petition
stringlengths
136
32.8k
petition_length
int64
17
4.44k
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ sayılı itiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir bu bağlamda hukuk devletinde yasa koyucu yasaların yalnız anayasaya değil evrensel hukuk ilkelerine de uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür yasa koyucu kamu düzeninin korunması amacıyla ceza hukuku alanında düzenleme yaparken anayasaya ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla toplumda hangi eylemlerin suç sayılacağı ve suç sayılan bu eylemlerin hangi tür ve ölçüde cezai yaptırıma bağlanacağı konusunda anayasal sınırlar içinde takdir yetkisine sahiptir bu yetki idari yaptırımlar bakımından da geçerlidir bu bağlamda hukuk devletinde ceza hukuku alanında olduğu gibi idari yaptırımlara ilişkin düzenlemelerde de kuralların önleme ve iyileştirme amaçlarına uygun olarak ölçülü adil ve orantılı olması gerekir i̇tiraz konusu kurala bakıldığında uyuşturucu madde veya alkol kullanıp kullanmadığının tespiti amacı ile kolluk kuvvetlerinin yapacağı denetime engel olacak şekilde teknik cihazların kullanılmasını engelleyen kişilere bir yaptırım getirildiği anlaşılmaktadır ancak muayeneye tabi tutulan kişiler hakkında getirilen bu yaptırımlar adalet ve hakkaniyet kurallarına ve dolayısıyla hukuk devleti ilkesine aykırı bir sonuç doğurmaktadır zira sayılı yasanın maddesinin beşinci fıkrasında promil alkollü olduğu tespit edilen kişilerin sürücü belgelerinin ilk tespitte altı ay süreyle geri alınması öngörülmüştür i̇tiraz konusu kural ise teknik ölçümü kabul etmek istemeyen kişilere teknik ölçüm yapılsa idi verilmesi gerekli cezanın dört misli tutarında ceza verilmesi sonucunu doğurmaktadır yapılmak istenilen denetimin etkili ve caydırıcı olması ve denetimi engellemenin bir yaptırıma bağlanmasında isabetsizlik bulunmadığı bu halde denetimi engellemek fiili karşılığında denetim yapılsa idi verilmesi gerekli cezanın olayımızda altı ay veya iki yıl süreyle ehliyete el konulması verilmesi hakkaniyete uygun iken doğrudan doğruya iki yıl süreyle sürücü belgesine el konulması hukuk devleti ilkesine aykırı bir müeyyide olarak karşımıza çıkmaktadır avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi hükümlerinde ve yine anayasamızın maddesinde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz i̇tiraz konusu kural ile alkol metreye üflemeyerek alkol denetimi yapılmasına engel olan kişinin iki yıl alkollü araç kullandığı tespit edilen kişilere uygulanan aynı yaptırıma tabi tutulması anayasamızın seyahat özgürlüğünün özüne dokunacak ölçüsüz bir şekilde tedbir uygulanması niteliği ile anayasamıza aykırılık teşkil etmektediresas sayısı karar sayısı nitekim anayasa mahkemesi sürücü belgelerinin süresiz olarak geri alınmasına ilişkin kuralı iptal eden esas sayısı karar sayısı karar günü kararında ‘i̇tiraz konusu kuralın toplumun refah huzur ve mutluluğunu etkileyen trafik kazalarının önlenmesini sağlamak dolayısıyla kişilerin can ve mal güvenliğini ve kamu düzenini korumak amacıyla öngörüldüğü anlaşılmaktadır bu düzenlemenin anayasal sınırlar içinde yasa koyucunun takdirinde olduğu açıktır ancak itiraz konusu kuralda tedbirine yer verilmemesi ölçütüne yer verilmemesi ve belirli sürelerle kademelendirmenin de yapılmaması nedeniyle kuralın hakkaniyete aykırı sonuçlar doğuracağı açıktır ayrıca yaptırımlarda güdülen asıl amacın işlediği suçtan dolayı kişinin ıslah olmasını sağlayıp tekrar topluma kazandırılması olduğu dikkate alındığında itiraz konusu kuralla süresiz bir hak yoksunluğu getirilmesi yaptırımların ıslah edici yönüyle de bağdaşmamaktadır gerekçesine yer vermiştir sonuç olarak günlü sayılı karayolları trafik kanununun maddesinin fıkrasındaki uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla kollukça teknik cihazlar kullanılmasını kabul etmeyen sürücülere türk lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi iki yıl süreyle geri alınır ibaresinin anayasanın ve maddelerinde belirtilen temel hak ve özgürlük ve aykırı düzenleme getirdiği anlaşılmakla anayasamızın maddesi ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki kanunun maddesi uyarınca anılan metnin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına bu tarihten itibaren ay içerisinde anayasa mahkemesince karar verilmediği taktirde dosyamızın yeniden mevcut mevzuat uyarınca karar verilmesine tarihinde oy çokluğu ile karar verildi sayılı itiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir davacı tarafından tarihinde ankara i̇li atatürk bulvarı kızılay sokakta trafik ekiplerince yapılan alkol muayenesi sonucunda sürücü belgesine iki yıl süre ile el konulmasına ilişkin tarih ve sayılı tutanak ile tl idari para cezası ile cezalandırılmasın ilişkin tarih ve sayılı işlemin iptali istemiyle ankara valiliğine karşı açılan davada uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak hüküm olan ve sayılı yasanın tarihli resmi gazetede yayımlanan sayılı yasanın maddesi ile değişik maddesinde yer alan türk lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi iki yıl süreyle geri alınır ibaresinin mahkememizce anayasaya aykırı olduğu kanaatine varılarak işin gereği görüşüldü sayılı yasanın maddesinin tam metni uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile alkollü olan sürücülerin karayolunda araç sürmeleri yasaktır uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla kollukça teknik cihazlar kullanılır kişinin yaralanmalı veya ölümlü ya da kollukça müdahil olunan maddi hasarlı trafik kazasına karışması hâlinde ikinci fıkrada belirtilen muayeneye tabi tutulması zorunludur teknik cihaz ile yapılan ölçüme itiraz eden veya bu cihaz ile ölçüm yapılmasına müsaade etmeyen bu sürücüler en yakın adlı tıp kurumuna veya adlı tabipliğe veya sağlık bakanlığına bağlı sağlık kuruluşlarına götürülerek uyuşturucu veya uyarıcı madde ya da alkol tespitinde kullanılmak üzere vücutlarından kan tükürük veya idrar gibi örnekler alınır bu işlemesas sayısı karar sayısı bakımından tarihli ve sayılı ceza muhakemesi kanununun inci maddesi hükümleri beşinci fıkrası hariç olmak üzere uygulanır trafik kazası sonucunda kişinin ölmesi veya teknik cihaza üfleyemeyecek kadar yaralanmış olması hâlinde üçüncü fıkra hükümlerine göre bu kişilerden kan tükürük veya idrar gibi örnekler alınır yapılan tespit sonucunda promilin üzerinde alkollü olarak araç kullandığı tespit edilen sürücüler hakkında fiili bir suç oluştursa bile türk lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi altı ay süreyle geri alınır hususi otomobil dışındaki araçları alkollü olarak kullanan sürücüler bakımından promil alt sınırı olarak uygulanır alkollü olarak araç kullanma nedeniyle sürücü belgesi geri alınan kişiye son ihlalin gerçekleştiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde ikinci defasında türk lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri iki yıl süreyle üç veya üçten fazlasında ise türk lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri her seferinde beşer yıl süreyle geri alınır sürücü belgelerinin herhangi bîr nedenle geçici olarak geri alınmış olması hâlinde belirtilen süreler geçici alma süresinin bitiminde başlar yapılan tespit sonucunda promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen sürücüler hakkında ayrıca türk ceza kanununun uncu maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri uygulanır hususi otomobil sürücüleri bakımından promilin diğer araç sürücüleri bakımından promilin üzerinde alkollü olan sürücülerin trafik kazasına sebebiyet vermesi hâlinde ayrıca türk ceza kanununun ilgili hükümleri uygulanır uyuşturucu veya uyarıcı madde aldığı tespit edilen sürücülere türk lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi beş yıl süreyle geri alınır bu kişiler hakkında ayrıca türk ceza kanunu hükümleri uygulanır uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla kollukça teknik cihazlar kullanılmasını kabul etmeyen sürücülere türk lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi i̇ki yıl süreyle geri alınır sürücünün uyuşturucu veya uyarıcı madde kullandığından şüphe edilmesi halinde sayılı kanunun adli kolluğa ilişkin hükümleri uygulanır alkollü olarak araç kullanması nedeniyle son ihlalin gerçekleştiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde sürücü belgeleri ikinci defa geri alınan sürücüler sağlık bakanlığınca usul ve esasları i̇çişleri millî eğitim ve sağlık bakanlıklarınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilen sürücü davranışlarını geliştirme eğitimine üç veya üçten fazla geri alınan sürücüler ise psiko teknik değerlendirmeye ve psikiyatri uzmanının muayenesine tabi tutulurlar sürücü belgelerinin geçici geri alma işlemleri bu kanunun ncı maddesinde sayılan görevliler tarafından yapılır bu madde hükümlerine göre geri alınan sürücü belgesinin iade edilebilmesi için ilgili kişi hakkında trafik kurallarına aykırılık dolayısıyla bu kanun hükümlerine göre verilmiş olan idari para cezalarının tamamının tahsil edilmiş olması uyuşturucu veya uyarıcı madde almasıesas sayısı karar sayısı nedeniyle sürücü belgesi geri alınanların ayrıca sürücü olmasında sakınca bulunmadığına dair resmi sağlık kurumlarından alınmış sağlık kurulu raporunun ibraz edilmesi şarttır alkol uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin tespiti için kullanılacak teknik cihazların sahip olacağı asgari koşullar ile diğer usul ve esaslar yönetmelikte gösterilir şeklindedir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir anayasanın maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır dava konusu olay incelendiğinde yukarıda metni yazılı sayılı yasanın maddesine göre sürücülerin promilinüzerinde alkollü araç kullandıklarının tespit edilmesi halinde türk lirası idari para cezası verileceği ve sürücü belgesinin altı ay süreyle geri alınacağı alkollü olarak araç kullanma nedeniyle sürücü belgesi geri alınan kişiye son ihlalin gerçekleştiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde ikinci defasında türk lirası idari para cezası verileceği ve sürücü belgelerinin iki yıl süreyle üç veya üçten fazlasında ise türk lirası idari para cezası verileceği ve sürücü belgelerinin her seferinde beşer yıl süreyle geri alınacağının hüküm altına alındığı buna göre sürücünün tekerrür halinde alkollü araç kullanması durumunda dahi en fazla tl para cezası verileceğinin düzenlendiği oysa dava konusu kuralla alkol alıp almadığı belli olmayan sürücülere bundan daha ağır tl idari para cezası verileceğinin düzenlendiği öte yandan yine promilin üzerinde alkollü araç kullandığı tespit edilenlerin sürücü belgesinin altı ay ikinci defa alkollü araç kullanan sürücünün sürücü belgesinin ise iki yıl süre ile geri alınacağının düzenlendiği dava konusu kuralla alkol alıp almadığı belli olmayan sürücülerinde tekerrür halinde alkollü araç kullanan sürücülerle ayrı şekilde değerlendirilerek sürücü belgelerinin iki yıl süre ile geri alınacağının düzenlendiği başka bir deyişle promilin üzerinde alkollü araç kullandığı ilk kez belirlenenlerin sürücü belgelerine ay süre ile el konulurken alkol almadığı halde kollukça teknik cihaz kullanımını kabul etmeyen sürücünün sürücü belgesine yıl süre ile el koyulmak suretiyle daha ağır bir yaptırım getirildiği bu durumun anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiği belirtilen kuralın bu ölçüde ağır yaptırımlara sahip olmasının kötü niyetli kullanımlara neden olabileceği görevlilerin hiçbir şekilde alkol muayenesine tabi tutmadıkları veya alkol muayenesine tabi tutulmaya mukavemet göstermeyen vatandaşlar hakkında tutanak tutabilecekleri bu durumun vatandaşların hukuka olan güvenlerini zedeleyebileceği kaldı ki iptali istenilen kuralın işlenen fiile oranla ağır yaptırımlar içerdiği kanaatine ulaşılmıştır açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir yasanın anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurulması gerektiğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun inci maddesinin birinci fıkrası gereğince sayılı karayolları trafik kanununun tarihli resmi gazetedeesas sayısı karar sayısı yayımlanan sayılı yasanın maddesi ile değişik maddesinde yen alan türk lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi iki yıl süreyle geri alınır ibaresinin anayasanın inci ve uncu maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi sayılı itiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verildikten sonra maddesinde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz hükmü yer almıştır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti devletinin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir yasakoyucu kamu düzeninin korunması amacıyla ceza hukuku ve idari yaptırımlar alanında düzenleme yaparken anayasaya ve evrensel hukuk ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla toplumda hangi eylemlerin suç sayılacağı ve suç sayılan bu eylemlerin hangi tür ve ölçüde cezai yaptırıma bağlanacağı konusunda anayasal sınırlar içinde takdir yetkisine sahiptir bu yetki idari yaptırımlar bakımından da geçerlidir bu bağlamda hukuk devletinde ceza hukuku alanında olduğu gibi idari yaptırımlara ilişkin düzenlemelerde de kuralların önleme ve iyileştirme amaçlarına uygun olarak ölçülü adil ve orantılı olması hukuka aykırı eylem ile yaptırım arasında adalet ve hakkaniyet ilkelerine uygunluk sağlanması gerektiği açıktır öte yandan yasakoyucu tarafından yapılan her düzenleme ve bu düzenlemelere aykırı hareket edenlere yaptırım uygulanması yönünde getirilen her kural kişilerin anayasa ile güvence altına alınan hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılması sonucunu doğuracağından bu yönde yapılacak düzenlemelerde kullanılacak aracın ulaşılmak istenen amaçla uyumlu ve orantılı ölçülü olması gerektiği tartışmasızdır bu çerçevede itiraz konusu kural incelendiğinde uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığının ya da alkolün kandaki miktarının tespiti amacıyla kollukça teknik cihazlar kullanılmasını kabul etmeyen sürücülere idari yaptırım uygulanması konusunda yasakoyucunun takdir yetkisi bulunmakta ise de bu yetkinin düzenlemeyle elde edilmek istenen amaçla uyumlu ve orantılı yaptırımlar öngörülerek kullanılması gerekmekte olup esas amacı alkollü ya da uyuşturucu madde kullanmak suretiyle araç süren sürücülerin caydırılmalarına ve ıslahlarına yönelik olarak sayılı kanunun maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen idari yaptırımların uygulanmasını teminen yaptırıma konu fiilin tespit edilmesini sağlamak olan söz konusu yasa kuralı maddenin dokuzuncu fıkrası ile kolluğun teknik cihazla ölçüm yapılması talebini kabul etmeyen sürücüler için türk lirası idari para cezası verilmesi ve sürücü belgelerinin iki yıl süreyle geri alınması yaptırımı öngörülürken maddeninesas sayısı karar sayısı beşinci fıkrasında alkollü araç sürdüğü ilk defa tespit edilen sürücüler için türk lirası idari para cezası ve sürücü belgelerinin altı ay süreyle geri alınması ikinci tespitte türk lirası idari para cezası ve ve sürücü belgelerinin iki yıl süreyle geri alınması ve üç veya üçten fazla yapılan tespitte ise türk lirası idari para cezası ve sürücü belgelerinin her seferinde beşer yıl süreyle geri alınması yaptırımlarının uygulanması öngörülmüştür böylelikle esas yaptırım konusu fiilin alkollü araç kullanmak eyleminin gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti amacıyla kollukça teknik cihazla ölçüm yapılması talebini reddeden sürücüler alkollü araç kullanmak suretiyle esas yaptırım konusu fiili işlediği tespit edilen sürücülere nazaran sayılı kanunun maddesinde düzenlenen idari yaptırımların amacı ve işlenen fiillerin nitelik ve ağırlıkları ile uyumsuz ve orantısız ölçüsüz olarak daha ağır idari yaptırımlara muhatap kılınmıştır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle mahkememizce itiraza konu sayılı karayolları trafik kanunun maddesinin dokuzuncu fıkrasında yer alan uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla kollukça teknik cihazlar kullanılmasını kabul etmeyen sürücülere türk lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi iki yıl süreyle geri alınır kuralının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna varıldığından anayasanın maddesi uyarınca sayılı karayolları trafik kanununun maddesinin dokuzuncu fıkrasında yer alan uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla kollukça teknik cihazlar kullanılmasını kabul etmeyen sürücülere türk lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi iki yıl süreyle geri alınır kuralının iptali istemiyle resen anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının onaylı suretinin karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına işbu karar aslı ile dosya suretinin yüksek mahkemeye tebliğinden itibaren beş ay beklenilmesine beş ay içinde netice gelmezse mevcut mevzuata göre dosyanın görüşülmesine kararın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
2,454
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazda bulunan solhan asliye ceza mahkemesinin günlü esas karar sayılı kararında sayılı kanunun maddesi maznun yakalandığı günde mahkemeye sevkedileceği sırada çalışma zamanı bitmiş veya herhangi bir tatil gününde tesadüf etmiş ise müddeiumumisi mahkemeyi hemen çalışmaya davet edebileceği gibi maznunun mahkemeye şevkini ertesi güne de bırakabilir şu kadar ki müddeimumisi tarafından maddede yazılı sebepten dolayı maznunun mahkemeye şevki ertesi güne bırakılmış ise yukarıdaki fıkrada yazılı sebeplerle de olsa maznunun mahkemeye şevki ikinci bir teahhura uğratılamaz şeklindedir burada esas olan çalışma zamanı bitmiş herhangi bir tatil gününe tesadüf etmiş maddede yazılı sebepten dolayı maznun mahkemeye şevki ertesi güne bırakılmış ise yukarıdaki fıkrada yazılı sebeplerle de olsa maznunun mahkemeye şevki teahhura uğratılamaz şeklindeki cümleler açısından anayasanın çalışma hakkı ve ödevi ile ilgili hükümler arasında bir bağlantı kurmak gerekir anayasanın maddesinde çalışma herkesin hakkı ve ödevidir devlet çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için sosyal iktisadi ve mali tedbirlerle çalışanları korur ve çalışmayı destekler işsizliği önleyici tedbirleri alır angarya yasaktır memleket ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda vatandaşlık ödevi niteliğini alan beden veya fikir çalışmalarının şekil ve şartları demokratik esaslara uygun olarak kanunla düzenlenir şeklindedir türkiye cumhuriyeti çalışma esasına dayanan bir devlettir devlet bu oluşumun gerektirdiği çalışmaların insanca yaşaması çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için sosyal iktisadî ve malî tedbirlerle çalışanları korur ve çalışmayı destekler mecburi bir çalışmanın kabulü gerek katılmış olduğumuz tarihli i̇nsan haklarını koruma anlaşması ve gerekse sayılı mecburi çalışmanın meni hakkındaki anlaşma hükümlerine ve de hürriyetçi demokrasi esaslarına aykırıdır bu cümleden olarak angarya yasaktır sayılı kanunun maddesi bir nevi mecburi çalışma şeklini getirmiştir bu kanunun maddesinin uygulanmasında adlî personelden cumhuriyet savcısı hâkim zabıt kâtibi mübaşir ve hatta odacının bir nevi karşılıksız çalışmaya zorlandığı veesas sayısı karar sayısı angarya yasaktir anayasa maddesine rağmen bu güne kadar bu tür çalışmaların yapıldığı tatbikatın bilinen durumudur devlet adlî personeli bu çalışmaya zorlarken onların insanca yaşamasını kararlılık içinde çalışma hayatının gelişmesini sağlayamamaktadır sosyal iktisadî ve malî tedbirlerle bu çalışanları desteklememektedir bir an için cumhuriyet savcıları ve hâkimlere verilmekte olan hâkimlik tazminatı ile zabıt kâtibi ve mübaşirlere verilen yari ödemelerin malî tedbirler olduğunu düşünsek dahi bu meslekler dışında çalışan diğer meslek gruplarına dahi normal günlük çalışmalarının karşılığı olarak aynı hakların verildiğini ve bu meslek sahiplerine fazla çalışmalarının karşılıklarının verildiğini gözönüne alırsak malî tedbir olmadığını kolayca görebiliriz kaldı ki tatbikatta aynı görevi yapmamakla birlikte bir meslek lisesi mezununa imza selahiyeti halinde verilen yan ödeme miktarı keza zamanlarının tamamını mesai saatleri içinde görevlerine veren bir kısım yüksek okul mezunlarına verilen tazminat karşısında savcısı hakim zabit kâtibi ve mübaşirlere verilen tazminat ve yan ödemeler gülünç kalmaktadır hâkimlik savcılık onurunu rencide eder bir hal almaktadır savcısının veya hâkimin zabıt kâtibinin ve mübaşirin sayılı kanuna göre görevlerini yaptıkları sırada da kendilerine harçlar kanununca verilen ücret ise paranın alım değeri karşısında sifira ulaşmiş olup ileride karşılığında verilecek miktar paranın olmaması şekline bile dönüşebilecektir şöyleki senesinde çıkan kanuna göre mübaşir için verilen beş liralık yol tazminatını bundan sene sonra vermek için tedavülde liralık para bulmak mümkün olmayacaktır sanırız memleket ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda vatandaşlık ödevi niteliğini alan beden veya fikir çalışmalarının şekil ve şartları demokratik esaslara uygun olarak kanunla düzenlenir şeklindeki anayasa hükmünü yalnızca askerlik hizmeti şeklinde yorumlamamak günümüzün şartlarında mümkün değildir memleketimizin içinde bulunduğu süratli kültürel ve sosyal kalkınma zarureti karşısında sayılı kanunun tayin ettiği bu çalışma şartını vatandaşlık ödevi niteliğinde beden veya fikir çalışması olarak kabul etsek bile bu şekil ve şartların demokratik esaslara uygun olarak düzenlenmesi gereklidir sayılı kanunun maddesi ile bu kanunun tatbikine dair yönetmelikte çalışma saatleri mesai saatleri dışına çıkarılmış ücretli hafta ve bayram tatili kullanma hakkı ellerinden alınmıştır nitekim ankara i̇stanbul i̇zmir gibi büyük şehirlerimizde cumhuriyet savcısı hâkim zabıt kâtibi mübaşir ve hizmetliler için nöbetler tanzim edilmekte diğer küçük il ve tüm ilçelerde aynı personel için nöbet tanzim edilmemekle beraber kendilerinin bulundukları yerden ayrılmamaları zarureti çıkmaktadır yine anayasamızın maddesinde her çalışan dinlenme hakkına sahiptir ücretli hafta ve bayram tatili ve ücretli yıllık izin kanunla düzenlenir şeklindedir nitekim anayasanın bu hükmü gereğince hafta ve bayram tatili kanunla düzenlenmiştir fakat sayılı kanunun maddesi cumhuriyet savcısı hâkim zabıt kâtibi ve mübaşir ve hizmetlilere bu hakkı tanımamaktadır büyük merkezlerde hafta sonunda tatil gününde bir bayram gününde nöbet tutulmakta veya herhangi bir adlî olay sırasında mahkeme çalışmaya davet edilmekte ve böylece yukarıda belirtilen personel tatil yapmak hakkından mahrum bırakıldıkları gibi karşılığında herhangi bir ücret de verilmemektedir hatta dinlenme hakkıesas sayısı karar sayısı hafta sonunda elinden alınan bu personel ertesi günü normal mesaisine devam etmek mecburiyetindedir bu meyanda anayasanın maddesi açısından olaya bakılacak olursa anayasanın maddesi türkiye cumhuriyeti i̇nsan haklarına ve başlangıçta belirtilen temel i̇lkelere dayanan millî ve demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir şeklindedir burada demokratik tabirinin içine aynı zamanda hukuk devleti prensiplerine riayet etme esasınıda dahil etmemiz gereklidir türkiye cumhuriyeti hürriyetçi olması hasebiyle insan hak ve hürriyetleri temeline dayanır sosyal devlet açısında ele alacak olursak sosyal devleti yalnızca klâsik hürriyetleri sağlayan devlet şeklinde düşünmek günümüzde mümkün değildir sosyal devlet fertlerin insan gibi yaşamaları için zaruri olan maddi ihtiyaçlarını karşılamalarını da kendisine vazife edinen devletdir günümüzde bu devleti refah devleti olarak düşünmek ve onu hem insan şahsiyetine hürmet etmek vazifesini yerine getirecek klâsik hürriyetlerin gerçeklerle alay eden bir mahiyet almasına mani olacak hem de çalışan halk tabakasının refaha kavuşması sayesinde toplum hayatını daha verimli kılacak devlet şeklinde görmek gerekir sayılı kanunun maddesi genel anlamı itibariyle yukarıda belirttiğimiz devlet anlayışına aykırı bir yorum getirmektedir burada belirttiğimiz gerekçelere göre sayılı kanunun maddesi anayasanın maddelerine aykırıdır aynı sayılı kanunun maddesini anayasanın maddesi yönünden ele alabiliriz anayasanın maddesi hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna hukuka ve vicdani kanaatlarına göre hüküm verirler hiçbir organ makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmamasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat vermez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz şeklindedir buna karşılık sayılı kanunun maddesinde cumhuriyet müddeiumumisi mahkemeyi hemen çalışmaya davet edebileceği belirtilmiştir burada mahkemeyi çalışmaya davet etmesini yargı yetkisinin kullanılmasında hâkimlere ve mahkemelere müdahale şeklinde olduğu bir gerçektir mahkemeyi çalışmaya davet etmek idari bir işlemdir ceza muhakemeleri usulü kanununda mahkemelerin normal çalışma şekli belirtilmiştir cumhuriyet müddeiumumisinin burada kullandığı yetkiyi idari yetki şeklinde de yorumlamak gerekir yukarıda belirtilen durum karşısında sayılı kanunun maddesi anayasanın maddesine de aykırıdır sayılı kanunun maddesinin bendinin anayasaya aykırılık durumu sayılı kanunun sayılı kanunla değişik maddesinin bendinde mahkemece duruşmanın bir celsede bitirilmesi lâzımdır şu kadar ki kanuni zaruretler dolayısıyle işin bir celsede karara bağlanması mümkün olmazsa duruşma bu imkansızlığıesas sayısı karar sayısı doğuran noksanların en çabuk vasıtalarla ikmali için lâzım gelen müddet gözönünde tutularak ona göre başka bir güne tehir edilebilir şeklindedir kanun koyucu burada duruşmanın bir celsede bitirilmesi lâzımdır derken her ne kadar adaletin kısa zamanda sağlanmasını gözönünde tutmuş ise de memleketimizin içinde bulunduğu tabiat şartları sosyal ve iktisadi durum gözönüne alınacak olursa bir celsede duruşmanın bitirilmesi hükmü kişinin hak arama hürriyetini engeller mahiyette görülmüştür burada kanuni zaruretler dolayısıyle işin bir celsede karara bağlanması mümkün olmadığı haller için de hüküm mevcut ise de aynı kanunun maddesi bu hükmü kısıtlamıştır anayasanın maddesi herkes meşru bütün vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir şeklindedir i̇l ve ilçelerde adli teşkilât yanında her kazada bir tane dahi avukatın veya dava vekilinin bulunmadığı gerçeği karşısında şahsın aynı gün mahkemeye çıkarıldığı zaman kendisini savunacak bir kimseyi bulamaması karşısında onun hak arama hürriyetini kullandığını iddia etmek mümkün değildir ayrıca usul kanunumuzda hazırlık ve ilk soruşturmada avukatlara görev veren bir hüküm yoktur hakkında dava açılan bir şahsın kendisine bir avukat tutması için de veya savunmasını yapması için tanınan üç günlük süre memleketimizin coğrafi ve ekonomik şartları karşısında yeterli değildir her şahıs iddia ve savunma hakkına sahip olduğuna göre bu hakkı hiçbir mani olmadan kullanması gereklidir yukarıda belirttiğimiz şekilde sayılı kanunun maddesinin bendi anayasanın maddesine aykırıdır sayılı kanunun maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesinde duruşma bir celsede neticelenmeyip başka bir güne bırakılacaksa cumhuriyet müddeiumumisi tarafından hakkında tevkif müzekkeresi verilmiş olan maznunun kefaletle veya kefaletsiz tahliyesine mahkemece karar verilebilir şeklindedir her ne kadar madde metninde cumhuriyet savcısı tarafından tevkif müzekkeresi verilmiş maznundan bahsetmekte ise de sayılı kanunun cumhuriyet müddeiumumisine tevkif yetkisi veren maddesi sayılı kanunla kaldırılmıştır maddenin tatbik kabiliyeti olmamakla beraber yanlış uygulamaya veya yorumlamaya yol açabilir bu hususta anayasanın maddesi kimse i̇şlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilinden dolayı cezalandırılamaz cezalar ve ceza tedbirleri ancak kanunla konulur şeklindedir tevkifte bir ceza tedbiri olup sayılı kanunun maddesi de cumhuriyet müddeiumumilerinin tevkif yetkisi olduğu şeklinde yorumlanıp yanlış uygulamaya sebebiyet vermesi mümkün bulunduğundan yukarıda açıklanan durum muvacehesinde sayılı kanunun maddesi anayasanın maddesine aykırıdır sayılı kanunun maddesinin anayasaya aykırılığı hususu sayılı kanunun maddesi maznunun isteği üzerine mahkeme müdafaasını hazırlamak için en çok üç günlük mühlet verir şeklindediresas sayısı karar sayısı memleketin coğrafi iktisadi ve sosyal şartları gözönüne alındığında savunmasını hazırlamak veya hazırlatmak için tanınan bu üç günlük süre yeterli değildir zira bugün her kazada bir avukat veya dava vekili yoktur keza ulaşım yetersizliği gözönüne alınacak olursa şahsın savunmasına yardımcı olacak meşru bazı vasıtaları delilleri bulup mahkeme önünde savunmada bulunması için tanınan üç günlük süre şahsın hak arama hürriyetine bir mani teşkil etmektedir anayasanın maddesi herkes meşru bütün vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir şeklindedir sayılı kanunun maddesi hükmü karşısında kişinin bütün meşru vasıtalardan meşru yolardan faydalanması iddia ve savunma hakkını kullanmakta netice olarak hak arama hürriyetini kaybetmektedir bu durum karşısında sayılı kanunun maddesi anayasanın maddesine aykırıdır sayılı kanuna göre cumhuriyet müddeiumumileri ile zabıtanın vazifeleri ne surette yapacaklarına dair talimatnamenin yönetmeliğin anayasaya aykırılık durumu maddeden oluşan bu talimatname yönetmelik madde madde ele alınmamış tümü itibariyle anayasaya aykırı görülmüştür şöyleki anayasanın maddesi bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartiyle yönetmelikler çıkarabilirler yönetmelikler resmî gazete ile yayınlanır şeklindedir anayasanın bu maddesinde varılmak istenen husus ilgilinin bilgisine ulaşmak için yönetmeliklerin kanun ve tüzüklerle aynı yayım rejimine tabi olması şeklindedir sayılı kanun gereğince çıkarılan bu yönetmeliğin resmî gazetede yayınlandığına dair herhangi bir kayıt yoktur ve resmî gazetede yayınlanmamıştır resmî gazete ile yayınlanmayan yönetmeliklerin tatbik kabiliyeti yoktur buna rağmen uygulanması anayasanın maddesine aykırıdır sonuç sayılı kanunun maddeleriyle maddesinin ikinci bendi ile sayılı kanuna göre cumhuriyet müddeiumumileri ile zabıtanın vazifelerini ne suretle yapacaklarına dair talimatname yönetmelik anayasanın maddelerine aykırı olduğundan bu hususta itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına tarihinde karar verildi denilmektedir
1,676
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir dava konusu olayda anayasaya aykırılığı iddiamızın esas dayanak noktasını oluşturan madde anayasanın maddesinde düzenlenen kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir muameleye tabi tutulamayacağı hükmüdür yukarıda sayılan diğer anayasa maddeleri ise aykırılık iddiamızda tali niteliktedirler anayasanın maddesine paralel olarak ai̇hsnin maddesine göre i̇şkence yasağı başlığı altında da hiç kimsenin işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamayacağı düzenlenmiştir i̇nsanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele terimlerinden neler anlaşılacağı burada kastedilen şiddet düzeyi mağdurların duygusal yönden tahlillerinin tavsifi gibi yoruma dayalı hususlar ancak ai̇hm kararları gibi yüksek mahkemelerin içtihatlarından anlaşılabilmektedir örnek olarak avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin kurttürkiye davasındaki kararında oğlu gözaltına alındıktan sonra kaybolan ailenin resmi şikayet ve başvurularının resmi makamlarca ciddiyetle samimi olarak incelenmemesinin ailenin acı ve sıkıntısı karşısında resmi görevlilerin sergilediği rahat tutumun kaybolan ya da ölen kişinin yakınları bakımından onur kırıcı muamele maddeye aykırı olan olduğuna hükmetmiştir kurttürki̇ye davası burada da ifadesini bulduğu şekilde yapılan eylemlerin sadece maddi bir fiil olması gerekmemektedir sergilenen tutumun ölen kişinin yakınları nezdinde onur kırıcı muameleye dönüşmesi yeterli kabul edilmiştir örnek olarak gösterilen ai̇hm içtihat metnindeki ilgili paragraflarda bu hususlar belirtilmiştir paragrafta ifade edildiği gibi ai̇hm kötü muamelenin ai̇hsnin maddesi kapsamında değerlendirilebilmesinin asgari şiddet seviyesine ulaşılmış olmasını aramaktadır komisyon başvuranın uzun süreli ve sürekli olarak maruz kaldığı belirsizlik şüphe ve endişenin başvuranda ciddi zihinsel sıkıntı ve acıya sebep olduğu kanaatinde olduğu ve aynı şekilde insan hakları ihlali mağdurunun annesi olması ve kendisinin de acı ve sıkıntısı karşında yetkililerin sergilemiş oldukları rahat tutum nedeniyle mağdur olduğu dikkate alınarak karar verilmesi kişiler üzerinde oluşacak sıkıntı ve acının derecelerinin ayrıca tetkik edilmesi gerektiğini ifade etmektedir dava konusu olan olayda ise tereke eşyası olarak yukarıda sayılan maddi ve manevi kıymet ifade etmeyen eşyalardan mesela bir adet beyaz renkli külotun ya da içerisinde dal sigara olan sigara paketinin mirasçıları olarak gözüken eşi ve çocuklarına teslim edilmesi ayrıca ikametleri değişmiş başka illere taşınmış olan çocukların çok uzak mesafelerden celp edilerek babanıza ait miras bırakanınızın tereke eşyalarını gelip alın dendiğinde i̇stanbuldan giresuna gelen insanlara miras olarak bir otopsi işleminde kesilmiş olan kazak fanila atlet ve çorapları ellerine vererek sükunet hallerini korumalarını beklemek bile gereksiz olduğundan aile üzerinde yaratılacak olan travmanın ai̇hm kararlarında ifade edildiği veçhile ciddi zihinsel sıkıntı ve acıya sebep olunmasının kaçınılmazlığı aşikardır özellikle olağan gözüken ölüm sonucu ve ailece ve tanıklarca hasımları olmadığı ölümün doğal olduğu ve dolayısıyla ülkemiz genel anlayış ve inanışları doğrultusunda asla otopsi yapılmasına pek yanaşılmaması eğilimi ile cesedin parçalanmasına razı olmadıkları durumlarda şüphe sonucu yapılan otopsiler yakınları ve ilgilileri daha da rahatsız ettiğinden böyle bir durum üzerine teslim edilen ve otopside kesilip yırtılan elbiseler aileler üzerinde ayrıca rahatsızlık uyandırıcı niteliktedirler tüm bu hususlar bile asgari şiddet seviyesine ulaşılmış olunduğunu göstermektedir elim bir trafik kazası sonucu vefat eden bir babanın değerli eşyaları saati cüzdanı vsnin bizzat mirasçısı olan oğluna tesliminde bile çok duygusal anlar yaşanabileceği tecrübelerimizle sabit olduğundan gereksiz ve maddi kıymeti olmayanesas sayısı karar sayısı yaralayıcı aşağılayıcı eşyaların ailelere teslimi telafisi imkansız durumlara yol açabilmektedir sayılı kanunun maddesi ilk fıkrasındaki tereke kelimesi iptal edilmesi ile anayasaya vaki olan aykırılığın kaldırılabileceği kanaatindeyiz zira tereke kelimesi arta kalan şeyler anlamını ihtiva etmesi sonucu maddi kıymeti olmayan nesneleri de kapsamaktadır ancak tereke kelimesi iptal edilerek çıkarıldığında maddenin devamında mallarının ibaresi ve sadece mal kavramının tek başına kullanılması maddi bir olgu içeriğinin vurgulanarak sorunun çözümünde de etkili olabileceği kanaatindeyiz anayasanın maddesi dışında anayasanın maddesi ile maddesi gereği devletin insan haklarına saygılı davranması ödevi insan haklarına dayalı olmasından daha geniş bir koruma sağladığından insanlık onurunu kırıcı muamelelere vücut veren normlar anayasanın bu hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir toplumun huzur ve mutluluğunun tesisi ise devlete anayasal ödev olarak yüklenmiştir ancak türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının onur kırıcı bir muameleye devlet kurumları ve normları sonucu maruz kalması toplumun huzur ve mutluluğunu sarsıcı nitelikte olup burada da anayasaya aykırılık gündeme gelmektedir dolayısıyla anayasanın maddesinde düzenlenen aile hayatındaki huzur ve mutluluğun sağlanamaması da tali olarak başvuru nedenlerimizdendir tüm bu gerekçelerle somut olayda uygulanması gereken sayılı kanunun maddesinin kısmen ya da tamamen ya da ilk fıkrasındaki tereke kelimesi iptal edilmesi ile anayasaya vaki olan aykırılığın kaldırılabileceği kanaatindeyiz zira tereke kelimesi arta kalan terk edilen şeyler anlamını taşıması sonucu maddi kıymeti olmayan nesneleri de kapsamaktadır ancak maddenin devamında mallarının ibaresi ve sadece mal kavramının tek başına kullanılması maddi bir olgu içeriğinin vurgulanarak sorunun çözümünde de etkili olabilecektir bu nedenlerden dolayı somut olayda uygulanması gereken sayılı yasanın maddesinin tc anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anayasanın maddesi gereğince anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına dosyanın onaylı bir örneğinin karar ile birlikte anayasaya aykırılık sorunu konusunda karar verilmek üzere anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur gereği̇ düşünüldü somut olayda uygulanması gereken sayılı yasanın maddesinin tcanayasasının ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanin geri̇ birakilmasina dosyanın onaylı bir örneğinin karar ile birlikte anayasaya aykırılık sorunu konusunda karar verilmek üzere anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda karar verildi
815
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir taraflar arasındaki uyuşmazlık milli savunma bakanlığı ve türk silahlı kuvvetlerinde sayılı devlet memurları kanunu hükümlerine göre memur olarak çalışan ve sivil memur olarak adlandırılan devlet memurlarının sayılı kamu görevlileri sendikalar kanunu hükümlerine göre sendika kurup kuramayacakları yasal engel hal var ise bu durumun anayasa ve anayasanın maddesi gereğince uluslararası hukuk kaynakları açısından geçerli kabul edilip edilmeyeceği davalı sendika hukuki durumu noktalarında toplanmaktadır konuya ilişkin mevzuat ve kurucularının durumu konuya ilişkin anayasa hükümleri incelendiğinde de sendika kurma hakkı başlıklı maddesi çalışanlar ve işverenler üyelerinin çalışma ilişkilerinde ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz sendika kurma hakkı ancak millî güvenlik kamu düzeni suç işlenmesinin önlenmesi genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunda gösterilir mülga dördüncü fıkra md i̇şçi niteliği taşımayan kamu görevlilerinin bu alandaki haklarının kapsam istisna ve sınırları gördükleri hizmetin niteliğine uygun olarak kanunla düzenlenir sendika ve üst kuruluşlarının tüzükleri yönetim ve işleyişleri cumhuriyetin temel niteliklerine ve demokrasi esaslarına aykırı olamaz sayılı kamu görevlileri sendikaları kanununun amaç başlıklı maddesi kamu görevlilerinin ortak ekonomik sosyal ve meslekî hak ve menfaatlerinin korunması ve geliştirilmesi için oluşturdukları sendika ve konfederasyonların kuruluşu organları yetkileri ve faaliyetleri ile sendika ve konfederasyonlarda görev alacak kamu görevlilerinin hak ve sorumluluklarını belirlemek ve toplu sözleşme yapılmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir denilmektedir kapsamı düzenleyen maddesi ise bu kanun devletin veya diğer kamu tüzel kişilerinin yürütmekle görevli oldukları kamu hizmetlerinin görüldüğü genel katma ve özel bütçeli idareler il özel idareleri ve belediyeler ile bunlara bağlı kuruluşlarda kamu iktisadî teşebbüslerinde özel kanunlarla veya özel kanunların verdiği yetkiye dayanarak kurulan banka ve teşekküller ile bunlara bağlı kuruluşlarda ve diğer kamu kurum veya kuruluşlarında işçi statüsü dışında çalışan kamu görevlileri hakkında uygulanır kuruluş esaslarını belirleyen maddesi sendikalar hizmet kolu esasına göre türkiye çapında faaliyette bulunmak amacıyla bir hizmet kolundaki kamu işyerlerinde çalışan kamu görevlileri tarafından kurulur bir hizmet kolunda birden fazla sendika kurulabilir meslek veya işyeri esasına göre sendika kurulamaz sendikaların kurulabileceği hizmet kollarını belirleyen maddesi sendikaların kurulabilecekleri hizmet kolları aşağıda belirtilmiştir büro bankacılık ve sigortacılık hizmetleri eğitim öğretim ve bilim hizmetleriesas sayısı karar sayısı sağlık ve sosyal hizmetler yerel yönetim hizmetleri basın yayın ve iletişim hizmetleri kültür ve sanat hizmetleri bayındırlık inşaat ve köy hizmetleri ulaştırma hizmetleri tarım ve ormancılık hizmetleri enerji sanayi ve madencilik hizmetleri diyanet ve vakıf hizmetleri olarak saymaktadır aynı kanunun kuruluş şekliyle ilgili maddesi sendika ve konfederasyonlar önceden izin almaksızın serbestçe kurulurlar sendika kurucusu olabilmek için kamu görevlisi olarak çalışmak yeterlidir değişik üçüncü fıkra md sendikanın kurucuları sendika tüzüğü ve kamu görevlisi olduklarını gösterir belge ile sendikayı ilk genel kurula kadar sevk ve idare edeceklerin isimlerini kuruluş dilekçelerinin ekinde sendika merkezinin bulunacağı ilin valiliğine vermek zorundadırlar değişik dördüncü fıkra md konfederasyon kurucuları konfederasyon tüzüğü ile sendikaların konfederasyon kurulmasına ilişkin kurucular kurulu kararını ve konfederasyonu ilk genel kurula kadar sevk ve idare edeceklerin isimlerini konfederasyon merkezinin bulunacağı ilin valiliğine vermek zorundadırlar konfederasyonu ilk genel kurula sevk ve idare edecekler üyesi oldukları sendikaların zorunlu organlarına seçilmemişlerse kamu görevlisi olduklarını gösterir belgeyi eklemekle yükümlüdürler yukarıda anılan belge ve tüzüklerin ilgili valiliğe verilmesi ile sendika veya konfederasyon tüzel kişilik kazanır değişik altıncı fıkra md valilik tüzük ve belgelerin birer örneğini onbeş işgünü içinde çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığına gönderir tüzüğün veya bu maddede sayılan belgelerin içerdikleri bilgilerin kanuna aykırılığının tespit edilmesi ya da bu kanunda öngörülen kuruluş koşullarının gerçekleşmediğinin anlaşılması halinde ilgili valilik eksikliklerin bir ay içinde tamamlanmasını ister tamamlanmadığı takdirde sendika veya konfederasyonun faaliyetinin durdurulması için ilgili valilik bir ay içinde iş mahkemesine başvurur mahkeme kanuna aykırılığın veya eksikliğin giderilmesi için altmış günü aşmayan bir süre verir verilen süre sonunda tüzük ve belgeler kanuna uygun hale getirilmemişse mahkeme sendika veya konfederasyonun kapatılmasına karar verir çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı sendika ve konfederasyonlar için birer bilgi kaydı tutar hükmünü sendika kurma ve üye olma yasaklarını düzenleyen maddesi ise bu kanuna göre kurulan sendikalaraesas sayısı karar sayısı türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı cumhurbaşkanlığı genel sekreterliği ile milli güvenlik kurulu genel sekreterliğinde çalışan kamu görevlileri yüksek yargı organlarının başkan ve üyeleri hakimler savcılar ve bu meslekten sayılanlar bu kanun kapsamında bulunan kurum ve kuruluşların müsteşarları başkanları genel müdürleri daire başkanları ve bunların yardımcıları yönetim kurulu üyeleri merkez teşkilatlarının denetim birimleri yöneticileri ve kurul başkanları hukuk müşavirleri bölge il ve ilçe teşkilatlarının en üst amirleri ile bunlara eşit veya daha üst düzeyde olan kamu görevlileri belediye başkanları ve yardımcıları yükseköğretim kurulu başkan ve üyeleri ile yükseköğretim denetleme kurulu başkan ve üyeleri üniversite ve yüksek teknoloji enstitüsü rektörleri fakülte dekanları enstitü ve yüksek okulların müdürleri ile bunların yardımcıları mülki idare amirleri silahlı kuvvetler mensupları milli savunma bakanlığı ile türk silahlı kuvvetleri kadrolarında jandarma genel komutanlığı ve sahil güvenlik komutanlığı dahil çalışan sivil memurlar ve kamu görevlileri milli i̇stihbarat teşkilatı mensupları bu kanun kapsamında bulunan kurum ve kuruluşların merkezi denetim elemanları emniyet hizmetleri sınıfı ve emniyet teşkilatında çalışan diğer hizmet sınıflarına dahil personel ceza infaz kurumlarında çalışan kamu görevlileri üye olamazlar ve sendika kuramazlar şeklinde düzenlemelere yer verildiği görülmektedir mevzuattaki hükümler incelendiğinde ankara valiliğine sunulan belgelerden in kurucularının tamamının milli savunma bakanlığı ve türk silahlı kuvvetleri kadrolarında memur olarak çalışan ve sivil memur olarak adlandırılan devlet memurları olduğu kuruluş bildirimi yapılan in sayılı kanun hükümlerine tabi kamu görevlileri sendikası olduğu hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır kanunda hangi kurum ve kuruluşun hangi hizmet koluna gireceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır yönetmelikle düzenlenebileceğine ilişkin kanunun maddesinin ikinci fıkrası sayılı kanunun maddesi ile tarihinde yürürlükten kaldırılmış madde esaslarına göre tanınan yetki kalmıştır kanunun maddesine göre hazırlanan yönetmelik düzenlemesinin kamu görevlileri sendikaları ve toplu sözleşme kanunu kapsamına giren kurum ve kuruluşların girdikleri hizmet kollarının belirlenmesine i̇lişkin yönetmelik olduğu anlaşılmaktadır yönetmeliğin kapsamını düzenleyen maddesinde ise tarihli ve sayılı kamu görevlileri sendikaları ve toplu sözleşme kanununun inci maddesinde sayılan hizmet kollarına giren kamu kurum ve kuruluşlarının belirlenmesiesas sayısı karar sayısı ile ilgili hususlar bu yönetmelikte düzenlenmiştir hükmü dayanağı düzenleyen maddesinde ise bu yönetmelik sayılı kamu görevlileri sendikaları ve toplu sözleşme kanununun ve geçici inci maddelerine göre hazırlanmıştır hükmü bulunmaktadır yönetmelik ile kanun dayanak maddeler açısından tam olarak örtüşmemektedir ancak kanunun maddesindeki yetki göz önüne alındığında yönetmeliğin hukuken geçerli olduğu kabul edilmelidir söz konusu yönetmelikte de milli savunma bakanlığı ve türk silahlı kuvvetlerindeki kadroları sayılmamıştır bu sayılmamanın eksiklik veya unutulmaktan değil kanunun maddesindeki sendika kurma ve üyelik yasağından kaynaklandığı anlaşılmaktadır kanunun fıkrasındaki silahlı kuvvetler mensupları hükmü ile üniformalı olarak adlandırılan subay astsubay gibi asker olarak tanımlanan özel kanunlarla düzenlenen personelin yasak kapsamına alındığı fıkrasındaki milli savunma bakanlığı ile türk silahlı kuvvetleri kadrolarında jandarma genel komutanlığı ve sahil güvenlik komutanlığı dahil çalışan sivil memurlar ve kamu görevlileri hükmü in kurucularının da yer aldığı ve asker olarak tanımlanmayan üniformasız personelin yasak kapsamına alındığı anlaşılmaktadır kanun ve yönetmeliğin mevcut düzenlemelerine göre kurucularının da tabi olduğu milli savunma bakanlığı ile türk silahlı kuvvetleri kadrolarında jandarma genel komutanlığı ve sahil güvenlik komutanlığı dahil çalışan sivil memurlar ve kamu görevlileri kapsamındakilere ilişkin yasağın gerek ve maddesindeki düzenlemeler karşısındaki hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekecektir nin kurulduğu hizmet kolu söz konusu işlerin ayrı bir hizmet kolu olarak düzenlenmemiş olması maddedeki yasaklar kapsamında olmasından kaynaklanmakla birlikte yasak kapsamına alınmaması durumunda milli savunma bakanlığı ve türk silahlı kuvvetleri kadrolarında çalışan memurların nolu büro bankacılık ve sigortacılık hizmetleri hizmet koluna gireceği aşikardır sivil memurların statüsü ve tabi olduğu hukuk açısından tskda görevli sivil memurların askeri personel olup olmadığını incelemek gerekmektedir öncelikle sayılı kanun düzenlemesinin maddesinin ve fıkralarında ayrı sayılması nedeniyle söz konusu kanun açısından da üniformalı ve üniformasız olarak tanımlanan personelin ayrı değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır tskda görevli askeri personel olan subay askeri memur astsubay uzman erbaşlar ve sözleşmeli erler sayılı tsk personel kanunu uzman erbaş kanunu gibi özel kanunlara tabidir sayılı tsk personel kanununda tabi asker statüsünde görev yapan askeri memurlar ifadesi bulunmakla birlikte bu personelin sivil memurlar olmayıp üniformalı personel olarak görev yapan ve geri hizmet genellikle büro görevlerinde çalışan personel olduğu anlaşılmaktadır askeri şahıslar sayılı askeri mahkemelerin kuruluşu ve yargılama esası kanunu gereğince sayılı askeri ceza kanununa tabidir ve yargılamaları da özel nitelikteki askeri mahkemelerde yapılmaktadır asker kişilerin kim olduğu da sayılı kanunun maddesindeki asker ki̇şi̇ler bu kanunun uygulanmasında aşağıda yazılı olanlar asker kişi sayılırlar değişik bent skmad muvazzaf askerler subaylar astsubaylar askerî öğrenciler uzman jandarmalar uzman erbaşlar erbaş ve erler yedek askerler askeri hizmette bulundukları sürece milli savunma bakanlığı veya türk silahlı kuvvetleri kadro ve kuruluşlarında çalışan sivil personel askeri işyerlerinde çalışan ve i̇ş kanununa tabi bulunan işçiler rızası ile türk silahlı kuvvetlerine katılanlar hükmü ile belirlenmektedir ancak davalı tarafından mahkemeye sunulan tarihinde anayasa mahkemesi tarafından verilen karar ile kanunun fıkrasındaki sivil personele ilişkin hükümler iptal edilerek bu kişilerin asker kişi tanımından çıkarılmasının gerektiği belirtilmiştir sayılı tsk i̇ç hizmet kanununun türk silahlı kuvvetlerini tanımlayan maddesi de madde türkesas sayısı karar sayısı silahlı kuvvetleri kara jandarma dahil deniz ve hava kuvvetleri subay askeri memur astsubay erbaş ve erleri ile askeri öğrencilerden teşekkül eden ve seferde ihtiyatlarla ikmal edilen kadro ve kuruluşlarla teşkilatı gösterilen silahlı devlet kuvvetidir hükmü ile de tsknın oluşumunda sivil personel sayılmamıştır sivil personelin askeri hizmet ile ilişkisini düzenleyen tek hüküm aynı kanunun maddesindeki silahlı kuvvetlerde çalışan sivil memur müstahdem müteferrik müstahdem ve gündelikçi sivil personel bu kanunun askerlere tahmil ettiği sorumluluk ve hizmetlerin ifası bakımından amir vazifesi alanlar maiyetindeki bütün askeri ve sivil personele hizmetin icabettirdiği emirleri verebilir ceza vermek salahiyetleri yoktur maiyetin cezalandırılması icabeden hallerde en yakın askeri amire müracaat edilir bütün sivil personel emrinde çalıştıkları askeri amirlere karşı ast durumunda olup bu kanunun üncü maddesinin asta tahmil ettiği vazifeleri aynen yapmaya mecburdurlar hilafına hareket edenler askerlerin tabi olduğu cezai müeyyidelere tabi olurlar hükmüdür tskda söz konusu askeri personel dışında iki farklı statüye tabi olarak sivil personel çalıştırılmakta olduğu anlaşılmaktadır bunlardan biri sayılı i̇ş kanununa tabi çalışan ve tskda sivil işçi olarak adlandırılan işçiler diğeri ise işçilerle birlikte hemen hemen aynı iş ve yerlerde görev yapan elektrikçi berber aşçı tekniker teknisyen mühendis bilgisayar işletmeni vb personelin ve subaylar ve astsubaylarla yan yana ve hatta bazen benzer görevlerde çalışan sayılı devlet memurları kanununa tabi ve tskda sivil memur ifadesi ile adlandırılan devlet memurları olduğu anlaşılmaktadır bu görevlilerden işçi ile benzer görevlerde çalışan personelin maliyet açısından memur olarak çalıştırılan esasen işçinin yaptığı iş ile farkı bulunmayan çalışanlar bazen yetki dahi kullanabilen ancak hiçbir zaman istihbarat asayiş askeri yetki ve görevi bulunmayan kamu görevlileri olduğu anlaşılmaktadır bu personelin hizmetin yürütümü sırasında tabi olduğu sayılı devlet memurları kanunu ve tsk i̇ç hizmet kanunu hükümlerine aykırılık halinde esasen uygulanacak hukuk sayılı devlet memurlarının tabi olduğu hukuktur davalı sendika ve kurucularının sayılı kamu görevlileri sendikaları kanununun sendika üyesi olamayacaklar başlıklı maddesi fıkrası millî savunma bakanlığı ile türk silahlı kuvvetleri kadrolarında jandarma genel komutanlığı ve sahil güvenlik komutanlığı dahil çalışan sivil memurlar ve kamu görevlileri kapsamında yer aldığı ve davada uygulanması gereken madde olduğu anayasa mahkemesinin tarihli resmi gazetede yayınlanan karar tarihli sayılı ilamı ile günlü sayılı asken mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununun maddesinin fıkrasının bendinin anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilerek msb veya tsk kadro ve kuruluşlarında çalışan sivil personelin asker kişilerden sayılması da iptal edildiği gözönüne alınarak davalı tarafın anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülerek aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir gereği̇ düşünüldü sayılı yasanın maddesinin fıkrasının anayasanın ve maddesine aykırılık iddiası nedeni ile iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına sayılı yasanın ve anayasanın maddesi gereği anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ay davanın geri bırakılmasına dosyanın onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine gerekli masrafların davalı tarafça karşılanmasına bu nedenle duruşmanın günü saat ye bırakılmasına karar verildi
1,912
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir mahkememizde yargılaması yapılmakta olan esas ve numarası yukarıda belirtilen dava dosyasında dava konusu maddi olaya uygulanan sayılı sulama alanlarında arazi düzenlenmesine dair tarım reformu kanununun maddesininson fıkrasındaki fıkrada belirtilen süreler içinde mahkemeler veya icra daireleri tarafından bu arazi hakkında devir ve temliği gerektiren bir karar verilemez miras yoluyla intikaller bu hükmün kapsamı dışındadır ayrıca mahkemeler satış suretiyle miras ortaklığının giderilmesine karar veremezler hükmü gereği tarihli resmi gazetede yayınlanan sayılı bakanlar kurulu kararıyla i̇psala ilçesi ve bu ilçeye bağlı tüm kasaba köy ve diğer yerleşim birimlerinin anılan yasanın maddesinink fıkrası anlamında uygulama alanı olarak alınması nedeniyle davacılar vekili mahkememizin tarihli celsesinde söz konusu maddenin anayasanın ve maddelerine aykırı bulunduğu definde bulunmuştur mahkememizce davacı vekilinin anayasaya aykırılık define ilişkin dilekçesi davalılara tebliğ edilmiş davalılar herhangi bir cevap vermemişlerdir mahkememizce anayasaya aykırılık defi ciddi bulunarak konunun anayasa mahkemesinde incelenmek üzere dava dosyasının bir örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir çünkü anayasanın maddesinin fıkrasında herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanunun önünde eşittir demektedir oysa iptale konu olan sayılı yasanın maddesinin son fıkrasında anayasanın kanun önünde eşitlik ilkesine ters düşecek şekilde uygulama alanına alınan yerlerde temlik ve devir tasarruflarını yıl süreyle sulama projesi tamamlanması halinde bir yıl daha ki toplam yıllık bir süreyle sınırlama ve tahdit getirmektedir ayrıca anılan yasanın maddesinin fıkrasındaki yukarıda belirtilen süre içerisinde bu gibi arazide sadece tc ziraat bankası türkiye zirai donatım kurumu ve tarım kredi kooperatifine ipotek edilebilir hükmü yer almaktadır bu hüküm anayasanın yukarıda belirtilen yasa önünde eşitlik ilkesine açıkça aykırı düşmekte maddede sayılan kurumlar dışındaki diğer kişi ve kuruluşlara ipotek yasağı getirmekte bu bakımdan kişi ve kuruluşlar arasında yasaların uygulanması yönünden fark ve ayrıcalık getirmektedir bu nedenle bu hükmün anayasaya aykırı olduğu savı mahkememizce yerinde ve ciddi bulunmuştur anayasanın maddesinde herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz demektedir yine mülkiyet hakkının unsurları ve kapsamı mknun maddesinde açıklanmış ve mülkiyet hakkına sahip olan kimse şeyde dilediği gibi tasarruf etmek hakkı olduğu zikredilmiştir elbette bu hakkın kamu yararı gereklerine uygun olarak kanunla sınırlandırılabileceği açıklanmıştır ancak bu sınırlandırmanın kanaatimizce mülkiyet hakkının kullanılmasının özüne dokunmaması gerekir bir başka deyişle kamu yararı ve kamu hizmetleri gereğine dayanılarak mülkiyet hakkının sınırlandırılmasına hakkın özüne dokunmamak demokratik ve çağdaş hukuk devleti olmanın gereklerinden olduğunda şüphe bulunmamaktadıresas sayısı karar sayısı oysa iptale konu maddi olayımızda uygulanan sayılı yasanın son fıkrasındaki sınırlama yıl ve gerektiğinde yıl süreyle tüm temlik ve devir tasarruflarını önlemekte ve idari izne bağlı tutmakta ve ayrıca türk milleti adına yargı erkini kullanan bağımsız mahkemelerin karar verme yetkisini bu süreyle elinden almaktadır bu yönüyle anılan kanun maddesinin anayasanın kuvvetler erkler ayrılığı ilkesine de ters düşmektedir çünkü kanuna dayalı yetkiye dayanılarak bakanlar kurulunun uygulama alanına aldığı bir yerde yıllık süreyle mahkemelerin devir ve temlik yönünde karar verme yetkisiyle açıkça ortaklığın giderilmesi kararı verme yetkisi sınırlandırılmaktadır halbuki aynı konuda yani devir ve temlike yönelik tasarrufların kullanılması amacıyla idari bir mercie tapu kadastro genel müdürlüğüne yapılacak bir başvuru ile izin verilmesi halinde bu tür işlemlerin yapılmasına imkan ve cevaz verilmektedir özetle idari bir organın verdiği izinle bu tür tasarrufî işlemler imkan dahilindedir öyleyse idari bir organın verdiği izinle yapılabilen bir işleme yönelik kararı neden tc mahkemesi veremesin bu sorunun gerekçesinin kamu yararı ve kamu hizmeti gibi kavramlarla açıklanamayacağı kanaati mahkememizde hasıl olmuştur kaldıki sayılı yasanın maddesinde de belirtildiği gibi amacı ekonomik üretime imkan vermeyecek şekilde parçalanan tarım topraklarının gerektiğinde ve imkanlar ölçüsünde genişletilmesi suretiyle de toplulaştırılmasını tarım arazisinin ailenin geçimini sağlamaya ve aile iş gücünü değerlendirmeye yeterli olmayacak derecede parçalanmasını ve küçülmesini önlemeyi gütmektedir söz konusu amaç ile yasanın son fıkrasında getirilen yasaklama ile çelişki teşkil ettiği yapılan incelemede anlaşılmıştır zira i̇zale şüyuu ortaklığın giderilmesi davalarında çoğu kez iştirak halinde olan taşınmazın mülkiyeti mahkemece satış kararı verilerek çıkartılan ihalede tek kişi tarafından satın alındığı gözlemlenmektedir yani çok paylı taşınmaz tek kişiye kaldığı bir vakıadır bu itibarla yasanın konuluş amacı ratioleges ile son fıkrasındaki getirtilen yasaklama arasında açıkça bir tezat olduğu görülmektedir yine anılan yasada taşınmazların aynen taksimi hususunda herhangi bir sınırlayıcı yasak söz konusu değildir yani birden çok kişinin hissedar olduğu müşterek veya iştirak halindeki mülkiyete konu taşınmazın ortaklar arasında parçalara ayrılarak taksimi imkan dahilindedir çünkü yasa mahkemelerin satış kararı verme yetkisini sınırlamakta ancak aynen taksime karar verme yetkisini sınırlamamaktadır halbuki aynen taksimde tek parça taşınmazın ortaklar arasında bölünerek birden çok parçaya bölünmesi söz konusudur bu ise sayılı yasanın maddesinde belirtilen amacına ters düşmektedir eğer yasaklanması gereken bir husus var ise onunda aynen taksim kararı verme yetkisi olduğu açıktır bu bakımdan aynen taksime getirilecek bir sınırlama olması gerekirken satış suretiyle ortaklığın giderilmesine bir sınırlama getirilmesini anlamak oldukça güçtür bu durum yasanın amacıyla uyuşmamaktadır anayasanın maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir demektedir oysa müşterek veya iştirak halinde mülkiyete konu taşınmazdaki ortaklar aralarında anlaşarak veya haricen alıcı bularak idari merciden alacakları bir izinle tasarrufî işleme yönelik devir ve temlik muamelesini yaptırabilirler aynı şeyi sayılı yasanın son fıkrası nedeniyle mahkeme önüne getirememektedir hal böyle olunca kişilerin adalete yargıya hukuk devletine olan güvenleri sarsılmakta tapuda bir takım muvazaalı işlemlerin yapılmasına yol açmakta bu ise işlerin gecikmesine ve sürüncemede kalmasına yol açmaktadır karar yukarıda izah edilen gerekçelere göre davacı vekilinin anayasaya aykırılık define ilişkin savı ciddi bulunarak dosyanın yüksek mahkemenizde incelenerek sayılı yasanın fıkralarının anayasanın ve maddelerine aykırılığı nedeniyle itiraz yoluyla konunun mahkemenizeesas sayısı karar sayısı getirilmesine anayasanın ve anayasa mahkemesinin kuruluşu hakkında kanunun madl fıkrası gereğince tarihli celsede karar verilmiş olup dava dosyamızın tasdikli bir örneği ekli kararla beraber sunulmuştur
928
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemelerin gerekçelerinde özetle türk ceza kanununda disiplin hapsine göre daha ağır yaptırım olan bir yıla kadar hapis cezasının para ya da seçenek yaptırımlara çevrilebildiği iki yıla kadar olan hapis cezalarının ertelenmesi dava zamanaşımı süresinin belli olması ve koşullu salıvermeden yararlanma olanaklı iken disiplin hapsinde sınırsız dava zamanaşımı öngörüldüğü buna yasal ve takdiri indirim hükümleri önödeme ve uzlaşma gibi ceza hukuku müesseselerinin uygulanamadığı borçludan alacağını rızasıyla alamayan alacaklının devlet kurumlarının yardımıyla alacağını zorla tahsil etme olanağına sahip olduğu cebri icranın dışında borçlunun ayrıca hapisle cezalandırılmasının evrensel hukuk kuralları ile bağdaşmayacağı özel hukuktan doğan alacaklarda tarafların birbirlerinin ödeme gücünü bilebilecek durumda oldukları ve basiretli tacir öngörüsüyle hareket etmeleri gerektiği avrupa birliği ülkelerine gönderilen ve hapis cezasını içeren icra ve ödeme emirleri ile ilgili adli yardımlaşma taleplerinin kendi hukuklarında benzer suç bulunmaması nedeniyle kabul görmediği mal beyanında bulunmama suçunu işleyen kimselere disiplin hapsi cezası verilerek seçenek yaptırımlardan yararlandırılmadıkları bu durumun eşitsizliğe yol açtığı mal beyanında bulunmama eylemi nedeniyle borçlu hakkında ayrı ayrı veya aynı anda birlikte tazyik ve disiplin hapsi olmak üzere iki defa aynı veya farklı zamanlarda özgürlüğü kısıtlayıcı ceza uygulanabileceği böylece tek bir eylem için iki ayrı özgürlüğü bağlayıcı cezanın öngörülmüş olduğu yeni ceza muhakemesi kanununda şahsi davaya yer verilmediği ve şahsi davaların kamu davasına dönüştürüldüğü bu nedenle i̇cra ve i̇flas kanununa göre açılacak davaların da cumhuriyet savcılığı tarafından açılması gerektiği farklı uygulamaların eşitsizlik doğurduğu disiplin hapsi suçları ve bunların dışındaki suçlar hakkında ceza verecek makamların farklı öngörüldüğü idari yaptırımların nitelikleri ve amaçları yönünden kamusal cezalardan farklı olduğu idari yaptırımların bizzat idari organlar tarafından verilmesi gerektiği kamu cezalarının toplum düzenini bozan ağır ihlallerin karşılığı olarak getirildiği disiplin cezasının bir ceza hukuku normu olmadığı disiplin hapsi cezasının asliye ceza mahkemesi sıfatı ile icra ceza mahkemeleri tarafından verilmesinin eşitlik ilkesine uymadığı anayasaya göre herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu bunun içinde savunma hakkının da bulunduğu oysa i̇cra ve i̇flas kanununun maddesinin sanık gelmese bile duruşma yapılmasını öngördüğü ve bu durumun adil yargılanma hakkının ihlali anlamına geldiği bu nedenlerle itiraz konusu kuralların anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür
344
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı yasanın maddesinin ikinci fıkrasında toplu kaçakçılık suçu tarih ve yaptırım altına alındıktan sonra fıkrasında hürriyeti bağlayıcı cezanın yanı sıra suç konusu kaçak eşyanın nitelik ve miktarına göre ağır para cezasında da hükmolacağı ve suç konusu kaçak eşya ve maddelerin zoralımına karar verileceği hükmü yer almaktadır anayasaya aykırı olduğu iddiasında bulunulan sayılı yasanın maddesinin fıkrasında ise ikinci fıkranın uygulanmasını gerektiren durumlarda mal ve eşyanın özel kanunlarla veya ihracat rejimi kararlarıyla memlekete ithal veya ihracı yasaklanmamış olmakla birlikte gümrüklenmiş piyasa değerinin milyon milyon lirayı geçmemesi ve tekele tabi maddelerden olmaması halinde ikinci fıkradaki ağır hapis cezasına hükmedilmeyip sadece üçüncü fıkraya göre ağır para cezasına ve mal veya eşyanın müsaderesine karar verilir bu fıkradaki miktarı başbakanlık hazine ve dış ticaret müsteşarlığı tarafından yayınlanan toptan eşya fiyatları yıllık i̇ndeksindeki artışlar oranında artırmaya bakanlar kurulu yetkilidir bu kararlar resmi gazetede yayımlanır hükmü yer almaktadır anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez maddesinde ceza ve ceza yerine geçen tedbirler ancak kanunla konur i̇dare kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz şeklindeki suç ve cezaların kanuniliği prensipleri karşısında sayılı kaçakçılığın men ve takibine dair yasanın maddesinin fıkrasının yukarıda yazılı ve cümlelerinin anayasaya aykırılığı iddiası mahkememizce ciddi bulunmuştur
210
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ özeti̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemece sayılı af yasasının ve maddelerinin anayasanın maddesinin beşinci fıkrasındaki biçim kuralına aykırı olarak yasalaştırıldığı ileri sürülmüştür
27
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir aliağa kaymakamlığı tarafından i̇zmir aliağa i̇lçesi yeni şakran belediye meclisinin sayılı belediye kanununun üncü maddesinin dördüncü fıkrası hükmü kapsamında kesinleşen günlü sayılı kararının sözü edilen maddenin beşinci fıkrası uyarınca hukuka aykırı alındığından bahisle iptali istemiyle açılan davada dava konusu işlemin iptali yolunda verilen i̇zmir i̇dare mahkemesinin günlü k sayılı kararının davalı idare olan yeni şakran belediye başkanlığı tarafından temyiz edilerek sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesi uyarınca mahkeme kararının yürütülmesinin durdurulmasının istenilmesi nedeniyle mahkemece gönderilen temyiz dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde i̇leri sürülmesi başlıklı nci maddesinin birinci fıkrasında bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü yer almaktadır sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun i̇tiraz yoluyla mahkemelerden gönderilecek i̇şler başlıklı maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse bu yoldaki gerekçeli kararı veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa tarafların bu konudaki iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı dosya muhtevasını mahkemece bu konu ile ilgili görülen belgelerin tasdikli örnekleri ile birlikte anayasa mahkemesi başkanlığına gönderir kuralı yer almıştır olayda günlü sayılı resmi gazetede yayımlanan bakanlar kurulunun günlü sayılı kararı ile davalı idare olan yeni şakran belediye başkanlığının mücavir alanı belirlenmiş orman köyü olan hacıömerli köyü de bu sınırlar içerisinde yer almıştır sayılı büyükşehir belediyesi kanununun geçici nci maddesinin birinci fıkrasında nüfusu ikimilyondan fazla olan büyükşehirlerde yarıçapı elli kilometre olan dairenin sınırlarının büyükşehir belediyesinin sınırını oluşturacağı belirtilmiş ikinci fıkrasında bu sınırlarda kalan beldelerin büyükşehir ilk kademe belediyesi haline geleceği düzenlenmiş üçüncü fıkrasında ise bu sınırlarda kalan köylerden orman köylerinin tüzel kişiliğinin devam edeceği belirtilirken ancak imar bakımından büyükşehir belediyesinin mücavir alanı sayılacağı kuralı yer almıştır davalı yeni şakran belediye başkanlığı i̇zmir büyükşehir belediyesinin yarıçapı elli kilometre olan dairenin sınırı dışında kalırken davalının mücavir alanında bulunan hacıömerli köyünün kısmen i̇zmir büyükşehir belediyesinin mücavir alanı içerisinde yer aldığı i̇zmir büyükşehir belediye meclisinin günlü sayılı kararı ile i̇zmir büyükşehir belediye sınırları içinde bulunan ilçe belediyelerinin adını aldıkları ilçenin idari sınırları içinde orman köyleri dahil her türlü imar uygulamasını yapmak ve onaylamak konusunda yetkilendirildiği ve bu karar kapsamında hacıömerli köyünde imar yetkilerinin aliağa belediyesine devredildiği dava konusu olan belediye meclisi kararında yeni şakran belediyesinin sözü geçen köy arazisini kapsayan kısımdaki mücavir alanı korunarak buesas sayısı karar sayısı alandaki iş ve işlemlerin yapılmasına devam ettirilmesine karar verildiği bu kararın sayılı belediye kanununun üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca kesinleşmesi üzerine bu kararın gönderildiği aliağa kaymakamlığınca hukuka aykırı görülerek karar aleyhine anılan maddenin beşinci fıkrası uyarınca idari yargı yerine başvurulduğu anlaşılmaktadır uyuşmazlıkta uygulanacak yasa kuralı bakılmakta olan davayı yürütmeye uyuşmazlığı çözmeye davayı sona erdirmeye veya kararın dayanağını oluşturmaya yarayacak nitelikte bir düzenlemedir anayasaya aykırılık sorununu doğuran durum mülki idare amirinin sayılı belediye kanununun üncü maddesi uyarınca kesinleşen ve hukuka aykırı gördüğü belediye meclisi kararı aleyhine idari vesayet yetkisi kapsamında idari yargı yerine başvurması başka bir anlatımla dava açmak yoluyla bu yetkiyi dolaylı şekilde kullanmasıdır i̇ptali istenilen sayılı belediye kanununun üncü maddesinin beşinci fıkrasında mülkî idare amiri hukuka aykırı gördüğü kararlar aleyhine idarî yargıya başvurabilir kuralı yer almaktadır anayasanın i̇darenin bütünlüğü ve kamu tüzelkişiliği başlıklı üncü maddesinde i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir i̇darenin kuruluş ve görevleri merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır kamu tüzelkişiliği ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur kuralı mahalli i̇darelerin düzenlediği nci maddenin birinci ve ikinci fıkralarında mahalli idareler il belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları gene kanunda gösterilen seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir beşinci fıkrasında ise merkezi idare mahalli idareler üzerinde mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi kamu görevlerinde birliğin sağlanması toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idarî vesayet yetkisine sahiptir hükümleri bulunmaktadır anayasanın üncü maddesi idareyi herhangi bir ayrım yapılmaksızın en geniş anlamıyla kuruluş ve görevleriyle bir bütün olarak görmekte kuruluş ve görevleriyle bütün olan idareyi ise merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayandırmaktadır anayasanın nci maddesinin beşinci fıkrası idarenin bütünlüğü ilkesinin sağlanmasına yönelik olarak merkezi idareye mahalli idareler üzerinde idari vesayet yetkisi tanımakta bu yetkiyi mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi kamu görevlerinde birliğin sağlanması toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amaçlarının gerçekleştirilmesi için öngörmekte bu hedefe ise yasa koyucu tarafından esas ve usuller belirlenerek yasal düzenleme yapılarak erişilmesi gerekmektedir i̇darenin bütünlüğü ilkesinin sağlanmasına yönelik olarak merkezi idarece yerel yönetimler üzerinde anayasa ile tanınan ve çerçevesi çizilen idari vesayet yetkisinin sayılı yasanın üncü maddesinin beşinci fıkrası ile yalnızca hukuka uygunluk denetimi şeklinde yargı eliyle gerçekleştirilmesi yolunda getirilen düzenlemeyle idarenin bütünlüğü ilkesinin zayıflatıldığı bu durumun ise anayasanın üncü ve nci maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılmaktadıresas sayısı karar sayısı nitekim idari vesayet yönünden benzer bir düzenleme içeren sayılı i̇l özel i̇daresi kanununun inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları yukarıda içeriği yer alan gerekçeyle anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararı ile anayasanın üncü ve nci maddelerine aykırı görülerek iptal edilmiştir açıklanan nedenlerle görülmekte olan dava nedeniyle uygulanmakta olan sayılı belediye kanununun üncü maddesinin beşinci fıkrası anayasanın üncü ve nci maddelerine aykırı olduğu görüldüğünden iptali için anayasanın nci maddesi ile sayılı yasanın inci maddesi uyarınca i̇tiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyası içeriğinden konu ile ilgili görülen belgelerin onaylı örneklerinin bu kararla birlikte anılan mahkemeye gönderilmesine öncelikle iptali istenilen yasa hükmünün yürürlüğünün durdurulmasının istenilmesine uyuşmazlığın esasının anayasa mahkemesince bu konuda verilecek karardan sonra incelenmesine günü oyçokluğuyla karar verildi
953
esas sayısı ve karar sayısı davacıların gerekçeleri özeti cumhuriyet halk partisi türkiye büyük millet meclisi ortak gurubunun gerekçesi özeti olay başbakan ve i̇sparta milletvekili süleyman demire hakkında vazifeyi suistimal suçundan anayasanın maddesine göre meclis soruşturması açılması istemiyle iki milletvekilinin yerdikleri önerge b m birleşik toplantısında okunarak b m içtüzüğünün maddesi uyarınca sayılı soruşturma hazırlık komisyonu seçilmiştir bu komisyonun üç üyesi bir gazete hakkında başbakanın şikâyeti üzerine açılmış bir dava bulunduğunu soruşturma hazırlık komisyonunun incelediği konu ile mahkemede açılan dava konusunun bir olduğunu hazırlık komisyonunun düzenleyeceği rapor üzerinde görüşme açılmasının anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı bir durumu oluşturacağını ileri sürerek meclis soruşturması hazırlık komisyonu çalışmalarının mahkeme kararının kesinleşmesini de içine alacak bir süreye kadar durdurulması istemiyle günlü önergeyi vermişlerdir önerge günlü birleşimde kabul edilmiştir hukukî durum bu tbmm i̇çtüzüğünün soruşturma ile ilgili hükümlerini ve özellikle maddesinin ikinci üçüncü dördüncü fıkralarını ve maddesini tadil tatil ve ilga eden bir içtüzük kararıdır ve anayasanın maddesine bakanların cezaî sorumu ile ilgili temel usulî kurallara ve bu arada anayasanın maddelerine ve maddesinin birinci fıkrasına aykırıdır anayasanın maddesi meclislerin çalışmalarını içtüzük hükümlerine göre yürüteceklerini belirtmiş ancak i̇çtüzüklerin nasıl yapılacağını açıklamamıştır meclislerin tasarrufları şeklî bakımdan kanun ve karar olmak üzere iki çeşit olarak görülür i̇çtüzük hükümleri de genel olarak kararlar arasında yer alır anayasada usulle ilgili hüküm bulunmadığına göre meclislerin herhangi bir usule bağlı olmadan sadece bir önerge ile içtüzük hükümleri ihdas etmelerine hukukça engel yoktur tbmm birleşik toplantısı i̇çtüzüğünün maddesinde i̇çtüzüğün nasıl değiştirileceği hükme bağlanmışsa da bu da bir i̇çtüzük hükmü olduğu için i̇çtüzüğü şeklî açıdan niteleyemez i̇çtüzüğün değiştirilmesine ilişkin hükmün önemi varsa bu usule uyulmadan yapılacak bir içtüzük değişikliğini anayasa mahkemesi muhtemelen iptal edecektir usule uyulmadan yeni bir hüküm getirilmesinde de durum böyledir bir meclis kararma i̇çtüzük niteliği verilebilmek için onun bu adı taşıması gerektiği yolunda bir kıstasta isabet olamaz böyle bir görüş içtüzükler üzerine anayasa mahkemesi denetiminin meclislerin istek ve iradelerine bırakılması sonucunu veriresas sayısı ve karar sayısı görüldüğü gibi i̇çtüzükler için şeklî ve usulî bir kıstas bulunamaz buna karşılık gerek pozitif hukukta gerekse doktrin ve içtihatlarda i̇çtüzüğün tanımlanmasının maddî bir kıstasa yani muhtevaya dayandığını gösteren kesin deliller vardır anayasanın maddesindeki çalışmaların içtüzüklere göre yürütüleceği hükmü iki biçimde yorumlanabilir birinci yoruma göre meclislerin çalışmalariyle ilgili hükümler ancak içtüzük olarak çıkarılabilir i̇çtüzük olarak konulmamış çalışma hükümleri anayasaya aykırıdır hattâ yoklukla malûldür belli bir hukukî sonucun elde edilmesi için kanun belli bir usulü saptamış ise işlemi yapan organın bu usul ve şeklin bağlı olduğu denetimden kurtulmak için onu aynı muhteva ile başka bir biçimde oluşturması usul saptırılması olmakta ve yargı organlarınca müeyyidelendirilmektedir daha esnek ve daha doğru görünen ikinci yoruma göre ise çalışma ile ilgili hükümlerin i̇çtüzük hükmü niteliğinde sayılmaları ve hangi şekilde kabul edilmiş olurlarsa olsunlar yargı denetimine bağlı tutulmaları gerekir bütün anayasa yazarları i̇çtüzüğü maddî muhtevası ile tarif etmektedir anayasa mahkemesinin günlü sayılı kararı da bu yöndedir yukarıdanberi açıklananlarla dava konusu kararın i̇çtüzük niteliği ortaya çıkmaktadır karar içtüzüğün soruşturma ile ilgili hükümlerini değiştirmekte eklemeler yapmakta komisyonların çalışmalarının ve yetkilerinin belirli hallerde tatil edilmesini öngörmektedir belli bir olay zımnında alınmış olmakla birlikte doğrudan doğruya bir usul sorunu olarak ortaya konulmuş öylece görüşülüp karara bağlanmıştır bu karar maddenin söz konusu olabileceği hallerde gerek meclis gerek soruşturma komisyonları için emsal teşkil edecektir gerçekte sayılı soruşturma hazırlık komisyonunun görevini tatil edebilmesi için bununla ilgili bir içtüzük hükmüne ihtiyaç vardı dava konusu kararla iki hukukî sonuca birden varılmıştır davamız anayasanın maddesi karşısında meclislerin soruşturma yetki ve sınırları konusuna ilişkindir ve böylece kararın iptali anayasa mahkemesinin görevleri arasında yer almaktadır dava konusu kararda madde karşısında soruşturma komisyonlarının çalışmalarını durdurması ilkesi kabul edilmekte ise de görülmekte olan bir davanın söz konusu olduğu hallerde meclîslerde görüşme yapılamıyacağı iddiasiyle gelindiği için karar madde karşısında meclislerin görüşme ve karar alma yetkilerinin tümünü kapsamaktadır maddenin koyduğu yasakla mahkemelerin yasama organı karşısında bağımsızlığını koruma ereği güdülmüştür burada iki koşul vardır biri görüşmenin görülmekte bulunan bir dava hakkında olması ötekisi ise yargı yetkisinin kullanılmasiyle ilgili bulunmasıdır bir davaya konu olan veya olabilecek sorunlar olaylar başkadır bizatihi dava başkadır anayasa dava hakkında soru sorulmasını ve görüşme yapılmasını yasaklamıştır yoksa bir davaya konu olan ya da olabilecek olan bir olay hakkındaki görüşmelere yasak konulmuş değildir tabiatiyle her olay veya sorun üzerinde meclislerde görüşme açılamaz ancak bu anayasanın maddesinden değil öteki hükümlerinden doğmaktadır söz gelimi boşanmak isteyen eşler ve aralarındaki ilişkiler dolayısıyla görüşme yapılamıyorsa bu özel hayata ne yasamanın ne yürütmenin müdahale edememesi sonucudur bunun tersine yürütmeye ve onun görevlerini yerine getiren başbakan ve bakanlara verilmiş yetkilerin kullanılması kullanılmaması veya kötüye kullanılması her zaman görüşme konusu olabilir anayasa dava konusunun konuşulmasını değil bizatihi davanın görüşülmesini yasaklamıştıresas sayısı ve karar sayısı madde dava dolayısiyle değil dava hakkında görüşmeyi yasaklamakla yeterince açıklık sağlamış sayılabilirdi ancak millî birlik komitesi bugün değeri daha iyi anlaşılan büyük bir basiretle fıkraya her türlü şüpheyi kaldıracak bir ibare daha eklemiştir bu da yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili olma unsurudur yasağın bu unsurları aşıcı biçimde yorumlanması görevlerinde basiretsizlik beceriksizlik hattâ kanunsuzluk göstererek çeşitli sıfatlarda çeşitli kişiler aleyhine ceza veya hukuk davaları açılmasına vesile veren bakanları her türlü denetimden kurtarmış olacaktır anayasanın temel hükümlerini redde varan böyle bir yorum kabul edilemez sorunun bir de anayasanın kazaî kararlar alınmasında meclislere verdiği yetkiler bakımından ele alınması gereklidir söz gelimi yasama meclisleri üyeleri hakkında ceza kovuşturması yapılması anayasaya göre meclîsin kararına bağlıdır bir milletvekilinin bu sıfatı taşımayanlarla iştirak halinde bir suça katılması halinde suç ortakları hakkında savcılık kamu davasını açacaktır bu durumda sanık milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılması ile ilgili görüşme yapılamıyacağını ve komisyonların çalışmalarını tatil etmesi gerektiğini söylemek meclisi yapmakla görevli olduğu bir işlemden alıkoymak milletvekilini de kovuşturmadan ve cezadan kurtarmak olur bunun gibi bakanlar hakkındaki soruşturmanın da özellikleri vardır anayasanın ve maddelerine göre başbakan ve bakanları görevleriyle ilgili suçlardan dolayı yargılama görevi yüce divan sıfatiyle anayasa mahkemesine verilmiştir yüce divana sevk yetkisi ise tbmm nindir tbmm nin bu konuda yapacağı soruşturma adlî ve yan kazaî bir nitelik taşımaktadır bundan ötürü anayasa bu konularda grupları karar almaktan yasaklamıştır şu duruma göre parlamentonun ve binnetice yüce divanın yapmakla görevli olduğu ceza kovuşturmasının herhangi bir mahkemede açılmış herhangi bir dava nedeniyle tatil edilmesi anayasanın pozitif hükümlerine ve ceza usulünün temel ilkelerine tüm aykırı düşer görevli adlî mercilerin soruşturma işlemlerini ve görevli mahkemenin davaya bakmasını olaya dolaylı olarak elkoyrnuş başka bir anlaşmazlığı çözecek mahkemenin kararına değin durdurması tüm usul kurallarını tersine çevirmektir böyle bir davranış bakanları yüce divan önünde değil öteki mahkemelerde sorumlu tutmaya dönüşür ve anayasanın maddesine aykırı olur öte yandan bir bakanın kendisine göreviyle ilgili bir isnatta bulunulduğu iddiasiyle açacağı hukuk veya ceza davasına bakacak mahkeme suçluluğu değil en çok isnat edilen eylemi saptayabilecektir esas görev yüce divanın olduğuna göre hakaret davasına bakan mahkemenin kararının değeri maddeye verilmek istenen anlam karşısında askıda kalacaktır gerçekten meclis bu kararı kesin hüküm sayıp meclis soruşturması açmayacaksa anayasanın ve maddeleri yürürlükten kalkacak demektir soruşturma açılıp yüce divan bakanı mahkûm ederse hakaret davasının iadeî muhakeme yoluyla yenilenmesi ve mahkemenin yüce divan kararını kesin hüküm olarak kabul etmesi gerekecektir esasen anayasa yüce divana sevk yetkisini ve bu konuda görüşme yapılmasını tbmm ne vermekle yüce divanın ve binnetice öteki mahkemelerin etkilenmiyeceğini önceden kabul etmiştir görülüyor ki madde ne anlamda alınırsa alınsın meclis soruşturması ile ilgili işlemlerde uygulanma yeri olmayan bir hükümdür güven partisinin gerekçesi özetiesas sayısı ve karar sayısı türkiye büyük millet meclisinin hiçbir kişiye makama mercie devredilemiyecek olan denetleme yetkilerini fiilen kullanılmaz hale getiren anayasa kurallarına aykırı usul dışına çıkmak suretiyle i̇çtüzük hükümlerini tağyir ve tebdil niteliğinde olan günlü genel kurul kararının iptalini gerektiren nedenler aşağıdadır anayasanın maddesinde belirtildiği üzere kayıtsız şartsız türk milletinin olan egemenlik anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organlar eliyle kullanılır anayasanın maddesini göre yasama yetkisi türkiye büyük millet meclisinindir anayasanın maddelerinde yasama organı ile ilgili hükümler yer almakta ve maddelerde türkiye büyük millet meclisinin denetim yolları gösterilmektedir maddede soru genel görüşme meclis soruşturması ve meclis araştırması her iki meclisin yetkilerindendir diye yazılıdır demek ki türkiye büyük millet meclisinin bir bakan veya başbakan hakkında soruşturma yapma yetkisi ilgili bakan veya başbakan tarafından şu veya bu kişi aleyhine bir dava açılması dolayısiyle davalı şahsa veya sanığa yahut davacıya veya tarafların vekillerine yahut hâkime devredilemez hakkında soruşturma istenen bir bakan veya başbakanın ceza sorumunu hükme bağlayacak merci yüce divandır ancak b m nin sevk kararı olmadıkça yüce divanın bir bakanı veya başbakanı yargılaması olanak dışıdır bir bakan veya başbakan hakkında soruşturma açılmasının taşıdığı önem ve b m çalışmalarının ciddîliği ve verimliliği gözönünde tutularak b m birleşik toplantısı i̇çtüzüğünde soruşturma komisyonu kurulmasından önce bir soruşturma hazırlık komisyonunun görevlendirilmesi esası kabul edilmiştir madde bu madde b m nin soruşturma işlemlerini askıda bırakmaksızın ve geciktirilmeksizin en kısa zamanda karara bağlaması ereği güdülerek düzenlenmiştir meclis soruşturması için baş vurmalarda başkanlığın ilgili başbakana veya bakanlar kurulu üyesine durumdan derhal bilgi vereceği konunun bu bilginin verildiği tarihten başlayarak gün içinde gündeme alınacağı genel kurulun b m soruşturma hazırlık komisyonunu görüşme yapmaksızın seçeceği bu komisyonun raporunu gün içinde başkanlığa vereceği ilgili başbakan veya bakanın yazılı görüşlerini komisyona genel kurulca saptanacak süre içinde bildireceği bu sürenin komisyonun seçim tarihinden başlayarak günü geçmeyeceği soruşturma hazırlık komisyonu çalışma süresinin günden çok uzatılamıyacağı komisyon raporunu verince raporun derhal ilgili başbakan veya bakanlar kurulu üyesine iletileceği ve b m üyelerine dağıtılacağı raporun üyelere dağıtılmasından gün sonraki birleşimin gündemine alınacağı hükümleri bu madde içindedir hal böyle iken dava konusu genel kurul kararı ile i̇çtüzüğün bu hükümleri usulsüz olarak ve fiilen ortadan kaldırılmış soruşturma hazırlık komisyonu çalışmaları bilinmeyen bir zamana kadar durdurulmuştur dava konusu genel kurul karariyle kabul edilen önerge anayasada b m ne tanınan ve devri mümkün olmayan denetleme yetkisini fiilen işlemez duruma getirmiştir sayılı komisyon soruşturma komisyonu değil soruşturma hazırlık komisyonudur görevi soruşturma açılmasının gerekli olup olmadığını incelemektir hazırlık komisyonunun soruşturma komisyonuna göre daha sınırlı yetkileri vardır hükümetten gerekli bilgileri istemek hükümetin bütün vasıtalarından yararlanmak istediği belgelere el koymak ve ilgiliesas sayısı ve karar sayısı başbakan veya bakanlar kurulu üyesini dinlemek bu yetkiler arasındadır sayılı hazırlık komisyonunun adalet partili üç üyesi verdikleri önerge ile komisyon çalışmalarının durdurulmasını isterken gerçekte bu yetkilerin kullanılması suretiyle inceleme yapılmasını önlemek istemişlerdir böyle bir önerge kabul edilince soruşturma komisyonu kurulması da olanaksız kalacak ve b m nin başbakan hakkında soruşturma yetkisi fiilen ortadan kaldırılmış olacaktır söz konusu önergede soruşturma hazırlık komisyonunun incelediği konunun soruşturma önergesi sahiplerinin bir gazetenin yayınlarına dayanarak ileri sürdükleri başbakanın vazifesini kötüye kullanmak suretiyle yakınlarına menfaat sağladığı iddiasından ibaret olduğu yayında bulunan gazete sorumluları hakkında başbakanın şikâyeti üzerine savcılıkça kamu davası açıldığı davanın anakara toplu asliye ceza mahkemesinde görüleceği hazırlık komisyonunun incelediği konu ile mahkemede açılan dava konusunun birbirinin aynı olduğu ileri sürülmüştür önergede şu cümleler vardır başbakanın açmış olduğu davanın ruiyeti sırasında sanık gösterilen şahıs başbakanın görevini kötüye kullandığı iddiasını delillerle ifadeye ve ispata çalışacaktır meclis soruşturması hazırlık komisyonu ne yapıyor gazetede neşredilip dava konusu olan hususların tamamını aynen içine alan önergenin metnine ve muhtevasına uyarak başbakan vazifesini kötüye kullanmak suretiyle yakınlarına menfaat sağlamış mı sağlamamış mı onu meydana çıkarmağa çalışıyor mahkemenin meydana çıkarmak istediği şeyde aynı değil midir oysa başbakanın şikâyeti üzerine açılmış bir hakaret veya başbakanca açılmış bir tazminat davasında bu davaya bakacak mahkeme başbakanı yargılamaz ve dolayısiyle başbakanın vazife suistimali yapıp yapmadığına dair hüküm tesis etmez bir hakaret davasında mahkeme sureti iddia ve müdafaaya göre sadece başbakana karşı hakaret suçunun oluşup oluşmadığım ve sanığın hakaret kastının bulunup bulunmadığını araştırır ve cezayi gerektirir durum varsa mahkûmiyeti karara bağlar bir bakanın veya başbakanın suç islediğine hüküm verme yetkisi siyasi heyetlerde değil sadece yüce divanda bulunduğuna göre başbakan hakkında verilmiş meclis soruşturması önergesi dolayısiyle yürütülmesi zorunlu olan soruşturma hazırlık komisyonu çalışmalarının hakkında önerge verilmiş başbakanın isteği ile açılmış veya açılacak ceza yahut tazminat davaları nedeniyle durdurulması parlementer demokrasilerdeki denetim düzeninin toptan inkârı sonucunu doğurur bu gerçekler gözden kaçırılarak ve anayasanın maddesinin üçüncü fıkrası anayasaya zıt bir biçimde yorumlanarak getirilen önergenin son bölümünde hangi mahkemenin hangi dosyasına ait kararın verilmesi ve kesinleşmesi söz konusu olduğu da belli edilmeksizin meclis soruşturması hazırlık komisyonu çalışmalarının mahkeme kararının kesinleşmesini de içine alacak bir süreye kadar durdurulması için karar verilmesi istenmiştir anayasanın maddesinin üçüncü fıkrası meclis soruşturması hazırlık komisyonu çalışmalarının durdurulması ve b m nin denetim yollarının kapatılması için dayanak sayılmak istenmiştir bu fıkraya verilmek istenen anlama göre yazılan meclis soruşturması değil soru ve gensoru gibi öteki denetim yollan da ilgili bakanın veya başbakanın açtığı ve açacağı davalar nedeniyle kullanılamaz ve işletilemez olacaktıresas sayısı ve karar sayısı yasama organının denetleme yetkisi ve bu yetkinin devredilmezliği ilkesi ile bağdaşmayan anayasa dışı yorum gayretleri karşısında maddenin üçüncü fıkrası her hukuk kuralı gibi üç metotla yani lafzî tarihî ve ve gaî yorum metotlariyle yorumlanarak kısaca maruzatta bulunulacaktır anayasanın bu fıkrası yasama meclislerinde soru sormağa görüşme yapmağa ve beyanda bulunmağa istisnaî bir sınırlama getirmektedir hüküm görülmekte olan dava hakkında ıtlak üzere soru sorulmasını yasaklamakta değil sadece yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamıyacağını görüşme yapılamıyacağını beyanda bulunulamıyacağını ifade etmektedir görülmekte olan bir dava hakkında ibaresindeki hakkında kelimesini ilgili kelimesi ile hayalen değiştirip ibareyi görülmekte olan bir dava ile ilgili haline gelmiş saymak dil kurallarına gâre doğru bir yorum yapmak değil belki anayasaya yeni bir hüküm koyma isteğinin belirtisidir öte yandan bu fıkradaki yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili ibaresi de mutlak olmayıp görülmekte olan bir dava ile bağlantılıdır görülüyor ki hukuk açısından en yetersiz yorum metodu olan lâfzi yorum dahi mahkemelerin bağımsızlığı ilkesiyle ilgili maddenin üçüncü fıkrasının b m denetleme yetkilerini kısıtlayan bir biçimde anlaşılmasını kesinlikle gidermeğe yeterlidir anayasanın bu maddesi kurucu meclis anayasa komisyonunda hazırladığı zaman üçüncü fıkra için ayrı gerekçe gösterilmemiş yalnız maddenin mahkeme bağımsızlığının korunması amaciyle sevkedildiği ve yargı yetkisinin kullanılmasında hâkimlere ve mahkemelere müdahale edilmemesinin gözetildiği madde gerekçesinde açıklanmıştır temsilciler meclisi görüşmelerine esas alınan üçüncü fıkra metninde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili ibaresi yer almamakta idi temsilciler meclisindeki görüşmeler sırasında bu bakımdan ortaya atılan tereddütlere ve mütalâalara rağmen değişiklik yapılmamış ancak millî birlik komitesindeki görüşmeler sırasında maddeye yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili ibaresi eklenerek gerekli açıklık sağlanmıştır üçüncü fıkra hükmü tarihî yorum metoduna göre yorumlanmak istenince bir kısım kurucu meclis üyelerinin sözlerinden yahut ilk metne yapılan açıklamalardan anayasaya ters düşen bir anlam çıkarılamıyacağı ortadadır maddenin anayasada yer alması madde ile kabul edilmiş bağımsız mahkeme ilkesinin bir gereğidir güdülen erek yargı yetkisini kullanan mahkemenin bağımsızlığını korumak ve yargı yetkisine müdahaleyi önlemektir anayasanın bu hükmünün b m nin hiçbir mercie devri mümkün olmayan yetkilerini kısıtlamak durdurmak yahut iptal etmek üzere konulmadığı ortadadır herhangi bir kanunsuzluk olayı veya iddiası üzerine dâva açılmış olması yasama organında konuşma yapılmasını yahut bir bakan veya başbakan hakkında denetleme istenmesini önleyecek olursa böyle bir düzenin demokratik parlâmanter düzenle ilgisi kalmaz her istisnaî hükmün mevridine maksur olduğu hukukun tartışılmaz mütearifelerinden biridir böylece gaî yorum metodu da maddenin üçüncü fıkrasına dayanılarak b m nin denetleme yetkilerinin işlemekten alıkonamayacağını ortaya çıkarmaktadır anayasaya ve usule aykırı kararlarla uygulamalara geçmekte meclis çoğunluklarının serbest kalacağı ve bu gibi kararların anayasa mahkemesi denetimi dışında olacağı düşüncesi hukuk devleti ilkesi ile de anayasa mahkemesinin varlık nedeniyle de bağdaştırılamaz dâva konusu karar birleşik toplantı içtüzüğünün ve sonraki maddeleriyle belli edilen çalışma usullerini toptan ihlâl etmiştir bu niteliğiyle alınan kararın usulsüz bir içtüzük değişikliği yarattığı ve bu değişikliğin anayasaya aykırı olduğu ortadadıresas sayısı ve karar sayısı tüzüklerde ve tüzük değişikliklerinde anayasa kurallarına uyulması zorunludur anayasanın ve maddelerini ihlâl eden ve birleşik toplantı içtüzüğünün soruşturma hazırlık komisyonu çalışmaları ile ilgili ve maddelerini usul dışı bir tasarrufla tebdil tağyir ve ilga niteliği taşıyan i̇çtüzük hükmü mahiyetindeki günlü genel kurul kararının anayasa mahkemesi denetimine bağlı olduğunda kuşku yoktur bu kararla anayasaya aykırı ve usul dışı bir içtüzük hükmü getirilmiş başka bir deyimle içtüzüğün açık ve kesin hükümleri fiilen tebdil ve tağyir edilmiştir kararın iptalini dileriz
2,527
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir kanun numaralı anayasasının nci maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmi gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi başlıklı ıncı maddesinde ise bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa i̇ptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini dava dilekçesi iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak anayasa mahkemesine gönderir taraflarca ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiası davaya bakan mahkemece ciddi görülmezse bu konudaki talep gerekçeleri de gösterilmek suretiyle reddedilir bu husus esas hükümle birlikte temyiz konusu yapılabilir genel sekreterlik gelen evrakı kaleme havale eder ve keyfiyeti başvuran mahkemeye bir yazı ile bildirir evrakın kayda girişinden itibaren on gün içinde başvurunun yöntemine uygun olup olmadığı incelenir açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvuruları mahkeme tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddediliresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse ilgili mahkeme davayı yürürlükteki hükümlere göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır hükümlerine yer verilmiştir yukarıda anılan hükümler gereğince mahkeme bakmakta olduğu davada uygulayacağı kanun ya da kanun hükmünde kararname hükümlerini anayasaya aykırı görür veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa hükmün iptali için anayasa mahkemesine başvurmaya yetkilidir öte yandan sayılı sayıştay kanununun üncü maddesinde bir başkan ile altı üyeden kurulu daireler birer hesap mahkemesidir daireler bir başkan ve dört üye ile toplanır hüküm ve kararlar oy çokluğuyla verilir denilmek suretiyle sayıştay dairelerinin birer mahkeme olduğu açıkça ifade edilmiştir keza anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında sayıştayın sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlama görevi yönünden yargısal bir faaliyet gerçekleştirdiği ve bu çerçevede verdiği kararların maddi anlamda kesin hüküm teşkil eden yargı kararı niteliğinde olup bu kararlarına karşı yargı organları dahil hiçbir makam ve merciye başvurma olanağının bulunmadığı ve yargısal sonuçlu kararlar veren bir hesap mahkemesi olduğu sonucuna ulaşılmaktadır denilerek sayıştayın bir mahkeme olduğu vurgulanmıştır bu çerçevede kars i̇ özel i̇daresi yılı yargı raporunun inci maddesinin dairemizde görüşülmesinde raporu hazırlayan denetçi tarafından i̇l özel i̇daresi genel sekreteri ve genel sekreter yardımcısına tarih ve sayılı kamu görevlilerinin mali haklarının düzenlenmesi amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararnamenin sayılı cetveline göre ek ödeme yapılması gerekirken sayılı cetvelde müstakil daire başkanı başbakanlık bakanlık ve müsteşarlıklarda teşkilat kanunlarında hizmet birimi olarak tanımlanmış birimlerde ve daire başkanı kadrolarında görevli kişiler için öngörülen ücret ve tazminatların ödenmesi sonucu toplam tl kamu zararına neden olunduğunun iddia edildiği görülmüştür sorumlular savunmalarında genel sekreter ve genel sekreter yardımcısına yapılan maaş ödemelerinde sayılı kanun hükmünde kararnamenin sayılı cetvelde müstakil daire başkanı ve daire başkanı kadrosu için belirlenen ücret ve tazminat göstergelerinin esas alınması nedeniyle ilgililerin maaşlarından gelir ve damga vergisinin fazla kesildiğini tespit edilen kamu zararından toplam tl tutarındaki gelir ve damga vergisinin düşülmesi gerektiğini ifade ettikten sonra anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararının göz önünde bulundurularak haklarında hüküm verilmesi talebinde bulunmuşlardır sayılı i̇l özel i̇daresi kanununun ncı maddesine sayılı khknın inci maddesi ile eklenen dördüncü fıkrada diğer illerde ise genel sekreter kadrosuna atananlar genel idare hizmetleri sınıfına dâhil bakanlık bağımsız daire başkanları genel sekreter yardımcısı kadrosuna atananlar ise genel idare hizmetleri sınıfına dâhil bakanlık daire başkanları için ilgili mevzuatında öngörülen ek gösterge makam görev ve temsil tazminatları ile sayılı devlet memurları kanununun nci maddesi uyarınca ödenen zam veesas sayısı karar sayısı tazminatlardan aynı usul ve esaslar dâhilinde yararlanırlar genel sekreter olarak atananların bu görevde geçen süreleri mesleki kıdemlerinde geçmiş sayılır denilmek suretiyle i̇l özel i̇daresi genel sekreteri ve genel sekreter yardımcılarının özlük haklarına ilişkin düzenleme yapılmıştır sayılı kanun hükmünde kararnamenin nci maddesinde tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnameye aşağıdaki ek maddeler eklenmiştir ek madde aylıklarını sayılı devlet memurları kanunu ile sayılı yükseköğretim personel kanununa göre almakta olan personele sayılı kanun hükmünde kararnameye ekli sayılı cetvele dahil pozisyonlarda istihdam edilen sözleşmeli personele subaysözleşmeli subay astsubay sözleşmeli astsubay sözleşmeli subay ve astsubay adayları ile uzman jandarma ve uzman erbaşlara mali haklar kapsamında yapılan her türlü ödemeler dahil almakta oldukları toplam ödeme tutarı dikkate alınmak suretiyle aynı veya benzer kadro ve görevlerde bulunan personel arasındaki ücret dengesini sağlamak amacıyla en yüksek devlet memuru aylığına ek gösterge dahil ekli sayılı cetvelde yer alan kadro ve görev unvanlarına karşılık gelen oranların uygulanması suretiyle hesaplanan tutarda ek ödeme yapılır ek madde cumhurbaşkanlığı genel sekreterliği türkiye büyük millet meclisi genel sekreterliği başbakanlık ve bakanlıklar ile bunların bağlı ve ilgili kuruluşları milli i̇stihbarat teşkilatı müsteşarlığı ile sayılı kanunun uncu maddesi ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek nci maddesi kapsamında bulunanlar hariç sosyal güvenlik kurumları yükseköğretim kurulu üniversitelerarası kurul ve ölçme seçme ve yerleştirme merkezi başkanlığının merkez teşkilatlarında mülki i̇dare amirliği hizmetleri sınıfına ait kadrolarda yer alanlar hariç olmak üzere bu kanun hükmünde kararnameye ekli sayılı cetvelde yer alan unvanlı kadrolarda bulunanlardan taşra teşkilatlarına ait kadrolarda bulunup kadro unvanları ekli sayılı cetvelde yer alanlardan merkez teşkilatlarında dışişleri meslek memuru ve konsolosluk ve i̇htisas memurları özel yarışma sınavı sonucunda mesleğe yardımcı veya stajyer olarak alınıp belirli süreli yetiştirme döneminden sonra özel bir yeterlik sınavı sonunda müfettiş uzman denetçi kontrolör aktüer ve stenograf unvanlı kadrolara mevzuatı uyarınca söz konusu kadrolara atananlar dahil atananlar ve bunların yardımcı ve stajyerleri ile iç denetçilerden ekli iii sayılı cetvelde yer alan unvanlı kadrolarda yer alanlardan aylıklarını sayılı devlet memurları kanununa göre almakta olanlara anılan cetvellerde kadro unvanlarına karşılık gelen gösterge rakamlarının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarlarda ücret ve tazminat verilir bu ödemelere hak kazanılmasında ve bunların ödenmesinde aylıklara ilişkin hükümler uygulanır ekli ve iii sayılı cetvellerde atandıkları kadro dereceleri esas alınarak belirlenen ücret ve tazminatlar sayılı kanunun inci maddesine göre atananlar ile haklarında aynı kanunun nci maddesi uygulananlar için kazanılmış hak aylık dereceleri dikkate alınarak ödenir tazminat damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmazesas sayısı karar sayısı bu madde kapsamına giren personele bu kanun hükmünde kararnamenin inci maddesinin bendi nci inci ve ek üncü maddeleri hariç olmak üzere diğer maddelerinde öngörülen her türlü ödemeler ile ek uncu maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında belirtilen mevzuat hükümlerine göre yapılan ödemeler sayılı kanunda ödenmesi öngörülen aylık ek gösterge zam ve tazminatlar ve makam tazminatı ile avukatlık vekalet ücreti ve temsil tazminatı ödenmez ekli sayılı cetvel kapsamında yer alan kadrolara vekaleten atananlara vekalet görevi nedeniyle birinci fıkrada belirtilen ödemeler yapılmaz ekli ve iii sayılı cetvellerde yer alan kadrolarda bulunan ve ekli sayılı cetvel kapsamındaki başka kadrolara veya diğer kadrolara vekaleten atanan personele birinci fıkrada belirtilen ödemeler dikkate alınmaksızın sayılı kanunun ncı maddesi hükümleri çerçevesinde ve inci maddesine göre vekaleten atanılan kadrolar için belirlenmiş olan aylık göstergeleri ve ek göstergeler esas alınarak vekalet aylığı ve anılan kanunun nci maddesi uyarınca yürürlüğe konulan bakanlar kurulu kararının vekalete ilişkin hükümleri uyarınca işgal ettikleri kadrolar ve vekaleten atandıkları kadrolar için belirlenmiş olan zam ve tazminatlarının toplam tutarı esas alınarak zam ve tazminat farkı ödenir diğer kanunların bu maddeye aykırı hükümleri uygulanmaz bu maddenin uygulamasına ilişkin olarak ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye ve uygulamayı yönlendirmeye maliye bakanlığı yetkilidir bu çerçevede uygulama birliğinin sağlanması ve oluşabilecek tereddütlerin giderilmesi amacıyla maliye bakanlığınca hazırlanan sayılı khk ile ilgili sayılı devlet memurları kanununu genel tebliğinin sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek uncu maddesi uyarınca ödenecek ücret ve tazminata i̇lişkin açıklamalar bölümünde söz konusu ücret ve tazminatlardan yararlanacakların belirlenmesinde ek uncu madde hükümleri ile ekli ve iii sayılı cetvellerin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir kadro unvanları ve iii sayılı cetvellerde yer almakla birlikte kadrolarının bulunduğu kamu kurum ve kuruluşları ek uncu madde kapsamında olmayanların belirtilen ücret ve tazminatlardan yararlanma imkânı bulunmamaktadır örneğin mahalli idareler ve bunların bağlı kuruluşları yükseköğretim kurumları ve yargı kuruluşları ek uncu madde kapsamında yer almadığından bu idarelere ait kadrolarda bulunan memurlara ve iii sayılı cetvellerde öngörülen ücret ve tazminat ödenmeyecektir denilmektedir genel sekreter ve genel sekreter yardımcısına ek uncu madde ve ekli sayılı cetvele göre müstakil daire başkanı ve daire başkanı unvanlarına karşılık gelen göstergeler üzerinden ücret ve tazminat ödemesi yapılabilmesi için görev yaptıkları kurumun ek uncu madde kapsamında bulunması ve ödemelere esas alınan unvanların bizzat kendi kadrolarına ait olması gerekmektedir kadro unvanları sayılı cetvelde yer almakla birlikte kadrolarının bulunduğu kamu kurum ve kuruluşları ek uncu madde kapsamında olmayanların belirtilen ücret ve tazminatlardan yararlanma imkanı bulunmamaktadır özel idareler veya genel olarak mahalli idareler ek uncu madde kapsamında yer almadığından bu idarelere ait kadrolarda bulunan genel sekreter ve genel sekreter yardımcısına sayılı cetvelde öngörülen ücret ve tazminat ödenemeyeceği açıktıresas sayısı karar sayısı bununla birlikte sayılı kanunun sayılı kanun hükmünde kararnamenin nci maddesiyle değişik ncı maddesinin dördüncü fıkrasında genel sekreter kadrosuna atananların genel idare hizmetleri sınıfına dahil bakanlık bağımsız daire başkanları genel sekreter yardımcısı kadrosuna atananların ise genel idare hizmetleri sınıfına dâhil bakanlık daire başkanlıkları için ilgili mevzuatında öngörülen ek gösterge makam görev ve temsil tazminatları ile sayılı devlet memurları kanununun nci maddesi uyarınca ödenen zam ve tazminatlardan aynı usul ve esaslar dahilinde yararlanacakları ifade edilmiş olup sayılı kanun hükmünde kararname ile getirilen söz konusu ek ödeme ise yukarıda sayılanların dışında yeni bir ödeme olup sayılı kanunun ncı maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında değerlendirilemeyecektir kaldı ki sayılı kanun hükmünde kararname ile öngörülen ek ödemeye ilişkin sayılı cetvelde i̇l özel i̇daresi genel sekreteri ve genel sekreter yardımcısı kadro unvanları açıkça belirtilmek suretiyle alabilecekleri ek ödeme oranları gösterildiğinden yorumla farklı bir ödeme yapılması mümkün değildir dolayısıyla i̇l özel i̇daresi genel sekreterine bakanlık bağımsız daire başkanları genel sekreter yardımcısına ise bakanlık daire başkanları için ilgili mevzuatlarında öngörülen ek gösterge makam görev ve temsil tazminatları sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek uncu maddesine dayanan ekli sayılı cetvele göre ek ödeme ile sayılı devlet memurları kanununun nci maddesinde belirlenen zam ve tazminatların ödenmeye devam olunması gerekmektedir diğer taraftan sorumluların da savunmalarında atıfta bulundukları anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında başvuru kararında sayılı khkye ekli sayılı cetvel oluşturulurken unvanlı kadroların esas alındığı ve bakanlıkların ve bazı kurumların taşradaki il müdürlerinin sayılı cetvelde sayıldığı ancak il nüfus müdürlerinin bakanlık il müdürü olmasına rağmen sayılı cetvele alınmayarak anılan khknin sayılı cetvelinde sayıldığı il müdürü unvanına sahip ve i̇çişleri bakanlığının nüfus hizmetlerinin yürütülmesinden sorumlu ildeki temsilcisi konumunda bulunan nüfus vatandaşlık il müdürleri ile sayılı khknin sayılı cetvelinde sayılan diğer bakanlıkların ildeki temsilcisi konumunda bulunan il müdürleri arasında mali hakların düzenlenmesi açısından eşitsizlik oluşturulduğu belirtilerek kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür i̇tiraz konusu kuralın da yer aldığı sayılı khk sayılı kamu hizmetlerinin düzenli etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat görev ve yetkileri ile kamu görevlilerine i̇lişkin konularda yetki kanunu kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerdendir her ne kadar başvuru kararında anayasanın uncu ve inci maddelerine dayanılmış ise de sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun üncü maddesine göre ilgisi nedeniyle itiraz konusu kural anayasanın inci maddesi yönünden de incelenmiştir kanun hükmünde kararnamelerin yargısal denetimi hakkında genel açıklama anayasanın inci maddesinde düzenlenen kanun hükmünde kararnameler işlevsel yönden yasama işlemi niteliğinde olduğundan yargısal denetimlerinin yapılması görev veesas sayısı karar sayısı yetkisi anayasanın inci maddesi ile anayasa mahkemesine verilmiştir yargısal denetimde kanun hükmünde kararnamenin öncelikle yetki kanununa sonra da anayasaya uygunluğu sorunlarının çözümlenmesi gerekir her ne kadar anayasanın inci maddesinde kanun hükmünde kararnamelerin yetki kanunlarına uygunluğunun denetlenmesinden değil yalnızca anayasaya biçim ve esas bakımlarından uygunluğunun denetlenmesinden söz edilmekte ise de anayasaya uygunluk denetiminin içerisine öncelikle kanun hükmünde kararnamenin yetki kanununa uygunluğunun denetimi de girer çünkü anayasada bakanlar kuruluna ancak yetki kanununda belirtilen sınırlar içerisinde kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesi öngörülmüştür yetkinin dışına çıkılması kanun hükmünde kararnameyi anayasaya aykırı duruma getirir dayanaklarını doğrudan doğruya anayasadan alan olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinden farklı olarak olağan dönemlerdeki kanun hükmünde kararnamelerin bir yetki kanununa dayanması zorunludur bu nedenle kanun hükmünde kararnameler ile dayandıkları yetki kanunu arasında çok sıkı bir bağ vardır kanun hükmünde kararnamenin yetki kanunu ile olan bağı kanun hükmünde kararnameyi aynen ya da değiştirerek kabul eden kanun ile kesilir kanun hükmünde kararnamenin anayasaya uygun bir yetki kanununa dayanması geçerliliğinin ön koşuludur bir yetki kanununa dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki kanunu iptal edilen kanun hükmünde kararnamelerin içeriği anayasaya aykırılık oluşturmasa bile bunların anayasaya uygunluğundan söz edilemez kanun hükmünde kararnamelerin anayasaya uygunluk denetimi kanunların denetiminden farklıdır anayasanın maddesinde kanunlar anayasaya aykırı olamaz denilmektedir bu nedenle kanunların denetiminde onların yalnızca anayasa kurallarına uygun olup olmadıkları saptanır kanun hükmünde kararnameler ise konu amaç kapsam ve ilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki kanununa hem de anayasaya uygun olmak zorundadırlar anayasada kimi konuların kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenmesi yasaklanmaktadır anayasanın maddesinin birinci fıkrasında sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümde yer alan siyasî haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği belirtilmiştir bu kural gereğince türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna ancak kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmesi yasaklanmış alana girmeyen konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir anayasanın herhangi bir maddesinde kanunla düzenleneceği öngörülen bir konunun anayasanın inci maddesinin birinci fıkrasının açıkça yasakladığı hükümler ile ilgili olmadıkça ya da anayasanın üncü maddesinde olduğu gibi kanun hükmünde kararname çıkarılamayacağı açıkça belirtilmedikçe kanun hükmünde kararname ile düzenlenmesi anayasaya aykırılık oluşturmaz i̇tiraz konusu kuralın sayılı yetki kanunu kapsamında olup olmadığının i̇ncelenmesi anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yetki kanununda çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacının kapsamının ilkelerinin kullanma süresinin ve süresi içinde birden fazla kanun hükmünde kararnamenin çıkarılıp çıkarılamayacağının gösterilmesi gerekir buna göre bir kanun hükmünde kararnamenin anayasaya uygunesas sayısı karar sayısı olduğunun kabulü öncelikle konu amaç kapsam ve ilkeleri yönünden dayandığı yetki kanununa uygun olmasına bağlıdır bu bağlamda anayasanın ikinci kısmının sosyal ve ekonomik haklar ve ödevler başlıklı üçüncü bölümünde düzenlenen haklar içinde kalan ve anayasanın inci maddesinde belirtilen kanun hükmünde kararnameyle düzenlenemeyecek yasak alan içinde bulunmayan kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarının sayılı yetki kanununun kapsamında kalması durumunda kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmesinde anayasaya aykırı bir durumun olmayacağı açıktır sayılı yetki kanununun amacını düzenleyen inci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde kapsamına ilişkin düzenlemelerin yer aldığı aynı maddenin numaralı fıkrasının bendi ile bu bendin numaralı alt bendinde ve son olarak ilkeler ve yetki süresine ilişkin hükümlerin yer aldığı nci maddenin numaralı fıkrasının bendinde kamu personelinin atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarından söz edilmiş ancak mali haklara ilişkin bir ibareye yer verilmemiştir bununla birlikte sayılı yetki kanununda öngörüldüğü üzere mevcut bakanlıkların birleştirilmesine veya kaldırılmasına yeni bakanlıklar kurulmasına mevcut bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların mevcut birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden düzenlenmesine mevcut bakanlıklar ile birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıkların görev yetki teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine taşrada ve yurt dışında teşkilatlanma esaslarına ilişkin düzenlemeler söz konusu olduğunda mali haklara dair düzenlemelerin de yapılması mümkündür mevcut veya yeni ihdas edilen ya da bir başka bakanlıkla birleştirilen bakanlıkların görev yetki teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesiyle ilgili olmayan hususlar sayılı yetki kanununun kapsamında bulunmadığından kanun hükmünde kararnameyle doğrudan mali haklarda bir düzenleme yapılamaz bir başka ifadeyle sayılı yetki kanununun amaç kapsam ve ilkeleri bakımından kamu personelinin mali ve sosyal haklarına ilişkin olarak bakanlar kuruluna doğrudan bir düzenleme yapma yetkisini vermediği ancak mali ve sosyal haklarla ilgili hükümlerin sayılı yetki kanununun amacı ve kapsamına giren konularda yapılan düzenlemelerin doğal sonucu olması durumunda mümkün olabileceği sayılı yetki kanununda öngörülen amaç kapsam ve ilkeleriyle bağlantılı olmaksızın sırf mali konularda bir düzenleme yapılamayacağı açıktır i̇tiraz konusu kural khknin eki sayılı cetvelin aylıklarını sayılı devlet memurları kanununa göre alanlar bölümün numaralı sırasının bendinde yer alan i̇l nüfus ve vatandaşlık müdürü ibaresidir sayılı khknin maddesiyle sayılı khkye eklenen ek uncu maddeyle mevzuatta değişik adlar adı altında kamu personeline yapılan tüm kurumsal ek ödemeler ile genel ek ödemeler yeni yapılan düzenlemelere paralel olarak tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırılmakta ve yeni ek ödeme sistemindeki kadro ve görev unvanına karşılık gelen ek ödeme oranları belirtilmektedir i̇tiraz konusu kuralla il nüfus ve vatandaşlık müdürlerinin kadro ve görev unvanına karşılık gelen ek ödeme oranları düzenlenmiş olup il nüfus ve vatandaşlık müdürlerinin mali haklarına ilişkin bir düzenleme yapılmaktadır bir başka ifadeyle kuralda öngörülen mali haklara ilişkin hüküm mevcut veya yeni ihdas edilen ya da bir başka bakanlıkla birleştirilen bakanlıkların görev yetki teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesiyle bağlantılı ve bunların zorunlu sonucu olmayıp doğrudan mali haklara ilişkin bir düzenleme niteliğindedir açıklanan nedenlerleesas sayısı karar sayısı itiraz konusu kural sayılı yetki kanunu kapsamında bulunmadığından anayasanın inci maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir kural anayasanın inci maddesine aykırı görülerek iptal edildiğinden anayasanın uncu ve inci maddeleri yönünden incelenmemiştir vi sonuç günlü sayılı kamu görevlilerinin mali haklarının düzenlenmesi amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararnamenin eki sayılı cetvelin aylıklarını sayılı devlet memurları kanununa göre alanlar bölümünün numaralı sırasının bendinde yer alan i̇l nüfus ve vatandaşlık müdürü ibaresi günlü sayılı kamu hizmetlerinin düzenli etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat görev ve yetkileri ile kamu görevlilerine i̇lişkin konularda yetki kanunu kapsamında olmadığından bu ibarenin anayasaya aykırı olduğuna ve i̇ptali̇ne gününde oybi̇rli̇ği̇yle karar verildi denilmektedir yukarıda da belirtildiği üzere sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesiyle sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek uncu maddeyle mevzuatta değişik adlar altında kamu personeline yapılan tüm kurumsal ek ödemeler ile genel ek ödemeler yeni yapılan düzenlemelere paralel olarak tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırılmakta ve yeni ek ödeme sistemindeki kadro ve görev unvanına karşılık gelen ek ödeme oranları belirtilmektedir sayılı kanun hükmünde kararname eki sayılı cetvelde il özel idaresi genel sekreteri ve il özel idaresi genel sekreter yardımcısının kadro ve görev unvanına karşılık gelen ek ödeme oranları düzenlenmiş olup bunların mali haklarına ilişkin bir düzenleme yapılmaktadır bir başka ifadeyle söz konusu cetvelde öngörülen mali haklara ilişkin hüküm mevcut veya yeni ihdas edilen ya da bir başka bakanlıkta birleştirilen bakanlıkların görev yetki teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesiyle bağlantılı ve bunların zorunlu sonucu olmayıp doğrudan mali haklara ilişkin bir düzenleme niteliğindedir anayasa mahkemesinin aynı kanun hükmünde kararname hakkında verdiği karar gereği davaya konu olayda uygulanacak olan kanun hükmünde kararname eki sayılı cetvelde yer alan il özel idaresi genel sekreteri ve il özel idaresi genel sekreter yardımcısı ile ilgili düzenleme sayılı yetki kanunu kapsamında bulunmadığından anayasanın inci maddesine aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır bu itibarla bahse konu düzenlemeye ilişkin itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına ve yargı raporunun maddesine ilişkin hükmün geri bırakılmasına karar vermek gerekmiştir açıklanan nedenlerleesas sayısı karar sayısı anayasanın nci maddesinin birinci fıkrasındaki bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü ile sayılı kanunun anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi başlıklı ıncı maddesi gereğince tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan kamu görevlilerinin mali haklarının düzenlenmesi amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek ödeme oranlarının belirlendiği sayılı cetvelin aylıklarını sayılı devlet memurları kanununa göre alanlar bölümünün numaralı sırasının bendinde yer alan diğer illerin il özel idaresi genel sekreteri ve bendinde bulunan büyükşehir belediyesi bulunmayan illerin il özel idaresi genel sekreter yardımcısı ibareleri anayasanın inci maddesine aykırı görüldüğünden iptali için anayasa mahkemesi̇ne başvurulmasina ve ilgili belgelerin onaylı örneklerinin anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne sayılı kanunun ıncı maddesinin beşinci fıkrası hükmü uyarınca anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar yargı raporunun maddesine ilişkin hükmün geri̇ birakilmasina dairemizin tarih ve sayılı tutanağıyla oy birliğiyle karar verildi
3,287
