petition
stringlengths
136
32.8k
petition_length
int64
17
4.44k
esas sayısı karar sayısı davacı vekili tarihli bilirkişi raporuna beyan dilekçesinde anayasaya aykırılık iddiasında dava konusunun dayanağını teşkil eden sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanununun nci maddesinin durumları yukarıdaki fıkralara uyanlar ile türk silahlı kuvvetlerinden her ne şekilde olursa olsun mecburi hizmet yükümlülüğünü tamamlamadan ayrılan veya ilişiği kesilen subay ve astsubaylar türk silahlı kuvvetlerinde görev yapamaz şeklinde sağlık raporu alanlar ile vazife malulü olarak türk silahlı kuvvetlerinden ayrılanlar hariç her yıl kuvvet komutanlıkları jandarma genel komutanlığı ve sahil güvenlik komutanlığı tarafından belirlenen askeri öğrenci subay ve astsubay nasbedildikten sonra kendilerine yapılan öğrenim eğitim ve yetiştirme masraflarını yükümlülük sürelerinin eksik kalan kısmı ile orantılı olarak kanuni faizi ile birlikte tazminat olarak öderler öğrenim eğitim ve yetiştirme masraflarının hangi unsurlardan oluşacağı ve tahsiline ilişkin usul ve esaslar milli savunma i̇çişleri ve maliye bakanlıkları tarafından müştereken yürürlüğe konulacak yönetmelikte belirlenir şeklindeki düzenlemesine göre sağlık durumları sebebiyle kendilerine türk silahlı kuvvetlerinde görev yapamaz şeklinde rapor verilenler ile müvekkil gibi sağlık durumu sebebiyle sınıfı görevini yapamaz raporu verilenler arasında tsk dan ayrılma durumunda ödenecek tazminata ilişkin olarak ayırım yapılmadığını birinci durumdakilerden tazminat talep edilmezken müvekkili gibi ikinci durumda olanların ise kalan mecburi hizmet süresiyle orantılı olarak tazminat ödeyecekleri hüküm altına alındığını bu durumun anayasanın ncu maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesine açıkça aykırılık ettiğini her iki şekilde rapor alarak kendilerine malüllük hakkı tanınan ve her biri aynı statüde yani tsk da görevli subay olan personellerin hiç biri kendi kusurlarından dolayı sağlıklarını kaybetmedikleri halde her iki durumdaki personele de emeklilik hakkı tanınmasına rağmen müvekkilin konumundakilerden aynı zamanda tazminat adı altında öğrenim masrafı talep edilmesi aynı hukuksal statüde olup gerek hizmetin etkisiyle gerekse bünyesel sebeplerle sağlığını yitirmesi durumunda birinden öğrenim masraflarının tazminat olarak talep edilmezken diğerinden talep ediliyor olmasının kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğunu bu sebeple anayasa hükmündeki devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar ilkesine aykırı olan dava konusu işlemde anayasaya aykırılık iddiamız ciddi kabul edilerek dava konusunu teşkil eden sayılı kanunun yukarıda aktarılan ilgili hükmünün iptali için anayasa mahkemesine somut norm denetimi yoluyla müracaat edilmesini talep etmiştir gerekçe mahkememiz de davacı ümit turan vekilinin iddialarını yerinde görmüştür zira vazife malullüğü de normal malullük de davacı pozisyonunda olan bir kişinin emeklilik hakkı kazanmasını sağlarken sayılı kanun deki vazife malulü olarak tskdan ayrılanlar hariç ibaresindeki ayrım sebebiyle normal malul olanlar kendilerinden zorunlu hizmet tazminatı alınması korkusundan dolayı emekli olamamaktadır bu anayasanın maddesi ve ayrıca maddesine aykırı olup kanun metninin yeniden düzenlenmesi için iptali gerekir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı kanunun maddesinde yer alan vazife malülü olarak tskdan ayrılanlar hariç ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesi arz olunur
438
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçesi şöyledir anayasanın maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir kişi ve kuruluşların devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarını korkusuzca geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğü sağlandığı bir hukuk devleti düzeninde gerçekleştirilebilir hukuk güvenliği ilkesi ise herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesi tutum ve davranışlarını buna göre düzene sokabilmesidir zira ekonomik yaşam belirlilik ve kararlılık ister hukuki güvenlik ilkesi vergilendirmenin belirliliğini vergi hukukunda kıyas yasağını ve vergi yasalarının geriye yürümezliğini içerir yetkilerle güçlendirilmiş olan hukuk devletinin vergilendirme konusunda gerekli düzenlemeleri gerçekleştirirken hak ve özgürlükleri koruması devlete kaynak sağlamak amacıyla hukuksal ilkelerin yıpranıp yıkılmamasına duyarsız kalmaması ve gelir elde edilmesi amacıyla hukuk devleti niteliklerinden vazgeçmemesi gerekir dava konusu uyuşmazlığın çözümünde uygulanmayacak olmakla birlikte tarihli mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı yasanın maddesiyle değiştirilen sayılı gelir vergisi kanununun maddesiyle vergiye tabi gelir dilimleri ve tarife oranları yeniden belirlenmiş ve sayılı yasa ile getirtilen bu hükmün yani yeni vergi tarifesinin yürürlük tarihi aynı yasanın maddesinin bendi ile olarak belirlenmiştir anılan yasa maddesiyle gelir vergisi kanununun maddesinde yapılan yeni düzenleme ile gelir dilimleri değiştirilmiş ve dilimlere uygulanacak tarife oranları düşürülmüş ve yasaların geçmişe yürütülemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesi uyarınca maddenin yürürlük tarihi yayımı tarihinden sonraki olarak belirlenmiş ve yılı gelirlerinin bu değişikliğin yayımlandığı tarihte yürürlükte olan ve değişiklikle belirlenen tarifeden daha yüksek oranlara sahip tarifeye göre vergilendirilmesi amaçlanmıştır bu kez yılı gelirleri için uygulanmış olan tarife oranlarından daha düşük oranlara sahip olup sayılı yasanın maddesiyle değişik olan ve tarihinden itibaren yürürlüğe girmesi kabul edilen gelir vergisi kanununun maddesinde yer alan tarife oranları ücret gelirleri kapsam dışında tutulmak suretiyle tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak sayılı yasayla değişik maddenin yürürlük tarihiyle ilgili düzenlemenin aksine yayımlandığı tarihte yürürlüğe giren ve iptal istemine konu sayılı yasanın maddesiyle gelir vergisi kanununa eklenen geçici madde ile yılı gelirlerine uygulanacak şekilde oranında arttırılmak suretiyle yılı gelirlerinin oranında fazla vergilendirilmesi amaçlanmıştıresas sayısı karar sayısı i̇ptale konu edilen yasa maddesinin her ne kadar ülke ekonomik koşullarının gerektirdiği finansman ihtiyacının karşılanması için konulduğu düşünülse dahi yetkilerle güçlendirilmiş devlet gücünün temel öğelerinden başlıcası olan vergilendirme adaletli davranışın ve hukuk güvenliğinin en belirgin biçimde yansıdığı alan olup bu alanda yapılacak olan yasal düzenlemelerin mükelleflerin geleceğe kaygısız ve güvenle bakabilmelerini sağlayacak belirsizliklere yer vermeyecek nitelikte istikrarlı düzenlemeler olması gerekir salt devlete kaynak sağlamak amacıyla yukarıda değinilen ilkelere duyarsız kalınarak ve vergi alanındaki güveni azaltacak şekilde yapılan yasal düzenlemelerin hukuk devleti nitelikleriyle bağdaştığından söz edilemez yukarıda açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin taraflardan birisinin ileri sürdüğü anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa tarafların bu konudaki iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan karar ile birlikte anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı yasanın maddesi uyarınca dava konusu olayda uygulanacak olan sayılı yasanın maddesiyle sayılı gelir vergisi kanununa eklenen geçici madde si anayasasının maddesinde yer alan sosyal hukuk devleti ilkesine aykırı görüldüğünden kanunun anayasa mahkemesine intikal ettirilmesine kararla birlikte dava dosyasının onaylı örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine ve anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına tc anayasasının sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca tarihinde oybirliği ile karar verildi
543
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin başvuru gerekçesi şöyledir dava ikinci öğretimde sınıf öğrencisi olan davacının döneme ilişkin olarak okul ücretini yasal ve ek sürede ödememesi nedeniyle yükseköğrenim kurumundan kaydının silinmesi işlemine karşı açılmıştır anayasanın maddesi herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir maddesi de kimse eğitim ve öğretim haklarından yoksun bırakılamaz öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir şeklindedir davalı idare işlemine neden olarak günlü sayılı resmi gazetede yayımlanan öğretim yılında yükseköğretim kurumlarında cari hizmet maliyetlerine öğrenci katkısı olarak alınacak katkı payı i̇le i̇kinci öğretim ücretlerinin tespitine dair esasları göstermiş olup bu esaslar bakanlar kurulunun sayılı kararıyla belirlenmiştir günlü sayılı resmi gazetede yayımlanan öğretim yılında yükseköğretim kurumlarında cari hizmet maliyetlerine öğrenci katkısı olarak alınacak katkı payı i̇le i̇kinci öğretim ücretlerinin tespitine dair esaslar da aynı nitelikte olup her iki esasların dayanağının günlü sayılı kanunun değişik maddesi ile günlü sayılı kanunun maddesi olduğu idarece ortaya konulmuştur sayılı kanunun maddesinin beşinci fıkrası öğrenci katkısını ödemeyenlerin kayıtları yapılmaz ve yenilenmez şeklindedir sayılı yükseköğretim kurumlarında i̇kili öğretim yapılması sayılı yükseköğretim kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi ve bu kanuna bir ek madde eklenmesi hakkında kanunun maddesinin beşinci fıkrası öğrenim ücretlerinin birinci taksitini ödemeyenlerin kayıtları yapılmaz ve yenilenmez i̇kinci taksitlerini ödemeyen öğrencilere ise bir aylık ek süre tanınır bu süre içerisinde de öğrenim ücretini kanuni faiziyle birlikte ödemeyen öğrencinin yükseköğretim kurumu ile ilişkisi kesilir hükmünü içermektedir i̇ncelenen dosyadan davacının yılında ikinci öğretime kaydını yaptırdığı öğretim yılı taksitini yasal ve ek sürede ödemediği için fakülte yönetim kurulu kararı ile ve günlü resmi gazetede yayımlanan esasların maddesine göre kaydının silindiği anlaşılmıştır yılına ait esasların ve yılına ait esasların maddesi tümüyle aynı olarak düzenlenmiş olup öğrenim ücretlerinin birinci taksitini ödemeyenlerin kayıtları yapılmaz ve yenilenmez i̇kinci taksitlerini ödemeyen öğrencilere ise bir aylık ek süre tanınır bu süre içerisinde de öğrenim ücretini kanuni faiziyle birlikte ödemeyen öğrencinin yükseköğretim kurumu ile ilişkisi kesilir şeklindediresas sayısı karar sayısı görüldüğü gibi esaslar sayılı yasanın maddesinin beşinci fıkrası ile tam bir paralellik içerisindedir böylelikle öğrenim ücretlerinin birinci taksitini ödemeyenlerin kayıtları yapılmadığı ve yenilenmediği halde birinci taksiti ödeyip birinci dönem okuyan öğrencilerin ikinci taksiti ödememesi halinde kayıtları silinmekte dolayısıyla yükseköğretim kurumuyla ilişkisi sonsuza dek kesilmektedir başka bir anlatımla öğrenci sınav kazanıp ücret ödeme koşuluyla sahip olduğu ve kullandığı eğitim hakkını bu ücreti eğitimin belli bir aşamasında ödememesi ödeyememesi nedeniyle derse veya sınava alınmama eğitim süresini uzatma ücret miktarını yükseltme gibi yaptırımlara uğratılmamakta doğrudan eğitimi sonlandırılmaktadır böylelikle birinci dönem ücret ödeyen öğrenci ile ikinci dönem ücret ödemeyen öğrencinin öğrenim hakkının kapsamı yasa ile farklı değerlendirilmekte ve birinci dönemin ücretini ödemeyenin öğrenim hakkı daraltılırken ikinci dönemin ücretini ödemeyenin öğrenim hakkı yok edilmektedir bu durumda sayılı yasanın maddesinin beşinci fıkrasındaki öğrencinin yükseköğretim kurumu ile ilişkisi kesilir ibaresi öğrenim hakkının kapsamı konusunda eşitsizliğe yol açtığı gibi kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkını ortadan kaldırmaktadır açıklanan nedenlerle anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrasına göre sayılı yasanın maddesinin beşinci fıkrasındaki öğrencinin yükseköğretim kurumu ile ilişkisi kesilir ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu görüşüyle itiraz yolu kullanılarak dosyadaki belgelerin örnekleri ile birlikte anayasa mahkemesine gönderilmesine tarihinde oybirliği ile karar verildi
509
esas sayısı karar sayısı davacı davasında özetle davalı şirketin sahibi olduğu plakalı aracın tarihinde yine sahibi olduğu plaklı aracın tarihinde davacının özel hukuk hükümleri çerçevesinde işletmekte olduğu otoyoldan geçiş ücretlerini ödemedikdiklerinden bahisle toplam tl geçiş ücreti ve araç sahibinin veya sürücünün ihlalli geçiş tarihinden itibaren gün içerisinde geçiş ücretini ödemediğinden sayılı yasanın maddesinin fıkrasındaki ve sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapan araç sahiplerinden işletici şirket tarafından geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücreti ile birlikte bu ücretin on katı tutarında ceza genelhükümlere göre tahsil edilir hükmü gereğince tl kanundan kaynaklanan ceza alacağı olduğunu günün sonrasında geçiş ücreti ve cezanın ödenmesi için çıkartılan ihtarname neticesinde araç sahibinin geçiş bedelini ödemesine rağmen kanundan kaynaklanan cezanın ödenmediğini bu nedenle ödenmeyen kısma ilişkin ankara i̇cra müdürlüğünün sayılı dosyasında icra takibinde bulundukları davalı borçlunun takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiştir davada uygulanacak konun hükümleri̇ davanın itirazın iptali davası olması gereğince i̇i̇knun maddesi hükümleri yanı sıra alacağın kanun ile hüküm altına alınan bir alacak olmasına göre sayılı yasanın maddesinin maddesi uygulanarak alacağın varlığı ve haklılık durumu dava da uyuşmazlık konusudur davacının ihlalli geçiş nedeniyle alacak iddiasına dayanak kanun hükümleri sayılı yasanın maddesinin fıkrası ve sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapan araç sahiplerinden işletici şirket tarafından geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücreti ile birlikte bu ücretin on katı tutarında ceza genel hükümlere göre tahsil edilir ücretin on katı fazlası olarak tahsil edilen ceza tutarının yüzde altmışı tahsilini izleyen ayın yedinci günü mesai bitimine kadar işletici şirket tarafından hazine payı olarak yıllık kurumlar vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesine şekli ve içeriği maliye bakanlığınca belirlenen bir bildirimle ödenir i̇şletici şirket tarafından hazine payının eksik bildirilmesi veya hiç bildirilmemesi ya da bildirildiği halde süresinde ödenmemesi halinde hazine payının ödenmesi gerektiği tarih ile tahsil edildiği tarih arasında geçen süreye sayılı kanunun inci maddesine göre uygulanacak gecikme zammı ile birlikte ilgili vergi dairesince sayılı kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilir sayılı yasanın maddesinin fıkrası ve sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından ücretsiz geçiş yapan araçlar işletici şirket tarafından bu maddenin yedinci fıkrasında öngörülen sürenin bitimini takip eden ilk iş gününde en yakın trafik kuruluşuna bildirilir sayılı yasanın maddesinin fıkrası geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapanlardan ödemesiz geçiş tarihini izleyen on beş gün içinde yükümlü olduğu geçiş ücretiniesas sayısı karar sayısı usulüne uygun olarak ödeyenlere bu maddenin birinci fıkrası ile beşinci fıkrasında belirtilen cezalar uygulanmaz şeklinde olup davacı bu yasal düzenlemeye istinaden fıkra çerçevesinde araç sahibine geçiş ücretinin katı ceza uygulayabileceğini fıkra gereğince ihlalli geçişten itibaren günlük cezası ödeme süresi içersinde araç sahibine ihbar yükümlülüğünün olmadığını durumun sürücü tarafından bilinebilir olduğu maddesi gereğince de günlük süre sonunda araç malikine yapılan ihtarın bildirim mahiyetinde olduğunu dolayısı ile araç sahibin bu aşamadan sonra geçiş ücreti yanı sıra kat ceza miktarını da araç malikinin ödemesi gerektiğini iddia etmektedir i̇tirazın konusu kanunlar anayasaya aykırı olamayacağı gibi uluslar arası sözleşmelerle korunan hakların çıkartılan kanunlar ihlal edilmesi ihlalin yasa ile yapılması halinde ihlali ortadan kaldırmaz örneğin avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi kapsamında koruna mülkiyet hakkına müdahale edilerek mülkiyet hakkının yasa ile haksız olarak sınırlanması halinde ilgili kanun anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmese dahi var olan ihlalin hukukiliği ortaya koymaz nitekim alacak hakları da avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi çerçevesinde mülkiyet hakkına ilişkin hükümler çerçevesinde korunduğundan kanunlarla yapılacak düzenleme ile orantısız olarak yaptırımlar öngörülmesi yaptırımların uygulanmasında hakkında yaptırım uygulanana yaptırımdan kurtulma fırsatının etkin şekilde tanınmaması mülkiyet hakkı yanı sıra sosyal ve hukuk devleti ilkesine de uygun düşmez anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir anayasa mahkemesinin tarihli kararı davacı özel hukuk hükümlerine tabi türk ticaret kanuna tabi şirket olup kar amacıyla otoyol işletmeciliği yapmaktadır hal böyle iken sayılı yasanın maddesinin fıkrasında davacıya kamusal faaliyet göre karayolları genel müdürlüğünün sahip olduğu hakları da aşar şekilde araç malikine bildirimde dahi bulunmadan kusur şartı aranmaksızın kat ceza uygulama hakkı verilmiş olup ilgili düzenleme anayasa ile belirlenen devletin hukuk devleti niteliği ile bağdaşmamaktadır kanunda belirlenen ceza miktarı özel hukuk hükümlerine tabi şirketin eşit koşullarda olması gereken hizmet alanlara karşı orantısız şekilde korunması sonucunu doğurmuştur yine yukarıda belirtiliği üzere devlete ait otoyolları ihlal edenler yönünden idari yaptırım öngörülmüş iken özel işletmeler açısından kat cezalı geçiş ücreti kararlaştırılmış olması kar gütme amacı gütmeyen devlet ticari kar gütme amacıyla kurulmuş şirket arasında dengeyi sağlamadığı gibi karayolları genel müdürlüğüne bağı otoyollarde ihllali geçişte araç malikine kabahatler kanunu çerçevesinde tebliğ ile indirimli ödeme hakkı sağlanmasına rağmen özel otoyol işletmelerinde bu hakkın araç maliklerine tanımaması da anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine ve anayasanın maddesinde düzenlenen ve devletin temel amaç ve görevleri içersinde kalan kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamak şeklinde görevleri ile bağdaşmakatadır özel otoyolların kar amacı güden işletmeler olması ücretlerinin de buna göre belirlenmesi özellikle i̇stanbul gibi gün içersinde çoklu kullanımın olduğu yerlerde uygulancak geçiş ücreti ve cezasının mülkiyet hakkını ihlal edebilecekesas sayısı karar sayısı boyutlara gelebildiği basına yansıyan örneklerden de görüldüğü üzere gerçekleşme ihtimali olmayan durumlar değildir bu nedenle yasanın maddesinin fıkrası anayasa aykırı görülmüştür yasanın maddesi yönünden ise ilgili kanunda araç sürücüne ilişkin cezanın tebliğine ilişkin bir düzenleme yer verilmemiş davacı otoyolun çıkışında bariyer olduğunu ve ücret kgs ogs yahut nakit veya kredi kartı ile ödeme yapılmadan bariyerin açılmadığını ayrıca sürücüye immza karşılığı olmasada bildirim yapıldığı ayrıca yasa da araç malikine bildirim yapılmasına gerek olmadığını iddia etmektedir yukarıdaki paragrafta da açıklandığı üzere taraflar arasındaki ilişkin özel hukuk ilişkisi olup paranın bir miktarının maliye hazinesine yatırılması sonucu değiştirmez yapılan yasal düzenleme ile ticari hükümler çerçevesinde verdiği hizmetin bedelini talep etme hakkı olan işletmeci yasal ile koruma altına alınarak kamusal güce bir hak tanınmıştır üstelik söz konusu hakkın kullanılması sırasında trafi para cezalarında uygulamaya benzer şekilde geçen sürücüye değil araç maliki kat cezadan sorumlu kılınmış belirtilen fıkra da cezalı dönemden önce araç malikine bildirim yapılmasına gerek görülmemiştir davacının kendisi hakkında yapılacak işlem nedeniyle bilgi sahibi olma hakkı kısıtlandığı gibi söz konusu günlük süre içersinde cezalı geçişler internet ortamında oluşturulacak sistem üzerinden öğrenme imkanı sağlanmadığından geçiş ihlali yapan sürücünün haklı bir sebeple ihlali geçişi bildiremeyeceği durumlarda göz ardı edilerek araç maliki kendisi hakkında yapılan işlemden bilgi sahibi olma hakkı verilmeden cezaya maruz bırakılmış yukarıdaki paragrafta belirtildiği üzere devlet karayollarında araç malikine verilen sürede ödeme halinde indirim imkanı sağlanmışken özel işletmelerde bu şekilde bir hak verilmemiştir alınan hizmet aynı nitelikte olup işletmenin kamuya ait olması veya özel ait olmasında farklılık gözeltilmesi ayrıca fıkrada bu maddenin yedinci fıkrasında öngörülen sürenin bitimini takip eden denilerek araç malikine bildirim gerekliliğinin açıkça ortada kaldırılması taraflar arasındaki hukuki ilişkin mahiyeti de nazara alındığında anayanın ve maddesine aykırı görülmüşütür yine sayılı yasanın maddesinin fıkrası fıkrası yönünden de araç sürücünün eyleminden dolayı araç malikinin cezadan sorumluluğunun başlangıcı kendi eyleminden değil sürücünün eylem tarihinden başlatılmış araç maliine ihbar yükümlülüğü aranmamış olması nedeniyle taraflar arasındaki hukuki ilişkin mahiyeti de nazara alındığında anayanın ve maddesine aykırı olduğu kanatine varılarak anayasa mahkemesine itiraz yoluna resen bavrulmuştur sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle i̇ş bu davada uygulanacak sayılı karayolları genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanun maddesinin ve fıkraları türkiye cumhuriyeti anayasasının maddelerine aykırı görüldüğünden türkiye cumhuriyeti anayasasının ve anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi gereğince anayasa mahkemesine itiraz yoluna başvurulmasına i̇tiraz yoluna ilişkin gerekçeli kararın ve dosyanın onaylı suretinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine anayasa mahkemesine müracaat edilmiş olması nedeniyle anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği kararın anayasanın maddesi gereğince anayasa mahkemesi kaydına alındığı tarihten itibaren beş ay süre ile bekletici mesele yapılmasına bu süre içerisinde bir karar verilmezse davanın yürürlükteki hükümlere göre sonuçlandırılmasına karar verildi
1,323
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir tbmm i̇çtüzüğünün inci maddesinin birinci fıkrasında cumhurbaşkanının anayasanın inci maddesinde yazılı nitelikleri taşıyan adaylar arasından anayasanın nci maddesi hükümlerine göre seçileceği hükme bağlanmıştır anayasanın nci maddesinin üçüncü fıkrasında cumhurbaşkanlığı seçiminde oylama yapılacağı oylamalar arasında en az er gün süre olacağı belirtilmiştir anayasa koyucu olayın önemi ve müstaceliyeti nedeniyle gerek oylamaların sayısını ve gerek oylamalar arasındaki süre hususunu açık ve tereddüde yer bırakmayacak şekilde düzenleme gereğini duymuştur hal böyle olmasına rağmen tarihli iptali istenen tbmm kararının c ve bendleri ile mayıs tarihindeki birinci oylamada toplantı yetersayısı olan sağlanamadığı taktirde birinci oylamanın mayıs tarihli birleşimde tekrarlanması toplantı yetersayısı sağlanması halinde ikinci oylamanın da aynı gün mayıs tarihli birleşimde saat da yapılması üçüncü ve dördüncü oylamaların ise mayıs cumartesi saat de ve mayıs günü saat da başlayacak birleşimlerde yapılması yolunda işlem tesis edilmiştir görüldüğü gibi anayasa mahkemesinin tarih esas karar sayılı yürürlüğü durdurma kararından sonra tarihinde başlayacak şekilde oylamanın er gün arayla yapılması imkanı olduğu halde mezkur meclis kararıyla anayasanın ilgili hükmü ihlal edilmiştir bir yandan fiilen tur oylama yolu açılmış bir yandan da turlar arasında bulunması gereken anayasanın nci maddesinin üçüncü fıkrasında zikredilen en az er gün süresi ilkesine uyulmamıştır her nedense ilk oylama mayıs tarihine ötelenmiş akabinde de mayıs tarihinde başlayan süreçte oylamalar arasında en az er gün bulunması ilkesine yönelik açık ihlaller yapılmıştır bu ihlaller meclis iradesini sakatlayacak boyuttadır i̇lk oylamayla sınırlı olarak ortada herhangi bir ihlalin bulunmadığı yolunda yapılacak muhtemel değerlendirmenin de hukuka uygun olmadığı kanısındayız zira cumhurbaşkanı seçimi takvimi bir bütündür diğer yandan mayıs tarihinde birinci turun tekrarlanması çoğunluk sağlandığı taktirde aynı gün ikinci oylamanın yapılması devamında da ve mayıs tarihlerinde ve oylamaların yapılmak istenilmesi seçim takvimini tümüyle etkileyen ve sakatlayan sonuçlar doğurmaktadır çünkü sözü edilen kararın c ve bentleri ile anayasanın cumhurbaşkanı seçiminde oylamalar arasında en az üç tam gün bulunmasına ilişkin nci maddesinin üçüncü fıkrası ihlal edilmektedir özellikle dikkatesas sayısı karar sayısı edildiğinde tekrarlanan ilk oylama ile ikinci oylamanın aynı tarihe getirilmiş olması bu ihlali çok somut bir hale getirmektedir anayasanın nci maddesinde cumhurbaşkanı seçimi oylama takviminin bir bütün olduğu oylamayı da içerecek biçimde yapılması gerektiği anlaşılmaktadır bugüne kadar yapılan uygulama da bu doğrultudadır ancak alınan karar terditli bir oylama düzenini ve dördü aşacak sayıda oylamayı göstermektedir toplantı yetersayısı ilk oylamada sağlanamadığı taktirde mayısta ilk oylamanın tekrarlanması durumunda ikinci oylamanın tekrarlanan ilk oylama ile aynı güne rastlanması ve fiilen gerçeklemesinin imkansız hale gelmesi sonucu ortaya çıkmaktadır bu ise anayasa koyucunun anayasanın nci maddesinin üçüncü fıkrasında getirmiş olduğu tüm esasların ihlali anlamına gelmektedir mayıs tarihli ilk oylamada yeterli çoğunluk sağlanamaması halinde ilk oylamanın mayıs tarihinde tekrarlanması gerekecektir takdirde ancak bir oylama daha takvime sığacak üçüncü ve dördüncü oylamaların yapılmasına da olanak kalmayacaktır anayasanın nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki düzenleme bir bütün olduğundan oylamalardaki aksama doğrudan doğruya tüm seçim takvimini etkileyecektir bu nedenle anayasanın nci maddesinin üçüncü fıkrasını tümüyle ihlal edecek bir uygulama kendisini gösterecektir i̇ptali istenen karar yukarıda açıklanan nedenlerle anayasaya aykırı bir işlem olduğu gibi anayasaya aykırı bir i̇çtüzük değişikliği niteliğini de taşımaktadır çünkü bu karar ile i̇çtüzüğün inci maddesinin birinci fıkrasındaki anayasanın nci maddesindeki hükümlere göre seçilir ibaresi oylama takvimi açısından uygulamanın anayasanın nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki esaslara değil tbmmnin vereceği karara göre oylamalar arasından en az er günlük ara verilmeden yapılabileceği sonucunu doğuracak biçimde değiştirilmiştir bu ise yukarıda da belirtildiği gibi anayasanın nci maddesinin üçüncü fıkrasına açıkça aykırıdır bu nedenle söz konusu tbmm kararının c ve bentlerinin iptal edilmesi gerekmektedir anayasanın inci maddesi i̇çtüzükleri anayasa mahkemesinin denetim alanları içerisine almıştır ancak anayasa mahkemesi denetimini yaparken işlemin taşıdığı adla bağlı kalmamakta denetim alanı içindeki işlemlerle aynı etki ve sonuçları doğuran aynı değerdeki işlemleri de denetim alanı içerisinde görmektedir söz konusu tbmm kararının c ve bentleri de eylemli bir i̇çtüzük değişikliği sonucunu doğuran i̇çtüzüğün bir hükmünü değiştiren işlemler olduğu için anayasa mahkemesinin denetim alanı içindedir bu nedenle söz konusu c ve bentlerinin anayasa mahkemesince denetlenerek iptal edilmesi gerekmektediresas sayısı karar sayısı yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ anayasaya aykırı eylemli bir içtüzük değişikliği niteliğini taşıyan söz konusu kararın c ve bentlerinin uygulamasının sürdürülmesine anayasa mahkemesince verilecek olan iptal kararının yürürlüğe girmesine kadar imkan tanınacak olursa cumhurbaşkanlığı seçiminin tüm oylamaları anayasaya aykırı bir nitelik taşıyacaktır bunun da cumhurbaşkanlığı seçiminin tüm aşamalarının meşruiyetini tartışmaya açık tutacağı cumhurbaşkanı seçimi konusundaki belirsizliği yaygınlaştıracağı hatta gecikilirse bu meşruiyet tartışmalarının kapsamına seçilecek cumhurbaşkanının yetkilerini kullanması halinde oluşacak işlemlerin de girmesine yol açacağı ortadadır böyle bir durum ise cumhurbaşkanının devletin başı olmak konumuna yaraşmayacağı gibi hukuk devleti ilkesi ile de bağdaşmaz çünkü bir hukuk devletinde hangi işlem için olursa olsun hukuki meşruiyeti sağlamak esastır bunun yapılamadığı durumlarda hukukun üstünlüğü ilkesi zedeleneceği gibi hukuka güven duygusu da ortadan kalkar yalnız devlet kurum ve kuruluşları bakımından değil fakat kişi hakları açısından da olumsuz etkiler ortaya çıkar bu nedenle bir hukuk devletinde yasama yargı ve yürütme organlarına düşen en öncelikli görev hukuk düzenini hukukun genel ilkelerine anayasaya ve kanunlara aykırı işlemlerden arındırmak devlet yaşamını ve kişi haklarını bu tür işlemlerin olumsuz ve sonradan giderilemeyecek etkilerinden korumaktır i̇ptal davasına konu edilen eylemli i̇çtüzük değişikliği niteliğindeki tbmm kararının yürürlüğünün iptal kararı yürürlüğe girinceye kadar durdurulması da hukuk düzenimizi anayasaya aykırı bir uygulamadan arındırmanın bu uygulamanın getireceği meşruiyet tartışmalarının devlet yaşamımız ve kişi hakları bakımından yol açabileceği olumsuz ve sonradan giderilemeyecek etkilerinden korumanın tek yoludur bu nedenle söz konusu tbmm kararının iptali istenen c ve bentlerinin iptal davası sonuçlanıp karar yürürlüğe girinceye kadar durdurulması da istenmiştir sonuç ve i̇stem tbmm i̇çtüzüğünün inci maddesinin birinci fıkrasındaki anayasanın nci maddesindeki hükümlere göre ibaresini eylemli olarak değiştiren yukarıda belirtilen tbmm kararının c ve bentlerinin iptaline ve iptal kararı yürürlüğe girinceye kadar yürürlüğünün durdurulmasına ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
929
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ne konu yasa hükümleri̇ ve i̇ptal gerekçeleri̇ dava dilekçesinde adı geçen kanunun ve maddelerinin anayasanın hangi maddelerine niçin aykırı olduğu ile ilgili görüşler özetle şöyledir i̇kinci madde bakanlar kuruluna devlet yatırım bankasını belli amaçlar için yeniden düzenleme yetki ve görevini vermektedir maddenin birinci ve ikinci fıkraları şöyledir bakanlar kurulu devlet yatırım bankasını mal ve hizmetlerin ithalat ve ihracatı ile yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinin dış yatırımların ve yurt içi yatırım malı imalat ve satışının kredilendirilmesi finansmanı desteklenmesi sigorta ve garanti edilmesi konularında özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirket halinde faaliyet göstermek üzere yeniden düzenler devlet yatırım bankasının tüzel kişiliğinin devam etmesi suretiyle anonim şirket nevine dönüştürülmesi ile ilgili esaslar intikal hükümleri bankanın ilgili olduğu bakanlığın tespiti bankanın unvanı maksat ve iştigal konuları sermaye yapısı idare ve temsili organlarının teşkili atama ve seçilme usulleri görev ve yetkileri denetlenmesi ve tasfiyesi ile ilgili hususlar bakanlar kurulu kararıyla belirlenir dava dilekçesinde bu iki fıkra ile getirilen düzenlemenin anayasanın yasama yetkisinin devredilemeyeceği ilkesini belirleyen maddesine ve egemenliğin kayıtsız şartsız türk milletine ait olduğunu belirleyen maddesine aykırı olduğu öne sürülmekte ve aynen şu gerekçeye dayanılmaktadır gerek bankanın özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirket halinde organizasyonu ve gerekse amacı gerçekleştirecek tüm çalışmalar konusundaki ilke ve esaslar bakanlar kurulunca düzenlenecektir bu konularda yetkiler tümüyle bakanlar kuruluna bırakılmıştır bütün bunlar yasama yetkisinin devri mahiyetindedir bunları dilediği gibi dilediği yönde düzenlemek dilediği gibi değiştirmek bakanlar kuruluna verilmiştir bakanlar kuruluna böylesine keyfi davranmak hiçbir kayıt koşula bağlı olmaksızın düzenleme yetkisi vermek egemenlik ilkesiyle de bağdaşmaz bu nedenle yasanın bu maddesi anayasanın yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez diyen maddesine anayasanın egemenlik başlığını taşıyan maddesine de aykırı bulunmaktadır dilekçede ayrıca bu banka hiçbir merci tarafından denetlenmeyecektir banka denetim dışı tutulmuştur iddiası öne sürülerek bu durumun anayasanın maddesine ve sayıştay başlıklı maddesine aykırı olduğu ifade edilmiştir yine dilekçede bankanın tüm organizasyonu bakanlar kuruluna verilmiştir bakanlar kurulu bu yetkiyle bu bankada görev yapacak kamu görevlilerine ilişkin tüm hususları düzenleyecektir denilerek söz konusu maddenin bu açıdan anayasanın maddesine aykırı bulunduğu iddia edilmektediresas sayısı karar sayısı dilekçede sözkonusu maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarının da anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu iddia edilmektedir bu iddianın yöneltildiği maddenin üçüncü ve dördüncü fıkraları şöyledir bakanlar kurulu kararı gözönünde tutularak hazırlanacak banka esas mukavelesi türk ticaret kanununun anonim şirketlerin kuruluşuna ilişkin hükümler uygulanmaksızın ticaret siciline tescil ve ilan edilir banka esas mukavelesindeki değişiklikler de aynı usule tabidir bakanlar kurulu kararında düzenlenmeyen hususlarda türk ticaret kanunu hükümleri uygulanır bu düzenlemeyle ilgili olarak dava dilekçesinde şu iddia öne sürülmüştür buna göre bakanlar kurulu hem yasa ile düzenlenmesi gereken konuları kendisi düzenleyecek ve hem de bir bakıma aldığı kararlarla türk ticaret kanununun ilgili hükümlerinin yürürlüğünü ortadan kaldıracaktır bu hem yetki devri mahiyetinde ve hem de bakanlar kurulunu doğrudan doğruya yasama organı gibi hareket etmesi esasını getirdiğinden her iki fıkra da devletimizin bir hukuk devleti olduğu esasını hükme bağlayan anayasanın maddesi ve yasama yetkisinin devredilemeyeceğini emreden maddesine aykırı bulunmaktadır dava dilekçesinde bu gerekçelere dayanarak adıgeçen yasanın maddesinin tümüyle iptali talep edilmektedir sözkonusu yasanın maddesi ise şöyledir bakanlar kurulu bankaya nci maddedeki faaliyetleri gerçekleştirmek üzere bütçe fonlar bankalar ve diğer kaynaklardan tahsis edilecek imkânları belirlemeye ve bunların kullanımını yönlendirmeye yetkilidir dava dilekçesinde bakanlar kuruluna bu madde ile verilen yetkinin sınırsız kayıtsız ve koşulsuz bir yetki olduğu ve sözkonusu düzenlemelerin yasa ile yapılacak düzenlemeler olduğu öne sürülerek bu maddenin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu başkaca bir gerekçe gösterilmeden iddia edilmiştir yasanın mevzuat başlıklı maddesi şu düzenlemeyi getirmiştir banka için anonim şirket haline dönüştürüldüğü tarihten itibaren sayılı kamu i̇ktisadi teşebbüsleri hakkında kanun hükmünde kararname hükümleri sayılı bankalar kanununun kalkınma ve yatırım bankalarıyla ilgili olanlar dışındaki hükümleri sayılı devlet i̇hale kanunu hükümleri sayılı muhasebe umumiye kanunu hükümleri sayılı taşıt kanunu hükümleri ve sayılı türk ticaret kanununun anonim şirket kuruluşuna ilişkin hükümleri uygulanmaz dava dilekçesinde bu maddenin yasama yetkisinin bakanlar kuruluna veya bankanın yetkili organlarına devrinden başka bir şey değildir yetki devri burada tartışma götürmez biçimde açık ve nettir şeklinde bir iddia ile anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu öne sürülmekte ve iptali istenmektediresas sayısı karar sayısı sermayeye i̇ştirak başlığını taşıyan madde onbeş bentten oluşan ve sermaye şirketlerinin sermaye yapılarının güçlendirilmesi ile ilgili faaliyetleri düzenleyen bir maddedir dava dilekçesinde evvela bu maddenin ve bentleri üzerinde durulmuştur sözkonusu bentler şöyledir teklifin kurula sunulması şirket genel kurulu kararından itibaren bir ay içinde teklifte bulunan banka veya bankalar hazine ve dış ticaret müsteşarlığının bağlı olduğu bakan ve maliye ve gümrük bakanından oluşan kurula teklif sunabilir kurul onayı kurul kendisine sunulan teklifi inceledikten sonra getirilen tekliflerin anonim şirketin sermaye yapısının güçlenmesine yardımcı olacağı kanaatine varırsa uygulanmasına karar verir kurulun kararları başbakanın onayı ile tekemmül eder kurulun teklifi uygun görmemesi halinde şirket genel kurulunun kararı geçerliliğini kaybeder bu iki bentle ilgili olarak öne sürülen iddia dilekçeden aynen alınan şu paragrafla özetlenebilir kurul bu maddeye göre aynı nedenlerle batmış olan iki şirketten bir tanesinin kurtarılmasına karar verebilecek ve diğeri böyle bir olanaktan yararlandırılmayabilecektir çünkü bu madde kurtarmanın diğer bir ifadeyle sermayeye iştirakin koşullarını objektif ve genel kurallara bağlamamış yasa ile düzenlenmesi gereken bu konulan kurul adındaki iki bakana ve başbakanın sübjektif değerlendirmelerine bırakmıştır bu nedenle sözkonusu ve bentlerinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu iddia edilmiştir dilekçede sözkonusu maddenin bendi üzerinde de durulmakta ve bu bentte yer alan teklife katılmayan bankaların ve bu diğer kişilerin alacakları alacakların sermayeye dönüşümü nedeniyle banka veya bankalara verilecek hisse senetleri nci maddeye göre satılıncaya kadar faizsiz ertelenir ancak erteleme süresi yılı geçtiği takdirde ertelenen bu alacaklar için erteleme yılını takip eden beşinci yılın sonundan başlamak üzere tc merkez bankasınca kısa vadeli kredilerde uygulanan genel reeskont oranının dörtte biri kadar faiz uygulanır ibaresinin mülkiyet hakkının ihlali olduğu ve bu nedenle anayasanın maddesine aykırı olduğu öne sürülmektedir dilekçeye bu hüküm mülkiyet hakkının ihlalidir bir bakıma yasal kılıfa sokulmuş gasptır burada kamu yararı amacıyla mülkiyet sınırlanmasından bahsedilemez dava dilekçesinde maddenin bendinin son cümlesinin de anayasaya aykırı olduğu iddia edilmiştir sözkonusu son cümle bu hususda şirket genel kurulu kararı aleyhine toplantı ve karar nisabı gibi usulî işlemler hariç iptal davası açılamaz hükmünü getirmektediresas sayısı karar sayısı dilekçede bu hükmün hem çoğunluğun aldığı kararlardan zarar gören alacaklının hak aramasını ortadan kaldırdığı için anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesine ve hem de yargı yolunun kapanması nedeniyle i̇darenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır diyen maddesine aykırı olduğu iddia edilmiştir dilekçede anayasaya aykırılığı öne sürülen madde şöyle düzenlenmiştir bankalar tarafından borçlarına karşılık bu kanun hükümleri gereğince hisse senedi alınan şirketlerin amme borçlarını sayılı kanun çerçevesinde sosyal sigortalar kurumuna olan borçlarını ise sayılı sosyal sigortalar kanunu çerçevesinde beş yılı geçmemek üzere kurul tecil etmeye yetkilidir bakanlar kurulu bu şekilde yapılacak teciller için uygulanacak olan tecil faizini maliye ve gümrük bakanlığı tarafından tesbit edilen cari tecil faizinin yarısına kadar indirmeye yetkilidir dava dilekçesinde bu düzenlemenin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu öne sürülmekte ve şu gerekçeye dayanılmaktadır bu hükümde borçların tecilinin hangi nedenlerle hangi koşullarda erteleneceği konusunda bir ölçü bir ilke veya bir kriter yoktur bunlar yasa ile düzenlenmesi gereken konulardır i̇ki bakandan oluşan kurul bu konuda sınırsız kayıtsız ve koşulsuz yetkilendirilmektedir böyle bir yetki hukuk devletinde olası değildir bu hükümle hem yasama yetkisi devredilmekte hem de hukuksuz hareket etme işlem yapma olanağı sağlanmaktadır ayrıca kurul dilediği şirkete bu yetkiyi uygulayabileceği dilediğine uygulamayacağı için şirketler arasında ayrıcalık yaratabilecektir dilekçede aynı nedenlerle sözkonusu maddenin ikinci fıkrasında yeralan ve bakanlar kuruluna ertelenen borçlara uygulanacak tecil faizini yarıya indirme yetkisi veren düzenlemenin de anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu öne sürülmekte ve iptali talep edilmektedir dava konusu madde modern teknolojiyi teşvik başlığını taşımakta olup şu hükmü içermektedir kamu i̇ktisadi teşebbüslerinin özelleştirilmesiyle elde edilen kaynaklardan kamu ortaklığı fonuna ayrılan kısımdan toplu konut ve kamu ortaklığı kurulu kararıyla modern teknolojiyi getiren yatırımlara ortak olunabilir dava dilekçesinde bu madde ile toplu konut ve kamu ortaklığı kuruluna koşulları ve ilkeleri belirlenmemiş toplu bir yetki tanındığı ve modern teknoloji deyiminin sübjektif yorumlara ve değerlendirmelere müsait bir tabir olduğu öne sürülerek maddenin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu başkaca bir gerekçe gösterilmeksizin iddia edilmekte iptali istenmektedir
1,309
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ yerel mahkemenin başvuru kararının gerekçesi bulunmayıp günlü ara kararına dayanan istem yazısı aynen şöyledir mahkememizin esas sayısı dosyası ile devam etmekte olan tapu iptali ve tescil davasının duruşması sırasında davacı vekili tarafından sky nın geçici maddesinin anayasaya aykırı olduğu nci maddenin getiriliş sebebi ile çelişkili bulunduğu iddiasıyla anayasaya aykırılık ileri sürülmüş ve dosyanın anayasa mahkemesine intikali talep edilmiştir mahkememiz talebi uygun görerek mahkeme dosyası içindeki tüm belgelerin birer suretleri çıkartılıp tastik edilerek ilişikte yüksek anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihli ara kararı ile karar verilmiştir
90
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇ti̇raz konusu fikra anayasanin maddesi̇ne aykiridir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu hükmüne yer verilmiştir hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilmesinin unsurlarından biri belirlilik ilkesidir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey yasadan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bilmelidir ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlar hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar i̇tiraz konusu fıkrada durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre uyarma kınama geçici olarak mesleki faaliyetten alıkoyma veya meslekten çıkarma cezalarından biri verilmektedir hangi fiile hangi ceza verileceği hususunun açık ve net bir biçimde ortaya konmaması belirlilik ilkesini zedelemekte olup bu sebeple fıkranın iptali gerekmektedir i̇ti̇raz konusu fikra anayasanin maddesi̇ne aykiridir anayasanın maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu bu yetkinin devredilemeyeceği kuralına yer verilmiştir egemenliğin sahibi olan millet adına yetki kullanan yasama organı yasama erkinin asli sahibidir böyle bir yetkiden kendi iradesi ile bile vazgeçmesi söz konusu olamaz yasama yetkisinin devredilmezliğinin mutlak bir ilke olmayışı tbmmnin çıkaracağı yetki yasalarıyla bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesi gibi bizzat anayasanın kendisinde istisnai kurallar bulunması konumuzun dışındadır yasama yetkisi asli bir yetki olduğundan ve türk hukukunda yasayla düzenleme alanı konu itibariyle sınırlandırılmadığından yasama yetkisinin genelliği yasama organı dilediği alanı kuşkusuz anayasa ilkelerine uygun olmak koşuluyla düzenleme yetkisini haizdir yasayla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların yasa metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder ancak temel ilkeler konulup çerçeve çizildikten sonra uzmanlık ve teknik konulara ilişkin ayrıntıların belirlenmesi yürütme organının takdirine bırakılabiliresas sayısı karar sayısı bu bakımdan yasama organının temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakmaması gerekir anayasa mahkemesinin sayılı kararı oysa sayılı yasanın itiraza konu geçici maddesinin fıkrasında hangi eylemlere hangi disiplin cezasının uygulanacağı açıkça belirtilmeyerek idareye disiplin cezası fiillerini belirleme hak ve yetkisi verilmiştir bu nedenle yasama yetkisinin devredilmezliğini öngören anayasanın maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır i̇ti̇raz konusu fikra anayasanin maddesi̇ne aykiridir anayasanın maddesinin ilk fıkrasında kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılmaz denilerek suçun yasallığı üçüncü fıkrasında da ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur denilerek cezanın yasallığı ilkesi vurgulanmıştır suç ve cezanın yasallığı ilkesi anayasanın yasaklayıcı ve buyurucu kuralları ile gerek toplum yaşamı gerek kişi hak ve özgürlükleri yönlerinden getirdiği güvencelere aykırı olmamak koşuluyla bu konuda gerekli düzenlemeleri yapma yetkisinin yalnız yasa koyucuya ilişkin olmasını zorunlu kılar bu ilkenin esası kişilerin yasak eylemleri ve bunlar karşılığında verilecek cezaları önceden bilmelerini sağlamak düşüncesine dayanmaktadır suç ve cezaların yalnızca yasayla konulup kaldırılması da yeterli olmayıp kuralların kuşkuya yer vermeyecek biçimde açık ve sınırlarının da belli olması gerekir anayasanın maddesinde idari ve adli cezalar arasında bir ayrım yapılmadığından disiplin cezaları da bu maddede öngörülen ilkelere tabidir i̇tiraza konu fıkra durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre sayılan disiplin cezalarının verileceğini belirterek idareye geniş bir takdir hakkı ve yetkisi tanımaktadır genel ceza normu incelendiğinde cezai hükümler içeren normların açık hareket unsurunu yalın bir şekilde ortaya koyar ve hangi hareketin karşılığının hangi disiplin cezasını gerektirdiğini açıklar nitelikte olması gerekmektedir disiplin suçlarının neler olduğunun tek tek sayılmaması ve belirtilmemesi hangi fiile hangi ceza verileceğinin açık ve net bir biçimde ortaya konmaması nedeniyle sayılı gümrük kanununun geçici fıkrasında disiplin suçuna ilişkin kanuni unsur bulunmamaktadır i̇dare kanun koyucunun disiplin suçu olarak belirtmediği herhangi bir fiili cezalandırmaktadır bu husus açık bir şekilde suç ve cezalara ilişkin esasları anlatan anayasanın maddesine aykırı olup kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesine ters düşmektedir sonuç açıklanan nedenlerle anayasanın ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak olan bir kanun hükmünün anayasaya aykırı olduğu kanısını gösteren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektirdiğini düzenleyen sayılı kanunun maddesinin fıkrası gereğince sayılı gümrük kanununun geçici maddesinin fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaati ile iptali ve bakılan davalar açısından bu hükmün uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi için iptali istenilenesas sayısı karar sayısı fıkranın yürürlüğünün durdurulması istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına ve dosyadaki belgelerin onaylı birer örneklerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine davanın anayasa mahkemesinin vereceği karara kadar bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
750
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümünde aynen şöyle denilmektedir haziran tarihli ve sayılı resmî gazete ile yayımlanan gün ve sayılı ticaret ve sanayi odaları ticaret odaları sanayi odaları deniz ticaret odaları ticaret borsaları ve türkiye ticaret sanayi deniz ticaret odaları ve ticaret borsaları birliği kanununda değişiklik yapılması hakkında kanun hükmünde kararname taşıdığı hükümler ve yaptığı düzenlemeler bakımından tümü itibariyle dava konusu edilen gün ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin istihsalinde anayasanın ve maddelerinde ve bu maddeler muvacehesinde bir çok yetki kanunu yada kanun hükmünde kararnamenin iptalini öngören anayasa mahkemesinin kararlarında belirtilen kriterlerin olmadığı görülecektir zira söz konusu kanun hükmünde kararname ile tarihli ve sayılı kanunda yapılan değişiklikler ve getirilen yeni hükümler kanun hükmünde kararnamelerle düzenleme yapmayı gerektirecek kadar acil zaruri ve beklemeye tahammülü olmayan konular değildir hukuk devleti anlayışı içerisinde aslolan anayasanın ve maddelerinde yer alan ilkeler doğrultusunda kanun kurallarının yasama organı marifetiyle düzenlenilmesidir anayasanın bu kurallar gereğince de ticaret odaları ile borsalar konusunda sayılı kanunda gerekli düzenlemenin yapılması amacıyla bakanlar kurulunca hazırlanarak türkiye büyük millet meclisi başkanlığına sunulmuş bulunan kanun tasarısı yasama organının ilgili ihtisas komisyonlarında incelenerek belirli ve sınırlı bir yasama organı iradesini de havi olarak mart tarihinde sıra sayısıyla türkiye büyük millet meclisinin gündeminin tarihi itibariyle sırasında yine bu tarih itibariyle bir yılı aşkın bir zamandan beri bekletilmekte olduğu konunun ivedilik ve zarurilik durumundaki ciddiyeti açıkca ortaya koymaktadır sayılı kanun hükmünde kararnameye konu edilen hususların gerçekten yüksek mahkememizin bir çok kararlarında da önemli bir prensip ve ölçüt olarak ortaya konduğu gibi aciliyet ve zarurilik olsa ve bu kanaat ve düşüncede de bakanlar kurulu bir samimiyet ve gerçekçiliğin içinde bulunsa idi i̇çtüzük hükümlerine göre bir çok konuda olduğu üzere ön sıralara alınma talebinde bulunarak konunun bir an önce yasama organının genel kurulunda da görüşülmesini sağlayarak anayasa kurallarına ve bu alandaki yargı kararlarına uygun olarak kanunlaşmasını gerçekleştirebilirlerdi yüksek mahkemenizin müesses bir çok iptal kararlarında olduğu üzere sayılı kanun hükmünde kararnameye konu edilen hususların hiç birisinde ne uluslararası ilişkilerimiz ve ne de ülke şartlarımız açısından bir ivedilik ve zaruret halinin bulunduğunu söylemek mümkün görülmemektedir yüksek mahkemenizden sadır olan bir çok iptal kararlarında da ifade edildiği üzere kanun hükmünde kararname ile yapılacak düzenlemelerin ivedi ve zorunlu hallere inhisar etmesi ve kişi haklarına kısıtlamalar getirmemesi şarttır kişi haklarına muhtelif şekillerde sınırlamalar ve çeşitli mali mükellefiyetlerin getirilmesi yanında ivedilik ve zorunluluk halleri bulunmaksızın bir konunun kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenmesi düşünülemez diğer taraftan tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin anayasal ve hukuki dayanağı yoktur zira bu kanun hükmünde kararnamenin istihsaline dayanak teşkil eden tarih ve sayılı yetki kanununun hükümet tasarısında ticaret ve sanayiesas sayısı karar sayısı odaları ticaret odaları sanayi odaları deniz ticaret odaları ticaret borsaları ve türkiye odalar ve borsalar birliği hakkındaki sayılı kanunla ilgili olarak bir yetki talebi bulunmamaktadır bakanlar kurulunun arzulamadığı bir konuda bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin verilmesi tam anlamıyla bir yetki devridir her ne kadar yasama organına intikal eden bir kanun teklif veya tasarısının yasama organınca aynen kabul edileceğine dair bir kural yoksa da anayasasının maddesinde yer alan ögeler dahilinde bakanlar kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarmak amacıyla yasama organından talebine ilişkin yetki kanunu tasarılarını diğer kanun tasarıları mesabesinde görmek imkanı yoktur anayasanın ve maddeleri çerçevesinde bakanlar kurulunun yetki talebini müspet ya da menfi olarak sonuçlandırmak durumunda bulunan yasama organı talep konusunu daraltabileceği gibi hükümet tasarısında olmayan bir seri kısıtlama ve ilkeler öngörebilir çünkü bakanlar kuruluna verilecek yetki yasamanın görev alanını ilgilendirmekle bir nevi yetki devridir yetkiyi devreden organ bunun kullanım şartlarını da belirleme yetkisini haizdir ancak bu manada bakanlar kurulunca istenilmeyen bir konu veya mevzuatın bakanlar kurulunca düzenlenilmesi amacıyla yetki kanunu kapsamına dahil etmek anayasaya uygun düşmez gün ve sayılı yetki kanununa mehaz tasarının meclis komisyonlarında görüşülmesi sırasında değiştirildiği görülmektedir hükümet tarafından hazırlanan kanun tasarılarının veya milletvekillerince verilen kanun tekliflerinin yasama organında görüşülmesi esnasında aynen kabul edileceği yolunda bir kural yoktur tasarı veya tekliflerin değiştirilerek kabulü yeni hükümlerin ilave edilebileceği tabiidir ancak yetki kanunlarını bu esasın dışında mütalâ etmek gerekir hükümetin kanun hükmünde kararnamelerle düzenleme yapmak istediği bir konunun kapsamının daraltılması tabii görülebilir kapsamın genişletilmesi asla düşünülemez hele hükümetin istemediği alan ve konularda sınırsızlık ve belirsizlik yaratacak bir biçimde yetki verilmesi gerçek anlamda yetki devrini ortaya koyar ki bu da anayasanın genel ilke ve prensiplerine aykırı olur dava konusu yetki kanununun hükümet tasarısında tarım satış kooperatifleri ve birlikleri olduğu halde kanunda yer almamaktadır bu tabii bir sonuçtur ancak kanunda hükümet tasarısında bulunmayan ticaret ve sanayi odaları ticaret odaları sanayi odaları deniz ticaret odaları ticaret borsaları türkiye odalar ve borsalar birliği gibi çok geniş alanlara yayılan mevzuat ilave edilmiştir anayasanın gerek maddesi ve gerekse ve maddelerinde yeralan kurallar doğrultusunda yasama organınca hükümetin talep etmediği bir veya birden ziyade konularda hükümete kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilemez böyle bir uygulama tam ve kesin anlamıyla yetki devri olur ve anayasanın maddesine aykırılık oluşturur dava konusu edilen sayılı yetki kanunu hükümete bakanlar kurulu ekonomik ve sosyal hayatımızı çok yakından ilgilendiren ticaret ve sanayi odaları ticaret odaları sanayi odaları deniz ticaret odaları ticaret borsaları ve türkiye odalar ve borsalar birliği hakkındaki tarih ve sayılı kanunda düzenlemeler yapmak üzere kanun hükmünde kararnameler çıkarma yetkisi vermektedir anayasa mahkemesince ittihaz olunan muhtelif iptal kararlarında hükümetlere çok ivedi ve zaruret hallerinde belirli bir maksat ve konuda kanun hükmünde kararname çıkartma yetkisi verilebileceği anayasayla türkiye büyük millet meclisine verilmiş bulunan kanunesas sayısı karar sayısı yapma ve kural koyma yetkisinin çok ivedi ve zaruri haller dışında hükümete verilemiyeceği dolayısıyla acil ve zorunlu olmayan konularda kanun hükmünde kararname düzenleme yoluna gidilemeyeceği ifade edilerek bu tür kanun hükmünde kararnamelerin anayasaya aykırı olacağı vurgulanmıştır belirli bir yetki kanununa dayanılarak kanun hükmünde kararnamelerle yapılacak düzenleme konusunun ivedi ve zorunlu hallere inhisar etmesi öngörülmüştür hükümet tasarısında yer almayan ve fakat meclis müzakereleri esnasında yetki kanunu kapsamına dahil edilen konuların ivedi ve zaruruliğinden bahsedilemez zira türkiye büyük millet meclisinin her hangi bir konunun ivedi ve zaruri olduğu hususunda beyanı mümkün değildir yasama organı zaruri ve ivedi gördüğü bir konuyu kanun olarak düzenleme yetki ve görevi ile mücehhezdir hükümetin takdirinde olan veya hükümetin takdirine bırakılan bir konunun ivedi ve zorunlu hallerden olduğunu söylemek mümkün olmadığı gibi böyle bir düzenleme bakanlar kurulunun görevlerine müdahale anlamını da taşır ki bu durumda anayasanın kuvvetler ayrılığı ilkesine ve dolayısıyla ve maddelerine aykırılık teşkil eder tarih ve sayılı kanunda yapılması düşünülen bu değişikliğin yasama organındaki seyri göstermektedir ki konunun ivediliği ve zarureti yoktur bu nitelikte olan bir konunun da hele yasama organının gündeminde de bulunduğu gözönüne alındığında kanun hükmünde kararname konusu yapılmasının anayasanın ve maddeleriyle ve maddelerine de aykırı olduğu düşünülmektedir zira yasama organının gündeminde bulunan bir kanun konusunun kanun hükmünde kararname ile düzenlenilmesi bakanlar kurulu açısından yetki gasbı ve yasamanın görevlerine müdahale yasama organı açısından da açıkca yetki devri niteliği taşımaktadır böyle bir uygulama da anayasa kurallarına aykırılık teşkil eder bu sebeplerle gün ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin tümü itibariyle anayasal ve hukuki dayanaktan yoksun olup anayasanın yukarıda arzedilen hükümlerine aykırı bulunduğu ve iptali gerektiği düşünülmektedir gün ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin tümü üzerindeki anayasanın muhtelif kurallarına aykırı olduğu hususunda dava dilekçemizin iptal gerekçelerimiz bölümünde beyan edilen açıklamalar dışında dava konusu edilen kanun hükmünde kararnamenin çerçeve birinci maddesiyle sayılı kanunun ikinci maddesi değiştirilmek suretiyle nüfusu nin altında kalan ilçelerde ticaret ve sanayi odalarının kurulması önlenilmektedir ayrıca adet tacir veya sanayicinin bulunmadığı yerlerde keza oda kurulması yasaklanmaktadır madde metninde her ne kadar yasaktır ibaresi yoksa da yukarıda sözkonusu edilen kriterler şart koşulduğunda bu şartları haiz bulunmayan yerlerde oda kurulamayacaktır oysa yeni düzenlemeden önceki ikinci madde de ticaret siciline kayıtlı tacirlerin inin isteği ve en az veya kıstası gibi yapılması mümkün olan bir sayı öngörülerek doğrudan kişi haklarıyla bağdaşır demokratik bir düzenleme mevcut iken demokratikleşme adıyla anti demokratik ve kişi haklarını sınırlayan bir düzenleme yapılmıştır keza benzer düzenleme sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasının ilk paragrafını değiştiren çerçeve madde de aynı nitelik ve mahiyettedir anayasamıza göre herkesin hiç bir kısıtlama olmaksızın serbestçe mesleki faaliyette bulunabileceği gibi bu meslek erbabının mesleki dayanışmalarını sağlamak üzere teşkilatlanabilecekleri mümkün kılınmıştır bu mesleki teşekküller her ne kadar dernek adıyla tarif edilmemişlerse de netice itibariyle dernek mahiyetinde kurulan mesleki teşekküllerdir buesas sayısı karar sayısı tür mesleki teşekküllerin kurulmasında ulaşılması mümkün olmayacak sınırlamaların getirilmesi tacir veya sanayicilerin kişilik ve mesleki haklarına müdahaledir anayasanın beşinci maddesi devlete kişilerin temel hak ve hürriyetlerinin geliştirilmesi onların sosyal ve ekonomik alanda karşılaşacakları engelleri kaldırmasını emredicidir ne varki sayılı kanun hükmünde kararnamenin ve maddeleriyle sayılı kanunun ve maddelerinde yapılan düzenleme mevcut sınırlamaları kaldıracağı yerde daha da ağırlaştırmak suretiyle temel hak ve hürriyetleri ihlal edici bir nitelik taşımaktadır dolayısıyla bu düzenleme anayasanın ve maddelerine ve keza maddenin mahiyeti itibariyle anayasanın maddesindeki kanun hükmünde kararnamelerde düzenleme yapılamıyacak konulara da girmesi sebebiyle bu maddeye de aykırı bulunan ve bu sebeple de sayılı kanun hükmünde kararnamenin ve maddelerinin iptali gerektiği düşünülmektedir gün ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinde geçen tarihli ve sayılı mal bildiriminde bulunulması rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele kanununun maddesinin bendi ile maddesinin bendi ibaresiyle yetki kanununun kapsamı dışında kalan bir kanun tadil edilmektedir mal beyanı ile i̇lgili sayılı kanun sayılı yetki kanunu kapsamında bulunmadığına göre bu kanunla ilgili bir düzenlemenin kanun hükmünde kararname ile yapılması mümkün görülmemektedir diğer taraftan bu düzenleme ile aynı statüde bulunan noterler birliği türk hava kurumu kızılay gazete sahipleri ve şirketleri ve benzeri kuruluşlar aleyhine ve sayılı kanuna tabi odalar ve borsalar lehine bir düzenleme yapılmakla anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesi zedelenmektedir anayasanın ve maddeleri muvacehesinde sayılı kanuna tabi odalar birlikler kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları olmakla bu odaların yönetim ve denetim birimlerinde görev alanların mal bildiriminde bulunulması kadar tabii bir düzenleme olamaz bu sebeplerle sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinde geçen tarihli ve sayılı mal bildiriminde bulunulması rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele kanununun maddesinin bendi ile maddesinin bendi cümlesi anayasanın ve maddelerine aykırı olmakla bu hükmün iptali gerektiği düşünülmektedir tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici ikinci maddesi odalarla bunların konsey üyelerinin ve birlik yönetim kurulu seçimlerini ertelemek suretiyle mevcut yönetimin görev süresini yılına kadar uzatmak gibi anti demokratik bir düzenleme getirmektedir sayılı kanunun birlik yönetim kurullarının görev sürelerini belirleyen maddesine göre bu süre iki yıldır sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesiyle yapılan düzenleme ile bu süre yine iki yıl olarak muhafaza edilmektedir burada bir uzatma yapılmadığına göre mevcut yönetim birimlerine seçilmiş bulunanların görev sürelerinin uzatılması insanların ve meslek kuruluşlarını meydana getiren tacir veya sanayicilerin seçme ve seçilme gibi en temel hak ve hürriyetlerinin geçici olarak da olsa elinden alınması anlamını taşırki böyle bir düzenleme de anayasanın temel hak ve hürriyetlere ilişkin hükümleriyle maddesinin ruhunada aykırıdır zira bu süre uzatımını haklı ve makul gösterebilecek hiç bir haklı ve geçerli neden bulunmamaktadır böyle bir düzenleme yetki kanunun amacına da tersesas sayısı karar sayısı bir düzenleme olmakla sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici maddesinin de iptali gerektiği düşünülmektedir bu genel açıklamalar muvacehesinde tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin tümü anayasanın maddelerine ve geçici maddeleriyle maddesindeki tarih ve sayılı kanunun iki fıkrasının kaldırılmasına dair olan hükmü anayasanın ve maddelerine aykırı bulunduğu ve iptalleri gerektiği düşünülmektedir iii gün ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin anayasanın ve maddelerine aykırılıkları anayasanın ve maddelerine aykırılık anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti bir hukuk devletidir denilmektedir hukuk devleti olmanın da kendine özgü kuralları vardır bu kuralların başında icra organlarının yargı organlarının ve yasamanın anayasada ifadesini bulan ilke ve kurallara uygun olarak faaliyette bulunmaları gelir anayasaya uygun olarak yürürlüğe konulmuş bulunan kanunları tarafsız ve adil bir anlayış içinde uygulamak gücünü anayasadan alan yargı organlarının kararlarını tam ve eksiksiz yerine getirmek yanında hem anayasa kurallarını ve hemde yargı kararlarında yer alan ilke ve esasları gözönünde bulundurmak suretiyle hükümet etmek ve yasama faaliyetini yürütmek icra organlarıyla yasamanın görev ve sorumluluğundadır anayasa mahkemesinin bir çok iptal kararlarında da ifade edildiği üzere kanun hükmünde kararname ile düzenlenilmesinde ivedilik ve zorunluluk bulunmayan ticaret odaları ve borsalar birliğini düzenleyen sayılı kanunda hükümete kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesi kadar bu alanda kanun hükmünde kararname ile düzenlemeler yapmak ve bu düzenleme meyanında kişi haklarını sınırlayan hükümler öngörmek yanında bu kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun yönetim kurulu üyelerini mal beyanından istisna edici düzenlemeleri anayasanın ve maddeleri muvacehesinde hukuk devleti anlayışıyla bağdaştırmak mümkün görülmemekte ve dolayısıyla sayılı kanun hükmünde kararnamenin anayasanın maddesiyle birlikte yukarda beyan edilen maddelerine de aykırı olduğu düşünülmektedir anayasanın maddesi devletin temel amaç ve görevleri belirlenirken devletin temel amaç ve görevleri kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya çalışmaktır hükmünü getirmiştir anayasanın bu hükmü muvacehesinde bakanlar kurulunun ekonomik ve sosyal alanda kişilerin çalışma ve teşebbüs hürriyetlerini bağlayıcı nitelikte bulunan engelleri ortadan kaldırmak gibi bir görevle yükümlü iken tarih ve sayılı kanun hükmünde kararname ile değiştirilen sayılı kanunun yeni ve maddeleriyle tacir ve sanayicilere mesleki birlik ve oda kurmaları konusunda sınırlamalar getirmek anayasanın bu hükmüne aykırıdıresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde egemenlik hakkının millete ait bulunduğu ve bu hakkın anayasanın koyduğu kurallar dahilinde yetkili kılınan organlarca kullanılacağı ve sonuç olarak egemenliğin kullanılmasının hiç bir surette ve hiç bir kişiye yada zümreye bırakılamayacağı hiç bir kimse veya organında kaynağını anayasadan almayan devlet yetkisini kullanamayacağı öngörülmüştür anayasamıza göre kanun koyma gücü türkiye büyük millet meclisine aittir anayasa kurallarına aykırı olarak tarihli ve sayılı yetki kanununa ilave edilmiş bir hükme dayanılarak yürürlüğe konulmuş bulunan sayılı kanun hükmünde kararname ve bu kanun hükmünde kararnamenin yaptığı düzenlemeler kaynağını anayasadan almış sayılamaz böyle bir düzenleme egemenlik hakkının ihlali ve bakanlar kuruluna devri anlamındadır anayasanın maddesi yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait bulunduğunu ve bu yetkinin keza anayasanın maddesindeki ilkeler doğrultusunda devredilemiyeceğini düzenlemiştir gerek hukuk devleti anlayışı içerisinde ve gerekse anayasanın bu ilkeleri doğrultusunda bakanlar kurulunun talep etmediği bir alanda ve tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararname konusu türkiye büyük millet meclisinin gündeminde bulunmakta ise tam anlamıyla bir yetki devri olur ki bununda anayasanın bu maddelerine aykırılık teşkil edeceği düşünülmektedir açıklanan bu gerekçelerle tarih ve sayılı kanun hükmünde kararname düzenlediği konuları itibariyle anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği düşünülmektedir anayasanın ve maddelerine aykırılık anayasanın maddesine göre anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını bağlayıcı temel hukuk kurallarıdır bu hüküm çerçevesinde yasama organı bütün faaliyet ve işlemlerinde anayasada yer alan tüm kurallara uymakla yükümlüdür anayasanın maddesinde hangi alanlarda kanun hükmünde kararname çıkarma konusunda bakanlar kuruluna yetki verilebileceği ve kriterleri açıkca ifade edilmiş olmakla bu husus yüksek mahkemenizin çeşitli yetki kanunlarının ve kanun hükmünde kararnamelerin iptalini öngören bir çok kararlarında da yoruma ihtiyaç bırakmayacak şekilde vurgulanmıştır anayasanın maddesine göre anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri konularında bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin verilemiyeceği öngörülmektedir bu kurallara göre bakanlar kurulunun da yapacağı düzenlemelerde anayasanın bu kriterlerine uyma yükümlülüğü bulunmaktadır oysa dava konusu ettiğimiz kanun hükmünde kararnamelerde kişi haklarını sınırlayıcı nitelikte hükümler bulunmaktadır böyle bir düzenlemede açık ve kesin olarak anayasa kurallarına aykırılık oluşturacaktır anayasanın maddesi yasama ve yürütme organları ile idare makamlarının mahkeme kararlarına uymakla yükümlü bulunduklarını maddesi de anayasa mahkemesi kararlarının yasama yürütme ve yargı organlarıyla idare makamlarını bağlayıcı olduğunu açıkca ifade etmektedir gün ve sayılı kanun hükmünde kararname içeriği itibariyle anayasa kuralları ile geçmişte çıkarılan bir çok yetki kanunu ve bu yetki kanunlarına dayanılarak yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnamelerin iptalini öngören yüksek mahkemeniz kararlarına uymadığı izahtan vareste bulunmaktadır bu sebeplerle dava konusu kanun hükmünde kararnamenin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği düşünülmektediresas sayısı karar sayısı anayasanın ve maddelerine aykırılık anayasanın maddesinde herkesin kanun önünde eşit olduğu ve hiç bir kişiye aileye veya zümreye imtiyaz tanınamayacağı öngörülmektedir anayasamızda yer alan bu hüküm ve kurala rağmen sayılı kanun hükmünde kararnamenin bir ve ikinci maddeleriyle sayılı ziraat odaları ve borsalar birliği hakkındaki kanunun ve maddelerinde yapılan düzenlemeler sonucu getirilen sınırlamalar karşısında nüfusun den az olan ilçelerde ve den az tacir veya sanayicisi bulunmayan yerlerde ticaret ve sanayi odaları kurulamayacaktır bu düzenleme büyük ilçelerle yeni gelişmekte olan ilçeler arasında bir ayrıcalık ve imtiyaz yaratmaktadır diğer taraftan noterler birliği türk hava kurumu kızılay yöneticileri ile gazete sahipleri tarih ve sayılı kanun hükümlerine göre mal bildiriminde bulunmakta iken ticaret ve sanayi odaları ve borsalar birliğinin yöneticilerinin bu mükellefiyetten istisna edilmesini sağlayan maddesindeki hüküm anayasanın maddesinde ifadesini bulan eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadır anayasanın maddesi herkesin önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahip bulunduğunu öngörmektedir ve bu hak konusunu teşkil eden hususlarda anayasanın maddesi çerçevesinde kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez hele bu hakların sınırlandırılması kısıtlanması gibi hususlar hiç bir şekilde kanun hükmünde kararname konusu olamaz her ne kadar anayasanın maddesi kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının düzenlenilmesini ayrı bir konu olarak düzenlemiş ise de bu hakkında netice itibariyle kişi haklarından olup kanun hükmünde kararname ile düzenlenilmemesi gerektiği ve hele sayılı kanun hükmünde kararnamede olduğu üzere kısıtlamalar getirilmemesi gerektiği ve dolayısıyla sayılı kanun hükmünde kararnamenin anayasanın maddesine aykırılık teşkil ettiği düşünülmektedir anayasanın ve maddelerine aykırılık anayasanın maddesi kamu hizmetine girenlerin mal bildiriminde bulunmalarını öngörmektedir kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yönetim ve denetim kademelerinde bulunanlarında kuruluşlarının özelliği ve hizmet vermekte oldukları kitlelerin bu kuruluşlara bağımlılığı ve hizmetin kamu hizmeti niteliğinde bulunması dolayısıyla kamu hizmeti görenlerle eş sorumlulukta ve mesuliyette oldukları kuşkusuzdur bu benzerliği gözönünde bulunduran kanun vazıı ticaret ve sanayi odaları ile borsalar birliğinin yönetim ve denetim kurulu ve konsey üyelerini noterler birliği türk hava kurumu kızılay gibi birliklerin yönetim ve denetim elemanlarıyla birlikte mütalaa ederek tarih ve sayılı kanun kapsamında düşünmüştür sayılı kanun hükmünde kararname ile ticaret odalarının yönetim kurulu üyelerinin kanun kapsamından çıkarılması anayasanın maddesi yanında maddesine de aykırılık teşkil eder kaldıki sayılı yetki kanununun kapsamında sayılı mal bildirimine dair olan kanun bulunmamaktadır dolayısıyla bakanlar kurulunun sayılı mal bildiriminde bulunulması rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele kanunu hükümlerinde değişiklik yapması veya herhangi bir hükmünün kaldırılması gibi bir düzenlemeye kanun hükmünde kararname ile gerçekleştirmesi mümkün değildir anayasanın maddesi vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulup kanunla değiştirileceği veya kaldırılabileceğini amir bulunmaktadır anayasanın bu maddesi de anayasanın ikinci kısım dördüncü bölümünün de yer almakla yine anayasanın maddesi muvacehesinde kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez ve bu konuda bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilemezesas sayısı karar sayısı her ne kadar tarih ve sayılı kanun hükmünde kararname ile vergi hukuku alanında bir düzenleme yapılmamış ise de ticaret ve sanayi odaları ile borsalar birliği üyelerinin yıllık ödentilerinin miktarı artırılmak suretiyle üyelerine mali mükellefiyet tahmil edilmektedir gayet tabiidir ki bir kuruluşa üyeliğin birde mali yükümlülüğü olacaktır bu yükümlülüğe katlanmayan birliğe üye olmasın diye düşünülebilir ancak bu durumda da serbest meslek erbabının hukuki ve mali işlemlerinde tıkanıklıklar meydana gelir bu şekilde zorluklarla karşılaşmamak için tacir veya sanayici bu birlik ve odalara üye olmak mecburiyetindedir dolayısıyla da bu birlik ve odalara bir bedel ödemek durumundadır bu bedel de anayasanın maddesinde ifadesini bulan benzeri mali yükümlülük olarak tanımlanmış ve bununda kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği yine anayasada öngörülmüştür bu sebeplerle gün ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği düşünülmektedir anayasanın ve maddelerine aykırılık anayasanın maddesi türkiye büyük millet meclisinin görevleri meyanında bakanlar kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek ibaresiyle bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin verilebileceği de öngörülmüş isede bu düzenleme her konuyu kapsayacak anlamını taşımaz bu maddedeki belli konularda deyiminden maksat somut olarak belli bir konuda yetkiden söz edilmektedir yoksa bir konuyu düzenleyen kanunun hemen hemen tümü üzerinde ve sınırları belirsiz akla gelen her madde anlamını çıkarmak imkanı yoktur buradaki belli konularda deyimini bütün bir kanun metni olarak anlamak ve bu düzeyde bir düzenleme yapmak yetki devri anlamına gelir ki böyle bir düzenleme de maddeye olduğu kadar anayasanın ve maddelerine de aykırılık teşkil eder bakanlar kuruluna verilen kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi konusunun bu denli belirli olmasının yargı denetimi açısından önemi vardır bakanlar kurulu gün ve sayılı kanun hükmünde kararname ile yaptığı düzenlemelerle yetki sınırlarını aşmıştır anayasanın maddesinde bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi veren kanunlarda bulunması zorunlu olan asgari öğeler sayılmış olup yüksek mahkemenizin bir çok iptal kararlarında da yetki kanunlarına konu teşkil edecek düzenleme alanlarının ivedi ve zorunlu hallerden olması gerektiği sıkca vurgulanmıştır gerek anayasanın maddesi ve gerekse konuya ilişkin anayasa mahkemesinin iptal kararları ile birlikte incelendiğinde görülecektir ki sayılı kanun hükmünde kararname konusu edilen düzenlemeler ivedilik ve zorunluluk unsurlarını taşımamaktadır diğer taraftan kişi haklarını ihlal eden hükümler ihtiva ettiği gibi kaynağını aldığı sayılı yetki kanununda bulunmayan kapsam dışında kalan sayılı mal beyanı kanununda da değişiklik yapmaktadır her ne kadar sayılı kanun hükmünde kararname ile sayılı odalar ve borsalar birliği kanununda düzenleme yapılmışsa da bu konunun hükümet tasarısında bulunmaması bu alanda bir aciliyetin bulunmadığının açık bir delilidir bu sebeplerle sayılı kanun hükmünde kararnamenin anayasanın yukarıda beyan edilen bir çok maddeleri yanında ve maddelerinde yer alan kurallara aykırı olduğu kadar bu alanda verilmiş bulunan iptal kararlarında ortaya konulan görüş ve gerekçelerle de bağdaşmadığından iptal edilmesi gerektiği düşünülmektedir anayasanın ve maddelerine aykırılıkesas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının kanunla kurulacağı ve organlarının kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre ve yargı denetimi altında gizli oyla seçileceği hükmü yer almaktadır anayasanın bu hükmüne rağmen iki yıllık sürelerle seçilmiş bulunan odalar ve borsalar birliğinin konsey yönetim ve denetim kurulu üyelerinin sürelerini uzatmak bir yıl gibi bir zaman için ertelemek anayasanın bu kuralına aykırılık teşkil ettiği kadar oda ve borsaların üyelerinin seçme ve seçilme hürriyetlerinin ve dolayısıyla kişisel haklarının da ihlali niteliğini taşımaktadır kaldıki bu konuların kanun hükmünde kararnamelere konu edilemiyeceği de yine anayasanın maddesi hükümlerinden olmakla sayılı kanunun geçici maddesiyle yapılan düzneleme anayasanın maddesine olduğu kadar maddesine de aykırı olmakla iptali gerekeceği düşünülmektedir anayasanın maddesi de kooperatifler siyasetle uğraşamazlar ve siyasal partilerle işbirliği yapamazlar hükmünü getirmiştir sayılı kanun hükmünde kararname ile kooperatiflerde sayılı kanun kapsamına alınmıştır yapılan bu düzenleme ile türkiye genelinde yaygın bulunan kooperatif ve birliklerinde çalışanlar kadar üyeleri üzerinde de psikolojik bir baskı uyandıracak ve böylece siyasi i̇ktidar bu kuruluşlar ile çalışanları ve üyelerini siyasal olarak etkilendirecektir dolayısıyla kooperatiflerin sayılı kanuna dahil edilmesi anayasanın yukarı bölümlerde beyan edilen madde ve kurallarına aykırı olduğu kadar maddesine de aykırılık teşkil etmekte olduğu düşünülmektedir açıklanan bu gerekçe ve düşünceler karşısında sayılı kanun hükmünde kararnamenin anayasanın ve maddelerine de aykırı olmakla iptali gerektiği düşünülmektedir sonuç ve i̇stem haziran tarihli ve sayılı resmi gazete ile yayımlanan tarihli ve sayılı ticaret ve sanayi odaları ticaret odaları sanayi odaları deniz ticaret odaları ticaret borsaları ve türkiye ticaret sanayi deniz ticaret odaları ve ticaret borsaları birliği kanununda değişiklik yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin gerek taşıdığı hükümler ve gerekse hükümet tasarısında bulunmamakla düzenlediği konular itibariyle anayasanın maddesiyle yüksek mahkemenizin bir çok iptal kararlarında ifadesini bulan ivedilik ve zorunluluk hallerinden olmaması sebebiyle anayasanın ve maddelerine aykırı bulunması özellikle de çerçeve ve maddeleriyle değiştirilen tarih ve sayılı kanunun ve ve maddelerinde yapılan düzenleme kaldırılan hükümlere ilişkin maddesindeki tarihli ve sayılı mal bildiriminde bulunulması rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele kanununun maddesinin bendi ile maddesinin bendi ibaresi ile geçici maddesi keza anayasanın maddelerine aykırı bulunması sebebiyle dava sonuna kadar yürütmesinin durdurulması bütünüyle anayasanın yukarıda arzedilen hüküm ve kurallarına aykırı olmakla iptali isteminden ibaret olup anamuhalefet partisi anavatan partisi türkiye büyük millet meclisi grubu adına bu istikâmette karar verilmesini arz ve talep ederizesas sayısı karar sayısı
3,732
esas sayısı karar sayısı ankara vergi dairesi başkanlığına bağlı sincan vergi dairesi müdürlüğünde gelir uzmanı olarak görev yapan davacı tarafından tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek madde hükümlerinin ve söz konusu maddede belirtilen iii sayılı cetveldeki ücret ve tazminatın sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi uyarınca ek göstergenin ve maddesi uyarınca da makam tazminatının tarafına uygulanması istemiyle yapılan başvurunun gelir uzmanları ve yardımcılarının sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek maddesinin birinci fıkrasının bendi kapsamında olmadığı ve sayılı kanunun maddesinin tazminatlar kısmının a özel hizmet tazminatı bölümünün bendi kapsamına dahil unvanlar içerisinde yer almadığından söz konusu ödemelerden yararlanamayacağı nedeniyle reddine ilişkin işlemin iptali parasal kaybının yasal faiziyle birlikte ödenmesi ve dava konusu işlemin yasal dayanağı olarak gösterilen sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek maddenin bendinde yer alan merkez teşkilatlarında ibaresi ile ekli iii sayılı cetvelin sırasında yer alan nün bendi ile merkez teşkilatına ait ibarelerinin sayılı kanuna ekli sayılı cetvelin l genel idare hizmetleri sınıfı bölümünün bendine ekleme yapan sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinin fıkrasının numaralı alt bendinin ikinci paragrafının ve sayılı kanuna ekli iv sayılı makam tazminatı cetvelinin sırasının bendini değiştiren sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinin fıkrasının numaralı alt bendinde yer alan nün bendi ile merkez teşkilatına ait ibarelerinin anayasaya aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmesi istemiyle gelir idaresi başkanlığı ve ankara vergi dairesi başkanlığına karşı açılan davada verilen kararın temyizen incelenmesi aşamasında dava konusu işlemin ücret ve tazminat ile makam tazminatı kısmının yasal dayanağının anayasaya aykırılık iddiasının ciddi görülmesi nedeniyle tc anayasasının maddesi uyarınca danıştay onbirinci dairesince gereği görüşüldü anayasanın kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verme başlıklı maddesinde türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez yetki kanunu çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir bakanlar kurulunun istifası düşürülmesi veya yasama döneminin bitmesi belli süre için verilmiş olan yetkinin sona ermesine sebep olmaz kuralına yer verilmiştir anılan kural uyarınca kanun hükmünde kararnamelerin öncelikle yetki kanununa aykırı olmaması yetki kanunu ile belirtilen çerçeve ve sınırları aşmaması gerekmektedir çeşitli hükümlerinin anayasaya aykırı olduğu ileri sürülen sayılı kanun hükmünde kararname sayılı yetki kanununa dayanılarak yürürlüğe konulmuş bulunmaktadır tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı kamu hizmetlerinin düzenli etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesinin sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat görev ve yetkileri ile kamu görevlilerineesas sayısı karar sayısı i̇lişkin konularda yetki kanununun maddesinde kanunun amacı kamu hizmetlerinin düzenli süratli etkin verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenerek mevcut bakanlıkların birleştirilmesine veya kaldırılmasına yeni bakanlıklar kurulmasına anılan bakanlıkların bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkilerine mevcut bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerinin yeniden belirlenmesine veya bunların mevcut birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden düzenlenmesine mevcut bakanlıklar iie birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıkların görev yetki teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine taşrada ve yurt dışında teşkilatlanma esaslarına kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği artırmak üzere bunların atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek olarak belirtilmiştir görüleceği üzere sayılı yetki kanunu amaç kapsam ve ilkeleri bakımından kamu personelinin mali ve sosyal haklarına ilişkin olarak bakanlar kuruluna doğrudan bir düzenleme yapma yetkisi vermediğinden anılan yetki kanununa istinaden yürürlüğe konulan sayılı kanun hükmünde kararname ile mevcut bakanlıkların birleştirilmesine veya kaldırılmasına yeni bakanlıklar kurulmasına anılan bakanlıkların bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkilerine mevcut bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerinin yeniden belirlenmesine veya bunların mevcut birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden düzenlenmesi söz konusu olmadığı sürece personelin mali haklarına ilişkin olarak doğrudan düzenleme yapılması mümkün bulunmamaktadır ankara vergi dairesi başkanlığına bağlı sincan vergi dairesi müdürlüğünde gelir uzmanı olarak görev yapan davacı tarafından uzman kadrolarının gerek ihdasında gerekse mesleğe alınma ve görev yönetmeliklerinde merkezde ya da taşrada görev yapmaları nedeniyle farklılık arz eden bir husus bulunmadığı kamuda görev yapan uzmanların tamamının sayılı kanuna ekli ek gösterge cetvelinin bendi kapsamına alındığı sadece defterdarlık uzmanları ile gelir uzmanlarının bendi kapsamında bırakıldığı aynı unvana sahip kamu personeli arasında ücret farkı yaratılmasının anayasanın hukuk devleti ve eşitlik ilkelerine aykırı olduğu ileri sürülmektedir sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek maddede cumhurbaşkanlığı genel sekreterliği türkiye büyük millet meclisi genel sekreterliği başbakanlık ve bakanlıklar ile bunların bağlı ve ilgili kuruluşları sosyal güvenlik kurumlan yükseköğretim kurulu üniversitelerarası kurul ve ölçme seçme ve yerleştirme merkezi başkanlığı yönünden düzenleme yapılmış anılan maddenin bendinde merkez teşkilatlarında uzman unvanlı kadrolara atananlar ve bunların yardımcı ve stajyerlerinden ekli iii sayılı cetvelde yer alan unvanlı kadrolarda yer alanlardan aylıklarını sayılı devlet memurları kanununa göre almakta olanlara anılan kanun hükmünde kararname eki cetvellerde kadro unvanlarına karşılık gelen gösterge rakamlarının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarlarda ücret ve tazminat ödeneceği kurala bağlanmıştır sayılı kanuna ekli iv sayılı makam tazminatı cetvelinin sırasının bendini değiştiren sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinde en az dört yılesas sayısı karar sayısı süreli yükseköğrenim veren fakülte veya yüksekokulları bitirmiş ve birinci dereceli kadroya atanmış olmak şartıyla nci maddenin tazminatlar kısmının a özel hizmet tazminatı bölümünün bendinde yer alanlardan merkez teşkilatına ait uzman unvanlı kadrolarda bulunanlara gösterge rakamı üzerinden makam tazminatı ödeneceği belirtilmiş ek uncu maddenin birinci fıkrasının bendi kapsamında yer alan personelin ücret ve tazminat göstergelerinin belirlendiği iii sayılı sırasında ise kapsar idarelerin merkez teşkilatına ait genel idare hizmetleri sınıfında yer alan sayılı devlet memurları kanununun nci maddesinin ii tazminatlar kısmının a özel hizmet tazminatı bölümünün bendinde yer alanlardan merkez teşkilatına ait uzman unvanlı kadrolarda bulunanların kadro derecesine göre yararlanacakları ücret ve tazminat göstergeleri belirlenmiştir sayılı gelir i̇daresi başkanlığının teşkilat ve görevleri hakkında yasa ile maliye bakanlığına bağlı gelir i̇daresi başkanlığının kurulduğu teşkilat görev yetki ve sorumluluklarına ilişkin esaslar düzenlendiği sayılı kanun hükmünde kararname ile davacının görev ve kadrosu ile çalıştığı kurumun teşkilat yapısında herhangi bir düzenleme yapılmadığı halde yukarıda aktarılan düzenlemelerin doğrudan mali haklara ilişkin olduğu anlaşılmıştır bu itibarla dava konusu olayda uygulanması gereken sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek maddenin fıkrasında yer alan merkez teşkilatlarında ibaresi sayılı kanuna ekli iv sayılı makam tazminatı cetvelinin sırasının bendini değiştiren sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinde yer alan a özel hizmet tazminatı bölümünün bendinde yer alanlardan merkez teşkilatına ait uzman unvanlı kadrolarda bulunanlar cümlesindeki nün bendi ve merkez teşkilatına ait ibareleri ile ek uncu maddenin birinci fıkrasının bendi kapsamında yer alan personelin ücret ve tazminat göstergelerinin belirlendiği iii sayılı cetvelin sırasındaki a özel hizmet tazminatı bölümünün bendinde yer alanlardan merkez teşkilatına ait uzman unvanlı kadrolarda bulunanlardan cümlesindeki nün bendi ve merkez teşkilatına ait ibareleri gelir i̇daresi başkanlığı açısından sayılı yetki kanunu ile belirlenen çerçeve ve sınırları aşan nitelikte düzenleme olduğundan anayasaya aykırı bulunmaktadır açıklanan nedenle anayasanın maddesinin fıkrası ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek maddenin fıkrasında yer alan merkez teşkilatlarında ibaresi ile sayılı kanuna ekli iv sayılı makam tazminatı cetvelinin sırasının bendini değiştiren sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesindeki a özel hizmet tazminatı bölümünün bendinde yer alanlardan merkez teşkilatına ait uzman unvanlı kadrolarda bulunanlar cümlesindeki nün bendi ve merkez teşkilatına ait ibarelerinin ve ek uncu maddenin birinci fıkrasının bendi kapsamında yer alan personelin ücret ve tazminat göstergelerinin belirlendiği iii sayılı cetvelin sırasındaki a özel hizmet tazminatı bölümünün bendinde yer alanlardan merkez teşkilatına ait uzman unvanlı kadrolarda bulunanlardan cümlesindeki nün bendi ve merkez teşkilatına ait ibarelerinin anayasanın maddesine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan ibarelerin iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına temyiz isteminin görüşülmesinin anayasa mahkemesince bu konuda bir karar verilinceye kadar bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,316
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin günlü başvuru kararının gerekçe bölümünde aynen mahkememizde görülmekte olan bu davada sayılı telgraf ve telefon kanununun maddesinin hükümlerine her iki tarafta dayanmaktadır davacı pttnin açtığı davada haklılığın ispatı bakımından sayılı kanunun maddesinin yürürlükte bulunması gerekmektedir davalının savunmalarının geçerli kabulü içinde sayılı kanunun maddesinin herhangi bir hüküm ifade etmemesi gerekir yapılacak yargılama sonunda pttnin yeraltı kablosu döşemek suretiyle yapmış olduğu eylem haksız görüldüğü takdirde knun maddesine göre zarar ve ziyan miktarının tenkisi yoluna gidilecek veyahut zarar ve ziyan hükmünden sarfınazar edilebilecektir i̇şte bu nedenle sayılı telgraf ve telefon kanununun maddesinin tc anayasasının hükümlerine aykırılık nedeniyle iptali gerektiği kanaati mahkememizde uyanmıştır sayılı telgraf ve telefon kanununun maddesi tc anayasasının maddesindeki kanun önünde eşitliği ilkesine aykırıdır zira ptt bir kamu i̇ktisadi teşebbüsü olup kendisi gibi kanunla kurulan kamu i̇ktisadi teşebbüslerinden farkı yoktur devlet kamu iktisadi teşebbüsleri ve belediyeler şahıslara ait arazilerden kamu yararının gerektiği hallerde karşılıklarını peşin ödemek şartı ile kamulaştırarak veya bunlar üzerinde kamulaştırma yoluyla irtifak hakkı kurarak istifade edebilirler hal böyle iken ptt idaresine diğer devlet ve kamu iktisadi teşebbüslerinden farklı olarak anayasanın kanun önünde eşitlik ilkesi sınırları dışına çıkılarak imtiyaz tanınması mümkün değildir ptt idaresi de kanun önünde bir kişidir başka bir deyişle tüzel kişiliği haiz bir kuruluştur sayılı telgraf ve telefon kanununun maddesi tc anayasasının maddesinin herkes mülkiyet hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı ile kanunla sınırlanabilir hükmüne de aykırılık teşkil etmektedir bu kanun maddesiyle mülkiyet hakkının kamu yararı belirlenmeden ve şahıslar haberdar edilmek sizin müdahale etmek mümkün hale getirilmiştir kanunun yürürlüğe girdiği şubat tarihi ile günümüz arasında geçen süre zarfında sosyal ve ekonomik hayatta büyük değişmeler olmuştur hatta bu kanunun çıktığı tarihten sona tc anayasaları dahi birden fazla yeniden düzenlenmiştir yılı itibariyle telgraf ve telefon hatlarının geçirilmesi genellikle arzın üzerinden olmasına mukabil bugünkü teknik imkanlarla yeraltından beton menfezler inşa edilerek geçirilmektedir bu şekilde imal ve inşa yapmak suretiyle şahısların mülklerinin altından istifade etme hakları ve genellikle inşaat yapmaları engellenmektedir çoğu kere haber vermeden ve irtifak hakkı tesis edilmeden ptt yeraltı hatları geçirildiğinden davamızda olduğu gibi zararlı sonuçlar doğmaktadır sayılı telgraf ve telefon kanununun maddesi tc anayasasının kamulaştırmayla ilgili maddesine de aykırıdır tc anayasasının maddesi devlet ve kamu tüzel kişileri kamu yararının gerektirdiği hallerde karşılıklarını peşin ödemek şartıyla özel mülkiyetlerde bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını kanunla gösterilen esas ve usullere göre kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idari irtifaklar kurmaya yetkilidir hükmünü getirmiştir bu nedenle pttnin şahısların mülkünden istifade edebilmesi için idariesas sayısı karar sayısı irtifak hakkını elde etmesi gerekmektedir bu yapılmaksızın şahısların mülkünden geçerek istifade etmek keyfilik teşkil eder ve anayasanın maddesine aykırıdır denilmektedir
427
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazcı mahkemenin günlü başvurma kararındaki gerekçe özetle şöyledir harcırah tapulama orman ve tapu yasalarının arazide çalışanlarla ilgili hükümlerine göre en az yevmiye sırasıyle tl ve fazla mesai ücreti de saat başına tl dır buna karşılık sayılı harçlar yasasının maddesi uyarınca mahkeme kâtiplerine belediye sınırları içinde tl belediye sınırları dışında ise tl yol tazminatı verilmektedir oysa kâtiplerce yapılan iş ağırlık ve önemi bakımından öteki devlet memurlarından ayrı değildir bu durum eşit işe eşit ücret ilkesine ve anayasanın maddesine aykırıdır öte yandan görev gereği makamından uzaklaşan hâkim ve kâtiplere yapacakları fazla ödemeleri karşılamak için verilen ve tl sı bir kalıp sabun parası bile değildir yıpranan elbise ve öteki durumlar dışında bu para ile ayakkabı bile boyatılamaz bilirkişilere tarifesine göre ödenen tl yanında hâkim ve kâtiplere verilen ve tl sı çok gülünçtür bahşiş ve sadaka bile bunlardan fazladır kâtibe verilen tl yaptığı işe göre angaryadan başka bir şey değildir bu bakımdan dava konusu hüküm anayasanın angarya yasağı ilkesine de aykırı düşmektedir ayrıca harcırah tapulama orman ve tapu yasalarına göre ödenen yevmiyelerin günün ekonomik koşullarına göre bütçe yasalarına bağlanan cetveli ile ayarlanmasına karşılık dava konusu yasadaki yol tazminatı dondurulmuş ve geçen süre içinde ekonomik koşullardaki değişiklik nedeniyle değerini yitirmiştir bu yasa yasa yapma tekniği yönünden anayasaya aykırı bulunmaktadır bu nedenlerle itirazcı mahkemece sayılı yasanın maddesinin anayasanın maddesinin eşitlik ve maddesinin angarya yasağı hükümlerine aykırı olduğu savunulmuştur
228
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir gerekçeler i̇ptali istenen düzenlemenin gerekçelerini belirtmeden önce anayasaya aykırı yasal düzenleme yapılma noktasına neden ve nasıl gelindiğini sürecin ardındaki dinamikleri ve yasal düzenleme yapılması ihtiyacının gerçek mahiyetini ortaya koymak gerekir bazı mit görevlileri ile ilgili olarak yürütülmekte olan bir soruşturmaya ilişkin yapılan değerlendirmede anayasanın başlangıcı ile inci maddesi kapsamında anayasa suçu oluşturması ve tarihli ve sayılı devlet i̇stihbarat hizmetleri ve milli i̇stihbarat teşkilatı kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasında milli i̇stihbarat teşkilatının görevleri adan gye yedi bent halinde tek tek sayıldıktan sonra ikinci fıkrasında milli i̇stihbarat teşkilatına bu görevler dışında görev verilemez ve bu teşkilat devletin güvenliği ile ilgili istihbarat hizmetlerinden başka hizmet istikametlerine yöneltilemez hükmüne yer verilmiş olması karşısında mi̇te sayılı kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasında sıralanan görevlerden başka başbakan veya bir başkası tarafından hiçbir görev verilemeyeceğinin ortaya çıkmasından sonra iktidar partisi tarafından iptali istenen yasal düzenlemeye ihtiyaç duyulmuştur yapılan yasal düzenleme ile başbakanca görevlendirilenler hakkında soruşturma ve kovuşturma yürütülmesinin engellenmesi kovuşturmaların görevlendirenlere uzanmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır ayrıca yasa başbakana mi̇t yasasında sayılan görevler dışında suç teşkil edebilecek görevlendirme yapma yetkisi de tanınması bakımından tehlike yaratmaktadır anayasaya aykırılık sorunu gün ve sayılı devlet i̇stihbarat hizmetleri ve milli i̇stihbarat teşkilatı kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi ile gün ve devlet i̇stihbarat hizmetleri ve milli i̇stihbarat teşkilatı kanununun ncı maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir soruşturma izni madde mi̇t mensuplarının veya belirli bir görevi ifa etmek üzere kamu görevlileri arasından başbakan tarafından görevlendirilenlerin görevlerini yerine getirirken görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan dolayı ya da sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasına göre kurulan ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçları işledikleri iddiasıyla haklarında soruşturma yapılması başbakanın iznine bağlıdır diğer taraftan iptali istenen gün ve sayılı kanunun nci maddesi ile de sayılı kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştiresas sayısı karar sayısı geçi̇ci̇ madde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla hâlen devam eden soruşturma ve kovuşturmalar hakkında da ncı madde hükümleri uygulanır görüldüğü üzere sayılı kanunun inci maddesi ile sayılı kanunun ncı maddesi başlığı da dahil olmak üzere tümüyle değiştirilmiş bulunmaktadır buna göre önceki maddenin başlığı ceza takibat izni iken soruşturma izni olarak değiştirilmekte ve önceki madde metninde olmayan veya belirli bir görevi ifa etmek üzere kamu görevlileri arasından başbakan tarafından görevlendirilenlerin ya da sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasına göre kurulan ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçları işledikleri iddiasıyla ve soruşturma tümce ve sözcükleri eklenmekte ve böylece yeni madde metninde mi̇t mensuplarının veya belirli bir görevi ifa etmek üzere kamu görevlileri arasından başbakan tarafından görevlendirilenlerin görevlerini yerine getirirken görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan dolayı ya da sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasına göre kurulan ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçları işledikleri iddiasıyla haklarında soruşturma yapılması başbakanın iznine bağlıdır denilmektedir buna göre önceki yasal düzenlemede haklarınca cezai takibat yapılması başbakanın iznine bağlı olanlar yalnızca mi̇t mensupları iken bu kez belirli bir görevi ifa etmek üzere kamu görevlileri arasından başbakan tarafından görevlendirilenler de başbakanın iznine bağlı olarak haklarında soruşturma yapılabilecek olanlar arasına alınmaktadır diğer yandan önceki yasa maddesinde hükmün konusu olan mi̇t mensupları görevlerini yerine getirirken yalnızca görevlerini yerine getirirken görevlerinin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan ötürü haklarında cezai takibat yapılması başbakanın iznine bağlı iken bu kez sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasına göre kurulan ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçları işledikleri iddiasıyla haklarında soruşturma yapılması başbakanın iznine bağlı kılınmak suretiyle hem maddenin öznesi yönündenesas sayısı karar sayısı hem de özne hakkında olası bir soruşturmanın kapsamı ve sınırları yönünden önceki yasal düzenlemenin özü kapsamı ve sınırları genişletilmiş önceki yasal düzenlemede yalnızca mi̇t mensupları madde hükmü kapsamı içerisinde iken bu defa belirli bir görevi ifa etmek üzere başbakan tarafından görevlendirilen kamu görevlileri de maddenin deyim yerinde ise koruyucu zırhı içerisine alınmış bulunmaktadır ayrıca anayasanın başlangıç bölümünün birinci fıkrasında anayasanın türk vatanı ve milletinin ebedi varlığını ve yüce türk devletinin bölünmez bütünlüğünü belirlediği inci maddesinde devletin temel amaç ve görevlerinin türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak olduğu hükümlerine yer verilmiş ncı maddesinde de egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu belirtildikten sonra türk milletinin egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanabileceği egemenliğin kullanılmasının hiçbir surette hiçbir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılamayacağı hiçbir kimsenin veya organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı açıklanmış nci maddesinde ise yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu olgusuna vurgu yapılmıştır bütün bu anayasa hükümleri birlikte değerlendirildiğinde türkiye devletinin siyasi sorunlarının tartışılıp çözüm üretileceği yegâne yetkili organın da türkiye büyük millet meclisi olduğu sonucuna varılmaktadır i̇darî tasarruflarla kimi kamu görevlilerinin çerçevesi belirsiz görevlerle görevlendirmesi anayasanın yukarıda değinilen başlangıcı ile inci ncı nci inci ve nci maddelerine aykırıdır diğer yandan anayasanın nci maddesinde cumhuriyetin nitelikleri sayılırken türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu vurgulanmıştır anayasanın inci maddesi yürütme yetkisi ve görevi cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünü âmirdir anayasanın uncu maddesinde iseesas sayısı karar sayısı herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu kadınların ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğu devletin bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlü olup bu maksatla alınacak tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamayacağı çocukların yaşlıların özürlülerin harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı sayılamayacağı hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları hükme bağlanmıştır anayasanın nci maddesinde ise başbakanın görev ve siyasi sorumluluğunun sınırları çizilmiştir anılan madde hükmüne göre başbakan bakanlar kurulunun başkanı olarak bakanlıklar arasında işbirliğini sağlar ve hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetir bakanlar kurulu bu siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur anayasanın i̇darenin bütünlüğü ve kamu tüzelkişiliği başlığını taşıyan üncü maddesinde ise i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir i̇darenin kuruluş ve görevleri merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır kamu tüzelkişiliği ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur denilmektedir keza anayasanın kamu hizmeti görevlileriyle ilgili hükümler başlıklı inci maddesinde de devletin kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği kurala bağlanmıştıresas sayısı karar sayısı diğer yandan anayasanın kanunsuz emir başlıklı nci maddesinde kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse üstünden aldığı emri yönetmelik tüzük kanun veya anayasa hükümlerine aykırı görürse yerine getirmez ve bu aykırılığı emri verene bildirir ancak üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse emir yerine getirilir bu halde emri yerine getiren sorumlu olmaz konusu suç teşkil eden emir hiçbir suretle yerine getirilmez yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz askeri hizmetlerin görülmesi ve acele hallerde kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır anayasanın maddesinin fıkrasında görülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz görüşme yapılamaz ve herhangi bir beyanda bulunulamaz fıkrasında ise yasama organı ve idare mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez hükmü yer almaktadır gün ve sayılı devlet i̇stihbarat hizmetleri ve milli i̇stihbarat teşkilatı kanununun üncü maddesinde milli i̇stihbarat teşkilatının görevleri belirtilmiş olup bu görevlerle ilgili konularda anayasanın nci maddesinde belirtilen temel niteliklere ve demokratik hukuk devletine yönelik ciddi bir tehlikenin varlığı halinde devlet güvenliğinin sağlanması casusluk faaliyetlerinin ortaya çıkarılması devlet sırrının ifşasının tespiti ve terörist faaliyetlerin önlenmesine ilişkin görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesi zorunludur oysa anayasanın inci maddesinin yukarıda açıklanan ikinci fıkrasında memurlar ve diğer kamu görevlilerinin niteliklerinin yasayla düzenleneceği belirtilirken bir görev için yetkilendirilecek kişinin yapılacak göreve uygun niteliklere sahip bulunması ve bunun tersi uygulamaya neden olmaması için yasada gösterilmesinin amaçlandığı açıktır kaldı ki sayılı devlet i̇stihbarat hizmetleri ve milli i̇stihbarat teşkilatı kanununun üncü maddesinde milli i̇stihbarat teşkilatının görevleri sınırlı olarak belirtilmiş ve anılan maddede milli i̇stihbarat teşkilatının görevleri şunlardır türkiye cumhuriyetinin ülkesi ve milleti ile bütünlüğüne varlığına bağımsızlığına güvenliğine anayasal düzenine ve milli gücünü meydana getiren bütün unsurlarına karşı içten ve dıştan yöneltilen mevcut ve muhtemel faaliyetler hakkında milli güvenlik istihbaratını devlet çapında oluşturmak ve bu istihbaratı cumhurbaşkanı başbakan genelkurmay başkanı milli güvenlik kurulu genel sekreteri ile gerekli kuruluşlara ulaştırmak devletin milli güvenlik siyasetiyle ilgili planların hazırlanması ve yürütülmesinde cumhurbaşkanı başbakan genelkurmay başkanı milli güvenlik kurulu genel sekreteri ile ilgili bakanlıkların istihbarat istek ve ihtiyaçlarını karşılamakesas sayısı karar sayısı kamu kurum ve kuruluşlarının istihbarat faaliyetlerinin yönlendirilmesi için milli güvenlik kurulu ve başbakana tekliflerde bulunmak kamu kurum ve kuruluşlarının istihbarat ve istihbarata karşı koyma faaliyetlerine teknik konularda müşavirlik yapmak ve koordinasyonun sağlanmasında yardımcı olmak genelkurmay başkanlığınca silahlı kuvvetler için lüzum görülecek haber ve istihbaratı yapılacak protokole göre genelkurmay başkanlığına ulaştırmak milli güvenlik kurulunda belirlenecek diğer görevleri yapmak i̇stihbarata karşı koymak milli i̇stihbarat teşkilatına bu görevler dışında görev verilemez ve bu teşkilat devletin güvenliği ile ilgili istihbarat hizmetlerinden başka hizmet istikametlerine yöneltilemez milli i̇stihbarat teşkilatı birimlerinin görev yetki ve sorumlulukları başbakanca onaylanacak bir yönetmelikte belirtilir denilmiştir görüldüğü üzere sayılı kanunun üncü maddesinde milli i̇stihbarat teşkilatının görevleri tadâdî biçimde sayılmış ve özellikle anılan maddenin son fıkrasının ilk cümlesinde milli i̇stihbarat teşkilatına bu görevler dışında görev verilemez ve bu teşkilat devletin güvenliği ile ilgili istihbarat hizmetlerinden başka hizmet istikametlerine yöneltilemez hükmü getirilmek suretiyle milli i̇stihbarat teşkilatının görev sınırları yasal olarak belirlenmiş bulunmaktadır i̇şte bu görev sınırını aşan her görevlendirme durumunda anayasanın nci maddesinde ifadesini bulan kanunsuz emir prensibi ile karşılaşılacak ve devletin güvenliği ile ilgili istihbarat hizmetlerinden başka hizmet istikametlerine yöneltildiğinde yine aynı anayasal ilkenin ihlâli söz konusu olacaktır nitekim başsavcıvekili fikret seçen altı maddelik açıklamasında cumhuriyet başsavcı vekilliğimizce kck terör örgütüne yönelik olarak yapılan bir soruşturma sırasında bazı devlet görevlilerinin kendilerine yürütme organı tarafından verilen görevin dışına çıkarak hareket ettikleri bu suretle örgütün eylemlerinin bazı bombalama ve ölüme sebebiyet veren eylemler dahil gerçekleşmesine yardım ettikleri şüphesini doğuracak deliller elde edilmesi nedeni ile soruşturma başlatılmıştır demektedir diğer yandan başbakan tarafından kanunda öngörülen etkinlikleri yerine getirmekle görevlendirilecek kamu görevlilerinin niteliklerine yine kanunda yer verilmesi zorunludur bu itibarla anayasa mahkemesinin gün ve esas karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere anayasanın inci maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki görevleri yürüten bütün personelin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülüklerinin yasayla düzenlenmesi gerekir i̇ptali istenen yasal düzenlemede devlet istihbarat hizmetleri kapsamındaki görev ve faaliyetlerin ifası ile görevli kılınan başbakan tarafından görevlendirilecek kamu görevlilerininesas sayısı karar sayısı belirli bir görevi ifa etmek yetkisinin gerektirdiği nitelikleri taşıyan kişiler arasından belirlenmesi gerekir sayılı kanunun inci maddesinde yer alan belirli bir görevi ifa etmek üzere kamu görevlileri arasından başbakan tarafından görevlendirilenlerin biçimindeki ibare başbakan tarafından yetkilendirilecek kamu görevlilerinin niteliklerini açık bir şekilde belirlemediğinden bu yönü itibariyle de anayasanın inci maddesine aykırıdır öte yandan anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devletinin temel unsurlarından birisi de hukuk güvenliğini sağlamasıdır hukuksal güvenliğin kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik gerektirdiği yargının yüce doruklarında defalarca tartışılmış ve kabul görmüş bulunan bir düşüncedir yerleşmiş yargısal kararlarda da kabul edildiği gibi belirlilik ve öngörülebilirlik özellikleri taşımayan ve dolayısı ile hukuki güvenlik sağlamayan kurallar anayasanın türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğunu ifade eden nci maddesi ile bağdaşmaz i̇ptali istenen kural takdire bağlı ve belirsiz bir yetki içerdiğinden hukuk devleti ilkesine de aykırıdır açıklanmaya çalışılan nedenlerle belirli bir görevi ifa etmek üzere kamu görevlileri arasından başbakan tarafından görevlendirilenlerin ibareleri anayasanın nci ve inci maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekir diğer yandan iptali istenilen belirli bir görevi ifa etmek üzere kamu görevlileri arasından başbakan tarafından görevlendirilenlerin tümcesinde geçen belirli ibaresi oldukça mânidardır madde metninde yapılan esasen bir sözcük oyunu olup belirli bir görev sözcüğü ile özel bir görev amaçlanmaktadır kanaatimizce bu sözcük oyununa gidilmesinde asıl etken daha önce benzer bir uyuşmazlık nedeniyle anayasa mahkemesinin gün ve esas karar sayılı kararının ncü sahifesinin ncı paragrafında geçen iptal gerekçeleridir nitekim anayasa mahkemesinin anılan karardaki iptal gerekçesinde hukuk güvenliğinin kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik gerektirdiği vurgulanmıştır i̇şte iptali istenen kanun maddesinde özel sözcüğü yerine belirli ibaresinin kullanılmış olması tamamen herhangi bir iptal başvurusunda anayasa mahkemesinin olası bir iptal kararının önüne geçebilme çabasıdır dolayısı ile iptali istenen madde metninde geçen belirli sözcüğü yine takdire bağlı ve belirsiz bir yetki içermekte olup bu da şüphesiz türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğunu ifade eden anayasanın nci maddesi ile bağdaşmamaktadır nitekim ai̇hm sunday timesi̇ngiltere kararında bir yasadan sözedilebilmesi için gereken unsurları erişilebilirlik açıklık öngörülebilirlik olarak saymıştır muller i̇sviçre kararında ise ai̇hm şu ifadeyi kullanmaktadır belirli bir eylemin ne sonuçlar doğrucağını yurttaşlar tarafından önceden görülmesine olanak verecek şekilde yeterli açıklıkla formüle edilmeyen bir norm yasa sayılmaz denilmekle görüşlerimizi doğrulamaktadır kaldı ki başbakana yetki verilmesi yasa dışı oluşumları özendirecek ve geçmişte ulus olarak yaşadığımız acı tecrübelerin tekrarına yol açabilecektir bu olgunun hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı ortadadır geçmişte suça bulaşmış ve hakkında yakalama kararı çıkartılmış olan mi̇t mensupları hakkında da başlatılan soruşturmalar düşebilecektiresas sayısı karar sayısı diğer yandan anayasanın i̇darenin esaslarını düzenleyen üncü maddesinde i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir denilmektedir hal böyle olunca idarenin görevlerinin kanunlarda hiçbir tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir az yukarıda değinildiği üzere milli i̇stihbarat teşkilatının görevleri sayılı kanunun üncü maddesinde açıkça belirtilmiş olup bu görevler içinde başbakanın anılan teşkilat mensuplarına veya diğer kamu görevlilerine özel görev vereceğine ilişkin bir hüküm yer almamaktadır kaldı ki anılan maddenin son fıkrasının ilk cümlesinde ifadesini bulan milli i̇stihbarat teşkilatına bu görevler dışında görev verilemez ve bu teşkilat devletin güvenliği ile ilgili istihbarat hizmetlerinden başka hizmet istikametlerine yöneltilemez hükmü karşısında sayılı kanunun inci maddesi ile getirilen veya belirli bir görevi ifa etmek üzere kamu görevlileri arasından başbakan tarafından görevlendirilenlerin ibaresinin yasal hiçbir dayanağı kalmamaktadır nitekim başbakanın kanunlarla mi̇te veya herhangi bir kamu kurumuna görev olarak tevdi edilmemiş herhangi bir konuda başbakanın idari bir konuda görevlendirme yapabilecek olması anayasanın başta üncü maddesi hükmü olmak üzere inci ve nci maddelerine de aykırılık teşkil edecek ve anılan anayasa hükümlerinde değinilen ilkelerle bağdaşmayacaktır ayrıca anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin sosyal hukuk devleti olduğu belirtilmiş uncu maddesinde ise kanun önünde eşitlik ilkesine yer verilerek hiçbir kimseye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı hüküm altına alınmıştır bilindiği üzere sosyal hukuk devleti fırsat eşitliğine dayanır çağdaş demokratik değerlere ve anayasanın temel yapı ve felsefesine göre hukuk devletinin amaç edindiği herkesin kanun önünde eşitliği prensibi başbakan tarafından görevlendirilen kamu personelinin görevlerini yerine getirirken görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan dolayı ya da sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasına göre kurulan ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçları işledikleri iddiasıyla haklarında soruşturma yapılmasının başbakanın iznine bağlı kılınması anayasanın nci maddesindeki sosyal devlet ve uncu maddesindeki yasa önünde eşitlik ilkeleriyle bağdaşmaz zira sayılı ceza muhakemeleri kanununun nci maddesinin üçüncü fıkrasında ifadesini bulan ve anılan maddenin birinci fıkrasında belirtilen suçları işleyenlerin sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun bu kanunda görevlendirilmiş ağır ceza mahkemelerinde yargılanmasına cevaz veren hükmünün anayasal dayanağı şüphesiz anayasanın nci ve uncu maddeleridir anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında kanun tasarı ve tekliflerinin tbmmde görüşülme usul ve esaslarının içtüzük ile düzenleneceği belirtilmiştir tbmm i̇çtüzüğünün maddesinin fıkrasında kanun tekliflerinin gerekçesi ile birlikte başkanlığa verileceği kuralına yer verilmiştir oysa devlet i̇stihbarat hizmetleri ve mi̇t kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifinin genel gerekçesi bulunmamaktadır halbuki yasal düzenlemenin amacı konusu sebep ve maksadının genel gerekçede ortaya konarak düzenlemeye neden ihtiyaç duyulduğunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir teklifin genel gerekçesinin olmaması içtüzük ihlali yoluyla anayasanın maddesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen yasal düzenleme esasen anayasanın nci maddesine de aykırılık teşkil etmektedir nitekim anayasanın nci maddesi hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler hiçbir organ makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz yasama ve yürütme organları ile idare mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez hükmünü âmirdir hiç kuşku yok ki iptali istenen sayılı kanunun nci maddesinde yer alan ve sayılı kanunun ncı maddesini değiştiren ya da sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasına göre kurulan ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçları işledikleri iddiasıyla ibaresi soruşturma yapılması engeli yanında maddenin öznesi olan kamu görevlileri hakkında ileride yürütülebilecek olası kovuşturmaların da önüne geçilmesine yol açar mahiyettedir bu olgu dahi anılan ibarenin anayasanın nci maddesine açıkça aykırılığı anlamına gelmekte ve iptalini gerektirmektedir bu itibarla yukarıda açıklanmaya çalışılan nedenlerle gün ve sayılı kanunun birinci maddesinde yer alan veya belirli bir görevi ifa etmek üzere kamu görevlileri arasından başbakan tarafından görevlendirilenlerin ibaresi ile ya da sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasına göre kurulan ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçları işledikleri iddiasıyla ibaresinin anayasanın başlangıç bölümüne nci inci ncı nci inci uncu nci nci üncü inci nci ve nci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ yukarıda da açıklandığı üzere sayılı kanunun üncü maddesinde milli i̇stihbarat teşkilatının görevleri tadâdî biçimde sayılmış ve özellikle anılan maddenin son fıkrasının ilk cümlesinde milli i̇stihbarat teşkilatına bu görevler dışında görev verilemez ve bu teşkilat devletin güvenliği ile ilgili istihbarat hizmetlerinden başka hizmet istikametlerine yöneltilemez hükmü getirilmek suretiyle milli i̇stihbarat teşkilatının görev sınırları yasal olarak belirlenmiş bulunmaktadır i̇şte bu görev sınırını aşan her görevlendirme durumunda anayasanın nci maddesinde ifadesini bulan kanunsuz emir prensibi ile karşılaşılacak ve devletin güvenliği ile ilgili istihbarat hizmetlerinden başka hizmet istikametlerine yöneltildiğinde yine aynı anayasal ilkenin ihlâli söz konusu olacaktır diğer yandan başbakan tarafından kanunda öngörülen etkinlikleri yerine getirmekle görevlendirilecek kamu görevlilerinin niteliklerine yine kanunda yer verilmesi zorunluduresas sayısı karar sayısı açıklanmaya çalışılan nedenlerle belirli bir görevi ifa etmek üzere kamu görevlileri arasından başbakan tarafından görevlendirilenlerin ibaresi ile ya da sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasına göre kurulan ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçları işledikleri iddiasıyla ibaresi anayasanın başlangıç bölümü ile nci inci ncı nci inci uncu inci nci üncü inci nci ve inci maddelerine aykırıdır öte yandan anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması hukuk devleti olmanın en önemli gerekleri arasında sayılmaktadır anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarihli ve sayılı devlet i̇stihbarat hizmetleri ve milli i̇stihbarat teşkilatı kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle tarihli ve sayılı devlet i̇stihbarat hizmetleri ve milli i̇stihbarat teşkilatı kanununun ncı maddesini başlığıyla birlikte değiştiren inci maddesindeki veya belirli bir görevi ifa etmek üzere kamu görevlileri arasından başbakan tarafından görevlendirilenlerin ibaresi ile ya da sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasına göre kurulan ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçları işledikleri iddiasıyla ibaresi anayasanın başlangıç bölümü ile nci inci ncı nci inci uncu inci nci üncü inci nci ve inci maddelerine aykırı olduklarından i̇ptalleri̇ne i̇ptali istenen yasal düzenlemelerin uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlükleri̇ni̇n durdurulmasina karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
