında bulunmaması hallerinde başvurunun reddine karar verilir hükmüne yer verilmiş olup maddesinde ise bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde yapılacak tebliğler hakkında tebligat kanunu hükümleri uygulanır hükmü yer almakta iken tarih ve srg de yayımlanan tarih ve sayılı kanunun maddesi ile değiştirilerek aday istekliler ve istekli olabileceklere yapılacak her türlü bildirim ve tebligatlarda aşağıdaki hususlara uyulması zorunludur tebligatlar idareler veya kurum tarafından aşağıdaki yöntemler kullanılarak yapılabilir i̇mza karşılığı elden i̇adeli taahhütlü mektupla elektronik ortamda fakslaesas sayısı karar sayısı i̇adeli taahhütlü mektupla yapılan tebligatlarda mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci gün yabancı isteklilerde ise ondokuzuncu gün kararın istekliye tebliğ tarihi sayılır tebligatın bu tarihten önce muhataba ulaşması halinde ise fiili tebliğ tarihi esas alınır bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde yapılacak tebliğler hakkında tebligat kanunu hükümleri uygulanır hükmüne yer verilmiştir öte yandan i̇halelere yönelik başvurular hakkında yönetmeliğin maddesinde süreler şikayet üzerine idare tarafından verilen kararın bildirildiği veya bildirilmiş sayıldığı tarihi on gün içerisinde karar alınmaması halinde ise bu sürenin bitimini izleyen günden itibaren başlar düzenlemesine maddesinde ise şikayet başvuruları ihaleyi yapan idareye itirazen şikayet başvuruları ise kuruma elden veya posta yoluyla yapılır başvuruların idare veya kurum dışındaki idari mercilere ya da yargı mercilerine yapılması ve başvuru dilekçelerinin bu merciler tarafından ilgisine göre ihaleyi yapan idareye veya kuruma gönderilmesi halinde bu dilekçelerin ilgisine göre ihaleyi yapan idare veya kurum kayıtlarına girdiği tarih başvuru tarihi olarak kabul edilir bu başvurularda başvuru süresinin henüz dolmadığı hallerde dilekçedeki eksiklikler başvuru süresinin sonuna kadar giderilebilir posta yoluyla yapılan başvurularda postadaki gecikmeler dikkate alınmaz düzenlemesine yer verilmiştir dava dosyasının incelenmesinden davacı tarafından tarihinde ihaleyi yapan idareye şikayet başvurusunda bulunulduğu başvuru üzerine idarece alınan kararın tarihinde postaya verildiği yukarıda yer verilen kanun hükmü uyarınca şikayete cevabın postaya verildiği tarihi takip eden yedinci gün olan tarihinde şikayetçiye bildirilmiş sayıldığı bu nedenle kamu i̇hale kurumuna da bu tarihi takip eden gün içinde sayılı yasanın maddesine göre tarihi mesai bitimine kadar itirazen şikayet başvurusunda bulunulması gerekirken tarihinde itirazen şikayet başvurusunda bulunulduğundan bahisle sayılı kanunun üncü maddesinin onuncu fıkrasının bendi gereğince başvurunun süre yönünden reddine karar verildiği davacı tarafından ihaleyi düzenleyen idareye yapılan itirazın sonucuna ilişkin iadeli taahhütlü yazının kendilerine tarihinde ulaştığından kamu i̇hale kurumuna yapılan itirazen şikayet başvuru süresinin bu tarihten itibaren başlaması gerektiği belirtilerek başvurunun süreaşımı nedeniyle reddine ilişkin anılan işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır uyuşmazlık konusu olaya uygulanan ve yukarıda metnine yer verilen yasal düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden ihalelerin şikayet ve itirazen şikayet başvurularıyla kesintiye uğramaması için bu başvurulara ilişkin olarak hızlı ve etkin bir başvuru ve bildirim yolu öngörülmesinin amaçlandığı bu amaç doğrultusunda başvuru ve karar alma sürelerine yönelik olarak çeşitli yöntemler belirlendiği ve sınırlamalar getirildiği görülmekte ise deesas sayısı karar sayısı i̇halelere yönelik başvurular hakkında yönetmeliğin maddesi uyarınca başvuruların idare veya kurum dışındaki idari mercilere ya da yargı mercilerine yapılması ve başvuru dilekçelerinin bu merciler tarafından ilgisine göre ihaleyi yapan idareye veya kamu i̇hale kurumuna gönderilmesi halinde bu dilekçelerin ihaleyi yapan idare veya kamu i̇hale kurumu kayıtlarına girdiği tarih başvuru tarihi olarak kabul edilmesi ve aynı maddenin yedinci fıkrası uyarınca posta yoluyla yapılan başvurularda postadaki gecikmeler dikkate alınmamasına karşın idareler ve kamu i̇hale kurumu tarafından alınan kararlara ilişkin tebligatın iadeli taahhütlü mektupla yapılması halinde mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci gün kararın istekliye tebliğ tarihi sayılması nedeniyle ortada idari işlem tesis ederken sahip olduğu kamu gücü dolayısıyla aldığı bu kararlara muhatap olan ilgililerine oranla daha güçlü konumda olan idareler lehine eşitliğe aykırı bir düzenleme bulunduğu kanaatine varılmıştır ayrıca anılan düzenlemeler doğrultusunda ihalelere yönelik olarak şikayet ve itirazen şikayet başvurusunda bulunanların kendilerinden kaynaklanmayan ve kendilerine kusur izafe edilmesi mümkün olmayan sebepler dolayısıyla posta idaresinde yaşanacak herhangi bir gecikme nedeniyle kendilerine fiilen herhangi bir bildirim ve tebligat yapılmaksızın haklarında alınan kararların tebliğ edilmiş sayılması nedeniyle bazı hakların ilgililerince kullanamamasına sebep olunduğu gibi hakkın gerçek manada aranarak kamu düzeninin sağlanmasının zorlaştırıldığı açıktır bu meyanda olmak üzere mahkememizce sayılı kanunun maddesinin tarih ve srg de yayımlanan tarih ve sayılı kanunun maddesi ile değişik ikinci fıkrasında yer alan i̇adeli taahhütlü mektupla yapılan tebligatlarda mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci gün kararın istekliye tebliğ tarihi sayılır hükmünün anayasanın maddesinde ifadesini bulan eşitlik ilkesine maddede ifadesini bulan hak arama hürriyetinin hakların sınırlandırılmasına ilişkin maddede öngörülen ölçülülük ve öze dokunamazlık ilkelerine yine sözkonusu hükmün anayasanın maddesine aykırılık taşıdığı kanısına varıldığından dosyada bulunan belgelerin birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine anayasa mahkemesince verilecek karara kadar davanın geri bırakılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,281
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü aynen şöyledir borçlu müzeyyen tümerk vekili av ergun yiltirak tarihli dilekçesinde yargıtay hukuk dairesinin tarihli bozma ilamına karşı öncelikle mahkememizce direnme kararı verilmesini ve davada uygulanması gereken sayılı bankalar kanununun sayılı yasa ile değişik ek maddesinin gerekse sayılı bankacılık kanununun eski sayılı bankalar kanununda bildirilen maddelerin karşılığı olan geçici ve maddelerinin anayasanın maddelerine ve hukukun genel ve evrensel normlarına aykırı olduğu iddia etmişlerdir mahkememizce davada uygulanması gereken yasa maddelerinin anayasaya aykırı olduğu görüşüne varılmakla bu anlamda davalı vekilinin anayasaya aykırılık iddiaları da ciddi görülmekle gerekçeleri aşağıda açıklanmıştır sayılı bankalar yasasının e maddesinde fon tarafından başlatılan veveya fona intikal eden bankalardan devir alınan takiplerde borçlular tarafından yapılan tüm itirazlar satış dışında takip işlemlerini durdurmaz hükmü öngörülmüştür i̇ş bu yasa tarihinde yürürlüğe giren sayılı yasa ile değiştirilmiş ve sayılı yasanın maddesi ile bankalar yasasına ek madde eklenmiştir bu madde de kamu bankalarında tasfiye halindeki emlak bankası aş dahil ve sermayesinin yarıdan fazlası kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan ya da hisselerinin çoğunun üzerinde bu kurum ve kuruluşların idare ve temsil yetkisi bulunan ve özel kanunla kurulmuş bankalarda bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce bankacılık teamüllerine göre teminatlı veveya yetersiz teminatlı kredi kullanıp da vadesi geçtiği halde henüz ödenmemiş süresi uzatılmamış veya yeniden yapılandırılmamış kredileri kullananlar ya da yeniden yapılandırma şartlarını ihlal edenler ile münferid veya karşılıklı verilen banka teminat mektupları kabul kredileri ve avaller taşınır ve taşınmaz rehni ipotek üst hakkı intifa hakkı ve oturma hakkı gibi her türlü sınırlı ayni hak tesisine ilişkin sözleşmeden doğan hakların da diğer bankaların ve kişilerin muvazaadan ari hakları aleyhine olmamak üzere fon ve hazine alacaklarına ilişkin tedbir takip ve tahsil hükümleri bankalarınca uygulanır hükmü getirilmiştir dolayısıyla kamu bankası olan şikayetçi vakıflar bankası tao ek maddenin atfı gereği takip usulüne dair aynı yasanın maddesinden yararlanarak itiraz eden borçlu yönünden takibin devamını haciz işlemi yapılmasını talep etmektedir mevcut hüküm sadece borçlu aleyhine satış yapılamayacağını bildirmektedir i̇i̇k nun maddesinden itibaren ilamsız haciz yoluyla takibe ilişkin hükümler belirlenmiş olup madde de müddeti içinde yapılan itirazın takibi durduracağı açıkça hükmolunmuştur aynı kanun ve maddelerinde alacaklının takibine devam edebilmesi için genel mahkemede itirazın iptali davası ya da koşulları varsa icra mahkemesinde itirazın kaldırılması talebinde bulunması ve neticesine göre takibe devam edebileceği bildirilmektedir i̇i̇k da düzenlenen bu maddeler taki̇p yoluna göre tüm borçlular i̇çi̇n uygulanmasi gereken hükümlerdi̇resas sayısı karar sayısı sayılı bankalar yasası yürürlükten kaldırılmış ise de aynı tarihte tarihinde yürürlüğe giren sayılı bankacılık yasasının bu kez geçici maddesinde yürürlükten kaldırılan bankalar yasasının ek maddesi hükmü geçici madde hükmü olarak aynen düzenlenmiştir geçici madde de açıkça kamu bankalarının tasfiye halindeki emlak bankasıda dahil olmak üzere sayılı bankacılık yasasının ve madde hükümlerinin ve tasarrufun iptali davasında aciz vesikası şartı aranmaması tüzel kişilerin kanuni temsilcileri ile borçlu ve borçla diğer ilgililerin yurt dışına çıkmasını yasaklama dahil bankalarınca uygulanacağı hükmü öngörülmüştür atıf yapılan maddede de yine yürürlükten kaldırılan sayılı yasanın maddesindeki gibi fonun alacakli olduğu ve sayili i̇cra i̇flas kanunu uyarinca yapilan taki̇plerde borçlular tarafindan yapilan i̇ti̇razlar satiş dişinda taki̇p i̇şlemleri̇ni̇ durdurmaz hükmü düzenlenmiştir bankacılık yasasında fona tanınan bu ayrıcalığın anayasanın maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine tamamen aykırı olması yanında kamu bankalarının da gerek yürürlükten kaldırılan sayılı yasanın ek madde gerek yürürlükte olan sayılı bankacılık yasasının geçici maddesi delaleti ile bu ayrıcalıklarda yararlandırılmaları anayasaya ve evrensel hukuk normlarına aykırıdır kamu bankaları diğer özel bankalardan ayrı ve kişiye özel bir hizmet vermezler kamu bankaları devlet eli ile haksız rekabet yapılmasına vasıta kılınamazlar kamu gücü kullanılarak alacak diğer alacaklıların önüne geçilmek suretiyle tahsil edilemez devlet özel teşebbüsün rekabet koşulları içinde gelişmesine yardımcı olmalıdır anayasa bu amaç için tekelleri ve kartelleşmeyi önleyecektir devlet özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlarına uygun yürümesini güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri almalıdır anayasa madde kamu bankalarına geçici madde ile tanınan bu imtiyazın diğer özel bankalara karşı yukarıda açıklandığı şekilde getirdiği eşitsizlik ve haksız rekabet yanında ayrıca kamu bankalarına ve özel bankalara borçlu olan şahıs tüzel kişi ya da kurumlar açısından da tamamen anayasanın maddesinde bildirilen eşitlik ilkesine aykırı olduğu kamu bankalarına borçlu olanlar yönünden takip durmamasına sadece satışın durmasına karşın özel bankalara borçlu olanlar yönünden takibin i̇i̇knun hükümleri doğrultusunda tamamen durması sonucunu doğurduğu görülmektedir devlet kişi güvencesi altında değil kişiler devlet güvencesi altında olmalıdır yukarıda açıklanan gerekçelerle davada uygulanması gereken sayılı bankacılık yasasının geçici maddesi anayasaya ve evrensel hukuk normlarına aykırı olmakla karar davada uygulanması gereken sayılı bankacılık yasasının geçici maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olması sebebiyle iptali istemi ile anayasa mahkemesi̇ne başvurulmasina
733
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ milletvekillerinin günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir tarih ve sayılı gelir i̇daresi başkanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının i̇kinci cümlesi ile i̇kinci fıkrasındaki vergi dairesi başkanlıklarına bağlı vergi dairesi müdürlükleri ile şubeler kurulmasına ve bunların faaliyete geçirilmesine ilişkin usul ve esaslarla i̇baresinin anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı gelir i̇daresi başkanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanunun taşra teşkilatı başlığını taşıyan üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde vergi dairesi başkanlıklarının kuruluş yerleri ve sayıları ile bunlara ilişkin değişiklikler bakanlar kurulunca belirlenir denilmiştir bu hüküm ile vergi dairesi başkanlıklarının kuruluş yerleri ve sayıları ile bunlara ilişkin değişikliklerin belirlenmesi bakanlar kuruluna bırakılmıştır anayasanın i̇darenin bütünlüğü ve kamu tüzelkişiliği başlıklı üncü maddesinin birinci fıkrasında kuruluş ve görevleriyle bir bütün olan idarenin yasayla düzenleneceği hükme bağlanmıştır anayasanın belli konuların yasa ile düzenlemesini zorunlu kılması bu hususların idari işlemlerle düzenlenemeyeceğini gösterir kanunda bir hususun bakanlar kurulunca düzenleneceğinin belirtilmesi hususun kanunla düzenlenmiş olduğu anlamına gelmez i̇ptali istenen düzenleme kanunla düzenlenmesi gereken bir konuda düzenleme yetkisini bakanlar kuruluna verdiği için anayasanın üncü maddesine aykırıdır anayasanın inci maddesinde de yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacağı ve yerine getirileceğinden söz edilmektedir buna göre yürütme organının anayasada gösterilen ayrık haller dışında asli düzenleme yetkisi bulunmamakta bir başka deyişle yürütmeye türevsel bağlı bir düzenleme yetkisi verilmektedir asli düzenleme yetkisi anayasanın nci maddesine göre yasamanındır ve devredilemez bu nedenle anayasanın yasa ile düzenlenmesini öngördüğü bir konu hakkındaki düzenlemenin bizzat yasa tarafından yapılması zorunlu olup yetkinin yürütmeye bırakılması anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olarak asli düzenleme yetkisinin yürütmeye devredilmesi anlamına gelmektedir anayasanın ncı maddesinde yer alan hiçbir kimsenin veya organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı ilkesi karşısında devredilen bu yetkinin anayasanın ncı maddesi ile de bağdaşamayacağını söylemek gerekir yine böyle bir anlayışın başlangıç ta belirtilen kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasaesas sayısı karar sayısı ve kanunlarda bulunduğu ilkesine ve inci maddedeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine de ters düşeceği açıktır sayılı kanunun bu maddesinin ikinci fıkrasında vergi dairesi başkanlıklarına bağlı vergi dairesi müdürlükleri ile şubelerin kurulmasına ve bunların faaliyete geçirilmesine ilişkin usul ve esasların belirlenmesi konusunda bakana yetki verilmesi de yukarıda belirtilen nedenlerle anayasaya aykırı düşmektedir çünkü burada da ilkeleri yasa ile belirlenmeden yürütmeye esas ve usulleri gösterme konusunda asli düzenleme yetkisi tanınmıştır i̇ptali istenen kurallar kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu ilkesine aykırı olduğu için anayasanın başlangıç kısmına yürütmenin kanuniliği ilkesine aykırı olarak yürütmeye asli düzenleme yapmak imkanı tanıdığı için anayasanın inci maddesine yasamaya ait olan asli düzenleme yetkisini yürütmeye devrettiği için anayasanın nci maddesine böyle bir yetki anayasaya dayanmadığı için anayasanın ncı maddesine vergi dairesi başkanlıklarının kuruluş yerleri ve sayıları ile bunlara ilişkin değişiklikleri bakanlar kurulu kararıyla düzenlediği için anayasanın üncü maddesine aykırıdır anayasaya aykırı bir hükmün anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı da açıktır açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı gelir i̇daresi başkanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının i̇kinci cümlesi ile ikinci fıkrasındaki vergi dairesi başkanlıklarına bağlı vergi dairesi müdürlükleri ile şubeler kurulmasına ve bunların faaliyete geçirilmesine ilişkin usul ve esaslarla ibaresi anayasanın başlangıç kısmına nci ncı nci inci inci ve üncü maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı gelir i̇daresi başkanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanunun üncü maddesinin birinci ve i̇kinci fıkralarının anayasaya aykırılığı sayılı kanunun üncü maddesinin iptali istenen birinci ve ikinci fıkraları ile vergi dairesi başkanlığının amacı görev ve yetkisi yetki alanı ile bağlantılı olarak açıklanmış ancak bu yetki alanının neresi olduğu bu yasada belirlenmemiştir i̇darenin yetki alanının yasa ile idareye verilen yetkinin kullanılabileceği bir alan olduğu açıktır diğer taraftan görevli olmak görevin ifası zımnında yetkili olmayı da gerektirir halde yetki ve görev kavramları birbirinden ayrılamayan kavramlardır bu nedenle yetki alanının çerçevesinin yasa ile çizilmesi zorunludur çünkü anayasanın üncü maddesi idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğunu ve yasa ile düzenleneceğini ifade etmektedir yasa ile düzenlenmesi gereken bir hususta esas ve ilkeleri yasa ile gösterilmeden yani asli düzenleme yetkisinin yürütmeye bırakılması anayasanın üncü maddesine aykırıdır söz konusu fıkralarda yapılan düzenleme hukuk devleti ilkesiyle de bağdaşmamaktadıresas sayısı karar sayısı anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devletinin unsurlarından biri de vatandaşlarına hukuk güvenliği sağlamasıdır hukuk güvenliği kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik gerektirir i̇ptali istenen düzenlemeler öncelikle belirlilik ve öngörülebilirlilik sağlamadığı için anayasanın nci maddesine aykırı düşmektedir diğer taraftan bu yasada yetki alanı ile kuruluş yerleri arasında açık bir bağlantı da sağlanmamıştır ve bu hususun belirlenmesine bakanlar kurulunun yetkili olduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır kaldı ki böyle bir kabul asli düzenleme yetkisinin bakanlar kuruluna bırakılması anlamına geleceği için yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın nci inci ve üncü maddelerine aykırı düşeceği gibi yetki alanın birden çok ili kapsaması halinde ayrıca ncı maddenin son fıkrası hükmü ile de bağdaşmaz çünkü bir vergi dairesi başkanlığının yetki alanına birden çok ilin girmesi demek illerle ilgili olarak vergi dairesi başkanlığının yetkili ve görevli olduğunun kabul edilmesi anlamını taşıyacaktır böyle bir düzenleme ise anayasanın ncı maddesi uyarınca ancak kanunla yapılabilir çünkü anayasanın ncı maddesinin üçüncü fıkrasında kamu hizmetlerinin görülmesinde verim ve uyum sağlamak amacıyla birden çok ili içine alan merkezi idare teşkilatı kurulabilir bu teşkilatın görev ve yetkileri kanunla düzenlenir denilmektedir diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenle sayılı kanunun üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları anayasanın nci inci üncü ve ncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı gelir i̇daresi başkanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasında da vergi dairesi başkanının yetki görev ve sorumlulukları yetki alanı ile bağlantılı olarak açıklanmış ancak bu yetki alanının neresi olduğu bu yasada belirlenmemiş olduğundan bu fıkra hükmü de yukarıda numaralı başlık altında belirtilen nedenlerleanayasanın nci inci üncü ve ncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı gelir i̇daresi başkanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanunun inci maddesinin birinci fıkrasındaki başkan yardımcıları daire başkanları vergi dairesi başkanları ve gelirler kontrolörleri başkanın önerisi üzerine bakan tarafından i̇baresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasında yapılan bu düzenleme ile gelir i̇daresi başkan yardımcıları daire başkanları ve vergi dairesi başkanlarının gelir i̇daresi başkanının önerisi üzerine maliye bakanınca atanmasına olanak sağlanmaktadır sayılı kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının d ve bendi hükümleriyle sayılı devlet memurları kanununa ekli ve sayılı ek gösterge cetvelleri ile iv sayılı makam tazminatı cetvellerinde yapılan değişiklikler ile gelir i̇daresi başkan yardımcıları ile daire başkanlarına ve vergi dairesi başkanlarına başbakanlık veesas sayısı karar sayısı bakanlıklar genel müdür yardımcısı ve üstü düzeyde ek gösterge verilmiş ve bu düzeyde makam tazminatı almaları öngörülmüştür bütün bu düzenlemeler gelir i̇daresi başkan yardımcılarına daire başkanlarına ve vergi dairesi başkanlarına hiyerarşide genel müdür yardımcısı ve üstü düzeyde yer verildiğini göstermektedir çağdaş özgürlükçü demokrasilerde yürütme organı yapısı bakımından monist ve dualist yürütme olarak ikiye ayrılmaktadır monist yürütmede tüm yürütme yetkisi bir tek organa verilmiştir buna karşılık dualist yürütmede yürütme yetkisi bir kişi devlet başkanı ile bir kurul bakanlar kurulu arasında paylaşılmıştır parlamenter rejimi benimseyen anayasamızın inci maddesinde yer alan yürütme yetkisi ve görevi cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir kuralı yürütme organının düalist yapısını açıkça ortaya koymaktadır özbudun türk anayasa hukuku anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında anayasanın üncü maddesinde kararnameleri imzalamak cumhurbaşkanının yürütme alanına ilişkin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır anayasasında cumhurbaşkanına güçlü ve etkili bir konum verilmiştir anayasanın üncü maddesinde anayasanın uygulanmasını gözetmesi de öngörülmüştür maddenin birinci fıkrasında şöyle denilmektedir cumhurbaşkanı devletin başıdır bu sıfatla türkiye cumhuriyetini ve türk milletinin birliğini temsil eder anayasanın uygulanmasını devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir cumhurbaşkanını böylesine yetkilerle donatıp güçlendiren parlamenter hükümet sistemini bütün gerekleriyle uygulamaya koyan yürütme yetki ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulunca yerine getirileceğini belirten bu kurallar karşısında kimi atamalarda cumhurbaşkanının imzasına gerek görmemek anayasanın inci maddesine aykırılık oluşturur denilmiştir anayasanın inci maddesinde cumhurbaşkanının sorumluluğu tarafsızlığı ve karşı imza ilkesi düzenlenmiştir anayasanın devlet denetleme kuruluna ilişkin inci maddesi ile cumhurbaşkanına idarenin hukuka uygunluğunun düzenli ve verimli bir biçimde yürütülmesinin ve geliştirilmesinin sağlanması amacıyla her türlü inceleme araştırma ve denetleme yaptırma yetkisi verilmiştir cumhurbaşkanına bu yetkiler iktidar gücünün çoğunluk egemenliğine dönüşmesinin parlamenter demokratik sistemi zedelemesini engellemek için verilmiştir cumhurbaşkanının denetim ve dengeleme görev ve yetkisi bir siyasal partinin tek başına iktidar olduğu ve yasama organında çoğunluğu elde bulundurduğu dönemlerde özel biresas sayısı karar sayısı önem kazanmaktadır çünkü bu dönemlerde özellikle üst düzey kamu görevlileri siyasal güce karşı çok daha korumasız kalmaktadır geleneklere dayalı bir kurallar ve kurumlar düzeni olan parlamenter sistemde önemli devlet işlemlerinin tümü devlet başkanının imzasıyla tamamlanır anayasamızın inci maddesi de bu anlayışı yansıtmakta ve yürütmenin başı olan cumhurbaşkanının atama kararnamelerini güvence niteliğinde karşı imza kuramı uyarınca imzalaması gerektiğini kabul etmektedir bu durum cumhurbaşkanının aynı zamanda yürütmenin de başı olduğunu kararnameleri imzalama yolu ile iktidar gücünü denetleyerek bu güç ile kamu politikalarının oluşması ve uygulanmasında görev alan üst düzey kamu görevlileri arasındaki dengeyi sağlaması gerektiğini göstermektedir anayasamızın benimsediği parlamenter hükümet sisteminde cumhurbaşkanının yürütmenin başı olarak karşı imza kuralı gereği imzalayacağı kararnameler üncü madde uyarınca yürütme alanına ilişkin görev ve yetkileri ile sınırlı anlaşılmak gerekir anayasamızda cumhurbaşkanına kararnameleri imzalama yetkisinin verilmesi sayın cumhurbaşkanının sayılı kanunun inci maddesi ile ilgili türkiye büyük millet meclisine geri gönderme gerekçesinde de açıkladığı gibi üç önemli amaca yöneliktir bunların birincisi cumhurbaşkanının yansızlığı nedeniyle kararnamelerin kamu yararına ve kamu hizmetinin gereklerine uygun olmasının ve siyasal emellere hizmet etmemesinin sağlanması ikincisi cumhurbaşkanına yürütme alanında hükümete öneri ve uyarılarda bulunma yetkisini kullanabilmesi için olanak yaratılması üçüncüsü de cumhurbaşkanının devletin ve yürütmenin başı olarak devlet organlarının düzenli çalışmasını gözetme görev ve yetkisiyle donatılmış bulunmasıdır belirtilen anayasal kurallar karşısında birer yönetsel işlem olduğunda kuşku bulunmayan atama işlemlerinden kurumların karar ve uygulama düzeneklerinde önemli işlev gören üst düzey kamu görevlilerine ilişkin olanlarının hukuksal geçerlilik kazanabilmesi için cumhurbaşkanınca da imzalanması anayasal bir zorunluluktur öte yandan kamu kurum ve kuruluşları ve dolayısıyla bu kurum ve kuruluşların üst düzey görevlileri siyasal iktidarın uzmanlık ve hizmet alanındaki deneyim eksikliğini gidermek ve kendi alanında siyasal iktidara yardımcı olmak değişen iktidarlardan kamu hizmetlerinin etkilenmemesini ve sürekliliğini sağlamakla yükümlüdürler kamu hizmetinin sürekliliğinin sağlanması kamu politikalarının oluşmasında karar verme ve bu kararları uygulama konumunda olan üst düzey kamu görevlilerinin atama güvencesinde kamu yararı bulunduğunu göstermektedir devlet organlarının düzenli çalışması yönetimde istikrarın sağlanmasıyla olanaklıdır yönetimde istikrar ise kamu hizmetlerinin değişmez ögesi olan kamu görevlilerine sağlanacak görev güvencesi ile gerçekleştirilebilecektir cumhurbaşkanının kamu hizmetlerinde sürekliliği ve istikrarı sağlayan üst düzey görevlilerin atamalarında imzasının bulunması kimi haksız işlemlerin siyasal nitelikliesas sayısı karar sayısı atamaların önlenmesi ve dolayısıyla kamu yararı ve kamu hizmetinin gerekleri yönünden vazgeçilemeyecek ve olmazsa olmaz bir koşuldur anayasamıza göre yürütmenin iki kanadından birini oluşturan cumhurbaşkanı yansız niteliği ile siyasal nitelikli hükümete karşı kamu görevlisinin güvencesini oluşturmaktadır bu güvence atama kararnamelerinin cumhurbaşkanınca imzalanması ile sağlanmaktadır nitekim bu gerekçeler göz önünde tutularak sayılı kanunda üst düzey kamu görevlileri sıralanarak görevden alınmaları veya nakillerinin ortak kararname ile yapılması kurala bağlanmıştır anayasa mahkemesi de yukarıda değinilen tarihli ve k sayılı kararında bakanlık üst düzey görevlerine getirilecek kamu görevlilerine ilişkin atama işlemlerinin anayasanın benimsediği parlamenter rejim gereği ilgili bakan başbakan ve cumhurbaşkanının onayına sunulmasını anayasanın inci üncü ve inci maddeleri yönünden bir zorunluluk olarak görmüştür ayrıca söz konusu iptali istenen ibare ile başkan yardımcıları daire başkanları vergi dairesi başkanları ve gelirler kontrolörlerinin başkanın önerisi üzerine maliye bakanınca atanacağı belirtildikten sonra tarih ve sayılı kanun hükümleri dışında kalan diğer personelin atamaları nın başkan tarafından yapılacağı vurgulanırken fıkrada sayılanlar dışında sayılı kanun kapsamında bulunanların bu yasada öngörülen yöntemle atanacağı kabul edilmektedir bu durum bir çelişkiye yol açmaktadır çünkü iptali istenen ibarede sayılan üst düzey göreve atanacaklar için maliye bakanının onayı yeterli görülürken sayılı kanun kapsamına giren örneğin hukuk müşaviri ancak ortak kararname ile atanabilecektir bunun ise hiyerarşik ilişkiler açısından kamu yararına sonuç doğurmayacak kamu hizmetinin nitelikleriyle bağdaşmayan adalet anlayışına aykırı ve makul olmayan bir durum niteliği taşıyacağı tartışmasızdır böyle bir durum anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılamaz çünkü bir hukuk devletinde tüm kamu işlemlerinin nihai amacı kamu yararıdır bir hukuk devleti adil ve makul olmak durumundadır kamu hizmetinin gerekleriyle bağdaşmayan adil ve makul olmayan bir düzenlemenin kamu yararına olduğu ve hukuk devleti ilkesi ile bağdaştığı söylenemez anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin anayasanın nci ve inci maddelerindeki hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle bağdaşmayacağı da açıktır açıklanan nedenlerle sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasındaki başkan yardımcıları daire başkanları vergi dairesi başkanları ve gelirler kontrolörleri başkanın önerisi üzerine bakan tarafından ibaresi anayasanın nci inci inci üncü ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekir tarih ve sayılı gelir i̇daresi başkanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanunun uncu maddesinin birinci i̇kinci üçüncü ve dördüncü fıkralarının son cümlelerinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun uncu maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde gelirler kontrolörlerinin ikinci fıkrasının son cümlesinde vergi denetmenlerinin üçüncü fıkrasının son cümlesinde devlet gelir uzmanlarının vergi istihbarat uzmanlarının ve gelir uzmanlarının mesleğe alınmaları ve yeterlik sınavları ile çalışma usul ve esaslarının yönetmelikleesas sayısı karar sayısı düzenlenmesi öngörülmüş dördüncü fıkrasının son cümlesinde de vergi dairesi başkanlıkları emrinde çalıştırılacak hazine avukatlarının çalışma usul ve esaslarının başkanlık ile maliye bakanlığı başhukuk müşavirliği ve muhakemat genel müdürlüğü tarafından müştereken belirlenmesi hükme bağlanmıştır anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasında memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve başka özlük işleri kanunla düzenlenir denilmiştir anayasanın inci maddesindeki nitelikler sözcüğü yalnız göreve alınmada aranan nitelikler değildir bu nitelikler mesleğin sonuna kadar yani bütün mesleki yaşam boyunca taşınması korunması geliştirilmesi zorunlu koşulları da anlattığından yalnız mesleğe kabul için gerekli niteliklerin değil bütün mesleki yaşam boyunca taşınması ve korunması ve geliştirilmesi gereken niteliklerin de yasa ile düzenlenmesi gerekir bu hükümde belirtilen hususların yasa ile düzenlenmesi memurlar ve diğer kamu görevlileri için bir güvencedir mesleğe alınmaya ve yeterlik sınavlarına ilişkin olarak yapılacak düzenlemelerin söz konusu memuriyetlere atanma konusundaki düzenlemeler olduğu ve anayasanın inci maddesinde yasa ile düzenlenmesi zorunlu görülen hususlardan bulunduğu açık olup bu konudaki düzenlemelerin yürütmenin çıkaracağı bir yönetmeliğe bırakılması bizzat anayasa tarafından öngörülen güvencenin ortadan kaldırılması sonucunu doğuran ve anayasanın inci maddesine aykırı düşen bir durumdur sözü geçen hususlarda esasları ve ilkeleri yasada gösterilmeden yürütmeye idareye bırakılan bu düzenleme yetkisinin asli bir düzenleme yetkisi taşıdığı açıktır yürütme ve idarenin anayasada belirtilen ayrık durumlar dışında düzenleme yetkisi aslî değil ikincildir yani yasayla çizilmiş bir alandadır önce yasama bir alanı temel ilkeleriyle belirler düzenler ondan sonra da yürütme bu çerçevesi çizilmiş alanda düzenleyici birtakım işlemler yapabilir anayasanın nci maddesine göre yasama yetkisi türkiye büyük millet meclisinindir ve bu yetki devredilemez anayasanın inci maddesi uyarınca memurların ve diğer kamu görevlilerinin görev ve yetkileri ile hakları ve yükümlülüklerinin de yasa ile düzenlenmesi zorunlu olduğundan belirtilen bu hususları kapsaması kuşkusuz olan çalışma usul ve esaslarının düzenlenmesini yönetmeliğe bırakan düzenlenme de anayasanın inci maddesine aykırı düşen yürütmeye asli düzenleme yapmak imkanı tanıdığı için anayasanın inci maddesine yasamaya ait olan asli düzenleme yetkisini yürütmeye devrettiği için anayasanın nci maddesine böyle bir yetki anayasaya dayanmadığı için anayasanın ncı maddesine aykırı olan bir düzenlemedir diğer taraftan anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenleme anayasanın nci ve inci maddelerinde ifade edilen hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle de bağdaşmaz açıklanan nedenlerle sayılı kanunun uncu maddesinin birinci ikinci üçüncü ve dördüncü fıkralarının son cümleleri anayasanın nci ncı nci inci inci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekir tarih ve sayılı gelir i̇daresi başkanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanunun uncu maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ile bu maddenin i̇kinci ve son fıkralarının anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı anayasanın inci maddesinde kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülmesi memurların ve diğer kamu görevlilerinin niteliklerinin atanmalarının görev ve yetkilerinin haklarının ve yükümlülüklerinin aylık ödenek ve diğer özlük işlerinin yasayla düzenlenmesi kurala bağlanmıştır sayılı kanunun uncu maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesindeki mükellef memnuniyeti vergi gelirlerindeki tahakkuk ve tahsilat artış oranı vergi toplama maliyeti uyum oranı ve benzeri genel performans ölçütlerinin başkanlık personelinin başarı göstergesi niteliğini taşıdığı ve dolayısıyla bu personelin hak ve yükümlülükleri kapsamına girdiği açıktır bu nedenle genel performans ölçütlerinin ilkelerinin anayasanın inci maddesine göre kanunla belirlenmesi gerekir kuvvetler ayrılığının benimsendiği anayasada yasama yürütme ve yargı organlarının görev ve yetki alanları ayrılarak düzenleme yapıldığından anayasa ile öngörülen ayrık durumlar dışında bunlar arasında yetki devri olanaklı değildir bu husus anayasanın nci maddesinde açıkça ifade edilerek yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmektedir yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesi uyarınca yürütme organına genel sınırsız esasları ve çerçevesi belirsiz bir düzenleme yetkisi verilemez kaldı ki anayasanın inci maddesi yürütme yetki ve görevinin anayasa ve kanunlar çerçevesinde kullanılıp yerine getirileceğini anayasanın üncü maddesi de idarenin yetki ve görevlerinin kanunla gösterileceğini ifade etmektedir bu hükümlerden idarenin ve yürütmenin anayasada gösterilen ayrık haller dışında asli düzenleme yetkisi olmadığını göstermektedir bunun anlamı yürütmenin yasayla düzenlenmiş bir alanda ikincil düzeyde düzenleme yapabileceğidir yürütme organının yasayla yetkili kılınmış olması yasayla düzenleme anlamına gelmeyeceğinden yürütmeye devredilen yetkinin anayasaya uygun olabilmesi için yasada yürütmenin düzenleyeceği alanla ilgili temel esasların belirlenmesi sınırların çizilmesi gerekir i̇ptali istenen uncu maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinde başkana asli düzenleme yapmak imkanı tanıdığı için bu cümle anayasanın inci maddesine yasamaya ait olan asli düzenleme yetkisini yürütmeye devrettiği için anayasanın nci maddesine böyle bir yetki anayasaya dayanmadığı için anayasanın ncı maddesine idarenin kanuniliği ilkesine uymadığı için anayasanın üncü maddesine ve yasa ile düzenlenmesi gereken hususların belirlenmesi başkana bırakıldığı için anayasanın inci maddesine aykırıdır sayılı kanunun uncu maddesinin ikinci fıkrasında da ilke ve esaslar gösterilmeden özel performans ölçütleri ve hedeflerini belirleme konusunda başkana bireysel performanslar için yine başkana ve vergi dairesi başkanlarına asli düzenleme yetkisi verilmiştir yine bu maddenin son fıkrasında maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi yetkisi de bu konuda asli bir düzenleme yapılmadan bakana verilmiştir bu durumda uncu maddenin ikinci ve son fıkraları da yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın ncı nci inci üncü ve inci maddelerine aykırı düşmektedir anayasanın çeşitli hükümlerine aykırı olan bir düzenleme anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti inci maddesindeki anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri ile bağdaşamazesas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle sayılı kanunun uncu maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ile bu maddenin ikinci ve son fıkraları anayasanın nci ncı nci inci inci üncü ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı gelir i̇daresi başkanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanunun geçici üncü maddesinin birinci fıkrasının bendindeki ya da devlet memuriyetinde en az sekiz hizmet yılını doldurmuş devlet gelir uzmanı veya vergi denetmeni olmak i̇barelerin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun geçici üncü maddesinde başkanlık karolarına bu kanunun yayımı tarihinden itibaren üç yıl içinde yapılacak atamalarda aranacak şartlar düzenlenmiştir bu hükme göre başkanlığın müdür ve vergi dairesi müdürü kadrolarına atanabilmek için gelirler genel müdürlüğü şube müdürü kadrosunda bulunmak veya bu kadroda en az iki yıl süreyle görev yapmış olmak veya vergi dairesi müdürü gelir müdürü veya takdir komisyonu başkanı kadrolarında bulunmak ya da devlet memuriyetinde en az sekiz hizmet yılını doldurmuş devlet gelir uzmanı veya vergi denetmeni olmak şartı aranmaktadır maliye bakanlığı personeli atama ve görevde yükselme yönetmeliğinin rg sa hizmet grubu ve atanma şartları başlığını taşıyan inci maddesi şöyledir muhakemat müdürü muhasebe müdürü gelir saymanlık müdürü malmüdürü saymanlık müdürü müdür unvanı olmayan saymanlar hariç gelir müdürü vergi dairesi müdürü vergi müdürü takdir komisyonu başkanı milli emlak müdürü emlak müdürü mesleki eğitim kursu müdürü maliye kursu müdürü şube müdürü personel müdürü eğitim merkezi müdürü ve ayniyat saymanı bakanlık merkezinde unvanları hizmet grubunda yer alır bu grupta yer alan kadrolara atanabilmek için ilgilinin meslekle ilgili en az dört yıllık yüksek öğrenimi bitirmiş olanların en az yıl meslekle ilgili olmayan dört yıllık yüksek öğrenim görmüş olanların en az yıl meslekle ilgili dört yıldan daha az süreli yüksek öğrenimi bitirenlerin en az yıl hizmeti bulunması d hizmet grubunda yer alan görevlerde veya denetmen kadrolarında en az yıl çalışmış olması mesleğin gerektirdiği bilgi tecrübe ve temsil kabiliyetine sahip olması yapılacak görevde yükselme sınavında başarılı olması gerekir aynı yönetmeliğin hizmet grubu ve atanma şartları başlıklı nci maddesi de şu şekildedir bütçe dairesi başkan yardımcısı ile hizmet grubunda sayılanların yardımcıları uzman apk uzmanı eğitim uzmanı kadroları bakanlığa ait sayman döner sermaye ve fon saymanı unvanları hizmet grubunda yer alıresas sayısı karar sayısı bu hükümlere göre hizmet grubunda yer alan yukarıda belirtilen görevlerde veya denetmen kadrolarında en az yıl çalışmış olanlar yapılacak görevde yükselme sınavında başarılı olmak koşuluyla hizmet grubunda yer alan vergi dairesi müdürü ile vergi müdürü olmak imkanına sahipken iptali istenen düzenlemeyle sadece devlet gelir uzmanına ve vergi denetmenine bu hak sınavsız tanınmaktadır mevcut düzenlemeye yani maliye bakanlığı personeli atama ve görevde yükselme yönetmeliğine göre vergi denetmenleri ve devlet gelir uzmanları ile hizmet grubunda yer alan görevlerde en az yıl çalışmış olan diğer personel örneğin saymanlık müdür yardımcıları aynı hukuksal durumda bulunduklarından bunlara farklı kuralların uygulanması sonucunu doğuran bir düzenleme ise anayasanın uncu maddesinde ifade edilen eşitlik ilkesine aykırı düşecektir diğer taraftan maliye bakanlığı personeli atama ve görevde yükselme yönetmeliğine göre hizmet grubunda yer alan görevlerde en az yıl çalışmış olan vergi denetmenleri ve devlet gelir uzmanları dışındaki diğer personel için de görevde yükselme sınavına girerek vergi dairesi müdürü ile vergi müdürü olmak kazanılmış bir haktır anayasanın nci maddesinde açıklanan hukuk devletinin temel unsurları arasında kazanılmış haklara saygı yer almaktadır bu nedenle yapılacak tüm düzenlemelerin memurların ve kamu görevlilerinin kazanılmış haklarını koruması gerekir kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan düzenlemeler anayasanın nci maddesinde açıklanan türkiye cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı ve hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle sayılı kanunun geçici üncü maddesinin birinci fıkrasının bendindeki ya da devlet memuriyetinde en az sekiz hizmet yılını doldurmuş devlet gelir uzmanı veya vergi denetmeni olmak ibareleri anayasanın nci uncu ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ sayılı üncü maddesinin birinci fıkrasının i̇kinci cümlesi ile ikinci fıkrasındaki vergi dairesi başkanlıklarına bağlı vergi dairesi müdürlükleri ile şubeler kurulmasına ve bunların faaliyete geçirilmesine ilişkin usul ve esaslarla ibaresi anayasanın başlangıç kısmına nci ncı nci inci inci ve üncü maddelerine açıkça aykırı olup kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanılması sonucu sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız durum ve zararların doğabileceği açıktır sayılı kanunun üncü maddesinin iptali istenen birinci ve ikinci fıkralarında vergi dairesi başkanlığının amacı görev ve yetkisi yetki alanı ile bağlantılı olarak açıklanmış ancak bu yetki alanının neresi olduğu bu yasada belirlenmemiştir anayasanın nci inci üncü ve ncı maddelerine aykırı olan ve anayasal bir vatandaşlık ödevi olan vergi ödevinin yerine getirilmesinde öngörülebilirlik ve belirlilik ilkeleri ile bağdaşmadığı içinesas sayısı karar sayısı vatandaşlarına hukuk güvenliği sağlamayan bir bir hükmün uygulanması halinde sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız durum ve zararların doğabileceği kuşkusuzdur sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasında da vergi dairesi başkanının yetki görev ve sorumlulukları yetki alanı ile bağlantılı olarak açıklanmış ancak bu yetki alanının neresi olduğu bu yasada belirlenmemiş olduğun anayasanın nci inci üncü ve ncı maddelerine aykırı olan bu fıkra hükmünün uygulanması halinde de yukarıda numaralı başlık altında belirtilen nedenlerle sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız durum ve zararların doğabileceği kuşkusuzdur sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrası ile yapılan ve anayasanın nci inci inci üncü ve inci maddelerine aykırı düşen gelir i̇daresi başkanlığının üst düzey yöneticilerinin gelir i̇daresi başkanının önerisi üzerine maliye bakanınca atanmasını öngördüğü için yürütmenin başı olan cumhurbaşkanının atama kararnamelerini güvence niteliğinde karşı imza kuramı uyarınca imzalaması gerekliliğini ortadan kaldıran bu hükmün uygulanması halinde sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız durum ve zararların doğabilecektir sayılı kanunun uncu maddesinin birinci ikinci üçüncü ve dördüncü fıkralarının son cümleleri anayasanın nci ncı nci inci ve inci maddelerine açıkça aykırı olup memurlar ve diğer kamu görevlileri için bizzat anayasa tarafından öngörülen güvencenin ortadan kaldırılması sonucunu doğurduğundan uygulanmaları halinde sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız durum ve zararlar doğabilecektir sayılı kanunun uncu maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ile bu maddenin ikinci ve son fıkraları anayasanın nci ncı nci inci inci üncü ve inci maddelerine açıkça aykırı olup memurlar ve diğer kamu görevlileri için bizzat anayasa tarafından öngörülen kanunla düzenleme güvencesinin ortadan kaldırılması sonucunu doğurduğundan uygulanmaları halinde sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız durum ve zararlar doğabilecektir sayılı kanunun geçici üncü maddesinin birinci fıkrasının bendindeki ya da devlet memuriyetinde en az sekiz hizmet yılını doldurmuş devlet gelir uzmanı veya vergi denetmeni olmak ibareleri anayasanın nci uncu ve inci maddelerine aykırı olup kanun önünde eşitlik ilkesini zedeleyen kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açarak toplumsal kararlılığı ve hukuksal güvenceyi ortadan kaldırdığı için sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız durum ve zararların doğabileceği açıktır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarih ve sayılı gelir i̇daresi başkanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının i̇kinci cümlesi ile ikinci fıkrasındaki vergi dairesi başkanlıklarına bağlı vergi dairesi müdürlükleri ile şubeler kurulmasına ve bunların faaliyete geçirilmesin
4,098
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin kararının gerekçesinde şöyle denilmektedir ülkemizde resmî nikâhla evlenen çiftlerin resmen boşanmadan fiilen ayrılıp haricen başkasıyla karı koca hayatı yaşamaya başladıkları bunların müşterek çocukları dünyaya geldiği bu gibi ilişkide olan çiftlere sıkça rastlanmaktadır bu şekilde doğan çocuklarından kadının haricen evlendiği erkeğin nüfusuna değil de resmî kocasının nüfusuna ondan olmuşçasına onun çocuğu olarak kaydedildiği görülmektedir bilahare durumun düzeltilmesi için dava açıldığında medenî kanunun maddelerindeki bir aylık hak düşürücü sürelerden dolayı çocukların gerçek babaları üzerine değil olayımızdaki gibi analarının daha önce ayrıldığı resmî nikâhlı kocası üzerine onun çocuğu olarak kayıt yapılmaktadır bu durum kamu vicdanına aykırı olduğu gibi gerek ana baba gerekse çocuklar yönünden birçok sakınca ve haksız durumlar yaratmaktadır miras bakımından çocuk gerçek babasının mirasçısı olamıyor buna karşılık kayden babası durumunda olan kişinin mirasçısı oluyor bu ilişki mülkiyet hakkının özüne de aykırıdır diğer yandan anayasanın hak arama hürriyeti ile ilgili maddesi ailenin korunmasına ilişkin maddesinde öngörülen temel hak ve hürriyetlere de aykırı bulunmaktadır nesep gibi şahsa sıkı sıkıya bağlı olan yasalarla en çok iyi korunması gereken bir konum belli süre içinde ileri sürülmemesi durumunda artık hiç ileri sürülemeyeceğini söylemek kişinin temel yaşama hakkının özüne aykırı olur nesebin yaklaşan bir doğrulukta tesbitinin teknik yönden mümkün hale geldiği günümüzde sırf süreyi geçirdiği için yurttaşların bu olanaktan yoksun bırakılmaları yukarıda açıklanan maddelerine aykırı görülmüştür sonuç sayılı türk medenî kanununun ve maddelerinde yer alan nesebin reddi davasında öngörülen bir aylık hak düşürücü süreye ilişkin kuralın anayasanın ve maddelerine aykırılığı nedeniyle anayasanın sayılı yasanın maddeleri uyarınca iptaline karar verilmesi istenmiştir
253
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı tarihinde ayi̇m kayıtlarına geçen dava dilekçesiyle tarihinde kayıtlara geçen cevaba cevap dilekçesinde özetle sayılı tsk personel kanununun uncu maddesinde subaylık sınavına müracaat edecek astsubayların hizmet haklarıyla ilgili olarak dönemler içinde birçok değişiklik olduğunu son olarak gün ve sayılı kanun ile yapılan değişiklik sonrası sınava müracaat şartının hizmet yılının yılları sırasına çekildiği ve en az dört yıl süreli fakülte veya yüksek okul bitiren astsubayların subaylığa geçişlerinin yanı sıra teknik veya muharip sınıf farkı gözetilmeksizin rütbe kistinin kaldırılarak üst subaylığa yükselme hakkının verildiğini kendisinin yılında yaşında iken subay temel kursunu kazandığını ve tarihinde teğmenliğe nasbedildiğini değişikliği sonrasında dört yıllık fakülteden mezun olduğundan binbaşılığa nasbedildiğini daha önce emeklilik yaş haddinin yaş olmasına rağmen bu terfiiyle yaş olduğunu astsubaylıktan subaylığa geçip de fakülte bitirmeyen ve yüzbaşı rütbesine haiz olanlar için yaş haddi iken yıllık fakülte bitirip binbaşı rütbesine haiz olanlar için yaş haddinin olarak belirlenmesinin hukuki olmadığını normal olarak binbaşılık yaş haddinin yüzbaşılıktan yüksek olması gerektiğini lehe getirilen bir yasal düzenlemenin aleyhe sonuç doğurduğunu ek geçici nci maddedeki düzenlemenin yılından sonra subaylığa nasbedilenler bakımından bir sorun yaratmadığını ancak ten önce subaylığa nasbedilenler için yaş haddi engeli çıktığını daha önce yapılan düzenlemelerde bu tür mağduriyetleri önlemek için hep ek geçici maddeler getirildiğini ek geçici nci madde düzenlenirken yasadan önce görevde bulunanların hak mahrumiyetine uğrayacağının düşünülmediğini bunun anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığını kazanılmış hakkının gözetilmediğini öte yandan subaylığa geç başlamasına rağmen genç yaşta subaylığa nasbedilen harp okulu mezunlarıyla rütbe yaş hadleri yönünden aynı hükümlere tabi tutulmasının eşitlik ilkesine aykırı olduğunu jandarma genel komutanlığının tarihli emire istinaden zorunlu olarak açık öğretim fakültesine kayıt yaptırdığını ancak karşılaştığı sonucun kendisi açısından öngörülebilir olmadığından hukuki güvenlik ilkesinin de zedelendiğini yaş haddine tabi tutulmak suretiyle yaş haddi sebebiyle emekliye sevk edilme işleminin hukuka aykırı olduğunu belirterek öncelikle işlemin yürütmesinin durdurulmasına ve iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir davacının yürütmenin durdurulması talebi ayi̇m üncü daire başkanlığının esas sayılı kararla reddedilmiştir dava dosyasının incelenmesinden doğumlu olan davacının tarihinde astsubay nasbedildiği yılında astsubay kıdemli üstçavuşluğun nci yılı subay temel kursunu kazandığı yılında kursu başarıyla tamamladığı ve böylece tarihinden itibaren sayılı kanunun uncu maddesi uyarınca teğmen nasbedildiği rütbe bekleme sürelerini tamamlayarak yüzbaşılığa kadar terfi ettiği haziran ayında anadolu üniversitesi açık öğretim fakültesinin yıllık lisans programından mezun olması üzerine sayılı kanuna sayılı kanunla eklenen ek geçici inci madde uyarınca tarihinde binbaşı rütbesine terfi ettiği sayılı kanunun ıncı maddesi uyarınca binbaşı rütbesinin yaş haddi olan yaşını doldurduğu gerekçesiyle tarihinde emekliye sevk edilmesi üzerine bu işlemin iptalinin dava konusu yapıldığı anlaşılmaktadıresas sayısı karar sayısı taraflar arasındaki uyuşmazlık gün ve sayılı kanunun ncı maddesi ile sayılı kanuna eklenen ek geçici inci maddenin yürürlüğe girdiği tarihi itibarıyla bulunduğu rütbeye yüzbaşı göre yaş haddine tabi iken bilahare yıllık lisans programından mezun olarak bir üst rütbeye binbaşı terfi etmesi üzerine emeklilik yaş haddi düşürülen davacının yaş üzerinden emekli edilmesi işleminin hukuka uyarlı olup olmadığı noktasındadır sayılı tsk personel kanununun uncu maddesinde astsubaylıktan subaylığa geçişe ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiş yıllar içinde bu maddede birçok değişiklik olmuştur yapılan değişikliklerdeki temel amacın genç rütbelerdeki astsubayların subaylığa geçişini temin gayesi olduğu anlaşılmaktadır davacı subay nasbedildiği yılı itibarıyla tarihinde yapılan değişiklikten istifade ederek subaylığa geçmiştir anılan dönemde geçiş için astsubaylığın hizmet yıllarında ve en az kıdemli üstçavuş rütbesinin nci yılında olmak gerekmekte iken tarihinde yapılan değişiklikle bu şart astsubaylığın hizmet yıllarına ve en az üstçavuş rütbesine çekilmiş ve en son tarihinde yapılan değişiklikle de astsubaylığın hizmet yıllarına ve en az kıdemli çavuş rütbesine çekilerek yürürlükteki halini almıştır yapılan bu değişikliğin paralelinde daha önce en fazla yüzbaşılığa kadar yükselebilen bu statüdeki personele yıllık bir lisans programından mezuniyetin belgelenmesi halinde üst rütbelere yükselme imkanını sağlayan ve dava konusu işleme esas olan ek geçici inci madde ihdas edilmiştir gün ve sayılı tsk personel kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun ncı maddesi ile sayılı kanuna eklenen ve tarihinde yürürlüğe giren ek geçici inci maddesi bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanununun uncu maddesine göre astsubaylıktan subaylığa geçirilenlerin yükselebilecekleri rütbe rütbe bekleme süreleri ve yaş hadleri aşağıda belirtilmiştir rütbeler normal bekleme süreleri yaş haddi asteğmen ay teğmen yıl üsteğmen yıl yüzbaşı yıl bunlar astsubay iken bulundukları rütbe karşılığı derece ve kademelerine bir kademe ilave edilerek subay nasbedilirler müteakip yıllarda ulaşabilecekleri rütbelere ait ilk derece ve kademeleri ile aylık gösterge tablosu ek vii sayılı cetvelde düzenlenmiştir rütbe rütbe normal bekleme süreleri yaş hadleri dışında kalan hususlar için bunlara subaylar hakkındaki hükümler uygulanır bunlardan nasbedildikleri teğmen rütbesinin aylığından fazla derece ve kademe aylığı alanlar daha önce emsal oldukları astsubayların derece kademe ve yükselecekleri yeni derece ve kademe aylıklarına göre aylık almaya devam ederler ancak yükselecekleri subaylık rütbe ve rütbe kıdemliliğindeki aylık derece ve kademeleri emsali astsubayların aylık derece ve kademelerine eşit hale gelince emsali subaylar hakkındaki aylık derece ve kademelerine tabi tutulurlaresas sayısı karar sayısı bunlardan subay nasbedildikten sonra fakülte veya yüksekokul bitirenlerin intibakı personelin fakülte yüksek okul veya meslek yüksek okulunu bitirdiğine dair resmi belgeyi ibraz edip müracaatını yaptığı tarihteki derece ve kademelerine iki yıl süreli yüksek öğrenim için bir kademe üç yıl süreli yüksek öğrenim için iki kademe dört yıl süreli yüksek öğrenim için bir derece ilave edilerek yapılır i̇ki ve üç yıl süreli yüksek öğrenimini tamamlayarak intibakları yapılmış olanların daha sonra lisans öğrenimlerini tamamlamaları halinde intibak işlemleri bir defaya mahsus olmak üzere tekrar yapılır yüksek öğrenimden dolayı bir defadan fazla yapılan intibak işlemleri toplamı bir dereceden fazla olamaz beş yıl ve üzerindeki öğrenimlerin dört yıldan fazlası için kademe verilmez bunlardan en az dört yıl süreli fakülte veya yüksek okul bitirenler ihtiyaca göre kendi sınıflarında veya öğrenimleriyle ilgili sınıflarda istihdam edilebilirler bunlara rütbe rütbe normal bekleme süreleri yaş hadleri de dahil olmak üzere diğer hususlar için muvazzaf subaylar hakkındaki hükümler uygulanır bu kanunun yayımı tarihinde en az dört yıl süreli fakülte veya yüksek okul bitirenlerden yüzbaşı rütbesinde bulunup normal rütbe bekleme süresini tamamlamış olanlar inci maddede belirtilen rütbe terfi şartları ve esasları dahilinde binbaşı rütbesine terfi ettirilirler bunların terfi ve kademe ilerlemesine esas olacak nasıpları yüzbaşı rütbesinde normal rütbe bekleme süresini tamamladıkları takvim yılının ağustosudur ancak nasıp düzeltmesinden dolayı maaş maaş farkı ödenmez ve diğer özlük hakları verilmez şeklinde düzenlenmiştir mevzuat hükmü uyarınca bu düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten önce uncu maddeye göre astsubaylıktan subaylığa geçiş yapan ve en fazla yüzbaşılığa kadar yükselme imkanına sahip olan teğmenlerin üsteğmenlerin yüzbaşıların yaş haddine tabi olduğu aynı maddenin son fıkrasında bunlardan astsubaylıktan subaylığa geçirilenlerden en az dört yıl süreli fakülte ve yüksek okulu bitirenlerin üst rütbeye terfi ettirilerek ihtiyaca göre kendi sınıflarında veya öğrenimleri ile ilgili sınıfta istihdam edileceği bunlara rütbe rütbe normal bekleme süresi yaş hadleri de dahil olmak üzere diğer hususlar için muvazzaf subaylar hakkındaki hükümlerin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır somut olayda davacı uncu maddenin tarihinde yapılan değişiklik öncesi halinden istifade ederek subaylığa geçiş yapmıştır bu dönemde lise mezunu olarak astsubaylıktan subaylığa geçirilen davacı yükselebileceği en üst rütbe olan yüzbaşılıkta yaş haddine tabiydi ancak tarihinde yapılan değişiklikler sonrası yıllık lisans programdan mezun olduktan sonra tarihinde bir üst rütbeye yükseltilerek binbaşılığa terfi etmiş ve ek geçici inci maddenin son fıkrasındaki düzenleme uyarınca rütbe rütbe normal bekleme sürelerinin yanı sıra yaş hadleri yönünden de muvazzaf subaylar hakkındaki hükümlerine tabi tutulmuştur davacı yıllık lisans programdan mezun olmadan önce ek geçici inci maddenin inci fıkrasındaki rütbe rütbe normal bekleme süreleri ve yaş hadleri yönünden kendi içindeki bir düzenlemeye yaş tabi iken rütbe rütbe normal bekleme süreleri yaş hadleri dışında kalan hususlarda subaylar hakkındaki hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir mezuniyet sonrası binbaşı nasbedildikten sonra madde içeriğinde bir geçiş düzenlemesi yapılmamış ve yaş haddi yönünden muvazzaf subaylarla ilgili hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir muvazzaf subayların rütbelere göre yaş hadlerinin düzenlendiği sayılı tc emekli sandığının l maddesinde binbaşıların yaş haddi olarak belirlenmiştir dolayısıyla daha önce lise mezunu astsubay olarak subaylığa nasbedildikten sonra terfilerini yapan ve son olarak kanun değişikliğinin yapıldığı tarihi itibarıyla yaş haddine tabi bir yüzbaşı olan davacı yıllık lisans programı mezunu astsubay kaynaklı subay olarak binbaşılığaesas sayısı karar sayısı yükseltildikten sonra yaş haddine tabi tutularak emekli edilmiştir davaya konu bu işlemin dayanağı olan sayılı kanunun ek geçici inci maddesinin son fıkrasının nci cümlesinde yer alan yaş hadleri de dahil olmak üzere ibaresinin aşağıda belirtilen gerekçelerle anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu sonucuna ulaşılmıştır sayılı kanunun gerekçesinde yüksek öğrenim görerek subaylığa geçirilenlerden yüzbaşı rütbesinde normal bekleme süresini tamamlamış olanlara terfi imkanı getirmek ve geriye dönük olarak mağdur edilmelerini engellemek için düzenleme yapılmasının amaçlandığı bu durumda olanların generalliğe kadar önünün açıldığı belirtilmiştir milli savunma komisyonun raporundan anlaşıldığına göre yapılan düzenlemenin bir aksaklığa yol açabileceğinden endişe edilerek yaşında terfi eden teğmenin üsteğmenlikte yıl rütbe beklemesi halinde yaşında olacağı oysaki rütbe yaşı haddinin olmasının çelişki oluşturup oluşturmadığı sorulmuş bu soruya yaşına kadar terfi edememiş personelin olamayacağı uygulamada lu yaşlardan sonra bu gibi personelin kalmadığı aksine bu yaşa kadar terfi edemeyenlere emeklilik hakkı verilmesini sağlayan düzenleme olduğu ifade edilmiştir anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti her türlü işlem ve eylemi hukuka uygun her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren devlettir öte yandan hukuk devleti ilkesi yürütme organının faaliyetlerinin yönetilenlerce belli ölçüde öngörülebilir olmasını herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesini ekonomik ve sosyal yaşamlarındaki tutum ve davranışlarını buna göre düzenleyebilmelerini gerektirir zira hukuk devletinin gereği olan belirlilik ve hukuki güvenlik ilkesi idarenin keyfi hareket etmesini engeller ayrıca anayasanın uncu maddesinde ise devletin çalışanların hayat seviyesini yükseltip çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri kollamak için gerekli tedbirleri alacağı belirtilmiştir anayasa mahkemesinin e sayılı hükmünde hukuk devletinin temel öğelerinden birisinin de güvenirlilik olduğu şu şekilde vurgulanmıştır hukuk devletinin temel öğelerinden biri de güvenilirliliktir hukuk devleti tüm eylem ve işlemlerinde yönetilenlere en güçlü en kapsamlı şekilde hukuksal güvence sağlayan devlettir hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir devlette hukuk güvenliğinin sağlanması hukuk devleti ilkesinin yerine getirilmesinin zorunlu koşullarındandır statü hukukuna ilişkin düzenlemelerde istikrar belirlilik ve öngörülebilirlik göz önünde bulundurularak hukuki güvenlik sağlanır bireyin insan olarak varlığının korunmasını amaçlayan hukuk devletinde vatandaşların hukuk güvenliğinin sağlanması zorunludur yasalarda yapılan değişikliklerin toplumsal gerçeklerle uyumlu olması ve adaletli kurallar içermesi gerekir devlet açık ve belirgin hukuk kurallarını yürürlüğe koyarak bunları uyguladığı zaman hukuk güvenliği sağlanır ayrıca hukuk güvenliği kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik gerektirir kişilerin koşulları kanunla belirlenmiş bir statüye devlete ve hukuki istikrara güvenerek görev aldıktan sonra bu statüde kanunla makul nedeni olmayan ölçüsüz ve geriye dönük biçimde hakları kısıtlayıcı değişiklikler yapılması kazanılmış haklara ve dolayısı ile yine hukuk devleti ilkesine aykırı düşmektedir bu tür düzenlemeleri yapan kanunların ancak yayınladıkları tarihten itibaren uygulanması veya getirdikleri yeni statüye kazanılmış hakları koruyacak makul adil ve ölçülü bir geçiş sağlanması halinde değinilen aykırılıklar giderilebiliresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun komisyon çalışmaları esnasında yapılan düzenlemenin personelin özlük hakları ile ilgili bir olumsuzluğa yol açabileceğinden endişe edilmiş ancak geçiş dönemini düzenleyen ek geçici nci maddenin üncü fıkrasının nci cümlesine bunlara rütbe rütbe normal bekleme süreleri yaş hadleri de dahil olmak üzere diğer hususlar için muvazzaf subaylar hakkındaki hükümler uygulanır hükmü eklenmek suretiyle maddenin yürürlüğe girdiği tarihinden sonra en az yıl süreli lisans programlarından mezun olanlar harp okulu mezunu olan ve nisbeten genç yaşta bulunan subaylarla aynı esaslara tabi tutulmuştur geçmiş dönemlerde kanunkoyucunun benzer düzenlemeler sonrasında ortaya çıkan muhtemel mağduriyetlerin önüne geçmek için geçiş hükümleriyle bazı düzenlemeler yaptığı görülmektedir bu bağlamda sayılı kanuna sayılı kanunun nci maddesiyle eklenen ek geçici ncı maddesinde yürürlük tarihi itibarıyla kanunun uncu maddesinde duruma uyanlardan terfi şartlarına haiz olanların terfi ettirilmek yeni rütbe nasıplarının emsallerine götürüleceği bu kapsamdaki personelin rütbe yaş hadlerinin binbaşılıkta yarbaylıkta yaş olduğu belirtilmiş keza yine aynı kanuna sayılı kanunun üncü maddesiyle eklenen ek geçici ncı maddesinde ise kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce üniversitelerin çeşitli fakülte veya yüksekokullarını bitiren astsubayların bir defaya mahsus olmak üzere yaş kaydına tabi olmaksızın muvazzaf subaylığa nasbedileceği muvazzaf subay emsallerini geçmemek kaydıyla bekleme sürelerinin ünü tamamlayanların bir üst rütbeye terfi ettirilecekleri ve bunların yaş hadlerinin teğmenlikte üsteğmenlikte yüzbaşılıkta yaş olacağına ilişkin yerinde geçiş düzenlemeleri yapmıştır sonuç itibarıyla sayılı kanunun gerekçesinde yüksek öğrenim görerek subaylığa geçiş yapan astsubaylardan rütbe bekleme süresini tamamlamış olanların mağdur edilmemesi için bir düzenleme yapılmasının amaçlandığının belirtilmesine rağmen ek geçici inci maddenin üncü fıkrasının nci cümlesindeki bunlara rütbe rütbe normal bekleme süreleri yaş hadleri de dahil olmak üzere diğer hususlar için muvazzaf subaylar hakkındaki hükümler uygulanır şeklindeki düzenleme nedeniyle davacı gibi terfi eden personelin rütbe yaş haddinden emekliye sevk edilmesi sonucu ortaya çıkmıştır ortaya çıkan sonucun kanunun amacı ile bağdaştığını söylemek mümkün değildir davacının astsubay statüsünde kalması veya astsubaydan subay nasbedildiğinde yüksek okul mezunu olmaması halinde yaşına kadar çalışabilmesinin mümkün olmasına rağmen sayılı kanun ile yaşına kadar görev yapabilme hakkı ortadan kaldırılmıştır yapılan düzenleme hukuki güvenlik ilkesine ve çalışma hakkının korunmasına uygun düşmemektedir düzenleme anayasanın nci ve uncu maddelerine aykırıdır geçiş aşaması hukuk güvenliği sağlayacak şekilde düzenlenmemiştir yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı kanunun ncı maddesiyle sayılı tsk personel kanuna eklenen ek geçici nci maddesinin üncü fıkrasının nci cümlesinde geçen yaş hadleri de dahil olmak üzere ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırılığı iddiası ciddi görüldüğünden anayasanın nci maddesi uyarınca anayasa mahkemesine başvurulmasina ve anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri̇ birakilmasina şubat tarihinde oybi̇rli̇ği̇ ile karar verildi
2,145
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin kararındaki gerekçe şöyledir anayasaya aykırı olduğu ileri sürülen sayılı yasanın mükerrer maddesinin fıkrasının son cümlesinde bir önceki yıl içinde tahakkuk eden bu vergiler yıllık beyanname üzerinden bu faaliyete ilişkin olarak hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilir mahsup edilemeyen vergiler ise red ve iade edilmez hükmüne yer verilmiştir sayılı kanuna sayılı kanunun maddesiyle eklenen madde hükmüyle öngörülen asgarî vergi esas itibariyle yıllık beyanname üzerinden faaliyete ilişkin olarak hesaplanan vergiden mahsup edilen peşin bir vergi niteliğindedir mahsup edilemeyen vergilerin red ve iade edilememesi asgarî verginin peşin vergi vasfını ortadan kaldırmakta ve bünyelerinde talih oyunu makineleri bulunduran işletmeleri yıllık kazancın üzerinde vergilendirmektedir bu durum talih oyunu salonu bulunan işletmeleri malî gücünün üzerinde vergilendirmeye yol açtığı gibi vergi yükünün benzer işletmeler arasında adaletli ve dengeli dağılımını da önlemekte ve sonuç olarak maliye politikasının sosyal amacının gerçekleşmesini önlemektedir bu itibarla mahkememizce de anılan hükmün anayasanın maddesinin ve fıkrası hükmüne aykırı olabileceği sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle davacının anayasaya aykırılık iddiaları ciddi görüldüğünden sayılı yasaya sayılı yasanın maddesiyle eklenen mükerrer maddesinin fıkrasının son cümlesindeki mahsup edilemeyen vergiler ise red ve iade edilmez hükmünün iptali isteğiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki yasanın inci maddeleri uyarınca bu kararımız ve eklerinin anayasa mahkemesine gönderilmesine ve kararın bir örneğinin bilgi için taraflara tebliğine gününde oybirliğiyle karar verildi
223
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu hükmüne yer verilmiştir hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle yasa koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir yasa koyucu düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır bu ilke ise elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını ve orantılılık ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir hukuk devletinin unsurlarından olan ölçülülük ilkesi nedeniyle devlet kural ihlali nedeniyle öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir denge kurmak zorundadır i̇tiraz konusu kuralla dışişleri bakanlığı personelinin yaptığı görevin niteliğinin dikkate alınması suretiyle devlet güvenliğinin sağlanabilmesinde bir sorunla karşılaşılmaması için personelin evleneceği kişi yönünden kısıtlama getirilmesi amaçlanmaktadır bu amacı gerçekleştirmek için kullanılan yöntem ise kişinin evlenmeden önce bakanlığın iznini almakla yükümlü olması ve izin almadan evlenmesi durumunda ise istifa etmiş sayılması yoluna gidilmesidir dışişleri bakanlığı personelinin yaptığı görevin niteliği dikkate alındığında devlet güvenliğini sağlamak amacıyla düzenlemeler yapılması gerekli olmakla birlikte bu amacı gerçekleştirmeye yönelik tedbirlerin de hukuka ve adalete uygun ve makul olması gerekmektedir bu itibarla devlet güvenliği adına dışişleri bakanlığı personelinin evleneceği kişi yönünden kısıtlama getirilmesi doğal olmakla birlikte personelin evleneceği kişinin devlet güvenliği bakımından sakıncalı bir durumunun bulunup bulunmadığı yönünde herhangi bir araştırma yapılmaksızın personelin izin almadan evlenmesi durumunda devlet memurluğundan istifa etmiş sayılmasının ölçülülük ilkesine ve bu bağlamda anayasanın maddesine uygun olduğu söylenemezesas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural anayasanın maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir açıklanan nedenlerle anayasanın ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak olan bir kanun hükmünün anayasaya aykırı olduğu kanısını gösteren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektirdiğini düzenleyen sayılı kanunun maddesinin fıkrası gereğince sayılı dışişleri bakanlığının kuruluş ve görevleri hakkında kanunun maddesinin fıkrasında yer alan i̇zin almadan evlenen memurlar istifa etmiş sayılır cümlesinin anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaati ile iptali ve bakılan davalar açısından bu hükmün uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç ve olanaksız durum ve zararların önlenmesi için iptali istenilen düzenlemenin yürürlüğünün durdurulması istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına ve dosyadaki belgelerin onaylı birer örneklerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine davanın anayasa mahkemesinin vereceği karara kadar bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
456
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir türk tabipler birliği merkez konseyi başkanlığı vekilleri av ve av tarafından tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren aile hekimliği uygulaması kapsamında sağlık bakanlığınca çalıştırılan personele yapılacak ödemeler ile sözleşme usul ve esasları hakkında yönetmelikin maddesinin fıkrasının bendinde yer alan ve acil tıp teknisyenini ibaresinin maddesinin fıkrasının son cümlesinde yer alan veya acil tıp teknisyenliği ibaresinin maddesinin maddesinin son cümlesinin maddesinin fıkrasının ve bentlerinin maddesinin fıkrasının bendinde yer alan kayıtlı kişiler için ay grubu için katsayısı gebeler için katsayısı yaş üstü için katsayısı cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlüler için katsayısı diğer kişiler için katsayısı esas alınır ibarelerinin maddesinin fıkrasının bendinin son paragrafındaki den fazla ibaresinin maddesinin fıkrasının bendinde yer alan sinin ibaresinin maddesinin fıkrasının bendinin ve paragraflarının maddesinin fıkrasının maddesinin fıkrasının maddesinin fıkrasının cümlesinin ek nolu aile hekimliği uygulamasında uygulanacak i̇htar puan cetvelinin hukuka aykırılık nedeniyle maddesinin ise eksik düzenleme nedeniyle iptali istemiyle başbakanlık sağlık bakanlığı ve türkiye halk sağlığı kurumuna karşı açılan davada tarihinde tarafların katılımıyla yapılan duruşmadan sonra dosya incelendi işin gereği düşünüldü davacı tarafından bazı maddeleri dava konusu edilen yönetmeliğin dayanağı olan sayılı aile hekimliği kanununun maddesinin anayasaya aykırı olduğu iddia edilmiştir anılan yönetmeliğin dayanak başlıklı maddesinde yönetmeliğin tarihli ve sayılı aile hekimliği kanununun maddesine dayanılarak hazırlandığı belirtilmiştir günlü sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı aile hekimliği kanununun maddesinde aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının çalışma usul ve esasları çalışılan yer kurum ve statülerine göre öncelik sıralaması aile hekimliği uygulamasına geçişe ve nakillere ilişkin puanlama sistemi ve sayıları aile sağlığı merkezi olarak kullanılacak yerlerde aranacak fizikî ve teknik şartlar meslek ilkeleri iş tanımları performans ve hizmet kalite standartları hasta sevk evrakı reçete rapor ve diğer kullanılacak belgelerin şekli ve içeriği kayıtların tutulması ile çalışma ve denetime ilişkin usul ve esaslar sağlık bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarıyla yapılacak sözleşmede yer alacak hususlar ve bu kanunda belirlenen esaslar çerçevesinde bunlara yapılacak ödeme tutarları ile bu ücretlerden indirim oran ve şartları sözleşmenin feshini gerektiren nedenler maliye bakanlığının uygun görüşü alınarak sağlık bakanlığının teklifi üzerine bakanlar kurulunca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir kuralına yer verilmiştiresas sayısı karar sayısı kanunun maddesinin ikinci fıkrasının ve bu kanunda belirlenen esaslar çerçevesinde bunlara yapılacak ödeme tutarları ile bu ücretlerden indirim oran ve şartları sözleşmenin feshini gerektiren nedenler bölümünün anayasaya aykırılığı iddiası aynı yasanın başka maddeleri ile birlikte tbmm üyeleri tarafından öne sürülerek anayasa mahkemesine götürülmüş mahkemenin günlü k sayılı kararıyla bu fıkraya ilişkin dava reddedilmiştir aynı kararda yasanın maddesinin ikinci fıkrasının son tümcesinin ve maddenin fıkrasındaki ibarelerin incelenmesi ile ilgili bölümlerde aile hekimlerinin anayasanın maddesinde yer alan diğer kamu görevlisi kapsamında olduğu belirtilmiştir tc anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinin olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği maddesinde ücretli hafta ve bayram tatili ile ücretli yıllık izin hakları ve şartlarının kanunla düzenleneceği maddesinde devletin kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin yasayla düzenleneceği hükme bağlanmıştır anayasa mahkemesinin yukarıda yer verilen kararı ile diğer kamu görevlisi kapsamında kabul edilen sözleşmeli aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin yasayla düzenleneceği anayasanın maddesi hükmü gereğidir yukarıda değinilen anayasa mahkemesi kararıyla bu gereğe vurgu yapıldıktan sonra yasada aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarına yapılacak ödemelerin üst sınırının yapılacak ödeme tutarlarının tespitinde dikkate alınacak kriterlerin belirlendiği ve hangi hallerde bu ödeme tutarından en fazla ne kadar indirim yapılacağı belirtilerek bu konularda yasal bir çerçeve çizilmesi nedeniyle yasada belirtilen esaslar çerçevesinde aile hekimlerine yapılacak ödeme tutarları ile bu ücretlerden indirim oranı ve şartlarının belirlenmesinin yönetmeliğe bırakıldığı vurgulanarak yasada belirtilen genel çerçeve ve esaslar doğrultusunda ayrıntı ve uzmanlık gerektiren konuların yönetmelikle düzenlenmesi konusunda yetki verilmesinde anayasaya aykırılık görülmemiştir bu durumda anılan personelin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri ile özlük işlerine ilişkin örneğin incelenmekte olan davaya konu hükümlerde düzenlenen izin haklarınında yasa ile belirlenmesi ya da ilke ve esasları saptanıp çerçevesi belirlendikten sonra ayrıntıların çıkarılacak yönetmeliğe bırakılması gerekirken konunun yasada hiç düzenlenmeyerek bu hususların esasının yönetmelikle düzenlenmesine yetki verilmesinde anayasanın ve maddesi hükümlerine uyarlık görülmemiştir açıklanan nedenlerle sayılı yasanın maddesinin fıkrası gereğince günlü sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren aile hekimliği kanununun maddesinin iptali için anayasanın maddesinin birinci fıkrası uyarınca anayasa mahkemesine başvurulmasına gerekçeli başvuru kararının aslı ile başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğinin ve dava dilekçesi ile dosyada bulunan ilgili belgelerin onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oyçokluğuyla karar verildi
773
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini de içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarih ve sayılı basın kanununun uncu maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun uncu maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde sayılı kanun hükmünde kararname hükümlerinin saklı olduğunun belirtilmesinin hemen arkasından iptali istenen ikinci cümlede sayılı basın kanununun yürürlüğe girdiği tarihte sayılı kanun gereğince mevkute neşretmekte olanların sayılı markaların korunması hakkında kanun hükmünde kararname hükümleri gereğince mevkute neşretmekten alıkonamayacakları hükme bağlanmak suretiyle söz konusu kanun hükmünde kararnamenin uygulanması engellenerek kazanılmış haklar güvencesiz bırakılmış ve bunları korumaya yönelik kanun yolları etkisiz hale getirilmiştir marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için ithal etmek veya ticari amaçla elde bulundurmak sayılı khknin inci maddesine göre marka hakkına tecavüz sayılan fiillerdir ve marka sahibine nci maddede belirtilen taleplerde bulunma hakkını verir marka sahibini sayılı khknin rg verdiği bu talep haklarından yoksun bırakan söz konusu düzenleme koruma süresi içinde olan bir adla bir başkasının izinsiz olarak çıkarmakta olduğu mevkutenin neşredilmekten alıkonulmasını imkânsızlaştırmaktadır diğer taraftan türk ticaret kanununun ncı maddesinde aldatıcı hareket veya iyi niyet kurallarına aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimalin haksız rekabet teşkil edeceği açıklanmış ve aynı yasanın nci maddesinde de iyi niyet kurallarına aykırı hareketleri örnek olarak göstermiştir ttknun inci maddesinde başkasının haklı olarak kullandığı ad unvan marka işaret gibi tanıtma vasıtaları ile iltibasa meydan verebilecek surette ad unvan marka işaret gibi tanıtma vasıtaları kullanmak veyahut iltibasa meydan veren malları durumu bilerek veya bilmeyerek satışa arzetmek veya şahsi ihtiyaçtan başka her ne sebeple olursa olsun elinde bulundurmak iktisadi rekabetin suistimali olduğu kabul edilmiştir ceza hukukunun bir fonksiyonu da diğer hukuk dallarındaki hukuka aykırı ilişkileri yaptırıma bağlayarak bu ilişkilerin hukuka uygun biçimde gelişmesini sağlamaktır bu durum bu hukuk dalları bakımından günümüzde ceza hukukunun özel kısımlarının ortaya çıkmasına neden olmuştur bu gelişim çerçevesinde konumuyla ilgisi bakımından ticari ceza hukukundan söz edilebilir ticari ceza hukuku terimi ticaret hayatı ile bir suretle ilişkisi olup ta ceza müeyyidesi ile korunan bütün hukuk kaidelerini kapsamına almaktadır böyle bir anlayış içerisinde vergi suçları iş kanunları sosyal sigortalar kanunlarında yer alan suçlar bankalar kanunu markalar kanunu gibi birçok kanunda düzenlen suçlar hep bu kategoriyeesas sayısı karar sayısı girmektedir yine bu gelişmenin sonucudur ki ekonomik suçlar hukuki açıdan ticari ve sınai bir işletmenin ticari işlerinin hukuka uygun bir tarzda cereyan etmesi ve sözü geçen işletmenin bu işlerden doğan menfaatlerinin korunması maksadı ile cezalandırılan ve sadece böyle bir işletme mensupları tarafından işlenilebilen fiiller şeklinde doktrinde tarif edilmiştir erman ticari ceza hukuk genel kısım sh hal böyle iken sayılı kanunun uncu maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi ile yapılan söz konusu düzenleme hukuka aykırı bir kullanımın hukuk eliyle korunması sonucunu doğurmaktadır böyle bir durumun da anayasanın nci maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılması mümkün değildir çünkü hukuk devleti adı verilen yönetim biçiminin temel unsurları kazanılmış hakların korunması hukuka aykırı fiillerin yaptırıma bağlanması yoluyla haksızlıkların önlenmesidir bir hukuk devletinde hukuksuzluğun hukuk yoluyla korunması mümkün değildir anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı olan bir düzenleme anayasanın inci maddesinde ifade edilen anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri ile de bağdaşmaz açıklanan nedenlerle sayılı kanunun uncu maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma gerekçesi̇ tarih ve sayılı basın kanununun iptali istenilen uncu maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi hukuk devletinin en önemli öğelerinden olan kazanılmış hakların korunması ile hukuka aykırı fiillerin yaptırıma bağlanması yoluyla haksızlıkların önlenmesine ilişkin temel kurallarına aykırı olduğu için uygulanması halinde giderilmesi güç veya imkansız durum ve zararlar doğacaktır bu nedenle iptal davası sonuçlanıncaya kadar söz konusu hükmün yürürlüğünün durdurulması istenmiştir sonuç yukarıda açıklanan gerekçelerle tarih ve sayılı basın kanununun uncu maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinin anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptaline ve uygulanması halinde giderilmesi güç veya imkansız zararlar doğacağından iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
679
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mersin asliye mahkemesinin tarih ve sayılı başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir ceza muhakemesi kanununun maddesinde cumhuriyet savcısının yalnız şüphelinin aleyhine olan hususları değil lehine olan delilleri de toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlü olduğu bildirilmiştir mevcut uygulamada şüpheli çocuk hakkında leh ve aleyhe olan delilleri toplayan cumhuriyet savcısı duruşmanın devamı esnasında gelişmelerden ve davanın seyrinden bihaber kalmaktadır ceza muhakemesi kanununun maddesinde duruşmada hükme katılacak hakimler ve cumhuriyet savcısı ile zabıt katibinin ve kanunun zorunlu müdafiliği kabul ettiği hallerde müdafiin hazır bulunması şart koşulmuştur ceza muhakemesi kanununun maddesinde duruşma tutanağının başlığında cumhuriyet savcısının varsa denilmediğine dikkat edilmesi gerekir adı ve soyadının yazılması gerektiği emredilmiştir çünkü cumhuriyet savcısı iddia makamını temsilen ceza yargılamasının asli bir unsurudur kanunun genel sistematiğine bakıldığında ceza yargılamasının üç ana unsuru iddia savunma ve karar mekanizması olarak karşımıza çıkmaktadır bu üç unsurdan birinin noksan olması halinde adil ve güvenli bir yargılama yapıldığından bahsetmek güçleşir anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı kararında da belirtildiği üzere adalet kavramı ve yargılama işlevi birbirini tamamlayan birbirinden ayrılamaz sav savunma karar üçlüsünden oluşan yargıyla yaşama geçmektedir adalet kavramı evrensel ve yüce bir kavram olup ancak adil bir yargılama sonucunda tecelli eder adil bir yargılamadan bahsedilebilmesi için ise birbirinden ayrılmayan ve hatta birbirini tamamlayan iddia savunma karar üçlüsünden oluşan bir yargılamanın mevcudiyeti şarttır sadece iddianame yazılarak iddia mekanizmasının gerçekleştiğinden söz etmek doğru olmaz i̇ddia makamının diğer ceza mahkemeleri yargılamasında olduğu gibi yargılama platformuna aktif olarak katılması ve gerektiğinde sanığın veya mağdur tarafın lehine olan iddiaları da yeni gelişme ve toplanan delillere göre bizzat yaşayarak hissederek ileri sürmesi gerekmektedir çocuk mahkemelerinde görülen davaların bir çoğu uzlaşma hükümlerine tabidir mağdur veya şikayetçisi olmayan veya belirlenemeyen ve fakat resen takibi gereken ancak kanunda öngörülen cezasının alt sınırı itibariyle uzlaşma hükümlerinin uygulanması gereken durumlarda kamuyu temsilen uzlaşma teklifinin cumhuriyet savcısına yapılabilmesi açısından da çocuk mahkemelerinde cumhuriyet savcısının bulunması gerektiği düşünülmüştür çocukların yetişkinlerle birlikte suç işlemesi ve davaların birlikte yürütülmesinin zorunlu görülmesi halinde sayılı kanunun maddesine göre davaya genelesas sayısı karar sayısı mahkemelerde bakılacağı emredici hüküm olduğuna ve bu durumda çocukların yargılanmasında cumhuriyet savcısının duruşmaya katılımında da bir sakınca görülmediğine göre çocuk mahkemelerindeki duruşmalara cumhuriyet savcısının katılmasının yasaklanmasındaki hukuki espri mahkememizce anlaşılamamıştır i̇ddia ve savunmanın duruşmada hazır bulunarak delilleri tartışmasının hükmün kurulmasında ve çözüme gidilmesinde pratik bir fayda sağlayacağı kuşkusuzdur anayasa mahkemesinin tarihli kararında da belirtildiği üzere niteliği ne olursa olsun kişiye yöneltilen bir suçlamaya karşı savunma ve adil yargılanma hakkının sağlanması bakımından suçların hafif yada ağır veya sulh asliye ve ağır cezalık olması gibi bir ölçüye göre farklılık oluşturulması kabul edilemez i̇tiraz konusu kuralla çocuk mahkemelerine açılan davalarda asliye ve ağır ceza mahkemelerine açılan davalardan farklı bir yargılama uygulaması öngörülerek eşitlik ilkesi de ihlal edilmektedir
447
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir serbest avukat olarak görev yapmakta olan davacı sedat vural tarafından tarihinde yapılacak genel seçimle yenilenecek türkiye büyük millet meclisinin üyelerine tarihinde üç aylık dönem için peşin olarak ödenek ve yolluk ödenmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle türkiye büyük millet meclisi başkanlığına karşı açılan davanın ehliyet yönünden reddi yolunda verilen kararı bozan danıştay onbirinci dairesinin kararına uyulmak suretiyle ankara i̇dare mahkemesince yeniden verilen ve davanın reddine ilişkin bulunan tarihli k sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması ve yürütmenin durdurulmasının istenilmesi üzerine danıştay onbirinci dairesince dosya incelenerek işin gereği görüşüldü sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrası uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkemeye uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararname hükümlerini anayasaya aykırı görürse tarafların bu konudaki iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan karar ile anayasa mahkemesine itirazen başvurma olanağı verilmiş olup dava konusu işlemin tesisine esas alınan sayılı türkiye büyük millet meclisi üyelerinin ödenek yolluk ve emekliliklerine dair kanunun hak kazanma ve ödeme başlıklı maddesinin cümlesinde yer alan ve çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi ibaresinin bakılan uyuşmazlıkta uygulanacak kural niteliğinde olduğu tespit edilerek anayasaya uygunluğunun incelenmesi gerekli görülmüştür anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisi üyelerinin ödenek yolluk ve emeklilik işlemlerinin kanunla düzenleneceği ödenek ve yollukların en çok üç aylığının önceden ödenebileceği hükmüne yer verilmiştir sayılı türkiye büyük millet meclisi üyelerinin ödenek yolluk ve emekliliklerine dair kanunun ödenek yolluk diğer mali ve sosyal haklar başlıklı maddesinde türkiye büyük millet meclisi üyelerinin aylık ödeneklerinin tutarının en yüksek devlet memurunun almakta olduğu miktar olduğu bu madde uyarınca hesaplanacak aylık ödenek tutarının yarısının yolluk olarak ödeneceği aynı kanunun hak kazanma ve ödeme başlıklı maddesinde ise türkiye büyük millet meclisi üyelerinin bu sıfatı iktisap ettikleri aydan itibaren bu kanunda belirtilen ödenek ve yolluklara hak kazanacakları herhangi bir nedenle türkiye büyük millet meclisi üyeliği sıfatı kalkanların istihkaklarının bu sıfatın kalktığı ayı takip eden aybaşından itibaren verilmeyeceği ancak ölüm ve çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi halinde önceden aldıkları üç aylık ödenek ve yollukların geri alınmayacağı aylık ödenek ve yollukların üç aylığının peşin olarak ve çekle ödeneceği hükme bağlanmıştır sayılı milletvekili seçimi kanununun maddesinde türkiye büyük millet meclisi seçimlerinin beş yılda bir yapılacağı her seçim döneminin son toplantı yılının temmuz gününün seçimin başlangıç tarihi olacağı ve kasım ayının ilk pazar günü oy verileceği aynı kanunun seçimin yenilenmesi başlıklı maddesinde ise seçim dönemi bitmeden önce seçimin yenilenmesine türkiye büyük millet meclisi veya cumhurbaşkanınca karar verilmesi halinde durumun bakanlar kurulu tarafından kırksekiz saat içinde ilanesas sayısı karar sayısı olunacağı yenileme kararı türkiye büyük millet meclisi tarafından verilmişse meclisin seçimin yapılacağı tarihi de belirleyeceği kuralına yer verilmiştir dosyanın incelenmesinden türkiye büyük millet meclisi genel kurulunun tarihli birleşiminde türkiye büyük millet meclisi genel seçimlerinin yenilenmesine ve seçimin temmuz pazar günü yapılmasına karar verildiği yasama görevine bağlı olarak tbmm üyeliği sıfatı nedeniyle ödenen aylık ödenek ve yollukların üç aylığının tarihinde peşin olarak ödendiği bu işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler birlikte incelendiğinde tbmm üyelerinin bu sıfatı iktisap ettikleri aydan itibaren sayılı kanunda belirtilen ödenek ve yolluklara hak kazanacakları üç aylığı peşin olmak suretiyle yıl içerisinde ekim ocak nisan ve temmuz aylarında ödenen aylık ödenek ve yollukların tbmm üyelerinin herhangi bir nedenle bu sıfatlarının kalkması halinde bu sıfatın kalktığı ayı takip eden aybaşından itibaren kesileceği tbmm üyelerinin önceden aldıkları üç aylık ödenek ve yollukların ölüm ve çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi halinde geri alınmayacağı sonucuna ulaşılmaktadır dava konusu uyuşmazlıkta temmuz tarihinde yapılacak genel seçimden önce üç aylık peşin olarak temmuz tarihinde temmuz ağustos eylül aylarına ait ödenek ve yolluklar ödenmiştir çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi halinde önceden aldıkları üç aylık ödenek ve yollukların geri alınmayacağı yolundaki sayılı yasa hükmü uyarınca ağustos ve eylül aylarına ait önceden peşin olarak ödenen aylık ödenekler ve yolluklar geri alınmamıştır anayasanın maddesinde ücretin emeğin karşılığı olduğu devletin çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alacağı kuralına yer verilmiştir devletin temel organları içerisinde sayılan yasama yürütme ve yargı erkinde atama ve seçilme yoluyla göreve başlayıp çalışanların ortak amacının kamu yararı olduğu kuşkusuzdur fiilen çalışma karşılığı ödenecek aylık ve ödeneklerin miktarı ödenme şekli yasalarla düzenlenmektedir ülkemizdeki ücret sistemi uyarınca kamu görevlilerine ilke olarak peşin ödeme yapılmaktadır aylıklarını personel kanunlarına göre alan çalışanların durumu incelendiğinde sayılı devlet memurları kanunun aylığın ödeme zamanı ve esasları başlıklı maddesinde memurlara aylıklarının her ayın başında peşin olarak ödeneceği emekliye ayrılma ve ölüm hallerinde aya ait peşin ödenen aylıkların geri alınmayacağı hükmü yer almış olup sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanunun maddesinde ve sayılı hakimler ve savcılar kanununun maddesinde de aynı hükme yer verilmiştir buna göre fiilen çalışma karşılığı olan ve peşin olarak ödenen aylık ve ödeneklerin sadece emekliye ayrılma ve ölüm halinde aya ait peşin ödenen kısmı geri alınamayacak bu iki hal dışında her ne suretle olursa olsun peşin alınan aylıklar tahsil edilecektir anayasanın başlangıç bölümünde kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu her türk vatandaşının bu anayasadaki temel hak ve hürriyetlerdenesas sayısı karar sayısı eşitlik ve adalet gereklerince yararlanarak hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu yine maddesinde türkiye cumhuriyetinin demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiş maddesinde herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı vurgulanmış maddesinde ise ücretin emeğin karşılığı olduğu devletin çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alacağı öngörülmüştür hukuk devleti en kısa tanımıyla vatandaşların hukuki güvenlik içinde bulundukları devletin eylem ve işlemlerinin hukuk kurallarına bağlı olduğu bir sistemi ifade eder anayasa mahkemesinin çoğu kararlarında hukuk devleti insan haklarına saygılı ve hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendisini yükümlü sayan bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet şeklinde tanımlanmıştır anayasanın maddesinin gerekçesinde ise bu madde bütün çalışanlara çalışmalarının karşılığı olarak ödenecek olan ücret aylık ikramiyeler ve sosyal yardımları belli esasa dayandırılmasını öngörmektedir bu esaslardan ilki ücret aylık ikramiye ve sosyal yardımlar ancak fiilen çalışma karşılığı olarak ödenecektir bunun içinde iş süreleri iş verimi değeri ve niteliği dikkate alınacaktır i̇kinci esas kamu kesiminde çalışanlar ile özel kesimde çalışanlar arasında ister işçi ister memur olsunlar ücret aylık ikramiye ve sosyal yardımlar bakımından hakkaniyet ve denge sağlanmasıdır fiilen çalışmadan amaçlanan çalışmada geçmeyen süreler için ödeme yapılmamasıdır bunu sağlayacak sistemin usulü tesis edileceği kanunda gösterilecektir açıklaması yer almıştır anayasanın maddesinde milletvekilliği sıfatının seçimle kazanılacağı hükme bağlanmışsa da milletvekilliğinin kazanılma veya başlangıç zamanı konusunda anayasada bir hüküm bulunmamaktadır anayasanın maddesinde ise yenilenmesine karar verilen meclisin yetkilerinin yeni meclisin seçilmesine kadar süreceği hükmü yer almıştır sayılı milletvekili seçim kanununun maddesinde yer alan milletvekili seçilenlere il seçim kurulu tarafından milletvekili seçildiklerine dair derhal bir tutanak verileceği hükmü esas alındığında milletvekilliği sıfatının bu tutanağın verildiği anda iktisap edileceği kabul edilebilecektir milletvekilliği sıfatının kazanıldığı anın anayasanın maddesi uyarınca ant içme zamanı olduğu ya da maddesi uyarınca meclis başkanlık divanı oluşturuluncaya kadar eski milletvekillerinin milletvekilliği sıfatının devam ettiği de düşünülebilir ancak bu görüş kabul edilirse bu durum seçimin yapılmasından ant içme veya meclis başkanlık divanının oluşturulmasına kadar geçecek sürede aynı seçim çevresinde çift milletvekili bulunması sonucunu doğurur ki bu da anayasanın maddesinde yer alan türkiye büyük millet meclisi genel oyla seçilen beşyüzelli milletvekilinden oluşur hükmüne aykırılık teşkil edecek ve hukuken mümkün olmayan bir durum ortaya çıkacaktır esasen anayasanın maddesinin amacının yenilenmesine karar verilen meclisin herhangi bir nedenle toplanmasının gerekmesi halinde bir boşluk ortaya çıkmaması henüz yeni milletvekilleri seçilmemiş olduğundan hizmetin devamlılığı açısından bir sakınca doğmamasıesas sayısı karar sayısı olduğu göz önüne alındığında yeni milletvekillerinin seçildiği tarihte bu sakınca da ortadan kalkacaktır şu halde yeni seçilen milletvekillerinin milletvekilliği sıfatını kazandıkları anın seçimin sonuçlanması ile il seçim kurulları tarafından kendilerine tutanak verildiği an olduğunun kabulü gerekecektir dolayısıyla çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi halinde yapılacak yeni seçimlerde aday olmayan veya aday olup da seçilemeyenlerin milletvekilliği sıfatı da bu an itibariyle sona erecektir bu durumda olanlara belirtilen andan sonrasına ilişkin olarak peşin ödenmiş olan ödenek ve yollukların fiili bir çalışma karşılığı olmadığı kamu yararı ve hizmet gerekleri bakımından hukuken kabul edilebilir bir sebebe de dayanmadığı açıktır bu itibarla bakılan uyuşmazlıkta uygulanacak kural niteliğinde bulunan süresi kanunla belirlenen bir göreve seçilme yoluyla tbmm üyeliği sıfatını iktisap edenlere çeşitli sebeplerle seçimlerin yenilenmesi kararının alınmasından sonra peşin olarak ödenen üç aylık ödenek ve yollukların seçimlerin yenilenmesinden sonra tbmm üyeliği sıfatı sona erenlerden geri alınmasını engelleyen sayılı kanunun maddesinde yer alan ve çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi ibaresinin anayasanın başlangıç bölümüne maddesinde öngörülen hukuk devleti ilkesine maddesinde ifadesini bulan eşitlik ilkesi ile hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı kuralına ve ücrette adalet sağlanması başlıklı maddesinde öngörülen ücretin emeğin karşılığı olduğu ilkesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle sayılı türkiye büyük millet meclisi üyelerinin ödenek yolluk ve emekliliklerine dair kanunun hak kazanma ve ödeme başlıklı maddesinin cümlesinde yer alan ve çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi ibaresinin anayasanın başlangıç bölümüne ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan madde hükmünde geçen söz konusu ibarenin iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına tarihinde oybirliği ile karar verildi
1,528
esas sayısı karar sayısı i̇tirazcı mahkemenin itirazının gerekçesi aynen şöyledir yargı icra dairesi ile bir bütündür terasız yargının düşünülmesine imkân yoktur i̇cra îflas yasasının birinci maddesi bunu doğrular nitelikte hüküm koymuştur sayılı kanununun bu konuda serdettiği madde yargıya bağlı olan icranın yetkilerini alacaklı bankaya tanımaktadır yani hem alacaklı ve hem de icra bir mercide toplanmaktadır anayasanın maddesi yargı yetkisini bağımsız mahkemelere tanımıştır yargı yetkisi denilince kül olarak kalemiyle icra dairesiyle yargı bütünlüğü anlaşılması gerekir anayasanın maddesi kanun önünde herkesin eşit olduğunu belirtmektedir burada ise alacaklı bankaya imtiyazlı bir durum tanımaktadır yani borçlu kanun önünde eşitsiz bir duruma sokulmaktadır sayılı nun maddesi anayasanın bu temel ilkesine de aykırı görülmektedir adeta hem karar mevkiinde ve hem de alacaklı olarak banka borçlu ile aynı seviyede bırakılmamaktadır anayasanın maddesi ilkesi zedelenmektedir yine sayılı kanunun maddesiyle hâkimlerin gün içinde karar verme zorunlusunda bırakılması anayasanın maddesine de aykırı görülmektedir banka ile ilgili ve banka lehine konulan sayılı kanunun maddesi hâkimlerin yargı yetkisini kullanırlarken hâkimlere emir ve talimatı gerektiren ve mahkemelere gün içinde karar verine mecburiyetini koyan emredici bir hükümle ânayasanın maddesini ihlâl etmektedir
177
esas sayısı karar sayısı konu mahkememiz dosyasında tarihinde yapılan duruşmasında verilen ara karar gereği sayılı kanunun maddesiyle sayılı gecekondu kanununa eklenen geçici maddesinin anayasaya aykırı olduğu düşünülerek yasanın iptali için anayasa mahkemesine itiraz yolu ile başvurulmasına karar verilmiş davacı vekilinin itiraz dilekçesi sunması üzerine maddenin iptali yönünden anayasa mahkemesine başvurulması gerekmiştir olay konut edindirme projesi kapsamında davalı belediye ili davacı arasında nüve konutları arsa tahsis sözleşmesi imzalanarak davacıya gaziantep ili şahinbey ilçesi karataş mahallesinde bulunan taşınmazın tahsis edildiği davacının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği gereken ödemeleri yaptığı ancak arsa tahsislerinin meclis kararıyla iptal edildiği ve imar değişikliğine gidildiği görülmüştür davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dilekçesi ile sayılı kanunun maddesiyle sayılı gecekondu kanununa eklenen geçici ve maddelerinin bariz şekilde aykırı olduğunu yasanın açık olarak anayasa ve hukukuğun genel ilkelerine aykırı olması ve yerel mahkemelerde temyiz incelemesinde bir çok dosyanın olmasından ötürü hak kayıplarının önüne geçilmesi için şimdilik yürürlüğünün durdurulmasını arz ve talep ettiği görülmüştür i̇ptali̇ i̇steni̇len kanun hükümleri̇ geçici madde ek md gaziantep ili şahinbey ilçesi sınırları içerisinde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce bu kanuna göre ilgili idarelerce yapılan arsa veya konut tahsis işleminin gerçekleştirilememesi hâlinde arsa veya konut tahsisi için ödenen bedeller ilgili idarece yapılacak tebligatı müteakip en geç üç ay içerisinde ödeme gününden itibaren hesaplanacak kanuni faizi ile birlikte hak sahiplerine veya kanuni mirasçılarına ödenir hak sahipleri bunun dışında ilgili idareden herhangi bir hak bedel ve tazminat talebinde bulunamazlar anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesi türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmünü içermektedir bu madde ile türkiye cumhuriyetinin temel niteliği hukuk devleti olarak tayin edilmiştir hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan devlettir hukuk devleti ilkesi hukuki güvenilirlik öngörülebilirlik müktesep hak aleyhe kanunların geçmişe yürümemesi ilkelerini de içinde barındırmaktadır anayasanın maddesi ise değişik md herkes meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hükmünü içermektedir bu madde ile yürürlüğe giren geçici madde aleyhe geriye yürümezlik kuralını ihlal ettiği için hukuka ve anayasanın ve maddesine aykırıdır çünkü hukuki öngörülebilirlikesas sayısı karar sayısı ve bilinirlik gereğince yasal yola başvuran ve hakkını mahkemede arayan davacının kanunun olumsuz etkisinin geriye dönük tatbiki ile hak arama hürriyetine ciddi şekilde kısıtlama getirilmektedir bu nedenle anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesi ile anayasanın maddesindeki adil yargılama ilkesine aykırıdır i̇tirazın konusu sayılı kanunun maddesiyle sayılı gecekondu kanununa eklenen geçici maddesi sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı kanunun maddesiyle sayılı gecekondu kanununa eklenen geçici maddesinin anayasaya aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesine arz olunur
454
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin günlü başvuru kararının gerekçesi aynen şöyledir anayasanın maddesi herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiç bir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar denmek suretiyle kanun önünde eşitlik prensibini kabul etmiş bulunmaktadır tcknun son maddesinde eğer fail aynı neviden olan cürümlerden dolayı mükerrer bulunur veya bu babın ikinci faslında yazılı cürümlerden birini işlemiş olursa cezayı tenkise mahal yoktur hükmüne yer vermiştir tcknun babının faslında yer alan suçlar yağma ve yol kesme ve adam kaldırma suçları olup tck ve maddelerini kapsamaktadır tcknun babında yer almakla beraber birinci üçüncü dördüncü beşinci altıncı yedinci sekizinci fasıllarda yer alan suçlar için tck maddesinin leh ve aleyhteki hükümlerinin tatbik edilebileceği kabul edilmiştir yasa koyucu tck babının faslında işlenen suçların işleniş biçimi itibarıyla bu suçlarla ilgili olarak tck maddesinin uygulanmaması gerektiği görüşünden hareket etmiş olabilirse de yağma cürümü ile babın faslında yer alan hırsızlık cürmü benzer suçlardır her iki suçta ortak olan unsur malın taşınabilir nitelikte olması malın sahibinin rızası dışında alınması ve faydalanmak amacıyla alınmış olmasıdır bu ortak unsurları içeren hırsızlık suçlarında başka bir anlatımla babın faslında yer alan suçlarda tck maddesinin lehe olan hükmünün uygulanma olanağı mevcut iken yağma suçlarında yani tcknun babın faslında yer alan suçlardan tck maddesinin lehe olan hükmünü uygulama olanağı bulunmamaktadır kanun koyucu babın faslında yer alan suçlara ilişkin asgarî ve azami ceza miktarını tck babın faslında yer alan hırsızlık suçlarındaki asgarî ve azami ceza miktarına göre fazla tutmak suretiyle fiilin işleniş biçimindeki ağırlık ve caydırıcılık prensibini esasen benimsemiş durumdadır tck babının faslında yer alan cürümler dolayısıyla tck maddesi gereğince alınan veya verilen rüşvet veya yararın değeri hafif olduğu takdirde verilecek cezanın yarısı pek hafif olduğu takdirde indirilebileceği kabul edilmiştir dava konusu olayda sanıkların mağdur durumda olan özgür koç ve savaş savaşandan bin lira ile bin lirayı mağdurlar üzerinde cebir şiddet ve tehdit kullanmak suretiyle aldıkları iddia olunmakta bugünkü ekonomik koşullara göre pek hafif olarak kabul edilmesi gereken bu miktarlar için sanıklar lehine tck maddesinin lehe olan hükmünün uygulanmaması suretiyle hırsızlık cürümleriyle zimmet ve rüşvet almak vermek suçlarında kabul edilen hafifletici hükümlerden yararlandırılmamaları suç ve suçluluk yönünden bir eşitsizlik yaratmaktadır yukarıdaki açıklanan nedenlerle tck maddesinin son fıkrasında yer alan bu babın ikinci faslında yazılı cürümlerden birini işlemiş olursa cümlesinin anayasanın esas sayısı karar sayısı maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine aykırı bulunduğundan cumhuriyet savcısının anayasaya aykırılık iddiasının mahkemece ciddi olarak kabulüne
415