esas sayısı karar sayısı sayılı türkiye varlık fonu yönetimi anonim şirketinin kurulması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinin birinci fıkrasının bendinde yer alan bakanlar kurulu tarafından ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı türkiye varlık fonu yönetimi anonim şirketinin kurulması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun türkiye varlık fonunun kaynakları dördüncü maddesinin birinci fıkrasının bendinde bakanlar kurulu tarafından kamu kurum ve kuruluşlarının tasarrufu altında bulunan ihtiyaç fazlası gelir kaynak ve varlıklardan türkiye varlık fonuna aktarılmasına veya şirket tarafından yönetilmesine karar verilen meblağın türkiye varlık fonunun kaynaklarından birini oluşturacağı düzenlenmiştir söz konusu madde metninde geçen kamu kurum ve kuruluşları kavramı oldukça geniş bir kavramdır kamu kurum ve kuruluşları kapsamına tüm merkezi bütçeli idareler özel ve özerk bütçeli idareler ve kuruluşları sosyal güvenlik kurumları düzenleyici ve denetleyici kurumlar ve bunlara bağlı ilgili ilişikli kamu kurum ve kuruluşları girmektedir bu sebeple söz konusu hükümle bakanlar kuruluna sayılan kurum ve kuruluşların tamamının tasarrufu altında bulunan ihtiyaç fazlası gelir kaynak ve varlıkları türkiye varlık fonuna aktarma veya bunların türkiye varlık fonu anonim şirketinince yönetilmesine karar verme yetkisi tanınmaktadır uluslararası ölçekte lerden beri varlıkları bilinmekle birlikte son yıllarda büyük ilgi uyandıran ulusal varlık fonları türkiye varlık fonu yönetimi anonim şirketinin kurulmasına dair kanun ile ülkemiz gündemine de girmiştir genel kabul görmüş tanımlara göre ulusal varlık fonları bugünün kaynaklarından gelecek nesillerin de yararlanması ilkesine dayanarak cari fazla veren ülkelerin cari fazlalarını gelecek nesillerin de yararlanacağı yatırımlarla değerlendirmesini veya doğal kaynakların işletilmesinden kaynaklanan gelirlerin gelecek nesillerin de yararlanmasına olanak verecek şekilde yüksek getirili yatırımlara yönlendirilmesini hedeflemektedir bu tanımlamaya göre varlık fonları ile diğer borçlanma enstrümanları arasında da açık bir farklılık bulunmaktadır borçlanma enstrümanları ile bugünün yükümlülükleri gelecek nesillerle paylaşılırken varlık fonları ile ülkelerin sınırsızca kullandıkları kaynaklardan gelecek nesillerin de pay alması amaçlanmaktadır diğer uygulamalara bakıldığında doğal kaynağı olmayan ülkelerde bu tür fonlar rekabet gücünü artırmak ileri teknolojileri ve bazı kritik sektörleri desteklemek amacıyla kurulmaktadır örneğin fransa bu fonu öncelikli olarak stratejik şirketlerinin yok pahasına yabancıların eline geçmesini önlemek için kullanmaktadır dünyada bu fonlar belirli odaklanmış ve net amaçları gerçekleştirmek için kurulmasına rağmen söz konusu sayılı kanunla kurulması öngörülen türkiye varlık fonunun dünyadaki klasik devlet varlık fonlarına kıyasen ihdas amacını aşmaktadır düzenlemenin kapsamı ile dünyadaki klasik devlet varlık fonlarının amacını aşmasının yanı sıra aynı zamanda bir nevi ilave borçlanma hedefi taşıması ülke varlıklarını bakanlar kuruluna tanınan sınırsız yetkilerle nakde çevirerek yaratacağı kaynakla portföy yönetimi faaliyetine girmesini ve sürdürmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır ancak söz konusu işlemlerin her halukarda kamu yararını gözetmesi ve anayasal kurallara uygun bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde hukuk devleti ilkesine yer verilmiştir anayasanın maddesindeki hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan devlettir kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bir kuralın kamu yararı dışında saklı bir amacı gerçekleştirmek amacıyla konulduğu durumlarda yetki saptırması durumu ve giderek kuralın amaç açısından sakatlığı ortaya çıkar i̇ptali talep edilen iş bu düzenleme kamu yararı amacını taşımamaktadır anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması gereklidir bakanlar kuruluna sınırları net olarak düzenlenmeden verilen yetki gerek kişiler yönünden gerek idare bakımından belirsizlik taşımaktadır bu sebeplerle anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir iptali gerekir anayasanın maddesinde egemenliğin anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organlar eliyle kullanılacağı hiçbir kimsenin ve organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı belirtilmiştir anayasanın maddesinde de yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmiştir anayasanın maddesi ise yürütme yetkisi ve görevi cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünü içermektedir her üç düzenlemeyi beraber değerlendirdiğimizde herhangi bir yasa hükmü ile yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilebilmesi olanaklı değildir yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir yasa ile yetkilendirme anayasanın öngördüğü biçimde yasa ile düzenleme anlamını taşımamaktadır temel ilkeleri belirlenmeksizin ve çerçevesi çizilmeksizin yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralı ile sınırsız belirsiz geniş bir alanın yönetimin düzenlemesine bırakılması anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturur bir başka deyişle anayasanın maddesi uyarınca bakanlar kurulu da egemenliğin anayasanın koyduğu esaslara göre kullanan yetkili organlardan biridir bakanlar kurulu da kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz anayasanın maddesinde de düzenlenen yasama yetkisi türkiye büyük millet meclisine aittir ve bu yasama yetkisi bakanlar kuruluna devredilemez anayasanın maddesi ise bakanlar kurulunun yürütme yetkisi ve görevini cumhurbaşkanı ile birlikte anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanacağını ve yerine getirileceğini düzenlemiştir bu sebeple sınırları belirsiz bir şekilde yetkinin bakanlar kuruluna bırakılması anayasaya aykırılık teşkil etmektedir iptali gerekir i̇ptali istenen türkiye varlık fonunun kaynakları başlıklı dördüncü maddenin birinci fıkrasının bendindeki düzenleme ile bakanlar kuruluna herhangi bir sınırlama ve belirleme olmaksızın tüm kamu kurum ve kuruluşlarının tasarrufu altında bulunan ihtiyaç fazlası gelir kaynak ve varlıkları türkiye varlık fonuna aktarma veya bunları türkiye varlık fonu anonim şirketinince yönetilmesine karar verme yetkisi tanınmakta bunların aynı zamanda türkiye varlık fonunun kaynaklarından birini oluşturacağı hükme bağlanmış bulunmaktadır bakanlar kuruluna sınırsız yetki verilmek suretiyle türkiye varlık fonuna aktarılması düşünülen kamuesas sayısı karar sayısı kurum ve kuruluşlarının tasarrufu altında bulunan ihtiyaç fazlası gelir kaynak ve varlıkların ilgili kurum ve kuruluşların bünyelerinde nasıl kullanılacağı tasarruf edileceği ne suretle değerlendirileceği hususlarında çeşitli kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde özel düzenlemeler yapılmıştır ayrıca bunların bazıları kurum ve kuruluşların yıllık bütçe uygulamaları sırasındaki faaliyetleri sonucu ortaya çıkan gelir varlık ve değerlerdir ki bunların da nasıl değerlendirileceği ertesi yıla devredip devr olunmayacağı veya fazlasının hazineye irat kaydı konusunda da mali mevzuatımızda düzenlemeler bulunmaktadır bir örnek ile somutlaştırmak gerekirse sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanununun maddesinin fıkrasında kamu iktisadi teşebbüsleri ve kamu şirketlerinin gayrisafi hasılatından bütçeye aktarılmak üzere yapılacak kesinti ile ilgili olarak miktar zaman oran sınırlaması da içerecek şekilde yasama organınca bakanlar kuruluna yetki aktarımında bulunulmasına ilişkin bir hüküm de bulunmaktadır anayasa mahkemesi de bakanlar kuruluna verilen yetkinin sınırları hususunu çeşitli kararlarında değerlendirmiştir anayasa mahkemesinin tarihli sayılı mali yılı bütçe kanununun bazı maddelerinin iptal edilmesi ile ilgili olarak açılmış bulunan davaya ilişkin kararında anayasanın maddesinde ‘yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmektedir buna göre yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan çerçeveyi çizmeden yürütmeye yetki vermemesi sınırsız belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakmaması gerekir yasa ile yetkilendirme anayasanın öngördüğü biçimde yasa ile düzenleme anlamına gelmez yasa koyucu gerektiğinde sınırlarını belirlemek koşuluyla bazı konuların düzenlenmesini idareye bırakabilir bu bağlamda sık sık değişik önlemler alınmasına veya bunların kaldırılmasına gerek görülen ekonomik teknik veya benzeri alanlarda temel kurallar saptandıktan sonra ayrıntıların düzenlenmesinin idareye verilmesi yasama yetkisinin devri olarak nitelendirilemez ancak iptali istenilen bentlerle maliye bakanına çerçevesi çizilmemiş esasları belirlenmemiş bir alanda hiçbir sınırlamaya bağlı olmaksızın geniş yetkiler tanınarak yasama yetkisinin devrine yol açılmıştır değerlendirmesi yapılmıştır i̇ptali istenen hüküm bakanlar kuruluna süresiz ve sınırsız bir yasama yetkisi tanıdığı için anayasanın maddesine aykırıdır çünkü söz konusu hükümle hangi kamu kurum ve kuruluşunun hangi ihtiyaç fazlası gelir kaynak ve varlıklarını hangi tutarda hangi süre ile türkiye varlık fonuna devri konusunda karar vermeye bu konudaki usul ve esasları tespite bakanlar kurulu yetkili olacaktır bu durum bakanlar kuruluna yasama yetkisinin devri demektir ve yasama yetkisinin türk ulusu adına tbmmnin olduğuna ve devredilemeyeceğine ilişkin anayasa hükmüne aykırılık teşkil edecektir hiçbir çerçeve çizilmeksizin hiçbir sınırlamayla bağlı olmaksızın ve esaslar belirlenmeksizin sayılı türkiye varlık fonu yönetimi anonim şirketinin kurulması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinin numaralı fıkrasının bendine konulan bir hükümle bakanlar kuruluna tüm kamu kurum ve kuruluşlarının tasarrufu altında bulunan ihtiyaç fazlası gelir kaynak ve varlıklarını türkiye varlık fonuna aktarma veya bunları türkiye varlık fonu anonim şirketinince yönetilmesine karar verme yetkisi tanınması anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine anayasanın ncı maddesi hükmüne anayasanın nci maddesinde yer alan yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindirbu yetki devredilemez hükmüne ve yürütme yetkisininesas sayısı karar sayısı anayasaya ve kanunlara göre yürütülmesi gerektiğini belirten anayasanın nci maddesine aykırılık teşkil etmektedir türkiye varlık fonunun kaynağı olarak kullanılacak olan ihtiyaç fazlası gelir kaynak ve varlıkların kaynakların ait oldukları merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki idarelerin gelir gider ödenek kayıtları nakit akışları ve bunların harcanması kullanımı muhasebeleştirilmesi fazlalarının devri denetimi açısından tabi oldukları genel kuralların büyük bölümü sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanununda ve bu idarelerin kuruluş ve teşkilat yasalarında yer almakta bu idareler kaynakların kullanımı konusunda parlamentoda her yıl görüşülerek yasalaşan yıllık bütçe kanunları ile parlamento tarafından bütçe hakkı kavramı çerçevesinde yetkilendirilmektedir bu açıdan iptali istenen üncü maddenin numaralı fıkrasının bendinin türkiye varlık fonunun oluşturulmasında kullanılacak kaynakların büyük bir bölümünün birikiminin yıllık bütçe uygulamaları sonucunda gerçekleştiği veya gerçekleşeceği bu fon alt fonlar şirket ve alt şirketler aracılığıyla toplanacak ve kullanılacak kaynakların türk milli bütçe ve kamu mali sisteminde adeta ikincil bir kamu finansman havuzu ikincil hazine anlamı taşıdığı ve buna ilişkin yetkinin sadece bakanlar kuruluna bırakılmış olması hususları da dikkate alınarak parlamentonun bütçe hakkı ve buna ilişkin anayasa hükümleri açısından da değerlendirilmesi gerekmektedir anayasa siyasal iktidarın yapısını işleyişini siyasal kurumların statülerini görev ve yetkilerini belirleyen vatandaşların hak ve özgürlüklerini tespit eden ve bunların hukuki güvencelerini içeren bir toplum sözleşmesidir kişilerin hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınabilmesi için yasama ve yürütme organlarının yetkilerinin sınırlanması ihtiyacı sadece temel hak ve özgürlükler alanında değil kamu harcamalarına ilişkin düzenlemeler alanında da gerekli olup bu bağlamda çeşitli kurallar anayasalarda yer alır demokrasilerde kamu harcamalarının büyüklüğü ve kapsamı ile bu harcamaların yapılabilmesi için vatandaşlara getirilecek yükümlülüklere halk karar verir ki buna bütçe hakkı denilmektedir halk sahip olduğu ve sahip olmak üzere yüzyıllarca mücadele ettiği bütçe hakkını seçtiği temsilcileri aracılığıyla kullanır kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanım meşruiyeti parlamentoların varlık sebebiyle özdeş tutulan ulusal egemenliğin bütçe hakkına dayanır bütçe hakkı dünya tarihinde demokrasi için vazgeçilmez bir kurum olarak çetin mücadelelerin ürünüdür i̇ngilterede magna carta haklar dilekçesi haklar yasası fransada ihtilali ve anayasaları yaklaşık sekiz yüzyıllık tarihin bilinen uğraklarıdır bütçe hakkı bu uzun tarihsel süreçte demokrasinin gelişmesi açısından anahtar role sahip olmuştur öncelikle vergi toplanması temsil yeteneği sınırlı çevrelerin iznine tabi tutulmuştur daha sonra harcamaların yapılması temsil yeteneği kısmen güçlenen zeminlerce izne tabi kılınmış ve nihayet gelir ve harcamaların birlikte bütçe olarak her yıl için izin ve onaya tabi tutulması ve gerçekleşmelerin denetimi suretiyle bütçe hakkı bugünkü çehresine kavuşmuştur yüzyılın ilk yarısında bütçe hakkı hem birçok bütçe ilkesinin önceden izin ilkesi yıllık olma ilkesi bütçe birliği ilkesi genellik ilkesi gelir ve giderlerin gayrisafiliği ilkesi oluşması ve yerleşmesiyle güçlenmiş hem de tedrici olarak diğer devletlerce de bütçe hakkı benimsenen evrensel bir değer haline gelmiştir her ülke kendi tarihsel koşulları içinde bütçe hakkının kurumsallaşma sürecine farklı bir uyarlanma deneyimi yaşamıştır temsili demokrasi parlamentonun bütçe hakkından doğmuştur anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında da belirtildiği üzere yasama organının halk adına kamuesas sayısı karar sayısı gelirlerini toplama ve yine halk adına bu gelirleri harcama konusunda yürütme organına sınırlarını belirleyerek yetki vermesi ve sonuçlarını denetlemesine bütçe hakkı denilmektedir bu hak demokratik parlamenter yönetim sistemini benimsemiş olan ülkelerde halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşan ve en yetkili organ olan yasama organına ait bulunmaktadır bütçe yapısının fonksiyonunu ifa edebilmesi temel bütçe ilkelerine uyulması ile mümkün olmaktadır bütçe ilkeleri bütçenin hazırlanması görüşülüp onaylanması uygulanması ve denetlenmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulması gereken kuralları ifade eder bu ilkeler devlet bütçelerinin temel özellikleri ve amaçlarının gerçekleşmesi için uygulanması zorunlu olan ulusal ve uluslararası alanda kabul görmüş klasik maliye biliminin ilkeleridir bkz anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı kararı çağdaş demokrasilerde hükümetler politika önceliklerini amaç ve hedefler seti kaynak harcama yapısı uygulama adımları ve benzeri açılardan ortaya koyarak parlamentoya sunarlar ve parlamentodan izinonay isterler i̇lgili dönemin sonunda milletin meclisince döneme ilişkin gerçekleşmeler ve yürütülen faaliyetler bütçenin amaç ve hedeflerine ulaşma derecesi açısından değerlendirilir böylece hükümetin performansı bütçenin amaç ve hedefleri ile gerçekleşmeler arasındaki açıklık ve meydana gelen sapmalar üzerinden müzakere edilir ve hesap verme sorumluluğu çerçevesinde hükümetten hesap sorulur ancak türkiye varlık fonu alt fonlar şirket ve alt şirketlerin oluşturulmasına bunlara kaynak aktarılmasına bunların işleyişine ve denetimine ilişkin işlemler yukarıda açıklanan çerçevenin dışında gerçekleşmektedir ülkemizde anayasasının ve maddelerinde bütçe hakkı çeşitli yönleri ile hüküm altına alınmıştır bu anayasal normlar sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu ve sayılı sayıştay kanunu gibi ana düzenlemelerle somut ve uygulanabilir kılınmıştır türk mali yönetim sisteminde sayılı muhasebe umumiye kanununun tarihli ve sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu ile yürürlükten kaldırılmasından ve sayılı kanununun bütün maddeleriyle yürürlüğe girdiği tarihinden itibaren yeni bir mali sisteme geçilmiştir sayılı kanun benzer dünya örneklerinde olduğu gibi bütçe hakkının kullanılmasında tbmmnin konumunu ve getirdiği yeni mali yönetim sistemi düzenlemeleri ile bütçe hakkının daha etkin kullanımının alt yapısını güçlendirmiştir nitekim sayılı kanunun genel gerekçesine bakıldığında kanun ile bütçe kapsamının genişletilerek bütün kamu kaynaklarının tbmm denetimine sunulması suretiyle bütçe hakkının en iyi şekilde kullanılması bütçe hazırlama ve uygulama sürecinde etkinliğin arttırılması mali yönetimde şeffaflığın sağlanması sağlıklı bir hesap verme mekanizması ile harcama sürecinde yetki sorumluluk dengesinin yeniden kurulması etkin bir iç kontrol sisteminin oluşturulması ve bu suretle çağdaş gelişmelere uygun yeni bir kamu mali yönetim sisteminin oluşturulmasının öngörüldüğü anlaşılmaktadır sayılı kanunun temelinde stratejik planlama ve performans esaslı bütçeleme yatmaktadırkamu idarelerinin bütçeleri gelir gider ve nakit yönetimleri bakımından kalkınma planı stratejik plan orta vadeli program ve orta vadeli mali plan performans programı ve performans programında yer alan performans hedefigöstergesi bütçe gibi birbirine bağlı veesas sayısı karar sayısı birbirini tamamlayan ve yukarıdan aşağıya hiyerarşik bir yapı oluşturan bütünsel bir süreç olarak tasarlanmıştır buna göre kamu idareleri kalkınma planları programlar ilgili mevzuat ve belirledikleri temel ilkeler çerçevesinde geleceğe ilişkin olarak temel görev ve görüşleri ile stratejik amaç ve ölçülebilir hedeflerini saptamak performanslarını önceden belirlenmiş göstergeler doğrultusunda ölçmek ve bu sürecin izleme ve değerlendirmesini yapmak amacıyla uzun süreli stratejik plan md ile stratejik plana göre yürütecekleri faaliyet ve projeleri ve bunların kaynak ihtiyacı ile performans hedef ve göstergelerini içeren yıllık performans programı hazırlamak md ve kamu hizmetlerini istenilen düzeyde ve kalitede sunulabilmek için bütçeleri ile program ve proje bazında kaynak tahsislerini stratejik planlarına yıllık amaç ve hedefleri ile performans göstergelerine dayandırmak zorundadırlar md bütçeler kalkınma planı ve programlarda yer alan politika hedef ve önceliklere uygun şekilde idarelerin stratejik planları ile performans ölçütlerine ve fayda maliyet analizine göre hazırlanacak uygulanacak ve kontrol edilecek md kamu idareleri gelir ve gider tekliflerini hazırlarken orta vadeli program ve mali planda belirlenen temel büyüklükler ile ilke ve esasları kalkınma planı ve yıllık program öncelikleri ile stratejik planı çerçevesinde belirlenmiş ödenek tavanlarını stratejik planı ile uyumlu çok yıllı bütçeleme anlayışını ve performans hedeflerini dikkate alacaklardır md i̇darelerce her yılın sonunda hazırlanacak idare faaliyet raporları ise kullanılan kaynaklar bütçe hedef ve gerçekleşmeleri ile meydana gelen sapmaların nedenleri stratejik plan ve performans programı uyarınca yürütülen faaliyetler ile performans bilgilerini içerir şekilde hazırlanacak md sayıştay söz konusu raporları değerlendirerek değerlendirme sonuçları ile birlikte tbmmye sunacak tbmm ise bu raporlar ve değerlendirmeler ile sayıştayın düzenlilik ve performans denetimleri sonucunda ulaştığı denetim bulguları temelinde kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasına ilişkin olarak kamu idarelerinin yönetim ve hesap verme sorumluluklarını görüşecektir md başka bir anlatımla kamu idareleri kalkınma planı kalkınma planına dayalı hazırlanan programlar ve benimsedikleri temel ilkeler çerçevesinde geleceğe ilişkin temel görev misyon ve temel görüşleri vizyon ile stratejik amaç ve hedeflerini belirledikleri birer stratejik plan hazırlayacaktır stratejik planda stratejik amaçları temel stratejileri ölçülebilir hedefleri ve performanslarını ölçmek izlemek ve değerlendirmek için önceden belirlenmiş performans göstergeleri yer alacaktır kamu idareleri stratejik planları ile orta vadeli program ve orta vadeli mali plana göre her yıl yıllık performans programı hazırlayacaklar ve performans programlarında yürütecekleri faaliyet ve projeler ile bunların kaynak ihtiyacına ve performans hedef ve göstergelerine yer vereceklerdir her yıl bütçelerini yaparken ise program ve proje bazında kaynak tahsislerini stratejik planlarına ve performans programında yer alan yıllık amaç hedef ve performans göstergelerine dayandıracaklardır nihayetinde ise bütçe ve faaliyet sonuçlarını tbmmye raporlayacaklar sayıştay ise kamu idarelerinin raporladıkları mali tablolar ile faaliyet raporlarını inceleyip denetleyip değerlendirerek ve bunlara düzenlilik ve performans denetimi bulgularını ekleyerek tbmmye kamu idarelerinin mali tabloları ile faaliyet raporları hakkında görüş bildirecektir böylece yasama organının bütçe hakkının gereği olarak yürütmeyi sadece ödenek miktarları ile faaliyetlerin mevzuata uygunluğu açısından değil ayrıca ölçülebilir somut hizmet göstergeleri temelinde denetlemesi de sağlanmış olacaktır i̇ptali istenen düzenleme ile hiçbir çerçeve çizilmeksizin esaslar belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla bağlı olmaksızın bakanlar kuruluna tanınan kamu kurum ve kuruluşlarınınesas sayısı karar sayısı ihtiyaç fazlası gelir kaynak ve varlıklarının türkiye varlık fonuna devir yetkisi ihtiyaç fazlası gelir kaynak ve varlıklarına el konulan merkezi yönetim bütçesi içinde yer alan kamu kurum ve kuruluşları açısından yukarıda özetlenen stratejik planlanma performans esaslı bütçeleme kalkınma planı stratejik plan orta vadeli program orta vadeli program orta vadeli mali plan performans program ve göstergeleri mali tablo ve faaliyet raporlamalarını sayıştay denetimini anayasal güvence altında bulunan bütçe sürecini anlamsız ve uygulanamaz hale getirmekte anayasal güvence altına alınan bütçe sürecine müdahale anlamı taşımaktadır anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri genel olarak sıralanırken kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak şeklinde ortaya konulduktan sonra ayrıca bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek denilerek yasalar ile bütçe yasaları arasında ayrıma gidilmiştir nitekim yasaların türkiye büyük millet meclisinde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanması anayasanın ve maddelerinde düzenlenirken bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları ise maddesinde ayrıca kurallaştırılmıştır bu maddeyle bütçe kanun tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş genel kurulda üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış ve anayasanın maddesiyle de cumhurbaşkanına bütçe kanunlarını bir daha görüşülmek üzere tbmmne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır öte yandan anayasanın maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı belirtilmiş maddesinde ise bütçede değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca düzenlenerek bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapma yetkisi dahi verilmemiştir anayasanın maddesinde devletin ve kamu iktisadi teşebbüsleri dışındaki kamu tüzel kişilerinin harcamaları yıllık bütçelerle yapılır malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir kuralına yer verilmiştir anayasanın bütçenin hazırlanması uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu kanun sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunudur sayılı kanun bütçe ile ilgili kanun değil bütçenin hazırlanma uygulanma ve kontrolünün de tabi olduğu kanundur dolayısı ile bütçenin hazırlanması uygulanması ve kontrolünün sayılı kanuna uygun olması anayasal bir zorunluluktur anayasanın maddesinde demokratik devlet ilkesine yer verilmiş maddesinde egemenliğin anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organlar eliyle kullanılacağı hiçbir kimse ve organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı belirtilmiş ve maddesinde ise bütçe hakkının türkiye büyük millet meclisine ait olduğu hüküm altına alınmıştır anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında da belirtildiği üzere yasama organının halk adına kamu gelirlerini toplama ve yine halk adına bu gelirleri harcama konusunda yürütme organına sınırlarını belirleyerek yetki vermesi ve sonuçlarını denetlemesine bütçe hakkı denilmektedir bu hak demokratik parlamenter yönetim sistemini benimsemiş olan ülkelerde halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşan ve en yetkili organ olan yasama organına ait bulunmaktadır bkz anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı ve günlü ve k sayılı kararları anayasa mahkemesi yine son dönemde yılı merkezi yönetim bütçe kanununda yer alan bakanlar kuruluna maliye bakanına veya diğer bazı bakanlıklaraesas sayısı karar sayısı verilmiş bulunan ve bütçe kanununun çeşitli maddelerinde yer alan verilen yetkilerin iptali konusunda yapılan başvuru ile ilgili olarak vermiş bulunduğu tarih ve k kararında bütçe hakkı vergi ve benzeri gelirlerle kamu harcamalarının çeşit ve miktarını belirleme ve onaylama hakkıdır bu hak halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşan yasa organına aittir bütçe hükümetin meclise karşı temel sorumluluk mekanizmasıdır meclis bütçe ile hükümete gelir toplama ve gider yapma yetkisi vermekte bu yetkinin uygun kullanılmasını da bütçe sürecinin bir parçası olan kesin hesap kanunu ile denetlemektedir bütçe hakkının doğal bir sonucu olarak yasama organının halk adına kamu gelirlerini toplama ve harcama konusunda sahip olduğu yetkinin kısmen ilgili bakanlara ya da kurumlara verilerek hiçbir sınırlamaya bağlı olmaksızın geniş yetkiler tanınması meclisin sahip olduğu bütçe hakkının bütçe kanununa bütçe dışı hükümler konularak mevcut kanun hükümlerinin açıkça veya dolaylı olarak değiştirilmesi veya zımnen kaldırılması bütçe kanununa bütçeyle ilgili hükümler konulamayacağı ilkesinin ihlalidir saptamasına yer vermiştir sayılı türkiye varlık fonu yönetimi anonim şirketinin kurulması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinin numaralı fıkrasının bendiyle bakanlar kuruluna yani yürütme organına hiçbir sınırlamaya bağlı olmaksızın merkezi yönetim bütçesininde yer alan kamu idarelerinin tasarrufu altında bulunan ihtiyaç fazlası gelir kaynak ve varlıkların türkiye varlık fonuna aktarma veya bunların şirket tarafından yönetilmesine karar verme konusunda yetki verilmesi anayasal güvenceye bağlanan yıllık merkezi bütçenin bir yönüyle ortadan kaldırılıp merkezi bütçe kanununun bakanlar kurulu tarafından istenildiği şekilde yeniden şekillendirmesi anlamına gelmektedir bu durum ise tbmmne ait olan bütçe hakkının tartışmasız bir biçimde bir ölçüde bakanlar kuruluna yani yürütme organına devri sonucunu doğurmaktadır bu itibarla iptali istenen düzenleme temsili parlamenter demokrasinin temel öncülleriyle bağdaşmadığı ve bütçe yapma gibi egemenliğin kullanılmasına ilişkin temel bir devlet yetkisini kaynağını anayasadan almadan bakanlar kuruluna verdiği için anayasanın maddesine türkiye büyük millet meclisine ait olan bütçe hakkının yürütme organına devrini öngördüğü için ise anayasanın maddesine aykırıdır i̇ptali istenen sayılı türkiye varlık fonu yönetimi anonim şirketinin kurulması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan bakanlar kurulu tarafından ibaresi ile bir yandan bütçenin uygulanmasında sayılı kanununda belirlenen kurallara uyulmayarak hazine birliği ilkesi dışına da çıkılarak alternatif bir nakit varlık yönetimi oluşturulmuş ve buna ilişkin yetki bakanlar kuruluna bırakılmıştır bu husus yukarıda ayrıntılı açıklanan çerçeve doğrultusunda anayasanın maddesinin ikinci fıkrasına aykırılık teşkil etmektedir iptali gerekir diğer yandan anayasanın maddesine göre bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapmak yetkisi verilemez hükmüne rağmen iptali istenen hükümle bakanlar kuruluna hiçbir sınırlamaya bağlı olmaksızın başta merkezi yönetim bütçesininde yer alan kamu idarelerinin tasarrufu altında bulunan ihtiyaç fazlası gelir kaynakesas sayısı karar sayısı ve varlıkların türkiye varlık fonuna aktarılması yoluyla merkezi bütçede değişiklik yapma yetkisi verilmekte tbmmnin bütçe hakkı bakanlar kuruluna devredilmiş bulunmaktadır dahası bakanlar kuruluna verilen yetkinin kullanılması çerçevesinde türkiye varlık fonuna aktarılacak ihtiyaç fazlası gelir kaynak ve varlıklar kurumların bütçeleri ve stratejik planlarında belirlenen amaç ve hedefler doğrultusunda hazırlanan performans programlarıyla paralel bir biçimde tasarlandığından sistemin performans göstergesihedefleri bağlamında hesap verebilirliği bağlantısı koparılmakta tbmmnin bütçe hakkı bütçenin mali kontrolü bağlamında da ortadan kaldırılmaktadır sayılı türkiye varlık fonu yönetimi anonim şirketinin kurulması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinin numaralı fıkrasının bent hükmü sayılı kanunla kurulan kamu kaynaklarının verimli etkili ve ekonomik kullanılmasına mali saydamlığın ve hesap verebilirliğin sağlanmasına ilişkin mali sistemi işlemez kıldığından anayasanın maddesinin ikinci fıkrasına anayasanın kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapmak yetkisi vermediği bakanlar kuruluna merkezi bütçeyi bir nevi yeniden yapma yetkisini verdiği için anayasanın maddesine aykırıdır yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere sayılı türkiye varlık fonu yönetimi anonim şirketinin kurulması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan bakanlar kurulu tarafından ibaresi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir sayılı türkiye varlık fonu yönetimi anonim şirketinin kurulması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinin numaralı fıkrasında yer alan tarihli ve sayılı sayıştay kanunu ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı türkiye varlık fonu yönetimi anonim şirketinin kurulması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun muafiyet ve istisnalar başlıklı inci maddesi bu kanuna göre kurulan şirket ve türkiye varlık fonu ile şirket tarafından kurulacak şirketler ve alt fonlara ilişkin çok sayıda muafiyet ve istisna düzenlemelerini kapsamaktadır söz konusu fıkrada yer alan tarihli ve sayılı sayıştay kanunu ibaresi sayıştay kanunu hükümlerinin türkiye varlık fonu ve şirket ile alt fonlar ve şirket tarafından kurulan diğer şirketleri hakkkında uygulanmayacağı bunların faaliyetlerinin sayıştayın denetimine tabi olmadığı anlamına gelmektedir aslında sayılı türkiye varlık fonu yönetimi anonim şirketinin kurulması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun denetim başlıklı ncı maddesi ile şirket veya şirket tarafından kurulacak diğer şirketler ve fon öncelikkle bağımsız denetime tabi olmaktadır bağımsız denetimin yanı sıra başbakanlık tarafından görevlendirilecek uzmanlarca yapılacak denetim ile türkiye büyük millet meclisi tarafından üç aşamalı bir denetim sistemi öngörülmüştür söz konusu hükme göre şirket şirket tarafından kurulacak diğer şirketler türkiye varlık fonu ve türkiye varlık fonu bünyesinde kurulacak alt fonlar öncelikle bağımsız denetime tabi tutulacak bilahare bunların bağımsız denetimden geçmiş yıllık mali tabloları ile faaliyetleri başbakan tarafından görevlendirilecek sermaye piyasaları finans ekonomiesas sayısı karar sayısı maliye bankacılık kalkınma alanlarında uzman en az üç merkezi denetim elemanı tarafından bağımsız denetim standartları çerçevesinde denetlenecektir şirket şirket tarafından kurulacak diğer şirketler türkiye varlık fonu ve türkiye varlık fonu bünyesinde kurulacak alt fonların bir önceki yıla ait mali tabloları ile faaliyetleri her yıl ekim ayında türkiye büyük millet meclisi plan ve bütçe komisyonu tarafından daha önce yapılmış bulunan bağımsız denetim ve üçlü denetimi sonucunda düzenlenen denetim raporları üzerinden görüşülerek ayrıca denetime tabi tutulacaktır tamamen kamuya ait varlık ve kaynaklarla oluşturulan ve kamu payı olan bu fonun türkiye varlık fonu anonim şirketinin bu şirketin kuracakları şirketlerin türkiye varlık fonu ve bu fon bünyesinde kurulacak alt fonların denetiminin türkiye büyük millet meclisine ait olması anayasal şarttır anayasanın inci maddesi hükmü uyarınca se
4,046
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇nfaz kurumuna yasak eşya sokmak suçundan sanık hakkında mahkememize açılan kamu davasında tarihli duruşmada sanık hakkında uygulanması istenilen sayılı türk ceza kanununun maddesinin fıkrasının anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu değerlendirilerek iptali için anayasa mahkemesi başkanlığına itiraz yoluna başvurulmasına karar verilmiştir buna göre maddi olay hakkari ağır ceza mahkemesinin tarih esas karar sayılı ilamı ile yıl ay hapis ve tl adli para cezası ile cezalandırılan ve bu cezasını hakkari kapalı ceza i̇nfaz kurumu müdürlüğünde infaz etmekte olan hükümlü enver uçarın da bulunduğu koğuşta yapılan genel aramada zarsız bir tavlanınbulunduğu ve görevlilerce tavlaya el konulduğu hakkari cumhuriyet başsavcılığının tarih esas sayılı iddianamesi ile tavlanın koğuşta bulundurulmasının yasak olduğu gerekçesiyle sanığın infaz kurumunda yasak eşya bulundurmak suçundan tcknun maddesi gereğince cezalandırılması talep edilmiştir anayasaya aykırılığı değerlendirilen kanun maddesi somut olayda uygulanması talep edilen sayılı türk ceza kanununun maddesinin fıkrası birinci fıkrada sayılanların dışında kalıp da yetkili makamlar tarafından infaz kurumuna veya tutukevine sokulması yasaklanmış bulunan eşyayı bu yasağı bilerek infaz kurumuna veya tutukevine sokan veya bulunduran ya da kullanan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır şeklindedir i̇lgili anayasa maddeleri anayasanın maddesi türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir anayasanın maddesi yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez anayasanın maddesi anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır kanunlar anayasaya aykırı olamaz şeklindedir anayasanın maddesinin ve fıkraları kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemezesas sayısı karar sayısı suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur i̇dare kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz silahlı kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir şeklindedir anayasaya aykırılık nedenleri anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine ve maddesinde belirtilen suçta ve cezada kanunilik ilkesine göre hangi eylemlerin suç sayılacağı ve bu suçları işleyenlere ne tür ve miktarda ceza verileceği hususunun yasa koyucu tarafından belirlendiği anayasanın maddesine göre de devredilmesi mümkün olmayan suç tanımlama yetkisine sahip yasa koyucunun bunu yaparken anayasa ve ceza hukukunun genel ilkelerine aykırı olmamak koşulu ile takdir hakkını kullanması gerekmektedir ayrıca hukuk devleti ilkesinin suçta ve cezada kanunilik ilkesi belirlilik ilkesi kıyas yasağı geçmişe uygulama yasağı ilkelerini de içermektedir suçta ve cezada kanunilik ilkesi anayasanın maddesinde düzenlenen ve artık bir iç hukuk kuralı haline gelen ve anayasanın son maddesi uyarınca anayasaya aykırılığı dahi ileri sürülemeyen i̇nsan hakları avrupa sözleşmesinin maddesinde düzenlenen pozitif bir ilkedir bu ilkeye sayılı tcknın maddesinde de aynı şekilde yer verilmiştir suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca eylemden önce eylemin cezalandırılabilir olduğunun herkesçe bilinip anlaşılabilecek şekilde ve kanunla düzenlenmesi zorunludur i̇nsan hakları avrupa mahkemesi sunday timesbirleşik krallık davasında suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereği vatandaşların öncelikle ceza yaptırımı taşıyan hukuk kurallarının varlığı hakkında yeterli bilgiye sahip olabilmeleri ve ayrıca vatandaşların davranışlarını yönlendirebilmelerine olanak vermek için ceza yaptırımı taşıyan kuralların herkesçe anlaşılacak bir biçimde açık ve net olarak düzenlenmiş olması gerektiğini içtihat etmiştir sayılı türk ceza kanununun maddenin fıkrasında infaz kurumuna veya tutuk evine silah uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracının sokulması ve bulundurulmasının suç olarak tanımlandığı ve yasak eşyanın tek tek sayıldığı ancak somut olayda uygulanması talep edilen aynı maddenin fıkrasında yasak eşyanın tek tek sayılması yerine hangi eşyaların yasak olduğunu belirleme yetkisi yetkili makamların takdirine bırakılmış ve adalet bakanlığı ceza ve tevkifevleri genel müdürlüğünün tarih sayılı genelgesinin güvenlik bölümünün fıkrasında tcknın maddesine göre dokuz madde halinde yasak listesi belirlenmiştir i̇ddianamede sanığın cezalandırılması talep edilen kumar oynanmasına olanak sağlayan eşya ve malzeme yetkili makamlarca belirlenen yasaklar arasında sayılmaktadır buna göre yukarıda yer verilen ilkelere aykırı olarak idareye düzenleyici işlemle hangi eşyaların infaz kurumundan bulundurulmasının yasak olduğunu belirleme ve suç tanımlama yetkisi veren sayılı tcknın maddesinin fıkrası anayasasının ve maddelerine aykırıdır sonuçesas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle sayılı türk ceza kanununun maddesinin fıkrasının anayasasının ve maddelerine aykırı olması nedeniyle iptali talep olunur
689
esas no karar no i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazın gerekçesi şöyledir anayasa mahkemesi verdiği iptal kararında sayılı af kanununun itiraz konusu yapılmış bulunan bendini sınırlı olarak incelemiştir halbuki sayılı af kanununun maddesi tüm olarak oylanmış ve kabul edilmiştir madde bir bütündür bütün bentlerinin iptali gerekir ancak mahkeme gördüğü dava ile ilgili maddelerin iptali istendiğinden maddenin tümünü iptal etmemiştir maddenin bendi anayasaya aykırı olduğuna göre bendi de anayasaya aykırıdır bu hususun incelenip karara bağlandıktan sonra davanın rüyet edilmesi gerekir bu itibarla gün ve sayılı af kanununun maddesinin bendi de biçim yönünden anayasanın maddesine aykırıdır bu aykırılık anayasanın değişik ve günlü sayılı kanunun maddelerine dayanılarak sayılı kanunun maddelerine dayanılarak sayılı kanunun olayımızla ilgili ve tatbiki muhtemel maddesinin bendinin de biçim yönünden iptalinin istenmesine karar verildi
121
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin iptal isteminin gerekçesi aynen şudur reşit olan mağdureyi zorla kaçırıp alıkoymak zorla ırzına geçmek kızlık bozmak ve mütevaciz sarhoşluk suçlarından ordu ağır ceza mahkemesinin gün ve esas karar sayılı ilamı ile giresun cezaevinde cezasını çekmekte olan hükümlü cezaevi kanalıyla göndermiş olduğu günlü dilekçesiyle yüksek anayasa mahkemesinin uyuşturucu ve ırza geçmek suçları yönünden hükümlülerin şartla tahliye yönündeki ağırlaştırıcı hükümlerini iptal ettiğini işlemiş olduğu suçun tcknun maddesine giren reşit mağdurenin ırzına geçmek olup yüksek mahkemenin iptal hükümlerini içeren maddelerden daha az vahim olduğunu bu nedenle şartla tahliyesine karar verilmesini talep etmiş i̇ddia makamı tarihli mütalaasında sayılı kanunun geçici maddesinin bendinin anayasaya aykırı bulunması nedeniyle şartla tahliye konusu ile ilgili ve sınırlı olarak tcknun ilk maddesi yönünden iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasını talep etmiştir günlü ve sayılı terörle mücadele kanununun incelenmesinde geçici maddesi tarihine kadar işlenmiş olan suçlar nedeniyle şartla tahliye hükümleri getirmiş ve aynı maddenin bendi gereğince de ölüm ve müebbet ağır hapis cezaları dışında kalan diğer hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edilmiş olanların hükümlülük sürelerinin ini çekmeleri halinde iyi halli olup olmadıklarına bakılmaksızın ve talepleri olmaksızın şartla salıverilmelerini hüküm altına almıştır aynı kanunun geçici maddesinde ise bazı suçlar nedeniyle hükümlü olup cezasını çekmekte bulunanlar hakkında ve bu arada konumuz itibariyle geçici maddesinin bendin de türk ceza kanununun son fıkra hariç ilk ve maddelerine giren suçları işleyenler hakkında sayılı yasanın geçici maddesi hükümlerinin uygulanmayacağı bu hükümlüler hakkında şahsi hürriyeti bağlayıcı cezalarının ünü çektikleri takdirde iyi halli olup olmadıklarına bakılmaksızın ve talepleri olmaksızın şartla salıverilecekleri hüküm altına alınmıştır sayılı kanunun geçici maddesi de hükümlülerin infaz sırasında şartla tahliye hükümlerini düzenleyen ve infaz sırasında uygulanması gereken yasa maddesidir geçici madde hükümlülerin cezalarına ilişkin infaz sürelerini şartla tahliye yönünden geçici maddeye göre bu maddede öngörülen sürelerden daha farklı ve ağırlaştırıcı bir şekilde düzenlediği gibi geçmişe şamil olarak düzenlemeler getirmiştir sayılı kanunun geçici maddesinde öngörülen hükümlülerle bu hükümlülerin de aynı statüde ve durumda bulunmaları nedeniyle eşit işlem görüp aynı hükümlere tabi olmaları gerektiği halde şartla tahliye yönünden geçici maddede öngörülen hükümlülerden farklı ve geçmişe şamil olarak daha ağırlaştırıcı hükümlere tabi tutulmaları hukukun temel ilkelerine kişinin topluma kazandırılmasına yönelik genel prensiplerine ve aynı zamanda şartla salıverilme kurumunun amacına aykırı düştüğü gibi anayasamızınesas sayısı karar sayısı maddesi̇nde öngörülen türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta verilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir ilkesi ile belirlenen hukuk devleti ve maddesi̇nde öngörülen herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır şeklinde belirlenen eşitlik ilkesine de aykırı düşmektedir nitekim yüksek anayasa mahkemesinin sayılı kanunun geçici maddesinin bendinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğuna ve bendinin tcknun ve maddesi yönünden iptaline ilişkin gün ve esas karar sayılı kararı ile iptaline karar vermiştir önümüzdeki şartla tahliye talebi ile sınırlı kalmak üzere anayasamızın ve maddelerinde öngörülen hukuk devleti ve eşitlik ilkelerine aykırı bulunan sayılı yasanın geçici maddesinin bendinin tcknun ilk maddesi yönünden iptali için yüksek anayasa mahkemesine başvurulmasına ve evrakların onaylı örneklerinin yüksek mahkemeye sunulmasına iddia makamının istemine uygun olarak anayasanın maddesi gereğince oybirliğiyle karar verildi
539
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ yargıtay hukuk dairesinin itiraz gerekçesi şöyledir sayılı esnaf ve sanatkârlar ve diğer bağımsız çalışanlar sosyal sigortalar kurumu kanununun ek maddesinin bendinin ikinci fıkrası anayasanın öncelikle maddesine aykırıdır gerçekten öteki sosyal güvenlik kuruluşlarının başında gelen tc emekli sandığı iştirakçisine sağladığı sağlık yardımlarında süre bakımından bir sınırlama yoktur sayılı sosyal sigortalar kanununun maddesindeki sınırlama ise anayasa mahkemesi tarafından kaldırılmıştır şayet ek maddenin bendinin ikinci fıkrasındaki sınırlama bir zorunluktan doğmuş olsaydı emekli sandığı kanununda da aynı doğrultuda düzenleme yapılırdı böyle bir düzenleme bulunmadığına göre sosyal güvenlik kuruluşları mensupları arasında eşitsizlik yaratılmış olmaktadır bu nedenle sözü edilen ikinci fıkra anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın ve maddeleri açısından inceleme maddeye göre herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir ek maddenin sözkonusu fıkrası gereğince tedaviyi ayın sonunda kesmek anayasanın anılan maddesine aykırılık oluşturur anayasanın maddesi madde hükmünü tamamlamaktadır çünkü maddenin üçüncü fıkrası devleti herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içerisinde sürdürmesini sağlamakla görevlendirmiştir halde tedaviyi ay ile sınırlamak anayasanın maddesine de aykırı düşer nihayet sözü edile gelen ikinci fıkra hükmü anayasanın maddesine de aykırıdır
177
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir uyuşmazliğin seyri̇ i̇tiraz eden müşteki ile sanık evli iken bursa aile mahkemesinin tarih esas karar sayılı ilamı ile boşanmalarına hükmedilmiş ve aynı hükümde davamıza konu hususla ilgili olarak velayeti anneye verilen ile davacı baba arasında her ayın ve hafta sonu cumartesi günü kişisel ilişki kurulmasına da hükmedilmiştir davacı alacaklı bu hüküm sebebiyle davaya konu bursa i̇cra müdnün esas sayılı dosyası üzerinden çocukla şahsi münasebet tesisine ilişkin icra takibinde bulunmuş icra emri tarihinde sanık borçluya tebliğ edilmiş bundan sonra suça konu tarihinde şahsi münasebet tesisine ilişkin hükmün icra edilebilmesi için alacaklı baba tarafından borçlu annenin adresine gidildiğinde küçük nın baba tarafından anneden teslim edilmediği görülmektedir bunun üzerine müşteki takip alacaklısı baba bursa i̇cra ceza mahkemesine tarihinde şikayette bulunmuş mahkemece tarihinde verilen kararla suç tarihinden sonra ve tarihlerinde küçük çocuğun baba ile şahsi münasebet tesisi sağlandığından borçlu sanık için beraat kararı verilmiştir dosya müşteki takip alacaklısı baba tarafından bu beraat kararına i̇i̇k mad gereğince yapılan itiraz üzerine mahkememize gelmiştir i̇cra dosyası incelendiğinde gerçekten davalı borçlu sanık tarafından i̇cra ceza mahkemesinin belirttiği tarihlerde küçük nın babaya teslim edildiği görülmektedir mahkemenin beraat gerekçesi i̇i̇knun maddesinin cümlesine dayanmaktadır bu hükme göre hapsin tatbikine başlandıktan sonra ilamın veya ara kararının gereği yerine getirilirse kişi tahliye edilir hükmün ilk cümlesinde ise aya kadar tazyik hapsine hükmedildiği görülmektedir buna göre iptali istenen hüküm çocuk tesli̇mi̇ emri̇ne muhalefeti̇n cezasi madde çocuk teslimi hakkındaki ilâmın veya ara kararının gereğini yerine getirmeyen veya yerine getirilmesini engelleyen kişinin lehine hüküm verilmiş kimsenin şikâyeti üzerine altı aya kadar tazyik hapsine karar verilir hapsin tatbikine başlandıktan sonra ilâmın veya ara kararının gereği yerine getirilirse kişi tahliye edilir şeklindedir bu hüküm anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine mad deki eşitlik ilkesine maddesindeki etkili bir hak arama hürriyetine maddesindeki ailenin korunmasına ilişkin hükmünün özellikle devletin çocukları her türlü istismara karşı korunması gerektiğine ilişkin fıkrasına aykırıdır zira hükümle adeta yapana yaptığını yanına kar bırakır şekilde somut olayımızda olduğu gibi takip borçlusu anne bir kez çocuğu babaya göstermedikten sonra şikayet üzerine yapılan yargılama süresinde çocuğu babaya göstermekle kendisine ceza verilememektedir bir başka ifade ile müştekiler bu tür durumlarda mahkemeye müracaatla sanıkların cezalandırılmasını istemekte fakat bu bir yargılama sürecini getirmektedir i̇şte bu süreçte çocuğu göstermek suretiyle yani şahsi münasebeti sağlamak suretiyle başlangıçtaki ihlal bu hükümle cezalandırılamaz hale gelmektediresas sayısı karar sayısı aslında yasa koyucu sanki şahsi münasebet tesisinin ihlaline ilişkin hükmü ödeme şartının ihlaline ilişkin i̇i̇k ve nafakaya ilişkin kararın ihlali ile ilgili mdsi gibi parasal bir sonuçla ilgili görmüştür oysa çocukla şahsi münasebet tesisine ilişkin hükmün ihlali bilahare telafi edilmesi mümkün olmayan bir ihlal durumudur baba ile çocuk arasındaki ilişki boşanma sonrasında kanunumuz gereği şahsi münasebet tesisine ilişkin hükümlerle sağlanmaktadır bu ilişkinin varlığı ve korunmasında çocuğun şahsi ve sosyal gelişimi açısından üstün yararının olduğu kuşkusuzdur ancak iptalini istediğimiz bu hüküm genelde velayet kendisine verildiği için annelerin yetkilerini kötüye kullanabilmelerinin önünü açmakta hatta meşrulaştırmaktadır aslında temelde bu hüküm yasa koyucunun aileden kadın temelli bir ilişkiyi anladığını göstermektedir bir tarafta anne yok ise orada aile mevhumuna yasa koyucu yabancıdır gerçekte ise baba ile çocuk arasındaki ilişki de aile müessesesi içinde değerlendirilmesi gereken bir ilişkidir maalesef yaşadığımız dönem kadın lehine adalet körlüklerin geçerli ve meşru sayıldığı bir dönemdir aslında eşitlik ilkesi böylece zedelendiğinde çok nadiren de olsa çocuk baba velayetine verildiği durumlarda da annesi ile ilişkisi kurunun yanında yanan yaş gibi ihmal edilebilir görülmektedir öte yandan özellikle ülkemizde kadına karşı şiddetin önlenmesi için hukuk ihlalleri meydana getirecek şekilde sk gibi mevzuat oluşturulduğu halde bunun çözümlerinden birinin çocuğunun velayetini alamayan genelde de babaların boşandıktan sonra da çocukları ile bağlarının korunabilmesi için etkili bir hak arama hürriyetlerinin teminat altına alınması olduğunun gözden kaçırılmaması gerekir sanırım bir insanın hayatta sevdiği şeylerin en başında belki de evladı gelir genelde bir çok baba evladını kendisine yabancılaştıracak her tutum davranış ve eylem karşısında birçok şiddet olayında olduğu gibi çoğu kez makul mantıklı davranamamaktadır bir babanın çocuğu ile şahsi münasebetinin engellenmesine zemin hazırlayan hatta meşrulaştıran bir hükmün varlığı makul ve mantıklı bir seviyede boşanmanın tesis edilmesini de engeller niteliktedir çünkü bizim gibi ülkelerde boşanma yalnız karı koca arasındaki evlilik ilişkisini sona erdirmemekte boşanma sonunda genelde velayetin anneye veriliyor olması sebebiyle bu tür hükümler bir babayı istikbalinden de koparmaktadır özellikle yaşlandığında çocuklarının ilgi ve desteklerine muhtaç olma durumuna ilişkin kaygısını arttırmaktadır bu türden hükümler boşanma sonrasında velayetin genelde anneye verildiği ülkelerde erkeklerin kendisini değersiz görmesine sebep olmaktadır tüm bu sebeplerle bu hükmün iptali gerektiği kanaatindeyim her ne kadar iptalini talep ettiğimiz yasa hükmü anayasanın maddesi kapsamında sanık lehine ise de hak arama hürriyetinin bu hükümle ihlal edilmiş olması karşısında iptal edilmesi gerektiği en azından bundan sonra daha makul mantıklı çocuğu para gibi görmeyen bir hükümle konunun düzenlenmesi halinde daha sonraki uyuşmazlıklara da adaletli bir çözüm tesis edilebilecektir sonuç yukarıda belirtilen gerekçelerle i̇i̇k maddesinin iptalini saygıyla talep ederim sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir açiklama mahkememizce tarihinde i̇i̇k mad sinin iptali isteme ile mahkemenize müracaat edilmiş bu müracaatımız üzerine ilk incelemesi sonucundaesas sayısı karar sayısı mahkemenizin tarih ve sayılı karar ile esasın incelenmesine karar verilmiştir internet üzerinden yapılan incelemede yine bursa i̇cra hukuk mahkemesinin yani hakimliğimizin i̇i̇k maddesindeki mani olunmaması ibaresinin iptali talebine ilişkin itirazımızın tarihli mahkemeniz kararı ile anayasaya aykırı bulunmayarak reddine karar verildiği görülmüştür bu durumda tarihli talebimizdeki iptal istememizin eksik olacağı anlaşıldığından mahkemenizin esasındaki itirazımızla birleştirilebilmesi için iş bu itirazın yapılması gerekmiştir çocukla şahsi münasebet tesisine ilişkin icra emrine aykırı davranılması halinde icra emrine aykırı davrananın i̇i̇k maddesinin son cümlesi delaleti ile çocuk teslimine muhalefet suçunun cezasına ilişkin i̇i̇k mad gereğince borçlunun cezalandırılması yoluna gidilebilmektedir daha önce iptali istenen madde de suçun maddi unsuru çocuk teslimi hakkındaki ilâmın veya ara kararının gereğini yerine getirmemek veya yerine getirilmesini engellemektir bu suçun koruduğu hukuki değer çocuğun kendisine teslimine ilişkin lehine hüküm verilenin çocuğunu teslim almaktaki hukuki yararıdır oysa çocukla şahsi münasebet tesisine ilişkin ilamın gereğinin yapılmamasında suçun maddi unsuru çocukla şahsi münasebete mani olunmasıdır korunan hukuki değer ise çocuğun şahsi ve sosyal gelişimi ile lehine hüküm verilenin çocuğu ile ilişkisinin geliştirilmesi ve korunmasındaki hukuki yarardır bu sebeple farklı şekilde cezalandırılması yoluna gidilmelidir buna göre i̇i̇k mad delaleti ile sanığa verilecek disiplin hapsini düzenleyen i̇i̇k inci maddesi tarihli talebimizde belirttiğimiz üzere anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine mad deki eşitlik ilkesine maddesindeki etkili bir hak arama hürriyetine maddesindeki ailenin korunmasına ilişkin hükmünün özellikle devletin çocukları her türlü istismara karşı korunması gerektiğine ilişkin fıkrasına aykırıdır zira hükümle adeta yapana yaptığını yanına kar bırakır şekilde somut olayımızda olduğu gibi takip borçlusu anne bir kez çocuğu babaya göstermedikten sonra şikayet üzerine yapılan yargılama süresinde çocuğu babaya göstermekle kendisine ceza verilememektedir bir başka ifade ile müştekiler bu tür durumlarda mahkemeye müracaatla sanıkların cezalandırılmasını istemekte fakat bu bir yargılama sürecini getirmektedir i̇şte bu süreçte çocuğu göstermek suretiyle yani şahsi münasebeti sağlamak suretiyle başlangıçtaki ihlal bu hükümle cezalandırılamaz hale gelmektedir aslında yasa koyucu sanki şahsi münasebet tesisinin ihlaline ilişkin hükmü ödeme şartının ihlaline ilişkin i̇i̇k ve nafakaya ilişkin kararın ihlali ile ilgili mdsi gibi parasal bir sonuçla ilgili görmüştür oysa çocukla şahsi münasebet tesisine ilişkin hükmün ihlali bilahare telafi edilmesi mümkün olmayan bir ihlal durumudur baba ile çocuk arasındaki ilişki boşanma sonrasında kanunumuz gereği şahsi münasebet tesisine ilişkin hükümlerle sağlanmaktadır bu ilişkinin varlığı ve korunmasında çocuğun şahsi ve sosyal gelişimi açısından üstün yararının olduğu kuşkusuzdur ancak iptaliniesas sayısı karar sayısı istediğimiz bu hüküm genelde velayet kendisine verildiği için annelerin yetkilerini kötüye kullanabilmelerinin önünü açmakta hatta meşrulaştırmaktadır aslında temelde bu hüküm yasa koyucunun aileden kadın temelli bir ilişkiyi anladığını göstermektedir bir tarafta anne yok ise orada aile mevhumuna yasa koyucu yabancıdır gerçekte ise baba ile çocuk arasındaki ilişki de aile müessesesi içinde değerlendirilmesi gereken bir ilişkidir maalesef yaşadığımız dönem kadın lehine adalet körlüklerin geçerli ve meşru sayıldığı bir dönemdir aslında eşitlik ilkesi böylece zedelendiğinde çok nadiren de olsa çocuk baba velayetine verildiği durumlarda da annesi ile ilişkisi kurunun yanında yanan yaş gibi ihmal edilebilir görülmektedir öte yandan özellikle ülkemizde kadına karşı şiddetin önlenmesi için hukuk ihlalleri meydana getirecek şekilde sk gibi mevzuat oluşturulduğu halde bunun çözümlerinden birinin çocuğunun velayetini alamayan genelde de babaların boşandıktan sonra da çocukları ile bağlarının korunabilmesi için etkili bir hak arama hürriyetlerinin teminat altına alınması olduğunun gözden kaçırılmaması gerekir sanırım bir insanın hayatta sevdiği şeylerin en başında belki de evlatları gelir genelde bir çok baba evladını kendisine yabancılaştıracak her tutum davranış ve eylem karşısında birçok şiddet olayında olduğu gibi çoğu kez makul mantıklı davranamamaktadır bir babanın çocuğu ile şahsi münasebetinin engellenmesine zemin hazırlayan hatta meşrulaştıran bir hükmün varlığı makul ve mantıklı bir seviyede boşanmanın tesis edilmesini de engeller niteliktedir çünkü bizim gibi ülkelerde boşanma yalnız karı koca arasındaki evlilik ilişkisini sona erdirmemekte boşanma sonunda genelde velayetin anneye veriliyor olması sebebiyle bu tür hükümler bir babayı istikbalinden de koparmaktadır özellikle yaşlandığında çocuklarının ilgi ve desteklerine muhtaç olma durumuna ilişkin kaygısını arttırmaktadır bu türden hükümler boşanma sonrasında velayetin genelde anneye verildiği ülkelerde erkeklerin kendisini değersiz görmesine sebep olmaktadır her ne kadar iptalini talep ettiğimiz yasa hükmü anayasanın maddesi kapsamında sanık lehine ise de hak arama hürriyetinin bu hükümle ihlal edilmiş olması karşısında iptal edilmesi gerektiği en azından bundan sonra daha makul mantıklı çocuğu para gibi görmeyen bir hükümle konunun düzenlenmesi halinde daha sonraki uyumazlıklara da adaletli bir çözüm tesis edilebilecektir gerekçesi ile iptali istenmiştir i̇i̇k inci madde i̇i̇k maddesinin ihlalinin bir müeyyidesi olarak ta aslında koruduğu hukuki yarar itibarıyla yukarıdaki eleştirileri de hak etmektedir mahkememiz bu eksik talebini tamamlamak adına ve iş bu talep ile mahkemenizin esasında kayıtlı itirazımız ile birleştirilmesinin takdirini mahkemenize bırakarak iş bu itirazı yapmıştır ek talebimizle iptalini istediğimiz hükümlerin iptali halinde suçun maddi unsuru ve korunan hukuki yarar gözetilerek yasa koyucu aslında yeni bir hüküm oluşturmak zorunda kalabilecektir sonuç yukarıda belirtilen gerekçelerle i̇i̇k maddesindeki yukarıda belirtilen ifadelerin de iptalini talep ederiz
1,590
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuran mahkemenin itirazına dayanak yaptığı gerekçesi mahkememizde yapılan duruşma sonunda savcısı esas hakkında mütalâasında sanıklardan temel karatuzlanın bir adet teyp bir adet kasetli teyp ve iki hoparlörü ticaret maksadı ile olmayıp istimal ve istihlâk maksadı ile yurda soktuğu anlaşıldığından sayılı kanunun sanık yusuf özdemirin cif değeri lira olduğu anlaşılan kaçak eşyayı ticaret kastı ile getirip bulundurduğu anlaşıldığından sayılı kanunun ve son maddeleriyle cezalandırılmasını istemiştir tarihli son celsede savcısından sorulduğunda sayılı yasanın maddesinin ikinci fıkrası türkiye cumhuriyeti anayasasına aykırı olduğundan iptali gerektiği ve bunun için gereken girişimde bulunulmasını istemiştir mahkememiz sayılı yasanın maddesinin ikinci fıkrasındaki hükmü anayasaya aykırı görmüş ve bu hususta mütalâası sorulan savcısının aykırılık iddiasını da ciddi olarak kabul etmiştir şöyle ki kaçakçılığın men ve takibine dair sayılı yasanın maddesinin birinci fıkrası istimal ve istihlak kaçakçılığı suçlarını karşılamakta olup madde fıkrasında öngörülen ceza gümrük kaçağı eşyaların gümrüklenmiş değeri kadar hafif para cezasından ibarettir bu maddenin ikinci fıkrasında kaçak eşyanın gümrüklenmiş değeri lirayı tecavüz ettiği takdirde lirayı tecavüz eden miktar için beher gün üç lira ve küsuru dahi bir gün sayılarak bir yılı geçmemek üzere hafif hapis cezasına çevrileceğini emretmiş bulunmaktadır maddenin birinci fıkrasına giren suçta istimal veya istihlak maksadı ile bulundurulan kaçak eşyanın gümrüklenmiş değeri tl lirasını bulduğu takdirde sanığın en az bir yıl hafif hapis cezası ile mahkûmiyetine karar verilmesi gerekecektir kaçakçılık suçu olduğu için cezasının ertelenmesi imkânı yoktur ayrıca sayılı kanunun maddesi uyarınca paraya çevrilmesi de ceza müddeti bakımından mümkün değildir buna karşı daha vahim suç şekli olan ticaret maksadı ile kaçakçılıkta kaçakçılığa konu eşyanın değeri cif kıymeti bin liradan fazla değilse sayılı kanunun maddesine giren bu suçta mecburen ceza yarıya inecek ve yarıya indikten sonra da sayılı kanunun maddesiyle paraya çevrilme imkanına kavuşması imkân dahiline girmiş olacaktır sayılı yasa tarihinde kabul edilmiştir tarihte reşat altınının değeri lira iken bu gün liradır para değerindeki bu düşme sayılı yasanın maddesinin ikinci fıkrasındaki lirayı bu gün için çok değersiz ve geçersiz bir miktara sokmuştur i̇stimal ve istihlak kaçakçılıklarında yılında elli liralık malın değeri bu gün her halde beşbin lirayı geçecek durumdadır bu husus uzmanın gatagayyürü ile ahkamın tebetdülüne kimse mani olamaz biçiminde mevcut mecelle hükmünü günümüzde de icra ettiğini göstermektedir sonuç olarak sayılı yasanın maddesinin birinci fıkrasının zaruri devamı olan ikinci fıkrasındaki hüküm ile daha vahim suçu kapsayan üçüncü fıkrasındaki hüküm arasında adalete uyar bir ahenk yoktur hafif olarak kabul edilen fiile daha ağır cezayı vermeyi amiresas sayısı karar sayısı kılan sayılı yasanın madde fıkrasının tümü ile iptali gerektiği kanısına mahkememiz varmıştır yukarıda açıklanan gerekçeler uyarınca davaya bakan mahkememiz gerektiğinde sanığa uygulanacak sayılı yasanın maddesindeki hükmü anayasanın özüne ve esasına aykırı gördüğünden iptali için bu yolda anayasa mahkemesinden verilecek karara kadar davanın geri bırakılmasına dosyanın örneği çıkartılarak bu kararla birlikte anayasa mahkemesi başkanlığına yollanmak üzere ankara savcılığına verilmesine asıl dosya üzerinde anayasa mahkemesince işin gelişinden başlamak üzere altı ay içinde karar verilemez ise mahkememizin türkiye cumhuriyeti anayasasının son maddesi uyarınca hüküm vermesine ve davanın yürütülmesine bu duruma göre duruşmanın bizzarur pazartesi saat bırakılmasına müdahil vekili ile sanıkların yokluğunda karar verildi biçimindedir
498
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı devlet memurları kanununun maddesinin son fıkrasında ancak nci madde gereğince belirli bir süre görev yapmak üzere mecburi olarak sürekli görevle atanan devlet memurlarından kalkınmada inci derecede öncelikli yörelerde bulunanlara erzurum ve artvin i̇lleri dahil bu yörelerde fiilen çalışmak suretiyle başarılı geçirilen her iki yılın karşılığında aylık derecelerinin yükseltilmesinde dikkate alınmak üzere ayrıca bir kademe ilerlemesi daha verilir yıllık izinde geçirilen süreler fiilen çalışılmış sayılır i̇ki yıldan az süreler dikkate alınmaz hükmüne yer verilmiştir anayasasının maddesinde de herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar amir hükmü öngörülmüştür dava dosyasının incelenmesinden halen kırklareli i̇linde sınıf öğretmeni olarak görev yapan davacının eşinin görevine ilişkin özür durumuna binaen tarihinde bitlis tatvan mehmetçik i̇lköğretim okuluna atandığı bu okulda tarihine kadar görev yaptığı daha sonra tatvanda görev yaptığı iki yıllık hizmet süresi için tarafına sayılı devlet memurları kanununun maddesinin son fıkrası uyarınca bir kademe ilerlemesi uygulanması talebiyle bitlis valiliğine başvurduğu talebinin tarih ve sayılı bitlis valiliği işlemi ile davacının mecburi hizmet yükümlüsü olmadığı ve tatvan i̇lçesine özür eş durumundan atandığı bu sebeple yasanın öngördüğü ilave bir kademe ilerlemesinden faydalandırılmasının mümkün olmadığından bahisle reddi üzerine anılan işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır mahkememizce sayılı devlet memurları kanununun maddesinin son fıkrasının davacının iptalini talep ettiği dava konusu işlemin dayanağını teşkil ettiği ve anılan yasa hükmünün uyuşmazlığın çözümüne uygulanacak esas norm olduğu tespit edilmiş ve söz konusu fıkranın ilk cümlesinde geçen nci madde gereğince belirli bir süre görev yapmak üzere mecburi olarak sürekli görevle atanan devlet memurlarından ibaresinin aşağıda izah olunan gerekçeye dayanılarak anayasanın maddesine aykırılığından bahisle iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurma zorunluluğu doğmuştur bilindiği üzere ülkemizde bölgeler arası gelişmişlik düzeylerinin farklılığından kaynaklanan mahzurların giderilmesi amacıyla kalkınmada öncelikli yöreler tespit edilmiş sonrasında da farklı mevzuat hükümleri ile bu yörelerin vatandaşları ve burada görev yapan kamu personeline ayrıcalıklı haklar tanınmıştır sayılı yasanın maddesinin son fıkrası da anılan saiklerle kabul edilmiş bu hükümle memleketin farklı bölgelerinde görev yapan personelin sosyal yaşam ve konumları arasındaki dengesizliklerin bir nebze giderilmesi amaçlanmıştır diğer yandan kamu personeli rejiminin özel hukuk sisteminden bağımsız olarak bir statü rejimi olduğu ve kamu çalışanlarının görev ve çalışma usullerinin çoğunlukla kendi istek ve iradeleri haricinde belirlendiği de bilinmektedir aynı şekilde kamu görevlilerinin atama veesas sayısı karar sayısı nakilleri de mecburi hizmete tabi olarak resen atanma usulünün yanı sıra eş durumu eğitim sağlık durumları gibi sair sebeplerle özür durumuna bağlı olarak da gerçekleştirilebilmekte ve bu haller de ilgilisinin tayin isteği dışında gelişmektedir bu doğrultuda ele alındığında anılan yasa hükmü ile kalkınmada inci derecede öncelikli yörelerde görev yapan memurların erzurum ve artvin i̇lleri dahil bu yörelerde fiilen çalışmak suretiyle başarılı geçirilen her iki yılın karşılığında aylık derecelerinin yükseltilmesinde dikkate alınmak üzere ayrıca bir kademe ilerlemesinden faydalandırılması noktasında mezkur fıkranın ilk cümlesinde öngörülen nci madde gereğince belirli bir süre görev yapmak üzere mecburi olarak sürekli görevle atanan devlet memurları ile özür durumuna binaen veyahut farklı sebeplerle bu yörelerdeki kamu görevlerine atanan devlet memurları arasında ayrım yapılmasının ve ikinci durumdaki kamu görevlilerine yasanın öngördüğü ilave bir kademe ilerlemesi hakkının tanınmamasının anayasanın maddesinin hem lafzına hem de bu maddede vurgulanan ve yüksek mahkemenin kararları ile yorumu yapılarak tavzih edilen eşitlik ilkesine aykırı bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır hal böyle olunca uyuşmazlığa tatbik edilecek yegane norm olan anılan yasa hükmünde geçen nci madde gereğince belirli bir süre görev yapmak üzere mecburi olarak sürekli görevle atanan devlet memurlarından ibaresinin anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır açıklanan nedenlerle sayılı yasanın maddesinin son fıkrasında yer alan nci madde gereğince belirli bir süre görev yapmak üzere mecburi olarak sürekli görevle atanan devlet memurlarından yolundaki düzenlemenin anayasanın maddesine aykırı olduğu sonucuna mahkememizce varıldığından tc anayasasının maddesi uyarınca bu konuda bir karar verilmek üzere konunun anayasa mahkemesine götürülmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına gününde oybirliğiyle karar verildi
650
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir tc anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu anayasanın maddesinin ilk fıkrasında kimsenin kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılmayacağı üçüncü fıkrasında da ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerinin ancak kanunla konulacağı hükme bağlanmıştır anayasanın maddesinin vurgu yaptığı en önemli ilkelerden birisi de hukuk devleti ilkesidir anayasanın maddesinde de hukuk devleti ilkesinin en önemli gereklerinden birisi olan suç ve cezaların kanuniliği ilkesi hükme bağlanmıştır anayasa mahkemesi kararlarına göre hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren hukuk güvenliğini gerçekleştiren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yargı denetimine açık yasaların üstünde anayasanın ve yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlet olarak tarif edilmiştir suç ve cezaların kanuniliği ilkesi klasik ceza hukukunun yanı sıra günümüzde kamu hukukunun diğer alanlarında da kabul gören bir ilkedir bu nedenledir ki suç ve cezaların kanuniliği ilkesi vergi cezaları vergi ziyaı cezası usulsüzlük cezası özel usulsüzlük cezası gibi için de geçerli olan bir ilkedir hukuk devleti ilkesi ile suç ve cezaların kanuniliği ilkesi bir arada düşünüldüğünde yasakoyucu ceza alanında yasama yetkisini kullanırken anayasanın ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla toplumda belli eylemlerin suç sayılıp sayılmaması suç sayılanların hangi tür ve ölçüdeki ceza yaptırımıyla karşılanmaları gerektiği nelerin ağırlaştırıcı ya da hafifletici öge olarak kabul edileceği konularında takdir yetkisine sahiptir dolayısıyla ceza hukukunun temel kavramlarından olan tekerrür hükümlerinin vergi cezaları bakımından da klasik ceza hukuku ölçütlerinde düzenlenmesi hukuki güven ve istikrar açısından olduğu kadar cezaların belirliliği bakımından da önem arz etmektedir tekerrür bir defa suç işledikten ve bu suçtan dolayı cezası kesinleştikten sonra kanunun belirttiği sürelerde tekrar suç işlenmesi durumu olarak tanımlanabilir tekerrürün varlığından bahsedebilmek için önceden işlenmiş bir suçtan dolayı kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyetinin bulunması ilk suçun cezasının kesinleşmesinden sonra yeni bir suçun işlenmesi ve ikinci suçun ilk suçun cezasının kesinleşmesinden itibaren belirli bir sürede işlenmesi gerekmektedir sayılı vergi usul kanununun maddesi uyarınca tekerrür nedeniyle kesilecek olan cezanın artırılmasında vergi ziyaına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve cezası kesinleşenlere tekrar ceza kesilmesi durumunda cezanın artırılacağı hükmüne yer verilerek tekerrürden dolayı artırılarak kesilecek olan cezaya ilişkin fiilin ne zaman işlenmiş olduğu önem taşımamaktadır dolayısıyla tekerrürden dolayı artırılarak kesilecek olan cezayı gerektiren fiilin işlendiği tarih daha önce kesilen cezaya ilişkin fiilin işlendiği tarihten önceki bir tarihte olabilecektir ceza hukukunda tekerrüre ilişkin hükümler kişilere verilenesas sayısı karar sayısı cezaya rağmen suçun işlenmeye devam edilmesi durumunda sonradan işlenen suçlara daha ağır ceza verilerek cezanın caydırıcı olma niteliğini kazandırmayı amaçlamaktadır sayılı yasanın maddesinde düzenlenen tekerrür hükmünün uygulanmasında daha önce kesilen cezanın kesinleşme tarihi sonra kesilecek olan cezanın ise kesilme tarihinin esas alınması cezalandırılan kişilerin tekrar suç işlememesi için suçun tekerrüründe daha fazla cezalandırılması amacına aykırılık teşkil etmekte ilk suç için kesilen ceza miktarı sonra kesilen ceza miktarına göre daha fazla olması söz konusu olabilmektedir şöyle ki yılında vergi ziyaına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve cezası kesinleşen mükellefin daha sonraki bir tarihte yılı defter ve belgelerinin incelenmesi sonucu vergi ziyaına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten dolayı kesilecek olan cezanın tekerrürden dolayı artırılarak uygulanması söz konusu yasal düzenleme gereğidir bu sebeple vergi idaresinin inceleme tarihine göre tekerrür hükmü uygulanabilmekte ve kişi hakkında kesilen cezanın kesinleşmesinden önceki tarihlere ait fiil nedeniyle tekerrür hükmü uygulanarak bu fiil nedeniyle kesilen ceza arttırılarak kesilmektedir oysa modern ceza hukukunda cezanın kesinleşmesini müteakip belli bir süre içinde tekrar suç işlenmesi halinde tekerrür hükümleri uygulanmaktadır böylece kişinin cezaya muhatap kaldıktan sonra ıslah olması hedeflenmektedir bu açıklamalar çerçevesinde vergi cezalarında tekerrürü düzenleyen söz konusu yasa hükmünün hukuki güven ve hukuki istikrar ilkelerini zedelediği ceza hukukunda tekerrüre ilişkin ilkelerle bağdaşmadığı böylece anayasada teminat altına alınan suç ve cezaların kanuniliği ile hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğu düşünülmektedir sonuç davacının yılı defter ve belgelerinin incelenmesi sonucu düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden resen yapılan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatlarında vergi ziyaı cezalarının oranında artırılmak suretiyle kesilmesine dayanak teşkil eden sayılı vergi usul kanununun maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırılık teşkil ettiği görüşüyle anayasa mahkemesine başvuruda bulunulması gerektiği sonucuna varılmıştır hüküm açıklanan nedenlerle sayılı vergi usul kanununun maddesinin tc anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu görüşüyle iptali talebi ile anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm belgelerinin onaylı suretlerinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına iş bu karar ile dosya suretinin anayasa mahkemesine ulaşmasından itibaren ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
761
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesindeki iptal ve yürürlüğün durdurulması gerekçesinde özetle anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında tbmm tarafından anayasanın maddesi uyarınca bakanlar kuruluna verilecek khk çıkarma yetkisinin önemli zorunlu ve ivedi durumlar için söz konusu olabileceği sayılı khknin ise bu şartlardan hiçbirisini taşımadığı anılan khknin konusunun ancak bir kanunla düzenlenmesinin mümkün olduğu bunun dayanağını oluşturan günlü sayılı yetki kanununun anayasa mahkemesince iptal edildiği bu durumda anayasal dayanaktan yoksun kalan söz konusu khknin anayasanın başlangıçı ile ve maddelerine açıkça aykırı olduğu bu durumdaki bir khknin içeriği yönünden anayasaya aykırı olmasa bile dava açıldığında iptalinin gerektiği sayılı khk hakkında yürürlüğü durdurma kararı verilmeyip daha sonra iptal kararı verilmesi durumunda iptal kararının etkisiz kalacağı ve giderilmesi güç zararlara neden olacağı yürürlüğü durdurma kararı verilmesi halinde ise hukuksal boşluk doğmayacağı belirtilmiştir
133
esas sayısı karar sayısı sayili i̇ş kanunun i̇nci̇ maddesi̇ndeki̇ alt işverenin taraf olduğu sözcükleri̇ni̇n anayasaya aykirilik gerekçeleri̇ tarihinden sayılı i̇ş kanunun yürürlüğe girdiği tarihine kadar yıl yürürlükte kalan sayılı i̇ş kanunun inci maddesinde bu kanunun iş yeri işveren ve işçiler hakkında uygulanacağı düzenlenmesine rağmen asıl alt işveren ilişkisine dair bir hüküm içermemektedir ancak iş ve çalışma hayatının gerekleri ve dinamizmi hukukun önüne geçtiğinden sayılı i̇ş kanunu yürürlükte olduğu sırada yargıtayın tek iş hukuku dairesi olan hukuk dairesinin verdiği bir karar ardından yargıtay hukuk genel kurulu hgk da tarih esas ve sayılı kararında oy birliği ile alt işveren işçilerinin çalıştıkları iş yerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasına üye olduğu veya dayanışma aidatı ödeyerek yararlanma dilekçesi verdiğinde yararlanabileceğini belirtmiştir ancak söz konusu hgk karan doktrinde alt ve asıl işverenin işyerinin ayrı olması asıl işverenin taraf olduğu ti̇s den alt işveren işçisinin yararlanamayacağı gerekçeleri ile eleştirilmiş bunun üzerine hukuk dairesi ve yargıtay hgk bu görüşünü sürdürmemiştir tarihinde sayılı i̇ş kanunu yürürlüğe girmiş ve maddesinin son cümlesinde aynen bu ilişkide asıl işveren alt işverenin işçilerine karşı işyeri ile ilgili olarak bu kanundan iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur hükmüne yer verilmiştir maddenin gerekçesinde de yazılı olduğu gibi li yıllardan itibaren alt işveren işçisi çalıştırmak zorunlu hale gelmiştir yine aynı gerekçede asıl işverenin yükümlülüğünün yargı kararlarında ve doktrinde benimsendiği şekli ile düzenlendiği yazılıdır ancak madde gerekçesinde işyeri ile ilgili olarak asıl işveren iş yasasından hizmet aktinden tümüyle sorumlu iken neden sadece alt işverenin imzaladığı ti̇sden yararlanır şeklinde bir sınırlama yapıldığına dair bir açıklama gerekçe veya dayanak mevcut değildir tam tersine gerekçede aynen i̇şyerinde alt işverene iş verilmesi çalışma hayatının gereksinimlerinden biri ve hukuki dayanakları bulunan bir ilişki olduğu bilinen bir gerçektir ancak li yıllardan sonra ekonomik şartların etkisiyle de olsa alt işverenlere işlerin verilmesinde sayısal artışlar olmuş ve bunun sonucu işçilerin bireysel ve kollektif haklarının sınırlandırılması kullanılamaz hale getirilmesinin yaygın örneklerinin bulunduğu yargıya intikal eden uyuşmazlıklarla da doğrulanmıştır yazılı olmakla alt işveren işçilerinin bireysel hakların yanında kollektif yani toplu iş hukukundan kaynaklanan haklarının da sınırlandığı kabul edilmiştir sayılı yasanın inci maddesinde asıl işveren alt işveren işçisinin çalıştığı iş yerinde hizmet aktinden ve i̇ş kanundan kaynaklanan yükümlülüklerinden hiç bir sınırlama getirilmeden alt işverenle birlikte sorumlu tutulmuş iken sadece alt işverenin taraf olduğu ti̇sden yararlanabileceği şeklindeki bir sınırlama öncelikle maddenin kendi metnine aykırıdır çünkü aynı madde de asıl işveren alt işveren işçisinin bireysel haklarının tamamından sorumlu iken kollektif yani toplu iş hukuku açısından alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesi sınırlaması getirilmiştiresas sayısı karar sayısı aslında bu hüküm asıl işveren zaten doğal olarak kendi taraf olduğu ti̇sden zaten sorumlu olacağından asıl işvereni ayrıca alt işverenle imzalanan toplu iş sözleşmesinden de aynen iş kanunundan hizmet aktinden sorumlu tuttuğu gibi sorumlu tutmakta olmasına rağmen alt işveren işçilerinin çalıştıkları işyerinde yürürlükte olan ti̇sden yararlanmalarına engel olarak yorumlanmakta ve uygulanmaktadır oysa pozitif hukukumuzda alt işveren işçilerinin çalıştıkları işyerinde uygulanan asıl işverenin taraf olduğu ti̇sden yararlanmasını engelleyen hiç bir hüküm mevcut olmadığı gibi aşağıda gerekçeleri ile anlatılmaya çalışılacağı gibi tam tersine hükümler mevcuttur sayılı kanuna inci maddesinde asıl yardımcı iş ayrımı yapıldıktan sonra alt i̇şveren yönetmeliğinin üncü maddesinde de asıl yardımcı iş tanımları yapılmıştır sayılı i̇ş yasanının inci maddesine göre yardımcı işler ile birlikte asıl iş niteliğinde de olsa teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirdiğinde alt işverene verilmesi mümkündür geçen yıllar içinde sayılı belediye sayılı büyükşehir belediyesi sayılı elektrik piyasası sayılı karayolları genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri sayılı posta sayılı maden sayılı devlet memurları kanunları ile türkiye cumhuriyeti devlet demiryolları i̇şletmesi genel müdürlüğü tcdd ana statüsünün ilgili maddelerinde yapılan kanun değişikleri ile adı geçen kurum ve kuruluşların yardımcı işler ile birlikte asıl işlerin de alt işverene verilebileceğine dair özel hükümler getirilmiştir tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve sayılı kamu i̇hale kanunun inci fıkrasını değiştiren sayılı kanunun uncu maddesinde de kamu idarelerinin yardımcı ve asıl işlerini de hizmet alımı yolu ile alt işverene verebilecekleri belirtilmiş anayasa mahkemesi tarihli resmi gazete de yayımlanan esas sayılı kararı ile bu maddenin anayasaya aykırılık iddiasının reddine karar vermiştir i̇ş mahkemeleri ve yargıtayın i̇ş hukukuna bakan daireleri de özel yasalarında bu tür hükümler olan kamu idaresi asıl işverenlerin yardımcı işleri gibi asıl işlerinde de alt işveren işçisi çalıştıracağına dair pek çok karar vermiş ve vermektedir konuyla doğrudan ilgisi olduğundan işyeri ve işyerinin tescili kavramlarının da incelenmesi gerekmektedir i̇şyerinin tanımı sayılı i̇ş yasasının inci maddesi ile tarihinde yürürlüğe giren sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunun inci maddesinde yapılmıştır i̇ş kanunun ve sayılı kanunun üncü fıkraları gereğince her işyerinin kurama bildirilmesi zorunludur i̇ş yasasının tarih ve sayılı yasa ile değişik üncü maddesine göre alt işveren kendi işyerinin tescili için asıl işverenden aldığı yazılı alt işverenlik sözleşmesi ve gerekli belgelerle birlikte bildirim yapmakla yükümlüdür alt i̇şveren yönetmeliğinin i̇şyerini bildirme başlıklı üncü maddesinde asıl alt işveren ilişkisinin kurulması yeni bir işyeri kurulması olarak değerlendirilir hükmü bulunmaktadıresas sayısı karar sayısı ancak sayılı kanunun i̇şyerinin bildirilmesi başlıklı inci maddesinin inci fıkrası alt işverenin asıl işverenle yaptığı sözleşmeyi ibraz ettiğinde kurumdan alacağı özel bir numara ile asıl işverenin kayıtlı olduğu dosyadan bildirir şeklindedir sayılı yasanın inci maddesinde aynen o işyeri ile ilgili olarak ifadesi kullanılmıştır yani yasa koyucu alt işveren işçilerinin çalıştığı işyerini o işyeri olarak görmekte ve işyerindeki çalışmalarından asıl işvereni de sorumlu tutmaktadır normlar hiyerarşisi ve bizzat sayılı i̇ş kanunun ıncı maddesinin o işyeri demesi sayılı kanunun maddesinde asıl işverenin kayıtlı olduğu dosyadan bildirir hükümlerinin bulunması karşısında yönetmelik hükmüne öncelik tanıma olanağı yoktur kaldı ki ayrı bir işyeri olsa dahi sayılı yasanın bu işyerini işyeri olarak nitelendirmesi sayılı kanunda da asıl işyerinin kayıtlı olduğu dosyadan bildirilir hükümlerinin bulunması karşısında alt işverenin işyerini tamamen bağımsız bir işyeri olarak kabul etme olanağı bulunmaktadır esasen mahkememizce yapılan keşifte görüldüğü bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi alt işveren işçileri asıl işverene ait binada asıl işveren işçileri ile birlikte aynı yerde yan yana çalışmakta hemen hemen aynı asıl işi yapmakta aynı üniformayı giymekte aynı yemekhanede yemek yemektedirler yasal ve fiili durum bu şekilde olmakla alt işveren işçilerinin çalıştığı işyerini asıl işverenin işyerinden bağımsız ve ayrı bir işyeri olarak kabul etmek bu gerekçe ile de sadece alt işverenin taraf olduğu ti̇sden yararlanabileceği şeklinde bir sınırlama yapmanın yasal ve fiili bir gerekçesi bulunmamaktadır konuyu kollektif yani toplu iş hukuku yönünden de inceleme zorunluluğu vardır tarihinde yürürlüğe giren sayılı sendikalar ve toplu i̇ş sözleşmesi kanunun sendika üyeliği ve üyeliğin kazanılması başlıklı maddesinde önceki sayılı sendikalar kanunun inci maddesine uygun olarak yaş şartı tutan her işçinin işçi sendikalarına inci bendinde de işverenlerin işveren sendikalarına üye olabilecekleri yazılıdır yani işçi asından kurulmuş bir işçi sendikasına üye olmakla işveren açısında da bir işveren sendikasına üye olmak dışında sendika üyesi olmak için başkaca bir şart mevcut değildir yine aynı madde de hiç kimsenin sendikaya üye olmaya veya olmamaya zorlanamayacağı sendika özgürlüğünün güvencesi başlıklı maddede işçilerin işe alınmalarının belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri belli bir sendikadaki üyeliği sürdürmeleri veya üyelikten çekilmeleri veya herhangi bir sendikaya üye olmaları veya olmamalı üyeliği sürdürmeleri şartına bağlı tutulamayacağı açıkça ifade edilmiştir sayılı kanunun üncü maddesinde hiç kimsenin sendikaya üye olmaya veya olmamaya inci maddesinde belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri konularında zorlanamayacakları bu kadar açık olarak yazılı iken sayılı i̇ş kanunun inci maddesinde sadece alt işverenin taraf olduğu ti̇s ibaresinin bulunması alt işverenesas sayısı karar sayısı işçilerinin belli bir sendikaya üye olmaya zorlanmaları demek olduğundan sayılı yasanın yukarıdaki maddelerine aykırıdır toplu iş hukukunda sendika kuruluşunda ve üyeliğinde işkolu esası geçerlidir ancak yine kanunun inci maddesinde önceki sayılı sendikalar kanunun inci maddesine paralel olarak bir işyerinde yürütülen asıl işe yardımcı işlerin de asıl işin girdiği işkolundan sayılacağı üncü maddesinde de inci madde ile uyumlu olarak bir işyerinde yardımcı işlerde çalışan işçilerin işyerinin girdiği işkolunda kurulu bir sendikaya üye olabileceği açıkça yazılıdır her iki madde ile yasa koyucu aynı işyerinde yürütülen yardımcı işlerinde aynı işkolundan sayılacağım ve bu işyerinde yardımcı işlerde çalışan işçilerin yaptıkları iş farklı işkollarına girse dahi asıl işkolundaki sendikaya üye olabileceğini gayet net olarak kabul etmiştir bunun nedeni de aynı işyerinde birden fazla işkolu birden fazla sendika ve farklı ücret sistemlerinin bulunmasının yaratacağı eşitsizlik ve iş barışım bozucu etkilerinin örtüne geçmektir toplu iş hukukunu düzenleyen yukarıda anlatılan yasa maddeleri işyerinde yapılan yardımcı işleri asıl işin girdiği işkolundan saymış yardımcı işlerde çalışan alt işveren işçilerine asıl işvereninin işkolundaki sendikaya üyelik hakkı vermiş iken sayılı yasanın ıncı maddesinde alt işverenin taraf olduğu ti̇s ibaresinin bulunması toplu iş hukukunu düzenleyen sayılı kanunun ve inci maddelerine de aykırıdır tarih ve sayılı kanunla onaylanan no lu i̇lo sözleşmesinin maddesinde özetle ihale ile yaptırılan işlerde ihale sözleşmelerinin işçi veya işveren teşekküllerince tespit edilmiş olanlardan daha az elverişli ücretleri ihtiva edemeyeceği yazılıdır ancak ağırlıklı olarak yargıtay hukuk dairesi ile ankara adliyesinde yıl kadar fiilen iş hukukunda çalışmış on binlerce dosya incelemiş bir hakim olarak tarafımdan şimdiye kadar sadece bir veya iki kez ihale sözleşmesi veya eki olan teknik şartnamede benzer işlerde çalışan asıl işveren işçisinin aldığı ücret ödenecektir şeklinde bir hükme rastlanmıştır kaldı ki ihale sözleşmesi ve teknik şartnamede böyle bir hüküm olduğunda dahi alt işveren işçilerine aynı işi yapan asıl işveren işçisinin aldığı ücret ve para ile ölçülmesi mümkün diğer haklar ödenmediğinden iş mahkemelerine yine çok sayıda dava açılmaktadır son bir kaç yılda iş mahkemelerine açılan her üç davadan en az birinin konusunu asıl alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu iddiası veya alt işveren işçisi işyerinde yürürlükte olan toplu iş sözleşmesinin tarafı olan sendikaya üye olmasına ya da dayanışma aidatı ödeyerek yararlanma dilekçesi vermiş olmasına rağmen kayıtlı sendika üyeliğin veya dayanışma aidatı ödeyerek işyerinde yürürlükte olan ti̇sden yararlanma talebinin asıl işverence kabul edilmemesi nedeni ile ti̇s farklarının i̇ş mahkemelerinden talep edilmesinden kaynaklanan davalar oluşturmaktadır davacı vekilinin son celse alınan beyanında da görüldüğü gibi salt ptt aleyhine yılı ortalarında ankara adliyesine açılan dava sayısı diresas sayısı karar sayısı bu kadar çok dava açılması da alt işveren işçilerinin yan yana çalıştıkları çoğunlukla ayın işi yaptıkları asıl işveren işçilerinden daha düşük ücretle çalıştırıldığının göstergesidir düşük ücretin nedeni de aynı işyerinde aynı işi yapan yan yana çalıştığı asıl işveren işçisi sendikaya üye olduğunda veya dayanışma aidatı dilekçesi verdiğinde işyerinde yürürlükte olan ti̇s den yararlanırken alt işveren işçilerinin yararlanamamalarıdır pozitif hukukumuzda alt işveren işçisinin taraf sendikaya üye olduğunda veya dayanışma aidatı dilekçesi verdiğinde asıl işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanmasını engelleyen hiç bir hüküm olmadığı halde alt işveren işçileri çalıştıkları işyerinde uygulanan asıl işverenin imzaladığı toplu iş sözleşmesinden yararlanamamaktadırlar yararlanamamanın yasal dayanağı da sayılı yasanın inci fıkrasında yazılı alt işverenin taraf olduğu ti̇s sınırlamasıdır anlatılan nedenlerle anılan hüküm sayılı i̇lo sözleşmesinin maddesine de aykırıdır i̇ş hukukunun temel ilkelerinden biri de sayılı i̇ş yasasının maddesinde yazılı olan iş ilişkisinde eşit davranma ilkesidir bu ilkenin en çok uygulanması gereken alan da eşit işe eşit ücret esasıdır ancak inci maddedeki alt işverenin taraf olduğu sınırlaması alt işveren işçisinin çalıştığı işyerinde uygulanan asıl işverenin taraf olduğu ti̇sden yararlanmasını doğrudan engellediğinden iş hukukunun en temel ilkelerine ve sayılı yasanın maddesine de aykırıdır çalışılan işyerinde uygulanmakta olan toplu iş sözleşmesinin uygulanmasını alt işveren işçileri yönünden engelleyen sayılı yasanın mcı maddesindeki alt işverenin taraf olduğu sınırlaması anayasanın kanun önünde eşitlik başlıklı çalışma ve sözleşme hürriyeti başlıklı çalışma hakkı ve ödevi başlıklı inci fıkralarına da aykırıdır çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığınca resmi gazetede yayımlanan ocak istatistiklerine göre ülkemizde milyon bin aktif kayıtlı sigortalı işçi bulunmaktadır yine aynı bakanlığın wwwcsgbgovtr resmi sitesinin verilerine göre yılı yazmamakla birlikte türkiyede bin kamu bin özel sektörde olmak üzere toplam milyon bin kayıtlı alt işveren işçisi mevcuttur çalışma ve sosyal güvenlik bakanı ziya çelik bir soru önergesine verdiği yazılı cevapta ise yılında milyon bin alt işveren işçisi bulunduğunu belirtmiştir aynı verilere göre ülkemizde bin alt işveren firması faaliyet gösterdiğini belirtmiştir ülkemizin büyüme sürecine girmesi kamu çalışan ve işçi sayısının yeterli olmaması yardımcı ve asıl işlerin alt işverene verilebileceğine ilişkin yasa hükümleri karşısında alt işverenler ile alt işveren veya günlük dilde kullanılan adı ile taşeron işçi sayısı da hızla artmıştır yukarıdaki resmi verilere göre kayıtlı alt işveren işçi sayısı toplam kayıtlı sigortalı işçi sayısının undan daha fazladıresas sayısı karar sayısı bu işçilerin benzer ve hatta çoğu kez aynı işi yapıp yan yana çalıştığı işçilerden düşük ücret alması yukarıda anlatılmaya çalışıldığı gibi eşit işe eşit ücret ilkesine aykırı ve iş barışını bozucu niteliktedir i̇ş yasasındaki alt işverenin taraf olduğu ti̇s sınırlama ve engellemesi ortadan kalktığında alt işveren işçileri de asıl veya sayılı kanunun maddesi nedeni ile yardımcı işlerde çalışşalar dahi çalıştıkları işyerinde uygulanmakta olan asıl işkoluna ait asıl işverenin taraf olduğu ti̇sden taraf sendikaya üye olarak veya dayanışma aidatı dilekçesi vererek yararlanabilecekler böylece aynı işyerinde çalışan asıl işveren işçileri ile aralarında ücret ve halen yürürlükte olan sayılı i̇ş kanunun maddesindeki ifade ile ücrete bağlı sosyal haklar bakımından fark kalmayacak bunun sonucunda da taşeron işçi sorunu ortadan kalkmış olacaktır öte yandan ülkemizde milyonun üstünde kayıtlı işçi bulunmasına rağmen bin civarında sendika üyesi işçi bulunduğu gözetildiğinde gerek işçiler gerek işverenler açısından sendikalılaşmanın önü de açılmış olacaktır alt işveren işçilerinin aynı işyerinde çalışan ve benzer işi yapan asıl işveren işçilerinden düşük ücret almaları yasa koyucuyu da memnun etmediğinden gerek i̇ş kanunu gerek sayılı kamu i̇hale kanunu gerek sayılı kamu i̇hale sözleşmeleri kanunda sık sık değişiklikler yapılmaktadır taşeron işçileri kadro verilip verilmemesi yönünden iktidar muhalefet dahil siyasi partilerin de gündemindedir türkiye elbette büyüyecek elbette alt işveren diğer adı ile taşeron işçisi çalıştıracaktır ancak global ekonominin saygın bir ülkesi olmak istiyorsa insan kaynağı avantajını doğru kullanmak rasyonel kural ve kurumlar oluşturmak evrensel hukuk kurallarına da uymak durumundadır sonuç olarak yukarıda bend de esas ve karar numarası yazılı karar ile yargıtay hukuk genel kurulu yılında alt işveren işçilerinin asıl işverenin taraf olduğu ti̇sden yararlanabileceğine dair karar vermiştir sayılı yasanın inci maddesinin gerekçesinde i̇ş kanunundan alt işverenle imzalanan iş sözleşmesinden asıl işveren hiç bir ayrım yapılmadan tümü ile sorumlu iken neden sadece alt işverenin taraf olduğu ti̇sinden sorumlu olduğu konusunda hiç bir açıklama mevcut değildir tam tersine gerekçede alt işveren işçilerin bireysel ve kollektif haklarının sınırlandırıldığı ve bunun da yaygın olduğu açıkça yazılıdır tarihli yargıtay hgk kararı doktrinden eleştiri aldığı için tarihinde yürürlüğe giren sayılı i̇ş kanunun maddesine alt işverenin taraf olduğu sınırlaması getirilmiştir ancak gelinen bu aşama doktrinde bu kez tarihli hgknın yerinde olduğuna dair görüşler sıkça dillendirilmektedir pozitif hukukumuzda alt işveren işçisinin sendikaya üye olduğunda veya dayanışma aidatı dilekçesi verdiğinde asıl işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanmasını engelleyen hiç bir hüküm olmadığı halde salt bu maddede ki alt işverenin taraf olduğu ibaresi nedeni ile alt işveren işçileri çalıştıkları işyerinde uygulanan asıl işverenin imzaladığı toplu iş sözleşmesinden yararlandırılmamaktadıresas sayısı karar sayısı bu gün ülkemizde alt işveren veya diğer adı ile taşeron işçi sorunu olmasının temel nedeni alt işveren işçisinin fiilen çalıştığı asıl işverene ait işyerinde uygulanan asıl işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasına üye olarak veya dayanışma aidatı ödeyerek yararlanma hakkım engelleyen sayılı i̇ş yasasının inci maddesinde alt işverenin taraf olduğu sınırlamasının yazılı olmasıdır yukarıda gerekçeleri ile açıklandığı üzere sayılı i̇ş kanunun ıncı maddesi ile asıl işveren işyerinde çalışan alt işveren işçilerinin i̇ş kanundan doğan haklarından ve yine alt işverenle imzaladığı iş sözleşmesinden hiç bir ayrım olmadan sorumlu iken konu toplu iş sözleşmesine gelince bu kez sadece alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden sorumlu olması bizzat aynı maddeye sayılı yasaların yukarıda tek tek sayılan maddelerine sayılı i̇lo sözleşmesine ve yine yukarıda açıklandığı gibi anayasanın ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptaline karar verilmesi talep olunur sayili i̇ş kanunun maddesi̇ne tari̇h ve sayili kanunun i̇nci̇ maddesi̇ i̇le eklenen i̇nci̇ fikrasinin bendi̇nde yazili toplu iş sözleşmesi sözcükleri̇ni̇n anayasaya aykirilik gerekçeleri̇ eldeki davada davacıların işyerinde yürürlükte olan toplu iş sözleşmesinden yararlanma taleplerinin davalı şirketin i̇nsan kaynakları daire başkanlığının tarih ve sayılı yazısı ile sayılı i̇ş yasasının tanımlar başlıklı inci maddesinin inci fıkrası hükmü gerekçe gösterilerek reddine karar verilmiştir anılan madde hükmü aynen ek fıkra md kanuna veya kanunun verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kamu kurum ve kuruluşları ile bunların doğumdan veya dolaylı olarak sermayesinin en az yüzde ellisine sahip oldukları ortaklıklarda sayılı kamu i̇hale kanunu veya diğer kanun hükümleri çerçevesinde hizmet alımı amacıyla yapılan sözleşmeler gereğince yüklenici aracılığıyla çalıştırılanlar bu şekilde çalışmış olmalarına dayanarak bu kurum kuruluş ve ortaklıklara ait kadro veya pozisyonlara atanmaya bu kurum kuruluş ve ortaklıklara ait işyerlerinin kadro veya pozisyonlarında çalışanlar için toplu iş sözleşmesi personel kanunları veya ilgili diğer mevzuat hükümlerine göre belirlenen her türlü malî haklar ile sosyal yardımlardan yararlanmaya hak kazanamazlar şeklindedir davalı sermayesinin tamamı kamuya ait bir şirket olmakta bu madde kapsamındadır bu fıkrada salt işveren işçisi olmaları nedeni ile asıl işveren işçi veya personeline tanınan bir kısım haklardan yararlanamayacakları düzenlenmiştir öncelikle anılan maddede sayılan haklar kamuya veya kamu ortaklıklarının kadro veya pozisyonlarında çalışanlara idarece verilen tek taraflı veya personelin siciline bağlı olarak yine idarece verilen haklar olduğu halde bunların içine işçi işveren sendikaları arasında imzalanan iki taraflı ve tarafları bağlayan toplu iş sözleşmesinin de dahil edilmesi öncelikle sözleşme hukukunun temel ilkelerine aykırıdıresas sayısı karar sayısı kaldı ki sayılı sendikalar ve toplu i̇ş sözleşmesi kanununun toplu iş sözleşmesinden yararlanma başlıklı inci maddesinde toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikası üyelerinin yaralanacağı açıkça yazılıdır ancak bu maddeye iptali talep edilen toplu iş sözleşmesi ibaresinin de dahil edilmesi nedeni ile alt işveren işçileri işyerinde uygulanmakta olan bir toplu iş sözleşmesine üye olsa veya dayanışma aidatı ödese dahi işyerinde uygulanmakta olan ti̇sden yararlanamayacaktır bu durum ise sayılı kanunun maddesine ve sözleşme hukukuna aykırıdır sonuç olarak iptali istenen toplu iş sözleşmesi ibaresi işyerinde çalışan işçinin sırf alt işveren işçisi olduğundan işyerinde yürürlükte olan ti̇sden yararlanamayacağına dair yasa sayılı kanunun maddesine aynı zamanda sayılı i̇ş yasasının maddesindeki eşitlik ilkesi ve anayasanın inci maddelerine de aykırı olduğundan iptaline karar verilmesi talep olunur sayili kamu i̇hale sözleşmeleri̇ kanunun i̇nci̇ maddesi̇ne tari̇h ve sayili kanunun üncü maddesi̇ i̇le eklenen üçüncü fikranin tümü i̇le i̇ptali̇ talebi̇ni̇n anayasa aykirilik gerekçeleri̇ eldeki dava da davalı işveren davacının ti̇sden yararlanma taleplerini sayılı i̇ş yasanın inci maddesi nedeni ile kamuya ait işyeri olmaları ile reddettikten sonra cevap dilekçesinde ayrıca kendisinin sayılı kamu i̇hale kanunu kapsamı dışında kaldığını savunmaktadır bu savunma dolayısı sayılı kamu i̇hale sözleşmeleri kanunun da kapsamı dışında kaldığı anlamına gelmektedir davalının sermayesinin tamamı devlete ait bir şirket olması bu davanın konusunu da davacıların sendika üyeliğinden kaynaklanan fark alacaklarını talep etmesi oluşturduğundan somut olayda doğrudan uygulanması söz konusu olan kamu i̇hale sözleşmeleri kanunun inci fıkrasına sayılı kanun ile eklenen üçüncü fıkrada özetle kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde çalışan alt işveren işçilerinin yararlanacakları toplu iş sözleşmelerinin yapılma şekli ve ti̇s yapma yetkisi düzenlenmiş ardından kamu işyerlerinde çalışan alt işveren işçileri için toplu iş sözleşme yapma yetkisini merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin üyesi bulunduğu kamu işveren sendikalarına verilmiş devamında kamu işveren sendikası tarafından yürütülmeyen ve sonuçlandırılmayan toplu iş sözleşmeleri için fiyat farkı ödenmez sayılı yasanın inci fıkrasına göre de sorumluluk yüklenemez hükümleri getirilmiştir toplu iş sözleşmesi yapılması ve bir kısım işçilerin bir toplu iş sözleşmesinden yararlanmasını düzenleyen hükümlerin toplu iş hukukunun temel kanunu olan sayılı sendikalar ve toplu i̇ş sözleşmesi kanunu yerine sayılı kamu i̇hale sözleşmeleri kanununda düzenlenmesi öncelikle kanun sistematiğine uygun değildir toplu iş hukukunun temel kanunu olan kanunda toplu iş sözleşmesi yapılması yetki yararlanma ve ti̇s farklarının ödenmesi konularında kamu ve özel sektör işçi veya işverenleri arasında herhangi bir ayrım yapmamış iken sayılı kanunun inci maddesine eklenen bu fıkra ile ti̇s yapılması yetki yararlanma ve ti̇s farklarının ödenmeleri yönlerinden kamuda çalıştırılan alt işveren işçileri ayrı ve farklı hükümlere tabi tutulmuşturesas sayısı karar sayısı bu durum öncelikle toplu iş sözleşmesi yapma şekli ve yetkisini düzenleyen sayılı kanunun maddesinin ve bentlerine sayılı i̇ş yasanının inci maddesinde düzenlenen eşit davranma ilkesi ile anayasanın kanun önündeki eşitlik başlıklı maddesi ve maddesinde düzenlenen çalışma ve sözleşme hürriyetine ilişkin maddelerine aykırıdır aynı fıkrada özetle kamuda çalışan alt işveren işçileri ile ilgili toplu iş sözleşmelerini merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin üyesi bulunduğu kamu işveren sendikaları tarafından yapılabileceği ti̇snin kamu işveren sendikası tarafından sonuçlandırılması halinde belirlenen ücret ve sosyal haklardan kaynaklanan bedel artışı kadar idarece fiyat farkı ödeneceği yazılıdır kamuda çalışan alt işveren işçileri için ti̇s yapma yetkisinin kamu idarelerinin üyesi bulunduğu işveren sendikalarına verilmesi ardından alt işveren işçilerine ödenmesi gereken ti̇sden kaynaklanan farkların da idarece sadece toplu iş sözleşmesini kamu işveren sendikaları yaptığında ödeneceğinin yazılı olması sayılı sendikalar ve toplu i̇ş sözleşmesi kanunun inci maddesinin ve bendlerinde ki işçi ve işverenlerin istedikleri sendikaya üye olma veya olmama serbestliğine üncü bendindeki hiç kimse sendikaya üye olmaya veya olmamaya zorlanamaz hükmü ile yine sayılı yasanın maddesinde ki belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri belli bir sendikadaki üyeliği sürdürmeleri veya üyelikten çekilmeleri veya herhangi bir sendikaya üye olmaları veya olmamaları şartına bağlı tutulamaz hükümlerine aykırıdır i̇ptali istenen fıkranın cümlesinde aynen kamu işveren sendikası tarafından yürütülmeyen ve sonuçlandırılmayan toplu iş sözleşmeleri için fiyat farkı ödenemez sayılı yasanın nci maddesinin yedinci fıkrası esas alınarak asıl işveren sıfatından dolayı ücret farkına hükmedilemez ve asıl işveren sıfatıyla sorumluluk yüklenemez hükümleri bulunmaktadır bu cümlenin ilk yansı sayılı i̇ş yasasının inci maddesindeki eşit davranma ilkesi sayılı kanunun ve inci maddelerindeki sendikaya üye olup olmama ve zorlanamama özgürlüğü ile anayasanın kanun önünde eşitlik başlıklı maddesi ve maddesindeki çalışma ve sözleşme hürriyetine aykırıdır cümlenin ikinci yarısında ise sayılı yasanın hali hazırdaki inci fıkrasındaki asıl işverenin alt işverenin taraf olduğu ti̇sden zaten var olan sorumluluğu dahi kamuda çalışan alt işveren işçileri için yeniden ve ikinci kez daraltılarak sadece kamunun üyesi bulunduğu kamu işveren sendikaları ile yapılan toplu iş sözleşmelerine indirgendiğinden bizzat sayılı i̇ş yasanının inci maddesi ile birlikte inci maddesindeki eşit davranma ilkesi ile anayasanın kanun önünde eşitlik başlıklı maddesi ve maddesindeki çalışma ve sözleşme hürriyetini düzenleyen maddelerine de aykırıdır sonuç olarak anılan fıkra tümü ile bireysel ve toplu iş hukukunu düzenleyen ve sayılı kanunlara aykırı olduğu gibi anayasanın ve inci maddelerine de aykırı olduğundan iptaline karar verilmesini talep etmek gerekmiştir anlatılan nedenlerle sayılı i̇ş kanunun ncı maddesinde yazılı olan alt işverenin taraf olduğu sözcükleri ileesas sayısı karar sayısı sayılı i̇ş kanuna tarihinde sayılı kanunun inci maddesi ile eklenen inci fıkrasının bendindeki toplu iş sözleşmesi sözcüklerinin iii sayılı kamu i̇hale sözleşmeleri kanunun inci maddesine tarih ve sayılı kanununun maddesi ile eklenen üçüncü fıkranın tümü ile yukarıda sayılan yasalar sayılı i̇lo sözleşmesi ile anayasanın belirtilen maddelerine aykırı olduğu düşünüldüğünden ayrı ayrı iptallerine karar verilmesi talep olunur
3,606
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ danıştay sekizinci dairesinin başvuru gerekçesi şöyledir davacı yükseköğretim kurulu başkanlığı dava dilekçesinde yükseköğretim kurumlarında öğretim elemanları kadrolarına yapılacak atamalarda yetkinin sayılı kanun hükmünde kararname ile yükseköğretim kuruluna verilmiş iken yılı bütçe kanununun maddesi ve bu maddeye dayanılarak çıkarılan seri nolu tebliğ ile bu yetkinin kullanımının maliye bakanlığının iznine tabi kılındığı bu durumun anayasaya aykırı olduğu öne sürülerek anılan tebliğin iptali ve bütçe kanununun maddesinin anayasaya aykırılığı nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulması gerektiğini ileri sürmektedir davalı maliye bakanlığı ise savunmasında malî yılı bütçe kanununun maddesinde harcamalarda tasarrufu sağlamak tutarlı dengeli ve etkili bir bütçe politikası yürütmek amacıyla kamu istihdam politikası ve giderlerle ilgili ödeneklerin dağıtım ve kullanımı gelir ve giderlere ilişkin kanun yönetmelik ve kararnamelerin uygulamalarını düzenlemek üzere standartları tesbit etmeye ve sınırlamalar koymaya bu hususlarda tüm kamu kurum ve kuruluşları için uyulması zorunlu düzenlemeleri yapmaya ve tedbirleri almaya maliye bakanının yetkili olduğunun belirtildiği bu yetki ve sorumluluğun gereği olarak da bütçe kanunu ile maliye bakanlığına bir takım yetkiler verildiği konsolide bütçe içindeki payı önemli bir gider unsuru olan personel giderlerinin kontrol yetkisinin de bütçeden sorumlu olan bu makamda olduğu bu nedenle açıktan atamalarda maliye bakanlığının izninin aranmasının bütçe kanununun doğrudan uygulanmasına yönelik olduğu konunun bütçe kanunu ile düzenlenmesinin anayasaya aykırılık taşımadığı gibi konuyla ilgili olarak yükseköğretim kurulunun yetkisine sınır getirilmediği sadece harcamalar konusunda bakanlıklarının izninin şart koşulduğunu öne sürmektedir tc anayasasının maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkemenin uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakacağı kurala bağlanmıştır anayasanın yükseköğretim kurumları ile ilgili maddesinde özetle çağdaş eğitim öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim öğretim bilimsel araştırma yayın ve danışmanlık yapmak ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversitelerin devlet tarafından kanunla kurulacağı üniversiteler ile öğretim üyeleri ve yardımcılarının serbestçe her türlü bilimsel araştırma ve yayında bulunabileceği kanunun belirlediği usul ve esaslara göre rektörlerin cumhurbaşkanınca dekanların ise yükseköğretim kurulunca seçilip atanacağı üniversite yönetim ve denetim organları ile öğretim elemanlarının yükseköğretim kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamayacağı üniversitelerin hazırladığı bütçenin yükseköğretim kurulunca tetkik ve onaylandıktan sonra milli eğitim bakanlığına sunulacağı ve genel ve katma bütçelerin bağlı olduğu esaslara uygun olarak işleme tabi tutularak yürürlüğe konulup denetleneceği yükseköğretim kurumlarının kuruluş ve organları ile işleyişleri ve bunların seçimleri görev yetki ve sorumlulukları üniversiteler üzerinde devletin gözetim ve denetimesas sayısı karar sayısı hakkını kullanma usulleri öğretim elemanlarının görevleri unvanları atama yükselme ve emeklilikleri öğretim elemanı yetiştirme üniversitelerin ve öğretim elemanlarının kamu kuruluşları ve diğer kurumlar ile ilişkileri öğretim düzeyleri ve süreleri yükseköğretime giriş devam ve alınacak harçlar devletin yapacağı yardımlar ile ilgili ilkeler disiplin ve ceza işleri mali işler özlük hakları öğretim hakları öğretim elemanlarının uyacakları koşullar üniversitelerarası ihtiyaçlara göre öğretim elemanlarının görevlendirilmesi öğrenimin ve öğretimin hürriyet ve teminat içinde ve çağdaş bilim ve teknoloji gereklerine göre yürütülmesi yükseköğretim kuruluna ve üniversitelere devletin sağladığı mali kaynakların kullanılmasının kanunla düzenleneceği belirtilmiş yükseköğretim üst kuruluşları ile ilgili anayasanın maddesinde de yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak düzenlemek yönetmek denetlemek yükseköğretim kurumlarındaki eğitim öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda kurulmasını geliştirilmesini ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için planlama yapmak maksadı ile yükseköğretim kurulunun kurulacağı belirtilmiş ve kurulun teşkilatı görev yetki sorumluluğu ve çalışma esaslarının kanunla düzenleneceği kurala bağlanmıştır görüldüğü gibi anayasamızda üniversiteler kendilerine verilen görev ve yetkiler çerçevesinde özerkliğe sahip kamu tüzelkişileri olarak düzenlenmiş olup öğretim elemanlarının görevleri unvanları atama yükselme emeklilik ve diğer özlük haklarının kanunla düzenleneceği öngörülmüş ve sayılı yükseköğretim kanunu ile bu konudaki ana ilke ve esaslar belirtilmiştir yükseköğretim kurumlarında istihdam edilecek tüm öğretim elemanları kadrolarına yapılacak atamaların hangi makamlarca ve hangi usullerle yapılacağı tek tek sayılmış ve maliye bakanlığından izin alınacağı yolunda bir düzenlemeye yer verilmemiştir yükseköğretim kurumları olarak yüksek düzeyde bilimsel çalışma ve araştırma yapmak bilgi ve teknoloji üretmek bilim verilerini yaymak ulusal alanda gelişme ve kalkınmaya destek olmak yurt içi ve yurt dışı kurumlarla işbirliği yapmak suretiyle bilim dünyasının seçkin bir üyesi haline gelmek evrensel ve çağdaş gelişmeye katkıda bulunmak amacıyla tanınan bilimsel özerkliğin gerçekleşebilmesi için bu kurumların mali ve idari özerkliğinin de sağlanması gerektiği kuşkusuzdur bu nedenle bilimsel özerkliğin sağlanabilmesi için bulunması zorunlu olan mali ve idari özerklik prensibine aykırı düzenlemeler anayasaya aykırılık oluşturur yükseköğretim kurumlarına tahsis edilen ve aktarılan akademik kadrolar saklı olan kadroların kullanım şekli kadroların dağılımının ve serbest kadroların kullanımının usul ve esasları gün ve sayılı kanunun verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan gün ve sayılı kanun hükmünde kararname ile düzenlenmiştir sayılı yükseköğretim kurumları öğretim elemanlarının kadroları hakkında kanun hükmünde kararnamenin maddesinde bu kanun hükmünde kararname ile ihdas edilen kadrolara bu kanun hükmünde kararnamenin yayımından önce yükseköğretim kurumlarına atanmış öğretim elemanlarının yerleştirilmesinden sonra artan serbest bırakılmış kadrolar ile herhangi bir şekilde boşalacak kadrolara yükseköğretim kurulunun izni olmadıkça atama yapılamaz kuralı getirilmiştiresas sayısı karar sayısı böylece bu konudaki özel düzenleme niteliğinde olan bu khk ile hiçbir ayırım yapılmadan yükseköğretim kurumlarındaki tüm öğretim elemanları kadrolarına yapılacak atamalarda yükseköğretim kurulunun izni aranmış başkaca bir şart aranmamıştır mali yılı bütçe kanununun maddesinde genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlara kanunla kurulan fonlara kefalet sandıklarına sosyal güvenlik kuruluşlarına genel ve katma bütçelerin transfer tertiplerinden yardım alan kuruluşlara tahsis edilmiş bulunan serbest memur kadroları ile sürekli işçi kadrolarından boş olanların açıktan atama amacıyla kullanılması ve bu kurumların boş memur kadrolarına sayılı devlet memurları kanununun maddesinin üçüncü fıkrasına göre açıktan vekil atanması maliye bakanlığının iznine tabidir açıktan atama izni personel ödeneğinin yeterli olması şartıyla verilebilir ancak hakimlik ve savcılık mesleklerinde bulunanlar ile bu meslekten sayılan görevlerde olanlar yükseköğretim kurumları öğretim üyeleri tarih ve sayılı sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu kanununun ek inci maddesi uyarınca yapılacak atamalar ve sayılı devlet memurları kanununun uncu maddesi uyarınca istisnai memuriyetlere atanacak olanlar için izin aranmaz kuralı getirilmiştir mali yılı bütçe kanununun ve maddelerinin uygulanma usul ve ilkelerini belirleyen seri nolu mali yılı bütçe uygulama talimatı kadro pozisyon ve i̇stihdam esaslarının öğretim elemanları kadroları başlıklı maddesinin atama prosedürü bölümünde mali yılı bütçe kanununun maddesi uyarınca öğretim üyeleri dışında kalan öğretim elemanları kadrolarına yapılacak atamalar bakanlığımız iznine tabidir sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi uyarınca anılan kadrolara yapılacak atamalara için öncelikle yükseköğretim kurulu başkanlığından izin alınacaktır sözkonusu iznin alınmasını müteakiben alınan izinle sınırlı kalmak kaydıyla bakanlığımızdan açıktan atama talebinde bulunulacaktır bu kadrolara atanacak personelin atanacakları bölümle ilgili alanda en az lisans düzeyinde eğitim görmüş olmaları şartı aranacaktır hükmü getirilmiştir anayasanın maddesinde devletin ve kamu iktisadi teşebbüsleri dışındaki kamu tüzelkişilerinin harcamalarının yıllık bütçelerle yapılacağı mali yıl başlangıcı ile genel ve katma bütçelerin hazırlanması ve uygulanmasının kanunla belirleneceği bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı belirtilmiştir bu kural gereğince muhasebei umumiye yasasında bütçenin nasıl hazırlanacağına ve uygulanacağına ilişkin hususlar düzenlenmiş olup yasanın maddesinde bütçe devletin ve ona bağlı kamu kuruluşlarının yıllık gelir ve masraflarının uygulanmaya konulmasına izin veren bir kanun olarak tanımlanmıştır bazı özel kanunlarla gelirlerin ve giderlerin toplanma ve harcamalarına ilişkin usul esas ve yükümlülükler düzenlenmişse de bunların uygulanmaya konması bütçe yasalarının verdiği izin ile olanaklıdır bütçe yasaları ile gelirlerin toplanması yada giderlerin yapılmasını düzenleyen yasaların yıl içinde uygulanmasına izin verilebileceği gibi uygulanmamaları da öngörülebilir bütçe yasalarına bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz kuralını taşıyan anayasanın maddesinin gerekçesinde de belirtildiği gibi bütçe yasalarının öteki yasalardan ayrı nitelikte olması sebebiyle bir yasa kuralı nasıl aynı nitelikteki bir yasaesas sayısı karar sayısı kuralıyla değiştirilebilirse bütçe yasaları da aynı biçimde hazırlanmış ve kabul edilmiş bir bütçe yasası ile değiştirilebilir yasa konusuolabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla bütçe ile ilgili hükümler ifadesi de bütçeyi açıklayıcı uygulamasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemeler olarak değerlendirilmelidir bir yasa kuralının bütçeden harcamayı yada bütçeye gelir sağlamayı gerektirir nitelikte bulunması mutlak biçimde bütçe ile ilgili hükümlerden sayılmasına yetmez yasalarda değişik türde gidere neden olabilecek kurallar bulunabilir bu tür yasa düzenlemeleri bütçenin yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan yasakoyucunun başka amaçla ve bütçeninkinden tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken yasama işlemleridir bütçe ile ilgili hüküm sözcüklerine dayanılarak gider yada gelirlerle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile düzenlemek anayasanın ve maddelerini bu tür yasalar yönünden uygulanamaz duruma düşürür anayasanın maddesinin getiriliş amacı bütçe yasalarında bütçe kavramı dışındaki konulara yer vermemek böylece bütçe yasalarını bütçeyle ilgili olmayan kurallardan uzak tutmaktır çünkü anayasanın maddesiyle bütçe yasaları ve diğer olağan yasalar birbirinden ayrık tutulmuştur anayasanın bu ilkesi doğrultusunda bütçe kanunları ile diğer kanunların görüşme usul ve esasları farklı düzenlenmiştir böylece herhangi bir yasa ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi ve kaldırılması anayasaya aykırı olacaktır mali yılı bütçe kanununun maddesinin yükseköğretim kurumlarına uygulanması yönünden konu incelendiğinde yükseköğretim kurumlarının öğretim elemanları kadrolarına yapılacak atamalarda konuyla ilgili özel düzenleme olan sayılı khk ile yükseköğretim kurulunun izni gerekli ve yeterli koşul olarak getirilmiş ve sayılı yükseköğretim kanununda da atamayla ilgili usul ve esaslar belirlenmiş iken bütçe kanunu ile maliye bakanlığına da bu konuda yetki verilmesi yukarıda belirtilen khk ve kanun hükümlerini değiştirici nitelikte olduğundan yasa konusu olabilecek bir kuralın bütçe kanunu ile düzenlenmesi anayasanın maddesine aykırı görülmüştür kaldı ki yukarıda belirtilen yasa hükümleri ve anayasa hükmü uyarınca üniversitelere tanınan özerkliği ihlal edici nitelikteki bu düzenleme anayasanın ve maddelerine de aykırılık taşımaktadır bu nedenle mali yılı bütçe kanununun maddesinin yükseköğretim kurumları açısından uygulanması anayasanın ve maddelerine aykırı görüldüğünden anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara değin davanın geri bırakılmasına kararla birlikte dosyada bulunan dava dilekçesi ekleri ve savunma dilekçesinin birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oybirliği ile karar verildi
1,598
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir temel hak ve ödevlere ilişkin emredici düzenlemeler türkiye cumhuriyeti anayasasının ikinci kısmında belirtilmiş olup bu kısım içerisindeki sosyal ve ekonomik haklar başlıklı maddesinde eğitim ve öğretim hakkının ve maddesinde de çalışma ve sözleşme hürriyetinin düzenlendiği söz konusu madde de yer alan emredici düzenlemelere göre kimsenin eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamayacağı eğitim ve öğretimin atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre devletin gözetim ve denetimi altında yapılacağı eğitim öğretim kurumlarında sadece eğitim öğretim araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetlerin yürütüleceği bu faaliyetlerin her ne suretle olursa olsun engellenemeyeceği özel ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esasların devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak kanunla düzenleneceği ilk ve orta dereceli özel eğitim ve öğretim kurumları kurulabileceği eğitim ve öğretim alanında faaliyet göstermek üzere kurulacak bu özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun güvenlik ve kararlılık içinde çalışmalarını sağlayacak önlemlerin de devletçe alınması gerektiği eğitim ve öğretim hakkı ve ödeviyle çalışma sözleşme hürriyetinin temel hak ve hürriyet olarak sosyal ekonomik haklar ve ödevler içerisinde düzenlendiği anlaşılmış olup eğitim ve öğretim hakkı ve ödevinin bu etkinlikte hem eğitilen ve öğrenen bireyler açısından hem de eğiten ve öğreten bireyler açısından türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde düzenlenen kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirmeye yönelik hak ve özgürlük olarak da değerlendirilmesi gerekmektedir toplumların tarihsel gelişim ve değişim süreci içerisinde demokratik siyasal yapılanmalarla şekillenen demokratik toplum düzenleri içerisinde eğitim ve öğretim etkinlikleri giderek bireyin kendisini geliştirmesi için vazgeçilmez bir bireysel özgürlük halini almıştır bireyin yaşamının her alanında çeşitli şekillerde karşı karşıya geldiği ve onu sürekli olarak etkileyen eğitim öğretim etkinliğinin devlet tarafından düzenlenmesi konusu tüm yurttaşların çağın getirdiği bilgi birikiminden eşit düzeyde yararlanması ve bireysel donanımlarının artırılması açısından demokratik devletler için zorunluluk halini almıştır ancak devletin mali kaynaklarının kısıtlılığı karşısında siyasal değişim süreci içerisinde kamusal bir işlev kazanan eğitim öğretim etkinliği alanına devletin yanında bireyin donanımlarının artırılması amacıyla devlet tarafından belirlenen kurallar doğrultusunda hareket etmek ve onun denetimine açık olmak üzere özel teşebbüsün de girmesini gerektirmiş ve türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde de bu konuyla ilgili emredici düzenlemelere yer verilmiştir diğer taraftan özel okul işletmeciliğinin türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde düzenlenen çalışma ve sözleşme hürriyeti kapsamında değerlendirilmesi gerektiği açık olup bu alandaki bireysel özgürlüğün de temel hak ve ödevler içerisinde türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesindeki kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkıyla birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir gerek eğitim hakkı ve ödevi gerekse çalışma ve sözleşme hürriyeti birer temel hak ve ödev olarak anayasanın maddesinde temel hak ve ödevler için öngörülen korumadan yararlanmaktadırlar bu anlamda her iki hak ve özgürlük alanında yasayla getirilecek olanesas sayısı karar sayısı sınırlandırmalar demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamayacağı gibi öngörüldükleri amaç dışında da kullanılamazlar öte yandan sınırlama gerekçeleri de zaten aynı anayasa maddesi içerisinde sayılarak belirtilmiştir devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün milli egemenliğin cumhuriyetin milli güvenliğin kamu düzeninin genel asayişin kamu yararının genel ahlakın ve genel sağlığın korunması amacıyla ve anayasanın ilgili maddelerinde öngörülen özel sebeplerle anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak kanunla sınırlama yapılabileceği düzenlenmiştir buradan da anlaşılacağı üzere temel hak ve ödevler normlar hiyerarşisi içerisinde yasadan daha alt statülü bir normla sınırlanamayacağı gibi sınırlama konusunda yasayla yapılan düzenlemelerle daha alt statülü bir normla sınırlanamayacağı gibi sınırlama konusunda yasayla yapılan düzenlemelerle daha alt statülü normlara yetki verilmesi de söz konusu olamayacaktır bütün bu değerlendirmeler ışığında sayılı yasanın maddesi özel öğretim kurumlarının geçici veya sürekli olarak kapatılması konusunda gerekçeleri belirlemeyerek gerekçelerin belirlenmesini yasa yanında tüzük yönetmelik ve hatta umumi emirlere bırakmış olması durumu karşısında demokratik toplum düzeninin vazgeçilmez temel hak ve ödevleri olarak değerlendirilmesi gereken eğitim ve öğretim hakkı ve ödeviyle çalışma ve sözleşme hürriyetinin sınırlamanın da ötesinde sürekli kapatma yaptırımıyla ortadan kaldırılması sonucunu doğuracağı şüphesiz olduğundan gerekçelerin belirlenmesi konusunda da yasadan daha alt statülü normlara yetki verilmiş olduğundan ve ‘hareketin ağırlık derecesine göre ifadesinin ise hareketi düzenleyecek normların eşit statülü olmaması nedeniyle daha ağır bir hareketin daha alt statülü normla düzenlenmesi durumunda hangi hareketin daha ağır olduğu konusunda tereddütler getireceğinden geçici kapatma yaptırımında da geçici olmanın tanımlaması veya azami süresi belirlenmemiş olduğundan anayasanın maddesindeki temel hak ve ödevlerin sınırlandırılmasına yönelik düzenlemelere aykırı görülmüştür öte yandan söz konusu yasa maddesindeki geçici ve sürekli kapatma yaptırımları geçici kapatmanın azami süresinin belirlenmemiş olması durumu da göz önüne alındığında türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesindeki ‘idarenin kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran müeyyide uygulayamayacağı yolundaki emredici norma da yukarıda belirtilen gerekçelerle aykırı görülmüştür açıklanan nedenlerle dava konusu işlemde uygulanmış olan sayılı özel öğretim kurumları kanununun maddesinin yukarıda anılan gerekçelerle türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddeleri bağlamında ve maddelerine aykırı görüldüğünden türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi gereğince iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına başvurunun anayasa mahkemesine ulaşmasından itibaren beş ay süreyle davanın görüm ve çözümünün ertelenmesine gününde oybirliğiyle karar verildi
773
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren günlü dava dilekçesi ile eksikliklerin giderilmesi için verilen günlü ek dilekçe aynen şöyledir dâva dilekçesi giriş de tbmmde kabul edilen sayılı telgraf ve telefon kanununa bazı ek maddeler eklenmesine bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun mayıs tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir sözkonusu yasa aynı konuda düzenlemeler yapan sayılı yasanın bazı maddelerinin anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmesi üzerine bunları yeniden düzenlemek üzerine çıkarılmış ancak bu sırada anayasa mahkemesinin daha önceki iptal kararları gözönüne alınmadığı için yine anayasaya aykırı bir durum doğmuştur bilindiği gibi anayasa mahkemesinin her kararı bağlayıcıdır bir iptal kararının dikkate alınıp bir başka karara uyulmaması hukuken mümkün değildir bu ilkeye karşın iptali istenen yasanın hazırlanması sırasında sayılı yasanın bazı maddelerini iptal eden anayasa mahkemesi kararına uyulmaya çalışıldığı resmî gazetede yayım tarihi ancak sayılı özelleştirme yetki yasasını iptal eden anayasa mahkemesi kararının resmî gazetede yayım tarihi eylül ise hiç dikkate alınmadığı görülmektedir nitekim yasa önerisinin bazı maddeleri tbmm komisyonlarında düzeltilmiş ancak buna karşın anayasaya aykırılık giderilmemiştir aşağıda sayılı yasanın anayasaya aykırılık nedenleri yasa daha önce bir iptal kararına konu olduğu için madde madde açıklanmaya çalışılmıştır yasanın birinci maddesi ile getirilen düzenleme anayasaya aykırıdır ve fıkraların anayasaya aykırılığı yasanın maddesi fıkrasında türk telekomünikasyon aş hisselerinin en çok yüzde unun devredilebileceğini belirtmiş ve fıkralarında da bunlardan yüzde unu posta i̇şletmesi genel müdürlüğüne yüzde ini posta i̇şletmesi genel müdürlüğü ve türk telekomünikasyon aş çalışanları ile küçük tasarruf sahiplerine yüzde ünü de yerli yabancı ayrımı yapmadan gerçek ve tüzel kişilere ayırmıştır i̇lk fıkra için anayasaya aykırılık itirazımız yoktur ancak ve fıkralardaki düzenlemeler hiçbir koruma getirmeden hisselerin devrine olanak verdiği için anayasaya aykırıdıresas sayısı karar sayısı bilindiği gibi anayasa maddeleri çeşitli iptal başvuruları sırasında verilen gerekçeli kararlarla anayasa mahkemesi tarafından yorumlanır ve bu kararlar anayasanın maddesi gereği yasama yürütme ve yargı organları ile gerçek ve tüzel kişileri kısaca herkesi bağlar yüce mahkeme sayılı özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesi ile özelleştirme sonucunda doğabilecek i̇stihdamla i̇lgili sorunların çözümlenmesine i̇lişkin kanun hükmünde kararnameler çıkarılması amacıyla yetki verilmesine dair kanunun iptal gerekçesinde açıkça telekomünikasyon alanından da söz ederek telekomünikasyon elektrik üretim iletim ve dağıtım gibi stratejik önemi olan alanlara yabancı sermaye girmesinin ötesinde egemen olması güvenlik bağımsızlık ve ekonomik yönlerden çok sakıncalı olabilir çünkü bu tür kamu hizmetleri ülke güvenliği ile çok yakından ilgilidir demiş ve telekomünikasyon gibi bir alana yabancı sermayenin egemen olmasının ötesinde girmesinin bile belirli sakıncaları olabileceğini dile getirmiştir aynı kararda önlem almadan yapılan özelleştirmenin hangi yollardan sakıncaya yol açabileceği de gösterilmiştir halka ya da çalışana satılsa bile yasada önlem getirilmedikçe payların hızla el değiştirmesi her zaman için olanaklıdır özelleştirilen ve ilk aşamada halka satılan kuruluşların sonradan yerli ya da yabancı sermaye gruplarının eline geçme olasılığı fazladır düzenlemelerin bu tür durumları önleyecek biçimde yapılması gerekir aynı kararda özelleştirme yoluyla giderek yabancıların nüfuzuna yol açılmasının kabul edilemez olduğu ve bu gerçek nedeniyle özelleştirme politikası uygulayan kimi gelişmiş ülkelerin bile önlem almak zorunda kaldığı vurgulanarak yabancı paya konulan sınırlar hakkında çeşitli ülkelerden oranlar verilmiştir i̇ptali istenen maddede bu durumlara ilişkin hiçbir önlem yoktur yapılan düzenleme ile yüzde özelleştirmeye açılan türk telekomünikasyon aşnde bu payın tamamının yabancı sermaye tarafından ele geçirilmesi mümkündür çünkü yapılan düzenlemeye göre hisselerin yüzde doğrudan özel ya da gerçek kişilere satılacaktır bunların tamamı yabancı sermayeye üstelik bir defada verilebilir ancak düzenleme bununla sınırlı kalmamaktadır geriye kalan yüzde payın da yine anayasa mahkemesinin yukarıdaki kararında belirtildiği gibi payların hızla el değiştirmesi olanaklı olduğu için yabancı sermayeye gitmesi mümkündür sonuç olarak yasa devredilecek hisselerden yabancıların alabileceği pay konusunda hiçbir sınırlama getirmemiştir oysa anayasa mahkemesine göre telekomünikasyon ve elektrik gibi stratejik öneme sahip kamu hizmetlerinin yabancılaşması ülke savunması güvenliği ve bağımsızlığı yönünden sakıncalı olduğuna ve anayasa mahkemesi kararları madde uyarınca herkesi bağladığına göre sayılı yasada yabancılara devredilecek hisse miktarının sınırlanması zorunludur çünkü herhangi bir sınır getirmeden yabancılara satılmaya olanak sağlamak anayasanın başlangıçının yedinci paragrafındaki türk milli menfaatlerinin korunması ve maddesindeki devletin türk milletinin bağımsızlığını ve kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlama ilkelerine aykırıdıresas sayısı karar sayısı aksi düzenlemeler yukarıda aktarılan maddelere ve sakıncayı açıkça belirten anayasa mahkemesi kararlarına uyulmadığı için anayasanın maddesine aykırı olur buna ek olarak anayasa mahkemesi yabancılara satışta karşılıklılık ilkesinin gözetilmesini de istemiştir türk ulusunun çıkarlarının ülke bağımsızlığının ve güvenliğinin gözetilmesi özelleştirmenin yabancılaştırmaya dönüşmemesi yönünden getirilecek kuralların önemi büyüktür uygulamaların karşılıklılık ilkesi gözetilerek yapılması gerekir ancak iptali istenen düzenlemelerde bu konuda da bir hüküm yoktur ama anayasa mahkemesi aynı kararda özelleştirme ile ilgili yasalarda yabancılarla ilgili kimi sınırlamalar getirilmesi ülkenin bağımsızlığı ve ulusun güvenliği ile doğrudan ilgilidir böyle bir düzenlemenin bulunmaması uygulamanın anılan ilkeleri zedeleyici sonuç doğurmasına neden olabilir devletin kuruluş işletme altyapı gibi ekonominin ögesi ve gücü olan tüm kamusal varlıklarının gelir ortaklığı satış ya da işletme hakkı yoluyla yerli yabancı ayırımı gözetilerek elden çıkarılması geleneksel yapısı ve niteliğiyle anayasada öngörülen devlet düzenine uygun düşer sonucuna varmıştır sayılı yasa genel bir özelleştirme yasası değil özel belirli bir alanı düzenleyen bir özelleştirme yasasıdır satılacak olan anayasa mahkemesinin yukarıdaki kararında belirtilen işletme ve alt yapı gibi ekonominin ögesi ve gücü olana kamusal varlıklardandır üstelik telekomünikasyon gibi dünyanın her yerinde özelleştirmede en çok geliri getiren ama aynı zamanda ulusal ekonomiye doğrudan etkide bulunma olanağı verdiği ve alternatifsizliği nedeniyle işleten açısından çok karlı olduğu için yabancı sermayenin en istekli olduğu alandır üstelik yasada kamulaştırma olanağı da getirilmiştir sayılı yasanın maddesinin ve paragrafları hiçbir önlem ve sınırlama getirmeden hisse devrini yabancı sermayeye açtığı ayrıca karşılıklılık ilkesini de gözetmediği için anayasaya aykırıdır bu noktada türk telekomünikasyon aş hisselerinin yüzde inin devlette kaldığı hiçbir biçimde satılmayacağı ve bunun başlı başına bir güvence olduğu ayrıca başka sınırlamalara gerek kalmadığı ileri sürülebilir ancak anonim şirketlerin ortaklık yapısı ve karar süreci gözönünde tutulduğunda bunun hiç de geçerli olamayacağı kendiliğinden ortaya çıkar i̇ptali istenen yasadaki mevcut düzenleme yüzde hissenin tek başına yerli veya yabancı tek bir şirkete gitmesine olanak sağladığına ve anonim şirkette temsil açısından hiçbir sınırlama getirmediğine göre hisselerin satışı sırasında yönetimde temsil konusunun gizli biçimde çözümlenmesi ve daha sonra gereğinin yapılması mümkündür kaldı ki şu anda bile gerçek ya da tüzel kişilere devir için ayrılan yüzde lük payın bir kalemde satılmasının düşünüldüğü ve uzun süredir pazarlıklar yapıldığı ayrıca telekomünikasyon alanının genel özelleştirme anlayışı içinde ele alınmayacak çok özel bir alan olduğu da bilinmektedir telekomünikasyon alanının önem ve değeri üzerine çok sözesas sayısı karar sayısı söylemeye gerek yoktur zaten bu yüce mahkeme tarafından da defalarca karar altına alınmıştır hal böyle iken hisse oranı elli bir kırkdokuz gibi hassas bir dengeye karar alma süreci de oya bağlanmış bir yapı içinde türkiyenin stratejik açıdan her an tehlike altında kalması kaçınılmazdır bu yasa koyucu tarafından birinci derece dikkat ve özenle ele alınması gereken bir konuyken yapılan düzenlemeden tam aksi sonuç çıkmaktadır bundan daha da ilginç olanı türk telekomünikasyon anonim şirketi ana sözleşmesi ek nin yüzde kırk dokuz hisse ile yönetim kurulunda çoğunluğu üyelikten ünü ele geçirmeyi mümkün hale getirmiş ya da engellememiş olmasıdır ana sözleşmeye göre madde şirket hisseleri b ve olarak gruba ayrılmıştır grubu hisseler hamiline yazılıdır ve bunların tc posta i̇şletmesine ücretsiz verilecek yüzde pay ile şirket çalışanları ve küçük tasarruf sahiplerine ayrılacak yüzde pay olduğu anlaşılmaktadır ve grubu hisseler ise nama yazılıdır normal olarak özel ya da tüzel kişilere satılacak yüzde oranında şirket hissesinin de grubu hisseler olacağı varsayılır ancak özel ya da tüzel kişilere satılacak hisselerin hangilerinin olacağı ya da olamayacağına dair ana sözleşmede bir kayıt yoktur ancak ana sözleşmede madde paragraf yönetim kurulunun üyesinden ünün grubunca gösterilecek adaylar arasından seçileceği hükmü vardır özel ya da tüzel kişilere satılacak hisselerin hangi gruptan olacağına veya olmayacağına dair bir kayıt olmadığına göre her iki tür hisse de satılabilecektir özelleştirmede grubu hisseler satıldığı takdirde yüzde oranındaki hisseyi alan bir gerçek ya da tüzel kişi yönetim kurulu üyeliği kazanacaktır yönetim kurulunda kişi ile temsil edilen grubu hisseleri de piyasadan topladığı takdirde yönetimde çoğunluğu ele geçirecektir bu da yüzde kırk dokuz hisse ile yönetimde çoğunluk ve karar yetkisi sahibi olmak demektir ve devletin ya da türk telekomünikasyon aşnin yüzde elli bir payı elinde bulundurmasının pratikte bir anlamı kalmamaktadır i̇lk anda komplo teorisi izlenimi veren bu olasılık mevcut yasal yapı uyarınca olanaklıdır ve sırf bu ihtimal bile gerek yabancıların sahip olabileceği payın gerekse bir şirketin tek başına sahip olabileceği payın sınırlanmasının zorunluluğunu ortaya koymaya yeter üstelik türkiye telekomünikasyon alanında acı bir deneyimin de sahibidir teknoloji üreten bir devlet şirketi olan teletaş aşama aşama elden çıkarılmış ve sonuçta uluslararası bir telekomünikasyon tekeline teslim edilmiştir teletaş özelleştirmesinin de aşama aşama gerçekleştirildiği başlangıçta yüzde olan yabancı sermaye payının daha sonra yüzde çıkarıldığı buna sahip olan alcatelin halka satılan hisseleri toplayıp son olarak da pttnin hissesini satın alarak şirketin yüzde ine sahip olduğu ve teletaşın artık bir teknoloji çöplüğü durumuna düştüğü bilinmektediresas sayısı karar sayısı türkiye yaşadıklarından ders alması gereken bir ülkedir ve yasa koyucu bu dirayeti göstermemiştir ancak türkiyede hala teslimiyet ruhuyla hareket etmeyen insanlar da vardır bu başvuru yaşadıklarından birşeyler öğrenen vekillerin asıllarının yani milletin hakkını aramak için hukuk sınırları içinde vermeye çalıştıkları mücadelenin ve direnişin göstergesidir sonuç olarak sayılı yasanın maddesinin ve fıkraları yabancı sermayeye hiçbir sınır getirmeden hisse devrine olanak sağladığı yabancılara hisse satışında karşılıklılık ilkesini getirmediği ayrıca satılan hisselerin tümünün bir tek şirket tarafından toplanmasını engellemediği için daha önceki anayasa mahkemesi kararlarına dolayısıyla anayasaya aykırıdır fıkranın anayasaya aykırılığı bilindiği gibi sayılı yasanın maddesiyle sayılı yasaya eklenen ek madde nin ve fıkraları ile yukarıdaki düzenlemeleri yapma yetkisini ulaştırma bakanına veren hükümler anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmiştir mahkeme ulaştırma bakanının yetkilendirilmesini anayasanın maddesine aykırı bulmuş ve yasada ulaştırma bakanına bırakılan belirleme ve saptamaların bizzat yasama organı tarafından yasada öngörülmesinin zorunlu olduğunu belirterek maddedeki düzenlemenin açıkça bir yetki devri olduğunu karara bağlamıştır aynı kararda değerlendirme ve satış yöntemlerinin yasada ad olarak değil ayrıntılı ve açık biçimde belirtilmesi istenmiştir kararda telekomünikasyonun özelleştirilmesi ile ilgili bir yasal düzenlemede yer alması gereken konular da teker teker belirtilmiştir anonim şirket hisselerinin satışına ilişkin usul ve esaslar şirket hisselerinin değerini belirleme biçimi ihale ve satış yöntemleri satışa sunulan hisselerden ptt çalışanları ve emeklileri ile küçük tasarruf sahiplerine ve tc posta i̇şletmesi genel müdürlüğüne ayrılacak paylar pay ayrılanlardan kimilerine tanınacak ayrıcalıklar işletme lisans ve ruhsatları karşılığı alınan ücretler ile hisse senetlerinin satış hasılatlarından türk telekomünikasyon anonim şirketine ayrılacak paylar üzerinden posta hizmetlerinin geliştirilmesinde kullanılacak kısmın belirlenmesi tümüyle yasa ile düzenlenmesi gereken konulardır bütün bu konularda yasama organının objektif değerlendirmesi gerekir anayasa mahkemesinin bu kararına karşın iptali istenen metin yukarıdaki konulardan maddede istenileni maddesinin ve fıkrasıyla düzenlemiş maddesini hiç düzenlememiş maddesi için belirli sınırlar içinde bakanlar kurulunu yetkilendiren bir düzenleme yapmış ve maddede istenilenler için ise özelleştirme yüksek kurulunu yetkilendirerek sayılı yasaya gönderme yapmıştır anayasa mahkemesinin sayılı özelleştirme yetki yasası iptal gerekçesinde belirtilen iptal nedenlerinin bir bölümünü dikkate alarak çıkarılan sayılı yasa bilindiği gibi özelleştirme ile ilgili konuları genel olarak düzenleyen bir yasadır ve dava konusu olmadığı için bu yasanın henüz anayasa mahkemesince anayasa yönünden denetleme ve yorumu yapılmamıştır bu nedenle sayılı yasa hakkında anayasa mahkemesinin görüşü ve dolayısıyla yasa ile getirilen kurul ve kurumların anayasal konumu henüz bilinmemektediresas sayısı karar sayısı bilindiği gibi başbakanın başkanlığında onunla birlikte bakandan oluşan ve özelleştirme uygulamalarında son karar mercii olan özelleştirme yüksek kurulu öyk anayasal bir organ değildir anayasal sistem içinde yeri olmayan bu kurulun hiyerarşik yeri de bilinmemektedir özelleştirme yüksek kurulu bir yürütme organı mıdır yasama organı mıdır tek bir bakanlık ya da başbakan ile aynı statüde midir belli değildir bir yasama organı olmadığı kesindir çünkü anayasaya göre yasama yetkisi tbmm tarafından kullanılır ve devredilemez madde yürütme organı da değildir çünkü anayasaya göre yürütme yetki ve görevi cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından kullanılır madde başbakan ile bakanlar kurulunun ve tek tek bakanların anayasal durumu da anayasanın yürütme başlıklı i̇ki̇nci̇ bölümünde düzenlenmiştir özelleştirme yüksek kurulunun anayasal konumu için bu düzenlemelerden de bir ipucu çıkmamaktadır ancak sayılı yasa ile başbakanın başkanlığında si ismen sayılmış ikisi başbakan tarafından belirlenen bakandan oluşturulan bu kurul özelleştirme uygulamalarında tek yetki ve karar sahibidir üstelik yetkilerinin bir bölümünü özelleştirme i̇daresi başkanlığına da devredebilmektedir yasama organının anayasaya göre devredilemez nitelikteki yetkileri bir yasa ile özelleştirme yüksek kuruluna devredilmiş kurula bu yetkilerin bir bölümünü devir yetkisi de verilmiştir öyknın yetkilerini tbmmnin mi bakanlar kurulunun mu kimin adına kullandığı da belli değildir kullanılan bir yürütme yetkisi ise bu anayasaya göre ancak bakanlar kurulu tarafından kullanılabilir anayasa mahkemesi anayasanın ve maddeleriyle ilgili yorumu da bu doğrultudadır oysa öyk kararlarının yürütmenin başı olan cumhurbaşkanı tarafından onaylanması gibi bir durum da yoktur öyk kararlarının tüzük yönetmelik çıkarmak gibi klasik düzenleme yetkisini çok aştığı ve çoğu yasa ile kurulmuş kamu kuruluşlarını veya şirketlerinin satışına tek başına karar verdiği de bir gerçektir anayasa mahkemesi anayasasının yürütmeyi yalnız bir görev değil aynı zamanda bir yetki olarak düzenlediğini kabul etmekle birlikte bunun bir sınırının bulunduğunu ve yetki gücü veren kuralların anayasanın maddelerinden ibaret olduğunu karara bağlamış tanınan yetkinin sınırlı ve tamamlayıcı bir yetki olduğunu özellikle belirtmiştir bu bakımdan anayasada belirlenen yukarıdaki ayrık durumlar dışında yasalarla düzenlenmemiş bir alanda yürütme organının subjektif öznel hakları etkileyen bir kural koyma yetkisi yoktur üstelik yürütme organının yasa ile yetkili kılınmış olması da yasayla düzenleme anlamına gelmez anayasa mahkemesinin kararı yoruma gerek bıraktırmayacak kadar açıkken daha önce ulaştırma bakanına bırakıldığı için yetkisizlik nedeniyle iptal edilen yetkilerin bu kez özelleştirme yüksek kuruluna bırakılması anayasaya aykırılığı ortadan kaldırmazesas sayısı karar sayısı çünkü ilk olarak özelleştirme yüksek kurulunun bir bakandan daha üst konumda ve yürütme erkini kullanmaya daha yetkili olduğunu gösteren hiçbir anayasal ve hukuksal kanıt yoktur i̇kinci olarak bir yüksek mahkeme olan danıştayın öyk kararlarının iptali istemiyle açılan davaları kendisinin karara bağlamayıp genel yetkili idare mahkemelerine göndermiş olmasının da hukuksal bir anlamı vardır birinci derece mahkemesi olarak danıştayın inceleyeceği konular yasasında gösterilmiştir bakanlar kurulu ile başbakan tarafından yapılan işlemler danıştayın tek bakan imzalı işlemler de idare mahkemelerin görev alanına girmektedir danıştayın öyk kararları konusunda idare mahkemesini yetki bulması öyk kararlarının başbakan tarafından imzalanmasına karşın başbakan işlemleri olarak değerlendirilmediğini göstermektedir bu açıdan öyk kararlarının tek bakan imzalı bir işlemden farkı yoktur anayasal ve hukuksal olarak özelleştirme yüksek kurulu bir bakandan yüksek olmadığına hatta danıştay tarafından bir bakan ile eşdeğer tutulduğuna göre daha önce bir bakana verildiğinde anayasaya aykırı bulunan yetkinin şimdi özelleştirme yüksek kuruluna bırakılmış olması da ve maddeler açısından anayasaya aykırıdır i̇ptali istenen yasada anayasa mahkemesinin sayılı yasanın bazı maddelerini anayasaya aykırı bulduğu gerekçeli iptal kararında yasada yer almasını açıkça istediği hususlar başka bir yasaya gönderme yapılarak düzenlenmiştir sözkonusu yasa sayılı özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanundur sayılı yasanın maddesinin son fıkrasında türk telekomünikasyon anonim şirketinin hisselerinin değer tespiti ve satış işlemleri tarihli ve sayılı kanun hükümleri dahilinde özelleştirme i̇daresi başkanlığınca yürütülür ve sonuçlandırılır hükmü vardır buna göre hisse senetlerinin değer tespit ve satış işlemleri özelleştirme i̇daresi başkanlığınca yürütülecek ve sonuçlandırılacaktır sayılı yasada hisse senetlerinin değer tespit ve satış işlemleri ile işletme lisans ve ruhsatına ilişkin değer tespit ve ihale işlemlerinin sonuçlandırma yetkisinin özelleştirme i̇daresi başkanlığına bırakılması hem sayılı yasaya hem de anayasayaaykırıdır çünkü sayılı yasaya göre özelleştirme işlemlerinde son merci özelleştirme yüksek kuruludur bu kurulun bir an anayasal ve hukuksal bir kurul olduğu varsayılsa bile ona ait bir yetkinin herhangi bir müsteşarlıkla eşdeğer olan özelleştirme i̇daresi başkanlığına bırakılması yetki devri açısından anayasaya aykırıdır ayrıca daha önce bir bakana tanındığında bile anayasaya aykırı bulunan bir yetkinin yürütme erkinin içinde yer almayan bir bürokrata tanınması da anayasaya aykırıdır sonuç olarak sayılı yasaya göre karar organı öykdır sonuçlandırma yetkisinin öi̇be verilmesi anayasaya aykırıdıresas sayısı karar sayısı yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı yasanın maddesinin ve fıkraları yabancı sermayenin sahip olabileceği hisseler ile bir şirketin tek başına sahip olabileceği hisseleri sınırlamadığı için fıkrası daha önce bir bakana tanındığında anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen bir yetkiyi onunla eş değerde bir kurula devrettiği için maddesindeki sonuçlandırılır ifadesi de yetkisiz bir makamı yetkilendirdiği için anayasaya aykırıdır sayılı yasanın maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın maddesinin fıkrası anayasaya aykırılık nedeni yukarıda açıklanmaya çalışılan maddenin son fıkrasındaki yetkiyi bu kez işletme lisans ve ruhsatları için getirmektedir fıkra şöyledir i̇şletme lisans ve ruhsatına ilişkin değer tespit ve ihale işlemleri tarihli ve sayılı kanun hükümleri dahilinde özelleştirme i̇daresi başkanlığınca yürütülür ve sonuçlandırılır bu düzenlemenin anayasaya aykırı yönleri daha önce aktarıldığı için burada yinelenmeyecektir sayılı yasanın maddesinin son fıkrası için anayasaya aykırılık itirazlarımız aynen geçerlidir sayılı yasanın maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın maddesiyle sayılı kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir ek madde türk telekomünikasyon anonim şirketi hisselerinin satışından elde edilen gelirlerin kadarı posta hizmetleri kadarı telekomünikasyon hizmetleri lisans ücretlerinin kadarı telekomünikasyon hizmetlerinin geliştirilmesinde kullanılır bu miktarlar ve kullanım alanları ulaştırma bakanlığının önerisi ve bakanlar kurulu kararıyla belirlenir kalan kısım öncelikle borç ödemelerinde kullanılmak üzere hazineye devredilir sayılı yasanın bazı bölümlerini iptal eden anayasa mahkemesi gerekçeli kararında bakanlar kuruluna tanınan yetkinin sınırlı ve tamamlayıcı bir yetki olduğu belirtilmiştir sayılı yasanın maddesi ile bakanlar kuruluna verilen yetkinin sınırı da belirsizdir her üç miktarda da kadarı ibaresi yüzde den yüzde ye kadar herhangi bir oranı kapsamaktadır ki bu da yüzde lik bir yetkiyi içermektedir bilindiği gibi bakanlar kurulunun yetkilendirildiği yasalarda bir oran belirlenir ve bu oranı belli bir kata kadar artırma yetkisi verilir ancak yukarıdaki düzenleme ile den ye kadar herhangi bir oranı belirleme gerekli gördüğü oranda artırma veya eksiltme yetkisi tanınmaktadır telekomünikasyon hisseleri ile işletme lisans ve ruhsatları milyonlarca dolar trilyonlarca lira ile ölçülmektedir örneğin hisse senetleri için eski ulaştırma bakanı sayın köstepen tarafından milyar dolar biçiminde dile getirilen tutarın yüzde ile yüzde si arasındaki fark milyon dolar ile milyar dolar arasında değişmektedir yalnız hisse senetleri özelleştirilmesinden doğan milyar dolar farka yaklaşık trilyon tl diğer kalemler de eklendiğinde ortaya çıkan rakamların karşılaştırılması için birkaç örnek yeterlidiresas sayısı karar sayısı örneğin resmi tahminlere göre yılında kamu yatırımlarının toplam tutarı fiyatlarıyla trilyon tl olacaktır yedinci beş yıllık plan döneminde yani yılda kamu toplam eğitim yatırımı tutarının trilyon tl sağlık yatırımlarının ise trilyon tl olması beklenmektedir kaynak dpt yedinci beş yıllık kalkınma planı taslağı tablo örnekler bakanlar kuruluna verilen takdir yetkisinin çok büyük olduğunu göstermek için yeterlidir sonuç olarak sayılı yasanın maddesiyle bakanlar kuruluna verilen yetki anayasanın maddesi ile başlangıç bölümünün fıkrasına ve daha önceki anayasa mahkemesi kararlarına uymadığı için de anayasanın maddesine aykırıdır sayılı yasanın sayılı yasa ile birlikte uygulanacak hükümlerinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen sayılı yasada anayasa mahkemesinin sayılı yasanın bazı maddelerini anayasaya aykırı bulduğu gerekçeli iptal kararında yasada yer almasını açıkça istediği hususların başka bir yasaya gönderme yapılarak düzenlendiğine sözkonusu yasanın da sayılı özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun olduğuna daha önce değinilmişti sayılı yasa telekomünikasyon hizmetlerinin özelleştirilmesinde sayılı yasanın uygulanacağını açıkça belirtmiştir bu kural gereği sayılı özelleştirme yasasının başta özelleştirme yüksek kurulunu oluşturan görev ve yetkilerini belirleyen özelleştirme i̇daresi başkanlığını kuran görev ve yetkilerini belirleyen maddeleri olmak üzere özelleştirme ilkelerini belirleyen yasak ve cezai hükümleri düzenleyen stratejik konu ve kuruluşları belirleyen yabancılara taşınmaz satışını düzenleyen kamu hizmetinin devrini düzenleyen özelleştirme uygulamaları sonucu rekabetin korunmasını düzenleyen özelleştirme uygulamalarına ilişkin hükümleri düzenleyen özelleştirme yöntemlerini değer tespitini ihale yöntemlerini düzenleyen maddeleri yabancı sermayenin faaliyetini düzenleyen sayılı yasanın maddesinin bendini kaldıran maddesinin girişi türk telekomünikasyon aş hisselerinin işletme lisans ve ruhsatlarının özelleştirilmesinde geçerli olacak yukarıdaki maddeler de sayılı yasa metninden sayılacaktır bu noktadan hareketle dava dilekçemizde sayılı yasanın sayılı yasa ile birlikte uygulanacak maddelerinden bazıları için de anayasaya aykırılık itirazında bulunulmuştur sayılı yasanın maddesinin anayasaya aykırılığı özelleştirme yüksek kurulu öyknun oluşumu ve görevleri sayılı yasanın maddesinde düzenlenmiştir öyknun anayasal bir statüsü olmadığı hukuksal olarak yürütme erkini temsil edemeyeceği sayılı yasa ile kendisine tanınan statü ile de bir yandan yürütme erkine aitesas sayısı karar sayısı bazı yetkileri kullanmaya üstelik bunlardan bazılarını müsteşar statüsünde bir kamu görevlisine devretmeye yetkili kılınmasının anayasaya aykırı olduğu daha önce açıklandığı için konunun ayrıntısına girilmeyecektir sayılı yasanın maddesinin ve fıkraları için yapılan itirazlarımız aynen geçerlidir ancak sayılı yasa ile öykya tanınan yetkilerin kapsamı ele alındığında anayasa hukuku açısından daha vahim olanı öyknun yasama organı kararı yasa ile kurulmuş aynı zamanda görev yetki ve işleyişine ait kurallar belirlenmiş kamu kuruluşları üzerinde yasama organı erkini kullanma konusunda yetkili kılınmış olmasıdır bilindiği gibi sayılı özelleştirme yetki yasası özetle yürütme erkine somut ve sınırı olmayan yetkiler tanıdığı için iptal edilmişti sayılı özelleştirme yasası da adında yetki sözcüğü geçmemekle birlikte kapsam ve içerik olarak bir yetki yasasından farksızdır ancak ondan çok daha ileri gitmekte bir yetki yasası ile yetki yürütme organına cumhurbaşkanı ve bakanlar kuruluna devredilirken bu kez hukuksal statüsü belirsiz ama hiyerarşik olarak daha altta yer aldığı kesin olan bir kurula yetki devri yapılmaktadır anayasa mahkemesi yasama yetkisinin kanun hükmünde kararname çıkarmaya yetkili bir organa devri sırasında bile birtakım sınırlamalar arar kapsam ve yetkinin açık ve somut olmasını isterken sayılı yasada daha önce yürütme erkine devri anayasaya aykırı bulunan konularda bu kez yürütme erkini bile temsil etmeyen ve cumhurbaşkanı onayının aranmadığı beş kişilik bir kurulun yetkilendirilmesinin anayasaya uygun olması düşünülemez kuşkusuz gelişmeler kararlarda sürat ve çabukluğun sağlanması açısından kamu yönetiminde yetki devrinin gelenekselleşmişin dışında makam ve organlara yapılmasını gerekli hatta kaçınılmaz hale getirebilir ve bu yeni bir yönetim anlayışının gereği de olabilir ancak bu durumda bile yetki devrinin usulüne göre ve içinde bulunulan sistemin türkiye için parlamenter sistem öngördüğü biçimde yapılması zorunludur türkiyenin uygulamakta olduğu ve anayasanın başlangıç bölümünde tanımlanan güçler ayrılığı sisteminin temel özelliği belirli yetkilerin belirli organlar tarafından kullanılmasıdır bunların devrine ait usuller de yine anayasada belirtilmiştir öyknun konumu bu açıdan değerlendirildiğinde sayılı yasanın maddesinde sayılan yetkilerinden bir bölümünün anayasanın maddesinde devredilemez olarak nitelendirilen yasama organına bir bölümünün de anayasanın maddesinde belirtilen cumhurbaşkanı ve bakanlar kuruluna ait olduğu görülmektedir ki bu yetkilerin öykna tanınmış olması anayasaya aykırıdır çünkü öyk sayılı yasanın maddesinde yazılı ve neredeyse kamuya ait mal varlığının tamamına yakınını içeren kuruluşların özelleştirilmesinde yetkili kılınmıştır bu yetkinin istisnası sayılı yasanın maddesinin bölümündeki kuruluştur bunlar da özel yasalar ile bu kapsama alınabilmektedir nitekim bazı maddelerinin iptali istenen yasa da bu kapsamdadır kısaca türkiyede kamunun sahip olduğu tüm mal varlığının özelleştirilmesi bir başka sözcükle satılması için kişilik bir kurulun yasama ve yürütme organlarının üzerinde yetkili kılınması anayasanın öngördüğü parlamenter sisteme ve dolayısıyla anayasaya aykırıdıresas sayısı karar sayısı bilindiği gibi yasalar ile tanınan yetkilerin objektif nesnel olması zorunludur hukuk sistemimizde yürütme organına ya da idareye takdir yetkisi tanınmış olmakla birlikte bu sınırsız ve keyfi kullanılabilecek bir yetki değildir yetki devredilirken kullanılmasının yöntem ve sınırlarının da açıkça belirtilmesi gerekir bu durum anayasa mahkemesi tarafından da zaman zaman dile getirilmiş ve yürütme organının yasa ile yetkili kılınmış olması bile nesnellik için yeterli sayılmamıştır bu nedenle yasalarda devredilen yetkinin açık somut ve sınırlarının belirlenmiş olması beklenir oysa sayılı yasanın maddesinin son fıkrasında maddenin ve bentlerinde yazılı yetkilerin özelleştirme i̇daresi başkanlığına devri de mümkün kılınmıştır bunlardan bendi özelleştirme kapsamına alınmış olan kuruluşların satış kiralama işletme hakkı devri mülkiyetin gayri ayni hakların tesisi ve işin gereğine uygun sair hukuki tasarrufla gerçek veveya özel hukuk tüzel kişilerine devredilmesi yöntemleriyle gerçekleştirilen nihai devir işlemini onaylamayı düzenlemektedir sayılı yasanın maddesinin son fıkrası hizmetin ifası için yarar gördüğü hallerde parasal sınırları ile usul ve esaslarını açıkça belirlemek kaydıyla bu yetkinin özelleştirme i̇daresi başkanlığına devredilebilmesini sağlamaktadır hizmetin ifası için yarar subjektif bir tanımlamadır diğer bir deyişle objektif değildir özelleştirme yüksek kurulu bunu dilediği biçimde yorumlayabilecektir özelleştirme kapsamındaki bir kamu kuruluşunda görev değişimi yetkisinden telekomünikasyon hizmetlerinin tümünün özelleştirilmesi yetkisine kadar çok geniş bir yetki yelpazesinin hizmetin ifası kapsamında değerlendirilmesi mümkündür parasal sınırlar ile usul ve esasların açıkça belirlenmesinde neyin ölçüt alınacağı da belirsizdir milyon tl ile trilyon tl biçiminde belirlenmiş bir açıklık kuşkusuz aynı şey değildir usul ve esaslar geniş ya da dar belirlenebilir nesnellik ilkesi yetki devrinin somut ve sınırlarının belirlenmiş biçimde yapılmasını gerektirir bu örneğin yüzde biçiminde oran ya da oranların belirlenmesi veya belirli bir parasal miktara kadar yetki tanınması biçiminde olabilir ancak özelleştirme yüksek kurulunun takdir yetkisini sınırsız hale getiren bir düzenleme ile yapılamaz bu nedenle zaten anayasaya aykırı olarak öykya tanınmış bir yetkinin bir de özelleştirme i̇daresi başkanlığına hem de nihai karar aşamasında tanınması anayasaya aykırıdır sayılı yasanın maddesinin fıkrası ile maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın sayılı yasa ile uygulanacak hükümlerinden biri de maddesidir kamu hizmeti kavramını yeniden düzenleyen maddenin fıkrası şöyledir genel ve katma bütçeli idarelerle bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların sadece tekel niteliğindeki mal ve hizmet üretim faaliyetleri ile kamu iktisadi kuruluşlarının temel kuruluş amaçlarına uygun mal ve hizmet üretim faaliyetleri imtiyaz addolunur bunların dışındakiler imtiyaz sayılmaz bu madde gereğince yapılan faaliyetlerle ilgili olarak yapılacak anlaşma ve sözleşmeler imtiyaz şartlaşma ve sözleşmesi niteliğinde olup diğer kanunların bu hususları düzenleyen özel hükümleri saklıdıresas sayısı karar sayısı görüldüğü gibi maddenin ilk cümlesi ile imtiyaz alanı yeniden düzenlenmiştir kamu hizmetlerinin özel kesim tarafından da yapılabilmesi için kullanılan bir yol olan imtiyaz ile bir kamu hizmetini yapma ayrıcalığı belirli koşullar ile özel kesime devredilir ve bu koşullar imtiyaz sözleşmesi ile düzenlenir kuşkusuz kamu hizmeti kavramının içeriği zaman içinde değişebilir ve bu takdirde de gerek yasalarda gerekse içtihatta değişiklikler yapılabilir ancak anılan düzenleme ile kamu hizmeti dolaylı yoldan değiştirilmeye çalışılmakta kamu hizmeti tanımına hiç girilmeden hangi konuların imtiyaz sayılmayacağı belirtilerek bu amaca ulaşılmak istenmektedir hangi hizmetlerin kamu hizmeti olduğu hukukumuzda her derece mahkeme tarafından sayılamayacak kadar çok kez belirlenmiştir anayasa mahkemesinin ve sayılı ve tarihli kararında kamu hizmetinin varlığı idari yargının temel varlık nedenlerinden sayılmıştır idari yargının yani adli yargıdan ayrı ve bağımsız bir idari yargı sisteminin anayasaca ve idare hukukunca kabul edilmiş olmasının nedeni kamu hizmetlerinden doğan anlaşmazlıkların yapılarındaki özellikler bunlara uygulanacak