3,162
esas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi̇ne başvuru şekli̇ ve nedeni̇ anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü düzenlenmektedir bakılan davada davacının adana i̇li çukurova i̇lçesi kireçocağı mahallesi ada parsel numaralı taşınmazına davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atıldığından bahisle fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile tl zararın ödenmesi ile ilgili dava konusu uyuşmazlığa sayılı kamulaştırma yasasına eklenen geçici maddesinde belirtilen cümlesi uygulanacak yasal hüküm durumunda bulunmaktadır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin sağlanması ve korunması esas olduğundan kişilere etkili hak arama olanağı sağlayan güvencelerin de tanınması gerekmektedir bu çerçevede anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesinin fıkrasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunda ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilerek herkese adaleti bulma hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme olanağı sağlanmıştır böylece kişilerin hukuki güvenlikleri etkin bir korunma mekanizmasına kavuşturulmuştur bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan hak arama hürriyetinin olmazsa olmaz koşuludur hak arama özgürlüğünün bir gereği olan mahkemeye erişim hakkı yargılama sonunda verilen kararın etkili bir şekilde aynen ve gecikmeksizin uygulanmasını da gerektirmektedir kişilerin devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarım geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir hukuk güvenliğinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması yeterli olmayıp yargı mercileri tarafından verilen kararların gecikmeksizin uygulanması da gerekir mahkeme kararlarının bağlayıcılığını ve gecikmeksizin uygulanmasını sağlayacak etkili tedbirlerin alınması hukuk devletinin asgari gereklerindendir bu nedenle davaya taraf olan kişinin anayasal güvencelerinin etkin olarak korunması ve hukuka uygunluğunun sağlanması için idarenin kendisi hakkında karar verebileceği konuyu yargı mercileri önüne uyuşmazlık şeklinde getirebilmesiyle olanaklıdır i̇lgi̇li̇ anayasa maddeleri̇ cumhuri̇yeti̇n temel ni̇teli̇kleri̇ başlıklıesas sayısı karar sayısı anayasanin maddesi̇ anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde tanımlandığı üzere devletimiz bir hukuk devletidir hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi vardır bu ilkenin anlamı kamu yaran düşüncesi olmaksızın başka bir deyimle yalnızca özel çıkar veya yalnızca belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasa kuralının konulamıyacağıdır buna göre çıkarılması için kamu yaran bulunmayan bir yasa kuralı anayasanın maddesine aykırı olur ve dava açıldığında iptali gerekir anymah es rg hukuk devletinin temel unsuru bütün devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlet olmak gerekir hukuk devletinde kanun koyucu da dahil olmak üzere devletin bütün organları üstünde hukukun mutlak bir hakimiyeti olması kanun koyucunun yasama faaliyetlerinde kendisini her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı tutması lazımdır zira kanunun da üstünde kanun koyucunun bozamıyacağı temel hukuk prensipleri ve anayasa vardır anymah es ka amkdsylsh aynı yönde anymah es ka rg sayı hukuk devleti kişiye tüm hak ve özgürlükleri tanıyıp bunlara saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran bunları devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan başka bir deyimle devlet organlarının tüm işlemlerinin bağımsız yargı denetiminden geçirilmesini ve böylece hukuka ve anayasaya uygun olmalarını sağlayan devlet dermektir anymah es ka amkdsysy rg sayı anayasa mahkemesinin kimi kararlarında da açıklandığı üzere hukuk devleti demek insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi hukuk devleti ilkesinin öteki öğelerinin de güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka amkdsy lshll rg sayı yasaların üstünde yasa koyucunun uymak zorunda bulunduğu anayasa ve temel hukuk ilkeleri vardır anayasada öngörülen devletin amacı ve varlığıyla bağdaşmayan hukukun ana ilkelerine dayanmayan yasalar kamu vicdanında olumsuz tepkiler yaratır hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir anymah es ka rg sayı tespit ve yorumları bulunmaktadır anayasa madde içeriğindeki hukuk devlet kavramı açısından bilimsel görüşesas sayısı karar sayısı yürütme işlemlerinin yargısal denetimi hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olmakla birlikte tek başına hukukun üstünlüğünü ve vatandaşların hukuki güvenliğini sağlamaya yeterli değildir çünkü bu denetim nihayet yürütme işlemlerinin kanunlara uygunluğunu sağlayabilecektir oysa kanunların kendisi anayasaya aykırı olduğu takdirde vatandaşların anayasal haklarının çiğnenmesi yine önlenemeyecektir şu halde hukuk devletinin tam anlamıyla gerçekleşebilmiş sayılabilmesi için sadece yürütme organının işlemlerinin kanunlara uygunluğunun değil yasama işlemlerinin de anayasa uygunluğunun yargı organlarınca denetlenebilmesi gerekir hukuk devleti denilince ilk olarak yürütmenin hukuka bağlılığı ve yürütme işlemlerinin yargı denetimi altında bulunması akla gelmektedir hukuk devleti bakımından önemli olan nokta yürütmenin eylem ve işlemlerinin bağımsız yargı organlarınca denetlenip denetlenememesidir bu denetim sağlandıktan sonra denetimi yapan mahkemenin genel mahkeme veya i̇dare mahkemesi oluşu hukuk devleti açısından önem taşımaz nitekim hukuk devleti adli idareyi benimseyen anglo sakson ülkelerinde olduğu kadar idari yargıyı benimseyen kara avrupası ülkelerinde de mevcuttur özbudun sh ve şeklindedir devleti̇n temel amaç ve görevleri̇ başlıklı maddesi̇ anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmünü içermektedir anayasanın maddesinin gerekçesinde devletin milletin huzurunu sağlamak ve fertlerini mutlu kılmak görevi ile de yükümlüdür devlet ferdin hayat mücadelesini kolaylaştıracaktır ferdin insan haysiyetine uygun bir ortam içinde yaşamasını gerçekleştirecektir bu sosyal devletin görevidir olarak belirtilmektedir anayasa madde içeriğindeki kavramlar açısından bilimsel görüş anayasası madde ile devletin amaç ve görevlerini açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymuştur bu maddede devletin görevleri üç grupta toplanmıştır türk milletinin bağımsızlığını ye bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişi hak ve hürriyetleri için sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasi sosyal ve ekonomik engelleri kaldırmak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartlan hazırlamaya çalışmak dalsh şeklindedir yargi yetki̇si̇ başlıklı maddesi̇ yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır gerekçe yargı yetkisi fert hak ve hürriyetleri sorununun ortaya çıktığı günden beri kabul edildiği üzere bağımsız organlar tarafından bağımsız mahkemelerce yerine getirilecektiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi unsuru hukuk devleti ilkesinin diğer öğelerinin güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka eg mülki̇yet hakki başlıklı maddesi̇nde herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz gerekçe madde birbirine yakın ve birbiriyle ilgili iki temel hakkı mülkiyet ve miras haklarını birlikte düzenlemiştir bu birlikte düzenleme inci yüzyıldan beri geleneğin sonucudur anayasa hem mülkiyet hakkını hem miras hakkını anayasal bir müessese olarak teminat altına almaktadır maddede mülkiyet ve miras haklarının diğer temel haklan gibi ve onlar derecesinde düzenlenmiş ve anayasa güvencesine bağlamıştır madde bundan sonra mülkiyet ve miras haklarının kamu yararı amacı ile sınırlandırabileceğine işaret etmiş daha sonra mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağını hükme bağlamıştır mülkiyet hakkı devletten önce de var olan bir gerçek olması itibariyle maunz durig herzog scholz gmudgesetz kommentar art ekonomik ve sosyal haklar arasında değil de kişinin temel hakları arasında düzenlenmesi düşünebilirse de komisyon şimdiki düzenlemenin yerinde olduğu sonucuna varmıştır mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması yine anayasanın komünizmi faşizmi ve din temeline dayanan devlet kurmayı yasaklayan hükümleriyle birlikte karşılaştırılınca mülkiyetin bu şekilde himayesinin bir ölçüde ekonomik sistem tercihi bakımından da bir gösterge teşkil etmektedir kısaca özel mülkiyetin özellikle üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin yok edilmesi inkar edilmesi de önlenmiştir kamu yararına bulunduğu hallerde büyümenin gerçekleşmesi suretiyle toplumunun refahını arttıracağı genellikle kabul edilmektedir maunz durig herzog scholz art no mülkiyeti anayasa teminatı altına alan bu madde doğrudan devlete hitabetmektedir mülkiyetin şahıslara karşı korunması medeni kanun ve sayılı gayri menkule tecavüzün meni hakkında kanun gibi mevzuatla sağlanmaktadır mülkiyetin münferit himayesini fert mahkemelerden ve idareden talep etmektedir mülkiyetin müessese olarak güvence altına alınması ise kanun koyucu başka açıdan devlet anayasaya uygunluk denetimini yapacak olan anayasa yargısı tarafından sağlanacaktır mangoidt klein s esas sayısı karar sayısı mülkiyetin anayasa teminatı altına alınması kimlerin yararlanacağı ise bir problem doğurmaz malik sıfatım taşıyan gerçek ve tüzelkişiler bu anayasal güvenceden yararlanırlar ve onu dermeyan edebilirler gerçek kişilerin fiil ehliyetlerinin farklı olması sebebiyle bu temel hakkın sahipliği bakımından bir ayırım yapılamaz başka deyişle mülkiyete sahip olmak bakımından hiçbir ehliyet ayrımı gözetilemez kişinin şahsiyetini geliştirebilmesinde mülkiyetin anayasaca güvence altına alınmasının azımsanmayacak rolü vardır çünkü klasikleşmiş bir kabule göre insan şahsiyetinin bir parçası ekonomik şahsiyet olarak adlandırılmaktadır anayasanın herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir diyen ncı maddesinin inci fıkrası ile mülkiyet güvencesi getiren üncü madde arasında bu açıdan irtibat vardır başka deyişle mülkiyet hakkım anayasa teminatı altında tutan üncü madde ncı maddenin inci fıkrasına nazaran özel hüküm niteliğindedir mülkiyetin korunması hürriyeti de güvence altına alır maunz durig herzog scholz art no mülkiyetin güvencesi ile ilgili üncü madde konut dokunulmazlığını güvence altına alan inci madde birlikte uygulanır inci maddede düzenlenen devletleştirmenin mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması ile çelişir bir yanı yoktur bu noktaya yukarıda temas edilmemiştir mülkiyetin anayasal güvencesi ile üncü maddedeki temel hakları kötüye kullananların haklan kaybedecekleri hükmü arasında bir uyumsuzluk bulunmamaktadır türk ceza kanunundaki müsadere hükümleri ile anayasanın uncu maddesindeki müsadere hükümleri üncü madde anlamında o hakkın kaybedilmesi değildir kanun koyucu üncü maddedeki şartlarda mülkiyet hakkının kaybedilmesinin şartları ve karar verecek mercileri özel bir kanunla düzenleyebilir mülkiyet anayasal güvence altına alınması tek tek menkul ve taşınmaz mallan para ile değerlendirebilen hakları ve mal varlığını toplu olarak ve tabii olarak üretim araçlarını içeren bir teminattır bu teminat hukuk devletinin gereğidir bu teminat mülkiyetin kamu yaran amacıyla sınırlanmasına engel değildir ağır vergilendirme peşin olmayan ödemelerle kamulaştırma ve devletleştirmelerin mülkiyet güvencesine aykırı düşer miras hakkı mülkiyet hakkının bir devamıdır özel bir şekildir bu nedenle mülkiyet ve miras aynı maddede ardarda düzenlenerek anayasal güvence altına alınmıştır miras hakkının ağır vergilendirme yolu ile muhtevasız hale getirilmesi mira hakkının ortadan kaldırılması önlenmek istenmiştir mgk any kom deği̇şi̇kli̇k gerekçesi̇ danışma meclisince kabul edilen üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan bu haklar diğer temel haklar gibi anayasanınesas sayısı karar sayısı güvencesi altındadır cümlesi maddeden çıkarılmış ve madde redaksiyona tabi tutulmuştur anılan hükmün maddeden çıkarılmasının nedeni anayasada sayılan tüm temel hak ve hürriyetler gibi mülkiyet ve miras hakkının da herhangi bir açıklamaya gerek olmaksızın anayasanın güvencesi altında olmasıdır kaldı ki diğer temel hak ve hürriyetler için ilgili maddelerinde bu kurala yer verilmemiştir mülkiyet ve miras haklarının önemi ve türk toplumunun köklü gelenekleri göz önünde tutularak bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir hükmü aynen korunmuştur metindeki bu ancak ibaresi sınırlayıcı nitelikte görülmemiş temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin üncü maddede belirtilen genel sınırlama sebeplerinin tümü anılan üncü maddenin son fıkrasında yer alan açık hükümlere göre bu haklar bakımından da geçerli olduğundan maddede yer alan bu hüküm sınırlama sebepleri arasında öncelikle uygulanabilecek bir sebebi belirtir nitelikte kabul edilmiştir anayasa mahkemesinin değişik kararlarında çağımızda mülkiyet hakkı temel bir hak olmakla birlikte kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı belirtilmiştir toplum yaran ise yerine göre mülkiyet hakkının tümüyle kişinin elinden alınmasını gerektirmektedir bu nedenle anayasada kamulaştırma ve devletleştirme kurumlan düzenlenmiştir anymah es ka rg sayı anayasa anayasasından farklı olarak mülkiyet hakkına ekonomik haklar arasında değil kişi haklan arasında yer vermiştir bu değişiklik anayasanın milli güvenlik konseyinde yapılan görüşmesi sırasında oluşmuştur mülkiyet hakkı devletten önce var olan devlete karşı da korunması gereken kişi haklan ağır basan haklardan sayılmıştır gözübüyük sy anayasası mülkiyet hakkım sosyal ve ekonomik haklar arasında düzenlemişti bu bir yerde mülkiyete değişik yorumlarla mahiyetinden değişik yaklaşmalara neden olabiliyordu anayasası mülkiyet hakkını kişinin haklan bakımından değeri olan bir hak değil ferdi niteliği ve tabii haklar arasında oluşu yeniden vurgulanmıştır anayasa mülkiyet hakkını özel mülkiyet olarak düşünmüştür bu mülkiyet anlayışı teşebbüs serbestisini üretim vasıtaları üzerindeki özel mülkiyeti de ihtiva etmektedir bu nedenle faşişt komünist veya dini esaslara dayanan bir sistem tercihi anayasanın diğer hükümleri ile olduğu kadar mülkiyet hakkındaki hükümleri ile de mümkün değildir hak arama hürri̇yeti̇ başlıklı maddesi̇nde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünden davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir anayasa maddeleri̇ çerçevesi̇nde dava konusunun ve uygulamasi bulunan yasa maddesi̇ni̇n değerlendi̇ri̇lmesi̇ anayasanın maddesi yönünden yasanın uygulanması açısından sayılı kamulaştırma yasasının sayılı yasanın maddesiyle günü kabul edilen maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından bu kanunun geçici ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve sayılı i̇mar kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir yasalesas sayısı karar sayısı hükmünün bu kısmının süre belirtmek gerekirse uyuşmazlığımızı da etkileyecek şekilde yılma kadar dava açılmasının önlenmesine yol açtığı bu nedenle dava konusuna uygulanacak yasanın değerlendirilmesi devletin yükümlülükleriyle bağdaşmamaktadır anayasa madde yönünden yasal düzenlemelerin hukuk devletinde adaletli ve adaletin yerine getirilmesi açısından başvuru yollarını sınırlayıcı düzenlemelerde yasa koyucu tarafından kaçınılması gerekliliğini öngörmektedir anayasa madde yönünden yargı yetkisinin kullanılamaması genel hukuk ilkelerine göre uygun olmayan sınırlamalar dışındaki bir uygulamanın kabul edilmediği sonucu bulunmaktadır anayasa madde yönünden açık bir biçimde mülkiyet hakkının özüne dokunulması ve bu hususta denge gözetilmeden kişi haklarına aykırılığın oluşturulmaması gerektiği vurgulanmaktadır anayasa maddesi yönünden idari itiraz veya dava yolu tanımadan önlenmesine yol açıcı yasal düzenleme getirilmesi nedeniyle anayasanın bu hükmüne aykırılık mevcuttur anayasanın maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nolu ek protokolünün mülkiyetin korunması başlıklı maddesinde her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir düzenlemesi yer almıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin ai̇hm mülkiyet hakkı ihlali iddialarıyla açılmış olan hakan arı türkiye hüseyin kaplan türkiye davalarında mahkeme imar planında kamusal kullanıma ayrılan ve kullanımı kısıtlanan taşınmazların yukarıda sözü edilen hukuki düzenlemeler sonucunda kamu yararının gerekleri ile temel haklarının korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil dengenin gözetilip gözetilmediğini irdelemiştir kararlarda ilgililerin imara açık taşınmazlarında inşaat ruhsatı elde etme haklarının meşru haklan olduğu oysa bu nitelikteki taşınmazların imar yasağına tabi tutulması sonucunda mülkiyet hakkının akıbeti konusunda bir belirsizliğe itildiği ve mülkiyet hakkından yararlanmanın engellendiği sonucuna ulaşmıştır sonuç dava konusu kamulaştırmama nedeniyle tazminat isteminin uzun yıllar sonuç alamamasına neden olan yasal düzenlemeyle mülkiyet hakkının kullanımının kısıtlanmasıyla beraber tamamiyle kurumların insiyatifıne bağlı olarak bir gelişme gösterdiği anayasaya aykırılık yönündeki itiraz konusu kısımla beraber sayılı kamulaştırma kanununda gün sayılı yasayla satınalma usulü başlıklı maddesi ek madde yapılacak ödemelerin toplam tutarının idari olarak ayrılan ödeneğinin toplamını aşması halinde ödemeler en fazla yıl da ve geçici maddenin fıkrasına göre yapılır kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti başlıklı geçici maddesindeki hükümler özellikle son fıkra bu madde uyarınca ödenecek bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal hak ve alacakları haczedilemez beraber değerlendirildiğinde taşınmazın kısıtlılığı hatta kullanılamaz hale getirdiği açıktıresas sayısı karar sayısı kamu hizmetinin yürütülmesi toplum yararı ile kişilerin maddi ve manevi menfaatleri arasındaki dengenin gözetilmesinde kamu hizmetinin verimliliğinin ön planda tutulması mutlak olmakla beraber bu dengenin tamamiyle bir taraf yönünde gözetilmemesi sonucunu doğurmaması gerekliliği kamu vicdanı ve adalet açısından zorunluluktur bu bağlamda kurumların kamu hizmeti nedeniyle imar planlarında bir kısım taşınmazları kısıtlaması gerekliliği kişilerin toplum yararına bu menfaatlerinden vazgeçmesinde toplum düzeninin oluşmasındaki mülkiyet hakkının kullanılmasının engellenmesinin mülkiyet sahipleri açısından da en azından tazmini gerekeceği tabi olmakla bu dengeyi gözeten ve hak arama özgürlüğünü yıllara yayılı olarak ortadan kaldırmayan mevzuat hükümleri getirilmesi kurumların sonuç itibariyle de taşınmazın mülkiyetini uhdelerine de aldığı düşünüldüğünde anayasaya aykırılık teşkil ettiği görüşüyle anayasa mahkemesine başvuruda bulunulması gerektiği sonucuna varılmıştır hüküm açıklanan nedenlerle sayılı kamulaştırma yasanın geçici madde in bu kanunun ek inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu kanunun ek inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanır ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu düşüncesi ile iptali istemi ilgili anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm belgeleri ile onaylı suretlerinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına bu karar ile dosya suretinin yüksek mahkemeye ulaşmasından itibaren ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine karardan bir suretinin taraflara tebliğine günü karar verildi
2,876
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ özeti̇ anayasa mahkemesi anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarını iptal etmiş ve bu karar yayımlanmıştır bu durumda kamulaştırma için aynı ilkeleri öngören sayılı toprak ve tarım reformu kanununun maddesinin üçüncü fıkrası hükmü anayasal dayanaktan yoksun bulunmaktadır bu hüküm mülkiyet hakkının özünü zedelemekte ve emlâk beyannamesi verenlerle vermeyenler arasında eşitsizlik yaratmakta olduğundan anayasanın ve maddelerine aykırılığı nedeniyle iptal edilmelidir
64
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı tarafından yargıtay başkanlığında açık bulunan yazı i̇şleri müdür kadrosuna atama yapılabilmesi için açılacak görevde yükselme eğitimine katılacak personeli belirleyen aday listesi ile bu listenin belirlenmesine ilişkin değerlendirmeye yapılan itirazın reddine dair tarih ve sayılı yargıtay yönetim kurulu kararı ile bu karara yapılan itirazın reddine ilişkin yargıtay başkanlar kurulunun tarih ve sayılı kararın ve yargıtay personeli görevde yükselme ve unvan değişikliği yönetmeliğinin maddesinin fıkrası ile anılan yönetmeliğin ek değerlendirme formunda yer alan takdirname sayısal puan kısmının iptali istemiyle açılan davada gereği görüşüldü davacı tarafından sayılı yargıtay kanununun başkanlar kurulunun görevlerini düzenleyen maddesinin bendinin aynı maddenin ikinci fıkrasındaki bentlerinde ibaresinin ve ile maddesinin son fıkrasının anayasaya aykırı olduğu ileri sürülmüştür sayılı yargıtay kanunun yargıtay başkanlar kurulunun görevlerini düzenleyen maddesinin bendinde birinci başkanlık kurulu yüksek disiplin kurulu ile yönetim kurulu kararlarına karşı yapılan itirazları kesin olarak karara bağlamak kuralı düzenlenmiş aynı maddenin son fıkrasında ise başkanlar kurullarının itiraz üzerine veya doğrudan doğruya verdikleri bütün kararlar kesin olup bu kararlar aleyhine başka bir yargı merciine başvurulamaz hükmüne yer verilmiştir anayasanın geçici maddesinin fıkrasında yer alan ve milli güvenlik konseyi döneminde yürürlüğe konulan kanunların kanun hükmünde kararnamelerin anayasaya aykırılığının iddia edilemeyeceğine ilişkin hüküm tarih ve sayılı kanunun maddesiyle yürürlükten kaldırıldığından milli güvenlik konseyi döneminde yürürlüğe konulan sayılı yargıtay kanunu hakkında anayasaya aykırılık iddiasında bulunulabilecektir anayasanın maddesinde yer alan türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir hukuk devleti insan haklarına saygılı bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle yükümlü kılan bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir bu nedenle dava konusu işlemin yargı yolunun kapalı olması hukuk devletinin sağlayacağı güvenceye aykırı bir durum yaratmaktadır anayasanın maddesinin fıkrasında idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır hükmü anayasanın maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hükmü düzenlenmiştir sayılı yargıtay kanunun yargıtay yönetim kurulunun görevlerini düzenleyen maddesinde hakimlik ve savcılık sınıfından olmayan yargıtay personelinin atama ve nakil yükselme disiplin ve sair özlük işlerini yürütmek ve bunlarla ilgili karar ve tedbirleri almak veesas sayısı karar sayısı yönetmelikleri yapmak kuralı düzenlemiş aynı kanunun maddesi bendinde de yargıtay başkanlar kurulunun görevlerinin arasında yönetim kurulu kararlarına karşı itirazları kesin olarak karara bağlamak olarak belirlenmiştir i̇dari işlem idarî makamların kamu gücü ile hareket ederek idare işlevine ilişkin olarak yaptıkları ve çeşitli hak veveya yükümlülükler doğuran tek yanlı irade açıklamalarıdır i̇dare işlevi kavramını düşündüğümüzde ise idarenin her türlü işleminin idare işlevine sahip olmayabileceği gibi idare dışında kalan yasama ve yargının da idare işlevine haiz işlemleri olabilecektir idare işlevi kavramına bu şekilde bakıldığında yargının yargı fonksiyonu ile ilişkisi olmayan işlemlerini her ne kadar yargıçlardan kurulu organlar ya da mahkemeler tarafından yapılsa dahi bunların idarî işlem niteliği taşımasını engellemez i̇dari işlev niteliği taşıyan her türlü işleme karşı makamı ne olursa olsun idarî işlem niteliği taşıdığından dolayı idarî yargı denetimine tabi olması gerekmektedir bu açıklamalar sonucunda dava konusu işlemler açısından yargıtay yönetim kurulunun görevleri incelendiğinde kurul tarafından idarî işleve sahip işlemlerin karara bağlandığı dava konusu işlemde de davacının memuriyet statüsünün değerlendirildiği bu nedenle idarî işlem olarak kabul edilmesi gerektiği bu durumda yargıtay yönetim kurulu kararlarına karşı yapılacak olan itirazların incelendiği yargıtay başkanlar kurulunun aldığı kararlarının da idarî işlem niteliğinde oldukları için idarî davaya konu olabilmesi gerekmektedir bu nedenle anayasanın maddesinde yer alan idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açık olduğu hükmüne açıkça aykırı olması nedeniyle davacının anayasaya aykırılık iddiası ciddi bulunmuştur açıklanan nedenlerle mahkememizce bakılmakta olan dava konusu işlemin dayanağı olan sayılı yargıtay kanunun maddesinin bendinde yer alan kesin olarak ifadesi ve aynı maddenin son fıkrasında yer alan başkanlar kurullarının itiraz üzerine veya doğrudan doğruya verdikleri bütün kararlar kesin olup bu kararlar aleyhine başka bir yargı merciine başvurulamaz cümlesinin anayasaya aykırı olduğu kanaatine ulaşıldığından anılan hükümlerin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına konu ile ilgili belgelerin onaylı örneklerinin karar ile birlikte anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine ve anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına tarihinde oybirliği ile karar verildi
688
esas sayısı karar sayısı i̇ptal için ileri sürülen gerekçe özet olarak şöyledir sayılı yasanın maddesinde suların akmasına engel olan yapı ve tesis fidanlık gibi engeller için kamulaştırma kurallarının uygulanacağı öngörüldükten sonra aynı maddenin fıkrasında devlete belediyeye özel idarelerle köy tüzel kişiliklerine veya vakıflar i̇daresine ait olan yapılar tesisler fidan ağaç ve aşinalıklarla öbür engeller için hiç bir tazminat ödenmemesi ilkesi benimsenmiştir vakıf mallar sayılı vakıflar kanunundaki hükümlerden anlaşıldığı üzere ister mülhak ister mazbut vakıflardan olsunlar vakıf tüzel kişiliklerinin malı olup bunların yöneticisi veya denetçisi durumunda bulunan vakıflar genel müdürlüğü ile mülkiyet bakımından her hangi bir ilişkileri bulunmamaktadır yine malların hayrat veya akar olmaları dahi bu konuda herhangi bir ayırım yaratmaktadır buna göre mazbut ya da mülhak vakıflara ait olsun vakıf mal varlığına giren malların özel mülkiyet kavramı içinde kaldığında kuşku yoktur ve hiç bir zaman bu yolda başka bir sav ileri sürülmüş de değildir anayasanın maddesi kamu yararının gerektirdiği durumlarda özel mülkiyette bulunan taşınmazların kamulaştırılması yetkisini ancak bunların gerçek karşılıklarının peşin ödenmesi koşuluna bağlamış bulunduğundan vakıf malların tazminat ödenmeksizin kamu yaran için vakfın elinden alınmasını öngören sayılı yasanın maddesinin fıkrasındaki veya vakıflar idaresine deyimi anayasanın maddesine aykırıdır
187
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı vekili av tarafından çocuk cerrahisi uzmanı olan ve devlet hizmeti yükümlülüğünü yerine getirmek üzere atandığı şırnak devlet hastanesindeki görevinden istifa ettikten sonra yeniden memuriyete dönen davacının tekrar devlet hizmeti yükümlülüğü kurasına tabi tutularak mardin devlet hastanesine atanmasının ardından mardin i̇linin devlet hizmeti yükümlülüğü süresinin gün olmasına karşın sağlık bakanlığı çkys kayıtlarında kendi devlet hizmeti süresinin gün olarak göründüğü gerekçesiyle yaptığı itirazın sayılı sağlık hizmetleri temel kanununa tarih ve sayılı kanunun maddesi ile eklenen ek maddenin fıkrası uyarınca reddine ilişkin tarih ve sayılı mardin valiliği i̇l sağlık müdürlüğü işleminin iptali istemiyle sağlık bakanlığı ve mardin valiliğine karşı açılan davada dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü uyuşmazlıkta uygulanabilecek yasa hükümleri dava konusu işleme karşı açılan davada sayılı kanun ile sayılı sağlık hizmetleri temel kanununa eklenen ek madde in fıkrasının belge ile ispatı mümkün zorunlu sebepler olmaksızın süresi içerisinde göreve başlamayanlar ile başladıktan sonra ayrılanların görev yapmadıkları gün sayısı devlet hizmeti yükümlülük süresine ilave edilir biçimindeki dördüncü tümcesi ve ancak ilave edilen süre atama yerine göre belirlenen asıl süreden fazla olamaz biçimindeki beşinci tümcesi bu davada uygulanabilecek yasa hükmü niteliğini taşımaktadır değinilen yasa hükümlerinin anayasaya aykırılığının değerlendirilmesi anayasanın temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması başlıklı maddesinde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz kuralı yer almaktadır çalışma ve sözleşme hürriyetinin düzenlendiği anayasanın maddesinde çalışma ve sözleşme hürriyeti için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiş ise de anayasanın maddesinde yer alan ve ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda vatandaşlık ödevi niteliğindeki beden ve fikir çalışmalarının zorla çalıştırma sayılamayacağı yolundaki hükmün çalışma ve sözleşme hürriyetinin kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerekmektedir dolayısıyla itiraza konu kuralların anayasanın maddesinde yer alan ölçülülük ilkesine uygunluğu yönünden ele alınması gerekmektedir temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasında ölçülülük ilkesi sınırlandırmanın ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını sınırlandırmanın ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli ve zorunlu olmasını ulaşılmak istenen amaç ile sınırlandırma arasında bir orantı bulunmasını ifade etmektediresas sayısı karar sayısı ila gün arasında değişen sürelerle devlet hizmeti yükümlülüğüne tabi tutulan tabiplerin belge ile ispatı mümkün zorunlu sebepler olmaksızın süresi içerisinde göreve başlamamaları veya başladıktan sonra ayrılmaları halinde görev yapmadıkları gün sayısının devlet hizmeti yükümlülük süresine ilave edilmesi ilave edilecek sürenin üst sınırı olarak ise yalnızca atama yerine göre belirlenen asıl sürenin belirlenmesi çalışma özgürlüğünün ölçüsüz biçimde sınırlandırılmasına yol açabilecek nitelikte olup sözkonusu yükümlülük ile ulaşılmak istenen amaç arasında orantısızlık bulunmaktadır bu itibarla sayılı yasa ile sayılı sağlık hizmetleri temel kanununa eklenen ek madde in fıkrasının belge ile ispatı mümkün zorunlu sebepler olmaksızın süresi içerisinde göreve başlamayanlar ile başladıktan sonra ayrılanların görev yapmadıkları gün sayısı devlet hizmeti yükümlülük süresine ilave edilir biçimindeki dördüncü tümcesi ve ancak ilave edilen süre atama yerine göre belirlenen asıl süreden fazla olamaz biçimindeki beşinci tümcesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır açıklanan nedenlerle anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrası gereğince sayılı yasa ile sayılı sağlık hizmetleri temel kanununa eklenen ek madde in fıkrasının belge ile ispatı mümkün zorunlu sebepler olmaksızın süresi içerisinde göreve başlamayanlar ile başladıktan sonra ayrılanların görev yapmadıkları gün sayısı devlet hizmeti yükümlülük süresine ilave edilir biçimindeki dördüncü tümcesi ve ancak ilave edilen süre atama yerine göre belirlenen asıl süreden fazla olamaz biçimindeki beşinci tümcesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle bu tümcelerin iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan belgelerin onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
583
esas no karar no anayasaya aykirilik i̇ddi̇asi i̇çi̇n mahkemeni̇n i̇leri̇ sürdüğü gerekçe mahkemenin gerekçesinde anayasamızın maddesinde yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı yazılıdır sayılı kanun şahıslar arasında zuhur edecek taşınmaz mal zilyedliğinden mütevellit ihtilâfların halledilmesi için çıkartılmıştır bu kanunla anlaşmazlığı halle yetkili makam olarak vilâyet ve kaza idare amirleri gösterilmiş bulunmaktadır şu duruma göre kanun anayasamızın maddesine aykırı düşmektedir zira adı geçen kanunla anlaşmazlıkları zilyedlik konusunda çözmek yetkisi idare amirlerine tanınmaktadır bir nevi yargı yetkisini sayılı kanun idare amirlerine kullanma imkânı vermektedir yine anayasamızın maddesine göre hiç kimse tabiî hâkiminden başka bir merci önüne çıkartılmıyacaktır sayılı kanunun uygulanmasında vatandaş gayrimenkul ihtilâfını halledebilmek için hâkim sıfatını taşımayan idare amiri önüne çıkmağa mecbur edilmektedir i̇dare amiri bağımsız değildir gayrimenkul anlaşmazlıklarının görevlerinde bağımsız olan hâkimler tarafından çözülmesinde sayılamıyacak kadar faydalar vardır hiç bir mahzur mevcut değildir kaldı ki sayılı kanunun uygulanmasında görülen aksaklıklar pek çoktur çoğu zaman idare amirleri sayılı kanunun emrettiği tahkikatı bizzat yapmazlar hukuk nosyonundan mahrum olan bir memura işi havale ederek tahkikat yapılmasını sağlarlar görevli memur hukukî yetenekten mahrum bir şekilde yeminli olarak şahit dinler bilirkişi dinler araziyi ölçer yaptığı fezlekeler büyük bir çoğunlukla idare amirlerince kabul edilerek karar safhasına intikal etmektedir verilen kararın uygulanmasını ise genellikle iki jandarma eri yapmaktadır infaz sırasında yapılan tutanaklar hakikati ortaya çıkarmaktan çok uzaktır sayılı kanun zilyedlikten doğan anlaşmazlığın süratle hallini hedef tutarak isdar olunmuştur hukuk muhakemeleri usulü kanununun maddesinin tarafların müracaatı üzerine uygulanmasında süratle aynı netice istihsal olunabilir ve olunmaktadır da bu i̇tibarla sayılı kanunun tümünün anayasanın maddesi gereğince iptali istenir denilmekte ve bu nedenle anayasa mahkemesine başvurulmasına ve sonucunun beklenmesine ve duruşmanın geri bırakılmasına gününde karar verilmiş bulunulmaktadır
268
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemelerin gerekçelerinde özetle türk ceza kanununun maddesinin numaralı fıkrası kapsamına giren basit cinsel saldırı suçundan dolayı faile ilâ yıl arasında bir ceza verileceği türk ceza kanununun maddesinin numaralı fıkrası kapsamına giren mağdurun vücuduna cisim sokulması suretiyle gerçekleştiren nitelikli halini işleyen fail hakkında ise ilâ yıl arasında hapis cezasının öngörüldüğü ancak her iki eylem sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması durumunda faile aynı cezanın verileceği bu durumun suçun basit hali ile nitelikli halinin işlenmesi sonucunda meydana gelen ağır netice için aynı cezanın verilecek olmasının suç ve ceza arasında bulunması gereken oranlılık ilkesinin ihlali anlamına geldiği itiraz konusu kuralda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulmasına neden olan eylemin türk ceza kanununun maddesinin veya numaralı fıkrası kapsamına girip girmediği konusunda bir ayırım yapılmaksızın her iki eylem sonucunda faile aynı cezanın verileceğinin öngörüldüğü oysa maddenin birinci ve ikinci fıkralarında belirtilen eylemleri gerçekleştiren kişilerin durumlarının birbirinden farklı olduğu farklı hukuksal durumda bulunanlar hakkında aynı cezanın verilecek olmasının ise eşitlik ilkesine aykırı olduğu ruh sağlığı farklı süreler örneğin bir ay altı ay vb için bozulan kişiler için faillerin aynı ceza skalası içinde cezalandırılmaları ile eylem sonucunda ruh sağlığı bozulan ancak tedavi edilen veya tedavi edilmeyen mağdurlar nedeniyle sanıklara farklı cezalar verilecek olmasının da eşitlik ilkesine aykırı olduğu itiraz konusu kuralda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması kavramının tanımlanmadığı ayrıca mağdurun ruh sağlığının hangi aşamada ve ne şekilde bozulduğunun saptanmasının tıbben mümkün olmadığı örneğin mağdurun ruh sağlığının yapılan eylem sonucunda mı yoksa başka bir nedenle mi bozulduğunun saptanmasının mümkün olmadığı ruh sağlığının bozulmasına ilişkin olaydan hemen sonra veya bir müddet geçtikten sonra alınacak raporlar arasında çelişkili durumların ortaya çıkabileceği bu durumun ise anayasanın maddesinde öngörülen suç ve cezada kanunilik ilkesine aykırı olduğu aynı gerekçelerin türk ceza kanununun maddesinin numaralı fıkrası için de geçerli olduğu belirtilerek itiraz konusu kuralların anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür
308
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvurunun gerekçe bölümü şöyledir davacı vekili av tarafından müvekkilinin yılı mayıs ayında yapılacak olağan genel kurulda türkiye ziraat odaları birliği yönetim kurulu başkanlığına aday olup olamayacağının tarafına bildirilmesi istemiyle tarihli dilekçe ile yaptığı başvurunun üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı yapanların aradan iki seçim dönemi geçmedikçe yeniden seçilemeyeceklerinden bahisle reddine ilişkin tarih ve sayılı işlemin iptali istemiyle türkiye ziraat odaları birliğine karşı açılan davada dava konusu işlemin dayanağı olan sayılı ziraat odaları ve ziraat odaları birliği kanununun maddesinin fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan bahisle iptali için anayasa mahkemesine başvurulması gerektiği yönünde iddiada bulunulması üzerine işin gereği görüşüldü sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun anayasaya aykırılığın mahkemelerce i̇leri sürülmesi başlıklı maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa i̇ptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını bbaşvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini dava dilekçesi iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak anayasa mahkemesine gönderir anayasa mahkemesi işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse ilgili mahkeme davayı yürürlükteki hükümlere göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır hükmü kurala bağlanmıştır sayılı ziraat odaları ve ziraat odaları birliği kanununun maddesinin fıkrasında değişik fıkra skmad üst üste iki dönem birlik yönetim kurulu başkanlığı yapmış olanlar aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemezler hükmüne yer verilmiştir dava dosyasının incelenmesinden davacının üst üste iki dönem birlik yönetim kurulu başkanlığı yapmış olması nedeniyle yılında yapılacak seçimlerde türkiye ziraat odaları birliği yönetim kurulu başkanlığına tekrar aday olması konusunda sayılı kanun çerçevesinde tereddütlerin giderilmesi için yaptığı başvurunun sayılı ziraat odaları ve ziraat odaları birliği kanununun maddesinin fıkrasındaki üst üste iki dönem birlik yönetim kurulu başkanlığı yapmış olanlar aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreveesas sayısı karar sayısı yeniden seçilemezler hükmü doğrultusunda yılında yapılacak seçimlerde türkiye ziraat odaları birliği yönetim kurulu başkanlığına tekrar aday olmasının mümkün olmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle reddedildiği anlaşılmakta olup davacının başvurusunun reddine ilişkin işlemin dayanağı olan sayılı ziraat odaları ve ziraat odaları birliği kanununun maddesinin fıkrasına yönelik anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varılarak anayasaya uygunluğunun incelenmesi gerekli görülmüştür anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinin birinci fıkrasında ise kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzelkişileridir hükmüne yer verilerek kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının kuruluş ve işleyişlerinin demokratik esaslara uygun olması amaçlanmıştır anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken anayasa ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir bu bağlamda hukuk devletinde yasa koyucu yalnız yasaların anayasaya değil evrensel hukuk ilkelerine uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür demokratik devlet ilkesinin olmazsa olmaz koşulu hiç kuşkusuz seçimlerdir kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının organlarının kendi üyeleri tarafından seçilmelerinin öngörülmesinin üyeler yönünden seçme adaylar yönünden ise seçilme hakkının kullanılması sonucunu doğurduğu açıktır uyuşmazlık konusu işleme dayanak gösterilen kanun maddesi ile yönetim kurulu başkanlığını üst üste iki dönem yapanların iki seçim dönemi geçmedikçe tekrar başkan seçilmeleri engellenmektedir bu kuralla seçme ve seçilme hakkı yönünden getirilen sınırlama demokrasi anlayışı ile bağdaşmadığı gibi anayasal dayanaktan da yoksun bulunmaktadır öte yandan anayasanın maddesinin ilk fıkrasında kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının organlarının kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçileceği öngörülerek bu konuda yasa koyucuya düzenleme yetkisi verilmiş ise de bu yetki yalnız seçim usullerinin belirlenmesiyle sınırlıdır seçme ve seçilme hakkının kullanılmasına getirilen engellemelerin bu kapsamda olmadığı açıktır dolayısıyla yasa koyucunun anayasada sınırlama nedenleri gösterilmemiş demokratik hakların kullanılmasını engelleyecek düzenlemeler yapması olanaklı değildiresas sayısı karar sayısı bu itibarla sayılı ziraat odaları ve ziraat odaları birliği kanununun maddesinin fıkrası hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır açıklanan nedenlerle sayılı ziraat odaları ve ziraat odaları birliği kanununun maddesinin fıkrasında yer alan üst üste iki dönem birlik yönetim kurulu başkanlığı yapmış olanlar aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemezler hükmünün anayasanın maddesine ve maddesine aykırı olduğu düşüncesiyle anılan hükmün iptali istemiyle sayılı kanunun maddesi uyarınca itiraz yolu ile incelenmek üzere anayasa mahkemesine başvurulmasına başvurunun anayasa mahkemesince kabul edilmesinden başlayarak beş ay süre ile anayasa mahkemesinin bu konudaki kararının beklenmesine dava dosyasının onaylı bir örneğinin bu karar ekinde anayasa mahkemesine gönderilmesine kararın birer örneğinin taraflara tebliğine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
846
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın başlangıç bölümüne aykırıdır türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi anayasanın dayandığı temel görüş ve ilkeleri belirten kısmı başlangıç kısmı anayasa metnine dahildir kuralını öngörmüştür buna göre anayasamız kuvvetler ayrılığı sistemini benimsemiş devlet organları yasama yürütme yargı organları arasındaki ilişkinin üstünlük sıralaması olmayıp belli devlet yetki ve görevinin kullanılmasından ibaret bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve iş birliği olduğu üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda olduğu görüşünü benimsemiş hiçbir kişi kurum kuruluş ve organın anayasada sınırları ve gerekleri belirtilmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı üstün olanın millet iradesi olduğu egemenliğin kayıtsız ve koşulsuz türk milletinde bulunduğu gerçeğini dile getirmiş olması nedeniyle anayasada gösterilen organların işlev ödev ve sorumluluklarını dışlayarak kendi alanı dışında diğer organın yetkisini üstlenerek ceza uygulamasını öngören eylem düzenleyen ve düzenleme yetkisini içeren sayılı yasanın maddesinin bu nedenlerle başlangıç bölümüne aykırı olduğu sonucuna varılmalıdır yasa maddesi sayılı yasanın maddesi anayasanın maddesine aykırıdır madde türkiye devleti bir cumhuriyettir kuralını getirmiştir buna göre cumhuriyet demokratik devlet düzenidir temeli insan haklarına çoğulculuğa katılımcılığa ulusal egemenliğe ulusal iradeye hukukun üstünlüğüne yargı bağımsızlığına yargıç güvencesine laikliğe devletin sosyal niteliğini içermesine anlam veren bir kuruluştur maddesi ulusal egemenliğin kullanımını ulusal iradeyi yasama yoluyla en yüksek düzeyde gerçekleştiren türkiye büyük millet meclisinin bu işlevini yürütme organına kısmen vererek düzenleme getirmesi ile bu kuralı temelinden çiğnemiştir bu yönüyle sözü edilen maddesi anayasanın bu kuralına aykırıdır sözü edilen yasa kuralı anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesinin son fıkrası son cümlesi yasama yetkisinin devredilemeyeceğini öngörmüştür oysa yukarıda değinildiği gibi ceza yaptırımını öngören maddesi yasama organınca düzenlenirken bu maddenin dayanağı olan suçu belirleyen suçun ne olduğunu gösteren fiili değişik zaman ve koşullara göre kamu yararı ve nesnel koşullar eşitlik ve adalet ilkesinin dışına taşırarak yargı denetiminden de uzaklaştırarak yürütme organına vermiş olması gözetildiğinde maddesi anayasanın bu kuralına aykırıdır sayılı yasanın maddesi anayasanın maddesine aykırıdır bu madde egemenlik kayıtsız şartsız milletindir türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organlar eliyle kullanır egemenliğin kullanılması hiçbir surette hiçbir kişiye veya sınıfa bırakılamaz hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz demektedir maddesine göre ceza yaptırımına konu fiili düzenlemek suçu tanımlamak yetkisi icra organına verilmiş olmaktadır bu nedenle hiçbir kimse değişik bir yorum getirerek yasakoyucunun eylemi göstermeden suç konusunu gösterir bunun yaptırımını belirtmek suretiyle düzenleme yapmasını eski deyimle mazur görüp görmezden gelip veya kabul edilir bularak canım zaman değişti koşullar değişti hızlı gelişme tirendi içindeyiz fiilleri sonradan bakanlar kurulu değişen koşullara göre koyabilir özürüneesas sayısı karar sayısı sığınamaz bu özürün kabul edilmesi durumunda hukuk devleti uğruna gösterilen çaba direnç verilen uğraş çekilen ve çekilmekte olan çilelerin anlamı ve anayasa yasa kuralı koymanın gereği devlet örgütü oluşturmanın yargı yasama yürütme ilişkisi içindeki çağdaş düzenlemelerin anlamı bile yoktur bu nedenlerle yasa kuralı anayasanın maddesine aykırıdır a maddesi anayasanın maddesine aykırıdır yürütme yetkisi ve görevi cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir buyruğunu öngörmektedir dikkat edilirse bakanlar kuruluna ve onun başı olan cumhurbaşkanına bu yetkiyi yürütme yetkisini ve görevini anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanmayı ve yerine getirmeyi ödev ve yetki olarak vermiştir oysa yasa kuralının yaptırımı içerip eylemi yürütmenin bir organına bırakan oluşumu ile anayasaya aykırılığı açıkça ortadadır a maddesi anayasanın maddesine aykırıdır bu madde yargı yetkisini türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılmasını öngörmektedir yine anayasanın maddesinde ileride değineceğimiz gibi mahkemeler hakimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna hukuka göre hüküm verirler kuralını öngörmüştür yargı yetkisini kullanan mahkemenin verdiği kararı anayasaya kanuna hukuka uygun olarak verebilme koşulu sayılı yasanın maddesi gereğince büyük bir darbe yemiştir mahkeme yargıcı cezayı yasama organının saptadığı fiili ve suçu icra organının düzenlediği bir olgu ile karşı karşıyadır kararı uygulasa yasayı uygulasa anayasanın maddesine ve maddesine aykırı davranacaktır uygulamasa mahkemelerin kendi önüne gelen davayı görmekten kaçınamayacakları yolundaki kurala aykırı davranacaklardır bu yönüyle sözü edilen sayılı yasanın maddesi anayasanın maddesine aykırıdır sayılı yasanın maddesi anayasamızın maddesine aykırıdır bu maddenin son fıkrasına göre kanunlar anayasaya aykırı olamaz demin türkiye cumhuriyeti anayasasının maddelerine aykırılığı tartışılırken söylendiği gibi ileride tartışacağımız biçimi ile cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini belirleyen maddesinde cumhurbaşkanı türkiye büyük millet meclisince kabul edilen kanunları onbeş gün içinde yayımlar doğrultusundaki ilke ve maddesinde hakimler bağımsızdır anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak karar verirler yolundaki düşünceler gözönüne alındığında yasa kuralı sayılamayacak ve organların işlevini dışlayan cumhurbaşkanına verilen yetkiyi azımsayan hukuk kurallarını hukuk anlayışını ve uygulamasını olsa da olur olmasa da olur düzeyine indirgeyen yaklaşımı içeren sayılı yasanın maddesi bu nedenlerle tc anayasasının maddesine aykırıdır sayılı yasanın maddesi anayasanın maddesine aykırıdır anayasamızın maddesinde kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur kurallarını öngörmüş olduğu düşünülürse ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerini bile yasa ile düzenleme özeni gösteren yasa koyucunun cezanın kaynağı olan varlığı olan cezayı adlandıran eylemi fiili kural olarak öngörmeyi başka bir organa bırakmayı düşündüğünü anayasa koyucuya yüklemek eşyanın doğasına aykırıdır anayasadaki her kural her sözcük her işaret her virgül ve nokta içinde özel bir anlam taşımaktadır bu anlam içerik hukuk devleti yargı denetimi yargı bağımsızlığı hukukun üstünlüğü cumhuriyetin temel nitelikleri çağdaş özgür temel insan haklarına dayalı olmayıesas sayısı karar sayısı erek sayan bir anlayışı dile getirmek için varolmuşlardır böyle bakınca sayılı yasanın maddesinin anayasanın maddesine aykırı olduğunu kabul etmek zorunludur sayılı yasanın maddesi anayasanın maddesine aykırıdır bu maddeye göre kanun teklif etmeye bakanlar kurulu ve milletvekilleri yetkilidir kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi i̇çtüzük esaslarına göre yapılır denilmektedir yukarıdaki maddelerde değinildiği gibi kanunsuz suç ve ceza olamayacağını kanun teklif etme yetkisi bakanlar kurulu ve milletvekillerine ait olduğuna göre kanun konusu olan eylemin tebliğ genelge ve kararla düzenlemeye kalkışmak bu madde ile birlikte anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturur bu yönüyle sözü edilen yasa kuralı maddeye aykırıdır sayılı yasanın maddesi anayasanın maddesine aykırıdır özellikle cumhurbaşkanı türkiye büyük millet meclisince kabul edilen kanunları gün içinde yayımlar kuralı bu maddede dile getirilmiştir kanunsuz suç ve ceza olamayacağına göre yasama yetkisi devre dışı bırakılmış icra organına ve onun bir birimine verilmiş kaynağını anayasadan almayan bir yetki kullanılma yoluna gidilmiş ulusal i̇rade ulusal egemenlik ve anayasa üstünlüğü yasaların anayasaya aykırı olamayacağı yolundaki buyruk dışlanmış olmaktadır bu yönüyle sözü edilen yasa kuralı anayasanın maddesine aykırıdır sayılı yasanın maddesi anayasanın maddesinin son fıkrasına aykırıdır maddenin son fıkrası usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmaların kanun hükmünde olduğu bunların anayasaya aykırılığının ileri sürülemeyeceği belirtilmiş olup bunlardan birinin de i̇nsan hakları evrensel bildirgesi olduğu gözönüne alınarak bu bildirgenin maddesinde hiç kimse işlendiği sırada ulusal ya da uluslararası hukuka göre bir suç oluşturmayan herhangi bir eylem ya da kusurdan dolayı suçlu sayılamaz kimseye suçun işlendiği sırada uygulanabilecek cezadan daha ağır bir ceza verilemez kuralı gözönüne alındığında evrensel nitelik taşıyan kanunsuz suç olmaz ilkesini dışlayan hukukun üstünlüğüne mahkemelerin ve yargıçların bağımsızlığına insan haklarına laik demokratik sosyal hukuk devleti ve cumhuriyetin temel niteliklerin aykırı bir yapıyı içeren sayılı yasanın maddesi bu nedenlerle anayasanın maddesinin son fıkrasına aykırıdır sayılı yasanın maddesi tc anayasasının maddesine aykırıdır özellikle anayasamızın maddesinde tbmmnin bakanlar kuruluna kanun gücünde kararname çıkarma yetkisi vermesini içeren bu maddede bu yetkinin hangi koşullarda hangi alanlarda olacağı süresi öngörülmektedir özellikle bu yetki anayasanın kısmının ve bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile bölümde yer alan siyasal haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez buyruğunu getirmektedir dikkat edilirse anayasanın kısmı temel hak ve hürriyetlerin niteliği bu hakların sınırlanması bu hakların kötüye kullanılmaması bu hakların kullanılmasının durdurulması yabancıların durumu bölümde kişinin dokunulmazlığı maddi varlığı zorla çalıştırmayacağı kişi hürriyeti ve güvenliği özel hayatın gizliliği ve diğer konular ile bölümde siyasal haklar ve ödevler ile ilgili olarak kanun hükmünde kararname düzenlenemeyeceği hükme bağlanmıştır kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi veren yasa kuralının gösterdiği özen ve bu özenle ilgili sıraladığımız anayasa kuralının gösterdiği saydığı alanlar yasama organının yürütmeye yetki verirken ne kadar duyarlı davranmak gereğini ortaya koymaktadır yasakoyucu bunu boşuna yapmamıştır yasakoyucunun bu kadar özenle davrandığı bir konuda ve bunu anayasa buyruğu olarak düşünürken sayılı yasanın maddesinde bu kuralı görmezden geldiğini ileri sürmek olanaklı değildir ve bir anlık sayılı yasanın maddesinin de yasakoyucunun bir tasarrufu olduğunu düşündüğümüzde sözü edilen maddedeki üstün hukuk kuralı karşısında genelge karar ve tebliğlerle suç tanımı yapan kuralesas sayısı karar sayısı arasındaki ilişkiyi evrensel hukuk ilkeleri ve tc anayasasının maddesinin son fıkrasında olduğu gibi kanunlar anayasaya aykırı olamaz kuralını öncelikle düşünmek uygulamak gözetmek zorunludur bu nedenle maddesi anayasanın maddesine aykırıdır sayılı yasanın maddesi tc anayasasının maddesine aykırıdır tc anayasasının maddesi hukuk devleti çağdaş devlet hukuka bağlı devlet i̇nsan haklarına bağlı devlet olabilmenin temel ilkelerinden birini öngörmüştür hakimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna hukuka uygun olarak hüküm verirler oysa olayımızda sözü edilen yasanın maddesi suçu tanımlayan fiili genelge tamim ve kararla belirlemektedir anayasanın bu hükmü devre dışı kalmakta anlamını yitirmektedir yasakoyucuyargıyı ve yargıçları anayasaya ve kanunlara uygun olarak karar vermeye yöneltince kanunla anayasa çelişkisinde uygulamayı anayasadan yana yapmak ödevi ve yetkisi ve sorumluluğu sözkonusudur üstün hukuk kuralına normlar hiyerarşisi kurallar silsilesiaçısından zorunlu bir bakış açısı görev bilincidir hiçbir organ ve makamın yargıya mahkemelere yargı yetkisini kullanmasından ötürü emir ve talimat veremeyeceği genelge gönderemeyeceği maddesinin fıkrasında belirtilmişken sayılı yasanın maddesi genelge ile kararla ve tebliğle suç konulmasını fiil tanımı yapılmasını doğal saymakta aynı zamanda mahkemelerin bağımsızlığı yargıçların bağımsızlığı anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak karar verebilme hak ve yetkisi ellerinden alınmaktadır çağdaş hukuk sisteminde düşünülmesi kabul edilmesi uygulanması algılanması asla mümkün olmayan bir düzenleme biçimidir bu yönüyle anayasanın maddesine aykırıdır sayılı yasanın maddesi anayasanın maddesine aykırıdır anayasa mahkemesinin görevi ile ilgili bir düzenleme olup yüce mahkemenin kanunların kanun hükmündeki kararnamelerin ve tbmm i̇çtüzüğünün anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetlemesini öngörmektedir mahkemeler ve yargıçlar hukuka anayasaya kanunlara vicdani kanaatlerine göre hüküm kurmak zorunda olup kanunların anayasaya aykırı olamayacağı kanun yapma yetkisinin tbmmnin olduğu hiçbir makam kişi kuruluş ve kurumun kaynağını anayasadan almayan devlet yetkisi kullanamayacağı egemenliğin kayıtsız ve koşulsuz ulusun olduğu türkiye devletinin bir cumhuriyet olduğu ilkesi gözönüne alındığında sayılı yasanın maddesi konuluş ve uygulaması ile anayasanın bu maddesini dışlamakta ve yukarıda değinilen kurumlar ve ilkeler çiğnenmekte ve anayasa bütünlüğü bozulmakta hukuka bağlı devlet sistemi cumhuriyetin temel nitelikleri gözardı edilmekte ve tc devletinin niteliklerini belirleyen maddesi işlevini yitirmektedir bu yönüyle olayımızda doğrudan ilgisi yokmuş gibi görünen maddesinde anayasanın maddesindeki devlet şeklinin cumhuriyet olduğu şeklindeki hüküm ile maddesindeki cumhuriyetin nitelikleri ve maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez yolundaki kuralları da dolaylı yoldan değiştirilmemiş olsa bile etkisiz kılınmakta ve aynı amacın sessiz kalınarak gerçekleştirilmesi adım adım mümkün olmaktadır yasa nasılsa uygulanıncaya kadar da üzerinde durulur mu bu özen bu duyarlılık neden denile denile ülkemizdeki hukuk devleti anayasa uygulaması demokratik rejim çağdaş yöneliş cumhuriyetin nitelikleri temel insan hak ve özgürlükleri alanındaki vardığımız noktaların aşamanın gözden uzak tutulmaması gerekmektedir üstün hukuk kuralı yorumuesas sayısı karar sayısı olayımıza yaklaşımı belirlemek bakımından marshall kararından söz etmek gerekmektedir amerika birleşik devletleri yüksek mahkeme başkanı olup tarihinde verdiği karar bugüne değin amerikan yargı sisteminde örnek karar olarak gösterilmektedir bkz prof dr tarık zafer tunaya siyasal kurumlar ve anayasa hukuku sayfa a her hukuk kuralı kendisinden üstün olan hukuk kuralı karşısında gücünü kaybeder anayasa adi kanunlardan bir üstün hukuk kuralıdır sonuç şu halde adi kanunlar anayasa karşısında güçlerini kaybederler sonucuna vardıktan sonra marshalla göre anayasa ya adi kanunlar gibi değiştirilemeyen bir kanundur ya da yasama organı onu istediği gibi istediği zaman değiştirebilir eğer anayasa adi kanunlar gibi değiştirilemezse anayasaya aykırı kurallar kanun adını alamazlar eğer parlamento anayasayı istediği gibi değiştirebilecekse sınırlanması olanaksız bir kuvveti sınırlamak için her işlem anlamsız ve boşuna bir çaba olur oysa anayasa yasama organının sınırlarını aşmaması için yapılmıştır zira yasama meclislerindeki çoğunluklar herhangi bir kraldan daha zalim olabilir bir organ çizilen yazılı sınırları çekinmeden aşabilecekse sınırları yazılı olarak saptamakta hiçbir fayda yoktur dedikten sonra yargıca daha önceki kararı veren yargıca yönelik şu yargısını aktarmaktadır her yargıç bir tercih yapmakla ödevlidir birbiri ile çatışan iki hukuk kuralı iki kanun karşısında hangisini uygulayacağını kararlaştırmak zorundadır bir kanun anayasa ile çatışma halinde ise ne olacaktır yasama organının yaptığı kanun anayasaya aykırı ise hükümsüzdür bu hükümsüzlüğüne rağmen yargıcı bağlayamaz mahkeme bu kanunu uygulamaya mecbur tutulamaz marshallın olaya ışık tutacak kararı yukarıda değinildiği gibi yılında verilmiş güncelliğini koruyan bugün olayımıza ışık tutan baş yapıt niteliğinde sonsuzluğa ilerleme yolunda tüm yargıçlara evrensel değerleri yurduna hukuk sistemine insanlığa aktarmak isteyen adaleti yol gösteren yön gösteren kutup yıldızı örneği gökyüzünden indirip yaşama indirme uğraşındaki tüm yargıçlara örnek bir sunuştur yüreği ısıtan hukuku sevdiren topluma soluk aldıran huzurlu kılan özgürlük ve hukuk sevdasına yürek coşkusu ile yorulmaksızın koşmayı sağlayan bir yaklaşım biçimidir olayımıza uyguladığımızda sayılı yasanın maddesi anayasamızın yukarıda gösterilen kuralları karşısında gücünü yitirmiştir uygulama alanı ve anlamı kalmamıştır tc devleti çağdaş insan haklarına dayalı özgürlükçü katılımcı demokratik laik bir hukuk devleti ise anayasaya evrensel kurallara insanlığın evrensel ve ortak değerlerine açıktan veesas sayısı karar sayısı temelden aykırı bu kurallara laik değildir bu kurallar hukukumuzdan ayıklanmalıdır bu nedenle sözü edilen yasa kuralı iptal edilmelidir mahkememizin görüşü bu doğrultudadır
2,099
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir tarih ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesinin tarihli ve sayılı sağlık hizmetleri temel kanununun ek inci maddesine eklediği son fıkra tarih ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesinin tarihli ve sayılı sağlık hizmetleri temel kanununun ek inci maddesine eklediği son fıkra aynen şöyledir devlet hizmeti yükümlülüğünü yapmakta olan personel bulundukları ilde sözleşmeli aile hekimi olarak çalışabilirler veya ihtiyaç halinde aile hekimliği uygulamaları için görevlendirilebilirler bu personelin aile hekimliğinde geçen süreleri devlet hizmeti yükümlülüğünden sayılır aile hekimliği uygulamasına geçilen yerlerde bu uygulamadan kaynaklanan nedenlerle birinci basamak sağlık kuruluşlarında görev yapan devlet hizmeti yükümlüsü personelin il içinde görev yeri değiştirilebilir tarih ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesinin değiştirdiği tarih ve sayılı sağlık personelinin tazminat ve çalışma esaslarına dair kanunun nci maddesinin son cümlesi tarih ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesinin değiştirdiği tarih ve sayılı sağlık personelinin tazminat ve çalışma esaslarına dair kanunun iptali istenen cümleyi de içeren nci maddesi aynen şöyledir kamu sağlık hizmetlerinde çalışan personelin haftalık kanunî çalışma süresi saat üncü maddede tanınmış olan haktan yararlananlar için ise saattir personelin günlük çalışma saatleri ve sayılı kanunlardaki hükümlere göre tespit edilir ancak bu personelden iyonlaştırıcı radyasyon ile teşhis tedavi veya araştırmanın yapıldığı yerler ile bu iş veya işlemlerde çalışan personel sağlık bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikte belirlenen radyasyon dozu limitleri içinde çalıştırılabilir i̇ptali istenen ancak bu personelden iyonlaştırıcı radyasyon ile teşhis tedavi veya araştırmanın yapıldığı yerler ile bu iş veya işlemlerde çalışan personel sağlık bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikte belirlenen radyasyon dozu limitleri içinde çalıştırılabilir cümlesidir tarih ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesinin değiştirdiği tarih ve sayılı tababet ve şuabatı sanatlarının tarzı i̇crasına dair kanunun uncu maddesinin birinci fıkrasındaki sağlık bakanlığının sürekli kurulu niteliğinde i̇baresi i̇kinci fıkrası ile son fıkrasının i̇lk cümlesiesas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesinin değiştirdiği tarih ve sayılı tababet ve şuabatı sanatlarının tarzı i̇crasına dair kanunun uncu maddesinin i̇ptali istenen ibareyi de içeren birinci fıkrası aynen şöyledir eğitim kurumlarına eğitim yetkisi verilmesi ve eğitim yetkisinin kaldırılmasına ilişkin teklifleri karara bağlamak uzmanlık ana dallarının rotasyonlarını belirlemek uzmanlık sınavı jürilerini tespit etmek yabancı ülkelerde asistanlık yapanların bilimsel değerlendirilmesini yapacak fakülteleri ve eğitim hastanelerini belirlemek tıpta uzmanlık eğitimi ve uzman insan gücü ile ilgili görüşler vermek uzmanların tıbbî gelişmeleri izlemesini sağlayıcı inceleme ve araştırmalar yapmakla görevli olmak üzere sağlık bakanlığının sürekli kurulu niteliğinde tıpta uzmanlık kurulu teşkil olunmuştur i̇ptali istenen sağlık bakanlığının sürekli kurulu niteliğinde ibaresidir i̇kinci fıkrası aynen şöyledir tıpta uzmanlık kurulu bakanlık müsteşarı ilgili genel müdür ve hukuk müşaviri biri diş tabibi olmak üzere eğitim hastanelerinden bakanlığın seçeceği beş dört tıp fakültesinden ve bir diş hekimliği fakültesinden yökün seçeceği birer gülhane askeri tıp akademisi ve fakültesinin seçeceği bir türk tabipleri birliğinin seçeceği bir türk diş hekimleri birliğinin seçeceği bir üyeden oluşur i̇ptali istenen cümleyi de içeren son fıkrası aynen şöyledir kurulun çalışma usûl ve esasları ile ilgili diğer hususlarla ihtisas belgelerinin alınması ve uzmanlık eğitimi ile ilgili diğer usûl ve esaslar sağlık bakanlığınca hazırlanıp bakanlar kurulunca yürürlüğe konulacak yönetmelikle düzenlenir bu yönetmelik yürürlüğe konuluncaya kadar mevcut düzenlemelerin uygulanmasına devam edilir i̇ptali istenen kurulun çalışma usûl ve esasları ile ilgili diğer hususlarla ihtisas belgelerinin alınması ve uzmanlık eğitimi ile ilgili diğer usûl ve esaslar sağlık bakanlığınca hazırlanıp bakanlar kurulunca yürürlüğe konulacak yönetmelikle düzenlenir cümlesidir iii gerekçe tarih ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesinin tarihli ve sayılı sağlık hizmetleri temel kanununun ek inci maddesine eklediği son fıkranın anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen bu fıkranın ilk cümlesinde devlet hizmeti yükümlülüğünü yapmakta olan personelin bulundukları ilde sözleşmeli aile hekimi olarak çalışabilecekleri veya ihtiyaç halinde aile hekimliği uygulamaları için görevlendirilebilecekleri hükme bağlanmıştır devlet hizmeti yükümlülüğü günü kabul edilen sayılı kanunun inci maddesi ile tarihli ve sayılı sağlık hizmetleri temel kanununa eklenen ek ve ncı maddelerde düzenlenmiştir sayılı kanunun ek üncü maddesinde devlet hizmeti yükümlülüğünün tabip uzman tabip ve yan dal uzman tabip unvanını kazanılması üzerine her eğitim için ayrı ayrı olduğu ek maddesinde ise uzmanlık ya da yan dal uzmanlık asistanlığı nedeniyle yarım kalan tabiplik unvanı için devlet hizmeti yükümlülüğünün uzman olarak yapılacağı belirtilmiştir bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere tabiplik için ayrı uzmanlık ve yan dal uzmanlığı için ayrı ayrı devlet hizmeti yükümlülüğü öngörülmüştür bu durumda devlet hizmeti yükümlülüğü hem pratisyen hekimler hem de uzman hekimler için ayrı ayrı söz konusudur sayılı aile hekimliği pilot uygulaması hakkında kanunun nci maddesindeaile hekimi kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini yaş cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak belli bir mekanda vermekle yükümlü gerektiği ölçüde gezici sağlık hizmeti veren ve tam gün esasına göre çalışanaile hekimliğiuzmanı veya sağlık bakanlığının öngördüğü eğitimleri alan uzman tabip veya tabiptir şeklinde tanımlanmıştır görüldüğü gibi aile hekimlerinin tümü uzman hekim olmayıp sağlık bakanlığının öngördüğü eğitimleri alan pratisyen hekimler de aile hekimliği uygulaması içinde yer olmaktadır ancak tarihli ve sayılı sağlık hizmetleri temel kanununun ek inci maddesinin iptali istenen son fıkrasının ilk cümlesi ile yapılan düzenlemede uzman hekim pratisyen hekim ayrımı yapılmamıştır yine bu kural ile tıpta aile hekimliği dalı dışındaki bir dalda uzman olan hekimlere hukuken ve yasal olarak kazandıkları tıpta uzmanlık unvanları yok sayılarak aile hekimliği görevi verilmektedir böyle bir düzenlemenin ise anayasaya aykırı olduğu açıktır şöyle ki anayasasında sosyal bir hukuk devleti olma türkiye cumhuriyetinin nitelikleri arasında sayılmıştır başlangıç bölümünde türk vatandaşının onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu vurgulanmış herkesin maddi ve manevi varlığını geliştirme ve koruma hakkına sahip olduğu anayasanın nci maddesinde yinelenmiştir bireyler açısından getirilen bu hak inci madde ile devlete görev olarak verilmiştir bu maddeye göre kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak devletin temel amacı ve görevidir anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında da anayasanın maddesinde aynı zamanda sosyal devlet ilkesinden de söz edilmektedir bu ilke kişinin doğuştan sahip olduğu onurlu bir yaşam sürdürme maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisini kullanmasını sağlar sosyal devletin görevi güçsüzleri koruyarak sosyal adaleti sosyal refahı ve sosyal güvenliği sağlamaktır denilmiştir aile hekimliği dışındaki bir tıpta uzmanlık dalında gerekli eğitimleri alan zorunlu sınavları başarı ile vererek uzman olan bir hekimin uzmanlık alanı dışında bir daldaesas sayısı karar sayısı görevlendirilmesinin kişinin temel hak ve hürriyetlerinden olan çalışma hakkının sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlandırılması anlamını taşıdığı açıktır böyle bir düzenlemenin aynı zamanda kendi uzmanlık dalı dışında çalışmakla yüklü tutulan uzman hekimin manevi varlığını zedeleyeceği de kuşkusuzdur öte yandan anayasanın inci maddesinin birinci fıkrası herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme özgürlüklerine sahip olduklarını açıklamaktadır i̇ptali istenen bu düzenleme ile aile hekimliği dışındaki bir alanda uzman hekimin dilediği alanın uzmanlık konusu olan alan olduğu yadsınamaz i̇ptali istenen bu düzenlemenin uzman hekimleri dilediği alan dışında çalışma yükümlülüğü altına soktuğundan anayasanın inci ve ncı maddesine de aykırı düştüğü açıktır getirilen düzenleme sosyal devlet ilkesinin yanı sıra kişilerin anayasanın ncı maddesinde ifade edilen sağlık hakkına ve nci maddesinde düzenlenen yaşam hakkına da aykırı düşmektedir anayasanın ncı maddesinde devlete herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak ve bu konuda hizmet vermek ödevi getirilmiştir yine devlet anayasanın nci maddesinde kişilere tanınmış olan yaşam hakkını güvence altına almakla yükümlüdür devletin bu görevleri aile hekimliği konusunda uzmanlaşmamış hekimleri aile hekimi olarak görevlendirmek suretiyle yerine getiremeyeceği açıktır bu tür bir görevlendirme kişileri uzmanlık alanı aile hekimliği olmayan hekimlerden aile hekimliği konusunda hizmet almak zorunda bırakacak sağlık ve yaşam haklarını anayasanın öngördüğü türden yeterli bir hizmete kavuşamama durumu ile yüz yüze getirecektir bunun ise hem türkiye cumhuriyetinin sosyal devlet olma niteliği ile hem de kişilerin anayasada belirtilen yaşam ve sağlık hakları ile çelişeceği dolayısıyla anayasanın ve ncı maddelerine aykırı düşeceği açıktır bu nedenle tarihli ve sayılı sağlık hizmetleri temel kanununun ek inci maddesinin son fıkrasının ilk cümlesi anayasanın nci inci nci ve ncı maddeleri ile bağdaşmamaktadır i̇ptali istenen bu paragrafın ikinci ve üçüncü cümleleri de birinci cümle ile tam bir uygulama birliği içinde olduğundan aynı gerekçelerle bu cümleler de anayasaya aykırıdır diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle çelişmesine yol açacak ve dolayısı ile anayasanın nci maddesinin yanısıra inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesinin tarihli ve sayılı sağlık hizmetleri temel kanununun ek inci maddesine eklediği son fıkra anayasanın inci inci inci nci ve ncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesinin değiştirdiği tarih ve sayılı sağlık personelinin tazminat ve çalışma esaslarına dair kanunun nci maddesinin son cümlesinin anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen bu cümlede iyonlaştırıcı radyasyon ile teşhis tedavi veya araştırmanın yapıldığı yerler ile bu iş veya işlemlerde kamu sağlık hizmetleri personelinin sağlık bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikte belirlenen radyasyon dozu limitleri içinde çalıştırılabileceği hükme bağlanmıştır bu cümledeki yönetmelikte belirlenen radyasyon dozu limitleri içinde çalıştırılabilir tümcesinin kamu sağlık kuruluşlarında iyonlaştırıcı radyasyon ile teşhis ve tedavi hizmeti verilen ve araştırma yapılan yerlerde çalışan sağlık personelinin günlük mesai süresi izin süresi ve diğer çalışma koşullarının belirlenmesinin yönetmeliğe bırakıldığı anlamını taşıdığı kuşkusuzdur i̇yonlaştırıcı radyasyon ile teşhis tedavi veya araştırmanın yapıldığı yerler ile bu iş veya işlemlerde çalışan personelin çalışma koşulları ve çalışma saatleri sayılı radyoloji radiyom ve elektrikle tedavi ve diğer fizyoterapi müesseseleri hakkında kanun ve bu kanuna dayalı olarak çıkarılmış radyoloji radyom ve elektrikle tedavi müesseseleri hakkında tüzükte düzenlenmiştir bu düzenlemelerde çalışma süresinin günde beş saat olduğu yıllık bir aylık ayrıcı şua izinlerinin bulunduğu belirlenmiş ve hastanelerde röntgen ve radyom ile tam müddetle günde saat çalışan kimseler hastanenin başka işlerinde kullanılamaz bunlara gece uykularını ihlâl edecek iş verilmemelidir hükümlerine yer verilmiştir yasanın genel gerekçesinde avrupa birliği konseyinin euratom direktifi doğrudan çalışma saati düzenlemesine yer verilmediği bunun yerine radyasyona maruz kalma kriterini esas alındığı bu direktifin uncu maddesinde radyasyona maruz kalanlar için etkili dozun her bir yılda maksimum msv milisivert birbirini izleyen beş yıllık sürede ise msv olduğunun kararlaştırıldığı avrupa birliğinde esas alınan bu düzenlemeye uygun olarak iyonlaştırıcı radyasyon ile teşhis tedavi veya araştırmanın yapıldığı yerler ile bu iş veya işlemlerde çalışan personelin tıbben kabul gören radyasyon dozu limitleri içinde çalıştırılmasının bu limitlerin ise avrupa birliği kriterleri esas alınarak sağlık bakanlığınca düzenlenmesinin uygun olacağı açıklanmıştır gerekçede belirtilen uluslararası kuruluşlar ve ab tarafından belirlenen doz limitleri radyasyonun zararlı etkilerine görevleri nedeniyle maruz kalan çalışanlarda hiçbir biçimde aşılmaması gereken en üst limitlerdir mart tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren radyasyon güvenliği yönetmeliğinde de bu limitler yer almaktadır dolayısıyla iptali istenilen kanun hükmüne gerek olmadan iyonize radyasyonla çalışanların saatlik günlük çalışma süreleri içinde de bu doz limitlerinin zaten uygulanması ve aşılmaması gerekmektedir i̇ptali istenilen cümle ile sağlık personelinin çalışma saatleri düzenlenmiştir gerekçede amacın yönetmeliğin iyonize radyasyon ile çalışan sağlık personelinin radyasyon dozu limitleri içerisinde çalıştırılması olduğu belirtilmekte ise de gerekçe ile iptali istenilen hükmün metni birlikte değerlendirildiğinde değişikliğin esas amacının bu personelin mevcut yasa ve tüzük hükümlerine göre saat olan günlük çalışma süresinin arttırılması diğer çalışma koşullarına ilişkin haklarının ortadan kaldırılması olduğu görülmektedir anayasanın inci maddesi memur ve kamu görevlilerinin niteliklerinin atanmalarının görev yetki ve yükümlülükleri ile özlük işlerinin kanunla düzenleneceğini bildirmektediresas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen kural ile kanunla düzenlenmesi gereken kamu sağlık kuruluşlarında iyonlaştırıcı radyasyon ile teşhis ve tedavi hizmeti verilen ve araştırma yapılan yerlerde çalışan sağlık personelinin günlük mesai süresi izin süresi ve diğer çalışma koşullarının belirlenmesinin yönetmeliğe bırakılması anayasanın inci maddesine aykırı düştüğü gibi yürütmeye idareye bırakılan bu yetkinin kullanımına ilişkin esaslar yasada gösterilmediği için asli bir düzenleme yetkisi niteliğini kazandığında kuşku yoktur anayasanın inci maddesi ise anayasada belirtilen ayrık haller dışında yürütmenin idarenin asli düzenleme yetkisi olmadığını ortaya koymaktadır bu yetki yasamanındır ve anayasanın nci maddesine göre devredilemez devredilirse bu kökenini anayasadan almayan dolayısı ile anayasanın ncı maddesine aykırı bir yetki olur nitekim anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararında anayasanın egemenlik başlığını taşıyan maddesinde egemenlik kayıtsız şartsız milletindir türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır egemenliğin kullanılması hiçbir surette hiçbir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılamaz hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmektedir maddesinin ikinci fıkrasında da memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir denilerek memuriyete girişten emekliliğe kadar memuriyet statüsünün kanunla düzenlenmesi esası öngörülmüştür anayasanın çeşitli maddelerinde yer alan kanunla düzenlemeden neyin anlaşılması gerektiği anayasa mahkemesinin bir çok kararında açıklanmıştır buna göre yasa ile düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel sınırsız esasları ve çerçevesi belirsiz bir düzenleme yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devri anlamına geleceğinden anayasanın maddesine aykırı düşer ancak yasada temel esasların ve çerçevenin belirlenmesi koşuluyla uzmanlık ve teknik konulara ilişkin ayrıntıların düzenlenmesinin yürütmeye bırakılması anayasaya aykırılık oluşturmaz esasen anayasanın maddesinde yer alan yürütme yetkisi ve görevi anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünün anlamı da budur denilmiştir bu bakımlardan iptali istenen cümle anayasanın ve inci maddelerine aykırıdır diğer taraftan iptali istenen cümle ile çalışma şartlarının belirlenmesinde sadece radyasyon limitlerinin esas alınması öngörülmüştür ancak radyasyondan korunma sisteminde doz sınırlarına uyulması radyasyonun zararlı etkilerinden korunmanın tek ve yeterli gerekliliği değildir fırat üniversitesi tıp fakültesince yapılan ve iyonizan radyasyona uzun süre maruz kalan radyoloji çalışanlarında uzun süreli düşük doz iyonizan radyasyonun bu kişilerin kan değerlerine etkilerinin incelendiği rapora göre radyoloji çalışanları bağışıklık düzeyi bakımından bazı bozukluklara neden olan düşük doz iyonizan radyasyonun bile uzun dönemesas sayısı karar sayısı etkilerine mesleki olarak maruz kalmaktadır rapora göre biyolojik değişikliklerin başlaması için alınan radyasyonun herhangi bir eşik değeri yoktur bu nedenle diyagnostik radyolojide çalışanlar radyasyondan ne kadar korunurlarsa korunsunlar bunlar için küçük radyasyon dozları dahi önemli riskler taşımaktadırtürk tanısal ve girişimsel radyoloji dergisi haziran sayı bu araştırmada fırat üniversitesi tıp fakültesi hastanesinde görev yapan radyodiagnostik çalışanının kan değerleri alınmış ve bu kişiler üzerinde radyasyonun olumsuz etkileri tespit edilmiştirradyasyonun herhangi bir sağlık sorununa neden olmayan bir düzeyi bulunmamaktadır bu nedenle de radyoloji çalışanlarının ve ailelerinin sağlıklarının korunabilmesi bakımından doz sınırlamasının yanı sıra çalışma sürelerinin azaltılması da büyük önem taşımaktadır nitekim radyasyon görevlileri i̇çin uluslararası radyolojik korunma komisyonunun numaralı raporunda ve uluslar arası atom enerjisi ajansı iaeanın temel güvenlik standartları ismi altında yayımladığı bss nolu yayınında radyasyon korunması ile ilgili önerilen üç temel ilke bulunmaktadır bunlar uygulamaların kabul gerekçelendirmesi işınlamanın zararlı sonuçları göz önünde bulundurularak net bir fayda sağlamayan hiçbir radyosyon ışınlamasına izin verilmez radyasyon korunmasının optimizasyonu ve son olarak doz sınırlamasıdır bu ilkelerin radyasyonun zararlı etkilerinden korunmak için en üst seviyede radyasyonun kullanıldığı tüm tıbbi ve endüstriyel alanlar ile yapay radyasyon kaynaklarının kullanıldığı diğer bütün alanlarda radyasyon görevlilerine ve toplum üyesi kişilere bütünüyle uygulanması gerekmektedir bu açıklamalardan da anlaşılabileceği üzere radyasyondan korunma sisteminde doz sınırlarına uyulması radyasyonun zararlı etkilerinden korunmanın tek ve yeterli gerekliliği değildir aksine radyasyondan korunma bakımından alınabilecek diğer önlemlerle dozların alınabilecek en alt düzeyde tutulması çok daha önemlidir radyasyon güvenliği yönetmeliğine göre de yıllık doz sınırları yönetmeliğin maddesine göre sağlığa zarar vermeyecek şekilde uluslararası standartlara uygun olarak belirlenmek zorundadır ayrıca iyonizan radyasyon alanında ölçü olarak kabul edilen doz faktörünün yanında zaman faktörü de ölçümlerin bir diğer ayağını oluşturmaktadır bu durumda çalışma süreleriyle ilgili değişikliklerin çalışanların sağlıklarının korunması bakımından önemini arttırmaktadır bu nedenle çalışma şartlarınınsüresinin belirlenmesinde sadece doz faktörünü esas alan düzenleme de kamu yararı da bulunmamaktadıryasaların kamu yararına dayanmasıgereği kuşkusuz hukuk devletinin temel değerlerinden birini oluşturmaktadır bir hukuk devletinde devlet erki kullanılarak yapılan tüm kamu işlemlerinin nihaî amacının kamu yararı olması gerekir bu gereklilik kamu yararını yasama organının takdir yetkisi için de bir sınır konumuna getirir açıklanan nedenle iptali istenen cümle anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesiyle de bağdaşmamaktadır diğer yandan anayasanın nci maddesinde kişilerin yaşam hakkı ncı maddesinde ise sağlık hakkı düzenlenmiş olup iyonlaştırıcı radyasyon ile teşhis tedavi ve araştırma yapılan yerlerde çalışan kamu sağlık personelinin radyasyon karşısında sağlığını yeterince koruma altına alamayan hükümlerin söz konusu personelin yaşam ve sağlık haklarına ve dolayısıyla anayasanın ve ncı maddelerine aykırı düşeceği gözden kaçırılmamalıdır tarihli ve sayılı kanunla onaylanması uygun bulunan tarihli avrupa sosyal şartının yerini almak üzere avrupa konseyi tarafından tarihinde kabulesas sayısı karar sayısı edilen ve ülkemiz tarafından tarihinde imzalanan gözden geçirilmiş avrupa sosyal şartının beyan ile onaylanması tarih ve sayılı kanun ile uygun bulunmuştur rg sa bu şartın adil çalışma koşullarına sahip olma hakkı başlıklı nci maddesinin numaralı bendi ile verimlilik artışı ve ilgili diğer etkenler izin verdiği ölçüde haftalık çalışma süresinin aşamalı olarak azaltılmasını öngören makul günlük ve haftalık çalışma saatleri sağlamayı numaralı bendi ile de i̇çkin olarak tehlikeli ve sağlığa zararlı işlerdeki riski ortadan kaldırmayı ve bu risklerin henüz yeterince azaltılamadığı ya da kaldırılamadığı durumlarda bu işlerde çalışanlara ücretli ek izin verilmesini veya bunların çalışma saatlerinin azaltılmasını sağlamayı akit taraflar taahhüt etmişlerdir hal böyle iken ve radyasyondan korunma sisteminde doz sınırlarına uyulması radyasyonun zararlı etkilerinden korunmanın tek ve yeterli gereklilik değilken söz konusu çalışanların çalışma şartlarının belirlenmesinde sadece radyasyon limitlerinin esas alınmasını öngören iptali istenen düzenlemenin avrupa sosyal şartına da uygun olmadığı ve dolayısıyla anayasanın ıncı maddesine de aykırı olduğu açıktır öte yandan anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenleme anayasanın nci ve inci maddelerinde ifade edilen hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle de bağdaşmaz açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesinin değiştirdiği tarih ve sayılı sağlık personelinin tazminat ve çalışma esaslarına dair kanunun nci maddesinin son cümlesi anayasanın ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesinin değiştirdiği tarih ve sayılı tababet ve şuabatı sanatlarının tarzı i̇crasına dair kanunun uncu maddesinin birinci fıkrasındaki sağlık bakanlığının sürekli kurulu niteliğinde i̇baresinin ve i̇kinci fıkrası ile son fıkrasının i̇lk cümlesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen düzenlemeler hem tıpta uzmanlık kurulunun işleyiş ve oluşumunda sağlık bakanlığını belirleyici kılmakta hem tıpta uzmanlık eğitimi ile ilgili çok önemli konularda kurulu işlevsiz bırakmakta eğitim müfredatı uzmanlık eğitimini verecek eğiticilerin niteliklerinin ve görevlendirmelerine ilişkin usul ve esasların belirlenmesi hem de tıpta uzmanlık eğitimi ile ilgili bütün süreçlerin belirleneceği yönetmeliğin çıkarılmasında sadece sağlık bakanlığı ve bakanlar kurulunu yetkili kılmakta yök ve türk tabipleri birliği ile türk diş hekimleri birliğini sürecin dışında bırakmaktadır bu düzenlemeler tıpta uzmanlık eğitiminin gerektirdiği bilimsel ve idari özerkliği ortadan kaldırmakta olduğu gibi anayasanın ve inci maddelerine de aykırılık taşımaktadır tıpta uzmanlık eğitimi altı yıllık tıp fakültesi eğitiminden sonra girilebilen ve tıp doktorlarına belirli alanlarda özel yetenek ve yetki sağlamayı amaçlayan bir yükseköğretim konusudur tıpta uzmanlık eğitimi ister tıp fakültelerine bağlı eğitim ve araştırma hastanelerinde isterse sağlık bakanlığına bağlı eğitim ve araştırma hastanelerinde verilsinesas sayısı karar sayısı yükseköğretim konusu olma özü değişmemektedir nereden uzmanlık eğitimini alırsa alsın uzmanlık öğrencilerinin aynı kural ve koşullarda aynı yeterlilikte yetişmeleri zorunludur türkiye cumhuriyeti anayasasının yükseköğretim kurumları ve üst kurumları başlıklı uncu maddesinde orta eğitime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim ve öğretimin yükseköğretimin üniversiteler tarafından verileceği inci maddesinde ise yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak düzenlemek yönetmek denetlemek yükseköğretim eğitim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için planlama yapmanın yüksek öğretim kurulunun görevleri arasında olduğu belirtilmiştir esas i̇tibariyle sağlık bakanlığının sağlık hizmetlerindeki rolü anayasanın ncı maddesinde tanımlanan devlet herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler devlet bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak onları denetleyerek yerine getirir ödevini hayata geçirmektir sağlık bakanlığının asli işlevi tıp eğitimi olmayıp anayasada tanımlanan sağlık kuruluşlarının tek elden planlanıp hizmet vermesini sağlamak ve onları bu kapsamda denetlemektedir bilindiği üzere gerek anayasanın anılan hükümleri gerek sayılı kanun ve gerekse sayılı yasa uyarınca yükseköğretim olan tıp eğitimi tıp fakülteleri tarafından verilmektedir tıpta uzmanlık eğitimi de özü itibariyle yükseköğretim kavramının kapsamına girmekte ve gata ve adli tıp kurumu dışında tıp fakültelerinde ve sağlık bakanlığına bağlı eğitim hastanelerinde verilmektedir yök ve üniversiteler eğitim boyutu ile tıpta uzmanlık eğitiminde asli yetkili kamusal kurumlardır sağlık bakanlığı ise hizmet sunumu ve bazı birimlerinde eğitimin verilmesi bakımından bu alanla ilgili idari kolluktur i̇ptali istenen düzenlemeler ile tıpta uzmanlık eğitiminin yüksek öğretim olma niteliği göz ardı edilmiş sağlık bakanlığı yükseköğretim ile ilgili bir alanda asıl yetkili kurum olarak belirlenmiştir tıpta uzmanlık eğitimi uzmanlık eğitimi gören asistanları uzmanlık eğitimi vermeye yetkili kılınan kurumları ve uzmanlık eğitimini verecek eğitim sorumluluları ile bütünlük arzeden bir eğitim sürecidir ek danıştay i̇dari dava daireleri genel kurulu ydi̇tiraz no tıpta uzmanlık tüzüğü tasarısının incelenmesine ilişkin danıştay dairesinin tarih ve k sayılı kararında ek sağlık bakanlığının tıpta uzmanlık ve yan dal uzmanlık eğitimini düzenleme konusundaki yetkisizliği ve aksi yöndeki düzenleme ve işlemlerin anayasaya aykırılığı ayrıntıları ile tartışılmıştır danıştayın bu kararında türkiye cumhuriyeti anayasanın nci maddesinde anayasa hükümlerinin yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu kanunların anayasaya aykırı olmayacağı inci maddesinin birinci fıkrasında yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak düzenlemek yönetmek denetlemek yükseköğretim kurumlarındaki eğitim öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda kurulmasını geliştirmesini ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasınıesas sayısı karar sayısı sağlamak ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için planlama yapmak maksadı ile yükseköğretim kurulu kurulacağı aynı maddenin üçüncü fıkrasında kurulun teşkilatı görev yetki ve sorumluluğu ve çalışma esaslarının kanunla düzenleneceği nci maddesinin bendinde anayasanın halkoylaması sonucu kabulünün ilanıyla birlikte yürürlüğe girecek hükümleri ve mevcut ve kurulacak kurum kuruluş ve kurullar için yeniden kanun yapılması veya mevcut kanunlarda değişiklik yapılmasını gerekiyorsa bunlara ilişkin işlemlerin mevcut kanunların anayasaya aykırı olmayan hükümlerinin veya doğrudan anayasa hükümlerinin anayasanın inci maddesi gereğince uygulanacağı hükme bağlanmıştır bu dosyada incelenen tıpta uzmanlık tüzüğü tasarısının genel gerekçesinde gerek sayılı kanunun uncu maddesi uyarınca gerekse de sayılı kanunun üncü maddesinin bendi uyarınca tıpta uzmanlığı düzenleme konusunda yetkili otoritenin sağlık bakanlığı olduğu ileri sürülmekteyse de sayılı kanunun sayılı kanundan sonra yürürlüğe girdiği sayılı kanunda tıpta uzmanlık eğitimi ile ilgili düzenleme bulunmadığı sayılı kanunun tıpta uzmanlık eğitimini lisans üstü bir yükseköğretim olarak nitelediği sayılı kanundan sonra yürürlüğe giren anayasasının inci maddesini ise yükseköğretimi düzenlemek ve yükseköğretim kurumlarının faaliyetlerine yön vermek konusunda yükseköğretim kurulunu yetkili saydığı dikkate alındığında tıpta uzmanlık eğitimi ile ilgili düzenleme yapma yetkisinin sadece sağlık bakanlığına ait olduğunun kabulü mümkün değildir kaldı ki üniversitelerin tıp fakültelerince de verilen uzmanlık eğitiminde sağlık bakanlığını tek düzenleyici kurum olarak kabul etmek gerek anayasasına gerekse sayılı kanuna aykırılık teşkil eder anayasasının yükseköğretimle ilgili hükümleri ile nci maddesi hükmü göz önüne alındığında sayılı kanunun üncü maddesindeki tıpta uzmanlığın sağlık bakanlığınca düzenlenen esaslara göre yürütüleceğine ilişkin düzenlemede anayasanın yükseköğretimle ilgili hükümlerine uygunluk sağlanması amacıyla yasal değişiklik yapılması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır gerekçesine yer verilmiştir öte yandan avrupa komisyonunun mesleki yeterliliklerin karşılıklı tanınmasına ilişkin ec direktifinde meslek örgütlerinin mesleki yeterlilikler için standartlar ve ölçütler belirlemek konusundaki süreçlere katılımı özellikle vurgulanmıştır i̇lgili direktifin dibacesinin maddesi ve direktifin maddesi meslek örgütlerine komisyonun oluşturacağı standartların oluşum sürecinde katılımını getirmekte ve oluşumdan sonra da gözden geçirilmesini ve değiştirilmesini talep yetkisi vermektedir bu direktiften önce kabul edilmiş olan eec ve eec direktifleriyle tıp alanında mesleki yeterlilik temel ölçütlerinin belirlendiği süreçte meslek örgütlerinin avrupa birliği kurumları tarafından yetkin ve sürece içerilmesi gereken yapılar olarak benimsendiği görülmektedir nitekim avrupa topluluğu tabipler daimi komitesi avrupa tıp uzmanları birliği avrupa pratisyen hekimler birliği gibi avrupa düzeyindeki yapılar ve temsil ettikleri ulusal düzeydeki meslek örgütleri tıp alanında ölçütler belirleyerek bunları karar alma süreçlerinde ortaya koymak açısından aktif kurumlar olmuşlardır bugün avrupa birliği düzeyinde ve tıp alanında mesleki yeterlilikler konusunda gelinen nokta bu meslek kuruluşlarının çabaları ve katılımları sayesinde mümkün olmuştur tıpta uzmanlık kurulunun işleyiş ve oluşumunda sağlık bakanlığını belirleyici kılan yök ve ttbne bu alana ilişkin işlerin düzenlenmesinde ve yürütümünde gerektiği gibi yer vermeyen iptali istenen düzenlemeler avrupa birliği ec direktifine anayasanın ıncı maddesindeki üniversitelerin kamu tüzel kişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip olduğu ve inci maddesindeki yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak düzenlemekesas sayısı karar sayısı yönetmek ve denetlemenin yükseköğretim kurulunun görevi olduğu na ilişkin normlarına aykırıdır diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle çelişmesine yol açacak ve dolayısı ile anayasanın nci maddesinin yanısıra inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesinin değiştirdiği tarih ve sayılı tababet ve şuabatı sanatlarının tarzı i̇crasına dair kanunun uncu maddesinin birinci fıkrasındaki sağlık bakanlığının sürekli kurulu niteliğinde tümcesi ikinci fıkrası ile son fıkrasının
4,075
esas sayısı karar sayısı davacı şirket adına kayıtlı dm plakalı çekici ve çekiciye bağlı dk plakalı dorsede yapılan aramada kaçak sigara ele geçirildiğinden bahisle ele geçirilen sigaralar için takdir komisyonu kararına dayanılarak nisan dönemine ilişkin olarak özel tüketim vergisi tarhedilmesine ve bir kat vergi zıyaı cezası kesilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada işin gereği görüşüldü türk vergi sistemi verginin tarh ve tahsiline yetkili idarelerle tabi olduğu usul hükümleri açısından ilki dahilde alınan vergiler başlığı altında kısaca gelir harcama ve servet unsurları üzerinden gelir i̇daresince kovuşturulan ve tarh tebliğ ve tahakkuku sayılı vergi usul kanununda öngörülen hükümlere tabi vergi resim ve harçlar ikincisi de dış ticarete konu eşyanın ithalinde veya ihracında gümrük i̇darelerince kovuşturulan ve tarh tebliğ ve tahakkuku sayılı gümrük kanununda öngörülen usul hükümlerine tabi vergi ve resimler olmak üzere iki ayrı başlıkta sınıflandırılmaktadır bu ayrım sayılı kanunun maddesinde bu kanun hükümleri ikinci maddede yazılı olanlar dışında genel bütçeye giren vergi resim ve harçlar ile il özel idarelerine ve belediyelere ait vergi resim ve harçlar hakkında uygulanır yukarıda yazılı vergi resim ve harçlara bağlı olan vergi resim ve zamlar da bu kanuna tabidir bu kanunun hükümleri kaldırılan vergi resim ve harçlar hakkında da uygulanır şeklinde ifade edilmiş bahse konu maddede de gümrük idareleri tarafından alınan vergi ve resimler bu kanuna tabi değildir bu vergi ve resimlerle ilgili olarak tarihli ve sayılı gümrük kanununun nci maddesi hükümleri uygulanır denilmek suretiyle pekiştirilmiştir ancak sayılı kanunun maddesinin bendinde gümrük vergileri deyiminin ilgili mevzuat uyarınca eşyaya uygulanan ithalat vergilerinin ya da ihracat vergilerinin tümünü bendinde de i̇thalat vergileri deyiminin eşyanın ithalinde ödenecek gümrük vergisi ile diğer eş etkili vergiler ve mali yükleri ifade ettiğinin belirtilmiş olması karşısında sayılı kanunda gümrük vergileri ibaresi geçen düzenlemelerin dahildeki uygulamaları nedeniyle sayılı kanuna tabi olan vergiler için de bağlayıcı olduğu hususunda gerek uygulayıcılar gerekse yargı mercileri nezdinde duraksama bulunmamaktadır dolayısıyla dahilde alınması gereken bir verginin gümrük i̇daresince kovuşturulması veya tersine ithaldeihracatta alınması gereken bir verginin gelir i̇daresince kovuşturulması tesis edilecek işlemleri yetki yönünden ağır bir şekilde sakatlayacağı gibi usul hükümleri açısından da esaslı sakatlıkların doğmasına neden olacaktır örneğin gümrük vergileri sayılı gümrük kanununun maddesi uyarınca gümrük giriş beyannamesinin tescil tarihinden itibaren işleyecek üç yıllık tahakkuk zaman aşımına tabi iken dahilde alınan vergiler sayılı kanunun maddesi uyarınca vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayan beşinci yılın son gününe kadar tarh ve tebliğ edilmediğinde zaman aşımına uğramaktadır ayrıca dahilde alınan vergilere ilişkin olarak sayılı kanunda vergisel düzene aykırılığın yaptırımı olarak öngörülen usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları yanında verginin ziyaa uğratılması biçimine bağlı olarak bir ve üç kat vergi ziyaı cezası öngörülmüş iken sayılı kanunda yine usulsüzlük kabahatleri yanında ortaya çıkarılan vergi farkının yüzde onbeşinden başlayarak vergi farkının yarısı bir katı iki katı ve üç katı tutarına kadar gümrük para cezası yanında eşyanın gümrüklenmiş değeri üzerinden dört kata kadar gümrük para cezası kesilmesi ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi idari yaptırımları öngörülmüştür yine dahilde alınan vergiler için sayılı kanunda özel tebliğ hükümlerine yer verilmiş iken sayılı kanun kapsamındaki vergiler için sayılı tebligat kanunu hükümleri geçerli kılınmıştır dava konusu olayda davacı şirkete ait araçta bitlis sulh ceza mahkemesinin gün ve di̇ş sayılı arama kararı uyarınca emniyet birimleri tarafındanesas sayısı karar sayısı tarihinde yapılan aramada ele geçirilen muhtelif marka paket kaçak sigaraya ilişkin olarak ele geçirilen eşyadan paket numune dışında kalanın tarihinde imha edildiği tütün ve alkol piyasası düzenleme kurumu tarafından düzenlenen tarih ve sayılı değerlendirme raporunda sigara yakalanan paket sigaradan paket toros marka sigara dışındaki sigaraların yurtdışı menşeli olduğunun belirtildiği araç şoförü hakkında sayılı kaçakçılıkla mücadele kanunu hükümleri uyarınca yürütülen ceza kovuşturmasına esas olmak üzere van gümrük müdürlüğü nezdinde düzenlenen tarihli kaçak eşyaya mahsus tespit varakasında eşyanın gümrüklenmiş değeri yanında tl maktu özel tüketim vergisi tutarının da belirlendiği sayılı özel tüketim vergisi kanununun maddesinin fıkrası uyarınca ötv yönünden işlem yapılmak üzere konunun davacının bağlı olduğu ostim vergi dairesi müdürlüğüne iletilmesi üzerine matrah takdiri için tarihinde takdir komisyonuna başvurulduğu takdir komisyonunca doğrudan van gümrük müdürlüğünce düzenlenen kaçak eşyaya mahsus tespit varakasında gösterilen maktu ötv tutarının tarh edilmesi gereken vergi olarak takdir edildiği yapılan tarhiyata da sayılı kanunun maddesi uyarınca bir kat vergi ziyaı cezası kesildiği anlaşılmaktadır cezalı tarh işleminin dayanağı olan sayılı kanunun maddesinin fıkrası tarih ve sayılı kanunun maddesi ile maddeye eklenmiş olup fıkra metni sayılı vergi usul kanununun mükerrer nci maddesinin verdiği yetki uyarınca kullanılma zorunluluğu getirilen özel etiketi veya işareti olmayan özel tüketim vergisine tabi malların bulundurulduğunun tespit edilmesi halinde bu malları bulunduranlar adına her bir tespit için bu kanuna ekli iii sayılı listenin cetvelinde yer alan malların litreyi cetvelinde yer alan ve yalnız tütün yerine geçen maddelerden yapılmış sigaralar gti̇p numaralı malların adedi aşması hâlinde ise müteselsilen sorumlu olmak üzere bu malları bulunduranlar ile ithal veya imal edenlerden herhangi biri adına malların tespit tarihindeki emsal bedeli veya miktarı üzerinden inci maddedeki esaslara göre özel tüketim vergisi resen tarh edilir bu tarhiyata ayrıca vergi ziyaı cezası uygulanır şeklindedir vergisi uyuşmazlık konusu olan gümrük tarife i̇statistik pozisyonundaki gti̇p tütün içeren sigaralar sayılı özel tüketim vergisi kanuna ek iii sayılı listede yer akmaktadır kanunun maddesine göre iii sayılı listelerdeki malların ithalatı veya imal edenler tarafından teslimi özel tüketim vergisine tabidir maddenin açık lafzı uyarınca iii sayılı listede yer alan gti̇p numaralı sigaralardan yurt içinde imal edilenlerinin imalatçılar tarafından teslimi yurt dışında üretilmiş olanların da ithalatı esnasında vergiyi doğuran olay meydana gelmekte dolayısıyla yurt içinde üretilenlere isabet eden ötv dahilde alınması gereken bir vergi yurt dışında üretilmiş olanlara isabet eden ötv de ithalde gümrük vergileri kapsamında alınması gereken bir vergi olarak karşımıza çıkmaktadır nitekim sayılı kanunun maddesinin fıkrasında ithalatta alınan verginin ilgili gümrük idaresince hesaplanacağı ve gümrük mevzuatına göre kabul edilen beyanname veya diğer belgeler üzerine imza alınmak suretiyle mükellefe kanunî temsilcisine veya gümrük müşavirine tebliğ edileceği bu tebliğ üzerine ortaya çıkacak ihtilaflar için ithalat vergilerinin tâbi olduğu usul ve esasların uygulanacağı bu verginin ithalat vergileri ile aynı zamanda ödeneceği ithalat vergilerine tâbi olmayan mallara ait verginin gümrük mevzuatına göre kabul edilen beyannamenin veya diğer belgelerin tescili tarihinde bu tarihteki oran veya tutarlar üzerinden hesaplanarak tahsil edileceği maddesinde de ithalde alınan özel tüketim vergisinin gümrük makbuzunda ayrıca gösterileceği ithalat vergilerinin maktu veya sabit oranlı alındığı hallerde tarifenin malın ithalinde alınacak özel tüketim vergisi de dahil edilmekesas sayısı karar sayısı suretiyle tespit olunacağı sayılı gümrük kanunu ile diğer kanunlar gereğince ithalat vergileri teminata bağlanarak işlem gören mallara ait özel tüketim vergisinin de aynı usule tâbi tutulacağı bu kanuna göre gümrükte vergisi ödenmeden veya eksik ödenerek ithal edilen malların hiç alınmamış veya eksik alınmış özel tüketim vergisi ile vergiden müstesna olduğu halde yanlışlıkla alınan veya fazla alındığı anlaşılan özel tüketim vergisi hakkında sayılı gümrük kanunundaki esaslara göre işlem yapılacağı i̇thal edilecek mala ilişkin beyan üzerinden hesaplanan vergiler ile muayene ve denetleme sonucu hesaplanan vergiler arasındaki farklarda sayılı gümrük kanunu uyarınca ithalat vergileri noksanlıklarında uygulanacak esaslara göre para cezası kesileceği hükme bağlanmak suretiyle kanun koyucu ithalde alınması gereken ötvnin tahakkuk tahsil ve takibinde gümrük i̇daresini yetkili kılmıştır ancak olayda uygulanması gereken ve yukarıda metnine yer verilen maddenin fıkrasında özel etiketi veya işareti olmayan özel tüketim vergisine tabi malları bulundurduğu tespit edilenler için getirilen sorumluluğa ilişkin kurallar vaz edilirken eşyanın yurt içinde imal edilmiş olup olmadığı hususunda herhangi bir belirleme yapılmadığı gibi bu malları bulunduranlar ile ithal veya imal edenlerden herhangi biri adına malların tespit tarihindeki emsal bedeli veya miktarı üzerinden vergilendirme ölçülerinin ve matrahın gösterildiği maddedeki esaslara göre özel tüketim vergisinin resen tarhı ve ayrıca sayılı kanun uyarınca vergi ziyaı cezası uygulanacağı kurala bağlanarak maddenin uygulamasında gelir i̇daresini yetkili kılınmıştır bu durumda madde kapsamındaki eşyanın gümrük i̇daresince yapılan kontrollerde beyan dışı yani kaçak olarak yurda sokulmak istenmesi halinde amacı türkiye cumhuriyeti gümrük bölgesine giren ve çıkan eşyaya ve taşıt araçlarına uygulanacak gümrük kurallarını belirlemek olan sayılı gümrük kanunu hükümlerine göre ve gümrük i̇daresince işlem tesis edilirken aynı eşyanın yurt içinde ele geçirilmesi durumunda gelir i̇daresince ve sayılı kanuna göre işlem tesis edilmekte bu durumda mülga sayılı gümrük kanunu uygulamasında millileşmemiş eşya olarak kabul edilen vergisi ödenmeden yurda sokulduğu tespit edilen eşyanın gümrük kapısında ele geçirilmesi hali ile yurt içinde ele geçirilmesi hali ayrı kurallara tabi tutulmuş olmaktadır oysa gerek sayılı kanundaki gerekse ilgili diğer mevzuattaki düzenlemelere aykırı bir şekilde yurt içine giren ya da çıkan eşya sayılı kanun kapsamına dahildir zira kanunun maddesinde ithalat ihracat ve transit kavramları yerine daha geniş anlam içeren giren ve çıkan eşya ve taşıt aracı deyimi kullanılmıştır nitekim kanunun maddesinin ithalat vergilerine tabi eşyanın bu kanuna aykırı şekilde türkiye gümrük bölgesine girmesi ya da bir serbest bölgede bulunan ithalat vergilerine tabi eşyanın bu kanuna aykırı olarak gümrük bölgesinin başka bir yerine gitmesi hallerinde gümrük yükümlülüğünün doğacağı şeklindeki hüküm de bu sonucu doğrular niteliktedir ayrıca sayılı kaçakçılıkla mücadele kanunu hükümlerine göre de türkiyenin gümrük kapıları kullanılarak ancak gümrük işlemi yaptırılmadan eşyanın yurda sokulması hali kaçakçılık suçu olarak kabul edilirken türkiyenin gümrük kapıları kullanılmayarak eşyanın yurda sokulması hali cezanın artırım sebebi olarak kabul edilmiştir diğer taraftan itiraza konu ibare içeren kuralı vaz eden sayılı kanunun genel gerekçesinde kaçak petrol ile ilgili ceza hükümlerinin sayılı petrol piyasası kanununda kaçak tütün mamulleri etil alkol metanol ve alkollü içkiler ile ilgili ceza hükümlerinin ise sayılı tütün tütün mamulleri ve alkol piyasasının düzenlenmesine dair kanunda düzenlendiği ancak bu fiillerin büyük bir kısmının aynı zamanda sayılı kanuna göre de kaçakçılık fiilini oluşturduğu bu durumun idari açıdan olduğu kadar yargı organları arasındaesas sayısı karar sayısı da tereddüte ve farklı uygulamalara yol açtığı açılan davalarda müdahil idarenin belirlenmesini zorlaştırdığı fiilin sayılı kanun kapsamında değerlendirilmesi halinde zarar gören idare gümrük i̇daresi iken sayılı kanun kapsamında değerlendirilmesi halinde zarar gören idarenin enerji piyasası düzenleme kurumu sayılı kanun kapsamında değerlendirilmesi halinde ise zarar gören idarenin tütün ve alkol piyasası düzenleme kurumu olduğu belirtilmiş olup olayda da bitlis asliye ceza mahkemesinin sayılı dosyasında açılan ceza davasında van gümrük müdürlüğü katılan sıfatıyla yer almıştır öte yandan tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sıra nolu tütün mamulleri ve alkollü i̇çkilerde bandrollü ürün i̇zleme sistemi genel tebliğde sayılı vergi usul kanununun mükerrer nci maddesinin numaralı bendinde yer alan hüküm ile maliye bakanlığı vergi güvenliğini sağlamak amacıyla niteliklerini belirleyip onayladığı elektrikli elektronik manyetik ve benzeri cihazlar ve sistemleri kullandırmaya bu cihaz ve sistemler vasıtasıyla bandrol pul barkod halogram kupür damga sembol gibi özel etiket ve işaretlerin kullanılmasına ilişkin zorunluluk getirmeye uygulamaya ait usul ve esasları belirlemeye yetkili kılındığı bu maddenin vermiş olduğu yetkiye istinaden vergi güvenliğini sağlamak amacıyla gelir i̇daresi başkanlığınca yetki belgesi verilen firma tarafından tütün mamulleri ve alkollü içkilerde ürün izleme sistemi kurulduğu ve bu sistem kapsamında i̇thal edilen tütün mamullerine ve alkollü içkilere gelir i̇daresi başkanlığınca belirlenen yerlerde kurulacak tesislerde bandrol kullanılması veya kod uygulanması ve ürün izleme sistemi zorunluluğuna ilişkin usul ve esasların tebliğde açıklandığı bandrol kullanımının tütün mamulleri ve alkollü içki ithalatında ithal edilen ürünler gümrük hattını geçtikten sonra yetkili firma tarafından i̇stanbul i̇zmir ve mersin illerinde kurulacak tesislerde gerçekleştirileceği bu tebliğ ile belirlenen usul ve esaslara uymadığı tespit edilen yetkili firma üreticiler veya ithalatçı firmalar adına her bir tespit için sayılı vergi usul kanununun mükerrer inci maddesi uyarınca özel usulsüzlük cezası kesileceği bandrolleri veya kodları veya sahte bandrolkod yapıştırılmış ürünleri sahte olarak üreten veya ülkeye sokan nakleden muhafaza eden veya tedavüle koyan sahte olarak üretilmiş bandrolükodu veya sahte bandrolkod yapıştırılmış ürünü bilerek kabul eden sahteliğini bilmeden kabul ettiği bandrolükodu veya sahte bandrolkod yapıştırılmış ürünü bu niteliğini bilerek tedavüle koyan kişiler hakkında türk ceza kanunu ve diğer kanunların ilgili hükümlerinin uygulanmasını teminen adli mercilere suç duyurusunda bulunulacağı ötv iii sayılı liste uygulama genel tebliğinin c müteselsi̇l sorumluluk başlıklı bölümünde de kolluk kuvvetleri tarafından yapılan tespitlerde özel etiketi veya işareti bulunmayan ötvye tabi söz konusu mallara ilişkin olarak ithalatçıimalatçı hakkında bu kapsamda işlem yapılabilmesi esas itibarıyla söz konusu malların tapdkya kayıtlı firmalarca piyasaya arz edilen ürünler arasında yer alması diğer bir ifade ile ithalatçınınimalatçının türkiyede faaliyette bulunan firmalar arasında olması halinde mümkün olduğu ayrıca ithalatçıimalatçı firmanın sorumluluğunun yakalananel konulan mallardan sadece kendisine ait olduğu tapdk tarafından belirlenen miktarla sınırlı olduğu dolayısıyla yakalamalardael koymalarda birden fazla ithalatçı veya imalatçıya ait malların ele geçirilmesi durumunda müteselsil sorumluluğun her bir ithalatçı veya imalatçıya ait mallar bazında kanunda belirtilen miktarların aşılması halinde uygulanacağı ekonomi bakanlığınca tarih ve sayılı resmi gazete yayımlanan sayılı tütün tütün mamulleri alkol ve alkollü i̇çkilerin i̇thalat denetimi ürün güvenliği ve denetimi tebliğinde ise sayılı kanunun maddesinin fıkrasında zikredilen eşyalar kanuna ekli iii sayılı listenin cetvelinde yer alan malların litreyi cetvelinde yer alan ve yalnız tütün yerine geçen maddelerden yapılmış sigaralar i̇thalatta uygunluk belgesine tabi ürünler arasında gösterilmiştiresas sayısı karar sayısı tc anayasasının ii cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğuna x kanun önünde eşitlik başlıklı maddesinde de herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğuna son fıkrasında da devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda olduklarına hükmedilmiştir anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre kanun düzenlemelerinin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir tereddüde ve şüpheye yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu tedbirler içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuki güvenlikle bağlantılı olup birey hangi somut eylem ve olguya hangi hukuki müeyyidenin veya neticenin bağlandığını bunların hangi idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını belirler hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar anayasa mahkemesinin k sayılı kararında da belirtildiği üzere vergi hukukunda hukuki güvenlik ilkesi sayesinde vergi yükümlülerinin hak ve özgürlük alanlarına devletin vergilendirme aracılığıyla yaptığı müdahaleleri önceden öngörmeleri tutum ve davranışlarını buna göre ayarlamaları sağlanır yine aynı kararda hukuk devletinde kanunların kamu yararı gözetilerek çıkarılmasının zorunlu olduğu kanun koyucunun anayasaya ve hukukun genel ilkelerine aykırı olmamak kaydıyla düzenleme yapma yetkisine sahip olup düzenlemenin kamu yararına başka bir anlatımla ülke koşullarına uygun olup olmadığının belirlenerek takdir edilmesi kanun koyucuya ait olduğu anayasaya uygunluk denetiminde kanun koyucunun kamu yararı anlayışının isabetli olup olmadığının değil incelenen kuralın kamu yararı dışında belli bireylerin ya da grupların çıkarları gözetilerek yasalaştırılmış olup olmadığının incelenebileceği dolayısıyla farklı uygulamalara neden olabilecek kuralların mükellefler açısından açık belirli ve öngörülebilir olduğundan söz edilemeyeceği ifade edilmiştir anayasanın maddesi açısından ise anayasa mahkemesinin muhtelif kararlarında ifade edildiği üzere kanun önünden eşitlik i̇lkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile hukuksal eşitlik öngörülmektedir eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasa karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir özelliklere ayrılıklara dayandığı için haklı olan nedenler ayrı düzenlemeyi eşitlik ilkesine aykırı değil geçerli kılar anayasanın amaçladığı eylemli değil hukuksal eşitliktir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmaz kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar için yasalarla değişik kurallar konulamaz bununla birlikte kanun önünde eşitlik i̇lkesi tüm yurttaşların mutlaka her yönden her zaman aynı kurallara bağlı tutulmaları zorunluluğunu da içermez birtakım yurttaşların başka kurallara bağlı tutulmaları haklı bir nedene dayanmakta ise böyle bir durumda kanun önünde eşitlik ilkesine ters düşüldüğünden söz edilemezesas sayısı karar sayısı sayılı özel tüketim vergisi kanununun maddesine sayılı kanunun maddesiyle eklenen fıkrada yer alan ithal veya ibaresi kanuna ek iii sayılı listede yer alan ve bir kısmı için kanunun maddesinin fıkrasında müteselsil sorumluluk öngörülen ötvne tabi eşyanın ithali veya yurda kaçak yollardan sokulması halinde gümrük vergileri kapsamında gümrük i̇daresince takip ve tahsili gereken ötvnin gelir i̇daresince takibine cevaz vermesi nedeniyle vergilendirmenin esaslı unsurlarının uygulanmasında vergilendirmenin tarafları açısından ciddi belirsizliklere bağlı sorun ve sakatlıklara yer vereceği gibi uyuşmazlık halinde yargı yerleri açısından da aynı kaotik durumun doğmasına neden olacağı sonucuna varmakla anayasanın maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesine ve maddesinde ifadesini bulan eşitlik ilkesine aykırı görülmüştür açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin fıkrası ile sayılı kanunun maddesinin fıkrası uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmüne kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görmesi durumunda dava dilekçesi davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örnekleri ve kendisini bu kanıya götüren gerekçeli kararını ekleyerek anayasa mahkemesine başvurabileceği öngörüldüğünden özel tüketim vergisi kanununun maddesine sayılı kanunun maddesiyle eklenen fıkrada yer alan ithal veya ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığından anılan ibarenin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