esas sayısı karar sayısı davacı vekilinin anayasa başvuru talebinin kabulüne başvurunun incelenmesi bakımından dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesi için yazı i̇şleri müdürüne tevdiine başvurunun bekletici mesele olarak kabul edilmesine duruşmanın bu sebeple günü saat bırakılmasına karar verildi
37
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir muş cumhuriyet başsavcılığının nolu iddianamesi ile mahkememizin esasına kayıtlı olan davada mahkememizce karar numaralı kararı ile beraat kararı verilmiş olup muş cumhuriyet başsavcılığının tarihli temyiz talebi mahkememizin temyiz sırasına kayıt edilerek dosya temyiz incelemesi için yargıtaya gönderilmiştir ancak dosya yargıtayda hiç bir temyiz incelemesinden geçmeksizin yargıtay cumhuriyet başsavcılığının tarih ve sayılı yazısı ile hükümden sonra yürürlüğe giren tarih ve sayılı yasanın ila maddelerinde değişiklik yapan hükümlerin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle mahkememize iade edilmiştir sayılı kanunun geçici maddesi bu kanunda yapılan değişiklikler karşısında ilgili suçlardan dolayı açılan ve temyiz aşamasında bulunan dava dosyalarından yargıtay cumhuriyet başsavcılığında bulunanlar yargıtay cumhuriyet başsavcılığınca hükmü veren mahkemeye gönderilir şeklindedir anayasaya göre yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır cumhuriyet başsavcılıklarına mahkeme olma görev ve sıfatının verilmemiştir ceza yargısı hukukunun hiçbir kurum kural ve kavramıyla bağdaşmayan bu düzenleme yargıtay cumhuriyet başsavcılığına verilen dosyaların mahkemelerine iadesine dair kararı bozma kararı niteliğine getirmiştir temyiz aşamasında yargıtay cumhuriyet başsavcılığı görevi tebliğname düzenleyerek dosyayı ilgili dairesine göndermektir hakimler görevlerinde bağımsız olup kanuna hukuka uygun olarak ve vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler hiçbir organ makam mercii veya kişinin yargı yetkisinin kullanılmasında emir ve talimat veremez temyiz yargı yetkisini kullanma görevinin mahkeme ile birlikte yargıtay cumhuriyet başsavcılığına veren bu yasa normu davaların en az giderle ve süratle sonuçlandırılmasına da engeldir yeniden duruşma yapılmak suretiyle tarafların kanuni hakim güvencesinden yoksun kılınmaktadır sayılı kanunun geçici maddesi suç ve cezalara ilişkin esaslar ile temel hak ve hürriyetleri zedelemesi nedeniyle anayasanın ve maddelerine aykırıdır zira mahkememiz herhangi bir bozma kararı olmadığı halde karar vererek elini çekmiş olduğu dosyayı yeniden esasına kaydedip duruşma açarak ve hükme esas teşkil eden suçla ilgili önceki ve sonraki yasalarda yer alan ilgili tüm hükümleri karşılaştırarak sanık lehine olan yasa hükmünü belirleyecek ve yeniden hüküm verecektir anayasanın maddesinde hiç kimsenin veya organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacağı maddesinde yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı maddesinin birinci fıkrasında da mahkemelerce verilen kararların son inceleme yerinin yargıtay olduğu hükme bağlanmıştır i̇tiraz konusu sayılı kanunun geçici maddesi ilk derece mahkemelerince verilip temyiz edilen hükümlerde başlamış olan temyiz sürecini sonlandırarak ceza yargılaması yasası sistemine uygun olmayan biçimde yargıtay cumhuriyet başsavcılığını ilk hükmün ortadan kalkmasına ve yeni bir hüküm kurulmasına neden olan karar mercii konumuna getirmektedir anayasa mahkemesinin esas sayılı ve karar sayılı tarihli kararı da bu yöndedir açıklanan nedenlerle sayılı kanunun geçici maddesi anayasanın ve maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekiresas sayısı karar sayısı sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca itiraz yoluyla incelenmek üzere anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verildiğinden başvuru kararımızın asıl dava dosyamızın onaylı örneği dizi listesine bağlanarak dosya yazımız ekinde gönderilmiştir
438
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin başvuru kararındaki gerekçesi özetle şöyledir türk ceza yasasının maddesinin tüm olarak ele alınması durumunda geniş ve yoruma açık ve bu nedenle suçların kanuniliği ilkesine aykırı nitelikte olduğu kamu i̇ktisadî teşebbüslerindeki bir kısım çalışanların hangi durumlarda memur gibi cezalandırılacaklarına ilişkin düzenlemeler getiren khklerin anayasa mahkemesinin günlü resmî gazetede yayımlanan esas karar sayılı kararı ile suç ve cezaların ancak yasa ile düzenleneceğine ilişkin anayasanın maddesine aykırı bulunarak iptal edildiği türk ceza yasasının maddesinde memur sayılanlar belirtilirken muvakkaten kamu hizmeti gören devlet memurları yanında diğer tüm kamu müesseseleri memurlarını ve hizmetlilerini memur sayan bir düzenlemeye yer verildiği ikinci bent ile daha da geniş tutularak ücretli veya ücretsiz isteğe bağlı veya zorunlu şekilde kamu görevi görenlerin de memur sayıldığı kimlerin memur sayılacağı konusunun içtihatlarla belirlenmesi nedeniyle türk ceza yasasının maddesinin uygulanması bakımından zorlukla karşılaşıldığı memur kavramının ceza hukukunda farklı idare hukukunda farklı anlam taşıdığı yargıtay ceza genel kurulunun günlü ve günlü sayılı kararları ile i̇kinci ceza dairesinin günlü sayılı kararlarında geniş bir yorumla mahalle muhtarlarının önemli kamu görevleri yapan ve devlet bütçesinden aylık alan kişiler olmaları nedeniyle memur sayılmaları gerektiğinin kararlaştırıldığı oysa sayılı yasanın maddesinin bendi ve dördüncü maddesine göre en az iki ihtiyar heyeti üyesinin imzası ile mahalle muhtarlarına sadece ilmuhaber vermek hakkı tanındığı mahalle muhtarlarına sayılı yasa ile ödenen maaşın çok az miktarda olduğu ve mahalle muhtarlarının büyük bir kısmının bakkallık kasaplık yaptığı bu kimselerin sayılı yasanın maddesine göre memurlar gibi seçimden önce görevden ayrılmaları gerekmediği sayılı yasanın maddesine göre görevini ihmal eden mahalle muhtarlarına önce vali ve kaymakamlarca yazılı uyarıda bulunulduğu ve uyarıya karşın görevi ihmal sürerse idare kurulları kararları ile görevlerine son verilebildiği madde uyarınca da görülecek hizmetlere karşılık iş sahiplerinden belirli bir tarife üzerinden ücret alındığı ve bu ücretin muhtara ait olduğu mahalle muhtarlarının hiçbir bakımdan anayasanın maddesindeki memur tanımına girmediği yine anayasanın maddesinde memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri ileri sürülen suçlardan dolayı ceza kovuşturması açılması ayrık durumlar dışında idarî merciin iznine bağlı kılınmasına karşın mahalle muhtarları yönünden kovuşturmada uygulanacak herhangi bir yasal düzenleme bulunmadığı bu nedenlerle türk ceza yasasının maddesinin birinci fıkrasının bendinde yer alan veya diğer her türlü amme müesseselerimüstahdemleri sözcükleri ile aynı fıkranın bendinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ve iptali istenilmiştir
368
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ sayılı başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anılan iddianamede sanığın üzerine atılı eyleme uyan ve cezalandırılması talep edilen sayılı yasanın maddesinin fıkrasında atılı suç üç yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezasını gerektirecek şekilde yaptırıma bağlanmıştır sayılı yasanın etkin pişmanlığı düzenleyen maddesinin fıkrası yedinci fıkrası hariç üncü maddede tanımlanan suçlardan birini işlemiş olan kişi etkin pişmanlık göstererek soruşturma evresi sona erinceye kadar suç konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı kadar parayı devlet hazinesine ödediği takdirde hakkında bu kanunda tanımlanan kaçakçılık suçlarından dolayı verilecek ceza yarı oranında indirilir bu fıkra hükmü mükerrirler hakkında veya suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde uygulanmaz hükmünü içermektedir yasanın yukarıda belirtilen düzenlemesine bakıldığında kaçakçılık fiillerinde etkin pişmanlığın uygulanması için etkin pişmanlığın soruşturma aşamasında gerçekleşmiş olması gerekmektedir ayrıca etkin pişmanlığın gerçekleşmesi için soruşturma aşamasında ödenmesi gereken değer kaçak eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katıdır yasa koyucu soruşturma aşamasında etkin pişmanlığı kabul etmesine karşın kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık müessesesini kabul etmemiştir ayrıca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için kaçakçılık suçlarında suçtan doğan zarar olan gümrük vergilerinin ödemesini yeterli görmemiş suçtan doğan zararın iki katından fazla ci̇f değeri ve gümrük vergilerinden oluşan gümrüklenmiş değerin iki katı bir ödeme yapılması koşulunu aramıştır etkin pişmanlık suç işleyen kişinin bu fiilden pişmanlık duyması topluma kazandırılması ve böylece yeni bir suç işlemesinin önlenmesini sağlaması fonksiyonu ile cezanın bireyselleştirilerek sanığın kişiliğine uydurulmasını sağlayan önemli bir maddi ceza hukuku müessesesi olmasının yanı sıra mağdurun suçtan doğan zararının giderilmesi sayesinde de onarıcı adalet ilkesinin gerçekleştirilmesinin de önemli bir aracı olmakta böylece hukukun toplumsal barışın sağlanması amacına da hizmet etmektedir yukarıda belirtilen amaçlara ulaşılabilmesi için türk ceza kanununda özellikle mala karşı işlenen suçlarla ilgili olarak etkin pişmanlık müessesesi kabul edilmiş türk ceza kanununun maddesinde soruşturma ve kovuşturma aşamalarını kapsayacak şekilde ve sanığın bizzat pişmanlık göstererek suçtan doğan zararın tamamen veya kısmen giderilmesi halinde sanığın cezasının belli oranlarda azaltılacağı düzenlenmiştir dava konusu olayda ise sanığın gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında suçtan doğan zararı giderme iradesi mevcut olduğu halde sayılı yasanın maddesinin fıkrası uyarınca etkin pişmanlıktan faydalanabilmesi için gümrüklenmiş değerin iki katı kadar parayı ödemekle yükümlü kılınması ve maddi durumu itibariyle bu miktarda parayı ödeme imkanının bulunmaması nedeniyle etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanma imkanının kalmadığı görülmektedir oysa onarıcı adaletin gerçekleştirilmesinin bir aracı olanesas sayısı karar sayısı etkin pişmanlıkta amaç mağdurun uğradığı zarardan fazlasının değil suçtan doğan zararının giderilmesidir sanığın ödemekle yükümlü olduğu miktarın anayasaya aykırılığı konusu anayasasının maddesi uyarınca türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir kişilere karşı işlenen suçlarda etkin pişmanlıktan faydalanılabilmesi için suçtan doğan zararın kısmen veya tamamen giderilmesi yeterli görülür iken devlete karşı işlenen kaçakçılık suçunda etkin pişmanlıktan faydalanılabilmesi için sanığa suçtan doğan zararın iki katından fazla bir miktarı ödeme yükümlülüğü getirilmesi adalet anlayışı içerisinde olan bir hukuk devletinin gerekleri ile bağdaşmamaktadır anayasasının maddesi uyarınca devlet kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak yükümlülüğü altındadır kaçakçılık suçlarında etkin pişmanlığa ilişkin düzenleme de adalet ilkeleri ile bağdaşmamaktadır yasal düzenleme anayasanın maddesi hilafına anayasanın ve maddelerine aykırı şekilde düzenlenmiştir ayrıca etkin pişmanlığa ilişkin sayılı yasanın maddesi anayasanın maddesine de aykırıdır zira sanığın eylemi sayılı yasanın maddesinin fıkrasında atılı suç üç yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezasını gerektirmektedir dolayısıyla sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi halinde verilebilecek cezanın yılın üzerinde olması nedeniyle cezanın ertelenmesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi imkânı bulunmamaktadır ve bu durumda sanık belli bir süre cezasını infaz kurumunda infaz edecek ve kişi hürriyetinden yoksun bırakılması durumu ile karşı karşıya kalacaktır oysa ki etkin pişmanlık müessesesi anayasanın ve maddesindeki hukuk devleti ve adalet ilkelerine uygun bir şekilde mağdurun suçtan doğan zararı ile sınırlı şekilde düzenlenmiş olsaydı etkin pişmanlık iradesi gösteren sanık etkin pişmanlıktan faydalanabilecek ve bu ihtimalde hakkında cezaya hükmedilmesi halinde ceza ertelenmesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması söz konusu olabilecek ve neticede hürriyetin sınırlanmaması imkânı doğabilecekti dolayısıyla anayasaya aykırı bir kanun hükmüne göre yapılacak ceza yargılaması neticesinde sanığın kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlerinden olan kişi hürriyetini de ihlal edilebilecektir etkin pişmanlığın soruşturma evresi ile sınırlı tutulmasının anayasaya aykırılığı konusu kaçakçılık ile mücadele kanununun etkin pişmanlığı düzenleyen maddesinin fıkrasında anayasaya aykırı olan bir diğer husus etkin pişmanlığın soruşturma aşaması ile sınırlı bir şekilde düzenlenmiş olmasıdır anayasa mahkemesi başkanlığının tarih esas ve karar sayılı kararında değinildiği üzere yasa koyucu takip edilen suç ve ceza siyasetine bağlı olarak bir hakkın daha etkin korunması amacıyla alınacak önlemler bağlamında etkin pişmanlığın kapsamını belirleyebilir dolayısıyla bu takdir hakkı bir hakkın daha etkin korunması amacını gerçekleştirmeye elverişli şekilde kullanılmalıdır kaçakçılıkesas sayısı karar sayısı suçları ile korunan devletin ithalat işlemlerinden aldığı vergi gelirleridir etkin pişmanlığın soruşturma aşaması ile sınırlaması halinde suçtan doğan zararı kovuşturma aşamasında gidermek sanık için herhangi bir anlam ifade etmeyecektir zira yukarıda belirtildiği şekilde verilecek cezanın yıldan daha fazla olması nedeniyle sanığın cezasının ertelenmesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması imkanı da bulunmamaktadır kovuşturma aşamasında gümrük vergilerinin ödenmesini anlamsızlaştıran yasal düzenleme etkin pişmanlıktan yararlanamayan sanık için olduğu kadar suçtan doğan zararı tazmin edilmeyen maliye hazinesinin de aleyhine sonuç doğurmakta zira suçtan doğan zararın giderilmesi yasa eliyle engellenerek onarıcı adalet ilkesinin sağlanamaması sonucu doğmaktadır zira yargılamadan sonra gümrük vergilerinin tahsili imkanı kalmamaktadır gümrük kanununun maddesi uyarınca kaçak eşya hakkında müsadere kararı verilmesi halinde gümrük yükümlülüğü sanığın ödemekle yükümlü olduğu gümrük vergileri de ortadan kalkmaktadır sonuç olarak etkin pişmanlığın soruşturma aşaması ile sınırlı olarak düzenlenmesi şeklindeki düzenleme kaçakçılıkla mücadele ile korunan değer olan maliye hazinesinin de sanık haklarının da etkin bir şekilde korunmasına hizmet etmemektedir ve yukarıda belirtilen gerekçeler ile anayasasının maddesinde düzenlenen hukuk devleti maddesinde düzenlenen adalet ilkelerine aykırı siyasal engellerin kaldırılması maddesinde düzenlenen anayasanın üstünlüğü ve maddesinde düzenlenen kişi hürriyetlerine ayrılık teşkil etmektedir sayılı başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sanıklar hakkında sayılı yasanın maddesi gereğince yapılan yargılama sırasında sanık müdafii av havale tarihli dilekçesi ile sayılı tcknun etkin pişmanlık hükümlerini düzenleyen ve maddelerinde sanıklara kovuşturma evresinin sonuna kadar etkin pişmanlıktan yararlanma hakkı tanındığı halde sayılı kaçakçılıkla mücadele kanununda lafzi yorumu ile eski metinlerde yer alan tahkikat kelimesi dar yorumlanarak bu hakkın sadece soruşturma evresi ile sınırlı tutulmasının anayasanın maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik prensibine aykırı olduğunu ileri sürerek anayasaya aykırılık iddiasında bulunmuş bu iddiasını tarihli celse de yinelemiştir katılan gümrük müdürlüğü vekili uygulanacak hükümlerin anayasaya aykırılığı söz konusu olmadığından ve iddianın soyut nitelikte olduğundan bahisle sanık müdafin bu yöndeki talebinin reddini talep etmiştir duruşmada hazır bulunan iddia makamı sanık müdafiin talebi doğrultusunda somut norm denetimine başvurulması yönünde olumlu mütalaa vermiştir her ne kadar sanıklar savunmalarında üzerlerine atılı suçlamayı kabul etmemiş ise de tarihli celsede suçu kabul anlamına gelmemekle birlikte kamu zararını karşılamak istediklerini beyan etmişlerdir i̇tiraza konu sayılı yasanın maddesinde etkin pişmanlık halinde indirim yapılması hali sadece soruşturma evresi sona erinceye kadar tanınmış bir imkan olduğundan kovuşturma aşamasında sanıkların etkin pişmanlık göstererek suç konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı kadar parayı devlet hazinesine ödemeleri halinde bu maddeden faydalanmaları yasal olarak mümkün olamamaktadır i̇tirazımız yerinde görülerek söz konusu maddenin soruşturma evresi sona erinceye kadar kısmının iptaline karar verilmesi halinde sanıkların eylemleri sabit görülür ve cezalandırılmalarına kararesas sayısı karar sayısı verilirse haklarında bu madde gereğince etkin pişmanlık indirimi yapılması söz konusu olacağından itiraza konu madde somut olayda uygulanması ihtimali olan bir maddedir sayılı türk ceza kanununda birtakım suçlar yönünden düzenlenen etkin pişmanlığa ilişkin maddeleri şu şekildedir etkin pişmanlık madde hırsızlık mala zarar verme güveni kötüye kullanma dolandırıcılık hileli iflâs taksirli iflâs suçları tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce failin azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilirdi etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir yağma suçundan dolayı etkin pişmanlık gösteren kişiye verilecek cezanın birinci fıkraya giren hallerde yarısına ikinci fıkraya giren hallerde üçte birine kadarı indirilir kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için ayrıca mağdurun rızası aranır ek md karşılıksız yararlanma suçunda fail azmettiren veya yardım edenin pişmanlık göstererek mağdurun kamunun veya özel hukuk tüzel kişisinin uğradığı zararı soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi halinde kamu davası açılmaz zararın hüküm verilinceye kadar tamamen tazmin edilmesi halinde ise verilecek ceza üçte birine kadar indirilir ancak kişi bu fıkra hükmünden iki defadan fazla yararlanamaz etkin pişmanlık madde soruşturma başlamadan önce zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde verilecek cezanın üçte ikisi indirilir kovuşturma başlamadan önce gönüllü olarak zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde verilecek cezanın yarısı indirilir etkin pişmanlığın hükümden önce gerçekleşmesi halinde verilecek cezanın üçte biri indirilir aynı kanunun maddesinde düzenlenen etkin pişmanlığa ilişkin madde şu şekildedir etkin pişmanlık madde i̇ftira edenin mağdur hakkında adlî veya idari soruşturma başlamadan önce iftirasından dönmesi halinde hakkında iftira suçundan dolayı verilecek cezanın beşte dördü indiriliresas sayısı karar sayısı mağdur hakkında kovuşturma başlamadan önce iftiradan dönme halinde iftira suçundan dolayı verilecek cezanın dörtte üçü indirilir etkin pişmanlığın mağdur hakkında hükümden önce gerçekleşmesi halinde verilecek cezanın üçte ikisi mağdurun mahkumiyetinden sonra gerçekleşmesi halinde verilecek cezanın yarısı hükmolunan cezanın infazına başlanması halinde verilecek cezanın üçte biri i̇ndirilebilir i̇ftiranın konusunu oluşturan münhasıran idari yaptırım uygulanmasını gerektiren fiil dolayısıyla i̇dari yaptırıma karar verilmeden önce etkin pişmanlıkta bulunulması halinde verilecek cezanın yarısı i̇dari yaptırım uygulandıktan sonra etkin pişmanlıkta bulunması halinde verilecek cezanın üçte biri indirilebilir değişik md basın ve yayın yoluyla yapılan iftiradan dolayı etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılabilmesi için bunun aynı yöntemle yayınlaması gerekir görüldüğü gibi türk ceza kanununda yukarıda yer verilen hırsızlık yağma dolandırıcılık zimmet gibi yüz kızartıcı suçlarda dahi sanığın etkin pişmanlıktan kovuşturma evresinde hüküm verilinceye kadar yararlanması imkanı sağlanmış sanığın etkin pişmanlık gösterdiği aşamaya göre uygulanacak indirim miktarının oranı değişik şekillerde düzenlenmişken kaçakçılık suçlarında sadece soruşturma evresi sona erinceye kadar bu imkanın tanınması anayasanın maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir sanık müdafiin bu yöndeki iddiası mahkememizce de ciddi bulunmuştur mahkememizce tc anayasa mahkemesi başkanlığına yazılan müzekkeremize verilen tarihli cevapta mahkememizce itiraz yoluna başvurulması düşünülen kanun maddesi ile ilgili daha önce iptal istemiyle açılmış ya da karara bağlanmış bir dava bulunmadığı da bildirildiğinden somut norm denetimine başvuru koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır
1,684
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ gerekçe tarihli ve sayılı veteriner hizmetleri bitki sağlığı gıda ve yem kanunun üncü maddesinin numaralı fıkrasının i̇kinci tümcesinin anayasaya aykırılığı veteriner tıbbî ürünlerinin toptan ve perakende satışı ve tanıtımının düzenlendiği üncü maddenin numaralı fıkrasın birinci tümcesinde veteriner biyolojik ürünler dışındaki veteriner tıbbî ürünlerinin toptan satışının ecza depoları veya veteriner ecza depoları kanalıyla perakende satışlarının ise eczaneler veteriner muayenehane klinik poliklinik ve hayvan hastaneleri kanalıyla yapılacağı belirtilmiştir ancak fıkranın ikinci tümcesinde tarım ve köyişleri bakanlığınca izin verilmiş süs kuşları ile akvaryum ve egzotik süs hayvanlarını satan işyerleri için istisna getirilmiş bu işyerlerinde veteriner biyolojik ürünler dışındaki sadece bu hayvanlara mahsus olan veteriner tıbbî ürünlerin de satılabileceği hüküm altına alınmıştır veteriner tıbbî ürünler sayılı yasanın üncü maddesinin inci sırasında hayvana uygulanmak ya da hayvan için kullanılmak amacıyla tüm üretim aşamalarından geçerek kullanıma hazır hale getirilmiş etkin madde ihtiva eden ürünleri ve veteriner biyolojik ürünleri ifade eder şeklinde tanımlanmıştır bunların etkin madde ihtiva eden yapıları insanlara ve doğru kullanılmadığı takdirde hayvanlara zararı göz önünde bulundurularak toptan satışının ecza depoları veya veteriner ecza depoları kanalıyla perakende satışlarının ise eczaneler veteriner muayenehane klinik poliklinik ve hayvan hastaneleri kanalıyla yapılması insan ve hayvanın sağlığı ve maddi yaşamı için önemlidir anayasanın inci maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması başlıklı ncı maddesinde de herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir çevreyi geliştirmek çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir denilmiştir anayasanın inci maddesiyle kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlama ve insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlama ödevi devlete verilirken ncı maddesiyle de herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu belirtilerek bu hakkı korumanın yine devletin ve vatandaşların ödevi olduğu vurgulanmaktadır anayasanın inci ve ncı maddeleri ile devlete verilen görevlerin yerine getirilmesi belli bir plan ve program çerçevesinde gözetim ve denetim ile gerçekleşebilir anayasada yer alan sağlıklı ve dengeli çevre kavramına hava su ve toprak kirlenmesinin önlendiği bir çevre kadar veteriner hizmetleri bitki gıda ve yem güvenilirliğinin de gireceği kuşkusuzdur yasaesas sayısı karar sayısı koyucunun devlete ait ödevleri yerine getirirken çıkardığı yasalarla gerekli önlemleri alması zorunludur hayvan ve insan sağlığı gibi maddi ve manevi yaşamın vazgeçilmez konularının idarenin düzenlemesi ve takdirine bırakılması beklenemeyeceği gibi yasa koyucunun bu alanda güvenliği zedeleyecek düzenlemeler yapması da kabul edilemez süs kuşları ile akvaryum ve egzotik süs hayvanlarını satan işyerleri bu tür tıbbî ürünlerin satışı ve kullanım yöntemlerinin önerilmesi için uygun eğitim öğretim ve nitelikte kişiler tarafından işletilmediği gibi uygun saklama ve satış ortamına da sahip değildir bu tür uygun koşulları taşımayan satışlar halk insan ve hayvan sağlığı yönünden ciddi sakıncalar oluşturmaktadır kuralın can ve mal güvenliğini sağlamak dolayısıyla kamu düzenini ve yararını korumak amacıyla getirildiği de söylenemez açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı veteriner hizmetleri bitki sağlığı gıda ve yem kanunun üncü maddesinin numaralı fıkrasının ikinci tümcesi anayasanın inci ve ncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı veteriner hizmetleri bitki sağlığı gıda ve yem kanunun nci maddesinin numaralı fıkrasının i̇kinci tümcesinin anayasaya aykırılığı nci maddede sorumluluklar sıralanmış numaralı fıkrada yasanın ek inde belirlenen gıda ve yem işletmelerinin işin nevine göre konu ile ilgili lisans eğitimi almış en az bir personel çalıştırmak zorunda oldukları belirtilmiştir böylece hangi gıda ve yem işletmelerinin konu ile ilgili lisans eğitimi almış en az bir personel çalıştırmak zorunda oldukları yasada tek tek sayılarak bu konudaki sorumluluk yasal güvence altına alınmıştır ancak numaralı fıkranın ikinci tümcesinde ek sayılı çizelgede bilimsel gelişmeler ve günün koşullarına göre bakanlıkça değişiklik yapılabileceği belirtilmiştir bakanlık bu değişiklikleri çıkarılacak bir tebliğ ile ilan edecektir bakanlığa yetki veren yasal düzenleme herhangi bir yasal çerçeve ve ölçüt içermemektedir bilimsel gelişmeler ve günü koşulları bütünüyle soyut ve belirsiz kavramlardır anayasanın nci maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği inci maddesinde ise yürütme yetki ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve yasalara uygun olarak kullanılacağı ve yerine getirileceği öngörülmüştür buna göre anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir bu nedenle anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında yasalarla düzenlenmemiş bir alanda yasa ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma ve yasayla konulan kuralları değiştirme yetkisi verilemez yasal düzenlemeler ancak yasa koyucu tarafından konulabilir kaldırılabilir ya da değiştirilebilir anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirlilikdir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey yasadan belirli biresas sayısı karar sayısı kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlar hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar yasa kuralı ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmelidir öngörülebilirlik şartı olarak nitelendirilen bu ilkeye göre yasanın uygulanmasında takdirin kapsamı ve uygulama yöntemi bireyleri keyfi ve öngöremeyecekleri müdahalelerden koruyacak düzeyde açıklıkla yazılmalıdır belirlilik kişilerin hukuk güvenliğini korumakla birlikte idarede istikrarı da sağlar aymk günlü k kuralda yasa ile getirilen gıda ve yem işletmelerinin değiştirilmesi konusunda yasa ile esasları belirlenmeden çerçevesi çizilmeden soyut ve belirsiz kavramlara dayanarak bakanlığa çok geniş yetkiler verilmektedir yasada açıkça düzenleme yoluna gidilmeden gıda ve yem işletmeleri ile bunların çalıştıracağı personelin bilimsel gelişmeler ve günün koşulları gibi soyut gerekçelere dayanılarak değiştirilmesi yetkisinin idareye verilmesi yasama yetkisinin devri niteliğini taşımaktadır i̇dareye bırakılan takdir alanı geniş sınırsız ve ölçüsüzdür açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı veteriner hizmetleri bitki sağlığı gıda ve yem kanunun nci maddesinin numaralı fıkrasının ikinci tümcesi anayasanın nci ve nci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı veteriner hizmetleri bitki sağlığı gıda ve yem kanunun inci maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığı fıkrada tarım ve köyişleri bakanlığının sayılı yasa kapsamında yürütülen faaliyetler ve yapılan resmî kontrollerin karşılığı olarak ücret alabileceği hangi faaliyetlerden ve resmî kontrollerden ne miktarda ücret alınacağının her yıl aralık ayında bakanlıkça belirleneceği öngörülmüştür yasa koyucu hem hangi faaliyet ve resmi kontrollerden ücret alınacağı hem de ne miktarda ücret alınacağı konusunu tamamıyla bakanlığa bırakmıştır anayasanın üncü maddesinde herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere vergi ödemekle yükümlü olduğu vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin yasayla konulacağı belirtilmiştir verginin kamu giderlerini karşılamak üzere alınması ve herkesin bu nedenle vergi ödemekle yükümlü olası temel anayasal ilkelerden biridir vatandaş vazifelerinin en önemlilerinden biri olarak tanımlanan vergi yükümünün amacı kamu hizmetlerinin karşılığı olarak kamu giderlerine kaynak oluşturmaktır kamu giderleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği giderlerdir gerek şahnaz aydin ali rıza anayasa yargısı ve vergi hukuku seçkin yayıncılık baskı ankara vd sayılı yasa kapsamındaki faaliyetler ve resmi kontroller anayasanın devlete yüklediği görevler arasında olup kamu hizmeti bu hizmet karşılığında yapılacak harcamalar da kamu gideridir bu kamu hizmetinin gerektirdiği giderlerin vergi resim harç ve benzeriesas sayısı karar sayısı mali yükümlerle karşılanması zorunludur bu durumda söz konusu giderleri karşılamak amacıyla kişilerden alınan paranın da vergi ya da vergi benzeri yükümlülük olması gerekir bu hizmetlerin kişilerden alınan ücretle değil devletin genel gelirleriyle karşılanması gerekir kuralda ücret alabilir sözcükleri kullanılmak suretiyle zorunluluk getirilmemekle birlikte yasa kapsamında yürütülen faaliyetler ve resmi kontrollerin hangilerinden ücret alınacağı ve ne miktarda ücret alınacağı bakanlığa bırakılmıştır kural düzenleniş şekliyle yasa kapsamındaki tüm faaliyetlerin ve resmi kontrollerin karşılığında ücret alınmasına kadar geniş bir yetkiyi bakanlığa bırakmıştır ki bu durumda da alınacak ücretler kamu giderlerinin karşılanması için zorunlu hale gelecek ve kamu gücüne dayanılarak alınan vergi benzeri mali yükümlülük niteliğine dönüşecektir kuralın düzenleniş şekli ve bakanlığa verilen yetki sayılı yasa kapsamındaki kamu hizmetlerini ve kamu gideri niteliğindeki harcamalarla bunlardan devlet gelirleriyle karşılanmayacak ve belirli hizmetler karşılığında ücret alınacakları ayırmamakta bu konudaki tüm yetkiyi bakanlığa bırakmaktadır bu yönüyle anayasanın üncü maddesindeki kamu giderlerinin vergi gelirleriyle karşılanması ilkesi ihlal edildiği gibi asıl olarak verginin yasallığı ilkesi de ihlal edilmiştir anayasa koyucunun her çeşit mali yükümlerin yasayla konulması değiştirilmesi ve kaldırılmasını buyururken keyfi takdiri ve sınırsız ölçülere dayalı uygulamaları önleyecek ilkelerin yasada yer alması amacını güttüğünde kuşku yoktur age yasa koyucunun yalnızca konusunu belli ederek bir mali yükümün ilgililere yükletilmesine izin vermesi bunun yasayla konulmuş sayılması ve anayasaya uygunluğunun kabulü için yeterli olmayacağı halde sayılı yasa kapsamındaki tüm faaliyet ve resmi kontrolleri kapsama alan bir yetki devrinin anayasaya uygunluğunun kabulü mümkün değildir kural aynı zamanda belirsizlik de içermekte sadece yetki vermekle yetinmekte kişilerin hukuk güvenliğini ihlal etmektedir açıklanan nedenlerle sayılı veteriner hizmetleri bitki sağlığı gıda ve yem kanunun inci maddesinin numaralı fıkrası anayasanın nci ve üncü maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı veteriner hizmetleri bitki sağlığı gıda ve yem kanunun ncı maddesinin numaralı fıkrası ile değiştirilen sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının numaralı bendinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın ncı maddesinin numaralı fıkrası ile sayılı veteriner hekimliği mesleğinin i̇crasına türk veteriner hekimleri birliği ile odalarının teşekkül tarzına ve göreceği i̇şlere dair kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının numaralı bendi değiştirilmiştir değişik numaralı bende göre birliğin büyük kongresinin oluşumu için oda başkanları tabii delege i̇lgili odalardan üye sayısı ye kadar olanlardan delege üye sayısı arasında olanlardan delege üye sayısı arasında olanlardan delegeesas sayısı karar sayısı üye sayısı arasında olanlardan delege ayrıca den fazla üyesi olan odalardan delegeye ek olarak her üye için delege aynı sayıda yedek seçmek umumi heyetin görevleri arasında sayılmıştır numaralı fıkra değiştirilmeden önce sayılı yasa ile değişik şekline göre büyük kongreye iştirak etmek üzere elliye kadar üyesi olan odalardan iki yüze kadar üyesi olan odalardan dört ve yüzden fazla üyesi olan odalardan da altı temsilci seçmek şeklindeyken anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararıyla iptal edilmiş ayrıca yeni düzenleme yapılması amacıyla yıl süre verilmiştir karar günlü resmi gazetede yayımlanmış bir yıllık süre dolmadan sayılı yasayla yeni düzenleme yapılmıştır anayasa mahkemesinin söz konusu kararında i̇tiraz konusu kural uyarınca türk veteriner hekimleri birliği kongresine katılmak üzere elliye kadar üyesi olan veteriner hekimleri odaları iki yüze kadar üyesi olan odalar dört ve yüzden fazla üyesi olan odalar ise altı temsilci seçmektedirler böylece çok sayıda veteriner hekimin kayıtlı olduğu veteriner odaları büyük kongrede üye sayılarına göre değil maktu bir sayı ile temsil edilmiş olmaktadırlar anayasanın inci maddesinde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ve üst kuruluşlarının belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak meslek mensuplarının birbirleriyle ve halkla olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleri oldukları belirtilmiştir kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları yasayla düzenlenen mesleklerin verdikleri kamu hizmetinde belli bir düzeyi korumak ve mesleğe mensup olanların ortak çıkarlarını kollamak ve aralarındaki dayanışmayı güçlendirmek için kurulurlar bu tür mesleki kuruluşların çok partili demokratik düzen içerisinde giderek etkili bir baskı grubu haline gelmeleri ve bu şekilde örgütlenen gruplar arasındaki dayanışmanın toplum çıkarları aleyhine gelişmesi tehlikesi bunların kamu hukuku kural ve usulleriyle düzenlenmesini zorunlu kılmış ve sosyal bir olgu olarak öteden beri varlıklarını koruyabilmiş olan bu kuruluşları anayasal bir kurum haline dönüştürmüştür anayasanın sözü edilen kuruluşları düzenleyen inci maddesi konuya bazı noktalarda açıklık ve daha yoğun denetim sisteminin ölçütlerini getirmiştir meslek kuruluşlarının amaçları belirlenmiş etkinlik alanları sınırlanmış bunların birer kamu tüzelkişisi olduğu açıklığa kavuşturulmuş organlarının seçimi yargı gözetimine tabi kılınmış amaç dışı faaliyet göstermeleri yasaklanmış devletin bu kuruluşlar üzerindeki idari ve mali denetim hakkı açıkça belirlenmiştir yukarıda anılan anayasa kuralı kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunla gösterilen usullere göre yargı denetimi altında gizli oyla seçilen tüzelkişiler olduğunu öngörmekte ve bunlarınesas sayısı karar sayısı kuruluşunda organlarının seçimle işbaşına gelme usulünü benimsemektedir herhangi bir kuruluşun oluşmasında demokrasinin temel kuralı olan seçime yer verilmişse bu kuruluşun yönetim ve işleyişinin de demokratik kurallara aykırı olamayacağının kabulü gerekir anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasakoyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir adaletli bir hukuk düzeninin kurulabilmesi diğer seçimler yanında kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütlerinin seçimlerinde de seçime katılacakların adil bir biçimde temsil edilmesine bağlıdır adil temsilin sağlanmadığı bir seçimin demokratik olmasından ve hukuk devleti ilkesine uygunluğundan söz edilemez demokrasinin olmazsa olmaz kuralı seçimdir demokratik seçimin en önemli niteliği ise adil bir temsil ilkesine dayalı serbest eşit ve genel oy esasını içermesidir i̇tiraz konusu kural ile sayısı kaç olursa olsun yüzden fazla üyesi olan veteriner odalarının büyük kongre ye katılmasının altı temsilciyle sınırlandırılması ve böylece türk veteriner hekimleri birliğinin en önemli organının oluşumunda adil temsilin önlenmesi veteriner hekim odalarının iç işleyişinde demokrasiye aykırı düşen bir düzenlemedir bu nedenle itiraz konusu kural anayasanın nci ve inci maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekir denilmiştir kararda demokratik seçim ilkeleri odaların üye sayılarına göre temsil edilmemesi sayısı kaç olursa olsun yüzden fazla üyesi olan odaların altı temsilciyle sınırlanması üzerinde durulmuş ve adil biçimde temsilin önlenmesi anayasaya aykırı bulunmuştur sayılı yasa ile yapılan değişiklikte oda başkanları doğal delege kabul edilmekle birlikte üye sayısı ye kadar olanlardan üye öngörülmüştür ancak den fazla üye sayısı olan odalarda üye sayısı arttıkça adil temsil ilkesi bozulmaktadır şöyle ki üyeye delege verilirken üye sayısı arasında olanlardan delege denilerek artan üye için delege eklenmiştir üye sayısı arasında olanlardan delege denilerek bu kez artan üye için delege eklenmiştir üye sayısı arasında olanlardan delege denilerek bu kez de artan üye için delege eklenmiştir ayrıca den fazla üyesi olan odalardan delegeye ek olarak her üye için delege denilerek artan her üye için er delege eklenmiştir görüldüğü gibi üye sayılarına göre adil biçimde temsil yine getirilmemiştir üye delege ile temsil edilirken artan üye bir delegeyle temsil edilmektedir adil temsil ilkesi üye sayısı arttıkça değişmekte ve bozulmaktadır üyeden sonraki artışta bu kez artan üye iki delege ile temsil edilmektedir diğer bir anlatımla üye sayısı olan odalar delegeesas sayısı karar sayısı ile temsil edilirken üye sayısı olan odalarda artan üye için delege öngörülmüştür üyeli odada bir delegenin temsil oranı iken üyeli odada bu oran düşmektedir den fazla üyesi olan odalarda ise her üyeye delege eklenerek adil temsil iyice bozulmaktadır üye sayısı dan fazla olan odalarda bir delegeye düşen üye sayısı ile küçük odalarda bir delegeye düşen üye sayısında yüzde aşan farklılıklar oluşabilmektedir bir başka durum ise önceki düzenlemede üyesi olan odalar delege ile temsil edilirken yeni düzenlemede bu sayı düşürülmektedir sayılı yasayla yapılan değişiklik anayasa mahkemesinin gerekçesini karşılamamış üye sayısına göre temsili sağlayacak bir düzenleme yapılmamış adil temsil ilkesine uyulmamıştır anayasa mahkemesinin yukarıda belirtilen sayılı kararında belirtilen gerekçelerle ve açıklanan nedenlerle sayılı veteriner hizmetleri bitki sağlığı gıda ve yem kanunun ncı maddesinin numaralı fıkrasıyla değiştirilen sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının numaralı bendi anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ hukuk devletine aykırı olan temel hak ve özgürlükleri ölçüsüzce sınırlandıran ve anayasaya açıkça aykırı olan bir düzenlemenin uygulanması halinde sonradan giderilmesi olanaksız zararlara yol açacağı çok açıktır öte yandan anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın da gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde sübjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır yukarıda anayasaya aykırılı ileri sürülen hükümlerin uygulanması halinde gıda ve yem güvenilirliği halk sağlığı bitki ve hayvan sağlığı konularında bakanlığın keyfi uygulamaları ile karşılaşılacak bu uygulamalar sonunda kişilerin hukuk güvenlikleri ve özellikle sağlıkları ihlal ve tehdit altında kalacaktır hangi kamu hizmetlerinin giderlerinin devlet gelirleriyle karşılanacağı hangilerinden ücret alınacağı yetkisinin sadece bakanlıkça kullanılmasıyla maddi kayıplar yaşanacaktır öte yandan veteriner hekimleri odalarının seçimleri anayasa aykırı olarak yapılmaya devam edecektir anayasanın hükümlerine açıkça aykırılık taşıyan söz konusu düzenlemelerin uygulamaya geçmesi durumunda ise telafisi imkansız zararlar doğacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stemesas sayısı karar sayısı yukarıda açıklanan gerekçelerle tarihli ve sayılı veteriner hizmetleri bitki sağlığı gıda ve yem kanununun üncü maddesinin numaralı fıkrasının ancak bakanlıkça izin verilmiş süs kuşları ile akvaryum ve egzotik süs hayvanlarını satan iş yerlerinde veteriner biyolojik ürünler dışındaki sadece bu hayvanlara mahsus olan veteriner tıbbî ürünler satılabilir şeklindeki ikinci tümcesinin anayasanın inci ve ncı maddelerine aykırı olduğundan nci maddesinin numaralı fıkrasının bilimsel gelişmeler ve günün koşullarına göre ek de bakanlıkça değişiklik yapılabilir şeklindeki ikinci tümcesinin anayasanın nci ve nci maddelerine aykırı olduğundan inci maddesinin numaralı fıkrasının anayasanın nci ve üncü maddelerine aykırı olduğundan ncı maddesinin numaralı fıkrası ile değiştirilen sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının numaralı bendinin anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptallerine anayasaya açıkça aykırı olmaları ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
2,866
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir günlü sayılı resmî gazetede yayınlanıp yayımı tarihinden ay sonra yürürlüğe giren sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunun maddesinin üçüncü fıkrasında ncı maddeye aykırı hareket edenler hakkında lira para cezası uygulanır ncı maddeye aykırılık ülke düzeyinde yayın yapan yazılı sözlü görsel vesair araçlar ile gerçekleşmiş ise cezanın on katı uygulanır bakanlık ayrıca ticari reklam veya ilanın durdurulması veveya aynı yöntemle düzeltilmesini ilgililerden ister bu isteğe rağmen ncı maddeye aykırılığın devamı halinde bakanlık ticari reklam veya ilanın durdurulması veveya aynı yöntemle düzeltilmesi talebi ile tüketici mahkemesine başvurabilir hükmü yer almaktadır anılan hükümde yer verilen lira tutarındaki ceza miktarı sayılı yasa ile getirilen düzenleme sonucu yılı için liraya ulaşmış dolayısıyla ülke düzeyinde yayın yapan yazılı sözlü görsel vesair araçlar ile gerçekleşmiş aykırılıklar için bu miktar lira olmuştur tc anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyetinin hukuk devleti niteliği belirlenmiş maddesinde toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmış maddesinde devletin özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alacağı belirtildikten sonra maddesinde devlet tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirleri alır tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder maddesinde devlet esnaf ve sanatkârı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır hükümlerine yer verilmiştir sayılı yasanın anılan hükümlerinde ihlâlin cezanın ülke düzeyinde yayın yapan yazılı sözlü görsel vesair araçlar ile gerçekleşmesi halinde cezanın on katının uygulanacağı belirtilmektedir ancak belirtilen türdeki araçların sayı ve çeşitliliğinin oldukça artmış olması nedeniyle bu tür herhangi bir araçla yayınlanan reklamın ulaşabileceği toplum kesimleri ve insan sayısı düşük bir düzeyde de kalabilmek reklamın ulaşabileceği insan sayısı ve reklamın etkinliği ise ceza miktarının belirlenmesinde dikkate alınamamaktadır dolayısıyla yasanın yürürlüğe girdiği tarihteki reel değerini sürdürmekle birlikte ekonomik krizler nedeniyle gelir düzeyindeki gerileme sonucu nispi bedeli artmış olan cezada asgari azami sınırlar belirtilmediğinden maddeye aykırılığın ağırlık derecesine göre uygulayıcı idare ile yargının suçla ceza arasındaki adil denkliği gözettiği takdir hakkı kullanması mümkün olamamaktadır öte yandan anılan maddenin üçüncü cümlesi bakanlığın ayrıca ticari reklam veya ilanın durdurulması veveya aynı yöntemle düzeltilmesini ilgililerden isteyeceği bu isteğe rağmen maddeye aykırılığın devamı halinde ticari reklam veya ilanın durdurulması veveya aynı yöntemle düzeltilmesi talebi ile tüketici mahkemesine başvurulabileceğini hükme bağladığından yasanın amaç bakımından çok daha etkin sonuçlar yaratacak bu yolun uygulanabilmesi için de para cezasının miktarı önem taşımaktadır açıklanan nedenlerle sayılı tüketicinin korunması hakkındaki kanunun maddesinin üçüncü fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin anayasanın anılan maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anayasanın maddesi uyarınca anayasaesas sayısı karar sayısı mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına gününde oybirliği ile karar verildi
422
esas sayısı karar sayısı i i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir tarihli ve sayılı avrupa birliği bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eklerinin anayasaya aykırılığı parlamenter demokrasi ve kuvvetler ayrılığı ilkesini kabul eden anayasanın nci maddesinde yasama yetkisi türk ulusu adına tbmmne verilmiş ve bu yetkinin devredilemeyeceği açıkça belirtilmiştir bunun tek istisnası anayasanın inci maddesinde bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesidir bu istisnai yetkinin yetki devri niteliğine bürünmemesi için anayasa mahkemesince de belirtildiği üzere khk çıkarma yetkisinin önemli ivedi ve zorunlu durumlarda verilmesi ayrıca bu koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir her şeyden önce tek parti çoğunluğunun yasama organına egemen olduğu i̇çtüzük uyarınca muhalefetin yeterince konuşamadığı ve bu nedenlerle neredeyse günde yasa çıkarılabildiği bir ortamda bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasal kuralın amacı ve özüyle bağdaşmamaktadır sayılı khk nisan günlü sayılı yetki yasasına dayanılarak bakanlar kurulunca kabul edilmiştir sayılı yetki yasası mayıs günlü resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir anamuhalefet partisi chp tbmm grubu tarafından bu yetki yasasının iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle anayasa mahkemesine dava açılmıştır anayasa mahkemesi dayandığı yetki yasası anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen khkleri haklarında dava açılması durumunda içeriğine girmeden salt yetki yasaları iptal edildiği için aşağıdaki gerekçeyle iptal etmiştir olağanüstü hal khkleri dayanaklarını doğrudan doğruya anayasadan alırlar bu tür khklerin bir yetki yasasına dayanması gerekli değildir buna karşılık olağan dönemlerdeki khklerin bir yetki yasasına dayanması zorunludur bu nedenle khkler ile dayandıkları yetki yasası arasında çok sıkı bir bağ vardır khknin anayasaya uygun bir yetki yasasına dayanması geçerliliğinin önkoşuludur bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki yasası iptal edilen bir khknin kurallarının içerikleri yönünden anayasaya aykırılık oluşturmasalar bile anayasaya uygunluğundan söz edilemez bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya yetki yasasının kapsamı dışında kalan ya da dayandığı yetki yasası iptal edilen khklerin anayasal konumları birbirinden farksızdıresas sayısı karar sayısı böyle durumlarda khkler anayasal dayanaktan yoksun bulunduklarından içerikleri anayasaya aykırı bulunmasa bile dava açıldığında iptalleri gerekir bu nedenlerle iptaline karar verilen bir yetki yasasına dayanılarak çıkarılan khklerin anayasanın başlangıcındaki hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı nci maddesindeki hukuk devleti ilkeleriyle ncı maddesindeki hiç kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz kuralı ve khk çıkarma yetkisine ilişkin inci maddesiyle bağdaştırılmaları olanaksızdır anayasa mahkemesi yukarıda yer verilen gerekçelerle dayandıkları sayılı yetki yasası günlü k sayılı kararla iptal edilen sayılı khkleri içeriklerine girmeden salt anayasal dayanaktan yoksun kaldıkları için anayasanın başlangıcı ile ncı ve inci maddelerine aykırı duruma geldiklerini belirterek iptal etmiştir sırasıyla kararlar k k k k k k k k k bu itibarla sayılı yetki yasası iptal edildiğinde sayılı kanun hükmünde kararname yasal dayanaktan yoksun kalacağından tarihli ve sayılı avrupa birliği bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin esasa girmeden tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eklerinin anayasanın başlangıcı ile nci ncı ve inci maddelerine göre iptali gerekir tarihli ve sayılı avrupa birliği bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin inci maddesinin numaralı fıkrasındaki veya özel i̇baresinin anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesinin numaralı fıkrası ile bakanlığın yurt dışı teşkilatında görevlendirileceklerin bakanlık teşkilatında en az dört yıl süreyle çalışmış olmaları ve hâlen avrupa birliği i̇şleri uzmanı veya daha üst kadrolarda çalışıyor olmaları gerekeceği ve ayrıca en az dört yıllık yükseköğretim kurumlarından mezun kamu veya özel sektörde yurt içinde ya da yurt dışında avrupa birliği alanında en az beş yıllık deneyime sahip kişilerin de yurt dışı teşkilatına atanabileceği hüküm altına alınmıştır bu düzenlemeye göre avrupa birliği alanında özel sektörün yurtiçi veya yurtdışı birimlerinde en az beş yıl çalışmış olanlar avrupa birliği bakanlığının yurtdışı teşkilatına atanabilecektir anayasanın inci maddesinin birinci fıkrasında devletin kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri ile aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği kuralı getirilmiştir memurların nitelikleri memuriyete girişleri adaylık süresi içinde yetiştirilmeleri başarılı olanların memuriyete atanmaları derece ve kademe içinde yükselmeleri üst dereceesas sayısı karar sayısı kadrolar ile kadro görev unvanlarına atanmaları kurumlar arası nakilleri görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri ile aylık ödenek ve diğer özlük işleri sayılı devlet memurları kanununda düzenlenmiştir sayılı yasada öngörülen şartlara göre memuriyete girmemiş adaylık eğitimini başararak devlet memurluğuna atanmamış dört yıllık yüksekokul mezunu herhangi birinin avrupa birliği alanında özel sektörün yurt içi ve yurt dışı birimlerinde beş yıl deneyime sahip olduğu gerekçesiyle doğrudan avrupa birliği bakanlığının yurtdışı teşkilatına ait memuriyet kadrolarına atanması anayasanın inci maddesinde öngörülen kurallarla bağdaşmamaktadır açıklanan gerekçeyle sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesinin numaralı fıkrasındaki veya özel ibaresi anayasanın inci maddesine aykırı olduğundan iptali gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ sayılı yetki yasasının iptali veya yürürlüğünün durdurulması durumunda sayılı khk yasal dayanaktan yoksun kalacağından sayılı khknin yürürlüğünün durdurulması gerekmektedir avrupa birliği bakanlığının yurtdışı teşkilatına şartları uyan kamu görevlilerinin atanmaları gerekir iken sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesinin numaralı fıkrasındaki anayasanın inci maddesine aykırı düzenleme nedeniyle kamu görevlisi olmayan özel sektör çalışanları atanabilecek ve böylece bir yandan devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler şartları taşımayan ve kamu görevlisi bilgi birikim ve deneyimine sahip olmayan kişiler tarafından yürütülerek kamu hizmetleri zafiyete uğratılırken diğer yandan bu atamalardan dolayı atanma şartları taşıyan kamu görevlilerinin atanmamasından dolayı telafisi olmayan zararları olacaktır öte yandan anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması hukuk devleti olmanın en önemli gerekleri arasında sayılmaktadır anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem tarihli ve sayılı avrupa birliği bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin tümü ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile ekleri usulden anayasanın başlangıcı ile nci ncı ve inci maddelerineesas sayısı karar sayısı inci maddesinin numaralı fıkrasındaki veya özel ibaresi anayasanın inci maddesine aykırı olduklarından iptallerine ve uygulanması halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
1,052
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesindeki iptal ve yürürlüğün durdurulması gerekçesinde özetle anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında tbmm tarafından anayasanın maddesi uyarınca bakanlar kuruluna verilecek khk çıkarma yetkisinin önemli zorunlu ve ivedi durumlar için söz konusu olabileceği sayılı khknin ise bu şartlardan hiçbirisini taşımadığı anılan khknin konusunun ancak bir kanunla düzenlenmesinin mümkün olduğu bunun dayanağını oluşturan günlü sayılı yetki kanununun anayasa mahkemesince iptal edildiği bu durumda anayasal dayanaktan yoksun kalan söz konusu khknin anayasanın başlangıçı ile ve maddelerine açıkça aykırı olduğu bu durumdaki bir khknin içeriği yönünden anayasaya aykırı olmasa bile dava açıldığında iptalinin gerektiği sayılı khk hakkında yürürlüğü durdurma kararı verilmeyip daha sonra iptal kararı verilmesi durumunda iptal kararının etkisiz kalacağı ve giderilmesi güç zararlara neden olacağı yürürlüğü durdurma kararı verilmesi halinde ise hukuksal boşluk doğmayacağı belirtilmiştir
133
esas sayısı karar sayısı kamu gücü kullanılarak idare işlevine yönelik olarak tesis edilen ve tek taraflı irade beyanıyla hukukî sonuç doğurabilen işlemler doktrinde ve yargı kararlarında idari işlem olarak kabul edilmektedir bu kapsamda dava konusu işlem değerlendirildiğinde borsa i̇stanbul aşnin tek taraflı iradesiyle davacı bankanın borsa i̇stanbul aşde işlem gören paylarının geçici olarak işleme kapatılarak tarihinden itibaren gözaltı pazarında yeniden işleme açıldığı işlemin bu hâliyle tek taraflı irade açıklamasıyla kamu gücü kullanılarak davacı bankanın hisse senetleri üzerinde etki doğuran bir işlem olduğu anlaşıldığından bu işlemin idari işlem olarak kabul edilmesi gerektiği kuşkusuzdur dava konusu işlemin idari işlem olduğu bu şekilde tespit edildikten sonra bu işlemin iptali istemiyle açılan davada görevli yargı yerinin anayasal düzenlemeler bağlamında belirlenmesi gerekmektedir anayasanın maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesi bütün uygar ve demokratik rejimlerin temel özelliklerinden biridir hukuk devleti kavramı vatandaşların hukukî güvenlik içinde bulundukları devletin işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına bağlı olduğu devleti ifade eder bir devletin hukuk devleti olarak nitelendirilebilmesi için birçok şartın varlığı gerekmekle birlikte bu şartların en önemlilerinden biri idarenin işlem ve eylemlerinin yargısal denetime tabi tutulabilmesidir bir devlette idarenin işlem ve eylemlerinin yargısal denetime tabi tutulması önünde engeller bulunması durumunda devletin hukuk devleti olma vasfı da zedelenecektir bu kabulden hareket eden anayasa koyucu tarafından da anayasanın maddesinde idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu açıkça kurala bağlanmıştır bu kural idarenin kamu hukuku ya da özel hukuk alanına giren tüm eylem ve işlemlerini kapsamaktadır tarihsel gelişimine paralel olarak anayasada adli ve idari yargı ayrımına gidilmiş anayasanın kimi maddelerinde bu ayrıma ilişkin kurallar yer almıştır anayasanın maddesinin birinci fıkrasında i̇darenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır maddesinin birinci fıkrasında hâkimler ve savcılar adli ve idari yargı hâkim ve savcıları olarak görev yaparlar maddesinde mahkemelerin kuruluşu görev ve yetkileri işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir maddesinin birinci fıkrasında da danıştay idari mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar biçimindeki kurallar idari adli yargı ayrılığının kurumsallaştığının kanıtıdır bu kurallar gereğince idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle danıştay yetkili kılınmıştır belirtilen nedenlerle kural olarak idarenin kamu gücü kullandığı ve kamu hukuku alanına giren işlem ve eylemleri idari yargının özel hukuk alanına giren işlemleri ise adli yargının denetimine tabi olacaktır anayasanın yürütme bölümünde yer alan maddesiyle idarenin her türlü eylem ve işlemleri yargı denetimine bağlı tutulduktan sonra maddenin diğer fıkraları da idari yargı sisteminde geçerli olan ilkeleri belirlemektedir i̇dari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihinden itibaren başlaması idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verme yasağı yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için gerekli olan koşullar yürütmenin durdurulması kararına getirilebilecek sınırlamalar ve idarenin verdiği zararı ödeme yükümlülüğü ağırlıklı olarak adli yargı sistemi için geçerli olmayıp idari yargı sistemi için geçerli olan temel ilkelerdiresas sayısı karar sayısı anayasanın belirlemiş olduğu bu kurallar sayılı i̇dari yargılama usulü kanununda da yer alan idari yargılama usul ve esaslarının ana kurallarıdır anayasanın değişik maddelerinde kurumsallaşan ve anayasanın maddesinde belirtilen idari adli yargı ayrımına ilişkin düzenlemeler nedeniyle idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda yasa koyucunun geniş takdir hakkının bulunduğunu söylemek olanaklı değildir anayasa mahkemesinin yerleşik içtihatlarına göre de anayasada idari adli yargı ayrımı düzenlenmiş olup idari yargının görev alanı yukarıda belirtilen anayasal düzenlemeler kapsamında güvence altına alınmıştır anayasa mahkemesi idari yargının münhasır bir görev alanı olduğunu belirtmekle birlikte kamu yararı ve haklı nedenlerin bulunması durumunda yasa koyucu idari yargının görev alanına giren bir konuyu yasal düzenlemeyle adli yargının görev alanına dâhil edebilecektir bu durum karşısında anayasa mahkemesinin yerleşik içtihatları bağlamında bakılan uyuşmazlığın çözümünün adli yargının görev alanına dâhil edilebilmesi için gereken kamu yararı ve haklı neden kriterlerinin var olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir sayılı kanunun maddesiyle yürürlükten kaldırılan sayılı menkul kıymetler borsaları hakkında kanun hükmünde kararnamenin maddesinin birinci fıkrasında menkul kıymetler borsalarının bu kanun hükmünde kararnamede yazılı esaslar dairesinde menkul kıymetlerin alım ve satımı fiyatlarının tespit ve ilanı işleriyle yetkili olarak kurulan tüzel kişiliği haiz kamu kurumları olduğu belirtilmiş bu kapsamda borsalar tarafından tesis edilen işlemlere karşı açılan davalar kanun hükmünde kararnamenin yürürlüğe girdiği yılından sayılı kanunun yürürlüğe girdiği yılına kadar idari yargı yerlerinde görülmüş bu kapsamda idari yargı yerlerince borsalar tarafından yapılan işlemlere karşı açılan davaların görüm ve çözümünde yargı kolundan kaynaklı herhangi bir sorun yaşanmamış idari yargı yerleri bu tür işlemlerin yargısal denetimini yapmak noktasında yeterli tecrübeye sahip olmuştur bu durum karşısında uzun yıllar bu alanda faaliyet gösteren ve bu alanda uzmanlaşmış olan idari yargı yerlerinin varlığını devam ettirmesine rağmen bu tür bir uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı yerlerinin görevli kılınmasında kamu yararı olmadığı gibi haklı nedenin bulunduğundan söz etmek de olanaklı değildir sayılı kanunun maddesinin dokuzuncu fıkrasında bu kanunda yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla borsaların kuruluşuna sermaye yapılarına bu kanun kapsamında yürütecekleri borsacılık faaliyetleri ile bu faaliyetlerin denetimine faaliyetlerinin geçici ve sürekli olarak durdurulmasına ve piyasa işleticisine ilişkin ilke ve esasların sermaye piyasası kurulu tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirleneceğine ilişkin kurala yer verilmiş maddesinin üçüncü fıkrasında borsaların bu kanunla ve diğer mevzuatla kendilerine verilen yetki ve görevlerle ilgili olarak düzenlemeler yapmaya yetkili olduğu belirtilmiş maddesinin birinci fıkrasında ise borsaların sistemlerinin güvenli bir şekilde yönetilebilmesi için gerekli düzenlemeleri yapabileceği ifade edilmiştir böylece borsacılık faaliyetiyle ilgili olarak hem sermaye piyasası kurulu hem de borsalar düzenleyici işlem tesis etmeye yetkili kılınmıştır aktarılan kurallar gereğince borsacılık faaliyetiyle ilgili olarak sermye piyasası kurulu tarafından çıkarılan düzenleyici işlemlere karşı idari yargıda dava açılacak aynı kapsamda borsalar tarafından çıkarılan düzenleyici işlemlere karşı ise adli yargı yerlerinde dava açılacaktır aynı nitelikteki iki işleme karşı farklı yargı yerlerinde dava açılmasının haklı bir nedeni bulunmadığı gibi bu tür bir durumun kamu yararının tesis edilmesi amacıyla ilgili olmadığı da açıktıresas sayısı karar sayısı benzer bir durum kanunun maddesinin birinci fıkrasının uygulanmasında da ortaya çıkmaktadır sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasında yatırım kuruluşlarının kendi aralarında veya müşterileriyle maddenin birinci fıkrasının ve bentlerinde yer alan borsa işlemlerinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesine ilişkin usul ve esasların borsa yönetim kurullarınca belirleneceği anılan yönetim kurulu kararlarının ilişkin olduğu tutarın maddenin beşinci fıkrasında yer alan tutardan fazla olması hâlinde bu karara karşı sermaye piyasası kuruluna itirazda bulunulabileceği belirtilmiştir bu düzenleme gereğince borsa yönetim kurulunun almış olduğu kararın ilişkin olduğu tutarın belirli bir miktarın altında olması durumunda bu işlemin iptali istemiyle adli yargıda dava açılması gerekmekte iken bu tutarın belirli bir miktarı aşması durumunda ise bu işleme karşı sermaye piyasası kuruluna itirazda bulunulabilecek sermaye piyasası kurulu tarafından alınan karara karşı ise idari yargıda dava açılabilecektir böyle bir durumda ise aynı nitelikteki iki farklı uyuşmazlığın bir tanesinin çözümü adli yargının görev alanında kalmakta iken diğerinin çözümü idari yargının görev alanında bulunmaktadır bu durum nedeniyle adli ve idari yargı yerleri arasında içtihat farklılıkları oluşabilecek bu durum hukuki öngörülebilirlik ve hukuki güvenlik ilkelerini zedeleyecektir bu nedenle borsalara karşı açılan davaların adli yargının görev alanına dâhil edilmesinde haklı neden ve kamu yararı olmadığında tereddüt bulunmamaktadır öte yandan her ne kadar sayılı nüfus hizmetleri kanunu ve sayılı tapu kanunu gibi kimi kanunlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda adli yargı mahkemelerine kimi görevler verildiği görülmekle birlikte bu durumda dahi bu kanunların uygulanması bağlamında çıkarılan düzenleyici işlemlere karşı açılan davaların idari yargı yerlerinde görüldüğü hususu dikkate alındığında bu durumun borsalara karşı açılan davaların adli yargı yerlerinde görülmesi için emsal teşkil etmeyeceği kuşkusuzdur bu durumda dava konusu işlemin kamu gücü kullanılarak tek taraflı irade beyanıyla davacı bankanın hisse senetleri üzerinde doğrudan etki doğuran bir idari işlem olduğu idari işlemlerin iptali istemiyle açılan davaların kural olarak idari yargı yerlerinde görülmesi gerektiği bakılan davanın görüm ve çözümünün adli yargı yerlerine verilmesinde haklı neden ve kamu yararı bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde bu işlemin iptali istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde idari yargının görevli kılınması gerektiğinden itiraz konusu kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir kanun hükmünü anayasaya aykırı görürse ilgili kanun hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurabileceğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrası gereğince sayılı sermaye piyasası kanununun maddesinin fıkrasının borsalara karşı açılacak davalar adli yargıda görülür cümlesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle bu cümlenin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına bu hükmün anayasaya aykırılığı ve uygulanması durumunda telafisi güç veya imkânsız zararlar doğabileceği gözetilerek esas hakkında bir karar verilinceye kadar yürürlüğünün durdurulmasının istenilmesine iptali istenilen hükmün anayasanın hangi maddelerine aykırı olduğunu açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslının başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğinin dava dilekçesi ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oyçokluğuyla karar verildi
1,401
esas sayısı karar sayısı l i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinde öne sürülen iptal isteminin gerekçesi şöyledir konunun açıklanması sayılı bazı orman suçlarının affına ve bunlardan mütevellit idare şahsi haklarının düşürülmesine dair kanun anayasanın ve inci maddelerine aykırı hükümler taşıdığı ve uygulanmasının ormanlarımızın tahribine neden olacağı gerekçesiyle anayasanın üncü maddesine dayanılarak mart tarih ve sayılı yazı ile bir daha görüşülmek üzere millet meclisi başkanlığına geri gönderilmiştir sayılı kanun geri gönderme gerekçesinin kapsamı dışında kalan değişiklikler yapılarak ve sayılı bazı orman suçlarının affına ve bunlardan mütevellit i̇dare şahsi haklarının düşürülmesine dair kanun olarak tbmmnce kabul edilmiş yayımlanmak üzere haziran tarih ve sayılı yazı ile cumhurbaşkanlığına gönderilmiştir sayılı kanun sayılı kanunun geri gönderme gerekçesinin kapsamı dışında kalan değişiklikler yapılarak kabul edilmiş olması nedeniyle yeni bir kanun olarak telâkki edilerek anayasanın üncü maddesi hükmüne göre bir daha görüşülmek üzere temmuz tarih ve sayılı yazı ile millet meclisi başkanlığına geri gönderilmiştir millet meclisi başkanı millet meclisi ve cumhuriyet senatosu yetkili kurullarıyle yapılan istişarelere ve millet meclisi adalet komisyonlarının hazırladıkları raporlara dayanarak ikinci kanun metninde ilk kanunun metninde mevcut olmayan ve cumhurbaşkanının geri gönderme gerekçesinin kapsamı dışında kalan değişiklikler yapılmış olsa dahi cumhurbaşkanının bir kanunu bir daha görüşülmek üzere ikinci kez geri göndermesinin mümkün olamıyacağını belirterek sayılı kanunu yayımlanmak üzere ocak tarih ve sayılı yazı ile cumhurbaşkanlığına göndermiştir danışma kurulları ve komisyonların raporlarının ancak genel kurullarının kabulüyle kesinlik ve geçerlik kazanacağı sayılı kanunun sayılı kanun metnine nazaran yeni bir kanun niteliğinde olduğu bu nedenle sayılı kanunun bir daha görüşülmek üzere geri gönderilmesinin aynı kanun metnini ikinci kez gönderme şeklinde yorumlanamıyacağı gerekçesiyle sayılı kanun yayımlanmıyarak ulusüne uygun bir şekilde bir daha görüşülmek üzere ocak tarih ve sayılı yazı ile anayasanın üncü maddesine göre millet meclisi başkanlığına geri gönderilmiştir millet meclisi anayasa komisyonu haziran tarih ve sayılı raporu ile eski görüşünde ısrar etmiştir millet meclisi genel kurulunun temmuz tarihli birleşiminde komisyonun bu görüşü kabul edilmiştir haziran tarih ve sayılı raporunda cumhuriyet senatosu anayasa ve adalet komisyonu sayılı kanun metninin sayılı kanun metninde değişiklik yapılmak suretiyle kabul edilmiş olduğu için bu değişiklik nedeniyle cumhurbaşkanının esas sayısı karar sayısı sayılı kanunu bir daha görüşülmek üzere geri göndermesinin ikinci kez geri gönderme sayılmayıp ilk kez geri gönderme olarak kabul edilmesi gerektiğine ve anayasanın üncü maddesine aykırı olmadığına karar vermiştir cumhuriyet senatosu genel kurulu haziran tarihli birleşiminde bu görüşü kabul etmiştir aynı konu hakkında millet meclisi genel kurulunun temmuz tarihli birleşiminde aldığı karar ile cumhuriyet senatosu genel kurulunun haziran tarihli birleşiminde aldığı karar arasında görüş ayrılığı doğduğu için bu görüş aykırılığını çözüme bağlamak üzere millet meclîsi genel kurulunun ocak ve ocak tarihli birleşimlerinde karma komisyon kurulmasına karar verilmiştir cumhuriyet senatosu genel kurulu da haziran tarihli birleşiminde bu görüşü kabul etmiştir anayasanın ve millet meclisi i̇çtüzüğünün üncü maddesi uyarınca bir karma komisyon kurulmuştur bu karma komisyon bir kanunun cumhurbaşkanının yeniden görüşülme isteğinin kapsamı dışında kalan maddelerinde b m ce değişiklik yapılmışsa bu değişikliğin yeni bir kanun niteliğinde olacağı cumhurbaşkanının bu değişiklikleri uygun bulmadığı takdirde değiştirilen kuralların bir daha görüşülmesini istiyebileceği cumhurbaşkanının bu değişikliklere ilişkin bir daha görüşme talebinin aynı kanunu b m ne ikinci defa geri gönderme olarak nitelendirilemiyeceği aksi görüşün anayasanın üncü maddesi ile cumhurbaşkanına tanınan yetkiyi sınırlandırıcı nitelikte olacağı ve anayasayla bağdaşmıyacağı gerekçesiyle sayılı kanunun cumhurbaşkanının isteğine uyularak anayasanın üncü maddesine göre b m de yeniden görüşülmesinin uygun olacağına oybirliğiyle karar vermiştir millet meclisi genel kurulu karma komisyon raporunda oybirliği ile belirtilen görüşün aksine olarak bir daha görüşülme isteğinin kapsamı dışında kalan hususlarda ve maddelerde b m ce değişiklik yapılsa dahi cumhurbaşkanının anayasanın üncü maddesine göre bir kanunu bir kez daha görüşülmek üzere bir defadan fazla geri gönderemiyeceğini nisan tarihinde kararlaştırmıştır b m nin nisan tarihli kararına dadanılarak bazı orman suçlarının affına ve i̇dare şahsi haklarının düşürülmesine dair haziran tarih ve sayılı kanun yayımlanmak üzere millet meclisi başkanlığının nisan tarih ve sayılı yazısıyle cumhurbaşkanlığına gönderilmiştir söz konusu kanun b m kararına dayanılarak nisan tarih ve mükerrer sayılı tc resmî gazetede yayınlanmış ancak anayasanın üncü maddesiyle cumhurbaşkanına tanınan yetkinin anayasa mahkemesince açıklığa kavuşturulması için yüksek mahkemeye başvurulması zorunluğu hasıl olmuştur i̇ptal gerekçesi̇ sayılı kanun sayılı kanun cumhurbaşkanının geri gönderme gerekçesinin kapsamı dışında kalan değişiklikler yapılarak kabul edilmiştiresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun inci maddesinin bendinde kanunun kapsam tarihi olarak tesbit edilmiş iken sayılı kanunun inci maddesinin bendinde kanunun kapsam tarihi olarak tesbit edilmiştir sayılı kanunun inci maddesinin bendinde orman i̇daresinin sadece sayılı orman kanununun ve üncü maddelerine müstenit şahsi haklarının düşeceği öngörülmüş iken sayılı kanunun inci maddesinin bendinde orman i̇daresinin inci madde kapsamına giren ve tahsil edilmemiş bilcümle şahsi haklarının düşeceği öngörülmüştür sayılı kanunun üncü maddesinde ticarethane sahibi olsun veya olmasın haşeb madde ticaretiyle iştigal edenlerin bu kanun hükümlerinden faydalanamayacakları hükme bağlanmışken sayılı kanun metninden bu madde hükmü çıkartılarak haşeb madde ticaretiyle meşgul olanların da orman suçlarının affından yararlanmaları mümkün kılınmıştır yukarıda numaralı kısımlarda açıklandığı üzere bazı orman suçlarının affına ve idare şahsi haklarının düşürülmesine dair sayılı kanun daha evvel cumhurbaşkanınca bir kez daha görüşülmek üzere b m ne gönderilmiş olan sayılı kanunun metninden niteliği itibariyle çok farklı olan hükümleri kapsamaktadır ayrıca bir daha görüşülmek üzere b m ne geri gönderilen sayılı kanun metninde sayılı kanun kabul edilirken yapılan bu değişiklikler cumhurbaşkanının geri gönderme gerekçesinin de kapsamı dışında kalmaktadır t m nin nisan tarihli kararı kanun hükmüne eşdeğer ve kanun hükmü etkisinde bir kural ihdası niteliğindedir anayasanın değişik üncü maddesinde b m nin ödev ve yetkileri belirtilirken bunlar arasında yasama yorumuna yer verilmemiştir bu husus ayrıca anayasanın üncü maddesinin gerekçesinde ve bu madde ile ilgili kurucu meclis müzakereleri esnasında açıkça ortaya konulmuştur anayasanın üncü maddesinin üncü fıkrasının son cümlesine göre de hiçbir kimse veya organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanması mümkün değildir yasama meclislerince kabul edilen bir metnin adı kanun olmasa dahi eğer yasama meclislerince yapılan işlem veya konulan kural içeriği ve etkisi bakımından kanun hükmüne eşdeğer nitelikte sonuçlar doğuruyor ise bu işlem veya kuralın kanun niteliğinde bir düzenleme sayılarak anayasa mahkemesinin denetimine tabi tutulmasının zorunlu olacağı tabiîdir nitekim bu husus anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı kararında da açıkça belirtilmiştir b m nin nisan tarihli kararı içeriği ve doğurduğu sonuçlar bakımından kanun hükmüne eşdeğer nitelikte olduğundan dolayı bu kararın kanun mahiyetinde bir düzenleme olarak kabul edilmesi gerekmektedir bu nedenle de anayasa mahkemesinin denetimine tabi olacağı şüphesizdir b mm nin nisan tarihli kararında anayasanın üncü maddesi ile cumhurbaşkanına tanınan yetki yasama organınca yorumlanmıştır yukarıda no lu kısımda belirtildiği gibi anayasasında mevcut olan yasama yorumu yetkisi anayasasındaesas sayısı karar sayısı b m ne tanınmamıştır bu nedenle b m nin bu kararı b m nin görev ve yetkilerini tesbit eden anayasanın üncü maddesine aykırı olduğu gibi kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisinin kullanılması mümkün olamayacağından dolayı da anayasanın üncü maddesinin üncü fıkrasının son cümlesi hükmüne aykırı bulunmaktadır yukarıda arzedilen nedenlerle anayasaya aykırı olan nisan tarihli tbmm kararının anayasaya aykırılık nedeniyle iptal edilmesi gerektiği kanısındayım tbmm nin nisan tarihli kararı anayasaya aykırılık nedeniyle iptal edildiği takdirde bu karara dayanılarak yayımlanan sayılı bazı orman suçlarının affına ve bunlardan mütevellit i̇dare şahsi haklarının düşürülmesine dair kanunun da yok sayılarak iptal edilmesi gerekecektir tbmm nin nisan tarihli kararı ve karara dayanılarak sayılı kanunun görüşülerek kabul edilmiş sayılması hem kanunların tbmm nde görüşülmesi ve kabul edilmesi ile ilgili anayasa kurallarına aykırıdır hem de anayasaya aykırı bir içtüzük kuralı ihdası niteliğindedir tbmm nin nisan tarihli kararı ve bu karara dayanılarak sayılı kanunun görüşülerek kabul edilmiş sayılması kanunların görüşülmesi ve kabulüyle ilgili olan anayasanın inci maddesi hükmüne aykırı bir durum ortaya çıkarmaktadır bu nedenle de hukuken geçersiz sayılmak gerekir tbmm nin bu kararı aynı zamanda kanunların görüşülmesi ve kabulüyle ilgili olarak millet meclisi ve cumhuriyet senatosu i̇çtüzüklerinde mevcut olan hükümlere aykırı bir içtüzük kuralı ihdas niteliğinde olup hukuken geçersizdir ayrıca tbmm nin söz konusu kararı ile ihdas edilen i̇çtüzük kuralı kanunların görüşülmesi ve kabulüyle i̇lgili olarak anayasanın nci maddesinde öngörülen esaslara aykırı bir durum ortaya çıkarmaktadır bu nedenle söz konusu kararın anayasaya aykırılık sebebiyle iptal edilmesi gerektiği kanısındayım tbmm nin nisan tarihli kararı anayasaya aykırılık nedeniyle iptal edildiği takdirde bu karara dayanılarak yayımlanan sayılı bazı orman suçlarının affına ve bunlardan mütevellit i̇dare şahsi haklarının düşürülmesine dair kanunun da yok sayılarak iptal edilmesi gerekeceği tabiidir sayılı bazı orman suçlarının affına ve bunlardan mütevellit i̇dare şahsi haklarının düşürülmesine dair kanun esas bakımından da anayasaya aykırı hükümleri ihtiva etmektedir sayılı kanun ormanlarımızın tahribine ve orman sınırlarının daralmasına neden olabilecek niteliktedir oysa anayasanın ve inci maddeleri ormanlarımızın korunmasını öngörmekte ve ormana zarar verebilecek nitelikteki her türlü faaliyet ve eylemleri yasaklamış bulunmaktadır ormanların tahribine neden olan faaliyet ve eylemleri af eden sayılı kanun bu sebeple anayasanın ve inci maddelerinde öngörülen esaslara aykırıdıresas sayısı karar sayısı bu nedenle sayılı bazı orman suçlarının affına ve bunlardan mütevellit i̇dare şahsi haklarının düşürülmesine dair kanunun esas bakımından da anayasaya aykırılık nedeniyle iptal edilmesi gerekecektir
1,427
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇raz eden mahkemeni̇n gerekçesi̇ anayasa mahkemesinin sayılı kanunun maddesinin iptaline ilişkin olan günlü ve sayılı kararında belirtildiği gibi anayasanın maddesinin beşinci fıkrası hükümlerine göre karma komisyonca cumhuriyet senatosunca ve daha önce millet meclisince kabul edilen metinlerden birinin parçalanmaksızın olduğu gibi kabul edilmesi gerekirken söz konusu kanunun maddesine ilişkin metinleri ayrı ayrı oya sunulmuş olmaları nedeniyle açıklanan anayasa hükümlerine aykırı hareket edilmiş ve bu suretle bu davada uygulanması gereken madde biçim yönünden anayasaya aykırı duruma düşmüştür
79
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykirilik görüşünün gerekçesi özeti̇ mahkemenin kendisini sayılı kanunun maddesinin anayasaya aykırı olduğu yolundaki davalı iddiasının ciddiliği kanısına götüren görüşünün özeti şöyledir sayılı kanunun maddesine göre taşınmazın tapu sicilinde yazılı olmaması zilyetlikte malik sıfatının bulunması yıllık sürenin dolması bu sürenin çekişmesiz aralıksız geçmesi koşulları gerçekleştiğinde ilgili için aynı bir hak doğmakta ve bu hak herkese karşı ileri sürülebilmektedir mülkiyet hakkı böylece kazanıldıktan sonra kamulaştırma rıza ile bırakma ve taşınmazın yitirilmesi durumları dışında bir nedenle hakkın ortadan kaldırılması anayasanın maddesine aykırı düşecektir yine sayılı kanunun maddesinde bir taşınmazın imar ve ihya yoliyle nasıl edinileceği açıklandıktan sonra son fıkrada bu maddede yazılı taşınmazlar hakkında koşullar uygun ise maddenin uygulanması kurala bağlanmıştır sayılı kanunun maddesi işte bu kuralı kaldırmaktadır şu duruma göre iki kişiden biri hali yeri ötekisi taşlık pırnallık yeri ziraate elverişli kılmış ve her ikisi yirmi yıl aralıksız çekişmesiz malik gibi yeri elinde bulundurmuşsa birisi taşınmazı mülk edinebilecek ötekisi edinemiyecektir burada anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesine açık aykırılık vardır sayılı kanunun maddesi ayrıca anayasanın genel ilkelerine ve ruhuna da aykırı düşmektedir
173
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkeme başvuru kararında itiraza gerekçe olarak özetle sayılı polis vazife ve selahiyet kanunundaki aramaya ilişkin hükmün vatandaş açısından daha teminatlı olduğuna işaret ederek sayılı ceza muhakemeleri usulü kanununun maddesinin bu doğrultuda düzenlenmesi gerektiğini maddede yer alan aramanın sözü ve ruhu itibariyle tc anayasasının başlangıçının ve paragraflarıyla maddesi hükümlerine aykırı olduğunu öne sürmüştür
58
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı ssk yasasının maddesinde ve sayılı bağ kur yasasının maddesinde birbirine benzer şekilde bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar yetkili i̇ş mahkemelerince veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür hükmü yeralmaktadır ancak bu iki yasadaki görevi belirleyen ve maddeler anayasanın başlangıç hükümleri ile ve maddelerine aykırıdır şöyleki türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyetinin demokratik bir hukuk devleti olduğu vurgulanmıştır bundan devlet içinde tüm kamusal yaşam ve yönetimin yargı denetimine tabi olduğu da amaçlanmıştır yargı denetimi hukuk devletinin olmazsa olmaz koşuludur anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesinin hayata geçirilebilmesi amacıyla anayasanın maddesi ile i̇darenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır hükmü getirilmiş olup bu hükümle idarenin etkili bir yargısal denetim altına alınması amaçlanmıştır bu kural yönetimin kamu hukuku ya da özel hukuk alanına giren tüm eylem ve işlemlerini kapsamaktadır tarihsel gelişime paralel olarak anayasada adli ve i̇dari yargı ayırımına gidilmiş kimi maddelerinde bu ayırıma ilişkin kurallar yer almış maddede hakimler ve savcılar adli ve idari yargı hakim ve savcıları olarak görev yaparlar hükmü getirilmiş yüksek mahkemeler ayrı ayrı sayılmış adli yargı kararlarının denetimi yargıtay idare mahkemelerinin kararlarının denetimi ise danıştaya bırakılmıştır anayasanın yürütme bölümünde yer alan maddesiyle idarenin her türlü eylem ve işlemleri yargı denetimine tutulduktan sonra maddenin diğer fıkralarda i̇dari yargı sisteminde geçerli olan ilkeleri belirtmektedir anayasanın maddesinin fıkrasında yargı yetkisi idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak idari eylem ve işlem niteliğinde veya taktir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez hükmü yeralmaktadır anayasanın belirlemiş olduğu bu kurallar idari yargılama usulü kanunundaki yer alan idari yargılama usul ve esaslarının ana kurallarıdıresas sayısı karar sayısı anayasanın değişik maddelerinde kurumsallaşan ve maddesinde belirtilen i̇dari adli yargı ayırımına ilişkin düzenlemeler nedeniyle idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda yasa koyucunun geniş taktir hakkının bulunduğu düşünülemez bu hükümler ve açıklamalar karşısında ve sayılı yasalardan kaynaklanan idari işlem gerektiren ihtilaflara ilişkin olarak yapılacak yargılamaların i̇dari yargıda görülmesi anayasal zorunluluktur anayasanın ve maddelerinde ve başlangıç hükümlerinde kuvvetler ayrılığı ilkesi getirilmiş olup idari bir merciin somut olayda ssk ve bağ kurun yaptığı yada yapmadığı işlemlere karşı adli yargı sistemi içerisinde yeralan i̇ş mahkemelerince yargılama yapılması ve karar verilmesi anayasa ya aykırıdır yüksek mahkemenin sayılı yasanın maddesindeki idari cezalara karşı itirazların sulh ceza mahkemelerine yapılmasına yönelik görev düzenlemesinin anayasanın ve maddelerine aykırılığı nedeniyle iptaline ilişkin tarih ve k sayılı kararı da anayasaya aykırılık itirazımızın temel dayanaklarındandır yüksek mahkemenin bu iptal kararı üzerine yüce meclis tarafından sayılı i̇ş yasasının maddesinde sayılı yasanın maddesinde ve sayılı yasanın maddesinde ve sayılı yasalarla yapılan değişiklikler de idari işleme karşı idare mahkemelerinde dava açılması gerektiğine ilişkin anayasal zorunluluğun yansımasıdır yukarıda açıklanan nedenler karşısında sayılı sosyal sigortalar kanunun ve sayılı esnaf ve sanatkarlar ve diğer bağımsız çalışanlar sosyal sigortalar kanununun maddesinin birinci fıkrasının anayasanın başlangıç hükümleri ile ve maddelerine aykırılığı nedeniyle ile iptaline karar verilmesi anayasanın maddesi uyarınca itiraz yoluyla arz ve talep olunur
493
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanunun maddesinin ikinci fıkrasındaki tedbir kararlarına şeklindeki ibareler yönünden mahkememizce verilecek zorlama hapsi uygulanmasına veya uygulanmamasına ilişkin tesis olunacak kararda yasa yolunun gösterilmesi ve ilgililere bildirilmesi zorunlu olup verilecek karara karşı itiraz merciinin belirli olmaması sonucu doğurduğundan anılan hükmün somut olayda uygulanması söz konusudur sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanunun maddesinin birinci fıkrası ile bu kanun hükümlerine göre verilen kararlara karşı tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde ilgililer tarafından aile mahkemesine itiraz edilebilir hükmü getirilmiştir buna göre bu kanunun ve maddelerine göre verilen tedbir kararları ile aynı kanunun maddesine göre verilecek zorlama hapsi kararlarına itiraz edilebilmesi mümkündür ancak aynı kanunun maddesinin ikinci fıkrasında yalnızca hâkim tarafından verilen tedbir kararlarına itiraz mercii düzenlenmiş gerek aynı kanunun maddesindeki mülki amir tarafından verilen tedbir kararlarına gerekse de hakim tarafından verilmesi öngörülen aynı kanunun maddesindeki zorlama hapsi kararlarına karşı itiraz mercii düzenlenmemiştir bu durumda mülki amir tarafından verilen tedbir kararları ile zorlama hapsi kararlarına karşı itiraz yolu açık bırakılmış ancak itiraz mercii hususunda yasal bir boşluk doğmuştur bunu giderebilecek kıyasen uygulanması muhtemel bir düzenleme de mevcut değildir her ne kadar anılan kanunun uygulamasına dair yönetmelik ile bu kararların da aynı merci yoluna tabi olduğu belirtilmiş ise de anayasanın maddesindeki mahkemelerin kuruluşu görev ve yetkileri işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir hükmü karşısında yönetmelik ile mahkemelerin görev ve yetkilerinin belirlenmesi de mümkün değildir anayasanın maddesinde devletin temel nitelikleri arasında hukuk devleti olma ilkesi de sayılmış yine anayasanın maddesinde de herkesin kişi hürriyeti ve güvenliğine sahip olduğu açıkça hüküm altına alınmıştır yine anayasanın maddesindeherkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilmiş anayasanın maddesinde de devlet işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır hükmü getirilmiştir diğer bir deyişle mahkememizce şüpheli hakkında zorlama hapsi kararı verilmesi halinde şüphelinin başvuracağı yasa yolu ile öngörülen merciin neresi olduğu belirli değildir bu nedenle kişinin somut olayda olduğu üzere zorlama hapsi ile yani hürriyeti bağlayıcı sonuç doğuracak bir ceza ile karşı karşıya olduğu bir durumda yasa yolu öngörülmekle birlikte bu yasa yolunun ne olduğunun düzenlenmemiş olması evrensel hukuk ilkelerine hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine dolayısıyla anayasanın maddesinde öngörülen hukuk devleti olma ilkesine açıkça aykırılık teşkil ettiği gibi anayasanın ve maddelerine de aykırılık söz konusuduresas sayısı karar sayısı sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanunun maddesinin beşinci fıkrası olan tedbir kararının ilgililere tefhim veya tebliğ edilmemesi kararın uygulanmasına engel teşkil etmez hükmü yönünden mahkememizce verilen tedbir kararının şiddet uygulayana tebliğ edilmemesi nedeniyle tedbir kararına tebliğ edilmeyen dönemde tedbire aykırılıklar bakımından anılan hükmün uygulanması söz konusudur sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanunun maddesinin beşinci fıkrasına göre tedbir kararının ilgililere tefhim veya tebliğ edilmemesi kararın uygulanmasına engel teşkil etmemektedir somut olayda şüpheliye mahkememizin kararı tebliğ edilmeden şüphelinin tedbire aykırılığı ileri sürülmektedir bu durumda henüz mahkeme kararı kendisine tebliğ edilmeyen şüphelinin verilen tedbir kararına aykırı davrandığından söz edilmemesi gerekirken anılan kanun maddesi nedeniyle kişiye karar tebliğ edilmediği halde kişi hakkında tedbire aykırılıktan zorlama hapsi cezası uygulanması söz konusu olabilmektedir bunun ise anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine ve maddeleri ile koruma altına alınan herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir hükmüne maddeye ve maddesindeki kişi hürriyeti ve güvenliği ilkesi ile anayasanın ve maddelerine ve hukuk devletinin temel öğeleri olan evrensel hukuk ilkelerinden hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine aykırılık teşkil ettiği açıktır sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanunun maddesinin üçüncü fıkrasının zorlama hapsine ilişkin kararlar cumhuriyet başsavcılığınca yerine getirilir hükmü yönünden mahkememizce zorlama hapsi kararı verilmesi halinde bunun kesinleşmesine gerek olup olmadığı bakımından anılan hükmün somut olayda uygulanması söz konusudur sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanunun maddesinin üçüncü fıkrasında zorlama hapsine ilişkin kararların cumhuriyet başsavcılığınca yerine getirileceği hüküm altına alınmıştır ancak anılan hükümde yasa yoluna tabi kılınan bu zorlama hapsi kararlarının kesinleştikten sonra mı yoksa kesinleştirilmeden yani derhal mi uygulanacağı hususunda bir açıklık getirilmemiştir uygulamada bazı adliyelerde zorlama hapsi kararları niteliği gözetilerek ve hemen uygulanmaması halinde doğacak zarar dikkate alınmak suretiyle derhal çoğu adliyede ise verilen kararın kişinin hürriyetini kısıtladığı düşünülerek kesinleşmesi beklenildikten sonra infaz edilmektedir bu eksik düzenleme nedeniyle yasal bir boşluk olduğu açıktır bu yasal boşluğun yasa ile bir düzenleme yapılmadığı sürece uygulamada giderilebilmesi de mümkün değildir bu nedenle anılan hükümde hangi mercii zorlama hapsi kararının infaz edeceği belirtilmiş ise de zorlama hapsi kararının hangi aşamada infazına başlanacağı açık olarak düzenlenmediği ve bu nedenle kişilerin hürriyetini kısıtlayıcı nitelik taşıyan zorlama hapsi kararlarının mahiyeti de dikkate alındığında anılan hükmün anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine ve maddeleri ile koruma altına alınan herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir hükmüne maddeye ve maddesindeki kişi hürriyeti ve güvenliği ilkesi ile hukuk devletinin temel öğeleri olan evrensel hukuk ilkelerinden hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine aykırılık teşkil ettiği açıktıresas sayısı karar sayısı bu itibarla bir tepki yasası niteliğinde olan sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanunun daha iyi ve doğru şekilde uygulanabilmesi ve bu suretle gerek kadına karşı gerekse de aile içi şiddetin önüne geçilebilmesine katkı sağlanabilmesi bakımından son derece önemli olan yukarıda izah edilen hükümlerin anayasaya aykırılıkları nedeniyle i̇ptali̇ne karar verilmesi için anayasanın maddesi uyarınca anayasa mahkemesine başvurulması gerektiği kanaatine varılmıştır karar yukarıda açıklanan ve yüksek mahkemece gözetilecek diğer nedenlerle a sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanunun maddesinin ikinci fıkrasındakitedbir kararlarına şeklindeki ibarelerin aynı kanunun maddesinin beşinci fıkrası olan tedbir kararının ilgililere tefhim veya tebliğ edilmemesi kararın uygulanmasına engel teşkil etmez hükmünün yine aynı kanunun maddesinin üçüncü fıkrasının zorlama hapsine ilişkin kararlar cumhuriyet başsavcılığınca yerine getirilir hükmünün sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğunun yine anayasanın maddesi uyarınca tespi̇t edi̇lerek anılan hükümlerin i̇ptali̇ne karar verilmesi için anayasa mahkemesine başvuruda bulunulmasina i̇şbu dosyanın onaylı bir suretinin anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasanın madde ve fıkraları uyarınca tedbire aykırılık yönündeki talebin değerlendirilmesinin anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar geri̇ birakilmasina beş ay içinde bir karar verilmemesi durumunda resen ele alınarak yürürlükteki mevzuata göre istemin değerlendi̇ri̇lmesi̇ne dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi
1,016