4,107
esas sayısı karar sayısı mahkememizin tarihli duruşmasının ara kararı uyarınca davacı vekilinin ileri sürdüğü anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varılmakla anayasanın maddesi ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca mahkememizde görülmekte olan dava sebebiyle uygulanacak olan sayılı kanuna sayılı kanunun maddesi ile eklenen geçici maddesinin anayasanın ve maddelerine aykiri görülmesi nedeniyle i̇ptali̇ istemi ile anayasa mahkemesine başvurulmasina anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanin geri̇ birakilmasina dair karar verilmiş olmakla aşağıdaki şekilde karar verilmiştir mahkememizin iş bu dosyasında davacı otel motel tur i̇nş malz orman ürün ak i̇st tarafından davalılar elektrik enerjisi toptan satış aş ve elektrik dağıtım aşye karşı tarihinde davalı şirketçe dağıtım bedeli iletim bedeli perakende satış hizmet bedeli sayaç okuma bedeli kayıp kaçak bedeli ve bunların kdvleri adı altında haksız olarak tahsil edilen paraların tahsili istemi ile dava açılmış dava devam ederken tarihinde sayılı elektrik piyasası kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun yürürlüğe girmiştir bu kanunun maddesi ile sayılı kanuna geçici maddesi eklenmiştir söz konusu geçici maddeye göre kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım sayaç okuma perakende satış hizmeti iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında madde hükümleri uygulanır sayılı elektrik piyasası kanununa sayılı kanunun maddesi ile eklenen geçici maddesinin anayasamızın maddesinde güvence altına alınan hukuk devleti ilkesi ve yine maddesinde güvence altına alman hak arama hürriyeti ilkesine açıkça aykırı olduğu kanaati nasıl olmuştur anayasamızın maddesine göre türkiye cumhuriyeti bir hukuk devletidir hukuk devletinin gereği olan hukuk güvenliğini sağlama yükümlülüğü kural olarak yasaların geriye yürütülmemesini gerekli kılar yasaların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca yasalar kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği kazanılmış hakların korunması mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak tarihlerinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar yürürlüğe giren yasaların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir öte yandan hukuk devletinin hukuk güvenliği ilkesi belirliliği de gerektirir belirlilik ilkesi yükümlülüğün hem kişiler hem idare yönünden belli ve kesin olmasını yasa kuralının ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmesini gerekli kılar i̇tiraz konusu kuralla kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım sayaç okuma perakende satış hizmeti iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında madde hükümleri uygulanır diyen kanun koyucu belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerini ihlal etmiş olup bu yasa ile geriye dönük olarak açık bir müdahale yapılmıştır geçici madde kanun değişikliğinin geçmişe dönük ve derdest davalar hakkında uygulanacağı kabul edilmekle geriye yürümezlik ilkesine de açıkça aykırıdır esasen geriye yürümezlik ilkesi hukukun temel bir prensibi ve hukuk devleti olmanın doğal bir gereğidir bu kavram yürürlüğe giren yeni kuralın yürürlük tarihinden önceki dönemde hukuki sonuçlar doğurmasını yasaklayan ve kuralın ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki olaylara uygulanmasını elveren hukukun temel prensibidiresas sayısı karar sayısı açıklanan tüm bu nedenlerle anayasanın maddesi ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca mahkememizde görülmekte olan dava sebebiyle uygulanacak olan sayılı kanuna sayılı kanunun maddesi ile eklenen geçici maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı görülmesi nedeniyle iptali istemi ile anayasa mahkemesine başvurulmasına yönelik aşağıdaki şekilde karar verilmiştir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ileri sürdüğü anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varılmakla anayasanın maddesi ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca mahkememizde görülmekte olan dava sebebiyle uygulanacak olan sayılı kanuna sayılı kanunun maddesi ile eklenen geçici maddesinin anayasanın ve maddelerine aykiri görülmesi nedeniyle i̇ptali̇ istemi ile anayasa mahkemesine başvurulmasina anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanin geri̇ birakilmasina karar verildi
600
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal istemini içeren günlü dava dilekçesindeki gerekçeler şöyledir anayasanın başlangıçtaki temel ilkeleri açısından tüm demokratik ülkelerde olduğu gibi bizim ülkemizde de gerek anayasasında gerekse anayasasında kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir buna göre yasama yürütme ve yargı organlarının görev ve yetkileri ayrı ayrı belirlenmiş anayasanın nci maddesi yasama yetkisinin türk milleti adına tbmmne ait olduğunu bu yetkinin devredilemiyeceğini inci maddesi yürütme yetkisinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu eliyle anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacağını uncu maddesi yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağını emretmiştir ayrıca anayasamızın nci maddesinde tbmmnin kanun yapmak değiştirmek ve kanun kaldırmakla görevlendirildiği ifade edilmiştir yine anayasanın başlangiç kısmının ncı fıkrasında kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medenî bir iş bölümü ve işbirliği olduğu üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu belirtilmiştir parlamenter demokratik rejimin temeli olan parlamentolar i̇ktidarı ve muhalefetiyle milletin temsilcilerinden oluşan anayasal bir organdır bu nedenle tüm toplumu ilgilendiren fertleri bağlayan uyulması zorunlu objektif kurallardan oluşan kalıcı yasaların yapılması ancak mecliste toplumsal uzlaşma zemini yaratılarak mümkün olabilmektedir devletin temel yapısını bu esaslara dayandıran anayasamız rejime işlerlik kazandırmak açısından bu konuda bazı istisnaî kurallara da cevaz vermiştir anayasanın inci maddesi türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevlerin khklerle düzenlenemeyeceği esasını getirerek bu konuda tbmmnin khkme çıkarma yetkisi vermeyeceği belirlenmiştir belirtilen konular dışında verilecek yetki yasasında çıkarılacak khknın amacının kapsamının ilkelerinin kullanma süresinin ve süresi içerisinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılmayacağının gösterilmesi kuralı öngörülmüştür khk çıkarma yetkisinin acil hallerde beklemeye tahammülü olmayan zorunlu durumlara münhasıran kullanılacağı olağan bir yol olmadığı anayasanın inci maddesinin inci fıkrasındaki yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür hükmünde de ifadesini bulmaktadıresas sayısı karar sayısı anavatan partisi olarak çağdaş bir uygulama olan khk çıkartılmasına karşı deyiliz hatta hukuk kuralları çerçevesinde bazen bunun zorunlu ve gerekli olduğuna da inanmaktayız zira hızla gelişen olaylara ve değişen dünya şartlarına uyum sağlamak bakımından acil durumlarda toplumun gerisinde kalmış bazı yasalarla bir şey yapmak çözüme ulaşmak mümkün olmamaktadır i̇şte bu durumlarda aktif bir tutum sergileyebilmek açısından belirli ve sınırlı konularda hükümete yetki verilmesine taraftarız ancak yüce mahkemenizin de pekçok kararında belirttiği gibi bu yetki parlamentoyu dışlayan açık bir yetki devri şeklinde olmamalıdır yasa yapma yetkisi yalnız tbmm nin olunca ve özellikle bu husus yasada belirtilmişse artık khk çok zorunlu haller dışında inci madde imkan verse de düşünülmemelidir maddedeki hükümler anayasanın genel prensipleri içinde değerlendirilmeli yasamayı yürütmenin egemenliğine bağlayan yöntemin hukukun üstünlüğü ilkesi ile bağdaşmayacağı gözetilmelidir yasaların çıkarılmasında üstün olan anayasaya uygunluğa gerekli özen gösterilmez ve buna uyulmaz keza anayasaya aykırılığı anayasa mahkemesi kararları ile ortaya konulmuş yasalar benzeri kuralları daha da genişletilmiş olarak kapsar nitelikte anayasa mahkemesi kararlarına rağmen yeniden çıkarılırsa hukuk devletinden söz etmek mümkün olamaz i̇ptal istemi ile yüce mahkemenize başvuruda bulunduğumuz sayılı yetki kanunu tüm bu olumsuzlukları ve hukuk dışı anlayışı sergileyen bir kanun hüviyetindedir anayasada ifade edilen yetki sınırlarını büyük ölçüde aşan hatta anayasanın özüne ve ruhuna aykırı bir biçimde yetki devri niteliğinde bir düzenleme olarak görülmektedir sosyal güvenlik personel reformu ekonomi özelleştirme gibi toplumun tamamını ilgilendiren pekçok temel konularda düzenlemeler yapmak üzere henüz açıklanmamış bir bakanlar kuruluna ve hangi konularda kanun hükmünde kararname çıkarılacağını dahi bilmeyen güvenoyu almamış bir hükümete yetki verilmiştir bir yılı aşkındır hiç bir konuda başarılı olamayan koalisyon hükümetinin yangından mal kaçırırcasına güvenoyu dahi almadan böylesine geniş yetkilerle donatılmasından endişe duymamak mümkün değildir meclisleri çalıştırmak iktidar partilerinin görevidir geçen süre içerisinde bu konuda başarılı olamayan koalisyon partileri tek çözümü meclisi devre dışı bırakmakta bulmuş olacaklarki her vesile ile eleştirdikleri anayasaya aykırı gördükleri yetki kanunlarına ümit bağlamışlardır nitekim söz konusu yetki kanununun tbmm müzakereleri sırasında iktidar ortağı shp grubu adına konuşan sayın üye bu konudaki gerçek niyetlerini çekinmeden şu şekilde kürsüden ifade etmiştir şurada tbmmni çalıştırmamak için ama her vesileyle engelleme yaptınız ve bizde çıktık burada arkadaşlar bu memleketin yönetilebilmesi için kanun çıkması lazım dedik siz her kanuna bir ilkeye bağlı olmadan sırf meclisi çalıştırmamak için burada engelleme yaparsınız hükümet de devlet faaliyetlerini yürütmek zorundadır zaman ne yapmak zorunda kaldı yetki istemek zorunda kaldı tbmm nin bazı yetkilerini hükümet devralmak istiyorsa bunun sorumlusu bugünkü muhalefettir tutanaklara geçen bu ifadelerde açıkça ortaya koymaktadır ki yetki kanunu anayasada ifade edildiği gibi zorunluluktan dolayı çıkarılmamış iktidar partilerinin sayısal çoğunluklarınaesas sayısı karar sayısı rağmen meclisi çalıştıramadıklarından dolayı kolay yolu benimseyip henüz oluşturulmamış bir hükümeti meclisi devre dışı bırakacak böylesine geniş ve kapsamlı konuları içeren bir yetkiyle donatmışlardır bu yetki devrinin mantığını parlamenter demokratik sistem ve hukuk devleti ilkeleri ile bağdaştırmak mümkün değildir hele bunun sorumluluğunu muhalefet partilerine yüklemek ise tamamen inandırıcılıktan uzaktır toplumun geniş kesimlerini ilgilendiren böylesine çok yönlü bir yetkinin kullanılmasında tbmm ni dışlayan iktidarın uygulamalarında ne derece samimi davranacağından endişe duymaktayız oluşacağı dahi bilinmeyen yani ortada olmayan bir hükümete yetki verilmesi anayasanın anayasada yetki hükümete verilir denilmesine rağmen henüz kimlerden ruhuna da aykırıdır bu bakımdan iptali gerekmektedir sayılı memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkındaki bazı kanunlar ile teşkilat kanunlarında değişiklik yapılmasına dair yetki kanunu amaç kapsam i̇lkeler ve yetki süresi başlıklarıyla esas maddeden oluşmaktadır bu maddeler birbirleri ile bağlantılı olduklarından ve birinin iptali diğerlerinin de iptalini gerektireceğinden maddelere ilişkin iptal gerekçelerimizde genel gerekçelerde yaptığımız açıklamaları tekrarlamamak için ek gerekçelerle yasayı bütün olarak ele alacağız açıkça ifade etmek gerekir ki bu yasa ile hükümet toplumun büyük kesiminin ödediği vergilerle oluşturulan ki̇tler bankalar ve çeşitli kamu ve özerk kuruluşlar üzerinde tek yanlı tasarruflarda bulunacaktır kamu kurum ve kuruluşları ile vatandaş arasındaki ilişkiler vatandaşın hak ve yükümlülüklerini kapsamaktadır dolayısıyla temel haklar olarak nitelendirilen ve anayasa gereği kanunla düzenlenmesi gereken birçok konu yetkiyle hükümete devredilmiştir böylece yürütme organına geniş alanlarda yasa gücünde düzenleme yetkisi verilmektedir oysa ekonomik olayları çözmek ancak ekonomik hukukun tanzimi ile başarıya ulaşabilir böyle bir düzenleme yürütme organına üstünlük tanımadan başka ciddi hiç bir çözüm getirmez bu nedenle yasanın tümü anayasanın kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medenî bir iş bölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu na açıkça ifade eden başlangıç bölümüne aykırıdır i̇ptali gerekir anayasanın nci nci nci inci ve üncü maddelerine aykırılık gerekçeleri anayasanın ikinci maddesine aykırılık bilindiği üzere anayasanın nci maddesi devletin bir hukuk devleti olduğunu belirlemektedir hukuk devletinde her türlü eylem ve işlemin hukuka uygun olması gerekmektedir yukarıda genel gerekçede izah edildiği üzere bu yasanın ncü maddeleri hukuka uygun bulunmamakta hukukun üstünlüğünü zedeleyici unsurlar içermektedir bu nedenle iptal edilmesi gerekmektedir anayasanın inci maddesine aykırılık yine genel gerekçede de ifade ettiğimiz gibi bu yetki yasası bakanlar kuruluna çok geniş alanlarda mahiyeti önceden kestirilemeyen zorunlu hallerin dışında bir çok yasadaesas sayısı karar sayısı değişiklik ve düzenleme yapma yetkisi vermektedir bu özellikleri ile bu yasa bir yetki yasası olmayıp yetki devri yasası mahiyetindedir bir yıl süre ile meclis devre dışı tutulmak istenmiştir bu durum anayasanın inci maddesindeki yetkinin devredilemeyeceği hükmüne aykırıdır i̇ptal edilmesi gerekmektedir anayasanın nci maddesine aykırılık genel gerekçede de ifade edildiği gibi anayasanın nci maddesi ile kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak yetkisi tbmm ne verilmiştir herhangi bir yetki devri anayasanın bu maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir anayasanın inci maddesine aykırılık anayasanın inci maddesinin inci fıkrası tbmm bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir yine aynı maddenin ikinci fıkrasında yetki kanunu çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini kullanma süresini ve süre içerisinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir denilmektedir anayasa mahkemesinin birçok kararında da yetki yasalarının amacı kapsamı ve konusu geniş içerikli her yöne çekilebilecek yuvarlak ve genel anlatımlarla gösterilmemeli değişik şekillerde yorumlara elverişli olmamaları gerektiği hususu açıkça vurgulanmıştır sözkonusu yetki yasası anayasada ve anayasa mahkemesi kararlarında belirtilen unsurları taşımadığından iptal edilmesi gerekmektedir anayasanın üncü maddesine aykırılık anayasanın üncü maddesinin ncı fıkrası anayasa mahkemesi kararları resmî gazetede hemen yayımlanır ve yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlar hükmünü amirdir yasa koyucu yasa düzenlemelerinde hukuk ve anayasanın üstün kurallarına bağlıdır buna göre anayasaya aykırı bulunan kuralların yeniden yasalaştırılmaması gerektiği anayasa mahkemesi kararlarında defalarca açıklanmıştır anayasaya aykırılığı anayasa mahkemesince saptanmış kuralların aynı amaç doğrultusunda yeniden yasalaştırılması kararı etkisiz duruma düşürmek anlamına gelir bağlayıcılık kararların sonucu kadar gerekçeleri yönünden de geçerlidir bu nedenle yasa koyucunun aynı konuda çıkaracağı yeni yasada anayasa mahkemesi kararının sonucu ile birlikte gerekçesinin de gözönünde bulundurması gerekmektedir bir yasa kuralının anayasanın üncü maddesinin son fıkrasına aykırılığından söz edilebilmesi için iptal edilen önceki kuralla içeriği yönünden aynı ya da benzeri olması yetmeyecek kurallar arasında teknik içerik ve kapsam bakımından da benzerlik aranacaktır teknik içerik ve kapsam bakımından benzerlik iptal edilen yasa ile yeniden çıkarılan yasanın sözcüğü sözcüğüne aynı olması anlamına gelmez çünkü böyle bir anlayış üncü maddenin son fıkrasındaki kuralı anlamsız ve uygulanamaz kılar konu ve kapsam bakımından sözcüklerde farklılıkta olsa ikinci yasanın aynı amaç doğrultusunda anayasa mahkemesiesas sayısı karar sayısı kararına karşı onu etkisiz kılmak amacıyla çıkarıldığının saptanması aranan koşulun gerçekleşmiş sayılması için yeterlidir eğer anayasa mahkemesi kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini kimi anayasal sınırlar içinde bulmazsa artık yasama organının aynı biçimde ve içerikte yeniden yetki yasası çıkarmaması gerekir tersine tutum anayasanın üncü maddesindeki anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ilkesine aykırı olur anayasa mahkemesi kararı esas karar hernekadar yetki yasasının gerekçesinde anayasa mahkemesi kararları doğrultusunda hazırlandığı ifade edilmiş ise de yasanın tümünü incelediğimizde bunun gerçekleşmediğini görmekteyiz yukarıda anayasa mahkemesi kararında da açıkça ifade edildiği gibi anayasa mahkemesince daha önce iptal edilen yetki yasalarının benzeri ve daha geniş kapsamlısı olarak yürürlüğe giren sayılı yetki yasası bu yönü ile de anayasanın üncü maddesinin bağlayıcılığı ilkesine aykırılık teşkil etmekte ve tümü ile iptali gerekmektedir
1,587
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesinin birinci fıkrasıyla sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir yasa veya kanun hükmünde kararname hükümlerini anayasaya aykırı görür yahut taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık savının ciddi olduğu kanısına varırsa hükmün iptali için anayasa mahkemesine başvurmaya yetkilidir ancak bir mahkemenin anayasa mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralların da davada uygulanacak olması gerekmektedir uygulanacak yasa kuralı bakılmakta olan davayı yürütmeye uyuşmazlığı çözmeye davayı sona erdirmeye veya kararın dayanağını oluşturmaya yarayacak kuraldır uyuşmazlık konusu olayda sayılı i̇mar kanununun ve maddelerinin yanı sıra sayılı çeşitli kanunlarda ve maliye bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile değişik sayılı hazineye ait taşınmaz malların değerlendirilmesi ve katma değer vergisi kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesinin fıkrasının davada uygulanacak kural olduğu tartışmasızdır sayılı çeşitli kanunlarda ve maliye bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile değişik sayılı hazineye ait taşınmaz malların değerlendirilmesi ve katma değer vergisi kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesinin eklenen fıkrasında hazineye ait taşınmazların değerlendirilmesi ile ilgili işlemlerde bakanlık tarafından istenilen bilgi ve belgeler kamu kurum ve kuruluşlarınca öncelikle gönderilir ve görüş yazıları en geç iki ay içinde cevaplandırılır bu süre içinde cevap verilmediği takdirde olumlu görüş verilmiş sayılır i̇fraz tevhit tescil ve tespit işlemleri imar mevzuatındaki kısıtlamalara tâbi olmaksızın ve herhangi bir ücret bedel ve gider karşılığı talep edilmeksizin ilgili kuruluşlarca talebi izleyen iki ay içinde yerine getirilir hükmü yer almıştır sayılı i̇mar kanununun maddesinde i̇mar planlarına göre yol meydan yeşil saha park ve otopark gibi umumi hizmetlere ayrılan yerlere rastlayan gayrimenkullerin bu kısımlarının ifrazına veya tevhidine izin verilmez i̇mar parselasyon planı tamamlanmış olan yerlerde yapılacak ifraz veya tevhidin bu planlara uygun olması şarttır i̇mar planlarında parsel cepheleri tayin edilmeyen yerlerde yapılacak ifrazların asgari cephe genişlikleri ve büyüklükleri yönetmelikte belirtilen esaslara göre tespit edilir i̇mar planı dışında kalan alanlarda yönetmeliklerinde tayin edilecek miktarlardan küçük ifrazlara izin verilmez hükmü maddesinde ise belediye ve mücavir alan hudutları içindeki gayrimenkullerin resen veya müracaat üzerine tevhid veya ifrazı bunlar üzerindeesas sayısı karar sayısı irtifak hakkı tesisi veya bu hakların terkini bu kanun ve yönetmelik hükümlerine uygunluğu belediye encümenleri veya il idare kurullarınca onaylanır onaylama işlemi müracaatın belediyelere veya valiliklere intikalinden itibaren en geç gün içinde sonuçlandırılır ve tescil veya terkini için gün içinde tapuya bildirilir tapu dairesi tescil veya terkin işlemini bir ay içinde sonuçlandırmak zorundadır bu kanun hükümlerine göre şüyulandırılan gayrimenkullerin sahipleri ilgili idarenin tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde aralarında anlaşamadıkları veya şüyuun izalesi için mahkemeye müracaat edilmediği takdirde ilgili idare hissedarmış gibi şüyuun izalesi davası açabilir tarafların rızası veya mahkeme kararı ile şüyuun izalesi ve arazi taksimi de yukarıdaki hükümlere tabidirhükmü yer almıştır belirtilen hükümlerde ifraz tevhid ve tescil işlemlerinin hangi şartlarda ve nasıl yapılacağı belirtilmiştir tc anayasasının devletin temel amaç ve görevleri başlıklı maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmü ile sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması başlıklı maddesinde herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir çevreyi geliştirmek çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir hükmü yer almaktadır anayasanın ve maddesiyle devlete verilen görevlerin imar mevzuatıyla getirilen düzenlemelerle de yaşama geçirileceğinde kuşku bulunmaması gerekir sayılı hazineye ait taşınmaz malların değerlendirilmesi ve katma değer vergisi kanununda değişiklik yapılması hakkındaki kanunun maddesinin fıkrası ile hazineye ait taşınmazların değerlendirilmesi ile ilgili işlemlerde bakanlık tarafından istenilen bilgi ve belgeler kamu kurum ve kuruluşlarınca öncelikle gönderilir ve görüş yazıları en geç iki ay içinde cevaplandırılır bu süre içinde cevap verilmediği takdirde olumlu görüş verilmiş sayılır i̇fraz tevhit tescil ve tespit işlemleri imar mevzuatındaki kısıtlamalara tâbi olmaksızın ve herhangi bir ücret bedel ve gider karşılığı talep edilmeksizin ilgili kuruluşlarca talebi izleyen iki ay içinde yerine getirilir şeklinde getirilen düzenleme anayasanın uncu maddesinde açıklanan eşitlik ilkesine aykırıdır anayasanın uncu maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamlarıesas sayısı karar sayısı bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar kuralı yer almıştır anılan hükümde düzenlenen yasak insan hakları belgelerinde olduğu gibi birbirinin aynı durumunda olanlara aynı kuralların uygulanmasını ayrıca ve açıkça ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir aynı durumda olanlar için farklı düzenleme getirilmesi eşitliğe aykırılık oluşturur tc anayasasının amaçladığı eşitlik mutlak ve eylemli eşitlik değil hukuksal eşitliktir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngörüldüğü eşitlik çiğnenmiş olmaz başka bir anlatımla kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında yasalara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararı uyuşmazlığın çözümünde uygulanan ve iptali istenilen yasa kuralı ile şahısların mülkiyetinde bulunan taşınmazlardan hiç bir farkı bulunmayan hazineye ait taşınmaza ilişkin olarak aynı hukuksal durumdaki diğer kişilere tanınmayan bir biçimde ayrıcalık getirilmiş bu taşınmazın maliki hazine ile diğer taşınmaz malikleri arasında imar mevzuatınca uygulanacak işlemler açısından ayrım yapılmıştır bu bağlamda anayasanın yukarıda içeriği yazılı ve maddelerinde ifadesini bulan devletin temel amaçları çerçevesinde belirtilen ödevlerini yerine getirirken idarenin imar mevzuatındaki kısıtlamaların dışında tutulması sözü edilen ve maddeleri ile yukarıda açılımı yazılı anayasanın maddesine aykırılık oluşturduğunda duraksama bulunmamaktadır açıklanan nedenlerle ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak bir yasanın anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurulması gerektiğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi gereğince sayılı kanunun maddesinin fıkrasındaki ifraz tevhid tescil ve tespit işlemleri imar mevzuatındaki kısıtlamalara tabi olmaksızın ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle resen anayasa mahkemesine başvurulmasına ve anayasa mahkemesince verilecek olan kararın gecikmesi halinde hem yargısal hem de kişisel bazda giderilmesi güç veya olanaksız zararlar doğabileceği göz önünde bulundurularak esas hakkında karar verilinceye kadar itiraz konusu kuralın yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesinin istenilmesine dosyada bulunan konuyla ilgili belgelerin onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi
1,028
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçesi̇ i̇zmir asliye ceza mahkemesinin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı çek kanunu tarihli sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir yasanın geçici maddesinin fıkrasının bendinde şikayetçi ile sanığın anlaşması halinde herhangi bir süre öngörülmeksizin bu anlaşmanın sonuna kadar davalarındurdurulmasına karar verilmesi bendinde ise sanığın tek taraflı olarak yıl süre iletaahhütte bulunarak taahhüdün sonuna kadar davanın durdurulmasına karar verilmesi hükmü getirilmiştir yasalar ile ilgili kurumların normal şekilde çalışıp görevlerini yapmalarının sağlanması yerine bu kurumların görevlerini yapmamaları yargıya iş yükü olarak fatura edilmektedir ülkemizdeki karşılıksız çek davalarının yargıyı kilitleyecek sayıya ulaşmasıbankaların tamamen özensiz ve suç işlemeyi teşvik niteliğindeki ihmallerinin sonucudur bankalara hiçbir şekilde bu konuda denetim getirilmemektedir bu yasada dagöstermelik önlemler alındığı gibi özellikle tamamen suçsuz kişilerin suçlu duruma düşürüldüğü sahte çek hesabı açılmasının önlenmesiyle ilgili hiçbir önlem yine alınmamıştır buna ilişkin tarihli başvuru iptal başvurusunun eki olarak eklenmiştir tasarıda her bir çek yaprağı için bankaların sorumlu olduğu miktar tl iken tlye indirilerek yasalaşmıştır bu şekilde bankaların mevcut uygulamalarına devam etmesine yasal olanak hazırlanmıştır belediyelerin sayılı i̇mar yasasının ve devam maddelerine göre kaçakyapıları yıkmalarının yasanın amir hükmü olduğu halde bunun sağlanması yerine belediyelerin açık ihmallerine göz yumularak bu konuda hiçbir yasal düzenleme yapılmadan sayılı tcknın maddesi getirilmiş yine mahkemelere binlerce dava açılması yoluna gidilmiştir bildirilen örnekler ile ilgili kurumların normal işlevlerini yerine getirilmesi sağlanmak yerine yargı bağımsızlığına müdahale boyutunda yasal düzenlemeler ile yargı işlemez hale getirilmiştir bahse konu yasanın geçici maddesinde tarafların anlaşması halinde hiçbir süre dahi yoktur yani taraflar yıllık bir anlaşma yapmaları halinde bu süre dahi beklenecektir özellikle bu hususun mahkemelerin işleyişinin hiçbir şekilde dikkate alınmadığının açık bir göstergesidir yasanın düzenlenmesindeki temel gerekçe dünyada da etkisini gösteren küreselekonomik kriz nedeniyle cezaevine düşen sanıklardıresas sayısı karar sayısı dünyadaki küresel kriz yılında ortaya çıkmasına rağmen şu andacezaevinde bulunan sanıkların suç tarihi en yakın olarak yılıdır zira bir çek dosyasının temyiz süresi dahi yılı bulmaktadır sanıkların taahhüdünü yerine getirmemesi halinde yasada hiçbir yaptırım öngörülmemiştir i̇cra dairelerinde dahi taahhütte bulunmasından sonra taahhüdün yerine getirilmemesi durumunda taahhüdü i̇hlal suçu öngörülmüştür taahhüt için hiçbir peşin ödeme ya da teminat koşulu da getirilmemiş tamamensanıkların keyfi davranışlarına zemin hazırlayacak düzenleme yapılmıştır yasal düzenleme ile çeke olan güven ortadan kaldırılarak ülke ekonomisine de ciddi bir darbe indirilecektir zira düzenleme ile ödenmeyen çeklere odaklanıldığı halde ödenen çek miktarları ödenmeyenlere göre oldukça fazladır edinilen bilgiye göre ödenmeyen çek oranı toplam tedavüldeki çeklerin idir söz konusu yasal düzenlemenin tamamen mahkemelerin işini geciktirme ve aksatma sonucunu doğuracağı açıktır anayasamızın lson maddesi davaların en az giderle ve mümkün olan süratlesonuçlandırılmasının yargıya görev olarak vermiştir bu yasa ile çek davalarının sonuçlanması engellenmiş anayasa hükmü açıkça ihlal edilmiştir yıllık bir süre ile davaların sonuçlanması engelleneceği gibi ayrıca yeni tebligatlar yapılacak bunlarla ilgili tüm mahkemeler emek ve mesai sarf edecek ilave masraflar da çıkacaktır ayrıca bu şekilde davalar geciktirilerek hukuk devletine olan güven duygusuzedeleneceği gibi mahkemelerin bu dosyalarla uğraşarak asıl çözmesi gereken diğer dosyalara da zaman ayıramayacağından asıl fonksiyonlarını yerine getiremeyeceği ve bu şekilde hukuk devleti ilkesinin de ihlal edildiği açıktır açıklanan nedenlerle belirtilen yasa maddesinin anayasamıza aykırı olduğukanaatine varıldığından anayasa mahkemesine iptal davası açılmasına karar vermekgerekmiştir sonuç ve talep sayılı çek kanununun geçici maddesindeki bu kanunun maddesi hükmüne göre ödenmesi gereken miktarı belirli vadelerde ödeyeceğini taahhüt etmesi vetaahhütnamenin kendisi veya yasal temsilcisi tarafından mahkemeye verilmesi halindeanlaşma aranmaksızın taahhütnamede belirtilen süre sonuna kadar kovuşturmanındurmasına karar verilir hükmünün anayasamızın lson maddesindeki davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir hükmüne ve hukuk devletine ilişkin maddesine aykırı olduğundan anayasamızın maddesine göre anayasa mahkemesine iptal davası açılmasınaesas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi başkanlığına sunulmak üzere gerekçeli iptal başvurusu ilebirlikte dosyanın onaylı suretinin anayasa mahkemesi genel sekreterliğine gönderilmesine karar verildi kırıkkale asliye ceza mahkemesinin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı çek kanunun geçici madde de haklarında karşılıksız çek suçundan soruşturma açılan veya kovuşturmaya başlanılan ya da kesinleşmiş bir hüküm ilemahkum olan kişilerin aynı yasanın maddesine göre ödenmesi gereken miktarı belirlivadelerde ödeyeceğini taahhüt etmesi durumunda soruşturma veya kovuşturmanın durmasıhükmün infazının da ertelenmesine veya durdurulmasına karar verileceği düzenlenmiştir butaahhüt konusunda geçici maddenin fıkrasında düzenlenip mercilerine verilme için son gün olarak tarihi belirtilmiş olup bu tarih taahhüt için hak düşürücü süre olarak yasaya konulmuştur ancak aynı geçici maddenin fıkrasında karşılıksız çek suçuna yönelik sayılı yasanın maddesi uyarınca işlenen bu suçlar için soruşturma veya kovuşturma başlatılması ya da kesinleşmiş bir hüküm ile mahkum olma yönünden tarihi koyulmuştur madde anlatımından tarihinden sonra soruşturma ve kovuşturma başlatılması veya kesinleşmiş bir mahkumiyet olması halinde ilgilisi geçici madde de belirtilen taahhütte bulunma hakkından faydalanamayacaktır gerek gerekse sayılı yasalarda karşılıksız çek düzenleme suçu şikayete tabi olup aylık şikayet süresi yönünden hak düşürücü süre vardır sayılı yasa günü resmi gazetede yayınlanmıştır taahhütte bulunma yönünde sayılıyasanın yürürlüğe girmesinden sonra hak düşürücü bir sürenin belirtilmesi dışında geçici maddenin fıkrasında belirtilen tarihi aynı suçu işlemiş kişiler hakkında eşitsizlik anayasanın bağlayıcılığı ve hak arama hürriyetine aykırı bir düzenlemedir bu düzenleme karşısında suç tarihi tarihinden önce olan çek suçlarına ilişkin suç mağdurunun aylık şikayet hakkı içerisinde tarihinden sonra yaptığı şikayetler ile bu tarihten önce yaptığı şikayetlere yönelik farklı uygulamalara sebebiyet verileceği ve bu tarihin kanun önünde eşitlik kuralına aykırı olacağı anlaşıldığından sayılı yasanın geçici maddesinin fıkrasında ki tarihi itibarıyla ibaresinin iptali için anayasa mahkemesine müracaat etmek gerekmiştir türk mi̇lleti̇ adina hüküm yukarıda açıklandığı nedenlerle sayılı yasanın geçici maddesinin fıkrasındaki tarihiitibarıyla ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasının maddelerine aykırıolduğu sonucuna türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi uyarınca ulaşılmakla sayılı yasanın geçici maddesinin fıkrasındaki tarihi itibarıyla ibaresinin iptali istemi ile türkiye cumhuriyeti anayasa mahkemesine başvurulmasina anayasa mahkemesince bu husustaki kararın beklenmesine karardan bir suretinin bilgi edinilmesi açısından kırıkkale sulh ceza mahkemesine gönderilmesineesas sayısı karar sayısı evrak üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verildi
918
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru gerekçesi şöyledir birinci sınıfa ayrılma niteliklerini kaybetmemiş ve bu sınıfa ayrıldıktan sonra meslekte üç yılını tamamlamış sayıştay uzman denetçisi kenan tepe ve arkadaşları tarafından yüksek hakimlik ve yargı ödeneğinin ödenmesine ilişkin işlemler ile sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesiyle değişik yüksek hakimlik tazminatı cetvelinin nci fıkrası hükmü ile aynı kararnamenin üncü maddesi ile değişik sayılı hakimler ve savcılar kanununun ncı madde fıkrası hükmünün ve yine aynı kararnamenin üncü maddesinde yer alan ile tarih ve sayılı kanunun üncü maddesinin son fıkrası ibaresinin iptali istemiyle tc sayıştay başkanlığına karşı açılan davada uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak olan sayılı kanun hükmünde kararname hükümlerinin gerek mahkememizce anayasaya aykırı görülmesi gerekse davacının ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varılması üzerine işin gereği görüşüldü uyuşmazlık yüksek hakimlik ve yargı ödeneğinin ödenmesinden kaynaklanmaktadır gün ve sayılı khknin üncü maddesiyle sayılı hakimler ve savcılar kanununa eklenen ek geçici inci madde ile kendi kanunlarında gerekli değişiklik yapılıncaya kadar aylık mali sosyal ve diğer özlük hakları bakımından sayıştay başkanı daire başkanları üyeleri sırasıyla yargıtay birinci başkanı daire başkanları ve üyeleri bunların dışında kalan sayıştay meslek mensuplarıyla sayıştay savcı ve savcı yardımcıları kıdem sınıf ve derecesindeki birinci sınıf birinci sınıfa ayrılmış ikinci sınıf ve üçüncü sınıf hakim ve savcılar hakkındaki hükümlere tabi olacağı hüküm altına alınmıştır gün ve sayılı yetki kanununa dayalı gün ve sayılı memurlar ve diğer kamu görevlileri ile i̇lgili bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararnamenin değişik inci maddesi ile sayılı yüksek hakimlik tazminatı hakkında kanun hükmünde kararnamenin değişik inci maddesindeki cetvelde yapılan değişiklikle birinci sınıfa ayrılma niteliklerini kaybetmemiş ve bu sınıfa ayrıldıktan sonra meslekte üç yılını doldurmuş sayıştay meslek mensupları ve sayıştay savcı yardımcılarına cetvelin nci sırasında yer verilerek gösterge üzerinden yüksek hakimlik tazminatı ödeneceği öngörülmüştür sayılı kanun hükmünde kararnamenin üncü maddesiyle sayılı hakimler ve savcılar kanununun üncü maddesinin sonuna sayılı yasanın inci maddesiyle eklenen son fıkra hükmü yürürlükten kaldırılarak bu düzenlemeye paralel olarak kararnamenin üncü maddesiyle sayılı hakimler ve savcılar kanununun ncı maddesi yeniden düzenlenerek maddenin fıkrasında diğerleri için brüt aylıkları tutarının ile bu kanuna göre hesaplanacak en yüksek aylık tutarının sinin toplamı kadar ödenek verilir hükmü getirilmiştir sayılı kanun hükmünde kararnamenin üncü maddesiyle sayılı hakimler ve savcılar kanununa eklenen ek geçici inci madde hükmü halen yürürlükte olduğundan iptali istenen sayılı kanun hükmünde kararnamenin söz konusu hükümleri ile birinci sınıfa ayrılma niteliklerini kaybetmemiş ve meslekte üç yılını doldurmuş hakim ve savcılar ile birinci sınıfa ayrılma niteliklerini kaybetmemiş ve bu sınıfa ayrıldığı tarihten itibaren deesas sayısı karar sayısı meslekte üç yılını doldurmuş sayıştay meslek mensupları arasında yargı ödeneği açısından farklılık meydana getirilmesi eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi sayılı kanun hükmünde kararnamenin dayanağını oluşturan gün ve sayılı yetki kanununun amacına ve kanunda öngörülen ilkelere aykırı olduğu yolunda ileri sürülen iddiaların mahkememizce de ciddi bulunarak iptali istenen hükümlerin anayasaya aykırı olduğu kanısına ulaşılmıştır açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca mahkememizce bakılmakta olan dava sebebiyle uygulanacak olan sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesiyle değişik yüksek hakimlik tazminatı cetvelinin nci fıkrası hükmü ile aynı kararnamenin üncü maddesi ile değişik sayılı hakimler ve savcılar kanununun ncı madde fıkrası hükmünün ve yine aynı kararnamenin üncü maddesinde yer alan ile tarih ve sayılı kanunun üncü maddesinin son fıkrası ifadesinin anayasanın eşitlik ilkesi ile kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisine ilişkin maddesine aykırı bulunması nedenleriyle anayasaya aykırı olduğu kanaatine ulaşıldığından dava dilekçesi ve eklerinin onaylı örneği ile söz konusu hükümlerin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına tarihinde oybirliği ile karar verildi
577
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iv anayasaya aykirilik i̇ddi̇alarinin gerekçeleri̇ tarihli ve sayılı i̇ş kanunu i̇le bazi kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde deği̇şi̇kli̇k yapilmasi i̇le bazi alacaklarin yeni̇den yapilandirilmasina dai̇r kanunun maddesi ile değişik sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesinde geçen tarihli ve sayılı bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda atama usulüne i̇lişkin kanuna ekli ve sayılı cetvellerde gösterilen unvanları taşıyan görevler ile farklı atama usullerine tabi olsalar dâhi daire başkanı ve üstü görevlere sivil memurlar hariç kolluk teşkilatlarının kadrolarına açıktan naklen veya vekâleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma bu görevlerle ilgili yer değiştirme görev ve unvan değişikliği işlemleri hakkında verilen mahkeme kararlarının gereği ilgilinin kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanması suretiyle iki yıl içinde yerine getirilir sözcük grubunun ibâresinin anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal gerekçesi bu düzenleme ile sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun kararların sonuçları kenar başlıklı maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesine günlü sayılı terörle mücadele kanunu ve ceza muhakemesi kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile eklenen kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama görevden alma göreve son verme naklen veya vekâleten atama yer değiştirme görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının gereği dava konusu edilen kadronun boş olması hâlinde bu kadroya boş olmaması hâlinde ise aynı kurumda kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanmak suretiyle yerine getirilir biçimindeki üçüncü cümlesi ancak tarihli ve sayılı bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda atama usulüne i̇lişkin kanuna ekli ve sayılı cetvellerde gösterilen unvanları taşıyan görevler ile farklı atama usullerine tabi olsalar dahi daire başkanı ve üstü görevlere sivil memurlar hariç kolluk teşkilatlarının kadrolarına açıktan naklen veya vekaleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma bu görevlerle ilgili yer değiştirme görev ve unvan değişikliği işlemleri hakkında verilen mahkeme kararlarının gereği ilgilinin kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanması suretiyle iki yıl içinde yerine getirilir şeklinde değiştirilmektedir buna göre sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama görevden alma göreve son verme naklen veya vekâleten atama yer değiştirme görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının gereği dava konusu edilen kadronun boş olması hâlinde bu kadroya boş olmaması hâlinde ise aynı kurumda kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanmak suretiyle yerine getiriliresas sayısı karar sayısı biçiminde iken sayılı kanunun maddesi ile ancak tarihli ve sayılı bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda atama usulüne i̇lişkin kanuna ekli ve sayılı cetvellerde gösterilen unvanları taşıyan görevler ile farklı atama usullerine tabi olsalar dahi daire başkanı ve üstü görevlere sivil memurlar hariç kolluk teşkilatlarının kadrolarına açıktan naklen veya vekaleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma bu görevlerle ilgili yer değiştirme görev ve unvan değişikliği işlemleri hakkında verilen mahkeme kararlarının gereği ilgilinin kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanması suretiyle iki yıl içinde yerine getirilir şekline dönüşmekte ve böylece dava konusu üçüncü tümcenin yer aldığı kural yeniden kodifiye edilmektedir kuralda yapılan atıf nedeniyle açıktan naklen veya vekâleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma bu görevlerle ilgili yer değiştirme görev ve unvan değişikliği işlemleri hakkında verilen mahkeme kararlarının gereği ilgilinin kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanması suretiyle iki yıl içinde yerine getirileceği öngörülen ilgililer tarihli ve sayılı bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda atama usulüne i̇lişkin kanuna ekli ve sayılı cetvellerde gösterilen unvanları taşıyan görevler ile farklı atama usullerine tâbî olsalar dahî daire başkanı ve üstü görevlere sivil memurlar hariç kolluk teşkilatlarının kadrolarına açıktan naklen veya vekâleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma bu görevlerle ilgili yer değiştirme görev ve unvan değişikliği işlemleri hakkında verilen mahkeme kararlarının muhatabı olan kişilerdir bu kişiler ise tarihli ve sayılı bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda atama usulüne i̇lişkin kanuna ekli ve sayılı cetvellere göre sayili cetvel valiler büyükelçiler daimi temsilciler daimi delegeler diyanet i̇şleri başkanı ve din i̇şleri yüksek kurulu üyeleri yüksek denetleme kurulu başkan ve üyeleri türkiye i̇statistik kurumu başkanı sayili cetvel bakan yardımcıları millî savunma bakanlığı bakan yardımcısı dâhil müsteşar ve yardımcıları dışişleri bakanlığı genel sekreteri ve yardımcıları dahil genel müdür ve yardımcıları ticaret bakanlığı dış ticaret genel sekreteri ve yardımcısı hazine genel müdürü ve milletlerarası i̇ktisadi i̇şbirliği teşkilatı genel sekreteri ve yardımcısı i̇çişleri bakanlığı sivil savunma idaresi başkanı ve yardımcısı dahil türkiye bilimsel ve teknik araştırma kurul üyeleri ve genel sekreteriesas sayısı karar sayısı vakıflar genel müdürlüğü i̇dare meclis başkan ve üyeleri gelir i̇daresi başkanı gelir i̇daresi başkan yardımcıları gelir i̇daresi daire başkanları ve vergi dairesi başkanları türkiye kamu hastaneleri kurumu başkanı ve başkan yardımcıları türkiye i̇laç ve tıbbî cihaz kurumu başkanı ve başkan yardımcıları türkiye halk sağlığı kurumu başkanı ve başkan yardımcıları devlet personel başkanı atom enerjisi komisyonu genel sekreteri bakanlıklardaki kurul başkanları ve üyeleri strateji geliştirme başkanları bakanlıkların rehberlik ve teftiş rehberlik ve denetim denetim hizmetleri başkanları vergi denetim kurulu başkan yardımcıları bakanlık müfettişleri maliye bakanlığı vergi müfettişleri ve bankalar yeminli murakıpları dahil ve çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı i̇ş müfettişleri bakanlık müşavirleri millî savunma bakanlığı bakanlık müşavirleri dâhil birinci hukuk müşaviri bakanlık daire başkanları i̇l i̇dare şube başkanları bölge müdürleri ve başmüdürler vali muavini kaymakam i̇l hukuk i̇şleri müdürü polis akademisi başkanı i̇l emniyet müdürü olarak sayılmıştır i̇şte dava konusu sayılı kanunun sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen maddesinin birinci fıkrasının üçüncü tümcesine göre açıktan naklen veya vekâleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma bu görevlerle ilgili yer değiştirme görev ve unvan değişikliği işlemleri hakkında verilen mahkeme kararlarının gereği ilgilinin kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanması suretiyle iki yıl içinde yerine getirileceği öngörülen ilgililer anılan cetvellerde gösterilen unvanları taşıyan kadro ve görevlerde bulunan kişiler ile farklı atama usullerine tâbî olsalar dahî daire başkanı ve üstü görevlere sivil memurlar hariç kolluk teşkilatlarının kadrolarına açıktan naklen veya vekâleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma bu görevlerle ilgili yer değiştirme görev ve unvan değişikliği işlemleri hakkında verilen mahkeme kararlarının muhatabı olan kişilerdiresas sayısı karar sayısı kuralda esâsen tarihli ve sayılı bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda atama usulüne i̇lişkin kanuna ekli ve sayılı cetvellerde gösterilen unvanları taşıyan görevler ile farklı atama usullerine tâbî olsalar dahî daire başkanı ve üstü görevlere sivil memurlar hariç kolluk teşkilatlarının kadrolarına açıktan naklen veya vekâleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma bu görevlerle ilgili yer değiştirme görev ve unvan değişikliği işlemleri hakkında verilen mahkeme kararlarının gereğinin ne sûretle ve ne kadar zamanda yerine getirileceği hükme bağlanmaktadır başka bir değişle kural mahkeme kararlarının ne sûretle ve ne kadar süre içerisinde yerine getirileceğini düzenlemektedir dava konusu kuralda birinci sorunun cevabı mahkeme kararlarının gereği ilgilinin kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanması sûretiyle yapılacağı i̇kinci sorunun cevabı ise mahkeme kararlarının gereği iki yıl içinde yerine getirileceği şeklinde açıklanmaktadır buna göre sayılı kanunun maddesiyle sayılı i̇dari yargılama usûlü kanununun maddesinin birinci fıkrasına eklenen üçüncü cümlenin yürürlüğe girmesiyle birlikte sayılı bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda atama usulüne i̇lişkin kanuna ekli ve sayılı az yukarıda açıklanan cetvellerde gösterilen unvanları taşıyan görevler ile farklı atama usullerine tâbî olsalar dahî daire başkanı ve üstü görevlere sivil memurlar hariç kolluk teşkilatlarının kadrolarına açıktan naklen veya vekâleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma bu görevlerle ilgili yer değiştirme görev ve unvan değişikliği işlemleri hakkında verilen mahkeme kararlarının gereğinin ilgilinin kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanması suretiyle iki yıl içinde yerine getirileceği kurala bağlanmaktadır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir denilmiş maddesinin dördüncü fıkrasında da yasama ve yürütme organları ile idare mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez hükmü getirilmiştir sayılı kanunun maddesiyle değişik sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesinde öngörülen düzenleme ile kuralın yürürlüğe girmesinden önce hukuka aykırı olarak görevinden alınan bir kamu görevlisinin yerine aynı kadroya başka bir kişinin atanması durumunda i̇dare mahkemesince verilen kararın uygulanma imkânı da kalmayacağı gibi kuralın yürürlüğe girmesiyle birlikte i̇dare mahkemesince verilen kararın gereği dava konusu edilen kadronun boş olup olmamasına bakılmaksızın ilgilinin kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanması sûretiyle yerine getirilecektir sözgelişi sayılı bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda atama usulüne i̇lişkin kanuna ekli ve sayılı az yukarıda açıklanan cetvellerde gösterilen unvanları taşıyan görevler ile farklı atama usullerine tâbî olsalar dahî daire başkanı ve üstü görevlere sivil memurlar hariç kolluk teşkilatlarının kadrolarında görev yapan ve hukuka aykırı olarak görevinden alındığı mahkeme kararıyla belirlenen kişiler hakkında davanın kabûlü çerçevesinde dava konusu edilen aynı kadroya atanmak suretiyle mahkeme kararının gereğinin yerine getirilmesi gerekirken kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanması suretiyle yerine getirilmesi cihetine gidilmekte ve böylece anayasamızın maddesinin dördüncü fıkrasında öngörülen yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda oldukları bu organlar ve idarenin mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği kuralı ihlâl edilmiş olmaktadır zirâ sayılı bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda atama usulüne i̇lişkinesas sayısı karar sayısı kanuna ekli ve sayılı az yukarıda açıklanan cetvellerde gösterilen unvanları taşıyan görevler ile farklı atama usullerine tâbî olsalar dahî daire başkanı ve üstü görevlere sivil memurlar hariç kolluk teşkilatlarının kadrolarında görev yapan ve hukuka aykırı olarak görevinden alındığı mahkeme kararıyla sübut bulan bir görevlinin eski görevine atanması sûretiyle mağduriyetinin giderilmesini öngören olası bir mahkeme kararına uyulmamış dahası idarece ilgilinin dava konusu düzenlemenin gereği olarak başka bir kadroya ataması yapılarak mahkeme kararı fiilen değiştirilmiş ve üstelik mahkeme kararının iki yıl içinde yerine getirileceği öngörülmek sûretiyle mahkeme kararının yerine getirilmesi geciktirilmiş olmaktadır öyle ise sayılı kanunun maddesiyle değişik sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesinde öngörülen düzenleme anayasanın maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne açıkça aykırıdır anayasamızın maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesi anayasanın maddesine koşut biçimde yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymalarını bu organlar ve idarenin mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştirememelerini ve açıktan naklen veya vekâleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma bu görevlerle ilgili yer değiştirme görev ve unvan değişikliği işlemleri hakkında verilen mahkeme kararlarının gereğinin dava konusu edilen kadronun boş olması hâlinde bu aynı kadroya atanmak sûretiyle ve geciktirilmeksizin yerine getirilmesini gerektirir oysa sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesinde yapılan dava konusu düzenleme ile sayılı bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda atama usulüne i̇lişkin kanuna ekli ve sayılı az yukarıda açıklanan cetvellerde gösterilen unvanları taşıyan görevler ile farklı atama usullerine tâbî olsalar dahî daire başkanı ve üstü görevlere sivil memurlar hariç kolluk teşkilatlarının kadrolarına açıktan naklen veya vekâleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma bu görevlerle ilgili yer değiştirme görev ve unvan değişikliği işlemleri hakkında verilen mahkeme kararlarının gereğinin ilgilinin kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanması sûretiyle ve üstelik iki yıl içinde yerine getirileceği hukuk devleti ilkesine aykırı bir biçimde hükme bağlanmakla böylece hukuka aykırı olarak görevinden alındığı yargı kararıyla saptanan bir kamu görevlisinin dava konusu yapılan kadronun boş olması hâlinde bu kadroya ataması yapılmaksızın başka bir kadroya atanması sûretiyle mağduriyetine yol açılmaktadır hukuk devleti ilkesinin böyle bir mağduriyete cevaz vermeyeceği açıktır bu itibarla sayılı bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda atama usulüne i̇lişkin kanuna ekli ve sayılı az yukarıda açıklanan cetvellerde gösterilen unvanları taşıyan görevler ile farklı atama usullerine tâbî olsalar dahî daire başkanı ve üstü görevlere sivil memurlar hariç kolluk teşkilatlarının kadrolarına açıktan naklen veya vekâleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma bu görevlerle ilgili yer değiştirme görev ve unvan değişikliği işlemleri hakkında verilen mahkeme kararlarının gereği ilgilinin kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanması sûretiyle iki yıl içinde yerine getirileceğini öngören dava konusu düzenleme anayasanın maddesi hükmüne aykırıdır diğer yandan yukarıda da değinildiği gibi dava konusu kuralda sayılı bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda atama usulüne i̇lişkin kanuna ekli ve sayılı az yukarıda açıklanan cetvellerde gösterilen unvanları taşıyan görevler ile farklı atama usullerine tâbî olsalar dahî daire başkanı ve üstü görevlere sivil memurlar hariç kolluk teşkilatlarının kadrolarına açıktan naklen veya vekâleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma bu görevlerle ilgili yer değiştirme görev ve unvan değişikliği işlemleri hakkında verilen mahkeme kararlarının gereğinin iki yıl içinde yerine getirileceği öngörülmektediresas sayısı karar sayısı yasama ve yürütme organları ile idare tarafından mahkeme kararlarının yerine getirilmesinin geciktirilmemesi anayasanın maddesinin dördüncü fıkrası hükmü gereğidir oysa dava konusu kuralda sayılı bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda atama usulüne i̇lişkin kanuna ekli ve sayılı az yukarıda açıklanan cetvellerde gösterilen unvanları taşıyan görevler ile farklı atama usullerine tâbî olsalar dahî daire başkanı ve üstü görevlere sivil memurlar hariç kolluk teşkilatlarının kadrolarına açıktan naklen veya vekâleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma bu görevlerle ilgili yer değiştirme görev ve unvan değişikliği işlemleri hakkında verilen mahkeme kararlarının gereğinin yerine getirilmesi için öngörülen iki yıllık süre makûl sürenin çok üzerinde anayasanın maddesi hükmüne mugâyir biçimde yargı kararlarının yerine getirilmesinin geciktirilmesi anlamına gelmektedir anayasamızın maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesi ise yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarının yerine getirilmesini geciktirmemelerini gerektirir uygulamada idare tarafından genelde boşalan kadro veya göreve hemen başka bir kişinin atandığı göz önünde bulundurulduğunda bu düzenlemeyle yargı kararlarının uygulanması şeklî düzeyde kalacaktır bu nedenle getirilen düzenleme bu açıdan da anayasanın maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesinin temel nitelikleri ile maddesinde öngörülen mahkemelerin bağımsızlığı ilkesine aykırılık oluşturmaktadır anayasa mahkemesinin pek çok kararında da isâbetle vurgulandığı veçhile hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir hukukun ve adaletin en somut yansıması olan mahkeme kararlarına uyulması uygulanması ve geciktirilmeden yerine getirilmesihukuk devleti ilkesi ve onun vazgeçilmez koşullarından biri olan hukuka bağlı idare anlayışının bir gereğidir diğer yandan sayılı kanunun maddesiyle değişik sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesinde öngörülen düzenleme kanaatimizce anayasamızın yargı yolu kenar başlıklı maddesinin birinci fıkrasının birinci tümcesi hükmüne de aykırılık teşkil etmektedir zirâ anayasanın maddesinin birinci fıkrasının birinci tümcesinde i̇darenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır denilerek etkin bir yargı denetimi amaçlanmıştır çünkü yargı denetimi bir hukuk devletinin olmazsa olmaz koşuludur bu kural idarenin kamu hukuku ya da özel hukuk alanına giren tüm eylem ve işlemlerini kapsamaktadır anayasamızın maddesinin birinci fıkrasının birinci tümcesinde i̇darenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı açık olduğu vurgulanan yargı yolu mefhûmuna idarî yargılama usûlünde yürütmenin durdurulması istemli iptal davalarının da dâhil olduğu kuşkusuzdur örneğin bir memurun atama işlemine karşı açtığı davada mahkemece verilen yürütmenin durdurulması isteminin kabûlü veya iptal kararının doğal sonucu ilgilinin önceki görevine dönmesidir i̇lgilinin eski görevine dönme sonucunu doğurmayacak şekilde düzenleme yapılması yargı kararının bertarâf edilmesi sonucunu doğurur ve bu durum kamu görevlisinin açtığı davadan elde edeceği hukukî kazanımdan yararlanamaması anlamına gelir sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesinde yapılan dava konusu değişikte öngörülen sayılı bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda atama usulüne i̇lişkin kanuna ekli ve sayılı az yukarıda açıklananesas sayısı karar sayısı cetvellerde gösterilen unvanları taşıyan görevler ile farklı atama usullerine tâbî olsalar dahî daire başkanı ve üstü görevlere sivil memurlar hariç kolluk teşkilatlarının kadrolarına açıktan naklen veya vekâleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma bu görevlerle ilgili yer değiştirme görev ve unvan değişikliği işlemleri hakkında verilen mahkeme kararlarının gereğinin iki yıl içinde yerine getirileceği yolundaki düzenleme ile idarî yargıda dava açılmasının bir anlamı kalmayacak dolayısıyla anayasanın maddesinin birinci fıkrasının birinci tümcesinde öngörülen idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olduğu yönündeki anayasal düzenleme de işlevsiz hâle gelecektir kuşkusuz ilgililerin atama ve benzeri işlemlere karşı dava açmalarının nedeni işlemden önceki görevden alınmalarının hukuka aykırı olduğunu ispat etmek ve yargı kararı sonucunda söz konusu görevlerine dönebilmelerini sağlamaktır danıştay içtihatları ve idare hukuku ilkelerine göre iptal davalarının doğurduğu hukukî sonuç da iptal edilen işlemin hukuk âleminde doğmamış olması ve hiç tesis edilmemiş gibi kabûl edilmesidir i̇darî işlemin mevcut olmadığını kabûl ettiğimizde idarece yapılacak işlem de ilgilinin eski görevine aynen ve geciktirilmeksizin iade edilmesi olacaktır nitekim anayasanın maddesinin son fıkrasındaki hüküm de bunu emretmektedir yasama ve yürütme organları ile idare mahkeme kararlarına uymak zorundadır yürütme organı ile idarenin yanı sıra yasama organının da birtakım düzenlemelerle mahkeme kararlarını değiştirecek mâhiyette ve yargı kararının uygulanmasının bertarâf edilmesini doğuracak şekilde yasal düzenleme yapması anayasanın maddesinin dördüncü fıkrasına aykırılık yanında ayrıca anayasanın maddesinin birinci fıkrasının birinci tümcesi hükmüne de aykırılık oluşturmaktadır açıklanmaya çalışılan nedenlerle sayılı kanunun maddesiyle değişik sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının üçüncü tümcesinde yer alan tarihli ve sayılı bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda atama usulüne i̇lişkin kanuna ekli ve sayılı cetvellerde gösterilen unvanları taşıyan görevler ile farklı atama usullerine tabi olsalar dahi daire başkanı ve üstü görevlere sivil memurlar hariç kolluk teşkilatlarının kadrolarına açıktan naklen veya vekaleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma bu görevlerle ilgili yer değiştirme görev ve unvan değişikliği işlemleri hakkında verilen mahkeme kararlarının gereği ilgilinin kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanması suretiyle iki yıl içinde yerine getirilir ibâresi anayasanın ve maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekir bu meyanda sayılı kanunun maddesi ile değişik sayılı kanunun maddesinin üçüncü cümlesinin başında yer alan dava dışı ancak sözcüğünden sonra gelen ve bu bapta dava konusu yaptığımız birinci fıkranın üçüncü tümcesinde yer alan ibâre hakkında yüksek mahkemeniz tarafından olası bir iptal kararı verilmesi hâlinde dava konusu üçüncü tümcenin başında yer alan ancak sözcüğü anlamını yitirecek ve bu sözcüğün uygulanamaması sonucunu doğuracaktır bu durumda şüphesiz takdir yüksek mahkemenize ait olmak üzere sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin dördüncü fıkrası gereğince sayılı kanunun maddesi ile değişik sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan dava konusu ibârenin iptal başvurumuz doğrultusunda iptali hâlinde üçüncü cümlenin başında yer alan ve uygulama kâbiliyeti kalmayacak olan ancak sözcüğünün de iptaline karar verilmesi hususunu yüksek mahkemenizin takdirlerine bırakıyoruz birinci fıkrasının dördüncü cümlesini oluşturanesas sayısı karar sayısı bu görevliler hakkındaki mezkur işlemlerin uygulanması telafisi güç veya imkansız zararları doğuran hallerden sayılmaz söz grubunun tümcesinin anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal gerekçesi bu düzenleme ile sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun kararların sonuçları kenar başlıklı maddesinin birinci fıkrasının dördüncü cümlesine daha önce günlü sayılı terörle mücadele kanunu ve ceza muhakemesi kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile eklenen eski kadro ile atandığı yeni kadro arasında mali haklar bakımından bir fark bulunması durumunda bu fark tarihli ve sayılı devlet memurları kanununun inci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen usul ve esaslar çerçevesinde ödenir biçimindeki dördüncü cümlesi bu görevliler hakkındaki mezkur işlemlerin uygulanması telafisi güç veya imkansız zararları doğuran hallerden sayılmaz şeklinde değiştirilmektedir buna göre sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesinin birinci fıkrasının dördüncü cümlesi eski kadro ile atandığı yeni kadro arasında mali haklar bakımından bir fark bulunması durumunda bu fark tarihli ve sayılı devlet memurları kanununun inci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen usul ve esaslar çerçevesinde ödenir biçiminde iken sayılı kanunun maddesi ile bu görevliler hakkındaki mezkur işlemlerin uygulanması telafisi güç veya imkansız zararları doğuran hallerden sayılmaz şekline dönüşmekte ve böylece dava konusu dördüncü tümcenin yer aldığı kural yeniden kodifiye edilmektedir halde bu düzenlemeye göre dava konusu kuralda yer alan bu görevliler hakkındaki mezkur işlemler biçimindeki atıf nedeniyle tarihli ve sayılı bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda atama usulüne i̇lişkin kanuna ekli ve sayılı cetvellerde gösterilen unvanları taşıyan görevler ile farklı atama usullerine tâbî olsalar dahî daire başkanı ve üstü görevlere sivil memurlar hariç kolluk teşkilatlarının kadrolarına açıktan naklen veya vekâleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma bu görevlerle ilgili yer değiştirme görev ve unvan değişikliği işlemlerine mâruz kalan görevliler hakkındaki bu işlemlerin uygulanması telafisi güç veya imkânsız zararları doğuran hâllerden sayılmayacaktır şüphesiz bu düzenlemenin anlamı bundan böyle tarihli ve sayılı bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda atama usulüne i̇lişkin kanuna ekli ve sayılı yukarıda belirtilen cetvellerde gösterilen unvanları taşıyan görevler ile farklı atama usullerine tâbî olsalar dahî daire başkanı ve üstü görevlere sivil memurlar hariç kolluk teşkilatlarının kadrolarına açıktan naklen veya vekâleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma bu görevlerle ilgili yer değiştirme görev ve unvan değişikliği işlemlerine mâruz kalan görevliler hakkındaki bu işlemlerin uygulanması nedeniyle artık yürütmenin durdurulması kararının verilemeyecek olmasıdıresas sayısı karar sayısı anayasanın ve sayılı i̇dari yargılama kanununun maddesinde geçici bir hukukî koruma tedbiri olan yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için idarî işlemin açıkça hukuka aykırı olması ve uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararlara neden olacak nitelikte bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir zirâ sayılı kanunun gün ve sayılı kanunla değişik maddesinin ikinci fıkrasında aynen şu hüküm yer almaktadır danıştay veya idari mahkemeler idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir yürütmenin durdurulması kararlarında idari işlemin hangi gerekçelerle hukuka açıkça aykırı olduğu ve işlemin uygulanması halinde doğacak telafisi güç veya imkânsız zararların neler olduğunun belirtilmesi zorunludur sadece ilgili kanun hükmünün iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulduğu gerekçesiyle yürütmenin durdurulması kararı verilemez anayasanın yargı yolu kenar başlıklı maddesinin beşinci ve altıncı fıkralarında ise i̇dari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir kanun olağanüstü hallerde sıkıyönetim seferberlik ve savaş halinde ayrıca milli güvenlik kamu düzeni genel sağlık nedenleri ile yürütmenin durdurulması kararı verilmesini sınırlayabilir hükümlerine yer verilmiştir söz konusu anayasa hükümlerinde hangi şartlarda yürütmenin durdurulmasına karar verileceği ve hangi durumlarda yürütmenin durdurulmasına karar verilmesinin kanunla sınırlanabileceği açıkça ortaya konulmuştur bu şekilde yürütmenin durdurulması kararı verilmesi daha önce de kanun koyucu tarafından bazı uyuşmazlıklar hakkında yasaklanmış ya da kısıtlanmıştır bu noktada yapılan başvurular üzerine anayasa mahkemesinin konu hakkında yaptığı değerlendirmeler ve verdiği kararlar önem taşımaktadır bu kararlardan birisi sayılı taşınmaz mal zilyetliğine yapılan tecavüzlerin önlenmesi hakkındaki kanunun maddesi ile yapılan düzenlemedir bu maddeye göre anılan kanundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi yasaklanmıştır anılan maddenin gerekçesinde amacın kamu düzenini sağlamak olduğu belirtildiğinden anayasa mahkemesi anayasanın maddesinde kısıtlama sebepleri arasında gösterilen kamu düzeninin bozulması sağlanması kriteri açısından da değerlendirme yapmıştır anayasa mahkemesi sayılı kanunun maddesinde bu kanuna göre verilmiş kararlar üzerine idarî yargıya başvurmalarda yürütmenin durdurulması kararı verilmezesas sayısı karar sayısı hükmü ile taşınmaz mal zilyetliğine yapılan tecavüzlerin önlenmesi hakkında idarî makamlarca verilmiş kararlara karşı açılan iptal davalarında idarî yargı mercilerince yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesinin kamu düzeni gerekçesiyle sınırlandırılmasına ilişkin hükmü iptal etmiştir anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı kararı anayasa mahkemesine göre iptal davasının koşullarını belirleme yetkisi anayasada belirlenen kurallar içinde kalmak şartıyla kanun koyucunun takdirindedir i̇ptal davası ya da yürütmeyi durdurma kararı verilebilmesinin zamanına ve şartlarına ilişkin düzenlemeler idarî yargılama usûlü ile ilgili kurallardandır anayasanın maddesi uyarınca mahkemelerin kurulması görev ve yetkileri işleyişleri ve yargılama usûlleri kanunla düzenlenir mahkemelerin nihaî karardan önce alacakları yasal önlemler ile ileride kendi kararlarının uygulanabilirliğini ve geçerliliğini sağlamak üzere alacakları önlemler yargılama usûlüne ilişkin kurallardır yürütmeyi durdurma ile ilgili kurallar anayasanın maddesi sınırları içinde kalmak ve anayasanın diğer temel kurallarına aykırı olmamak koşuluyla diğer yargılama usûlü kuralları gibi kanun koyucu tarafından serbestçe düzenlenebilirler anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı kararı ancak devletin hak arama özgürlüğünü daraltan bütün sınırlamaları kaldırması ve bu yolla yargı denetimini yaygınlaştırarak adaletin gerçekleştirilmesini sağlaması hukuk devleti ilkesini benimseyen anayasanın maddesi gereğidir anayasa mahkemesine göre hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi de sözleşmeye taraf olan devletlerin genel olarak yargılama usûlüne ilişkin kuralları belirlemede takdir yetkilerinin bulunduğunu kabûl etmektedir ancak sözleşmenin maddesi kapsamında hak ihlâli iddiasında bulunan kişiye etkili bir hukukî başvuru yolunun sağlanıp sağlanmadığının belirlenmesi için yargılama sürecinde mahkemeye tanınmış olan yetkiler ve başvurana tanınan usûlî haklar konusunda belli kriterler aramaktadır bu kriterlerden birisi jabari türkiye kararının paragrafında belirtilen hak ihlâli iddiasının esâsını karara bağlama hususunda yetkili olan mahkemenin yargılamanın her aşamasında ihlâlin önlenmesi için gerekli önlemleri almaya da yetkili olması gerektiğidir söz konusu davada i̇ran vatandaşı olan davacının sınır dışı edilmesine ilişkin işleme karşı açtığı davada idare mahkemesince iç hukuktaki düzenlemede açıkça hukuka aykırılık ve telâfisi güç zararın birlikte gerçekleşmesi aranan şartları taşımayan yürütmenin durdurulması istemi reddedilmiştir ai̇hm iç hukukta yürütmenin durdurulması benzeri geçici tedbirler için aranan şartların sözleşmenin maddesine uygun olması gerektiğini bu kapsamda uyuşmazlığın esası hakkında karar verme yetkisi bulunan ulusal otoritenin geçici tedbiri alma konusundaki takdir yetkisinin geniş olması gerektiğini belirtmektedir jabari turkey temmuz paragraf httphudocechrcoeint aynı görüş anılan mahkemece mms belçika yunanistan dosyasında da dile getirilmiş ve geçici nitelikteki tedbirler için iç hukukta aranan şartların sözleşmenin maddesinde belirtilen uyuşmazlık hakkında karar verecek etkili başvuru mercii bulunmasıesas sayısı karar sayısı ilkesine aykırı olmaması gerektiği ifade edilmiştir ocak tarihli case of mss belgium and greece kararı paragraf httphudocechrcoeint yine başka bir kararda ise hak ihlâline sebep olduğu iddia edilen işlemin ne zaman ortadan kaldırıldığı ya da etkisiz hâle getirildiğinin önemine ve mahkemenin ya da idarî otoritenin bu konudaki hızının gerekliliğine vurgu yapılmaktadır haziran tarihli case of mohammed austri̇a kararı mezkûr i̇çtihatlar nazara alındığında anayasa mahkemesinin kanun koyucunun hak arama özgürlüğünü daraltan bütün sınırlamaları kaldırması ve bu yolla yargı denetimini yaygınlaştırarak adaletin gerçekleştirilmesini sağlamasının hukuk devleti ilkesinin bir gereği olduğuna ilişkin görüşü ile ai̇hmnin ihlâle neden olduğu iddia edilen işleme karşı başvuru yapılan iç hukuktaki merciin uyuşmazlığın her aşamasında ihlâli önleyecek karar verebilme yetkisine sahip olması gerektiğine ilişkin tespiti nihaî amaç açısından örtüşmektedir bu itibarla idarî yargı mercilerince tarihli ve sayılı baka
4,130
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık hakkında mahkememize açılan kamu davasının yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara kararı gereğince mahkememize ait dosya kül halinde yazımız ekinde gönderilmiş olup sayılı yasanın maddesindeki hükmün ekim tarih ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı kanunun maddesi ile tc anayasasının maddesine eklenen son fıkra uyarınca düzenlenen hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz hükmüne açıkça aykırılık teşkil ettiği hiç bir alt hukuk normu üst hukuk normu olan anayasaya aykırı olamayacağından avukatlık yasasının tarih ve maddesi ile değişik son maddesinde yer alan avukata aittir hükmünün tc anayasasının ve bilhassa maddesinde düzenlenen herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir hükmünü kısıtlayıcı hak arama davacı olma hakkını engelleyici hüküm niteliğinde olup anayasanın maddesine aykırılık teşkil ettiği avukatlık kanununun tarih ve maddesi ile değişik son fıkrasında yer alan avukatlık ücretinin takdirinde hukuki yardım tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır hükmünün anayasanın ceza davalarında suç ve cezanın suçun işlendiği tarihe göre hukuk davalarında da her davanın açılacağı tarihteki koşula göre değerlendirilebileceği hükmüne aykırı olduğu cmuknun maddesinde de ve ve devamı maddelerinde ve yargıtayın yerleşik uygulamalarında da vekalet ücretinin yargılama giderinden olduğu yargılamanın geç sonuçlanmasının bu sebeple sanığın suç tarihine göre belirlenmesi gereken ceza ve yargılama giderinin hüküm tarihine göre belirlenmesinin anayasanın maddesine aykırı olduğundan anayasaya aykırılık iddiaları yönünden mahkememiz dosyasının incelenerek aykırılık iddiasının halli ve çözümü konusunda verilecek kararın mahkememize gönderilmesi arz olunur
258
esas sayısı karar sayısı bursa i̇l emniyet müdürlüğü trafik denetleme şube müdürlüğü görevlilerince yapılan trafik denetiminde idaresindeki davacı şirkete ait plaka sayılı minibüs cinsi araç ile drift yapıldığından bahisle aracın altmış gün süre ile trafikten men edilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır araç sahibi olmayıp davacı şirkette şoför olarak çalışmaktadır anayasanın maddesinde ceza sorumluluğu şahsidir hükmü yer almaktadır ceza hukukunun temel ilkelerinden olan ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesi bir kimsenin işlemediği bir fiilden dolayı cezalandırılmaması demektir diğer bir anlatımla bir kimsenin başkasının fiilinden sorumlu tutulamamasıdır söz konusu maddede adli ve idari cezalar arasında bir ayrım yapılmamıştır dolayısıyla i̇dari makamlar tarafından tesis edilen ve muhataplarının hak ve menfaatlerini kısıtlayan idari işlemlerin de ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesine tabi olduğu açıktır anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden bir de belirlilik ilkesidir belirlilik ilkesi yasal düzenlemelerin gerek kişiler gerekse idare yönünden herhangi bir duraksamaya veya kuşkuya yer vermeyecek derecede açık net ve anlaşılabilir olması demektir sayılı karayolları trafik kanunu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek amacıyla yürürlüğe konulmuştur kanunun maddesinde şoför karayolunda ticari olarak tescil edilmiş bir motorlu taşıtı süren kişi olarak araç sahibi ise araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişi olarak tanımlanmıştır bu tanımlardan şoför ile araç sahibinin her zaman aynı kişi olmayacağı anlaşılmaktadır diğer yandan ülkemizde ticari anlamda taşımacılık yapılmasında çoğu zaman araç şoförü ile araç sahibi aynı kişi olmamaktadır dolayısı ile karayollarındaki trafik ile ilgili hukuki düzenlemelerin yukarıda yer alan ceza sorumluluğunun şahsiliği ve belirlilik ilkelerine uygun olarak yapılması gerekmektedir tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı kanun ile sayılı kanunun maddesinin fıkrasına bendi eklenmiş bu fıkra ile herhangi bir zorunluluk olmaksızın karayollarında dönüş kuralları dışında bilerek ve isteyerek aracın el freninin çekilmesi suretiyle veya başka yöntemlerle aracın ani olarak yönünün değiştirilmesi veya kendi etrafında döndürülmesi yasaktır kuralı getirilmiştir ayrıca aynı maddenin değiştirilen fıkrasına aynı fıkranın bendi hükümlerine uymayan sürücülere türk lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri altmış gün süreyle geri alınır ayrıca araç altmış gün süre ile trafikten menedilir hükmü eklenmiştir bu kurala uyulmaması dununu için düzenlenen yaptırım her ne kadar araç şoförünün araç sahibi olması durumunda yukarıda izah edilen ecza sorumluluğunun şahsiliği ve belirlilik ilkelerine aykırı olmasa da araç şoförünün araç sahibi olmaması durumunda aracın altmış gün süre ile trafikten men edilmesi yaptırımı bir kimsenin başkasının fiilinden sorumlu olması sonucunu doğurmaktadır sonuç olarak davacıya ait aracın altmış gün süre ile trafikten men edilmesi sonucunu doğuran sayılı karayolları trafik kanununun araç manevralarım düzenleyen kurallaresas sayısı karar sayısı başlıklı maddesinin fıkrasının cümlesinde yer alan ayrıca araç altmış gün süre ile trafikten menedilir hükmünün araç sahibinin şoför olmaması durumunu düzenlemediği araç sahibi ile şoförün farklı kişiler olması durumunda anayasanın yukarıda yer alan ceza sorumluluğunun şahsiliği ve belirlilik ilkelerine aykırılık teşkil ettiği görüşüyle anayasa mahkemesine başvurulması gerektiği sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle sayılı karayolları trafik kanununun araç manevralarını düzenleyen kurallar başlıklı maddesinin fıkrasının cümlesinde yer alan ayrıca araç altmış gün süre ile trafikten menedilir hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu düşüncesi ile iptali için anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm ekleriyle birlikte oluşturulacak suretinin anayasa mahkemesine sunulmasına iş bu karar ile dosya suretinin anayasa mahkemesine ulaşmasından itibaren ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine beş ay içerisinde karar verilmez ise davanın mevcut mevzuata göre sonuçlandırılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildiesas sayısı karar sayısı hakimliğimizde görülmekte olan diş sayılı dosyada günü saat sıralarında plakalı araç ile seyir halinde iken sayılı yasanın maddesine aykırı eylemi nedeniyle hakkında tl idari para cezası uygulandığı sürücü belgesinin geçici olarak altı ay süre ile alındığı kabahate konu kullandığı aracın da gün süre ile trafikten men edildiği ve emniyet otoparkına çekildiği bu işlemlerden gün süre ile trafikten men işlemine karşı eşi plakalı aracın kendisine ait olduğunu eşinin kendisi uyurken habersiz olarak aracı götürdüğünü ve dirift yapması nedeniyle eşi hakkında idari yaptırım kararı uygulandığı söz konusu aracada el konulduğu aracının emniyet tarafından verilmediğini suçta şahsilik ilkesi doğrultusunda eşinin işlemiş olduğu eylem nedeniyle kendisinin cezalandırıldığını aracının kendisine iade edilmesini mahkememizden talep etmiştir sayılı yasanın maddesine tarih sayılı yasanın maddesi ile eklenen madde uyarınca herhangi bir zorunluluk olmaksızın karayollarında dönüş kuralları dışında bilerek ve isteyerek aracın el freninin çekilmesi suretiyle veya başka yöntemlerle aracın ani olarak yönünün değiştirilmesi veya kendi etrafında döndürülmesi yasaktır değişik md bu maddenin birinci fıkrasının b ve bentleri hükümlerine uymayan sürücülere türk lirası idari para cezası verilir aynı fıkranın bendi hükümlerine uymayan sürücülere türk lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri altmış gün süreyle geri alınır ayrıca araç altmış gün süre ile trafikten menedilir bu şekilde sürücü belgesi geri alınanlar psiko teknik değerlendirmeden ve psikiyatri uzmanının muayenesinden geçirilerek sürücü belgesi almasına mâni hâli olmadığı anlaşılanlara bu kanun kapsamında verilen trafik idari para cezalarının tahsil edilmiş olması şartıyla geri alma süresi sonunda belgeleri iade edilir hükmünü içermektedir uyuşmazlık konusunun eylemi nedeniyle plakalı aracın kayıt maliki mağduriyetinin bulunup bulunmadığı sürücünün eylemi nedeniyle aracın trafikten men edilmesi işleminin hukuka uygun olup olmadığı hususudur anayasa mahkememizin yerleşik içtihatlarında da belirttiği üzere anayasamızın suç ve cezalara i̇lişkin esaslar kenar başlıklı maddesinin fıkrasında ceza sorumluluğu şahsidir hükmü yer almaktadır ceza sorumluluğunun şahsiliği ceza hukukunun temel kurallarından olup aynı zamanda evrensel hukukta da hukukun genel ilkeleri haline gelmiş kurallardandır anayasamızın maddesinde adli ve i̇dari cezalar arasında bir ayrım yapılmadığı hukuk devletinde ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerinin ancak kanunla konulabileceği herkesin kendi eyleminden sorumlu tutulacağı başkalarının suç oluşturan eylemlerinden dolayı cezalandırılamayacağı kabul edilmiştir anayasa mahkememizin tarih esas ve karar sayılı kararında bahsettiği gerekçeler ile sayılı yasanın maddesinin sayılı karayolları trafik kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesiyle düzenlenen fıkrasının cümlesinin anayasaya aykırı olduğunu ve iptaline karar verdiği bu kararın hakimliğimizde görülmekte olan uyuşmazlık konusu olay bakımından da araç sahibinin hangi eyleminin suç sayıldığının açık bir şekilde gösterilmemesi araç sahibi ile kabahate konu eylem arasında illiyet bağının bulunmaması araç sahibinin eşinin işlemiş olduğu eylem nedeniyle kendisine ait aracın trafikten men edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkını da kısıtlar şekilde cezalandırılmasına yol açan yönleri itibariyle benzerlik taşıdığı ve söz konusu iptal kararının somut norm yolu ile defi yoluna başvurduğumuz uyuşmazlık bakımından emsal teşkil ettiğini düşünmekteyizesas sayısı karar sayısı plakalı araca el koyma işleminin fiilen icrasına başlandığı aracın halen kolluk görevlisinin tutmuş olduğu tutanağa istinaden emniyet otoparkında bulunduğu tutanağın icrasının gün süre ile olması somut norm yoluyla anayasaya aykırılık incelemesinde geçecek olan aylık sürenin beklenmesi halinde başvuran tarafın lehine kanun iptal edilse dahi verilecek olan kararın yapılan işlemin hukuka aykırı olduğunun ancak tespitine imkan sağlayacağı başvuranın uğramış olduğu haksızlığı giderecek sonuç sağlamayacağı anlaşılmakla ileride hakimliğimize başvuran başvurucunun telafisi mümkün olmayan zarara uğrayacağı kanaatiyle itiraz konusu maddenin yürütmesinin durdurulması hususunu talep etmek gerekmiştir tüm bu nedenlerle sayılı yasanın maddesine tarih sayılı yasanın maddesi ile eklenen maddenin ayrıca araç altmış gün süre ile trafikten menedilir hükmünü içerir ibarenin anayasamızın ve maddelerine aykırı olduğu hususunda kanaatimizin oluştuğu anayasamızın maddesinde öngörülen yetkiye dayanarak söz konusu kanun hükmünün anayasaya aykırı olması nedeniyle i̇ptali̇ne ve yürütmesi̇ni̇n durdurulmasina karar verilmesi arz ve talep olunur
1,141
esas sayısı karar sayısı i̇ptali i̇stenilen kanun hükmü sayılı i̇dari yargılama usulü kanunun temyizen verilen karar üzerine yapılacak işlem başlıklı maddesinin fıkrasında yer alan danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde bu kararın temyiz incelemesi bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılır kuralının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu görüşüyle anayasa mahkemesine başvurulmaktadır i̇ptali i̇stenilen kanun hükmünün anayasaya aykırılığının değerlendirilmesi tarih ve sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun maddesinin fıkrasında yapılan değişiklik sonucunda daha önce herhangi bir kanunî düzenleme bulunmadığı hâlde yargıtay içtihatlarıyla benimsenen ve usûlî müktesep hak olarak adlandırılan müessesenin temyiz merciinin ilk bozma kararı ile benimsediği esaslara aykırı şekilde bozma kararı verememesi şeklinde ortaya çıkan kısmı idarî yargı bakımından kanunî dayanağa kavuşturulmuştur yargıtayın tarihli k sayılı ve tarihli k sayılı içtihadı birleştirme kararlarında hukukun kaynağının sadece kanun olmayıp mahkeme içtihatlarının dahi hukukun kaynaklarından olması bakımından usûlî müktesep hak için kanunda açık hüküm bulunmamasının onun kabul edilmemesini gerektirmeyeceği temyizin bozma kararının hakka ve usûle uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan gayesi ve muhakeme usûlünün hakka varma ve hakkı bulma gayesine ermek üzere kabul edilmiş bulunması bakımından usulî müktesep hak müessesesinin usûl kanununun dayandığı ana esaslardan olduğu ve kamu düzeniyle ilgili bulunduğu temyiz dairesinin ilk bozmasıyla benimsenmiş olan kanuna veya usûle ait hükümlere aykırı şekilde ikinci bir bozma kararı vermesinin usûl hükümleriyle hedef tutulan istikrarı zedeleyeceği ve hatta kararlara karşı umumî güveni sarsacağı bununla birlikte usûlî müktesep hakkın bir çok hukuk kaideleri gibi istisnaları bulunan kaidelerden olduğu bozma kararına mahkemece uyulmuş olmasının taraflardan birisi lehine usûlî bir müktesep hak meydana getireceği bu hakkı ne mahkeme ne de yargıtayın halele uğratabileceği zira umumî müktesep hakkın tanınmasının kamu düzeni düşüncesiyle kabul edilmiş bir esas olduğu lâkin görev konusunda usûlî müktesep hak prensibinin kayıtsız şartsız uygulanmasının usûlûn göreve ilişkin mutlak hükmünün değiştirilmesi neticesini doğuracağı göreve ilişkin maddelerin yazılışı ve kanuna konuluş gayesi itibarıyla böyle bir neticenin kural olarak caiz görülemeyeceği bu itibarla usulî müktesep hak kuralının görev konusunda uygulama yeri olamayacağı belirtilmiş daha sonra yargıtay hukuk daireleri ve hukuk genel kurulu kararlarında mahkemenin veya taraflardan birinin yapmış olduğu bir usûl işlemi ile taraflardan biri lehine diğeri aleyhine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hak usûlî müktesep hak olarak tanımlanmış kanun yolu aşamasında yargıtayca mahkeme kararının bozulmasından sonra ilk derece mahkemesinin doğru bularak uyduğu bozma kararı üzerine temyiz merciinin bozma kararı ile benimsediği esaslara aykırı şekilde yeniden bozma kararı verememesi anlamına gelen bu ilke yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş öğretide de kabul görmüştür usûlî müktesep hak kavramının yargıtay içtihatlarıyla kabul edilmesi sonrasında yine yargıtay içtihatlarıyla bozma kararından sonra aksi yönde bir içtihadı birleştirme kararının çıkmış bulunması bozmadan sonra konuda geçmişe etkili yeni bir kanunun yürürlüğe girmesi uygulanması gereken kanun hükmünün mahkeme kararı kesinleşmeden önce anayasa mahkemesince iptal edilmesi ilk bozmanın açık maddî hataya dayalı olması bozmadan sonra hükme esas alınan hukukî durumun yeni bir yargı kararı nedeniyle değişmesi bozmadan sonra feragat kabul veya sulhûn vâki olması hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davada mahkemece dava açma süresi nazara alınmadan esas hakkında verilen hükmün hak düşürücü süreye değinilmeden davacı yararına bozulmuş olması kesin hüküm itirazının bozmadan sonra ileri sürülmesi evvelki kararda harca hükmedilmemesi görevli olmayan mahkemece verilen kararın görev dışındaki başka yönlerden bozulması ve bu yöndeki bozmaya mahkemece uyulmuş olması gibi kamu düzenine ilişkin olan hâllerde usulî müktesep haktan söz edilemeyeceği vurgulanmak suretiyle bu hakkın mutlak olmadığına istisnalarının bulunduğuna işaret edilmiştir danıştay uygulamasında da usulî müktesep hakkın istisnaları açısından i̇darî dava daireleri kurulunun tarih ve k sayılı kararında bu ilkenin idarî yargıda davaların uzamasını önlemek hukukî alanda istikrar sağlamak ve idarî yargı kararlarına güvenin sarsılmasını önlemek yönlerinden yararlı olacağı açıktır nitekim danıştay kararlarında usulî kazanılmış hak ilkesinin uygulandığı görülmekte ve temyiz incelemesi sonucunda verilmiş olan bozma kararına uyulmak suretiyle verilen kararın dairesince yeniden temyizen incelenmesinin bozma kararına uygunluk yönünden yapılacağı belirtilmektedir bu çerçevede usulî kazanılmış hak ilkesinin yargıtayın belirlediği istisnalarıyla birlikte ve idarenin yargısal denetiminin yerine getirilmesini sınırlandırmadan idarî yargılama usulünün özelliklerine uygun olmak kaydıyla idarî yargıda da uygulanabileceği sonucuna varılmaktadır buna göre idare hukuku ve idarî yargılama usûlü hukuku alanında dava açma ehliyetinin davanın esasının incelenebilmesi için kamu düzenini ilgilendiren bir ön koşul olması karşısında daha önce dairece verilen ve davacıyı ehliyetli bulan karar ile davacı lehine usulî kazanılmış hakkın doğduğundan sözedilemeyeceği sonucuna varılmaktadır gerekçesine yer verilerek yargıtay tarafından ortaya konan istisnaların idarî yargıda da geçerli olduğu kabul edilmiştir öğretide de davanın hangi safhasında olursa olsun resen gözönünde tutulması gereken bir hususa önceki bozma kararında değinilmemiş bulunmasının taraflar lehine usûlî kazanılmış hak oluşturamayacağı keza kamu düzeni ile ilgili hususlarda usûlî kazanılmış haktan söz edilemeyeceği zira bu hususların yargılamanın her aşamasında hâkim tarafından resen gözetileceği belirtilmiştir hukuk muhakemeleri usûlü prof dr baki kuru baskı cilt sayfa vd sayılı kanunun maddesinin fıkrasında yılında yapılan değişiklik ile yapılan düzenleme incelendiğinde ise bozmaya uyma kararının temyiz incelemesinin ancak bozmaya uygunlukla sınırlı olarak yapılabileceğinin belirtildiği ve bu kuralın istisnalarının olabileceğine dair bir düzenlemeye yer verilmemesi nedeniyle yargıtay içtihatlarıyla usûlî müktesep hakkın istisnaları olarak kabul edilen hâllerin danıştay tarafından gözetilmesinin ve açık maddî hataya dayansa veya kamu düzenine aykırı olsa bile hatalı bozmaya uyularak verilen kararların bozulmasının imkânsız hâle getirildiği görülmektedir her ne kadar bu düzenlemenin hukukî belirliliği sağlayarak usulî müktesep hak konusundaki içtihat farklılıklarını gidermek için yapıldığı anlaşılmakta ise de kamu düzenine ilişkin hâllerin ve açık maddî hataya dayalı bozmaya uyma kararlarının kapsam dışında bırakılmamış olması nedeniyle gerekli ve orantılı olmaması bakımından ölçülülük ilkesine aykırı olduğu sonucuna varılmaktadır anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir bu kabulden hareket eden anayasa koyucu tarafından anayasanın maddesinde idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu kurala bağlanmıştır i̇darenin işlem ve eylemlerinin yargı denetimine açık olması önemli bir özellik olmakla birlikte idarî işlem ve eylemlere karşı açılan davalarda yargı yerleri tarafından yapılan yargısal incelemenin kapsamının da geniş olması idarî işlem ve eylemlerin tüm boyutlarıyla hukuka uygunluklarının yargı yerlerince denetlenebilmesi hukuk devletinin gerekleri arasında yer almaktadır hukuk devletinin başlıca amacı kamu gücü karşısında kişinin hak ve özgürlüklerini korumaktır bu amaca ulaşabilmek için kullanılan araçlar aynı zamanda hukuk devleti kavramının öğeleridir bunlardan en önemlisi idarenin hukuka bağlılığı ile zarar verici işlem ve eylemlerinden sorumlu tutulması ve yargı güvencesidir hukuk devletinde idarenin tüm eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğu zorunludur bu nedenle hukuk devletinin vazgeçilmez koşullarından birisi idarenin yargısal denetimidir tarih ve k sayılı anayasa mahkemesi kararı i̇darî yargının amacı hukuk devleti ilkesinin sağlanması ve bu bağlamda hukuka bağlı idarenin tesisidir i̇darî yargıda görülen uyuşmazlıklarda bir taraftan kişiler ile idare arasındaki uyuşmazlık çözülerek hak veveya menfaat ihlali giderilirken bir taraftan ise idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğu denetlenerek idarenin hukuka uygun davranması sağlanmış olmaktadır böylece idarî yargı tarafından esasen hukuka dayalı idare ilkesinin yerleşmesi ve hukuk devletinin korunması için karar verilmektedir i̇darî davalar idarenin işlem ve eylemlerinin hukuka uygunluğunun yargısal yolla denetlenmesi kamu hizmetlerinin hukuk kurallarına ve hizmetin gereklerine uygun biçimde yapılmasının sağlanması kamu hizmetlerinin getirdiği yarar ve zararların bireyler üzerindeki etkilerinin adaletli bir surette dengelenmesi için vatandaşlara tanınmış bir haktır i̇darî davalar idare hukukuyla birlikte hukukun üstünlüğü devletin hukuka bağlılığı ilkesinin sonucu olarak hukuk alanına girmiştir i̇darî yargıda idarî işlemler hakkında yetki şekil sebep konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar biçiminde tanımlanan iptal davaları idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayarak hukuk devletini gerçekleştiren önemli yollardandır i̇ptal davaları ile idarî işlemlerin hukuk kurallarına uygunluğu incelenir aykırılığın saptanmasında işlem ortadan kaldırılır böylece idarenin hukuk kurallarına uygun şekilde hareket etmesi sağlanarak hukuk düzeni korunur özel hukukta her menfaat korunmaz kamu hukukunda ise iptal davaları yoluyla her menfaatin korunması zorunludur devletin hak arama özgürlüğünü daraltan bütün sınırlamaları kaldırması ve bu yolla yargı denetimini yaygınlaştırarak adaletin gerçekleştirilmesini sağlaması hukuk devleti ilkesine yer veren anayasanın maddesi gereğidir tarih ve k sayılı anayasa mahkemesi kararı tam yargı davalarının aksine iptal davalarında davacı olabilmek için menfaat ihlâlinin yeterli sayılması idarenin hukuka uygun davranmasını sağlama amacına yöneliktir tarih ve k sayılı anayasa mahkemesi kararı yönetsel işlemlerin hukuka uygunluğunun denetiminde iptal davası yolu asıldır i̇ptal davaları kişilerin kendi yararlarına sonuç almalarını amaçlamakla birlikte genelde hukuka uygunluğu sağlayarak kamu yararını gerçekleştirir tarih ve k sayılı anayasa mahkemesi kararı öğretide de idarî yargının işlevi i̇darenin yargısal denetimi ve idari davalar idarenin hukukun üstünlüğü kuralının bütün ilkeleriyle işletildiği düzenli toplum esaslarına aykırı tasarruflarını denetleyip müeyyidelendirmek böylece bu esasların hâkimiyetini sağlamak için ve hem ferdin hem de bütünüyle toplumun bu denetimin icra edilmesindeki menfaatini korumak mülâhazasıyla var olan ve başvurulan hukuki olanaklardır biçiminde ifade edilmiştir güran sait bölge i̇dare mahkemeleri ve danıştay üzerine yapısal bir deneme i̇stanbul i̇darî yargının bu işlevi göz önüne alındığında iptal davalarının ve bu davalara ilişkin kanun yolu incelemesinin şartlarını belirleme yetkisi anayasada belirlenen kurallar içinde kalmak kaydıyla hukuk devleti ilkesi ve hak arama özgürlüğüyle çelişmeden kanunkoyucunun takdirinde olmakla birlikte devletin hak arama özgürlüğünü daraltan sınırlamaları kaldırması ve bu yolla yargı denetimini yaygınlaştırarak adaletin gerçekleştirilmesini sağlaması hukuk devleti ilkesine yer veren anayasanın maddesi gereğidir hukuka uygunluk denetimini sağlamaya yönelen idarî yargılama usûlünü düzenleyen sayılı kanunun maddesinin fıkrasında usûlî müktesep hakkın hiçbir istisnasının olmadığı anlamına gelecek şekilde düzenleme yapılmasının kamu yararını korumaya elverişli olmaması ve hâkimin hukuka bağlılığı sağlamasına engel olma ve hukuk devletinin özüne aykırı durumlara yol açma ihtimalini bünyesinde barındıran bir usûlü öngörmesi bakımından hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu değerlendirilmiştir öte yandan danıştay i̇dari dava daireleri kurulunun tarih ve k sayılı kararının karşıoyunda hiçbir pozitif hukuk kuralı ile düzenlenmediği hâlde içtihatla benimsenmiş olan usûlî müktesep hakkın mutlak bir hak olmadığı ortaya konmuştur öte yandan resen araştırma ilkesinin geçerli olduğu ceza yargılama usulünde ise usûlî müktesep hakkın mevcudiyeti yargıtay ceza daireleri ve ceza genel kurulunca kabul edilmemiş olup uygulama hâlen bu yönde sürdürülmektedir bu itibarla taraflarca hazırlama ilkesinin geçerli olduğu hukuk yargılamasında kabul edilen resen araştırma ilkesine dayanan ceza yargılamasında ise kabul edilmeyen usûlî müktesep hakkın resen araştırma ilkesine dayanan ve hukuka uygunluk denetimini sağlamaya yönelen idarî yargılama usûlünde kabul edilmesi bu yargılama usûlünün temel özelliklerine uygun değildir şeklinde usûlî müktesep hakkın idarî yargılama hukukunda kabul edilmemesi gerektiği görüşü ortaya konulmuş tarihli ve k sayılı kararın karşı oylarında da i̇darî yargı hâkiminin başlıca görevi hukuka uygunluk denetimi olduğundan bu denetimin tarafların iddia ve savunmalarıyla sınırlandırılması kabul edilemez i̇darî yargı tarafından verilen kararın sadece davacıyı tatmin amacıyla değil esasen hukuka dayalı idare ilkesinin yerleşmesi ve hukuk devletinin korunması için verildiği de bilinmektedir i̇darî yargılama usûlünün önemli araçlarından biri olan resen araştırma ilkesinin bu niteliği karşısında hâkimin sadece tarafların iddia ve savunmalarıyla bağlı olduğu özel hukuk uyuşmazlıklarında söz konusu olabilecek usûlî kazanılmış hak ilkesinin idarî yargılamada uygulanamayacağı açıktır ifadelerine yer verilmiş olup usulî müktesep hakkın yargıtay içtihatlarıyla benimsenen şeklinin idarî yargının bünyesine ve özelliklerine uygun olup olmadığı yönündeki tartışmalar devam etmektedir özellikle somut uyuşmazlıkta olduğu gibi bozma kararına uyularak verilen karara karşı yapılan temyiz başvurusunda daha önceki bozma kararının hukukî değerlendirme dışında tamamen maddî olgulara yönelik ilk bakışta yanılgı olduğu açık ve belirgin olup her nasılsa inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen ve çoğu kez tersine çeviren ve düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık yanılgılara dayanan maddî hataya düşülerek bozma kararı verildiğinin tespit edilmesi durumunda bu tür açık hatalarda ısrarla maddî gerçeğin göz ardı edilmesi yargıya duyulan güven ve saygınlığı adalete olan inancı sarsacak hukuk devleti ilkesini ihlâl edecektir nitekim yargıtay uygulamasında maddî hataya dayalı onama ve bozma kararlarının karşı taraf lehine usûlî müktesep hak oluşturmayacağı kabul edilmektedir uygulamada zaman zaman görüldüğü gibi yargıtay denetimi sırasında da uyuşmazlık konusuna ilişkin maddî olgularda davanın taraflarında uyuşmazlık sürecinde uyuşmazlığa esas başlangıç ve bitim tarihlerinde zarar hesaplarına ait rakam ve olgularda ve bunlara benzer durumlarda yanlış algılama sonucu açık ve belirgin yanlışlıklar yapılması mümkündür bu tür açık hatalarda ısrarla maddî gerçeğin göz ardı edilmesi yargıya duyulan güven ve saygınlığı adalete olan inancı sarsacaktır nedenledir ki yargıtay bugüne değin maddî hatanın belirlendiği durumlarda soruna müdahale etmiş baştan yapılmış açık maddî yanlışlığın düzeltilmesini kabul etmiştir tarih ve sayılı hukuk genel kurulu kararı sayılı hukuk muhakemeleri kanununun bozmaya uyma ve direnme başlıklı maddesine yılında eklenen fıkrada davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine alt mahkemece verilen kararın temyiz incelemesi herhâlde yargıtay hukuk genel kurulunca yapılır kuralına yer verilmiştir eklenen yeni fıkra ile yargıtay dairesinin önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde verdiği bozma kararına uyularak verilen mahkeme kararının temyiz edilmesi üzerine temyiz incelemesinin hukuk genel kurulu tarafından yapılması benimsenmiş ve yargıtay dairelerine hiçbir kayda tâbi olmadan bozmaya uyma kararlarını yeniden bozma yetkisi tanınmıştır taraflarca getirilme ilkesine dayanan hukuk davalarında bozma kararına uyulması sonrasında kararın tekrar bozulabilmesi kabul edilmişken resen araştırma ilkesinin uygulandığı idarî davalarda bu yolun kapatıldığı görülmekte olup yargı kolları arasındaki bu farklılaşmanın mâkûl bir açıklaması ne kanun metninde ne de gerekçesinde bulunmaktadır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında iptal davasının açılabilmesi açısından sivil ve askerî idarî yargı düzeni arasında farklı koşulların belirlenmesinin anayasaya aykırı olduğu belirtildiğinden özel kişiler arasındaki hukukî uyuşmazlıkların çözümlendiği hukuk davalarında bozma kararlarına uyulsa bile yeniden bozma kararı verilmesini mümkün kılan kanunî düzenlemenin mevcudiyetine karşın bu imkânın egemenlik yetkisi kullanılarak tesis edilen idarî işlemlerin hukuka uygunluğunun denetlendiği idarî davalar bakımından tanınmaması suretiyle bu yargı kolunda maddî hataya dayanan veya kamu düzenine aykırılık taşıyan hükümlerin bozulması engellenmek suretiyle kesinleşmesi sonucunu doğuracak şekilde kural konulmasının anayasanın özüne aykırı olduğu kanaatine varılmıştır bozma kararına uyulması sonrasındaki temyiz incelemesinde daha önce maddî hata sonucu bozma kararı verilmiş olsa dahi bu hatanın telafisi olmayacak şekilde denetim yolunun kanunla daraltılması suretiyle şeklî gerçekliğin maddî gerçekliğe üstün tutulması kimi durumda hukuk devletinin gereği olan idarenin hukuka uygun davranma ilkesinin sağlanmasını kimi durumda ise âdil yargılanma hakkının gerçekleşmesini engelleyecektir anayasanın amaçladığı etkili bir yargısal denetimdir hak arama özgürlüğünü ölçüsüz bir biçimde sınırlandırıcı dolayısıyla yargısal denetimi kısıtlayıcı ve daraltıcı nitelikteki düzenlemeler kamu yararını korumaya elverişli olmayıp hukuk devleti kavramı ile bağdaşmayacak sonuçlara yol açma olasılığı taşır yargı yetkisinin etkinliği bu yetkinin karar verme biçimindeki aracının özgürce kullanılmasına bağlıdır bu nedenle hukuk devletinde hâkimin hakka ve hukuka bağlılığı sağlamasına engel olacak bir yönteme yer verilemeyeceği gibi tersine ona hukuksal gerçeği saptayabilmesi için geniş olanaklar verilmesi yoluna gidilmesi asıldır sınırlı bir hak arama özgürlüğü ve kısıtlı bir idarî yargı hukuk devleti ile bağdaşmaz tarih ve k sayılı anayasa mahkemesi kararı bütün bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde bakılan davaya konu idarî işlemi tesis eden idare tarafından davacıya uygulanan kanun hükmü daha lehe olmasına rağmen açık maddî hata sonucu aleyhe olduğu kabulünden hareketle verilen bozmaya uyma yönündeki bölge i̇dare mahkemesi kararının bozulmasını engelleyen sayılı kanunun maddesinin fıkrasında yer verilen kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir kanun hükmünü anayasaya aykırı görürse ilgili kanun hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurabileceğini düzenleyen anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrası gereğince sayılı i̇dari yargılama usulü kanunun temyizen verilen karar üzerine yapılacak işlem başlıklı maddesinin fıkrasında yer alan danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde bu kararın temyiz incelemesi bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılır kuralının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle bu kuralın iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına iptali istenen kuralın anayasanın hangi maddelerine aykırı olduğunu açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslının başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğinin dava dilekçesi ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesi̇ başkanliğina gönderi̇lmesi̇ne tarihinde oyçokluğuyla karar verildi
2,544
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir tarih ve sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesinin tarihli ve sayılı yap i̇şlet modeli ile elektrik enerjisi üretim tesislerinin kurulması ve i̇şletilmesi ile enerji satışının düzenlenmesi hakkında kanunun geçici üncü maddesinin fıkrasının sonuna eklediği bendin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen bu bent ile elektrik piyasası mevzuatı çerçevesinde aynı kaynak için ya pılmış çoklu başvurulardan lisans almış olanların lisanslarının bu maddenin yürürlük tarihini takip eden üç ay içinde başvurmaları halinde eskinin yerine kaim olmak üzere lisanslarının ye nileneceği ve daha önce verilmiş lisans ile bağlantılı olarak yapılmış tüm iş ve işlemlerin her hangi bir işleme gerek kalmaksızın içerdiği hüküm ve şartlarla yenilenmiş ve geçerli sayılacağı hükme bağlanmıştır yaşanan ve aşağıda değinilen birtakım olaylar incelendiğinde iptali istenen kuralla yapılan düzenlemenin gerçek amacının yargı kararını etkisiz kılmak olduğu yasaların genelliği ilkesine aykırı olarak belli bir firmaları hedef alıp kamu yararı yerine bu firmanın çıkarlarını gözettiği ve dolayısıyla anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı görülmektedir sayılı elektrik piyasası kanununa ve elektrik piyasası lisans yönetmeliğinin uncu maddesine dayanılarak hazırlanan elektrik enerjisi üretmek amacıyla aynı bölge ve aynı kaynak i̇çin yapılmış birden fazla lisans başvurusu olması halinde seçim yapılmasına i̇lişkin usul ve esaslar hakkında tebliğ rg uyarınca enerji piyasası düzenleme kurulu aynı kaynak için birden fazla başvuru olması halinde istekliler arasından seçim yapma yetkisini almıştır danıştay onüçüncü dairesinin tarih ve sayılı kararı ile elektrik üretim lisansının verilmesinde yasada öngörülen amaçlar için herhangi bir değerlendirme ölçütü getirilmeksizin salt ilk lisans alma bedelindeki en yüksek teklifin ölçüt alınmasında yasaya uygunluk bulunmadığı belirtilerek söz konusu tebliğin yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiştir ek bu karar çerçevesinde anılan tebliğe göre enerji piyasası düzenleme kurulu tarafından yapılan seçim sonucunda lisans almış olan üç şirketin lisanslarının da yürütülmesi durdurulmuştur yine danıştay onüçüncü dairesi tarih ve sayılı kararı ile elektrik enerjisi üretmek amacıyla aynı bölge ve aynı kaynak i̇çin yapılmış birden fazla lisans başvurusu olması halinde seçim yapılmasına i̇lişkin usul ve esaslar hakkında tebliğ in tarih ve sayılı kararıyla yürütülmesinin durdurulduğundan bahisle mezkur tebliğ kapsamında ak enerji üretim aşne üretim lisansı verilmesi işleminin yürütülmesinin durdurulması isteminin kabulüne karar vermiştir ek i̇ptali istenen bent ile devam eden yargı sürecinde yukarıda değinilen yargı kararları dikkate alınmaksızın lisans verilmesi işlemleri durdurulan şirketlerin bu hükmün yürürlük tarihi olan tarihini takip eden üç ay içinde başvurmaları halinde eski lisansları diğeresas sayısı karar sayısı bir anlatımla yargı kararı ile yürütülmesi durdurulan lisansları yerine kaim olmak üzere lisanslarının yenileneceği ve eski lisanslarla bağlantılı olarak yapılmış tüm iş ve işlemlerin her hangi bir işleme gerek kalmaksızın içerdiği hüküm ve şartlarla yenilenmiş ve geçerli sayılacağı hükme bağlanmıştır hukuk devleti olabilmenin bir başka göstergesi de yasalarda genellik ilkesine uyulmasıdır yasaların genelliği ilkesi özel aktüel ve geçici bir durumu gözetmeyen belli bir kişiyi hedef almayan aynı statüde olan herkesi kapsayan kuralların getirilmesini zorunlu kılar anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararı i̇ptali istenen düzenlemenin gerçek amacının lisans verilmesi işlemleri yargı kararıyla durdurulan şirketlerin önünün açılmak istenmesi olduğu bu amaca ulaşabilmek için de söz konusu yargı kararlarını etkisiz kılmak olduğu çok açıktır bu nedenle yasa koyucu iptali istenen kural ile kişiye özgü bir düzenlemeyi gerçekleştirerek yasaların genelliği ilkesinden ayrılmış olduğundan yapılan bu düzenleme anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmamaktadır diğer taraftan iptali istenen söz konusu düzenleme için yasama erkinin yukarıda etraflıca belirtilen yargı kararlarının uygulanmasını engellemek amacına yönelik olarak kullanıldığı lisanslarının yürütülmesi yargı kararıyla durdurulan şirketlerin elektrik üretim lisansı almalarının yasa çıkarılarak gerçekleştirilmeye çalışıldığı görülmektedir anayasa da belirtilen amacı ya da bir kamu yararını gerçekleştirmek ereğiyle olsun yasakoyucu belli bir sonucu elde etmek için değişik yolların seçimini siyasî tercihlerine göre yapmakta serbesttir ancak yasakoyucunun kişisel siyasî ya da saklı bir amaç güttüğü durumlarda yani kamu yararına yönelik olmayan başka bir amaca ulaşmak için bir konuyu yasayla düzenlediği durumlarda bir yetki saptırması ve giderek de amaç öğesi bakımından yasanın sakatlığı ve dolayısıyla anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırılığı söz konusu olur anayasanın üncü maddesi gereği yasama organı dahil bütün devlet organları mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez aksi taktirde yargı bağımsızlığı söz konusu olamaz ve hukuk devletinden de söz edilemez yasama organı beğenmediği yargı kararlarını üstelik de geriye yönelik uygulanmak üzere kanun çıkartıp etkisiz hâle getirecekse elbette ki yargı bağımsızlığı zedelenecektir sabuncu yavuz anayasaya giriş basım i̇maj yayıncılık ankara i̇ptali istenen bent ile yapılan düzenleme yargı kararlarının uygulanmasının engellenmesi amacıyla yapılmış bir düzenleme olduğundan yetki saptırması ve amaç öğesi bakımından da sakat olup anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı gibi yargı bağımsızlığını zedelediği için de anayasanın inci maddesine aykırı düşmektedir diğer yandan yasama erkinin yargı kararlarının etkisizleştirilmesi için kullanılmasını anayasanın başlangıç kısmı ile nci inci ve uncu maddelerinde ifade edilmiş olan kuvvetler aykırılığı ilkesi ile de bağdaştırmak olanaksızdıresas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesinin tarihli ve sayılı yap i̇şlet modeli ile elektrik enerjisi üretim tesislerinin kurulması ve i̇şletilmesi ile enerji satışının düzenlenmesi hakkında kanunun geçici üncü maddesinin fıkrasının sonuna eklediği bent anayasanın nci nci inci uncu inci ve inci maddeleri hükümleri ile anayasanın başlangıç kısmının dördüncü paragrafına aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun nci maddesinin sayılı kanunun geçici üncü maddesine eklediği fıkra sayılı kanunun iptali istenen fıkranın eklendiği geçici üncü madde hükmü şöy ledir çok maksatlı projeler ile bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce i̇kili i̇şbirliği anlaşmaları kapsamında yer alan projeler ve önceki yıllar yatırım programlarında yer alan projeler lisans alınmasına gerek olmaksızın devlet su i̇şleri genel müdürlüğü tarafından yedi yıl içinde yapılabilir veya yaptırılabilir bu projelerin hidroelektrik üretim tesislerinin yapımı aşamasında elektrik üretim tesisleri sayılı elektrik piyasası kanunu kapsamında faaliyet göstermek üzere özel sektör başvurularına açılır dört ay içerisinde başvuru olmaması halinde devlet su i̇şleri genel müdürlüğü tarafından gerçekleştirilebilir bu hüküm ile yapılacak ihale sonucunda belirlenen şirketin dsi̇ ile su kullanım hakkı anlaşması imzalayarak hes hidro elektrik santral kurması amaçlanmıştır görüldüğü gibi madde bir ihaleden söz etmektedir bu maddeye eklenen ve iptali istenen fıkra ise hükümet lerarası i̇kili i̇şbirliği anlaşması veya bu anlaşmaya ilişkin bakanlar kurulu kararı ya da enerji ve tabiî kaynaklar bakanlığı oluru ile belirlenen tüzel kişilerin türk ticaret kanunu hüküm lerine göre kuracakları yeni şirketlere ihalesiz olarak hes kurma olanağı vermektedir bir hukuk devletinde devlet erki kullanılarak yapılan tüm kamu işlemlerinin nihaî amacının kamu yararı olması gerekir bu gereklilik kamu yararını yasama organının takdir yetkisi için de bir sınır konumuna getirir i̇ptali istenen fıkra ile yapılan düzenleme ise kamu yararı amacına yönelik değildir şöyle ki gelişmekte olan ülkelerde yetersiz mali kaynaklar nedeniyle ihtiyaç duyulan büyük yatırımları gerçekleştirmek üzere yap işlet devret modeli gibi bir takım finans modelleri geliştirilmiştir bu modellerden biri de hükümetlerarası i̇kili i̇şbirliği andlaşmalarıdır bu modelde iki ülke yetkililere bir araya gelip doğrudan görüşmelere başlarlar ve işin yapımı yatırım için kredi desteği sağlayacak ülkenin hükümeti tarafından belirlenecek şirkete ihale edilmeksizin verilir devlet su i̇şleri genel müdürlüğü bugüne kadar hükümetlerarası i̇kili i̇şbirliği andlaşmaları kapsamında enerji üretimi yaptırmak üzere anlaştığı barajlardan yüklenici şirketlerin çoğunlukla uluslararası konsorsiyumlardır kredi bulamadıkları için başlayamadıkları barajlarla ilgili anlaşmaları feshetmiş ve bunların yapımı için yeni bir süreç başlatmıştır dsi̇ genel müdürlüğünün resmi internet sitesi olan wwwdsigovtr adresinden adet hidroelektrik santral hes yapımının ihale yöntemiyle gerçekleştirileceğinin ilan edildiği bu ihalelerde çok sayıda firmadan teklif geldiği ve gelen tekliflerin de burada yer aldığı görülmektediresas sayısı karar sayısı bu sitede ilan edilen işlerden olan artvi̇n mw gücündeki çamlica hesin yapım işini dsi̇ genel müdürlüğü bu santralde üretilecek elektriğin birimi için yani kwh yeni kuruş üzerinden ihaleye çıkarmış yapılan ihaleyi başkent yat ür i̇ş san ve tic aş bu rakamın yeni kuruşluk kısmını devlete bırakarak yeni kuruş fiyatla almış diğer bir anlatımla yapacağı tesiste üreteceği enerjinin sını kamuya ücretsiz vermeyi kabul etmiştir hükümetlerarası i̇kili i̇şbirliği yöntemi ile yapımından vazgeçilen söz konusu barajların ihale yoluyla yaptırılması açıklandığı üzere kamu yararına iken iptali istenen düzenleme ile artvi̇n çamlıca hes benzeri adet barajın ek gerekli krediyi bulamadığı için yapamayan şirketlere i̇halesi̇z olarak bırakılmasının önü açılmıştır öte yandan söz konusu barajlar tarih ve sayılı enerji verimliliği kanununun kapsamına alınmış ve bu yasanın nci maddesi ile de yapılacak santrallerde üretilen enerji için verilen garanti yıldan yıla yeni kuruş olan kwh ücreti ise euro centkwh yani yaklaşık yeni kuruşa çıkarılmıştır yapılan bu işlemlerin ülkemize maliyeti ise aşağıda ayrıntıları gösterildiği üzere yıl için yaklaşık milyar usd olarak hesaplanmıştır kuru ytl olarak alınmıştır adet hes için yıllık ortalama üretim miktarı mevcut garantiler kapsamında alış fiyatı dsi̇ tarafından i̇hale edilseydi kamu zararı gwh ykr ykr ykr gwh ytl milyon yıl kamu kaybı vardır i̇haleye çıkarıldığı takdirde söz konusu barajlarda üretilen enerjinin sını ücretsiz alma imkanının bulunmasına karşın iptali istenen düzenleme ile bu imkanın ortadan kaldırılmasının kamu yararı amacına yönelik olduğu savunulamaz kamu yararını değil özel bir takım çıkarları ve amaçları gerçekleştirmek için yapılan kanunların ise yetki saptırması ile malul olacağı bunun da hukuk devleti ilkesine ve dolayısıyla bu ilkenin ifade edildiği anayasanın nci maddesine aykırı düşeceği açıktır nitekim anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti her eylem ve işlemi hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumları benimseyen hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yasaların üstünde anayasanın ve yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir yasaların kamu yararına dayanması gereği kuşkusuz hukuk devletinin temel değerlerinden birini oluşturmaktadıresas sayısı karar sayısı denilmiştir bu nedenle iptali istenen fıkra anayasanın nci maddesine aykırıdır diğer taraftan iptali istenen fıkra aşağıda açıklanan nedenlerle anayasanın inci maddesi ile de bağdaşmamaktadır sayılı kanunun amaç ve kapsam başlıklı inci maddesinde bu kanunun amacı yap i̇şlet modeli ile üretim şirketlerine ülke enerji plan ve politikalarına uygun biçimde elektrik enerjisi üretmek için mülkiyetleri kendilerine ait olmak üzere termik santral kurma ve işletme izni verilmesi ile enerji satışına dair esas ve usulleri belirlemektir hidroelektrik jeotermal nükleer santraller ve diğer yenilenebilir enerji kaynakları ile çalıştırılacak santraller bu kanunun kapsamı dışındadır denilmiştir ancak tarih ve sayılı yap i̇şlet modeli ile elektrik enerjisi üretim tesislerinin kurulması ve i̇şletilmesi ile enerji satışının düzenlenmesi hakkında kanun tarih ve sayılı kanunun inci maddesiyle eklenen ek geçici üncü madde ile başlangıçta sayılı kanun kapsamında olmayan hidroelektrik santrallerinin kanun kapsamına alınmasının yolu açılmış ve bu değişiklik ile iptali istenen düzenlemeye alt yapı hazırlanmıştır hidroelektrik jeotermal nükleer santraller ve diğer yenilenebilir enerji kaynakları ile çalıştırılacak santrallerin bu yasanın kapsamı dışında bırakılma nedeni sayılı kanunun inci maddesinin gerekçesinde tesislerin mülkiyeti ve işletme hakkı izin verilen sermaye şirketlerine ait olduğundan bu amaç gözetilerek hidroelektrik jeotermal nükleer santraller ve diğer yenilenebilir enerji kaynakları kapsam dışında tutularak sayılı kanundan farklı bir düzenlemeye gidildiği belirtilmiştir şeklinde açıklanmıştır anayasanın inci maddesinde tabii servetler ve kaynaklar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır bunların aranması ve işletilmesi hakkı devlete aittir devlet bu hakkını belli bir süre için gerçek ve tüzelkişilere devredebilir denilmiştir yukarıda değinilen inci maddenin gerekçesinden de anlaşılacağı üzere yap işlet modelinde tesislerin mülkiyeti ve işletme hakkı izin verilen sermaye şirketlerine ait olup model kapsamında yapılacak işlerde sadece işletme hakkının belli bir süre ile şirketlere verilmesi söz konusu değildir bu nedenle anayasanın inci maddesine aykırı düşmemesi için hidroelektrik jeotermal nükleer santraller ve diğer yenilenebilir enerji kaynakları sayılı kanunun kapsamı dışında bırakılmıştır durum bu iken sayılı kanunun amaç ve kapsam maddesinin genişletilmesi halinde böyle bir düzenlemenin anayasaya aykırılığı çok çarpıcı bir şekilde görüleceğinden anılan kanuna ek geçici maddeler ilave edilmesi tercih edilmiştir sayılı yasanın amaç ve kapsam maddesinde yap işlet modelinin sadece termik santraller için yani sadece doğalgaz ve ithal kömür santralleri için uygulanacağı açıkça ifade edilmiştir hidroelektrik santraller bu kapsama dahil edilemez çünkü modelin özelliği santrallerin şirketler tarafından getirilen sermaye ile kurulması işletilmesi ve tesiste üretilen enerjiye de belli bir süre ile belli bir fiyattan kamu tarafından satın alma garantisi verilmesidir yani yap işlet modelinde santralin kamuya geri dönüşü yoktur tesis ve üzerinde kurulu olduğu arazinin mülkiyeti tamamen özel şirketlere yabancı ortaklı konsorsiyumlara kalacaktır diğer bir ifade ile ülkemizin herhangi bir bölgesinde bulunan su kaynakları hidroelektrik santrallerinde tesisin ekonomik ömrü yıla kadar uzayabilmektediresas sayısı karar sayısı yabancıların kullanımına verilmiş olacak ve kamunun hiçbir şekilde ülkesindeki su kaynakları üzerinde söz hakkı bulunmayacaktır bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere dsi̇nin hükümetlerarası i̇kili i̇şbirliği kapsamında yaptırmaktan vazgeçtiği ve tabii kaynağımız olan nehirlerimizin üzerine kurulacak barajların sadece işletme hakkı belirli bir süre için şirketlere verilebilecekken iptali istenen düzenleme ile söz konusu uluslararası şirketlerin enerji piyasası düzenleme kurumundan lisans alarak serbest piyasada üretici konumuna girmelerinin ve yaptıkları barajların dolayısıyla bu barajlardan enerji üretilmesini sağlayan tesislerin üzerinde kuruldukları arazilerin sahibi olma olu açılmıştır yapılan tesisler üretmeye devam ettiği sürece lisans süresi sona erse bile tesislerin üzerine kurulu olduğu arazi süresiz olarak şirket mülkiyetinde olacağından ilgili barajın üretimde bulunması amacıyla yeniden bir başka şirkete verilmesi mümkün olmayacaktır diğer bir anlatımla ilgili su kaynağı süresiz olarak şirkete verilmiş olmaktadır ki böyle bir durumu getiren düzenlemenin devletin tabii kaynaklarının kullanımının ancak belirli bir süre için devredilebileceğini öngören anayasanın inci maddesiyle bağdaştırılmasının mümkün olamayacağı kuşkusuzdur bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun nci maddesinin sayılı kanunun geçici üncü maddesine eklediği fıkra anayasanın nci inci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ sayılı kanunun inci maddesinin sayılı kanunun üncü maddesinin fıkrasının sonuna eklediği bent ile yasama erki kullanılarak yargı kararlarının etkisizleştirilmesine ve lisanslarının yürütülmesi yargı kararı ile durdurulan şirketlerin çalışmalarına imkan hazırlanmasına yönelinmiştir i̇ptali istenen söz konusu hükmün uygulanması halinde yukarıda belirtilen yargı kararları etkisiz hale gelecek lisanslarının yürürlüğü hukuka aykırı bulunmuş olan şirketlerin bu hükmün yürürlük tarihi olan tarihini takip eden üç ay içinde başvurmaları halinde eski lisansları diğer bir anlatımla yargı kararları ile yürütülmesi durdurulan lisansları yerine kaim olmak üzere lisansları yenilenecek ve eski lisanslarla bağlantılı olarak yapılmış tüm iş ve işlemler herhangi bir başka işleme gerek kalmaksızın içerdiği hüküm ve şartlarla yenilenecek ve geçerli sayılacaktır anayasanın üncü maddesi uyarınca anayasa mahkemesi kararları geriye yürümeyeceğinden bu lisanslar ve bunlarla bağlantılı işlemler süresiz geçerlik kazanacaktır bundan giderilmesi olanaksız bir takım zararların doğacağı kuşkusuzdur sayılı kanunun nci maddesinin sayılı kanunun geçici üncü maddesine eklediği fıkranın iptal kararı yürürlüğe girinceye kadar uygulanması halinde ise devletin hüküm ve tasarrufu altında olan kimi doğal kaynakların üzerinde bulunduğu araziler süresiz olarak birtakım şirketlere geçebilecek ve bu durum ileride giderilemeyecek zararların oluşmasına yol açacaktıresas sayısı karar sayısı diğer taraftan anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde subjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ve hukuk güvenliği ilkelerinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından söz konusu ilkelerin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarih ve sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesinin tarihli ve sayılı yap i̇şlet modeli ile elektrik enerjisi üretim tesislerinin kurulması ve i̇şletilmesi ile enerji satışının düzenlenmesi hakkında kanunun geçici üncü maddesinin fıkrasının sonuna eklediği bendin anayasanın nci nci inci uncu inci ve inci maddeleri hükümleri ile anayasanın başlangıç kısmının dördüncü paragrafına aykırı olduğundan nci maddesinin sayılı kanunun geçici üncü maddesine eklediği fıkranın anayasanın nci inci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptallerine ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
2,546
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir süheyla öksüz tarafından radyo ve televizyon üst kurulu uzmanlığına yapılan atamalara ilişkin günlü sayılı kararın ve bu karara dayalı olarak kurulan günlü sayılı işlemin iptali istemiyle radyo ve televizyon üst kuruluna karşı açılan davanın reddi yolunda ankara i̇dare mahkemesince verilen günlü k sayılı kararın davacı tarafından temyizi üzerine oluşturulan dosya incelendi davacının gerekli şartları yerine getirmediği için üst kurul uzmanlığına atamasının yapılmaması ile diğer çalışanların üst kurul uzmanlığına atanmasına ilişkin işlem radyo ve televizyon üst kurulu uzman yardımcılığı ve uzmanlık sınav görev ve çalışma usul ve esasları hakkında yönetmeliğe göre tesis edilmiş olup anılan yönetmeliğin yasal dayanağını sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında kanunun sayılı kanunla değişik maddesini oluşturmaktadır sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında kanun ile kamu tüzel kişiliğine idari ve mali özerkliğe sahip tek başına icrai nitelikte kararlar alabilen ve yaptırımlar uygulayabilen radyo ve televizyon üst kurulu oluşturulmuştur radyo ve televizyon faaliyetlerini düzenlemek amacıyla oluşturulan kurul sektör politikalarını belirlemek idari düzenleme yapmakla görevli kuruluş ve görev alanı itibariyle son yıllarda klasik idari örgütlenme modeli dışında kurulan öğretide bağımsız i̇dari otoriteler olarak adlandırılan idari kuruluşlar arasında yer almaktadır kamusal yaşamı etkileyen belli kamu hizmetlerini düzenleme ve denetleme işlevini yerine getirmek üzere kurulan bağımsız idari otoriteler klasik idari yapının dışında kamu tüzel kişiliğine sahip kamu kurumu niteliğini taşımaktadırlar dolayısıyla anılan kuruluşların kamu kurumu nitelikleri göz önüne alınıp idarenin kuruluş ve faaliyetleriyle personeline ilişkin anayasada yer alan ilkeler doğrultusunda kurulması gerekir sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında kanunun üst kurul personelinin hukuki durumunu düzenleyen maddesinde üst kurulun kanunun kendisine verdiği görevleri yerine getirmek maksadı ile yeterli sayıda ve vasıfta personelden teşkilatını oluşturacağı belirtildikten sonra teşkilat personelinin istihdam şekli özlük hakları çalışma esas ve usullerinin türkiye radyo televizyon kurumu personeline uygulanan hükümlere tabi olduğu kurala bağlanmıştır sayılı türkiye radyo ve televizyon kanununun maddesinde istihdam edilecek personel arasında uzman unvanına yer verilmiş ancak bu uzmanların nitelikleri konusunda bir düzenleme getirilmeyip konu kurum tarafından çıkarılacak yönetmeliklere bırakılmıştır sayılı yasanın atıfta bulunduğu sayılı yasada uzmanların nitelikleri konusunda düzenlemeye yer verilmemesi aynı hizmet alanında farklı görevleri üstlenen radyo ve televizyon üst kurulu uzmanlarının göreve alınmalarında aranacak nitelikler seçilme usulü yetişme koşulları çalışma usul ve esaslarının bu kurumun özelliği de dikkate alınarak düzenlenmesini gerekli kılmaktadıresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin hukuk devleti vurgulanmış maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin anayasa ve yasalara uygun olarak kullanılıp yerine getirileceği belirtilmiş maddesinde de idare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında ise devletin kamu iktisadi teşekkülleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle görevli oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri hakları ve yükümlülüklerinin aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği belirtilmiştir hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesi için yasaların anayasaya uygunluğunun sağlanması zorunludur anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı yasaların normlar hiyerarşisinde en üstte yer alan anayasaya bağlılığının denetlenmesini gerektirmektedir anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez kuralı bulunmaktadır yasama yetkisi asli bir yetki olduğundan ve türk hukukunda kanunla düzenleme alanı konu itibariyle sınırlandırılamadığından yasama yetkisinin genelliği yasama organı dilediği alanı anayasa ilkelerine uygun olmak koşuluyla düzenleme yetkisini haizdir anayasa mahkemesinin k sayılı kararı özbudun erguntürk anayasa hukuku baskı ankara yasayla düzenlenmesi anayasada öngörülen bir konuda yasama organının temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakmaması gerekir anayasa mahkemesinin k sayılı kararı bir başka deyişle yasama organı sahibi olduğu yasama yetkisinin asli devredilemez niteliğiyle birlikte yürütme ve idarenin türevsel istisnai sınırlı düzenleme yeteneğini dikkate almak suretiyle temel esaslarını düzenlediği konularda yürütme ve idareye düzenleme yetkisi tanıyabilir kamu görevlilerini ilgilendiren düzenlemeler söz konusu olduğunda statünün yapıcı unsurlarının da kanunla düzenlenmesi gerekli olmaktadır yasama organının idareye düzenleme yetkisi tanıdığı yasal düzenlemelerin anayasanın maddesine uygun olup olmadığının belirlenmesinde anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararında ifade edildiği gibi hem anayasa ile belirlenen ilkelere hem de anayasa mahkemesi kararlarıyla ortaya çıkan ölçütlere göre incelenmesi gerekmektedir anayasanın maddesiyle ilgili olarak anayasa mahkemesi kararlarıyla ortaya çıkan ölçütler konusunda çok sayıda karar bulunmaktadır şöyle ki yasa koyucu temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları düzenlemek üzere hükümete yetki verebilir anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararıesas sayısı karar sayısı yasa düzenlemek istediği alanı yeterince düzenleyecek ve yürütmeye tanıyacağı yetkileri yine yeterince sınırlandıracak yürütme ise yasanın tanıyacağı sınırları belli yetkinin nasıl kullanılacağını düzenleyecektir anayasa mahkemesinin ekim günlü k sayılı kararı yürütmenin klasik düzenleme yetkisi idarenin kanuniliği ilkesi çerçevesinde sınırlı ve tamamlayıcı bir yetki durumundadır bu bakımdan yasalarda düzenlenmemiş bir alanda yürütmenin sübjektif hakları etkileyen bir kural koyma yetkisi bulunmamaktadır yasa ile yetkili kılınmış olması da sonuca etkili değildir uygulamaya ilişkin esasların tespiti yönünden yürütmeye verilen yetkinin genişliği ve belirsizliği apaçık ortadadır yasada esasla alakalı bir çok yönler düzenlenmemiştir bu durum açıkça bir yetki devridir anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararı yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yönetiminin düzenlemesine bırakmaması gerekir temel kuralları koymadan ölçüsünü belirlemeden ve sınırı çizmeden yürütmeye düzenleme yetkisi veren kural anayasanın maddesine aykırı düşer anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararı yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağlı bir yetkidir bu nedenle anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında yürütme organına yasalarla düzenlenmemiş bir alanda genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez ayrıca yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkelerin konulması çerçevenin çizilmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanın bırakmaması gerekir anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararı anayasa mahkemesinin yukarıda belirtilen kararlarında getirilen ölçütlere göre temel esas ve hükümler yasada yer aldıktan sonra uzmanlık veya yönetim tekniğine ilişkin konuların yürütme organına bırakılabilmesi mümkündür temel esas ve hükümler ise düzenlenecek konuya göre değişiklik gösterebilir bu şekilde yürütme organına yetki tanırken de idarenin yargısal denetiminin etkinliğini engellemeyecek objektif kuralların konulması zorunludur anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararı kamu kurumu nitelikleri gözönüne alınarak bağımsız idari otoritelerin de örgütlenme ve faaliyet alanlarına kamu yönetim usulüne tabi bu kuruluşlarda hizmetlerin kimlerce yürütüleceğine ve personel rejimine ilişkin temel ilke ve esasların yukarıdaki kararlarda ortaya konduğu üzere yasayla düzenlemesi anayasal bir zorunluluktur yasama organı belirtilen konuları ölçütlerini belirlemek suretiyle idarenin düzenlemesine bırakabilir sayılı yasanın maddesi ile kurulan radyo ve televizyon üst kurulunun oluşumu üyelerin ve başkanın seçimi görev ve yetkilerinin yasal çerçevesi çizilmektedir ancak yasanın üst kurulun teşkilatı ve personeli konusunda düzenleme öngören maddesinde daire başkanlıklarının yeteri kadar uzman istihdam edecekleri ve uzmanlık esasına göre çalışacakları öngörülmekle birlikte üst kurul personelinin özlük hakları çalışma usul ve esasları ile personelle ilgili diğer hususların türkiye radyo televizyon kurumu personel rejimine tabi olduğu üst kurulun çalışma usul ve esasları ile teşkilatı ve atama usullerinin bu kanuna uygun olarak üst kurul tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirleneceği kuralına yer verilmiştir görüldüğü gibi hangi alanlarda uzman istihdam edileceği uzmanlarınesas sayısı karar sayısı nasıl bir yöntem izlenerek hangi ilke ve kurallara uyularak seçileceği uzmanlarda aranacak öğrenim ve diğer atama koşullarının neler olacağı yasayla düzenlenmemiş belirtilen konular üst kurulun düzenlemesine bırakılmıştır böylece uzman istihdamı rejiminin özel yöntem esas ve usullerinin belirlenmesi gerekirken bu konuda hiç bir ilke ve kural konulmaksızın idareye bırakılması suretiyle yasama yetkisi ölçüt ve sınırlama getirilmeksizin idareye devredilmiştir nitekim anılan düzenlemeye dayanılarak çıkarılan ve gün ve sayılı resmi gazetede yayımlanan radyo ve televizyon üst kurulu uzman yardımcılığı ve uzmanlık sınav görev ve çalışma usul ve esasları hakkında yönetmelik ile belirtilen hususların düzenlendiği gün ve sayılı resmi gazetede yayımlanan yönetmelikle eklenen geçici madde ile uzmanlık gerektiren bir alanda bir yüksek öğretim kurumunda öğrenci olanlara dahi belirli koşullarla bu hakkın verildiği görülmektedir sonuç olarak radyo ve televizyon üst kurulunda istihdam edilecek uzmanların personel rejimini belirleme yetkisinin temel ilke ve esasları konulup çerçevesi çizilmeden sınırları gözetilmeden üst kurula devrine ilişkin sayılı yasanın yukarıda irdelenen hükmü ve maddelerine aykırı olduğu gibi yasama yetkisinin devredilme sonucunu doğurması nedeniyle anayasanın maddesine de aykırı bulunmaktadır açıklanan nedenlerle ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebepleriyle uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararname hükümlerini anayasaya aykırı görmesi durumunda bu yoldaki gerekçeli kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı yasanın maddesinin fıkrası gereğince sayılı yasanın maddesinin radyo ve televizyon üst kurulu uzmanlığı yönünden iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan ilgili belgelerin birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,373