2,731
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir adli tıp kurumu kanununun nci maddesine göre ilgili kurum adli hizmetlerde resmi bilirkişilik kurumudur bu nedenler mahkemeler uyuşmazlıklarda uzmanlık alanları nedeniyle adli tıp kurumundan görüş ve rapor almaktadır yine adli tıp kurumu kanununun ncı maddesinde hangi uyuşmazlıklarda hangi ihtisas kurullarına dosyanın gönderileceği de belirlenmiştir belirleme yapılırken genel düzenlemeler yapılmış her somut olayın kendi özelliğine göre kurulda bulunması gereken uzmanlık branşları çok çeşitli olmasına rağmen nci maddedeki düzenleme nedeniyle tıbbi konularda görüş belirtirken heyette konunun doğrudan uzmanı olmayan adli tıp uzmanları veya diğer tıp branşlarından uzmanlar bir araya gelerek yasa gereği heyeti bu şekilde teşekkül ettirmekte ve bu durumda ilgili uyuşmazlığa özel uzmanlar yerine konuyla doğrudan ilgisi olmayan uzmanlar heyette yer almaktadır örneğin bir uyuşmazlık açısından özellikle psikolog nörolog psikiyatrist uzmanlık alanlarından oluşması gereken uzmanlar heyeti yerine içlerinde sadece bir adet psikiyatri uzmanı olan ve diğer üyeleri ortopedist çocuk doktoru hemotolog vb konuyla ilgili olmayan uzmanlar heyette bulunabilmekte ve bu durumda da ilgili hekimin kendi özel eğitimi yüksek lisansı doktorası konularıyla ilgili bilimsel çalışmaları ile heyete sağlayacağı katkı sağlanamamaktadır nitekim yargıtayda pek çok bozma ilamında adli tıp kurumu ilgili i̇htisas dairesinin uzmanlarının ünvanlarını sayarak heyette ilgili uzmanlık alanından yeterli sayıda uzman bulunmamasının bozma nedeni yapmaktadır bu şekilde heyetin yasa ile oluşturulmuş çalışma düzeni ve heyet teşekkülü davanın tarafları açısından anayasanın nci maddesinde anlatımını bulan herkesin yaşama ve maddi varlığını devam ettirme hakkına ve bu hakkı elde etmeye engel olduğu gibi yine anayasanın ncı maddesinde anlatımını bulan herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ek ibare m ile adil yargılanma hakkına sahiptir ilkesine aykırı düşmektedir davanın tarafları haklılıklarını meşru vasıtalarla inandırıcı ve güvenilir delillerle ispat etme hakkına sahiptirler bu haklarını kullanırken yasalar çerçevesinde kendilerine birtakım delil toplama ve toplatma haklarını yasalar vermiştir uyuşmazlık konusu olayda davacı tıbbi bir işlemdeki davalının sorumluluğunu davalı yan da bu işlemdeki kusursuzluğunu kanıtlamak konusunda aynı talep ve haklara sahiptirler oysa tüm mahkemeler açısından resmi bir bilirkişilik kurumu olan adli tıp kurumu kanununun i̇htisas dairelerinin oluşma şekli ilgili bu düzenlemesi mahkemelere her somut uyuşmazlığa uygun şekilde uzmanlar kurulu oluşturmaya imkan vermemekte ve dolaysıyla davanın tarafları resmi bilirkişilik müessesesinden etkin şekilde yararlanamamaktadır bu nedenle adli tıp kurumu kanununun nci maddesindeki düzenlemenin anayasaya aykırı olduğu yönündeki davacı iddiası mahkememizce de ciddi görülerek iptali için başvurma zorunluluğu doğmuştur sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle adli tıp kurumu kanununun nci maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesine arz olunur
412
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ yürürlüğü durdurma istemini de içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir türkiye büyük millet meclisi günlü nci birleşiminde türkiye büyük millet meclisinin nisan pazar günü yapılması kararlaştırılan milletvekili gene seçiminin kesin sonuçlarının sayılı milletvekii seçimi kanununun nci ve tbmm i̇çtüzüğünün üncü maddelerine göre yüksek seçim kurulunca türkiye radyo ve televizyonlarından ilanını takip eden beşinci gün saat de toplanmak üzere salı gününden itibaren tatile girmesine karar verilmiştir tbmm başkanlığı milletvekilinin türkiye büyük millet meclisini olağanüstü toplantıya çağıran günlü başvurularını inceleyerek istemi anayasa ve tbmm i̇çtüzük hükümlerine uygun bulmuş ve türkiye büyük millet meclisini mart cumartesi günü saat de toplantıya çağırmıştır tbmm başkanı toplantı açılmadan önce saat da danışma kurulunu toplantıya çağırarak fazilet partisine genel kurula doğrudan doğruya bir grup önerisi getirme fırsatı vermiştir tbmmnin gün ve üncü birleşimi başkan hikmet çeti̇n tarafından yeterli çoğunlukla açılmıştır tbmm başkanı genel görüşme önergesinin öngörüşmelerine başlamadan önce fazilet partisinin bir önergesi okunmuş ve oylanmak suretiyle kabul edilmiştir bilahare genel görüşme öngörüşmelerine başlanmıştır genel görüşme önergesinin öngörüşmeleri tamamlanmadan çalışma süresi bitimi olan saat geldiğinde öngörüşmeyle ilgili işlemlerin tamamlanmasına çalışma süresinin önergenin oylanmasına çalışmaların sonuna kadar çalışma süresinin uzatılması oylanarak kabul edilmiştir öngörüşmelerin tamamlanmasından sonra yapılan işaretle oylamada genel görüşme açılması kabul edilmemiştir böylece olağanüstü toplantı konusunun görüşmeleri tamamlanmış ve çağrı düşmüştür olağanüstü toplantı konusunun görüşmeleri tamamlanmasından sonra olağanüstü toplantı ve genel görüşme isteminde bulunanlarca verilen bir önerge ile olağanüstü toplanmış bulunan tbmmnin toplantıyı gerektiren konu üzerindeki görüşme ve işlemler tamamlandığından bazı kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülebilmesi için i̇çtüzüğün nci maddesinin son fıkrası gereğince çalışmaların devamı istenmiş ve önergeler üzerinde görüşmelere geçilmiştir tartışmalar sonunda başkan tbmm çalışmalarının devamına dair önergeyi oylamış ve önerge kabul edilerek gündemde yer alan konuları sırasıyla görüşmek için mart salı günü saat de toplanmak üzere birleşim kapatılmıştıresas sayısı karar sayısı i̇ptal gerekçeleri anayasa mahkemesinin görev ve yetkileri anayasasının ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun ve devamı maddelerinde belirtilmiştir anayasa mahkemesinin görev ve yetkileri arasında kanunların kanun hükmünde kararnamelerin tbmm i̇çtüzüğünün veya bunların belirli madde ve hükümlerinin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılıkları iddiasıyla açılan iptal davalarına bakmak da bulunmaktadır anayasanın inci maddesinin inci fıkrasında yazılı olduğu üzere tbmm çalışmalarını kendi yaptığı i̇çtüzük hükümlerine göre yürütür tbmmnin çalışmalarının i̇çtüzük kurallarına uygun olarak yürütülmesi anayasanın bir buyruğudur tbmm i̇çtüzüğü genel olarak biçime ilişkin kuralları kapsamaktadır bu kuralların uygulanması sırasında yasama meclisince verilen bir kararın geçerliliği üzerinde etkili olabilecek nitelik taşıyanlar kuralın önemine ve niteliğine göre anayasal yargı denetimine tabi olmaktadır anayasa mahkemesinin birçok kararında belirtildiği gibi tbmmnin i̇çtüzük hükmü niteliğindeki yada i̇çtüzük hüküm ve etkisindeki kararları anayasal yargı denetimine tabidir belirtilen ve resen gözönünde bulundurulacak nedenlerle aşağıdaki i̇çtüzük hükmü yaratma niteliğindeki kararların iptali istenmiştir yeni bir içtüzük hükmü yaratan yarar ve uygulamalar tbmmnin gün ve üncü birleşiminde i̇çtüzük hükümlerine göre çalışma yapılmamış ve i̇çtüzüğe aykırı işlemler tesis edilmiştir tbmmnin günü üncü birleşimde verilen kararlar üzerinde etkili olabilecek nitelik taşıyan ve yeni bir içtüzük hükmü yaratma mahiyetindeki kararları aşağıda belirtilmiştir olağanüstü toplantı ve genel görüşme isteğini bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukukun korumayacağına dair üstün hukuk kuralını dikkate alarak reddetmek yerine kabul ederek tbmmni toplantıya çağırmak olağanüstü toplantı ve genel görüşme öngörüşmeleri için çağrının yapıldığı mart günü saat den önce saat da i̇çtüzüğün uncu maddelerinin varlığına rağmen danışma kurulunu toplantıya çağırmak genel görüşmenin öngörüşmeleri yapılmadan i̇çtüzüğün ve uncu maddelerine aykırı olarak bir parti grubu önerisini tbmm genel kurulunda okutmak müzakere ettirmek ve oylamak günü saat geldiğinde tbmm çalışmasını i̇çtüzüğün ve inci maddelerine aykırı uzatmak uzatma kararının genel görüşme öngörüşmeleri tamamlanıncaya kadar olmasına rağmen uzatma süresi içinde meclisin çalışmasına devam etmesine dair önergeyi işleme koymakesas sayısı karar sayısı genel görüşme açılması isteminin önerge verenlerin oylarıyla birlikte genel kurulca reddinden sonra talepleri arasında çelişkiler bulunan toplantıya çağrıda bulunup talepleri kendi oylarıyla reddedilenlerin verdiği tbmmnin çalışmalarının devamına dair önergelerini bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk korumaz şeklindeki üstün hukuk kuralına rağmen resen reddetmeyerek dinlemek ve oylamaya tabi tutmak i̇çtüzüğün son fıkra hükmünü yok farzederek danışma kurulunun görüşünü almaksızın ve görüşüleceği başkan tarafından önceden bildirilmeksizin tbmm çalışmalarının devamına dair önergenin genel kurulda konuşulmasını ve oylanmasını sağlamak olağanüstü gündemle bağlılık kuralını dikkate almaksızın tbmmnin günlü tatil kararını kaldırmak bu karar ve uygulamaları incelediğimizde olağanüstü toplantı ve genel görüşme isteğin bir hakkın kullanılması sonucudur bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk korumaz çağrı sahiplerinin toplantı öncesi terörle mücadelenin çeşitli boyutlarının tartışılması içerikli genel görüşme önerileri dışında seçimlerin iptali ile bazı yasaların çıkarılması hususlarını dile getirdikleri çeşitli yayın organlarındaki beyanları ve toplantı sırasındaki önergeler ve meclis konuşmaları ile bellidir bir hakkın açıkça kötüye kullanılması ve çelişkili davranma yasağı kamu alanında da olsa himaye görmez bu yasaklar subrapozitif hukuk kurallarıdır anayasanın ıncı maddesine göre yürürlüğe konmuş uluslararası anlaşma hükümlerinden olan ve anayasa üstü hukuk kuralları olan bir hakkın kötüye kullanılması yasağı ve çelişkili davranma yasağına uyulmayarak meclis başkanının konu hakkında takdir hakkı bulunmadığını belirtip samimi gerekçeye dayanmayan çağrıyı kabulü bir hakkın kötüye kullanılmasına imkan vermiştir bu uygulama alınan kararlar üzerinde etkili olan ve yeni bir i̇çtüzük hükmü yaratan mahiyettedir türkiye büyük millet meclisinin i̇çtüzüğün nci maddesine göre toplanmasından önce tbmm başkanının i̇çtüzüğün ve üncü maddelerini dikkate almaksızın danışma kurulunu saat da toplantıya çağırması yeni bir i̇çtüzük hükmü yaratma mahiyetindedir genel görüşmelerin öngörüşmelerinin yapılmadan bir parti grubu önerisinin tbmm genel kurulunda okunması görüşülmesi ve oylanarak karara bağlanması i̇çtüzüğün ve üncü maddelerine aykırı olup bu uygulama yeni bir i̇çtüzük hükmü yaratma mahiyetindedir tbmm çalışmalarının saat dan sonra uzatılma hususunda alınan karar i̇çtüzüğün ve inci maddelerine aykırıdır bu hususta danışma kurulunun teklifi şartına uyulmamak suretiyle yeni bir i̇çtüzük hükmü yaratılmıştır uzatma kararının alınmasından sonra uzatma süresi içinde görüşülecek iş kararla belirtilmiştir bu iş genel görüşme öngörüşmelerinin tamamlanmasıdır buna rağmen meclisin çalışmasına karar vermek i̇çtüzüğün ve inci maddelerine aykırıdır ve yeni bir i̇çtüzük hükmü yaratılmıştır genel görüşme açılma isteminin reddinden sonra tbmmnin çalışmalarına karar verilmesi hakkın kötüye kullanılması yasağı ve çelişkili davranma yasağına uymamaktadır genel görüşme isteminde bulunanlar genel görüşme hususundaki oylamadaesas sayısı karar sayısı genel görüşmenin açılmamasına karar vermişlerdir olağanüstü toplantı çağrısı genel görüşme ile sınırlıdır genel görüşme isteğinin reddinden sonra çalışmalara devam kararı anayasanın üncü ve usulüne göre yürürlüğe konulan milletlerarası anlaşmalarda yer alan ve i̇ç hukuk normumuz haline gelen hakkın kötüye kullanılması yasağı ile çelişkili davranma yasağına neticeten anayasanın ıncı maddesine ve i̇çtüzüğün nci maddesine aykırıdır karar ve uygulama yeni bir i̇çtüzük hükmü yaratma mahiyetindedir tbmmnin devamı talebinin genel kurulda görüşülmesi i̇çtüzüğün son fıkrasında aranan danışma kurulunun görüşünün alınması ve başkan tarafından görüşüleceği önceden bildirilmeyen bir husus olması dikkate alınmaksızın görüşme yapılıp karar verilmesi yeni bir i̇çtüzük hükmü yaratma mahiyetindedir i̇yiniyet kuralı ve çelişkili davranış yasağı anayasa mahkememizin istikrar kazanan içtihadı uyarınca referans normudur adalet divanı sözleşmesinin inci maddesi hukukun genel i̇lkelerini supra pozitif hukuk kuralı kabul etmiştir çelişkili davranış kurallarının yasama ve çağrı hukukuna somut olay bakımından uygulanması çağrının çağıranların istedikleri görüşmeye hayır oyu vermeleri anında düşmesi biçiminde olacaktı aksine ve hukuka aykırı devam kararı supra pozitif kuralı çiğneyen bir i̇çtüzük hükmü yaratmadır olağanüstü genel kurul toplantısı gündemle bağlıdır meclisin olağanüstü toplantılarında gündemine hakim olma ilkesi geçerli değildir aksine gündeme bağlılık ilkesi geçerlidir gündem genel görüşmedir genel görüşme dışında bir başka konunun görüşülmesine ve meclis çalışmalarının devamına karar verilmesine imkan yoktur yapılan uygulama anayasanın ve i̇çtüzüğün nci maddelerine aykırıdır olağanüstü gündem dışına çıkan uygulama yeni bir i̇çtüzük hükmü yaratma mahiyetindedir yürürlüğün durdurulması dava konusu kararlar ve uygulamalar apaçık bir şekilde anayasa ve i̇çtüzüğe aykırıdır tatilde olması gereken türkiye büyük millet meclisi çalışmakta ve gündemindeki konuları ve hatta gensoruyu görüşmektedir dava konusu karar ve uygulamaların devamı halinde telafisi güç ve imkansız durumlar sözkonusudur bunun önlenmesi için dava konusu karar ve uygulamaların tarihinden itibaren yürürlüğünün durdurulmasını istemek gerekmiştir i̇stek ve sonuç yukarıda sunulan ve resen gözönünde bulundurulacak nedenlerletbmmnin gün ve üncü birleşiminde i̇çtüzük hükmü yaratma mahiyetinde ve kararlar üzerinde etkili olabilecek nitelik taşıyan olağanüstü toplantı ve genel görüşme isteğini bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukukun korumayacağına dair üstün hukuk kuralını dikkate alarak reddetmek yerine kabul ederek tbmmni toplantıya çağırmak olağanüstü toplantı ve genel görüşme öngörüşmeleri için çağrının yapıldığı mart günü saat den önce saat da i̇çtüzüğün uncu maddelerinin varlığına rağmen danışma kurulunu toplantıya çağırmak genel görüşmenin öngörüşmeleri yapılmadan i̇çtüzüğün ve uncu maddelerine aykırı olarak bir parti grubu önerisini tbmm genel kurulunda okutmak müzakere ettirmek ve oylamakesas sayısı karar sayısı günü saat geldiğinde tbmm çalışmasını i̇çtüzüğün ve inci maddelerine aykırı olarak uzatmak uzatma kararının genel görüşme öngörüşmeleri tamamlanıncaya kadar olmasına rağmen uzatma süresi içinde meclisin çalışmasına devam etmesine dair önergeyi işleme koymak genel görüşme açılması isteminin önerge verenlerin oylarıyla birlikte genel kurulca reddinden sonra talepleri arasında çelişkiler bulunan toplantıya çağrıda bulunup talepleri kendi oylarıyla reddedilenlerin verdiği tbmmnin çalışmalarının devamına dair önergelerini bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk korumaz şeklindeki üstün hukuk kuralına rağmen resen reddetmeyerek dinlemek ve oylamaya tabi tutmak i̇çtüzüğün son fıkra hükmünü yok farzederek danışma kurulunun görüşünü almaksızın ve görüşüleceği başkan tarafından önceden bildirilmeksizin tbmm çalışmalarının devamına dair önergenin genel kurulda konuşulmasını ve oylanmasını sağlamak olağanüstü gündemle bağlılık kuralını dikkate almaksızın tbmmnin günlü tatil kararını kaldırmak kararları ile uygulamalarının anayasanın ve inci ve i̇çtüzüğün son üncü maddelerine aykırı olduğundan öncelikle yürürlüğünün durdurulması ve iptaline karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz
1,486
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ danıştay dairesinin günlü başvurma kararının gerekçesi aynen şöyledir devlet memurlarının emeklilik hakları sayılı emekli sandığı yasasıyla memuriyet statüsüne bağlı olarak düzenlenmiştir bu yasal düzenlemeye göre emekli kesenek ve karşılıkları kural olarak memurların kazanılmış hak aylık dereceleri üzerinden tahsil edilmekte emekli aylıkları da yine kazanılmış hak aylık dereceleri bu derecelerin gösterge ve ek göstergeleri ile görev ünvanının ek göstergeleri üzerinden hesaplanmaktadır emeklilik statüsüyle memuriyet statüsü arasında kurulan organik bağın sonucu olarak memuriyet statüsünde yapılan değişiklikler emeklilik statüsünü de doğrudan etkilemektedir memuriyet statüsünde yapılan değişiklikler değişikliğe ilişkin yasal düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra emeklilik statüsüne geçenler hakkında doğrudan uygulanmaktadır ancak memuriyet statüsünde derece yükselmesine olanak sağlayan değişikliklerin aynı memuriyet statüsünde bulunup değişiklikten önce emeklilik statüsüne geçenler hakkında doğrudan uygulanması mümkün olmamakta eski emeklilerin durumu değişikliğe ilişkin yasal düzenlemede özel olarak düzenlenmektedir nitekim bütün memurlara birer derece verilmesine ilişkin sayılı yasada ve kadrosuzluk nedeniyle terfi edemeyen memurların üst derecelere yükselmesine olanak sağlayan sayılı kanun hükmünde kararnamede daha önce emekliye ayrılmış olanlar da yasal düzenlemenin kapsamına alınmış bu şekilde aynı memuriyet statüsünden emekliye ayrılanların emeklilik hakları eşitlenmiştir yüksenilebilecek derece tavanı memuriyet statüsünün önemli bir öğesini oluşturmaktadır polis memurlarının sayılı yasada derece olarak belirlenen yükselebilecekleri derece tavanı sayılı kanun hükmünde kararnameyle tarihi itibariyle ncü dereceye yükseltilmiştir tarihli resmî gazetede yayımlanan çeşitli kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin ncü maddesiyle sayılı yasanın ncı maddesinin ortak hükümler bölümünün bendinin ncü fıkrası değiştirilmiş emniyet müdürleri ve bu sıfatı taşımakta olan emniyet teşkilatı mensupları ile başkomiser ve emniyet amirleri dışında kalanlar ncü derecenin son kademesine kadar yükselebilirler kuralı getirilmiştir ancak sayılı kanun hükmünde kararnamede daha önce emekliye ayrılmış polis memurlarının yeni tavan derecesinden yararlanmalarına olanak sağlayacak bir düzenleme yapılmadan polis memurlarının tavan derecelerinin olduğu yolundaki kuralın tarihinde yürürlüğe gireceği nci maddede belirtilmiştir tarihinden önce emekliye ayrılmış polis memurlarına yasal değişikliklerle aylık tutarlarında oluşan farkların aynı rütbe kadro ünvanı ve derecelerden bağlanmış emekli aylıklarına yansıtılmasını öngören sayılı yasanın ek nci maddesinden hareketle sayılı kanun hükmünde kararnamenin uygulanması da mümkün değildir çünkü sayılı yasada memuriyet statüsüyle ilgili derece yükselmelerinin daha önce emekliye ayrılanlara uygulanmasına olanak tanıyan bir düzenleme yapılmamıştır yasal değişikler sonucu doğan aylık farklarının ayrı rütbe kadro ünvanı ve derecelerden bağlanan emekli aylıklarına yansıtılması konusuyla sınırlı anılan yasal düzenlemenin kapsamının eski emeklilere derece yükselmesine olanak tanıyacak biçimde genişletilmesi düşünülemez sayılı kanun hükmünde kararnamenin yürürlüğe girmesinden sonra polis memuriyetinden emekliye ayrılanlar arasında tavan derecesi olanlar ile tavan derecesi deesas sayısı karar sayısı kalanlar olmak üzere iki kesim oluşmaktadır söz konusu kanun hükmünde kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte polis memuriyetinde olanlar eski tavan derecesi nci derecede geçen hizmetleri de değerlendirilip ncü dereceye kadar çıkabilme ve bu dereceden emekliye ayrılma olanağından yararlanabilmekte kanun hükmünde kararnamenin yürürlüğünden önce emekliye ayrılıp tavan derecesinin nci dereceyle sınırlandırılması nedeniyle başarılı hizmet yıllarına rağmen derece yükselmesi yapamayanlar ise yine nci dereceyi aşamamaktadır anayasa mahkemesinin pek çok kararında tanımlandığı gibi hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran bunu sürdürmeye kendisini yükümlü sayan bütünüyle hukuka uyan devlet demektir hukuk devleti niteliğini kazanmanın vazgeçilmez koşullarından biri de yasalar önünde herkesin eşitliğidir anayasanın ncu maddesinde yer alan eşitlik ilkesi anayasa mahkemesi kararlarıyla açıklanmıştır bu kararlarda belirtildiği üzere eylemli değil hukuksal eşitliği öngören eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olan kişiler arasında haklı bir nedene dayanılmadan ayırım yapılamayacağı esasını içermektedir böylece eşitlik ilkesine yer veren anayasa hükmü hukuki açıdan kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlara değişik uygulama yapılmasını yasa önünde ayırımı yasaklamaktadır yukarıda açıklanan sayılı kanun hükmünde kararname ise polis memurluğu statüsüne bağlı emeklilik haklarında haklı bir nedene dayanmadan farklılık yaratmıştır tarihinden önce tarihte tavan derecesinin nci derece olması nedeniyle üst dereceye yükselmeden emekliye ayrılmış olan polis memurlarının yeni tavan derecesinden yararlandırılmamaları sayılı kanun hükmünde kararnameyle adil ve yeterli görülmeyip değiştirilen eski yasal düzenlemedeki tavan derecesi uygulamasının sadece belli kişilere özgü olarak devam ettirilmesi sonucunu doğurmaktadır aynı memuriyet statüsünde bulunan memuriyet statüsünün öngördüğü kişisel nitelikleri ve hukuki durumları aynı olan kişilerin kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihi itibariyle farklı tavan derecesi uygulamasına tabi tutulması emeklilik statülerinin değişik biçimde saptanması eşitlik ilkesiyle bağdaşmamakta ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşmektedir açıklanan nedenlerle sayılı kanun hükmünde kararnamenin sayılı yasanın ncı maddesinin ortak hükümler bölümünün bendinin ncü fıkrasının değiştirilmesine ilişkin ncü maddesinin hükmünün ve bu hükmün tarihinde yürürlüğe gireceğine ilişkin nci maddesinin anayasanın nci ncu maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan madde hükümlerinin iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına ve anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar dosyanın bekletilmesine tarihinde oyçokluğuyla karar verildi
729
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ özeti̇ anayasa mahkemesi anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarını iptal etmiş ve bu karar yayımlanmıştır bu durumda kamulaştırma için aynı ilkeleri öngören sayılı toprak ve tarım reformu kanununun maddesinin üçüncü fıkrası hükmü anayasal dayanaktan yoksun bulunmaktadır bu hüküm mülkiyet hakkının özünü zedelemekte ve emlâk beyannamesi verenlerle vermeyenler arasında eşitsizlik yaratmakta olduğundan anayasanın ve maddelerine aykırılığı nedeniyle iptal edilmelidir
64
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ özeti̇ anayasa mahkemesi anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarını iptal etmiş ve bu karar yayımlanmıştır bu durumda kamulaştırma için aynı ilkeleri öngören sayılı toprak ve tarım reformu kanununun maddesinin üçüncü fıkrası hükmü anayasal dayanaktan yoksun bulunmaktadır bu hüküm mülkiyet hakkının özünü zedelemekte ve emlâk beyannamesi verenlerle vermeyenler arasında eşitsizlik yaratmakta olduğundan anayasanın ve maddelerine aykırılığı nedeniyle iptal edilmelidir
64
esas sayısı karar sayısı i̇ptali i̇stenilen kanun hükmünün anayasaya aykırılığının değerlendirilmesi anayasasının cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu kurala bağlanmıştır anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde olduğu gibi idari yaptırımlar açısından da hangi eylemlerin kabahat sayılacağı bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsü yaptırımın ağırlaştırıcı ve hafifleştirici nedenlerinin belirlenmesi gibi konularda kanun koyucu takdir yetkisine sahiptir ancak kanun koyucunun kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir spesifik bir alandaki kamu düzenini korumak veya belli bir sektörü regüle etmek amacıyla konularda özel olarak yetkilendirilmiş idari makamlar tarafından verilen idari cezalar doktrinde regülatif cezalar olarak tanımlanmıştır bağımsız idari otoritelerin verdiği cezalar bu kategoriye girmektedir öte yandan suç oluşturmayan daha basit mevzuat ihlâlleri olarak kabul edilen kabahatler için de cezalar öngörülmektedir kamu düzeninin korunması amacıyla genel kolluk yetkileri kapsamında verilen bu çeşit kabahat cezaları da daha çok para cezası olarak uygulamaya konu olmaktadır kabahat olarak verilen idari para cezaları genel itibarıyla maktudur bu tip cezaların düşük meblağlı olmaları sebebiyle maktu olarak uygulanmasında bir sorun görülmeyebilir buna karşılık regülatif cezalar açısından durum farklıdır çünkü bu cezalar genellikle meblağ etki ve sonuçlarıyla muhatapları üzerinde çok ağır sonuçlar doğuran ve genellikle gerçek kişilere değil tüzel kişilere uygulanan cezalardır bu nedenle ya cezaya muhatap işletmenin cirosu geliri ve kârı gibi objektif bir referans baz alınarak nispi şekilde belirlenmeli ya da maktu olarak belirlenecek ise mutlaka ait ve üst limit belirlenerek fiilin ağırlığı ve hafifletici ağırlaştırıcı nedenler dikkate alınmalıdır bu iki seçenekten ikisinin de benimsenmediği yani hem cezanın nispî değil maktu olarak belirlendiği ve hem de buna ilave olarak alt ve üst limit de öngörülmediği hâllerde ceza ölçülü ve adil olmayacaktır bkz prof dr ali ulusoy i̇dari yaptırımlar vd ölçülülük ilkesi temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasında hukuksal güvencelere bağlı kalınarak elde edilmek istenen amaca uygun sınırlandırma araçları ile amaca ulaşılmasını ifade etmektedir bu ilke elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik getirilen kuralın ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik getirilen kuralın ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını ve orantılılık ise getirilen kural ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir öte yandan idarelerin kanunlarla verilen görevleri yerine getirirken ne tür kararlar almaları gerektiğinin her türlü olay ve olgu göz önünde bulundurularak önceden hukukesas sayısı karar sayısı kurallarıyla belirlenmesi mümkün olmadığı gibi kamu hizmetlerinin ve toplumsal ihtiyaçların değişkenliği dikkate alındığında uygun bir yöntem de değildir bu nedenle idarelerin karşılaştıkları farklı durumlar karşısında en uygun çözümü üretebilmeleri için takdir yetkisiyle donatılmaları zorunludur takdir yetkisinin amacı idareye farklı çözümler arasından uygun ve yerinde olanı seçme serbestisi tanımaktır ayrıca her eylem biçimi için kanunla tek ceza tayin edilmesi ve idareye takdir yetkisi tanınmaması bazı durumlarda adalete aykırı sonuçlar da doğurabilir yine sayılı kabahatler kanununun genel hükümleri içinde yer alan maddesinde idari para cezası uygulanırken hangi ölçütlerin esas alınacağı gösterilmiştir söz konusu maddenin ikinci fıkrasına göre idari para cezasının kanunda alt ve üst sınırı gösterilmek suretiyle belirlendiği durumlarda idari para cezasının miktarı tespit edilirken işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumunun birlikte göz önünde bulundurulması gerekmektedir anılan düzenleme her ne kadar anayasaya uygunluk denetimine doğrudan esas alınamasa da yukarıda belirtilen ölçülülük ilkesinin bir tezahürü olması itibarıyla önem arz etmektedir regülasyon kurumlarının tamamına yakınında uygulanan idari para cezalarının nispi olduğu veya maktu olmakla birlikte alt ve üst sınır belirlendiği görülmektedir gerçekten rekabet kurumunca mevzuat ihlallerinde sayılı rekabetin korunması hakkında kanunun maddesi uyarınca yıllık gayrisafı gelir miktarının binde birinden binde beşine kadar idari para cezası verileceğinin radyo ve televizyon üst kurulunca yayın ihlallerinde sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayın hizmetleri hakkında kanunun maddesi uyarınca ihlâlin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde ikisinden beşine kadar idari para cezası verileceğinin bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurulunca sayılı elektronik haberleşme kanununun maddesinin birinci fıkrası uyarınca işletmecilere bir önceki takvim yılındaki net satışlarının yüzde üçüne kadar ikinci fıkrası uyarınca bin liradan bir milyon liraya kadar idari para cezası verileceğinin tütün ve alkol piyasası düzenleme kurulunca sayılı tütün ve alkol piyasası düzenleme kurumu teşkilat ve görevleri hakkında kanunun maddesinin ikinci fıkrası uyarınca duruma göre tl tl tl tl tl tl arasında idari para cezası verileceğinin belirtildiği görülmektedir bu örnekler çoğaltılabilir somut olayda bayilik lisansı sahibi olan davacı şirkete istasyon dışında araçlara akaryakıt ikmal ettiğinden bahisle tl i̇darî para cezası verildiği görülmektedir ortaya konulan bu tespit üzerine düzenleyici kurum olan enerji piyasası düzenleme kurumunun vereceği idari para cezasının miktarını belirleme imkânı bulunmamaktadır bir başka deyişle fiil sübuta ermiş ise verilecek idari para cezası miktarı tektir bu bağlamda yukarıda anılan fiili işleyenler açısından bir ayrım işletmenin büyüklüğü failin kusur durumu vd öngörülmediği gibi ilgili maddede sayılan tüm durumlar için de uygulanan ceza miktarı aynıdır örneğin ücra bir yerde olan mevcut tek pompa ile faaliyet gösteren ve uygulanan idari para cezası miktarı kadar yıllık cirosu bulunmayan bir akaryakıt istasyonu işleten lisans sahibi ile büyük ölçekteki bir akaryakıt istasyonu işleten lisans sahibine istasyon dışında akaryakıt ikmalinde bulunulması hâlinde maddeye aykırılık nedeniyle verilen ceza miktarı aynıdır bu itibarla yukarıda anılan fiili işleyenlerin ekonomik büyüklüğü ve sınıfına göre adil bir denge gözetilmeden itiraz konusu kuralla ölçülü ve makul olmayan idari para cezası ile karşı karşıya bırakılmaları hukuk devletinin gereği olan adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmamaktadıresas sayısı karar sayısı her ne kadar sayılı kanunun maddesi sayılı kanunun maddesiyle değiştirilmiş ise de dava konusu işlemin tesis edildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan itiraza konu kuralın işbu davada uygulanacak kural diğer taraftan maddenin dördüncü fıkrasının yukarıda aktarılan değişiklikten önceki hâlinde bayiler için maddede belirtilen cezaların beşte birinin uygulanacağı belirtilmiş ve bayilik lisansı sahipleri ile diğer lisans sahipleri arasında bir ayrım yapılmış olmakla birlikte bayiler arasında herhangi bir ayrım gözetilmeden aynı cezanın verilmesi sonucunu doğuran kuralın ölçülü olmadığı açıktır öte yandan dairemizin tarih ve e sayılı kararları ile sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendinin numaralı alt bendinin maddenin ihlali yönünden aynı fıkranın bendinin numaralı alt bendinin maddenin ihlali yönünden yukarıda belirtilen nedenlerle anayasaya aykırılığı iddiasıyla yapılan başvurular üzerine anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararıyla i̇tiraz konusu kuralda öngörülen idari para cezası regülatif idari para cezası niteliğinde maktu olarak düzenlenmiştir bu cezada işletmelerin ekonomik büyüklüğü ve sınıfına ilişkin herhangi bir kademelendirme yapılmadığı görülmektedir buna göre tek pompa ile faaliyet gösteren ve idari para cezası miktarı kadar yıllık cirosu bulunmayan bir akaryakıt istasyonu ile büyük ölçekteki akaryakıt istasyonunu işletenler açısından yükümlülüğün ihlali halinde verilecek ceza miktarı aynı olmakla birlikte para cezasının miktarının yüksek olması göz önüne alındığında tek pompa ile faaliyet gösteren ve cirosu yüksek olmayan akaryakıt bayisi için verilen ceza daha ağır sonuçlar doğurabilmektedir diğer taraftan maktu idari para cezası öngörülmesi nedeniyle idari para cezası uygulanırken fiilin işleniş şekli failin kusur durumu başka bir ifadeyle bayinin fiili kasıtla veya taksirle işleyip işlemediği gibi hususlar da dikkate alınamamaktadır bu itibarla fiilin haksızlık içeriği bayilerin kusur durumu dikkate alınmadan ekonomik büyüklüklerine ve sınıflarına göre adil bir denge gözetilmeden itiraz konusu kuralla ölçülü ve makul olmayan idari para cezası ile cezalandırılmaları hukuk devletinin gereği olan adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmamaktadır gerekçelerine yer verilmek suretiyle itiraz konusu kuralların anayasanın maddesine aykırı bulunarak iptaline kararın resmî gazetede yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verildiği görülmektedir anayasanın anayasa mahkemesinin kararlan başlıklı maddesinde anayasa mahkemesi kararlarının kesin olduğu gerekçesi yazılmadan iptal kararlarının açıklanamayacağı iptal edilen hükümlerin kararın resmî gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkacağı gereken hâllerde iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihîn mahkemece ayrıca kararlaştırılabileceği bu tarihin kararın resmî gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemeyeceği belirtilmiş maddenin son fıkrasında ise anayasa mahkemesi kararlarının resmî gazetede hemen yayımlanacağı ve yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağı vurgulanmıştır anayasa mahkemesinin yukarıda aktarılan kararının tarih ve sayılı resmî gazetede yayımlandığı bu tarihte itibaren dokuz aylık süre geçmiş olmasına karşın yasa koyucu tarafından yeni bir düzeleme yapılmadığı anlaşılmaktadır tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde anayasa mahkemesince sayılı petrol piyasası kanununun itiraza konu edilen maddesinin ikinci fıkrasının bendinin aşağıdaki hallerde sorumlulara sekiz yüz elli bin türk lirası idari para cezası veriliresas sayısı karar sayısı bölümünün kanunun maddesinin ikinci fıkrasının bendi yönünden maddesinin ikinci fıkrasının bendinin aşağıdaki hallerde sorumlulara altı yüz bin türk lirası idari para cezası verilir bölümünün kanunun maddesinin dördüncü fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan bayi sözleşme yaptığı yeni dağıtıcının ürünlerini pazarladığı anlaşılacak şekilde faaliyetine devam eder ibaresi yönünden anayasanın maddesine aykırı bulunarak iptal edildiği sayılı petrol piyasası kanununun i̇dari para cezaları başlıklı maddesindeki bu başvuruyaitiraza konu olan kural açısından da anayasa mahkemesinin belirtilen kararındaki prensiplerin aynen geçerli olduğu anayasa mahkemesi kararı ite ortaya konulan prensiplere karşılık yasa koyucunun oluşan yasal boşluğu doldurmadığı böyle bir sonuç karşısında hukuk güvenliği ve hukuki belirlilik ilkelerinin anayasaya aykırılık itirazına konu yasa kuralının gerek uygulayıcıları gerekse muhatapları yönünden de gözetilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir kanun hükmünü anayasaya aykırı görürse ilgili kanun hükmünün iptali i̇çin anayasa mahkemesine başvurabileceğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrası gereğince sayılı petrol piyasası kanununun i̇darî para cezalan başlıklı maddesinin ikinci fıkrasının bendinde yer alan aşağıdaki hâllerde sorumlulara altıyüzbin türk lirası i̇darî para cezası verilir kuralının numaralı alt bendindeki maddede yer alan kısıtlamalara uyulmaması ibaresi yönünden anayasanın maddesine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle bu kuralın iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına iptali istenen kuralın anayasanın hangi maddelerine aykırı olduğunu açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslının başvuru kararma ilişkin tutanağın onaylı örneğinin dava dilekçesi ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesi̇ başkanliğina gönderi̇lmesi̇ne ve in anılan kuralın anayasaya aykırı olmadığına ve anayasa mahkemesine itiraz yoluyla başvuru yapılmasına gerek bulunmadığına ilişkin karşı oyları ve oyçokluğuyla tarihinde karar verildi
1,616
esas sayısı karar sayısı i i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dâva dilekçesinde belirtilen iptal gerekçeleri şöyledir anayasa mahkemesi yüksek başkanlığına davacı senatosu üye tamsayısının sı tutarından fazla sayıda üyesi üye dâva tarihi tebligat ve sözlü savunmaya davet için isim ve adres fikret gündoğan senatosu i̇stanbul üyesi recai kocaman senatosu artvin üyesi sözlü savunma yapmak i̇sti̇yoruz i̇ptali istenen hükümler haziran gün ve sayılı resmî gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren sayılı tc emekli sandığı kanununun maddesi ile sayılı kanuna eklenen ek maddenin değiştirilmesine ve ayrıca ek ve geçici madde eklenmesine dair sayılı ve tarihli kanunun üncü çerçeve maddesi ile sayılı tc emekli sandığı kanununa eklenen ek madde lin ilk fıkrasının son cümlesinde yer alan öğrenim durumları itibariyle ncı maddede belirtilen yükselebilecekleri derece ve kademeleri geçmemek üzere bulunacak derece ve kademelerin emekli aylığı bağlanmasına esas aylıkları üzerinden ve deyimi ile ayni ek maddenin işaretli bendi içinde yer alan ve tavan deyimi anayasanın ve inci maddelerine aykırı olduğundan bu hükümlerin anayasanın değişik değişik ve nci maddeleri uyarınca iptalini talep ve dâva etmekteyiz dâva konusu i̇nsan hakları evrensel beyannamesinin nci maddesinde her şahsın cemiyetin bir üyesi olmak itibariyle sosyal güvenliğe hakkı vardır deyimi ile genel olarak belirtilmiş olan kişilerin sosyal güvenlik hakkı ayni beyannamenin inci maddesinin bendinde yer alan her şahsın gerek kendisi gerekse ailesi için yiyecek giyim mesken tıbbi bakım gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığını ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine işsizlik hastalık sakatlık dulluk ihtiyarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde sosyal güvenliğe hakkı vardır hükmü ile açıklığa kavuşturulmuş ve somutlaştırılmıştır önceki anayasalarımızda ve özellikle tarihli anayasamızda pekçok sosyal ve ekonomik haklar gibi sosyal güvenlik hakkının da sözü edilmiyordu başlangıç bölümünde insan hak ve hürriyetlerini millî dayanışmayı sosyal adaleti ferdin ve toplumun huzur ve refahını gerçekleştirmeyi ve teminat altına almayı mümkün kılacak demokratik hukuk devletini bütün hukukî ve sosyal temelleriyle kurmak amacıyla hazırlandığı belirtilen yeni anayasamız maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sosyal devlet ilkesine yer verdikten sonra bu soyut deyimle yetinmeyerek inci maddedeesas sayısı karar sayısı öngördüğü herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir kuralı ile bu hakkı yurttaşlarımızın sosyal ve ekonomik haklarının en önemlilerinden biri olarak belirlemiştir her konuda olduğu gibi sosyal güvenlik konusunda da yasal düzenlemeler yapılırken tahsil kıdem hizmet süresi gibi öğeler bakımından eş durumda olan yurttaşların eşit ölçüde ve oranda olanağa kavuşturulması gereklidir bu kurala uyulmazsa eşitlik ilkesi zedelenir hatta devletin iktisadî ve sosyal amaçlara ulaşma ödevlerini ancak iktisadî gelişme ile malî kaynaklarının yeterliği ölçüsünde yerine getireceği kuralını öngören anayasamızın üncü maddesinin uygulanmasında da eşitlik ilkesine uygun davranılmak gerekir i̇nsan hakları evrensel beyannamesinin inci maddesinde bütün insanlar haklar bakımından eşit doğarlar nci madesinin bendinde herkes ırk renk cins dil din siyasî veya herhangi bir akide millî veya içtimaî menşe servet doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin işbu beyannamede ilân olunan bütün haklardan ve bütün hürriyetlerden istifade edebilir ve nci maddesinde kanun önünde herkes eşittir ve farksız olarak kanunun eşit korumasından istifade hakkını haizdir deyimleriyle ifade ve ilân edilmiş olan eşitlik ilkesi anayasamızın nci maddesinde aynen tekrarlanmıştır bu ilke uyarınca ülkemizde herkes kanun önünde eşittir ve hiç bir kişiye zümreye imtiyaz tanınamaz dâvamızın dayanağı olan anayasa ilke ve hükümlerini böylece özetledikten sonra sayılı yasanın iptalini istediğimiz hükümlerini sunmağa ve açıklamağa çalışalım devlet memurlarının aylıklarının ve istihdam biçimlerinin bir türlü sağlam temellere bağlanamaması zaman zaman yapılan ve sonucu sadece zamma müncer olan değişikliklerle sonucu çözümlenmeye çalışılması her düzenlemeden sonra belli bir tarihten önce ve sonra emekli olanlar arasında eşitsizlik yaratmıştır martında yürürlüğe giren sayılı kanun bu eşitsizlikleri gidermek ve yenilerine meydan vermemek için çıkarılmış bir prensip yasası olmasına rağmen sayılı yasanın iptalini istediğimiz hükümleriyle sayılı yasanın kuralları bertaraf edilmek istenmekte ve yeni eşitsizlikler yaratılmaktadır sayılı yasanın gerekçesinde şöyle deniliyordu bu tasarı ile aylık nispetleri arasındaki farkların giderilmesi sağlanırken bu meyanda barem derecelerinin yükseltilmesinden doğan farkların giderilmesi de uygun bulunmuştur ayrıca tasarıda ileride aylık tutarlarında yapılacak her yükseltmenin de emekli dul ve yetim aylıklarına intikali nazara alınmıştır bu suretle emekli dul ve yetim aylıkları arasında bundan sonra yeni yeni eşitsizliklerin zuhuru tamamen önlenmiş olacaktır bu gerekçeye dayanılarak çıkarılan sayılı kanunun ek nci maddesinde su hüküm vardı bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra barem teşkilât kadro ve sair kanunlarda yapılacak değişiklikler sonunda aylık tutarlarında husule gelecek yükselmeler ayni rütbe kadro unvanı ve dereceden bağlanmış bulunan emekli adî malûllük ve vazife malûllüğü aylıklarıyle dul ve yetim aylıkları hakkında da uygulanır yükselmeye esas olacak rütbe kadro unvanı derece ve sair yönlerden eşitlikleri devlet personel dairesi maliye bakanlığı tc emekli sandığı genel müdürlüğü ve ilgili kurumların birlikte hazırlıyacakları teklif üzerine bakanlar kurulunca tespit olunuresas sayısı karar sayısı görülüyor ki yasa memur aylıklarında artış yaratacak tüm değişiklikleri emekli aylıklarına anında yansıtacak açık bir kural getirmiş ve bunun uygulanmasını bakanlar kuruluna bırakmıştır fakat hükümet sayılı kanun hükmündeki kararnameyi değiştirerek onaylayan sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden sonra sayılı kanunun bu ilke maddesini asker emeklileri hakkında derhal uygulamış sivil emeklilere ise uygulamayarak aslında çok başka nedenle sayılı kanuna lüzum görmüştür sayılı yasanın konumuzla ilgili gerekçesi şudur tasarının gerekçesinden aynen sayılı kanunun ek nci maddesi metni sayılı türk silâhlı kuvvetleri personel kanununa tabi görevlerden emekliliğe ayrılanlar arasındaki farklılığın giderilmesine rütbe eşitliklerinden bahsedilmiş olması nedeniyle imkân sağlanmışsa da sivil personel emeklileri için kifayetsiz kalmıştır sebebi de ek madde de kadro unvanı ve dereceden bahsedilmiş olmasıdır sayılı kanunda ileride yapılacak intibakların eski emekli aylıklarına inikâs ettirileceğine dair bir hükmün yer almamış olması şimdi böyle bir değişikliği zaruri kılmıştır esasen sayılı kanun eşitsizliği ortadan kadırmamaktadır ki ileride yeni eşitsizliklere meydan verilmeyeceği güvencesi kabule şayan olsun bu yasa aslında eşitsizliği ortadan kaldırmaktan ziyade onu tahkim etmekte konsolide etmekte dondurmaktadır bununla eşitsizlik ortadan kalkamayacak bilâkis kanayan yara halinde devam edecektir sayılı yasa gerekçesine de uygun değildir bilindiği gibi sayılı kanun den sonra emekli olacaklar için tahsil durumu itibariyle sayılı kanunun koyduğu tavanı kaldırmıştır bu yasa ise yani sayılı yasa ise den önce emekli olmuş memurlar için bu barajı muhafaza etmektedir oysa ki sayılı yasanın gerekçesinin bir yerinde aynen şöyle denilmektedir sayılı kanunla tarihinden geçerli olarak son şeklini almış olan intibak hükümlerinden doğan farklılığın ve eski emeklilerin mağduriyetlerinin giderilmesi ve yeni personel rejimine intikal ve intibaklarının yapılmak suretiyle aylıklarının günün şartlarına uygun seviyeye yükseltilmesini teminen bir kanun çıkarılması zorunlu görülmüştür aslında mesele başkadır ve bu gerekçe büyük bir haksızlığı kamufle etmek için aşırı bir zorlama ile kaleme alınmıştır devlet memurları aylıklarını düzenleyen sayılı kanun ek geçi̇ci̇ nci maddesi ile büyük bir haksızlık yapmıştı sayılı yasa intibaklarda devlet memurlarının aylıklarının tevhid ve teadülü hakkındaki sayılı kanunda yazılı kıdem ve ehliyet esaslarını kabul etmeyerek halen bulundukları kadrolarada veya üst derece aylık veya ücret alanlar esas kadrolarına tekabül eden derecelere intibak ettirilirler prensibiyle kamu yetkilerini meselâ inci derecede iken üncü dereceye oturttu buna bir de öğrenim barajı ekledi dolayısiyle emekli intibakı da buna göre yapıldı çalışan memurlar için bu haksızlık sayılı kanunla düzeltildi ve çalışanların tahsil dolayısiyle vücuda getirilen tavanı delmelerine izin verildi sayılı kanun hükmünde kararname bu gibilerin bir yıl içinde emekli olmaları şartiyle tavanı delmelerine izin verileceği aksi halde müktesep haklarını kaybedecekleri hükmünü getirdi sayılı kanun hükmündeki kararname bu süreyi bir yıl daha uzattı sonuçta meclisler bu hükmü kaldırdı sayılı yasa şimdi ayni hükmü öncesi emeklilerine teşmil etmemek için yani tahsil barajını öncesi emeklilerden kaldırmamak için yürürlüğe konmuştur i̇şte sayılı yasanın iptalini istediğimiz hükümlerinin gerçek sebebi budur aksi halde sayılı yasanın yukarıda sunduğumuz ek nci maddesi yeterli idi bununla nasıl çalışan veya esas sayısı karar sayısı sonrasında emekli olan memurların tahsil dolayısiyle sayılı kanunun getirdiği barajı delmelerine müsaade edilmişse ayni hüküm öncesi emeklilere de uygulanırdı bunu uygulamamak için getirilmiş bir kanundur sayılı kanun nitekim sayılı kanunla getirilen intibak hükümlerine göre gerek görevde bulunanların gerekse den sonra emekliye ayrılanların intibakları tavan derecelerine bağlı kalınmadan gerçekleştirilmiş ve örneğin bir ortaokul mezunu ya da lise mezunu hizmet süresine göre birinci derecenin üncü kademesine yükseltilerek intibakı yapılmış ve dilediği takdirde bu derece ve kademe üzerinden emekliye ayrılması sağlanmıştır amma örneğin şubat de bu durumda emekliye ayrılan aynı tahsili görmüş aynı hizmet süresi bulunan emsalinin bu olanağı sayılı kanunla elinden alınmıştır eşitlik ilkesinin bu ölçüde zedelenmesi karşısında mağduriyetlerin önlenmesi ve anayasamızın en önde gelen ilkelerinden olan eşitlik ilkesinin gerçekleşmesi amaciyle işbu dâvayı açmış ve madde metninden yukarıda sunduğumuz deyimlerin çıkartılmasını talep ve dâva etmiş bulunmaktayız madde metninden dâva konusu deyimlerin çıkartılması halinde maddenin bütünlüğü bozulmamakta yeni bir yasal düzenlemeyi gerektirmemekte ve fakat öncesi emeklileri diye adlandırılan den önce emekli olmuş kişilerin maruz bırakıldıkları haksız adaletsiz ve eşitlik ilkesine aykırı durum ortadan kaldırılmış olmaktadır i̇ptal sebepleri yukarıda dâva konusu paragrafı altında sunduğumuz gerekçe karşısında sayılı kanunun ek madde maddesinin ilk fıkrasında yeralan öğrenim durumları itibariyle ncı maddede belirtilen yükselebilecekleri derece ve kademeleri geçmemek üzere bulunacak derece ve kademelerin emekli aylığı bağlanmasına esas aylıkları üzerinden ve deyimi ile aynı maddenin bendi hükmü içinde yer alan ve tavan deyimi söz konusu yasa metni içinde kaldıkça öncesi emeklileri ile bu tarihten sonra emekli olanlar veya olacaklar arasındaki farklı ve eşitlik ilkesine aykırı durum ortadan kalkmayacağından ve belirttiğimiz deyimler madde metninden çıkartıldığı takdirde bu anayasal sakınca ortadan kalkarak öncesi ve sonraki emekliler birbirine eşit ve denk duruma geleceklerinden anayasamızın nci maddesinde yazılı eşitlik ilkesine aykırı olan bu durumun ortadan kaldırılması ve eşitlik ilkesinin gerçekleştirilmesi için sunduğumuz deyimlerin madde metninden çıkartılması ve maddenin bu ölçü içerisinde iptali gerekir kanısındayız i̇stemimiz yukarıda ayrıntıları ile açıklamağa çalıştığımız anayasamızın başlangıç bölümünde nci maddesinde ve nihayet nci maddesinde yazılı sosyal haklar ilkesine de uygun bulunmaktadır istemimizin kabulü halinde emekli olma tarihi nazara alınmaksızın bütün emekliler aynı ölçüde ve kapsamda emeklilik olanaklarına ve binnetice sosyal güvenceye sahip duruma geleceklerdir i̇stemimizin kabulü halinde madde metninin bütünlüğüne halel gelmemekte ve yeni bir yasal düzenleme zorunluğu sözkonusu olmamaktadır bu nedenle istemimiz anayasa nın ve nci maddeleri ile sayılı yasa hükümlerine uygundur i̇stemimiz bir yasa maddesinin içinden iki ayrı deyimin veya cümleciğin çıkartılması isteminden ibarettir yasanın ya da maddenin bütününün değil de içinden bir ya da birkaçesas sayısı karar sayısı deyimin çıkartılması biçiminde iptal istemleri daha önce ileri sürülmüş ve yüce anayasa mahkemesi bu nitelikte kararlar vermiştir bu nedenle deyim veya cümlecik çıkartılması biçiminde iptal istemi yasalara ve emsal uygulamalara aykırı değildir sonuç yukarıda sunduğumuz gerekçeler ve dâvanın konusunun açıklanması amacıyla belirttiğimiz hukukî nedenler karşısında haziran günlü ve sayılı resmî gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş olan sayılı tc emekli sandığı kanununun maddesi ile bu kanuna sayılı kanunla eklenen ek maddenin değiştirilmesine ve ayrıca ek ve geçici madde eklenmesine dair kanunun ek madde l nci maddesi metninde yer almakta olan dâva konusu deyim ve ibarelerin iptaline karar verilmesini arz ve talep ederiz
1,702
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir türk vatandaşlarının ne şekilde türkiyeye girip çıkacakları tarih ve sayılı pasaport kanununda belirtilmiştir bu kanun hükümlerine uyan her türk vatandaşının yurt dışına çıkma hakkı bulunmaktadır aynı kanunun üncü maddesinde türk vatandaşlarının seyahatlerinin sınırlandırılması veya yasaklanmasının ne şekilde yapılacağı belirtilmiştir asker personele pasaport kanununda belirtilen şartları taşımalarının yanı sıra yurt dışına çıkmak için genelkurmay veya kuvvet komutanlıklarından izin alınması zorunluluğu getirilmiştir sayılı türk silâhlı kuvvetleri personel kanununun nci maddesinde yurt dışı izinlerinin ne şekilde verileceği düzenlenmiş buna göre general amirallere genelkurmay başkanlığınca diğer personele ise kuvvet komutanlıkları aracılığıyla izin verilebileceği düzenlenmiştir tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan türk silahlı kuvvetler i̇zin yönetmeliğinin inci madde üncü fıkra numaralı bendinde yurt dışı izin talebinde bulunanların izin evrakını en az üç ay önce personele yurt dışı izin vermeye yetkili komutanlıkta hazır bulundurulması gerektiğine dair düzenleme yönetmeliğin mezkur maddesinde tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan değişiklik ile bir aya indirilmiştir dünyada ve ülkemizde son yıllarda yaşanan gelişmeler özellikle ulaşım ve bilişim alanındaki yeni buluş ve ilerlemeler dünyada mesafe ve uzak kavramının yeniden değerlendirilmesi zorunluluğunu getirmiştir bu gelişmelerle insanlar dünyanın en uzak bölgesindeki olayları anında canlı olarak izleyebilmekte elindeki küçücük bir telefonla nerede bulunursa bulunsun görüntülü mesaj alıp göndermekte kamera olarak kullanmakta görüştüğü kişiye canlı olarak görüntü aktarabilmekte internette her işlemi yapabilmektedir daha fazlası sayılabilecek bu gelişmeler insanlar arası ilişkileri doğrudan etkilemektedir bu sayede insanlar yurtdışındaki etkinliklere daha fazla katılabilmekte değişik ülkelerdeki insanlar arasında etkileşim ile bilgi akışı hızlanmaktadır bu değişim ve ekonomik gelişmeler türk vatandaşlarının daha fazla ve daha sık yurtdışına çıkması imkanını arttırmıştır bunlar dışında halen yurt dışında özellikle almanya başta olmak üzere çeşitli avrupa ülkelerinde yaklaşık üç milyon türk vatandaşının yaşadığı bilinen bir husustur birçok insanın yakınları avrupa ülkelerinde ikamet etmektedirler yurtdışında yaşayan insanlarımızın çoğu imkanı varken çifte vatandaşlığı seçmeyip çocuğunu askerliğini yapması için ülkesine göndermektedir asker kişilerin de diğer insanlar gibi yakın akrabasının ağır hastalığı ölümü veya başka makûl nedenlerle ani olarak yurtdışına çıkmaları gereği zaman zaman ortaya çıkabilir eğitim seminer veya araştırma için yurt dışına çıkmak artık sıradan bir olay haline gelmiştir bu açıklamalar ışığında bilfarz bir askeri şahıs ani bir mazereti nedeniyle mazeret veya yıllık iznini alarak birliğinden ayrılsa ancak yurt dışı izni almadan yabancı memlekete çıksaesas sayısı karar sayısı izin bitiminden önce yurda dönüp görevine katılsa daha sonra ihbar veya başka bir şekilde bu kişinin izinli iken yabancı memlekete çıktığı saptanıldığında izin bitiminde görevine başladığı için firar kastı ile hareket etmediği açıkça belli olmasına rağmen bu kişinin eylemi yabancı memlekete firar olarak sayılmaktadır bu durum açıkça anayasanın uncu maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır zira as ck nun maddesinde yapılan bu değişiklik ile sivil bir vatandaşla aynı şartlarda kanuni yükümlülüklerini yerine getirerek ve yasal yollardan yurt dışına çıkan bir askeri şahıs firar kastı ile davranmasa dahi sırf yetkili komutanlıktan yurt dışına çıkış izni almadığı için üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası dahası as ck nun maddesi uyarınca türk silahlı kuvvetlerinden çıkarma feri cezası ile cezalandırılmaktadır suçun sırf askeri suç olması ve verilen cezanın miktarı bakımından hapis cezası herhangi bir tedbire de çevrilememektedir aynı maddenin nci fıkra bendinde ise fail mükerrir ise verilecek cezanın beş seneden on seneye kadar hapis cezası olacağı belirtilmiştir çarpıcı olması bakımından bu durumu bir örnekle belirtmek gerekirse ağır tahrik altında adam öldürmenin cezasının yıla kadar takdiri indirim uygulanmadan indirilebileceği nazara alındığında as ck nun nci maddesinin öngördüğü cezanın seyahat hürriyetinin kullanımına getirdiği tahdit ve tehdidin boyutu daha iyi anlaşılmaktadır getirilen ceza nedeniyle temel haklardan olan seyahat hürriyeti kullanılamaz duruma getirilmektedir sivil vatandaşlarla aynı şartları yerine getiren ancak sırf yetkili komutanlıktan izin almayan asker kişinin eylemi kastına bakılmaksızın yabancı memlekete firar olarak vasıflandırılmakta bu durumda asker vatandaşlar ile sivil vatandaşlar arasında asker vatandaşların ağır derecede aleyhine bir eşitsizlik yaratılmaktadır temel hak ve hürriyetlerin kullanımı açısından bir kişinin sırf asker kişi olması nedeniyle bu derece farklı bir sınırlamaya tabi tutulması hukuka ve hakkaniyete aykırıdır bu husus açıkça anayasanın uncu maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır anayasanın tarihinde sayılı kanunun maddesi ile değiştirilen temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması başlıklı üncü maddesi şu şekildedir temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz anayasanın üncü maddesinde temel hak ve hürriyetlerin özüne dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak sınırlanabileceği belirtilmiştir anayasanın yerleşme ve seyahat hürriyeti başlıklı üncü maddesi herkes yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir yerleşme hürriyeti suç işlenmesini önlemek sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak sağlıklı ve düzenli bir kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumakesas sayısı karar sayısı seyahat hürriyeti suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir şeklindedir yurtdışına çıkış seyahat hürriyetinin bir parçası olup ancak anayasanın ncü maddesinde öngörülen suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek amacıyla kanunla sınırlanabilir temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması ile ilgili üncü maddede temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği belirtilmiştir as ck nun nci maddesinde yapılan değişiklikle asker vatandaşların seyahat hürriyeti ağır bir ceza tehdidi ile ve hakkın özüne dokunularak içi boşaltılmış bu hak kullanılamaz duruma getirilmiş hakkın özü zedelenmiştir seyahat hürriyetine getirilen bu sınırlama gerek anayasanın ve gerekse üncü maddelerine açıkça aykırılık teşkil etmektedir getirilen sınırlamanın üncü maddede sayılan sınırlama sebepleri ile her hangi bir ilgisi de bulunmamaktadır sayılı tsk personel kanununun nci maddesinde asker kişilerin kurumlarından izin alarak yurtdışına çıkabilecekleri belirtilmiş tsk i̇zin yönetmeliğinin inci maddesinde ise izin evraklarının en az üç ay önceden izin verecek makamda hazır bulundurulması öngörülmüştür i̇zin evrakları asgari tugay ve eşiti birlik komutanlıklarınca gönderileceğinden ve personelden istenen belgelerin temini için de en az iki ay gerekeceğinden yurtdışına çıkış için asgari beş aylık süre gerekmektedir üç aylık süre suç tarihinde geçerli süre olup yukarda belirtilen düzenleme ile bir aya indirilmiştir bu değişiklik dahi idarenin yeni koşulları dikkâte aldığını göstermektedir üç aylık süre iznini plânlı olarak yurtdışında geçirmek isteyen bir personel için makul bir süre olabilir ancak yurtdışına çıkma gereği her zaman önceden öngörülemez ve plânlanamaz asker bir kişinin acil olarak yurtdışına çıkması gerektiği bir durumda yıllık veya mazeret iznini alarak izin süresi içerisinde yasal yollardan yurtdışına çıkması imkanı as ck nun maddesindeki düzenleme ile ağır bir cezayı tehditle sınırlandırmaktadır asker kişilerin yurtdışına çıkmalarından idarenin haberdar olması hakkı elbette vardır ancak buna aykırı davranma karşılığında getirilen önlem ağır taşkın ve ölçüsüzdür i̇dare başka idari tedbirler alarak personelin yurtdışına çıkışını rahatlıkla takip edebilir günümüz haberleşme ve ulaşım olanakları sayesinde dünyanın neresinde olursa olsun anında irtibat kurulmakta ve haberleşme tesis edilmektedir en uzak ülkelerden dahi yurda dönüş için gerekenesas sayısı karar sayısı süre saati aşmamaktadır i̇zne çıkan asker personele ihtiyaç duyulduğunda en kısa sürede birliğine katılabilir tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde temel hak ve hürriyetlerden olan seyahat hürriyeti anayasanın sözü ve ruhuna demokratik toplum gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olarak kısıtlanmaktadır anayasanın mahkemelerin bağımsızlığı başlıklı inci maddesinin inci fıkrası hakimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler şeklindedir maddede mahkemelerin bağımsızlığı düzenlenmekte olup hakimlerin görevlerinde bağımsız oldukları anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verecekleri öngörülmüştür ceza hukukunda suçun oluşması için maddi ve manevi unsurların birlikte oluşması gerekir maddi ve manevi unsurun değerlendirmesini yapacak olan hakimdir hakim topladığı deliller ve duruşmada edindiği vicdani kanaati nazara alarak suçun maddi ve manevi yönden oluşup oluşmadığını tespit eder esasen ceza yargılamasının amacı maddi hakikatin tespiti ile manevi unsurun gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesidir as ck nun nci maddesinin inci fıkra bendinde sayılı kanunla yapılan değişiklikle hakimlerin bağımsız olarak karar vermesi imkânı elinden alınmıştır şöyle ki nci maddenin inci fıkra bendinde yapılan değişiklikten sonra yargılama faaliyeti suçun maddi unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespitinden ibarettir hakim failin yurtdışına çıktığını ve yurtdışında gün geçirdiğini tespit etmesi halinde mezkûr suç oluşmaktadır zira her hangi bir nedenle izinli olsa dahi yabancı memlekete gitme müsaadesi bulunmaksızın ülke sınırları dışında günü geçirenlerin eylemlerinin yabancı memlekete firar suçunu oluşturduğu belirtildiğinden hakimin failin kastını tespit etmesine gerek kalmamaktadır bu duruma nazaran hakim sadece maddi unsurun gerçekleşip gerçekleşmediğini tespit edecek maddi unsur gerçekleşmiş ise öngörülen cezayı şahsileştirerek hüküm verecektir askeri ceza kanununun maddesinde sknun üncü maddesi ile yapılan değişiklikle yabancı memlekete gitme müsaadesi bulunmaksızın ülke sınırları dışında üç günü geçirenlerin eylemi yabancı memlekete firar olarak sayılmıştır burada dikkat edilmesi gereken husus kanun koyucunun herhangi bir nedenle izinli olsa dahi bu eylemi yabancı memlekete firar olarak nitelemiş olmasıdır aslında yapılan değişiklik ile suçun kapsamı genişletilerek firar kastı ile yurtdışına çıkanların yanında firar kastı bulunmayan ancak yetkili makamdan izin almadan yurtdışına çıkanların eylemleri de yabancı memlekete firar olarak kabul edilmiştir oysa bir personelin firar kastı ile davranıp davranmadığı rahatlıkla anlaşılabilecek bir husustur i̇zinli iken yurtdışına çıkan asker kişi izin bitiminde birliğine katılıyorsa artık bu kişinin firar kastı ile davrandığını kabul etmek gerçeğe tamamen aykırı bir kabule dayanıldığını gösteriresas sayısı karar sayısı aslında böylece adı konmasa da yabancı memlekete firar suçunun içinde izinsiz yurtdışına çıkma suçu yaratılmıştır aykırılık kararının verildiği yargılamada sanık tabip subay olup mesleki gelişimini sağlamak için yurtdışına çıktığını savunmalarında belirtmektedir sanık rahatsızlığını beyan ederek tarihinde gata paşa eğitim hastanesi fizik tedavi bölümüne sevk edilmiş aynı gün muayenesi sonunda gün istirahatı uygun görülmüş sanık istirahatlı olduğu sırada tarihleri arasında yurtdışına çıkmış istirahatının sonunda birliğine katılmıştır sonraki bir tarihte tarihsiz ve imzasız muhtemelen sahte bir isimle sanık hakkında ihbarda bulunulması üzerine hakkında takibata başlanılmıştır as ck nun nci maddesinin sayılı kanunla değişik inci fıkrası bendine göre sanığın firar kastıyla hareket edip etmediği artık önem taşımamaktadır zira getirilen değişiklikle her hangi bir nedenle izinli olsa dahi suçun oluşacağı belirtilmiştir böylece hakimin suçun manevi unsurunu takdir imkanı ortadan kaldırılmıştır bu düzenleme anayasanın inci maddesine açıkça aykırı olup hakim bağımsızlığı ile bağdaşmamaktadır netice ve karar sanık dz tbp yzb firuz çapraz hakkında or klığı as savcılığının tarih ve sayılı iddianamesiyle sanığın tarihleri arasında yabancı memlekete firar suçunu işlediği öne sürülerek eylemine uyan as knun ve üncü maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de sayılı kanunun üncü maddesiyle değişik as knun maddesinin anayasanın kanun önünde eşitlik başlıklı uncu maddesine temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması başlıklı üncü maddesine yerleşme ve seyahat hürriyeti başlıklı üncü maddesine ve mahkemelerin bağımsızlığı başlıklı inci maddesine aykırı olduğu kanaatine varılmakla anayasanın nci maddesi uyarınca bu konuda bir karar vermek üzere dosyanın tasdikli suretinin anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasaya aykırılık iddiası ile ilgili karar verilinceye kadar veya dosyanın anayasa mahkemesine varış tarihinden itibaren ay süreyle davanın geri bırakılmasına dosya suretinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmek üzere as savcılığa tevdiine karar verildi
1,722
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir mali yılı bütçe yasasının maddesinin fıkrasının anayasanın son fıkrası hükümlerine aykırı olduğu iddiası mahkememizce de ciddi görülerek işin gereği görüşüldü tc anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne maddesinin fıkrasında devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmüne maddesinde memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir hükmüne yer verilmiş olup maddesinde ise bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı hüküm altına alınmıştır dava dosyasının incelenmesinden öğretmen olarak açıktan ataması yapılan davacının kendisine sürekli görev yolluğu ödenmesi istemiyle davalı idareye yaptığı başvurunun mali yılı bütçe yasasının maddesinin fıkrasında yer alan anılan yıl içerisinde açıktan atanan memur ve diğer kamu görevlilerine harcırah ve harcırah yerine geçecek herhangi bir ödeme yapılamayacağı yolundaki hüküm gerekçe gösterilerek reddi üzerine sözkonusu uygulama maddesinin anayasaya aykırılığı iddiasıyla birlikte bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır bakılan davada tarih ve sayılı resmi gazetede yayınlanan mali yılı bütçe yasasının maddesinin fıkrasının anayasanın ve maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle mali yılı bütçe yasasının maddesinin fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırılık iddiası hakkında karar verilmek üzere dava dosyasındaki belgelerin onaylı örneklerinin anayasa mahkemesine gönderilmesine dava dosyasının bu hususta karar verilene veya aylık süre geçene kadar bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
249
esas sayısı karar sayısı i̇ptal davasi ve yürürlüğün durdurulmasi i̇le i̇ti̇raz başvurularinin gerekçeleri̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması i̇stemlerini i̇çeren dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarih ve sayılı gelir vergisi kanunu amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanun özel tüketim vergisi kanunu ve vergi usul kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı gelir vergisi kanununun üncü maddesinde ytlden fazlasının ytlsi için ytl i̇fadesinden sonra gelen fazlası oranında i̇baresinin anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı kanunun inci maddesi ile tarihli ve sayılı gelir vergisi kanununun üncü maddesinde yapılan değişiklik ile gelir vergisinde iki ayrı tarife uygulaması sona erdirilmiştir yeni tarife eskisi ile kıyaslamalı olarak aşağıdaki tabloda gösterilmiştir ve yili geli̇r vergi̇si̇ tari̇fesi̇ yili tari̇fesi̇ yili tari̇fesi̇ ücret geli̇rleri̇ ytl ücret dişi geli̇rler ytl ücret geli̇rleri̇ dahi̇l ytl fazlasi fazlasi fazlasi tarih ve sayılı kanunun inci maddesi ile yapılan yeni düzenlemeye göre ücretlilerin dışındaki kesimin başlangıç vergi oranı den düşürülmüştür ücretlilerde oran indirimi yapılmamıştır başlangıç yine dir değişiklikten önce ücretlilerin yıllık ytlyi aşan gelirleri oranında bunun altındakiler daha düşük oranda vergilendiriyorduesas sayısı karar sayısı yeni tarifede ytlyi aşan gelirlerin oranında vergilendirilmesi öngörülmüştür bu durumda ücretlilerde orta ve yüksek gelir grubunun gelir vergisinin artırıldığı açıktır öte yandan gelir vergisi yasasının inci maddesinin birinci fıkrasının numaralı bendinde yer alan gerçek ücretlerin vergilendirilmesinde gayrisafi ücret tutarından indirim konusu yapılan özel indirim uygulaması anılan maddede sayılı yasa ile yapılan değişiklikle tarihinden geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırılmıştır yapılan bu son düzenleme ile de ücretlilerin gelir vergisi artırılarak vergi yükünün adaletli ve dengeli dağıtılması ve vergide eşitlik ilkeleri zedelenmiştir vergide eşitlik ilkesi yükümlülerin vergi ödeme güçleri dikkate alınmak suretiyle vergilendirmenin yapılmasını başka bir deyişle kişilerin genel vergi yüküne kendi ödeme güçlerine göre katılmalarını öngörür bu durumda anayasada ifade edilen verginin malî güce göre ödenmesi ilkesi herkesin vergi ödemesi ilkesiyle birlikte vergilendirmede adalet ve eşitlik ilkesine uygunluğu gerekli kılar ve sosyal devletin en etkin uygulama aracını oluşturur vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı bu ilkelere uyularak sağlanır vergide eşitlik ilkesi malî gücü aynı olanların aynı malî gücü farklı olanların ise ayrı oranda vergilendirilmesi ile gerçekleşebilir anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararında aynen şöyle denilmiştir anayasanın vergi ödevi başlıklı üncü maddesinin birinci fıkrasında herkes kamu giderlerini karşılamak üzere malî gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür denilerek verginin genel olması malî güce göre ve kamu giderlerini karşılamak üzere alınması amaçlanmıştır vergide genellik ilkesi ayrım gözetilmeksizin herkesin elde ettiği gelir servet ya da harcamalar üzerinden vergi ödemesini amaçlar malî güce göre vergilendirme ise verginin yükümlülerin ekonomik ve kişisel durumlarına göre alınmasıdır bu ilke malî gücü fazla olanın az olana oranla daha fazla vergi ödemesi gereğini belirler malî güç anayasada tanımlanmamakla birlikte genellikle ödeme gücü anlamında kullanılmaktadır kamu maliyesi yönünden gelir servet ve harcamalar malî gücün göstergesidir verginin malî güce göre alınması aynı zamanda eşitlik ilkesinin vergilendirmede uygulama aracıdır üncü maddenin ikinci fıkrasında ise vergi yükünün adaletli ve dengeli bir biçimde dağılımı öngörülmüştür vergilendirilecek alanların seçimi ve vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı için yükümlülerin kişisel durumlarının yasalarda gözetilmesi gerekir sermaye iratlarının ücretlere göre farklı vergilendirilmesi en az geçim indirimi artan oranlı müterakki vergilendirme çeşitli ayrıklık istisna ve bağışıklık muafiyet uygulamaları vergi yükünün adalete uygun dağılımı ile malî güce göre vergilendirmenin araçlarıdır i̇ptali istenen ibare ile ücretlilerin vergi yükü vergi yükünün adaletli ve dengeli bir biçimde dağılımı ilkesine aykırı olarak artırıldığından anayasanın üncü maddesine aykırı düşmektedir öte yandan tarih ve sayılı kanunun yürürlük maddesi olan inci maddesinin numaralı bendinde bu kanunun inci maddesinin tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır diğer bir anlatımla ücretlilerin vergi yükü geriye dönük arttırılmakta kazanılmışesas sayısı karar sayısı hakları ortadan kaldırılmaktadır böyle bir düzenleme bir hukuk devletinin yaşama geçirilmesinde olmazsa olmaz iki temel ilkeye hukuki güvenlik ve hukuki istikrar ilkelerine de aykırıdır hukuki güvenlik ilkesi kişilerin hukuksal ilişkiler kurarken tabi olacakları hukuk kurallarını önceden bilmeleri hukuki istikrar ilkesi ise bu kurallara dayanılarak kazanılan hakların korunacağı güvencesinin kişilere verilmesi şeklinde tanımlanabilir bu bakımdan iptali istenen düzenlemenin dilekçemizde gerekçe bölümünde aşağıda numaralı başlık altında etraflıca belirtilen nedenlerle anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği açıktır diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı gelir vergisi kanunu amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanun özel tüketim vergisi kanunu ve vergi usul kanunda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı gelir vergisi kanununun üncü maddesinde ytlden fazlasının ytlsi için ytl ifadesinden sonra gelen fazlası oranında ibaresi anayasanın nci inci ve üncü maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı gelir vergisi kanunu amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanun özel tüketim vergisi kanunu ve vergi usul kanunda değişiklik yapılması hakkında kanunun üncü maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici madde un birinci fıkrasının son cümlesindeki sadece ve yıllarına ait i̇baresinin anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı kanununun nci maddesi ile ticari ve zirai kazançlarda yatırım indirimi istisnasını öngören sayılı gelir vergisi kanununun uncu maddesi tarihinden geçerli olmak üzere kaldırılmıştır i̇ptali istenen düzenleme ile kazanılmış yatırım indirimi hakkı olanlara üç yıl süre tanınmış diğer bir anlatımla indirilemeyen yatırım indiriminin ve yıllarına ait kazançlardan indirilmesi mümkün kılınmış sonraki yıllarda indirim imkanı ortadan kaldırılmıştır ancak yatırım indirimi istisnasının uygulanmasına ilişkin sayılı gelir vergisi kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasında dar mükellefiyete tabi olanlar dahil ticari veya zirai kazançları bilanço esasına göre tespit edilen vergiye tabi mükellefler adi ortaklıklar kollektif ve adi komandit şirketler ile kurumlar vergisi mükellefleri dahil faaliyetlerinde kullanmak üzere satın aldıkları veya imal ettikleri amortismana tabi iktisadi kıymetlerin maliyet bedellerinin ını vergi matrahlarının tespitinde ilgili kazançlarından yatırım indirimi istisnası olarak indirim konusu yaparlar petrol kanunu ve maden kanununa göre yürütülen arama ve sondaj faaliyetleri için yapılan ve aktifleştirilen harcamalar yatırım indirimi istisnası uygulamasından yararlanıresas sayısı karar sayısı hükmüne yer verildikten sonra numaralı fıkrasının birinci bendinde de aynen şöyle denilmiştir yatırım indirimi istisnası uygulamasına istisnaya konu iktisadi kıymete ilişkin harcamaların yapıldığı yılda başlanır ve indirilecek tutara ulaşılıncaya kadar devam olunur görüldüğü üzere indirilecek tutara ulaşıncaya kadar yatırım indirimi istisnasının uygulanması yatırımcı için kazanılmış bir haktır i̇ptali istenen söz konusu düzenleme ile kazanılmış haklar ortadan kaldırılmaktadır anayasa mahkemesinin pek çok kararında belirtildiği gibi hukuk devletinin temel unsurları arasında kazanılmış haklara saygı yer almaktadır sosyal hukuk devleti toplum ve çalışma yaşamında adalete ve eşitliğe dayalı bir hukuk düzeni kurmak durumundadır böyle bir hukuk düzeni ise her alanda olduğu gibi sosyal güvenliğe ilişkin düzenlemelerde de eşitlik hukuk istikrarı hukuk güvenliği ve kazanılmış hakların korunması ilkelerinin gözetilmesini zorunlu kılmaktadır hukuk devleti kazanılmış hakları korumakta duyarlı davranarak hukukun temel ilkelerine bağlılığını kanıtlar hukuk devleti aynı zamanda bireylerin haksızlıktan korunmasını ve mutluluğunu amaç edinir hukuk devletinin temel öğelerinden biri de güvenilirliliktir hukuk devleti tüm eylem ve işlemlerinde yönetilenlere en güçlü en kapsamlı şekilde hukuksal güvence sağlayan devlettir hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir devlette hukuk güvenliğinin sağlanması hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz koşuludur kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar anayasanın nci maddesinde açıklanan türkiye cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı ve hukuk güvenliğini ortadan kaldırır belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez yalnız iç hukukta değil uluslararası hukukta da benimsenen kazanılmış hakların korunması önceki hukuksal durumun belirlenmiş yapının kurumun geçerliğini sürdürmesidir yukarıda açıklandığı üzere yatırım indirimi istisnası uygulanmasındaki sayılı kanundan önceki yapı istisnaya konu iktisadi kıymete ilişkin harcamaların yapıldığı yılda başlanması ve indirilecek tutara ulaşılıncaya kadar devam olunmasıdır i̇ptali istenen düzenlemeye göre ise üç yılda indirilemeyen yatırım indirimi ortadan kalkacak daha net bir ifade ile bu konudaki kazanılmış hak gasp edilecektir bu nedenle söz konusu düzenleme hukuk devleti ilkesine ve dolayısıyla anayasanın nci maddesine açıkça aykırıdır gelir vergisi kanununun anılan maddelerine göre geçmişte yatırım harcaması yapan ve hatta bu maksatla yatırım teşvik belgesi alarak yatırım indiriminden yararlanmaya hak kazananlar bu müessesenin öngördüğü bir statü içerisine girerler ve yatırım indirim müessesesinden yatırım harcamalarından doğan indirim hakkını tamamen kullanmaya hak kazanırlar yatırım bazen çok küçük tutarlı ve hemen indirimden yararlanabilecek nitelikte olabildiği gibi bazen baraj yatırımı gibi yıllar süren veya gemi yatırımı gibi birkaç yılda indirimi mümkün olmayan bir yatırım da olabilir birçok mükellef tarihi itibariyle bu müesseseye inanarak ve güvenerek yatırım yapmış akreditife konu yatırım mallarını gümrükten çekmiş yatırımını realize etmiştiresas sayısı karar sayısı bu müessese potansiyel yatırımcıları yatırıma yönlendirmeyi amaçlayan bir teşvik müessesesidir hükümet bu teşviki uygulamayı öngörmeyebilir bu hükümetlerin izlediği maliye politikaları ile ilgilidir ancak bu hükümetlere ilerisi için kaldırma sebebi olabilir yoksa izlenen maliye veya vergi politikası geçmişte bu statüye giren söz konusu indirim hakkından yararlanmaya hak kazananların bu haklarının süre ile kısıtlanarak ellerinden alınmasına sebep ve gerekçe olamaz yatırım harcamalarının indiriminin süre ile kısıtlanması ve bu süre içerisinde indirim haklarını kullanamayanların bu haklarının kaldırılması geçmişe etkili bir uygulama ihdas ettiği gibi bir hukuk devletinin yaşama geçirilmesinde olmazsa olmaz iki temel ilkeye hukuki güvenlik ve hukuki istikrar ilkelerine de aykırıdır hukuki güvenlik ilkesi kişilerin hukuksal ilişkiler kurarken tabi olacakları hukuk kurallarını önceden bilmeleri hukuki istikrar ilkesi ise bu kurallara dayanılarak kazanılan hakların korunacağı güvencesinin kişilere verilmesi şeklinde tanımlanabilir yatırımcılar bu müesseseyi de dikkate alarak hazırladıkları fizibilite etüdleri ve zamanın yürürlükteki mevzuat hükümlerine dayanarak yatırım kararlarını almışlar ve yaşama geçirmişlerdir şimdi onların yatırım zamanında tabi oldukları hukuk kuralları ile kazanılmış indirim hakları sonradan ve önceden bilinebilmesi olanaksız bir hükümle sınırlandırılmaktadır bu sınırlandırmanın ve önceki yıllarda yatırım yapanlar için bir sürpriz niteliği taşıdığı ise açıktır oysa hukuk devletleri vatandaşlarına sürpriz yapmayan devletlerdir nitekim maliye bakanlığının yasal danışma organı olan vergi konseyi dahi maddeyi anayasaya aykırı bulmuş ve durumu bir yazı ile bakanlığa iletmiştir bu yazının tam metni için bkz şükrü kizilot zirvede yatırım i̇ndirimi çatlağı hürriyet bu bakımdan iptali istenen düzenlemenin anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği açıktır diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı gelir vergisi kanunu amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanun özel tüketim vergisi kanunu ve vergi usul kanunda değişiklik yapılması hakkında kanunun üncü maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici madde un birinci fıkrasının son cümlesindeki sadece ve yıllarına ait ibaresi anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı gelir vergisi kanunu amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanun özel tüketim vergisi kanunu ve vergi usul kanunda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesinin numaralı bendindeki rakamının anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı kanunun yürürlük maddesi olan inci maddesinin iptali istenen düzenlemesi ile ticari ve zirai kazançlarda yatırım indirimi istisnasını öngören sayılı gelir vergisi kanununun uncu maddesi tarihinden geçerli olmak üzere kaldırılmıştıresas sayısı karar sayısı tarihinde yatırım yapmakta olanlar ve ocak dan itibaren tarih ve sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar da yatırım harcaması yapacak olanların hukuk güvenliği ilkesi gereği yatırım indiriminden yararlanması gerekirken iptali istenen düzenleme ile geriye dönük olarak yatırım indiriminden yararlanamayacaklardır yapılan söz konusu düzenleme ile sayılı gelir vergisi kanununun uncu maddesi tarihinden geçerli olmak üzere kaldırılmakta yani tarih ve sayılı kanunun nci maddesi hükmü geriye dönük uygulanmaktadır hukuk devletinin temel özelliği ülkesindeki tüm insanlara hukuki güvence sağlamasıdır bunun koşulu ise kanunların geriye yürümemesidir hukuk devletinin bir gereği olan aleyhteki kanunların geriye yürümezliği ilkesi vergi hukukunda türk doktrininin hiç duraksamadan ittifakla kabul ettiği bir ilkedir nitekim prof dr özhan uluatama göre hukukun temel ilkelerinden olan kanunların ancak yürürlüğe girdikten sonraki olaylara uygulanması anayasamızda yalnızca ceza hukukuna ilişkin olarak ifade edilmekle beraber vergi hukukunda da esas olarak geçerliliğini korur prof dr mualla öncel prof dr ahmet kumrulu ve prof dr nami çağan ise vergi hukuku isimli ortak eserlerinde aynen şöyle demektedirler hukuki güvenlik ilkesi vergi yasalarının geçmişte meydana gelen olaylara uygulanmamasını gerektirir kişiler gelecek dönemlere ilişkin planlarını yürürlükteki vergi yasalarına göre yaparlar sonradan çıkartılan yasalarla geçmiş dönemler için vergi yükünün artırılması yükümlülerin devlete ve hukuk düzenine olan güvenlerini sarsar ekonomik ve ticari hayatta bulunması gereken belirlilik ve istikrar bozulur hukuk devletinden yana olan tüm hukukçuların savunduğu geriye yürümezlik ilkesi danıştay tarafından da hiçbir duraksamaya meydan vermeyecek şekilde benimsenmiştir nitekim danıştay bir içtihadı birleştirme kararında geriye yürümeye müsaade etmemiştir kanunların geriye yürümezliği ilkesi bir hukuki eylem ya da davranışın bir hukuki ilişkinin vuku bulduğu ya da meydana geldiği dönemdeki kanun hükümlerine tabi kalmakta devam edeceğini ifade eder sonradan çıkan kanun kural olarak yürürlüğünden önceki olaylara ve ilişkilere uygulanmaz vergi kanunları kamu hukukuna ilişki yükümlülükler getirdiğinden bu kanunların özellikle mali yükümü artırıcı nitelikteki hükümlerinin geçmişe yürütülmemesi hukuki güvenlik ilkesi yönünden önem taşır anayasanın üncü maddesinin üçüncü fıkrasında ifadesini bulan vergilerin kanuniliği ilkesi de hukuki güvenliği sağlama amacına matuftur ve vergiyi doğuran olayın vukuu döneminde yürürlükte olmayan bir kanuna dayanılarak vergi yükünün artırılmasına imkân vermez danıştay i̇çtihadı birleştirme kurulu kararı k danıştay vergi dava daireleri genel kurulunun tarihli k kararı da aynı yöndedir danıştay vergi dava daireleri genel kurulu kararında da açıkça ve haklı olarak belirtildiği gibi cari yılın ikinci yarısında yapılan bir düzenleme mükellefin aleyhine olarak yılın ilk yarısını da etkiliyorsa artık hukuki güvenlikten bahsedilemez anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararındaesas sayısı karar sayısı anayasanın nci maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir bu bağlamda hukuk devletinde yasakoyucu yasaların yalnız anayasaya değil evrensel hukuk ilkelerine de uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür denilmiştir kanunların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca yasalar yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki hukuki durumlara uygulanabileceklerinden geçici madde yürürlüğe girdiği tarihten önceki ocak tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak düzenleme getirmiş olduğundan anılan ilkeye ve dolayısıyla anayasanın nci maddesine açıkça aykırı düşmektedir öte yandan tarihinde yatırım yapmakta olanların ve ocak dan itibaren tarih ve sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar da yatırım harcaması yapacak olanların yatırım indirimi istinasından yararlanmaları bunların kazanılmış haklarıdır bu nedenle de iptali istenen düzenleme yukarıda gerekçe bölümünde numaralı başlık altında etraflıca açıklanan nedenlerle de anayasanın nci maddesine aykırı düşmektedir diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı gelir vergisi kanunu amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanun özel tüketim vergisi kanunu ve vergi usul kanunda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesinin numaralı bendindeki rakamı kanunların geriye yürümezliği ilkesi ile bağdaşmayan geriye dönük düzenleme getirdiğinden anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptali istenen kurallar anayasa hükümlerine açıkça aykırı olduğu gibi bu kurallar mali güce göre vergilendirme kanun önünde eşitlik hukuk güvenliği ilkelerini zedeleyen kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açarak toplumsal kararlılığı ve hukuksal güvenceyi ortadan kaldırdığı için uygulanmaları halinde sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız durum ve zararların doğabileceği açıktır öte yandan anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde sübjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadıresas sayısı karar sayısı arz ve izah olunan nedenlerle söz konusu hükümler hakkında yürürlüklerinin durdurulması da istenerek iptal davası açılmıştır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarih ve sayılı gelir vergisi kanunu amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanun özel tüketim vergisi kanunu ve vergi usul kanunda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı gelir vergisi kanununun üncü maddesinde ytlden fazlasının ytlsi için ytl ifadesinden sonra gelen fazlası oranında ibaresinin anayasanın nci inci ve üncü maddelerine aykırı olduğundan üncü maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici madde un birinci fıkrasının son cümlesindeki sadece ve yıllarına ait ibaresinin anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan inci maddesinin numaralı bendindeki rakamının anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptallerine ve uygulanmaları halinde sonradan giderilmesi güç yada olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz i̇tiraz başvurularının gerekçeleri şöyledir e ve sayılı i̇tiraz başvurularının gerekçeleri özetle şöyledir anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti hukukun egemen olduğu ve vatandaşların hukuki güvenliğe sahip olduğu devlettir hukuk güvenliği ilkesi herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesi tutumunu ve davranışlarını buna göre güvenle düzene sokabilmesi anlamına gelir hukuk güvenliği ilkesinin en önemli koşullarından biri kanunların geriye yürümezliğidir bu ilke vergi yasalarının geçmişteki olaylara uygulanmamasını gerektirir mükellefler yürürlükteki yasalara göre faaliyetlerini planladıktan sonra çıkan yasalarla geçmiş dönemler için vergi yükünün artırılması devlete ve hukuk düzenine olan güveni sarsar ekonomik ve ticari hayatta bulunması gereken belirlilik ve istikrarı zedeler mükelleflerin geriye dönük olarak yatırım indirimi istisnasının kaldırılacağını bilememesi nedeniyle istisnanın gereklerini yerine getirerek yatırım yapan mükellefler açısından hak kaybı ortaya çıkar yatırım indiriminin kaldırılmasına ilişkin düzenlemenin yürürlüğünün geriye yürütülmesi suretiyle hukuki güvenlik ve ekonomik istikrar açısından tehlike arz eden bu durum anayasanın maddesine aykırılık oluştururesas sayısı karar sayısı e ve sayılı i̇tiraz başvurularının gerekçeleri özetle şöyledir tarihinden itibaren vergi oranı indirildiği halde ve yıllarında yatırım indirimi istisnası hakkından yararlanmayı tercih eden yükümlülere tarihinde yürürlükte olan yüksek vergi oranlarının uygulanması öngörülerek yükümlülerin kazanılmış hak niteliğindeki yatırım indirimi istisnası hakları ortadan kaldırılmıştır böylece daha önce yatırım indirimi istisnasından yararlanma hakkını elde eden yükümlüler gerçekte cezalandırılmış olmaktadır farklı vergi oranlarının uygulanmasının hukuken kabul edilebilir haklı bir nedeni bulunmamaktadır yatırım indirimi istisnası yatırımları teşvik ederek ve yeni istihdam alanları yaratarak ülke ekonomisine katkıda bulunmak amacıyla getirilmiştir yatırım indirimi müessesesinde indirim hakkını kullanacaklara diğer mükelleflere uygulanan vergi oranından daha yüksek vergi oranının uygulanacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır yatırım indirimi hakkından yararlanacak olan mükelleflere yüksek vergi oranının diğer mükelleflere ise indirimli vergi oranının uygulanması verginin genelliği ve eşitliği ilkesine aykırıdır böyle bir düzenleme vergi oranının indirilmesiyle yatırımların artırılarak kamu yararının gerçekleştirilmesi amacına da uygun düşmez yatırım yapan yükümlülere belli vergi avantajı sağlanarak yatırım yapan lehine olan uygulamanın vergi oranlarında farklılığa gidilmesi suretiyle ortadan kaldırılması düşünülemez bu nedenlerle kural anayasanın ve maddelerine aykırıdır e ve sayılı i̇tiraz başvurularının gerekçeleri özetle şöyledir sayılı yasayla yapılan düzenlemeden önce elde edilen yatırım indiriminin yılla sınırlandırılması kazanılmış hakkın ihlaline yol açar vergilendirmede keyfi uygulamaların engellenmesi için verginin yasallığı ilkesiyle birlikte verginin genel eşit belirli ve öngörülebilir olması geçmişe yürümemesi ve hukuk güvenliği ilkesine de uygunluğunun sağlanması gerekir yürürlükteki kurallara uygun olarak yatırım indirimi hakkı kazanan ve yatırım indirimi istisnasından indirim tutarına ulaşıncaya kadar yararlanacağını bilen yükümlülerin edindiği bu hakların yılla sınırlandırılması hukuk güvenliği ilkesiyle bağdaşmaz bu nedenle sadece ve yıllarına ait ibaresi anayasanın ve maddelerine aykırıdır
3,050
esas sayısı karar sayısı l îtiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi inceleme konusu sayılı devlet personeli sendikaları yasasının devlet personeli teşekküllerinin yasak faaliyetlerini düzenleyen maddesinin fıkrasında grev teşebbüs ve faliyetlerini destekleyici davranışlarda bulunamazlar denmektedir dayanılan anayasa hükümleri mahkememizin gerekçesine dayanak anayasanın konu ile ilgili hükümleri şöyledir başlangıç maddesi i̇nsan hak ve hürriyetlerini millî dayanışmayı sosyal adaleti ferdin ve toplumun huzur ve refahını gerçekleştirmeyi ve teminat altına almayı mümkün kılacak demokratik hukuk devletini bütün hukukî ve sosyal temelleriyle kurmak için madde türkiye cumhuriyeti insan haklarına ve başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan millî demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir madde temel hak ve hürriyetler anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak ancak kanunla sınırlanabilir kanun kamu yararı genel ahlâk kamu düzeni sosyal adalet ve millî güvenlik gibi sebeplerle de olsa bir hakkın ve hürriyetin özüne dokunamaz madde çalışanlar ve işverenler önceden izin almaksızın sendikalar ve sendika birlikleri kurma bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten ayrılma hakkına sahiptirler i̇şçi niteliği taşımayan kamu hizmeti görevlilerinin bu alandaki hakları kanunla düzenlenir sendika ve sendika birliklerinin tüzükleri yönetim ve işleyişleri demokratik esaslara aykırı olamaz madde i̇şçiler işverenlerle olan münasebetlerinde iktisadî ve sosyal durumlarını korumak veya düzeltmek amacı ile toplu sözleşme ve grev haklarına sahiptirler grev hakkının kullanılması ve istisnaları ve işverenlerin hakları kanunla düzenlenir öncelikle grevin çalışanlar için bir hak olup olmadığı sorununun çözümlenmesi gerekir anayasamızın grev hakkı ile ilgili madde sinin gerekçesinde grev hakkı ise artık anayasalara giren bir sosyal ve iktisadî hak olanak genel surette kabul edilmektedir memleketimizde de gerek siyasî partiler gerek basın ve ilim muhiti grev hakkını prensip itibariyle demokratik nizamın zarurî kıldığı bir hak olarak tanımaktadır denmektedir bu maddenin görüşülmesi sırasında komisyon sözcüsü muammer aksoy ise grev hakkının tanınması başkadır kötüye kullanılması başkadır grev hakkını tanımak her gün grev yapılmasını istemek anlamına gelemez grev hakkı bir vasıtadır vasıtanın gayesi hakkaniyete uygun ücret temin etmek kollektif mukaveleleri mümkün kılabilmektiresas sayısı karar sayısı maddede belirtildiği üzere bir hak veya hürriyetin özünü zedelemeye imkân vermez işte düzenlemeler onbirinci maddenin ışığı altında olacaktır arkadaşlarımız grev hakkı mevzuunda memurları kastederek niçin çalışanlar denmemiş de işçiler denmiş dediler muhterem arkadaşlar memurlar için de grev hakkını anayasa teminatı altına almak adımını henüz atamadık şartların henüz buna elverişli olduğuna kani değiliz bu demek değildir ki kanun koyucu ileride böyle bir hakkı benimseyemez maddede bu hakkın memurlara tanınmıyacağını ifade eden bir kayıt yoktur ama bu hak memurlara dahi anayasa ile teminat altına alınmış değildir memurlara grev hakkı tanınmazsa anayasa mahkemesine müracaat edilerek anayasa ihlâl ediliyor denilmiyecektir ama kanun koyucu onlara grev hakkını tanırsa buna mani yoktur nihayet belirteyim ki memurlara bu hakkı anayasaca sağlamayışımız aşırı bir sınırlama sayılamaz avukat kâzım öztürk c anayasası anakara bu gerekçe ve açıklamalar grevin bir hak olduğunu kanıtlamaktadırlar bu durum grevi sosyal ve iktisadî haklar arasında düşünmemizi gerektirmektedir sosyal haklar iktisaden zayıf olanları korumak için tanınmış olan haklardır sosyal bir hukuk devleti sosyal hakların güvence altına alınmasını gerektirir esasen sosyal devlet fertlere yalnız klâsik hürriyetleri sağlamakla yetinmeyip aynı zamanda onların insan gibi yaşamaları için zarurî olan maddî ihtiyaçlarını karşılamalarını da kendisine vazife edinen devlettir modern anayasa asgarî geçim şartlarından sıhhî bakımdan öğrenîm imkânlarından ve hele barınacağı bir konuttan yoksun bir kişinin gerçek anlamda hür olamıyacağını kabul eden zamanımızın hukuk ve siyaset ilmine ve devlet görüşüne uygun olarak fertlere ve vatandaşlara sosyal bir takım haklar tanımak zorundadır grevin çalışanlar için bir hak olması onun anaysanın maddesinde sözü edilen bir hakkın özüne dokunulamıyacağı anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak ancak yasa ile sınırlanabileceği sonucuna götürür maddenin gerekçesinde düzenlemenin hakkın özünü tahribe kadar gidemiyeceği esası kanun koyucunun yetkisini kayıtlayan pek önemli bir kaidedir anayasa mahkemesi bu genel ölçüyü gözönünde bulundurarak herhangi bir tahdidin anayasaya aykırı olup olmadığına karar verecektir eğer sınırlama bir temel hak ve hürriyet veya dokunulmazlığın cevherini tahrip ediyorsa anayasaya aykırılığı dolayısiyle hükümsüz sayılacaktır denilmiştir bu nedenlerle çalışanlar yönünden grev hakkının tamamen ortadan kaldırılması hukuken doğru görülemez ancak bu hakkın kullanış biçimi yönünden sınırlar konulabilir halbuki iptale konu maddede memurlar bu haktan tamamen yoksun kılınmışlardır başka bir yönden bu durum yasa önünde eşitlik kavramına da aykırı düşmektedir i̇şçiler ile memurlar nitelikleri itibariyle birbirine benzemektedirler memurlara grev hakkının tanınmamasını isteyenler bu hakkın kamu düzenini sarsacağı kanısındadırlar bu gün türkiyede üniversitelerimiz danıştay ve yargıtayımıza rağmen henüz kimin işçi kimin memur olduğu konusu kesinlik kazanmış değildir öyleyse kimin kamu düzenini sarsacağı kimin sarsmayacağı da hukuk açısından pek de ispatlanmış değildir aynı devlet örgütünde çalışanların bir kısmı işçi olur bunlar grev yapabilir bu durumda kamu düzeni sarsılamaz ancak aynı devlet kurumunda çalışanlardan memur sayılanların boykot girişimleri bile kamu düzeni ile ilişkili sayılır uğur mumcu milliyet gazetesi grev ve memuresas sayısı karar sayısı memurlar hakkındaki grev yasağı kamu hizmetinin yararına bir tedbir olarak da düşünülemez kamu hizmetinin gereklerini ve memurluk psikolojisini iyi bilen kimselerin hizmetin iyi işlemesinin her şeyden önce memurun maddî manevi huzur içinde olmasının sağlanmasına bağlı olduğu sonucuna varırlar anayasamızın maddeleri çalışanların korunmasını sağlamak için konulmuştur sendika kurma toplu sözleşme ve grev yapma haklarını sağlamak devlet için bir görevdir devletin bu görevleri sosyal devlet oluşunun gereğidir anayasamızın ncı maddesi çalışanların sendika kurma hakkını güvence altına almıştır çalışanlar kavramı çalışma durumunda bulunan bütün insanları kapsar işçi sermayeci çiftçi topraklı ve topraksız memur ve öğretmen demeden hepsini içine alır sendikaların klasik görevleri bakımından bütün doktrinlerin görüş birliğine vardıkları husus şudur sendika mensuplarının ekonomik ve sosyal haklarını ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için kurulmuştur halde kamu hizmeti görevlilerine yani memurlara da bir anayasa hakkı olarak tanınmış olan sendika kurma hakkının temelindeki düşünce de bu tanım içinde yer almaktadır esasen sayılı devlet personeli sendikaları kanunu maddesinde kamu hizmeti personelinin ortak mesleki kültürel sosyal ve iktisadî hak ve menfaatlerini korumak amacile kuracakları sendikalar demek suretiyle yukarıdaki görev tanımı ve anlayışını teyîd eylemektedir şu halde türkiyedeki memur sendikaları da normal olarak ve klasik fonksiyonları içinde mensuplarının haklarını ve menfaatlerini savunmak ve geliştirmek durumundadırlar fakat devlet personeli sendikaları kanunu getirmiş olduğu aşırı sınırlamalarla memur sendikalarım adeta fonksiyonsuz bırakmıştır alelade derneklerden farksız kılmıştır halbuki sendika hakkı ekonomik ve sosyal hakları ve menfaatleri etkin bir biçimde savunmanın bir aracıdır grev hakkı ile desteklenmeyen sendika hakkı anlamsızdır prof dr cahid talaş memurlar ve sendika hakkı milliyet gazetesi aralık demiştir anayasanın maddesine göre çalışma herkesin hakkı ve ödevidir devlet çalışanların insanca yaşaması için sosyal iktisadî ve malî tedbirlerle çalışanları korur ve çalışmayı destekler işsizliği önleyici tedbirler alır anayasanın bu açık buyruğuna rağmen devlet memurlar için öngörülen sosyal iktisadî ve malî tedbirlerden hiç birini almadığı takdirde bu haklı istekleri nasıl sağlanacaktır grev hakkı verilmeyen bir sendika mensupları bu haklarını güvence altına almak için uğraşamıyacakları ve böylece görevlerini etkili bir şekilde yerine getiremiyecekleri açıktır nitekim işçi sendikacılık hareketi bakımından dönemi ile dönemi bunun önemini ve etkinliğini göstermeğe yeterlidir çalışma alanının düzenlenmesiyle ilgili maddesi ile grev hakkı işçiler için anayasa güvenliği altına alınmasına rağmen memurlar yo nünden açık söz yoktur yüksek öğretim üyelerinden kurulu anayasa komisyonunca hazırlanan kanunla ilgili ncı madde anayasa ön tasarısında çalışmalar iktisadî ve sosyal durumlarını düzeltmek gayesiyle grev yapma hakkına sahiptirler bu hak siyasî gayeler için kullanılamaz kamu hizmetlerinde çalışanlardan hangilerinin grev hakkını kullanabileceklerini kanun gösterir biçiminde düzenlenmişti anayasa herhangi bir konuda buyurucu yahut yasaklayıcı bir ilke getirmemişse bunun düzenlemesini kanun koyucunun takdirine bırakmış demettir anayasanın verdiği bu takdir hakkının anayasaya aykırı düşmeyen bir şekilde kullanılması gereklidir gerçekten lokavt hakkı anayasa güvenliğine kavuşturulmadığı halde ve anayasa ile yasaklanmadığı haldeesas sayısı karar sayısı tarihli toplu îş sözleşmesi grev ve lokavt yasası ile işverene bu hak verilmiştir böylece aynı durumda bulunan iki haktan biri yasa ile işveren lehine tanınırken öbür yandan memurlar yönünden grev hakkının yasaklanması takdirde ağır ve adaletsiz biçimde hataya düşüldüğünü gösterir bu takdir ölçüleri anayasamızın başlangıç maddesine sosyal devlet oluşuna eşitlik ilkesine aykırı düşmektedir buradaki yasaklayıcı hükümler anayasanın verdiği takdir hakkının anayasaya aykırı düşecek bir şekilde kullanılmasından başka bir nitelik taşımaktadır grev hakkı batı demokrasilerinde demokrasinin temel kurumlarından gereklerinden biri sayılmaktadır memurlar yönünden de durum aynıdır yalnız marksist demokrasilerde grev hakkına yer verilmez başlangıçtan beri açıklandığı üzere iptale konu maddesi anayasamızın temel hak ve hürriyetler için kabul ettiği sınırlama nedenlerini aşacak biçimde anayasanın özünü teşkil eden insan haklarına başlangıçta belirtilen sosyal hukuk devleti ilkesine kamu görevlileri için tanınan sendika kurma hakkının doğal bir sonucu olan grev hakkını tamamen ortadan kaldırmasına ve böylece sendika kurma hakkı etkisiz kılınmak suretiyle bu hak üzerinde de aşırı bir sınırlama niteliği kazanmasına memurlara da anayasanın öngördüğü insanlık haysiyetine yaraşır bir yaşayış seviyesini sağlamaları için grev hakkını tanımanın gerekçede bildirildiği üzere anayasanın ruhuna uygun düşeceği ve bu hakkı tamamen ortadan kaldıran hükümlerin anayasaya aykırı olduğu sonuç ve kanısına varılmıştır
1,384
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sanığın mihalgazi i̇lçesi alpagut beldesinde bulunan iş yerinde yapılan kontrollerde seri nolu elektrik sayacını sol yan taraftan ve disk hizasından delerek kullandığı bilirkişi raporuna göre tutanak tarihinin öncesi ve sonrası arasında tüketim değerinde farklılık olduğu söz konusu sayacın mühürlü olduğu şüphelinin sayacı delmesi sonucu mührün konuluş amacına aykırı hareket ettiği bu nedenle üzerine atılı suçları işlediğinden bahisle tcknın ve maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle mahkememizde kamu davası açılmıştır yapılan yargılama sırasında sanığın savunması alınmış tanık beyanları tespit edilmiş bilirkişi raporu celbedilmiş diğer bilgi ve belgeler dosyaya eklenmiştir sanık savunmasında özetle sayacın delinmesi ile ilgili bilgisinin olmadığını üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirtmiştir yargılama neticesinde sanığın eyleminin sabit görülmesi durumunda sayılı ceza muhakemesi kanununun maddesi gereğince yasal şartları değerlendirilerek hükmün açıklanmasına veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilecektir ancak sayılı ceza muhakemesi kanununun maddesinin fıkrasının sonuna sayılı terörle mücadele kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile sanığın kabul etmemesi hâlinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez şeklinde hüküm eklenmesinden sonra hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hagb karar verilmesi durumunda yıl süre ile denetime tabi tutulacağı denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemediği takdirde açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak davanın düşürüleceği aksi durumda hükmün açıklanacağı karara karşı itiraz hakkının bulunduğu ancak itiraz incelemesinin merciince şeklen yapıldığı suçun sübutu veya nitelendirilmesi hususunda denetim yapılmadığı sanığa bildirilip açıklandıktan sonra bunu kabul edip etmeyeceği sorulmuş sanık beyanında suçsuz olduğunu beraatine karar verilmesi gerektiğini hagb kararını kabul etmediğini belirtmiştir sayılı yasanın maddesindeki şartlar oluşsa bile sayılı yasa ile getirilen düzenleme karşısında sanık hagb kararını kabul etmediğinden suçun sübutu durumunda adli para cezası veya hapis cezası veyahut hapis cezasının ertelenmesi kararı verilecektir bu nedenle sayılı yasa ile getirilen bu düzenlemenin anayasamıza aykırı olduğu kanaatine varılmıştır düzenlemeye ilişkin gerekçede hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları itiraza tabi olup uygulamada itiraz mercii kararları şeklen incelemektedir her iki durumda da sanığın suçsuzluğunu ispat amacıyla kararı temyiz incelemesine götürmesi mümkün değildir bu sebeple sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı olduğunu beyan etme ve dolayısıyla temyiz mahkemesinde beraat etme hakkının elinden alınmaması düşüncesiyle anılan hükmü ihdas eden madde eklenmiştir denilmiştir sayılı cmknın maddesi gereğince verilen hagb kararına itiraz durumunda itiraz merciince evrak üzerinde yapılacak incelemenin sayılı cmknın maddesinin objektif koşullarının belirlenmesi ile ilgili sınırlı bir inceleme olacağı suçun sübutu nitelendirilmesi gibi esasa ilişkin hukuka aykırılıkların denetlenemeyeceği yargı kararlarıyla daesas sayısı karar sayısı sabitse de ilerde kasten yeni bir suç işlediği takdirde verilmiş olan hagb kararının kaldırılarak hükmün açıklanması durumunda açıklanan bu hükmün temyiz yasa yolu denetiminden geçeceği usul ve esasa ilişkin hukuka aykırılıkların temyiz merciince denetleneceği muhakkaktır ancak süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmemesi durumunda verilen bu karar esas yönünden denetime tabi olmaksızın kesinleşip sonuç doğuracaktır bu durumda yapılması gereken itiraz merciince yapılacak incelemenin alanını esasa ilişkin hukuka aykırılıkları kapsayacak şekilde yasal düzenlemelerle veya yargı kararlarıyla genişletmektir getirilen yeni düzenleme ile somut olayda olduğu gibi sanık ya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmek zorunda kalacak ya da hapis veya adli para cezası ile karşı karşıya kalacaktır çünkü sanık suçsuz olduğunu beraat etmesi gerektiğini düşünse bile mahkumiyet hükmünün yargıtayca onanması ihtimali her zaman mevcuttur bu nedenle sanığa temyiz hakkı tanırken aynı zamanda mahkumiyet hükmü ile karşı karşıya bırakan bu yeni düzenleme anayasa aykırıdır çünkü hiç kimse kendi aleyhinde beyanda bulunmaya ve savunma yapmaya zorlanamaz kuralı anayasal bir ilkedir nitekim anayasamızın maddesine göre hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz anayasamızın maddesine göre ise herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir hukukun temel ilkelerinden olan ceza muhakemesi hukukumuzda yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmama hakkı olarak ifade edilen susma hakkı kendi aleyhine tanıklık etmeme kendi suçlanmasına katkıda bulunmama hakkı olarak da bilinir ve baskı altında verilen ifadelerin kullanılmasını yasaklama şüphelinin ve sanığın beyanının özgür iradesine dayanmasını sağlama amacına yöneliktir anayasamızın ve maddelerine göre herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahip olup bu bağlamda herkes davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkı ile düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır anayasamızın ve maddelerine göre yasal düzenlemeler anayasaya anayasanın sözüne ve ruhuna aykırı olamaz çünkü türkiye cumhuriyeti bir hukuk devletidir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren hukuk güvenliğini sağlayan bütün etkinliklerinde hukuka ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlettir yasaların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle yasakoyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve eşitlik ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir
865
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasaya aykırılık gerekçesi anayasa mahkemesinin pek çok kararında vurguladığı gibi eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır elbette ki yine anayasa mahkemesinin kararlarında sıkça vurgulandığı üzere yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir ise de bir hukuk devleti olmanın gereği bu farklılıkların nesnel ölçütler içerisinde yaratılmasıdır haziran tarihinde yürürlüğe giren sayılı kanunda adli yargı ilk derece ceza mahkemelerinin görevleri yeniden belirlenmiştir ağır ceza mahkemesinin görevi genel olarak yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren fiiller şeklinde belirlendikten sonra bir kısım suçlar ise tek tek sayılmak yoluyla ağır ceza mahkemelerinin yargılama görevi içerisine alınmışlardır mahkemelerin görev alanları belirlenirken pek çok nesnel ölçüt benimsenebilir ceza miktarı suç tipi sanığın sıfatı bunlardan yalnızca bir kaçıdır sayılı kanunda da benimsenen sistem ceza miktarına göre mahkemelerin görev alanlarının belirlenmesidir yasada sayılı kanunun üncü maddesi ile yapılan bir değişiklikle bu genel sisteme aykırılık getirilmiş bir kısım suç tipleri ağır ceza mahkemelerinin yargılama görevi içerisine alınmışlardır sıra sayılı yasa teklifi tbmmne sunulduğunda madde gerekçesinde şu açıklamaya yer verilmiştir sayılı adlî yargı i̇lk derece mahkemeleri i̇le bölge adliye mahkemelerinin kuruluş görev ve yetkileri hakkında kanunun nci maddesinde yapılan değişiklikle resmî belgede sahtecilik nitelikli dolandırıcılık hileli iflâs suçları ağır ceza mahkemelerinin görev alanından çıkarılarak mahkemeler arasındaki iş dağılımının yargı hizmetlerinin daha rasyonel bir biçimde yürütülmesini sağlamaya elverişli hale getirilmesi amaçlanmaktadır ancak teklifin tbmmnde tarihinde görüşülmesi sırasında verilen bir önerge ile teklifteki resmî belgede sahtecilik ibaresi resmî belgede sahtecilik olarak değiştirilmiştir böylece hem yasanın gerekçesi ile çelişkiye düşülmüş ve hem de hiçbir nesnel dayanağı bulunmayan ayrımla anayasanın yukarıda değinilen kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamayı ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemeyi amaçlayan kuralı çiğnenmiştir maddede yapılan değişiklik aynı zamanda tabii yargıç i̇lkesinede aykırılık oluşturmaktadır kaynağını anayasadan alan ve ceza yargılaması hukukunun da temel ilkelerinden olan bu kuralla yargı organının kişiye göre belirlenmesi ve bu yolla yargınınesas sayısı karar sayısı yürütmenin etkisi altına alınması önlenmek istenilmiştir i̇lkenin özüne uygun yorumu yalnızca yargı organının yargılanacak olaydan önce kurularak yetkilendirilmesi ile sağlanamaz mahkemelerin ve yargıçların yetki ve görevlerinin ve bu alandaki bölüşüm kurallarının iyi belirlenmesi bu konuda kuşku yaratacak kurallardan kaçınılması gerekir bu nedenlerle eylemi aynı suç tipine uyan kişilerden kamu görevlisinin ağır ceza mahkemesinde sivil kişinin ise asliye ceza mahkemesinde yargılanmasını sağlamaya yönelik sayılı kanunun inci maddesindeki resmi belgede sahtecilik cümlesinde yer alan ibaresi anayasanın uncu maddesinin üncü fıkralarına ve inci maddesinin inci fıkrasına aykırı olup iptali gerekmektedir
447