esas sayısı karar sayısı sayili kanunun tümünün anayasaya aykiriliği sayılı kanunun maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun geçici maddesi özel af kanunu niteliğindedir sayılı kanunun maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanunun geçici maddesi af kanunu niteliğindedir bu madde ile denetimli serbestlik sisteminde bir sefer uygulanmak üzere geçici bir hüküm öngörülmüştür buna göre tarihine kadar işlenmiş suçlarla ilgili olarak denetimli serbestlik süresi bir yıl yerine üç yıl olarak uygulanacaktır ancak bazı suçlar bu uygulamanın dışında bırakılmıştır bu kural ile denetimli serbestlik sisteminde bir defaya mahsus olarak sürelerin uzatılması suretiyle hükümlülerin infaz edilecek cezalarında indirim yapılması sağlanarak daha erken tahliye edilmeleri sağlanmıştır i̇stisna suçlar dışında tarihinden önce işlenen bir suçtan yıla kadar hapis cezasına mahkûm olan bir kişi infaz kurumuna girmeyecektir yine yıl hapis cezası alan bir kişi yıl ceza infaz kurumunda kaldıktan sonra tahliye olabilecektir anayasa mahkemesinin aşağıda alıntılanan içtihatları söz konusu düzenlemenin özel af niteliğini açıkça ortaya koymaktadır özel af ile genel af arasındaki fark düzenleme kapsamı itibariyle özel af niteliği taşımaktadır anayasanın maddesinde genel ve özel af kanunlarının nitelikli çoğunlukla kabul edilmesi öngörülmüştür anayasada belirtilen genel veya özel af kavramları sayılı türk ceza kanununun maddesinde düzenlenmiştir sayılı kanunun maddesine göre genel af halinde kamu davası ve hükmolunan cezalar bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalkmaktadır bu doğrultuda genel af kamu davasını mahkûmiyetin tüm cezai sonuçlarını ve fiilin suç vasfını bertaraf eden aftır şeklinde tanımlanabilir affın genelliği kapsadığı suç ve suçluların sayısıyla değil doğurduğu sonuçların niteliğine göre belirlenir türk ceza kanunun maddesinin ikinci fıkrasına göre özel af ile hapis cezasının infaz kurumunda çektirilmesine son verilebilir veya infaz kurumunda çektirilecek süresi kısaltılabilir ya da adli para cezasına çevrilebilir dolayısıyla özel af halinde hapis cezasının infaz kurumunda çektirilmesine son verilebilmekte veya infaz kurumunda çektirilecek süresi kısaltılabilmekte ya da adli para cezasına çevrilebilmektedir genel af hem cezayı hem de suçu kaldırmakta özel af ise hükmedilmiş olan cezayı ortadan kaldırmakta azaltmakta veya başka bir cezaya çevirmektedir anayasa mahkemesi affı suç teşkil eden fiiller için ceza vermek hakkını ortadan kaldıran verilmiş olan cezaların kısmen veya tamamen infazını önleyen yetkili mercilerce yapılmış hukuki tasarruflardır af yetkisinin kullanılması netice itibariyle devletin cezalandırmak hakkından geçici olarak feragat etmesi anlamına gelmektedir af bazen sadece kesinleşmiş cezaları kaldıran hafifleten veya değiştiren bazen de kamu davasını düşüren veya mahkûmiyeti bütün sonuçlarıyla birlikte yok sayan bir kamu hukuku tasarrufudur şeklinde tanımlamıştır kt sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici madde ile denetimli serbestlik yoluyla bir defaya mahsus olmak üzere infaz süresinde indirim yapılmaktadır bu yönüyle düzenlemenin özel af niteliği taşıdığı görülmektedir anayasa mahkemesi yukarıda belirtilen kararda özel affa ilişkin olarak şu değerlendirmelerdeesas sayısı karar sayısı bulunmuştur özel af ise türk ceza yasasının maddesine göre cezayı ortadan kaldıran azaltan veya değiştiren başka bir cezaya çeviren aftır özel af işlenmiş olan fiilin suç niteliğini kaldırmaz ancak hükmedilmiş ve kesinleşmiş olan cezalarda söz konusu olur bu sebeple kamu davasının açılması devamı ve kesin hükme bağlanması gerekir kamu davasına ve mahkûmiyete etkisi olmaması yalnız ceza üzerine etkili olması nedeniyle özel af sadece cezayı kısmen veya tamamen düşüren bir sebeptir özel af bundan faydalanacaklar bakımından ferdi ve toplu özel af olmak üzere ikiye ayrılır anayasanın ve maddelerine göre ferdi özel af çıkarma yetkisi türkiye büyük millet meclisi ve cumhurbaşkanına toplu özel af çıkarma yetkisi ise türkiye büyük millet meclisine aittir genel afta olduğu gibi özel af tasarruflarında da geciktirici taliki veya bozucu infisahi şartlara yer verilebilir özel affın mahkûmiyete tesir etmemesi nedeniyle mahkûmiyete bağlı ehliyetsizlikler devam eder kt görüldüğü gibi özel af fiili suç olmaktan çıkarmamakta ya da mahkumiyeti ortadan kaldırmamaktadır yalnızca cezanın kısmen ya da tamamen infaz edilmesini önlemektedir dolayısıyla mahkûmiyete bağlı sonuçlar özel afta ortadan kalkmamakta ve af şarta bağlı olarak öngörülebilmektedir af yasasının bir defaya mahsus olarak normatif etki doğurma özelliği yukarıda da alıntılandığı üzere aymye göre af yetkisinin kullanılması netice itibariyle devletin cezalandırmak hakkından geçici olarak feragat etmesi anlamına gelmektedir kt gerçekten af kanunlarının önemli bir özelliği de geçici ve bir defaya mahsus olmasıdır af kanunlarını veya kanunların içinde af içeren maddeleri tespit ederken bu hususa dikkat etmek gerekir dolayısıyla ceza kanunlarında yapılan sürekli genel ve soyut değişikliklerle bir fiilin suç olmaktan çıkarılması ya da cezasının azaltılması ya da infaz kanunlarında yapılan değişiklikle infaz rejiminin değiştirilmesi affa benzer sonuçlar doğursa da bunların af kanunu olmadıklarını kabul etmek gerekir ancak fiilin suç niteliğini ortadan kaldırmadan bir defaya mahsus olmak üzere dava açılmasını önleyen bir düzenlemenin yapılması ya da cezanın ortadan kaldırılması veya infaz edilecek cezada indirim yapılması yahut cezanın değiştirilmesi hangi adla yapılmış olursa olsun af niteliği taşıyacaktır anayasa mahkemesinin denetlenen düzenlemenin af niteliğini i̇çeriğe göre belirlemesi anayasanın maddesindeki nitelikli çoğunluk kuralının koşulu olan özel affın somut olayda bulunup bulunmadığının tespiti ihtilaflı kanuni düzenlemeyi yapan yasama organının değerlendirmesine göre değil bizzat anayasallık denetimi yapan anayasa mahkemesi tarafından yapılmak gerekir anayasa mahkemesinin soyut norm denetimiyle önüne gelen düzenlemelere uygulanacak kuralları belirleyecek anayasal kavramların tanımını yasama ya da yürütme organlarına bırakması onun anayasallık denetimi görevini tamamen etkisiz hale getireceği gibi anayasaya uymakla yükümlü organların kullanacakları deyim ve kavramlaresas sayısı karar sayısı aracılığıyla anayasaya saygıdan kaçınma sonucuna yol açacaktır bu durumsa madde başta olmak üzere anayasanın tikel maddelerine aykırı olacağı gibi anayasanın ruhuna da aykırı olur esasen anayasa mahkemesinin af konusundaki yaklaşımı da tam olarak böyledir gerçekten de anayasa mahkemesi anayasanın özel kurallara tabi tuttuğu işlemin söz konusu olup olmadığını belirlerken işlemin adına değil içeriğine ve niteliğine göre değerlendirme yapılması gerektiğine özellikle vurgu yapmıştır bu çerçevede mahkeme şu saptamayı yapmaktadır anayasada yasalaşma süreci özel usullere bağlanmış olan yasama işlemlerinin başka isimler altında ve farklı yöntemler uygulanarak oluşturulması durumunda anayasa koyucunun iradesinin tam anlamıyla etkili ve egemen kılınabilmesi için bu işlemlerin anayasal denetimlerinin gerçek nitelik ve içerikleri gözetilerek yapılması gerekir kt buna dayalı olarak anayasa mahkemesi şartlı salıverme koşullarında bir defaya mahsus uygulanmak üzere değişiklik yaparak ceza miktarında on yıl indirim öngören sayılı kanundaki düzenlemelerin özel af niteliği taşıdığına karar vermiştir mahkemenin değerlendirmesi şu şekildedir bent ile yasa kapsamına giren cezalarda indirim yapılmakta yıldan az cezaya mahkûm kimi hükümlülerin diğer koşullarında varlığı halinde hiç cezaevine girmeksizin cezalarının infazına olanak tanınmakta ise de bu olanak genel affın tanımında belirtildiği gibi ceza mahkûmiyetini bütün neticeleri ile kaldırmamaktadır düzenlemenin hükümlülere getirdiği yarar cezaevinde kalma süresini belirli koşullarla kısaltması veya hiç cezaevine girmeden cezanın infazını sağlamasıdır şartla salıverilmenin en önemli unsurları cezanın belirli bir süresinin cezaevinde çekilmiş olması ve hükümlünün bu süre içerisinde iyi hal göstermesidir oysa bent ile yıla kadar hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm olan hükümlülerin iyi halli olup olmadıklarına bakılmaksızın salıverilmelerinin sağlanması bu düzenlemenin şartlı salıverilme olmayıp kendine özgü bir müessese olduğunu göstermektedir türk ceza yasasının maddesine göre cezayı ortadan kaldıran veya azaltan ya da değiştiren bir düzenleme olarak adlandırılan özel affın toplu ve şartlı olarak getirilmesinin de olanaklı bulunduğu dikkate alındığında bentte yer alan kuralın müebbet ve yıldan fazla süreli hükümlülükler bakımından cezadan indirim öngören tâbi oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından veya toplam hükümlülük sürelerinden on yıllık indirim yapıldıktan sonra ceza süresi veya hükümlülük süresi dolmuş olanlar bakımından ise belirli bir süreyle suç işlememe bozucu infisahi koşuluna bağlanmış toplu özel af niteliğindedir her ne kadar sayılı yasanın bendi ile yasanın yayımı tarihinden sonra cezaevinin disiplinini bozucu hareketlerinden dolayı disiplin cezası almış olanların tüzük hükümlerine göre disiplin cezaları kaldırılmadığı sürece madde hükümlerinden yararlanamayacaklarının öngörüldüğü ve bu hükümlülerin cezalarının bir kısmını cezaevinde geçirmiş oldukları ileri sürülebilirse de uygulanma koşulu olarak kabul edilmesi gereken bu durum bentle getirilen düzenlemenin özel af niteliğinde olduğu yolundaki düşünceyi değiştirmemektedir kt görüldüğü gibi mahkeme düzenlemeye ne ad verildiğini değil düzenlemenin içeriğini esas alarak yapılan kanunun af kanunu olduğu sonucuna varmıştır bu sonuca ulaşırkenesas sayısı karar sayısı getirilen düzenlemenin bir defa uygulanmak üzere infaz edilecek cezalarda indirim yapmasını esas almıştır buna dayanarak da kanunun af kanunu olduğuna hükmetmiştir anayasa mahkemesi sayılı kanunun bazı hükümlerinin iptal edilmesinden sonra çıkarılan sayılı kanunun özel af niteliği taşıdığı ancak anayasanın maddesinde öngörülen nitelikli çoğunluk kuralına uyulmaksızın kabul edildiği gerekçesiyle açılan iptal davasında talebi haklı görerek çıkarılan kanunu anayasanın maddesine aykırı bularak iptal etmiştir mahkemenin değerlendirmesi şu şekildedir türk ceza kanununun maddesine göre cezayı ortadan kaldırma veya azaltma ya da değiştirme özellikleri bulunan özel af toplu ve şartlı da olabilmektedir bendin ilk paragrafında müebbet ağır hapis cezasına veya şahsi hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edilenlerin ya da aldıkları ceza herhangi bir nedenle şahsi hürriyeti bağlayıcı cezaya dönüştürülenlerin tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından on yıllık indirim öngörülmesi ikinci paragrafında da birinci paragraf hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından on yıllık indirim yapıldıktan sonra ceza süresi dolmuş olanların belirli bir süre suç işlememe bozucu infisahi koşuluna bağlanması getirilen düzenlemenin toplu ve şartlı özel af niteliğinde olduğunu göstermektedir sayılı yasanın maddesinin bendinde yasanın yayımı tarihinden sonra cezaevinin disiplinini bozucu hareketlerinden dolayı disiplin cezası almış olanların tüzük hükümlerine göre disiplin cezaları kaldırılmadığı sürece madde hükümlerinden yararlanamayacaklarının belirtilmesi nedeniyle bu hükümlülerin cezalarının bir bölümünü cezaevinde geçirmeleri ise uygulama koşulu olduğundan bendin içerdiği düzenlemenin özel af niteliğini etkilememektedir anayasa mahkemesinin günlü sayılı kararıyla sayılı yasanın maddesinin dava konusu kuralla öz yönünden farklılık içermeyen bendindeki düzenlemenin de toplu ve şartlı özel af olduğu kabul edilmiştir anayasanın günlü sayılı yasa ile değiştirilen maddesinde türkiye büyük millet meclisi üye tam sayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilanına karar vermek türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır buna göre af niteliğindeki yasama işlemlerinin tbmm üye tam sayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile yasalaşması gerektiği açıktır dava konusu kural ise bu oran gözetilmeyerek oyla yasalaşmıştır kt görüldüğü gibi her iki kararında da anayasa mahkemesi getirilen düzenlemenin niteliğini esas alarak şartlı salıvermeye ilişkin olarak bir defa uygulanmak üzere çıkarılan ve infaz edilecek ceza miktarında indirim yapan düzenlemeleri özel af kanunu olarak nitelendirmiştir bunun sonucu olarak anayasanın maddesinde af kanunlarının kabulü için öngörülen nitelikli çoğunluk kuralına uyulmadan kabul edilen sayılı kanunu anayasanın maddesine aykırı bularak iptal etmiştir sayılı kanunun maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun geçici maddesinin özel af kanunu niteliği taşımasıesas sayısı karar sayısı sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici madde ile tarihine kadar işlenmiş olan ve öngörülen istisnalar dışındaki suçlardan mahkûm olan kişilerin daha uzun denetimli serbestlik süresinden yararlanmak suretiyle infaz edilecek cezalardan indirim yapılması öngörülmektedir dolayısıyla bir defalığına uygulanmak üzere ceza miktarında indirim yapan bir düzenlemenin özel af niteliği taşıdığı açıktır ayrıca özel affın belli koşullara tabi tutulması da mümkündür ve söz konusu koşulları taşıyan yaşlı hasta çocuklu ya da çocuk mahkûmlar söz konusu koşulları sağlamaları halinde daha erken tahliye olabileceklerdir kanunda bu düzenlemeye denetimli serbestlik denilmiş olmasının yapılan düzenlemenin af niteliğini ortadan kaldırmadığı açıktır bunun yanında söz konusu düzenlemede açık cezaevine çıkmış olma koşulu da öngörülmemiştir ayrıca yasanın geçici maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici madde ile disiplin cezası alanların iyi halli sayılmalarını önleyen kurallar esnetilerek bu kişilerin de geçici olarak uzatılan denetimli serbestlikten yararlanmaları sağlanmıştır en önemlisi de bu hükümler bir defalığına geçici olarak uygulanacaktır dolayısıyla sürekli uygulanmak üzere çıkarılmış genel kural niteliği taşımamaktadır bu nedenle kendisine kanun koyucu tarafından verilen isim her ne olursa olsun denetim konusu olan kuralın içeriği itibariyle özel af niteliği taşıdığı açıktır bu kurallar belli kişilere değil aynı durumdaki bütün mahkumlara uygulanacağından bu aynı zamanda toplu af niteliğindedir özetlemek gerekirse iptali istenen kural ile getirilen düzenleme anayasanın maddesi anlamında toplu özel af niteliği taşımaktadır sayılı kanunla özel af getirilirken i̇zlenen usuller anayasa mahkemesi denetimine tabi şekilde eylemli i̇çtüzük değişikliği oluşturmaktadır sayılı kanunun kabulünde tbmm i̇çtüzüğü mnin özel af i̇çin öngördüğü nitelikli çoğunluk ve açık oylama kurallarının i̇hlal edilmesinin eylemli i̇çtüzük değişikliği oluşturması anayasanın maddesine göre türkiye büyük millet meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun milletvekili kararı ile genel ve özel af ilan edebilir dolayısıyla af yetkisi tbmmnin nitelikli çoğunlukla alacağı bir karar ile kullanılabilir anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında kanun tasarı ve tekliflerinin tbmmnde görüşülme usul ve esaslarının i̇çtüzükle düzenleneceği belirtilmiştir tbmm i̇çtüzüğünün maddesinde de genel veya özel af ilanını içeren tasarı veya tekliflerin genel kurulda kabulü türkiye büyük millet meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile mümkündür gerekli çoğunluk söz konusu tasarı veya tekliflerin afla ilgili maddelerinde ve tümünün oylamasında ayrı ayrı aranır tasarı veya teklif hakkında verilen genel veya özel af ilanını içeren değişiklik önergesinin kabulü halinde kabul için gerekli beşte üç çoğunluğun tespiti için bu önergenin oylanması açık oylama suretiyle tekrarlanır denilmektedir buna göre af kanunu niteliğindeki yasaların ya da bu nitelikte hüküm içeren kanunların tbmm genel kurulunda kabulü için hem ilgili maddenin oylanmasında hem de yasanın tümünün oylanmasında beşte üç çoğunluğun aranması bunun için oylamanın açık oylama şeklinde yapılması gerekmektedir tarih ve sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun türkiye büyük millet meclisinin nisan pazartesi günü yapılan birleşimi sırasında dönem yasama yılı yapılan görüşmeleri sonucu maddesinin oylanmasında nitelikli çoğunluk aranmadığı gibi açık oylama da yapılmamış maddenin oylaması işaret oyuyla gerçekleştirilmiştir bkz nisan pazartesi günlü tutanak tbmmnin nisan pazartesi günü yapılanesas sayısı karar sayısı birleşimi sırasında dönem yasama yılı yapılan son oylamasında da anayasanın öngördüğü beşte üç çoğunluk sağlanmamıştır meclis başkanvekili tarafından açıklanan açık oylama sonucuna göre kanunun bütününün oylanmasında oy kullanılmış kabul ret oyu verilmiştir bu durumda ne maddenin oylanmasında ne de yasanın genelinin oylanmasında anayasanın maddesine göre gerekli olan beşte üç çoğunluk sağlanmıştır dolayısıyla tbmm i̇çtüzüğünün maddesine göre hem ilgili maddenin hem de yasanın tümünün oylamasında anayasanın maddesinde öngörülen nitelikli çoğunlukla milletvekili kabul edilmesi zorunluluğu bulunmaktadır ayrıca i̇çtüzüğün maddesine göre af içeren hükümlerin oylamasının açık oylama şeklinde yapılması önergelerin kabul edilmesi halinde oylamanın açık oylama şeklinde tekrarlanması gerekmektedir nitekim maddeye ilişkin önergelerden biri kabul edilmiştir ancak maddenin oylaması açık oylama şeklinde tekrar edilmemiştir bu uygulamanın açık bir şekilde içtüzüğe aykırılık oluşturduğu görülmektedir bu uygulamanın eylemli bir içtüzük değişikliği teşkil ettiğinde kuşku yoktur aynı şekilde yasanın tümünün oylanmasında anayasanın maddesinde öngörülen beşte üç çoğunluğun aranması i̇çtüzüğün maddesinin de gereğidir bu açık hükme aykırı uygulamanın da eylemli içtüzük değişikliği teşkil ettiği açıktır sayılı kanunun kabulünde ortaya çıkan eylemli i̇çtüzük değişikliklerinin anayasa mahkemesi denetimine tabi olması anayasanın maddesine göre anayasa mahkemesinin i̇çtüzük değişikliklerini denetleme yetkisi bulunmaktadır anayasa mahkemesi anayasanın maddesiyle kendisine verilmiş olan i̇çtüzüğün anayasaya şekil ve esas bakımından uygunluğunu denetleme yetkisini kullanırken yalnızca ilgili işlemin tasarrufta bulunan organ tarafından nasıl nitelendirildiğine nasıl adlandırıldığına veya bu işlemin nasıl bir yöntem izlenerek yapıldığına bakmakla yetinmeyerek yapılış yöntemi ve adı ne olursa olsun hukuksal niteliği etkisi ve doğurduğu sonuçları da gözetir buna uygun olarak anayasa mahkemesi hukuksal nitelikleri etkileri ve meydana getirdikleri sonuçlar bakımından anayasaya uygunluk denetimine tabi tutulan kanun khk ve tbmm i̇çtüzüğü ile eşdeğerde bulunan ve bu nedenle de belirtilen işlemlere özgü yöntem ve isimlerle tesis edilip hukuki varlık kazanması gereken bazı yasama tasarrufları farklı yöntem ve isimlerle hukuk sistemine dahil edilerek anayasaya uygunluk denetiminin kapsamı dışına çıkarılabilir endişesiyle adı yeni bir i̇çtüzük düzenlemesi veya değişikliği olmadığı ve i̇çtüzük yapılması ve değiştirilmesindeki yöntem uygulanmadığı halde değer ve etkisi bakımından birer i̇çtüzük kuralı niteliğinde olan tbmm kararları anayasal denetime bağlı tutulabilir saptamasını yapmıştır k kt anayasa mahkemesinin günlü ve ve sayılı kararında anayasanın maddesi uyarınca sadece tbmm üyelerinin yasama dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ya da üyeliklerinin düşmesine ilişkin tbmm kararlarının denetiminin yapıldığı vurgulandıktan sonra aynen şu yoruma yer verilmiştir dava dilekçesinde günlü tbmm kararının iptali istenildiğine ve bu karar dokunulmazlığın kaldırılması ya da üyeliğin düşürülmesiyle ilgili olmadığına göre iş bir içtüzük düzenlemesi niteliğinde ise kuşkusuz anayasa mahkemesince denetlenebilecektir bu durumda anılan kararın içeriğinin içtüzük düzenlemesi niteliğinde olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir tbmm kararının i̇çtüzük düzenlemesi niteliğinde sayılabilmesi için kararın meclisin çalışmasıyla ilgili yöntem ve esaslara ilişkin olması gerekir anayasa mahkemesinin yerleşik içtihatları da buesas sayısı karar sayısı doğrultudadır buna göre çalışma yöntem ve esaslarına ilişkin konuları içeren kararlar içtüzük düzenlemesi niteliğinde olup bunun dışındakiler ise bu nitelikte değildir kararın devam eden bölümünde ise şu kayıtlar yer almaktadır i̇çtüzüğün yasa tasarılarının görüşülmesine ilişkin öngördüğü yöntemden farklı bir biçimde oluşturulan dava konusu tbmm kararı doğrudan meclisin çalışma yöntem ve esası ile ilgili bulunmakta ve maddeyi değiştirir nitelik taşımaktadır böyle bir uygulamanın içtüzük değişikliği olarak görülmemesi tbmmnin çalışmalarında içtüzükteki kurallara uyma zorunluluğunu giderek zayıflatacak ve bu da eylemli uygulamaların yerleşik duruma geçmesine neden olacaktır saptamasından hareketle tbmm kararının eylemli bir içtüzük değişikliği niteliğinde olduğuna karar vermiştir dolayısıyla anayasa mahkemesi eylemli bir içtüzük değişikliği niteliğinde olan tbmm kararlarının anayasa mahkemesinin denetimi kapsamında olduğuna karar vermiştir anayasa mahkemesinin meclis kararlarının denetimine dair verdiği bir başka kararda açıkça kurul iradesinin meclis kararı örtüsü altında gerçekleştirilmesi hukuk devleti ve özgürlükler bakımından kimi zararlar doğurabilir denmekte ve meclis kararlarının bu nitelikleri haiz olduğu hallerde denetlenme zorunluluğunun altı çizilmektedir böylelikle mahkeme kendi ifadesiyle anayasayı dolanma girişimlerinin hukuksal korumadan faydalanma imkanının önüne geçmek istemiştir k kt anayasa mahkemesi bu tavrı anayasası döneminden beri benimsemiştir mahkeme görev hususunu değerlendirirken bu nokta üzerinde durmaktadır mahkemenin bu açık içtihadı karşısında oylama şeklinin ve oylama kabul sayısının tbmm çalışmalarına ilişkin usul ve esaslarla ilişkili olduğunda kuşku bulunmamaktadır dolayısıyla af kanunu niteliğindeki kuralın oylamasında içtüzükte öngörülen açık oylamanın yapılmaması içtüzük değişikliği olduğu gibi af kanunlarına ilişkin nitelikli çoğunluğun aranmaması da içtüzük değişikliği niteliğindedir meclis i̇çtüzüğü nün maddesine uygun şekilde gerçekleşmeyen söz konusu değişiklikler eylemli içtüzük değişiklikleri oluşturmaktadır eylemli içtüzük değişikliği doğası gereği içtüzükte öngörülen tüzük değişikliği kurallarına uyulmadan yapılan fiili bir uygulama anlamına gelmektedir bu şekilde alınan kararların anayasaya aykırı olması halinde bunu denetlemek ve iptaline karar vermek anayasa mahkemesinin yetkisi kapsamında olup mahkeme geçmişte bu yetkisini kullanarak iptal kararları vermiştir aynı şekilde mahkemenin sayılı kanunun özel af niteliği taşıyan düzenlemesinin kabulü bakımından anayasayı dolanma girişimi anlamına gelen söz konusu eylemli içtüzük değişikliklerini denetlemesi ve bu çerçevede sayılı kanunun tümünün iptaline karar vermesi gerekir af kanunun oylanmasına ve kabul sayısına ilişkin içtüzük kurallarına aykırı uygulamanın fiili içtüzük değişikliği teşkil ettiği ve anayasada öngörülen kabul oyunu almamış olan bir metnin kanun olarak kabul edilerek cumhurbaşkanının imzasına sunulması ve uygulamaya konulması açıkça anayasaya aykırıdır açıklanan nedenlerle anayasanın ve maddelerine aykırı olan sayılı yasanın tümünün iptali gerekir sayili kanunun i̇lgi̇li̇ maddelerei̇ni̇n anayasaya aykiriliğiesas sayısı karar sayısı sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanunun maddesinin yeniden düzenlenen dördüncü fıkrasının son cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanunun maddesinin yeniden düzenlenen dördüncü fıkrasının son cümlesi anayasaya aykırıdır söz konusu maddenin yeniden düzenlenen dördüncü fıkrasına göre maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremediği tarihli ve sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanunun maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca tespit edilen şüpheli ile gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren altı ay geçmemiş bulunan kadın şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir hakkında mahkûmiyet hükmü verilmiş ve bu hükümle ilgili olarak istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulmuş olması hâlinde uyap kayıtlarını incelemek suretiyle hükmü veren ilk derece mahkemesi de adlî kontrol kararı verebilir görüldüğü üzere belirli kırılgan kategorilerdeki kişilerin tutuklanmak yerine adli kontrol altına alınmasına karar verilebileceğini belirten düzenleme bir mahkûmiyet hükmüyle ilgili olarak istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulmuş olması hâlinde uyap kayıtlarını incelemek suretiyle hükmü veren ilk derece mahkemesinin de adlî kontrol kararı verebileceğini ifade etmektedir dolayısıyla getirilen düzenlemenin sonucu olarak istinaf ve temyiz süreçlerinde bölge adliye mahkemeleri veya yargıtay önünde derdest olan bir dosyayla ilgili olarak dosyadan el çekmiş olan ilk derece mahkemeleri de uyap kayıtlarını incelemek suretiyle adli kontrol kararı verebilecektir oysa dosyadan el çekmiş olan ilk derece mahkemesinin olağan olarak ilgiliyi adli kontrol altına alma yetkisi bulunmamaktadır sayılı kanunun maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli görüldüğünde görevli ve yetkili yargı mercileri tarafından kovuşturma evresinin her aşamasında adli kontrol tedbirine ilişkin ve maddeler uygulanacaktır burada görevli ve yetkili yargı merciinin istinaf ya da temyiz sürecinde dosya önünde derdest olan mahkeme olduğu açıktır i̇ptali istenen kural çerçevesinde dosya önünde derdest olmayan ilk derece mahkemesinin de söz konusu yetkiyle donatılmasının ceza ve ceza muhakemesi hukukunun ruhuna aykırılık taşıdığı ve sağlıklı bir yargı düzeniyle uyumlu olmadığı ortadadır adli kontrol tedbirleri tutuklama tedbirine göre daha hafif tedbirlerdir madde maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremediği kanuna uygun şekilde tespit edilen şüpheli ile gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren altı ay geçmemiş bulunan kadın şüpheli hakkında tutuklama yerine daha hafif adli kontrol tedbirlerinin alınabileceğini belirterek anayasanın maddesinde yer alan temel hakların sınırlanmasında ölçülülük ilkesinin özel bir görünümünü yansıtmaktadır şu halde daha ağır olan tutuklama tedbiri yerine söz konusu kategorilerdeki bireylerle ilgili olarak daha hafif adli kontrol tedbirlerinin alınmaması olması gerekenden daha şiddetli bir hürriyeti bağlayıcı tedbirin uygulanması anlamına geleceği için anayasanın kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını düzenleyen maddesinin ve hak sınırlamada ölçülülük şartını öngören maddesinin ihlali sonucunu doğuracaktır i̇ptali istenen kural aynı konuda iki farklı mahkemeye yetki tanıyarak söz konusu anayasa maddelerinin ihlalini olası hale getirmektedir gerçekten de kanunun bu konuda iki farklı mahkemeyi yetkili kılması haklarında uygulanmakta olan tutuklama kararı adli kontrol kararına çevrilmesi gereken ilgili kategorilerdeki kişilerle ilgili olarak iki farklı mahkemenin de karar alma inisiyatifini birbirine bırakması sonucu alınması gereken adli kontrol kararınınesas sayısı karar sayısı alınmamasına yol açabilir gerçekten de sayılı kanunun maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremediği kanuna uygun şekilde tespit edilen şüpheli ile gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren altı ay geçmemiş bulunan kadın şüpheli hakkında adli kontrol kararı alınması gerekirken iki mahkemenin de kararı birbirine bırakması sonucunda ilgililer hakkında daha önce alınmış tutukluluk kararlarının kaldırılmaması sebebiyle tutukluluklarının devamı olasıdır i̇htilaflı kuralın yaratacağı yetki karışıklığı sebebiyle doğması olası böyle bir durum ise anayasanın kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını düzenleyen maddesinin ve hak sınırlamada ölçülülük şartını öngören maddesinin ihlali sonucunu doğuracaktır ceza ve ceza muhakemesi hukukunun temel işleyişine aykırı şekilde ve yargısal fonksiyonun sağlıklı şekilde icrasını bozacak doğrultuda dosya önünde derdest olmayan ikinci bir mahkemeye adli kontrol kararı alma yetkisi veren ve bu arada hiçbir anlamlı kamu yararı amacını da takip etmeyen iptali istenen kural yol açacağı muhtemel keyfilikler yargısal atıllıklar ve yetki karışıklıkları sebebiyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına getirilecek sınırlamalarda ölçülülük ilkesine aykırı sonuçlar yaratacağı için anayasanın ve maddelerine aykırıdır ve iptal edilmek gerekir sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümlenin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun adli kontrol tedbirlerine uymayan kişiler hakkında tutuklama kararı verilmesini düzenleyen maddesinin birinci fıkrasına iptali istenen şu cümle eklenmiştir hakkında mahkûmiyet hükmü verilmiş ve bu hükümle ilgili olarak istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulmuş olması hâlinde uyap kayıtlarını incelemek suretiyle hükmü veren ilk derece mahkemesi de tutuklama kararı verebilir dolayısıyla getirilen düzenlemenin sonucu olarak istinaf ya da temyiz sürecinde bölge adliye mahkemeleri veya yargıtay önünde derdest olan bir dosyayla ilgili olarak dosyadan el çekmiş olan ilk derece mahkemeleri de uyap kayıtlarını incelemek suretiyle tutuklama kararı verebilecektir madde gerekçesinde düzenlemenin amacının uygulamada ortaya çıkan tereddütleri gidermek olduğu belirtilmiştir gerekçenin ilgili kısmı şöyledir hakkında adlî kontrol kararı verilmiş olup da dosyası istinaf ya da temyiz incelemesinde bulunan sanıkların adlî kontrol tedbirine uymamaları halinde hangi yargı mercii tarafından değerlendirme yapılarak tutuklama kararı verileceği veya yakalama emri düzenleneceği hususunda uygulamada tereddütler yaşanabilmektedir düzenlemeyle hakkında mahkûmiyet hükmü verilmiş ve bu hükümle ilgili olarak istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurmuş sanıkların adlî kontrol tedbirine uymamaları hâlinde hükmü veren ilk derece mahkemesi tarafından da uyap kayıtları üzerinden durumlarının değerlendirilebileceği ve tutuklama kararı verilebileceği veya yakalama emri düzenlenebileceği hüküm altına alınmaktadır esasen ilk derece mahkemelerinin bu konuda var olan yetkisi belirgin hale getirilmek suretiyle ülke genelinde uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır sayılı kanunun maddesine göre soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından kovuşturma evresinde sanığın tutuklanmasına ise cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re ‘sen mahkemece karar verilir bu istemlerde mutlaka gerekçe gösterilir ve adlî kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukukî ve fiilî nedenlere yer veriliresas sayısı karar sayısı dolayısıyla tutuklama kararı verme yetkisinin dava önünde derdest olan mahkemeye ait olduğu gayet açıktır ve gerekçede belirtildiği gibi dosyadan el çekmiş olan ilk derece mahkemesinin diğer koruma tedbirlerinde olduğu gibi tutuklama koruma tedbirine karar verme yetkisi de bulunmamaktadır dosyadan el çekmiş olan bir mahkemenin üst mahkeme önünde derdest olan bir dosyanın sanığı ile ilgili olarak koruma tedbirine hükmedebilmesini ve kişinin özgürlüğünü kısıtlamaya karar verebilmesini düzenleyen kural anayasanın maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını ihlal etmektedir öncelikle düzenleme kapsamı itibariyle dosya önünde derdest olan bölge adliye mahkemesinin veya yargıtayın tutuklama kararı vermesini engellememektedir dolayısıyla dava mahkemesi olarak zaten adli kontrol koşullarını yerine getirmeyen sanıklar hakkında tutuklama kararı verme yetkisine sahip olan bu mercilerin söz konusu yetkisi baki kalmıştır i̇ptali istenen kuraldaki ilk derece mahkemesi de tutuklama kararı verebilir ibaresindeki de bağlacı bu tespiti teyit etmektedir ancak istinaf ve temyiz mercilerinin bu yetkisi devam ederken aynı zamanda dosyadan el çekmiş olan ilk derece mahkemelerine de uyap üzerinden dosyayı inceleyerek tutuklama kararı verme yetkisinin tanınması ve böylece aynı dosyayla ilgili olarak tutuklama kararı alabilecek mercilerin sayısının artırılması kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına ilişkin olarak anayasada öngörülen güvencelere aykırılık teşkil etmektedir dosya önünde derdest olmayan ilk derece mahkemesinin adli kontrol tedbirlerinin gerçekten ihlal edilip edilmediğini olayın somut koşullarını doğrudan inceleyerek belirleyemeden kişilerin savunmasını almadan ve hatta bu kişilerin durumdan haberi dahi yok iken tutuklama gibi çok ağır bir tedbir kararını alabilmesi en temel haklardan birisi olan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını keyfi müdahalelere açık hale getirmektedir ülkemizde tutuklamanın amacı dışında kullanıldığı anayasanın maddesine ve insan hakları sözleşmelerinden kaynaklanan yükümlülüklere aykırı olarak henüz suçluluğu kanıtlanmamış kişileri cezalandırmak amacıyla hareket edildiği olgusu avrupa i̇nsan hakları mahkemesi ai̇hm kararlarına yansıdığı gibi türkiyenin üyesi olduğu u
4,098
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazcı mahkeme başvurusunda anayasaya aykırılık savının gerekçesi olarak özetle şunları ileri sürmüştür günlü sayılı tapulama yasasının maddesi hükümlerine göre tapuda kayıtlı olmayan bir taşınmazın dönüm kadar olan bölümünün ve dönümü aşmıyan parçaların da tümünün yasal koşulların gerçekleşmesi durumunda zilyedi adına tescillerine hükmedilebiliyordu bu hükümde günlü sayılı toprak ve tarım reformu ön tedbirler kanunu ile yapılan değişiklikte dönümlük miktar dönüme indirilmiş ve bir tapulama bölgesi içinde sözü geçen maddenin birinci ikinci ve üçüncü fıkraları gereğince bir kişinin edinebileceği taşınmazların toplam büyüklüğü dönüm ile sınırlandırılmıştır oysa ile yılları arasında türk toplumu böyle bir azaltmayı haklı kılacak değişikliğe uğramamıştır bu yüzden zilyedlerin topraklarını tescil ettirme istekleri kırılmaktadır bu da bir yandan genel anlamda devletin kullanılabilir arazisinin azalmasına öteki yandan bireylerin toprak sevgisini yitirmelerine ve çeşitli uyuşmazlıkların doğmasına yol açmaktadır daha büyük miktardaki toprakların tescili için aranan vergi kaydı bulunması koşulu yalnızca kişilerin gerçekleştirebileceği bir şey değildir bunda yürütme organına düşen görevler de vardır yürütme organı kendisine düşeni yapmamış bulunduğuna göre vergi kaydının bulunmamasının zararı yalnız zilyedlere yükletilmemelidir bu nedenlerle sayılı yasanın sözü geçen hükümleri anayasanın ve maddelerine aykırı görüldüğünden iptallerine karar verilmelidir
185
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇raz konusu anayasaya aykirilik sorununu mahkememi̇z değerlendi̇rmesi̇nde ceza hukukunun toplumun kültür ve uygarlık düzeyi sosyal ve ekonomik yaşantısıyla ilgili bulunması nedeniyle suç ve suçlulukla mücadele amacıyla ceza ve ceza muhakemesi alanında sistem tercihinde bulunulması devletin ceza siyasetiyle ilgilidir bu bağlamda ceza hukukuna ilişkin düzenlemeler bakımından kanun koyucu anayasanın temel ilkelerine ve ceza hukukunun ana kurallarına bağlı kalmak koşuluyla soruşturma ve yargılamaya ilişkin olarak takdir yetkisine sahiptir nitekim işbu kaide göz ardı edilmeksizin mahkememizce saygıdeğer yüksek mahkemenize iptal konusu cezai usul işlemlerini tanımlar seri muhakeme usul müessesesinin işaret olunacak ve dahi yerleşmiş içtihatlar marifetiyle temas olunmak suretiyle anayasaya ceza hukuk prensip ve ilkelerine aykırılığı sonucuna yol açabilecek unsurlarını müessese bütünlük arz ettiğinden bahisle anılı madde nazarında izahı yoluna gidilmek suretiyle gerekçelendirilmesi sağlanacaktır anayasa madde yargı yetkisi yönünden aykırılık teması avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinin fıkrasında tariflendiği üzere her şahıs yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının dinlenilmesi hakkına sahiptir bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkı anayasanın maddesinde işaret olunan adil yargılanma hakkının esasıdır i̇şbu husus harici anayasa devam eden maddesinde ‘kanuni hakim güvencesini tesis etmiş nitekim anayasanın maddeleri ile de prensip desteklenmiştir anayasal hukuk devleti bağlamında hüküm organı kılınan mahkemenin yargılama faaliyeti yükümlülüğü aynı zamanda inceleme yetkisini de birlikte kılar hüküm organı mahkemenin somut vakayıdava konusunu hem maddi hem hukuki açıdan inceleme yetkisine sahip bulunması gerekmektedirbelilosswitzerland zumtobelaustria bir mahkemenin verdiği kararın yerine getirilip getirilemeyeceğine başka bir yetkili merci karar veriyorsa uyuşmazlığı veya suç isnadını karara bağlayanın bir ‘mahkeme olduğu söylenemezfindlayuk saygıdeğer yüksek mahkeme de istikrar kazanan mahkeme tanımlama ölçütlerinde ilgili karar organının mahkeme olarak nitelendirilebilmesi için dava konusu olayı hem maddi hem de hukuki açıdan inceleme yetkisine sahip olmasını aradığını ve dava konusunu bağlayıcı bir şekilde sonuçlandırma yetkisinin bulunmasını gerekli gördüğünü tespit etmiştir yargı yetkisi başlıklı anayasa madde yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır emri tesis olunmakla seri muhakeme usulü başlıklı ceza muhakemesi kanunu maddesinde cumhuriyet savcısı türk ceza kanununun inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen hususları göz önünde bulundurarak suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında tespit edeceği temel cezadan yarı oranında indirim uygulamak suretiyle yaptırımı belirleresas sayısı karar sayısı dördüncü fıkra uyarınca sonuç olarak belirlenen hapis cezası cumhuriyet savcısı tarafından koşulları bulunması hâlinde türk ceza kanununun nci maddesine göre seçenek yaptırımlara çevrilebilir veya inci maddesine göre ertelenebilir bu maddeye göre belirlenen yaptırımlar hakkında cumhuriyet savcısı tarafından koşulları bulunması hâlinde inci madde kıyasen uygulanabilir bu madde kapsamında yaptırım uygulanması güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümlerin uygulanmasına engel teşkil etmez cumhuriyet savcısı şüpheli hakkında seri muhakeme usulünün uygulanmasını yazılı olarak görevli mahkemeden talep eder talep yazısında şüphelinin kimliği ve müdafii mağdur veya suçtan zarar görenlerin kimliği ile varsa vekili veya kanuni temsilcisi i̇snat olunan suç ve ilgili kanun maddeleri i̇snat olunan suçun işlendiği yer tarih ve zaman dilimi şüphelinin tutuklu olup olmadığı tutuklanmış ise gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri i̇snat olunan suçu oluşturan olayların özeti üçüncü fıkrada belirtilen şartların gerçekleştiği belirlenen yaptırım ile beşinci ve altıncı fıkra uygulanmış ise bunlara ilişkin hususlar ve güvenlik tedbirleri gösterilir mahkeme şüpheliyi müdafii huzurunda dinledikten sonra üçüncü fıkradaki şartların gerçekleştiği ve eylemin seri muhakeme usulü kapsamında olduğu kanaatine varırsa talepte belirlenen yaptırım doğrultusunda hüküm kurar aksi takdirde talebi reddeder ve soruşturmanın genel hükümlere göre sonuçlandırılması amacıyla dosyayı cumhuriyet başsavcılığına gönderir mazeretsiz olarak mahkemeye gelmeyen şüpheli bu usulden vazgeçmiş sayılır fıkraları mucibince izah olunan usuli işlemlerin yargı yetkisine aykırı olabileceği ve dahi yargılama faaliyetinin yegane yükümlüsü ve yetkilisi mahkemelerden bağışık vaziyette icra olunabileceği hususunda kanaat oluşabilecektir şöyle ki anayasanın maddesi hiç kimseyi tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz emrini vermekle işbu husus temel hak ve ödevler başlığında vücut bulmuştur nitekim böylelikle anayasa madde anayasal yasak biçiminde düzenlenmiş bulunduğundan ‘sınırlanma rejimine tabi değildir saygıdeğer yüksek mahkeme maddenin avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi madde ve anayasa madde da yer alan adil yargılanma hakkının ögesi olan kanuni bağımsız ve tarafsız bir mahkeme önünde yargılanma hakkının temelini oluşturduğunu belirterek adil yargılanma hakkı ile madde arasındaki açık bağı teyit etmektedir t esas sayısı karar sayısı seri muhakeme usulü başlıklı ceza muhakemesi kanunu ile düzenlenen mahkeme talepte belirlenen yaptırım doğrultusunda hüküm kurar normunun yukarıda izah olunan aykırılığı sonucunu doğurabileceği kanaatine varılmıştır nitekim kişinin yargılandığı mahkeme bağımsız değilse daha en baştan adil bir yargılamadan söz edilemeyeceği kuşkusuzdur mahkemelerin ve hakimlerin bağımsızlığı adil yargılanmanın en temel unsurudur avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinin birinci fıkrasında da adil yargılanma hakkı tanımlanmış ve herkesin ‘yasal bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir hakimin tarafsızlığı yeterli değildir aynı zamanda tarafsızlığından kuşku da duyulmamalıdır anayasaın maddesinin ve ai̇hsnin maddesinin koruması altında olan içerik olarak adil bir karar verilip verilmediğiyle birlikte adil bir karar verilebilmesi için gerekli koşulların sağlanıp sağlanmadığıdır t açıklamaları ışığında yargısal faaliyet ölçütlerini işaret etmiştir nitekim mahkememizce iptali yönünde somut norm denetimi yolu işletilen cmk madde seri muhakeme usulü başlıklı normun fıkrası talepte belirlenen yaptırım doğrultusunda hüküm kurar avrupa i̇nsan hakları mahkemesi i̇çtihatlarında ifade bulan mahkemelerin nesnel tarafsızlık ilkesine de aykırılık teşkil edebilecektir nesnel tarafsızlık kurum olarak mahkemenin kişide bıraktığı izlenimi dikkate almakla mahkemenin hak arayanlara güven veren tarafsız bir görünüme sahip olması tarafsızlığı sağlamak için alınmış olan tedbirlerin mahkemenin tarafsızlığı konusunda makul her türlü kuşkuyu ortadan kaldırır nitelikte olmasıdır hauschildtdenmark nitekim saygıdeğer yüksek mahkemeniz dikkatine arz olunan bir diğer husus ise cmk nın madde ile tanzim olunan seri muhakeme usulünde işaret olunan fıkra dahilinde cumhuriyet savcısı türk ceza kanununun inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen hususları göz önünde bulundurarak suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında tespit edeceği temel cezadan yarı oranında indirim uygulamak suretiyle yaptırımı belirler emrinin açıkça yargılama ve hüküm tesis etme yönünden inceleme ve delillere temas etme buna istinaden yaptırım belirleme hak ve yetkisinin cumhuriyet savcılarına tevkili yukarıda izah olunan hususlar dahilinde de yargı faaliyetinin iddia makamına yükümlenmesi hasebiyle anayasa madde hükmüne aykırılık teşkil edebilecektir saygıdeğer yüksek mahkemenize yukarıda mevcut içtihatları ile de vücut bulan ilkeleri mucibince iptali talep olunan normun yargı yetkisini mahkemeler dışında bir kurumamercie aktarmasının anayasal prensiplere aykırı olabileceğini talepname marifetiyle kurulacak hükmün de delillere temas etmeksizin huzurda tartışılmaksızın önemle ifade edilmelidir ki yargılama faaliyeti gerçekleştirilmeksizin tesisi sakıncasını doğurabileceği hususu arz olunmaktadır adil yargılanma hakkı yönünden anayasaya aykırılık teması yasa metinleri anayasa madde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz anayasa madde esas sayısı karar sayısı hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz anayasa madde kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz ek fıkra md kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular delil olarak kabul edilemez ceza sorumluluğu şahsidir ek fıkra md hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz ek fıkra md mülga fıkra md değişik onuncu fıkra md ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez i̇dare kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz silahlı kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir değişik son fıkra md uluslararası ceza divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere vatandaş suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez anayasa madde mahkemelerde duruşmalar herkese açıktır duruşmaların bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına ancak genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde karar verilebilir küçüklerin yargılanması hakkında kanunla özel hükümler konulur bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir tarihli sayılı ceza muhakemesi kanunu madde mülga md başlığı ile birlikte yeniden düzenleme md soruşturma evresi sonunda aşağıdaki suçlarla ilgili olarak kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmediği takdirde seri muhakeme usulü uygulanır türk ceza kanununda yer alan hakkı olmayan yere tecavüz madde ikinci ve üçüncü fıkra genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması madde trafik güvenliğini tehlikeye sokma madde ikinci ve üçüncü fıkra gürültüye neden olma madde esas sayısı karar sayısı parada sahtecilik madde ikinci ve üçüncü fıkra mühür bozma madde resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan madde kumar oynanması için yer ve imkan sağlama madde birinci fıkra başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması madde suçları tarihli ve sayılı ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler hakkında kanunun üncü maddesinin birinci üçüncü ve beşinci fıkraları ile inci maddesinin birinci ikinci ve üçüncü fıkralarında belirtilen suçlar tarihli ve sayılı orman kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen suç tarihli ve sayılı rulet tilt langırt ve benzeri oyun alet ve makinaları hakkında kanunun nci maddesinde belirtilen suç tarihli ve sayılı kooperatifler kanununun ek nci maddesinin birinci fıkrasının numaralı bendinde belirtilen suç cumhuriyet savcısı veya kolluk görevlileri şüpheliyi seri muhakeme usulü hakkında bilgilendirir cumhuriyet savcısı tarafından seri muhakeme usulünün uygulanması şüpheliye teklif edilir ve şüphelinin müdafii huzurunda teklifi kabul etmesi hâlinde bu usul uygulanır cumhuriyet savcısı türk ceza kanununun inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen hususları göz önünde bulundurarak suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında tespit edeceği temel cezadan yarı oranında indirim uygulamak suretiyle yaptırımı belirler dördüncü fıkra uyarınca sonuç olarak belirlenen hapis cezası cumhuriyet savcısı tarafından koşulları bulunması hâlinde türk ceza kanununun nci maddesine göre seçenek yaptırımlara çevrilebilir veya inci maddesine göre ertelenebilir bu maddeye göre belirlenen yaptırımlar hakkında cumhuriyet savcısı tarafından koşulları bulunması hâlinde inci madde kıyasen uygulanabilir bu madde kapsamında yaptırım uygulanması güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümlerin uygulanmasına engel teşkil etmez cumhuriyet savcısı şüpheli hakkında seri muhakeme usulünün uygulanmasını yazılı olarak görevli mahkemeden talep eder talep yazısında şüphelinin kimliği ve müdafii mağdur veya suçtan zarar görenlerin kimliği ile varsa vekili veya kanuni temsilcisiesas sayısı karar sayısı i̇snat olunan suç ve ilgili kanun maddeleri i̇snat olunan suçun işlendiği yer tarih ve zaman dilimi şüphelinin tutuklu olup olmadığı tutuklanmış ise gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri i̇snat olunan suçu oluşturan olayların özeti üçüncü fıkrada belirtilen şartların gerçekleştiği belirlenen yaptırım ile beşinci ve altıncı fıkra uygulanmış ise bunlara ilişkin hususlar ve güvenlik tedbirleri gösterilir mahkeme şüpheliyi müdafii huzurunda dinledikten sonra üçüncü fıkradaki şartların gerçekleştiği ve eylemin seri muhakeme usulü kapsamında olduğu kanaatine varırsa talepte belirlenen yaptırım doğrultusunda hüküm kurar aksi takdirde talebi reddeder ve soruşturmanın genel hükümlere göre sonuçlandırılması amacıyla dosyayı cumhuriyet başsavcılığına gönderir mazeretsiz olarak mahkemeye gelmeyen şüpheli bu usulden vazgeçmiş sayılır seri muhakeme usulünün herhangi bir sebeple tamamlanamaması veya soruşturmanın genel hükümlere göre sonuçlandırılması amacıyla cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesi hâllerinde şüphelinin seri muhakeme usulünü kabul ettiğine ilişkin beyanları ile bu usulün uygulanmasına dair diğer belgeler takip eden soruşturma ve kovuşturma işlemlerinde delil olarak kullanılamaz suçun iştirak hâlinde işlenmesi durumunda şüphelilerden birinin bu usulün uygulanmasını kabul etmemesi hâlinde seri muhakeme usulü uygulanmaz seri muhakeme usulü yaş küçüklüğü ve akıl hastalığı ile sağır ve dilsizlik hâllerinde uygulanmaz resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle şüpheliye ulaşılamaması hâlinde seri muhakeme usulü uygulanmaz dokuzuncu fıkra kapsamında cumhuriyet savcısının talebi doğrultusunda mahkemece kurulan hükme itiraz edilebilir bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar adalet bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikle belirlenir ceza muhakemesinde seri muhakeme yönetmeliği madde mahkemece yönetmeliğin üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında cumhuriyet savcısının talebi doğrultusunda kurulan hükme genel hükümler çerçevesinde itiraz edilebilir adil yargılanma hakkında aykırılık teması yönünden değerlendirmeleresas sayısı karar sayısı anayasal adil yargılanma hakkına aykırı olabileceği kanaatine varılan cmk seri muhakeme usulünde mahkemece tesis olunan kararın ceza muhakemesinde seri muhakeme yönetmeliği madde uyarınca olağan kanun yollarından i̇tiraz yoluna tabi olduğu nitekim cmk gereği itiraz neticesi kurulacak merci hükmü kesin hüküm mahiyetinde olacak olup gerekçesi ilgili mahkeme tarafından kurulmayan hüküm yönünden itiraz merci usuli inceleme yapmakla kararı kesin hüküm haline gerekçeden yoksun olmak suretiyle getirebilecektir i̇nsanın bilme isteğine dayanan ve bu nedenle bir kavram olarak kökü çok eskilere uzanan gerekçe zamanla bir temel hak halini almıştır gerekçeli karar hakkı günümüzde adil yargılanma hakkının bir unsuru olarak kabul edilmektedir nitekim söz konusu hak avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesine dayalı avrupa i̇nsan hakları mahkemesi içtihatlarının yanı sıra mevzuat ve uygulamalarla hukukumuzda da korunmaktadır gerekçenin karar vereni daha dikkatli olmak zorunda bırakması yargı kararlarının denetlenebilmesi ile kararların taraflar ve kamuoyu tarafından benimsenmesini sağlaması ve hukuk bilimini geliştirmesi gibi kendisini vazgeçilmez kılan yararları bulunmaktadır feridunnuhoğlu yargıtay ceza dairesi t yasal yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi uygulamada da keyfiliğe yol açacaktır bu itibarla keyfiliği önlemek tarafları tatmin etmek sağlıklı bir denetime olanak sağlamak bakımından hükmün gerekçeli olmasında zorunluluk bulunmaktadır olaylar ve dosyalar ayrı ayrı irdelenmeden ve değerlendirilmeden genel ifadelerle ve yetersiz gerekçe ile hüküm kurulması hukuka aykırıdır demek suretiyle ceza hukuku prensipleri ışığında ilamların gerekçeden yoksun vücuda getirilmesinin doğurabileceği sıkıntıları ve dahi denetime olanak sağlayamayabileceğini işaret etmiştir bu kapsamda kesin hükmün güçlü ve zorlayıcı nitelikteki koşullar olmaksızın olağanüstü kanun yolu ile bozulması hukuki kesinlik ilkesine de aykırılık teşkil edebilecektir anayasanın maddesinde hak arama özgürlüğünün yasayla sınırlanabilmesine yönelik bir düzenleme de yer almamış sınırlama sebebi öngörülmemiş böylece yasa koyucuya sınırlama yetkisi verilmemiştir avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi madde çerçevesinde adil yargılanma hakkı sadece ilk derece mahkemesi bakımından değil kanun yolları bakımından da geçerlidir her ne kadar temyiz yani iki dereceli yargılanma hakkı anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerden olmadığı gibi sözleşmenin ve buna ek protokollerin herhangi birinin kapsamına da girmemektedir aymali pakkan başv şeklinde yüksek mahkeme hüküm tesis etmiş ise de şüphesiz anılı değerlendirme kesin hükmün gerekçesiz ve denetlenebilir niteliğinden mahrum olmasının doğurabileceği sakıncaları korumamaktadır anayasanın maddesinin fıkrası hükmü mahkemeye hem maddi hem de hukuki yönden önüne gelen davayı inceleme yükümlülüğü vermektedir mahkemenin maddi yönden davayı ele alma yetkisini sınırlayıcı düzenlemeler madde ye aykırı olacaktır aym kt saygıdeğer yüksek mahkemece tesis olunan başka bir ifadeyle mahkemeye erişim hakkı dava açma hakkı ile sınırlı olmaksızın taraflara dava konusunu oluşturan tüm taleplerin esasının incelenerek değerlendirilmesini isteme hakkı sağlar medikal kozmetik ve dış tic ltd şti başv hükümde de işaret edildiği üzere mahkemece gerçekleştirilecek yargılamaesas sayısı karar sayısı faaliyeti neticesinde mutlak suretle esas incelenmeli ve hüküm değerlendirilen maddi vakada kurulan kanaate göre gerekçelendirilmelidir gerekçesiz delilleri değerlendirilmeden ve dahi maddi vakaya dokunmaksızın tesis olunan hükümde mahkemenin yükümlülüğünü yerine getirdiğinden bahsetmek hukuki yönden tartışmalı olacaktır neti̇ce ve talep tarihli sayılı kanunun maddesi ile seri muhakeme usulü başlığı ile birlikte tarihli ve sayılı ceza muhakemesi kanununda madde kapsamında yeniden düzenlenen tarihli sayılı yasanın maddesini mülga eden usuli hükmün anayasanın ve maddelerine aykırılığı sebebiyle ilgili yasa değişikliğinin iptaline karar verilmesini saygılarımla arz ederim
2,419
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir dava davacının beşiktaş sosyal güvenlik merkezinin tarih sgk sayılı işleminin iptaline tarihli ve sayılı sıkıyönetim kanunu uyarınca gözaltında ve tutuklulukta geçen sürelerinin primlerinin davacının devletten yargılandığı dava için tazminat almadığı gözetilerek hazineden tahsil edilmek suretiyle borçlandırılmasına ilişkin olarak açılmıştır uyuşmazlıkta tarihli ve sayılı sıkıyönetim kanunu uyarınca kurulan sıkıyönetim mahkemelerinin görev alanına giren suçlar nedeniyle yakalanan veya tutuklananlardan sayılı yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren aylık müracaat süresi içinde davaları sonuçlanan kovuşturmaya yer olmadığına beraat ve zamanaşımından düşmeye karar verilmiş olanların müracaatları kabul edilerek bu yasadan yararlandırılmış ancak sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasaya eklenen geçici maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren aylık sürede henüz yargılaması devam eden ve bu süreden sonra hakkındaki dava zamanaşımından düşen davacının talebinin reddedilmesi sonucu söz konusu kurum işleminin iptali ile sayılı yasa kapsamında davacının borçlandırma talebinin kabulüne ilişkindir bu kapsamda mahkememizce öncelikle anılan yasa maddesindeki altı aylık sürenin dosyanın esası hakkında ve uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak hüküm olması nedeniyle dikkate alınıp irdelenmesi gerekmektedir uygulanacak yasa kurali sorunu günlü resmi gazetede yayımlanan sayılı yasanın maddesi uyarınca sayılı yasaya eklenen geçici maddesinde tarihli ve sayılı sıkıyönetim kanunu uyarınca kurulan sıkıyönetim mahkemelerinin görev alanına giren suçlar nedeniyle yakalanan veya tutuklananlardan türk silahlı kuvvetlerinin yönetime el koyduğu eylül tarihinden itibaren haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilenlerin gözaltında veya tutuklulukta geçen süreleri için kendilerinin ya da hak sahiplerinin bu durumlarını belgeleyerek bu maddenin yayımı tarihinden itibaren altı ay içerisinde talepte bulunması kaydıyla gözaltında veya tutuklulukta geçen süreleri talep tarihinde nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının si üzerinden hesaplanacak primlerinin bu durumlarından dolayı dava açıp tazminat alanların borcun tebliğ tarihinden itibaren altı ay içerisinde kendilerince veya hak sahiplerince tazminat almamış olanların ise hazinece ödenmesi suretiyle borçlandırılır bu şekilde borçlanılan süreler kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının bendi kapsamında prim ödeme gün sayısı olarak değerlendirilir ancak sigortalılık başlangıç tarihinden önceki borçlanılan süreler sigortalılık başlangıç tarihini geriye götürmez yine sayılı kanuna tabi çalışmakta iken sayılı sıkıyönetim kanunu uyarınca kurulan sıkıyönetim mahkemelerinin görev alanına giren suçlar nedeniyle yakalanan veya tutuklananlardan türk silahlı kuvvetlerinin yönetime el koyduğu eylül tarihinden itibaren haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilenlerin herhangi bir nedenle hizmet sayılmayan gözaltında veya tutuklulukta geçen süreleri kendileriesas sayısı karar sayısı veya hak sahiplerinin bu durumlarını belgeleyerek bu maddenin yayımı tarihinden itibaren altı ay içerisinde talepte bulunması kaydıyla gözaltına alındığı veya tutuklandığı tarihteki emeklilik keseneğine esas aylık derece ve kademesinin talep tarihindeki katsayılar ve emeklilik keseneğine esas aylığın hesabına ait diğer unsurlar ile kesenek ve karşılık oranları esas alınmak suretiyle hesaplanacak borçlanma tutarının altı ay içerisinde kendilerince veya hak sahiplerince ödenmesi halinde hizmet sürelerine eklenir borçlanılan süreler sayılı kanunun geçici inci maddesine göre yaş tespitinde dikkate alınmaz hükmüne yer verilmiştir bu çerçevede anılan yasa hükmünde geçen bu maddenin yayımı tarihinden itibaren altı ay içerisinde talepte bulunması hükmü önümüzdeki davanın kabul koşulları açısından mahkememizce doğrudan uygulanacak yasa kuralı niteliği taşımaktadır iii sayili yasanin maddesi̇ i̇le sayili yasaya eklenen geçi̇ci̇ maddesi̇ni̇n ve fikralarinda geçen bu maddeni̇n yayimi tari̇hi̇nden i̇ti̇baren ay i̇çeri̇si̇nde talepte bulunmasi kaydiyla yolundaki̇ sözcükleri̇ni̇n anayasaya aykiriliği i̇ti̇razimizin nedenleri̇ dayanılan anayasa kuralları anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmüne yer verilmektedir i̇tirazımıza konu yasa kuralının kapsamı anlamı ve sonuçları aa sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasaya eklenen geçici maddesinin ve fıkralarında geçen bu maddenin yayımı tarihinden itibaren ay içerisinde talepte bulunması kaydıyla hükmünün kapsamı sayılı yasanın geçici maddesi ile sayılı yasa uyarınca sıkıyönetim mahkemelerinin görevine giren suçlar nedeniyle yakalanan veya tutuklananlardan haklarında mahkûmiyet verilmeyen hak sahiplerinin kanunun yayım tarihinden itibaren altı ay içerisinde talepte bulunması kaydıyla yakalanan ve tutuklulukta geçen süreleri sayılı yasanın ve maddeleri kapsamında dava açıp tazminat alanların borcun tebliğ tarihinden itibaren altı ay içerisinde kendilerince veya hak sahiplerince tazminat almamış olanların ise hazinece ödenmesi suretiyle borçlandırılacağı belirtilmiş ve yine sayılı kanuna tabi çalışmakta iken yukarıda belirtilen şekilde gözaltına alınan ya da tutuklanan kişilere ilişkinde fıkrada belirtilen şekilde sayılı yasanın ve ilgili maddeleri doğrultusunda işlem yapılacağı belirtilmiştir bb sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasaya eklenen geçici maddesinin ve fıkralarında geçen bu maddenin yayımı tarihinden itibaren ay içerisinde talepte bulunması kaydıyla maddesinin anlamı ve adli yargı i̇dari yargı düzenleri arasında görev ayrımına i̇lişkin anayasal kurallar bakımından sonuçları mahkememizce itiraza konu edilen yasa maddesindeki altı aylık sürenin uygulanması halinde yasanın yürürlüğe girdiği tarihte ve belirtilen altı aylık süre içerisinde cezaesas sayısı karar sayısı yargılaması devam eden ve daha sonra sonuçlanan davacı yönünden davanın kabul koşulları açısından doğrudan ve olumsuz sonuç doğuracak şekilde etkili olacağı açıkça ortadadır sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasaya eklenen geçici maddesinin ve fıkralarında geçen bu maddenin yayımı tarihinden itibaren ay içerisinde talepte bulunması kaydıyla maddesinin anayasaya aykırılık nedenleri anayasanın maddesine göre cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir anılan ilkenin bir gereği olarak hiçbir organ ya da kurum dayanağını anayasa ya da yasadan almadığı yetkiyi kullanamayacak ya da yetki veya görevini bir başka organa devredemeyecektir anayasada türkiye cumhuriyetinin demokratik bir hukuk devleti olduğu vurgulanırken devlet içinde tüm kamusal yaşam ve yönetimin yargı denetimine bağlı olması amaçlanmıştır çünkü yargı denetimi hukuk devletinin olmazsa olmaz koşuludur anayasanın maddesinin birinci fıkrasındaki idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır kuralıyla amaçlanan etkili bir yargısal denetimdir bu kural yönetimin kamu hukuku ya da özel hukuk alanına giren tüm eylem ve işlemlerini kapsamaktadır yine anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmüne yer verilmektedir sayılı bazı alacakların yeniden yapılandırılması ile sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu ve diğer bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesi ve sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununa eklenen geçici maddesi ile anayasanın maddesinde belirtilen sosyal ve hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde yasa koyucunun eylül tarihinden itibaren haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilenlerin gözaltında ve tutuklulukta haksız bir şekilde geçen süreler nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi kayıpların telafi etmek amacıyla yasal düzenleme yaptığı anlaşılmaktadır her ne kadar yasa hükmünde kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilenlerin şeklinde bir düzenleme yapılmış ise de dosyamıza sunulan örnek uygulamalar ve gaziosmanpaşa sigorta müdürlüğünün tarihli yazısında da ayrıntılı olarak belirtildiği şekilde kurum tarafından geçici maddenin sayılı yasa kapsamında mahkumiyetle sonuçlanmayan şeklinde uygulama alanı bulmuştur mahkememizde görülmekte olan davaya konu işlem nedeniyle davacının sayılı sıkıyönetim kanununa muhalefetten dolayı yıl gün gözaltında ve tutuklu kaldığı i̇stanbul nolu sıkıyönetim mahkemesinde hakkında açılan davanın sıkıyönetim mahkemelerinin kaldırılması ile üsküdar ağır ceza mahkemesinin esas sayılı dosyasına devrolunduğu her ne kadar davacı hakkında mahkumiyet kararı verilmiş ise de yargıtay ceza dairesinin esas sayılı ilamı ile dava zamanaşımının dolması nedeniyle düşme kararı verildiği anlaşılmaktadıresas sayısı karar sayısı sayılı yasanın geçici maddesinin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle davacı hakkındaki yargılamanın devam ettiği ve yasada belirtilen aylık süre içerisinde başvurmasının imkansız olduğu ortadadır hal böyle olunca geçici maddenin yürürlüğe girdiği tarihte ceza davası sonuçlanmamış kişiler yönünden söz konusu madde de yer alan bu maddenin yayımı tarihinden itibaren ay içerisinde talepte bulunması kaydıyla hükmünün anayasanın maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine açıkça aykırı olduğu sosyal ve hukuk devleti i̇lkeleri yönünden de ciddi haksızlıklara ve mağduriyetlere neden olacağı kanaati mahkememizde oluşmakla davacı vekilinin bu yöndeki itirazı da yerinde görülerek anılan yasa maddesindeki bu sözcüklerin anayasa kurallarına uymadığı düşünülmektedir i̇stem ve sonuç açıklanan nedenlerle sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasaya eklenen geçici maddesinin ve fıkralarında geçen bu maddenin yayımı tarihinden itibaren ay içerisinde talepte bulunması kaydıyla sözcüklerinin anayasamızın maddesine aykırı olduğu ve anayasa mahkemesince iptali gerekeceği düşüncesi ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrası uyarınca itiraz yoluyla incelenmek üzere anayasa mahkemesine başvurulmasına yine anılan yasa maddesinin fıkrası uyarınca başvurumuzun anayasa mahkemesine noksansız olarak gidişinden başlayarak beş ay süre ile anayasa mahkemesinin bu konudaki kararının beklenmesine başvuru kararımız kararımıza ilişkin tutanağımız ile dava dilekçesi ve eklerinin onaylı örneklerinin anayasa mahkemesine gönderilmesine kararımızın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde karar verildi
1,353
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü özetle şöyledir i̇ptali istenilen medenî kanunun maddenin birinci fıkrasında kocanın ikametgâhı karının ikametgâhı olarak kabul edilmiştir hukuk usulü muhakemeleri kanununun maddesinin son fıkrasında boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme davacının ikametgâhı veya eşlerin davadan evvel son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesi olarak gösterilmiştir bu durumda davayı koca açarsa bu maddedeki davacının ikametgâhı kuralından yararlanarak kendi ikametgâhı mahkemesinde açabilecektir oysa davayı kadın açarsa kocanın ikametgâhı karının ikametgâhı olarak düzenlendiğinden kocasının ikametgâhı mahkemesinde davasını açmak zorunda kalacaktır bir başka anlatımla kim açarsa açsın davanın kocanın ikametgâhı mahkemesinde açılması gerekmektedir bu durum karı aleyhine eşitsizlik yarattığından anayasanın maddesine yerleşme özgürlüğünü kısıtladığından anayasanın ve maddelerine aykırıdır
115
esas sayısı karar sayısı mahkememizce anayasanın maddesi kapsamında görülmekte olan davada uygulanacak kanun hükmü olarak nitelendirilen tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı orman köylülerinin kalkınmalarının desteklenmesi ve hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi ile hazineye ait tarım arazilerinin satışı hakkında kanunun hak sahibi başvuru ve doğrudan satış başlıklı maddesinin fıkrasında yer alan hak sahiplerinden idarenin teklifini kabul etmeyenler doğrudan satış hakkından yararlanamazlar başkaca talepte bulunamazlar hak ve tazminat talep edemezler ve dava açamazlar cümlesinin aşağıda sıralanan gerekçelerle türkiye cumhuriyeti anayasasına aykırı olduğu düşünülmektedir i̇tiraz konusu maddenin yer aldığı düzenlemeler şu şekildedir hak sahibi başvuru ve doğrudan satış madde b alanlarında bulunan taşınmazlar hakkında bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulan tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre bu taşınmazların tarihinden önce kullanıcısı ve veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen kişilerden bu taşınmazları satın almak için süresi içerisinde idareye başvuran ve idarece tespit edilen satış bedelini itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul edenler bu kanuna göre hak sahibi sayılır alanlarında bulunan taşınmazlar hakkında bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra düzenlenecek güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulacak tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre bu taşınmazların tarihinden önce kullanıcısı ve veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilecek kişilerden bu taşınmazları satın almak için süresi içeresinde idareye başvuran ve idarece tespit edilen satış bedelini itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul edenler de hak sahibi sayılır hak sahiplerinden birinci fıkra kapsamında olanlar bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde ikinci fıkra kapsamında olanlar ise güncelleme listelerinin tescil edildiği veya kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren sekiz ay içinde idareye başvurarak bu taşınmazların bedeli karşılığında kendilerine doğrudan satılmasını isteyebilir değişik hak sahiplerine doğrudan satılacak olan taşınmazların satış bedeli dört yüz metrekareye kadar olan kısmı için rayiç bedelin yüzde ellisi fazlası için rayiç bedelin yüzde yetmişi üzerinden hesaplanır birden fazla taşınmazda hak sahibi olunması halinde yüzde elli satış bedeli hesaplanması hak sahibinin tercih edeceği sadece bir taşınmaz için uygulanır bir taşınmazdaki hak sahipliğinin devredilmesi halinde yüzde elli satış bedeli hesaplanması taşınmazın sadece dört yüz metre karesi için ve hak sahiplerinin hisselerine oranlanarak uygulanır ek cümle ancak tamamen ve münhasıran bilfiil tarımsal amaçlı olarak kullanılan ve üzerinde tarımsal amaçlı yapılar mandıra sera ağıl kümes vb ile sürekli ikamet amacıyla kullanılan konut hariç yapı bulunmayan yerler için satış bedeli rayiç bedelin yüzde ellisi üzerinden hesaplanır bu şekilde satılan taşınmazların sonradan farklıesas sayısı karar sayısı amaçla kullanılması halinde taşınmazın satış tarihi itibariyle rayiç bedelinin yüzde yetmişi üzerinden hesaplanacak bedel esas alınarak aradaki fark kanuni faiziyle birlikte ecrimisilin tarh tahakkuk ve tahsiline ilişkin hükümler uyarınca kayıt malikinden tahsil edilir başvuru sahiplerinden satış bedellerine mahsup edilmek üzere belediye ve mücavir alan sınırları içinde olan yerler için iki bin türk lirası dışında olan yerler için bin türk lirası başvuru bedeli alınarak ilgilileri adına emanet hesabına kaydedilir ek cümle daha önce başvuru bedeli yatırmadan yapılan başvurular ile bundan sonra yapılacak başvurular başvuru bedeli alınmaksızın geçerli kabul edilir hak sahiplerine satış işlemleri idarece başvuru süresinin bittiği tarihten itibaren en geç altı ay içinde sonuçlandırılır bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen güncelleme listeleri veya kadastro tutanakları kapsamında kalan taşınmazların satış işlemleri tarihinden itibaren tespit edilen rayiç bedeller üzerinden yapılır satış bedeli peşin veya taksitle ödenebilir satış bedelinin tamamının peşin ödenmesi halinde yüzde yirmi en az yarısının ödenmesi halinde yüzde on oranında indirim uygulanır ve bu bedeller idarece yapılan yazılı tebligat tarihinden itibaren en geç üç ay içinde ödenir tebliğ edilen satış bedeline itiraz edilemez ve dava açılamaz peşinat alınmadan yapılan taksitle satışlarda ise satış bedelinin tamamen ve münhasıran bilfiil tarımsal amaçlı olarak kullanılan ve üzerinde tarımsal amaçlı yapılar mandıra sera ağıl kümes vb ile sürekli ikamet amacıyla kullanılan konut hariç yapı bulunmayan yerler için yüzde onu diğer yerler için yüzde yirmisi yapılan yazılı tebligat tarihinden itibaren en geç üç ay içinde kalanı ise belediye ve mücavir alan sınırları içinde en fazla beş yılda on eşit taksitte belediye ve mücavir alan sınırları dışında ise en fazla altı yılda on iki eşit taksitte faizsiz olarak ödenir taksitli satışlarda kalan miktarı karşılayacak miktarda kesin ve taksitlendirmeye uygun süreli banka teminat mektubu verilmesi veya satışı yapılan taşınmazın üzerinde tarihli ve sayılı türk medeni kanunu hükümleri uyarına hazine lehine kanuni ipotek tesis edilmesi halinde taşınmaz tapuda hak sahibi adına devredilir i̇dare tarafından yapılan taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan taşınmaz satış sözleşmeleri ile kanuni ipotek sözleşmelerinde resmi şekil şartı aranmaz hak sahipliği belgesi hak sahibinin türkiye cumhuriyeti kimlik numarası imzası fotoğrafı ve nüfus bilgilerini içerecek şekilde idarece düzenlenir düzenlenen hak sahipliği belgelerinin idarece yazılı olarak tapu idaresine bildirilmesi üzerine devir ve kanuni ipotek tapu siciline resen tescil edilir i̇potek tesis edilerek devredilen taşınmazların üçüncü kişilere satılması halinde borcun kalan tutarından alıcılar sorumludur bu hususta tapu kütüğünde gerekli belirtme yapılır hak sahibi adına mülkiyet devredilmeden yapılan taksitli satışlarda hak sahibi tarafından yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda tahsil edilen tutar hak sahibine aynen ve faizsiz olarak iade edilir peşin satışlarda satış bedelinin tamamını taksitli satışlarda ise peşinatı veya taksitleri vadesinde ödememek suretiyle yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin doğrudan satın alma hakları düşer ancak taksitli satışlarda taksit süresinin sonuna kadar ödenmek kaydıyla taksitlerden ikisinin vadesinde ödenmemesi yükümlülüklerin ihlali anlamına gelmez vadesinde ödenmeyen taksit tutarlarına tarihli ve sayılıesas sayısı karar sayısı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun inci maddesine göre belirlenen oranda gecikme zammı uygulanır hak sahibi olunmasında kanuni halefiyet hak sahibinin veya mirasçılarının bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra noter tarafından düzenlenecek muvafakatname vermeleri halinde ise akdi halefiyet hükümleri geçerlidir bu fıkraya göre noter tarafından düzenlenecek muvafakatnamelerden tarihli ve sayılı harçlar kanunu hükümlerine göre elli türk lirası maktu noter harcı alınır hak sahibi olmadığı belirlenen başvuru sahiplerine bu kanundan yararlanamayacakları gerekçeleriyle birlikte bildirilerek başvuru bedeli aynen ve faizsiz olarak iade edilir bu maddeye göre hak sahiplerine doğrudan satılması gereken taşınmazlardan ağaçlandırılmak üzere orman genel müdürlüğüne tahsis edilen kamu hizmetlerine ayrılan veya bu amaçla kullanılan ya da maliye bakanlığınca belirlenen taşınmazlar ile ilgili idarelerce bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç üç ay içerisinde idareye bildirilmesi şartıyla özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gerekenler ile içme ve kullanma suyu havzalarında maksimum su seviyesinden itibaren üç yüz metrelik bant içerisinde kalan yerler hak sahiplerine satılmaz bu taşınmazların yerine istenilmesi halinde hak sahiplerine hak sahibi oldukları taşınmazın rayiç değerine eşdeğer öncelikle aynı il sınırları içerisinde bulunan alanlarındaki taşınmaz bu maddenin dördüncü fıkrasına göre hesaplanacak satış bedeli karşılığında doğrudan satılabilir hak sahiplerinden idarenin teklifini kabul etmeyenler doğrudan satış hakkından yararlanamazlar başkaca talepte bulunamazlar hak ve tazminat talep edemezler ve dava açamazlar bu maddeye göre hak sahibi bulunmayan veya doğrudan satın almaya ilişkin hak sahipliği kalmayan taşınmazların tapu kütüklerinde yer alan kullanıcı ve muhdesat belirtmeleri maliye bakanlığının talebi üzerine tapu idaresince terkin edilir ve bu taşınmazlar maliye bakanlığınca satış dahil genel hükümlere göre değerlendirilir hak sahipliği kalmayan taşınmazların değerlendirilmesi amacıyla sayılı kanunun maddesinin son fıkrası kapsamında kalanlar hariç olmak üzere üzerlerinde bulunan kişilere ait yapı ve eklentiler yıla ait çevre ve şehircilik bakanlığı yapı birim fiyatlarından eksik imalat bedelleri ve yıpranma payı düşüldükten sonra kalan bedeli ilgililerine ödenmek suretiyle yıktırılır veya bu şekilde belirlenen bedel taşınmazın değerine eklenerek son müracaat tarihinden itibaren üç yıl içinde satılarak satıştan elde edilen gelirden yapı ve eklenti sahiplerine ödenir ve idare tarafından yapıların tahliyesi sağlandıktan sonra ferağ işlemleri gerçekleştirilir bu maddenin üçüncü ve altıncı fıkralarında belirtilen süreleri iki katına kadar arttırmaya cumhurbaşkanı yetkilidir anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmü yer almaktadıresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinin birinci fıkrasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hükmüne yargı yolu başlıklı maddesinde de i̇darenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesiyle güvence altına alınan hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı kendisi bir temel hak niteliği taşımasının yanında diğer tem hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir demokratik toplumlarda temel hak ve özgürlükler yönünden serbestlik asıl sınırlama ise istisnadır temel hak ve özgürlükleri güvenceye alan anayasalar bunların hangi nedenlerle ve ne ölçüde sınırlandırılabileceğini de belirlemektedir bu anlamda anayasanın maddesinde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz denilmektedir öte yandan anayasa mahkemesinin yerleşik içtihat halini alan kararlarında belirtildiği üzere her temel hak ve özgürlüğün doğasından kaynaklanan sınırları da bulunmaktadır birlikte yaşamanın zorunlu sonucu olarak hak ve özgürlüklerin başkalarının aynı hak ve özgürlüklerinden faydalanmasını engelleyici başkalarına zarar verici mahiyette kullanılmaması gerekir ayrıca anayasanın başka maddelerinde yer alan kuralların da temel hak ve hürriyetin sınırını oluşturabilmesi mümkündür anayasanın maddesinde hak arama özgürlüğü için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiş olmakla birlikte bunun hiçbir şekilde sınırlandırılması mümkün olmayan mutlak bir hak olduğu söylenemez özel sınırlama nedeni öngörülmemiş hakların da hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırları bulunduğu kabul edilmektedir dava açma hakkının kapsamına ve kullanım koşullarına ilişkin bir kısım düzenlemelerin hak arama özgürlüğünün doğasından kaynaklanan sınırları ortaya koyan ve hakkın norm alanını belirleyen kuralar olduğu açıktır ancak bu sınırlamalar anayasanın maddesinde yer alan güvencelere aykırı olamaz anayasanın maddesinde ifade edilen ölçülülük ilkesi temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin başvurularda dikkate alınması gereken bir diğer ilkedir demokratik toplum düzenin gerekli ve ölçülülük ilkeleri iki ayrı kriter olarak düzenlenmiş olmakla birlikte bu iki kriter arasında sıkı bir ilişki vardır temel hak ve özgürlüklere yönelik herhangi bir sınırlamanın demokratik toplum düzeni için gerekli nitelikte başka bir ifadeyle öngörülen kamu yararı amacını gerçekleştirmekle birlikte temel haklara en az müdahaleye olanak veren ölçülü bir sınırlama niteliğinde olup olmadığının incelenmesi gerekir ölçülülük temel hak ve özgürlüklerin sınırlanma amaçları ile sınırlama araçları arasındaki ilişkiyi yansıtır ölçülülük denetimi ulaşılmak istenen amaçtan yola çıkarak bu amaca ulaşılmak için seçilen aracın denetlenmesidir bu sebeple kuralın hedeflenen amaca ulaşabilmek için elverişli gerekli ve orantılı olup olmadığı değerlendirilmelidiresas sayısı karar sayısı belirtilen nitelikleri gereği anayasanın maddesinde yer alan ve aralarında sıkı bir ilişki bulunan temel hak ve hürriyetlerin özü demokratik toplum düzeninin gerekleri ve ölçülülük ilkesi kavramları bir bütünün parçaları olup demokratik bir hukuk devletinin özgürlük rejiminde gözetilmesi gereken temel ölçütleri oluşturmaktadır demokratik toplum hak arama özgürlüğünün tüm bireyler açısından mümkün olan en geniş şekilde güvence altına alındığı bir düzeni gerektirir demokrasilerde devlete düşen görev bireyin hak arama özgürlüğünü kullanabilme imkanına sahip olmasını sağlamak özellikle de bu imkânı ortadan kaldırmaya yönelik tutumlardan kaçınmak ve bu yönde gelebilecek olumsuz müdahaleleri engellemektir hak arama özgürlüğüne demokratik toplum düzeni yönünden zorunlu olmadıkça devletin müdahale etmemesi gerekir bu hak meşru amaçlarla sınırlandırılabilir ise de bu sınırlama kişilerin bu hakkını yok edecek veya kullanılamaz hale getirecek şekilde yapılmamalıdır anayasanın maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından bir mahkemeye erişim hakkıdır kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunulabilmesi ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesi ve zararını giderebilmesinin en etkili yolu yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir mahkemeye erişim hakkı bireylerin iddia ve savunmalarını bir yargı mercii önünde ileri sürebilmelerine imkân sağlayan ve adil yargılanma hakkının bir unsuru olarak kabul edilen bir haktır bu açıklamalar ışığında itiraza konu kural ile sayılı kanun kapsamında kanuni veya akdi hak sahibi sıfatı bulunan kişilere idarece hak sahibi oldukları taşınmaz yerine eş değer başka bir taşınmazın satışının teklif edilmesine karar verilmesi halinde hak sahibi olan kişilerin bu teklifi kabul etmemesi durumunda doğrudan satış hakkından yararlanamayacakları herhangi bir talepte bulunamayacakları hak ve tazminat talep edemeyecekleri ve dava açamayacakları şeklinde hüküm getirilmekte olup söz konusu hükmün anayasanın maddesinde düzenleme altına alınan hak arama özgürlüğüne ve hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından birisi olan mahkemeye erişim hakkına ölçüsüz bir sınırlama getirdiği dolayısıyla demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı bu sınırlamanın anayasanın maddesine yer alan hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olduğuna ilişin amir hüküm içeren maddesine de aykırı olduğu düşünülmektedir açıklanan nedenlerle mahkememizce bakılmakta olan davanın görülebilmesi için uygulanması gereken kural niteliği taşıyan sayılı orman köylülerinin kalkınmalarının desteklenmesi ve hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi ile hazineye ait tarım arazilerinin satışı hakkında kanunun hak sahibi başvuru ve doğrudan satış başlıklı maddesinin fıkrasında yer alan hak sahiplerinden idarenin teklifini kabul etmeyenler doğrudan satış hakkından yararlanmazlar başkaca talepte bulunamazlar hak ve tazminat talep edemezler ve dava açamazlar cümlesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanun uyarınca söz konusu ibarenin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına ve uyuşmazlığın çözümünün anayasaesas sayısı karar sayısı mahkemesi kararına kadar beş ay süreyle geri bırakılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi
2,087
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir maddi̇ olay ve uygulanacak hüküm konusu anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmüne yer verilmektedir ancak bu kurallar uyarınca bir mahkemenin anayasa mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve görevine giren bir dava bulunması ve iptali istenen kuralların da davada uygulanacak kural olması gerekmektedir uygulanacak yasa kuralları davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararı dava konusu ihtilafta davacıya i̇mar kanunun ve maddesi uyarınca ytl idari para cezası ve yıkım kararı verildiği davacının bu işleme karşı muğla i̇dare mahkemesinin sayılı dosyasında iptal davası açtığı bu dava derdest iken davalı idarece bu sefer para cezasına ilişkin gün ve seri no sıra no işlem no takip no sayılı ödeme emri düzenlendiği ödeme emrinin tarihinde tebliği üzerine tarihinde aydın vergi mahkemesinde dava açıldığı vergi mahkemesinin davayı görev yönünden reddi üzerine muğla i̇dare mahkemesinin gün ve k sayılı kararıyla sayılı yasanın maddesi uyarınca gün içinde dava açılması gerektiği gerekçesiyle davanın süre yönünden reddedildiği anılan karara karşı mahkememiz nezdinde itiraz edildiği anlaşılmaktadır i̇dare mahkemesinin itiraz konusu kararının yasal gerekçesi sayılı yasanın maddesinin fıkrasının gün içinde itiraz edilebileceği hükmü olup mahkememizce yapılan itiraz incelemesinde bu ibare uygulanarak yasa hükmü halini almıştır i̇lgi̇li̇ kanun maddesi̇ sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun maddesinin fıkrasında kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın gün içinde dava açabileceği hükme bağlanmıştır anayasaya aykirilik sebebleri̇ anayasanin maddesi̇ yönünden anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmektedir hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kuran bunu sürdürmekte kendini yükümlü sayan bütün eylem ve işlemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir hukuk devleti ilkesi devletin tüm organlarının üstündeesas sayısı karar sayısı hukukun mutlak egemenliğinin bulunmasını yasa koyucunun da her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile kendisini bağlı saymasını gerektirir bu bağlamda yasa koyucunun yasal düzenlemeler yaparkenki takdiri sınırsız ve keyfi olmayıp hukuk devleti ilkeleriyle sınırlıdır hukuk devletinin unsurları doktrinde belirlenmiş olup bunlardan konuyla ilgili olan iki tanesi belirlilik ve hukuki güvenlik ilkesidir doç dr bahtiyar akyılmaz i̇dare hukuku bunlardan belirlilik ilkesinin gereği ise maddi hukuk ve usul kararlarının önceden öngörülebilir bir açıklılıkta ve kişilerin haklı beklentilerini bariz bir şekilde bertaraf etmeyecek bir şekilde düzenlenmesini gerektirir buna göre sözkonusu yasa maddesi incelenecek olursa bilindiği üzere yargı sistemimiz çok çeşitli ve çok başlı bir yargı sistemi olup genel ve doğal ayrım olan adli ve i̇dari yargı ayrımı ötesinde askeri yargı ve onun alt dalları anayasa yargısı ve uyuşmazlık mahkemesi ayrı ayrı yargı kollarını oluşturmakta olup her bir yargı kolunun farklı müracaat yolları ve farklı yargılama usulü mevcuttur bu farklılık bazen yapılan görevin doğası gereği olmakla birlikte çoğu zaman hukuk tekniğinin zorunlu sonucu olmayıp siyasi bir sistem tercihinden kaynaklanmaktadır askeri ceza yargısı ve askeri yüksek i̇dare mahkemesi gibi bu çok başlılık ve çeşitlilik çoğu zaman yetki ve görev karmaşasına yol açmakta olup hukuk devleti ilkesinin belirlilik istikrar öngörülebilirlik ve haklı beklenti kriterleriyle çelişmektedir karmaşanın ve belirsizliğin tek sebebi yargı kollarındaki çok başlılıktan ibaret olmayıp yargı kollarının kendi içinde hukuk tekniği gereği oluşan farklı yargı yerlerinde farklı müracaat şekilleri ve farklı yargılama usulleri uygulanması bu karmaşa ve belirsizliği arttırmaktadır örneğin adli yargıda genel ayrım olan ceza ve hukuk alanlarındaki dava süreleri farklı olduğu gibi hukuk mahkemelerinin her birinde de sulh asliye ticaret aile tüketici i̇cra ayrı ayrı müracaat süreleri uygulanmaktadır yine idari yargı yerleri dört ayrı alandan oluşmakta olup vergi mahkemesi idare mahkemesi bölge i̇dare mahkemesi ve danıştay her birisine müracaat süresi ve şekli farklılık arzetmektedir konuyu ilk derece davaya indirgeyecek olursak genel dava süresi vergi mahkemelerinde gün idare mahkemelerinde ve danıştayda gündür bölge i̇dare mahkemesinde ilk derece davaya bakılmamakla birlikte sayılı yasa uyarınca itirazen bakılan işlerde gün idare ve vergi mahkemesinin esastan kararlarında gün yürütmeyi durdurma ile ilgili kararlarında gün ve karar düzeltmelerde gündür bunun yanında idare mahkemelerinin görevli olduğu başka dava türlerinde özellikle idari para cezalarında çok farklı müracaat süreleri öngörülmüş olup gün gün gün vb tam bir süre karmaşası mevcuttur bu karmaşaya ve belirsizliğe katkıda bulunan bir başka yasa hükmü de sayılı yasanın maddesinin fıkrasında düzenlenen günlük süredir anılan hüküm ödeme emirlerine karşı dava açılma usul ve süresini düzenlemektedir ve bu süre gündür oysa ödeme emri vergilendirmeye ilişkin bir işlemle ilgili ise görevli mahkeme vergi mahkemesi genel idari işlemle ilgili ise görevli mahkeme idare mahkemesidir yukarıda da belirtildiği üzere istisnalar dışında dava süresi genel olarak vergi mahkemesinde gün idare mahkemesinde ise gün olarak bilinmektedir oysa ödeme emri söz konusu olunca idare vergi ayrımı da olmadan sürenin gün olduğu görülmektedir hal böyle olunca yargıdaki genel çok başlılıktan dolayı belirlilik ve istikrar unsuru ihlal edilmişken idari yargı içindeki farklılıklar yanında ödeme emri söz konusu olunca daha farklı bir müracaat süresi ile karşılaşılması belirlilik hukuki güvenlik ve haklı beklenti unsurlarının dolayısıyla hukuk devleti ilkesinin ihlali anlamına gelmektediresas sayısı karar sayısı anayasanin maddesi̇ yönünden anayasanın maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki bir davaya bakmaktan kaçınamaz hükmü düzenlenmiştir burada bahsi geçen adil yargılanma hakkı anayasal bir hüküm olduğu gibi yerel mevzuatın kanunların üstünde kabul edilen ve ülkemizin de taraf olduğu avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinde de düzenlenmiştir adil yargılanma hakkının da birçok unsuru bulunmakla birlikte bizim ihtilafımızla ilgili olan kısmı başvuru dava surelerindeki belirsizlik kısalık ve çeşitlilikten kaynaklanan öngörülebilirlik ve haklı beklenti unsurlarıdır hukukta süre soyut bir kavram olan zamanın somut bir kesimini ifade eder i̇dare hukukunda süre ile ilgili ilkeler hak arama özgürlüğünü yakından ilgilendirdiğinden özellikle yargısal denetimi etkisizleştirmemesi gerekir i̇dari dava ve uyuşmazlıkların belli surelere bağlı tutulması bir anlamda kişilerin hak arama özgürlüğünün sınırlandırılması demek olsa da idare hukukunda süre sınırlamasının genel anlamda idarenin faaliyetleri bakımından istikrar etkisine sahip olduğu kabul edilmektedir pek çok ülkenin hukuk düzeninde davayı yargıya taşımak için zamanaşımı süresi öngörülmüştür i̇dari işlemler bu süreden sonra hukuka aykırı bile olsa artık yargı organı tarafından denetlenememektedir adalete erişim bakımından idare hukukunda yargı yoluna başvurmak için öngörülen süre ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir öğretide idari dava açma süresinin altmış gün veya daha kısa tutulması otoriter emreden ceberrut bir yönetim düzeninin göstergesi olarak algılanıp hak arama özgürlüğünü engellediği ileri sürülerek eleştirilmektedir buna göre özel hukuk uyuşmazlıklarında idari dava açma süresi olan altmış günden daha uzun bir süre tanındığı halde aynı kişinin gerçek kişilerle ilişkilerindeki uzun dava açma süresine kıyasla idareyle açılan uyuşmazlıklarda sürenin oldukça kısa tutulması eşitliğe aykırıdır diğer taraftan idari yaptırımlarla ilgili itiraz süresinin yasalarda yedi veya onbeş gün gibi kısa sürelerle sınırlandırılması da idareye karşı hak arama özgürlüğünü daraltarak yargısal korumayı etkisiz hale getirmektedir esasında süreler koruyucu niteliktedir ve ilgililerin düşünerek karar vermelerini sağlamak üzere konulmuşlardır bunların kabulünde idari uyuşmazlıkların gecikmeden yargı önüne çıkarılarak çözüme ulaştırılması isteği de etkili olmuştur sürenin bireyi koruyucu niteliği sürenin kısa tutulması durumunda tersine dönerek idarenin kusur ve sakatlıklarını korur duruma gelmektedir dr müslüm akıncı i̇dari yargıda adil yargılanma hakkıankara sayfa ve görüldüğü gibi doktrinde sürelerdeki karmaşa ve belirsizlik bir tarafa günlük genel başvuru süresi bile eleştirilip adil yargılama hakkının ihlali olarak görülmekte iken vergi ve idare mahkemelerindeki genel süreler dışında ödeme emrine özgü ve öngörülemez şekilde idari yargı ile ilgili en alt düzeyde kısa günlük süre öngörülmesi adil yargılanma hakkının daha radikal bir ihlalidir öte yandan bir davanın açılmasındaki veya temyize ilişkin süre sınırlamaları adaletin iyi bir biçimde işlemesi açısından kabul edilebilir sınırlamalardır bu hak düşürücü sürelerin varlığı bazı meşru nedenlere dayanır çok eski iddiaların gündeme getirilmesinin zararları savunma tarafının geçmiş olaylara ilişkin iddiaları yanıtlama açısından eskimiş delillere ulaşmada zorluklarla karşılaşmasının önlenmesi gibi nedenler bu tür sınırlamaları haklı kılar ayrıca bu nedenlerin yanı sıra hukuki kesinlik ve hukuk güvenliğinin sağlanması da bu meşru nedenler arasında kabul edilebiliresas sayısı karar sayısı fakat öngörülen sürenin uygulamada davayı açmayı veya temyiz ve itirazı imkansız kılacak kısa tutulmuş ve katı bir biçimde uygulanmış olmaması da gerekmektedir bu durum mahkemeye başvurma hakkının özünü zedeleyebilmektedir uygulanan usulün karmaşıklığı ve açık olmaması nedenleriyle başvuru süresi aşılmışsa yine mahkemeye başvurma hakkı ihlal edilmiş kabul edilmektedir doç dr sibel i̇nceoğlu adil yargılanma hakkı ve yargı etiğiankara sayfa anılan doktrin değerlendirilmesinde de görüldüğü gibi yargıda başvuruların belli sürelerle sınırlandırılması elbette kaçınılmazdır ancak bu sınırlama yapılırken hem hakkın özünü ihlal eder derecede kısa tutulmaması hem ilgili yargı yerinde uygulanan genel sürelerden farklı hale öngörülemez ve haklı beklenti halinin ihlali biçiminde olmaması gerekmektedir nitekim avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin de geouffre de la pradelle fransa kararında uygulanan usulün karmaşıklığı ve açık olmaması nedeniyle başvuru süresinin aşılması mahkemeye başvurma hakkının adil yargılanma ihlali sayılmıştır nitekim ödeme emrine özgü günlük süre idari yargıda öngörülen idare ve vergi mahkemelerine genel başvuru süresiyle bağdaşmamakta olup haklı beklenti öngörülebilme unsurları yönünden adli yargılanma hakkını ihmal etmektedir sonuç ve talep dava davacıya verilen idari imar para cezasının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılmış olup muğla i̇dare mahkemesinin sayılı yasanın maddesinin fıkrası uyarınca davayı süre yönünden reddi üzerine anılan kararın bozulması için mahkememize itiraz edilmiştir i̇tiraz üzerine yapılan inceleme sonunda sayılı yasanın maddesinin fıkrasında bulunan gün içinde ibaresinin anayasanın ve maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi uyarınca sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun maddesinin fıkrasında yer alan gün içinde ibaresinin iptali istemiyle resen anayasa mahkemesine gidilmesine ve anılan yasa hükmünün iptalinin istenilmesine dava dosyasının tüm belgeleriyle onaylı suretinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına iş bu karar aslı ile dosya suretinin yüksek mahkemeye tebliğinden itibaren beş ay beklenilmesine beş ay içinde netice gelmezse mevcut mevzuata göre dosyanın görüşülmesine gününde oybirliğiyle karar verildi
1,616
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir gerekçeler tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle değiştirilen sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununun ncu maddesinin i̇kinci fıkrasının birinci tümcesindeki tarihli ve sayılı i̇ş kanununun üncü maddesinde belirtilen kıdem tazminatına hak kazanma şartlarına uygun olarak i̇baresi ve dördüncü fıkrasının birinci tümcesindeki sayılı kanunun üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona eren geçmiş hizmet süreleri ve i̇baresinin anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmetlerin birleştirilmesi hakkında kanunun nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan son defa tc emekli sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve ibaresi bir yıldan fazla sayılı kanun kapsamında görev yaptıktan sonra kamu dışında bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olarak çalışmalarını tamamlayıp sayılı kanunun inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlananlara son defa emekli sandığına tabi bir görevden emekliye ayrılma koşulunu taşımadıklarından emekli sandığına tabi olarak yaptıkları çalışma süreleri için emekli ikramiyesi ödenmemesine yol açtığı gerekçesiyle anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı kararıyla anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ile uncu maddesindeki eşitlik ilkelerine aykırı bulunarak iptal edilmişti i̇ptal kararıyla oluşan hukuki boşluğun giderilmesi amacıyla tarihli ve sayılı bazı kanunlarda ve sayılı kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesiyle sayılı sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununun uncu maddesinin değişik birinci fıkrası değiştirilmiş ve ikinci cümlesiyle son defa bu kanun veya sayılı kanunun geçici üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve ibaresi getirilmişti anayasa mahkemesi gün ve k sayılı kararı ile son defa bu kanun veya sayılı kanunun geçici üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve ibaresini anayasa mahkemesinin sayılı kararıyla iptal ettiği kural ile kural kapsam ve içerik yönünden aynı nitelikte olduğu ve bu nedenle anayasanın üncü maddesine aykırı olarak yasalaştığı gerekçesiyle tekrar iptal etmişti bu defa sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle değiştirilen sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununun uncu maddesinin ikinci fıkrasıyla sayılı kanun veveya sayılı kanunun geçici üncü maddesi kapsamında hizmeti bulunanlardan mülga sayılı sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmetlerin birleştirilmesi hakkında kanunun inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden emeklilik yaşlılık ya da malullük aylığı bağlananlara sayılı kanun veya sayılı kanunun geçiciesas sayısı karar sayısı üncü maddesi hükümlerine tabi olarak kanuna tabi daire kuruluş ve ortaklıklarda geçen çalışmalarının tarihli ve sayılı i̇ş kanununun üncü maddesinde belirtilen kıdem tazminatına hak kazanma şartlarına uygun olarak sona ermiş olması şartıyla emekli ikramiyesi ödeneceği kuralına yer verilirken dördüncü fıkrasında ise emekli ikramiyesinin hesabında sayılı kanun veya sayılı kanunun geçici üncü maddesi hükümlerine tabi olarak sayılı kanuna tabi daire kuruluş ve ortaklıklarda geçen ve sayılı kanunun üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona eren geçmiş hizmet sürelerinin dikkate alınmayacağı hükme bağlanmaktadır bu bağlamda bir yıldan fazla sayılı kanun kapsamında görev yaptıktan sonra kamu dışında bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olarak çalışmalarını tamamlayıp sayılı kanunun inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlananlara sayılı kanun veya sayılı kanunun geçici üncü maddesi hükümlerine tabi olarak kanuna tabi daire kuruluş ve ortaklıklarda geçen çalışma süreleri için emekli ikramiyesi ödenmesi çalışmanın sayılı i̇ş kanununun üncü maddesinde belirtilen kıdem tazminatına hak kazanma şartlarına uygun olarak sona ermiş olması şartına bağlanmıştır sayılı i̇ş kanununun kıdem tazminatı başlıklı üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları bu kanuna tabi işçilerin hizmet akitlerinin i̇şveren tarafından bu kanunun nci maddesinin numaralı bendinde gösterilen sebepler dışında i̇şçi tarafından bu kanunun ncı maddesi uyarınca muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyle bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla ek md sayılı kanunun ıncı maddesinin birinci fıkrasının bendinin ve alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı kanunun geçici inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır şeklinde düzenlenirken atıf yapılan ncı ve nci maddeleri tarihli ve sayılı i̇ş kanununun nci maddesiyle yürürlükten kaldırılmış ncı maddesi yerine sayılı i̇ş kanununun i̇şçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı başlıklı üncü maddesi nci maddesi yerine ise i̇şverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı başlıklı inci maddesi getirilmiştiresas sayısı karar sayısı sayılı i̇ş kanununun üncü maddesi süresi belirli olsun veya olmasın işçi aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir sağlık sebepleri i̇ş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olursa i̇şçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren yahut başka bir işçi bulaşıcı veya işçinin işi ile bağdaşmayan bir hastalığa tutulursa ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri i̇şveren iş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri hakkında yanlış vasıflar veya şartlar göstermek yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler vermek veya sözler söylemek suretiyle işçiyi yanıltırsa i̇şveren işçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söyler davranışlarda bulunursa veya işçiye cinsel tacizde bulunursa i̇şveren işçiye veya ailesi üyelerinden birine karşı sataşmada bulunur veya gözdağı verirse yahut işçiyi veya ailesi üyelerinden birini kanuna karşı davranışa özendirir kışkırtır sürükler yahut işçiye ve ailesi üyelerinden birine karşı hapsi gerektiren bir suç işlerse yahut işçi hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ağır isnad veya ithamlarda bulunursa i̇şçinin diğer bir işçi veya üçüncü kişiler tarafından işyerinde cinsel tacize uğraması ve bu durumu işverene bildirmesine rağmen gerekli önlemler alınmazsa i̇şveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse ücretin parça başına veya iş tutarı üzerinden ödenmesi kararlaştırılıp da işveren tarafından işçiye yapabileceği sayı ve tutardan az iş verildiği hallerde aradaki ücret farkı zaman esasına göre ödenerek işçinin eksik aldığı ücret karşılanmazsa yahut çalışma şartları uygulanmazsa şeklinde düzenlenirken inci maddesinin numaralı bendi ise ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri i̇ş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması i̇şçinin işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunmasıesas sayısı karar sayısı i̇şçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması i̇şçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması veya üncü maddeye aykırı hareket etmesi i̇şçinin işverenin güvenini kötüye kullanmak hırsızlık yapmak işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması i̇şçinin işyerinde yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi i̇şçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi i̇şçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi i̇şçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması biçiminde hüküm altına alınmıştır sayılı i̇ş kanununun üncü maddesinde sayılı i̇ş kanununa göre hizmet akdi kapsamında çalışanların kıdem tazminatı hakkı kazanmasına ilişkin kurallar belirlenirken hizmet akdi ile çalışmanın esasları göz önüne alınırken sayılı kanun veya sayılı kanunun geçici üncü maddesi hükümlerine tabi olarak çalışanlar ve bu çalışma bağlamında sayılı kanuna göre emekli ikramiyesi hakkı elde edenlere sayılı kanunda emekli ikramiyesi ödenmesinin esaslarında ise statü hukukuna tabi çalışmanın gerekleri gözetilmiştir statü hukukuna tabi olarak çalışanların ödev ve sorumlulukları mali sosyal ve hukuksal hakları uymaları gereken yasaklar çalışma şartları ve ilişkileri ile memuriyetten çekilme ve görevlerine son verilmesine ilişkin kurallar başta sayılı devlet memurları kanunu olmak üzere kariyer mesleklere ilişkin özel hükümler taşıyan sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanunu sayılı hakimler ve savcılar kanunu ile sayılı yükseköğretim personel kanununda düzenlenmiştir bu bağlamda kamu görevlileri hakkında temel kanun olan sayılı devlet memurları kanununda memurların ödev ve sorumluluklar kapsamında ncı maddesinde sadakat nci maddesinde tarafsızlık ve devlete bağlılık inci maddesinde davranış ve işbirliği uncu maddesinde yurtdışında davranış uncu maddesinde amir durumda olan devlet memurlarının görev ve sorumlulukları inci maddesinde memurların görev ve sorumlulukları nci maddesinde görev sırasında devlete verdikleri zararlar üncü maddesinde kişilerin uğradıkları zararlar üncü maddesinde mal bildiriminde bulunma zorunluluğu inci maddesinde basına bilgi veya demeç verme yasağı ncı maddesinde resmi belge araç ve gereçlerin yetki verilen mahaller dışına çıkarılmaması ve iadesi memurların genel hakları kapsamında nci maddesinde mevzuatın öngördüğü uygulamayıesas sayısı karar sayısı isteme hakkı inci maddesinde memuriyeti güvenlik içinde yapma hakkı uncu maddesinde emeklilik hakkı nci maddesinde memuriyetten çekilme hakkı inci maddesinde müracaat şikayet ve dava açma hakkı nci maddesinde sendika kurma hakkı üncü maddesinde izin hakkı üncü maddesinde kovuşturma ve yargılanmanın özel hükümlere tabi tutulması inci maddesinde isnat ve iftiralara karşı korunma hakkı memurların uymaları gereken yasaklar kapsamında ncı maddesinde toplu eylem ve hareketlerde bulunma yasağı nci maddesinde grev yasağı inci maddesinde ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağı uncu maddesinde hediye alma ve menfaat sağlama yasağı uncu maddesinde denetimindeki teşebbüsten menfaat sağlama yasağı inci maddesinde ise gizli bilgileri açıklama yasağı düzenlenmiştir sayılı kanunun nci maddesinde memuriyetten çekilme memurlara genel bir hak olarak tanınmış ve devlet memurlarının sayılı kanunda belirtilen esaslara göre memurluktan çekilebilecekleri belirtilirken üncü maddesinde devlet memurlarının bağlı olduğu kuruma yazılı olarak başvurarak memurluktan çekilme isteğinde bulunabileceği izinsiz veya kurumlarınca kabul edilen bir mazereti olmaksızın görevin terk edilmesi ve bu terkin kesintisiz gün devam etmesi halinde yazılı müracaat şartı aranmaksızın çekilme isteğinde bulunmuş sayılacağı çekilmek isteyen memurun yerine atanan kimsenin gelmesine veya çekilme isteğinin kabulüne kadar görevine devam edeceği yerine atanan kimse bir aya kadar gelmediği veya yerine bir vekil atanmadığı takdirde üstüne haber vererek görevini bırakabileceği olağanüstü mazeretle çekilenlerin üstüne haber vermek şartıyla bir ay kaydına tabi olmadıkları kurallarına yer verilmiş nci maddesinde ise memurluktan çekilen ve çekilmiş sayılanların yeniden atanmaları düzenlenmiştir öte yandan inci maddesinde ise devlet memurlarının bu kanun hükümlerine göre memurluktan çıkarılması memurluğa alınma şartlarından her hangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan her hangi birini kaybetmesi memurluktan çekilmesi istek yaş haddi malûllük sebeplerinden biri ile emekliye ayrılması ve ölümü hallerinde memurluğun sona ereceği belirtilirken disiplin cezalarının çeşitleri ile ceza uygulanacak fiil ve haller başlıklı inci maddesinin bendinde ise devlet memuriyetinden çıkarılmayı gerektiren fiil ve haller sayılmıştır bu bağlamda sayılı kanun hükümlerine göre hizmet akdiyle çalışanlar ile sayılı kanun ile diğer personel kanunlarına göre statü hukukuna tabi çalışanlar arasında haklar ödevler sorumluluklar ve yasaklar ile görevden çekilme ve göreve son vermede hukuksal anlamda niteliksel farklar vardır sayılı kanunun üncü maddesinde kıdem tazminatı ödenmesini gerektiren haller hizmet akdiyle çalışmanın özellikleri gözetilerek belirlenmiş bu belirleme yapılırken statü hukukunun gerekleri doğal olarak göz önüne alınmamıştır hukuksal rejimleri birbirinden bütünüyle farklı olanların bu bağlamda statü hukukuna tabi çalışanların emekli ikramiyesine hak kazanma esaslarının hizmet akdiyle çalışanların kıdem tazminatına hak kazanma esaslarına bağlanması anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin hukuk devleti olduğu belirtilmiştir cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukunesas sayısı karar sayısı üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir hukuk devleti bireylerin haksızlıktan korunmasını ve mutluluğunu amaç edinir hukuk devleti tüm eylem ve işlemlerinde yönetilenlere en güçlü en kapsamlı şekilde hukuksal güvence sağlayan devlettir hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir devlette hukuk güvenliğinin sağlanması hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz koşuludur hukuk güvenliği kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik gerektirir belirlilik ve öngörülebilirlik ise herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesi tutum ve davranışlarını buna göre düzene sokabilmesidir kişi ve kuruluşların devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarını korkusuzca geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğü sağlandığı bir hukuk devleti düzeninde gerçekleştirilebilir i̇ptali istenen düzenleme belirlilik genellik soyutluk ve öngörülebilirlik özellikleri taşımadığı hakkaniyete aykırı olduğu ve yasama yetkisinin amacına uygun biçimde kullanılmasına elverişli olmadığı gibi hukuk devleti ilkesi ile de bağdaşmadığından anayasanın nci ve nci maddelerine aykırıdır anayasa mahkemesinin birçok kararında vurgulandığı üzere hukuk devletinin vazgeçilmez öğeleri içinde yasaların kamu yararına dayanması ilkesi de bulunmaktadır yasama yetkisinin kamu yararı amacına yönelik olarak kullanılmaması halinde yasama yetkisinin saptırılması durumu ortaya çıkar yasa koyucunun anayasanın gösterdiği amacın veya kamu yararının dışında kişisel siyasal ya da saklı amaç güttüğü bir başka amaca ulaşmak için bir konuyu kanunla düzenlediği durumlarda yetki saptırması adı verilen durum ortaya çıkar sayılı kanun hükümlerine göre hizmet akdiyle çalışanlar ile sayılı kanun ile diğer personel kanunlarına göre statü hukukuna tabi çalışanlar arasında haklar ödevler sorumluluklar ve yasaklar ile görevden çekilme ve göreve son vermede hukuksal anlamda niteliksel farklar olduğu ortada iken kamu görevinde geçen sürelere ilişkin emekli ikramiyesinin sayılı kanunun üncü maddesinde düzenlenen kıdem tazminatına ilişkin esaslara bağlanması açık bir yetki saptırmasıdır bu yanıyla da anayasanın nci maddesine bu açıdan da aykırıdır öte yandan iptali istenen düzenleme tarihli ve sayılı sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmetlerin birleştirilmesi hakkında kanunun nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan son defa tc emekli sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve ibaresinin anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı kararıyla anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ile uncu maddesindeki eşitlik ilkelerine aykırı bulunarak iptal edilmesi nedeniyle düzenlenmiştir yapılan düzenleme bir yıldan fazla sayılı kanun kapsamında görev yaptıktan sonra kamu dışında bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olarak çalışmalarını tamamlayıp sayılı kanunun inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlananlara son defa emekli sandığına tabi bir görevden emekliye ayrılma koşulunu taşımadıklarından emekli sandığına tabi olarak yaptıkları çalışma süreleri için emekli ikramiyesi ödenmesini ödemenin sayılı kanunun üncü maddesine bağlanmasından dolayı sağlamamaktadır bu bağlamda düzenlemeesas sayısı karar sayısı yapılırken anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı kararının gerekçesi gözetilmemiştir dolayısıyla iptali istenen düzenleme anayasanın üncü maddesinin son fıkrasına da aykırıdır diğer yandan iptali istenen düzenleme sayılı kanuna tabi olarak yıl çalıştıktan sonra başka bir sosyal güvenlik kurumundan emekli olanlara yıl üzerinden emekli ikramiyesi ödenmesini öngörür iken sayılı kanuna tabi olarak yıl ay gün ve daha az süre çalıştıktan sonra başka bir sosyal güvenlik kurumundan emekli olanlara ise emekli ikramiyesi ödenmemesini öngörmektedir bu bağlamda son defa bağlı olunan sosyal güvenlik kurumuna göre ayırım yapılarak emekli sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılmayanlara sayılı kanuna tabi çalışma süreleri için emekli ikramiyesi ödenmemesi ödemenin sayılı kanunun üncü maddesine bağlanması suretiyle esas olarak devam eder ve dolayısıyla eşitsizlik ortadan kaldırılmazken ödenmesi durumunda ise yıla bağlı olarak yeni eşitsizlik yaratılmıştır i̇ptali istenen düzenleme bu yönüyle anayasanın uncu maddesindeki eşitlik ilkesiyle de bağdaşmamaktadır yukarıda açıklandığı üzere tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle değiştirilen sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununun uncu maddesinin ikinci fıkrasının birinci tümcesindeki tarihli ve sayılı i̇ş kanununun üncü maddesinde belirtilen kıdem tazminatına hak kazanma şartlarına uygun olarak ibaresi ile dördüncü fıkrasının birinci tümcesindeki sayılı kanunun üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona eren geçmiş hizmet süreleri ve ibaresi anayasanın nci uncu nci ve üncü maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle değiştirilen sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununun uncu maddesinin üçüncü fıkrasının birinci tümcesindeki bu görevlerden ayrıldıkları tarihteki emeklilik keseneğine esas aylık tutarı üzerinden ve i̇baresinin anayasaya aykırılığı sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle değiştirilen sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununun uncu maddesinin üçüncü fıkrasında ikinci fıkra uyarınca ödenecek emekli ikramiyesinin bu kanun veya sayılı kanunun geçici üncü maddesi kapsamına giren görevlerde geçen her tam fiili hizmet yılı ile sınırlı olarak bu görevlerden ayrıldıkları tarihteki emeklilik keseneğine esas aylık tutarı üzerinden ve aylığın başlangıç tarihindeki katsayılar dikkate alınarak ödeneceği kurala bağlanmaktadır sayılı kanunun tarihli ve sayılı kanunun inci maddesiyle değişik uncu maddesinin birinci fıkrasında tüm iştirakçilere her tam fiili hizmet yılı için aylık bağlamaya esas tutarın bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verileceği kurala bağlanırken üçüncü fıkrasında ise ikinci fıkra uyarınca ödenecek emekli ikramiyesinin bu kanun veya sayılı kanunun geçici üncü maddesi kapsamına giren görevlerde geçen her tam fiili hizmet yılı ile sınırlı olarak bu görevlerden ayrıldıkları tarihteki emeklilik keseneğine esas aylık tutarı üzerinden ve aylığın başlangıç tarihindeki katsayılar dikkate alınarak ödeneceği kuralı getirilmektediresas sayısı karar sayısı bu bağlamda örneğin yılları arasında yıl devlet memurluğu yapan ve sayılı kanunun değişik uncu maddesinin ikinci fıkrasına göre sayılı kanunun üncü maddesine göre söz konusu süreler için emekli ikramiyesi almaya hak kazanan kişiye emekli ikramiyesi devlet memurluğundan ayrıldığı yılındaki emekli keseneğine esas aylık tutarı üzerinden ve aylığın başlangıcındaki örneğin yılındaki katsayılar dikkate alınarak ödenecektir bu düzenleme emekli keseneğine esas aylık tutarındaki artışların katsayı artışına bağlı olduğu gibi gerçek dışı bir varsayıma dayanmaktadır oysa lere kadar emekli keseneğine esas aylık hakim ve savcılar dışında sadece gösterge aylığından ibaret iken zaman içinde buna ek gösterge aylığı taban aylığı kıdem aylığı ve özel hizmet tazminatıüniversite ödeneğiyargı ödeneğisilahlı kuvvetler tazminatı makam tazminatı görev tazminatı gibi aylık unsurları da dahil edilmiştir bu bağlamda memur aylıklarının enflasyon karşısında güncellenmesi ile milli gelir artışından memurlara pay verilmesinde katsayı artışından daha çok aylığın unsurları içine ek gösterge aylığı taban aylığı kıdem aylığı ve tazminatlar ile ödeneklerin dahil edilmesi etkili olmuştur i̇ptali istenen düzenlemede emekli ikramiyesinin bu görevlerden ayrıldıkları tarihteki emeklilik keseneğine esas aylık tutarı üzerinden ve aylığın başlangıç tarihindeki katsayılara bağlanması sonucunda emekli ikramiyesi ödenmesine hak kazanmak şartıyla örneğin yılında ortaokulu bitirerek memuriyete başlayan ve iki sene çalıştıktan sonra memuriyetten ayrılanlara emekli ikramiyesi olarak yıllık yaklaşık tlden iki yıl için tl liseyi bitirerek memuriyete başlayan ve beş yıl memurluk yaptıktan sonra memuriyetten ayrılanlara yıllık yaklaşık tlden beş yıl için toplam tl yıllık üniversite mezunu olarak memuriyete başlayan ve yıl memuriyet yaptıktan sonra memuriyetten ayrılanlara yıllık tlden yıl için tl emekli ikramiyesi ödenmesi öngörülmekte memuriyete başlangıç yılının veya olarak esas alınması durumunda bu tutarlar yapılan göreve göre iki üç beş ve hatta on kat artabilmektedir anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararında da belirtildiği üzere anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir sosyal hukuk devleti temel hak ve özgürlükleri en geniş ölçüde gerçekleştiren ve güvence altına alan toplumsal gerekleri ve toplum yararını gözeten kişi ve toplum yararı arasında denge kuran toplumsal dayanışmayı en üst düzeyde gerçekleştiren güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak eşitliği sosyal adaleti sağlayan çalışma hayatının gelişmesi için önlemler alarak çalışanları koruyan sosyal güvenlik sorunlarını çözmeyi yüklenmiş ülkenin kalkınmasıyla birlikte ulusal gelirin sosyal katmanlar arasında adaletli biçimde sağlanmasını amaç edinmiş devlettiresas sayısı karar sayısı emekli sandığına tabi olarak yapılan çalışma sürelerine ilişkin emekli ikramiyesinin sosyal hukuk devleti ilkesinin gerekleriyle bağdaşır şekilde ödenebilmesi için ya kişinin memuriyetten ayrıldığı tarihteki emekli keseneğine tabi aylık tutarına ödemenin yapıldığı tarihe kadar faiz tahakkuk ettirilerek ödenecek tutarın güncellenmesi ya da kişinin memuriyetten ayrıldığı tarihteki emekli keseneğine esas derece ve kademesinin karşılığı olarak ödemenin yapıldığı tarihteki emekli keseneğine esas derece ve kademe aylığının örneğin yılında kamu görevinden inden ayrılan için yılında inin emekli keseneğine esas aylık tutarının esas alınması gerekir bu bağlamda sayılı kanunun tarihli ve sayılı kanunun inci maddesiyle değişik uncu maddesinin birinci fıkrasında tüm iştirakçilere her tam fiili hizmet yılı için aylık bağlamaya esas tutarın bir aylığının emekli ikramiyesi olarak verileceği kurala bağlanırken üçüncü fıkrasında ikinci fıkra uyarınca ödenecek emekli ikramiyesinin bu kanun veya sayılı kanunun geçici üncü maddesi kapsamına giren görevlerde geçen her tam fiili hizmet yılı ile sınırlı olarak bu görevlerden ayrıldıkları tarihteki emeklilik keseneğine esas aylık tutarı üzerinden ve aylığın başlangıç tarihindeki katsayılar dikkate alınarak ödenmesinin öngörülmesi anayasanın nci maddesindeki sosyal hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı gibi hem uncu maddesin birinci fıkrası kapsamında olanlar ile hem de kendi içinde örneğin de inden ayrılan ile de inden veya başka yıllarda inden ayrılanlar arasında eşitsizliğe yol açtığından anayasanın uncu maddesindeki eşitlik ilkesine de aykırılık oluşturmaktadır yukarıda açıklandığı üzere sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle değiştirilen sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununun uncu maddesinin üçüncü fıkrasının birinci tümcesindeki bu görevlerden ayrıldıkları tarihteki emeklilik keseneğine esas aylık tutarı üzerinden ve ibaresi anayasanın nci ve uncu maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesiyle sayılı kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen bendinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun üncü maddesinde finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri ve süresi düzenlenmekte üncü maddede ise kurumca finansmanı sağlanmayacak sağlık hizmetleri sıralanmaktadır üncü maddenin günü değiştirilen ikinci fıkrasında kurumun finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile bendinde belirtilen sağlık hizmetlerinin türlerini miktarlarını ve kullanım sürelerini ödeme usul ve esaslarını sağlık bakanlığının görüşünü alarak belirlemeye yetkili olduğu bu amaçla komisyonlar kurabileceği ulusal ve uluslararası tüzel kişilerle işbirliği yapabileceği komisyonların çalışma usul ve esaslarının maliye bakanlığı ile sağlık bakanlığının görüşü alınarak kurumca belirleneceği ifade edilmiştir üncü maddenin birinci fıkrasına sayılı kanunun nci maddesiyle eklenen bendinde ise üncü maddeye göre yöntem tür miktar ve kullanım sürelerinin belirlenmesi sonucunda kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin kapsamı dışında bırakılan sağlık hizmetleri denilmiştir buna göre finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri kurumca belirlenecek bunun dışında kalan tüm hizmetler vatandaş tarafından bizzat karşılanacaktıresas sayısı karar sayısı düzenleme öncesi mevcut durum karşılanmayacak hizmetlerin tek tek sayılması sayılanların dışında kalan uygulamaların finansmanının kurum tarafından karşılanması şeklindedir finansmanı sağlanmayacak hizmetlerse dönem vücut bütünlüğünü sağlamak amacıyla yapılan ve iş kazası ile meslek hastalığına kazaya hastalıklara veya konjenital nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan durumlarda yapılacak sağlık hizmetleri dışında estetik amaçlı yapılan her türlü sağlık hizmeti ile estetik amaçlı ortodontik diş tedavileri sağlık bakanlığınca izin veya ruhsat verilmeyen sağlık hizmetleri ile sağlık bakanlığınca tıbben sağlık hizmeti olduğu kabul edilmeyen sağlık hizmetleri yabancı ülke vatandaşlarının genel sağlık sigortalısı veya genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi sayıldığı tarihten önce mevcut olan kronik hastalıklar olarak sayılmış bu sınırlı ve istisnai hal üncü maddenin birinci fıkrasına eklenen bendi ile son bulmuştur maddeye yapılan ek düzenleme sağlık hizmetinin bedelinin ödenip ödenmeyeceğini takdir yetkisi içerisinde tanımlayarak anayasada güvence altına alınan bir hak olarak düzenlenen üstün kamu yararı ile donatılan sağlık hakkını hak olmaktan çıkarmaktadır finansmanı karşılanacak hizmetlerin belirlenmesinde sosyal güvenlik kurumunun yetkili olmasının anlamı budur bu düzenleme sağlık hakkının ve tedaviye ulaşma hakkının değil sağlık giderlerinin en aza indirilmesi ve genel sağlık sigortası bütçesinden çıkacak paranın azaltılmasını öncelemektedir oysa kamu idaresi gerek sağlık hizmetinin sunumuna ilişkin düzenlemelerde gerekse geri ödemeye ilişkin düzenlemelerde kişilerin hastalıklarının tedavisi için zorunlu ve bilimsel gerekliliklere uygun sağlık hizmet bedellerini karşılamakla yükümlüdür bununla birlikte sayılı kanunun üncü maddesinin tarihli ve sayılı kanunun ıncı maddesiyle değişik fıkrasında kurumun sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemlerinin sağlık bakanlığının görüşü alınarak belirleneceği ifade edilmiştir sağlık bakanlığının görüşünün alınacağının belirtilmesi ile sınırlı bu düzenlenme güvence altına alınan sağlık hakkının hayata geçirilmesi için yeterli güvenceyi içermemektedir çünkü yasada finansmanı sağlanmayacak sağlık hizmetlerin açıkça sayılarak sınırlandırılması ile idareye sağlık hizmetinin kapsamını belirleme konusunda daha önce bir takdir yetkisi verilmemişken iptali istenilen düzenleme ile sağlık hakkını güvence altına alınacak ölçütlerde belirlenmeden idarelere geniş bir takdir yetkisi tanınmıştır sayılı yasanın üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen düzenlemede sağlık bakanlığının görüşünün bağlayıcı nitelikte olacağı bakanlığın bu görüşü yasada yer alan süreçleri işleterek oluşturacağı ise düzenlenmemiştir sağlık bakanlığı sosyal güvenlik kurumuna sayılı kanun uyarınca gerekli bilimsel görüşü verirken sayılı khk uyarınca bağlı yetkiye sahipken iptali istenilen düzenlemede yetkinin bu biçimde kullanımını işaret eden bir düzenleme yapılmamıştır sağlık bakanlığının sayılı khk uyarınca işbirliği yapmakla yükümlü olduğu kuruluşlar kararnamenin nci maddesinde tıpta uzmanlık kurulu oluşturularak sayılmıştır kurul sağlık bakanlığı temsilcilerinin yanı sıra tıp fakültelerini temsilen yükseköğretim kurumu ve hekimlerin meslek örgütü türk tabipleri birliğinin seçeceği birer üyeden oluşmaktadır sosyal güvenlik kurumunun uzmanlık dallarının meslekiesas sayısı karar sayısı standartlarına ilişkin bilimsel bir alanda karar verici olamayacağı açık olmakla birlikte görüş almakla yükümlü tutulduğu sağlık bakanlığının bu alanda yetkili kuruluşlarla işbirliği yapmadan görüş oluşturamayacağı ortadadır yasanın üncü maddesinin değişik ikinci fıkrasında komisyon kurmanın takdiri biçimde düzenlendiği bir zorunluluğun öngörülmediği dikkate alındığında yürürlüğe konulan yeni düzenleme ile sosyal güvenlik kurumu konu ile ilgili yetkili olmuş halkın sağlık hakkı anayasal bir normken idarenin inisiyatifine bağlı kılınmıştır anayasanın üncü maddesinde idarenin görevlerinin kanunla düzenleneceği kuralına yer verilirken inci maddesinde ise yürütme yetki ve görevinin anayasaya ve kanunlara uygun olarak yerine getirileceği ilkesi yer almaktadır anayasanın inci maddesinden anlaşılacağı gibi idarenin anayasada gösterilen ayrık haller dışında asli düzenleme yetkisi bulunmamaktadır yasama yetkisi anayasanın nci maddesinde yasamaya devredilemez bir nitelikte verilmiştir bu yetkinin devredilmesi kökenini anayasadan almayan bir düzenleme anlamına geldiğinden anayasanın ncı maddesine aykırıdır anayasal güvence altındaki sağlık hakkının tedaviye ilişkin kısmının bu amaçla kurulmuş sağlık bakanlığı yerine sosyal güvenliğin sağlanması amacıyla kurulmuş sosyal güvenlik kurumuna bırakılması anayasanın ncı maddesiyle de bağdaşmaz anayasanın üncü maddesine göre idarenin yetkilerinin kanunla gösterilmesi gerekir i̇dareye kendi yetki ve görevlerini kendi işlemleri ile belirleme yetkisi bırakılması asli düzenleme yetkisi verilmesi anayasaya aykırı bir yetki devri anlamına gelmektedir bu nedenle sosyal güvenlik kurumuna tanınan belirleme yetkisi anayasanın ncı nci inci ve üncü maddelerine aykırıdır ayrıca bir hukuk devletinde idarenin yetkilerinin ve görevlerinin kişi hak ve özgürlüklerinin kapsam ve sınırlarının açık ve seçik biçimde hukuk kurallarıyla göste