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemini içeren dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarih ve sayılı avukatlık kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesinin anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı avukatlık kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun iptali istenen inci maddesi ile avukatlık sınavını başarmış olmak avukatlık mesleğine kabul şartı olmaktan çıkarılmış ve sayılı avukatlık kanununun bu sınava ilişkin diğer hükümleri de yürürlükten kaldırılmıştır yukarıda olay başlığı altında da açıklandığı üzere avukatlık sınavını başarmış olmanın avukatlık mesleğinin kabul şartlarından olması baroların bağımsızlığı ve avukatlık mesleğinin hak ettiği saygınlığa kavuşturulması gereksiniminin bir sonucudur sadece hukukçuların yapabileceği avukatlık mesleği de savcılık ve hâkimlik mesleği gibi kamu hizmeti niteliğinde özel bir meslektir bu nedenle avukatın da gerekli donanımlara sahip olacak şekilde çok özel olarak yetiştirilen bir kişi olması gereği açıktır anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesi cumhuriyetin değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez niteliklerindendir hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti kavramları nitelikli ve yetişkin hukukçuların ve avukatların özverili uygulama ve eylemleriyle yaşama geçebilir evrensel demokratik ilkeler ve insan haklarını içeren normlar ve yasaların dahi amaca uygun uygulanabilmesi amaca uygun yorumlanabilmesi yargılama ve karar sürecinde hukukçuların sağlam hukuk bilgisine yorum ve değerlendirme gücüne bağlıdır hukuksal yorum ve değerlendirme sosyoloji psikoloji siyasal tarih felsefe iktisat mantık ve hatta matematik gibi bilim dallarına olan ilgi ve bilgi ile mümkündür ancak bütün bunları özümsemiş ve böylece hukuki düşünmeyi öğrenmiş hukukçular ve avukatlar yetiştirdiğimiz takdirde hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti kavramlarını yaşama geçirmiş olabiliriz bugün üyelik görüşmelerinin sürdürüldüğü avrupa birliği açısından da sınav zorunludur sınav olmayan bir avrupa birliği ülkesi yoktur özellikle almanyada lisans eğitimi sonrasında bir devlet sınavı ve yıllık bir staj eğitiminden sonra sınav yapılmakta avusturyada hukuk fakültesi eğitiminden sonra yıllık pratik eğitim ve sınav bulunmaktadır diğer ab üyesi ülkelerde de değişik biçimlerde bu sınavlar yapılmaktadır yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden avukat ve avukatlık mesleği hukuki sorunların ve anlaşmazlıkların adalete ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesi hukuk kurallarının tam olarak uygulanması bireylerin hak ve özgürlüklerinin korunması ve hukuk devletinin işlerliğinin sağlanması bağlamında yaşamsal bir önem ve değere sahiptir bu amaçla dünyanın bütün gelişmiş demokratik ülkelerinde savunmanın ve savunma mesleğinin önündeki engeller kaldırılmış uluslararası sözleşmelerleesas sayısı karar sayısı avukatların mesleklerini özgürce yerine getirmelerine olanak sağlanmış avukatlık mesleğinin kalitesinin yükseltilmesi amacıyla başta avukatlık mesleğine sınavla kabul olmak üzere pek çok önlem alınmış iken türkiye barolar birliği ve baronun muhalefetine rağmen avukatlık yasasında değişiklik yapmak suretiyle avukatlık sınavını başarmış olmak şartını avukatlık mesleğine kabul için gerekli olmaktan çıkartan ve dolayısıyla sayılı avukatlık kanununun bu sınava ilişkin diğer hükümlerinin de yürürlükten kaldırılmasını öngören ve iptali istenen söz konusu düzenleme sadece avukatlık mesleğine yönelik ağır bir saldırı değil aynı zamanda vatandaşların hak ve yararlarının tehlikeye atılmasına neden olabilecek bir düzenleme olduğundan kamu yararı amacına yönelik olmadığı kuşkusuzdur anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti her eylem ve işlemi hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumları benimseyen hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yasaların üstünde anayasanın ve yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir yasaların kamu yararına dayanması gereği kuşkusuz hukuk devletinin temel değerlerinden birini oluşturmaktadır hukuk devletinde hukuk güvenliğinin sağlanabilmesi için yasakoyucunun öngörülebilir düzenlemeler getirmesi de asıldır görüşü açıklanmış ve bu görüş anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında da anayasanın nci maddesinde öngörülen hukuk devleti ilkesi yasaların kamu yararına dayanması ögesini içerdiği gibi yasama organı tarafından konulacak kurallarda adalet ve hakkaniyet ölçülerinin gözönünde tutulmasının gerekliliği yine bu ilkenin doğal bir yansımasıdır bu ölçütler ise hukuk kurallarının korunmasında birbiriyle çatışan yararların uzlaştırılmasını zorunlu kılar aynı ilke uyarınca devlet organlarının görev ve yetkilerinin bu çerçevede yasalarla belirlenmesi gerektiği kuşkusuzdur biçiminde yinelenmiştir halde bir hukuk devletinde devlet erki kullanılarak yapılan tüm kamu işlemlerinin nihaî amacının kamu yararı olması gerekir bu gereklilik kamu yararını yasama organının takdir yetkisi için de bir sınır konumuna getirir açıklanan nedenlerle kamu yararı amacına yönelik olmayan ve iptali istenen söz konusu düzenleme hukuk devleti ilkesine ve dolayısıyla anayasanın nci maddesine aykırıdır öte yandan anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında avukatlık yasasının inci maddesine göre kamu hizmeti ve serbest bir meslek olan avukatlık iki yönlüdür hem kamu hizmeti hem serbest meslek nitelemesi serbest meslek çalışmalarını yürütürken görev yapılan alanın kamusal ağırlığına dayanmaktadır adalet yargı hukuk işleri kamu hizmetinin en yoğun olduğu kamu kavramının anlam olarak en önde geldiği alandır avukatlık yasasının avukatlığın amacı başlıklı nci maddesi bu gerçekleri uygulamaya yansıtan özgün kuraldır tüm bu kurallar yinelenmesinde yarar olmayan nice tanım anlatım ve değerlendirmeler avukatlığın kamusal yönü ağır basan bir meslek olduğu gerçeğini doğrulamaktadır bilgi ve deneyimlerini öncelikle adalet hizmetine vererek adalete ve hakkaniyete uygun çözümler için hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasında yargı organlarıyla yetkili kurul ve kurumlara yardımı görev bilen avukatın hukuk devletinin yargı düzeni içindeki yeri özellik taşımaktadır adaletin sav savunma ve yargı öğelerinden savunmaesas sayısı karar sayısı bölümünün temsilcisi başlıca görevlisi olan avukatın hem temsil ettiği kişiler hem de önlerinde görev yaptığı hâkim savcı ve yetkili öbür kurul ve kurumlarca inan güven ve saygı ile karşılanması gerekir yorumu yapılmıştır bu yorumdan da anlaşılacağı üzere yargıçlık savcılık avukatlık meslekleri arasında astlık üstlük ilişkisi bulunmadığı gibi üstünlük farkı ve sıralaması da bulunmamaktadır bu üçlü arasındaki ilişki işbölümü ilişkisidir nedenle sav savunma ve karar üçgeninde görev alan hukukçuların mesleğe kabul meslek için ilerleme ve benzeri konularda eşit işleme tabi tutulması ve sınavda teklik ilkesinin yaşama geçirilmesi gerektiği kuşkusuzdur yargılama bir olay hakkında hukukun ne dediğinin bildirilmesidir hukukun yaşama sağlıklı geçmesi için bu üçlü arasında mesleğe kabul anlamında eşitliğin sağlanmasına bağlıdır çünkü yargılamanın bu üç öğesindeki olumlu veya olumsuzluğun hükme ve dolayısıyla adaletin gerçekleşmesine olumlu ya da olumsuz anlamda yansıması kaçınılmazdır anayasa mahkemesinin pek çok kararında vurgulandığı gibi yasa önünde eşitlik ilkesi herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmemekle birlikte yasaların uygulanmasında birbirinin aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplumların yaratılmasını engellemektedir kimi yurttaşların haklı bir nedene dayanılarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmamakta hatta durumlarındaki ve konumlarındaki özellikleri kimi kişi ya da topluluklar için değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerekli kılmaktadır anayasa ile eylemli değil hukuki eşitlik amaçlanmaktadır anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesinin çiğnenmemesi için aynı hukuksal durumların aynı ayrı hukuksal durumların ayrı kurallara bağlı tutulması gerekmektedir anayasa mahkemesinin tarihli k sayılı kararı sav savunma ve yargının adaletin gerçekleşmesi yönünden aynı hukuki durumda oldukları anayasa mahkemesinin yukarıda açıklanan kararında da vurgulandığı üzere yadsınamaz bu nedenle iptali istenen kural sav savunma ve karar üçgeninde görev alan hukukçulardan sav kısmında görev alanlar için sınavda başarılı olma şartını kaldırarak hiçbir haklı nedene dayanmaksızın farklı bir uygulama getirdiğinden anayasanın uncu maddesinde ifade edilen kanun önünde eşitlik ilkesiyle de bağdaşmamaktadır diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığı onun aynı zamanda anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi anayasanın nci uncu ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ adaletin kurucu öğelerinden savunmanın temsilcisi avukatların mesleğe kabul yönünden diğer kurucu öğelerden farklı hükümlere tabi tutulmalarını öngören ve iptali istenen kuralın uygulanması halinde adaletin gerçekleşmesinin olumsuz yönde etkilenebileceği kuşkusuzdur bu durumda ortaya giderilmesi olanaksız durum ve zararların çıkabileceği yadsınamazesas sayısı karar sayısı bu türden durum ve zararların önlenebilmesi hukukun ve anayasanın üstünlüğünün korunabilmesi için anayasaya aykırı olduğu gerekçemizde açıkça gösterilen söz konusu kuraldan anayasal düzenin en kısa sürede arındırılması açık bir zorunluluk olup hukuk devleti sayılmanın da bir gereğidir bu nedenle iptali istenen kuralın yürürlüğünün iptal davası sonuçlanıncaya kadar durdurulması da istenerek anayasa mahkemesine iptal davası açılmıştır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun tarihli ve sayılı avukatlık kanununun üncü maddesinin birinci fıkra sının bendini ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan avukatlık sınavını başarmış olan lar veya ibaresini inci uncu uncu inci maddelerini inci maddesinin birinci fıkrasının numaralı bendini geçici nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan ve sınav ibaresini ve geçici nci maddesinin ikinci fıkrası ile tarihli ve sayılı kanunun geçici inci maddesinin birinci fıkrasını yürürlükten kaldıran inci maddesinin anayasanın nci uncu ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptaline ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
1,353
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir bilindiği üzere tarihinde tbmmde kabul edilen sayılı i̇ş sağlığı ve güvenliği kanunu haziran tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir çağdaş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de işçi sağlığının korunması bakımından alınması gereken önlemler çeşitli düzenlemelerle belirlenmiştir söz konusu alan işçinin yaşam ve sağlık hakkıyla doğrudan ilgisi sebebiyle anayasanın nci ve ncı maddesindeki hükümlerle düzenlenmiş olduğu gibi anayasamızda işçi sağlığının korunması ile ilgili özel düzenlemeler de mevcuttur anayasanın uncu maddesinde devletin çalışanların hayat seviyesini yükseltmek ve çalışma hayatını geliştirmek amacıyla çalışanları korumak için gerekli önlemleri alacağı nci maddesinde de kimsenin yaşına cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamayacağı ile küçükler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanların çalışma şartları bakımından özel olarak korunacakları emredici biçimde düzenlenmiştir anayasal kuralların ruhuna uygun olarak düzenleme yapılması yerine gündelik ihtiyaçların giderilmesini önceleyen her alanda olduğu gibi işçi sağlığı alanında da pazar yaratma kaygısıyla hareket eden hükümet tarafından sayılı yasada da aynı yaklaşım sürdürülmüştür diğer yandan hekimlerin işyeri hekimliği yapabilmek için alacakları eğitimin içeriğinin belirlenmesinden eğitimi verecek kuruluşların yetkilendirilmesine eğitim sonunda sınavın yapılmasından sertifikalandırmaya ve çalışma izni vermeye kadar pek çok yetki çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığında toplanmıştır hizmetin yürütülmesinde ise niteliğin arttırılması değil maliyetin azaltılması hedeflenmiş işverenlerin işyeri hekimi ya da iş güvenliği uzmanı çalıştırmak yerine özel şirketler tarafından kurulan ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet almaları yeterli görülmüş pek çok işyerinde sağlık birimi kurulmasına gerek olmadığı da belirtilmiş olmakla işyeri hekimliği hizmetinin misafir konumunda verilmesi yeterli sayılmıştır bir yandan işyeri hekimliği ve iş güvenliği uzmanlığı hizmetlerinin dışarıdan alınması teşvik edilirken diğer taraftan işyeri hekimliği ve iş güvenliği uzmanlığı eğitimi verecek kurumlar arasında meslek kuruluşlarının sayılmaması suretiyle örgütsel yapıların meslek mensuplarıyla bağları kopartılmaya çalışılmıştır i̇şçi sağlığı alanında yıllardır emek veren çaba gösteren ve önemli birikimleri olan meslek örgütlerinin yok sayılmasının yanı sıra sağlık alanında ortaya çıkan piyasacı anlayışın bir benzerinin işçi sağlığında da egemen olması yeni bir ticaret alanı yaratmakta başarılıdır ancak işçinin sağlık ve güvenliğini korumakta hiçbir fayda sağlamayacağı yaşadığımız gerçeklikle ortadadır ülkemizde ssk i̇statistiklerine göre her yıl yaklaşık bin iş kazası ve meslek hastalığı sonucu binlerce işçi yaşamını yitirmekte ya da sürekli sakat kalmaktadır bir başkaesas sayısı karar sayısı anlatımla ülkemizde günde ortalama üç işçi yaşamını yitirmekte beş işçi sürekli işgöremez duruma gelmektedir daha da vahim olan yan ise bu sayıların gerçeği tam olarak yansıtmadığıdır özellikle meslek hastalıklarının saptanması ve raporlanmasında ciddi güçlükler bulunduğu bu nedenle de mevcut meslek hastalığı sayısının olması gerekenin neredeyse yüzde biri olduğu bilinmektedir zira birçok uzman değerlendirmesinde belirtilmiş olmasının yanı sıra türkiye cumhuriyeti ulusal i̇ş sağlığı ve güvenliği politika belgesi başlıklı raporda bir ülkede meslek hastalıklarının görülme sıklığı çalışan nüfusun si arasında değişmektedir buna göre türkiyede arasında meslek hastalığı beklenmektedir ancak sgk istatistiklerine göre yılında meslek hastalığı vakası tespit edilebilmiştir değerlendirmesinde bulunulmaktadır mevcut rakamlarla zaten vahim olan işçi sağlığı tablosunun gerçek rakamlarla bir felaket boyutunda olduğu anlaşılmaktadır i̇şçi sağlığı alanında her gün üzüntüyle izlediğimiz bu dramatik tablonun değiştirilmesi için hükümet tarafından etkin bir çaba gösterilmemesi bir yana diğer düzenlemelerde olduğu gibi sayılı yasada da üst norm niteliğindeki anayasaya uygun düzenleme yapılması bakımından herhangi bir kaygı da taşımamaktadırlar sayılı i̇ş sağlığı ve güvenliği kanununun nci maddesinin i̇kinci fıkrasının bendinin anayasaya aykırılığı kapsam ve istisnalar madde bu kanun kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine çırak ve stajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanlarına faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır ancak aşağıda belirtilen faaliyetler ve kişiler hakkında bu kanun hükümleri uygulanmaz fabrika bakım merkezi dikimevi ve benzeri işyerlerindekiler hariç türk silahlı kuvvetleri genel kolluk kuvvetleri ve milli i̇stihbarat teşkilatı müsteşarlığının faaliyetleri afet ve acil durum birimlerinin müdahale faaliyetleri ev hizmetleri çalışan istihdam etmeksizin kendi nam ve hesabına mal ve hizmet üretimi yapanlar hükümlü ve tutuklulara yönelik infaz hizmetleri sırasında iyileştirme kapsamında yapılan işyurdu eğitim güvenlik ve meslek edindirme faaliyetleri sayılı ceza i̇nfaz kurumları i̇le tutukevleri i̇şyurtları kurumunun kuruluş ve i̇daresine i̇lişkin kanun uyarınca hükümlü ve tutukluların meslek ve sanatlarının korunup geliştirilmesi veya bir meslek sanat öğrenmeleri amacına yönelik olarak çalışmalarını sağlamak üzere işyurtları açmak ve bunların bütün mali ve idari işlerini bir merkezden düzenlemek ve yönetmek amacıyla adalet bakanlığına bağlı ceza i̇nfaz kurumları ile tutukevleri i̇şyurtları kurumu kurulmuşturesas sayısı karar sayısı i̇şyurtlarının yılı faaliyet raporu sunuşuna göre ülke genelinde yeni yapılan adalet saraylarının tefrişat işlerinin büyük bir kısmı hükümlü ve tutukluların katkılarıyla işyurtlarınca yapılmaktadır son zamanlarda özel sektör ile işyurtları arasında düzenlenen protokollerle kurumumuzun bütçesinden harcama yapılmaksızın üretime yönelik her türlü makine ve teçhizatın bu girişimciler tarafından işyurtlarına yatırımları yapılmaktadır bu sayede daha fazla hükümlü ve tutukluya iş imkanı oluşturulurken özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarına ceza infaz kurumlarını daha da yakından tanıma imkanı sağlanarak iyileştirme ve meslek edindirme faaliyetlerine katkıları artırılmaktadır yine tapu kadastro genel müdürlüğü kredi ve yurtlar kurumu genel müdürlüğü merkez bankası aş deniz kuvvetleri komutanlığı jandarma genel komutanlığı sahil güvenlik komutanlığı sağlık bakanlığı ve milli eğitim bakanlığı gibi kamu kurum ve kuruluşlarının ülke genelindeki teşkilatlarının tefrişat tekstil ve temizlik hizmetlerine kadar birçok ihtiyaçları da hükümlülere meslek edindirmeve mesleklerini geliştirme kapsamında işyurtlarınca yapılmaktadıraynı rapora göre yılında sürekli olarak değişik zamanlarda hükümlü ve tutuklu sigortalı olarak çalıştırılmıştır özel sektör ile işbirliği kapsamında da özel sektörden kimi firmaların gereksinim duyduğu mal ve hizmet üretiminde de işyurtları kullanılmaktadır örneğin ankarada özel bir hipermarketin mağazalarında satılmak üzere mantı imalatı nazillideise bir dondurucu firmasının bir kısım yedek parçalarının imalatı işyurtlarında tutuklu ve hükümlüler tarafından yapılmakta tamamen özel sektörün gereksiniminin iş yurdundan karşılanması sağlanmaktadır hükümlü ve tutukluların meslek ve sanatlarını koruyup geliştirmek veya bir meslek ve sanat öğrenmelerini sağlamak boş zamanlarının değerlendirilmesi ile atıl durumdaki iş gücünün ülke ekonomisine katkısını sağlayarak topluma yeniden kazandırmak modern bir yapılanma içerisinde farklı alanlarda işkolları oluşturarak kaliteli ürün ve hizmet sunmak sayılı ceza i̇nfaz kurumları ile tutukevleri i̇şyurtları kurumunun kuruluş ve i̇daresine i̇lişkin kanunun nci maddesinin üçüncü fıkrasına göre elde edilen ekonomik değerler ile adalet bakanlığı ihtiyaçlarının karşılanmasına katkıda bulunmak misyonu ile faaliyet gösteren işyurtlarının çalışan sayısı ve hizmetlerin yoğunluğu da gözetildiğinde işçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerinden istisna tutulmalarını gerektiren hiçbir neden bulunmamaktadır kişilerin tutuklu veya hükümlü olmaları çalışan sıfatlarıyla sağlık ve güvenlik haklarının ihlal edilebilmesi en azından korunmasından kaçınılması için haklı sebep olarak görülemez tutuklu ve hükümlü çalışanların yarattıkları ekonomik güç ile adalet bakanlığının ihtiyaçlarının karşılanmasına katkı yapmasını beklemek bunu hedeflemek yerine çalışanların sağlık ve güvenliğinin korunması için gerekli harcamaların yapılması tedbirlerin alınması sosyal devletin de bir gereğidir bu bakımdan değerlendirildiğinde haklı bir neden olmaksızın hükümlü ve tutuklu çalışanların sağlık ve güvenliklerinin gözetiminden kaçınılması anayasanın nci nci ve ncı maddelerinin ihlali olarak değerlendirilmiştir sayılı i̇ş sağlığı ve güvenliği kanununun üncü maddesinin bendinin anayasaya aykırılığı tanımlar madde bu kanunun uygulanmasındaesas sayısı karar sayısı eğitim kurumu i̇ş güvenliği uzmanı işyeri hekimi ve diğer sağlık personelinin eğitimlerini vermek üzere bakanlıkça yetkilendirilen kamu kurum ve kuruluşlarını üniversiteleri ve türk ticaret kanununa göre faaliyet gösteren şirketler tarafından kurulan müesseselerini ifade eder sayılı kanunun tanımlar başlıklı üncü maddesinin bendinde eğitim kurumunun tanımı yapılmıştır i̇şyeri hekimliği ve iş güvenliği uzmanlığı ile diğer sağlık personelinin eğitimlerinin çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı tarafından yetkilendirilen kamu kurum ve kuruluşları üniversiteler ve türk ticaret kanununa göre kurulan şirketler tarafından verilebileceğine ilişkin düzenleme sayılı gelir vergisi kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun ile i̇ş kanununun nci maddesine eklenen hükümle aynı içeriktedir esasında benzer düzenlemeler daha önce de çeşitli düzenleyici işlemlerle getirilmişti çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı tarafından tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren i̇şyeri sağlık birimleri ve i̇şyeri hekimlerinin görevleri ile çalışma usul ve esasları hakkında yönetmelik hazırlanmıştır söz konusu yönetmelik ile işyeri hekimlerinin eğitim ve sertifikalandırılmalarında çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı tek yetkili hale getirilmiş işyeri hekimlerinin görevlendirilmelerinde türk tabipleri birliğinin yasal yetkileri göz ardı edilmiş ve işyeri hekimlerinin görevlerini yapabilmeleri için gerekli olan mesleki bağımsızlık yok sayılmıştır belirtilen hukuka aykırılıklar sebebiyle açılan dava sonucunda yönetmeliğin birçok hükmü danıştay dairesinin tarih ve k sayılı kararıyla iptal edilmiştir hukuka aykırılıkları sebebiyle bu yönetmeliğin iptal edilmesi üzerine yılında sayılı yasa ile i̇ş yasasının inci maddesinin yanı sıra sayılı çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun ve sayılı çalışma ve sosyal güvenlik eğitim ve araştırma merkezi teşkilat kanunlarında da değişiklikler yapılarak özellikle işyeri hekimlerinin eğitimleri işyeri sağlık birimleri ve ortak sağlık güvenlik birimlerinin standartlarının belirlenmesi ve yetkilendirilmeleri ile ilgili olarak adı geçen kurumlara çeşitli görev ve yetkiler tanımlanmıştır i̇ş yasasının inci maddesinde yapılan değişiklik ile işyeri sağlık birimlerinin organizasyon yapısı değiştirilmiş işyeri sağlık ve güvenlik biriminde görevlendirilecek işyeri hekimleri iş güvenliği uzmanları ve işverence görevlendirilecek diğer personelin nitelikleri sayısı işe alınmaları görev yetki ve sorumlulukları çalışma şartları eğitimleri ve belgelendirilmeleri görevlerini nasıl yürütecekleri işyerinde kurulacak sağlık ve güvenlik birimleri ile ortak sağlık ve güvenlik birimlerinin nitelikleri ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alınmasına ilişkin hususlar ile bu birimlerde bulunması gereken personel araç gereç ve teçhizat görevlendirilecek personelin eğitim ve nitelikleri sağlık bakanlığı türk tabipleri birliği ve türk mimar mühendis odaları birliğinin görüşleri alınarak çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı i̇şçi sağlığı ve iş güvenliği bakımından çok büyük sorunları bulunan ülkemizde bir yandan işyeri sağlık birimlerinin niteliklerini belirten ve işyeri hekimlerinin bağımsızlığının sağlanmasının önemini vurgulayan uluslararası sözleşmeler onaylanırken öte yandan çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığında işçi sağlığının korunmasına hiçbir şekilde katkı sunamayacak aksine işçi sağlığı hizmetlerindeki görece etkinliği neredeyse bütünüyle ortadan kaldıracak düzenlemeler içeren yeni bir yönetmelik hazırlığına girişilmiştir bu süreçte türk tabipleri birliği tmmob ve sendikalar tarafından yazılı ve sözlü görüşlerle hukuka ve hizmet gereklerine aykırılıklar vurgulanmış ise de i̇şyeri sağlık ve güvenlik birimleri ile ortak sağlık ve güvenlik birimleri hakkında yönetmelik tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir bu yönetmeliğe karşı açılan davada danıştay dairesi sayılı kararıyla yürütmenin durdurulmasına karar vermiştir genel olarak bu alandaki kimi düzenlemeler ve hukuka aykırılıkları nedeniyle iptallerine ilişkin süreç yukarıda özetlenmiştir sayılı yasa ile daha önce başka yasal düzenlemeler içinde dağınık olarak yer verilen kimi düzenlemeler bir araya getirilmiş iptal edilen ya da yürütmesi durdurulan kimi yönetmelik hükümleri yasal çerçevede yeniden düzenlenmiştir bu çerçevede yılından yılına kadar pek çok üniversite ile türk tabipleri birliği arasında yapılan protokollerle düzenlenen işyeri hekimliği eğitimleri iş güvenliği eğitimleri ve diğer sağlık personeline yönelik eğitimlerle ilgili olarak doğrudan çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığını yetkili kılan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını yok sayan ve üniversitelerin anayasal yetkisini görmezden gelen bir düzenlemeye yer verilmiştir bir başka anlatımla sayılı yasanın ncü maddesindeki eğitim kurumu tanımında kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarının ya da sendikaların bu alanda eğitim vermeleri engellenmiş lisans ve lisansüstü eğitim konusunda anayasal kuruluşlar olan üniversitelerin bu anayasal yetkilerini kullanabilmeleri ise ancak çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığından yetki almış olmalarıyla mümkün hale gelmiştir avrupa birliği ülkelerinde i̇ş hekimliği tıp fakültesi mezuniyeti sonrasında en az dört yıl süren bir üst eğitimle uzman olmuş veya günle yıl arasında değişen sürelerde sertifika eğitimleriyle yetkilendirilmiş hekimlerce yürütülmektedir i̇şyeri hekimlerine verilecek eğitimin içeriği yani müfredatı bu alandaki uzmanlık derneği ve iş hekimlerinin mesleki örgütleri tarafından belirlenmektedir ülkemizde ise işyeri hekimliği uzmanlık eğitimi göğüs hastalıkları halk sağlığı veya iç hastalıkları uzmanlık eğitiminden sonra yıl süren i̇ş ve meslek hastalıkları yan dal uzmanlık eğitimi şeklinde düzenlenmiştir bu eğitimin sayılı yükseköğretim kanununun tanımlar başlıklı maddesinin bendi ile aynı bendin numaralı alt bendine göre sağlık ve sosyal yardım bakanlığı tarafından düzenlenen esaslara göre yürütülen ve tıp doktorlarına belirli alanlarda özel yetenek ve yetki sağlamayı amaçlayan bir yükseköğretimdir şeklinde tanımlandığı ise açıktıresas sayısı karar sayısı i̇şyeri hekimliğinin yan dal olarak tanımlanmış olması sebebiyle en az yıllık bir eğitim sonunda söz konusu uzmanlığın tamamlanabilmesinin yanı sıra bu alanda uzmanlık kadrolarının da açılmaması sebebiyle işyeri hekimliğinin hekimlere kısa süreli eğitimlerle kazandırılan formasyon biçiminde tamamlanması gerekmiştir i̇şçi sağlığı alanında ülkemizin içinde bulunduğu durum meselenin yaşam ve sağlık hakkı ile doğrudan bağı sebebiyle işyeri hekimlerine olan acil gereksinim gözetilerek ilgili yönetmelikteki yetkili makam tarafından verilen sertifikaya sahip olmanın işyeri hekimliği yapabilmek için yeterli sayılmasının da etkisiyle yılında türk tabipleri birliği üniversitelerden akademisyenlerin de katkısıyla işyeri hekimliği eğitimlerini başlatmıştır söz konusu eğitimler daha sonra sayılı kanun ile sayılı kanun hükümleri uyarınca çok sayıda tıp fakültesi ile türk tabipleri birliği tarafından standartları belirlenmiş ortaklaşa verilen eğitimlere dönüştürülmüştürbu eğitimlerde yaklaşık hekim işyeri hekimliği sertifikası almış ülkemizin acilen gereksinim duyduğu işgücü bu suretle sağlanmıştır sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile ülkemizin işyeri hekimliği alanındaki önemli bir birikimine sahip olan türk tabipleri birliği özel bir çaba ile eğitim sürecinin dışında tutulmuştur söz konusu alanın etkin aktörlerinin özel şirketler olması gereksinim duyulan eğitimin bu şirketler tarafından serbest piyasa koşullarında sağlanması tercih edilmiştir söz konusu tercih işçi sağlığı hizmetlerinin yürütülmesinde işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının etkinliğini artırmaya yönelik olmaması sebebiyle hizmet gereklerine aykırı olmakla birlikte anayasa mahkemesi bu durumu yasa koyucunun takdiri olarak değerlendirebilecektir ancak söz konusu yasal düzenleme iki açıdan anayasaya aykırıdır türkiye cumhuriyeti anayasasının yükseköğretim kurumları ve üst kurumları başlıklı uncu maddesinde yükseköğretimin üniversiteler tarafından verileceği inci maddesinde ise yükseköğretimi planlamak düzenlemek yönetmek denetlemek yükseköğretim eğitim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için planlama yapmanın yüksek öğretim kurulunun görevleri arasında olduğu belirtilmiştir sayılı yasanın lisansüstü öğretimin usul ve şartlarının düzenlendiği nci maddesinde ise lisans düzeyinde öğrenim gördükten sonra yükseköğretim kurumlarında yüksek lisans doktora ya da tıpta uzmanlık öğrenimi yapmak isteyenler yükseköğretim kurumlarınca usulüne göre açılacak sınavla ve üniversitelerarası kurulca tespit edilecek esaslara göre seçilirler hükmü mevcuttur sayılı tababet ve şuabatı sanatlarının tarzı i̇crasına dair kanunun gün ve sayılı kanunla değişik uncu maddesi uyarınca tıpta uzmanlık eğitimi ile ilgili temel konularda görev yapmak üzere yükseköğretim kurumları sağlık bakanlığı ve türk tabipleri birliği temsilcilerinin katılımı ile tıpta uzmanlık kurulu oluşturulmuştur çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığının yükseköğretimde herhangi bir rolü bulunmamaktadır anılan bakanlığın görevi sayılı teşkilat kanununun amaç başlıklı inci maddesinde çalışma hayatını işçi işveren ilişkilerini iş sağlığı ve güvenliğini düzenlemek denetleme ve sosyal güvenlik imkanını sağlamak bu imkanı yaygınlaştırmak ve geliştirmek yurt dışında çalışan işçilerimizin çalışma hayatından doğan hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek biçiminde belirtilmiştir çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığının işlevi tıp eğitiminde uygulayıcı ya da düzenleyici olarak görev almak olmayıp işçi sağlığı ve işesas sayısı karar sayısı güvenliğini düzenleme ve denetlemedir bakanlık bu görevini layıkıyla yerine getirmediği için her gün ülkemizde ciddi iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucunda ölümler yaşanırken bakanlığın görevi dışında kalan ve yetkili anayasal kurumlar tarafından yürütülen işleri özel şirketlere havale etme konusundaki çabası özellikle dikkat çekicidir i̇şyeri hekimliğinin bir uzmanlık olarak belirlenmesi karşısında bu eğitimin asıl olarak üniversiteler tarafından verilmesi gerektiği ve yükseköğretim ile ilgili özellikle uzmanlık konularında bakanlıkların doğrudan yetki ve görev almalarının anayasaya aykırı olduğu danıştay kararlarında da belirtilmiştir tarihli i̇şyeri hekimlerinin çalışma şartları i̇le görev ve yetkileri hakkında yönetmelikte yer alan işyeri hekimlerinin eğitimlerinin usul ve esaslarının belirlenmesi ile işyeri hekimlerinin sertifikalarının çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı tarafından verilmesine yönelik düzenlemeler danıştay dairesi tarih ve ksayılı kararıyla hukuka aykırı bulunarak iptal edilmiştir bu kararda işyeri hekimliği ve iş ve meslek hastalıkları hekimliğinin uzmanlık eğitimi vermekle yetkili olan eğitim ve araştırma hastanelerinde ya da üniversitelerde hekimlere verilecek belli bir eğitim süreci sonucunda elde edilmesi mümkün bir uzmanlık seviyesi olduğu bu eğitimin sayılı yüksek öğretim kanunu ve sayılı kanun uyarınca üniversiteler ve uzmanlık eğitimi vermekle yetkili kurumlar tarafından verilebileceği açıkça vurgulanmıştır aynı yaklaşımla tıpta uzmanlık tüzüğü tasarısının reddine ilişkin danıştay dairesinin k sayılı kararında türkiye cumhuriyeti anayasanın inci maddesinde anayasa hükümlerinin yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu kanunların anayasaya aykırı olmayacağına atıfla tıp alanında yükseköğretimin usul ve esaslarını belirleme öğretimi planlama düzenleme yönetme denetleme görevinin yükseköğretim kuruluşlarına verildiği belirtilerek aykırı hükümler içeren tüzük tasarısının reddine karar verilmiştir aynı kararda niteliği itibariyle bir yükseköğrenim lisansüstü olan tıpta uzmanlık eğitiminin yükseköğrenim kurumları dışında verilmesinin de anayasaya aykırı olduğu değerlendirmesi yapılmıştır bütün bunlar bilinmekte iken sayılı yasa ile getirilen düzenlemelerle çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı özel şirketleri lisansüstü öğrenim niteliğindeki işyeri hekimliği eğitimi verme konusunda yetkilendirebileceği gibi bu konudaki yetkilerini anayasadan alan üniversiteleri de bu yetkiden mahrum bırakabilecektir diğer yandan anayasanın inci maddesine dayalı olarak çıkartılan sayılı yasa ile kurulmuş bulunan türk tabipleri birliği ülkemizdeki tabiplerin kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşudur sayılı yasa ile tabipliğin kamu ve kişi yararına uygulanıp geliştirilmesini sağlamak ve meslek mensuplarının hak ve yararlarını korumak amacıyla kurulmuş buna bağlı olarak muhtelif görevler verilmiş ve yılından bu yana da işyeri hekimliği eğitimlerini doğrudan ya da üniversitelerle birlikte düzenlemiş olan türk tabipleri birliğinin işyeri hekimliği eğitimlerinden tümüyle dışlanmasına yönelik düzenlemeler hukuka aykırıdır anayasa mahkemesi de bir meslek odasının üyelerine verdiği bir belgeye ilişkin yetkilerinin kaldırılmasıyla ilgili yasal düzenlemenin denetiminde meslek kuruluşları ile ilgili değerlendirmeler yapmış yasal düzenlemelerle bu kuruluşların işlevsizleştirilmesinin anayasaya aykırı olduğuna karar vermiştiresas sayısı karar sayısı demokrasi siyasal mekanizma dışında aynı zamanda bir yaşam biçimidir bir meslek örgütüne üyelik işlevsiz olur ve biçimsel üyelikten öteye geçemezse demokratik bir örgütlenmeden de söz edilemez bu tür işlevsiz örgütlenmeler kuramsal ve somut olarak var olmalarına karşın gerçek anlamda varlıkları tartışmalı ve etkisiz hale gelir kamu hukuku kurallarına göre yönetilmesi anayasal güvence altında bulunan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının işlev ve etkileri de hukukun koruması altındadır meslek kuruluşlarının etkinliği sorumluluğu ve yükümlülüğü belirli bir düzen ve disiplin içinde faaliyette bulunması görevlerinin boyut ve kapsamına bağlıdır i̇şlevsizliği ve biçimsel örgütlenmeyi aşmanın yolu mesleğin tüm alanlarında ve meslekle ilgili işlemlerde ilgili meslek kuruluşuyla organik bağlantının meslek kuruluşunun kimlik ya da belgesinin esas alınması diğer bir deyişle meslekle ilgili faaliyetlerle meslek kuruluşu arasındaki olgusal bağın koparılmamasıdır dava konusu kuralların meslekle bağlantılı kimi alanlarda meslek kuruluşu tarafından verilen belgenin kullanılmasını sınırlandırması ve böylece mesleğin en önemli organının oluşumunu işlevsiz hale getirmesi ziraat odalarının işleyişinde demokrasiye ve hukuk güvenliğine aykırı düşen demokratik örgütlenmenin sürekliliğini zaafa uğratan bir düzenlemedir bu nedenlerle dava konusu kurallar anayasanın nci ve inci maddelerine aykırıdır ve iptalleri gerekiranayasa mahkemesinin e sayılı kararı bu çerçevede sayılı yasanın üncü maddesinin bendi meslek kuruluşlarının işlevlerini kısıtlayıcı niteliğiyle anayasanın inci maddesine üniversitelerin anayasal yetkilerini kullanabilmelerini bakanlığın yetkisine bıraktığı gibi bu yetkilerin bir kısmının bakanlığın izniyle özel dershane benzeri yapılara devredilmesi sebebiyle de anayasanın uncu ve inci maddelerine açıkça aykırıdır sayılı i̇ş sağlığı ve güvenliği kanununun ncı maddesinin üçüncü fıkrasının anayasaya aykırılığı i̇ş sağlığı ve güvenliği hizmetleri madde mesleki risklerin önlenmesi ve bu risklerden korunulmasına yönelik çalışmaları da kapsayacak iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin sunulması için işveren çalışanları arasından iş güvenliği uzmanı işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli görevlendirir çalışanları arasında belirlenen niteliklere sahip personel bulunmaması hâlinde bu hizmetin tamamını veya bir kısmını ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alarak yerine getirebilir ancak belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olması hâlinde tehlike sınıfı ve çalışan sayısı dikkate alınarak bu hizmetin yerine getirilmesini kendisi üstlenebilir görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşların görevlerini yerine getirmeleri amacıyla araç gereç mekân ve zaman gibi gerekli bütün ihtiyaçlarını karşılar i̇şyerinde sağlık ve güvenlik hizmetlerini yürütenler arasında iş birliği ve koordinasyonu sağlaresas sayısı karar sayısı görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşlar tarafından iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevzuata uygun olan ve yazılı olarak bildirilen tedbirleri yerine getirir çalışanların sağlık ve güvenliğini etkilediği bilinen veya etkilemesi muhtemel konular hakkında görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşları başka işyerlerinden çalışmak üzere kendi işyerine gelen çalışanları ve bunların işverenlerini bilgilendirir tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanunu kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşları iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini sağlık bakanlığına ait döner sermayeli kuruluşlardan doğrudan alabileceği gibi sayılı kanun hükümleri çerçevesinde de alabilir tam süreli işyeri hekimi görevlendirilen işyerlerinde diğer sağlık personeli görevlendirilmesi zorunlu değildir sayılı yasanın işçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerine ilişkin olarak işverenin yükümlülüklerinin belirlendiği ncı maddesine komisyon görüşmelerinde son anda eklenen bir fıkra ile tam süreli işyeri hekimi görevlendirilen işyerlerinde diğer sağlık personelinin görevlendirilmesinin zorunlu olmadığına ilişkin düzenleme yapılmıştır i̇şyeri hekimlerinin hangi işyerlerinde tam süreli görevlendirileceklerine yasal düzenlemede yer verilmemiş sayılı yasanın uncu maddesiyle bu husus yönetmeliğe bırakılmıştır aynı yasanın geçici nci maddesine göre yeni yönetmelikler yayınlanıncaya kadar mevcut yönetmeliklerin uygulamasına devam olunacaktır bu çerçevede resmi gazetenin tarih ve sayılı nüshasında yayınlanarak yürürlüğe giren i̇şyeri hekimlerinin görev yetki sorumluluk ve eğitimleri hakkında yönetmeliğin inci maddesine göre az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde ise işi çalışması halinde en az bir işyeri hekimi tam süreli olarak çalışmak zorundadır görüldüğü üzere işyeri hekiminin tam süreli olarak görevlendirildiği işyerleri çok sayıda işçinin çalıştığı büyük işyerleridir bu nedenle sayılı yasanın inci maddesinin altıncı fıkrasında belirlenen çalışma süresi nedeniyle işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının tam süreli görevlendirilmesi gereken durumlarda işveren işyeri sağlık ve güvenlik birimi kurar hükmüne yer verilerek büyük işyerlerinde kurulacak sağlık ve güvenlik birimlerinde hizmetin etkin olarak sunulması hedeflenmiştir sayılı yasada diğer sağlık personeli olarak nitelenen çalışanın bir tanımı yoktur ancak yasanın tanımlar başlıklı üncü maddesinin bendinde i̇şyeri hemşiresi tarihli ve sayılı hemşirelik kanununa göre hemşirelik mesleğini icra etmeye yetkili iş sağlığı ve güvenliği alanında görev yapmak üzere bakanlıkça yetkilendirilmiş işyeri hemşireliği belgesine sahip hemşiresağlık memurunu ifade eder şeklinde bir tanıma yer verilmiştir bu durumda diğer sağlık personelinin işyeri hemşiresi olduğunun kabulü gereklidir sayılı yasanın inci maddesinde büyük işyerlerinde sağlık birimi kurulması zorunluluk olarak getirilerek hizmetin bir ekip tarafından sunulması tasarlanmış iken yasanın ncı maddesinin üçüncü fıkrası ile büyük işyerlerinde işyeri hekimi istihdamının yeterli olduğu yanı sıra diğer sağlık personeli görevlendirilmesine gerek olmadığı belirtilmiştir böylece tam süreli çalıştırılacak işyeri hekimi kurulması zorunlu olan sağlık ve güvenlik biriminde tek başına hizmet sunmak zorunda kalabilecektir eklektik bir biçimde maddeye komisyonesas sayısı karar sayısı görüşmelerinin son anında eklenen bu fıkra ile işçi sağlığının korunmasında zafiyet oluşturacak önemli bir çelişki yaratılmıştır i̇şyeri hekiminin görevleri i̇şyeri hekimlerinin görev yetki sorumluluk ve eğitimleri hakkında yönetmeliğin inci maddesinde başlık altında sayılmıştır bu görevlerin işyeri hekimi tarafından yerine getirilmesinde özellikle tehlikeli ve çok tehlikeli işyerleri ile çok sayıda işçinin çalıştığı işyerlerinde işyeri hekimine yardımcı olacak personel istihdamı zorunludur yasal düzenlemeyle yapılan ise özellikle bu büyük işyerlerinde işyeri hekimini yalnız bırakan tek başına bütün bu görevleri yapmasını bekleyen bir anlayıştır böylesi bir anlayış hizmetin doğasına aykırı olduğu gibi söz konusu alanda sunulacak hizmetin doğrudan muhatabının işçiler olması sebebiyle onların yaşam ve sağlık haklarının ihlali anlamındadır her gün onlarca iş kazasının yaşandığı meslek hastalıklarına ilişkin durumun ise hiç bilinmediği ülkemizde işyeri hekimliği hizmetinin etkin biçimde sunulmasına yönelik düzenlemeler yapılması yaşam ve sağlık haklarının korunması için zorunluluktur bu yaklaşımın tam aksine işyeri hekiminin yardımcı sağlık personeli olmaksızın hizmet sunmaya zorlanmasıyla sadece varlığıyla yetinilen bir figüre indirgenmesi işçilerin yaşam ve sağlık haklarını ihlal etmektedir bu sebeplerle sayılı yasanın ncı maddesinin üçüncü fıkrası anayasanın nci ve ncı maddelerine açıkça aykırıdır sayılı i̇ş sağlığı ve güvenliği kanununun inci maddesinin birinci i̇kinci dördüncü ve yedinci fıkralarının anayasaya aykırılığı i̇şyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanları madde i̇şyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının hak ve yetkileri görevlerini yerine getirmeleri nedeniyle kısıtlanamaz bu kişiler görevlerini mesleğin gerektirdiği etik ilkeler ve mesleki bağımsızlık içerisinde yürütür i̇şyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları görevlendirildikleri işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili alınması gereken tedbirleri işverene yazılı olarak bildirir bildirilen hususlardan hayati tehlike arz edenlerin işveren tarafından yerine getirilmemesi hâlinde bu hususu bakanlığın yetkili birimine bildirir hizmet sunan kuruluşlar ile işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yürütülmesindeki ihmallerinden dolayı hizmet sundukları işverene karşı sorumludur çalışanın ölümü veya maluliyetiyle sonuçlanacak şekilde vücut bütünlüğünün bozulmasına neden olan işkazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde ihmali tespit edilen işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanının yetki belgesi askıya alınır i̇ş güvenliği uzmanlarının görev alabilmeleri için çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde sınıfı tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde en az sınıfı az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde ise en az sınıfı iş güvenliği uzmanlığı belgesine sahipesas sayısı karar sayısı olmaları şartı aranır bakanlık iş güvenliği uzmanlarının ve işyeri hekimlerinin görevlendirilmesi konusunda sektörel alanda özel düzenleme yapabilir belirlenen çalışma süresi nedeniyle işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının tam süreli görevlendirilmesi gereken durumlarda işveren işyeri sağlık ve güvenlik birimi kurar bu durumda çalışanların tabi olduğu kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla tarihlivesayılıi̇ş kanununa göre belirlenen haftalık çalışma süresi dikkate alınır kamu kurum ve kuruluşlarında ilgili mevzuata göre çalıştırılan işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanı olma niteliğini haiz personel gerekli belgeye sahip olmaları şartıyla asli görevlerinin yanında belirlenen çalışma süresine riayet ederek çalışmakta oldukları kurumda veya ilgili personelin muvafakati ve üst yöneticinin onayı ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendirilebilir bu şekilde görevlendirilecek personele görev yaptığı her saat için gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı tutarında ilave ödeme hizmet alan kurum tarafından yapılır bu ödemeden damga vergisi hariç herhangi bir kesinti yapılmaz bu durumdaki görevlendirmeye ilişkin ilave ödemelerde günlük mesai saatlerine bağlı kalmak kaydıyla aylık toplam seksen saatten fazla olan görevlendirmeler dikkate alınmaz kamu sağlık hizmetlerinde tam süreli çalışmaya ilişkin mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla işyeri hekimlerinin ve diğer sağlık personelinin işyeri s
4,007
esas sayısı karar sayısı ‘ tarihli ve sayılı sanayinin geliştirilmesi ve üretimin desteklenmesi amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı hafta tatili hakkında kanun yürürlükten kaldırılmıştır hafta tatili kavramı anayasal bir hak ve ödev olarak düzenlenen ‘çalışma ile ilgilidir birinci dünya savaşının yarattığı yıkım tüm devletlere sosyal ve ekonomik adaletsizlikle kırılgan grupların korunması uluslararsı barışın tesisi ve sürdürülebilirliği konularında sorumluluk üstlenilmesi gerektiğini göstermiştir savaşın ardından işçiler kadınlar gibi özel grupların korunmasına yönelik çok taraflı anlaşmalar hazırlanmış ve yürürlüğe girmiştir savaştan sonra imzalanan versay versailles barış antlaşması da bunlardan biridir versay barış antlaşması evrensel barışın inşası ve sürdürülebilirliği için sosyal adaleti sağlanmasının önemini açıkça belirtmiştir antlaşma ayrıca haftalık ve günlük azami çalışma sürelerinin düzenlenmesi gerektiğine yer verilmiştir birinci dünya savaşının yarattığı yıkımın yanı sıra savaşın ardından daha görünür hale gelen sorunları çözebilmek amacıyla sosyal reformların yürürlüğe girmesi politik ve sendikal baskılar ahlaki ve insani yaklaşımlar kalıcı barışa katkı sağlamak amacı çalışanların haklarının korunması düşüncesinin ülkeler tarafından benimsenmesini sağlamıştır nitekim herhangi bir ülkenin emeğin insani koşullarını benimsememesi kendi ülkelerindeki durumu iyileştirme isteğinde olan diğer ülkeler için bir engel teşkil edeceği düşüncesi benimsenmiştir bu sebeple çalışanların emeğinin sömürüsüne karşı korunması düşüncesi kendisini ilk olarak çalışanların haftalık çalışma ve dinlenme süresinin belirlenmesinde göstermiştir çalışma ve dinlenme hakkı birleşmiş milletler ve avrupa konseyi tarafından da önemsenen bir konudur hatta birleşmiş milletler bünyesinde çalışma yaşamı konusunda uzman kuruluş olarak uluslararası çalışma örgütü ilo kurulmuştur ilo anayasası çalışma koşullarıyla ilgili olarak çalışma sürelerinin düzenlenmesi günlük ve haftalık azami çalışma sürelerinin belirlenmesi zorunluluğunu işaret etmiştir yılında vaşingtonda gerçekleştirilen uluslararası çalışma örgütünün genel konferansından itibaren örgüt çalışma süreleriyle ve haftalık dinlenmeye dair birçok sözleşme hazırlamış ve bunlar yürürlüğe girmiştir birleşmiş milletler bünyesinde uluslararası çalışma örgütünün dışında çalışma yaşamıyla dolaylı veya doğrudan bir çok sözleşme hazırlanmıştır sözleşmeler dışında çeşitli bildirge ve ilkelerle de çalışma hakkı ve çalışanlara sağlanan güvencelere odaklanmıştır bunlardan ilki uluslararası olarak da yaygın olarak benimsenen evrensel i̇nsan hakları bildirgesidir aralık tarihinde kabul edilen evrensel i̇nsan hakları bildirgesi türkiye tarafından nisan onaylanmıştır bildirge uluslararası hukuk bakımından bağlayıcı nitelikte değildir ancak evrensel i̇nsan hakları bildirgesi kendisinden sonra birleşmiş milletler bünyesinde düzenlenen sözleşmelerce benimsenmiş olması bakımından önemlidir evrensel i̇nsan hakları bildirgesinde herkesin çalışma eşit iş için eşit ücret alma adil ve yeterli bir ücret alma hakları düzenlenmiştir madde ayrıca bildirgede çalışmaesas sayısı karar sayısı sürelerinin makul ölçülerde olması zorunluluğu belirtilmiş ve ayrıca herkesin belirli dönemlerde ücretli izne çıkmaya hakkı bulunduğu vurgulanmıştır madde yukarıda değindiğimiz üzere evrensel i̇nsan hakları bildirgesi kendisinden sonra hazırlanan tarihli ikiz sözleşmeler olarak bilinen medeni ve siyasi haklara i̇lişkin sözleşme ile birleşmiş milletler ekonomik sosyal ve kültürel haklara i̇lişkin sözleşmeye fikir vermiş bildirgedeki ilkeler birleşmiş milletler ekonomik ve sosyal konseyinde tartışılmıştır tarihli medeni ve siyasi haklara i̇lişkin sözleşme ile birinci kuşak haklar düzenlenmiştir taraf devletler sözleşmede tanınan haklara saygı göstermeyi ve iç hukuklarını sözleşmeyle uyumlu hale getirmeyi üstlenmiştir tarihli birleşmiş milletler ekonomik sosyal ve kültürel haklara i̇lişkin sözleşme ile ikinci kuşak haklar birleşmiş milletler düzeyinde düzenlenmiştir birleşmiş milletler ekonomik sosyal ve kültürel haklara i̇lişkin sözleşmesinde adil ve uygun işte çalışma şartları düzenlenmiştir sözleşme dinlenme çalışma arası ve çalışma saatlerinin makul ölçüde sınırlandırılması ile ücretli yıllık izin ve resmi tatillerde ücret verilmesi haklarının güvence altına alındığını açıkça belirtmiştir madde ayrıca evrensel i̇nsan hakları beyannamesi ile uyumlu olarak çocukların ekonomik ve toplumsal sömürüye karşı korunması çocukların ahlaklarına veya sağlıklarına zararlı bulunan veya onların yaşamları için tehlikeli olan veya onların normal gelişmelerine engel olan işlerde çalıştırılmalarının yasayla cezalandırılması çocukların ücretli olarak çalıştırılmasının hukuken yasaklandığı ve cezalandırıldığı asgari yaş sınırını tespit edilmesi düzenlemeleri de sözleşmede yer almıştır madde i̇nsan hakları hukukun üstünlüğü ve çoğulcu demokrasi ilkelerini korumak ve güçlendirmek azınlıklar ırkçılık hoşgörüsüzlük ve yabancı düşmanlığı sosyal dışlanma uyuşturucu madde ve çevre konularındaki sorunlara çözüm aramak avrupa kültürel benliğinin oluşmasına ve gelişmesine katkıda bulunmak amaçlarıyla kurulan avrupa konseyinin çalışma yaşamı ile doğrudan veya dolaylı olarak ilgili pek çok düzenlemesi bulunmaktadır bu düzenlemelerden türkiyenin taraf olduğu avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi ile avrupa sosyal şartı çalışma yaşamı bakımından önemlidir hatta ai̇hs ve bu sözleşme ile kurulmuş olan ai̇hmnin içtihatlarına dayanan sistem ‘avrupa insan hakları hukuku olarak adlandırılmıştır avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi düzenlediği haklar bakımından etkili bir güvence mekanizmasıdır avrupa i̇nsan hakları sözleşmesine taraf devletler bakımından bağlayıcı nitelikte kararlar veren avrupa i̇nsan hakları mahkemesi de kararlarının gerekçesini inşa ederken uluslararası insan hakları hukukundan yararlanmaktadır ai̇hm kararlarında bm ve ak bünyesinde üretilmiş insan hakları belgelerine atıf yapmaktadır ai̇hm kararlarının bağlayıcı nitelikte olmasının yanı sıra avrupa konseyi parlamenter meclisi tarafından da siyasi denetim yapılmaktadır hem kararların hukuken bağlayıcı olması hem de siyasi izleme mekanizmasına sahip olmasıyla ai̇hm kararları avrupa konseyine üye devletlerin iç hukuklarında dönüştürücü işleve sahiptir ai̇hm altmış yıldır ulusalararası insan hakları hukukunu toplumun farklı kesimlerini kapsayan şekilde ve hukukun farklı alanlarına uygulayan bir mekanizmadır türkiye avrupa i̇nsan hakları sözleşmesini kasım tarihinde imzalamıştır i̇nsan hakları ve ana hürriyetleri koruma sözleşmesi ve buna ek protokolün tasdiki hakkında kanun mart tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır sözleşmenin ve maddeleri çalışma yaşamı bakımından önemlidiresas sayısı karar sayısı kölelik ve zorla çalıştırma yasağını düzenleyen madde uyarınca hiç kimse zorla çalıştırılamaz ve zorunlu çalışmaya tabi tutulamaz zorunlu çalışmanın istisnalarını sözleşme dört durum için belirlemiştir ancak bunlar geniş yorumlanamamaktadır ve bu istisnalar hafta tatilini ortadan kaldırır nitelikte değildir sözleşmenin toplantı ve dernek kurma özgürlüğünü düzenleyen maddesi de çıkarlarını korumak amacıyla başkalarıyla birlikte sendikalar kurma ve sendikalara üye olma hakkını da içerir sosyal hakkı güvence altına alan ilk tarihli avrupa sosyal şartı yılında kapsamı genişletilerek güncellenmiştir mayıs tarihli gözden geçirilmiş avrupa sosyal şartı sosyal ve ekonomik haklara ilişkin kapsamlı güvenceleri ve bu güvencelerin ihlali halinde avrupa sosyal haklar komitesine şikayet yapılabilmesini öngören bir belgedir türkiye gözden geçirilmiş avrupa sosyal şartını ekim tarihinde imzalamıştır gözden geçirilmiş avrupa sosyal şartının onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun ekim tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır avrupa sosyal şartı sosyal ve ekonomik haklara sağladığı güvence bakımından avrupa i̇nsan hakları sözleşmesini tamamlayıcı bir belgedir avrupa sosyal şartı adil çalışma koşullarına odaklamıştır verimlilik artışı ve ilgili diğer etkenler izin verdiği ölçüde haftalık çalışma süresinin tedricen azaltılmasını öngören makul günlük ve haftalık çalışma saatlerini sağlamayı güvence altına almıştır madde şart ile azami çalışma saatlerinin sınırlandırılması günlük ve haftalık dinlenme dönemleri ve yıllık ücretli izin hakkı ile işçinin sağlığı emniyeti ve onuruna yaraşan çalışma koşulları güvence altına almıştır madde ayrıca hiç kimsenin zorla çalıştırılamayacağı ve zorunlu çalışmaya tabi tutulamayacağı da hükme bağlanmıştır madde tüm bu açıklanan uluslararası çerçeve ile uyumlu olarak anayasamız uyarınca herkesin dilediği alanda çalışma özgürlüğü vardır her ne kadar hem hak hem ödev olarak düzenlenmiş olsa da anayasamız çalışma ile ilgili devlete de sorumluluklar yüklemiştir anayasamız uyarınca devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak çalışmayı desteklemek işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür anayasanın çalışma şartlarına ilişkin sağladığı güvence dinlenme hakkını da içerir yılında yürürlüğe giren hafta tatili kanunu yeni kurulan türkiye cumhuriyeti devletinin çalışanlara yönelik felsefesini gösterir niteliktedir şeri düzenin dışında bir yönetim biçimi inşasında çalışanların haftalık altı gün çalışması ve bir günün hafta tatili olarak düzenlenmesi öngörülmüştür hafta tatili kanunda gelişen ve değişen koşullara göre değişiklikler yapılmış olsa da tamamen kaldırılması kabul edilemez yasadaki en son değişiklik yılında yapılmıştır düzenlemeye dair tbmmde geçmişten bugüne yapılan tartışmalarda konunun sadece tatil hakkı boyutu değil laik ve sosyal hukuk devletinde çağdaş dünyanın ölçütlerinden kopmadan yaşamak da gündemde olmuştur buna göre batılı yaşam ve çalışma standartlarının pazar günü olarak belirlediği tatil hakkını ve bunu düzenleyen kanunu tümüyle ortadan kaldırmak birçok işyerinde dini gün esasına göre çalışma ve tatil zorunluluğunu getirebilecektir mevcut yasanın tümüyle yürürlükten kaldırılması hukuken boşluk doğuracaktır dinlenme hakkı temel bir insan hakkıdır i̇nsan haklarının genel niteliği itibarıyla dinlenme hakkından da vazgeçilemez anayasal zorunluluğun yanı sıra çalışanları yorgunluk ve onun beraberinde getireceği dikkatsizlik sonucu uğrayabilecekleri iş kazalarından korumak işçinin bedensel ve ruhsal olarak iyiliğinin devamını sağlamak iş tatminini artırmak işçinin sosyal yaşama da katılımını sağlamak iş veriminin azalmasına engel olmak işin kalitesininesas sayısı karar sayısı düşmesini önlemek vb bir çok sebeple işçinin yıllık izin hafta tatili ve bayram tatili haklarını ve gün içinde ara dinlenmelerini tam olarak kullanabilmesi gereklidir i̇şçilere tatil gününden önce iş sözleşmesiyle belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az yirmidört saat dinlenme yani hafta tatili verilmesi zorunludur pazar günü çalıştırmayla ilgili işçinin rızasını almak gerekirken bu düzenlemeyle beraber artık işçinin rızası olmadan işverenler işçiyi pazar günleri çalıştırabilecektir her ne kadar sayılı ulusal bayram ve genel tatiller hakkında kanunda da hafta tatiline ilişkin düzenlemeler bulunmakta ise de yapılması düşünülen bu değişiklikle toplumda bir algı yaratılarak işyerlerinin hiçbir sınırlamaya tabi olmadan pazar günleri de çalışmasının önü açılacak çalışanların aile birliği birlikte vakit geçirme hakkı yok sayılacak dinlenme hakkı fiilen görmezden gelinecektir çalışanların pazar günkü hafta tatili kanununu tümüyle yürürlükten kaldıran düzenleme anayasanın maddesinde düzenlenen dinlenme hakkı güvencesini ortadan kaldırdığı için anayasaya aykırıdır iptali gerekir tarihli ve sayılı sanayinin geliştirilmesi ve üretimin desteklenmesi amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen madde ile sayılı kanunun ıncı maddesinin fıkrasının ikinci bendinin ikinci cümlesi olarak yer alan ‘bunlara yüksek öğretim kurumlarınca ders yükü zorunluluğu aranmadan ek ders ücreti ve sınav ücreti ile döner sermaye payı ödenir bu ödemelerin dışında aylık ödenek tazminat ve benzeri herhangi bir ödeme yapılmaz ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır söz konusu cümlenin maddeden çıkarılması emekli iken yüksek öğrenim kurumlarına dönen milletvekili ve dışarıdan bakan olarak atanan kişilere emekli aylıkları kesilmeden maaş ödenek ve tazminat ödenmesinin yolunu açmaktadır i̇ptali talep edilen bu düzenlemeden önce anılan durumda olan milletvekilleri ve dışarıdan bakan olarak atananan kişilere yüksek öğretim kurumları tarafından sadece ek ders ücreti ve sınav ücreti ile döner sermaye payı ödenmekteydi yapılan düzenleme bakanlar kurulu veya yasama organı üyeliği yapan emekli öğretim üyelerine ayrıcalık yaratmıştır bakanlar kurulu veya yasama organı üyeliği yapmış olan emekli öğretmen mühendis avukat gibi kişiler kurumlarına döndüklerinde emekli maaşları kesilmektedir aynı şekilde bakanlar kurulu veya yasama organı üyeliği yapmamış olan öğretmen mühendis avukat unvanı taşıyan kişiler de emeklilik sonrası kurumlarına dönmeleri halinde emekli maaşlarını alamamaktadırlar yapılan düzenleme ile sadece öğretim üyelerine bir ayrıcalık tanınmıştır üniversitelerde mevcut çalışan öğretim üyelerinden emeklilik sonrası tekrar kurumuna dönenler emekli maaşını alamamaktadır yapılan bu düzenleme ile aynı işi yapan öğretim üyeleri arasında aylık kazanç farklılıkları oluşacaktır bakanlar kurulu veya yasama organı üyeliği yapan öğretim üyeleri aynı şartlarda çalıştıkları diğer öğretim üyelerinde aylık yaklaşık bin tl fazla ücret almış olacaktır bireyler arasında yasal hak ödev ve yükümlülükler bakımından eşitlik sağlanması esastır anayasada eşitlik anayasal düzende gerçekleşmesi beklenen bir hedefi değil devletin varlık nedenlerinden birini temsil etmektedir kanun önünde eşitlik anayasada açıkça yer alan ‘devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır ibaresiyle herkesin eşit olarak bağlı bulunduğu ortak hukukesas sayısı karar sayısı sisteminde kanunların devlet erki tarafından herkese eşit uygulanması gerektiğini ifade etmektedir zira anayasamıza göre ‘hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar oysa yapılan düzenleme idareye bakanlar kurulu veya yasama organı üyeliği yapmış olan sadece öğretim üyelerine yönelik farklı bir sosyal ve ekonomik statü sağlamaktadır yapılan düzenleme ile eşitler arasında ayrıcalıklı bir grup oluşacaktır böyle bir düzenleme açıktır ki ne demokratik ne de çağdaş devlet ilkeleri ile bağdaşmamaktadır bu durum her şeyden önce türkiyenin de altına imza koyarak tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerle uluslararası çalışma örgütü ilo kararlarıyla da açık çelişki oluşturacaktır buna ilaveten anayasanın eşitlik hükmünde yer alan ayrımcılık yasağı zeminlerinde sınırlandırma yapılmaksızın ‘benzeri sebeplerle ayrım yapılması da yasaklandığı için devlet organları ve idare makamlarının bütün iş ve işlemlerinde eşitlik ilkesine uygun hareket etmesi gerekmektedir yine yapılan düzenleme öncesi eşit şartlara sahip öğretim üyelerinden bakanlar kurulu veya yasama organı üyesi olanlar aylık yaklaşık bin tl kazanacakken diğer öğretim üyeleri yaklaşık bin tl alacaktır aynı unvanla aynı görevi yaparken ötekileştirilmiş konumuna getirilen öğretim üyelerinin moral ve motivasyonları bozulacaktır çalışma barışı olumsuz etkilenecektir yapılan düzenleme sayılı kanunun ıncı maddesinin fıkrasının ikinci cümlesini yürürlükten kaldırılmasıyla ayrımcılığa neden olunmaktadır objektif ve makul bir haklılaştırma olmamasına karşın bakanlar kurulu veya yasama organı üyeliği yapmış öğretim üyelerine farklı bir pozisyon ve kazanç imkanı tanınmaktadır düzenleme eşit şartlarda çalışan kişilerle ilgili ayrıma neden olduğu gibi sadece öğretim üyelerine yönelik olması nedeni ile de sakıncalar içermektedir yapılan düzenleme tüm bu nedenlerden dolayı anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir ve iptali gerekir tarihli ve sayılı sanayinin geliştirilmesi ve üretimin desteklenmesi amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi inci maddesi ile sayılı kanuna eklenen ek madde de bulunan nci maddenin birinci fıkrasının bendi kapsamında ‘en fazla si ve ‘performansa dayalı kriterler ibarelerinin anayasaya aykırılığı ‘ nci maddenin birinci fıkrasının bendi kapsamında ibaresinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen madde ile araştırma görevlisi kadrosuna atamaların sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının bendi kapsamında yapılması öngörülmüştür araştırma görevlileri ile ilgili sayılı yükseköğretim kanununun maddesinde ‘araştırma görevlileri yükseköğretim kurumlarında yapılan araştırma inceleme ve deneylerde yardımcı olan ve yetkili organlarca verilen ilgili diğer görevleri yapan öğretim yardımcılarıdır şeklinde tanımlanarak ‘bunlar ilgili anabilim veya ana sanat dalı başkanlarının önerisi bölüm başkanı dekan enstitü yüksekokul veya konservatuvar müdürünün olumlu görüşü üzerine rektörün onayı ile araştırma görevlisi kadrolarına en çok üç yıl süre ile atanırlar atanma süresiesas sayısı karar sayısı sonunda görevleri kendiliğinden sona erer ek cümle md bunlar aynı usulle yeniden atanabilirler şeklinde düzenlenmiştir öğretim yardımcıları ise sayılı yasanın maddesinde ‘araştırma görevlileri uzmanlar çeviriciler ve eğitim öğretim planlamacıları olarak sayılmıştır yasanın maddesi ise yasanın öğretim ve öğrenciler başlıklı bölümünde düzenlenmiş olup ‘lisansüstü öğretim başlığını taşımaktadır bendinin içeriği lisansüstü öğrencilerine burs verilebileceği veya öğrencinin öğretim yardımcılığı kadrolarından birine her defasında bir yıl için atanabileceği şeklindedir bu anlamda hükmü ayrı bir araştırma görevlisi kadrosu yaratmadığı gibi araştırma görevliliği kurumunu da tanımlamamaktadır yapılan düzenleme ile araştırma görevlilerinin bir yıl süreli ve güvencesiz istihdam edilmesine neden olacaktır söz konusu düzenleme üniversitelerde lisans üstü eğitim yapanların bir yıl geçici her yıl yenilenen sözleşmelerle istihdam edilmelerini öngörmektedir akademik personelin çalışma ortamında bağımsız olması esastır araştırma görevlilerinin iş güvencesinin kaldırılması bir yıllık süre ile sınırlandırılması ve üst amirlerinin isteği ile süre uzatımına gidilmesi bağımsız ve özgür çalışma imkanını ortadan kaldıracaktır araştırma görevlileri üniversitelerin gelecekteki akademik personel ihtiyacının karşılanacağı çalışanlardır kanunun uygulanması halinde araştırma görevlileri üniversitelerin akademik ve idari işlerini yerine getiren geçici ara eleman olarak görülecektir anayasanın ‘yükseköğretim kurumları başlıklı maddesinin ilk fıkrasında üniversitelerin kuruluş amacı şu şekilde tanımlanmıştır ‘çağdaş eğitim öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim öğretim bilimsel araştırma yayın ve danışmanlık yapmak ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler devlet tarafından kanunla kurulur anayasanın maddesinin fıkrasında yer alan ‘yükseköğretim kurumlarının öğretim elemanı yetiştirme üniversitelerarası ihtiyaçlara göre öğretim elemanlarının görevlendirilmesi öğrenimin ve öğretimin hürriyet ve teminat içinde yürütülmesi kanunla düzenlenir hükmüyle yükseköğretim kurumlarının öğretim elemanı yetiştirme ödevi açıkça belirtilmiştir görüldüğü gibi öğretim elemanı yetiştirme ödevi anayasaya göre üniversitelerin varlık nedeniyle bütünleşmektedir anayasanın ‘yükseköğretim üst kuruluşları başlıklı maddesinde ise aynı şekilde öğretim elemanı yetiştirme görevine yükseköğretim kurulunun kuruluş amacı içinde yer verilmiştir yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak düzenlemek yönetmek denetlemek yükseköğretim kurumlarındaki eğitim öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için planlama yapmak maksadı ile yükseköğretim kurulu kurulur sayılı yükseköğretim kanununun maddesi yukarıda belirtilen anayasa hükümlerine de uygun olarak öğretim elemanı yetiştirme ödevini yükseköğretim kamu hizmetinin ana ilkelerinden biri olarak belirlemiştir ‘yükseköğretim aşağıdaki ‘ana ilkeler doğrultusunda planlanır programlanır ve düzenlenir yükseköğretim kurumlarının geliştirilmesi verimlerinin artırılması genişletilmesi ve bütün yurda yaygınlaştırılması amacına yönelik olarak yenilerinin açılması öğretim elemanlarının yurt içinde ve dışında yetiştirilmeleri ve görevlendirilmeleri milli eğitim politikası ve kalkınma planları ilke veesas sayısı karar sayısı hedefleri doğrultusunda ülke çevre ve uygulama alanı ihtiyaçlarının karşılanması gerçekleştirilir yükseköğretim kurulunun görevleri yasanın maddesinde düzenlenmiştir yükseköğretim üst kuruluna ‘a yükseköğretim kurumlarının bu kanunda belirlenen amaç hedef ve ilkeler doğrultusunda yükseköğretim alanlarının ihtiyaç duyduğu öğretim elemanlarının yurt içinde ve yurt dışında yetiştirilmesi için n gelişmiş üniversitelerin eğitim öğretim ve eleman yetiştirme alanlarında yapacağı katkıyı gerçekleştirmek için gelişmiş üniversiteleri görevlendirmek ve bu konudaki uygulama esaslarını tespit etmek görevleri verilmiştir anayasa ve yasa hükümlerinin yükseköğretim üst kuruluna ve yükseköğretim kurumlarına yüklediği görev öğretim üyesi yetiştirmek ve bu amaçla yükseköğretim kamu hizmetini ve hizmetin işgücü gereksinimini planlama çerçevesinde temin etmektir öğretim üyesi yetiştirme ve yükseköğretimin işgücü gereksinimini planlama ödevleri ile kamu hizmetinin sürekliliği ilkesi ile bağdaşan atama yöntemi yasanın maddesidir yasanın d maddesi ile yapılacak atama yöntemi açıklanan anayasal ve yasal görevlerin yerine getirilmesine elverişsizdir kamu kurumları hizmet esaslarını hizmetin en sağlıklı şekilde işletilmesini sağlayacak şekilde yürütmelidir üniversitede amaç bilim insanı yetiştirerek ülkenin bilimsel gelişmişliğine katkıda bulunmak ve lisans lisansüstü eğitim vasıtasıyla da bilimsel kültürel gelişimi sağlamak ve ülkenin nitelikli personel ihtiyacını karşılamaktır ‘üniversitenin iki temel amacı vardır birincisi bilim ve teknoloji üretmek ikincisi bunu üretecek ve uygulayacak vasıfta insanlar yetiştirmektir söz konusu yasa ile anayasal düzenlemeler göz ardı edilmektedir i̇lgili kanun maddesi hiçbir şekilde araştırma görevlisi yetiştirme amacına hizmet etmemektedir zira bilimsel özgürlüğün kullanımı mesleki güvence ile doğrudan bağlantılıdır mesleki güvenceden yoksun araştırma görevlilerinin serbestçe bilimsel çalışma ve araştırma yapmasını beklemek imkansızdır danıştay i̇dari dava daireleri kurulu yd i̇tiraz no nolu kararında ‘bu durumda öğretim üyesinin sözleşmesinin herhangi bir neden gösterilmeden yenilenmeyeceğinin öngören bir işlemin ve böyle bir işleme dayanak olabilecek düzenlemenin öğretim üyelerinin bilimsel özgürlüğünü mesleki güvencesini zedeleyeceği dolayısıyla akademik faaliyeti aksatacağı açık olup böyle bir durum anayasanın maddesine uygun görülemez şeklinde görüş bildirilmiştir danıştay i̇dari dava daireleri kurulunun yd i̇tiraz kararı bu çerçevede anayasa mahkemesinin üniversitelerin hukuki niteliği bilimsel özerklik ve akademik personelin mesleki güvencesi konularını incelediği kararlarındaörneğin günlü k sayılı günlü k sayılı günlü k sayılı kararları üniversitelere bilimsel özerklik tanındığı vurgulanarak üniversite öğretim üyelerinin bilimsel çalışma ve araştırmaları eğitim ve öğretimi özgürce yapabilmeleri için mesleki güvenceye sahip olmalarının gerekli olduğu belirtilmiştir uygulaması araştırma görevlilerinin esnek ve güvencesiz istihdamının en saf biçimi olmuştur uygulaması bu statüdeki araştırma görevlisinin lisansüstü eğitimi sırasında istihdamını sağlamakta ancak tezini başarıyla bitirip öğrenciliği sona erdiğinde veya azami sürede tezini bitiremediğinde kadro ile ilişkisinin kesilmesine yol açmaktadır bu durumun pratik sonucu araştırma görevlilerinin üniversitenin geleceği olduğu düşüncesinin tümüyle ortadan kalkması ve araştırma görevlilerinin üniversitenin akademik ve idari işleriniesas sayısı karar sayısı yerine getiren geçici ara eleman olarak görülmeye başlanması olmuştur özellikle araştırma görevlilerinin iş tanımlarının kasıtlı biçimde muğlak bırakılması ciddi ölçüde angaryayı beraberinde getirmekte ve bu duruma itiraz ettiklerinde mobbinge maruz kalmalarına neden olmaktadır üniversite yönetimlerinin ve öğretim üyelerinin akademinin en alt basamağında çalışan genç bilim insanlarına yeri geldiği zaman öğrenci yeri geldiği zaman ‘çalışan muamelesi yapması araştırma görevlilerinin emeklerini değersiz kılan haklarını hiçe sayan çalışma ilişkilerine zemin hazırlamaktadır araştırma görevlilerinin üniversitenin karar alma ve yönetim süreçlerinden dışlanması ise söz konusu çalışma ilişkisini perçinlemektedir anayasanın uncu maddesinde üniversitelerin işleyişinde kanunlarda öngörülen esaslara uyulacağını öte yandan öğretim elemanlarının görevleri unvanları atama yükselme ve emeklilikleri gibi hususların da ancak kanunda gösterilen usul ve şartlarla yerine getirileceğini düzenlenmiştir anayasanın kamu hizmetlerine girme hakkı başlıklı maddesinde ‘her türk kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez ifadelerine yer verilmiştir dava konusu düzenleme yukarıda saymış olduğumuz anayasal hükümlerin de ihlali niteliğindedir dava konusu düzenleme anayasada güvence altına alınan kamu hizmetine girme hakkının hukuka aykırı bir biçimde hakkın özünü etkileyecek şekilde sınırlandırılması anlamına gelmektedir anayasanın maddesinin kamu hizmetine girme hakkına getirdiği tek sınır ‘görevin gerektirdiği niteliklerdir araştırma görevlileri yıllık atama ile görev yapan kamu görevlileridir bu şekilde dava konusu düzenleme ile yasada belirlenen yetki kurallarına ve atama yöntemine aykırı düzenlemelerle araştırma görevlilerinin kamu hizmetine girişine maddesinin dayanak alınması imkansızlaştırılmaktadır bu nedenlerden dolayı yapılan düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırılık içermektedir ‘en fazla si ibaresinin anayasaya aykırılığı yapılan düzenleme ile kapsamında atanıp doktora ve sanatta yeterlilik eğitimlerini tamamlayanlardan kurumların senatolarınca belirlenen çalışanlardan sadece sinin performansa dayalı kriterler çerçevesinde yardımcı doçentlik kadrolarına atanmaları öngörülmüştür düzenleme atanacak kişi sayısını sınırlandırmakla beraber sübjektif kriterler içeren performans sistemi getirmektedir kurumlarında doktora ve sanatta yeterlilik eğitimlerini tamamlayanlardan sadece sinin yardımcı doçentlik kadrosuna atanacak olmalarının sınırlandırılması eşitlik ilkesinin ihlali anlamını taşımaktadır anayasanın maddesinde ‘herkes dil renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşittir denmektedir araştırma görevlilerinin kendi kurumlarına sadece sinin atanabilmesi eşitlik ilkesine aykırılık içermektedir sınırlaması anayasanın maddesinde belirtilen kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı anayasanın kamu hizmetlerine girme hakkı başlıklı maddesinde ‘her türk kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez ifadelerine yer verilmiştir dava konusu düzenleme yukarıda saymış olduğumuz anayasal hükümlerin de ihlali niteliğindedir dava konusu düzenleme anayasada güvence altına alınan kamu hizmetine girme hakkının hukuka aykırı bir biçimde hakkın özünü etkileyecek şekilde sınırlandırılması anlamına gelmektedir anayasanın maddesinin kamu hizmetine girme hakkına getirdiği tek sınır ‘görevin gerektirdiği niteliklerdir araştırma görevlileri yıllık atama ile görev yapan kamu görevlileridir bu şekilde dava konusu düzenleme ile araştırma görevlilerinin kamu hizmetine girişine sınır getirilmektedir araştırma görevlilerinin kamu hizmetine girişte aranan nitelikleri kaybetmedikleri ve ihtiyaç ve başarı konusunda aranan öneri ve olumlu görüşleri sağladıkları takdirde başka hiçbir koşul aranmaksızın atanmaları gerekmektedir oysa dava konusu işlem anayasanın maddesinde tanınan kamu hizmetine girme hakkını sınırlamakta kamu hizmetinin sürekliliği ilkesine aykırı sonuçlar doğurmaktadır ‘performansa dayalı kriterler ibaresinin anayasaya aykırılığıperformansa dayalı kriterler ifadesine bakıldığında sübjektif ögelerin varlığı açıkça görülmektedir ayrıca ‘performansa dayalı kriterler ifadesi belirsizlik ifade etmektedir anayasa tbmmye yasama erkini netice itibariyle kamu yararını sağlamak üzere vermiştir yapılan yasama işlemlerinin kamu yararı amacına değil öznel subjektif amaçlara yönelik olarak yapılması halinde ise yasama yetkisinin saptırıldığını söylemek gereklidir madde metninde yer alan ‘performansa dayalı kriterler ibaresi belirsiz bir ifadedir halbuki hukuk devleti olmanın birincil koşulu düzenlemelerin belirli olması anlamına gelmektedir bir başka deyişle hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de ‘belirlilik ilkesidir performans kriterleri net olarak açıklanmamıştır bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir belirli ve öngörülebilir kurallara bağlanmaksızın verilen yetkiler hukukî güvenlik sağlayamayacağı için anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil etmektedir anayasa mahkemesi ‘hukuk devleti ilkesini hukuk güvenliği kamu yararı yasaların öngörülebilir olmaları ölçütleriyle birlikte açıkladığı kararında şu tespitlerde bulunmuştur ‘anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti her eylem ve işlemi hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu güçlendirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumları benimsemeyen hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yasaların üstünde anayasanın ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir anayasa mahkemesinin tarihli ve esas karar sayılı kararı anayasa mahkemesi kararlar dergisi sayı cilt ankara sh ölçütleri açık ve net olmayan performans kriterlerine göre yardımcı doçent kadrolarına atama yapılamayacağı hukuksal anlamda net olarak ortadadır sadece mülakat sınavına dayalı yapılan atamalarda bile milli eğitim bakanlığı şube müdürlüğü sınavı danıştayda açılan davalarda danıştay dairesinin esas veesas sayısı karar sayısı danıştay dairesinin esas sayılı yürütmeyi durdurma kararları verilmiştir her iki kararda da özetle ‘şube müdürlüğü atamaları için sadece sözlü sınavla atama yapılamayacağı objektif olan yazılı sınavının değerlendirme dışı bırakılamayıp belirleyici olması gerektiğinden söz edilmiştir anılan danıştay kararlarının uygulanmaması üzerine meb aleyhine lerce dava açılmıştır anılan kararlardan biri de ankara i̇dare mahkemesi tarafından verilmiş ve ‘mahkeme kişinin mülakatının iptaline yapılan tüm sözlü sınavın mülakatların iptaline ve sadece sözlü puanı ile yapılan şube müdürü atamasının iptaline karar vermiştir milli eğitim bakanlığı bu kararı danıştaya temyiz etmiştir danıştay dairesi karar tarihli esas karar kararında ankara i̇dare mahkemesinin temyize götürülen kararındaki ‘sadece sözlü sınav puanlarına göre oluşturulan başarı listesi esas alınarak adet şube müdürü kadrosuna yapılan atama işlemlerinin tümünün iptaline ilişkin kısmın aynen onanmasına tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar vermiştir danıştay kararında meb taşra şube müdürlüğü atamalarında hukuka uyarlılık bulunmadığını kişinin başarı sıralamasının sadece sözlü puana göre yapılamayacağını adayın yazılı ve sözlü puanlarının birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiş ayrıca yapılan şube müdürlüğü atamasını sadece sözlü sınav esas alınarak yapıldığı için iptal etmiştir danıştay dairelerinin verdiği kararlara bakıldığında sadece mülakat sınavına bağlı bile atama yapılamayacağı açık ve net olarak vurgulanmıştır i̇ptali istenen düzenlemede performansa dayalı kriterlerin ne olduğu belli değildir her hangi bir sınav öngörülmemiştir i̇darenin keyfi uygulamalara imza atması üniversitelerde çalışma barışını bozacak araştırma görevlileri üzerinde baskı grupları oluşacak ifade ve özgür çalışma ortamı kaybolacaktır bur
3,934
esas sayısı karar sayısı davacı tarafından doğum tarihli olan ve asliye hukuk mahkemesince doğum tarihi olarak düzeltilen davacı tarafından sayılı kanun kapsamında bedelli askerlikten yararlandırılması talebiyle yaptığı başvurunun mahkemece yaş düzeltmesinin doğum belgesine istinaden yapılmadığı gerekçesiyle reddine dair bodrum askerlik şubesi başkanlığının gün ve sayılı işleminin iptali istemiyle millî savunma bakanlığı aleyhine açılan dava dosyası incelenerek işbu davada uygulanacak bir kanun hükmü anayasaya aykırı görüldüğünden işin gereği görüşüldü sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının inci maddesinin ikinci fıkrasında kanunların anayasaya aykırı olamayacağı belirtilmiş nci maddesinde de bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddî görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmî gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz hükmüne yer verilmiştir anayasanın nci maddesine göre bir davaya bakmakta olan mahkemenin itiraz yoluyla bir kanun hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurabilmesi için iptali istenen hükmün davada uygulanacak nitelikte bir kural olması gerekir davacının sayılı kanunla getirilen bedelli askerlik uygulamasından yararlanmasına engel olan sayılı askerlik kanununun gün ve sayılı kanunun inci maddesiyle değişik inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer verilen askerlik çağına girdikten sonra yapılan yaş değişiklikleri mahkemece resmî hastane doğum kayıtları esas alınarak yapılanlar hariç askerlik işlemlerinde dikkate alınmaz hükmünde geçen resmî hastane doğum kayıtları esas alınarak ibaresinin bakılan davada uygulanacak bir kural niteliğinde olduğu açıktır dava dosyasının incelenmesinden doğum tarihli olan ve asliye hukuk mahkemesince doğum tarihi olarak düzeltilen davacı tarafından sayılı kanun kapsamında bedelli askerlikten yararlandın i̇ması talebiyle yaptığı başvurunun mahkemece yaş düzeltmesinin doğum belgesine istinaden yapılmadığı gerekçesiyle reddine dair bodrum askerlik şubesi başkanlığının gün ve sayılı işleminin iptali istemiyle tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiş inci maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır uncu maddesinde yargı yetkisi türk milletiesas sayısı karar sayısı adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır denilmiş uncu maddesinin birinci ve son fıkralarında herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları hükme bağlanmış nci maddesinde vatan hizmeti her türkün hakkı ve ödevidir bu hizmetin silâhlı kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir hükmüne yer verilmiş inci maddesinde aynen hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler hiçbir organ makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz görülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz yasama ve yürütme organları ile idare mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez hükmü yer almış inci maddesinin üçüncü fıkrasında da bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı emrolunmuştur anayasa mahkemesinin yerleşik içtihadında hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu âdil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasa ya uygun bütün eylem ve işlemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir şeklinde tanımlanmaktadır hukuk devleti ilkesinin önemli bir unsuru da yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda olmasıdır yine anayasa mahkemesinin yerleşik içtihadına göre anayasanın maddesinde belirtilen kanun önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir belirtilen ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır kanun önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasa ‘da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez dava konusu olayda gün ve sayılı resmî gazetede yayımlanan ve işbu davayı ilgilendiren nci maddesi aynı gün yürürlüğe giren sayılı askerlik kanunu ile diğer bazı kanunlarda ve sayılı kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesiyle sayılı askerlik kanununa eklenen geçici inci maddede tarihinden bu tarih dâhil önce doğan yükümlülere bedelli askerlik belli bir miktar para ödeyerek ve gün temel askerlik eğitimini alarak vatanesas sayısı karar sayısı hizmetini yapmış sayılmaları imkanı getirilmiş ancak sayılı askerlik kanununun gün ve sayılı kanunun ince maddesiyle değişik inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer verilen askerlik çağına girdikten sonra yapılan yaş değişiklikleri mahkemece resmi hastane doğum kayıtları esas alınarak yapılanlar hariç askerlik işlemlerinde dikkate alınmaz hükmünde geçen resmi hastane doğum kayıtları esas alınarak ibaresi nedeniyle mahkemece yaş düzeltmesi resmi hastane doğum kaydı esas alınmadan başka delillere göre yapılan davacı bedelli askerlik hakkında yararlandırılmamıştır askerlik kanununun bahsi geçen inci maddesinde değişiklik yapan sayılı kanunun inci maddesinin kanun tasarısı hükümet gerekçesinde madde ile son yoklamanın kaldırılmasından dolayı yaşlarını değiştirenlerin askerlik işlemleri yeniden düzenlenmiştir buna göre askerlik çağına girdikten sonra yapılan yaş değişiklikleri dikkate alınmayacak yoklama sırasında nüfustaki yaşlarıyla vücut görünümleri uyumlu olmayanların yaşlarının düzeltilmesi için askerlik şubesi başkanı tarafından cumhuriyet savcısına müracaatta bulunulacak ve bu kişilerin yoklama ve askerlik işlemleri yargılama sonucuna göre yaptırılacaktır açıklamasına yer verilmiş kanun tasarısının ilgili maddesinin türkiye büyük millet meclisinin genel kurul görüşmelerinde değiştirilmesine yönelik önerge gerekçesinde de sadece önerge ile i̇lgi sayılı kanuna göre askerlik çağına girdikten sonra mahkemece resmî hastane kayıtları esas alınarak yapılan yaş tashihinin askerlik işlemlerinde dikkate alınması amaçlanmıştır denilmiştir askerlik kanununun inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer verilen düzenlemeyle askerlik çağma girdikten sonra mahkemece yaş düzeltmesi yapılan yükümlülerden yaş düzeltmesi resmî hastane doğum kaydına göre yapılanlarla yaş düzeltmesi resmî hastane doğum kaydına göre değil başka delillere göre yapılanlar arasında ayrım yapılmıştır i̇lk bakışta söz konusu ayrımın makûl ve hakkaniyetli bir sebebi varmış gibi gözükmekle birlikte sayılı türk medenî kanununun uncu maddesinde yer verilen mahkeme kararı olmadıkça kişisel durum sicilinin hiçbir kaydında düzeltme yapılamaz hükmü nedeniyle yaş düzeltmelerinin tamamı için mahkeme kararının şart olduğu mahkemece yaş düzeltmesine karar verilebilmesi için mutlaka resmî hastane doğum kaydının bulunmasının gerekmediği başka bir takım delillere göre de mahkemece yaş düzeltmesine karar verilebileceği mahkemece söz konusu başka delillere göre yaş düzeltmesine karar verilmesi hâlinde anayasanın inci maddesinin birinci fıkrasında yer verilen düzenleme ile inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer verilen bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı şeklindeki düzenleme nedeniyle bu kararın bir takım muhik sebeplerinin bulunduğunun kabulü gerektiği başka bir ifadeyle vatan hizmetinin yerine getirilmiş sayılabilmesi için gerekli koşulların sağlanması noktasında resmî hastane doğum kaydı esas alınmadan başka delillere göre verilen mahkeme kararlarına güven duyulmaması anlamına gelecek şekilde mahkeme kararının bağlayıcılığı ilkesine istisna getirilmesinin hukuk devleti eşitlik ve mahkeme kararlarının bağlayıcılığı ilkeleri karşısında koruma göremeyeceği bu yüzden resmî hastane doğum kaydına istinaden verilen mahkeme kararı ile başka delillere göre verilen mahkeme kararının bağlayıcılığı noktasında ayrım yapılmasının hukuken kabul edilebilir esaslı ve haklı bir gerekçenin olamayacağı kaldı ki bu durumun hastanede doğum yapan ve resmî hastane doğum kaydı bulunan türk vatandaştan ile hastanede doğum yapmayan ve resmî hastane doğum kaydı bulunmayan ya da hastanede doğmakla birlikte yangın sel deprem vesaire gibi sebeplerle hastane arşivinin ortadan kalkması ve resmi hastane doğum kaydının ilgililerce muhafaza edilmemiş olması yüzünden bir şekilde resmi hastane doğum kaydına ulaşılamayan türk vatandaşları arasında vatan hizmetinin yerine getirilmiş sayılmasıesas sayısı karar sayısı noktasında eşitlik ilkesine aykırı sonuçlar doğurduğu söz konusu türk vatandaşlarının aynı hukuksal durumda olmadığı kabul edildiğine dahi bu durumdaki vatandaşlar arasında bu şekilde ayrım yapılmasının kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmayı devletin temel amaç ve görevleri arasında sayan anayasanın inci maddesine de aykırı olduğu hususları birlikte gözetildiğinde sayılı askerlik kanununun gün ve sayılı kanunun inci maddesiyle değişik ince maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer verilen askerlik çağına girdikten sonra yapılan yaş değişiklikleri mahkemece resmi hastane doğum kayıtları esas alınarak yapılanlar hariç askerlik işlemlerinde dikkate alınmaz hükmünde geçen resmi hastane doğum kayıtları esas alınarak ibaresinin anayasanın ve inci maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılmış olup bu yüzden anılan kanun hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurulması gerekmiştir açıklanan nedenlerle anayasanın inci maddesi uyarınca bakılmakta olan davada uygulanacak kural olan sayılı askerlik kanununun gün ve sayılı kanunun inci maddesiyle değişik inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer verilen askerlik çağına girdikten sonra yapılan yaş değişiklikleri mahkemece resmi hastane doğum kayıtları esas alınarak yapılanlar hariç askerlik işlemlerinde dikkate alınmaz hükmünde geçen resmi hastane doğum kayıtları esas alınarak ibaresinin anayasanın ve inci maddelerine aykırı olduğu kanaatiyle anılan kanun hükmünün iptali talebiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesinin konu hakkında vereceği karara kadar işbu davanın esası hakkında verilecek hükmün geri bırakılmasına ertelenmesine beş ay içinde anayasa mahkemesince bir karar verilmezse davanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasına i̇şbu kararın birer örneğinin taraflara tebliğine sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılamasa usulleri hakkında kanunun ıncı maddesi uyarınca işbu kararın aslı ile birlikte işbu karara ilişkin görüşme tutanağının dava dilekçesinin ve dosya içindeki diğer tüm evrakların onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesine gönderilmesine tarihinde oyçokluğuyla karar verildi
1,652
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davalılar veysi doğan ve hatun doğanın çocukları olan küçük mehmetin davacının küçük kızı emine doğanın bir gözünü kör etmesi nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davasında mahkememizce maddi tazminat davasının kabulüne manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir yapılan temyiz başvurusu sonucunda yargıtay hukuk dairesi baba veysi doğanın temyiz başvurusunu reddetmiştir anne hatun doğan için ise temyiz başvurusu kabul edilmiş ve gerekçede yasa hükmünce aile reisi velayeti altında bulunan çocuğun verdiği zarardan kusursuz olarak sorumludur davalılardan hatun doğan çocuğun annesi olduğundan ve yasaca yalnız aile reisi sıfatıyla baba sorumlu tutulduğundan bu davalı hakkındaki davanın reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir denilmektedir mahkememizce bozma ilamına uyulmuştur ancak aile reisinin baba olması ve sadece baba hakkında tazminata hükmedilmesi mahkememizce anayasanın ve maddelerine aykırı bulunmuştur kocanın aile reisi olması medeni kanun maddesi mahkememizde yapılan yargılamada koca ile karının farklı statüde değerlendirilmesine yol açmaktadır i̇nsan haklarını ve ana hürriyetlerini korumaya dair sözleşmeye ek nolu protokolün maddesinde bu protokol yılında türkiye tarafından imzalanmıştır eşler evlilikleri bakımından evlilik süresince ve evliliğin sona ermesi durumunda kendi aralarında ve çocukları ile olan ilişkilerinde medeni nitelikteki haklar ve sorumluluklar yönünden eşittirler denmektedir birleşmiş milletler genel kurulunda kabul edilen kadınlara karşı her türlü ayırımcılığın önlenmesi sözleşmesi türkiye cumhuriyeti tarafından tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararı ile onaylanmıştır bu sözleşmenin başlangıcında taraf devletler birleşmiş milletler yasasının temel insan haklarına insan itibar ve kıymetine ve erkeklerle kadınların eşit haklara sahip olmaları gereğine inancı tekrar teyit ettiklerini kaydeder ifadesi kullanılmış ve sözleşmenin maddesinde ekonomik ve sosyal yaşamın diğer alanlarındaki haklar ile aile tazminatlarındaki haklardaki eşitlikten maddesinde taraf devletlerin hukuk önünde kadınların erkeklerle eşitliğini kabul ettiğini ve maddesinde ise evlenmede erkeklerle kadınların eşitliği ve aynı haklara sahip olduğu öngörülmüştür anayasamızın maddesinde türkiye cumhuriyetinin insan haklarına saygılı demokratik ve sosyal hukuk devleti olduğu açıkça belirtilmiştir yine anayasamızın ve maddelerinde kadın erkek eşitliği ve herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez hak ve özgürlüklere sahip olduklarına ilişkin ilkeler mevcuttur yüksek mahkemenizin esas no karar no ve günlü detaylı araştırmalar sonucunda verilmiş gerekçeli kararında eşitlik i̇lkesinin medeni yasalarda aile hukukuna uygulamasının karşılaştırmalı hukuk yönünden i̇ncelenme sözleşmeler yönündenesas sayısı karar sayısı i̇ncelemesi başlıkları altında kadın erkek eşitliği konusunda anayasamızla ilgili ilkeler irdelenmiştir dava konusu olayda mahkememizce medeni kanunun maddesi gereğince sadece kocanın aile reisi olması nedeniyle çocukları ile olan ilişkisinde hak ve sorumluluklarında farklı statüde değerlendirilmesi zorunluluğu doğmuştur bu durum mahkememizce anayasanın ve maddelerine aykırı görülmüştür sonuç sayılı türk kanununu medenisinin maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğuna bu konuda karar verilmek üzere dosyanın onaylı bir suretinin anayasa mahkemesine gönderilmek üzere savcılığına tevdiine davanın anayasa mahkemesince verilecek karara göre bekletici mesele olarak geri bırakılmasına karar verildi
441
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir bilindiği gibi anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı kararın resmi gazetenin tarih ve sayısında yayınlandığı bu karara göre i̇i̇km maddesinin iptaline yasal boşluk dolduruluncaya kadar iptal kararının resmi gazetede yayınlandığı tarihten itibaren yıl sonra yürürlüğe gireceğine karar verilmiştir mahkememizce bu dosyada gerçeğe aykırı mal beyanında bulunduğu iddiasıyla yargılanan aleyhine suçun sübutu halinde uygulanacak i̇i̇km gereğince aydan yıla kadar hapis cezası ile eylem yaptırıma bağlanmıştır borçlu vekili i̇i̇km hükmünün iptal edilmesi nedeniyle ve mahkemelerce önceden bu konuda verilen kararların infazının bir yıl sonraya ertelendiğine dair uygulamaya dayanarak i̇i̇km hükmünün anayasaya aykırı olduğunu iddia etmiştir anayasa mahkemesince iptal edilen i̇i̇km hükmü dışında i̇i̇k madde gereğince mal beyanında bulunmayan borçlu alacaklının talebi üzerine mal beyanında bulununcaya kadar icra mahkemesi hâkimi tarafından bir defaya mahsus olmak üzere hapisle tazyik olunur ancak bu hapis ayı geçemez i̇i̇k madde hükmü disiplin hapsini öngördüğü i̇i̇k madde hükmü ise aya kadar hapsen tazyik yaptırımını içerdiği halde i̇i̇k madde tazyik ve disiplin hapsi dışında hapis cezası ile yaptırıma bağlanması eşitlik ilkesine aykırı gibi görünse de anayasa yargısını gerektirecek ağırlıkta değildir bu itibarla borçlu vekili av nın artık mal beyanında bulunma suçu kalmadığından şu an kimse kasıtlı olarak yanlış mal beyanında bulunamaz i̇nsanlar kasıtlı olarak yanlış beyanda bulunup cezalandırılma riski altında olacağından hiç mal beyanında bulunmayarak bunu ortadan kaldırmaktadır yönündeki görüşü i̇i̇km karşısında etkisiz kalmaktadır hukuk devleti eylem ve işlevleri hukuka uygun insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı tutum ve durumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kuralları ile kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde anayasa ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı gerekçeli kararı tarih ve rg cezanın ertelenmesi seçenek yaptırımlara çevrilebilmesi ön ödeme uygulanabilmesi şartla salıverme hükümlerinin uygulanması cezanın tekerrüre esas olup olmayacağı yasa koyucunun takdir yetkisi içinde olduğu anayasa mahkemesinin çoğu kararlarında belirtilmektedir ancak yasa koyucunun bu takdir hakkını anayasaya uygun kullanması gerekir öte yandan anayasa mahkemesinin eşitlik ilkesiyle ilgili olarak birçok kararında belirttiği üzere aynı durumda olanlara aynı kuralların uygulanması halinde eşitlikesas sayısı karar sayısı ilkesine aykırılıktan söz edilemez i̇cra ve i̇flâs kanununda belirtilen suçları işleyenler ile başka yasalarda belirtilen suçları işleyenler eylemlerinin farklılığı nedeniyle aynı durumda değildirler anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı gerekçeli kararı tarih ve rg öyleyse gerçeğe aykırı mal beyanında bulunan borçlu ii̇km hükmüyle neden türk ceza kanununda öngörülen hapis cezası ile cezalandırılmaktadır bu düzenlemenin anayasanın eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı açıkça ortadadır örneğin gerçeğe aykırı mal beyanında bulunan borçlu sayılı tckm de hukuka aykırı olarak arama yapan kamu görevlisiyle veya tck gereğince resmen çekilmiş olan yabancı devlet bayrağını veya diğer egemenlik alametlerini alenen tahkir eden kimseyle aynı şekilde üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilmektedir sayılı tcknun maddelerinde suçu işleyenlerle aynı şekilde cezalandırılma tehdidi altında bulunan borçlunun karşı karşıya kaldığı yaptırım eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadır gerçeğe aykırı mal beyanında bulunan borçlu i̇cra ve i̇flâs kanunundaki yaptırımlarla cezalandırılmalıdır elbette ki konu yasa koyucunun alanına girmektedir ancak anayasa mahkemesinin eşitlik ilkesi hakkındaki yorumu dikkate alındığında eşitlik ilkesinin yanı sıra vicdanına göre karar vermekle yükümlü olan hakimin vicdanını da örselemektedir gerçeğe aykırı mal beyanında bulunan borçlunun bu eyleminin i̇i̇k madde gereğince hapis cezası ile cezalandırılması belirtilen gerekçelerle anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan borçlu vekili av nın anayasaya aykırılık iddiası yukarıdaki değişik gerekçeyle mahkememizce ciddi bulunarak anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir i̇i̇k madde hükmünün anayasanın yukarıda belirtilen maddelerine aykırı olduğundan iptaline karar verilmesi talep olunur
586
esas sayısı karar sayısı deli̇lleri̇n değerlendi̇ri̇lmesi̇ gerekçe ve kabul marka hakkına tecavüz suçu sayılı sınai mülkiyet kanununun ve maddelerinde düzenlenmiştir mezkur kanunun maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiillerin neler olduğu düzenlenmiş marka sahibinin izni olmaksızın markayı maddede belirtilen biçimlerde kullanmak marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayın edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak dağıtmak başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak ithal işlemine tabi tutmak ihraç etmek ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek marka hakkına tecavüz sayılan fiiller olarak sayılmıştır sayılı yasanın maddesinde ise marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları düzenlenmiştir buna göre marka hakkı sahibi izinsiz olarak yapılması halinde fıkra kapsamında tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması aynı benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve türkiye de ulaştığı tanınmıştık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması fiillerinin önlenmesini talep etme hakkı düzenlenmiştir sayılı yasanın maddesinde ise marka hakkına tecavüze ilişkin cezai hükümler düzenlenmiş başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan satışa arz eden veya satan ithal ya da ihraç eden ticari amaçla satın alan bulunduran nakleden veya depolayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi olmadan kaldıran kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır yetkisi olmadığı halde başkasına ait marka hakkı üzerinde devretmek lisans veya rehin vermek suretiyle tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır bu maddede yer alan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur denilmek suretiyle sanıklar hakkında hapis ve adli para cezası öngörülmüştür kanun hükümlerinden de açıkça anlaşılacağı üzere yasa koyucu marka taklitçiliği karıştırma ihtimali yaratma marka koruması işaretini kaldırma marka hakkı üzerinde yetkisiz tasarruf ve markanın tanınmışlığına tecavüz eylemlerini suç olarak düzenlemiş söz konusu eylemler için hapis ve adli para cezası uygulanmasını kabul etmiştir suçlar çeşitli kıstaslardan hareketle tasnife tutulduğunda marka hakkına tecavüz suçlarının ekonomik suçlar kategorisinde mütalaa edilmesi gerekir ekonomik suç ise ekonomik düzenin tesisi ve şekillendirilmesine dair kuralları ihlal etmek suretiyle toplumun ekonomik düzenin sağlıklı işleyişi üzerindeki haklı menfaatlerini zarara uğratan yahut zararaesas sayısı karar sayısı uğratma tehlikesi taşıyan suçlardır ekonomik suçlar neticeleri açısından ortak özellikler taşıyan birden fazla suç tipinin yer aldığı sınıflandırmayı ifade eder her ne kadar marka hakkında tecavüz suçları ekonomik suçlar kategorisinde mütalaa edilse de ekonomik suçlan oluşturduğu kabul edilen eylemlerin sınırlandırılması ekonomik suçların kapsamının belirlenmesi sınırsız insan ihtiyaçlarının kıt kaynaklarla karşılanması sürecinde üretim teknolojileriyle de birlikte sürekli değişen ve gelişen dinamik yapıya sahip ekonomik yaşam içerisinde mümkün değildir sayılı tcknın maddesinde ceza kanununun amacı kişi hak ve özgürlüklerini kamu düzen ve güvenliğini hukuk devletini kamu sağlığını ve çevreyi toplum barışını korumak suç işlenmesini önlemektir şekline düzenlenmiştir yasakoyucu ceza hukuku alanında yetkisini kullanırken toplumda belli eylemlerin suç sayılıp sayılmaması suç sayıldıkları takdirde hangi çeşit ve ölçülerde ceza yaptırımları ile karşılanmaları gerektiği ve hangi hal ve hareketlerin ağırlaştırıcı veya hafifleştirici neden olarak kabul edileceği konularında takdir yetkisine sahip ise de takdir yetkisi sınırsız olmayıp anayasa ve ceza hukukunun temel ilkeleriyle bağlıdır hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde yasakoyucu ceza siyasetinin gereği olarak anayasanın ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla cezalandırmada güdülen amacı da gözeterek hangi eylemlerin suç sayılacağına bunlara verilecek cezanın türü miktarı artırım ve indirim nedenleri ve oranlan ile suçun takibine ve yargılama usulüne ilişkin koşullar öngörebilir ceza kanunun amaçlarından olan toplumsal düzeni koruma amacı cezalandırmanın haklılığını ortaya koymada tek başına yeterli olmayıp fiilinin ceza hukuku anlamında yaptırıma bağlanması için gereklilik bulunmalıdır hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesi uyarınca düzenlemelerde öngörülen yaptırım insan onuruna aykırı bulunmamalı ve suçla yaptırım arasında bir ölçüsüzlüğe yol açmamalıdır ölçülülük ilkesi elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır ‘elverişlilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını orantılılık ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir bir kuralda öngörülen düzenleme ile ulaşılmak istenen amaç arasında da ölçülülük ilkesi gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur bu husus kendisini ceza hukukunda ikincilik ilkesiyle göstermektedir i̇kincilik ilkesine göre ceza hukuku son çaredir ve ceza hukuku dışındaki tedbirlerle yeterli koruma sağlanabiliyorsa yasakoyucu ceza düzenlemesi yoluna başvurmamalıdır marka hakkında tecavüz suçu için kanunda öngörülen yaptırım da nazarı dikkate alındığında temel hak ve özgürlüklere yapılan müdahalelerin en ağırını içermektedir özellikle karıştırma ihtimali ve markanın tanınmışlığına tecavüz eylemlerinin cezai yaptırıma bağlanması ceza hukukunun ikincilik ilkesine aykırıdır karıştırma ihtimali kavramı sübjektif değerlendirmeyi gerektiren mahkemelerin farklı sonuçlara ulaşmaktan kurtulamayacağı yargılamalara neden olmaktadır zira yılında kabul edilen türkiyenin de taraf olduğu âgreement on trade related aspects of intellectııal propertv rıghtsf trips antlaşmasının maddesinde marka sahtekarlığı eyleminin cezai koruma altına alınması ifade edilmekte karıştırma ihtimaline dair herhangi bir yükümlülük öngörülmemektedir yine antlaşma metnine göre marka taklitçiliğine ilişkin fiillerin ticari ölçekte olması aranmakta madde metninde ticari ölçekte ve bilerek tabiri kullanılmaktadır yine antlaşmaya göre marka taklitçiliğe dair eylemlerin engellenmesi adına taraf devletlerin kabul edeceği yaptırımların caydın nitelikte olması yeterli görülmekte taraf devletlere hapis cezası düzenleme yükümlülüğü getirmemektediresas sayısı karar sayısı yine kanunda düzenlenen ve marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek şeklinde ifade edilen marka hakkı üzerinde yetkisiz tasarruf suçu da anayasanın maddesinde düzenlenen hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz şeklindeki ilkeye ve ceza hukukuna hakim olan son çare olması ilkesine aykırılık taşımaktadır bir eylemin ceza hukuku yaptırımına bağlanması fiilin işlenmesi dolayısıyla toplumsal açıdan verdiği zarardan daha fazlasına neden olacaksa ceza kanunun amacı dışına çıkılmış olur ekonomik suçlar icra ediliş şekli ve neticesi açısından malvarlığı suçlarına nazaran karmaşık yapıya sahip olup kovuşturulması özel çaba ve teknik bilgi gerektiren suçlardır muğlak yapısı da dikkate alındığında malvarlığı suçlarına nazaran ceza hukukundaki yeri tartışmalıdır kaldı ki ekonomik suçun herkes tarafından işlenemeyeceği failler açısından belirli özelliklere sahip olmasının aranacağı mahsus suç özellikleri taşıdığı aşikârdır sayılı kanunun düzenlenmesinde ise markanın taklit edildiğini bilmesi gerektiği hâlde şeklinde muğlak belirleme yapıldıktan sonra satan dağıtan başka bir şekilde ticaret alanına çıkaran ithal işlemine tabi tutan ihraç eden ticari amaçla elde bulunduran veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunanlar fail olarak düzenlenmiştir nitekim ekonomik yaşamda tedbirsizlik veya dikkatsizlik göstermek çevresel faktörlerinde etkisiyle karşılaşabilecek bir durumdur aksi yönde düşünce birçok davranışın cezalandırılması tehlikesiyle karşı karşıya kalınması sorununu getirecektir kanun metininde yer alan bilmesi gerektiği hâlde ifadesi ekonomik suçlarda kastın ispatı hususunda mahkemelerde görülen ceza yargılamalarında ceza kanununa hakim olan gereklilik ölçülülük şüpheden sanık yararlanır ilkesi ve ultima rat o son çare olma ilkeleri ışığında kastın tespiti hususunda önemli problemleri beraberinde getirmektedir marka hakkına tecavüz suçu ile birlikte kaçakçılık suçundan yargılanmakta olan sanıklar ile ticari hayatın alt kesimini temsil eden üretim faaliyetinde katkısı olmadığı halde satıcı ya da dağıtıcı konumunda olan ya da ticari hayatının başlangıç safhasında olup daha önce hiçbir ticari deneyimi bulunmayan sanıklar arasında suçun yasal unsurlarının oluşup olmadığı noktasında tereddütlere neden olmaktadır aynı zamanda şekli suç olması sebebiyle marka hakkında tecavüz suçunda manevi unsur olan kastın tespitinde ekonomik suçlar için aranan özelliklere sahip olup olmadığı tartışmalı olan sanıklar kanun metininde yer alan bilmesi gerektiği halde ifadesi nedeniyle özen yükümlülüğü ile karşı karşıya bırakılmaktadır çoğu ceza yargılamalarında sanıkların sırf tacir olmaları kast varlığına karine teşkil etmekte uygulamada sorunlara neden olmaktadır bu neden ve açıklamalar karşısında ilgili yasa maddelerinin iptali için anayasa mahkemesine başvurmak gerekmiştir hüküm gerekçesi̇ yukarida açiklandiği üzere sanık hakkında uygulanması ihtimali bulunan sayılı sınai mülkiyet kanununun ve maddelerinin anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin maddesinde yer alan ölçülülük i̇lkesine suç ve cezalara ilişkin esaslara dair maddesindeki hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz ilkesine aykırı olduğu kanaati ile sayılı kanunun anılan hükümleri resen anayasaya aykırı görülerek türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi uyarınca mahkememizce resen anayasaya aykırılık i̇ddi̇asinda bulunulmasinaesas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri̇ birakilmasina
1,474
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü özetle şöyledir sayılı yasanın ve geçici maddelerinin anayasaya aykırılık nedenleri bu maddeler incelendiğinde görülmektedir ki çeşitli yargı mercilerinde görev yapan savcıların unvanları yeniden saptanmaktadır daha doğrusu sayılı kanun hükmünde kararnamede belirtilen unvanlar bu hükümlerle yasalaştırılmıştır bu yasanın belirlediği unvanlar anayasanın ve maddelerinde belirlenen savcı unvanlarına uygun düşmemektedir anayasada belirlenen unvanları bu hükümler değişik bir şekilde düzenlemektedir yeniden düzenlenen bu unvanlar kavram ve yetki kargaşasına sebebiyet verdiği gibi anayasanın öngörmediği değişik bir hiyerarşik sistem oluşmasına kapı aralamaktadır anayasanın yargıya ilişkin ve devamı olan maddelerinde cumhuriyet savcısı yüksek mahkemelere ilişkin ve devamı maddelerinde cumhuriyet başsavcısı sıfatından sözetmektedir anayasa mahkemesinin görev ve yetkilerini içeren maddesinde yüce divan olarak görev yapmasında savcılık görevini başsavcısı veya başsavcı vekilinin yapacağını belirtmiştir siyasi̇ partilere ilişkin maddesiyle kurulan partilerin tüzük ve programlarının ve kurucularının hukuksal durumlarının anayasa ve yasa hükümlerine uygunluğunu kuruluşlarını takiben ve öncelikle denetlemek faaliyetlerini ve takip etmek ve siyasi̇ partilerin kapatılması hususunda dava açmak görev de yetkisi başsavcılığına verilmiştir sayılı siyasi̇ partiler yasasının maddesi cumhuriyet başsavcılığının partilerin kuruluşunu denetlemesini maddesi de siyasi̇ partiler sicilinin cumhuriyet başsavcılığınca tutulacağını düzenlemiştir sayılı yargıtay yasasının maddesi yargıtay cumhuriyet başsavcılığının cumhuriyet başsavcısı cumhuriyet başsavcıvekili nden oluşacağını hükme bağlamıştır yasanın maddesinde cumhuriyet başsavcılığını temsil etmek ve anayasa mahkemesinde cumhuriyet savcılığı görevini yapmak yargıtay başsavcısının görevleri arasında sayılmıştır hukuk yargılama usulü yasasının maddesinde ve ceza yargılama usulü yasasının yasa yollarından temyiz bölümünde cumhuriyet başsavcısı sıfatı vardır cumhuriyet başsavcısının niteliği ve seçimi anayasanın ve buna bağlı olarak yargıtay yasasının ve devamı maddelerinde belirtilmiştir buna göre önkoşul yüksek mahkeme üyesi olması ve bunu sekiz yıl yapmış bulunmasıdır seçimi cumhurbaşkanına aittir anayasanın yukarıda sözü edilen ve sonraki maddeleri ile maddesinde cumhuriyet savcıları ile devlet güvenlik mahkemesi cumhuriyet savcıları sıfatları belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı yerel yetkilere sahip cumhuriyet savcıları ile devlet güvenlik mahkemesi cumhuriyet savcılarında cumhuriyet başsavcısının niteliklerini aramak sözkonusu değildir ayrıca yukarıda kısaca değinildiği gibi görev alanları ve kapsamları aynı değildir bu görevlerin sıfatı diğer devlet görevleri gibi yasalarla değil anayasa ile verilmiş olup anayasadaki sıfatlar değiştirilmedikçe yasa ile yerel cumhuriyet savcıları ile devlet güvenlik mahkemeleri cumhuriyet savcılarına başsavcı sıfatı verilmesi olanaksızdır bütün bu durumlar karşısında yasanın ve geçici maddesi anayasanın ve maddelerine aykırı bulunduğundan iptali gerekir maddenin anayasaya aykırılık nedenleri sayılı kanunun maddesinde şöyle denilmektedir sayılı hâkim ve savcı adayları eğitim merkezi kuruluş ve görevleri hakkında kanunun uncu maddesinin bir ve ikinci fıkraları ile maddesinde yer alan yazılı sınav sözcükleri sözlü sınav olarak değiştirilmiştir hâkim ve savcı adayları eğitim merkezi sayılı yasanın maddesinde belirtildiği üzere adalet bakanlığına bağlı bir kuruluştur bu nedenle denilebilir ki bu kuruluş doğrudan doğruya siyasi̇ iktidarın etkinliği ve egemenliği altındadır bu kuruluş adli ve idari yargı yargıç ve savcı adaylarının yetiştirilmelerini sağlamak amacıyla kurulmuştur i̇şin gerçeğinde kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatine göre karar verecek olan yargıcın yetiştirilmesinde siyasi̇ iktidarın doğrudan doğruya yetkili ve egemen olması yargıç güvencesi ve yargı bağımsızlığı açısından sayılamayacak sakıncalar oluşturmaktadır durum böyle iken eğitim sonunda yapılacak sınavın sözlü olarak yapılması esasının getirilmesi daha da büyük sakıncalar getirebilecek bir nitelik taşımaktadır yargıç güvencesi yargıcın kişiliğini iradesine iç dünyasını hiç bir etki altında bırakmamak ve tüm dış etkilerden masun tutmak zorunluluğunu getirmektedir yargıcın anayasaya yasaya hukuka uygun olarak vicdani kanaatine göre karar vermesi bu dokunulmazlığı gerçekleştirmekle olanaklıdır esasen vicdani kanaat deyimi yargıç güvencesinin sübjektif içeriğe sahip olduğunu yargıcın moral dünyasını kişiliğini iradesini iç dünyasını ilgilendirdiğini çok açık bir şekilde belirlemektedir yargıçların azledilememeleri emekliye sevk edilememeleri aylık ve ödeneklerinden yoksun kılınamamaları başka bir görev yapamamaları rızaları dışında görevlerinin ve görev yerlerinin değiştirilmemesi görülmekte olan bir dava dolayısıyla yasama meclislerinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaması ve görüşme yapılamaması yargıcın vereceği kararlarda korkuya kuşkuya ve etkiye kapılmamasını sağlamaya daha doğrusu yukarıda arzedilen dokunulmazlığı sağlamaya yönelik esaslardır kuşkusuz yargıç güvencesini zedeleme başka bir anlatımla yargıcı etki altında tutma belli olaylarla sınırlı değildir bu nedenle yargıcın istencini iç dünyasını etkileyecek onun anayasaya yasaya hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar vermesiniesas sayısı karar sayısı engelleyecek ya da zedeleyecek her etken yargıç güvencesini sarsacak onu yıkacak ve hattâ ortadan kaldırabilecektir bu nedenle yargıç güvencesini gerçekleştirmek buna ilişkin olayların ve etkenlerin bir bölümünü değil bu etkenlerin tümünü dikkate almakla olanaklıdır yargıçlık ve savcılık mesleğini yürütecek formasyonun kazanılıp kazanılmadığı konusundaki nesnel değerlendirme ancak yazılı sınavla belirlenir sözlü sınavlarda her zaman öznel etkenler rol oynayabilmektedir yazılı sınav bu açıdan yargıç ya da savcı adayı için bir güvence de oluşturmaktadır yazılı sınavda yargıya başvurma ve sınav sonucuna ilişkin değerlendirmenin yargı süzgecinden geçmesi olanağı da vardır sözlü sınavlarda siyasal iktidarın eğilimleri önemli etken olarak ortaya çıkabilmektedir sözlü sınavlarda güvenlik soruşturması ve fişlemelerle ilgili uygulama anlayış ve bu konudaki değer yargıları geniş çapta sonucu etkilemektedir sözlü sınavlarda yargıç ve savcı adayı deyim yerinde ise siyasal iktidarın süzgecinden geçeceklerdir yasaya hukuka ve vicdani kanaata göre karar verme olanağı yaratacak sağlıklı moral yapı ve bu biçimde daha atama sırasında zedelenmiş ve hattâ dışlanmış olacaktır i̇ktidarın savcı ve yargıçlık sınavlarında yazılı sınavı kaldırarak onun yerine sözlü sınavı koymasındaki amacı işin gereğine uygun bir iyi niyet ürünü olarak görülemez bütün bu gerekçelerle yazılı sınavı kaldıran ve onun yerine sözlü sınavı getiren madde anayasanın aşağıda gösterilen hükümlerine aykırı bulunmaktadır anayasanın maddesine aykırılık ve gerekçesi anayasanın maddesinde hâkim ve savcıların nitelikleri atanmaları hakları mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir denilmektedir görülüyor ki bu hüküm yalnızca mesleğe atandıktan sonraki esasları belirlemekle kalmıyor yargıç ve savcıların nitelikleri atanmaları ve haklarını da içine alarak mesleğe atanmadan önceki koşullan da içermektedir belirttiğimiz nedenler dolayısıyla sözlü sınav yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesi ilkeleriyle bağdaşmamaktadır yukarıda belirtilen durumlar karşısında yasanın maddesi anayasa nın maddesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık ve gerekçesi anayasanın maddesinin fıkrasında hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler denilmektedir yargıç ve savcı adayları sözlü sınava bağlı tutulmakla daha başlangıçta siyasal iktidarın süzgecinden geçirilmekte ve siyasal iktidarın eğilimi doğrultusunda yönlendirilmek istenmekteesas sayısı karar sayısı ya da siyasal iktidar eğiliminde olan onun politika ve felsefeleri doğrultusunda bulunan yargıç ve savcı adaylarına mesleğe atanma bakımından şans yaratılmaktadır bütün bu olasılıklar yargıya olan güveni yargı bağımsızlığını ve yargıç güvencesini sarsacak bozacak bir nitelik taşımaktadır gerek yukarıda belirtilen ve gerek bu bölümde sunular nedenler karşısında yasanın maddesi anayasanın maddesine de aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık ve gerekçesi yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesi diğer tüm temel hak ve özgürlüklerin de güvencesidir yargı bağımsızlığı va yargıç güvencesinin zedelenmesi sınırlandırılması temel hak ve özgürlüklerle ilgili demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı sonuçlar doğurabilecek bir özellik taşımaktadır gerek bu nedenle gerek yukarıda belirtilen durumlar karşısında yasanın maddesi anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık ve gerekçesi anayasanın maddesinin fıkrasında i̇darenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır denilmektedir yasanın maddesinin yargıç ve savcı adaylarının yazılı sınav yerine sözlü sınava tabi tutulacakları konusundaki hükmü yargıç ve savcı adaylarının sınav sonuçlarına yargı mercilerinde itiraz hakkını fiilen ortadan kaldırabilecek bir nitelik taşımaktadır bu sınavlara karşı yargı yolu kapanmaktadır bu nedenle yasanın maddesi anayasanın maddesine de aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık ve gerekçesi anayasanın hak arama hürriyeti başlığını taşıyan maddesinin fıkrasında şöyle denilmektedir herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir sözlü sınav bu maddenin tanımış olduğu hakkın kullanılmasını da engellemektedir bu nedenle yasanın maddesi anayasanın maddesine de aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık ve gerekçesi anayasanın maddesi kanuni hâkim güvencesi esasını getirmektedir yukarıdaki bölümlerde sunulduğu gibi siyasal iktidarın doğrultusunda görev yapma eğiliminde olabilecek bir yargıçtan nesnel sağlıklı vicdani kanaatine ve yasalara uygun bir karar oluşturması elbetteki beklenemez böyle bir durumda yasal yargıç güvencesinin varlığından söz etmek kolay olmayacaktıresas sayısı karar sayısı bu nedenle yasanın maddesi anayasanın maddesine de aykırıdır i̇ptali gerekir sayılı kanunun geçici maddesinin anayasaya aykırılık nedenleri yasanın geçici maddesinde tarihli ve sayılı tarihli ve sayılı tarihli ve sayılı kanunlar ile bakanlar kuruluna verilen kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi sayılı hâkimler ve savcılar kanunu ile sayılı hâkim ve savcı adayları eğitim merkezi kuruluş ve görevleri hakkında kanunlar için adı geçen yetki kanunları ile verilen süre bitimine kadar geçerlidir denilmektedir bilindiği gibi sayılı memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair yetki yasası ile bu yetki yasasında değişiklik yapan sayılı yetki yasasının süreleri sayılı yasa ile tarihine kadar uzatılmıştı süreyi uzatan sayılı yasanın maddesi anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmiştir şimdi bu hükümle sayılı yetki yasası ile onu değiştiren sayılı yetki yasasının kapsamı içerisinde bulunan konulardan sayılı hâkimler ve savcılar kanununda ve bu yetki yasasında belirtilmeyen sayılı yasada eklenerek bu iki yasa ile ilgili süre yeniden uzatılmaktadır kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi ayrık bir yetkidir bu ayrık yetkinin amacının kapsamının ilkelerinin somut konulara ilişkin olması gerektiği gibi yetkinin kullanılma süresinin de belli bir zaman diliminde olması ve bu zaman diliminin de net bir biçimde belirlenmesi gerekir gerek sayılı yetki yasası ve gerekse sayılı yetki yasasının verdiği yetkilerin kullanılma süreleri net olarak belirtilmişti bu yasalar ile verilen süreler içerisinde yetki kullanılarak amacın sağlanması gerekirken bu yetki kullanılmamış ise kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin ayrık ve zorunlu durumlara ilişkin bulunması gereği artık ortadan kalkmış olacaktır ayrık ve zorunlu durum ortadan kalktığına göre yeniden süre uzatılması kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin doğrudan doğruya kötüye kullanılmasından başka bir anlam taşımayacağı açıktır i̇şte bu nedenledir ki sayılı yasanın süre uzatımı ile ilgili maddesi anayasa mahkemesince iptal edilmiştir aynı nedenlerle sayılı yasanın geçici maddesi anayasanın maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir
1,515