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle değiştirilen tarihli ve sayılı kamu malî yönetimi ve kontrol kanununun maddesinin birinci fıkrasında yer alan genel bütçe ödeneklerinin yüzde onunu geçmemek kaydıyla merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmalarına ilişkin yetki ve işlemler ile usul ve esaslar merkezî yönetim bütçe kanununda belirlenir ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi şöyledir madde tarihli ve sayılı kamu malî yönetimi ve kontrol kanununun inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir madde merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmaları kanunla yapılır ancak harcamalarda tasarrufu sağlamak dengeli ve etkili bir bütçe politikasını gerçekleştirmek üzere genel bütçe ödeneklerinin yüzde onunu geçmemek kaydıyla merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmalarına ilişkin yetki ve işlemler ile usul ve esaslar merkezî yönetim bütçe kanununda belirlenir merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri aktarma yapılacak tertipteki ödeneğin yüzde yirmisine kadar kendi bütçeleri içinde ödenek aktarması yapabilirler ancak ihtiyaç halinde yüzde yirmiyi aşan ödenek aktarma işlemlerini kurum bütçesinin başlangıç ödenekleri toplamının yüzde yirmisini geçmemek üzere yapmaya maliye bakanlığı yılı yatırım programına ek yatırım cetvellerinde yer alan projelerde değişiklik yapılması halinde değişikliğin gerektirdiği tertipler arası ödenek aktarması işlemlerinin tamamını yapmaya ise ilgili idareler yetkilidir kamu idarelerinin bütçeleri içinde personel giderleri tertiplerinden aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden diğer tertiplere ödenek aktarılamaz ancak yılı yatırım programına ek yatırım cetvellerinde yer alan projelerde değişiklik yapılması halinde aktarma yapılan tertiplerden diğer tertiplere ödenek aktarılabilir hükmünü içermektedir sayılı kanununun nci maddesi ile sayılı kamu malî yönetimi ve kontrol kanununun inci maddesinde yapılan değişikliğin gerekçesi tasarı metninde tarihli ve sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun ncı maddesinin birinci fıkrasının ve bentleri ikinci fıkrası ve anılan kanuna ekli cetvelinin numaralı sırasında yer alan düzenlemeler yasama organının halk adına kamu gelirlerini toplama ve harcama konusunda sahip olduğu yetkinin dava konusu kurallar ile kısmen ilgili bakanlara ya da kurumlara verilerek çerçevesi çizilmemiş esasları belirlenmemiş bir alanda hiçbir sınırlamaya bağlı olmaksızın geniş yetkiler tanıması meclisin sahip olduğu bütçe hakkının bütçe kanununa bütçe dışı hükümler konularak mevcut kanun hükümlerinin açıkça veya dolaylı olarak değiştirilmesi veya bütçe yılı itibariyle zımnen kaldırılmasının iseesas sayısı karar sayısı bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı ilkesinin ihlali olduğu gerekçesiyle anayasa mahkemesinin tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarihli ve k sayılı kararıyla iptal edilmiştir dolayısıyla söz konusu hususa ilişkin olarak sayılı kanunun inci maddesinde değişiklik yapılması ihtiyacı hasıl olmuştur şeklinde açıklanmıştır i̇ptali istenilen sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunun değişik maddesinin fıkrası genel bütçe ödeneklerinin yüzde onunu geçmemek kaydıyla merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmalarına ilişkin yetki ve işlemler ile usul ve esaslar merkezî yönetim bütçe kanununda belirlenir hükmünü içerdiğinden söz konusu madde uygulaması ilgili yıl merkezi yönetim bütçe kanunlarına konulacak hükümlerle işlerlik kazanacaktır şöyleki tarihinden itibaren yürürlüğe giren tarih ve sayılı yılı merkezc yönetcm bütçe kanununun maddescncn numaralı fıkrasının bendcyle bu kanunla verilen ödeneklerin etkin ve verimli bir şekilde kullanılması amacıyla kamu idarelerinin yıl içinde ortaya çıkabilecek ihtiyaç fazlası ödeneklerinin diğer kamu idarelerinin ödenek ihtiyacının karşılanmasında kullanılmasını temin etmek veya ödeneklerin öncelikli hizmetlerde kullanılmasını sağlamak üzere genel bütçe ödeneklerinin yüzde onunu aşmamak kaydıyla genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerine konulan ve ekonomik kodlarındaki ödenekleri kamu idareleri bütçeleri arasında veya maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine aktarmaya malcye bakanı yetkclc kılınmaktadır malcye bakanına aynı yetkcler daha gencş kapsamlı olarak daha öncekc yıllar merkezc yönetcm bütçe kanunlarında da verclmcştcr bu nedenle söz konusu yasa maddesc değcşcklcğcncn geçmcşte geçcrdcğc aşamaların bclcnmescnde yarar bulunmaktadır yılı merkezc yönetcm bütçe kanununun aktarma ve ekleme cşlemlerc başlıklı maddescncn numaralı fıkrasının bendc ve yılı merkezc yönetcm bütçe kanunlarının aktarma ve ekleme cşlemlerc başlıklı maddescncn numaralı fıkrasının bentlerc ve yılı merkezi yönetim bütçe kanunlarının aktarma ve ekleme işlemleri başlıklı maddesinin numaralı fıkrasının bentlerinde benzeri hüküm yer almaktadır örneğin ve yılı merkezi yönetim bütçe kanununun maddesinin numaralı fıkrasının bendi şöyledir genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerinin ‘personel giderleri ile ‘sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri tertiplerinde yer alan ödenekleri maliye bakanlığı bütçesinin ‘personel giderlerini karşılama ödeneği ile gerektiğinde ‘yedek ödenek tertibine diğer ekonomik kodlara ilişkin tertiplerde yer alan ödenekleri ise sayılı kanunun inci maddesinde yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın kurum bütçeleri arasında aktarmaya veya maliye bakanlığı bütçesinin ‘yedek ödenek tertibine aktarmaya esas sayısı karar sayısı maliye bakanı yetkilidir malcye bakanının söz konusu yetkclerc nasıl kullandığı cse sayıştay genel uygunluk bcldcrcmlercnde yer almaktadır bu bağlamda sayıştayın ve yılları merkezc yönetcm bütçesc genel uygunluk bcldcrcmlercnde yer alan saptamalara aşağıda yer verclmektedcr sayıştay genel kurulunun gün ve sayılı kararı ile tbmmne sunulan yılı merkezi yönetim bütçesi genel uygunluk bildiriminde yılı merkezi yönetim bütçe kanunuyla maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenekler tertibine tl başlangıç ödeneği konulduğu yılı merkezi yönetim bütçe kanununun aktarma ve ekleme işlemleri başlıklı maddesinin numaralı fıkrasının bendiyle maliye bakanına verilen yetki çerçevesinde diğer kamu idareleri bütçesinden tl maliye bakanlığı bütçesinden ise tl ödenek aktarılıp tl ödenek düşülmesi sonucu yedek ödenek toplamının yaklaşık kat artışla tlye ulaştığı genel bütçeli idareler yıl sonu toplam ödeneğinin üne karşılık gelen bu ödeneğin tamamının diğer kamu idarelerinin farklı bütçe tertiplerine aktarılıp yıl sonunda sıfırlandığı yılı genel bütçe başlangıç ödeneğinin tl olduğu göz önüne alındığında yılsonu yedek ödenek tutarı bütçe başlangıç ödeneğinin sine karşılık gelmektedir denilmektedir sayıştay genel kurulunun gün ve sayılı kararı ile tbmmye sunulan yılı merkezi yönetim bütçesi genel uygunluk bildiriminde yılı merkezi yönetim bütçe kanunuyla maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenekler tertibine tl başlangıç ödeneği konulduğu diğer kamu idareleri bütçelerinden tl maliye bakanlığı bütçesinden ise tl ödenek aktarılması sonucu yedek ödenek toplamının yıl sonunda yaklaşık kat artışla tlye ulaştığı genel bütçeli idareler yıl sonu toplam ödeneğinin sine karşılık gelen bu ödeneğin tamamının diğer kamu idarelerinin farklı bütçe tertiplerine aktarılıp yıl sonunda sıfırlandığı belirtilmekte genel bütçe başlangıç ödeneğinin tl olduğu göz önüne alındığında yılsonu yedek ödenek tutarı bütçe başlangıç ödeneğinin ine karşılık gelmektedir denilmektedir sayıştay genel kurulunun gün ve sayılı kararı ile tbmmye sunulan yılı merkezi yönetim bütçesi genel uygunluk bildiriminde yer alan açıklamalardan yılı merkezi yönetim bütçe kanunuyla maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenekler tertibine tl başlangıç ödeneği konulduğu diğer kamu idareleri bütçelerinden tl maliye bakanlığı bütçesinden ise tl ödenek aktarılması sonucu yedek ödenek toplamının yıl sonunda yaklaşık kat artışla tlye ulaştığı genel bütçeli idareler yıl sonu toplam ödeneğinin una karşılık gelen bu ödeneğin tamamının diğer kamu idarelerinin farklı bütçe tertiplerine aktarılıp yıl sonunda sıfırlandığı anlaşılmaktadır sayıştay genel kurulunun gün ve sayılı kararı ile tbmmye sunulan yılı merkezi yönetim bütçesi genel uygunluk bildiriminde yer alan açıklamalardan yılı merkezi yönetim bütçe kanunuyla yedek ödenekler tertibine türk liralık başlangıç ödeneği konulduğu bu tertibe kurum dışı aktarmalarla türk lirası kurum içi aktarmalarla türk lirası ödenek ilave edildiği yıl sonunda yaklaşık kat artışla yedek ödenek toplamının türk lirasına ulaştığı türk liralıkesas sayısı karar sayısı ödeneğin tamamının yedek ödenekten aktarmalarla düşüldüğü ve bu tertipteki genel ödenek toplamının sıfırlanmış olduğu tespit olunmuştur tablo yedek ödenek tutarının yıl içerisindeki gelişimini gösterir tablo yıllar maliye bakanlığı bütçesinde bulunan tertibindeki yedek ödeneğin başlangış ödeneği yedek ödeneğin aktarmalar sonrası ulaştığı yılsonu ödeneği yedek ödenek genel bütçeli i̇darelerin başlangıç ödeneğine oranı tl tl tl tl tl tl tl tl sayılı kanuna göre stratejik plana dayanmadan ve performans göstergesine bağlanmadan harcanabilecek yedek ödenek genel bütçe başlangıç ödeneğinin si ile sınırlı ve bunu aşan harcamalar için ek bütçe yapılacak iken yılında yasal yedek ödenek miktarının yaklaşık katı tutarında ve başlangıç ödeneğinin si oranında yılında ise yasal yedek ödenek miktarının yaklaşık katı tutarında ve başlangıç ödeneğinin i oranında yılında ise yasal yedek ödenek miktarının yaklaşık katı tutarında ve başlangıç ödeneğinin u oranında yılında yasal yedek ödenek tutarının yaklaşık katı tutarında ve başlangıç ödeneğinin u oranında ödenek stratejik plana dayanmadan ve performans göstergesine bağlanmadan harcanmış bulunmaktadır olayın ikinci boyutu ve yılları genel uygunluk bildirimlerindeki ödenek üstü harcama tabloları incelendiğinde karşımıza çıkmaktadır genel uygunluk bildirimlerindeki verilerden kamu idarelerinin personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri tertiplerinde yer alan ödeneklerin sayılı kanunun ödenek aktarmaları başlıklı maddesinin üçüncü fıkrasındaki personel giderleri tertiplerinden aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden diğer tertiplere aktarma yapılamaz kuralına aykırı olarak maliye bakanı tarafından maliye bakanlığının yedek ödenek tertibine aktarıldıktan sonra buradan kamu idarelerinin hizmet alımı ve sermaye giderleri tertiplerine aktarıldığı ve böylece sanki personel giderleri tertiplerinde ödenek üstü harcama yapılmasına cevaz veren yasal kurallar varmış gibi kamu idarelerinin personel giderleri tertiplerinde ödenek üstü harcama yapmaya mecbur bırakıldıkları daha açık deyişle maliye bakanının kamu idarelerinin personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi gideri tertiplerini kamu idarelerinin iradesi dışında ödenek üstü harcama kaynağı olarak kullandığı anlaşılmaktadıresas sayısı karar sayısı sayıştayın yılı merkezi yönetim bütçesi genel uygunluk bildiriminde belirtildiğine göre genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri için tl özel bütçeli idareler için ise tl olmak üzere toplam tl ödenek üstü harcama yapılmıştır genel bütçeli idarelerin tl tutarındaki yılı toplam ödenek üstü giderinin yaklaşık ini oluşturan tlsi milli eğitim bakanlığına ait bulunmaktadır genel uygunluk bildiriminde belirtildiğine göre bu durum milli eğitim bakanlığının personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri kalemlerine merkezi yönetim bütçe kanunu ile tahsis edilen ödeneklerden tlsinin maliye bakanı tarafından kendisine anayasaya ve sayılı kanuna aykırı olarak verilen yetkilerin kullanılması sonucu maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine aktarılmasından kaynaklanmıştır yılı merkezi yönetim bütçesi genel uygunluk bildiriminde belirtildiğine göre genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri için tl özel bütçeli idareler için tl olmak üzere toplam tl ödenek üstü harcama yapılmıştır genel bütçeli idarelerin tl tutarındaki yılı toplam ödenek üstü giderinin yaklaşık ini oluşturan tlsi milli eğitim bakanlığına ait bulunmaktadır genel uygunluk bildiriminde belirtildiğine göre bu durum milli eğitim bakanlığının personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri kalemlerine merkezi yönetim bütçe kanunu ile tahsis edilen ödeneklerden tlsinin maliye bakanı tarafından maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine aktarılmasından kaynaklanmıştır genel bütçeli idarelerin tl tutarındaki yılı toplam ödenek üstü giderinin yaklaşık unu oluşturan tlsi milli eğitim bakanlığına ait bulunmaktadır bu durumun milli eğitim bakanlığının personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri kalemlerine merkezi yönetim bütçe kanunu ile tahsis edilen ödeneklerden yaklaşık tlsinin maliye bakanı tarafından maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine aktarılmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır yine genel bütçeli idarelerin tl tutarındaki yılı toplam ödenek üstü giderinin yaklaşık sini oluşturan tlsi milli eğitim bakanlığına ait bulunmaktadır bu durumun milli eğitim bakanlığının personel giderleri ve sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri kalemlerine merkezi yönetim bütçe kanunu ile tahsis edilen ödeneklerden yaklaşık tlsinin maliye bakanı tarafından maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine aktarılmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır tablo ödeneküstü gider ve bazı kamu kurumlarının personel giderlerinin yedek ödeneğe aktarılmasını özetleyen tablo yıllar genel bütçeli kuruluşların toplam ödeneküstü gideritl milli eğitim bakanlığı ödeneküstü harcama toplamıtl milli eğitim baködeneküstü harcama top genel bütçeli idarelerin toplam olağanüstü gid oranı milli eğitim bakbütçesinden yedek ödeneğe aktarılan personel ve sosyalesas sayısı karar sayısı güvprim tutarıtl yukarıdaki tablo den de açıkça görüleceği üzere anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu halde bütçe kanunlarının aıncı fıkrasında yer alan hükümdeki olanakları kullanmak suretiyle maliye bakanlığı başka bir bakanlığa örneğinmilli eğitim bakanlığına merkezi yönetim bütçe kanunu ile tahsis edilen personel ve sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri ödeneklerinin büyükçe bir bölümünü yıl içinde maliye bakanlığı bütçesi içerisinde bulunan yedek ödenekler tertibine aktararak yedek ödenek tutarını başlangıçtaki yasal tutarının çok ötesine ulaştırmakta daha sonra buradaki ödeneği kamu idarelerinin hizmet alımı ve sermaye giderleri tertiplerine aktarmakta aynı zamanda sanki personel giderleri tertiplerinde ödenek üstü harcama yapılmasına cevaz veren yasal kurallar varmış gibi kamu idareleri örnek milli eğitim bakanlığı personel giderleri tertiplerinde ödenek üstü harcama yapmaya mecbur bırakılmakta daha açık deyişle maliye bakanı kamu idarelerinin personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi gideri tertiplerini kamu idarelerinin iradesi dışında ödenek üstü harcama kaynağı olarak kullanmakta ayrıca bu yöntemle yıl içinde ek bütçe kanunu çıkarma mükellefiyetinden de kurtulmaktadır yani anayasaya göre ek bütçe ile karşılanması gereken tutarlar ödenek üstü harcama olarak gösterilerek hem tbmmnin bütçe hakkı hem de yasama yetkisi fiilen yürütme organı tarafından kullanılmış olmaktadır bu durum ve merkezi yönetim bütçe kanunlarıyla maliye bakanına verilen anayasa ve sayılı kanuna aykırı yetkilerin sonucudur yılı merkezi bütçe kanununun maddesi chpnin başvurusu üzerine anayasa mahkemesi tarafından tarih ve ek sayılı kararı ile anayasanın ve maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir sayılı yılı merkezi bütçe kanununun bazı maddelerinin iptali ile ilgili olarak chp tarafından yapılan başvuru halen anayasa mahkemesi tarafından esastan görüşülme aşamasında bulunmaktadır i̇ptali istenilen sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunun değişik maddesinin fıkrası hükmünün uygulaması ilgili yıl merkezi bütçe kanunlarına konulacak hükümlerle işlerlik kazanacaktır bu açıdan konunun öncelikle parlamentonun bütçe hakkı sayılı kanunun maddesi hükmüne göre maliye bakanlığı bütçesine genel bütçe ödeneklerinin sine kadar yedek ödenek konulabilir yedek ödenek tertibinde yılında başlangıç tutarının katı yılında başlangıç tutarının katı yılında başlangıç tutarının katı yılında başlangıç tutarının katına ulaşmıştır bu yöntemle yedek ödenekte yer alan tutar genel bütçe başlangıç ödeneklerinin yılında yılında yılında ve yılında una ulaşmaktadıresas sayısı karar sayısı ve anayasanın bağlayıcılığı ve türk kamu mali yönetim ve denetim sisteminin geçirdiği aşamalar açısından da değerlendirilmesi gerekmektedir anayasa siyasal iktidarın yapısını işleyişini siyasal kurumların statülerini görev ve yetkilerini belirleyen vatandaşların hak ve özgürlüklerini tespit eden ve bunların hukuki güvencelerini içeren bir toplum sözleşmesidir kişilerin hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınabilmesi için yasama ve yürütme organlarının yetkilerinin sınırlanması ihtiyacı sadece temel hak ve özgürlükler alanında değil kamu harcamalarına ilişkin düzenlemeler alanında da gerekli olup bu bağlamda çeşitli kurallar anayasalarda yer alır demokrasilerde kamu harcamalarının büyüklüğü ve kapsamı ile bu harcamaların yapılabilmesi için vatandaşlara getirilecek yükümlülüklere halk karar verir ki buna bütçe hakkı denilmektedir halk sahip olduğu ve sahip olmak üzere yüzyıllarca mücadele ettiği bütçe hakkını seçtiği temsilcileri aracılığıyla kullanır kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanım meşruiyeti parlamentoların varlık sebebiyle özdeş tutulan ulusal egemenliğin bütçe hakkına dayanır bütçe hakkı dünya tarihinde demokrasi için vazgeçilmez bir kurum olarak çetin mücadelelerin ürünüdür i̇ngilterede magna carta haklar dilekçesi haklar yasası fransada ihtilali ve anayasaları yaklaşık sekiz yüzyıllık tarihin bilinen uğraklarıdır bütçe hakkı bu uzun tarihsel süreçte demokrasinin gelişmesi açısından anahtar role sahip olmuştur öncelikle vergi toplanması temsil yeteneği sınırlı çevrelerin iznine tabi tutulmuştur daha sonra harcamaların yapılması temsil yeteneği kısmen güçlenen zeminlerce izne tabi kılınmış ve nihayet gelir ve harcamaların birlikte bütçe olarak her yıl için izin ve onaya tabi tutulması ve gerçekleşmelerin denetimi suretiyle bütçe hakkı bugünkü çehresine kavuşmuştur yüzyılın ilk yarısında bütçe hakkı hem birçok bütçe ilkesinin önceden izin ilkesi yıllık olma ilkesi bütçe birliği ilkesi genellik ilkesi gelir ve giderlerin gayrisafiliği ilkesi oluşması ve yerleşmesiyle güçlenmiş hem de tedrici olarak diğer devletlerce de bütçe hakkı benimsenen evrensel bir değer haline gelmiştir her ülke kendi tarihsel koşulları içinde bütçe hakkının kurumsallaşma sürecine farklı bir uyarlanma deneyimi yaşamıştır çağdaş demokrasilerde hükümetler politika önceliklerini amaç ve hedefler seti kaynak harcama yapısı uygulama adımları ve benzeri açılardan ortaya koyarak parlamentoya sunarlar ve parlamentodan izinonay isterler i̇lgili dönemin sonunda milletin meclisince döneme ilişkin gerçekleşmeler ve yürütülen faaliyetler bütçenin amaç ve hedeflerine ulaşma derecesi açısından değerlendirilir böylece hükümetin performansı bütçenin amaç ve hedefleri ile gerçekleşmeler arasındaki açıklık ve meydana gelen sapmalar üzerinden müzakere edilir ve hesap verme sorumluluğu çerçevesinde hükümetten hesap sorulur ülkemizde anayasasının ve maddelerinde bütçe hakkı çeşitli yönleri ile hüküm altına alınmıştır bu anayasal normlar sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu ve sayılı sayıştay kanunu gibi kod düzenlemelerle somut ve uygulanabilir kılınmıştır sayılı kanun benzer dünya örneklerinde olduğu gibi bütçe hakkının kullanılmasında tbmmnin konumunu güçlendirmiş getirdiği yeni mali yönetim sistemi düzenlemeleri ile bütçe hakkının daha etkin kullanımının alt yapısını oluşturmuştur nitekim sayılı kanunun genel gerekçesine bakıldığında kanun ile bütçe kapsamının genişletilerek bütün kamu kaynaklarının tbmm denetimine sunulması suretiyle bütçe hakkının en iyi şekilde kullanılması bütçe hazırlama ve uygulama sürecinde etkinliğin arttırılması mali yönetimde şeffaflığın sağlanması sağlıklı bir hesap verme mekanizması ile harcama sürecinde yetki sorumluluk dengesinin yeniden kurulması etkin bir iç kontrol sisteminin oluşturulması ve buesas sayısı karar sayısı suretle çağdaş gelişmelere uygun yeni bir kamu mali yönetim sisteminin oluşturulmasının öngörüldüğü anlaşılmaktadır türkiyede sayılı muhasebe umumiye kanunu ile kurulan mali sistemde maliye bakanlığı bütçenin hazırlanması ve uygulanması ile ödeneklerin dağıtımı yeni ödenek tertibi açılması kurum içi ve kurumlar arası aktarma ve serbest bırakılmasında tek belirleyici role sahip bulunmaktaydı sayılı kanunun maddesinde tertibi bütçede bulunup yetersizliğinden dolayı ilave olarak alınan ödenek ek ödenek bütçenin hazırlanması ve kabulü sırasında öngörülmeyen yeni bir hizmet için alınan ödenek ise olağanüstü ödenek olarak tanımlanıp ek ve olağanüstü ödeneğin mali yıl içinde alınabileceği kurallaştırılırken maddesinde düşünülmeyen giderler bölümüne bütçenin hazırlanması sırasında öngörülemeyen ve bütçelerde tertipleri bulunmayan hizmetlerin karşılığı ödeneğin konulacağı belirtilmiş maddesinde ise maliye bakanlığı bütçesinde düşünülmeyen giderler tertibinde yer alan ödenekten bütçenin hazırlanması sırasında öngörülmeyen ve bütçede tertipleri bulunmayan olağanüstü hizmet ve giderleri karşılamak amacıyla kamu idareleri bütçelerinde gerekli tertipleri açarak ödenek aktarmaya ve bu tertiplerden yapılacak ödemelerin esaslarını belirlemeye maliye bakanı yetkili kılınmıştır bu geniş yetkilere ek olarak kanunun maddesinde bütçe kanunlarında belirtilecek hizmet ve amaçlar için genel ve katma bütçelere gerektiğinde aktarma yapılmak üzere maliye ve gümrük bakanlığı bütçesinin ilgili tertiplerinde yedek ödenek bulundurulabilir denilerek yedek ödeneğe herhangi bir kapsam ve miktar sınırlaması getirilmemiştir ayrıca kanunun ödenek i̇şlemlerinde yetkiler başlıklı maddesinin birinci fıkrasında bütçeler ve bölümler arasında ödenek aktarması yasa ile olur cümlesiyle ana kural ortaya konulduktan sonra devamında ancak harcamalarda tasarrufu sağlamak dengeli ve etkili bir bütçe politikasını gerçekleştirmek üzere bu tür aktarmaları yapmaya ve yeni tertipler açmaya bütçe kanunlarıyla maliye ve gümrük bakanı yetkili kılınabilir denilerek yasa ile yapılması gereken bütçeler ve bölümler arası ödenek aktarma yetkisinin bütçe kanunlarıyla maliye bakanına verilmesinin önü açılmış maddenin ikinci fıkrasında ise kamu idaresi bütçeleri içindeki bölüm içi aktarmalar maliye bakanının iznine bağlanmıştır tüm bu yetkilere rağmen ödenek aktarmalarında yasaklar başlıklı maddesinde maaş ve ücret tertiplerinden diğer gider tertiplerine ve aktarma yapılmış tertiplerden diğer tertiplere ödenek nakledilemeyeceği gibi yedek ödenekten aktarılan tertiplerden de aktarma yapılamaz denilerek klasik bütçe ilkelerinden oluşturulan mali sentez yasa kuralı haline getirilmiştir sayılı muhasebe umumiye kanunu tarihli ve sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu ile yürürlükten kaldırılmış ve sayılı kanununun bütün maddeleriyle yürürlüğe girdiği tarihinden itibaren yeni bir mali sisteme geçilmiştir sayılı kanunun amacı katılımcılığı esas alan hukuka uygun verimli etkili ve tutumlu çalışan mali saydamlık ile yönetsel ve siyasal hesap verebilirliğe dayanan saydamlık ve hesap verebilirliğin sağlanması için yetkileri kamu idarelerine devreden ve tbmmnin bütçe hakkına güvence oluşturan bir kamu mali yönetimi kurmaktıresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun temelinde stratejik planlama ve performans esaslı bütçeleme yatmaktadır bu amaçla bütçenin hazırlanması uygulaması ve uygulama sonuçlarının raporlanmasında maliye bakanlığının tekeline ödeneklerin serbest bırakılması hariç son verilerek görev yetki ve sorumluluklar kamu idarelerine bırakılmıştır kamu idarelerinin bütçeleri kalkınma planı stratejik plan orta vadeli program ve orta vadeli mali plan performans programı ve performans programında yer alan performans hedefigöstergesi bütçe gibi birbirine bağlı ve birbirini tamamlayan ve yukarıdan aşağıya hiyerarşik bir yapı oluşturan bütünsel bir süreç olarak tasarlanmıştır buna göre kamu idareleri kalkınma planları programlar ilgili mevzuat ve belirledikleri temel ilkeler çerçevesinde geleceğe ilişkin olarak temel görev ve görüşleri ile stratejik amaç ve ölçülebilir hedeflerini saptamak performanslarını önceden belirlenmiş göstergeler doğrultusunda ölçmek ve bu sürecin izleme ve değerlendirmesini yapmak amacıyla uzun süreli stratejik plan md ile stratejik plana göre yürütecekleri faaliyet ve projeleri ve bunların kaynak ihtiyacı ile performans hedef ve göstergelerini içeren yıllık performans programı hazırlamak md ve kamu hizmetlerini istenilen düzeyde ve kalitede sunulabilmek için bütçeleri ile program ve proje bazında kaynak tahsislerini stratejik planlarına yıllık amaç ve hedefleri ile performans göstergelerine dayandırmak zorundadırlar md bütçeler kalkınma planı ve programlarda yer alan politika hedef ve önceliklere uygun şekilde idarelerin stratejik planları ile performans ölçütlerine ve fayda maliyet analizine göre hazırlanacak uygulanacak ve kontrol edilecek md kamu idareleri gelir ve gider tekliflerini hazırlarken orta vadeli program ve mali planda belirlenen temel büyüklükler ile ilke ve esasları kalkınma planı ve yıllık program öncelikleri ile stratejik planı çerçevesinde belirlenmiş ödenek tavanlarını stratejik planı ile uyumlu çok yıllı bütçeleme anlayışını ve performans hedeflerini dikkate alacaklardır md i̇darelerce her yılın sonunda hazırlanacak idare faaliyet raporları ise kullanılan kaynaklar bütçe hedef ve gerçekleşmeleri ile meydana gelen sapmaların nedenleri stratejik plan ve performans programı uyarınca yürütülen faaliyetler ile performans bilgilerini içerir şekilde hazırlanacak md sayıştay söz konusu raporları değerlendirerek değerlendirme sonuçları ile birlikte tbmmye sunacak tbmm ise bu raporlar ve değerlendirmeler ile sayıştayın düzenlilik ve performans denetimleri sonucunda ulaştığı denetim bulguları temelinde kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasına ilişkin olarak kamu idarelerinin yönetim ve hesap verme sorumluluklarını görüşecektir md başka bir anlatımla kamu idareleri kalkınma planı kalkınma planına dayalı hazırlanan programlar ve benimsedikleri temel ilkeler çerçevesinde geleceğe ilişkin temel görev misyon ve temel görüşleri vizyon ile stratejik amaç ve hedeflerini belirledikleri birer stratejik plan hazırlayacaktır stratejik planda stratejik amaçları temel stratejileri ölçülebilir hedefleri ve performanslarını ölçmek izlemek ve değerlendirmek için önceden belirlenmiş performans göstergeleri yer alacaktır kamu idareleri stratejik planları ile orta vadeli program ve orta vadeli mali plana göre her yıl yıllık performans programı hazırlayacaklar ve performans programlarında yürütecekleri faaliyet ve projeler ile bunların kaynak ihtiyacına ve performans hedef ve göstergelerine yer vereceklerdir her yıl bütçelerini yaparken ise program ve proje bazında kaynak tahsislerini stratejik planlarına ve performans programında yer alan yıllık amaç hedef ve performans göstergelerine dayandıracaklardır nihayetinde ise bütçe ve faaliyet sonuçlarını tbmmye raporlayacaklar sayıştay ise kamu idarelerinin raporladıkları mali tablolar ile faaliyet raporlarını inceleyip denetleyip değerlendirerek ve bunlara düzenlilik ve performans denetimi bulgularını ekleyerek tbmmye kamu idarelerinin mali tabloları ileesas sayısı karar sayısı faaliyet raporları hakkında görüş bildirecektir böylece yasama organının bütçe hakkının gereği olarak yürütmeyi sadece ödenek miktarları ile faaliyetlerin mevzuata uygunluğu açısından değil ayrıca ölçülebilir somut hizmet göstergeleri temelinde denetlemesi de sağlanmış olacaktır verimli etkili ekonomik ve mevzuata uygun çalışan bir kamu mali yönetiminin kurulması ile kamu idarelerinin hesap verebilirliğinin sağlanmasının kamu idarelerinin bütçe ödenek tahsislerinin stratejik plan ve performans programlarına dayandırılmasını faaliyet ve projelere tahsis edilen ödeneklerin performans göstergelerine bağlanmasını stratejik plan ile performans programında yer almayan ve performans göstergesine bağlanmayan alanlara harcama yapılmamasını gerektirmesi nedenleriyle sayılı kanunun maliye bakanınabakanlığına verdiği yetkilere sayılı kanunla son verilmiş maddesinde bütçe kanununda belirtilen hizmet ve amaçları gerçekleştirmek ödenek yetersizliğini gidermek veya bütçelerde öngörülmeyen hizmetler için maliye bakanlığı bütçesine konulacak yedek ödenek miktarı genel bütçe ödeneklerinin yüzde ikisi ile sınırlandırılmış ve bir yandan maddesinin bendinde kamu malî yönetiminin türkiye büyük millet meclisinin bütçe hakkına uygun şekilde yürütüleceği kamu mali yönetiminin temel ilkeleri arasında sayılırken diğer yandan maddesinin son fıkrasında merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerindeki ödeneklerin yetersiz kalması halinde veya öngörülemeyen hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla karşılığı gelir gösterilmek şartıyla ek bütçe yapılacağı kurallaştırılarak tbmmnin bütçe hakkı güvence altına alınmıştır sayılı kanunun maddesiyle sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanununun maddesinde yapılan değişiklikle anılan kanunun maddesinin birinci cümlesindeki merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmalarının kanunla yapılacağı yönündeki ibare muhafaza edilirken yeni düzenleme ile genel bütçe ödeneklerinin yüzde unu geçmemek kaydıyla merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarımlarına ilişkin yetki ve işlemler ile usul ve esasların merkezi yönetim bütçe kanununda belirleneceği hükme bağlanmıştır maddenin ikinci fıkrasında yapılan düzenleme ile eski metinde merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerine aktarma yapılacak tertipteki ödeneğin ine kadar kendi bütçeleri içinde ödenek aktarma yapabilmesine olanak veren düzenlemede yer alan oran ye çıkarılmaktadır buna ilave olarak ihtiyaç halinde yüzde yirmiyi aşan ödenek aktarma işlemlerini kurum bütçesinin başlangıç ödenekleri toplamının yüzde yirmisini geçmemek üzere yapmaya maliye bakanlığı yılı yatırım programına ek yatırım cetvellerinde yer alan projelerde değişiklik yapılması halinde değişikliğin gerektirdiği tertipler arası ödenek aktarması işlemlerinin tamamını yapmaya ise ilgili idareler yetkili kılınmaktadır maddenin üncü fıkrasındaki personel giderleri tertiplerinden aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden diğer tertiplere ödenek aktarılamaz düzenlemesi kamu idarelerinin bütçeleri içinde personel giderleri tertiplerinden aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden diğer tertiplere ödenek aktarılamaz şeklinde muhafaza edilirken yılı yatırım programına ek yatırım cetvellerinde yer alan projelerde değişiklik yapılması halinde aktarma yapılan tertiplerden diğer tertiplere ödenek aktarılabileceği yönünde ilave bir düzenleme yapılmaktadıresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde hukuk devleti ilkesine yer verilmiştir anayasanın maddesindeki hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan devlettir kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bir kuralın kamu yararı dışında saklı bir amacı gerçekleştirmek amacıyla konulduğu durumlarda yetki saptırması durumu ve giderek kuralın amaç açısından sakatlığı ortaya çıkar diğer taraftan anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması gereklidir anayasanın ncı maddesinde ise egemenliğin anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organlar eliyle kullanılacağı hiçbir kimse ve organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı belirtilmiş ve maddesinde ise bütçe hakkının türkiye büyük mille
4,043
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir sayılı posta hizmetleri kanununun üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendindeki ilgili mevzuatı saklı kalmak kaydıyla i̇baresinden sonra gelen gerçek i̇baresinin anayasaya aykırılığı sayılı posta hizmetleri kanununun üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendiyle adres bilgi kayıt sistemi adı altında gerçek ve tüzel kişiler ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait fiziki ve elektronik adreslerin reklam ve tanıtım amacıyla ptt hizmetlerinden yararlananlara ücret karşılığı kullandırılmasına yönelik olarak veri tabanı oluşturulmaktadır hukuken özel hukuk tüzel kişisi ticari işletme olan ptt söz konusu veri tabanını reklam ve tanıtım amacıyla ücret karşılığında kullandırmak üzere yani ticari amaçlarla oluşturmaktadır ticari amaçlarla veri tabanı oluşturulmasında gerçek kişilerin rızası aranırken tüzel kişilerin rızası aranmamakta tüzel kişiler reklam ve tanıtım amacıyla fiziki ve elektronik adreslerini kullandırmak istemeseler de pttye rızaları dışında yasayla kullandırma yetkisi verilmektedir hukuk devleti ilkesi anayasanın nci maddesinde cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılmıştır hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ile anayasa bulunduğunun bilincinde olan devlettir tüzel kişilerin reklam ve tanıtım amacıyla da olsa fiziki ve elektronik adreslerinin rızaları dışında bir başka özel hukuk tüzel kişisi ticari işletme tarafından ticari amaçlarla kullanmak üzere yasayla yetkilendirilmesi adaletsiz ve hakkaniyete aykırı olduğundan hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz öte yandan kanun önünde eşitlik ilkesinin düzenlendiği anayasanın uncu maddesinde herkesin ayrım gözetilmeksizin yasa önünde eşit olduğu belirtilmiş devlet organları ile idare makamlarına bütün işlemlerinde yasa önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etme zorunluluğu getirilmiştir anayasada öngörülen yasa önünde hukuksal eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasa karşısında ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanımasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kuralların uygulanması yoluyla yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır bu bağlamda posta ve kargo taşımacılığı sektöründe faaliyet gösteren özel hukuk tüzel kişisi ticari işletme ptt aş ile aynı sektörde faaliyet gösteren diğer özel hukuk tüzel kişisi ticari işletmeler arasında sermayeye sahiplik dışında hukuken hiçbir fark bulunmadığı halde ptt aşye ayrıcalık tanınmasının anayasal eşitlik ilkesine aykırılığı bir yana gerçek kişilerinesas sayısı karar sayısı fiziki ve elektronik adreslerinin reklam ve tanıtım amacıyla kullanılmasında rızaları aranırken tüzel kişilerin rızalarının aranmaması gerçek kişi ticari işletmelerde rıza aranırken tüzel kişi ticari işletmelerde rıza aranmaması ve böylece fiziki ve elektronik adreslerin reklam ve tanıtım amacıyla kullanılmasında kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar için yasayla değişik kurallar konulması anayasanın uncu maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur anayasal eşitlik ilkesinin çiğnenmemesi için gerçek kişiler yanında tüzel kişilerin de rızalarının aranması tüzel kişilerin yetkili organından izin alınması anayasal bir zorunluluktur maddede geçen gerçek ifadesinin iptali halinde bu zorunluluk yasal hale gelecektir yukarıda açıklanan gerekçelerle sayılı posta hizmetleri kanununun üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendindeki ilgili mevzuatı saklı kalmak kaydıyla i̇baresinden sonra gelen gerçek ibaresi anayasanın nci ve uncu maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir sayılı posta hizmetleri kanununun üncü maddesinin numaralı fıkrasının ve bentleri ile ncı maddesi uncu maddesinin numaralı fıkrası ve geçici üncü maddesinin anayasaya aykırılığı düzenlemelerin anlam ve kapsamı sayılı kanuna kadar türkiyede açık ve kapalı mektuplar ile üzerinde haberleşme mahiyetinde yazı bulunan kartların gönderileri üzerinde pttnin yasal tekel hakkı bulunmakla birlikte sayılı kanunun gerekçesinde de belirtildiği üzere bu tekel işlemiyordu ve serbest ve rekabetçi çalışan bir lojistik sektörü vardı ancak serbest ve rekabetçi lojistik sektörü düzenlenmemiş olduğundan kuralsız işlemekteydi sektörün düzenlenme ihtiyacı türkiyenin abye üyelik süreci bağlamında gündeme gelmiştir abnin ec sayılı direktifinde posta ve lojistik sektörünün serbestleştirilerek tekel hakkının sınırlandırılması ve bağımsız düzenleyici kurumun kurulması öngörülür iken ec sayılı iii direktifinde ise yılına kadar tekel hakkının yılında ise tamamen kaldırılması öngörülmektedir türkiye ab müktesebatına uyum programında sektörün serbestleştirilerek düzenleneceği yasanın yılında çıkarılacağı yükümlülüğü altına girilmiştir sayılı yasa bu yükümlülüğün gereği olarak yasalaştırılmıştır ptt ise yılında bakanlık olarak kurulmuş osmanlıdan miras yıllık bir kuruluşumuzdur ptt genel müdürlüğü tarihli ve sayılı kamu i̇ktisadi teşebbüsleri hakkında kanun hükmünde kararname hükümlerine göre kamu i̇ktisadi kuruluşu ki̇k statüsünde olup tarihli ve sayılı posta kanunu kapsamındaki faaliyet ve hizmetleri sayılı khk ile tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tc posta i̇şletmesi genel müdürlüğü ana statüsü hükümleri uyarınca yerine getirmektedir sayılı posta kanununun nci maddesine göre açık ve kapalı mektuplar ile üzerinde haberleşme mahiyetinde yazı bulunan kartların gönderilerinde pttnin yasal tekel hakkı bulunmaktadır bu bağlamda ptt genel müdürlüğü sayılı khkya tabi kamu tüzel kişiliğine sahip sermayesinin tamamı devlete ait olan tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yararıesas sayısı karar sayısı gözeterek kamu hukukuna tabi süreçlerde üretmek ve pazarlamak üzere kurulan ve gördüğü bu kamu hizmeti nedeni ile ürettiği mal ve hizmetler imtiyaz sayılan kamu i̇ktisadi kuruluşudur buna karşın sayılı kanunun inci maddesinin numaralı fıkrasında bu kanun ile kuruluş ve tescile ilişkin hükümleri hariç olmak üzere sayılı kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi posta ve telgraf teşkilatı anonim şirketi unvanı altında bir anonim şirket kurulmuştur denilerek sermayesinin tamamı hazineye ait olan ve hazine müsteşarlığının pttdeki pay sahipliğine dayanan oy yönetim temsil denetim gibi hak ve yetkileri ulaştırma denizcilik ve haberleşme bakanlığı tarafından kullanılan özel hukuk hükümlerine tabi bir ticari işletme kurulmuştur diğer yandan sayılı kanunun ncı maddesinde posta tekeli düzenlenerek posta tekelinin posta hizmet yükümlüsünün posta ve telgraf teşkilatı anonim şirketi ptt tekelinde olduğu belirtilmiş uncu maddesinin numaralı fıkrasında ptt bu kanun çerçevesinde yurtiçi ve yurtdışında posta hizmetlerini yürütmeye ve gerekli alt yapıyı kurmaya yetkilidir pttnin söz konusu yetkiye ilişkin hak ve yükümlülükleri kurum bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumu ile imzalanacak görev sözleşmesi ile belirlenir denilmiş üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendinde evrensel posta hizmet yükümlüsü evrensel posta hizmetini görev sözleşmesi uyarınca sağlamakla yükümlü kılınan hizmet sağlayıcısını şeklinde tanımlanırken görev sözleşmesi bendinde pttnin posta hizmetlerini sunmak üzere hak ve yükümlülüklerini belirleyen sözleşmeyi şeklinde tanımlanmış görev sözleşmesi başlıklı geçici üncü maddesinin numaralı fıkrasında ise görev sözleşmesi bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki ay içinde düşüncesi alınmak üzere danıştaya gönderilir danıştayın iki ay içerisinde düşüncesini bildirmesini müteakip görev sözleşmesi ptt ile kurum arasında imzalanarak yürürlüğe girer hükmüne yer verilmiştir böylece pttnin hem kamu i̇ktisadi kuruluşu statüsüne son verilerek özel hukuk hükümlerine tabi ticari işletme olması hem posta hizmetleri üzerindeki tekelinin genişletilerek sürdürülmesi amaçlanmıştır anayasanın devletleştirme ve özelleştirme başlıklı nci maddesinin dördüncü fıkrasında devlet kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişileri tarafından yürütülen yatırım ve hizmetlerin hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek veya tüzel kişilere yaptırılabileceği veya devredilebileceğinin kanunla düzenleneceği kuralına yer verilmiştir anayasanın nci maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları ile inci maddesinde yer alan kamu iktisadi teşebbüsleri tarihli ve sayılı kamu i̇ktisadi teşebbüsleri hakkında kanun hükmünde kararnamede düzenlenmiştir sayılı khknin tanımlar ve kısaltmalar başlıklı nci maddesinde kamu i̇ktisadi teşebbüsü ki̇t teşebbüs iktisadi devlet teşekkülü i̇dt ile kamu iktisadi kuruluşunun ki̇k ortak adıdır şeklinde i̇ktisadi devlet teşekkülü i̇dt teşekkül sermayesinin tamamı devlete ait iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan kamu iktisadi teşebbüsüdür şeklinde kamu i̇ktisadi kuruluşu ki̇k kuruluş sermayesinin tamamı devlete ait olup tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yararı gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulan veesas sayısı karar sayısı gördüğü bu kamu hizmeti dolayısıyla ürettiği mal ve hizmetler imtiyaz sayılan kamu iktisadi teşebbüsüdür şeklinde tanımlanmışlardır bu kurallara göre tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yararı gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulan ve gördüğü bu kamu hizmeti dolayısıyla ürettiği mal ve hizmet imtiyaz sayılan kuruluşlar kamu i̇ktisadi kuruluşu şeklinde kurulmak ve sayılı khkye tabi olmak durumundadır oysa sayılı kanunun inci maddesiyle ptt sayılı kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi ticari şirket olarak kurulmuş ve yine sayılı kanunun ncı maddesiyle özel hukuk tüzel kişisi olan ptt aş adına yasayla posta tekeli yaratılmıştır anayasaya aykırılık sorunu anayasanın nci maddesinde devlete para kredi sermaye mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alma piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önleme görevleri verilmiştir bu bağlamda piyasalarda fiilen oluşacak tekelleşme ya da kartelleşme ile birlikte anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmenin de önlenmesi görevi devletin anayasal görevleri arasındadır nitekim madde gerekçesinde tekel benzeri gruplaşmalar da tekelleşme kapsamında görülmüş tekelleşmenin önlenmesinin tüketim sektörü yanında hizmet sektörü yönünden de gerekli olduğu belirtilmiştir ayrıca tekelleşme ve kartelleşmenin zararlarından bireyleri ve toplumu korumak anayasanın inci maddesinde devletin temel amaç ve görevleri arasında öngörülen kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak görevleriyle de yakından ilgilidir öte yandan anayasanın nci maddesinde devlete tüketicileri koruyucu önlemleri almak görevi de verilmiştir devletin tekelleşme ve kartelleşmeyi önlemek görevi bir yanıyla ekonomik etkinliği sağlama diğer yanıyla tüketiciyi koruma amacı gütmektedir nci madde ile devlete verilen tüketicileri koruma görevi ancak tekelleşme ve kartelleşmelerin önlenerek özgür rekabet koşullarının sağlanması ile güvence altına alınabilir piyasa ekonomisinin etkinliği rekabetçi koşullarının varlığına bağlıdır tekelleşme ya da kartelleşmenin olduğu sektörlerde piyasa ekonomisi etkinliğini yitirir piyasa ekonomisi kuralları gözetildiğinde posta ve kargo işletmeciliği sektörü diğer ekonomik sektörler gibi rekabetçi bir sektördür ve doğal tekel niteliği bulunmamaktadır nitekim sayılı kanunun inci maddesiyle yürürlükten kaldırılan tarihli ve sayılı posta kanunu ile yasayla ve kamu yararı gerekçesiyle tekel kapsamına alınmıştı diğer yandan anayasanın haberleşme hürriyeti başlıklı nci maddesinin birinci fıkrasında herkes haberleşme hürriyetine sahiptir haberleşmenin gizliliği esastır kuralına yer verilmiştir rekabetçi bir piyasa ekonomisinde devlete tekelleşme ve kartelleşmeyi önleme ve tüketicileri koruma görevleri de verilmişken posta işletmeciliği sektörü ancak anayasanın nci maddesinde belirtilen gizliliği güvence altına almak amacıyla ve kamu yararı gerekçesi ile kamu tekeli kapsamına alınabiliresas sayısı karar sayısı bu durumda da kamu yararı gerekçesi ile kamu hizmeti kapsamına alınan posta hizmeti tekelinin sermayesinin tamamı devlete ait özel hukuk tüzel kişisi ticari işletme lehine değil sermayesinin tamamı devlete ait olup tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yararı gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulan ve gördüğü bu kamu hizmeti dolayısıyla ürettiği mal ve hizmetler imtiyaz sayılan kamu iktisadi teşebbüsü lehine oluşturulması gerekir ortada kamu yararı gerekçesine dayalı kamu hizmeti kapsamına alma olmadan rekabetçi posta hizmetleri sektörünün tekel kapsamına alınarak sektörel rekabetin ve dolayısıyla ekonomik etkinlik ile tüketici refahının dışlanması anayasanın nci ve nci maddelerinde devlete verilen görevlerle bağdaşmaz öte yandan yürütme ve idarenin kamusal etkinliklerinin hukuki rejimi kamu hukukudur anayasanın inci maddesinde kurallaştırıldığı ve anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı kararında belirtildiği üzere kamu hukukunun genel ilkeleri gereğince kamu hizmet ve faaliyetlerinin bizâtihı idare kuruluş ve kurumları eliyle kamusal yönetim biçimine göre yürütülmesi asıl ve olağandır ancak bu hizmet ve faaliyetlerden kamu gücüne özgü olmayanlar ile özel yönetim biçimiyle gerçekleştirilmeye elverişli bulunanlar tüm sorumluluk gene ilgili idare üzerinde kalmak kaydıyla onun sürekli gözetimi ve denetimi altında belli yasal usullerle özel müteşebbislere yaptırılabilir özel yönetim biçimiyle yürütülmeye elverişli olan kamu faaliyet ve hizmetlerinin özel teşebbüse gördürülebilmesi ise bunun kanunlarda öngörülmüş bulunmasına bağlıdır yürütme ve idare kendiliğinden bu yolu seçemez ve dilediği yöntemi kullanamaz anayasa mahkemesinin yukarıdaki yorumunun kaynağında anayasanın nci maddesine tarihli ve sayılı kanunun inci maddesiyle eklenen dördüncü fıkrada devlet kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişileri tarafından yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek ve tüzel kişilere yaptırılabileceği veya devredilebileceği kanunla belirlenir kuralının yattığı anlaşılabilmektedir bu kurallara göre tekel kapsamına alınan posta hizmetleri öteden beri olduğu gibi sayılı khkye tabi kamu i̇ktisadi kuruluşu tarafından yürütülebileceği gibi özel hukuk tüzel kişileri tarafından da yürütülebilir ancak kamu yararı gerekçesi ile yasayla kamu tekeline alınarak kamu hizmeti statüsü tanınan bir hizmetin özel hukuk tüzel kişileri tarafından yürütülebilmesi tüm sorumluluk lehine tekel tesis edilen kamu idaresi üzerinde kalmak kaydıyla onun sürekli gözetimi ve denetimi altında belli yasal usullerle kamu tekeli imtiyazının devri suretiyle mümkün olabilir nitekim anayasa mahkemesi günlü k sayılı kararında imtiyaz konusunda i̇dare hukukunda imtiyaz kavramı kamu hizmetinin yürütülmesi yöntemlerinden biri olarak kabul edilmektedir kamu hizmetinin sermaye kâr hasar ve zararı özel hukuk kişisine ilişkin olarak idarenin gözetim ve denetimi altında genellikle çok uzun süreli bir idarî sözleşme uyarınca özel hukuk kişilerince yürütülmesine i̇mti̇yaz denir gereksinimler karşısında yönetimim işinin çokluğu ya da kaynak bulmadaki güçlükler kimi zaman bu yöntemin uygulanmasını zorunlu kılmakta ve kamu hizmetinin özel girişime gördürülmesine olanak sağlamaktadır konusu kamu hizmetinin kurulmasını veveya işletilmesini bir özel kişiye devretmek olan sözleşmeler kamu hizmeti imtiyaz sözleşmeleri olarak tanımlanmaktadıresas sayısı karar sayısı kamu hizmeti imtiyaz sözleşmeleri gerek konusunun bir kamu hizmetinin kurulması veveya işletilmesi olması gerekse hizmetin yürütülmesini sağlamak için hizmeti yapanlara kamu gücüne dayanan kimi yetkiler tanıması gerekse idarenin hizmetin düzenli ve istikrarlı biçimde yürütülmesini sağlamak için denetim ve gözetim yetkisine sahip olması yönünden idarî sözleşmelerin tüm niteliklerini taşırlar uyuşmazlık mahkemesi ve danıştay kararlarına göre de bir amme hizmetinin tanzim ve işletilmesini temin amme hizmetinin görülmesinindevri amme hizmetlerinden birini ifa kamu hizmetlerinin yürütülmesini sağlamak hukuksal sonucunu doğuran uzun süreli sözleşmeler yalnız bu nedenle idarî sözleşme olduğu gibi aynı zamanda bir kamu hizmeti imtiyaz sözleşmesidir demiştir bir piyasa ekonomisinde yasayla tekel kapsamına alınan posta hizmetlerini yürütebilecek kapasite yeterlilik ve deneyime sahip birden fazla ticari işletme var ise nitekim sayılı posta kanununun nci maddesiyle açık ve kapalı mektuplar ile üzerinde haberleşme mahiyetinde yazı bulunan kartların gönderilerinde pttnin yasal tekel hakkı bulunduğu kurallaştırılmasına rağmen tekelin işlemediği ve bu faaliyeti birden fazla firmanın yürüttüğü sayılı kanunun gerekçesinde de yazılı olan bir gerçektir öncelikle sayılı kanuna veya yasama organınca kurallaştırılacak özel düzenlemelere göre imtiyazın devri ihalesi açılması ihaleyi kazanan firma ile imtiyazın devri sözleşmesi yapılması yapılan sözleşme hakkında danıştayın görüşünün alınması gerekmektedir i̇mtiyazın devri ihalesi açılmadan posta tekeli imtiyazının yasayla da olsa ve sermayesi devlete de ait bulunsa herhangi bir özel hukuk tüzel kişisi ticari şirkete verilmesi anayasanın uncu maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olur sayılı kanunun ncı maddesinin numaralı fıkrasıyla oluşturulan yasal tekel hakkı yine aynı maddeyle posta hizmet yükümlüsü olarak nitelendirilen ve kanunun üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendinde evrensel posta hizmetini görev sözleşmesi uyarınca sağlamakla yükümlü kılınan hizmet sağlayıcısı şeklinde tanımlanıp bendinde ptt şeklinde ismi verilen uncu maddesinin numaralı fıkrasıyla yurt içinde ve yurt dışında posta hizmetlerini yürütmeye ve gerekli altyapıyı kurmaya yasayla yetkilendirilip yetkisine ilişkin hak ve yükümlülükleri görev sözleşmesine tabi kılınan ve kanunun inci maddesinde ise hazinenin sermayesiyle sayılı türk ticaret kanunu ve özel hukuk hükümlerine tabi olarak kurulan özel hukuk tüzel kişisi posta ve telgraf teşkilatı anonim şirketi adına kurulmaktadır bir piyasa ekonomisinde anayasasında devlete fiilen oluşacak tekelleşme ya da kartelleşmenin yanında anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmenin de önlenmesi ve tüketicinin korunması görevleri verilmişken rekabetçi işleyen posta hizmetleri sektörünün tekel kapsamına alınması ancak anayasanın nci maddesinde belirtilen haberleşme gizliliğini güvence altına almak amacıyla ve kamu yararı gerekçesi ile mümkün olabilir bu durumda da tekelin kamu hizmeti kapsamına alınarak yasal tekelin kamu hukuku tüzel kişisi adına oluşturulması anayasal bir zorunluluktur sermayesinin tamamı hazineye ait olsa dahi sayılı türk ticaret kanunu ve özel hukuk hükümlerine tabi olarak kurulan özel hukuk tüzel kişisi posta ve telgraf teşkilatı anonim şirketi adına yasal tekel oluşturulmasını ve yasal tekelin ticari esaslara göre yürütülmesini öngören sayılı posta hizmetleri kanununun üncü maddesinin numaralı fıkrasınınesas sayısı karar sayısı ve bentleri ile ncı maddesinin numaralı fıkrası ve uncu maddesinin numaralı fıkrası anayasanın nci ve nci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir kanunun ncı maddesinin numaralı fıkrasının iptali halinde ncı maddenin ve numaralı fıkralarının uygulanma olanağı kalmayacağından tarihli ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanunun üncü maddesinin numaralı fıkrası uyarınca ncı maddenin ve numaralı fıkralarının da iptali gerekir öte yandan yasakoyucu da anayasaya aykırılığın bilincinde olduğundan bir yandan ncı maddenin numaralı fıkrasında aşağıdaki hizmetler evrensel posta hizmet yükümlüsünün tekelindedir denilip üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendi evrensel posta hizmeti sağlayıcısı evrensel posta hizmetini yetki belgesi uyarınca yürütmekle yetkili kılınan hizmet sağlayıcısını şeklinde ve bendi ise görev sözleşmesi pttnin posta hizmetlerini sunmak üzere hak ve yükümlülüklerini belirleyen sözleşmeyi şeklinde tanımlanarak evrensel posta hizmet yükümlüsünün ptt olduğu belirtilirken diğer yandan kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrası ile pttye yasayla sağlanan tekel yetkisine ilişkin hak ve yükümlülükleri bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumu ile imzalanacak görev sözleşmesine bağlayıp geçici üncü maddesi ile de imzalanan görev sözleşmesine danıştayın görüşünün alınması koşulunu getirerek yasayla oluşturulan tekel hakkının posta ve telgraf teşkilatı anonim şirketi adına değil bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumu adına oluşturulduğu ve tekel hakkı imtiyazının pttye devredildiği gibi gerçek dışı bir izlenim yaratılmıştır öncelikle belirtilmesi gerekir ki sayılı kanun ile oluşturulan yasal tekel hakkının sahibi bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumu değil yasayla lehine tekel hakkı tesis edilemeyecek olan özel hukuk tüzel kişisi posta ve telgraf teşkilatı anonim şirketidir bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumunun görevi posta sektörünü düzenleme ve denetlemeye ilişkindir ve buna ilişkin görevleri kanunun üncü maddesinde ayrıntılarıyla düzenlenmiştir hatta üncü maddenin numaralı fıkrasının bendinde posta hizmetlerinde rekabetin sağlanması amacıyla hizmet sağlayıcılarının belirlenmiş ilke ve kurallara uymalarını sağlamak görevi posta tekeli dışındaki alan ile sınırlandırılarak posta tekeli alanı bütünüyle kurumun görev alanı yanında rekabetin de dışına taşınmıştır i̇kincisi sayılı kanunda geçen görev sözleşmesi bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumu ile pttnin imzalayacağı idari sözleşmedir ve yasakoyucu görev sözleşmesini imtiyazın devri sözleşmesi anlamında kullanmıştır ancak bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumu adına imtiyaz hakkı tesis edilebilmesi için bilgi teknolojileri i̇letişim kurumunun söz konusu posta hizmeti tekelini yürütebilecek idari kapasiteye sahip olması ve imtiyazı devrettiği pttnin hizmeti yürütememesi halinde hizmetin aksamaması için pttnin yerine geçerek hizmeti yürütebilmesi de gerekmedir ki bu husus anayasa mahkemesi uyuşmazlık mahkemesi ve danıştay kararlarına göre imtiyaz sözleşmelerinin temel özelliklerinden birisidir üçüncüsü ve en önemlisi bir piyasa ekonomisinde imtiyaz hakkını yürütebilecek kapasite deneyim ve organizasyona sahip birden fazla firma var ise tekel hakkına ilişkin imtiyazın özel hukuk tüzel kişilerine devri için mutlak surette imtiyazın devri ihalesi açılması ve ihaleyi kazanan özel hukuk tüzel kişisi ile imtiyazın devri sözleşmesi yapılması gerekmektedir bu bağlamda sermayesi hazineye ait olan özel hukuk tüzel kişisi posta ve telgraf teşkilatıesas sayısı karar sayısı anonim şirketi ile sermayesi özel şahıslara ait olan özel hukuk tüzel kişileri arasında sermayeye sahiplik dışında hukuksal anlamda hiçbir fark bulunmamaktadır bu durumda posta tekeli yasayla ptt adına tesis edilmiş olmasına rağmen görev ve yetkileri ile kapasite ve organizasyonu açısından adına tekel hakkı tesis edilmesi mümkün olmayan bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumu adına tesis edildiği ileri sürülse dahi tekel hakkının imtiyazın eşitlik saydamlık ve rekabetçilik ilkelerini hayata geçirecek ihale yerine bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumu tarafından ister özel hukuk tüzel kişisi pttye yasayla devri isterse özel hukuk tüzel kişisi ptt adına yasayla tesis edilmesi anayasanın uncu maddesindeki yasa önünde eşitlik ilkesine aykırı olur bu itibarla iptali istenen düzenlemeler anayasanın uncu maddesindeki eşitlik ilkesine de aykırıdır yukarıda açıklandığı üzere sayılı posta hizmetleri kanununun üncü maddesinin numaralı fıkrasının ve bentleri ile ncı maddesi ve uncu maddesinin numaralı fıkrası anayasanın uncu nci ve nci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir sayılı posta hizmetleri kanununun üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendindeki milli güvenlik kamu düzeni ve genel sağlığın korunmasını teminen i̇baresi ile posta yoluyla gönderilmesi yasak maddeler ile kabulü şarta bağlı gönderiler için i̇baresi uncu maddesinin numaralı fıkrasındaki veya milli güvenlik kamu düzeni ve genel sağlık gerekçeleri ile i̇baresi ile numaralı fıkrası ve nci maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı posta hizmetleri kanununun üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendiyle bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumuna posta hizmetlerinde millî güvenlik kamu düzeni ve genel sağlığın korunmasını teminen ilgili idari birimlerle iş birliği yaparak gerekli tedbirleri almak posta yoluyla gönderilmesi yasak maddeler ile kabulü şarta bağlı gönderiler için düzenlemeler yapmak uncu maddesinin numaralı fıkrası ile yetkilendirme taleplerini millî güvenlik kamu düzeni ve genel sağlık gerekçeleri ile reddetmek numaralı fıkrasında millî güvenlik kamu düzeni ve genel sağlık gereklerinden kaynaklanan sebeplerin tespiti hâlinde şirketlerin posta sektöründe faaliyete geçmelerini veya posta hizmeti sağlamalarını engellemek yetkileri verilmekte nci maddesinin numaralı fıkrasında ise millî güvenlik ile kamu düzeni gereklerine ve acil durum ihtiyaçlarına ait düzenlemelerin ilgili bakanlıkların ihtiyaçları ve görüşleri dikkate alınarak bakanlığın teklifi ve bakanlar kurulu kararıyla belirlenmesi öngörülmektedir öte yandan kanunun i̇dari yaptırımlar başlıklı uncu maddesinin numaralı fıkrasında kurum mevzuata ve yetkilendirme şartlarına aykırılık halinde hizmet sağlayıcılarına bir önceki takvim yılındaki net satışlarının yüzde üne kadar idari para cezası uygulamaya milli güvenlik kamu düzeni veya kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesi ve kanunlarla getirilen hükümlerin uygulanması amacıyla gerekli tedbirleri almaya üç aydan az olmamak üzere altı aya kadar posta hizmeti faaliyetini durdurmaya veya yetkilendirmeyi iptal etmeye yetkilidir numaralı fıkrasında kurum mevzuata ve yetkilendirme şartlarına aykırı davranan hizmet sağlayıcısının faaliyete yeni başlamış olması halinde bin liradan bir milyon liraya kadar idari para cezası ile kanunda belirtilen diğer idari yaptırımları uygulamaya yetkilidir numaralı fıkrasında kabulü yasak olan maddeyi postayla gönderenler ile nci madde hükümlerine aykırı hareket edenlere gönderi ücretinin beşyüz katıesas sayısı karar sayısı tutarında idari para cezası uygulanır numaralı fıkrasında kurum tarafından yetki belgesi iptal edilen hizmet sağlayıcıları ve bu hizmet sağlayıcılarının hisselerinin en az yüzde beşine sahip ortakları ile tüzel kişiliği idareye yetkili kişilere ve bunlar tarafından kurulmuş şirketlere iptal sebepleri gözönünde bulundurularak üç yıla kadar yeniden yetki belgesi verilmez şeklinde cezai yaptırım hükümlerine yer verilmiştir posta hizmetleri haberleşme özgürlüğünü konu alan bir hizmet alanıdır anayasanın nci maddesinin birinci fıkrasında herkesin haberleşme hürriyetine sahip olduğu ve haberleşmenin gizliliğinin esas olduğu belirtildikten sonra ikinci fıkrasında milli güvenlik kamu düzeni suç işlenmesinin önlenmesi genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur hakim kararını kırksekiz saat içinde açıklar aksi halde karar kendiliğinden kalkar kurallarına yer verilmiştir öncelikle belirtilmelidir ki milli güvenlik kamu düzeni ve genel sağlık gerekleri ifadeleri anayasanın nci maddesinde haberleşme hürriyetinin kısıtlanmasına gerekçe oluşturan genel ifadelerdir posta hizmetlerinde yetki belgesi verilmesinden verilen yetki belgesinin iptaline uzanan yaptırımlar öngörülen söz konusu genel ifadelerin posta hizmetleri bağlamında ne anlama geldiklerinin yasada hiçbir karışıklığa yol açmayacak açıklıkta düzenlenmesi gerekir kaldı ki anayasanın nci maddesinde anılan gerekçelerle haberleşme hürriyetinin kısıtlanması hakim kararına dayandırılmıştır ki haberleşme hürriyetine ilişkin olan posta ve lojistik sektörünü düzenlemeyi öngören sayılı kanunda ise bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumunun yek yanlı kararı yeterli sayılmaktadır bunun anayasal güvence altında bulunan haberleşme özgürlüğü ile bağdaşmazlığı ortadadır öte yandan milli güvenlik ve özellikle kamu düzeni içerikleri önceden bilinemeyen ve tanımlanamayan müphem kavramlardır milli güvenlik toplumun ve bireylerin can ve mallarına zarar verebilecek dış ve iç tehditlerin yokluğu anlamına gelmektedir başka bir deyişle dış ve iç güvenlik siyasal toplumun yaşadığı yurdun işgale uğramaması ve kişilerin kamusal ya da kamuya açık yerlerde saldırıya zorlamaya itilip kakılmaya kazaya ve engellemeye durdurulma bekletilme alıkonma uğramadan dolaşmaları veya bulunmaları can ve malları için hiçbir zaman endişe duymamaları ve bu yönde inanç ve kanaat sahibi olmalarıdır klasik anlayışta maddi ve dış düzen olarak kamu düzeni kavramı ise kamu güvenliği kamu huzuru ve kamu sağlığı kavramlarından oluşan geleneksel üçlü ile tanımlanmaktadır bu bağlamda kamu düzeni bireylerin güvenlik huzur ve sağlık içinde yaşamaları durumunu ifade eder maddi ve dış düzen ifadesinden bireylerin kamusal ya da kamuya açık yerlerde güvenlik dirlik esenlik ve sağlık içinde yaşamalarını sağlayan koşullar anlaşılır dolayısıyla kamu düzeninin güvenlik dirlik esenlik ve sağlık olmak üzere üç unsurdan oluştuğu ileri sürülebilir kamu sağlığı toplumun bulaşıcı ve yaygın hastalıklardan uzak tutulmasını toplumun sağlık koşulları içinde yaşamını sürdürmesini ifade ederesas sayısı karar sayısı ancak genel olarak yukarıda anlamları açıklanmaya çalışılan milli güvenlik kamu düzeni ve genel sağlık gereklerinin posta hizmetleri bağlamında ne anlama geldiklerinin ise yasayla düzenlenmesi gerekeceği açıktır anayasanın nci maddesinde hukuk devleti ilkesine yer verilmiştir hukuk devletinin unsurlarından biri de yurttaşlara hukuk güvenliği sağlanmasıdır hukuk güvenliği ise kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik gerektirir hukuk devletinde yargı denetiminin sağlanabilmesi için de yönetimin görev ve yetkilerinin sınırlarının yasalarda hiçbir tartışmaya yol açmayacak şekilde gösterilmesi temel bir zorunluluktur oysa bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumuna verilen ve posta hizmetleri bağlamında ne anlama geldikleri yasada düzenlenmemiş bulunan millî güvenlik kamu düzeni ve genel sağlığa ilişkin olarak yetki belgesi vermemekten yetki belgesini iptale ve para cezaları yaptırımına varan kurallar ile posta yoluyla gönderilmesi yasak maddeler ile kabulü şarta bağlı gönderilerin neler olduklarının yasayla belirlenmemiş olması belirlilik ve öngörülebilirlik özellikleri taşımaması nedeniyle anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır anayasanın nci maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği kurala bağlanırken üncü maddesinde ise idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği kuralına yer verilmiştir anayasa mahkemesinin yerleşmiş içtihatlarına göre yasayla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların yasa metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder ancak bu koşulla uzmanlık ve teknik konulara ilişkin ayrıntıların belirlenmesi yürütme organının takdirine bırakılabilir milli güvenlik kamu düzeni ve genel sağlık gerekçeleri ile postayla gönderilmeyecek maddeler ile kabulü şarta bağlı gönderilerin neler oldukları yasa ile belirlenerek belirsizlik ortadan kaldırılmadan bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumuna milli güvenlik kamu düzeni ve genel sağlık gerekçeleri gibi son derece geniş genel yoruma açık ve belirsiz ifadelere dayanarak yetki belgesi verilmemesi ve verilmiş olanların da aynı gerekçelerle iptal edilmesi gibi yetkiler verilmesi demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı ve haberleşme hürriyetine aykırı olacağı gibi keyfilik ve kayırmacılığa açık olmaları nedeniyle piyasanın evrensel posta hizmeti ilkeleri bağlamında serbestleştirilmesi amacıyla da örtüşmemektedir ayrıca hizmet sağlayıcısının faaliyetinin mevzuata aykırılığı yetki belgesinin iptali nedeni sayılmakta ancak mevzuata aykırılığın uygulanacak yaptırıma göre derecelendirilmemesiyle hukuka göre değil keyfiliğe göre karar veren bir kurum yaratılmaktadır oysa sayılı kanunun inci maddesinin numaralı fıkrası ile yürürlükten kaldırılan sayılı posta kanununun ıncı maddesinde posta maddeleri içine konulamayacak şeyler inci maddesinde posta ile gönderilmesi yasak olan maddeler düzenlenmiş üncü maddesinde yasak maddelere çıkış yerinde uygulanacak işlem
4,123
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal isteminin dava dilekçesinde açıklanan gerekçeleri özetle şöyledir anayasanın maddesi devlete kamu hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüsleri devletleştirme yetkisi vermiştir maddenin birinci fıkrası bunun için iki ana esas getirmiştir devletleştirilecek özel teşebbüsün kamu hizmeti niteliğini taşıması ve kamu yararının devletleştirmeyi zorunlu kılması ikinci fıkrası ise devletleştirmenin gerçek karşılık üzerinden yapılmasını ve gerçek karşılığın hesaplanma tarz ve usullerinin kanunla düzenlenmesini emretmiştir böylece anayasanın maddesinin ikinci fıkrası çıkarılması gereken kanunun konusunu ve düzenleme alanını sınırlayarak belirlemiştir oysa sayılı kanun sadece gerçek karşılığın hesaplanma tarz ve usullerini düzenlememiştir anayasanın maddesinin çizdiği sınırları aşarak bu maddenin birinci fıkrasında yer alan devletleştirme esaslarını adeta yeniden düzenlemeye tabi tutmuş ve söz konusu fıkrada öngörülmeyen kimi koşullara yer vermiştir ayrıca bütün bu koşulların birlikte gerçekleşmesini şart koşmuştur böylelikle devletleştirme olanağı ortadan kaldırılmıştır öte yandan sayılı kanun maddesiyle devletleştirme yetkisini icra organına tanımamış devletleştirmenin kanunla yapılmasını öngörmüştür bu hüküm de devletleştirmeyi zorlaştırmak amacıyla getirilmiştir sayılı kanunun ve maddeleri devletin devletleştirme yetkisini ortadan kaldırması nedeniyle anayasanın maddesine aykırıdır anayasa metnine dahil bulunan ve anayasanın dayandığı temel görüş ve ilkeleri belirten başlangıç kısmının paragrafında atatürk ilke ve inkılaplarından söz edilmektedir bu ilkeler cumhuriyetçilik milliyetçilik halkçılık devletçilik laiklik ve devrimciliktir devletçilik tüm ilkelere işlerlik kazandıracak bir ilkedir bunu engelleyen her hüküm devletçiliğe ve devleti sosyal devlet yapma konusundaki anayasa hükümlerine aykırıdır keza sayılı kanunun dava konusu maddeleri devletleştirmeyi imkansız hale getirmekle anayasanın başlangıç kısmının paragrafına da ters düşmektedir devletleştirme devletçiliğin ve sosyal hukuk devletinin bir aracıdır devletleştirme yetkisinden yoksun olan bir sosyal hukuk devleti düşünülemez dava konusu maddeler devletleştirmeyi engelledikleri için anayasanın maddesinde yer alan sosyal hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz anayasanın ve maddeleri devlete kimi görevler yüklemiştir devletin bu görevleri yerine getirebilmesi için devletleştirme yetkisine gereksinimi olacaktır dava konusu hükümler bu yetkiyi ortadan kaldırdığından anılan maddelere de aykırı bulunmaktadır anayasanın maddesinin ikinci fıkrası hiçbir kişiye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz demektedir i̇ptali istenilen hükümler devletleştirmeyi engellediğinden özel teşebbüs imtiyazlı duruma getirilmektedir
318
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü aynen şöyledir maliye ve gümrük bakanlığı mayıs günlü ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sıra nolu vergi usul kanunu genel tebliği ile sayılı vergi usul kanununun sayılı kanunun inci maddesiyle değişik mükerrer maddesinin bakanlığa verdiği yetkiye dayanarak haziran tarihinden itibaren özel muayenehane özel poliklinik özel hastane sahibi veya buralarda çalışan hekimlerce diş hekimi dahil özel muayene ve tedaviler için düzenlenen reçeteleri vergi usul kanunu uyarınca düzenlenmesi zorunlu belgeler kapsamına almış ve bu nedenle uyulacak usul ve esasları açıklamıştır özel muayenehanede çalışan hekim olduğu anlaşılan davacının maliye ve gümrük bakanlığının bu tasarrufunun hukuka aykırılığından söz ederek iptali dileğiyle açtığı davanın görüşülmesinde bu idari tasarrufun dayanağı olan sayılı vergi usul kanununun mükerrer nci maddesinin sayılı kanunla değişik birinci fıkrası hükmünün anayasaya aykırı olduğu kanısına varılarak anayasa mn nci maddesi ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve görevleri hakkında kanunun nci maddesi uyarınca konunun anayasa mahkemesine sunulması uygun görülmüştür sayılı vergi usul kanununun mükerrer nci maddesinin sayılı kanunla değişik birinci fıkrasında maliye ve gümrük bakanlığı mükellef ve meslek grupları itibariyle muhasebe usul ve esaslarım tespit etmeye bu kanuna göre tutulacak defter ve düzenlenecek belgelerin tutulması ve düzenlenmesi mecburiyetini kaldırmaya vergi kayıp ve kaçağını önlemek amacıyla tutulmakta olan defter ve belgelere ilaveten tutulması veya düzenlenmesini uygun gördüğü defter ve belgelerin mahiyet şekil ve ihtiva edeceği hususları belirlemeye bunlarda değişiklik yapmaya bunlar için tasdik muhafaza ve ibraz mecburiyeti koymaya ve kaldırmaya bedeli mukabilinde basıp dağıtmaya veya üçüncü şahıslara bastırıp dağıttırmaya bunların kayıtlarını tutturmaya ve makineli kasa kullandırmaya ve vergi ziyanın önlenmesi vergi ödemeyi teşvik bakımından vergi kanunlarının uygulanmasıyla ilgili olarak levha kullandırma ve asma mecburiyeti getirmeye ve kaldırmaya yetkilidir denilmektedir bu suretle idari bir kuruluş olan maliye ve gümrük bakanlığına kanunla düzenlenen bir alanda değişiklik yapma vergi yükümlülerinin uymak zorunda oldukları ve aksine hareketleri ceza ile müeyyidelendirilen vergi usul kanununda teferruatıyla düzenlenmiş kayıt ve belge düzenini daraltma ve genişletme yetkisi tanınmaktadır nitekim maliye ve gümrük bakanlığı mükerrer maddenin tanıdığı bu yetkiye dayanarak bu davada iptali istenen sıra nolu vergi usul kanunu genel tebliği ile beyan esasına göre gelir vergisine tabi hekimlerin düzenledikleri reçeteleri vergi usul kanunu uyarınca düzenlenmesi zorunlu belgeler kapsamına almıştır bu suretle vergi usul kanunun belge düzenine ilişkin hükümlerinin kapsamı genişlemiş bir bakıma kanun tadil edilmiştir idare kanunla tanınmış bir yetkiye dayanıyor olsa da emredici bir kanun hükmünü kaldırabiliyor değiştirebiliyor ya da daraltıp genişlete biliyorsa yasama organı derecesine çıkıyor onun yetki ve görevini üstleniyor demektir oysa anayasanın nci maddesinin son fıkrasında hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz nci maddesinde de yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmektedir bu maddenin gerekçesi ve anayasanın diğer hükümlerinin incelenmesinden kuralın tek istisnasını kanun hükmünde kararnameesas sayısı karar sayısı çıkarma yetkisinin teşkil ettiği esasen bu tür yetkilerin ancak cumhurbaşkanı ve bakanlar kuruluna başka bir ifadeyle yürütme organına anayasanın ilgili maddelerinde açıkça belirtilmek suretiyle tanındığı açıklanmaktadır nitekim anayasanın inci maddesinde yürütme yetkisi ve görevi cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir denilmekle ve madde gerekçesinde de bu madde ile yürütme organının gerekli yetkilere sahip ve kanunların kendisine verdiği görevlen yerine getiren bir kuvvet olarak düzenlendiği belirtilmekle bu husus ayrıca vurgulanmaktadır anayasanın ve inci maddeleri karşısında i̇dari kuruluşlara yasama yetkisinin devri anlamına gelecek bir yetki ve görevin kanunla da olsa verilemeyeceği anlaşılmaktadır bu dutumda idari kuruluşların düzenleyici işlemlerinin anayasanın üncü maddesinde öngörülen yönetmeliklerden ibaret kaldığı görülmektedir madde gerekçesinde de belirtildiği gibi idarenin uygulamada değişik isimler taşıyan düzenleyici işlemlerinden kişiler için hukuki sonuç doğuranlarının da yönetmelik hükümlerine tabi tutulması gerekmektedir halde kanunlarla idari kuruluşlara tanınan düzenleme yetkisi de anayasanın üncü maddesinde belirlenen kapsam ve sınırlan aşmayacaktır üncü maddede aynen başbakanlık bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmeliler çıkarabilirler denilmektedir maddede yer alan kanunların uygulanmasını sağlamak ibaresini i̇darenin yapacağı yönetmelik ya da benzeri düzenlemelerle bir kanun hükmünü değiştirebilecek ya da onun kapsamını daraltıp genişletebilecek ölçüde geniş bir yetkinin tanınması anlamında nitelemek mümkün değildir kanunla i̇dareye tanınan düzenleme yetkisinin en azından yürürlükte olan tüm kanunların hükümlerine ve bu hükümlerin kanunkoyucu tarafından belirtilmiş bulunan bağlayıcılık kurallarına aykırı olmaması yine anayasanın bu maddesinde şart olarak öngörülmüştür i̇dare tüm diğer işlemlerinde olduğu gibi düzenleyici işlemlerinde de herhalde kanunlara uymak ve onun çizdiği sınırlar dışına çıkmamak zorundadır buna olanak sağlayan bir kanun hükmünün anayasanın sözü edilen ve üncü maddelerine aykırı olacağından kuşku duyulamaz kanunla düzenlenmiş alanda idari düzenlemenin konusu ancak bu kanunun uygulanmasını sağlamak üzere gerekli teknik konulara ve teferruata ilişkin olabilir ayrıca yürütme organına verilecek teferruatı düzenleme yetkisinin anayasa ile mutlak surette kanun konusu sayılmış hususlara ilişkin olmaması gerekir vergi tarh ve tahakkukuna ilişkin idari usulün kanunla düzenlenmiş olması tesadüf değildir vergi usul kanununda yer alan hükümler vergi ve benzeri mali yükümlerle ilgili kanunlarda hükümler gibi kişinin temel hak ve ödevleriyle yakından ilgili ve onu sınırlayan ve belirleyen kuralları ifade etmektedir temel hak ve hürriyetlerin kanunla düzenlenip sınırlanabileceğine ilişkin anayasa kuralı bu hususların kanun dışında bir düzenlemeye konu edilmelerine engeldir en azından vergiyle olan ilişkisi hatta ondan ayrılamaz nitelikte bulunuşu vergi usulüne ilişkin kuralların anayasanın üncü maddesi gereğince kanunla konulup kaldırılması ve değiştirilebilmesini zorunlu kılmaktadır bu haliyle söz konusu mükerrer nci madde anayasanın üncü maddesinin üçüncü fıkrası hükmüne de aykırı olmaktadır vergi usul kanunu niteliği gereği emredici ve kısıtlayıcı kuralları içerir bu kurallara aykırı hareket yine aynı kanunda öngörülen cezalarla müeyyidelendirilmiştir kanunda öngörülmemiş bazı konuların idâri kararla kanun kapsamına alınması yükümlülerin bu kurala aykırı hareketlerinin cezalandırılmasını gerektireceğinden bu konuda idareyi yetkili kılan kanun maddesinin anayasanın maddesi ile öngörülen suçun kanunla belirlenmesi ve i̇dari kararla suç ihdasının mümkün bulunmadığı yolundaki anayasa kuralına aykırı bulunduğu kabul edilmelidir anayasanın inci maddesinde yer alan kuralın idari niteliktekiesas sayısı karar sayısı suç ve cezalar için de geçerli olduğu tartışmaya neden olmayacak ölçüde açık bulunduğundan ayrıca tartışılmayacaktır ancak idarenin düzenleyici işlemleri yaparken kanun karşısındaki durumunun her zaman aynı olmadığının belirtilmesinde yarar vardır bu durum her kanunun içerdiği kuralların ve bu kuralların düzenledikleri alanın her zaman birbirine benzememesinden ileri gelmektedir örneğin disiplin suç ve cezalarının bu anayasa kuralına rağmen idari kararlarla düzenlenebilmesi bu konunun idarenin iç işleyişinden sayılması ve sadece bu işleyişle ilgili yaptırımlar idare alanına girdiği için mümkün görülmüştür i̇darenin iç işleyişi sayılmayacak vergi yükümlüleri hakkında vergi suçu ihdası anlamına gelen idari düzenlemelerde bu ilkeye dayanmak mümkün değildir bu nedenlerle sayılı vergi usul kanununun saydı kanunun inci maddesiyle değişik mükerrer nci maddesi birinci fıkrası hükmünün anayasanın ve üncü maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından anayasanın inci ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve görevleri hakkında kanunun inci maddesi uyarınca anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına kararla birlikte dosyada bulunan dava dilekçesi ve ekleri ile danıştay savcısı düşüncesinin bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,109
esas sayısı karar sayısı i̇zmir cumhuriyet başsavcılığı tarafından sanıklar hakkında mahkememizde sinema eseri içerikli izinsiz çoğaltılmış cdleri bandrolsüz olarak satışa sunma suçundan dolayı sayılı fikir ve sanat eserleri kanununun maddesi uyarınca cezalandırılmaları istenerek mahkememizde kamu davası açılmıştır sanıkların işyerinde ele geçirilen cdlerin içeriğindeki görüntülerin müstehcen filmlere ait olması nedeniyle soruşturmada fikri hak uzmanı hukukçu bilirkişiden rapor alınmıştır mahkememiz rapordaki gerekçeleri yetersiz bulduğundan aynı fikri hak uzmanı bilirkişiden ek rapor almak istemiştir bilirkişilik bölge kurulu başkanlığı tarafından mahkememizin uyap üzerinden yaptığı talep reddedilmiştir buna rağmen mahkememiz aynı bilirkişiden haricen ek rapor almıştır bilirkişiye sarf kararı yazılması için bilirkişi bölge kurulunun onayı gerekmektedir i̇zmir bilirkişilik bölge kuruluna tarih sayılı yazı ile talebin reddedilmesinin hukuka uygun olmadığı başkanlık tasarrufunun yetmeyeceği bu konuda kurul kararı gerektiği belirtilmiş gerekçe bildirmeleri veya bilirkişinin sisteme kaydedilmesi istenmiştir yazımıza bugüne kadar yanıt verilmemiştir bilirkişilik kanunu uyarınca adalet bakanlığı tarafından tarihli bilirkişilik yönetmeliği çıkarılmıştır yönetmelik sadece bilirkişilerin seçimi ve atanması yöntemlerini etik ilkeleri ve disiplin sorumluluğu nedenlerini bilirkişilik yönetim organlarını belirlemekle sınırlı düzenlemelerle yetinmemekte doğrudan yargılama makamını da kilitleyen maddelere yer vermektedir sistem şu şekilde işlemektedir mahkeme bilirkişiden rapor almak için ara kararı vermektedir sonra uyap üzerinden bilirkişilik bölge kurulundan talepte bulunmaktadır bilirkişilik bölge kurulu başkanı kurul kararı alınması gerektiği halde resen bu talebi incelemekte bu konuda bilirkişi raporu alınması uygun bulunmamıştır diyerek talebi reddetmektedir bazen listede bilirkişi olsa bile haricen başka bir uzmanın bilirkişi olarak atanmasına karar verilmesi gerektiğinde bu kişinin sadece davada bilirkişilik yapması için sisteme kaydedilmesi istenince bilirkişilik bölge kurulu başkanı resen bu talepleri listede bilirkişi var gerekçesi ile bazen de hiç gerekçe göstermeden reddetmektedir listede bilirkişi olsa bile mahkeme çeşitli nedenlerle bu listelerden seçim yapmak istemez ise eli kolu bağlı kalmaktadır çünkü mahkemelerin bütün işlemleri uyap ile yapılacak şekilde yapılandırılmıştır uyap teknisyenlerinin belirlediği şablonlar oluşturulan butonlar kullanılmakta ve sistemde tanımlanmamış hiçbir işlem yapılamamaktadır bilirkişilik bölge kurulu tarih sayılı kanun ile kurulmuştur kanun mahkemelerin bilirkişi görüşüne ihtiyaç duyması halinde bazı kriterler getirmiştir bu kriterler yargılama makamı ile yargısal denetim makamlarına yönelik düzenlemelerdir bu maddelerin düzenleme yeri bu kanun olmamalıdır bilirkişilik bölge kurulları mahkemelerin vesayet ve yargısal denetim organları değildir kurul sadece mahkemelere yardımcı olan idari bir oluşumdur mahkemelerin hiyerarşik yapısı içinde yer almazlar mahkemelerin görevlerini kanun tayin eder bilirkişilik bölge kurulu mahkemelere emir veremez çalışmasını engelleyemez bilirkişilik bölge kurullarının hazırladıkları bilirkişi listeleri mahkemeler tarafından öncelikle bu bilirkişilerden rapor alınmasına çalışılmasını amaçlayan öneri niteliğindeki listelerdir mahkemeler bu bilirkişilerin uzmanlığını yeterli görmediği veya listelerde uzman bulunmadığı hallerde her zaman dışarıdan bilirkişi görevlendirebilirler atadıkları bilirkişiler için duruşma tutanağına gerekçe yazarlar ama bilirkişi bölge kuruluna gerekçe göstererek ikna etmek zorunda değildirler kurul bu gerekçelerin yerindeliğini denetleyememelidir listede bilirkişi var başka bilirkişi atanamaz diyememelidir bilirkişilik bölge kurulları kurulun hazırladığı listenin dışından bilirkişi atanmasını fiilen olanaksız hale getirmiştir listede ismi yazılı bilirkişilerin seçiminde tekel kurmuştur bu yozlaşmaya çok açık olan bir sistemdir çünkü devletin taraf olduğu veya politikanın önemsediği davalarda bir sonraki yılın listesine yazılmama kaygısı taşıyan bilirkişilerden sağlıklı rapor alınmasına olanak yoktur mahkememiz bazen dışarıdan bilirkişi atamak zorunda kalmaktadır örneğin kurul dışarıdan kitap cd bilirkişisi atanmasına da izin vermemektedir bu alanda eğitim veren hiçbir okul veya kurum olmadığı halde eğitim koşulu aramaktadır fikri mülkiyet deposunda milyonlarca materyal vardır toz toprak içindedir bir kısmı küflenmiştir bunların dökülmesi sayılması tek tek orijinalleri ile karşılaştırılması bandrollerinin sahte mi doğru mu olduğunun belirlenmesi bandrollerin numaralarının eserlerin ve hak sahiplerinin listelenmesi bakımından uzman mahkemenin veya uzman soruşturma savcısının yetiştirdiği uzmanlaşmış bilirkişilerin dışarıdan atanması zorunludur çünkü listedeki hiçbir bilirkişi bu yükün altına girmemekte ve yetersizlik bildirmektedir listeye sadakat mümkün değildir bazı davalarda yüzbinlerce kitap ve cd bulunmaktadır bir davada her gün inceleme yapıldığı halde iki yılda ancak rapor düzenlenebilmiştir anayasanın son maddesine göre yargılamanın en kısa sürede en az giderle sonuçlandırılması mahkemenin görevidir başka bir yer listesinden bilirkişi görevlendirilmesinin maliyeti çok fazla olabilir bazen tırlar dolusu eşyanın incelenmesi gerekli olmaktadır yerinde dışarıdan atanacak bilirkişi vasıtasıyla yapılacak inceleme ile birkaç bin liraya halledilebilecek bir iş başka yer listesinden seçilerek getirtilecek bilirkişiden rapor alınması halinde on binlerce liraya mal olabilecektir kaldı ki onların hükme elverişli rapor düzenleyebilecek bilgiye ve donanıma sahip oldukları dahi kesin değildir bilirkişilik bölge kurullarının oluşturduğu bilirkişi listeleri sadece mahkemelere asgari standartlarda bilirkişiye erişim sağlar ama mutlaka bu listelerden seçim yapılması gerekmemektedir başka resmi kurumlardan özel kuruluşlardan veya kişilerden rapor alınabilir listede ismi olmayan başka birçok uzmandan rapor alınması gerekli ve mümkün olmalıdır ne var ki sistem fiilen böyle işlememektedir buna bilirkişilik kanununun maddesi neden olmaktadır çünkü liste dışından bilirkişi atayabilmek için mutlaka bilirkişilik kurulu ile yazışma yapmak ve onay almak mecburiyeti getirilmiştir bilirkişi listelerinin oluşturulması ve bunun bir düzene bağlanması yönetimin takdiri olabilir bu takdir hiçbir zaman mahkemelerin işlerine karışma imkanı vermemelidir çünkü anayasamızın maddesine göre mahkemeler görevlerinde bağımsızdırlar hiçbir organ makam ve merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere emir ve talimat veremez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz bilirkişilik kanununun maddesindeki bölge kurulunun hazırladığı listede bilgisine başvurulacak uzmanlık dalında bilirkişi bulunmaması halinde diğer bölge kurulları bilirkişilik listelerinden burada da bulunmaması halinde maddenin d ve bentleri hariç birinci fıkrasında yer alan şartları taşımak kaydıyla listelerin dışından bilirkişi görevlendirebilir listelerin dışından görevlendirilen bilirkişiler bölge kuruluna bildirilir hükmü mahkemelerin dışarıdan atayacağı bilirkişilerin bilirkişi bölge kurulunun idari vesayetine tabi tutmaktadır dışarıdan atanacak bilirkişilerin isminin bilirkişi bölge kuruluna bildirilmesinin kurulun bilirkişinin ehliyetini sorgulamasının hiçbir anlamı yoktur bu düzenleme ile bakanlık ve kurul idari vesayet makamı haline gelmiştir uyap buna göre oluşturulmuştur dışarıdan bilirkişi atanabilmesi bilirkişi bölge kurunun bunu uygun görmesi ve sisteme bu bilirkişiyi dahil etmesi halinde mümkün olabilmektedir kurulun onayı ile atanmayan bilirkişiler için uyaptan sarf kararı yazılması mümkün değildir bu hükme dayanarak adalet bakanlığının çıkardığı yönetmeliğin maddesi ile bilirkişi bölge kurulu mahkeme tarafından dışardan atanan bilirkişiyi reddetme yetkisi elde etmiştir bu tc anayasasının maddesine maddesindeki hukuk devleri ilkesine aykırıdır ayrıca tarafların iddia ve savunmalarını kanıtlamak için mahkeme tarafından serbestçe değil mutlaka devletin tayin ettiği bilirkişilerden alınacak bilirkişi deliline başvurmak zorunda olunması anayasanın maddesindeki adil yargılanma hakkını da ihlal etmektedir bilirkişilik kanununun maddesinin fıkrasında çözümü uzmanlığı özel veya teknik bilgiyi gerektiren sorun açıkça belirtilmeden ve inceleme yaptırılacak konunun kapsamı ile sınırları açıkça gösterilmeden bilirkişi görevlendirilemez denmektedir öncelikle bu maddenin düzenleme yeri ceza muhakemesi kanunu olmalıdır düzenleme yeri yanlıştır düzenleme yeri anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmamaktadır ayrıca bu düzenleme hangi kanuna konursa konsun yine anayasaya aykırıdır bilirkişinin hangi sınırlarda rapor düzenleyeceğinin hakim tarafından belirlenmesi çoğu kez ihsas rey olacaktır ayrıca hakim bunları önceden biliyorsa rapor almasına gerek yok demektir oysa hakimin bilirkişilik yapması veya bilirkişinin yerine geçmesi doğru değildir öncelikle bir sorun var mı yok mu bunu belirlemek hakimin değil bilirkişinin görevidir bu yüzden hakim önceden sınır çizemez düzenleme tc anayasasının maddesindeki hukuk devleti ilkesine ve maddesindeki adil yargılanma hakkına aykırıdır bilirkişilik kanununun maddesinin fıkrasının son cümlesinde bilirkişiler hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunmaz denmektedir düzenleme işin doğasına aykırıdır bilirkişiler sadece ceza hukuku bakımından vasıflandırma yapamazlar ve hiçbir zaman hüküm kurgusunu oluşturamazlar aslında bilirkişiler çoğu kez bir mevzuata dayanmadan görüş de bildiremezler örneğin bir aracın lastiğinin neden patladığını belirlemek mekanik bir iştir ama bir filmin film özelliklerini belirlemek teknik eser niteliğini belirlemek ise hukuki bir iştir madde gerekmedikçe sözcüğünü içermediğinden toptan yasak getirdiğinden fiilen uygulanması mümkün değildir bilirkişilik kanunu maddesinde temel ilkeleri belirlemiştir bu ilkelere uygun olmayan bilirkişi raporları istinaf veya temyiz mercii tarafından değerlendirilecektir ama bilirkişilik kanununa böyle bir düzenleme konması kurulu vesayet makamı haline getirmektedir raporun içeriğine müdahale etme olanağı getirilmiştir bu anayasamızın maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır bilirkişilik kanununun maddesinin fıkrasında hukuk öğrenimi görmüş kişiler hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu ve birinci fıkradaki şartları taşıdığını belgelendirmediği takdirde bilirkişilik siciline ve listesine kaydedilemez cmknin maddesinde değişiklik yapan maddesinin fıkrasında hukuk öğrenimi görmüş kişiler hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe bilirkişi olarak görevlendirilemez denmektedir fikri ve sınai haklar hukuk içinde bir disiplindir ve bu alan hukuki uzmanlık gerektirir fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi hakimi hak ihlaline konu eseri kendisi bizzat okuyarak müzik eseri ise notalarını dökerek melodisini dinleyerek bunları karşılaştırarak emanet deposuna inip her dava için ayrı ayrı korsan baskılı binlerde kitabı veya taklit markalı milyonlarca eşyayı inceleyerek kanaat edinemez buna hakimin zamanı yetmez hakimden bilirkişilik yapması istenemez bilirkişinin yapacağı değerlendirme fi̇sek ve ilgili yönetmelikler çerçevesinde olacaktır değerlendirme tümüyle hukukidir bu işi bilirkişi yapmalıdır hem bilirkişilik kanununa hem de ceza muhakemesi kanununa konulan bu düzenlemelerin sınırları belirsizdir ve bilirkişilik bölge kurulları tarafından raporların içeriğine müdahale olanağı verdiği ayrıca bilirkişilik kanununun maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde hakim hakkında disiplin cezası verilmesine neden olabileceği için keyfiliğe yol açacakları açıktır maddeler anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır ayrıca bağlantılı olarak hakimler ve savcılar kanununun maddesinde değişiklik yapan bilirkişilik kanununun maddesi bilirkişi seçimi ve görevlendirmesi sırasında kanunlarla belirlenen kurallara uymamak düzenlemesi ile birlikte yukarıdaki düzenlemeler bir arada değerlendirildiğinde bütün düzenlemelerin birbiri ile bağlantılı olduğu görülmektedir bu düzenlemeler sayesine hakimin yargısal işine idare keyfi olarak karışabilecek ve bu düzenlemeler ile hakimler disiplin cezası alabilecektir hakimin kast ve gareze dayalı hukuka aykırı işlemleri için zaten genel disiplin düzenlemeleri varken bu düzenleme yargılama makamını korku içinde iş yapar hale getirebilir düzenleme anayasamızın maddesindeki hukuk devleti ilkesine maddesindeki mahkemelerin bağımsızlığına ve maddesindeki hakimlik teminatına maddesindeki hakimlik meslek güvencesine maddesindeki adil yargılanma hakkına aykırıdır deli̇ller dava dosyasının konuya ilişkin kısımlarının onaylı örnekleri bilimsel görüşler anayasa mahkemesinin örnek kararları diğer deliller hukuki̇ sebepler anayasanın maddeleri ile sayılı yasanın maddesi ve ilgili diğer hükümleri sonuç mahkememizin bakmakta olduğu davada uygulanan ve uygulanma ihtimali olan sayılı bilirkişilik kanununun son cümle maddelerinin yukarıda belirtilen anayasa hükümlerine aykırılığı dolayısıyla iptaline karar verilmesi saygıyla arz olunur
1,542
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinde öne sürülen iptal istemi gerekçesi aynen şöyledir yasanın inci maddesi kooperatif ve birlikler sanayi ve ticaret bakanlığının ekonomik ihtiyaç ve verimlilik bakımından yapacağı inceleme sonucunda ve bu bakanlığın yazılı izni ile kurulur hükmünü öngörmektedir anayasamızın üncü maddesi herkes önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir demektedir daha sonra dernek kurma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunda gösterilir diyen anayasamız böylece tüzel kişiliklerin önceden izin alınarak kurulması sistemini kabul etmediğini göstermiştir bu durum bir tüzelkişi olarak aynen kooperatifler için de sözkonusu olmak gerekir her ne kadar anayasamızın inci maddesinde kooperatifler devletin her türlü kontrol ve denetimine tabi olup ibaresini ihtiva ediyorsa da bu kuruluştan sonraki aşamada sözkonusu olabilecek bir kontrol ve denetimdir öte yandan anayasamızın inci maddesi herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir özel teşebbüsler kurmak serbesttir hükmünü ihtiva etmektedir binaenaleyh iptali istenen inci maddenin üncü bendi hükmü anayasamıza aykırıdır iptali gerekir yasanın üncü maddesinde kooperatif ve birliklerin örnek sözleşmeleri tc ziraat bankası ile türkiye ziraat odaları birliğinin görüşü de alınarak sanayi ve ticaret bakanlığı tarafından hazırlanır ve bakanlar kurulunca kabul edilir anasözleşmelerde yapılacak değişiklikler de aynı usule tabidir hükmünü öngörmektedir tüzel kişilik tüzüğü ve anasözleşmeyi hazırlama kabul etme ve değiştirme yetkisinin de bizzat kendisine ait olduğu kabul edilmesi gereken bir müessesedir tüzel kişiliğin organlarından olan genel kurul tüzük ve anasözleşmeyi yapma ve değiştirme yetkisini haiz olmak durumundadır eğer yasalara uygun olmayan bir durum var ise bunun yasal yollarına başvurularak düzeltilmesini sağlamak devlete idareye düşen işlerdir yoksa bizzat tayin ve tesbit etmek değil aksini kabul etmek anayasamızda yer alan demokratik bir hukuk devletidir md şeklindeki devletimizin niteliği ile bağdaşmayacak bir husustur ayrıca anayasamızın ve inci maddelerine aykırıdır bu nedenle iptali gerekir yasanın inci maddesi genel kurulda alınan kararlar anasözleşmelerde gösterilen süre içinde yetkili makamın onayı ile kesinleşir süresi içinde onaylanmayan veya reddedildiği bildirilmeyen kararlar tasdik edilmiş sayılır hükmü demokratik değildiresas sayısı karar sayısı aynı maddenin ilk fıkrasında da ifade edildiği üzere kooperatif ve birliklerin en yetkili organları genel kurullardır bu kurulların kararları herhangi bir tasdiki gerektirmeyen kararlardır bu kararlar ancak mahkeme kararı ile iptal olunabilir bu hüküm de anayasamızın ve inci maddelerine aykırıdır iptali gerekir yasanın uncu maddesinde yönetim kurulları kooperatiflerde genel kurula katılma hakkı haiz ortaklar arasından genel kurulca seçilecek dört üye ile kooperatiflerin müdürü veya vekilinden teşekkül eder birliklerde genel kurulca temsilciler arasından seçilecek dört üye ile genel müdür veya vekilinden teşekkül eder hükmü yer almaktadır tüzel kişilerde yönetim kurulu bir organdır bu organda görev alacak yönetim kurulu üyelerinin üye ya da ortak sıfatını taşımaları gerekir aksinin kabulü antidemokratiktir yasanın uncu maddesinde denetim kurulları kooperatiflerde genel kurul katılma hakkını haiz ortaklar arasından veya dışarıdan seçilecek iki üyeden teşekkül eder birliklerde genel kurulca temsilciler arasından veya dışarıdan seçilecek iki üye ile sanayi ve ticaret bakanlığı ve tc ziraat bankasının mensupları arasından görevlendireceği birer temsilciden teşekkül eder hükmü yer almaktadır kooperatif ve birliklerde denetim kurulu da tıpkı genel kurul yönetim kurulu gibi bir organdır bu organlarda görev alacak kişilerin üye ya da ortak sıfatını haiz olmaları gerekir tüzel kişilik kavramı ile bağdaştırılması mümkün olmayan bu hüküm antidemokratiktir anayasamızın ve inci maddelerine aykırıdır iptali gerekir yasanın inci maddesi de tümüyle antidemokratiktir genel müdür ancak kanun anasözleşme diğer mevzuat ile genel kurul ve yönetim kurulunun kararlarına göre görev ifa eder aksi antidemokratiktir kooperatifler vesayete tabi müesseseler değildir kooperatifçiliğin mahiyeti ile bağdaşmamaktadır bu hüküm kooperatifçiliğin dejenere edilmesine neden olacaktır anayasamızın ve inci maddelerine aykırıdır bu nedenle bu maddenin tümünün iptali gerekir yasanın üncü maddesi de göreve son verme işlemini seçime ve tayine yetkili organlara bırakmadığından antidemokratiktir bu nedenlerle yasanın üncü maddesi de anayasanın ve inci maddelerine aykırıdır yasanın inci maddesi de antidemokratik hükümler içermektedir mülkiyet hakkına aykırıdır kooperatifler idarenin talimatına uymak mecburiyetinde tutulamazlar kooperatifler vesayete tabi değildir kooperatiflerin vesayet müessesesi haline getirilmesi kooperatifçiliğin temel amacından sapmasına mahiyetini kaybetmesine sebebiyet verecektir bu madde de anayasamızın ve inci maddelerine aykırıdır i̇ptalini talep ediyoruz yasanın üncü maddesinde yer alan sırasında ortaya çıkacak ihtilaflar sanayi ve ticaret bakanlığının hakemliği ve talimatına göre çözülür ibaresinde yer alan ve talimatına ibaresi madde hükmünü antidemokratik kılmaktadır kooperatifçiliği vesayet müessesesine dönüştüren bir hükümdür kooperatifçiliği dejenere edilerek kooperatifçiliktenesas sayısı karar sayısı beklenen amacının gerçekleşmesine engel teşkil edecek mâhiyettedir bu nedenle bu hüküm de anayasamızın ve inci maddelerine aykırıdır iptali gerekir yasanın inci maddesinde yer alan hükümler de antidemokratiktir tüzel kişiliğin birleşmesi ayrılması çalışma alanlarının genişletilmesi veya daraltılması ve merkezlerinin başka yere nakli konularında karar verme yetkisi genel kurullara ait bir yetkidir bu hususta sanayi ve ticaret bakanlığının talimatına göre işlem yapılması mümkün değildir böyle bir hüküm kooperatifleri birer vesayet müessesesi haline dönüştürür bu ise kooperatifçilik anlayışıyla bağdaşmamaktadır bu madde de anayasanın ve inci maddelerine aykırıdır iptali gerekir yukarıda arzedilen nedenlerle yasanın ncı maddesinin bendi de iptal edilmelidir yasanın geçici üncü maddesi hükmü mülkiyet hakkına aykırıdır bu nedenle iptali gerekir yasanın geçici üncü maddesi hükmü de yukardân beri arzedilen ve iptali istenen madde hükümleri ile ilişkisi nedeniyle iptal edilmelidir sonuç ve i̇stem kabul tarihli ve sayılı tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin kuruluşu hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabulüne dair kanunun inci maddesinin üçüncü bendi üncü maddesi inci maddesi uncu maddesi uncu maddesi inci maddesi üncü maddesi inci maddesi üncü maddesi inci maddesi ncı maddesinin fıkrası geçici nci maddesi geçici üncü maddesi ve geçici üncü maddesi hükümlerinin anayasamızın ve inci maddelerine aykırılıkları ve genel hukuk kurallarına ters içerikleri ve resen nazara alınacak nedenlerle iptaline karar verilmesini arz ve talep ederiz
888
esas sayısı karar sayısı i i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir tarihli ve sayılı kanunun çerçeve birinci maddesiyle tüketicinin korunması hakkında kanunun süreli yayınlar başlıklı inci maddesine iki fıkra ilave edilerek süreli yayın kuruluşlarının kitap dergi ansiklopedi afiş bayrak poster sözlü veya görüntülü manyetik bant veya optik disk dışında herhangi bir mal ya da hizmet taahhüdü ve dağıtımı yapması yasaklanmıştır i̇kinci maddesiyle sayılı kanunun inci maddesine ilave edilen fıkralarla yukarıda açıklanan yasaklamalara aykırı hareket edenlere beşyüz milyon lira para cezası verileceği aykırılığın ülke düzeyinde yayın yapan süreli yayın ile gerçekleştirilmesi halinde cezanın yirmi katının uygulanacağı hükme bağlanmıştır aynı maddeye göre bakanlık ayrıca süreli yayın kuruluşundan kampanyanın ve kampanyaya ilişkin her türlü reklam ve ilanın durdurulmasını isteyecek aykırılığın devamı halinde reklam ve ilanın durdurma zorunluluğunun doğduğu tarihten itibaren her sayı için bir milyar lira para cezası uygulayacak ve ilanın durdurulması için tüketici mahkemesine başvuracaktır üçüncü maddeyle de sayılı kanunun ncı maddesinde değişiklik yapılarak bu cezaların sanayi ve ticaret bakanlığınca verilmesi öngörülmüştür gerek anayasanın inci maddesinde gerekse basın kanununun inci maddesinde basın hürdür sansür edilemez hükmü yer almaktadır çağdaş demokrasiler çoğulcu uzlaşmacı dönüşümcü siyasi sistemler oldukları için düşüncenin açıklanmasında sınır kabul edilmemektedir bu olanağın sağlanması ise kişilerin sağlıklı siyasal tercihlerde bulunarak demokrasiye işlerlik kazandırmalarının vazgeçilmez koşuludur belirtilen nedenlerle genelde düşünce açıklamak özelde basın yoluyla düşünce açıklamak özgürlüğü demokrasinin ölçütü olarak görülmektedir demokratik çoğulcu devlet idarelerinde birbirini dengelemek üzere güçlerin bölüşümü anlamına gelen kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir anayasanın başlangıç kısmında da açıklandığı üzere kuvvetler ayrımı devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliğine işaret eder üstünlük ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu açıktır anayasanın uncu maddesinin gerekçe bölümünde de açıklandığı üzere yargı yetkisi fert hak ve hürriyetleri sorununun ortaya çıktığı günden beri kabul edildiği cihetle bağımsız organlar tarafından ve bağımsız mahkemelerce yerine getirilmektediresas sayısı karar sayısı esasen anayasanın uncu maddesinde yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır hükmü yer almaktadır hernekadar bazı kanunlarla idareye de idari nitelikte para cezası ve yasaklama yetkisi verilmişse de türk ceza kanununun sistematiği içinde bu yetkiler adlî işlemler kamu güveni kamu düzeni genel sağlık konuları ile sınırlı tutulmuştur yukarıda arz edilen ilkeler nazara alındığında bir kalemde bakanlığa on milyar lira para cezası verme ve reklam ve ilanın devamı halinde her sayı için bir milyar lira ilave para cezasıyla birlikte ayda kırk milyar lirayı bulan ceza verme yetkisini kapsayan hüküm basını daimi olarak siyasi otoritenin ceza tehdidi altında bulundurmak şeklinde tezahür edeceğinden netice itibariyle basın hürriyetini kısıtlar nitelikte ve yargının görevine müdahale şeklinde görülmüştür kaldıki türk ceza kanununun ek maddesine göre yukarıda açıklanan para cezaları da dahil kanundaki tüm para cezaları yılı bütçe kanunu ile kabul edilen ve olan aylık katsayının müteakip yıllarda artırılması halinde bütçe kanunlarındaki her puan artış bir birim olarak kabul edilerek öngörülen para cezaları daha büyük oranda uygulanacaktır ayrıca türk ceza kanununun ağır para cezasını düzenleyen uncu maddesindeki ağır para cezası yirmibin liradan yüz milyon liraya kadar paranın devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir hükmü karşısında basın için bu kanunda öngörülen miktarın son derecede yüksek olduğu izahtan varestedir esasen tüketicinin korunması hakkında kanun ile bir taraftan ihtisas mahkemeleri kurulup bu yasanın uygulanmasından doğacak tüm ihtilafların tüketici mahkemelerinde çözümleneceği hükme bağlanmış iken milyarlarca lirayı bulan para cezalarının idari makamlara bırakılmasının haklı gerekçesi de bulunmamaktadır diğer taraftan bugün için sanayi ve ticaret bakanlığına verilen cezalandırma yetkisi sadece tüketicinin korunması hakkında kanunun ncı maddesinde yer alan ticari reklamlar ve ilanlara aykırı hareket edenlere iki yüz milyon lira para cezası uygulamaktan ibarettir bu aykırılık ülke düzeyinde yayın yapan yazılı sözlü görsel vesair araçlar ile gerçekleşmiş ise cezanın on katı uygulanmakta ve bakanlık ayrıca ticari reklam ve ilanın durdurulması veveya aynı yöntemle düzeltilmesini ilgililerden istemekte aykırılığın devamı halinde herhangi bir para cezası uygulamasına gitmeksizin ticari reklam veya ilanın durdurulması veveya aynı yöntemle düzeltilmesi talebi ile tüketici mahkemesine başvurmakta iken bu defa kabul edilen kanunla cezalar büyük oranda artırılmakta ve adeta yargısız infaz yoluna gidilerek bakanlık önce her sayı için bir milyar lira para cezası uyguladıktan sonra mahkemeye başvurmaktadıresas sayısı karar sayısı bu durum kanunun aynı amaca yönelik maddeleri arasında çelişki oluşturmaktadır öğretide kabul edildiği gibi suçların hangisinin diğerinden daha ağır olduğunu tayinde çeşitli ölçüler ileri sürülmüştür suçun topluma verdiği zarara zararın kişiye veya topluma karşı oluşuna suçlu iradesinin kasıt ve taksir durumuna ve her birinin yoğunluk derecesine ihlal edilen hakkın önemine husule gelen neticenin vahimliğine göre suçların ağırlığı tayin edilmektedir bu esaslar göz önünde bulundurulduğunda getirilen cezaların basın hürriyetini geniş çapta zedeleyeceği düşünülmektedir ceza taşınabilir ve hükmedilebilir nitelikte olmalıdır suç ile ceza arasında bağlantı iyi kurulmalıdır sayılı tüketicinin koruması hakkında kanunla çıkacak her türlü ihtilaflara bakacak ihtisas mahkemesi niteliğinde tüketici mahkemeleri kurulmuşken temel ilkelere aykırı fahiş bir cezanın uygulanmasının bağımsız mahkemeler yerine siyasi bir makama bırakılması yukarıda da açıklandığı üzere basın için siyasi bir baskı oluşturacaktır yüksek malumları olduğu üzere ceza muhakemeleri usulü kanununa göre iddia makamı ile karar makamına ait görevler ayrı kişilerce yerine getirilmektedir davayı açan ve suçlayan cumhuriyet savcısı olduğu halde kararlar bağımsız mahkemelerde hakimlerce verilmektedir yapılan düzenlemede ise cezayı belirleyenle bu cezayı uygulayan hem savcı hem hakim konumuna getirilen siyasi bir kişi olmaktadır sonuç ve talep yukarıda arz ve izah edilen hususlar ve ilişikte sunulan deliller karşısında gün ve sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunun bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına dair kanunun çerçeve nci maddesiyle inci maddesine eklenen beşinci fıkrası ile çerçeve üncü maddeyle ncı maddesinin birinci fıkrasının bendine eklenen ve beşinci ibaresi anayasanın ve inci maddelerine aykırı bulunduğundan anayasanın ve nci maddeleri gereğince esastan iptaline ve bu arada şartla mevcut olduğundan evvelemirde yürütmenin durdurulmasına karar verilmesini arz ederim
913
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı tc emekli sandığı kanununun ek maddesinin tarih ve sayılı khk ile eklenen fıkrasında kadrosuzluk veya yaş haddi sebebiyle haklarında emeklilik işlemi uygulananlara emekli edildikleri veya aylıklarının bağlandığı tarihi takip eden ilk mali yılbaşında gösterge veya ek gösterge rakamlarında meydana gelecek artışa bu tarihte yürürlükte olan aylık katsayı uygulanmak suretiyle ikramiye farkları emekli ikramiyesi ile ilgili hükümlere göre ayrıca ödenir hükmü getirilmiş aynı maddeye tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı khknin maddesiyle eklenen fıkrada ise yukarıdaki fıkraya göre emekliye ayrılanlara emekli edildikleri veya aylıklarının bağlandığı tarihi takip eden ilk katsayı artışından doğan ikramiye farkları ayrıca ödenir hükmüne yer verilmiştir tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı khknin maddesiyle de sayılı yasanın anılan ek maddesinin ve fıkraları değiştirilerek yeniden düzenlenmiştir sayılı khk ile yeniden düzenlenen sayılı tc emekli sandığı kanununun ek maddesinin fıkrası i̇ştirakçilerden kanunlarla bekleme süreleri sonunda kadrosuzluk veya yaş haddi sebebiyle emekliye sevk edilenler ve vazife malüllüğü hükümlerine göre vazife malüllüğü aylığı bağlananlar ile ölüm sebebiyle haklarında emeklilik işlemi uygulananlara bu kanuna göre aylığa hak kazandıkları tarihi takip eden üç ay içinde emekli ikramiyesinin hesaplanmasına esas alınan katsayılarda meydana gelecek artış nedeniyle oluşacak ikramiye farkları ile ilk mali yılın birinci ayında katsayılar dışındaki diğer unsurlarda meydana gelecek artışa bu tarihte yürürlükte olan katsayılar uygulanmak suretiyle bulunacak ikramiye farkları emekli ikramiyesi ile ilgili hükümlere göre ayrıca ödenir hükmünü içermektedir kurulumuzca uyuşmazlığın kaynaklandığı sayılı tc emekli sandığı kanununun sayılı khk ile değişik ek maddesinin yukarıda metni yazılı fıkrasının emekli ikramiyesi farkından yararlanma hakkını emekli aylığına hak kazanılan tarihten itibaren üç ay içinde meydana gelecek katsayı artışına bağlayan hükmünün anayasaya aykırı olup olmadığı yönünden anayasa mahkemesince karara bağlanması ve ondan sonra davanın çözümü uygun görüldüğünden belirtilen konunun resen incelenmesine geçildi anayasa mahkemesinin pek çok kararında tanımlandığı gibi hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran bunu sürdürmeye kendini yükümlü sayan bütünüyle hukuka uyan devlet demektir hukuk devleti niteliğini kazanmanın vazgeçilmez koşullarından birisi de yasalar önünde herkesin eşitliğidir anayasanın maddesinde yer alan eşitlik ilkesi anayasa mahkemesi kararıyla açıklanmıştır bu kararlarda belirtildiği üzere eylemli değil hukuksal eşitliği öngören eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olan kişiler arasında haklı bir nedene dayanılmadan ayrım yapılamayacağı esasını içermektedir böylece eşitlik ilkesine yer veren anayasa hükmü hukuki açıdan kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlara değişik uygulama yapılmasını ve yasa önünde ayrımı yasaklamaktadır yukarıda değinilen sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununun sayılı khk ile değişik ek maddesinin fıkrası kadrosuzluk veya yaş haddi sebebiyleesas sayısı karar sayısı emekli olanların emekli ikramiye farkından yararlanmalarını ilgililerin emekli aylığına hak kazandıkları tarihi takip eden üç ay içinde katsayıda artış olması koşuluna bağlamıştır bu düzenleme kadrosuzluk veya yaş haddi nedeniyle emekliye ayrılanlardan bir kısmının yıl içinde yapılan katsayı artışına göre emeklilik ikramiye farkı almaları hukuksal durumları aynı olan bir kısım emeklilerin ise yıl içindeki katsayı artışının emekli aylığına hak kazandıkları tarihten itibaren üç ay içinde yapılmayıp daha sonra yapılması nedeniyle ikramiye farkı alamamaları sonucunu doğurmaktadır sebebi ve dayandıkları kriteri belirsiz bulunan söz konusu üç aylık sınırlama hukuksal durumları aynı olan emekliler arasında doğum tarihlerindeki farklılık nedeniyle açıkça eşitsizliğe yol açtığından emeklilik ikramiye farkından yararlanmayı tesadüflere bağlayan mevcut yasal düzenlemeyi hukuki açıdan kabule olanak bulunmamaktadır belirtilen bu durum hukuksal durumları aynı olan kişiler arasında haklı bir nedene dayanmadan ayırım yapılmasına yol açtığından anayasanın maddesinde yer alan eşitlik ilkesiyle bağdaşmamakta ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşmektedir açıklanan nedenlerle sayılı türkiye cumhuriyet emekli sandığı kanununun sayılı khk ile değişik ek maddesi fıkrasında yer alan bu kanuna göre aylığa hak kazandıkları tarihi takip eden üç ay içinde emekli ikramiyesinin hesaplanmasına esas alınan katsayılarda meydana gelecek artış nedeniyle oluşacak ikramiye farkları ile tümcesinin anayasanın maddesine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan yasa hükmünün iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına ve anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar dosyanın bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
633
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin itiraz yazısı şöyledir sanıklar zahir kaylı ve tayyip artan haklarında görevli jandarmaların dur emrine itaatsizlik ettiklerinden bahisle tarihli iddianame ile dava açılmış ve yapılan duruşma sonunda solhan sulh ceza mahkemesinin tarihli kararı ile sanıkların suçların subutu halinde tck nun ncı maddesine göre değil de ıncı maddesi gereğince tecziyeleri gerektidiğinden tck nun ncı maddesine göre açılan davada sanıkların beraatına karar verilmiştir kararın kesinleşmesinden sonra bu kez solhan savcılığı tarihli iddianame ile her iki sanık hakkında tck nunn ıncı maddesi gereğince cezalandırılmaları talebiyle asliye ceza mahkemesine dava açmıştır bu mahkemede yapılan duruşma sonunda verilen tarihli kararla her iki sanığın beraatlarına karar verilmiştir üst bingöl savcılığının temyizi üzerine yargıtay üncü ceza dairesi tarihli ilamıyla hüküm davanın sulh ceza mahkemesinde görüleceği düşünülmeden duruşmaya devamla hüküm tesisi yersiz olduğundan bozulmasına karar vermiştir solhan asliye ceza mahkemesince bozmaya uyularak verilen tarihli görevsizlik kararı ile dosya görevli solhan sulh ceza mahkemesine gönderilmiştir solhan sulh ceza mahkemesinde verilen tarihli kararda sanıklar hakkında verilmiş bir beraat hükmü bulunduğundan cmuk nun maddesi gereğince davanın reddi cihetine gidilmiş bu karar verilirken hükmün sanıklar aleyhine bir durum yaratmadığı ve tarihinden sonraki işlem ve kararlardaki usule aykırı durumlar gözönüne alınıp davanın daha fazla sürüncemede kalmaması gayesiyle adlî aravermede hüküm tesis edilmiştir verilen bu hüküm yargıtay başsavcılığının bozma isteyen tebliğnamesi ek üzerine yargıtay nci ceza dairesinin tarih ve sayılı ilâmı ek ile cmuk nun üncü maddesine muhalefet edildiği gerekçesiyle bozulmuştur mahkeme tarihli ara kararında ek bozmaya uyulmasına karar vermiş ve böylece cmuk nun maddesi bu davada uygulanacak kanun maddesi arasına girmiştir anayasaya aykirilik durumu anayasamızın ncı maddesinde yürütme görevinin kanunlar çerçevesinde cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından yerine getirileceği belirtilmiş yargı yetkisini de anayasanın nci maddesi gereğince türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı hüküm altına alınmıştır anayasa gereğince yürütme ve yargı yetkilerinin ayrı olmasına rağmen cmuk nun nci maddesinde adliye vekâletinin her iki görevi birden üstlenmesi durumu ortaya çıkmış olup bu durum anayasamızın ve nci maddelerine aykırıdıresas sayısı karar sayısı ayrıca anayasanın nci maddesinde mahkemelerin bağımsızlığı esas alınırken hiçbir organ makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz şeklinde hüküm altına alınmıştır cmuk nun üncü maddesinde belirtilen hazırlık tahkikatı ilk tahkikat mevkuflu işlere ait duruşmalar vesair acele sayılacak hususlar mahkemelerin idarî işlemleri olmayıp yargı yetkisinin kullanılmasından ibarettir bu durumda adalet bakanlığının bu yargı yetkisinin kullanılması sırasında mahkemelerin ne suretle görevlerini ifa edeceklerini tayin etmesi hâkimlere ve mahkemelere müdahale niteliğinde olup yargı görevinin bağımsızlığı prensibine de aykırıdır sonuç yukarıda açıklandığı gibi cmuk nun üncü maddesinin ikinci fıkrası anayamızın ve maddelerine aykırı olduğundan anayasanın inci maddesi gereğince anayasaya aykırılık durumunun incelenerek bir hüküm verilmesi için dosyanın içinde bulunan suretler ve gerekçemiz yüksek mahkemeye arzolunur
446