4,124
esas sayısı karar sayısı davacının tarihinde fuldalalmanyada doğduğu annesinin türk babasının alman vatandaşı olmasından dolayı çifte tabiiyeti bulunduğu tarihleri arasında almanyaroternburgda tankçı bölüğünde onbaşı olarak temel askerlik eğitimini tamamladığı askerlik yaptığına dair belgelerini konsolosluğa teslim ettiği ancak belgelerin bakanlığa ulaşmadığı milli savunma bakanlığı yıldırım askerlik şube başkanlığının kasım tarihli yazısıyla davacıya dövizle askerlik hizmetinden yararlanma hakkı bulunduğu bunun için en yakın konsolosluğa müracaat etmesi gerektiği aksi takdirde hakkında asker alma kanununun maddesi yoklama kaçağı saklı bakaya ve iltihak bakayaları ve askeri ceza kanunu askeri ceza kanununun maddesi kapsamında cezai işlem yapılacağının bildirildiği bu yazının tarihinde tebliği üzerini tarihli dilekçesiyle msb asker alma genel müdürlüğüne başvurarak gerekli işlemlerin yapılarak mağduriyetinin giderilmesini talep ettiği msb asker alma genel müdürlüğünün tarihli yazısıyla vatandaşlığını taşıdığı ülkede askerlik hizmetini yerine getirdiğini belgeleyerek asker alma kanununun yürürlüğe girdiği dan önce bağlı bulunduğu konsolosluğa müracaat etmediği gerekçesiyle askerlik hizmetinden muafiyet hakkının bulunmadığının bildirildiği anlaşılmaktadır anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk devleti kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuki güvenliği sağlayan hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir aym k hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına imkân tanımaması gerekir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup bireyin kanundan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hukuksal yatırımın ve sonucun bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini verdiğini bilmesini zorunlu kılmaktadır kanunda bulunması gereken bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da zorunludur zira bu ilke hukuk normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınması gerekli kılar aym k § kural olarak hukuki güvenlik kanunların geriye yürütülmesini zorunlu kılar daha önce tesis edilmiş bulunan işlemlerin doğurduğu hukuki işlemlerin sonuçları ortadan kaldıracak şekilde yasama tasarrufunda bulunulması hukuki güvenlik ilkesine aykırılık oluşturur kanunların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca kanunlar kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirmesi kazanılmış hakların korunması mali hakların iyileştirilmişi gibi istisnai durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay işlem ve eylemlerine uygulanmak üzere çıkarılır sonradan yürürlüğe giren kanunların geçişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindedir ancak kanun koyucu kişilerin lehine haklar sağlayanesas sayısı karar sayısı kanuni düzenlemeleri geçmişe etkili olacak şekilde yapma konusunda takdir yetkisine sahiptir anayasanın maddesinde ye alan hukuk devleti ilkesi temel ilkesinin temel gereklerinden biri de hiç kuşkusuz kazanılmış haklara saygı gösterilmesidir kazanılmış haklara saygı hukuk güvenliği ilkesinin bir sonucu olup hukukun genel ilkelerinden birini oluşturmaktadır kazanılmış hak özel hukuk ve kamu hukuku alanlarında genel olarak bir hak sağlamaya elverişli nesnel yasa kurallarının bireylere uygulanması ile onlar için doğan öznel hakkın korunmasıdır kazanılmış bir hak tan söz edilebilmesi için bu hakkın yeni kanundan önce yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla fiilden elde edilmiş olması gerekir kazanılmış hak kişinin bulunduğu statüden doğan kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel niteliğe dönüşmüş haktır davacının yılında almanyada askerlik yaptığı ve bu tarihte yürürlükte bulunan sayılı kanunun maddesinin fıkrasındaki düzenleme kapsamında bulunduğu ancak hukuki güvenlik ve kazanılmış haklara saygı ilkesinden doğan hakkı koruyan bir düzenleme sayılı kanunu yürürlükten kaldıran sayılı kanunda yer verilmediği görüldüğünden sayılı asker alma kanununun geçici maddesinin eksik düzenleme nedeniyle anayasanın maddesine aykırı olduğu sonucuna ulaşmıştır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin birinci fıkrası ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkeme bir davada uygulanacak bin kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı olduğu görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması öngörüldüğünden sayılı kanunun geçici maddesinin eksik düzenlediği bu eksik düzenlenmemenin söz konusu yönünden anayasanın maddesine aykırı olarak sonucuna ulaşıldığından anılan maddenin iptali için itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyası ile işbu kararın aslını anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ve en çok ay süreyle davanın geri bırakılmasına bu süre içinde anayasa mahkemesince bir karar verilmesi halinde mevcut mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davanın görülmesine kararın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
707
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin anayasaya aykırılık konusundaki gerekçeli kararında şöyle denilmektedir sanık sayılı yasa uyarınca kurulmuş bulunan ankara hacettepe üniversite fizyoterapi rehabilitasyon yüksek okulundan tarihinde mezun olmuş ve kendisine yüksek lisans diploması verilmiştir bu okul yıllık sömestr meslekî eğitim veren yüksek bir okuldur bu okula lise mezunlarından üniversiteye giriş imtihanlarını kazananlar kabul edilmektedir okuldan mezun olanlar gerek özel ve gerekse kamu kuruluşlarında çalışmakta olup bir hastanın fizik tedavi ve rehabilitasyon bakımından sorumlu tutulmakta ve bu amaç için yetiştirilmiş kimselerdir ancak serbest olarak çalışmak istediklerinde kendilerine kanun gereği izin verilmemektedir diğer taraftan ebe hemşire ve sünnetçi gibi bazı meslek mensupları orta okuldan sonra bu gibi meslek okullarına alınmakta senelik bir öğrenim gördükten sonra her türlü kamu kuruluşlarında çalışabildikleri gibi serbest olarak da mesleklerini sürdürebilmektedirler mesleklerinin icrası sırasında her türlü hayati tehlike taşıyan tıbbi müdahalelerde bulunmaktadırlar buna karşın yüksek okul mezunu ve branşlarında ihtisas görmüş fizyoterapistler bu haklardan mahrum bırakılmışlardır sayılı yasa tarihinde sayılı yasa tarihinde çıkarılmış olup günümüz ihtiyaçlarına cevap vermekten çok uzaktır hatta bu yasanın çıkarıldığı tarihlerde bu meslek dalı memleketimizde henüz bilinmediği gibi kanun koyucunun da bu hususu düşünmemiş olduğu bir gerçektir bugünkü gelişen şartlar karşısında ilim dalının bir ihtiyaç halinde kendini gösterdiği ve bu nedenle doğrudan doğruya bu maksat için yüksek okullar açılarak teknik elemanlar yetiştirilmeye başlanılmıştır bütün bunlara rağmen köhne bir kanunda yer almayışları nedeniyle serbest çalışma özgürlüğünden mahrum bırakılmak istenilmektedir bu durum tarihli anayasamızın kabul ettiği temel hukuk prensiplerine tamamen aykırı düşmekte ayrıca meslekî teşekküller arasında ayrıcalık yaratmakta keza serbest çalışma özgürlüğünü geniş bir kısıtlamış vaziyettedir bu bakımdan sanık ve vekilinin mezkûr yasa maddelerinin anayasaya aykırı olduğu hususundaki iddiaları mahkememizce de ciddi olarak kabul edilmiştir sonuç yukarıda izah edilen nedenlerden dolayı sayılı yasanın ve sayılı yasanın maddeleri anayasanın ve maddelerine aykırı bulunduğundan iptaline karar verilmek üzere dava dosyasının onaylı sureti anayasa mahkemesi başkanlığına sunulur
301
esas sayısı karar sayısı sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun maddesiyle tarih ve sayılı türkiye varlık fonu yönetimi anonim şirketinin kurulması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinin birinci fıkrasına eklenen bendinin anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun maddesiyle tarihli ve sayılı türkiye varlık fonu yönetimi anonim şirketinin kurulması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinin birinci fıkrasına eklenen bendi ile türkiye varlık fonunun kaynakları arasına iktisadi devlet teşekküllerinden bunların müessese bağlı ortaklık işletme işletme birimleri ile varlıkları ve iştiraklerindeki kamu paylarından sermayesinin tamamı veya yarısından fazlası devlete veveya diğer kamu tüzel kişilerine ait olan ticari amaçlı kuruluşlardaki kamu paylarından sermayesinin tamamı kamuya ait olan ticari amaçlı kuruluşların sahip olduğu hisse ve varlıklardan devletin diğer iştiraklerindeki kamu paylarından ve hazineye ait paylardan bakanlar kurulu tarafından türkiye varlık fonuna aktarılmasına veya türkiye varlık fonu yönetimi anonim şirketinin tarafından yönetilmesine karar verilenler dâhil edilmiştir i̇tiraz konusu kural ile kamuya ait olan ya da kamunun iştirak ettiği işletmelerdeki kamuya veya hazineye ait payların türkiye varlık fonuna aktarılması ya da türkiye varlık fonu yönetimi anonim şirketinin yönetimine verilmesi konusunda bakanlar kuruluna yetki verilmekle birlikte özel hukuk hükümlerine tabi türkiye varlık fonu yönetimince bu payların ne şekilde kullanılacağı ve değerlendirileceğine ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamış konuya ilişkin temel ilke ve kurallar ile hukuki çerçeve ve sınırlar kanun koyucu tarafından belirlenmemiştir sayılı türkiye varlık fonu yönetimi anonim şirketinin kurulması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun uyarınca özel hukuk hükümlerine göre yönetilmekte olan türkiye varlık fonunun kuruluşu yapısı işleyişi yönetimi ve yapacağı işlemler türkiye varlık fonu i̇çtüzüğü ile türkiye varlık fonu yönetimi anonim şirketinin esas sözleşmesi hükümleri dâhilinde belirlenmektedir türkiye varlık fonu i̇çtüzüğü ile türkiye varlık fonu yönetimi anonim şirketi esas sözleşmesi herhangi bir ön incelemeye ve onaya gereksinim olmaksızın şirket yönetimi ile özelleştirme i̇daresi başkanının kararı ile istenildiği zaman ve istenildiği şekilde düzenlenebilmekte ve değiştirilebilmektedir bu durum dikkate alındığında bakanlar kurulu tarafından türkiye varlık fonuna verilen veya türkiye varlık fonu yönetimi anonim şirketinin yönetimine bırakılan payların kullanımına değerlendirilmesine ve özellikle de satılmasına ilişkin temel ilke ve kurallar ile hukuki çerçeve ve sınırların tereddüde ve şüpheye yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir şekilde ve kanunla belirlenmemiş olmasının bu konuda ciddi belirsizliklere buna bağlı olarak keyfi uygulamalara ve suistimallere zemin hazırlamış olduğu açıktır anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren hukuk güvenliğini sağlayan bütün etkinliklerinde hukuka ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlettiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre kanun düzenlemelerinin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir tereddüde ve şüpheye yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu tedbirler içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuki güvenlikle bağlantılı olup birey hangi somut eylem ve olguya hangi hukuki müeyyidenin veya neticenin bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını belirler hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar anayasa mahkemesi gün ve k i̇tiraz konusu kurala ilişkin olarak yukarıda açıklanan ve bakanlar kurulu tarafından türkiye varlık fonuna verilen veya türkiye varlık fonu yönetimi anonim şirketinin yönetimine bırakılan payların türkiye varlık fonu yönetimince ne şekilde kullanılacağına ve değerlendirileceğine ilişkin ciddi belirsizliklerin varlığı ve bu durumun keyfi uygulamalara ve suistimallere zemin oluşturması normların öngörülebilir olmasını engelleyerek bireylerin yasal düzenlemelere ve devlete duyduğu güven duygusunu zedeleyici nitelikte olduğundan anayasanın hukuk devleti ilkesine aykırıdır açıklanan nedenlerle dava konusu kural anayasanın ve maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekir sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun maddesi ile sayılı olağanüstü hal kapsamında alınan tedbirlere i̇lişkin kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun ncı maddesinin birinci fıkrasının bendinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun uncu maddesi ile tarih ve sayılı olağanüstü hal kapsamında alınan tedbirlere i̇lişkin kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun ncı maddesinin birinci fıkrasının bendinde değişiklik yapılması öngörülmektedir getirilen düzenleme uyarınca a gözaltı süresi şüphelinin yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç yakalama anından itibaren yedi günü geçemez delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle cumhuriyet savcısı gözaltı süresinin yedi gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir kişi gözaltına alındığında fiilen özgürlüğü kısıtlandığından bunun belirli bir süreyle yapılması gerekir gözaltı sürelerinin uzun olması keyfi uygulamaları beraberinde getireceği gibi kişi özgürlüğünü de ihlal eder bu sebeple soruşturmanın tamamlanması amacına matuf yapılan gözaltı işlemi belirli sürelere dayanmalıdır cmkya göre gözaltı süresi şüphelinin yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç yakalama anından itibaren yirmidört saati geçemez yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre oniki saatten fazla olamaz bu sürenin oniki saati geçmesi durumunda geçen her süre gözaltı süresinden işleyecektir tarih ve sayılı yasanın üncü maddesi ileesas sayısı karar sayısı getirilen düzenleme uyarınca suçüstü hâlleriyle sınırlı olmak kaydıyla kişi hakkında cmk inci maddenin üncü fıkrasında bentler halinde belirtilen suçlarda mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri tarafından yirmi dört saate kadar şidddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda kırk sekiz saate kadar gözaltına alınma kararı verilebilir cmkya göre toplu olarak işlenen suçlarda ise delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle cumhuriyet savcısı gözaltı süresinin her defasında bir günü geçmemek üzere üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir uygulamamızda gözaltı sürelerine riayet konusunda süregelen bazı sıkıntıların bulunduğu bilinen bir gerçektir tatbikatımızda gözaltı süresinin otomatik şekilde uzatıldığı herhangi bir soruşturma işlemi yapılmaksızın sürenin geçirildiği çoğu kez şüphelinin savunmasının son gün sürenin dolmasına az bir zaman kala alındığı uygulamalara rastlanmıştır eğer sürenin uzatılması makul geçerli bir sebebe dayanmıyor ise gözaltı tedbirinin sürdürülmesi hukuka aykırıdır bu hukuka aykırılığın kişi hürriyetini sınırlaması sebebiyle birey üzerinde oluşan psikolojik baskı yasak sorgu yöntemi olarak kabul edilecektir i̇fadenin hakim karşısında alınmış olması da durumu değiştirmemektedir çünkü bu gibi haller koruma tedbirinin doğasından kaynaklanan katlanma yükümlülüğünün dışında kalmaktadır sayılı kanunun uncu maddesiyle getirilen düzenleme ile kapsama giren suçlar yönünden gözaltı süresi en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç yakalama anından itibaren yedi güne delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle cumhuriyet savcısının kararıyla yedi gün uzatmayla güne yükseltmektedir gözaltı süresini peşinen güne cumhuriyet savcısının emriyle güne kadar çıkaran hüküm anayasanın maddesinde düzenlenen kişi hürriyetine ve güvenliğine maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesine ve milletlerarası hukuktan doğan yükümlülüklere aykırı düşmeyecek önlemler alma şartına aykırılık oluşturmaktadır anayasanın maddesi yakalanan veya tutuklanan kişinin tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için gerekli süre hariç en geç kırksekiz saat ve toplu olarak işlenen suçlarda ise en çok dört gün içinde hâkim karşısına çıkarılmasını öngörmektedir maddenin bu sürelerin olağanüstü hal sıkıyönetim ve savaş hallerinde uzatılabileceğine ilişkin hükmünü yasama ya da yürütme organına anayasanın tanıdığı sınırsız bir yetki olarak yorumlamak mümkün değildir her ne kadar anayasanın maddesinde olağanüstü hallerde temel haklara sınırlama getirilebileceği düzenlenmiş ise de anayasanın maddesinde temel haklara yönelik bu kısıtlamaların ancak olağanüstü hal kanunu ile yapılabileceği açık bir şekilde düzenlenmiştir dolayısıyla maddede belirtilen süre uzatımı ancak olağanüstü hal kanunu ile yapılabilir sayılı olağanüstü hal kanunun maddesinde şiddet olaylarının yaygınlaşması dolayısıyla alınabilecek tedbirlere yer verilmiştir bu maddede gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır dolayısıyla ohal kanununda öngörülmeyen bir hak kısıtlamasının doğrudan ohal khksı ile yapılmasına olanak bulunmamaktadır bu nedenle kural öncelikle anayasanın maddesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı diğer taraftan olağanüstü hal kanunu ile sınırlama öngörülmüş olsa dahi olağanüstü hal sıkıyönetim ve savaş hallerinde gözaltı süresinin uzatılabileceğine ilişkin hükmü yasama organına anayasanın tanıdığı sınırsız bir yetki olarak yorumlamak mümkün değildir bu yetkinin sınırı anayasanın ilgili diğer maddelerinde yer alan ilke ve sınırlamalara göre belirlenir bundan başka söz konusu fıkrada de yapılan değişikliğin gerekçesinde bu değişikliğin ai̇hsin maddesine uyum sağlamayı amaçladığı açıkça belirtilmektedir bu bakımlardan söz konusu hüküm anayasanın maddesine aykırıdır ayrıca anayasanın maddesinin ai̇hs ve ai̇hmnin içtihatlarına uygun olarak yorumlanması anayasa koyucunun emridir bu bağlamda tedbirin anayasanın maddesinde yer alan ölçülülük ilkesine ve milletlerarası hukuktan doğan yükümlülüklere uygun olması gerekir yürütme organının takdir yetkisinin sınırının belirlenmesinde ai̇hs ve ai̇hmnin ilgili kararları en başta kullanılması gereken ölçütlerdir öncelikle gözaltı ve tutukluluk sürelerinin keyfi olmaması kişi özgürlüğünün istisna değil asıl olduğuna ilişkin ilkeye uygun olarak zorunlu olmadıkça bu tedbire başvurulmaması gerekir ai̇hm aksoytürkiye başvurusunda davacının olağanüstü halin yürürlükte olduğu dönemde gün yargıç önüne çıkarılmadan gözaltında tutulmasını uzun süren gözaltı sırasında keyfiliğe karşı etkili güvencelerden özellikle bir avukata hekime yakınlarına ulaşma olanağından yoksun bırakılmış gözaltı halinin yasallığı konusunda bir yargıcın denetiminin sağlanamamış olması nedenleriyle sözleşmenin ihlal edildiği sonucuna varmıştır mahkeme olağanüstü hal ilan edilmesinin nedeni olan pkk terörünün vehametini kabul etmekle birlikte bu durumun bireyi gün süreyle yargıç denetiminden yoksun bırakmayı gerektirmediği bir başka ifadeyle önlemin ölçülü olmadığı sonucuna varmıştır aksoytürkiye ve ai̇hm bir başka kararında pkknın eylemleriyle türkiyenin güney doğusunda yaratılan duruma ve terörist saldırıların soruşturulmasının özelliklerini ve zorluklarını teyid etmekle birlikte aynı gerekçelerle kişinin hakim karşısına çıkarılmadan gün gözaltında tutulmasını nuray şen ve bir başka kararında da başvurucuların ve gün gözaltında tutulmasını demir ve diğerleritürkiye sözleşmeye aykırı bulmuştur anayasanın maddesi olağanüstü hallerde alınacak tedbirlerin ölçülülük ilkesine ve milletlerarası hukuktan doğan yükümlülüklere aykırı olmamasını emretmektedir hüküm kişi özgürlüğünü demokratik bir toplumda zorunlu olmayan orantısız biçimde sınırlandırması nedeniyle anayasanın maddesinde öngörülen ölçülü bir tedbir olarak nitelenemez ai̇hm uzun gözaltı ve tutukluluk sürelerini adil yargılama hakkının ihlali olarak değerlendirmektedir bu bağlamda ai̇hs ve ai̇hm içtihatlarına açıkça aykırı olması nedeniyle de söz konusu düzenleme anayasanın maddesine aykırıdır hak arama özgürlüğünü düzenleyen anayasanın maddesi yargı mercilerine davacı ve davalı olarak başvurabilme ve kişinin yargı mercileri önünde iddia savunma adil yargılanma hakkına sahip olduğu güvence altına alınmış ve özel sınırlama nedenleri öngörmemiştir hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı bir temel haktır anayasal hak ve özgürlüklerin kullanılmasını ve korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir adil yargılanma hakkı anayasada tanımlanmadığından bu hakkın kapsamının ve sınırlarının belirlenmesinde ai̇hs ve ai̇hm içtihatlarının gözönünde bulundurması gerekir ai̇hm bu kadar uzun gözaltı ve tutukluluk sürelerini adil yargılama hakkının ihlali olarak gördüğünden söz konusu hüküm anayasanın maddesine de aykırılık oluşturur gözaltı sürelerinin ve uzatmaya ilişkin sürelerin ölçüsüz bir şekilde uzun sürelere çıkarılması kişi hürriyetinin dokunulmazlığını hakkının özüne müdahale oluşturduğundanesas sayısı karar sayısı anayasanın üncü maddesinde belirtilen temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz hükmüne aykırılık oluşturmaktadır anayasanın maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir krg söz konusu düzenleme ayrıca adil olması gereken hukuk düzenini zedelemesi hukukun üstün kurallarını gözeterek hak ve özgürlükleri koruyucu değil ortadan kaldırıcı bir nitelik taşıması ve anayasaya aykırı bir düzenleme olması bakımından anayasanın insan haklarına dayalı demokratik hukuk devletini düzenleyen maddesine aykırıdır yukarıda açıklanan nedenlerle söz konusu hüküm anayasanın ve maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ anayasa mahkemesinin sayılı kanunun anayasaya aykırı gördüğümüz maddelerinin anayasa uygunluğunu incelemesi ve esastan karara bağlaması zaman alabilecektir yargı denetimi yürütme organının hukuk devleti sınırları içinde kalmasını sağlayan en etkili araçtır olağanüstü hallerde yargı denetiminin önemi daha da artmakta devlet organlarının işlemlerinin yargı denetimine bağlı tutulması yasama organının anayasanın çizdiği sınırlar içinde kalmasını sağlamak ve temel hak ve özgürlüklerin korunması bakımından özellikle önem taşımaktadır i̇ptalini istediğimiz sayılı kanun hükümlerinin uygulanmasının insan haklarına saygılı demokratik hukuk devleti ilkesine anayasanın üstünlüğüne ve bağlayıcılığına aykırılık oluşturan sonradan giderilmesi olanaksız durumların ortaya çıkmasına neden olacağı ve zararlar doğuracağı açık olduğundan ayrıca anayasa mahkemesinin yapacağı inceleme sonucunda iptal kararı vermesi durumunda bu kararının sonuçsuz kalmaması amacıyla kararın resmî gazetede yayımlanacağı güne kadar yürürlüğün durdurulması istemiyle iptal davası açılmıştır iv sonuç ve i̇stem tarih ve sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı türkiye varlık fonu yönetimi anonim şirketinin kurulması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinin birinci fıkrasına eklenen bendinin anayasanın maddesineesas sayısı karar sayısı maddesi ile sayılı olağanüstü hal kapsamında alınan tedbirlere i̇lişkin kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun ncı maddesinin birinci fıkrasının bendinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduklarından iptallerine ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
2,082
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazın gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde anayasa ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir hukuk güvenliği temel hak güvencelerinde korunan ortak değerdir hukuk devleti hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm işlem ve eylemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir öte yandan anayasanın maddesinin birinci fıkrasında herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu belirtilmiştir anayasanın maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasalar karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır durum ve konumlardaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmaz nitelikleri ve durumları özdeş olanlar için yasalarla değişik kurallar konulamaz olayda davacının tcdd genel müdürlüğü haydarpaşa bölge müdürlüğü emrinde dispeçer olarak görev yapmakta iken tarihinde derince garında nolu trenin nolu trene arkadan çarpması sonucu meydana gelen kazayla ilgili olarak yapılan inceleme ve soruşturma kapsamında tarihleri arasında görevden uzaklaştırıldığı yüksek disiplin kurulunun tarih ve sayılı kararı ile oranında maaş kesimi cezası ile cezalandırıldığı görevine dönmesi üzerine aylığından kesilen oranındaki kısmın ödenmesi istemiyle tarihinde davalı idareye yaptığı başvurunun reddi üzerine görülen davanın açıldığı anlaşılmıştır günlü sayılı kefalet kanununun maddesinin anayasaya aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istemiyle konya i̇dare mahkemesi tarafından anayasaesas sayısı karar sayısı mahkemesine yapılan başvuru yüksek mahkemenin tarih ve k sayılı kararı ile sonuçlandırılmış kararda önlem nitelikli geçici görevden uzaklaştırmayı düzenleyen sayılı kefalet kanununun maddesi ile ilgili olarak kefalet kanununa tabi olarak çalışan memurlar ile sayılı devlet memurları kanununa ve diğer yasalara tabi olarak çalışan devlet memurları kendilerine ödenmesi gereken ücretler bakımından aynı durumdadırlar başka bir anlatımla suç işlediği ileri sürülen memurların disiplin veya ceza soruşturmasının güvenli bir biçimde yürütülebilmesi için görevden geçici olarak uzaklaştırılmaları durumunda ödenmesi gereken maaş ve ücretler bakımından aralarında herhangi bir fark yoktur sayılı devlet memurları kanununda bu kanuna tabi olanların disiplin veya ceza soruşturması nedeniyle hizmetten geçici olarak uzaklaştırılmaları ve bu süre içerisinde belli bir oranda ücret verilmesi öngörülürken kefalet kanununa tabi olarak çalışan memurların zimmet suçu işlediği gerekçesi ile hizmetten çıkarılmaları ve herhangi bir biçimde kendilerine ücret verilmemesi aynı durumda olanlara farklı kuralların uygulanması sonucunu doğurduğundan anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır sonucuna varılmıştır sayılı kanunun ve devamı maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden hakkında görevden uzaklaştırma önlemi uygulanan bir kamu personeli hakkında maddede öngörülen koşulların gerçekleşerek görevden uzaklaştırma önleminin kaldırılması halinde aylığından kesilen oranındaki miktarın ödeneceği düzenlenmiş iken sayılı kanun hükmünde kararnamede aynı durumdaki personel için sadece maddenin bendindeki koşulların gerçekleşmesi durumunda söz konusu oranındaki kesinti miktarının ilgili personele ödeneceği kurala bağlanmış bulunmaktadır bu durumda sayılı kanun hükmünde kararname sayılı kanundan daha sınırlı bir düzenleme getirmekte ve bu durum anayasanın ve maddeleri ile bağdaşmamaktadır açıklanan nedenlerle sayılı yasanın maddesinin fıkrası gereğince tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren kamu i̇ktisadi teşebbüsleri personel rejiminin düzenlenmesi ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin bazı maddelerinin yürürlükten kaldırılmasına dair sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan bendindeki halin gerçekleşmesi durumunda ibaresinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan ilgili belgelerin onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
641
esas sayısı karar sayısı kanunun maddesinin birinci fıkrasının ve aynı fıkradaki ve i̇barelerinin anayasaya aykırılığı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun maddesinin birinci fıkrasında bütçe ile verilen ödeneklerin etkin ve verimli bir şekilde kullanılması amacıyla kamu idarelerinin yıl içinde ortaya çıkabilecek ihtiyaç fazlası ödeneklerinin diğer kamu idarelerinin ödenek ihtiyacının karşılanmasında kullanılmasını temin etmek veya ödeneklerin öncelikli hizmetlerde kullanılmasını sağlamak üzere genel bütçe ödeneklerinin yüzde unu aşmamak kaydıyla genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerine konulan ve ekonomik kodlarındaki ödenekleri kamu idareleri bütçeleri arasında veya strateji ve bütçe başkanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine aktarmaya cumhurbaşkanının yetkili olduğu hüküm altına alınmıştır bütçe hakkı tarihî bakımdan yasama organının elde ettiği ilk yetkidir halktan toplanan her kuruşun ne şekilde harcanacağı içinde karşı güç olarak muhalefeti de barındıran ve açık tartışma usulü ile işleyen bu açıdan da gün ışığında olan meclislerde karara bağlanır yürütme organını tek bir kimsenin temsil ettiği demokratik yönetim sisteminin prototipini oluşturan abdde ödeneklerin başkan tarafından bütçede meclis tarafından onaylanandan farklı kalemlere kaydırılabilmesi açıkça yasaklanmıştır bu yasak anayasanın suskunluğundan faydalanarak kendisine bu alanda yetki tanıyan başkanın ödeneklerde meclisin onayladığı bütçenin üne varan oranda değişiklik yapması üzerine düzenlenmiştir bütçe teknik bir ekonomik belgeden ibaret değildir fakat gelir dağılımından özlük haklarına yoksullukla mücadeleden sürdürülebilir kalkınmaya dek siyasetin kendisidir bütçe hakkının yasama organında olması siyasetin toplumu oluşturan her kesimin tartışması ve uzlaşması ile oluşması anlamına gelir yeni cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi eski yönetim sistemi zamanında kabul edilmiş ve parlamenter sistemlerden intibak edilmiş sayılı yasanın yorumunda farklılaşmayı zorunlu kılar ödeneklerin meclis tarafından sınırları çizilmeden yahut çok geniş sınırlar içerisinde yürütme organını temsil eden tek bir kimsenin takdiriyle a değin farklılaştırılabilmesi yeni yönetim sisteminin bütçenin ve siyasetin tek bir kimse tarafından belirlenmesine olanak tanıdığı anlamına gelerek sistemi hukuk devletine uygun yönetim sistemleri dışında bırakır kaldı ki sayılı yasanın intibak edildiği parlamenter sisteme sahip ülkeler dahi bakanlar kuruluna böyle bir yetkinin tanınmış olması halinde ödeneksiyaset değişiminin karanlıkta kalmaması fakat kamuoyuna taşınması amacıyla değişiklikler konusunda bütçe komisyonlarının önceden bilgilendirilmesini zorunlu kılmışlardır bu doğrultuda sayılı kanunun merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmalarına ilişkin yetki ve işlemler ile usul ve esaslar merkezî yönetim bütçe kanununda belirlenir hükmüne dayanılarak merkezi yönetim bütçe kanununda genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerine konulan ve ekonomik kodlarındaki ödenekleri kamu idareleri bütçeleri arasında veya strateji ve bütçe başkanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine aktarmaya cumhurbaşkanı yetkilidir şeklinde bir düzenleme yapılamaz çünkü bu genişlikte yetkilendirme sayılı kanunun öngördüğü şekilde bir belirleme ve belirlilik içermemektedir bu tür bir düzenleme ile yasama organı sayılı kanunun kendisine verdiği yasama yetkisini hangi kamu idarelerinden hangilerine ve hangiesas sayısı karar sayısı oran sınırlarında aktarım yapılabileceğine ilişkin hiçbir belirleme ve sınırlama yapmadan olduğu gibi yürütme organına aktarmış olmaktadır oysa anayasanın maddesine göre yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez i̇ptali istenen hükümle yürütme organına geniş bir yetki alanı devredilerek tbmm tarafından kullanılması gereken bütçe hakkı geniş bir şekilde yürütme organına devredilmektedir anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak hükmüne yer verilmiştir bütçe kanunları dışında kanun teklifinde bulunmak yetkisi tamamen tbmmye aittir yine anayasamıza göre bütçe kanunlarına bütçe ile ilgili hükümler dışında hükümler konulamaz yılı merkezi yönetim bütçe kanununun maddesinin birinci fıkrasıyla yürütme organı tarafından tbmmnin yerine geçerek yasayla düzenlenmesi gereken hususlarda geniş bir alanda bütçe kanunu ile düzenleme yapılması sağlanmaktadır söz konusu nedenlerle yılı merkezi yönetim bütçe kanununun maddesinin birinci fıkrası anayasanın ve maddeleri kapsamında yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırıdır ayrıca iptali istenen fıkrada ve ibarelerine yer verilerek genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerine konulan personel giderlerine ilişkin ödeneklerin kamu idareleri bütçeleri arasında veya strateji ve bütçe başkanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine cumhurbaşkanı tarafından aktarılmasına olanak sağlanmıştır merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmalarına ilişkin kurallar sayılı kamu malî yönetimi ve kontrol kanununun maddesinde belirtilmiştir maddenin birinci fıkrasında merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmaları kanunla yapılır ancak harcamalarda tasarrufu sağlamak dengeli ve etkili bir bütçe politikasını gerçekleştirmek üzere genel bütçe ödeneklerinin yüzde onunu geçmemek kaydıyla merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmalarına ilişkin yetki ve işlemler ile usul ve esaslar merkezî yönetim bütçe kanununda belirlenir hükmüne üçüncü fıkrasında ise kamu idarelerinin bütçeleri içinde personel giderleri tertiplerinden aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden diğer tertiplere ödenek aktarılamaz hükmüne yer verilmiştir bu hükümlere göre ödenek aktarmalarına ilişkin olarak bütçe kanununda belirlenecek yetki ve işlemler genel bütçe ödeneklerinin unun geçilmemesi personel giderleri tertiplerinden aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden diğer tertiplere ödenek aktarılmaması kuralları ile sınırlandırılmıştır personel giderleri tertibine dâhil ödenekler bütçe kanununda personel giderleri ekonomik kodu ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri ekonomik kodu altında gösterilmektedir personel giderleri ekonomik kodu kamuesas sayısı karar sayısı personeline ve kamu personeli olmamakla birlikte mevzuatı gereğince bordroya dayalı olarak ilgililere yapılan ödemeleri er erbaş harçlıkları öğrenci harçlıkları gibi kapsamaktadır sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri ekonomik kodunda ise devletin işveren sıfatıyla sosyal güvenlik kurumuna ödeyeceği sigorta primleri izlenmektedir bu itibarla sayılı kanunun maddesindeki hükümlere göre bütçenin personel giderlerine ilişkin tertiplerini gösteren ve numaralı ekonomik kodlarındaki ödeneklerden diğer tertiplere ödenek aktarılması mümkün değildir buna karşın iptali istenen kural ile sayılı kanunun maddesindeki personel giderleri tertiplerinden diğer tertiplere ödenek aktarılamayacağı kuralı yılı için uygulanamaz hale getirilerek bütçenin personel giderlerine ilişkin tertiplerini gösteren ve numaralı ekonomik kodlarındaki ödeneklerden diğer tertiplere ödenek aktarılmasına olanak sağlanmıştır anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasında kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak yanında bütçe kanun tekliflerini görüşmek ve kabul etmek görev ve yetkisine de ayrıca yer verilmiştir bütçe kanunlarını öteki kanunlardan ayrı tutan bu kural karşısında kanun ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe kanunu ile düzenlenmesi veya herhangi bir kanunda yer alan hükmün bütçe kanunları ile değiştirilmesi ve kaldırılması olanaksızdır anayasanın maddesinde kanunların türkiye büyük millet meclisinde teklif görüşülme usul ve esasları düzenlenirken bütçe kanunlarının görüşülme usul ve esasları maddede ayrıca belirtilmiştir bu maddeyle bütçe kanun tekliflerinin görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş genel kurulda üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı tekliflerde bulunmaları önlenmiş ve anayasanın maddesiyle de cumhurbaşkanına bütçe kanunlarını bir daha görüşülmek üzere tbmmye geri gönderme yetkisi tanınmamıştır anayasanın anılan maddeleri incelendiğinde bütçe kanunlarına bütçe ile ilgili olmayan kurallar konulmamasının da amaçlandığı anlaşılmaktadır anayasada birbirinden tamamen ayrı ve değişik olarak düzenlenen bu iki kanunlaştırma yönteminin doğal sonucu olarak olağan kanun ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe kanunu ile düzenlenmesi değiştirilmesi veya kaldırılması olanaksızdır bu durum anayasanın maddesinde bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz denilmek suretiyle ifade edilmiştir bütçe ile ilgili hükümler kavramı mali nitelikteki hükümleri değil kanun konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla bütçenin uygulanması ile ilgili uygulamayı kolaylaştırıcı ve açıklayıcı nitelikte hükümleri ifade etmektedir anayasanın maddesinin getiriliş amacı bütçe kanunlarında yıllık bütçe kavramı dışındaki konulara yer vermemek böylece bütçe kanunlarını ilgisiz kurallardan uzak tutarak kendi yapısı içinde bütünleştirmektir anayasanın maddesinin gerekçesinde de bütçe kanunlarına bütçe dışı hüküm konulamaması mevcut kanunların hükümlerini açıkça veya dolaylı değiştiren veya kaldıran hükümler getirilememesi ilkelerine anayasal kuvvet ve hüküm tanınmıştır denilmek suretiyle hükmün getiriliş amacı açıkça ortaya konulmuştur bütçe kanunu hukuki yapısı itibariyle genel kişilik dışı ve tek yanlı bir işlem değil içeriği statü olarak daha önceden belli olan şart işlemlere örnektir bundan dolayı bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz diğer yandan anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez hükmüne ve maddesinin birinci fıkrasında da kanun teklif etmeye milletvekilleri yetkilidir hükmüne yer verilerek esas sayısı karar sayısı maddesi gereğince hazırlanarak tbmmye sunulan bütçe kanunu ve kesin hesap kanunu teklifleri dışında cumhurbaşkanına diğer kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifinde bulunma hakkı verilmemiştir bütçe olağan yasalardan farklı olarak hakyetki ve yükümlülüklerin kaynağı olan sürekli düzenleyici hükümleri içermez bu ilke bütçenin süreli karakterinden kaynaklanır bütçede düzenleyici hükümlere yer vermek hakyetki ve yükümlülüklere ilişkin dönemsel keyfî düzenlemelerin önünü açacağı gibi normatif enflasyon diye tabir edilen ve siyasetin takip edilebilirliğini imkânsız kılan demokratik tehdidi yükseltecektir diğer yandan bütçe yürütme organının inisiyatifinde hazırlanır parlamenter sistemlerde bakanlar kuruluna tanınan kanun tasarısı yetkisi yürütme organının tek bir kimse tarafından temsil edildiği yönetim sistemlerinde sistemin bir hukuk devleti sistemi olarak sürmesi için kaçınılmaz olan yasamanın yürütmeden sert ayrılığı ilkesi gereği yürütme organına tanınmaz bütçede düzenleyici hükümlere yer vermek yürütme organına kanun tasarısı yetkisi vermek anlamına gelir i̇ptali istenen kural ile sayılı kanunun maddesindeki personel giderleri tertiplerinden diğer tertiplere ödenek aktarılamayacağı kuralı yılı için uygulanamaz hale getirilmiştir oysa anayasanın ve maddelerinde öngörülen süreçten geçerek yasalaşması sağlanmadan anayasanın maddesine göre görüşülen bütçe kanunlarına bu şekilde konulan hükümler yoluyla yürürlükteki yasa hükümlerinin örtülü veya açık şekilde uygulamadan kaldırılması askıya alınması ya da uygulanamaz hale getirilmesi mümkün değildir bu nedenle iptali istenen kural bütçe kanunlarıyla mevcut kanun hükümlerinin açıkça veya zımnen değiştirilemeyeceği ilkesiyle bağdaşmamaktadır bu uygulama bu yıla özgü bir durumdan da kaynaklanmamakta ve son yılın bütçelerinde aynı ifadelerle yer almaya devam etmektedir bu bakımdan sayılı kanunun maddesindeki personel giderleri tertiplerinden diğer tertiplere ödenek aktarılamayacağı kuralı son yıldır fiilen yürürlükten kaldırılmış olup uygulanamamaktadır buna karşın anayasa mahkemesinin sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununda yer alan benzer hüküm ile ilgili olarak verdiği kararda k sayılı kanunun maddesindeki personel giderleri tertiplerinden diğer tertiplere ödenek aktarılamayacağı kuralı bakımından bir değerlendirmede bulunulmamış ve konu sadece aynı maddede yer alan merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmalarına ilişkin yetki ve işlemler ile usul ve esaslar merkezî yönetim bütçe kanununda belirlenir hükmü çerçevesinde incelenmiştir söz konusu kararda ayrıca şu değerlendirmede de bulunulmuştur kuralda kurumlar arası ödenek aktarmanın ancak genel bütçe ödeneklerinin yüzde onunu aşmamak kaydıyla ve kamu idarelerinin yıl içinde ortaya çıkabilecek ihtiyaç fazlası ödeneklerinin diğer kamu idarelerinin ödenek ihtiyacının karşılanmasında kullanılmasını sağlamak amacıyla yapılabileceği belirtilerek ödenek aktarmaya ilişkin çerçeve ve maliye bakanına verilen ödenek aktarma yetkisinin sınırları belirlenmiştir kuralın cari yıl bütçesinde ödenek artışına olanak tanıması veya doğrudan ödenek üstü harcama yapmaya sebebiyet vermesi söz konusu değildir bununla birlikte iptali istenen kuralın ne ihtiyaç fazlası ödeneklerin diğer kamu idarelerinin ödenek ihtiyacının karşılanmasında kullanılmasına yönelik olduğu iddiası ne de kuralın cari yıl bütçesinde ödenek artışına olanak tanımayacağı veya doğrudan ödenek üstü harcama yapmaya sebebiyet vermeyeceği iddiası uygulamada gerçekleşmemektediresas sayısı karar sayısı şöyle ki yılı merkezi yönetim bütçesi kesin hesap kanununa teklifine göre milli eğitim bakanlığı bütçesinden net milyar milyon tlden fazla bir tutarda ödenek kurum dışı aktarma yoluyla düşülmüştür buna karşılık yine aynı kanuna göre aynı bakanlık için milyar milyon tlden fazla bir tutarda ödenek üstü harcama yapılmıştır yılı kesin hesap kanunu ile genel bütçe kapsamındaki tüm kamu idareleri için verilen tamamlayıcı ödenek tutarı ise milyar milyon tldir görüldüğü üzere gereksinim duyulan tamamlayıcı ödenek tutarının u milli eğitim bakanlığının ödenek üstü harcamasından kaynaklanmış gibi görünmektedir yapılan ödenek üstü harcamanın ise ihmal edilebilecek bir kısmı hariç tamamı personel giderleri ile sosyal güvenlik ödemelerinden kaynaklanmaktadır bununla birlikte yine yılı için milli eğitim bakanlığının başlangıç ödeneği milyar milyon tl iken yılsonu giderleri ise milyar milyon tl olarak gerçekleşmiştir görüldüğü üzere aslında milli eğitim bakanlığının ödenek üstü harcaması vardır ancak gerçekte sadece milyar tldir ancak yıl içinde milli eğitim bakanlığı bütçesinden diğer kurumlara yapılan aktarmalar nedeniyle bu bakanlığın ödenek üstü harcaması hem olduğundan çok daha fazla görünmektedir hem de içerik olarak sadece personel giderleri ile sosyal güvenlik ödemelerinden kaynaklanmış gibi görünmektedir buna karşın sanki milli eğitim bakanlığının personel giderleri ile sosyal güvenlik ödemeleri için gerekli olmuş gibi görünen milyar tlden fazla bir tutarda ödenek üstü harcama ise diğer kurumlar tarafından gerçekleştirilmiştir bu örnek açıkça göstermektedir ki gerçekte milli eğitim bakanlığının ihtiyaç fazlası ödeneği yoktur keza net başlangıç ödeneğine kıyasla milyar tl fazla harcama yapmıştır ancak yüksek tutarlı personel giderleri ve sosyal güvenlik ödemeleri ödeneğine sahip olan bu bakanlık bütçesinden diğer kurumlara yapılan aktarmalar nedeniyle milyar milyon tlden fazla bir tutarda ödenek üstü harcama da yapılmıştır söz konusu hüküm yılı için toplamda milyar tlden fazla ödenek üstü harcama yapılmasına da zemin hazırlamıştır diğer yandan sayılı kanunun maddesindeki personel giderleri tertiplerinden diğer tertiplere ödenek aktarılamayacağı kuralını yılı için uygulanamaz hale getirdiği için iptali istenen kuralın bütçeyi açıklayıcı veya uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte olduğu da söylenemez bu itibarla iptali istenen kuralın bütçe kanunu ile düzenlenmesi bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı ilkesiyle de bağdaşmamaktadır anayasaya göre yasama yetkisi tbmmye yasama sürecinin ilk aşaması olan kanun teklifinde bulunma yetkisi ise bütçe kanunu ve kesin hesap kanun teklifleri ile sınırlı olmak üzere cumhurbaşkanına diğer kanun teklifleri bakımından ise milletvekillerine aittir cumhurbaşkanı tarafından hazırlanarak tbmm başkanlığına sunulan yılı merkezi yönetim bütçe kanun teklifinde iptali istenen kurala yer verilerek sayılı kanun hükümlerinde değişiklik yapılmıştır bu itibarla bütçe kanunu ile ilgisi olmadığı için sadece milletvekilleri tarafından teklif edilmesi ve olağan bir yasa ile düzenlenmesi gereken iptali istenen kural cumhurbaşkanı tarafından teklif edilen yılı merkezi yönetim bütçe kanunu ile düzenlenerek yasalaştığından anayasanın kanun teklif etmeye milletvekilleri yetkilidir hükmüne dolayısıyla da yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez hükmüne aykırıdır yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun maddesinin birinci fıkrası anayasanın ve maddelerine aynı fıkradaki personel giderlerine ilişkin ekonomik kodları ifade eden ve ibareleri anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptal edilmesi gerekiresas sayısı karar sayısı kanunun maddesinin birinci fıkrasının anayasaya aykırılığı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun maddesinin birinci fıkrasında tarihli ve sayılı i̇l özel i̇daresi kanununun maddesinin birinci fıkrasının bendi ile tarihli ve sayılı belediye kanununun maddesinin birinci fıkrasının bendi uyarınca il özel idareleri ve belediyelerin ileri teknoloji ve büyük tutarda maddi kaynak gerektiren altyapı yatırımlarında cumhurbaşkanınca kabul edilen projeleri için yapılacak borçlanmaların sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının bendi ile sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının bendi kapsamında hesaplanan faiz dâhil borç limitinin hesaplanmasına dâhil edileceği il özel idareleri belediyeler ve bunların bağlı kuruluşları ile sermayesinin yüzde sinden fazlasına sahip oldukları şirketler tarafından avrupa birliği ile katılım öncesi mali iş birliği çerçevesinde desteklenen projelerin finansmanı için yapılan borçlanmalarda çok taraflı yatırım ve kalkınma bankaları ile yabancı devlet kuruluşlarından doğrudan veya i̇ller bankası anonim şirketi aracılığıyla yapılan borçlanmalar ile sukap kapsamında yürütülecek işler için i̇ller bankası anonim şirketinden yapılan borçlanmalarda ise söz konusu borç stoku limitine uyma şartının aranmayacağı hüküm altına alınmıştır tarih ve sayılı i̇l özel i̇daresi kanununun maddesinin birinci fıkrasında il özel idarelerinin tarih ve sayılı belediye kanununun maddesinin birinci fıkrasında ise belediyelerin görev ve hizmetlerinin gerektirdiği giderleri karşılamak amacıyla yapacakları borçlanmalara ilişkin usul ve esaslar hükme bağlanmıştır bu kapsamda il özel idareleri ile belediyelerin uymak zorunda olduğu borç limitinin hesaplanma şekli açıklanmış ileri teknoloji ve büyük tutarda maddi kaynak gerektiren alt yapı yatırımlarında cumhurbaşkanınca kabul edilen projeleri için yapılacak borçlanmaların hesaplanan faiz dâhil borç limitinin hesaplanmasına dâhil edilmeyeceği belirtilmiştir i̇ptali istenen fıkranın ikinci cümlesindeki borçlanmalar bakımından söz konusu borç stoku limitine uyma şartının aranmayacağı veya bütçe kanunu ile borç stoku limitine uyma şartının kaldırılabileceğine ilişkin herhangi bir kurala aynı kanunda yer verilmemiştir i̇ptali istenen fıkrayla tarih ve sayılı i̇l özel i̇daresi kanununun maddesi ile tarih ve sayılı belediye kanununun maddesinde açıklanan borç limitine dâhil edilecek ve edilmeyecek borçlanmalara ilişkin kurallar değiştirilmiş ve söz konusu kanunların borçlanmaya ilişkin bazı hükümleri yılı için uygulanamaz hale getirilmiştir anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasında kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak yanında bütçe kanun tekliflerini görüşmek ve kabul etmek görev ve yetkisine de ayrıca yer verilmiştir bütçe kanunlarını öteki kanunlardan ayrı tutan bu kural karşısında kanun ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe kanunu ile düzenlenmesi veya herhangi bir kanunda yer alan hükmün bütçe kanunları ile değiştirilmesi ve kaldırılması olanaksızdır anayasanın maddesinde kanunların türkiye büyük millet meclisinde teklif görüşülme usul ve esasları düzenlenirken bütçe kanunlarının görüşülme usul ve esasları maddede ayrıca belirtilmiştir bu maddeyle bütçe kanun tekliflerinin görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş genel kurulda üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı tekliflerde bulunmaları önlenmiş ve anayasanın maddesiyle de cumhurbaşkanına bütçe kanunlarını bir daha görüşülmek üzere tbmmye geri gönderme yetkisi tanınmamıştıresas sayısı karar sayısı anayasanın anılan maddeleri incelendiğinde bütçe kanunlarına bütçe ile ilgili olmayan kurallar konulmamasının amaçlandığı anlaşılmaktadır anayasada birbirinden tamamen ayrı ve değişik olarak düzenlenen bu iki kanunlaştırma yönteminin doğal sonucu olarak olağan kanun ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe kanunu ile düzenlenmesi değiştirilmesi veya kaldırılması olanaksızdır bu durum anayasanın maddesinde bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz denilmek suretiyle ifade edilmiştir bütçe ile ilgili hükümler kavramı mali nitelikteki hükümleri değil kanun konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla bütçenin uygulanması ile ilgili uygulamayı kolaylaştırıcı ve açıklayıcı nitelikte hükümleri ifade etmektedir anayasanın maddesinin getiriliş amacı bütçe kanunlarında yıllık bütçe kavramı dışındaki konulara yer vermemek böylece bütçe kanunlarını ilgisiz kurallardan uzak tutarak kendi yapısı içinde bütünleştirmektir anayasanın maddesinin gerekçesinde de bütçe kanunlarına bütçe dışı hüküm konulamaması mevcut kanunların hükümlerini açıkça veya dolaylı değiştiren veya kaldıran hükümler getirilememesi ilkelerine anayasal kuvvet ve hüküm tanınmıştır denilmek suretiyle hükmün getiriliş amacı açıkça ortaya konulmuştur bütçe kanunu hukuki yapısı itibariyle genel kişilik dışı ve tek yanlı bir işlem değil içeriği statü olarak daha önceden belli olan şart işlemlere örnektir bundan dolayı bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz diğer yandan anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez hükmüne ve maddesinin birinci fıkrasında da kanun teklif etmeye milletvekilleri yetkilidir hükmüne yer verilerek maddesi gereğince hazırlanarak tbmmye sunulan bütçe kanunu ve kesin hesap kanunu teklifleri dışında cumhurbaşkanına diğer kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifinde bulunma hakkı verilmemiştir bütçe olağan yasalardan farklı olarak hakyetki ve yükümlülüklerin kaynağı olan sürekli düzenleyici hükümleri içermez bu ilke bütçenin süreli karakterinden kaynaklanır bütçede düzenleyici hükümlere yer vermek hakyetki ve yükümlülüklere ilişkin dönemsel keyfî düzenlemelerin önünü açacağı gibi normatif enflasyon diye tabir edilen ve siyasetin takip edilebilirliğini imkânsız kılan demokratik tehdidi yükseltecektir diğer yandan bütçe yürütme organının inisiyatifinde hazırlanır parlamenter sistemlerde bakanlar kuruluna tanınan kanun tasarısı yetkisi yürütme organının tek bir kimse tarafından temsil edildiği yönetim sistemlerinde sistemin bir hukuk devleti sistemi olarak sürmesi için kaçınılmaz olan yasamanın yürütmeden sert ayrılığı ilkesi gereği yürütme organına tanınmaz bütçede düzenleyici hükümlere yer vermek yürütme organına kanun tasarısı yetkisi vermek anlamına gelir i̇ptali istenen kurallar ile tarih ve sayılı i̇l özel i̇daresi kanununun maddesi ile tarih ve sayılı belediye kanununun maddesindeki borçlanmaya ilişkin kurallar değiştirilmiş ve bu kanunların borçlanmaya ilişkin bazı hükümleri yılı için uygulanamaz hale getirilmiştir oysa anayasanın ve maddelerinde öngörülen süreçten geçerek yasalaşması sağlanmadan anayasanın maddesine göre görüşülen bütçe kanunlarına bu şekilde konulan hükümler yoluyla yürürlükteki yasaların örtülü veya açık şekilde değiştirilmesi mümkün değildir bu nedenle iptali istenen kurallar bütçe kanunlarıyla mevcut kanun hükümlerinin açıkça veya zımnen değiştirilemeyeceği ilkesiyle bağdaşmamaktadıresas sayısı karar sayısı diğer yandan tarih ve sayılı i̇l özel i̇daresi kanununun maddesi ile tarih ve sayılı belediye kanununun maddesindeki borçlanmaya ilişkin bazı hükümleri yılı için uygulanamaz hale getirdiği için iptali istenen kuralların bütçeyi açıklayıcı veya uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte olduğu söylenemez bu itibarla iptali istenen kuralların bütçe kanunu ile düzenlenmesi bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı ilkesiyle de bağdaşmamaktadır anayasaya göre yasama yetkisi tbmmye yasama sürecinin ilk aşaması olan kanun teklifinde bulunma yetkisi ise bütçe kanunu ve kesin hesap kanun teklifleri ile sınırlı olmak üzere cumhurbaşkanına diğer kanun teklifleri bakımından ise milletvekillerine aittir cumhurbaşkanı tarafından hazırlanarak tbmm başkanlığına sunulan yılı merkezi yönetim bütçe kanun teklifinde iptali istenen kurallara yer verilerek sayılı i̇l özel i̇daresi kanunu ile sayılı belediye kanunu hükümlerinde değişiklik yapılmıştır bu itibarla bütçe kanunu ile ilgisi olmadığı için sadece milletvekilleri tarafından teklif edilmesi ve olağan bir yasa ile düzenlenmesi gereken iptali istenen kurallar cumhurbaşkanı tarafından teklif edilen yılı merkezi yönetim bütçe kanunu ile düzenlenerek yasalaştığından anayasanın kanun teklif etmeye milletvekilleri yetkilidir hükmüne dolayısıyla da yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez hükmüne aykırıdır açıklanan nedenlerle iptali istenen kurallar anayasanın ve maddeleri ile maddesine aykırıdır iptal edilmesi gerekir kanuna ekli cetvelinin numaralı sırasındaki açıklamanın birinci cümlesinin anayasaya aykırılığı yılı merkezi yönetim bütçe kanununa ekli cetvelinin numaralı sırasındaki açıklamanın birinci cümlesi ile tarihli ve sayılı kanun ile tarihli ve sayılı kanun uyarınca sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik fonuna sydtf aktarılmak üzere hazine ve maliye bakanlığı bütçesinin tertiplerinde tefrik edilen ödeneklerin milli eğitim bakanlığı tarafından ilköğretim öğrencilerine ücretsiz olarak dağıtılacak ders kitapları için türk lirası taşımalı ilköğretim ve ortaöğretim kapsamındaki öğrencilerin öğle yemeği için türk lirası ve özel eğitime i̇htiyaç duyan öğrencilerin okullara ve kurumlara erişiminin sağlanması i̇çin ücretsiz taşınması projesi kapsamında türk lirası olmak üzere toplam türk lirasına kadar olan kısmının milli eğitim bakanlığı bütçesinin ilgili tertiplerine aktarılması konusunda cumhurbaşkanına yetki verilmiştir i̇ptali istenen hüküm sayılı sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik kanununun uygulamasına ilişkindir sydtf sayılı kanunda öngörülen hizmetlerin gerçekleştirilmesi için kurulmuş bir fondur sayılı kanunun maddesinde kanunun fakru zaruret içinde ve muhtaç durumda bulunan vatandaşlar ile gerektiğinde her ne suretle olursa olsun türkiyeye kabul edilmiş veya gelmiş olan kişilere yardım etmek sosyal adaleti pekiştirici tedbirler alarak gelir dağılımının adilane bir şekilde tevzi edilmesini sağlamak sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik etmek amacıyla ihdas edildiği ifade edilmiştir sayılı kanunun maddesine göre fonun gelirleri kanun ve kararnamelerle kurulu bulunan ve kurulacak olan fonlardan cumhurbaşkanı kararıyla kadar aktarılacak miktardan bütçeye konulacak ödeneklerden trafik para cezası hasılatının yarısından radyo veesas sayısı karar sayısı televizyon üst kurulu reklam gelirleri hasılatından aktarılacak lik miktardan her nevi bağış ve yardımlardan ve diğer gelirlerden teşekkül etmektedir ayrıca sayılı kanunun maddesiyle fona gelir ve kurumlar vergisi tahsilat toplamı üzerinden oranında pay verilmesi öngörülmüştür fon yukarıda sayılan kalemlerden elde ettiği gelirlerle kanunun kendisine verdiği görevleri yerine getirmektedir fonun çalışma usul ve esasları ile toplanacak kaynakların sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarına dağıtım esasları yönetmelikle tespit edilmektedir i̇ptali istenen kural ile milli eğitim bakanlığı tarafından yapılacak bazı faaliyetlere ilişkin giderler için harcanmak üzere yılında sydtfye aktarılmak üzere hazine ve maliye bakanlığı bütçesinde ayrılan ödenekten toplam türk lirası tutarındaki miktarın cumhurbaşkanı tarafından kesilerek milli eğitim bakanlığı bütçesine aktarılması öngörülmüştür bütçe kanunu ile yapılması öngörülen işlemin dayanağını yürürlükteki yasalardan alması ve yürürlükteki yasalara uygun olması da gerekir oysa sayılı kanunda i̇ptali istenen kuralda belirtilen harcamaların sydtfye aktarılmak üzere hazine ve maliye bakanlığı bütçesinin ilgili tertibinde ayrılan ödenekten karşılanabileceğine bu harcamalara ilişkin tutarların sydtfye aktarılmak üzere hazine ve maliye bakanlığı bütçesinin ilgili tertibinde ayrılan ödenekten cumhurbaşkanı tarafından kesilerek milli eğitim bakanlığı bütçesinin ilgili tertiplerine aktarabileceğine dair herhangi bir hükme yer verilmemiştir bu durum iptali istenen kural ile sayılı kanun hükümlerinde yılı için değişiklik yapıldığını ortaya koymaktadır anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasında kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak yanında bütçe kanun tekliflerini görüşmek ve kabul etmek görev ve yetkisine de ayrıca yer verilmiştir bütçe kanunlarını öteki kanunlardan ayrı tutan bu kural karşısında kanun ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe kanunu ile düzenlenmesi veya herhangi bir kanunda yer alan hükmün bütçe kanunları ile değiştirilmesi ve kaldırılması olanaksızdır anayasanın maddesinde kanunların türkiye büyük millet meclisinde teklif görüşülme usul ve esasları düzenlenirken bütçe kanunlarının görüşülme usul ve esasları maddede ayrıca belirtilmiştir bu maddeyle bütçe kanun tekliflerinin görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş genel kurulda üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı tekliflerde bulunmaları önlenmiş ve anayasanın maddesiyle de cumhurbaşkanına bütçe kanunlarını bir daha görüşülmek üzere tbmmye geri gönderme yetkisi tanınmamıştır anayasanın anılan maddeleri incelendiğinde bütçe kanunlarına bütçe ile ilgili olmayan kurallar konulmamasının amaçlandığı anlaşılmaktadır anayasada birbirinden tamamen ayrı ve değişik olarak düzenlenen bu iki kanunlaştırma yönteminin doğal sonucu olarak olağan kanun ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe kanunu ile düzenlenmesi değiştirilmesi veya kaldırılması olanaksızdır bu durum anayasanın maddesinde bütçe kanununaesas sayısı karar sayısı bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz denilmek suretiyle ifade edilmiştir bütçe ile ilgili hükümler kavramı mali nitelikteki hükümleri değil kanun konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla bütçenin uygulanması ile ilgili uygulamayı kolaylaştırıcı ve açıklayıcı nitelikte hükümleri ifade etmektedir anayasa mahkemesinin yerleşik kararlarına göre bir yasa kuralının bütçeden gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı gerektirir nitelikte bulunması mutlak biçimde bütçe ile ilgili hükümlerden sayılmasına yetmemektedir çünkü her yasada gidere neden olabilecek değişik türde kurallar bulunabilmektedir böyle kuralların bulunmasıyla örneğin yargı savunma eğitim sağlık tarım ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse bu konulardaki yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına hükümler koymak yoluna gidilebilir oysa bu tür yasa düzenlemeleri bütçenin yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan yasa koyucunun başka amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken yasama işlemleridir bütçe ile ilgili hüküm sözcüklerine dayanılarak gider ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile düzenlemek anayasanın ve maddelerini bu tür yasalar yönünden uygulanamaz duruma düşürür bütçe kanunlarını diğer kanunlardan ayrı tutan bu anayasal kurallar karşısında yasa ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya yürürlükte bulunan herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi kaldırılması uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır diğer yandan anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük mi
3,999
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sanık ayşe kaçar hakkında osmaniye cumhuriyet başsavcılığının tarihli iddianamesi ile sayılı türk ceza kanunun maddesi gereğince kastın aşılması sureti ile adam öldürmek suçundan cezalandırılması talebi ile açılan kamu davasının yargılaması sırasında sayılı türk ceza kanunun maddesinin iptali istemi ile anayasa mahkemesine yapılan mahkememizin tarihli başvurusuna itiraz konusu kuralın anayasanın hangi maddelerine hangi nedenlerle aykırı olduğunun belirtilmediği gerekçesi ile geri çevrilmesine karar verilmiştir bu karar üzerine evrak mahkememizce yeniden incelenmiş ve değerlendirilmiştir sanık ayşe kaçar hakkında mahkememizdeki yargılamanın devam ettiği aşamada tarihinde sayılı türk ceza kanunu yürürlüğe girmiş sayılı türk ceza kanunu ise tarihinde yürürlükten kalkmıştır sayılı türk ceza kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte lehe ve aleyhe kanun karşılaştırılmasının yapılması gerekmiş bu nedenle sanık lehine olan ve uygulanma ihtimali bulunan sayılı türk ceza kanunun maddesi gereğince ek savunma hakkı tanınmıştır sayılı türk ceza kanununun sanık hakkında uygulanma ihtimali bulunan maddesinde kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmiş ise neticesi sebebi ile ağırlaşmış yaralama nedeni ile ceza verileceği öngörülmüştür ancak sayılı türk ceza kanununun maddesinde ise neticesi sebebi ile ağırlaşmış suç başlığı ile yapılan düzenlemede bir fiilin kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi halinde kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir şeklinde bir düzenlemeye gidilmiştir sayılı türk ceza kanunu maddesindeki düzenleme ile maddesindeki düzenleme birbiri ile çelişmektedir sayılı türk ceza kanununun maddesinde kasıtlı bir suçtan bahsedilmiş yaralama kastı ile hareket eden failin istemediği bir ölüm neticesinin meydana gelmesi halinde ceza sorumluluğu belirlenmiştir bu maddedeki düzenleme sanığın kastından farklı bir neticenin meydana gelmesine ilişkin bir düzenlemedir sayılı türk ceza kanununun maddesinde aynı konuda bir düzenlemeye gidilmiş failin sorumlu tutulabilmesi için en azından netice bakımından taksirle hareket etmesi gerektiği belirtilmiştir sayılı türk ceza kanununun maddesinde kast suçu kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve isteyerek gerçekleştirilmesidir şeklinde tanımlanmıştır sayılı türk ceza kanununun maddesinde ise taksir dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir şeklinde tanımlanmıştır bu tanımlamalar ışığında sayılı türk ceza kanununun maddesine ve maddesine baktığımızda iki maddenin birbiri ile açıkça çeliştiği görülecektir sayılı türk ceza kanununun maddesinde kasıtla işlenen bir suçun özel düzenlemesi mevcuttur kastın ve taksirin yapılan tanımına ve birbirinden farklı müesseseler olmasına göre aynı olayda bir araya gelmeleri olayda hem kastın hem de taksirin bulunması mümkün değildir sayılı türk ceza kanununun maddesinden bir şahsı cezalandırılabilmek için mutlaka yaralama kastının bulunması ancak ölüm neticesinin istenmemiş olması gerekir ölüm neticesinin istenmediği bir durumda taksirin varlığı nasıl belirlenecektir en azından taksirleesas sayısı karar sayısı hareket etmesi gerekir cümlesinin neticesi sebebi ile ağırlaştırılmış suçlarda uygulama kabiliyeti bulunmamakla birlikte bu maddedeki düzenleme karışıklığa sebebiyet verecek bir düzenlemedir ve bir çelişkidir kastı sadece yaralamak olan bir şahsın eylemi sonucunda ölüm neticecisinin meydana gelmesi halinde taksirle hareket nasıl olacaktır taksir dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık olarak tanımlandığına göre sanığın dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ettiği ne şekilde ispatlanacaktır olayımızda olduğu gibi olay yerinde bulunanların yaralı şahsı hemen hastaneye götürmeleri halinde ne şekilde sanığın dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ederek netice açısından taksirle hareket ettiği söylenebilecektir neticesi sebebi ile ağırlaşmış suçlarda kastın özel bir hali söz konusudur neticesi sebebi ile ağırlaşmış suçlarda fiilin hiçbir aşamasında taksirin varlığından bahsetmek mümkün değildir zira taksirin varlığı kabul edilecekse sanık farklı bir maddede düzenlenmiş olan taksir ile ölüme sebebiyet vermek suçundan cezalandırılacaktır sanığın müdahale edemeyeceği durumlarda ölüm neticesinin meydana gelmesi halinde sanığa ne şekilde dikkat ve özen yükümlülüğü yüklenecektir taksirle hareket etmek fiilen mümkün olmadığına göre neticesi sebebi ile ağırlaşmış öldürme fiilinde sanıkları öldürme suçundan ne şekilde sorumlu tutabileceğiz kanun koyucu sayılı türk ceza kanununun maddesinde yer verdiği objektif sorumluluk ilkesinden uzaklaşmak amacı ile sayılı türk ceza kanununun maddesinde bu düzenlemeyi getirmiş ancak bu elde edilmek istenen amaca uygun bir düzenleme olmamıştır failin hareketi sonucunda meydana gelen netice öngörülemiyor ise neticesi sebebi ile ağırlaşmış ölümden fail sorumlu tutulmak istenmemiş ancak maddede ki bu hüküm ile sonuç alınamayacak bir düzenlemeye gidilmiştir anayasanın maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına dayanan hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren kişilere hukuk güvenliği sağlayan anayasaya aykırı tutum ve durumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kuralları ile kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan bir devlettir yukarıda açıklandığı üzere anılan kanun hükümleri arasında ki çelişkiler ve birinin ötekini uygulanabilir olmaktan çıkartması ve bu şekilde adalet duygusu ile bağdaşmayan sonuçlar doğurabilmesi adil bir hukuk düzeni kurmak ve kişilere hukuk güvenliği sağlamakla yükümlü bir hukuk devletinde kabul edilemez açıklanan nedenlerle mahkememizin bakmakta olduğu esas sayılı dosyasında uygulanması ihtimali bulunan sayılı türk ceza kanununun maddesinin aynı kanunun maddesine aykırılık teşkil etmesi ve çelişmesi itibari ile anayasanın hukuk devleti ilkesine yer veren maddesine aykırı olduğu kanaati ile sayılı türk ceza kanununun maddesinin i̇ptali̇ne karar verilmesi itirazen arz olunur
809
esas sayısı karar sayısı tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında kamu personeline i̇lişkin alınan tedbirlere dair kanun hükmünde kararname tarihinde türkiye büyük millet meclisinde görüşülerek yasalaşmıştır tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında kamu personeline i̇lişkin alınan tedbirlere dair kanun hükmünde kararnamenin kabul edilmesine dair kanun ile terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan kamu görevlerinin kamu görevinden çıkarılması ve buna bağlı tedbirlere ilişkin hususlar düzenlenmesi amaçlanmıştır dava konusu düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından ohal khksi olarak çıkarılmış ve tbmm tarafından onaylanarak yasa adı altında yayımlanmıştır ancak aşağıda açıklanacak nedenlerle söz konusu düzenleme yok hükmündedir ve anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa mahkemesi yokluk tezine katılmazsa gene aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacak nedenlerle dava konusu düzenleme şekle aykırılık dolayısıyla mahkemece iptal edilmelidir aşağıda belirtilecek yokluk nedenlerinin iptali istenen düzenlemenin hem tbmm tarafından onaylanması öncesine ilişkin boyutları hem de onaylama aşaması sonrasına ilişkin boyutları bulunmaktadır belirtmek gerekir ki anayasa mahkemesinin önüne daha önce yetki ve şekil sakatlıklarının bu derece ağır olduğu bir metin gelmemiştir bu nedenle yokluk iddiamızın öncelikle değerlendirilmesi zorunludur i̇ptali i̇stenen düzenlemenin tbmm onayı öncesine i̇lişkin yokluk nedenleri dava konusu düzenleme pek çok nedenle yok hükmündedir i̇ptali i̇stenen düzenleme yetki gaspı suretiyle çıkarılmıştır öncelikle anayasa ile olağanüstü hallerde cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna tanınan yetkinin tamamen dışına çıkılarak olağanüstü halin süresini ve kapsamını aşacak şekilde tedbirler alınarak anayasal yetkilerini tamamen aşarak bireylerin temel hak özgürlüklerine ömür boyu müdahale edecek şekilde kalıcı işlemler yapmıştır anayasa tarafından cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna olağanüstü hal süresini aşan kalıcı nitelikte ve temel hak ve özgürlüklere müdahale yapma yetkisi verilmemiştir bu yargı organlarına ve idareye tanınan yetkilerin açıkça gaspı anlamına gelmektedir ve anayasa mahkemesinin çeşitli defalar belirttiği gibi yetki gaspı suretiyle yapılmış düzenlemeler yoklukla maluldür çağdaş demokrasilerde olağanüstü yönetim usulleri devletin ya da ulusun varlığına yönelmiş olağanüstü bir tehdit veya tehlikenin mevcudiyeti halinde bu tehdit ve tehlikenin olağan tedbirlerle ortadan kaldırılamayacak derecede ciddi olması durumunda bu tehdit veya tehlikeyi ortadan kaldırmayı ve olağan düzene dönmeyi amaçlayan rejimlerdir bir başka ifadeyle olağanüstü yönetimler anayasal düzeni korumak ve savunmak amacı taşıyan rejimlerdir bütün olağanüstü yönetim usulleri gibi olağanüstü hal de çağdaş anayasal demokrasilerde geçici nitelikte olan hukuki ve anayasal bir rejimdir bunun anlamı olağanüstü halin yürütme organına istediğini yapma olanağını tanıyan keyfi bir rejim olmamasıdıresas sayısı karar sayısı olağanüstü hal anayasal demokratik rejimin askıya alınması değil devletin veya ulusun varlığına yönelik ciddi bir tehdit veya tehlikenin hızlı bir şekilde ortadan kaldırılması ve en kısa sürede olağan hukuk düzenine dönülmesini sağlamak amacıyla geçici bir süreyle yürütme organına hızlı ve etkili tedbirler alma ve temel hak ve özgürlüklere müdahale olanağı verir ancak anayasa bu yetkilerin sınırını açık bir şekilde çizmiştir ve yürütme organının hukuk devleti dışına çıkmasına olanak tanımaz yürütme organı olağanüstü hallerde de çerçevesi ve sınırları anayasa ve kanunlarla çizilen sınırlar içinde hareket etmek zorundadır olağanüstü hallerin amacı olağanüstü hal ilanına neden olan durumu en kısa sürede ortadan kaldıracak tedbirleri almak ve olağanüstü hal ilanı öncesi döneme geri dönmektir olağanüstü hal yönetimini anayasal düzeni ve hukuk sistemini yeniden düzenlemenin bir aracı olarak kullanmak olağanüstü hal yönetiminin mahiyetiyle bağdaşmaz bu nedenle olağanüstü hal döneminde yürütme organının alacağı tedbirler geçici ve istisnai nitelik taşımalıdır bu önlemler olağanüstü hal sona erdikten sonra da etkisini sürdürecek nitelikte olamaz bir başka ifadeyle olağan dönemde de uygulanamaz anayasası maddesinde olağanüstü hallerde yürütme organına özel bir yetki vererek cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma olanağı tanımıştır ancak bu kanun hükmünde kararnamelerin anayasanın maddesinde düzenlenen khklardan önemli farklılıkları vardır ve cem eroğulun deyimiyle bunlar arasında ad benzerliği dışında hiçbir benzerlik yoktur bkz cem eroğul anayasa mahkemesi kararları işığında olağanüstü yasa gücünde kararnamelerin tbmmce onaylanması ankara üniversitesi sbf dergisi cilt sayı maddeye göre olağanüstü hallerde kanun hükmünde kararnameler cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılır bu kanun hükmünde kararnameler bir yetki yasasına dayanmaz bu kanun hükmünde kararnameler anayasanın maddesinde olağan dönemlerdeki kanun hükmünde kararnameler için getirilmiş konu sınırlamasına bağlı değildir anayasanın maddesinin olağan kanun hükmünde kararnameler için koyduğu konu sınırlandırmalarına bağlı olmadıklarından bu tür kanun hükmünde kararnamelerle temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile siyasî haklar ve ödevler de düzenlenebilir ancak bu hükmün aşağıda açıklanacağı gibi madde ile birlikte yorumlanması gerekir ayrıca bu kararnameler ile yalnızca olağanüstü halin gerektirdiği tedbirler alınabilir dolayısıyla bu khklar ile yapılacak düzenlemelerle olağanüstü halin konusu kapsamı ve süresiyle sınırlı tedbirler alınabilir ve bunu aşan düzenleme yapılamaz aşağıda açıklanacağı gibi aslında bu düzenlemelere kanun hükmünde kararname denilmesi yanıltıcıdır bunlarla sürekli ve genel düzenlemeler yapılması mümkün olmadığından bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye de olanak bulunmamaktadır bkz cem eroğul age öncelikle anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında belli konuların olağanüstü hal kanununda düzenleneceği belirtilmiştir buna göre madde uyarınca ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere anayasanın maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne surette alınacağı kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri olağan üstü hal kanununda düzenlenir burada sayılan belirli konuların olağanüstü hal yasasında düzenlenmesi zorunlu olduğundan bu konular khklarla düzenlenemeyecektir merih öden anayasa mahkemesi ve olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnamelerinin anayasaya uygunluğunun yargısal denetimi ankara üniversitesi hukuk fakültesi dergisi s esas sayısı karar sayısı dolayısıyla temel hakları sınırlayan ya da durduran düzenlemeler doğrudan ohal khkları ile yapılamaz ancak olağanüstü hal kanununda yapılan düzenlemelerin somut uygulaması niteliğindeki düzenlemeler ohal khksı ile yapılabilir bir örnek vermek gerekirse anayasanın maddesinde güvence altına alınan özgürlük ve güvenlik hakkının olağanüstü hal dönemlerinde nasıl kısıtlanacağı ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir mesela gözaltı süresinin ne kadar uzatılabileceği ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir ohal khksı ile ise ancak kanunda belirtilen süreyi aşmamak üzere somut ohal döneminde gözaltı süresinin ne kadar uygulanacağı düzenlenebilir yani ohal khkları ile temel haklar doğrudan düzenlenemez ancak ohal kanununun uygulamasını gösteren düzenlemeler yapılabilir anayasanın maddesinin doğal ve mantıki sonucu budur bunun sonucu olarak ohal khkları ile olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılması da mümkün değildir anayasa mahkemesi bunu açık bir şekilde belirtmiştir bkz aym kararı kt kt i̇kinci olarak anayasanın maddesi gereğince olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılabilir dolayısıyla olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi konu bakımından sınırlıdır bir düzenlemenin olağanüstü halin gerekli kıldığı bir konu olup olmadığı anayasanın konuyla ilgili bütün maddeleri md vb göz önünde bulundurularak yapılır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda olağanüstü halin amacı ve nedenleriyle sınırlı olarak çıkarılmaları gerekir anayasa mahkemesi de olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin amaç ve kapsamını demokratik hukuk devletine uygun olarak yukarıdaki biçimde belirlemiştir anayasa mahkemesine göre olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle getirilen düzenlemeler olağanüstü halin amacını ve sınırlarını aşmamalıdır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü hal yasası ile saptanan sistem içersinde ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda uygulamaya yönelik olarak çıkartılabilir bu tür kanun hükmünde kararnamelerle yalnızca olağanüstü hal ilânını gerektiren nedenler gözetilerek bu nedenlerin ortadan kaldırılması için duruma özgü kimi önlemler alınabilir olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılabilecek khklere anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları birlikte incelendiğinde başkaca işlevler yüklenemez bunun tersi bir anlayış anayasa ve olağanüstü hal yasası dışında yeni bir olağanüstü hal yönetimi yaratmaya neden olur oysa anayasa olağan anayasal düzenden ayrı ne gibi olağanüstü yönetimler kurulabileceğini saptamış ve bunların statülerinin de yasayla düzenlenmesini öngörmüştür olağanüstü yönetim usulleri olağanüstü haller ve sıkıyönetim seferberlik ve savaş halinden ibarettir anayasa bu olağanüstü yönetimlerin hangi ilkelere göre düzenleneceğini açıkça göstermiştir halde bu sayılanlar dışında farklı bir olağanüstü yönetim usulü yasayla dahi düzenlenemez e k üçüncü olarak olağanüstü halin belirli bir bölge veya bölgelerde ilan edilmesi halinde çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler ile alınacak önlemlerin sadece olağanüstü hal ilân edilen bölge için geçerli olması bölge dışına taşırılmaması gerekir dördüncü olarak olağanüstü hal belirli bir süreyle de sınırlıdır olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılan kanun hükmünde kararnameler bu hallerin ilân edildiği bölgelerde ve ancak bunların devamı süresince uygulanabilirler kanun hükmünde kararnameler ile getirilen kuralların nasıl olağanüstü hal öncesine uygulanmaları olanaksız ise olağanüstü hal sonrasında da uygulanmaları veya başka bir zamanda veya yerde olağanüstü hal ilânı durumunda uygulanmak üzere geçerliklerini korumaları olanaksızdıresas sayısı karar sayısı son olarak olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi olağanüstü hal bölgesi ve süresiyle sınırlı olduğundan anayasa mahkemesinin de isabetle belirttiği üzere olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile yasalarda değişiklik yapılamaz olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile getirilen kuralların olağanüstü hal bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarının devamı isteniyorsa bu konudaki düzenlemenin yasa ile yapılması zorunludur çünkü olağanüstü hal bölgesi veya bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarına devam edilmesi istenilen kuralların içerdiği konular ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konular olamaz e bir başka ifadeyle olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle yürürlükteki kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapılamaz olağanüstü hal ve sıkıyönetimin kanunla belirlenmiş statülerinde olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnameleriyle değişiklik yapılması ayrıca anayasanın maddesindeki hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükmüne maddesindeki yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine başlangıç kısmındaki kuvvetler ayırımının belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu temel ilkesine ve maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine de aykırılık oluşturur özetlemek gerekirse ohal khkleri ile anayasanın maddesine aykırı düzenleme yapılamaz temel haklar sınırlandırılamaz ve durdurulamaz olağanüstü hal kanununun uygulaması niteliğinde düzenlemeler yapılabilir ancak olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılamaz anayasanın kanunla düzenlenmesini emrettiği konularda düzenleme yapılamaz mesela suç ve cezalar düzenlenemez olağanüstü halin konusunu süresini ve kapsamını aşan düzenlemeler yapılamaz bunun sonucu olarak olağanüstü hal süresini aşan tedbirler alınamayacağı gibi kanunlarda genel ve sürekli değişiklikler yapılamaz ve uygulaması olağanüstü halin süresini aşan genel ve sürekli düzenlemeler de yapılamaz olağanüstü halin ilan edildiği bölgenin dışında uygulanacak tedbir alınamaz ve düzenlemeler yapılamaz bkz cem eroğul age anayasa cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna ohal khksi adı altında bireylerin hukuki statüsünü kalıcı olarak değiştiren birel işlem niteliğinde düzenleme yapma ya da sürekli olarak uygulanacak kurallar koyma yetkisi vermemiştir ve yetkinin bu şekilde kullanılması açıkça yargısal yetkinin ve bireysel işlem yapma yetkisinin gaspı anlamına gelir khk çıkarma yetkisi her ne kadar yürütme organına tanınmış ise de özünde bir yasama yetkisidir ve yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesinin anayasa anayasadan kaynaklanan bir istisnasını oluşturmaktadır ne var ki bu khk çıkarma yetkisinin genel düzenleyici kural işlemler için kullanılması gereğini ortadan kaldırmamaktadır yürütme organı khk çıkarırken geçici olarak yasama yetkisi kullanmaktadır ve bir khknin nitelik olarak kanunlara benzemesi kaçınılmazdır yasama organının bireysel işlemler niteliğinde kanun çıkaramayacağı doktrinde kabul edilmektedir ergun özbudun bir kuralın somut olguya uygulanması niteliğindeki bireysel işlemlerin kural işlem şeklinde yapılması yetki gaspı anlamına gelir daha sonra tbmm tarafından onaylanarak yasalaşan sayılı kanun sayılı khknin maddesinde bu işlemlerin hangi kurumlar tarafından yapılacağı belirtilmiştir yasa ile kurumlara tanınan yetki yasanın uygulanması şeklindeki bireysel işlemlerin geçici yasama yetkisi kullanan cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunca ohal khksı şeklinde kullanılmıştır yukarıda açıklandığı gibi bu yola sırf söz konusu işlemleri yargı denetimi dışına çıkarmak amacıyla başvurulmuştur bu kötü niyetli ve yetkisiz işlem anayasanın maddesine açıkça aykırı olduğu gibi yürütme yetkisiesas sayısı karar sayısı ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünü içeren anayasanın maddesine de aykırıdır bir bireyin terör örgütüne üye olup olmadığına karar verme yetkisi yargısal bir yetki olduğu gibi bir yapının ya da oluşumun terör örgütü olduğuna karar vermek de yargısal bir yetkidir yokluğunun tespiti talep edilen dava konusu düzenleme fonksiyon gaspı suretiyle yargı organının yerine geçerek ek listedeki tüzel ve özel kişilerin terör örgütü üyesi vd olduğuna hükmetmektedir aynı şekilde anayasa md de düzenlenen milli güvenlik kurulunun icrai yetkilere sahip olmadığını sadece tavsiye niteliğinde kararlar alma yetkisiyle donatıldığını hatırlatmak gerekir ne var ki mart tarihinde yayınlanan kanunlara ekli ihraç listeleri terör örgütü üyeliği vd suçlarından hüküm kurma yetkisini mgkya vermektedir yani mgk tarafından terör örgütü olduğuna karar verilen yapı ve oluşumlarla ilişkili kişilerin kamu görevinden çıkarılmasını ve diğer yaptırımlara tabi tutulmasını aynı durumdaki kurumların ise kapatılmasını öngörmektedir kısaca mgk yargı organının yerine geçerek işlem yapmış ve hangi oluşumların terör örgütü olduğuna karar vermiştir oysa mgknun ohal ilanı için yaptığı tavsiye kararı ohalin anayasal çerçevesine vurgu yapıyor ve kamuoyu ile cb tarafından paylaşılıyordumgk üyeleri olarak yaptığımız kapsamlı değerlendirme sonunda terör örgütünün bertaraf edilebilmesi için anayasamızın maddesi uyarında ohal ilan edilmesini hükümete tavsiye etme kararı aldık bakanlar kurulumuz da türkiyede ay ohal ilan edilmesi kararını aldı bu uygulama kesinlikle demokrasiye hukuka özgürlüklere karşı değildir tam tersine bu değerleri koruma yükseltme geliştirme adınadır olağanüstü hal ilanının amacı ülkemizde demokrasiye hukuk devletine vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerine yönelik bu tehdidi ortadan kaldırmak için gereken adımları en etkin ve hızlı şekilde atabilmektir cb temmuz diğer taraftan dava konusu düzenleme ağır ve bariz yetki tecavüzü içermektedir anayasanın maddesine göre üniversite yönetim ve denetim organları ile öğretim elemanları yükseköğretim kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamazlar buna rağmen dava konusu düzenleme ile çok sayıda öğretim elemanı görevden uzaklaştırılmıştır anayasanın üniversitelerin yetkili organlarına tanıdığı yetki cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafında kullanılmıştır ve bu ağır ve bariz yetki tecavüzü fonksiyon gaspı sonucunu doğurmaktadır aynı zamanda anayasanın açık hükümleri yok sayılarak bireysel temel hak ve özgürlüklere müdahale edilerek fiili yol oluşturulmuştur anayasanın ve maddelerinin açık bir şekilde yasakladığı müdahalelerin yapılması hukukun ve anayasanın askıya alınması dolayısıyla hukuk devletinin tamamen reddi anlamına gelmektedir bu anayasanın kuvvetler ayrılığını düzenleyen başlangıcına hukuk devletini güvence altına alan maddesine devlet yetkilerinin anayasadan kaynaklamasını öngören maddesine yasama yürütme ve yargı yetkilerini düzenleyen ve maddelerine anayasanın üstünlüğünü düzenleyen maddesinin de hiçe sayılması anlamına gelmektedir aşağıda açıklanacağı gibi bu aslında anayasanın fiilen askıya alınması ve anayasasızlaştırma sonucunu doğurmaktadır anayasa mahkemesi yetki gaspı suretiyle yapılan düzenlemelerin yokluk ile malul olduğunu kabul etmiştir mahkeme yokluk ölçütlerini şu şekilde belirlemiştir bir kanunun yokluğundan söz edilebilmesi ise yasama organının bu yönde bir iradesinin olmaması ya da anayasal düzende yasama organına verilmeyen bir yetkinin fonksiyon gaspı suretiyle kullanılması gibi hukuk âleminde hiçbir zaman varlık kazanamayacak olan durumlarda mümkündür kuvvetler ayrılığı ilkesi gereğince yasama yürütme ve yargıesas sayısı karar sayısı fonksiyonlarını yerine getiren yasama yürütme ve yargı organlarından birinin diğerinin yerine geçmesi sonucunu doğuracak şekilde karar almaları fonksiyon gaspına yol açacağından yasama organının yasama fonksiyonu kapsamında yer almayan hususlarda kanun adı altında yapacağı düzenlemelerin hukuk âleminde varlık kazanabilmesi mümkün olmayacaktır belirtilen haller dışında kalan kanunların veya kanun hükümlerinin anayasaya uygunluk denetimi kapsamında incelenmesi gereken hususlarda anayasaya aykırılığının saptanması ise ilgili kanun veya kanun hükümlerinin yokluğunu değil iptalini gerekli kılar aym kararı k kt rg s mahkemenin bu kararında yasama organı için belirtilen fonksiyon gaspının geçici yasama yetkisi kullanan yürütme organı için de geçerli olduğu açıktır dolayısıyla fonksiyon gaspı suretiyle yapılan işlemler yok hükmündedir anayasanın başlangıcına ve maddelerine açıkça aykırı olarak fonksiyon gaspı suretiyle çıkarılan dava konusu düzenlemenin yokluğunun tespitine karar verilmesi gerekir cumhurbaşkanlığı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun i̇radesi oluşmadan dava konusu düzenleme çıkarılmıştır bu nedenle yok hükmündedir ohal khklerinin hazırlanması ve çıkarılması sürecindeki şekil eksikliklerinin özellikle de işlem yapma iradesinin oluşup oluşmadığını anayasa mahkemesinin değerlendirmesi gerekir bilindiği üzere ohal khkleri için gerekli olan şekil ve usul koşulları anayasanın maddesinde belirtilmektedir buna göre kararnameler cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılmalıdır kararnameler resmî gazetede yayımlanır kararnameler aynı gün türkiye büyük millet meclisinin onayına sunulur kararnamelerin tbmm tarafından onaylanmasına ilişkin süre ve usul i̇çtüzükte belirlenir i̇çtüzüğün inci maddesine göre ise tbmm olağanüstü hâl khklerini otuz gün içinde görüşüp sonuçlandırır khk hukuki niteliği itibariyle bir kolektif işlem türüdür kolektif işlemlerde gerçekleştirilen işlemlerin hukuk dünyasında var olabilmesi için işlemi gerçekleştirmeye yetkili olan organda yer alan bireylerin iradelerinin tümünün aynı zamanda ve aynı doğrultuda açıklanmış olması gerekmektedir bakanlar kurulunun iradesinin oluşmasına dair birbiriyle de bağlantılı iki sorun vardır i̇lk olarak söz konusu iradenin somut olayda oluşmuş sayılabilmesi için khklerin ana metinleriyle birlikte kurum kapatma ve ihraç kararlarında isimlerin tek tek okunmuş olması gerekir ne var ki her bir khknın kapsamının genişliği ve ekli olan ihraç ve kapatma listelerinin yüksek miktardaki sayıları dikkate alındığında ilgili bakanlar kurulu toplantısında bu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerde yer alan isimlerin okunmadığına dair ciddiesas sayısı karar sayısı emareler bulunmaktadır sırf bu nedenle dahi bakanlar kurulunun iradesinin oluşmamış olduğu söylenebilir bakanlar kurulu tarafından bir oylama yapılmış olması da iradenin oluştuğu anlamına gelmemektedir khklere ekli ihraç ve kapatma listelerindeki isimlerin tek tek okunmadığına ilişkin en inandırıcı kanıt bizzat başbakan binali yıldırımdan gelmiştir takdir edersiniz ki önümüze gelen binlerce listeyi kontrol edip doğru yanlış yapıldığını bilemeyiz samimiyetle söylüyorum tek tek olaylarla ilgilenmedim bin kişi diyor ki bana da bak ona da bak mümkün değil hassasiyet gözetiyoruz geneline bakıyoruz kamuoyundaki etkilere göre önlem alıyoruz başka yöntem bulamadık yine aynı doğrultuda yıldırımın şu sözleri ekli ihraç listelerinin başbakan başta olmak üzere altında imzası bulunan bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına dair aksi ispatlanamayacak bir kanıt niteliğindedir takdir edersiniz ki biz önümüze gelen binlerce listeyi inceleyip efendim buradan kim hakkında işlem yapıldı doğru mu yapıldı yanlış mı yapıldı böyle bir mekanizmamız yok yapamayız da ancak ne zaman bilgimiz oluyor biliyorsunuz bunlar olduktan sonra haberlerde çıkıyor sizler tabii araştırıyorsunuz bilinen isimleri çıkıyor ondan sonra haberimiz oluyor bu da gayet doğal söz konusu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerdeki isimlerin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmasının zaten hayatın olağan akışına da uygun olmadığı başbakanın şu sözlerinden anlaşılmaktadır i̇nsan kapasitesinin yeteceği bir şey değil bu hassasiyeti gözetmemiz lazım bu bir hak hukuk meselesi yani birinin konusuyla ilgilenip diğerini görmezden gelirsek orada da adaletsiz bir durum ortaya çıkar mı geneline bakıyoruz şikayetleri kamuoyunda oluşturduğu etkileri dikkate alarak önlem almaya çalışıyoruz başka türlü bir yöntem bulamadık doğrusu i̇kinci sorun ise anılan bakanlar kurulu toplantı tarihleri ile ardı ardına çıkarılan khklerin resmi gazetede yayımlanma tarihleri arasındaki tutarsızlıklardır bir dizi khk resmi gazetede farklı tarihlerde yayımlanmış olmasına rağmen bu kararnamelerin kabul edildiği bakanlar kurulu toplantısı tarihi ocak olarak görülmektedir bu kararnameler sayıları ve resmi gazetede yayımlanma tarihleri sırasına göre şu şekildedir ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat bu görünüm karşısında anılan khklerin kabul edilmesi aşamasında ayrı ayrı khk çıkarılmadığı ocak tarihinde gerçekleştirilen bakanlar kurulu toplantısında belki de boş kâğıda bakanların imzalarının alınarak khklerin ve ek listelerinin sonradan eklendiği izlenimi uyanmaktadır nitekim şu haber de bu izlenimi doğrular niteliktediresas sayısı karar sayısı chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu ocaktan sonraki kararnamelere ilişkin bu tarihten sonra yayımlanan bütün kararnameler usulsüz süre ve kapsam bakımından sıkıntılar var bu kararnameler yetki bakımından da sorunlu saray karar veriyor bakanlar imza atıyor geriye dönük imza hali söz konusu suçüstü haliyle karşı karşıyayız dedi bunun en büyük kanıtlarından biri de ocak toplantısına atfen bir kararnameyle ihraç edilenlerden bazıları aynı toplantıya atfen ilan edilen bir başka kararnameyle göreve iade ediliyor özetle tarihler arasındaki tutarsızlık ve binali yıldırımın sözleri khk metinlerinin ve eklerinin khknın altında imzası bulunan cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu dışındaki bir aktör veya organ tarafından hazırlandığına ve bu eklerin ocak tarihinde belki de boş kâğıda bakanlar kurulunun atmış olduğu imzaya eklendiğine işaret etmektedir diğer yandan bir kararnameyle ihraç edilen bir kişinin aynı toplantıda kabul edilen bir başka kararnameyle iade edilmiş olması da khk metin ve eklerinin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına ve evleviyetle hazırlanmamış olduğuna dair önemli bir kanıt teşkil etmektedir burada önemle belirtmek gerekir ki ohal khklarını çıkarmaya yetkili olan makam cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kuruludur öte yandan bu yetkinin kullanılması aksi anayasanın maddesinde ayrıca belirtilmediğine göre karşı imza kuralına tabidir anayasaya göre cumhurbaşkanının anayasa ve diğer kanunlarda başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır bu kararlardan başbakan ve ilgili bakan sorumludurmd bunun sonucu da anılan khklerin altında isimleri yer alan başbakan ve bakanlar kurulunun hukuki ve siyasi açıdan khklerin içeriğinden sorumlu olmasıdır tüm bunlar dikkate alındığında anayasa tarafından bakanlar kurulunun başkanı olarak düzenlenen md başbakanın yukarıda anılan ifadelerini bakanlar kurulunun iradesinin oluşmadığının ilk elden itirafı olarak okumak gerekir bakanlar kurulu ocakta toplandığı halde ilerleyen hafta ve aylarda ve farklı tarihlerde birden çok khk çıkarıldığına göre bunlar çok büyük olasılıkla ek listeler bürokratlar tarafından hazırlandıkça ocak toplantısında alınan imzaların sonradan gelen khklara eklendiği ve bu nedenle aslında bakanlar kurulu üyelerinin bu khkların altına imza atmamış oldukları ihtimali oldukça yüksektir bu nedenle ocak sonrası tarihe sahip olan khkler açısından adları belirtilmiş olsa da bakanlar kurulu üyelerinin ıslak imzalarının bulunmamış olduğunu teyit edilmektedir yukarıda belirtildiği gibi anayasa mahkemesinin içtihadına göre yetkili organın iradesinin oluşmamış olması işlemin yokluğuna neden olur aym kararı k kt tarihli ve sayılı rg ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle iptali istenen düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun iradesi oluşmadan çıkarılan düzenleme yok hükmündedir anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa ve i̇çtüzükte öngörülen sürede onaylanmayan khk yok hükmündedir anayasanın maddesine göre ohal khklarının resmi gazetede yayınlandıkları gün tbmmnin onayına sunulması gerekmektedir onaylanma süresi ve usulünün düzenlenmesi ise i̇çtüzüğe bırakılmıştır türkiye büyük millet meclisi i̇ç tüzüğününesas sayısı karar sayısı olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmündeki kararnamelerinin görüşülmesi başlıklı maddesi uyarınca anayasanın ve nci maddeleri gereğince çıkarılan ve türkiye büyük millet meclisine sunulan kanun hükmünde kararnameler anayasanın ve i̇çtüzüğün kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi için koyduğu kurallara göre ancak komisyonlarda ve genel kurulda diğer kanun hükmünde kararnamelerle kanun tasarı ve tekliflerinden önce ivedilikle en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara bağlanır komisyonlarda en geç yirmi gün içinde görüşmeleri tamamlanmayan kanun hükmünde kararnameler meclis başkanlığınca doğrudan doğruya genel kurul gündemine alınır görüldüğü gibi i̇çtüzüğün maddesi onaylamanın gün içinde tamamlanmasını öngörmektedir gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin hukuki durumuna ilişkin olarak doktrinde bu khkların kendiliğinden yürürlükten kalkacağı yönünde güçlü bir görüş bulunmaktadır tanör yüzbaşıoğlu anayasasına göre türk anayasa hukuku yky ve teziç anayasa hukuku beta gibi yazarlar gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin kendiliğinden reddedilmiş sayılacağını ileri sürmektedir bu yazarlara göre gün içinde kabul ret ve değiştirilerek kabul edilmeyen khklar kendiliklerinden yürürlükten kalkarlar ve yokluk ile malûldürler bunların yokluğu her mahkeme tarafından saptanabilirler kuzu olağanüstü hal kavramı ve türk anayasa hukukunda olağanüstü hal rejimi ve gözler kanun hükmünde kararnamelerin hukuki rejimi bursa ekin gibi başka bazı yazarlar ise otuz gün içinde tbmmce onaylanmayan ohal khklarının idari işlem olarak kalacaklarını ileri sürmektedirler bu görüşlerden hangisi kabul edilirse edilsin öngörülen günlük süre içinde ohal khklarının tbmm tarafından onaylanmamış olması halinde bu khkların ohal khksı niteliğini kaybedeceği görülmektedir bu durumda günlük süre geçmiş olmasına rağmen tbmmce onaylanmamış olan ohal khklarının sonradan onaylanmakla yeniden yürürlüğe gireceklerini söylemeye olanak bulunmamaktadır sonuç olarak yukarıda açıklanan her üç nedenle iptali istenen düzenleme yok hükmündedir ve bu yokluğun anayasa mahkemesince tespit edilmesi gerekir tbmm tarafından onaylama sonrasına i̇lişkin yokluk nedenleri yukarıda açıklandığı gibi ohal khkları ile ancak geçici tedbirler alınabileceğinden bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye olanak bulunmamaktadır genel ve sürekli düzenlemeler yapması mümkün olmayan ve kanunları değiştiremeyen bir işlemin maddi olarak kanun niteliğinde olduğu söylenemez cem eroğulun isabetle belirttiği gibi anayasanın maddesinde yer alan düzenlemenin doğal ve mantıki sonucu ohal khklarının biçimsel olarak yürütme işlemi olduğu gibi maddi olarak da yürütme işlemi olarak kabul edilmesidir anayasanın maddesinde düzenlenen olağan khkler biçimsel olarak yürütme işlemi iken maddi anlamda yasama işlemidir ve genel ve sürekli olarak uygulanmak üzere çıkarılırlar ve kanunlarda değişiklik yapabilirler oysa ohal khkleri doğaları gereği geçici olmak durumundadır ve sürekli etki doğuracak şekilde çıkarılamazlar bunun sonucu olarak olağan khkler ile ohal khklerinin tbmmce onaylanması da tamamen farklı hukuki niteliğe sahiptir ve farklı sonuçlar doğurur olağan khklerin tbmm tarafından onaylanması biresas sayısı karar sayısı kanun yapma işlemidir ve önüne gelen kanun tasarıları gibi bunları kanunların görüşülmesi usulüne uygun olarak görüşür ve kabul eder böylece ortaya yeni bir kanun çıkar oysa geçici tedbirler niteliğindeki ohal khkleri maddi açıdan bir yürütme işlemidir ve bunların onama kararının bir meclis kararı ile alınması gerekir bkz cem eroğul age zira anayasanın maddesinde öngörülen tbmm onayı bir yasalaştırma işlemi değil siyasal denetim işlemidir diğer bütün siyasal denetim işlemlerinde olduğu gibi bunun da bir kanunla değil meclis kararı ile alınması gerekir ancak bu şekilde anayasanın maddesindeki ohal khklerinin denetimi yasağı anlamlı hale gelir zira anayasa mahkemesinin yetkisi yasaları ve yasa gücündeki işlemleri denetlemektir anayasa koyucu maddi anlamda yürütme işlemi olan ohal khklerini siyasi denetime tabi tutmuştur tbmm onayının kanun şeklinde yapılması ohal khklerinin geçici niteliği ile bağdaşmaz ve anayasanın maddesine aykırı olur çünkü kanun ile onaylanması ohal khklerini ohal süresini aşan sürekli ve genel düzenlemelere dönüştürür ki bu yasama yetkisinin cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna devri anlamına gelir ve fonksiyon gaspı teşkil eder özellikle geçici tedbir niteliğinde olmayan ve sürekli uygulanma olasılığı bulunan ve yukarıda açıklandığı gibi esasen anayasanın maddesinin cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna tanımadığı kalıcı düzenlemelerin tbmm tarafından kanun şeklinde onaylanması yasama yetkisinin cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna devri anlamına gelir ve anayasanın maddesine açık bir aykırılık oluşturur i̇ptali istenen düzenleme kanun adı altında onaylanmak ve yayımlanmakla hukuk düzeninde sürekli ve kalıcı bir nit