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçesi̇ sayılı davada başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı halk bankası vekili olarak davacı borçlu aleyhine ilamsız icra takibi başlatmış olup ödeme emri borçluya günü tebliğ edilmiş olup davacı borçlunun bu ödeme emrine süresi içinde itiraz etmemesi nedeni ile takip kesinleşmiş olup davalı alacaklı vekilinin başvurusu üzerine borçlunun sosyal sigortalar kurumundan almış olduğu emekli aylığına haciz konularak yılı mayıs ayından itibaren borçlu davacının maaşından aylık ytl lik kesinti yapılmaya başlanmıştır davacı borçlu bunun üzerine mahkememize şikayet yolu ile başvurarak sosyal sigortalar kurumundan almış olduğu emekli aylığına konulan haczin kanunun maddesi gereğince haczin kaldırılmasını talep etmiştir anılan sayılı sosyal sigortalar yasasının maddesi gereğince bağlanacak gelir veya aylıklar ve sağlanacak yardımlar nafaka borçları ve bu kanunun inci maddesine göre takip ve tahsili gereken alacaklar dışında haciz veya başkasına devir ve temlik edilemeyeceği hüküm altına alınmış sayılı yasanın maddesinde bu kez tüm sosyal güvenlik mensubu üyeleri kapsama dahil edilerek bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir aylık ve ödenekleri sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları devir ve temlik edilemez gelir aylık ve ödenekler inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez hükmü getirilmiştir sayılı yasanın maddesi değişik md i̇şveren bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu kanun gereğince hesaplanacak prim tutarlarını ücretlerinden kesmeye ve kendisine ait prim tutarlarını da bu miktara ekleyerek en geç ertesi ayın sonuna kadar kuruma ödemeye mecburdur ek fıkra md prim borçlarının katma değer vergisi iade alacağından mahsubu suretiyle de ödenmesi mümkündür bu takdirde katma değer vergisi iade hakkı sahibi kendisinin mal ya da hizmet satın aldığı veya iştirak ya da ortaklık ilişkisi içinde bulunduğu işverenlerin prim borçları için de mahsup talep edebilir kurumun bağlı olduğu bakanlık maliye bakanlığının uygun görüşü ile bu uygulamadan faydalanacak işverenleri iştigal konusu işletme türü ve işletme büyüklüğü itibariyle belirlemeye ve lehine mahsup talebinde bulunulan işverenlerin prim borcu ödeme süresini otuz günü aşmamak üzere uzatmaya yetkilidir nci maddenin fıkrası gereğince hak edilen ve fakat ödenmemiş olan ücretler üzerinden hesaplanacak primler hakkında da yukarıdaki hüküm uygulanır kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarları gelir ve kurumlar vergisi uygulamasında gider yazılamaz değişik beşinci fıkra md kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde sayılı amme alacaklarının tahlil usulü hakkında kanunun inci nci ve ncı maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır kurum sayılı kanunun uygulanmasında maliye bakanlığı diğer kamu kurum ve kuruluşları veesas sayısı karar sayısı mercilere verilen yetkileri kullanır şu kadar ki kurumun prim ve diğer alacaklarının süresi içinde ve tam olarak ödenmemesi halinde ödenmeyen kısmına sürenin bittiği tarihten itibaren ilk üç aylık sürede her ay için oranında gecikme cezası ayrıca her ay için bulunan bu tutarlara ödeme süresinin bittiği tarihten başlamak üzere borç ödeninceye kadar her ay için ayrı ayrı hazine müsteşarlığınca açıklanacak bir önceki aya ait ytl cinsinden iskontolu ihraç edilen devlet iç borçlanma senetlerinin aylık ortalama faizi bileşik bazda uygulanarak gecikme zammı hesaplanır ancak ödemenin yapıldığı ay için gecikme zammı günlük hesaplanır yapılacak takip sonunda tahsilinin imkânsız veya tahsili için yapılacak giderlerin alacaktan fazla olacağı anlaşılan ytlye kadar ytl dahil kurum alacakları tahsil zaman aşımı süresi beklenilmeksizin kurum yönetim kurulunca terkin edilebilir kurum yönetim kurulu bu miktarı on katına kadar artırmaya terkin yetkisinin tamamını veya bir kısmını yetki sınırlarını da belirterek kurum başkanına genel müdürlere ve sigorta i̇lsigorta müdürlerine devretmeye yetkilidir bakanlar kurulu ilk üç ay için uygulanan gecikme cezası oranını iki katına kadar artırmaya veya bu oranı oranına kadar indirmeye yeniden kanunî oranına getirmeye ve uygulama tarihini belirlemeye yetkilidir yetkilerin kullanılmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle tespit edilir kurum alacaklarının tahsilinde tarih ve sayılı kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde alacaklı sigorta müdürlüğünün bulunduğu yer i̇ş mahkemesi yetkilidir yetkili iş mahkemesine başvurulması alacakların takip ve tahsilini durdurmaz dava ve icra takibi açılmış olsa bile prim ve diğer alacakların ödenmemiş kısmı için gecikme zammı tahsil olunur değişik khk md yangın su baskını ve deprem gibi tabii afete uğrayan ve bunu belgeleyen işverenler ile isteğe bağlı sigorta ve topluluk sigortasına devam edenlerin hadisenin vukua geldiği tarihten itibaren üç ay içinde talepte bulunmaları halinde mevcut prim borçları ile afetin meydana geldiği tarihten itibaren tahakkuk edecek üç aylık prim borçları hadisenin vuku bulduğu tarihten itibaren bir yıla kadar ertelenebilir prim borcunun ertelendiği süre zaman aşımından sayılmaz ve ertelenen kısmına gecikme zammı uygulanmaz sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşların tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip sayman ile tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur bu kanuna ek üncü maddesinde belirtilen kurum ve kuruluşlar tarafından süresi içinde kuruma ödenmeyen sosyal yardım zamları için bu madde hükümleri uygulanır ödenmeyen primler ve verilen cezalar için kurumca düzenlenecek belgeler şeklindedir sayılı yasanın maddesi değişik mdesas sayısı karar sayısı üncü maddenin birinci fıkrasının bendinde belirtilen sigortalıları çalıştıran işveren bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu kanun gereğince hesaplanacak sigortalı hissesi prim tutarlarını ücretlerinden keserek ve kendisine ait prim tutarlarını da bu tutara ekleyerek en geç kurumca belirlenecek günün sonuna kadar kuruma öder hak edilen ancak ödenmemiş olan ücretler üzerinden hesaplanacak primler hakkında da birinci fıkradaki hüküm uygulanır ıncı maddenin birinci fıkrasının c ve bentleri gereği genel sağlık sigortalısı sayılanlar için her ay otuz tam gün genel sağlık sigortası primi ödenmesi zorunludur şu kadar ki ıncı maddenin birinci fıkrasının bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı olanların aynı ay içinde zorunlu sigorta kapsamında prim ödeme gün sayısı bulunması halinde ayın kalan günleri için isteğe bağlı sigorta gün sayısı kadar genel sağlık sigortası primi ödenir üncü maddenin birinci fıkrasının bendi kapsamında sigortalı olmakla birlikte sayılı kanunun ve üncü maddelerine göre kısmi süreli veya çağrı üzerin çalışanlar ile bu kanuna göre ev hizmetlerinde ay içerisinde günden az çalışan sigortalılar için eksik günlerine ait genel sağlık sigortası primlerinin güne tamamlanması zorunludur bu durumda olan sigortalıların eksik günlerine ilişkin genel sağlık sigortası primleri ıncı maddenin birinci fıkrasının bendinin numaralı alt bendi veya bendi kapsamında ödenir kamu idaresine ait iş yerlerinde çalıştırılan sigortalıların iş sözleşmesinin askıda kaldığı aylara ait genel sağlık sigortası primi nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazancın alt sınırının günlük tutarı üzerinden ilgili kamu idaresince ödenir ıncı maddenin birinci fıkrasının bendi kapsamına girenler için prim ödeme yükümlülerinin ödeyecekleri genel sağlık sigortası primi primin tahakkuk ettirileceği ay itibarıyla anılan bendin ve numaralı alt bentlerinde sayılan toplam kişi sayısının üçe bölünmesi suretiyle bulunacak kişi sayısına ilâ numaralı alt bentlerde sayılan kişi sayısının eklenmesi suretiyle bulunacak toplam kişi sayısı esas alınarak hesaplanır ancak bu kişilerden aynı zamanda ıncı maddenin birinci fıkrasının bendi kapsamı dışındaki bentlerin kapsamına girerek genel sağlık sigortalısı sayılanlar bu fıkraya göre tespit edilecek kişi sayısı hesabına dahil edilmez nci maddenin birinci fıkrasının bendinde belirtilen yükümlüler her aya ait primlerini takip eden ayda kurumca belirlenecek günün sonuna kadar kuruma öderler bu kişiler primlerini en fazla günle sınırlı olmak üzere peşin olarak erken ödeyebilir erken ödeme halinde erken ödenen her gün için tarihli ve sayılı amme alacaklarının tahsil usûlü hakkında kanunun ek inci maddesine göre erken ödeme indirimi hükümleri uygulanır ancak yapılan erken ödeme indirimi prime esas kazançtan indirilmez erken ödemede sigortalılık süresi sigorta priminin ait olduğu her ayın ilk gününden itibaren prim ödeme gün sayısına dahil edilir erken ödeme yapılan ve prim ödeme gün sayısına dahil edilmeyen sürede isteğe bağlı sigortalılığın sona ermesi halinde sigortalılık süresinden sayılmayan günlere ait primler ilgililere iade edilir üncü maddenin birinci fıkrasının bendinin numaralı alt bendine tabi sigortalılar için genel sağlık sigortası primi ile kısa ve uzun vadeli sigorta kolları primlerini ayrı ayrı veya birlikte tahsil edilecek şekilde prim ödeme tarihlerini veya dönemlerini belirlemeye kurum yetkilidiresas sayısı karar sayısı üncü maddenin birinci fıkrasının bendi kapsamında sigortalı sayılanların her ay için otuz tam gün prim ödemesi zorunludur üncü maddenin birinci fıkrasının bendinde belirtilen sigortalıları çalıştıran işverenler çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu kanun gereğince hesaplanacak prim tutarlarını ücretlerinden keserek ve kendisine ait prim tutarlarını da bu tutara ekleyerek en geç kurumca belirlenecek günün sonuna kadar kuruma öderler nci maddenin birinci fıkrasının ve bentlerinde belirtilen yükümlüler her aya ait primleri ilgili ayı takip eden ayın sonuna kadar kuruma öderler kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarları gelir vergisi ve kurumlar vergisi uygulamasında gider yazılamaz üncü maddenin birinci fıkrasının bendinin numaralı alt bendi kapsamında sigortalı olarak tescil edilmiş olanların prim borçlarını sattıkları tarımsal ürün bedellerinden borç tutarını geçmemek şartıyla ilâ oranları arasında olmak üzere kesinti yapılmak suretiyle tahsil etmeye kurum yetkilidir prim borçları katma değer vergisi iade alacağından mahsubu suretiyle de ödenebilir bu takdirde katma değer vergisi iade hakkı sahibi kendisinin mal veya hizmet satın aldığı veya iştirak veya ortaklık ilişkisi içinde bulunduğu işverenlerin prim borçları için de mahsup talep edebilir bu işverenlerin mahsup talebinde bulundukları ayda muaccel olan prim borçlarının birinci fıkrada belirtilen ödeme sürelerini izleyen onbeş gün içinde mahsup suretiyle ödenmesi halinde yasal süresi içinde ödendiği kabul edilir ancak prim borçlarının katma değer vergisi iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesi talebinde bulunulduğu halde süresinde mahsup edilemeyen veya eksik mahsup edilen prim borçları için birinci fıkrada belirtilen ödeme sürelerini izleyen günden başlanarak gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanır kurum maliye bakanlığının uygun görüşü ile bu uygulamadan faydalanacak işverenleri iştigal konusu işletme türü ve işletme büyüklüğü itibarıyla belirlemeye ve lehine mahsup talebinde bulunulan işverenlerin prim borcu ödeme süresini otuz günü aşmamak üzere uzatmaya yetkilidir kurum prim ve her türlü alacaklarını işverenlere olan borçlarından mahsup etmek suretiyle tahsil etmeye yetkilidir primlerin özel ödeme şekilleri kullanılmak suretiyle ödenmesi zorunluluğu getirmeye ve primlerin yatırılacağı tahsilât kuruluşlarını belirlemeye kurum yetkilidir kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde sayılı amme alacaklarının tahsil usûlü hakkında kanunun inci nci ve ncı maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır kurum sayılı kanunun uygulanmasında maliye bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır kurum sayılı kanun kapsamında takip edilen alacakları hariç olmak üzere her türlü alacağın teminatını teşkil etmek üzere yeni türk lirası veveya yabancı para birimi üzerinden ticari işletme taşınır veveya taşınmaz rehni dahil olmak üzere her türlü teminat almaya yetkilidiresas sayısı karar sayısı kurumun sayılı kanun kapsamında takip edilen prim ve diğer alacakları amme alacağı niteliğinde olup imtiyazlı alacaktır kurumun taraf olduğu her türlü dava ve icra takiplerinin kısmen veya tamamen aleyhe neticelenmesi halinde sayılı i̇cra ve i̇flas kanununda yazılı tazminat ve cezalar kurum hakkında uygulanmaz kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde sayılı amme alacaklarının tahsil usûlü hakkında kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir yetkili iş mahkemesine başvurulması alacakların takip ve tahsilini durdurmaz kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur kurum kamu idarelerinde işyerinin özelliği nedeniyle primlerin farklı zamanlarda ödeme süresini belirlemeye yetkilidir prim alacaklarının tahsili için muacceliyet tarihinden itibaren en geç bir yıl içinde icra yoluna başvurmayan kurum yetkili personeli hakkında genel hükümlere göre kovuşturma yapılır bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir şeklindedir anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar denilmektedir bu ilke birbirleriyle aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir aynı durumda olanlar için farklı düzenleme eşitliğe aykırılık oluşturur anayasanın amaçladığı eşitlik mutlak ve eylemli eşitlik değil hukuksal eşitliktir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmaz i̇cra takiplerinde alacaklı veya borçlu ister gerçek ister tüzel kişi veya kamu tüzel kişisi ya da hazine olsun netice itibariyle taraf sıfatını alır taraf olma itibariyle alacaklı ya da borçlunun hukuki durumları aynıdır i̇tiraz konusu düzenleme ile hukuki konumları aynı olduğu halde sayılı yasa ya da sayılı yasa kapsamındaki borçluların emekli aylıklarına sosyal güvenlik kurumu süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde sayılı yasa hükümlerinden faydalanarak herhangi bir yasal sınırlama olmaksızın borçlunun emekli maaşına haciz işlemi yaparak kurum alacağını tahsil edebildiği halde sosyal güvenlik kurumu dışındaki diğer gerçek ve tüzel kişi alacaklılar ise anılan yasa hükümleri uyarınca emekli maaşına haciz işlemi yapamamakta ve bu şekilde borçlunun üzerine kayıtlı başkaca menkul ya da gayrı menkulünde bulunmaması durumunda alacaklarını tahsil edememektedirler bu şekilde sosyal sigortalar kurumu ile aynı haciz dosyasında alacağını tahsil etmeye çalışan diğer kuruluş ve kişiler arasında farklı kurallar getirilerek bir taraf lehine ayrıcalık tanınmaktadır bu durum da anayasamızın maddesinde belirlenen eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir ayrıca bu durum anayasamızın başlangıç hükümlerinde yer alan her türk vatandaşının bu anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayatesas sayısı karar sayısı sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu şeklindeki hükmede aykırılık teşkil etmektedir zira sayılı yasanın ve sayılı yasanın maddelerinde ayrıcalıklı konuma getirilen sosyal güvenlik kurumu kendi alacağını hiçbir yasal sınırlama olmaksızın tahsil edebilmekte iken diğer alacaklılar anılan hükümler gereğince alacaklarını tahsil edememe vemaddi varlıklarını geliştirme haklarını tahsil etme hakkından mahrum bırakılmaktadır sonuç ve i̇stem yukarıda yapılan açıklamalar ışığında sayılı kanununun maddesinde geçen bu kanun gereğince bağlanacak gelir veya aylıklar ve sağlanacak yardımlar nafaka borçları ve bu kanunun inci maddesine göre takip ve tahsili gereken alacaklar dışında haciz veya başkasına devir ve temlik edilemez i̇baresi ile sayılı yasanın maddesinin bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir aylık ve ödenekleri sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları devir ve temlik edilemez gelir aylık ve ödenekler inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez ibaresinin anayasanın hukuk devleti ve eşitlik ilkesine aykırılığı iddiasıyla iptali isteminden ibarettir i̇stemin iptali yüce anayasa mahkemesinin yüksek takdirlerine ait olmak üzere itiraz dilekçesi ve dava dosyası saygıyla ve önemle arz olunur sayılı davada başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir mahkememiz esas sayılı akçaabat i̇cra müdürlüğünün takip sayılı dosyasında davacı emekli maaşına konulan haczin şikayet yolu ile kaldırılması davasında uygulamaya konu sayılı yasanın maddesi hükmü nün anayasanın maddesinde düzenlenen yasa önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğu değerlendirilmekle tarihli celsede dosyanın somut norm denetimi yapılmak üzere anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir yasa hükmü madde değişik birinci fıkra md bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir aylık ve ödenekleri sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları devir ve temlik edilemez gelir aylık ve ödenekler inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler borçlunun muvafakati bulunmaması halinde icra müdürü tarafından reddedilir şeklindedir yasanın düzenlemesine göre sayılı kanun gereği bağlanan gelir aylık ve ödenekler yasanın belirttiği istisnalar olan inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemeyecektir anayasa kuralı madde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptiresas sayısı karar sayısı devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar şeklindedir anayasa kuralına göre her kişi herhangi bir sebep gözetilmeksizin yasa önünde eşittir hiçbir kişiye ya da sınıfa imtiyaz tanınamaz açıklamalar ülkemizde çalışan nüfusun önemli kısmını asgari ücretle çalışanlar oluşturmaktadır çalışan asgari ücretlilerin maaşları da emekli maaşından genel olarak daha düşüktür aynı zamanda da asgari ücretle çalışanların yaşlarına göre bakmakla yükümlü oldukları eşleri ile birlikte okul çağında bulunan çocukları da bulunmaktadır ülkemiz yasa sistemine göre asgari ücretle çalışanlar ile diğer çalışanların maaşlarına haciz konulabilmektedir bu noktada emekli olanlara tanınan imtiyazın makul ve hukuksal yönü bulunan bir gerekçesi yoktur duygusal gerekçeleri ise geçerli bir hakka akla uygun bir nedene dayanmamaktadır bankalarca uygulanan faiz oranlarına tepki de bu ayırımın haklı gerekçesi olamaz kaldı ki bankalar da faiz oranlarını yasaların izin verdiği çerçevede belirlemektedir diğer taraftan borç alacak ilişkilerinde alacaklı taraf çoğu zaman bankalar da değildir cebri icra ve haciz işlemleri alacakların yasa düzeni içinde tahsili suretiyle kamu düzeninin ve barışının sağlanmasına kamu otoritesine güven tesisine hizmet eden ve millete ait olan egemenliğin yargı dalı kapsamında bulunan bir yasal prosedürdür cebri icra işlemlerinin neticesiz kalmasına neden olacak şekilde kamu otoritesinin elini zayıflatır mahiyetteki bu yasal düzenleme anayasal düzenin korumak durumunda olduğu kamu düzen ve barışına enerjisini kamu otoritesindeki boşlukları ranta çevirmekten alan suç örgütlerinin faaliyet alanını genişletmek suretiyle zarar verici mahiyettedir sonuç anayasanın maddesiyle belirlenen yasa önünde eşitlik ilkesine aykırı olarak sayılı yasa kapsamında gelir ve maaş bağlanan kişilere imtiyaz sağlayan sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının ikinci ve üçüncü cümlesinin somut norm denetimi suretiyle iptali gerekmektedir
2,764
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuruda itiraz konusu kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür
17
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin dursunbey cumhuriyet başsavcılığının günlü esas sayılı tezkeresiyle anayasa mahkemesine iletilen esas sayılı dava dosyası aslında duruşma tutanaklarının ve sayfalarında gerekçeli biçimde yer alan karan aynen şöyledir mmhk nun ve devamı maddeleri uyarınca görev esnasında veya görevle ilgili olarak işlenen cürümlerden dolayı özel hükümler uygulamakta ve sonucuna göre işin adliyeye intikali söz konusu olabilmektedir bu kanun hükümleri çerçevesinde sanık haklarında hazırlık tahkikatı yapacak kimsede herhangi bir hukuk nosyonu bulunup bulunmadığı mmhknun maddesince belirtilen ve tahkikat hususunu belirleyen cmuk nün ve özel yargılama usullerine vakıf olup olmadığı suçun kanuni unsurlarını tahrik edecek kadar madde ceza hukukundan anlayıp anlamadığı aranmamakta bazen hayatında mahkeme yüzü görmemiş bir satır kanun ya da hukuk kitabı okumamış muhakkiklerce herhangi bir yargılama usulüne uyulmadan ve suçun kanuni unsurlarından habersizce tamamen afaki ve rastgele tahkikat yapılıp teklifde bulunulmaktadır ayrıca genelde muhakkikler sanığın mesai arkadaşı olup korumacılık düşünceleri ile müştekinin hakkının kaybolmasına sebep olmaktadırlar bu kadar açıklamadan sonra işin anayasaya uygunluğu incelendiğinde anayasamızın birinci kısmında ve maddelerinde yasada yürütme ve yargı yetkilerinin kullanışı açıklanmakta maddede açıkça yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır denmektedir kuvvetler ayrılığı prensibini benimseyen anayasamızın bu maddesinin açıklığı karşısında yürütmenin yargı işlevinin bir parçası olan hazırlık tahkikatını yapması yürütmenin yargıya müdahalesi vasfında olup öncelikle anayasanın maddesine aykırıdır i̇kinci olarak anayasamızın maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir denmektedir bu madde maddeyle birlikte yorumlandığında vatandaşın hak arayacağı yer bağımsız mahkemelerdir bu durumda mmhknun hükümleri vatandaşın doğrudan doğruya mahkemelerde hak aramasını engelleyici vasıfta olması sebebiyle anayasanın maddesiyle de çelişmektedir esasen de üçüncü olarak anayasamızın maddesinde hakimler ve savcılar adli ve i̇dari yargı hakim ve savcıları olarak görev yaparlar bu görevler meslekten hakim ve savcılar eliyle yürütülür denmektedir maddenin gayet açık olarak belirttiği gibi yargı faaliyeti ancak meslekten olan yani bu işin eğitimini yapmış hakim ve savcılar eliyle görülür halbuki mmhk nün anayasa hüküm olarak savcıların yapması gerekli olan hazırlık tahkikatını meslekle ilgisi olmayan anayasa ve özel kanunlardaki vasıflan taşımayan kişilere yaptırmaktadır bu da mmhknunla anayasa arasındaki en esaslı çelişkidir nitekim olayımızda anayasa ve özel kanunlardaki nitelikleri faşıma yan bir muhakkik görevlendirme üzerine daha önce adli tıp kurumunca belirlenen oranındaki kusurun aitesas sayısı karar sayısı olduğu belediye görevlilerini tesbit edip bildirmesi gerekirken hiçbir hukuki ve fenni gerekçeye dayanmayan raporu ile böyle bir kusurun bulunmadığını belirtip mahkemeyi fuzulen bu zamana kadar oyalamıştır kaldı ki mmhk nün hükümlerine tabi memurların tesbiti de ayrı bir kargaşaya sebep olmaktadır özlük haklan ve mali hükümler açısından aynı kanuna tabi görevlilerin bir kısmı bu kanundan istifade etmekte bir kısmı istifade edememektedir yine devlet memurları kanununa tabi bir çok görevli bu kanundan istifade edemezken belediye kanunundaki bir kanundan istifade ile belediyelerdeki geçici ve daimi işçiler dahi bu kanundan istifade edebilmektedir yine kamu görevlilerinin statülerinde yapılacak kanuni ve idari düzenlemelerle görevlilerin bu kanun hükümlerine tabi olup olmayacakları değişebilmektedir nitekim bu çelişkiler ve benzer sebeplerle ayrıca uygulamada görülen aksaklıklar yüzünden sayılı kanun yürürlükten kaldırılarak idarenin yargı işlevine bir müdahalesi önlenmiş ayrıca son zamanlarda çıkan ve bazı yargılama hükümleri ihtiva eden kanunlarla mmh kanun hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmek zorunda kalınmıştır i̇ddia makamı mahkemenin teshiline katılıyorum bu sebeple de anayasa mahkemesine müracaat edilmesini talep ederiz dediler gd talep gibi kaymakamlık makamına yazılan müzekkere cevabının beklenmesine mağdurun kati raporu için yazılan müzekkere cevabının beklenmesine yukarıda izah edilen sebeplerle mmhknun anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatıyla anayasanın maddesi uyarınca yüksek anayasa mahkemesi başkanlığına bu kanunun iptali için müracaat edilmesine ve dosyanın yüksek anayasa başkanlığına gönderilmesine bu sebeple yargılamanın günü saat bırakılmasına karar verildi
584
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir maddi olay ve uygulanacak hüküm konusu sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinin fıkrasında bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmüne fıkrasında ise anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır kuralına yer verilmiştir bakılan davada dava konusu işlemin kırıkkale polis meslek yüksekokulu öğrencisi iken okulla ilişiği kesilen davacı için yapılan masraflara karşılık çıkartılan tl borcun bir ay içinde ödenmesi gerektiğine aksi takdirde yasal işlemlere başlanılacağına ilişkin tarih ve sayılı kırıkkale polis meslek yüksekokulu müdürlüğü işlemi ile bu işleme yapılan itirazın reddine ilişkin tarih ve sayılı işlemin iptali istemiyle açılmış olması ve uyuşmazlığın polis adaylarının kendilerine mevzuat hükümleri ile yüklenen mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine getirmeden ilişiklerinin kesilmesi nedeniyle çıkarılan borcun tahsiline ilişkin olduğunun anlaşılması nedeniyle davada mahkememiz açısından uygulanacak kanun hükmünün polis adaylarına mecburi hizmet yükümlülüğü getiren ve bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi durumunda uygulanacak yaptırımı düzenleyen sayılı polis yükseköğretim kanununun maddesinin fıkrasında yer alan dört katını ibaresi olduğu sonucuna varılmıştır i̇lgi̇li̇ kanun maddeleri̇ sayılı polis yükseköğretim kanununun maddesinde bu kanunun amacı türk polis teşkilatının en yüksek öğretim kurumu olan polis akademisi ve bağlı fakülteler enstitüler ile polis meslek yüksek okullarındaki yüksek öğretim ile ilgili amaç ve ilkeleri belirlemek bu okulların teşkilatlanmasını görev ve sorumluluklarını eğitim öğretim araştırma yayın öğretim elemanları ve öğrenciler ile ilgili esasları düzenlemektir bu kanun akademi ve buna bağlı eğitim öğretim kurumlarını yönetim ve öğretim organlarını bunların işleyişini görev yetki ve sorumluluklarını eğitim ve öğretim esaslarını ve bu konulara ilişkin diğer hususları kapsar kuralına yer verilmiş aynı kanunun öğrenci kaynağı öğrencilerin i̇stihkakları özlük i̇şlemleri mecburi hizmet yükümlülüğü i̇le evlenme yasağı başlıklı maddesinin fıkrasında fakülte enstitü ve polis meslek yüksek okullarında lisans lisans üstü veya ön lisans eğitimi yapanlar yabancı uyruklular hariç her öğretim yılı karşılığında iki yıl süreyle mecburi hizmetle yükümlüdürler kuralı fıkrasında isebunlardan mezun olup olmadığına bakılmaksızın mecburi hizmetle yükümlü olduğu süre içinde istifa edenler veya ilişiğinin kesilmesini gerektiren bir suç işleyenler ya da sağlık sebebi hariç başka herhangi bir sebeple ayrılanlar yükümlülük sürelerinin eksik kısmı ile orantılı olarak kendilerine yapılmış olan öğretim masraflarının dört katını tazminat olarak ödemek zorundadırlar hükmü bulunmaktadıresas sayısı karar sayısı anayasaya aykirilik nedenleri̇ ve i̇lgi̇li̇ anayasa maddesi̇ anayasanin maddesi̇ yönünden sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının kanun önünde eşitlik başlıklı maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar kuralı yer almaktadır anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında da belirtildiği üzere yasa önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez anayasaya aykırı olduğu düşünülen itiraz konusu yasa maddesi ile emniyet teşkilatının personel ihtiyacının karşılanması amacıyla eğitim ve öğretim faaliyetinde bulunan polis akademisine bağlı fakülte enstitü ve polis meslek yüksek okullarında lisans lisans üstü veya ön lisans eğitimi yapanların yabancı uyruklular hariç her öğretim yılı karşılığında iki yıl süreyle mecburi hizmetle yükümlü oldukları kurala bağlandıktan sonra bu kurumlarda eğitim görenlerden mezun olup olmadığına bakılmaksızın mecburi hizmetle yükümlü olduğu süre içinde istifa edenler veya ilişiğinin kesilmesini gerektiren bir suç işleyenlerin ya da sağlık sebebi hariç başka herhangi bir sebeple ayrılanların yükümlülük sürelerinin eksik kısmı ile orantılı olarak kendilerine yapılmış olan öğretim masraflarının dört katını tazminat olarak ödemek zorunda oldukları yönünde bir düzenlemeye yer verilmiştir emniyet teşkilatının personel ihtiyacının karşılanması amacıyla verilen özel nitelikteki bir eğitim karşılığında bu eğitimden yararlananlara belirli bir süre mecburi hizmet yükümlülüğü getirilmesinde ve bu yükümlülüğe uymayanlara belirli bir yaptırım uygulanmasında hukuka aykırı bir durumun söz konusu olmadığı açıktır ancak aynı hukuki statüde bulunan ve mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişilere polis adaylarına farklı yaptırımlar uygulanmasını öngören düzenlemelerin anayasanın maddesinde ifadesini bulan kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı sonuçlar doğuracağı açıktır sayılı kanunda öngörülen eğitim süreci ve mecburi hizmet yükümlülüğü sistemine benzer bir sistemi içeren bir kural yine emniyet teşkilatının personel ihtiyacının karşılanmasıesas sayısı karar sayısı amacıyla sayılı emniyet teşkilatı kanununa sayılı kanunun maddesiyle eklenen ek maddede yer almaktadır anılan maddenin sayılı kanunun maddesiyle değişik fıkrasında en az dört yıllık yükseköğretim kurumlarından veya bunlara denkliği kabul edilen yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olup sınav tarihi itibarıyla yaşından gün almayan erkek ve bayanlar ile askerliğini yapmış yaşından gün almamış erkek adaylar arasında yapılacak seçme sınavında başarılı olanların altı aydan az olmamak üzere polis meslek eğitimine alınması öngörülmüş fıkrada polis meslek eğitim merkezlerinde eğitim öğretim parasız yatılı ve üniformalı olup öğrencilerin iaşe ibate ve sağlık giderleri ile diğer istihkakları devletçe karşılanır ayrıca öğrencilere polis meslek yüksek okulu öğrencilerine ödenen miktar kadar harçlık ödenir hükmüne fıkrada polis meslek eğitim merkezlerindeki eğitim öğretim süresi içerisinde giriş şartlarını taşımadıkları sonradan anlaşılanlar eğitim ve öğretimini başarı ile tamamlayamayanlar sağlık ve disiplin yönünden polis olamayacağına yetkili kurullarca karar verilenlerin polis meslek eğitim merkezleri ile ilişikleri kesilir sağlık veya ölüm dışındaki nedenlerle ilişiği kesilenlerden ödenen harçlık ve yapılan masraflar kanuni faizi ile birlikte tahsil edilir kuralına yer verilmiş fıkrada ise polis meslek eğitim merkezlerinde eğitimlerini başarı ile tamamlayanlar emniyet genel müdürlüğü kadrolarına aday polis memuru olarak atanırlar bu şekilde atananlar atanma tarihinden itibaren altı yıl süreyle başka kurumlara nakil yoluyla atanamazlar bu süre zarfında memuriyetten çekilen çekilmiş sayılan meslekten veya memuriyetten çıkarma cezası alan ve aslî memurluğa atanamayarak ilişiği kesilenler mecburi hizmet sürelerinin kalan her yılı için kendilerine yapılmış olan öğretim masraflarını tazminat olarak ödemek zorundadırlar kuralı yer almıştır belirtilen yasa hükümlerine göre sayılı yasa ile emniyet teşkilatının personel ihtiyacının karşılanması amacıyla kurulan polis akademisine bağlı fakülte enstitü ve polis meslek yüksekokullarında öğrenim gören ancak mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine getirmeden ayrılanların kendilerine yapılan öğretim masraflarının dört katını tazminat olarak ödemeleri öngörülmüşken sayılı kanunun ek maddesi ile kurulan ve aynı amaçla eğitim verilen polis meslek eğitim merkezlerinde öğrenim gören polis meslek yüksekokullarında öğrenim gören öğrencilerle aynı hukuki statüde bulunan polis adayı öğrencilerin aday polis memurluğuna atanmadan önce veya aday polis memuru olarak atandıktan sonra aynı yükümlülüğü yerine getirmemeleri durumunda kendilerine ödenen harçlık ve yapılan masrafların yasal faizi ile birlikte tahsil edilmesinin kurala bağlandığı anlaşılmaktadır bu duruma göre itiraz konusu yasal düzenleme ile yasal olarak aynı hukuki statüde bulunan ve polis olarak atanmaları öncesinde idarece yürütülen bir eğitime tabi tutulan kişilerden sayılı kanuna tabi olarak eğitim verilen kişiler ile sayılı kanuna tabi olarak eğitilenler arasında mecburi hizmet yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedeniyle uygulanacak yaptırımlar yönünden yasa önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğu düşünülen bir farklılığın oluşmasına neden olunduğu sonucuna ulaşılmaktadır her ne kadar sayılı polis yükseköğretim kanununun maddesinde kurala bağlanan ve ilgili yönetmelikle ayrıntıları düzenlenen mecburi hizmet yükümlülüğüne tabi olanlarla sayılı kanunun ek maddesindeki kural uyarınca polis meslek eğitim merkezlerinde eğitime tabi tutulanlar arasında eğitimin süresi açısından bir farklılık bulunduğu ve sayılı kanuna göre aday polis memuru olarak atananların ayrılması durumunda ödenecek tazminatın ayrıca düzenlendiği görülmekte ise de her iki yasaya göre de tazminat yükümlülüğünün sebebinin mecburi hizmetin yerine getirilmemesi olduğu eğitim süresindeki farklığının ise tazminata konu edilecek eğitim masraflarının toplam miktarını etkileyecek bir unsur olduğu tazmin edilecek tutarın yapılan masrafların dört katı olarak belirlenmesinin gerekçesini oluşturamayacağı açıktır esasen sayılı kanunun ek maddesinde de polis meslekesas sayısı karar sayısı eğitim merkezlerinde eğitime tabi tutulan öğrencilere polis meslek yüksek okulu öğrencilerine ödenen miktar kadar harçlık ödenmesinin de öngörülmüş olması karşısında anılan eğitim merkezleri ile polis meslek yüksekokullarında yürütülen eğitim faaliyetleri için yapılan masrafların bir kısmının da birbiriyle aynı olduğu anlaşılmaktadır dolayısıyla itiraz konusu ibarenin aynı hukuki statüde bulunan gördüğü eğitim nedeniyle mecburi hizmetle yükümlü olan kişilere aynı amaçla verilen eğitim nedeniyle yapılan masraflar karşılığında öngörülen aynı nitelikteki mecburi hizmet yükümlülüğünün yerine getirilmemesi durumunda uygulanacak yaptırım niteliğindeki tazminat sorumluluğunu yasa önünde eşitlik ilkesine aykırı olarak düzenlediği düşünülmüştür sonuç açıklanan nedenlerle sayılı polis yükseköğretim kanununun maddesinin fıkrasında yer alan dört katını ibaresinin anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaati ile iptalinin talep edilmesine dava dosyasının tüm belgeleriyle onaylı suretlerinin oluşturularak anayasa mahkemesine sunulmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,433
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin itiraz gerekçesi şöyledir cmuknun maddesi ana madde başlığı ile kalpazanlık ve evrakı nakdiye sahtekârlığındaki bilirkişi incelemesinin sahte para ve evrakı çıkaran makamlarca yapılmasını yabancı paralar için de bu makamın görevli olduğunu belirterek münhasıran merkez bankası başkanlığını görevli kılmış ve özel ya da resmî diğer mercilerin veya uzmanların bilirkişi seçilemeyeceğini göstermiştir günümüzde son teknik imkanları kullanan adlî tıp fizik şubesi yanında polis ve jandarma teşkilatlarında teknik imkanlar en üst düzeydedir buna karşılık ankanın imkanları ise özel bir yere dayanmaktadır sanık veya müdahil taraf teknik güvenceden yoksun bilirkişi raporu ile yetinmek zorunda kalmaktadır ayrıca mahkeme yasa ile belirlenen bilirkişi görüşü ile yetinmek suretinde kalmakta daha ileri tekniklerin kendine getireceği faydadan mahrum kalmaktadır bu durum sanığın hak arama özgürlüğünü kısıtladığı gibi yargının takdir yetkisini sınırlamaktadır yukarda açıklandığı gibi cmuknun maddesi mahkemelerin takdir yetkisini kaldırmakta ve kişilerin hak arama özgürlüğünü zedelemekte olduğu ve bu haliyle anayasanın ve maddelerine aykırı bulunduğundan gerekli incelemenin yapılarak itirazen iptal talebimizin kabulü ile maddenin uygulamadan kaldırılmasına karar verilmesi arz ve talep olunur
170
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir uzmar uzmanlar denizcilik ticaret sanayi limited şirketi vekili av ahmet çalık tarafından maliye bakanlığına karşı açılan davada kılavuzluk ve römorkaj hizmetleri vermekte olan kamu ve özel kurum ve kuruluşların elde ettikleri hasılattan pay alınmasına ilişkin maliye bakanlığı muhasebat genel müdürlüğünün tarih ve sayılı sıra nolu genelgesinin iptali ve öncelikle de yürütülmesinin durdurulması istenilmektedir aralık tarih ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı malî yılı bütçe kanununun kira ve idare gelirleri başlıklı maddesinin fıkrasında kılavuzluk ve römorkaj hizmetleri vermekte olan kamu ve özel kurum ve kuruluşların bu hizmetlerinden elde ettikleri aylık gayrisafi hasılattan yüzde altı buçuk oranında pay alınır bu pay en geç tahsil edildiği ayı takip eden ay sonuna kadar ilgili saymanlığa yatırılır yatırılan miktarın yarısı bütçenin işaretli cetveline gelir kaydedilir diğer yarısı denizcilik müsteşarlığının merkez ve taşra birimlerinin faaliyetlerinin gerektirdiği personel hariç her türlü harcamalarında kullanılmak üzere bu müsteşarlık bünyesindeki döner sermaye bütçesi hesabına aktarılır hükmüne yer verilmiştir maliye bakanlığı muhasebat genel müdürlüğünün dava konusu tarih ve sayılı sıra nolu genelgesinde ise yukarıda yer verilen malî yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrası hükmüne göre kılavuzluk ve romörkaj hizmet gelirlerinin mal sandıklarına bildirilmesi devlet hesaplarına kaydedilmesi denizcilik müsteşarlığı döner sermaye i̇şletmesine aktarılması ve yersiz veya fazla tahsilatın ilgililerine red ve iadesi esasları düzenlenmiştir kurulumuzca dava konusu genelgenin dayanağı malî yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrasının davacının iddiaları da dikkate alınarak anayasaya uygunluğunun incelenmesi gerekli görülmüştür anayasanın maddesinde vergi resim harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı değiştirileceği veya kaldırılacağı hükme bağlanmıştır buna karşın anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri belirtilirken bütçe yasa tasarısını görüşmek ve kabul etmek dışında diğer yasaları koymak değiştirmek ve kaldırmak biçiminde bir ayırım yapılmıştır bütçe yasalarını öteki yasalardan ayrı tutan bu anayasa ilkesi karşısında herhangi bir yasa ile düzenlenmesi gereken bir kanunun bütçe yasası ile düzenlenmesine veya herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesine ve kaldırılmasına olanak yoktur açıklanan nedenlerle malî yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan hükmün iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına esas hakkında kararın anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karardan sonra verilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
354
esas sayısı karar sayısı i̇ptali i̇stenen kanun hükümlerinin anayasaya aykırılığının değerlendirilmesi sayılı kanunun maddesinde bu kanunun amacının türk silahlı kuvvetlerinin jandarma genel komutanlığı ve sahil güvenlik komutanlığı dahil genelkurmay başkanlığınca lüzum görülen erbaş ve er kadrolarında kritik ve uygun görülen görevlerde yetişmiş personel ihtilacını karşılamak maksadıyla istihdam edilecek sözleşmeli erbaş ve erlerin temini yetiştirilmeleri görevde yükselmeleri tertip edilmeleri geçici görevlendirilmeleri hizmet şartları görev ve hakları yükümlülükleri ayırma ve ayrılmaları ile ilgili usul ve esasları düzenlemek olduğu belirtilmiştir anılan kanunun maddesinin fıkrasında sözleşmeli erlik için aranan nitelikler sekiz bent halinde açıklanmış olup bendinde khk md aynen kabul mdgüvenlik soruşturması olumlu sonuçlanmış olmak güvenlik soruşturmasının henüz gelmediği hallerde arşiv araştırması olumlu sonuçlanmış olmak kuralına yer verilmek suretiyle güvenlik soruşturmasının veya arşiv araştırmasının olumlu sonuçlanmış olması sözleşmeli erbaş ve erlik görevleri için aranan niteliklerden olduğu düzenlenmiştir öte yandan sayılı güvenlik soruşturması bazı nedenlerle görevlerine son verilen kamu personeli i̇le kamu görevine alınmayanların haklarının geri verilmesine ve numaralı sıkıyönetim kanununda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanunun maddesinin fıkrasında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının kamu kurum ve kuruluşlarında yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları halinde devlet güvenliğinin ulusal varlığın ve bütünlüğün iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler ile genel kurmay başkanlığı milli savunma bakanlığı jandarma sahil güvenlik emniyet ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli ile ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel hakkında yapılacağı düzenlenmiştir dolayısıyla genelkurmay başkanlığı millî savunma bakanlığı jandarma sahil güvenlik ve türk silahlı kuvvetleri deniz kara ve hava kuvvet komutanlıkları bünyesinde çalıştırılacak personel hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmasının yasal dayanaklardan birisini de sayılı kanunun maddesi oluşturmaktadır sayılı kanunun maddesinin anayasaya aykırı olduğundan bahisle iptali istemiyle dairemizin gün ve sayılı kararları ile itiraz yolu ile anayasa mahkemesine başvurulmuş olup bu iptal istemleri hakkında anayasa mahkemesince henüz esastan bir karar verilmemiştir diğer taraftan sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendine sayılı ohal khksı ve bu khknın uygun bulunmasına dair sayılı kanun ile devlet memurluğuna alınacaklarda aranan genel şartlar arasına numaralı alt bent olarak güvenlik soruşturması veveya arşiv araştırması yapılmış olmak şartı eklenmiş böylece daha önce sayılı kanunda sayılan belirli görevler yönünden güvenlik soruşturması yapılacağı öngörülmüş iken söz konusu değişiklik sonrasında artık tüm kamu görevlileri yönünden güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması öngörülmüştür ancak sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendine numaralı bent olarak eklenen bahse konu düzenlemeesas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı resmî gazete ‘de yayımlanan anayasa mahkemesinin tarihli ve k sayılı kararı ile anayasanın ve maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir bunun dışında sayılı kanun hükmünde kararnameye tabi sözleşmeli personel olarak çalışacak sözleşmeli personelin işe alınmasında güvenlik soruşturması veveya arşiv araştırması yapılmasını öngören ve maddesinin bendindeki düzenleme ile aynı nitelikte ve içerikte sayılı khknın maddesinin bendinde yer alan kuralın iptali istemiyle dairemizin tarihli ve sayılı kararı ile itiraz yolu ile anayasa mahkemesine ayrıca başvurulmuş bulunmaktadır sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendinde güvenlik soruşturması olumlu sonuçlanmış olmak güvenlik soruşturması sonucunun henüz gerekmediği hallerde arşiv araştırması olumlu sonuçlanmış olmak kuralı sözleşmeli erliğe atanmada aranacak nitelikler koşullar arasında sayılmış dolayısıyla sözleşmeli er olarak atanacaklar bakımından güvenlik soruşturması veya arşiv araştırması yapılacağı düzenlenmiş bunun dışında sözleşmeli erbaş ve erlerde aranacak niteliklere ilişkin usul ve esasların aynı kanunun maddesinin fıkrası uyarınca milli savunma bakanlığı ve i̇çişleri bakanlığınca müştereken yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenleneceği öngörülmüştür nitekim sayılı kanunun maddesinin fıkrası uyarınca yayımlanan sözleşmeli erbaş ve er yönetmeliğinin maddesinin fıkrasının bendinde güvenlik soruşturmasının olumlu sonuçlanmış olması şartı sözleşmeli erlik için aranan nitelikler arasında sayılmıştır sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendinde sözleşmeli erlik için aranan koşullar nitelikler arasında güvenlik soruşturmasının olumlu sonuçlanmış olması düzenlemesine yer verilmiş olmakla birlikte sayılı kanunun güvenlik soruşturmasına ve arşiv araştırmasına konu edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğu bu bilgilerin nerelerden elde edileceği ve ne suretle ve ne kadar süre ile saklanacağı kişilerin söz konusu bilgilere itiraz etme olanağı olup olmadığı bilgilerin bir müddet sonra silinmesinin mümkün olup olmadığı veya silinmesine dair izlenecek usulün ne olduğu gizlilik dereceli kamu personeli ile meslek gruplarının tespiti güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının usul ve esasları ile bunu yapacak mercilerin kimler olduğu ile ilgili hiçbir düzenleme içermediği görülmektedir bunun yanı sıra kanunlarda kesinleşmiş ceza mahkûmiyetlerine dair ilk olarak akla gelmesi ve uygulanması gereken kanun olan sayılı kanuna atıf içeren bir düzenlemenin de bulunmadığı bireyleri keyfîliğe karşı koruyucu hiçbir hükme yer verilmediği anlaşılmaktadır aynı şekilde sayılı kanun uyarınca kesinleşmiş mahkûmiyet niteliğinde sayılmayan kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların da güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasının bir sebebi olup olmayacağı hususunda da hiçbir düzenlemeye yer verilmediği görülmektedir sayılı kanun sadece hangi kamu görevleri bakımından güvenlik soruşturması yaptırılacağını düzenlemiş bunun dışındaki tüm düzenlemeleri ise bir yönetmeliğe bırakmıştır bu saptamalar ışığında sayılı kanunun temel hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılmasını içeren konuyla ilgili temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olduğundan söz etmek mümkün değildir anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık veesas sayısı karar sayısı ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ancak mali ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır hükmüne yer verilerek memurlar ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri ve atanmalarına ilişkin kuralların kanunda gösterilmesi kuralın açık anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir öte yandan anayasanın maddesinin birinci fıkrasında herkesin özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamayacağı belirtilmiş üçüncü fıkrasında da herkes kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir bu hak kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme bu verilere erişme bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar kişisel veriler ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir kişisel verilerin korunmasına ilişkin esaslar ve usuller kanunla düzenlenir denilerek kişisel verilerin korunması özel hayatın gizliliğinin korunması kapsamında güvenceye kavuşturulmuştur anayasanın maddesinde de temel hak ve hürriyetlerin yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği ifade edilmiştir özel hayata saygı hakkı kapsamında korunan hukuki menfaatlerden biri de bireyin mahremiyet hakkıdır mahremiyet hakkı bireyin kendisi hakkındaki bilgileri kontrol edebilme hukuksal çıkarını da kapsamaktadır kendisine ilişkin herhangi bir bilginin rızası olmaksızın açıklanmaması yayılmaması bu bilgilere başkaları tarafından ulaşılamaması ve rızası hilafına kullanılamaması kısaca bu bilgilerin mahrem kalması konusunda bireyin menfaati bulunmaktadır bu husus bireyin kendisi hakkındaki bilgilerin geleceğini belirleme hakkına işaret etmektedir anayasanın özel hayata saygı hakkını düzenleyen maddesinin üçüncü fıkrasında herkesin kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme bu veriler hakkında bilgilendirilme verilere erişme bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme verilerin amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenme hakkına sahip olduğu kişisel verilerin ancak kanunda öngörülen hâllerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebileceği kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usullerin kanunla düzenleneceği hükmüne yer verilerek anayasal sınırlar belirlenmiştir söz konusu anayasa hükmünde kişilerin kendileri hakkındaki verilerin amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenme hakkına sahip olduğu özellikle vurgulanmıştır kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı insan onurunun korunması ve bireyin kişiliğini serbestçe geliştirebilmesi hakkının özel bir biçimi olarak bireyin hak ve özgürlüklerini kişisel verilerin işlenmesi sırasında korumayı amaçlamaktadır anayasanın maddesi uyarınca kişisel veriler ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir dolayısıyla kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sağlanan anayasal güvencenin yaşama geçirilebilmesi için bu hakkı ilgilendiren yasal düzenlemelerin açık anlaşılabilir ve söz konusu hakkın kullanılabilmesine elverişli olması gerekir ancak böyle bir düzenleme ile kişilerin özel hayatlarını ilgilendiren veri bilgi ve belgelerin resmi makamların keyfi müdahalelerine karşı korunması mümkün hale gelebiliresas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı kişisel verilerin korunması kanununun maddesine göre kişisel veri kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade etmektedir anayasa mahkemesinin yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere adı soyadı doğum tarihi ve doğum yeri gibi bireyin sadece kimliğini ortaya koyan bilgiler değil telefon numarası motorlu taşıt plakası sosyal güvenlik numarası pasaport numarası özgeçmiş resim görüntü ve ses kayıtları parmak izleri ip adresi posta adresi hobiler tercihler etkileşimde bulunulan kişiler grup üyelikleri aile bilgileri sağlık bilgileri gibi kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm veriler kişisel veri olarak kabul edilmektedir aym k k k k k bu bağlamda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasıyla elde edilen veriler kişisel veri niteliğindedir i̇ptali istenen kuralla güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında kamu mercileri tarafından özel yaşamı ile ilgili sorular sorulması da dahil olmak üzere bir bireyin özel hayatı iş ve sosyal yaşamıyla ilgili bilgilerinin alınması kaydedilmesi ve kullanılması özel hayata saygı hakkına sınırlama niteliğindedir anayasanın maddesinin birinci fıkrasında memurlar ve kamu görevlilerinin anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunma yükümlülükleri düzenlenmiştir ayrıca sayılı kanunda bu sadakat yükümlülüğünün yanı sıra kamu görevlilerine tarafsızlık ve devlete bağlılık yükümlülükleri de getirilmiştir kamu görevlilerinin sadakat tarafsızlık ve devlete bağlılık yükümlülüğü çerçevesinde devleti temsil eden ve millî güvenlik bakımından hassasiyet içeren bazı kamu görevlerine atanacak kişiler bakımından daha sıkı nitelikler aranması ve birtakım sınırlamaların getirilmesi doğaldır bu şekilde aranan nitelikler ve kanunlarda öngörülen kısıtlamalar kamu hizmetinin etkin ve sağlıklı bir biçimde yürütülmesi amacına yöneliktir ülkemizin maruz kaldığı terör saldırıları nedeniyle yakın geçmişte yaşanan acı tecrübeler bu saldırıları gerçekleştiren terör örgütlerinin amaçları kullanmış oldukları gizli yöntemlerin niteliği ve temmuz tarihinde demokratik toplum düzenini ortadan kaldırmaya ve seçilmiş hükümeti devirmeye yönelik hain darbe girişimine kalkışan silahlı terör örgütü üyelerinin büyük çoğunluğunun kamu görevlisi olduğu gerçeği dikkate alındığında kamu görevine özellikle de milli güvenlik açısından hassasiyet içeren görevlere atanacak kişilerin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına tabi tutulması ve bu amaçla da kamu görevine atanacak kişilerde bir takım koşullar aranmasının gerekliliği tartışmasızdır dolayısıyla idarenin millî güvenlik açısından önem arz eden kadrolara atanacak kişilerin tabi olacağı güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması konusunda kanunla temel çerçeveyi ortaya koyan kurallar getirmesi elbette mümkündür bu çerçevenin kanunla belirlenmesinden sonra uygulama koşulları ve usule ilişkin ayrıntılar düzenleyici işlemlerle belirlenebilir üstelik millî güvenlik ile ilgili alanlarda çalışacak personelin seçimi ve kontrolü bakımından konuyu düzenleyen kanunda aranacak öngörülebilirlik koşulunun diğer alanlardakilere göre daha esnek olacağı da söylenebilir ancak yine de bu alanda düzenleme getiren kanunun kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde bu tür gizli tedbirler uygulama ve potansiyel olarak özel hayatın gizliliğine yönelik müdahalelerde bulunma yetkisi verildiğini yeterince açık olarak gösterecek ve olası kötüye kullanmalara karşı yeterli güvence sağlayacak şekilde kaleme alınmış olması gerekir sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendinde türk silahlı kuvvetleri bünyesinde çalışacak sözleşmeli erler hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacağı öngörülmesine dolayısıyla bahsedilen kamu görevine atanmada güvenlikesas sayısı karar sayısı soruşturması ve arşiv araştırması yapılması koşulu aranmasına karşın güvenlik soruşturmasına ve arşiv araştırmasına konu edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğuna bu bilgilerin ne şekilde kullanılacağına hangi mercilerin soruşturma ve araştırmayı yapacağına ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamıştır diğer bir ifadeyle güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasına ve elde edilecek veriler kullanılmasına ilişkin temel ilkeler belirlenmeksizin kuralla sadece güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması öngörülmüş güvenlik soruşturmasının usul ve esasları ile bunu yapacak mercilerin kimler olduğu hususlarının belirlenmesi ise tamamen yönetmeliğe bırakılmıştır dolayısıyla türk silahlı kuvvetlerinde sözleşmeli er olarak alınacaklar hakkında sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendi uyarınca yapılacak olan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına esas alınacak kişisel veri niteliğindeki bilgilerin alınmasına kullanılmasına ve işlenmesine yönelik güvenceler ve temel ilkeler kanunla belirlenmeksizin bunların alınmasına ve kullanılmasına izin verilmesi anayasanın ve maddeleriyle bağdaşmamaktadır açıklanan nedenlerle itiraza konu sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendinin anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir sonuç ve i̇stem sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde yer alan bir davaya bakmakta olan mahkemenin uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görmesi durumunda iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurabileceği ve anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakacağı kuralı gereğince sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varılması nedeniyle anılan maddenin iptali istemiyle itiraz yolu ile anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının görüşülmesinin anayasa mahkemesince bu konuda bir karar verilinceye kadar bekletilmesine iptali istenilen hükmün anayasanın hangi maddelerine aykırı olduğunu açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslının başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğinin dava dilekçesi ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,922
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇raza i̇li̇şki̇n gerekçe sayılı kanunu anayasaya aykırı gören silopi asliye ceza mahkemesinin gerekçesi özeti şöyledir a taşınmazlara yapılan müdahalelerin sayılı kanunun gerekçesinde belirtildiği gibi güvenliği bozması mülkiyet hakkının tedbir niteliğinde idarece sınırlandırılabilmesine neden olmaz anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti maddelerindeki kuvvetlerin ayrılığı ilkelerinin sonucu bu yetkinin yargı yerlerince kullanılmasını gerektirir sayılı kanunun maddesinin son fıkrasına göre verilen kararlar kesindir oysa anayasanın maddesi idarenin hiçbir eylem ve işleminin hiçbir halde yargı mercilerinin denetimi dışında bırakılamıyacağı ilkesini koymuştur tecavüzün defi kararları tedbir niteliğinde bile olsa infazları gerektiğine göre yargı denetiminden geçirilmeleri zorunludur sayılı kanunun maddesinin son fıkrasında zilyedine teslim edilen taşınmaza başkalarınca tecavüz ve müdahalede bulunulursa bunun yeni soruşturma yapılmaksızın hemen menedileceği yazılıdır böyle bir kural hukuk devleti ve kesin hüküm kavramlarına aykırı düşer taraflar aynı değilse iddianın yeniden soruşturma konusu yapılması gereklidir sayılı kanunun maddesinde kararın kesinliğinden söz edilmesine karşılık maddede tarafların mahkemeye başvurma hakları saklı tutulmuş böylece çelişmeye düşüldüğü gibi hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı kavramlarına aykırı bir durum oluşturulmuştur idarenin yargılama gücünden ve bilgisinden yoksun oluşu kötü uygulamalara yor açmaktadır mahkemelerin tedbir kararlarına uymamanın cezası yok iken ve bu kanunda öngörülen eylemleri karşılayacak cezalar türk ceza kanununda bulunduğu halde idarenin kararına uymayanların özel bir hükümle cezalandırılmalarına gidilmiştir ceza hükmü yürütme görevini yargı yetkisine üstün tutma fikrinden doğduğu için anayasaya aykırıdır kanun zilyedi tek taraflı olarak koruması dolayısiyle anayasadaki eşitlik ilkesine aykırıdır tecavüzün define karar verilen mahkemeden hukuk usulü muhakemeleri kanununun ve sonraki maddeleri uyarınca ihtiyatî tedbir karan alırsa ortaya çatışan iki karar çıkmaktadır bu sonucu verebilen bir düzen kuvvetlerin ayrılığı ilkesine aykırı düşer
259
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğü durdurma istemlerini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesiyle sayılı kanuna eklenen ek madde da yer alan bu kanunda öngörülen veya özerk federasyonlar bünyesinde bulunan kurullarda i̇baresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun üncü maddesi ile sayılı gençlik ve spor genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanuna eklenen ek madde hükmü ile yargıtay danıştay ve sayıştay başkan ve üyeleri ile adli ve idari yargı hakim ve savcılarının gençlik ve spor genel müdürlüğü ile özerk federasyonlar tarafından organize edilen sportif faaliyetlerde bu kanunda öngörülen veya özerk federasyonlar bünyesinde bulunan kurullarda görev alabilecekleri öngörülmüştür bu hüküm uyarınca maddede belirtilen yargı organlarının mensubu hakim ve savcılar gençlik ve spor genel müdürlüğünün sürekli kurulları olan gençlik ve spor şuralarında merkez danışma kurulunda merkez ceza kurulunda genel müdürlük ceza kurulunda i̇l ceza kurulunda sayılı kanun görev alabilecekleri gibi özerk federasyonların oluşturmak zorunda oldukları uluslararası federasyonların öngördüğü bütün kurullarda ve disiplin ve ceza kurulları ile tahkim kurulunda da görev yapabilecekler yargı denetimine tabi idari eylem ve işlem tesis edebileceklerdir böyle bir durumun idari eylem ve işlemi tesis eden hakim ve savcıyı tesis edilen idari eylem ve işlemin tarafı yapacağı açıktır böyle bir durumu anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesiyle bağdaştırmak mümkün değildir çünkü hukuk devleti adı verilen yönetim biçiminin temel unsurlarından birisi yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığıdır yargıyı taraf haline getiren bir düzenleme bu nedenle hukuk devleti ilkesine ve anayasanın nci maddesine aykırıdır anayasanın inci maddesinde hakimlerin görevlerinde bağımsız oldukları ilkesi ifade edilmiştir hakimleri taraf haline getiren bir düzenlemenin hakim bağımsızlığı ile bağdaşmayacağı ve bu nedenle anayasanın inci maddesi ile de çelişeceği ortadadır hakimlerin bağımsızlığını korumak ve karar verme özgürlüğünü her türlü etkiden uzak tutmak için anayasanın uncu maddesinde hakimlik ve savcılık teminatını kabul etmiş uncu ve ıncı maddelerinde hakimlerin ve savcıların özlük işleri hakkında yasalarda yer alması gereken ilkeler gösterilmiş ve böylece yasama organının bunlara aykırı düzenlemeler yapması önlenmiştir anayasanın ıncı maddesinin beşinci fıkrasında hakimler ve savcılar kanunda belirtilenlerden başka resmi ve özel hiçbir görev alamazlar hükmüne yer verilmiştir bu nedenle hakim ve savcıların sayılı kanunda öngörülen veya özerk federasyonlar bünyesinde bulunan kurularda görev alabileceklerine ilişkin ek madde da yer alan ibare anayasanın ıncı maddesine açıkça aykırıdıresas sayısı karar sayısı anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin anayasanın ve inci maddelerindeki hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle bağdaşmayacağı da açıktır açıklanan nedenlerle sayılı kanunun üncü maddesiyle sayılı kanuna eklenen ek madde da yer alan bu kanunda öngörülen veya özerk federasyonlar bünyesinde bulunan kurullarda ibaresi anayasanın nci inci inci ve ıncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun ek madde in birinci fıkrasının bendinin anayasaya aykırılığı ülkemizde spor federasyonları gençlik ve spor genel müdürlüğüne bağlı federasyonlar özerk federasyonlar türkiye futbol federasyonu şeklinde ayrıma tabi tutulmaktadır bu ayrımın temeli türkiye futbol federasyonunun sayılı yasa ile kurulması ve aynı yasa ile özerk bir özel hukuk tüzel kişi olarak belirlenmesi tarih sayılı kanun ile sayılı gençlik ve spor genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanuna eklenen ek madde ile yürürlüğe giren düzenleme çerçevesinde özerk haline gelen altı federasyonun bulunması ve diğer ye yakın federasyonun gençlik ve spor genel müdürlüğüne bağlı olarak faaliyet göstermekte olmalarıdır sayılı kanunun uncu maddesinde federasyon başkanlarının seçimi kurulların teşkili çalışmaları görev yetki ve sorumlulukları ile kurullarını atamaya ilişkin hükümlerin çıkarılacak yönetmelikle belirleneceği öngörülmüştür bu hüküm uyarınca gençlik ve spor genel müdürlüğü federasyon başkanları seçim yönetmeliği rgt sa çıkarılmıştır bu yönetmeliğin maddesinin fıkrası ile başkan adaylarında aranacak şartlar arasında en az lise ve dengi okul mezunu olmak sayılmıştır bu yönetmeliğin yürürlükten kaldırdığı aynı isimli yönetmelikle rgt sa yüksek öğrenim görmüş olmak şartı yer almakta iken bu şart son yönetmelikle lise ve dengi okul mezunu olmak şeklinde değiştirilmiştir türkiye futbol federasyonu dışında kalan özerk federasyonların genel kurulları tarafından oluşturulacak ana statülerine esas olmak üzere gençlik ve spor genel müdürlüğü tarafından hazırlanıp tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren gençlik ve spor genel müdürlüğü özerk spor federasyonları çerçeve statüsünde başkan adayları için hiçbir şart öngörülmemiştiresas sayısı karar sayısı bu çerçeve statüye dayalı olarak kendi ana statülerini oluşturan federasyon genel kurulları bu şartları serbestçe belirlemişler ve basketbol federasyonu örneğinde olduğu gibi en az lise ve dengi mezunu olma şartını yeterli görmüşlerdir hal böyle iken sayılı kanunun inci maddesiyle sayılı türkiye futbol federasyonu kuruluş ve görevleri hakkında kanunun ek inci maddesi değiştirilerek futbol federasyonu başkan ve üyelerinin seçilme şartları arasına yüksek okul mezunu olmak şartı eklenmiştir bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere türkiye futbol federasyonu dışında kalan gençlik ve spor genel müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren bütün spor federasyonları ile diğer özerk federasyonlarda seçilme şartları arasında yüksek okul mezunu olmak şartı yer almamaktadır bu durumda bu düzenlemenin yapılmasındaki gerçek amacın yüksek okul mezunu olmayan ancak daha önce bu görevi üstlenmiş kişilerin futbol federasyonu başkanlığına yeniden seçilmelerinin engellenmesi olduğu açıktır böyle bir düzenleme kanunların genelliği ve kanunların kamu yararına dayanması ilkeleri ile bağdaştırılamaz kanunların genelliği ilkesi yasaların aynı özellikleri taşıyan olaylara ve aynı durumda bulunan herkese uygulanabilecek biçimde düzenlenmelerini zorunlu kılar ancak bu zorunluluk mutlak değildir yasa koyucunun haklı nedenlere dayanmak suretiyle getirdiği bir yasa kuralının istisnasını teşkil edecek halleri de belirleme yetkisine sahip olduğu söz götürmez bu noktada yasa koyucunun daima göz önünde bulundurması gereken husus kamu yararı düşüncesidir kamu yararının söz konusu olmadığı bir alanda sadece özel çıkarlar için ya da kişi yararı gözetilerek kural getirilmesinin hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında açıkça vurgulanmıştır gençlik ve spor genel müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren bütün spor federasyonları ile diğer özerk federasyonlarda seçilme şartları arasında yüksek okul mezunu olmak şartı yer almazken sadece türkiye futbol federasyonu için böyle bir şart getirilmiş olmasında hiçbir haklı neden bulunmadığı gibi kamu yararı da yoktur bu nedenle hukuk devleti ve dolaylı olarak da anayasanın uncu maddesinde ifade edilen yasa önünde eşitlik ilkelerine aykırı davranılmıştır anayasanın nci maddesinde ifadesini bulan sosyal hukuk devleti hukukun üstünlüğü gibi temel bir ilke üzerine kuruludur sözü edilen ilkenin en önemli dayanakları arasında adalet anlayışı ve her türlü imtiyazı reddeden yasa önünde eşitlik ilkesi yer alır yapılan bu düzenleme anayasanın temel haklar ve ödevler başlıklı ikinci kısmının uncu maddesinde devlet her yaştaki türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder ve başarılı sporcuyu korur hükmüne yer verilmiştir bu nedenle bugün birçok ülkenin spor politikasında olduğu gibi dünya futbol tarihinin unutulmayan isimleri michel platini ve franz beckenbaur lise mezunu olup uefada asbaşkanlık yapmaktadırlar ülkemizin spor politikasında da sporun topluma yaygınlaştırılması ilk sırayı teşkil etmesi gereken anayasal bir zorunluluktur futbol sporunun içinde olan daha bilgili daha birikimli daha deneyimli kişilerin bu spora hizmetin dışında tutulmasının sporun kitlelere yayılmasının teşvik edilmesi ilkesiyleesas sayısı karar sayısı bağdaştırılabilecek bir yönü bulunmamaktadır bu nedenle iptali istenen düzenleme anayasanın uncu maddesine de aykırıdır kaldı ki belli bir alanda yüksek öğrenim görmüş olması kişinin federasyon faaliyetlerini yüksek öğrenim görmemiş kişilerden daha iyi yürüteceğinin ölçüsü de olamaz çünkü yükseköğrenim kişiyi belli bir alanda örneğin kimya sanat tarihi filoloji tıp hukuk maliye gibi yüksek öğrenim düzeyinde bilgi ve beceri ile donatır ancak örneğin kimya alanında yükseköğrenim düzeyinde bilgi edinmiş olması kişinin iyi bir spor yöneticisi olmak için gerekli bilgi ve becerileri de kazandığı anlamına gelmez böyle bir koşul belki spor alanında yükseköğrenim görmüş olmak bağlamında düşünülebilir fakat böyle bir sınırlamaya gidilmeden her alanı içerebilecek şekilde yükseköğrenim görmüş olmanın seçilmenin koşulu haline getirilmesi işin gereği ile ilgisi olmayan bir niteliğin ölçüt konumuna sokulmasına yol açmaktadır böyle bir koşul getirilmesinin anayasanın uncu maddesinde ifade edilen spor hakkının anayasanın üncü maddesinde belirtilen ilkelere aykırı bir biçimde ölçüsüzce sınırlandırılması anlamını taşıyacağı sporun kitlelere yayılmasını önlemek ve başarılı sporcunun yöneticiliğini sırf yükseköğrenim görmediği için engellemek yoluyla devletin anayasanın uncu maddesinde kendisine verilen görevleri de yeterince yerine getirilmesine imkan bırakmayacağı ortadadır bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle sayılı kanunun inci maddesiyle değiştirilen sayılı türkiye futbol federasyonu kuruluş ve görevleri hakkında kanunun ek inci maddesinin bendi anayasanın nci uncu inci üncü ve uncu maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun inci maddesinin üçüncü fıkrasının anayasaya aykırılığı spor müsabakalarında şiddet ve düzensizliğin önlenmesi dair kanun sayılı kanunun inci maddesinin yasaklı olmalarına rağmen müsabakaya girmeleri halinde faillere bir aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir şeklindeki üçüncü fıkrası sayılı kanunun nci maddesiyle hakkında idari makamlar veya yargı mercilerince müsabakalara giriş yasağı verilenler müsabakanın başlamasından iki saat önce bulunduğu yerin karakoluna giderek müsabaka süresince burada bulunmak zorundadır bu yükümlülüğü yerine getirmeyen veya yasaklı olmasına rağmen spor alanına girenlere üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir şeklinde değiştirilmiştir bu düzenleme ile sayılı kanunun inci inci ve üncü maddeleri uyarınca üç aydan bir yıla kadar varan spor müsabakalarını seyirden men cezası ile cezalandırılanların bu cezaları süresince müsabakanın başlamasından iki saat önce bulunduğu yerin karakoluna giderek müsabaka sonuna kadar burada kalmaları öngörülmüş ancak karakola gidilmesi gereken spor müsabakasının hangisi olduğu hususunda bir belirleme yapılmamıştır bu durumda herhangi bir spor müsabakası esnasında işlediği bir fiil hakkında spor müsabakalarını seyirden men ceza almış bir kişi hangi spor dalında ve hangi kategoride olduğuna bakılmaksızın hiçbir spor müsabakasını izleyemeyecektir bu durumda sürekli değişik dallardaesas sayısı karar sayısı sayısız spor organizasyonu gerçekleşen bir ilde bulunan bir kişi sürekli karakolda kalabilecektir böyle bir düzenleme kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik ve ölçülülük ilkeleriyle bağdaşmaz anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devletinin unsurlarından biri de vatandaşlarına hukuk güvenliğini sağlamasıdır hukuk güvenliği kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik gerektirir hukuk devletinde yargı denetiminin sağlanabilmesi için yönetimin görev ve yetkilerinin sınırının yasalarda açıkça gösterilmesi bir zorunluluktur i̇ptali istenen kural belirlilik genellik soyutluk ve öngörülebilirlik özellikleri taşımaması nedeniyle yürütme yetkisinin amacına uygun biçimde kullanılmasına elverişli olmadığı gibi hukuk devleti ilkesi ile de bağdaşmamaktadır açıklanan nedenlerle söz konusu kural anayasanın nci maddesine aykırıdır anayasanın üncü maddesinde idarenin görevlerinin yasa ile gösterileceği belirtilmiş inci maddesinde ise yürütme yetkisinin ve görevinin anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılıp yerine getirileceği ifade edilmiştir bu düzenlemeler yürütmenin idarenin kanuniliği ilkesini ifade etmekte ve tüm yetkilerini anayasa ve kanunlardan alacağını ortaya koymaktadır i̇ptali istenen düzenleme ise bu düzenlemenin gereğini yerine getirecek olan idarenin yetkilerinde belirlilik sağlayamadığı için anayasanın inci ve üncü maddelerine de aykırı düşmektedir diğer taraftan özgürlükler için getirilen sınırlamaların anayasanın üncü maddesi uyarınca ölçülü ve adil olması hakkın özüne dokunmaması kısaca demokratik toplum düzeninin gerekleriyle uyum içinde bulunması da zorunludur bu nedenle sayılı yasa ile getirilen bu düzenlemenin anayasanın belirtilen ilkeleriyle bağdaşmayacağı da açıktır bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktıranayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun inci maddesinin üçüncü fıkrası anayasanın nci inci inci üncü ve üncü maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir lv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ sayılı kanunun üncü maddesiyle sayılı kanuna eklenen ek madde da yer alan bu kanunda öngörülen veya özerk federasyonlar bünyesinde bulunan kurullarda ibaresi anayasanın nci inci inci ve ıncı maddelerine açıkça aykırı olup uygulanması halinde özenle korunması gereken yargının bağımsızlığı ilkesini zedeleyeceğinden sonradan giderilmesi olanaksız durum ve zararlara neden olacağı açıktıresas sayısı karar sayısı anayasanın nci uncu inci üncü ve uncu maddelerine açıkça aykırı olan sayılı kanunun inci maddesiyle değiştirilen sayılı türkiye futbol federasyonu kuruluş ve görevleri hakkında kanunun ek inci maddesinin bendi hükmünün uygulamasıyla yapılacak seçimlerde futbol sporunun içinde olan daha bilgili daha birikimli daha deneyimli kişilerin bu spora hizmetin dışında tutulması sonucunu da beraberinde getireceğinden sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız durum ve zararların doğabileceği açıktır anayasanın nci inci inci üncü ve üncü maddelerine açıkça aykırı olan sayılı kanunun nci maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun inci maddesinin üçüncü fıkrasının uygulanması ile özgürlükler ölçülü ve adil olmayan bir şekilde sınırlandırılacağından sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız durum ve zararların doğabileceği kuşkusuzdur sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesiyle sayılı kanuna eklenen ek madde da yer alan bu kanunda öngörülen veya özerk federasyonlar bünyesinde bulunan kurullarda ibaresi anayasanın nci inci inci ve ıncı maddelerine aykırı olduğundan inci maddesiyle değiştirilen sayılı türkiye futbol federasyonu kuruluş ve görevleri hakkında kanunun ek inci maddesinin bendi anayasanın nci uncu inci üncü ve uncu maddelerine aykırı olduğundan nci maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun inci maddesinin üçüncü fıkrası anayasanın nci inci inci üncü ve üncü maddelerine aykırı olduğundan iptallerine ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
2,057
esas sayısı karar sayısı hâki̇mi̇n reddi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ i̇le i̇ti̇raz başvurularinin gerekçeleri̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir haki̇mi̇n reddi̇ talebi̇ anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı ncı maddesinde adil yargılanma hakkı düzenlenmiş inci maddesinde ise hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler denilmiştir yargıçların bağımsızlığına gerekçe oluşturan anayasa yasa ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm vermesine ilişkin bu kuraldan yargıçların tarafsızlığı anlaşılmalıdır yargıçlara yönelik meslek ahlakı standartlarını oluşturmak amacıyla belirlenen ve hakimler ve savcılar yüksek kurulunun gün ve sayılı kararıyla benimsenen birleşmiş milletler i̇nsan hakları komisyonunun nisan tarihli oturumunda kabul ettiği sayılı birleşmiş milletler bangolar yargı etiği i̇lkeleri de yargıcın bağımsızlığı ile tarafsızlığına ilişkin bağlayıcı hükümler içermektedir birleşmiş milletler bangolar yargı etiği i̇lkelerinin bağımsızlık ve tarafsızlık değerleri şöyledir değer bağimsizlik i̇lke yargı bağımsızlığı hukuk devletinin ön koşulu ve âdil yargılanmanın temel garantisidir bundan dolayı hâkim hem bireysel hem de kurumsal yönleriyle yargı bağımsızlığını temsil ve muhâfaza etmelidir uygulama hâkim doğrudan ya da dolayısıyla her hangi bir sebeple ya da her hangi bir yerden gelen müdâhale tehdit baskı teşvik ve tüm hâricî etkilerden uzak hâkimin olayları değerlendirmesi temelinde vicdânî hukuk anlayışı ile uyum içerisinde bağımsız olarak yargısal işlevini yerine getirmelidir hâkim genelde toplumdan özelde ise karar vermek zorunda olduğu ihtilâfın taraflarından bağımsızdır hâkim yasama ve yürütme organlarının etkisi ve bu organlarla uygun olmayan ilişkilerden fiîlen uzak olmakla kalmayıp aynı zamanda öyle görünmelidir de hâkim yargısal görevlerini yerine getirirken tek başına karar vermek zorunda olduğu hususlarda diğer yargıçlardan da bağımsızdır hâkim yargının kurumsal ve eylemsel bağımsızlığını sürdürmek ve arttırmak için yargısal görevlerinin ifasına yönelik koruma tedbirlerini almalı ve bunları artırmalıdıresas sayısı karar sayısı hâkim yargı bağımsızlığını sürdürmede esas olan yargıya yönelik kamusal güveni güçlendirmek amacıyla yargı etiği ile ilgili yüksek standartlar sergilemeli ve bunları ilerletmelidir değer tarafsizlik i̇lke tarafsızlık yargı görevinin tam ve doğru bir şekilde yerine getirilmesinin esasıdır bu prensip sadece bizâtihî karar için değil aynı zamanda kararın oluşturulduğu süreç açısından da geçerlidir uygulama hâkim yargısal görevlerini tarafsız önyargısız ve iltimassız olarak yerine getirmelidir hâkim mahkemede ve mahkeme dışında yargı ve yargıç tarafsızlığı açısından kamuoyu hukuk mesleği ve dava taraflarının güvenini sağlayacak ve artıracak davranışlar içerisinde olmalıdır hâkim duruşma ve karar aşamalarında kendisini yargılamadan zorunlu olarak el çektirecek olasılıkları makul ölçüler içerisinde asgariye indirecek şekilde hareket etmelidir hâkim önündeki bir dava veya önüne gelme ihtimâli olan bir konu hakkında bilerek ve isteyerek yargılama aşamasının sonuçlarını veya sürecin açıkça âdilânelik vasfını makul ölçüler çerçevesinde etkileyecek veya zayıflatacak hiçbir yorumda bulunmamalıdır ayrıca hâkim her hangi bir şahsın ya da meselenin âdil yargılanmasını etkileyebilecek alenî olsun veya olmasın her hangi bir yorum da yapmamalıdır hâkim tarafsız olarak karar veremeyeceği durumda veya makul olarak düşünme yeteneği olan bir kişide tarafsız olarak karar veremeyeceği izlenimi yaratması halinde yargılamanın her hangi bir aşamasına katılmaktan çekinmelidir sınırlı sayıda sayılmamakla birlikte bu durum aşağıdaki ihtimâllerde söz konusu olur hâkimin yargılama aşamasında delil kâbilinden tartışılan olaylarla ilgili kişisel bir bilgiye sahip olması veya davanın bir tarafıyla ilgili gerçek bir önyargı veya tarafgirlik içerisinde olması veya hâkimin ihtilâf konusu davada olaya ilişkin bir tanıklığının olması ya da daha önceden bu konuda avukat olarak hizmet vermiş olması veya hâkim ya da hâkimin ailesinden birisinin ihtilâf konusu dava sonuçlarıyla ilgili ekonomik bir çıkarının olması davaya bakmaya devam edecek yeni bir mahkemenin kurulamaması halinde veya hiçbir şeyin yapılmamasının durumun aciliyeti nedeniyle ciddi şekilde adaletsizliğe yol açacağı halde hâkime görevden el çektirmek gerekmez birleşmiş milletler bangolar yargı etiği i̇lkelerinin yukarıda aynen yer verilen bağımsızlık ve tarafsızlık değerleri hiçbir yoruma ve ek açıklamaya ihtiyaç göstermeyecek derecede açıktıresas sayısı karar sayısı kamuoyunda wikileaks belgeleri olarak bilinen ve bir internet sitesinde httpwwwwikileakschoriginhtml yer alan ankara kodlu yazıda c kapsamlı reformların önde gelen savunucularından anayasa mahkemesi hakimi haşim kılıç ağustos tarihinde bize özel olarak chpnin mevcut problemleri için kendini suçlaması gerektiğini aktarmıştır chp muhalefet etmek görüntüsünü vererek ya da çok çekişme yarattıktan sonra isteksizce her şeyi demokrasi yanlısı ortaya atılan tüm reformları kabul ederek kendisi için prensipsiz ve erişilemez bir imaj yaratmakta chp hükümet doğru şeyi yapsa bile sanki tek işinin ak parti hükümetinin yaptığı her şeye muhalefet etmek gibi davranmak olduğunu söylemiştir bu da seçmenleri kaçırıyor demiştir ifadeleri yer almaktadır kamuoyuna yansıyan ve anayasa mahkemesi başkanı sayın haşim kılıç tarafından da yalanlanmayan belgeye dayalı bilgilere göre sayın başkanın cumhuriyet halk partisi hakkında amerika birleşik devletlerinin ankara büyükelçiliği yetkililerine olumsuz değer yargılarında bulunduğu anlaşılmış bu konudaki gizli görüşmenin kamuoyuna yansıması ile de sayın başkanın cumhuriyet halk partisinin tarafı olduğu bir davada tarafsız karar veremeyeceği izlenimi doğmuştur yasama ve yürütme organlarının siyasi söylemlerinden ve bu organlarla uygun olmayan ilişkilerden fiilen uzak olmakla kalmayıp aynı zamanda öyle görünmesi de gereken bir yüksek yargıcın hem de yabancı bir ülkenin büyükelçiliğine iç siyasete ilişkin değerlendirmelerde bulunmasındaki tuhaf ötesi gariplik bir yana yasaları yasa gücünde kararnameleri tbmm i̇çtüzüğünü anayasaya şekil ve esas bakımından anayasa değişikliklerini ise şekil bakımından denetlemek ve bireysel başvuruları karara bağlamakla anayasal olarak görevli anayasa mahkemesinin bir üyesinin tbmmnin çıkardığı yasaları yasa gücünde kararnameleri tbmm i̇çtüzüğünü ve anayasa değişikliklerini gerek gördüğü durumlarda anayasa mahkemesine taşımakla anayasal olarak yetkilendirilmiş anamuhalefet partisi hakkında şikayetvari olumsuz görüş beyan etmenin de ötesinde hiç kimseyi yüceltmeyecek sözler söylemesi yargıcın bireysel bağımsızlığını koruyamadığını kara vermek zorunda olduğu ihtilafın taraflarından bağımsız kalamadığını sadece bizatihi karar için değil aynı zamanda kararın oluşturulduğu süreç açısından da geçerli olan tarafsızlık ilkesiyle bağdaşmayan eylemler içinde bulunduğunu mahkemede ve mahkeme dışında yargı ve yargıç tarafsızlığı açısından kamuoyu hukuk mesleği ve dava taraflarının güvenini sağlayacak ve artıracak davranışlar içerisinde bulunmadığını önüne gelme ihtimâli olan davalar hakkında yargılama aşamasının sonuçlarını veya sürecin açıkça adilanelik vasfını makul ölçüler çerçevesinde etkileyecek veya zayıflatacak yorumlarda bulunduğunu hiçbir yoruma ihtiyaç göstermeyecek açıklıkta ortaya koymaktadır somut olayda ekte yer alan belgeler ve bu belgeler çerçevesinde kamuoyu önünde yapılan aleni tartışma ve değerlendirmeler karşısında sayın başkan haşim kılıçın derin bir sessizliğe bürünerek usulen yalanlama yoluna dahi gitmemiş olması kamuoyunda abd ankara büyükelçiliğine cumhuriyet halk partisini şikayet eder mahiyetteki sözleri söylediği ve olumsuz değerlendirmelerde bulunduğu ve dolayısıyla davanın bir tarafıyla ilgili gerçek bir önyargı veya tarafgirlik içerisinde olduğu şeklinde anlaşılmış ve sayın haşim kılıçın cumhuriyet halk partisinin tarafı olduğu işbu davada bir yargıç tarafsızlığı ile karar veremeyeceğine ilişkin ciddi kuşkuların yerleşmesine yol açmıştır nisan tarihinde anayasa mahkemesinin ncu kuruluş günü töreninde yapılan açılış konuşmasındaki şu sözler de sayın haşim kılıça aittiresas sayısı karar sayısı anayasanın inci maddesinde anayasa değişikliği için öngörülen nitelikli çoğunluk anlayışının içinde uzlaşmaya dönük örtülü bir yaklaşım olduğu düşünülebilirse de bu çoğunluğu elde edenlerin azınlıkta kalan diğer görüşleri ve farklılıkları yok sayma dışlama ya da dayatma yolunu haklı kılamaz ancak nitelikli çoğunluk dışındaki görüş sahiplerinin de bu gücü bloke etme etkisizleştirme gibi davranış sergilemelerine de izin verilemez doğal hukukla örtüşen evrensel değerler üzerinde geniş katılımlı bir iradeyi oluşturmak zor değildir yeter ki demokrasinin müzakere imkânlarından faydalanarak çözüm bulma iradesi samimiyetle ortaya konulabilsin toplumun tanıklığında ortaya konulan bu samimi duruşlar çoğunlukçu dayatmacı ve ben yaptım oldu noktasındaki düşünce sahiplerinin haksızlığını açıkça ortaya koyacaktır siyaset kurumları geçmişte yaşanan fahiş hatalarla hesaplaşarak sorunlara çözüm önerilerini cesaretle sunabilmelidirler ümit ediyorum ki bu gayret anayasa mahkemesine dava açmak suretiyle sorun çözme kolaycılığını da ortadan kaldıracaktır anayasa mahkemesinin sayın başkanı haşim kılıça göre anayasanın inci maddesinde aranan nitelikli çoğunluk uzlaşmaya dönük açık bir kural değil sadece örtülü bir yaklaşım olarak düşünülebilir ve anayasal olarak yetkilendirilmiş anamuhalefet partisinin siyasal iktidarın çoğunlukçu dayatmacı ve ben yaptım oldu anlayışıyla çıkardığı yasal düzenlemeleri iptali istemiyle anayasa mahkemesine götürmesi anayasa mahkemesine dava açmak suretiyle sorun çözme kolaycılığıdır chpnin anayasa mahkemesine dava açmasına ilişkin olarak kamuoyunda kahve sohbeti düzeyinde güncel siyasi tartışmalar sürdürülürken sadece anayasa mahkemesine iptal davası açma yetkisi bulunan anamuhalefet partisini aşağılamayı ve toplum nezdinde itibarsızlaştırmayı değil aynı zamanda başkanı olduğu yüksek mahkemenin demokratik sistem içindeki işlevi ile anayasal varlık nedenini de sorgulayan bu sözleri herhangi bir siyaset insanı değil anayasa mahkemesinin sayın başkanı söyleyebilmiştir dahası bu sözler günümüz türkiyesinin kâbusu olduğu üzere dostlar arasında yapılan özel bir sohbetin ortam veya telefon dinlemesi suretiyle elde edilmesi ve medyaya servisi yoluyla kamuoyuna yansımamış yazılı ve görsel tüm medyanın takip ettiği yüksek mahkemenin ncu kuruluş günü töreninde sayılı yetki yasasının siyasal iktidarın sayısal çoğunluğuna dayalı olarak kabul edildiği tarihinden gün sonra tarihinde yapılmıştır demokratik siyasal sistemlerde bir siyasi partinin muhatabı diğer siyasi partilerdir dolayısıyla herhangi bir siyasi parti hakkında siyasi değerlendirme eleştiri ve suçlamaları yapacak olanlar da halkın oylarına talip olan diğer siyasi partilerdir anayasasında demokratik hukuk devleti ile kuvvetler ayrılığı ilkelerini benimsemiş ve yargıç bağımsızlığı ile tarafsızlığına yer vermiş bir ülkede anayasa mahkemesi başkanının herhangi bir siyasi partiyi bırakınız suçlamayı eleştirmesi dahi hiçbir şekilde mümkün olamaz hele bu suçlamanın başkanı olduğu mahkemenin demokrasilerdeki işlevi ile varlık nedenini de yok sayarak anayasa mahkemesine dava açmak gibi anayasal bir hakkın kullanımı muhalefet görevinin bir parçası ve temel hak ve özgürlükler ile halkın çıkarlarını korumanın gereği ile ilgili olması açıklanabilir olmanın uzağındadır anayasa mahkemesinin sayın başkanının amacı ve hedefi kör kör parmağım gözüne kadar açık ve herhangi bir yoruma ihtiyaç duymayacak kadar belirgin bir şekilde anamuhalefetpartisini anayasa mahkemesine dava açmak suretiyle sorun çözme kolaycılığı ile suçlaması hukuksal konumu ve statüsü ile mesleki deneyimi göz önüne alındığında ancak anamuhalefetpartisine karşı alt benliğe yerleşmiş katı önyargının üst benliğin kontrol işlevini parçalayarak açığa çıkacak derecede güçlü olmasıyla mümkün olabilir ve bu durum tarafsızlığın yitirildiğinin en belirgin göstergesidiresas sayısı karar sayısı öte yandan sayın haşim kılıç anayasa mahkemesi üyeliğine seçildiği yılından bu yana bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi veren adet yetki yasasının iptali başvurularına üye ve başkan sıfatıyla katılmıştır bu yetki yasaları ve anayasa mahkemesi kararları ile sayın haşim kılıçın kullandığı oylar şöyledir günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için sosyaldemokrat halkçı partinin açtığı davada aym günlü ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını anayasanın inci ve üncü maddelerine aykırı bulunarak oyçokluğu ile iptal etmiş sayın haşim kiliç karşıoy kullanmıştır günlü sayılı yetki kanununun iptali için anavatan partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasası verilen yetkinin belirsiz olduğu yetki yasasında bulunması gereken öğeleri içermediği verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu olup olmadığının tespitinin olanaksız olduğu yasama yetkisinin devri niteliğinde olduğu gerekçeleriyle anayasanın başlangıcı ile nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için anavatan partisinin açtığı davada aym tarihli ve sayılı kararı ile sayılı yetki yasası verilen khk çıkarma yetkisinin ivedi zorunlu ve önemli durumlara ilişkin olmadığı yasama yetkisinin devri niteliğinde olduğu öngörülen amaç konu ve kapsamın somut ve belirgin nitelikte olmadığı gerekçeleriyle anayasanın nci nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile i̇ptal etmiş sayın haşim kiliç iptali yönünde oy kullanmakla beraber khk çıkarma yetkisinin ivedi zorunlu ve önemli durumlara ilişkin olması gerektiği görüşüne katılmamıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için tbmm üyeleri hasan korkmazcan bülent ecevi̇t ve milletvekilinin açtığı davada aym günlü ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını erkler ayrılığı demokratik hukuk devleti yasama yetkisinin devredilemeyeceği ilkelerine aykırı olduğu nerelerin il nerelerin ilçe olacağı konusunda belirsizlik yarattığı kapsam ve ilkelerinin belirsiz olduğu gerekçeleriyle anayasanın başlangıcı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için anavatan partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını yetki yasasında çıkarılacak khklerin konu amaç kapsam ve ilkelerinin belirgin ve somut biçimde gösterilmemesi yasama yetkisinin devrini doğurması gerekçeleriyle anayasanın nci nci ncive inci maddelerine aykırı bulunarak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için sayın cumhurbaşkanı süleyman demi̇relin açtığı davada aym günlü ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını amaç kapsam ve ilkelerin belirsiz olduğu bakanlar kuruluna geniş kapsamlı khk çıkarma yetkisi verildiği yürütme organına tbmmne ait bulunan yasama yetkisini sınırsız biçimde kullanma olanağı ve yürütmeye yasama karşısındaesas sayısı karar sayısı üstünlük tanındığı gerekçeleriyle anayasanın nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için fazilet partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını sınırlarının geniş ve belirsiz olması yasama yetkisinin yürütme organına devri anlamına gelmesi verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumları içerip içermediğinin tespitine imkan vermemesi gerekçeleriyle anayasanın başlangıçının dördüncü paragrafı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bulunarak oyçokluğu ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptali yönünde oy kullanmış ve iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için fazilet partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yasanın inci ve nci maddelerinde yer alan idari ibaresini idarî hak kavramının memurların ve diğer kamu görevlilerinin malî ve sosyal hakları dışında kalan tüm haklarını ifade etmesi nedeniyle belirsizlik içermesi idari haklara ilişkin düzenlemelerin anayasanın inci maddesindeki yasak alan içinde olması malî ve sosyal haklar dışındaki idarî hak kavramı içinde nitelenebilecek konuların önemli zorunlu ve ivedi durumlar kapsamında düşünülemeyeceği gerekçeleriyle anayasanın başlangıcı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bularak oyçokluğu ile iptal etmiş sayın haşim kılıç iptali yönünde oy kullanmış ve iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır tarihli ve sayılı yetki kanununun iptali için cumhuriyet halk partisinin açtığı davada aymnin tarihli ve k sayılı kararı ile üyenin oyunun ye çıkması nedeniyle iptal isteminin reddi yönünde oy kullanan mahkeme başkanı sayın haşim kiliçın kullandığı oyun üstün sayılmasından dolayı iptal istemi reddedilmiştir her dosyanın kendi içinde değerlendirilmesi gerekeceği kural olmakla birlikte sayın haşim kılıçın yetki yasaları konusunda yılından bu yana istikrar kazanmış görüşünden ve bu görüşlerindeki sınırlarının geniş ve belirsiz olması yürütme organına tbmmne ait bulunan yasama yetkisini sınırsız biçimde kullanma olanağı ve yürütmeye yasama karşısında üstünlük tanınması verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumları içerip içermediğinin tespitine imkan vermemesi gerekçelerinden dönerek iptal isteminin reddi yönünde oy kullanması kamuoyunda akpyi anayasa mahkemesi başkanının kurtarması şeklinde değerlendirilmiş ve bu değerlendirme sayın haşim kılıçın cumhuriyet halk partisinin tarafı olduğu davalarda yargıç tarafsızlığı ile karar veremeyeceğine ilişkin yerleşen ciddi kuşkuları pekiştirmiştir yukarıda açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan başkan ve üyelerin istişari görüş ve düşüncesini ifade etmiş olduğu dava ve işlere bakamayacaklarına ilişkin kural ile ıncı maddesinin numaralı fıkrasındaki başkan ve üyeler tarafsız hareket edemeyecekleri kanısını haklı kılan hâllerin olduğu iddiası ile reddolunabilirler hükmüne dayanarak anayasa mahkemesi başkanı sayın haşim kılıç hakkında reddi hakim talebinde bulunuyoruz esas sayısı karar sayısı iii gerekçeler sayılı genel bütçe kapsamındaki kamu i̇dareleri ve özel bütçeli i̇darelerde hukuk hizmetlerinin yürütülmesine i̇lişkin kanun hükmünde kararnamenin tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eki listenin anayasaya aykırılığı anayasanın başlangıcının dördüncü fıkrasında kuvvetler ayırımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu belirtildikten sonra nci maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında hukuk devleti ilkesine yer verilmiş ncı maddesinde hiç kimse ve hiçbir organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı nci maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği inci maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve yasalara uygun olarak yerine getirileceği kuralları getirilmiş inci maddesinde mülkiyet hakkı düzenlenmiş nci maddesinde bakanlar kuruluna belli konularda khk çıkarma yetkisi verilmesi tbmmnin görevleri arasında sayılmış inci maddesinin ikinci fıkrasında ise yetki kanununun çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılmayacağını göstereceği hükme bağlanmıştır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında da vurgulandığı üzere anayasanın nci nci ve inci maddelerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda yasama yetkisinin genel ve asli bir yetki olması tbmmye ait bulunması ve devredilememesi karşısında khk çıkarma yetkisinin kendine özgü ve ayrık bir yetki olduğu anlaşılabilmektedir dolayısıyla yetki yasalarının yasama yetkisinin devri anlamına gelecek ya da bu izlenimi doğuracak biçimde yaygınlaştırılıp genelleştirilmemesi gerekir khkler ancak ivedilik gerektiren belli konularda kısa süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe konulmak durumundadır anayasanın inci maddesinin danışma meclisinde görüşülmesi sırasında khk çıkarabilmesi için hükümete yetki verilmesinin nedeni çok acele hallerde hükümetin elinde uygulanacak bir seri kural olmadığı için acele olarak çıkarılıp ve hemen olayın üstüne gidilmesi gereken hallerde çıkarılması için bu düzenleme getirilmiştir biçiminde açıklanırken anayasa komisyonu başkanınca da kanun hükmünde kararname yasama meclisinin acil bir durumda kanun yapmak için geçecek sürede çıkaracağı kanun ihtiyacı halledilmesi gereken meseleyi çözemeyeceğine zaman çok geç kalınacağı endişesinden kaynaklanan bir müessesedir ve bu müessese bunun için kurulmuştur denilerek aynı doğrultuda görüş bildirilmiştir yetki yasasında bakanlar kuruluna verilen yetkinin amaç kapsam ve ilkelerininbelirlenmesinden amaç bu yetki ile bakanlar kurulunun neleri gerçekleştirebileceğinin açıklığa kavuşturulmasıdır khknin amacı kapsamı ve ilkeleri de konusu gibi geniş içerikli her yöne çekilebilecek yuvarlak ve genel anlatımlarla gösterilmemeli değişik biçimlerde yorumlamaya elverişli olmamalıdır verilen yetkinin konu amaç kapsam ve ilkeler yönünden belirgin duruma getirilmesi başka bir anlatımla somutlaştırılması yürürlüğe konulacak khklerin yetki yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının inci maddede belirlenen yasak alana girip girmediklerinin önemli ivedi ve zorunlu bir durum için düzenlenip düzenlenmediklerinin saptanabilmesi yönünden gereklidiresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin lardan bu yana verdiği kararlarda tbmmnin bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi vermesi için ivedilik zorunluluk ve önemlilik gibi üç koşulun birlikte bulunması gerekeceğine yönelik içtihat oluşturduğu gözlenmektedir günlü ve k yüksek mahkeme günlü ve k sayılı kararında ise khklar ancak ivedilik isteyen belli konularda kısa süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe konur demiştir i̇vedilik koşulu ile etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeleri taşımayan hususlarda khk çıkarma yetkisi verilmesinin yasama yetkisinin devri anlamına geleceği açıktır nitekim yılından bu yana bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi veren adet yetki yasasının iptali için anayasa mahkemesine yapılan başvurulardan sonuncusu olan sayılı yetki yasası hariç günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı yetki yasaları anayasa mahkemesinin sırasıyla günlü ve k sayılı tarihli ve k sayılı tarihli ve sayılı günlü ve k sayılı tarihli ve k sayılı günlü ve k sayılı tarihli ve k sayılı kararları ile iptal edilmiştir yüksek mahkemenin anılan tarih ve k sayılı kararında anayasanın nci maddesine göre ancak belli konularda khk çıkarma yetkisi verilmesi gerekirken dava konusu yasayla her konuyu kapsayacak biçimde genel bir yetki verilmiştir bakanlar kurulu ayrık tutulan iki kurum dışında tüm kamu kurum ve kuruluşlarını yeniden örgütleyebilecek bunların görev ve yetkilerini yeniden düzenleyebilecek memurlar ve diğer kamu görevlilerinin ücret aylık disiplin ve cezaları ile emeklileri hakkında kanun ve khklerde değişiklik yapabilecek devletin gelirleri ve harcamalarına ilişkin tüm mevzuatı kamu malî yönetimi kavramı içinde değerlendirerek yeni kurallar getirebilecektir sınırları geniş ve belirsiz konularda düzenleme yapmak üzere bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasanın nci maddesinde belirtilen belli konularda verilen yetki olarak değerlendirilemez öte yandan yasa anayasanın inci maddesinde belirtilen öğeleri de içermemektedir yasanın inci maddesinde çıkarılacak khklerin kapsam ve konusu içiçe girmiş kapsamının çok geniş ve sınırsız olması nedeniyle de verilen yetkinin inci maddede öngörülen yasak alana girip girmediğinin denetimi olanaksız hale gelmiştir konu ve kapsamdaki bu sınırsızlık ve belirsizlik tbmmne ait olan yasama yetkisinin yürütme organına devri anlamına gelir amaç konu ilke ve kapsamla ilgili sınırların belirli olması gerekirken bunlara uyulmadan khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasanın nci maddesine aykırılık oluşturur yasanın nci maddesinde bakanlar kuruluna verilen yetkinin ivedi ve zorunlu hallerde kullanılması gerektiği belirtilmiştir yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumlarla sınırlandırılması dava konusu yetki yasasında olduğu gibi bunun takdirinin bakanlar kuruluna bırakılmasıyla değil amacın kapsamın ve konunun içeriği yönünden ivedi ve zorunlu olduğunun yasakoyucu tarafından saptanmasıyla olanaklıdır niteliği itibariyle uzun süreli ve çok yönlü çalışmayı gerektiren düzenlemeler ivedi ve zorunlu olarak nitelendirilemez dava konusu yasanın amaç ve kapsamındaki genişlik ve sınırsızlık verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumları içerip içermediğinin tespitine imkan vermemektediresas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle yetki yasasının inci maddesiyle nci maddesinin birinci fıkrası anayasanın başlangıçının dördüncü paragrafı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekir denilmiştir sayılı yetki yasasının amaç ve kapsam başlıklı inci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenerek denildikten sonra numaralı alt bendinde mevcut bakanlıkların birleştirilmesine veya kaldırılmasına yeni bakanlıklar kurulmasına anılan bakanlıkların bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkilerine numaralı alt bendinde mevcut bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerinin yeniden belirlenmesine veya bunların mevcut birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden düzenlenmesine numaralı alt bendinde mevcut bakanlıklar ile birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıkların görev yetki teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine taşrada ve yurt dışında teşkilatlanma esaslarına bendinde ise kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği artırmak üzere bunların atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermektir gibi belirsiz ve sınırsız ifadelere yer verilerek yetki yasasının amacı ortaya konmak istenmiştir aynı maddenin numaralı fıkrasında ise yetki yasasının kapsamına ilişkin olarak bu kanuna göre çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler denilip bendinde kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesine ilişkin olarak ifadesinden sonra alt bent halinde yasa ve khk sayılmış ve numaralı alt bendinde diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin görev yetki merkez taşra ve yurt dışında teşkilatlanma esasları kadrolar bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerine ilişkin hükümlerinde yapılacak değişiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar denilerek adeta teşkilatlanmaya ilişkin tüm yasa ve yasa gücünde kararnameler kapsama alınmak istenmiş bendinde ise kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin olarak denildikten sonra alt bent halinde yasa ve khk sayılmış ve numaralı alt bendinde ise diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin hükümlerinde ifadesiyle de neredeyse tüm kamu personeli hakkında bakanlar kuruluna her türlü düzenlemede bulunma yetkisi verilmesi hedeflenmiştir oysa yetki yasalarının anayasanın belirlediği ögeleri belli bir içeriğe kavuşturarak somutlaştırması ve verilen yetkiyi hiçbir tartışmaya yol açmayacak açıklıkta belirleyerekesas sayısı karar sayısı bakanlar kuruluna çerçeveyi çizmesi ve niteliği itibariyle uzun süreli ve çok yönlü çalışmayı gerektiren düzenlemeleri kapsamaması gerekmektedir çünkü yetki yasasında bakanlar kuruluna verilen yetkinin amaç kapsam ve ilkelerininbelirlenmesinden amaç bu yetki ile bakanlar kurulunun neleri gerçekleştirebileceğinin açıklığa kavuşturulmasıdır ancak sayılı yetki yasasının amacı kapsamı ve ilkeleri de konusu gibi geniş içerikli her yöne çekilebilecek yuvarlak ve genel anlatımlarla geçiştirilerek her okuyanın değişik şekillerde yorumlamasına açık hale getirilmiştir verilen yetkinin konu amaç kapsam ve ilkeler yönünden belirgin duruma getirilmesi başka bir anlatımla somutlaştırılması yürürlüğe konulacak khklerin yetki yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının inci maddede belirlenen yasak alana girip girmediklerinin önemli ivedi ve zorunlu bir durum için düzenlenip düzenlenmediklerinin saptanabilmesi yönünden gereklidir herhangi bir yetki yasasının anayasaya aykırı olmaması için anayasadaki öge ve ölçütlere anayasa mahkemesi kararları ile getirilen yorumlara uygun olması gerekir anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ilkesi kararlarda açıklanan gerekçelerin göz önünde bulundurulmasını zorunlu kılar tüm bunlara ve kanun hükmünde kararnamenin mart askeri müdahalesinden sonra tarihli ve sayılı kanunun inci maddesiyle anayasanın üncü maddesine girdiğinden bu güne kadarki anayasa mahkemesinin yerleşik içtihadına rağmen tarihli ve sayılı kamu hizmetlerinin düzenli etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat görev ve yetkileri ile kamu görevlilerine i̇lişkin konularda yetki kanununun iptali için cumhuriyet halk partisinin açtığı iptal davası sonucunda sayılı yetki yasası aymnin günlü ve k sayılı kararı ile üyenin oyunun ye çıkması nedeniyle bu güne kadar istikrar kazanmış görüşünün aksine iptal isteminin reddi yönünde oy kullanan ve bu dava dilekçesinin hakimin reddi talebi bölümünde belirtilen nedenlerle reddi hakim talebinde bulunulan mahkeme başkanı sayın haşim kiliçın kullandığı oydan dolayı iptal istemi oy çokluğu ile reddedilmiştir anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı başkanın oyundan dolayı sayılı kanunun inci maddesinin numaralı fıkrasına göre çoğunluk sayılan kararına göre sayılı kanunun iki konuda bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verdiği görülmektedir bunlardan birincisi özetle kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesidir bu çerçevede gerekli görülmesi halinde yeni bakanlıklar kurulması var olan bakanlıkların birleştirilmesi bakanlıkların bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşlarının yeniden belirlenmesi için khk çıkarma yetkisi verilmiştir i̇kincisi ise kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin olarak değişiklikler ve yeni düzenlemeler yapılması için khk çıkarma yetkisi verilmiştiresas sayısı karar sayısı yetki kanunu çıkarılacak khklerin konusunu ve kapsamını bu şekilde belirleyip sınırlandırmıştır yetki yasalarında çıkarılması için izin verilen khklerin konusunun belirlenmiş olması gerekmektedir bununla birlikte belirlenen bu konunun mutlaka dar kapsamlı olması gerektiği yönünde anayasada herhangi bir kural bulunmamaktadır kaldı ki yetki kanunlarında khklerle düzenlenmesi için yetki verilen konunun kapsamının sınırlı mı yoksa geniş mi olduğu şeklindeki bir irdelemenin sübjektif değerlendirmeleri ortaya çıkaracağı hususu izahı gerektirmeyecek derecede açıktır ayrıca konu ve kapsamın belirlenmiş olduğunun söylenebilmesi için hangi yasalarda değişiklik yapılacağının yetki kanununda mutlaka sayma yoluyla gösterilmesi de şart değildir bu nedenle dava konusu yasa kurallarında bir kısım kanunların isimleri sıralandıktan sonra belirlenen bu iki konuyla ilgili diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde de değişiklik yapılabileceğinin ifade edilmiş olması konunun belirli olmadığı iddiasına dayanak teşkil edebilecek bir husus değildir zira konu ve kapsamın belirtilmiş olması kaydıyla belirlenen bu konu ve kapsamın sınırları içine hangi yasa ya da khklerin girdiğinin yetki yasasında sayma yoluyla gösterilmesi şart değildir bu husus ve anayasalarının konuyla ilgili düzenlemelerinin karşılaştırılmasından da açıkça anlaşılmaktadır şöyle ki anayasasının konuyla ilgili üncü maddesinde yetki veren kanunda yürürlüktenkaldırılacak kanun hükümle
4,150
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇tiraz edenin eyleminin sabit olması halinde itiraza konu olan kuralın itiraz eden hakkında uygulanması mutlaktır çünkü sayılı türkiye i̇statistik kanununun maddesi i̇statistiksi birimler kendilerinden istenen veri veya bilgileri başkanlığın belirleyeceği şekil süre ve standartlarda eksiksiz ve doğru olarak ücretsiz vermekle yükümlüdür ve fıkrasına göre başkanlık veya kurum ve kuruluşlar tarafından program kapsamında istenen bilgilerin geçerli bir mazeret olmaksızın belirlenen şekil ve sürede vermeyen veya eksik veren veya hatalı verenler bir defaya mahsus olmak üzere uyarılarak gün içinde bilgileri vermeleri istenir uyarılara rağmen belirlenen şekil ve sürede bilgileri vermeyen eksiklikleri gidermeyen ve hatalı veren gerçek veya özel tüzel kişilerin organ ve temsilcileri hakkında fiilin bendi bendi dışında kalan istatistik birimlerde yapılan araştırmalarda işlenmesi durumunda ytl hükmünün uygulanacağı amir belirtilmiştir sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının başlangıç hükümleri ve ve maddelerinde türkiye cumhuriyeti devletinin hukuk devleti olup kimsenin hukuk devleti dışına çıkamayacağı devletin amaç ve görevlerinin kişilerin ve toplumun refahı huzur ve mutluluğunu sağlamak ve insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak olduğu anayasanın maddesinde herkes din ırk renk siyasi düşünce felsefi inanç mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğunu hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağının maddeye göre anayasa hükümlerinin yasama yürütme ve yargı organları ile tüm idari makamları bağlayan tüm temel kuralların olduğu ve kanunun anayasaya aykırı olamayacağının maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahip olduğunun temel hak ve hürriyetlerinin kişinin topluma ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını ihtiva ettiğini maddesinin temel hak ve hürriyetlerinin özlerine dokunulmaksızın anayasanın ilgili maddesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği ve bu sınırlamanın anayasanın sözüne ruhuna demokratik toplum düzenine ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağının maddesinde herkesin yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğunu maddesinde ise kişi hürriyeti ve güvenliğini düzenlediği herkesin kişi hürriyeti ve güvenliğine sahip olduğunu maddesinin herkesin özel hayatına ve aile hayatına saygı göstermesinin isteme hakkına sahip olduğunun maddesinde ise herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahip olduğunun her ne sebep ve amaçla olursa olsun herkes düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağını emreden amir hükümlerdir özel olarak belirtilen amir kurallar gereğince temel hak ve hürriyetlerin kısıtlanması ancak kanunla tayin edileceği ve bu sınırların demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamayacağı ve her ne sebeple ve amaçla olursa olsun kimseye düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı dikkate alındığında sayılı türkiye i̇statistik kanununun maddesindeki istatistiksi birimler kendilerinden istenen veri veya bilgileri başkanlığın belirleyeceği şekil ve süre ve standartlarda eksiksiz ve doğru olarak ücretsiz vermekle yükümlüdür hükmünü belirleyen anayasa hükümlerine aykırılık teşkil ettiği itiraz eden özel tüzel kişi temsilcisine her ne sebeple ve amaçla olursa olsun düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorladığı düşünce ve kanaatini belirtilmediğinden dolayı suçlanarak hakkında idari yaptırım kararı tanzim edildiği oysa ki düşünceyi açıklama ve kanaat hürriyetine sahip olmanın özelesas sayısı karar sayısı hukuk tüzel kişilerin yetkili temsilcilerinden sahip oldukları bunlarında düşünce kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacakları ve bundan dolayı da cezai bir müeyyide ya da idari bir yaptırımla karşı karşıya kalınmasının hukuk devleti ilkesi ile ve temel hak ve hürriyetlere aykırılık teşkil edeceği devletin bir kurumunun yapacağı bir konuda istatistiksi veri veya bilgileri ücret karşılığında aynı durumda olan başka kişilerden ya da özel hukuk tüzel kişilerin yetkili organlarından isteyebilmesinin hukuk devleti ilkesinde geçerli olacağı zorla kişi ya da özel hukuk tüzelkişiliğinin yetkili temsilci ve organlarından veri veya bilgi istemenin devletin temel amaçları ve görevleri temel hak ve hürriyetleri niteliği düşünce kanaat hürriyeti özel hayatın gizliliği ve korunması ve hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır ve yine sayılı yasanın maddesine muhalefet nedeni ile ilgili kişi ya da kurumların yetkili organ ve temsilcilerinden idari para cezası verilmesi de yine hukuk devleti ilkesi temel hak ve hürriyetlerin korunması kişi güvenliği ve hürriyeti düşünce kanaat hürriyeti ilkeleri ile de bağdaşmamaktadır devletin temel amaç ve görevleri anayasada yer alan eşitlik ilkesi temel hak ve hürriyetleri niteliği kişi hürriyeti ve güvenliği özel hayatın gizliliği düşünce ve kanaat hürriyetine ilişkin düzenlemelere aykırı olan söz konusu hükümlerin belirtilen ve yüksek mahkemece resen nazara alınacak diğer gerekçelerle itiraza konu sayılı türkiye i̇statistik kanununun maddesi ile sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasının bendinin anayasaya aykırı olmasının nedenleri ile anayasanın maddesi gereğince yüksek anayasa mahkemesince resen iptaline karar verilmesi itiraz ve arz olunur
696
esas sayısı karar sayısı a sayılı tcynın nci maddesi nci cümlesindeki hapis cezasına ifadesi yönünden aykırılık halinin incelenmesi sanıklar hakkında hırsızlık suçundan kamu davası açılmıştır uygulamada asıl mahkûmiyet tcynın nci maddesinde de açıkça vurgulandığı üzere hükmedilen temel ceza değil uygulanması halinde tcynın nci madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbirdir olayda tcynın nci maddesi hükümleri gözetildiğinde mahkûmiyet halinde sanıklar hakkındaki cezanın adli para cezası veya tedbire çevrilmesi olanaklıdır anayasanın ncu maddesinde eşitlik konusu düzenlenmiş olup aynı konumda olanlar hakkında farklılık yaratılmaması eşitlik hükmünün sonucudur buna göre hırsızlık suçundan mahkûm olanlar arasında anayasanın nci maddesi de gözetildiğinde cezası adli para cezası veya tedbire çevrilenler ile hapis cezası olarak bırakılanlar arasında farklılık yaratılmaması gerekmektedir anayasanın nci maddesinde anayasa hükümlerinin bağlayıcılığı ve üstünlüğü ifade edilmiştir anayasanın nci maddesinde hapis cezasına çevrilmiş olsun veya olmasın hırsızlık suçundan hüküm giymiş olanlar seçilme hakkını kullanamayacakları ifade edilmiştir anılan maddede kasten işlenen bazı suçlar yönünden hükmedilen hapis cezasının süresine bazı suçlar yönünden ise hükmedilen hapis cezasının süresine değil sadece mahkûmiyet halinin bulunup bulunmadığına bakılmıştır hırsızlık suçunda da cezanın türüne ve süresine bakılmamış mahkûmiyet halinin varlığı yeterli görülmüştür bu maddeden hareketle anayasanın maddesi uyarınca sayılı yasanın ncu sayılı yasanın ve nci sayılı yasanın ncı gibi yasalarda da bu doğrultuda düzenlemeler yapılmıştır hırsızlık suçundan hapis cezası dışında bir cezaya mahkûmiyet halinde tcynın nci maddesinin uygulanamayacak olması anayasanın ve nci maddesine aykırıdır sayılı tcynın maddesindeki seçme ve ve diğer siyasi hakları kullanmaktan ifadelerinin incelenmesi sayılı yasanın maddesinde seçme ve ve diğer siyasi hakları kullanmaktan ifadelerine yer verilmiştir öncelikle bu fıkranın kapsamının ortaya konulması gerekmektedir seçme ehliyeti yani seçme yeterliliği bir diğer ifade ile seçmenlik hali anayasanın maddelerinde ortaya konulmuş seçmen olupta kimlerin oy kullanamayacakları da yine nci maddesinde sayılmıştır seçme yeterliliği oy kullanma kavramından daha geniş bir kavram olup oy kullanma ile eşit bir kavram değildir anayasanın maddesi uyarınca yaşını doldurmuş vatandaşların seçme hakkı bulunduğu yani seçme yeterliliğine sahip oldukları seçmen oldukları açıkça ifade edilmiştir sayılı yasanın ncı maddesinde de seçmen ve seçme hakkı bu doğrultuda düzenlenmiş bu yasanın nci maddesinde kimlerin seçmen olamayacağı nci maddesinde ise seçmen olmalarına rağmen oy kullanamayacaklar açıkça düzenlenerekesas sayısı karar sayısı gösterilmiş ceza infaz kurumlarında hükümlü olanlar ise seçmen olmalarına rağmen oy kullanamayacaklar arasında sayılmıştır bu düzenlemeden çıkan tüm seçmenlerin oy kullanabilecek durumda olmadıklarıdır anayasada ve ilgili yasalarda gerek suç tipi olarak hırsızlık suçundan mahkûmiyet hali gerekse hırsızlık suçundan hapis cezasına mahkûmiyet hali seçme yeterliliğine engel bir durum olarak sayılmamıştır bir kere anayasanın maddelerine göre hırsızlık suçundan mahkûm olsun veya olmasın ne tür adli sicil kaydı olursa olsun veya adli sicil kaydı olsun veya olmasın yaşını dolduran vatandaşlar seçme yeterliliğine sahiptir bu hakkın kullanılmasının yasa ile düzenleneceği ifade edilmiş olup nci maddesinde de seçme hakkı değil cezaevinde bulunan hükümlüler yönünden oy kullanmaya yönelik kısıtlama getirilmiştir sayılı yasadaki yukarıda belirtilen düzenlemeler de bu doğrultudadır seçme yeterliliği yani seçme ehliyeti olanlar seçmen olup yukarıda belirtildiği üzere bu kavram oy veya oy kullanma hakkı ile farklı şeyleri ifade etmektedir bu durum gerek anayasa gerekse sayılı yasalardaki düzenlemelerle de ortadadır yalnız sayılı yasanın nci maddesinde oy kullanma yeterliliğinden söz edilmektedir ki söz konusu yasadaki düzenlemede sadece amacın farklı sözcüklerle ifade edilmesi niteliğindedir hırsızlık suçu ile ilgili olarak suç sabit görülüp mahkûmiyet kararı verilmesi ve hapis cezasının tcynın nci maddesi uyarınca adli para cezası veya tedbire çevrilmesi halinde her ne kadar tcynın nci maddesine göre asıl ceza adli para cezası veya tedbir olsa da yerine getirilmeyen adli para cezasının veya tedbirin tcynın son maddesi uyarınca hapse çevrileceği ve anayasanın nci maddesi uyarınca ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlülerin asıl ceza hapis cezası olsun veya olmasın seçme yeterliliklerini kaybedecekleri değil sadece oy kullanamayacakları öngörülmüştür sayılı yasadaki düzenlemede bu doğrultudadır yine suç sabit görülüp hapis cezası verilmesi halinde de ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlülerin seçme ehliyetine yönelik getirilecek kısıtlama açıkça anayasaya aykırıdır buradaki kısıtlama ancak oy kullanmaya yönelik bir kısıtlama olup bu da anayasanın nci maddesinde ve bununla aynı paralelde sayılı yasanın nci maddelerinde gösterilmiştir kasten işlenen suçtan ve bu bağlamda hırsızlık suçundan mahkûmiyet halinde seçme ehliyetinden yoksunluk öngörülmesi ötekileştirici ayrımcılık niteliğinde bir hüküm olup anayasanın ncu maddesine de aykırıdır anayasanın nci maddesinde anayasa hükümlerinin bağlayıcılığı ve üstünlüğü ifade edilmiştir anayasanın nci maddesinde temel hak ve özgürlüklerin dokunulmaz devredilmez ve vazgeçilmez olduğu ifade edilmiştir anayasanın ncü maddesinde temel hak ve özgürlüklerin özlerine dokunulmadan anayasada belirtilen nedenlere dayalı olarak ve sadece yasa ile sınırlanabileceği ifade edilmiş ve sınırlama konusunda bağlı kalınacak ilkeler de ayrıca sayılmıştır seçme ehliyetine yönelik olarak anayasanın yukarıda belirtilen hükümleri görmezden gelinerek yasa ile getirilen sınırlama anayasaya aykırıdıresas sayısı karar sayısı bu nedenlerle mahkûmiyet halinde ve bu halde de ancak anayasada belirtilen koşullar çerçevesinde oy kullanmaktan yoksun bırakma yerine seçme yeterliliğinden yoksun bırakmaya yönelik düzenleme anayasanın nci maddelerine aykırıdır ve diğer siyasi hakları kullanmaktan ifadesini açıklamaya geçersek maddede bu kavramın dışında seçme ehliyeti ve seçilme ehliyetinden de söz edilmektedir seçme ehliyeti yukarıda açıklanmıştır maddede ifade edilen ve bu başvuruya konu edilmeyen seçilme ehliyeti yani seçilme yeterliliği anayasanın nci maddelerinde düzenlenmiştir bu maddelere paralel olarakta sayılı yasanın ncu sayılı yasanın ve nci sayılı yasanın ncı maddeleri gibi yasalarda düzenleme yapılması yoluna gidilmiştir halde diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılma ile kastedilen seçme ve seçilme ehliyeti dışındaki her türlü siyasi haklar mıdır her türlü siyasi haklar denilirken bu siyasi haklar hangi haklardır hangi haklar siyasi haklar kapsamına girmekte ve bu nedenle yoksun bırakmaya konu olmaktadır siyasi olan haklar ile siyasi olmayan haklar arasındaki ayrım nasıl yapılacak kapsam hiç bir kuşku yaratmayacak biçimde nasıl belirlenecektir burada anayasada koruma altına alınan siyasi haklar mı esas alınacak yoksa anayasanın ncı maddesinden hareketle tarafı olunan uluslararası sözleşmelere konu olan ancak anayasada açıkça yer almayan siyasi haklar da esas alınacak mıdır peki anayasada yer almayıp anayasanın ncı maddesinden hareketle yararlanılan siyasi haklar hangi haklardır bunlar nasıl ortaya konulacak ve bunlar hakkındaki karar nasıl uygulanacaktır anayasa nci maddesinde seçme ve seçilme dışında siyasi faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkından da söz edilmiştir tcynın maddesinde yer alan ve diğer siyasi haklar ifadesi anayasanın nci maddesindeki bu konulara hasredilemez söz konusu düzenlemelerin içeriği de zaten örtüşmemektedir bir hukuk devletinde yasalar bilinebilir uygulanabilir açık ve anlaşılabilir olmak durumundadır bu yasalara tabi olan kişilerin hangi haklara sahip olduklarını bilmeleri ve bu haklarını kullanmaları yine tabi oldukları sorumluluklarını bilmeleri bu yasaları uygulayanların da hangi çerçevede hareket edebilecekleri yönünden bu durum son derece önem taşımaktadır tcynın maddesindeki ve diğer siyasi hakları kullanmaktan ifadesi bu yönlerle anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine açıkça aykırılık oluşturmaktadır ayrıca anayasaya bakıldığında temel hak ve özgürlükler kısmındaki ncü maddeler arasında yer alan dördüncü bölümde siyasi haklar ve ödevler konusu düzenlenmiş olup bu bölümde ncı maddede türk vatandaşlığı nci maddede seçme ve seçilme siyasi faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma nci ve ncu maddelerde siyasi parti kurma partilere girme ve partilerden ayrılmaya yer verilmiş olup nci ve nci maddelerde kamu hizmetine girme hakkı nci maddesinde vatan hizmeti ncü maddesinde de dilekçe bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı düzenlenmiştir bunlar anayasada açıkça sayılan siyasi haklardır kişinin ister hırsızlık suçundan ister bir başka suçtan bir yılın altında veya üzerinde hapis cezasına mahkûm olması halinde infaz süresinde ya da koşullu salıverme sonrası infazesas sayısı karar sayısı bitene kadar yukarıda sayılan siyasi haklardan mahrum bırakılması hem anayasanın anılan maddelerine hem de yine insan haklarına saygıyı ve hukuk devletini esas alan anayasanın nci maddesine aykırıdır koşullu salıverme öncesi veya sonrasında bir hükümlünün dilekçe hakkından bilgi edinme hakkından bile yoksun bırakılabilmesinin düzenleme konusu edilmesinin hukuksal değil mantıksal akli vicdani hiç bir gerekçesi söz konusu değildir bu tabloda getirilen bu kadar aykırı bir düzenlemenin anayasaya uygunluğunu ifade edebilmek mümkün değildir anayasanın nci maddesinde anayasa hükümlerinin bağlayıcılığı ve üstünlüğü ifade edilmiştir anayasanın nci maddesinde temel hak ve özgürlüklerin dokunulmaz devredilmez ve vazgeçilmez olduğu ifade edilmiştir anayasanın ncü maddesinde temel hak ve özgürlüklerin özlerine dokunulmadan anayasada belirtilen nedenlere dayalı olarak ve sadece yasa ile sınırlanabileceği ifade edilmiş ve sınırlama konusunda bağlı kalınacak ilkeler de ayrıca sayılmıştır yukarıda belirtilen nedenlerle mahkûmiyet halinde tcynın maddesi uyarınca hükmedilmesi gereken ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakma ifadesi anayasanın ncü maddelerine aykırıdır sayılı tcynın nci maddesinin tcynın maddesindeki seçme ve ve diğer siyasi hakları kullanmaktan ifadeleri açısından aykırılığının incelenmesi atılı hırsızlık suçunun sabit görülmesi halinde bir yılın altında veya üstünde hapis cezasına hükmedilmesi halinde ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerin oy kullanmayı aşar biçimde seçme hakkından seçme ehliyetinden yoksun bırakılmaları yine infaz bitene kadar da ceza ve infaz kurumunda bulunmadıkları koşullu salıverme döneminde bile seçilme ehliyetlerinden yoksun bırakılmaları anayasanın nci maddesi de gözetildiğinde nci maddesine açıkça aykırıdır koşullu salıverme döneminde tcynın ncü maddesinde yapılan düzenleme ile tcynın ncü maddesi uyarınca yoksunluğuna karar verilen belirli hakların kullanılmasına olanak sağlanmışsa da seçme ehliyeti için böyle bir düzenlemeye gidilmiş değildir yine atılı suçun sabit görülmesi durumunda infaz tamamlanıncaya kadar diğer siyasi haklardan da yoksunluk söz konusu olacaktır ki bu konuda da yukarıda belirtilen nedenlerle anayasaya aykırılık söz konusudur yukarıda bendinde belirtilen nedenlerle bu düzenleme de anayasanın ncü maddelerine aykırıdır sayılı tcynın ncü maddesinde yer alan kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya ifadesinin aykırılığının incelenmesi sayılı tcynın nci maddesine göre bir yıl ve daha az süreli hapis cezaları kısa süreli hapis cezalarıdır sayılı tcynın nci maddesine göre ise iki yıl veya daha az süreli hapis cezaları öngörülen diğer koşulların varlığı halinde ertelenebilmektediresas sayısı karar sayısı tcy maddesi hükmüne göre kısa süreli hapis cezasına hükmedilir ve bu cezada ertelenir ise tcynın nci maddesindeki hak yoksunluklarına hükmedilmeyecektir anayasanın nci maddesine göre hırsızlık suçundan mahkûmiyet halinin varlığı verilen cezanın türü ve süresine bakılmaksızın seçilme engeli için tek başına yeterli görülmektedir hırsızlık suçundan verilen hapis cezasının kısa süreli olup olmamasının hiç bir önemi bulunmamaktadır yine ayrıca verilen cezanın ertelenmiş olup olmamasının da hiç bir önemi bulunmamaktadır anayasanın nci maddesinde anayasa hükümlerinin bağlayıcılığı ve üstünlüğü ifade edilmiştir hırsızlık suçundan mahkûmiyet halinde hükmedilen hapis cezası ertelense de ertelenen bu hapis cezası kısa süreli de olsa anayasanın ve nci maddelerine göre seçilme ehliyetsizliği söz konusu olmasına rağmen tcynın ncü maddesinde hükmedilen kısa süreli hapis cezasının ertelenmesi halinde tcynın nci maddesinin uygulanamayacağı yolunda getirilen hüküm anayasanın ve nci maddelerine aykırılık oluşturmaktadır yine tcynın ncü maddesindeki düzenleme istenildiğinde kısa süreli olmayan hapis cezasına mahkûmiyet halinde böyle bir durumda tcynın nci maddesi uyarınca iki yıla kadar hapis cezaları ertelenebileceğinden bu halde seçme ehliyetinden yoksun bırakılmanın ve yine diğer siyasi haklardan yoksun bırakılma durumunun öngörülmesi de yukarıda seçme hakkı ile ilgili ve diğer siyasi haklarla ilgili açıklamalar yapılırken ortaya konulduğu üzere anayasanın ncı maddelerine aykırılık oluşturmaktadır iii sonuç anayasaya aykırılık yönünden gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere sayılı tcynın nci maddesi nci cümlesindeki hapis cezasına ifadesinin anayasanın ve nci maddelerine sayılı tcynın maddesindeki seçme ve ve diğer siyasi hakları kullanmaktan ifadelerinin anayasanın ncü maddelerine sayılı tcynın nci maddesinin seçilme ehliyeti dışında maddesi yönünden anayasanın nci maddelerine sayılı tcynın ncü maddesinde yer alan kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya ifadesinin anayasanın maddelerine aykırılığı gözetilerek anayasanın nci maddesi uyarınca davada uygulanma yönü dikkate alındığında bu yasa maddeleri ile ilgili olarak anayasa mahkemesine başvuruda bulunmasına ve anayasa mahkemesinin vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına anayasanın ncü madde hükmü de gözetilerek duruşmanın saat a bırakılmasına karar verildiesas sayısı karar sayısı a sayılı tcynın maddesinde kişinin kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetinin yasal sonucu olarak ifadesindeki hapis cezası konusunda süre öngörülmemesinin sayılı tcynın maddesinde yer alan seçilme ehliyeti yönünden incelenmesi seçilme ehliyeti yani seçilme yeterliliği anayasanın nci maddelerinde düzenlenmiştir bu maddelere paralel olarakta sayılı yasanın ncu sayılı yasanın ve nci sayılı yasanın ncı maddeleri gibi yasalarda düzenleme yapılması yoluna gidilmiştir anayasanın nci maddesinde vatandaşların yasada belirtilen koşullara uygun olarak seçilme haklarının olduğu seçim yasalarının temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenleneceği hüküm altına alınmıştır anayasanın nci maddesinde yirmibeş yaşını dolduran vatandaşların milletvekili seçilebilecekleri ifade edilmiş nci maddesinde ise bu konudaki koşul ve kısıtlamalara yer verilmiştir anayasanın nci maddesinde de anayasanın ncı maddesine göndermede bulunulmuştur anayasanın nci maddesinde taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıl veya daha fazla hapis cezasına hükmedilenlerin affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemeyeceği ifade edilmiştir sanığa atılı suç kasıtlı suçlardan olup sabit görülmesi halinde bu suç nedeniyle hükmedilebilecek hapis cezanın süresi de davada tcynın ncu ve nci maddelerinin uygulanabilmesi durumu da gözetildiğinde bir yılın altında da olabilecektir tcynın nci maddesi bu durumda seçilme ehliyeti yönünden anayasa paralelinde sonuç olarak en az bir yıl hapis cezasına mahkum olmak gibi bir koşul getirmemiştir tcynın nci maddesine göre hapis cezasının asgari haddi yasada aksi belirtilmeyen hallerde bir aydır bu düzenleme karşısında yıldan az hapis cezasına mahkumiyet söz konusu olabilecek bir yılın altındaki hapis cezasına mahkumiyet halinde de anayasanın nci maddesine aykırı biçimde takdir hakkı dahi olmadan tcy maddesi uyarınca seçilme ehliyetinden yoksunluğa da hükmedilecektir ki bu durum açıkça anayasaya aykırıdır anayasanın nci maddesinde anayasa hükümlerinin bağlayıcılığı ve üstünlüğü ifade edilmiştir anayasanın nci maddesinde temel hak ve özgürlüklerin dokunulmaz devredilmez ve vazgeçilmez olduğu ifade edilmiştir anayasanın ncü maddesinde temel hak ve özgürlüklerin özlerine dokunulmadan anayasada belirtilen nedenlere dayalı olarak ve sadece yasa ile sınırlanabileceği ifade edilmiş ve sınırlama konusunda bağlı kalınacak ilkeler de ayrıca sayılmıştır yukarıda belirtilen nedenlerle sayılı tcynın maddesinde kişinin kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetinin yasal sonucu olarak ifadesindeki hapis cezası konusunda süre öngörülmeyip kasten işlenen suçlarda söz konusu olabilecek bir yılın altındaki hapis cezaları yönünden de seçilme ehliyetinden yoksunluğun anayasaya aykırı biçimde olanaklı kılınması karşısında sayılı tcynın maddesi maddesindeesas sayısı karar sayısı yer alan seçilme ehliyeti yönünden anayasanın nci maddelerine aykırıdır sayılı tcynın maddesinin tcynın maddesinde yer alan seçilme ehliyeti yönünden aykırılığının incelenmesi seçilme ehliyetiyle ilgili anayasanın nci maddelerine yönelik açıklamalara yukarıda yer verilmiştir ceza süresi esas alındığında bir yılın altında hükmedilecek hapis cezası durumunda seçilme ehliyetinden yoksunluk hali anayasanın nci maddesinde öngörülmezken bir yılın altında veya üzerinde hapis cezasına mahkümiyet halinde ise bu maddede öngörülen suçlarda affa uğranmış olsa bile seçilme yeterliliğinin söz konusu olamayacağı hüküm altına alınmıştır anayasanın nci maddesindeki düzenlemeler de bunlara farklı bir boyut katmamaktadır tcynın nci maddesinde bir yılın altında hükmedilecek hapis cezasının infazı bitene kadar seçilme ehliyetinden yoksunluk halinden söz edilmektedir ki böyle bir yoksunluk halinin anayasada dayanağı bulunmamaktadır bir ay üç ay beş ay gibi hapis cezası alan bir kişinin bu cezanın infazı sırasında ya da koşullu salıverme sonrası infazı bitene kadar seçilme hakkını kullanamayacağını düşünmek tamamen anayasal dayanaktan yoksundur sayılı yasanın maddesinde yapılan değişiklikte gözetildiğinde tcynın nci maddesi ile anılan yasa hükümleri arasında çatışma ve farklılıkta ortaya çıkmıştır hukuk devleti düzenlemelerinde belirsizlik çatışma ve karışıklığa neden olmayan uygulanabilir düzenlemeler yapan bir devlettir tcynın nci maddesi hem sayılı yasanın maddesiyle hem de anayasanın nci maddesindeki affa uğramış olsa bile ifadesiyle çatışması yönüyle anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır ayrıca yukarıda bendi kapsamında ortaya konulan nedenlerle bu düzenleme anayasanın ve nci maddelerine de aykırıdır iii sonuç görülmekte olan davada uygulanma durumu gözetildiğinde sayılı tcynın maddesinde kişinin kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetinin yasal sonucu olarak ifadesindeki hapis cezası konusunda süre öngörülmemesinin sayılı tcynın maddesinde yer alan seçilme ehliyeti yönünden anayasanın nci maddelerine sayılı tcynın maddesinin tcynın maddesinde yer alan seçilme ehliyeti yönünden anayasanın nci maddelerine aykırılıkları nedeniyle anayasanın nci maddesi uyarınca anayasa mahkemesine başvuruda bulunmasına ve anayasa mahkemesinin vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına anayasanın ncü madde hükmü de gözetilerek duruşmanın saat a bırakılmasına karar verildi
2,474
esas no karar no i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi özeti zabıtaî saydiye nizamnamesinin inci maddesi iki bakımdan anayasaya aykırıdır anayasanın üncü maddesinin nci fıkrasına göre cezalar ve ceza tedbirleri ancak kanunla konulur buna karşılık yasak süre içinde balık avlıyanlardan alınacak rubu altından bir altına kadar para cezası kanunda değil bir nizamname içinde yer almıştır zabıtaî saydiye nizamnamesi madde cezanın kanun koyucunun iradesi dışındaki nedenlerle değişmemesi gerekir oysa itiraz konusu inci maddede para cezası altın üzerinden konulduğu için uygulamalarda bu ceza altın rayicine göre hesaplanmamaktadır para değerindeki değişiklikler yüzünden altın değeri de sık sık değiştiğinden böylece para cezası önceden belli olmayan daima değişir bir nitelik almıştır
105
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinde açıklanan iptal isteminin gerekçesi özetle şöyledir kamu iktisadi teşebbüsleri ve iktisadi devlet teşekkülleri ile bunların müessese ve bağlı ortaklıkları mal ve hizmet üreten ekonomik alanda faaliyet gösteren ve sermayelerinin yarıdan fazlası devlete ait kuruluşlardır bunlar ürettikleri mal ve hizmetlerin fiyatlarını ekonomik ve toplumsal koşullara göre kendileri saptamakta ithalât ihracat yapmakta borç ve alacak ilişkilerinde bulunmakta yatırım yapmakta kalkınma plânı hedeflerine uygun olarak kârlılık ve verimlilik sağlayacak koşullan yaratarak ileri işletmecilik esaslarına göre faaliyet göstermektedirler anayasada bu kurum ve kuruluşların nitelikleri ve aktiviteleri dikkate alınarak özel bir usulle tbmm tarafından denetlenmeleri esası getirilmiştir bu amaçla anayasanın maddesinde kitlerin tbmmnce denetlenmesi esasının kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır ki̇tler üzerindeki denetim bu kuruluşların faaliyetlerinin iyileştirilmesine kuruluşların devlet aleyhine doğacak zararlarının önlenmesine işletme bütçelerinin gereklerine yapılan işlemlerin bütçelere maliyet bilanço ve sonuç hesaplarının dönem faaliyetlerine uygun olup olmadıklarının araştırılmasına ileri işletmecilik verimlilik ve kârlılık esaslarına hukuka uygun olup olmadıklarına yanlışlıkları gidermeye ve önlemeye gelişip güçlenmelerini sağlamaya yönelik olarak tüm konuları ve sorunları üst düzeyde tartışmaya olanak veren bir nitelik taşır bu nedenlerle faaliyetlerinin yıl boyunca sürekli olarak iktisadî malî idarî hukukî ve teknik konularda uzman kişiler tarafından izlenmesi irdelenmesi analiz edilmesi ve bunların sonuçlarının raporlar halinde tbmmne sunulması gerekir bu görevlerin tümünü uzman kadrosuyla yüksek denetleme kurulu yapmaktadır nitekim anayasanın maddesiyle ilgili millî güvenlik konseyi anayasa komisyonunun değişiklik gerekçesinde payının yarısından fazlasına devletin sahip olduğu kamu kuruluş ve ortaklıklarının türkiye büyük millet meclisince yüksek denetleme kurulu raporlarıyla düzenlenecek diğer raporlar da esas alınarak denetlenmesine imkân verecek şekilde madde yeniden düzenlenmiştir denilmek suretiyle bu maddeyle yüksek denetleme kurulunun devrede bulunduğu özel bir denetim biçiminin amaçlandığı anlaşılmaktadır bu nedenle dava konusu yasanın maddesinin ikinci fıkrasında yer alan hüküm öncelikle anayasanın maddesine aykırıdır bir devlet kuruluşuna bir yabancı kuruluş ortak olmuşsa bu kuruluşun daha büyük bir özenle denetlenmesi gerekir bu nedenle bu hüküm anayasanın başlangıç bölümünde yer alan hiçbir düşünce ve mülahazanın türk milli menfaatlerinin türk varlığının devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının karşısında korunma göremeyeceği ilkesine de aykırı bulunmaktadır yabancı bir kuruluşun bir devlet kuruluşuna ortak olması halin de ulusal egemenliğin temsilcisi olan türkiye büyük millet meclisince denetlenememesi anayasanın maddesindeki egemenlik ilkesiyle de bağdaşmazesas sayısı karar sayısı bu hükümle yabancıların ortak olduğu kurum ve ortaklıklara bir ayrıcalık getirilmektedir sermayesinin yarısından fazlası devlete ait olan tüm kuruluşlar türkiye büyük millet meclisi denetimine tâbi tutulurken yabancıların ortak olduğu kuruluşlar bu hükümle denetim dışı bırakılmaktadırlar böylece bu hüküm anayasanın maddesinin öngördüğü kanun önünde eşitlik ilkesine de aykırıdır kamu bankalarının ve bu kanun kapsamına dahil olup da bankacılık alanında da faaliyette bulunan kurumların bu faaliyetlerinin anayasanın maddesinin öngördüğü denetim şekli dışına çıkarılması anayasaya aykırı düşer anayasanın maddesi bütçenin görüşülmesine ilişkin kuralları içermektedir bu maddeye göre yapılacak denetim bütçenin yapılmasıyla ilgili olup anayasanın maddesinde öngörülen denetimle benzer bir yanı bulunmamaktadır fonlar genelde sermayesinin yarısından fazlası devlete ait olan kuruluşlardır sermayeleri devlet bütçesinden devlet bankalarından devlet ortaklıklarından sağlanmaktadır kuruluş amaçlarına göre faaliyetleri fonksiyonları ve işlevleri kamu iktisadi teşebbüsleriyle aynı niteliktedir bu kuruluşların adlarında fon sözcüğünün bulunması onların kamu iktisadi teşebbüsleri niteliğinde kuruluş olmadıklarını göstermez bu açıdan özel yasalarla kurulan ve sermayesinin yarısından fazlası devlete ait olan fonların anayasanın maddesinin öngördüğü denetimin dışına çıkarılması anayasaya aykırıdır açıklanan nedenlerle dava konusu hükümlerin iptali istenmektedir
527