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir dava konusu olay davacı anonim şirketi vekili tarafından müvekkili şirket adına tescilli tarih ve sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyaların sayılı i̇thalatta geçici korunma önlemi uygulanmasına i̇lişkin bakanlar kurulu kararı uyarınca geçici koruma önlemine tabi olduğundan bahisle eşyaya ilişkin vergi ve ek mali yüklerin teminata bağlanarak eşyanın ithal edildiği daha sonra bu geçici koruma önleminin sayılı kararla kesin koruma önlemine dönüştürülmesi üzerine tarih ve sayılı işlem ile teminata bağlanan ek mali yükümlülüğün ödenmesinin istenildiği bu kararın tarihinde davacıya tebliği üzerine tarihinde i̇zmit gümrük ve muhafaza başmüdürlüğü nezdinde itiraz edildiği ancak bu itirazın tarih ve sayılı kararla reddedilerek tarihinde tebliği üzerine ilk defa i̇stanbul nöbetçi vergi mahkemesi kayıtlarına tarihinde giren dilekçe ile sayılı olumsuz işlemin iptali ile ek mali yükümlülüğün kaldırılması istemiyle gebze gümrük müdürlüğüne karşı bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır dosyanın kocaeli vergi mahkemesi tek hakimliğince incelenmesi sonucu olayda uygulanacak kural mahiyetinde bulunan sayılı gümrük kanununun maddesinin bendinin alt bendine sayılı kanun ile ilave olunan ve mali yükleri ibaresinin anayasanın maddesine aykırı düştüğü sonucuna varılmış ve iptali için gönderme kararı verilmesi gerekmiştir mahkememi̇zce anayasaya aykiri bulunan kanun maddesi̇ gümrük kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair sayılı kanunun maddesiyle sayılı gümrük kanununun maddesinin bendini değiştiren ithalat vergileri deyimi eşyanın ithalinde ödenecek gümrük vergisi ile diğer eş etkili vergiler ve mali yükleri tarım politikası veya tarım ürünlerinin işlenmesi sonucu elde edilen bazı ürünlere uygulanan özel düzenlemeler çerçevesinde ithalatta alınacak vergileri ve diğer mali yükleri hükmünün bendinde yer alan ve mali yükleri ibaresi aşağıda belirtilen gerekçe ile olayın çözümünde uygulanacak kural mahiyetinde olup anayasada beliren vergileme ilke ve kurallarına aykırı bulunmuş ve iptali için anayasa mahkemesine başvurulması zorunlu görülmüştür anayasa aykiri görülen kuralin anlam ve mahi̇yeti̇ i̇le davanin çözümüne etki̇si̇ sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkemenin bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa iptali istenenesas sayısı karar sayısı kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini dava dilekçesi iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak anayasa mahkemesine göndereceği genel sekreterlik tarafından gelen evrakın kaleme havale edileceği ve keyfiyetin başvuran mahkemeye bir yazı ile bildirileceği evrakın kayda girişinden itibaren on gün içinde başvurunun yöntemine uygun olup olmadığı inceleneceği açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvurularının mahkeme tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedileceği anayasa mahkemesinin işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verip açıklayacağı bu süre içinde karar verilmezse ilgili mahkemenin davayı yürürlükteki hükümlere göre sonuçlandıracağı ancak anayasa mahkemesinin kararının esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelmesi halinde mahkemenin buna uymak zorunda olduğu hükme bağlanmış olup salt bir vergi kanunu olmayıp aynı zamanda devletin temel fonksiyonlarından olan gümrük hizmetlerinde uygulanacak usul ve yöntemleri de kurala bağlayan dolayısı ile sayılı idari yargı teşkilatına ilişkin yasa uyarınca özel görevli vergi mahkemesi alanı dışında yer alan genel görevli idare mahkemesi görev alanına hatta kabahatler kanunu gibi idari yargının dahi dışında olan adli yargı görev alanına girebilecek bir çok potansiyel uyuşmazlık konusuna ilişkin kuralı bünyesinde barındıran sayılı gümrük kanununun tanımlara ilişkin maddesi sayılı kanunla değiştirilmeden önce ithalat vergileri deyimi eşyanın ithalinde ödenecek gümrük vergisi ile diğer eş etkili vergiler kuralı mevcut olduğundan ek mali yükümlülükler vergi ve benzeri mali yükümlülük kapsamına girmediğinden vergi mahkemelerinin görev alanına da girmemekteydi ancak salt bu neviden alacaklarda gümrük idaresinin tahsile ilişkin yetkisi olup olmadığı yolunda oluşan tartışmaya son verilmek maksadıyla sayılı kanun ile yapılan değişiklikte bu tanım kapsamına ve benzeri mali yükler ibaresi eklenmiş ek mali yükümlülük kavramı da vergi benzeri mali yükümlülükler kapsamına sokulurken aynı zamanda yasakoyucu öngörmediği halde bu neviden alacaklar idare mahkemelerinin görev alanından çıkartılmış ve vergi mahkemelerinin görev alanına girmiştir oysa bu neviden alacakların bünyesini oluşturan ana hükümlerde dış ticaretin düzenlenmesine ilişkin kanun vergi neviinden alacaklara ilişkin olmazsa olmaz kuralı bulunan kanunilik ilkesi yönünden bir düzeltme yapılmamıştır böylece vergi benzeri olmayan ek mali yükümlülüklerin anayasanın maddesi uyarınca bakanlar kurulu kararı ile getirildiği ve olayın da bu minvalde incelenmesi gerektiği ancak sayılı kanuna sonradan eklenen ibare sebebi ile anayasasının maddesi kapsamında incelenmesi gerekeceği bu gerekliliğin ise bakanlar kurulu kararı ile çıkarılan tüm ek mali yükümlülüklerin iptali gibi ağır sonuçlar doğuracağı zira son tahlilde verginin kanuniliği ilkesi uyarınca bakanlar kurulu kararları bkk ile ek mali yükümlülük konulamayacağı hususları kendiliğinden birer eşitlik olarak belirmektedir bu cihetle mahkememizde görülmekte olan davanın çözümlenmesinde doğrudan uygulanacak olan ve mahkememizce anayasaya aykırı olduğu kanısına varılan söz konusu maddenin anayasa mahkemesince iptalinin talep edilmesi icap etmiştir anayasaya aykirilik sebebi̇ sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinin fıkrasında vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konularak değiştirileceği veya kaldırılacağı fıkrasında ise vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağıesas sayısı karar sayısı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisinin bakanlar kuruluna verilebileceği düzenlemesine yer verilmiştir anayasanın maddesinde dış ticaretin ülke ekonomisinin yararına olmak üzere düzenlenmesi amacıyla ithalat ihracat ve diğer dış ticaret işlemleri üzerine vergi ve benzeri yükümlülükler dışında ek mali yükümlülükler koymaya ve bunları kaldırmaya kanunla bakanlar kuruluna yetki verilebileceği düzenlenmiş bu maddeye dayalı olarak sayılı gümrük kanununun maddesi ile sayılı dış ticaretin düzenlenmesi hakkında kanunda dış ticaretin düzenlemesine yönelik ek tedbirler koyma veya konulan tedbirler üzerinde değişiklik yapma konusunda bakanlar kuruluna yetki verilmiştir anılan kanunlardan sayılı dış ticaretin düzenlenmesi hakkında kanunun maddesinde dış ticaretin ülke ekonomisinin yararına düzenlenmesini sağlamak amacıyla ithalat ihracat ve diğer dış ticaret işlemleri üzerine vergi ve benzeri yükümlülükler dışında ek mali yükümlülükler konulması ve kaldırılması bu yükümlülüklere ilişkin esasların tespit edilmesi ve oluşan fonların kullanılması bu kanun hükümlerine göre yürütüleceği maddesinde bakanlar kurulunun bu kanun kapsamındaki konularda düzenlemeler yapmaya yetkili olduğu maddesinde ise ithalat ihracat veya dış ticaret işlemleri üzerine konulan ek mali yükümlülüklerin nevi miktarı tahsili takibi iadesi gerektiğinde bütçeye irat kaydedilmesi bir fonda toplanması ve fonun kullanım esasları bakanlar kurulu kararında gösterileceği ve ek mali yükümlülüklerin tahsilinde sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun uygulanacağı kurala bağlanmıştır bu hükümlere istinaden bakanlar kurulunca sayılı i̇thalatın korunma önlemi uygulanması hakkında karar çıkarılarak belirli mallar için belli oranlarda ek mali yüküm getirilmiş iken sayılı gümrük kanununun maddesinde yer alan ithalat vergileri deyimi eşyanın ithalinde ödenecek gümrük vergisi ile diğer eş etkili vergiler şeklinde tanımlanmış iken sayılı kanun ile bu tanım kapsamına ve benzeri mali yükler ibaresi eklenmiştir yukarıda yer verilen kuralların birlikte değerlendirilmesinden bir kamu alacağının vergi ve benzeri mali yük olarak nitelendirilebilmesi için öncelikle kanunla düzenlenmesi gerektiği zira anayasasının maddesinde vergi resim harç ve benzeri mali yüküm koymanın kanun koyucunun yetkisinde bulunduğu kuralına yer verildiği ancak bakanlar kuruluna bu yükümlülüklerin muaflık istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi verilebileceği bu mali yükümlülükler dışında anayasanın maddesi uyarınca dış ticaretin düzenlenmesi amacıyla ek mali yüküm koyma konusunda da bakanlar kuruluna yetki verilebileceği açıklanarak vergi ve benzeri mal yük ile ek mali yükümlülük arasındaki fark ortaya konulmuştur ancak sayılı kanun ile sayılı kanunun maddesinde yapılan değişiklikle ithalat vergilerinin kapsamına bakanlar kurulu kararı uyarınca getirilen ek mal yükümlülükler de sokularak anayasanın maddesine aykırı şekilde düzenleme yapıldığından ve benzeri mali yükler ibaresinin iptal edilerek yürürlükten kaldırılması gerektiği düşünülmektedir açıklanan nedenlerle sayılı gümrük kanununun maddesinde yer alan i̇thalat vergileri deyiminin tanım ve kapsamına sayılı kanun ile alınan ve benzeri mali yükler ibaresinin anayasanın maddesine aykırılığı ve iptali hakkında karar verilmek üzere dava dosyasındaki belgelerin onaylı örneklerinin anayasa mahkemesine gönderilmesine dava dosyasının bu hususta karar verilinceye veya dosyanın anayasa mahkemesineesas sayısı karar sayısı ulaştırılmasından itibaren beş aylık süre doluncaya kadar bekletilmesine tarihinde karar verildi
1,257
esas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi̇ne başvurma kararina konu olan yasa hükmü tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren tarih ve sayılı yasanın maddesi ile sayılı i̇mar kanununa eklenen geçici maddenin fıkrasında yer alan yapı kayıt belgesi verilen yapılarla ilgili bu kanun ve sayılı kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezaları iptal edilir düzenlemesindeki tahsil edilemeyen ibaresinin anayasaya aykırılığı yönünde anayasa mahkemesine başvurulması hakkındadır davanin konusu ve yargisal aşamalari davacı vekili tarafından antalya ili manavgat i̇lçesi side mahallesi ada parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapının bodrum katında ruhsat eki mimari projeye aykırı olarak depo olarak görülen yerin odalara bölünmesi suretiyle kapalı alan oluşturulması nedeniyle sayılı i̇mar kanununun maddesi uyarınca ruhsata uygun hale getirilmesi için yapı sahibine bir ay süre verilmesine verilen süre içerisinde yapı imar mevzuatına uygun hale getirilmediği takdirde yapının yıktırılmasına ve aynı kanunun maddesi uyarınca da yapı sahibi olan davacıya tl para cezası verilmesine ilişkin tarihli sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle bakılan dava açılmış antalya i̇dare mahkemesince verilen tarih ve k sayılı karar ile davanın reddine karar verilmiş bu karara karşı da davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur başvuruya konu yasa hükmünün uyuşmazliğa tatbi̇k edi̇li̇p edi̇lmeyeceği̇ hususunun değerlendi̇ri̇lmesi̇ sayılı yasanın maddesi ile sayılı i̇mar kanununa eklenen geçici madde hükümleri ile ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapılar için yapıların sahiplerine yapı kayıt belgesi alma olanağı getirilmiştir söz konusu maddenin fıkrasında ise yapı kayıt belgesini alınan yapılar hakkında daha önce idarelerce sayılı yasanın maddesi uyarınca alınan imara aykırı yapıların yıkımına dair kararlar ile yine aynı yasanın maddesi uyarınca ve sonradan ilave olunan sayılı yasa uyarınca imara aykırı yapılar için ilgililer adına kesilen idari para cezalarından tahsil edilemeyenlerin iptal edileceği kurala bağlanmıştır anılan yasa hükümlerinin uygulanması kapsamında yapı kayıt belgesi alan kişilerce ilgili idarelere müracaat edilip daha önce tesis edilen yıkım ve para cezasının iptali yönünde işlem tesis edilmesi talep edilmiş olup bunun üzerine idarelerce yıkım ve para cezalarının iptal edilmesi durumunda ise dairemizin muhtelif esas ve karar numaralı diğer dosyalarında dava konusuz kaldığı için mahkeme kararının kaldırılmasına dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönünde kararlar verilmiştir i̇şbu dava dosyasında da dairemizce önce tarihinde davacıya yapı kayıt belgesi müracaatı yapması için dosyanın bekletilmesine karar verilmiş bu karar üzerine davacı tarafından uyuşmazlık konusu ruhsata aykırı yapı için yapı kayıt belgesi alınmış ve anılan yasa maddesinin tatbiki için idareye müracaat edilmiştir i̇darece bu müracaat üzerine gün ve sayılı encümen kararı alınmış kararın içeriğinde de tarih ve esas sayısı karar sayısı sayılı encümen karan ile verilen tllik para cezasının tllik kısmının ilgilisi tarafından ödendiği geriye kalan tllik kısmının tahsil edilemediği sayılı i̇mar kanununun geçici maddesinin paragrafındaki yapı kayıt belgesi verilen yapılan ile ilgili bu kanun uyarınca yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezaları iptal edilir hükmü uyarınca tarih ve sayılı encümen kararı ile alınan yıkım kararının ve tahsil edilemeyen tllik para cezasının iptaline karar verildi ibarelerine yer verilmek suretiyle yapı hakkında tesis edilen yıkım işlemi ile para cezasının ödenen kısmının iptal edilmesi fakat para cezasının tahsil edilen ödenen tllik kısmının iptal edilmemesi yönünde karar alınmıştır söz konusu encümen kararının dairemize ibraz edilmesi üzerine dairemizdeki diğer dosyalardan farklı olarak işbu dava dosyasında dava konusu idari para cezasının tllik kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığına kararı verilememiş bu kısım hakkında işin esasına girilerek farklı bir hüküm kurulması söz konusu olmuştur i̇şbu nedenle yukarıda yer verilen yasa hükmündeki tahsil edilemeyen ibaresinin bakılan davada tatbik edilecek hatta verilecek hükmün neticesini değiştirecek bir hukuk kuralı niteliğinde olduğu bu nedenle söz konusu yasal düzenlemenin anayasanın maddesi uyarınca başvuruya konu edilebilecek mahiyette bulunduğu sonucuna varılmıştır anayasaya aykirilik sorunu anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittirdevlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükümlerine yer verilmek suretiyle anayasal eşitlik ilkesi kural altına alınmıştır söz konusu eşitlik ilkesi devletin her türlü işleminde olduğu gibi yasama işlemi mahiyetindeki yasalar açısından da geçerli olup yasama organınca çıkarılan yasaların aynı veya benzer durumda olanlar için eşit hak ve yükümlülükler getirmesi aynı şekilde işlem yapılması sonucu doğurması anlamına gelmektedir aksi bir tutumla eşitlik ilkesinden sapma anlamına gelecek şekilde aynıbenzer durumda olan bazı kişi ve olaylar için farklı işlem tesisi sonucunu doğuracak yasal düzenlemelerin yapılmaması gerekmekte olup istisnaen belli kişi ve olaylar arasında ayrım yapılmasını gerektirecek şekilde yasal düzenleme yapılmasının icap ettiği durumlarda da bunun mutlaka kamu yararı amacına yönelik olması ve belirli ve makul bir gerekçeye dayandırılması zorunludur somut olaya bakıldığında iptali istenilen yasal düzenleme ibare ile yasakoyucu aynı durumda olup imara aykırı yapıları nedeniyle yapı kayıt belgesi alan ve idareye müracaat eden şahıslar hakkında önceden tesis edilen idari para cezalarının akıbeti bakımından önemli bir ayrım yapmış bulunmaktadır buna göre davalı idarece önceden tahsil edilemeyen idari para cezaları yapı kayıt belgesi alınması sonucunda iptal edilmekte iken tahsil edilmişödenmiş bulunan idari para cezalarının iptal edilmesi ve dolayısıyla ilgilisine iade edilmesi anılan yasal düzenleme uyarınca mümkün bulunmamaktadır bu durum ise aynı konumda olan kişiler bakımından eşitlik ilkesine aykırılık teşkil edecek şekilde farklı uygulama yapılmasına neden olmaktadıresas sayısı karar sayısı şöyle ki imara aykırı yapısı nedeniyle daha önce idari para cezası kesilen bir kişi yasanın belirlediği süre içerisinde bu para cezasını yatırmış ise başka bir ifade ile vadesinde kamu borcunu ödemiş ise veya idarece ilgili kişiye yönelik tahsilat işlemleri yapılmış ise bu kişi sonradan sayılı yasa uyarınca yapı kayıt belgesi aldığında daha önce kesilen idari para cezası başvuruya konu yasal düzenleme nedeniyle iptal edilememekte ve kişiye ödediği para cezasının tutarı da iade edilememektedir hâlbuki aynı durumda yine imara aykırı bir yapı yapan başka kişi kendisine tebliğ edilen yasal süresi içinde para cezasını ödemediği veya idarelerin farklı uygulamaları nedeniyle idarece tahsilat aşamasına geçilmediği takdirde isş yine yapı kayıt belgesi almakta ve ilaveten tahsil edilemeyen idari para cezası da iptal edilmekte ve kişi kamu borcu yükünden kurtulmaktadır şu hâlde devlete ve hukuka güvenerek vadesinde idari para cezasını ödeyen kişi anılan yasal düzenleme karşısında aynı konum ve durumda olan ve yine üstelik vadesinde idari para cezasını da ödemeyen diğer kişilere göre dezavantajlı bir duruma düşmektedir i̇şte bu durum aynıbenzer konumda olan kişiler arasında anayasal eşitlik ilkesine açık aykırılık teşkil etmektedir sonuç anayasanın maddesi uyarınca işbu davada tatbik edilme durumunda olan tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren tarih ve sayılı yasanın maddesi ile sayılı i̇mar kanununa eklenen geçici maddenin fıkrasında yer alan yapı kayıt belgesi verilen yapılarla ilgili bu kanun ve sayılı kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezaları iptal edilir düzenlemesindeki tahsil edilemeyen ibaresinin anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaatiyle söz konusu düzenlemenin ibarenin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına sayılı yasanın maddesi uyarınca işbu kararımızın aslı ile birlikte görüşme tutanağı dava dilekçesi savunma dilekçesi ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasanın maddesi uyarınca işbu davanın görüm ve çözümünün anayasa mahkemesince bu hususta bir karar verilinceye kadar ve azami olarak başvurunun anayasa mahkemesinin kayıtlarına girdiği tarihten itibaren ay süre ile bekletilmesine kararın bilgi amacıyla davanın taraflarına tebliğine tarihinde oyçokluğuyla karar verildi
1,142
esas sayısı karar sayısı mahkememizin esas sayılı dosyasının yargılama sırasında somut olayda uygulama yeri bulunduğu düşünülen sayılı khknın maddesinin türkiye cumhuriyeti anayasasına aykırı olduğu düşünülerek anayasanın maddesi gereğince itiraz yoluyla yüksek mahkemenize iptal başvurusunun yapılması gerekmiştir dava konusu uyuşmazlık davalının markasını kullanmaması nedeniyle iptali ve sicilden terkini taleplerine ilişkin olup sayılı khknın maddesinde iptal yaptırımı ile düzenlenen kullanmama halinin davacının özünde bir mülkiyet hakkı olan marka hakkı ihlal edileceğinden sayılı khknin maddesi somut olayda uygulama yeri bulunan bir yasa hükmü olup bu nedenle itiraz yoluyla başvuruda iptali istenen yasa hükmünün somut olayda uygulanma ihtimali bulunması gerektiğine dair şekli şartın gerçekleştiği düşünülmüştür somut olayda uygulama yeri bulunduğu ve anayasa ya aykırı olduğu düşünülen yasa hükmü sayılı khknin maddesi olup madde başlığı markanın kullanılması olup madde hükmü markanın tescil tarihinden itibaren yıl içinde haklı bir neden olmadan kullanılmaması veya bu kullanıma yıllık bir süre için kesintisiz ara verilmesi halinde marka iptal edilir aşağıda belirtilen durumlar markayı kullanma kabul edilir tescilli markanın ayırt edici karakterini değiştirmeden markanın farklı unsurlarla kullanılması markanın yalnız ihracat amacıyla mal ya da ambalajlarında kullanılması markanın marka sahibinin izni ile kullanılması markayı taşıyan malın ithalatı şeklindedir markanın kullanılmamasının bir hukuki yaptırıma bağlanması doğru ve gereklidir markanın kullanılmaması gerek uluslararası düzenlemelerde gerek ab mevzuatında gerekse birlik ülkeleri mevzuatında bir iptal sebebi olarak düzenlenmektedir türkiyenin de taraf olduğu trips anlaşmasının ticaretle bağlantılı fikri mülkiyet hakları anlaşması maddesine göre markanın kullanılmamasının yaptırımı iptaldir buna göre kullanılmayan marka ancak yıllık minimum süre geçtikten sonra iptal edilebilir ab marka direktifinin ec maddesinde ve topluluk marka tüzüğünün maddesinde de markanın kullanılmamasının yaptırımı iptaldir aynı şekilde i̇ngiltere markalar kanununun maddesinde alman markalar kanununun maddesinde i̇talyan marka kanununun maddesinde ve fransız fikri mülkiyet kanununun maddesinde de kullanmama hali birer iptal sebebi olarak düzenlenmiştir davalının yapılan yargılama sonucu özünde bir mülkiyet hakkı olan marka hakkı hukuka aykırı bir şekilde ortadan kaldırılabilecektir bu durum hukuki i̇şlem güvenliği ve kazanılmış hakların korunması yönünden türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesindeki hukuk devleti ilkesi ile marka hakkı soyut bir mülkiyet hakkı olduğundanesas sayısı karar sayısı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesindeki mülkiyet hakkının korunması hükümlerine aykırıdır türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz hükmü düzenlenmektedir türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde de türkiye büyük millet meclisinin bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkartma yetkisi verebileceği ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın kısmının ve bölümlerinde yer alan temel hakların kişi hakları ve ödevleri ile bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararnameler ile düzenlenemeyeceği belirtilmiştir markanın kullanılmamasının kanun hükmünde kararname ile yaptırımının iptal olarak öngörülmesi anayasada temel haklar olarak düzenlenen kişinin mülkiyet hakkına müdahale niteliğinde olup kanun ile düzenlenmesi gerekeceğinden hukuk devleti ilkesine aykırılık ve mülkiyet hakkı ihlali söz konusu olacağından tescilli bir markanın kullanılmamasının yaptırımının sayılı khk de iptal biçiminde düzenlenmiş oluşu takdir sınırlarını aşarak anayasaya aykırılık hali meydana getirmektedir bu nedenle yüksek mahkemenizce yapılacak inceleme yerindelik denetimi değildir nihayet sayılı khknın maddesi gereğince kullanılmayan marka iptali edildiğinden marka sahibinin mülkiyet hakkına sınırlama getirilmekte olup özünde bir mülkiyet hakkı olan marka hakkı ancak yasa ile sınırlanabilecek iken türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesine aykırı şekilde kanun hükmünde kararname ile marka hakkının sınırlanması türkiye cumhuriyeti anayasasına aykırı olup bu nedenle dahi anılan khknın maddesinin iptali gereklidir yukarıda açıklanan nedenler ile türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi ile sayılı yasanın maddesi gereğince sayılı markaların korunması hakkına kanun hükmünde kararnamenin maddesinin iptali konusunda yüksek mahkemenizin takdir ve gereği arz olunur
567
esas sayısı karar sayısı ankara asliye ceza mahkemesinin esas sayılı dava dosyası kapsamında yerine getirilen kovuşturma işlemleri dahilinde günlü celsede anayasa mahkemesine başvuru dosyasının hazırlanmasına bu itibarla mahkememizce yukarıda yer bulan gerekçeye ek olarak katılan çocuk vekilinin yine yukarıda yer bulan açıklamalarına yer verilmesine keza tüm bu kapsamda tcknun düzenlemesinin anayasanın ve düzenlemelerinin yanı sıra ve düzenlemelerine aykırı içerikte olduğunun belirtilmesine başvuru dosyasına değinilen ara kararının gerekçeli biçimiyle eklenmesine ayrıca dava dosyasından iddianame örneği ve duruşma zabıtlarının yanı sıra tüm tıbbi rapor ve diğer evrak örnekleri ile yazışma yanıtlarından örneklerin de eklenmesi yöntemine gidilmesine başvuru dosyasının dizi pusulası oluşturularak belirtilen koşullarda anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine içeriğindeki ara kararına ulaşılmıştır yukarıda değinilen ara kararının gerekçesi aynı duruşma dahilinde anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararı kapsamında tcknun düzenlemesindeki rızanın hukuka uygunluk sebebi olarak değerlendirilemeyeceği belirtilmekle şikayet hakkının kime ait olduğu konusunda belirsizliklerin de bulunmadığı açıklanmış ve bu sınırlamada anayasanın maddesine aykırılıktan bahsedilemeyeceği sonuç itibariyle hükme bağlanmıştır belirtilen kararda anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesi yönünden de aynı sonuca ulaşılmıştır ancak ilgi kurulan karar tarihinden bugüne değin yıldan fazla sürenin geçtiği sabittir ayrıca ilgi kurulan kararda anayasanın maddesinde düzenlenen temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılması ilkesi ile yine anayasanın maddesinde düzenlenen hak arama hürriyeti bir diğer deyişle adil yargılanma hakkı tartışma konusu edilmemiştir tcknun düzenlemesinde yer bulan şikayete bağlı eylemin doğası ve oluşum koşullarında diğer şikayete bağlı eylemlerden farklı olarak sanığın özne sıfatıyla katılım ve varlığı tek başına yeterli görülemez belirtilen yasa maddesindeki rızai cinsel ilişki sanık yönünden suç olarak tanımlanmış ise de eyleme dair davranışlar bütünlüğüne sanığın yanı sıra mağdur katılan çocuk şahsın da katılım gösterdiği kuşkudan açık uzaklıktadır dolayısıyla da aşamalar itibariyle mağdur katılan çocuk yönünden temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılmaması ilkesinin ihlal edilmeyeceğine ilgili yasal düzenleme tcknun düzenlemesi güvence getirmekten yoksundur bu yoksunluk sanık yönünden adil yargılanma hakkının ihlali sonucuna yol açabilecek niteliktedir diğer şikayete bağlı eylemlerden örnek vermek gerekirse hakaret eylemi için suçun oluşumu koşullarında salt sanığın söz veya davranış biçimi yeterli görülmüştür ve mağdur şahsın katılımı eylemin maddi unsurlarından bağımsız sonuçta değerlendirilmekle tcknun düzenlemesinde ‘haksızfiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret öngörülen davranışlar kategorisinde yer almıştır bu noktada hakaret eylemlerinde şikayet hakkının kötüye kullanılma olasılığı yasal çerçevede gözetilmiş ve sanığın adil yargılanma hakkı güvenceye bağlanmıştır fakat tcknun düzenlemesi için benzeri bir yasal güvence tcknun genel bütünlüğü kapsamında söz konusu değildir biçimiyle öncelikle yer bulmuştur keza aynı duruşmada katılan çocuk vekili söz alarak türkiye cumhuriyetinin tarihli olayları ve tarihinde birleşmiş milletler genel kurulunda kabulesas sayısı karar sayısı edilen çocuk haklarına dair sözleşmenin maddesinde ‘taraf devletler çocuğu her türlü cinsel sömürgeye ve cinsel suistimale karşı koruma güvencesi verirler maddesinin anayasa normlarına göre kanun değerinde olduğu anayasanın maddesinde düzenlenen çocuklara pozitif ayrımcılık maddesinde düzenlenen ailenin korunması ve çocuk hakları ve maddesinde düzenlenen kişinin dokunulmazlığı maddi ve manevi varlığına tcknun maddesinde yaşlarında çocuğun rızasıyla cinsel ilişkiye girilmenin şikayete bağlı bir suç sayılması gerek uluslararası sözleşmelere gerekse yukarıda belirttiğimiz anayasanın maddelerine açıkça aykırılık teşkil ettiği bu nedenle anılan maddenin iptali için anayasa mahkemesine gidilmesini talep ederiz içeriğinde gerekçe kapsamında değerlendirilebilecek nitelikte ek açıklamalarda bulunmuş konumdadır yukarıda değinilen gerekçe bütünlüğü temel alınmakla keza ilgi kurulan biçimiyle tcknun düzenlemesinin anayasanın değinilen maddelerine aykırı içerik gösterdiği sonuç düşüncesinde dava dosyasının reesen anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesi gerekmiştir
527
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇raz gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir elektrik üretim aş genel müdürlüğü maden sahaları daire başkanlığında tekniker olarak görev yapmakta iken isteği üzerine emekliye ayrılan ve sayılı kanuna tabi yıllık hizmetinin yıla kadarki kısmı için emekli ikramiyesi ödenen davacı tarafından yıllık hizmetinin kalan yıllık kısmı için de tarafına emekli ikramiyesi ödenmesi istemiyle yapmış olduğu tarihli başvurusunun reddine ilişkin tarih ve sayılı işlemin iptali istemiyle sosyal güvenlik kurumu başkanlığına karşı açılan davada davacının anayasaya aykırılık iddiasında bulunması üzerine uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak olan sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununun maddesinin fıkrasında yer alan verilecek emeklilik ikramiyesinin hesabında fiili hizmet yılından fazla süreler dikkate alınmaz hükmündeki ibarenin anayasaya aykırı olduğuna ilişkin iddia ciddi görülerek işin gereği düşünüldü anayasamızın maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu kanun önünde eşitlik başlıklı maddesinde ise herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu devlet organlarının ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda bulundukları kurala bağlanmıştır anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir diğer taraftan anayasa mahkemesi kararlarında vurgulandığı üzere eşitlik ilkesinin amacı hukuksal durumları aynı olanların kanunlarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanun karşısında ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir kanun önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi zedelenmiş olmaz dosyanın incelenmesinden davacının türkiye kömür i̇şletmeleri orta anadolu i̇şletmesinde tarihinde göreve başladığı son olarak elektrik üretim aş genel müdürlüğü maden sahaları daire başkanlığında tekniker olarak görev yapmakta iken tarihinde kendi isteği üzerine emekliye ayrıldığı davacının yıl ay gün fiili hizmeti yıl ay gün fiili hizmet zammı ay gün de borçlanma olmak üzere toplamda yıl tc emekli sandığına tabi hizmetinin bulunduğu davacıya yıllık hizmetinin sadece yıllık kısmı üzerinden tl emekli ikramiyesi ödemesi yapıldığı yıllık hizmetinin kalan yıllık kısmı için de tarafına emekli ikramiyesi ödenmesi istemiyle yapmış olduğuesas sayısı karar sayısı tarihli başvurusunun reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak olan sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununun maddesinin fıkrasında kamu görevlilerinin emeklilik ikramiyelerinin hesabında azami hizmet yılının dikkate alınacağı bu süreyi aşan hizmetin ikramiye miktarının hesabında dikkate alınmayacağı hükme bağlanmıştır i̇şçiler bakımından kıdem tazminatını düzenleyen sayılı kanunun maddesinde ise işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödeneceği kurala bağlanmıştır ancak anılan maddede işçiler için ödenecek kıdem tazminatının hesaplanmasında süre bakımından herhangi bir sınırlama bulunmamaktadır örneğin iş sözleşmesi uyarınca yıl boyunca hizmet görmüş bir işçiye çalışmış olduğu her yıl için günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenecektir kıdem tazminatının hesaplanmasında herhangi bir süre sınırlamasının bulunmamasına karşılık sayılı kanuna tabi görev yapmış kişilerin emekli ikramiyesinin hesaplanmasında yıllık süre sınırlamasına gidilmiş olması ise anayasanın ve maddelerinde yer alan hukuk devleti ile eşitlik ilkesine aykırılık arz etmektedir nitekim sayılı sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmetlerin birleştirilmesi hakkında kanunun maddesinin fıkrasında son defa tc emekli sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve kendilerine bu kanunun maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara tc emekli sandığına tabi daire kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen sürelerinin toplamı üzerinden sayılı tc emekli sandığı kanunu hükümlerine göre emekli ikramiyesi ödenir hükmü yer almakta iken anılan kanunun maddesinin fıkrasında yer alan son defa tc emekli sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve ibaresi anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararıyla farklı sosyal güvenlik kurumlarındaki hizmet süreleri birleştirilerek emekli olanlara aylık bağlandığı halde son defa bağlı olunan sosyal güvenlik kurumuna göre ayırım yapılarak emekli sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılmayanlara sayılı kanuna tabi çalışma süreleri için emekli ikramiyesi ödenmemesinin anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesi ile maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmiştir açıklanan nedenlerle mahkememizce bakılmakta olan davada uygulanması gereken sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununun maddesinin fıkrasında yer alan verilecek emeklilik ikramiyesinin hesabında fiili hizmet yılından fazla süreler dikkate alınmaz ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine ulaşıldığından anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddeleri uyarınca söz konusu ibarenin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına tarihinde karar verildi
781
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinde konunun analizi ve i̇ptal gerekçeleri başlığı altında önce iptali istenilen yasanın getirdiklerini tüm kapsamıyla daha aydınlık biçimde değerlendirmek için hukukun ve anayasanın konuya ilişkin ilke ve hükümlerini belirleyerek incelemenin öncelik taşıdığına değinilip radyo ve televizyonun yönlendirici etkileyici düşünce ve kanı oluşumunu sağlayan kitle iletişim aracı oldukları bu önemli nitelik ve işlevleri ve özgürlükçü demokratik düzende bir temel hak ve özgürlük olarak diğer hak ve özgürlüklerin kaynağını oluşturan düşünce ve kanaat özgürlüğünü akından ilgilendirdiği görüşü belirtildikten ve düşünce özgürlüğünün yok dilmesiyle anayasada yer alan öbür hak ve özgürlüklerin dayanaksız alacağına işlemez ve kullanılmaz duruma düşeceğine ilişkin yazılardan alıntılar verildikten sonra anayasanın temel haklar ve ödevleri kapsayan i̇kinci kısımının ve maddesinin gerekçeleri üzerinde durulmuş üşünce ve kanaat özgürlüğünün düşüncenin kanaatın ve kamuoyunun serbestçe oluşumunu ancak yansızlıkla sağlayabileceği batıdan örnekler ilgili kimi yayınlardan aktarmalarla ve anayasanın maddesinin radyo ve televizyon istasyonunun özel sektör eliyle kurulamayacağını konuyu yansız bir kamu tüzel kişiliği yapısıyla devlet tekeline verdiği öngörüldüğü ileri sürülerek anlatılmış ilgili sözcüklerin kavram ve anlamları açıklanarak yabancı hukukçuların bağımsızlık ve radyo özgürlüğü tanımlan yineledikten sonra savlar özetle söyle sıralanmıştır bir radyo ve televizyon kurumu yalnızca yapımla ilgili stüdyolardan ibaret değildir anayasa programların her türlü müdahaleden uzak ortamda yayınını esas almaktadır yayın stüdyo çıkışını radyo televizyon alıcılarına ulaştıracak biçimde getiren verici ve antenlerden oluşan teknik tesisler aracılığıyla gerçekleştirilir zoraki ve siyasal çabalarla anayasanın maddesindeki radyo ve televizyon istasyonları terimini stüdyo ve verici gibi öğelere ayırıp yalnızca stüdyoları tarafsız bir kamu tüzelkişiliği olarak düzenlemeyi benimsemek fakat stüdyoları işlevsel kılan vericileri ptt gibi merkezî yönetimin hiyerarşik düzeni içindeki bir kuruma bağlamaya çalışarak anayasanın amacına ters biçimde uygulamalara girmek teknik olguları gözardı etmektir anayasa hükümlerini ekonomik tasarruf gerekçesiyle hafife almak hukuk devleti anlayışıyla bağdaşmaz vericileri yöneten ekip ile stüdyo çıkışını sağlayan ana kumanda ekibi yayının teknik ve estetiği için sürekli işbirliği yapmak zorundadırlar bu kadar içice kurulan hizmeti ikiye ayırarak iki ayrı otoriteye bağlamak hizmeti ağır biçimde aksatacağı gibi basit arızaların kamuoyunda kuşku yaratmasına neden olabilecektir kaldıki arıza durumlarında spiker gelinceye kadar vericilerden yapılan yayının malzemelerini kapsayan yedek stüdyo vericilerde bulunur geçmiş deneyimler göstermiştir ki radyo ve televizyonun yansız kullanılmaması ya da kamuoyunda bu konuda güven yaratılmaması demokrasinin sağlıklı gelişmesini engellemekte bunalımlara yol açmaktadır anayasanın maddesinin birinci fıkrasında öngörülen radyo ve televizyon istasyonlarının idaresinden söz edebilmek için bu idarenin istasyonlara sahip olması gerekir ki istasyonların yönetimi denetimi geliştirilmesi ve yeni tekniklerle donatılması olanağı bulunabilsin i̇şleyişine kumanda edilmeyen istasyonların yönetimi söz konusu olamaz i̇stasyonlardaki belli kanalın tahsisine sahip olmak istasyonların yönetimi sayılamaz yönetim tümü üzerinde yetkili olmakla sağlanır maddenin ikinci fıkrasında öngörülen yayın daesas sayısı karar sayısı idarenin yalnızca stüdyo görevi yapmayacağını açıklar yayın yapmak görevi bir zorunluluk olduğundan idarelerin işlevleri stüdyo görevi olarak sınırlandırılamaz anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında birinci fıkrasında radyo televizyon istasyonlarının tarafsız bir kamu tüzelkişiliği olarak tanımla an idarelerinin kısaca kurum olarak adlandırılması kamu kurumlarının tüzelkişiliğe sahip bulunma ve kamu hizmeti görme özellikleriyle kamu idareleri ile kamu kurumlan arasındaki farkı bu da kamu kurumunun elli bir hizmeti görmek üzere tüzelkişilik kazandırılarak amacına ulaşması in emrine belli bir mamelek verilen bir kamu idaresi olduğunu ortaya koy laktadır böylece kurum sözcüğü yönetim kadroları istasyonları ve im teknik dayanaklarıyla kendi kendine ve yansız işleyen bir örgütü anlata ağından trt kurumu yalnızca stüdyo görevi yapan bir idare niteliğinde örülemez kaldıki yukarda değinildiği gibi trt verici istasyonlarının gerektiğinde ve zorunlu durumlarda stüdyo görevi yaptığı gerçeği trt kurumunun iç işleyişi incelenince saptanacaktır anayasanın maddesinin amaçladığı radyo televizyon istasyonlarının idaresi salt stüdyo iaresi değil programı stüdyoları yayımları teknik aygıtları ses ve görüntüyü alıcıya ulaştıracak organizasyon yani kurumdur anayasakoyucu yalnızca stüdyo görevini arasa idi böyle bir görevi zaten öngören anayasanın ve maddelerine gerek duymazdı madde tüm trt hizmetlerini bir bütün olarak düşünmüş ve kurumlaştırılmasını öngörmüştür ki bu da sayılı yasa ile kurulan türkiye radyo televizyon kurumu trtdur kurumun özel yasasındaki yapısı organları ve işlevleri özetilirse stüdyosu ile istasyonunu birbirinden ayrı düşünmek anayasanın maddesi karşısında olanaksızdır anayasanın maddesinin genel seçimlerden önce atanmasını istediği üç bağımsız bakandan biri ulaştırma bakanıdır bakanların bir si asal parti üyesi ve elemanların yanlı olmasının demokratik rejimin işleyişinde ortaya çıkaracağı sonuçlar yönünden öngörülen bu durum karşısında vericilerin ulaştırma bakanlığına bağlı bir kuruluş olan pttye evri anayasanın maddesindeki tarafsızlık ilkesine aykırıdır sayılı yasa radyo ve televizyon verici istasyonlarının program linklerinin planlanması projelendirilmesi kurulması yenilenmesi işletilmesi görev ve yetkilerini pttye devretmekle radyo ve televizyon istasyonlarının yönetimi bundan böyle pttye geçmiş olacağı gibi ptt ihtiyacı olan yayın şebekelerini trt ye tahsis ettikten sonra arta kalan ya da yeni en oluşturacağı yayın şebekelerini yayın amacıyla kendisi kullanabileceğinden gerçek ve tüzelkişilerle kamu kurum ve kuruluşlarına kiralayabilecek kullandırabilecek ve bunların radyo ve televizyon programlan ile yayın saatleri üzerinde dilediğince tasarrufta bulunabilecek böylece radyo ve televizyon hizmetleri yansız olmayan doğrudan doğruya siyasal iktidarın buyruğundaki kuruluş eliyle yürütülecek ayrıca trt kurumu dışında özel kesim de bu istasyonları kullanarak yayın yapabileceğinden radyo ve televizyon hizmetleri de özelleşmiş olacaktır i̇ptali istenilen yasanın asıl ve saklı tutulmaya çalışılan amacı özelleştirme ve siyasal iktidarın dilediğince tasarruf etmesini sağlamaktır yasanın gerekçesi olarak gösterilenler tümüyle yüzeysel ve gerçekleri yansıtmayan hususlardır genel gerekçede her iki kuruluşun ayrı ayrı yapıp harcamalarda bulunduğu söylenen çalışmalar görev ve hizmet ayrılığının sonucu olarak doğan işlerdir günümüzde ptt mektup haberleşmesi trt ise bir noktaya kurduğu televizyon istasyonu ile olabildiğince geniş bir alana yayın yapmaktadır sistemler için ptt ve trt binalarının yanyana olması nedeniyle alt yapıda ikileme savı trtnin çok hatlı ve geniş alanlara sahip olması zorunluluğuyla yol su elektriğin ortak kullanılması ve trtnin anaverici istasyonuna pttnin radyolinklerinin konularak azami tasarruf sağlaması karşısında gerçeği yansıtmaktadıresas sayısı karar sayısı batı almanya ve birçok avrupa ülkelerinde radyo ve televizyon istasyonlarının ptt tarafından işletilmesi savı da avrupa yayın birliğinden alınan ve ülkeden ancak sında durumun böyle olduğunu gösteren bilgi karşısında geçersiz kalmaktadır bunlar da işi başından beri pttye vermiş ve pttnin posta telgraf yükünü alarak telekomünikasyon genel müdürlüğü oluşturulmuş ülkelerdir bu durumuyla trt ve vericilerinin pttye bağlanması tam anlamıyla geriye gidiştir yasanın maddesinin anayasaya aykırılığı yasanın bu maddesi radyo ve televizyon istasyonlarının pttye devrini öngörmektedir anayasanın maddesine aykırılık toplumun düşünce ve kanaatlerini doğrudan yönlendiren büyük kitle iletişim aracının siyasal iktidarın buyruğunda yansız olmadığı açıkça bilinen bir kuruluşun emrine verilmesi düşünce ve kanaat özgürlüğünü yok edecek ve tehlikeye sokacak boyutta bir düzenlemedir bu nedenle ve daha önce belirtilen durumlar karşısında yasanın maddesi anayasa nın maddesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık radyo ve televizyon istasyonlarıyla bunların yönetimini yansız olmayan siyasal iktidarın müdahalelerine açık bir kuruluşa bırakmak hizmetlerin gereğiyle yerine getirilmesini engelleyip tehlikeye sokan bir husustur önceki nedenlerle birlikte bu nedenle yasanın maddesi düşünce ve kanaat özgürlüğü kapsamındaki haber ya da fikir alıp vermede resmî makamların müdahalesini yasaklayan anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık hukukta anten hakkı olarak adlandırılan basın dışı kitle haberleşme araçlarından yararlanma hakkı farklı fikir ve kanaatlerin tarafsız bir organın yönetimindeki araçlarla açıklanmasına olanak tanırken radyo ve televizyon istasyonlarının yönetimini yansız olmayan siyasal iktidarın doğrudan buyruğu altındaki bir kuruluşa vererek objektif haber alma ve kamuoyunun serbestçe oluşumunu engellemek anayasanın maddesinin yukarda tanıdığı olanağa uymayan bir düzenlemedir anayasanın maddesine aykırılık aa maddenin birinci fıkrasına aykırılık tarafsız yönetimi radyo ve televizyon istasyonlarından ayrı ve bağımsız olarak düşünmek olanaksızken önceki bölümlerde anlatılan biçimde bağımlı bir kuruluşun yönetimine bırakmak anayasanın maddesinin birinci fıkrasına aykırıdır bb anayasanın maddesinin i̇kinci fıkrasına aykırılıkesas sayısı karar sayısı ses ve görüntü olarak yapılan radyo ve televizyon mesajlarının verildiği yerden alıcıya ulaşmasına kadar tüm aşamaları kapsayan yayını gerçekleştirmekle görevli yansız kamu kurumunun yalnız stüdyo ile görevli duruma getiren anayasanın maddesinde öngörülen nitelikleri taşımayan yansız olmayan pttye yetki veren düzenleme anayasanın maddesinin ikinci fıkrasına aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık herkese düşünce ve kanaat özgürlüğünü sağlamayı amaçlamış özgürlükçü demokratik sistemde düşünceler görüşler politikalar arasında ayırım yapmak ve bunlar karşısında tarafsız kalmayarak ayrıcalık yaratmak eşitlik ilkesine aykırı olduğundan radyo ve televizyon istasyonlarıyla bunların yönetiminin yansız olmayan bir kuruluşa terk edilmesi değişik düşüncelerle sahiplerine farklı davranma tehlikesini getireceğinden iptali istenen madde anayasanın kanun önünde eşitlik başlıklı maddesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesindeki temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması koşullarının maddesinde düşünce ve kanaat özgürlüğünü maddesinde de kamu tüzelkişilerinin elindeki basın dışı kitle haberleşme araçlarından yararlanma hakkı düzenlenirken uyulması gerekli ilkeler açıklıkla belirtilmiştir oysa iptali istenilen madde haklan ve özgürlükleri demokratik toplum düzeni ile bağdaşmayacak biçimde kısıtlama getirerek anayasanın maddesine aykırılık oluşturmuştur anayasanın maddesine aykırılık dava konusu yasanın maddesi anayasanın öngördüğü çok önemli temel hak ve özgürlükleri kısıtlayabilecek ve yok edilmesine neden olabilecek niteliğiyle devletin amaç ve görevlerine ters düşen bir düzenlemedir anayasanın maddesine aykırılık yasanın maddesinin yukarda açıklanan niteliği kamuoyunun serbestçe oluşumunu engelleyebilecek toplumun huzurunu bozabilecek böylece anayasanın maddesinin öngördüğü millî dayanışma adalet anlayışı ve insan haklarına saygıdan uzak durumunu göstermektedir anayasanın başlangıç bölümüne aykırılık yasanın maddesi anayasanın ve maddelerinde belirtilen temel hak ve özgürlükler ile bu özgürlüklerin gerçekleşmesini sağlayacak bir kurumun oluşturulması konusundaki gerekli düzenlemeyi öngören anayasanın maddesindeki niteliklere uygun bir yapı getirmediğinden başlangıç kısmının sekizinci paragrafına aykırıdır yasanın i̇kinci maddesinin anayasaya aykırılığı yasanın bu maddesinin birinci fıkrasında pttnin programlarının adedi kadar trtye radyo ve televizyon şebekesi ayıracağı ikinci fıkrasında da pttnin bu şebekeler üzerinde tasarrufta bulunamayacağı öngörülmüştüresas sayısı karar sayısı tahsis sözcüğünden trt programlarının ptt tarafından yayınlanması zorunluluğu ile trtnin yayın şebekeleri üzerinde bir yetkisi bulunmadığı yalnızca stüdyo göreviyle yükümlü olduğu anlaşılmaktadır trtye ayrılanlarla yeniden oluşturacağı yayın şebekelerini de ptt yönetecektir i̇kinci fıkrayla pttnin yetkileri sınırlanarak belirlenirken anayasaya aykırılık oluşmaması düşüncesini ve gereğini kamuoyundan saklamak için hile şeriye yapılarak ptt dolaylı ve örtülü biçimde yetkilendirilmiştir fıkranın karşıt anlamlarla getirdiği sonuç tahsis dışı şebekeleri pttnin kendisinin kullanabilmesi gerçek ve tüzelkişilerle kamu kurum ve kuruluşlarına kiralayabilmesi bu şebekelerdeki program ve yayın saatleri üzerinde dilediği tasarrufta bulunabilmesi bu yolla radyo ve televizyon istasyonlarıyla hizmetlerinin eline bırakıldığı pttnin stüdyo göreviyle birlikte konuya ilişkin her türlü hizmeti yürütebilmesidir böylece trt hizmetleri çok geniş bir alanda yansız olmayan bir kuruluş durumunda bulunan pttye devredilmekle doğrudan doğruya siyasal iktidarın eline geçmekte onun buyruğuna girmektedir bu durumda yalnız ptt değil kiralama yoluyla yerli yabancı özel sektör de radyo televizyon yayını yapabileceğinden yayınlar özelleştirilmiş ya da yabancılaştırılmış olacak pttnin gündemde bulunan özelleştirilmesi gerçekleşirse radyo televizyon istasyonlarıyla yayınlarının tümünün özel sektöre terk edilmesine bir engel kalmayacaktır yinelemekten kaçınılarak yasanın maddesi için belirtilen aykırılık nedenleri üzerinde aynen durulmamıştır ancak düzenlemeye egemen olup yasanın maddesi için öne sürülen hukuksal sakıncalar maddesiyle daha geniş biçimde yinelenmekte ve somutlaşmaktadır ayrıca hizmetlerin özelleştirilmesi esasını da getiren bu madde trt hizmetlerinin objektif ölçülere uygunluğu olanağını da kaldırmaktadır şimdi ve madde için açıklanan nedenlerle birlikte yasanın maddesi anayasanın başlangıç bölümüyle ve maddelerine aykırıdır yasanın maddesinin anayasaya aykırılığı trt kurumunun yalnızca stüdyo görevi yapacağını yineleyip doğrulayan bu madde daha önce genelde ileri sürülen ve özetle maddeyle ilgili nedenlerle anayasanın maddesine aykırıdır yasanın maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın kimi madde ve bentlerindeki ibareleri kimi bentlerini ve öbür yasaların bu yasaya aykırı hükümlerini kaldıran madde maddenin bendi ayrı tutulursa radyo ve televizyon istasyonlarının trt yasasıyla bağım ortadan kaldırdığından ve trt kurumunu yalnızca stüdyo görevi yapacak bir kuruluş biçimine dönüştürdüğünden yukarda madde için açıklanan nedenlerle birlikte anayasanın maddesine aykırıdır yasanın geçici maddesinin anayasaya aykırılığı trt kurumunun uydu ve istasyonlarıyla birçok taşınmazının pttye devrini öngören bu maddeyle trt tüm varlıklarının sahibi ve yöneticisi olmaktan çıkarılmaktadır bu yüzden ve madde için önce açıklanan nedenlerle birlikte yasanın maddeleri anayasanın maddesine aykırıdır yasanın geçici maddesinin anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı pttye devredilen tesislerde görevli ya da buralardaki hizmetlerle ilgili personelin de pttye devrini öngören bu maddeyle personel kurum değiştirmekte ve yeni bir kurumda görev almakta ayrıca durumlarına uygun görev unvanlarına intibak ettirileceklerinden kadro unvanlarında değişiklik yapılacağı sonucuna varılmaktadır ptt ile trtde ödenen fazla çalışma yıllık ikramiye ve yan ödemelerde oldukça önemli farklar vardır trt personeli özlük haklan ve sağlanan olanaklar yönünden ptt personelinden daha avantajlı durumdadır personelin yeni kuruma yeni koşullarla geçirilmesi ve unvanlarında değişiklik yapılması bir atama işlemi niteliğindedir personele bu konularda bir seçenek tanımayan bu olanağı yalnız kurumlara bırakarak personelin iradesini dışlayan düzenlemenin uygulamasına başlanmıştır anayasanın maddesine aykırılık atama personelin atanma isteminin kamu kuruluşunca kabul edilmesini ve bu yolla idare hukukunun gerekli kıldığı öbür koşulların taraflarca yerine getirilmesiyle gerçekleşen bir işlem olup yasayla yapılacak bir işlem değildir bu nedenle dava konusu yasa maddesi atamanın değil yönteminin yasayla düzenleneceğini öngören anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık i̇dare hukukunda kamu personeli ve memur hukukunda istek dışı atamalar ve yer değiştirmeler genelde bir disiplin suçu nedeniyle verilen bir disiplin cezası anlamındadır yer değiştirmeyi gerektirecek bir disiplin suçu işlemeden bir personel farklı bir kadroya kendi isteği dışında atanamaz ve disiplin cezasını da ancak disiplin kurulları verirler disiplin cezasına koşut bir sonuç doğuran yasa maddesi kamu personeline bu güvenceleri tanıyan anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın ve maddelerine aykırılık yürütme organının görev ve yetkileri içinde bir işlem olan memur atanması ve naklini doğrudan yasa ile yapılmasına olanak veren yasa maddeleri anayasada yasama organının yetkilerini belirleyen ve ile yürütme organının yetkilerini belirleyen maddelerine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık trt kurumunda görevli olmakla bu kurumda çalışma konusunda bir hak kazanmış olan personelin buradan alınması hukukun temel i̇lkelerinden biri olan kazanılmış hak ilkesiyle bağdaşamaz i̇stek dışı nakil ve idare hukuku gereklerinden uzakta atama işlemi kamu hukukunun öngördüğü birçok noktada hukukun temel ilkelerine uymadığından yasa maddesi anayasanın hukuk devletinde herşeyin hukuka uygun yürümesini öngören maddesine aykırıdır geçici maddeyle pttye nakledilen personelin ücretleri bir süre dondurulmuştur aa anayasanın ve maddelerine aykırılıkesas sayısı karar sayısı ücret dondurulması kıdem tenzili anlamında bir işlemdir bu ise bir disiplin suçu nedeniyle verilebilecek ceza niteliğindedir ücretin dondurulmasını gerektiren bir husus bulunmadan yapılan uygulama anayasanın suç işlemeden ceza verilemeyeceğine ilişkin ve disiplin cezasını disiplin suçu işlemeye bağlı tutan maddesine aykırıdır bb anayasanın maddesine aykırılık kamu personeli statüsünü kazananların hukukun statüye tanıdığı haklardan yararlanmaları doğaldır suç işleme nedeniyle bu hakkını yitirmeyenin terfi hakkının elinden alınması hukuka uygun düşmez hukuk devletinde her tür işlemin hukuka uygun yürümesi gereği konusunda yasanın iptali istenen geçici maddesi bu nedenle de anayasanın maddesine aykırıdır cc anayasanın maddesine aykırılık kamu personeli statüsüne geçmiş bu statüyü kazanmış bir kamu personeli için hukukun tanıdığı unvan ile ücret yükselmesi onun temel hakkı niteliğindedir bu hakkı demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı biçimde ve öngörüldüğü amaç dışında sınırlayan yasa maddesi anayasanın maddesine aykırıdır dd anayasanın maddesine aykırılık anayasanın ücrette adalet ilkelerine aykırı olan dava konusu ikinci fıkra nesnel bir düzenleme gibi görünmekteyse de aslında trtden pttye geçecek personelin ücretlerini dondurma amacını gütmektedir hizmet farklılığından kaynaklanan ücret farkı trtde kimi kurumlardan ileri düzeydedir hizmetin özelliği nedeniyle sağlanan avantaj yasaya bir süre için dondurulmak istenerek pttde çalışanların ücretleri kendininkilere yetişinceye kadar trtden geçenlerin beklemesini zorunlu kılmaktadır hizmet ve emeğin karşılığı olan ücret yerine getirilen hizmetin özelliğinden doğduğuna ve bu hizmeti aynen yeni kurumda da yerine getireceklerine göre ücretlerinin dondurulmayıp hizmete bağlı olarak ilerlemesini ptt yöntemince takdir etmek hakkım kullanabilecekken eşdeğer hizmetlerle çalışandan ücretlerini yükseltme yerine dondurma uygulaması anayasa mahkemesinin günlü resmî gazetede yayımlanan sayılı kararında belirtilen eşitlik ilkesi gerekleriyle çelişmektedir trtden pttye geçirilmekle bu personelin özellik ve ayrılık gösteren durumlarına yerine getirdikleri hizmet aynı olduğundan son verilmiş olmaktadır hizmetten doğan ayrılığı yok sayarak ücretleri donduran yasa hükmü anayasanın çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli ücret edinme haklarım öngören maddesine aykırıdır ff anayasanın maddesine aykırılık yasanın yukarıda irdelenen hükmü belirtilen nedenlerle anayasanın yasa önünde eşitliği öngören maddesine aykırıdır açıklanan nedenlerle i̇ sayılı yasanın geçici ve geçici maddeleri iptal edilmelidir
2,461
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı sosyal sigortalar kurumu başkanlığı avukatı zeliha yılmaz tarafından davalı furkan kesik et ve besicilik üretim pazarlama ve i̇thalat i̇hracat limited şirketi aleyhine açılan rucu davası hakkında biga asliye i̇ş mahkemesince verilen tarih ve esas sayılı hükmün temyizen incelenmesi taraf avukatlarınca istenilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi davacı vekili iş kazası geçiren sigortalının sürekli iş göremez duruma düşmesi üzerine kendisine kurumca sürekli iş göremezlik geliri bağlanıp bağlanan gelirin peşin değerinin tahsili için daha önce davalı aleyhine rücu davası açıldığını davanın kabulüne ilişkin hükmün yargıtay denetiminden geçmek suretiyle kesinleştiğini ne ki daha sonra yürürlüğe giren kanun veya kararnamelerle yapılan katsayı değişiklikleri sonucu sigortalıya bağlanan gelirlerde artış meydana geldiğini öne sürmüş ve gelirlerdeki artışın peşin değerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş mahkemece istemin kabulüne karar verilmiştir davalı vekili savunma dilekçesinde davanın yasal dayanağını oluşturan sayılı sosyal sigortalar kanununun maddesi hükmüne göre bağlanan gelirlerde sonradan meydana gelen artışların istenemeyeceğini kurumun ancak bağlanan gelirin ilk peşin değerini isteyebileceğini nitekim daha önce açılan ilk peşin değerin tahsiline ilişkin davada hükmedilen tazminatın ödendiğini kaldı ki bağ kurun gerek bağ kur kanununun gerekse sayılı kanunun maddelerine göre aynı nitelikte açmış bulunduğu davalarda sadece ilk peşin değerli gelire hükmolunduğunu nedenle eldeki davanın reddine karar verilmesi gerektiğini iddia etmiş ret kararı verilmediği taktirde sosyal sigortalar kanununun maddesinin iptali için anayasa mahkemesine gidilmesini talep etmiş ise de mahkemece anayasaya aykırılık iddiası ciddi bulunmamıştır ne ki dairemiz sözü edilen maddede yapılan değişiklik hükümleri ile anılan maddeye ilişkin olarak verilen tarihli yargıtay i̇çtihadı birleştirme kararının ışığında maddenin birinci fıkrasında yer alan sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere deyiminin anayasaya aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesi gerektiği amacıyla anayasa mahkemesine başvurulması gerektiği sonucuna varmıştır anayasaya aykırılık sorunu çözümlenmeden önce sosyal sigortalar kurumunun sayılı yasanın maddesinden doğan rücu hakkının hukuksal temelinin neye dayandığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir i̇ş kazası geçiren veya meslek hastalığına tutulan sigortalıya hangi sosyal sigorta yardımlarının yapılacağı anılan kanunun maddesinde hükme bağlanmıştır sigortalıya yapılan yardımların neler olduğu maddenin b f bentlerinde sınırlı bir biçimde sayılmıştır konumuzu ilgilendiren ve etkileyen sadece ve bentlerindeki hükümlerdir i̇ş kazası geçiren veya meslek hastalığına tutulan sigortalı sürekli iş göremez durumuna düşmüş ise kendisine anılan maddenin bendine ölmüş ise hak sahiplerine bendine göre sürekli iş göremezlik geliri bağlanması gerekmektedir sigortalıya veya hak sahiplerine anılan kanunun maddesinde sayılan yardımları sağlayan sosyal sigortalar kurumu şayet iptali istenen maddede öngörülen koşullar oluşmuşsa yapılan yardımları anılan maddede belirtilen tazmin sorumlularından talepesas sayısı karar sayısı edebilmektedir maddenin kuruma sağladığı hakka rücu hakkı açılan davaya da rücu davası denmektedir anayasaya aykırılık iddiasında çözümlenmesi gereken hukuksal sorun kurumun sadece bağlanan gelirin ilk peşin değerini mi yoksa kanun veya kararnamelerle ileriki yıllarda yapılan gelir artışlarının dahi rücuan talep edilip edemeyeceği noktasındadır şayet gelirlerde meydana gelen artışların da istenebileceği sonucuna varıldığı taktirde yerine göre tazmin sorumluları bir çok dava tehdidiyle karşı karşıya kalmış olacaklardır hemen belirtmek gerekirse hukuk dairesi ve yargıtay sosyal sigortalar kanununun yürürlüğe girdiği yılından bu güne değin kurumun sigortalının veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tazminat miktarı ile sınırlı olmak üzere rücu hakkını kullanabileceği görüşündedir yargıtayımızı böyle bir uygulamaya götüren neden maddenin birinci fıkrasının yorumundan kaynaklanmaktadır bu maddede aynen i̇ş kazası ve meslek hastalığı işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve işgüvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa kurumca sigortalıya ve hak sahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarı ile gelir bağlanırsa bu gelirlerin nci maddede belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere kurumca işverene ödettirilir hükmünün yer aldığı görülmektedir yargıtay ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları kavramının ileride gelirlerde meydana gelecek artışları da kapsadığını düşünmektedir oysa anayasa mahkememiz maddenin anayasaya aykırılığı iddiası ile açılan davalarda kurumun sadece bağlanan gelirin ilk peşin değerini isteyebileceği gelirlerde meydana gelen artışları isteyemeyeceği sonucuna varmıştır mahkemeler değişik zamanlarda maddenin anayasaya aykırılığı iddiası ile anayasa mahkemesine başvurmuşlar yüksek mahkeme maddenin gelirlerde meydana gelen artışların da istenebileceği anlamını taşımadığına nedenle anılan maddenin anayasaya aykırı olmadığına karar vermiştir bkz any mah tarih k any mah any mah yüksek mahkeme sözü edilen kararlarında sosyal sigortalar kanununun birinci fıkrasına göre iş kazası geçiren veya meslek hastalığına tutulan sigortalıya kurumca sürekli iş göremezlik geliri bağlanıp bu gelirin peşin değeri tahsil edildikten sonra kanun ve kararnamelerle gelirlerde meydana gelen artışların peşin değerinin işverenden istenemeyeceğini aksine bir yorumun anayasaya aykırı olacağını şu çarpıcı nedenlere dayandırmaktadır sözü edilen fıkra hükmü sorumluluğun kapsamını şu biçimde çizmiştir kurumca sigortalıya veya hak sahibi kimselerine yapılan ve ileri yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarı ile gelir bağlanırsa bu gelirin maddede sözü geçen tarifeye göre hesap edilecek sermaye değerleri toplamı işverenden alınır bu kural incelendiğinde iki husus göze çarpmaktadır bunlardan birincisi iş kazası neticesinde kesin değişmeyen fiili ve hukuki bir sonucun ortaya çıkması halidir fıkra hükmünün öngördüğü koşullar içinde oluşan bir iş kazasında sigortalı bir işçinin hayatını kaybetmiş olması bu hale örnek olarak gösterilebilir burada değişmeyen bir durum oluşmuş işverenin sorumluluğu ve bunun sınırları kesin bir biçimde ortaya çıkmıştır bu durumda yargı organının görevi ölen işçinin hak sahiplerine kurumca bağlanan gelirin varsa kusur oranlarını ve kanunun maddesinde belli edilen sermaye değerini saptayarak işverenden tahsiline karar vermekten ibaret kalmaktadır bu işlem sonucunda işverenin olayla ilgisi kesilmekte ve sorumlu tutulduğu yüküm böylece yerine getirilmiş olmaktadır kanuna uymayan eylem sonucu hukuksal yaptırıma maruz kalan ve bunun neticesi olarak da bağlanan gelirin sermaye değerini kuruma ödeyen ve böylece ilgi veesas sayısı karar sayısı ilişkisi kesilen işverenin sosyal hukuk devletinin gereği olmak üzere çıkarılacak yasa hükümleriyle kurumca bağlanmış eski gelirlerdeki artışlardan ve bu artışların peşin sermaye değerlerinden sorumlu tutulmasını hukukla bağdaştırma olanağı yoktur kaldı ki işvereni bu durumda da sorumlu tutmak devlete yükletilmiş kimi ödevlerin işverenlere devredilmesi gibi bir sonuç ortaya koyar ki anayasanın böyle bir neticeyi öngördüğü de öne sürülemez i̇kinci halde ise böyle kesin bir durum söz konusu değildir gerçi bir iş kazası olmuş ve örneğin kazaya uğrayan işçiye sürekli iş göremezlik geliri bağlanmıştır kanunun maddesinde belirtildiği üzere sigortalı işçi her zaman iş göremezlik derecesinde bir artma olduğunu ya da başka birinin sürekli bakımına muhtaç duruma girdiğini öne sürerek bağlanan gelirde değişiklik yapılmasını isteyebilecek ve kurum da sigortalıyı her zaman kontrol muayenesine tabi tutabilecektir bu gibi hallerde bir iş kazası sonucu sigortalı işçiye bağlanan gelir bir kesinlik taşımamakta artırılması eksii̇tilmesi veya kesilmesi gereken bir nitelik göstermektedir bu nedenlerle maddenin birinci fıkrasındaki ve ileride yapılması gerekli bulunan deyiminden neden sonuç ilişkisi süregelen ve işverenle kesin hesaplaşması yapılmamış olan haller anlaşılmak gerekir sözü edilen bu kuralın neden sonuç bağı kesin olarak kalkmış ve tasfiyesi yapılmış durumları amaçlamadığı ise açıkça ortadadır yeri gelmişken şu yön de açıklanmalıdır ki anayasa mahkemesinin anayasaya uygunluk denetimi görevini yaparken bir kanun hükmünün yüksek mahkemelerce uygulanmasında benimsenen görüşlerle bağlı olduğunu gösteren bir hüküm anayasada ve anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki sayılı kanunda yer almış değildir yüksek mahkeme içtihatlarının değişmez olmadığı zaman zaman içtihad değişikliklerinin ortaya çıktığı yüksek mahkeme daireleri ile genel kurul kararlarının aynı kuruluş içindeki daireleri dahi bağlayıcı bulunmadığı göz önünde tutulunca bunların anayasa mahkemesini bağlayacağını savunabilmek için haklı bir hukuki neden de gösterilemez bu yön anayasa mahkemesinin günlü sayılı kararında anayasa mahkemesi gerek iptal davası gerekse itiraz yolu ile anayasaya aykırılığı öne sürülen bir kanun hükmünün anlamını kendi hukuk görüş ve anlayışı açısından incelemeli ve hükmün bu anlam içinde anayasaya uygunluğu denetlenmelidir görüşü savunulmaktadır anayasa mahkemesi kararından alınan bu görüşün ortaya koyduğu hukuksal gerçek şudur maddenin birinci fıkrasında yer alan kurumca sigortalıya veya hak sahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile kavramına ileriki yıllarda gelirlerde meydana gelen artışlar dahil edilemez başka bir anlatımla anılan fıkrada geçen ile sözcüğünden sonra gelen gelir bağlanırsa deyiminin ifade ettiği anlam bağımsız olup bu deyimden önce gelen ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları deyimi ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır yüksek mahkemeye göre ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile hükmü geçirilen iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olarak yapılan giderleri amaçlamaktadır örneğin iş kazası geçiren sigortalı iyileşmemiş ve tedaviye devam edilmiş ise sarf edilen tedavi giderleri ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerden sayılır keza sigortalıda oluşan sürekli iş göremezlik derecesi artmış ve arada illiyet bağı gerçekleşmiş ise iş göremezlik derecesindeki artış nedeniyle yapılan giderler ve bu nedenle artan gelir ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerden sayılır ve giderek bu giderler işverenden istenebilir sigortalıya ilk defa gelir bağlanmış ve sürekli iş göremezlik derecesinde hiçbir değişiklik olmamışsa kurum bağlanan gelirin ilk peşin değerini isteyebilir aynı olay nedeniyle işverenle kurum hesaplaştıktan veesas sayısı karar sayısı işveren bağlanan gelirin ilk peşin değerini kuruma ödedikten sonra işverenin sürekli dava tehdidi altında bırakılmış olması anayasaya aykırıdır anayasa mahkemesinin kararı bu doğrultuda olmasına karşın yüce yargıtay yüksek mahkemenin ortaya koyduğu yorumun bağlayıcı olmadığına karar vermiş bu güne değin maddenin birinci bendine göre kanun ve kararnamelerle gelirlerde meydana gelen artışların işverenden istenebileceği görüşünü sürdüre gelmiştir böylece aynı konuda her iki yüksek mahkeme yasanın yorumunda çelişkiye düşmüş bulunmaktadır oysa öğretideki baskın görüş anayasa mahkemesinin anayasal yorumunun yargıyı ve herkesi bağlayacağı doğrultusundadır yargıtayımızın gelirlerde meydana gelen artışların işverenden istenebileceğine dair görüşünün diğer bir nedeni de şudur kurumun maddeden doğan rücu hakkının hukuksal temeli halefiyet esasına dayanır kurum sigortalının halefi olduğuna göre sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebileceği miktara kadar talepte bulunabilir kurum bağlanan gelirlerin ilk peşin değerini işverenden tahsil ettikten sonra geriye sigortalının işverenden isteyebileceği bir miktar kalmışsa gelirlerdeki artışları bu miktar tükeninceye kadar talep edebilir örnek vermek gerekirse iş kazası geçiren sigortalıya kurumca beş milyar peşin değerli gelir bağlanmış ancak sigortalı aynı kaza nedeniyle milyar lira tutarında maddi tazminat isteyebilecek durumda ise kurum beş milyar peşin değerli geliri işverenden tahsil ettikten sonra ileriki yıllarda kanun veya kararnamelerle artırılan gelirleri on beş milyar lira maddi tazminat miktarı tükeninceye kadar işverenden isteyebilmektedir peşin değerli gelir uygulamada tavan olarak adlandırılan on beş milyar liradan düşükse yerine göre kurum işveren aleyhine birçok rücu davası açabilmektedir oysa anayasa mahkemesi kurumun sadece ilk bağlanan beş milyar peşin değerli geliri isteyebileceği görüşündedir doktrindeki ağır basan görüş kurumun maddeden doğan rücu hakkının yargıtayın görüşü gibi halefiyet esasına değil kanundan doğan bağımsız rücu hakkına dayandığı gelirlerdeki artışların anayasa mahkemesinin yorumu gibi işverenden istenemeyeceği yönündedir bkz dratabet sigorta ve sosyal sigortalarda halefiyet ve rücu i̇ş hukuku dergisi sayı tekinay ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı i̇stanbul i̇zveren sosyal politika ve sosyal sigortalar vd öner kurumun sayılı kanundan doğan rücu hakkı oğuzman iş kazası ve meslek hastalığından doğan zararlardan işverenin sorumluluğu i̇stanbul hukuk fakültesi mezmuası cilt sayı tekrar etmek gerekirse kurumun maddeye göre gelirlerde meydana gelen artışların işverenden istenemeyeceğine ilişkin anayasa mahkemesinin görüşü ile öğretinin baskın görüşü biribiriyle örtüşmektedir maddenin hangi hükmünün anayasaya aykırılık teşkil ettiği meselesine gelince yukarıda değinildiği gibi anılan maddenin birinci fıkrasında aynen şu hükme yer verilmiştir sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere kurumca işverene ödettirilir tarih ve sayılı kanunun maddesiyle eklenen bu hüküm gelirlerdeki artışların da istenebileceği anlamına gelmektedir nitekim yargıtayımız da gelir artışlarının işverenden istenebileceğine dair içtihadını maddeye sonradan eklenen bu fıkraya dayandırmaktadır keza tarih esas karar sayılı yargıtay i̇çtihadı birleştirme büyük genel kurulu kararında da gelirlerde meydana gelen artışların istenebileceği görüşü sözü edilen maddeye eklenen sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlar sınırlı olmak üzere hükmüne dayandırılmıştır oysa anayasa mahkememiz baştanberi açıklandığı gibi gelirlerde meydana gelen artışların istenebileceğine ilişkin bir yasa hükmünün anayasaya aykırı olacağına karar vermiştiresas sayısı karar sayısı yargıtayımız anılan i̇çtihadı birleştirme kararının bağlayıcılığı nedeniyle gelir artışlarının peşin değerinin de istenebileceğine karar vermektedir oysa sayılı yasa ile eklenen hüküm iptal edildiği taktirde yargıtay görüşünü değiştirmek zorunda kalacaktır nitekim yargıtay eski görüşünden dönerek bağ kur kanununun ve sayılı kanunun maddelerinde yer alan kurumun rücu hakkının bağımsız rücu hakkı esasına dayandığını ve gelir artışlarının istenemeyeceğini kabul etmektedir önemle belirtilmelidir ki anayasa mahkemesi maddenin birinci fıkrasını yorumladıktan sonra bu fıkranın anayasaya aykırı olmadığına karar vermiş ise de sayılı kanunla sonradan maddenin birinci fıkrasına eklenen sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere hükmü yüksek mahkemenin ret kararlarında irdelenmemiştir oysa bu hüküm artışların istenebileceğine olanak sağlamaktadır nedenle anayasa mahkemesi işin esasına girerek anayasaya aykırılık davasına bakabilir sonuç yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın uncu ıncı ve inci maddelerine aykırı görülen sosyal sigortalar kanununun ncı maddesinin birinci bendinde yer alan sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere sözcüklerinin iptali için anayasanın ve sayılı kanunun nci maddeleri gereğince resen anayasa mahkemesine başvurulmasına ve iş bu davanın geri bırakılmasına gününde oybirliği ile karar verildi
2,039
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dâva dilekçesinde öne sürülen iptal istemi gerekçesi aynen şöyledir olay i̇şçi kapsamına giren kişilerin belirtilen hallerde sosyal sigorta durumlarını saptayan temmuz tarih ve sayılı sosyal sigortalar kanunu nun geçici nci maddesi ile sosyal sigortalar kurumu bünyesi dışında kurulmuş olan bankalar sigorta ve reasürans şirketleri ticaret odaları sanayi odaları borsa ve bunların teşkil ettikleri birlikler personelinin sosyal sigortalarını sağlamak üzere kanunun yayımı tarihine kadar tesis veya dernek olarak kurulmuş bulunan sandıkların belirtilen maddenin b fıkralarına göre teşkilâtlanmaları öngörülmüştür kanunun tâyin ettiği süre içinde bu sandıklar gerçekten gerekli işlemleri tamamlamışlar ve medenî kanunun inci maddelerinde temmuz tarih ve sayılı kanunla yapılan değişikliği müteakip vakif statüsünde faaliyetlerine devam ederek mensuplarının sosyal sigorta kapsamına giren durumlarında gerekli işlemleri yerine getirmişlerdir dâva konusu olan sayılı kanun tasarısının millet meclisi karma komisyonunun mayıs tarih ve esas karar sayılı raporunun sahifesinde belirtildiği üzere bu sandıkların sayısı yaklaşık olarak civarında ve bunlardan faydalanan personelin fiilen emekli dul yetim ve çocukları olarak hesabedildiği takdirde ise civarındadır sayılı sosyal sigortalar kanununun maddesine bir fıkra eklenmesine dair olarak tanzim ve başbakanlıkça mayıs tarihinde millet meclisi başkanlığına gönderildiği anlaşılan bir kanun tasarısı aynı konuda olarak mart tarihinde verilmiş olan bir kanun teklifi ile birleştirilmek suretiyle ilgili komisyonlarda görüşülüp neticede sayılı kanunun ve maddelerinin değiştirilmesine ve değişik maddesine bir fıkra eklenmesine ve bu kanuna geçici madde ilâvesine dair kanun tasarısı biçiminde genel kurula sevkolunmuş ve haziran tarihinde öncelikle görüşülmesi sırasında bir önerge ile tasarıya dâva konusu olan bir ek madde eklendiği ancak cumhuriyet senatosu ilgili komisyonlarının katılmadığı bu ek madde ilâvesine dair değişiklik senato genel kurulunda da kabul edilmediği bunun üzerine anayasanın maddesine istinaden kurulan karma komisyonun mayıs tarihli raporunda belirttiği gerekçe ile tasarıya millet meclisinde bir önerge ile ilâve edilen ek maddenin tasan bünyesinden çıkarılarak senatoda kabul edilen metnin benimsenmesine oybirliği ile karar verildiği ve fakat millet meclisinin kabul ettiği metnin kanunlaştığı anlaşılmıştır millet meclisi sayısı ve ek ve cumhuriyet senatosu sayısı gerekçe sayılı sosyal sigortalar kanununa sayılı kanunla ilâ ve edilen ek madde hükmü gereğince olay kısmında belirtildiği gibi daha önce sayılı kanunun geçici nci maddesi ile statüleri sosyal sigortalar kurumu dışında organize edilen bankalar sigorta ve reasürans şirketleri ticaret odaları sanayi odaları borsalar veya bunların teşkil ettikleri birlikler personeline ait sandıkların bütün mamelekiyle sosyal sigortalar kurumuna devri hüküm altınaesas sayısı karar sayısı alınmıştır halbuki bu sandıklar anayasanın inci maddesi ışığı altında mensuplarının sosyal güvenliğini sağlamak üzere ve medenî kanunun ilâ inci maddeleri kapsamında faaliyet gösteren birer vakıf kuruluş olup vakıfların kuruluşları teşkilâtı teftişi i̇dare ve gayede değişiklik malların idaresi vakfın gelirleri ve iktisap vakfın nihayete ermesi belirtilen maddelerde hüküm altına alınmıştır bu vasıftaki sandıkların varlıklarını sosyal sigortalar kurumuna devretmelerini öngören ek madde hükmü anayasanın kamulaştırma başlıklı ve devletleştirme başlıklı maddesine aykırı görülmektedir zira bu sandıklar vakıf mahiyetinde bir tüzel kişiliğe sahip bulunduklarına göre bunların mameleki de anayasanın teminatı altındadır bu nedenle mamelekleri ancak anayasanın ve uncu maddelerinde belirtileri koşullar içinde varlıklarının karşılığı tamamen ödenmek kaydı ile kamulaştırılabilir veya devletleştirme yoluna gidilebilir ayrıca anayasanın ncı maddesi mülkiyet hakkının kullanılması ve sınırlan yönünden tahdidine izin vermiştir halbuki bahis konusu sandıkların vakıf mahiyetindeki tüzel kişilerin mameleklerine elkoymak mülkiyet hakkının özüne tecavüz sayılır mülkiyet hakkı ise anayasa ile teminat altına alınmıştır anayasanın inci maddesi sosyal güvenlik hakkını hükme bağlamıştır bu hüküm muvacehesinde devletin görevi sadece sosyal güvenlik kuruluşlarını kurmak veya kurdurmak değildir aynı zamanda sosyal güvenlik kuruluşlarını ve bunların sağladığı imkânları geliştirmek çağdaş sosyal güvenlik ihtiyaçlarını karşılamak sosyal güvenlik hakkını genişletmek ve sosyal güvenlik anlayışını daha ileri aşamalara ulaştırmak da devletin görevleri arasındadır şu halde sosyal güvenlik haklarında her hangi bir kısıtlama yapmak veya sosyal güvenlik imkânlarım halen ulaştıkları düzeyden daha ileri götürecek yerde daha geri düzeylere düşürmek anayasanın inci maddesinde öngörülen ilkeye de aykırılık teşkil etmektedir başkaca mevzuatı normları gelir durumları birbirinden farklı olan bu teşekküllerin birbirinin benzeri mütalâa edilerek tek bir statü altına sokulması veya bu kadar çeşitli statülerin tek bir teşekkül bünyesinde toplanması ekonomik hayatımızda özel bir önemli yeri olan bir çok büyük kuruluşumuzu bazı ciddî hukukî malî idarî ve ekonomik sorunlarla karşılaştıracaktır kaldı ki söz konusu maddede bu sandıklardan yararlanan kitlenin beklemeli ve kazanılmış hakları ile ilgili her hangi bir açıklama yapılmamakta sadece çıkarılacak tüzüğe atıfta bulunulmaktadır ekonomik yönden önemli değerleri olan ve büyük bir kitleyi ilgilendiren bu kuruluşların devrinin özel bir kanunla ve hiç bir tereddüte mahal bırakmıyacak şekilde esaslı bir inceleme sonucunda yapılması gerekli ve bu husus icra plânı sayılı tedbirde de saptanmış iken kişilerin kazanılmış haklarının ve teşekküllerin mameleklerinin nitelik ve kapsamının ne olabileceği önceden bilinmeyen bir tüzük île gerçekleştirmek istenmesi hukukun ana prensiplerine ve kanun tekniğine de aykırıdır dayanılan anayasa kuralları mülkiyet hakkı mülkiyete ait genel kural madde herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamazesas sayısı karar sayısı madde l ve fıkraları devlet ve kamu tüzel kişileri kamu yararının gerektirdiği hallerde karşılıklarını peşin ödemek şartiyle özel mülkiyette bulunan taşınmaz malları kanunla gösterilen esas ve usullere göre tamamını veya bir kısmını kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idari irtifaklar kurmaya yetkilidir ödenecek karşılık taşınmaz malın tamamının kamulaştırılması halinde malın malikinin kanunda gösterilecek usul ve şekle uygun olarak bildireceği vergi değerini kısmen kamulaştırmalarda da vergi değerinin kamulaştırılan kısma düşen miktarını aşamaz kamulaştırılan taşınmaz mal karşılığının vergi değerinden az takdir edilmesi halinde malikin itiraz ve dava hakkı saklıdır devletleştirme madde kamu hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüsler kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek karşılığı kanunda gösterilen şekilde ödenmek şartiyle devletleştirilebilir kanunun taksitle ödemeyi öngördüğü hallerde ödeme süresi on yılı aşamaz ve taksitler eşit olarak ödenir bu taksitler kanunla gösterilen faiz haddine bağlanır vi sosyal güvenlik madde herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir bu hakkı sağlamak için sosyal sigortalar ve sosyal yardım teşkilâtı kurmak ve kurdurmak devletin ödevlerindendir sonuç ve istek yukarıda arz edilen sebeplerle sayılı sosyal sigortalar kanununun ve üncü maddelerinin değiştirilmesine değişik ıncı maddesine bir fıkra eklenmesine ve bu kanuna iki ek madde ile bir geçici madde ilâvesine dair mayıs tarih ve sayılı kanunun üncü maddesiyle sözü geçen kanuna eklenen ek madde hükmünün iptaline karar verilmesini saygılarımla rica ederim
987
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir her ne kadar sanıklar hakkında görevi ihmal ve kötüye kullandıkları iddiası ile kamu davası açılmış ise de hem tcknun ve maddeleri ve hem de yayınlanarak yürürlüğe giren sayılı nisan tarihine kadar i̇şlenen suçlardan dolayı şartla salıverilmeye dava ve cezaların ertelenmesine dair kanunun maddesinin bendinin paragrafında bulunan ve bu yasanın kapsamı dışında olarak gösterilen tcknun ve maddesinin kapsam dışı bırakılması anayasaya aykırılığının ciddi olduğu kanaati mahkememizde oluşmuştur şöyleki anayasanın maddesinin fıkrası ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur şeklinde iken yine aynı maddenin fıkrası kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz şeklindedir yine suçların yasalarda belirlenmesi ve suçlarda tipiklik unsuru ceza hukukunun temel ilkelerindendir bununla anayasa vatandaşların kanunlarda unsurları sayılan eylemleri yapanların cezalandırılmasını öngörmüş kanunlarda tanımlanmayan eylemlerinde cezalandırılmayacağını türkiye cumhuriyeti vatandaşlarına taahhüt etmiştir bununla amaçlanan vatandaşların hangi eylem yapılırsa suç olacağını önceden bilerek ona göre eylemlerine yön vermesini sağlamaktır hal böyle iken tcknun maddesi anayasanın maddesindeki anılan fıkraların tam aksine yasada yazılı hallerden başka hangi nedenle olursa olsun görevini kötüye kullanan memur cezalandırılır şeklinde düzenleme yaparak yasanın metninden de anlaşılacağı üzere yasada suç olarak sayılmayan halleri cezalandırma amacına yönelmiş ve yargı erkinin eline ceza ihdas etme imkanı vermiştir oysa ki cezalar ancak yasa ile düzenlenebilir ve yasanın yapılma yeride türkiye büyük millet meclisidir ayrıca bu durum suçların tipiklik unsurunun da ihlali anlamını taşır ve memur olan türkiye cumhuriyeti vatandaşları yasada unsurları sayılmayan yani tipikleştirilmeyen her hangi bir eylemlerinden dolayı her an cezalandırılma tehdidi ile karşı karşıya kalmış olmaktadırlar tekrarlamak gerekirse burada cezaların yürürlüğe sokulması yasakoyucu tbmmnin yetkisinden çıkarılmış ve bu maddenin uygulanması ile cezanın tipikleştirilmesi işlevi yüksek yargıtayın yetki ve görev sınırları içerisine sokulmuş bulunmaktadır bu nedenlerle olayımızda sanıkların eylemlerinin yasada açıkça tipikleştirilmemesi unsurlarının sayılmaması nedeni ile tcknun maddesi gereğince cezalandırılması ihtimali anayasanın maddesine açıkça aykırıdır aynı şekilde sayılı nisan tarihine kadar i̇şlenen suçlardan dolayı şartla salıverilmeye dava ve cezaların ertelenmesine dair kanunun maddesinin bendinde sayılı yasanın uygulanmayacağı yasa maddeleri sayılmış ve bunlar arasında tcknun ve maddesi de zikredilmiştir eğer yukarıdaki bendde gerekçeleri gösterilen tcknun maddesi anayasaya aykırı olmadığı kararı verilecek olursa sanıkların bu madde ile cezalandırıldıkları takdirde sayılı nisan tarihine kadar i̇şlenen suçlardan dolayı şartla salıverilmeye dava ve cezaların ertelenmesine dair kanunun maddesinin bendi gereğince sanıklar suçlarını nisan tarihinden önce işlemiş olmalarına rağmen bu ertelemeden yararlanamayacaklardır kamu oyunda da tartışıldığı üzere sayılı nisan tarihine kadar i̇şlenen suçlardan dolayı şartla salıverilmeye dava ve cezaların ertelenmesine dair kanunun kapsam dışında bıraktığı suçlarla ilgili olarak yasakoyucu tarafından anılan yasadan faydalanacaklar ile faydalanmayacaklar ayrımıesas sayısı karar sayısı yapılırken anayasanın maddesi ve maddesine dikkat edilmediği ve bu maddelere aykırı düzenleme yapıldığı yaygın bir kanı olarak kişilerce paylaşılmaktadır mahkememizde bu dava ile sınırlı olmak üzere bu davada uygulama yeri olan tcknun ve maddelerin sayılı yasa kapsamı dışında bırakılmasının anayasanın ve maddelerine açıkça aykırı olduğu kanaatindedir şöyle ki sayılı yasa ile adam öldürme görevi ihmal keyfi muamele efrada kötü muamele nitelikli etkili eylem taksirli ölüme neden olmak nitelikli hırsızlık gibi doğrudan insan olma değerine yönelik ve kamu güvenliği ile ilgili suçlar yasa kapsamına alınmış ve bu suçları işleyen kişilerin şartlarını taşıdıkları taktirde dava ve cezaların ertelenme kapsamı içine alınmış ancak ihlal edilen değer yönünden kıyaslaması bile yapılamayacak tcknun ve maddesinde belirtilen görevde yetkiyi kötüye kullanma suçu kapsam dışı bırakılmıştır elbette cezalandırma ve bu konuda kurallar koyma yetkisi yasakoyucu tarafından kullanılacaktır fakat bu yetkinin kullanılmasında ortada toplumdan kaynaklanan bir gereksinim olmalı ve bu gereksinimin giderilmesinde insan haklarına saygılı hukuk devleti ilkesine ve bunun bir sonucu olarak adalete uygunluk ölçüsü gözetilmek zorundadır adalete uygunluk yasa önünde mutlak bir eşitlik değil ise de haklı nedenlerin bulunması durumunda farklı uygulamalara olanak veren ancak aynı durumda olanları birbirinden ayırmada eşit uygulamaya tabi tutma olgusudur ycgk tarih esas nolu karar ancak yasakoyucu bu yetkisini kullanırken hukuk devleti ilkesinin gereği olan adalet duygusu ile hareket etmek ve yasal düzenleme yapmak zorunluluğu da ortadadır bu yasa ile yapılan düzenleme ile tcknun ve maddelerde yazılı bulunan keyfi muamele ve görevi ihmal suçları erteleme kapsamı içinde bırakılırken ihlal edilen değer yönü ile benzerlik gösteren hatta yapılan eylemlerin arasında çok ince bir ayrımın bulunduğu bu eylemlerle görevde yetkiyi kötüye kullanma eylemi arasında farklılık yaratarak bir kısmının erteleme kapsamı dışında bırakılması adalet duygusu ile bağdaşmaz dolayısı ile bu husus anayasanın hukuk devleti ilkesine aykırıdır yine aynı şekilde eşitlik ilkesine de aykırılık sözkonusudur adam öldürme eyleminin erteleme kapsamı içinde bırakılarak görevi kötüye kullanma eyleminin erteleme kapsamı dışında bırakılması da adalet duygusunu incitecek boyutta olduğu kanaati mahkememizde oluşmuştur kanunun genel düzenlemesi itibarı ile bu eşitsizlik ve adalet duygusuna ters bir takım düzenlemeler karşımıza çıkmaktadır örneğin adam öldürme fiilini işleyen kişinin cezası ertelenirken öldürmek ile tehdit tcknun edenin cezasının ertelenmemesi aynı şekilde kasten araç yakanın tcknun eylemi yasa kapsamında bırakılırken taksirle yangın çıkarma eylemi tcknun yasa kapsamı dışında bırakılmakta ve böylece anayasanın hukuk devleti i̇lkesi ile hukuksal bakımdan daha fazla kınanması gereken eylemleri yapanlara kolaylık gösterilerek onların eylemlerinin ertelenmesi eşitlik ilkesine aykırılık yaratılmış olmaktadır eğer yasakoyucu kasten işlenen fiilleri erteliyor ise taksirle işlenen aynı nitelikli eylemlerin hayli hayli ertelenmesi gerektiği hukuk devleti ilkesi ile eşitlik ilkesinin gereğidir aynı mantıktan hareketle birbirine benzer suç işleyen aynı hukuken korunan değerleri ihlal eden kişilerin eylemlerinin ve birlikte değerlendirilerek eğer erteleme yapılacak ise benzer veya daha az cezayı gerektiren bütün eylemler bakımından aynı düzenlemenin yapılması anayasanın eşitlik ve hukuk devletinin ilkesinin gereğidir
875
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ yerel mahkemenin günlü başvuru kararında olaya ilişkin açıklamadan sonra gelen gerekçe bölümü aynen şöyledir ağustos tarih sayılı resmi gazetede yayınlanan tarihli anayasa mahkemesi kararı ile sayılı yasanın maddesinin fıkrası hükmü tapulu yerlerle ibaresiyle sınırlı olarak iptal edilmiş sınırlama kapsamına girmeyen fıkra hükmünün halen yürürlükte olduğu anlaşılmıştır maddenin fıkrasının iptal kararından sonraki şekli şöyledir orman sınırları içerisinde kalan veya orman sınırları dışına çıkarılan alanlarda iskan suretiyle veya toprak tevzii yoluyla verilen yerler işlemleri tamamlanmamış olsa dahi başka bir şart aranmadan hak sahipleri adına tesbit ve tescil edilir hal böyle olunca bu hükme göre önceden orman olduğu halde yılında orman dışına çıkarılmış olan taşınmaz bölümünün de davalı tarafın dayandığı ve nizalı parseli kapsamına alan iskan tapusuna değer verilerek davalı adına tesciline karar vermek gerekmektedir halbuki bu bölüm yönünden davalı tapusu hukuki değerini yitirmiştir zira kesinleşen orman rejimi içinde kalan tapu kayıtları sayılı yasa gereğince devletleştirilmiş olduğundan yasal değerini yitirir bu gibi tapu kayıtlarına ne şekilde tesis edilmiş olursa olsun artık geçerlilik tanınamaz bir an için aksini düşünsek bile anayasa orman dışına çıkarılan yerlerin dağıtımını birtakım kurallara bağlamıştır anayasanın maddesi uyarınca devlet toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır tarihli iptal kararında da açıkça belirtildiği gibi anayasanın maddesi toprağın erozyonla kaybedilmesini önlemek amacıyla gerekli önlemleri almak görevini devlete vermiştir daha önce orman olan yerlerin erozyonla yitirilmesi büyük olasılık taşımaktadır bu yüzden gerekli önlemleri aldıktan değerlendirme ve ihya işlemleri yapıldıktan sonra dağıtılmaları gerekir devletin önlemleri toprak elinden çıktıktan sonra da alabileceği düşünülebilirse de malikin izin ve isteği olmaksızın bu tedbirleri almak güçtür bu itibarla iptali istenen yasa hükmü anayasanın maddesine aykırıdır yine aynı iptal kararında açıklandığı üzere anayasanın maddesi orman dışına çıkarılmış yerlere orman içi köyler halkının yeşleştirilmesi için devlet tarafından ihya edilerek bu halkın yararlanmasına ayrılmasını öngörmüştür halka tanınan hak mülkiyet değil yararlanmadır anayasa sayılı orman yasasının maddesinin fıkrasının ve bentleri arasında fark gözetmemiştir bu nedenle bendine göre orman dışına çıkarılan yerlerin orman köylüsüne tahsisi gerekip bendine göre orman dışına çıkarılan yerlerin köylüye tahsisi gerekmediğini söylemek olanaksızdır i̇ki bent arasında fark bulunduğu kabul edilse bile değerlendirme yapılmaksızın mülkiyet hakkının tesbiti aykırılık oluşturur taşınmazın verildiği kişiler ve veriliş biçimi yönleri de böyledir kısaca madde yalnız orman köylüsüne tahsis amacıyla orman sınırı dışına çıkartılmaya olur verdiğinden bu yerlerin geçersiz tapu sahibine verilmesi anayasaya aykırıdır
394
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarih ve sayılı mahalli i̇dare birlikleri kanunun üncü maddesinin bendindeki bazılarını i̇baresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun üncü maddesinin bendinde mahalli idare birliği birden fazla mahallî idarenin yürütmekle görevli oldukları hizmetlerden bazılarını birlikte görmek üzere kendi aralarında kurdukları kamu tüzel kişisi olarak tanımlanmıştır böyle bir tanımlama belirsiz ölçüsüz ve anlamsız bir tanımlamadır mahalli idare birlikleri ancak belli bir amaç için kurulabilir nitekim anayasanın nci maddesinin son fıkrasında da bu birliklerin belirli kamu hizmetlerinin görülmesi amacı ile kurulacakları açık bir şekilde hükme bağlanmıştır bu nedenle yapılan tanınma yer alan bazılarını ibaresi anayasanın nci maddesine aykırı düşmektedir çünkü bu ibare mahalli idare birliklerinin görebileceği kamu hizmetlerinin hangileri olabileceği konusunda belirli tanımına uygun bir açıklık taşımamaktadır diğer taraftan anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devletinin unsurlarından biri de vatandaşlarına hukuk güvenliği sağlamasıdır hukuk güvenliği kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik gerektirir hukuk devletinde yargı denetiminin sağlanabilmesi için yönetimin görev ve yetkilerinin sınırının yasalarda açıkça gösterilmesi bir zorunluluktur bu durumda iptali istenen ibare belirlilik genellik soyutluk ve öngörülebilirlik özellikleri taşımaması nedeniyle anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesi ile de bağdaşmamaktadır anayasanın inci maddesi yürütme yetki ve görevinin kanunlara uygun olarak kullanılıp yerine getirileceğini üncü maddesi idarenin kuruluş ve görevleri ile bir bütün olduğunu ve kanunla düzenleneceğini nci maddesi ise mahalli idarelerin kuracağı birliklerin görev ve yetkilerinin merkezi idare ile karşılıklı bağ ve ilgilerinin kanunla düzenleneceğini ifade etmektedir anayasanın ve üncü maddelerinde yer alan söz konusu ifadeler idarenin kanuniliği ilkesini ortaya koymakta nci maddede ise bu ilke mahalli idare birliklerinin yetki ve görevleri açısından somutluk kazanmaktadır i̇darenin kanuniliği ilkesi idarenin tüm yetki ve görevlerini kanundan aldığını ortaya koymaktadır mahalli idare birliklerinin yetki ve görevleri bakımından işaret edilen belirsizliği yaratan bir düzenlemenin anayasanın ve üncü maddelerinde ifade edilen idareninesas sayısı karar sayısı kanuniliği ilkesi ile bağdaşmayacağı ortada olduğu gibi anayasanın nci maddesinin son fıkrasında ifade edilen kanunla düzenleme gereğini karşılamayacağı da açıktır bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı mahalli i̇dare birlikleri kanunun üncü maddesinin bendindeki bazılarını ibaresi anayasanın ve nci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı mahalli i̇dare birlikleri kanunun üncü maddesinin üçüncü fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı kanunun üncü maddesinin üçüncü fıkrasında su atık su katı atık ve benzeri altyapı hizmetleri ile çevre ve ekolojik dengenin korunmasına ilişkin projelerin zorunlu kılması durumunda ilgili mahallî idarelerin bu amaçla kurulmuş birliğe katılmasına bakanlar kurulunun karar verebileceği ve yine bu fıkrada belirtilen birliklerden ayrılmanın da bakanlar kurulunun iznine bağlı olduğu hükme bağlanmıştır mahalli idare birlikleri yerel yönetimler arasındaki işbirliğinin kurumlaşmış biçimidir yerel yönetimler varlıklarını doğrudan seçmenden alan özerk idarelerdir bunların kendilerine verilmiş olan görevleri mahalli idare birliklerine devredip devredemeyeceklerine kendi organlarının karar vermeleri gerekir bu hem anayasanın yerel yönetimlere ilişkin düzenlemesinin hem de avrupa yerel yönetimler özerklik şartının bir gereğidir anayasanın üncü maddesinde idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği ve idarenin kuruluş ve görevlerinin merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanacağı bildirilmiştir i̇dare düzeninde yer alan varlıkların bir bütün olarak yönetim sistemi oluşturabilmeleri hiyerarşi ve i̇darî vesayet adını alan hukukî araçlarla gerçekleşebilmekte ve dolayısı ile çok sayıda tüzelkişilik bunlardan çoğunun örgütsel alanı tüm ülkeyi kapsasa bile bütün halinde ve sistem olarak işleyebilmektedir i̇darî vesayet merkezî yönetimin yerinden yönetim üzerinde sahip olduğu bir denetim yetkisidir yerinden yönetim idareleri kamu tüzel kişiliğine ve yönetsel özerkliğe sahiptirler ve hukuksal varlıkları ya doğrudan anayasanın bir maddesinden ya da yine anayasanın üncü maddesinin üçüncü fıkrasında ifadesini bulan ilke doğrultusunda kanundan veya kanunun açıkça verdiği yetkiden kaynaklanır yerinden yönetimler hizmet yerinden yönetimi işlevsel yerinden yönetimler ile mahallî idareler yerel yerinden yönetimler olmak üzere iki grupta toplanmaktadır ortak yanları her ikisinin de idarî vesayet denetimine tâbi olmaları ve özerk bir yapıya sahip bulunmalarıdıresas sayısı karar sayısı genel anlamdaki tanımıyla özerklik sosyal bir topluluğun ya da tüzelkişiliğin kendilerini yöneten kuralları ve yöneticileri bizzat saptayabilmeleri veya anayasa ve yasaların çizdiği sınırlar içinde hareket edebilmeleri özgürlüğü ve yetkisidir anayasanın nci maddesinin ikinci fıkrasında sözü edilen yerinden yönetim ilkesi aslında özerklik kurumunun anayasal bir temele oturtulması anlamındadır öğretide de işaret olunduğu üzere bu ilke yerinden yönetimlerin tüzel kişiliğe sahip olmaları görevli organlarını seçme hakkının verilmesi ve bu organlara karar verme yetkisinin tanınması gibi üç ana öğeden oluşur bkz k ky sayılı anayasa mahkemesi kararı anayasanın nci maddesindeki mahallî idarelerin belirli kamu hizmetlerinin görülmesi amacı ile kendi aralarında bakanlar kurulunun izni ile birlik kurmaları görevleri yetkileri maliye ve kolluk işleri ve merkezî idare ile karşılıklı bağ ve ilgileri kanunla düzenlenir bu idarelere görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır ifadesinin birlik kurulması için mahalli idarelerin kendi aralarında bu doğrultuda irade beyan etmeleri ve bu doğrultuda bakanlar kurulundan izin alınması ve belirtilen tüm bu hususların kanunla düzenlenmesi anlamını taşıdığı açıktır merkezî yönetimin yukarıda değinilen özellikleri taşıyan yerinden yönetim idareleri üzerindeki vesayet yetkisi anayasa ve kanunla belirtilen hallerde ve yine anayasa ve kanunda gösterilen yöntemlere göre kullanılabilecek bir yetki olup sınırsız ve takdire bağlı değildir vesayet denetimi genellikle hukuka uygunluk ve bazen de yerindelik bakımından yapılan bir denetim niteliğindedir kural olarak vesayet makamı doğrudan doğruya yerinden yönetim idaresinin yerine geçecek bir işlem yapamaz bkz k kt sayılı anayasa mahkemesi kararı i̇darî vesayet merkezî idareye tüzel kişiliğe sahip bir yerinden yönetim idaresinin özerkliğini zedeleyecek yetkiler kapsayamaz bkz k kt sayılı anayasa mahkemesi kararı ve merkezî idarenin yerinden yönetim idaresinin yönetim işlerine ve işlemlerine karışmasını haklı göstermez açıklanan nedenlerle bakanlar kurulu kararıyla bir mahalli idareyi bir birliğe katılmaya zorlamak veya ayrılma iradesini elinden almak seçimle gelmiş yerinden yerel yönetimlerin özerkliğine aykırı düşmekte vesayet makamının vesayeti altındaki idarenin sahip olması gereken yetkileri bizzat kullanmasına imkan tanımaktadır avrupa yerel yönetimler özerklik şartının yerel yönetimlerin birlik kurma ve birliklere katılma hakkı başlığını taşıyan uncu maddesinde yerel makamlar yetkilerini kullanırken ortak ilgi alanlarındaki görevlerini yerine getirebilmek amacıyla başka yerel makamlarla işbirliği yapabilecekler ve kanunlar çerçevesinde birlikler kurabileceklerdir her devlet yerel makamların ortak çıkarlarının korunması ve geliştirilmesi için birliklere üye olma ve uluslararası yerel makamlar birliklerine katılma hakkını tanıyacaktıresas sayısı karar sayısı yerel makamlar kanunla muhtemelen öngörülen şartlar dahilinde başka devletlerin yerel makamlarıyla işbirliği yapabilirler denilmiştir avrupa yerel yönetimler özerklik şartı önce sayılı kanun ile kabul edilmiş ardından tarihinde ikinci ve üçüncü bentlerine çekince konularak bakanlar kurulunca onaylanmıştır rg sa sayılı kanunun üncü maddesinin üçüncü fıkrasının yerel yönetimler özerklik şartının onaylanan hükmüyle çeliştiği açıktır çünkü yapılan bu düzenleme ile bir mahalli idare bakanlar kurulu kararıyla kendi iradesi dışında diğer bir mahalli idarelerle işbirliği yapmağa mecbur bırakılmakta bu işbirliğini sona erdirebilmek için de yine bakanlar kurulundan izin almak zorunda bırakılmaktadır bu nedenle iptali istenen düzenleme yerel yönetimler özerklik şartına ve dolayısıyla anayasanın ıncı maddesine aykırı düşmektedir anayasanın çeşitli hükümlerine aykırı bir düzenlemenin anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ve inci maddesinde yer alan anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri ile bağdaşması da düşünülemez açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı mahalli i̇dare birlikleri kanunun üncü maddesinin üçüncü fıkrası anayasanın ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı mahalli i̇dare birlikleri kanunun ncı maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun ncı maddesinde mahallî idare birliklerinin birlik tüzüğünde birliğe devredilmesi öngörülen mahallî müşterek nitelikli hizmetlerin yürütülmesi konusunda üye mahallî idarelerin sahip olduğu hak ve yetkileri haiz olduğu belirtilmektedir bir kamu tüzelkişisi olan sayılı kanun mb mahalli idare birliğine üye yerel yönetimlerin hak ve yetkileri aynen tanınamaz aksi taktirde bu hükümde olduğu gibi adeta yeni bir yerel yönetim türü yaratılmış olur oysa yerel yönetim türleri anayasada tek tek sayılmıştır yerel yönetimler anayasanın nci maddesinde il belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kanunla belirlenen ve karar organları gene kanunda gösterilen seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir biçiminde tanımlanmış ve gösterilmiştir i̇ptali istenen ncı madde hükmü ile özel amaçlı yerel yönetimler yaratılmaktadır böyle bir düzenleme anayasanın nci maddesine aykırı düşer bu hükümle mahalli idare birlikleri şirket kurma borçlanma yabancı kuruluşlarla işbirliğinde bulunma gibi uygulamalarda bulunabilecektir nitekim hükümet tasarısında var olan şirket kuramaz maddesi alt komisyonun sayılı belediye kanununda belediyelerin şirket kurmalarına olanak tanınmıştır belediyeler gerekli görürlerse şirket kurma yolunu seçerek hizmeti yürütebileceklerdir birlik kurulduğunda şirket yerine yeni bir örgütlenme yolu seçilmiş demektir kurulan birliğin şirket kurması şirket kurmak amacıyla birlik oluşturması anlamına gelir ki bu doğru bir uygulama değildir alt komisyonumuz bu amaçla birliklerin şirket kurmasını engelleyen tasarının nci maddesini nci madde olarak aynen kabul etmiştiresas sayısı karar sayısı şeklindeki görüş ve değerlendirmesine karşın birliğin şirket kurmasını yasaklayan nci madde i̇çişleri komisyonu tarafından yasa metninden çıkarılmıştıri̇çişleri komisyonu raporu kamu hizmetlerinin bu şekilde mahalli idare birliklerinin oluşturacağı şirketlerce görülmesine imkan tanıyan bir düzenleme bu yönden de anayasanın nci maddede sözü edilen yerel yönetim ilkesi ile çelişir diğer yandan anayasanın nci maddesinde devlet ve kamu tüzelkişileri tarafından yürütülen yatırım ve hizmetlerin özelleştirilebilmesine imkan tanınırken bunun ancak kanunla ve kanunda da hangi hizmetlerin özelleştirilebileceğinin açıkça gösterilmesi yoluyla yapılabileceği bildirilmiştir i̇ptali istenen hükümde olduğu gibi hangi hizmetleri görmek üzere şirket kurulabileceği belirtilmeden genel bir yetkilendirme doğrultusunda mahalli idare birliklerine hangi hizmetleri kuracağı şirketler aracılığı ile yürüteceğini belirleme imkanını içeren yetkiler tanıyan bir düzenleme ise kuşkusuz anayasanın nci maddesindeki özelleştirme ilkeleriyle uyum halinde olamaz anayasanın çeşitli hükümlerine aykırı bir düzenlemenin anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ve inci maddesinde yer alan anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri ile bağdaşması da düşünülemez açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı mahalli i̇dare birlikleri kanunun ncı maddesi anayasanın ve nci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı mahalli i̇dare birlikleri kanunun inci maddesinin birinci fıkrasındaki veya belediye meclis üyeliğine seçilmeyi haiz kişiler arasından birlik tüzüğünde belirlenen sayıda ve gizli oyla seçecekleri üyelerden oluşur ancak dışarıdan seçileceklerin sayısı mahalli idare meclisinden seçileceklerin üçte birini geçemez i̇baresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun inci maddesinde birliğin karar organı olan birlik meclislerinin nasıl oluşacağı düzenlenmekte birlik üyesi mahallî idarelerin meclislerinin kendi üyeleri yanında belediye meclis üyeliğine seçilme koşullarını haiz kişiler arasından birlik tüzüğünde belirlenen sayıda ve gizli oyla dışarıdan seçileceklerin de birlik meclisi üyesi olabilmesine imkan tanımaktadır yine bu hüküm ile dışarıdan seçileceklerin sayısına bir sınırlama getirilerek bunların mahalli idare meclisinden seçileceklerin üçte birini geçemeyeceği belirtilmektedir mahalli idare birlikleri mahalli idareler arasındaki işbirliğinin kurumlaşmış biçimi olup mahalli idarelerin iradesi ile doğan kamu tüzelkişileridir bunların iradelerini açıklama yetkisine sahip temel karar organı olan birlik meclisi de birlik üyesi mahallî idarelerin meclislerinin seçilmişlerinden oluşabilir birlik meclisinde başka kaynaktan üyelik olamaz birlik meclis üyeliği kurucu mahalli idarelerin meclis üyelerine aittir birlik meclisi bir tür ortaklık alanıdır ortakların başkalarını seçip kendileriyle eş yetkili olarak meclise almaları birliklerin yerel yönetim birliği olmaktan çıkması demektir anayasanın nci maddesinin öngördüğü mahalli idare birliklerinin mahalli idarelerin belirli kamu hizmetlerinin görülmesi amacı ile kendi aralarında kurulabilir olmaları bunların karar organlarında dışarıdan üyelerin yer almasına izin vermez kaldı ki nci maddenin birinci fıkrasında yerel yönetimesas sayısı karar sayısı karar organlarının seçmenlerce seçileceği ikinci fıkrasında da yerel yönetimlerin kuruluşunun yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenleneceği ifade edilmiştir birlik meclisi üyelerinin bir kısmının seçmenlerce mahalli idare meclisi üyesi seçilmeden fakat sadece birliğe dahil mahalli idare meclislerinin üyelerince seçilerek göreve gelebilmeleri anayasanın nci maddesinin birinci fıkrasında ifade edilmiş olan seçilerek göreve gelmek ilkesinin gereğinin karşılanmadığını ortaya koymaktadır sayılı kanunda meclis üyeleri ile dışarıdan seçilenler arasında birlik meclis başkanlığı üstlenme ya da birlik encümeninde göreve getirilip getirilmeme konularında hiçbir fark yoktur böylece meclis üyelerince birlik üyesi yapılacak olan kişiler seçilmiş üyeler gibi yetkilerle donatılmış bulunmaktadır yerinden yönetim ilkesi de yerel yönetim birliklerinin karar organlarının doğrudan halk tarafından seçilmesini gerektirmektedir yapılan düzenleme bu bakımdan üncü maddesinde ifade edilmiş olan yerinden yönetim ilkesine de aykırıdır i̇ptali istenen düzenleme yerel demokrasi alanını ve halkın kendi işlerini kendi temsilcileri eliyle kararlaştırıp yürütmesi ilkesini zedeleyeceğinden anayasanın nci maddesinde ifade edilen demokratik hukuk devleti ilkesi ile de bağdaşmaz diğer taraftan böyle bir düzenlemeyi demokratik temsille ya da anayasadaki deyimiyle temsilde adalet ve eşit oy ilkeleriyle bağdaştırmak da olanaksızdır anayasanın nci maddesine göre seçim kanunları temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenlenir anayasanın gözetilmesini istediği temsilde adalet ilkesi serbest eşit gizli tek dereceli genel oy açık sayım ve döküm öğeleriyle özetlenmekte ve oyla orantılı temsilci sayısıyla yaşama geçirilmektedir anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararı amkd c demokratik hukuk devletinin anlamı daha önce anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında yer almış temsil ilkesinin demokratik hukuk devleti ile bağlantısı vurgulanmış ve genel ve eşit oy ilkelerinin de anayasanın uncu maddesindeki genel eşitlik ilkesinin değil nci maddedeki demokratik hukuk devletinin gereği olduğu belirtilmiştir anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararı amkd c i̇ptali istenen düzenlemeye göre birlik meclisine dışarıdan seçilecek üyeleri uygulamada genellikle birlik üyesi mahalli idare meclislerinde çoğunluğu elinde tutan siyasi partiye mensup üyelerin oyları belirleyecektir bunun sonunda da seçilecek yeni üyeler söz konusu siyasi partilerden gelenler veya bu partilerin yandaşları olacaktır böyle bir durumun yerel seçimlerde ortaya çıkmış olan oy dağılımına bağlı temsil tablosunu çoğunlukta olan parti lehine çarpıtacağı ve temsil adaletini hatta eşit oy ilkesini anayasanın nci maddesine aykırı olarak zedeleyeceği dolayısıyla bu bakımdan da anayasanın nci maddesinde belirtilen demokratik hukuk devleti niteliği ile çelişeceği de ortadadıresas sayısı karar sayısı diğer yandan söz konusu düzenleme birlik meclisi üyelerinin bir kısmının seçiminde bunların mahalli idare meclisi üyesi seçilmiş olmalarını şart koşarken bir kısmının ise sadece mahalli idare meclisi üyesi seçilme koşullarını haiz olmalarını yeterli bulmakta ve üyeler arasında seçilme yeterli bakımından bir eşitsizliğe yol açmaktadır böyle bir eşitsizliğin hukuki dayanağını oluşturacak makul bir neden de yoktur anayasanın nci maddesi yerel yönetimlerin karar organlarının kanunda gösterileceğini ve seçmenler tarafından seçilerek oluşturulacağını bildirmiştir bu ilke karar organlarının oluşumuna ilişkin olarak kanunla düzenleme yapılırken yasa koyucunun tamamen serbest kalacağı anlamını taşımaz aksine anayasanın ve hukukun genel ilkeleri ile takdirinin sınırlı olduğunu ortaya koyar i̇ptali istenen düzenleme seçilecek birlik meclisi üyeleri arasında genel seçimde seçilerek gelme yerel seçimde seçilebilecek yeterlikte olma nitelikleri bakımından ikili bir türleşme yaratarak eşitsizliğe yol açmış yasa koyucu takdir yetkisini anayasanın uncu maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı bir biçimde kullanmıştır bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı mahalli i̇dare birlikleri kanunun inci maddesinin birinci fıkrasındaki veya belediye meclis üyeliğine seçilmeyi haiz kişiler arasından birlik tüzüğünde belirlenen sayıda ve gizli oyla seçecekleri üyelerden oluşur ancak dışarıdan seçileceklerin sayısı mahalli idare meclisinden seçileceklerin üçte birini geçemez ibaresi anayasanın ve nci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı mahalli i̇dare birlikleri kanunun nci maddesinin i̇kinci fıkrasındaki birliğin faaliyet alanında olmak ve sayısı üçü geçmemek üzere birlik meclisinin kararıyla kurulacak diğer birimlerden ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun nci maddesinin ikinci fıkrasında ülke düzeyinde kurulan birliklerle üye sayısı yüzden fazla olan birliklerin teşkilatlarında birinci fıkrada belirtilen birimlerden başka yer alacak birimler gösterilirken diğer birimlerden söz edilmiş ve bu birimleri belirleme yetkisi de birlik meclisine yani idareye bırakılmıştır anayasanın inci maddesi yürütme yetki ve görevinin kanunlara uygun olarak kullanılıp yerine getirileceğini üncü maddesi idarenin kuruluş ve görevleri ile bir bütün olduğunu ve kanunla düzenleneceğini hükme bağlamıştır anayasanın ve üncü maddelerinde ifade edilen idarenin kanuniliği ilkesi idarenin tüm yetki ve görevlerini kanundan aldığını ortaya koymaktadır bu hükümler idarenin tüm birimlerinin açıkça kanunda belirtilmesi gerektiğini ortaya koymaktadıresas sayısı karar sayısı ülke düzeyinde kurulan birliklerle üye sayısı yüzden fazla olan birliklerin teşkilatlarında yer alacak birimlere ilişkin belirsizlik yaratan bir düzenlemenin anayasanın ve üncü maddelerindeki idarenin kanuniliği ilkesi ile bağdaşmayacağı açıktır diğer taraftan iptali istenen bu düzenleme söz konusu birimleri kanunla göstermek yerine bu birimleri belirleme yetkisini yani asli düzenleme yetkisini idareye vermektedir halbuki anayasada belirtilen ayrık haller dışında idarenin asli düzenleme yetkisi yoktur bu yetki yasamanındır kuvvetler ayrılığının benimsendiği anayasada yasama yürütme ve yargı organlarının görev ve yetki alanları ayrılarak düzenleme yapıldığından anayasa ile öngörülen ayrık durumlar dışında bunlar arasında yetki devri olanaklı değildir bu husus anayasanın nci maddesinde açıkça ifade edilerek yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmektedir devredildiği taktirde bu yetki kökenini anayasadan almayacağı için anayasanın ve inci maddelerinin yanı sıra anayasanın ncı maddesine de aykırı olur yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesi uyarınca yürütme organına genel sınırsız esasları ve çerçevesi belirsiz bir düzenleme yetkisi verilemez yasa koyucu belli konularda gerekli kuralları koyacak çerçeveyi çizecek eğer uygun ve zorunlu görürse onların uygulanması yolunda sınırları belirlenmiş alanlar bırakacak idare ancak alanlar içinde takdir yetkisine dayanmak suretiyle yasalara aykırı olmamak üzere bir takım kurallar koyarak yasanın uygulanmasını sağlayacaktır esasen anayasanın inci maddesinin yürütme yetkisi ve görevinin anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünün anlamı da budur anayasa mahkemesinin tarih ek sayılı kararı rg sa bu hususlar iptali istenen düzenlemenin anayasanın ve üncü maddelerine aykırı düştüğünü göstermektedir anayasanın çeşitli hükümlerine aykırı bir düzenlemenin anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ve inci maddesinde yer alan anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri ile bağdaşması da düşünülemez açıklanan nedenlerle sayılı kanunun nci maddesinin ikinci fıkrasındaki birliğin faaliyet alanında olmak ve sayısı üçü geçmemek üzere birlik meclisinin kararıyla kurulacak diğer birimlerden ibaresi anayasanın ve üncü maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı mahalli i̇dare birlikleri kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrası ile tarım ürünlerinin üretim ve pazarlanması hariç olmak üzere köylere ait hizmetlerin yürütülmesine yardımcı olmak bizzat yapmak yaptırmak ve kırsal kalkınmayı sağlamak üzere tüm köylerin iştiraki ile ilçelerde ilçenin adını taşıyan köylere hizmet götürme birliği kurulması öngörülmüştüresas sayısı karar sayısı anayasanın nci maddesinin son fıkrasında yerel yönetim birliklerinin belirli kamu hizmetlerinin görülmesi amacı ile kurulacakları açık bir şekilde hükme bağlanmıştır köylere hizmet götürme birliklerinin yapacakları ve yaptıracakları köylere ait hizmetlerin hangi hizmetler olduğu yasada gösterilmediğinden yapılan bu düzenleme anayasanın nci maddesiyle bağdaşmamaktadır öte yandan anayasanın ve üncü maddelerinde ifade edilen idarenin kanuniliği ilkesi idarenin tüm yetki ve görevlerini kanundan aldığını ortaya koymaktadır köylere hizmet götürme birliklerinin yetkilerinin neler olduğu yasada gösterilmediği için yapılan bu düzenleme anayasanın söz konusu maddelerine de aykırı düşmektedir yine bu düzenlemeye göre köylere hizmet götürme birlikleri tarım ürünlerinin üretim ve pazarlanması hariç olmak üzere köylere ait her türlü hizmetlerin yürütülmesine yardımcı olmak bu hizmetleri bizzat yapmak veya yaptırmak yetki ve görevleri ile donatılmıştır bu durumda halen merkezi yönetime ait olan toprak yönetimi su yönetimi köy yolları ağı planlaması gibi temel devlet görev ve yetkileri bir bütün olarak köylere hizmet götürme birlikleri tarafından üstlenilip yapılabilecektir belli hizmetler çerçevesinde bir belirleme olmadığı genel hizmetleri de içerecek yetki ve görevler tanındığı için böyle bir düzenleme anayasanın ncı maddesiyle de bağdaşmamaktadır anayasanın merkezi idare başlığını taşıyan ncı maddesinde türkiye merkezi idare kuruluşu bakımından coğrafya durumuna ekonomik şartlara ve kamu hizmetlerinin gereklerine göre illere iller de diğer kademeli bölümlere ayrılır denilmiştir bu hükümden anlaşılacağı üzere merkezi idarenin kuruluşu esas olarak coğrafi bakımdan düzenlenmiş fakat merkezi idarenin üstleneceği kamu hizmetleri bakımından bir açıklık getirilmemiştir bu konuda maddede yapılan belirleme sadece kamu hizmetlerinin gereklerine göre ifadesidir bunun anlamı ise açıktır yani merkezi idare genel yetkilidir merkezi idarenin görev ve yetkileri anayasada belirlenen temel hak ve hürriyetlerden anlaşılmaktadır ancak anayasada örgütlenme ile ilgili düzenlemede görevler ve hizmetler sayılarak sınırlandırılmamıştır anayasanın nci maddesinin beşinci fıkrasında merkezi idare mahalli idareler üzerinde mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi kamu görevlerinde birliğin sağlanması toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari vesayet yetkisine sahiptir denilmek suretiyle merkezi yönetimin yetkileri ayrıntıya varan bir titizlikle düzenlenirken merkezi yönetimin görev ve hizmetleri şunlardır şeklinde hiç bir düzenlemeye yer verilmemiştir anayasanın ncı maddesinde merkezi yönetimin örgütlenmesine ilişkin ölçütler coğrafya durumu ekonomik koşullar ve kamu hizmetlerinin gerekleri olarak sayılmıştır maddede merkezi yönetimin görevlerini belirginleştiren ya da sınırlayan bir düzenleme yapılmamıştır buna karşın anayasanın nci maddesinde yerel yönetimlerin örgütlenmesi hem coğrafya hem de konu yönünden sınırlandırılmıştır maddeye göre yerel yönetimler ancak yöresel olarak örgütlenebilmekte ve yalnızca yerel ortak gereksinimlerin karşılanması yönünden görevlendirilebilmektediresas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen inci maddenin birinci fıkrasında yapılan düzenlemenin ise anayasanın ve nci maddelerindeki ilkeleri gözardı ederek köylere hizmet götürme birliklerini genel görevli ve yetkili konumuna getirdiği açıktır anayasanın çeşitli hükümlerine aykırı bir düzenlemenin anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ve inci maddesinde yer alan anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri ile bağdaşması da düşünülemez açıklanan nedenlerle sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrası anayasanın ve nci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı mahalli i̇dare birlikleri kanunun inci maddesinin son fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı kanunun inci maddesinin son fıkrasında köylere hizmet götürme birliklerinin bütçesine ilişkin esas ve usûller ile muhasebe ve raporlama standartlarının harcama esas ve usûllerinin çerçeve hesap plânı ile düzenlenecek raporların şekil süre ve türleri ile bu birliklerin yapacakları ihalelere ilişkin esas ve usûllerin maliye bakanlığının görüşü alınarak i̇çişleri bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği öngörülmüştür anayasaya göre yürütmenin asli düzenleme yetkisi anayasanın gösterdiği ayrık haller dışında yoktur bu yetki anayasanın nci maddesinde türkiye büyük millet meclisine verilmiştir ve devredilemez devredildiği taktirde bu yetki kökenini anayasadan almayacağı için anayasanın ve inci maddelerinin yanı sıra anayasanın ncı maddesine de aykırı olur yürütme ancak yasayla asli olarak düzenlenmiş alanda kural koyabilir yürütme organının yasayla yetkili kılınmış olması yasayla düzenleme anlamına gelmeyeceğinden yürütmeye devredilen yetkinin anayasaya uygun olabilmesi için yasada temel esasların belirlenmesi sınırların çizilmesi gerekir i̇ptali istenen hüküm yürütme organınai̇çişleri bakanlığına genel sınırsız esasları ve çerçevesi yasada gösterilmeden genel ve kapsamı belirsiz bir düzenleme yetkisi verdiğinden anayasanın ve inci maddelerine aykırı olarak asli düzenleme yetkisini yürütmeye devretmiş bulunmaktadır diğer taraftan anayasanın çeşitli hükümlerine aykırı bir düzenlemenin anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ve inci maddesinde yer alan anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri ile bağdaşması da düşünülemez açıklanan nedenlerle sayılı kanunun inci maddesinin son fıkrası anayasanın ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı mahalli i̇dare birlikleri kanunun uncu maddesindeki inci maddede belirtilen doğal üyeler ile birliğin sulama faaliyetinden faydalanan ve belediye meclisi üyeliğine seçilme şartlarına sahip olan çiftçiler arasından birlik tüzüğünde gösterilen sayıda seçilecek üyelerden oluşur i̇baresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun sulama birlikleri başlıklı uncu maddesindeki iptali istenen düzenleme ile sadece sulama amaçlı olarak kurulan mahalli idare birliklerinde birlikesas sayısı karar sayısı meclisinin inci maddede belirtilen doğal üyeler ile birliğin sulama faaliyetinden faydalanan ve belediye meclisi üyeliğine seçilme şartlarına sahip olan çiftçiler arasından birlik tüzüğünde gösterilen sayıda seçilecek üyelerden oluşacağı hükme bağlanmıştır inci maddede belirtilen doğal üyeler ifadesi ile birlik üyesi mahallî idarelerin meclislerinin kendi üyeleri yanında belediye meclis üyeliğine seçilmeyi haiz kişiler arasından birlik tüzüğünde belirlenen sayıda ve gizli oyla dışarıdan seçileceklerin de amaçlandığı açıktır bu nedenle inci maddede belirtilen doğal üyeler ibaresi birlik meclislerine dışarıdan seçilecekler açısından yukarıda numaralı başlık altında belirtilen nedenlerle anayasanın ve nci maddelerine aykırıdır yukarıdaki ibarenin devamı olan ile birliğin sulama faaliyetinden faydalanan ve belediye meclisi üyeliğine seçilme şartlarına sahip olan çiftçiler arasından birlik tüzüğünde gösterilen sayıda seçilecek üyelerden oluşur ibaresi ile de birlik meclisine birlik üyesi mahallî idarelerin meclislerinin seçilmişlerinin dışında bir kaynaktan yani meclis üyesi olmayan ancak birliğin sulama faaliyetinden faydalanan ve belediye meclisi üyeliğine seçilme şartlarına sahip olan çiftçiler arasından seçileceklerin üye olması imkanı tanındığından bu ibare de yine yukarıda numaralı başlık altında etraflıca belirtilen nedenlerle anayasanın ve nci maddelerine aykırıdır bu nedenle tarih ve sayılı mahalli i̇dare birlikleri kanunun uncu maddesindeki anayasanın ve nci maddelerine aykırı olan inci maddede belirtilen doğal üyeler ile birliğin sulama faaliyetinden faydalanan ve belediye meclisi üyeliğine seçilme şartlarına sahip olan çiftçiler arasından birlik tüzüğünde gösterilen sayıda seçilecek üyelerden oluşur ibaresinin iptali gerekmektedir