4,071
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ yürürlüğün durdurulması istemini de içeren dava dilekçesinin gerekçesi şöyledir iv gerekçe gün ve sayılı kanunun tarihli ve sayılı tapu kanununun inci maddesini değiştiren inci maddesinin inci ve inci fıkralarının inci maddesinin üncü fıkrasının inci tümcesinin anayasaya aykırılığı mülkiyet hakkının mâhiyeti ve anahatları ile karakteristik vasıfları mülkiyet hakkı şahıslara her türlü eşyaları temellük etme onlar üzerinde herkese karşı dermeyan edebilecek bir hâkimiyet kurma yetkisi verir mülkiyet hakkının tanıdığı bu yetki sayesinde şahıslar mülk sahibi olabilmekte her çeşit eşya ve araziye aralarında bölüşebilmektedirler mülkiyetten doğan bu yetkiler dolayısıyladır ki bu hakkın sosyal düzen üzerinde önemli etkileri olur i̇yi bir mülkiyet rejimi cemiyeti her bakımdan düzenli ve ahenkli hale sokar ve insanların huzur içinde yaşamasını sağlar profdrjale gakipek mülkiyet kavramı üzerine bir i̇nceleme banka ve ticaret hukuku dergisi şubat cilt sayı vd i̇yi bir mülkiyet rejiminin nasıl olması gerektiği hususundaki nazarî tartışmalar ne olursa olsun bugün özel mülkiyet hiç olmazsa batı avrupa hukuk sistemlerinin çoğunluğu tarafından benimsenmiştir yine çoğunlukla anayasalar mülkiyeti bir hak olarak fertlere tanırlar alman anayasası madde türk anayasası madde i̇nsan hakları evrensel beyannamesi madde avrupa i̇nsan hakları beyannamesi madde ve yürürlükte bulunan hukuk düzeninin öngördüğü şekilde kazanılmış olan mülkiyet hakkını genellikle korurlar yürürlükte bulunan hukuk düzeni tarafından mülkiyet hakkının muhtevâsı şümûlü çok geniş veya dar tutulmuş olabilir bu her memleketin sosyal bünye ve anlayışına göre değişecek olan bir husustur mülkiyet hakkının mahiyetini ve ana hatları ile karakteristik vasıflarını medenî kanunlar çizer bu hakkın muhtevasının şümûlünü ise daha ziyâde kamu hukuku karakterli kanunlar tayin eder çünkü anayasalar devlete anayasada gösterilen sebeplerle mülkiyet hakkını sınırlama yetkisini tanır ve hatta bazen kendileri bu hakkı sınırlar profdrjale gakipek agm hukuk kâideleri arasında en üst norm anayasadır anayasa madde bu itibarla mülkiyet hakkının sınırları öncelikle anayasaya göre tayin edilmek çizilmek gerekir diğer yandan anayasada mülkiyet hakkının şümûlü oldukça daraltılmıştır bu cihet mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına olamaz diyen ile toprak mülkiyeti başlığını taşıyan üncü maddesinden açıkça anlaşıldığı gibi anayasanın türk devletinin sosyal bir devlet olduğunu belirten nci maddesinden de çıkan bir sonuçtur bu suretleesas sayısı karar sayısı mülkiyet hakkının ferdin dilediği şekilde kullanabileceği bir hak ve sınırsız bir hürriyet niteliğinde olmadığını bu hakkın bir bakıma sosyal bir hak olduğunu göstermek isteyen anayasa bu hükümleri ile fert yararı ile toplum yararının karşılaştığı hallerde toplum yararının üstün tutulacağını anayasa mahkemesi kararı gün ve resmi gazete ve toplum yararına olarak mülkiyet hakkının sınırlanabileceğini kabul etmiş olur anayasanın inci maddesinden de zâten bu anlaşılır gerçekten mülkiyet hakkı sosyal nitelikte aynî bir haktır şu halde türk hukukunda mülkiyet hakkından doğan görevlerin asgarisinin ne olduğunu anayasa belirler başka bir deyişle mülkiyet hakkının asgarî sınırını anayasanın üncü maddesi çizer bu nedenledir ki mülkiyet hakkı sadece özel hukuk karakterli bir hak bir müessese olarak değil fakat kamu hukuku ile karışık mahiyette bir hak bir müessese olarak nazara alınmak gerekir profdrjale gakipek agm yabancı gerçek ve tüzel kişilerin ülkemizde taşınmaz edinme haklarının tarihsel gelişimi i̇ptali istenilen kanun hükümlerinin anayasa ilke ve kuralları karşısındaki durumlarının irdelenip değerlendirmesine geçilmeden önce yabancı gerçek ve tüzel kişilerin ülkemizde taşınmaz edinme haklarının tarihsel gelişimine ve bunların esaslarına bakıldığında osmanlı i̇mparatorluğunda yabancı tüzel kişilere ülkede mülk edinme hakkının tanınmadığı yabancı gerçek kişilere de söz konusu hakkın sefer haziran tarihli tebaaye ecnebiyenin emlake mutasarruf olmaları hakkındaki kanunla verildiği görülmektedir türkiye cumhuriyeti döneminde ise lozan barış antlaşmasıyla sefer tarihli kanunun kabul ettiği tebaaya temsil sistemi yerine tam bir ahdî mütekâbiliyet sistemi getirilmek suretiyle yabancının ülkede mülk edinme imkânı kısmen sınırlanmıştır sözü edilen antlaşmayla ahdî mütekâbiliyet sistemini kabul eden türkiye cumhuriyeti bu antlaşmadan yedi ay kadar sonra çıkardığı köy kanununda yabancı gerçek ve tüzel kişilerin köyde gayrimenkul edinmelerini yasaklamıştır böyle bir yasağın yeni kurulan devlette millî birlik ve beraberliğin korunması amacıyla ve bilhassa sosyal ve kültürel açıdan gelişmemiş ve devlet denetiminin istenilen etkinlikte görülemediği yörelerin yabancı unsurlara açık tutulmasının yaratabileceği bir takım sakıncalardan duyulan endişe nedeniyle getirildiğinden kuşku yoktur bugün de söz konusu amaç ve nedenlerin önem ve değerini kaybettiği söylenemez köy kanunu ile yapılmış olan bu sınırlamayı tapu kanununun ve ncı maddelerindeki sınırlama izlemiştir mevzuatımızda sayılı kanun yürürlüğe girinceye kadar yabancı tüzel kişilere ülkemizde taşınmaz edinme hakkını tanıyan genel bir hukuk kuralı olmamış türk hukuk öğretisinde de anayasa mahkemesinin k sayı ve tarihli kararının gerekçesinde belirttiği gibi ilke olarak yabancı şirketlerin türkiyede taşınmaz edinemeyecekleri konusunda görüş birliği oluşmuştur genel hukuk öğretisinde de yabancı kamu hukuku tüzel kişilerinin özellikle devletlerin bir başka devlet ülkesinde taşınmaz edinmelerine imkân tanınması uygun görülmemekte biresas sayısı karar sayısı devletin başka bir devlet ülkesinde taşınmaz edinmesinin devletin siyasî bütünlüğü ilkesine aykırı düşeceğine ve siyasî anlaşmazlıklara yol açacağına dikkat çekilerek bazı istisnalar dışında bu konuda mütekâbiliyet esasının dahi geçerli sayılamayacağı belirtilmektedir bkz anayasa mahkemesinin k sayı ve tarihli kararının gerekçesi başka ülkelerde de yabancıların mülk edinmelerine bakış açısının türkiyeden pek farklı olmadığı görülmektedir yabancıların klasik insan hak ve özgürlüklerinden vatandaşlar gibi yararlandırılması günümüzde genellikle bütün hukuk sistemlerince kabul edilmiş bir genel ilke niteliğinde ise de yerine göre kamunun çok yönlü çıkarları açısından vatandaşlar bakımından sınırlanabilen söz konusu hakların yabancılar yönünden de sınırlandırılması demokratik esaslara aykırı görülmemektedir nitekim i̇nsan hakları evrensel beyannamesinde de yabancıyı ülkesinde barındıran devlete bu imkân açıkça tanınmış bulunmaktadır i̇nsan hakları evrensel beyannamesinin tanıdığı bu sınırlandırma imkânının devletler tarafından yabancıların ülkelerinde taşınmaz edinme hakları konusunda yaygın biçimde kullanıldığı görülmektedir günümüzün küreselleşen dünyasında iktisadî ve ticarî nedenler ülkede yabancıların taşınmaz edinmesini bir gereksinim haline getirmiş olsa bile yabancılara böyle bir hakkın tanınmasından doğan bir takım karmaşık sorunlar devletleri bu sorunları çözmek üzere yabancılar hukukunda çeşitli sistemler geliştirmeye ve bu hakkı kendi ulusal çıkarlarına uygun esas ve yöntemleri benimseyerek sınırlamaya yöneltmektedir kimi devletlerde sınırlama arazinin türü bakımından yapılmakta örneğin tarım arazilerinde yabancılara mülk edinme hakkı verilmemektedir kimi devletlerde ise sınırlamanın taşınmaza komşu mülk taşınmazın kullanılma amacı veya stratejik bölgeler esas alınarak yapıldığı görülmektedir kimi devletler ise yabancının uyruğunda olduğu devlete göre bir sınırlamaya gitmekte belli bir devletler topluluğunun üyelerine topraklarında mülk edinme hakkı tanırken bunların dışındakilere böyle bir hak vermemektedir bu bağlamda dünya ülkelerine bakıldığında örneğin litvanyada avrupa birliği üyeleri hariç yabancılara tarım arazilerinde taşınmaz edinmek hakkı verilmediği rusya federasyonunda yabancı uyruklu gerçek kişilerle yabancı ticaret şirketlerine ulusal sınırlara bitişik yerlerde ve tarım arazilerinde mülk edinmek hakkı tanınmadığı ve yabancıların edinebilecekleri mülkün azami ve asgari büyüklüğü ile ilgili sınırlar da bulunduğu görülmektedir ukrayna yabancılara tarım arazilerinde taşınmaz edinmek hakkını tanımamakta tarım arazisi olmayan alanlarda ise yabancı gerçek kişilere sadece halen yabancı bir gerçek kişiye ait olan mülke bitişik taşınmaz malları satın almak hakkını vermektedir ukraynada yabancı tüzel kişilerin ancak bina inşa etmek üzere ve halen bir yabancı tüzel kişiye ait olan mülke bitişik mülkü satın alma hakları vardır i̇spanya ise kural olarak ülkesinin tarım alanlarında sadece avrupa birliği üyesi devletlerin vatandaşlarına mülk edinme hakkı vermektedir avusturya da aynı şekilde sadece avrupa birliği üyesi devletlerin vatandaşlarına ülkesinde taşınmaz edinme hakkı tanımakta diğer yabancı devletlerin vatandaşlarının bu haktan yararlanmasını izne bağlamaktadır i̇sveç ve i̇sviçre yabancıların tarım arazisinde taşınmaz edinmesine imkân tanımamaktadır slovenyada ülkenin tarım arazileri ile bunların dışında kalan kısımlarında yalnız avrupa birliği ülkesi üyelerinin vatandaşları üç yıldır slovenyada oturuyor olmak koşuluylaesas sayısı karar sayısı taşınmaz edinebilmektedir estonyada yabancı tüzel kişilere her türlü arazinin devri idarî makamların iznine bağlıdır avrupa birliği ülkelerinde genellikle yabancıların taşınmaz edinme hakkına arazinin niteliği bakımından bir sınırlama getirilerek yurdun her bölgesinde yabancıların mülk edinmesine imkân tanınmamasının yaygın bir uygulama olduğu ve sınırlamanın da tarım arazileri bakımından yapıldığı görülmektedir bu sınırlamaların nedeni ülkede yabancının arazi ve emlâk edinmesinin salt bir mülkiyet sorunu gibi değerlendirilmemesidir toprak devletin vazgeçilmesi olanaksız aslî maddî unsuru egemenlik ve bağımsızlık simgesidir ülke olmadan devlet olmaz ülke devlet otoritesinin geçerli olacağı alanı belli eder devlet sahip olduğu üstün kudretine dayanmak suretiyle ülkede yerleşik olan ve devletin diğer aslî maddî unsurunu oluşturan insan topluluğunun güvenliğini ve yararını kollamak ve gözetmek durumundadır bu aslî görevi nedeni iledir ki ülke üzerinde egemenliğe dayalı üstün bir hakka sahiptir toprak ile alakalı konuda insan haklarına saygılı ölçülü âdil bir sınırlama devlet için bir nefsi müdâfaa tedbiri niteliğindedir devletin böyle bir tedbirden vazgeçebilmesi düşünülemez yurdun belli bölgelerinde toprak alacak yabancıların bölgelerde çoğunluk sağlayarak etkinlik kazanmaları bu yöndeki gelişmelerle yabancılar tarafından mülk edinilen ülke topraklarının ülkeden kopma noktasına gelmesi akıldan çıkarılmaması gereken ve yakın tarihte örnekleri bulunan vâkıâlardır osmanlı i̇mparatorluğunda yabancı tüzel kişilere ülkede mülk edinme hakkının tanınmadığı yabancı gerçek kişilere de söz konusu hakkın sefer haziran tarihli tebaayı ecnebiyenin emlake mutasarrıf olmaları hakkındaki kanunla verildiği görülmektedir temmuz tarihinde imza edilmiş bulunan lozan barış antlaşması türkiyede yabancılar hukuku açısından yeni bir dönemin başlangıcıdır i̇mparatorluk döneminde kişi ve kurum olarak yabancılar hukukunun önemli bir kesimini kapitülasyonlar oluşturuyordu osmanlı devleti türlü gâilelere neden olan kapitülasyonlardan kurtulmak için birinci dünya savaşının çıkmasını fırsat sayarak ekim tarihinden itibaren kapitülasyonlar ve daha sonra yapılan antlaşmalar ve temin edilen teâmüller ve bunların tefsirleri ile avrupa devletler umumî hukukuna muhalif olan bütün yabancı imtiyazları kaldırdığını ve bu tarihten itibaren yabancı devletler tebaası hakkında avrupa devletler umumî hukuku hükümlerinin uygulanacağını ilân etmişti ne var ki kapitülasyonlara sahip olan devletler tek taraflı olarak yapılan ilgâ işlemini kabul etmediler zaten bu tarihten çok kısa bir süre sonra ittifak devletleri safında savaşa katılan ve yenik düşerek mondros mütarekesini ve bunu izleyen sevr antlaşmasını imzalamak durumunda kalan osmanlı devletinin kapitülasyonlar konusundaki kararının da bir anlamı kalmamıştır osmanlı i̇mparatorluğu döneminde münferit irade ve fermanlarla yapılmış olan padişah ihsanları bir yana bırakılırsa yabancı tüzel kişilerin osmanlı ülkesinde mülk edinmelerine asla izin verilmemiş ve bu dönemde yabancıya mülk edinme imkânı veren herhangi bir antlaşma da yapılmamıştır yabancı gerçek kişilerin mülk edinmelerine imkân sağlayan sefer tarihli kanunun çıkarılmasında osmanlı devletinin tarihlerde içinde bulunduğu sıkıntılar ve kapitülasyonlarla yabancıların himâyesini üstlenmiş bazı batılı devletlerin etkisi yadsınamazesas sayısı karar sayısı bilindiği üzere kapitülasyonlar millî kurtuluş savaşı sonunda temmuz tarihinde imzalanmış bulunan lozan barış antlaşmasının inci maddesiyle kaldırılabilmiştir sözü edilen antlaşmaya ekli i̇kamet ve selahiyeti hakkındaki mukavelenamenin üncü maddesiyle yabancıların türkiyede mal ve mülk edinme haklarına ilişkin olarak türkiyede diğer akide tebaasının kavanin ve nizamatı mahalliyeye tevfikan her türlü emvali menkule ve gayrimenkuleyi ihraza tasarrufa ve devre ve ferağa hakları olacaktır tebaai mezkûre bilhassa beyi ve mübadele ve hibe vasiyet ile yahut diğer her suretle emvali mebhuseyi tasarruf edebilecekleri gibi ber mucibi kanun veraset tarikiyle veya hibe veyahut vasiyet suretiyle emvali mezkureye malik olabileceklerdir hükmü getirilmiş aynı mukavelenin maddesinde ise i̇şbu fasılda münderiç ahkamdan her birinin türkiyede diğer düveli akide tebaa ve şirketlerine tatbiki düveli mezkure arazisinde türk teba ve şirketleri hakkında tam bir muamelei mütekabile tatbiki şartı sarihine muallaktır denilerek sefer tarihli kanunun benimsediği tebaayı temsil sistemi yerine türkiyenin âkit devletlerle tam eşitliğinin bir tezahürü olarak siyasi ahdî mütekâbiliyet esası benimsenmiştir lozan barış antlaşmasıyla misâkı millî hudutları içerisinde özgür ve bağımsız bir devlet olarak varlığı tanınan türkiye cumhuriyeti millî mevzuatını düzenleme çalışmalarının hemen başında lozan barış antlaşmasından yedi ay kadar sonra mart tarihinde yürürlüğe konulan sayılı köy kanununun nci maddesinde türkiye cumhuriyeti tâbiiyetinde bulunmayan gerek şahıslar ve gerek şahıs hükmünde olan cemiyet ve şirketlerin eşhası hususiye ve hükmiye köylerde arazi ve emlak almaları memnudur şeklinde yer alan hükümle yabancılara lozan barış antlaşmasıyla verilmiş bu konudaki haklara oldukça kapsamlı bir sınırlama getirilmiştir köy kanunu ile yapılmış olan bu sınırlamayı tapu kanununun inci ve ncı maddelerindeki sınırlama izlemiştir türkiye cumhuriyetinin dünya milletler ailesine bağımsız bir devlet olarak kabulünün uluslararası belgesi lozan barış antlaşmasıdır bu antlaşmaya ekli i̇kamet ve selahiyeti adliye hakkındaki mukavelenamede yabancıların ülkede mülk edinmeleri konusunda mütekâbiliyet şartı öngörülmüş bu tarihten sonra düzenlenen konu ile ilgili yasalarda ve yapılan bir çok antlaşmada mütekâbiliyet şartı getirilmek suretiyle karşılıklı muâmele esası gerek antlaşmalar hukuku gerek mevzuu hukuk olarak türk yabancılar hukukunun genel ilkelerinden biri haline dönüştürülmüştür yabancıların türkiyede mülk edinebilmeleri konusunda lozan barış antlaşmasına bağlı i̇kamet ve selahiyeti adliye hakkında mukavelename ile kabul edilmiş ahdî mütekâbiliyet esası sözü edilen mukâvelenameye taraf olmayan devletler bakımından tapu kanunu ile kanunî mütekâbiliyet esâsına bağlanmış ve söz konusu hakka yeni bir takım sınırlamalar daha getirilmiştir tapu kanununun inci maddesinde yer alan tahdidi mutazammın kanunî hükümler yerinde kalmak ve karşılıklı olmak şartıyle yabancı hakiki şahıslar türkiyede gayrımenkul mallara temellük ve tevarüs edebilirler şeklindeki hükümle yabancı gerçek kişilere ülkede taşınmaz edinme hakkı tanınmıştır söz konusu hakkın kullanımı için kanunun aradığı koşullardan birincisi kanun ile getirilmiş kısıtlayıcı hükümlere uymak diğeri ise karşılıklılık mütekâbiliyet ilkesidiresas sayısı karar sayısı böylece tapu kanununun sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki inci maddesindeki karşılıklılık mütekâbiliyet ilkesi ve köy kanununun nci maddesindeki yasaklayıcı hükümler sayesinde bugüne kadar ülke topraklarının ve özellikle tarım kültür arazilerinin büyük ölçüde yabancılar eline geçmesi önlenebilmiştir karşılıklılıkmütekâbiliyet esâsını ülkemiz açısından önemli kılan sebepler yabancıların ülkemizde mülk edinmelerine ilişkin mevzuatımız esaslarını yabancı gerçek ve tüzel kişiler yararına sonuçlar doğuracak biçimde değiştiren sayılı kanunun inci maddesinin iptalini talep ettiğimiz hükümlerinin anayasa ilkeleri yönünden değerlendirilmesine girmeden önce konuyla ilgili olarak genellikle yabancılar hukukunda benimsenmiş sistemler bu konuda anayasada yer alan temel ilkeler ile türk yabancılar hukukunun bir bölümünü oluşturan ikili ve çok taraflı antlaşmalarda gözetilen genel ilkelerden biri durumunda bulunan karşılıklılık mütekâbiliyet esâsı üzerinde bilhassa bu iptal sebebine hasren kısaca durmak gerekmiştir yabancıların klasik insan hak ve özgürlüklerinden vatandaşlar gibi yararlandırılması günümüzde genellikle bütün hukuk sistemlerince kabul edilmiş genel bir ilke niteliğine ise de yerine göre kamunun çok yönlü çıkarları açısından vatandaşlar bakımından sınırlanabilen söz konusu hakların yabancılar yönünden de sınırlandırılmasının demokratik esaslara aykırı görülmemesi gerektiği yönündedir nitekim i̇nsan hakları evrensel beyannamesinde yabancıyı ülkesinde barındıran devlete bu imkân açıkça tanınmış bulunmaktadır i̇nsan hak ve özgürlüklerini vatandaş gibi yabancıya da tanımış bulunan anayasanın ncı maddesinde temel hak ve hürriyetler yabancılar için milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabilir ilkesini getirmiştir anayasanın bu ilke ile gözettiği husus temel hak ve özgürlükler konusunda yabancılar yönünden getirilecek sınırlamaların milletlerarası hukuka uygun bulunması ve her halde bu sınırlamanın ancak kanunla yapılmasıdır milletlerarası hukukun kaynaklarını da devletlerin taraf oldukları iki veya çok taraflı antlaşmalar milletlerarası teâmüller örf ve adetler medenî milletlerce kabul edilen ve temel hukuk prensiplerinden bulunan iyiniyet ahde vefâ kazanılmış haklara saygı devletler hukukunun iç hukuka üstünlüğü ilkeleri ve yardımcı kaynak sayılan ilmî ve kazaî içtihatlar oluşturmaktadır anayasanın başlangıç kısmının nci paragrafı milletlerarası ilişkilerde geçerli olması gereken en önemli unsurun eşitlik ilkesi olduğunu göstermektedir eşitliği sağlayacak hususların en başta geleni ise karşılıklılıkmütekâbiliyet esasıdır türk yabancılar hukukunun genel ilkelerinden olan karşılıklı muâmele mütekâbiliyet esası öğretide en az iki devlet arasında uygulanan ve her birinin ülkesinde diğerinin vatandaşlarına aynı mahiyetteki hakları karşılıklı tanımalarını ifade eden bir prensip olarak izah olunmaktadır bu prensibe göre bir yabancının türkiyede bir haktan yararlanabilmesi türklerin de yabancının ülkesinde aynı tür ve nitelikte olan haklardan yararlanmasına bağlıdır karşılıklı muamele esası antlaşma ile ahdî veya siyasî ya da kanunla kanunî veya fiilî olabilir hukukumuzda kanunî karşılıklı muâmele yabancı gerçek kişilerin ülkemizde taşınmaz edinme ve miras hakları konusunda da aranmaktadır yabancının klasik insan hak ve özgürlüklerinden bazılarından vatandaş gibi yararlandırılmamasının bu hakların kimi sınırlama ya da kısıtlamalara tabi tutulmasının nedenlerini devleti korumak onun devamlılığını sağlamak gibi düşüncelerde aramak gerekiresas sayısı karar sayısı devletler arasında ticari iktisadî askerî ve kültürel ilişkilerin olabildiğince arttığı insancıl düşüncelerin son derece yaygınlaştığı günümüzde aynı mülâhazaların büsbütün gücünü yitirdiği söylenemez tarih boyunca devletler ülkelerindeki yabancı unsurlara kuşku ile bakmışlar bazı hakları onlardan esirgemişler bazılarını ise kimi koşullara bağlamak suretiyle sınırlamışlardır sınırlamaya tâbi tutulan hakların başlıcalarından biri mülk edinme hakkıdır zirâ bu hak ülke denilen yurt toprağıyla ilgilidir ülke devletin aslî ve maddî unsurlarından biridir ülke olmadan devlet olmaz ülke devlet otoritesinin geçerli olacağı alanı belli eder devlet sahip olduğu kurucu unsur niteliğini taşıyan üstün kudretine dayanmak suretiyle ülkede yerleşik olan ve devletin diğer aslî maddî unsurunu oluşturan insan topluluğunun güvenliğini ve yararını kollamak ve gözetmek durumundadır devlet bu aslî görevi nedeniyledir ki ülke üzerinde egemenliğe dayalı üstün bir hakka sahiptir anayasanın nci maddesine göre türkiye cumhuriyeti başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan bir devlettir görüldüğü gibi anayasanın nci maddesi cumhuriyetin niteliği olarak başlangıçta belirtilen temel ilkelere atıf gönderme yapmaktadır başlangıçta belirtilen temel ilkeleri görmeden önce kısaca başlangıç hakkında genel bir bilgi vermek gerekirse bazı anayasalar yapılış sebeplerini ve dayandıkları temel felsefeyi başlangıç dibâce preambule denen kısımlarında açıklamaktadırlar bu kısımlar çoğu zaman edebî bir uslûpla yazılır bu nedenle anayasaların başlangıçlarının genelde pozitif değer taşımadığı pozitif anayasa hükümlerinin yorumunda yol gösterici ışık tutucu bir etkiye manevî bir değere sahip oldukları ileri sürülmüştür i̇lhan arsel türk anayasa hukukunun umumî esasları birinci kitap cumhuriyetin temel kuruluşu ankara hüseyin nail kubalı anayasa hukuku dersleri genel esaslar ve siyasî rejimler i̇stanbul i̇stanbul üniversitesi hukuk fakültesi yayınları ne var ki bu görüş anayasanın ncı maddesinin ilk fıkrası karşısında geçersizdir bu fıkraya göre anayasanın başlangıç kısmı anayasa metnine dahildir dolayısıyla başlangıç da anayasanın diğer maddeleriyle aynı pozitif hukukî değere sahiptir başlangıçta belirtilen ilkelerin genel soyut edebî bir üslûpla kaleme alınması başlangıcın pozitif hukukî değerini ortadan kaldırmaz başlangıç metninin anlamını tespit etmek onu uygulayacak organa örneğin anayasa mahkemesine aittir anayasa mahkemesi başlangıçtaki bir ilkeye dayanarak bir kanunu iptal edebilir kemal gözler türk anayasa hukuku bursa nitekim anayasa mahkemesi bazı kararlarında anayasaya uygunluk denetiminde anayasanın başlangıç kısmını ölçü norm olarak kullanmıştır örneğin yüksek mahkeme yabancılara mülk satışı kararı diye bilinen haziran tarih ve k sayılı kararında denetlediği hükümleri başlangıçta belirtilen bazı ilkelere aykırı görerek iptal etmiştir anayasa mahkemesi anılan kararında şöyle demiştir başlangıcın paragrafındaki türkiye cumhuriyetinin dünya milletler ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olduğu ilkesiyle de devletin beşeri unsurunu oluşturan milletin diğer milletlerle hak eşitliğine sahip bulunduğu vurgulanmıştır başlangıcın paragrafında ise hiçbir düşünce ve mülahazanın türk milli menfaatlerinin karşısında korunma göremeyeceği ilkesi ile de anayasanın öngördüğü hukuk düzeni içinde milli menfaatlerin her şeyin üstünde tutulması gereği belirlenmiştiresas sayısı karar sayısı ülkede yabancının arazi ve emlak edinmesi salt bir mülkiyet sorunu gibi değerlendirilemez toprak devletin vazgeçilmesi olanaksız temel unsuru egemenlik ve bağımsızlığın simgesidir karşılıklı muamele mütekâbiliyet esası uluslararası ilişkilerde eşitliği sağlayan bir denge aracıdır başlangıcın üncü ve nci paragraflarında yer alan anayasanın yorumu ve uygulanmasında siyasal kadroların öznel değerlendirmelerini etkisiz bırakmak amacıyla getirildiği kuşkusuz bulunan temel ilkelere aykırı bulunmuştur anayasa mahkemesi gün ve k sayılı karar amkd sayı aynı gerekçe şu kararda da tekrarlanmıştır anayasa mahkemesi gün ve k sayılı karar amkd sayı anayasa mahkemesi anılan kararıyla karşılıklılıkmütekâbiliyet ilkesine başlangıç bölümünün türkiye cumhuriyetinin dünya milletler ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olduğunu belirten ilk şeklinin ncü paragrafı hükmünden ulaşmaktadır zirâ devletlerin kendi millî çıkarlarının gereği olarak gördükleri konularda mütekâbiliyet ilkesinden vazgeçmeleri devletlerin egemenlik bakımından eşitliği i̇lkesini bozucu nitelikte bir davranış biçimidir diğer yandan anayasanın başlangıç bölümünün ilk şeklinin nci paragrafında gün ve sayılı kanunun nci maddesiyle değişik nci paragrafında yer alan hiçbir faaliyetin türk millî menfaatlerinin türk varlığının devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının karşısında koruma göremeyeceği ilkesinin anayasa mahkemesinin de isâbetle belirttiği gibi siyasal kadroların öznel değerlendirmelerini etkisiz bırakmak amacıyla getirildiğini söylemek yerinde olacaktır örneğin anayasa mahkemesi tekin özelleştirilmesi hakkında verdiği tarih ve k sayılı kararında da anayasanın başlangıç kısmına dayanarak kanunu iptal etmiş ve şöyle demiştir i̇çerdiği temel görüş ve ilkeler yönünden anayasanın öbür hükümleriyle eş değer olan anayasanın başlangıç kısmının yedinci paragrafında hiçbir düşünce ve mülahazanın türk millî menfaatlerinin karşısında korunma görmeyeceği ilkesi ile de anayasanın öngördüğü hukuk düzeni içinde ulusal çıkarların her şeyin üstünde tutulması gereği belirlenmiştir bu nedenle dava konusu ek maddenin son fıkrası ile ek maddesinde herhangi bir sınır getirilmeden tekin teşebbüs kuruluş müessese bağlı ortaklık iştirak işletme ve işletme birimlerinin yabancılara satılmasına olanak sağlanması anayasanın başlangıçının yedinci paragrafındaki türk millî menfaatlerinin korunması ilkesine aykırıdır iptalleri gerekir anayasa mahkemesi aralık tarih ve k sayılı karar amkd sayı cilt karşılıklılık mütekâbiliyet esâsının sınırlı aynî hakların edinimi yönünden anlam ve değeri anayasanın başlangıç bölümünün nci paragrafında yer alan dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak ibâresi yabancı gerçek ve tüzel kişilere sınırlı aynî hakların da diğer haklar gibi karşılıklılıkmütekâbiliyet ilkesi esas alınarakesas sayısı karar sayısı tanınmasını gerektirir aksi bir durum türkiye cumhuriyetinin kendi gerçek ve tüzel kişilerine yabancı bir devletin tanımadığı hakları bu yabancı devletin gerçek kişilerine veya bu yabancı devletin ülkesinde bu ülkenin kanunlarına göre kurulmuş tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketlerine tanıması anlamına gelir bu da hak tanıdığımız ülke ile eşit olmayan bir konuma girmemize yol açar bu nedenle nci maddenin dava konusu yaptığımız hükümleri anayasanın başlangıcının nci paragrafına aykırıdır çünkü nci paragrafta yer alan dünya milletleri ailesinin eşit sahip şerefli bir üyesi ibaresi diğer milletlerle ilişkilerimizde eşit haklara sahip olunması gerekliliğini ifade etmektedir yabancıların karşılıklılık koşulu aranmaksızın ülkemiz üzerinde sınırlı veya sınırsız aynî hak elde etmesi ülkenin bölünmez bütünlüğü ilkesi ile bağdaşmayacak bir durumdur çünkü karşılıklılık ilkesinin gerçekleşmesinin aranmaması ülkemizin topraklarının kolayca yabancıların eline veya kullanımına geçmesini sağlar anayasanın hükümlerine aykırı bir düzenlemenin anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti inci maddesindeki anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle bağdaştığı da düşünülemez konumuz açısından anayasanın başlangıç bölümünün ölçü norm olarak değeri anayasa mahkemesi anayasası yürürlüğe girdikten sonra verdiği kararlarda başlangıçtaki ilkeleri cumhuriyetin nitelikleri arasında saymanın ve onlarla özleştirmenin ötesinde bu ilkeleri cumhuriyetin niteliklerinin de dayanağı saymış ve başlangıçtaki ilkeleri anayasadaki diğer tüm ilke ve kuralların uygun yorumlanması gereken kesin buyruk olarak değerlendirilmiştir ayrıca yüksek mahkeme ve karar sayılı iki ayrı kararında yabancılara mülk satımına ilişkin sayılı kanun hükmünü başlangıçın üncü ve nci paragrafları gün ve sayılı kanunla değişiklikten sonra nci ve nci paragraflar ile bu paragraflara uygun yorum yaptığı anayasanın nci maddesine aykırı bulunurken başlangıç hükümlerinin niteliği yönünden çok önemli yorum da yapmıştır mahkemeye göre başlangıçın üncü ve nci paragraflarında yer alan temel ilkelerin anayasanın yorumu ve uygulanmasında siyasal kadroların öznel değerlendirmelerini etkisiz bırakmak amacıyla getirildiği kuşkusuzdur bu yorumu ile mahkeme başlangıçtaki ilkeler blokunun anayasa ideolojisini oluşturduğunu ifade etmiş ve bu ideolojik ilkeler blokunun anayasanın yorum ve uygulanmasında siyasal kadroların değerlendirmesini etkisiz kılmak amacı ile getirildiğini ileri sürerek başlangıçtaki ilkelerle oluşturulan anayasa ideolojisini yorumlama yetkisini sadece kendine tanımıştır başlangıçın hukukî değeri daha çok pozitif anayasa kurallarının yorumlanmasına katkısı açısından sözkonusu olabilir başlangıçın asıl hukukî değeri bu olmakla beraber içinde yeteri kadar açık doğrudan uygulanabilir nitelikte ilke ve kurallar varsa bunlara anayasanın diğer kuralları gibi doğrudan bağlayıcı hukukî değer de vermek gerekir anayasa mahkemesinin birçok kararında başlangıç bölümünün ölçü norm olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır yukarıda açıklandığı gibi anayasa mahkemesinin benzer olaylarda daha önce verdiği kararlarda da isabetle belirttiği gibi anayasanın başlangıç bölümünde geçen hiçbir faaliyetin türk millî menfaatlerinin karşısında koruma göremeyeceği ilkesine dayanarak dava konusu yaptığımız hükümleri iptal etmesi gerekmektedir zirâ anayasanın başlangıcında belirtilen ilkeler anayasaya uygunluk denetiminde ölçü norm niteliğini haizdiresas sayısı karar sayısı ölçü norm olarak anayasanın başlangıçındaki ilkelerin hukukî anlam ve değerine ilişkin öğretide değişik görüşler bulunmaktadır bunlardan bazılarına kısaca temas etmek yararlı olacaktır başlangıç anayasamızın metnine dâhildir anayasanın dayandığı temel görüş ve ilkeleri belirten bu kısımdaki prensipler anayasa metni içinde bulunmakla kanun tüzük yönetmelik ve ilh gibi bütün diğer mevzu hukuk kaidelerinden hukukî kıymet bakımından üstün durumdadır diğer kanunlar anayasaya aykırı olamayacakları gibi evleviyetle başlangıç kısmındaki prensiplere de muhalif hükümler ihtiva edemeyeceklerdir her ne şekilde olursa olsun etmiş bulunurlarsa anayasa mahkemesince iptali mümkündür yahut bu aykırılık davalar görülürken her zaman taraflarca itiraz yoluyla dermeyan edilebilir kısacası başlangıç kısmındaki hüküm ve prensiplere aykırı kanunlar kazai bir murakabe konusu teşkil edebilir ve anayasa mahkemesince iptalleri imkân dahilindedira selçuk özçeli̇k esas teşkilât hukuku i̇kinci cilt i̇stanbul anayasamızın bu alanda getirdiği asıl yenilik madde gereğince başlangıç kısmının anayasa metnine dahil olmasıdır böylece başlangıç kısmında bulunan temel görüş ve ilkelere de saygı gösterilmesi gerekmektedir bu görüş ve ilkelere de aykırı olan kanunlar hakkında anayasa mahkemesine müracaat edilebilecektir hukukî sonuçlar bakımından çok mühim olan bu yenilik başlangıç kısmını bir sembol olmaktan çıkarmakta ve anayasaya geniş gelişmek imkânları sağlamaktadır orhan aldikaçti anayasa hukukumuzun gelişmesi ve anayasası i̇stanbul anayasasında olduğu gibi anayasası da başlangıç kısmını anayasanın metnine dahil addetmiştir md bu sebeple dönemlerinin anayasa mahkemesi kararları başlangıç kısmının hukukî değer ve önemini açıklamak bakımından yararlı olma niteliğini korumaktadır gerçekten anayasa mahkemesi çeşitli kararlarında başlangıç kısmından zaman zaman bir ek gerekçe olarak yararlanmıştır anayasasının başlangıç kısmı bu bakımdan siyasî kadroların öznel değerlendirmelerini etkisiz bırakabilecek ilkeler getirmiştir kuvvetler arasında eşitliği açıkça belirtmiş anayasanın başlangıçta yer alan ilkeler doğrultusunda yorumlanıp uygulanmasını emretmiştir anayasa hukuku ders notları yıldızhan yayla i̇stanbul anayasasının başlangıç kısmına anayasanın anlaşılması ve yorumu konusunda bir anahtar görevi verilmiştir başlangıç kısmının son paragrafında da anayasanın başlangıçtaki temel ilkelere egemen olan fikir inanç ve kararla anlaşılması anayasanın sözüne ve ruhuna bu yönde saygı gösterilerek mutlak bir sadakatle yorumlanıp uygulanması gerektiği vurgulanmıştır bu ilkelerin cumhuriyetin bir anayasa değişikliği konusu yapılamayacak nitelikleri olarak geçerli kılınmaları karşısında normal siyasal bir yaşamda onlara aykırı davranılmasının söz konusu olmayacağı açıktır bu ilkeler soyut ve geniş anlamlı nitelikte oluşlarına karşın ve özel bir yasada somutlaştırılmış olmasalar bile anayasa md iiye göre sadece devlet organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluşları değil tüm bireyleri bağlayan ve sosyal yaşamda bireyler arası ilişkilerde de tam anlamıyla riayet edilmesi gereken genel hukuk prensipleridirler anayasa hukukuna giriş zafer gören i̇zmir nitekim günlü sayılı tarihli ve sayılı tapu kanununun inci maddesi ile tarih ve sayılı köy kanununun nci maddesine birer fıkra eklenmesi hakkında kanunun ve maddelerinin iptaline ilişkin anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sayıesas sayısı karar sayısı ankara ile yine günlü sayılı sayılı tapu kanununun inci maddesi ile sayılı köy kanununun nci maddesine i̇kişer fıkra eklenmesine dair kanunun ve maddelerinin iptaline ilişkin anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında amkd sayı a
4,062
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir hakaret ve sövme suçları sayılı türk ceza kanununun kitap bap yedinci faslında hakaret ve sövme cürümleri adı altında maddelerinde düzenlenmiştir tarihinde yürürlüğe giren sayılı türk ceza kanununda hakaret suçu yasanın kitap kısım sekizinci bölümünde şerefe karşı suçlar başlığı altında maddelerinde düzenlenmiş olup eski yasada ve maddelerde ayrı ayrı düzenlenen hakaret ve sövme suçları yeni yasada maddede hakaret başlığı altında tek maddede düzenlenmiştir maddenin gerekçesinde sayılı yasada benimsenen hakaret ve sövme suçu ayrımı kaldırılmıştır denilmekle birlikte maddede sövme tabiri kullanılmış olup yasa gerekçesinde yer aldığı üzere bu maddedeki sövme tabiri sayılı yasanın maddesinde düzenlenen sövme tabirinin karşılığı olup bu kavram ile açıklanmak istenen eylem eski ve yeni yasada aynıdır sayılı türk ceza kanunun fıkra cümlesinde hakaret suçu bir kimseye onur şeref ve saygınlığını rencide edebilecek somut bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur şeref ve saygınlığına saldırmak şeklinde tanımlanmış ve yasal unsurları açıklığa kavuşturulmuştur aynı maddenin fıkra cümlesinde mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir hükmü ile mağdurun gıyabında meydana gelen sövme ve hakaretin cezalandırılabilmesi için failin mağdur hakkında hakaret ve sövme içeren sözleri söylediği esnada en az üç kişiyle ihtilata girmesinin gerekli olduğu belirtilmiştir madde gerekçesinde gıyapta suç ve ihtilat anlatıldıktan sonra failin bir veya iki kişi ile ihtilat ederek de mağdura hakaret edebileceği bu gibi durumlarda da esasen haksızlığın gerçekleştiğini ancak izlenen suç siyaseti gereğince gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için en az üç kişiyle ihtilat ederek yani en az üç kişinin muhatap alınarak hakaretin yapılmasının şart olduğu belirtilmiştir hakaret ve yeni yasada bu kavram altına alınan sövme suçunda suçu ile korunan hukuki değer kişilerin manevi yaşamlarına dair namus şöhret vakar ve haysiyet gibi kişilik değerleri ile toplum nazarındaki itibarları ve diğer fertler nazarındaki saygınlıklarıdır bu kavramları şeref kavramı içerisinde toplamak ve bu suçlara da şerefe karşı suçlar adını vermek mümkündür şeref kişinin bizzat kendisine ve toplumun kişiye gösterdiği saygı ve itibardır madde gerekçesi ve ermanözek ceza hukuku özel bölüm kişilere karşı i̇şlenen suçlar i̇stanbul doktrinde gelişen bu eğilim sonrasında sayılı yasada hakaret ve sövme cürümleri adı altında toplanan hükümler sayılı yasada şerefe karşı suçlar başlığı altında toplanmak suretiyle korunmak istenilen hukuki yararın kişinin şerefi ve bu kavram altında kişinin namus şöhret vakar ve haysiyeti gibi kişilik değerleri ve toplum nazarındaki itibarları ve diğer fertler nazarındaki saygınlıkları olduğu açıkça belirtilmiştir sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının başlangıç bölümünde her türk vatandaşının bu anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu belirtilmiş maddede cumhuriyetin nitelikleri arasında insan haklarına saygılı olma ilkesi belirtilmiş maddede insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamasınınesas sayısı karar sayısı devletin görevi olduğu belirtilmiştir kişilerin şerefi toplumsal itibarı ve saygınlığı manevi varlığının en temel unsurudur yukarıda belirtilen anayasal hükümler çerçevesinde denilebilir ki devlet için yurttaşlarının şerefini korumak ve ihlal eden davranışları suç sayarak cezalandırmak maddenin açıklığı karşısında bir görevdir ki bu doğrultuda ve sayılı yasalarda hükümler yer almaktadır günümüz insan hakları anlayışında birey maddi ve manevi varlığı ile hak ve hürriyetleri açısından gerektiğinde içinde bulunduğu toplum ile tüm ilişkilerinden soyutlanarak temel alınmakta kişilerin doğuştan gelen temel hak ve hürriyetlerinin bir takım toplumsal mülahazalarla kısıtlanmasına cevaz verilmemektedir bu bağlamda devlet kişilerin şeref ve haysiyetlerini ihlal eden davranışları cezalandırmaya yönelik hükümleri tanzim ederken her zaman birey odaklı olmak zorundadır şeref toplumsal itibar ve saygınlık olduğu kadar aynı zamanda kişinin kendisine duyduğu saygı ve itibar olduğuna göre kişilerin manevi yaşamlarını ihlal eden eylemlere ilişkin cezai hükümler mağdur bireyi temel almalı ve kişilerin şeref ve saygınlığını korumaya yönelik uygulamada birtakım toplumsal mülahazalarla veya ceza politikası tercihleriyle hakaret teşkil eden söz ve davranışların ulaştırıldığı şahısların sayısı cezalandırma koşulu olarak öngörülmemelidir şerefi ihlal eden söz ve davranışların mağdura ulaşması ile manevi hakların şerefin ihlal edildiği kabul edilmeli ve ceza politikası bu doğrultuda oluşturulmalıdır buna karşın sayılı yasanın fıkra cümledeki mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir şeklindeki düzenleme her ne kadar kişilerin şereflerini ve manevi haklarını korumaya yönelik bir yaklaşımın ürünü ise de birey odaklı düzenlenmediği için mağdurun gıyabında gerçekleşen ihlallerde kişinin şerefi ve manevi hakları her halükarda ihlal edilmesine rağmen cezalandırma koşulu olarak failin en az üç kişiyle ihtilat etmesini yani iletişime geçmesini veya duyurmasını aramaktadır bu hüküm bu haliyle anayasanın devlete yüklediği kişilerin manevi yaşamlarını koruma yükümlülüğünün ihlali niteliğindedir devlet yurttaşlarının şeref ve haysiyetlerini ihlal eden davranışların cezalandırılabilme koşulunu mağdurun ihtilat ettiği yani iletişime geçtiği kişilerin sayısıyla ölçemez devlet her şart ve koşul altında yurttaşlarının şeref ve haysiyetini ve manevi yaşamını korumak zorundadır kişilerin yokluklarında gerçekleşen sövme ve hakaret eylemlerinde suç bu sözlerin mağdur tarafından duyulması ile tamamlandığına göre mağdurun bu sözleri duyması ile şeref ve haysiyeti örselenmiş olacağından failin olay anında kaç kişiyle ihtilat ettiğinin hiçbir anlamı olmayacaktır i̇htilat unsuru aranan hallerde failin bir veya iki kişi ile ihtilat etmesi halinde eylemin unsurları oluşmayacağı için mağdurun şeref ve haysiyetini ihlal eden söz veya fiil cezasız kalacak şeref öncelikle kişinin kendisine duyduğu saygı ve itibar ise bu kişilik değeri örselenecek ayrıca failin cezalandıramadığı bu halde en azından iki tanık tarafından duyulan ve şerefi ihlal edilen sözler nedeniyle toplum nazarında mağdur yasal tabirle onur şeref ve saygınlığı ihlal edildiği halde fail cezalandırılmayacaktır yukarıda belirtildiği üzere devlet kişilerin şerefini ve saygınlığı koşulsuz korumak zorunda olduğu için gıyapta gerçekleşen ve ihtilat unsuru oluşmayan bir eylemi cezasız bırakarak şeref ve saygınlığı rencide eden bir kısım davranışları mağdurun rızası hilafına ve anayasanın maddesinde yer alan yükümlülüğüne aykırı olarak suç kapsamından çıkaramaz mağdurun şeref ve saygınlığının örselenip örselenmediğini failin muhataplarının sayısıyla ölçerek modern insan hakları anlayışının benimsediği birey odaklı uygulamadan uzaklaşmak suretiyle gıyapta yapılan bir kısım davranışları cezasız bırakarak anayasal yükümlülüğünü ihlal edemez gerekçede belirtildiği üzere gıyapta yapılan hakaretlerin cezalandırılmamasını ceza politikasına dayandırmak bu hükmün anayasanın maddesinde tanzim edilen yurttaşın manevi varlığının gelişmesine yönelik şartları hazırlama yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz örneğin bir toplantı salonunda failin mağduresas sayısı karar sayısı aleyhine gıyabında söylediği sövme içerikli sözlerin iki kişiyle ihtilat edilerek söylenmesi halinde belirtilen suç oluşmayacaktır ancak yukarıda belirtildiği üzere kişilerin şeref ve haysiyeti koşulsuz korunmak zorundadır sanık hakkında açılan bir kamu davasında mahkeme huzurunda eylemi söz ve davranışları ikrar etse bile ihtilat unsuru oluşmadığı için eylemi cezasız kalacaktır sanığın suçunu ikrar ettiği bir ortamda dahi cezasız kalması yasanın ne derecede mağdurun şerefini koruma hususunda zaaf içinde bulunduğunun göstergesidir sonuç ve talep yukarıda yazılı gerekçede belirtildiği üzere tarihinde yürürlüğe giren sayılı türk ceza kanununun fıkra cümlesinde yer alan mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir hükmünün sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddeleri ile başlangıç kısmında yer alan hüküm ve anlayışa aykırı olduğu kanaatine varıldığından belirtilen cümlenin i̇ptali̇ için anayasanın ve sayılı yasanın maddesi gereğince itiraz yoluyla yüksek mahkemenize müracaat edilmiş olup konuyla ilgili belge ve dosya suretinin gerekçe ekinde sunulduğunu saygılarımla arz ederim
1,137
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarihli ve sayılı temel ceza kanunlarına uyum amacıyla çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk kamunun sağlığına karşı suçlar tümcesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen tümceyle getirilen kurala göre türk ceza kanununun üncü maddesin de belirtilen süreler geçmiş olsa bile milli savunmaya karşı suçlardan devlet sırlarına karşı suçlardan ve casusluk kamunun sağlığına karşı suçlarından hapis cezasına mahkûm olanlar hekimlik mesleğini icra edemeyeceklerdir bu kural ile doğrudan doğruya bir suçun karşılığı olmak üzere öngörülen asli cezaların yanında bu cezaya ek olarak hak yoksunluğu hekimlik mesleğini icra edememe getirilmektedir yasa koyucunun asli ceza getirme yanında bu cezaya bağlı olarak kimi kısıtlılıklar öngörüp öngörmeme konularında da anayasal ilkeler çerçevesinde takdir hakkına sahip olduğu kuşkusuzdur hekimlik mesleği için getirilen söz konusu hak yoksunluğu anayasal ilkelerle bağdaşmamaktadır şöyle ki i̇ptali i̇stenen tümcedeki milli savunmaya karşı suçlar i̇baresinin anayasaya aykırılığı milli savunmaya karşı suçlar sayılı türk ceza kanununun altıncı bölümünde nci ila inci maddelerinde düzenlenmiştir söz konusu maddelerin belirlediği bütün suçlardan hapis cezasına mahkûm olmak hekimlik mesleğinin icrası için bir hak yoksunluğu nedeni teşkil etmektedir bu cümleden olmak üzere tcknun üncü maddesinde düzenlenen ve altı aydan üç yıla kadar hapis cezasını gerektiren sulh zamanında seferberlikle ilgili görevlerini ihmal etme veya geciktirme suçundan diğer bir anlatımla taksirli suçtan mahkûm olan bir hekim artık bir daha mesleğini icra edemeyecektir çünkü iptali istenen tümceyi içeren fıkrada türk ceza kanununun ün cü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile denilerek taksirli suçtan mahkûmiyet halinde meslek ve sanatın icrası belli bir süre ile üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere sınırlayan anılan madde hükmünün uygulanması olanağı da ortadan kaldırılmıştır suçlar kural olarak ancak kasten işlenebilir kast suçu suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir taksir sayılı türk ceza kanununun nci maddesinde dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla bir davranışın suçun yasal tanımında belirtilen sonuç öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi olarak tanımlanmıştır genel kural olarak bütün meslek grupları gibi doktorların da meslek uygulamaları sırasında meydana getirdikleri hukuka aykırı sonuç ve zararlardan kaynaklanan hukuki ve cezai sorumlulukları ve cezai sorumluluklarına bağlı hak yoksunlukları vardır nitekim sayılıesas sayısı karar sayısı kanunun değişiklikten önceki inci maddesinde ağır hapis veya beş seneden fazla hapis veya kamu hizmetlerinden sürekli yasaklama veya meslek ve sanatı suistimal suretiyle işlenmiş bir fiilden dolayı iki defa mahkemece meslek ve sanatın tatili cezasıyla mahkûm olmak diğer bir anlatımla ciddi ve kasıtlı suçlardan mahkûm olan veya hekimlik mesleğinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmiş suçlardan hakkında sınırlı kısıtlama cezası getirilen hekimler için sürekli hak yoksunluğu öngörülmüştü ancak taksirli ve de mesleğiyle hiç ilgisi bulunmayan bir suçtan mahkûm olan bir kişinin hekimin mesleğini icra etmekten süresiz yoksun bırakılması sonucunu öngören iptali istenen tümcedeki milli savunmaya karşı suçlar ibaresinin anayasanın nci maddesinde ifadesini bulan ve anayasa mahkemesinin yerleşik kararlarına göre güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal devlet niteliği ile devletin temel amaç ve görevlerini belirleyen inci maddesindeki kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırma kuralı ile çalışma hakkı ve ödevi başlığı altındaki uncu maddenin ikinci fıkrasında vurgulanan devlet çalışanları korumak için gerekli tedbirleri alır inci maddesindeki kamu hizmetine alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiç bir ayrımın gözetilemeyeceği biçimindeki uyulması zorunlu hükümlerle ve üncü maddesindeki ölçülülük ilkesi ile bağdaştırması olası görülmemektedir anayasanın nci ve inci maddelerinde belirtilen hukuk devleti ilkesine göre işlem ve eylemlerin hukuka uygun olması hukukun üstünlüğü ilkesinin içtenlikle benimsenmesi yasakoyucunun çalışmalarında kendisini her zaman anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla bağlı tutması insan haklarına saygı göstermesi ve bu hakları korumaya adil ve hukuk düzeni kurarak bunu geliştirmeyi zorunlu sayması gerekir yasaların üstünde yasakoyucunun da uymak zorunda bulunduğu anayasa ve temel hukuk ilkeleri vardır anayasada öngörülen devletin amacı ve varlığıyla bağdaşmayan hukukun ana ilkelerine dayanmayan yasalar kamu vicdanını olumsuz etkiler i̇nsanın doğuştan sahip olduğu onurlu bir hayat sürdürme maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkını refah huzur ve mutluluğunu sağlamak sosyal hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayacak ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak sosyal hukuk devletinin temel amacı ve görevidir i̇ptali istenen tümcedeki milli savunmaya karşı suçlar ibaresi hukuk devletinin bir gereği olan cezaların işlenen suçla orantılı olması ilkesine uygun düşmemekte ve bu yönüyle de anayasaya aykırı bir nitelik taşımaktadır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlarından kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasakoyucunun da uyması gereken anayasa ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir yasakoyucu yalnız yasaların anayasaya değil anayasanın da evrensel hukuk ilkelerine uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür bu bağlamda hukuk devletinde ceza hukuku alanında olduğu gibi idari para cezalarına ilişkin düzenlemelerde de kuralların önleme ve iyileştirme amaçlarına uygun olarak ölçülü adil ve orantılı olması gerekiresas sayısı karar sayısı denilmiş ve yine yüksek mahkemenin tarih ve k sayılı kararında da kimseye hak ettiğinden fazla ceza verilemez cezaların ağırlık derecesi kanunkoyucunun takdirinde ise de takdir korunan hukuksal değeri ihlal derecesine göre olmalıdır aynı konuda ki düzenleme ihlal derecelerine göre yaptırım ve ceza yönünden adaletli mantıklı hakkaniyete uygun olmalıdır görüşüne yer verilmiştir anayasanın uncu maddesinde öngörülençalışma hakkı bir temel hak ve özgürlük olarak anayasal güvenceye bağlıdır devlet çalışanların yaşam düzeyini yükseltmek çalışma yaşamını geliştirmek için çalışanları korumak çalışmayı desteklemekle yükümlüdür sözü edilen maddenin gerekçesinde çalışmanın hak ve ödev olması sadece ulusal planda devletin çalışmak isteyenlere iş temin etmek için gereken tedbirleri alacağını ve çalışanların da ancak çalışmak suretiyle gelir temin edeceklerini ifade etmekle kalmaz ferdi planda da çalışmanın bir hak ve ödev olarak telakki edilmesini gerektirir denilmiştir diğer taraftan anayasanın üncü maddesinde öngörülen ölçülülük ve demokratik toplumun gereklerine uygunluk ilkeleri iptali istenen kural bakımından da geçerlidir nitekim anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında sınırlamaların da temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunmaması demokratik toplum düzeninin gerekli kıldığından fazla olmaması ve ulaşılmak istenilen amacı aşmaması başka bir anlatımla ölçülülük ilkesiyle uyum içinde bulunması zorunludur denilmiştir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi de avrupa i̇nsan hakları sözleşmesine koşut olarak çoğu zaman ölçülülük ve demokratik toplumun gereklerine uygunluk ilkelerini bir arada kullanmakta ve meşru bir nedene dayansa bile yasal sınırlamanın demokratik bir toplumda zorunlu bir tedbir niteliği taşımasını aramaktadır bu ilkeler bizim anayasamızda temel hak ve özgürlüklere ilişkin genel bir koruma maddesi olan üncü madde içinde yer aldığına göre ai̇hmnin bu yaklaşımının temel hak ve özgürlükleri sınırlayıcı tüm yasal düzenlemelerde gözönünde tutulması insan hakları kavramının evrensel niteliğine de uygun düşer anayasasının inci maddesinde her türkünkamu hizmetlerine girmehaklarına sahip olduğu hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiç bir ayrımın gözetilemeyeceği kurala bağlanmıştır bu bağlamda hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiç bir ayırımın gözetilmeyeceğini kurala bağlayan anayasanın inci maddesi uyarınca kamu görevlileri hakkında yasalarda öngörülen kısıtlamaların hizmetin etkin ve verimli bir biçimde yürütülmesi amacına uygun olması gerekmektedir yani kısıtlama ile yürütülen hizmet arasında günün koşullarına ve gerçeklerine uyan ve zorunlu bir neden sonuç bağının kurulması gerekmektedir sulh zamanında seferberlikle ilgili görevlerini ihmal etme veya geciktirme suçundan mahkûm olan bir hekimin bu mahkûmiyetinin yürüteceği hekimlik hizmetini ne şekilde etkileyeceği konusunda günün koşullarına uygun bir neden sonuç bağı kurulamayacağı çok açıktır bu nedenle böyle bir yasaklamanın temel hakkın özüne dokunulamayacağını öngören anayasanın üncü maddesine de uyarlık göstermeyeceği de açıktır öte yandan sayılı yasayla katılmış olduğumuz avrupa sosyal şartının başlangıç kısmında sosyal haklardan yararlanmanın ırk renk cinsiyet ayrımı yapılmaksızın güvenceesas sayısı karar sayısı altına alınması gereği belirtilmekte bölümün üncü maddesi herkes sosyal refah hizmetlerinden faydalanma hakkına sahiptir hükmünü içermekte ve bölüm inci madde deçalışma hakkının etkin kullanımını sağlamak üzere taraf devletlerin işçinin serbestçe girdiği bir meslekte hayatını kazanma ücretsiz iş bulma hizmetlerini sağlamayı ve uygun mesleğe yöneltmeyi taahhüt ettiklerini açıklamaktadır anayasanın ıncı maddesinde usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir denildikten sonra bunların anayasaya aykırılığının iddia edilemeyeceği bildirilmiştir anayasadaki bu düzenleme kurallar hiyerarşisinde andlaşmaların ulusal yasalardan daha üstün olduğu görüşüne dayanak oluşturmuştur anayasaya aykırılığı ileri sürülemediği için uluslararası andlaşmalar ulusal yasaların üstünde ve anayasal normlara yakın konumda görülmüştür bu düşünce uluslararası andlaşmalardan doğan yükümlülüklere de anayasal bir üstünlük tanındığının öne sürülmesine yol açmış ve bu üstünlük ahde vefa ilkesinin bir gereği olarak tanımlanmıştır diğer yandan anayasanın ıncı maddesinde yapılan son değişiklikte temel hak ve özgürlüklere ilişkin andlaşmalarla kanunların aynı konuda yaptığı düzenlemelerde çatışma olması halinde andlaşma hükümlerinin uygulanacağı yolundadır i̇ptali istenen tümcedeki söz konusu ibare çalışma hakkının etkin kullanımını sağlama görevini veren avrupa sosyal şartı ile bağdaştırılması mümkün bulunmayan bir düzenleme olduğundan anayasanın ıncı maddesine de aykırı düşmektedir yine iptali istenen bu kuralın anayasanın uncu maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesi ne de ters düştüğünü söylemek gerekir anayasa mahkemesinin birçok kararında vurgulandığı gibi anayasanın uncu maddesinde öngörülen kanun önünde eşitlik eylemli değil hukuksal eşitliktir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik çiğnenmiş olmaz başka bir anlatımla kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında yasalara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz bu bağlamda hekimlerin mesleklerini icra etme yönünden hemşireler ile aynı hukuki durumda oldukları yadsınamaz sayılı kanunun inci maddesi ile temel ceza kanunlarına uyum amacıyla sayılı hemşirelik kanununun inci maddesinde yapılan değişikliğe göre bu yasanın üncü madde hükümlerine riayet etmeyen üncü maddede yazılı vazife ve salahiyet hudutlarını tecavüz eden ve inci maddenin ikinci fıkra hükmünü yerine getirmeksizin serbest çalışan hemşirelere sadece yüz türk lirası idarî para cezası verilmesi öngörülmüş hemşirelere mahkûm olacakları her hangi bir suçtan dolayı hak yoksunluğu getirilmemiştir bu durunda taksirli bir suçtan mahkûm olan bir hemşire tcknun üncü maddesine göre üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere mesleğini icra edemeyecektir i̇ptali istenen tümceye göre seferberlikle ilgili görevlerini ihmal etme veya geciktirme suçundan diğer bir anlatımla taksirli suçtan mahkûm olan bir hekim artık bir daha mesleğini süresiz icra edemeyecektir açıklanan bu durum temel ceza kanunlarına uyum amacıyla sayılı yasanın üncü maddesiyle sayılı kimyagerlik ve kimya mühendisliği hakkında kanunun nci maddesinde inci maddesiyle sayılı ziraat yüksek mühendisliği hakkında kanunun üncü maddesinde yapılan değişiklikler dolayısıyla kimyagerler ve kimya mühendisleri ileesas sayısı karar sayısı ziraat mühendisleri için de aynen söz konusudur yani belirtilen meslekler için iptali istenen kuralın öngördüğü şekilde bir mahkûmiyet nedeniyle bu mesleklerin icrasını yasaklayan hak yoksunluğu getirilmemiştir böyle bir durum ise temel ceza kanunlarına uyum amacıyla yapılan bir düzenlemede söz konusu mesleklerin yürüttüğü hizmet ile iptali istenen kuralın öngördüğü bir mahkûmiyetten dolayı hak yoksunluğu getirilmesi arasında günün koşullarına ve gerçeklerine uyan ve zorunlu bir neden sonuç bağının kurulamadığının açık bir göstergesi olduğu gibi hekimler için aynı nedenle getirilen hak yoksunluğunun kanun önünde eşitlik ilkesine aykırılığının da bir kanıtıdır açıklanan nedenlerle iptali istenen tümcedeki milli savunmaya karşı suçlar ibaresi anayasanın nci inci uncu üncü uncu inci ve ıncı maddelerine aykırıdır i̇ptali i̇stenen tümcedeki devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk i̇baresinin anayasaya aykırılığı devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk sayılı türk ceza kanununun yedinci bölümünde ncı ila uncu maddelerinde düzenlenmiştir söz konusu maddelerin belirlediği bütün suçlardan hapis cezasına mahkûm olmak hekimlik mesleğinin icrası için bir hak yoksunluğu nedeni teşkil etmektedir bu cümleden olmak üzere tcknun devlet sırlarından yararlanma devlet hizmetlerinde sadakatsizlik başlığını taşıyan üncü maddesinin numaralı fıkrasında bu maddede tanımlanan suçların işleneceğini haber alıp da bunları zamanında yetkililere ihbar etmeyenlere suç teşebbüs derecesinde kalmış olsa bile altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir tcknun yasaklanan bilgileri açıklama başlıklı ncı maddesinin numaralı fıkrasında fiil failin taksiri sonucu meydana gelmiş ise birinci fıkrada yazılı olan hâlde faile altı aydan iki yıla ikinci fıkrada yazılı hâlde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir tcknun taksir sonucu casusluk fiillerinin işlenmesi başlıklı inci maddesinde bu bölümde tanımlanan suçların işlenmesi ilgili kişilerin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmaları sonucu mümkün olmuş veya kolaylaşmış ise taksirle davranan faile altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir hükümlerine yer verilmiştir bu hükümlerin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere türk ceza kanununun devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçları başlıklı yedinci bölümünün yukarıda değinilen maddelerinde belirtilen suçları taksirle işleyen dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak suçun işlenmesini mümkün kılan veya kolaylaştıran bir hekim bu fiilinden dolayı altı ay hapse mahkûm olduğu takdirde bir daha hekimlik mesleğini icra edemeyecektir i̇ptali istenen tümcedeki devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk ibaresi de yukarıda ve başlığı altında belirttiğimiz nedenlerle anayasanın nci inci uncu üncü uncu inci ve ıncı maddelerine aykırıdır i̇ptali i̇stenen tümcedeki kamunun sağlığına karşı suçlar i̇baresinin anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı kamunun sağlığına karşı suçlar sayılı türk ceza kanununun üçüncü bölümünde inci ila ıncı maddelerinde düzenlenmiştir söz konusu maddelerin belirlediği bütün suçlardan hapis cezasına mahkûm olmak hekimlik mesleğinin icrası için süresiz hak yoksunluğu nedeni teşkil etmektedir bu cümleden olmak üzere tcknun zehirli madde katma başlıklı inci maddesinin numaralı fıkrasında numaralı fıkrada belirtilen fiillerin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak işlenmesi hâlinde üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur tcknun üncü maddesinde i̇çeriğinde zehir bulunan ve üretilmesi bulundurulması veya satılması izne bağlı olan maddeyi izinsiz olarak üreten bulunduran satan veya nakleden kişi iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır tcknun üncü maddesinde sağlık için tehlike oluşturabilecek maddeleri çocuklara akıl hastalarına veya uçucu madde kullananlara veren veya tüketimine sunan kişi altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır tcknun inci maddesinde bulaşıcı hastalıklardan birine yakalanmış veya bu hastalıklardan ölmüş kimsenin bulunduğu yerin karantina altına alınmasına dair yetkili makamlarca alınan tedbirlere uymayan kişi iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır tcknun ncı maddesinde ölü gömülmesine ayrılan yerlerden başka yerlere ölü gömen veya gömdüren kişi altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır bu hükümlerin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere türk ceza kanununun kamunun sağlığına karşı suçlar başlıklı üçüncü bölümünün yukarıda değinilen maddelerinde belirtilen suçlar için öngörülen cezaların azami haddi bir yıl hapis cezasıdır dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak gerek tcknun inci maddesindeki gerek değinilen diğer maddelerdeki suçu işleyen ve bu fiilinden dolayı azami bir yıl veya daha az hapis cezasına mahkûm olan bir hekim bir daha hekimlik mesleğini icra edemeyecektir böyle bir düzenlemenin ihlal derecelerine göre yaptırım ve ceza yönünden adaletli mantıklı hakkaniyete uygun olmadığı kuşkusuzdur i̇ptali istenen tümcedeki kamunun sağlığına karşı suçlar ibaresi de yukarıda ve başlığı altında belirttiğimiz nedenlerle anayasanın nci inci uncu üncü uncu inci ve ıncı maddelerine aykırıdır açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı temel ceza kanunlarına uyum amacıyla çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk kamunun sağlığına karşı suçlar tümcesi anayasanın nci inci uncu üncü uncu inci ve ıncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı temel ceza kanunlarına uyum amacıyla çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun uncu maddesi ile değiştirilen esas sayısı karar sayısı sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk kamunun sağlığına karşı suçlar tümcesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen tümceyi de içeren kuralla sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasında değişiklik yapılmakta ve türk ceza kanununun üncü maddesinde belirtilen süre ler geçmiş olsa bile milli savunmaya karşı suçlardan devlet sırlarına karşı suçlardan ve casus luk kamunun sağlığına karşı suçlar suçlarından tümcesinin kapsamına giren taksirli suçlardan hapis cezasına mahkûm olanların azami bir yıl ve daha az hapis cezasına mahkûm olanların diş hekimliği mesleğini süresiz icra edemeyecekleri hükme bağlanmaktadır bu kural ile doğrudan doğruya bir suçun karşılığı olmak üzere öngörülen asli cezaların yanında bu cezaya ek olarak ve cezaların işlenen suçla orantılı olması ilkesine aykırı bir şekilde hak yoksunluğu diş hekimliği mesleğini icra edememe getirilmektedir yukarıda numaralı başlık altında açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı temel ceza kanunlarına uyum amacıyla çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun uncu maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk kamunun sağlığına karşı suçlar tümcesi anayasanın nci inci üncü uncu inci ve ıncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı temel ceza kanunlarına uyum amacıyla çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı eczacılar ve eczaneler hakkında kanunun üncü maddesinin fıkrasının milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk kamunun sağlığına karşı suçlar tümcelerinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen tümceyi de içeren kuralla sayılı kanunun üncü maddesinin fıkrasında değişiklik yapılmakta ve türk ceza kanununun üncü maddesinde belirtilen süre ler geçmiş olsa bile milli savunmaya karşı suçlardan devlet sırlarına karşı suçlardan ve casusluk kamunun sağlığına karşı suçlar suçlarından tümcesinin kapsamına giren taksirli suçlardan hapis cezasına mahkûm olanların azami bir yıl ve daha az hapis cezasına mahkûm olanların eczacılık mesleğini süresiz icra edemeyecekleri hükme bağlanmaktadır bu kural ile doğrudan doğruya bir suçun karşılığı olmak üzere öngörülen asli cezaların yanında bu cezaya ek olarak ve cezaların işlenen suçla orantılı olması ilkesine aykırı bir şekilde hak yoksunluğu eczacılık mesleğini icra edememe getirilmektedir böyle bir düzenleme öncelikle anayasanın uncu maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesi ne aykırıdır şöyle ki sayılı yasanın üncü maddesiyle sayılı i̇spençiyari ve tıbbi müstahzarlar kanununun uncu maddesinde yapılan değişiklikte de ruhsatsız olarak müstahzar imal eden ler veya bu suretle imal edilen müstahzarları bilerek satan satışa arzeden veya sattıranlara idarî para cezası verileceği ve bu müstahzarların kendilerine atfedilen tedavi vasıflarını haiz ol madığı veya bu vasıfları azaltacak veya kaybedecek şekilde veya saf olmayan maddelerden imal edildiği anlaşıldığı takdirde de inci maddede yazılı ceza tatbik olunacağı yani ruhsatnamenin geri alınacağı hükme bağlanmıştır bu hükmün incelenmesinden de anlaşılacağı üzere ilaç firmaları için suç teşkil eden fiilin bilerek kasten işlenmesi halinde hak yoksunluğuna yani ruhsatnamenin geri alınmasınaesas sayısı karar sayısı hükmedilmesi öngörülmektedir hâlbuki iptali istenen tümce ile eczacılar için taksirli fiillerinden dolayı da süresiz hak yok yoksunluğu öngörülmüştür eczacılar ile ilaç firmalarının yürüttükleri hizmet yani ilaç satmaları konusunda aynı hukuki durumda oldukları kuşkusuzdur aynı hukuksal konumda olanlar arasında farklı kurallar öngörülmesi anayasanın uncu maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur bu nedenle ve yukarıda başlık altında açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı temel ceza kanunlarına uyum amacıyla çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı eczacılar ve eczaneler hakkında kanunun üncü maddesinin fıkrasının milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk kamunun sağlığına karşı suçlar tümcesi anayasanın nci inci uncu üncü uncu inci ve ıncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı temel ceza kanunlarına uyum amacıyla çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı veteriner hekimliği mesleğinin i̇crasına türk veteriner hekimleri birliği ile odalarının teşekkül tarzına ve göreceği işlere dair kanunun ncı maddesinin fıkrasının milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk kamunun sağlığına karşı suçlar tümcesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen tümceyi de içeren kuralla sayılı kanunun ncı maddesinin fıkrasında değişiklik yapılmakta ve türk ceza kanununun üncü maddesinde belirtilen süre ler geçmiş olsa bile milli savunmaya karşı suçlardan devlet sırlarına karşı suçlardan ve casusluk kamunun sağlığına karşı suçlar tümcesinin kapsamına giren taksirli suçlardan hapis cezasına mahkûm olanların azami bir yıl ve daha az hapis cezasına mahkûm olanların veteriner hekimlik mesleğini süresiz icra edemeyecekleri bu kural ile doğrudan doğruya bir suçun karşılığı olmak üzere öngörülen asli cezaların yanında bu cezaya ek olarak ve cezaların işlenen suçla orantılı olması ilkesine aykırı bir şekilde hak yoksunluğu veteriner hekimlik mesleğini icra edememe getirilmektedir yukarıda başlık altında açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı temel ceza kanunlarına uyum amacıyla çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı veteriner hekimliği mesleğinin i̇crasına türk veteriner hekimleri birliği ile odalarının teşekkül tarzına ve göreceği işlere dair kanunun ncı maddesinin fıkrasının milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk kamunun sağlığına karşı suçlar tümcesi anayasanın nci inci üncü uncu inci ve ıncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı temel ceza kanunlarına uyum amacıyla çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun nci maddesinin numaralı fıkrasının milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk tümcesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen tümceyi de içeren kuralla sayılı vergi usul kanunun nci maddesinde değişiklik yapılmakta ve türk ceza kanununun üncü maddesinde belirtilen sü reler geçmiş olsa bile milli savunmaya karşı suçlardan devlet sırlarına karşı suçlardan ve ca susluk suçlarından tümcesinin kapsamına giren taksirli suçlardan mahkûm olan memuresas sayısı karar sayısı dışındaki kişiler için takdir tadilat ve zirai kazançlar il komisyonları ile özel komisyonlara seçilme yasağı getirilmektedir hak yoksunluğu getirilen takdir tadilat ve zirai kazançlar il komisyonları ile özel komisyonlar sayılı vergi usul kanununa göre kamu hizmeti yaptıkları kuşkusuzdur sayılı kanunun değişiklikten önceki nci maddesinde söz konusu hak yoksunluğu ancak ağır hapis veya şeref ve haysiyeti muhil bir suçtan dolayı hapis cezasıyla hükümlü olma yani kasıtlı ciddi suçlardan mahkûmiyet ve vergi kaçakçılığından dolayı cezalandırılmış olma yani anılan komisyonların yürüttükleri hizmetle doğrudan ilgili suçtan mahkûmiyet halleri için öngörülmüştü i̇ptali istenen tümcenin getirdiği kural ile taksirli suçlara bağlı olarak getirilen hak yoksunluğu yani kısıtlama ile anılan maddede belirtilen komisyonların yürüttükleri hizmet arasında günün koşullarına ve gerçeklerine uyan ve zorunlu bir neden sonuç bağının kurulması mümkün bulunmadığı açıktır bu durumda yukarıda numaralı başlık altında belirtilen nedenlerle tarihli ve sayılı temel ceza kanunlarına uyum amacıyla çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun nci maddesinin numaralı fıkrasının milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk tümcesi anayasanın nci inci üncü uncu inci ve ıncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı temel ceza kanunlarına uyum amacıyla çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı devlet memurları kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının bendinin numaralı alt bendinin milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk tümcesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen tümceyi de içeren kuralla devlet memurluğuna alınmada aranacak genel şartlarda değişiklik yapılmakta ve türk ceza kanununun üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile milli savunmaya karşı suçlardan devlet sırlarına karşı suçlardan ve casusluk suçlarından tümcesinin kapsamına giren taksirli suçlardan mahkûm olanların memur olamayacakları hükme bağlanmakta diğer bir anlatımla memur olmak için süresiz hak yoksunluğu getirilmektedir sayılı kanunun değişiklikten önceki inci maddesinde taksirli suçlar ve bu maddede sayılan suçlar dışında tecil edilmiş hükümler hariç tutulmuş iken iptali istenen tümceyle getirilen kural ile böyle bir ayrım yapılmaksızın sayılı türk ceza kanununun altıncı bölümünde nci ila inci maddelerinde düzenlenen milli savunmaya karşı suçlar ile yedinci bölümünde ncı ila uncu maddelerinde düzenlenen devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarının tamamı memuriyete alınmadaki hak yoksunluğunun kapsamı içine alınmıştır bu durumda yukarıda numaralı başlık altında belirtilen nedenlerle tarihli ve sayılı temel ceza kanunlarına uyum amacıyla çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı devlet memurları kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının bendinin numaralı alt bendinin milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk tümcesiesas sayısı karar sayısı anayasanın nci inci üncü uncu inci ve ıncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı temel ceza kanunlarına uyum amacıyla çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun ncı maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı avukatlık kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının bendinin milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk tümcesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen tümceyi de içeren kuralla sayılı avukatlık kanununun avukatlığa kabulde engeller başlıklı inci maddesinin birinci fıkrasının bendinde değişiklik yapılmakta ve türk ceza kanununun üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile milli savun maya karşı suçlardan devlet sırlarına karşı suçlardan ve casusluk suçlarından tümcesinin kapsamına giren taksirli suçlardan mahkûm olanların avukatlık mesleğine kabul istemlerinin reddolunacağı hükme bağlanmaktadır bu kural ile doğrudan doğruya bir suçun karşılığı olmak üzere öngörülen asli cezaların yanında bu cezaya ek olarak süresiz hak yoksunluğu avukatlık mesleğini icra edememe getirilmektedir sayılı avukatlık kanununun değişiklikten önceki inci maddesinde taksirli suçlar hariç denilmek suretiyle söz konusu suçlar getirilen sınırlamanın dışında bırakılmıştı i̇ptali istenen tümceyle getirilen kural ile böyle bir ayrım yapılmaksızın sayılı türk ceza kanununun altıncı bölümünde nci ila inci maddelerinde düzenlenen milli savunmaya karşı suçlar ile yedinci bölümünde ncı ila uncu maddelerinde düzenlenen devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarının tamamı ve bu arada yürütülecek hizmetle günün koşullarına ve gerçeklerine uyan ve zorunlu bir neden sonuç bağının kurulması mümkün olmayan taksirli suçlar memuriyete alınmadaki hak yoksunluğunun kapsamı içine alınmıştır bu durumda yukarıda numaralı başlık altında belirtilen nedenlerle tarihli ve sayılı temel ceza kanunlarına uyum amacıyla çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun ncı maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı avukatlık kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının bendinin milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk tümcesi anayasanın nci inci uncu üncü uncu inci ve ıncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı temel ceza kanunlarına uyum amacıyla çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun ncı maddesinin birinci fıkrasının numaralı bendinin milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk tümcesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen tümceyi de içeren kuralla sayılı kooperatifler kanununun yönetim kurulu üyelik şartlarını belirleyen ncı maddesinde değişiklik yapılmakta ve milli savunmaya karşı suçlardan devlet sırlarına karşı suçlardan ve casusluk suçlarından tümcesinin kapsamına giren taksirli suçlardan mahkûm olanların kooperatiflerin yönetim kurulunda görev yapamayacakları hükme bağlanmaktadır sayılı kanunun bu değişiklikten önceki ncı maddesindekooperetiflerin yönetim kurullarında görev yapmak için türk ceza kanununun zimmet ihtilas irtikap rüşvet görevi suistimal sahtekarlık hırsızlık dolandırıcılık hileli iflas emniyeti suistimal ve devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlara ilişkin suçlardan yani kasıtlı ve ciddi suçlardan veya buesas sayısı karar sayısı kanuna göre yani kooperatiflerin yürüttükleri hizmetle ilgili suçlardan mahkûm olmamak şartı aramaktaydı i̇ptali istenen tümcenin getirdiği kuralla hiç bir ayrım gözetilmeksizin ve suçun ağırlığı da dikkate alınmaksızın taksirli suçlara bağlı olarak hak yoksunluğu getirilmiştir böyle bir kısıtlama ile kooperatiflerin yönetim kurullarında yürütülen hizmet arasında günün koşullarına ve gerçeklerine uyan ve zorunlu bir neden sonuç bağının kurulması mümkün bulunmadığından çalışma hakkının ölçülülük ilkesine aykırı olarak özünden zedelendiği açıktır bu durumda yukarıda numaralı başlık altında belirtilen nedenlerle tarihli ve sayılı temel ceza kanunlarına uyum amacıyla çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun ncı maddesinin birinci fıkrasının numaralı bendinin milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk tümcesi anayasanın nci inci üncü uncu ve ıncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı temel ceza kanunlarına uyum amacıyla çeşi
4,230
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir olay kamu yönetiminde etkililik ve verimliliğe ulaşılabilmesi için öncelikle dürüstlük hesap verebilirlik kamu yararını gözetme gibi hususların yaşama geçirilmesi gerekir ancak bunların yanısıra toplumun benimsediği etik değerlerin de kamu yönetiminin etkililik ve verimlilik niteliklerini kazanmasına yardımcı olacağı yadsınamaz ne var ki etik değerler zamana ve toplum kesimlerine göre değişebileceği için hukuk devletlerinde kamu görevlilerinin uyması beklenen etik değerlerin de yasalarda gösterilmesi keyfiliğin önlenmesi ve idarenin kanuniliği ilkesinin gerçekleşmesi bakımından bir zorunluluktur bunun yanısıra kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken belirlenmiş bu etik değerlere uygun hareket edip etmediğini denetleyecek bir mekanizma da oluşturulmalıdır sayılı kanun kamu görevlilerinin uyacağı etik davranış ilkelerini belirlemek ve uygulamayı gözetmek üzere bir kamu görevlileri etik kurulu kurulması ve bu kurulun çalışma usul ve esaslarının belirlenmesi için hazırlanmış ve tarihinde türkiye büyük millet meclisi tarafından kabul edilmiştir haziran tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı kanunun kimi hükümleri anayasaya aykırı olduğu için bu hükümlerin iptali ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulması istemiyle anayasa mahkemesinde dava açılmasına gerek duyulmuştur aşağıda iptali istenen söz konusu hükümler belirtildikten sonra bunların anayasaya aykırılık gerekçeleri açıklanmıştır i̇ptali̇ i̇stenen hükümler tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin birinci ve i̇kinci fıkraları ile üçüncü fıkrasındaki cumhurbaşkanı sözcüğü tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrası aynen şöyledir bu kanunun amacı kamu görevlilerinin uymaları gereken saydamlık tarafsızlık dürüstlük hesap verebilirlik kamu yararını gözetme gibi etik davranış ilkeleri belirlemek ve uygulamayı gözetmek üzere kamu görevlileri etik kurulunun kuruluş görev ve çalışma usul ve esaslarının belirlenmesidir tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrası aynen şöyledir bu kanun genel bütçeye dahil daireler katma bütçeli idareler kamu iktisadi teşebbüsleri döner sermayeli kuruluşlar mahalli idareler ve bunların birlikleri kamu tüzelesas sayısı karar sayısı kişiliğini haiz olarak kurul üst kurul kurum enstitü teşebbüs teşekkül fon ve sair adlarla kurulmuş olan bütün kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan yönetim ve denetim kurulu ile kurul üst kurul başkan ve üyeleri dahil tüm personeli kapsar tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin üçüncü fıkrası aynen şöyledir cumhurbaşkanı türkiye büyük millet meclisi üyeleri bakanlar kurulu üyeleri türk silahlı kuvvetleri ve yargı mensupları ve üniversiteler hakkında bu kanun hükümleri uygulanmaz i̇ptali istenen söz konusu maddenin birinci ve ikinci fıkraları ile üçüncü fıkrasındaki cumhurbaşkanı sözcüğüdür tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesinde yer alan kamu görevlilerinin görevlerini yürütürken uymaları gereken etik davranış ilkelerini hazırlayacağı yönetmeliklerle belirlemek ibaresi tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesi aynen şöyledir kurul kamu görevlilerinin görevlerini yürütürken uymaları gereken etik davranış ilkelerini hazırlayacağı yönetmeliklerle belirlemek etik davranış ilkelerinin ihlal edildiği iddiasıyla resen veya yapılacak başvurular üzerine gerekli inceleme ve araştırmayı yaparak sonucu ilgili makamlara bildirmek kamuda etik kültürünü yerleştirmek üzere çalışmalar yapmak veya yaptırmak ve bu konuda yapılacak çalışmalara destek olmakla görevli ve yetkilidir i̇ptali istenen söz konusu üncü maddedeki kamu görevlilerinin görevlerini yürütürken uymaları gereken etik davranış ilkelerini hazırlayacağı yönetmeliklerle belirlemek ibaresidir tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi ile i̇kinci fıkrasının birinci cümlesi tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesinin birinci fıkrası aynen şöyledir bu kanun kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarında etik davranış ilkelerine aykırı uygulamalar bulunduğu iddiasıyla en az genel müdür veya eşiti seviyedeki kamu görevlileri hakkında kurula başvurulabilir hangi unvanların genel müdür eşiti sayılacağı kurum ve kuruluşların teşkilat yapısı ve yürüttükleri hizmetlerin niteliği dikkate alınarak kurul tarafından belirlenir i̇ptali istenen hangi unvanların genel müdür eşiti sayılacağı kurum ve kuruluşların teşkilat yapısı ve yürüttükleri hizmetlerin niteliği dikkate alınarak kurul tarafından belirlenir cümlesidir tarihli sayılı kanunun üncü maddesinin ikinci fıkrası aynen şöylediresas sayısı karar sayısı diğer kamu görevlilerinin etik davranış ilkelerine aykırı uygulamaları bulunduğu iddiasıyla yapılacak başvurular ilgili kurumların yetkili disiplin kurullarında kurul tarafından çıkarılan yönetmeliklerde belirlenen etik davranış ilkelerine aykırılık olup olmadığı yönünden değerlendirilir değerlendirme sonucu alınan karar ilgililere ve başvuru sahibine bildirilir i̇ptali istenen diğer kamu görevlilerinin etik davranış ilkelerine aykırı uygulamaları bulunduğu iddiasıyla yapılacak başvurular ilgili kurumların yetkili disiplin kurullarında kurul tarafından çıkarılan yönetmeliklerde belirlenen etik davranış ilkelerine aykırılık olup olmadığı yönünden değerlendirilir cümlesidir tarihli ve sayılı kanunun uncu maddesinin tarihli ve sayılı devlet memurları kanununun uncu maddesine eklediği fıkradaki hediye alma yasağının kapsamını belirlemeye ibaresi tarihli ve sayılı kanunun uncu maddesinin tarihli ve sayılı devlet memurları kanununun uncu maddesine eklediği fıkra aynen şöyledir kamu görevlileri etik kurulu hediye alma yasağının kapsamını belirlemeye ve en az genel müdür veya eşiti seviyedeki üst düzey kamu görevlilerince alınan hediyelerin listesini gerektiğinde her takvim yılı sonunda bu görevlilerden istemeye yetkilidir i̇ptali istenen bu fıkradaki hediye alma yasağının kapsamını belirlemeye ibaresidir iii anayasaya aykirilik gerekçeleri̇ tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin birinci ve i̇kinci fıkraları ile üçüncü fıkrasındaki cumhurbaşkanı sözcüğünün anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasında söz konusu kanunun amacının kamu görevlilerinin uymaları gereken saydamlık tarafsızlık dürüstlük hesap verebilirlik kamu yararını gözetme gibi etik davranış ilkelerini belirlemek ve uygulamayı gözetmek üzere bir kamu görevlileri etik kurulu kurulması ve bu kurulun çalışma usul ve esaslarının belirlenmesi olduğu ifade edilmiştir bu ifadeden kamu görevlilerinin uymaları gereken saydamlık tarafsızlık dürüstlük hesap verebilirlik kamu yararını gözetme gibi etik davranış ilkelerini belirleme yetki ve görevinin kamu görevlileri etik kuruluna bırakıldığı anlaşılmaktadır halbuki anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrası memurların ve diğer kamu görevlilerinin niteliklerinin atanmalarının görev ve yetkilerinin haklarının ve yükümlülüklerinin aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceğini hükme bağlamıştır etik davranış ilkelerini belirlemek kamu görevlileri için bir yükümlülük getirmek anlamına gelmektedir anayasanın inci maddesinin yukarıda değinilen ikinci fıkrasının çok açık hükmüne karşın sayılı kanunun birinci maddesinin birinci fıkrasında etik davranış ilkelerinin yani kamu görevlileri için bir yükümlülüğün belirlenmesinin yasama organı yerine kamu görevlileri etik kuruluna bırakılması anayasanın inci maddesine açıkça aykırıdıresas sayısı karar sayısı diğer yandan anayasanın üncü ve inci maddeleri yürütmenin ve idarenin kanuniliği ilkesini ifade etmekte ve inci maddeden yürütmenin kural olarak anayasanın açıkça belirttiği ayrık haller dışında asli düzenleme yetkisi olmadığı anlaşılmaktadır bu yetki anayasanın nci maddesine göre yasamanındır ve devredilemez halbuki sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasında kamu görevlileri etik kuruluna verilen etik davranış ilkelerini belirleme yetkisi asli bir düzenleme yetkisi niteliğini taşımaktadır sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasında saydamlık tarafsızlık dürüstlük hesap verebilirlik kamu yararını gözetme gibi kavramların belirtilmiş olması burada asli bir düzenlemenin yapılmış olduğu anlamına gelmez çünkü bu kavramların içeriği yürütmenin takdirine göre belirlenecektir ve fıkrada geçen gibi sözcüğü doğrultusunda sıralamada yer alan kavramlara benzer yeni kavramlar da idarenin takdiri doğrultusunda etik değer olarak belirlenebilecektir bu da kuşkusuz anayasanın ve üncü maddesinde ifade edilen yürütmenin ve idarenin kanuniliği ilkelerine aykırı olacağı gibi anayasanın nci maddesine aykırı biçimde yasama yetkisinin yürütmeye devri niteliğini taşıyacaktır böyle bir yetki kaynağını anayasadan almadığı için anayasanın ncı maddesi ile de çelişecektir anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin anayasanın nci ve inci maddelerinde ifade edilen hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle bağdaşması da imkansızdır sayılı kanunun inci maddesinin yukarıda açıklanan gerekçelerle anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan birinci fıkrasının iptal edilmesi gerekmektedir tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasının anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasında döner sermayeli ve katma bütçeli kuruluşlar ile kamu tüzel kişiliğini haiz olan kurul üst kurul kurum enstitü teşebbüs teşekkül fon ve sair adlarla kurulmuş olan bütün kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan tüm personel kamu görevlileri etik kurulunun denetim alanı içine alınmıştır halbuki döner sermayeli ve katma bütçeli kuruluşlar ile kamu kurum ve kuruluşlarının bir kısmı özerk niteliktedir özerk kurumların ve idarelerin personelinin başbakanlığa bağlı bir kurul tarafından etik davranış ilkelerine uyup uymadıkları konusunda denetlenmesi bu idare kurum ve kuruluşların özerkliğini zedeleyecek bir durumdur ve anayasanın üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen yerinden yönetim esasları ile anayasanın nci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen yerinden yönetim ilkesine aykırıdır böyle bir denetimi vesayet kapsamında mütalaa etmek de mümkün değildir diğer yandan inci maddenin son fıkrasında yerinde olarak üniversiteler kamu görevlileri etik kurulunun denetim alanından çıkartılırken özerk üniversite yapısı içerisinde üniversitelere bağlı olarak kurulan enstitülerin söz konusu kurulun denetim alanı içinde bırakılması özerkliğe ve dolayısı ile anayasanın uncu maddesine de aykırı düşmektedir bu tür kurum ve kuruluşlarda özerk yapı içerisinde etik davranış ilkelerine uygunluğu denetleyecek özel yapıda birimler kurulmalıdıresas sayısı karar sayısı anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı olan bir düzenleme anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ve anayasanın inci maddesinde ifade edilen anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri ile de bağdaşmaz sayılı kanunun inci maddesinin yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın ve uncu maddelerine aykırı olan ikinci fıkrasının iptal edilmesi gerekmektedir tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin üçüncü fıkrasındaki cumhurbaşkanı sözcüğünün anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin üçüncü fıkrasında cumhurbaşkanı sayılı kanunun uygulama alanı dışında kalacaklar arasında sayılmıştır anayasanın inci maddesinde cumhurbaşkanının göreviyle ilgili işlemlerinden sorumsuz olduğu kural olarak ifade edilmiş ve yalnız vatana ihanet halinde sorumluluğuna ilişkin düzenleme yapılmıştır anayasanın sorumsuzluğunu ifade ettiği cumhurbaşkanını yasama organının bir kanunla sorumlu bir statüye sokması anayasanın inci maddesine aykırı olacağı gibi yasama organının bir kanunla cumhurbaşkanının sorumluluğunu belirleyecek bir denetimin dışında tutulduğunu ifade etmesi de anayasanın inci maddesi ile bağdaşmaz çünkü bu şekilde cumhurbaşkanını denetim alanı dışında tutmaya yönelik bir düzenleme cumhurbaşkanının yasa koyucunun tercihi nedeniyle sorumlu tutulmamış olduğu anlamına gelir böyle bir durumun da anayasanın inci maddesine aykırı olduğu ortadadır çünkü anayasanın inci maddesine göre cumhurbaşkanı sorumsuzdur anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin anayasanın ve inci maddelerinde ifade edilen hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle bağdaşması da mümkün değildir sayılı kanunun inci maddesinin üncü fıkrasındaki anayasanın ve inci maddelerine yukarıda açıklanan gerekçelerle aykırı olan cumhurbaşkanı sözcüğünün iptal edilmesi gerekmektedir tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesinde yer alan kamu görevlilerinin görevlerini yürütürken uymaları gereken etik davranış i̇lkelerini hazırlayacağı yönetmeliklerle belirlemek ibaresinin anayasaya aykırılık gerekçesi tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesinde yer alan kamu görevlilerinin görevlerini yürütürken uymaları gereken etik davranış ilkelerini hazırlayacakları yönetmeliklerle belirlemek ibaresi kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken uyacakları etik davranış ilkelerini yönetmelikle belirlemek yetkisinin kamu görevlileri etik kuruluna verildiğini göstermektedir kamu görevlileri etik kurulunun tüzel kişiliği yoktur anayasanın üncü maddesine göre ancak başbakanlık bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirleresas sayısı karar sayısı tüzel kişiliği olmayan kamu görevlileri etik kuruluna anayasanın üncü maddesinde yer alan hükme karşın yönetmelikle düzenleme yapma yetkisinin verilmesi anayasanın üncü maddesine açıkça aykırıdır söz konusu kanunun nci maddesinde bu kanunun uygulanmasına ilişkin hususların kurulca hazırlanacak yönetmeliklerle belirleneceğinin ve kurul tarafından hazırlanacak yönetmeliklerin başbakan onayı ile yürürlüğe konulacağının bildirilmiş olması da durumu değiştirmez çünkü nci maddede yer alan düzenleme genel bir durumu ifade etmektedir halbuki üncü madde özel bir konuda çıkarılacak yönetmeliklerle ilgilidir kaldı ki başbakan onayının bir yönetmeliğe ne kadar başbakanlık yönetmeliği niteliğini kazandıracağı da tartışılması gereken bir konudur diğer yandan etik davranış ilkelerini yönetmelikle belirleme yetkisinin asli düzenleme yetkisi niteliğini taşıdığı bu yetkinin anayasanın inci ve üncü maddelerinde ifade edilen yürütmenin ve idarenin kanuniliği ilkeleri ile çeliştiği de gözden uzak tutulmamalıdır çünkü anayasaya göre yürütmenin anayasada açıkça ifade edilen ayrık haller dışında asli düzenleme yetkisi yoktur bu yetki anayasanın nci maddesine göre yasamanındır ve devredilemez böyle bir yetkinin söz konusu kurula verilmesi anayasanın nci maddesinde yasamaya verilen asli düzenleme yetkisinin anayasanın nci maddesine aykırı bir biçimde yürütmeye devredilmesi anlamına gelmektedir kökenini anayasadan almayan bu yetkinin anayasanın ncı maddesi ile çelişeceği de açıktır anayasanın herhangi bir maddesine aykırı bir düzenleme anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ve inci maddesinde ifade edilen anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkelerine de aykırı olur sayılı kanunun üncü maddesinde yer alan ve yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın ve üncü maddelerine aykırı olan kamu görevlilerinin görevlerini yürütürken uymaları gereken etik davranış ilkelerini hazırlayacağı yönetmeliklerle belirlemek ibaresinin iptal edilmesi gerekmektedir tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi ile ikinci fıkrasının birinci cümlesinin anayasaya aykırılık gerekçesi tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinin anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde hangi unvanların genel müdür eşiti sayılacağını kurum ve kuruluşların teşkilat yapısını ve yürüttükleri hizmetlerin niteliğini dikkate alarak belirleme yetkisi kamu görevlileri etik kuruluna bırakılmıştır bu yetkinin asli bir düzenleme yetkisi olduğu açıktır asli düzenleme yetkisi yasamanındır ve anayasanın nci maddesine göre devredilemezesas sayısı karar sayısı söz konusu birinci fıkranın son cümlesindeki düzenlemede ise asli düzenleme yetkisi anayasanın nci maddesine aykırı olarak kurula yani yürütmeye devredilmiştir böyle bir yetki kökenini anayasadan almadığı için anayasanın ncı maddesine de aykırıdır anayasanın ve üncü maddelerinde belirtilen idarenin ve yürütmenin kanuniliği ilkesi de yürütmenin anayasada belirtilen ayrık haller dışında asli düzenleme yetkisi olmadığını gösterdiği için söz konusu birinci fıkranın son cümlesinin aynı zamanda anayasanın ve üncü maddeleri ile de çeliştiğini söylemek gerekir diğer yandan anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasının da kimlerin kamu görevlileri etik kurulunun denetim alanı içinde olduğunun bir yasama işlemi ile yani kanunla belirlenmesini gerektirdiği gözönünde tutulduğunda söz konusu birinci fıkranın son cümlesinin anayasanın inci maddesine de aykırı düşeceği açıktır söz konusu birinci fıkranın son cümlesindeki düzenleme keyfi ve herkese göre değişebilen öznel birtakım uygulamalara yol açabileceği için anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesi ile de bağdaşmayacaktır anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenleme ise anayasanın ve inci maddelerinde ifade edilmiş olan hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle de uyum sağlayamayacaktır sayılı kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının yukarıda açıklanan gerekçelerle anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan son cümlesinin iptal edilmesi gerekmektedir tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesinin i̇kinci fıkrasının birinci cümlesinin anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde diğer kamu görevlilerinin etik davranış ilkelerine aykırı uygulamaları bulunduğu iddiasıyla yapılacak başvuruların ilgili kurumların yetkili disiplin kurullarında kurul tarafından çıkarılan yönetmeliklerde belirlenen etik davranış ilkelerine aykırı olup olmadığı yönünden değerlendirileceği hususu hükme bağlanmıştır anayasanın üncü maddesinde yönetmelik çıkarma yetkisi kamu tüzel kişilerine verilmiştir kurulun kamu tüzel kişiliği olmadığı gözönünde tutulduğunda kurula yönetmelik çıkarmak yetkisinin verilmesinin anayasanın üncü maddesine açıkça aykırı olacağı ortadadır diğer yandan söz konusu cümlede belirtilen ilkelerin belirlenmesi asli bir düzenleme yapılması niteliğini taşımaktadır asli düzenleme yetkisi ise anayasada gösterilen ayrık haller hariç kural olarak yasama organınındır ve anayasanın nci maddesine göre devredilemez bu nedenle kurula asli düzenleme niteliğini taşıyan bir yetki verilmesi anayasanın nci maddesine aykırı bir yetki devri niteliğini taşır devredilen yetki anayasal kökenden yoksun olduğu için anayasanın ncı maddesi ile de çelişir anayasanın ve üncü maddeleri idarenin ve yürütmenin kanuniliği ilkesini ifade eder bu ilkelere göre de yürütme yetkisi ve görevi kanunlara göre kullanılmak durumundadır yürütmenin kanunla düzenlenmemiş bir alanda asli düzenleme yetkisi kullanması anayasadaesas sayısı karar sayısı gösterilen istisnai haller dışında söz konusu olamaz böyle bir durum anayasanın ve üncü maddelerine de aykırı düşer anayasanın inci maddesi kamu görevlilerinin yetki yükümlülük ve görevlerinin kanunla gösterileceği hususunu hükme bağlamıştır bu hükme karşın kamu görevlilerinin uymakla yükümlü olacağı etik davranış ilkelerini belirlemenin yürütmeye ve yönetmeliğe bırakılması anayasanın inci maddesi ile de çelişir anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin anayasanın ve inci maddelerinde ifade edilen hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle de bağdaşması imkansızdır sayılı kanunun üncü maddesinin ikinci fıkrasının yukarıda açıklanan gerekçelerle anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan birinci cümlesinin iptal edilmesi gerekmektedir tarihli ve sayılı kanunun uncu maddesinin tarihli ve sayılı devlet memurları kanununun uncu maddesine eklediği fıkradaki hediye alma yasağının kapsamını belirlemeye ibaresinin anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı kanunun uncu maddesiyle tarihli ve sayılı devlet memurları kanununun uncu maddesine eklenen fıkradaki hediye alma yasağının kapsamını belirlemeye ibaresi ile kamu görevlileri etik kuruluna hediye alma yasağının kapsamını belirleme konusunda asli bir düzenleme yetkisi bırakmıştır anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrası kamu görevlilerinin yükümlülüklerinin ve uyacakları esasların kanunla belirleneceğini ifade etmektedir hediye alma yasağı kamu görevlilerine bir yükümlülük getirdiği için bu yasağın kapsamı da söz konusu inci maddeye göre kanunla düzenlenmesi gereken bir husustur bu konuda kanunla herhangi bir asli düzenleme yapılmadan düzenleme yetkisinin yürütmeye bırakılması asli düzenleme yetkisinin yürütmeye devredilmesi anlamına gelir bu da anayasanın inci maddesinin yanısıra anayasanın ve inci maddelerine de aykırı bir durumdur böyle bir yetki kökenini anayasadan almadığı için anayasanın ncı maddesi ile de çelişir çünkü anayasanın nci maddesi yasama yetkisinin yasama organına ait olduğunu ve devredilemeyeceğini inci maddesi yürütme yetki ve görevinin kanunlara uygun olarak yerine getirileceğini ve yürütmenin anayasada gösterilen ayrık haller dışında kural olarak asli düzenleme yetkisi olmadığını ortaya koymaktadır ncı maddesi ise kökenini anayasadan almayan yetkilerin kullanılamayacağını hükme bağlamaktadır anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin anayasanın ve inci maddelerinde ifade edilen hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle bağdaşması da beklenemez sayılı kanunun uncu maddesinin sayılı kanunun uncu maddesine eklediği fıkradaki yukarıda açıklanan gerekçelerle anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan hediye alma yasağının kapsamını belirlemeye ibaresinin iptal edilmesi gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇esas sayısı karar sayısı kamu görevlilerinin etik davranış ilkelerine uyma yükümlülüklerini yerine getirip getirmediklerine ilişkin denetim bu görevlilerin özlük haklarını yakından ilgilendirmektedir bu denetimin esaslarında ve uyulması zorunlu olan etik davranış ilkelerinde anayasaya aykırı hususların olması ise kamu görevlileri bakımından giderilmesi olanaksız olumsuz hukuki durumların ve zararların doğmasına neden olabilecektir bu olumsuz hukuki durum ve zararların ortaya çıkmasını engelleyebilmek için tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile üçüncü fıkrasındaki cumhurbaşkanı sözcüğünün üncü maddesinde yer alan kamu görevlilerinin görevlerini yürütürken uymaları gereken etik davranış ilkelerini hazırlayacağı yönetmeliklerle belirlemek ibaresinin üncü maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi ile ikinci fıkrasının birinci cümlesinin uncu maddesinin tarihli ve sayılı devlet memurları kanununun uncu maddesine eklediği fıkradaki hediye alma yasağının kapsamını belirlemeye ibaresinin yürürlüklerinin durdurulması gerekmektedir i̇stem tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile üçüncü fıkrasındaki cumhurbaşkanı sözcüğünün üncü maddesinde yer alan kamu görevlilerinin görevlerini yürütürken uymaları gereken etik davranış ilkelerini hazırlayacağı yönetmeliklerle belirlemek ibaresinin üncü maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi ile ikinci fıkrasının birinci cümlesinin uncu maddesiyle tarihli ve sayılı devlet memurları kanununun uncu maddesine eklediği fıkradaki hediye alma yasağının kapsamını belirlemeye ibaresinin iptaline ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar bunların yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
2,895