esas sayısı karar sayısı dava dilekçesi incelendi davacı vekillerinin tarihli dava dilekçesinde özetle davalı borçlu hakkında tarihinde tl tutarındaki asıl alacak için i̇zmir i̇cra dairesinde esas numaralı dosya ile davacı alacaklı lehine bir icra takip dosyası açtıklarını ve borç bakiyesinin hala davacı alacaklıya ödenmediğini dava dilekçesi ekinde sunulan i̇zmir noterliğinin tarihli ve yevmiye numaralı mirasçılık belgesi uyarınca davalı borçlunun dava dışı mirasbırakan mirasçısı olduğunu i̇zmir i̇li aliağa i̇lçesi horozgediği köyü parsel sayılı taşınmazlarda mirasbırakan bizzat paydaş olarak tapuda malik olduğu ilgili mirasçılık belgesi uyarınca davalı borçlu söz konusu taşınmazlarda miras sebebiyle mülkiyet hakkı olduğunu borcun ne şekilde tahsil edileceği konusunda i̇zmir i̇cra müdürlüğünün esas sayılı icra takip dosyası üzerinden i̇zmir i̇cra hukuk mahkemesine davacı alacaklı adına başvuruda bulunduklarını i̇zmir i̇cra hukuk mahkemesinin tarihli esas karar sayılı kararıyla alacaklı vekili olarak taraflarına ortaklığın giderilmesi davası açma yetkisi verilmesine karar verildiğini belirterek yargılamaya konu taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine satıştan elde edilecek paranın ortaklara payları oranında paylaştırılmasına davalılar tarafı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir dosyadaki̇ belgeleri̇n i̇ncelenmesi̇ dava dilekçesi ekinde sunulan i̇zmir noterliğinin tarihli ve yevmiye numaralı mirasçılık belgesine göre davalılar mirasbırakan mirasçısı olduğu anlaşılmıştır yargılamaya konu edilen i̇zmir i̇li aliağa i̇lçesi horozgediği köyü parsel sayılı taşınmazların takdiyatlı tapu kayıtları uyap sistemi üzerinden çıkartılarak dosya arasına alınmıştır söz konusu tapu kayıtları incelendiğinde davalı borçlu mirasbırakanı dışında sekiz kişinin daha paylı mülkiyet çerçevesinde taşınmaza eşit paylarda malik olduğu ve dava dilekçesinde i̇zmir noterliğinin tarihli ve yevmiye numaralı mirasçılık belgesine binaen davalı olarak gösterilen dört kişinin mirasbırakan bu üç taşınmazdaki payına elbirliğiyle malik olduğu görülmüştür i̇zmir i̇cra hukuk mahkemesinin tarihli esas karar sayılı gerekçeli kararının bir sureti uyap sistemi üzerinden dosya arasına alınmıştır gerekçeli karar incelendiğinde i̇cra mahkemesinin sayılı i̇cra ve i̇flas kanununun i̇i̇k maddesi uyarınca alacağın ödenmesini sağlamak için borçlu miras sebebiyle paydaşı olduğu i̇zmir i̇li aliağa i̇lçesi horozgediği köyü parsel sayılı taşınmazlar hakkında ortaklığın giderilmesi davası açması için yetki verilmesine dosya üzerinden karar verdiği anlaşılmıştır iii hukuki̇ değerlendi̇rme uyuşmazlığın özü her ne kadar davanın adı ve davacının talep sonucu ortaklığın giderilmesi olsa da eldeki davadaki uyuşmazlığın özü aslında alacağın tahsili istemidir ve eldeki davaya uygulanabilecek tek kanun maddesi i̇i̇knun maddesidir zira davacı alacaklı tüzel kişiesas sayısı karar sayısı aslında yargılamaya konu edilen adet taşınmaza ortak olmasa da bu taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilebilmesi için mahkememizde dava açmıştır davacının ortak sıfatı bulunmamasına rağmen ortaklığın giderilmesi davası açabilmesinin yegane sebebi ise i̇i̇knun maddesidir hukuk dünyasındaki varlığını koruyan bu madde i̇cra mahkemesinin kararına da dayanak olmuştur ve tl tutarındaki asıl alacağın tahsilinin gerçekleştirilebilmesi amacıyla tane tarım arazisi vasfında taşınmazın satışı için ortaklığın giderilmesi davası açmak üzere i̇cra mahkemesi tarafından davacıya yetki verilmiştir bilindiği üzere gerek elbirliği mülkiyeti suretiyle olsun gerek paylı mülkiyet suretiyle olsun bir mal üzerindeki ortaklığın giderilmesi sayılı türk medeni kanununun tmk ve maddelerinde düzenlenmiştir ayrıca ortada bir miras ortaklığı var ise elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi meselesi yine tmknun maddesiyle kanuni varlığa kavuşturulmuştur yukarıda sayılan kanun maddeleri de dikkate alınarak bir maldaki ortaklığın giderilmesinin istenebilmesi için öncelikle bir mal üzerinde ortaklık bulunmalı ortakların hukukî bir işlem gereğince veya ortak malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle ortaklığı devam ettirme yükümlülüğü bulunmamalı ve uygun olmayan zamanda paylaşma isteminde bulunulmamalıdır ancak ortaklığın giderilmesi istemlerinde tmknun maddesi hiçbir zaman unutulmamalı ortaklığın giderilmesi isteminin dürüstlük kuralına uygun olduğu hâkim tarafından kendiliğinden denetlenmelidir zira bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz buna göre hâkim ortaklığın giderilmesi isteminin gerçekten malın paylaşılması iradesiyle yapıldığından ve diğer ortaklara zarar verme veya malın tamamını ele geçirme amacıyla yapılmadığından emin olmalıdır sonuç olarak her ortaklığın giderilmesi davası sırf tmk maddesi paydaşlardan biri malın paylaşılmasını isteyebilir dediği için kabul edilecek değildir yani ortaklığın giderilmesi davalarında her zaman somut olay bazında hakkaniyet değerlendirmesi yapılmalıdır buna göre tarafların ortaklık iradeleri ve ekonomik durumları ortak olunan malın niteliği ortak malın sürekli bir amaca özgülenmiş olup olmadığı ve mevcut piyasa koşulları hakim tarafından dikkate alınmalıdır nitekim tmknun maddesi uygun olmayan zamanda paylaşma isteminde bulunulamaz diyerek bu anlatılanların hukuki doğruluğunu kanıtlamaktadır bu noktada ortaklığın giderilmesi davalarının tamamen denge meselesi üzerinden değerlendirilmesi gerektiğini tarafların hak ve menfaatlerinin çok hassas bir şekilde ayarlanmasına ihtiyaç duyduğunu ve birinin hakkını teslim ederken diğerini zarara uğratmamak için duyarlı mekanizmalar kullanılmasına muhtaç olduğunu ifade etmek ve her ortaklığın giderilmesi davasında bu hassas dengeyi sağlamak için çok sıkı bir şekilde mülkiyet hakkı değerlendirmesi yapılması gerektiğini ilan etmek mümkündür mülkiyet hakkı bakımından değerlendirme genel olarak davanın ortaklığın giderilmesine ilişkin olmasına rağmen davacının ortak sıfatının bulunmaması borçlu sıfatına sahip davalının mirasbırakanı hariç bu taşınmaz üzerinde malik sıfatı bulunan farklı kişinin daha bulunması ve bu kişilerin tahsili amaçlanan alacakla hiçbiresas sayısı karar sayısı hukuki bağlantısının bulunmaması hususları üzerinde mahkememiz hukuki ve vicdani olarak değerlendirmelerde bulunmuştur buna göre mahkememiz önüne gelen ve medeni hukuk davası olan işbu davanın hukuki sebebi olan i̇i̇knun maddesini anayasamızın maddesi ile güvence altına alınmış temel haklardan olan mülkiyet hakkı bakımından değerlendirmeye tabi tutmuştur zira öğretide de isabetle belirtildiği gibi anayasasız bir medeni hukuk olamaz serozan anayasa mahkemesinin yeni medeni kanun kurallarına i̇lişkin kararlarının değerlendirilmesi anayasa mahkemesinin medeni hukuka i̇lişkin kararlarının değerlendirilmesi sempozyumu i̇stanbul anayasamızın maddesine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkememiz de i̇i̇knun maddesini aşağıda anlatılan gerekçelerle anayasamızın ve maddesine aykırı görmüştür belirtmek gerekir ki somut norm denetimine başvurmak için uygulanacak kanun hükmünün mahkememizce anayasaya aykırı görülmesi yeterlidir illa ki tarafların bu konuda bir iddiasının bulunması gerekmez i̇çtihatlar ve öğretideki görüşler itibariyle gelinen bu noktada artık bilindiği üzere mülkiyet hakkının korunması meselesi yatay ilişkilerde de devletlerin sorumluluğuna sahne olmaktadır buna göre özel hukuk kişilerinin mülkiyet haklarını birbirine karşı da koruyacak olan devletlerdir ve bu konuda pozitif yükümlülükleri mevcuttur yani devletler bireyin mülkiyet hakkının ihlali anlamına gelebilecek hareketlerden sadece kaçınmakla yetinmemeli bunun yanında bireylerin birbirlerinin mülkiyet hakkını ihlal edebilecek hareketlerini önleyebilecek veya ortaya çıkan zararı giderebilecek mekanizmalar üretmelidir gerek anayasa mahkemesi aym gerekse avrupa i̇nsan hakları mahkemesi ai̇hm devletlerin pozitif yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği konusunda yaptığı incelemelerde mülkiyet hakkına müdahalenin var olup olmadığı konusunda yaptığı incelemelerdeki yöntemden hareket etmektedir gemalmaz haydar mülkiyet hakkı anayasa mahkemesine bireysel başvuru el kitapları serisi ankara perdecioğlu i̇smail mülkiyet hakkı yönünden devletin pozitif yükümlülükleri ankara ancak mülkiyet hakkının yatay etkisinin söz konusu olduğu hallerdeki pozitif yükümlülükler meselesinde devletlerin mülkiyet hakkına müdahalesinden bahsedilemeyeceğinden yapılması gereken inceleme özel olarak şekillendirilmelidir buna göre devletin pozitif yükümlülüğünün bulunması için bireyin mülkiyet hakkının bir başka birey tarafından ihlal edilmiş olması yeterlidir bu ihlalin gerçekleşmiş sayılabilmesi için ise mutlaka ihlali önlemek noktasında veya ihlalin sonucunu telafi edebilmek konusunda devletin yükümlülüklerinin olduğunu kabul edebilmek gerekir zira ihlalin gerçekleştiği ancak ihlali önlemek noktasında veya ihlalin sonucunu telafi edebilmek konusunda devletin yükümlülüklerinin olmadığı bir ihtimal yoktur bunun aksinin ileri sürülmesi ihlal karşısında devletin eylemsiz kaldığını ifade etmek olur ki bu ifade hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz mahkememiz de i̇i̇knun maddesini mülkiyet hakkının yatay etkisi kapsamında anayasamızın ve maddesine aykırı gördüğünden işbu kanaatinin gerekçesini i̇i̇knun maddesinin uygulanması halinde bireyin mülkiyet hakkının bir başka birey tarafından ihlal edilmiş olması sonucunun doğacağı düşüncesi üzerinden açıklamaktadır bireylerin yarışan haklarının dengelenmesi ve usuli güvenceleresas sayısı karar sayısı bir bireyin sahip olduğu alacak hakkı vesilesiyle alacağının tahsili için aralarında borçlunun da bulunduğu alacakla ilgisi bulunmayan başka bireylerin ortak olduğu bir malın satılmasına imkan veren şeklen bir kanun maddesi hukukumuzda maalesef mevcuttur bu kanun maddesi i̇i̇knun maddesinin ta kendisidir ancak belirtmek gerekir ki ortada şeklen bir kanun maddesinin bulunması kanunilik ilkesinin sağlandığı anlamına girmez zaten bunun aksi geçerli olsaydı kanunların anayasaya aykırılıklarından bahisle iptal edilmeleri hukuken mümkün olmazdı bu sebeple mevcut olan bu kanun maddesinin hukukilik şartını taşınması gerekmektedir bir kanun maddesinin mülkiyet hakkı bakımından hukuki olduğunu ifade edebilmek için aşağıda açıklandığı üzere yarışan hakların dengesinde şüpheye ve boşluğa yer vermemesi gerekmektedir bilindiği üzere herkesin mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu ve bu hakların ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği anayasamızın maddesinde düzenlenmiştir ve bireylerin mülkiyet hakkı bu şekilde anayasal güvence altına alınmıştır yine devletimizin de tarafı olduğu avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ek protokolünün maddesinde mülkiyetin korunması başlığı altında her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı var olduğu bir kimsenin ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabileceği düzenlenmiştir eldeki davada her ne kadar davacı alacaklının alacak hakkı da mülkiyet hakkı kapsamına girse de diğer tarafta da davalıların taşınmazlar üzerinde mülkiyeti hakkı mevcuttur ki şüphesiz taşınmaz mülkiyeti de mülkiyet hakkı kapsamındadır bu noktada belirtmek gerekir ki bir bireyin mülkiyet hakkı ötekininkinden üstün değildir zaten mülkiyet hakkının yatay etkisinde en temel mesele de bireylerin yarışan haklarının dengelenmesidir devlet de yarışan hakların dengelenmesinde en adil çözümü sağlayacak usuli güvenceleri hayata geçirmekle yükümlüdür devletin bu yükümlülüğü yerine getirememesi uyuşmazlık konularında bir tarafın diğerinden üstün hale getirilmesi anlamına gelir ki bu da anayasamızın maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırı olur bir devlet yasama faaliyeti vasıtasıyla bireylerin yarışan mülkiyet haklarının dengelenmesi konusuna çözüm getirirken ortaya koyduğu kanun normunun mülkiyet hakkının korunması için gereken idari ve yargısal usuli güvencelerini sağladığından emin olmalıdır eldeki davada alacağın tahsilini sağlamak için i̇i̇knun maddesiyle bir denge mekanizması kurarken bu usuli güvencelerinin sağlanmadığına mahkememizce kanaat getirilmiştir öyle ki i̇i̇knun maddesine dayanılarak açılan ortaklığın giderilmesi davalarıyla bir alacağın tahsili için bu alacakla hiçbir hukuki bağlantısı olmayan üçüncü kişilerin mülkiyet hakları da ihlal edilmektedir her ne kadar ortaklığın satış suretiyle giderilmesinde paylara tekabül eden nakdi karşılığın ortaklara verildiği düşünülüyor olsa da bu nakdi karşılık ortakların mülkiyet hakkını ve tanıdığı yetkileri hukuken karşılamamaktadır zira söz konusu malın birey için manevi değeri olabilir bunun yanında ortak söz konusu malı uzun yıllar muhafaza edip veya ortaklarla birlikte sürekli olarak bir amaca özgüleyip çeşitli amaçlarla kullanma yararlanma ya da değerinin yükselmesini bekleyip dilediği fiyattan satma veya bağışlama özgürlüğüne de sahip olmalıdır çünkü mülkiyet hakkı kullanmausus yararlanmafructus ve tüketmeabusus yetkilerini içerir mülkiyet hakkına konu olan malın satılarak dönemki nakdi karşılığının ortağa verilmesi mülkiyet hakkının sağladığı bu üç yetkiyi tam olarak karşılayamaz dolayısıyla mülkiyet hakkına son verilerek rayiç bedelinin nakden ödenmesi devletin tercih edeceği son çözüm olmalıdıresas sayısı karar sayısı bu noktada kamu yararı kavramı gündeme gelmektedir çünkü i̇i̇knun maddesi vasıtasıyla açılan ortaklığın giderilmesi davalarının malın rayiç bedeli ödenmek suretiyle mülkiyet hakkının sona erdirildiği kamulaştırma davalarından kamu yararı açısından ayırt edilmesi gerekir kamulaştırma davalarında söz konusu mülkiyet hakkının sona erdirilmesi için kamu yararı şartı açık bir şekilde mevcuttur i̇i̇knun maddesi vasıtasıyla açılan ortaklığın giderilmesi davalarında ticari ve ekonomik hayatın düzeninin ve işleyişinin sağlanması kamu yararından olsa bile bu kamu yararı amacıyla izlenen yöntem ortaya çıkan sonuç ile ölçülülük arz etmemektedir çünkü maldaki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilip payın satılması mümkünken doğrudan malın satışa çıkarılması ticari ve ekonomik hayatın düzeninin ve işleyişinin sağlanması düşüncesiyle açıklanamaz çünkü ticari ve ekonomik hayatın düzeninin ve işleyişinin sağlanması için alacağın tahsil edilmesi yeterlidir halde maldaki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilip payın icra yoluyla satılması ve alacağın tahsil edilmesi mümkünken ticari ve ekonomik hayatın düzeninin ve işleyişinin sağlanması düşüncesinin üçüncü kişilerin paylarının satılmasını kapsamadığı açıktır dolayısıyla i̇i̇knun madde maddesinin üçüncü kişilerin paylarının da ihaleyle satılması konusunda kamu yararı koşulunu sağlamadığı kanaatine varılmıştır ayrıca kamulaştırma davalarında ihalesiz bir şeklide belirlenen rayiç bedel doğrudan devlet tarafından ödenmektedir yani devlet kamulaştırma davalarında tazmin etme usuli güvencesini sağlamıştır i̇i̇knun maddesi vasıtasıyla açılan ortaklığın giderilmesi davalarında ise ihale sonucunda bedel ödemesi söz konusudur i̇hale mevcut mevzuat kapsamında rayiç bedelinin yarısı üzerinden açıldığından ortakların paylarının değerinin tamamını alamamaları konusunda bir risk vardır ve bu risk devlet tarafından bertaraf edilmelidir tazmin etme meselesinde i̇i̇knun maddesinin usuli güvence sağlamadığına mahkememizce kanaat getirilmiştir bu noktada ortakların kanuni ön alım haklarının bulunduğundan bahisle borçlunun payını diğer ortakların satın alabilecekleri ve bu şekilde de mülkiyet haklarının ihlal edilmeyeceği şeklinde hukuk nosyonundan yoksun bir görüş gündeme gelebilir ancak bu görüş geçersizdir çünkü bireyi ön alım hakkını kullanmaya zorlamak da bir yüktür ve başlı başına mülkiyet hakkına müdahaledir devlet eliyle bireyin bu yüke katlanmasını beklemek ve bireyin diğer malvarlığını etkileyecek bir sonuç doğurmak mülkiyet hakkına uygun düşmez bireyin ekonomik olarak ön alım hakkını kullanmaya hazır olamayacağı ihtimali bir yana bireyler devlet eliyle mal edinmeye zorlanamaz bu görüş hukuki bir çözüm içermemektedir ve anayasaya aykırı bir uygulamanın kılıfı olmamalıdır ayrıca yukarıda bahsedildiği üzere ortaklığın giderilmesi davasının konusu ortaklık olduğundan tarafların ortaklık iradeleri ve ekonomik durumları ortak olunan malın niteliği yönetimi belirli bir amaca özgülenmiş olması ve mevcut piyasa koşulları ve hatta dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı hakim tarafından dikkate alınmaktadır dolayısıyla tarafların bu konulardaki iddia ve savunmaları dava sonucuna da etki etmektedir oysa ki i̇i̇knun maddesi vasıtasıyla ortaklığın giderilmesi davası açıldığında tüm bu değerlendirmeler rafa kalkmaktadır özellikle de paylı malın sürekli olarak bir amaca özgülenmesi ihtimali devre dışı kalmaktadır ve mahkemenin tek bir yönde karar verebilmesi için kanuni bir zorlamaya sebep olunmaktadır çünkü i̇i̇knun maddesinde sadece ve sadece satış veya gereken diğer tedbirleri almak şeklinde sonuç öngörülmüştür gereken tedbirlerin ne olduğu ise tamamen belirsizdir ki bu durum kanunların belirli ve öngörülebilir olması ilkesine aykırıdır ayrıca bu şekilde peşin bir sonuç doğuran ve hukuki dinlenilme hakkını yok eden kanun hükmü anayasamızın maddesindeki hak arama hürriyetine deesas sayısı karar sayısı aykırıdır bu açıklananlar bizzat söz konusu maddenin yargısal usuli güvenceleri sağlamadığını ispatlamaktadır ayrıca belirtmek gerekir ki uygulamada her dereceden mahkeme i̇i̇knun maddesini ortaklığın giderilmesi davası açmak için yetki verilmesine dair dayanak görmektedir bu sebeple söz konusu kanun hükmünün anayasaya aykırılığı maalesef ki uygulamamıza yerleşmiştir tüm bu açıklanan gerekçeler ışığında olması gereken alacağın tahsili için elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülerek payın satılmasıdır zira bu şekilde pay üçüncü bir bireye devredilse ve bu üçüncü birey ortaklığın giderilmesi davası açsa bile en azından bu dava hukuken gerçek bir ortaklığın giderilmesi davası olacak ve ortaklığın giderilmesi hukuken gerekiyorsa ortaklık giderilebilecektir bu sebeple öncelikle sayılı i̇cra ve i̇flas kanununun maddesinin bir bütün olarak bu mümkün değilse sayılı i̇cra ve i̇flas kanununun maddesinin fıkrasının bir bütün olarak iptal edilmesini talep etmek gerekmiştir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı i̇cra ve i̇flas kanununun maddesinin bir bütün olarak bu talebin kabul edilmemesi halinde sayılı i̇cra ve i̇flas kanununun maddesinin fıkrasının bir bütün olarak anayasanın ve maddesine aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesine arz olunur
2,313
esas sayısı karar sayısı sayili ktk metni̇nde yer alan bu i̇baresi̇ yönünden anayasaya aykirilik sorunu i̇tiraz usulü ve i̇tiraza konu hükmün doğrudan uygulanma sorunu açısından açıklamalar i̇tiraz konusu edilen sayılı ktk hükmü esas itibari ile görülmekte olan davada doğrudan uygulanacak hüküm mahiyetinde değildir zira itiraza konu hadise münhasıran hükmü bağlamında denetim ve sonrasında tespit edilen rapora istinaden tatbik edilen idari para cezasına dairdir ancak meri mevzuatımızda alkol denetimine dair itiraz hakkı bahşeden yegâne hüküm kanunun hükmünde yer aldığı cihetle kanunun hükmü bakımından gerek itiraz konusu somut olayda dolaylı tatbik sahası doğacağının kabul edilebileceği ve esasen ileriki safhalarda açıklanacağı üzere kanunun hükmünün anlamındaki hadise ve tatbikat bakımından da hüküm ve sonuçları itibari ile uygulanması ihtimali olabileceği daha doğrusu uygulanma sahasının genişleyebileceğidir şöyle ki sayılı ktk uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla kollukça teknik cihazlar kullanılır hükmü ile genel hüküm tesis etmiş hükmü ile de kişinin yaralanmalı veya ölümlü ya da kollukça müdahil olunan maddi hasarlı trafik kazasına karışması hâlinde ikinci fıkrada belirtilen muayeneye tabi tutulması zorunludur teknik cihaz ile yapılan ölçüme itiraz eden veya bu cihaz ile ölçüm yapılmasına müsaade etmeyen bu sürücüler en yakın adli tıp kurumuna veya adli tabipliğe veya sağlık bakanlığına bağlı sağlık kuruluşlarına götürülerek uyuşturucu veya uyarıcı madde ya da alkol tespitinde kullanılmak üzere vücutlarından kan tükürük veya idrar gibi örnekler alınır bu işlem bakımından tarihli ve sayılı ceza muhakemesi kanununun inci maddesi hükümleri beşinci fıkrası hariç olmak üzere uygulanır şeklindeki düzenleme ile yaralamalı ölümlü maddi hasarlı trafik kazalarında muayenenin zorunlu olduğu bir diğer anlatımla kanunu hükmünde yer alan imtina hakkının bu hallerde bulunmadığı kanunca tanınmadığı ve direnme kabul etmeme reddetme hakkının bulunmadığı kanunun yazım ve düzenleme şekli itibari ile kanunun kullanmış olduğu bu sürücüler ibaresi delaleti ile bu hallerde ayrıca bahsi geçen ölçüme itiraz hakkının tanındığı ayrıca ölçümün kabul edilmemesi halinde de zikredilen sağlık kuruluşlarına götürülme hakkının mevcut olduğu görülmektedir gerek kabahat mevzuatı ve idari yaptırımların yerleşik tatbikatı gerekse de sayılı tck hükmü bağlamında ölümlü yaralamalı maddi hasarlı olmayan trafik kazalarında kollukça teknik cihazla yapılan ölçümü reddetme ve sağlık kuruluşuna başvurma hakkı kanunun ölçüme itiraz ve ayrıca ölçümü ret ile sağlık kuruluşunda ölçümü içerisinde zikretmesi sebebi ile pek çok probleme ve hak kayıplarına sebebiyet vermektedir kişiler haricen rapor aldırabilmekte ve raporlar ilk yapılan ölçümün daha altında yahut daha farklı çıkabilmektedir trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu açısından da hadisenin ölümü yaralamalı maddi hasarlı trafik kazası olması hallerinde aldırılan raporlarda da sözkonusu farklılıklar görülmekte söz konusu hal dışındaki olaylar da bazen gözaltı gereği bazen savcı talimatı vbgereği aldırılan raporlar kollukça ilk yapılan tespitten daha farklı ve daha düşük miktarda sonuçlar verebilmektedir i̇lk derece mahkemeleri ve kanunyolu mahkemeleri ilgili sağlık kuruluşlarınca aldırılan raporlara itibar etmektedir zira alkol oranı ile ilgili adli tıpın kriteri olan saatte promilllik azalma nisbetinin çok daha altında sonuçlar ortaya çıkmakta bu hal de ilk yapılan tespitin güvenilirliğini ve dolayısı ile hukuki güvenliği belirliliği ihlal etmektedirörneğin antalya bölge adliye mahkemesi ceza dairesi sayılı ilamı ile sanık soner korkmazın olay günü yol kontrolünde durdurularak saat de yapılan ölçümünde saat de alınan adli raporunda ise promil alkollü olduğunun tespit edildiği yargıtay ceza dairesi başkanlığının tarih esas karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere ölçümler arasındaki saat farkının kısalığı dikkate alındığında sanığın lehine olan ikinci raporun esas alınmasının gerektiği saatte alkol miktarının ortalama promil düşeceği yönündeki bilimsel tespit dikkate alındığında somut olayda alkolmetre ile ölçüm ile hastanedeki ölçüm arasında dakikalık bir zaman olduğu ve bu zaman zarfında alkolün yaklaşık promil düşeceğinin kabul edilmesi gerektiği hastanedeki ölçüm olan promilin üzerine ilave edildiğinde sanığın promil alkollü olacağı ve bu miktarın promilin altında kaldığı şeklindeki kararı ile sağlık kuruluşlarının raporuna üstünlük tanınması gerektiğini hükme bağlamıştır benzer mahiyetli pekçok karar bulunmaktadır i̇stinaf kararındaki bariz fark ve lehe olan rapora itibar edilmesi de dikkate şayan bir diğer haldir ve pek çok mahkeme kararına da benzer haller yansımaktadır açıklanan gerekçelerle ceza yargılamasında muhtelif kararlara yansıdığı üzere gündeme gelen raporun aldırılma ve dolayısı ile kıyaslama imkanı ayrıca kabahat yargılamasında idari para cezaların incelenmesi ve denetlenmesi bakımından da gündeme gelmeli kabul edilmelidir ki aksi halde denetimi imkansız mutlak bir önkabulün varlığı ve buna istinaden yürüyen bir tatbikat sözkonusu olacaktır ki kanunun tatbikatın olması gereken hukukun arzuladığı netice bu değildir kaldı ki bahsi geçen raporun aldırılması da ceza yargılamasında dahi kanunun düzenleme şekli sebebi ile yaralamalı ölümlü maddi hasarlı trafik kazalarına müncer olup diğer hallerdeki raporlar gözaltı savcı talimatı adli rapor vb esnasında temin edilen raporlardır elbette promil ölçümlerine dair cihaz tespitleri tamamiyle her defasında her daim hastane raporu ile teyid edilmesi zaruret arz eder surette sıhhatsiz ve şüpheli değildir ancak incelenen ve çözüm bulunmak istenen mesele promil ölçümlerinin hatalı olduğu durumlarda hak kayıplarının ve bundan kaynaklı uygulama farklılıklarının önüne geçebilme bu bağlamda adilane denetlenebilen tarafları mutmain kılacak bir hal çaresi bulabilmektir ki bu da rapor alınma ve ölçüme itiraz imkanını umumi olarak bütün denetim neticeleri için bu hakların teşmil edilmesi sadece hal ile mahdut bulunmaması ile mümkün olacaktır bu itibarla meri mevzuatımızda kanunun yazım ve düzenleme şekli itibari ile yapılan ölçüme itiraz ile ölçümü kabul etmeyerek doğrudan sağlık kuruluşuna başvurabilme imkanlarının kanunun te saydığı hallere mahsus olarak değil her nevi hadiseye teşmil edilebilir olacağı bir diğer anlatımla olması gerektiği aksi halde hak kayıplarının ve problemlerin doğacağı gerekçesi ile kanunun hükmünde yer alan bu ibaresinin görülmekte olan davada uygulanacak kanun hükmü olduğu kanaatine ulaşılmıştır esasa i̇lişkin açıklamalar i̇tiraz konusu kuralın hukuk devleti eşitlik ilkesi hak arama hürriyeti suçların ve cezaların şahsiliği noktasında anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu düşünülmektedir hukuk devletinde olması gereken uygulama birliği belirlilik öngörülebilirlik ve denetime elverişliliktir halbuki kanunun ile düzenlemesindeki farklılık sebebi ile yalnızca fiili kanuni limitler bağlamında suç teşkil eden kişiler bakımından ölçüme ölçümün sonuçlarına itiraz etme ile ölçüm yapılmasına müsaade etmeme halinde en yakın sağlık kuruluşlarına başvurabilme hakkı tanınmıştır bu hali ile ciddi bir tenakuz ile hüküm ve neticeleri itibari ile nisbetsiz bir vaziyet hasıl olmaktadır bu haller iki fasıl halinde incelenecek olur ise ölçümün sonuçlarına itiraz etme hakkı bakımından maddi hadisenin yalnızca tck kapsamında değerlendirilebilecek olmasının yanısıra ilaveten ayrıca ölümlü yaralamalı maddi hasarlı trafik kazası boyutunda olması aranmaktadır ki bu hukuki ve ayrıca tıbbi fiziki denetimin neden en ağır en ciddi vakalara mahsus olduğu neden diğer hallerde tanınmadığı noktasında hiçbir doyurucu cevap ve gerekçeye sahip değildir ölçüm yapılmasına müsaade etmeme sağlık merciinde ölçüm yaptırma bakımından ise ilk bakışta kanunun hükmünün varlığı hükmü ile birlikte birbirlerini tamamladığı kanunun hükmünde düzenlenen haller dışında ölçüm yapılmasına müsaade etmemenin muhatabın hüküm ve neticelerine kişisel olarak katlanması şartı ile bir hak olduğu maddesinde ise hak olmayıp ayrıca kolluğa tanınan denetim yetkisinin zaruri bir hak ve yetki olduğu ve dolayısıyla muhataba tanınan imtina hakkının tamamen bertaraf edilerek ölümlü yaralamalı maddi hasarlı trafik kazalarında tüketilmesi gereken idari hukuki tıbbi safha olduğu düşünülebilir ancak idari yaptırım tatbikatında sıkça görüleceği üzere bir kısım sürücüler ayrıca sağlık kuruluşuna götürülmeyi istedikleri için tekniz cihazdan imtina etmektedirler bu halde de idari para cezası ile birlikte ehliyetin geri alınması söz konusu olmaktadır ki ehliyetin geri alınması süresi yıl olup yaptırım teşkil eden hale göre fevkalade uzundur zira ilk ihlalde ehliyetin geri alınma süresi aydır bu bağlamda kişiler muhatap oldukları idari denetimde daha sağlıklı sonuç alınmasını istedikleri için ölçüm yapılmasına müsaaade etmezse yahut ölçüm yapılsa dahi kapsamındaki her nevi yahut ile tck kapsamında ölümlü yaralamalı maddi hasarlı trafik kazaları haricinde sağlık kuruluşunda yeni bir ölçüm yapılamayacağı için çok fazla hak kayıpları söz konusu olacaktır zira suç teşkil eden fiiller suç olmaktan çıkabileceği gibi idari para cezası gerektiren fiil ve hadiselerde de idari para cezası gerektirmeyen miktarda yahut kıyaslama neticesi miktara ulaşılabilecek bir netice ortaya çıkabilecektir çünkü sağlık merciinin raporu esas alınarak saat aralığı itibari ile promillik baremler eklenip çıkarılarak nihai tespite gidilmektedir esas itibari ile de problem budur zira yıllardır pek çok ihtilaf ve pek çok meselenin kaynağı ölçüme itiraz hakkının olmamasıdır eğer ölçüme itiraz hakkı tanınacak olsa ölçümden imtinayı düzenleyen ve ayrıca müeyyideye bağlayan kanunun hükmü de ekseri hadiseler bakımından atıl kalacak ve tatbik sahası bulmayacaktır çünkü aylık müddet ile imtina halinde bunun katı müddet ile yıllık müddetle ehliyetin geri alınması karşsıında daha az süreli olan aylık süre ehliyetin alınmasını gerektiren idari işlem tercih edilecektir ancak kanunun sistematiği gereğ imtina hakkı icabında kişiyi suç soruşturması ve kovuşturmasından dahi koruyacak surette ihdas edildiğinden daha uzun süreli ehliyetin alınması kendisinin katlanacağı kişisel külfet hükmünde bulunmaktadır haddizatında kanunun hükmü ölçümün zorunlu olduğu ölümlü yaralamalı maddi hasarlı trafik kazaları haricinde mutlak ve umumi olarak ölçümden imtina hakkı tanınmıştır ancak ölçümün kontrol edilebilirliği ve denetlenebilirliği olmalıdır ki ölçümden imtina söz konusu olmasın kaldı ki belki suç teşkil eden haddin üzerindeki hallerde dahi ölçümden imtina hakkının kullanılması hadiseyi suç boyutunda değil münhasıran kabahat boyutunda incelenmesine sebebiyet vermektedir ki bu da kanunun düzenlenme ve yazım hatasının bu bağlamda ölçüm sonucuna itiraz hakkının ve bir sağlık kuruluşunda ölçüm yaptırılması hakkının münhasıran teki hallere mahsus düzenlenmesinden mütevellittir halbuki kanunkoyucu diğer hallerde ölçüme itiraz ile sağlık merciinde ölçüm talebini açıkça yasaklamamış fiili tatbikatta örnekleri olduğu üzere inisiyatif ve takdire bırakmıştır bu bağlamda hasıl olan tenakuz ve nisbetsizliklerin telafisi de sistematik bir uygulama geliştirildiği takdirde aşılabilecektir hatta son cümle hükmü bu hallerde hadise sonrası mutlak surette bir sağlık mercii raporunun zaruret arz ettiğini üstünlük tanıdığını bu işlem bakımından tarihli ve sayılı ceza muhakemesi kanununun inci maddesi hükümleri beşinci fıkrası hariç olmak üzere uygulanır düzenlemesi ile ölümlü yaralamalı maddi hasarlı trafik kazalarının olduğu hadiselerde suç vasfının taksirle yaralama trafik güvenliğini tehlikeye sokma gibi üst sınırı yılın altında olan suçlar bakımından dahi cmk e üst sınırı iki yıldan daha az hapis cezasını gerektiren suçlarda kişi üzerinde iç beden muayenesi yapılamaz kişiden kan veya benzeri biyolojik örneklerle saç tükürük tırnak gibi örnekler alınamaz istisna getirmesi ile de da düzenlenen ölçümü tamamen reddetme imtina hakkını bertaraf ettiği görülür ancak fiili tatbikatta bu hallerde dahi imtina hakkı mutlak değerlendirilerek muhataplara a göre işlem yapılmakta kaza tespit tutanağı düzenlenmekte hadisenin mahiyeti ve vuku şekline göre dair tespitler mevcut ise buna göre sair suçlardan soruşturma yapılmaktadır fakat bu işlem de esas itibariyle hatalıdır zira kanun bu hallerde suç limitini promil yerine promil olarak tayin etmiştir ki bu dahi başlıbaşına hükmü gündeme geldiğinde imtina hakkının ve sağlık merciinden rapor aldırılmasını dahi reddetme hakkının bulunmadığına delalet etmektedir çünkü daha vahim hallerin doğması tehlike suçu olan trafik güvenliğini tehlikeye sokma bakımından somut tehlikenin de gerçekleşmesi hallerinde kanunkoyucunun ve esasen normun koruma sahası ve himaye fonksiyonu ile hasıl olan tehlikenin neticelerin daha ciddi ve şiddetle cezalandırılabilir olması gerekir ki bu bağlamda te yer alan hallere mahsus olarak yerine promilin asgari had olarak kabulü suç politikası açısından tabiî ve yerindedir açıklanan gerekçelerle kural hukuk devletine aykırıdır eşitlik ilkesi açısından da esas itibari ile aynı açıklamalar geçerlidir kanunun hükmü bağlamında ölümlü yaralamalı maddi hasarlı trafik kazaları haricinde ölçüme itiraz imkanı bulunmmaası ile ölçümü kabul etmeyerek merciiden rapor aldırılma imkanının tanınmaması benzer nevi pek çok hadisede hak kayıplarına yol açar mahiyettedir zira özü itibari ile kanunun sınırlı saydığı kategori ile diğer kabahat veveya suç teşkil eden fiil ve hadiseler bakımından bir farklılık bulunmamaktadır bu haliyle de aynı hukuki pozisyondaki muhataplar açısından eşitlik ilkesine aykırı bir durum ortaya çıkmaktadır yukarıdaki fasıllarda yer verilen örnek istinaf mahkemesi ilamında görüleceği gibi bazı hadiselerde fiil suç olmaktan çıkıp kabahat dahi teşkil etmeyen miktara inebilmektedir bu yönü ile aynı mhaiyette ve aynı hukuki statüdeki pek çok hadise ve insan açısından sağlık merciinden aldırılan bir raporun bulunmamasının eşitlik ilkesini ihlal ettiği aşikardır hak arama hürriyeti bakımından da denetlenebilme dava ve kanunyoluna başvurma adil yargılanma hakları bakımından da itiraz konusu kural anayasaya aykırıdır zira önceki fasıllarda teferruatıyla ve sarahatle açıklandığı üzere kanunun hükmündeki sayılan hallere mahsus olarak ölçüme itiraz ile sağlık merciinde ölçüm imkanı tanınması diğer hallerde ise mezkur imkanların tanınmayıp tamamen imkansız kabulü hak arama hürriyeti bakımından da fevkalade çelişkili zararlı ve hak mahrumiyeti hasıl edecek neticeler tevlit edeceği izahtan varestedir bir şekilde sağlık kuruluşundan rapor alınabilmesi halinde birinci yapılan tespitin denetimi söz konusu olmakta aksi halde mutlak bir kabul şeklinde addolunmaktadır cezai anlamda muhatabın bir rapor aldırabilmesi önceki fasıllarda belirtilen muhtelif sebeplerle olabileceği için bir nebze mümkün olmakla birlikte kabahat boyutunda kalan fiillerle ilgili bu imkanın tanınmaması denetimin ortadan kaldırılması haliyle pek çok hak kayıplarına sebebiyet vermektedir kişilerin kendi başlarına rapor aldırma talepleri de genel itibari ile kabul görmediğinden mümkün olmamakta nadir sayıda kendi imkanları ile kan tahlili vbyaptırabilenler görülebilmektedir ancak içlerinde alkol ölçümü yaptırabilenler sağlık merciilerin adliidari işlemlere konu olabilmesi ciheti ile inisiyatif almak istememeleri ve bu yüzden talimatyazı istemeleri sebebi ile hemen hemen yok denecek kadar azdır suçların ve cezaların kanuniliği açısından da fiilin kabahat ve suç olarak tanımlanması yapılan ölçüm ve tespitler neticesindedir ile promile dair değerlendirmeler sözkonusu miktarların altı yahut üstü sonuçlar fiil ve hadiseyi suç olmaktan bazı hallerde de kabahat olmaktan çıkartmaktadır bu yönüyle de miktarın test edilebilirliği kontrol edilebilip denetlenebilirliği hayati ehemmiyet arz etmektedir zira trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu açısından da pek çok hadisede çelişki doğmakta eğer var ise sağlık kuruluşunun raporuna itibar edilmektedir bu hususta pek çok yargı kararı da mevcuttur keza öldürme ve yaralama suçlarında taksir bilinçi taksir kusur kusurun ağırlığı suç vasfı olası kast müesseselerinin varlığı ve tartışılmasında da promil ve ölçümün sıhhati pek çok yargı kararına konu olmaktadır bu itibarla ölçüme itiraz edilebilmesi sağlık kuruluşundan rapor aldırılması suç teşkil eden ve ölümü yaralamalı maddi hasarlı trafik kazaları ile mahdut olmamalı her nevi suç yahut kabahat teşkil edenedebilecek hallere mahsus külli ve umumi bir uygulama alanı bulmalıdır mahiyet itibari ile sıcağı sıcağına anlık bir tespit yapılmadığı takdirde yargı merciilerince de kıyasa medar bir kaynak bulunamayacak bu da eskiden beri devam eden problemlerin sürmesine sebep olacaktır promil sınırlarının saate yayılan zamandaki promil azalmasının son derece önemli olduğu bir fiilhadiseyi suç yahut kabahat olarak tarif ve tavsif etmede promil ölçümünün hayati ehemmiyet arz ettiği bir durumda belirsizlik ve göreceliliğin suçların ve cezaların kanuniliği ilkesine aykırı düşeceği ve kabul edilemeyeceği ortadadır ezcümle hukuk sistematiğimizde istisna olan ölçüme itiraz ile sağlık kuruluşundan rapor aldırılma imkanları kural olmalıdır ki bu takdirde problemlerin önüne geçilebilecektir haddizatında hastane raporlarına itibar edildiğine dair örnekler gerek kabahat yargılaması gerekse de ceza yargılaması bakımından ortadadır esasen işbu somut norm denetiminin gayesi ve neticesi de bu vaziyete normatif bir temel teşkil etmektir muhtemeldir ki cihaz ile hastane raporu arasındaki farklılıkların ilmi tıbbi teknik sebepleri de bulunmaktadır trafik denetimlerinde ve trafik kazalarında alınacak önlemlere i̇lişkin yönergeye göre gerçek alkol düzeyinini tespiti için alkol alınması ve ölçüm arasında takribi ve asgari dakikalık zaman geçmesini hükme bağlamıştır i̇lgili yönetmeliğin maddesinde bu husus açıklanmış olup buna göre ölçülen değerin gerçek alkol düzeyi olması için alkol alımı ile ölçüm yapılan zaman arasında en az dakikalık zaman geçmiş olmasına özen gösterilir sürücü alkol aldıktan hemen sonra alkol testine tabi tutulur ise sonuç yüksek bir değer çıkabilmektedir bunun nedeni ihaza nefes üflenirken ağız içerisinde dişlerdedamaktadilde bulunan alkolün de gönderilmesidir bu değere ağız alkolü denilmektedir alkolmetre ile ölçüm yapan personel ağız alkolü etkisinden arındırılmış ve doğrudan akciğerin derinliklerinden üflenmiş nefes olmasını sağlamak için sürücünün son alkolü alması üzerinden en az dakika geçmesi beklenilmelidir keza alkol test cihazı kullanımı ve ölçüm işlemi başlıklı maddede de bendinde aynı husus tekrar edilmiştir tabii ki fiili uygulamada bu husus mutlak manada gerçekleştirilebilme şartları taşımamaktadır devamlı hareketliliğin olduğu trafik alkol alma anının ispatının güçlüğünün bu bakımdan ilgili hükmün uygulanabilirlğini imkansız kılmasının yanı sıra uzun bir zaman diliminde alkol alındığı takdirde de dakikalık beklemeye gerek olmadığı ortadadır metil alkolün hastane raporlarında ölçülmediği ancak kabahat ve suç limiti olan promiller de dahi ölümcül sonuçlar doğurması sebepli bu hususu değerlendirmeye lüzum bulunmamaktadır cihaz ölçümünde ağızlığın da değiştirildiği bir vakıadır ancak önceki ölçümler kaynaklı cihaz içinde kalıntı olup olmadığı bundan dolayı sonucun etkilenip etkilenmeyeceği ilgili sahanın tatbikatında ve tıbbi uzmanlığı olanların bilebileceği bir husustur alkolün kana geçişemilim sürecinin kişisel olarak farklılık arz etmesi de tıbben kabul edilen bir gerçektir hukuki veçheden mevzuya dönülecek olur ise izah edilen problemler kaynaklı şikayet müracaatlar idarelere de yansımış olup tespitler ve çözüm önerileri açısından kamu başdenetçiliğinin bu konuya dair bir kararının sonuçlarına da bilgi mahiyetli yer vermek gerekirse türkiye büyük millet meclisi kamu denetçiliği kurumunun numaralı tarihli tavsiye kararının sonuç kısmı vii karar yukarıda açıklanan gerekçeler ve dosya kapsamına göre başvurunun kabulüne başvuranın trafik görevlilerince gerçekleştirilen alkol kontrolüne yönelik uygulamanın vatandaşların mağduriyetine yol açmayacak şekilde düzenlenmesi talebine ilişkin olarak gereği için trafik görevlilerince gerçekleştirilen alkol kontrollerinde teknik cihaz ile gerçekleştirilen ölçüm sonucunda karayolları trafik kanununun inci maddesi ile belirlenmiş olan limit değerlerinin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen sürücülerin ölçüm sonucuna itiraz etmeleri halinde ölçüm sonucunun promilin üzerinde olması halinde mevcutlu olmak kaydıyla promilin altında ise ispat yükümlülüğü kendilerine ait olmak üzere makul bir süre içerisinde sağlık bakanlığına bağlı bir sağlık kuruluşuna başvurarak kan testi yaptırmalarının ve aynı zamanda hekim tarafından muayene edilmelerinin müeyyide altına alınması yönünde mevzuat değişikliği gerçekleştirilmesi için emni̇yet genel müdürlüğüne ve jandarma genel komutanliğina teknik cihaz ile gerçekleştirilen ölçüm sonucuna itiraz halinde hastanelerde uygulanacak olan psikiyatrik nörolojik vs muayene kontrol listesinin adli tıp kurumu ve sağlık bakanlığınca hazırlanması ve sağlık bakanlığına bağlı sağlık kuruluşlarında söz konusu muayenenin gerçekleştirilmesinde görev alacak sağlık çalışanlarına konuya ilişkin eğitim verilmesi yönünde gerekli çalışmaların yapılması için adalet bakanliği adli̇ tip kurumuna ve sağlik bakanliğina trafik görevlilerince teknik cihaz ile gerçekleştirilen alkol kontrollerinde ölçüm sonuçlarının doğruluk derecesini arttırmak amacıyla sürücülerin alkollü ağız gargarası vb ürünleri kullanmış olmaları halinde ağız içerisinde kalan alkol nedeniyle teknik cihazla yapılan ölçümde yüksek sonuçlar çıkabileceği konusunda denetim öncesinde bilgilendirilmeleri ve ölçümün gerekli bekleme süresine riayet edildikten sonra gerçekleştirilmesini sağlayacak yönde mevzuat değişikliği gerçekleştirilmesi için emni̇yet genel müdürlüğüne ve jandarma genel komutanliğina teknik cihaz ile gerçekleştirilen ölçüm sonucunda kanunda belirlenmiş olan limit değerlerin üzerinde alkollü olduğu tespit edilerek sürücü belgesi geri alınan kişiler hakkında trafik görevlilerince düzenlenen geçici olarak sürücü belgesi geri alma tutanağının revize edilmesi ve söz konusu tutanakta kişilerin itirazlarına ilişkin olarak izlemeleri gereken prosedürün detaylı bir şekilde belirtilmesi muterizlerin söz konusu geçici olarak sürücü belgesi geri alma tutanağı ile birlikte sağlık bakanlığına bağlı sağlık kuruluşlarına başvurmaları halinde sevk yazısı talep edilmeksizin gerekli kan testi ve muayenenin sağlık kuruluşları tarafından gerçekleştirilmesi yönünde çalışma gerçekleştirilmesi için emni̇yet genel müdürlüğüne jandarma genel komutanliğina ve sağlik bakanliğina konuya ilişkin olarak ilgili i̇darelerin temsilcileri ve teknik personelden müteşekkil bir komisyon kurulması ve cihazların taşıması gereken teknik özellikler ile kullanım ve bakım esaslarına ilişkin hususların söz konusu komisyonca kararlaştırılması yönünde işlem tesisi için adalet bakanliği mevzuat genel müdürlüğüne adalet bakanliği adli̇ tip kurumuna emni̇yet genel müdürlüğüne jandarma genel komutanliğina i̇stanbul üni̇versi̇tesi̇ cerrahpaşa adli̇ tip ensti̇tüsüne ve türk standartlari ensti̇tüsüne trafikte gerçekleştirilen kontrollerde pozitif sonuç alınması halinde sürücülerden sağlık kuruluşlarında alınan numunelerin görülmekte olan dava süresince muhafazasının sağlanması yönünde mevzuat değişikliği gerçekleştirilmesi için sağlik bakanliğina tavsi̇yede bulunulmasina sayılı kamu denetçiliği kurumu kanununun nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca sağlık bakanlığı adalet bakanlığı mevzuat genel müdürlüğü adalet bakanlığı adli tıp kurumu emniyet genel müdürlüğü jandarma genel komutanlığı i̇stanbul üniversitesi cerrahpaşa adli tıp enstitüsü ve türk standartları enstitüsünce bu karar üzerine tesis edilecek işlemin otuz gün içinde kurumumuza bildirilmesinin zorunlu olduğuna kararın başvurana sağlik bakanliğina adalet bakanliği mevzuat genel müdürlüğüne adalet bakanliği adli̇ tip kurumuna emni̇yet genel müdürlüğüne jandarma genel komutanliğina i̇stanbul üni̇versi̇tesi̇ cerrahpaşa adli̇ tip ensti̇tüsüne ve türk standartlari ensti̇tüsüne ve bilgileri için cumhurbaşkanliği hukuk poli̇ti̇kalari kuruluna ile cumhurbaşkanliği hukuk ve mevzuat genel müdürlüğüne tebliğine türkiye cumhuriyeti kamu başdenetçisince karar verildi kamu başdenetçisi yukarıda yer verilen değerlendirmeler ile çözüm önerileri de itiraz yoluna başvuru kararı muhtevası ve gerekçelerinde belirtildiği üzere hak kayıpları ve problemlerin önüne geçme gayesine matuf olarak hem mevzuatın hem de tatbikatın değişmesine yönelik tespit ve çözüm önerileri ihtiva etmektedir bu hali ile talebe konu kuralın esatan incelenmesi adına hem somut olayda uygulanabilirliği hem de kuralın anayasanın belirtilen hükümlerine aykırılığı noktasında kamu başdenetçiliği kararı da hem bir örnek hem de gerekçeleri destekleyen bir netice teşkil etmektedir netice ve kanaat yukarıda açıklanan gerekçeler ve vasıflandırma bağlamında sayılı karayolları trafik kanunu hükmünde yer alan bu ibaresinin kıyas ve yorum yolu ile görülmekte olan davada uygulanma imkanı bulunduğu buradan hareketle mezkur ibarenin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanatine varılmakla ilgili hükümlerin anayasa aykırılık hususunda değerlendirilmesi ihtiyacı hasıl olduğundan dosya ve ilgili mevzuatın görüşülmek ve karar verilmek üzere anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir karar gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere karayolları trafik kanununun maddesinde yer alan bu kelimesi yönünden ilgili hükmün anayasaya aykırılığı hususunda görüşülmek ve karar verilmek üzere anayasanın hükmü gereğince anayasa mahkemesine gönderi̇lmesi̇ne anayasanın maddesi gereğince itiraz müracaatının ay süre ile durmasina ay içerisinde karar verilmediği takdirde dosyanın tekrar ele alinmasina kararın muterize ve idari yaptırımı tatbik eden birime tebli̇ği̇ne tebliğ evrakının dosya için alınacak yeni değişik iş numaralı dosya içine alinmasina dosyanın da karar ile birlikte gönderi̇lmesi̇ne gölge dosya yapılmaksızın yeni bir değişik iş numarası alınarak kararı müteakip yahut anayasanın hükmü uyarınca aylık süreden sonra karar verilmek üzere itiraz müracaatına yeni bir dosya numarası üzerinden devamina mahiyeti itibari ile müessese doğrudan anayasada öngörüldüğünden ve kanunyolu öngörülmediğinden kesin olarak karar verildi
3,384
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununun tarihli ve sayılı temel hak ve hürriyetlerin geliştirilmesi amacıyla çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle değişik maddesinin ikinci fıkrasının birinci tümcesinde geçen ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak i̇bâresinin sözcük grubunun anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal gerekçesi daha önce sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununda yer almayan bu ibâre sayılı kanunun maddesi ile değişik maddesine eklenen ikinci fıkranın birinci tümcesi ile getirilmektedir buna göre sayılı kanunun sayılı kanunun maddesiyle değişik maddesinin birinci fıkrasında maddenin değişiklikten önceki hâlinde olduğu gibi toplantı ve gösteri yürüyüşleri tüm il ve ilçe sınırları içerisinde aşağıdaki hükümlere uyulmak şartıyla her yerde yapılabilir denildikten sonra bu kurala ilkeye ikinci fıkrasının birinci tümcesinde değişiklikten önce maddede mevcut olmayan yeni bir şart getirilmekte ve böylece toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin tüm il ve ilçe sınırları içerisinde yapılabilmesi vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmama kayıt ve şartına bağlanmaktadır başka bir ifade ile iptali istenen ibarenin yer aldığı kuralın lafzî yorumundan hareketle mahallin en büyük mülkî âmiri il ve ilçelerde toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhını artık vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak şekilde belirleyecektir halde sayılı kanunun sayılı kanunla değişik maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre aynı maddenin birinci fıkrasında öngörülen toplantı ve gösteri yürüyüşleri ancak vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak şekilde yapıldığı takdirde yasal sayılacak aksi takdirde sayılı kanun hükümlerine göre yasa dışı kabûl edilecektir anayasamızın maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunda gösterilir hükmü doğrultusunda hazırlanarak yürürlüğe konmuş bulunan sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununun maddesinde toplantı ve gösteri yürüyüşü şu şekillerde tanımlanmıştır a toplantı belirli konular üzerinde halkı aydınlatmak ve bir kamuoyu yaratmak suretiyle konuyu benimsetmek için gerçek ve tüzelkişiler tarafından bu kanun çerçevesinde düzenlenen açık ve kapalı yer toplantılarını gösteri yürüyüşü belirli konular üzerinde halkı aydınlatmak ve bir kamuoyu yaratmak suretiyle konuyu benimsetmek için gerçek ve tüzelkişiler tarafından bu kanun çerçevesinde düzenlenen yürüyüşleri i̇fade etmektedir diğer yandan mayıs da avrupa ülkesinin bir araya gelmesiyle oluşturulan avrupa konseyi insan hakları ve özgürlüklerinin devletlerce korunmasına ve geliştirilmesine vurgu yaparak insan haklarına saygı yükümlülüğünü üyelik koşulu olarak belirtmiştir avrupa konseyinin bu anlamda ilk adımı kasım de romada imzalanan ve eylül te yürürlüğe giren i̇nsan hakları ve özgürlüklerinin korunmasına i̇lişkin avrupa sözleşmesi avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi ai̇hsdiresas sayısı karar sayısı yüksek mâlûmları olduğu veçhile mezkûr sözleşme insan haklarının korunmasını ve geliştirilmesini amaç edinmiştir ai̇hs hazırlık aşamasında avrupadaki demokratik rejimlerin devam ettirilmesi açısından gerekli olan asgarî hak ve özgürlükleri güvenceye alarak işe başlamış zamanla insan hakları listesini genişletmiştir ai̇hs hukuk tekniği açısından uluslararası bir anlaşmadır ve sözleşmeye taraf olan devletler bakımından bağlayıcı sonuç doğurur ai̇hs uluslararası alanda insan hak ve özgürlüklerinin korunmasının en önemli hukuksal aracıdır anayasanın milletlerarası andlaşmaları uygun bulma kenar başlıklı maddesinin beşinci fıkrasının birinci tümcesinde usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir kuralına yer verildikten sonra aynı fıkrasının üçüncü tümcesinde usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır denilmektedir avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi ai̇hs de anayasamızda yer alan bu hüküm gereğince temel kanunlarımız arasında kendiliğinden etkili olacaktır avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinden kaynaklanan yetki gereğince avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin vermiş olduğu kararların da resen göz önünde bulundurulması gerekmektedir avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin içtihatlarından da anlaşılacağı üzere demokratik bir toplumda düşünceyi açıklama ve yayma hakkı ifade hürriyeti ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanımı denli önem arz etmektedir ki bu hakkı kullanan kişi toplum tarafından suç oluşturan veya ilgili kişinin davranışı kınanacak bir fiil oluşturmadığı sürece bu haklar özgürlükler herhangi bir kısıtlamaya tâbî tutulamayacaktır çetinkaya türkiye davası başvuru no ai̇hm devletin sadece toplantı yapma hakkını korumakla kalmayıp bu hakkı dolaylı yoldan usûlsüz bir şekilde sınırlandırmaktan da kaçınmaları gerektiğini işaret etmektedir zirâ avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin i̇fade özgürlüğü kenar başlıklı maddesi herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir bu hak kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar bu madde devletlerin radyo televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi tutmalarına engel değildir görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi sağlığın veya ahlakın başkalarının şöhret ve haklarının korunması gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı formaliteler koşullar sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir hükmünü içermektedir kezâ mezkûr sözleşmenin toplantı ve dernek kurma özgürlüğü kenar başlıklı maddesinde iseesas sayısı karar sayısı herkes barışçıl olarak toplanma ve dernek kurma hakkına sahiptir bu hak çıkarlarını korumak amacıyla başkalarıyla birlikte sendikalar kurma ve sendikalara üye olma hakkını da içerir bu hakların kullanılması yasayla öngörülen ve demokratik bir toplum içinde ulusal güvenliğin kamu güvenliğinin korunması kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli olanlar dışındaki sınırlamalara tabi tutulamaz bu madde silahlı kuvvetler kolluk kuvvetleri veya devlet idaresi mensuplarınca yukarda anılan haklarını kullanılmasına meşru sınırlamalar getirilmesine engel değildir denilmektedir bu hükümler doğrultusunda hemen belirtmek gerekir ki bir toplantı kanunda öngörülen koşulları yerine getirmese dahî şiddet içermediği barışçıl olduğu sürece salt yasa dışı olduğu gerekçesiyle kolluk güçleri tarafından müdahale edilemez bazı toplantı ve gösteriler hiçbir şekilde kamu düzenini bozmayabilir kamu düzenine zarar vermeyebilir halka açık bir alanda gerçekleştirilen çoğu toplantı vatandaşların günlük yaşamını zorlaştıracak ve günlük yaşamın akışını belirli bir ölçüde bozacak bir karışıklığa ve bunun bir sonucu olarak belli düzeyde bazı tepkilere yol açabilir ancak ai̇hm söz konusu düzeni bozan durumun bile tek başına toplanma özgürlüğü hakkına yönelik müdahaleyi haklı kılamayacağı kanaatindedir mahkemeye göre yasa dışı hâle gelmişse bile şiddet kullanılmayan bir toplantıya maddede korunan toplanma hakkı anlamını tamamen yitirmemesi için belirli bir ölçüde hoşgörü gösterilmelidir ai̇hm nurettin aldemir ve diğerleritürkiye no aytaş vdtürkiye no balçık vdtürkiye nakleden kerem altıparmak gezinin hatırlattığı hak barışçıl toplantı ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi i̇nsan hakları merkezi httppanelstgmorgtrveraappvar filesgegezi nin hatirlattigi hak bariscil toplantipdf sh dipnot bu cümleden olarak toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanılması şüphesiz toplantı ya da gösteri yürüyüşüne katılmayan başkalarının hak ve özgürlükleri ile çatışabilir bununla birlikte salt başkalarının rahatsız olması veya vatandaşların günlük yaşamını bir miktar zorlaştırması anayasanın maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınan bu hakkın sınırlanması meşrû kılmaz guidelines on freedom of peaceful assembly prepared by the osceodihr panel of experts on the freedom of assembly para nakleden altıparmak agm sh dipnot sözgelimi onbinlerce kişinin katıldığı ve toplumu yakından ilgilendiren bir toplantının ya da gösteri yürüyüşünün gerçekleştiği sırada salt trafiğin tıkandığı gerekçesiyle güç kullanarak toplantının ya da gösteri yürüyüşünün dağıtılması toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlâli anlamına gelmektedir dahası herhangi bir toplumsal eylemin başkalarının hak ve özgürlüklerini kısıtlama düzeyi düştükçe hoşgörü yükümlülüğü arttığından barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü yapan kişilere karşı gerçekleştirilen ağır müdahalelerin toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının özüne dokunduğunu söylemek mümkündür altıparmak agm sh nitekim benzer bir olayda davacılar di̇sk devrimci i̇ş sendikaları konfederasyonu ve kesk kamu emekçileri sendikaları konfederasyonu temsilcilerinin mayıs tarihinde i̇şçi bayramı kutlamaları sırasında yaşanan polis müdahalesi ile özel hayat ifade özgürlüğü ve toplanma özgürlüğü haklarının ihlâl edildiğini belirterek sözleşmenin veesas sayısı karar sayısı maddelerine dayanarak avrupa i̇nsan hakları mahkemesine birlikte yaptıkları başvuru üzerine anılan mahkeme ai̇hm başvuranların şikayetlerini kabûl edilebilir bulmuş ve davayı esastan incelemeye almıştır ai̇hm dairesince davanın esasına girerek yaptığı değerlendirme sonucu ai̇hm devletlerin sadece barışçıl amaçlarla toplantı düzenleme ve toplantıya katılma özgürlüğünü korumakla kalmaması bu hakkın kullanımını engelleyen makul olmayan dolaylı sınırlamalar koymamaları gerektiğine işaret edip maddenin temel amacının kişilerin haklarına yetkililerin keyfî müdahalesini engellemek ise de bu hakkın etkin kullanılması için devletlerin üzerine düşecek pozitif yükümlülükler bulunulabileceğini ai̇hm taraf devletlerin kamu güvenliği gerekçesiyle sınırlama getirebileceğine kamuya açık bir alanda yapılan gösterinin trafiğin aksaması şeklinde günlük hayatın işleyişini bir miktar bozucu etkisi olsa da kamu görevlilerinin sözleşmenin maddesinde teminat altına alınan barışçıl toplantı hakkının özünün zarar görmesini engellemek amacıyla barışçıl toplantılara bir miktar hoşgörü ile yaklaşmalarının gerekli olduğunu i̇lke olarak belirlemiştir şenol demir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi i̇kinci dairesinin kasım tarih ve başvuru nolu disk kesk ve türkiye davasının i̇ncelenmesi httpwwwfaphsykgovtrdosyalaraihm karar incelemem disk kesk kararpdf sh diğer yandan disk vekili avnecdet okcan söz konusu ai̇hm kararını etkin haber ajansı ethaya ai̇hmnin disk kesk ve türkiye davası sonucunda verdiği kararda alan belirleme hakkının göstericilere ait olduğu toplantı ve gösteri hakkının gösterinin yapılacağı alanı da kapsadığını çok açık bir biçimde belirttiği görüşündedir necdet okcan ai̇hm kararı ve taksim yasağı hakkında ethaya verilen günlü demeç httpwwwethacomtrhaber emekav okcan gosteri hakki alani da kapsar sh vd zirâ toplantı gösteri yürüyüş düşünceyi açıklama araçlarından bir tanesidir dünyanın her yerinde böyledir siz toplantıyı kentin en işlek meydanlarında en merkezî yerinde yaparsınız ki kamuoyunu haberdâr edesiniz düşüncenizi yayasınız okcan agd sh paragraf kezâ ai̇hmnin mezkûr kararında mayıs ve emekçiler için özel bir anlam taşıyan taksim meydanı bir tür bellek hakkı oluşturmaktadır kaboğluna göre bu bakımdan ai̇hm kararının özel bir anlamı vardır hukuken bağlayıcı olan karar sadece resmî makamların uyma yükümlülükleri bakımından değil insan hakları pratiğine katkısı açısından da önemli ve anlamlıdır i̇brahim kaboğlu i̇ham taksim kararı bir gün gazetesi httpwwwibrahimkaboglucomtrdetayaspxid gösteri ve toplanma yerini belirleme özgürlüğünün ifade özgürlüğünün bir parçası olduğunu vurgulayan karara göre mekan seçimi başka türlü kabul edilebilir sınırlamalara tabi olmasına rağmen gösteri hakkının bir parçasıdır kaboğlu agm sh avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin ai̇hm içtihatlarına göre toplanma ve gösteri yapma hakkı demokratik toplumda korunan temel haklar arasında yer almakta ve madde ile korunan ifade özgürlüğü ile birlikte demokratik toplumun temelini oluşturmaktadır ümit kılınç barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkı ve devletin yükümlülükleri türkiye barolar birliği dergisi dönem sayı sh vd toplanma ve gösteri yapma hakkının güvence altına alınmadığı bir ülkede demokrasiden bahsetmek mümkün olmadığından bu hak demokrasinin vazgeçilmez bir koşulu ve ayrılmaz bir parçasıdır gökçenesas sayısı karar sayısı alpkaya avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinde ve uygulamasında toplanma özgürlüğüne hak ankara üniversitesi sbf dergisi temmuz eylül cilt sayı sh bu hak sayesinde vatandaşlar politikacıların ve ülkeyi yönetenlerin davranışlarını eleştirme ülkede uygulanan politik uygulamalar ve projeler üzerinde etkide bulunma ve demokratik taleplerini dile getirme imkânına sahip olmaktadırlar ziya çağa tanyar avrupa i̇nsan hakları mahkemesi i̇çtihadında toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı aühfd sh bu yönüyle toplanma özgürlüğüne ve göstericilerin ifade özgürlüklerine müdahale yapılması de mokrasiyi işlevsiz kılmakta hatta demokratik toplumun varlığını tehlikeye sokmaktadır toplanma ve gösteri yapma hakkı kullanılırken ulaşılmak istenen amaç ve kullanılan ifadeler ne kadar rahatsız ve şok edici olursa olsun devlet makamlarının bu hakka müdahaleden kaçın maları gerekmektedir ai̇hm alekseyevrusya n° n° ve n° ekim tarihli karar ve serguei kouznetsovrusya n° ekim tarihli karar avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinde güvence altına alınan haklar bireysel haklardır ancak şeklen insan toplulukları tarafından kullanılırlar koruma altına alınan hakkın güçlü etkisi bu hakkın kolektif olarak kullanılmasından kaynaklanmaktadır stjavselcen bayün anayasalarda toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkına dair minik bir ‘gezi hukuk gündemi sh zirâ bu hakkı diğer bireysel haklardan ayıran en önemli husus kollektif olarak başkalarıyla birlikte de kullanılabilmesidir jean raymond la liberté de manifester selon la convention européenne des droits de lhomme» revue trimestrielle des droits de lhomme n° s zikreden kılınç agm sh dipnot fakat bu hakların toplu olarak kullanılması bireylerin tek başına bu haklardan faydalanamayacağı anlamına gelmemektedir ai̇hsnin maddesindeki haklardan gerçek kişi tüzel kişi veya şahıs topluluk ayrımı olmadan herkes faydalanmaktadır bu nedenle sözleşmenin anılan hükmünde korunan haklar hem toplu haklar hem de bireysel haklar kategorisine girmektedir osman doğru atilla nalbant i̇nsan hakları avrupa sözleşmesi cilt avrupa konseyiyargıtay ankara şüphesiz örgütlenme özgürlüğüne her türlü müdahale kanunla belirlenmeli meşrû bir amaç taşımalı ve zorunlu olmalıdır kanunla sınırlama kısıtlamanın net açık ve anlaşılabilir bir biçimde kanunda ifade edilmesini gerekli kılar meşrû amaçlar ise millî güvenlik veya kamu emniyeti kamu düzeninin korunması düzensizlik veya suçun önlenmesi kamu sağlığı veya kamu ahlâkının korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması olarak sıralanmaktadır ai̇hs madde toplantı ve gösteri yürüyüşü değişik şekiller alabilmektedir klasik toplanma ve gösteri yapmanın dışında kamusal bir alanda hareketsiz kalma oturma eylemi yapma örnek olarak samüt karabuluttürkiye n° ocak tarihli karar ve hatta yol kesme ai̇hm barracofransa n° mart tarihli karar grev yapma ai̇hm urcan ve diğerleritürkiye n° ve temmuz tarihli karar ve bir yerin işgali ai̇hm cisséfransa n° nisan tarihli karar dahî sözleşmenin maddesi kapsamında korunan toplanma ve gösteri yapma hakkının kapsamına girmektedir tanyar age ayrıca bir gösterinin veya toplantının yasal olmaması bu gösterinin veya top lantının barışçıl olmadığı anlamına gelmemektedir sözleşmenin maddesi barışçıl ama yasal olmayan gösteri ve yürüyüşlere de uygulanmaktadır mahkeme bu tespite cisséfransa kararında agk varmıştır kılınç agm sh dipnotesas sayısı karar sayısı barışçıl bir şekilde toplanma özgürlüğü hakkını kullanan şahıslar aynı zamanda ifade özgürlüklerini de kullandıkları için sözleşmenin maddesi madde ışığında incelenmektedir ai̇hm ollingeravusturya n° haziran tarihli karar ve özgürlük ve demokrasi partisi özdeptürkiye n° aralık tarihli karar bu yönüyle ifade özgürlüğü gibi toplanma özgürlüğünün geniş buna karşın bu öz gürlüğe getirilen sınırlamaların dar yorumlanması gerekmektedir sözleşmenin maddesi ile maddesi arasındaki bağ dikkate alındığında toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkı bir dereceye kadar abartma ve tahrik etme hakkını da kapsamaktadır nitekim bazı yazarlar toplantı yapma ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ifade özgürlüğünün doğal bir uzantısı olarak görmektedirler örneğin michele de salvia compendium de la cedh les principes directeurs de la jurisprudence relative la convention européenne des droits de lhomme vol np engel kehl strasbourg arlington va zikreden kılınç agm sh dipnot ai̇hm toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkı kapsamında iktidarı toplumun bir kesimini veya çoğunluğunu ve kamu makamlarını rahatsız edici ifadeler kullanılabileceğini belirtmektedir ai̇hm stankov ve birleşik makedonya organizasyonu i̇lindenbulgaristan agk toplanma özgürlüğü hakkına yapılan tüm açık veya gizli sınırlamalar yasaklar ve müdahaleler dernek üye ve yöneticileri ai̇hm i̇zmir savaş karşıtları derneği ve diğerleritürkiye n° mart tarihli karar ve çetinkayatürkiye n° haziran tarihli karar meslek örgütü mensupları ai̇hm ezelinfransa agk politikacılar ai̇hm güneri ve diğerleritürkiye n° n° ve n° temmuz tarihli karar işçiler ve memurlar ai̇hm urcan ve diğerleritürkiye agk ve karaçaytürkiye n° mart tarihli karar başta olmak üzere toplumun demokratik haklarını arayan tüm kesimlerini ilgilendirmektedir sıradan vatandaşların toplanma özgürlüğüne müdahale ile ilgili olarak çiloğlu ve diğerleritürkiye n° mart tarihli karar kılınç agm sh dipnot ve civarı barışçıl bir gösteri ile ilgili olarak kamu makamlarından beklenen bu haklarını kullanma konusunda onlara engeller çıkarmaktan çok toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılan şahıslara ve savundukları görüşlere saygı duymak ve bu haklarını yerine getirebilmeleri için gerekli tedbirleri almaktır dolayısıyla demokratik taleplerini öne sürmek için barışçıl gösteri yapan göstericilerin bu haklarını yerine getirmeleri için devletin pozitif yükümlülükleri bulunmaktadır ai̇hm djavit antürkiye agk zikreden kılınç agm sh dipnot ai̇hme göre devletin pozitif yükümlülüğü kamu makamlarına altlarından kalkamayacakları bir yük yüklememektedir ve sınırsız bir şekilde devletten gerekli tüm tedbirleri almasını zorunlu kılmamaktadır kılınç agm sh anayasanın maddesinin üçüncü fıkrası hükmünden de anlaşılacağı gibi yasal düzenlemenin amacı toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usulleri tanzim etmek olabilir başka bir değişle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasını tanzim edecek bir kanunun asıl amacı bu hakkın kısıtlanması veya kanuna aykırı davrananların cezalandırılması değil anayasada koruma altına alınan bu hakkın başka ve hak ve özgürlüklerle uyumlu bir şekilde kullanılmasını sağlayacak güvenceleri düzenleme altına almak olmalıdır her ne kadar bu düzenleme içinde yasal koşuları ihlâl edenlere zorunlu ölçülü ve orantılı olmak şartıyla muhtelif yaptırımlar öngörülebilirse de kural barışçıl toplantının veya gösteri yürüyüşünün yapılması istisnası ise bu hakkın kullanımının sınırlandırılmasıdır bu nedenle devlet toplantı ve gösteri yürüyüşünü düzenleme bahânesi ile bu hakka yönelik makûl olmayan dolaylı sınırlandırmalardan da kaçınmak zorundadır altıparmak agm shesas sayısı karar sayısı sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunu anayasaya ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesine aykırı biçimde barışçıl nitelikteki toplantı ve gösteri yürüyüşlerini kısıtlayan ve sınırlandıran gizli engeller ve yasaklarla doludur gerek idare gerekse yargı merciileri bu engel ve yasakları anayasa ve ai̇hs ile uyumlu bir biçimde yorumlamak yükümlülüğü altındadır altıparmak agm sh i̇şte sayılı kanunun sayılı kanunun maddesiyle değişik maddesinin ikinci fıkrasının birinci tümcesinde öngörülen düzenleme ile sayılı kanundaki gizli engel ve yasaklara bir yenisi eklenmektedir sözümona anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasındaki yasal lâzimeyi yerine getirmek ve toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usulleri kanunla düzenlemek adına bu anayasal hakkın önüne toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin ‘vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak şekilde yapılması şeklinde yeni ve gizli bir kısıtlama daha getirilmektedir şüphesiz toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ve dolayısıyla ifade özgürlüğünün kullanımına getirilen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin ‘vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak şekilde yapılması şartı toplanma ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ve dolayısıyla ifade özgürlüğünün kullanmasını sınırlandıran unsurlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır demokratik hak ve özgürlüklerini kullanmak isteyen kişilerin ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanırken başka bir deyişle ben insanım şeklindeki haykırışlarını topluma duyurmaya çabalarken kendilerini vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak şekilde yapma kayıt ve şartı ile kısıtlamaları bu hakların kullanımını sınırlayıcı bir mâhiyet arz etmektedir kuşkusuz böylesi bir düzenleme gerçek ve tüzel kişileri dernekleri ve sivil toplum örgütlerini kendi fikir ve düşüncelerini toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma yoluyla yayma haklarını kullanmaktan bir nevî caydırmak anlamına gelmektedir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi ai̇hm toplantı ve dernek kurma özgürlüğüne yapılan müdahalenin yasa ile öngörülüp öngörülmediğini bu müdahalenin sözleşmenin ve maddelerin ikinci fıkralarında belirtilen meşrû amaçlardan birine yönelik olup olmadığını ve demokratik toplumda gerekli olup olmadığını incelemektedir demokratik toplumda gereklilik konusunda ise ahi̇m toplanma ve gösteri yapma hakkının sınırlan masının zorlayıcı bir sosyal ihtiyaca cevap verip vermediğini bu hakkın sınırlanmasında iç hukuk yargı organları tarafından kullanılan gerekçelerin sınırlamayı haklı kılmak için yeterli ve yerinde olup olmadığını ve orantılılık ilkesi gereği sınırlama ve ulaşılmak istenen meşrû amaç arasında orantı olup olmadığını araştırmaktadır ai̇hm bu özgürlükteki kısıtlamaları ancak iknâ eden ve zorunlu gerekçeler haklı çıkarabilir şeklinde açıklamaktadır ai̇hm gorzelik ve diğerleri polonya başvuru no tarihli karar ancak dava konusu ibârenin yer aldığı mahallin en büyük mülkî âmiri tarafından il ve ilçelerde gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhı belirlenirken öngörülecek şartlar ölçütler arasında vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmama şartına ölçütüne yer verilmesi ise demokratik toplumda gereklilik konusunda ai̇hmin inceleme ve araştırma konusu yaptığı bu ölçütlerin hiç birine uymamaktadır zirâ dava konusu kural zorlayıcı bir sosyal ihtiyaca cevap vermemekte sınırlamayı haklı kılmak için yeterli ve yerinde gerekçeler ihtivâ etmemekte ve orantılılık ilkesi gereği sınırlama ve ulaşılmak istenen amaç arasında herhangi bir orantı bulunmamaktadır kaldı ki bu düzenlemenin sözleşmenin ve maddelerinin ikinci fıkralarında belirtilen meşrû amaçlardan herhangi birine yönelik olduğunu ileri sürebilmek mümkün değildir bu itibarla dava konusu kural ai̇hsin ve maddeleri hükümleri ile açıkça çelişmektedir zirâ toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkının vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmama şartına bağlanması anti demokratik biresas sayısı karar sayısı uygulamadır hem ifade özgürlüğü ile hem de toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkının özü mantığı ve kullanımı ile bağdaşmamaktadır hâlbuki anayasamızın toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kenar başlıklı maddesinin birinci fıkrasında herkes önceden izin almadan silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir denilmiştir hiç şüphesiz anılan maddede güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanımı sırasında bu hakkın özü ve doğası gereği toplantı ve gösteri hakkının gösterinin yapılacağı alanı da kapsadığı ve mekân seçiminin bellek hakkı kapsamında toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının bir parçası olduğu nazara alındığında günlük yaşamın bir miktar olumsuz etkilenmesi kaçınılmazdır diğer yandan demokratik toplumlarda toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkı ifade özgürlüğü ile birlikte ele alınır çünkü toplumdaki yerleşik görüş kanaat ve düşünceler dışında gelişen farklı görüş ve fikirlerin kamusal alanda ifade edilmesi olarak anlaşılır hukukun üstünlüğünü benimseyen devletler de mevzuat düzenlemeleriyle bu hakkı koruma altına alırlar oğuz kaan pehlivan türkiyenin biber gazıyla i̇mtihanı ve ai̇hm kararları uluslararası stratejik araştırmalar kurumu httpwwwusakorgtrprintphpidz sh nitekim anayasanın düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti başlıklı maddesinin birinci fıkrasında herkes düşünce ve kanaatlerini söz yazı resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar denilmektedir anılan maddede başka yollarla ibâresine yer verildiğine göre düşünce ve kanaatleri başka yollarla tek başına ya da toplu olarak açıklama ve yayma yöntemlerinden biri de hiç şüphesiz anayasal bir hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını kullanmaktır şüphesiz her ne surette tezâhür ederse etsin anayasamızda güvence altına alınan ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanımını kısıtlamaya ve zorlaştırmaya yönelik her türlü müdahale söz konusu anayasal hakların çiğnenmesi ve dolayısı ile anayasanın ifade özgürlüğünü temînat altına alan maddesinin birinci fıkrası ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını düzenleyen maddesinin birinci fıkrası hükümlerinin ihlâli anlamına gelecektir böylesi bir kısıtlama sınırlama yasal bir düzenlemeyle öngörülecek olursa düzenlemeyi öngören yasa kuralının da anayasanın anılan hükümlerine aykırılığı sonucunu doğuracaktır i̇şte somut olayda dava konusu sayılı kanunun maddesi ile değişik sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasının birinci tümcesinde yer alan ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak ibâresi başka bir ifade ile toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkının kullanımının vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmama şartına bağlanması açıklanmaya çalışılan nedenlerle anayasamızda güvence altına alınan ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanımını kısıtlamaya ve zorlaştırmaya yönelik bir nitelik taşımaktadır başka bir ifade ile vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmama adına anayasamızda temel hak ve hürriyetler arasında sayılan ifade özgürlüğü ile toplanma ve gösteri yürüyüşü yapma hakkının kullanımı zorlaştırılmaktadır bu itibarla dava konusu ibâre anayasanın ifade özgürlüğünü temînat altına alan maddesinin birinci fıkrası ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını düzenleyen maddesinin birinci fıkrası hükümlerine açıkça aykırıdır iptali gerekiresas sayısı karar sayısı diğer yandan anayasanın cumhuriyetin nitelikleri kenar başlıklı maddesinde de türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir denilmiştir anayasanın maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren hukuk güvenliğini gerçekleştiren anayasaya aykırı tutum ve davranışlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yargı denetimine açık yasaların üstünde anayasanın ve yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir bu bağlamda hukuk devletinde yasakoyucu yasaların yalnız anayasaya değil evrensel hukuk ilkelerine de uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür anayasa mahkemesinin gün ve esas karar sayılı kararı son tümce tarafımızdan koyu yazılmıştır anayasanın maddesinde de türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya çalışmak devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmaktadır hukuk devleti ilkesi anayasanın maddesi bağlamında anlam ve içerik kazanmaktadır anayasa mahkemesinin gün ve esas karar sayılı kararı son tümce tarafımızdan koyu yazılmıştır hukuk devleti olarak tanımlanan türkiye cumhuriyetinin vatandaşları adına egemenlik yetkisini kullanan kanunkoyucunun anayasa ve hukukun genel ilkeleri ile koruma altına alınmış ve temel insan hak ve hürriyetlerinin bir parçası olarak görülen ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasını sınırlandırıcı hükümler ihdâs etmesi ve bu bağlamda siyasal engeller çıkarması anayasanın yukarıda belirtilen ve maddeleri hükümleri ile bağdaşmaz bu bağlamda iptali istenen toplantı ve gösteri yürüyüşleri sırasında vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmama şartı ya da iptalini talep ettiğimiz dava konusu ibârenin yer aldığı fıkranın lafzî yorumuna göre mahallin en büyük mülkî âmiri tarafından il ve ilçelerde gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhı belirlenirken öngörülecek şartlar arasında vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmama şartına yer verilmesine ilişkin düzenleme anayasamızda güvence altına alınan ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanımını kısıtlamaya ve zorlaştırmaya yönelik anayasanın maddesi hükmü anlamında siyasal bir engel niteliğindedir anayasanın maddesi hükmünce devletin temel amaç ve görevleri kapsamında kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya çalışması gerekirken aksine bir davranışla ifade hürriyeti ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı gibi temel hak ve hürriyetlerini kısıtlayacak mâhiyette toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkının kullanımının vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmama şartına bağlanmasına cevaz veren böylesi bir engel yaratması anayasanın maddesi hükmüne de açıkça aykırılık anlamına gelmektedir açıklanmaya çalışılan nedenlerle sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununun sayılı temel hak ve hürriyetlerin geliştirilmesi amacıyla çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle değişik maddesinin ikinci fıkrasının birinci tümcesinde yer alan ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak ibâresi anayasanın ve maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekiresas sayısı karar sayısı türkiye büyük millet meclisinde grubu bulunan i̇bâresinin sözcük grubunun anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal gerekçesi daha önce sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununda yer almayan bu ibâre yukarıda dava konusu yaptığımız bir önceki ibârede olduğu gibi yine sayılı kanunun maddesi ile değişik maddesine eklenen ikinci fıkranın birinci tümcesi ile getirilmektedir buna göre sayılı kanunun sayılı kanunun maddesiyle değişik maddesinin birinci fıkrasında maddenin değişiklikten önceki hâlinde olduğu gibi toplantı ve gösteri yürüyüşleri tüm il ve ilçe sınırları içerisinde aşağıdaki hükümlere uyulmak şartıyla her yerde yapılabilir denildikten sonra bu kurala ilkeye ikinci fıkrasının birinci tümcesinde değişiklikten önce maddede mevcut olmayan yeni bir şart kural getirilmekte ve böylece toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin tüm il ve ilçe sınırları içerisinde yapılabilmesi türkiye büyük millet meclisinde grubu bulunan siyasi partilerin il ve ilçe temsilcileri ile güzergâhın geçeceği ilçe ve il belediye başkanlarının en çok üyeye sahip üç sendikanın ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının il ve ilçe temsilcilerinin görüşleri alınması kayıt ve şartına bağlanmaktadır başka bir ifade ile sayılı kanunun sayılı kanunla değişik maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre iptali istenen ibarenin yer aldığı kuralın
4,107
esas sayısı karar sayısı mahkemeni̇n anayasaya aykirilik gerekçesi̇ i̇tiraz yoluyla iptal isteyen mahkemenin gerekçesi aynen şöyledir yargılamanın dayanağını teşkil eden iddianame sayılı kanuna göre sanığın sayılı rulet tilt langırt ve benzeri oyun alet ve makineleri hakkındaki kanunun maddesi hükmü uyarınca tecziyesi istemini kapsamaktadır bu madde hükmünün son fıkrasında aynen bu suçlardan mahkûm olanların cezaları tecil edilmez kaydı vardır türk ceza kanununun ve müteakip maddeleri hükümleri ile sayılı kanunun maddesi hükmüne göre erteleme müessesesi ilgilinin isteği olmasa bile mahkemece resen uygulanması gözönüne alınacak bir müessesedir bu itibarla iddianamede ertelemeye dair kanun hükümlerinin yer almamış olmasına rağmen davada nazara alınması gerekli bir konu olacağı izahtan varestedir mahkememiz sanık hakkında uygulanması istenilen kanunun maddesinin son fıkrası hükmünün bu nedenlerle sanık hakkında sevk maddesi uygulama maddesi olduğuna ve bu hükmün de tarihli anayasamızın sayılı yasa ile değişik maddesi hükmü uyarınca anayasaya aykırı bulunduğu kanısına varmıştır anayasanın maddesi hükmüne göre kanunlar anayasaya aykırı olamaz maddesi hükmüne göre temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasında kanunlar hürriyetlerin özüne dokunamazlar yine madde hükmüne göre herkes dil ırk cinsiyet siyasî düşünce telselî inanç din ve mezhep ayırımı gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiç bir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz keza anayasamızın maddesi hükmüne göre ceza sorumluluğu şahsidir ve yine anayasamızın maddesi hükmüne göre herkes yaşama maddî ve manevî varlığını geliştirme haklarına ve kişi hürriyetine sahiptir kişi dokunulmazlığı ve hürriyeti kanunun açıkça gösterdiği hallerde usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça kısıtlanamaz kimseye eziyet ve işkence yapılamaz insan haysiyeti ile bağdaşmayan ceza konulamaz ayrıca madde hükmünde düzenlenen prensipler gereğince herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir devlet kimsenin temel hak ve hürriyetlerini fert huzuru sosyal adalet ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasî iktisadî ve sosyal bütün engelleri kaldırır insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlar oysa uygulanması istenilen kanun hükmünde bu suçlardan mahkûm olanların cezaları tecil edilmez kaydı yukarıda sıralanan anayasal kurallara aykırıdır bu yasa hükmü anayasanın özü ve sözüyle bağdaşmamaktadır eşitlik kavramı geniş bir kavramdır bu nedenle aynı suçu işleyen kişilere uygulanacak yasa maddelerinin aynı olmasını içermekle birlikte aynı zamanda ayrı ayrı suçları işlemiş olan kişilere uygulanması gereken infaz prensiplerinin de aynı olacağını içerecektir tecil aynı zamanda bir infaz durumu olduğu kadar iyi bir ceza siyasetinin gerçekleşmesinde araç olarak kısa süreli özgürlüğü bağlayan cezaların mahzurlarını ortadan kaldıracak bir kurumdur cezanın ferdileştirilmesinde bir araçtır ceza siyasetinin herhangi bir suç için kabul edeceği ceza miktarı suçun özelliği yurttaki yaygınlığı ve hertürlü zararları gözönüne alarak şu veya bu şekilde değişik olabilir ancak bunun yukarıda nitelikleri sıralanan tecil kurumuna da yansıtılması eşitlik ilkesini bozar sanık hakkında herhangi bir şekilde yargı organı tarafından hüküm kurulduktan sonra bu hükmün infazında gözetilecek ilkelerin bir kısım suçların sanıkları için başka diğer bir kısım suçların sanıkları için başka olması eşitlik ilkesine bu yönden aykırılık teşkil eder yasada belirlenen objektif ceza sanığa sayılı kanun ile belirlenen ilkelerleesas sayısı karar sayısı ferdileştirilerek ve somutlaştırılarak giydirilirken bu işlemde bir bölüm suçların sanıkları için yargı organının sınırlandırılması keyfiyeti aynı zamanda anayasamızla konulan temel ilkelere ve anayasanın maddesi hükmü ile başlayan bölümündeki prensiplere de aykırı olur çünkü cezanın ferdileştirilmesinde kural olarak yetkili organ yasama organından ziyade yargı organıdır eşitlik ilkesine aynı suçu işleyen ya da işleyecek olan kişiler arasında eşitlik şeklinde yorumlamamak ve onun kapsamını daraltmamak gerekmektedir kaldı ki mahkûmiyette eşitlik ile mahkûmiyetin infazında eşitlik ayrı ayrı şeylerdir asrımızda ceza öç alma siyasetinden mülhem değildir cezanın içtihat ve doktrinde en belirgin niteliği itibarı ile ıslah edecek gayesine yöneliktir cezanın doktrinde ibareti müessire unsuru da kabul edilmektedir çünkü henüz suç işlememiş diğer fertlere gözdağı vermek için suç işleyen kişiyi müstehak olduğu miktar ve dereceden fazla bu ceza ile cezalandırmak adalet olamaz aristodan beri benimsenen adalet tanımlamasına göre adalet herkese hakkı olduğu kadarını vermek fakat hakkı olmadığını da vermemektir sayılı yasa hükmüne göre madde bir yıl kadar hapis veya hafif hapis cezaları tecil sınırı içerisindedir sanığa uygulanması istenilen kanun hükmünde gösterilen ceza miktarı bu sınırın içerisinde kalabilmek durumundadır ceza kanununun muhtelif bap ve fasılları içerisinde yer almış suçlar arasında hemen hepsi kanunî imkân dahilinde tecil durumunun uygulanması olanağını taşıdığı halde sayılı sözü geçen kanun açısından bu uygulama olanağının ortadan kaldırılması yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle anayasaya aykırı olduğundan tüm dosya muhtevasının örnekleri çıkarılarak anayasanın ilgili maddesi hükmü uyarınca sanık hakkında uygulanmak durumunda bulunan numaralı kanunun maddesinin bu suçlardan mahkûm olanların cezaları tecil edilmez biçimindeki son fıkrası hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir
717
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir olayda uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak mali yılı bütçe kanununun maddesinin davacının bu yöndeki iddiaları da dikkate alınarak anayasaya uygunluğunun incelenmesi gerekli görülmüştür anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasında kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak ile bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek ayrı ayrı sayılmış maddede yasa tasarısı ve tekliflerinin türkiye büyük millet meclisinde görüşülme usul ve esaslarının iç tüzükle düzenleneceği belirtilmişken bütçenin görüşülme usul ve esasları anayasanın maddesinde hüküm altına alınmış ayrıca maddede cumhurbaşkanına türkiye büyük millet meclisince kabul edilen diğer yasaların aksine bütçe yasalarını bir daha görüşülmek üzere meclise geri gönderme yetkisi tanınmamıştır genel hatlarıyla aktarıldığı üzere anayasamızda bütçe yasaları ve diğer yasalar birbirlerinden tamamen ayrı yasama yöntemleri olarak düzenlenmiş olup bu düzenleme karşısında yasa konusu olacak hükümlerin bütçe yasasında yer almasına veya bir yasa hükmünün bütçe yasasıyla değiştirilmesi veya kaldırılmasına veya bütçe yasasında bulunması gerekli bir hükme öteki yasalarda yer verilmesine olanak bulunmamaktadır diğer taraftan anayasanın maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz kuralı yer almıştır bütçe ile ilgili hükümler deyiminin mali nitelikteki hükümler değil bütçenin uygulanmasıyla ilgili uygulamayı kolaylaştırıcı veya yasa konusu olabilecek yeni bir kuralı kapsamamak koşuluyla açıklayıcı hükümler olarak anlaşılması zorunludur bir yasal kuralın bütçeden harcamayı gerektirir veya gelir getirici nitelikte bulunması onun bütçeyle ilgili sayılmasına neden olmayacaktır nitekim anayasanın maddesindeki anılan kuralla da bütçe yasalarını kendi yapısına yabancı hükümlerden ayıklamak gerçek anlamda bütçe kavramı dışında kalan konulara bütçe yasalarında yer verilmemesini sağlamak amaçlanmıştır buna göre ayrı bir yasayla düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe kanunu ile düzenlenmesi anayasaya aykırılık oluşturmaktadır açıklanan nedenlerle mali yılı bütçe kanununun maddesinin bendinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan hükmün iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına konu ile ilgili belgelerin onaylı örneklerinin karar ile birlikte anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine ve anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi
318
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir yukarıda ifade edilen sayılı denizde can ve mal koruma hakkında kanunun nci maddesi tc anayasasının ve üncü maddelerine aykırıdır şöyle ki sayılı denizde can ve mal koruma hakkında kanunun nci maddesi anayasanın uncu maddesine aykırıdır anayasanın uncu maddesi herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmünü haizdir konu ile ilgili olarak geçmiş dönemlerde ve özellikle son zamanlarda çıkartılan yasal düzenlemeler incelendiğinde özellikle benzer mahiyette suçları işleyen kişiler için getirilen cezai müeyyidelerin idari para cezaları öngörüldüğü yine buna paralel olarak son dönemlerde çıkartılan kanun değişiklikleri ile benzer mahiyetteki suçlar için idari para cezalarının öngörüldüğü açıktır bu kapsamda sayılı bazı kanunlardaki cezaların i̇dari para cezasına dönüştürülmesine dair kanunu ve idari para cezasını içeren diğer yasal düzenlemeleri örnek olarak vermemiz mümkündür bu açıdan bakıldığında yasa ile getirilen mevcut düzenleme tc anayasasının uncu maddesi ile eşitlik ilkesine aykırıdır yine tc anayasasının inci maddesi anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır kanunlar anayasaya aykırı olamaz hükmünü amirdir nihayet tc anayasasının anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi başlığını taşıyan nci maddesi bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanıresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmi gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiası ile tekrar başvuruda bulunulamaz hükmünü amirdir nihayet hukukta önleyici kolluk ile cezai işlemlere ilişkin kolluk faaliyetlerinin ayrımını ortaya koymak lazımdır önleyici kolluğun görev alanı suçun işlenmesini engellemeye yönelik olup ceza hukukunun genel prensipleri gereğince idari para cezası ile cezalandırılması hukuk sistematiğinin gereğidir kaldı ki mevcut düzenlemeler de bu yolda olup bunun tipik örneği sayılı karayolları trafik kanunu ile getirilen yaptırımlardır olaya sayılı yasa çerçevesinde bakıldığında sayılı yasanın nci maddesinde ifade edilen eksikliklerin sayılı yasa ile getirilen eksiklikler için öngörülen eksiklikler ile benzer olduğu açıktır aradaki fark her iki yasal düzenleme ile getirilen yaptırımların farklılığından kaynaklanmakta olup benzer mahiyette olan bu suç tipleri için farklı düzenlemelerin getirilmesi özellikle sayılı yasa ile hürriyeti bağlayıcı ceza yaptırımının öngörülmesi tc anayasasının uncu maddesi ile öngörülen eşitlik ilkesine aykırıdır
463
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru gerekçesi şöyledir anayasanın maddesi açısından aykırılık anayasa herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğunu açıkladıktan sonra devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri almasını ve teşkilatını kurması buyruğunu koymuştur madde maddenin gerekçesinde sosyal güvenlik hakkı çalışanların yarını ve güvencesidir denilmiştir bu güvence emekli sandığı sosyal sigortalar kurumu ve bağ kur tarafından sağlanmakta olup adı geçen kurumların üçü de söz konusu güvenceyi iştirakçi ya da sigortalısından aldığı kesenek ve primlerle birlikte devlet ve işverenlerin katkısıyla yürütmektedir açıdan bakılınca sosyal sigortalar kurumunun temel gelir kaynağı olan sigorta primlerinin zamanında ve eksiksiz tahsil edilebilmesi kurumun kendisine yükletilen sosyal güvenlik hizmetini yerine getirmesi bakımından yaşamsal bir önem taşıdığı tartışılamaz bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır i̇tiraz konusu geçici madde hükmüyle sigorta primlerinin tahsilinde en etkin yöntem olan icra takibi ve haciz yollarının kaldırılmasıyla sosyal güvenlik hizmetinin yerine getirilmesinde kurumun önüne yukarıda değinilen yetkileri bakımından yaşamsal önemde bir set çekildiği de ortadadır giderek madde prim tahsili işinde başkaca bir yöntem getirmemiş tersine takip ve haciz işlemlerini önledikten başka maddenin son tümcesiyle uygulanacak faiz oranı bakımından da kurum aleyhine sonuçlar yaratılmıştır şöyle ki prim borçları için faiz oranının tc merkez bankasınca belirtilen reeskont faiz oranlarını geçemeyeceği öngörülmüştür dosyadaki onanlı belgeye göre faiz oranı tarihlerde yıllık arasındadır oysa sayılı kanunun maddesinin yollamada bulunduğu sayılı kanunun maddesi gereğince bakanlar kurulunun sayılı kararıyla aylık gecikme zammı oranı olarak saptanmıştır somut olaydaki prim alacağının ilişkin olduğu yıllara göre kurumun faiz oranı açısından uğradığı kayıp ortadadır sosyal güvenlik açısından kurum aleyhine yaratılan bu durum anayasanın maddesine ayrıca aykırıdır geçici maddede konulmuş takip ve hacizlerden söz edilerek yalnızca geçmiş döneme yönelik bir hüküm getirilmiş görüntüsü gösterilmiş ise de takip ve haciz yasağı kanunun yürürlük tarihinden sonraki sigorta primleri için de geçerlidir çünkü maddenin gerekçesine göre asıl amaç özelleştirme kapsamındaki kurulu un icra takibinden kurtarılması ve böylece kuruluşa alıcı bulmakta kolaylık ve özelleştirme fonuna gelir sağlamaktan ibarettir sayılı kanunun kamu ortaklığı fonunun kullanım alanlarını belirleyen maddesi çalışanların yarınına dönük bir hüküm içermemektedir halde geçici maddenin gerekçesinde belirtilen kaynak sağlama amacı sosyal güvenlik hakkının bir yana itilmesine neden olamaz başka bir anlatımla sosyal güvenlik çalışanların yarını olduğuna göre yarınlar bu güne feda edilemez kişinin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak anayasanın devlete yüklediği temel görevlerden biridir bu görev yerine getirildiği sürece anayasanın maddesinde tanımlanan sosyal hukuk devleti gerçekleşecektir öte yandan özelleştirme kapsama alınan kuruluşların özel teşebbüse devri anlamına gelir özel teşebbüs de anayasanın maddesi gereğince devletin koruması altındadır ancak anılan maddeye göre devlet özel teşebbüsün sosyal amaçlara uygun yürümesini sağlayacak tedbirleri almak zorundadır oysa herkese sosyal güvenlik hakkı tanıyan maddede böyle bir sınırlama yoktur anayasanın maddesinde devletin sosyal ve ekonomik alanlardakiesas sayısı karar sayısı görevini yerine getirmesinde öngörülen ekonomik istikrarın korunması ve mali kaynakların yeterliliği ölçüsü hem hem de madde açısından geçerlidir halde belirtilen ölçü dışında maddede öngörülen özel sınırlamanın maddede kabul edilen sosyal güvenlik hakkında da geçerli sayılmasına olanak yoktur açıklanan nedenlerle itiraz konusu geçici madde anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesi açısından anayasaya aykırılık devletin sosyal amaçlarını gerçekleştirebilmesi için özelleştirme kapsamına alınmayan kamu iktisadi teşebbüsleri ve iktisadi devlet teşekkülleri de vardır bunlar sosyal sigorta primlerinin tahsili için sayılı kanunun ve sayılı kanunun maddeleri gereğince icra takibine uğrayabilecekler ve malları da haczedilebilecektir özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlara geçici maddenin hedeflediği amaçla bir ayrıcalık tanımak anayasanın maddesi önünde haklı bir neden sayılamaz halde geçici madde anayasanın maddesine de aykırıdır sonuç günlü sayılı kanunun geçici maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olması nedeniyle iptali için anayasanın maddesi gereğince anayasa mahkemesine başvurulmasına gününde oybirliğiyle karar verildi
572
esas sayısı karar sayısı iii somut normun anayasaya aykiriliği i̇tiraza konu edilen ve somut dava dosyasında uygulanacak olan bu kanun yürürlüğe girdiği tarihte görülmekte olan dava ve takiplere uygulanmaz şeklindeki sayılı kanunun geçiş hükümleri başlıklı geçici maddesinin numaralı fıkrası aşağıda gerekçeleri yazılı olduğu üzere anayasanın ve maddelerine aykırıdır anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti i̇lkesine aykırılık yönünden tc anayasasının cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesi türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmünü amirdir kanun koyucunun anayasanın temel ilkelerine ve ceza hukukunun ana kurallarına bağlı kalmak koşuluyla toplumda hangi eylemlerin suç sayılıp sayılmaması suç sayıldıkları takdirde hangi çeşit ve ölçülerdeki ceza yaptırımlarıyla karşılanmaları gerektiği hangi hal ve hareketlerin ağırlaştırıcı ya da hafifletici öğe olarak kabul edileceği gibi konularda takdir yetkisine sahip olduğu da tartışmasızdır ancak kanun koyucunun özellikle suç ve cezalara dair kurallar koymasındaki takdir yetkisinin sınırsız olmadığı suç ve cezalara dair gerek evrensel hale gelen temel insan hakları metinlerinde gerekse kişi hak ve özgürlüklerine dair anayasa metinlerinde yazılı olan insanlığın kazanılmış haklarına saygı duyması gerektiğini belirtmekte fayda vardır suç ve cezaların kanuniliği ilkesi hukuk devletinin olmazsa olmaz kurucu unsurlarındandır kanunilik ilkesi bir toplumda devletin hukuk kuralının belirlenmesi ve uygulanmasına dair objektif birtakım ölçütlerle hukuk güvenliğini sağlamasını gerektirir anayasa mahkemesinin emsal kararlarında da belirtildiği üzere anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri ‘belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu bir takım güvenceler içermesi gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu kanundan öğrenebilme imkânına sahip olmalıdır birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörüp davranışlarını düzenleyebilir hukuk güvenliği kuralların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven uyabilmesini devletin de kanuni düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılaraym k kt aym k kt aym k kt aym k kt esas sayısı karar sayısı yukarıda yazılı mevzuat ve emsal kararlar ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde sayılı mülga ticari işletme rehni kanununun maddesinde rehin konusunun aranması hükümlerine aykırı hareket eden failler için öngördüğü ceza yaptırımı bir yıldan beş yıla kadar hapis ve yüz günden aşağı olmamak üzere para cezası iken bu kanunu ilga eden ve tarihinde yürürlüğe giren sayılı ticari i̇şlemlerde taşınır rehni kanununun maddesi rehin konusunun korunması hükümlerine aykırı hareketler halinde borç tutarının yarısını geçmemek üzere adli para cezası cezai yaptırımı uygulanacağını düzenleme altına almıştır ancak hemen belirtmek gerekir ki kanun koyucu sayılı kanuna geçici maddesi fıkrasını eklemek suretiyle sayılı mülga kanuna aykırı şekilde bu suçu işleyenler hakkında açılmış bir dava görülmeye devam ediliyorsa sayılı kanunun bu kişilere uygulanmayacağını böylece sayılı kanunda yer alan lehe düzenlemeden yararlanamayacaklarını hüküm altına almıştır bu noktada sayılı kanuna geçici maddesinin fıkrasının eklenmesinin başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olup olmadığını başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olup olmadığını ve başvurulan önlem ile ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçünün ne olduğunu kısacası kanun koyucunun ölçülü davranıp davranmadığının tespiti için kuralın konulma gerekçesine ve amacına da bakmak gerekecektir sayılı kanunun gerek genel gerekçesinde gerek madde gerekçeleriyle komisyon raporlarında gerekse kanunun görüşüldüğü oturumlarda verilen önergelerden kanun koyucunun kanunun geçici maddesinin fıkrasını lehe kanun uygulamasına aykırı şekilde düzenlemekteki iradesinin ne olduğu ulaşılmak istenen amaç yeni kanunda öngörülen cezanın miktarının ve türünün değişmesi zorunluluğunun ne olduğu ile bu kanun yürürlüğe girmeden düzenlenen suçu işleyen kişiler hakkında kamu davası açılmışsa eski kanunun henüz dava açılmamışsa yeni kanunun uygulanmasının amacının ne olduğu anlaşılamamaktadır bu nedenlerle sayılı kanunun geçici maddesi fıkrasının bu haliyle hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil ettiği değerlendirilmektedir anayasanın maddesinde yer alan kanun önünde eşitlik i̇lkesine aykırılık yönünden anayasanın kanun önünde eşitlik başlıklı maddesi herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamazesas sayısı karar sayısı çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükümlerini amirdir eşitlik ilkesi ai̇hsnin maddesinde ayrımcılık yasağı olarak biraz daha geniş biçimde ifade bulmaktadır i̇lgili madde aşağıdaki gibidir bu sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma cinsiyet ırk renk dil din siyasal veya diğer kanaatler ulusal veya toplumsal köken ulusal bir azınlığa aidiyet servet doğum taşta olmak üzere herhangi başka bir duruma dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır eşitlik ilkesi anayasanın maddesinde ai̇hsnin maddesinde ifade ve anlam bulan devletin tüm temel organlarının yasama yürütme yargı uyması gereken bir ilkedir yasama organı a bu ilkeye uygun hareket etmek adına kanun koyma faaliyeti sırasında vatandaşları arasında sahip oldukları temel kişisel özellikler ile içinde bulundukları benzeri durumlar bakımından ayrım gözetmemek hukuk önünde herkesi eşit saymak hiçbir kişi veya topluluğa ayrımcılık yapmamakla yükümlüdür bu hususta anayasanın akıl ve mantığın çizdiği sınırlar ve istisnalar muhakkak göz önünde bulundurulmalıdır kanun koyucunun anayasanın temel ilkelerine ve ceza hukukunun ana kurallarına bağlı kalmak koşuluyla toplumda hangi kişiler arasında hangi durumlarda farklı statüler yaratacağı ne laman hangi kişilerin hangi eylemini hangi ceza türü ve miktarı ile cezalandırılmasını düzenleyeceği hususunda takdir yetkisinin bulunduğu tartışmasızdır ancak sahip olunan takdir yetkisi anayasa mahkemesinin emsal kararlarında da belirtildiği üzere yasama dahil olmak üzere devletin tüm organlarının hukuk önünde eşitlik ilkesine saygı duyması ve faaliyetlerini buna göre yerine getirmeleri ile sınırlıdır bu noktada ceza adaletini sağlamak da devletin tüm organlarının en temel görevlerinden birisidir ceza adaleti ille de aynı suçu işleyen kişilere aynı cezanın somut olarak verilmesi değil kanunlarda normal ve eşit şartlarda aynı cezanın verileceğinin öngörülmesidir farklı durumlar ve eylemleri işleyen farklı kişiler için farklı cezaların öngörülmesi ve uygulanması kaçınılmazdır ancak ceza normunun düzenlenmesindeki temel kriterlerden birisi de suç ve ceza içeren ceza normlarının eşitlik ilkesine ve ceza adaletine uygun biçimde hazırlanmasıdır bu nedenle tcknin genel hükümlerinde adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi ayrıca ve özellikle vurgulanarak tekraren düzenlenmiştir ceza adaletini sağlamayı amaçlayan sayılı türk ceza kanununun genel hükümleri sadece bu kanunda yazılı suçlar için değil aynı zamanda özel kanunlarda yer alan ceza hükümleri için ve hatta idari yaptırım öngörülen kabahatler için de genel bir uygulama alanına sahiptir türk ceza kanunu genel hükümleri ve getirdiği yeniliklerle birlikte aynı suçu işlemiş olsalar bile suçun işleniş şekli tcknin maddesi veya faillerin kişisel durumları yaşı kusurluluğu güttüğü amaç ve saiki vb özellikleri farklı olan kişilere karşı cezanın hesaplanmasında şahsileştirilmesi ve bireyselleştirilmesinde daha adaletli bir cezaya hükmolunacağını öngörmektedir anayasa mahkemesinin emsal kararlarında da belirtildiği üzereesas sayısı karar sayısı yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez yasaların uygulanmasında dil ırk renk cinsiyet siyasal düşünce felsefi inanç din ve mezhep ayrılığı gözetilmesi ve bu nedenlerle eşitsizliğe yol açılması anayasa katında geçerli görülemez bu mutlak yasak birbirinin aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir kimi yurttaşların haklı bir nedene dayanarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerekli kılabilir özelliklere ve ayrılıklara dayandığı için haklı olan nedenler ayrı düzenlemeyi aykırı değil geçerli kılar aynı durumda olanlar için ayrı düzenleme aykırılık oluşturur anayasanın amaçladığı eşitlik eylemli değil hukuksal eşitliktir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik çiğnenmiş olmaz başka bir anlatımla kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında yasalara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz durumlardaki değişikliğin doğurduğu zorunluluklar kamu yararı ya da başka haklı nedenlere dayanılarak yasalarla farklı uygulamalar getirilmesinde anayasanın eşitlik ilkesinin çiğnendiği sonucu çıkarılamaz aymnin tarihli sayılı kararı anayasanın maddesi ayrımcılık yasağı biçiminde düzenlenmemiş olsa bile eşitlik ilkesinin anayasal bağlamda her durumda dayanılacak normatif bir değer taşıması ayrımcılık yasağının da etkili bir şekilde hayata geçirilmesini gerektirir aym başka bir deyişle eşitlik ilkesi somut bir ölçü norm olarak ayrımcılık yasağını da içerirwğa arslangkb no nurcan yolcu§ gülbu özgüler§ anayasanın maddesinde yer alan herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir düzenlemesinde yer verilen dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep şeklindeki ayrımcılık temellerine söz konusu unsurların birçok uluslararası düzenlemede de karşılık bulan önemli ayrımcılık temelleri olması nedeniyle açıkça yer verilmiştir bununla birlikte madde metninde yer alan herkes ve benzeri sebepler ifadeleri ayrımcılığa karşı korunan kişi ve ayrımcılık temelleri açısından sınırlı bir yaklaşımın benimsenmediğini ortaya koymakta olup madde metninde yer alan temeller örnek niteliğindedir no § anayasa mahkemesi benzeri sebepler ifadesinin yorumu bağlamında özgürlüklerle ilgili olarak anayasada yer alan en önemli kavramlardan birini de yasa önünde eşitlik ilkesi oluşturmaktadır eşitlik açısından ayırım yapılmayacak hususlar madde metninde sayılanlarla sınırlı değildir ‘benzeri sebeplerle de ayırım yapılamayacağı esası getirilmek suretiyle ayırım yapılamayacak konular genişletilmiş ve böylece kurala uygulama fıçısından da açıklık kazandırılmıştır diyerek ayrımcılık temellerinin maddede sayılanlarla sınırlı olmadığını açıkça ifade etmiştir aym yukarıda da değinildiği üzere anayasa mahkemesi daha önce anayasanın maddesinde sayılan ayrımcılık sebeplerinin cinsiyet ırk veya din gibi bireylerin doğuştan taşıdıkları ya da sonradan edindikleri kişisel olarak nitelendirilebilecek sebeplerle sınırlı olmadığını kabul etmiştir dolayısıyla bu maddede yer alan benzer sebepler kavramı geniş bir anlamı içermekte olup maddede yer alan herkes ve benzeri sebepler ifadeleriyle ayrımcılığa karşı korunan kişi ve ayrımcılık temelleri açısından sınırlı bir yaklaşımın benimsenmediği gözetilmelidiresas sayısı karar sayısı somut uyuşmazlıklar bağlamında tespit edilmesi gereken ilk husus başvurucu ile aynı konumda bulunan değişik kişilerin birbiriyle kıyaslanabilir ve benzer durumda olup olmadığıdır tespit edilmesi gereken ikinci husus ise başvurucuya benzer veya kıyaslanabilir durumdaki kişilerle karşılaştırıldığında başvurucuya farklı bir muamelenin yapılmış olup olmadığının belirlenmesidir farklı muamelenin varlığı tespit edilirken ilgili koşulları belirleyen bütün unsurların birlikte dikkate alınması gerekmektedir aymnin tarihli sayılı reis otomotiv ayrımcılık yasağı ilkesinin ihlaline dair bireysel başvuru kabul kararı yukarıda yazılı mevzuat ve emsal kararlar ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde kanun koyucu sayılı kanuna geçici maddesi fıkrasını eklemek suretiyle sayılı mülga kanun döneminde suç oluşturan eylemi işleyen ve hakkında dava açılıp görülmeye devam olunan kişiler için tarihi öncesi açılmış bir davanın görülmeye başlamış olması şartıyla sayılı kanun hükümlerinin uygulanmayacağını hüküm altına almıştır bir davanın görülmeye başlaması için açılmış olması şarttır sayılı cmknin maddesine göre kamu davasını açma ve iddianame düzenleme görevi cumhuriyet savcısına aittir yine aynı kanunun maddesine göre iddianamenin kabulüyle kamu davası açılmış olur ve kovuşturma evresi başlar kanun koyucunun anayasada yazılı eşitlik ilkesinde var olan benzer sebeplerle benzer durumlarda olan kişiler arasında ayrım yapıp yapmadığını ortaya koymak için ilk önce sayılı kanun yürürlüğe girmeden önce bu suçu işleyen kişilerle sonradan bu suçu işleyen kişilerin ayrıca haklarında dava açılmış olup olmadıklarına göre kıyaslanabilir veya benzer durumda olup olmadığının tespiti devamla eşitlik ilkesini tüm faaliyetlerinde tüm vatandaşlarına aynı mesafede durarak uygulaması gereken devletin benzer durumda olan kişiler arasında farklı bir muamele yapıp yapmadığının tespiti gerekmektedir hemen belirtmek gerekir ki haklarında aynı normun uygulanacağı benzer veya kıyaslanabilir kişileri bulmak için somut olarak tüm kişilik özellikleri yaşı cinsiyeti dini dili ırkı vs aynı olan ve hatta bu suçu aynı anda işleyen kişileri bulmak gerekmediği gibi bu durum fiilen imkansız bir durumdur yukarıda da ifade edildiği üzere önemli olan husus kanun yürürlüğe girdikten önceki ve sonraki dönemde bu suçu işleyen kişilerin yani faillerin statülerinin hukuk önünde aynı olup olmayacağının tespitidir keza suçu oluşturan eylem yani maddi unsur yeni kanunda da eski kanunda da değişmemiş olmakla bu suçu aynı gün işleyen herkesin dili dini ırkı ve sair özellikleri bakımından ayrım yapılmaksızın eşit biçimde suçun faili veya hakkında dava açılmışsa sanık olarak niteleneceği ve ortak bir paydada buluşacağı dolayısıyla benzer veya kıyaslanabilir ortak özelliklere sahip olacakları açıktır bu nedenle mülga sayılı kanun döneminde yani henüz sayılı kanun yürürlüğe girmeden öncesinde suça konu eylemi aynı gün içinde ayrı ayrı veya iştirak halinde işleyen iki veya daha fazla kişi aynı suçun failleri olarak aynı veya benzer durumdadırlar öte yandan sayılı kanun döneminde aynı suçu işleyen iki kişiden birisi hakkında sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarihi öncesinde diğeri hakkında ise değişikesas sayısı karar sayısı nedenlerle örn iş yoğunluğu delillerin toplanması diğer failin tespit edilememesi veya yargıya intikal süreci vs tarihi sonrasında iddianame düzenlenmiş kabul edilmiş ve kamu davası açılmış olabilme ihtimali vardır hal böyleyken sayılı kanunun geçici maddesi fıkrasında aynı sayılı kanun yürürlükte olduğu bir zaman dilimi içinde aynı gün aynı suçu işlemiş olan iki sanıktan tarihi öncesinde kamu davası açılmış olan sanık hakkında sayılı kanun sonrasında kamu davası açılmış olan sanık hakkında ise sayılı kanun uygulanacağı belirtilmektedir bu nedenle sayılı kanunun geçici maddesi fıkrası ile benzer veya kıyaslanabilir durumda olan iki sanık arasında hiçbir yasal bilimsel dayanağı olmayan sırf tesadüfe veya sanık dışındaki değişik şartlara bağlı bir şekilde devlet eliyle farklı bir muamele uygulanması öngörülmüştür dikkat edilmesi gereken bir başka husus da sayılı kanunun kabul edilip resmi gazetede yayımlandığı gün ile yürürlüğe girdiği tarih arasındaki aydan fazla bir süre içinde kimlerin ticari işletme rehin sözleşmesi yapıp ticari işletme rehin sicilinde menkul rehni kaydı olduğunun kimler hakkında kamu davası açılıp kimler hakkında kamu davası açılmış olmadığının biliniyor veya kolaylıkla bilinebilir olmasıdır sonuç olarak sayılı kanunun geçici maddesinin fıkrasının gerek anayasanın maddesinde yazılı eşitlik ilkesi gerek ai̇hsnin ayrımcılık yasağı gerekse ceza hukukunun genel ilkelerinden biri olan adalet ve eşitlik ilkesine aykırı olarak düzenlendiği değerlendirilmektedir anayasanın maddesinde yer alan suç ve cezalara i̇lişkin esaslar i̇lkesine aykırılık yönünden anayasanın suç ve cezalara ilişkin esaslar başlıklı maddesi kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamazesas sayısı karar sayısı kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular delil olarak kabul edilemez ceza sorumluluğu şahsidir hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez i̇dare kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz silahlı kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir uluslararası ceza divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere vatandaş suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez hükümlerini içermektedir ai̇hsnin kanunsuz ceza olmaz başlıklı maddesi hiç kimse işlendiği zaman ulusal veya uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu bulunamaz aynı biçimde suçun işlendiği sırada uygulanabilir olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez bu madde işlendiği zaman uygar uluslar tarafından tanınan genel hukuk ilkelerine göre suç sayılan bir eylem veya ihmalden suçlu bulunan bir kimsenin yargılanmasına ve cezalandırılmasına engel değildir hükümlerini amirdir lehe kanunun geçmişe yürümesi ilkesi anayasanın maddesinde ifade ve anlam bulan suç ve cezalara dair temel esaslar maddesinde ayrıca ai̇hsnin kanunsuz ceza olmaz başlıklı maddesinde yer alan temel insan hakları metinlerinde kabul görmüş bir ilkedir öte yandan ülke çapında ceza adaletini sağlamayı amaçlayan sayılı türk ceza kanununun zaman bakımından uygulama başlıklı maddesi anayasanın maddesinde yer alan kanunilik ilkesinin sonuçlarından birisidir yasama organı da bu ilkeye uygun hareket etmek adına kanun koyma faaliyeti sırasında suç olarak belirlemiş olduğu bir eylem hakkında eski normun yaptırımını değiştirirken bu temel ilkeye uygun hareket etmek zorundadır bu hususta kanun koyucunun göz önünde bulundurması gereken kriterler hukuk devleti ve eşitlik gibi temel kriterlerden farklı değildir esasen anayasanın maddesindeki suç ve cezalara dair temel esaslar hukuk devleti ilkesinin bir alt başlığı olarak görülmelidir kanun koyucunun anayasanın temel ilkelerine ve ceza hukukunun ana kurallarına bağlı kalmak koşuluyla kişilerin farklı zamanlarda yaptıkları eylemler karşısında hangi ceza türü ve miktarı ile cezalandırılmasını düzenleyeceği hususunda takdir yetkisinin bulunduğu tartışmasızdır yani kanun koyucu kanunlarda öngörülen cezaların artırılması veya azaltılması gibi ceza politikasını yönlendirecek ülke sathında suç işlenmesinin önlenmesi ve caydırıcılık adına değişiklikleri takdir yetkisine bağlı olarak yapabilecektir ancak sahip olunan takdir yetkisi anayasa mahkemesinin emsal kararlarında da belirtildiği üzere yasama dahil olmak üzere devletin tüm organlarının insanlığın kazanılmış hakları olan suç ve cezalara dair evrenselesas sayısı karar sayısı nitelikte temel insan hakları metinlerine saygı duymaları ile sınırlanmaktadır bu noktada suç işleyen bir kişi için sonradan yürürlüğe giren kanunda öngörülen ceza yaptırımının daha lehe sonuçlar içermesi halinde ceza adaletini sağlamak açısından lehe olan kanunu uygulamak gerekecektir anayasa mahkemesinin emsal kararlarında da belirtildiği üzere anayasanın maddesinin birinci fıkrasında kimse kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz denilerek suçların kanuniliği üçüncü fıkrasında da ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur denilerek cezaların kanuniliği ilkeleri güvence altına alınmıştır anayasada öngörülen suç ve cezaların kanuniliği ilkesi insan hak ve özgürlüklerini esas alan bir anlayışın öne çıktığı günümüzde ceza hukukunun da temel ilkelerinden birini oluşturmaktadır anayasanın maddesine benzer şekilde sayılı kanunun maddesinde düzenlenen suç ve cezaların kanuniliği ilkesi uyarınca hangi eylemlerin yasaklandığı ve bu yasak eylemlere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde kanunda gösterilmesi kuralın açık anlaşılır ve sınırlarının belli olmasını gerektirmektedir kişilerin yasak eylemleri önceden bilmeleri düşüncesine dayanan bu ilkeyle temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması amaçlanmaktadır aym k kanunilik ilkesi genel olarak bütün hak ve özgürlüklerin düzenlenmesinde temel bir güvence oluşturmanın yanı sıra suç ve cezaların belirlenmesi bakımından özel bir anlam ve öneme sahip olup bu kapsamda kişilerin kanunen yasaklanmamış veya yaptırıma bağlanmamış fiillerden dolayı keyfî bir şekilde suçlanmaları ve cezalandırılmaları önlenmekte buna ek olarak suçlanan kişinin lehine olan düzenlemelerin geriye etkili olarak uygulanması sağlanmaktadır karlis aş nitekim lehe olan düzenlemelerin geriye etkili olarak uygulanması kuralı sayılı kanunun maddesinin numaralı fıkrasında suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur şeklinde ayrıca ifade edilmiştir bu ilkeye göre sonradan yürürlüğe giren yasanın bir fiili suç olmaktan çıkarması suçun unsurlarında veya diğer cezalandırılabilme şartlarında bu suçtan dolayı mahkûmiyetin yasal neticelerinde ceza ve hatta güvenlik tedbirlerinde değişiklik yapması ve bu değişikliğin failin lehine sonuç vermesi durumunda yürürlüğe girdiği tarihten önce işlenen suçlar hakkında da uygulanması gerekecektir bu değişiklik kesinleşmiş ancak infazı henüz tamamlanmamış hükümler ile infazı tamamlanmış hükümler bakımından da söz konusudur yargıtay ceza genel kurulu sayılı kanunun maddesinin numaralı fıkrasına göre sayılı kanunun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler açısından da uygulanacak ancak kabahatler karşılığında öngörülen idari yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhâl uygulama kuralı geçerli olacaktır dolayısıyla kabahat fiilinin unsurlarına veya yaptırımına yönelik lehe kanun değişikliklerinde anayasanın maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen kanunilik ilkesinin sonuçlarından biri olarak sayılı kanunun maddesinin numaralı fıkrasında yer alan lehe kanunun geriye yürümesi kuralının uygulanması gerekir aymnin tarihli sayılı şahin i̇nşaat bireysel başvurusuna dair kararı öte yandan suçun işlendiği tarihten sonra kabul edilen lehteki kanun hükmünün geriye yürümesi hakkını ai̇hsnin maddesinin güvence altına almadığı yönündeki içtihadınıesas sayısı karar sayısı değiştiren ai̇hm bu ilkenin avrupa birliği temel haklar şartı da dâhil temel bütün metinlerde tanındığını artık avrupa ceza hukuku geleneğinin bir parçası olduğunun kabul edildiğini hukukun üstünlüğü ilkesi gereğince hâkimin suç oluşturan eyleme kanun koyucunun orantılı bir ceza olarak belirlediği cezayı vermesinin tutarlı olduğunu suç işleyene sadece suç işlediği tarihte daha ağır bir ceza öngörüldüğü gerekçesi ile ağır bir ceza verilmesinin ceza hukukunun temel ilkelerine aykırı bulunduğunu bunun aynı zamanda suçun işlendiği tarihten sonra meydana gelen bütün yasal değişiklikleri ve toplumun suç karşısındaki yaklaşım değişikliğini görmemek anlamına geldiğini lehte olan ceza hükmünün geriye yürümesi ilkesinin cezaların öngörülebilir olması gerekliliğinin bir uzantısı olduğunu buna göre eğer suçun işlendiği tarihte yürürlükte olan ceza kuralı ile kesin bir hükmün verilmesinden önce kabul edilen bir ceza kuralı farklı ise hâkimin sanığın lehine olan ceza kuralını uygulaması gerektiğini belirtmiştir bkz scoppolai̇talya no no §§ buna göre yukarıdaki hükümler §§ gözetildiğinde lehe kanun değerlendirmesinde maddi ceza hukukuna ilişkin zaman bakımından uygulama kurallarının geçerli olması ve mahkemece cezası henüz infaz edilmemiş olan başvurucu hakkında lehe kanun uygulamasının yapılması gerektiği anlaşılmaktadır başvurucunun eylemine uyan kanun hükmünde yapılan lehe değişikliğin başvurucuya uygulanması gerekirken bu yöndeki talebinin reddedilmiş olması anayasanın suç ve cezalara ilişkin esaslar kenar başlıklı maddesinin birinci fırkasında düzenlenen suçta ve cezada kanunilik ilkesi ile bağdaşmamaktadır açıklanan nedenlerle başvurucu hakkında lehe kanun hükmünün uygulanmamasından dolayı anayasanın maddesinin birinci fıkrasının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır aymnin tarihli bireysel başvuru numaralı başvurucu nin idari para cezasında lehe olarak değişen hükmün kendisi hakkında da uygulanmasına ilişkin ihlal kabul kararı yukarıda yazılı mevzuat ve emsal kararlar ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde kanun koyucu sayılı kanuna geçici maddesi fıkrasını eklemek suretiyle sayılı mülga kanun döneminde suç oluşturan eylemi işleyen ve hakkında dava açılan kişiler için tarihi öncesi davanın görülmeye başlamış olması şartıyla sayılı kanun hükümlerinin uygulanmayacağım hüküm altına almıştır sayılı tcknin özel kanunlarla ilişki başlıklı maddesi bu kanunun genel hükümleri özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır sayılı tcknin zaman bakımından uygulama başlıklı maddesi i̇şlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz i̇şlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkaresas sayısı karar sayısı suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur hükümlerini amirdir yargıtay ceza genel kurulunun tarihli e sayılı emsal kararında sayılı tcknun maddesi yürürlükten kalkmış bulunan sayılı tcknun maddesine benzer şekilde düzenlenmiş olup her iki maddede de ceza hukuku kurallarının yürürlüğe girdikleri andan itibaren işlenen suçlara uygulanacağına ilişkin ileriye etkili olma prensibi ile bu ilkenin istisnasını oluşturan failin lehine olan kanunun geçmişe etkili olması geçmişe etkili uygulama veya geçmişe yürürlük ilkesine yer verilmiştir bu ilke uyarınca suçtan sonra yürürlüğe giren ve fail lehine hükümler içeren kanun hükümde ve infaz aşamasında dikkate alınmalıdır ayrıca lehe olan hükmün belirlenmesine ilişkin olarak sayılı türk ceza kanununun yürürlük ve uygulama şekli hakkında kanunun maddesinin fıkrasında lehe olan hüküm önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiri eriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir düzenlemesi de yer almaktadır gerek öğretide gerekse yargısal kararlarda hapis cezası öngören kanunun adli para cezası öngören kanuna göre aynı nevi ceza içeren kanunlardan yukarı sınırlarının aynı olması halinde aşağı sınırı fazla olanın aşağı sınırı az olan kanuna göre aşağı sınırlarının aynı olması halinde yukarı sınırı fazla olanın yukarı sınırı az olana göre alt ve üst sınırlarının farklı olması halinde üst sınırı fazla olanın az olana göre aynı suçun kamu adına kovuşturulması gerektiğini kabul eden kanunun şikâyete bağlılığı öngören kanuna göre aynı cezaya ilave olarak güvenlik tedbiri kabul eden kanunun diğerine göre aleyhe olduğu kabul görmektedir ancak bu genel kuralların her somut olayda mutlak olarak aynı sonucu doğuracağını söylemek mümkün değildir bu ölçütler lehe yasanın tespitine ilişkin doğabilecek bütün sorunları çözmede yetersiz olsa da kanunlarda kısmi değişikliklerin yapıldığı dönemlerde benimsenmesi gereken temel ilkeleri göstermesi bakımından önemlidir lehe olan kanunun tespiti açısından bu ölçütlerin çoğaltılması yönündeki görüş ve uygulamalar öğreti ve yargısal kararlara da konu olmuş nitekim değişen ceza mevzuatı karşısında dahi halen geçerliliğini koruyan gün ve sayılı i̇çtihadı birleştirme kararında suçun işlendiği zamanın kanunu ile sonradan yürürlüğe giren kanun hükümlerininesas sayısı karar sayısı farklı olması halinde her iki kanunun birbirine karıştırılmadan ayrı ayrı somut olaya uygulanıp her iki kanuna göre hükmedilecek cezalar belirlendikten sonra sonucuna göre lehte olanı uygulanmalı şeklinde lehe kanunun tespitinde başvurulacak yöntem ana hatlarıyla belirtilmiştir öğretide de sözkonusu i̇çtihadı birleştirme kararındaki ilkeler benimsenerek uygulanma imkanı bulunan tüm kanunların leh ve aleyhteki hükümleri ile birlikte ayrı ayrı ele alınarak somut olaya göre sonuçlarının karşılaştırılması gerekeceği ve sonunda fail bakımından daha lehe sonuç veren kanunun belirlenip son hükmün buna göre verileceği görüşleri ileri sürülmüştür ordprof dr sdönmezer prof dr serman nazari ve tatbiki ceza hukuku ci bası sh vd ord prof dr sdönmezer genel ceza hukuku dersleri sh vd prof dr meartuk doç dr agökçen arş gör c yenidünya ceza hukuku genel hükümler ci sh vd diğer taraftan sayılı tcknun kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar başlıklı maddesinin fıkrasında uygulamada asıl mahkumiyet bu madde hükümlerine göre çevrilen para cezası veya tedbirdir şeklinde bir düzenleme yer almaktadır ceza genel kurulunun gün ve sayılı kararı başta olmak üzere pek çok kararında da lehe kanun tespit edilirken sabit kabul edilen somut olaya her iki kanunun ilgili tüm hükümleri birbirlerine karıştırılmaksızın uygulanmak suretiyle ayrı ayrı sonuçlar belirlenerek karşılaştırılması bu karşılaştırmada hükmün tesisi aşamasında uygulanması gereken normlar ile infaza ilişkin normların birlikte değil ayrı ayrı değerlendirmeye tabi tutulması gerektiği açıklanmıştır bugüne kadarki uygulamalarda da karşılaştırma yapılırken infaz aşamasına ilişkin ihtimallerin gözönüne alınmadığı ve lehe olan kanunun uygulama sonucunda ortaya çıkan cezaya göre belirlendiği görülmektedir i̇nfaz aşamasında hükmedilen para cezalarının ödenmemesi ihtimalinde sanığın kaç gün hapsedileceğini hesaplamak lehe olan kanunun tespiti aşamasında yerinde olmayacak adli para cezasının ödenmeyeceği peşin kanısıyla hareket etmek ödeme ihtimalinde bazen sanığı daha fazla miktarda ödeme yapmaya zorlama sonucunu doğuracaktır görüldüğü üzere infaz aşamasında ortaya çıkabilecek ihtimaller dikkate alınmaksızın hükmolunacak sonuç ceza miktarı bakımından lehe olan kanunu tespit etmek gerektiğinden ulaşılan sonuca göre yalnızca adli para cezasını öngören kanuna göre hapis cezası ile birlikte adli para cezası öngören kanunun uygulama sonucunda lehe olduğunu söylemek bazı durumlarda mümkün olabilecektir şeklinde lehe kanun uygulamasının hangi aşamalarda kimler tarafından ve ne şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğine açıklık getirilmiştir somut uyuşmazlıkta sanık lehine kanunun tespit edilebilmesi için sayılı mülga kanun gereği sanık için verilen mahkumiyet hükmünün takdiri artırım ve indirim nedenleri aynı oran ve sırayla uygulanmak suretiyle sayılı kanuna göre sanığın alabileceği cezanın tayininin yapılması buna göre sanık lehine çıkan netice ceza ile hukuki sonuçlarının tespit edilmesi ve karşılaştırılarak sonuca gidilmesi gerekmektedir lehe kanunun belirlenmesi yerel mahkeme tarafından hükmün temyizen bozulması sonucunda yapılabilecektir halde hükmün bozulması için de iki farklı normun somut olaya uygulanabilme ihtima
4,183