3,779
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemini de içeren dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir tarih ve sayılı kanun tarih ve sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir ancak sözkonusu kanunun maddesinin fıkrası ile geçici maddesinin ve bentleri anayasaya aykırıdır sayılı kanunun maddesinin fıkrası anayasaya aykırıdır sayılı kanunun maddesi fıkrası bakımından anayasanın ve maddelerine aykırıdır maddenin ikinci fıkrası aynen şöyledir kooperatif ve birliklerin ilk işleme hüviyetindeki işletme ve tesisleri dışında kalan sonraki üretim aşamaları için kuracakları iktisadi işletmeler anonim şirket statüsünde ayrı bir tüzel kişilik olarak kurulup faaliyet gösterirler maddenin fıkrası anayasanın ve maddelerine aykırıdır bilindiği gibi kooperatif ve birlikler birer tüzel kişi hak sahibi birer varlıktırlar bu yüzden anayasanın maddesinin ilk kelimesinin herkes sözcüğünün kapsamına girerler herkes gibi kooperatif ve birlikler de diledikleri alanda çalışma hak ve hürriyetine sahiptirler devlet bunların güvenlik ve kararlılık içinde çalışmalarını sağlayacak tedbirleri alır anym çünkü çalışma herkesin hakkı ve ödevidir anym devletin görevi herkesin çalışma hak ve hürriyetini güvence altına almaktır yoksa bir takım bahanelerle sözkonusu hak ve hürriyetleri kısıtlamak hatta ortadan kaldırmak değildir halbuki sayılı kanunun maddesinin fıkrası bir kısım çalışma hakkını kooperatif ve birliklerin elinden almaktadır bu yüzden fıkra anayasanın ve maddelerine aykırıdıresas sayısı karar sayısı gerçekten kooperatif ve birliklerden kendi ürünlerini belli bir aşamadan sonra işlemeye devam edebilmeleri için kendilerinin dışında anonim şirket statüsünde ayrı bir tüzelkişilik oluşturmalarını talep etmenin hiç bir anayasal dayanağı olamaz böyle bir düzenlemenin rasyonel ekonomik dayanağıda olamaz çünkü modern ekonomilerde imkanı olan ve fırsat bulan her işletme iç ve dış tasarruflardan istifade etmek için dikey entegrasyona gitmekte işletmeler zinciri oluşturmakta holdingleşmektedir nitekim şirket evlilikleri diye bilinen holding birleşmeleri bu durumun uygulamadaki somut örnekleridir kısaca sayılı kanunun maddesinin fıkrası hem modern ekonominin gereklerine hem de anayasanın ve maddelerine aykırıdır mutlaka iptal edilmelidir sayılı kanunun maddesinin fıkrası anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesine göre devlet milli ekonominin yararlarını dikkate alarak öncelikle üretimin artırılmasını ve tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır yarı mamül hale getirdikleri ürünleri işleyip tam mamül hale getirebilmeleri için kooperatif veya birlikleri kendilerinden ayrı anonim şirketler şeklinde yeni tüzelkişilikler oluşturmaya mecbur kılmanın kooperatifçiliği geliştirmeye bir katkısı olmayacağı gibi milli ekonomiye ve tüketicinin korunmasına da bir katkısı olmayacaktır tam aksine iktisadi işletmeleri parçalayarak üretim ölçeğini küçük birimlere ayıracağı için kaynak israfına yol açacak maliyetleri artıracak maliyet enflasyonuna sebep olacak ekonomiyi ve tüketiciyi olumsuz yönde etkileyecektir sonuçta anayasanın maddesine aykırı durumlar ortaya çıkacaktır sayılı kanunun geçici maddesinin ve bentleri anayasaya aykırıdır geçici maddenin bendi anayasanın maddesine aykırıdır geçici maddenin bendi dört yıl süreyle görev yapacak olan yedi kişilik bir yeniden yapılandırma kurulu kurmaktadıresas sayısı karar sayısı geçici maddenin bendinin yeniden yapılandırma kurulunun oluşumunu düzenleyen fıkrası aynen şöyledir yeniden yapılandırma kuruluna bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en çok altı ay içinde bakanlık ve hazine müsteşarlığı mensupları üniversite öğretim üyeleri veya kooperatifçilik veya işletmecilik konusunda bilgi ve deneyim sahibi kişiler arasından biri bakanlık mensuplarından olmak üzere dört üye sanayi ve ticaret bakanı biri hazine müsteşarlığı mensuplarından olmak üzere iki üye hazine müsteşarlığının bağlı olduğu devlet bakanı tarafından bir üyede birliklerin yönetim kurulu üyeleri içinden kendi aralarında yapacakları seçim ile belirlenir ve bakanlar kurulunca en çok dört yıl görev yapmak üzere atanır yönetim kurulu üyeliği sona eren birlik temsilcisinin yeniden yapılandırma kurulundaki görevi de sona erer boşalan üyeliklere aynı usule göre atama yapılır kurul üyeleri kendi aralarından üye tam sayısının salt çoğunluğu ile bir başkan ve bir başkan vekili seçer görüldüğü gibi yeniden yapılandırma kurulunun birliklerce belirlenen üyesi dahil yedi üyesinin tamamı hükümet tarafından atanacaktır kaldı ki bu kurulda ülke çapında hizmet veren birlik ve kooperatifi temsilen bir tek üyenin bulunması fiilen birlik ve kooperatifin yeniden yapılandırma kurulunda temsil edilmemesi anlamını taşımaktadır ayrıca bendinin fıkrasının son cümlesine göre de kurul sanayi ve ticaret bakanına karşı sorumludur yeniden yapılandırma kurulunun sanayi ve ticaret bakanlığına karşı sorumlu olması üyelerinin belirlenme ve atanma biçimi devletin bütün kooperatif ve birliklere resmen ve fiilen el koyması anlamına gelmektedir halbuki devletin kooperatiflerle birlikler üzerinde idari vesayet yetkisi dahi yoktur malumları olduğu üzere anayasanın maddesinin ilk şeklinde yer alan ve kooperatifler konusunda devlete her türlü kontrol ve denetim yetkisi veren bu yüzden de geniş tartışmalara yol açan hatta anayasa mahkemesinin kooperatiflerle ilgili kararlarına e ve e dayanak teşkil eden ikinci fıkra maddenin fıkrası tarih ve sayılı kanun ile anayasadan çıkarılmıştır bu yüzden sayılı kanunun geçici maddesinin bendinin ve fıkralarının anayasal dayanağı yoktur iptal edilmeleri icap eder geçici maddenin bendinin ve fıkraları iptal edilince diğer ve fıkralarında uygulanma olanakları kalmadığı için sayılı kanunun maddesi uyarınca iptal edilmeleri gerekir sayılı kanunun geçici maddesinin bendi de anayasanın ve maddelerine aykırıdır geçici maddenin bendi iptal edilince bendinin ve fıkralarının uygulanma olanağı kalmayacaktır bu yüzden bendinin ve fıkralarında da iptalleri gerekir bendinin fıkrasıesas sayısı karar sayısı kooperatif ve birliklere genel bütçeden yeniden yapılandırma amacıyla yılı bütçesinden tahsis edilen ödenekler ile uluslararası finans kuruluşlarınca desteklenen projeler için sağlanan doğrudan ya da dolaylı mali kaynaklar ve kredi teminatları dışında devlet veya diğer kamu tüzel kişilerinden herhangi bir mali destek sağlanamaz hükmünü taşımaktadır anayasanın maddesinde belirtildiği gibi milli ekonominin yararı üretimin artırılması tüketicinin korunması ve kooperatifçiliğin gelişmesi için devlet desteğinin gerekli olduğu hallerde devlet ve diğer kamu tüzel kişilerinin kooperatif ve birliklere mali destek sağlamaması açıkça anayasaya aykırı olacaktır bu yüzden fıkranın iptali gerekir öte yandan hem tarih ve sayılı kurumlar vergisi kanununun maddesine göre hem de işbu sayılı kanunun maddesinin son fıkrasına göre kooperatifler ortak dışı elde edecekleri gelir sebebiyle kurumlar vergisi mükellefidir sermaye şirketleri anonim limited komandit şirketler kamu iktisadi müesseseleri dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler ve iş ortaklıkları gibi diğer kurumlar vergisi mükellefleri yatırım indirimi ve vergi teşviklerinden istifade ederken kooperatiflerin kapsam dışı tutulması anayasanın maddesine eşitlik ilkesine aykırı düşecektir bu yüzden de sözkonusu fıkranın iptali gerekir geçici maddenin bendinin son fıkrası anayasanın maddesine hukuk devleti ilkesine aykırıdır bu yüzden sözkonusu fıkra iptal edilmelidir anılan fıkra şöyledir bakanlık yeniden yapılandırma süresi içinde görev yapmak üzere birlik denetim kurullarında denetim veya kooperatifçilik konusunda deneyimli bakanlık mensupları arasından bir denetçi görevlendirebilir bu şekilde görevlendirilenlere en yüksek devlet memuru aylığından ek gösterge dahil fazla olmamak üzere bakanlıkça belirlenecek net aylık ücret birlikçe ödenir görüldüğü gibi bakanlığın resen görevlendirdiği denetçinin ücretini mecburen birlik ödeyecektir böyle bir uygulamanın hukuk devleti ilkesine ters düşeceği gayet açıktır yürürlüğün durdurulmasi sebepleri̇esas sayısı karar sayısı sayılı kanunun dava konusu hükümleri maddenin fıkrası ile geçici maddenin ve bentleri anayasanın ve maddelerine açıkça aykırıdır dava konusu hükümlerin uygulanması halinde hem kooperatiflerle birlikler hem ülke ekonomisi ve hem de demokratik hukuk devleti telafisi imkansız bir takım zararlarla karşı karşıya gelecektir dava konusu hükümler hakkında yürürlüğün durdurulması kararı verilirse hukuk sistemimizde herhangi bir boşluk belirmeyecektir eğer anılan hükümler hakkında yürürlüğün durdurulması kararı verilmeyip de bilahare iptal kararı verilirse işbu iptal kararı büyük ölçüde etkisiz kalacaktır sonuç anayasanın ve maddelerine açıkça aykırı olup uygulanması halinde hem kooperatiflerle birlikler hem ülke ekonomisi hem de demokratik hukuk devleti bakımından bir takım telafisi imkansız zararlar doğuracağı kesin bulunan tarih ve sayılı kanunun maddesinin fıkrası ile geçici maddesinin ve bentleri hakkında acilen yürürlüğün durdurulması ve iptal kararı verilmesini saygılarımla arz ederim
1,150
esas sayısı karar sayısı i davacının gerekçesi dava dilekçesinde anayasaya aykırılık nedenleri şöylece açıklanmaktadır anayasa mahkemesi̇ sayin başkanliğina ankara davacı millet meclisinin üye tamsayısının dan fazla üyesi ad ve soyadları seçim bölgesi ve imzaları onaylı olarak eklidir tebligat yapılacak üye orhan eyüboğlu i̇stanbul milletvekili chp genel sekreteri ankara davanın konusu mart gün ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı yılı bütçe kanununun maddelerinin anayasaya biçim ve esas yönünden aykırı olarak çıkarılmış bulunması nedeniyle iptali istemine değindir i̇ptal nedenleri mart gün ve sayılı resmi gazete ile yayımlanan sayılı yılı bütçe kanununun kimi maddelerinin biçim ve kimi maddelerin esas yönünden anayasaya aykırı olarak çıkarılmış olması nedenleriyle iptali gerektiren aykırılıkları ayrı ayrı iki bölümde sunuyoruz bi̇çi̇m yönünden i̇ptali̇ gereken maddeler ve nedenleri̇ komisyon raporunun bütçe kanununun maddesinin görüşülmesi sırasında verilen bir önerge ile gelir azaltıcı değişiklik yapılmıştır döner sermayeli kuruluşların gelirlerinden kadar olan kısmının genel bütçeye gelir kaydına maliye bakanına yetki veren bu maddede bir yol izlenmiştir verilen bir önerge ile vakıflar genel müdürlüğü ve bağlı kuruluşlar hariç biçiminde bir parantez açılmış ve böylece bu kuruluşların gelirlerinden alınacak kadar olan miktar oranında bir gelir azalması sağlanmıştır bu nitelikte bir önerge verilmesi işleme konulması oylanması ve kabul edilmesi anayasanın maddesinin son fıkrasına aykırı olarak yapılmıştır bu nedenle anayasanın maddesine göre son şekli verilen bütçe kanununun maddesine gider azaltıcı nitelikte konulmuş olan vakıflar genel müdürlüğü ve bağlı kuruluşlar hariç tümcesinin cümlesinin yine aynı anayasa maddesinin son fıkrasına aykırı olarak konulması iptalini gerektirmektedir komisyon raporunun bütçe kanununun maddesinin görüşülmesi sırasında da gider artırıcı değişiklikler yapılmıştır bu madde yolluklarla ilgilidir yapılan değişiklik iki ayrı yerde olmuşturesas sayısı karar sayısı raporun fıkrasında sayılan çeşitli müfettişler arasında çalışma bakanlığı i̇ş müfettişleri bulunmamaktaydı önerge ile teklif edilmiş işleme konulmuş oylanıp kabul edilmiştir böylece gider artırıcı bir sonuç alınmıştır raporun fıkrası ile getirilen cetvelinde değişiklik yapılmıştır cetvelinin bölümünde müfettişlere verilecek yevmiyeler iki kısımdan ibaretti bir il veya bölge çapında ve türkiye çapında olmak üzere denetim hizmeti görenler için ayrı ayrı yevmiyeler öngörülüyordu verilen bir önerge ile bu üçe çıkarıldı ve bir il çapında bölge çapında ve türkiye çapında biçimine dönüştürülerek bölge çapında denetim yapanlar il çapında denetim yapanlara nazaran tl daha fazla yevmiye alacak hale getirildi raporda ise her iki kategori oylanması ve kabulü de anayasanın maddesinin son fıkrasına aykırı bir işlem olmuştur yukarıda ve olarak içeriğini açıkladığımız ve gider artırıcı nitelikle değişiklikler de anayasanın maddesinin emredici hükmüne son fıkrasına karşın yapılmış olduğundan iptali gerekmektedir bu bolümde sunduğumuz ve biçim yönünden iptali isteminde bulunduğumuz değişiklikler bir yönden de esasla ilgili olmasına rağmen doğuş nedenlerinin biçime ağırlık vermesinden dolayı bu yol izlenmiştir esas yönünden i̇ptali̇ gereken maddeler ve anayasaya aykirilik nedenleri̇ sayılı bütçe kanununun aşağıda açıklayarak sunduğumuz kimi maddeleri anayasanın ve maddelerine esas yönünden açıklanan nedenlerle aykırı olarak düzenlenmiştir bütçe kanununun maddesi özel ve toplu sözleşmelerle istihdam olunacak personele ödenecek ücretler için tavan sınırı getirmekledir bununla da kalmayarak aynı menfaatler sözleşmeler itibariyle maliye bakanınca görevlendirilecek üç kişilik bir kurul tarafından değerlendirilir limiti aşan sözleşmelerin yeniden düzenlenmesi mümkün olmadığı takdirde limiti açan kısım gelir bütçesinde açılacak özel bir tertibe gelir kaydolunmak suretiyle hazineye yatırılır bu madde hükümlerine uyulmaması halinde sayılı kanun hükümlerine göre takibat yapılır hükmünü eklemektedir böyle bir hükmün bütçe kanununda yer almasının yasal yönden olanağı ve dayanağı olamaz nedenlerini üç ayrı bölümde sunmak istiyoruz bu madde ile düzenlenen husus kamu personel istihdamında yepyeni bir ilkedir böyle bir ilke bu güne kadar personelle ilgili mali kanunlarda yer almamıştır i̇lgili kanunlarda yer almamış olmasının ayrı ve özel bir anlamı vardır bütçe politakaları yürürlükteki kanunların gereklerine göre düzenlenir ve bütçe kanunlarında yer alır personel sistemini düzenleyen kanunların taşımadıkları hükümlerin bütçe kanunlarına konulması yürürlükteki sistemleri ya aksatır ya da yürümez hale getiriresas sayısı karar sayısı onikinci madde ile getirilen bu sınırlama personel sistemini belirleyen kanunlara yeni hükümler getirmektedir bu sonuç ise anayasanın maddesinin açık hükmüne aykırıdır ve yüce mahkemenizin bu konuda yerleşmiş kararlarına da uygun düşmemektedir nitekim millet meclisinde bu madde görüşülürken anayasanın maddesine göre gider artırıcı sayılacak bir fıkra maddenin birinci ve ikinci pragrafları arasına sokulmuştur bu bir bakıma biçim yönünden aykırılık olduğu kadar bu bozulma hükmün millet meclisi tarafından doğuracağı sakıncaların bir ölçüde ortadan kaldırılmasına yöneliktir eklenen fıkra uçucu ve uçuş hizmetlerinin teknik ve yönetim sorumluluğu ile görevli personel içindir bu personel için saptanan sınırlamanın uygulanmayacağı hükmünü getirmektedir konulan bu fıkra onikinci maddenin kanunlaşması karşısında belirli bir kesime özel imtiyazlar getirmesi yönünden anayasanın maddesine aykırı bir durum yaratmıştır onikinci madde hükmü eşitlik ilkesini bozduğu kadar eklenen fıkra ile bu sınırlamanın dışında kalanlara sağlanan yarar yönünden de bir eşitsizlik yaratmıştır bu durum özel kanunlarla düzenlenmesi gerekli olan ve bir sistemin oluşturulduğu yasalarla ilgili hükümlerin bütçe kanunlarıyla düzenleme çabalarının yanlışlığı ve aykırılığı örneğini de ortaya çıkarmıştır bu sınırlama için getirilen aslında hiç önemi yoktur bu de olabilir daha az ya da fazla da olabilir önemli olan yasa dışı anayasa dışı olmasıdır gösterge katsayı sistemine rağmen sayılı devlet memurları kanunu yan ödemeler iş riski iş güçlüğü teminindeki güçlük zammı vb getirmekte derece ve kademesi belli olan memurlara görev yeri için ayrı olmak üzere bir çok ödemelerin yapılabileceğini belirleyerek devlet memuru için böyle bir tavan getirmiyor asker personel için de sivil personelde olduğu gibi sınır çizmiyor özel sektör için de sınır getiren hiçbir yasa hükmü yoktur ama yalnız i̇şçiler için buna zorunluk duyuluyor aynı kesimin personel ücretlerini düzenleyen yürürlükteki yasalar da böyle bir sınır tanımıyor yalnız işçileri hedef tutan bu hükmün tanıdığı ayrıcalık iki yönlü eşitsizliği simgelemektedir birincisi kamu ya da özel kesimde çalışanlar için getirilmemiş olması sadece kamu kesiminde çalışan ve çalışacak işçiler için getirilmesidir diğeri ise hak eksikliği ve yarar yoksunluğu yaratmasıdır bu iki yönü ve ilgili yasalarla düzenlenmesi zorunluğu gözönüne alınınca anayasanın ve maddelerine aykırılık son derece açık bir biçimde kendisini göstermektedir bu nedenlerle bütçe kanununun maddesinin gerek bütçe karma komisyonunca sevkedilen içeriği ve gerekse millet meclisinde eklenen fıkra nedeniyle aldığı son şekli hem biçim hem esas yönünden anayasanın ve maddelerine aykırı olmuştur bütçe kanununun maddesi gün ve sayılı harcırah kanununun maddesinin ve fıkralarını maddenin fıkrasını ve maddenin fıkrasını yürürlükten kaldıran nitelikte hükümler taşımaktadır ve bu nedenle anayasanın maddesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı şöyle ki sayılı harcırah kanununun maddesi ilk fıkrasında yurt içi yevmiyelerinin her yıl bütçe yasaları ile saptanacağını öngörmekte fakat fıkrasında bu yevmiyelerin memur ve hizmetliler için aylık veya ücret tutarlarının ünden az sından çok olmayacağını fıkrasında da müfettişler için dan az den çok olamayacağını hükme bağlamakta yani bir tavan ve taban sınırı koymaktadır yasa hükmü böyle iken bütçe kanununun maddesinin fıkrası gün ve sayılı harcırah kanununun maddesinin ve bentlerinde yazılı nisbet ve yevmiye miktarlarına ilişkin kayıtlayıcı hükümler uygulanmamak üzere biçiminde bu madde hükmünü uygulamadığını açıkça ilân ederek yevmiyelerin cetvelinde gösterildiğini belirtmektedir aynı maddenin fıkrası harcırah kanununa göre yapılacak ödemelerde sayılı genel kadro kanununun maddesi hükmü personelin yeni kadro dereceleri esas alınmak suretile mali yılında da uygulanır hükmünü getirmektedir konuyu biraz açmakta yarar olacaktır önce sayılı genel kadro kanuna yapılan atıf bu kanunun maddesini değiştirir niteliktedir çünkü sayılı kanunun maddesi sayılı devlet memurları kanununun uygulanmasına geçildikten sonra harcırahın tesbitinde sayılı kanunda gerekli değişiklik yapılıncaya kadar eski hükümlerin uygulanmasına ve eski aylık ve ücret tutarları üzerinden harcırah ödenmesine devam olunur hükmünü koymaktadır görüldüğü gibi bu maddede kadro ile ilgili açık veya kapalı hiçbir söz geçmemekte aylik veya ücret tutari deyimleri kullanılmaktadır bu durumda bütçe maddesi ile sayılı yasanın maddesi de değiştirilerek uygulanıyor demektir yine aynı bütçe maddesi ile sayılı harcırah kanununun maddesinin ve fıkralarının uygulanmayacağı açıkça kabul ediliyor ayrıca sözü edilmemekle beraber sayılı harcırah kanununun maddesinin fıkrası da uygulamadan kaldırılmış oluyor bu madde de aynen şöyledir harcıraha istihkakda işgal edilen kadroya ait tutarlar esastır ancak kadro aylığı karşılık gösterilmek suretile yapılan tayinlerde müktesep hak olarak alınan aylık veya ücret tutarları nazar itibare alınır bilinmektedir ki sayılı yasa ile başlayan ve çeşitli kararnamelerle sürüp sonunda sayılı yasaya göre yapılan intibaklar sonucu çalışan personel genel olarak kadrosunun üzerinde bir dereceye intibak etmiş ve intibak çizelgesine göre de kazanılmış hak aylığını işgal ettiği kadroya istinaden alır hale gelmiştir kadro ile kazanılmış hak aylığı arasında ortaya çıkan bu farklılığı gidermek için aynı bütçenin maddesinin fıkrası ile tarih ve sayılı kanun ile kanun hükmünde kararnamelere göre intibakı yapılan personelin aylıkları kurumlara tahsis edilen kadrolara müsteniden söz konusu kanun ile kararnamelerin intibak hükümlerine göre tesbit edilen dereceleri üzerinden ödenir hükmü getirilmiştir bu hüküm sayılı yasanın maddesinin fıkrasında yer alan kadro aylığı karşılık gösterilmek suretile yapılan tayinlerde hükmünün aynıdır bugün artık işgal edilen kadro ile intibaklar sonunda ulaşılan derece arasında kesin bir farklılık vardır ve tüm memurlar kadro aylığı karşılık gösterilmek suretile yapılmış tayinler durumuna gelmiştir bütçenin maddesinin fıkrası hükmü de bunun delilidir bu hüküm kadronun üstünde olan ve intibaklarla gelinen kazanılmış hak aylığının ödenmesini mümkün kılmak için getirilmiştir hal böyle iken bütçenin maddesinin fıkrası ile hem sayılı kanunun maddesi hem de sayılı kanunun maddesinin fıkrası değiştirilmiş olmaktadır böyle bir değişiklik ise anayasanın maddesine aykırı düşmektediresas sayısı karar sayısı aynı maddenin fıkrası sayılı harcırah kanununun maddesine göre verilen tazminatın hesabında yeni kadro aylık tutarları esasa alınarak söz konusu maddeye göre oranlar yeniden tesbit edilinceye kadar kadro aylık derecelerine devlet memurları kanununun maddesine göre yapılan atamalar hariç tekabül eden sayılı kanunun maddesindeki aylık tutarları esas alınır hükmünü getirmektedir bütçe yasasının bu hükmü önce sayılı yasanın maddesine aykırıdır çünkü bu maddenin fıkrası fıkrada sayılan ve yevmiye ve yol masrafı ödenmeyen görevlilere bu gibilere asıl istihkaklarına ilâveten aylık veya ücret tutarlarının hizmetlilere de ücrete en yakın aylık tutarının undan fazla olmamak üzere alâkalı vekâlet ile maliye vekâleti arasında tesbit edilecek bir tazminat ödenir demektedir konu bir yandan normal yurt içi yolluklar dışında tutulmakta öte yandan da sayılı yasanın maddesinin ve sayılı yasanın da maddesinin ön verdiği gibi işgal edilen kadro yerine kazanılmış hak aylığı i̇lkesine bağlanmakta ayrıca bunun bir tazminat olduğu aylık veya ücret tutarlarının u ile sınırlı olacağı da belirtilmektedir i̇şgal edilen kadro ile intibaklar sonunda ulaşılmış kazanılmış hak aylığı arasındaki fark ve nedenleri bilinmektedir bu gerçek bütçe yasasının maddesi ile kabul edilmiştir hâl böyle iken sayılı kanunun maddesinin uygulanmasına ilişkin hükümde yeniden kadro kavramına yer verilmesi öncelikle sayılı kanunun maddesini değiştirir niteliktedir ve bu nedenle anayasanın maddesine aykırıdır sonra da bu konuda danıştay dairesinin gün ve esas karar sayılı aynı dairenin gün ve esas karar sayılı kararlarına sayıştayın gün ve gün ve sayılı kararlanma da uymamaktadır kaldı ki bütçesinin aynı konuya ilişkin maddesinin fıkrası da kadro aylığı yerine fiilen alınan aylık esasını korumakta idi bütçesi ile getirilen hüküm anayasa bakımından tutarsız ve dayanaksızdır bütçe ile ilgili değildir özel kanun hükümlerini değiştirir niteliktedir bütçe yasasının maddesi sayılı devlet memurları yasasının maddesini kısmen uygulamadan kaldırmakta ve bu nedenle de anayasanın maddesine aykırı bulunmaktadır sayılı yasanın maddesinin fıkrası bu yardım memurun herne şekilde olursa olsun menfaat karşılığı çalışmayan eşi ve çocukları i̇çin her yıl bütçe kanunlarında tesbit edilecek miktar üzerinden ödenir hükmünü getirmiştir bütçesinin maddesi ise sayılı devlet memurları kanununun ve sayılı türk silâhlı kuvvetleri personel kanununun maddeleri gereğince ödenecek olan aile yardımı mali yılında yalnız çocuklar için verilir biçimindeki fıkrası ile sayılı yasanın da hükümlerini uygulamadan kaldırmaktadır bütçe yasasının maddesi sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik maddesini de değiştirdiği için anayasanın maddesine fazla çalışma ücretlerinde işçi kesimindeki uygulamaya aykırı hükümler getirdiği için de yine anayasanın maddesine aykırıdır şöyle ki maddenin fıkrası ödenecek fazla çalışma ücretinin saat başına liradan az liradan çok olamayacağını öngörmektedir halbuki sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik maddesi her kurum için yıllık fazla çalışma saati toplamı ile saat başına ödenecekesas sayısı karar sayısı ücretler kurumlar itibariyle bakanlar kurulunca kararlaştırılır hükmünü getirmiştir buna göre fazla çalışma ücreti olarak saat başına verilecek miktarın bütçe yasası ile sınırlanması maddeyi yürürlükten kaldırmak olur çünkü bu miktarı saptama yetkisine sahip bakanlar kurulu bütçenin getirdiği tavan ve tabanla bağlanmış olmaktadır aynı bütçe maddesinin c e bentlerinde çeşitli personel için maktu fazla çalışma ücretinin ödenmesine ön verilmektedir halbuki sayılı devlet memurları yasasının sayılı yasa ile değişik maddesine göre maktu fazla çalışma ücreti ödenmesine olanak yoktur bütçe kanununun maddesinin c e ve bentlerinde maktu fazla çalışma ücreti ödenmesi öngörülen kurumlar personeli ya da meslekler mensupları için bu ayrıcalık anayasanın maddesine ters düştüğü gibi maddeyi değiştirir nitelikte olduğundan maddesine de aykırı bulunmaktadır i̇şçi kesiminde fazla çalışma ücreti saat ücretinin ya da saat başına günlük veya aylığından düşen ücretin fazlası olarak ödenmektedir bu haliyle önce herkese ödenen fazla çalışma ücreti asıl ücreti ile orantılıdır sonra da zamlı olarak değerlendirilmektedir buna karşın bütçenin maddesi memurlar için bu uygulamayı aylık ücretinden saat başına düşen miktar ne olursa olsun eşit şekilde ödemeyi öngörmektedir örneğin derecenin son kademesinde lira aylık ve lira saat ücreti ile çalışan bir genel idare hizmetleri sınıfı personel ile aynı sınıfta yer alan lira ücretli bir personele saat başına lira ödenebilmektedir çünkü uygulamada genel olarak teknik hizmetlere genel i̇dare hizmetlerine ve yardımcı hizmetlere lira üzerinden fazla çalışma saat ücreti ödenmektedir halbuki işçi kesimindeki kurala göre örneğimizdeki birinci kişi lira ikinci kişi ise lira saat ücreti üzerinden fazla çalışma ücretine hak kazanacaktır bu hesaplama aylık ücretin güne ve her günün de saate bölünmesi şeklinde yapılan bir hesaplamadır bir aydaki çalışma günleri üzerinden saat ücreti hesaplanırsa saat ücreti çok daha fazla olacak ve aradaki fark daha da büyüyecektir halbuki bütçe maddesine göre tavan bile verilse lirayı aşamıyacaktır i̇şte bu nedenle iki kesim arasındaki fazla çalışma ücreti uygulaması anayasanın maddesine uymamakta eşitliği bozmaktadır bütçe yasasının maddesi sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik ek maddesine göre ödenecek çeşitli tazminatlar için tavan koymaktadır halbuki anılan ek madde bu tazminatların kimlere ve ne miktar verileceğini saptama yetkisini bakanlar kuruluna bırakmakta bütçe yasasına hiçbir göndermede bulunmamaktadır bütçe bu hükmü ile bakanlar kurulu yetkisine bırakmış bir miktar saptamasına sınır koymakla sayılı yasanın ek maddesini değiştirmiş olmakta ve anayasanın maddesine aykırı olarak bir düzenleme getirmektedir bütçe yasasının maddesinin başlığı mali yılda uygulanmayacak kanun hükümleri başlığını taşımakta ve iki bölümden oluşmaktadır birinci bölümde sayılan yasa hükümlerinin kendi hükümlerine göre değil de bütçeye konulan ödenekler oranında uygulanacağı ikinci bölümde sayılan yasa hükümlerinin ise mali yıl içinde hiç uygulanmayacağını öngörmektedir bu sonuç genel niteliği ile bile anayasanın maddesine aykırı bulunmaktadır hükümleri değiştirilen ya da hiç uygulanmayan yasa hükümleri i̇se örnekleme şöyledir sayılı yasanın maddesinin fıkrası bu fıkra sivil savunma fonunun oluşması için devlet gelir bütçesinin adi gelirlerinin inin fona ayrılacağını emrederesas sayısı karar sayısı sayılı yasanın maddesi bu maddeye göre akaryakıttan alınan istihsâl vergisi gelir bütçesine gelir kaydedilir ve buna karşılık bu tahmini gelirin oranında kara yolları genel müdürlüğüne si i̇l özel idarelerine ve i belediyelere verilmek üzere de maliye bütçesine ödenek konur şeklindedir sayılı korunmaya muhtaç çocuklar hakkındaki yasanın maddesi milli eğitim ve sağlık ve sosyal yardım bakanlıklarının her yıl bütçelerine personel giderleri hariç bütün il özel idareleri ve belediyelerin bütçelerine konulan ödenekten az olmamak üzere ayrı ayrı ödenek koymalarını öngörür sayılı yasanın maddesi motorlu karar taşıt vergisi ve trafik cezalan karşılığı inin belediyelere ünün il özel idarelerine pay verilmek üzere maliye bütçesine ödenek konmasını öngörür sayılı arsa ofisi yasası maddesi ofis sermayesinin milyon olduğunu saptıyor ve bunun en geç on yılda tamamlanmak üzere de maliye bütçesine ödenek konmasını öngörüyor yasa mayıs da çıkmış olup bütçesinden itibaren ödenek ayrılması gereklidir sayılı orman yasasına sayılı yasa ile eklenen ek maddenin bendinin fıkrası orman i̇çi veya bitişiği halkının kalkınması için kurulan fona genel bütçenin den az olmamak üzere genel bütçeden yardım yapılmasını öngörmektedir aynı yasa ile eklenmiş ek madde ise orman içi veya bitişiğinde yapılacak kamulaştırmalar için her yıl ve milyondan az olmamak üzere orman bakanlığı bütçesine ödenek konmasını emreder i̇şte tüm bu yasa hükümleri kendi hükümlerinde yer alan miktarlar ya da oranlara göre konulacak ödeneklerle değil sadece bu işler için bütçeye ne kadar ödenek konmuşsa onunla sınırlı olarak uygulanabilir hiç uygulanmayacak yasa hükümleri ise yine örnekleme şunlardır muhafazasına lüzum kalmayan evrak ve vesaikin imha edilmesi hakkındaki sayılı yasa uygulanmayacaktır bu uzun yıllardır böyle gitmektedir çünkü bir arşiv yasası tasarısı hazırlanmış ama bir türlü yasalaştırılmadığı için onun çıkışma değin evrak ve belgeler saklanır durur bu fıkrada numaraları yazılı bir sürü yasa ankara i̇stanbul ve i̇zmir illerinin otomatik telefonlarına ilişkin yasalardır ve belirtilen maddeler de bu illerde resmi dairelere ücretsiz olarak tahsis edilecek telefonlara ilişkindir bugün gerçekten uygulama yeri kalmamış örneğin tüm bakanlıklara adet belediyeye adet gibi bu yasaların güne uygun hale getirilmesi yerine bütçe yasası ile uygulamama yolunun seçilmesi sadece anayasanın maddesine aykırılığı açısından değil sorunları çözmede kolay yolların ne kadar revaçta görüldüğü açısından da dikkat çekicidir sayılı muhasebe umumiye kanununun bütçenin düzenlenmesi ile ilgili hükümleridir ve den bu yana desimal sisteme geçildiği hele den bu yana da sözde program bütçe esası benimsendiği için bu hükümler gerçekten artık uygulanamaz ama seçilen yol fıkrasında olduğu gibi kolay yoldur çünkü nice yıllardır hazırlığı yapılan genel muhasebe yasası çalışmaları sonuçlanmamaktadıresas sayısı karar sayısı sayılı yasanın maddesi devlet memurlarına çocukları için okul pansiyon ücretlerinden oranında yararlanma olanağı vermektedir ama her yıl bütçe yasaları ile bu madde uygulanmaz sayılı yasa tekel maddelerine yapılan zamların bir deprem fonunda toplanmasını emreder zaten tekel maddelerine zaman yapılan zamların gerekçesi de bu idi ve gediz daha sonra da bingöl depremleri buna örnek verilmiştir bu maddeye göre zamlar tekel idaresinde engeç iki ay içinde tc merkez bankasına yatırılacak ve bu fonda toplanan paralar da sayılı yasa uyarınca deprem felaketine uğrayanlar için harcanacaktır bu örnekleme maddelerde mali yılı içinde öteki maddeler gibi uygulanmayacaklardır bu hali ilc anayasanın maddesine aykırıdır sonuç ve i̇stem hukuka bağlı devlet ilkesinin doğal sonucu olarak anayasa hükümlerinin yasama meclislerini bağlayan temel hukuk kurallarından hareketle bütçe kanunlarının anayasa gereklerini yerine getirerek meclislerce düzenlenmesi yasal ve hukuk zorunluğudur yukarıda açıklanan nedenlerle anayasa hükümlerine bağlı olmıyarak düzenlenen mart gün ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı yılı bütçe kanununun ve maddelerinin iptaline karar verilmesini saygı ile rica ederiz
2,853
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesindeki iptal ve yürürlüğün durdurulması gerekçesinde özetle anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında tbmm tarafından anayasanın maddesi uyarınca bakanlar kuruluna verilecek khk çıkarma yetkisinin önemli zorunlu ve ivedi durumlar için söz konusu olabileceği sayılı khknin ise bu şartlardan hiçbirisini taşımadığı anılan khknin konusunun ancak bir kanunla düzenlenmesinin mümkün olduğu bunun dayanağını oluşturan günlü sayılı yetki kanununun anayasa mahkemesince iptal edildiği bu durumda anayasal dayanaktan yoksun kalan söz konusu khknin anayasanın başlangıçı ile ve maddelerine açıkça aykırı olduğu bu durumdaki bir khknin içeriği yönünden anayasaya aykırı olmasa bile dava açıldığında iptalinin gerektiği sayılı khk hakkında yürürlüğü durdurma kararı verilmeyip daha sonra iptal kararı verilmesi durumunda iptal kararının etkisiz kalacağı ve giderilmesi güç zararlara neden olacağı yürürlüğü durdurma kararı verilmesi halinde ise hukuksal boşluk doğmayacağı belirtilmiştir
133
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ özeti̇ ölüme mahkûm olanların cezalan sayılı yasanın ld maddesi uyarınca yıl ağır hapse çevrilmekte cezanın infazı bu süre üzerinden yapılmaktadır halbuki aynı suçla birlikte başka suçlar işleyen sanıkların afla indirimden sonra kalan cezaları çevrilen ceza ile toplanmakta ve bu işlem sonunda türk ceza kanununun maddesinde belirtilen üst sınırı bulmayanlar hakkında ikinci bir indirim daha uygulanmaktadır bu uygulama olanağını sağlayan sayılı yasanın maddesi tek suç işleyene aynı suçu iki veya daha fazla işleyene kıyasla daha çok ceza verilmesi sonucunu doğurmakta ve böylece anayasanın eşitlik ilkesine ters düşmektedir
92
esas sayısı karar sayısı i̇tiraz konusu kural anayasaya aykırıdır şöyle ki sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez hükmü maddesinde kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz ek fıkra md kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular delil olarak kabul edilemez ceza sorumluluğu şahsidir ek fıkra md hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz ek fıkra md mülga fıkra md değişik onuncu fıkra md ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez i̇dare kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz silahlı kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir değişik son fıkra md uluslararası ceza divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere vatandaş suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez hükmü maddesinde devletin kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ek cümle md ancak malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır hükmü yer almaktadır görüleceği üzere memurlar ve diğer kamu görevlileri özlük hakları bakımından yasal güvenceye kavuşturulmuştur memurlar ve diğer kamu görevlilerinin statü haklarını doğrudan etkileyen disiplin işlemlerinin anayasanın maddesinde belirtilen diğer özlük işleri kavramı kapsamına girdiğine kuşku bulunmamaktadır güvenlik korucularının da anayasanın maddesinde belirtilen diğer kamu görevlileri kapsamında oldukları tabiidir zira sayılı köy kanununun köy korucuları ve göreceği işler başlıklı fasılında yer alan ve zaman içerisinde bir kısmı değişikliklere tabi tutulan korucular silahlıdırlar kendilerine karşı gelenler jandarmaya karşı gelmiş gibi ceza görürler şeklindeki maddesi köy muhtarı ve ihtiyar meclisi mahsul zamanlarında çapulcular ve eşkiya türemiş ise yağmadan köy halkını korumak için köylünün eli silah tutanlarından lüzumu kadarını gönüllü güvenlik korucusu ayırarak bunların isimlerini bir kağıda yazıp kaymakama götürür kaymakamın müsaadesi olursa bu gönüllü güvenlik korucuları asıl korucularla beraber yağmacılara ve eşkiyaya karşı köy ve köylüyü korurlar ek md değişik md cumhurbaşkanınca tespit edilecek illerde olağanüstü hal ilanını gerektiren sebeplere ve şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin köyde veya çevrede ortaya çıkması veya her ne sebeple olursa olsun köylünün canına ve malına tecavüz hareketlerinin artması hallerinde valinin teklifi ve i̇çişleri bakanının onayı ile yeteri kadar güvenlik korucusu görevlendirilmesi kararlaştırılabilir bu şekilde görevlendirilecek güvenlik korucusu sayısı kişiyi geçemez cumhurbaşkanı bu sayıyıesas sayısı karar sayısı yüzde elliye kadar artırmaya yetkilidir görevlendirmeyi gerektiren hallerin ortadan kalkması durumunda veya idarî zaruret hallerinde görevlendirmeye ilişkin aynı usûl uygulanmak suretiyle güvenlik korucusu olarak yapılan görevlendirmelere son verilebilir ek cümle khk md aynen kabul md güvenlik korucularından yaşını dolduranların görevleriyle ilişikleri kesilir ek fıkra khk md aynen kabul md güvenlik korucularının görev alanı görevli oldukları köyün hudutları içinde kalan alandır gerektiğinde vali veya kaymakam onayı ile güvenlik korucularının görev alanları geçici ve süresi belirli olarak köy hudutları dışına genişletilebilir ve görev yerleri değiştirilebilir güvenlik korucuları diğer bir ilin valisinin talebi üzerine istihdam edildikleri ilin valisinin onayı ile geçici ve süresi belirli olarak iller arasında görevlendirilebilir bu durumda güvenlik korucusunun harcırahı görevlendirildiği valilik tarafından ödenir ek md köy korucuları ve güvenlik korucularının görevde bulundukları süre içinde yaralanmaları engelli hâle gelmeleri veya ölümleri halinde sayılı nakdi tazminat ve aylık bağlanması hakkında kanun hükümleri uygulanır ek fıkra md mülga fıkra khk md aynen kabul md ek fıkra md güvenlik korucularına hizmetin devamı süresince her ay gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunacak miktarda ücret ödenir bu ücret herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaksızın ve peşin olarak ödenir ek cümle md bu ücret ile tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesinin fıkrası kapsamında ödenen ek tazminat toplamının içinde bulunulan yılın ocak ayına ilişkin net asgari ücret tutarının sadece kendisi için asgari geçim indirimi uygulanan altında kalması halinde aradaki fark ücret için öngörülen usul ve esaslar çerçevesinde tazminat olarak ayrıca ödenir güvenlik korucuları arasından toplam güvenlik korucusu sayısının yüzde onunu geçmeyecek şekilde tefrik edilen korucu başlarına güvenlik korucularına ödenen ücretin yüzde onu kadar ilave ücret ödenir ay sonundan önce kendi isteğiyle görevden ayrılanlar ile disiplin hükümlerinin uygulanması sonucu görevlerine son verilenler hariç olmak kaydıyla görevlerine son verilen veya ölen güvenlik korucuları için önceden peşin ödenmiş olan ücretin kalan günlere isabet eden tutarı geri alınmaz ek fıkra md güvenlik korucularından güvenlik güçleriyle birlikte operasyonlara katılanların iaşeleri birlikte operasyona katıldıkları güvenlik güçlerinin bağlı olduğu birimlerce ve bu birimlerin bütçesinden karşılanmak üzere sağlanır bu kanunda belirtilen görevler ile tabii afetlerde ve diğer olağanüstü hal ve durumlarda emsallerine göre başarılı görev yaptıkları görülen veya büyük yararlılık gösteren güvenlik korucularına valinin teklifi ve i̇çişleri bakanının onayı ile yılda bir defa aylık ücretlerinin iki katına kadar ödül verilebilir bir malî yılda bu şekilde ödül verilecek güvenlik korucusu sayısı ilde görevli güvenlik korucusu sayısının yüzde birini geçemez değişik son cümle khk md aynen kabul md güvenlik güçleriyle birlikte operasyonlara katılan güvenlik korucularına herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaksızın her ay gösterge rakamının memur aylık katsayısı ve operasyona çıktıkları gün sayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda ek tazminat ayrıca ödenir ek fıkra md değişik sekizinci fıkra khk md aynen kabul md güvenlik korucusu olarak görevlendirilenler hakkında tarihli ve sayılı i̇ş kanunu ile tarihli ve sayılı i̇şsizlik sigortası kanunu hükümleri uygulanmaz ek fıkra md bu maddeye göre güvenlik korucularına yapılacak harcamalar i̇çişleri bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten bu bakanlıkça karşılanır ve ödemeler il valilikleri tarafından yapılır ek fıkra khk md değiştirilerek kabul md valinin teklifi ve i̇çişleri bakanının uygun görmesi halinde bu kanunun mülga ek ncı ve mülga ek nci maddeleri ile tarihli ve sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun ek inci maddesi çerçevesinde görevden ilişiği kesilmiş güvenlik korucuları operasyonel faaliyetleresas sayısı karar sayısı maksadıyla tekrar göreve çağrılabilirler ayrıca gönüllü güvenlik korucuları da aynı usulle operasyonel faaliyetlerde görevlendirilebilirler bu şekilde görevlendirilenler bu maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen harcırahtan ve yedinci fıkrasında belirtilen ek tazminattan yararlandırılırlar bu ödemeler dolayısıyla her ne ad altında olursa olsun kamudan aldıkları ödemelerden kesinti yapılamaz ek fıkra khk md aynen kabul md teröristle mücadelede görev alan güvenlik korucuları ile gönüllü güvenlik korucularının bu görevlerin ifasından doğduğu iddia edilen suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmalarda müdafi olarak belirlediği en fazla üç avukatın ücreti i̇çişleri bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten valilikler tarafından karşılanır güvenlik korucuları ile gönüllü güvenlik korucularının avukatlık ücretinin ödeme usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir şeklindeki maddesi koruculara verilecek silahlar ve cephaneler hükümet tarafından ihtiyar meclisine mazbata mukabilinde demirbaş olarak verilir şeklindeki maddesi korucular kendilerine verilen resmi silah ve cephaneleri ancak kendileri kullanırlar başkalarına emanet veremezler şeklindeki maddesi korucular aşağıdaki hallerde silah kullanabilirler vazifesini yaparken kendisine saldıran ve hayatını tehlikeye koyan kimselere karşı hayatını korumak için mecburi olursa vazifesini yaparken ahaliden bir kimsenin can veya ırz tehlikesi altında kaldığını görür ve onu kurtarmak için başka bir çare bulamaz da bunalırsa cürmü meşhutta yani yapılırken veyahut yapıldıktan sonra henüz izi meydanda iken bir cinayetin failini yahut maznun bir şahsı yakalamak istediği halde kimse silahla karşı korsa tutulan bir cani kaçar ve dur emrini dinlemez ve onu tekrar yakalamak için silah kullanmaktan başka çare bulunmazsa eşkıya takibi sırasında yatak olan yerlerden süpheli bir adam çıkar ve korucunun dur emrine itaat etmeyip kaçarsa yukarda sayılan ahvalden maada korucu silahını kullandığından dolayı ceza görür korucu silah kullanmağa mecbur olduğu zaman bile mümkün mertebe öldürmeksizin yaralıyarak tutmağa dikkat eder şeklindeki maddesi değişik khk md aynen kabul md korucuların kıyafetleri ve silahlarının şekli i̇çişleri bakanlığınca tayin olunur korucu elbiselerinin parası köy gelirinden senede bir defa verilir i̇ki senede bir de gocuk veya kepenek verilir korucular ellerine verilen koruculuk cüzdanını daima üzerinde bulundurur ve korucusu olduğu köyün adı kalın yazı ve vilayet ve kaza adları ince yazı ile yazılmış olmak üzere gösterilen örneğe göre pirinçten bir levhayı göğüslerinin sol tarafına daima asmağa mecburdurlar korucuların taşıyacakları silahların cinsi harb silahlarındandır şeklindeki maddesi ölen veya koruculuğu bırakan veyahut çıkarılan korucuların silah fişek tezkere ve levhaları ve gocuk veya kepeneği yerlerine geleceklere verilmek üzere köy muhtarı tarafından alınıp saklanır şeklindeki maddesi vazifesinde kayıtsızlığı ve tenbelliği ve aşağıda sayılan yasak işleri yapan korucular ihtiyar meclisi tarafından ilk defasında tekdir ikincisinde tevbih olunur ve her iki ceza da tezkerelerine işaret edilir üçüncü defasında işten çıkarılır şeklindeki maddesi koruculara yasak olan işler şunlardır koruculuktan başka iş yapmak mesela dükkan kahvehane han açıp işletmek veya bunlara ortaklık etmek köylüden herhangi birinin veya kendi hizmetinde bulunmak için izinsiz vazifesini terketmek koruduğu bağ ve bahçe ve ekinlerden fuzuli faydalanmak kendi hayvanlarını otlatmak ve köye çobanlık etmek levha elbise ve silah ve cüzdanını üzerinde taşımamak veya değiştirmek şeklindeki maddesi ve silahını ve cephanesini kayıtsızlığı yüzünden kaybeden veya isteğiyle aharın eline geçmesine sebep olan korucu hemen çıkarılarak hakkında ayrıca ceza yapılmak üzere hükümete haber verilir ve silah ve cephane parası ödettirilir şeklindeki maddesi ile güvenlik korucuları ile korucu başlarının görevlendirme şekilleri göreve alınmalarında aranacak şartlar görevleri uygulanacak disiplin cezaları ve görevlerine son verilmesini gerektiren haller disiplin amirleri yararlanacakları giyim eşyaları ile bunların şekli ve verilme zamanları eğitim ve denetim usûl ve esasları sicil ve izinleri ilk müracaatlarında sahip olmaları gereken sağlık şartları başka bir işte çalışma hakları ile bu kanunda yer alan diğer hususlara ilişkin uygulamalar cumhurbaşkanınca çıkarılacak biresas sayısı karar sayısı yönetmelikle düzenlenir şeklindeki ek maddesi diğer mevzuatta geçen geçici köy korucusu ibarelerinden güvenlik korucusu gönüllü köy korucusu ibarelerinden gönüllü güvenlik korucusu anlaşılır şeklindeki ek maddesi bu maddeyi düzenleyen kanun ile ek ncı maddede yapılan değişiklik sonucu anılan madde kapsamına girenlerden müracaat edenler bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren anılan madde hükümlerinden yararlandırılır ancak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönem için herhangi bir ödeme yapılmaz tarihli ve sayılı köy kanununda ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce geçici köy koruculuğu yapanlardan ek ncı ve ek nci maddelerde yer alan şartları taşıyanlara yazılı müracaatları üzerine bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren bu madde hükümleri uygulanır ancak geçmiş süreler için herhangi bir ödeme yapılmaz şeklindeki geçici maddesi bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte güvenlik korucusu olanlardan bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla yaşını dolduranların görevleriyle ilişiği bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde kesilir ve bunlara önceden peşin ödenmiş olan ücretin kalan günlere isabet eden tutarı geri alınmaz yaşını doldurmuş ancak yaşından gün almamış ve hizmet süresi onbeş yıl ve üzeri olanlardan bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde başvuruda bulunanların görevleriyle ilişiği başvuru tarihinden itibaren altı ay içinde kesilir ve bunlara önceden peşin ödenmiş olan ücretin kalan günlere isabet eden tutarı geri alınmaz birinci fıkra kapsamında ilişiği kesilenlere bu kanunun ek ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca aylık bağlanır aylık miktarı hesaplanırken onbeş yıldan daha az hizmeti olanlar için onbeş yıl esas alınır birinci fıkra kapsamında ilişiği kesilenlerin yerine aynı yerleşim biriminde görev yapmak üzere öncelikle ve sırasıyla varsa yaşını doldurmamış olmak kaydıyla çocuklarından birisi yoksa kardeşlerinden birisi güvenlik korucusu olarak görevlendirilebilir birinci fıkranın bendine göre ilişiği kesilen güvenlik korucularına ilişiklerinin kesildiği tarihi takip eden aybaşından yaşından gün alacakları tarihi takip eden aybaşına kadar olan ay sayısının en son aldıkları aylık ücretleri ile ilişiklerinin kesildiği tarihi takip eden aybaşında bu kanunun ek ncı maddesi uyarınca bağlanan ilk aylıkları arasında oluşan farkın yarısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda tazminat defaten ödenir verilecek tazminat tutarından herhangi bir vergi ve kesinti yapılmaz şeklindeki geçici maddesi bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce güvenlik koruculuğu görevi sona ermiş olanlardan mülga ek ncı veya mülga ek nci madde hükümleri kapsamında aylık bağlanmasına tazminat veya ölüm yardımı ödenmesine hak kazananlar hakkında anılan mülga madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur ayrıca mülga ek ncı madde kapsamında aylık bağlanmasına hak kazanan güvenlik korucularının vefatı halinde sayılı kanun hükümlerine göre hak sahiplerine müracaat tarihini takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanır ve geçmişe dönük herhangi bir ödeme yapılmaz şeklindeki geçici maddesi bütüncül olarak ele alındığında güvenlik korucularının devletin genel idare esaslarına göre yürütmekte olduğu asli ve sürekli görevlerinden olan güvenlik hizmetini ifa eden kamu görevlilerinden oldukları anlaşılmaktadır burada belirtilmelidir ki anayasa mahkemesinin tarihli k sayılı kararının güncelliğinin kalmadığı da tabiidir zira karar sayılı köy kanununun tarihte bakanlar kurulunca tespit edilecek illerde olağanüstü hal i̇lanını gerektiren sebeplere ve şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin köyde veya çevrede ortaya çıkması veya ne sebeple olursa olsun köylünün canına ve malına tecavüz hareketlerinin artması hallerinde de valinin teklifi ve i̇çişleri bakanlığının onayı ile yeteri kadar geçici köy korucusu görevlendirilebilir bu şekilde görevlendirilen geçici köy korucularına görevleri süresince ödenecek ücret ile hizmetin bitiminde verilecek tazminat miktarı ile giyim bedelleri i̇çişleri bakanlığının teklifi üzerine bakanlar kurulunca tespit edilir ve maliye ve gümrük bakanlığı bütçesine ilgili transfer harcamaları bölümünden i̇çişleri bakanlığı bütçesineesas sayısı karar sayısı aktarılacak ödenekten bu bakanlıkça karşılanır köy korucuları ve geçici köy korucuları görevde bulundukları süre içinde yaralanmaları sakatlanmaları veya ölmeleri halinde sayılı nakdi tazminat ve aylık bağlanması hakkında kanun hükümleri uygulanır şeklinden ibaret olan hükümleriyle ilgili olup kanunun aradan geçen yıla yakın süre zarfında aldığı hal yukarıda aktarıldığı gibidir dolayısıyla anayasa mahkemesinin anılan kararında işlenen yorumların güncel mevzuatımız çerçevesinde dayanak alınmasının mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır bu itibarla kanunlarla düzenlenmesi gereken disiplin cezalarını düzenleme yetkisini yönetmeliklere bırakması sebebiyle itiraz konusu kuralın anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır bu sonuç itiraz konusu kuralın yasama yetkisinin devredilmezliğini düzenleyen anayasanın maddesine aykırılık bulunduğu sonucunu da ortaya çıkarmaktadır diğer yandan kanuni düzenleme ilkesi düzenlenen alanda temel ilkelerin kanunla konulmasını ve çerçevenin kanunla çizilmesini ifade etmektedir bu niteliği taşıyan bir yasal düzenleme ile uzmanlık ve teknik konulara ilişkin ayrıntıların belirlenmesi konusunda yürütme organına yetki verilmesi kanuni düzenleme ilkesine aykırılık oluşturmaz anayasanın maddesinin birinci fıkrasında kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz denilerek suçun kanuniliği ilkesi üçüncü fıkrasında da ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur ifadesine yer verilerek cezanın kanuniliği ilkesi getirilmiştir anayasanın maddesinde yer alan suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hangi eylemlerin yasaklandığı ve bu yasak eylemlere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde kanunda gösterilmesi kuralın açık anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir kişilerin yasak eylemleri önceden bilmeleri gerektiği düşüncesine dayanan bu ilkeyle temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması amaçlanmaktadır anayasanın maddesinde idari suç ve cezalar ile adli suç ve cezalar arasında bir ayrım yapılmadığından her ikisi de bu maddede öngörülen ilkelere tabidir adli ve idari suçlarda davranış normlarına aykırı ve haksızlık teşkil eden bir fiille kanun koyucunun koruma altına aldığı bir hukuki değerin ihlali söz konusu olup adli ve idari cezaların her ikisi de cebir içermektedir korunan hukuki değer ile ihlalin neden olduğu hukuki sonuçların aynı olmaması ise idari suç ve cezalar ile adli suç ve cezalar arasındaki temel farklılığı oluşturmaktadır adli para cezalarından daha yüksek miktarlarda idari para cezalarının verilebilmesine olanak tanıyan düzenlemeler de bulunmakla birlikte adli suçlar için öngörülen cezaların idari suçlar için öngörülen cezalardan genellikle daha ağır olması hürriyeti bağlayıcı cezaların kural olarak adli suçlar yönünden geçerli olabilmesi idari suçlarda kanun koyucunun daha az önem atfettiği bir hukuki değerin ihlal edilmesi ve öngörülen yaptırımın da genellikle idari bir makam tarafından idari usuller izlenerek uygulanması nedeniyle anayasanın maddesindeki ilkelerin aynı boyut ve kapsamıyla idari suçlara da uygulanması işin mahiyetine uygun düşmemektedir bu bağlamda yasama organının ağır işleyen yapısı ile ekonomik ve teknik hayatın hızla değişen ve gelişen şartları gözetilerek suç ve cezalarda kanunilik ilkesinin idari suçlar yönünden daha esnek uygulanması gerekmektediresas sayısı karar sayısı buna karşılık suçta ve cezada kanunilik ilkesinin daha esnek uygulandığı idari suçlar yönünden de suç ve cezalara ilişkin düzenlemelerin yalnızca kanun metninde yer alması yeterli değildir söz konusu düzenlemelerin içerik bakımından da belirli amacı gerçekleştirmeye elverişli olması gerekir bu açıdan kanunun metni bireylerin hangi somut fiil ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkan verecek düzeyde kaleme alınmış olmalıdır bu nedenle belirli bir kesinlik içinde kanunda hangi fiile hangi hukuksal yaptırımın bağlandığının bireyler tarafından bilinmesi ve eylemlerin sonuçlarının öngörülebilmesi gerekir disiplin cezaları kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacıyla öngörülmüş yapma veya yapmama biçiminde beliren davranış kurallarının ihlali halinde uygulanan yasal olarak düzenlenmiş idari yaptırımlardır kamu hizmetlerini yürütenlerin görev yetki ve sorumlulukları kamu hizmeti ve hizmet gerekleri ile sınırlandırılmış bu sınırlar dışına çıkanların ise disiplin cezaları ile cezalandırılmaları ilgili kanunlarda öngörülmüştür güvenlik korucularının disiplin suçları anayasanın yukarıda yer alan hükümleri gereğince kanunla düzenlenmesi öngörülen hususlar arasında yer almaktadır ancak sayılı kanunun itiraz konusu kuralında disiplin cezalarının türleri disiplin cezası vermeye yetkili makamlar cezaların kesinleşme usulü cezaların verilmesini gerektiren disiplin suçlarının neler olduğu gibi hususlarda hiçbir belirleme yapılmaksızın uygulanacak disiplin cezaları ile ilgili olarak bütün kuralları koyma yetkisi yönetmeliklere bırakılmıştır bu haliyle disiplin uygulamaları konusunda güvenlik korucuları için getirilmiş kanuni bir güvence bulunmamaktadır dolayısıyla belirtilen niteliği nedeniyle itiraz konusu kural anayasanın maddesine de aykırılık teşkil etmektedir nitekim anayasa mahkemesinin tarihli k sayılı tarihli sayılı ve tarihli k sayılı kararları işbu kararda ulaşılan sonuç doğrultusundadır bu itibarla işbu itiraz konusu kuralın anayasamızın ve maddelerine aykırılığı sebebiyle iptal edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır karar açıklanan nedenlerle anayasanın ve maddelerine aykırı olması sebebiyle sayılı köy kanununun en son sayılı anayasada yapılan değişikliklere uyum sağlanması amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun hükmünde kararname ile değişikliğe uğrayan ek maddesinin güvenlik korucuları ile korucu başlarının görevlendirme şekilleri göreve alınmalarında aranacak şartlar görevleri uygulanacak disiplin cezaları ve görevlerine son verilmesini gerektiren haller disiplin amirleri yararlanacakları giyim eşyaları ile bunların şekli ve verilme zamanları eğitim ve denetim usûl ve esasları sicil ve izinleri ilk müracaatlarında sahip olmaları gereken sağlık şartları başka bir işte çalışma hakları ile bu kanunda yer alan diğer hususlara ilişkin uygulamalar cumhurbaşkanınca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir şeklindeki hükmünde yer alan uygulanacak disiplin cezaları ibaresinin iptali istemiyle anayasanın maddesi uyarınca anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının ve dosyada bulunan tüm belgelerin onaylı suretlerinin işbu karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine gönderilmesine işbu karar aslı ile dosya suretinin yüksek mahkemeye tebliğinden itibaren beşesas sayısı karar sayısı ay beklenilmesine beş ay içinde netice gelmezse mevcut mevzuata göre dosyanın karara bağlanmasına işbu kararın onaylı birer örneğinin bilgi amacıyla taraflara da tebliğine tarihinde oy çokluğuyla karar verildi
2,987
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir tcknun maddesi amir hüküm olup suç tarihindeki kanun maddesi sonradan değiştirilmiş ise birbirinden farklı olan maddelerde sanık lehine olan kanun maddesinin tatbik edilmesini öngörmüştür nazari olarak da ceza hukukunun genel ilkelerinden olarak sonradan yapılan değişiklik sanık lehine olduğundan uygulanması gerektiği öğretide yer almaktadır anayasamızın maddesi de bu genel prensibe uygun tanzim edilmiş olduğundan yukarıda açıklanan tarzda yorumlanmalıdır sayılı kanunun maddesi sayılı yasa ile değiştirilmiş ayrıca sayılı yasanın geçici maddesinde bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce kesinleşmiş mahkumiyet kararları hakkında bu kanun hükümleri uygulanmaz şeklinde tanzim edilip yürürlüğe girmiştir yukarıda açıklanan değişiklik sanık lehine olduğu halde yargılama tamamlandığından karar kesinleştiğinden sayılı yasanın maddesine göre uygulanamayacaktır bu durum anayasaya aykırı görüldüğünden mahkememizce anayasanın maddesine göre iptaline gidilebileceğinden aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerektiği kanaatine varıldı gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere sanık vekilinin vergi kaçakçılığı suçundan muhakemenin yenilenmesi talebi sonucu iadei muhakemenin kabule şayan olup olmadığı hususunda karar verilebilmesi için sayılı yasanın sayılı kanunla değişik maddesinin uygulanması ile ilgili aynı yasanın geçici maddesinin anayasanın maddesine aykırı olduğundan iptal davası açılmasına bunun için örnek dosya çıkarılarak asıl dosyanın anayasa mahkemesine karar verilmek üzere gönderilmesine bu nedenle muhakemenin durdurulmasına anayasa mahkemesince ay içerisinde karar verildiğinde dosyanın ele alınarak iadei muhakemenin kabule şayan olup olmadığı hususunda karar verilmesine anayasa mahkemesince anayasanın maddesinde belirtilen süre içerisinde karar vermediğinde aylık süre bitimi olan tarihinde dosyanın ele alınarak karar verilmesine sanığın tarihinde cezaevine alındığında lehe olan yasanın uygulanması durumunda infaz hükümlerine göre mağdur olmayacağı tespit edilmekle infazın tehirine yer olmadığına dosya üzerinden talep gibi oybirliğiyle karar verildi
256
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasa mahkemesinin benzer konularda verdiği kararlarda da belirttiği üzere anayasanın maddesinde genel olarak türkiye büyük millet meclisinin yasa koyma değiştirme ve kabul etmesine öz olarak yer verilmiştir yasa tasarı ve tekliflerinin türkiye büyük millet meclisinde görüşülme usul ve esasları ile yayımlanması anayasanın ve maddelerinde düzenlenmiş bütçe yasalarının görüşülme usul ve esasları ise maddede ayrıca kurala bağlanmış buna göre bütçe yasa tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiştir genel kurulda üyelerin gider artırıcı veya gelir azaltıcı tekliflerde bulunmaları önlenmiş ve anayasanın maddesinde de diğer yasalardan farklı olarak cumhurbaşkanına bütçe yasalarını bir daha görüşülmek üzere tbmmne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır öte yandan anayasanın maddesinde bütçelerde değişiklik yapılabilmesi esasları da düzenlenmiş bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapma yetkisi tanınmamıştır anayasanın maddesinin son fıkrasında bütçe yasalarına bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz denilmektedir bütçe yasaları yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla bütçe ile ilgili hükümler ifadesi bütçeyi açıklayıcı uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemeler olarak değerlendirilmelidir bir kuralın bütçeden harcamayı ya da bütçeye gelir sağlamayı gerektirir nitelikte bulunması mutlak biçimde bütçe ile ilgili hükümlerden sayılmasını gerektirmez her yasada değişik türde gidere neden olabilecek kurallar bulunabilir böyle kuralların bulunmasıyla örneğin eğitim savunma sağlık yargı tarım ulaşım ve benzeri kamu hizmetlerine ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse bu konulardaki yasaların değiştirilip kaldırılması için de yasalarına hükümler koymak yoluna gidilebilir oysa bu tür yasa düzenlemeleri bütçenin yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan yasa koyucunun başka amaçla ve bütçeninkinden tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken yasama işlemleridir bütçe ile ilgili hüküm ifadesine dayanılarak gider ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile düzenlemek anayasanın ve maddelerini bu tür yasalar bakımından uygulanamaz duruma düşürür anayasanın maddesinin getiriliş amacı bütçe yasalarında bütçe kavramı dışındaki konulara yer vermemek böylece bütçe yasalarını ilgisiz kurallardan uzak tutmak kendi yapısı içinde bütünleştirmek olduğundan bütçe yasası ile bu yasa ya da kanun hükmünde kararnamenin herhangi bir kuralı değiştirilemeyeceği gibi bütçe ile ilgili olmayan bir kuralda konulmaz hükmü yer almaktadır bu durumda yılı bütçe kanununun maddesinin bendinde yer alan itiraz konusu kural ile müstakil bir kanun konusu olması gereken kılavuzluk ve romörkaj hizmetleri vermekte olan kamu ve özel kuruluşların bu hizmetlerinden elde ettikleri aylık gayri safi hasılattan yüzde altıbuçuk oranında pay alınmasının kurala bağlanması bütçe kanunlarına bütçeyle ilgili olmayan bir hüküm konulması niteliğinde olup belirtilen gerekçelerle anayasaya aykırıdıresas sayısı karar sayısı sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek maddesine gelince sayılı kanun hükmünde kararname günlü sayılı yetki yasasına dayanılarak çıkarılmış olup sayılı yetki yasası anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararı ile iptal edilmiştir her ne kadar bakılan davanın konusu teşkil eden işlemin dayanağı olan sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek maddesi gün ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı kanun ile sayılı khkye eklenmiş ise de sayılı khknin dayanağını oluşturan yetki yasasının anayasa mahkemesince iptal edilmiş olması karşısında bu khknin tamamı anayasaya aykırı duruma gelmiştir açıklanan nedenlerle itiraz konusu yılı bütçe kanununun maddesinin bendi ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna varıldığından bu konuda karar verilmek üzere dava dosyasındaki belge örneklerinin anayasa mahkemesine gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi
515
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı maddesinde devlet organları ve idare makamların bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları maddesinde ise hakimler ve savcıların adli ve idari yargı hakim ve savcıları olarak görev yapacakları sayılı kanunun maddesinde de bu kanunun adli yargı hakim ve cumhuriyet savcıları ile idari yargı hakim ve savcıları hakkında uygulanacağı hükümleri yer almıştır anayasa ile hakim ve savcılar kanunu hakim ve savcılık mesleğinde çalışanları idari ve adli yargı hakim ve savcıları olarak ayrıma tabi tutmuş ancak bu iki ayrı yargı yerinde görev yapan hakim ve savcıların adaylığa alınmaları mesleğe kabul terfi atama esas ve usulleri ile maaş ve özlük hakları emeklilik ve disiplin hükümleri bakımından bir ayrıma tabi tutmamıştır türkiyede yerel nitelikte idari yargı mahkemelerinin kurulması sayılı bölge i̇dare mahkemeleri i̇dare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin kuruluş ve görevleri hakkındaki kanunun yürürlük tarihi olan tarihinden sonra kurularak faaliyete başladığı dikkate alındığında yılında yürürlüğe giren noterlik kanununun idari yargıda görev yapan hakim ve savcıları saymaması staj yapmadan noterlik belgesi verilmesi sırasında bağışık tutulan adli ve askeri hakim ve savcılar arasında yer almaması yasanın yürürlüğe girdiği tarihteki yargı ayrımının andaki mevcut durumunun bir sonucu olmakta ise de ve sayılı yasalar ve tc anayasasının yürürlüğe girdiği tarihten sonra bu hükmün yürürlükte bulunan anayasaya uygun olduğu düşünülemez belirlenen bu yasal düzenlemeler davaya konu işin davalı idare savunması ve oluşa göre bakılmakta olan işbu uyuşmazlığa uygulanacak olan sayılı yasanın maddesinde yer alan adli veya askeri hakimlik yahut savcılıklara yolundaki tümcenin tc anayasasının ve maddelerine açıkça aykırı olduğunda duraksama bulunmamaktadır aksine bir düşünce davacı gibi idari yargıda görev yapan ve hukuk fakültesi mezunu olan hakim ve savcılar ile adli ve askeri yargıda görev yapan hukuk fakültesi mezunu hakim ve savcılar arasında bir eşitsizlik ve ayrım oluşturacağı ve bu halinde anayasanın eşitlik ilkesine aykırı düşeceği tartışmasızdır açıklanan nedenlerle sayılı yasanın maddesinde yer alan adli veya askeri hakimlik yahut savcılıklara yolundaki düzenlemenin anayasanın maddesine aykırı olduğu sonucuna mahkememizce varıldığından tc anayasasının maddesi uyarınca bu konuda bir karar verilmek üzere konunun anayasa mahkemesine götürülmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına gününde oybirliğiyle karar verildi
364
esas sayısı karar sayısı konu mahkememiz dosyasında tarihinde yapılan duruşmasında verilen ara karar gereği sayılı kanunun maddesiyle sayılı gecekondu kanununa eklenen geçici maddesinin anayasaya aykırı olduğu düşünülerek yasanın iptali için anayasa mahkemesine itiraz yolu ile başvurulmasına karar verilmiş davacı vekilinin itiraz dilekçesi sunması üzerine maddenin iptali yönünden anayasa mahkemesine başvurulması gerekmiştir olay konut edindirme projesi kapsamında davalı belediye ili davacı arasında nüve konutları arsa tahsis sözleşmesi imzalanarak davacıya gaziantep ili şahinbey ilçesi karataş mahallesinde bulunan taşınmazın tahsis edildiği davacının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği gereken ödemeleri yaptığı ancak arsa tahsislerinin meclis kararıyla iptal edildiği ve imar değişikliğine gidildiği görülmüştür davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dilekçesi ile sayılı kanunun maddesiyle sayılı gecekondu kanununa eklenen geçici ve maddelerinin bariz şekilde aykırı olduğunu yasanın açık olarak anayasa ve hukukuğun genel ilkelerine aykırı olması ve yerel mahkemelerde temyiz incelemesinde bir çok dosyanın olmasından ötürü hak kayıplarının önüne geçilmesi için şimdilik yürürlüğünün durdurulmasını arz ve talep ettiği görülmüştür i̇ptali̇ i̇steni̇len kanun hükümleri̇ geçici madde ek md gaziantep ili şahinbey ilçesi sınırları içerisinde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce bu kanuna göre ilgili idarelerce yapılan arsa veya konut tahsis işleminin gerçekleştirilememesi hâlinde arsa veya konut tahsisi için ödenen bedeller ilgili idarece yapılacak tebligatı müteakip en geç üç ay içerisinde ödeme gününden itibaren hesaplanacak kanuni faizi ile birlikte hak sahiplerine veya kanuni mirasçılarına ödenir hak sahipleri bunun dışında ilgili idareden herhangi bir hak bedel ve tazminat talebinde bulunamazlar anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesi türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmünü içermektedir bu madde ile türkiye cumhuriyetinin temel niteliği hukuk devleti olarak tayin edilmiştir hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan devlettir hukuk devleti ilkesi hukuki güvenilirlik öngörülebilirlik müktesep hak aleyhe kanunların geçmişe yürümemesi ilkelerini de içinde barındırmaktadır anayasanın maddesi ise değişik md herkes meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hükmünü içermektedir bu madde ile yürürlüğe giren geçici madde aleyhe geriye yürümezlik kuralını ihlal ettiği için hukuka ve anayasanın ve maddesine aykırıdır çünkü hukuki öngörülebilirlikesas sayısı karar sayısı ve bilinirlik gereğince yasal yola başvuran ve hakkını mahkemede arayan davacının kanunun olumsuz etkisinin geriye dönük tatbiki ile hak arama hürriyetine ciddi şekilde kısıtlama getirilmektedir bu nedenle anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesi ile anayasanın maddesindeki adil yargılama ilkesine aykırıdır i̇tirazın konusu sayılı kanunun maddesiyle sayılı gecekondu kanununa eklenen geçici maddesi sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı kanunun maddesiyle sayılı gecekondu kanununa eklenen geçici maddesinin anayasaya aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesine arz olunur
454
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı cmynin nci maddesi sayılı yasanın ncu maddesinde yasa yararına bozma konusu düzenlenmiş olup maddenin nci fıkrasında bu madde uyarınca verilen bozma kararına direnilemez denilmektedir sayılı yasanın ncü sayılı yasanın ve ncu maddelerinde düzenlenen yasa yararına bozma kurumu her iki yasada da temyiz bölümü dışında düzenlenmiştir bu yasa yolundaki amaç temyiz denetiminden geçmeyerek kesinleşen karar veya hükümlerin adalet bakanlığı tarafından yargıtaya taşınarak yargıtay tarafından verilecek kararda yasanın olayda nasıl uygulanması gerektiği gösterilerek bir yasanın yurdun her yerinde aynı şekilde yürütülmesi ve uygulanması böylece uygulama birliğinin sağlanmasına yönelik kararların alınmasıdır yargıtay cumhuriyet başsavcılığı adalet bakanlığının başvuru gerekçesi ile bağlı olarak yargıtaya bu başvuruyu yapmak durumunda olup başvuru sonrası verilen daire kararı üzerine ise adalet bakanlığının önceki gerekçeleri ile bağlı olmaksızın temyiz başvurusu üzerine daireler tarafından verilmiş kararlar hakkında söz konusu olabilen cmynın nci maddesindeki itiraz yoluna da gidebilmektedir cmynın ncu maddesi kullanıldığında ortaya çıkacak kararlar yasa yararınadır çünkü yasanın nasıl uygulanması gerektiği yolundaki farklı kararlar ortadan kaldırılmaktadır bu nedenle sonuçta yargıtay tarafından verilen karar da sanık veya hükümlü aleyhine sonuç doğurucu bir karar olamamaktadır ya sanık yararına sonuç doğurmakta ya da sadece yasanın nasıl uygulanması gerektiğine yönelik bir karar niteliğiyle kalmakta hukuksal etki yaratmamaktadır cmynın ncü maddesinde yargıç veya mahkeme tarafından verilen karar veya hükümlerden istinaf veya temyiz yolundan geçmeden kesinleşen ve hukuka aykırılıklar taşıyanların yasa yararına bozulacağı hususu düzenlenmektedir cmynın ncü maddesinde ise bu maddenin ve bentlerinde yasa yararına bozma kararına konu olabilecek karar veya hükmün cmynin ncü maddesinde ifade edilen kararlardan veya hükümlerden olması gerektiği düzenlenmiştir cmynin ncü maddesindeki karar ve hükümler ise bu maddede sınırlı olarak sayılmıştır bu halde bozma sonrası mahkeme yeni bir karar vermektedir cmynin ncü maddesinin diğer ve bentlerinde ise yasa yararına bozma sonrasında yeniden yargılama yapılmamaktadır cmynin nci maddesindeki düzenlemeye göre bu maddeye yani bu madenin ncü fıkrasına ve yine ncü fıkrasındaki tüm hallerde verilen yasa yararına bozma kararlarına karşı direnme yasağı öngörülmüştüresas sayısı karar sayısı yasa yararına bozma kararları uygulama birliğinin sağlanmasına yönelik olarak kabul edilmiş se de giderek daha çok hukuksal etki doğuran ve uygulama birliğinin sağlanmasının da ötesine geçen hukuksal boyut kazanmıştır bu duruma rağmen direnme yasağı ısrarla korunmuştur anayasanın nci maddesinde düzenlenen hukuk devleti hukukun üstün etkin ve egemen olduğu insan haklarının etkin biçimde korunduğu devlettir ayrıca hukuksal güvenliğin sağlandığı düzenlemelerin açık bilinebilir ve belirlenebilir olduğu bir devlettir yapılan bu düzenleme ile yasaların her yerde aynı yürütülmesi ve aynı uygulanması için yargıtayın bu amaca yönelik bozma kararı sonrasında verilmesi gereken kararı da her durumda vermeyip bu kararı bazı hallerde mahkemelere bırakmasına rağmen durumlarda mahkemelere direnme hakkının tanınmaması anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti niteliğiyle hukukun üstünlüğü ile insan haklarının etkin kullanımının sağlanması ile bağdaşmamaktadır yargıtay cumhuriyet başsavcılığı yasa yararına bozulan her türlü karara aynen temyiz sonucu verilmiş kararlar gibi cmy nci maddesi uyarınca itiraz edebilmektedir yargıtay yasa yararına bozma kararı verirken bazı hallerde son kararı da kendisi vermekte kararı veren yargıç veya mahkemenin yapacağı bir iş kalmamaktadır bazı hallerde ise kararı veren yargıç veya mahkemenin bu bozma kararı sonrasında gerekli olan kararı vermesini öngörmektedir ancak bu yargıç ve mahkemelere temyiz yolunda söz konusu olduğu gibi direnme hakkı tanınmamaktadır yasa yararına bozma halinde bile yargıtay cumhuriyet başsavcısı bu şekilde bozulan karara karşı bile itiraz yoluna gidebilirken kararı veren yargıç veya mahkeme için direnme yolu öngörülmemekle ayrımcılık silahların eşitsizliği eşitliğe aykırılık hali yaratılmaktadır bu durum anayasanın ncu maddesinde düzenlenen eşitlik kuralıyla bağdaşmamaktadır yargıtay temyiz başvurusu sonucunda kararı bozduktan sonra kendisi davayı sonlandıran kararı vermemişse bu kararına karşı direnme olanaklıdır yasa yararına bozma halinde ise bazı durumlarda son kararı da vermekte bazı durumlarda ise son kararı vermemektedir son kararı vermediği durumlarda davaya bakacak mahkemeye direnme hakkı tanınmaması aynı durumdaki konuların farklı düzenlenmesi yönüyle ayrımcılık yasağı ve eşitlik kuralına aykırılık ortaya çıkmaktadır anayasanın nci maddesinde anayasa hükümlerinin bağlayıcılığı ve üstünlüğü ifade edilmiştir anayasanın ncü maddesinde temel hak ve özgürlüklerin özlerine dokunulmadan anayasada belirtilen nedenlere dayalı olarak ve sadece yasa ile sınırlanabileceği ifade edilmiş ve sınırlama konusunda bağlı kalınacak ilkeler de ayrıca sayılmıştır bu sınırlama hakkın özüne dokunduğu gibi sayılan ilkeler de gözetildiğinde anayasal dayanağı da bulunmamaktadır yasa yararına bozma söz konusu olduğunda yargıtayın son kararı vermediği durumlarda yerel mahkemeye direnme hakkının tanınmaması anayasanın ncı maddesinde düzenlenen hak arama özgürlüğüne ve adil yargılanma ilkelerine de aykırıdıresas sayısı karar sayısı yasa yararına bozma kararı sonrasında davaya bakacak mahkemeye direnme hakkı tanınmaması anayasanın nci maddesine de aykırıdır yargı bağımsızlığı yargı organlarının yasama organına yürütme organına diğer kişi ve kurumlara karşı bağımsızlığı yanında kendi içinde de bağımsız olmasını hiyerarşik bir ilişki içinde bulunulmamasını veya böyle bir görüntünün ortaya çıkartılmamasını da gerektirmektedir anayasanın ncü maddesinde mahkeme kararlarının uygulanması konusu düzenlenirken yasama yürütme organları ve idareden söz edilirken anayasanın nci maddesinde ise hiçbir organın yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere emir ve talimat veremeyeceği tavsiye ve telkinde bulunamayacağı genelge gönderemeyeceği açıkça ifade edilmiştir burada hiçbir organ sözü içerisine yargı organları da girmektedir mahkemelere direnme hakkının tanınmasındaki gerekçeden biri de bu hakkın tanınmasının bağımsızlığın gereği olmasıdır belirtilen nedenlerle yasa yararına bozma durumunda yargıtay tarafından son kararın verilmediği hallerde davaya bakacak mahkemeye direnme hakkının tanınmaması anayasanın nci maddesine de aykırılık oluşturmaktadır somut olayda hiçbir ikna edici ve açık denetlenebilir gerekçenin ortaya konulmaması uygulama birliği için getirilen yasa yararına bozma kurumunda tamamen keyfiliğe yol açabilecek nitelikte gerekçesiz biçimde karar verilmesi başvuru yapan adalet bakanlığına yüksek sıfatı ile hitap ederek bu hitabın karara geçirilmesi ve bakanlığın tüm gerekçelerinin benimsendiğinin ifade edilmesi direnme yasağının yol açtığı yargı bağımsızlığına aykırılığın yarattığı sonuçlardır yukarıda belirtilen nedenlerle cmynın nci maddesi anayasanın nci maddelerine aykırıdır sayılı cmynin ncü maddesinde yer alan merciin itiraz üzerine verdiği karar kesindir ifadesinin incelenmesi yargıç veya mahkeme kararlarına karşı ne şekilde itiraz yoluna başvurulabileceği sayılı cmynın nci maddelerinde düzenlenmiştir bu düzenleme kapsamında cmynın ncü maddesinde merciin itiraz üzerine vereceği kararın kesin olduğu ifade edilmiş itiraz üzerine ilk defa mercii tarafından tutuklama kararı verilmiş ise bu karara itiraz edilebileceği belirtilmiştir olayda merciin itiraz üzerine verdiği karar kesin olduğu için bu karar nedeniyle zorunluluk uyarınca iddianamenin kabulü yolunda karar verilmiştir mercii ise yasa yararına bozma kararına direnemeyeceği için tek seçenek olarak kendi kararını kaldırarak bu kararı vermiştir hukukun üstünlüğü etkinliği ve egemenliği için hukuksal denetimi etkin kılmak bunun için de yasa yolları kabul edilerek bunların uygulanabilir olmasını sağlamak gerekmektedir hukuk devletini insan haklarını korumak için bunlar kaçınılmazdır bu durum yargıç ve mahkemelerin keyfi hareket etmemelerini hukuksal açıdan kararlarının denetlenebilir olmaları içinde gereklidir başvuru üzerine merci tarafından verilen karara karşı kararı başvuru üzerine denetlenen mahkemeye söz hakkı tanınmaması yukarıda belirtilen nedenlerle anayasanın nci maddesine aykırıdır merci kararı kesin olduğu için ikna edici gerekçe yoluna gitmemekte olayda olduğu gibi soyut ifadeleri tekrarlamaktadır merciin bu davranışı da kendisinin verebileceği bir başka karar kalmaması yargıtay kararı karşısında seçeneksiz bırakılmasından kaynaklanmaktadır bu durum hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmazesas sayısı karar sayısı mercii tarafından verilen tutuklama kararına karşı itiraz hakkı tanınırken kişiyi sanık yapan merci tarafından verilen olaydaki karara karşı ya da söz konusu olabilecek diğer tedbir veya özgürlüğü kısıtlayıcı kararlara kaşı bu hakkın tanınmaması eşitlik kuralı yönünden anayasanın ncu maddesine de aykırıdır anayasanın nci maddesinde anayasa hükümlerinin bağlayıcılığı ve üstünlüğü ifade edilmiştir anayasanın ncü maddesinde temel hak ve özgürlüklerin özlerine dokunulmadan anayasada belirtilen nedenlere dayalı olarak ve sadece yasa ile sınırlanabileceği ifade edilmiş ve sınırlama konusunda bağlı kalınacak ilkeler de ayrıca sayılmıştır bu sınırlama hakkın özüne dokunduğu gibi sıralanan ilkeler de gözetildiğinde anayasal dayanağı da bulunmamaktadır mercii kararının belirli durumlarda kesin olması kesin olan alanın son derece geniş olması ve iddianamenin iadesi kararına karşı yapılan başvuru konusunun da bu kapsamda kalması anayasanın ncı maddesinde düzenlenen hak arama özgürlüğüne adil soruşturma ve dolayısıyla adil yargılanma ilkelerine de aykırıdır mercii kararının kesin olması anayasanın nci maddesine de aykırıdır yargı bağımsızlığı yargı organlarının yasama organına yürütme organına diğer kişi ve kurumlara karşı bağımsızlığı yanında kendi içinde de bağımsız olmasını hiyerarşik bir ilişki içinde bulunulmamasını veya böyle bir görüntünün ortaya çıkartılmamasını da gerektirmektedir anayasanın nci maddesi ile ilgili olarak yukarda sayılan neden ve gerekçeler bu konuda da geçerli olup bu düzenleme de anayasanın nci maddesine aykırıdır yukarıda belirtilen nedenlerle cmynın nci maddesi anayasanın nci maddelerine aykırıdır sonuç görülmekte olan davada uygulanma durumu gözetildiğinde sayılı cmynın ncü maddesinde yer alan merciin itiraz üzerine verdiği karar kesindir ifadesinin anayasanın nci maddelerine sayılı cmy nın nci maddesinin anayasanın nci maddelerine aykırılıkları nedeniyle anayasanın nci maddesi uyarınca anayasa mahkemesine başvuruda bulunmasına ve anayasa mahkemesinin vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına anayasanın ncü madde hükmü de gözetilerek duruşmanın saat bırakılmasına karar verildi
1,379
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal isteminin gerekçesi dava dilekçesinde aynen şöyle açıklanmıştır tabiî servetler ve kaynaklar bir başka ifadeyle madenler devlet ve toplum yaşamı bakımından son derece önemli olan varlıklardır doğada belli miktarda bulunmaları işletilmeleri ve kullanılmaları sonucunda diğer üretim birimleri gibi yeniden yerine konulmaları mümkün değildir böyle varlıkların sayılamayacak özellikleri karşısında toplum yaşamının gereksinmelerine uygun tarzda değerlendirilmesi konusunda devletin kendisini görevli saymaması düşünülemez anayasamızın başlangıç bölümünde vurgulanan atatürkün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve onun inkılâp ve ilkeleri doğrultusunda ibaresi ve yine anayasamızın maddesinde devletimizin sosyal hukuk devleti olduğunu belirleyen ibaresi yine anayasamızın maddesinde devletin amacının kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak olduğunu belirleyen ibareler birbirini tamamlayan ve devletimizin temel felsefesini ortaya koyan esaslardır buna göre anayasamız atatürk ilkelerinden devletçiliği öngörmekte olup bu yolla devletin sosyal devlet olmasını sağlamayı amaçlamıştır anayasanın öngördüğü devletçilik ve sosyal devlet diğer nitelikleri yanında ekonomik yaklaşımlarında kamu girişimlerine ağırlık veren ve millî ekonomiyi bu anlayışla düzenleyen bir devlettir devlet ekonomiye hem düzenleyici hem de işletmeci olarak girecek ekonomiyi tüm ulusun halkın yararına yönlendirecektir sosyal devletin anayasamızda öngörülen görevleri yerine getirebilmesi devlet yetkilerinin artması teşkilât kurarak hizmetleri gerçekleştirmesi gerekir türk anayasasında yer alan sosyal ve iktisadî haklar ve ödevler liberal bir devlet anlayışıyla yerine getirilemez i̇şte anayasamız devletçilik sisteminin müesseseleri olup sosyal devleti gerçekleştirecek esaslarla ilgili hükümler koymuştur kamulaştırmaya devletleştirmeye ilişkin hükümler böylesine hükümlerdir i̇şte bu nitelikteki hükümlerden birisi de anayasamızın maddesidir bu madde tabiî servetler ve kaynaklar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır bunların aranması ve işletilmesi hakkı devlete aittir devlet bu hakkını belli bir süre için gerçek ve tüzelkişilere devredebilir hangi tabiî servet ve kaynağın arama ve işletilmesinin devletin gerçek ve tüzelkişilerle ortak olarak veya doğrudan gerçek ve tüzelkişiler eliyle yapılması kanunun açık iznine bağlıdır bu durumda gerçek ve tüzelkişilerin uyması gereken şartlar ve devletçe yapılacak gözetim denetim usul ve esasları ve müeyyideler kanunda gösterilir denmektedir buna göre tabiî servetler ve kaynaklar diğer bir ifadeyle madenler devletin hüküm ve tasarrufu altındadıresas sayısı karar sayısı bunların aranması ve işletilmesi hakkı devlete aittir devlet bu hakkını hangi tabiî servet ve kaynağın devredileceğini kanunun açık izniyle özel sektöre belli bir süre için devredebilecektir gerçek ve tüzelkişilerin uyması gereken şartlar ve devletçe yapılacak gözetim denetim usul ve esaslar ve müeyyideler kanunda gösterilir bu düzenlemeye göre aslolan madenler üzerinde devletin tasarrufu ve devletin işletmesi olmakla birlikte istisnaî olarak bu hak gerçek ve tüzelkişilere devredilebilecektir ancak hangi tabiî servet ve kaynağın devredileceği hususu kanunun açık iznin bağlıdır buradaki hangi tabiî servet ve kaynak ibaresinden maksat devredilecek tabiî servetin muayyen ve belli olacağını açıklığa kavuşturmaktır bu hükme göre madenlerin işletilmesinin tümüyle özel sektöre devredilmesi konusunda yasa çıkarmak mümkün değildir hele ki bor uranyum trona gibi ülkemiz açısından özel önemi haiz ve stratejik madenlerin devletçe değil özel sektör ve bu arada yasanın açık bıraktığı olanaklardan yararlanarak yurda girecek yabancı sermaye tarafından işletilmesini ulusal ekonomi ulusal güvenlik ve yurt savunması açısından kabul etmek son derece sakıncalı ve yanlış olur bu nedenle de bir yasal düzenlemeye gidilemez aksi halde anayasanın belirlediği istisnaî kural ana kuralın yerine ikame edilmiş olacaktır ki böyle bir durum anayasamızın iradesinin ters çevrilmesi sonucunu doğurur bilindiği üzere anayasamızın maddesi yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez demektedir yine anayasamızın maddesi de hangi hallerde ve hangi makamların yönetmelik çıkaracaklarını belirlemektedir anayasamızın bütçeye ilişkin maddesi son fıkrası bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz demektedir düzenlenen bu yasa i̇se anayasamızın maddesinde istisna olarak konan hükmü temel ve ana kural haline dönüştürmek suretiyle tüm madenlerin özel sektörce aranması ve işletilmesi hususunu hüküm altına almış bu konudaki engelleri kaldırarak devleti adeta devre dışı bırakmıştır ayrıca bu yasa devletin bu hak ve yetkisini daha doğrusu ödevini yalnızca türk özel sektörüne değil yabancı şirketlere ve yabancı özel sektöre de devrini türlü yollarla olanaklı hale getirmiştir bu durumlar anayasamızın maddesine aykırı düştüğü gibi başlangıç bölümünde ve anayasamızın maddesinde belirlenen atatürk milliyetçiliği atatürk ilke ve inkılâpları devletçilik sosyal hukuk devleti anlayışına devletin amaçlarını belirleyen maddesine aykırıdır madenlerle ilgili önceki yasamız maddeden teşekkül etmişken bu yasa maddeden ve geçici maddeden meydana gelmiştir böyle bir düzenlemenin doğal sonucuesas sayısı karar sayısı olarak bu kanunda kanunla düzenlenmesi gerekli birçok konular yönetmeliklere bırakılmıştır bu yasada den fazla maddede yönetmelik çıkarılması öngörülmüştür bu düzenleme bu açıdan anayasanın ve maddelerine aykırı bulunmaktadır yine bu yasanın maddesinde saptanan harçların her yıl bütçe kanunlarında günün ekonomik koşullarına göre yeniden tespit edileceği belirtilmiştir ki bu hüküm de anayasamızın maddesi son fıkrasına aykırıdır yasanın maddesi yeminli teknik bürolar kurulmasını öngörmektedir anlaşıldığına göre bu bürolar kamu hizmeti göreceklerdir böyle bir düzenleme anayasamızın ve maddelerine aykırıdır
747
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykırılığı itiraz yoluyla ileri sürülen hüküm somut olayda mahkememiz önündeki uyuşmazlığa uygulanması söz konusu olan ve fakat anayasaya aykırı olduğu değerlendirilen hüküm sayı ve tarih ve sayılı kanunun maddesiyle değişik sayılı khknın madde ve bendidir sayılı khknin maddesinde sayılan tescil engelleri kamu düzeni ile ilgilidir ve mutlak ret nedenleri olarak adlandırılırlar bu nedenle tpe tescil sürecinde mahkemeler ise yargılama sürecinde resen dikkate almalıdır yasaman marka hukuku bası i̇stanbul i zira bu nedenler herhangi bir ayırt edici gücü bulunmayan ya da ticaret alanında herkesin kullanımına açık tutulması gereken yanıltıcı kamu düzenine toplumun dini ve ahlaki değerlerine aykırı olduğu kabul edilen işaretlerin tescil edilmemesi amacını taşırlar hd ve i̇şte mutlak red nedenleri arasında öngörülen sayılı khknin bendi aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markalar ifadesini içermektedir bu düzenleme şekliyle anılan bendin tek başına uygulanabilirliği olmadığı açıktır zira bent metni khknın maddesinin fıkrası ilk cümlesi olan metninde mevcut aşağıda yazılı işaretler marka olarak tescil edilemez ifadesiyle birlikte bir anlam taşımaktadır şu halde somut olayda uygulanması söz konusu hüküm bir bütün olarak khk ile öngörülen maddenin fıkrası ilk cümlesi ile birlikte khkya kanun ile eklenen bendidir bu nedenle itiraz yoluna başvurulan metin bir khk hükmüdür anılan düzenleme bir bütün olarak aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markaların marka olarak tescil edilemeyeceğini belirtmektedir bu düzenlemeden hareketle türk marka hukukunda bir markanın tek bir sahibi olması ilkesinin bulunduğu kabul edilir yasaman age bu nedenle tpe tescil başvuruyu mutlak red nedenleri yönünden incelerken khknin bendini de resen dikkate alıp bir başvurunun aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerleri olup olmadığını sicildeki koruma süresi devam eden tüm marka ve başvurular göz önüne alarak denetler oysa çağdaş marka hukuku ve sayılı khkya mehaz teşkil eden ab marka direktifi council directive eec of december to approximate the laws of the member states relating to trade marks ve ilgili düzenleme itibariyle aynı içeriğe sahip olan anılan direktifi değiştiren ec sayılı direktifte bu maddenin ve ilkenin bir karşılığı yoktur zira marka başvuru ve tescili ile önceki marka ya da hak sahiplerinin bir başvuruya yönelik itirazları konulan artık günümüzde tamamen liberal ve serbest piyasa koşullarının ihtiyacına göre tc anayasasının maddesi kapsamında çalışma ve sözleşme hürriyeti çerçevesinde düzenlenmektedir bu nedenle sayılı khknın bendinin karşılığı direktifte önceki haklara dayalı diğer red veya hükümsüzlük nedenleri başlığı altında maddenin a bendinde ve nisbi red nedeni olarak önceki marka veya başvuru sahibinin itirazı halinde incelenebilecek bir itiraz gerekçesi olarak düzenlenmiştir mehazdan bu farklı düzenleme nedeniyledir ki sayılı khknin bendinde aynı red nedenine bir kez de ilgilinin itirazı halinde incelenecek olan nisbi red sebebi olarak yer verilmiştiresas sayısı karar sayısı esasen bu düzenleme biçimi devletin tpenin kime hangi markanın verileceğini yada devredileceğini temel hak ve hürriyetlerin serbest piyasa ekonomisi ilkelerinin önüne geçerek kamusal yönü bulunmayan nisbi red nedenlerine dayalı olarak belirleme hiç bir görev ve yetkisi olmadığı halde tescil edilmiş bir kısım markaları koruma yada korumama dahası tüm bu uygulamaları sayılı khk ile yapılmış ve tbmmnin onayından geçmeyen idari bir tasarruftan ibaret düzenlemeye dayalı olarak yılından bu yana yaklaşık yıldır devam ettirilmesi sonucunu doğurmuştur bu nedenledir ki mahkememiz sayılı khknın somut uyuşmazlığa uygulanması söz konusu olan hükmünün birbiriyle bağlantılı temelde üç noktada anayasaya aykırı olduğu kanaatindedir bunlar mülkiyet hakkı kapsamında bulunan ve bir sınai hak türü olan marka hakkına ilişkin düzenleme ve sınırlandırmaların kanun yerine bir kanun hükmünde kararname ile yapılmış olması marka hakkının doğumu sınırlandırılması devri ve korunması hususlarıyla ilişkili nisbi nedenlerin mutlak red nedeni olarak düzenlenmesi suretiyle hukuk devleti ilkesine aykırılık yapılması ile çalışma ve sözleşme hürriyeti ilkelerine aykırılıktır dolayısıyla sayılı khknın b bendine ilişkin düzenlemenin anayasaya aykırılığı üç başlık altında açıklanacaktır temel hak ve hürriyetlerden olan marka hakkına i̇lişkin düzenlemenin khk ile düzenlenmesi tc anayasasının cumhuriyetin nitelikleri başlığını taşıyan maddesi türkiye cumhuriyetinin başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu belirler dolayısıyla hukuk devleti olma vasfı cumhuriyetin insan haklarına saygılı demokratik laik ve sosyal bir devlet olmasının temeli ve teminatıdır zira bir devlet hukuk devleti olduğu tekdirde hangi yetkinin hangi otorite tarafından ve nasıl kullanılacağı açık denetlenebilir ve öngörülebilir adalet ve eşitlik ilkelerine uygun şekilde hukuk kuralları i̇le belirlenir dolayısıyla dayanağını anayasa ve yasalardan almayan hiç bir yetki kullanılamaz yasama yetkisi de türk milleti adına türkiye büyük millet meclisi tarafından kullanılır bu yetki devredilemez ay bununla birlikte ay uyarınca sınırlı ve belirli hallerde türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir kanun hükmünde kararname çıkartma yetkisi verilemeyecek konular ise maddede sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler olarak belirlenmiştir dolayısıyla anayasanın ikinci kısmının birinci bölümünde düzenlenen temel haklardan mülkiyet hakkının aym bir türü olan marka ve markadan doğan hakların kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenmesi mümkün değildir salt bu nedenle somut uyuşmazlığa uygulanması söz konusu olan sayılı khkninl bendi normun hüküm ifade eden khk madde fıkrasının ilk cümlesi olan aşağıda yazılı işaretler marka olarak tescil edilemez ifadesiyle birlikte anayasanın ve maddelerine aykırı bulunmaktadır bir diğer söyleyişle tek başına uygulanma kabiliyeti olmayan khknınl hükmünün sayılı yasa ile değiştirilmesi anayasanın maddesine aykırılığı ortan kaldıran bir husus değildir açıklanan nedenlerle sayılı khknın hükmü aynın maddesine aykırı olup iptali gerekir iii hukuk devleti i̇lkesine aykırılıkesas sayısı karar sayısı yukarıda belirtildiği üzere hukuk devleti ilkesine tc anayasasının cumhuriyetin nitelikleri başlığını taşıyan maddesinde yer verilmiştir bu ilke devletin her türlü eylem ve işlemlerinde uyması gereken hukuk kurallarının olduğu böylece vatandaşlar yönünden tam bir hukuki belirliliğin ve güvencenin sağlandığı bir toplum düzenini ifade eder ancak hukuk devleti ilkesinin salt anayasada yer alması yeterli olmayıp ilkenin hayata aktarılması bazı somut koşulların gerçekleştirilmesine bağlıdır anayasa mahkemesi ‘hukuk devleti ilkesi bir kararında tanımlamıştır buna göre anayasanın maddesine göre cumhuriyetin temel ilkeleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyan adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir böyle bir düzenin kurulması yasama yürütme ve yargı alanına giren tüm işlem ve eylemlerin hukuk kuralları içinde kalması temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvenceye bağlanmasıyla olanaklıdır anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı kararı şu halde hukuk devleti ilkesinin salt anayasada yer alması yeterli olmayıp devletin tüm organlarının yetkileri yaptığı işlem ve aldıkları kararların yasalarda objektif açık ve herkese eşit uygulanabilir bir biçimde düzenlenmesi gerekir aksi halde vatandaşlar yönünden hukuki güvenliğin yeterince sağlandığını söylemek olanaklı değildir bunun yanında öncelikle yasa koyucu norm koyarken insan hak ve özgürlüklerine getirilen sınırlandırmanın sınırı olarak ölçülülük ilkesi ile bağlıdır nitekim aynın maddesi devletin temel amaç ve görevleri arasında kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmayı da saymıştır maddesinde ise temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceğini bu sınırlamaların anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağını belirtmiştir temel hak ve hürriyetlerden birisi olan marka hakkına ilişkin düzenlemelerde bu hakkın elde edilmesine getirilen sınırlandırmalar açık net denetlenebilir herkese eşit uygulanabilir ve ölçülülük ilkesi ile bağdaşır bir düzenleme ile yapılmak gerekir somut uyuşmazlıkta uygulanması söz konusu olan khknın hükmün ile yapılan düzenleme anılan bu ilkelere tamamen aykırıdır zira madde ile bir işaretin ancak bir kişiye marka olarak verilebileceğine dair bir ilke tercih edilmiş ise yapılan düzenlemenin de bu amaca uygun bununla sınırlı ve ölçülü öngörülebilir ve tüm marka başvurusunda bulunan vatandaşlara eşitlik ve adaletli bir şekilde uygulanabilir olması gerekir oysa sayılı khknin bendi sadece aynı mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı markaların değil aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ayırt edilemeyecek kadar benzer markaların da tescil edilemeyeceğini benimsemiştir bu düzenleme biçimi bir ve aynı işaretin ancak tek bir kişiye marka olarak verilebileceği ilkesinin amacını aşan bir düzenlemedir zira başvuru önceki marka ile aynı olmasa bile tescil makamına tamamen nisbi red nedenleri arasında bulunması gereken önceki marka ile iltibas teşkil eden ve ayırt edilemeyecek derecede benzer işaretlerin de aynı tür malhizmetler için tescil edilmemesi yetkisi vermektedir bu değerlendirme ise sübjektif somut olayın çekişmeli mal ve hizmetlerin niteliği ve ortalama tüketicilerinin algısına göre yapılan bir değerlendirmediresas sayısı karar sayısı nitekim marka i̇nceleme kılavuzu ve yargıtay kararları yargıtay hd tarih ve esas ve karar sayılı tarih ve esas karar sayılı tarih ve esas karar sayılı kararlar çerçevesinde başvuruya konu işaretin daha önce tescil edilmiş veya başvurusu yapılmış marka ile aynı olması karşılaştırılan işaretlerin özdeş farksız tıpa tıp taklit aynen veya bire bir kopya olmalarını ifade ederken ayırt edilemeyecek kadar benzerlikte orta düzeydeki alıcıda bıraktığı genel izlenimlerinin hemen hemen aynı olması şeklinde tanımlanmakta müşteri kitlesi nezdinde markaların yazılış okunuş görsel veya işitsel olarak aynı imiş gibi algılanıp algılanmayacağı üzerinde sübjektif bir değerlendirmeye girilmektedir bu nedenledir ki uygulamada bir başvurunun khk bendindeki tescil engeline takılıp takılmayacağı tamamen incelemeyi yapan görevlinin sübjektif değerlendirmesine ve takdirine bağlı olarak gerçekleşmektedir bu durum başvuru sahipleri bakımından nisbi red nedeni olarak ve itiraz halinde tartışılması gereken durumların kamu otoritesinin resen dikkate alarak başvuruyu reddetmesi anlamına gelmekte marka hakkının elde edilmesi sürecinde hakkın özünü zedelen ölçüyü aşan kişi hak ve hürriyetlerine demokratik bir ülkede beklenebilecek müdahaleyi aşan bir sınırlamaya zemin oluşturmaktadır oysa somut olayın şartlarına ve takdire bağlı iltibas değerlendirmesi khk bendinde düzenlenmiş olan bir nisbi red nedeni sorunudur anılan red nedeninin değerlendirilebilmesi için de önceki bir marka veya hak sahibinin itirazının bulunması gerekir esasen khk bendinin ayırt edilemeyecek derecede benzer işaretlerle aynı tür mal ve hizmetleri de içerecek şekilde nisbi red nedenleri alanına taşan genişletilmiş bir mutlak red gerekçesine yer vermesi ölçülülük ilkesine aykırı düştüğü gibi başvuru sahipleri bakımından da belirsiz öngörülemeyen hukuki güvenlikten yoksun bir uygulama anlamını taşımaktadır nitekim yürürlüğe girdiği tarihinden bu yana binlerce benzer uygulamada olduğu üzere hdnin tarih ve k kararına da konu olan en sık karşılaşılan tipik uyuşmazlıklara da örnek verilebileceği gibi somut olayda davacıya ait biçimindeki sınıfları içeren başvuru yönünden sayılı ve ibareli yine ve sayılı ve ibarele içekişmeli sınıflarda tescilli markalar khknin bendi uyarınca mutlak red nedeni olarak tpe tarafından resen redde gerekçe gösterilebilmiştir anılan uyuşmazlığa ilişkin yerel mahkeme gerekçesinde belirtildiği ve yargıtay tarafından da benimsendiği üzere somut olayda başvurudan resen khknin bendi uyarınca çıkarılan ve sınıflardaki mal ve hizmetlerin itiraza dayanak markalarda da yer aldığı ne var ki işaretler yönünden aynı ve ayırt edilemeyecek derecede benzerlik söz konusu olmadığı gibi redde dayanak alınan sayılı has ibareli markanın tescil edildiği tarihinden itibaren tescil kapsamında son beş yıldır kullanılmadığı tespit edilmiş ve anılan bu son marka khk ve maddeleri uyarınca hükümsüz kılınmıştır ne var ki gerçek hak sahibinin marka başvurusu tescili ve piyasaya girişi khk hükmündeki yapay bariyer nedeniyle uzun bir yargılama sürecinden sonra mümkün olabilmiştir oysa önceki marka sahiplerinin de başvurunun ilanına hiçbir itirazı olmadığı tekrar vurgulanmalıdır esasen bir nisbi red nedeni niteliği taşıyan öneki tescilli markalardan kaynaklanan tescil engelinin khk hükmünde ve mutlak red nedenleri arasında düzenlenmesi dahası geniş yoruma elverişli bir şekilde ‘aynı ibaresine ilave olarak ‘ayırt edilmeyecek derecede benzer ifadesine de yer verilmesi idarenin ölçüsüz bir şekilde marka tescil sürecine müdahalesine neden olmuşturesas sayısı karar sayısı oysa marka hukukunun esası serbest rekabet ilkesi çerçevesinde yarışan çıkarlar arası bir dengenin kurulması düşüncesine dayanır bu dengede genel kamu yaran her şeyden önce sisteminin işlevsel ve aynı zamanda rekabet ilkelerine uygun olmasını gerektirir genel kamu yararını gözeten ve khkda yansımasını bulan düzenlemeler arasında kamu düzenine aykırı işaretlerle dini değer ve sembollerin marka olarak tescil edilemeyeceğine dair hükümler khk k gösterilebilir yine tüketicilerin yaran başvuruya konu işaretin markasal ayırt ediciliğe sahip olması khk işaretin tanımlayıcı olmaması khk serbest piyasa ortamındaki rakiplerin yaran ise tanımlayıcı işaretlerin herkese açık tutulması marka tesciline konu olmaması c teknik zorunluk doğal yapı asli değere karşılık gelen ürün görünümlerinin marka olarak bir kişinin tekeline verilmemesi khk ayırt ediciliği olmayan zayıf işaretlerin iltibasta etkisiz olması gibi kural ye ilkelerle dengelenmeye çalışılmıştır önceki marka telif ve sınai hak sahiplerinin yaran ise esasen bir nisbi red nedeni olarak khknın maddesinde ve hak sahibinin itirazı üzerine dikkate alınabilecek nisbi haklar olarak göz önüne alınmıştır gerçekten de günümüzde marka koruması serbest rekabetin en temel unsurudur modem bir devlette serbest rekabet firmaların mal ve hizmetlerinin kaynağını ve kalitesini garanti eden markalan sayesinde tüketicileriyle sürekli bir iletişim kurmalarını gerektirir abad hag case bu iletişimin önünde khk hükmü gibi yapay engeller bulunmamalıdır aksi bir durum rekabetin yine devlet eliyle bozulması anlamını taşır zira kanunda tanımlandığı üzere rekabet mal ve hizmet piyasalarındaki teşebbüsler arasında özgürce ekonomik kararlar verilebilmesini sağlayan yarıştır aynı kanunun maddesi uyarınca belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır bu haller arasında özellikle rakip teşebbüslerin faaliyetlerinin zorlaştırılması kısıtlanması yahut piyasaya yeni gireceklerin engellenmesi sayılmıştır şu halde serbest rekabet ilkesi marka tescili ve korunmasında tercih edilecek sistemin belirlenmesi kadar yasal düzenlemelerin açık herkese eşit ve öngörülebilir bir şeffaflıkta uygulanmasının en temel çerçevesi ve hukuki güvencesini oluşturur bu amaçla marka tesciline devletin müdahalesi anlamını taşıyan mutlak red nedenlerine ilişkin normlar ve khk hükmü ölçülü eşit şeffaf öngörülebilir netlikte olmalıdır ancak iptali talep olunan sayılı khknın hükmünün hukuk devletinin en temel gereği olan anılan bu koşullan karşılayacak biçimde düzenlenmediği esasen salt bu nedenle dahi anayasaya aykırı olup iptali gerektiği mahkememizin görüş ve anlayışı bakımından bir kristal kadar berrak bir gerçekliktir zira marka sistemi ve buna ilişkin düzenlemeler çağdaş ve serbest rekabeti ilke edinmiş modem ekonomilerde tescilde kolaylık müteşebbislerin irade serbestisini ve girişim isteklerini önceleyen eşitlik esasına tabi olmalıdır böyle bir ekonomide ve marka sisteminde piyasaya yeni girenleri engelleyen yapay bariyerlere yer yoktur yine tescil sisteminde yapay yığılma ve tıkanıklıklar olmamalıdır öte yandan tescil edilen bir marka makul bir süre içinde gerçekten ve fiilen kullanılmalıdır khk aksi halde bir başkasının marka başvurusuna veya kullanımına önceki marka sahibinin itirazı halinde dahi engel olamamalıdır khk b hükmü anıları bu koşulların yerine getirilmesi amacına yönelen bir marka sistemi ve hukuk devleti ilkesi bakımından en temel sorunu oluşturmaktadır görüldüğü üzere kökeni tarih ve sayılı khk ile yürürlükten kaldırılan sayılı önceki marka kanununa uzanan kamu otoritesinin markaların verilmesi sürecineesas sayısı karar sayısı maksadını aşar şekilde müdahalesine gerekçe ve zemin oluşturan bu düzenlemenin esasen mehaz ab marka direktifinde öngörülmemesi yeni marka hukuku anlayışı ve sistematiği ile ilgili bir durumdur dolayısıyla tarihinde kabul edilen sayılı khk ile benimsenen yeni marka sitemiyle de çelişen bu düzenleme anayasanın ve maddelerine de aykırıdır iv çalışma ve sözleşme hürriyetine aykırılık diğer taraftan aynın sözleşme hürriyetini düzenleyen maddesi herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir hükmünü içerir yine anılan maddenin ikinci fıkrasına göre devlet özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır dolayısıyla ilke olarak herkes marka hukuku alanında da serbestçe sözleşme yapma ve markasını dilediği gibi bir başkasına devretme sonucunu doğuran sözleşmeler yapma hürriyetine sahip olmalıdır bu hürriyetin sınırlandırılması istisnai ve aynın maddesindeki genel ilkelere uygun bulunmak zorundadır yine anayasanın piyasaların denetimi ve dış ticaretin düzenlenmesi başlığını taşıyan maddesi devlet para kredi sermaye mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır hükmünü içerir esasen bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini diğerlerinden ayırmaya yarayan ticari bir işaret olan marka ile ilgili düzenlemelerde de devletin işlev ve müdahalesi mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı tedbirler ile sınırlı olmalıdır oysa sayılı khknın hükmüyle öngörülen düzenleme bir marka sahibinin markasını devrederken devredeceği marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer ve aynı ya da aynı tür malhizmetler için tescilli diğer tüm markalarının da devri zorunluluğunu içinde barındıran bir hükümdür nitekim bu husus markanın devrine ilişkin anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı kararı ile iptal edilen khknın maddesinde açıkça belirtilmiştir anılan hükme göre tescilli bir markanın devri sırasında aynı markanın veya ayırt edilemeyecek derecede benzerinin aynı veya halkı yanılgıya düşürecek derecede benzeri mallar veya hizmetler için başka marka tescillerinin bulunması halinde bu markaların da devredilmesi şarttır şu halde khknın bendindeki düzenleme marka sahibi olma ve bunu devretme hürriyetine getirilmiş açık bir sınırlandırmadır gerçekten de aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunan önceki marka sahibi başvurunun tesciline somut olayda olduğu üzere hiç bir itiraz ileri sürmediği halde hatta kimi vakıalarda karşılaşıldığı üzere açıkça muvafakat verse dahi khk hükmü kamu düzenine ilişkin mutlak red nedenlerinden sayıldığından başvurunun tesciline izin verilmemektedir görüldüğü üzere sadece başvuru sahibi değil resen redde esas alman marka sahibinin de sözleşme hürriyeti kapsamında kalması gereken ticari çalışmaları engellenmiş olmaktadır uygulamada da anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı karan ile iptal edilen khk hükmü de dikkate alınarak anılan iptal öncesinde khk düzenlemesi itibariyle aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik koşullan bulunan bir kişiye ait birden fazla markadan sadece bir kışımı devir edilmek istendiğinde bu istem tpe tarafından resen reddedilmekteydi bu nedenledir ki mahkememizesas sayısı karar sayısı fıkrasında olduğu gibi hükmünün de yüksek mahkemece iptal edilmesi gerektiği kanaatindedir açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi uyarınca temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla ve ilgili maddelerdeki sebeplere bağlı olarak sınırlandırılabileceği de gözetilerek khk ile marka sahipliği ve üzerinde tasarrufta bulunma hürriyetine getirilen bu sınırlama mülkiyet hakkının bir türü olan marka hakkının ve sözleşme hürriyetinin özünü zedeleyen amacıyla tutarsız ve ölçüsüz olup anayasanın ve maddelerindeki temel düzenlemelere aykırı bulunmaktadır a a mahkememiz önündeki uyuşmazlığın çözümü için uygulanması gereken sayılı khknın b hükmünün tc anayasasının maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılmakla anayasanın maddesi uyarınca anayasa mahkemesi önünde anayasaya aykırılığının ileri sürülmesine ve iptalinin istenilmesine tarih ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve görevleri hakkındaki kanunun maddesi uyarınca gerekçeli başvuru kararı ve dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı bir örneğinin dizi pusulası ile anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne anayasa mahkemesinden verilecek kararın yasa gereği ay süreyle beklenilmesine dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar veril
2,959