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ danıştay dairesinin anayasa mahkemesine başvurmasına ilişkin gerekçesi aynen şöyledir bakılan dava bir öğretim üyesi olan davacının orta doğu teknik üniversitesi mütevelli heyetince sayılı kanunun ncı ve nci maddelerinin ve diğer hükümlerinin verdiği yetkilerin kullanılması sonucu görevinden uzaklaştırılmasından doğmuştur sözü geçen ncı ve nci maddeler mahkememizin de ihtilâfa bakarken usûl ve esas bakımından uygulanması gereken hükümleri içermektedir salt görev yönünden ve hangi yargı yerinin anlaşmazlığı çözümleyeceği konusunda yapılacak bir inceleme söz konusu olsa bile yine her iki hükmün bir arada incelenmesi zorunlu olacaktır çünkü nci madde üniversitenin ajanları ile muamele ve münasebetlerinde özel hukuk hükümlerinin uygulanmasını öngörürken sayılı kanunun ncı maddesi bendi de davalı idarenin öğretim üyeleri ile ücret hizmet müddet ve şartları ve mukavele esasları bakımından meri mevzuat hükümlerine tâbi olmadığını belirtmektedir bu davada anlaşmazlığa sadece görev yönünden yaklaşılmamakla beraber bir an için ve salt görev bakımından bir çözüm aranması halinde bile hem sayılı yasanın özel hukuka gönderme yapması hem de aynı yasanın bir diğer hükümle meri mevzuat hükümlerine davalı idareyi bağlı saymaması temel kuralları karşısında her iki hükmü birlikte gözönünde tutmadan görev bakımından da isabetli bir sonuca varılamayacağını uzun boylu açıklamaya gerek bulunmamaktadır bu suretle anayasaya aykırılık nedeniyle anayasa mahkemesine sevk için anayasamızın günlü sayılı kanunla değişik inci maddesiyle günlü sayılı anayasa mahkemesi kuruluş kanununun nci maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmiş bulunmaktadır üzerinde hemen durulması zorunlu bir diğer husus da günlü sayılı kanunla değişik anayasanın nci maddesi ncü fıkrası son cümlesindeki özel kanuna göre kurulan devlet üniversiteleri hakkındaki hükümler in saklı tutulmasından ne anlaşılması gerektiğidir orta doğu teknik üniversitesinin anayasanın bu tümcesinin kasdettiği üniversiteler arasında bulunduğunda kuşku yoktur yutanda geçen fıkra organları bakımından bir istisna yapmak istemiştir gerçekten maddenin ncü fıkrasının ilk cümlesinde üniversiteler devletin gözetimi ve denetimi altında kendileri tarafından seçilen organları eliyle yönetilir dendikten sonra istisnayı getiren ikinci tümceye yer verilmesi başka türlü bir yoruma elverişli değildir bir diğer deyişle ayrıcalık yukarıda da işaret edildiği gibi sadece devlet gözetimi ve üniversiteler organlarının seçimi bakımından getirilmiştir ve bu koşullarla sınırlıdır halde üniversitelerin özerkliğini ve kamu tüzel kişiliğini belirten nci maddenin birinci fıkrasiyle ncü fıkrada geçen istinai hüküm arasında bir ilişki bulunmamaktadır bunun dışında bir yorum anayasa koyucunun ayrıcalık getirirken güttüğü amaçla bağdaşamıyacağı gibi bir fıkradaki tümcenin tamamen bağımsız diğer fıkraları da içereceğini söylemek kanun tekniği bakımından geçerli sayılamıyacak bir görüş olur anılan saklı hükme yer verilirkenesas sayısı karar sayısı fıkranın uygulanacağı devlet üniversitelerinde bilimsel özerkliğin akademik yayın ve araştırmanın getirilen istisnanın dışında tutulduğunu maddenin temsilciler meclisinde görüşülmesi sırasında anayasa komisyonu sözcüsünün yaptığı açıklamadan da kolayca anlamak mümkündür temsilciler meclisi tutanak dergisi cilt sayfa öncelikle bu anayasal hükümlere değindikten sonra şimdi mahkememizce uygulanması gereken ve anayasaya aykırı olduğu kanısına varılan maddelere ilişkin görüşlere yer verilmelidir mayıs günlü sayılı orta doğu teknik üniversitesi kanununun nci maddesi üniversitesinin mütevelli heyeti ile öğretim üyeleri idarecileri memur ve müstahdemleri arasındaki muamele ve münasebetleri hususi hukuk hükümlerine tabi tutmuştur özel hukuk eşit koşullar içinde taraflar arasındaki münasebetleri düzenleyen hukuk dalıdır kamu hizmetleri alanını ise kamu hukuku ve bu arada idare hukuku kuralları düzenlemektedir sayılı kanunun inci maddesinde yazılı şekilde gençliğin eğitimim sağlamak araştırmalar yapmak üzere tüzel kişiliği haiz orta doğu teknik üniversitesi kurulmuştur anayasanın sayılı yasa ile değişik nci maddesinde de üniversitelerin devlet eliyle ve kanunla kurulmuş özerkliğe sahip kamu tüzel kişilikleri olduğu yazılıdır orta doğu teknik üniversitesinin yukarıda değinildiği şekilde bu koşulları taşıyan bir kamu tüzel kişiliği olduğunda kuşku yoktur kamusal bir kuruluşun ve kuruluşa ilişkin bir kamu hizmetinin yürütülmesinin söz konusu olduğu hallerde ise kural olarak kamu hukuku gerekleri gözetilir ve bu alanda geçerli kurallar uygulanır bu hallerde özellikle kamu düzeninden kamu yararlarından ve kamu gücünün kullanılmasından söz edilecektir şu hususu burada belirtmekte yarar vardır özel yüksek okullar nedeniyle anayasa mahkemesince de kabul edildiği şekilde yüksek öğretim ancak devlet eliyle yapılan bir kamu hizmetidir anayasa mahkemesi kararı esas karar kamu hizmetleri için böyle olmakla beraber ayrıca üniversitelerin fonksiyonlarını yerine getirebilmeleri için anayasa koyucu bu müesseselere kamu hukuku içinde özel bir yer de tanımıştır anayasamıza ve ilgili yazılı hukuka göre üniversitelerin bilimsel ve yönetimsel özerkliklere sahip kılınmaları işlevlerini yapabilmelerinin kaçınılmaz bir gereğidir anayasada genel nitelikte belirtildiği ve açıkça üniversiteler kanununda yazılı olduğu gibi öğretim üyelerinin bilimsel tarafsızlık içinde eğitim ve öğretim işlerini yapabilmeleri üniversite öğretim kurumlarında bilimsel araştırma ve yayında bulunabilmeleri bu özerkliğin varlığını ve buna saygı gösterilmesini zorunlu kılmaktadır öğretim üyeleri ile mütevelli heyeti arasındaki muamele ve münasebetleri özel hukuk hükümlerine tabi tutarak üniversitenin anayasal özerkliğini sağlamak öte yandan bu koşullar i̇çinde yargısal denetimle anayasaya ve kamu hizmeti gereklerine ters düşen tutum ve davranışları önlemek olanağı yoktur bu koşullar içinde danıştay önünde nci maddede yazılı özel hukuk hükümleri ileri sürülebilirken adli yargı önünde de öğretim üyelerinin statüer hukuka bağlı kamu ajanı durumları olduğu söylenebilmekte ve sözü edilen kamu görevlilerine uygulanan idari işlemler bu suretle yargı denetimi dışına itilebilmektedir orta doğu teknik üniversitesi öğretim üyelerine bu madde ile uygulanan farklı işlem onları çalışma güvencesinden yoksun bıraktığı gibi aynı zamanda anayasanın nci maddesinde yazılı ve kanun önünde eşitlik kuralını da zedelemektediresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun nci maddesi bu haliyle yargı denetimini kanun önünde eşitliği ve bilimsel özerkliği ortadan kaldıran bir hüküm niteliğindedir sayılı kanunun ncı maddesi bendi bakımından aşağıda yapılacak açıklamalar ayrılmaz şekilde birbirine bağlı her iki madde bakımından anayasaya aykırılığı daha açık bir şekilde ortaya koyacaktır orta doğu teknik üniversitesi kanununun sayılı kanunla değişik üncü maddesine göre üniversite siyasi bir organ olan bakanlar kurulu tarafından seçilen ve kişiden oluşan mütevelli heyet tarafından sevk ve idare olunur yasanın ncı maddesi bendi ise bu kanunla öğretim üyelerini ücret hizmet müddet ve şartları ve mukavele esastan bakımından meri mevzuat hükümlerine tabi olmaksızın atama yetkisi tanımaktadır anayasaya aykırılığı düşünülen her iki hüküm yukarıda da değinildiği gibi birbirinin içindedir ve yekdiğerini tamamlamaktadır uygulama sırasında bu hükümlerden birisini tartışırken diğerini konu dışında tutmak hukuken olanaksızdır ne var ki maddeler mütevelli heyetle öğretim üyelerinin ve diğer görevlilerin muamele ve münasebetlerim bir yandan özel hukuka tabi tutarken öte yandan mütevelli heyeti tümüyle türk meri mevzuat hükümlerine bağlı saymamakta aynı zamanda bağdaştırılması güç bir çelişkiyi de ortaya koymaktadır anayasasının inci maddesi iktisadi sosyal kültürel kalkınmanın demokratik yollarla gerçekleştirilmesini öngörmüştür nci madde de çalışanların insanca yasaması ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için alacağı tedbirlerle çalışanları korumasını ve desteklemesini devlete görev olarak vermiştir sayılı kanunun maddesi hükmü işveren durumunda olan mütevelli heyete meri mevzuat hükümlerine tabi olmaksızın atamaya hizmet müddet ve şartlarını ve mukavele esaslarını tespite yetki tanıması karşısında öğretim üyesi mütevelli heyetle muamele ve münasebetlerinde mütevelli heyetin insafına terk edilmiş bulunmaktadır bu muamele ve münasebet idarenin anayasaya ve kanunlara bağlı olması gereken bir hukuk devletinde bir hukuk düzeni içinde düşünmek ve çözümlemek mümkün değildir ortada anayasal güvence altında demokratik yollarla ve yazılı hukuka uygun şekilde gerçekleştirilmiş bir atama veya sözleşme olmayan hallerde işlemin gerçekleştirilmesinde ve sürdürülmesinde çalışma ve sözleşme özgürlüğü veya güvencesi bulunduğundan da söz edilemez mütevelli heyetini türk yazılı hukuk hükümleri dışında dilediği gibi harekette özgür tutmak anayasamızın nci maddesinde yazılı hukuk devleti kavramıyla bağdaşmaz gerçekten mütevelli heyetin meri mevzuat hükümlerine tabi olmaması kendisine dilediği gibi hareket edebilmesi olanağını sağlamakta ayrıca davalı idareyi anayasanın üncü maddesinde yazılı idarenin her türlü eylem ve işleminin yargı denetimine tabi olduğu kuralının dışına çıkarmak istemektedir güdülen bu amacı anılan maddenin gerekçesinde geçen görevlileri kolaylıkla hizmetten çıkarma sözlerinden de açıkça anlamak mümkündür orta doğu teknik üniversitesi kanunu lâyihası ve muvakkat encümen mazbatası sayfa bu suretle yasa hükümlerine ve diğer yazılı hukuk kurallarına bağlı tutulamayan bir idarenin anayasanın öngördüğü biçimde yargısal denetimi de yapılamayacaktır öte yandan hukuk dışı yetkileri olan ve siyasi bir organ tarafından seçilen kurulun bu yetkileri geçerli olduğu sürece atayacağı öğretim üyesinin ve akademik kariyerden olan diğeresas sayısı karar sayısı görevlilerin üniversitede yan tutmadan bilimsel verilere göre akademik çalışmalarım sürdürebileceğini araştırmalar yapabileceğini eğitim ve öğretimde bulunabileceğini söylemek olanaksızdır bu yönüyle de anayasanın nci maddesinde üniversite olmak için temel kural olarak aranan özerklik hiç değilse bilimsel yönden kullanılamaz hale girmektedir sonuç itibariyle anayasanın çalışma hürriyeti ve hukuk devleti kavramlarına yargı denetimi ve üniversite özerkliği esaslarına ve kanun önünde eşitlik kuralına aykırı olan sayılı kanunun ve nci maddelerinin iptali gerektiği kanısıyla konunun resen anayasa mahkemesine intikal ettirilmesine gerekçeli karara tarafların dilekçe örneklerinin danıştay inci dairesinin dairemizin görevli olduğuna ilişkin karar örneğinin de bağlanmasına ve anayasa mahkemesi kararı beklenmek üzere davanın geri bırakılmasına tarihinde oyçokluğuyla karar verildi azınlıkta kalan üyeler de karşıoy yazılarında özetle şu hususları öne sürmüşlerdir anayasanın inci maddesi bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun hükümlerini anayasaya aykırı görürse diye başlamaktadır sayılı kanunun nci maddesi de buna paralel hüküm taşımaktadır görüldüğü gibi yasa koyucu bir mahkemenin bekletici mesele yaratarak işi anayasa mahkemesine gönderebilmesi için her şeyden evvel eski deyimle derdesti rüyet bir davanın varlığını şart koşmaktadır uyuşmazlığı görüp çözmekle görevli olmayan bir yargı yerinin baktığı bir davadan sözedilemez ve böyle bir yargı yeri bekletici mesele yaratmak suretiyle anayasa mahkemesine başvuramaz konu bu açıdan incelenince uyuşmazlığın danıştayın görevi içine girip girmediği başka bir deyimle dairemizin bakabileceği bir davanın var olup olmadığı sorunu ortaya çıkmaktadır yasa koyucu üniversitenin öğretim üyeleri ile muamele ve münasebetlerinde hususi hukuk hükümlerinin uygulanacağını belirtmiş bununla da yetinmiyerek bunlar hakkında memurin kanunun uygulanmıyacağını hükme bağlamış ve böylece üniversitenin özelliğini barem dışı ücretle öğretim görevlisi temin edebilmesini gözönünde tutarak aradaki sözleşmenin borçlar kanununun ve sonraki maddeleriyle düzenlenen hizmet akdi esaslarına göre yapılmasını öngörmüştür bu nedenledir ki üniversite ile öğretim görevlileri arasında düzenlenen sözleşmelerin sonunda bu sözleşmenin uygulanmasından doğacak bütün anlaşmazlıkların halli için ankara mahkemeleri yetkili kılınmıştır koşulu yer almıştır bu açıklık karşısında dairemizin uyuşmazlığın görüm ve çözümünde kendisini görevli sayarak derdesti rüyet bir davanın varlığını kabul etmesi ve bekletici mesele yaratıp işi anayasa mahkemesine götürmesi hukukça geçerli sayılmamak gerekir bilindiği gibi orta doğu teknik üniversitesi öğretim üyeleri sendika kurabilmekte üniversite yönetimi ile toplu sözleşme imzalamakta anayasanın ve diğer kanunların memurlara tanımadığı hak ve yetkilerden yararlanmaktadırlar diğer yandan sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarihinden bu yana orta doğu teknik üniversitesi öğretim görevlilerinin benzer uyuşmazlıklar dolayısiyle danıştayda açtıkları davalar dairemizce görev yönünden oybirliğiyle reddedilmektedir diğer yandan adli yargı yerleri bu tur uyuşmazlıkların görüm ve çözümünün kendi görevleri içinde olduğunu sürekli bir şekilde kabullenmiş ve böylece uygulama süreklilik ve kesinlik kazanmıştır dosyada bulunan dairenin günlü sayılı tevdi kararı ise dairemizin bu davayı görmekle görevli olduğunun değil aksine danıştayın görevsizliğinin kanıtı niteliğindedir anayasa mahkemesinin danıştayca bakılmakta olan bir davanın varlığını kabul etmesi başka bir deyimle uyuşmazlığın çözümünün danıştayın görevi içinde olduğunu hükmeesas sayısı karar sayısı bağlaması halinde uyuşmazlık mahkemesinin var olmasının nedeni izahsız kalır ve anayasa mahkemesi anayasanın ve maddelerine aykırı olarak uyuşmazlık mahkemesinin yerine geçmiş olur çünkü mevzuatımıza güre görev sorununun tereddütlü olduğu hallerde başka bir deyimle idari ve adli yargı yerleri arasında olumlu veya olumsuz görev uyuşmazlıkları çıktığı ahvalde uyuşmazlığı çözecek yani görevli yargı yerini çözüme bağlayacak olan merci uyuşmazlık mahkemesidir anayasanın maddesinin temsilciler meclisinde ikinci kez görüşülmesi sırasında orta doğu teknik üniversitesinin niteliği gözönünde tutularak maddenin ikinci fıkrasına üye tarafından verilen önerge ile bir istisna kuralı getirilmiştir bu kuralla orta doğu teknik üniversitesi üniversiteler devletin gözetim ve denetimi altında kendileri tarafından seçilen organlar eliyle yönetilir hükmünden müstesna tutulmuştur görüldüğü gibi anayasanın üniversitelerle ilgili maddesi sayılı kanun gözönünde tutularak değişikliğe uğramış ve anayasa ile adı geçen kanun arasında paralellik sağlanmıştır başka bir deyimle anayasa koyucu da orta doğu teknik üniversitesinin bu niteliği ile varlığını sürdürmesini yerinde görmüştür yasa koyucu kamu hukuku alanında cereyan eden yani idari nitelikte olan eylem veya işlemlerin yargısal denetimini idari veya adli yargı yerine bırakmakta takdir hakkına sahip bulunmaktadır anayasamızda ise bu takdir hakkını ortadan kaldıran bir madde veya hüküm yoktur
1,866
esas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanliği kararnameleri̇ni̇n cbk anayasal çerçevesi̇ tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasında değişiklik yapılmasına dair kanun nisan tarihli halkoylamasıyla kabul edilmiş böylece daha önce anayasasının sadece maddesinde belirtilen cumhurbaşkanlığı kararnamesi anayasanın farklı maddelerinde hem kapsamı genişletilerek hem de niteliği farklılaştırılarak yeniden düzenlenmiştir maddenin önceki halinde cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluşu çalışma esasları ve personel atama işlemlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceğini belirtiliyordu burada bir ad benzerliği dışında iki tür düzenlemenin kapsam ve sınırları açısından oldukça farklı olduğu kabul edilmelidir sayılı anayasa değişikliği kanunu ile getirilen yeni tip cumhurbaşkanlığı kararnamesinin temel ilke ve koşulları anayasanın maddesinin fıkrasında ortaya konulmuştur cumhurbaşkanı yürütme yetkisine ilişkin konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir anayasanın maddenin fıkrasına göre de bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesinin anayasaya uygunluk denetiminde yukarıdaki hüküm yanında anayasada yer alan iki temel ilkenin daha göz önünde bulundurulması gerekir yasama yetkisinin devri yasağı ve kanuni idare ilkesi sayılı kanun ile anayasadan kaynaklanan doğrudan düzenleme yetkisiyle yürütme fonksiyonu daha da güçlendirilmiştir bu noktada türk anayasa hukukunda tartışılan konulardan biri olan idarenin kanunla düzenlenmeyen bir alanda düzenleme yapıpesas sayısı karar sayısı yapamayacağı hususu üzerinde durulmalıdır bu noktada yasama yetkisinin devri yasağı göz önüne alınmalıdır anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmiştir buna göre anayasada kanun ile düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir ancak yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamayacağı gibi yürütme organının yasama organı tarafından çerçevesi çizilmiş alanda genel nitelikte hukuksal tasarruflarda bulunması hukuk devletinin belirlilik ilkesine de aykırı düşmez anayasa mahkemesi kararı k mahkeme bir başka kararında ise yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesini şu şekilde ifade etmiştir anayasa mahkemesinin pek çok kararında yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesinden ne anlaşılması gerektiği hususu açıklanmıştır buna göre kanunla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların kanun metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında kanunlarla düzenlenmemiş bir alanda kanun ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir anayasa mahkemesi kararı k bununla beraber anayasa mahkemesinin daha yakın tarihli kararlarında bu içtihadı bir miktar esnettiği görülmektedir yasama yetkisinin devredilmezliği esasen kanun koyma yetkisinin tbmm dışında başka bir organca kullanılamaması anlamına gelmektedir anayasanın maddesi ile yasaklanan husus kanun yapma yetkisinin devredilmesi olup bu madde yürütme organına hiçbir şekilde düzenleme yapma yetkisi verilemeyeceği anlamına gelmemektedir kanun koyucu yasama yetkisinin genelliği ilkesi uyarınca bir konuyu doğrudan kanunla düzenleyebileceği gibi bu hususta düzenleme yapma yetkisini yürütme organına da bırakabilir par yürütmenin türevselliği ilkesi gereğince yürütme organının bir konuda düzenleme yapabilmesi için yasama organınca yetkilendirilmesi gerekmektedir kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz par anayasa mahkemesi kararı k neticede sadece yakın dönem anayasa mahkemesi kararları dikkate alındığında ilkesel olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterlidir denilebilir ancak mahkemenin anayasada farklı kavramlarla ifade ettiği kanunla düzenleme kaydı içeren konularda ise anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülenesas sayısı karar sayısı konularda münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda genel ifadelerle yetkilendirme yapılması kabul edilemez anayasanın maddesi ile yürütme erkine kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesi de sayılı yasa ile yürürlükten kaldırıldığından yürütmenin yasamanın alanına giren konularda düzenleme yetkisinin bulunmadığı söylenebilir öte yandan yasal idare ilkesi ülkemizde idare hukukunun temelini oluşturur anayasanın maddesinde karşılığını bulan bu ilke uyarınca i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir bu ilke idarenin kendiliğinden bir teşkilatlanma yetkisi olmadığını bu yetkinin yasama organında olduğunu ifade etmektedir anayasa mahkemesine göre bu maddede yer alan düzenleme idarenin kanuniliği ilkesine vücut vermektedir i̇darenin kanuniliği ilkesi idarenin ve organlarının görev ve yetkilerinin kanunla düzenlenmesini gerekli kılar anayasa mahkemesi kararı k bu ilkeyle kamusal kaynakların toplumun hangi tür gereksinimlerinin öncelikle karşılanacağını ve bunun hangi usuller uygulanarak sağlanacağını tespit etme yetkisini yasama organına verir ayrıca idarenin toplumsal gereksinimleri karşılarken kamu gücü ve ayrıcalıklarını kullanması ve bunun da kişilerin temel hak ve hürriyetleri üzerinde olumsuz etkiler de doğurabilmesi bu yetkinin yasamaya verilmesi sonucunu getirmiştir yasal idare ilkesi idarenin eylem ve işlemlerinin hem kanuna dayanmasını hem de bu eylem ve işlemlerin kanuna aykırı olmamasını ifade eder asli ve ilkel bir yetki olan yasama yetkisine dayanarak yasama organı anayasaya aykırı olmamak şartıyla anayasanın herhangi bir şekilde düzenlemediği bir konuyu düzenleyebilir ancak idare önceden yasa ile düzenlenmeyen bir alanda faaliyette bulunamaz böyle bir konuda yasadan aldığı bir yetkiye dayanarak bir işlem ve eylemde bulunabilir sayılı kanun öncesinde bunun iki istisnası olduğu kabul edilmekteydi biri cumhurbaşkanının başkanlığındaki bakanlar kurulunun çıkardığı sıkıyönetim ve olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri diğeri ise cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluş ve çalışma esaslarını düzenleyen cumhurbaşkanlığı kararnamesi yasal idare ilkesinin bir diğer sonucu da idarenin eylem ve işlemlerinin kanuna uygun olmasıdır zaten anayasa da maddede yürütme yetkisi ve görevi anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir diyerek bu hususu belirtir bkz kemal gözler i̇dare hukuku bursa ekin kitabevi yayınları httpwwwidaregentridarehukhtm sayılı kanunla getirilen cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle her ne kadar ciddi kısıtlılıklarla çerçevelenmiş olsa da yürütme organı yasaya dayanmaksızın ilk elden kural koyma yani asli düzenleme yetkisine sahip olmuştur başka bir ifadeyle yasama organı yanında yürütme organı da anayasada kanun kaydı olan kanunun açıkça düzenlediği konuları içermemek ve kanunlara aykırı olmamak şartıyla cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ilk elden düzenleme yapabilecektir ancak bu durum fransada olduğu gibi yasama ve yürütmenin özerk düzenleme alanlarına sahip olduğu yani her bir organın düzenleme yapacağı konuların açıkça sayıldığı şeklinde anlaşılmamalıdır çünkü cumhurbaşkanlığı kararnamesine konu olan alan yasama konusu olmaktan çıkmamaktadır tbmm isterse cbk ile düzenlenen bir alanda yasa çıkarabilir buna bir engel bulunmamaktadır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir madde hükmü bu yargıyı doğrulamaktadır halde anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesiesas sayısı karar sayısı çıkarılamayacak iken ancak cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği belirtilen konularda dahi tbmm yasa çıkarabilecektir sayılı kanun ile anayasanın maddesindeki yasama yetkisinin devri yasağı ve maddedeki idarenin kanuniliği ilkesi muhafaza edilmiş ancak belirli idari konular anayasada açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği öngörülmüştür bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir madde son ayrıca maddenin son fıkrasında kamu tüzel kişiliğinin kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulacağı kuralına yer verilmiştir anayasa hükümleri arasında hiyerarşi söz konusu olmadığından bir çelişki kabul edilmediğinden bu iki hükmün bir arada anayasanın bütünlüğü ve sistematiği içinde bağdaştırılarak yorumlanması gerekir gerçekte anayasa koyucu maddede genel kuralı idarenin kanuniliği ilkesini koymuş bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri ile kamu tüzel kişiliği kurulması yönünden bu genel kurala bir istisna getirmiştir bu istisna sadece cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kamu tüzel kişiliğinin kurulabileceği olup varolan kamu tüzel kişilerinin yapısının değiştirilmesi veya kaldırılması şeklinde bir geniş yorum yapmak mümkün değildir diğer bir ifadeyle idarenin kanuniliği ilkesi salt son ve son maddelerde belirtilen hususlar açısından geçerli değildir anayasanın maddesinin son fıkrasında kanun veya cumhurbaşkanlığı kararnameleri dendiğine göre kanunilik ilkesi öncelik taşımaktadır genel kural ve istisna kural ilişkisine dair kamu hukukunda kabul edilen birtakım yorum ilkeleri vardır bir istisna kuralın varlığından söz edebilmek için bu istisnanın ayrıca ve açıkça konulmuş olması gerekir i̇stisna kural sadece ve sadece genel kuralı koyan makam tarafından konulabilir başka bir makamın istisna kural getirme yetkisi yoktur genel kuralı koyan makam açıkça yetkilendirmedikçe bir başka makam genel kurala istisna getiremez i̇stisna kural koymak genel kuralı değiştirmek anlamına geldiğinden istisna kural yorum yoluyla genişletilemez yani yorum yoluyla genel kural istisna getirilemez genel kuralın geniş yorumlanması esası benimsenmiştir i̇stisna kural dar yorumlanır çünkü istisna kural genel kuralın kapsamını daralttığından genel kuralı değiştirir oysa onu değiştirme salt genel kuralı koyana aittir bkz kemal gözler yorum i̇lkeleri httpwwwanayasagentryorum ilkeleri kitaptanpdf anayasanın maddesinin fıkrasındaki cumhurbaşkanlığı kararnameleri normlar hiyerarşisinde yasaya eşdeğer işlemler değildir anayasanın bu tür kararnamelerin salt yürütme yetkisine ilişkin konularla sınırlı olarak çıkarılacağı öngörmesi bunların yasaya eşdeğer yasayla aynı düzeyde kurallar olamayacağını gösterir çünkü yürütme yetkisi kanunların uygulanmasına yönelik kanunlara uygun kullanılması gereken bir yetkidir ayrıca aynı fıkrada yer alan anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir şeklindeki düzenlemeler cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yasaya eşdeğer olmadığının bir başka açık delilidir bu düzenlemelerden cbk ile düzenleneceği belirtilen konuların yasayla düzenlenmesi halinde bir anayasaya aykırılık oluşturmayacağı ve hatta yasa ile yapılan düzenlemenin cbkdeki düzenlemeyi yürürlükte kaldırma gücüne sahip olduğu anlaşılıresas sayısı karar sayısı kanunsuz emre dair anayasanın maddesinde yapılan değişikliğe bakıldığında ise cumhurbaşkanlığı kararnamesinin anayasanın konuya ilişkin diğer düzenlemeleri ile birlikte değerlendirildiğinde normlar hiyerarşisindeki yeri açıkça anlaşılır kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse üstünden aldığı emri yönetmelik cumhurbaşkanlığı kararnamesi kanun veya anayasa hükümlerine aykırı görürse yerine getirmez ve bu aykırılığı emri verene bildirir sayılı yasa değişikliği ile cumhurbaşkanına anayasada tanınan diğer yetkiler ise şöyledir anayasanın maddenin son fıkrası ise kamu tüzelkişiliği ancak kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur denilerek cbk ile kamu tüzelkişiliği kurulmasına da imkân tanır anayasa devlet denetleme kurulunu işleyişi üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işleri ile milli güvenlik kurulu genel sekreterliğinin teşkilatı ve görevlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceğini hüküm altına almıştır ve maddelerde yer alan tüzük ibaresi anayasadan tamamen çıkarılmış onun yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi konulmuştur yönetmelikleri düzenleyen maddede cumhurbaşkanı bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler hükmü yer almıştır böylece hukuk düzeninde tüzük denen işlem türünün varlığı sona ermiştir ancak bu tüzük ve cumhurbaşkanlığı kararnamesinin aynı hukuki nitelikte olduğu şeklinde anlaşılmamalıdır cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yapılabileceği yukarıda belirtilen istisnai işlemler kaynağını doğrudan anayasadan alan yürütme işlemi niteliğinde kabul edilmelidir öte yandan cumhurbaşkanı üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler madde ancak cumhurbaşkanı tarafından atanan üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esaslarının özelliklerinin yasa ile düzenlenmesi ile atamada anayasanın maddesi gereklerinin dikkate alınacağı tartışma dışıdır son olarak belirtmek gerekir ki olağanüstü hallerde cumhurbaşkanı olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda maddenin onyedinci fıkrasının ikinci cümlesinde belirtilen sınırlamalara tabi olmaksızın cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir kanun hükmündeki bu kararnameler resmî gazetede yayımlanır aynı gün meclis onayına sunulur madde bu kararnameler kanuna eşdeğer metinler olarak kabul edilmiştir ancak bu kararnameler anayasa mahkemesi denetimi dışında tutulmuştur ancak bu tür kararnamelerin anayasa mahkemesi denetimi dışında tutulmuş olması anayasanın maddesinde belirlenen sınırlamaları ihlal edebileceği anlamına gelmez cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmasının sınırları anayasanın maddesiyle getirilen cbk ile yürütmeye tanınan düzenleme alanı oldukça dar ve sınırlıdır bu sınırları şu şekilde açıklamak mümkündüresas sayısı karar sayısı i̇lk olarak cumhurbaşkanlığı kararnamesi yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilecektir maddenin gerekçesinde ise cumhurbaşkanına genel siyasetin yürütülmesinde yürütme yetkisi ile ilgili ihtiyaç duyduğu konularda kararname çıkarabilme yetkisi verildiği ifade edilmektedir bu nedenle cbkler ancak yürütme yetkisinin gerektirdiği hususlarda ihtiyaç duyulduğunda çıkarılabilecek yasama ve yargı yetkilerinden herhangi birinin alanına giren bir konuda ise cbk çıkarılması mümkün olmayacaktır i̇kinci olarak cbkler anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevlerle ilgili konularda düzenleme yapamaz bu yasakla kişilerin temel haklarını ilgilendiren hususlarda yasa olmaksızın cbklerin devreye girmesi engellenmek istenmiştir ancak bu noktada çözümlenmesi gereken soru sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin tamamının cbk ile düzenlenip düzenlenemeyeceğidir sadece yukarıdaki ifadeden yola çıkarak yapılan bir değerlendirme bu soruya olumlu cevap vermeyi gerektirir ancak bu cümlenin aynı fıkradaki diğer hükümler ve anayasanın konuya ilişkin diğer ilke ve kuralları dikkate alınarak anayasanın bütünlüğü içinde tartışılması ve anlaşılması gerekir öncelikle aşağıda ayrıntılarıyla belirtildiği üzere anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz dolayısıyla ilgili maddede yasayla düzenlenmesi kaydı bulunan sosyal ve ekonomik hak ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemeyecektir örneğin anayasanın maddesinde öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir maddesinde sendika kurma hakkı kanunla sınırlanabilir sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunda gösterilir maddesinde tarih kültür ve tabiat varlıklarından özel mülkiyet konusu olanlara getirilecek sınırlamalar ve bu nedenle hak sahiplerine yapılacak yardımlar ve tanınacak muafiyetler kanunla düzenlenir denilmektedir dolayısıyla belirtilen konuların cbk ile düzenlenmesi mümkün değildir eğer böyle bir düzenleme yapılırsa bu hem anayasanın maddesine hem de hak ve ödev için kanun kaydı koyan hükme aykırılık oluşturur ancak yasa kaydı içermeyen sosyal ve ekonomik haklar cumhurbaşkanlığı kararnamesinin konusu olabilecektir örneğin konut hakkını düzenleyen anayasanın maddesi böyledir bir başka açıdan ise maddenin ikinci cümlesi sosyal ve ekonomik haklar alanının cbk ile düzenlenmesini kabul ederken bu düzenlemenin sınırlarını da belirtir ilki fıkranın ilk cümlesindeki cbknin sadece yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilmesi diğeri ise üçüncü cümlesindeki münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda çıkarılmasıdır öte yandan anayasanın maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlanabileceği kuralı dikkate alındığında cbkye konu olabilecek sosyal ve ekonomik hak ve ödevlerle ilgili cumhurbaşkanının sınırlama değil sadece bir düzenleme yetkisinden bahsedilebilir yani düzenleme ve sınırlama ayrımı dikkate alındığında cbk ile sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin gerçekleşmesi için birtakım pozitif tedbirleri içeren düzenlemeler yapabilecek fakat kişilerin bundan yararlanmasını sınırlamayacak denilebilir zira anayasal çerçevede bir hakkın kısıtlanması ancak ve ancak kanun ile yapılabilecektir üçüncü sınır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz hükmüdür anayasa mahkemesi tarafından yasama yetkisinin devir yasağı çerçevesinde yürütmenin düzenleme yetkisi izah edilirken kullanılan münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken konular ibaresi anayasa kuralı haline getirilmiştir anayasa mahkemesi kararı bkz k anayasaesas sayısı karar sayısı mahkemesine göre kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz bu nedenle anayasanın münhasıran kanunla düzenlenmesini gerektirdiği konularda yürütmeye düzenleme yetkisi verilirken yasanın temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa mahkemesi ayrıca anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken birtakım konuları örnek olarak sıralamıştır anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi anayasa mahkemesinin münhasıran kavramını açıklarken verdiği örnekler ve açıklamalardan bir konunun münhasıran yasa alanında olması için anayasanın özellikle ve ısrarla konunun yasayla düzenlemesini istemesi yasayla düzenlemeye çok özel vurgu yapması gerekmemektedir bu çerçevede temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına dair maddede sınırlamanın ancak kanunla yapılabileceği şartı vardır temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir oysa vergilerle alakalı maddede vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır ve kamu hizmeti görevlileriyle alakalı genel ilkeleri koyan maddede memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir yasayla düzenleme öngörülmüş hiçbir özel vurgu yapılmamıştır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular kavramı bu nedenle yasa kaydı olarak anlaşılmak ve uygulanmak durumundadır anayasanın maddesindeki birden çok ili içine alan merkezi idare teşkilatının bölge teşkilatının görev ve yetkileri kanunla düzenlenir maddesindeki mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir maddesindeki memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ve üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları kanunla özel olarak düzenlenir hükümleri buna örnek oluşturur özellikle bu son husus cbk ile yasanın konu itibarıyla iç içe geçme riskini içerir karmaşaya yol açma ihtimalini barındırır çünkü anayasanın maddesi cumhurbaşkanı cbk ile üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları düzenler hükmünü içerirken üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları maddeye göre yasa ile özel olarak düzenlenmek zorundadır dolayısıyla maddede geçen münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular ibaresinin anayasada kanunla düzenlenir veya kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır vb ifadelerin bulunduğu maddelere bakarak belirlenmesi gerekir halde anayasanın bir maddesinde bir konunun yasayla düzenlenmesi öngörülmüşse konununesas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenmesi anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturacaktır kanunda açıkça düzenlenen konularda kararname çıkarma yasağından farklı olarak bu kural bir konu kanunla açıkça düzenlenmemiş bile olsa anayasanın getirdiği yasaklı alanda düzenleme yapılamayacağını ifade etmektedir anayasa bu yasağı şu şekilde ifade etmiştir anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz md anayasanın hiçbir yerinde münhasır kanun alanı açıkça sıralanmış değildir burada kastedilen şey büyük olasılıkla anayasanın kanuna atıf yaptığı konulardır nitekim anayasa mahkemesi de bir kararında anayasadaki vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi konuları münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular olarak nitelemiştir mahkemenin verdiği örnek maddelere bakıldığında bunların ancak kanunla kalıbına değil sadece kanunla md son gibi sade ifadelere yere veren maddeler oldukları görülmektedir anayasanın üncü maddesinin nci fıkrasındaki aktarılan kuralda yer alan düzenlemek sözcüğünün bünyesinde göstermek belirlemek ve belirtmek gibi fiillerin de yer aldığını kabul etmek gerekir çünkü bir normun herhangi bir şeyi göstermesi belirlemesi veya belirtmesi konuda bir düzenleme yapıldığı anlamına gelir bu çerçevede anayasa metninin tamamı taranarak münhasır kanun alanı listesi çıkarılabilir ve bu listenin işaret ettiği alanın cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarma yasağı bünyesinde olduğu söylenebilir bir liste ile somutlaştırılabilir yürüme bölümünde yer alan münhasıran kanunla düzenlenecek konular cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin anayasadakilerin dışındaki diğer usul ve esaslar md son olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para mal ve çalışma yükümlülükleri ile inci maddedeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya geçici olarak durdurulacağı hangi hükümlerin uygulanacağı ve işlemlerin nasıl yürütüleceği md i̇darenin düzenlenmesi md hangi yönetmeliklerin resmî gazetede yayımlanacağının belirtilmesi md olağanüstü hallerde seferberlik ve savaş halinde ayrıca milli güvenlik kamu düzeni genel sağlık nedenleri ile yürütmenin durdurulması kararı verilmesinin sınırlanması md kamu hizmetlerinin görülmesinde verim ve uyum sağlamak amacıyla birden çok ili içine alan merkezi idare teşkilatının görev ve yetkileri md mahalli idareler il belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları belirtilmesi ve ve karar organlarının gösterilmesi md esas sayısı karar sayısı mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri md büyük yerleşim merkezleri için özel yönetim biçimlerinin getirilmesi md merkezi idarenin idari vesayet yetkisinin esas ve usullerinin belirtilmesi md mahalli idarelerin belirli kamu hizmetlerinin görülmesi amacı ile kendi aralarında cumhurbaşkanının izni ile birlik kurmaları görevleri yetkileri maliye ve kolluk işleri ve merkezi idare ile karşılıklı bağ ve ilgileri md son memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri md üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları md memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının idare aleyhine açılmasındaki şekil ve şartlarmd memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılmasının istisnaları ve izin verecek idari merciin gösterilmesi md üniversitelerin kurulması md vakıfların devletin gözetim ve denetimine tabi olan yükseköğretim kurumlarını kurma usul ve esasları md rektörlerin ve dekanların seçilme ve atanma usul ve esasları md yükseköğretim kurumlarının kuruluş ve organları ile işleyişleri ve bunların seçimleri görev yetki ve sorumlulukları üniversiteler üzerinde devletin gözetim ve denetim hakkını kullanma usulleri öğretim elemanlarının görevleri unvanları atama yükselme ve emeklilikleri öğretim elemanı yetiştirme üniversitelerin ve öğretim elemanlarının kamu kuruluşları ve diğer kurumlar ile ilişkileri öğretim düzeyleri ve süreleri yükseköğretime giriş devam ve alınacak harçlar devletin yapacağı yardımlar ile ilgili ilkeler disiplin ve ceza işleri mali işler özlük hakları öğretim elemanlarının uyacakları koşullar üniversitelerarası ihtiyaçlara göre öğretim elemanlarının görevlendirilmesi öğrenimin ve öğretimin hürriyet ve teminat içinde ve çağdaş bilim ve teknoloji gereklerine göre yürütülmesi yükseköğretim kuruluna ve üniversitelere devletin sağladığı mali kaynakların kullanılması md yükseköğretim kurumlarının amaç ve ilkelerinin belirtilmesi md cumhurbaşkanının yükseköğretim kuruluna atayacağı adayların sayıları nitelikleri ve üniversiteler tarafından seçilme usullerinin belirlenmesi md yükseköğretim kurulunun teşkilatı görev yetki sorumluluğu ve çalışma esasları md türk silahlı kuvvetleri ve emniyet teşkilatına bağlı yükseköğretim kurumlarının teşkilatı görev yetki sorumluluğu ve çalışma esasları md esas sayısı karar sayısı radyo ve televizyon istasyonları kurmak ve işletmenin şartları md radyo ve televizyon üst kurulunun kuruluşu görev ve yetkileri üyelerinin nitelikleri seçim usulleri ve görev süreleri md atatürk kültür dil ve tarih yüksek kurumunun kuruluşu organları çalışma usulleri ve özlük işleri ile kuruluşuna dahil kurumlar üzerindeki yetkileri son kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşlarının kuruluşu ve kendi üyeleri tarafından seçim usullerinin gösterilmesi md kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları üzerinde devletin idari ve mali denetimine ilişkin kurallar md amaçları dışında faaliyet gösteren meslek kuruluşlarının sorumlu organlarının görevine son verme ve yerlerine yenilerini seçtirme isteminde bulunacak merciin belirlenmesi md milli güvenliğin kamu düzeninin suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa meslek kuruluşlarını veya üst kuruluşlarını faaliyetten men edecek merciin yetkilendirilmesi md diyanet i̇şleri başkanlığının yerine getireceği görevlerin gösterilmesi md kanunsuz emir kuralının istisnalarının gösterilmesi md bir diğer sınır ise kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kuralıdır bir konu yasa ile açıkça düzenlenmişse cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkartılamaz elbette cbklerin çıkarılması için kanun hükmünde kararnamelerde olduğu gibi yasa ile yetkilendirme gerekmez ancak kanun hükmünde kararnamelerle yasaları değiştirebilirken cbkler yasaların açıkça düzenlediği hususlarda bir düzenleme yapamamakta cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanmakta türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelmektedir bu hükümler açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesinin yasa gücünde olmadığını cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yasaların değiştirilemeyeceğini gösterir bu açıklamalar ışığında anayasanın cumhurbaşkanı kararnamesiyle doğrudan düzenleme yetkisi verdiği konularda dahi cbk ile kanunlarda değişiklik yapılması mümkün değildir örneğin anayasanın son maddesine göre bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir ancak bu bakanlıkların kurulmasına ilişkin olarak mevcut yasalarda cbk ile değişiklik yapılabileceği anlamına gelmemektedir sonuç olarak anayasanın maddesinin onyedinci fıkrasının mevcut hükümleri karşısında hangi konuda olursa olsun cbk ile bir yasayı değiştirmek veya yürürlükten kaldırmak mümkün değildiresas sayısı karar sayısı cbklerle ilgili olarak anayasa mahkemesi denetiminin kapsamı anayasa mahkemesinin denetim kapsamına giren işlemlerden biri de cumhurbaşkanlığı kararnamesidir anayasanın ve maddelerinde daha önce mevcut olan kanun hükmünde kararname yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur anayasanın maddesi bu konuda gayet açıktır anayasa mahkemesi kanunların cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar ancak olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde dava açılamaz bu maddede yapılan değişiklikle anayasanın öncesi halinde maddede düzenlenen ve sayılı kanun ile kaldırılan kanun hükmünde kararname ifadesi yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur ayrıca olağanüstü kanun hükmünde kararnamelerde olduğu gibi olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cbklerin de anayasallık denetiminin yapılamayacağı ifade edilmiştir maddede ise cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin iptali için dava açma hakkının kimlere tanındığı belirtilir cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasaya aykırılığı iddiasıy
3,871
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin ve yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir tarafından davacı şirketin maliyılı bütçe kanununun maddesi gereğince sayılı petrol arama ve petrolle i̇lgilifaaliyetleri düzenleme fonuna ilişkin mart haziran ve bundan sonraki dönemler içinyatırılmayan ek hasılat mükellefiyetinin sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkındakanun uyarınca gecikme zammı ile birlikte talep edilmesine ilişkin petrol i̇şleri genelmüdürlüğünün günlü sayılı işlemine yaptığı itirazın reddine ilişkin enerji vetabii kaynaklar bakanlığının günlü işleminin iptali istemiyle açılan dava sonucundadanıştay sekizinci dairesince i̇dari dava daireleri kurulunun gün vee sayılı bozma kararına uyularak verilen ve dava konusu işleminiptaline ilişkin bulunan günlü k sayılı kararı dava konusuuyuşmazlıkta dava konusu işlemin dayanağını yılı bütçe kanununun maddesi oluşturmakta olduğu yılı bütçe kanunu hakkında anayasa mahkemesince verilmiş biriptal kararı da bulunmadığı bu durumda diğer yıllara ait bütçe kanunlarında yer alan benzer hükümlerin anayasa mahkemesince iptal edildiği dolayısıyla yılı bütçe kanununun ilgilihükmü iptal edilmese dahi hukuki sonuç doğurmayacağı dolayısıyla yılı bütçe kanunuihmal edilerek dava konusu işlemin iptaline karar verilmesinde hukuka uyarlık görülmediğigerekçesiyle i̇dari dava daireleri kurulunun gün ve k sayılıkararı ile bozulmuştur yılı mali yılı bütçe kanununun maddesinde tasfiye edilen fonların hertürlü gelirleri tasfiye edilmelerine ilişkin mevzuatta özel bir düzenleme bulunmaması halindebu konuda yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar yürürlükten kaldırılan hükümlere göre tahsiledilmeye devam olunur ve genel bütçeye gelir kaydedilir hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinin fıkrasına göre hakimler anayasaya kanuna vehukuka uygun vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler öte yandan anayasanın maddesinde kanunların anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetleme yetki ve görevi anayasa mahkemesine verilmiştir bu çerçevede bütçe ile ilgili olmayan ve diğer yasalarla yapılması gereken bu türdüzenlemelerin bütçe yasası dışındaki yasalarla yapılmasının zorunlu olduğu gözönündebulundurularak diğer yasaların konusu olan bu düzenlemenin bütçe yasası ile yapılmışolmasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varılmıştır yukarıdan beri belirtilen açıklamalar karşısında yılı mali bütçe kanununun maddesinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına başvuru sonuçlanıncaya kadaranılan hükmün yürürlüğünün durdurulmasının istenilmesine dosyada bulunan belgelerinonaylı birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine anayasamahkemesinin bu konuda vereceği karar süreci de gözönünde tutulmak üzere davanın geribırakılmasına gününde oybirliği ile karar verildi
332
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇raz yoluna başvuran mahkemeni̇n gerekçesi tc anayasasının bütçe ile ilgili nci maddesinin son fıkrasında genel ve katma bütçelerin nasıl yapılacağı ve uygulanacağı kanunla gösterilir bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz denilmektedir bu fıkradaki bütçe ile ilgili hükümler deyiminden ne anlaşılmak gerektiği hususu anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararında şu duruma göre anayasanın ncı maddesinin son fıkrasında yer alan bütçe ile ilgili hükümler deyimini malî nitelikte hüküm anlamında değil bütçenin uygulanması ile ilgili uygulamayı kolaylaştırıcı veya kanun konusu olabilecek yeni bir kuralı kapsamamak şartıyle açıklayıcı nitelikte hükümler olarak düşünmek zorunluluğu vardır şeklinde açıklamış bulunmaktadır sayılı devlet memurları kanununun inci maddesinin fıkrasında eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfı hariç sınıfların ve üncü derecelerindeki kadrolarına derece yükselmesindeki süre kaydı aranmaksızın atanmasındaki usule göre daha aşağı derecelerden memur atanabilir ancak bu şekilde bir atamanın yapılabilmesi için memurun yüksek öğrenim görmüş olması ve üncü derecedeki görevlere atanabilmek için en az yıl ve nci derecedeki görevlere atanabilmek için ise en az yıl tarihli sayılı kanunun üncü maddesine tabi kurumlarda fiilen çalışmış olması ve atanacakları görevin gerektirdiği nitelikleri kazanmış bulunması şarttır yasama organı üyeliğinde kanunla kurulan fonlarda ve muvazzaf askerlikte yedek subaylıkta okul devresi dahil göçeri süreler ve yıllık sürenin hesabında dikkate alınır yukarıdaki fıkraya göre üst dereceye atananların bu kadrolarda geçirdikleri her yıl bir kademe ilerlemesi ve her üç yıl bir derece yükselmesi sayılmak suretiyle kazanılmış hak ve emeklilik keseneğine esas aylık derecelerinin yükseltilmesinde gözönüne alınır ancak atandıkları kadro aylıkları başka görevlere atanma halinde kazanılmış hak sayılmaz denilmek suretiyle üncü derecelere atanacaklara bu kadroların aylıklarının hiç bîr kısıtlamaya bağlı olmaksızın ödenmesi gerekeceği açıkça hükme bağlanmış bulunmaktadır metni yukarıya alınan yılı bütçe kanununun inci maddesindeki hüküm ise sayılı devlet memurları kanununun yukarıda sözü edilen inci maddesinin tatbikini belli bir ölçüde kısıtladığı başka bir deyişle madde hükmünü değiştirir nitelikte bulunduğu cihetle bu hükmü bütçenin uygulanması ile ilgili açıklayıcı bir hüküm niteliğinde kabul etmek mümkün değildir bu durumda anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki sayılı kanunun nci maddesi gereğince yılı bütçe kanununun inci maddesinin anayasanın ncı maddesine aykırı bulunduğu görüşü ile danıştay beşinci dairesinin sayılı dosyasının bu hususta karar verilmek üzere anayasa mahkemesine sevkine tarihinde oybirliği ile karar verildi
358
esas sayısı karar sayısı i i̇ti̇raz konusu kanun hükümleri̇ sayılı petrol piyasası kanununun sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen maddesi şöyledir bu kanuna göre idari para cezalarının veya idari yaptırımların uygulanması bu kanunun diğer hükümlerinin uygulanmasına engel oluşturmaz bu kanuna göre verilen ceza ve tedbirler diğer kanunlar gereği yapılacak işlemleri engellemez bu kanuna göre aşağıdaki hallerde sorumlulara bir milyon türk lirası idari para cezası verilir lisans almaksızın lisansa tabi faaliyetlerin yapılması üncü maddenin dördüncü fıkrasının bendinin ihlali i̇lgi̇li̇ kanun hükümleri̇ bayiler madde lisans sahibine lisansta yer alan faaliyetin yapılması ile bu konularda taahhütlere girişilmesi haklarını verir lisans ile tanınan haklar bu kanunun ilgili diğer mevzuatın ve lisansta yer alan kayıtlı hususların yerine getirilmesi koşuluyla kullanılır piyasa faaliyetinde bulunanlar kötü niyet veya tehlikeli eylem sonucunu doğuracak her türlü işlemden özenle kaçınmak bunların oluşumunun engellenmesi için her türlü tedbiri almak ile istenmeyen durumları en kısa sürede gidermek zorundadır bu kanuna göre faaliyette bulunanlar kaçak akaryakıt veya sahte ulusal marker elde etmeye satmaya ya da herhangi bir piyasa faaliyetine konu etmeye yarayacak şekilde lisansa esas teşkil eden belgelerde belirlenenlere aykırı sabit ya da seyyar tank düzenek veya ekipmanı bulundurmamak ile yükümlüdür iii anayasal düzenlemeler anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştiresas sayısı karar sayısı iv anayasaya aykiriliğin değerlendi̇ri̇lmesi̇ sayılı petrol piyasası kanununun maddesinin fıkrasının bendinde bayilik lisansı sahiplerinin kaçak akaryakıt veya sahte ulusal marker elde etmeye satmaya ya da herhangi bir piyasa faaliyetine konu etmeye yarayacak şekilde lisansa esas teşkil eden belgelerde belirlenenlere aykırı sabit ya da seyyar tank düzenek veya ekipmanı bulundurmamakla yükümlü kılınmış itiraz konusu kuralla da yasaklanan bu eylemi gerçekleştiren sorumluların bir milyon türk lirası idari para cezası ile cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde olduğu gibi idari yaptırımlar açısından da hangi eylemlerin kabahat sayılacağı bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsü yaptırımın ağırlaştırıcı ve hafifleştirici nedenlerinin belirlenmesi gibi konularda kanun koyucu takdir yetkisine sahiptir ancak kanun koyucu kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir hakkaniyet sayılı türk medeni kanununda düzenlenmiş olup hâkime takdir yetkisi tanınan durumlarda hâkimin bu takdir yetkisini somut olayın özelliklerine uygun olarak ve adalet ilkelerini gözeterek kullanmasını ifade etmektedir hakkaniyet kavramı hukukun genel bir ilkesi olduğundan anayasa yargısında da dikkate alınmalıdır kanun koyucu da tıpkı mahkemeler gibi takdir yetkisi kullanırken hakkaniyeti gözetmekle yükümlüdür kanun koyucu petrol piyasası faaliyetlerinin sağlıklı ve düzenli şekilde yürütülebilmesi amacıyla bayilik lisans sahiplerine piyasa faaliyetlerinde kurulun belirleyeceği teknik düzenlemelere uygun akaryakıt sağlamak konusunda getirdiği yükümlülüğün ihlal edilmesi hâlinde itiraz konusu kuralla idari para cezası öngörmüş olup kural kabahat sayılan eylemin işlenmesini önlemeye yönelik caydırıcılık fonksiyonunu yerine getirmektedir petrol piyasasında faaliyette bulunan aktörlerin eylemlerinden dolayı petrol piyasasının bozulmaması ve piyasadaki faaliyetlerin şeffaf eşitlikçi ve istikrarlı şekilde yürütülebilmesi amacıyla bayilik lisans sahiplerine bu şekilde yükümlülük getirilmesi ve bu yükümlülüğü ihlal eden dağıtıcı lisans sahiplerinin idari para cezasıyla cezalandırılmaları kanun koyucunun takdir hakkı kapsamında kalmaktadır bununla birlikte kanun koyucunun takdir hakkı kapsamında öngördüğü yaptırımın adil ve hakkaniyete uygun olması gerekmektedir özel bir faaliyet alanında kamu düzenini korumak veya belli bir sektörü düzenlemek amacıyla ilgili kanunlarda özel olarak yetkilendirilmiş idari makamlar tarafından verilen idari cezalar regülatif cezalar olarak ifade edilmektedir bağımsız idari otoritelerden olan enerji piyasası düzenleme kurulu tarafından özel kolluk veya düzenleme yetkileri kapsamında verilen idari cezalar da bu kategoriye girmektediresas sayısı karar sayısı regülatif idari para cezalarının meblağları yüksek olduğundan muhatapları üzerinde çok ağır sonuçlar doğurabilmekte olup bu idari para cezalarının çoğunlukla nispi veyahut alt ve üst sınır gösterilmek suretiyle düzenlendiği görülmektedir i̇tiraz konusu kuralda bayilik lisans sahiplerinin kurum tarafından belirlenen piyasa faaliyetlerinde kaçak akaryakıt veya sahte ulusal marker elde etmeye satmaya ya da herhangi bir piyasa faaliyetine konu etmeye yarayacak şekilde lisansa esas teşkil eden belgelerde belirlenenlere aykırı sabit ya da seyyar tank düzenek veya ekipmanı bulundurmamak yükümlülüğüne aykırı davranmaları durumunda öngörülen idari para cezası regülatif idari para cezası niteliğinde maktu olarak düzenlenmiştir bu cezada lisans sahibi bayilerin ekonomik büyüklüğüne ilişkin herhangi bir kademelendirme yapılmadığı görülmektedir buna göre yükümlülüğün ihlali halinde verilecek ceza miktarı aynı olmakla birlikte para cezasının miktarının yüksek olması göz önüne alındığında cirosu yüksek olmayan bayilik lisansına sahip firma için verilen ceza daha ağır sonuçlar doğurabilmektedir diğer taraftan idari para cezası uygulanırken fiilin işleniş şekli failin kusur durumu başka bir ifadeyle lisans sahibinin fiili kasıtla veya taksirle işleyip işlemediği ve eylemin yarattığı sonuçlar gibi hususlar da dikkate alınamamaktadır bu itibarla bayilik lisans sahiplerinin anılan eylemlerde bulunmaları hâlinde fiilin haksızlık içeriği bayilerin ekonomik büyüklüklerine ve sınıflarına göre adil bir denge gözetilmeden itiraz konusu kuralla ölçülü ve makul olmayan idari para cezası ile cezalandırılmaları hukuk devletinin gereği olan adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmamaktadır nitekim anayasa mahkemesinin sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen maddesinin ikinci fıkrasının bendinin numaralı alt bendinin maddenin ihlali yönünden bakılan itiraz sonucunda verilen günlü k sayılı kararı da aynı doğrultudadır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin birinci fıkrası ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa durumunda tarafların bu konudaki iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması öngörüldüğünden ve bakılan davada uygulanacak kuralın sayılı petrol piyasası kanununun maddesinin fıkrasının bendinin numaralı alt bendinin sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendi yönünden anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan düzenlemelerin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının onaylı bir örneği ile iş bu kararın aslının anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ay süreyle davanın geri bırakılmasına bu süre içerisinde anayasa mahkemesince bir karar verilmemesi halinde mevcut mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davanın görülmesine kararın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde oybirliğiyle karar yerildi
1,024
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazcı mahkeme başvurusunu özet olarak şu gerekçelere dayandırmaktadır türk ceza yasasının sayılı yasa ile değişik maddesinin birinci ikinci ve altıncı fıkraları eşitlik mahkemelere emir ve talimat verilmemesi cezanın kişiselliği hukukiliği ve insancıl olması çocuk suçluların korunması ilkeleriyle bağdaşmamaktadır maddenin ikinci fıkrasındaki kamuya ayrılmış ve kamuya açık yerler tanımlamasında sınır belli edilmediğinden kişilerin bilmeden suçlu duruma düşmeleri olasıdır böylece anayasanın başlangıcında yer alan temel ilkelere maddesindeki sosyal hukuk devleti ilkesine ve ve maddelerinde yazılı öteki ilkelere aykırılık oluşmaktadır örneğin bir elektrik direğine umuma açık yol park gibi yerlerdeki bir ağaca safiyane yazılacak ahmet seni bekliyorum biçiminde kalemle ya da tebeşirle yazılan ve kolayca silinebilecek olan içeriğinde suç bulunmayan bir yazı dahi yasanı suçlu düşürecektir burada yasının silinebilir silinemez olması ayırımı gözetilmemiş yasa uygulayıcısına değerlendirme hakkı tanınmamıştır i̇tiraz konusu birinci fıkrada altı aydan bir yıla ikinci fıkrada bir yıldan iki yıla kadar hafif hapis cezası konularak türk ceza yasasının öteki maddeleriyle uyum bozulmuş kimi cürümlere ilişkin cezalar bunun yanında hafif kalmıştır örneğin ve maddelerdeki cezalar bu durum çağımız hukuk düşüncesine aykırıdır çocuk ve yaşlı suçluların korunması için yasa uygulayıcısına geniş takdir hakkı tanınmış suçlu çocukların yargılanmasında özel mahkemeler kurulması yoluna gidilmiş daha ağır suç olan kaçakçılık suçlarına ilişkin cezaların dahi ertelenebilmesi olanağı yaratılmış olmasına karşılık türk ceza yasasının değişik maddesinde tersine gidilmiş sayılı yasa kurallarının anılan maddede yazılı cezalar yönünden uygulanmaması öngörülmüştür bütün bu durumlar gözönüne alındığında türk ceza yasanın maddesinin birinci ikinci ve altıncı fıkralarının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varılmıştır
247
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı fatoğlu gıda sanayi ticaret aş tarafından davalı tc başbakanlık gümrük müsteşarlığı giresun gümrük müdürlüğüne karşı dahilde işleme rejimine tabi olarak rusyadan ithal edilen buğdayların süresinde ihraç edilmemesi nedeniyle sayılı gümrük kanununun maddesi hükmü uyarınca adına kesilen gümrük para cezalarının kaldırılması istemiyle açılan davada uygulanması gereken sayılı gümrük vergisi kanununun maddesinin fıkrasında yer alan i̇dari yargı merciilerine yapılan itirazda gümrük idaresine itiraz sırasında kullanılan bilgi ve belgeler dışında herhangi bir bilgi ve belge kullanılamaz hükmünün anayasanın ve maddelerine ve aynı maddenin fıkrasında yer alan alınan kararlara karşı idari yargı merciine başvurulması bu kararın idare tarafından uygulanmasına engel oluşturmaz hükmünün ise anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaati ile anayasanın maddesi ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı kanunun maddesinin fıkrası uyarınca işin gereği görüşüldü uyuşmazlık konusu gümrük para cezaları sayılı gümrük kanununun maddesi hükmü uyarınca kesilmiştir bu maddenin yanı sıra aynı kanunun maddesinin ve fıkra hükümlerinin de bakılan davada uygulanması gerektiği ve anayasanın yukarıda yer verilen maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır bu sebeple öncelikle maddenin ve fıkralarının bakılan davada hangi sebeplerle uygulanması gerektiği konusunda irdelemelerde bulunulduktan sonra hangi yönlerden anayasaya aykırı oldukları konusunda gerekçeler açıklanacaktır sayili gümrük kanununun maddesi̇ni̇n fikrasinin bakilan davada uygulanacak kanun hükmü olup olmadiğinin i̇rdelenmesi̇ sayılı gümrük kanununun maddesinin fıkrasında idari yargı mercilerine yapılan itirazda gümrük idaresine itiraz sırasında kullanılan bilgi ve belgeler dışında herhangi bir bilgi ve belge kullanılamayacağı belirtilmiştir yasakoyucu kendilerine gümrük vergisi ve para cezası tebliğ edilen yükümlülerin gümrük idaresine verecekleri dilekçe ile yapacakları düzeltme taleplerine ilişkin kararlara karşı süresinde yapacakları itirazlar neticesinde olumsuz yanıt almaları durumunda idari yargı mercilerine yapacakları başvuruda gümrük idaresine itirazda kullanılan bilgi ve belgeler dışında bir bilgi ve belgenin kullanılmamasını öngörmüştür buna göre kanun hükmü gereği vergi mahkemelerince gümrük vergi ve para cezalarına ilişkin uyuşmazlıkların görüm ve çözümü yapılırken davacı tarafından dilekçeye eklenen belgelerin gümrük idaresine verilen itiraz dilekçesine eklenen belgeler olmasına dikkat edilecektir gümrük uyuşmazlıklarına ilişkin açılan davaların tamamında vergi mahkemeleri bu hususu gözeteceklerdiresas sayısı karar sayısı olayda adına gümrük para cezası kesilen davacı şirketin vekilleri tarafından giresun gümrük müdürlüğünün gün ve sayılı ve ve karar nolu kararlarına karşı tc başbakanlık gümrük müsteşarlığı gümrükler genel müdürlüğü trabzon gümrükler başmüdürlüğüne tarihinde yaptıkları itirazda sadece bulancak noterliğince tarihinde düzenlenen vekaletnameyi ibraz etmiş olmalarına rağmen bu itirazlarının reddi üzerine itiraz kararlarının iptali ile yürütmenin durdurulması istemini içeren ve mahkememiz kayıtlarına tarihinde alınan dava dilekçesi ekinde adet değişik belgenin sunulduğu anlaşılmaktadır davacı şirket vekillerinin davalı idareye yaptıkları itiraz sırasında kullanılan vekaletnamenin dışında mahkememizde açılan davada adet değişik belgenin sunulmuş olması karşısında mahkememizce yukarıda yer verilen yasa hükümleri ile uyuşmazlığın görüm ve çözümünde bu belgelerin dikkate alınmaması öngörüldüğünden sayılı gümrük kanununun maddesinin fıkrasının bakılan davada doğrudan uygulanması gereken bir kural olduğu sonucuna varılmaktadır sayili gümrük kanununun maddesi̇ni̇n fikrasinin bakilan davada uygulanacak kanun hükmü olup olmadiğinin i̇rdelenmesi̇ sayılı gümrük kanununun maddesinin fıkrasında alınan kararlara karşı idari yargı merciine başvurulması bu kararın idare tarafından uygulanmasına engel oluşturmayacağı hükmüne yer verilmiştir sayılı i̇dari yargılama usuü kanununun sayılı yasanın maddesiyle değiştirilen maddesinin fıkrasında da vergi mahkemelerinde vergi uyuşmazlıklarından doğan davaların açılması tarh edilen vergi resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil işlemini durduracağı kurala bağlanmıştır genel olarak vergi mahkemelerinde davanın açılması tarh edilen vergi resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünü tahsil işlerini durdurduğu halde gümrük vergi ve para cezalarına ilişkin alınan kararların iptali istemiyle açılan davalara istisna getirilmiştir tahakkuk ettirilen gümrük vergileri ile para cezalarına yapılan itirazlara karşı verilen kararların iptali istemiyle açılan davalarda bu kararların dava sonuçlanıncaya kadar uygulanmasını istemeyen yükümlülerin dava dilekçesinde iptal istemi ile birlikte dava konusu kararın yürütmenin durdurulmasını istemeleri yasa gereği zorunlu hale gelmiştir dava konusu gümrük para cezalarına ilişkin kararların iptali istenilen davada da davacı şirket vekili tarafından dava sonuçlanıncaya kadar yapılan yürütmenin durdurulması isteminin yukarıda yer verilen maddenin fıkrası hükmü gereği yapılmış olması gözönüne alındığında bu hükmün de bakılan davada uygulanması gereken bir kural olduğu sonucuna varılmıştır i̇ti̇raz gerekçeleri̇esas sayısı karar sayısı sayili kanunun maddesi̇ni̇n fikrasina i̇li̇şki̇n i̇ti̇raz gerekçeleri̇ i̇ti̇raz konusu hüküm anayasanin maddesi̇ne aykiridir sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesinin birinci bendinde danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinin bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapacakları vurgulanmıştır bu hükümle idari yargılama hukukunda resen araştırma ilkesi benimsenmiş bulunmaktadır madde hükmü uyarınca idari yargı yerleri uyuşmazlık konusu olayın hukuki nitelendirmesini yapmak olaya uygulanması gereken hukuk kuralını belirlemek ve sonuçta hukuki çözüme varmak yönlerinden tam bir yetkiye sahiptirler i̇dari yargı yerleri buna ek olarak olayın maddi yönünü belirleme noktasında da her türlü inceleme ve araştırmayı kendiliklerinden yapabilir ve maddi durumun gerçeğe uygun olup olmadığını serbestçe araştırabilirler ayrıca mahkemeler belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü belgelerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilirler bu husustaki kararların ilgililerce süresi içinde yerine getirilmesi mecburidir i̇dari yargı yerlerinin resen inceleme yetkileri anayasanın maddesinde anlam bulan hukuk devleti ilkesinin bir sonucudur i̇dari yargı yerlerinin önüne gelen her türlü eylem ve işlemin çözümü için gerekli tüm bilgi ve belgelere ulaşımının yasa kuralları ile kısıtlanması hukuk devleti ilkesinden uzaklaşma anlamını taşır anayasa mahkemesinin gün ve esas no karar no sayılı kararında tüm işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu bilen her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ile anayasanın bulunduğu bilincinden ayrılmayan devlet olarak tanımlanan hukuk devleti ilkesinin tam olarak geçerli olabilmesi yargılama faaliyetinin etkin ve verimli gerçekleştirilmesiyle mümkün olabilecektir sayılı gümrük kanununun maddesinin fıkrasında getirilen düzenleme ile sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesinde yer alan resen inceleme ve araştırma yetkisinin ortadan kaldırılmasıyla hukuk devleti ilkesine uygun bir yargılamanın yapılması engellenmiş olmaktadır adlarına gümrük vergisi tahakkuk ettirilen ya da gümrük para cezası kesilen yükümlüler davanın esasına etkili olabilecek bir belgeyi sonradan elde etmiş olsalar bile eğer gümrük idaresine yapılan itirazda kullanmamışlarsa dava aşamasında mahkemeye sunmalarının yasaklanması anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesiyle çelişir i̇ti̇raz konusu hüküm anayasanin maddesi̇ne aykiridir anayasanın maddesinde kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanınesas sayısı karar sayısı maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır yasakoyucu yasal düzenleme yaparken anayasanın yukarıda yer verilen maddesine uygun hareket etmek zorundadır kişilerin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan değil kullanımını gelişimini amaçlayan yasal düzenlemelerin yapılması yasakoyucunun temel amacı olması gerekir bu sebeple davacı şirketin haklarının korunması ile ilgili hak arama hürriyetini kısıtlayıcı hükümlerin yasa ile getirilmesi anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir iii i̇ti̇raz konusu hüküm anayasanin maddesi̇ne aykiridir anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesinde de herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı kimliğiyle sav ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir sav ve savunma hakkı birbirini tamamlayan ve birbirinden ayrılması olanaksız niteliğiyle hak arama özgürlünün temelini oluşturur önemi nedeniyle hak arama özgürlüğü yalnız toplumsal barışı güçlendiren dayanaklardan biri değil aynı zamanda bireyin adaleti bulma hakkı olanı elde etme haksızlığı önleme uğraşının da aracıdır bu hakkın kullanılması yerine getirilmesi olabildiğince kolaylaştırılmalı olumlu ya da olumsuz sonuç almayı geciktiren güçleştiren engeller kaldırılmalıdır i̇tiraz konusu hüküm ile davacının bu kimliğiyle yargı mercileri önünde sahip olduğu sav hakkının gereği gibi kullanmasına engel getirilmiştir davacının vergi mahkemesinde açtığı davanın görüm ve çözümünde dikkate alınmasını istediği belgelerin daha önce idareye yapılan itirazda kullanılmamış olması nedeniyle itiraz konusu hüküm uyarınca bakılan davada ileri sürdüğü iddialarına dayanak olarak gösterilmesinin olanaksız hale getirilmesinin maddenin yukarıda yer verilen hükümlerine aykırı olduğu sonucuna varılmaktadır diğer taraftan türkiye büyük millet meclisi plan ve bütçe komisyonunca sayılı gümrük kanununa ilişkin olarak kabul edilen metne ilişkin genel gerekçede türkiye ile avrupa ekonomik topluluğu arasında bir ortaklık yaratan ankara anlaşması ile anlaşmanın amaçlarına ulaşmak için zaman içerisinde bir gümrük birliği kurulacağı ve ortaklığın hazırlık dönemi geçiş dönemi ve son dönem adı verilen safhadan sonra sağlanacağının belirtildiği son olarak da avrupa birliği ile türkiye ortaklık konseyi tarafından tarihinde kabul edilen taraflar arasında sağlanacak gümrük birliğinin esaslarını içeren kararın maddesinde ekim tarihli konsey yönetmeliği ile onun uygulama hükümlerini belirleyen temmuz tarihli komisyon yönetmeliğini temel alan konulara ait hükümlerin benimsenmesi gözönüne alınarak gümrük kanunu tasarısına ortak gümrük kanununun bütün temel müesseselerinin alındığı ve topluluk ile sağlanan gümrük birliğine bağlı olarak mevcut gümrük kanunu ve ilgili mevzuatın basitleştirildiği bazı boşlukların giderilmesi ve avrupa birliği gümrük mevzuatı ile gerekli entegrasyonun sağlanmaya çalışıldığı vurgulanmıştır tbmm plan ve bütçe komisyonunca kanuna ilişkin olarak kabul edilen metinde kabul edilen kanunun maddesinde yer alan hususlar tekrarlanmış uygulama ile neyin amaçlandığı konusunda ayrıntılı gerekçeye yer verilmemiştir eylül tarihinde imzalanan ankara anlaşması ile başlayan ve yaklaşık yıldır devam eden avrupa birliği türkiye ilişkilerinde avrupa birliği müktesebatına ilişkinesas sayısı karar sayısı yapılması gereken uyum çalışmaları başta tc adalet bakanlığı olmak üzere birçok kurum tarafından yürütülmekte yasama organınca tasarıların kabul edilmesiyle bu konuda gerekli adımlar atılmaktadır yasakoyucu tarafından kabul edilerek yasa haline gelen metinlerin ekonomik uyumu gerçekleştirmesi yanında evrensel hukuk kuralları ile birlikte anayasaya uygun düzenlenmelidir normlar hiyerarşisi bakımından üst norm olan anayasaya aykırı olan alt normun hukuk aleminde varlığını devam ettirmemesi gerekir nitekim yeni getirilen yasal düzenlemelerin anayasanın diğer maddelerine uygunluğu ile birlikte türkiye cumhuriyetinin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınmış olan adil yargılama hakkının metne dahil edilmesi gerekçesiyle sayılı kanunun maddesi ile anayasanın maddesine eklenen adil yargılanma hakkına da uygun bir düzenleme olmalıdır adil yargılanma hakkı tarihinde anayasamızda yeralmışsa da batı hukuk sistemlerinin yıllardan beri vazgeçemeyeceği temel haklar arasında yer almaktadır hukuk devleti ilkesi bireylerin temel haklarının korunması konusunda gösterilen başarı oranında gerçekleşmektedir günümüzde anayasalarda haklar alanının ayrıntılı olarak düzenlenmesi şeklinde ya da böyle bir düzenleme yoksa anayasa mahkemesinin hukuk devleti ve demokrasi kavramları konusunda yaptıkları yorumlar yoluyla bu koruma gerçekleştirilmektedir anayasamızın ve maddelerinde adil yargılama hakkının içerdiği pek çok ilke veya hak yer almasına rağmen yılında yapılan anayasa değişikliği ile adil yargılanma hakkı türkiyede de anayasanın bir parçası haline gelmiştir adil yargılanma hakkı türkiyenin de tarafı olduğu avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinde tanımlanmaktadır avrupa i̇nsan hakları mahkemesi adil yargılanma hakkının demokratik bir toplumda öne çıkan yerinin bu alandaki denetim açısından mahkemeyi dava konusu usulün gerçeklerini incelemeye sevketmesi olduğunu belirtmiştir adil yargılanma hakkı kapsamında avrupa i̇nsan hakları sözleşmesini maddesinin fıkrasında bir çok hak ve ilkede güvence altına alınmıştır bunlardan birisi de hakkaniyete uygun yargılanma hakkıdır burada önemli olan yargılama faaliyetinin tüm işlemlerinin bir bütün olarak hakkaniyete uygun olarak yapılıp yapılmamasıdır bunun gerçekleşmesi de silahların eşitliği ilkesi ile mümkün olmaktadır i̇tiraz konusu kural ile bu ilkeye aykırı olarak davalı idareye tesis ettiği işlemler konusunda davalı olarak savunma hakkı konusunda hiçbir engel çıkarılmamasına rağmen davacının savını kanıtlayacak davalı idarenin iddialarının aksini ortaya koyacak belge sunma imkanından yoksun bırakılması nedeniyle itiraz konusu kuralın anayasanın maddesinde yılında yapılan değişiklikle getirilen adil yargılanma hakkına aykırı olduğu kanaatine varılmıştır iv i̇ti̇raz konusu hüküm anayasanin maddesi̇ne aykiridir anayasanın mahkemelerin bağımsızlığı başlıklı maddesinde hakimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler hükmüne yer verilmiştiresas sayısı karar sayısı hakimlerin görevlerini bağımsız yapabilmeleri ve anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirken hak kaybına neden olabilecek adalet duygusunu zedeleyen hak arama özgürlüğünü engelleyen adalet terazisinde hak açısından her zaman eşit olması gereken davacı ile davalı arasında adil yargılanma hakkına ters düşen uygulamalara yol açabilecek yasaları uygulamak zorunda da bırakılmamalıdırlar hukuk devletinde mahkemelerin bağımsızlığından anlaşılması gereken ilke de budur avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinin fıkrasında bir temel kural vardır bu kurala göre her şahıs bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının dinlenmesini istemek hakkına haizdir bu kurala göre herkesin davasının bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından hakkaniyete uygun bir biçimde görülmesi gerekmektedir davanın mahkeme tarafından hakkaniyete uygun bir biçimde görülebilmesi için öncelikle davada taraf olan kişinin tüm iddialarını açıkça ortaya koyma hakkının tanınması gerekir uyuşmazlığın esasını çözümleyecek idari yargı yerleri sayılı i̇dari yargılama usulü kanunun maddesinin birinci bendinde yer alan danıştay ve idare ve vergi mahkemelerinin bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yaparlar hükmü uyarınca uyuşmazlık konusu olayın hukuki nitelendirmesini yapmak olaya uygulanması gereken hukuk kuralını belirlemek ve sonuçta hukuki çözüme varmak yönlerinden tam bir yetkiye sahiptir buna ek olarak olayın maddi yönünü belirleme noktasında da idari yargı yerleri her türlü inceleme ve araştırmayı kendiliklerinden yapabilir ve maddi durumun gerçeğe uygun olup olmadığını serbestçe araştırabilirler i̇tiraz konusu kural sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesi ile de çelişmektedir bu madde hükmüne göre davacıda bulunan ancak davalı idareye itirazda ya da dava dilekçesine eklenmeyen bir belgenin uyuşmazlığın çözümünde etkili olduğu kanısına varan idari yargı merci resen araştırma ilkesi gereği ara kararı ile istemesi gereken bu belgenin yargılama sürecine dahil edilmemesi öngörülmüştür olayda da mahkememizin tarih ve sayılı yürütmenin durdurulması isteminin savunma ve ara kararından sonra incelenmesine ilişkin kararında davacıdan davalı idareye itiraz ve dava dilekçesinde sunulmayan bilgi ve belgeler istenilmiş cevap alınamamıştır mahkemelerin bağımsızlığı ilkesine de aykırı olduğu kanaatine varılan itiraz konusu kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır sayili kanunun maddesi̇ni̇n fikrasina i̇li̇şki̇n i̇ti̇raz gerekçeleri̇ i̇ti̇raz konusu hüküm anayasanin maddesi̇ne aykiridir anayasa mahkemesinin gün ve esas no karar no sayılı kararında hukuk devleti tüm işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu bilen her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ile anayasanın bulunduğu bilincinden ayrılmayan devlet olarak tanımlanmıştıresas sayısı karar sayısı sayılı gümrük kanununun maddesinin fıkrasında alınan kararlara karşı idari yargı merciine başvurulması bu kararın idare tarafından uygulanmasına engel oluşturmayacağı hükmüne yer verilmiştir sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun sayılı yasanın maddesiyle değiştirilen maddesinin fıkrasında da vergi mahkemelerinde vergi uyuşmazlıklarından doğan davaların açılması tarh edilen vergi resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil işlemini durduracağı kurala bağlanmıştır genel olarak vergi mahkemelerinde davanın açılması tarh edilen vergi resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil işlemini durdurduğu halde sayılı gümrük kanununun maddesinin fıkrası hükmü ile gümrük vergi ve para cezalarına ilişkin alınan kararların iptali istemiyle açılan davalara istisna getirilmiştir tahakkuk ettirilen gümrük vergileri ile para cezalarına yapılan itirazlara karşı verilen kararların iptali istemiyle açılan davalarda bu kararların dava sonuçlanana kadar uygulanmamasını isteyen yükümlülerin dava dilekçesinde iptal istemi ile birlikte dava konusu kararın yürütülmesinin durdurulmasını istemeleri yasa gereği zorunlu hale getirilmiştir anayasa mahkemesinin hukuk devletinde bulunması gereken ilkeler konusunda yaptığı tanımlamaya ilişkin yukarıda yer verilen kararında her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan gibi hukuk devletinde olmazsa olmaz ilkeler ortaya konulmaya çalışılmıştır gerçekten de yargı denetimine açık her türlü eylem ve işlemin hukuk devleti ilkeleri bağlamında hukuka uygun olup olmadıkları yönünden yapılacak yargı denetiminde getirilen usuli kısıtlamaların hukuk devleti ilkesini zedelememesi gerekir hukuk devleti ilkesinin birinci koşul olarak kabul edildiği yargı düzenlerinde kişiler için ayrı yargılama sistemlerinin uygulanması gerektiği kabul edilemez adli idari askeri yargı düzenlerinin herhangi birinde yapılacak yargılamada izlenecek yöntemin herkes için aynı olması gerekir sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesinin fıkrası hükmüne göre idarece ikmalen ya da re sen yapılan tarhiyatların tamamına ilişkin uyuşmazlıklara karşı vergi mahkemesinde dava açıldığında tahsil işleminin duracağı kurala bağlandığı halde beyana göre tahakkuk ettirilmesi yönünden gelir ve kurumlar vergisinden hiçbir farkı bulunmayan gümrük vergisi ile para cezalarına yapılan itirazlara karşı alınan kararların iptali istemiyle vergi mahkemesinde dava açılmasının bu kararların idare tarafından uygulanmasına engel oluşturmayacağının öngörülmüş olması adaletli bir hukuk düzenine tamamıyla aykırıdır açıklandığı üzere itiraz konusu kural anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırıdır i̇ti̇raz konusu hüküm anayasanin maddesi̇ne aykiridir i̇tiraz konusu hüküm anayasanın maddesinde yer alan ve değişik anayasa mahkemesi kararlarıyla yorumlanan eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir anayasanın esas sayısı karar sayısı maddesinde yer alan kanun önünde eşitlik ilkesi ile herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu vurgulanmıştır anayasanın bu hükmü ile aynı hukuksal durumda olan kişilerin aynı kurallara bağlı tutulacağı değişik hukuksal durumda olanların ise değişik kurallara bağlı tutulması gerektiği kabul edilmiştir anayasa mahkemesinin pek çok kararında vurgulandığı gibi yasa önünde eşitlik ilkesi herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmemekle birlikte yasaların uygulanmasında birbirinin aynı durumda olanlar ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplumların yaratılmasını engellemektedir kimi yurttaşların haklı bir nedene dayanılarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmamakta hatta bunların durumu ve konumlarındaki özellikleri kimi kişi ya da topluluklar için değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerekli kılmakta özelliklere ve aykırılıklara dayandığı için haklı olan nedenler ayrı düzenlemeyi aykırı değil geçerli kılarsa da aynı durumda olanlar için ayrı düzenleme aykırılık oluşturur anayasa ile eylemli değil hukuki eşitlik amaçlanmaktadır anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesinin çiğnenmemesi için aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumların ayrı kurallara bağlı tutulması gerekmektedir başka bir anlatımla kişisel durumları ve nitelikleri özdeş olanlar arasında konulan kurallarla değişik uygulamaların yapılmaması gerekmektedir ancak durumlardaki değişikliğin doğurduğu zorunlulukların kamu yararı ya da başka haklı nedenlere dayanılarak yasalarla farklı uygulamalar getirilmesi durumunda anayasanın eşitlik ilkesinin çiğnendiği sonucu çıkarılamaz i̇tiraz konusu düzenleme ile vergi mahkemesinde davacı olma konumları dolayısıyla aynı hukuki duruma sahip gelir vergisi ve kurumlar vergisi mükellefleri ile gümrük vergisi mükellefleri arasında yargılamanın seyri itibariyle farklı düzenlemeyi gerektirecek hukuken geçerli bir sebep bulunmadığı halde gümrük vergisi mükelleflerinin vergi mahkemelerinde dava açmaları halinde haklarında tahakkuk ettirilen gümrük vergileri ile para cezalarına ilişkin kararların yürütülmesinin durdurulmasını istemedikleri müddetçe vergi ve para cezalarının tahsilinin yapılacağının kabul edilmesi yukarıda yer verilen kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır diğer taraftan sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesinde yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir vergi mahkemelerinde gümrük vergisi ve para cezalarına karşı dava açıldığında mahkemece açıkça hukuka aykırı olduğu kanaatine varılan bir işlem telafisi güç veya imkansız zarar doğurmuyorsa esas hakkında karar verilinceye kadar geçerliliğini koruyacaktır böylelikle diğer vergilerin yükümlüleri ile gümrük vergisi mükellefleri arasında hukuki eşitlik bulunması gerekirken vergi mahkemesinde davacı konumunda olma yönünden hukuken geçerli olabilecek bir sebep bulunmamaksızın farklılık yaratılmıştır iii i̇ti̇raz konusu hüküm anayasanin maddesi̇ne aykiridir i̇tiraz konusu hükmün anayasanın maddesinde yer alan herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğuna ilişkin kuralına aykırı olduğu düşünülmektedir adil yargılanma hakkının tanımı ulusal ve uluslararası hukuk camiasındaki değerlendirilmesi uygulamaları konusunda yukarıda geniş bir şekilde açıklamalarda bulunulduğu üzere itiraz konusu kuralla vergi mahkemesinde davacı konumunda bulunan geliresas sayısı karar sayısı ve kurumlar vergisi mükellefleri ile gümrük vergisi mükellefleri arasında getirilen ayırımla adil yargılanma hakkının ihlal edildiği kanaatine varılmıştır hüküm açıklanan nedenlerle anayasanın ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak olan bir kanun hükmünün anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurmasına gerektiğini düzenleyen sayılı kanunun maddesinin fıkrası gereğince sayılı gümrük kanununun maddesinin fıkrasında yer alan idari yargı mercilerine yapılan itirazda gümrük idaresine itiraz sırasında kullanılan bilgi ve belgeler dışında bir belge kullanılamaz hükmünün anayasanın ve maddelerine ve aynı maddenin fıkrasında yer alan alınan kararlara karşı idari yargı merciine başvurulması bu kararın idare tarafından uygulanmasına engel oluşturmaz hükmünün ise anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaati ile bu fıkraların iptali ve bakılan davalar açısından bu fıkraların uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi için iptali istenilen fıkraların yürürlüğünün durdurulması istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına ve dosyadaki belgelerin onaylı birer örneklerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oyçokluğu ile karar verildi
3,248
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykırılığı itiraz yoluyla ileri sürülen hüküm somut olayda mahkememiz önündeki uyuşmazlığa uygulanması söz konusu olan ve fakat anayasaya aykırı olduğu değerlendirilen hüküm sayı ve tarih ve sayılı kanunun maddesiyle değişik sayılı khknın madde ve bendidir sayılı khknin maddesinde sayılan tescil engelleri kamu düzeni ile ilgilidir ve mutlak ret nedenleri olarak adlandırılırlar bu nedenle tpe tescil sürecinde mahkemeler ise yargılama sürecinde resen dikkate almalıdır yasaman marka hukuku bası i̇stanbul i zira bu nedenler herhangi bir ayırt edici gücü bulunmayan ya da ticaret alanında herkesin kullanımına açık tutulması gereken yanıltıcı kamu düzenine toplumun dini ve ahlaki değerlerine aykırı olduğu kabul edilen işaretlerin tescil edilmemesi amacını taşırlar hd ve i̇şte mutlak red nedenleri arasında öngörülen sayılı khknin bendi aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markalar ifadesini içermektedir bu düzenleme şekliyle anılan bendin tek başına uygulanabilirliği olmadığı açıktır zira bent metni khknın maddesinin fıkrası ilk cümlesi olan metninde mevcut aşağıda yazılı işaretler marka olarak tescil edilemez ifadesiyle birlikte bir anlam taşımaktadır şu halde somut olayda uygulanması söz konusu hüküm bir bütün olarak khk ile öngörülen maddenin fıkrası ilk cümlesi ile birlikte khkya kanun ile eklenen bendidir bu nedenle itiraz yoluna başvurulan metin bir khk hükmüdür anılan düzenleme bir bütün olarak aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markaların marka olarak tescil edilemeyeceğini belirtmektedir bu düzenlemeden hareketle türk marka hukukunda bir markanın tek bir sahibi olması ilkesinin bulunduğu kabul edilir yasaman age bu nedenle tpe tescil başvuruyu mutlak red nedenleri yönünden incelerken khknin bendini de resen dikkate alıp bir başvurunun aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerleri olup olmadığını sicildeki koruma süresi devam eden tüm marka ve başvurular göz önüne alarak denetler oysa çağdaş marka hukuku ve sayılı khkya mehaz teşkil eden ab marka direktifi council directive eec of december to approximate the laws of the member states relating to trade marks ve ilgili düzenleme itibariyle aynı içeriğe sahip olan anılan direktifi değiştiren ec sayılı direktifte bu maddenin ve ilkenin bir karşılığı yoktur zira marka başvuru ve tescili ile önceki marka ya da hak sahiplerinin bir başvuruya yönelik itirazları konulan artık günümüzde tamamen liberal ve serbest piyasa koşullarının ihtiyacına göre tc anayasasının maddesi kapsamında çalışma ve sözleşme hürriyeti çerçevesinde düzenlenmektedir bu nedenle sayılı khknın bendinin karşılığı direktifte önceki haklara dayalı diğer red veya hükümsüzlük nedenleri başlığı altında maddenin a bendinde ve nisbi red nedeni olarak önceki marka veya başvuru sahibinin itirazı halinde incelenebilecek bir itiraz gerekçesi olarak düzenlenmiştir mehazdan bu farklı düzenleme nedeniyledir ki sayılı khknin bendinde aynı red nedenine bir kez de ilgilinin itirazı halinde incelenecek olan nisbi red sebebi olarak yer verilmiştiresas sayısı karar sayısı esasen bu düzenleme biçimi devletin tpenin kime hangi markanın verileceğini yada devredileceğini temel hak ve hürriyetlerin serbest piyasa ekonomisi ilkelerinin önüne geçerek kamusal yönü bulunmayan nisbi red nedenlerine dayalı olarak belirleme hiç bir görev ve yetkisi olmadığı halde tescil edilmiş bir kısım markaları koruma yada korumama dahası tüm bu uygulamaları sayılı khk ile yapılmış ve tbmmnin onayından geçmeyen idari bir tasarruftan ibaret düzenlemeye dayalı olarak yılından bu yana yaklaşık yıldır devam ettirilmesi sonucunu doğurmuştur bu nedenledir ki mahkememiz sayılı khknın somut uyuşmazlığa uygulanması söz konusu olan hükmünün birbiriyle bağlantılı temelde üç noktada anayasaya aykırı olduğu kanaatindedir bunlar mülkiyet hakkı kapsamında bulunan ve bir sınai hak türü olan marka hakkına ilişkin düzenleme ve sınırlandırmaların kanun yerine bir kanun hükmünde kararname ile yapılmış olması marka hakkının doğumu sınırlandırılması devri ve korunması hususlarıyla ilişkili nisbi nedenlerin mutlak red nedeni olarak düzenlenmesi suretiyle hukuk devleti ilkesine aykırılık yapılması ile çalışma ve sözleşme hürriyeti ilkelerine aykırılıktır dolayısıyla sayılı khknın b bendine ilişkin düzenlemenin anayasaya aykırılığı üç başlık altında açıklanacaktır temel hak ve hürriyetlerden olan marka hakkına i̇lişkin düzenlemenin khk ile düzenlenmesi tc anayasasının cumhuriyetin nitelikleri başlığını taşıyan maddesi türkiye cumhuriyetinin başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu belirler dolayısıyla hukuk devleti olma vasfı cumhuriyetin insan haklarına saygılı demokratik laik ve sosyal bir devlet olmasının temeli ve teminatıdır zira bir devlet hukuk devleti olduğu tekdirde hangi yetkinin hangi otorite tarafından ve nasıl kullanılacağı açık denetlenebilir ve öngörülebilir adalet ve eşitlik ilkelerine uygun şekilde hukuk kuralları i̇le belirlenir dolayısıyla dayanağını anayasa ve yasalardan almayan hiç bir yetki kullanılamaz yasama yetkisi de türk milleti adına türkiye büyük millet meclisi tarafından kullanılır bu yetki devredilemez ay bununla birlikte ay uyarınca sınırlı ve belirli hallerde türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir kanun hükmünde kararname çıkartma yetkisi verilemeyecek konular ise maddede sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler olarak belirlenmiştir dolayısıyla anayasanın ikinci kısmının birinci bölümünde düzenlenen temel haklardan mülkiyet hakkının aym bir türü olan marka ve markadan doğan hakların kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenmesi mümkün değildir salt bu nedenle somut uyuşmazlığa uygulanması söz konusu olan sayılı khkninl bendi normun hüküm ifade eden khk madde fıkrasının ilk cümlesi olan aşağıda yazılı işaretler marka olarak tescil edilemez ifadesiyle birlikte anayasanın ve maddelerine aykırı bulunmaktadır bir diğer söyleyişle tek başına uygulanma kabiliyeti olmayan khknınl hükmünün sayılı yasa ile değiştirilmesi anayasanın maddesine aykırılığı ortan kaldıran bir husus değildir açıklanan nedenlerle sayılı khknın hükmü aynın maddesine aykırı olup iptali gerekir iii hukuk devleti i̇lkesine aykırılıkesas sayısı karar sayısı yukarıda belirtildiği üzere hukuk devleti ilkesine tc anayasasının cumhuriyetin nitelikleri başlığını taşıyan maddesinde yer verilmiştir bu ilke devletin her türlü eylem ve işlemlerinde uyması gereken hukuk kurallarının olduğu böylece vatandaşlar yönünden tam bir hukuki belirliliğin ve güvencenin sağlandığı bir toplum düzenini ifade eder ancak hukuk devleti ilkesinin salt anayasada yer alması yeterli olmayıp ilkenin hayata aktarılması bazı somut koşulların gerçekleştirilmesine bağlıdır anayasa mahkemesi ‘hukuk devleti ilkesi bir kararında tanımlamıştır buna göre anayasanın maddesine göre cumhuriyetin temel ilkeleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyan adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir böyle bir düzenin kurulması yasama yürütme ve yargı alanına giren tüm işlem ve eylemlerin hukuk kuralları içinde kalması temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvenceye bağlanmasıyla olanaklıdır anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı kararı şu halde hukuk devleti ilkesinin salt anayasada yer alması yeterli olmayıp devletin tüm organlarının yetkileri yaptığı işlem ve aldıkları kararların yasalarda objektif açık ve herkese eşit uygulanabilir bir biçimde düzenlenmesi gerekir aksi halde vatandaşlar yönünden hukuki güvenliğin yeterince sağlandığını söylemek olanaklı değildir bunun yanında öncelikle yasa koyucu norm koyarken insan hak ve özgürlüklerine getirilen sınırlandırmanın sınırı olarak ölçülülük ilkesi ile bağlıdır nitekim aynın maddesi devletin temel amaç ve görevleri arasında kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmayı da saymıştır maddesinde ise temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceğini bu sınırlamaların anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağını belirtmiştir temel hak ve hürriyetlerden birisi olan marka hakkına ilişkin düzenlemelerde bu hakkın elde edilmesine getirilen sınırlandırmalar açık net denetlenebilir herkese eşit uygulanabilir ve ölçülülük ilkesi ile bağdaşır bir düzenleme ile yapılmak gerekir somut uyuşmazlıkta uygulanması söz konusu olan khknın hükmün ile yapılan düzenleme anılan bu ilkelere tamamen aykırıdır zira madde ile bir işaretin ancak bir kişiye marka olarak verilebileceğine dair bir ilke tercih edilmiş ise yapılan düzenlemenin de bu amaca uygun bununla sınırlı ve ölçülü öngörülebilir ve tüm marka başvurusunda bulunan vatandaşlara eşitlik ve adaletli bir şekilde uygulanabilir olması gerekir oysa sayılı khknin bendi sadece aynı mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı markaların değil aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ayırt edilemeyecek kadar benzer markaların da tescil edilemeyeceğini benimsemiştir bu düzenleme biçimi bir ve aynı işaretin ancak tek bir kişiye marka olarak verilebileceği ilkesinin amacını aşan bir düzenlemedir zira başvuru önceki marka ile aynı olmasa bile tescil makamına tamamen nisbi red nedenleri arasında bulunması gereken önceki marka ile iltibas teşkil eden ve ayırt edilemeyecek derecede benzer işaretlerin de aynı tür malhizmetler için tescil edilmemesi yetkisi vermektedir bu değerlendirme ise sübjektif somut olayın çekişmeli mal ve hizmetlerin niteliği ve ortalama tüketicilerinin algısına göre yapılan bir değerlendirmediresas sayısı karar sayısı nitekim marka i̇nceleme kılavuzu ve yargıtay kararları yargıtay hd tarih ve esas ve karar sayılı tarih ve esas karar sayılı tarih ve esas karar sayılı kararlar çerçevesinde başvuruya konu işaretin daha önce tescil edilmiş veya başvurusu yapılmış marka ile aynı olması karşılaştırılan işaretlerin özdeş farksız tıpa tıp taklit aynen veya bire bir kopya olmalarını ifade ederken ayırt edilemeyecek kadar benzerlikte orta düzeydeki alıcıda bıraktığı genel izlenimlerinin hemen hemen aynı olması şeklinde tanımlanmakta müşteri kitlesi nezdinde markaların yazılış okunuş görsel veya işitsel olarak aynı imiş gibi algılanıp algılanmayacağı üzerinde sübjektif bir değerlendirmeye girilmektedir bu nedenledir ki uygulamada bir başvurunun khk bendindeki tescil engeline takılıp takılmayacağı tamamen incelemeyi yapan görevlinin sübjektif değerlendirmesine ve takdirine bağlı olarak gerçekleşmektedir bu durum başvuru sahipleri bakımından nisbi red nedeni olarak ve itiraz halinde tartışılması gereken durumların kamu otoritesinin resen dikkate alarak başvuruyu reddetmesi anlamına gelmekte marka hakkının elde edilmesi sürecinde hakkın özünü zedelen ölçüyü aşan kişi hak ve hürriyetlerine demokratik bir ülkede beklenebilecek müdahaleyi aşan bir sınırlamaya zemin oluşturmaktadır oysa somut olayın şartlarına ve takdire bağlı iltibas değerlendirmesi khk bendinde düzenlenmiş olan bir nisbi red nedeni sorunudur anılan red nedeninin değerlendirilebilmesi için de önceki bir marka veya hak sahibinin itirazının bulunması gerekir esasen khk bendinin ayırt edilemeyecek derecede benzer işaretlerle aynı tür mal ve hizmetleri de içerecek şekilde nisbi red nedenleri alanına taşan genişletilmiş bir mutlak red gerekçesine yer vermesi ölçülülük ilkesine aykırı düştüğü gibi başvuru sahipleri bakımından da belirsiz öngörülemeyen hukuki güvenlikten yoksun bir uygulama anlamını taşımaktadır nitekim yürürlüğe girdiği tarihinden bu yana binlerce benzer uygulamada olduğu üzere hdnin tarih ve k kararına da konu olan en sık karşılaşılan tipik uyuşmazlıklara da örnek verilebileceği gibi somut olayda davacıya ait biçimindeki sınıfları içeren başvuru yönünden sayılı ve ibareli yine ve sayılı ve ibarele içekişmeli sınıflarda tescilli markalar khknin bendi uyarınca mutlak red nedeni olarak tpe tarafından resen redde gerekçe gösterilebilmiştir anılan uyuşmazlığa ilişkin yerel mahkeme gerekçesinde belirtildiği ve yargıtay tarafından da benimsendiği üzere somut olayda başvurudan resen khknin bendi uyarınca çıkarılan ve sınıflardaki mal ve hizmetlerin itiraza dayanak markalarda da yer aldığı ne var ki işaretler yönünden aynı ve ayırt edilemeyecek derecede benzerlik söz konusu olmadığı gibi redde dayanak alınan sayılı has ibareli markanın tescil edildiği tarihinden itibaren tescil kapsamında son beş yıldır kullanılmadığı tespit edilmiş ve anılan bu son marka khk ve maddeleri uyarınca hükümsüz kılınmıştır ne var ki gerçek hak sahibinin marka başvurusu tescili ve piyasaya girişi khk hükmündeki yapay bariyer nedeniyle uzun bir yargılama sürecinden sonra mümkün olabilmiştir oysa önceki marka sahiplerinin de başvurunun ilanına hiçbir itirazı olmadığı tekrar vurgulanmalıdır esasen bir nisbi red nedeni niteliği taşıyan öneki tescilli markalardan kaynaklanan tescil engelinin khk hükmünde ve mutlak red nedenleri arasında düzenlenmesi dahası geniş yoruma elverişli bir şekilde ‘aynı ibaresine ilave olarak ‘ayırt edilmeyecek derecede benzer ifadesine de yer verilmesi idarenin ölçüsüz bir şekilde marka tescil sürecine müdahalesine neden olmuşturesas sayısı karar sayısı oysa marka hukukunun esası serbest rekabet ilkesi çerçevesinde yarışan çıkarlar arası bir dengenin kurulması düşüncesine dayanır bu dengede genel kamu yaran her şeyden önce sisteminin işlevsel ve aynı zamanda rekabet ilkelerine uygun olmasını gerektirir genel kamu yararını gözeten ve khkda yansımasını bulan düzenlemeler arasında kamu düzenine aykırı işaretlerle dini değer ve sembollerin marka olarak tescil edilemeyeceğine dair hükümler khk k gösterilebilir yine tüketicilerin yaran başvuruya konu işaretin markasal ayırt ediciliğe sahip olması khk işaretin tanımlayıcı olmaması khk serbest piyasa ortamındaki rakiplerin yaran ise tanımlayıcı işaretlerin herkese açık tutulması marka tesciline konu olmaması c teknik zorunluk doğal yapı asli değere karşılık gelen ürün görünümlerinin marka olarak bir kişinin tekeline verilmemesi khk ayırt ediciliği olmayan zayıf işaretlerin iltibasta etkisiz olması gibi kural ye ilkelerle dengelenmeye çalışılmıştır önceki marka telif ve sınai hak sahiplerinin yaran ise esasen bir nisbi red nedeni olarak khknın maddesinde ve hak sahibinin itirazı üzerine dikkate alınabilecek nisbi haklar olarak göz önüne alınmıştır gerçekten de günümüzde marka koruması serbest rekabetin en temel unsurudur modem bir devlette serbest rekabet firmaların mal ve hizmetlerinin kaynağını ve kalitesini garanti eden markalan sayesinde tüketicileriyle sürekli bir iletişim kurmalarını gerektirir abad hag case bu iletişimin önünde khk hükmü gibi yapay engeller bulunmamalıdır aksi bir durum rekabetin yine devlet eliyle bozulması anlamını taşır zira kanunda tanımlandığı üzere rekabet mal ve hizmet piyasalarındaki teşebbüsler arasında özgürce ekonomik kararlar verilebilmesini sağlayan yarıştır aynı kanunun maddesi uyarınca belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır bu haller arasında özellikle rakip teşebbüslerin faaliyetlerinin zorlaştırılması kısıtlanması yahut piyasaya yeni gireceklerin engellenmesi sayılmıştır şu halde serbest rekabet ilkesi marka tescili ve korunmasında tercih edilecek sistemin belirlenmesi kadar yasal düzenlemelerin açık herkese eşit ve öngörülebilir bir şeffaflıkta uygulanmasının en temel çerçevesi ve hukuki güvencesini oluşturur bu amaçla marka tesciline devletin müdahalesi anlamını taşıyan mutlak red nedenlerine ilişkin normlar ve khk hükmü ölçülü eşit şeffaf öngörülebilir netlikte olmalıdır ancak iptali talep olunan sayılı khknın hükmünün hukuk devletinin en temel gereği olan anılan bu koşullan karşılayacak biçimde düzenlenmediği esasen salt bu nedenle dahi anayasaya aykırı olup iptali gerektiği mahkememizin görüş ve anlayışı bakımından bir kristal kadar berrak bir gerçekliktir zira marka sistemi ve buna ilişkin düzenlemeler çağdaş ve serbest rekabeti ilke edinmiş modem ekonomilerde tescilde kolaylık müteşebbislerin irade serbestisini ve girişim isteklerini önceleyen eşitlik esasına tabi olmalıdır böyle bir ekonomide ve marka sisteminde piyasaya yeni girenleri engelleyen yapay bariyerlere yer yoktur yine tescil sisteminde yapay yığılma ve tıkanıklıklar olmamalıdır öte yandan tescil edilen bir marka makul bir süre içinde gerçekten ve fiilen kullanılmalıdır khk aksi halde bir başkasının marka başvurusuna veya kullanımına önceki marka sahibinin itirazı halinde dahi engel olamamalıdır khk b hükmü anıları bu koşulların yerine getirilmesi amacına yönelen bir marka sistemi ve hukuk devleti ilkesi bakımından en temel sorunu oluşturmaktadır görüldüğü üzere kökeni tarih ve sayılı khk ile yürürlükten kaldırılan sayılı önceki marka kanununa uzanan kamu otoritesinin markaların verilmesi sürecineesas sayısı karar sayısı maksadını aşar şekilde müdahalesine gerekçe ve zemin oluşturan bu düzenlemenin esasen mehaz ab marka direktifinde öngörülmemesi yeni marka hukuku anlayışı ve sistematiği ile ilgili bir durumdur dolayısıyla tarihinde kabul edilen sayılı khk ile benimsenen yeni marka sitemiyle de çelişen bu düzenleme anayasanın ve maddelerine de aykırıdır iv çalışma ve sözleşme hürriyetine aykırılık diğer taraftan aynın sözleşme hürriyetini düzenleyen maddesi herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir hükmünü içerir yine anılan maddenin ikinci fıkrasına göre devlet özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır dolayısıyla ilke olarak herkes marka hukuku alanında da serbestçe sözleşme yapma ve markasını dilediği gibi bir başkasına devretme sonucunu doğuran sözleşmeler yapma hürriyetine sahip olmalıdır bu hürriyetin sınırlandırılması istisnai ve aynın maddesindeki genel ilkelere uygun bulunmak zorundadır yine anayasanın piyasaların denetimi ve dış ticaretin düzenlenmesi başlığını taşıyan maddesi devlet para kredi sermaye mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır hükmünü içerir esasen bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini diğerlerinden ayırmaya yarayan ticari bir işaret olan marka ile ilgili düzenlemelerde de devletin işlev ve müdahalesi mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı tedbirler ile sınırlı olmalıdır oysa sayılı khknın hükmüyle öngörülen düzenleme bir marka sahibinin markasını devrederken devredeceği marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer ve aynı ya da aynı tür malhizmetler için tescilli diğer tüm markalarının da devri zorunluluğunu içinde barındıran bir hükümdür nitekim bu husus markanın devrine ilişkin anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı kararı ile iptal edilen khknın maddesinde açıkça belirtilmiştir anılan hükme göre tescilli bir markanın devri sırasında aynı markanın veya ayırt edilemeyecek derecede benzerinin aynı veya halkı yanılgıya düşürecek derecede benzeri mallar veya hizmetler için başka marka tescillerinin bulunması halinde bu markaların da devredilmesi şarttır şu halde khknın bendindeki düzenleme marka sahibi olma ve bunu devretme hürriyetine getirilmiş açık bir sınırlandırmadır gerçekten de aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunan önceki marka sahibi başvurunun tesciline somut olayda olduğu üzere hiç bir itiraz ileri sürmediği halde hatta kimi vakıalarda karşılaşıldığı üzere açıkça muvafakat verse dahi khk hükmü kamu düzenine ilişkin mutlak red nedenlerinden sayıldığından başvurunun tesciline izin verilmemektedir görüldüğü üzere sadece başvuru sahibi değil resen redde esas alman marka sahibinin de sözleşme hürriyeti kapsamında kalması gereken ticari çalışmaları engellenmiş olmaktadır uygulamada da anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı karan ile iptal edilen khk hükmü de dikkate alınarak anılan iptal öncesinde khk düzenlemesi itibariyle aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik koşullan bulunan bir kişiye ait birden fazla markadan sadece bir kışımı devir edilmek istendiğinde bu istem tpe tarafından resen reddedilmekteydi bu nedenledir ki mahkememizesas sayısı karar sayısı fıkrasında olduğu gibi hükmünün de yüksek mahkemece iptal edilmesi gerektiği kanaatindedir açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi uyarınca temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla ve ilgili maddelerdeki sebeplere bağlı olarak sınırlandırılabileceği de gözetilerek khk ile marka sahipliği ve üzerinde tasarrufta bulunma hürriyetine getirilen bu sınırlama mülkiyet hakkının bir türü olan marka hakkının ve sözleşme hürriyetinin özünü zedeleyen amacıyla tutarsız ve ölçüsüz olup anayasanın ve maddelerindeki temel düzenlemelere aykırı bulunmaktadır a a mahkememiz önündeki uyuşmazlığın çözümü için uygulanması gereken sayılı khknın b hükmünün tc anayasasının maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılmakla anayasanın maddesi uyarınca anayasa mahkemesi önünde anayasaya aykırılığının ileri sürülmesine ve iptalinin istenilmesine tarih ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve görevleri hakkındaki kanunun maddesi uyarınca gerekçeli başvuru kararı ve dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı bir örneğinin dizi pusulası ile anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne anayasa mahkemesinden verilecek kararın yasa gereği ay süreyle beklenilmesine dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar verildi