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle değiştirilen sayılı maden tetkik ve arama genel müdürlüğü kanununun ek inci maddesinin ikinci fıkrasının anayasaya aykırılığı düzenlemenin anlamı ve kapsamı dava konusu sayılı kanunun inci maddesiyle değiştirilen sayılı maden tetkik ve arama genel müdürlüğü kanununun ek inci maddesi şu şekildedir ek madde maden tetkik ve arama genel müdürlüğü nci maddede belirtilen görevleri kapsamına giren iş ve hizmet konularında tarihli ve sayılı kamu kuruluşlarının yurt dışındaki i̇halelere katılması hakkında kanuna tabi olmaksızın bağlı bulunduğu bakanlık onayı ile yurt dışında arama ve araştırma faaliyetleri yapmaya bu faaliyetlerin yürütülmesi amacıyla yurt dışında şirket kurmaya yerli veveya yabancı gerçek veya tüzel kişilerle yurt dışında şirket veya ortaklık kurmaya imtiyazlı ortak olmaya şirketler veya ortaklıklarla ilgili her türlü pay hisse senedi ve diğer ortaklık paylarını alıp satmaya ve yurt dışında çalışma büroları açmaya yetkilidir maden tetkik ve arama genel müdürlüğünün yurt dışı faaliyetleriyle ilgili yurt dışında çalıştırılacak personelin niteliği görev süresi bunlara ödenecek ücretler ile harcamalara ilişkin usul ve esaslar bakanlar kurulunca yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenlenir dava konusu değişiklik yapılmadan önceki madde metni ise şu şekildedir ek madde ek md maden tetkik ve arama genel müdürlüğü görev kapsamına giren jeolojik etütler ve maden arama faaliyetleri ile ilgili iş ve hizmet konularında tarihli ve sayılı kanuna tabi olmadan bağlı bulunduğu bakanlık onayı ile yurt dışında işin gereği olarak yerli ve yabancı gerçek ve tüzel kişilerle ortaklık kurmak suretiyle veya tek başına ücret karşılığı arama ve araştırma yapabilir bu faaliyetleri kontrol ve nezaret etmeye ve bu konulardaki usul ve esasları tespit etmeye bağlı olduğu bakanlık yetkilidir bu faaliyetler nedeniyle yurt dışında görevlendirilecek kuruluş personeli hakkında sayılı harcırah kanunu hükümleri uygulanır bu iş ve hizmetlerde kullanılacak kuruluşa ait makina ve ekipman ile işletme malzemeleri gümrük kanunu ve türk parasının kıymetini koruma kanunu hakkındaki mevzuat hükümlerine uygun olarak yurt dışına çıkarılabilir gerektiğinde yurt dışından satın alınan bu kabil makina ve ekipman ülkeye getirilebilir bu iş ve hizmetlerle ilgili gelirlere ilişkin uygulamalar mali yıl bütçe kanunları ve diğer ilgili mevzuat çerçevesinde düzenlenir yapılan değişiklik çerçevesinde mtanın yurtdışı faaliyetlerinde görevlendirilecek personelin özlük hakları konusunda sayılı harcırah kanunu yerine çıkartılacak biresas sayısı karar sayısı bakanlar kurulu kararı uygulanacaktır yani yurtdışında çalıştırılacak olan mta personelinin niteliği görev süresi bunlara ödenecek ücretler ile harcamalara ilişkin usul ve esasların bakanlar kurulunca yürürlüğe konulacak yönetmelikle düzenlenmesi öngörülmektedir ancak sayılı maden tetkik ve arama genel müdürlüğü kanununun nci maddesi şu şekildedir madde mta enstitüsünün başlıca vazifesi memleketimizde işletmeğe elverişli maden ve taşocağı sahaları bulunup bulunmadığını ve işletilen maden ve taşocaklarının daha faydalı surette işletilmelerinin nelere mütevakkıf olduğunu araştırmak ve buna muktazi veya müteferri bulunan arama ameliyatı fenni ve jeolojik tetkikat kimyevi tahlil ve fenni tecrübeler yapmak harita almak plan mürtesem maktalar resmetmek proje ve fenni raporlar rantabilite hesapları tanzim etmek gibi bütün teknik ve ilmi işleri görmek ve memleketin madenlerinde ve maden sanayiinde çalışacak türk mühendis fen memuru ustabaşı ve mütehassıs işçi yetiştirmektir bu maddeden de anlaşılacağı gibi mta memurlar ve diğer personel aracılığıyla sürekli olarak kamu hizmeti sunan bir tüzel kişiliktir her türden personelinin özlük haklarının anayasanın inci maddesine göre kanunla belirlenmesi gerekmektedir anayasaya aykırılık sorunu anayasanın nci maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmektedir anayasa mahkemesinin pek çok kararında yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesinden anlaşılması gereken açıklanmıştır anayasa mahkemesine göre kanunla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların kanun metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder ancak bu koşulla uzmanlık ve teknik konulara ilişkin ayrıntıların belirlenmesi yürütme organının takdirine bırakılabilir anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir bu nedenle anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında kanunlarla düzenlenmemiş bir alanda kanun ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez i̇ptali talep edilen bu düzenleme ile yürütmeye verilen yetkinin sınırları belirsiz ve bağımsız nitelikte bir yetkidir düzenleme ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilmiştir bu nedenlerle düzenleme yetkisinin bakanlar kuruluna bırakılması anayasanın nci maddesine aykırıdır anayasanın inci maddesinde de devletin kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür denilmektedir devlet ya da diğer kamu tüzel kişileri tarafından ya da bunların gözetim ve denetimleri altında genel ve ortak gereksinimleri karşılamak kamu yararını ya da çıkarını sağlamak için yapılan ve topluma sunulmuş bulunan sürekli ve düzenli etkinlikler olarak tanımlanan kamuesas sayısı karar sayısı hizmetinin kamu hukukunun genel ilkeleri gereğince doğrudan idare kuruluş ve kurumları eliyle kamusal yönetim biçimine göre yürütülmesi asıl ve olağandır anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasında ise memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ancak mali ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır hükmü yer almaktadır anayasa mahkemesinin birçok kararında anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasının kapsamına giren kişilerin statülerine ve özlük haklarına ilişkin düzenlemelerin kanunla yapılması gerektiği bu konuların düzenlenmesinin idarenin düzenleyici işlemlerine bırakılmasının anayasaya aykırı olacağı hususu vurgulanmıştır bu itibarla maden tetkik ve arama enstitüsü genel müdürlüğü bünyesinde yurtdışında çalıştırılacak olan her türden personelin niteliği görev süresi bunlara ödenecek ücretler ile harcamalara ilişkin usul ve esasların kanun yerine bakanlar kurulunca yürürlüğe konulacak yönetmelikle düzenlenmesi anayasanın inci maddesine aykırılık teşkil etmektedir dava konusu tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle değiştirilen sayılı maden tetkik ve arama genel müdürlüğü kanununun ek inci maddesinin ikinci fıkrası yukarıda açıklanan gerekçelerle anayasanın nci ve inci maddelerine aykırıdır iptal edilmesi gerekir tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesiyle sayılı askeri yasak bölgeler ve güvenlik bölgeleri kanununa nci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı askeri yasak bölgeler ve güvenlik bölgeleri kanununa dava konusu sayılı kanunun nci maddesi ile eklenen maddesi şu şekildedir madde askeri yasak bölgeler ve güvenlik bölgelerinde veya ülke güvenliği ile doğrudan ilgili türk silahlı kuvvetlerine tahsisli ve fiilen kullanımında olan araziler harekat ve savunma amaçlı yerlerdeki tesisler konut ve sosyal tesisler hariç ile özel güvenlik bölgesi ilan edilen yerlerdeki tesisler rafineri petrokimya tesisleri ve eklentileri ile nükleer santral projeleri kapsamında yapılması öngörülen tesis ve faaliyetler hakkında tarihli ve sayılı kıyı kanununun kıyılar sahil şeritleri doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan arazilere ilişkin yapı ve yapılaşmaya dair sınırlayıcı hükümleri ile üncü maddesi hükümleri ve nükleer santral projeleri kapsamında yapılması öngörülen tesis ve faaliyetler hakkında tarihli ve sayılı zeytinciliğin islahı ve yabanilerinin aşılattırılması hakkında kanunun sınırlayıcı hükümleri uygulanmaz düzenlemenin anlamı ve kapsamı eklenen bu madde ile asıl amaçlananın şimdiye kadar ülkemizde var olmayan nükleer santral projeleri kapsamında yapılması öngörülen tesis ve faaliyetler hakkında tarihli ve sayılı kıyı kanununun kıyılar sahil şeritleri doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan arazilere ilişkin yapı ve yapılaşmaya dair sınırlayıcı hükümlerinin ve tarihli ve sayılı zeytinciliğin islahı ve yabanilerinin aşılattırılması hakkında kanunun sınırlayıcı hükümlerinin uygulanmaması olduğu anlaşılmaktadır diğer yandan askeri yasak bölgeler veesas sayısı karar sayısı güvenlik bölgelerinde veya ülke güvenliği ile doğrudan ilgili türk silahlı kuvvetlerine tahsisli ve fiilen kullanımında olan araziler harekat ve savunma amaçlı yerlerdeki tesisler konut ve sosyal tesisler hariç ile özel güvenlik bölgesi ilan edilen yerlerdeki tesisler rafineri petrokimya tesisleri ve eklentileri hakkında da sayılı kıyı kanununun sınırlayıcı hükümleri de uygulanamaz kılınmaktadır daha da önemlisi bu amaçla yapılacak olan yapıların ve sürdürülecek olan faaliyetleri başkaca herhangi bir kurala bağlanmaksızın bu iki kanunun sınırlayıcı hükümleri devre dışı bırakılmaktadır ve sayılı kanunların uygulanmayacak olan sınırlayıcı hükümleri yerine uygulanacak herhangi bir düzenleme öngörülmemektedir sonuç olarak bu tesislerin yapımı ve ilgili faaliyetlerin sürdürülmesine yönelik kamusal nitelikli ve kanuni dayanağa sahip hiçbir koruma olanağı kalmamaktadır ayrıca sayılı kıyı kanunun amacı denfz tabff ve sunf göl ve akarsu kıyıları fle bu yerlerin etkisinde olan ve devamı niteliğinde bulunan sahil şeritlerinin doğal ve kültürel özelliklerini gözeterek koruma ve toplum yararlanmasına açık kamu yararına kullanma esaslarını tespit etmek şeklinde belirlenmiştir sayılı kanunun üncü maddesinde kanunla belirlenen kamu yararına kullanım esaslarıyla ilgili istisnalara da yer verilmiştir buna göre askeri yasak bölgeler ve güvenlik bölgelerinde veya ülke güvenliği ile doğrudan ilgili türk silahlı kuvvetlerine ait harekat ve savunma amaçlı yerlerde konut ve sosyal tesfsler harfç̧ özel kanun hükümlerfne dfğer özel kanunlar uyarınca belfrlenmfş̧ veya belfrlenecek yerlerde ise özel kanunların bu kanuna aykırı olmayan hükümlerine uyulur denilmiştir sayılı kanunda belirlenen istisnalar askeri yasak bölgeler ve güvenlik bölgeleri ülke güvenliği ile doğrudan ilgili türk silahlı kuvvetlerine ait harekat ve savunma amaçlı yerler olarak sayılmış ve bu yerler için özel kanun hükümlerine uyulacağı belirlenmiştir ayrıca diğer özel kanunlar uyarınca da belirlenebilecek yerlerde ise sayılı kanuna aykırı olmayan hükümlerin uygulanacağı düzenleme altına alınmıştır sayılı kanun ile sayılı askeri yasak bölgeler ve güvenlik bölgeleri kanununa maddesi olarak eklenen hükümle sayılı kanunda belirlenen istisna kapsamındaki yerlere ilaveten rafineri petrokimya tesisleri ve eklentileri ile nükleer santral projeleri kapsamında yapılması öngörülen tesis ve faaliyetler de eklenmek suretiyle sayılı kıyı kanununun kıyılar sahil şeritleri doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan arazilere ilişkin yapı ve yapılaşmaya dair sınırlayıcı hükümleri ile üncü maddesi hükümlerinin uygulanmayacağı düzenlenmiştir sayılı kanunun maddesi olarak getirilen istisna hükmünde yer alan askeri ve güvenlik bölgeleriyle ilgili düzenlemeler sayılı kıyı kanununun üncü maddesindeki istisna ile örtüşmekte iken anlaşılmaz bir şekilde aynı istisnayı getirmiş olan sayılı kanunun üncü madde hükmünün uygulanmayacağı da belirtilmiştir bu ifade şeklinden yapılan düzenlemenin amacının askeri yasak bölgeler ve güvenlik bölgeleri ile savunma amaçlı yerler için istisnai düzenleme yapmak olmadığı asıl amacın rafineri petrokimya tesisleri ve eklentileri ile nükleer santral projeleri kapsamında yapılması öngörülen tesis ve faaliyetler ile ilgili olduğu anlaşılmaktadır zaten ilgili kanunda istisna kapsamında bulunan kamu yararı açısından da tartışma götürmez askeri bölgeler atıfta bulunulan kanunda yer alan istisnayı da devre dışı bırakacak şekilde yeniden sayılarak ekonomik amaçlı tesislerin bu ifadeler arasına gizlenmesi sağlanmıştır diğer yandan sayılı kıyı kanununda ekonomik amaçlı tesisler için de ayrıntılı kurallar getirilmiş ve korunması amaçlanan bu yerler için kamu yararına uygun yapılaşma veesas sayısı karar sayısı faaliyetlerin nasıl yapılacağı tanımlanmıştır rafineri petrokimya tesisleri ve eklentileri ile nükleer santral projeleri kapsamında yapılması öngörülen tesisler ve faaliyetler için de aynı kurallara uygun olarak kamu yararı gözetilmek suretiyle kıyıların kullanılması olanaklı olup bu gibi ekonomik faaliyetlerin hiçbir kurala tabi olmaksızın yürütülmesinin önünün açılması anayasal kurallara açıkça aykırılık teşkil etmektedir anayasaya aykırılık sorunu anayasanın üncü maddesinde kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır deniz göl ve akarsu kıyılarıyla deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir kıyılarla sahil şeritlerinin kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkân ve şartları kanunla düzenlenir kuralı yer almaktadır sayılı kıyı kanununun da dayanağı ve çerçevesi anayasanın üncü maddesiyle çizilmiştir dava konusu kanun hükmü anayasanın üncü maddesine aykırı bir biçimde kanunla düzenlenmesi gereken kıyılardaki yapılaşmaların bir kısmına ilişkin içeriği belirsiz bir istisna durumu yaratmaktadır anayasanın üncü maddesi gereğince devletin hüküm ve tasarrufu altındaki deniz göl ve akarsu kıyılarıyla deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinin kamu yararı önceliği gözetilerek özel ve tüzel kişilerin kullanımına açılmasının kanunla düzenlenmesi gerektiği açıktır sayılı kanunda açıklanan yapılaşma sınırlamalarından istisna olarak herhangi bir kurala ve sınırlamaya tabi kılınmaksızın anayasanın verdiği yetkiye göre kabul edilen kanunun sınırlayıcı hükümlerinin başka bir kanunla kaldırılarak kıyıların kullanıma açılması anayasanın üncü maddesine açıkça aykırıdır diğer yandan dava konusu kanun hükmü nükleer santral projeleri kapsamında yapılması öngörülen tesis ve faaliyetler hakkında tarihli ve sayılı zeytinciliğin islahı ve yabanilerinin aşılattırılması hakkında kanunun sınırlayıcı hükümlerinin de uygulanmayacağını öngörürken anayasanın üncü maddesi gereğince tabiat varlıkları arasında görülmesi gereken ve kanunen koruma altında olan zeytinliklerin de akıbeti sınırları belirsiz bir istisna hükmü karşısında korunmasız kalmaktadır bu bakımdan düzenleme anayasanın üncü maddesine aykırılık teşkil etmektedir anayasanın inci maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır denilmektedir anayasanın sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması başlıklı ncı maddesinde de herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir çevreyi geliştirmek çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir hükmü yer almaktadır anayasanın inci maddesiyle kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlama ve insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlama ödevi devlete verilirken ncı maddesiyle de herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu belirtilerek bu hakkı korumanın yine devletin ödevi olduğu vurgulanmaktadıresas sayısı karar sayısı devlete verilen bu görevlerin yaşama geçirilmesi bakımından çevre mevzuatıyla getirilen düzenlemeler büyük önem taşımaktadır anayasanın inci ve ncı maddeleri ile devlete verilen görevlerin yerine getirilmesi kıyılarda yürütülen ekonomik ve güvenlikle ilgili faaliyetlerin belli bir plan ve program çerçevesinde yapılması ve bu faaliyetlerin gözetimi ve denetimi ile gerçekleşebilir anayasada yer alan sağlıklı ve dengeli çevre kavramına doğal güzelliklerin korunduğu kentleşme ve sanayileşmenin getirdiği hava ve su kirlenmesinin önlendiği bir çevre kadar işin niteliğine göre belirli esaslara uygun olarak kıyılardaki yürütülen ekonomik ve güvenlikle faaliyetlerin gerçekleştirildiği çevrenin de gireceği kuşkusuzdur anayasanın ncı maddesinde ifade edilen sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının sağlanmasına ilişkin ödevlerin somut tedbirlerle bağlanması ve bu tedbirlerin de hukuk devleti ilkesi gereği kanunla düzenlenmesi gerekir bununla birlikte söz konusu ödevlerin ne şekilde yerine getireceğine ilişkin yeni bir kanuni düzenleme yapılmaksızın çeşitli tesis inşaatlarının ve faaliyetlerin sayılı kıyı kanunu ile sayılı zeytinciliğin islahı ve yabanilerinin aşılattırılması hakkında kanunun sınırlayıcı hükümlerinden istisna kılınması anayasanın ncı maddesi ve üncü maddelerinde sözü edilen çevre hakkı ve kıyıların kamu yararına kanun yoluyla korunması ödevleriyle bağdaşmaz ayrıca dava konusu kanun hükmü öngördüğü istisna nedeniyle ortaya çıkardığı belirsizlik herhangi bir kuralasınırlamaya tabii olmama durumu nedeniyle anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesi ile örtüşmemektedir çünkü hukuk devletinin en temel unsurlarından birisi belirlilik ilkesidir yapılan düzenleme kişilerin uymakla yükümlü olduğu normlar bakımından belirsizliğe neden olmuştur anayasanın inci maddesinde devletin amaç ve görevleri sayılmıştır i̇ptali talep edilen düzenleme temel haklardan olan çevre hakkına ilişkin devletin temel ödevinin yerine getirmesine yönelik düzenleme yapmaması dolayısıyla anayasanın inci maddesine ve kanunla düzenlenmesi gereken bir alanda kanun yoluyla kurala bağlamaksızın bir istisna oluşturması nedeniyle de yasama yetkisinin tbmmye ait olduğu ve devredilmezliğine ilişkin anayasanın nci maddesine de aykırıdır yukarıda açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesiyle sayılı askeri yasak bölgeler ve güvenlik bölgeleri kanununa nci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddesi anayasanın nci inci nci üncü ncı ve üncü maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesi ile tarihli ve sayılı türkiye atom enerjisi kurumu kanununa eklenen yapı denetimi başlıklı ek madde in anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı türkiye atom enerjisi kurumu kanununa dava konusu sayılı kanunun üncü maddesiyle eklenen yapı denetimi başlıklı ek madde şu şekildedir yapı denetimiesas sayısı karar sayısı ek madde nükleer santral sahalarında yapılacak yapılar hakkında tarihli ve sayılı yapı denetimi hakkında kanun hükümleri ile tarihli ve sayılı i̇mar kanununun fenni mesuliyete ilişkin hükümleri uygulanmaz ancak bu yapıların yapı denetimi türkiye atom enerjisi kurumu tarafından yetkilendirilen tüzel kişiliğe sahip yapı denetimi kuruluşları tarafından denetim kuruluşu ile nükleer santralin lisans sahibi arasında akdedilen hizmet sözleşmesi hükümlerine göre yapılır yapı denetiminin bu kuruluşlar tarafından yapılması nükleer santral lisans sahibinin münhasır ve kusursuz sorumluluğunu kısmen veya tamamen ortadan kaldırmaz bu yapılara ilişkin olarak yapılacak yetkilendirme ve denetimlerle ilgili usul ve esaslar ile yapı denetimi kuruluşu ile nükleer santral lisans sahibi arasında akdedilecek hizmet sözleşmesinin kapsamına ilişkin hususlar çevre ve şehircilik bakanlığının görüşü alınarak türkiye atom enerjisi kurumu tarafından bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir düzenlemenin anlamı ve kapsamı tamamının iptali talep edilen dava konusu bu yasa hükmü çevre ve insan sağlığı açısından büyük riskler barındıran nükleer santral sahalarında yapılacak olan yapıların denetimini sayılı yapı denetimi hakkında kanunun hükümleri dışına taşımaktadır nükleer santral sahalarındaki yapıların denetiminde hükümsüz kılınan sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrası ise şu şekildedir bu kanunun amacı can ve mal güvenliğini teminen imar plânına fen sanat ve sağlık kurallarına standartlara uygun kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı denetimini sağlamak ve yapı denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir anayasanın inci maddesi gereğince devlete yüklenen temel amaç ve görevleri arasında bulunduğu şüphesiz olan can ve mal güvenliğini teminen yapılması gereken yapı denetiminin başka bir kurallar bütünüyle düzenlenmesi gerekecektir ayrıca sayılı i̇mar kanununun fenni mesuliyete ilişkin hükümleri de nükleer santral sahalarında yapılacak olan yapılar söz konusu olduğunda uygulanmayacaktır anayasanın inci maddesinde ifadesini bulan devletin temel amaç ve ödevleri arasında bulunduğu tartışmasız olan yapı denetiminin somut tedbirlerle nasıl yerine getirileceği şüphesiz kanun koyucunun takdirindedir bu anlamda kanun koyucu yapı denetimi ya da imar mevzuatıyla da bağlı değildir bununla birlikte nükleer santral sahalarındaki yapılara ilişkin söz konusu ödevlerin ne şekilde yerine getirileceğine ilişkin yeni bir kanuni düzenleme de dava konusu kanun hükmünde öngörülmemektedir yeni bir kanuni düzenleme yerine ise bu yapıların yapı denetimi türkiye atom enerjisi kurumu tarafından yetkilendirilen tüzel kişiliğe sahip yapı denetimi kuruluşları tarafından denetim kuruluşu ile nükleer santralin lisans sahibi arasında akdedilen hizmet sözleşmesi hükümlerine göre yapılır denilerek öncelikle bu yapıların denetimi yetkilendirilecek bir tüzel kişilik ile nükleer santralin lisans sahibi arasında imzalanacak sözleşme ile sınırlandırılmaktadır ek olarak çevre ve şehircilik bakanlığının görüşü alınarak atom enerjisi kurumu tarafından çıkarılacak olan bir yönetmeliğin ise yapılacak yetkilendirme ve denetimlerle ilgili usul ve esaslar ile yapı denetim kuruluşu ile nükleer santral lisans sahibi arasında akdedilecek hizmet sözleşmesinin kapsamına ilişkin hususları düzenlemesi öngörülmektedir diğer yandan dava konusu maddenin üçüncü cümlesinde yapı denetiminin bu kuruluşlar tarafından yapılması nükleer santral lisans sahibinin münhasır ve kusursuz sorumluluğunu kısmen veya tamamen ortadan kaldırmaz denilmektedir nükleer santrallerde anayasaya uygun kanuni dayanağı olan bir yapı denetimi söz konusu olmayacağı için ortaya çıkacak olan çevresel ve insan sağlığı açısından riskli bir durumda münhasır ve kusursuz sorumluluğun kısmen veya tamamen lisans sahibi üzerinde bırakılması anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı ortadan kaldırmamaktadır şöyle ki yapı denetiminde asıl amaç kamu adına ve denetlenenden bağımsız olarak yapılacak olan denetim ile herhangi bir riskli durumun ortaya çıkmasını engellemektir denetimin denetlenenden bağımsız olarak yapılması gerekirken bir yönetmelik ile belirlenecek çerçevede işveren konumundaki nükleer santral lisans sahibinin bir hizmet sözleşmesi ile kiralayacağı ya da iş ilişkisi kuracağı yüklenicinin yapacağı yapı denetimi sonucunda münhasır ve kusursuz sorumluluğunun olması anayasal olarak garanti altında olan sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının gereğini yerine getirmeyecektir anayasanın amacının herhangi bir nükleer felaket yaşanması durumunda ortaya çıkacak olan çevresel ve insani risklerin münhasır ve kusursuz sorumluluğunun kimde olacağından ziyade kanuni dayanağı olan kamu adına gerçekleştirilecek olan bağımsız bir yapı denetimi ile bu risklerin ortaya çıkmasının engellenmesi olduğu açıktır özetle iptali istenen dava konusu kanun hükmü ile nükleer santral sahalarındaki yapıların denetimi konusunda sayılı yapı denetimi hakkında kanun ile sayılı i̇mar kanununun fenni mesuliyete ilişkin hükümlerinin uygulanmayacağı öngörülmesine karşın anayasanın emrettiği çerçevede başka bir kanuni altyapı oluşturulmaksızın idarenin çıkaracağı bir yönetmelik ve çerçevesi bu yönetmelik tarafından belirlenecek olan bir özel hukuk sözleşmesi dahilinde nükleer yapıların denetimi öngörülmektedir anayasaya aykırı bu yapı denetim sürecinde de nükleer santral lisans sahibinin münhasır ve kusursuz sorumluluğunun muhafaza edilmesi de anayasaya aykırılığı ortadan kaldırmamaktadır anayasanın çevre hakkı konusunda devlete verdiği ödevler öncelikli olarak bu risklerin ortaya çıkmasının denetim doluyla engellenmesidir anayasaya aykırılık sorunu anayasanın nci maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmektedir buna göre yasa ile yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilebilmesi olanaklı değildir yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir yasa ile yetkilendirme anayasanın öngördüğü biçimde yasa ile düzenleme anlamını taşımamaktadır temel ilkeleri belirlenmeksizin ve çerçevesi çizilmeksizin yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralı ile sınırsız belirsiz geniş bir alanın yönetimin düzenlemesine bırakılması anayasanın belirtilen maddesine aykırılık oluşturur anayasanın inci maddesinde de devletin kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür denilmektedir devlet ya da diğer kamu tüzel kişileri tarafından ya da bunların gözetim ve denetimleri altında genel ve ortak gereksinimleri karşılamak kamu yararını ya da çıkarını sağlamak için yapılan ve topluma sunulmuş bulunan sürekli ve düzenli etkinlikler olarak tanımlanan kamu hizmetinin kamu hukukunun genel ilkeleri gereğince doğrudan idare kuruluş ve kurumları eliyle kamusal yönetim biçimine göre yürütülmesi asıl ve olağandır sayılı türkiye atom enerjisi kurumu kanununa eklenen yapı denetimi başlıklı ek madde de geçen nükleer santral sahalarındaki yapılarının denetiminin kamu hizmeti niteliği taşıdığı kuşkusuzdur nitekim tarihli ve sayılı çevre kanununun tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesiyle değişik üncü maddesinin bendinin birinci tümcesinde çevrenin korunması çevre kirliliğinin önlenmesi ve çevreesas sayısı karar sayısı sorunlarının çözümüne yönelik gerekli teknik idarî malî ve hukukî düzenlemeler bakanlığın koordinasyonunda yapılır sayılı türkiye atom enerjisi kurumu kanunu kapsamındaki konular türkiye atom enerjisi kurumu tarafından yürütülür denilmiştir anayasa mahkemesinin tarihli esas ve karar sayılı resmi gazete kararında da nükleer kirlilik risklerinin önlenmesi konusunda türkiye atom enerjisi kurumunun anayasal olarak yetkili olduğu şu ifadelerle belirtilmiştir sayılı türkiye atom enerjisi kurumu kanununun maddesinde yasanın amacının barışçıl amaçlarla türkiyede atom enerjisinin kalkınma planlarına uygun olarak ülke yararına kullanılmasını sağlamak temel ilke ve politikaları belirleyip önermek bilimsel teknik ve idari çalışmaları yapmak düzenlemek desteklemek koordine etmek ve denetlemek üzere türkiye atom enerjisi kurumunun kuruluşu işleyişi görev yetki ve sorumluluklarını saptamak olduğu maddesinde aynı yasada belirtilen görevleri yerine getirmek üzere kısa adı taek olan başbakana bağlı kamu tüzel kişiliğini haiz türkiye atom enerjisi kurumunun kurulduğu maddesinde ülkenin bilimsel teknik ve ekonomik kalkınmasında atom enerjisinden yararlanılmasını mümkün kılacak her türlü araştırma geliştirme inceleme ve çalışmayı yapma ve yaptırmanın taeknin görev ve yetkileri arasında bulunduğu maddesinde ise maddedeki görevlerin yerine getirilmesi sırasında insan sağlığının ve çevrenin radyasyondan korunması için alınması gereken önlemlerin taek tarafından hazırlanacak bir tüzükle belirleneceği hüküm altına alınmıştır atom enerjisinden yararlanılmasında her türlü araştırma geliştirme inceleme ve çalışmayı yapmak ve yaptırmakla yükümlü taeknin bu faaliyetlerin yürütülmesinde hangi tür çevre kirliliği ve çevre sorunlarının oluşabileceğini ve hangi tür düzenlemelerle çözüme ulaşılabileceğini belirlemede en etkin sonuca varabilecek uzman kurum olduğu gözetildiğinde yasakoyucunun takdir yetkisini bu yönde kullanmasında anayasaya aykırılık görülmemiştir i̇ptali istenen kanun hükmünün son cümlesi gereğince çevre ve şehircilik bakanlığının görüşünü alarak taek tarafından yıl içinde çıkarılacak yönetmelik ile yetkilendirme ve denetim usul esasları ile yapı denetim kuruluşu ile nükleer santral lisans sahibi arasında akdedilecek hizmet sözleşmesinin kapsamı belirlenecektir ancak iptali istenen kanun hükmünde yetkilendirilerek ve sözleşme akdedilerek yaptırılacak nükleer santral yapıları denetimde denetim şirketlerinin yetkilerinin sınırları söz konusu denetim sonuçlarının taek yönünden bağlayıcılık taşıyıp taşımadığı ve bu aşamada taekin denetim yetkisinin ayrıca devam edip etmediği hizmet sözleşmesi kapsamında yapılan inceleme ve denetimlerde denetlenen şirket ile denetleyen şirketin yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmediğinin ya da usulsüzlük yapıldığının tespiti halinde uygulanacak yaptırım ve sonuçları denetimin tekrarlanabilirliği hususlarında bir açıklık bulunmamakta denetim şirketleri ile ilgili uygulamaya ilişkin usul ve esasların bakanlık görüşü alınmak kaydıyla taek tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceğinin belirtilmesi ile yetinilmektedir denetim şirketlerinin yetkileri ve nitelikleri ile bu şirketlerce yapılacak denetimin usul ve esaslarına ilişkin temel ilkeler belirlenmeksizin ve çerçevesi çizilmeksizin yürütme organına düzenleme yetkisi verilmesi anayasanın nci maddesindeki yasama yetkisinin türk milleti adına tbmmye ait olduğu ve devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturur anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması gereklidiresas sayısı karar sayısı denetim şirketlerince yapılacak denetimin usul ve esaslarına ilişkin temel ilkelerin önceden belirlenmemesi söz konusu kuralın belirsizliğine de yol açmakta ve bu belirsizlik anayasanın nci maddesine aykırılık oluşturduğu gibi dava konusu kural yönünden devletin kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceğini öngören anayasanın inci maddesi yönünden yapılacak denetime de engel oluşturmaktadır ayrıca anayasanın ncı maddesinde ifade edilen sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı gene anayasanın üncü maddesinde kıyılar üncü maddesinde toprak inci maddesinde tarım arazileri ile çayır ve meralar üncü maddesinde tarih kültür ve tabiat varlıkları uncu maddesinde ormanlar yönünden öngörülen güvencelerle bir bütünlük arz etmektedir bu bütünlük içinde sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının sağlanmasına ilişkin ödevlerin somut tedbirlerle bağlanması ve bu tedbirlerin de hukuk devleti ilkesi gereği kanun yoluyla alınması gerekmektedir bununla birlikte söz konusu ödevlerin ne şekilde yerine getireceğine ilişkin yeni bir kanuni düzenleme yapılmaksızın nükleer santral sahalarındaki yapıların denetimlerinin sayılı yapı denetimi hakkında kanun ile sayılı i̇mar kanununun fenni mesuliyete ilişkin hükümlerinin dışında bırakılmasına karşın bu hususun bir yönetmeliğe ve onun çerçevesini çizdiği nükleer santral lisans sahibi ile denetim kuruluşu arasında akdedilecek özel hukuk sözleşmesine bırakılması anayasanın ncı maddesinde sözü edilen çevre hakkı ve bu hakkın sağlanmasına yönelik anayasanın inci maddesindeki devletin ödevleriyle bağdaşmamaktadır ek olarak anayasaya aykırı bir yapı denetimi sürecinde bir yönetmelik ve bir hizmet sözleşmesi çerçevesinde kiralanacak ya da iş ilişkisi kurularak yetkilendirilecek olan denetim kuruluşunun yapacağı denetime rağmen ortaya çıkabilecek bir nükleer risk konusunda yapı denetiminin bu kuruluşlar tarafından yapılması nükleer santral lisans sahibinin münhasır ve kusursuz sorumluluğunu kısmen veya tamamen ortadan kaldırmaz denilerek kanunen öngörülen bir sorumluluk da
4,101
esas sayısı karar sayısı bilindiği üzere asliye ticaret mahkemeleri belli davalarda hakimli heyet halinde teşekkül etmekte olup belli bir miktarı geçen ticari uyuşmazlıklar ile kanunca düzenlenen belli davalar heyet halinde teşekkül eden hakimlerce oy çokluğu ile karara bağlanmaktadır kanun koyucu bu tür uyuşmazlıklarda davaların karmaşıklığı ve adil ve hakkaniyetli çözüm yolu olarak heyet halini düzenlemiştir müstakil asliye ticaret mahkemelerinin kurulu olmadığı yargı çevrelerinde ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri asliye hukuk mahkemeleri tarafından tek hakimli olarak bakılmaktadır tabiatıyla asliye ticaret mahkemesi olan yerlerde heyet halinde görülmesi gereken uyuşmazlıklara asliye ticaret mahkemesi olmayan yerlerde tek hakim bakmaktadır bu mahallerdeki ticari uyuşmazlıkların çözümünde miktar ve dava konusu önem arz etmemekte bu tür davaların miktarı ve konusu ne olursa olsun bu davalar tek hakimli asliye hukuk mahkemesi hakimlerince çözümlenmektedir bu husus adalet ve eşitlik ilkesine aykırıdır çünkü ankara i̇stanbul gibi müstakil ticari davalara bakan mahkemelerde belli bir miktarı geçen ticari uyuşmazlıklar ile kanunca düzenlenen belli davalar hakimli heyetçe sonuçlandırılırken aynı miktar ve nitelikte bir dava müstakil asliye ticaret mahkemesi bulunmayan bir ilde tek hakimce neticelendirilecektir bu husus ağır ceza mahkemesinin görevine giren ve taşrada işlenen kasten öldürme suçuna orada müstakil bir ağır ceza mahkemesi bulunması nedeniyle asliye ceza mahkemesince bakılmasından farklı değildir toplu mahkeme sistemi tartışma ve fikir alışverişine imkan vererek daha isabetli kararlar verilmesine hizmet etmektedir nitekim kanun maddesinin gerekçesinde bu düzenlemeyle içeriği ve sonuçları itibarıyla son derece önem arz eden uyuşmazlıkların heyet halinde görülmesi benimsenmiştir denilmek suretiyle kanun koyucu bu sistemle ticari davalar içinde özellik ve önem arz eden özellikle mutlak ticari davaların heyet halinde yargılamasının yapılarak üç hakimin denetim ve gözetiminde hataların asgari seviyeye düşürülmesini amaçlamıştır bu bağlamda toplumsal düzen bakımından çok önem taşıyan ticari davalara bakan asliye ticaret mahkemelerinin toplu mahkeme biçimde yapılanmalarında fayda vardır mevcut sistem hukuka anayasanın maddesindeki adil yargılanma hakkına ve hükümdeki değişikliğin amacına aykırıdır bu sebeple hükmün asliye hukuk mahkemelerinin bu özellikteki dosyalarını heyete gönderebileceği şekilde düzenlenmesi gerekmektedir ya da bölge ticaret mahkemeleri kurularak bu sorun çözülebilir anayasaya aykirilik sorunu kanunun itiraz konusu kuralı içeren maddesinin fıkrasında asliye ticaret mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemelerde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur konusu parayla ölçülebilen uyuşmazlıklarda dava değeri üç yüz bin türk lirasının üzerinde olan dava ve işler ile dava değerine bakılmaksızın i̇flas iflasın kaldırılması iflasın kapatılması konkordato ve yeniden yapılandırmadan kaynaklanan iş ve davalara tarihli ve sayılı türk ticaret kanununda hâkimin kesin olarak karara bağlayacağı işler ile davalara şirketler ve kooperatifler hukukundan kaynaklanan genel kurul kararlarının iptali ve butlanına ilişkin davalara yönetim organları ve denetim organları aleyhine açılacak sorumluluk davalarına organların azline ve geçici organ atanmasına ilişkin davalara fesih infisah ve tasfiyeye yönelik davalara tarihli ve sayılı hukuk muhakemeleri kanununa ve tarihli ve sayılı milletlerarası tahkim kanununa göre yapılan tahkim yargılamasında tahkim şartına ilişkin itirazlara hakemlerin seçimi ve reddine yönelik davalar ile yabancı hakem kararlarının tanıma ve tenfizine yönelik davalara ilişkin tüm yargılama safhalarının bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülüp sonuçlandırılacağı bu fıkrada belirtilen dava ve işler dışında kalan uyuşmazlıkların mahkemeesas sayısı karar sayısı hâkimlerinden biri tarafından görülüp ve karara bağlanacağı öngörülmektedir i̇tiraz konusu kural söz konusu bentte yer alan asliye ticaret mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemelerde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur ibaresidir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti bir hukuk devleti olarak nitelendirilmiştir hukuk devletinin temel unsurlarından biri de hukuki güvenlik ilkesidir bu ilke hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar bu bağlamda açılan bir davaya farklı yargı çevrelerinde farklı sayılarda hakimlerin yetkili ve görevli kılınması kamunun devlete güven duygusunu beraberinde de hukuki güvenlik ilkesini zedelenmektedir anayasanın maddesinde madde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir ek fıkra md kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür ek cümle md bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz ek fıkra md çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar denilerek eşitliğe vurgu yapılmıştır bu ilke ai̇hsnin maddesinde ayrımcılık yasağı olarak düzenlenmiştir ayrımcılık yasaklı eşitlik aynı durumda bulunan hak öznelerinin haklı nedenler olmadıkça özellikle ırk cinsiyet dil din ve inanç siyasal ya da başka görüşler yaş engel cinsel yönelim ve benzeri nedenlere dayalı ayrım gözetilmeksizin aynı kurallara bağlı olmasını ve yasaklama kısıtlama dışlama ya da yeğleme gibi eylemlere başvurmaksızın tüm insan haklarından eşitlik koşulları içinde yararlanmalarının sağlanması anlamına gelen temel bir ilke ve haktır gülmez i̇nsan haklarında ayrımcılık yasaklı eşitlik i̇lkesi çalışma ve toplum dergisi bu kapsamda aynı miktar ve nitelikteki uyuşmazlığa heyet halinde bakan ticaret mahkemesi ile tek hakimli bakan asliye hukuk mahkemesi ticaret mahkemesi sıfatıylande dava açan davacılar arasında eşitsiz bir fark olacak iddia ve savunma tartışılıp irdelenemeyecek vicdani ve ağır yükümlülük içeren bir dava bölgeler arası farklılıkla tek hakimce çözümlenmek zorunda kalacaktır bu husus eşitlik ve ayrımcılık ilkelerine de aykırı olacaktır anayasanın maddesinin birinci fıkrasında herkes meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilerek yargı organlarına davacı ve davalı olarak başvurabilme hakkı ve bunun doğal sonucu olarak da iddia savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır ai̇hsnin maddesi ışığında yer edinen bu düzenleme ile güvence altına alman hak arama özgürlüğü kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birisidir kişiler açısından bir hak olarak ortaya çıkan adil yargılanma adaletin geciktirilmemesi ile muhakemenin etkin ve isabetli olarak yürütülmesini de içermektedir bu bağlamda hukuk devletinin en temel görevlerinden birisinin uyuşmazlıkları adil yargılanma hakkına uygun biçimde ve süratle çözmektir bu madde kapsamında tüm bireyler uyuşmazlığının heyet halinde çözüme kavuşturulmasını isteme hakkına sahip olup mevcut düzenleme bu hakkı engeller niteliktediresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinin son fıkrasında davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir denilmiş ve usul ekonomisi olarak da adlandırılan bu ilkeyle yargılama maliyetinin en düşük şekilde olmasının ve bu sürecin mümkün olan en hızlı yöntemlerle gerçekleştirilmesinin yargının görevlerinden olduğu ifade edilmiştir bu bağlamda hukuk sisteminin ve özellikle yargılama usulünün yargılamaların makul süre içinde bitirilmesini mümkün kılacak şekilde düzenlenmesi ve bu düzenlemelerde davaların uzamasına yol açacak usul kurallarına yer verilmemesi makul sürede yargılanma ilkesinin bir gereğidir bu bağlamda bahsi geçen asliye ticaret mahkemesi kurulan yerlerde ibaresinin davaların uzamasını ve mahkemelerin iş yükünün çoğalmasını engellemeye yönelik kamu yararı amacıyla öngörülen adil yargılanma hakkını adalet duygusunu zedeleyen ve demokratik toplum düzeninin gerekleri ile çelişen bir yönü bulunmakla birlikte davaların kısa sürede sonuçlandırılmasını öngören anayasanın maddesine aykırı bir yönü de bulunmaktadır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı adli yargı i̇lk derece mahkemeleri ile bölge adliye mahkemelerinin kuruluş görev ve yetkileri hakkında kanunun maddesinin fıkrasının özellikle asli̇ye ti̇caret mahkemesi̇ kurulan yerlerde ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesine arz olunur
1,156
esas sayısı karar sayısı davacı vekilince sayılı kanunun geçici nci maddesinin anayasanın ve ncü maddelerine aykırı olduğunu belirterek anayasaya aykırılık iddiasında bulunulmuştur sayılı yükseköğretim kanunununda geçici madde ek md tabip diş tabibi ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan öğretim üyelerinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla mesai saatleri dışında serbest meslek faaliyetinde bulunmakta veya özel sağlık kuruluşlarında çalışmakta olanlara bu faaliyetlerini sona erdirinceye kadar üniversite ödeneği ve ek ödeme ödenmez bunlardan belirtilen faaliyetlerini sona erdirmek isteyenler tarihine kadar bu konudaki iradelerini görevli oldukları kurum yönetimlerine bildirirler ve bunların en geç tarihine kadar bu faaliyetleri sona ermiş sayılır ve çalışma uygunluk belgesi veya izni iptal edilir bu süre içinde mali hakları ve ek ödemeleri tam olarak ödenmeye devam olunur bu madde kapsamında bulunan öğretim üyelerinden belirtilen faaliyetlerinden dolayı görevi kötüye kullandıkları yargı kararı ile tespit edilenlerin genel hükümlere göre sorumlulukları saklı kalmak kaydıyla serbest meslek veya özel sağlık kuruluşlarında çalışma uygunluk belgesi veya izni iptal edilir bu madde hükmü gülhane askeri tıp akademisi öğretim üyeleri hakkında da uygulanır ancak bu öğretim üyelerine üniversite ödeneği ile sağlık hizmetleri tazminatı ödenmez hükmünü içermektedir üniversite ve sağlık personelinin tam gün çalışmasına ilişkin düzenlemeler içeren yasal süreç tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı kanun ile başlamış ve tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı kanun ile yapılan düzenlemeler ile son bulmuştur bu süreç içerisinde yapılan yasal düzenlemeler ve bu düzenlemelere karşı yapılan anayasaya aykırılık iddiaları ve anayasa mahkemesinin vermiş olduğu kararlar dahil sürece ilişkin ayrıntılı açıklamalar son olarak anayasa mahkemesinin tarihli resmî gazetedeyayımianan tarih ve esas ve karar sayıl kararında yer almaktadır tarih ve sayılı kanunla sayılı gata kanununa eklenen bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla mesai saatleri dışında serbest meslek faaliyetlerinde bulunmakta veya özel kuruluşlarda çalışmakta olan öğretim üyeleri bu maddenin yayımı tarihinden üç ay içinde bu faaliyetlerini sona erdirir bu süre içerisinde faaliyetlerin sona erdirmeyen öğretim üyeleri istifa etmiş sayılır şeklindeki geçici nci maddesinin anayasa mahkemesinin tarihli resmi gazetede yayımlanan tarih ve esas ve karar sayılı kararı ile iptal edilmesi sonrasında tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı kanunun geçici nci maddesi ile sayılı yükseköğretim kanununa iş bu davaya ve başvuruya konu olan geçici nci madde eklenmiştir anayasanın uncu maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar buyurucu kuralına yer verilmiştir anayasa mahkemesinin pek çok kararındaesas sayısı karar sayısı da belirtildiği gibi anayasanın uncu maddesi ile aynı hukuksal durumda bulunan kişiler arasında haklı bir nedene dayanmayan ayırım yapılmasının önlenmesi amaçlanmaktadır maddede yer alan eşitlik ilkesi eylemli değil hukuksal eşitliği ifade etmektedir hukuksal durumları aynı olan kişiler arasında haklı bir nedene dayanmayan ayırımları önlemeyi amaçlayan eşitlik ilkesi eylemli değil hukuksal eşitliği öngörür sayılı kanunun geçici nci maddesinin ncü fıkrası ile getirilen düzenleme ile gata da aynı mesai saatlerine bağlı olarak çalışıp aynı işi yapan görev sorumluk ve yetkileri aynı olan öğretim üyeleri arasında mesai saatleri dışında serbest meslek faaliyetinde bulunmakta veya özel sağlık kuruluşlarında çalışmakta olanlar ile bu nitelikte çalışmayanlar arasında ayrım yapılmakta tercihini mesai saatleri dışında çalışmaktan yana kullananların sağlık hizmetleri tazminatı ve üniversite ödenekleri kesilerek ödenmemektedir böyle bir ayrım yapılmasını gerektiren haklı bir sebep de bulunmamaktadır bu nedenle aynı hukuki statüde bulunan yükümlüler arasında ayrım yapılmasının haklı bir dayanağının bulunmadığı bu nedenle sayılı kanunun geçici ncı maddesinin ncü fıkrasındaki bu madde hükmü gülhane askeri tıp akademisi öğretim üyeler hakkında da uygulanır ancak bu öğretim üyelerine üniversite ödeneği ile sağlık hizmetleri tazminatı ödenmez hükmünün anayasanın uncu maddesinde vücut bulan ‘kanun önünde eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiği yönündeki davacı vekilinin anayasaya aykırılık iddiası ciddi bulunarak anılan yasal düzenlemeni iptali için anayasa mahkemesine başvurulması gerektiği kanaatine varılmıştır açıklanan nedenlerle savılı kanunun geçici nci maddesinin ncü fıkrasındaki bu madde hükmü gülhane askeri tıp akademisi öğretim üyesi hakkında da uygulanır ancak bu öğretim üyelerine üniversite ödeneği ile sağlık hizmetleri tazminatı ödenmez hükmünün bu davada uygulanacak hüküm olduğu ve anayasanın maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiği iddiasının ciddi olduğu kanısına varıldığından anılan yasal düzenlemenin iptali için sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun ıncı maddesinin numaralı fıkrasına uygun olarak dava dosyasından çıkartılacak onaylı belgelerin anayasanın ve sayılı kanunun maddeleri uyarınca anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne taraflara tebliğine anayasanın inci maddesi uyarına davanın geri̇ birakilmasina iş bu karar aslı ile dosya suretinin anayasa mahkemesine ulaşmasından itibaren ay süre ile beklenmesine aylık süre içerisinde karar gelmez ise davanın yürürlükteki mevzuat uyarınca çözümlenmesine ocak tarihinde oybi̇rli̇ği̇ ile karar verildi
748
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazın gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı sanık ve müşteki yönünden yargılanmanın makul sürede bitirilmesini de kapsar davaya konu olan olayımızda yüksek sağlık şurasının görüşünün alınması zorunludur bu nedenle yargılama sırasında dosya yüksek sağlık şurasına gönderilerek rapor düzenlenmesi istenilmiş ancak tarihinde gönderilen dosya tarihinde mahkememize ulaşmış olup bu süreç yaklaşık olarak yıl ay güne tekabül etmektedir yüksek sağlık şurasının mevzuatı gereğince yılda bir defa toplanması ülkemizin bütün mahkemelerinden gönderilen dosyaların sadece bu kurumca değerlendirmesi nedeni ile dosyaların birikmesine neden olmaktadır bunun sonucunda da raporlar geç düzenlenerek yargılama süreci uzamakta olup dava zamanaşımı dolmaktadır mahkememizde bu nitelikteki diğer dosyaların da aynı şekilde yüksek sağlık şurasından hatta yıl içerisinde geldiği görülmektedir oysa ceza muhakemesi kanununa göre bilirkişilik kurumu olarak adli tıp kurumu ve mahkemenin doğrudan atadığı kişilerden de bilirkişi raporu alınması imkanı vardır bu bilirkişilerden ve kurumlardan alınan raporlar daha az sürede verilmekte ve yargılamanın uzun sürmesine neden olmamaktadır yüksek sağlık şurasının görüşünün alınması kanun gereğince zorunlu olmasına karşın görüşü mahkemeyi bağlamamaktadır bu nedenle uygulamada genelde yüksek sağlık şurasının raporundan sonra adli tıp kurumundan da rapor alınmaktadır bu sonuca göre yüksek sağlık şurasınm raporunun alınması yargılama sürecini uzatmakta ve dava zamanaşımı süresinin dolması nedeni ile sanık ve müştekinin makul sürede adil yargılanma hakkını engellemektedir doktorların yapmış oldukları görevleri nedeni ile adli soruşturmalarda sayılı tababet ve şuabatı sanatlarının tarzı i̇crasına dair kanunun maddesi gereğince yüksek sağlık şurasından rapor alınmasının zorunlu olması anayasanın maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkına aykırı olduğu görüşü ile iptali gerekmektedir
249
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemini içeren dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir sayılı yasanın üncü maddesinin birinci fıkrasında gerçek veya tüzel kişilerce tarihi itibarıyla sahip olunan ve yurt dışında bulunan para altın döviz menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile varlığı kanaat verici bir belgeyle ispat edilen taşınmazların bu kanunun yayımlandığı ayı izleyen üçüncü ayın sonuna kadar yeni türk lirası cinsinden rayiç bedelle banka veya aracı kuruma bildirileceği ya da vergi dairelerine beyan edileceği ikinci fıkrasında da gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve türkiyede bulunan ancak tarihi itibarıyla kanuni defter kayıtlarında işletmenin özkaynakları arasında yer almayan para altın döviz menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazların aynı süre içinde yeni türk lirası cinsinden rayiç bedelle vergi dairelerine beyan edileceği hükme bağlanmıştır i̇ptali istenen cümle ile birinci fıkraya göre beyan edilen yurt dışında bulunan varlıkların değerleri üzerinden yüzde ikinci fıkraya göre beyan edilen türkiyede bulunan varlıkların değerleri üzerinden yüzde oranında vergi alınması öngörülmekte diğer bir anlatımla beyan edilen varlıkların yurt dışında veya yurt içinde bulunmasına göre vergi oranları farklılaştırılmaktadır herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü bulunduğu vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının maliye politikasının sosyal amacı olduğu vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı değiştirileceği veya kaldırılacağını hükme bağlayan anayasanın üncü maddesi ile vergilendirme ilkeleri açıklanmıştır vergide genellik ilkesi herhangi bir ayırım yapılmaksızın malî gücü olan herkesin vergi yüküne katılmasını ve vergi ödemesini ifade eder malî güce göre vergilendirme verginin yükümlülerin ekonomik ve kişisel durumlarına göre alınmasıdır bu ilke aynı zamanda vergide eşitlik sağlanmasının uygulama aracı olup malî gücü fazla olanın malî gücü az olana göre daha fazla vergi ödemesini gerektirir vergide eşitlik ilkesi ise malî gücü aynı olanlardan aynı farklı olanlardan ise farklı oranda vergi alınması esasına dayanır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında rgt sa verginin mali güce göre alınması ve genelliği ilkeleriyle vergilendirmede eşitlik ve adaletin gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır ekonomi ve vergi hukuku alanında mali güce ilişkin göstergelerin gelir sermaye ve harcamalar olduğu kabul edilmektedir mali güç ödeme gücünün kaynağı dayanağı nedeni ve varlık koşuludur yasakoyucunun vergilendirmede kişilerin sahip olduğu ekonomik değer ile mali güçlerini göz önünde bulundurması gerekir vergide genellik ilkesi herhangi bir ayırım yapılmaksızın mali gücü olan herkesin vergi yüküne katılmasını ve vergi ödemesini ifade eder mali güce göre vergilendirme vergininesas sayısı karar sayısı yükümlülerin ekonomik ve kişisel durumlarına göre alınmasıdır bu ilke aynı zamanda vergide eşitlik ilkesinin uygulama aracı olup mali gücü fazla olanın mali gücü az olana göre daha fazla vergi ödemesini gerektirir vergide eşitlik ilkesi ise mali gücü aynı olanlardan aynı farklı olanlardan ise farklı oranda vergi alınması esasına dayanır diğer bir anlatımla yükümlülerin genel vergi yüküne kendi ödeme güçlerine göre katılmalarını ifade eder herkes tarafından yerine getirilmesi gereken bir yükümlülük olarak kabul edilen ve devletin kamusal gereksinimlerini karşılaması için egemenlik gücüne dayanarak tek taraflı iradesiyle kişilere yüklediği bir kamu alacağı şeklinde tanımlanan verginin anayasal sınırlar içinde salınıp toplanması zorunluluğu açıktır vergi hukukunda vergi olgusunun niteliklerini oluşturan yasal düzenlemelerde anayasanın bu konudaki ilkelerinin özenle göz önünde tutulması gerekir bu anlamda devletin vergilendirme yetkisi vergide yasallık mali güç ve genellik gibi kimi anayasal ilkelerle sınırlandırılmıştır buna göre vergi anayasanın öngördüğü ilkeleri gözetecek şekilde kanunla düzenlenmeli ve doğal olarak vergide eşitlik ilkesinin uygulama aracı olan mali gücü de yansıtmalıdır denilmiştir dava konusu düzenleme ile malî güç nazara alınmaksızın beyan edilen varlıkların yurtdışında ya da yurtiçinde bulunmalarına göre farklı oranda vergilendirilmeleri öngörülerek mükellefler arasında vergi yükünün dağılımında adalet ve denge bozulmuş ve anayasanın üncü maddesinde yer alan herkesin mali gücüne göre vergi ödemesi ile vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı ilkelerine aykırılık oluştuğu gibi yükümlülerin vergi ödeme güçleri dikkate alınmak suretiyle vergilendirmenin yapılmasını öngören vergide eşitlik ilkesinin uygulama aracı olan mali gücü de yansıtmadığından vergide eşitlik ilkesi de zedelenmiştir diğer taraftan bir hukuk devletinde vergilendirmenin temel ilkelerinin gözetilmesi gerektiğinden hukuk devleti ilkesi de ihlal edilmiştir açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı bazı varlıkların ekonomiye kazandırılması hakkında kanunun üncü maddesinin numaralı fıkrasının ilk tümcesi anayasanın nci ve üncü maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ vergi sisteminin ilkeleri kuralları ve unsurlarıyla istikrarlı ve düzenli olması ve bu düzenin korunması asıl olup bu düzenin zedelenmesi halinde sonradan giderilmesi olanaksız durum ve zararların doğabileceği açıktır öte yandan anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın da gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde subjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştıresas sayısı karar sayısı
790
esas sayısı karar sayısı i̇darenin yargısal yolla denetiminin en önemli yaygın ve etkili aracı iptal davalarıdır i̇ptal davaları idare hukukunun doğuşundan ve oluşumundan sonra ortaya çıkan idare hukukuna özgü dava türü olup bu dava ile idari işlerin hukuka uygun olup olmadığı incelenir i̇ptal davasının amacı hukuk düzenini korumak idarenin işlem ve eylemlerinde hukuka uygun davranmasını sağlamaktadır i̇dari işlemin iptaline ilişkin yargı kararı anonim ve objektif nitelik taşıması nedeniyle kesin hükümün klasik anlamının dışında ve onu aşan sonuçlar doğurmaktadır örneğin bir yönetmelik hükmünün iptali halinde iptal kararından sadece davacı değil yönetmelik kapsamında olan herkes yararlanır i̇ptal davalarının bugün de kabul edilen klasik teorisine göre bu davalar idari işlem nedeniyle menfaati ihlal edilenler tarafından açılabilir i̇ptal davalarında ön kabul koşulu olarak böyle bir sınırlama getirmenin amacı herkes tarafından açılabilecek davalar nedeniyle idarenin devamlı dava tehdidi altında kalmasını önlemek ve idari işlemlerde istikrar sağlamaktır gerek teoride ve gerekse yargı kararlarında menfaat ihlali kavramı dava konusu işlemle bir ilişkisi olmak ve işlemden etkilenmek şeklinde kabul edilmiştir bu menfaatin mutlaka para ile ölçülebilecek mali bir niteliği olması gerekmemektedir ciddi ve ölçülü olmak koşulu ile manevi bir ilgide menfaatin ihlal edilmiş sayılması için yeterli olmaktadır menfaat ihlali kavramının tanımını vermek ve çerçevesini çizmek çok zor olduğundan bu ön koşulun varlığı açılan dava sonucu ancak idari yargı yerlerince saptanabilecektir i̇dari işlemle davacı arasında ölçülü ve ciddi bir ilişkiyi ifade eden menfaat ihlalinin kişisel hak ihlali ile hiçbir ilgisi yoktur bu nedenle dava konusu işlemle davacının manevi menfaatinin ihlal edilmiş olması dahi iptal davası açabilmek için yeterlidir kişisel hak kavramı menfaati de içinde barındıran geniş bir hukuki durumu ifade etmektedir kişisel hak ihlalini gidermeye yönelik davalar genellikle özel hukuk alına girerler ve davacının davalıdan istediği husus ihlal edilen kişisel hakkının aynen veya tazminat olarak kendisine verilmesidir tam yargı davalarında da ihlal edilen hak davanın esasını teşkil eder sonuç olarak iptal davası açabilmek için kişisel hak ihlali koşulunun getirilmesi halinde iptal davaları tam yargı davasına dönüşür ve iptal davası ortadan kalkmış olur anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir belirlilik ilkesi yalnızca yasal belirliliği değil daha geniş anlamda hukuki belirliliği de ifade etmektedir yasal düzenlemeye dayanarak erişebilir bilinebilir ve öngörülebilir gibi niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirlilik sağlanabilir aslolan muhtemel muhataplarının mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini öngörmeleri mümkün kılacak bir normun varlığıdır anayasanın maddesinde tanımlanan nitelikte hukuk devletinin varlığından söz edilebilmesi için idarenin bütün eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tabi olması gerekiresas sayısı karar sayısı yargı denetimi demokrasinin olmazsa olmaz öğesidir i̇ptal davası açma koşulunu kişisel hak ihlalinin varlığına bağlama sonucu idarenin birçok işlemi yargı denetimine tabi tutulamaz hukuk devletinin başlıca amacı kamu gücü karşısında kişinin hak ve özgürlüklerinin korunması olup bu idarenin her türlü işlem ve eylemlerinin yargı denetimine tabi tutulması ile sağlanabilir i̇ptali istenilen yasa kuralları dava ehliyeti için şahsi hak ihlali koşulunu getirmekte objektif düzenleyici tasarruflara karşı dava yolunu kapalı tutmakta ancak uygulama işlemleri sonucu kişisel bir hak ihlal edilmiş ise bu işleme karşı dava hakkı tanımaktadır bu nedenle dava konusu yasa kuralları anayasanın maddesine de aykırılık oluşturur anayasa bir sübjektif hakkı ihlal etsin veya etmesin idarenin her türlü eylem veya işlemine karşı mutlaka bir dava hakkının mevcut olması zorunluluğundan söz etmektedir i̇ptal davasında dava ehliyetini kişisel hakların ihlali koşuluna bağlamak birçok idari işleme karşı iptal davası açılmasını olanaksız kıldığından dava konusu yasa kuralıyla idarenin yargısal denetimini büyük ölçüde sınırlanıp kısıtlamaktadır bu nedenle de hak arama hürriyetini düzenleyen anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesinde yargılama usulleri kanunla düzenlenir denilmekte olup maddi hukukun uygulanmasını sağlayan usul kurallarının belirlenmesinde yasa koyucu tam bir takdir ve seçim yetkisine sahip değildir yasa koyucunun bu konudaki takdir yetkisi kişinin özgürlük alanını kamu gücü karşısında korumayı ana amaç edinen hukuk devleti ilkesi ile sınırlıdır yasalar kamu yararı göz ardı edilerek şahsi hissi veya siyasi amaçlar bölgesel durumlar gözetilerek çıkartılamaz özellikle ücrette adaletin sağlanması göreve ve ülkemizin bölgelerine göre veya etkisi bu bölgenin herhangi bir ilineilçesine olacak şekilde karar tesis edilemez ücret tüm kamu personelinin ortak kazanılmış hakkı olup ücret türkiyenin her yerinde eşit uygulanmalıdır bu sebeple usul hukuku maddeleri açısından sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesindeki iptal istemi yönünden sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrasında yer verilen uygulanacak ibaresinin maddi olaya ilişkin kanunları kapsadığı mahkemelerin itiraz başvurularında usul kurallarının iptalini istemesi sayılı kanun sayılı kanun sayılı kanun da yer verilen usul kurallarının anayasa mahkemesinde iptalinin istenilmesinde maddi norm metinlerinin esas alınacağı izlenimi yaratmakta ve usul kanunlarının iptali mahkemelerce neredeyse hiçbir zaman istenilememektedir uygulanacak maddi hukuk normlarının ve mahkemede uygulanma olasılığı bulunan usul hukuku normlarının şeklinde anlaşılabilmesi halinde ancak usul hukuku kurallarının anayasa mahkemesi önüne getirilme durumu ortaya çıkabilecektir uygulanacak ibaresi usul hukuku kurallarını usul kanunlarını anayasadan bağışık bağımsız hale getirmekte iptal edilemez dokunulamaz bir konuma oturtmaktadır bu sebeple usul hukuku normlarının anayasa mahkemesi nezdinde değerlendirilebilmesi yönünü eksik bırakan uygulanacak ibaresinin iptali gerekmektedir yürütmenin durdurulması kavramı sayılı kanunun yasa metninde yer verilmediğinden maddenin bu yönüyle de düzenleme içermediğinden iptali gerekmektediresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun maddeleri yönünden çalışanların ücret hakkı ülkemizdeki tüm çalışanları ilgilendiren ortak ve genel bir haktır bu hakkın her kamu görevlisi olan bireye eşit sunulabilmesi yeknesak bir uygulama oluşabilmesi için benzer açılan davaların danıştay tarafından incelenebilmesi bölge i̇dare mahkemeleri tarafından verilen kararların danıştay tarafından değerlendirilebilmesi bu eşitliğin hayata geçirilebilmesi anayasanın maddesi gereğince mutlak gereklidir bağlantı istemi bulunan davalarda dosyalar danıştay tarafından incelenebilmekle beraber usul yönünden hangi mahkemeye gidebileceği belirlenmektedir farklı i̇stinaf mahkemelerinin olduğu yerlere yönelik olarak verilen yetkili mahkeme belirleme işlemleri kararın esasının danıştay tarafından denetlenememesi nedeniyle eşitlik ilkesine aykırı sonuçlar çıkarmaktadır bağlantı istemi bulunmayan dosyalarda ise dosya farklı illerde olsa dahi ayrı görülerek farklı farklı karara bağlanmaktadır ücreti gibi bir hakkı değerlendirilmesinde dosyanın istinaf incelemesi sonrası danıştaya gönderilmesi yeknesak bir eşitlik ilkesi açısından zorunluluk arz edecek idareyi tek kurala bağlama çelişik davranmamaya zorunlu kılacaktır diğer yandan davalarda kötü niyetli olarak bağlantı istenilerek hakimin dosyada karar vermesi engellenmekte kötü niyetli davacılara yönelik bağlantı davaları hiçbir zaman yerel mahkemece değerlendirilmeden yerel mahkemece bağlantı yönünden değerlendirilse bile üst yargı merciine dosya esas hakkında bir karar verilmeden gönderilmek zorunda kalınmakta danıştaya veya bölge i̇dare mahkemesine gereksiz iş yükü dosya gönderilmekte dosyanın karara bağlanması geciktirilmektedir kanuni düzenlemenin kötü niyetli davacılara yönelik çözüm içermemesi ve bağlantı istemini esas hükümde karara bağlama yönünde mahkemeye tanınmış bir düzenleme içermemesi nedeniyle bu yasa maddelerinin tümünün anayasanın maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekmektedir sayılı kanunun maddesi yönünden sayılı kanunun maddesinde bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi ehliyet üçüncü şahısların davaya katılması davanın ihbarı tarafların vekilleri dosyanın taraflar ve ilgililerce incelenmesi feragat ve kabul teminat mukabil dava bilirkişi keşif delillerin tespiti yargılama giderleri adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sükununu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler elektronik işlemler ile ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla duruşma icrasında hukuk usulü muhakemeleri kanunu hükümleri uygulanır ek cümle skanunmadde değişik cümle skanunmadde ancak davanın ihbarı danıştay mahkeme veya hakim tarafından resen yapılır ek cümle skmadde bilirkişiler bilirkişilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçilir ve bilirkişiler hakkında bilirkişilik kanunu ve tarihli ve sayılı hukuk muhakemeleri kanununun ilgili hükümleri uygulanır bu kanun ve yukarıdaki fıkra uyarınca hukuk usulü muhakemeleri kanununa atıfta bulunulan haller saklı kalmak üzere vergi uyuşmazlıklarının çözümünde vergi usul kanununun ilgili hükümleri uygulanıresas sayısı karar sayısı şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir i̇dare mahkemeleri ve danıştay uygulamasında kanunun sayılı kanuna atıf yaptığı gözetilerek bu atıf harici sayılı kanun maddelerini uygulamaktan yasa koyucu sınırlı saydığı gerekçesi öne sürülerek uygulamaktan kaçınılmaktadır sayılı kanunun maddesi aydınlatma yükümlülüğü maddesi kesin süre maddesinde yer verilen somutlaştırma yükümlülüğü hakimin davayı aydınlatma yükümlülüklerine ilişkin olarak sayılı kanunun maddesi oldukça eksiklik içermekte hukuk devletinin gereklerini denetleme görevi bulunan i̇dare mahkemesinin yürütme karşısında durumunu pasifize etmekte özellikle anayasanın maddesi maddesi ve maddelerine yoğun şekilde aykırılık teşkil etmektedir yargıtay hukuk dairesinin tarih k sayılı kararında da sayılı hukuk muhakemeleri kanununun maddesinde hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında taraflara açıklama yaptırabilir soru sorabilir delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir anayasamızın maddesine göre yargı basit çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir devlet yargının basit ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir adil yargılanma hakkını ihlal eder bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm doğru gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına eksikliklerin hakim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır usul hukuku için haksızlığın önlenmesinin anlamı doğru hüküm kurulmasıdır bu hususta yapılacak bir inceleme içinse tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir doğru hüküm kuramama bazen ise zayıf olan tarafın bir usulü hakkı bilmiyor olması dolayısıyla söz konusu olmaktadır böyle bir durumda hakkın özünün usule kurban edilmesi mümkün olmadığından tarafın bir vakıayı bütün ayrıntılarıyla getirmemiş olması dolayısıyla yargılamanın doğru ve adil bir hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde aydınlatılmamış olması durumunda hakim devreye girecek ve söz konusu usuli olanağı tarafa hatırlatacaktır şeklinde açıklaması usul normunun idari yargıda da ne denli gerekli olduğunu ortaya koymaktadır i̇dare mahkemelerinin de yargıtay gibi ücret alacağı yönünden kararlar verdiği gözetilmelidir sayılı kanunun maddesinde yer verilen resen araştırma ilkesi bulunmakla beraber anılan kuraldaki ve madde de yer verilen usulü eksiklik nedeniyle idareye yönelik yapılan ara kararlar yaptırımsız yasal düzenleme nedeniyle tesirsiz kalmakta bazen davacının bu somutlaştırma yükümünden kaçınması nedeniyle sürekli dilekçe ret kararı verilmektedir dava konusu olayda davacının ücret olarak ne kadar ücret alacağını net bilememesi nedeniyle ara karar yapılmış olsa da somutlaştırma yükümlülüğün davacıda olduğuna veya davalı idare nezdinde mahkemece verdiğimiz ara karara yaptırımlı bir yükümlülükesas sayısı karar sayısı oluşturacağına yönelik kanuni düzenlemede eksiklik bulunduğundan somut olayda da dava süresince devam ettiğinin kabulü zorunlu olduğundan iptali gerekmektedir kısaca idare mahkemesince defalarca ara kararı yapılmasına rağmen ara karar gereklerinin yerine getirilmemesi hali bilgi verilmemesi hali bizzat usul kanunun içinde yaptırıma para cezasına gerekirse disiplin hapsine konu olabileceği niteliği ile konulmalıdır sayılı kanunun maddesi kararlar verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yazılır ve imzalanır hükmü sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanun ile eklenmiş olmakla beraber yasa koyucunun idari yargılamada delillerin toplanması yönünde idareyi yürütme organını sayılı kanunun maddesinde belirtilen ara karara muhatap olduğunda idareyi yaptırımsız bırakmakta iken yeni yasal düzenleme mahkemedeki iş yoğunluğuna göre dosya içeriğine göre belirlenebilecek karar yazma süresini gün ile sınırlamaktadır yasama yürütme yargı organlarının eşit düzlemde bulunması anayasanın maddesi ile maddesi gereği olup bu sebeple yeni düzenleme anayasanın maddelerine aykırı olan bu hükmün iptali gerekmektedir oysaki sayılı kanun yürütmenin durdurulması içeriği var ise bunu sayılı kanunun maddesinin bendinde günle sınırlanmış olup kararın gün içinde mi yoksa gün içinde mi yazılacağı konusunda yürütmenin durdurulması kabulü kararına yönelik dosyalarda çelişki yaratmıştır özetle gerekçeli karar yazılmadan hemen önce davanın tekemmüle halinde yürütmenin durdurulması talep edilmesi halinde kararın kaç günde yazılacağı hususunda çelişki yaratılmıştır dosyada bu sebeple maddeye başlı başına aykırılık içermektedir sayılı kanunun ve maddeleri yönünden kamuda çalışanlarının görevleri nedeniyle elde ettikleri ücretlere yönelik açılan iptal davalarının türkiye genelinde eşit uygulanabilmesi yönünden kararların temyize tabi olmaları gerektiğinden maddesinde bu duruma yer verilmemesinden ötürü ve bu madde de kararda ısrar edilmek olanağı bulunmayan maddesinin bölge i̇dare mahkemesinden verilen kararların karar düzeltmeye usuli eksikliklere kararın yanlış kaleme alınmış olmasına maddi hataya çelişkiye kararın sonucuna etki edecek bir belgeye veya önceden verilmiş benzer bir mahkeme kararına aykırı olması karar düzeltme yolunun bölge i̇dare mahkemesi yargılamasında bulunmaması nedeniyle maddesinin bölge i̇dare mahkemesinin kararlarına yerel mahkeme tarafından ısrar kararı verilmesi ısrar kararlarının danıştayın sadece ilgili dairesince incelenmesi olanağının yerel mahkemelerce tanınmamasından ötürü yeknesaklık ilkesine temin edemeyecek kararın hatalıda olması olasılığı da olduğundan olasılıklara dayalı ve dereceli yargılama hakkını gözetmeyen ve temyiz olanağı vermeyen maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekmektedir olaya uygulanacak maddi hukuk kuralına ilişkin itiraz gerekçesiesas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen yasa hükmü sayılı devlet memurları kanununun madde değişik madde skhkmadde değiştirilerek kabul skanunmadde memurların kanuni izin geçici görev disiplin cezası uygulaması veya görevden uzaklaştırma nedenleriyle işlerinden geçici olarak ayrılmaları halinde yerlerine kurum içinden veya diğer kurumlardan veya açıktan vekil atanabilir bir görevin memurlar eliyle vekaleten yürütülmesi halinde aylıksız vekalet asıldır ancak ilkokul öğretmenliği yaz tatili hariç tabiplik diş tabipliği köy ve beldelerdeki ebelik ve hemşerilik eczacılık mühendis ve mimarlık veterinerlik vaizlik kuran kursu öğreticiliği imam hatiplik ve müezzin kayyımlığa ait boş kadrolara maliye bakanlığının izni mahalli idarelerde izin şartı aranmaz ile açıktan vekil atanabilir aynı kurumdan ayrılmalar dolayısıyle atanan vekil memurlara vekalet görevinin aydan fazla devam eden süresi için kurum dışından veya açıktan atananlarla kurum içinden ilkokul öğretmenliğine atanan öğretmenler ile veznedarlık görevine atananlara göreve başladıkları tarihten itibaren vekalet aylığı ödenir bu kanuna tabi kurumlarda çalışan veteriner hekim veya hayvan sağlık memurları veteriner hekim veya hayvan sağlık memuru bulunmayan belediyelerin veterinerlik veya hayvan sağlık memurluğu hizmetlerini ifa etmek üzere bu hizmetlerle ilgili kadrolara vekalet aylığı verilmek suretiyle atanabilirler yukarıda sayılan haller dışında boş kadrolara ait görevler lüzum görüldüğü takdirde memurlara ücretsiz olarak vekaleten gördürülebilir bu kanuna tabi kurumlarda mali nakdi ve ayni sorumluluğu bulunan saymanlık kadrolarının boşalması halinde bu kadrolara işe başladıkları tarihten itibaren vekalet aylığı verilmek suretiyle memurlar arasında atama yapılabilir kavramın ortaya konulması angarya kelimesi ve tanımı angarya kelimesi i̇talyan dilinden türkçemize girmiş şahıslara veya topluluğa ücretsiz iş gördürme veya vasıtalarından ücretsiz faydalanma gönülsüz yapılan iş anlamına gelmektedir mehmet doğan sözlük sayfa angarya batı dillerinin çoğunda fransızca corvee olarak kullanılır otorite sahibi birisinin zorla yaptırdığı genelde karşılığında para verilmeyen iştir bazı durumlarda işi yapmaktan kurtulmak için para vermek söz konusu olabilir bu bazen çalıştıranın bazen çalışanın bir seçeneğidir ama bazen böyle bir seçenek olmayabilir de kölelikten farklı olarak çalışan kişi bir mülk değildir emeğini vermek dışında özgürdür ve çalışma zorunluluğu genelde sürekli değildir genelde her yıl belli sayıda gün veya ayın emeği mecbur edilir çalışana para verilmediği durumlarda bu özgür olmayan emek sayılır angarya teknik anlamda bir vergi değildir çünkü para veya bir mal şeklinde bir ödeme zorunluluğu yoktur ama çalışmamak içinesas sayısı karar sayısı para ödeyebilme seçeneğinin bulunduğu durumlarda bu pratik anlamda bir vergi sayılmaktadır vikipedia sözlük angarya yununca aggareia zorunlu posta hizmetidan girmiş olup roma hukukundaki angarya kavramından türemiştir dava konusu olayda davacı çevre şehircilik ve i̇klim değişikliği bakanlığına bağlı olarak hanak ilçesinde milli emlak şef görevlisi iken i̇lçe mal müdürü vekili olarak vekalet görevini almış ve bu kapsamda vekalet görevini ifa etmiştir her iki görev başka bakanlıklara ait görev tanımı içinde olmayan kısım mal müdürlüğü unvanıdır kanuni düzenlemede iptali istenilen hükmün bendinde yer verilen veznedar ibaresi belirli bir göreve atanmış olana ve başka bir birimde bu görevi ifa eden veznedarı ifade etmekte vekalet aylığını belirli bir unvana tabi kılmaktadır oysa davacının veznedarlık görevinden daha etkin ve üst bir göreve vekalet ettiği bu sebeple veznedar kelimesinin anayasanın maddesine maddesine ve maddesine aykırı olup iptali gerekmektedir kanuni düzenlemenin bendine yer verilen bu kanuna tabi kurumlarda çalışan veteriner hekim veya hayvan sağlık memurları veteriner hekim veya hayvan sağlık memuru bulunmayan belediyeler veterinerlik veya hayvan sağlık memurluğu hizmetlerini ifa etmek üzere bu hizmetlerle ilgili kadrolara vekalet aylığı verilmek suretiyle atanabilirler hükmüne ilişkin olarak davacı başka bir bakanlığın görevinden başka bir bakanlığın kadrosuna ait görevi ifa etmekte bu sebeple yasal düzenlemede yer verilen düzenleme tarım bakanlığına bağlı çalışan sadece veteriner hekim veya hayvan sağlık memurları veteriner hekim veya hayvan sağlık memuru bulunmayan belediyelerin ibaresi sadece kamudan belediye yönelik vekalet ücretini kapsamakta başka bir bakanlıktan başka bir bakanlığa vekalet görevini ifa edenlere yönelik bir düzenleme içermediği gibi bunu sadece belli başlı unvanlara tabi kılmakta olduğundan anayasanın maddesine maddesine ve maddesine aykırı olup iptali gerekmektedir kanuni düzenlemenin bendinde yer verilen yukarıda sayılan haller dışında boş kadrolara ait görevler lüzum görüldüğü takdirde memurlara ücretsiz olarak vekaleten gördürülebilir hükmü kapsam nitelik unvan asilde yer verilen şartları taşıma vs gibi idarece sınırsız süresiz kalıcı sürekli seyahat gerektiren cezalandırıcı cezalandırma amaçlı kullanıma mobbinge elverişli uzaklaştırıcı ve özellikle ayrımcı uygulamaya sebebiyet verdiğinden hiçbir ayrıntıya girilmeksizin nitelikli durumlar belirtilmeksizin yasal metinde bulunmasının kamu çalışanının özlük mülkiyet aile birliği haklarını etkiler nitelikte olduğundan anayasanın maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekmektedir kanuni düzenlemenin bendinde belirtilen bu kanuna tabi kurumlarda mali nakdi ve ayni sorumluluğu bulunan saymanlık kadrolarının boşalması halinde bu kadrolara işe başladıkları tarihten itibaren vekalet aylığı verilmek suretiyle memurlar arasından atama yapılabilir hükmü bir kadronun dolması ancak yapılacak sınavla mümkün olabileceği kadronun boşalması boşalan kadroya görevde yükselme sınavı dahilinde atama yapılması yönünde yeni şekillenen mevzuat hükümleri bulunduğundan bu yönüyle iptali gerekmekte eşitlik ilkesine uygun kamu idaresinin şeffaflığı ve eşit işlem borcu ile yükümlü olması nedeniyle anayasanın maddesine ve maddesine aykırı olduğundan iptali gerekmektediresas sayısı karar sayısı i̇ptali istenilen bendin kamu idaresine düzenli olarak görevde yükselme sınavı yapmaya zorlayıcı veya küçük bir ilçede başka bir bakanlığın boş kadrosuna atanabilmesi yönünde bu çalışanları da anılan görevde yükselme sınavına dahil edecek bunun önünü açabilecek şekilde düzenlenmesi gerekirken sayılı eleman temininde güçlük çekilen yerlere ilişkin kanunlar göz ardı edilerek ihtiyaca cevap vermeyen yasal düzenlemenin iptali gerekmektedir davacı kanuni düzenlemenin bendinde belirtilen mali nakdi ve ayni sorumluluğu bulunan saymanlık kadrosuna atanma hakkı sonraki mevzuat gereği ortadan kalktığından ve bu kadro başka bir bakanlığa ait olduğundan bu yöne ilişkin kanuni düzenleme içermediğinden bu maddenin iptali gerekmektedir nitekim aynı kanun maddesine yönelik tarih k tarihli anayasa mahkemesi kararında da sayılı dmknın maddesine göre memurların kanuni izin geçici görev disiplin cezası uygulaması ve görevden uzaklaştırma nedenleriyle işlerinden geçici olarak ayrılmaları halinde yerlerine kurum içinden veya diğer kurumlardan veya açıktan atanan vekil memurlara vekalet görevinin aydan fazla devam eden süresi için vekalet aylığı ödenmesine karşın herhangi bir sebeple atama emeklilik istifa vb boşalan kadrolara atanan vekil memurlara herhangi bir vekalet aylığı ödenmemekte boş kadrolara ait görevleri lüzum görüldüğü takdirde memurlara ücretsiz olarak gördürülmektedir bu durumda aynı görevi vekaleten yürüten memurlardan kanunun maddesinde belirtilen sebeplerle boşalan kadro görevini vekaleten yürütenler vekalet aylığı alırken herhangi bir sebeple kadronun boşalması sebebiyle bu kadro görevini yürütenler vekalet aylığı alamamaktadır boşalan bu kadroların bazen yıl gibi uzun süre doldurulamaması nedeniyle bu görevi vekaleten yürüten devlet memurları bu göreve ait her türlü sorumluluğu üstlenmelerine rağmen bu kadroya ait haklardan yararlanamamaktadırlar bu durum anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesine maddesinde düzenlenen angarya yasağı ilkesine ve maddesinde düzenlenen ücrette adalet ilkesine aykırılık içermektedir gerekçesiyle de aynı madde de iptal karar verilmiştir karar sonucu açıklanan nedenlerle sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının yukarıda karşılığına yer verilen maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle yukarıda yer verilen maddelerin iptaline yahut sayılı kanunun maddesi kapsamında değerlendirilecek başka nedenlerle iptaline karar verilmesi talebiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının ve karara dayanak görüşme tutanağının onaylı bir örneği ile iş bu kararın aslının anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ay süreyle davanın geri bırakılmasına bu süre içerisinde anayasa mahkemesince bir karar verilmemesi halinde mevcut mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davanın görülmesine kararının bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde karar verildi
3,123
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir resul özyılmaz vekili av erol gür tarafından davalı idarelerde işçi olarak çalışmaktayken iş akdini feshetmek suretiyle görevinden ayrılan davacının tarafına ödenmeyen tasarruf kesintisi ve nema tutarı olarak liranın işten ayrıldığı tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle erzurum büyükşehir belediye başkanlığı ve eski genel müdürlüğüne karşı açılan dava sonunda erzurum i̇dare mahkemesi tarih ve k sayılı kararıyla sayılı yasanın maddesine göre tasarruf kesintileri ile devlet ve işveren katkılarının ilgililere veya kanuni mirasçılarına neması ile birlikte ödenebilmesinin emeklilik yada ölüm halinde mümkün olduğu ancak en az yıl tasarrufta bulunanlara istedikleri takdirde sadece biriken tasarruf kesintilerinin ödenebileceği davacının yıldan fazla bir süre tasarrufta bulunduğu kendisine sadece bu kesintilerin ödenmesi gerektiği işe başladığı tarihten tarihine kadar yapılan tasarruf kesintisi toplamı liranın erzurum su ve kanalizasyon i̇daresi genel müdürlüğü tarafından büyükşehir belediyesinde çalıştığı süre içerisinde maaşından kesilen lira tasarruf kesintisinin de bu idare tarafından işten ayrıldığı tarihten itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davayı kısmen kabul ederek tasarruf kesintileri toplamı olan liranın davacının görevden ayrıldığı tarihten itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar vermiştir anılan kararın temyizen incelenerek bozulmasının istenilmesi üzerine oluşturulan dosya incelenerek gereği düşünüldü çalışanların tasarrufa teşvik edilmesi ve bu tasarrufların değerlendirilmesine dair sayılı kanunun ödemeler başlıklı maddesinin fıkrası en az yıl tasarrufta bulunanlara istedikleri takdirde biriken tasarruf kesintileri devlet ve işveren katkıları ile bunların nemasının toplamının ödenir fıkrası ise en az yıl tasarrufta bulunanlara istedikleri takdirde biriken tasarruf kesintileri ödenir hükmünü amirdir dairemizce sayılı yasanın iptali istemiyle başka bir dosyada yapılmış olan başvuru sonucunda anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararıyla sayılı yasanın maddesinin fıkrasınınyasanın maddesi kapsamından çıkanlar yönünden iptaline karar verilmiştir anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararının anlam ve kapsamı günlü sayılı resmi gazetede yayımlanan anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararıyla günlü sayılı çalışanların tasarrufa teşvik edilmesi ve bu tasarrufların değerlendirilmesine dair kanunun maddesinin üçüncü fıkrasının yasanın maddesi kapsamından çıkanlar yönünden anayasaya aykırı olduğuna ve i̇ptali̇ne karar verildiğinden öncelikle bu iptal kararının anlam ve kapsamının belirlenmesi gerekli bulunmaktadır anayasa mahkemesi anılan iptal kararını yıl ay süreyle aylıklarından kesilen zorunlu tasarrufun devlet katkısı ve nemalarıyla birlikte ödenmesi için yapılan başvurununesas sayısı karar sayısı reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın temyiz aşamasında dairemizin sayılı yasanın tümünün anayasaya aykırı olduğundan bahisle itiraz yoluyla yaptığı başvuru üzerine vermiştir anayasa mahkemesi davada uygulanacak kuralın sayılı yasanın maddesinin fıkrasında yer alan en az yıl tasarrufta bulunanlara istedikleri takdirde sadece biriken tasarruf kesintileriödenir kuralı olduğunu belirterek anayasaya aykırılık iddiasının bu ibareye yönelik olarak incelenmesine günü ilk inceleme toplantısında karar vermiştir daha sonra işin esasının incelenmesi evresinde dairemizde temyizen incelenen davadaki istem ve davacının sübjektif durumu nedeniyle sayılı yasanın maddesinin fıkrasının yasanın maddesi kapsamından çıkanlarla sınırlı olarak incelenmesine karar verilmiştir davacının açtığı davadaki istemi tasarruf kesintileriyle birlikte devlet katkısı ve nemalarının ödenmesi isteminin reddine ilişkin işlemin iptaline ilişkin olmasına karşın sınırlama kararı alınırken davacının isteminin tasarruf kesintilerinin iadesi olduğu belirtilerek anayasaya aykırılık sorununun incelenmesine geçilmiştir bu ayırım daha sonra vurgulanacağı gibi sayılı kanun kapsamında olanlar için ödenen devletişveren katkısı ile tasarruf kesintisi ve devletişveren katkılarının tamamının değerlendirilmesi sonucu oluşan nemalar konusunda anayasaya aykırılık hususunda bir değerlendirme yapılmamış olması dolayısıyla önem kazanmaktadır anayasa mahkemesi günlü k sayılı kararını yıldan daha az tasarrufta bulunup yasanın maddesi kapsamından çıkanlarla yıldan fazla tasarrufta bulunup kendi isteğiyle sayılı yasa kapsamında tasarrufta bulunmak istemeyenlerin hukuksal konumları arasında bir fark olmadığından farklı kurallara bağlı tutulamayacağı gibi çalışanların aylık ve ücretleri üzerinden kesilip tasarrufu teşvik hesabında toplanan tasarruf tutarları üzerinde kişilerin mülkiyet hakkı bulunduğundan yasanın maddesi kapsamından çıkanlara tasarruf kesintilerinin ödenmemesinin mülkiyet hakkını da ortadan kaldırdığı gerekçesiyle vermiştir diğer bir ifadeyle yıldan az tasarrufta bulunanlarla yıldan fazla tasarrufta bulunanlar kıyaslanarak ve mülkiyet hakkı ortaya konularak bu gibilere tasarruf kesintilerinin ödenmesinin gerektiği sonucunu doğuracak biçimde karar vermiştir alınan sınırlama kararında davacının istemi tasarruf kesintisinin iadesi olduğundan davadaki davacı için devlet tarafından yapılan tasarruf katkısı ve nemaların davacıya ödenmemesine ilişkin olarak anayasaya uygunluk denetimi yapılamamıştır bu itibarla anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararının yıldan daha az süreyle tasarrufta bulunup yasanın maddesi kapsamından çıkanlarla ilgili olduğu yıl veya daha fazla süreyle kesinti yapılıp ta kanun kapsamından çıkmak isteyenlere devletişveren katkısı ve nemaların ödenmeyeceğini öngören yasal düzenlemeleri kapsamadığı sonucuna varılmıştır anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararı yukarıda belirtildiği üzere sayılı kanunun maddesinin fıkrasının yıldan daha az süreyle bu yasa kapsamında tasarrufta bulunup yasanın maddesi kapsamından çıkanların durumuyla ilgili olduğundan sayılı kanunun maddesinin fıkrası yıldan fazla süreyle tasarrufta bulunup artık kendisinden tasarruf kesintisi yapılmasını istemeyenlere yapılacak ödemenin niteliği yönünden yürürlükte bulunmaktadır durum böyle olunca bakılanesas sayısı karar sayısı davada uygulanacak kanun hükmü niteliği taşıyan sayılı kanunun maddesinin fıkrasının daha önce iptal edilmeyen kısmının ve fıkrasının kurulumuzca anayasaya aykırılığı bakımından incelenmesi gerekli görülmüştür sayılı yasayla memur sözleşmeli ve diğer kamu personeli ile işçilerin ücret gelirlerinden resen kesilen tasarruf kesintisi tc ziraat bankası ankara merkez şubesinde oluşturulan çalışanların tasarruflarını teşvik hesabında devletişveren katkılarıyla birlikte toplanmakta yüksek planlama kurulunca belirlenecek esaslar dahilinde verimi yüksek yatırımlarda değerlendirilmekte süreklilik ve bütünlük arzeden bu sistem içinde ilgililerin tasarruf devletişveren katkıları ve nemanın tümüne tasarruf edebilmesi için emekli olmaları veya ölmeleri gerekmektedir yıl sonunda eğer isterlerse sadece tasarruf tutarlarını yılın sonunda ise tasarruf kesintisi ve devlet katkısının nemasıyla birlikte ini almak suretiyle tasarrufta bulunan kişilerin sistemden ayrılabilmesine olanak tanınmıştır sayılı yasanın maddesinin fıkrası en az yıl kesintisi yapılan çalışanların sistemden ayrılmak istemeleri halinde kendi adlarına açılan tasarrufu teşvik hesabındaki devletişveren katkısının ve tasarruf kesintisiyle birlikte bu katkılarının nemalandırılmasıyla oluşan tutarın hiç ödenmemesine ve ilgiliye ödenmeyen tutarların sisteme dahil bulunan diğerlerinin ortak hesapları olan çalışanların tasarruflarını teşvik hesabında nema olarak fıkrası ise en az yıl tasarrufta bulunupda sistemden ayrılmak isteyenlere ilişkin olarak nemanın ödenmeyen kısmı olan inin çalışanların tasarruflarını teşvik hesabında nema olarak kalmasına ilişkin bulunmaktadır hukuk devleti her şeyden önce bütün faaliyetlerinde hukukun genel ilkeleri ile bağlayıcılığı ve üstünlüğü olan anayasa hükümlerine uygun hareket etmek zorundadır anayasanın maddesinde kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlandıran ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak insanın maddi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak maddede sosyal hukuk devleti niteliği vurgulanan türkiye cumhuriyeti devletinin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır anayasanın ikinci kısım kişinin hakları ve ödevleri başlıklı i̇kinci bölümü maddesi uyarınca herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla yasayla sınırlanabilir sayılı yasa adının aksine teşvik değil adına tasarruf edilenlerin iradesi dışındaki yatırımlarda değerlendirilecek ve hangi durumlarda ne miktarda geri ödeme yapılacağını kendi belirlediği bir zorunlu tasarruf sistemi öngörmüştür sayılı kanunun maddesine göre yasa kapsamındaki kişilerin her biri adına tc ziraat bankasında bir tasarrufu teşvik hesabı açtırılmakta bu hesaba ilgililerden kesilen tasarruf kesintileri ve devletişveren katkıları yatırılmakta bu hesapların tümündeki tutarlar yüksek planlama kurulunca belirlenecek esaslar dahilinde hazine ve dış ticaret müsteşarlığınca nemalandırılmaktadır en az iki yıl tasarrufta bulunanlara sayılı kanunun maddesinin fıkrası uyarınca istemleri halinde tasarruf kesintisi ile devletişveren katkılarının toplamı üzerinden tahakkuk edecek nemanın ünün her yıl ödenmesi zorunlu bulunmaktadır uygulamada ilgililerin bir istemde bulunmasına gerek kalmadan iki yıl tasarrufta bulunulduktan sonra yasa kapsamındakilere her yıl nema adı altında bir ödeme yapıldığı da bilinmektedir anayasanın maddesinde belirtilen eşitlik eylemli değil hukuksal eşitliktir eşitlik kavramı öncelikle anayasanın maddesinin birinci fıkrasında sayılan nedenlerle yasa önünde ayrımı yasaklamaktadır yasanın maddesinin fıkrasında en az yıl tasarruftaesas sayısı karar sayısı bulunanlara istedikleri takdirde biriken tasarruf kesintileri devlet ve işveren katkıları ile bunlar nemasının toplamının inin ödeneceği öngörülmüştür onbeş yıldan az tasarrufta bulunanlarla onbeş yıldan daha fazla tasarrufta bulunanların hukuksal konumlarında farklılık yoktur aynı hukuksal konumda olanların farklı kurallara bağlı tutulması anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadır zorunlu olarak sayılı yasa kapsamına sokulan ve adlarına tasarrufu teşvik hesabı açılan kişilerin en az yıl sistemde kaldıktan sonra sistemden çıkmak istediklerinde yalnızca adlarına açılan hesapta biriken tasarruf kesintisini alabilmeleri bu hesapta biriken devletişveren katkılarının ve kesinti ve katkının nemasını alamayacak olmasının irdelenmesi gerekli bulunmaktadır anayasa mahkemesi kararında da belirtildiği gibi mülkiyet hakkı kişiye sahibi olduğu şey üzerinde yasalar çerçevesinde dilediği gibi tasarruf olanağı verir toplum yararına aykırı olmamak kaydıyla malikin sahibi olduğu şeyi dilediği biçimde kullanma hakkı bulunmaktadır tasarrufu teşvik hesabında ilgili kişi adına toplanan tasarruf tutarları yanında bu kişiler için devletin ve i̇ş kanunu hükümlerine göre işçi çalıştıran işverenlerin bu hesaba yasa gereği yapmak zorunda oldukları katkı ve nema üzerinde de ilgilinin mülkiyet hakkı bulunmaktadır sistemden ayrılma olanağına yıl tasarruftan sonra sahip olan ilgililere kendi adlarına açılan hesapta toplanan devletişveren katkılarının ve nemanın ödenmeyecek olması anayasa ile güvence altına alınan mülkiyet hakkını ihlal etmekte ayrıca devletişveren katkılarının ve nemanın ilgilisine ödenmeyip sistemdeki diğer kişilerin hesaplarına nema olarak aktarılması diğer kişilerin sebepsiz zenginleşmesine yol açması nedeniyle eşitlik ilkesine de aykırı hale gelmektedir öte yandan yıl tasarrufta bulunup sistemden ayrıldıktan sonra yeniden sisteme dahil olmak isteyen kişilerin hesaplarına bu katkıların yeniden aktarılmasını engelleyen sayılı yasanın maddesinin fıkrasındaki kural gözönüne alındığında devletişveren katkılarını ve nemanın ilgilisine ödenmemesi kuralı mülkiyet hakkının zedelenmesini daha da ağırlaştırmaktadır uzun yıllardır yüksek enflasyon içinde paranın hızla değer kaybetmesi olgusu toplum olarak yaşadığımız yadsınamaz bir gerçektir hazine müsteşarlığı verilerine göre yıllarının yıllık ortalama enflasyon artışı toptan eşya fiyat endeksine göre tüketici fiyat endeksine göre olmuştur bu hususlar gözönüne alındığında sayılı yasayla öngörülen zorunlu tasarruf sistemine giren ve en az yıl tasarrufta bulunduktan sonra sistemden ayrılma olanağına sahip kılınan kişilere asgari yıl azami yıl önce maaş ve ücretlerinden yapılmış olan kesintilerin katkısız ve nemasız olarak ödenecek olmasını sosyal hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırmaya da imkan bulunmamaktadır zira ile yıl önce yapılan kesintilerin katkısız ve nemasız olarak ödenmesi durumunda ödeme tarihindeki tutarların herhangi bir ekonomik değeri kalmayacaktır belirtilen hukuksal durum ve davanın konusuna göre sayılı çalışanların tasarrufa teşvik edilmesi ve bu tasarrufların değerlendirilmesine dair kanunun maddesinin fıkrası ve fıkrası yıldan daha az tasarrufta bulunup yasanın maddesi kapsamından çıkanlar dışındakilere ilişkin hükümleri tasarruf kesintileri ve bunların neması yönünden anayasanın ve maddelerine aykırı görülmüştüresas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı kanunun maddesinin fıkrası gereğince sayılı kanunun maddesinin fıkrası ve fıkrasının daha önce iptal edilmeyen hükümlerinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına ve anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar dosyanın bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,661
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir gerekçeler tarihli ve sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin tümü ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eki sayılı cetvelin anayasaya aykırılığı esasa girmeden usulden anayasaya aykırılığı parlamenter demokrasi ve kuvvetler ayrılığı ilkesini kabul eden anayasanın nci maddesinde yasama yetkisi türk ulusu adına tbmmne verilmiş ve bu yetkinin devredilemeyeceği açıkça belirtilmiştir bunun tek istisnası anayasanın inci maddesinde bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesidir bu istisnai yetkinin yetki devri niteliğine bürünmemesi için anayasa mahkemesince de belirtildiği üzere khk çıkarma yetkisinin önemli ivedi ve zorunlu durumlarda verilmesi ayrıca bu koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir her şeyden önce tek parti çoğunluğunun yasama organına egemen olduğu i̇çtüzük uyarınca muhalefetin yeterince konuşamadığı ve bu nedenlerle neredeyse günde yasa çıkarılabildiği bir ortamda bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasal kuralın amacı ve özüyle bağdaşmamaktadır sayılı khk nisan günlü sayılı yetki yasasına dayanılarak bakanlar kurulunca kabul edilmiştir sayılı yetki yasası mayıs günlü resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir anamuhalefet partisi chp tbmm grubu tarafından bu yetki yasasının iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle anayasa mahkemesine dava açılmıştır anayasa mahkemesi dayandığı yetki yasası anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen khkleri haklarında dava açılması durumunda içeriğine girmeden salt yetki yasaları iptal edildiği için aşağıdaki gerekçeyle iptal etmiştir olağanüstü hal khkleri dayanaklarını doğrudan doğruya anayasadan alırlar bu tür khklerin bir yetki yasasına dayanması gerekli değildir buna karşılık olağan dönemlerdeki khklerin bir yetki yasasına dayanması zorunludur bu nedenle khkler ile dayandıkları yetki yasası arasında çok sıkı bir bağ vardır khknin anayasaya uygun bir yetki yasasına dayanması geçerliliğinin önkoşuludur bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki yasası iptal edilen bir khknin kurallarının içerikleri yönünden anayasaya aykırılık oluşturmasalar bile anayasaya uygunluğundan söz edilemezesas sayısı karar sayısı bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya yetki yasasının kapsamı dışında kalan ya da dayandığı yetki yasası iptal edilen khklerin anayasal konumları birbirinden farksızdır böyle durumlarda khkler anayasal dayanaktan yoksun bulunduklarından içerikleri anayasaya aykırı bulunmasa bile dava açıldığında iptalleri gerekir bu nedenlerle iptaline karar verilen bir yetki yasasına dayanılarak çıkarılan khklerin anayasanın başlangıcındaki hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı nci maddesindeki hukuk devleti ilkeleriyle ncı maddesindeki hiç kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz kuralı ve khk çıkarma yetkisine ilişkin inci maddesiyle bağdaştırılmaları olanaksızdır anayasa mahkemesi yukarıda yer verilen gerekçelerle dayandıkları sayılı yetki yasası günlü k sayılı kararla iptal edilen sayılı khkleri içeriklerine girmeden salt anayasal dayanaktan yoksun kaldıkları için anayasanın başlangıcı ile ncı ve inci maddelerine aykırı duruma geldiklerini belirterek iptal etmiştir sırasıyla kararlar k k k k k k k k k bu itibarla sayılı yetki yasası iptal edildiğinde sayılı kanun hükmünde kararname yasal dayanaktan yoksun kalacağından tarihli ve sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin esasa girmeden usulden tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eklerinin anayasanın başlangıcı ile nci ncı ve inci maddelerine göre iptali gerekir esastan anayasaya aykırılığı sayılı khknin tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eki cetvelin anayasaya esastan aykırılığı öncelikle yasalaşma süreciyle ilgilidir türkiye büyük millet meclisinin tarihli ncü birleşiminde genel seçim tarihinin öne alınarak genel seçimin haziran tarihinde yapılmasına karar verilmiştir bundan gün sonra ise yetki yasasına ilişkin yasa tasarısı başbakanlıkça tarihinde türkiye büyük millet meclisi başkanlığına sunulmuştur başka bir anlatımla yetki yasa tasarısı genel seçime ay kala tbmmye sevk edilmiş siyasal iktidarın tbmmdeki sayısal çoğunluğuna dayalı olarak da tarihinde kabul edilmiştir tbmmde tarihinde kabul edilen yetki yasası gün tbmmde bekletildikten sonra cumhurbaşkanlığına tarihinde sunulabilmiştir sayılı yetki yasasıyla kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasında dağılımının yeniden belirlenmesi bakanlıkların bağlı ve ilgili kuruluşların kapatılması birleştirilmesi ve yenilerinin kurulması kapsamdaki tüm bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat görev ve yetkileri ile her statüdeki personeliyle ilgili her türlü düzenlemenin yapılmasına ilişkin kanun ve khklerde değişiklikler ve yeni düzenlemeler yapılmasına ilişkin olarak bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verilmiş kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasında dağılımının yeniden belirlenmesine yönelik olarak yetki yasasının inci maddesinin numaralıesas sayısı karar sayısı fıkrasının bendinde alt bent halinde yasa ve khk sayıldıktan sonra numaralı alt bendinde diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin görev yetki merkez taşra ve yurt dışında teşkilatlanma esasları kadrolar bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerne ilişkin hükümlerinde denilerek adeta tüm kamu kurum ve kuruluşları kapsama alınmış ve kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen personele ilişkin olarak ise bendinde alt bent halinde yasa ve khk sayıldıktan sonra numaralı alt bendinde diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin hükümlerinde ifadesiyle de neredeyse tüm kamu personeli hakkında bakanlar kuruluna her türlü düzenlemede bulunma yetkisi verilmiştir tarihli ve sayılı kamu hizmetlerinin düzenli etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat görev ve yetkileri ile kamu görevlilerine i̇lişkin konularda yetki kanununa dayanılarak bakanlar kurulunca hazırlanan tarihli ve sayılı çevre orman ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ise tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir genel seçime gün kala sadece sayılı khk değil bununla birlikte khk daha yürürlüğe girmiştir sayılı khk bir ay dahi yürürlükte kalmadan çevre orman ve şehircilik bakanlığı bu defa çevre ve şehircilik bakanlığı orman ve su i̇şleri bakanlığı şeklinde ikiye bölünerek yine sayılı yetki kanununa dayanılarak bakanlar kurulunca tarihli ve sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile tarihli ve sayılı orman ve su i̇şleri bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname çıkarılmış ve söz konusu khkler tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir anayasanın nci maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında hukuk devleti ilkesine yer verilmiş ncı maddesinde hiç kimse ve hiçbir organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı nci maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği inci maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve yasalara uygun olarak yerine getirileceği kuralları getirilmiş nci maddesinde bakanlar kuruluna belli konularda khk çıkarma yetkisi verilmesi tbmmnin görevleri arasında sayılmış inci maddesinin ikinci fıkrasında ise yetki kanununun çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılmayacağını göstereceği hükme bağlanmıştır anayasanın nci nci ve inci maddelerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda yasama yetkisinin genel ve asli bir yetki olması tbmmye ait bulunması ve devredilememesi karşısında khk çıkarma yetkisinin kendisine özgü ve ayrık bir yetki olduğu anlaşılabilmektedir dolayısıyla yetki yasalarının yasama yetkisinin devri anlamına gelecek ya da bu izlenimi doğuracak biçimde yaygınlaştırılıp genelleştirilmemesi gerekir khkler ancak ivedilik gerektiren belli konularda kısa süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe konulmak durumundadır maddenin danışma meclisinde görüşülmesi sırasında khk çıkarabilmesi için hükümete yetki verilmesinin nedeni çok acele hallerde hükümetin elinde uygulanacak bir seri kural olmadığı için acele olarak çıkarılıp ve hemen olayın üstüne gidilmesi gerekenesas sayısı karar sayısı hallerde çıkarılması için bu düzenleme getirilmiştir biçiminde açıklanırken anayasa komisyonu başkanınca da kanun hükmünde kararname yasama meclisinin acil bir durumda kanun yapmak için geçecek sürede çıkaracağı kanun ihtiyacı halledilmesi gereken meseleyi çözemeyeceğine zaman çok geç kalınacağı endişesinden kaynaklanan bir müessesedir ve bu müessese bunun için kurulmuştur denilerek aynı doğrultuda görüş bildirilmiştir yetki yasasında bakanlar kuruluna verilen yetkinin amaç kapsam ve ilkelerinin belirlenmesinden amaç bu yetki ile bakanlar kurulunun neleri gerçekleştirebileceğinin açıklığa kavuşturulmasıdır khknin amacı kapsamı ve ilkeleri de konusu gibi geniş içerikli her yöne çekilebilecek yuvarlak ve genel anlatımlarla gösterilmemeli değişik biçimlerde yorumlamaya elverişli olmamalıdır verilen yetkinin konu amaç kapsam ve ilkeler yönünden belirgin duruma getirilmesi başka bir anlatımla somutlaştırılması yürürlüğe konulacak khklerin yetki yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının inci maddede belirlenen yasak alana girip girmediklerinin önemli ivedi ve zorunlu bir durum için düzenlenip düzenlenmediklerinin saptanabilmesi yönünden gereklidir anayasa mahkemesinin lardan bu yana verdiği kararlarda tbmmnin bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi vermesi için ivedilik zorunluluk ve önemlilik gibi üç koşulun bulunması gerekeceğine yönelik içtihat oluşturduğu gözlenmektedir günlü ve yüksek mahkeme günlü ve sayılı kararında ise khklar ancak ivedilik isteyen belli konularda kısa süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe konur demiştir i̇vedilik koşulu ile etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeleri taşımayan hususlarda khk çıkarma yetkisi verilmesinin yasama yetkisinin devri anlamına geleceği açıktır genel seçim şekli bakımından anayasal iki yetkili organın yasama ve yürütme organlarının birbirlerine bağlı olarak yenilenmesi özü bakımından da anayasa değiştirme yetkisi de bulunan kural koyucu organın ve buna bağlı olarak ülkenin hukuksal yapısının ve yönetim programının belirlendiği en önemli ve etkin demokratik müessesedir seçim kararı almak demokratik toplum düzeninin gereklerini yerine getirme yönünden egemenliğin sahibi iradeye başvurmaktır anayasanın nci maddesinde yer alan demokratik hukuk devleti ilkesi demokratik toplum düzeninin ve bir yaşam biçimi olan demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işletilmesinin adaletli bir hukuk düzeni ve hukuk güvenliği içinde gerçekleşmesini aynı zamanda da devlete duyulan güveni içerir ortada khklerle düzenlemelere gidilmesi yönünde önemli zorunlu ve ivedi durum yok ve yasama organının ve dolayısıyla yürütme organının yenilenmesine karar verilmiş iken hem mevcut bakanlar kurulunu hem de seçimden sonra kurulacak bakanlar kurulunu kapsayacak aynı zamanda da gelecek yasama ve yürütme organlarını ipotek altına alacak şekilde ay süreyle khk çıkarma yetkisinin verilmesi anayasanın demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı gibi yasama yetkisinin devri anlamına da gelmektedir aylık sürenin uzunca bir bölümü henüz kurulu olmayan ne zaman kurularak göreve başlayacağı belli olmayan bir bakanlar kurulunu kapsamaktadır ki burada da hukuk devletinin belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleriyle birlikte önemli zorunlu ve ivedi durum ilkesinin ihlali söz konusudur yetki kanununa dayanılarak çıkarılan sayılı khk ile imar çevre ve yapım mevzuatında yasal değişiklikler öngörülmüş daha önce yasalarda yer almayan yeni kurallar getirilmiş ve mevcut yasalardaki kurallar zımnen ilga edilmiştir bu değişiklik ve yeni kurallar yerel yönetimler ile devlet planlama teşkilatı müsteşarlığı ve milli savunma bakanlığı gibiesas sayısı karar sayısı kamu kurum ve kuruluşlarını kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını sektörü temsil eden sivil toplum kuruluşları ile demokratik kitle örgütlerini doğrudan ilgilendirmektedir söz konusu değişiklikler yapılmadan ve yeni kurallar getirilmeden önce ilgili kurum ve kuruluşlardan görüş alınması ve düzenlemelerin bütün ayrıntıları ile tartışılması yasal kural koymanın asgari gereğidir i̇vedilik koşulunu taşımayan ve etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeleri kapsamayan bununla birlikte toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren bu derece önemli konuların hiçbir görüş alınmadan ve hiçbir şekilde tartışılmadan khk ile yasalaştırılması hukuk devletinin belirlilik öngörülebilirlik ve kamu yararı ilkeleriyle bağdaşmamaktadır sayılı yetki yasasının çıkarılmasında bir başka öncelikli anayasal sorun ivediliktir i̇vedilik önemli ve zorunlu konunun khk yoluyla düzenlenmesinin olmazsa olmaz koşuludur ve yasama dahil bütün süreçleri kapsar yasama organı çıkardığı yasanın ivediliğine inanıyorsa bu yasanın ivedi olarak yürürlüğe girmesi için gereğini de yerine getirmek durumundadır sayılı yasa ivedilik bir yana yasama sürecindeki olağan zaman akışını bile bozmuştur tbmm genel kurulunda tarihinde kabul edilen yasa gün tbmmde bekletilmiş ya da unutulmuş tarihinde cumhurbaşkanlığına gönderilebilmiştir bu nasıl ivediliktir ki hiçbir yasanın başına gelmeyen ivediliği anayasal ilke olan yetki yasasının başına gelmiştir burada yetki yasasının çıkarılmasındaki ilkelerle birlikte kamu yararı ilkesi de ihlal edilmiştir kaldı ki yetki yasasına dayanılarak çıkarılan tarihli ve sayılı çevre orman ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname bir ay dahi yürürlükte kalmadan çevre orman ve şehircilik bakanlığı bu defa çevre ve şehircilik bakanlığı orman ve su i̇şleri bakanlığı şeklinde ikiye bölünerek yine sayılı yetki kanununa dayanılarak bakanlar kurulunca tarihli ve sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile tarihli ve sayılı orman ve su i̇şleri bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname çıkarılmış ve söz konusu khkler tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir bu durum bakanlar kurulunun hiçbir hazırlık yapmadan ve hiçbir ölçüye dayanmadan bakanlıkları aklına estiği gibi kurup istediği şekilde değiştirdiğini dolayısıyla kurulan bakanlığın bakanı dahi atanmadan teşkilat ve görev kanunu değiştirilebilen bakanlıklara ilişkin düzenlemelerin önemlilik ve zorunluluk ölçütlerine sığmadığını göstermektedir yetki yasaları önemli zorunlu ve ivedi durumlara bağlılıkla birlikte yasallık ilke ve amacına da uygun olmak zorundadır bakanlar kuruluna verilen khk çıkarma yetkisi ilkesiz ve amaç dışı kullanılarak toplum yönünden güvensiz bir sisteme dönüştürülmüştür açıklanan nedenlerle sayılı khk anayasanın nci nci nci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir öte yandan anayasanın inci maddesinin birinci fıkrasında sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararname ile düzenlenemeyeceği kuralı getirilmiş anayasanın i̇kinci kısmının kişinin hakları ve ödevleri başlıklı i̇kinci bölümünün yerleşme ve seyahat hürriyeti başlıklı üncü maddesinin ikinci fıkrasında yerleşme hürriyetinin sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek amacıyla kanunla sınırlanabileceğinden söz edilmiş ikinci kısmının üçüncü bölümünün ncı maddesinde ise herkesin sağlıklı ve dengeli biresas sayısı karar sayısı çevrede yaşama hakkına sahip olduğu ve çevreyi geliştirmek çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemenin devletin ve vatandaşların ödevi olduğu belirtilmiştir anayasanın ncı maddesinde herkesin sağlıklı ve düzenli bir çevrede yaşama hakkı olduğu ve çevreyi geliştirme çevre sağlığını koruma ve çevre kirlenmesini önlemenin devletin ve vatandaşların ödevi olduğu belirtildiğine üncü maddesinde anayasal koruma altında olan sağlıklı ve düzenli çevrede yaşama hakkının somutta görünen yüzü olan yerleşme hürriyetinin ancak kanunla sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek amacıyla sınırlanabileceği hüküm altına alındığına inci maddesinde ise sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek amacıyla sınırlanabilecek yerleşme hürriyetinin kanun hükmünde kararname ile düzenlenemeyeceği kuralı getirildiğine göre sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi konu alan imar ve çevre düzenlemelerinin kanunla düzenlenmesi gerekmekte olup kanun hükmünde kararname ile düzenlenmesi anayasanın inci maddesindeki kuralla bağdaşmamaktadır bu bağlamda imar ve çevre hukukunda yeni kural ve düzenlemeler getiren sayılı khk anayasanın inci maddesine bu açıdan da aykırıdır ayrıca tarihli ve sayılı yetki kanununun amaç ve kapsam başlıklı inci maddesinin numaralı fıkrasında bu kanuna göre çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasında dağılımının yeniden belirlenmesine ilişkin olarak ifadesinden sonra alt bentte tarihi sayısı ve adı belirtilerek adet kanun ile khk sayılmış ve numaralı alt bentte ise diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin görev yetki merkez taşra ve yurt dışında teşkilatlanma esasları kadrolar bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerine ilişkin hükümlerinde yapılacak değişiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar denilmiştir bununla birlikte sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnameyle ise tarihli ve sayılı i̇mar kanunu tarihli ve sayılı kıyı kanunu tarihli ve sayılı büyükşehir belediyesi kanunu tarihli ve sayılı i̇l özel i̇daresi kanunu tarihli ve sayılı belediye kanunu başta olmak üzere daha birçok kanun ve khklerde imar ve çevre konusunda yer alan kurallar yerine yeni kurallar getirilmiş var olan kurallar zımnen ilga edilmiştir söz konusu kanunlar sayılı yetki kanununun amaç ve kapsam başlıklı inci maddesinin numaralı fıkrasında alt bent halinde sayılan kanun ve khkler arasında yer almadığı gibi özellikle sayılı i̇mar kanunu ile sayılı kıyı kanunu bir teşkilat kanunu olmadığından numaralı alt bendin kapsamına da girmemektedir nitekim bakanlar kurulu söz konusu kanun ve khklerin sayılı yetki kanununun kapsamında olmadığının ayrımında olduğundan imar ve çevre konularında getirdiği yeni kuralları söz konusu kanun ve khklerde değişiklik yaparak kurallaştırmak yerine söz konusu kanun ve khklerde yer alan mevcut kuralları değiştirmeyip yürürlükten kaldırmayıp fiilen ilga etmek suretiyle yaparak hukuki bir kaosa da yol açmıştır ancak getirilen yeni kurallar tarihli ve sayılı i̇mar kanununun örneğin inci maddesi şu şekilde değiştirilmiştir biçiminde yapılmamış olsa da getirilen yeni kuralla i̇mar kanununun inci maddesi fiilen ilga edildiğinden kurallaştırmanın hukuki anlamı i̇mar kanununda değişiklik yapılmasıdır bu bağlamda sayılı khk ile yapılan düzenlemelerin sayılı yetki kanununun kapsamı içinde bulunmadığı tartışma götürmez bir gerçektiresas sayısı karar sayısı bakanlar kurulunun sayılı yetki kanununun kapsamında olmadığının bilincinde olduğu konuları ilgili kanunlarda değişiklik yapmak veya yürürlükten kaldırmak suretiyle değil de söz konusu kuralları hukuki kaosa yol açacak şekilde yürürlükte tutarak yapması ve böylece yetki kanununun içinde kalındı izlenimi yaratması anayasanın inci maddesi yanında nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine de aykırılık oluşturmaktadır çünkü hukuk devletinin en önemli unsurlarından biri kurallarda belirlilik ilkesidir aynı konuyu düzenleyen birden çok kuralın aynı anda yürürlükte bulunması hukuki kaosa yol açacağından belirlilik ilkesiyle bağdaşmamaktadır anayasa mahkemesi tarafından yapılan yargısal denetimde khknin öncelikle yetki yasasına sonra da anayasaya uygunluğu sorunlarının çözümlendiği bilinmektedir her ne kadar anayasanın inci maddesinde khklerin yetki yasalarına uygunluğunun denetlenmesinden değil yalnızca anayasaya biçim ve esas bakımlarının uygunluğunun denetlenmesinden söz edilmekte ise de anayasaya uygunluk denetiminin içerisine öncelikle khknin yetki yasasına uygunluğunun denetimi girer çünkü anayasanın inci maddesinde bakanlar kuruluna ancak yetki yasasında belirtilen sınırlar içerisinde khk çıkarma yetkisi verilmesi öngörülmüştür yetkinin dışına çıkılması khkyi anayasaya aykırı duruma getirir böylece khknin yetki yasasına aykırı olması anayasaya aykırı olmasıyla özdeşleşir khklerin anayasaya uygunluk denetimleri yasaların denetimlerinden farklıdır anayasanın inci maddesindeki kanunlar anayasaya aykırı olamaz hükmü nedeniyle yasaların denetiminde yalnızca anayasa kurallarına uygun olup olmadıkları saptanırken khkler ise konu amaç kapsam ve ilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki yasasına hem de anayasaya uygun olmak durumundadır bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya yetki yasasının kapsamı dışında kalan ya da dayandığı yetki yasası iptal edilen khklerin anayasal konumları birbirinden farksızdır böyle durumlarda khkler anayasal dayanaktan yoksun bulunduklarından içerikleri anayasaya aykırı bulunmasa bile dava açıldığında iptalleri gerekir sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname tarihli ve sayılı yetki kanununun kapsamı içinde olmadığından anayasanın nci ncı ve inci maddelerine aykırıdır yukarıda açıklanan gerekçelerle tarihli ve sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin tümü ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eki sayılı cetvel anayasanın nci ncı nci nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir tarihli ve sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin nci maddesinin numaralı fıkrasının bendindeki imar çevre yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak i̇baresi ile nci maddesinin numaralı fıkrasının bendindeki havza ve bölge bazındaki çevre düzeni planları da dâhil her tür ve ölçekteki çevre düzeni planlarının ve imar planlarının yapılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek i̇baresinin inci maddesinin numaralı fıkrasının bendindeki mevzuatı hazırlamak bendindeki ve ilgili mevzuatı hazırlamak bendindeki usul ve esasları tespit etmek bendindeki ve mevzuat oluşturmak i̇barelerinin anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin nci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yerleşmeye çevreye ve yapılaşmaya dair imar çevre yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak görevleri çevre ve şehircilik bakanlığına nci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde havza ve bölge bazındaki çevre düzeni planları da dâhil her tür ve ölçekteki çevre düzeni planlarının ve imar planlarının yapılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek görevleri mekansal planlama genel müdürlüğüne inci maddesinin numaralı fıkrasının c ve bentlerinde ise çevre kirliliğinin önlenmesi ve kontrolü ile ilgili mevzuatı hazırlamak temiz üretim ve entegre kirlilik önleme çalışmalarına yönelik politika ve stratejileri belirlemek ve ilgili mevzuatı hazırlamak kirliliğin giderilmesi ve kontrolüne ilişkin usul ve esasları tespit etmek atıkların kaynağında en aza indirilmesi sınıflara ayrılması toplanması taşınması geçici depolanması geri kazanılması bertaraf edilmesi yeniden kullanılması arıtılması enerjiye dönüştürülmesi ve nihai depolanması konularında politika ve strateji belirlemek ve mevzuat oluşturmak görevleri ise çevre yönetimi genel müdürlüğüne verilmektedir hukukta mevzuat kavramının içine yasa tüzük yönetmelik ve idarenin diğer düzenleyici işlemleri girmekte usul ve esasların belirlenmesi ise yasal kural koymaya konu oluşturmakta ve yasal kural koymayı gerektirmekte yada yasal kural koyma yoluyla gerçekleşmektedir anayasanın ncı maddesinde hiçbir kimse veya organın kaynağını anayasadan almayan bir yetki kullanamayacağı nci maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği inci maddesinde bakanlar kurulunun kanunun uygulanmasını göstermek veya emrettiği işleri belirtmek üzere kanunlara aykırı olmamak ve danıştayın incelemesinden geçirilmek şartıyla tüzükler çıkarabileceği üncü maddesinde ise başbakanlık bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabileceği kurallara bağlanmıştır öte yandan sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin düzenleme yetkisi başlıklı üncü maddesinde ise bakanlığın görev yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda idarî düzenleme yapabileceği hüküm altına alınmıştır burada sözü edilen idari düzenlemenin anayasanın üncü maddesine göre bakanlığın yetki alanı içimde olan yönetmelikler ile genelge vb diğer idari düzenlemeler olduğu açıktır sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin nci maddesinin numaralı fıkrasının bendiyle çevre ve şehircilik bakanlığına verilen yerleşmeye çevreye ve yapılaşmaya dair imar çevre yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak nci maddesinin numaralı fıkrasının bendiyle mekansal planlama genel müdürlüğüne verilen havza ve bölge bazındaki çevre düzeni planları da dâhil her tür ve ölçekteki çevre düzeni planlarının ve imar planlarının yapılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek inci maddesinin numaralı fıkrasının c ve bentleriyle ise çevre yönetimi genel müdürlüğüne verilen çevre kirliliğinin önlenmesi ve kontrolü ile ilgili mevzuatı hazırlamak temiz üretim ve entegre kirlilik önleme çalışmalarına yönelik politika ve stratejileri belirlemek ve ilgili mevzuatı hazırlamak kirliliğin giderilmesi ve kontrolüne ilişkin usul ve esasları tespit etmek atıkların kaynağında en aza indirilmesi sınıflara ayrılması toplanması taşınması geçici depolanması geri kazanılması bertaraf edilmesi yeniden kullanılması arıtılması enerjiye dönüştürülmesi ve nihai depolanması konularında politika veesas sayısı karar sayısı strateji belirlemek ve mevzuat oluşturmak görevlerinin yasal kural koymaya konu oluşturduğu ve yasal kural koymayı içerdiği de açık bir husustur söz konusu mevzuat hazırlamak mevzuat oluşturmak usul ve esasları belirlemek usul ve esasları tespit etmek ibarelerinin yasal kural koymayı içermediği bunun yerine yasal kural koymaya kaynak oluşturma ile bakanlık içindeki görev dağılımını gösterdiği ileri sürülebilirse de anayasada bakanlıklara yasal kuralları hazırlama gibi bir görev verilmemenin yanında kanun teklif ve tasarılarının kimler tarafından nasıl verileceği anayasanın inci maddesinde belirtildiği gibi yönetmelik çıkarma yetkisi anayasanın üncü maddesinde başbakanlık bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerine verilmiş bakanlıkların genel müdürlüklerine ise yönetmelik çıkarma görevi verilmemiştir kaldı ki sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin üncü maddesinde bakanlığın görev yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş bulunan konularda idari düzenleme yapabileceği hüküm altına alınmış iken bakanlığa ve genel müdürlüklerine mevzuat hazırlamak mevzuat oluşturmak usul ve esasları belirlemek usul ve esasları tespit etmek gibi içeriği ve kapsamı belirsiz kural koyma yetkileri verilmesinin yasa ve tüzük konusu hususları da kapsamak dışında bir anlamı bulunmamaktadır çünkü sözü edilen mevzuat sayılı i̇mar kanunu sayılı kıyı kanunu sayılı büyükşehir belediyesi kanunu sayılı i̇l özel i̇daresi kanunu sayılı belediye kanunu ve sayılı çevre kanununda düzenlenmiş sayılı khknin üncü maddesinde bakanlığın görev alanına giren yasaların uygulamasını göstermek üzere bakanlığa yönetmelik ve diğer idari düzenlemelerde bulunma yetkisi verilmişken ayrıca yasal düzenlemeleri de içeren mevzuat oluşturma usul ve esas belirleme gibi yetkilerin verilmesi sözü edilen yasalarda düzenlenmemiş alanlarda yasa konusu yeni kurallar koymayı da kapsadığı açıktır bu bağlamda imar çevre yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak havza ve bölge bazındaki çevre düzeni planları da dâhil her tür ve ölçekteki çevre düzeni planlarının ve imar planlarının yapılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek çevre kirliliğinin önlenmesi ve kontrolü ile ilgili mevzuatı hazırlamak temiz üretim ve entegre kirlilik önleme çalışmalarına yönelik ilgili mevzuatı hazırlamak kirliliğin giderilmesi ve kontrolüne ilişkin usul ve esasları tespit etmek atıkların kaynağında en aza indirilmesi sınıflara ayrılması toplanması taşınması geçici depolanması geri kazanılması bertaraf edilmesi yeniden kullanılması arıtılması enerjiye dönüştürülmesi ve nihai depolanması konularında mevzuat oluşturmak gibi yasama faaliyeti alanına giren ve yasal düzenlemeye konu oluşturan görevlerin çevre ve şehircilik bakanlığı ile genel müdürlüklerine verilmesi yasama yetkisinin devri ve kaynağını anayasadan almayan bir yetkinin kullanılması anlamına geldiğinden anayasanın ncı ve nci maddesindeki kurallarla bağdaşmamaktadır öte yandan bakanlığa ve genel müdürlüklerine verilen içeriği belirsiz söz konusu düzenleme yetkisi hukuk devletinin göstergelerinden olan kuralların belirliliği ilkesi ile inci maddesindeki tüzüklerin bakanlar kurulunca çıkarılacağı kuralıyla da uyuşmamaktadır yukarıda açıklandığı üzere sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin nci maddesinin numaralı fıkrasının bendindeki imar çevre yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak ibaresi ile nci maddesinin numaralı fıkrasının bendindeki havza ve bölge bazındaki çevre düzeni planları da dâhil her tür ve ölçekteki çevre düzeni planlarının ve imar planlarının yapılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek ibaresi inci maddesinin numaralı fıkrasının bendindeki mevzuatı hazırlamak bendindeki ve ilgili mevzuatı hazırlamak ğesas sayısı karar sayısı bendindeki usul ve esasları tespit etmek bendindeki ve mevzuat oluşturmak ibareleri anayasanın nci ncı nci inci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir tarihli ve sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin nci maddesinin numaralı fıkrasının bendindeki bakanlığın görev alanı ile ilgili mesleki hizmetlerin norm ve standartlarını hazırlamak geliştirmek uygulanmasını sağlamak ve ilgililerin kayıtlarını tutmak ile nci maddesinin numaralı fıkrasının bendindeki mimarlık mühendislik i̇baresi ile bendinin ve bendindeki bakanlığın görev alanına giren konularla ilgili olarak mimarlık ve mühendislik meslek kuruluşlarına ilişkin mevzuatı hazırlamak ve bunları denetlemek i̇fadelerinin anayasaya aykırılığı sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin nci maddesinin numaralı fıkrasının bendiyle bakanlığın görev alanı ile ilgili mesleki hizmetlerin norm ve standartlarını hazırlamak geliştirmek uygulanmasını sağlamak ve ilgililerin kayıtlarını tutmak görevi çevre ve şehircilik bakanlığına nci maddesinin numaralı fıkrasının bendiyle yerleşme ve yapılaşmaya yönelik mimarlık mühendislik müteahhitlik ve müşavirlik hizmetlerine ilişkin düzenlemeleri yapmak uygulamaları denetlemek ve izlemek ve bendiyle ise bakanlığın görev alanına giren konularla ilgili olarak mimarlık ve mühendislik meslek kuruluşlarına ilişkin mevzuatı hazırlamak ve bunları denetlemek görevleri ise bakanlığın mesleki hizmetler genel müdürlüğüne verilmektedir bakanlığın görev alanı ile ilgili mesleki hizmetlerden kasıt mimarlık ve mühendislik hizmetleri bakanlığın görev alanına giren konularla ilgili olarak mimarlık ve mühendislik meslek kuruluşlarından kasıt ise türk mühendis ve mimar odaları birliğidir çevre ve şehircilik bakanlığının görev alanı ile ilgili mesleki hizmetlere ilişkin olarak türkiyede tarihli ve sayılı mühendislik ve mimarlık hakkında kanun çıkarılmıştır ve anılan kanun yürürlüktedir sayılı kanunda türkiye sınırları içinde mühendis ve mimar unvan ve yetkisi ile çalışacaklarda aranan şartlar düzenlenmiştir mühendis ve mimarlık hizmetlerinin norm ve standartları hazırlanacak geliştirilecek ve uygulaması sağlanacak ise bunların da yasal düzenlemelere konu oluşturması gerek
4,141
esas sayısı karar sayısı a anayasanın maddesi yönünden anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmü düzenlenmiştir anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu madde de nitelikleri belirtilen sosyal hukuk devleti insan haklarına dayanan kişilerin huzur refah ve mutluluk içinde yaşamalarını güvence altına alan kişi hak ve özgürlükleriyle kamu yararı arasında adil bir denge kurabilen çalışma hayatını geliştiren ve ekonomik önlemler alarak çalışanlarını koruyan onların insan onuruna uygun hayat sürdürmelerini sağlayan milli gelirin adalete uygun biçimde dağıtılması için gereken önlemleri alan sosyal güvenlik hakkını yaşama geçirebilen sosyal adaleti ve toplumsal dengeleri gözeten devlettir belirtilen hukuk devleti ilkesiyle toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeninin kurulması amaçlanmaktadır diğer yandan anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmü ile belirtilen amaçlar doğrultusunda sosyal hukuk devleti ilkesi kişilerin refah ve mutluluğunun sağlanması açısından sosyal haklarının yasal koruma altına alınmasını gerektirmekte olup itiraza konu yasa hükümleri ile sosyal güvenlik ve sigortalılık haklarının geçici köy korucuları yönünden uygulanmaması anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir anayasanın maddesi yönünden anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz denilmiştir bu maddede yer verilen eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak haklı bir nedene dayanmayan ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır kanun önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasalda öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez başka bir anlatımla kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında kanunlara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz kanunlar eşitlik i̇lkesine uygun bir şekilde aynı veya benzer durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde yararlarda veesas sayısı karar sayısı yükümlülüklerde yetkilerde ve sorumluluklarda fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranılmasını sağlayacak kurallar içermelidir devletin desteğine bağlı olan sosyal hakların en önemlisi sosyal güvenlik hakkıdır bu hak kapsamında emekli ikramiyesi emeklilik yaşlılık ya da malullük aylığı ve yasal statüler yönünden aynı konumda olan diğer çalışanların sosyal güvenlik hakkı ve sigortalılık ilişkisi kapsamında sahip olduğu tüm haklar anayasanın maddesinde öngörülen sosyal güvenlik hakkının kapsamı içerisindedir kanun koyucunun yukarıda belirtilen haklar yönünden daha önce de değinildiği üzere kamu hizmeti sunmakta olan ve bu nitelikleri ile aynı statüte bulunan geçici köy korucuları ile köy korucuları arasında uyuşmazlık konusu hükümleri ile sosyal güvenlik haklarını belirleme konusunda anayasal ilkelere aykırı olmamak üzere hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini gözetmek koşuluyla düzenleme yapma yetkisi bulunmaktadır aneak kanun koyucu anayasanın maddesi uyarınca sosyal güvenliği sağlama görevini yerine getirirken anılan yetkiye dayanarak söz konusu köy korucuları arasında sosyal güvenlik haklarından yararlanma yönünden eşitsizliğe neden olacak düzenlemeler yapamaz öte yandan köy kanununun maddesi ile ek ve maddelerinde geçici köy korucularına biz kısım özlük hakları ve sosyal haklar tanınmış ise de sözü edilen yasa hükümleri istisnai koşul niteliğinde düzenlenmiş olup itiraza konu yasa hükmü ile ilgililerin ancak yasada belirtilen sosyal güvenlik haklarını haiz oldukları bunun dışında kendileri aynı statüde bulunanların haiz olduğu diğer sosyal güvenlik hakları olan kısa ve uzun vadeli sigorta kolları açısından sigortalı sayılma haklarının bulunmadığı belirtilen sosyal güvenlik haklarının eşitlik ilkesine aykırı bir şekilde kısıtlandığı dolayısıyla söz konusu hükümlerin anayasanın maddesine de aykırılık taşıdığı sonucuna varılmaktadır anayasanın maddesi yönünden sosyal hukuk devletinin somut göstergelerinden biri olan sosyal güvenlik hakkının yer aldığı anayasanın maddesinde ise herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar denilmektedir buna göre sosyal güvenlik herkes için bir hak ve bunu gerçekleştirmek ise devlet için bir görevdir sosyal güvenlik bireylerin istek ve iradeleri dışında oluşan sosyal risklerin kendilerinin ve geçindirmekle yükümlü oldukları kişilerin üzerlerindeki gelir azaltıcı ve harcama artırıcı etkilerini en aza indirmek ayrıca sağlıklı ve asgari hayat standardını güvence altına alabilmektir bu güvencenin gerçekleştirilebilmesi için sosyal güvenlik kuruluşları oluşturularak kişilerin yaşlılık hastalık malûllük kaza ve ölüm gibi sosyal risklere karşı asgari yaşam düzeylerinin korunması amaçlanmaktadır sosyal hukuk devleti toplum ve çalışma yaşamında adalete ve eşitliğe dayalı bir hukuk düzeni kurmak durumundadır anayasanın ve maddeleri uyarınca devlet tarafından sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanmasına elverişli ortamın yaratılması ve bu anlamda sosyal güvenlik alanında getirilecek bir haktan aynı sosyal güvenlik kurumu içinde yer alan ve temelde birbirine yakın konumda bulunan tüm iştirakçilerin adalet ve hakkaniyet ölçüleri içinde yararlanmalarını öngören düzenlemelerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir aynı durumda bulunan kişilerin kanunun öngördüğü haklardan aynı esaslara göre yararlandırılmaları anayasanın maddesinde ifade edilen eşitlik ilkesinin de bir gereğidiresas sayısı karar sayısı bu kapsamda yukarıda da ifade edildiği üzere kamu hizmeti sunduğu ve mesleki açıdan bütünüyle başka bir işte çalışması yasaklanmış şekilde görev yaptığı köy sınırları içinde ikamet etme mecburiyeti içinde sürekli bir şekilde idarenin emri altında görev yapan geçici köy korucularının sunmuş oldukları kamu hizmeti nedeniyle hukuki açıdan yazılı olmayan bir hizmet akdi olduğu açık olup sayılı devlet memurları kanunu ve sayılı köy kanununda açıkça başka bir düzenlemeye yer verilmemesi nedeniyle anılan kişilerin i̇ş kantınu hükümleri kapsamında işçi olarak kabul edilmesi gerektiği ve buna bağlı olarak işvereni köy tüzel kişiliği veveya ilgili mevzuat hükümlerinde ayrıca açıkça belirlenebilecek olan hukuki taraf tarafından sosyal güvencesinin sağlanması açısından kısa ve uzun vadeli sigortalılık haklarını haiz olması için sigorta primlerinin ödenmesi gerektiği ilgili tarafın bu kapsamda diğer köy korucuları ve benzer statüde bulunan güvenlik görevlileri arasında sunulan kamu hizmetinin niteliği yönünden her hangi bir fark bulunmadığı aralarındaki yegane farkın ise yılında getirilen yasal düzenleme ile yapılan geçici köy korucusu tanımlamasından kaynaklandığı görülmektedir söz konusu hükümler ile geçici köy korucularının sosyal güvenlik haklarını kısıtlanması yönünden anlaşılabilir amaçla ilgili ya da makul adil ve haklı bir nedene dayanmayan bir ayrım öngörülmüştür bu durum anayasanın maddesinde öngörülen sosyal güvenlik haklarının korunması ilkesini ihlal etmektedir sonuç ve talep i̇tiraz başvurusuna konu olan sayılı köy kanununun maddesinin fıkrasında yer alan kısa ve uzun vadeli sigorta kolları açısından sigortalı sayılmazlar hükmünün davacının iş bu davaya konu başvurusunun reddine ilişkin idari işlemin yasal dayanağını oluşturduğu ve iş bu davada uygulanacak olan yasal hüküm olduğu görüldüğünden söz konusu yasal hüküm itiraz başvurusuna esas alınmıştır yukarıda belirtilen gerekçeler ile itiraz konusu ibare anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu anayasanın maddesi uyarınca iptali yönünde karar verilmesi istemiyle anayasa mahkemesine başvurulması gerektiği sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi uyarınca sayılı köy kanununun maddesinin fıkrasında yer alan kısa ve uzun vadeli sigorta kolları açısından sigortalı sayılmazlar kısmının iptali istemiyle resen anayasa mahkemesine itiraz yolu ile müracaat edilmesine ve bu hükmün iptalinin istenilmesine sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca i̇ş bu başvuru kararının aslı ile tutanağın ve dava dosyasında yer alan evrakın onaylı birer örneğinin oluşturulacak dizi listesine bağlanılarak bir dosya halinde anayasa mahkemesine gönderilmesine başvuru dosyasının anayasa mahkemesine tebliğinden itibaren beş ay beklenilmesine bu süre içinde karar verilmezse iş bu davanın yürürlükteki hükümlereesas sayısı karar sayısı göre anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse anayasa mahkemesi hükmüne uyulması koşulu ile sonuçlandırılmasına i̇ş bu kararın birer örneğinin ayrıca taraflara tebliğine tarihinde oy birliğiyle karar verildi
1,303
esas sayısı karar sayısı sayılı cmknın kanun yollarına başvurma hakkı başlıklı maddesinin fıkrası hâkim ve mahkeme kararlarına karşı cumhuriyet savcısı şüpheli sanık ve bu kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır şeklinde olup cmkda kanun yolu olarak itiraz istinaf ve temyiz kanun yolları olağan kanun yolları belirlenmiştir sayılı cmknın i̇tiraz olunabilecek kararlar başlıklı maddesinin hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir şeklinde olduğu bu kapsamda hakim kararları doğrudan itiraz yasa yoluna tabi olmakla birlikte mahkeme kararlarının ancak kanunda gösterilmesi şartıyla itiraz yasa yoluna tabii olduğu düzenlenmiştir bu kapsamda mahkeme kararlarınınözellikle ara kararların itiraza tabii olmaması esas iken itiraza tabi olması istisnadır sayılı cmknın maddesi cumhuriyet savcısının tutuklama kararının geri alınmasını istemesi sayılı cmknın maddesi ise şüpheli veya sanığın salıverilme istemleri başlıklıdır sayılı cmknın usul başlıklı maddesi değişik md ve maddeler uyarınca yapılan istem üzerine merciince cumhuriyet savcısı şüpheli sanık veya müdafiin görüşü alındıktan sonra üç gün içinde istemin kabulüne reddine veya adlî kontrol uygulanmasına karar verilir ek cümle md ek cümle md duruşma dışında bu karar verilirken cumhuriyet savcısı şüpheli sanık veya müdafiinin görüşü alınmaz bu kararlara itiraz edilebilir şeklinde düzenlenmiştir sayılı cmknın maddesi ile cumhuriyet savcısı ve şüpheli veya sanığın salıverilme istemleri üzerine verilecek kararın usulü düzenlenmektedir sayılı cmknın maddesi hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasındaki tutukluluk durumuna ilişkindir sayılı cmknın maddesi yani cumhuriyet savcısının tutuklama kararının geri alınmasını istemesi yalnızca soruşturma aşamasıyla sınırlı iken sayılı cmknın maddesi hem şüpheli hem sanık zikredildiğinden soruşturma ve kovuşturma aşamalarını da kapsayacak niteliktedir sayılı cmknın maddesi ile ilgili açıklanması gereken bir diğer husus cmknın maddesine atıf yaparken cmknın maddenin ve fıkra kapsamında bir ayrıma gitmemiş olmasıdır buna karşın cmknın maddesinin cümlesindeki istem üzerine ibaresi cmk maddenin yalnızca cmknın maddesinin fıkrası kapsamında kaldığını ortaya koymaktadır nitekim cmknın maddesinin fıkrası resen gerçekleşen bir serbest bırakma halidir ve hakim veya mahkeme kararına gerek yoktur cmknın maddesinin fıkrası madde başlığındaki istem ibaresiyle de uyumlu değildir bu fıkra kapsamında verilen kararlarda cmknın maddesindeki usule tabi değildir sonuç olarak cmknın maddesinin fıkrası gereğince cumhuriyet savcısı tarafından verilen serbest bırakma kararı cmknın maddesindeki usule tabi olmadığından ve yine bir hakim kararı olmadığı gibi kanunda açıkça itiraza tabi olduğu da belirtilmediğinden soruşturma aşamasına ilişkin bu karar itiraza tabii de değildir sayılı cmknın maddesi uyarınca merciince yani soruşturma aşamasında sulh ceza hakimince kovuşturma aşamasında ise davaya bakmakla yetkili mahkeme istemi değerlendirecektir mercii bu aşamada üç tür karar verebilir bunlar istemin kabulü yani tahliyeesas sayısı karar sayısı istemin reddi yani tutukluluk halinin devamı ve son olarakta adli kontrol uygulanmak suretiyle tahliye kararıdır bu kapsamda verilecek her türlü kararda soruşturma veya kovuşturma aşamasında olup olmadığına bakılmaksızın cmknın maddesinin son cümlesi uyarınca itiraz yasa yoluna tabii olacaktır cmknın maddesinin son cümlesini değerlendirirken meseleninuyuşmazlığınişin esasını çözmeye yetkili mercii kavramı üzerinde durmak gerekmektedir ceza yargılamasında soruşturma ve kovuşturma olmak üzere iki aşama bulunmaktadır soruşturma aşamasında işin esasını çözmeye yetkili mercii cumhuriyet savcısıdır cumhuriyet savcısı önüne gelen soruşturmada cmknın maddesi uyarınca kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verebileceği gibi cmknın maddesi uyarınca iddianame de düzenleyebilir kovuşturma aşamasında işin esasını çözmeye yetkili mercii ise mahkemedir mahkeme ise cmknın maddesi uyarınca beraat ceza verilmesine yer olmadığı mahkûmiyet güvenlik tedbirine hükmedilmesi davanın reddi ve düşmesi kararı şeklindeki hükümleri verebilir tutuklama tedbiri koruma tedbiri niteliğinde olup diğer koruma tedbirleri gibi yargılamanın sıhhati açısından orantılı olarak uygulanması gereken ve esası çözmeye yönelik olarak uygulanan tedbirlerdendir bu noktada asıl amaç işin esasını çözmek olup tutuklama bu amaca hizmet eden bir tedbirdir i̇şin esasını çözecek nitelikte beraat ceza verilmesine yer olmadığı davanın reddi ve düşmesi kararlarını vermeye yetkili mahkemenin tutuklama tedbirini kovuşturma aşamalarında gereksiz görerek kaldırması olağandır nitekim önemli olan işin esasını çözmek olup tutuklama ancak zaruret halinde uygulanması gereken istisnai bir tedbirdir bu kapsamda işin esasını çözecek mahkemenin tutuklama tedbirinin sonlandırılmasında mutlak bir takdir hakkı olduğunun kabulü gerekir nitekim anayasanın maddesinde yalnızca hürriyetin kısıtlanmasına ilişkin yargı merciine başvurma hakkına yer verilmiş olup tahliye kararlarına karşı böyle bir düzenlemeye gidilmemiştir bu kapsamda anayasada kişi özgürlüğü esas kabul etmiştir soruşturma aşamasına ilişkin olarak cumhuriyet savcısının iddianame düzenlemesi işin esasını çözen bir karar olmayıp meseleninuyuşmazlığınişin mahkeme önüne taşınmasına yani kovuşturma aşamasına geçilmesini sağlamaya yöneliktir buna karşın kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar işin esasını çözen bir karardır bu nedenledir ki cumhuriyet başsavcılığı cumhuriyet savcısı işin esasını çözmeye yetkili merciidir sayılı cmknın maddesinin fıkrası soruşturma evresinde cumhuriyet savcısı adlî kontrol veya tutuklamanın artık gereksiz olduğu kanısına varacak olursa şüpheliyi resen serbest bırakır kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğinde şüpheli serbest kalır şeklindedir yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere cumhuriyet savcısının resen serbest bırakma kararı itiraza tabii değildir ayrıca işin esasını çözmeye yetkili cumhuriyet savcısınca kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verilmesi halinde şüphelinin derhal serbest kalacağı açıkça belirtilmiştir bu kapsamda cumhuriyet savcısına soruşturma aşamasında tutuklama tedbirinin sonlandırılmasında mutlak bir takdir hakkı tanındığı açıktır şu hususu da belirtmek gerekir ki cumhuriyet savcısının gözaltına alma kararı cmknın madde kapsamında sulh ceza hakimliğine başvuru imkanı olsa da gözaltına almama veya gözaltına alınan şüpheliyi serbest bırakma kararına karşı itiraz veya hakimliğe başvuru hakkı da yoktur bu durumda işin esasını çözmeye yetkili merciin serbest bırakma yani özgürlük kısıtlamasına gitmeme kararlarında mutlak takdir hakkına delalet etmektediresas sayısı karar sayısı kovuşturma aşamasına ilişkin olarak mahkeme işin esasını çözen beraat ceza verilmesine yer olmadığı mahkûmiyet güvenlik tedbirine hükmedilmesi davanın reddi ve düşmesi kararı şeklindeki kararları vermeye yetkilidir ancak mahkemenin tahliye kararlarına karşı sayılı cmknın usul başlıklı maddesinin bu kararlara itiraz edilebilir şeklindeki hükmüne göre itiraz yasa yolu açıktır kovuşturma aşamasında mahkemede mahkumiyet dışında bir karar verme ihtimali örberaat düşme oluşarak tahliye yoluna gider ve itirazen tahliye kararı kaldırılırsa mahkeme mahkumiyet kararı vermeyeceğini düşündüğü sanığı tutuklu olarak yargılamak zorunda kalacaktır yine tahliye kararı kaldırılan esas mahkemesi mahkumiyet kararı verme ihtimali olsa dahi sanığın alabileceği cezanın miktarına göre orantısız olduğunu düşündüğü halde tutuklu yargılamaya da devam etmek zorunda kalacaktır burada bir sorunda sanığın ne zaman yeniden tahliye edilebileceği noktasında çıkacaktır nitekim işin esasını çözen mahkemenin tahliye şartlarının oluşup oluşmadığı hususunda değerlendirmeyi yani sanığın ne zaman tahliye edileceğini itiraz merciine tahliye kararını kaldıran bırakması mümkün değildir mümkün olmaması dışında yargı bağımsızlığı ile de bağdaşmaz i̇şin esasını çözmeye yetkili mahkemenin mahkumiyet kararlarında olduğu gibi beraat ceza verilmesine yer olmadığı davanın reddi ve düşmesi kararı vererek tahliye kararı verse dahi hükümle birlikte verilecek tahliye kararının da sayılı cmknın usul başlıklı maddesi uyarınca itiraza tabii olacaktır nitekim sayılı cmknın maddesinin fıkrasının son cümlesindeki kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğinde şüpheli serbest kalır şeklinde bir hüküm kovuşturma aşamasında öngörülmemiştir öncelikle ifade etmek gerekir ki cumhuriyet savcısına soruşturma aşamasında tanınan serbest bırakma yani özgürlük kısıtlamasına gitmeme hususundaki mutlak takdir hakkının kovuşturma aşamasında mahkemelere tanınmaması hukuka uygun değildir bu durumda şüpheli ile sanık arasında sanık aleyhine eşitsizlik oluşmaktadır bu nedenle sayılı cmknın usul başlıklı maddesinin bu kararlara itiraz edilebilir şeklindeki son cümle hükmü anayasanın maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır anayasanın maddesinin fıkrası herkes kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir şeklindedir devam eden fıkralarda ise kişi hürriyetinin hangi hallerde sınırlanacağı belirtilmiştir soruşturma aşamasında sulh ceza hakimliğinin işin esasına çözen mercii konumu bulunmamaktadır bu kapsamda hakime göre farklı değerlendirme yapılması mümkündür bu kapsamda serbest bırakma kararının itiraza tabii olması anayasal bir aykırılık oluşturmayacaktır nitekim cmknın maddesinde de hakim kararlarının esas olarak itiraza tabii olduğu kabul edilmiştir buna karşın mahkeme kararlarının itiraza tabi olması özel düzenleme gerektirir yani mahkeme kararlarına itiraz istisnadır i̇şin esasını çözmeye yetkili mahkemenin tahliye konusunda mutlak takdir yetkisinin olması ise anayasanın maddesinin gereğidir bu kapsamda sayılı cmknın usul başlıklı maddesinin bu kararlara itiraz edilebilir şeklindeki son cümle hükmü anayasanın maddesinde düzenlenen kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına aykırıdır nitekim anayasanın maddesinde yalnızca hürriyetin kısıtlanmasına ilişkin yargı merciine başvurma hakkına yer verilmiş olup tahliye kararlarına karşı böyle bir düzenlemeye gidilmemiştir yukarıda da belirttiğimiz üzere kovuşturma aşamasında mahkemede mahkumiyet dışında bir karar verme ihtimali oluşarak veya mahkumiyet kararı verme ihtimali varsa bile tutuklamanın artık gereksiz ve orantısız olduğu kanaati oluşarak tahliye yoluna gidilmesi durumunda bu karara itiraz yasa yolu açık olacaktır i̇tiraz merciince tahliye kararı kaldırılırsa esas mahkemesi mahkumiyet kararı vermeyeceğini veya mahkumiyet kararı verebilecek olsa da tutuklamanın artık gereksiz ve orantısız olduğunu düşündüğü sanığı tutuklu olarak yargılamak zorunda kalacaktır bu durumda öncelikle esas mahkemesinin üzerinde olumsuzesas sayısı karar sayısı etki gösterecek ve hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olan yargı bağımsızlığına zarar verecektir nitekim esas mahkemenin savcılık veya katılan tarafından yapılacak başvuru üzerine tahliye kararının hatalı olduğu kanaatine varması halinde tutuklama yoluna yeniden başvurmasına engel de yoktur bu husus dışında devam eden yargılamada tahliye edilen sanığın itiraz merciine yapılacak itiraz üzerine düzenlenecek yakalama emri ve akabinde tutuklama kararıcmk ve maddeleri gereği tutuklama kararının itiraz merciince verilmesinin gerektiğinin değerlendirildiği ile tutuklanması hali önem arzeder bu durumda esas mahkemesinin hangi halde sanığın yeniden tahliyesine karar verebileceği sorununu gündeme getirecektir esas mahkemesi itiraz merciinden onay alması gibi bir durum olamayacağına göre tutukluluk devam kararlarına itiraz üzerine itiraz merciince tutukluluğun sona erdirilmesinin beklenmesinin mi gerekeceği sorunu ortaya çıkacaktır bu durum özellikle lehe delil gelmemesi durumunda ortaya çıkacak olsa da lehe delil kavramında esas mahkemesi ile itiraz mercii arasında farklı yorumlanabilecektir lehe delil gelmediğiveya lehe yasal düzenlemelerin uygulanma ihtimali oluşmadığı durumlarda ise azami tutukluluk süresinin dolması durumu hariç olmak üzere itiraz merciinin tahliye kararı vermesinin mi bekleneceği yoksa sanığın mahkumiyeti dışında esas mahkemesince verilecek bir kararı ile mi sanığın tahliye edileceği sorunu ortaya çıkacaktırmahkumiyet kararı gibi mahkumiyet dışında verilecek kararla birlikte verilen tahliye kararı da itiraza tabii olacaktır yine mahkumiyet kararı verilse dahi daha önce tahliye kararı kaldırılan esas mahkemesi yönünden tahliye koşullarının oluşup oluşmadığı sorunu gündeme gelecektir bu kapsamda sanığın tutukluluk durumu belirsizliğe neden olacak ve hukuk devletinin zorunlu unsuru olan hukuki güvenlik ve belirlilik ilkesi zedelenecektir bu durum ise anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine aykırı olacaktır sonuç yukarıda arz edilen gerekçeler ve inceleme sırasında resen nazara alınacak diğer nedenler nazara alınarak mahkememizin esas sayılı dava dosyasında uygulanma ihtimali bulunan ancak sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının madde hükümlerine açıkça aykırı hükümler içeren sayılı cmknın usul başlıklı maddesinin bu kararlara itiraz edilebilir şeklinde hükmünün kovuşturma aşamasında tahliye kararı yönünden i̇ptali̇ne karar veri̇lmesi̇ talep olunur