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümünde aynen şöyle denilmektedir sayılı ceza i̇nfaz kurumları ile tutukevlerinin kuruluş ve i̇daresine dair olan bu kanun hükmünde kararname daha önce yüksek mahkemenizce iptal edilen sayılı yetki kanununa istinaden çıkarılan ve gün ve esas karar sayılı kararıyla iptal edilmiş bulunan sayılı ceza i̇nfaz kurumları ve tutukevlerinin kuruluş ve i̇daresine dair kanun hükmünde kararnamenin bir kaç geçici maddesi dışında mahiyet ve kapsam itibariyle aynıdır ceza i̇nfaz kurumları ile tutukevlerinin kuruluş ve i̇daresine dair sayılı kanun hükmünde kararname her ne kadar yüksek mahkemenizin yukarıda beyan ettiğimiz kararıyla iptal edilmiştir ancak anayasanın maddesindeki amir hükümler muvacehesinde türkiye büyük millet meclisine yayımlandığı gün olan tarihinde sunulan bu kanun hükmünde kararname tarihinde dağıtımı yapılan sıra sayısı ile meclis gündeminde olup her an görüşülerek kanunlaşacak öncelikli işler arasındadır bakanlar kurulunun teklifi olarak türkiye büyük millet meclisinin gündeminde ve öncelik ve ivedilikle görüşülecek işler arasında bulunan bir konunun yeni bir kanun hükmünde kararname olarak düzenlenilmesi objektif hukuk kurallarına uygun bir yetkinin kullanılmasından ziyade yasama organının görevlerine müdahale niteliğinde olup bir yetki gaspıdır sayılı bu kanun hükmünde kararname ile bakanlar kurulu açıkça anayasanın ve maddelerini ihlal ederek sayılı kanunla aldığı yetkiyi anayasaya aykırı olarak kötüye kullanmıştır zira sayılı kanun hükmünde kararnameye konu düzenlemeler yüksek mahkemenizce iptal edilmiş bulunan sayılı kanun hükmünde kararname dolayısıyla yüce meclisin gündemine gelmiştir yüce meclisin bu metni görüşüp karara bağlayarak kanunlaştırması an meselesidir kaldı ki hükümetinde esasen öncelik ve ivedilikle görüşülmesi gereken bu konuyu daha da hızlandırma imkanı vardır yüce meclisin gündeminde bulunan bir konunun hükümet tarafından bir yetki kanunu kapsamında düşünülerek ve üstelik aynı hükümleri taşıyacak şekilde kanun hükmünde kararname ile düzenlenmesi bir yetkinin kullanılmasından ziyade yetki gaspına girmektedir hükümet istihsal ettiği sayılı kanun hükmünde kararname ile açıkça yüce meclisin yetkisi gaspetmiş durumdadır konuya objektif hukuk kuralları ve yerleşmiş yargı kararları açısından bakıldığında sayılı kanun hükmünde kararnameyi ve muhtevasını anayasamızın ve maddeleriyle bağdaştırmak mümkün değildir görülüyorki hükümet meclis gündeminde bulunan gerek kanun hükmünde kararname olmaları dolayısıyla anayasanın maddesi gereğince öncelik ve ivedilikle görüşülmesi gereken ve hatta bir kısmın müzakere edilerek yukarıda kalan konular ve gerekse kendi tasarılarının mecliste görüşülmesini sağlayarak kanunlaştırmak yerine aldığı yetkiyi de aşarak uygulamalarla yükümlü bulunduğu bütün kanunları veya kendisine göre çıkarılmasını gerekliesas sayısı karar sayısı gördüğü kanunları meclisi dışlamak suretiyle yasama görevini de üstlenerek bakanlar kurulundan geçirmek yolundadır diğer taraftan sayılı kanun hükmünde kararname ile ceza ve tutukevlerinin iç ve dış güvenliğine ilişkin düzenlemeler yapılmakta ve sivil bir silahlı güç oluşturulmaktadır bu da doğrudan doğruya kişi haklarıyla yakınen alakalıdır bu hususların anayasamızın kanunla düzenlenilmesini öngördüğü konulardır ayrıca bu kanun hükmünde kararname ile aynı meslek meslek mensubu memur ve kamu görevlileri arasında esasen bozuk olan ücret rejimini daha da artırıcı nitelikte hükümler ihtiva etmektedir bu açıklamalar muvacehesinde anayasanın ve maddelerine aykırılık anayasanın maddesine göre egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir hiç bir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir yetkiyi kullanamaz türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu kurallar içerisinde yetkiyi organlar eliyle kullanır bu genel kurala göre yasama yetkisi kanun koyma görevi türkiye büyük millet meclisine aittir keza anayasanın maddesi de bu yetkinin devredilemeyeceğini öngörmüş bulunmaktadır her ne kadar hükümet iptali maksadıyla açılan bir dava yüksek mahkemenizde derdest olan gün ve sayılı yetki kanununa istinaden bu kanun hükmünde kararnameyi düzenlemiş ise de kapsamı ve mahiyeti itibariyle aynı olup meclis gündeminde bulunan bir konuyu yok saymak suretiyle doğrudan yasamanın görevlerine müdahale eder bir tutum izlemiştir dolayısıyla sayılı kanun hükmünde kararname ile düzenlenen konular sayılı kanunla hükümete verilmiş bulunan yetki içerisinde olsa dahi acelecilik ivedilik ve zorunluluk halleri söz konusu olamaz bu sebeple dava konusu sayılı kanun hükmünde kararname bir yetki gasbı niteliğini taşıdığından anayasanın ve maddelerine aykırı olup iptali gerekir anayasanın maddesine aykırılık bilindiği üzere anayasamızın maddesi hiç bir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağını ve devlet organlarının ve idare makamlarının bütün işlemlerinde eşitlik ilkesine uygun hareket etmelerini öngörmüştür adalet bakanlığı içerisinde yargı erkine mensup ve sayılı hakim ve savcılar kanunu ile sayılı devlet memurları kanunu hükümlerine tabi personel istihdam edilmektedir bunların özlük hakları da genel olarak ve sayılı kanunlarla hizmet şart ve dengeleri de gözönünde bulundurularak bir sistem içerisinde düzenlenilmektedir sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinin üçüncü fıkrasıyla bazı cumhuriyet savcılarına yüksek hakimlik tazminatından ayrı olarak rakamının kurum ve servis müdürlerine de rakamının maaş katsayısı ile çarpımından elde edilecek miktar kadar ayrı bir ek tazminat verilmesi öngörülmektedir bu düzenleme istihdam edilen personelin hizmet şart ve yerlerine sorumluluk ve diğer hizmet özelliklerine göre yukarıda belirtilen kanunlar çerçevesinde ve bir denge içerisinde tesbit edilen ek gösterge tazminat ve sair yan ödemeler dikkate alındığında söz konusu kimseler için esasen dikkate alınan bu durumları için belirlenmiş olan ek ödemelere ilaveten getirilen bu ek tazminat unvanları farklı olsa da aynı hizmeti aynı şartlar altında ifa edenler arasında eşitsizlik yaratacaktır aynı şartlarda hizmet veren başka memurlarda bulunmaktadıresas sayısı karar sayısı diğer taraftan tamamı adalet bakanlığı kadrolarında bulunan müsteşar dahil üst düzey yöneticilerinden oluşturulan işletmeler ve i̇ş yurtları yüksek kurulunun başkan ve üyelerine rakamının maaş katsayısı ile çarpımından hasıl olacak miktarda toplantı başına huzur hakkı verilmesini öngören maddenin beşinci fıkrası da aynı niteliktedir zira bir kamu kuruluşunun görevli memurlar hizmetinde bulundukları kurumlara kanunlarla tahmil edilen görevleri yerine getirmekle yükümlü olup hizmet alanı ile ilgili herhangi bir kanunun tahmil ettiği görev dolayısıyla ek ücret ödenmesine hukuki zemin hazırlamak kamu görevi anlayışı ile bağdaştırılamaz böyle bir uygulamanın başlatılması halinde her bakanlık veya genel müdürlüklerde disiplin tetkik istişare vs gibi isimlerle teşekkül ettirilen kurullarda görevlendirilecek alanlara da huzur hakkı gibi bir ödeme yapılmasının mantığı yoktur bu tür görevler angarya olmayıp hizmetin kamuda üstlenilen unvan ve rütbelerin gerekli kıldığı zorunlu ve kanuni hizmetlerdir dolayısıyla gerek kurum personeli ve gerekse sair kuruluşlarda aynı mevzuata tabi olanlar arasında özel kanun ya da kanun hükmünde kararnamelerde ilave mali haklar getirilmesi anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinin üçüncü fıkrasında bazı ceza i̇nfaz kurumlarında görevlendirilecek cumhuriyet savcıları ile bu kurumların müdürlerine ödenmesi öngörülen tazminattan bu tazminat damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulamaz keza maddesinin beşinci fıkrasıyla da i̇şletmeler ve i̇şyurtları kurumu ile i̇şletmeler ve i̇şyurtları kurumlar vergisinden yapılacak bağış ve yardımlar nedeniyle veraset ve intikal vergisinden üzerinde çalıştıkları gayri menkuller için bina ve arazi vergisinden inşaat işleri sınai zirai ve diğer faaliyetlerine ait her türlü işlemleri ile bu faaliyetlerinden elde ettikleri gelirleri damga vergisi ve diğer vergilerden ithal ettikleri veya bağış yoluyla araç makine alet malzeme cihazlar ile yedek parçalar gümrük vergisi ve her türlü vergi resim harç hisse fon zam ve ardiye ücretlerinden bağışıktır altıncı fıkrasında bunlara yapılacak bağış ve yardımlar kurumlar ve gelir vergisi matrahından indirilebilir hükümleri getirilmek suretiyle tamamiyle vergi hukuku alanına ve anayasanın maddesi kapsamına giren konuları tanzim etmektedir devlet gelirlerini de azaltıcı nitelikte bulunan bu düzenleme kanun hükmünde kararname ile getirilemez zira anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasıyla vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı değiştirileceği veya kaldırılacağı hükmünü amir bulunmaktadır bu sebeple sayılı yetki kanunu çerçevesinde çıkarılan sayılı kanun hükmünde kararnameye vergi hukukunu ilgilendiren konularla hüküm konulması anayasanın bu maddesine aykırıdır bakanlar kurulu bu düzenlemeleriyle de yetkisini aşmış ve yasama organının görevlerine devlet gelirlerini azaltıcı bir tasarrufla müdahalede bulunmuştur her ne kadar anayasanın maddesinin dördüncü fıkrasında vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi bakanlar kuruluna verilebilir denilmekte ise de burada amaç vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülükleri düzenleyen kanunlarda yer alacak muafiyet istisna ve asgari ve azami sınırları belirtilmiş konulardır bu hükmün bakanlar kurulunca yeni yeni muafiyet ve istisnalar getirilebileceği anlamında yorumlanması mümkün değildir kaldı ki bu konu kanun hükmünde kararname ile düzenlenemez sayılı yetki kanununun ne amacında ve ne de kapsamında vergi mevzuunda düzenleme yapılabileceğine dair bir yetki de bulunmamaktadıresas sayısı karar sayısı sayılı kanun hükmünde kararnamenin gerek ve gerekse maddesiyle birlikte maddesiyle getirilen vergi muafiyetleri anayasanın ve maddelerine aykırı olmakla iptalleri gerekir anayasanın ve maddelerine aykırılık anayasanın maddesine paralel olarak türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkilerini düzenleyen maddesi kapsamında bakanlar kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek de bulunmakta ise de bu hüküm meclis gündeminde bulunan bir konunun da geri çekme lüzumunu dahi hissetmeden aynı konunun kanun hükmünde kararname ile düzenlenilebileceği anlamını taşımaz komisyonlardan geçerek meclis genel kurulu gündemine gelmiş ve her an görüşülmesi imkan dahilinde bulunan bir kanun konusunun yeni bir kanun hükmünde kararname ile düzenlenilmesi anayasanı ve maddelerine aykırı olduğu kadar ve maddelerine de aykırılık teşkil etmeleri sebebiyle iptali gerekir keza anayasanın maddesinde de yer alan bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilebileceği yolundaki hükmü de yukarıdan beri açıklamaya çalıştığımız ana kurallardan ayrı düşünmek mümkün değildir bu maddedeki düzenleme dahi bakanlar kuruluna yetki gaspı niteliğini de beraberinde getirecek boyut ve ölçülerde yorumlanamaz gerek anayasada yer alan hükümlerin ve gerekse mustahar iptal kararlarınızda açıkça ifadesini bulan zorunluluk ve ivedilik halleri bu kanun hükmünde kararname için düşünülemez ve yüce meclisin gündeminde bulunan bir konuda bakanlar kurulu yetkilendirilemez sayılı yetki kanununun kapsam ve mahiyetinin de bu çerçevede düşünülüp uygulanması gerekir aksi bir davranış anayasanın söz konusu maddelerine aykırılığı oluşturur diğer taraftan yine anayasanın maddesinin altıncı ve sekizinci fıkralarında kanun hükmünde kararnamelerin resmi gazetede yayımlandıkları gün türkiye büyük millet meclisine sunulacağı yayımlandığı gün türkiye büyük millet meclisine sunulmayan kararnamelerin ayın gün yürürlükten kalkacağını amir bulunmaktadır dava konusu edilen sayılı kanun hükmünde kararname tarihli resmi gazetenin mükerrer sayısında yayımlanmıştır tarihi ulusal bayram ve genel tatil günlerini düzenleyen kanun hükümlerine göre pazar günleri hariç ulusal bayram ve genel tatil günlerinde resmi gazete neşredilemez kurban bayramının arifesi olan mayıs günü saat den itibaren tatildir dolayısıyla sayılı kanun hükmünde kararnamenin meriyete girmesi için bu saatten önce türkiye büyük millet meclisine tevdil mecburiyeti olması lazım gelmektedir oysa mezkur kanun hükmünde kararname tbmmne genel tatil dolayısıyla meclisin tatil olduğu bir saatte tevdi edilmiş olmakla anayasanın maddesinde ifadesini bulan yayımlandığı gün tbmmne sunulur hükmü ihlal edilmiştir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesi memurların ve diğer kamu görevlilerinin niteliklerinin atanmalarının görev ve yetkilerinin hakları ve yükümlülüklerinin aylık ve ödemeleri ile diğer özlük haklarının kanunla düzenlenileceğini öngörmüştür her ne kadar tarihli ve sayılı kanunla memurların ve diğer kamu görevlilerinin özlük haklarında yeniden düzenlemeler yapmak konusunda yer almışsa da bu çerçevede hangi kanunlarda değişiklik ya da yeni düzenlemeler yapacağı tadat edilmiştiresas sayısı karar sayısı yeniden kurulacak kamu kuruluşlarının kuruluş ve görevlerine veya teşkilat kanunlarında yapılacak düzenlemelere ilişkin kanun hükmünde kararnamelere anayasanın maddesini ilgilendiren özlük haklarıyla ilgili olarak mali hükümler getirmesi mümkün değildir mezkur yetki kanunu bakanlar kuruluna böyle bir yetki vermemiştir aksi halde her kuruluşun teşkilat kanununa konulacak özel hükümlerle personel rejiminde bir bütünlük ve hizmet sınıfları arasında denge sağlamak imkansız hale gelecektir bakanlar kurulu sayılı bu kanun hükmünde kararnamede yaptığı düzenlemelerle sayılı kanunun amaç ve kapsamı dışına çıkarak bu konuda da yetkisini aşmıştır sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesiyle maddesinde sayılı devlet memurları kanunu ile diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılmasına ilişkin hükümlerine bağlı olmaksızın asli ve sürekli belirli bazı kamu hizmetlerinde sözleşmeli personel istihdam edilebileceği öngörülmektedir bu düzenlemede keza anayasanın ve maddesine aykırılık teşkil etmekle birlikte yüksek mahkemenizden daha önce sağlık temel hizmetleri kanunu ile sayılı kanun hükmünde kararname dolayısıyla sadır olan ve sayılı kararları muvacehesinde anayasanın ve maddelerine de aykırılık teşkil ettiği düşünülmektedir zira anayasanın maddesine göre memurların görev ve sorumluluklarının kanunla düzenleneceği öngörülmüştür oysa sayılı kararnamenin maddesiyle kurum müdürleri ile diğer müdürlerin ve kurum personelinin görevlerinin yönetmelikle düzenlenmesi öngörülmektedir bu hususta da anayasa ve sayılı kararınızda yer alan ilkelere uyulmamıştır anayasanın ve maddelerin aykırılık anayasanın maddesinin dördüncü fıkrası iptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda türkiye büyük millet meclisi iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp bağlar beşinci fıkrası da anayasa mahkemesi kararlarının yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı yolunda amir hükümler taşımaktadır bu hükümler gereği olarak daha önce gün ve esas karar sayılı kararıyla iptal edilmiş bulunan sayılı kanun hükmünde kararname türkiye büyük millet meclisinin ilgili komisyonlarınca görüşülerek tarihinde dağıtılan sıra sayısı ile genel kurulun gündeminde yer almış öncelik ve ivedilikle görüşülecek işler arasında bulunmaktadır tarih ve sayılı yetki kanununa dayanılarak bakanlar kurulunca çıkarılan sayılı kanun hükmünde kararname daha önce yüksek mahkemenizde iptal edilen ve ancak meclis gündeminde bulunan sayılı kanun hükmünde kararname ile aynı hükümleri taşımakta olmakla anayasanın maddesine tamamıyla aykırıdır yüksek mahkemenizce iptal edilmiş bulunan sayılı yetki kanununa dayanılarak bakanlar kurulunca çıkarılan sayılı kanun hükmünde kararnamede bilindiği üzere kanuni dayanaktan yoksun olması sebebiyle iptal edilmiş bulunmaktadır ancak adalet bakanlığının bu iptal kararınıza rağmen sayılı kanun hükmünde kararname ile ihdas edilmiş bulunan kadrolara atama yaptığı söz konusu kanun hükmünde kararnamenin yerini almak üzere çıkarılan sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici birinci maddesinden anlaşılmaktadır bütünüyle iptal edilmiş bulunan bir kanun veya kararnameye istinaden yapılan atamaların hukuki geçerliliği düşünülemez mutlak butlan olan bir düzenlemeye dayanılarakesas sayısı karar sayısı yapılan tasarruflarda yoklukla malul olup bunlara sonradan hukuki varlık kazandırılması hukuk sistemine hukuk devleti anlayışına ve anayasanın ve maddelerine ve yargı kararlarının idareyi bağlayıcılığı ilkelerine göre mümkün değildir i̇ptal edilmiş bulunan bir kararnameye konu kadrolara adalet bakanlığınca atama yapılması ve bu tasarruflarına hakkında yürütmeyi durdurma kararı verilmiş olan sayılı yetki kanununa istinaden istihsal edilen sayılı kanun hükmünde kararname ile hayatiyet kazandırmak üzere yapılan bu düzenlemenin de anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu düşünülmektedir anayasanın ve maddelerine aykırılık anayasanın bütçelerde değişiklik yapılabilme esaslarını düzenleyen maddesi genel ve katma bütçelerde verilen ödenek harcanabilecek miktarın sınırını gösterir harcanabilecek miktar sınırının bakanlar kurulu kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere hüküm konulamaz bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapmak yetkisi verilemez hükmünü taşımaktadır dava konusu sayılı kanun hükmünde kararname ile ceza i̇nfaz kurumları ile tutukevlerinin merkez ve taşra teşkilatı için muhtelif sınıf ve derecelerden toplam adet kodra ihdas edilmiştir her ne kadar adet kadroda iptal edilmiş ise de açıktan ihdas edilen kadro sayısı adettir bu kadroların tamamı da serbest olup mali yılı içerisinde kullanılabilecek durumdadır mezkur kanun hükmünde kararnameye sonradan eklenen geçici maddeden anlaşıldığı üzere bu kadrolara atama da yapılmıştır bu suretle genel bütçeye dahil bir kuruluş olan adalet bakanlığının mali yılı bütçesi ile öngörülmüş bulunan harcanabilecek ödenek sınırları anayasaya aykırı olarak aşılmıştır oysa böyle bir yetkinin kullanılamayacağını hatta bakanlar kuruluna böyle bir yetkinin verilemeyeceğini amir bulunan madde bu kanun hükmünde kararname ile ihlal edilmiştir bakanlar kurulu olmayan bir yetkiyi kullanmıştır anayasanın ve maddelerine aykırılık sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinde i̇şletmeler ve i̇şyurtları kurumunun her ne kadar özel hukuk hükümlerine tabi olduğu belirtilmekte ve dolayısıyla faaliyetlerinin denetim şirketlerince yapılabileceğini öngören maddesinin fıkrası anayasanın ve maddeleriyle yüksek mahkemenizin bu yöndeki müesses kararlarına aykırıdır zira gelir ve giderlerinin ne ölçüde devlet hazinesinden karşılanacağı belirli olmamakla birlikte büyük bir bölümünün hazinece karşılanacağından şüphe olmayan bir kamu kuruluşunun faaliyetlerinin özel denetim şirketlerince murakabesi düşünülemez devletin parası bulunan her kamu kuruluşunun özelliğine göre denetimi ya sayıştay ya da yüksek denetleme kurulu başkanlıklarınca yapılması gerekmektedir i̇şletmeler ve i̇ş yurtları kurumu netice itibariyle bir ticaret şirketi olmayıp üstlendiği görev ve hizmet mahalleri itibariyle tamamen bir kamu kurumudur nitekim bakanlar kurulunda kurumun ve kuruma bağlı olarak hizmet verecek işletmelerle işyurtlarının muhasebi umumiye kanununa devlet i̇hale kanununa ve sayıştay denetimine tabi olmayacağını öngörmüştür bir kamu kurumunun hesaplarının özel denetim şirketlerine yaptırılması anayasanın ve maddelerine aykırılık teşkil eder bilindiği üzere idare kanunla kurulur tüzelkişilik kanunla verilir sayılı kanun hükmünde kararnamenin ve maddeleri birlikte mutâlaa edildiklerinde bir kamu kuruluşuesas sayısı karar sayısı olarak i̇ller bankası genel müdürlüğü yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu genel müdürlüğü gibi kendi kuruluş kanunları yanında bazı işlem ve uygulamalarında özel hukuk hükümlerine tabi olacağı öngörülen işletme ve işyurtları kurumu da netice itibariyle devletin asli ve sürekli görevlerini yerine getirecek bir kamu kuruluşu olup bir ticaret şirketi değildir personeli ve personel atamaları idarenin tabi olduğu hükümlere tabidir bir kamu kuruluşunda tüzel kişilik ancak kanunla mümkün olur oysa sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi işletmeler ve işyurtlarının da tüzelkişiliğe sahip bulunduğunu öngörürken maddesi bunların kuruluşunu kararlaştırmaya i̇şletmeler ve i̇şyurtları yüksek kurulunu yetkili kılmaktadır bu düzenlemede anayasanın maddesine bir diğer aykırılık hususunu kapsamaktadır anayasanın yargı kararlarının idari makamları da bağlayacağını amir bulunan ve maddesi muvacehesinde konuya ilişkin ve ve sayılı kararları da dikkate alınmamıştır bütün bu sebeplerle tarihli ve sayılı yetki kanununa dayanılarak çıkarılan gün ve sayılı ceza i̇nfaz kurumları ile tutukevlerinin kuruluş ve i̇daresine dair kanun hükmünde kararname yukarıda açıklanan durumlar muvacehesinde anayasanın ve maddelerine aykırı olup ayrıca meclis gündeminde bulunan ve daha önce de yüksek mahkemenizce iptal edilmiş olan bir konuyu yeniden kanun hükmünde kararname ile düzenlemekle açıkça yasama organının yetkisini gasp niteliğinde olmakla iptali gerekmektedir sonuç ve i̇stem gerek yüksek mahkemenizce iptal edilmiş bulunan sayılı yekti kanunu ile yürütmesinin durdurulmasına karar verilen ve iptal ile sonuçlanması muhtemel bulunan sayılı yetki kanunu aynı mahiyette olmakla birlikte yine iptal edilmiş olan sayılı kanun hükmünde kararname ile sayılı kanun hükmünde kararname yukarıda iptal gerekçelerimiz meyanında açıkladığımız üzere aynı nitelik ve kapsamda olmakla dayandığı yetki kanununun iptali karşısında yine kanuni mesnetten yoksun kalacağı gibi bu kararnameye dayanılarak yapılacak tasarruflarında ileride telafisi mümkün olmayan uygulamalara yol açacağının muhakkak olduğu düşünülmektedir i̇darenin iptal edilen sayılı kararnameye rağmen uygulama ve tutumu sayılı kararnameye konulan geçici hükümlerden anlaşılmaktadır i̇yi niyetle hareket etmediği böylece sabit olan idarenin daha büyük boyutlarda hukuk dışı tasarruflarda bulunmasını önlemek amacıyla yüksek mahkemenizce sayılı yetki kanununun iptali sebebiyle hukuki dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle iptal edilen sayılı kanun hükmünde kararnamenin yerini almak üzere yürütmesinin durdurulmasına karar verilen sayılı yetki kanununa istinaden çıkarılan sayılı kanun hükmünde kararnamenin de yürütmesinin durdurulmasına i̇ptal gerekçelerimiz bölümünde gösterilen sebeplerle mayıs tarihli mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı ceza i̇nfaz kurumları ile tutukevlerinin kuruluş ve i̇daresine dair kanun hükmünde kararnamenin anayasanın genel ilkelerine ve ve maddelerine aykırı olduğundan iptaline karar verilmesini anamuhalefet partisi türkiye büyük millet meclisi grubu adına talep ederim
2,855
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin iptal isteminin gerekçesi özetle şöyledir anayasanın maddesine göre kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının belli bir mesleğe üye olanların ortak gereksinimlerini karşılamak meslekî çalışmalarını kolaylaştırmak mesleğin genel yarara uygun olarak gelişmesini sağlamak meslek üyelerinin birbiriyle ve halk ile olan ilişkilerinde güveni ve dürüstlüğü egemen kılmak meslek disiplini ve ahlâkını korumak üzere kurulmaları gerekmesine karşın itiraz konusu kural bu ilkeleri zedeleyecek nitelikte olup gereksinmeleri karşılamaktan uzaktır türk diş hekimleri birliğinin en önemli organı olan genel kurulunda meslek üyeleri arasında ayrıcalık yaratacak biçimde antidemokratiktir azınlığın çoğunluğa egemen olmasına yer verecek bir yapıya yol açacak kurumun saygınlığını ve güvenirliğini sarsacaktır bu oluşum meslek disiplinine ve ahlâkına yönelik kurallara uyumu gerçekleştiremeyecektir anayasaca kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütlerinin organlarının seçimle oluşturulacağı öngörüldüğünden yönetim ve işleyişlerinin de demokratik kurallara uyması bunun en önemli göstergesi de âdaletli bir katılım ilkesine dayalı serbest eşit ve genel oy esasını içermesidir i̇tiraz konusu kuralın sayısı kaç olursa olsun beşyüzden fazla üyesi olan diş hekimleri odalarının genel kurula katılımın on temsilci ile sınırlanması nedeniyle anayasanın maddesine aykırılık oluşturduğu açıktır nitekim benzer kuralları içeren sayılı türk eczacıları birliği yasasının maddesinin anayasa mahkemesince iptal edilmiştir dava konusu kural anayasanın maddesine aykırı olduğundan iptal edilmelidir
200
esas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine ve maddesinde belirtilen suçta ve cezada kanunilik ilkesine göre hangi eylemlerin suç sayılacağı ve bu suçları işleyenlere ne tür ve miktarda ceza verileceği hususunun yasa koyucu tarafından belirlendiği anayasanın maddesine göre de devredilmesi mümkün olmayan suç tanımlama yetkisine sahip yasa koyucunun bunu yaparken anayasa ve ceza hukukunun genel ilkelerine aykırı olmamak koşulu ile takdir hakkını kullanması gerekmektedir ayrıca hukuk devleti ilkesinin suçta ve cezada kanunilik ilkesi belirlilik ilkesi kıyas yasağı geçmişe uygulama yasağı ilkelerini de içermektedir suçta ve cezada kanunilik ilkesi anayasanın maddesinde düzenlenen ve artık bir iç hukuk kuralı haline gelen ve anayasanın son maddesi uyarınca anayasaya aykırılığı dahi ileri sürülemeyen i̇nsan hakları avrupa sözleşmesinin maddesinde düzenlenen pozitif bir ilkedir bu ilkeye sayılı tcknın maddesinde de aynı şekilde yer verilmiştir suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca eylemden önce eylemin cezalandırılabilir olduğunun herkesçe bilinip anlaşılabilecek şekilde ve kanunla düzenlenmesi zorunludur i̇nsan hakları avrupa mahkemesi sunday timesbirleşik krallık davasında suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereği vatandaşların öncelikle ceza yaptırımı taşıyan hukuk kurallarının varlığı hakkında yeterli bilgiye sahip olabilmeleri ve ayrıca vatandaşların davranışlarını yönlendirebilmelerine olanak vermek için ceza yaptırımı taşıyan kuralların herkesçe anlaşılacak bir biçimde açık ve net olarak düzenlenmiş olması gerektiğini içtihat etmiştir sayılı türk ceza kanununun sayılı türk ceza kanununun maddesinin numaralı fıkrasının bendinde okul yurt hastane kışla veya ibadethanenin açık olarak yazıldığı maddede bulunan gibi ibaresi nedeniyle kanunda açıkça yer verilmeyen ve somut olayda belirtilen adliye veya park gibi yerlere yakın mesafede uyuşturucu madde ticareti suçunda cezada artırım yapılmasının talep edildiği bu durumda maddede açıkça sayılmayan yerlere yakın satış yapılması halinde cezada artırım yapılmasının suçta ve cezada kanunilik ve kıyas yasağı ilkelerine aykırı olduğu değerlendirilmiştir sonuç açıklanan nedenlerle günlü sayılı türk ceza kanununun maddesinin numaralı fıkrasının bendinde geçen gibi ibaresinin anayasasının ve maddelerine aykırı olması nedeniyle iptali talep olunur
301
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin kararı şöyledir anayasaya aykırılığı ileri sürülen sayılı toplu konut yasasının maddesi fonun kaynaklarını sayarken bendinde yurt dışına çıkışlardan çıkış başına alınacak en çok amerikan doları karşılığı türk lirası nı da göstermiştir bilindiği gibi günümüzde yurt dışı çıkışlarda kişi başına dolar karşılığı türk lirası harç nitelendirilmesi adı altında alınagelmektedir harçların hukuksal tanımlaması kişilerin bazı kamu hizmetlerinden yararlanırken devlete ödediği para şeklinde yapılmaktadır bütçe yasalarında harçlar devletin gelirleri olarak sayılmış iken sayılı yasa ile bütçe dışı ayrı bir fona aktarılması sonucu teknik olarak harç olarak nitelendirilemeyecektir sayılı yasadaki tanımlama esas alındığında yurt dışına çıkışlarda alınan harç karşılığı yapılan hiçbir kamu hizmeti bulunmamaktadır çıkış için gereken pasaport işlemlerinde sayılı yasaya uygun şekilde gerekli harçlar zaten alınmaktadır tc anayasasının maddesi herkes yerleşme ve seya hat hürriyetine sahiptir seyahat hürriyeti suç soruşturması ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir vatandaşın yurtdışına çıkma hürriyeti ülkenin ekonomik durumu vatandaşlık görevi ya da soruşturması ve kovuşturması nedeniyle sınırlandırılabilir temel esaslarını getirmiştir günümüzde ülkenin ekonomik durumu gerekçe gösterilip getirilmiş bir sınırlama yoktur bilakis eskiden farklı olarak istenilen miktar döviz alınıp istenilen kez çıkılabilinmektedir ancak sayılı yasa ile getirilen us dolar karşılığı türk lirası harç alınma uygulaması sınırlı bir ekonomik özgürlüğe ulaşmış veya ulaşamamış milyonlarca ülke vatandaşı için yurtdışına çıkışı olanaksız hale koyan ekonomik bir engel olmaktadır örneklersek dört kişilik bir ailenin bugünkü döviz kurlarına göre tllık miktarı ülke sınırlarını aşabilme hakkını alabilmek için fon hesabına yatırması gerekmektedir ülkedeki asgari ücretin ve kamu kesiminde çalışan kişilerin aylık gelirleri düzeyi bu rakamın çok altındadır bu yolla anayasanın maddesinde yer alan yurtdışı seyahat hürriyeti maddede gösterilen istisnalar dışında anayasal düzenlemeye aykırı biçimde özel bir yasa hükmü ile eylemli olarak sınırlandırılmıştır bu sınırlamanın gerçekte var olduğunun en büyük kanıtı icra yürütme organının bir kısım tasarruflarıdır ekte de görüldüğü gibi türk futbol takımlarının yurtdışı maçlarına gidecekleri için fon kesintisi alınmadığı gibi hacca ilk kez gidenlerden de bu kesinti alınmamaktadır yürütme organı uygulamanın çıkışları engellediğini farkederek var olan ekonomik engeli geçici olarak kaldırma yoluna gitmektediresas sayısı karar sayısı toplu konut fonunun diğer kaynakları incelendiğinde yapı lan bir kamu hizmeti sunulan bir ürün karşılığı sağlanan gelirler den belirli oranlarda kesilen paralar olduğu görülecektir oysa ki yurtdışına seyahat kişinin anayasanın maddesinde dayanağını bulan temel kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez haklarında biridir bu temel haktan ne şekilde yararlanacağı hakkın ne şekilde sınırlandırılabileceği madde de açıklandığı gibi yazılmıştır anayasanın maddesine göre anayasaya aykırı olmaması gereken sayılı yasa ile bu hakkın kullandırılması us dolar karşılığı türk lirasının ödenmesi koşuluna bağlanmıştır bu miktar türk lirasını merciine ödemeyen kişinin yurtdışına çıkmasına izin verilmemektedir oysa ki bu kişi hakkın da ne askerlik ödevinden ne soruşturması ve kovuşturmasından doğan kişisel bir engel nede ülkenin ekonomik durumu nedeniyle getirilmiş bir sınırlama ortada bulunmaktadır anayasamızın maddesine göre devlet kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırma yükümlülüğü altındadır bu açık yükümlülüğüne rağmen yasama organınca yürürlüğe konan sayılı yasayla yurtdışına çıkış hakkı gerçekten de sınırlandırılmıştır geliri belirli bir düzeyin altında olan kişilerin yurtdışına çıkması olanaksız hale gelirken ekonomik varlığı nedeniyle bu miktarı kolayca ödeyemeyecekler arasında bu temel haktan yararlanabilme yönünden eşitsizlik yaratılmıştır md yine açıklanan bazı kişilere istisna getirilmekle anayasanın md ye aykırı davranılmıştır anayasanın maddesine uygun olarak getirilmiş bir sınır lamada bulunmamaktadır sonuç ve i̇stem açıklanan bu gerekçelerle sayılı yasanın bendinin tc anayasasının ve maddelerine aykırı kişilerin yurtdışına çıkış temel hak ve özgürlüğünü kısıtlayan bir yasa hükmü olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmesi yüksek taktire sunulur
574
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇raz gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir kendine özgü alt ve üst ceza sınırı olan mezkur maddedeki hırsızlık suçu hırsızlık suçunun basit şekline genel atıfla düzenlendiği suçun unsurları yasa maddesinde açıkça düzenlenmediği ve maddesindeki hırsızlık suçunun unsurları ile çatıştığı ve bu şekilde yasal düzenlemenin maddi anlamda kanunsuz suç olmaz prensibine aykırı olduğu aykırılık iddiasına esas olan paydaş ve el birliği ilişkisinin bir hakka dayandığı ve hakkı kullanan kişiler üzerinde anılan ceza hükmünün mülkiyet hakkından yoksun bırakmaya yakın kısıtlama niteliğinde olduğu ve bu suretle hakkın özüne müdahale edildiği hırsızlık suçunun sayılı anayasanın milletvekili seçilme yeterliliğine ilişkin maddesindeki hükmüne göre engel teşkil ediyor olması ve türkiye cumhuriyetinin mevzuat sisteminde hırsızlık suçunun yüz kızartıcı suç niteliğinde olması nedeniyle yansıma yoluyla seçme ve seçilme hakkından mahrum bırakma niteliğinde olduğu nazara alınmakla mülkiyet hakkını kullanması nedeniyle hırsızlıkla yaftalanan kişilerin birde seçilme hakkından mahrum bırakılmasının hukuk devletine aykırı olması kanunsuz suç ve ceza olmaz prensibine göre suç niteliğindeki davranışın tereddütte yer vermeyecek açılıkta anlaşılabilir ve mantığa aykırı olmayan anlatım biçimi ile açıkça çelişkisiz olarak tanımlanması gerekmektedir bu yönden bakıldığında sayılı yasanın maddesindeki tanımlama hırsızlık suçuna genel atıfla düzenlenmiş ve fakat bu şekilde çelişki yaratılmıştır hukuki niteliği gereğince tcknın maddesi bazı hallerde gerçekleşen hırsızlık suçunu şikayete tabi tutarak ve cezasında suçun basit haline göre tck ceza miktarını düşürmek suretiyle farklı bir ceza siyasetinin sonucu olarak düzenlenmiştir bu maddedeki düzenleme tck maddesinde tanımlı hırsızlık suçunun nitelikli bir hali değil müstakil bir suçtur dolayısıyla her bir unsurunun açıkça belirtilmesi gerekliydi kanun koyucu el birliği mülkiyeti veya paylı mülkiyet ilişkisini ihlal eden kişileri bir ceza yaptırımı ile karşılamak istiyor ise korunması gereken hukuki değer yönünden bunun hırsızlık suçunun kapsamında suç tekniğine göre hatalı meşru temeli olmayan şekilde ve kanunsuz suç ve ceza olmaz prensibini ihlal eder şekilde düzenlenmesi haksız ve ölçüsüz olmuştur zira hırsızlık suçu özü itibarıyla malikin veya zilyedin haklarını meşru olmayan haksız zilyede hırsıza karşı korur yoksa maliki malike karşı korumaz hırsızlık suçunun basit hali olan tck maddedeki suç tanımında yer alan yasal unsurlar şunlardır zilyedin rızasının olmaması başkasına ait taşınır bir mal olması failde kendisine veya başkasına yarar sağlama kastı olması taşınırın bulunduğu yerden alınmasıesas sayısı karar sayısı mevcut yasal düzenlemedeki unsurlar incelendiğinde hırsızlık suçunun failinin taşınır mal üzerinde herhangi bir hakka veya zilyetliğe sahip olmaması gerektiği taşınır malın başkasına ait olmasının zorunlu olduğu açıktır tck maddesinde tanımlanan suçta ise hırsızlığa atıf yapıldığı halde taşınırın birlikte mülkiyete konu olması ve failin şeyin maliki olması gerektiği de açıktır bu yönden maddeler karşılaştırıldığında unsurlar çatışmaktadır hangi unsurun aranması gerektiği yönünde bir teşevvüş hali söz konusudur uygulamada bazı kişilerce maddenin bendinde paydaş veya el birliği ile malik olunan mal üzerinde işlenmesi öngörülen suçun yalnızca paydaş veya el birliği ile malik olan kimseler tarafından işlenebileceğini söylemek doğru olmaz çünkü madde metninde suçun paydaş veya el birliği ile malik olunan mal üzerinde işlenmesi öngörülmüş failin yalnızca ortaklar olabileceğinden söz edilmemiştir denilmiştir sulh ceza davaları necati meran yargıtay tetkik hakimi ankara seçkin yayınları ancak madde incelendiğinde görülecek olur ki malik olunan mal üzerinde ifadesinin özgü failliğe isnat niteliğinde olduğu açıktır nitekim cezanın suçun basit haline göre indirilmesinin sebebi failin malın sahibi olmasıdır suçun basit halinde özgü faillik olmadığı gibi suç şikayete de tabi değildir türkçede olunan ifadesi hem faile hem de şeye atıftır bu halde yazarın ifade ettiği anlam kabul edilecek olursa çalınan mal ferdi mülkiyete konu ise tck maddesinin uygulanması eğer iştirak halinde mülkiyete konu ise tck maddesinin uygulanması gibi hukuk mantığına ve genel mantığa ters ve eşitliğe aykırı ve garip bir sonuca ulaşılacaktır yasa incelendiğinde yasa koyucunun iştirak halinde veya paylı mülkiyet halinde ilişki içerisinde olan kişiler arasındaki hırsızlık suçunu düzenlemek istediği açıktır tüm bu belirttiğimiz nedenler birlikte değerlendirildiğinde söz konusu maddenin malik sıfatına sahip kişiler tarafından ihlal edilebileceği anlaşılıyor halde hırsızlık suçunun genel şeklini tanımlayan tcknın maddesindeki taşınırın bir başkasına ait olması ile maddedeki malik olma unsuru çatışmaktadır bu durumda paydaşlar veya ortaklar arasında vuku bulan türk medeni kanunundaki hükümlere uygun olsun veya olmasın veya paydaş veya ortaklar arasındaki sözleşmelere aykırı olsun her hal ve durum cezaya muhatap olabilecektir bu aşamada şunu açıklamakta fayda bulunuyor i̇ştirak halinde maliklerin ve paylı maliklerin miras ve eşya hukukuna göre aralarında kullanım yönünden sözleşme yapabilmesi mümkündür suç olan eylem sadece bu koşula özgülense bile ki yasada bu yönde bir sınırlama da yoktur yine anayasaya aykırı olacaktır zira sözleşmeye rağmen malik olma ve zilyet olma durumu devam ettiği için anayasanın maddesine göre salt sözleşmeyi ihlal etmekle kişiler hürriyetlerinden mahrum edilemeyeceklerdir her malikin malı bulunduğu yerden bir başka yere götürmesi veya malı alıkoyarak diğer malikleri bundan faydalandırmaması gibi hukuka uygun olsun veya olmasın fakat meşru temelde olan eylemler yasal tanıma uymakla ve fakat elveri̇şsi̇z olmakla hırsızlık suçu yönünden esasında maluldür maddedeki hırsızlık suçuna atıfla yapılan hukuki tanımlama bir elverişsizliği bünyesinde barındırmaktadır gerek el birliği gerekse de paylı mülkiyette maliklerin eşyanın tamamında mülkiyet hakkına sahip oldukları nazara alındığında hırsızlık suçunun başkasına ait olma ve kendisinin veya başkasının yararına faydalanma unsuru da oluşmayacaktır zira maliklerin her birinin eşyanın bölünebilsin veya bölünemesin tamamından faydalanma yetkisi vardır oysa mevcut düzenlemeyle paydaşlar ve ortaklar anayasal ve yasal hakları olan mülkiyet hakkının eşyadan yararlanma yetkisi yönünden haksız bir şekilde ve hakkın özüne müdahale eder şekilde kısıtlanmışlardır bir eşyanın dışarıya dönük kullanımı bazı koşullarla suç olabilir örneğin bir otomobilin hızlı şekilde trafikte kullanımı bir müzik aletinin gecenin bir vakti ısrarla çalınmakta olması gibi haller diğer koşulları sabitse suç olabilecektir ancak iç ilişki de malik olmamaya dayanan bir suç profili için toplu mülkiyet türleri elverişli değildir zira hiç bir malik kendi mülkiyet hakkını veya geçici zilyetlik durumunu diğerine karşı olarak ileri süremez bu şekilde getirilen düzenleme kanunsuz suç ve ceza olmaz prensibine ve mülkiyet hakkına ilişkin temel düzenlemelere aykırıdır kişiler mülkiyet haklarını kullanmalarından dolayı hırsızlıkla suçlanmakta hüküm giymekte olmalarıesas sayısı karar sayısı temel bir mantık çelişkisi ve hakkın özüne müdahaledir yasa koyucu eğer topluluk mülkiyeti haklarının kullanımındaki aşırılıkları ve hukuka aykırılıkları suç ve ceza tehdidi ile engellemek istiyor ise bu keyfiyetin yasal unsurları kendi içerisinde çelişmemek kaydıyla müstakilen düzenlenmesi gerekirken açık unsurlarına atıfta bulunulmayarak tabiatına uymayan hırsızlık suçuna genel atıfla düzenlenmesi ve unsurların çelişik ve müphem bırakılması kanunsuz suç ve ceza olmaz prensibini ve anayasal mülkiyet hakkını ihlal etmiştir yargıtay ceza dairesinin tarihli ve ile ceza dairesinin tarihli ve karar sayılı içtihatlarına göre iştirak halinde malik olunan tarlada dikili söğüt ağaçlarının diğer maliklerin rızası hilafına keserek alınıp götürülmesi ve iştirak halinde malik olduğu araziden kendine isabet eden hisse miktarını aşan fındık toplama şeklindeki eylemleri yasa maddesine uygun görmüştür bu kararlar nicelik ve nitelik farkına göre değerlendirildiğinde tck maddesindeki düzenlemenin nasıl çelişki taşıdığı yine açığa çıkacaktır şöyle ki bir taşınırı ceza hukuku anlamında tanımlarken türk medeni kanunundaki hukuki düzenlemeye hukukun birliği açısından atıfla değerlendirmek uygun ve doğru olanıdır nitekim yargıtay da birçok kararında ceza sorumluluğu yönünden yaptığı değerlendirmelerde medeni kanundaki tanımlamalara atıfta bulunmuştur meğerki ceza sorumluluğunu tayinde bir suç tanımındaki yasal unsurun kapsamı tayin edilirken kıyas yapılmasın veya kıyasa yol açacak şekilde geniş yorumlama dahi yapılmasın bu yönden bakıldığında mezkur içtihat medeni kanunun taşınır ve taşınmaz ayrımına ilişkin hükümlerine aykırı olduğu gibi taşınır kavramı medeni kanunda tanımlanan şeklinden daha geniş alınmış ve hırsızlık suçu yönünden genişletici bir yoruma gidilmiştir bu haliyle kıyasa yol açacak şekilde bir tasarrufta bulunulmuştur türk medeni kanunu maddesine göre doğal ürünler asıl şeyden ayrılıncaya kadar onun bütünleyici parçası olmaktadır yani hasat edilene kadar ürünler taşınmazın bir parçası niteliğinde olup taşınır değildir bu nedenle dalında duran ürün veya taşınmaz üzerindeki doğal unsurlar niteliği gereği değil fakat hukuken taşınmaz hükmündedir taşınmaza bağlı olan bu ürünleri taşınmazdan ayırma şeklindeki eylem bir maddi fiil olup ister hak sahibi tarafından yapılsın isterse de üçüncü kişi tarafından yapılsın hukuki sonucu aynı olup taşınmaza müdahale niteliğindedir dolayısıyla henüz taşınır olmayan bir eşyaya müdahale etme şeklindeki eylem niteliği gereği hırsızlık suçuna konu olamaz şartları var ise hakkı olmayan yere tecavüz olarak değerlendirilebilir taşınmazın bir parçası olan ürün veya doğal unsurlar ancak taşınmazdan ayrıldıktan sonra ve bu ayrılma işlemi tamamlandıktan sonra taşınır niteliğinde olacaklarından hırsızlığa konu olabilir bu açıdan bakıldığından da maddedeki atıfla yapılan tanımlamanın çelişik bir başka yönüyle karşılaşmış oluyoruz hatta yasa kadar aşılmıştır ki iştirak halinde mülkiyete ilişkin medeni kanun düzenlemesinde belirlenmiş payın olmaması unsuru iştirak halinde mülkiyetin açık ve belirleyici unsuru iken ceza dairesinin içtihadında kendisine isabet eden hisse miktarını aşan değerlendirmesinde bulunulmuş ve yapay yasal unsur yaratılmıştır bu yönden de suçun elverişsizliğine dair bir başka delile ulaşmış oluyoruz i̇ştirak halinde mülkiyette hisse miktarı olmazken failin sınırı aştığına suç yoluna girdiğine hangi noktadan sonra ne şekilde hükmedileceği yasada karşılık bulamamaktadır yasa bu haliyle açıkça kıyasa ve kıyasa yol açacak biçimde genişletici yoruma gidilmesine müsaittir bu içtihatlar üzerinden de görülecektir ki tck maddesinde düzenlenen açıkça hakkın özüne müdahale niteliğinde olan ve ceza sorumluluğuna ilişkin anayasanın maddesini anayasanın maddesindeki hukuki güvence sağlama yükümü altındaki hukuk devleti ilkesini ihlal eder mahiyettedir yasal düzenleme bir başka açıdan değerlendirildiğinde tck maddede malik olunan şeklinde tanımlanan özgü faillik ile hırsızlık suçunun basit şeklinin failde aradığı malın kendisine ait olmaması unsurunun çatışmasının diğer bir haksız yansıması da mülkiyet hakkınıesas sayısı karar sayısı kullanmasından dolayı hırsızlıkla suçlanan ve hüküm giyen kişilerin bir de bunun neticesi olarak hırsızlık suçunun sayılı anayasanın maddesinde yüz kızartıcı suç olarak düzenlenmesi ve seçilme yeterliliğine engel görülmesi haksızlığın niceliğini arttırmaktadır kişilerin mülkiyet haklarını kullanmalarından dolayı eylemleri genel olarak hukuka aykırı olsa dahi meşru bir hak ve yetkiye dayandığından mülkiyet haklarını kullanmalarının sonucunda hürriyetlerinden yoksun bırakılmalarının yanında bir de seçilme gibi temel bir siyasi haktan mahrum bırakılmaları açıkça hukuk devleti ilkesine aykırıdır tüm bu sonuçları ile gözetildiğinde tck maddesindeki mezkur düzenlemenin hakkın kullanımından yoksun bırakmaya yakın hakkın özüne müdahale eder bir düzenleme olduğu çok açıktır tüm asli ve feri sonuçları ile birlikte kusursuz suç ve ceza olmaz prensibi mülkiyet hakkı hukuki güvence sağlama hükmü altındaki hukuk devleti ilkesi insan haklarına saygılı devlet ilkesi ve seçilme hakkı ihlal edilmiştir belirtilen nedenlerle sayılı yasanın bendindeki paydaş veya el birliği ile malik olunan mal üzerinde ibaresinin anayasaya aykırılığının tespiti ve iptali için anayasa mahkemesine başvurmak gerekmiştir
1,625
esas sayısı karar sayısı başvuru kararındaki gerekçe anayasa mahkemesi kararlarında da belirtildiği gibi anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken anayasa ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir hukuk devleti ilkesinin ön koşullarından biri olan hukuk güvenliği ile kişilerin hukuki güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin başlangıçla belirtilen temel ilkelere dayanan bir devlet olduğu vurgulanmış maddesi ile anayasa metni içinde olduğu açıklanan başlangıç bölümünde ise güçler ayrılığı ilkesine yer verilmiştir bu ilke gereği yasama yürütme ve yargı bu yetkileri kullanacak organlar olarak belirlenmiş anayasanın maddesinde yasama yetkisinin türkiye büyük millet meclisince kullanılacağı ve devredilemeyeceği kurala bağlanmıştır bu kural karşısında anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırlı belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir bu nedenle anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında yasalarla düzenlenmiş bir alanda yasa ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilmeyeceği açıktır yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakmaması gerekmektedir temel kuralları koymadan ölçüsünü belirlemeden ve sınırları çizmeden yürütmeye düzenleme yetkisi veren bir kuralın anayasanın maddesine aykırı düşeceğinde kuşku bulunmamaktadır yasa ile yetkilendirme anayasanın öngördüğü biçimde yasa ile düzenleme anlamına gelmeyeceği gibi yasa koyucu gerektiğinde sınırlarını belirlemek koşuluyla bazı konuların düzenlenmesini idareye bırakabilir anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesi de maddenin bu şekilde değerlendirilmesini ve uygulamaya geçilmesini gerektirir anayasanın maddesinde devletin kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ek cümle md ancak malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları kanunla özel olarak düzenlenir denilmektedir anayasanın anılan hükmüne göre kamu hizmetlerini yürüten memurlar ve diğer kamu görevlilerinin örgütlenme ve faaliyet alanlarının hangi hizmetlerin kimlerce yürütüleceğininesas sayısı karar sayısı ve personel rejimine ilişkin temel ilke ve esasların yasayla düzenlenmesi anayasal bir zorunluluktur yasama organı belirtilen konularda temel ilke ve esasları koyup konunun çerçevesini çizdikten sonra sınırlı ve belirli konuları ölçütlerini belirlemek suretiyle idarenin düzenlemesine bırakabilir sayılı milli eğitim bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin hem sayılı kanunun maddesi ile değişik maddesi fıkrasında maarif müfettişleri başkanlıklarının görev yetki ve sorumlulukları maarif müfettişlerinin görev yetki ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esaslar ile diğer hususların düzenlenmesi hem de anılan kanunun maddesiyle değişik maddesinin fıkrası cümlesinde hizmet bölgelerinin oluşturulması ve bu bölgelerdeki çalışma süreleri maarif müfettişleri ve maarif müfettiş yardımcılarının nitelikleri mesleğe alınmaları yetiştirilmeleri yarışma yeterlik sınavları atanmaları çalışma ve yer değiştirme usul ve esaslarının düzenlenmesi herhangi bir çerçeve çizilmeksizin temel ilke ve esaslar konulmaksızın yönetmeliğe bırakılmıştır i̇dare hukuku açısından yetki kişileri eşitlik kuralını temel hak ve hürriyetleri kamusal para ve malları doğrudan ilgilendiren ve kamu gücü kullanımının aracı olan idari işlemin idari teşkilat içerisindeki herkes tarafından değil yalnızca anayasa ve kanunlarla idare adına açıklama yetkisine sahip kılınmış kişilerce yani hukuk kurallarıyla belirlenmiş ve sınırlanmış idari makamlar tarafından yapılabilme yeteneği olup idare hukukunda yetki kamu düzenine ilişkin bulunmaktadır özel hukuk işlemlerinden farklı olarak idare hukukunda işlem yapmada kamu görevlilerinin hak ve fiil ehliyetine sahip olmaları yanında ayrıca mevzuatça yetkilendirilmeleri gerekir i̇dari işlemi tesis eden kişiler egemenlikten kaynaklanan devlet yetkisini kamu gücünü kullanmaktadırlar anayasanın maddesinin fıkrasının son cümlesi gereğince bir devlet yetkisinin kullanımında yetkiyi kullananların kullandıkları yetkinin dayanağının anayasa olması gerekmektedir aynı şekilde anayasanın maddesi uyarınca idare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir söz konusu anayasal düzenlemeler idare adına yetki kullanacakların kanunla belirlenmesini zorunlu kılmaktadır yetki kuralları kişilere hukuki güvence sağlanması amacıyla idare hukukunda katı anlamda uygulanan kurallardan olup kamu hukukunda ve idare hukukunda yetkisizlik kural yetkili olma istisnadır ve bu istisna da yetkinin yasada gösterilen hallerde kullanılmasını ifade eder yetki kuralları yorum yoluyla genişletilemez yani idari makamlar yapacakları yorumla yetkili olmadıkları alanlarda kendilerini yetkili kılamazlar bu durumda anayasaya aykırılığı ileri sürülen sayılı kanun hükmünde kararnamenin sayılı kanun ile milli eğitim temel kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile değiştirilen maddesinin fıkrası ile maddesi ile değiştirilen maddesinin fıkrası cümlesinde maarif müfettişlerinin görev yetki ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esaslar ile maarif müfettişleri ve maarif müfettiş yardımcılarının nitelikleri mesleğe alınmaları yetiştirilmeleri yarışma ve yeterlik sınavları atanmaları çalışma ve yer değiştirmelerine ilişkin usul ve esasların çerçevesi çizilmeden ve sınırları gösterilmeden yönetmeliğe bırakılmasına ilişkin söz konusu düzenlemelerin anayasanın maddesine ve maddesinin fıkrasına aykırı olduğu sonucuna varılmıştır öte yandan danıştay i̇dari dava daireleri kurulunun günlü sayılı dosyada sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesiyle yürürlükten kaldırılan tarihli ve sayılı milli eğitim bakanlığının teşkilat ve görevleriesas sayısı karar sayısı hakkında kanunun taşra teşkilatı başlıklı maddesinin günlü sayılı yasa ile eklenen fıkrasında ilköğretim müfettişi ve yardımcılarının görev yetki ve sorumluluklarının temel ilke ve esasları konulup çerçevesi çizilmeden ve sınırları gösterilmeden yönetmeliğe bırakılmasına ilişkin söz konusu düzenlemenin anayasanın ve maddesinin fıkrasına aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmuş anayasa mahkemesince verilen günlü k sayılı karar ile anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiştir açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir yasanın anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurulması gerektiğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrası gereğince sayılı kanun hükmünde kararnamenin sayılı kanun ile milli eğitim temel kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile değiştirilen maddesinin fıkrası ile maddesi ile değiştirilen maddesinin fıkrası cümlesinin anayasanın maddesi ve maddesinin fıkrasına aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulmasına bu kuralın anayasaya aykırılığı ve uygulanması durumunda giderilmesi güç ve olanaksız zararlar doğabileceği gözetilerek esas hakkında bir karar verilinceye kadar yürürlüğünün durdurulmasının istenilmesine dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oyçokluğuyla karar verildi
1,023
esas sayısı karar sayısı tcknun maddesi kanun veya yetkili makamların emri uyarınca bir şeyin saklanmasının veya varlığının aynen korunmasını sağlamak için konulan mührü kaldıran veya varlığının aynen korunmasını sağlamak için konulan mührü kaldıran veya konuluş amacına aykırı hareket eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır şeklinde hüküm içermektedir maddenin gerekçesi ise madde esasta bir şeyin saklanmasını veya varlığının olduğu gibi muhafazasını sağlamak üzere kanunun veya yetkili makamların emrine uyularak konulmuş mührün kaldırılmasını cezalandırmaktadır şeklinde açıklanmıştır sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen genel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu açıkça belirtilmiştir sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde devletin temel amaç ve görevleri ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır şöyle ki devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak bu kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerinin sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartlan hazırlamaya çalışmaktır sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir özel teşebbüsler kurmak serbesttir ersan şen mühür bozma suçunu mührün amacı mülkiyetin veya zilyetliğin el değiştirmesi veya malın kullanılma şeklini değiştirmek değildir mühürlemede hedef bir kurala veya emre uymayan izinsiz veya ruhsatsız hareket eden kamu hukuku kurallarını dinlemeyen bedelini ödemek kaydı ile kullanabileceği veya tüketebileceği kamu hizmetlerinden bedelsiz veya eksik bedel ödeyerek yararlanmak isteyen kişilere karşı kanun koyucu bazı durumlarda tedbir zorlama aracı ve hatta bir tür ceza olarak yasak yöntemini kullanabilir ve bunu da ilgiliye kamu güvenini taşıyan mühürle gösterebilir mühürleme keyfiliğini ve kamu otoritesinin ceberutluğunu değil özellikle kamu hizmetlerinin vatandaşlara ve insanlara eşit sunulduğunu sürdürülebilir olduğunu ortak kura ve yasakların varlığı ile bunlara uyulması gerektiğini gösterir mühürlemeyi kamu hizmetinin ve kamu güveninin hüküm sürdüğü her alanda bulmak mümkündür sınırlayıcı gibi gözükse de esasında mühürleme sadece yasakları değil bunun ötesinde kamu güvenin varlığını kural ve düzenin sürdürdüğünü ortaya koyar i̇mar sağlık gıda güvenlik gibi kamu hizmeti alanlarında koruma veya yasak amaçlı mühürler görmek mümkündürşeklinde açıklamıştırprof drersan şen mühür bozma suçu makaleesas sayısı karar sayısı belediyelerin merkezi idareden ayrı olarak edindikleri gelir kalemlerinden birini oluşturan su hizmetleri belediyelere tekel olarak verilmiş hizmetlerdendir bu cümleden olarak su hizmetlerinin belediye dışında herhangi bir kişi ya da kurumdan alınması mümkün değildir ancak çağdaş belediyecilik anlayışında tüm belediyeler su hizmetlerinin yürütülmesi işini bünyelerinde oluşturdukları ayrı bir birim aracılığıyla yürütmektedirler su hizmetlerinin yürütülmesi sosyal devlet ilkesinin gereği olarak değil tamamen belediyelerin gelirlerini artırıcı hizmetler olarak verilmektedir bu sebeple su hizmetlerinin verilmesi neticesinde belediyeler aboneleri ile kamu hukuku alanında sonuç doğuran sözleşmeler değil özel hukuk alanında sonuç doğuran sözleşmeler düzenlemektedirler bu sözleşmenin ticari amaç gütmeyen kişiler ile düzenlenmesi durumunda uyuşmazlık tüketici mahkemelerinde ve sayılı tüketicinin korunması hakkında kanun hükümlerine göre çözülmektedir yine abonenin tüketim bedelini ödememesi durumunda su bedeli alacağını amme alacaklarının tahsili usulü hakkındaki kanuna göre tahsili mümkün değildir bu durumda belediyelerin sayılı kanun veya borçlar kanunu hükümlerine göre alacaklarını talep ve dava edebilmektedirler uygulamada su bedeli uyuşmazlığının idari yargıda çözülmesi mümkün değildir bu açıklamalar karşısında belediyelerin aboneler ile su aboneliği sözleşmeleri yapmaları durumunda herhangi bir kamu gücünü kullanmaları yasal ve anayasal olarak mümkün değildir oysa mühür bozma suçunun konusu kamu gücünün otoritesinin sarsılmasını engellemektir ersan şen göre mühürleme keyfiliğini ve kamu otoritesinin ceberutluğunu değil özellikle kamu hizmetlerinin vatandaşlara ve insanlara eşit sunulduğunu sürdürülebilir olduğunu ortak kural ve yasakların varlığı ile bunlara uyulması gerektiğini gösterir abonelik sözleşmesinde belediye kamu gücünü kullanamıyor olması nedeniyle bu i̇darelerin yapmış oldukları mühürleme işlemlerinin esasında sözleşmeye aykırılık hususunda tek taraflı bir tespit mahiyetinde olduğu açıktır bu tür tespitlerin abone imzasını içermediği sürece esasında tüketici mahkemelerinde bile delil olarak kabul edilmesi mümkün değildir hal böyle iken belediyelerin tamamen özel hukuk hükümlerine göre düzenledikleri sözleşmeler dolayısıyla tutmuş tutanaklarının tüketici mahkemelerinde dahi belli şartlarda delil olarak kabul edilmesine rağmen herhangi bir ayrım yapmaksızın tcknun maddesi kapsamında bulunması açıkça anayasanın hukuk devleti eşitlik ve sözleşme özgürlüğü ilkelerine aykırıdır nitekim belediyeler bu sözleşmeleri düzenler iken kendilerine bu hizmeti tekel olarak verilmiş olması dışında tamamen sözleşme hükümlerine göre sözleşmelerin diğer tarafı olan abonelerle eşit konumdadır eşitlerden birinin karşı tarafı zor durumda bırakacak nitelikte soruşturma ve kovuşturma makamlarını harekete geçirecek ve hatta hürriyeti bağlayıcı ceza ile sonuçlanacak şekilde işlem yapma yetkisi verilmesi de hukuk devleti ve eşitlik ilkelerine açıkça aykırıdır tcknun maddesi ihdas tarihinden itibaren hiç değişikliğe uğramaksızın yasada da varlığını sürdürmektedir oysa gelinen bu noktada su hizmetlerinin mutlak kamu hizmetine çıkarılmış olması nedeniyle tcknun maddesinin de sadece kamu gücünün kullanıldığı işlemlerle sınırlı tutulması kamu kurumlarının kamu gücünü kullanmadığı işlemlerle ilgili olarak açık düzenleme içermesi gerekirken bu düzenlemeleri içermiyor olması nedeniyle mevcut haliyle anayasanın hukuk devleti ilkesine bu açıdan da aykırıdır yine ülkemizdeki birçok büyükşehir belediyesi su hizmetlerini sayaç kartıyla sağlamaktadırlar bu sayaç kartları uyarınca abone peşin olarak kullanılmasını ön gördüğü suyu satın almakta ve satın aldığı miktarda su kullanmaktadır satın aldığı su miktarı bittiğinde suyu kullanamayacağından belediyelerin herhangi bir mühür tehdidine de maruz kalmamaktadır oysa somut olayda gaziantep büyükşehir belediyesinde bu şekilde bir uygulama sağlanmış değildir kamu gücü adına işlem yapan belediyelerin her ne kadar tüzel kişilikleri farklı ise de aynı kamu gücünü temsil ediyor olmaları nedeniyle söz gelimi ankara ilinde yaşayan biresas sayısı karar sayısı abonenin bu suçu işlemesi mümkün değil iken hatta hem gaziantep ilinde hem de ankara ilinde aboneliği olan abonenin ankara ilinde bu suçu işlemesi mümkün değil iken gaziantep ilinde bu suçun muhatabı olması eşitlik ilkelerine aykırıdır belediyelerin kaynak yetersizliği veya alt yapı hizmetleri yetersizliği nedeniyle seçenekli bu hizmeti sunmamalarının yaptırımının aboneye kesifmiş olması hukuk devleti ilkesine de açıkça aykırıdır sonuç yukarıda arz edilen gerekçeler ve incelemeler sırasında resen nazara alınacak diğer nedenlerle mahkememizin esas sayılı dosyasında uygulama ihtimali bulunan ancak kamu kurumlarının kamu gücünü kullanmadıkları işlemleri de konu alan herhangi bir ayrım gözetmeyen tcknun maddesi sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının ikinci beşinci onuncu ve kırk sekizinci maddelerine aykırı hükümler içerdiğinden tcknun maddenin iptaline karar verilmesi arz ve talep olunur
1,014
esas sayısı karar sayısı yokluk i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir tarih ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının bazı maddelerinde değişiklik yapılması hakkında kanunda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci nci ve üncü maddelerinin yokluğuna hükmedilmesi i̇steminin gerekçeleri yetkisiz bir organ tarafından veya anayasanın çizdiği yetki alanı dışında yapılan bir hukuki işlem şekil bakımından sağlıklı ve hukuken geçerli bir işlem niteliğini kazanamaz bir başka deyişle yoklukla sakatlanır yönetim hukukunda ise yokluk bir hukuksal işlemin hiç doğmamış hukuk alemine çıkmamış sayılması sonucunu doğurur anayasa yargısında bir yasama işlemlerinin yok sayılabilmesi ancak yetki ve görev gaspı ya da çok ağır biçim eksikliği durumlarında söz konusu olabilir bkz anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararı sayılı kanunun ve üncü maddeleriyle yapılan düzenlemelerin ise hem anayasanın maddesinin vermediği bir yetkinin kullanılması yoluyla gerçekleştirilmeleri hem de bu yetkinin aynı zamanda anayasanın ve maddelerinde belirtilen ilkelere aykırı bir biçimde kullanılması bakımından yok sayılmalarına yol açacak ağır yöntem sakatlıkları ile malûl olduğu ortadadır şöyle ki tbmmnin sayılı kanunun ve üncü maddeleriyle halkoyuna sunulmuş bulunan sayılı kanunda değişiklik yapma yetkisi olduğu söylenemez çünkü anayasanın inci maddesi halk oylaması sürecini ayrılamaz bir bütün olarak düzenlemiş yasama organının halkoyuna sunulmuş bir kanun metninde değişiklik yaparak metne yabancı bir unsur sokmasına metni başkalaştırmasına ve böylece halkoylaması sürecini bölebilmesine olanak verebilecek herhangi bir yetkiyi ne yasama organına ne de bir başka organa tanımadığı gibi halkoyuna sunulmuş bir anayasa değişikliğine ilişkin kanunun halkoylaması süreci içinde değiştirilebilmesinin koşul yöntem ve gereklerini gösteren herhangi bir hüküm de getirmemiştir dolayısıyla halkoylaması süreci başladıktan sonra bu süreç içerisinde tbmm halkoyuna sunulan anayasa değişikliğine ilişkin kanun metninde değişiklik yapacak olursa bu kaynağını anayasadan almayan bir yetkinin kullanımıyla gerçekleştirilmiş bir işlem niteliğini taşır ve bu işlem yetki unsuru bakımından ağır bir sakatlıkla malûl hale girer bu bakımdan sayılı kanunun sayılı kanunu değiştiren ve üncü maddelerinin yetkisizlik bir başka değişle işlemin yetki unsurundaki ağır sakatlık nedeniyle yokluğuna hükmedilmesi gerektiği açıktır sayılı kanunla yapılan düzenlemelerin aynı zamanda yetki gasbı veya yetki tecavüzü niteliğini taşıdığı da kuşkusuzduresas sayısı karar sayısı söz konusu düzenlemelerle hem halkın tali kurucu iktidar olarak anayasayı değiştirme yetkisi hem de cumhurbaşkanının anayasa değişikliklerini referanduma sunma yetkileri tbmmnce gasbedilmiştir tarihli tcanayasasına göre anayasayı değiştirme yetkisi öncelikle tbmmde olmakla birlikte halk oylaması yoluyla halkın da tali kurucu iktidar yetkisine sahip kılındığı açıktır öncelikle ten çok ama ten az oyla tbmmde kabul edilmiş anayasa değişikliklerinin zorunlu olarak halk oylamasına götürülmesi bu durumu açıkça belgelemektedir böyle durumlarda halkın oylama yoluyla tali kurucu iktidar yetkisi kullandığı hiçbir tereddüde yer bırakmayacak kadar açıktır diğer taraftan ten çok bir oyla tbmmde kabul edilmiş bir anayasa değişikliğinin cumhurbaşkanı tarafından ihtiyari olarak halkoyuna sunulması halinde de bu durumun değişmediği sadece zorunlu olmak yerine cumhurbaşkanının taktirine bırakıldığı görülmektedir böyle durumlarda da halkın tali kurucu iktidar yetkisini kullandığında şüphe yoktur haziran günlü ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı kanun cumhurbaşkanı tarafından anayasasının inci maddesinden alınan yetkiyle halkoyuna sunulmuş bir kanundur cumhurbaşkanı tarafından halkoyuna sunulmak üzere resmi gazetede yayımlanmış bu anayasa değişikliği hakkında kanunun ancak halkın tali kurucu iktidar yetkisi çerçevesinde onay vermesi üzerine yürürlüğe girebilecek bir kanun olduğu açıktır sayılı anayasa değişikliği hakkında kanun için anayasal sürecin birinci aşaması olan tbmm aşaması tamamlanmış ve cumhurbaşkanının tasarrufu üzerine halkoylaması yoluyla anayasayı değiştirme yetkisi halka geçmiştir böylece ilk aşaması yetkili organ olan tbmm tarafından tamamlanmış ve ikinci aşamasına geçilmiş bir anayasa değişikliği süreci başlamıştır bu süreçte ilk aşama tbmm tarafından ikinci aşama halk tarafından gerçekleştirilmektedir ve her ikisi de aslında mahiyet itibariyle aynı yetkiyi anayasayı değiştirme yetkisini kullanmaktadır cumhurbaşkanının kanunu halkoyuna sunması üzerine yüksek seçim kurulu halkoylaması için takvimini açıklamış ve eylül salı günü belirlenmiş gümrük kapılarında oylamalar başlamıştır bilindiği gibi gümrük kapılarında kullanılan oyların hukuki değer ve nitelik bakımından bağlı oldukları seçmen kütüklerine göre oy kullanan vatandaşların oylarından hiçbir fark bulunmamaktadır yine ysk tarafından ekim pazar günü halkoylamasının tamamlanacağı bildirilmiştir durum bu olmakla birlikte tarihinde tbmmde kabul edilen sayılı kanunun günlü resmi gazetede cumhurbaşkanı tarafından yayınlanarak yürürlüğe sokulması gümrük kapılarında oylamasına devam edilen diğer bir deyişle halkın tali kurucu iktidar yetkisini kullanmaya başladığı anayasa değişikliğine ilişkin kanun metninin değişmesi sonucunu doğurmuştur halbuki cumhurbaşkanının iradesi ile sayılı kanunun halkoyuna sunulması üzerine artık tali kurucu iktidar yetkisi halka geçmiştir halkın bir kısmının iradesini ortaya koyduğu bu anayasa değişikliği kanunu üzerinde anayasanın inci maddesine göre artık tbmmnin tasarruf yetkisi kalmamıştır buna rağmen tbmmnin sayılı kanunu kabul ederek sayılı kanunu değiştirmesi anayasayı değiştirme konusunda anayasanın kendisine tanıdığı yetkileri aşmasıesas sayısı karar sayısı anlamına gelmesinin yanısıra anayasanın anayasayı değiştirme sürecinde halka tanıdığı tali kurucu iktidar olarak anayasayı değiştirme yetkisini gasbetmesi niteliğini de taşımaktadır diğer yandan anayasa anayasa değişikliği yapan kanunları halkoyuna sunma yetkisini cumhurbaşkanına vermiştir tbmmnin halkoyuna sunulan bir kanunda değişiklik yaparak bu değişik metnin halkoyuna sunulmasını sağlaması cumhurbaşkanına anayasa değişikliği yapan kanunları halkoyuna sunma konusunda tanınmış yetkiyi de gasbetmesi veya ihlal etmesi sonucunu doğurur ağır ve açık yetki tecavüzü ya da yetki gasbı olarak tanımlanabilecek bu durumların sayılı kanunla yapılan düzenlemeyi yetki unsuru açısından yokluk ile malûl hale getireceği tartışmasızdır olayda gerçekleştirilen yetki gasplarına veya tecavüzlerine imkan tanındığı taktirde bundan böyle anayasa değişikliği hakkındaki kanunların halkoylamasına geçildikten sonra değiştirilmesinin önü açılacaktır böyle bir durumda da anayasa değişikliklerinin halk oylamasına sunulmasının hiçbir anlamı kalmayacak ve halkın tali kurucu iktidar yetkilerini gerçek anlamda kullanması imkansızlaşacaktır sayılı kanunun ve üncü maddelerinde yapılan düzenlemelerin yukarıda açıklandığı üzere yetkisizlik yetki aşımı ve yetki gaspı nedenleri ile yetki unsuru açısından sakat oluşu bu düzenlemelerin yokluğunun hükme bağlanmasını gerektirmektedir diğer yandan bir hukuki işlemin yetki unsuru bakımından sağlıklı ve geçerli sayılabilmesi yetkili bir organ tarafından yapılmasının yanısıra yetkinin anayasanın çizdiği alan içerisinde ve anayasaya uygun olarak kullanılmasını da gerektirir kuşkusuz yasama yetkisi yasama alanı içerisinde kalmak koşuluyla konu açısından ancak anayasaya aykırı biçimde kullanılmaması koşulu ile sınırsızdır yani burada anayasa kuralları ve bu kurallara uygunluk koşulu yasama yetkisi için bir sınır oluşturmaktadır sayılı kanunla yapılan düzenlemelerde ise yasama yetkisinin bu sınır aşılarak ve saptırılarak kullanıldığı görülmektedir bu bağlamda olayda öncelikle halkoylaması süreci içinde oya sunulmuş kanun metni değiştirilerek yasama yetkisi anayasanın nci maddesinde belirtilen demokratik hukuk devleti ilkesine aykırı biçimde kullanılmıştır halkoylaması seçmenin oya sunulan metni öğrenmesi değerlendirmesi yaptığı değerlendirmeyi oya dönüştürerek iradesini açıklaması temellerine dayanır bunun için de seçmene yeteri kadar süre tanınması ilkedir bunlar aynı zamanda demokrasinin ve demokratik toplum düzeninin gerekleridir halkoylaması süreci başladıktan ve oya sunulacak metin açıklandıktan sonra bir kısım seçmen gümrük kapılarında oy kullanmış halde iken ve halkoylamasına beş gün kala bu metnin değiştirilmesine ilişkin düzenleme yukarıda belirtilen temel ilkelere dolayısı ile demokrasiye ve demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı düşer kaldı ki sözkonusu düzenleme devam eden halkoylamasında önceden kullanılmış oyların akıbetine ilişkin bir geçiş hükmü içermediği için gümrük kapılarında oy kullanan seçmenler ile ekim tarihinde oy kullanan seçmenler oylarını birbirinden farklı metinler için kullanmak yüksek seçim kurulu da birbirinden farklı metinler için verilmiş evet ve hayıresas sayısı karar sayısı oylarını birlikte değerlendirmek hatta önceki metin için verilmiş oyları geçersiz saymak durumunda bırakıldıkları için bu aykırılık daha da büyük boyutlara ulaşmakta seçmenin açıklanmış iradesine müdahale görünümünü de almaktadır böyle bir değişikliğin dayandırıldığı yetkinin kullanım şeklinin anayasanın nci maddesinde belirtilen devletin demokratiklik niteliği ile bağdaşmadığı ortadadır yasama yetkisinin böyle bir değişikliği gerçekleştirmek için kullanılmasının anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesi ile de çeliştiği yadsınamaz hukuk devleti adı verilen yönetim biçiminin dayandığı temel unsurlardan birisi de hukuk güvenliğidir oya sunulmak üzere bir metin ilan edip sonra halk oyalaması süreci içinde bu metni değiştirme imkanını veren bir yasama yetkisi hukuka ve devlete güveni ortadan kaldırır dolayısıyla anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırı düşer diğer yandan sayılı kanunla yapılan düzenlemede yürürlükte hiçbir geçiş hükmü bırakılmadığı ve özellikle görev süreleri bakımından cumhurbaşkanı ve tbmm üyelerinin durumunu cumhurbaşkanının defa seçilebilmesine ilişkin hükmün görevdeki cumhurbaşkanına kez daha mı yoksa şimdiki konumunu dikkate almayarak kez daha mı seçilebilmek imkanını getirdiği hususunu görev süresinin görevdeki cumhurbaşkanı için yıl mı yıl mı olacağı ve tbmmnin görevdeki üyelerinin bu görevi yıl mı yoksa yıl mı sürdüreceği hususlarını açıklığa kavuşturan geçiş hükümlerine yer verilmediği ve bu konularda hukuki bir belirsizliğin yaratıldığı görülmektedir bunun da yine hukuk devletinin dayandığı ve gerçekleştirmek zorunda olduğu hukuk güvenliğine aykırı düşeceği açıktır bu hususlar sayılı kanunun ve ncü maddeleriyle anayasanın vermediği bir yetkinin ve anayasanın çizdiği sınırlara uyulmaksızın kullanılması yoluyla düzenleme yapıldığını ve bu nedenle bu düzenlemelerin yetki unsuru bakımından sakat olduğunu yok hükmünde bulunduğunu ortaya koymaktadır diğer yandan anayasa tbmmne yasama erkini nihai amaç olarak kamu yararını sağlamak üzere vermiştir bu aynı zamanda anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir sayılı kanunun ve üncü maddelerinde yapılan düzenlemelerin yöneldiği nihai amacın ise tbmm tarafından seçilmiş olan cumhurbaşkanının görevinin sona ermesini ve derhal cumhurbaşkanı seçimi için halk oylamasına gidilmesini önlemek olduğu anlaşılmaktadır tamamen sübjektif belli kişiye yönelik çözüm getiren böyle bir düzenlemenin nihai amacının kamu yararı olduğunu söylemek imkansızdır sayılı kanunla sayılı kanundaki geçici hükümlerin de kanun metninden çıkarılması ve mevcut durumların sayılı kanunun getirdiği hükümlere intibakını sağlayacak geçiş hükümlerine yer verilmemesi yukarıda belirtildiği gibi görevdeki cumhurbaşkanının ve tbmm üyelerinin görevlerine devam edip etmeyecekleri edeceklerse görev sürelerinin seçildikleri andaki süre mi yoksa sayılı kanunda belirtilen süre mi olacağı görevdeki cumhurbaşkanının kaç kez tekrar seçilebileceği gibi soruların yanıtsız kalmasına yol açmış ve bir hukuki karmaşanın ortaya çıkmasına neden olmuştur hal böyle iken bu karmaşayı ortadan kaldırmak ve ifade edilen sorulara yanıt getirmek yerine sayılı kanunla sadece görevdeki cumhurbaşkanının tekrar sayılı kanunda belirtilenesas sayısı karar sayısı halkoylaması yöntemine göre seçilmesi gereğini ortadan kaldırmak amacına yönelik çözüm getirilmesi söz konusu sayılı kanunla yapılan düzenlemenin kamu yararı amacına yönelik olarak gerçekleştirilmediği yargısını pekiştirmektedir yapılan yasama işlemlerinin kamu yararı amacına değil öznel amaçlara yönelik olarak yapılması halinde ise yasama yetkisinin saptırıldığını söylemek gereklidir böylesi bir yetki saptırması da yasama yetkisinin anayasaya aykırı bir biçimde kullanılması nedeniyle bu yetkinin kullanılması yoluyla yapılan hukuki işlemin yetki unsuru bakımından anayasaya aykırı bir görünüm almasına yol açar ve bu işlemin yoklukla malul olması sonucunu doğurur sayılı kanunun anayasanın maddesinin vermediği bir yetkinin anayasanın maddesine aykırı olarak ve anayasanın maddesinde belirtilen ilkelere uyulmadan kullanılması suretiyle gerçekleştirilmiş bulunan ve üncü maddelerinin yukarıda açıklanan gerekçelerle yoklukla malul olduğu yadsınamaz ve bu nedenle sayılı kanunun ve üncü maddelerinin yokluğuna hükmedilmesi gerekir tarih ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının bazı maddelerinde değişiklik yapılması hakkındaki kanunda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci nci ve üncü maddelerinin iptaline ilişkin istemin gerekçeleri tc anayasasının inci maddesine göre kanunların şekil bakımından denetlenmesi son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı anayasa değişikliklerinde ise teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları üzerinde yapılır ancak inci maddede belirtilen şekil denetiminin işlemin yetki unsuru bakımından geçerliğini denetleme hususunu dışta bırakmış olduğu düşünülemez anayasa mahkemesinin şekil denetimi yetkisinin özünde işlemi öncelikle yetki unsuru bakımından denetlemek yetkisi saklıdır çünkü teklif ve oylama çoğunluğuna ulaşılıp ulaşılmadığı ancak hukuken geçerli bir işlemle ilgili olarak değerlendirilebilir bu nedenle şekil denetimi kapsamında öncelikle işlemde yetki unsuru bakımından sakatlık olup olmadığının araştırılması gerekir yetki unsuru bakımından sakatlık işlemi şekil bakımından da sakatlar sağlıklı ve hukuken geçerli bir işlem olarak doğmasına imkan bırakmaz anayasanın inci maddesinde şekil denetiminin oylama ve teklif çoğunluklarına ulaşılmış olup olmadığı hususları ile sınırlandırılmış olduğunu ve bu denetimin kapsamında yetki unsurunda sakatlık olup olmadığını araştırmanın bulunmadığını söylemek anayasanın kabul edemeyeceği sonuçlara yol açar yasama yetkisinin saptırılmasına ve fonksiyon gaspına geçit verir örneğin yargısal bir işlemin teklif ve oylama çoğunluğuna uyulmak suretiyle tbmm tarafından kanun görünümünde yapılmasına ve şekil bakımından geçerli nitelik kazanmasına imkan tanır böyle bir duruma ise tc anayasasının izin vermiş olduğu düşünülemez çünkü bu anayasanın benimsemiş olduğu hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı ilkeleri ile asla bağdaşmaz yetki unsuru bakımından denetim bu nedenlerle yukarıda da belirtildiği gibi anayasa mahkemesinin inci maddesinin nci fıkrası bağlamında yapacağı şekil denetiminin öncelikle gerçekleştirilmesi gereken ayrılmaz bir parçasıdıresas sayısı karar sayısı sayılı kanuna bakıldığında ise ve üncü maddelerinin teklif ve kabul yeter sayıları bakımından sayısal açıdan anayasanın inci maddesine uygun olmasına karşın yetki unsuru bakımından yukarıda başlığı altında belirtildiği üzere anayasanın maddesinden kökenlenmeyen bir yetkinin anayasanın ve maddelerine aykırı bir biçimde kullanılması yoluyla gerçekleştirildikleri ve bu bakımdan anayasanın ve inci maddelerine aykırı düştükleri görülmektedir bu durumun da yapılan düzenlemeyi şekil açısından ağır bir biçimde sakatladığı ve yoklukla malul hale getirdiği ortadadır yetki unsuru açısından yok hükmündeki işlemlerin anayasanın öngördüğü çoğunluklarla teklif ve kabul edilmiş olmaları onlara geçerlilik kazandırmaz anayasanın maddesinde tanımlanan şekil denetimi çerçevesinde anayasada ayrıca yazılı olmasa da şekil denetiminin özünde saklı bulunan işlemin yetki unsuru bakımından hukuki geçerliğini araştırma ve tespit yetkisinin yargı organınca kullanılması yetki unsuru bakımından yok hükmünde olan işlemlerin de şekil ayrılığı nedeniyle iptal edilmesi gerekir yukarıda açıklanan gerekçelerle anayasanın ve inci maddelerine aykırı oldukları için yetki unsuru bakımından yoklukla malul bulunan sayılı kanunun ve üncü maddelerinin bu nedenle şekil açısından iptal edilmesi gerekmektedir yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde sübjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağından duraksama bulunmamaktadır olayda söz konusu kanun bir anayasa değişikliği yapan kanun olduğu için bu kanundaki anayasaya aykırılık hallerinin yaratacağı giderilmesi olanaksız durum ve zararların boyutlarının daha da büyük olacağı tartışmasızdır çünkü anayasayı değiştiren kanunun yok hükmünde sayılmasını gerektiren aykırılıklarla sakatlanmış olması devlet erki kullanılarak yapılan işlemlerin meşruiyetinin ve tüm hukuk sisteminin temelinin ve dayanağının tartışmalı hale gelmesine yol açacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla sayılı kanunun ve üncü maddeleri ile ilgili dava sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulmasına karar verilmesi gerekmektedir vi sonuç ve i̇stem sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının bazı maddelerinde değişiklik yapılması hakkında kanunun yukarıda açıklanan nedenlerle anayasaya aykırı bulunan ve üncü maddelerinin yokluğunun hükme bağlanmasına ya da iptal edilmelerine dava sona erinceye kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istememizi saygıyla arz ederizesas sayısı karar sayısı
2,244
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçesinin ilgili bölümü şöyledir mali yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrasında anayasanın maddesinde öngörülen kurala göre ayrı yasa konusu olabilecek bir mali yükümlülük getirilirken diğer yandan sayılı kanun ile tasfiyesine karar verilen fonun yürürlükten kaldırılan hükümlere göre tahsiline devam edileceği belirtilmek suretiyle gelir ihdas edilmiştir böylece ilgili yasasında tasfiye edilmesine ve anayasanın maddesi hükmüne rağmen bütçe yasası ile fonun tahsili öngörülerek yeni bir gelir ihdas edilmiş olmakla anayasanın maddesinde öngörülen ayrım gözardı edilmiş ve maddeleri işlemez duruma getirilerek ve maddesinde öngörülen bütçe kurallarına da aykırı düzenleme yapılmıştır açıklanan nedenlerle mali yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan hükmün iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına esas hakkında kararın anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karardan sonra verilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
131
esas sayısı karar sayısı sayılı i̇mar kanununun i̇dari müeyyideler başlıklı maddesinin ikinci fıkra sının bendinde bu fıkra uyarınca idari para cezası verilmesini gerektiren aykırılığa konu alan ile bu alanın bulunduğu arsa veya arazinin emlak vergisine esas asgari metrekare birim değerinin çarpımı ile bulunan bedel kadar idari para cezası yukarıdaki bentlere göre verilen para cezalarına ayrıca ilave edilir bu fıkraya göre verilen idari para cezasının ilgilisine tebli ğinden itibaren bir ay içinde aykırılığın giderilmesi ve yapının mevzuata uygun hale getirilmesi halinde bu bent uyarınca ilave edilen para cezası tahsil edilmez hükmüne yer verilmiştir uyuşmazlık konusu olayda i̇zmir i̇li balçova i̇lçesi i̇nciraltı mahallesi i̇nciraltı cad desi no adresinde ve tapunun ada ve sayılı parselinde kayıtlı taşınmazlar üze rinde davacı şirket tarafından ruhsatsız olarak imalatlar yapıldığından bahisle balçova bele diye encümeninin tarih ve sayılı kararı ile davacı şirketin sayılı yasanın maddesinin fıkrasının bendi uyarınca tl bendi uyarınca tl olmak üzere toplam tl para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği do layısıyla davaya konu imar para cezası verilmesine ilişkin işlemin dayanağının anılan hüküm olduğu anlaşıldığından sayılı i̇mar kanunun maddesinin fıkrasının bendinin davada uygulanacak kural olduğu tartışmasızdır sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçili ğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmü devletin temel amaç ve görevleri başlıklı maddesinde devletin temel amaç ve gö revleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığı nın gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmü kanun önünde eşitlik başlıklı maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorun dadırlar hükmü anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü başlıklı maddesinde anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır kanunlar anayasaya aykırı olamaz hükmü mülkiyet hakkı başlıklı maddesinde herkes mülkiyet ve miras haklarına sahip tir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanıl ması toplum yararına aykırı olamaz hükmüesas sayısı karar sayısı sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması başlıklı maddesinde herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir çevreyi geliştirmek çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir hükmü yargı yolu başlıklı maddesinde i̇darenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır hükmü yer almaktadır anayasanın ve maddeleriyle devlete verilen görevlerin imar mevzuatıyla getirilen düzenlemelerle yaşama geçirileceğinde kuşku bulunmaması gerekir anayasanın verdiği görev ve yetki kapsamında kişilerin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının korunması ve çevrenin geliştirilmesi amacıyla başta sayılı i̇mar kanunu olmak üzere imara ilişkin tüm mevzuatta oldukça ayrıntılı düzenlemelere bir takım kısıtlayıcı hükümlere ve prosedürlere yer verilmiştir dosyanın incelenmesinden davacı şirketin kiracısı olduğu i̇zmir i̇li balçova i̇lçesi i̇n ciraltı mahallesi i̇nciraltı caddesi no adresinde ve tapunun ada ve sayılı par selinde kayıtlı taşınmazların güney kısmına ruhsatsız olarak imalatlar yapıldığı hususunun tarihli yapı tatil zaptı ile tespit edildiği akabindebalçova belediye encüme ninin tarih ve sayılı kararı ile davacı şirketin sayılı yasanın maddesinin fıkrasının bendi uyarınca tl bendi uyarınca tl olmak üzere toplam tl para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ayrıca balçova be lediye encümeninin tarih ve sayılı kararı ile ruhsatsız imalatların yıkımına ka rar verilmesi üzerine anılan işlemlerin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşıl maktadır anayasanın ve maddelerinde ifadesini bulan ödevlerin somut tedbirlerle nasıl ye rine getirileceği yasakoyucunun takdirinde ise de anayasa mahkemesinin istikrar kazanan ka rarlarında da belirtildiği üzere yasakoyucunun bir konuyu düzenlerken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır bu ilke ise elverişlilik gereklilik ve orantı lılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını ve orantılılık ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade ettiği ölçülülük ilkesi nedeniyle devlet sınırlamadan beklenen kamu yararı ile bireyin hak ve özgürlükleri arasında adil bir dengeyi sağlamakla yü kümlüdür bu bağlamda sayılı yasanın maddesinin fıkrasının bendi ile ruhsatsız imalatların yasal süre içerisinde kaldırılması halinde verilen imar para cezasının tahsil edilme yeceği hükmü ile ruhsatsız imalatları inşa eden kişilere hem son bir hak tanınarak ruhsatsız imalatları kaldırması halinde verilen idari para cezasının tahsil edilmemesi hem de ruhsatsız imalatları kaldırılması konusunda kişileri teşvik edici bir hüküm getirilmesi amaçlandığı anla şılmakla birlikte aykırılığa konu alan ile bu alanın bulunduğu arsa veya arazinin emlak vergi sine esas asgari metrekare birim değerinin çarpımı ile bulunan bedelin verilen idari para ceza sına ilave edilmesi suretiyle belirlenen meblağın uyuşmazlık konusu olayda da olduğu üzere kişilerinşirketlerin ekonomik olarak mahvına neden olabilecek tutarlara ulaştığı bu kapsamda ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli ve orantılı bir tedbir olarak görülemeyeceği kaldı ki bu hususta aynı kanunun maddesinde tespit edilen aykırılığın ilgili kişiden masrafları tahsil edilmek suretiyle idarelerce yıkımına karar verilebileceği idari yaptırım bakımından bu durumun en üst seviyede bir giderim yolu olduğu gibi idari para cezası verilmesi bakımından da hali hazırda maddenin fıkrası hükümlerinin düzenlendiği dikkate alınarak bu haliyle itiraz konusu kuralın kamu yararı ile bireyin hak ve özgürlükleri arasında adil bir denge oluş esas sayısı karar sayısı turmadığından ölçülülük ilkesine aykırılık içerdiği dolayısıyla anılan düzenlemenin anayasa nın maddesine aykırı olduğu ayrıca aynı imalatların emlak değeri farklı olan taşınmazlarda yapılması halinde her ne kadar imalat aynı olsa da sayılı yasanın maddesinin fıkra sının bendi uyarınca taşınmazın emlak vergisi değeri esas alınarak hesaplama yapılması ne deniyle uygulanacak idari para cezasının farklı olacağı nitekim anayasa mahkemesi de vermiş olduğu bir çok kararında aynı durumda olanlar için farklı düzenlemeler yapılmasının eşitlik ilkesine aykırılık oluşturacağını ifade ettiği bu haliyle anılan düzenlemenin aynı durumda olanlar için kanuni düzenlemeden beklenilen sonuç itibarıyla çok farklı bir durum oluşturaca ğından kanun önünde eşitliği düzenleyen anayasanın maddesine de aykırı olduğu yine taşınmazın emlak vergisi değeri üzerinden yapılan hesaplama nedeniyle verilen idari para ce zasının ulaştığı meblağın kişilerinşirketlerin ekonomik olarak mahvına neden olabilecek tutar lara ulaşması diğer taraftan kanun maddesinin lafzında yer alan tebliğ tarihinden itibaren aylık sürenin idari bir usul birliğinin bulunmaması her taşınmaz ve aykırılık için en nihaye tinde aykırılığın giderilmesi noktasında bu sürenin yeterli olmaması veya yıkımaişlemlere baş lanılmış olsa dahi bu süre içerisinde tamamlanamaması halinde idare tarafından idari para ce zasının tahsili noktasında keyfiyet oluşturabileceği ihtimali ve normal şartlarda altında imara aykırı olan alan için yapı ruhsatı almak suretiyle hukukuna uygun hale getirilebilecek bir du rumda ilgilileri için bendi uyarınca verilen ilave idari para cezası ile muhataplığının hangi aşamada ve durumda sona ermiş sayılacağı hususunda da bir açıklık bulunmaması nedeniyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak nitelik taşıdığı bu haliyle anılan düzenlemenin mülkiyet hakkını düzenleyen anayasanın maddesine de aykırı olduğu sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi gereğince sayılı i̇mar kanununun nci maddesinin ikinci fıkrasının bendinin iptali istemiyle anılan hükmün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle resen ana yasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan konuyla ilgili belgelerin ve başvuru ka rarına ilişkin tutanağın onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilme sine anayasa mahkemesinin konu hakkında vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına ve anayasa mahkemesince verilecek olan kararın gecikmesi halinde yargısal anlamda gideril mesi güç veya olanaksız zararlar doğabileceği göz önünde bulundurularak esas hakkında karar verilinceye kadar itiraz konusu kuralın yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesinin iste nilmesine beş ay içinde bir karar verilmezse uyuşmazlığın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasına kararın bir örneğinin taraflara tebliğine karar verildi
1,256
esas sayısı karar sayısı i̇tirazın gerekçesi i̇tirazın yoluna başvuran mersin ağır ceza mahkemesi başvurunun gerekçesini özetle aşağıdaki hususlara dayandırmaktadır sanık ve savunucusu günlü sayılı af kanununun maddesinin tarihte yürürlükte bulunan anayasasına gerek eşitlik ilkesine aykırı olması ve gerek millet meclisinde anayasanın maddesinin beşinci fıkrası hükmüne aykırı oylanmış bulunması nedeni ile şekil yönünden iptali gerektiğini ileri sürerek istemleri hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesini istemişlerdir dava mahkemesi ise tarihli oturumda günlü ve sayılı af kanununun maddesinin anayasaya aykırı olduğu yolundaki savları ciddi bularak dosyayı tümüyle anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine karar vermiştir
94
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir ülkemizdeki en üstteki hukuk normu olarak meri anayasası sosyal bir devlet olarak toplumu korumayı esas almış ve toplumun merkezine ise türk aile yapısını oturtmuştur anayasamızda yapısal olarak genel ve bireysel menfaat söz konusu olduğunda genel menfaatin üstün tutulduğu ve gerektiği ölçüde bireysel menfaatlerin kısıtlanmasına izin verildiği gözlenmektedir bu bağlamda gerek anayasamızın maddesinde gerekse de ai̇hsnin nolu ek protokolünde mülkiyet hakkı tartışmasız bir şekilde temel insan hakları arasında sayılmıştır ne var ki mülkiyet hakkının da genelin yani toplumun menfaatleri ölçüsünde kısıtlanması mümkündür buradan yola çıkarak anayasamızın gerek maddesinde gerekse de maddesinde mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla ve kanunla kısıtlanabilmesi imkanı getirilmiştir yasama organı böyle bir yetkiden yola çıkarak sayılı kat mülkiyeti yasasının maddesinde mülkiyet hakkına kısıtlama getirmiş bulunmaktadır ancak yasama organı bu kısıtlamayı getirirken anayasanın diğer hükümlerini göz ardı etmemelidir toplum lehine mülkiyet hakkına kısıtlama getirilirken toplumun bir kesimine diğer kesimine oranla daha fazla hak ve imkan getirilmesi anayasadaki ayrımcılık yasağı ve eşitlik kurallarını zedeleyecektir i̇şte bu nedenle kat mülkiyeti yasasının maddesinin fıkrasındaki dispanser klinik poliklinik niteliğinde olmayan muayenehaneler bu hükmün dışındadır cümleciğinin anayasamızın yukarıda sayılan maddelerine aykırı olduğu düşüncesine varılmıştır şöyle ki kat mülkiyeti yasasının maddesindeki anagayrimenkulün kütükte mesken iş veya ticaret yeri olarak gösterilen bağımsız bir bölümünde hastane dispanser klinik poliklinik ecza laboratuarı gibi müesseseler kurulamaz kat maliklerinin buna aykırı sözleşmeleri hükümsüzdür dispanser klinik poliklinik niteliğinde olmayan muayenehaneler bu hükmün dışındadır anagayrimenkulün kütükte mesken olarak gösterilen bağımsız bir bölümünde sinema tiyatro kahvehane gazino pavyon bar kulüp dans salonu ve emsali gibi eğlence ve toplantı yerleri ve fırın lokanta pastahane süthane gibi gıda ve beslenme yerleri ve imalathane boyahane basımevi dükkan galeri ve çarşı gibi yerler ancak kat malikleri kurulunun oybirliği ile vereceği kararla açılabilir bu karar yöneticinin veya kat maliklerinden birinin istemi üzerine bütün bağımsız bölümlerin kat mülkiyeti kütüğündeki sahifelerine şerh verilir düzenlemeyle toplumun ve onun temeline oturtulan ailenin menfaatleri gözetilerek kat mülkiyetine tabi bir binada bulunan ve tasdikli mimari projesine göre mesken niteliğini haiz bağımsız bölümü hak sahiplerinin niteliği dışında kullanmalarına kısıtlama getirilmiştir buesas sayısı karar sayısı kısıtlama uyarınca bağımsız bölüm maliki diğer tüm bağımsız bölüm maliklerinin onayını almaksızın mesken nitelikli taşınmazını başka amaçlarla ve özellikle işyeri olarak kullanması yasaklanmıştır gerçekten de anayasanın birçok maddesinde kişilerin manevi varlığının geliştirilmesi toplumun huzuru ailenin korunması konusuna çok hassas yaklaşılmış ve özel bir önem verilmiştir yasa koyucu aile yaşamının sürdürüldüğü alanlarda işyeri faaliyetlerine son verilmesini özelde bireylerin genelde ise toplumun huzurunun sağlanması işyeri yaşamının getirdiği risklerden uzak tutulmasını ve güvenliğinin sağlanmasını amaç edinmiş kamu yararını gözeterek kmknun maddesiyle mülkiyet hakkına bir kısıtlama getirmiştir mülkiyet hakkına getirilmiş bulunan kısıtlama mevcut haliyle anayasamızın başlangıç bölümünün fıkrasında yer alan temel hak ve hürriyetlerden eşit şekilde yararlanma maddi ve manevi varlığını geliştirme kriterlerine aykırıdır kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı anayasanın maddesinde de tanınmıştır getirilen düzenleme karşısında anayasanın maddesi de ihlal edilmiştir zira yasa koyucu bir yandan mesken nitelikli yerlerde ticari faaliyet yapılmasını işyeri olarak kullanılmasını yasaklarken muayenehane olarak işletilecek işyerleri için bir ayrıcalık getirmiştir halde getirilen bu istisna ile muayenehane olarak kullanılan mesken nitelikli taşınmazların bulunduğu binalarda oturan ailelerin diğer binalarda oturanlara oranla temel hak ve hürriyetlerden eşit şekilde yararlanma maddi ve manevi varlığını geliştirme hakları zedelenmiş olacaktır huzurlu ve güvenli bir ortamda yaşama hakkı bir temel insan hakkı olarak anayasanın maddesinde tüm bireylere tanınmış olup nitelikleri itibariyle dokunulamaz haklar arasında sayılmıştır halde muayenehaneler yönünden getirilen kısıtlama anayasanın maddesine de aykırıdır özel hayatın gizliliği başlıklı anayasanın maddesinde dokunulamaz temel insan hakkı olarak toplum yaşayan tüm bireylere özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı getirilmiştir oysa kmknun maddesine getirilen istisna ile içerisinde muayenehane bulunan binalarda yaşayan bireyler yönünden bu anayasal haktan yararlanma hakkı ortadan kaldırılmış ve hakkın özüne dokunulmasına imkan verilmiştir yasada muayenehane tabiriyle neyin kastedildiği açık olarak düzenlenmemiş yargıtay içtihatları doğrultusunda doktor muayenehanelerinin yanı sıra avukat yazıhaneleri ve mali müşavir gibi büro faaliyetlerinin yürütüldüğü işyerlerinin de yasa kapsamında olduğu kabul edilmiştir doktor muayenehanelerine hangi tür müşterilerin gideceği malumdur gerçekten de belki de bulaşıcı hastalık riski taşıyan ya da içinde bulunduğu rahatsızlık gereği bağırıp çağıran hastaların mesken nitelikli bir binaya girip çıkması kişilerin maddi ve manevi varlığı için elbette birer tehdit ve risk olarak ortaya çıkacaktır hipokrat yemini gereği doktorların hastayıesas sayısı karar sayısı reddetme hakları bulunmadığı da gözetildiğinde tehlikenin varlığı daha net ortaya çıkacaktır öte yandan çok fazla müşterisi bulunan bir doktorun ticari faaliyet olarak bakkal dükkanından farkı olmayacaktır i̇çtihat hukuku ile muayenehane olarak yorumlanan avukat yazıhanelerinin işleyişi de apartman sakinleri açısından büyük risk taşıyacaktır zira savunma mesleği niteliği itibariyle çoğu zaman adam öldürme gasp vb ağır suçları hırsızlık sarkıntılık ve tecavüz gibi de adi suçları işleyenleri de savunmayı gerektirmektedir doğal olarak bu tür kişilerin mesken nitelikli apartmanlara kontrolsüz bir şekilde girip çıkması kişinin maddi ve manevi varlığı için birer tehdit olarak karşımıza çıkacaktır mülkiyet hakkı başlıklı maddesinde mülkiyet hakkı kullanımının toplum yararına olamayacağını düzenlemiştir oysa mesken nitelikli taşınmazların muayenehane olarak kullanımına müsaade olunması toplum yararına açıkça aykırıdır nedenle kmkdaki muayenehane istisnası anayasanın maddesinin fıkrasına da aykırıdır ailenin korunması başlıklı maddesinde toplumu korumayı temel hedefleri arasında saymış toplumun temeline ise türk aile yapısını oturtmuş ayrıca devlet örgütüne ailenin huzuru refahı ve korunması için gerekli tedbirleri almakla görevlendirilmiştir türk aile yapısı özel hayatın gizliliğine masumiyetine korunmasına ve güvenliğine çok özel bir önem atfeder oysa kmknun maddesindeki muayenehane istisnası ile türk aile yapısının temeline aykırı sonuçlar doğuracak bir ortama izin verilmiştir nedenle getirilen muayenehane istisnası anayasanın maddesine de aykırıdır öte yandan özel hayat ile aile hayatının korunması ai̇hsnin maddesindeki özel hayatın ve aile hayatının korunması herkes özel ve aile hayatına konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir bu hakkın kullanılmasına bir kamu otoritesinin müdahalesi ancak ulusal güvenlik kamu emniyeti ülkenin ekonomik refahı dirlik ve düzenin korunması suç işlenmesinin önlenmesi sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu olan ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşuluyla söz konusu olabilir hükümle de koruma altına alınmıştır anayasanın kanun önünde eşitlik başlıklı maddesinde kanun önünde herkesin eşit olduğu dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilemeyeceği açıkça ifade olunmuştur anayasada ayrımcılık yasağının yanı sıra her hangi bir imtiyaz tanınması da açıkça yasaklanmış devlet organ ve makamlarına da bütün işlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uyulması emredilmiştir oysa kmknun maddesinde her türlü ticarethane ve işletmeler yönünden mesken nitelikli taşınmazda faaliyet gösterme yasağı getirilirken muayenehane istisnası ile ticari faaliyet yürüten belirli bir zümreye imtiyaz tanınmış ve kanun önünde eşitlik ilkesi ihlal edilmiştiresas sayısı karar sayısı tababet ve şuabatı sanatlarının tarzı i̇crasına dair kanunun ve maddeleri uyarınca muayenehane açma hak ve yetkisi tıp hekimleri ile diş hekimlerine tanınmıştır muayenehane açma hak ve yetkisi yasalarda sadece insan muayenehanesi değil aynı zamanda hayvan islahı hakkında kanunun maddesi ve veteriner hekimliği mesleğinin i̇crasına türk veteriner hekimleri birliği ile odalarının teşekkül tarzına ve göreceği i̇şlere dair kanunun maddesi uyarınca veteriner hekimlere de tanınmıştır bunun dışında yargıtayın geliştirdiği içtihat hukuku ile muayenehane kavramı içerisine büro tipi çalışılan diğer işyerleri avukat yazıhaneleri mühendislik büroları vb de dahil edilmiştir ttk hükümlerine göre ticari kazanç getiren bir işyeri ya ticari bir işletme ya da esnaf işletmesidir ttk maddesi uyarınca esnaf işletmesi i̇ster gezici olsunlar ister bir dükkanda veya bir sokağın muayyen yerlerinde sabit bulunsunlar iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildirler şeklinde tanımlanmıştır bu bakış açısından hareketle mal veya hizmet satışı yapan bir işyerini işleten kişi ya tacir ya da esnaf işletmesinin sahibidir görüldüğü üzere sadece tıp mesleğini icra eden hekim diş hekimi ve veterinerlere muayenehane açma hak ve yetkisi tanınmış ve bu mesleği icra edenlere mesken nitelikli taşınmazlarda işyeri açarak mesleğini icra yetkisi tanınmış içtihat hukukuyla büro tipi işyeri açanlar da bu zümreye dahil edilmiş ve böylelikle anayasanın maddesindeki açıkça yasaklanmasına rağmen belirli bir zümreye imtiyaz tanınmıştır belirli bir zümreye mesken nitelikli taşınmazda muayenehane açma hakkıyla tanınan istisna ile esasen diğer kat maliklerinin de mülkiyet hakkının özüne zarar verilmiştir zira işyerleri ile yan yana bulunan mesken nitelikle taşınmazların kullanım alanı ve yaşam kalitesi bozulmuştur böyle bir durumda ai̇hsnin ek nolu protokolünün ihlali de gündeme gelebilecektir yukarıda anılan nedenlerle sayılı kat mülkiyeti yasasının fıkrasındaki dispanser klinik poliklinik niteliğinde olmayan muayenehaneler bu hükmün dışındadır cümleciğinin anayasaya aykırılık nedeniyle iptali gerektiği düşüncesine varılmıştır
1,353
esas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkemenin uygulanacak bir kanun veya cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakacağı hükme bağlanmıştır i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin iptalini istediği kuralın baktığı davada uygulanacak bir kural olması gerekmektedir tarihli dava dilekçesinde özetle ncl tip hastası olduğu cerliponase alfa etkin maddeli ilacı kullanması gerektiği bu hususta düzenlemiş rapor bulunduğu ilaç tedavisine teşhisten sonra başlamayan çocuklarda hızla yürüme yeteneği başını kendi kendine dik tutabilme ve konuşma gibi tüm kas yeteneklerinin kaybedebildiği ilaç bedelinin ailesinin imkanlarıyla karşılanamayacağı ve tedavi boyunca ilaç bedelinin ödenmesi için yapılan başvurunun tarihli işlem ile reddedildiği belirtilerek ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi ayrıca ilaç bedelinin kesinti yapılmaksızın ilacın ithalinde yetkili olan kuruluşa sosyal güvenlik kurumu tarafından ödenmesine kararı verilmesi talebiyle görülmekte olan açıldığı anlaşılmaktadır ncl tip hastası olan doğum tarihli isimli çocuğun kullanacağı cerliponase alfa etkin maddeli ilacın bedelinin davalı idare tarafından karşılanması için yapılan başvurunun reddedilmesi üzerine açılmış olan davada sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasının ilk cümlesi ile aynı kanunun maddesinin birinci fıkrasının bendinin uygulama alanı bulunduğu izahtan varestedir sayılı kanunun finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri ve süresi başlıklı maddesinin fıkrasında yer alan kurum finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile bendinde belirtilen sağlık hizmetlerinin türlerini miktarlarını ve kullanım sürelerini ödeme usul ve esaslarını aile ve sosyal politikalar bakanlığı ile sağlık bakanlığının görüşünü alarak belirlemeye yetkilidir şeklindeki düzenleme ile sayılı kanunun kurumca finansmanı sağlanmayacak sağlık hizmetleri başlıklı maddesinin fıkrasının bendinde yer alan maddeye göre yöntem tür miktar ve kullanım sürelerinin belirlenmesi sonucunda kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin kapsamı dışında bırakılan sağlık hizmetleri şeklindeki düzenlemenin ayrı ayrı iptali talep edilmektedir iii genel sağlık sigortasının kapsamı kişiler açısından sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı ve idarenin bu hizmetin sunulmasındaki yükümlülüğü sayılı kanunun maddesinde ifade bulmuştur buna göre genel sağlık sigortasından sağlanacak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanmak genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için bir hak sosyal güvenlik kurumu için ise bu hizmet ve hakların finansmanını sağlamak bir yükümlülüktür kanun koyucu kişilere sağlanacak sağlık hizmetleri ve diğer haklar ile alınan primlerin tutarı arasında ilişki kurulamayacağını öngörerek sağlık hizmetlerinin finansmanının sağlanmasında ödenen prime göre farklı uygulamalar geliştirilmesinin önüne geçmiştir aynı kanunun maddesinde kurumca tahsil edilen genel sağlık sigortası primlerinin tahsil edilmesini müteakip doğrudan kurum bütçesinin genel sağlık sigortası kalemine aktarılacağı esas sayısı karar sayısı maddesinde ise genel sağlık sigortası prim gelirlerinin yönetim giderleri genel sağlık sigortasından sağlanan sağlık hizmetleri ve diğer haklar dışında başka bir amaçla kullanılamayacağı düzenlenmiştir anılan düzenlemeler kanun koyucunun genel sağlık sigortasına verdiği önemi fazlasıyla ortaya koymaktadır deyim yerindeyse kanun koyucunun üzerine titrediği genel sağlık sigortası klasik bir sigorta olmaktan öte anlamlar taşımaktadır toplumu sağlık yönünden teminat altına alan ve sosyal devlet idealinin gerçekleşmesine hizmet eden genel sağlık sigortası sosyal güvenlik hizmetinin önemli bir ayağını oluşturmaktadır yürürlükteki düzenlemeler incelendiğinde genel sağlık sigortasının kişi bakımından kapsamının oldukça geniş olduğu göze çarpmaktadır kanun koyucunun hemen hemen herkesi genel genel sağlık sigortası kapsamına almasının sağlık hakkının hayata geçmesi bakımından olumlu bir yaklaşım olarak görülebileceğine kuşku yoktur genel sağlık sigortasının kapsamına kimlerin girdiği sayılı kanunun tarih ve sayılı kanunun maddesi ile değişik genel sağlık sigortalısı sayılanlar başlıklı maddesinde düzenlenmiştir anılan maddede ikametgahı türkiyede olan kişilerden maddenin birinci fıkrasının ve bentleri gereğince sigortalı sayılan kişilerin bendi gereğince sigortalı sayılan kişilerin isteğe bağlı sigortalı olan kişilerin ve bentlerine göre sigortalı sayılmayanlardan harcamaları taşınır ve taşınmazları ile bunlardan doğan hakları da dikkate alınarak kurumca belirlenecek test yöntemleri ve veriler kullanılarak tespit edilecek aile içindeki geliri kişi başına düşen aylık tutarı asgari ücretin üçte birinden az olan vatandaşlar ile gelir tespiti yapılmaksızın genel sağlık sigortalılığı ya da bakmakla yükümlü olduğu kişi bulunmayan türk vatandaşlarından yaşını doldurmamış çocukların uluslararası koruma başvurusu veya statüsü sahibi ve vatansız olarak tanınan kişilerin tarihli ve sayılı yaşını doldurmuş muhtaç güçsüz ve kimsesiz türk vatandaşlarına aylık bağlanması hakkında kanun hükümlerine göre aylık alan kişilerin tarihli ve sayılı i̇stiklal madalyası verilmiş bulunanlara vatani hizmet tertibinden şeref aylığı bağlanması hakkında kanun hükümlerine göre şeref aylığı alan kişilerin tarihli ve sayılı vatani hizmet tertibi aylıklarının bağlanması hakkında kanun hükümlerine göre aylık alan kişilerin tarihli ve sayılı nakdi tazminat ve aylık bağlanması hakkında kanun hükümlerine göre aylık alan kişilerin tarihli ve sayılı sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu kanunu hükümlerine göre korunma bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinden ücretsiz faydalanan kişiler ile ana ve babası olmayan türk vatandaşlarından yaşını doldurmamış çocukların harp malûllüğü aylığı alanlar ile terörle mücadele kanunu kapsamında aylık alanların tarihli ve sayılı köy kanununun ek maddesine göre aylık alan kişilerin tarihli ve sayılı dünya olimpiyat ve avrupa şampiyonluğu kazanmış sporculara ve bunların ailelerine aylık bağlanması hakkında kanun hükümlerine göre aylık alan kişilerin mütekabiliyet esası da dikkate alınmak şartıyla oturma izni almış yabancı ülke vatandaşlarından yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında sigortalı olmayan kişilerin tarihli ve sayılı kanun gereğince işsizlik ödeneği esnaf ahilik sandığı ödeneğinin ve ilgili kanunları gereğince kısa çalışma ödeneğinden yararlandırılan kişilerin bu kanun veya bu kanundan önce yürürlükte bulunan sosyal güvenlik kanunlarına göre gelir veya aylık alan kişilerin belirtilenler dışında kalan ve başka bir ülkede sağlık sigortasından yararlanma hakkı bulunmayan vatandaşların genel sağlık sigortalısı sayıldıkları düzenleme altına alınmıştır sağlık hizmetlerinden yararlanacak kişiler yalnızca genel sağlık sigortalısı sayılan kişilerle sınırlı değildir sayılı kanunun maddesinde sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan genel sağlık sigortalısı ile bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yararlandırılacağı kurala bağlanmıştır genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişilerin kimler olduğu ise aynı kanunun tanımlar başlıklı maddesinde düzenlenmiştir buna göre bakmaklaesas sayısı karar sayısı yükümlü olduğu kişi maddenin birinci fıkrasının bendi ile maddenin birinci fıkrasının bendinin ve numaralı alt bentleri ile yedinci ve sekizinci fıkraları ile on ikinci fıkrasındaki askeri öğrenci adayları ile jandarma ve sahil güvenlik akademisi öğrenci adayları dışında kalan genel sağlık sigortalısının sigortalı sayılmayan veya isteğe bağlı sigortalı olmayan kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olan eşini yaşını lise ve dengi öğrenim veya tarihli ve sayılı meslekî eğitim kanununda belirtilen aday çıraklık ve çıraklık eğitimi ile işletmelerde meslekî eğitim görmesi halinde yaşını yüksek öğrenim görmesi halinde yaşını doldurmamış ve evli olmayan çocukları ile yaşına bakılmaksızın bu kanuna göre malûl olduğu tespit edilen evli olmayan çocuklarını geçiminin genel sağlık sigortalısı tarafından sağlandığı kurumca belirlenen kriterlere göre tespit edilen ana ve babasını ifade etmektedir görüldüğü gibi genel sağlık sigortasından sağlanan haklardan oldukça geniş bir kesim yararlanmakta olup bu yönüyle kanun koyucunun dev bir sistem öngördüğünü ifade etmek abartılı bir yaklaşım olmayacaktır i̇şte bu sistem aynı oranda büyüklüğe sahip bir idare tarafından yönetilmektedir sosyal güvenlik kurumu hizmet sunduğu kesimin genişliği kullandığı bütçe ve sunduğu kamu hizmetinin niteliği bakımından idari yapılanma içinde diğer birçok kamu idaresinden farklı ve önemli bir yere sahiptir şüphesiz toplumun bu kadar geniş bir kesimine sunulan kamu hizmetinin iyi işleyebilmesi uygulanacak hukuk kurallarının niteliği ile de yakından ilgilidir kanun koyucunun sosyal güvenlik kurumunun sunacağı kamu hizmeti ile ilgili birçok konuda ana esasları düzenlediği görülmekte ise de finansmanı sağlanacak ve sağlanmayacak sağlık hizmetleri ile ilgili iptali istenen düzenlemeler bakımından aynı şeyi söylemek oldukça güçtür kişi bakımından kapsamı oldukça geniş olan genel sağlık sigortasının finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri bakımından kapsamına kısaca değinmek gerekir yukarıda da ifade edildiği gibi sağlık hizmetlerinin finansmanının sağlanması ile mali kaynaklar arasındaki ilişki genel sağlık sigortasından faydalanma hakkı olan kişilere sunulacak her türlü sağlık hizmetinin tüm bedelinin sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılanması gerektiğini düşünmeye engel teşkil etmektedir sosyal güvenlik kurumu kanun koyucunun öngördüğü kurallar dahilinde sağlık hizmetlerinin finansmanını sağlamakla görevli olduğundan finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerine ilişkin yasal düzenlemeler büyük bir önem taşımaktadır zira bu düzenlemeler ekonomik açıdan güçlü olmayan bireyler için sağlık hizmetinden faydalanma hakkının sınırlarını da büyük ölçüde belirlemektedir kanun koyucu genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını hastalanmaları halinde sağlıklarını kazanmalarını iş kazası ile meslek hastalığı hastalık ve analık sonucu tıbben gerekli görülen sağlık hizmetlerinin karşılanmasını iş göremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya azaltılmasını temin etmek amacıyla kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerini sayılı kanunun maddesinde düzenlemiştir anılan maddeye göre kişilerin hastalanmalarına bakılmaksızın kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile insan sağlığına zararlı madde bağımlılığını önlemeye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri kişilerin hastalanmaları halinde ayakta veya yatarak hekim tarafından yapılacak muayene hekimin göreceği lüzum üzerine teşhis için gereken klinik muayeneler laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı yöntemleri konulan teşhise dayalı olarak yapılacak tıbbî müdahale ve tedaviler hasta takibi ve rehabilitasyon hizmetleri organ doku ve kök hücre nakline ve hücre tedavilerine yönelik sağlık hizmetleri acil sağlık hizmetleri ilgili kanunları gereğince sağlık meslek mensubu sayılanların hekimlerin kararı üzerine yapacakları tıbbî bakım ve tedaviler analık sebebiyle ayakta veya yatarak hekim tarafından yapılacak muayeneesas sayısı karar sayısı hekimin göreceği lüzum üzerine teşhis için gereken klinik muayeneler doğum laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı yöntemleri konulan teşhise dayalı olarak yapılacak tıbbî müdahale ve tedaviler hasta takibi rahim tahliyesi tıbbî sterilizasyon ve acil sağlık hizmetleri ilgili kanunları gereğince sağlık meslek mensubu sayılanların hekimlerin kararı üzerine yapacakları tıbbî bakım ve tedaviler kişilerin hastalanmaları halinde ayakta veya yatarak ağız ve diş muayenesi diş hekiminin göreceği lüzum üzerine ağız ve diş hastalıklarının teşhisi için gereken klinik muayeneler laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı yöntemleri konulan teşhise dayalı olarak yapılacak tıbbî müdahale ve tedaviler diş çekimi konservatif diş tedavisi ve kanal tedavisi hasta takibi diş protez uygulamaları ağız ve diş hastalıkları ile ilgili acil sağlık hizmetleri yaşını doldurmamış kişilerin ortodontik diş tedavilerinin maddeye göre belirlenen tutarı evli olmakla birlikte çocuk sahibi olmayan genel sağlık sigortalısının yapılan tıbbi tedavileri sonrasında normal tıbbi yöntemlerle çocuk sahibi olamadığının ve ancak yardımcı üreme yöntemi ile çocuk sahibi olabileceğinin kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucuları sağlık kurulları tarafından tıbben mümkün görülmesi kadının yaşından büyük yaşından küçük olması kadının primer ovaryan yetmezliği ve erkeğin azoospermisi olması hâlleri hariç olmak üzere son üç yıl içinde diğer tedavi yöntemlerinden sonuç alınamamış olduğunun kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucuları sağlık kurulları tarafından belgelenmesi uygulamanın yapıldığı tıbbi merkezin kurum ile sözleşme yapmış olması eşlerden birinin en az beş yıldır genel sağlık sigortalısı veya bakmakla yükümlü olunan kişi olup gün genel sağlık sigortası prim gün sayısının olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi hâlinde veya sağlam çocuk sahibi olan çiftler hariç olmak üzere kurumun belirlediği kalıtsal bir hastalığı olan veya bu hastalık için taşıyıcı olduğu bilinen evli çiftin sağlam çocuk sahibi olmasına yönelik bu bendin ve numaralı alt bentlerinde belirtilen şartların birlikte gerçekleşmesi hâlinde en fazla üç deneme ile sınırlı olmak üzere yardımcı üreme yöntemi tedavileri ile bir hastalığın tedavisinin başka tıbbi bir yöntemle mümkün olmaması ve kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucuları sağlık kurulları tarafından tıbben zorunlu görülmesi ve uygulamanın yapıldığı tıbbi merkezin kurum ile sözleşme yapmış olması hâlinde yardımcı üreme yöntemi tedavileri ve tüm bu sayılan sağlık hizmetleriyle ilgili teşhis ve tedaviler için gerekli olabilecek kan ve kan ürünleri kemik iliği aşı ilaç ortez protez tıbbî araç ve gereç kişi kullanımına mahsus tıbbî cihaz tıbbî sarf iyileştirici nitelikteki tıbbî sarf malzemelerinin sağlanması takılması garanti süresi sonrası bakımı onarılması ve yenilenmesi hizmetleri finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri olarak düzenlenmiştir kişi bakımından kapsamı oldukça geniş olan genel sağlık sigortasının finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri bakımından da ilk bakışta oldukça geniş bir kapsama sahip olduğu izlenimi bulunmakta ise de kanunda yer alan hükümler dikkatlice incelendiğinde bu izlenim yerini belirsizliğe bırakmaktadır sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının bendinde aynı fıkranın b d ve bentlerinde sayılan sağlanan sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedaviler için gerekli olabilecek kan ve kan ürünleri kemik iliği aşı ilaç ortez protez tıbbî araç ve gereç kişi kullanımına mahsus tıbbî cihaz tıbbî sarf iyileştirici nitelikteki tıbbî sarf malzemelerinin sağlanması takılması garanti süresi sonrası bakımı onarılması ve yenilenmesi hizmetleri finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri olarak düzenlenmiş ise de aynı maddenin ikinci fıkrasında kurumun finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile bendinde belirtilen sağlık hizmetlerinin türlerini miktarlarını ve kullanım sürelerini ödeme usul ve esaslarını aile ve sosyal politikalar bakanlığı ile sağlık bakanlığının görüşünü alarak belirlemeye yetkili olduğu kurala bağlanmıştır aynı kanunun kurumca finansmanı sağlanmayacak sağlık hizmetleri başlıklı maddesinin birinci fıkrasının bendinde ise esas sayısı karar sayısı maddeye göre yöntem tür miktar ve kullanım sürelerinin belirlenmesi sonucunda kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin kapsamı dışında bırakılan sağlık hizmetlerinin finansmanının kurumca sağlanmayacağı kurala bağlanmıştır tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan genel sağlık sigortası uygulamaları yönetmeliğinin çeşitli ve malî hükümler başlıklı dokuzuncu bölümünde yer alan sosyal güvenlik kurumu sağlık uygulama tebliği başlıklı maddesinde sosyal güvenlik kurumu sağlık uygulama tebliğinin kanunun maddesinin birinci fıkrasının b d ve bentlerine göre kurumca finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinin neler olduğunu kurumca finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile ödeme usul ve esaslarını kanunun maddesinin birinci fıkrasının bendine göre sağlanacak sağlık hizmetlerinin türlerini miktarlarını ve kullanım sürelerini kurumca finansmanının sağlanmasına ve ödenmesine ilişkin usul ve esaslarını kanunun maddesi gereği ödenecek yol gideri gündelik ve refakatçi giderlerinin karşılanmasına ilişkin usul ve esasları sağlık hizmetleri fiyatlandırma komisyonu kararlarını ve kurumca uygun görülen diğer hususları kapsadığı düzenlenmiştir somut olayda bir ilaç bedelinin karşılanması ile ilgili uyuşmazlık bulunduğundan iptali istenen düzenlemelerin anlamını ortaya koymak için ilaçlar üzerinden açıklama yapmak isabetli olacaktır yürürlükteki düzenlemelere göre idare finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri bakımından sahip olduğu yetkiye dayanarak finansmanı sağlanacak ilaçların türlerini belirledikten sonra belli ilaçlar kapsam dışı kalabilecek ve bu ilaçların finansmanı da açık yasal düzenleme uyarınca sağlanmayacaktır kapsam dışı bırakılan sağlık hizmetlerinin finansmanının hiçbir istisna gözetilmeksizin sağlanmayacağını öngören düzenlemelerin lafzı farklı bir yoruma izin vermeyecek kadar açıktır sayılı kanunun anayasaya aykırılığın mahkemelerce i̇leri sürülmesi başlıklı maddesinde itiraz yoluna başvuran mahkemenin iptalini istediği kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını anayasa mahkemesine göndermesi gerektiği düzenlenmiştir genel sağlık sigortasının kapsamı ve bu arada iptali istenen kuralların anlamlarına kısaca değindiğimiz bu bölümden sonra bu kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarının ayrı bir başlık altında açıklanması gerekmektedir ancak bunun öncesinde muhtemelen anayasa mahkemesinin de işin esasına girmeden önce tartışacağı on yıl yasağı sorununa değinmekte yarar bulunmaktadır iv on yıl süreli denetim yasağı sorunu anayasanın i̇ptal davası başlıklı maddesinde kanunların cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün veya bunların belirli madde ve hükümlerinin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkının cumhurbaşkanına türkiye büyük millet meclisinde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubuna ve üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere ait olduğu düzenlenmiş olup dava açma süresi başlıklı maddesinde ise anayasa mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açma hakkının iptali istenen kanun cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya içtüzüğün resmî gazetede yayımlanmasından başlayarak altmış gün sonra düşeceği kurala bağlanmıştır anayasanın anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde i̇leri sürülmesi başlıklı maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkemenin uygulanacak bir kanun veya cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardanesas sayısı karar sayısı birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakacağı mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddianın temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanacağı anayasa mahkemesinin işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verip açıklayacağı bu süre içinde karar verilmezse mahkemenin davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandıracağı ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkemenin buna uymak zorunda olduğu anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmî gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamayacağı kurala bağlanmıştır mahkememizin iptalini istediği sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasına tarihli ve sayılı kanunun maddesiyle eklenen bendi ile ilgili açılan iptal davasında anayasa mahkemesinin tarihli ve k sayılı kararı ile iptal istemi reddedilmiştir anılan karar incelendiğinde iptali istenen kuralın tedavi hizmetlerinin sunulmasına değil bu hizmetlerin finansmanına ilişkin olduğu finansmanı sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılanacak sağlık hizmetlerini gösteren sayılı kanunun maddesi kapsamı dışında kalan sağlık hizmetlerinin finansmanının sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılanmayacağının açıklığa kavuşturulması amacıyla ihdas edildiği ve kuralla tedavi hizmetlerinin sağlık bakanlığı yerine sosyal güvenlik kurumuna bırakılmasının söz konusu olmadığı belirtilerek iptali isteminin reddine günü oybirliği ile karar verildiği anlaşılmaktadır bu karar tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır anayasanın anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi başlıklı maddesinde düzenlenen on yıl yasağının düzenleme şekli lafzı ve mantığı dikkate alındığında iptal davasında işin esasına girilerek verilen ret kararının itiraz başvurusu açısından dikkate alınmaması gerektiği açıktır bir başka ifade ile on yıllık yasağın uygulanabilmesi için daha önce işin esasına girilerek verilen ret kararın somut norm denetiminde verilmiş bir karar olması gerekir i̇tiraz başvurusunun temel hak ve özgürlüklerin korunması bakımından taşıdığı değer ve bir kanunun anayasaya aykırı olup olmadığı ile ilgili bu kanunu uygulayacak mahkemenin yapacağı değerlendirmenin önemi tartışmasızdır i̇ptal davasında verilen ret kararının itiraz başvurusunda dikkate alınması yasağı getiren hükmün anayasadaki yeri düzenlenme şekli ve temel mantığı ile bağdaşmayacaktır anayasa mahkemesi iptal davasında verilen ret kararının on yıl yasağı bakımından dikkate alınması gerektiği sonucuna varsa dahi mahkememizin itiraz başvurusunun dayandığı gerekçeyi göz önünde tutması gerekeceği düşünülmektedir yukarıda bahsi geçen iptal davasının dava dilekçesi incelendiğinde tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasına eklenen bendinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğunun ileri sürüldüğü görülmektedir mahkememizin itiraz başvurusunda ise aynı kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmektedir dolayısıyla iptal davasından farklı olarak itiraz başvurusunda kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu iddiası bulunmaktadır i̇ptali istenen kural daha önce anayasanın ve maddeleri yönünden denetlenmediğinden anayasa mahkemesinin itiraz başvurusunun esasına girmesine engel bulunmamaktadır doktrinde de iptali istenen kuralın anayasanın farklı bir hükmüne aykırılığıesas sayısı karar sayısı ileri sürüldüğü takdirde on yıl yasağının uygulanmaması gerektiği savunulmaktadır öden merih türk anayasa yargısında on yıl süreli denetim yasağı ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi dergisi s açıklanan nedenlere rağmen sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasına tarihli ve sayılı kanunun maddesiyle eklenen bendine ilişkin itiraz başvurusunun esasına girilmesinin mümkün olmadığına karar verilse dahi sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasının ilk cümlesi iptal edildiği takdirde maddenin birinci fıkrasının bendinin uygulama kabiliyeti kalmayacağı açıktır zira maddede belirtilen şekilde belli sağlık hizmetlerinin kapsam dışı bırakılabilmesi için idareye yetki veren maddenin ikinci fıkrasının ilk cümlesinin yürürlükte olması gerekir dolayısıyla maddede yer alan düzenlemenin iptali maddedeki düzenlemeyi uygulanamaz hale getirecektir sayılı kanunun maddesinin dördüncü fıkrasında başvuru kanunun cumhurbaşkanlığı kararnamesinin veya türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün sadece belirli madde veya hükümleri aleyhine yapılmış olup da bu madde veya hükümlerin iptali kanunun cumhurbaşkanlığı kararnamesinin veya türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün diğer bazı hükümlerinin veya tamamının uygulanamaması sonucunu doğuruyorsa keyfiyeti gerekçesinde belirtmek şartıyla mahkemenin uygulama kabiliyeti kalmayan kanunun cumhurbaşkanlığı kararnamesinin veya türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün bahis konusu öteki hükümlerinin veya tümünün iptaline karar verebileceği düzenlenmiştir sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının bendinin iptali isteminin esasına on yıl yasağı nedeniyle girilmese dahi sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasının ilk cümlesi iptal edildiği takdirde aynı kanunun maddesinin birinci fıkrasının bendi yönünden sayılı kanunun maddesinin dördüncü fıkrasının uygulanabileceği izahtan varestedir sonuç olarak mahkememizin itiraz başvurusunda on yıl süreli denetim yasağının uygulanma yeri bulunmadığı düşünülmekle birlikte anayasa mahkemesi aksi yönde bir sonuca ulaşması halinde dahi sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasının ilk cümlesinin iptaline karar verildiği takdirde uygulama kabiliyeti kalmayacağından aynı kanunun maddesinin birinci fıkrasının bendinin de iptalinin gerekeceği düşünülmektedir i̇ptali i̇stenen kuralların anayasaya aykırılık nedenleri anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesine göre türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir danışma meclisinin kabul ettiği metnin gerekçesine göre sosyal hukuk devleti bizzat devletin koyduğu hukuk kurallarına uyacağı ve çalışan çalıştığı halde elde ettiği ürün ile mutlu olabilmek için tasarladığı maddî ve manevî değerlere sahip olamayan kişilerin yardımcısı olacağı ilkesini belirtmektedir anayasa mahkemesine göre hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı tutum ve davranışlardan kaçınan hukuk kuralları ile kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir aym k esas sayısı karar sayısı doktrinde işaret edildiği gibi hukuki güvenliği sağlayarak kişilerin maddi ve manevi varlığını geliştirebilmelerini ve devlete güven duymalarını mümkün kılan hukuk devleti anlayışı devletin hukuk kuralları ile bağlı olmadığı polis devleti anlayışının karşıtıdırözbudun ergun türk anayasa hukuku bası ankara temel hak ve özgürlüklerin güvence altında olması kanunların anayasaya uygunluğunun yargı tarafından denetlenebilmesi idarenin kanuniliği ilkesinin benimsenmiş olması öngörülebilirliğin sağlanması idari faaliyetlerinin hukuka uygunluğunun yargı denetimine açık olması yargının bağımsız olması hakim teminatının sağlanması ve idarenin faaliyetlerinde bireylere verdiği zarardan sorumlu tutulması doktrinde hukuk devletinin gerekleri olarak kabul edilmektedirgünday metin i̇dare hukuku bası ankara doktrinde hukuk devletinin gereklerine yasama organı da saygılı olmak durumunda olduğundan hukuk devleti fikrinin demokratik rejimi sınırlandırdığı ve yasama yetkisini daralttığı da ifade edilmektedir balta tahsin bekir i̇dare hukukuna giriş türkiye ve orta doğu amme i̇daresi enstitüsü yayınları anayasanın başlangıç metninde her türk vatandaşının anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu vurgulanmıştır anayasanın maddesine göre devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır anayasa mahkemesine göre çağdaş devlet anlayışı sosyal hukuk devletinin tüm kurum ve kurallarıyla anayasanın özüne ve ruhuna uygun biçimde kurularak işletilmesini bu yolla bireylerin refah huzur ve mutluluğunun sağlanmasını gerekli kılaraym k anayasanın maddesinde ifade bulan sosyal devlet ekonomik ve sosyal hayatı kaderine terk etmeyen kamu yararını gözeterek kamu hizmeti sunan bireylerin insan onuruna yakışan bir yaşam sürmeleri için gereken şartları hazırlayan bireylerin geleceğe dair ekonomik kaygılardan uzak ve sağlıklı bir hayat sürmeleri temin eden gelir dağılımının dengesini gözeten çalışma barışını sağlayan çalışma gücünden veya imkanından yoksun kalan bireylerin ihtiyaç duyacağı finansmanın karşılanması için belli tedbirler öngören toplumun sağlığını huzurunu ve geleceğini güvence altına alan devlettir sosyal devletin bu görevlerini yerine getirebilmesi ekonomik ve sosyal hayatta aktif bir rol oynamasını bu alanlara kamu yararını gözeterek müdahale etmesini gerektirdiğinden sosyal devlet gelecekte karşı karşıya kalacakları risklerle ilgili alınacak tedbirleri bireylerin iradelerine bırakmayarak onlara belli yükümlülükler getirmesi mümkündür nitekim sayılı kanunun sigortalılığın zorunlu oluşu sona ermesi ve sosyal güvenlik sicil numarası başlıklı maddesinde kısa ve uzun vadeli sigorta kapsamındaki kişilerin sigortalı ve genel sağlık sigortalısı olmasının genel sağlık sigortası kapsamındaki kişilerin ise genel sağlık sigortalısı olmasının zorunlu olduğu bu kanunda yer alan sigorta hak ve yükümlülüklerini ortadan kaldırmak azaltmak vazgeçmek veya başkasına devretmek için sözleşmelere konulan hükümlerin geçersiz olduğu kurala bağlanmıştır kanun koyucunun öngördüğü prime dayalı sistem devletin sosyal niteliğini hayata geçirmek için kullanılan önemli bir araçtır sosyal hizmetlerin önemli bir bölümünü işgal eden sosyal güvenlik sistemi prime dayalı olmasına rağmen sunulan kamu hizmetinin önemi ve niteliği nedeniyle sisteme ciddi oranda devlet katkısı da yapılmaktadır tarihliesas sayısı karar sayısı sayılı resmi gazetede yayımlanan bakanlıklara bağlı i̇lgili i̇lişkili kurum ve kuruluşlar i̇le diğer kurum ve kuruluşların teşkilatı hakkında sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesinin sosyal güvenlik kurumuna ilişkin düzenlemelerin bulunduğu otuzuncu bölümünde yer alan maddesinde sosyal sigorta ile genel sağlık sigortasına yapılan devlet katkısı ve merkezî yönetim bütçesinden yapılacak diğer transferler kurumun gelirleri arasında sayılmıştır sayılı kanunun maddesinde ise devletin kurumun ay itibarıyla tahsil ettiği malullük yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası priminin dörtte biri oranında kuruma katkı yapacağı devlet katkısı olarak hesaplanacak tutarın talep edilen tarihi takip eden gün içinde hazinece kuruma ödeneceği düzenlenmiştir doktrinde kamu hukukunun bir dalı olarak kabul edilen sosyal güvenlik hukuku ile iş hukuku arasında ilişki bulunduğu değerlendirilse de iş hukuku ve sosyal güvenlik hukuku tek bir disiplinin ayrı bölümleri olarak görülmemekte sosyal güvenlik hukukunun bağımsız bir hukuk dalı olduğu kabul edilmektedir süzek sarper i̇ş hukuku i̇stanbul sosyal güvenlik hizmeti bir kamu hizmeti olup sosyal güvenlik kurumunun bu hizmetin yürütülmesi kapsamında tesis ettiği işlemlerde kamu gücü kullandığı izahtan varestedir doktrinde de sosyal güvenlik hukukunun idare hukukuna dahil olduğu kabul edilmektedirtuncay acan ekmekçi ömer sosyal güvenlik hukuku dersleri yenilenmiş bası i̇stanbul kamu hizmetinin yürütülebilmesi için ayrıcalıklı yetkilerle donatılmış bir idareye ihtiyaç olduğuna şüphe yoktur ancak doktrinde ifade edildiği gibi hukuk devletinin idaresi ayrıcalıklı yetkilere sahip olmakla birlikte bu yetkileri mümkün olduğu kadar sınırlandırılmıştırözay i̇l han günışığında yönetim i̇stanbul i̇ptali istenen sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasının ilk cümlesinde sosyal güvenlik kurumuna verilen yetki son derece geniş olduğu gibi yetkiyi veren kuralda temel ilkeler yer almamaktadır i̇darenin hangi kritere göre tür miktar ve kullanım süresi belirleyeceği belli olmadığından düzenleme doktrinde de eleştirilmektedirgüzel okur caniklioğlu sosyal güvenlik hukuku i̇stanbul kasım bu noktada anayasa mahkemesinin daha önce önüne gelen iptal davasında sayılı kanunun üncü maddesindeki düzenleme ile ilgili verdiği karara değinmek son derece isabetli olacaktır öncelikle iptali istenen ikinci fıkranın ilk halini daha sonra sayılı kanunun maddesi ile yapılan değişikliği ayrı ayrı aktarmak gerekir i̇ptali davası yoluyla iptali istenen ikinci fıkradaki düzenleme aşağıdaki şekildedir kurum finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile bendinde belirtilen sağlık hizmetlerinin türlerini miktarlarını ve kullanım sürelerini sağlık bakanlığının görüşünü alarak belirlemeye yetkilidir kurum bu amaçla bi