2,959
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici madde te yer alan tarihinden ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesiyle sayılı kamu finansmanı ve borç yönetiminin düzenlenmesi hakkında kanuna geçici madde eklenmiştir söz konusu geçici maddeye göre sayılı kanunun borçlanma ikraz ve garanti limiti başlıklı maddesinde düzenlenen net borç kullanım tutarı yılı için tarihinden geçerli olmak üzere bakan sayılı kanunun tanımlar başlıklı maddesinin delaletiyle hazine müsteşarlığının bağlı bulunduğu bakan diğer bir deyişle hazine ve maliye bakanı ve cumhurbaşkanı tarafından artırılan net borç kullanım tutarının iki katı olarak uygulanır ancak söz konusu geçici maddede yer alan tarihinden ibaresi anayasaya aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık öncelikle belirtmemiz gerekir ki sayılı kanunun maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına göre mali yıl içinde mezkur kanunun amaç başlıklı maddesinde belirtilen ilkeler ve mali sürdürülebilirlik de dikkate alınarak yılı bütçe kanununda belirtilen başlangıç ödenekleri toplamı ile tahmin edilen gelirler arasındaki fark miktarı kadar net borç kullanımı yapılabilir borçlanma limiti değiştirilemez ancak borç yönetiminin ihtiyaçları ve gelişimi dikkate alınarak bu limit yıl içinde en fazla yüzde beş oranında artırılabilir bu miktarın da yeterli olmadığı durumlarda ilave yüzde beş oranında bir tutar ancak cumhurbaşkanı kararı ile artırılabilir bütçenin denk olması durumunda da borçlanma anapara ödemesinin en fazla yüzde beşine kadar artırılabilir söz konusu soyut norm somut olguya yılına uyarlandığında yılı için maddede düzenlenen ve bakan ve cumhurbaşkanı tarafından arttırılan üst limit net borç kullanımı tutarı yaklaşık milyar tldir diğer bir deyişle tarihli ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun ilk üç maddesi gider madde bu kanuna bağlı işaretli cetvellerde gösterildiği üzere tarihli ve sayılı kamu malî yönetimi ve kontrol kanununa ekli i sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerine türk lirası sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelere türk lirası iii sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumlara türk lirasıesas sayısı karar sayısı ödenek verilmiştir gelir ve finansman madde gelirler bu kanuna bağlı işaretli cetvellerde gösterildiği üzere sayılı kanuna ekli i sayılı cetvelde yer alan genel bütçenin gelirleri türk lirası sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin gelirleri türk lirası öz gelir türk lirası hazine yardımı olmak üzere toplam türk lirası iii sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların gelirleri türk lirası öz gelir türk lirası hazine yardımı olmak üzere toplam türk lirası olarak tahmin edilmiştir finansman bu kanuna bağlı işaretli cetvellerde gösterildiği üzere sayılı kanuna ekli sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin net finansmanı türk lirası olarak tahmin edilmiştir denge madde inci maddenin birinci fıkrasının bendinde belirtilen ödenekler toplamı ile nci maddenin birinci fıkrasının bendinde yer alan tahmini gelirler toplamı arasındaki fark net borçlanma ile karşılanır şeklindedir söz konusu kanun maddeleri bir tablo formunda belirtilecek olursa yılı merkezi yönetim bütçe kanunu nun maddesinin birinci fıkrasının bendinde belirtilen ödenekler toplamı tl yılı merkezi yönetim bütçe kanununun maddesinin birinci fıkrasının bendinde yer alan tahmini gelirler toplamı tlesas sayısı karar sayısı net borçlanma tutarıalt limit tl net borçlanma tutarıhazine ve maliye bakanına verilen ilave yetki ile ulaşılan tutar tl net borçlanma tutarı üst limit cumhurbaşkanına verilen ilave yetki ile ulaşılan tutar tl sayılı kanunda belirtilen ilave limit artırımları dikkate alındığında net borçlanma tutarı üst limit olarak tlye ulaşmaktadır başka bir anlatımla yürütme organına bakana ve cumhurbaşkanına yılı merkezi bütçe kanunu ve diğer ilgili sayılı kamu finansmanı ve borç yönetiminin düzenlenmesi hakkında kanun ile tanınan üst borçlanma limiti yılı için tldir ancak iptali talep edilen ibarenin yer aldığı madde hükmüne göre net borç kullanımı tutarı söz konusu üst limitin bakan ve cumhurbaşkanı tarafından arttırılan net borç kullanımının tlnin iki katı olarak tl yaklaşık milyar tl uygulanacaktır söz konusu ilave limit artırımlarının nasıl uygulanacağı konusunda bir açıklık yoktur diğer bir deyişle borçlanma limitinin bakan tarafından oranında arttırıldıktan sonra ikinci artırımın en baştaki net borçlanma tutarı üzerinden mi yoksa bakan tarafından arttırılmış tutar üzerinden mi yapılacağı hususunda netlik yoktur bununla birlikte tarihli ve sayılı kanunun ilave limit artırımları düzenleyen maddesinin ikinci fıkrası tarihli ve sayılı kanunun maddesi ile değiştirilmiştir öte yandan tarihli ve sayılı khknin maddesiyle bu fıkrada yer alan müsteşarlığın görüşü ve bakanın teklifi üzerine bakanlar kurulu ibaresi cumhurbaşkanı şeklinde değiştirilmiştir sayılı kanunun gerekçesinde de söz konusu hesabın nasıl yapılacağına ilişkin bir yöntem öngörülmemiştir yürütme organı aleyhine dar yorum yapılarak bu yöntem uygulandığında cumhurbaşkanı kararı ile yapılacak ilave lik artırımın tutarı en baştaki borçlanma limitinin i esas alınarak hesaplandığında net borçlanma tutarının üst limiti tl olmakta yürütme organı lehine geniş yorum yapılarak bu yöntem uygulandığında cumhurbaşkanı kararı ile yapılacak ilave lik artırımın tutarı ‘‘bu miktarın da yeterli olmadığı durumlarda ilave şeklindeki ibareden hareketle bakan tarafından oranında arttırılmış borçlanma limitinin i esas alınarak hesaplandığında net borçlanma tutarının üst limiti tl olmaktadır yürütme organı lehine geniş yorum yapılarak net borçlanma tutarı üst limiti olarak tl esas alındığında dahi yürütme organı bu limiti aşmıştıresas sayısı karar sayısı bununla birlikte hazine ve maliye bakanlığı kamu finansmanının son güncelleme tarihli istatistik verilerinden anlaşılacağı üzere net borçlanma tutarı eylül tarihi itibariyle toplam milyar tldir halde eylül tarihi itibariyle yürütme organı yılı merkezi bütçe kanunu ve diğer ilgili sayılı kanun uyarınca kendisine üst limit olarak tanınan yaklaşık milyar tl değerindeki net borç kullanma tutarını yaklaşık milyar tl değerinde hukuka aykırı de facto olarak aşmıştır zira aşılmamış olsaydı kanun koyucu madde metninde iptali talep edilen ibareye yer vermekten imtina ederdi söz konusu kanunsuz borçlanmanın hukuki de jure hale getirilmesi amacıyla sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanuna geçici madde eklenmek suretiyle üst borçlanma tutarının iki katı olarak uygulanmasına yönelik hüküm geçmişe yürütülmüştür diğer bir deyişle üst borçlanma limitinin iki katı olarak uygulanmasına yönelik hüküm tarihinden itibaren geçerli kılınmıştır i̇ptali talep edilen ibare anayasanın hukuk devletini öngören maddesine aykırıdır fullerin kanun koyucunun kanun yaparken uyması gerektiğini belirttiği sekiz temel ilkenin biri geçmişe yürümezlik ilkesidir ona göre hukukun davranışa rehber olabilmesi için bu ilke açık bir gerekliliktir vatandaşların davranışları henüz var olmayan kurallarla yönlendirilemez bununla birlikte politikacılar için geçmişe yürür yasa yapma hataları düzeltmek ve hukuku kendi çıkarları için kullanmaları açısından ideal bir araçtır yine anayasa mahkemesinin bir kararına göre hukuk devletinin gereği olan hukuk güvenliğini sağlama yükümlülüğü kural olarak yasaların geriye yürütülmemesini gerekli kılar yasaların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca yasalar kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği kazanılmış hakların korunması mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar yürürlüğe giren yasaların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir aymnin tarihli ve sayılı kararı görüldüğü üzere anayasa bakımından yasaların geçmişe yürütülmemesi kural geçmişe yürütülmesi istisnadır hazine ve maliye bakanlığı kamu finansmanı i̇statistikleri bütçe finansmanı i̇statistikleri merkezi yönetim bütçe dengesi finansmanı excel tablo merkezi yönetim bütçe finansmanı borçlanma net httpswwwhmbgovtrkamu finansmani istatistikleri erişim tarihi sayılı kanun numaralı kanun teklifi üzerinden tbmm plan ve bütçe komisyonunda görüşülmüştür çarşamba günü yapılan toplantı sırasında hazine ve maliye bakanı yardımcısı bülent aksunun beyanlarının bir kısmı ‘‘efendim borçlanma limitimiz bugün itibarıyla yaklaşık milyar seviyelerine ulaşmıştır şeklindedir tbmm plan ve bütçe komisyonu tutanak dergisi dönem yasama yılı nci toplantı ekim çarşamba ss httpswwwtbmmgovtrdevelopowakomisyontutanaklarigoruntuleptutanakid erişim tarihi beyanın içeriğinden anlaşılacağı üzere sayılı kanun henüz kanunlaşmadan diğer bir deyişle kanun teklifi hu kuki formunda iken borçlanma limiti aşılmıştır wibren van der burg lon fullerden yasa koyuculara dersler çev i̇rem akı hukuk kuramı mayıs haziran ss esas sayısı karar sayısı halde net borç kullanım tutarının üst limitinin iki katı olarak uygulanmasına yönelik hükmün iptali talep edilen ibare sayesinde sayılı kanunun yürürlük tarihinden maddenin delaletiyle tarihinden daha önceki bir tarihten tarihinden itibaren geçerli olması anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesinde dayanağını bulan kanunların geçmişe yürüme yasağının ihlaline sebebiyet vermektedir nitekim yukarıda özetlenen verilerden anlaşılacağı üzere yapılan kanuni dayanağı bulunmayan borçlanma hükmün geçmişe yürütülmesi suretiyle hukuka uygun hale getirilmeye çalışılmıştır ancak ihtilaflı düzenleme kanunların geçmişe yürüme yasağına istisna oluşturabilecek bir kamu yararı haline ilişkin değildir söz konusu geçmişe yürütme aksine yetki sınırları anayasa tarafından çizilmiş bir devlet erki olan yürütmenin doğurduğu hukuka aykırı bir durumu geriye dönük olarak hukuki hale getirmek şeklinde bir hukuk devletinde yeri olmayan bir ereğe yönelmektedir bu itibarla anayasanın maddesine aykırı olan söz konusu düzenlemenin iptali gerekir anayasanın maddesine aykırılık i̇ptali talep edilen ibare anayasanın maddesine de aykırıdır zira anayasanın maddesinde yer alan idarenin kanuniliği ilkesinin iki boyutu bulunmaktadır i̇lk boyutu idarenin secundum legem özelliğidir kanuna dayanma ilkesidir bu ilkeye göre idarenin düzenleme yetkisi kanundan kaynaklanır i̇kinci boyutu idarenin intra legem özelliğidir kanuna aykırı olmama ilkesidir bu ilkeye göre idarenin işlem ve eylemleri kanunun çizdiği sınırlar içinde kalmalıdır ancak yürütme organı yılı merkezi bütçe kanunu ve diğer ilgili sayılı kanun uyarınca kendisine üst limit olarak tanınan yaklaşık milyar tl değerindeki net borç kullanma tutarını kanunsuz olarak aşmıştır diğer bir deyişle kendisine borçlanma yetkisi bağlamında tanınan kanuni çerçevenin sınırlarını ihlal etmiştir üst borçlanma limitinin iki katı olarak uygulanmasına yönelik hüküm hukuka aykırı şekilde tarihinden itibaren geçerli kılınarak idarenin kanuniliği sağlanmaya çalışılmıştır oysa idarenin kanuniliği ilkesi yetki veren kanuni dayanağın idari işlem ve eylemlerden önce var olmasını içerir yetkisiz işlemin ardından geriye dönük olarak tanınan yetki anayasanın maddesinin etrafından dolaşmak anlamına gelir kanun koyucunun dolaylı olarak anayasanın amir bir hükmünün etkililiğini ortadan kaldıracak şekilde kanun çıkarma yetkisi yoktur nedenle iptali talep edilen ibare anayasanın maddesine de aykırıdır anayasanın başlangıç bölümüne ve ve maddelerine aykırılık öte yandan yasama organının halk adına kamu gelirlerini toplama ve yine halk adına bu gelirleri harcama konusunda yürütme organına sınırları belirleyerek yetki vermesi ve sonuçlarını denetlemesine bütçe hakkı denilmektedir bütçe hakkı vergi ve benzeri gelirlerle kamu harcamalarının çeşit ve miktarını belirleme ve onaylama hakkıdır bu hak halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşan yasama organına aittir bütçe hükümetin meclise karşı temel sorumluluk mekanizmasıdır meclis bütçe ile hükümete gelir toplama ve gider yapma yetkisi vermekte bütçede yıllık gelir ve giderleri arasında fark bulunması halinde bu farkın ne kadarının borçlanma yöntemiyle karşılanacağı hususunu da belirlemekte bu yetkinin uygun kullanılmasını da bütçe sürecinin bir parçası olan kesin hesap kanunu ile denetlemektedir anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında da belirtildiği üzere yasama organının halk adına kamu gelirlerini toplama ve yine halk adına bu gelirleri harcama konusunda yürütme organına sınırlarını belirleyerek yetki vermesi ve sonuçlarını denetlemesine bütçe hakkıesas sayısı karar sayısı denilmektedir bu hak demokratik parlamenter yönetim sistemini benimsemiş olan ülkelerde halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşan ve en yetkili organ olan yasama organına ait bulunmaktadır bütçe yapısının fonksiyonunu ifa edebilmesi temel bütçe ilkelerine uyulması ile mümkün olmaktadır bütçe ilkeleri bütçenin hazırlanması görüşülüp onaylanması uygulanması ve denetlenmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulması gereken kuralları ifade eder bu ilkeler devlet bütçelerinin temel özellikleri ve amaçlarının gerçekleşmesi için uygulanması zorunlu olan ulusal ve uluslararası alanda kabul görmüş klasik maliye biliminin ilkeleridir aymnin tarihli ve ve tarihli ve sayılı kararları bütçe hakkı anayasanın maddesiyle yalnızca tbmmye tanınmıştır bu nedenle bütçe hakkının diğer organlar tarafından kullanılması bir fonksiyon gaspına sebep olacak anayasanın başlangıç bölümünde yer alan kuvvetler ayrılığı ilkesini ve maddesinde yer alan hiçbir organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanmamasına yönelik hükmü ihlal edecektir ne var ki yürütme organı yılı merkezi bütçe kanunu ve diğer ilgili sayılı kanun uyarınca kendisine üst limit olarak tanınan yaklaşık milyar tl değerindeki net borç kullanma tutarını kanunsuz olarak aşmıştır diğer bir deyişle tbmm anayasanın maddesiyle uhdesine bırakılan bütçe hakkına dayanarak yürütme organını yetkilendirmiş ve fakat yetkilendirildiği borçlanma limitinin sınırlarının dışına çıkmıştır olması gereken husus yürütme organın borçlanma yapmadan önce tbmmden borçlanma yapacağına dair yetki almasıdır ancak bu türden bir yetki alınmamıştır nedenle iptali talep edilen ibareyle üst borçlanma limitinin iki katı olarak uygulanmasına yönelik hüküm geçmişe yürütülerek tbmmnin bütçe hakkı kuvvetler ayrılığı ilkesi hiçbir organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanmamasına yönelik düzenleme ihlal edilmiş ve fonksiyon gaspı yapılmıştır bununla birlikte bütçe hakkının tbmmye tanınmasıyla sağlanan yürütme organının hesap verilebilir ve şeffaf bir mali politika yönetmesi keyfi harcamalarının önlenmesi öngörülebilir bir ekonomik denge oluşturulması gerçekçi ekonomik değerlendirme yapılması kazanımları da ihlal edilmiştir i̇ptali talep edilen ibare anayasanın başlangıç bölümüne ve maddelerine aykırıdır tüm bu nedenlerle maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici madde te yer alan tarihinden ibaresi anayasanın başlangıç bölümüne ve maddelerine aykırıdır anılan ibarenin iptali gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ tarihli ve sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanun ile getirilen iptali talep edilen düzenleme ile sayılı kanuna hukuka aykırı geçici madde eklenmektedir kamu yararına aykırı olan telafisi mümkün olmayacak sonuçlara yol açacak bu düzenlemenin iptal davası sonuçlanana kadar yürürlüğünün durdurulması gerekmektedir nitekim anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması hukuk devleti sayılmanın en önemli gerekleri arasında sayılmaktadır anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktıresas sayısı karar sayısı bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükmün iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem tarihli ve kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici madde te yer alan tarihinden ibaresi anayasanın başlangıç bölümüne ve maddelerine aykırı olduğundan iptaline ve uygulanması halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
2,162
esas sayısı karar sayısı i̇stemin dayandığı gerekçe dâva mahkemesinin günlü gerekçeli kararında ve günlü yazısında özetle vekâlet sözleşmesi yapma ve bunun yerine getirilmesi anayasanın ve maddelerinde sözü edilen temel hak ve özgürlüklerdendir bu hak ve özgürlük özellikle anayasanın maddesiyle güvence altına alınmıştır böylece kazanılmış bir hakkın bir kanun hükmüyle yürürlükten kaldırılması açıklanan anayasa hükümlerine aykırı düşecektir kanunlar anayasaya aykırı olamaz bu ilke anayasanın maddesinde yer almıştır bu nedenlerle sayılı kanunun sayılı kanunla değişik geçici maddesinin dördüncü fıkrasının söz konusu hüküm yönünden anayasaya aykırı bulunduğu yolundaki iddianın ciddî olduğu mütalaa edilmiştir denilmektedir
91
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümünde aynen şöyle denilmektedir kanun maddelerinin anayasa maddelerine aykırılığı konularına değinmeden önce öğretide ileri sürülen görüşlerden de yararlanmak suretiyle cumhurbaşkanının anayasanın ve maddeleri doğrultusunda kararnamelerle ilgili olarak yetki ve görevlerini incelemekte yarar görülmüştür prof dr lütfi duran milli birlik komitesi genel sekreterliğine gönderdiği aralik tarihli anayasa öntasarısının bazı esas ve hükümleri hakkında mülahaza ve mütalâalarını muhtevi raporda kâzım öztürkün anayasa külliyatı cilt sayfa cumhurbaşkanı hususi bir mevkie ve üstün yetkilere sahip olmasına rağmen i̇cra mefhumuna tekabül eden geniş mânada hükümet müessesesine dahildir görüşünü ileri sürmüştür prof dr erdoğan tezi̇ç anayasa hukuku adlı kitabında anayasa hukuku i̇stanbul eylül birinci baskı sayfa geleneksel olarak parlamenter rejiminin yürütmenin iki başlılığı devlet başkanının siyasi açıdan sorumsuzluğu bakanların yasama organına karşı siyasi sorumlulukları yürütmenin yasamayı fesih hakkı gibi dört özelliğinin bulunduğunu belirttikten sonra yürütmenin i̇ki başlı oluşu ile de ilgili olarak kitabında aşağıya aynen alınan şu görüşlere yer vermiştir yürütmenin i̇ki başlı oluşu parlamenter rejimde yürütme bir yanda devlet başkanı ve öte yanda da başbakandan oluşmaktadır başbakan bakanlarla birlikte kollektif bir organ olup dar anlamda hükümet ya da kabine olarak adlandırılır devlet başkanı bir yandan yürütme organını temsil etmekte öte yandan da devletin birliğinin ve ülke bütünlüğünün simgesidir hükümetin başında ise hükümet ve idare sorumluluğunu taşıyan hükümet başkanı vardır ülkelere göre hükümet başkanına başbakan prime ministerpremier ministre bakanlar konseyi başkanı fransa iv cumhuriyette president du conseil des ministres kabine şefi chef de cabinet ya da almanyada olduğu gibi şansölye chancelier de denmektedir fransada bakanlar kurulu conseil des ministres ve kabine kurulu conseil de cabinet ayrımı yapılmaktadır bakanlar kurulu devlet başkanının başkanlığında toplanmakta buna karşılık kabine kurulu başkanının başkanlığında toplanmaktadıresas sayısı karar sayısı parlamenter rejimde başlangıçta başbakanın hukuken öteki bakanlardan bir üstünlüğü yoktu ve da bakanlardan biri sayılıyordu siyasi plânda başbakan hükümetin izleyeceği politikanın yürütülmesini ve bakanlar arasında işbirliğini sağlar parlamenter rejimin ana yurdu i̇ngilterede yakın zamanlara kadar başbakanın statüsü uygulama ile oluşmuş ve yasal statüye ancak tarihli kanunla kavuşmuştur siyasi gelişmelerin başbakana kazandırdığı önem nedeniyle günümüz anayasalarında kendisine hukuki açıdan öteki bakanlardan daha geniş yetkiler tanınmasına ve hiyerarşik bir üstünlük verilmesine yol açmıştır başbakan hükümetin kurulmasında birlikte çalışacağı bakanları kendisi belirlediği gibi parlamento önünde hükümetin sorumluluğunu da yüklenir gerektiğinde devlet başkanından parlamentonun feshini ya da hükümette görüş ayrılığı içinde olduğu bir bakanın görevden alınmasını isteyebilir prof dr ergun özbudun türk anayasa hukuku adlı kitabında türk anayasa hukuku ankara sayfa yürütme işlemlerinin kural olarak bir ön kanuni düzenlemeye dayanmaları zorunluluğunun bir istisnası da yürütme organının doğrudan doğruya anayasadan kaynaklanan birtakım işlemleridir yürütme organının kanunlardan değil doğrudan doğruya anayasadan aldığı yetkilerle yaptığı bu işlemler yürütme veya idare fonksiyonunun tanımlanmasında başvurulan kanunların uygulanmasını sağlamak kavramının dışında kalırlar gerek gerek anayasalarında birçok örnekleri bulunan bu işlemler genellikle cumhurbaşkanının yürütme organının başı olma sıfatından değil devletin başı olma sıfatından kaynaklanan işlemleridir gene bunlar çoğunlukla yürütme organının diğer iki devlet organıyla olan ilişkilerini ilgilendirirler anayasasına göre cumhurbaşkanının yasamaya ilişkin yetkileri arasında türkiye büyük millet meclisini gerektiğinde toplantıya çağırmak kanunları tekrar görüşülmek üzere türkiye büyük millet meclisine geri göndermek kanunları yayınlamak anayasa değişikliklerini halkoyuna sunmak kanunlar kanun hükmünde kararnameler ve türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğü hakkında anayasa mahkemesinde iptal davası açmak gibi yetkiler vardır cumhurbaşkanının yargı organı ile ilgili yetkileri anayasada belirtilen bazı yüksek hakimleri seçmektir nihayet anayasa yürütme ile ilgili alanlarda da cumhurbaşkanına bazı atama işlemlerini yapmak belirli kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak gibi birtakım yetkiler vermiştir dr ahmet kerse türkiyede anayasasına göre cumhurbaşkanı adlı doktora tezinde türkiyede anayasasına göre cumhurbaşkanı i̇stanbul sayfa prof dr orhan aldikaçtinın görüşlerinden yararlanarak aşağıdaki görüşlere yer vermiştir cumhurbaşkanı önüne gelen kararnameleri mutlaka imzalamakla yükümlü bir kişi değildir aksine hükümetin cumhurbaşkanının imzalamasını istediği bir kararnamenin isabetine inandırması gerekir aksi takdirde cumhurbaşkanı anayasaya göre içtiği anda sadık kalarak isabetine inanmadığı ve partizanca bir zihniyetin eseri olan kararnameleri imzalamayabilir kanaatimizce cumhurbakanının bu şekilde kararnameleri imzalamayışı parlamenter rejime aykırı hareket anlamına da gelmez çünkü idareye istikrar memurlara teminat sağlamakla ve hükümetleri kanun içinde tutmakla anayasa düzeni korunmuş olur cumhurbaşkanı kararnamelere müdahalesi ile bazı haksız idari tasarrufların önüne geçmiş olur böylece önemli devlet hizmetlerinde görev yapacakların iyi seçilmesi imkânı sağlanmış olduğu gibi iktidarda bulunan hükümetlerin siyasal ve kişisel tercihlerle yapacağı zararlı tasarruflar da engelenmiş olur cumhurbaşkanının kararnameleri onaylamasının önemi bilhassa yüksek dereceli memurların tayininde kendini belli etmektedir çünküesas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanının onaylamada göstereceği titizlik partizan idareyi kısıtlayacak ve hizmetin ehil ellere verilmesini sağlayacaktır coşkun kircada tarihinde milliyet gazetesinde cumhurbaşkanlığı başlıklı makalesinde aynı görüşü ileri sürmüştür prof dr turan güneş milliyet gazetesinde yazmış olduğu cumhurbaşkanının yetkileri ve bakanlar kurulu kararnameleri başlıklı makalesinde yurttaş için de devlet yetkisi için de hukuk devleti ve uygarlık beğenilmeyen hukuk kurallarına riayetle başlar mahkeme kararı da böyledir mahkeme kararını beğenmedim yanlıştır haksızdır onun için cezamı çekmiyorum borcumu ödemiyorum dediniz mi anarşi başladı demektir kararı eleştirebilirsiniz hatta karar haksız ve yanlış da olabilir ama uyulacaktır hukuk devleti uygarlık bu herkes kendi yetkileri içinde bunu sağlamak zorundadır devlet başkanlarına da çağdaş uygarlık çabasında görevler düşeceği kabul edilmelidir anayasamız yasama yürütme ve yargıyı birbirinden ayırdıktan sonra yürütme görevini cumhurbaşkanı ve başbakana vermiştir madde bunu açıkça söylüyor halde türkiyede de bütün parlamenter rejimlerde olduğu gibi yürütme iki başlıdır neden böyledir sorusunu burada cevaplamayacağım bunun parlamenter rejimin tarihinden gelen nedenleri vardır devlet düzeninden gelen temelleri vardır i̇ki dünya savaşı arasında bu iki başlılığı kaldırma eğilimleri de bir çok ülkede çok da kötü sonuçlar vermiştir yürütme iki organdan kurulduğuna göre işleyişi de ortak olacaktır bundan ötürü de devletin önemli işlemleri hem hükümetin hem de cumhurbaşkanının iradelerinin birleşmesi ile yapılır bizim devlet uygulamamızda müşterek kararname denen ve bakan ile başbakanın yaptığı işlemlerin ve bakanlar kurulu kararlarının cumhurbaşkanının imzasına sunulmasının nedeni budur anayasa bunu yine parlamenter rejimin tarihinden gelen nedenlerle her ülkede olduğu gibi tersinden ifade ediyor cumhurbaşkanının kararları başbakan ve ilgili bakanlar tarafından imzalanır diyor yani hukuken bizim bakanlar kurulu kararı dediğimiz cumhurbaşkanının bu hükme göre bütün bakanlarca imzalanmış bir kararıdır bakanların bu kararı zaman açısından cumhurbaşkanından önce imzalamış olmaları onun cumhurbaşkanı kararı sayılmasını etkilemez buraya kadar ortaya konulan görüşler değerlendirildiğinde parlamenter rejimde yürütme yetkisi ve görevinin bir taraftan cumhurbaşkanı ve diğer taraftan bakanlar kurulu tarafından anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılıp yerine getirileceği hiçbir tereddüde yer verilmeyecek kadar açıktır anayasa uygulama ve öğreti açısından hal böyle iken tarih ve sayılı kanunun çerçeve maddesiyle sayılı hakimler ve savcılar kanununun maddesinin dördüncü fıkrası değiştirilerek mesleğe kabullerine karar verilen adlî ve idari yargı hakim adaylarının atanmalarında müşterek kararname ile atama yöntemi terkedilerek hakimler ve savcılar kurulununesas sayısı karar sayısı atamaya ilişkin tüm kararlarının başkaca bir işleme tabi tutulmadan doğrudan resmi gazetede yayımlanması kabul edilmiştir yukarıda açıklandığı gibi atama kararlarının bir yürütme işlemi olduğunda kuşku yoktur anayasanın yürütme yetkisi ve görevi başlığını taşıyan maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılacağı ve yerine getirileceği öngörüldüğüne göre bu atama kararının türkiye büyük millet meclisine karşı siyasi sorumluluğunu taşıyacak olan adalet bakanı ve başbakan tarafından imzalanmaması ayrıca türk milleti adına karar verecek olan bu kişiler hakkındaki tasarruflarda devletin ve yürütme erkinin başı olan türkiye cumhuriyetini ve türk milletinin birliğini temsil eden anayasanın uygulanmasını devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetmekle yetkili ve görevli cumhurbaşkanının imzasının bulunmaması parlamenter sistemin gereklerine ve geleneğine aykırı olduğu gibi şimdiye kadarki atamalarda izlenen kurumlaşmış eamüli yönteme ve özellikle anayasanın ve maddelerine açıkça aykırılık teşkil etmektedir her ne kadar anayasanın maddesinde adlî ve idarî yargı hakim ve savcılarının mesleğe kabul etme atama ve nakletme geçici yetki verme yükselme ve birinci sınıfa ayırma kadro dağıtma gibi görevleri hakim ve savcılar yüksek kuruluna ait olduğu belirtilmekte ise de bu kurulun atama ve nakletme ile ilgili alacağı kararlarda adalet bakanı başbakan ve cumhurbaşkanının imzasının bulunması kurulun atama yetkisine bir müdahale ve dolayısıyla bağımsızlığını zedeleyecek bir husus da değildir atama kararlarında ilgili bakan başbakan ve cumhurbaşkanının imzalarının bulunması parlamenter sistemin bir gereği ve aynı zamanda milli irade ile irtibatın sağlanmasının bir yoludur tarih ve sayılı kanunun çerçeve maddesiyle sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının bendine eklenmiş olan alt bendinin son cümlesini oluşturan bakanın teklifi başbakanın onayı ile atama yapılır ve bu kararlar resmi gazetede yayımlanır hükmü ile aynı maddenin değiştirilen ikinci fıkrasının sonunda yeralan bakanın teklifi başbakanın onayı ile atama yapılabilir şeklindeki düzenleme anayasaya aykırı görülmektedir adalet bakanlığı merkez kuruluşunda yapılacak atamalarda son değişikliğe kadar bakanlık tetkik hakimliğine yapılan atamalar dışında adalet müfeştişlerinin genel müdürlük daire başkanlarının teftiş kurulu başkan yardımcılarının genel müdür yardımcılarının müstakil daire başkanlarının teftiş kurulu başkanının genel müdürlerin bakanlık müsteşarı ve müsteşar yardımcılarının atanmaları müşterek kararname ile yapıldığı halde bu uygulamadan vazgeçilerek yukarıda sayılan görevlere ve sayılı kanunla ihdas edilen bakanlık yüksek müşavirliklerine bakanın teklifi ve başbakanın onayı ile atama yapılması hüküm altına alınmıştıresas sayısı karar sayısı yukarıda yer alan öğretideki düşünceleri kısaca özetlemek gerekirse prof dr lütfi duran cumhurbaşkanının hususi bir mevkiye ve üstün yetkilere sahip olmasına rağmen hükümet müessesesine dahil olduğunu belirtmiştir prof dr erdoğan tezi̇ç yürütmenin iki başlı olduğunu vurgulayarak parlamenter rejimlerde yürütmenin bir yanda devlet başkanı ve öte yanda da başbakandan oluştuğunu devlet başkanının devletin birliğinin ve ülke bütünlüğünün simgesi olduğunu açıklamıştır prof dr ergun özbudun anayasasının yürütme ile ilgili alanlarda cumhurbaşkanına bazı atama işlemlerini yapmak görev ve yetkisini verdiğini net bir şekilde ortaya koymuştur dr ahmet kerse ve coşkun kirca cumhurbaşkanının kararnameleri imzalamasının idareye istikrar memurlara teminat sağlamakta olduğunu ve hükümetleri kanun içinde tutmaya yönelik bulunduğunu ve bu suretle anayasa düzeninin korunduğunu yüksek dereceli memurların tayininde cumhurbaşkanının onaylamada göstereceği titizliğin partizan idareleri kısıtlayan ve hizmetin iyi ellere verilmesini sağlayan bir unsur olduğunu vurgulamışlardır prof dr turan güneş yürütme görevinin cumhurbaşkanı ve başbakana verildiğini bütün parlamenter rejimlerde olduğu gibi yürütmenin iki başlı olduğunu yürütmenin iki organdan kurulduğuna göre işleyişinin de ortak olacağını bundan ötürü de devletin önemli işlemlerinin hem hükümetin hem de cumhurbaşkanının iradelerinin birleşmesiyle yapılacağını devlet uygulamasında müşterek kararname denen ve bakan ile başbakanın yaptığı işlemlerin ve bakanlar kurulu kararlarının cumhurbaşkanının imzasına sunulmasının nedeninin de bu olduğunu ifade etmiştir bu tür görüşleri ve örnekleri çoğaltmak mümkündür şurası bir gerçektir ki öğretide cumhurbaşkanının müşterek karar ve bakanlar kurulu kararnamelerinde imzasının bulunmasının gerekliliği konusunda aksi bir görüş ileri süren olmamıştır kaldı ki cumhurbaşkanının kararnameleri imzalamak yetkisi ve görevi esasen anayasanın maddesinde açıkça belirtilmiştir tarih ve sayılı kanunun çerçeve maddesi ile sayılı hakimler ve savcılar kanununun maddesinde yapılan değişikliğin diğer bir önemli sakıncalı yönü de adalet bakanlığı merkez teşkilatında yapılan atamalarda muvafakat konusudur adalet bakanlığı merkez kuruluşunda bakanlık yüksek müşavirliği kadrosu ihdas edilmiştir bu göreve bakanlık merkez teşkilatında birinci sınıf hâkimler arasından bakanın teklifi başbakanın onayı ile atama yapılacaktır herşeyden önce anayasanın maddesine göre hakim ve savcı olup adalet hizmetindeki idari görevde çalışanlar hakim ve savcılar hakkındaki hükümlere tabidirler ve bunlar hakim ve savcılara tanınan her türlü haklardan yararlanırlaresas sayısı karar sayısı öte yandan anayasanın maddesinin fıkrasında adalet bakanlığının merkez kuruluşunda geçici veya sürekli olarak çalıştırılacak hakim ve savcıların muvafakatları alınarak atanacağı belirlenmiştir açıklamak gerekir ki bu muvafakat belli bir görev için söz konusu olup yine bakanlık içindeki diğer bir idari göreve nakil ve tayine teşmil edilemez bunun için ayrı bir muvafakat gerekir aksi halde hakim ve savcılara tanınan bütün teminat hükümlerinden yararlanan bu kişilerin sahip bulundukları anayasal teminat ortadan kaldırılmış olur bu nedenle bulundukları idari kadrolardan başka bir idari kadroya yeniden muvafakatları alınmadan atanmaları anayasanın yukarıda anılan maddelerine aykırı bir işlem niteliğine bürünür sonuç olarak sayılı kanunun çerçeve maddesi ile getirilmek istenen atama usulü anayasanın ve maddelerine aykırı bulunduğundan iptali gerektiği düşünülmüş ve bu husus yüce mahkemenizin incelemesine sunulmuştur tarih ve sayılı kanunun çerçeve maddesi ile sayılı kanunun maddesi bütünü ile değiştirilerek aşağıdaki hüküm getirilmiştir bakanlık merkez kuruluşundaki hizmetlerde çalışan birinci sınıf hakim ve savcılar ile diğer sınıflara mensup hakim ve savcılar adalet bakanının teklifi üzerine bakanlık hizmetlerinde kazanmış oldukları haklar korunmak suretiyle idarî yargıdan gelmiş olanlar idarî yargıda adlî yargıdan gelmiş olanlar adlî yargıda durumlarına göre hâkimler ve savcılar yüksek kurulunca uygun görülecek hâkimlik ve savcılık görevlerine teklif tarihinden itibaren en geç bir ay içinde atanırlar değişiklikten önceki madde metni incelendiğinde birinci sınıf hâkim ve savcıların bu madde kapsamı dışında bırakıldığı hâkimler ve savcılar yüksek kuruluna bu tür işlemleri yaparken herhangi bir süre verilmediği görülecektir anayasanın maddesine göre hakimler ve savcılar kurulu mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kurulup görev yapan anayasal bir kuruluştur böyle bir kurula yürütmenin içinde görev yapan bir bakanın talimat vermesi bu kurulun bağımsız hareket etme yetkisini sınırlar kaldı ki hizmet icaplarının takdiri kurula aittir belirlenen bir aylık süre içinde adalet bakanlığı merkez teşkilatından taşraya tayin edilmesi istenilen bir hakim ve savcının kazanmış olduğu hakkına ve kıdemine uygun boş bir görev yoksa kurul ne yapacaktır sırf bakanın belirlenen sürede arzusunu yerine getirmek için haksız bir tasarrufta mı bulunacaktır bulunduğu yer ve görevde süresini doldurmamış başarılı bir hakim ve savcıyı yerinden mi edecektir böyle bir uygulamada mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı ilkeleri nasıl korunacaktır bu sebeble maddenin sonunda yer alanesas sayısı karar sayısı en geç bir ay içinde atanırlar hükmü anayasanın maddesine tamamen aykırıdır diğer taraftan hakimler ve savcılar yüksek kurulunun anayasanın maddesinde görevleri belirlenirken bu kurula birinci sınıf hakim ve savcıların atanmalarına ilişkin bir görev de verilmemiştir bu nedenle sayılı kanunla değişiklikten önce yukarıda da açıklandığı üzere sayılı kanunun maddesinde birinci sınıf hakim ve savcılar hariç olmak üzere şeklinde kısıtlamayla birlikte düzenlemeye gidilmiştir bu yönden de getirilen hüküm anayasanın maddesine aykırı olduğu düşünülmektedir tarih ve sayılı kanunun çerçeve maddesi ile sayılı adalet bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanunun maddesi değiştirilmiş ve son fıkrasıyla bakanlık yüksek müşavirliklerine bakanın teklifi ve başbakanın onayı ile bakanlık müşavirliklerine bakan onayı ile atama yapılır şeklinde hüküm getirilmiştir yukarıda ayrıntılarıyla arz ve izah edildiği gibi atama kararları yürütme işlemine dahildir bu itibarla özellikle devleti izam edecek tasarruflarda bulunmaya veya bunları hazırlamaya yetkili olan görevlere yapılacak atamalarda cumhurbaşkanının imzasının bulunmaması anayasanın ve maddelerine parlamenter sistemin geleneklerine ve gerekliliğine aykırıdır gerçekten parlamenter sistemde cumhurbaşkanlarının bilgi edinme tavsiye ve uyarıda bulunma hakları bulunduğu kamu hukuku doktrininde ittifakla kabul edilmiş bir husustur öte yandan anayasanın maddesi cumhurbaşkanının devletin başı olduğunu belirttikten sonra bu sıfatla anayasanın uygulanmasını devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözeteceğini öngörmektedir devletin kilit makamlarına yapılacak atamalarda cumhurbaşkanının imzasının bulunmaması durumunda bu hakların nasıl kullanılacağı ve görevlerin nasıl yerine getirileceği sorusuna cevap bulunamaz burada yeri gelmişken adalet bakanlığı müsteşarının diğer bakanlık müsteşarlarından farklı olan durumuna da değinmek gerekir adalet bakanı müsteşarı aynı zamanda anayasanın maddesi gereğince mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre görev yapan anayasal bir kuruluş olan hakimler ve savcılar yüksek kurulunun tabi üyesidiresas sayısı karar sayısı bu durumda müsteşarın bakanın teklifi ve başbakanın onayı ile bakanlık yüksek müşavirliğine veya taşrada başka bir göreve atanması yüksek kurulun bağımsızlığını zedeleyecek ve sağlıklı karar alınmasına engel teşkil edecektir ayrıca bu yöntemle görevinden uzaklaştırılabilecek bir müsteşarın kendisini teminatsız hissedeceği de bir vakıadır kurulda yargıtay ve danıştaydan seçilerek gelen teminatlı üyeler ile güvencesiz duruma düşen adalet bakanlığı müsteşarının birarada bulunması ve karar alması sakıncalar yaratacaktır müsteşarın kanuni bir nedenle görevi başında bulunmadığı zamanlarda kendisine vekalet edecek müsteşar yardımcıları hakkında da aynı durum sözkonusu olacaktır getirilmesi istenilen sistem aynı zamanda cumhuriyetin kuruluşundan beri yapılan uygulamanın değiştirilmesini gerektirecek haklı bir nedene ve kamu yararına dayanmamaktadır adalet bakanlığı üst düzey yöneticileri aynı zamanda kanunlarla verilmiş yargı görevlerini de yerine getirmektedir hal böyle iken diğer üst düzey yöneticileri için tanınan teminat hükümlerinden ayrılarak atamada özel bir düzenlemeye gidilmesi eşitlik ilkesine de aykırı olacaktır sonuç olarak sayılı kanunun maddesinin son fıkrasında getirilen hükmün anayasanın ve maddelerine aykırı olması nedeniyle iptal davası açılmıştır aynı gerekçelerle sayılı kanunun çerçeve maddesiyle sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle gün ve sayılı kanunun kapsam dışı bırakılması ve bakana yetki verilmesi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptal davasının kapsamına dahil edilmiştir tarih sayılı kanunun çerçeve maddesiyle sayılı yüksek hakimlik tazminatı hakkında kanun hükmünde kararnamenin maddesinin fıkrasında yeralan yüksek hakimlik tazminatı gösterge tablosunun bir ve ikinci sıralarındaki görev unvanları değiştirilerek general amiral rütbesinde olmaları şartıyla askeri yargıtay i̇kinci başkanı genelkurmay adli müşaviri milli savunma bakanlığı askeri adalet i̇şleri başkanı milli savunma bakanlığı kanunlar ve kararlar dairesi başkanı milli savunma bakanlığı askeri adalet teftiş kurulu başkanı ve milli savunma bakanlığı başhukuk müşaviri ve dava daireleri başkanının gösterge üzerinden yüksek hakimlik tazminatı almaları yoluna gidilmiştir hemen ifade etmek gerekir ki bu düzenleme aşağıda ayrıntıları ile açıklanacağı üzere haklı bir nedene dayanmaması nedeni ile eşitsizlik yaratmakta ve anayasanın maddesine aykırı bulunmaktadır bugün içinesas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi başkanı yargıtay başkanı ve başsavcısı danıştay başkanı ve başsavcısı uyuşmazlık mahkemesi başkanı askeri yargıtay başkanı ve başsavcısı askeri yüksek i̇dare mahkemesi başkanı ve başsavcısı sayıştay başkanı anayasa mahkemesi üyeleri yüksek mahkemelerin i̇kinci başkanları ve daire başkanları yüksek mahkemelerin anayasa mahkemesi hariç üyeleri ve birinci sınıf hakimler ile sayılı kanuna göre birinci sınıfa ayrılmış ve bu şekilde altı yılını tamamlamış yargıtay danıştay askeri yargıtay askeri yüksek i̇dare mahkemesi ve sayıştay üyeliklerine seçilme hakkını kaybetmemiş ve meslek mensupları gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda yüksek hakimlik tazminatı almaktadır yapılan bu değişiklikle sadece askeri yargıda görev yapan bazı hakim generalamirallerle bu görevden emekli olanlar anayasa mahkemesi üyeleri yüksek mahkeme üyeleri ve birinci sınıf hakimler gösterge üzerinden yüksek hakimlik tazminatı alırken yukarıda belirtilen bir kısım askeri hakim general ve amiraller ve bunların emeklileri sanki yüksek mahkeme başkanı ve başsavcısı gibi gösterge üzerinden yüksek hakimlik tazminatı alacaklardır bu tarihe kadar askeri hakimlerle adli ve idari hakim ve savcılar arasında birlik ve beraberliğin sağlanması daima ön planda tutulmuştur tarih ve sayılı kanunun çerçeve maddesiyle getirilen ve mahiyeti yukarıda açıklanan düzenleme muazeneyi bozmakta ve eşitlik ilkesine aykırı bir durum yaratmaktadır sebeple bu düzenlemenin de iptali için yüce mahkemenize başvurulmuştur sayılı kanunun çerçeve maddesiyle sayılı kanunun maddesinin son fıkrasıyla maddesinin birinci fıkrasındaki birinci sınıf hakim ve savcılar dışındaki ibaresinin sayılı hakimler ve savcılar yüksek kurulu kanununun maddesinin son fıkrasının sayılı bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda atama usulüne ilişkin kanunun eki sayılı cetvelin son fıkrasındaki cumhuriyet savcıları ve yardımcıları ibaresinin yürürlükten kaldırılmasına ilişkin getirilen hükümleri yukarıdan beri arzedilen nedenlerle anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptali talep edilmiştiresas sayısı karar sayısı
2,911
esas no karar no i̇ptal istemenin dayandığı gerekçeler mahkemenin iptal istemi aşağıda yazılı gerekçelere dayanmaktadır sayılı kanunun amacı kangütme sebebiyle suç işleyenleri ve belli hısımlarını suçun işlendiği bölgede oturmaktan men ederek oradan uzaklaştırmak ve bölge ile ilgilerini kesmek suretiyle birbirleriyle kavgalı bulunan aileler arasında çıkabilecek öldürme olaylarını önlemektir bu tedbir sonuç olarak bir ceza niteliğini taşıdığından anayasanın cezaların şahsiliği prensibini kabul eden üncü maddesine aykırıdır bir ailenin fertlerini ileride suç işleyeceklerini kabul etmek suretiyle cezalandırmak suçsuz ceza olmaz prensibi ile de bağdaşamaz vatandaşın dilediği yerde yerleşme hürriyeti ni sınırlandırabilmek için anayasanın nci maddesinde yazılı sebeplerin var olması şarttır sayılı kanundaki sınırlama ise bu sebeplere dayanmamaktadır
105
esas sayısı karar sayısı i̇stanbul büyükşehir belediyesi zabıta daire başkanlığında zabıta memuru olarak görev yapan davacı tarafından hakkında yapılan soruşturma sonucunda önerilen teklif üzerine meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin tarihli ve sayılı yüksek disiplin kurulu kararı ile bu karara dayanılarak aynı belediyede kent orkestrası müdürlüğüne memur olarak atamasının yapılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle i̇stanbul büyükşehir belediye başkanlığına karşı açılan davada i̇stanbul i̇dare mahkemesince verilen tarihli ve k sayılı kararın temyizen incelenerek bozulmasının istenilmesi üzerine danıştay i̇kinci ve onikinci daireleri müşterek heyetince dava konusu meslekten çıkarma cezası verilmesine ilişkin hususu düzenleyen belediye zabıta yönetmeliğinin dayanağı olan sayılı belediye kanununun zabıtanın görev ve yetkileri başlıklı maddesinin üçüncü fıkrasında ‘belediye zabıta teşkilâtının çalışma usûl ve esasları çalışanların görev ve yetkileri memurluğa alınması için taşımaları gereken nitelikler alacakları meslek içi eğitim görevde yükselme meslekten çıkarılma giyecekleri kıyafet ve savunma amaçlı olarak kullanacakları aletler ile zabıta teşkilâtında hizmet gereklerine göre oluşturulacak birimler i̇çişleri bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir hükmünde yer alan meslekten çıkarılma ibaresinin anayasaya uygunluğu yönünden incelenerek işin gereği görüşüldü davaya bakmakta olan mahkeme ve bu davada uygulanacak kural davaya bakmakta olan mahkeme olması yönünden i̇stanbul büyükşehir belediyesi zabıta daire başkanlığında zabıta memuru olarak görev yapan davacının tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan belediye zabıta yönetmeliğinin maddesinin üçüncü fıkrasının bendi uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlem ile bu işlem nedeniyle aynı belediyedeki başka bir birime memur olarak atamasının yapılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddine karar veren i̇dare mahkemesi kararının temyizen incelenmesinde danıştay onikinci dairesinin davaya bakmakta olan mahkeme konumuna sahip olduğu açıktır davaya uygulanacak kural yönünden tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı belediye kanununun zabıtanın görev ve yetkileri başlıklı maddesinin üçüncü fıkrasında ‘belediye zabıta teşkilâtının çalışma usûl ve esasları çalışanların görev ve yetkileri memurluğa alınması için taşımaları gereken nitelikler alacakları meslek içi eğitim görevde yükselme meslekten çıkarılma giyecekleri kıyafet ve savunma amaçlı olarak kullanacakları aletler ile zabıta teşkilâtında hizmet gereklerine göre oluşturulacak birimler i̇çişleri bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir hükmü yer almıştır anılan hükme dayanılarak belediye zabıta yönetmeliği tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur i̇stanbul büyükşehir belediyesi zabıta daire başkanlığında zabıta memuru olarak görev yapan davacıya verilen dava konusu meslekten çıkarılma cezası sayılı kanunun maddesine dayanılarak yürürlüğe konulan belediye zabıta yönetmeliğinin maddesinin üçüncü fıkrasının bendi uyarınca verildiğinden iptali istenilen ve meslekten çıkarmaesas sayısı karar sayısı cezasının da yönetmelikle düzenleneceği hükmünü içeren sayılı belediye kanununun zabıtanın görev ve yetkileri başlıklı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan meslekten çıkarılma ibaresinin bakılan davada uygulanacak kural olduğu ortadadır sayili beledi̇ye kanununun başvuru konusu hükmünün anayasaya uygunluğu anayasanın maddesi yönünden anayasanın maddesinin birinci fıkrasında kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz hükmü ile suçun kanuniliği ilkesi üçüncü fıkrasında da ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur hükmüne yer verilerek cezanın kanuniliği ilkesi benimsenmiştir anayasanın maddesinde yer alan suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hangi eylem ve davranışların yasaklandığı ve bu eylemlere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde kanunda gösterilmesi kuralın açık anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir anayasanın maddesinde idari suç ve cezalar ile adli suç ve cezalar arasında bir ayrım yapılmadığından her ikisi de bu maddede öngörülen ilkelere tabidir diğer yandan suç ve cezalara ilişkin düzenlemelerin yalnızca kanun metninde yer alması da yeterli değildir bu konudaki yasal düzenlemelerin bireylerin hangi somut fiil ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkân verecek düzeyde olmalıdır bu nedenle belirli bir kesinlik içinde kanunda hangi fiile hangi hukuksal yaptırımın bağlandığının bireyler tarafından bilinmesi ve eylemlerin sonuçlarının öngörülebilmesi gerekir i̇stanbul büyükşehir belediyesi personeli de dahil tüm kamu personelinin disiplin suç ve cezaları anayasanın yukarıda yer alan hükümleri gereğince kanunla düzenlenmesi zorunlu hususlar arasında yer almaktadır belediye zabıta yönetmeliğinin disiplin cezaları başlıklı maddesinin birinci fıkrasında zabıta personeline uygulanacak disiplin cezalarının uyarma kınama aylıktan kesme kademe ilerlemesinin durdurulması meslekten çıkarma devlet memurluğundan çıkarma cezaları olduğu ikinci fıkrasında meslekten çıkarma cezası dışında verilecek olan disiplin cezalarında sayılı devlet memurları kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği üçüncü fıkrasında ise meslekten çıkarma cezasını gerektiren eylem tutum ve davranışlara sayma yoluyla yer verildiği görülmekte olup sayılı kanunda meslekten çıkarma cezasını gerektiren eylemlerden bahsedilmediği gibi meslekten çıkarma cezasını vermeye yetkili makamlar ve söz konusu cezanın kesinleşme usulünün de belirlenmediği anlaşılmaktadır dolayısıyla meslekten çıkarma cezası bakımından i̇stanbul büyükşehir belediyesi personeli için anayasanın öngördüğü kanuni bir güvence bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır anayasanın maddesi yönünden anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ancak malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır denilmek suretiyle memurlar ve diğer kamu görevlileri özlük hakları bakımından yasal güvenceye kavuşturulmuştur bu bağlamda i̇stanbul büyükşehiresas sayısı karar sayısı belediyesi personelinin özlük haklarını doğrudan etkileyen meslekten çıkarılmasına ilişkin disiplin işlemlerinin diğer özlük işleri kapsamında olduğu ve kanunla düzenlenmesi gerektiği konusunda duraksama bulunmamaktadır dolayısıyla iptali istenen kuralın anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen kanunla düzenleme ilkesine de uyarlığı bulunmamaktadır sonuç ve i̇stem i̇stanbul büyükşehir belediyesi personeline verilecek meslekten çıkarma cezalarının yönetmelikle belirleneceğini öngören itiraz konusu kural anayasanın maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suçta ve cezada kanunilik ilkesine ve anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında hükme bağlanan kanuni düzenleme ilkesine aykırılık oluşturmaktadır açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrası gereğince sayılı kanunun maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan meslekten çıkarılma ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulmasına davacının temyiz isteminin anayasa mahkemesince karar verildikten sonra veya dosyasının anayasa mahkemesine ulaşmasından itibaren ay geçtikten sonra incelenmesine dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi
916
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir cmknun inci maddesi̇ açisindan anayasamızın maddesinde özel hayatın gizliliği maddesinde haberleşme hürriyeti ve gizliliği temel hak ve hürriyet olarak vazolunmuştur yine bu hak ve hürriyetlerin hangi amaçla ve nasıl sınırlanacağı belirtilmiştir bu kurallar uyarınca telefonla yapılan haberleşme de özel hayat kapsamında ve gizlidir yine tarafı olduğumuz avrupa i̇nsan hakları ve temel özgürlüklerin korunması sözleşmesinin maddesinde herkesin haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahip olduğu ve hangi hallerde sınırlanabileceği müdahale edilebileceği belirtilmiştir cmknun maddesinde düzenleme haberleşmenin gizliliğini ihlal eder mahiyettedir şöyle örneksenirse isimli kişinin iletişiminin tespitine mahkemece karar verilmiş olsun bu kararda ve uygulamada çıkışlı iletiler tespit edilmekte dinlenmekte ve fakat dinleme kapsamı yasanın anayasaya aykırı ve yanlış düzenlenmesi nedeniyle haklarında dinleme kararı bulunmayan üncü kişileri de hukuka aykırı biçimde dinleme kapsamına alacak şekilde genişletilmektedir örnekten hareketle sadece mahreçle çıkışla yapılan ve gelişen iletilerin dinlenip sinyal bilgileri değerlendirilip tespit ve kayda alınma işlemleri yapılması gerekirken bununla kalınmayıp hakkında dinleme kararı bulunmayan üncü kişi şahsından çıkış ve mahreçli başlayan ve ya ulaşan iletilerde kayıt ve tespit altına alınmaktadır halbuki ilk olarak ile başlayan ve ya ulaşan ve fakat hakkında dinleme kararı bulunmayan isimli şahsın telefonu bu şekilde yasaya aykırı olarak dinlenmektedir dolayısıyla böyle gelişen dinlemelere bilinen tabiri ile dolaylı dinleme denmekte hakkında dinleme izni olmadığı halde haberleşme gizliliği ihlal edilerek dinlenmekte iptali istenen yasa maddesi buna cevaz vermektedir çıkışlı dinlemede dinlenen aslında olup hakkında dinleme kararı yoktur iletisinin hakkında karar bulunan ya ulaşıp ulaşmaması önemli değildir burada dolaylı yasa dışı dinlenen konumundadır hakkında izin bulunmayan nin sosyal veya beşeri münasebet kapsamında ya da herhangi bir nedenle dinleme izni olan yı aramasının dinleme yapan merciiye usulsuz dinleme hakkı vermeyeceği açıktır aynı şey bu çerçevede yasal dinlenen yı arayan d vs kişileri içinde söz konusudur bu şekilde dinleme paranoyası içinde şizofrenik bir toplum yaratılmakta insanlarımız sürekli ya aradığım kişinin telefonu dinleniyorsa düşüncesi ile dinleme fobisi ve saplantısı içinde biri bizi gözetliyor evinde yaşamını idame ettirmektedir yani maddesi düzenlenmesi anayasaya açıkça aykırı olup iptal edilip insan hak ve özgürlüğüne uygun özel hayata saygılı haberleşme gizliliğini koruyan ve hele hele haklarında dinleme kararı bulunmayan kişilerin dinlenmesine izin vermeyen yeni bir yasal düzenlemenin yolunu açmak gerektir cmknun maddesi̇ açisindanesas sayısı karar sayısı cmknun maddesinde genellikle mahkemelerce nın kullanımında bulunan nolu telefon için ilk kez ay süre ile iletişimlerin dinlenmesi tespiti kayda alınması ve sinyal bilgilerinin değerlendirilip tespit edilmesi şeklinde karar verilmekte bu süre bir defaya mahsus ay uzatılabilmekte akabinde birer aylık periyotlarda müteaddid defalar ek süre verilebilmektedir burada sorun yasanın dinleme süresini belirtmemiş ve bir kişiyi ilanihaye yıl ya da yıl veya ömrünün sonuna kadar dinleyebilmenin önünü açmış olmasıdır yasa koyucunun burada dinleme periyotlarını belirledikten sonra her halükarda bu süreler yıldan fazla olamaz gibi dinleme süresi ile ilgili nihai bir ölçü koyması gerekir dolayısıyla bu hüküm de süresiz dinleme izni verilebilmesine imkan vermiş olması nedeniyle anayasanın ve maddelerindeki özel hayatın gizliliği ve haberleşme hürriyeti ve gizliliği ilkelerine aykırıdır
480
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal isteminin dava dilekçesinde açıklanan gerekçeleri aynen şöyledir olaylar anayasanın kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır deniz göl ve akarsu kıyılarıyla deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir kıyılarla sahil şeritlerinin kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan şartları kanunla düzenlenir hükmünü öngören üncü maddesi uyarınca hükümetçe hazırlanıp tbmm ne sunulan kıyı kanunu tasarısı ilgili olduğu bayındırlık i̇mar ulaştırma ve turizm komisyonu ve tbmm genel kurulunda görüşüldükten sonra günü kabul edilmiş ve resmî gazetenin aralık gün ve sayılı nüshasında yayınlanarak kanun numarası ile yasalaşmıştır anayasamız devletin temel felsefesi olarak atatürk ilke ve inkılaplarını esas almıştır anayasamızın metnine dahil olan başlangıç kısmında bu temel düşünce açıkça ifade edilmiştir böylesine bir temel düşüncenin doğal sonucu olarak türkiye cumhuriyetinin demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu da açıkça vurgulanmıştır anayasa md atatürk ilkeleri özellikle milliyetçilik devletçilik ve halkçılık ilkelerinin mayalandırdığı sosyal hukuk devletimiz bireyci değil toplumcu ve kamusal düşünce ve politikanın ağırlıklı olduğu bir görüşü temsil etmektedir bu nedenle de toplumsal yapılanma ile ilgili hükümlerinde kamu yararı ön planda tutulmuştur bahsekonu yasa içerdiği bazı hükümleri nedeniyle anayasamızın ve maddesi ve başlangıç hükümlerine aykırılık göstermektedir i̇ptal nedenleri̇ yasanın üncü maddesi buna bağlı olarak uncu maddesi anayasanın üncü maddesi hükmüne aykırılık teşkil etmektedir kıyı yasasının üncü maddesi hükmünde genel olarak bu yasada yer alan deyimlerin ne anlama geldiği gösterilmektedir bu maddenin kıyı kenar çizgisi nin ibaresinin açıklamasını yapan fıkrasında bu ibarenin deniz tabii ve suni göl ve akarsularda kıyı çizgisinden sonra kara yönünde devam eden su hareketlerinin oluşturduğu kumluk çakıllık taşlık sazlık bataklık alanının tabii sınırını ifade ettiği belirtilmektedir bu tanımlamada kayalik tabiri yer almamaktadır anayasamızın üncü maddesinin birinci fıkrası kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır hükmünü öngörmektediresas sayısı karar sayısı hüküm ve tasarruf açısından düzenleme yapılırken tespite esas teşkil edecek kriterlerden birisi olan ve yasanın bu tanımlamasında yer almayan kayalik kıyının bizzat kendisi olmasına karşılık anayasanın açık hükmünün uygulanmasını engelleyecek biçimde adeta kıyı olmaktan çıkarılmıştır medeni kanunumuzun inci maddesinde kayalarin ki̇mseni̇n mülkü olmadiği belirtilmektedir öte yandan i̇mar yasasının ek ve ek inci maddelerine ilişkin yönetmeliğin maddesinde kıyı tanımlanırken anayasaya aykırılık iddiasına konu yasa maddesinde yer alan kumluk çakıllık taşlık sazlık bataklık ibarelerinin yanı sıra kayalik ibaresi de yer almaktadır i̇ptali istenen yasanın geçici inci maddesinde bu kanunun yayımı tarihinden önceki mevzuata göre tespit edilmiş kıyı kenar çizgileri geçerlidir denmek suretiyle geçmişe yönelik biçimde kayalıkların kiyi olarak sayılması kabul edilmiş ise de bu çerçevede anayasamızın amacını karşılamadığı ve gelecekte bu amaca aykırı oluşumlara engel teşkil etmeyeceği açıktır türkiye kıyıları gözönüne alındığında böylesi bir düzenlemenin uygulamada ne denli saptırmalara neden olacağını açıklamaya gerek yoktur bu nedenlerle anayasanın öngördüğü kıyı yı kayalik lar dışında bırakmak yoluyla tanımlayan ve bu nedenle eksik olan kıyı kenar çizgisi bölümünün anayasamızın üncü maddesinin birinci fıkrasına aykırılığı açıktır ve bu nedenle iptali gerekir yine yasanın üncü maddesinde sahil şeridi kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde imar planlı yerlerde yatay olarak en az metre diğer yerlerde en az metre genişliğindeki alanı ifade edecek biçimde tanımlamaktadır yine yasanın uncu maddesinde sahil şeridi kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde imar planı olan yerlerde metreden diğer yerlerde metreden az olamaz denmektedir anayasamız üncü maddesinde kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır deniz göl akarsu kıyılarıyla deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir denmektedir kıyılar toplum için doğal kaynak niteliğindedir bu nedenle anayasamızın sevkettiği bu hükmü hükmün amacına elverecek biçimde değerlendirmek gerekir doğal kaynak niteliğindeki kıyıları da diğer doğal kaynaklara paralel olarak gelecek kuşakları da kapsayacak biçimde ele almak gerekir aksine bir davranış ülkemizi ileride telafisi çok zor durumlara sokabilir sayılı i̇mar yasasının ek ve ek inci maddeleri ve ona ilişkin yönetmelikle yılından beri süregelen bir uygulama vardır ek ve ek inci maddeler de yürürlüğe girmiş olmasına rağmen bahse konu yönetmelik ancak de yürürlüğe girebilmiştir yönetmeliğin gecikmesinin çeşitli nedenleri arasında türkiye kıyılarının geleceğini ilgilendiren bu konuda derinlemesine araştırma yapılması acele bir düzenleme ile ileride giderilmesi güç ama zorunlu olabilecek fiili durumların yaratılmamasına özen göstermek olmuştur uzun ve ciddi çalışmalardan sonra hazırlanan yönetmeliğin inci maddesinde deniz ve göl kenarlarında kara yönünden en az metre genişlikteki kuşak şerit içinde toplumun yararlanmasına ayrılmayan yapı yapılamaz yapılmış olanlar değiştirilemez bunlara eklenti yapılamaz hükmünü getirmiştir bu nedenlerle imar planlı yerlerde en az metre diğer yerlerde en az metre esası türkiyenin gerçeklerine ve bu gerçeklere dayanılarak bu güne dek yapılmış uygulamalara tersesas sayısı karar sayısı düşmektedir gelecek kuşakları düşünmeyen böyle daraltıcı bir hüküm kıyı yağmasına izin veren bir düzenleme olup kamu yararı kavramını pratikte gerçekleştirmeyecek anayasanın amacına aykırılık teşkil edecektir geçmişte anayasada kıyılarla ilgili hüküm bulunmadığı sırada yasa ve yönetmeliklerle korunan kamu yararı bu suretle anayasal güvenceye ulaştığında adeta yok edilmek durumunda kalmıştır anayasaya uymak görünümü altında gerçekte anayasaya ters bir düzenleme ortaya çıkmıştır bu nedenle bu hüküm iptal edilmelidir yasanın inci maddesi anayasanın üncü maddesine aykırıdır bu maddede kıyı ve sahil şeridi ayrı kavramlar olarak ele alınmıştır oysa bu iki tabir içiçedir anayasanın üncü maddesindeki kıyı tabiri sahil şeridini de ihtiva etmektedir bu nedenle iptali gerekir yasanın ncı anayasanın üncü maddesine aykırıdır kıyı yasasının ncı maddesinin birinci fıkrasında faaliyetlerinin özellikleri gereği tersane fabrika santral su ürünlerine dayalı tesisleri gemi sökme yeri ve sair kıyıda zorunlu tesisler ile eğitim spor veya turizm amaçlı tesisler yapılabilir denmektedir bu ifadede yer alan faaliyetlerin özellikleri gereği deyimi her anlama veya her gayeye çekilebilecek bir ifadedir keza fabrika santral ibareleri ile ve sair kıyıda yapılması zorunlu tesisler ibaresi son derece geniş kavramlardır bu ifadeler ile anayasamızın üncü maddesinin öngördüğü amacı bağdaştırmak olanaklı değildir öte yandan bu tesisler eğitim spor ve turizm amaçlı olan yapılanmalar dışındaki geçiş hakkının önlenmesine yasal olanak tesis edilmektedir yine ncı maddenin son fıkrasında kamu önceliği olan yerler dışında plan kararları ile özel yapılanmalara da izin verilebilir bu madde anayasamızın üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır hükmünün açık ihlalidir özel yapılara izin verilmesiyle kamunun yararı kavramı arasında farklılık vardır yasanın tbmmnde görüşülmesi sırasında kıyı şeritlerinde özel kişilerce toplumun yararlanmasına ayrılmayan yapı yapılamaz biçiminde uncu madde ile ilgili olarak ordu milletvekili ali mazhar haznedar ve arkadaşlarının verdiği önergenin reddedilmiş olması bizim kuşkularımızı haklı çıkarmaktadır anayasanın üncü maddesinin son fıkrasında yer alan kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir hükmü bu anlamda ve kıyı için öngörülmemiştir bu nedenle anayasaya aykırı olan bu maddenin iptali gerekir yasanın nci maddesi de anayasanın üncü maddesine aykırıdır kıyı yasasının nci maddesinin son fıkrasında ancak tersane fabrika santral su ürünlerine dayalı sanayi tesisi gemi sökme yerleri gibi kıyıda yapılması zorunlu tesisler için kullanılan ve kıyıda kalan arazi hazine adına tapuya tescil edilir denmektedir anayasaya göre devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan kıyılarda böylece kurulacak anılan tesisler kamuya ait olsa bile sayılı tasarrufların teşviki ve kamu yatırımlarının hızlandırılması hakkındaki yasa uyarınca özel kişi ve kuruluşlara intikal ettirilmesi mümkündür bu takdirdeesas sayısı karar sayısı yahut esasen özel kişi ve kuruluşlara aidiyetleri halinde de hüküm ve tasarruf devletin elinden çıkmış olacaktır bu anlamda hazine adına tescil de hazinenin özel mülkiyetini tesis eder ayrıca yasa bu mülkiyetin başkasına devrini önleyici bir hüküm de taşımamaktadır bu haliyle madde anayasaya aykırıdır ve iptali gerekir yasanın üncü maddesi de anayasanın üncü maddesine aykırıdır kıyı yasasının üncü maddesinde sahil şeridinde toplumun yararlanmasına ayrılan yerlerde yapılanma izni verilebilmesi için bu niteliğin tapu kütüğünün beyanlar hanesine işlenmesi mecburidir denmektedir bu ifadede yer alan sahil şeridinde toplumun yararlanmasına ayrılan yerlerde yapılanma tabiri anayasanın üncü maddesi ile uyum göstermeyen muğlak saptırılması mümkün bir ifadedir bu hususta yasanın ncı maddesindeki anayasaya aykırılık iddiamızı teyit etmektedir maddenin tbmmde görüşülmesi sırasında ordu milletvekili ali mazhar haznedar ve arkadaşları tarafından verilen ve bu hükmün sahil şeridinde toplumun yararlanmasına ayrılacak yapılar için kişilere izin verilebilmesi biçiminde anayasamızın uncu maddesinin son fıkrasına paralel bir değişiklik önergesi de reddedilmiştir bu durum madde hükmünün anayasal zorunluk ötesinde bir uygulamaya yol açacağı kuşkusunu güçlendirmektedir maddenin bu haliyle sahil şeridinde toplum yararlanması ilkesi kaybettirilebilecektir bu nedenle iptali gerekir yasanın nci maddesi de buna bağlı olarak ncı maddesi anayasanın üncü maddesine aykırıdır kıyı yasasının nci maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili yönetmelik kanunun yayımından itibaren ay içinde bayındırlık ve i̇skan bakanlığınca hazırlanır hükmünü öngörmektedir yasanın ncı maddesi kıyıda ancak plan kararıyla faaliyetlerinin özellikleri gereği tersane fabrika santral su ürünlerine dayalı sanayi tesisleri gemi sökme yeri ve sair kıyıda yapılması zorunlu tesisler ile eğitim spor veya turizm amaçlı tesisler yapılabilir kamu önceliği olan yerler dışında plan kararlarıyla özel yapılanmalara da izin verilebilir denmektedir bu son derece soyut bir belirlemedir yasada tahsisin kime kimlere hangi şartlarla ve neler için yapılabileceği gösterilmediğine göre bu hususlar bahse konu nci madde aracılığıyla çıkarılacak uygulama yönetmeliğince düzenlenecektir oysa anayasamızın üncü maddesinin üçüncü fıkrasında kıyılarla sahil şeritlerinin kullanış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir denmektedir böylece kanunla düzenlenmesi gereken hususlar yönetmeliğe bırakılmış olmakla anayasaya aykırı bir düzenlemede bulunulmuştur bu nedenle nci maddenin ve bizatihi anayasanın öngördüğü hususları içermeyen ncı maddenin iptali gerekir yasanın geçici nci maddesi anayasanın ve maddesi hükümlerine aykırıdıresas sayısı karar sayısı yasanın geçici nci maddesinde yılından önce kıyıda doğmuş özel mülkiyete konu yapılar ile bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki mevzuata ve imar planına uygun olarak yapılan yapılar hakkında bu kanun hükümleri uygulanmaz birinci fıkrada sözü edilen yapılara eklenti yapılamaz ancak bu yapıların herhangi bir sebeple yıkılması halinde ncı madde hükümlerine göre yapılanmaya izin verilir hükmü mutlak bir anlam taşımaktadır böylece anayasanın üncü maddesi hilafına eski hükümlere göre özel kişi ya da kuruluşların eskiyen yıkılan yapılarının yeniden yapılmasına izin verilmektedir hem de toplumun yararlanmasına tahsis edilip edilmediğine bakılmaksızın bu eşitlik ilkesini anayasa md de bozan bir yaklaşımdır kaldı ki anayasamızın kamulaştırma ya ilişkin maddesinde kıyıları koruma maksadıyla kamulaştırma öngörülmüştür bu suretle mevcut özel mülkiyete konu olan yapıların kamulaştırma yolu devletin hüküm ve tasarrufuna alınması amaçlanmaktadır oysa yasa maddesi bu suretle de anayasaya aykırı bir düzenlemede bulunmuş olmaktadır sonuç ve i̇stem yukarıda arzedilen nedenlerle aralık gün ve sayılı resmî gazetede yayınlanan kabul günlü ve sayılı kıyı kanununun ve maddeleri anayasamızın başlangıç kısmı ile ve maddelerine geçici nci maddesi anayasamızın başlangıç kısmı ile ve maddelerine aykırı olmakla iptalini arz ve talep ederim
1,646
esas sayısı karar sayısı gerekçeler olağanüstü halin ve olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin hukuki niteliği ve anayasasında olağanüstü hal ve kanun hükmünde kararnameler rejimi ile yargısal denetimi çağdaş demokrasilerde olağanüstü yönetim usulleri devletin ya da ulusun varlığına yönelmiş olağanüstü bir tehdit ve tehlike ile bu tehdit ve tehlikenin olağan dönemlerde alınacak tedbirlerle ortadan kaldırılamayacak büyüklükte olması durumunda bu tehdit veya tehlikeyi ortadan kaldırmayı ve olağan düzene dönmeyi amaçlayan rejimlerdir bir başka ifadeyle olağanüstü yönetimler anayasal düzeni korumak ve savunmak amacı taşıyan rejimlerdir bütün olağanüstü yönetim usulleri gibi olağanüstü hal de çağdaş anayasal demokrasilerde geçici nitelikte olan hukuki ve anayasal bir rejimdir bunun anlamı olağanüstü halin yürütme organına istediğini yapma olanağını tanıyan keyfi bir rejim olmamasıdır olağanüstü hal anayasal rejimlerin istisnai hallerde askıya alınması değil devletin ve ulusun varlığına yönelik bulunan büyük bir tehdit veya tehlikenin ortadan kaldırılması ve olağan hukuk düzenine dönmek amacıyla geçici bir süreyle yürütme organının yetki alanının olağan dönemlere göre genişletilebilmesi ile temel hak ve özgürlüklerin daha geniş ölçüde sınırlandırılabilmesi olanağını verir ancak bu yetki genişlemesi yürütme organının hukuk devleti dışına çıkabileceği anlamına gelmez yürütme organı olağanüstü hallerde de çerçevesi ve sınırları anayasa ve kanunlarla çizilen sınırlar içinde hareket etmek zorundadır nitekim anayasa mahkemesi de tarihli kararlarında demokratik ülkelerde olağanüstü yönetim usulleri hukuku dışlayan keyfi bir yönetim anlamına gelmez olağanüstü yönetimler kaynağını anayasada bulan anayasal kurallara göre yürürlüğe konulan yasama ve yargı organlarının denetiminde varlıklarını sürdüren rejimlerdir ayrıca olağanüstü hal yönetimlerinin amacı anayasal düzeni korumak ve savunmak olmalıdır bu nedenle olağanüstü yönetim usulleri yürütme organına önemli yetkiler vermesine hak ve özgürlükleri de önemli ölçüde sınırlandırmasına karşın demokrasilerde sonuçta bir ‘hukuk rejimidir günlü ve sayılı karar diyerek olağanüstü hal rejiminin hukuki ve sınırlı aynı zamanda da anayasal düzeni askıya almayı değil korumayı ve savunmayı amaçlayan bir yönetim biçimi olduğunu vurgulamıştır olağanüstü hallerin amacı olağanüstü hal ilanına neden olan durumu en kısa sürede ortadan kaldıracak tedbirleri almak ve olağan döneme geri dönmektir olağanüstü hal yönetimini anayasal düzeni ve hukuk sistemini yeniden düzenlemenin bir aracı olarak kullanmak olağanüstü hal yönetiminin mahiyetiyle bağdaşmaz bu nedenle olağanüstü hal döneminde yürütme organının alacağı tedbirler geçici ve istisnai nitelik taşımalıdır bu önlemler olağanüstü hal sona erdikten sonra da etkisini sürdürecek nitelikte olamaz bir başka ifadeyle olağan dönemde de uygulanamaz demokratik hukuk devleti içinde yer alan olağanüstü hal rejimleri ancak bazı temel ilkelere dayandıkları takdirde anayasaya uygun ve meşru sayılabilir olağanüstü hal rejimi ve olağanüstü hal süresince alınacak tedbirler kanunilik ilkesine uygun olmalıdıresas sayısı karar sayısı olağanüstü hal süresince alınacak tedbirler olağanüstü hal ilan nedeni ile sıkı bir bağ içinde olmalıdır tedbir olağanüstü hal ilan nedenini ortadan kaldırma amacına yönelik olmalı ve bu amacı gerçekleştirecek bir nitelik taşımalıdır olağanüstü hal ilanının konusunu ve amacını aşan ya da bunun dışında kalan tedbirler olağanüstü halle ilgili görülemez ve olağanüstü hale ilişkin bir düzenleme olarak nitelenemez olağanüstü hal en kısa sürede olağan döneme dönmeyi amaçlayan geçici bir rejimdir olağanüstü halin bu niteliğinin iki yönü vardır birincisi olağanüstü hal olağan bir niteliğe dönüşecek biçimde uzun süreli uygulanamaz i̇kincisi olağanüstü hal nedeniyle ve bu süre içinde alınacak tedbirler toplumda ve hukuk sisteminde özlü ve kalıcı etki yaratacak bir nitelik taşıyamaz bu tedbirler ancak olağanüstü hal süresince uygulanabilir olağanüstü halin sona ermesiyle birlikte kendiliklerinden ortadan kalkar olağanüstü halde alınacak tedbirler yalnızca olağanüstü halin ilan edildiği bölge ya da bölgelerle sınırlı olarak uygulanabilir etkileri olağanüstü hal bölgesinin sınırlarını aşacak düzenlemeler yapılamaz anayasası çağdaş anayasal demokrasilere uygun olarak olağanüstü yönetim usullerini ve bunların sınırlarını maddeler arasında olağanüstü hal sıkıyönetim seferberlik ve savaş hali olarak belirlemiştir olağanütü hal tabii afet ve ağır ekonomik bunalım md ile şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması md sebepleriyle cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından yurdun bir ya da birden fazla bölgesinde ya da tamamında süresi altı ayı aşmamak üzere ilan edilebilir anayasanın maddesine göre olağanüstü hal ilan edilebilmesi için cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun milli güvenlik kurulunun görüşünü alması gerekir söz konusu karar tbmmnin onayına sunulur anayasası maddesinde olağanüstü hallerde maddesinde sıkıyönetimde yürütme organına özel bir yetki vermekte cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun kanun hükmünde kararnameler çıkarabilmesine olanak tanımaktadır anayasa olağanüstü dönemlerde çıkarılacak kanun hükmünde kararnameleri bakanlar kurulunun olağan zamanlarda sahip olduğu kanun hükmünde kararnameler çıkarma yetkisinden bazı açılardan farklı biçimde düzenlemektedir madde ve olağanüstü hallerde kanun hükmünde kararnameler cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılır bu kanun hükmünde kararnameler bir yetki yasasına dayanmaz bu kanun hükmünde kararnameler anayasanın maddesinde olağan dönemlerdeki kanun hükmünde kararnameler için getirilmiş konu sınırlamasına bağlı değildir söz konusu düzenlemelerden olağanüstü hallerde yürütme organının kanun hükmünde kararnameler yoluyla yetki alanını sınırsız bir biçimde genişlettiği sonucu elbette çıkarılamaz çıkarılmamalıdır anayasası maddede insan haklarına dayanan demokratik hukuk devleti ilkesini benimsemiş ve çok sayıda maddede bunu somutlaştıran düzenlemeler getirmiştir anayasayı yorumlama tekeline sahip anayasa mahkemesi de çok sayıda kararında anayasasının bu özelliğini vurgulamaktadır anayasanın maddesi gereğince olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameler olağanüstü halin gerekli kıldığı konularla sınırlıdır bir düzenlemenin olağanüstü halin gerekli kıldığı bir konu olup olmadığı anayasanın konuyla ilgili bütün maddeleri md vb gözönünde bulundurularak yapılır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda olağanüstü halin amacı veesas sayısı karar sayısı nedenleriyle sınırlı olarak çıkarılmaları gerekir anayasa mahkemesi de olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin amaç ve kapsamını insan haklarına dayanan demokratik hukuk devletine uygun olarak yukarıdaki biçimde belirlemiştir yüce mahkemeye göre olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle getirilen düzenlemeler olağanüstü halin amacını ve sınırlarını aşmamalıdır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü hal yasası ile saptanan sistem içersinde olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda uygulamaya yönelik olarak çıkartılabilir bu tür kanun hükmünde kararnamelerle yalnızca olağanüstü hal ilânını gerektiren nedenler gözetilerek bu nedenlerin ortadan kaldırılması için duruma özgü kimi önlemler alınabilir e kanun hükmünde kararnameler ile alınacak önlemlerin sadece olağanüstü hal ilân edilen bölge için geçerli olması bölge dışına taşırılmaması gerekir olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin uygulanacağı yer olağanüstü hal ilân edilen bölge veya bölgelerdir olağanüstü hal ilan edilmeyen bölgelerde kişi hak ve özgürlükleri olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile kısıtlanamaz olağanüstü hal belirli bir süreyle de sınırlıdırolağanüstü halin veya sıkıyönetimin gerekli kıldığı konularda çıkarılan kanun hükmünde kararnameler ancak olağanüstü hal yürürlükte olduğu zaman içinde uygulanabilirler kanun hükmünde kararnameler ile getirilen kuralların nasıl olağanüstü hal öncesine uygulanmaları olanaksız ise olağanüstü hal sonrasında da uygulanmaları veya başka bir zamanda veya yerde olağanüstü hal ilânı durumunda uygulanmak üzere geçerliklerini korumaları olanaksızdır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi olağanüstü hal bölgesi ve süresiyle sınırlı olduğundan anayasa mahkemesinin de isabetle belirttiği üzere olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile yasalarda değişiklik yapılamaz olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile getirilen kuralların olağanüstü hal bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarının devamı isteniyorsa bu konudaki düzenlemenin yasa ile yapılması zorunludur çünkü olağanüstü hal bölgesi veya bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarına devam edilmesi istenilen kuralların içerdiği konular olağanüstü halin gerekli kıldığı konular olamaz e bir başka ifadeyle olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle yürürlükteki kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapılamaz olağanüstü hal ve sıkıyönetimin kanunla belirlenmiş statülerinde olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnameleriyle değişiklik yapılması anayasanın maddesinden başka anayasa mahkemesinin de belirttiği gibi k anayasanın maddesindeki hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz kuralına maddesindeki yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine maddesindeki yürütme yetkisi ve görevini cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanuna uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmüne başlangıç kısmındaki kuvvetler ayırımının belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu temel ilkesine ve maddesindeki anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını digger kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır kanunlar anayasaya aykırı olamaz biçiminde düzenlenen anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine de aykırılık oluşturur olağanüstü hallerde yürütme organı kendisine tanınan yetkileri ancak demokratik hukuk devletinin temel ilkelerine uygun olarak kullanabilir olağanüstü hal dönemlerinde yürütme organının hukuk içinde kalmasını sağlayacak en etkili denetim kuşkusuz ki yargısal denetimdir demokratik olmayan rejimler de olağanüstü hal ilan edebilir bir rejimin demokratik niteliği olağan dönemler kadar olağanüstü dönemlerde de yürütme organının yetkilerini keyfi biçimde veya kötüye kullanıp kullanmadığının temel hak ve özgürlüklerinesas sayısı karar sayısı kullanımını durumun gerektirdiğinden daha geniş ölçüde sınırlandırıp sınırlandırmadığının yargı organı tarafından denetlenip denetlenemediğinde kendini gösterir bir başka ifadeyle yürütme organının olağanüstü halde alacağı tedbirlerin anayasa ve yasaların çizdiği sınırlar içinde alınıp alınmadığının demokratik anayasal düzeni koruma ve savunma amacına yönelik olup olmadığının bu amacı gerçekleştirmek için elverişli gerekli ve orantılı olup olmadığının denetimi yargı organı tarafından yapılır nitekim dünyada da pek çok liberal ve kısmi liberal demokrasi örneğinde yürütme organına olağanüstü dönemlere özgü kararname çıkarma yetkisi verilmektedir yakın tarihinde sıklıkla olağanüstü yönetim usullerine başvuran latin amerika ülkelerinin hemen hemen tümünde avrupa birliği ülkelerinde olağanüstü hal kararnamesi çıkarma yetkisi yürütme organına tanınmaktadır ancak söz konusu örneklerin hiçbirinde bu kararnamelerin yargısal denetimi yasaklanmamıştır türkiyenin üyesi olduğu venedik komisyonu da olağanüstü rejimlere ilişkin hukuki standartları belirlediği tarihli cdl std raporunda olağanüstü hallerde yetkili kişi ve makamların eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması olağanüstü hale ilişkin tedbirlerin ve temel hak ve özgürlüklere ilişkin olarak yapılacak derogasyonların tehlikeyle orantılı olması önlemlerin olağanüstü hal süresiyle ve bölgesiyle sınırlı olması gerektiğini vurgulamaktadır komisyon tarihli hukuk devletinin standartlarına ilişkin raporunda cdl ad ve bu rapora atıf yaptığı fransada olağanüstü hale ilişkin kanun tasarısıyla ilgili görüşünde cdl ad tarihli raporundaki görüşlerini yineliyerek olağanüstü hallerde yürütme organının yetkilerinin olağanüstü halin süresi koşulları ve kapsamıyla sınırlı olduğunu belirtmiştir komisyon olağanüstü halin varlığı ve süresiyle ilgili parlamento ve yargı denetimini olağanüstü halin süresi ve temel hak ve özgürlüklere ilişkin müdahalelerin kapsamını olağanüstü hale ilişkin temel ölçütler olarak saymıştır komisyon gerçek olağanüstü hallerde bile hukuk devleti ilkesinin etkli ve yürürlükte olması gereğinin de altını çizmiştir cdl ad anayasanın maddesi olağanüstü hal ve sıkıyönetim dönemlerinde cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılan kanun hükmünde kararnameleri anayasaya uygunluk denetimi dışında tutmaktadır ancak bu yasak mutlak bir yasak olarak yorumlanamaz yargı denetiminde olağanüstü yönetim usûllerine ilişkin anayasa kanun ve kanun hükmünde kararname hükümlerinin anayasasının maddesinde güvenceye alınmış olan insan haklarına dayanan demokratik hukuk devleti ilkesine uygun olarak yorumlanıp değerlendirilmesi gerekir olağanüstü hale ilişkin anayasa ve yasa hükümlerinin insan haklarına dayanan demokratik hukuk devleti ilkesine uygun olarak yorumlanması türkiyenin tarafı olduğu ai̇hs ve onu yorumlayan ai̇hm içtihatları gibi türkiyenin taraf olduğu uluslararası i̇nsan hakları sözleşmelerindeki düzenlemelerin de gözetilmesini gerektirir nitekim anayasa mahkemesi de pek çok kararında anayasa hükümlerini ai̇hm içtihatlarına uygun olarak yorumlamaktadır anayasa mahkemesi anayasanın maddesi uyarınca uygulamada bir kanun hükmü ile temel hak ve özgürlüklere ilişkin olan sözleşme hükümleri arasında bir uyuşmazlığın bulunması halinde sözleşme hükümlerinin esas alınması zorunludur bu kural bir zımni ilga kuralı olup temel hak ve özgürlüklere ilişkin sözleşme hükümleriyle çatışan kanun hükümlerinin uygulanma kabiliyetini ortadan kaldırmaktadır no § no § diyerek sözleşmeye iç hukukta özel bir yer vermektedir bu doğrultuda anayasanın maddesinde anayasaya uygunluk denetiminin dışında tutulan kanun hükmünde kararnameler anayasa mahkemesinin içtihadıyla da açıklığa kavuştuğu üzere konu amaç ve süre açılarından anayasanın olağanüstü hal ve sıkıyönetim dönemlerinde çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler için öngördüğü hükümlere uygun olarak çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerdir bir başka ifadeyle olağanüstü halesas sayısı karar sayısı dönemlerinde anayasanın öngördüğü bu şartlara aykırı olan kanun hükmünde kararnameler olağan bir kanun hükmünde kararnameler niteliğindedir bu kararnameler anayasa mahkemesinin anayasaya uygunluk denetiminin kapsamı içinde olacaktır k anayasa mahkemesi bir kanun hükmünde kararnamenin anayasanın maddesindeki yargı denetimi yasağı kapsamına giren gerçek bir olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi niteliğinde olup olmadığını araştırmakla görevlidir anayasa mahkemesi de bunu anayasa mahkemesi denetlenmesi istenilen metine verilen adla kendisini bağlı sayamaz bu nedenle anayasa mahkemesi ‘olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi adı altında yapılan düzenlemelerin anayasanın öngördüğü ve anayasaya uygunluk denetimine bağlı tutmadığı gerçekten bir ‘olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi niteliğinde olup olmadıklarını incelemek ve bu nitelikte görmediği düzenlemeler yönünden anayasaya uygunluk denetimi yapmak zorundadır anayasanın maddesiyle anayasaya uygunluk denetimine bağlı tutulmayan olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri yalnızca olağanüstü hal süresince olağanüstü hal ilân edilen yerlerde uygulanmak üzere ve olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerdir bu koşulları taşımayan kurallar olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameler kuralı sayılamazlar ve anayasaya uygunluk denetimine bağlıdırlar k diyerek ifade etmiştir anayasanın maddesine dayanılarak çıkarılan bir kanun hükmünde kararnamenin nitelemesi onun dışsal nitelikteki yetki ve şekil öğelerini ve bütününü göz önünde tutmalı içerdiği hükümlerin esasını yani içerik ve muhtevasını incelemelidir olağanüstü halin ilân edilme neden ve amacı anayasanın maddesine dayanılarak çıkarılacak kanun hükmünde kararnamelerin konusunu yani bu durumlarda başvurulacak önlemlerin içerik ve kapsamını sınırlar anayasanın maddesinde yer alan ve kanun hükmünde kararnamelerin konu öğesini olağanüstü halin gerekli kıldığı konularla sınırlandıran hükmü ölçülülük ilkesine karşılık gelir ölçülülük ilkesi anayasa mahkemesinin çok sayıdaki kararında da ifade ettiği gibi sınırlama amacı ile bu amaca ulaşmak için seçilen araç arasında hakkaniyete uygun bir dengenin bulunmasını önlemin sınırlama amacına ulaşmaya elverişli olmasını amaç ve aracın ölçülü bir oranı kapsamasını ve sınırlayıcı önlemin demokratik toplum düzeni bakımından zorunluluk taşımasını gerektirir k rg e rg e rg ölçülülük denetimi ulaşılmak istenen amaçtan yola çıkılarak bu amaca ulaşılmak için seçilen aracın denetlenmesidir rg dolayısıyla anayasanın maddesi olağanüstü hal kararnamesiyle başvurulacak araçlar ile olağanüstü hal ilanına yol açan tehlikeleri giderip olağan duruma geri dönmek amacı arasında uygun bir ilişkinin varlığını da şart koşmaktadır anayasa mahkemesinin olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerine ilişkin bu içtihadı venedik komisyonunun yukarıda özetlediğimiz görüşüyle tamamen uyumludur komisyon olağanüstü hallerde i̇nsan haklarının korunmasına i̇lişkin görüşünde cdl ad hak ve özgürlüklerin yalnızca durumun mutlak biçimde gerektirdiği kapsamda ve sürede askıya alınması gerekliliğin ve ölçülülüğün hem ulusal hem de uluslararası denetime bağlı tutulması gerektiğini belirtmiştir komisyon aynı zamanda gerçek olağanüstü hallerde bile hukuk devleti ilkesinin işletilmesi gereğine vurgu yapmaktadır anayasa mahkemesinin olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelere ilişkin olarak oluşturduğu içtihadı venedik komisyonunun belirttiği ve anayasanın maddesinde güvenceye alınan insan haklarına dayalı demokratik hukuk devleti ilkesinin en çok zedelenme olasılığının olduğu olağanüstü hallerde de korunması açısından son derece önemlidir anayasa mahkemesinin olağanüstü hal süresinceesas sayısı karar sayısı çıkarılan bir kanun hükmünde kararnamenin gerçek bir olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi niteliğinde olup olmadığını araştırması ve bu nitelikte görmediği kararnameleri anayasaya uygunluk denetimine bağlı tutması uluslararası standartların bir başka ifadeyle anayasanın maddesinin gereklerini yerine getirmesi anlamına da gelmektedir bir kanun hükmünde kararnamenin anayasanın öngördüğü anlamda olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılmış gerçek bir olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi olup olmadığının belirlenmesinde anayasanın yalnızca ve maddeleri değil madde ve madde gibi konuya ilişkin bütün hükümlerinin göz önünde tutularak değerlendirilmesi gerekir anayasanın maddesine göre savaş seferberlik sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir bu hükme göre olağanüstü halde alınacak önlemler hem ölçülülük ilkesine hem de milletlerarası hukuktan doğan yükümlülüklere aykırı olmamalıdır milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler olağanüstü halde alınacak tedbirlerin hukukun genel ilkelerine ve ai̇hs bmmshs cenevre sözleşmesi gibi türkiye cumhuriyetinin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve bu sözleşmelerin kurduğu ve sözleşme hükümlerini yorumlayan yargısal ve yarı yargısal organların kararlarına aykırı düşmemesi anlamına gelir anayasa mahkemesi de milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükleri bu şekilde ifade etmektedir bu bağlamda ai̇hs ve ve onu yorumlayan ai̇hm kararlarının olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin anayasaya uygunluk denetiminde çok önemli bir yeri vardır ai̇hs ve ai̇hmnin türk anayasaya yargısındaki önemi anayasa değişiklikleriyle hukuk sistemimize kazandırılan bireysel başvuru yoluyla daha da artmış ve belirginleşmiştir anayasa koyucu bireysel başvuruları karara bağlarken anayasa mahkemesinin ai̇hs ve ai̇hm kararlarını dikkate almasını istemektedir madde değişiklik gerekçesinde de bireysel başvuru kurumunun oluşturulmasının neden ve amaçları arasında ai̇hmye türkiyeden giden başvuru ve ai̇hmde türkiye aleyhine sonuçlanan dava sayısını azaltmak olduğu belirtilmektedir anayasa koyucunun ortaya koyduğu bu amaca ulaşmanın yolu yalnızca bireysel başvuru dosyalarında değil özellikle iptal davası ve itiraz yolu ile önüne gelen işlerde de anayasa mahkemesinin başta ai̇hs ve ai̇hm içtihatları olmak üzere evrensel insan hakları ölçütlerini istikrarlı biçimde kararlarına esas alması ve uygulamasıdır olağanüstü hallerde anayasa mahkemesinin ai̇hs ve ai̇hm içtihatlarının gerisine düşmemesi yukarıda ifade ettiğimiz gibi anayasanın maddesinde güvenceye alınan insan haklarına dayalı demokratik hukuk devleti olmanın bir gereği olduğu kadar temel hak ve özgürlüklerin korunması bakımından daha da büyük önem taşır anayasa mahkemesi bir kanun hükmünde kararnamenin gerçek bir olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi olup olmadığını nitelerken anayasa hükümlerini ai̇hs ve ai̇hm içtihatları doğrultusunda yorumlamalıdır anayasanın maddesiyle paralel olarak ai̇hsnin maddesi de devletlerin ancak durumun gerektirdiği ölçüde ve uluslararası hukuktan doğan diğer yükümlülüklere aykırı olmamak kaydıyla savaş ve diğer olağanüstü hallerde sözleşmede öngörülen yükümlülüklere aykırı önlemler alınabileceğini belirtmektedir ai̇hm de özellikle devletlerin krizin gerektirdiği ölçüyü aşıp aşmadıklarını denetleme konusunda kendini yetkili görmektedir mahkeme bu denetim yetkisini kullanırken askıya almanın etkilediği hakların niteliği olağanüstü halin süresi ve olağanüstü hale yol açan nedenler gibi konuyla ilgili çeşitli etmenleri gözönünde bulundurur brannigan and mcbride birleşik krallık paragraf lawless i̇rlanda paragrafesas sayısı karar sayısı i̇rlandabirleşik krallık paragraf aksoy türkiye paragraf nuray şentürkiye paragraf bmmshs hükümlerinin taraf devletler tarafından sınırlanmasına ve askıya alınmasına ilişkin ölçütleri belirleyen tarihli bm siracusa i̇lkelerine un doc ecn annex gore de devletin sözleşme hükümlerini askıya aldığı hangi bir tedbirin ulusun yaşamına karşı oluşan tehdidi ortadan kaldırmak için mutlak olarak gerekli ve tehdidin mahiyetiyle ve yaygınlığıyla orantılı olmalıdır paragraf bir başka ifadeyle anayasanın maddesinde şart koşulan ölçülülük ilkesi bmmshs bakımından da uygulanması zorunlu bir ilkedir bu tedbirlerin durumun mutlak biçimde gerektirdiği nitelikte olup olmadığının tespitinde ulusal makamların değerlendirmesi kesin olarak kabul edilemez paragraf bu düzenleme anayasanın maddesinin milletlerarası hukuktan doğan yükümlülüklerin ihlâl edilmemesi şartına uygun olarak kanun hükmünde kararnameler yoluyla alınacak olağanüstü tedbirlerin öncelikte iç hukukta anayasa mahkemesi tarafından denetlenmesi gereğini de ortaya koymaktadır anayasanın maddesi birinci fıkrada belirlenen durumlarda da savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında kişinin yaşama hakkına maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz kimse din vicdan düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz suç ve cezalar geçmişe yürütülemez suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz diyerek olağanüstü hallerde bile askıya alınamayacak ya da ihlal edilemeyecek bir hak ve özgürlükler alanı yaratmaktadır ai̇hs ve bmmshs de anayasanın maddesinde olduğu gibi olağanüstü hallerde de ihlal edilemeyecek çekirdek bir hak ve özgürlükler alanı öngörmektedir ai̇hsnin maddesi ile yaşam hakkı md işkence ve kötü muamele yasağı md ile suç ve cezaların kanuniliği md ilkelerinin olağanüstü dönemlerde bile ihlal edilmesi yasaklanmaktadır bunlara nolu protokol ile getirilen ölüm cezası yasağı ile nolu protokolün bir suç nedeni ile iki kez yargılanmayı yasaklayan hükmünü de eklemek gerekir ayrıca ai̇hmye göre ai̇hsde açıkça öngörülmemiş olmakla birlikte doğası ve niteliği gereği askıya alınması mümkün olamayacak başka bazı haklar da vardır ai̇hmye göre sözlşmenin maddesinde yer almamakla birlikte maddede öngörülen ayrımcılık yasağı bu nitelikteki haklar arasında yer alır i̇rlanda birleşik krallık paragraf ai̇hsnin taraf devletlere ve kişilere sözleşmede tanınan hakları kötüye kullanamayacağına ilişkin maddesi ile hak ve özgürlüklere yapılacak sınırlamaların öngörülen amaca uygun olmasını şart koşan maddesi de niteliği gereği sınırlamaya konu olamaz bmmshsnin maddesi de sözleşmenin yaşam hakkı işkence ve kötü muamele yasağı ayrımcılık yasağı borç nedeniyle hapis yasağı suç ve cezaların kanuniliği kişi olarak tanınma hakkı düşünce vicdan ve din özgürlüğüne ilişkin maddelerinin taraf devletler tarafından askıya alınmasına izin vermemektedir anayasanın maddesinde yer alan hak ve özgürlükler ai̇hs ve bmmshs gibi türkiyenin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmelerinin ilgili düzenlemeleri çerçevesinde ele alınmalı ve yorumlanmalıdır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle bu alana dokunmak anayasaya aykırıdır anayasal demokrasiler hak ve özgürlüklerin kullanılmasının sınırlanmasının istisna olduğu rejimlerdir olağanüstü hal gibi istisnai durumlarda yürütme organının hak ve özgürlüklere müdahale yetkisinin genişlemesi hak ve özgürlüklerin esas bunları sınırlamanın istisna olduğu ilkesini ortadan kaldırmaz ayrıca anayasa farklı olağanüstü yönetim usulleri düzenlemiştir bunun amacı ulusun ve devletin karşı karşıya kalacağı tehdit ve tehlikenin büyüklüğüne göre yürütme organının daha büyük çaplı tedbir almasını sağlamaktır bu bağlamda örneğin savaş hali ile olağanüstü haldeesas sayısı karar sayısı temel hak ve özgürlüklere yapılacak müdahale de farklı olacaktır olağanüstü hal ilanı ile temel hak ve özgürlüklere yönelik olarak alınacak bir tedbir daha ağır bir olağanüstü yönetim usulünün yürürlükte olduğu bir durumda alınabilecek bir tedbir niteliği taşımamalıdır temel hak ve özgürlüklere müdahale ancak zorunluluk varsa yapılmalı ve sınırlamada en azla yetinilmelidir bu maddelerde sayılan hak ve özgürlükleri askıya alan ya da ihlal eden veya anayasanın maddesine aykırı olarak türkiye cumhuriyetinin milletlerarası hukuktan doğan yükümlülüklerine veya ölçülülük ilkesine aykırı bir düzenleme yapılması anayasanın olağanüstü yönetim usûlleri bağlamında öngörmediği bir yetkinin kullanılması anlamına gelir sonuç olarak bir kanun hükmünde kararnamenin anayasanın ilgili bütün hükümlerini dikkate alarak anayasanın maddesinde belirtilen olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılmış gerçek bir olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi olup olmadığını araştırmak ve bu nitelikte olmayan kanun hükmünde kararnamelere anayasaya uygunluk denetimi yapmak anayasa mahkemesinin yetkisi ve görevidir sayılı kanun hükmünde kararname hükümlerinin anayasaya aykırılık gerekçeleri sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı kurum ve kuruluşlara i̇lişkin düzenleme yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin ve maddelerinin anayasaya aykırılığı sayılı kanun hükmünde kararnamenin olağanüstü hal kapsamında bazı kurum ve kuruluşlara i̇lişkin düzenleme yapılması hakkında kanun hükmünde kararname şeklindeki adı yanında cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu kararında aynen olağanüstü hal kapsamında bazı kurum ve kuruluşlara ilişkin düzenleme yapılması denilerek khk ile olağanüstü hal ilanına neden olan sebebi ortadan kaldırmak amacının ötesinde olağan kanunlarda olağanüstü hal sona erdikten sonra da yürürlükte kalmaya devam edecek genel sürekli ve kalıcı değişiklikler yapılmasının amaçlandığını daha baştan ortaya koymaktadır nitekim khknin birinci bölümü türk silahlı kuvvetlerine i̇lişkin hükümlere i̇kinci bölümü bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumuna i̇lişkin hükümlere üçüncü bölümü çeşitli ve son hükümlere ayrılmıştır bu bölümlendirmeye dayalı ve devamı olarak khknin maddesiyle sayılı askeri hakimler kanununun maddesinin hakkında işlem yapılan kişinin görevine devamının soruşturmanın selametine yahut yargı erkinin nüfuz ve itibarına zarar vereceğine kanaat getirilirse geçici bir tedbir olarak işten el çektirilmesi hususunda askeri adalet müfettişince milli savunma bakanından istemde bulunulur milli savunma bakanı tarafından yerine getirilen işten el çektirme işlemi mahiyet ve sonuçları itibariyle askeri mahkemelerin kuruluşu ve yargılama usulü kanunundaki hükümlere tabidir şeklindeki üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmakta maddesiyle sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanununun tarihli ve sayılı khknin maddesiyle yürürlükten kaldırılan maddesiyle askeri öğrencilerin ve yedeksubayların harçlıkları yeniden düzenlenmekteesas sayısı karar sayısı maddesiyle sayılı genelkurmay başkanının görev ve yetkilerine ait kanunun tarihli ve sayılı khknin maddesiyle değiştirilen madddesi tekrar değiştirilerek genelkurmay başkanının görev ve yetkileri yeniden düzenlenmekte maddesiyle sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrası değiştirilerek genelkurmay başkanının seçimi ve atanmasında yeni bir sisteme geçilmekte maddesiyle sayılı kanunun tarihli ve sayılı khknin maddesiyle değiştirilen maddesinin birinci fıkrasındaki barışta ibaresi yürülükten kaldırılarak kuvvet komutanlıklarının savaşta dahi genelkurmay başkanlığına bağlı olması ortadan kaldırılmakta maddesiyle sayılı askeri yüksek i̇dare mahkemesi kanununun maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi değiştirilerek yüksek mahkemenin genel sekreterlik seçimi yeniden düzenlenmekte maddesiyle sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrası değiştirilerek başkanlar kurulunun oluşumu yeniden düzenlenmekte maddesiyle sayılı harp okulları kanununa eklenen geçici maddeyle harp okullarına üniversitelerin ilgili bölümlerinden öğrenci alınması öngörülmekte ve geçişe ilişkin usul ve esasların belirlenmesi ikincil düzenlemeye bırakılmakta maddesiyle sayılı kanunun maddesinin üçüncü fıkrasındaki dekan yardımcılarının atanması sayılı türk silâhlı kuvvetleri personel kanunu hükümlerine göre yapılır hükmü yürülükten kaldırılmakta maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici madde ile tarihine kadar bölge idare mahkemesi üyeliğine hakim ve savcılık mesleğinde altı yıl görev yapmış olanların da atanabileceği öngörülmekte maddesiyle sayılı sahil güvenlik komutanlığı kanununun maddesinin ikinci fıkrasındaki askeri personel ibaresi kolluk personeli şeklinde değiştirilerek komutanlığın askeri personelinin hukuki statüsüne son verilip kolluk personeline indirgenmekte maddesiyle sayılı jandarma teşkilat görev ve yetkileri kanununun maddesinin birinci fıkrasına tarihli ve sayılı khknin maddesiyle eklenen ikinci cümledeki haklardan da ayrıca ibaresi haklardan aynı şekilde biçiminde değiştirilerek jandarma personeli mali hak kaybına uğratılmaktadır bu bağlamda iptali istenen düzenlemelerde olağanüstü hal ilanının konusu amacı ve gerekleriyle bağdaşmayacak şekilde olağanüstü hal khksi ile olağan dönemlerde olağan yasama işlemleriyle yasalaştırılmış kanunlar ile olağanüstü dönem khkleriyle değiştirilmiş khklerde olağanüstü hal ortadan kalktıktan sonra da yürürlükte kalacak genel ve süreklilik taşıyan ve bu nitelikleriyle gelecek hukuk düzeninde özlü ve kalıcı etkilere yol açan hukuksal düzenlemeler yapılmıştır anayasanın maddesi ile sayılı olağanüstü hal kanununun maddesinin bendine göre ülke genelinde tarihinden itibaren doksan gün süreyle olağanüstüesas sayısı karar sayısı hal ilan edilmesine milli güvenlik kurulunun tarihli ve sayılı tavsiye kararı gözönünde bulundurularak cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından tarihinde karar verilmiş bu karar tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir tbmm olağanüstü halin ilanına ilişkin sayılı söz konusu bakanlar kurulu kararını tarihli birleşiminde onaylamıştır tbmm kararı tarihli resmi gazetede yayımlanmıştır milli güvenlik kurulunun sayılı tavsiye kararında fetullahçı terör örgütü adı verilen bir ihanet çetesinin temmuz tarihinde türk silahlı kuvvetleri içindeki mensupları vasıtasıyla silahlı bir darbe girişimi başlatmıştır bu örgüt kuruluş aşamasından itibaren etkisi altına aldığı eğitim kuruluşları sivil toplum kuruluşları medya kuruluşları ticari kuruluşlar ve kamu görevlileri aracılığıyla milleti ve devleti kontrol altında tutmayı amaçlamaktadır demokrasimizin hukuk devleti ilkesinin vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin korunmas
3,977