1,640
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇tiraz dilekçesinde yer alan ve sayılı yükseköğretim kanununun sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesiyle değişik ncı maddesinin fıkrasının üncü bendinin anayasaya aykırı olduğuna ilişkin davacı savı ciddi bulunduğundan ve daha önce danıştay beşinci dairesinin anılan kanun hükmünün anayasaya aykırı olduğu yolundaki başvurusu üzerine anayasa mahkemesince verilen günlü k sayılı karar işin esasına ilişkin bulunmamakla sayılı kanunun inci maddesinin son fıkrası hükmünün itiraza engel olmadığı anlaşıldığından konunun anayasa yönünden incelenmesine geçildi anayasanın yükseköğretim üst kuruluşları başlığını taşıyan ve inci fıkrasında belirtilen amaçlarla bir yükseköğretim kurulu kurulmasını öngören inci maddesinin nci ve üncü fıkraları yükseköğretim kurulu üniversiteler bakanlar kurulu ve genelkurmay başkanlığınca seçilen ve sayıları nitelikleri ve seçilme usulleri kanunla belirlenen adaylar arasında rektörlük ve öğretim üyeliğinde başarılı hizmet yapmış profesörlere öncelik vermek sureti ile cumhurbaşkanınca atanan üyeler de cumhurbaşkanınca doğrudan doğruya seçilen üyelerden kurulur kurulun teşkilatı görev yetki sorumluluğu ve çalışma esasları kanunla düzenlenir hükmünü taşımaktadır nci fıkrada yaptığı düzenlemeyle anayasa koyucu yükseköğretim kurulunu oluşturacak üyelerin seçimini yapacak organı ve kurumları bizzat göstermiş bulunmakta buna karşılık kurulu oluşturacak üyelerin sayısını niteliklerini ve seçilme yöntemlerini yasaya bırakmaktadır nci fıkraya göre kurul üniversite bakanlar kurulu ve genelkurmay başkanlığınca seçilen adaylar arasından rektörlük ve öğretim üyeliğinde başarılı hizmet yapmış profesörlere öncelik vermek sureti ile cumhurbaşkanınca atanan üyeler ve cumhurbaşkanınca doğrudan doğruya atanan üyelerden kurulacaktır anayasanın bu özel düzenlemesine karşın sayılı yükseköğretim kanununun günlü sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesiyle değiştirilmiş olan ve dava konusu işlemin hukuksal dayanağını oluşturan ncı maddesinin fıkrasında yükseköğretim kurulu cumhurbaşkanı tarafından rektörlük ve öğretim üyeliğinde başarılı hizmet yapmış profesörlere öncelik vermek suretiyle seçilen yedi değişik khk md bakanlar kurulunca temayüz etmiş üst düzeydeki devlet görevlileri veya emeklileri arasında hakim ve savcı sınıfından olanlar için bakanlığın ve kendilerinin muvafakatı alınmak kaydıyla seçilen yedi genelkurmay başkanlığınca seçilen biresas sayısı karar sayısı milli eğitim gençlik ve spor bakanlığınca seçilen iki üniversitelerarası kurulca kurul üyesi olmayan profesör öğretim üyelerinden seçilen yedi kişiden oluşur hükmüne yer verilmiştir fıkranın üncü bendi ile anayasanın inci maddesinin nci fıkrasında isimleri sayılan seçici organlar arasına milli eğitim gençlik ve spor bakanlığı da katılmış ve böylece kurula üye seçme yetkisine sahip organ ve kurum sayısı ten çıkarılmış bulunmaktadır anayasanın inci maddesinin nci fıkrasındaki düzenleme ile anayasa koyucu aday seçimi yapacak organ ve kurumları ayrı ayrı ve sınırlayıcı biçimde kendisi belirlemiş olduğuna göre yasa hükmüyle seçici organ ve kurumların değiştirilmesi ya da bu organ ve kurumların yanına başkalarının eklenmesi suretiyle anayasanın öngördüğü sınırlama ve düzenlemenin dışına çıkılmasına hukuken olanak bulunmamaktadır anayasanın ncı maddesinin nci fıkrasında yer alan ve hiçbir kimse veya organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacağına işaret eden hüküm böyle bir yola gidilmesine izin vermediği gibi yine anayasanın inci maddesinde ifadesini bulan anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesi de buna engel bulunmaktadır belirtilen hukuksal duruma göre sayılı yükseköğretim kanununun günlü sayılı kanun hükmünde kararname ile değişik ncı maddesinin yükseköğretim kurulunun oluşum biçimini düzenleyen fıkrasının millî eğitim gençlik ve spor bakanlığına kurula iki üye seçme hakkını tanıyan üncü bendi anayasanın inci maddesinin bu yetkiyi üniversiteler bakanlar kurulu ve genelkurmay başkanlığına tanıyan nci fıkrasına aykırı görülmüştür açıklanan nedenle ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerinin anayasaya aykırı olduğu yolundaki taraf iddiasının ciddî olduğu kanısına varması durumunda tarafların bu konudaki iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı kanunun inci maddesinin nci fıkrası gereğince sayılı yükseköğretim kanununun ncı maddesinin fıkrasının üncü bendinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan ilgili belgelerin onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine günü oybirliği ile karar verildi
592
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin başvuru kararındaki itiraz gerekçesi özetle şöyledir sayılı i̇darî yargılama usulü yasasının maddesinin birinci fıkrasında yer alan bölge idare idare ve vergi mahkemelerinin her yıl temmuz ayının yirmisinden eylül ayının altısına kadar çalışmaya ara verecekleri hakkındaki kural sayılı yasanın maddesiyle değiştirilerek çalışmaya ara verme süresinin sonu ağustos ayının yirmibiri olarak belirlenmiştir yılında hukuk usulü muhakemeleri yasası ile getirilen çalışmaya ara verme müessesesi bu tarihten itibaren hukuk ve ceza mahkemeleri yargıtay danıştay bölge i̇dare i̇dare ve vergi mahkemeleri olmak üzere tüm yargı organları için kendi usul yasalarında aynı şekilde düzenlenmiştir adli tatil müessesesi yılında yürürlüğe konulduğunda vatandaşların hasat mevsiminde dava açma güçlüğü nedeninin günümüzde önemini yitirmiş olması karşısında yalnızca yargının çalışma özelliği nedeniyle hâkim ve savcıların toplu izin kullanmalarına yönelik bir düzenleme niteliğinin kalması itibariyle yasakoyucunun çalışmaya ara verme süresini ve başlangıç tarihini düzenlerken anayasada yer alan hâkimlik mesleğinin özellikleri ile yargı organlarının arasındaki ilişkinin de gözetilmesi gerekmektedir anayasanın maddesindeki hâkimin görevinde bağımsızlığı anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatine göre hüküm verebilmesi hâkimin güvencesini gerçekleştirmekle olanaklıdır hâkim güvencesi hâkimin kişiliğini iradesini iç dünyasını tüm dış etkilerden korumak zorunluluğunu getirmektedir hâkimin çalışma düzenini doğrudan etkileyebilecek olumsuz durumların doğmasına engel olacak önlemlerin hâkimlerin özlük haklarına ilişkin yasaların düzenlenmesinde gözönünde bulundurulması gereklidir anayasadaki eşitlik ilkesi benzer durumlarda bulunan kişilerin aynı kurallara bağlı tutulmalarını öngörmektedir benzer durumlarda bulunan kişilerin ayrı kurallara bağlı tutulmaları için de haklı bir nedenin bulunması zorunludur sayılı yasa ile yapılan düzenlemeyle bölge idare idare ve vergi mahkemelerinde görevli hâkimlere cumhuriyetin kuruluşundan bu yana devam eden ve aynı yargı düzeni içinde yer alan danıştay da dahil olmak üzere diğer tüm yargı organlarında görevli hâkimlerin yararlandığı bir tatil süresinden daha az tatil süresinin tanınmasında acil ve mutlak bir haklı nedenin olması gerekir öne sürülebilecek yargının hızlandırılması nedeni ise haklı bir sebep olarak görülemez böylece idare mahkemelerinde görev yapan bir hâkimin aynı yargı düzeni içinde olan danıştay da dahil olmak üzere diğer yargı mensuplarından farklı kurallara tâbi tutulması adalet ve hakkaniyet ölçülerini zedelemesi sonucu anayasanın eşitlik ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmamaktadır hukuk devleti ilkesinin gereği olarak idarenin tüm işlem ve eylemlerinin yargısal denetime tâbi olması idarenin hukuka bağlılığının sağlanmasına işlerlik kazandırdığı gibi bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin de en etkin güvencesini oluşturmaktadır hukuk sistemimizde idarenin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas olarak idarî yargıda açılan iptal davaları yolu ile gerçekleşmektediresas sayısı karar sayısı yargı organına yapılan tüm başvurular için konulmuş bulunan zaman sınırlamasını ifade eden dava açma süresinin hak arama özgürlüğü ve hukuk devleti kavramları ile yakın ilişkisi açısından özellikle idarî yargı alanında büyük öneme haiz olduğu aşikardır bu itibarla idarî yargıda süre ile ilgili kurallar bir yargılama usulü sorunu gibi görülse de aslında tüm hukuk düzenini ilgilendiren hak arama özgürlüğü idarenin yargısal denetimi ve hukuk devleti kavramları ile sıkı ilişkisi bulunmaktadır dava açma sürelerinin geçirilmesi hak arama özgürlüğünün ortadan kalkması sonucunu doğurduğundan süre ile ilgili kuralların yalın makul ve hak arama durumunda olanları tereddüde düşürmeyecek niteliği haiz olması önem taşır yapılan düzenleme ile idare mahkemelerinde dava açma itiraz temyiz savunmalara cevap verme süreleri danıştayda açılan davalara göre gün kısaltılmış olmaktadır diğer taraftan idare mahkemeleri ile danıştay arasındaki hukukî bağlantı sadece temyiz ilişkisi olmayıp sayılı yasanın maddelerindeki düzenleme nedeniyle idare mahkemesi görevinde olan bir dava ilk derece mahkemesi olarak danıştayda görülüp çözümlenmektedir böyle durumlarda çalışmaya ara verme sürelerinin farklılığı nedeniyle aynı nitelikteki davalarda idare mahkemeleri ile danıştayda varılacak farklı sonuçlar da kamu vicdanını tatmin etmeyecektir nitekim görülen davada ruhsat işleminin iptali istenirken bu işlemin dayanağı olan düzenleyici işleme karşı da danıştayda dava açılmıştır i̇dare mahkemesine tarihinde dava açıldığı oysa dava açma süresinin tarihinde sona erdiği bu nedenle idare mahkemesinde açılan davada sürenin geçirildiği aynı tarihte danıştayda açılan iptal davası süresinde açılmış sayılacağından görülmeye devam edilecektir bu nedenle benzer durumda bulunan kişilerin aynı hukuk kurallarına bağlı tutulmalarını öngören eşitlik ilkesine aykırı olan ve hukuk devleti ilkesiyle de bağdaşmayan sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasanın maddesinin bendinde yapılan değişikliğin anayasaya aykırı olduğu kanısına varılmıştır sayılı yasanın maddesi gereğince anayasa mahkemesine intikal ettirilmesine karar verilmiştir
654
esas sayısı karar sayısı davacı vekili dava dilekçesinde özetle müvekkilinin davalı şirketten nolu abonesi olarak kemerde bulunan otelin kullandığı elektrik tüketim miktarına göre her ay fatura tahakkuk edildiğini ancak dönem faturalarının müvekkiline tebliğ edilmediğini müvekkilinin ödenen bu bedellerin oranı ve miktarında bilgisi olmadığını fatura sorgulama yöntemi ile tahakkuk edilen borcun ödendiğini faturalarda hizmet karşılığı olmayan kayıp kaçak bedeli perakende satış hizmet bedeli sayaç okuma bedeli iletişim sistemleri kullanma bedeli dağıtım bedeli adı altında haksız bedeller alındığını tespit ettiklerini bu şekilde müvekkili şirketin itibarının zedelendiğini elektrik dağıtım şirketlerinin epdk kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde elektrik kullanana abonelerin faturalarına yansıtılarak kayıp kaçak sayaç okuma perakende satış hizmeti iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin elektrik enerjisi kullananlara aktif tüketim bedeli dışında ek bir mali yük ve külfet getirdiği izahtan varesteliğini tc anayasasının maddesi gereğince vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı değiştirileceği veya kaldırılacağının ortada olduğunu belirterek abonelik tarihinden bu tarafa kayıp kaçak bedeli perakende satış hizmet bedeli sayaç okuma bedeli iletişim sistemleri kullanma bedeli dağıtım bedeli olarak müvekkilinden tahsil edilen bedellerin ve bu bedeller üzerinden alınan kdvnin tahsil tarihinden itibaren değişken avans faiz oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacak işlemiş faiz ile birlikte toplamının müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle müvekkili şirket aleyhine açılan davaların türkiye elektrik i̇letim aş tc gelir i̇daresi başkanlığı ve enerji piyasası düzenleme kurumuna ihbar edilmesinin gerektiğini davacının faize ilişkin isteminin kabul edilebilir olmadığını katma değer vergisi indirim konusu yapılan mükellefler açısından iade talebinin geçersiz olduğunu sayılı elektrik piyasası kanunu ile özel tüketim vergisi kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun gereği tarihinden itibaren dağıtım ve perakende satış faaliyetleri ayrıştırdığını müvekkilinin clk akdeniz elektrik perakende satış aşden ayrı yapılan kısmi bölünmede devreden şirket durumunda olup tarihinden sonra tedarik lisansı bulunmadığından elektrik satımı yapmadığını davacının yılı öncesi alacaklar bakımından davacının müvekkili şirketten talepte bulunulmasının mümkün olmadığını müvekkili şirket bünyesindeki perakende satış faaliyetine ilişkin bütün aktif ve pasiflerin clk akdeniz elektrik perakende satış aşye devrolunduğunu bu sebeple davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine esas yönünden ise haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir davacı vekili tarihli dilekçesi ile sayılı elektrik piyasası kanunun muhtelif maddelerinde değişik ve bu kanuna getirilen sayılı elektrik piyasası kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanununun maddesi ile sayılı kanunun maddesine fıkra olarak eklenen maddesi ile sayılı kanuna geçici maddenin eklenmesine ilişkin maddelerinin anayasaya aykırılığı iddiasında bulunmuştur dava taraflar arasındaki varlığı uyuşmazlık konusu olmayan elektrik enerjisi satışına ilişkin sözleşme nedeniyle davalının davacıya temin ettiği elektrik enerjisi tüketim bedeli ile ilgili faturalarda davacı aboneye tahakkuk ettirilip fatura içeriği ile kayıp kaçak bedeli adı altında yapılan tahsilatların iadesi istemine ilişkin olup uyuşmazlık konusu tahsil edilen bu bedellerin yasal dayanağının bulunup bulunmadığı ve davalı dağıtım şirketinden iadesinin istenip istenemeyeceği konusundadıresas sayısı karar sayısı davalı taraf kayıp kaçak bedellerinin epdknun kararlarına dayalı olarak tahsil edildiğini epdknun kararı iptal edilmedikçe kayıp kaçak bedeli tahsilinin haklı olduğunu savunmuştur elektrik dağıtım hizmetlerinin tekel niteliğinde yürütülen hizmet olduğu yargı kararları ile de kabul edilmiş olup tacir olsa dahi tüketicilerin alternatif elektrik aboneliği sağlama ve hizmet alma olanağı bulunmamaktadır yargıtay hukuk genel kurulu ve yargıtay hukuk dairesinin istikrar kazanmış kararlarında sayılı yasanın verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan epdk karar ve tebliğlerine göre alınan kayıp kaçak bedeli sayaç okuma bedeli perakende satış hizmet bedeli iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin birer mali yükümlülük olduğu bu yükümlülüklerin yasa ile konulmaları gerektiği ayrıca hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödenmesinin bilinmesi gerektiği başka kişiler tarafından kaçak kullanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin kurallara uygun davranan abonelerden tahsil yoluna gidilmesinin hukuk devleti ve adalet düşüncesi ile bağdaşmadığı tespitinde bulunmuştur konuya ilişkin yasal düzenlemeler incelendiğinde tarih ve sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren sayılı elektrik piyasası kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile sayılı kanunun maddesine fıkra olarak kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır maddesi ile de sayılı elektrik piyasası kanuna geçici madde eklenmiş sayılı yasaya eklenen geçici maddeye göre kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım sayaç okuma perakende satış hizmeti iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında nci madde hükümleri uygulanır hükümlerinin eklendiği görülmüştür geçici maddedeki düzenleme sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önce enerji piyasası düzenleme kurulunca alınan kararlara göre tahakkuk ve tahsil edilen faturalardan dolayı bu tahakkuk ve tahsillerin enerji piyasası düzenleme kurulunun kararlarına uygun olduğu kabul edilerek yasanın uygulamasını devam eden dava ve bundan sonra açılacak davalar içinde uygulama yolunu açmıştır mahkememize göre bu düzenlemeler tc anayasasının ve maddelerine açıkça aykırıdır anayasamızın maddesine göre türkiye cumhuriyeti laik demokratik hukuk devletidir hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren konulan kurallarda adalet ve hakkaniyet ölçülerini göz önünde tutan hakların elde edilmesini kolaylaştıran hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalar ile kendini bağlı sayan yargı denetimine açık ve hak arama özgürlüğünün önündeki engelleri kaldıran devlettir adil yargılanma hakkı anayasalarda açıkça tanınsın veya tanınmasın anayasamızın maddesinde yer alan hukuk devleti kavramı bu temel hakkın içeriğini dolduran haklar ve ilkeleri hukuk sistemlerinin bir parçası haline getirmeyi zorunlu kılmaktadır anayasamızın maddesine göre devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak veesas sayısı karar sayısı hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır anayasamızın maddesinde yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır anayasamızın maddesinde anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır anayasamızın maddesinde değişik md herkes meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz anayasanın maddesine göre anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir tc anayasasının maddesinde herkes kamu giderlerini karşılamak üzere malî gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır vergi resim harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır anayasanın değişik maddesine göre yargı yetkisi idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup hiçbir suretle yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz yürütme görevinin kanunlarda gösteren şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak şekilde yargı kararı verilemez bu hükümlerle güvence altına alınan dava yolu ile hak arama özgürlüğü bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birini oluşturmaktadır kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karsı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama ve işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin en etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde dava hakkı tanınması adil yargılamanın ön koşulunu oluşturur kendisinden haksız bir tahsilat yapılmasından dolayı açılmış bir davanın çıkarılan bir yasa ile engellenmesi hak arama özgürlüğünü engelleyici nitelik taşımaktadır sayılı yasanın maddesi yürürlüğe girdiği tarihinden sonrası ve geçici maddeyi ön gören maddesi de tarihine kadar açılan takip ve davalar ile başvuruları kapsamaktadır mahkememize göre her iki düzenleme de hukuka ve anayasaya aykırıdır kanunun maddesi yargının hukukilik denetimi yetkisini kısıtlamakta ve yargı yetkisini sadece enerji piyasası denetleme kurumunun düzenleyici işlemleri ile tüketiciden alınacak bedellerin uygunluğunu bir anlamda yerindeliğini denetlemekle sınırlandırmaktadır kanun bu yönü ile yargının tüketiciye yüklenen elektrik enerjisi bedellerinde yer alan hukukun evrensel ilke ve esasları ile bunları koruyan anayasaya aykırılık taleplerini yani elektrik faturasında yer alan unsurları denetleyip hukuka aykırı olanları iptal etmesi varsa tüketicidenesas sayısı karar sayısı haksız alınanların iadesini engellemeyi amaçlamıştır yasa bu nedenle anayasanın maddesine aykırıdır sayılı kanunun ve maddeleri ile anayasanın maddesinde güvence altına alınan hak arama hürriyeti de engellenmektedir bu durum hukuk devleti ilkesini güvence altına alan anayasanın maddesinde düzenlenen hak arama hürriyetini koruyan maddesine de aykırıdır yargı yetkisinin bu şekilde kısıtlanması kuvvetler ayrılığı ilkesine müdahale niteliği taşıdığından anayasanın yargı yetkisi başlıklı maddesine de aykırıdır kanunun maddesi ile geriye dönük olarak açılan icra takipleri davalar ve başvuruları da kapsayan geçici maddede aleyhe geriye yürümezlik ilkesini ihlal ettiği için hukuka ve anayasaya aykırıdır sonuç olarak sayılı yasanın maddesi ile sayılı elektrik piyasası kanununa eklenen geçici maddenin kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım sayaç okuma perakende satış hizmeti i̇letim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü i̇lamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında ncı madde hükümleri uygulanır ve sayılı kanununun maddesinin değiştirilmesi ve ek fıkraları düzenleyen maddelerinin tc anayasasının ve maddelerine açıkça aykırıdır açıklanan nedenlerle ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin uygulanacak bir kanunun veya kanun hükmünde kararname hükümlerini anayasaya aykırı görmesi durumunda gerekçeli kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini öngören anayasanın maddesi ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi gereğince sayılı elektrik piyasası kanununa sayılı yasa ile eklenen geçici maddenin kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım sayaç okuma perakende satış hizmeti iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında nci madde hükümleri uygulanır düzenlemesi ile bu maddenin yollaması ile sayılı kanunun maddesinin birinci üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının c f bentlerinin değiştirilmesi ve aynı maddeye fıkra eklenmesi hakkındaki maddesinin fıkrasındaki kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır şeklindeki fıkrasının tc anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu görüşü ile yasa maddesinin iptali için anayasa mahkemesi̇ne başvurulmasına dosyanın onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine yargılamanın anayasa mahkemesince yapılan yargılamada verilecek karara kadar bekletilmesine anayasa mahkemesince dosyanın eksiksiz olarak ulaşmasından itibaren ay içerisinde karar vermemesi halinde yargılamaya devam edilip yürürlükteki yasa hükümlerine göre yargılama yapılıp karar verilmesine karar verilmiştir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı yasanın maddesi ile sayılı elektrik piyasası kanununa eklenen geçici maddenin kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım sayaç okuma perakende satış hizmeti i̇letim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü i̇lamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında ncı madde hükümleri uygulanır veesas sayısı karar sayısı sayılı kanununun maddesinin değiştirilmesi ve ek fıkraları düzenleyen maddesi ile sayılı yasanın maddesine eklenen fıkrasındaki kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır düzenlemelerinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesi arz olunur
1,761
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazcı mahkemenin başvurma kararının gerekçesi özetle şöyledir günlü sayılı yasanın geçici maddesinin birinci fıkrasında yer alan tarım kredi kooperatifleri yardımlaşma birliği vakfının borç alacak hak ve varlıkları merkez birliğine devredilir ve sözü geçen vakıf feshedilmiş sayılır hükmü ilk bakışta bir özel hukuk tüzel kişisi bulunan vakfın kurulmasındaki irade ve istemi hiçe saymakta vakıf senedindeki yöntemlere karşın vakfın varlığına son vermektedir yasa yoluyla özel durum ve kişi hakkında hüküm konulamaz bu hüküm mülkiyet hakkını güvence altına alan herkesin mülkiyet ve miras hakkına sahip olduğunu bu hakların ancak kamu yararı amacıyla yasayla sınırlanabileceğini mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamıyacağını düzenleyen anayasanın maddesine aykırıdır öte yandan anayasanın maddesi uyarınca kamu yararının gerektirdiği durumlarda karşılıkları peşin ödenmek koşuluyla özel mülkiyette bulunan taşınmaz mallar kamulaştırılabilir vakıflar tüzüğünün maddesinde de vakıf mallarının kamulaştırılmasında uygulanabilecek işlemler belirlenmiştir bu durumda bir kamulaştırma söz konusu olmadan vakfın mal varlığının elinden alınması anayasanın maddesine açıkça aykırı düşer i̇tiraz konusu hüküm kamu hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüslerin kamu yararının gerektirdiği durumlarda gerçek karşılığı yasada gösterilen biçimde ödenmek koşuluyla devletleştirilebileceğini öngören anayasanın maddesine de aykırıdır nitekim anayasa mahkemesi günlü sayılı resmî gazetede yayımlanan günlü esas karar sayılı kararında vakıfla ilgili medenî yasa hükümleri ve vakıf senedinde öngörülen hususlar gözönünde bulundurulmadan ve anayasa hükümlerine uyulmadan çıkarıldığı gerekçesiyle bir yasayı iptal etmiştir ayrıca anayasanın maddesinde herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir kuralı yeralmaktadır yasa hükmüyle vakfın borcunun merkez birliğine devredilmesi alacaklısını zor durumda bırakır alacaklıların rızalarının alınmaması sözleşme özgürlüğünün çiğnenmesi sonucunu doğurur dolayısıyla itiraz konusu hüküm bu nedenle anayasanın maddesine de aykırıdır
257
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir dava i̇i̇k maddesine göre açılmış itirazın iptali davasından ibarettir önceden yapılan yargılama sonucunda mahkememizden verilen gün ve sayılı davanın kısmen kabulüne dair kararın davalı tarafından vaki temyizi üzerine yargıtay hukuk dairesi başkanlığının gün ve sayılı kararı ile taraflar arasındaki ihtilaf davacı bankadan alınıp kullanılan kredi kartı borcundan kaynaklanmaktadır tarihinde yürürlüğe giren sayılı banka kredi kartları kanununun maddesi ile kart çıkaran kuruluşlar tarafından kart hamilleri aleyhine açılan davalarda sayılı hmukun görev ve yetkiye ilişkin hükümleri uygulanır hükmünü getirmiştir bu madde hükmü ile kart çıkaran kuruluşlar tarafından açılan davanın genel mahkemelerde görüleceği belirtilmiştir yargılama usulüne ilişkin kanunlarda yapılan değişiklikler yasada aksine bir hüküm yok ise yürürlüğe girdikleri andan itibaren hüküm ifade ederler ve derdest olan davalara da uygulanırlar kanunda bu değişikliğin uygulanabileceği zaman yönünden bir açıklama bulunmadığından henüz sonuçlanmamış olan tüm davalarda uygulanması gerekir görev kamu düzeni ile ilgili olup yargılamanın her safhasında ve resen nazara alınmalıdır görev konusunda usuli müktesep hak da olmaz öyle olunca kredi kartı çıkaran kuruluş olan davacı banka tarafından açılan bu davanın genel mahkemede görülmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir denilerek ilk karar bozulup dosya mahkememize iade edilmekle yenilenen dava dosyası üzerinde yeniden yapılan yargılamada taraflar bozmaya uyulmasını istemişler mahkemece bozma yasa hükmüne uygun olduğundan uyulmasına karar verilmiştir mahkememizi görevli kabul eden sayılı yasanın maddesi anayasanın hukuk devleti ile ilgili olan ve eşitlik ile ilgili olan maddelerine aykırı görüldüğünden anayasanın maddesi gereğince maddesinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulması mahkememizce uygun görülmüştür şöyle ki sayılı yasanın maddesine göre bu kanunun uygulanması ile ilgili uyuşmazlıklarda kart hamilinin tüketici olması halinde sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunun ve maddeleri uygulanır aynı maddenin fıkrasına göre kart çıkaran kuruluşlar tarafından kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda sayılı hmukun görev ve yetkiye ilişkin hükümleri uygulanır somut davamızda davacı banka kart çıkaran kuruluş olduğundan maddenin fıkrasının uygulanması gerekmiştir ancak bu şekilde yapılan düzenleme anayasanın maddesinde öngörülen hukuk devleti ilkesine aykırı görülmüştür davaların çabuk görülmesi seri ve adil muhakeme yapılması ve adil yargılanma hakkı her kişiye aittir maddenin fıkrasında öngörülen davacının tüketici olması halinde davanın sayılı tüketicinin korunması hakkındaki kanunun ve maddeleri hükümleri uygulanır bunda amaç tüketici tarafından açılan davanın özel maksatla kurulmuş ve sadece tüketicilerin davalarına bakmakla görevli tüketici mahkemelerinde görülmesini sağlamaktır nitekim sayılı tüketicinin korunması hakkındaki kanunun genel gerekçesinde bu kanunun tüketiciyi korumak maksadı ile çıkarıldığı ve bu kanundan doğan davalardan çabuk seri ve istikrarlı karar çıkması için de özel amaçlı tüketici mahkemelerinin kurulması kabul edilmiş bulunmaktadır bu yasanın yürürlüğünden sonra da tüketici davaları ile ilgili mahkemeler kurulmuş halen de davalara bakmaktadırlar i̇ptalini istediğimiz maddesi ise tüketici mahkemelerinin kuruluş gerekçesinden ayrılarak bu tür davaların kart çıkaran kuruluşlar tarafından açılması halinde genel mahkemeleri görevli kabul etmiştir buesas sayısı karar sayısı davalara genel mahkemelerin bakması şeklindeki bu hüküm seri çabuk ve istikrarlı karar verme ilkelerini öne alan tüketici mahkemelerinin kuruluş gayesine uygun değildir fıkraya göre tüketici tarafından davanın açılması halinde davaya tüketici mahkemesi olarak bakılacak ancak bankalar tarafından dava açıldığı takdirde genel mahkemeler bakacaktır bu şekildeki bir uygulama adil yargılama hakkına ve hukuk devleti ilkesine aykırıdır bu davalara bakmak için kurulmuş özel bir mahkeme var iken tarafların değişmesi ile bu davaların genel mahkemelerde görülmesini kabul etmek mümkün değildir yasanın bu şekilde uygulanması halinde tüketici mahkemelerinin yanı sıra değere göre banka tarafından açılacak davalara sulh ve asliye hukuk mahkemelerinde bakılacaktır bu duruma göre tüketici davalarının biri tüketici mahkemesinde diğeri sulh hukuk ve asliye hukuk mahkemesinde ve ticaret mahkemelerinde olmak üzere çeşitli mahkemelerde bakılması gerekecektir bu şekilde bir uygulamanın ise özel maksatla kurulmuş bir mahkeme var iken gerek mahkemeler arasında gerekse yargıtay daireleri arasında içtihat birliğinin sağlanması mümkün görülmemektedir maddenin uygulanması halinde bu davalara genel mahkemelerde bakılması halinde davaların uzayacağı adaletin gecikeceği ve içtihat karışıklığına da sebebiyet verileceği açıktır bu nedenle bu madde anayasanın hukuk devleti ilkesine aykırı görülmüştür diğer taraftan maddenin bu şekilde muhafazası özel bir ihtisas mahkemesi olan tüketici mahkemelerine göre davaların daha da uzamasına sebebiyet vereceğinden adil yargılanma hakkının da ihlali mahiyetindedir avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesine göre herkesin adil yargılanma hakkı vardır adil yargılanma hakkı kapsamında ise davaların uzamasının bu hakkın ihlali mahiyetinde olduğunu kabul etmek gerekir nitekim avrupa i̇nsan hakları mahkemesi de türkiyeyi mahkum eden birçok kararında yargılamanın uzamasının kişinin adil yargılama hakkını ve dolayısıyla maddenin ihlali olarak kabul etmiş ve ülkemiz tazminata mahkum edilmiştir avrupa insan hakları sözleşmesi ve uygulaması prof dr durmuş tezcan sayfa ve devamı tüketici mahkemesi ihtisas mahkemesi olduğundan daha seri daha çabuk ve daha makul bir sürede tüketici davalarını neticelendirmesi mümkün iken bu husustaki görevin genel mahkemelere verilmesi makul sürenin uzatılması anlamına gelir bu nedenle yapılan düzenleme avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinde öngörülen adil yargılama hakkının ihlali mahiyetinde görüldüğünden madde bu hali ile maddeye de aykırı görülmüştür maddenin bu şekilde düzenlenmiş olması anayasanın maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine de aykırıdır bir kimsenin tüketici olarak dava açması halinde özel amaçlı ihtisas mahkemesinde yargılanması gerekirken aynı kişinin maddenin fıkrasına göre davalı olması halinde genel mahkemelerde yargılanması gerekecektir fıkraya göre açılan davalarda tüketici olarak yargılanan kişinin bu şekilde özel amaçlı kurulmuş mahkemede yargılanma hakkı elinden alınmış bulunmaktadır aynı visa kartı uygulaması nedeni ile kişinin dava açması halinde tüketici mahkemesinde aynı karta dayanarak bankanın dava açması halinde davalı olarak bulunması durumunda genel mahkemede yargılanması anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır bu nedenle anılan yasa maddesi anayasanın eşitlik ilkesine aykırı görülmektedir diğer taraftan kişi tarafından açılacak tüketici mahkemesindeki bir menfi tespit davası ile banka tarafından aynı borç için açılacak dava farklı farklı mahkemelerde görülecektir davanın irtibatlı olması halinde hmuk ve devamı maddelerine göre davaların birleştirilmesi gerekmektedir aksi takdirde farklı farklı kararlar çıkması mümkün bulunmaktadır yasanın bu şekilde düzenlenmiş olması nedeni ile birleştirme de mümkün olmayacağından mahkemelerin birisinde açılan davaların diğeri tarafından neticesinin beklenmesine karar verilecektir bu uygulama davaların uzamasına ve irtibatlı olan davaların birlikte görülmesi gerektiği ilkesine de aykırılık teşkil etmektedir bu nedenle maddesi eşitlik ve hukuk devleti ilkesine aykırı görülmüştüresas sayısı karar sayısı yasa maddesinin bu şekilde iki yönlü olarak düzenlemiş olması kanun yapma tekniğine ve dolayısıyla hukuk devleti ilkesine de aykırıdır aynı visa kartı uygulamaları nedeni ile birden fazla görevli mahkeme kabul edilmesi karışıklığa sebebiyet vereceğinden bu şekildeki bir uygulama davaların uzamasına ve karışıklığa sebebiyet vereceğinde kanun yapma tekniğine de aykırıdır yukarıda sayılan nedenlerle sayılı yasanın maddesi anayasanın hukuk devleti ile ilgili maddesine eşitlik ile ilgili maddesine aykırı olduğundan iptalleri gerekir bu nedenle mahkememiz resen anayasa mahkemesine başvurmayı uygun görmüştür bu itibarla hüküm yukarıda açıklanan deliller ve gerekçeye göre davada uygulanması gereken sayılı kanunun maddesi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan maddesinin iptali için anayasa mahkemesi̇ne başvurulmasina dosyanın tasdikli bir örneğinin yaptırılıp anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasanın maddesi nazara alınarak karara kadar duruşmanın ertelenmesine oybirliğince verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı
1,086
esas sayısı karar sayısı sürekli işçi kadrosuna geçtikten sonra davacının iradesi dışında emekliliğe sevk edilerek iş akdinin fesh edildiği iddia edilmiştir davacı vekili de feshe dayanak sayılı kanun madde in anayasaya aykırı olduğunu iddia ederek mahkeme tarafından anayasaya aykırılık iddiasının ciddi görülerek anayasa mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir anayasa madde gereğince mahkememiz davacı vekilinin ileri sürdüğü anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına vardığından aşağıdaki şekilde karar verilmiştir gereği̇ düşünüldü anayasa madde gereğince mahkememiz davacı vekilinin sayılı kanun madde için ileri sürdüğü anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına vardığından anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına dosyanın bir örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir
106
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi şöyledir sayılı katma değer vergisi mükelleflerinin ödeme kaydedici cihazları kullanmaları mecburiyeti hakkında kanunun mükerrer maddesinin numaralı fıkrasında yer alan maliye ve gümrük bakanlığınca belirlenip açıklanan usul ve esaslara uymayan üretici veya ithalatçı kuruluşlar bunların satış bakım onarım servislerinde görevli elemanları ile ödeme kaydedici cihazları kullanma mecburiyeti bulunan mükellefler hakkında her bir tespit için ayrı ayrı olmak üzere vergi usul kanununa bağlı usulsüzlük cezalarına ait cetvelde yer alan birinci derece usulsüzlük cezalarının beş katı uygulanır kuralına dayanılarak maliye bakanlığınca düzenlenen sayılı kanuna ilişkin seri numaralı tebliğde öngörülen aldıkları ödeme kaydedici cihazları alış faturasının düzenlendiği tarihten itibaren onbeş gün içerisinde vergi dairesine kayıt ettirme zorunluluğuna uymayıp bu süre geçtikten sonra başvuruda bulunduğu gerekçesiyle davalı kızılbey vergi dairesi müdürlüğünce davacı feza tarım i̇laçları sanayi ve ticaret limited şirketi adına kesilen lira tutarındaki usulsüzlük cezasının kaldırılması istemiyle mahkememizde açılan işbu davada uygulanacak kural olduğunda duraksama bulunmayan anılan yasa kuralınınöncelikle anayasaya uygunluk bakımından resen irdelenmesi anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca gerekli görüldüğünden konunun bu yönden incelenmesine geçildi kanunsuz suç ve cezanın olamayacağı yolundaki genel hukuk kuralı demokrasiyi yönetim biçimi olarak benimsemiş tüm uygar ülkelerde genel kabul görerek evrensel bir kural haline gelmiş olup aynı ilkeyi benimseyerek pozitif hukuk alanına taşıyan sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının suç ve cezalara ilişkin esaslar başlıklı maddesinin ilk fıkrasında kimse kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz kuralına yer verilerek suçun yasallığı üçüncü fıkrasında da ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur kuralına yer verilerek cezanın yasallığı ilkeleri getirilmiştir suç ve cezanın yasallığı ilkesi anayasanın yasaklayıcı ve buyurucu kuralları ile gerek toplum yaşamı gerek kişi hak ve özgürlükleri yönlerinden getirdiği güvencelere aykırı olmamak koşuluyla bu konuda gerekli düzenlemeleri yapma yetkisinin yalnız yasa koyucuya ilişkin olmasını zorunlu kılar anayasa hukukunun temel ilkelerinden birini oluşturan suç ve cezada yasallık ilkesi özgürlük ve insan haklarının gelişerek bireyin öne çıktığı günümüzde ceza hukukunun da temel ilkelerinden birini oluşturmaktadır günümüzde bu ilkeye uluslararası hukukta ve insan hakları belgelerinde de yer verilmektedir anayasanın maddesine göre hangi eylemlerin suç sayılacağı ancak yasayla öngörülebilir anayasanın ve maddeleri gereğince yasama yetkisi türkiye büyük millet meclisine ait olup bu yetki devredilemez anayasadaki açıklık karşısındaesas sayısı karar sayısı yürütmenin suç oluşturabilmesi olanaklı değildir anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisince bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin verilebileceği öngörülmekte ve kanun hükmünde kararname ile düzenlenemeyecek konular sayılmaktadır anayasanın suç ve cezalara ilişkin esaslar başlığını taşıyan maddesi kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyecek yasak alan kapsamına girmektedir yürütme organının kanun hükmünde kararname ile suç oluşturmasına anayasada izin verilmez iken düzenleme olanakları ve biçimleri kanun hükmünde kararnamelere göre çok daha kolay olan ve hukuk kuralları hiyerarşisinde daha sonra gelen idari düzenelemelerle kimi eylemlerin suç sayılması değinilen anayasa kurallarına aykırı düşer kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin esası yasa tarafından suçun yani ne gibi eylemlerin yasaklandığının hiçbir şüpheye yer verilmeyecek biçimde belirtilmesinden ve buna göre cezanın yasayla belirlenmesinden ibarettir kişinin kanunla yasaklanan eylemleri ve bunların cezalarını önceden bilmesi gerekir bu durum kişinin temel hak ve özgürlüklerinin güvencesidir bu nedenle de anayasanın kişinin temel hak ve ödevlerine ilişkin bulunan ikinci bölümünde bu güvenceye yer verilmiştir tüm bunlar suç ve cezaların yalnızca yasayla konulup kaldırılmasının yeterli olmadığı konulan kuralın açık anlaşılır ve sınırlarının belirli olması gerektiği sonucunu doğurmaktadır yasayı bilmemenin özür sayılamayacağı bir ceza hukuku ilkesi olduğuna göre yasanın herkesçe anlaşılacak ölçüde açık olması da bunun doğal sonucudur dava konusu olayda uygulanan sayılı yasanın mükerrer maddesinin numaralı fıkrasında yer alan kural ile maliye bakanlığınca belirlenip açıklanan usul ve esaslara uyulmasının idari suç oluşturacağı belirtilmektedir böylece maliye bakanlığının anılan yasa kapsamında yaptığı bir idari düzenlenmeye aykırı davranılması başlıbaşına bir suç sayılmakta sayılı yasa ile suç belirlenmemekte bir eylemin suç olma niteliği maliye bakanlığının alacağı bir idari karara bırakılmaktadır bunun ise anayasanın maddesinde öngörülen ve idari suçlar için de uygulanacağında duraksamaya yer olmayan suçun yasallığı ilkesine aykırılığı açıktır öte yandan anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan bir devlet olduğu vurgulanmış maddesi ile anayasa metni içinde olduğu açıklanan başlangıç bölümünde ise güçler ayrılığı ilkesine yer verilmiştir bu ilke gereği yasama yürütme ve yargı yetkilerini kullanacak organlar anayasanın ve maddelerinde gösterilmiştir bu bağlamda anayasanın maddesinde yasama yetkisinin türkiye büyük millet meclisince kullanılacağı ve devredilemeyeceği kurala bağlanmıştır bu kural karşısında anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına yasal ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir bu nedenle anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında yasalarla düzenlenmemiş bir alanda yasa ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemezesas sayısı karar sayısı yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakmaması gerekir temel kuralları koymadan ölçüsünü belirlemeden ve sınırını çizmeden yürütmeye düzenleme yetkisi veren kural anayasanın maddesine aykırı düşer anayasanın maddesinde yer alan kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi gereğince hangi eylemin suç sayılacağının yasayla belirlenmesi zorunludur sayılı yasanın mükerrer maddesinin numaralı fıkrası uyarınca ölçüsü belli olmayan düzenleme yetkisine sahip bulunan maliye bakanlığı bu yolla hangi eylemlerin idari suç sayılıp sayılmayacağını belirlemiş olmaktadır bunun ise anayasanın ve maddelerine aykırılığı açıktır nitekim günlü ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı anayasa mahkemesi kararı da bu görüşü doğrulamaktadır belirtilen nedenlerle sayılı katma değer vergisi mükelleflerinin ödeme kaydedici cihazları kullanma mecburiyeti hakkında kanunun mükerrer maddesinin numaralı fıkrası anayasanın ve maddelerine aykırı görüldüğünden anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına ve anılan yasa maddesinde belirtilen belgelerin tasdikli örneklerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine karar verildi
914
esas sayısı karar sayısı i̇tirazın konusu türk medeni kanununa göre altsoyu bulunduğu halde başka birini evlatlık edinmek isteyen kişinin evlat edinebilmesinde türk medeni kanununun fıkrasına göre evlat edinenin altsoyunun açık muvafakatinin bulunması koşulunun aranmasının sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının temel niteliklerine ilişkin maddesine ve yine mülkiyet ve miras haklarını düzenleyen maddesi hükmüne aykırılığı iddiası ile iptal istemidir davacılar vekili havale tarihli dilekçesi ile özetle konya ili karapınar ilçesi hacıisa mah nüfusuna kayıtlı olan davacıların yılında evlendiklerini müvekkili ilk evliliğinden çocuklarının olduğunu ise çocuğunun olmadığını yılında meydana gelen kazada davacı iki oğlunu kaybettiğini kaza sonucu yetim kalan torunu davalı yanıma alarak öz evladı gibi bakarak yetiştirip gözettiğini yılında davacı ile evlendiğini bu tarihten bu yana karı koca aynı çatı altında ile birlikte yaşadıklarını müvekkillerinin maddi durumlarının iyi olduğunu müvekkili çocuğu olmadığından kendi çocuğu gibi severek sahip çıktığını onunla ilgilendiğini karapınar asliye hukuk mahkemesinde aile mahkemesi sıfatı ile evlat edinme davası açtığı davanın sayılı yasanın maddesine göre eşler ancak birlikte‘ evlat edinebilirler hükmü nedeniyle tarih e sayılı ilamı ile reddine karar verildiğini kararın kesinleştiğini müvekkili bütün sevgisini verdiği aralarında ana evlat ilişkisi kurduğu evlat edinmesinin mümkün olmadığını bunun üzerine müvekkillerinin tmk maddesi uyarınca öz evlatları gibi bakıp gözettikleri birlikte evlat edinmek amacı ile asliye hukuk mahkemesinin sayılı işbu davayı açtıklarını müvekkillerinin davalıyı evlat edinmelerine hiç bir engel bulunmadığı ve davalının da menfaatine olduğu halde sayılı tmknın erginlerin ve kısıtlıların evlat edinilmesi başlığım taşıyan maddesindeki evlat edinenin altsoyunun açık muvafakatiyle ergin ve kısıtlıların evlat edinilebileceğine dair hükmü uyarınca davalı ile eşi ve alt soyunda bulunan kişiler çağrılarak muvafakatlarının sorulduğunu davalı ve eşi ile müvekkilinin oğlu dışında kalan altsoydaki kişilerin buna açıkça muvafakat etmelerine rağmen kanunun anılan hükmü karşısında mahkemece bu davanın kabul edilmesine imkan olmadığını ancak sayılı yasanın fıkrasındaki evlat edinenin altsoyunun açık muvafakati ile ergin ve kısıtlının evlat edinilebileceğine ilişkin hükmün türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğunu tarihli ve yürürlükten kaldırılan sayılı mknın ve devamı maddelerinde altsoyu bulunmayan kişilere ve kanunda yazılı iken sayılı yasada yapılan düzenleme ile evlat edinen ile evlatlık arasındaki yaş koşulu bulunmak kaydıyla yaş sınırının a indirildiğini altsoyu bulunan kişilere de evlat edinme imkanı sağlandığını yasanın maddesinde bir küçüğün evlat edinilmesi evlat edinen tarafından bir yıl süreyle bakılmış ve eğitilmiş olması koşuluna bağlıdır evlat edinmenin her halde küçüğün yararına bulunması ve evlat edinenin diğer çocuklarının yararlarının hakkaniyete aykırı bir biçimde zedelenmemesi de gerekir maddenin fıkrasındaki hüküm maddenin son fıkrasında ise kıyasen uygulanacak hükümler arasında sayıldığını madde hükmüne göre en az beş yıl evli olmaları ve yaşını doldurmaları kaydı ile eşlerin birlikte evlat edinmelerine imkan sağlandığını eşlerden biri diğerinin çocuğunu evlat edinecek ise evlilik süresinin iki yıl olarak kabul edildiğini erginlerin ve kısıtlıların evlat edinebilmeleri için evli iseler medeni kanunun maddesine göre birlikte evlat edinmeleri ve ayrıca fıkrasına göre evlat edinenin altsoyunun açık muvafakatinin bulunması koşulu arandığını anayasanın maddesine göre türkiye cumhuriyetinin sosyal hukuk devleti olması nedeniyle toplumun korunması ve özellikle kimsesiz veya bakıma muhtaç olan çocukların korunması bakımından sayılı tmkda önceki mkdan farklı olarak aile ortamından uzaklaşmış yada ailesi tarafından bakılamaz durumundaki çocukların evlat edinilebilmesi bakımından evlat edinme yaşının otuza düşürülmüş olduğunu ayrıca evlat edineceklerin alt soylarının bulunmaması durumumdaki koşulun kaldırılmış olduğunu ve çocukları olan kişilere dahi evlatesas sayısı karar sayısı edinebilme imkanının sağlanmış olduğunu karı kocanın birlikte evlat edinmeleri koşulunun çocuklara gerçek aile ortamını temin etmeye yönelik olduğunu bununla birlikte tmknm fıkrasında çocuğu olan kişinin evlat edinmesinin alt soyunun açık muvafakatine bağlı kılınmasının anayasanın maddesine göre ileride mirasçı olacak kişilerin miras haklarını korumaya yönelik bir düzenleme olduğu ancak henüz sağ olan kişinin gelecekteki mirasçıların miras haklarını koruma amacıyla malikin sağlığında mülkiyet hakkını kullanmasına yasal engel getirmiş olduğunu oysa mülkiyet hakkını ancak kamu yararı amacıyla sınırlandırılabileceğini somut olayda davacı mehmetin altsoyu mevcut olup karısının çocuğunun olmadığını evli olduğu için ancak eşiyle birlikte evlat edinme imkanına sahip olduğunu karısının tek başına açtığı davanın reddedilmesi nedeniyle eşinin çocuksuz olup evlat hasretini ölmeden önce giderebilmesini sağlamak için bu defa eşlerin birlikte dava açmış olduklarını davacı un maliki bulunduğu taşınır ve taşınmaz mallarını sağlığında dilediği gibi tasarruf etmesine bir engel bulunmadığını tmknm maddesine göre yasal miras payının yarısını saklı payını oluşturmakta olduğunu sağlığında mallarının tamamını dilediği gibi satıp harcayabileceği gibi dilerse mallarını payını saklı pay kuralları ve tasarruf nisabını gözeterek alt soydan herhangi birinin geleceğindeki miras payını yarıya indirme imkanının mevcut olduğunu her türlü mal ve miras kaygısından uzak biçimde çocuksuz eşinin yüce arzusunu yerine getirmek ama eden davacı yetim kalan ve yılından beri kendisini yılından beri eşi ile birlikte aynı çatı altında öz evlatları gibi bakım yetiştirdikleri torununu evlat edinmelerine altsoydan sadece bir evladının muvafakat vermekten kaçınması sebebiyle evlat edinme imkanının ortadan kaldırılmasını sosyal devlet ilkesine bu ilkeye bağlı devletin sosyal güvenlik politikalarına ve anayasanın maddesinde düzenlenen emredici hükme açıkça aykırı olduğunu müvekkilinin sağlığında altsoydaki kişilerin miras kaygısına girmelerini hukuka ve ahlaka aykırı olduğunu tmknın fıkrasındaki evlat edinenin altsoyunun açık muvafakati ile evlat edinebileceği hükmünün açıkça türkiye cumhuriyeti anayasasının temel niteliklerine ilişkin maddesine ve yine mülkiyet ve miras haklarını düzenleyen maddesi hükmüne aykırı olduğunu anılan kanun hükmünün bu nedenlerle defi yoluyla iptali için anayasa mahkemesine başvuruda bulunulmasını talep ettiğini belirtmiştir anayasamızın maddesi şu şekildedir türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir anayasamızın maddesi de şu şekildedir herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz tüm bu veriler bağlamında mahkememizce de yapılan incelemede davacılardan altsoyu mevcut olup diğer davacının altsoyunun bulunmadığı evli oldukları için birlikte evlat edinme imkanına sahip oldukları davacılardan maliki bulunduğu taşınır ve taşınmaz mallarını sağlığında dilediği gibi tasarruf imkanına sahip bulunduğu ve yine dilerse mallarının payını saklı payı kuralları ve tasarruf nisabını gözeterek altsoydan herhangi birinin gelecekteki miras payını azaltma imkanını mevcut olduğu ilgili yasal düzenleme uyarınca aynı çatı altında öz evlatları gibi bakıp yetiştirdikleri torunlarını evlat edinmelerine altsoydan bir evladının muvafakat vermemesi sebebiyle evlat edinme imkanının ortadan kalkmasının bu bağlamda anayasanın maddesinde düzenlenen sosyal devlet ilkesine ve anayasanın maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceğine dair hükmüne aykırı bulunduğu iddiasının yukarıda yer verilen ayrıntılı talep yazısı da dikkate alınmakla ciddi görülmesi ile ilgili mevzuat bağlamında mezkur başvurunun yapılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde talepte bulunulması yoluna gidilmiştiresas sayısı karar sayısı sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle dava dilekçesi davacılar vekilinin havale tarihli dilekçesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde altsoyu bulunup başka birini evlat edinmek isteyen bir kişinin başka birini evlat edinebilmesi için sayılı türk medeni kanununun fıkrasına göre evlat edinenin altsoyunun açık muvafakatinin bulunması koşulu aranmasının sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesine ve yine mülkiyet ve miras haklarını düzenleyen maddesi hükmüne aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesi arz olunur
1,098
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı hazineye ait taşınmaz malların değerlendirilmesi ve katma değer vergisi kanununda değişiklik yapılması hakkında kanununun maddesine tarihli ve sayılı kanunun maddesiyle eklenen ek fıkrada hazineye ait taşınmazlar plan kararlarına uyulmak kaydıyla organize hayvancılık yapacaklar ile kamu kurum ve kuruluşlarına küçük sanayi sitesi yapılmak üzere bu amaçla kurulmuş kooperatifler ile kamu kurum ve kuruluşlarına borsa yapılmak üzere ticaret borsalarına serbest bölge olarak kullanılmak üzere bu amaçla tahsis edilmiş taşınmazlarda dahil kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına teknoloji geliştirme bölgelerinde yönetici şirkete üzerinde en az onmilyon abd doları karşılığı türk lirası tutarında ve en az yüz kişi istihdam sağlayacak sınai yatırım yapacaklara toplu konut üretmek amacıyla toplu konut i̇daresi başkanlığına sayılı harçlar kanununun üncü maddesinde yer alan harca esas değer üzerinden doğrudan satılabilir bu yerlerin amacı dışında kullanılamayacağına dair tapu kütüğüne şerh konulur hükmü yer almıştır hukuk devletinin bütün faaliyetlerinde hukukun genel ilkeleri ile bağlayıcılığı ve üstünlüğü olan anayasa hükümlerine uygun hareket etmek zorunda olduğu tartışmasızdır bu çerçevede türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmü düzenlenmiş maddesinde ise herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmüne yer verilmiştir anayasanın devletin temel amaç ve görevleri başlıklı maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmü düzenlenerek anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü başlıklı maddesinde ise anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır hükmü düzenlenmiştir yasa koyucunun sayılı hazineye ait taşınmaz malların değerlendirilmesi ve katma değer vergisi kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesinde belirtilen hazineye ait taşınmazların daha kısa sürede ekonomiye kazandırılması amacı doğrultusunda kanun düzenleyebileceği tabii olmakla birlikte bu amacın gerçekleştirilmesine yönelik olarak çıkarılan kanun hükümlerinde kamu kaynaklarının etkili ekonomik ve verimli kullanılmasını sağlamak ve gerekli denetim mekanizmalarını oluşturarak buna uygun düzenlemeleri yapmak zorunda olduğu tartışmasızdıresas sayısı karar sayısı bu doğrultuda yukarıda değinilen sayılı kanunun maddesindeki hazineye ait taşınmazların plan kararlarına uyulmak kaydıyla küçük sanayi sitesi yapılmak üzere bu amaçla kurulmuş kooperatiflere doğrudan satılabileceği yolunda getirilen hüküm ile hazineye ait taşınmazları satmakla yetkili olan idareye geniş bir takdir hakkı verildiği ve uyuşmazlık konusu olayda olduğu gibi aynı taşınmazı almak isteyen birden fazla tüzel kişinin bulunması durumunda bu hakkın talep edenler arasında objektif ve eşit olarak kullanıldığını kanıtlayacak denetim mekanizmasının yetersiz olduğu bu çerçevede söz konusu taşınmazların satımının doğrudan satılabileceği yönündeki hüküm ile taşınmaz satımının sayılı kamu i̇hale kanunu ve sayılı devlet i̇hale kanunu hükümleri dışında tutularak kooperatifler açısından herhangi bir ihale veya pazarlık usulü öngörülmediği ancak bu durumun sayılı kanunun hazineye ait taşınmazların daha kısa sürede ekonomiye kazandırılması amacının gerçekleştirilmesi doğrultusunda kooperatiflere yapılan satımların taşınmazın hakettiği değerinin altında kalması sonucunu doğurabileceğinden kamu yararına eşitlik rekabet ve kamu kaynaklarının verimli kullanılması ilkesine uygun olmadığı sonucuna varıldığından anılan hükümlerin türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde değinilen hukuk devleti ilkesine maddesinde değinilen eşitlik ilkesine maddesinde değinilen devletin temel amaç ve görevlerine ve anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü başlıklı maddesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır açıklanan nedenlerle mahkememizce bakılmakta olan davada uygulanması gereken sayılı hazineye ait taşınmaz malların değerlendirilmesi ve katma değer vergisi kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesine tarihli ve sayılı kanunun maddesiyle eklenen ek fıkradaki küçük sanayi sitesi yapılmak üzere bu amaçla kurulmuş kooperatifler vedoğrudan satılabilir hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine ulaşıldığından anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddeleri uyarınca söz konusu ibarenin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına taihinde oybirliğiyle karar verildi
679
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın başlangıç hükümlerinde belirtildiği gibi kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkisi ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu şeklindedir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir anayasanın maddesine göre yürütme yetkisi ve görevi cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir anayasanın maddesine göre yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır anayasanın maddesine göre idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır yargı yetkisi idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak idari eylem ve işlem niteliğinde veya taktir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez yine anayasanın maddesine göre hakimler ve savcılar idari yargı hakimi ve savcısı olarak görev yaparlar bu görevler meslekten hakim ve savcıların eli ile yürütülür hakimler mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre görev ifa ederler anayasanın maddesine göre mahkemelerin kuruluşu görev ve yetkileri işleyişi yargılama usulleri kanunla düzenlenir anayasanın maddesi gereği danıştay idari mahkemelerce verilen ve kanun başka bir idari merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir kanunda gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar ceza hukukunun temel prensibi itiraz üzerine verilen kararlar kesindir i̇tiraza konu olan ssk ankara sigorta müdürlüğünce verilen ceza idari bir cezadır ve yine sayılı yasanın maddesi gereğince bu kararlara kurumdaki sinsile gereği kurum içerisinde itirazı kabildiresas sayısı karar sayısı bu itiraz üzerine verilen karara karşı bu kez sulh ceza mahkemesi nezdinde itiraz sulh ceza mahkemesini yüksek mahkeme niteliğine getirmektedir çünkü itiraz edilmiş karara karşı ikinci bir itiraz yapılmaktadır anayasanın ve maddelerinde ve başlangıç hükümlerinde kuvvetler ayrılığı ilkesi getirmiş olup idari bir merciinin verdiği cezaya itiraz üzerinde verilen karara karşı adli yargıda bir karar verilmesi anayasaya aykırıdır hukuk devletinde devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır hukuk devleti ilkesi devletin tüm organları üstünde hukukun mutlak egemenliğinin bulunması ve yasa koyucunun da anayasa ve hukukun üstün kuralları ile kendisini bağlı saymasını gerektirir devlet her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmak zorunluluğundadır ssk kamu gücünü kullanarak yönetsel kararla idari para cezasına hükmetmiştir bu doğrultuda uyuşmazlık çıktığında çözüm yerinin idari yargı olacağı anayasanın maddesi gereğidir kurumun verdiği idari para cezasının yine idari yargı denetimi dışında tutulması idarenin yargısal denetiminin etkin ve doğal anlamda yapılmasını engelleyeceği gibi aynı olgudan kaynaklanan idari işlemlerin denetimlerinin farklı yargı yerlerine bırakılmasının yargılamanın ivedi yoldan yapılmasını ve uyuşmazlığın çelişkisiz çözümünü önler hukuk devletinde yargılamanın asıl ve doğal yerinde yapılması gerekir i̇tiraza konu olan para cezasında yargılamasının yapılmasının gerektiği yer idarî yargıdır anayasanın maddesinde mahkemelerin kuruluşu görev ve yetkileri işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir denilmektedir anayasamız kamu düzeni ve güvenliği ve kamu sağlığını koruyabilmek için idareye geniş ve çeşitli yaptırımlar uygulama yetkisi tanımıştır bunlardan birisi de idari para cezalarıdır adli yargıda verilen para cezalarından ayrı bir nitelik taşır zira bu cezaları veren makam idaridir i̇darenin işlemleri kamu gücüne dayanmaktadır bunun devamında idari bir yasağa aykırı davranan kişiye idari bir yaptırım uygulanacaktır sonuçta çıkacak uyuşmazlıkların çözüm yeri de kesinlikle idari yargı olmalıdır i̇dari para cezasına karşı itirazın sulh ceza mahkemesine yapılması idari yargı dışında tutulması idarenin yargısal denetimine ters düşer yargılamanın asıl ve doğal yerinde yapılmasını önler yasada belirtildiği gibi idari yargının görev alanına giren uyuşmazlığın çözümünün son mercii olarak adli yargı yeri olan sulh ceza mahkemesinin gösterilmesi anayasanın belirlediği idari ve adlî yargı ayrımına aykırıdıresas sayısı karar sayısı
607
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesinde herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu kadınlar ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğu devletin bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlü olduğu hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları hüküm altına alınmıştır anayasanın uncu maddesinde öngörülen yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez yasaların uygulanmasında dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din ve mezhep ayrılığı gözetilmesi ve bu nedenlerle eşitsizliğe yol açılması anayasa katında geçerli görülemez bu mutlak yasak birbirinin aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir kimi yurttaşların haklı bir nedene dayanılarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerekli kılabilir özellikle aykırılıklara dayandığı için haklı olan nedenler ayrı düzenlemeyi aykırı değil geçerli kılar aynı durumda olanlar için ayrı düzenleme aykırılık oluşturur anayasanın amaçladığı eşitlik eylemli değil hukuksal eşitliktir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik çiğnenmiş olmaz başka bir anlatımla kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında yasalara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz durumlardaki değişikliğin doğurduğu zorunluluklar kamu yararı ya da başka haklı nedenlere dayanılarak yasalarla farklı uygulamalar getirilmesi durumunda anayasanın eşitlik ilkesinin çiğnendiği sonucu çıkarılamaz anayasa mahkemesinin yerleşik kararlarına göre eşitliği bozduğu iddia edilen kural haklı bir nedene dayanmakta veya kamu yararı amacıyla yürürlüğe konulmuş ise bu kuralın eşitlik ilkesini zedelediğinden söz edilemez i̇tiraz konusu yasa hükmünün uygulandığı ilköğretim müffetişleri ile ilgili milli eğitim bakanlığı i̇lköğretim müfettişlikleri başkanlıkları yönetmeliğinde müfettişlik mesleğinin diğer kurum ve kuruluş müfettişlikleri gibi kariyer bir meslek olarak düzenlendiği görülmektedir şöyle ki ilköğretim müfettişleri anılan yönetmelik uyarınca en az dört yıl süreli yüksek öğrenim görenler arasından sayılan diğer şartları taşımak koşuluyla yazılı ve sözlü sınav sonucu mesleğe müfettiş yardımcısı olarak girmekte ve yıl süreli yetişme dönemi sonucu girilen yeterlik sınavında gereken başarının sağlanması üzerine müfettişliğe atanmaya hak kazanmakta yönetmelikte belirlenen görev alanları ile ilgili olarak teftiş değerlendirme inceleme ve soruşturma yetkileri bulunmaktadır ancak davacı ile aynı ünvana görev yetki ve sorumluluklara sahip olan ve sayılı devlet memurları kanununun sayılı cetvelinin genel i̇dare hizmetleri sınıfı bölümünün bendinde belirtilen kurum ve kuruluşların müfettişleri için kadro derecesi itibariyle ilköğretim müfettişlerinden daha yüksek ek gösterge rakamı uygulanmaktadır bu durumun yukarıda belirtilen aynı durum ve konumda bulunanlara farklı kuralların uygulanması sonucunu doğuracağından anılan eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadıresas sayısı karar sayısı dolayısıyla görev alanları bağlı oldukları ve görevlendirme emrini veren makamlar farklı farklı da olsa başbakanlık bakanlık müsteşarlık diyanet i̇şleri başkanlığı ve bağımsız genel müdürlük ve büyük şehir belediyesiyle büyük şehir belediye sınırları içindeki ilçe belediyeleri müfettişleri için aylıkların hesabında uygulanan ek gösterge rakamlarının ilköğretim müfettişlerine uygulanan rakamdan yüksek olmasının ve ilköğretim müfettişlerine genel i̇dare hizmetleri sınıfında değil de eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfında yer verilmesinin haklı kamu yararına ve eşitlik ilkesine uygun bir gerekçesi olmadığından itiraz konusu yasa hükmünün anayasanın maddesine aykırılık oluşturduğu düşünülmektedir iv i̇stem ve sonuç açıklanan nedenlerle sayılı yasanın maddesinin ilköğretim müfettişlerine uygulanacak ek gösterge rakamına ilişkin yukarıda belirtilen hükmünün anayasamızın maddesine aykırı olduğu ve anayasa mahkemesince iptali gerekeceği düşüncesi ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca itiraz yoluyla incelenmek üzere anayasa mahkemesine başvurulmasına yine başvurumuzun anayasa mahkemesince kabul edilmesinden başlayarak anılan madde uyarınca beş ay süre ile anayasa mahkemesinin bu konudaki kararının beklenmesine kararımıza dava dosyamızın onaylı bir örneğinin eklenmesine kararımızın bir örneğinin taraflara tebliğine günü oybirliğiyle karar verildi
599
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuran mahkemenin gerekçesi özetle ülkemizde resmî nikâhla evlenen çiftlerden birisinin eşi aleyhine daha önce herhangi bir sebebe dayanarak açtığı boşanma davasında kusurlu ve korunmaya değer bulunmayarak haksız olduğunun belirlenmesi üzerine mahkemece reddedilip kararın kesinleşmesinden sonra aradan üç yıl geçince taraflara dava açma hakkı verildiği bu davada karar ne sebeple olursa olsun müşterek hayat yeniden kurulamamışsa eşlerden birinin talebi üzerine hiç bir şart aranmadan mahkemeye de bu konuda araştırma ve delilleri değerlendirme yetkisi tanınmadan boşanmaya karar verilmesi hakkının sağlandığı türk kanunu medenisinin değişik maddesinin son fıkrası ile mahkemece daha önce yasa önünde haksız ve kusurlu olduğu tespit edilen tarafa kararın kesinleşmesinden itibaren üç yıl geçince yeniden dava açma hakkının tanınmasının devletin sürekliliği ve güvenirliliği açısından anayasamızın maddesindeki sosyal hukuk devleti ve maddesindeki eşitlik ilkeleri ile ailenin korunmasına ilişkin maddesinde öngörülen temel hak ve hürriyetlere ayrıca diğer boşanma sebeplerinde hakime delillerin değerlendirilmesinde takdir hakkı tanındığı halde bu davada hakime araştırma ve delillerin değerlendirilmesinde takdir hakkı tanınmadığından da anayasamızın maddesine aykırılık oluşturduğu ileri sürüldükten sonra sonuç olarak sayılı türk kanunu medenisinin sayılı yasa ile değişen maddesinin son fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırılığı savıyla iptaline karar verilmesi istenilmiştir
190
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir günü tbmmde kabul edilen sayılı harp okulları kanunu tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir sayılı harp okulları kanununun ncı maddesi özlük hakları madde harp okullarında görevli asker öğretim elemanlarının özlük haklarına ilişkin ödemelerde sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanunu hükümleri uygulanır ancak asker öğretim elemanlarına sayılı yüksek öğretim personel kanununun nci maddesine göre hesaplanacak üniversite ödeneği ile sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanunu ek nci maddesine göre ödenen türk silahlı kuvvetleri hizmet tazminatından hangisi fazla ise ödenir öğretim elemanlarından tarihli ve sayılı kanundan istifade edenlere bu kanuna göre ödenen tazminatlarının türk silahlı kuvvetleri hizmet tazminatı ile üniversite ödeneğinden fazla olması halinde tazminat ödemeleri sayılı kanun hükümlerine göre ödenir ayrıca harp okulu komutanı dekan enstitü müdürü dekan yardımcıları ve bölüm başkanlarına sayılı yüksek öğretim personel kanununun üncü maddesine göre idari görev ödeneği verilir harp okulu komutanına verilecek idari görev ödeneği rektörlere verilecek miktar kadardır harp okullarında görevlendirilen sivil öğretim elemanlarının özlük hakları sayılı yüksek öğretim kanunu ile sayılı yüksek öğretim personel kanunu hükümlerine göre verilir haftalık okutulması mecburi ders yükü dışında harp okullarında görevli öğretim elemanlarına ilgili kuvvet komutanlıklarınca belirlenecek esaslar çerçevesinde haftada en çok yirmi saate kadar verilecek dersler için sayılı yüksek öğretim personel kanununun inci maddesine uygun olarak ek ders ücreti ödenir şeklinde düzenlenmiştir günlü sayılı gülhane askeri tıp akademisi kanununun ncu maddesi özlük hakları madde gülhane askeri tıp akademisinde görevli askeri öğretim elemanlarının ve bu akademide yüksek lisans doktora veya tıpta uzmanlık öğrenimi gören askeri personelin özlük haklarına ilişkin ödemelerde sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanunu hükümleri uygulanır uzmanlar hariç olmak üzere öğretim elemanlarına ayrıca sayılı yüksek öğretim personel kanununun nci maddesine göre üniversite ödeneği idari görevi bulunanlara da aynı kanunun üncü maddesine göre idari görev ödeneği ödeniresas sayısı karar sayısı gülhane askeri tıp akademisinde uzman durumunda olanlarla gülhane askeri tıp akademisi komutanlığınca uzman olarak görevlendirilenlere ve bu akademide yüksek lisans doktora veya tıpta uzmanlık öğrenimi gören kadrolu askeri personele ihtisasları süresince almakta oldukları aylık tutarının ek gösterge dahil eğitim ödeneği olarak ödenir ancak yukarı fıkralardaki askeri personele sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanununda öngörülen iş güçlüğü iş riski temininde güçlük zammı ve mali sorumluluk tazminatı ödenmez değişik cümle md meslek ve sanatlarını serbest olarak icra eden profesör ve doçentlere döner sermayeden pay almamak kaydiyle üniversite ödeneği ödenir gülhane askeri tıp akademisinde görevlendirilen sivil öğretim elemanlarının özlük haklarına ilişkin ödemeler sayılı yükseköğretim personel kanunundaki esaslara uygun olarak yapılır bu kanunun nci maddesine göre haftalık okutulması mecburi ders yükü saati dışında meslek ve sanatlarını serbest olarak icra edenler dahil gülhane askeri tıp akademisinde görevli öğretim elemanlarına görev unvanlarına göre genelkurmay başkanlığınca belirlenecek esaslara bağlı olarak haftada en çok saate kadar verecekleri dersler için sayılı yükseköğretim personel kanununun inci maddesine uygun olarak ek ders ücreti ödenir gülhane askeri tıp akademisinde tıpta uzmanlık öğrenimi gören sivil tabiplere yapılacak ödemelerde aynı durumda bulunan sağlık ve sosyal yardım bakanlığındaki emsali personele yapılan ödemeler esas alınır şeklinde düzenlenmiştir halen sayılı gülhane askeri tıp akademisi kanununun ncu maddesi uyarınca öğretim elemanlarına sayılı yükseköğretim personel kanununun nci maddesine göre üniversite ödeneği aynı kanunun ncü maddesine göre dekan enstitü başkanı dekan yardımcıları ve bölüm başkanlarına idari görev ödeneği verilmektedir harp okulları kanunundan amaç harp okullarının her anlamda üniversite düzeyinde olması bilimsel gelişmelere uygun koşulların oluşturulması öğretim kadrosuna da hem akademik kariyer hem de özlük hakları açısından diğer üniversitelerle eşit statü sağlanmasıdır mevcut haliyle günlü sayılı harp okulları kanununu değiştiren günlü sayılı harp okulları kanununun öğretim elemanlarına sağladığı iyileştirme yalnızca öğretim üyelerinin bilimsel unvanlarını kullanabilme olmuştur yukarıda açıklanan gerekçelere göre aynı statüde olan personele uygulanan kanunlar arasında anayasaya aykırılık bulunmaktadır anayasanın nci maddesi madde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir yine anayasanın ncu maddesine göreesas sayısı karar sayısı madde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar yukarıda da arz edildiği gibi sayılı gülhane askeri tıp akademisi kanununun ncu maddesi ile gatada görev yapan bir asker öğretim üyesi doçent hem sayılı yükseköğretim personel kanununun nci maddesine göre üniversite ödeneği hem de sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanunu ek nci maddesine göre ödenen türk silahlı kuvvetleri hizmet tazminatını almaktadır ancak harp okullarında görev yapan ve aynı statüde bulunan bir asker öğretim üyesi doçent sayılı yükseköğretim personel kanununun nci maddesine göre üniversite ödeneği ile sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanunu ek nci maddesine göre ödenen türk silahlı kuvvetleri hizmet tazminatından hangisi daha fazla ise sadece onu alabilmektedir bu duruma göre türk silahlı kuvvetleri mensubu olan rütbeleri özlük hakları statüleri sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanunu ve sayılı türk silahlı kuvvetleri i̇ç hizmet kanunu ile belirlenen ders ücretleri bakımından her iki kanunda sayılı gülhane askeri tıp akademisi kanunu ve sayılı harp okulları kanunu özlük haklarına ilişkin maddelerinde sayılı yükseköğretim personel kanununa atıf yapılan akademik unvan olarak aynı unvanları taşıyan gülhane askeri tıp akademisi mensubu profesör doçent yardımcı doçentler ile harp okulları komutanlıklarında görevli profesör doçent yardımcı doçentlere farklı ücret rejimi uygulanacaktır bu ise ücret rejimi bir yana açıkça aynı durumda olan personel arasında eşitsizliğe neden olmakta ve aynı yasal düzenlemelerle akademik unvanlarını ve rütbelerini alan iki akademisyenden profesör doçent yardımcı doçent birisinin akademik unvanının daha alt seviyede kabulü biçiminde anlaşılabilecek bir uygulama ile anayasanın nci maddesinde yer alan eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir
913
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü aynen şöyledir gemi acenteleri hakkında yönetmelik sayılı limanlar kanunu sayılı türk ticaret kanunu ile sayılı denizcilik müsteşarlığının kuruluş ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin maddesinin birinci fıkrasının ve bentleri uyarınca düzenlenmiştir sayılı denizcilik müsteşarlığının kuruluş ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ise sayılı memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkındaki bazı kanunlar i̇le teşkilat kanunlarında değişiklik yapılmasına dair yetki kanununa dayanılarak çıkarılmıştır sayılı memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkındaki bazı kanunlar i̇le teşkilat kanunlarında değişiklik yapılmasına dair yetki kanunu anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı ile iptal edilmiştir kurulumuzca sayılı denizcilik müsteşarlığının kuruluş ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin maddesinin birinci fıkrasının ve bentlerinin anayasaya uygunluğunun incelenmesi gerekli görülmüştür anayasanın başlangıçında hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı maddesinde hiçbir kimse ve organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükmü yer almaktadır yine anayasanın maddesinin yedinci ve sekizinci fıkralarında kararnameler resmî gazetede yayımlandıkları gün türkiye büyük millet meclisine sunulur yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükümde kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür denilmektedir anayasa mahkemesi kararlarında belirtildiği üzere kanun hükmünde kararnamelerin anayasaya uygunluk denetimleri yasaların denetimlerinden farklıdır anayasanın maddesinde kanunlar anayasaya aykırı olamaz denilmektedir bu nedenle yasaların denetiminde onların yalnızca anayasa kurallarına uygun olup olmadıkları saptanır kanun hükmünde kararnameler ise konu amaç kapsam ve ilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki yasasına hem de anayasaya uygun olmak zorundadırlar bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya yetki yasasının kapsamı dışında kalan ya da dayandığı yetki yasası iptal edilen kanun hükmünde kararnamelerin anayasal konumları birbirlerinden farksızdır böyle durumlarda kanun hükmünde kararnameler anayasal dayanaktan yoksun bulunduklarından içerikleri anayasaya aykırı bulunmasa bile dava açıldığında iptalleri gerekir bu nedenlerle iptaline karar verilen bir yetki yasasına dayanılarak çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin anayasanın başlangıçındaki hiç bir kişi ve kuruluşun buesas sayısı karar sayısı anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı maddesindeki hukuk devleti ilkeleriyle maddesindeki hiç kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz kuralı ve kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisine ilişkin maddesiyle bağdaştırılması olanaksızdır açıklanan nedenlerle sayılı denizcilik müsteşarlığının kuruluş ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin nci maddesinin birinci fıkrasının ve bentlerinin anayasanın başlangıçı ile ve inci maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan hükümlerin iptalleri istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
399
esas sayısı karar sayısı a i̇ptal gerekçeleri özeti mahkemenin iptal için ileri sürdüğü gerekçelerden anayasa mahkemesinin günlü sınırlandırma kararına göre incelenmesi gerekli maddelere ilişkin bulunanlar şöylece özetlenebilir anayasanın maddesinde yasa önünde eşitlik ilkesi benimsenmiştir oysa sayılı yasanın maddesinde nüfusu binden aşağı ve yukarı yerler arasında bir ayırım gözetilmektedir anayasanın maddesinde herkesin maddî varlığını geliştirme hakkı bulunduğu belirtilmiştir oysa sayılı yasa pazar günleri işyerleri sahiplerini çalışmaktan alıkoyarak onların maddî varlığını geliştirmek hakkını ellerinden almaktadır anayasanın maddesinde herkesin dilediği alanda çalışma özgürlüğüne sahip olduğu ve bu özgürlüğün ancak kamu yararı ereğiyle sınırlanabileceği kurala bağlanmıştır sayılı yasa ise haftada bir gün zorunlu ara verme öngörerek özgürlüğü kamu yararı dahi bulunmaksızın kısıtlamıştır çünkü işyerlerinin bir gün kapanmasında kamunun herhangi bir yararı düşünülemez tam tersine zararı söz konusu olabilir anayasanın maddesinde iktisadî ve toplumsal hayatın adalete tam çalışma ilkesine göre düzenlenmesi buyruğu yer almıştır oysa sayılı yasa haftada bir gün çalışmayı yasak ederek tam çalışma ilkesiyle çelişki yarattığı gibi adaletle de bağdaşmaz durumlara yol açmaktadır gerçekten vardiye yöntemiyle işçi çalıştıran büyük bir fabrika pazar günleri de çalışmayı sürdürmekte iken ufak bir işletme sahibi dükkânını kapatma zorunda bırakılmakta ve bu gibi kişiler kepenklerini kapatarak gizli gizli çalışmaya itilmektedir anayasanın maddesine göre çalışma herkesin hakkı ve ödevidir angarya yasaktır sayılı yasa haftada bir gün çalışma hakkını ortadan kaldırarak çalışması yasak olanlara bir türlü angarya yüklemektedir çünkü pazar günü kendisine herhangi bir karşılık sağlanmaksızın işyerini kapatmaya zorlanan kimse tıpkı bedava olarak çalıştırılan kimse durumundadır şu da belirtilmelidir ki anayasanın maddesinde ücretli hafta tatilinin yasa ile düzenleneceği kuralı yer almış olsa da sayılı yasa pazar günleri çalışması yasak olanlara para ödenmesini öngörmediğinden bu yasadaki kural anayasanın maddesine dayanılarak savunulamaz sayılı yasanın maddesi madde gibi aynı anayasa kurallarına aykırıdır yasanın maddesi ise hafta tatili kuralına aykırı davrananlar için ceza öngördüğünden bu madde dahi madde gibi anayasaya aykırıdır
297
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı dmknın ncı maddesine göre memurların kanunî izin geçici görev disiplin cezası uygulaması ve görevden uzaklaştırma nedenleriyle işlerinden geçici olarak ayrılmaları halinde yerlerine kurum içinden veya diğer kurumlardan veya açıktan atanan vekil memurlara vekâlet görevinin aydan fazla devam eden süresi için vekâlet aylığı ödenmesine karşın herhangi bir sebeple atama emeklilik istifa vb boşalan kadrolara atanan vekil memurlara herhangi bir vekâlet aylığı ödenmemekte boş kadrolara ait görevler lüzum görüldüğü takdirde memurlara ücretsiz olarak gördürülmektedir bu durumda aynı görevi vekâleten yürüten memurlardan kanunun ncı maddesinde belirtilen sebeplerle boşalan kadro görevini vekâleten yürütenler vekâlet aylığı alırken herhangi bir sebeple kadronun boşalması sebebiyle bu kadro görevini yürütenler vekâlet aylığı alamamaktadır boşalan bu kadroların bazen yıl gibi uzun süre doldurulamaması nedeniyle bu görevi vekâleten yürüten devlet memurları bu göreve ait her türlü sorumluluğu üstlenmelerine rağmen bu kadroya ait haklardan yararlanamamaktadırlar bu durum anayasanın nci maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine uncu maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesine inci maddesinde düzenlenen angarya yasağı ilkesine ve inci maddesinde düzenlenen ücrette adalet ilkesine aykırılık içermektedir
177
esas sayısı karar sayısı mahkememizin esas sayılı dosyasından sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının ve madde hükümlerine açıkça aykırı hükümler içeren sayılı cmknın yargılama giderleri başlıklı maddesinin fıkrasının harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla devlet hazinesinden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderleridir şeklindeki hükmünün tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri kısmının iptali için mahkemenize başvuruda bulunulmuş olup başvurunun esas defterinizin sırasına kaydedildiği anlaşılmıştır mahkememizin esas sayılı dosyası üzerinden iptal başvurusuna konu kuralın sayılı cmk iş bu dosyada da uygulanma imkanı bulunduğumuhafazanın konusunu oluşturan mal üzerinde mülkiyet ya da alacak hakkı bulunanların borç miktarını geçmemek üzere yediemin tarafından amacı dışında tasarruf edilen mal bedeli kadar zarara uğramasının söz konusu olduğu ve yargıtayın istikrarlı bir biçimde uygulandığı üzere bu kişilerin kamu davasına katılma haklarının bulunduğu bu nedenle sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun başvuruya engel durumlar başlıklı maddesinin fıkrası kapsamında söz konusu iptal başvurusunun bu dosyada bekletici mesele sayılmasının kanun hükmü olduğu neticeten sayılı kanunun maddesinin fıkrasının iş bu dosyada uygulanma imkanının olduğu anlaşılmaktadır sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun başvuruya engel durumlar başlıklı maddesinin mahkemenin işin esasına girerek verdiği ret kararının resmî gazetede yayımlanmasından itibaren on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla itiraz başvurusu yapılamaz i̇tiraz yoluna başvuran mahkemede itiraz konusu kuralın uygulanacağı başka dava dosyalarının bulunması hâlinde yapılmış olan itiraz başvurusu bu dosyalar için de bekletici mesele sayılır şeklindedir anayasanın anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi başlıklı maddesinin fıkrasının anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır şeklinde olduğu fıkrasının ise anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmî gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz şeklindedir anayasanın maddesinin fıkrasının sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrasıyla uyumlu olduğu açıktır buna karşın anayasada sayılı sayılı kanunun maddesinin fıkrası yönünde bir düzenleme bulunmamaktadır öncelikle sayılı kanunun maddesinin fıkrasının i̇tiraz yoluna başvuran mahkemede itiraz konusu kuralın uygulanacağı başka dava dosyalarının bulunması hâlinde yapılmış olan itiraz başvurusu bu dosyalar için de bekletici mesele sayılır şeklindeki hükmü madde başlığı olan başvuruya engel durumlar ifadesiyle birlikte değerlendirildiğinde iptal başvurusunda bulunan mahkemenin aynı kuralı uygulaması gerektiği durumlarda yeniden başvuruda bulunmaması anayasa mahkemesinin kararını bekletici mesele sayması gerektiğiesas sayısı karar sayısı ifade edilmek istenmiştir anayasanın maddesinin fıkrasındaki sürede gözetildiğinde bekletici mesele sayılma durumu ilk başvuruya ilişkin anayasa mahkemesince karar verilmesi aksi halde iptal başvurusunun anayasa mahkemesine gelişinden itibaren aylık sürenin dolmasıyla sona erecektir sayılı kanunun maddesinin fıkrasının esası itibariyle anayasa mahkemesine başvuran mahkemenin birden çok başvuru yaparak anayasa mahkemesinin iş yükünü arttırmasının önüne geçilmesi içindir anayasa mahkemesinin iş yükünün artmasının önüne geçilmesi meşru bir amaç olsa da bu amaç gerçekleştirmek istenirken orantılı bir şekilde davranılması gerekir i̇stenilen amaca itiraz konusu kuralın uygulanacağı başka dava dosyalarının bulunması hâlinde yeniden anayasa mahkemesine başvurulamayacağı şeklinde kesin yapılmış olan itiraz başvurusu gerekli görülmesi halinde bu dosya için de bekletici mesele sayılabileceği şeklinde takdiri bir düzenleme yapılabilecekken tüm dosyalar için zorunlu olarak bekletici mesele sayılması orantısızdır bu orantısızlık durumu nedeniyle ilgili kanun hükmü anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayacaktır burada dikkat edilmesi gereken durum mahkeme hakiminin anayasaya aykırı olduğunu düşündüğü ve iptal başvurusunda bulunduğu kuralı uygulamaya devam edip edemeyeceği noktasındadır öncelikle hakimin bekletici mesele yapacağı kural iptal başvurusunda bulunsa da yürürlüktedir ülkedeki diğer tüm mahkemelerce uygulanmaya da devam etmektedir hakimin anayasaya aykırı olduğunu değerlendirdiği kuralı iptal başvurusu reddedilirse veya iptal başvurusu için belirlenen aylık süre anayasa sona erse de uygulamak zorundadır yani hakim bu durumlarda anayasaya aykırı olduğunu düşünse dahi kuralı uygulamak zorundadır bu kapsamda makül sürede yargılanma hakkı ve daha geniş anlamda adil yargılanma hakkı da gözetildiğinde hakimin anayasaya aykırı olduğunu değerlendirdiği kural için iptal başvurusunda bulunması ancak yürürlükteki kanun hükümlerine göre yargılamaya devam etmesi hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturmaz hatta aksi durum orantısızlık nedeniyle hukuk devleti ilkesine aykırıdır anayasanın maddesinin fıkrası bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır şeklinde olup anayasa hükmünde bir davaya ve davayı geri bırakır şeklinde ibarelerin lafzi yorumuyla ilgili dosyada yargılamanın geri bırakılmasından bahsetmektedir nitekim anayasada iptal başvurusuna konu kuralın uygulanacağı diğer dava dosyalarında da yargılamanın geri bırakılacağına veya iptal başvurusunun bekletici mesele yapılmasına ilişkin bir düzenleme yoktur sayılı kanunun ve maddelerinin de diğer dosyalarda yargılamanın geri bırakılmasından bahsedilmemiş olup yalnızca maddenin fıkrasında diğer dosyalar için iptal başvurusu zorunlu bekletici mesele sayılmıştır yani bekletici mesele anayasa değil kanun hükmüdür anayasanın amaçsal yorumunun adil yargılanma hakkı makül sürede yargılanma hakkı ve hukuk devleti ilkeleri göz önüne alınarak yapılması gerekir anayasanın hükmü ile anayasaya aykırılık iddiasının anayasa mahkemesince incelenmesi bu süreçte başvuruya konu dosya da yargılamasının geri bırakılması amaçlanmaktadır nitekim iptal başvurusunda bulunulan kuralın ülke genelinde uygulanmasının geri bırakılması durumu yoktur ülkedeki tüm mahkemeler yürürlüğün durdurulması kararı verilmediği takdirde ilgili kuralı uygulamaya devam edecektir bu kapsamda iptal başvurusunda bulunan mahkemenin iptal başvurusuna konu kuralı diğer dosyalarında ülkedeki tüm mahkemeler gibi uygulamaya devam edebilmesi anayasanın maddesinin fıkrasının amaçsal yorumuna uygun düşeresas sayısı karar sayısı bir diğer durumda sayılı kanunun maddesinin fıkrasının i̇tiraz yoluna başvuran mahkemede ibaresi kullanılmasıdır ancak anayasaya aykırılık iddiası hakim nezdinde yapılan bir iddia olup mahkemede bir hakim değişikliği olsada anılan hükme göre yeni görevlendirilen hakim de söz konusu kurala ilişkin dosyalarda iptal başvurusu sonucunu beklemek zorunda kalacaktır yine aynı mahkemede birden fazla hakim görevli ise vs yetkili hakimlerin olduğu mahkemelerde bir hakimin yaptığı anayasaya aykırılık iddiası diğer hakimhakimleri de kapsayacak iptal başvurusunda bulunmayan hakim de kurala ilişkin dosyalarda bekletici mesele yapmak zorunda kalacaktır aynı durum geçici olarak dosyalara bakan hakim yönünden de oluşabilecektir yani anayasaya aykırılık iddiası olmayan hakimde anayasaya aykırılık iddiasının sonuçlanmasını beklemek durumunda kalacaktır avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin adil yargılanma hakkı başlıklı maddesinde herkes davasının medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir hükmüne yer verildiği anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesinin fıkrasının herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir şeklinde olduğu anayasanın maddesinin son fıkrasının davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir şeklinde olduğu bu kapsamda yargılamanın makul sürede yapılması gerektiği ve makul sürede yargılamanın adil yargılanma hakkının zorunlu unsuru olduğu noktasında tereddüt bulunmamaktadır i̇ptal başvurusuna konu kural istisna en uygulanabilecek kural olabileceği gibi çok sayıda dosyada uygulanabilecek ve hatta tüm dava dosyalarında uygulanması gereken bir kuralda olabilir bu kapsamda mahkememizin esas sayılı dosyasından yapılan iptal başvurusunun konusu çok sayıda dosyada uygulanacak bir kuraldır yine bir ceza muhakemesi kuralı tüm dava dosyalarında da uygulanabilir örneğin hükme ilişkin bir kural duruşmaya ilişkin bir kural mahkemenin çok sayıda dosyada veya tüm dosyalarda uygulanacak bir kurala karşı iptal başvurusunda bulunması halinde iptal başvurusu sonuçlanana aksi halde aylık süre sonuna kadar ilgili mahkemede tüm dosyalar bekletici mesele kapsamında kalacak mahkeme faaliyeti tamamen durma noktasına gelecektir bu durumun makül sürede yargılanma hakkının ve dolayısıyla adil yargılanma hakkının ihlaline yol açacaktır bu kapsamda sayılı kanunun maddesinin fıkrası anayasanın ve maddelerine açıkça aykırılık oluşturacaktır anayasanın maddesinin fıkrası usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamaz ek cümle md usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır şeklinde olup avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin adil yargılanma hakkı başlıklı maddesinde herkes davasının medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir hükmüne yer verilmiştir sayılı kanunun maddesinin fıkrası ise dosyaların bekletici mesele sayılmasını öngörmekte olup avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin adil yargılanma hakkı başlıklı maddesi ise makul sürede yargılanma yapılmasını öngörmektedir bu kapsamda kuralların mahiyet itibariyle aynı konuda olduğu ve farklı hükümler içerdiği değerlendirilmekte olupesas sayısı karar sayısı temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşma olması nedeniyle avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin esas alınması gerekse de anayasaya ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesine aykırı olan sayılı kanunun maddesinin fıkrası yürürlüktedir anayasanın maddelerine aykırı nitelikte hüküm içermesi nedeniyle sayılı sayılı kanunun maddesinin fıkrasının i̇tiraz yoluna başvuran mahkemede itiraz konusu kuralın uygulanacağı başka dava dosyalarının bulunması hâlinde yapılmış olan itiraz başvurusu bu dosyalar için de bekletici mesele sayılır şeklindeki hükmünün iptali için başvuruda bulunması gerekmiştir sonuç yukarıda arz edilen gerekçeler ve inceleme sırasında resen nazara alınacak diğer nedenler nazara alınarak mahkememizin esas sayılı dava dosyasında uygulanma ihtimali bulunan ancak sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının ve madde hükümlerine açıkça aykırı hükümler içeren sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun başvuruya engel durumlar başlıklı maddesinin fıkrasının i̇tiraz yoluna başvuran mahkemede itiraz konusu kuralın uygulanacağı başka dava dosyalarının bulunması hâlinde yapılmış olan itiraz başvurusu bu dosyalar için de bekletici mesele sayılır şeklindeki hükmünün i̇ptali̇ne karar veri̇lmesi̇ talep olunur
1,520
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇raz yoluna başvuran mahkemeni̇n gerekçesi̇ özeti̇ sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının işaretli bendinin anayasaya aykırılığını ileri süren i̇zmir devlet güvenlik mahkemesinin gerekçesi özet olarak şöyledir anayasanın maddesinin ikinci fıkrasına göre bir suçun devlet güvenlik mahkemesinin görevine girebilmesi için aa devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğü hür demokratik düzen ve nitelikleri anayasada belirtilen cumhuriyet aleyhine işlenmiş olması bb doğrudan doğruya devlet güvenliğini ilgilendirmesi gerekir devlet güvenlik mahkemelerinin görevini belirleyecek yasanın bu anayasal sınırlamaya bağlı kalması görevi belirlerken kesinlik ve açıklıktan ayrılmaması başka bir deyimle bu işi gerek yorum ve takdir yolundan gerekse doğrudan doğruya bir mercie veya yargı organına bırakmaması zorunludur yasaların yargı organlarının görevleri konusunda kapsamı genişletilip daraltılmaya elverişli belirsiz kurallar getirmeleri kişinin temel güvencelerinden olan ve bir kimse suç işlediğinde hangi mahkemede yargılanacağını önceden bilebilmelidir biçiminde tanımlanan anayasanın maddesi ilkesine de aykırı düşer anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında devlet güvenlik mahkemelerinin görevini belirlemek üzere yer alan doğrudan doğruya devlet güvenliğini ilgilendiren suçlar deyimi açıktır bu açıklık karşısında dolaylı olarak devlet güvenliğini ilgilendiren suçlar ile türk ceza kanununun maddesinde öteden beri bulunan ve sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının işaretli bendine genişletilerek alınan murtabit suçların devlet güvenlik mahkemelerinin görevi dışında kalacağı kendiliğinden ortaya çıkar anayasanın görevi bu denli dar ve sınırlı tutma çabası sözü geçen maddenin gerekçesinde de belirtildiği gibi devlet güvenlik mahkemelerinin kurulması ile güdülen ereklerden birine ceza müessiriyetini artırmak için süratli yargılamayı sağlamak ereğine yönelmiştir çünkü bu mahkemelerin çok sayıda sanıklardan oluşmuş toplu suçlara bakma olasılığı ağızlık kazanmaktadır böyle bir durumda doğrudan doğruya devlet güvenliğini ilgilendiren önemli suçun yanında sanıkların sayısına göre artabilecek bağlı veya dolaylı suçlar işlendiğinde hepsine bu mahkemede bakılmasının asıl davanın süratle sonuçlandırılmasını engelleyeceği çeşitli mahkemelerdeki uygulamaların ortaya koyduğu bir gerçektir mahkemenin sayılı kanunun maddesi ile ilgili davaya bakmasını zorunlu kılan sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının işaretli bendi aa doğrudan doğruya devlet güvenliğini ilgilendiren deyimine bağlı kalınmadığı için anayasanın maddesinin ikinci fıkrasınaesas sayısı karar sayısı bb bağlı suç olarak gösterilen suçların nitelikleri açıklık ve kesinlikle belirtilmeyip kapsamı yargı organlarının değerlendirmesine göre genişletilip daraltılmaya elverişli deyimler kullanılmak yoliyle müphem tutulduğu için anayasanın maddesine ve maddenin birinci ve sonuncu fıkralarına aykırıdır
345
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ danıştay sekizinci dairesinin günlü olup anayasa mahkemesine tarihinde verilen başvurma kararının gerekçesi aynen şöyledir sayılı yasanın maddesinin bendi lise üstü dört yıl süreli yüksek teknik öğretim gören erkek teknik öğretmen okulu erkek teknik yüksek öğretmen okulu yüksek teknik öğretmen okulu ve teknik eğitim fakültesi mezunları ile kız teknik öğretmen okulu kız teknik yüksek öğretmen okulunun ve mesleki eğitim fakültesinin teknik eğitim veren bölümlerinden mezun olanlara teknik öğretmen unvanı verilmesini öngörmüş ve aynı maddenin bendinde teknik öğretmen unvanını kazananlar için ilgili eğitim fakültelerince düzenlenecek en fazla iki yarıyıl süreli tamamlama programlarını başarıyla bitirenlere dallarında mühendis unvanı verileceği belirtilmiştir anayasanın maddesi herkesin ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğunu hiçbir kişiye veya sınıfa ayrıcalık tanınamayacağını kurala bağlamış maddesinde de eğitim ve öğretimin çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre devletin gözetim ve denetimi altında yapılacağı belirtilmiş ve yüksek öğretim kurumları başlıklı maddesinde ise çağdaş eğitim öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim öğretim bilimsel araştırma yayın ve danışmanlık yapmak ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzel kişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversitelerin devlet tarafından kanunla kurulması öngörülmüştür ülkemizde üniversitelerin fakültelerine veya fakültelerin bölümlerine ösym tarafından merkezi sistemle yapılan sınav sonucu öğrenciler seçilmekte ve yerleştirilmektedir böylece fakültelerde veya fakültelerin bölümlerinde yapılan eğitim ve öğretimin niteliği ve öğrencilerin tercihleri gözönünde tutularak yapılan sınavlardaki başarı durumlarına göre fakültelere ve yüksekokullara girişte eşitlik sağlanmaktadır bir yükseköğretim kurumunu bitiren kişilerin kendilerini geliştirmelerine olanak sağlanması çağdaş eğitim öğretim hizmetlerinin bir gereği sayılabileceği gibi anayasanın da temel ilkelerindendir sayılı yasada bu amaçla teknik öğretmen unvanı kazanmış kişilere belli bir programı başarıyla tamamlamaları koşuluyla kendi dallarında mühendis unvanı verilmesi sağlanmakta ve yasanın maddesinde teknik öğretmen unvanı kazananlardan teknik eğitim fakültelerince düzenlenecek programları başarıyla bitirenlere mühendis unvanı verilmesi öngörülmektedir fakülteler yüksek düzeyde eğitim öğretim bilimsel araştırma ve uygulama yapan yükseköğretim kurumlarıdır anayasanın ve maddelerinde sözü edilen çağdaş eğitimin konu ile ilgili fakültelerde yapılacağı doğaldır herhangi bir fakültenin eğitim konusu başka olan bir fakülteye ait tamamlama eğitimi yapması ve konuda diploma vermesi düşünülemez teknik öğretmenler teknik eğitim fakültesi mezunları olup aldıkları eğitim ve öğretim doğal olarak bu fakülteler düzeyinde ve öğretmen yetiştirmeye yöneliktir yasayla bu öğretmenlere tamamlama programlarında başarılı olmaları koşuluyla mühendis ünvanıesas sayısı karar sayısı verilmesi olanağı getirildiğine göre düzenlenecek ve uygulanacak tamamlama programının mühendislik eğitimi veren fakültelerde ve bu fakültelerin öğretim programı doğrultusunda bu eğitimin esas ve usullerini kapsayacak biçimde hazırlanması ve mühendislik niteliği verebilecek ölçüde düzenlenmesi gerekmektedir teknik eğitim fakültesi mezunu olan öğretmenlere mühendislik eğitimi ile ilgili olmayan kendi fakültelerince düzenlenecek ve uygulanacak program sonucunda mühendislik unvanı verilmesi anayasanın eşitlik eğitim ve öğretimin çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre yapılması ilkesine aykırı olmaktadır diğer yandan eğitim kurumları arasında yapılması düşünülen tamamlama eğitimine giriş koşulları ile eğitimin süresi ve yerinin özerk üniversitelerce belirlenmesi gerekir üniversiteler özerk olduğuna göre fakülte veya yüksekokulları bitirenlerin yapabilecekleri tamamlama eğitimi ile ilgili esasların uygulama yerinin ve süresinin de üniversiteler tarafından belirlenmesi ve konu ile ilgili fakültelerce uygulanması gerekir yasada teknik eğitim fakültelerince düzenlenmesi ve uygulanması öngörülen tamamlama programları eğitim fakültesi ile mühendislik fakültesi arasındaki formasyon farkını kapatmaya yönelik olduğuna göre öncelikle bu farkın belirlenmesi ve verilecek eğitimin genel ilke ve esasları belirlendikten sonra bu eğitimin verilebileceği sürenin hesaplanması gerekirken en fazla iki yarıyıl süreli tamamlama programlarını başarıyla bitirenlere dallarında mühendislik unvanı verilir kuralı da yine anayasada belirlenen eşitlik ilkesine aykırıdır diğer taraftan teknik öğretmen unvanı veren yüksekokul ve fakültelerindeki teknik branşlar ile mühendislik branşları da eşit değildir bir başka anlatımla mühendislik konusu olmayan veya konu edilmesine olanak dahi bulunmayan bazı branşlarda mesleki teknik eğitim yapılmaktadır mühendislik konusu olmayan branşlarda mesleki teknik eğitim görmüş öğretmenlerin ne şekilde ve hangi konularda mühendislik tamamlama eğitimi yapabilecekleri de ayrıca tartışmaya değer bir konudur mühendisliğe konu olmayan teknik öğretim konularında hiçbir ayrım yapılmaksızın yasa ile sınırlı süre içinde mühendislik tamamlama eğitimi öngörülmesi de bilimsel özerkliğe ve işin niteliğine eğitimin gereklerine aykırı düşmektedir yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı yasanın maddesi anayasanın eşitlik ilkesi ile ve maddelerine aykırı görüldüğünden anayasanın ve sayılı yasanın maddeleri uyarınca anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara değin davanın geri bırakılmasına kararla birlikte dosyada bulunan dava dilekçesi ekleri ve savunma dilekçesinin bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi
694
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemelerin gerekçeleri özetle şöyledir tapu kütüğüne güven ilkesi asıldır tapu kaydına güven duyan insanlar kötü niyetli olarak her hangi bir bildirim yapmadan eylemsel olarak taşınmazlarını kullanan idareye karşı dava açmaları gerektiğini bilmiyorlarsa veya geç öğrenmişlerse bu durum kimsenin kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği kuralına aykırıdır devlet hak ve adalete uygun hareket etmek zorunda olduğundan bu durum adalet ve hukuk devleti ilkesinin yer aldığı anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevlerinden birisinin kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik engelleri kaldırmaya çalışmak olduğu belirtilmektedir davacılara ait taşınmazlara hiçbir üstün hakkı olmaksızın müdahalede bulunan bir özel hukuk gerçek ya da tüzelkişisi olsa idi aradan ne kadar süre geçerse geçsin mülkiyet hakkı sahiplerinin bu kişilere karşı meni müdahale ve kal davası açmalarına mani bir durum olmayacaktı davacılara ait taşınmazlara kamulaştırma yapma yetkisi bulunmayan kişilerin el atması halinde dava açma hakkına bir kısıtlama getirilmezken kamu otoritesini kullanan kamu tüzel kişilerine karşı açılacak davalarda yirmi yıllık hak düşürücü sürenin öngörülmesi anayasanın maddesindeki eşitlik kuralına aykırıdır anayasanın maddesinde temel hak ve hürriyetlerin ancak anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak sınırlanabileceği bu sınırlamanın da anayasanın sözüne ruhuna demokratik toplum düzeni ile ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtildiği halde kamulaştırma yasasının maddesinde bu gerekliliklere ve ilkelere uyulmaksızın mülkiyet hakkının özüne dokunur nitelikte bir sınırlama yapıldığından kamulaştırma yasasının maddesi anayasanın maddesine aykırı düşmektedir türk medeni kanunu hükümlerine göre mülkiyet hakkı sahibine mülkiyete yapılacak saldırıları önleme ve tazmin etme hakkı sağlamaktadır açılacak geri alım ve haksız elatmanın önlenmesi davaları her hangi bir süreye tabi değildir yirmi yıllık hak düşürücü süre anayasanın maddesinde yer alan mülkiyet hakkına aykırı olup iptali istenen madde mülkiyet hakkının özüne dokunur nitelikte bir sınırlama getirdiğinden anayasanın maddesine de aykırıdır hiçbir bedel ödemeksizin özel mülkiyette bulunan bir taşınmazı kamulaştırmasız elkoyma yoluyla kullanan kamu tüzel kişisine karşı açılacak davalarda dava açma hakkına getirilen yirmi yıllık süre anayasanın maddesinde garanti altına alınan hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkına aykırıdır anayasanın maddesi anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkese yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanını vermektedir bu madde ile tanınan anayasal koruma hak düşürücü sürenin başlangıçı için mülkiyete yapılan saldırı ve ihlalin başladığı tarih esas alındığından engellenmiş olmaktadıresas sayısı karar sayısı kamulaştırma yapmaksızın bir kamu tüzel kişisinin özel bir taşınmaza yirmi yıl sonra sahip olması anayasanın maddesinde yer alan kamulaştırma hukukuna ilişkin genel ilkelere aykırıdır yirmi yıllık hak düşürücü süre idarenin her türlü eylem ve işleminin yargı denetimine açık olduğu kuralını içeren anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesinin son fıkrası uyarınca türkiye cumhuriyeti bireylerin mülkiyet hakkına saygı göstereceğini avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nolu protokolünün maddesi gereğince taahhüt etmiştir kamulaştırma yasasının maddesi bu nedenle avrupa i̇nsan hakları sözleşmesine de aykırıdır
453
esas sayısı karar sayısı iii anayasaya aykırılık nedenleri muratpaşa belediyesinin sayılı kanunun ve nci maddelerinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve ıncı maddelerine aykırı olduğu iddiası ciddi bulunmuştur mahkemece itiraz konusu kuralların aynı zamanda anayasanın uncu maddesine de aykırı olduğu düşünülmüştür a anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı inci maddesi şöyledir türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir anayasa mahkemesi hukuk devleti bahsinde bu kavramın ne şekilde anlaşılması gerektiğine dair birçok karar vermiştir anayasa mahkemesinin internet sitesi aracılığıyla erişilen bu kararlarla ortaya konulan görüşler kısaca şöyledir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devleti ilkesinin bir başka gereği ise kanunların kamu yararı amacını gerçekleştirmek üzere çıkarılmasıdır kanunların ilke olarak genel ve nesnel olmaları gereğini ifade eden kanunların genelliği ilkesi ise hukuk devleti ve kanun önünde eşitlik ilkelerinin bir sonucudur kanunların genelliğinden anlaşılan belli kişileri hedef almayan özel bir durumu gözetmeyen önceden saptanıp soyut biçimde herkese uygulanabilecek kurallar içermesidir buna göre yasa kurallarının her şeyden önce genel nitelikte olması herkes için objektif hukuki durumlar yaratması ve aynı hukuki durumda bulunan kişilere ayırım gözetilmeksizin uygulanabilir olması gerekir anayasa mahkemesince kamu yararı konusunda yapılacak inceleme kanunun kamu yararı amacıyla yapılıp yapılmadığının araştırılmasıyla sınırlıdır anayasanın çeşitli hükümlerinde yer alan kamu yararı kavramının anayasada bir tanımı yapılmamıştır ancak anayasa mahkemesinin kararlarında da belirtildiği gibi kamu yararı bireysel özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yarardır kamu yararı düşüncesi olmaksızın yalnız özel çıkarlar için veya yalnız belli kişilerin yararına olarak kanun hükmü konulamaz böyle bir durumun açık bir biçimde ve kesin olarak saptanması hâlinde söz konusu kanun hükmü anayasanın maddesine aykırı düşer açıklanan ayrık hâl dışında bir kanun hükmünün ülke gereksinimlerine uygun olup olmadığı hangi araç ve yöntemlerle kamu yararının sağlanabileceği bir siyasî tercih sorunu olarak kanun koyucunun takdirinde olduğundan bu kapsamda kamu yararı değerlendirmesi yapmak anayasa yargısıyla bağdaşmaz hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir belirlilik ilkesi yalnızca yasal belirliliği değil daha geniş anlamda hukuki belirliliği de ifade etmektedir yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir bilinebilir ve öngörülebilir olma gibi niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirlilikesas sayısı karar sayısı sağlanabilir hukuki belirlilik ilkesinde asıl olan bir hukuk normunun uygulanmasıyla ortaya çıkacak sonuçların hukuk düzeninde öngörülebilir olmasıdır hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından biri kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanmasıdır hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılan ortak değerdir kural olarak hukuk güvenliği kanunların geriye yürütülmemesini zorunlu kılar kanunların geriye yürümezliği olarak adlandırılan bu ilke uyarınca kanunlar kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği kazanılmış hakların korunması mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılır geçmiş yeni çıkarılan bir kanunun etki alanı dışında kalır bu nedenle sonradan yürürlüğe giren kanunların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir hizmet alımı sözleşmeleri ile kamu idarelerinde çalışan işçiler hizmeti sunan şirketlere bağlıdır bu işçilerin istihdamından asıl yararı karlılık amacıyla faaliyet gösteren bu şirketler elde etmektedir kamu idareleri istihdam edilen işçilerin sunduğu hizmetin karşılığını şirketlere ödemektedir şirketler kamu idarelerinden aldıkları hizmet bedeliyle istihdam ettikleri işçilerin ücretlerini kıdem tazminatlarını ve diğer kanuni haklarını ödemek ödevi altındadırlar sayılı kanunun inci maddesinde düzenlenen alt işveren üst işveren kurumları iş hukukunda egemen olan işçinin korunması işçi yararına yorum ilke ve amaçlarına matuftur ne ki itiraz konusu kurallarla işçi lehine yorum ve işçinin korunması ilke ve amaçlarından kar elde etmek amacıyla hareket eden çoğu tacir sıfatına haiz alt işverenler de yararlandırılmış olmaktadır den sonra kurulan hizmet alımı sözleşmelerinde kıdem tazminatının alt işverenlere rücu edileceğine dair bir düzenleme yoksa kıdem tazminatlarını ödeme yükü sadece kamu idarelerine geçecektir oysaki hizmet sunan şirketler birer tacirdirler ve her tacir gibi basiretli davranmak zorundadırlar kamu idareleri ile akdettikleri sözleşmelerde kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacaklarının kendilerince karşılanmasına olanak sağlayan düzenlemeleri en azından müteselsil borçluluk düzenlemesini kendi ticari politikalarına uygun bulmuyorlarsa sözleşmeleri imzalamayabilirler bu sözleşmeleri ve eklerindeki şartnameleri önceden görme imkanına da sahiptirler kıdem tazminatlarının kamu idarelerince ödenmesi işveren şirketlerin bu yasal ödevlerinin onların uhdesinden alınarak kamu idarelerinin uhdesine geçirilmesi sonucunu doğurur bu sonucun hukuk devletinin temelini oluşturan adalet düşüncesiyle keza kamu yararı amacıyla bağdaştığı söylenemez türk borçlar kanununun inci maddesi müteselsil borçlulukta iç ilişkinin öncelikle sözleşmeye göre belirleneceğini öngörmektedir müteselsil borçlular bu ilişkiyi diledikleri şekilde düzenleyebilirler eğer düzenlememişlerse takdirde yasa hükmü uygulanır ve müteselsil borçlular iç ilişkide yarı yarıya sorumlu olurlar i̇şte itiraz konusu kurallarla genel bir kanun olan türk borçlar kanununun inci maddesinin kamu idarelerine bahşettiği yarı yarıya rücu imkanı da ortadan kalkmaktadır ama bu imkan sadece kamu idareleri yönünden ortadan kalkmaktadır kamu idareleri dışındaki üst işverenler sözleşmeye ve yasaya göre önceden olduğu gibi alt işverenlere rücu edebileceklerdir i̇tiraz konusu kurallar bu nitelikleriyle kanunların genelliği ilkesine de aykırıdırlar i̇tiraz konusu kuralların geçmişe yürütülmeleri den sonra kurulan tüm sözleşmeleri etki alanına almaları kanunların geriye yürümezliği ve bağlantılı olarak hukuki güvenlik ilkelerine de aykırılık oluştururesas sayısı karar sayısı belirlilik ilkesi de ihlal edilmiştir çünkü den itibaren kurulan hizmet alımı sözleşmelerinin kamu idarelerine bahşettiği en azından yasal yarı yarıya rücu hakkı yaklaşık beş yıl sonra kabul edilen bu kurallarla geçmişe etkili olarak ortadan kaldırılmıştır halbuki geçmiş beş yılda kurulan bu sözleşmeler yasalara irade ve sözleşme özgürlüğüne kısaca hukuk düzenine uygun ve meşrudurlar anayasanın kanun önünde eşitlik başlıklı uncu maddesi şöyledir herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür ek cümle md bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar anayasa mahkemesi birçok kararında kanun önünde eşitlik ilkesinin şu şekilde yorumlanması gerektiğine işaret etmektedir anayasanın maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunla aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanunlar karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlâli yasaklanmıştır kanun önünde eşitlik ilkesi herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durum ve konumlardaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi ihlâl edilmiş olmaz kamu idareleri dışındaki üst işverenler türk borçlar kanununun inci maddesiyle bahşedilen yarı yarıya rücu hakkından şartsız ve kısıtlamasız yararlanabilirken kamu idarelerinin bu haktan yoksun kalması kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olur çünkü örneğin alt işverenlerden temizlik hizmeti satın alan bir özel sağlık kuruluşu ile sağlık bakanlığına bağlı bir kamu sağlık kuruluşu arasında hukuki konum açısından hiçbir fark yoktur i̇kisi de bedelini ödeyerek hizmet satın almaktadırlar keza özel sağlık kuruluşlarının kıdem tazminatını alt işverenlere rücu için sözleşmede açık bir düzenlenme bulunması aranmazken kamu sağlık kuruluşları için aranması da aynı şekilde kanun önünde eşitlik ilkesini ihlal eder anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı ncı maddesi ise şöyledir herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptiresas sayısı karar sayısı hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz den itiraz konusu kuralların yürürlüğe girdiği kadar bakanlıklar üniversiteler belediyeler ve diğer birçok kamu kurum ve kuruluşu çeşitli şirketlerle hizmet alım sözleşmeleri akdetmişlerdir bu sözleşmelerin bazılarında kıdem tazminatının alt işverenlere rücu için özel bir düzenleme yer almasa da kamu idareleri yasa gereği yarı yarıya rücu hakkına sahiptir halihazırda ülkemizdeki asliye hukuk mahkemelerinde den sonra kurulan sözleşmeler sebebiyle kamu idarelerinin açtığı ve devam eden çok sayıda rücu davası bulunmaktadır i̇tiraz konusu geçici madde bu davalarda ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde kararlar verilmesini buyurmaktadır oysaki kamu idareleri bu davaları meşru yasal ve yargısal ilkelere dayanarak açmışlardır i̇tiraz konusu kural geçmişe yürütülmeyecek olsa bu davalar önceden olduğu gibi kamu idareleri lehine sonuçlanacak ve idareler alt işverenlerin yasal borcu olan kıdem tazminatını onların yerine ödemek yükünden kurtulacaklardır avrupa i̇nsan hakları mahkemesi yürürlükteki kurallara uygun olarak açılmış bir dava devam ederken yasamanın yeni düzenleme yaparak davayı etkisizleştirmesinin mahkemeye başvurma hakkını zedeleyebileceğini benimsemektedir i̇nsan hakları avrupa sözleşmesi ve anayasa mahkemesine bireysel başvuru kapsamında bir inceleme prof dr sibel i̇nceoğlu avrupa konseyi baskı i̇tiraz konusu kurallarla anayasanın ncı maddesinin de ihlal edildiği belirgindir iii sonuç ve i̇stek açıklanan nedenlerle şubat tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren şubat kabul tarihli ve sayılı sosyal hizmetler kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun ve nci maddelerinin tc anayasasının ıncı maddelerine aykırı olmaları nedeniyle iptalleri yüksek takdirlerinize saygıyla arz olunur
1,488
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesindeki iptal ve yürürlüğün durdurulması gerekçesinde özetle anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında tbmm tarafından anayasanın maddesi uyarınca bakanlar kuruluna verilecek khk çıkarma yetkisinin önemli zorunlu ve ivedi durumlar için söz konusu olabileceği sayılı khknin ise bu şartlardan hiçbirisini taşımadığı anılan khknin konusunun ancak bir kanunla düzenlenmesinin mümkün olduğu bunun dayanağını oluşturan günlü sayılı yetki kanununun anayasa mahkemesince iptal edildiği bu durumda anayasal dayanaktan yoksun kalan söz konusu khknin anayasanın başlangıçı ile ve maddelerine açıkça aykırı olduğu bu durumdaki bir khknin içeriği yönünden anayasaya aykırı olmasa bile dava açıldığında iptalinin gerektiği sayılı khk hakkında yürürlüğü durdurma kararı verilmeyip daha sonra iptal kararı verilmesi durumunda iptal kararının etkisiz kalacağı ve giderilmesi güç zararlara neden olacağı yürürlüğü durdurma kararı verilmesi halinde ise hukuksal boşluk doğmayacağı belirtilmiştir
133
esas sayısı karar sayısı davacılar vekili harç tarihli dava dilekçesiyle özetle ün tarihinde davalı şirketlere bağlı işyerinde geçirdiği iş kazası sonucunda ve yine iş kazasına bağlı olarak organik beyin sendromu demans hastalığına yakalandığını tedavisinin mümkün olmadığını ilgili yer hastane ve sgknın verdiği rapora göre ün sürekli iş göremezlik durumunun söz konusu olduğunu i̇stanbul i̇ş mahkemesinin sayılı dosyasında malullüğe ilişkin tüm raporlarının mevcut olduğunu aile reisi olan babanın ruh bütünlüğünü yitirmesi ile çocuklarının bir anda hayatlarının değiştiğini geçirmiş olduğu iş kazası neticesinde baba figürlerinin ortadan kalktığını baba şefkatinden korunmasından sevgisinden yoksun kaldıklarını eşi olan ün ise herhangi bir maddi geliri olmadığını ve çocuğa tek başına ebeveynlik görevini yerine getirmesinin oldukça zor olduğunu ün malul olması sebebi ile bakıma ve bakıcıya muhtaç olduğunu bu nedenlerle açısından tl maddi açısından tl maddi ve tl manevi açısından tl maddi ve tl manevi açısından tl maddi ve tl manevi açısından tl maddi ve tl manevi olmak üzere toplam tl maddi ve manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir davalı trakya yenişehir cam san aş vekili havale tarihli dilekçesinde özetle kazalı ün tarihinde iş kazası geçirdiğini kaza tarihinden itibaren davanın zamanaşımına uğradığını dava açma süresinin geçtiğini öncelikle davanın zamanaşımından reddinin gerektiğini i̇stanbul i̇ş mahkemesinin dosyasında maluliyetin tespitine yönelik olarak adli tıp i̇htisas kurulundan rapor alınması gerekirken hiçbir inceleme yapılmadan dosyada mevcut olan hastane raporu ve sgkca düzenlenen raporlar baz alınarak maluliyetin belirlendiğini nedenle ssk yüksek sağlık kurulu nezdinde kazalı ün yeniden muayene edilmesi konusunda taleplerinin olduğunu davacılar vekilince davacı eş ve çocuklar için talep edilen manevi tazminat tutarının fahiş olduğunu tarihinde meydana gelen kazada ün oranında kusurlu olduğunun atfedildiğini bu hususlar göz önünde bulundurularak manevi tazminat taleplerinin reddinin gerektiğini beyanla açılan davanın reddini talep etmiştir davalı destek bilgisayar i̇letişim hizmetleri aş vekili havale tarihli dilekçesinde özetle müvekkili şirkette şebeke uzmanı olarak çalışan ün müvekkili şirketin taşeronluğunu yaptığı trakya cam sanayi aşnin yenişehirde bulunan fabrikasında çalışırken tarihinde kaza geçirdiğini iş kazasının haksız fiili niteliğinde olduğunu borçlar kanunu uyarınca zarar görenin tazminat istemi zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın geçmesiyle zamanaşımına uğradığını huzurda görülen davanın zamanaşımı yönünden reddinin gerektiğini sağ olduğundan davanın maddi tazminat yönünden reddinin gerektiğini iş kazasının oluş biçimi kusur durumu olayın özellikleri ve ekonomik olgular göz önünde bulundurulduğunda davacıların manevi tazminat taleplerinin fahiş miktarda olduğunu ünsürekli bakım gideri talebinin kötüniyetli olduktan başka mükerrer ödemeye ve haksız zenginleşmeye sebebiyet verecek nitelikte olduğundan hukuka aykırı olduğunu beyanla açılan davanın reddini talep etmiştir davacı ün davalı işveren nezdinde çalışmakta iken tarihinde iş kazası geçirdiği bu kaza neticesinde oranında malul kalacak şekilde yaralandığı sgk tarafında da bu kazanın iş kazası olarak kabul edildiği mahkemece yapılan yargılamada alınan tarihli bilirkişi heyeti kusur raporuna göre iş kazasının oluşumunda davacının davalı işverenlerin ise toplam oranında kusurlu olduklarının tespit edildiği aktüerya bilirkişisinden alınan tanzim tarihli raporda maluliyet durumu ve kusur oranı neticesinde davacının bakıcı gideri olarak karşılanmayan tl zararının bulunduğunun tespit ve hesap edildiği bununla birlikte zararlandırıcı olay sonucunda başkasının bakım ve yardımına muhtaç olunması nedeniyle maddi zarara dâhil bulunan bakıcı ücretinin belirlenmesinde bakıma muhtaç davacının aile birliği içinde kendisine baktırmada şayet evli ise eşinin sayılı yeni türk medeni kanununun maddesinde öngörülen müzaheret yardım yükümünün bulunması ve bakım için bir miktar pay ayırması gerekeceğine ilişkin olgular göz önünde tutularak hesap edilen bakıcı zararından mahkemece türk borçlar kanunun maddeleri uyarınca bir miktar indirim yapıldığı anlaşılmıştır somut olayda uyuşmazlık konularından birisi davacının geçirdiği iş kazası neticesinde oranında ve bakım gerektirir şekilde malul kalması neticesinde aktüerya bilirkişisi tarafından hesaplanan bakıcı giderinden hakkaniyet indirimi yapılmasının tbknun maddesine aykırı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır tarihinde yürürlüğe giren tbk madde e göre destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar bu kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez zarar veya tazminattan indirilemez hesaplanan tazminat miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz bu kanun hükümleri her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır tarihinde yürürlüğe giren türk borçlar kanununun maddesi mülga sayılı borçlar kanununda yer almayan yeni bir düzenlemedir bu maddenin paragrafının son cümlesi olan hesaplanan tazminat miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz şeklindeki düzenleme aşağıda anlatılan gerekçelerle anayasa ya aykırıdır anayasanın maddesine göre yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır anayasanın maddesine göre hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler hiçbir organ makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamazgörülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz yasama ve yürütme organları ile idare mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez türk medeni kanununun maddesine göre kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim hukuka ve hakkaniyete göre karar verir tarihinde yürürlüğe giren hukuk muhakemeleri kanununun mülga sayılı humk madde maddesine göre kanuni istisnalar dışında hâkim delilleri serbestçe değerlendirir tbknun maddesine göre zarar gören zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler tbknun maddesine göre hâkim tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse borçlu güvence göstermekle yükümlüdür tbknun maddesine göre ‘zarar gören zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim tazminatı indirebilir bu maddeler göz önüne alındığında tbknun maddesinin hesaplanan tazminat miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz şeklindeki düzenlemesinin anayasanın maddesinde yer alan yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır anayasanın maddesinde yer alan hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler türk medeni kanununun maddesinde yer alan ‘kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim hukuka ve hakkaniyete göre karar verir hukuk muhakemeleri kanununun mülga sayılı humk madde maddesine göre kanuni istisnalar dışında hâkim delilleri serbestçe değerlendirir şeklindeki düzenlemeler nedeniyle anayasaya aykırıdır ayrıca tbk madde deki hesaplanan tazminat miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz şeklindeki düzenleme aynı zamanda tbknun maddesinde yer alan ‘uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim olaylarınolağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler tbknun maddesinde yer alan hâkim tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler tbknun maddesinde yer alan ‘zarar gören zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim tazminatı indirebilir şeklindeki düzenlemelerle de çelişmektedir türk borçlar kanunu maddesi ile bilirkişi tarafından hesaplanan tazminatın hakkaniyet düşüncesiyle arttırılamayacağı ve azaltılamayacağı belirtilmiştir hakkaniyet kavramı adaletin özel ve bireyselleştirilmiş veya somutlaştırılmış şeklini ifade eder hakkaniyet somut ve belirgin olayların adaletidir daha doğrusu adaletin somut olaylara uygulanmasıdır türk medeni kanununun maddesinde hâkimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği hükme bağlanmıştır bu hükmün amacı hâkimin adalete uygun bir karar vermesini sağlamaktır hâkimin hakkaniyete göre karar vermesiyle sosyal adalet de sağlanmaktadır özellikle haksız eylemler ve tazminat hukukunda sosyal adaletin gerçekleşmesi için hakkaniyete uygun karar vermek gerekir türk borçlar kanununun maddesiyle hâkimin takdir yetkisi alanına müdahale edilmekte ve adeta hâkim yerine bilirkişi geçirilmektedir ayrıca bu düzenleme hmknın maddesinde yer alan hâkimin delilleri serbestçe değerlendireceğine ilişkin hükümle de çelişmektedir tbknun maddesinde anılan düzenleme hâkimin anayasa ya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatine göre karar vereceğini hükme bağlayan anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir nihat yavuz türk borçlar kanununun getirdiği değişiklikler ve yenilikler ankara sayfa vd öte yandan mevzuatımızda zarar hesabının yapılacağına dair herhangi bir bağlayıcı hüküm bulunmadığı gibi hesaplamaya dair ilkeler yargı kararları ile belirlenmektedir tazminatın hakim tarafından belirlenme biçimi türk borçlar kanunu maddesinde açıkça düzenlenmişken madde ile takdir yetkisine yasak getirilemez anayasanın maddesine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği ret kararının resmî gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz anayasanın maddesine göre anayasa mahkemesinin kararları kesindir i̇ptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamazanayasa mahkemesi bir kanun veya cumhurbaşkanlığı kararnamesinin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken kanun koyucu gibi hareketle yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez kanun cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğü ya da bunların hükümleri iptal kararlarının resmî gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar gereken hallerde anayasa mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir bu tarih kararın resmî gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez i̇ptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda türkiye büyük millet meclisi iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar i̇ptal kararları geriye yürümez anayasa mahkemesi kararları resmî gazetede hemen yayımlanır ve yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzelkişileri bağlar sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa i̇ptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini dava dilekçesi iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak anayasa mahkemesine gönderir taraflarca ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiası davaya bakan mahkemece ciddi görülmezse bu konudaki talep gerekçeleri de gösterilmek suretiyle reddedilir bu husus esas hükümle birlikte temyiz konusu yapılabilir genel sekreterlik gelen evrakı kaleme havale eder ve keyfiyeti başvuran mahkemeye bir yazı ile bildirir evrakın kayda girişinden itibaren on gün içinde başvurunun yöntemine uygun olup olmadığı incelenir açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvuruları mahkeme tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedilir anayasa mahkemesi işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse ilgili mahkeme davayı yürürlükteki hükümlere göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasanın ve maddelerinden hareketle ve tüm yukarıda açıklanan nedenlerle yüksek özel dairemizce bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak bir yasanın anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararıyla anayasa mahkemesine başvurulması gerektiğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrası gereğince sayılı türk borçlar kanununun maddesinde yer alan hesaplanan tazminat miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz düzenlemesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulmasına bu kuralın anayasaya aykırılığı nedeniyle uygulanması durumunda giderilmesi güç ve olanaksız zararlar doğurabileceği gözetilerek esas hakkında karar verilinceye kadar yürürlüğünün durdurulmasının istenmesine dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi
1,941
esas sayısı karar sayısı davacı vekili tarihli dilekçesinde özetle müvekkiline ait plaka sayılı aracın tarihinde saat sularında müvekkilinin oğlu idaresinde seyir halindeyken karşı şeritte seyir halinde olan plakalı davalı idaresindeki aracın kusurlu bir şekilde şerit ihlali yapması sonucunda başka bir araca da sürtünerek orta bariyerlere çarptığını bariyerin demir korkuluklarının müvekkilinin bulunduğu şeride sıçradığını ve kazanın meydana geldiğini müvekkilinin aracının bu kaza sonucunda kusur ve zarar gördüğünü olay sonrasında polis tarafından tutulan tutanaktan asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini müvekkilinin kazadan sonra maddi olarak zarara uğradığını kazaya sebep veren aracın zorunlu mali sigortasının bulunmadığını bu nedenle güvence hesabına davanın yöneltildiğini güvence hesabı vekilinin müvekkilinin sorumlu olmadığını cevaben bildirdiğini güvence hesabını düzenleyen sayılı sigortacılık kanununun maddesinde bu kanunun üncü maddesi tarihli ve sayılı karayolları trafik kanunu ve tarihli ve sayılı karayolu taşıma kanunu ile ihdas edilen zorunlu sorumluluk sigortaları ile bu kanunla mülga tarihli ve sayılı sigorta murakabe kanunu çerçevesinde ihdas edilmiş olan zorunlu sigortalara ilişkin olarak aşağıdaki koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla türkiye sigorta ve reasürans şirketleri birliği nezdinde güvence hesabı oluşturulur hesaba sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için sigorta şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddî ve bedensel zararlar için çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada karayolları trafik kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde kişiye gelen bedensel zararlar için yeşil kart sigortası uygulamaları için faaliyet gösteren türkiye motorlu taşıt bürosunca yapılacak ödemeler için başvurulabilir bakanlar kurulu gerekli görülen hallerde eşyaya gelecek zararların kısmen veya tamamen hesaptan karşılanmasına karar vermeye yetkilidir hesabın gelirleri birinci fıkrada belirtilen zorunlu sigortalar ve yeşil kart sigortaları için tahsil edilen toplam primlerin yüzde biri oranında sigorta şirketlerince ödenecek katılma payları ile sigorta ettirenlerden safî primlerin yüzde ikisi oranında tahsil edilecek katılma paylarından oluşur bakan bu oranları binde beşe kadar indirmeye veya tekrar kanunî sınırlarına kadar yükseltmeye yetkilidir sigorta şirketleri üçüncü fıkra hükmü gereğince kendileri tarafından ödenmesi gereken bir takvim yılına ilişkin katılma paylarını takip eden yılın şubat ayı sonuna kadar sigorta ettirenlerden tahsil edilen katılma paylarını ise tahsil edildikleri ayı takip eden ayın sonuna kadar hesaba yatırmak zorundadır hesap kapsamındaki her zorunlu sigorta ve yeşil kart sigortası için ayrı hesap açılır ve bunların gelir ve giderleri bu hesaplarda izlenir hesabın gelir ve giderleri ile işlemleri müsteşarlıkça her yıl denetlenir demek suretiyle güvence hesabının düzenlendiğini fıkrasının bendi hariç yalnızca bedensel zararlardan güvence hesabının sorumlu olduğunun belirtildiğini güvence hesabının pragrafta açıklandığı üzere trafiğe çıkan motorlu araçların zorunlu mali sorumluluk sigortasının yapılmasının sağlanmasının devletin sorumluluğunun bir sonucu olarak kurulan bir müessese olduğunu trafikte olan ve zorunlu trafik sigortasını yaptırmayan araçlar karşısında trafik kazası sonucu zarara uğrayan ve sigortasını bakım ve masraflarını yatıran vatandaşları devletin bu sorumluluğu neticesinde koruma ihtiyacı gördüğünü ve onların bu zararlarının karşılanması için türkiye sigorta reasürans ve emeklilik şirketler birliği bünyesinde güvence hesabı fonunun kurulduğunu ancak düzenlemeye göre trafik kazası sonucunda zarara uğrayan vatandaşların bu zararların ölüm ve yaralanma gibi bedensel zararlar olması halinde güvence hesabına başvurabildiklerini devletin bu konuda ki sorumluluğunun bir bütün olduğunu bedensel ve maddi zararlar diye kanun koyucu tarafından sorumluluğun ayrı tutulmasının doğru olmadığınıesas sayısı karar sayısı bu nedenle sayılı sigortacılık kanunun maddesinin fıkrasında bentler halinde düzenlenen güvence hesabına başvuru şartlarının bedensel zararlar düzenlemesinin anayasaya aykırı olması nedeniyle somut norm denetimi yapılmak üzere anayasa mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir anayasamızın maddesi ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca mahkememizde görülmekte olan dava sebebiyle uygulanacak olan sayılı sigortacılık kanununun maddesinin fıkrasının anayasaya aykırı olması nedeniyle iptali istemi ile anayasa mahkemesine başvurulmasına yönelik aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tarihli dilekçesi belirtmiş olduğu sayılı sigortacılık kanununun maddesinin fıkrasında bentler halinde açıklanan güvence hesabına başvuru şartlarında bedensel zararlar düzenlenmesinin anayasaya aykırı olduğu iddiasının sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddeleri gereğince ciddi olduğu kanaatine varılmakla anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın ay süre ile geri̇ birakilmasina anayasaya aykırılık konusunda bir karar verilmek üzere dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesine dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi
685