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir türkiye cumhuriyeti anayasasının ncı maddesine aykırılık i̇ptali istenen yasa maddesinin hukuk devleti i̇lkesine aykırı olduğu düşünülmektedir çünkü cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren hukuk güvenliğini gerçekleştiren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yargı denetimine açık yasaların üstünde anayasanın ve yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir bu bağlamda hukuk devletinde yasakoyucu yasaların yalnız anayasaya değil evrensel hukuk ilkelerine de uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür türkiye cumhuriyeti anayasasının nci maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden birisi suç ve cezada belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını belirler hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar i̇ptali istenen yasa maddesi suç ve cezada belirlilik ilkesine aykırıdır çünkü yalan tanıklık yapan kişi bu eylemi gerçekleştirdiği sırada aleyhine tanıklık yaptığı kişiyle ilgili yargılama devam etmekte ve bu kişinin hangi yasa maddesinden ne kadar ceza alacağını öngörememektedir çünkü işlemekte olduğu suçun yaptırımı bir başkasının gerçekleştirdiği başka bir eylemle ilgili yargılamanın sonucuna sıkı sıkıya bağlıdır aleyhine tanıklık yaptığı kişinin gerçekleştirdiği eylemin hangi yasa maddesini ihlal ettiğini yargılama merci tarafından bu fiil için yasada öngörülen ceza aralığından ne miktar ceza takdir edileceğini ve hatta bu kişinin yargılama sürecindeki tavırları itibariyle yargılama mercinin arttırım ve indirim hükümleri nazarında takdir yetkisini ne şekilde kullanacağını bilememektedir burada yasakoyucu hukukun temel ilkelerine aykırı olarak yasama yetkisini zımnen devretmiştir çünkü cezanın miktarı yasakoyucu tarafından değil bir başkasının eylemi ve bu eylemle ilgili yargılama mercinin takdir ve uygulamalarına terk edilmiştir i̇şte bütün bu nedenlerle iptali istenen yasa maddesi türkiye cumhuriyeti anayasasının nci maddesinde düzenlenen hukuk devleti i̇lkesine aykırıdır türkiye cumhuriyeti anayasasının nci maddesine aykırılıkesas sayısı karar sayısı türkiye cumhuriyeti anayasasının inci maddesi ile avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nci maddesinde suç ve cezada yasallık ilkesi düzenlenmiştir bu maddeye göre yasanın suç saymadığı bir eylemden dolayı kimse cezalandırılamaz ve suç tarihinde yürürlükte bulunan yasada öngörülenden daha ağır bir ceza verilemez suç ve cezada yasallık ilkesinin bir sonucu da sayılı yasanın üncü maddesinde yer verilen suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunacağıdır i̇ptali istenen yasa maddesine göre fail kendi işlediği fiilin ağırlığına göre değil bir başkasının işlediği fiilin ağırlığına göre cezalandırılmaktadır ceza miktarı yasakoyucu yerine bir başkasının işlemiş olduğu fiilin ağırlığına ve hatta bu fiile ilgili yargılama süreci ve yargı mercinin takdir ve uygulamasına göre belirlenmektedir mesela sayılı yasanın ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi uyarınca cezalandırılması istenen sanıkla ilgili yargılama merci sanığın işlediği fiilin ağırlığına göre aydan yıla kadar olan aralıkta bir ceza miktarı belirleyecek zincirleme suç haksız tahrik yaş küçüklüğü akıl hastalığı ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplere göre uygulama yapacak sanığın geçmişi sosyal ilişkileri ve yargılama sürecindeki tutumuna göre sayılı yasanın ncı maddesini uygulayacak ve sonuç cezaya ulaşacaktır aynı örnekte yargılama sırasında olumsuz tutumu nedeniyle sayılı yasanın nci maddesine göre indirim yapılmaması yalan tanıklık yapan failin alacağı cezayı arttıracaktır ki bunda yalan tanıklık yapan failin hiçbir etkisi bulunmamakta tamamen bir başkasının eylemine göre ceza almaktadır mesela ay süreli hapis cezası alan sanık aleyhine tanıklık yapan fail ay hapis cezası alacak belki yargılama sürecinde iyi hali nedeniyle sayılı yasanın ncı maddesine göre hapis cezası adli para cezasına çevrildiğinde bu sefer yalan tanıklık yapan fail sayılı yasanın nci maddesinin nci fıkrasına göre yıldan yıla kadar cezalandırılacaktır i̇şte bütün bu nedenlerle iptali istenen yasa maddesi türkiye cumhuriyeti anayasasının nci maddesi ile avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nci maddesine aykırıdır mahkememizde görülmekte olan davada uygulama yeri bulunan ve mahkememizce türkiye cumhuriyeti anayasasına aykırı olduğu düşünülen sayılı yasanın nci maddesinin ncı fıkrasının süreli hapis cezasına mahkûmiyeti halinde mahkûm olunan cezanın üçte ikisi kadar hapis cezasına hükmolunur cümlesinin i̇ptali̇ne karar verilmesi türkiye cumhuriyeti anayasasının uncu maddesine göre türk milleti adına yargı yetkisini kullanan bağımsız erciş asliye ceza mahkemesi tarafından arz ve talep olunur
727
esas sayısı karar sayısı iii anayasaya aykirilik sorunu kanunun itiraz konusu kuralı içeren maddesinin fıkrasında asliye ticaret mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemelerde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur konusu parayla ölçülebilen uyuşmazlıklarda dava değeri üç yüz bin türk lirasının üzerinde olan dava ve işler ile dava değerine bakılmaksızın i̇flasiflasın kaldırılması iflasın kapatılması konkordato ve yeniden yapılandırmadan kaynaklanan iş ve davalara tarihli ve sayılı türk ticaret kanununda hâkimin kesin olarak karara bağlayacağı işler ile davalara şirketler ve kooperatifler hukukundan kaynaklanan genel kurul kararlarının iptali ve butlanına ilişkin davalara yönetim organları ve denetim organları aleyhine açılacak sorumluluk davalarına organların azline ve geçici organ atanmasına ilişkin davalara fesih infisah ve tasfiyeye yönelik davalara tarihli ve sayılı hukuk muhakemeleri kanununa ve tarihli ve sayılı milletlerarası tahkim kanununa göre yapılan tahkim yargılamasında tahkim şartına ilişkin itirazlarahakemlerin seçimi ve reddine yönelik davalar ile yabancı hakem kararlarının tanıma ve tenfizine yönelik davalara ilişkin tüm yargılama safhalarının bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülüp sonuçlandırılacağı bu fıkrada belirtilen dava ve işler dışında kalan uyuşmazlıkların mahkeme hâkimlerinden biri tarafından görülüp ve karara bağlanacağı öngörülmektedir i̇tiraz konusu kural söz konusu bentte yer alan kurulan yerlerde bu mahkemelerde ibaresidir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti bir hukuk devleti olarak nitelendirilmiştir hukuk devletinin temel unsurlarından biri de hukuki güvenlik ilkesidir bu ilke hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar bu bağlamda açılan bir davaya farklı yargı çevrelerinde farklı sayılarda hakimlerin yetkili ve görevli kılınması kamunun devlete güven duygusunu beraberinde de hukuki güvenlik ilkesini zedelemektedir anayasanın maddesinde madde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir ek fıkra md kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür ek cümle md bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz ek fıkra md çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar denilerek eşitliğe vurgu yapılmıştır bu ilke ai̇hsnin maddesinde ayrımcılık yasağı olarak düzenlenmiştir madde bu sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma cinsiyet ırk renk dil din siyasal veya diğer kanaatler ulusal veya toplumsal köken ulusal bir azınlığa aidiyet servet doğum başta olmak üzere herhangi başka bir duruma dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır anayasanın anılan maddesinde belirtilen kanun önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilkeyle eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak kişiler arasında ayrım yapılmasını ve kişilere ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır kanun önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmezanayasa mahkemesinin sayılı kararı bu kapsamda aynı miktar ve nitelikteki ticari uyuşmazlığa heyet halinde bakan ticaret mahkemesi ile tek hakimli bakan asliye hukuk mahkemesinde ticaret mahkemesi sıfatıyla dava açan davacılar arasında eşitsiz bir fark oluşmakta iddia ve savunma tartışılıp irdelenememekte vicdani ve ağır yükümlülük içeren bir dava bölgeler arası farklılıkla tek hakimce çözümlenmek zorunda kalmaktadır tamamen aynı hukuksal durumda olanlar farklı kurallara bağlı tutulmaktadır bu husus kanun önünde eşitlik ve ayrımcılık yasağı ilkelerine aykırıdır anayasanın maddesinin birinci fıkrasında herkes meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilerek yargı organlarına davacı ve davalı olarak başvurabilme hakkı ve bunun doğal sonucu olarak da iddia savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır ai̇hsnin maddesi ışığında yer edinen bu düzenleme ile güvence altına alman hak arama özgürlüğü kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birisidir kişiler açısından bir hak olarak ortaya çıkan adil yargılanma adaletin geciktirilmemesi ile muhakemenin etkin ve isabetli olarak yürütülmesini de içermektedir bu bağlamda hukuk devletinin en temel görevlerinden birisinin uyuşmazlıkları adil yargılanma hakkına uygun biçimde ve süratle çözmektir bu madde kapsamında tüm bireyler uyuşmazlığının heyet halinde çözüme kavuşturulmasını isteme hakkına sahip olup mevcut düzenleme bu hakkı engeller niteliktedir anayasanın maddesinde hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz denilerek kanuni hakim güvencesi ilkesi düzenlenmiştir kanunun asliye ticaret mahkemesinde heyetle görülüp sonuçlandırılacak şekilde düzenlediği davalarda yerde asliye ticaret mahkemesi kurulmadığı için tek hakimce yargılama yapılması anayasa ile getirilen kanuni hakim güvencesi ilkesine aykırıdır anayasanın maddesinin son fıkrasında davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir denilmiş ve usul ekonomisi olarak da adlandırılan bu ilkeyle yargılama maliyetinin en düşük şekilde olmasının ve bu sürecin mümkün olan en hızlı yöntemlerle gerçekleştirilmesinin yargının görevlerinden olduğu ifade edilmiştir bu bağlamda hukuk sisteminin ve özellikle yargılama usulünün yargılamaların makul süre içinde bitirilmesini mümkün kılacak şekilde düzenlenmesi ve bu düzenlemelerde davaların uzamasına yol açacak usul kurallarına yer verilmemesi makul sürede yargılanma ilkesinin bir gereğidir bu bağlamda bahsi geçen kurulan yerlerde bu mahkemelerde ibaresinin davaların uzamasını ve mahkemelerin iş yükünün çoğalmasını engellemeye yönelik kamu yararı amacıyla öngörülen adil yargılanma hakkını adalet duygusunu zedeleyen ve demokratik toplum düzeninin gerekleri ile çelişen bir yönü bulunmakla birlikte davaların kısa sürede sonuçlandırılmasını öngören anayasanın maddesine aykırı bir yönü de bulunmaktadır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı adli yargı i̇lk derece mahkemeleri ile bölge adliye mahkemelerinin kuruluş görev ve yetkileri hakkında kanunun maddesinin fıkrasının özellikle kurulan yerlerde bu mahkemelerde ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesine arz olunur
967
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykırılığın değerlendirilmesi anayasa mahkemesi kararlarında da belirtildiği gibi anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koruyucunun uyması gereken anayasa ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir sosyal hukuk devleti de insan haklarına dayanan kişilerin huzur refah ve mutluluk içinde yaşamalarını güvence altına alan kişi hak ve özgürlükleriyle kamu yararı arasında adil bir denge kurabilen çalışma hayatını geliştirmek ve ekonomik önlemler alarak çalışanları koruyan onların insan onuruna uygun hayat sürdürmelerini sağlayan milli gelirin adalete uygun biçimde dağıtılması için gerekli önlemleri alan sosyal güvenlik hakkını yaşama geçirebilen güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak sosyal adaleti ve toplumsal dengeleri gözeten devlettir sosyal hukuk devletinin somut göstergelerinden biri sosyal güvenlik hakkıdır niteliği itibarı ile ekonomik ve sosyal bir hak olarak sosyal güvenlik hakkı devlete bu hakkı hayata geçirmek için gereken tedbirleri almak ve teşkilatı kurmak gibi bir yükümlülük yükler sosyal güvenlik hakkı pozitif statü hakları arasında yer alır ve bu anlamda insanlar için bir hak devletler için ise bir ödev bir yükümlülüktür pozitif statü hakları bireylere devletten olumlu bir davranış bir hizmet bir yardım isteme imkanını tanıyan haklardır şu halde devlet toplumda yaşayan bireylere ekonomik destek sağlamak toplumu genel olarak risk kabul edilen iş kazası hastalık yaşlılık maluliyet işsizlik gibi olaylara ve olgulara karşı korumak ve toplumda yaşayan herkesin kişiliğinin gelişmesini sağlamak için kanuni düzenlemeleri yapmak ve herkesin sosyal güvenliğini sağlayacak tedbirleri almakla yükümlüdür anayasa mahkemesi sosyal güvenlik hakkı ile sosyal hukuk devleti arasındaki ilişkiyi kararlarında sık sık vurgulamaktadır bireylere gelecekte karşılaşacakları sosyal riskler karşısında yoksulluğa düşmemeleri için asgari ölçüde bir yaşam düzeyi sağlamakla yükümlüdür sosyal güvenlik sosyal riskler işsizlik gibi karşısında asgari yaşam düzeyinin sağlanmasını amaçlar rg sosyal güvenlik bireylerin istek ve iradeleri dışında oluşan sosyal risklerin kendilerinin ve geçindirmekle yükümlü oldukları kişilerin üzerlerindeki gelir azaltıcı ve harcama artırıcı etkilerini en aza indirmek ayrıca sağlıklı ve asgari hayat standardını güvence altına alabilmektir rg sayılı yasa ile getirilen ikinci eczacı çalıştırma yükümlülüğü bu anlamda devletin sosyal güvenliği sağlayacak tedbirlerinden değil bir zorunluluk olarak karşımız çıkmaktadır devlet çalışma alanını düzenlerken zorlayıcı değil teşvik edici olmalıdır eczacılara istihdam oluşturmak için sadece belli bir ciroyu aşan eczacılara ikinci eczacı çalıştırılması zorunluluğu getirilmesi tedbir değil zorlamadır bir kısım bireylere gelecekte karşılaşacaklarıesas sayısı karar sayısı sosyal riskler karşısında yoksulluğa düşmemeleri için asgari ölçüde bir yaşam düzeyi sağlamaya çalışırken diğer bir kesimin bunun yükünü çekmek zorunda bırakılması devletin sosyal güvenlik yükümlülüğünü yerine getirdiği anlamına gelmez serbest eczanelerde reçete sayısı veveya ciro gibi kriterlere göre belirlenen sayıda ikinci eczacı çalıştırılması zorunluluğu kişinin istemediği birisiyle çalışmak zorunda bırakılarak maaş ödeme yükümlülüğü anayasanın maddesine anayasanın maddesiyle devlete verilen sosyal riskler işsizlik gibi karşısında asgari yaşam düzeyinin sağlanması ödevinin bir kısım eczacılara yüklenmesi anayasanın maddesine aykırıdır beri taraftan olayın tersinden bakıldığında da bir önceki yılın ciro verilerine göre ikinci eczacıyı çalıştırmak zorunda olan serbest eczacıların da yılki cirosunun düşmesi halinde çalışmaya başlamış ikinci eczacının bir sonraki sene işten çıkarılmaları söz konusu olacaktır i̇ptali istenen yönetmeliğin maddesi hükmüne göre yılına ait cirosu üç milyon tl olan bir serbest eczacı ikinci bir eczacıyı çalıştırmak zorunda olup otuz gün içinde işe başlatmak ve i̇l sağlık müdürlüğüne bildirmek zorundadır şayet eczacı bundan imtina ederse ruhsatının otuz gün süreyle askıya alınacağı hatta verilen otuz günlük süre sonunda da ikinci eczacıyı işe başlatmazsa sonunda ruhsatının süresiz askıya alınacağını bilen ve iş yerinin kapanmasını istemeyen serbest eczacı ikinci bir eczacıyı işe başlatmak zorunda kalacak prosedüre uyarak durumun bilgisini verecek ve yönetmelikte öngörülen ücretten aşağı olmamak üzere ikinci eczacıyı çalıştırmaya başlayacaktır yılına gelindiğinde serbest eczacının cirosunun farklı değişkenler nedeniyle kurumun güncellediği ciro miktarından aşağı düştüğünü varsaydığımızda da yılında artık serbest eczacının kanunla öngörülmüş olan ikinci eczacı çalıştırmak zorunluluğu ortadan kalkmış olacaktır bu durumda ikinci eczacı olarak işe başlamış ve hayatını bu işe göre kurgulamış eczacının işten çıkarılması karşısında tekrar iş arama tekrar düzen kurma sıkıntıları baş gösterecektir bu durumda da ikinci eczacının sosyal güvenlik hakkının hayata geçirildiğinden ve iş güvenliği hakkından bahsedilemeyecektir ayrıca bu durum hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından biri olan bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasa düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılan hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık oluşturacaktır bir başka husus da sayılı kanunun hem genel gerekçesinde hem de madde gerekçesinde ülkemizde eczane sayısının fazla eczacı sayısının yetersiz olduğu vurgulanmakta ancak eczacı istihdamının arttırılmasından bahsedilmektedir eczacı sayısı ülkemizde yetersiz ise eczacıların istihdamının arttırılması maksadı ile ikinci eczacı olarak çalıştırılmak istenilmeleri kanunun gerekçesinde kendi içinde çelişmektedir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetimin başlangıçla belirtilen temel ilkelere dayanan bir devlet olduğu vurgulanmış maddesi ile anayasa metni içinde olduğu açıklanan başlangıç bölümünde ise kuvvetler ayrımı ilkesine yer verilmiştir bu ilke gereği yasama yürütme ve yargı bu yetkileri kullanacak organlar olarak belirlenmiş anayasanın maddesinde yasama yetkisinin türkiye büyük millet meclisince kullanılacağı ve devredilemeyeceği kurala bağlanmıştır bu kural karşısında anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildiresas sayısı karar sayısı yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir bu nedenle anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında yasalarla düzenlenmemiş bir alanda yasa ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemeyeceği açıktır yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakmaması gerekmektedir temel kuralları koymadan ölçüsünü belirlemeden ve sınırları çizmeden yürütmeye düzenleme yetkisi veren bir kuralın anayasanın maddesine aykırı düşeceğinde kuşku bulunmamaktadır yasa ile yetkilendirme anayasanın öngördüğü biçimde yasa ile düzenleme anlamına gelmeyeceği gibi yasa koyucu gerektiğinde sınırlarını belirlemek koşuluyla bazı konuların düzenlenmesini idareye bırakabilir anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesi de maddenin bu şekilde değerlendirilmesini ve uygulamaya geçirilmesini gerektirir sayılı kanununun maddesinin fıkrasında yer alan düzenlemeye bakıldığında ise yardımcı eczacı ve ikinci eczacı çalıştırılmasına yönelik usul ve esasları belirleme bu konuda düzenleme yapma yetkisinin bütünüyle yürütme organına bırakıldığı görülmüştür yasama organı tarafından çerçevesi çizilmeden ilk defa uygulamaya konulacak belirsiz ve geniş bir alanı düzenleme yetkisinin yürütme organına bırakılması anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu gibi yasama yetkisinin devredilemeyeceğine ilişkin anayasanın maddesine ve sonuçta anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı bulunmaktadır iii çalışma hakkı sözleşme hürriyeti ve özel teşebbüs kurma serbestiyeti temel hak ve özgürlükler arasında sayıldığından anayasanın maddesi uyarınca bu hakların kullanımına getirilen sınırlamaların her türlü keyfilikten uzak objektif ve ölçülü olması özel sektör tarafından sunulan bu hizmetlerin sunumuna getirilen kısıtlamalarla güdülen kamu yararı ile kişisel hak ve menfaatler arasında adil bir denge gözetilmesi getirilen kural ve kısıtlamaların hakkın özünü zedelemeyecek yani çalışma hakkı sözleşme hürriyeti ve özel teşebbüs kurma serbestiyetini güçleştirmeyecek halihazırda çalışan kişilerin kazanılmış haklarını kullanmalarını engellemeyecek düzeyde olması gerekmektedir i̇kinci eczacı ve yardımcı eczacıyı çalıştırmak zorunda olan serbest eczaneler için söz konusu yasal düzenleme ile anayasa ile teminat altına alınmış çalışma ve sözleşme hürriyeti çiğnenmiş olmaktadır şöyle ki kanun gereği serbest eczane açmak isteyen yeni mezun olmuş bir eczacının en az bir yıl hizmet sözleşmesine bağlı olarak mesul müdür eczacı ile birlikte yardımcı eczacı olarak çalışmak zorunluluğu olduğu kadar kendisine müracaat edilen ya da bölge eczacı odası tarafından kurumca belirlenen limitin üzerinde olan eczaneler arasından seçilen serbest eczacının da yardımcı eczacıyı çalıştırmak zorunluluğu bulunmaktadır aynı şekilde kriteri tutan serbest eczacı da ikinci eczacıyı çalıştırmak zorundadır bu durumda yardımcı eczacı ve ikinci eczacı için çalışma hakkı onları çalıştıracak serbest eczacılar için sözleşme hürriyetini ortadan kaldırmaktadır nitekim ikinci eczacıyı ve bölge eczacı odasının yerleştirme yaptığı yardımcı eczacıyı çalıştırmak zorunda olan serbest eczacıya sözleşme yapıp yapmama süresini belirleme serbestisi ve sözleşmenin tarafını seçme hakkı tanınmamaktadır en az bir yıl müddetle aynı mekanda ve kesintisiz birlikte çalışacağı insanı seçmeden süresini belirlemeden sözleşme yapmak zorunda bırakılmaktadırlar bu sebeple söz konusu yasal düzenleme çalışma ve sözleşme hürriyetine aykırı olup çalışma hürriyetine getirilen buesas sayısı karar sayısı sınırlama hakkın özünü ortadan kaldıracak nitelikte olup kamu yararı ile kişisel hak ve menfaatler arasında adil bir denge oluşturmadığından ölçülülük ilkesine de aykırıdır yardımcı eczacılık kavramının getirildiği sayılı kanunun gerekçesinde gerek hizmet sunumu gerekse eczacı istihdamını artırmak ve yeni mezun eczacıların eczane açmadan önce eczane hakkında bilgi ve mesleki deneyim edinmelerini sağlamak amacı ile yardımcı eczacı çalıştırılması düzenlemesi getirildiği ifade edilmiştir sözleşme hürriyeti en geniş anlamda temel yasalardan dian türk borçlar kanununda düzenlenmiştir kanunun maddesinde taraflar bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler hükmüne yer verilmiştir kişilerin emredici kurallara ahlaka kamu düzenine kişilik haklarına aykırı olmadıkça her konuda sözleşme yapıp yapmamakta karar verme serbestisi olarak ifade edilen ve borçlar hukukuna hakim olan sözleşme serbestisi ilkesi uyarınca kanuni sınırlamalara uyulmak kaydıyla kişinin dilediği kişiyle istediği içerik ve şekilde sözleşme yapabileceği tartışmasızdır anayasanın maddesine göre temel hak ve özgürlükler ancak anayasanın özüne ve ruhuna uygun olarak yasa ile sınırlanabilir anayasanın temel insan hak ve hürriyetlerinden olan çalışma hürriyetinin yasa ile sınırlanması sırasında da kamusal gereklilikler ile temel insan hak ve özgürlükleri yönünden ölçülülük ilkesi gözetilerek düzenleme yapılması esastır sözleşme özgürlüğü ilkesini sınırlandıran durumlardan birisi kanunla bazı hallerde işverene sözleşme yapma zorunluluğunun getirilmesidir sayılı i̇ş kanunu özel ve devlete ait belli koşulları taşıyan işyerlerinde belirtilen oranlarda engelli ve eski hükümlü çalıştırma yükümlülüğü getirmektedir kanunla getirilen yükümlülüğün engelli ve eski hükümlü olmalarından dolayı çalışma hayatında dezavantajlı konumda olan kişilerin çalışma hayatına kazandırılarak insan onuruna yaraşır hayat sürmelerini amaçladığından anayasanın maddesindeki sosyal devlet ilkesinin bir sonucu olduğu söylenebilir ancak sadece istihdamın arttırılması saikiyle reçete veveya kriteri tutan serbest eczacının asgari ücretin üç katından aşağı olmamak üzere ücret ödemek zorunda bırakılarak ikinci eczacı çalıştırılmasının korunmaya üstün bir kamu yararı olduğu söylenemez aynı şekilde yardımcı eczacı ve ikinci eczacı için ödenecek ücretin alt sınırının belirlenmesi de sözleşme serbestisine aykırıdır bu sebeple sayılı kanunun iptali istenen hükümleri anayasanın maddesindeki çalışma ve sözleşme hürriyetine aykırı bulunmaktadır açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir kanun hükmünü anayasaya aykırı görmesi durumunda bu kanaatini içeren gerekçeli kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrası gereğince sayılı kanunun maddesinin ve fıkralarının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine sayılı kanunun maddesinin ve fıkraları yönünden oyçokluğu anılan maddenin fıkrası yönünden oybirliğiyle tarihinde karar verildi
1,669
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ i̇tiraz başvurularının gerekçelerinde özetle anayasanın maddesinde yer alan yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği kuralı uyarınca idarenin düzenleme yetkisinin sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetki olduğu yasayla düzenlenmesi anayasada hüküm altına alınmış bir konuda yasama organının idareye düzenleme yetkisi vermesinin yasama yetkisinin devri anlamını taşıyacağı anayasanın maddesinde hakim ve savcıların nitelikleri atanmaları hakları ve ödevleri aylık ve ödenekleri meslekte ilerlemeleri görevlerinin ve görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiştirilmesi haklarında disiplin kovuşturması açılması ve disiplin cezası verilmesi görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı soruşturma yapılması ve yargılanmalarına karar verilmesi meslekten çıkarmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik halleri ve meslek içi eğitimleri ile diğer özlük işlerinin mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenleneceğinin öngörüldüğü anayasanın maddesinde de memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği hükmüne yer verildiği itiraz konusu kuralla makam veya yüksek hakimlik tazminatı öngörülen kadrolarda bulunanlardan bakanlar kurulu kararı ile belirlenecek olanlara temsil tazminatı ödenmesinin hüküm altına alındığı hakim ve savcıların mali haklarının anayasanın maddesi uyarınca yasa ile düzenlenmesi gerekirken bu konuda düzenleme yapma yetkisinin bakanlar kuruluna verilmesi ve yüksek hakimlik tazminatı öngörülen kadrolarda bulunanlardan temsil tazminatı verilecek olanların bakanlar kurulunca belirlenmesinin öngörülmesi nedeniyle itiraz konusu kuralın hakim ve savcılar yönünden anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu devlet memurları ve diğer kamu görevlilerinin mali haklarının da anayasanın maddesi uyarınca yasa ile düzenlenmesi gerekirken bu konuda düzenleme yapma yetkisinin bakanlar kuruluna verilmesi ve makam tazminatı öngörülen kadrolarda bulunanlardan temsil tazminatı verilecek olanların bakanlar kurulunca belirlenmesinin öngörülmesi nedeniyle itiraz konusu kuralın devlet memurları ve diğer kamu görevlileri yönünden anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür
286
esas sayısı karar sayısı asıl dava tmk maddesi kapsamında açılan evlenmeye izin talebine ilişkindir tmk maddesi erkek veya kadın onyedi yaşını doldurmadıkça evlenemez ancak hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple onaltı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir demektedir evlenmesine izin istenilen küçük ın doğumlu olduğu henüz dava tarihi itibariyle yaşım doldurmadığı anlaşılmıştır tc anayasanın ci maddesi devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır lcu maddesi herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir ek fıkra md kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür ek cümle md bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz ek fıkra md çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar ci maddesi herkes yaşama maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tâbi tutulamaz kimseye işkence ve eziyet yapılamaz kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz değişik md meşrû müdafaa hali yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi bir ayaklanma veya isyanın bastırılması sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde vekili merciinesas sayısı karar sayısı verdiği emirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri birinci fıkra hükmü dışındadır ci maddesi değişik md aile türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır devlet ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır teşkilâtı kurar ek fıkra md her çocuk korunma ve bakımdan yararlanma yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir ek fıkra md devlet her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alınır demektedir i̇nsan hakları evrensel beyannamesi evlenme sözleşmesinin ancak evleneceklerin özgür ve tam iradesi ile yapılacağını yeterince kişilerin olgunlaşmaması halinde iradenin özgür ve tam olmayacağını kabul etmiştir küçük yaşta evliliklerde küçüğün iradesinin özgür ve tam olacağı yönü de kuşkuludur kadına karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi cedaw madde ltaraf devletlerin kadınlara karşı evlilik ve aile ilişkileri konusunda ayrımı önlemek için gerekli bütün önlemleri alacaklar özellikle kadın erkek eşitliği ilkesine dayanarak evlenmede eşit hak özgür eş seçme serbest ve tam rıza ile evlenme hakkı ile çocuğun erken yaşta nişanlanması veya evlenmesi hiç bir şekilde yasal sayılmayacak ve buna dair tüm önlemlerin alınacağı belirtilmiş ve bireyin en erken evlenme yaşının olarak kabul edildiği görülmüştür bu bağlamda erken evlilikler çocukların temel haklarından yoksun kalmasına neden olmaktadır tc devleti avrupa i̇nsan hakları sözleşmesine taraf bir devlettir bu kapsamda taraf devletlere istismarı etkin bir şekilde cezalandırılacak yasal düzenlemeleri yapma ve bu mevzuatın soruşturma ve kovuşturma aşamasında uygulanması konularının her ikisinde de devletlere pozitif yükümlülük getirmektedir bu tespitler doğrultusunda küçük ın evrensel kurallara uygun olarak rızasının bulunduğu kabul edilemez birleşmiş milletler genel kurulunda tarihinde kabul edilen ve türkiyenin yılında onayladığı çocuk hakları sözleşmesinin maddesi de yaş altında herkesin çocuk olduğunu kabul etmiştir sözleşmenin cı maddesi taraf devletler her hangi bir biçimde zarar verebilecek durumlarda çocuğu koruyacağını belirtmiştir türkiyenin taraf olarak kabul ettiği ve i̇stanbul sözleşmesi kadina yöneli̇k şi̇ddet ve ai̇le i̇çi̇ şi̇ddeti̇n önlenmesi̇ ve bunlarla mücadele i̇li̇şki̇n avrupa konseyi̇ sözleşmesi̇ yaş altında yapılan her evlilik erken evliliktir erken evlilikler çocuğa yönelik şiddettir cinsel sömürüyü de içinde barındırır ve bu sözleşmeyi imzalayan onaylayan devletler fiziksel cinsel ekonomik ve duygusal şiddet türlerini önlemekesas sayısı karar sayısı için gerekli yasal önlemleri alma yükümlüğü altına girmiştir bu sözleşme yılında imzalanmış tarihinde yürürlüğe girmiştir çocukların cinsel istismar ve sömürüye karşı korunmasına ilişkin avrupa konseyi sözleşmesi de taraflardan taraf devletlerden her biri çocukların cinsel sömürü ve istismarın her türünü engellemek ve çocukları korumak için gereken yasal ve diğer tedbirleri alabileceğini belirtmiştir tc anayasanın ci maddesi usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamaz ek cümle md usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır bu çerçevede tmk maddesi ile türkiyenin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler arasında çelişki bulunmaktadır tc anayasasının maddesi de iç hukuk kurallarının çeliştiği durumlarda uluslararası sözleşmelerin yürürlükte olduğunu ve uygulanması gerektiğini belirtmiştir sayılı çocuk koruma kanunu yaşını doldurmamış kişileri çocuk olarak kabul etmiştir sayılı tmk erginlik yaşını yaşının doldurulması ile başlayacağını belirtmiştir yargıtay hukuk dairesi değişik kararlarında tarafların birlikte olup karı koca yaşamalarının tmk cü maddesi kapsamında olağanüstü bir durum olarak da kabul etmemiştir küçüğün aldırılan sağlık kurulu raporunda da sadece bedensel gelişimi yanında fikri ve bedeni olgunluğunda tam olarak evlenmeye uygun olduğu yeterli düzeyde araştırılmadan evliliğe uygun yapıda olduğuna dair görüş bildirildiği görülmüştür erken evlilikler psiko sosyal açıdan eğitimsizliğe anne çocuk ölümlerine üreme sağlığı sorunlarına kadına yönelik şiddet ve psikolojik sorunlar gibi ağır sonuçlara neden olabileceği uzman görüşlerinde de açıkça belirtilmektedir anayasamızın cu maddesinin cü fıkrası çocuklar için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmamaktadır anayasanın cı maddesi devlet her türlü istismar ve şiddete karşı çocukları koruyucu önlemleri almakla yükümlü tutmuştur ayrıca türkiyenin taraf olduğu ve anayasanın cı maddesinin cı fıkrası uyarınca usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve sözleşmelere ilişkin uluslararası anlaşmazlar ulusam mevzuattan üstün olarak uygulanmaktadır yukarıda belirtilen anayasamızın ilgili maddeleri türkiyenin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve en son türkiyenin çekincesiz onayladığı ve kabul ederek yürürlüğeesas sayısı karar sayısı giren i̇stanbul sözleşmesi kapsamında yaşın altındaki herkesin çocuk olduğu ve devletin bu kişileri korumakla yükümlü olduğu kabul edilmiştir uluslararası sözleşmeler iç hukuk kurallarının üzerindedir ve tc anayasanın cı maddesi gereğince uyulması gereken kurallardandır çocuk sağlığı hastalıkları uzmanlarından alınmış raporlar incelendiğinde yaş altında evlendirilen çocukların fiziksel cinsel ve ekonomik şiddete daha çok uğradıkları bu çocukların evliliği bilinçli olarak yapmadıkları ve evlenerek büyük çoğunluğunun eğitim sistemi dışında bırakıldığı bu nedenle çocukların ruh sağlıklarının bozulduğu depresyon kaygı bozuklukları davranış ve durum bozuklukları gibi uyum sorunları yaşadıkları istenmeyen gebelikler sonucu ruh sağlıklarının bozulduğu ve sağlıklı nesiller yetiştirilebilmesi için erken evliliklerin önüne geçilmesi ve gereken her türlü önlemin alınması gerektiği de raporlarda belirtilmiştir hüküm bu nedenle çocukların yüksek yararı göz önünde bulundurularak erken evliliklere karşı çocukları koruyup kollamak ve çocuk gelinlerin önüne geçilmesi gerekmektedir bu kapsamda tc anayasasının ilgili maddeleri ve uluslararası sözleşmeler kapsamında tmk maddesinin anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla tmk maddesinin iptali için dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesine yargılamanın durdurulmasına karar verildi
1,131
esas sayısı karar sayıs i̇ti̇raz ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ başvuru dilekçesinin yürürlüğün durdurulması istemini de içeren gerekçe bölümü şöyledir sayılı yasanın sayılı yasanın maddesi ile eklenen geçici maddesinde ‘ptt personeli müteselsil kefalet sandığının işletilmesine tasfiyesine ve bu konuda gerekli düzenlemeleri yapmaya ptt genel müdürlüğü yönetim kurulu yetkilidir bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle sandığa tabi personelden kesilmiş olan aidatlar toplamından ilgili personele ait ihtilaflı borçlar düşüldükten sonra kalan tutarlar son bir yıllık tüfe oranında artırılarak hak sahiplerine bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde defaten ödenir sandığın bu ödemeden sonra kalan toplam nakit mevcudundan ihtilaflı borçları için gerekli meblağ ayrıldıktan sonra kalan tutarın nemalandırılmak suretiyle ptt genel müdürlüğünün taşıt otomasyon ve modernizasyon hizmetlerine ilişkin harcamalar ile yönetim kurulunca belirlenecek usul ve esaslara göre eleman temininde güçlük çekilen yerlerde çalışan personele gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarı geçmeyecek şekilde ek ödeme yapılmak üzere ayrılır geriye kalan ise bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi izleyen bir ay içinde genel bütçeye gelir kaydedilmek üzere maliye bakanlığı merkez saymanlık müdürlüğüne aktarılır kuralı düzenlenmektedir uyuşmazlıkta halen ordu i̇li gülyalı i̇lçesi ptt müdürlüğünde memur olarak görev yapmakta olan davacı tarafından yılından beri maaşından kefalet sandığına kesilen miktarların kendisine eksik olarak geri ödenmiş bulunduğu öne sürülerek eksik ödenen ytlnin yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı davalı idare savunması ekinde mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinden nolu kefalet sandığı üyesi olan davacının yılından beri birikmiş tl kesintisinin yukarıda yer verilen yasa hükmü gereği belirlenen faiz oranı uygulanmak suretiyle tl olarak tarihinde kendisine ödendiği görülmektedir sayılı telgraf ve telefon kanununun geçici maddesi ile sandığa tabi personelden kesilmiş olan aidatların geri ödenmesinde bu tutarlara son bir yıllık tüfe oranının ilave edileceği kuralı getirilmiştir ancak son yıllarda ülkemizde enflasyon oranının düşmesine rağmen ilgililerden kesinti yapılmaya başlanıldığı daha önceki yıllarda enflasyon oranları ve tüfe oranları çok daha yüksek seyretmiştir buna göre maaş kesintileri toplamına son bir yıllık tüfe oranının uygulanmasının ilgililerin maaşlarından uzun yıllar boyu kesinti yapılan miktarların güncel karşılığına denk düşmediği ve haksız yere mameleklerinde azalmaya yol açtığı açıktır nitekim bu azalmanın karşılığı olan miktarların ne surette kullanılacağıharcanılacağı anılan maddenin fıkrasında düzenlenmiştir anayasanın ‘vergi ödevi kenar başlığı altında düzenlenen maddesinin fıkrasında ‘herkes kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür hükmü amirdiresas sayısı karar sayıs anılan anayasal kural ile kamu giderleri gerektirmedikçe kişiden vergi alınmaması ve vergi adı altında toplanan paraların kamu giderleri dışında harcanmaması amaçlanmaktadır bu bağlamda kamu işlerinin gerektirdiği giderlerin esas itibariyle vergilerden oluşan devletin genel gelirleriyle karşılanması gerekir nitekim anayasa mahkemesi tarih ve sayılı kararı ile sosyal sigortalar kurumu bütçesinden gecekondu yasasında öngörülen hizmetlerin yürütülmesi için para ayrılmasını bu nedenle anayasaya aykırı görmüştür kamu işlerinden olan gecekondu işlerine ilişkin giderlerin devletin genel gelirleriyle karşılanması anayasadan doğan bir zorunluluktur gecekondu işleri giderlerinin bir bölümünün ssknun işçi ve işverenlerinin ödedikleri primlerden oluşan malvarlığından karşılanması bu ilkeye aykırıdır çünkü böylece kamu giderlerinden bir bölümü yurttaşlardan yalnızca işçilere ve işverenlere yükletilmektedir yine anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararında emekli sandığı gelir fazlasının genel bütçeye gelir yazılması ilke olarak anayasaya aykırı bulunmuştur çünkü gelir fazlasının hazineye irat olarak yazılması emekli sandığı iştirakçilerinin hakkı olan ve bir bölümü bu iştirakçilerden toplanan paraların devletin genel giderlerine harcanacağı anlamına gelir i̇ştirakçilerin bu biçimde özel ve fazla bir mali yüküm altına sokulması ve sandık iştirakçilerinin kamu giderlerine öteki yurttaşlardan ayrı olarak ve fazladan katılmaya zorlanmasının anayasaya aykırı olduğu görüşüne yer verilmektedir buna göre somut olayda davacının hakkı olan paraların sayılı yasanın geçici maddesinin fıkrasına göre kurum gelirleriyle karşılanması gereken ptt genel müdürlüğünün taşıt otomasyon ve modernizasyon hizmetlerine ilişkin harcamalar ile personele ek ödeme yapılmasına ayrılması ve kalan kısmının da genel bütçeye gelir kaydedilmesi hukuka aykırı görülmüştür sayılı tc anayasasının ‘cumhuriyetin nitelikleri başlığı altında düzenlenen maddesinde ‘türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir kuralı yer almıştır hukuk devleti hukuki güvenliği ilerletmenin en ileri noktası olup hukuk devleti ilkesi vatandaşların hak ve özgürlüklerinin üstün kamu gücü karşısında korunmasında önemli bir dayanak oluşturmuştur hukuk devleti ilkesinin uygulamasına bakıldığında ise bunun tek bir unsurdan oluşmadığı insanların geleceği güvenle bakabilmelerinin her yönüyle huzurlu ve mutlu bir hayat sürebilmelerinin hemen tüm gereklerini içine alan bir nitelik taşıdığı görülmektedir bu bağlamda hukuk devletinin genel ilkeleri incelenirken birbirleriyle çoğu zaman iç içe geçmiş çeşitli alt ilkeler karşımıza çıkmaktadır bu alt ilkelerden ‘kazanılmış haklara saygı i̇lkesi bireylerin hukuk güvenliğini sağlamak amacını taşımaktadır kazanılmış hak kişinin bulunduğu statüden doğan tahakkuk etmiş ve kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş haktır bir başka alt ilke ise kişilerin gelecekle ilgili plan düşünce ve kararlarında mevcut hukuk kurallarına güvenerek hareket etmelerinin hukuken korunması gereğini ifade eden ‘hukuki güvenlik i̇lkesidiresas sayısı karar sayıs bu ilkeye göre yasalara gösterilen güven ve saygıdan kaynaklanan oluşumların sonuçlarını korumak gerekir öte yandan tc anayasanın maddesinin fıkrasında ‘memurlar ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir hükmü amir bulunmaktadır yukarıda belirtilen anayasal metinlerin birlikte yorumlanmasından kamu görevlilerinin haklarına ilişkin düzenlemelerde ‘hukuk devleti i̇lkesi uyarınca ‘kazanılmış haklara saygı ve ‘hukuki güvenlik ilkelerine uygun hareket edilmesi gerekmektedir bu nedenle sayılı telgraf ve telefon kanununun geçici maddesinin ikinci fıkrasının ‘son bir yıllık tüfe oranında bölümünün ve aynı maddenin fıkrasının türkiye cumhuriyeti anayasasının cumhuriyetin bir hukuk devleti olduğuna hükmeden maddesine aykırı olduğu kanısına varılmıştır açıklanan nedenlerle sayılı telgraf ve telefon kanununun geçici maddesinin ikinci fıkrasının ‘son bir yıllık tüfe oranında ibaresinin ve geçici maddesinin fıkrasının iptali ve bakılan davalar açısından bu hükümlerin uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya imkansız durum ve zararların önlenmesi için iptali istenilen hükümlerin yürürlüğünün durdurulması istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın bekletilmesine kararla birlikte dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
952
esas sayısı karar sayısı iii anayasaya aykırılık nedenleri muratpaşa belediyesinin sayılı kanunun ve nci maddelerinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve ncı maddelerine aykırı olduğu iddiası ciddi bulunmuştur mahkemece itiraz konusu kuralların aynı zamanda anayasanın uncu maddesine de aykırı olduğu düşünülmüştür a anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı nci maddesi şöyledir türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçla belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir anayasa mahkemesi hukuk devleti bahsinde bu kavramın ne şekilde anlaşılması gerektiğine dair birçok karar vermiştir anayasa mahkemesinin internet sitesi aracılığıyla erişilen bu kararlarla ortaya konulan görüşler kısaca şöyledir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunıı geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devleti ilkesinin bir başka gereği ise kanunların kamu yararı amacını gerçekleştirmek üzere çıkarılmasıdır kanunların ilke olarak genel ve nesnel olmaları gereğini ifade eden kanunların genelliği ilkesi ise hukuk devleti ve kanun önünde eşitlik ilkelerinin bir sonucudur kanunların genelliğinden anlaşılan belli kişileri hedef almayan özel bir durumu gözetmeyen önceden saptanıp soyut biçimde herkese uygulanabilecek kurallar içermesidir buna göre yasa kurallarının her şeyden önce genel nitelikte olması herkes için objektif hukuki durumlar yaratması ve aynı hukuki durumda bulunan kişilere ayrım gözetilmeksizin uygulanabilir olması gerekir anayasa mahkemesince kamu yararı konusunda yapılacak inceleme kanunun kamu yararı amacıyla yapılıp yapılmadığının araştırılmasıyla sınırlıdır anayasanın çeşitli hükümlerinde yer alan kamu yararı kavramının anayasalda bir tanımı yapılmamıştır ancak anayasa mahkemesinin kararlarında da belirtildiği gibi kamu yararı bireysel özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yarardır kamu yararı düşüncesi olmaksızın yalnız özel çıkarlar için veya yalnız belli kişilerin yararına olarak kanun hükmü konulamaz böyle bir durumun açık bir biçimde ve kesin olarak sağlanması halinde ise konusu kanun hükmü anayasanın maddesine aykırı düşer açıklanan ayrık hâl dışında kalan hükmünün ülke gereksinimlerine uygun olup olmadığı hangi araç ve yöntemlerle kamu yararının sağlanabileceği bir siyasî tercih sorunu olarak kanun koyucunun takdirinde olduğundan bu kapsamda kamu yararı değerlendirmesi yapmak anayasa yargısıyla bağdaşmaz hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir belirlilik ilkesi yalnızca yasal belirliliği değil daha geniş anlamda hukuki belirliliği de ifade etmektedir yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir bilinebilir ve öngörülebilir olma gibi niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirlilikesas sayısı karar sayısı sağlanabilir hukuki belirlilik ilkesinde asıl olan bir hukuk normunun uygulanmasıyla ortaya çıkacak sonuçların hukuk düzeninde öngörülebilir olmasıdır hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından biri kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanmasıdır hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılan ortak değerdir kural olarak hukuk güvenliği kanunların geriye yürütülmemesini zorunlu kılar kanunların geriye yürümezliği olarak adlandırılan bu ilke uyarınca kanunlar kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği kazanılmış hakların korunması mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılır geçmiş yeni çıkarılan bir kanunun etki alanı dışında kalır bu nedenle sonradan yürürlüğe giren kanunların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir hizmet alımı sözleşmeleri ile kamu idarelerinde çalışan işçiler hizmeti sunan şirketlere bağlıdır bu işçilerin istihdamından asıl yararı karlılık amacıyla faaliyet gösteren bu şirketler elde etmektedir kamu idareleri istihdam edilen işçilerin sunduğu hizmetin karşılığını şirketlere ödemektedir şirketler kamu idarelerinden aldıkları hizmet bedeliyle istihdam ettikleri işçilerin ücretlerini kıdem tazminatlarını ve diğer kanuni haklarını ödemek ödevi altındadırlar sayılı kanunun inci maddesinde düzenlenen alt işveren üst işveren kurumları iş hukukunda egemen olan işçinin korunması işçi yararına yorum ilke ve amaçlarına matuftur ne ki itiraz konusu kurallarla işçi lehine yorum ve işçinin korunması ilke ve amaçlarından kar elde etmek amacıyla hareket eden çoğu tacir sıfatına haiz alt işverenler de yararlandırılmış olmaktadır den sonra kurulan hizmet alımı sözleşmelerinde kıdem tazminatının alt işverenlere rücu edileceğine dair bir düzenleme yoksa kıdem tazminatlarını ödeme yükü sadece kamu idarelerine geçecektir oysaki hizmet sunan şirketler birer tacirdirler ve her tacir gibi basiretli davranmak zorundadırlar kamu idareleri ile akdettikleri sözleşmelerde kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacaklarının kendilerince karşılanmasına olanak sağlayan düzenlemeleri en azından müteselsil borçluluk düzenlemesini kendi ticari politikalarına uygun bulmuyorlarsa sözleşmeleri imzalamayabilirler bu sözleşmeleri ve eklerindeki şartnameleri önceden görme imkanına da sahiptirler kıdem tazminatlarının kamu idarelerince ödenmesi işveren şirketlerin bu yasal ödevlerinin onların uhdesinden alınarak kamu idarelerinin uhdesine geçirilmesi sonucunu doğurur bu sonucun hukuk devletinin temelini oluşturan adalet düşüncesiyle keza kamu yararı amacıyla bağdaştığı söylenemez türk borçlar kanununun inci maddesi müteselsil borçlulukta iç ilişkinin öncelikle sözleşmeye göre belirleneceğini öngörmektedir müteselsil borçlular bu ilişkiyi diledikleri şekilde düzenleyebilirler eğer düzenlememişlerse takdirde yasa hükmü uygulanır ve müteselsil borçlular iç ilişkide yarı yarıya sorumlu olurlar i̇şte itiraz konusu kurallarla genel bir kanun olan türk borçlar kanununun inci maddesinin kamu idarelerine bahşettiği yarı yarıya rücu imkanı da ortadan kalkmaktadır ama bu imkan sadece kamu idareleri yönünden ortadan kalkmaktadır kamu idareleri dışındaki üst işverenler sözleşmeye ve yasaya göre önceden olduğu gibi ait işverenlere rücu edebileceklerdir i̇tiraz konusu kurallar bu nitelikleriyle kanunların genelliği ilkesine de aykırıdırlar i̇tiraz konusu kuralların geçmişe yürütülmeleri ‘den sonra kurulan tüm sözleşmeleri etki alanına almaları kanunların geriye yürümezliği ve bağlantılı olarak hukuki güvenlik ilkelerine de aykırılık oluştururesas sayısı karar sayısı belirlilik ilkesi de ihlal edilmiştir çünkü den itibaren kurulan hizmet alımı sözleşmelerinin kamu idarelerine bahşettiği en azından yasal yarı yarıya rücu hakkı yaklaşık beş yıl sonra kabul edilen bu kurallarla geçmişe etkili olarak ortadan kaldırılmıştır halbuki geçmiş beş yılda kurulan bu sözleşmeler yasalara irade ve sözleşme özgürlüğüne kısaca hukuk düzenine uygun ve meşrudurlar anayasanın kanun önünde eşitlik başlıklı uncu maddesi şöyledir herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür ek cümle md bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar anayasa mahkemesi birçok kararında kanun önünde eşitlik ilkesinin şu şekilde yorumlanması gerektiğine işaret etmektedir anayasanın maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunla aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanunlar karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlâli yasaklanmıştır kanun önünde eşitlik ilkesi herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durum ve konumlardaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi ihlâl edilmiş olmaz kamu idareleri dışındaki üst işverenler türk borçlar kanununun inci maddesiyle bahşedilen yarı yarıya rücu hakkından şartsız ve kısıtlamasız yararlanabilirken kamu idarelerinin bu haktan yoksun kalması kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olur çünkü örneğin alt işverenlerden temizlik hizmeti satın alan bir özel sağlık kuruluşu ile sağlık bakanlığına bağlı bir kamu sağlık kuruluşu arasında hukuki konum açısından hiçbir fark yoktur i̇kisi de bedelini ödeyerek hizmet satın almaktadırlar keza özel sağlık kuruluşlarının kıdem tazminatını alt işverenlere rücu için sözleşmede açık bir düzenlenme bulunması aranmazken kamu sağlık kuruluşları için aranması da aynı şekilde kanun önünde eşitlik ilkesini ihlal eder anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı ncı maddesi ise şöyledir herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptiresas sayısı karar sayısı hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz ten itiraz konusu kuralların yürürlüğe girdiği a kadar bakanlıklar üniversiteler belediyeler ve diğer birçok kamu kurum ve kuruluşu çeşitli şirketlerle hizmet alım sözleşmeleri akdetmişlerdir bu sözleşmelerin bazılarında kıdem tazminatının alt işverenlere rücu için özel bir düzenleme yer almasa da kamu idareleri yasa gereği yarı yarıya rücu hakkına sahiptir halihazırda ülkemizdeki asliye hukuk mahkemelerinde den sonra kurulan sözleşmeler sebebiyle kamu idarelerinin açtığı ve devam eden çok sayıda rücu davası bulunmaktadır i̇tiraz konusu geçici madde bu davalarda ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde kararlar verilmesini buyurmaktadır oysaki kamu idareleri bu davaları meşru yasal ve yargısal ilkelere dayanarak açmışlardır i̇tiraz konusu kural geçmişe yürütülmeyecek olsa bu davalar önceden olduğu gibi kamu idareleri lehine sonuçlanacak ve idareler alt işverenlerin yasal borcu olan kıdem tazminatını onların yerine ödemek yükünden kurtulacaklardır avrupa i̇nsan hakları mahkemesi yürürlükteki kurallara uygun olarak açılmış bir dava devam ederken yasamanın yeni düzenleme yaparak davayı etkisizleştirmesinin mahkemeye başvurma hakkını zedeleyebileceğini benimsemektedir i̇nsan hakları avrupa sözleşmesi ve anayasa mahkemesine bireysel başvuru kapsamında bir inceleme prof dr sibel i̇nceoğlu avrupa konseyi baskı i̇tiraz konusu kurallarla anayasanın ncı maddesinin de ihlal edildiği belirgindir iii sonuç ve i̇stek açıklanan nedenlerle şubat tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren şubat kabul tarihli ve sayılı sosyal hizmetler kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun ve nci maddelerinin tc anayasasının ıncı maddelerine aykırı olmaları nedeniyle iptalleri yüksek takdirlerinize saygıyla arz olunur
1,488
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir genel olarak i̇ptali istenen kanun ile genel olarak bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle vadesi geldiği halde ödenmemiş olan ya da ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan veya asılları kısmen ya da tamamen ödenmiş bulunan yahut bir vergi aslına bağlı olmaksızın kesilmiş olup halen ödenmemiş olan vergi resim ve harçların tamamı ile bu alacak asıllarına isabet eden gecikme zammı gecikme faizi ve vergi cezalarının ayrı ayrı unun dört eşit taksitte nisan haziran ağustos ekim ayları sonuna kadar ödenmesi ve ihtilaf yaratılmaması yaratılmış ihtilaflardan vazgeçilmesi şartıyla kalan inin tahsilinden vazgeçilmektedir kanunun gerekçesinde yapılan düzenlemelerle vergi dairelerinde birikmiş takipli dosyalarla yargı safhasındaki ihtilaflı dosya sayılarının azaltılması mükelleflerce ödenmemiş vergi borçlarının asıllarının tamamı ile ceza zam ve faizlerinin bir kısmının ödenmesi suretiyle borçlarının tasfiyesinin sağlanmasının vergi resim ve harçların sürelerinde ödenmemesi nedeniyle uygulanan gecikme zammı ve faizlerinin her yılbaşı itibariyle doğmalarına neden olan alacak aslı addolunarak bunlara da gecikme zammı uygulanması işleminin yeni bir müessese olması mükelleflerce henüz tam olarak intibak edilmemesi se bepleriyle bu kanun kapsamına giren gecikme zammı ve gecikme faizlerinin anılan asla dönüşme hükümleri dikkate alınmadan hesaplanmasının çeşitli kamu gelirleri tahsilatının hızlandırılmasının sağlanması tahsili sürüncemede kalan ve ihtilaflı halde bulunan alacakların hazineye bir an önce intikalinin sağlanmasının kanunun bir bütünlük içinde ele alınmasını sağlamak üzere inceleme ve takdir safhasında dosyası bulunan mükelleflerin de madde hükmünden faydalanma larına imkan sağlanmasının amaçlandığı ifade olunmaktadır ayrıca gerekçede yıllık beyanname ile beyan edilen kazançlarını tam ve doğru beyan edememiş bulunan mükelleflere beyan dışı kalmış kazançlarını herhangi bir ceza uygulamasına maruz kalmaksızın beyan etme ve matrah artırımında bulunma imkanının da sağlanmasının amaçlandığı belirtilmektedir düzenlemede ayrıca katma değer vergisi mükellefleri ile kurumlar vergisinden müstesna kurum kazançları nedeniyle verilen muhtasar beyannamelerle beyan olunan matrahların vergileri de kapsama dahil edilmektedir bu arada kapsam içerisinde belirli koşullarla trafik para cezaları belli bir sınırı aşmayan diğer para cezaları ile yine belli bir miktarı aşmayan tüm kamu alacakları ecrimisil alacakları ile vergi usul kanununda öngörülen işyeri kapatma cezası kaçakçılık ve kaçakçılığa teşebbüs cezaları ile vergi borcu nedeniyle karşılıksız çek düzenleme hallerinin de belli şart ve usullerle yer aldığı görülmektedir bilindiği üzere vergi kamu giderlerini karşılamak üzere devletin tek taraflı olarak ve vergileme yetkisine dayanarak kişilerin mal ve muamelelerinden aldığı ekonomik bir değerdiresas sayısı karar sayısı çağdaş anlamıyla vergi müessesesi devletle birey arasında usulüne uygun olarak kurulmuş hukuk kuralları ile düzenlenen mali bir ilişki kurmaktadır anayasamızın vergi ödevi başlığını taşıyan maddesi herkes kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür vergi yükümünün adaletli ve dengeli dağılım maliye politikasının sosyal amacıdır hükmünü öngörmektedir yüce mahkemenizin esas karar gün sayılı kararında ifade edildiği üzere yasal düzenlemelerin cumhuriyetin temel niteliklerinden birisi olan hukuk devleti ilkesine uygun olması kaçınılmaz bir zorunluluktur yönetilenlere en güçlü en etkin ve en kapsamlı biçimde hukuksal güvenceyi sağlayan hukuk devleti tüm devlet organlarının eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu sayarak insan hakları temel haklar ve özgürlükler yönünden anayasal ilkeler düzeyine ulaşmış kurallara dayanır hukukun üstünlüğünü toplumsal barış ve ulusal dayanışmayı amaçlayan anayasanın öncelik ve bağlayıcılığını gözetmeyen hukukun evrensel kurallarına saygılı olmayan adaletli bir düzeni gerçekleştirmeyen kişilere değer vermeyen çağdaş kurum ve kurallarla uyum sağlamayan devletin hukuk devleti olduğundan söz edilemez yetkilerle güçlendirilen devlet vergilendirme konusunda gerekli düzenlemeleri gerçekleştirirken de hak ve özgürlükleri özenle koruyacak devlete kaynak sağlamak amacıyla hukuksal ilkelerin yıpranıp yıkılmasına duyarsız kalmayacaktır gelir elde edilmesi amacıyla hukuk devleti niteliklerinden vazgeçilemez anayasanın maddesi türkiye cumhuriyetinin sadece hukuk devleti değil aynı zamanda sosyal devlet olduğunu belirlemiştir hukuk devletinin ileri aşaması bu ilke ile sağlanır bu ilke bireyin doğuştan sahip olduğu onurlu bir yaşam sürdürme maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisinin kullanılmasına devletin sosyal adalet gereklerince olanak sağlamak yükümlülüğünü içerir sosyal devletin temel amaç ve görevleri sosyal adaletin sosyal refahın ve sosyal güvenliğin sağlanmasıdır yine yüce mahkemeniz bir kararında da sosyal hukuk devletini şöyle tanımlamaktadır i̇nsan hak ve hürriyetlerine saygı gösteren ferdin huzur ve refahını gerçekleştiren ve teminat altına alan kişi ile toplum arasında denge kuran emek ve sermaye ilişkilerini dengeli olarak düzenleyen özel teşebbüsün güvenlik ve kararlılık içerisinde çalışmasını sağlayan çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için sosyal iktisadi ve mali tedbirler alarak çalışanları koruyan işsizliği önleyici milli gelirin adalete uygun biçimde dağılmasını sağlayıcı tedbirleri alan adaletli bir hukuk devleti kuran ve bunu devam ettirmeye kendini yükümlü sayan hukuka bağlı kararlılık içinde ve gerçekçi bir özgürlük rejimini uygulayan devlet sosyal hukuk devletidir devlet vergi koyarken vergiyi kaldırırken vergiyi değiştirirken sosyal hukuk devletinin tanımında ifade edilen unsurları dikkate alacak ve bu unsurlara ters düşmeyecektir zira sosyal ve ekonomik haklar dışında kalan diğer hak ve özgürlüklerin de vergi düzenlemelerinden etkilenecek yönleri bulunmaktadır genelde devlet gelir ve giderlerinin sözkonusu olduğu her alanda vergi ilişkisi doğal bir sorundur vergi düzenlemeleri hemen hemen tüm hak ve özgürlükleri ilgilendirip sosyal hayatı etkileyen yasama işlemleridiresas sayısı karar sayısı anayasamızın yukarıda bahsi geçen maddesinin öngördüğü mali güce göre vergilendirme ilkesi sosyal devlet telakkisinin vergi adaleti ile ilgili ilkesidir zira ancak bu ilkeye uyulmakla vergi yükünün adil ve dengeli dağılımı sağlanabilir anayasamızda ifadesini bulan mali güce göre vergi esası az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmasını gerektiren bir ilkedir i̇ptalini istemekte olduğumuz kanun ileride maddelerinin üzerinde ayrıntılı bir biçimde arz ve izah edeceğimiz şekilde anayasamıza genel hukuk kurallarına hukuk devleti ve sosyal devlete olan güveni sarsacak vergi ahlâkını bozacak mükelleflerde periyodik af beklentisine yol açacak vergi denetimini zedeleyecek ve vergi cezalarının caydırıcı etkinliğini azaltacak sonuçlara neden olacak yükümlülerde huzursuzluk yaratacaktır anayasanın öncelik üstünlük ve bağlayıcılığını gözetmeyen hukukun evrensel kurallarına saygılı olmayan devletin hukuk devleti olduğundan söz edilemez masum gerekçelerin ardında üçüncü şahıslardan tahsil edilip vergi dairelerine yatırılması gereken katma değer vergisini kanun kapsamına alarak haksız kaynak transferine yol açacak vergisini zamanında ödeyen vergi mükelleflerini mağdur ederek vergi beyannamesini zamanında vermeyen ve vergi borcunu süresi içinde ödemeyen mükellefleri adeta ödüllendirerek ve bu suretle eşitlik ilkesini ihlâl edecek kapsam yönünden nerdeyse sınırsız miktar yönünden hemen hemenlimitsiz bir düzenlemeye gidilmesinin veya en azından salt devlete ekonomik ya da mali kaynak sağlamak amacıyla hukuksal ilkelerin yıpranıp yıkılmasına neden olacak yasaların yapılmasının elbette hukuk devleti ve sosyal devlet ilkesiyle bağdaşması mümkün değildir kaldı ki anayasanın maddesinde yeralan eşitlik ilkesinden ayrılmayı gerektirecek haklı bir gerekçe ve kamu yararı da bulunmamaktadır sözkonusu kanunun yalnızca maddi ya da esasa ilişkin hükümleri ile değil öngördüğü konularda hakkın kullanımının esaslı koşulu olan süre ve başvuru mercii gibi ana unsurları bizzat düzenlemeyip yürütme organının takdirine bırakması açısından da anayasaya uygunluğunu tartışmak gerekir gerçekten bu açıdan sıradan ve önemsiz bir yasama ihmali değil anayasaya aykırı düşecek derecede ağır ve önemli bir yasama boşluğunun mevcudiyeti ortadadır hiç kuşkusuz yasa koyan parlamentolarda sayısal çoğunluk meşruiyetin ya da hukukiliğin tek kaynağı olamaz diğer bir anlatımla sayısal çoğunluğa hukuktan da üstün bir işlev tanımak hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılacak bir davranış değildir aksi halde hukuka hukukun ve tabiatıyla anayasanın öngördüğü temel niteliklere uygun davranmayan parmak çoğunluklarının kaba kuvvetten öte bir anlam taşımayacağı açıktır yasa tasarısının yüce mecliste görüşülmesi sırasında keza sayın cumhurbaşkanının veto gerekçesinde öne sürülen aykırı düşüncelere itibar edilmemesi uyarıların gözönüne alınmaması biz yaparız olur zihniyetinin egemen olması ciddi ve endişeyi gerektirecek bir tutumun varlığını ortaya koymaktadır teknik olarak esas sayısı karar sayısı bazı kamu alacaklarının tahsilatının hızlandırılması ve matrah artırımı hakkındaki sayılı kanun incelendiğinde sayılı vergi usul kanununa giren vergi resim harçların tamamını içermekte olduğu ve bu alacakların gecikme zammı faizi ve vergi cezalarının unun eşit taksitte ödenmesi halinde olan vergi davalarından da vazgeçilmesi koşulunun arandığı görülmektedir bunlar sayılı vergi usul kanununa göre kesinleşmiş kamu alacakları olma niteliğini taşımaktadırlar kesinleşmiş kamu alacaklarından sayılı amme alacaklarının tahsili usulü hakkındaki kanunun inci maddesi uyarınca tecil edilip de tecil şartlarına uygun olarak borcunu ödemeyen mükellefler de kalan kısım için bu kanundan yararlanacaklardır kesinleşmemiş veya ihtilaflı kamu alacakları ise bu kanun yürürlüğe girdiği tarihde vergi mahkemeleri bölge i̇dare mahkemeleri danıştay nezdinde ihtilaflı hale getirilmiş dava açılmış veya henüz dava açma süresi bitmemiş ikmalen resen veya idarece tarh edilen vergi resim ve harçların tamamı ile bunlara bağlı gecikme zammı gecikme faizi ve vergi cezalarının ayrı ayrı unun eşit taksitte nisan haziran ağustos ekim ayları sonuna kadar tamamen ödenmesi ve ihtilaf yaratılmaması yaratılmış ihtilaflardan vazgeçilmesi şartı ile gecikme zammı gecikme faizi ve vergi cezalarının kalan den vazgeçilmesi hükmünden yararlanmaktadır burada kanundaki ayrı ayrı ibaresi çok önemlidir sayılı gelir vergisi kanunumuza göre elde edilen vergiler yine sayılı vergi usul kanunu hükümleri doğrultusunda verilen beyannameler üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilir bu hükümlere göre beyanlar yıllık gelir vergisi beyanı yıllık kurumlar vergisi beyanı katma değer vergisi beyanı muhtasar beyanname damga vergisi beyannamesi emlak vergisi beyannamesi veraset vergisi beyannamesi şeklinde sıralanırlar bunlar içerisinde cinslerine göre yılda kez yılda kez ayda kez ayda kez verilebilmekte ve ayrıca her verilen beyannameler bir vergi dönemini içermektedirler örnekesas sayısı karar sayısı katma değer vergisi beyannamesi her ay verilmekte sadece nakliyeciler isterlerse ayda bir katma değer vergisi beyannamesi vermektedirler muhtasar beyanname stopaj beyannamesi de kişiden fazla işçi çalışan müesseselerde ise ayda bir verilmektedir kanun yukarıdaki açıklamalarda anlaşılacağı gibi vergi alacağını kesinleşmiş vergi alacağı kesinleşmemiş vergi alacağı i̇htilaflı vergi alacağı başlığı altında toplamıştır bu üç başlık ise ayrı ayrı incelendiğinde kesinleşmiş vergi alacağı mükelleflerin gerçek ve tüzel ilgili dönemlerde vermiş oldukları beyanlara istinaden kendilerine beyanları üzerinden tahakkuk eden vergilerdir bunlara beyanlara yine yasalar gereği itiraz edilemez kesinleşmiş vergi alacaklarının bir doğuş şekli de incelemelerle doğan vergi matrahlarına idarece salınan vergi harç cezalar ve bunlara bağlı olarak gecikme zammı ve gecikme faizidir bir mükellefin incelenmesi genel inceleme yaygın denetim veya şikayet yolu ile olur yapılan incelemelerde ortaya çıkan vergi matrahı bir bakıma vergi kaçağıdır bu incelemede inceleme elemanınca bulunan matrah farklarının meydana gelişinin bir çok sebebi vardır az matrah bildirmek kanunen kabul edilmeyen giderleri vergi matrahından düşmek iii naylon fatura bularak vergi zayiatına sebep olmak iv kesmiş olduğu faturaları gelir kaydetmemek bu maddeler çoğaltılabildiği gibi kendi aralarında da daha bir çok nedenlere dayanabilmektedir bu davranışlarda bulunan mükellefleri tesbit edip vergi ödettirmek gerekirken onu affetmek eşitlik ilkesine aykırıdır çünkü vergi verenle vermeyen ayırt edilmemiş olmaktadır kesinleşmemiş vergi alacağı kesinleşmemiş vergi alacağı inceleme safhası bitmiş incelemeye göre tanzim edilmiş olan rapora istinaden bulunan vergi matrahı ve bunlara bağlı harç ceza gecikme zammı veesas sayısı karar sayısı faizlerini dairece tarh ve tahakkuk safhasında bulunan alacaktır bunların da af kapsamına alınması eşitlik ilkesine aykırıdır i̇htilaflı vergi alacağı gerçek ve tüzel kişilerin beyanları haricinde idarece bulunan matrah fonlarına yine idarece mükelleflere tahakkuk ettirilen ikmalen veya resen vergi resim harç ve bunların asıllarına uygulanan gecikme zammı ve faizlerine itiraz edilmiş olması halinde söz konusudur bu itiraz yollarından yukarıda belirtilen mercilerden her hangi birine müracaat edilmiş olması verginin ihtilaflı hale gelmesi demektir bu ihtilaflardan vazgeçilmesi halinde ve kanunda belirtilen esaslar doğrultusunda ödeme koşuluyla mükellefler bu aftan yararlanacaktır sayılı vergi usul kanununun uzlaşma hükümlerinden yararlanmış olanlar inci madde hükmünden kanun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle ayrıca uzlaşma hükümlerinden yararlanmak için başvuruda bulunmuş ve bunlara uzlaşma günü verilmiş ve bu uzlaşma günü gelmemiş ve uzlaşma sağlanmamış ancak dava açma süresi geçmemiş alacaklar da bu kanundan yararlanırlar kanunun üncü maddesi ise sayılı kanun gereğince asıl addolunan gecikme zammı ve gecikme faizleri de bu kanun kapsamına alınmıştır bu takdirde sayılı amme alacaklarının tahsili usulü hakkında kanunun inci maddesinin sayılı kanunun üncü maddesiyle değişik üncü fıkrası uygulanmaz gecikme zammı ve gecikme faizleri ve tarihleri itibariyle asıl addolunma işlemi yapılmaksızın hesaplanır sayılı kanun vergisini zamanında ödemeyen ve bunu alışkanlık haline getiren mükelleflerin bu alışkanlıklardan vazgeçmesi ve zamanında ödenmeyen veya tahsil edilemeyen vergilerden dolayı hazinenin zarar görmesini önlemek vergisini vadesinde ödeyenle ödemeyeni bir tutmamak bakımından hazırlanan bir yasadır i̇ptali istenen yasa ile bunun kaldırılması ve tarihinden sonra vadesi gelen kamu alacaklarına uygulanan gecikme zammı ile tarihinden sonra tahsil edilebilir hale gelen gecikme faizlerinden asıl addolunarak ödenen miktarlar bu kanuna göre ödenecek miktarlardan fazla olması halinde aradaki fark iade edilmez ibaresi eklenerek kanun geriye çalıştırılmak sureti ile uygulama dejenere edilip vergi otoritesi zedelenmiş ve vergi bağlılığı veya vergi alışkanlığı vergi ödeme alışkanlığı için yapılan uğraşların sonuçsuz kalmasına sebebiyet verilmiş olacaktır kanunun nci bölümünde yer alan inceleme ve tarhiyat safhasında bulunan işlemler ile ilgili olan kanunun üncü maddesinde tarihinden önceki dönemlere ait beyana dayanan vergilerde bu tarihe kadar verilmesi gereken beyannamelere ilişkin olarak kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce başlanılmış olmasına rağmen kanunun yürürlüğe girdiği güne kadar tamamlanamamış olan vergi incelemeleri ile takdir olunacak işlemlere devam edilecektir bu işlemler tamamlandıktan sonra idarece tarh edilen vergilerin asılları alınmak suretiyle bunlara bağlı cezalar ile hesaplanacak olan gecikme zammı gecikme faizi gün içerisinde ödenmesi halinde gecikme faizi ile vergi cezalarının ından vazgeçiliresas sayısı karar sayısı bu hüküm vergiyi kasten kaçıranlara verilmiş olan bir mükafattır bunun anlamı ise sen vergi kaçırmaya devam et demek olduğu gibi vergi alışkanlığının da silinmesine göz yumarak vergi adaletinin adaletsizliğe dönüştürülmesidir bu kanundan yararlanan mükellefler hakkında sayılı vergi usul kanununun uncu maddesine göre kamu davası açılamaz açılmış bulunan davalar ise sürdürülemez kanunun ncı maddesi olan pişmanlık beyan da ise tam bir vergi kaçırma ortamı doğurmaktadır çünkü yasaya göre tarihinden önceki dönemlere ve beyana dayanan vergilerde bu tarihe kadar verilmesi gereken beyannameler ile tarihine kadar sayılı vergi usul kanununun inci maddesine göre beyan edilen matrahlar üzerinden alınacak vergiye bağlı pişmanlık zammı resim ve harçlardan ayrı ayrı dönemler için un bu tarihe kadar ödenmesinden sonra kalan af olunur bu hüküm emlak vergisi içinde geçerlidir burada mükellefler bilhassa aynı kanunun nci maddesine girmeyen den dönemlerindeki vergi kayıp ve kaçağını önlemek için ve bunun cezalarından kurtulmak amacıyla pişmanlık beyanı verecekler ve cezaların ından faydalanacaklardır bu da hem vergi sistemimizin dejenere olması hem de vergi otoritesinin zayıflamasına sebebiyet verecektir bu hükümde anayasamızın üncü maddesine aykırıdır bazı kamu alacaklarının tahsilatının hızlandırılması ve matrah arttırılması hakkındaki sayılı kanunun nci maddesigerçek ve tüzelkişilerin vermiş oldukları gelir vergisi beyannamesi ile kurumlar vergisi beyannamelerinde göstermiş oldukları vergiye tabi matrahlarını zamanında beyan verilmemiş olsa dahi tarihine kadar takvim yılı için artırılacak matrah tl den az olmamak kaydı ile beyanın b takvim yılı için artırılacak matrah tl den az olmamak kaydı ile beyanın c takvim yılı için artırılacak matrah tl den az olmamak kaydı ile beyanın d takvim yılı için artırılacak matrah tl den az olmamak kaydı ile beyanın si kurumlar vergisine tabi mükellefler tarafından ise beyan ettikleri beyannamelerde zarar beyan etmiş olsalar veya hiç beyanname vermemiş olsalar dahi yukardaki lik oranlarda de tl den de tl den da tl den yılı içinde tl den az olmamak kaydı ile bu artırımlardan doğan matrah farkından ise gelir vergisi mükelleflerinden kurumlar vergisi mükelleflerinden oranında vergilendirilmek ve bunlar üzerinden ayrıca herhangi bir vergi veya ssdy sydtf çıraklık meslek ve teknik eğitim geliştirme yaygınlaştırma fonu alınmak suretiyle yararlanacaklardır ayrıca nci maddenin inci bendinde belirtilen ve gelir vergisi kanununun üncü maddesinin fıkrasının inci ve inci bentlerinde gelir vergisi tevkifatına tabi kazanç ve iratlarının bulunması halinde vergi incelemesine ve tarhiyata muhatap olmaması bunlarındaesas sayısı karar sayısı belirtilen nisbette artırılması gerekir ayrıca gelir vergisi kanununun üncü maddesinin fıkrasının inci ve inci maddeleri gereğince kazanç ve iratların muhtasar beyanname ile beyan edilmiş olması halinde bu yıllara ilişkin olarak inci fıkrada belirtilen vergi inceleme ve denetlemeye ve sonucunda herhangi bir tarhiyata sebebiyet verilmemesi için tevkifat matrahlarının da yılına kadar yılı için yılı için yılı için yılı için vergilendirilmesi gerekir mükelleflerin nci maddede belirtilen ve yukarıda açıklanan oranlar dahilinde daha önce beyan edip vergi tahakkuk ettirmiş oldukları matrahları artırdıkları yıllar olan yıllarına ait kanunen tutmak zorunda oldukları defter ve belgeleri incelenmeyecek mükelleflerin kendileri hakkında bu yıllara ilişkin daha sonra herhangi bir tarhiyat yapılmayacaktır bu hükümle vergi adaleti tamamen sabote edilmiş olacaktır çünkü matrah artırımından faydalanan beyanname sahiplerinin içerisinde naylon fatura kesenlerden tutunda hayali ihracatçılara kadar suiniyetle kişiler mevcut olacaktır ülkemizde vergilendirilmiş kazanç kutsaldır bu yasayla adeta kaçırılan vergiler kutsaldır olgusu oluşmakta vergi denetiminin ciddiyeti kalmamaktadır anayasamızın inci maddesinde belirtilen devlet sosyal ve ekonomik alanlarda anayasayla belirlenen görevlerini ekonomik istikrarın korunmasını gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir yükümlülüğünün yerine getiremiyeceğinden bu kanun anayasamızın üncü maddesine aykırıdır kanunun inci maddesinde ise katma değer vergisinde matrah artırımı mevcuttur gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin vermiş oldukları katma değer vergisi beyannamelerini de kanunun nci maddesindeki usul ve esaslar çerçevesinde artırdıkları tutarların sini katma değer vergisi olarak ödemeyi kabul ettikleri yıllarla ilgili olarak katma değer vergisi incelemesi ve ilgili yıllara ait herhangi bir tarhiyat yapılamaz bu kanunun ncı ve nci maddeleri birbirleriyle çelişkilidir şöyleki ncı madde yıllarına ait matrah artırımını getirmektedir matrah vergiye esas değerdir bu değer sene içindeki kazançlardan masrafların çıkmasıyla meydana gelmektedir aynı kanunun nci maddesinde belirtilen katma değer vergisi bu hesaplar içerisinde mevcuttur hem ilgili dönemlere ait matrah artırımı yapılacak hem de kdv vergisinden artırımı yapılacak bu nedenle bir dönem dolaylı yoldan iki defa artırıma tabi tutulmuş olacaktır ve nci maddelerden nci maddeye uyulmaması halinde uygulanacak müeyyide ncı maddeye aykırı olacağından kanun kendi içerisinde kargaşalara meydan vermiş olacaktır kanunun üncü bölümünde belirtilen işyeri kapama kaçakçılık ve kaçakçılığa teşebbüs cezalarının uygulanmayacağı haller ve bunlarla ilgili şartlar başlığı altında belirtilen bu müeyyidelerin amacı caydırıcılıktır devlet iptalini istediğimiz yasa ile bu görevini yerine getirmediği gibi bu sisteme uymayan vergi kaçırmayı adet edinmiş olan kişileri bağışlamakla vergi toplamadaki caydırıcılığını kaybetmektedir anayasanın başlangıç bölümü ve maddelere i̇lişkin aykırılık gerekçeleri anayasanın başlangıç bölümünün sekizinci fıkrası her türk vatandaşının bu anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu hükmünü amirdir i̇ptalini istediğimiz sayılı kanun aşağıda maddelere ilişkin aykırılık gerekçelerinde deesas sayısı karar sayısı görüleceği üzere genel olarak anayasanın özüne ve başlangıcında belirtilen temel ilkelere aykırılığı beraberinde getirmektedir bu nedenle iptali gerekmektedir yasanın inci ve nci maddelerinin anayasaya aykırılığı bu madde hükmü ile devlete karşı görevlerini zamanında yerine getirmeyen mükellefler affedilmektedir vergi cezası gecikme zammı ve gecikme faizi vergi ödeme alışkanlığı kazandırmak için ihdas edilmiş müesseselerdir böylece devletin ve toplumun hakkı olan payı vergi mükelleflerinin işletmelerinde işletme sermayesi olarak kullanmasını önlemek amaçlanmıştır bu anlayıştan hareketle mevzuatımızda bir yıl içinde biriken vergi ceza ve faizlerinin ana paraya eklenerek ertesi yıl için borç aslına dönüşmesi öngörülmüştür bu uygulama piyasada cari faiz oranını yakaladığı için caydırıcılık büyük ölçüde gerçekleşmektedir esasen yasa ile vazgeçilen faiz zam ve cezaları söz konusu oldukları miktar ve oranda görevlerini zamanında ve doğru yapan ya da mümkün olabildiğince bunu en erken zamanda yerine getirme gayretinde olan mükelleflerce ödenmiştir bu durumda hüsnüniyet adeta cezalandırılmış olmak sonucuna maruz bırakılmakta suiniyet mükafatlandırılmaktadır böyle bir düzenlemeyi anayasamızın eşitlik ilkesi ile bağdaştırmak mümkün değildir ayrıca anayasamızın herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır diyen üncü maddesi karşısında bu düzenlemeyi kabul etmek mümkün değildir öte yandan düzenleme yapılırken herhangi bir sınır konulmaksızın vazgeçilen faiz zam ve cezaları nedeniyle devlete karşı görevlerini yerine getirmeyerek büyük miktarda borç biriktirmiş olanlarla ihmal ve kusurları ya da ödeme güçlük veya ekonomik güçsüzlük nedeniyle az miktardaki bir borcunu ödeyememiş olanlar arasında da bir ayırım yapılmamıştır bu haliyle her haliyle her türlü adalet duygusundan uzaklaşılmış mükelleflerin bundan sonrası için de borçlarını ödememeleri adeta teşvik ve tahrik edilmiş olmaktadır bu hal dahi anayasamızda vergi açısından sözü edilen sosyal amaçla bağdaştırılması büsbütün mümkün olmayacak bir durumu karşımıza çıkarmaktadır kesinleşmemiş veya ihtilaflı kamu alacakları konusundaki madde hükmü ise vergi bölge i̇dare mahkemesinde veya danıştay nezdinde ihtilaflı hale gelmişse veya mükellef henüz dava açma süresini geçirmemiş ise resen veya ikmalentarh olunan vergi ve benzeri alacakları olmadan büyüklüğüne bakılmadan ve hangi tarihte doğduğu dikkate alınmadan bir düzenlemeye tabi tutulması kamu vicdanını zedeleyecek ve anayasamıza aykırılık ile malul olacaktır ve nci maddelerin uygulanmasında başvurulacak mercii ve başvuru süresinin yasa ile belirlenmemiş olması anayasamızın nci maddesine aykırıdır gerçekten vergi dairesi ile ihtilaf halindeki mükellef vergi dairesine mi yoksa vergi mahkemesine mi başvurarak vergi ihtilafından vazgeçtiğini beyan edecektir yasa metninde bu hususa yer verilmemiştiresas sayısı karar sayısı sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun inci maddesi feragat ve kabul hakkında hukuk mahkemeleri usulü kanununun uygulanacağını amirdir feragat beyanı hmuknun inci ve diğer maddelerine uygun olarak yapılmak zorundadır dolayısıyle dava açılmış uyuşmazlıklarda feragatın taraf olan vergi dairesine değil uyuşmazlığı çözmekle yükümlü yargı merciine yapılması gerekir kanunda başvuru süresi de belirtilmemiştir gerçekten ödeme taksitleri nisan haziran ağustos ekim sonuna kadar şeklinde yasada bir ifade yer almakla beraber başvuru süresi en son başvuru tarihi de belirtilmemiştir yasanın inci ncı ve nci maddelerinde başvuru süreleri tarihine kadar şeklinde belirtilmiş olmasına karşılık yasanın inci ve nci maddesinde bu hususun belirtilmemiş olması eksik bir düzenlemedir yasaların öngördüğü hakların kullanılmasının süreye bağlandığı durumlarda bu sürelerin de yasalarda öngörülmesi hukuka güvenilirliğin ve bunun dayandığı bir anayasa ilkesi olan hukuk devleti ilkesinin zorunlu bir gereğidir bilindiği gibi doktrinde ve içtihatlarda kabul edildiği üzere yasama ve yürütmenin faaliyet alanları birbirinden farklıdır süre kanunla öngörülen bir hakkın kullanılmasının zaman itibariyle unsurunu oluşturuyor bir başka anlatımla hakkı ıskat ediyor ise esaslınoktalardan birisi olduğu için mahiyeti itibariyle yasama yetkisine giren bir nitelik taşır bu nedenle sayılı yasanın vergi mükelleflerine tanıdığı hakkın kullanımını sınırlayan hak düşüren sürelerin yasada yer almaması anayasamızın nci maddesinde öngörülen hukuk devleti ilkesiyle yürütmenin görev ve yetkisini sınırlayan inci maddesine açıkça aykırıdır yasanın üncü maddesinin anayasaya aykırılığı bilindiği gibi son yıllarda ekonomimize arız olan yüksek enflasyon nedeniyle kamu alacaklarının enflasyon karşısında erimemesi amacıyla mevzuatımızda bazı düzenlemeler yapılmış ve böylece oluşturulan uygulama da büyük ölçüde yerleşmiştir bu suretle kamu alacağı ödendiği tarihte değerini muhafaza edebilme imkanına kavuşturulmuştur öte yandan bir kısım mükelleflerin piyasa koşullarındaki cari faiz nedeniyle ödemesi gereken kamu alacağını ödemeyip işletme sermayesine katması ve bundan haksız yere nemalanması önlenmiş olmaktadır i̇ptalini istediğimiz yasanın üncü maddesi yukarıda arz ve izah ettiğimiz yöntemden uzaklaşmakta sayılı kamu alacaklarının tahsil usulü hakkındaki kanunun inci maddesinin sayılı kanunun üncü maddesiyle değişik üncü fıkrası hükmünün uygulanmasını önlemekte gecikme zammı ve gecikme faizlerinin ve tarihleri itibariyle asıl addolunma işlemi yapılmaksızın hesaplamasını öngör mektedir böylece miktar itibariyle herhangi bir limit de söz konusu olmadığından zamanında bir değer ve anlam ifade eden miktarlar getirilen yeni düzenleme ile erozyona uğrayarak fevkalade değer kaybetmiş olarak mükellefi haksız bir menfaatin sahibi kılmaktadır bu uygulamaeşitlik ilkesine de anayasamızın üncü maddesinin mana ve ruhuna da uygun düşmeyen bir duruma yol açmaktadır yasanın üncü maddesinin anayasaya aykırılığı esas sayısı karar sayısı yasanın üncü maddesinin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere bu maddeden yararlanma için başvuru süresi öncesi dönemlerle ilgili olup da yasanın yürürlük tarihinden önce başlanılan vergi incelemesinin inceleme elemanı tarafından vergi i̇nceleme raporunun ya da takdir komisyonu tarafından takdir komisyonu kararının i̇kmal edilmesi ve mükellefe tebliğinden itibaren gün içinde başlatılmaktadır i̇ncelemenin ne zaman bitirileceği belirsizdir bu yasadan yararlanmak için incelemenin tamamlanması bakımından kesin bir süre getirilmemesi incelemenin yıllarca sürmesi halinde yürürlük tarihinden önceki belli vergilendirme dönemleri hakkında uygulanması öngörülen yasanın inceleme safhasındaki bu vergi alacakları için adeta kalıcı nitelik arzetmesi gibi bir sonuç doğurur yasadan yararlanmak isteyip de inceleme aşamasında olan mükellefler için başvuru süresinin belirsiz inceleme aşamasında olmayanlar için belirli kılınması yasadan yararlananlar arasında anayasanın uncu maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi vergi incelemelerinin en son tarihine kadar bitirilmesi gerektiğine ilişkin bir düzenlemenin yasada yer almaması kanun yapma tekniğine uyarsızlık nedeniyle anayasanın nci maddesine aykırıdır yasanın inci ve ncı maddelerinin anayasaya aykırılığı yukarıda inci nci üncü ve üncü maddelerle ilgili arz etmeye çalıştığımız açıklamalar kendi ilgi alanları itibariyle inci ve ncı madde hükümleri için de aynı ile geçerli olup bu madde hükümleri de eşitlik ilkesi ve anayasamızın üncü maddesine aykırılık halindedir yasanın nci maddesinin anayasaya aykırılığı yasanın nci maddesinin inci fıkrası ile yasadan yararlanacak kurumlar vergisi kv mükelleflerinin yasanın yürürlük tarihinden önceki dönemlerde kurumlar vergisi beyannamesi vermiş olmaları ve beyannamelerine gvk md ve uyarınca gelir vergisi tevkifatına tabi kazanç ve iratlarını ithal etmeleri ve muhtasar beyannamelerini yasal süre içinde vermiş olmaları halindeki yükümlülükleri yasanın nci maddesinin ncı fıkrasında ise yasadan yararlanacak kurumlar vergisi mükelleflerinin yasanın yürürlük tarihinden önceki dönemlerde gvk mda ve uyarınca gelir vergisi tevkifatına tabi kazanç ve iratları için muhtasar beyanname vermemiş olmaları halindeki yükümlülükleri düzenlenmiştir kısaca yasal düzenleme ile görünürde muhtasar beyanname verenler için ayrı vermeyenler için ayrı maddi yükümlülükler getirildiği izlenimi edinilmekte ise de yasal düzenleme irdelendiğinden muhtasar beyanname verme yükümlülüklerini yasal koşulları içinde süresinde yerine getirenler ile getirmeyenler arasında bir ayırım gözetilmediği görülmektedir örneğin sanayi ürünleri ihraç istisnasından yararlanan ve gelir vergisi tevkifatına ilişkin yükümlülüklerini yerine getirip muhtasar beyannamesini veren bir kurumlar vergisi mükellefi ile yükümlülüklerini yerine getirmeyen muhtasar beyannameesas sayısı karar sayısı vermeyen gelir vergisi tevkifat tutarını yasal süresi içinde ödemeyen aynı durumdaki iki mükellefi karşılaştırdığımızda ekteki tablo elde edilir daha önce gvk mda ve gereği muhtasar beyanname veren kv mükellefinin durumu tl sanayi ürünleri ödenen stopaj ödenecek yılı i̇hracat i̇stisnası tutarı artırım oranı ek gu stopajı görüldüğü gibi bu mükellef yasal süresi içinde tl sayılı yasanın maddesinin fıkrası gereği tl olmak üzere toplam tl gv stopajı ödemek durumundadır daha önce gvk md ve gereği muhtasar beyanname vermeyen kv vergisi mükellefinin durumu sanayi ürünleri sayılı yasa madde fıkrası ödenecek yılı i̇hri̇stisnası tutarı geri ödenecek vergi oranı göstopajı görüldüğü gibi daha önce mükellefiyetini yerine getiren mükellefle yerine getirmeyen mükellef arasında bir ayırım gözetilmemekte birincisi tlsını yıllar önce ödemiş iken tlyı şimdi ikincisi tlnın tamamını şimdi ödemektedir bu iki mükellefin ticari yaşamda bir birinin rakibi olduğunu kabul ettiğimizde mükellefiyetini yasal süresi içinde yerine getirenin enflasyon cezasına tabi tutularak fakirleştirildiği görülmektedir oysa yasanın maddesinde zarar beyan edenlerin zararları kabul edilmeyerek belli tutarda asgari kazanç beyan etmeleri sağlanarak daha önce beyan eden mükellefler daha önce kazanç beyan etmeyenesas sayısı karar sayısı mükellefler karşısında korunmakta kısacası kazanç beyan edenle zarar eden bir tutulmaktadır muhtasar beyanname veren ile vermeyenin yasanın maddesinde bir tutulması anayasanın ve maddelerine aykırıdır i̇htilaf halindeki vergi alacakları hakkında davasından feragat ederek ya da matrah artırımı yoluyla ya da ödemediğivergiler için pişmanlıkla beyanda bulunarak sayılı yasadan yararlananlar ile bu kişilerle ticari işlemlerde bulunmuş olmalarına karşılı
4,168
esas sayısı karar sayısı i i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinde iptal isteminin gerekçesi olarak özetle şunlar ileri sürülmektedir sayılı yasaya ilişkin tasarı üniversite özerkliğini ilgilendirmesine karşın üniversitece hazırlanmadığı gibi tasarının hazırlanması evresinde üniversitenin görüşü de alınmamıştır bu durum üniversite özerkliğine aykırıdır bu yasa genel yönetim dışında kalan ve özerk statüye sahip bulunan üniversite personelini diğer devlet personeli ile birlikte aynı hükümlere uyruk tutmuştur yasanın bu yapısı üniversite özerkliğine aykırıdır sayılı yasanın maddesi yönetmelik hazırlama yetkisini üç bakanlığa vererek özerk bir kuruluşun kendi yönetmeliğini kendisinin hazırlaması gerektiği kuralına aykırı bir hüküm oluşturmaktadır yasada tam süre konusu bir kesim üniversite personeli için özel biçimde düzenlenerek öğretim üyeleri arasında haklı nedene dayanmayan bir ayarımı yapılmaktadır öğretim üyelerinin aylık ve ödenekleri toplamında önemli ayrılıklara neden olan bu durum anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır sayılı yasa değişik fakültelerde aynı kürsü ve bölümlerde aynı işleri ya da benzer kürsü ve bölümlerde benzer işleri yerine getiren ve tam gün çalışan öğretim üyeleri arasında da haklı nedene dayanmayan bir ayırım yarattığından anayasaya aykırıdır
164
esas sayısı karar sayısı dava konusu i̇şlemolay davacının sgk kayıtlarının incelenmesinde yılı eylül ayından yılının mart ayına kadar özel sektör bünyesinde çeşitli firmalar nezdinde özel güvenlik görevlisi olarak görev yaptığı süresi dolan çalışma izin belgesinin yenilenmesi için idareye müracaat ettiği idare tarafından yapılan inceleme sonucu yapılan tahkikat güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucu davacının diyarbakır ağır ceza mahkemesinin tarih k sayılı ilamıyla terör örgütü propagandası yapmak suçundan yıl ay hapis cezasıyla cezalandırıldığı cmknın maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinin tespiti üzerine sayılı özel güvenlik hizmetlerine dair kanun maddesinin bendi değişik khk md aynen kabul md tarihli ve sayılı türk ceza kanununun maddesinde belirtilen sürüler geçmiş veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkum olmamak affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine özel hayata ve hayatın gizli alanına ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ile uyuşturucu veya uyarıca madde suçları zimmet irtikap rüşvet hırsızlık dolandırıcılık sahtecilik güveni kötüye kullanma hileli iflas ihaleye fesat karıştıra edimin ifasına fesat karıştırma suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama kaçakçılık ve fuhuş suçlarından mahkum olmamak anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine özel hayata ve hayatın gizli alanına cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ile uyuşturucu veya uyarıcı madde suçlarından dolayı hakkında devam etmekte olan bir soruşturma veya kovuşturma bulunmamak hükmü gereği tarafına verilmiş olan seri nolu silahlı özel güvenlik görevlisi kimlik kartı ve çalışma izninin iptaline karar verildiği görülmektedir bakilan davada uygulanacak i̇ptali̇n i̇stenen kanun hükmü sayılı özel güvenlik hizmetlerine dair kanunun özel güvenlik görevlilerinde aranacak şartlar kenar başlıklı maddesinin bendinin değişik khk md aynen kabul md tarihli ve sayılı türk ceza kanununun maddesinde belirtilen süreler geçmiş veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa bile cümlesindeki veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırılığı düşüncesiyle iptali istemiyle başvurulmaktadır iii anayasal düzenlemeler anayasanınesas sayısı karar sayısı cumhuriyetin nitelikleri kenar başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumunun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne devletin temel amaç ve görevleri kenar başlıklı maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmüne çalışma hakkı ve ödevi kenar başlıklı maddesinde çalışma herkesin hakkı ve ödevidir devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak çalışmayı desteklemek işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır hükmüne yer verilmiştir iv anayasaya aykiriliğin değerlendi̇ri̇lmesi̇ anayasanın maddesinde yer verilen hukuk devleti ilkesinin devletin eylem ve işlemlerinin hukuka uygun ve insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstünlük ilkesine uyan ve hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimlerine açık olan devleti ifade etmektedir anayasanın maddesi insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli ortam ve şartları hazırlama devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır anayasanın maddesinde ise çalışmanın herkesin hakkı ve ödevi olduğu belirtilmiş devlete çalışanların yaşam düzeyini yükseltmek çalışma yaşamını geliştirmek için çalışanları korumak çalışmayı denetlemek işsizliği gidermeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli önemleri almak ödevi verilmiştir çalışmanın herkesin hakkı olması ve bu hakkın kullanımının önündeki engelleri kaldırmak devletin görevi olmakla birlikte diğer tarafta bu hakkı kullanımının belli koşullara bağlanması gerektiği de muhakkaktır ancak bu koşulların kanunla düzenlenmesiyle birlikte çalışma hakkının özünü ortada kaldıracak veya anayasayla güvence altına alınan bu hakkın temelde zarar görmesi şeklinde düzenlemelere yer verilmemesi başka bir deyişle anayasaya aykırı hüküm içermemesi gerektiği de açıktır uyuşmazlık yılından beri özel güvenlik görevlisi olarak özel şirketler nezdinde çalışan davacının silahlı özel güvenlik görevlisi kimlik kartı ve çalışma izninin hakkında terör örgütü propagandası yapmak suçundan yıl ay hapis cezası verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına kararı verildiğinden bahisle sayılı kanunun maddesinin bendi uyarınca özel güvenlik kimlik kartı ve çalışma izninin iptaline ilişkin diyarbakır valiliği i̇l özel güvenlik komisyonunun tarih ve sayılı işleminin tesis edildiği anılan işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadıresas sayısı karar sayısı bakılan davada davacının diyarbakır ağır ceza mahkemesinin tarih k sayılı ilamında ki sanığın herkese görünür şekilde sosyal medya hesabında ağustos tarihinde isimli şahsın sosyal medya hesabından ypg sözde bayrağının bulunduğu ve terör örgütü üyesinin ölümü ile ilgili paylaşımına allah bütün şehitlerimizden rahmetini esirgemesin şeklinde yorum yaparak terörist cenazesine sözde kutsiyet atfettiği ve pkkypg terör örgütü üyesinin güvenlik güçlerimizle girmiş olduğu silahlı eylemi övdüğü söz konusu görsel ve yorumun pkkkckpyd silahlı terör örgütü lehine olduğu paylaşımın muhatap kitle üzerindeki etkisi gözetildiğinde örgütün cebir şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da teşvik edecek nitelikte olduğu ve silahlı terör örgütünün propagandası suçunu oluşturduğu bu kapsamda sanığın eyleminin haber verme ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği kabul edildiğinden sanığın müsnet suçtan cezalandırılmasına karar verilmiştir gerekçesiyle terör örgütü propagandası yapmak suçundan yıl ay hapis cezasıyla cezalandırıldığı cmknın maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına kararı verildiği ve bu karar nedeniyle davacının güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumsuz olduğundan bahisle özel güvenlik kimlik kartı ve çalışma izninin iptal edildiği anlaşılmaktadır hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının hukuki niteliği incelendiğinde sayılı ceza muhakemesi kanununun hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kenar başlıklı maddesinin fıkrasında ek md sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder yine fıkrasında ek md hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık beş yıl süreyle denetim süresine tabi tutulur ek cümle md denetim süresi içinde kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez fıkrasında ek md denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesi kararı verilir fıkrasında ise ek md denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde mahkeme hükmü açıklar hükmüne yer verilmiştir öte yanda aynı kanunun duruşmanın sona ermesi ve hüküm kenar başlıklı maddesinin fıkrasında duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir beraat ceza verilmesine yer olmadığı mahkumiyet güvenlik tedbirine hükmedilmesi davanın reddi ve düşmesi kararı hükümdür kuralı yer almıştır her iki maddenin birlikte değerlendirilmesinde ceza yargılaması sonucu verilen kararlardan hangilerinin hüküm olduğu sayma yöntemiyle sayılarak açıkça belirtildiği bunlar arasında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hagb kararının bulunmadığı dolayısıyla bunun bir hüküm olarak kabul edilmediği maddede ise bu kararınhükmün hagbnin sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmayacağını ancak denetim süresi içerisinde kasıtlı olarak bir suç işlemesi halinde hükmün açıklanacağı böylece hüküm ve sonuç doğurarak sanık üzerinde hukuki bir etkiye sahip olacağı bunun dışında denetim süresi boyunca belli şartlaraesas sayısı karar sayısı bağlı askıda bir geçerlilik haliyle belirtilen denetim süresi sonunda düşme kararı verileceği başka bir deyişle bu süre zarfında sanığın hukuk aleminde bir etkisi olmayan kararlardan olduğu anlaşılmaktadır bu bağlamda özel güvenlik görevlisi olarak çalışan davacının sosyal medya hesabında başka bir şahsın paylaşımına yapmış olduğu yorum ve beğeni nedeniyle hakkında verilen hagb kararı sonucu yukarıda hükmüne yer verilen ve yargılaması yapılan iş bu davada uygulanacak olan sayılı kanunun maddesinin bendindeki veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş kuralı uyarınca çalışma izni iptal edilerek çalışma hayatının dışına itildiği hagb kararının hukuki niteliği dikkate alındığında kanunun bu hükmünün çalışma hakkı ve ödevine ilgilinin maddi ve manevi varlığı geliştirmesine ekonomik hayata katılmasına engel olacağı kişilerin çalışma alanlarının daraltılacağı hayat kalitesini düşüreceği işsizliğe neden olacağı gibi nedenler kamuda veya özel sektör olarak tabir edilen piyasada çalışma hakkı ve ödevine aykırı olduğu düşünülen bu hüküm devletin bu kapsamdaki sorumluluğuna aykırı nitelikte olduğu sonucuna ulaşılmıştır sonuç ve talep yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin birinci fıkrası ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardın birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda tarafların bu konudaki iddia ve savunmalarını ve kendisi bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması öngörüldüğünden ve bakılan davada uygulanacak kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan hükmün iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının onaylı bir örneği ile iş bu kararın aslının anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ve en çok ay süreyle davanın geri bırakılmasına bu süre içerisinde anayasa mahkemesince bir karar verilmemesi halinde mevcut mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davanın görülmesine kararın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde oybirliği ile karar verildiesas sayısı karar sayısı iii anayasaya aykiriliğinin değerlendi̇ri̇lmesi̇ türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu maddesinde devletin temel amaç ve görevlerinin türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak olduğu maddesinde herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu maddesinde suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimsenin suçlu sayılamayacağı maddesinde ise usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmaların kanun hükmünde olduğu bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamayacağı usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümlerinin esas alınacağı hüküm altına alınmıştır yine avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin adil yargılanma hakkı kenar başlıklı maddesinin numaralı fıkrasının ilgili kısmı ile numaralı fıkrasında herkesin medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahip olduğu ve kendisine bir suç isnat edilen herkes suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılacağı öngörülmüştür anayasanın maddesinin birinci fıkrasında yukarıda yer verdiğimiz üzere adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır tarihli ve sayılı kanunun anayasanın maddesinin birinci fıkrasına adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin maddesinin gerekçesinde değişiklikle türkiye cumhuriyetinin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınmış olan adil yargılama hakkının metne dahil edildiği belirtilmiştir dolayısıyla anayasanın maddesine söz konusu ibarenin eklenmesinin amacının sözleşmede düzenlenen adil yargılanma hakkını anayasal güvence altına almak olduğu anlaşılmaktadır yaşar çoban gk no § bu itibarla anayasada güvence altına alınan adil yargılanma hakkının kapsam ve içeriği belirlenirken sözleşmenin adil yargılanma hakkı kenar başlıklı maddesinin gözönünde bulundurulması gerekir onurhan solmaz sayılı kanunun maddesi ile yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği ve bu kararın sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmayacağı hüküm altına alınmıştır yine sayılı kanunun maddesinde ifade edilen hüküm niteliğindeki kararlar arasında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar sayılmamıştır aynı kanunun maddesinde belirtildiği üzere denetim süresi içinde kasıtlı yeni bir suç işlenmediği takdirde açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesine denetim süresi içinde kasıtlı yeni bir suç işlenmesi halinde hükmünesas sayısı karar sayısı açıklanmasına karar verilir ayrıca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararları itiraz kanun yoluna tabiidir adil yargılanma hakkının bir unsuru olan masumiyet karinesinin sağladığı güvencenin iki boyutu bulunmaktadır güvencenin ilk boyutu kişi hakkındaki ceza yargılaması sonuçlanıncaya kadar geçen bir başka ifadeyle kişinin ceza gerektiren bir suçla itham edildiği suç isnadı altında olduğu sürece ilişkin olup suçlu olduğuna dair hüküm tesis edilene kadar kişinin suçluluğu ve eylemleri hakkında erken açıklamalarda bulunulmasını yasaklar güvencenin bu boyutunun kapsamı sadece ceza yargılamasını yürüten mahkemeyle sınırlı değildir güvence aynı zamanda diğer tüm idari ve adli makamların da işlem ve kararlarında suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kişinin suçlu olduğu yönünde ima ya da açıklamalarda bulunmamasını gerekli kılar dolayısıyla sadece suç isnadına konu ceza yargılaması kapsamında değil ceza yargılaması ile eş zamanlı olarak yürütülen diğer hukuki süreç ve yargılamalarda da idari hukuk disiplin gibi masumiyet karinesinin ihlali söz konusu olabilir galip şahin no § güvencenin ikinci boyutu ise ceza yargılaması sonucunda mahkûmiyet dışında bir hüküm kurulduğunda devreye girer ve daha sonraki yargılamalarda ceza gerektiren suçla ilgili olarak kişinin masumiyetinden şüphe duyulmamasını kamu makamlarının toplum nezdinde kişinin suçlu olduğu izlenimini uyandıracak işlem ve uygulamalardan kaçınmasını gerektirir galip şahin masumiyet karinesi hakkında suç isnadı bulunan bir kişinin adil bir yargılama sonunda suçlu olduğuna dair kesin hüküm tesis edilene kadar masum sayılması gerektiğini ifade etmekte ve hukuk devleti ilkesinin de bir gereğini oluşturmaktadır aym k anılan karine kişinin suç işlediğine dair kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan suçlu olarak kabul edilmemesini güvence altına almaktadır ayrıca hiç kimse suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar yargılama makamları ve kamu otoriteleri tarafından suçlu olarak nitelendirilemez suçlu muamelesine tabi tutulamaz kürşat eyol no § avrupa i̇nsan hakları mahkemesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar bir mahkûmiyet hükmü değildir ai̇hm başvuru no karar tarihi hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen durumlarda sanığın suçlu olduğu konusunda ulaşılmış bir vicdani kanaat bulunmakta ve bu kanaat kasten yeni bir suç işlenmemesi şartına bağlı olarak hüküm ifade etmemektedir bu çerçevede ceza davası dışında fakat ceza davasına konu olan eylemler nedeniyle devam eden idari işlemlerde ya da uyuşmazlıklarda açıklanması geri bırakılan mahkûmiyet kararına dayanılması anayasa mahkemesi kararında da belirtildiği üzere masumiyet karinesi ile çelişebilir tarih ve sayılı kanun hükmünde kararname ile sayılı kanunun maddesine eklenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilse dahi kanunda tahdidi şekilde sayılan suçlardan mahkum olanların özel güvenlik görevlisi olamayacaklarına dair hüküm hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile neticelenen ceza yargılamasındaki tespiti sanığın yargılamaya konu eylemleri işlediği ve suçlu olduğu inancını yansıtan mahkûmiyet hükmüne dönüştürmekte ve sanığı bu statüde kabul etmek suretiyle mahkûmiyetle eş değer nitelikte bir sonuç doğurmaktadır i̇tiraza konu yasa hükmü ile ceza yargılaması sonucunda mahkûmiyet dışında bir hüküm kurulduğunda devreye giren ve daha sonraki yargılamalarda ceza gerektiren suçla ilgili olarak kişinin masumiyetinden şüphe duyulmamasını kamu makamlarının toplum nezdinde kişinin suçlu olduğu izlenimini uyandıracak işlem ve uygulamalardan kaçınmasını gerektirenesas sayısı karar sayısı masumiyet karinesinin sağladığı güvencenin ikinci boyutunun ihlal edildiği hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile neticelenen ceza yargılamasında anılan kararı sanığın yargılamaya konu eylemleri işlediği ve suçlu olduğu inancını yansıtan mahkûmiyet hükmüne dönüştürdüğü hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen ve mezkur düzenlemeye istinaden tesis edilen işlemlere muhatap olan şahıslar bakımından hüküm giydiği çıkarımında bulunulabileceği ve suçlu olduğuna yönelik bir ithamın söz konusu olacağı kanaatine varılmıştır iv sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin birinci fıkrası ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda tarafların bu konudaki iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması öngörüldüğünden ve bakılan davada uygulanacak kuralın sayılı özel güvenlik hizmetlerine dair kanunun maddesinin bendinde yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilse dahi ibaresi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan kanuni düzenlemenin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının onaylı bir örneği ile iş bu kararın aslının anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ve en çok ay süreyle davanın geri bırakılmasına bu süre içerisinde anayasa mahkemesince bir karar verilmemesi halinde mevcut mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davanın görülmesine kararın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
2,608