4,039
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir diyarbakır büyükşehir belediye başkanlığı vekili av nesip yıldırım tarafından şekerbank taş genel müdürlüğüne karşı diyarbakır vergi mahkemesinin tarih ve sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istemiyle verilen dilekçe üzerine açılan dosya incelenerek işin gereği görüşüldü dosyanın incelenmesinden yükümlünün kiracısı bulunduğu taşınmaz nedeniyle tahakkuk ettirilen yol ve kaldırım harcamalarına katılma payının ödenmesi gerektiği yönünde diyarbakır büyükşehir belediye başkanlığınca tesis edilen tarih ve sayılı işlemin iptali ile tahakkuk ettirilen katılma payının terkini istemiyle açılan davanın mahkemece davacının anılan taşınmazın kiracısı olduğu bu nedenle sözkonusu katılma payının yükümlüden istenmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle kabul edildiği davalı idare tarafından da harcamalara katılma payının yarısı ödenmeden açılan davanın bu nedenle reddi gerektiği ileri sürülerek anılan mahkeme kararının bozulması istemiyle temyiz isteminde bulunulduğu anlaşılmıştır sayılı belediye gelirleri kanununun maddesinin fıkrasının bendinde katılma paylarına karşı dava açılabilmesi için katılma paylarının yarısının önceden belediyelere ödenmesi gerektiği öngörülmüştür açıklanan madde hükmüne göre katılma paylarına karşı dava açılabilmesi ve davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için tahakkuk ettirilen katılma paylarının yarısının önceden belediyelere yatırılmasının dava şartı olarak öngörülmesi bu ödemeyi yapacak mali gücü bulunmayan veya olayımızda olduğu gibi katılma payının mükellefi olmadığı halde bu miktarı ödemek zorunda olanlar bakımından hak arama hürriyetini kısıtlayan bir özellik arzetmektedir dairemizce sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendi hükmünün anayasaya uygunluğunun incelenmesi gerekli görülmüştür anayasanın maddesinde herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiş maddesinde de idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu hükme bağlanmıştır belediye gelirleri kanunuyla dava açılabilmesi için katılma payının yarısının önceden ödenmesi şartının getirilmesi hak arama hürriyeti ve idarenin işlemine karşı dava açma hakkını büyük ölçüde sınırlamaktadır böyle bir sınırlama anayasanın ve maddelerine aykırılık teşkil etmektedir diğer yandan sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesinde yer alan vergi mahkemelerinde vergi uyuşmazlıklarından doğan davaların açılması tarh edilen vergi resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil işlemini durdurur hükmü uyuşmazlık halinde önceden belediyeye yatırılması gereken yarı nispetindeki katılma payı yönünden uygulanamaz hale gelmektediresas sayısı karar sayısı bu durumda sözkonusu katılma payının mükellefi olmadığı halde adına katılma payı tahakkuk ettirilen davacı ile ödeme gücüne sahip olmayan mükelleflerin anılan payın yarısını ödemek zorunda kalmaları hali anayasanın temel haklar ve ödevlerden saydığı hak arama hürriyetinin bir gereği olan iddia ve savunma haklarını kısıtlamakta ve bu hakların eksiksiz kullanılmasını engellemektedir bu nedenle anayasada yer alan hak arama hürriyetinin eksiksiz kullanılmasını engelleyecek nitelikteki sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendinde yer alan düzenlemenin anayasa hükümlerine özellikle anayasanın maddesinin açık hükmüne aykırı olduğu düşünülmektedir açıklanan nedenlerle sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendi hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan hükmün iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar bekletilmesine tarihinde oybirliği ile karar verildi
463
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı c emekli sandığı kanununun maddesinin fıkrasında emekli adi malullük ve vazife malullüğü aylıklarının hesaplanmasında sayılı devlet memurları kanununun maddesinde yer alan gösterge tablosu ve personel kanunlarındaki ek göstergelerin esas alınacağı fıkrasında emekli adi malullük ve vazife malullüğü aylıklarının fıkrasına göre tespit edilen rakamların her yıl bütçe kanununda tespit edilen katsayı ile çarpılması sonunda bulunacak tutarın fiili ve itibari hizmet toplamı yıl olanlara yıldan az olanlara her tam yıl için eksiği fazla olanlara da her tam yıl için fazlası üzerinden bağlanacağı ek maddesinde aylıklarını personel kanunları hükümlerine göre alan iştirakçilerin emeklilik keseneklerine personel kanunları gereğince kazanılmış hak olarak aldıkları rütbe kıdem derece ve kademelerin gösterge rakamlarının katsayı ile çarpımı sonucunda bulunacak aylık miktarının esas alınacağı ek maddesinde emekli adi malullük vazife malullüğü aylığı bağlanan veyahut toptan ödeme yapılan asker sivil tüm iştirakçilere her tam fiili hizmet yılı için ek maddeye göre hesap edilecek aylık bağlamaya esas tutarların bir aylığının emekli ikramiyesi olarak verileceği fıkrasında emekli adi malullük veya vazife malullüğü aylığı bağlanmadan veyahut toptan ödeme yapılmadan ölen iştirakçiler için yukarıdaki esaslara göre hesaplanacak ikramiyenin tamamının aylığa veya toptan ödemeye hak kazanan dul ve yetimlere sayılı kanunun maddesinde gösterilen hisseleriyle orantılı olarak ödeneceği hükme bağlanmıştır sayılı tc emekli sandığı kanununun tarih ve sayılı kanun hükmünde kararname ile eklenen ek maddesinde sandık iştirakçilerine ödenmekte olan memuriyet taban aylığı ve kıdem aylığı tutarları ile değişik khk md zam tazminat ve ödenekler ile benzeri ödemeler toplamının sayılı devlet memurları kanununa tabi en yüksek devlet memuru aylığı ek gösterge dahil brüt tutarının ek göstergesi ve daha yüksek olanlarda üne ek göstergesi dahil hariç arasında olanlarda ine ek göstergesi dahil hariç arasında olanlarda ına diğerlerinde sına tekabül eden miktarı emeklilik keseneğine ve kurum karşılığına tabi tutulur değişik khk md birinci fıkradaki oranları maliye bakanlığının teklifi üzerine ayrı ayrı veya birlikte üç katına kadar artırmaya yukarıdaki ek gösterge gruplarını değiştirmeye ve personel kanunlarında yer alan ek göstergeleri yeniden düzenlemeye bakanlar kurulu yetkilidiresas sayısı karar sayısı aylıklarını personel kanunlarına göre almayan sandık iştirakçileri hakkında sınıfı görev ve kadro unvanı derecesi ve hizmet süresi esas alınarak sayılı devlet memurları kanununa tabi emsali gibi işlem yapılır bu tutarlar anılan kanunun maddesinin fıkrasına göre emekli adi malullük vazife mallullüğü dul ve yetim aylıklarının ek nci maddesine göre de emeklilik ikramiyelerinin hesaplanmasına dahil edilir hükmü yer almış iken tarih ve sayılı memurlar diğer kamu görevlileri ile bunların emeklilerinin mali ve sosyal haklarında düzenlemeler yapılmasına dair yetki kanununa dayanılarak çıkarılan gün ve sayılı mükerrer resmi gazetede yayımlanan tarih ve sayılı memurlar ile diğer kamu görevlileri ile ilgili bazı kanun ve khklerde değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile sayılı yasanın değişik ek maddesinin bendindeki üne ibaresi ına ine ibaresi üne ına ibaresi ına ve sına ibaresi ine şeklinde değiştirilmiş anılan kanun hükmünde kararnamenin geçici maddesinde ise sayılı tc emekli sandığı kanununun değişik ek inci maddesine göre verilecek emekli ikramiyesinin hesaplanmasında anılan kanuna ek inci maddesinin bendindeki oranlardan oranı yılında yılında yılında oranı yılında yılında yılında oranı yılında yılında yılında oranı yılında yılında yılında olarak uygulanır hükmüne yer verilmiş tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararı ile ek madde bendindeki oranlar artırılmıştır dava konusu uyuşmazlığa esas teşkil eden sayılı yasanın ek maddesinin bakanlar kuruluna verdiği yetkiye dayanılarak hazırlanan tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararının birinci maddesi ile bendi değiştirilerek ek göstergesi ve daha yüksek olanlarda ına ek göstergesi dahil hariç arasında olanlarda üne ek göstergesi dahil hariç arasında olanlarda ine ek göstergesi dahil hariç arasında olanlarda sine ek göstergesi dahil hariç arasında olanlarda una ek göstergesi dahil hariç arasında olanlarda ine diğerlerinde ına tekabül eden miktarının emeklilik keseneğine ve kurum karşılığına tabi tutulacağı öngörülmüş geçici maddesi ile de sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici inci maddesine istinaden sayılı tc emekli sandığı kanununun ek nci maddesine göre verilecek emekli ikramiyesinin hesaplanmasında yukarıda belirtilen oranlardan ve oranlarının yılında yılında ve oranlarının yılında yılında oranının yılında yılında oranının yılında yılında olarak uygulanacağı belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı davacılar tarafından sayılı khknin geçici maddesiyle yapılan düzenleme ile zam tazminat ve ödeneklerin emekliliğe yansıyan bölümünün emekli aylığı ve emekli ikramiyesi için ayrı ayrı belirlendiği murislerinin yargı ödeneğinin en yüksek devlet memuru aylığının üne tekabül eden bölümünün emekli aylığına esas tutara dahil edilip emekli kesenek ve kurum karşılığının tahsil edilmesine karşın anılan maddeye dayanılarak yapılan düzenleme ile emekli ikramiyesinde yargı ödeneğinin en yüksek devlet memuru aylığının una tekabül eden miktarının esas alınarak kesinti yapılan yargı ödeneğinin bir kısmının üç yıl için ikramiye dışına çıkarılmasının anayasanın ncu maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi ile ıncı maddesindeki sosyal güvenlik hakkına aykırı olduğu ileri sürüldüğünden dairemizce bakılan davanın konusunu oluşturan emekli aylığına esas alınan yargı ödeneğinin en yüksek devlet memuru aylığının oranına tekabül eden kısmından ancak oranına tekabül eden kısmının emekli ikramiyesinde esas alınmasına ilişkin gün ve sayılı bakanlar kurulu kararının maddesi ile bu maddeye dayanılarak emekli ikramiyesinin eksik ödenmesi yolunda tesis edilen işlemin sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici maddesi ile olan maddi ve hukuki ilişkisi karşısında bu kuralın anayasaya aykırılığı iddiası da dikkate alınarak anayasaya uygunluğunun incelenmesi gerekli görülmüştür anayasanın maddesinde hukukun temel ilkeleri arasında yer alan eşitlik ilkesi düzenlenmiş ve herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır denilmiştir diğer taraftan inci maddesinde herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu belirtilmiştir sayılı yasanın değişik ek maddesinde yer alan düzenleme ile sandık iştirakçilerine ödenmekte olan memuriyet taban aylığı ve kıdem aylığı tutarları ile zam tazminat ve ödenekler ile benzeri ödemeler toplamının sayılı yasaya tabi en yüksek devlet memuru aylığı ek gösterge dahil brüt tutarının tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararı uyarınca belirlenen ek gösterge grupları için belirli oranlarına tekabül eden miktarının emekli keseneğine ve kurum karşılığına tabi tutulmasına ve anılan maddenin son fıkrasında bu tutarların sayılı yasanın inci maddesinin fıkrasına göre emekli adi malullük vazife malullüğü dul ve yetim aylıklarının ek nci maddesine göre de emeklilik ikramiyelerinin hesaplanmasına dahil edileceği belirtilmesine karşın sayılı khknin geçici maddesi esasları dahilinde sayılı bakanlar kurulu kararının maddesi ile ek gösterge grupları esas alınarak emekli aylığı ve emekli ikramiyesinin hesaplanmasında ve yılları için farklı oranların uygulanması ve bu uygulamanın bu yıllar için geçerli olması için getirilen düzenleme ile anılan yıllarda emekli olanlar ile bu yıllar sonunda emekli olanlar arasında eşitsizlik oluşturulduğundan diğer taraftan sayılı yasanın özüne aykırı olarak sosyal güvenlik hakkına sınırlama getirildiğinden sayılı bakanlar kurulu kararının maddesinin dayanağı olan sayılı khknin geçici maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturduğu sonucuna ulaşılmaktadır açıklanan nedenlerle sayılı khknin geçici maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan hükmün iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar bekletilmesine tarihinde oyçokluğu ile karar verildi
1,110
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkeme kararının gerekçe bölümü şöyledir türk ceza kanununun maddesinde öngörülen suç bağımsız ceza yaptırımına bağlanmış özel nitelikli bir zina suçudur yarg cdsinin tarih ve ek türk ceza kanununun maddesi fail hakkında uygulandığı takdirde suça ortak olan zorunlu diğer fail hakkında da uygulanmalıdır yargıtay cgknun tarih ve ek sayılı kararı ayrı yaşamada haklılık olgusu incelendiğinde sanık rukiye eşi ile aralarında geçimsizlik olduğu için tarihinde buharkent asliye hukuk mahkemesinde boşanma davası açtığını ve ayrı yaşamaya başladığını daha sonra suça konu fiili işlediğini beyan etmiş getirtilerek incelenen ve kesinleşen buharkent asliye hukuk mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı ilamında davacı sanığın tarihli dilekçesiyle evlendiklerinden beri eşinin evliliğin kendisine yüklediği hiçbir görevi yerine getirmediğini vs nedenlerle boşanma talebinde bulunduğu davalı müşteki ramazanın ise ve celselerde açılan davayı kabul ettiğini ve böylece tarafların boşanmalarına karar verildiği anlaşılmıştır sanık rukiye ve suç ortağı nevzatın ise boşanma davası açıldıktan yaklaşık ay sonra tarihinde davaya konu fiili gerçekleştirmişlerdir görüldüğü üzere boşanma davasında davacı sanık rukiye terkte haklı olduğunu kanıtlamıştır kadının zinasını düzenleyen tcknın maddesi yüksek anayasa mahkemesince anayasaya aykırı görülerek iptal edilmiştir erkeğin zinasını düzenleyen tcknın maddesi de yüksek anayasa mahkemesince anayasaya aykırı görülerek iptal edilmiştir her iki iptal kararı da yayımlanarak yürürlüğe girmiştir buna karşılık ayrı yaşamakta haklı olan kadının yasasını düzenleyen bağımsız ceza yaptırımına bağlanmış özel nitelikli bir zina suçu niteliğindeki tcknun maddesi ise halen yürürlüktedir bu durumda kadının zinası suç olmaktan çıktığı halde ayrı yaşamakta haklı olan kadının ve ortağının zinasının suç sayılması anayasada öngörülen eşitlik ilkesine aykırıdır yukarıdan beri açıklanan nedenlerle sanıklar hakkında uygulanması istenen tcknın maddesinin anayasaya aykırı olduğu hususundaki iddia ve savunma ciddi görülerek tcknın maddesinin iptali istemi ile anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmesi gerekmiştiresas sayısı karar sayısı
282
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü aynen şöyledir sayili kanunun mahi̇yeti̇ sayılı polis yüksek öğretim kanunu türk polis teşkilatının en yüksek öğretim kurumu olan polis akademisi ile bağlı fakülteleri enstitüler ile polis meslek yüksek okullarındaki yüksek öğretim ile ilgili amaç ve ilkeleri belirleyen bu okulların teşkilatlanmasını görev ve sorumluluklarını eğitim öğretim araştırma yayın öğretim elemanları ve öğrenciler ile ilgili esasları düzenleyen bir kanundur i̇şbu dava için öneminden dolayı belirtelim ki kanunun maddesi polis meslek yüksek okullarının kuruluşu ve öğrenci kaynakları ile öğretim süresini maddesi fakültenin güvenlik bilimleri fakültesinin öğrenci kaynağını öğrencilerin istihkakları ile özlük işlemlerini mecburi hizmet yükümlülüğü ve evlenme yasağını akademiye alınacak öğrencilerin nitelikleri ile giriş esas ve şartlarının yönetmelikle belirleneceğini maddesi ise söz konusu yönetmeliğin bakanlıkça i̇çişleri bakanlığınca çıkarılacağını belirtmektedir biz de hemen belirtelim ki sayılı kanunun ve maddelerin bir bölümü anayasaya açıkça aykırıdır bu bölümün iptali gerekir sayili kanunun anayasaya aykiri hükümleri̇ sayılı kanunun ve maddeleri maddesinin fıkrasının maddesinin ise fıkrasının genel lise erkek teknik öğretim kız teknik öğretim ve ticaret ve turizm öğretimine bağlı okul mezunları arasından bölümü anayasaya açıkça aykırıdır konuyu daha açık ve somut hale getirmek için belirtelim ki sayılı kanunun ve maddeleri aynen şöylediresas sayısı karar sayısı madde polis meslek yüksek okullarına öğrenci seçme ve yerleştirme merkezi tarafından yapılan öğrenci seçme sınavını kazanan ve bakanlıkça ihtiyaç duyulduğu kadar genel lise erkek teknik öğretim kız teknik öğretim ve ticaret ve turizm öğretimine bağlı okul mezunları arasından yapılacak özel yetenek sınavında başarılı olanlar alınır madde fakültenin esas öğrenci kaynağı polis kolejidir i̇htiyaç halinde genel lise erkek teknik öğretim kız teknik öğretim ve ticaret ve turizm öğretimine bağlı okul mezunları arasından yönetmelikle belirtilecek şartları taşıyan öğrenciler de fakülteye alınabilirler hemen ilk bakışta anlaşılacağı gibi her iki maddenin genel lise erkek teknik öğretim kız teknik öğretim ve ticaret ve turizm öğretimine bağlı okul mezunları arasından bölümü anayasanın ve maddelerine aykırıdır dava konusu bölüm anayasanin maddesi̇ne aykiridir sayılı kanunun ve maddelerinin dava konusu olan genel lise erkek teknik öğretim kız teknik öğretim ve ticaret ve turizm öğretimine başlı okul mezunları arasından bölümü anayasanın maddesine üç bakımdan adalet laiklik hukuk devleti ilkeleri bakımından aykırıdır dava konusu ifadeler adalet ilkesine aykırıdır sayılı kanunun maddesine göre bir öğrencinin polis meslek yüksek okullarına girebilmesi için üç şart aranmaktadır bunlar öğrenci seçme ve yerleştirme merkezi tarafından yapılan öğrenci seçme sınavını kazanmak yapılacak özel yetenek sınavında başarılı olmak genel liseden veya erkek teknik öğretim veya kız teknik öğretim okulundan veya ticaret ve turizm öğretimine bağlı bir okuldan mezun olmak bu şarta göre örneğin bir anadolu lisesi mezunu veya bir fen lisesi mezunu ne kadar üstün yetenekli olursa olsunesas sayısı karar sayısı öğrenci seçme ve yerleştirme merkezi tarafından yapılan öğrenci seçme sınavından ne kadar yüksek puan alırsa alsın polis meslek yüksek okullarına giremeyecektir çünkü bir anadolu lisesi veya fen lisesi mezunudur halbuki anadolu liselerine yüzbinlerce öğrenci arasından ancak devletin yaptığı sınavları başarabilen üstün yetenekli öğrenciler girebiliyor anadolu lisesi öğrencilerinden de ancak ve ancak yine devletin yaptığı daha zor bir sınavı kazanabilenler fen lisesine geçebiliyor bugün türkiyede fen liseleriyle anadolu liseleri genel liselerle karşılaştırılmaları dahi caiz olmayacak kadar ciddi eğitim kurumlarıdır ancak ne var ki bu liselerden mezun olan öğrenciler polis meslek yüksek okullarına giremeyeceklerdir bu üstün yetenekli ve yüksek başarırı öğrenciler sayılı kanunun maddesinden dolayı güvenlik bilimleri fakültesine de giremeyeceklerdir çünkü bunlar genel lise erkek teknik kız teknik veya turizm ve ticaret lisesi mezunu değiller çok daha kaliteli eğitim ve öğretim veren fen lisesi anadolu lisesi süper lise veya i̇mam hatip lisesi mezunudurlar emniyet teşkilatını başarılı gençlerin hizmetinden mahrum bırakmak türkiye için bir kötülüktür bir haksızlıktır ayrıca böyle bir düzenleme hem devletin varlık sebebini oluşturan kamu yararı amaç ilkesine hem de hukukun özünü devletin ise temelini teşkil eden adalet ilkesine aykırı düşer zira nispeten başarılı ve yetenekli vatandaşlar için hizmete giriş kapısını açtığı halde çok daha başarılı ve yetenekli vatandaşlar için hiçbir haklı gerekçeye dayanmadan üstelik devletin kurduğu okullarda devletin atadığı öğretmenler tarafından okutulmuş ve devletin yaptığı sınavları başarmış olmalarına rağmen hizmete giriş kapısını kapatan bir devletin adil olduğu söylenemez dava konusu ifadeler laiklik ilkesine aykırıdır hem maddenin hem de maddenin dava konu bölümleri türkiye büyük millet meclisinin genel kurulunda aynı fakat samimiyet ilkesinden uzak önergelerle bugünkü şeklini almıştır söz konusu önergeler görüşülürken bir kısım milletvekilleri tarafından bu düzenleme ile ayırımcılık yapıldığı asıl amacın i̇mam hatip lisesi mezunlarını dışlamak olduğu iddia edilmiş bu iddialar da komisyon ve hükümet sözcüleri tarafından reddedilmemiş zımnen kabul edilmiştir böyle bir kabul ve düzenleme hiç kuşkusuz laiklik ilkesine aykırı düşer çünkü böyle bir ayırım ve dışlamanın tek sebebi olsa olsa i̇mam hatip lisesi mezunlarınınesas sayısı karar sayısı akranlarına göre biraz daha fazla dini bilgiye sahip bulunmaları olabilir bunun dışındaki hiçbir gerekçe gerçekçi olamaz zira gerek polis meslek yüksekokullarına gerekse güvenlik bilimleri fakültesine öğrenci seçme ve yerleştirme merkezi sınavını kazanarak girecek olan öğrencilerin polislik mesleği konusundaki bilgileri birbirinden farklı değildir başka bir deyişle gerek polis meslek yüksekokullarına gerekse güvenlik bilimleri fakültesine girebilmek için hem öğrenci seçme ve yerleştirme merkezince yapılan sınavı kazanmak hem de özel uzmanlarca yapılacak olan özel yetenek sınavında başarılı olmak gerektiğine göre bu noktalarda adaylar arasında gerek polis meslek yüksekokullarına gerekse polis akademisine giriş bakımından bir fark yok demektir farklılık sadece i̇mam hatip lisesi mezunlarının dini konularda diğer adaylara nispetle biraz daha fazla bilgiye sahip olmalarıdır açıktır ki bir kısım vatandaşların sırf dini bilgilerinin fazlalığından dolayı dışlanmaları ayrımcılığa tabi tutulmaları anayasanın maddesine laiklik ilkesine aykırı düşer çünkü anayasanın maddesinin gerekçesinde de vurgulandığı gibi hiçbir zaman dinsizlik anlamına gelmeyen laiklik ise her ferdin istediği inanca mezhebe sahip olabilmesi ibadetini yapabilmesi ve dini inançlarından dolayı diğer vatandaşlardan farklı bir muameleye tabi kılınmaması anlamına gelir anayasa mahkemesinin e sayılı kararında belirtildiği gibi laiklik din düşmanlığı dinsizlik ya da dine karşı oluş değil inanç özgürlüğüne saygıdan kaynaklanan davranış biçimidir amkd c c sayılı kanunun dava konusu bölümü hukuk devleti ilkesine aykırıdır anayasa mahkemesinin birçok kararında örneğin işbu dava ile de çok yakın benzerliği bulunan sayılı basın af kanununun basın yoluyla yahut sözlü veya görüntülü yayın araçlarıyla işlenmiş olup bölümünü iptal eden kararında belirtildiği gibi devletimiz bir hukuk devletidir kanunlarımızın anayasanın açık hükümlerinden önce hukukun bilinen ve bütün uygar memleketlerde kabul edilen prensiplerine uygun olması şarttır any mah k amkd sayı daha açık bir ifadeyle anayasanın maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallariyla kendini bağlı savan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk i̇lkeleri̇ ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir bu bağlamda hukuk devletinde yasa koyucu yalnız yasaların anayasaya değil anayasanın da evrensel hukuk i̇lkeleri̇ne uygunesas sayısı karar sayısı olmasını sağlamakla yükümlüdür anymah k resmi gazete s kısaca adaletli bir düzenin gerçekleşmediği bir ortamda hukuk devletinden söz edilemez any mah kararı kamkd c anayasanın maddesi ile benimsenen hukuk devleti ilkesi bu konuda konulacak kuralların herkesçe kabul edilen hukuk ve adalet ölçüleri içinde olmasını gerektirir k amkd cl dava konusu bölümlerin anayasa mahkemesi kararları ile açıklanan hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturduğu gayet açıktır dava konusu bölüm anayasanin maddesi̇ne aykiridir malumları olduğu üzere anayasanın kanun önünde eşitlik başlığını taşıyan maddesi aynen şöyledir madde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar madde hiçbir duraksamaya meydan vermeyecek kadar açıktır maddenin gerekçesi ise daha da açıktır şöyle ki madde demokrasinin üç vazgeçilmez ilkesinden birini teşkil etmektedir i̇nsanın insan olması dolayısıyla doğuştan bir değeri ve haysiyeti vardır bu onun tabii bir hakkıdır bu hak dolayısıyla herhangi bir niteliğe veya ölçüye dayanılarak insanlar arasında ayırım yapılamaz i̇nsanlar arasında kanunların uygulanması açısından da hiçbir fark gözetilemez i̇nsanlar arasındaki eşitliğin temellerinden birini de böylece kanunlar önünde eşitlik ilkesi sağlar komisyonumuz bu hakka saygı göstermenin devlet organları ve idari makamlar içinde bir görev olduğunu belirtmektedir devletin organları ve idari makamları bütün işlemlerinde insanlar arasında ayırım yapmadan devlet faaliyetlerini yürütmek zorundadırlar gerek anayasanın maddesinden gerekse bu maddenin gerekçesinden açıkça anlaşılacağı üzere hem öğrenci seçme ve yerleştirme merkezi tarafından yapılan sınavı kazanan hem de uzmanlarca yapılan özel yetenek sınavında başarılı olan adayların polis akademisine girişlerinin kanun ile engellenmeleri eşitlik ilkesine aykırıdır çünkü anayasanın maddesinde herkesin hiçbir ayrım yapılmadan kanun önünde eşit olduğu kabul edilmiştir madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere yasalarınesas sayısı karar sayısı uygulanmasında dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle bir ayırım yapılamayacak yasalar herkese eşitlikle uygulanacaktır any mah kararı e amkd s anayasanın maddesinde yer alan eşitlik kavramıyla kanun önünde eşitlik yani hukuki eşitlik kastedilmiştir bu ilkeyle bir tek kişiye veya kimi topluluklara aynı durumda bulunan yurttaşlardan daha çok veya daha geniş hak ve yetkiler tanımak yoluyla kanun karşısında eşitlik ilkesinin çiğnenmesi yasaklanmaktadır any mah kararı e amkd s anayasadaki eşitlik ilkesinin amacının aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmasını sağlamak ve yurttaşlara yasa karşısında dil ırk cinsiyet siyasal düşünce felsefi inanç din ve mezhep ve benzeri sebeplerle ayırımlı davranılmasını önlemek olduğu anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında vurgulanmıştır any mah kararı e amkd s şu hale göre sayılı kanunun hem maddesinde hem de maddesinde yer alan genel lise erkek teknik öğretim kız teknik öğretim ve ticaret ve turizm öğretimine bağlı okul mezunları arasından ifadelerinin anayasanın maddesine aykırı olduğu gayet açıktır zira eşitlik ilkesi ortada haklı bir neden bulunmadıkça hiçbir kişiye aileye zümreye ya da sınıfa ayrıcalık tanınmasına mutlak engeldir kamu hizmetinde eşit davranış eşit yararlanma temel niteliktir haklı bir nedene dayanmayan bu düzenleme anayasanın maddesine aykırıdır any mah kararı k amkd s kısaca anayasanın maddesine açıkça aykırı olan genel lise erkek teknik öğretim kız teknik öğretim ve ticaret ve turizm öğretimine bağlı okul mezunları arasından ifadelerinin iptali gerekir dava konusu bölüm anayasanin maddesi̇ne aykiridir anayasanın maddesine göre her türk kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez maddenin gerekçesi aynen şöyledir kamu hizmetlerine girme vatandaşların en tabii hakkıdır arası siyasi partilerin uygulamada pek titizlik göstermedikleri bir maddedir prensip olarak kamu hizmetlerine girme hakkı anayasasında olduğu gibi aynen muhafaza edilmiştir ancakesas sayısı karar sayısı kamu hizmetine alınacak memur ve kamu görevlileri ile ilgili düzenlemede bu hakkın kötüye kullanılmasını önleyecek hükümler getirilmiştir maddenin hem metninden hem de gerekçesinden açıkça anlaşılacağı gibi sayılı kanunun genel lise erkek teknik öğretim kız teknik öğretim ve ticaret ve turizm öğretimine bağlı okul mezunları arasından bölümü anayasaya aykırıdır dava konusu bölüm anayasanin maddesi̇ne aykiridir bir aday örneğin bir fen lisesi bir süper lise bir anadolu lisesi veya bir i̇mam hatip lisesi mezunu olan bir öğrenci öğrenci seçme ve yerleştirme merkezi tarafından yapılan öğrenci seçme sınavından ne kadar yüksek puan alırsa alsın ne kadar üstün yetenekli olursa olsun polis meslek yüksek okullarına ve güvenlik bilimleri fakültesine giremeyecektir çok başarılı çok liyakatli olmasının hiçbir önemi yoktur önemli olan bir genel lise erkek teknik öğretim kız teknik öğretim ve ticaret ve turizm öğretimine bağlı okul mezunu olup olmamaktır böyle bir düzenlemenin anayasanın maddesine liyakat ilkesine aykırı olduğu ortadadır malumları olduğu üzere anayasanın maddesi ile gerekçesinde de vurgulandığı gibi getirilen önemli bir ilke de kamu hizmeti görevlilerinin alınmalarında yetenek ve liyakat ilkelerine uyulması zorunluğudur iii yürürlüğü durdurma sebepleri̇ malumları olduğu üzere kamu hukukunda yürütmeyi durdurma kararının verilebilmesi için iki şartın birlikte bulunması gerekmektedir bu iki şarttan biri düzenlemenin açıkça hukuka aykırı olması diğeri ise dava konusu düzenlemenin uygulanması halinde ortaya telafisi imkansız veya telafisi güç bir zararın doğacak bulunmasıdır tarih ve sayılı kanun yürürlüğün durdurulması için gerekli olan her iki şartı da taşımaktadır çünkü sayılı kanunun ve maddelerinin genel lise erkek teknik öğretim kız teknik öğretim ve ticaret ve turizm öğretimine bağlı okul mezunları arasından bölümü anayasaya açıkça aykırıdır anayasaya açıkça aykırı olan dava konusu bölümünesas sayısı karar sayısı genel lise erkek teknik öğretim kız teknik öğretim ve ticaret ve turizm öğretimine bağlı okul mezunları arasından ifadesinin uygulanması halinde hem emniyet mensupları için liyakat bakımından hem de türkiye için adalet laiklik ve hukuk devleti ilkeleri bakımından telafisi imkansız bir takım zararların doğacağı çok açık ve kesindir dava konusu bölüm hakkında yürürlüğün durdurulması kararı verildiği zaman hukuk sistemimizde herhangi bir boşluk meydana gelmeyecek sadece anayasaya açıkça aykırı olan bir uygulama durdurulmuş olacaktır şöyle ki sayılı kanunun ve maddelerinin dava konusu olan genel lise erkek teknik öğretim kız teknik öğretim ve ticaret ve turizm öğretimine bağlı okul mezunları arasından bölümü hakkında yürürlüğün durdurulması kararı verildiği zaman dahi genel ve dengi lise mezunlarından nitelikleri kanunun maddesine göre çıkarılacak yönetmelikle belirlenen öğrenci seçme ve yerleştirme merkezi tarafından yapılan öğrenci seçme sınavını kazanan ve yapılacak özel yetenek sınavında başarılı olan adaylar arasından bakanlıkça ihtiyaç duyulduğu kadar öğrenci gerek polis meslek yüksek okullarına gerekse güvenlik bilimleri fakültesine girebilecektir dava konusu bölüm hakkında yürürlüğü durdurma kararı verilmeyip bilahare iptal kararı verilirse bu iptal kararı büyük ölçüde etkisiz kalacaktır sonuç yukarıda arz ve izah edildiği üzere tarih ve sayılı polis yükseköğretim kanununun ve maddelerinin anayasanın ve maddelerine açıkça aykırı olup uygulanması halinde türkiye için telafisi imkansız zararlar doğuracağı kesin bulunan genel lise erkek teknik öğretim kız teknik öğretim ve ticaret ve turizm öğretimine bağlı okul mezunları arasından bölümü hakkında acilen yürürlüğü durdurma ve iptal kararı verilmesini saygılarımla arz ederim
2,188
esas sayısı karar sayısı i̇leri sürülen anayasaya aykırılık gerekçeleri davacı vekilince danıştaya karşı ileri sürülen anayasaya aykırılık nedenleri özet olarak şunlardır üniversiteler ilk önce birer yüksek öğrenim kurumu olup diğer yönleri ile de araştırma kurumlarıdır anayasanın maddesi üniversitelerin ancak devlet eliyle ve kanunla kurulabileceğini öngörmüş olduğuna göre üniversitenin ereklerini güden ve görevlerini yerine getiren kuruluşların başka adlar altında kurulmasını kabul etmek anayasanın maddesiyle konulan devlet eliyle ve yasayla kurulma ilkesinin gerek öğretide gerekse bu maddenin kurucu meclisteki görüşülmesi sırasında belirtilen amacına aykırı düşer oysa sayılı yasa üniversite öğretimi niteliğinde öğretim yapan özel yüksek okulların açılmasını öngörmüştür anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında özel okulların bağlı olduğu esasların devlet okulları ile erişilmek istenilen düzeye uygun olarak yasa ile düzenlenmesi öngörülmüştür bu kural ancak devlet okullarındaki öğretimle sağlanmak istenen düzeyin gerekli kıldığı koşulları gerçekleştiren özel öğretim kurumlarına izin verilebileceğini bildirir oysa sayılı yasa anayasanın buyurduğu bu durumu sağlıyacak titizliği göstermiş değildir bundan başka sözü edilen yasa özel öğretim kurumlarının kazanç amacı güden kuruluşlar olmasında herhangi bir sakınca dahi görmemiştir anayasanın maddesi özel öğretim kurumlarını ancak kamu yararına aykırı düşmedikleri ölçüde serbest bırakmak ve bu kurumlara yalnızca bu sınır içinde izin vermek olanağım tanımış iken gerekçesinde de açıkça bildirildiği üzere sayılı yasa bu kurumların açılmasına özendirme ereğini gütmektedir bu durum anayasanın maddesindeki sosyal adalet ilkesine aykırı engellerin devletçe kaldırılacağı kuralına aykırı bulunmakta ancak daha iyi malî olanaklara sahip kişilere yüksek öğrenim yollarım açmakta ve onlara ayrıcalıklar sağlanmaktadır oysa anayasanın maddesi halkın öğrenim ve eğitim ihtiyaçlarını sağlamak devletin başta gelen ödevlerindendir demekle eğitim ve öğretim işinin kazanç ereği güden kuruşlara bırakılamayacağını belirlemiştir davacı vekilince danıştaya karşı ileri sürülen aykırılık gerekçeleri şu nedenlerle danıştayca ciddî görülmüştür üniversite ve yüksek okul arasında belli ölçülere dayanılarak bir ayırım yapılamamaktadır nitekim bu durum temsilciler meclisindeki görüşmelerde söz alanların her iki kurumu birmiş gibi düşünmüş olmalarıyla da belirmektedir anayasanın maddesinin görüşülmesi sırasında yüksek öğretim deyimi aynı zamanda üniversite öğretimi anlamında kabul edilmiş öneriler buna göre verilmiş tartışmalarda dahi bu iki deyim es anlamda kabul edilmiştir görüşmeler sonunda özel teşebbüsün yüksek okul ve fakülte veya özel üniversite açabilmesi görüşü temsilciler meclisinin çoğunluğunca benimsenmiş değildir anayasanın maddesinde devletin iktisadî ve sosyal bütün engelleri kaldıracağı insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli koşulları hazırlayacağı maddesinde hiçbir kişiye aileye veya topluluğa ayrıcalık tanınmayacağı belirtilmiş maddesinde de herkesin bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme açıklama yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahip bulunduğu eğitim ve öğretimin devletin gözetimiesas sayısı karar sayısı ve denetimi altında serbest olduğu özel okulların bağlı bulunduğu esasların devlet okulları ile erişilmek istenen düzeye uygun olarak yasalarla düzenleneceği çağdaş bilim ve eğitim esaslarına aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamıyacağı kuralı benimsenmiştir yine anayasanın maddesinde halkın öğrenim ve eğitim ihtiyaçlarını sağlamanın devletin başta gelen ödevlerinden olduğu kuralı yer almakta ve bu maddenin gerekçesinde de her alanda eğitimi sağlamanın tıpkı millî savunma adalet ve kolluk isleri gibi devletin yerine getirmesi zorunlu en önemli görevlerinden olduğu yazılı bulunmaktadır bu nedenlerle kişilerin yalnızca ticarî erekle kamu hizmeti alanına girmesi anayasamızca hiçbir biçimde kabul edilmiş değildir bilim özgürlüğünün gereği olarak anayasanın maddesinde özel okullarda söz edilmekle birlikte maddede gerekli sınırlamalar öngörülmüş bir yandan eğitim ve öğretim devletin gözetim ve denetimi altına alınırken öbür yandan bu okulların gerçekleştirecekleri düzey de belirlenmiştir ancak anayasanın üniversitelere ilişkin maddesi maddesindeki kuralın bir istisnasıdır maddede özel okullar açılacağından söz edilmesi hiç bir zaman üniversitelerle aynı doğrultuda ve aynı görevleri yapacak olan özel yüksek okulların anayasaca kabul olunduğu anlamına gelmez belki denebilir ki anayasanın bu maddesinde orta öğretimin üzerinde öğretim veren ve fakat üniversitelerin uğraştıkları alan dışında kalan konularla uğraşan kuruluşlar edilmiştir bunun tersi kabul edilirse anayasanın maddesinin konuluş nedeni artık açıklanamaz anayasa koyucuya göre üniversitelerin görevlerini yerine getirecek kuruluşlar başka adlar altında ya da özel biçimde kurulamayacaktır bu yön anayasanın maddesinde üniversiteler ancak devlet eliyle ve kanunla kurulur biçiminde anlatılmıştır demekki üniversitelerin öğretim alam dışında kalan öğretim özel okullarda yapılabilecek üniversitedeki fakültelerde ve buna bağlı kuruluşlarda yapılan öğretime eş bir öğretim özel okullarda yanılamayacaktır gerçekten üniversite doğrultusunda görev yapan ve öğrencilere üniversitelerin verdikleri diplomaların sağladığı hak ve yetkileri sağlayan diplomalar veren özel yüksek okulların kurulabilmesi anayasanın maddesini anlamsız duruma sokar üniversitelerin kuruluş bakımından gelişmeleri çalışmaları ve araştırmaları yalnızca bilim ve yönetim özerkliğine sahip olmasına bağlıdır oysa vereceği öğretimle üniversiteler doğrultusunda bir görev yapmak isteyen özel yüksek okullar gerek bilim gerekse yönetim bakımlarından millî eğitim bakanlığının denetim ve gözetimi altındadırlar gerçekten özel yüksek okulların yönetmelik ve öğretim programı millî eğitim bakanlığınca onanır diplomaya esas olan derslerin sınavlarım millî eğitim bakanlığı yaptırır özel okul millî eğitim bakanlığına karşı sorumlu bir müdürce yönetilir yönetici ve öğretmenlerin göreve alınmaları millî eğitim bakanlığının iznine bağlıdır özel okulda izlenecek ders kitaplarının ve kullanılacak öğretim araçlarının seçilmesinde bakanlığın izni alınır bu okullardaki eğitim öğretim ve yönetim bakanlığın teftiş ve denetimi altındadır müdüre ve öğretmenlere bakanlık işten el çektirebilir disiplin cezasınıda bakanlık disiplin kurulu verir sayılı özel öğretim kurumlan kanunu madde ve zamana ve olanaklara göre değişebilecek nitelikte bulunan millî eğitim bakanlığı eğitim politikasına kesinlikle bağlı özel yüksek okulların yönetim ve bilim özerkliği içinde kişiliğini ortaya koyan bilim alanında ancak yurt gerçeklerinin ve yan tutmayan bilimsel ölçülerin gereklerine göre sürekli bir gelişme gösteren üniversitelerle aynı doğrultuda görevleri olabileceğini kabul etmek anayasa koyucunun anayasanın maddesindeki kuralları koyarken güttüğü erekle bağdaştırılamaz
852
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin bu konudaki kararı aynen şöyledir türk medeni kanununun öngördüğü tapu sicilini oluşturmayı amaçlayan kadastro kanunu bir tasfiye kanunudur bu kanun ile ülke taşınmaz mallarının sınırları arazi ve harita üzerinde saptanarak hukukî durumları tesbit edilir kadastro tutanaklarının kesinleşmesi ve hakdüşürücü süre başlığını taşıyan sayılı kadastro kanununun maddesinin son fıkrası aynen şöyledir kesinleşmemiş tutanaklar herhangi bir nedenle tapuya tescil edilmişse iddia ve taşınmazın niteliğine bakılmaksızın taşınmazı tescil tarihinden itibaren yıl müddetle malik sıfatıyla zilyedliğinde bulunduranlar ile bunların kanunî halefleri açılmış ve açılacak olan davalarda medenî kanunun tapuya itimat prensibinden yararlanırlar anılan hüküm ile tapu siciline güven kuralı korunmak istenmiştir buna göre bir kimsenin tapu kaydına dayanarak iktisapta bulunması halinde bu iktisabı geçerli sayılmıştır benzer nitelikte bir hüküm de medenî kanunun madde sinde düzenleme görmüştür her iki hükümde tapu siciline güven kuralı koruma altına alınmıştır ancak medenî kanunun maddesi tapu sicilindeki kayda iyi niyetle dayanarak mülkiyet ya da diğer bir aynî hakkı iktisap edenin bu kazancını geçerli saymıştır burada yasa koyucu iyi niyetli maliki korumuştur oysa kadastro kanununun maddesinin son fıkrasında iktisapta bulunanın iyi niyetli veya kötü niyetli olup olmadığı aranmaz bu durum hakkaniyete uygun düşmeyeceği gibi kamu vicdanını da rahatsız eder kaldıki kadastro kanununun temel amacı olan taşınmazın gerçek hak sahibini saptama ilkesi bir yana bırakılarak sadece tapu siciline güven ilkesinin korunmak istendiği açıktır kadastro tutanakları kesinleşmeden gerçek hak sahibinin araştırılması yapılmadan tartışmalı bir konunun bu biçimde sonuçlandırılması hukuk devleti kavramı ile bağdaşmaz kadastro kanununun anılan hükmü yolsuz tescil konusunda da eleştiriye açık bir düzenleme getirdiği söz götürmez yolsuz tescil müessesesi genel olarak medenî kanunun maddesinde yer alır buna göre haklı bir sebep yokken tapu sicilinde malik sıfatı ile kendi adına kayıtlı bir taşınmazı aralıksız ve çekişmesiz sene süre ile iyi niyetle elinde bulunduran kimsenin taşınmaz üzerindeki hakkına karşı itiraz olunamaz anlaşılacağı üzere medenî kanunda yolsuz tescil için bazı koşullar aranmaktadır buna karşılık kadastro kanunundaki anılan hükümde bu müessese adeta koşulsuz hale getirilmiştir kaydetmek gerekir ki tapu sicilindeki kayda kötü niyete dayanarak hak kazanmalarını koruma altına alacak yasal düzenlemeler hukuka uygunluk ilkesine ters düşeresas sayısı karar sayısı bu durumda toplum içinde gerçek hak sahibi olan kimselerin anayasada güvence altına alınan hak arama özgürlüğü yasa önünde eşitlik ilkesi ve adalet anlayışı içinde sosyal hukuk devleti ilkelerinden uzak kalınmış ve kısıtlanmış olacaklarına kuşku yoktur
380
esas sayısı karar sayısı sayılı kanunda değişiklik yapan sayılı kanunun maddesinin ve fıkralarındaki düzenlemelerin anayasal düzenlemelere uygun bir içeriğe sahip olup olmadığının yargısal denetime tabi tutulması gerektiği kanaatine varılmıştır sayılı kanunun maddesi mahkememizde görülmekte olan sayılı dosya üzerinden yürütülen davaya tarihinden itibaren uygulanması gereken maddedir bu madde ile sosyal güvenlik kurumunun davacı şirketin haklı talebini reddeden işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğu resmen ispatlanmıştır buna rağmen anılan madde ile getirilen düzenlemeler hem hükmedilecek vekalet ücreti hem de teşvik indirimlerinden yararlanma koşulları yönünden açıkça anayasaya aykırıdır hukuk devletinde yasaların birbiri ile uyumlu olmaları ve anayasaya aykırı olmamaları gerekmektedir vekalet ücretinin yasal dayanağı avukatlık kanunudur bu ücret avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade eder aynı zamanda bir kamu hizmeti olan avukatın hukuki yardımının karşılığı olarak vekalet ücreti avukatlık kanunu ve avukatlık asgari ücret tarifesinde düzenlenmiştir haksız bir iş veya işlem nedeniyle dava açmak zorunda kalan ya da kendisine karşı haksız bir şekilde dava açılan kişinin katlandığı masrafların söz konusu kişiye iadesinin sağlanması adalet anlayışının hakkaniyetin anayasayla ve uluslararası sözleşmelerle korunan mülkiyet hakkının korunması ve hak arama özgürlüğü ilkelerinin bir gereğidir sayılı genelge yayımlanmadan davalı kuruma başvuranlar ile sayılı kanunun maddesinin yürürlük tarihinden önce karara çıkan dosyalarda dava ikame edenler sayılı kanuna göre ödenmesi gerektiği halde sehven sayılı kanuna göre ödenen prim teşviki alacaklarını tam ve peşin olarak almışlardır anılan madde ile sosyal güvenlik kurumunun haklı başvuruları reddeden işlemlerinin haksız ve hukuka aykırı olduğu ortaya çıkmıştır buna rağmen başvurucuların tarihinden itibaren alacaklarını üç yılda alacak olmaları hukuka ve hakkaniyete aykırıdır yukarıda da bahsettiğimiz üzere eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunla aynı işleme tabi tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanunlar karşısında ayrım yapılmasını önlemektir sayılı kanunun maddesinin fıkrası mahkemelerce bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekalet ücretinin dörtte birine hükmedilir şeklindedir davalının işlemi haksız ve hukuka aykırı olmasına rağmen vekalet ücretinin ¼üne hükmedilecek olması hukukun temel ilkelerine hakkaniyete ve en önemlisi de anayasaya açıkça aykırıdır sayılı kanunun maddesinin fıkrası anayasanın bir değil birden fazla hükmüne birden aykırılık teşkil etmektedir şöyle ki anayasanın maddesi türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir şeklindedir hukuk devletinin birden çok tanımı olmakla beraber en temel tanımı faaliyetlerinde hukuk kurallarına bağlı olan vatandaşlarına hukuk güvenliği sağlayan yönetimde keyfiliğin egemenesas sayısı karar sayısı olmamasını sağlayan ve kendisini hukukla sınırlayan devlet demektir bir hukuk devletinde hukuka uymak sadece vatandaşlar için değil devlet için de zorunludur anayasa mahkemesi de kararlarında hukuk devleti ilkesini bu şekilde tanımlamıştır görüldüğü üzere yasama organı kanun koyarken hukuk devleti ilkesine ve anayasaya uygun davranmak zorundadır oysa ki sayılı kanunun maddesi bu ilkeye aykırı olarak düzenlenmiştir anayasanın maddesi anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır kanunlar anayasaya aykırı olamaz şeklindedir hukuk devletinde yasaların birbiri ile uyumlu olmaları ve anayasaya aykırı olmamaları gerekmektedir vekalet ücretinin yasal dayanağı avukatlık kanunudur bu ücret avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade eder aynı zamanda bir kamu hizmeti olan avukatın hukuki yardımının karşılığı olarak vekalet ücreti avukatlık kanunu ve avukatlık asgari ücret tarifesinde düzenlenmiştir avukatlık kanununun amaç ve kapsam başlığını taşıyan maddesi mahkemelerde tüm hukuki yardımlarda taraflar arasındaki uyuşmazlığı sonlandıran her türlü merci kararlarında ve ayrıca kanun gereği mahkemelerce karşı tarafa yükletilmesi gereken avukatlık ücretinin tayin ve taktirinde tarihli ve sayılı avukatlık kanunu ve bu tarife hükümleri uygulanır taraflar arasında akdi avukatlık ücreti kararlaştırılmamış veya kararlaştırılan akdi avukatlık ücretinin geçersiz sayılması halinde mahkemelerce dava konusu edilen tutar üzerinden bu tarife gereğince hesaplanacak avukatlık ücretinin altında bir ücrete hükmedilemez şeklindedir yine avukatlık kanununun davanın konusuz kalması feragat kabul ve sulhte ücret başlığını taşıyan maddesi anlaşmazlık davanın konusuz kalması feragat kabul sulh veya herhangi bir nedenle ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmedilir şeklindedir anayasa mahkemesi tarihli sayılı kararında avukatların hukuksal bilgi ve tecrübelerinden yararlanma hak arama ve savunmada başvurulacak meşru yol ve vasıtaların başında gelir vekalet ücreti savunma hakkının en önemli parçası olan hukuki danışmanlık görevinin konunun uzmanı hukukçular tarafından yapılmasının doğal bir sonucudur avukatların mesleklerini serbestçe ve herhangi bir kaygı olmadan yapabilmeleri için yaptıkları hizmetin karşılığı olan makul bir ücret almaları gerekir denilmiştir avukatın hukuki yardımının karşılığı olan avukatlık ücretinin tespitinde anayasa mahkemesinin alıntılanan kararında da açıkça belirtildiği gibi avukatın her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları hakemler resmi ve özel kişi kurul ve kurullar nezdinde sağlama amacıyla bilgi ve tecrübesinin yanı sıra harcadığı emek ve mesaisinin de dikkate alınması gerektiği kuşkusuzdur nitekim avrupa konseyi avukatlık mesleğinin i̇crasında özgürlükler hakkında numaralı tavsiye kararının prensibinin fıkrasında avukatlık ücretlerini düzenleyen kanun ve düzenlemeler avukatlara makul düzeyde kazanç sağlayıcı ve kamunun hukuk hizmeti ihtiyacını karşılayıcı nitelikte olmalıdır denilmiş yine ekim de sydneyde toplanan uluslararası avukatlar birliği genel kurulunca kabul edilen yüzyılda avukatlık meslek kurallarına dair durin i̇lkelerine göre verdiği hizmetler karşılığında hakça bir ücret almak avukatın hakkıdır denilmiştiresas sayısı karar sayısı haksız bir iş veya işlem nedeniyle dava açmak zorunda kalan ya da kendisine karşı haksız bir şekilde dava açılan kişinin katlandığı masrafların söz konusu kişiye iadesinin sağlanması adalet anlayışının hakkaniyetin anayasayla ve uluslararası sözleşmelerle korunan mülkiyet hakkının korunması ve hak arama özgürlüğü ilkelerinin bir gereğidir ayrıca bu durum hayatın olağan akışına ve mantık kurallarına uygun bir düzenlemedir vekalet ücretinin miktarı belirlenirken avukatlık asgari ücret tarifesinin çok altında bir rakam belirlenmesi hem anayasaya hem de uluslararası sözleşmelere aykırıdır taraflar bile avukatlık asgari ücret tarifesinin altında ücret kararlaştıramazken çıkarılan bir yasa ile tarifenin çok altında vekalet ücreti belirlenmesi anayasaya ve hukukun temel ilkelerine açıkça aykırıdır sayılı kanunun maddesinin fıkrası ile getirilen düzenleme anayasanın eşitlik ilkesine de aykırıdır eşitlik ilkesi anayasanın maddesinde düzenlenmiş olup eşitlik ilkesi eşit işlem görmeyi ya da ayrım gözetilmemesini isteme hakkını doğurur nihayet eşitlik ilkesi devlet yönetimine hakim olan bir temel ilke olarak da kabul edilebilir çünkü eşitlik ilkesi devlet organları ve idare makamlarına eşit işlem yapmaları konusunda verilmiş bir emir niteliğindedir eşitlik ilkesi yasama organını da bağlamaktadır bu nedenle eşitlik ilkesine aykırı düzenlemeler yapan bir kanun anayasa mahkemesi tarafından eşitlik ilkesine aykırı görülerek iptal edilebilecektir anayasa mahkemesi tarih sayılı kararında ‘‘eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunla aynı işleme tabi tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanunlar karşısında ayrım yapılmasını önlemektir demiştir sayılı kanunun maddesinde yer alan vekalet ücretine ilişkin düzenleme tarihi öncesinde açılıp karara çıkmış davalarla tarihinde halen derdest olan davalardaki vekalet ücretinin farklı olmasına yol açmıştır burada tek fark kanunun yürürlüğe giriş tarihidir diğer tüm anayasaya aykırılıkların yanı sıra kanun tarihi itibariyle eşitlik ilkesine aykırılık meydana getirmiştir bu durum aynı konuda dava ikame edenler arasında eşitsizlik meydana gelmesine sebep olmuştur sayılı kanunun maddesindeki bu düzenleme eşitlik ilkesine aykırı olduğundan düzenlemenin anayasa mahkemesince iptal edilmesi gerekmektedir sayılı kanunun maddesinde görülmekte olan davalarda ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın dava öncesinde yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup ve iade edilir denilmektedir maddenin fıkrası ise bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar mad denin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir ancak üç yıl sonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır şeklindedir sayılı kanunun maddesinin fıkrası anayasanın maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine ve anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine açıkça aykırıdır sayılı kanunun maddesi tarihinde yürürlüğe girmiştir sayılı haksız ve hukuka aykırı sayılı genelge yayımlanmadan davalı kuruma başvuranlar ile sayılı kanunun maddesinin yürürlük tarihinden önce karara çıkanesas sayısı karar sayısı dosyalarda dava ikame edenler sayılı kanuna göre ödenmesi gerektiği halde sehven sayılı kanuna göre ödenen prim teşviki alacaklarım tam ve peşin olarak almışlardır anılan madde ile sosyal güvenlik kurumunun başvurucuların haklı başvurusunu reddeden işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğu ortaya çıkmıştır buna rağmen başvurucuların tarihinden sonra alacaklarını üç yılda alacak olmaları hukuka ve hakkaniyete aykırıdır anayasada düzenlenen eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunla aynı işleme tabi tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanunlar karşısında ayrım yapılmasını önlemektir eşitlik ilkesi anayasanın maddesinde düzenlenmiş olup eşit işlem görmeyi ya da ayrım gözetilmemesini isteme hakkını doğurur sayılı kanunun maddesinin ve fıkralarındaki söz konusu düzenlemelerin hakkın özünü zedeler nitelikte olduğu sonucuna mahkememizce varılmıştır yasa meti̇nleri̇ i̇tiraz konusu yasa kuralı sayılı vergi kanunları ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesi madde sayılı kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir ek madde bu kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı aydönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayıdönemi takip eden altı ay içerisinde kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere yararlanılmamış olan prim teşviki destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki destek ve indirimleri başka bir prim teşviki destek ve indirimi ile değiştirilebilir bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde bu kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren bir ay içinde kuruma başvurulması halinde yararlanılmamış olan prim teşviki destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki destek ve indirimleri başka bir prim teşvik destek ve indirimi ile değiştirilebilir bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir ödeme öncelikle bu kanunun inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir ancak üç yıl sonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veyaesas sayısı karar sayısı taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır görülmekte olan davalarda ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir mahkemelerce bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir ayrıca ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında sosyal güvenlik kurumunca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar maliye bakanlığı hazine müsteşarlığı ve türkiye i̇ş kurumunun görüşleri alınarak kurumca belirlenir dayanılan anayasa kuralları madde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir madde anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır kanunlar anayasaya aykırı olamaz madde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar talep sayılı kanunda değişiklik yapan sayılı kanunun maddesi ile getirilen düzenlemeler hem teşvik indirimlerinden yararlanma koşulları hem hükmedilecek vekalet ücreti yönünden açıkça anayasaya aykırıdır sosyal güvenlik kurumunun işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğu sayılı kanunun maddesi ile netleşmesine rağmen maddenin talepte bulunanlar arasında farklılık yaratması hukukun temel ilkelerine hakkaniyete ve en önemlisi de türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerindeki düzenlemelere aykırı olduğundan sayılı kanunun maddesinin ve fıkralarındaki yasal düzenlemelerin itiraz yolu ile iptali için sayın başkanlığınıza başvurulması gereği doğmuş ve bu yönde karar oluşturulmuştur
2,064
esas sayısı karar sayısı hukuk devletinin genel tanımı bellidir ama hukuk devleti herşeyin yasalarla çerçevelendiği bir yasa devleti değildir doğan özlem kavram ve tarihleri cl i̇nkılap yay i̇stanbul ve yasakoyucunun sınırsız bir takdir hakkı yoktur anayasa mahkemesi çeşitli kararlarında hukuk devletinin ceza hukuku yönünden unsurlarını ve özelliklerini göstermiş tanımlamıştır örneğin hukuk devletinde ceza hukuku kurallarının önleme ve iyileştirme amaçlarına uygun olarak ölçülü orantılı adil olması ve hakkaniyet ölçülerini gözetmesi gerekir anayasa mah sayılı kararı hukuk devletinde ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirine ilişkin kurallar ceza hukukunun ana ilkeleri ile anayasanın konuya ilişkin kuralları başta olmak üzere göre belirlenir kanun koyucu takdir yetkisine sahip olmakla birlikte bu yetkisini kullanırken suç ve ceza arasındaki adil dengenin korunması gibi anayasal ilkeleri dikkate almak zorundadır anayasa mah sayılı kararı hukuk devletinde ceza hukuku alanında olduğu gibi kuralların önleme ve iyileştirme amaçlarına uygun olarak ölçülü adil ve orantılı olması gerekir hangi eylemlerin idari para cezasını hangilerinin adli para cezası ya da hapis cezasını gerektirdiği ve bu cezaların miktarı konusunda yasakoyucunun takdir hakkı bulunmakla beraber bu tercih serbestisi anayasanın genel ve özel kuralları çerçevesinde olacaktır anayasa mah k sayılı kararı anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasakoyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir hukuk devletinde yasakoyucu anayasa ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşulu ile anayasa mah sayılı kararı yüksek mahkemenin kararlarında da gösterildiği gibi yasa koyucu cezalandırmayı içeren yasalarda hem anayasanın hem de ceza hukukunun genel ilkelerini gözetmek zorundadır ceza hukukunun temel ilkelerinden biri cezalarda orantılılık ilkesi bir diğeri ise aynı eylem nedeniyle tek ceza verilmesi ilkeleridir cezada orantılılık ilkesi işlenen suçla cezanın orantılı olması korunan değer ve cezalandırmanın ölçülü olması gerektiğidir diğer ilke ise aynı eylem nedeniyle birden fazla cezalandırılmama non bis in idem ne bis in idem ilkesidir ki failin gerçekleştirdiği tek eylemine tek cezanın verilmesi ihlal ettiği düşünülen kurallardan özel normun önceliği gereği tek bir cezanın verilmesi ilkesidir buradaki özel normun önceliği hem bileşik suç tanımlaması hem de içtima kuralları gibi yardımcı kurallarla değerlendirilmektediresas sayısı karar sayısı herhangi bir faili konutta ya da işyerinde hırsızlık suçunu işlemesi halinde tck maddesi gereği hem ağırlatılmış özel ve nitelikli hırsızlık suçundan tck maddesi gereği hem de konut veya işyeri dokunulmazlığını bozma suçundan tck maddesi gereği cezalandırmak gerekmektedir nitelikli olan konut veya işyerinde hırsızlık suçunun işlenebilmesi için konut veya işyerinin dokunulmazlığının bozulması gerekir bozulmadan bu suçun işlenmesi olanaklı değildir fiil failin bizzat girebileceği gibi kolunu sokmak veya elinde tuttuğu bir aleti içeri sokmak suretiyle işlenebilecektir herhalde konut veya işyeri dokunulmazlığı bozulacaktır dokunulmazlık özel alana hangi şekilde olursa olsun müdahaleyle bozulmaktadır nitelikli hırsızlık suçunu düzenleyen tck maddesi bu özel alanın dokunulmazlığının bozulması nedeniyle temel hırsızlıktan ayrılarak özel düzenlemeyle daha ağır şekilde cezalandırılması öngörülmüştür temel hırsızlık suçunda ceza miktarı bir yıldan üç yıla kadar hapis iken bu nitelikli halde hapis cezası beş yıldan on yıla kadar hapistir bu şekilde nitelikli hırsızlık olan bina dahilindeki hırsızlıktan faile ceza verilmekte tck maddesindeki konut dokunulmazlığının ihlali cümle nedeniyle bir de konut veya işyeri dokunulmazlığını bozma suçundan da altı aydan bir yıla kadar hapis cezası verilmesi gerekmekte tek fiil nedeniyle iki ceza verilmesi gerekmektedir cezada korunan hukuksal yararın oranıyla uyumlu olmayan şekilde mükerrer fazla ve ağır ceza verilmesine neden olmaktadır cezada orantılılık ve ölçülülük ilkesiyle bir eylem nedeniyle birden fazla ceza verilmez ilkesine aykırılık doğmaktadır ayrıca bu düzenleme tck sistematiğini de bozmaktadır zira tck maddesinde bileşik suç tanımlanmıştır buna göre madde biri diğerinin unsurunu veya ağırlaştırıcı nedenini oluşturması dolayısıyla tek fiil sayılan suça bileşik suç denir bu tür suçlarda içtima hükümleri uygulanmaz tck maddesi bir bileşik suçtur ve konut veya işyeri dokunulmazlığını bozma suçuyla bina dahilinde hırsızlık suçu bileşiktir konut veya işyeri dokunulmazlığını bozma eylemi bina dahilinde hırsızlık suçunun unsurudur yasakoyucunun tck maddesine eklediği konut dokunulmazlığının ihlali cümlesi bileşik suç tanımını bozmakta hem ceza hukukunun cezada orantılılık ilkesine hem de aynı eylem nedeniyle birden fazla ceza verilmez ilkesine non bis in idem aykırılık teşkil etmekte dolayısıyla anayasanın maddesinde tanımlanmış hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturmaktadır sonuç ve i̇stem yukarıda sayılan nedenlerle sayılı tck maddesindeki konut dokunulmazlığının ihlali cümlesinin anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturduğu iptali gerektiği inancıyla yüksek mahkemenin takdirlerine sunulur
719
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmü yer almış olup maddesinde ise herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmüne yer verilmiştir tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı polis vazife ve selahiyet kanununun tarihli ve sayılı kanunun maddesi ile yeniden düzenlenen maddesinde umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinden faaliyetten geçici olarak men edildiği halde süresinden önce açılan açık ve kapalı bulunacağı saatlere uymayan bu kanunun nci maddesinde belirtilen yasaklara uymadığı tespit edilen mevzuat hükümlerine aykırı olarak işletilen i̇ş yerlerinin işletmecilerine beşyüzmilyon türk lirası ile birmilyar türk lirası arasında idarî para cezası verilir bu maddede öngörülen idarî para cezaları belediye sınırları içinde belediye encümeni belediye sınırları dışında il daimi encümeni tarafından verilir verilen idarî para cezalarına dair kararlar ilgililere sayılı tebligat kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir i̇tiraz idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz i̇tiraz üzerine verilen karar kesindir i̇tiraz zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır i̇darî para cezaları sayılı anime alacaklarının tahsil usulü hakkında kanun hükümlerine göre tahsil olunur bu maddede belirtilen aynı fiillerin bir yıl içinde tekrarı halinde en son uygulanan para cezası bir kat artırılarak uygulanır kuralı yer almıştır hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün eylem ve işlemleri ile eşitlik ve hakkaniyeti gözeten devlettir bu bağlamda yasa koyucunun yasal düzenlemeler yaparken takdiri sınırsız ve keyfi olmayıp hukuk devleti ilkeleriyle sınırlıdır bunun yanında hukuk devleti kavramı kuralların ve müeyyidelerinin net olarak önceden belli olduğu dolayısıyla uyulmayan kararların müeyyidelerinin ne olduğunu insanların önceden bilmesini de ifade ederesas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi kararlarında belirtildiği üzere anayasanın maddesine göre yasaların uygulanmasında ayrım gözetilmeyecek ve eşitsizliğe yol açılmayacaktır maddede düzenlenen eşitlik ilkesiyle birbirinin aynı durumda olanlara aynı kuralların uygulanması ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılması engellenmektedir yine anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında eşitlik ilkesi aynı durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde yasalarda ve yükümlülüklerde yetkilerde ve sorumluluklarda fırsatlarda hizmetlerde eşitliğin sağlanmasını gerektiren eşit davranma ve ayrım yapmama ilkesi olarak yorumlanmıştır bu bağlamda sayılı yasanın maddesi değerlendirilecek olursa i̇lk anda kanunda belirtilen yasaklara uymadığı ve mevzuat hükümlerine aykırı olarak işletildiği tespit edilen iş yerlerinin işletmecilerinin karşılaşacağı cezaların belli olduğu izlenimi uyanmaktadır nitekim yasa maddesinde para cezası ilk uygulamada miktar olarak da bellidir ancak yasa koyucu maddede belirtilen aynı fiillerin bir yıl içinde tekrarı halinde en son uygulanan para cezasının bir kat artırılarak uygulanacağını belirtirken öngörülen cezanın ve yaptırımın üst sınırını belirtmemiştir bu durum ilgililerde müeyyidesinin türü ve oranı idarenin keyfine kalmış bir yasa intibaı uyandırmaktadır bu olumsuz sonucun sebebi ve kaynağı ise yasanın aynı fiillin bir yıl içinde tekrarı halinde öngörülen cezanın ve yaptırımın üst sınırının belirtilmemesidir bu husus kuralların ve müeyyidelerin önceden belli olup buna devletin de uymak zorunda olduğu hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır bu açıklamalar ışığında söz konusu yasa maddesinin doğrudan eşitsizlik yaratan bir düzenlemesi görülmemektedir ancak yasanın uygulaması esnasında yine yasanın kendinden kaynaklanan sebeplerle eşitsizliğe ayrımcılığa hatta kayırmacılığa yol açan sonuçlar doğmaktadır anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey yasadan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlar hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar yasa kuralı ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmelidir öngörülebilirlik şartı olarak nitelendirilen bu ilkeye göre yasanın uygulanmasında takdirin kapsamı ve uygulama yöntemi bireyleri keyfi ve öngöremeyecekleri müdahalelerden koruyacak düzeyde açıklıkla yazılmalıdır belirlilik kişilerin hukuk güvenliğini korumakla birlikte idarede istikrarı da sağlaresas sayısı karar sayısı değişen sosyal siyasal ve ekonomik koşullar kimi durumlarda devlet idarelerine bir takım hakların tanınması gereğini ortaya çıkarmıştır gelişen büyüyen çeşitlenen ve çoğalan toplumsal gereksinimleri yerinde zamanında ve etkin bir biçimde karşılayabilmek için çağdaş yönetimlerde idareye değişik alanlarda yaptırım uygulama yetkileri tanınmaktadır bu tür idari işlemlere karşı yargı yolu açık olmakla birlikte bu güvencenin uygulama aşamasından sonra ve ancak itiraz yoluyla ortaya çıkacağı göz önünde bulundurulduğunda yasa kurallarının yürürlükte olduğu sürece keyfiliği ortadan kaldırmaya yeterli olduğu söylenemez hukuk kuralları yargının yorumuna ihtiyaç göstermeyecek ve uygulayıcılar tarafından anlaşılabilecek şekilde açık ve belirgin olmak uygulayıcılara güvence vermek zorundadır bu durumda sayılı polis vazife ve selahiyet kanunun maddesinin son fıkrasında yer alan bu maddede belirtilen aynı fiillerin bir yıl içinde tekrarı halinde en son uygulanan para cezası bir kat artırılarak uygulanır hükmü belirlilik ve öngörülebilirlik niteliği taşımaması nedeniyle anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturmaktadır açıklanan nedenlerle mahkememizce bakılmakta olan davada uygulanması gereken sayılı polis vazife ve selahiyet kanunun maddesinin son fıkrasında yer alan bu maddede belirtilen aynı fiillerin bir yıl içinde tekrarı halinde en son uygulanan para cezası bir kat artırılarak uygulanır hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna varıldığından anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddeleri uyarınca itiraz yoluyla iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi
952
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarih ve sayılı nükleer güç santrallerinin kurulması ve i̇şletilmesi ile enerji satışına i̇lişkin kanunun üncü maddesinin ve numaralı fıkralarının anayasaya aykırılığı sayılı kanunun üncü maddesinin iptali istenen numaralı fıkrasında nükleer santral kurup işletecek şirketlerin karşılaması gereken ölçütlerin kanunun yürürlük tarihinden itibaren bir ay içinde taek tarafından yayınlanacağı hükme bağlanmıştır taek tarafından belirlenip yayınlanacak teknolojik ölçütlere ilişkin olarak yasada temel ilkeler belirlenmemiş olduğu için söz konusu fıkrada yürütmeye bırakılmış olan düzenleme yetkisi aslî bir düzenleme yetkisidir aynı şekilde anılan maddenin iptali istenen numaralı fıkrasında da temel ilke ve esaslar belirlenmeden nükleer güç santralleri için yarışmaya katılacaklarda aranacak şartların şirketin seçiminin yer tahsisinin lisans bedelinin altyapıya yönelik teşviklerin seçim sürecinin yakıt temininin üretim kapasitesinin alınacak enerjinin miktarının süresi ve enerji birim fiyatını oluşturma usul ve esaslarının bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra iki ay içerisinde bakanlık tarafından hazırlanacak ve bakanlar kurulunun onayı ile yürürlüğe girecek bir yönetmelikle belirlenmesi öngörülmüştür bu nedenle belirtilen hususlarda yönetmeliği bırakılan bu yetki de aslî düzenleme yetkisidir yürütmenin anayasada belirtilen ayrık durumlar dışında düzenleme yetkisi aslî değil ikincildir yani yasayla çizilmiş bir alandadır önce yasama bir alanı temel ilkeleriyle belirler düzenler ondan sonra da yürütme bu çerçevesi çizilmiş alanda düzenleyici birtakım işlemler yapabilir anayasanın nci maddesine göre yasama yetkisi türkiye büyük millet meclisinindir ve bu yetki devredilemez yasa koyucu belli konularda gerekli kuralları koyacak çerçeveyi çizecek eğer uygun ve zorunlu görürse onların uygulanması yolunda sınırları belirlenmiş alanlar bırakacak idare ancak alanlar içinde takdir yetkisine dayanmak suretiyle yasalara aykırı olmamak üzere bir takım kurallar koyarak yasanın uygulanmasını sağlayacaktır anayasa mahkemesinin günlü sayılı kararı i̇ptali istenen kurallar yürütmeye aslî düzenleme yapmak imkânı tanıdığı için anayasanın inci maddesine yasamaya ait olan aslî düzenleme yetkisini yürütmeye devrettiği için anayasanın nci maddesine böyle bir yetki anayasaya dayanmadığı için anayasanın ncı maddesine aykırı olan bir düzenlemedir yine bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararı amkd sa shf esas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı nükleer güç santrallerinin kurulması ve i̇şletilmesi ile enerji satışına i̇lişkin kanunun üncü maddesinin ve numaralı fıkraları anayasanın nci ncı nci inci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı nükleer güç santrallerinin kurulması ve i̇şletilmesi ile enerji satışına i̇lişkin kanunun nci maddesinin numaralı fıkrasının son cümlesindeki i̇çhden oluşmuş kaynakların yüzde yirmibeşine kadar ve hazine tarafından bunun da yetmemesi halinde ibarelerinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun nci maddesinin iptali istenen ibareleri de içeren numaralı fıkrasında sözleşme sürelerinin sonunda nükleer güç santralının sökülmesinin zorunlu olduğu söküm işinden ve taşınmazın çevre kuralları kapsamında kabul edilebilir hâle getirilerek hazineye iadesinden nükleer enerji üretmek amacıyla lisans almış nükleer güç santrallerinin sorumlu bulunduğu ve söküm maliyetinin inci maddenin ikinci fıkrası kapsamında oluşturulan i̇çh i̇şletmeden çıkarma hesapları kaynaklarının yetersiz kalması durumunda i̇çhden oluşmuş kaynakların yüzde yirmibeşine kadar maliyetlerin hazine tarafından bunun da yetmemesi halinde şirket tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır bu hükümden de anlaşılacağı üzere nükleer santrallerin işletme sürelerinin sonunda sökülmesinin ve taşınmazın çevre kuralları kapsamında kabul edilebilir duruma getirilmesi işlemleri için fon kaynaklarının yetersiz kalması durumunda fonda oluşmuş kaynakların ine kadar maliyetler hazine tarafından karşılanacaktır nükleer santrallerin işletme sürelerinin sonunda sökülmesinin ve taşınmazın çevre kuralları kapsamında kabul edilebilir duruma getirilmesinin maliyetinin santralın kurulması maliyeti kadar ve hatta kurulması maliyetinden daha fazla maliyet gerektirdiği dünyadaki bugüne kadar yapıla gelen uygulamaların ortaya koyduğu bir gerçektir diğer taraftan böyle bir maliyet santralin kwsaat enerji üretim maliyeti içinde yer alır kurucuişletici organizasyonu bunu hangi oranda maliyete aksettirdi ise oranda bu iş için katkı payı ödemek zorundadır santralın söküm maliyetine hazinenin katkı zorunluluğu getirilmesi ve şirketin bu amaçla oluşturulacak fona aktaracağı paranın elektrik fiyatlarına yansıtılması pahalı nükleer enerji maliyetinin halkın sırtına yüklenmesi anlamına geldiği bu nedenle de iptali istenen düzenlemenin kamu yararı amacına dayanmadığı kuşkusuzdur nitekim cumhurbaşkanı sayın sezerin sayılı nükleer güç santrallerinin kurulması ve i̇şletilmesi ile enerji satışına i̇lişkin kanun un inci ncı ve nci maddelerini tbmm tarafından bir kez daha görüşülmesi için tarihli geri gönderme yazısında aynen nükleer santrallerin işletme sürelerinin sonunda sökülmesinin kurulması kadar ve belki de daha fazla maliyet gerektirdiği dünya uygulamalarından bilinen bir gerçektir nitekim incelenen yasayla bu durum gözetilerek nükleer santralın işletme süresinin sonunda sökülmesi için gereken maliyetin şirket üzerinde bırakılmadığı bunun yerine söküm işinin bu amaçla oluşturulan fonlardan karşılanması esasının benimsendiği hatta fonesas sayısı karar sayısı kaynaklarının bu işlemler için yetersiz kalması durumunda maliyetin hazine tarafından karşılanacağının belirtildiği görülmektedir böylece düzenlemenin hazineye büyük bir malî yük getireceği anlaşılmaktadır oysa incelenen yasa genel olarak serbestleştirilmiş enerji piyasası sistemi içinde kamu kaynakları kullanılmadan özel sektör üretim şirketlerinin nükleer güç santralı kurup elektrik enerjisi üretmesini özendirici kurallar içermektedir buna karşılık nükleer güç santrallerinin sökülmesi için fon kaynaklarının yetersiz kalması durumunda bu işin maliyetinin hazine tarafından karşılanması ise teşvik olarak öngörülmüş olsa da yasada bir çelişki olarak görülmektedir dedikten sonra nükleer santrallerin işletme sürelerinin sonunda sökülmesinin santralın kurulması kadar ve belki de daha fazla maliyet gerektirdiği gerçeğinin altını çizen sezer söküm maliyetinin sonuçta hazinece üstlenilebileceği gözetildiğinde santral kurarak elektrik enerjisi satacak şirketin bu hesaba katkısının işletme süresi sonunda santralın sökülmesi maliyetini karşılamaya yetecek tutarda olmasını sağlayacak ölçütlere yasada yer verilmesinin kamu yararı gereği olduğu açıktır diyerek iptali istenen düzenlemenin kamu yararı amacına yönelik olmadığını da vurgulamıştır bu bağlamda elektrik mühendisleri odası dönem yönetim kurulunun tarihli bildirisinde de aynen şöyle denilmiştir kurulumu kadar pahalı olan atık ve söküm maliyetlerinin kamuya yıkılmasına yönelik cumhurbaşkanının itirazı yine dikkate alınmamış atık ve söküme ilişkin kurulacak fonun kaynaklarının yüzde ine kadar varan bir düzeyde hazine tarafından maliyetin karşılanması öngörülmüştür bu durum da ülkede nükleer santral kurup ürettiği elektriği satarak kar edenler yerine halka faturanın kesilmesi nedeniyle kamu yararına aykırılık oluşturmaktadır bir hukuk devletinde devlet erki kullanılarak yapılan tüm kamu işlemlerinin nihaî amacının kamu yararı olması gerekir bu gereklilik kamu yararını yasama organının takdir yetkisi için de bir sınır konumuna getirir nitekim anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararında anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyeti bir hukuk devletidir denilmektedir yasaların kamu yararına dayanması gereği kuşkusuz hukuk devletinin önde gelen koşullarından birisini oluşturmaktadır bu konuda anayasa mahkemesinin yerleşmiş anlayışını yansıtan kararlarında belirtildiği gibi anayasanın nci maddesinde tanımlandığı üzere devletimiz bir hukuk devletidir hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi vardır bu ilkenin anlamı kamu yararı düşüncesi olmaksızın başka deyimle yalnızca özel çıkarlar veya yalnızca belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasa kuralının konulamayacağıdır buna göre çıkarılması için kamu yararı bulunmayan bir yasa kuralı anayasanın nci maddesine aykırı nitelikte olur ve dava açıldığında iptali gerekir çıkarıldığı zaman kamu yararına dayanan kuralın koşulların değişmesi sonucunda kamu yararını karşılayamaz duruma geldiğinde dahi iptali gerekiresas sayısı karar sayısı buna göre yasaların amaç öğesindeki sakatlık başlı başına bir aykırılık nedeni oluşturabilecektir anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanak demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmektedir «yasaların kamu yararına dayanması» gereği kuşkusuz hukuk devletinin önde gelen unsurlarından birisini oluşturmaktadır anayasa mahkemesinin günlü sayılı kararında hukuk devleti i̇lkesinin öğeleri arasında «yasaların kamu yararına dayanması» ilkesinin de var olduğu açıklanmıştır bu karara göre anayasanın nci maddesinde tanımlandığı üzere devletimiz bir hukuk devletidir hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi vardır bu ilkenin anlamı kamu yararı düşüncesi alınmaksızın başka bir deyimle yalnızca belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasa kuralının konulamayacağıdır buna göre kamu yararını içermeyen bir yasa kuralı anayasanın nci maddesine aykırı olur ve dava açıldığında iptali gerekir denilmiştir kanunkoyucu takdirine bırakılmış konularda düzenleme yetkisini kullanırken kuşkusuz anayasa kuralları ile kamu yararının ve kamu düzeninin gereklerine ve hukukun genel ilkelerine de bağlı kalmak durumundadır bkz e sayılı anayasa mahkemesi kararları bu anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesinin gereğidir bu bağlamda yasaların anayasaya uygun olmaları zorunluluğunu kabul eden hukuk devletinde anayasanın herhangi bir kuralına aykırı olan yasa kuralları doğal olarak anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine ve kanunların anayasaya aykırı olamayacağını hükme bağlayan anayasanın inci maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine de aykırılık oluştururlar yukarıda açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı nükleer güç santrallerinin kurulması ve i̇şletilmesi ile enerji satışına i̇lişkin kanunun nci maddesinin numaralı fıkrasının son cümlesindeki i̇çhden oluşmuş kaynakların yüzde yirmibeşine kadar ve hazine tarafından bunun da yetmemesi halinde ibareleri anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine inci maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine aykırı olup iptali gerekir tarih ve sayılı nükleer güç santrallerinin kurulması ve i̇şletilmesi ile enerji satışına i̇lişkin kanunun geçici madde in ikinci cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun geçici madde in iptali istenen ikinci cümlesinde taek görevlerini yerine getirirken özel bilgi ve ihtisas gerektiren işlerde kadro aranmaksızın uygun nitelikli yerli ve yabancı uyruklu sözleşmeli personel çalıştırabilir denilmiştir bu hükme göre personel istihdamında aranacak özel bilgi ve ihtisasın ne olduğu hangi alanda aranacağı hususlarında hiçbir belirleme yapılmamıştır nükleer enerji konusunda çalışacak personelin bu alanda çok iyi yetiştirilmiş nükleer güvenlik kültürünü kalite kültürünü özümlemiş olmaları ve bu konularda şartlandırılmışesas sayısı karar sayısı olmaları gerektiği bilimsel bir gerçektir bunun için de uzun süreli sistematik ve programatik eğitimlere ihtiyaç bulunduğu açıktır yasada bu eğitimlerin ne olduğu ve nasıl verileceği iptali istenen kuraldaki anlatımıyla özel bilgi ve ihtisasın ne olduğu açıklanmadan bu tür bilgi ve ihtisasa sahip personelin sadece uygun nitelikli olarak tanımlanmasının açık bir belirsizlik örneği olduğu kuşkusuzdur anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devletinin en önemli öğelerinden olan belirlilik ilkesine de aykırı düşer anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararında hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir devlette hukuk güvenliğinin sağlanması hukuk devleti ilkesinin yerine getirilmesi zorunlu koşullardandır statü hukukuna ilişkin düzenlemelerde istikrar belirlilik ve öngörülebilirlik göz önünde bulundurularak hukuki güvenlik sağlanır bireyin insan olarak varlığının korunmasını amaçlayan hukuk devletinde vatandaşların hukuk güvenliğinin sağlanması zorunludur devlet açık ve belirgin hukuk kurallarını yürürlüğe koyarak bunları uyguladığı zaman hukuk güvenliği sağlanır denilmiştir özel bilgi ve ihtisasın ne olduğunu yasada açıklanmayan bu tür bilgi ve ihtisasa sahip personeli sadece uygun nitelikli olarak tanımlayan geçici madde in ikinci cümlesi belirlilik ilkesine aykırı düştüğünden anayasanın nci maddesi ile bağdaşmamaktadır yine bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı nükleer güç santrallerinin kurulması ve işletilmesi ile enerji satışına i̇lişkin kanunun geçici madde anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptali istenen ibare ve kuralların tümü anayasanın nci ve inci maddelerine açıkça aykırı olduğu ve hukuk devletinin vazgeçilmez öğeleri içinde yer alan yasaların kamu yararına dayanması ilkesiyle bağdaşmadığı için uygulanmaları halinde sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız zararlar doğabilecektir i̇lk ticarî ya da askerî amaçlı nükleer faaliyetlerden bu yana birçok kaza meydana gelmiştir bu kazalar gerek nicelik gerekse nitelik bakımından diğer endüstri kollarının taşıdığı riske göre nükleer endüstrinin taşıdığı riskin büyüklüğünü göstermektedir böyle önemli riskin söz konusu olduğu bir endüstri dalında yasada ilke ve esasları belirlenip çerçevesi çizilmeden iptali istenen ibare ve kurallar ile idareye aslî düzenleme yetkisi verilmesinden sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız zararlar doğabileceği çok açıktır diğer taraftan anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukukesas sayısı karar sayısı devletinde sübjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır arz ve izah olunan nedenlerle iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması gerekmektedir sonuç ve i̇stem günlü sayılı nükleer güç santrallarının kurulması ve i̇şletilmesi ile enerji satışına i̇lişkin kanunun maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan maddesinin ikinci fıkrasının son tümcesindeki i̇çhden oluşmuş kaynakların yüzde yirmibeşine kadar ve hazine tarafından bunun da yetmemesi halinde ibarelerinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan geçici madde in ikinci cümlesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptallerine ve sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların doğmasının önlenmesi için iptal davası sonuçlanıncaya kadar bunların yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin talebimizi saygı ile arz ederiz
1,967
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir ascknun nci maddesi aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir üstünün astının veya arkadaşının bir şeyini çalanlar madde bir üstünün arkadaşının veya astının bir şeyini çalan asker kişiler altı aydan beş seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar tcknunda hırsızlık suçunu düzenleyen inci maddenin cezası ise bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır görüldüğü gibi ascknundaki hapis cezasının alt sınırı daha az olmasına rağmen üst sınırı ise tcknundaki hırsızlık suçunun cezasından daha fazladır tcknun inci maddesi ise aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir malın değerinin az olması madde değişik md hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak ceza vermekten de vazgeçilebilir ayrıca hırsızlık suçununda yer aldığı tcknun ikinci kısım onuncu bölümünün son kısmında etkin pişmanlık düzenlenmiştir etkin pişmanlık madde değişik md hırsızlık mala zarar verme güveni kötüye kullanma dolandırıcılık hileli iflas taksirli iflas ve karşılıklı yararlanma suçları tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce faalin azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi halinde verilecek cezanın üçte ikisine kadar indirilir etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir yağma suçundan dolayı etkin pişmanlık gösteren kişiye verilecek cezanın birinci fıkraya giren hallerde yarısına ikinci fıkraya giren hallerde üçte birine kadarı indirilir kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için ayrıca mağdurun rızası alınır görüldüğü gibi tcknun gereğince yargılanan bir kişinin çaldığı malın değeriyle ilgili olarak indirim yapılması mümkün olduğu gibi ceza vermekten vazgeçilebilmesi de mümkündür ayrıca sanığın pişman olup zararı ödemesi halinde indirim yapılacağı da hükümesas sayısı karar sayısı altına alınmıştır asckna göre yargılanan kişinin çalmış olduğu malın değerinin az veya çok oluşu ve sanığın pişman olup olmaması ancak hakimin takdirini etkileyecek sübjektif bir husustur tcknundaki gibi objektif kriterler bulunmamaktadır sayılı tcknu ile daha önce mevzuatta olmayan etkin pişmanlık uzlaşma ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi uygulamalar getirilmiştir yasa koyucu ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde yetkisini kullanırken kuşkusuz anayasaya ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla hangi eylemlerin suç sayılacağı bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsü cezayı ağırlaştırıcı veya hafifleştirici tutum ve davranışların neler olacağı hangi cezaların para cezasına çevrilebileceği veya tecil edilebileceği gibi konularda takdir yetkisine sahiptir ancak anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu uygulamakla yükümlü devlet anlayışını yansıttığından suçla ceza arasında akla uygun kabul edilebilir amaçla uyumlu bir orantının sağlanması hukuk devleti olmanın gereğidiranayasa mahkemesinin gün ve esas sayılı kararı sayılı tcknun üncü maddesinde adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi madde suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur ceza kanununun uygulamasında kişiler arasında ırk dil din mezhep milliyet renk cinsiyet siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri felsefi inanç milli veya sosyal köken doğum ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınamaz mülga olan sayılı tcknun ve üncü maddelerinde de benzer indirimler bulunmaktadır türkiye cumhuriyeti devletinin ceza siyasetinde hırsızlık suçlarında indirim maddeleri daima bulunmuştur ancak yukarıda belirtildiği üzere ascknundaki hırsızlık suçunda objektif hiçbir indirim imkanı bulunmamaktadır ascknun nci maddesindeki suçun cezası paraya çevrilebildiği halde ascknun nci maddesine göre ertelenememektedir askerlik hizmeti için ay arkadaşlarıyla neredeyse saat beraber yaşayan kişilerin bir arkadaşının sigarasından bir tek sigara dahi alması durumunda alacağı ceza en lehe değerlendirildiği takdirde üç bin tl adli para cezası veya ay hapis cezasıdır bu cezanın da oldukça yüksek olduğu son derece açıktır türkiye cumhuriyeti anayasasının ve uncu maddeleri aşağıdaki şekilde düzenlenmiştiresas sayısı karar sayısı madde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir madde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar anayasanın ve uncu maddelerinden anlaşıldığı üzere türkiye cumhuriyeti bir hukuk devleti olup kanun önünde herkes eşittir tüm bu sebepler dikkate alınarak sayılı ascknun nci maddesinin türkiye cumhuriyeti anayasasına aykırı olduğu değerlendirilmiş ve bu maddenin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir
762
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesi uyarınca inceleme sayılı yasa uyarınca sigortalı sayılanlar başlıklı maddesi bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar i̇şveren ve işveren vekilinin tarifi başlıklı maddesi bu kanunun uygulanmasında maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler işverendir görüldüğü üzere sayılı yasanın düzenlenmesinde işçisigortalı ile işveren arasında kamu özel sektör ayırımı yapılmamıştır kamu kurumu nitelindeki işyerlerinde işçi çalıştıran kamu kuruluşları da sayılı ssk anlamında birer işverendir gerek kamu ve gerekse özel sektör çalıştırdığı işçiler için yasada öngörülen şekilde kendisine düşen prim ödeme yükümlülüğü içinde olup kamu kesimi farklı özel kesim farklı prim ödeme sistemine tabi tutulmamıştır keza emekli olan sigortalılara yapılan emekli aylığı ödemelerinde kamu sektöründen emekli olanlarla özel sektörden emekli olanlara farklı emekli maaşı ödenmesini öngören böylece emekliler arasında ayrım yaratacak bir düzenleme de mevcut değildir bu noktaya kadar gerek emekli sigortalılara yapılan maaş ödemelerinde ve gerekse kurumun kamuözel sektörden yaptığı prim tahsilatlarında uygulama farklılığı yasal olarak mevcut değildir kamuözel sektör ayırımı sadece ssk tarafından ödenen sosyal yardım zammının sadece kamu kesi̇mi̇ i̇şverenleri̇nden geri̇ alinmasini düzenleyen ve i̇ptali̇ i̇stenen ek maddesi̇nde mevcuttur yukarıda da açıklandığı üzere anayasamızın maddesinde belirlenen hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz kuralı özel sektör işverenlerinden anılan sosyal yardım zammının geri alınmayacağı anlamını taşıyan ek m düzenlemesi ile özel sektör işverenlerine açıkça bir imtiyaz tanımak suretiyle ihlal edilmiş olmaktadır sosyal sigortalar kurumunun sayılı yasanın maddesinde tarifi yapılan sigortalı kapsamına hiç kuşkusuz kamu ve özel sektörde hizmet akdiyle bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılan tüm çalışanlar dahildir bu konu tartışma dışıdır dava konusu olayda doğrudan uygulanacak olan sayılı yasanın ek maddesinde kurumca emekli olan sigortalılara yapılan sosyal yardım zammıyla ilgili sigortalıya yapılan ödemelerin rücuan kamu sektörü diye adlandırabileceğimiz işverenlerden tahsili öngörülmüş iken özel sektör olarak tanımlanabilecek diğer işverenlerden aynı şekilde bir rücuan tahsil edilebilme keyfiyetinin ilgili maddede ya da başka bir yasada veya khk de düzenlenmemiş olması anılan her iki sektör arasında kamu sektörü aleyhine farklılık yaratıldığı her türlü izahtan varestedir burada yasa koyucunun sosyal sigortalar kurumunun içinde bulunduğu mali krizin hafifletilmesi maksadıyla kaynak yaratma çabası içinde bulunarak ek maddesini vazettiğiesas sayısı karar sayısı ve bu kaynağın da kamu sektörü işverenlerinden sosyal yardım zammının rücuan tahsil edilmesi buna karşılık özel sektör işverenlerinin bu madde kapsamı dışında tutulması şeklinde yasal düzenlemeyi yaptığı ve yasama yetkisini bu takdirle kullandığı anlaşılmaktadır bu durum mahkememizce anayasanın maddesine aykırılık taşıdığı iddiasıyla yüce mahkeme önüne itiraz başvurusuyla getirilmiştir gerçekten de sayılı yasanın başka hiçbir maddesinde işverenler arasında kamu özel sektör işverenliği veya başka bir ad altında ayırımlar yapılmamış işverenliklerin hukukunda teklik esası benimsenmiş sigortalı ve işveren tarifinde kişi zümre grup ayırımı yapılmamıştır bu yeknesaklığı sosyal sigortalar mevzuatını oluşturan diğer temel yasalarda da görebilmek mümkündür bütün bu yasal düzenlemeler kapsamında kategorik olarak sigortalı kabul edilenler ile işverenlik tanımı içerisinde kabul edilenler arasında bir fark söz konusu edilmemiştir böylesi bir fark sadece sayılı yasanın ek maddesi kapsamında kamu sektörü işverenliği aleyhine kabul edilerek yasal düzenlemeye tabi tutulmuştur bu fark aynı kategori içerisinde olduğu sayılı yasa ve diğer sosyal sigorta mevzuatı kapsamında açık seçik belli olan kamu ve özel sektör işverenlikleri arasında kanun önünde ayırımcılık yapılarak farklı yasal düzenlemeye tabi kılmak ve sayılı yasanın ek maddesinde belirtilen sigortalıya yapılan sosyal yardım zammı ödemelerinin sadece bu maddede yazılı ve kamu sektörü işverenliklerinden rücuan tahsili keyfiyetinin özel sektör işverenlikleri lehine imtiyaz teşkil edecek bir durum yarattığı anayasanın maddesinin fıkrasında ifadesini bulan kanun önünde eşitlik ilkesi ile hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz şeklindeki fıkrasına ve devlet organları ve i̇dare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadır şeklinde ifade edilen fıkrasına açık bir aykırılık teşkil etmektedir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı yasanın ek maddesinin tc anayasasının maddesine aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesi arz olunur
625
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir davacı vekili av tarafından üst üste iki dönem i̇lçe ziraat odası yönetim kuruluna başkanlık yapması nedeniyle yılında yapılacak seçimlerde ziraat odası yönetim kurulu başkanlığına tekrar aday olmasının mümkün olup olmadığı hususunda sayılı kanun çerçevesinde tereddütlerin giderilmesi için yapılan başvurunun reddine ilişkin türkiye ziraat odaları birliğinin tarihli ve sayılı işleminin iptali ile sayılı kanunun maddesinin fıkrasının ve maddesinin fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan bahisle iptali için anayasa mahkemesine başvurulması istemiyle türkiye ziraat odaları birliğine karşı açılan davada mahkememizin günlü ara kararı ile günlü sayılı ziraat odaları ve ziraat odaları birliği kanununun maddesinin günlü sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle değiştirilen üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı yapmış olanlar aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemezler biçimindeki üçüncü fıkrasının iptaline karar verilmesi istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verildiği anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararı ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığı gerekçesi ile dosyanın iade edilmesi üzerine dava dosyası yeniden incelendi işin gereği görüşüldü sayılı ziraat odaları ve ziraat odaları birliği kanununun oda yönetim kurulu başlıklı maddesinin ve fıkralarında oda yönetim kurulunun oda meclisinin dört yıl için kendi üyeleri arasından seçtiği en az beş en çok yedi üyeden oluşacağı ayrıca aynı sayıda yedek üye seçileceği oda yönetim kurulunun iki yılda bir seçilmiş üyeler arasından bir başkan bir başkan vekili ve bir muhasip üye seçeceği sayılı kanunun maddesiyle değişik fıkrasında ise üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı yapmış olanların aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemeyeceği hükme bağlanmıştır aynı kanunun birlik yönetim kurulu başlıklı maddesinde birlik yönetim kurulunun birlik genel kurulunun kendi üyeleri arasından dört yıl için seçtiği on üye ile birlik genel sekreterinden oluşacağı yönetim kurulunun üye tamsayısının salt çoğunluğu ile toplanacağı kararların oy çokluğu ile alınacağı eşitlik halinde başkanın oy kullandığı tarafın kararının geçerli sayılacağı birlik yönetim kurulunun genel kurulu müteakip kendi üyeleri arasından dört yıl için bir başkan bir başkan vekili ve bir muhasip üye seçeceği üst üste iki dönem birlik yönetim kurulu başkanlığı yapmış olanların aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemeyeceği hükmüne yer verilmiştir dava dosyasının incelenmesinden davacının ve yıllarında yapılan oda yönetim kurulu seçimlerinde iki kez üst üste yönetim kurulu başkanlığına seçildiği ve halen bu görevi yürütmekte olduğu yılında yapılacak olağan genel kurulda ziraat odası yönetim kurulu üyeliğine ve yönetim kurulu başkanlığına tekrar aday olmasının mümkün olup olmadığı hususunda sayılı kanun çerçevesinde tereddütlerinin giderilmesi için yapılan başvurunun sayılı ziraat odaları ve ziraat odaları birliği kanununun oda yönetim kurulu başlıklı maddesinde oda yönetim kurulunun oda meclisinin dört yıl için kendi üyeleri arasından seçtiği en az beş en çok yedi üyeden oluşacağı ayrıca aynı sayıda yedekesas sayısı karar sayısı üye seçileceği oda yönetim kurulunun iki yılda bir seçilmiş üyeler arasından bir başkan bir başkan vekili ve bir muhasip üye seçeceği üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı yapmış olanların aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemeyeceğinin kurala bağlanmış olması sebebiyle yılında yapılacak seçimlerde ziraat odası yönetim kurulu başkanlığına seçilemeyeceği sonucuna varıldığı gerekçesiyle reddedildiği anılan ret işleminin dayanağı olan sayılı ziraat odaları ve ziraat odaları birliği kanununun oda yönetim kurulu başlıklı maddesinin üçüncü fıkrasına yönelik anayasaya aykırılık iddiası dikkate alınarak anayasaya uygunluğunun incelenmesi gerekli görülmüştür anayasanın maddesinde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşlarının maddede belirtilen amaçlar doğrultusunda kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzelkişileri olduğu belirtilmiştir tüzelkişilikleri olan bu tür meslek kuruluşlarının yönetsel vesayet ağırlığı yönetim ve mali konularda denetim yoğunluğunu getirmekle birlikte organlarını kendi üyeleri arasından kanunda belirlenen yöntemlere göre seçmeleri ilkesi benimsenmiştir böylece anayasa kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yönetim ve işleyişlerinin demokratik hukuk devleti esaslarına uygun olması kuralını öngörmüş ve kurum içi demokratik yapıyı sağlamıştır demokratik düzenin en belirgin niteliği de seçimlerdir seçimlerin adaletli bir katılım ile serbest eşit ve genel oy ilkelerine dayalı olarak gerçekleşmesi gerekmektedir anayasanın maddesinde öngörülen düzenleme uyarınca oda ve borsa organlarında başkanlık yapacakların kanunda gösterilen usullere göre seçilecekleri açıktır ancak bu yetki seçim usullerinin belirlenmesiyle sınırlı olup seçme ve seçilme hakkının kullanılmasına yönelik bir yasaklamayı içermemektedir kanunla seçim konusunda yapılacak düzenlemelerin demokratik hukuk devletiyle bağdaşır olması gerekir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu vurgulanmış olup hukuk devleti hak ve özgürlükleri güvenceye alan devlettir kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması ve keyfî davranmaması gerekir demokratik hukuk devletinde temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alınması esastır demokratik hukuk devleti ilkesinin vazgeçilmez unsurlarından birisi de özgür genel eşit ve gizli oya dayalı hoşgörü açık fikirlilik ve çoğulculuk anlayışı içerisinde ilgililerin birbirleriyle rekabet edebildiği dürüst ve düzenli seçimlerin varlığıdır bu şekildeki bir devlette yönetime gelmede ve ayrılmada tek yol seçimler olup buna ilişkin yasaklar demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarından olan türkiye ziraat odaları birliği ile odalar ve borsaların meclis başkanlığı yönetim kurulu başkanlığı konsey başkanlığı ve birlik başkanlığı gibi görevlere seçilme hakkı demokratik bir haktır i̇ptali istenen kurallarla anayasanın maddesinde öngörülmeyen belli süre başkanlık yapanların aradan sekiz yıl geçmedikçe yeniden seçilemeyeceklerine ilişkin yasağın demokratik gereklerle izahı mümkün değildir bu yasak seçime katılan üyelerin kanaatinin serbestçe oluşmasını engellediğinden üyeler yönünden seçme adaylar yönünden seçilme hakkına müdahale oluşturmuştur kamu kurumu niteliğinde olsa da sivil toplum örgütlerine bu tür seçilememe yasakları getirilmesi demokratik hukuk devleti anlayışıyla bağdaşmayacağından anayasaya aykırılık oluşturduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştıresas sayısı karar sayısı nitekim anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı da bu yöndedir açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin fıkrası ile sayılı kanunun maddesi uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkemenin bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa iptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını anayasa mahkemesine göndermesi öngörüldüğünden sayılı ziraat odaları ve ziraat odaları birliği kanununun oda yönetim kurulu başlıklı maddesinin sayılı kanunun maddesiyle değişik fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna ulaşıldığından anılan hükmün iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ay süreyle davanın geri bırakılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir davacı vekili av tarafından üst üste iki dönem i̇lçe ziraat odası yönetim kuruluna başkanlık yapması nedeniyle yılında yapılacak seçimlerde ziraat odası yönetim kurulu başkanlığına tekrar aday olmasının mümkün olup olmadığı hususunda sayılı ziraat odaları ve ziraat odaları birliği kanunu çerçevesinde tereddütlerin giderilmesi için yapılan başvurunun reddine ilişkin türkiye ziraat odaları birliğinin tarihli ve sayılı işleminin iptali istemiyle türkiye ziraat odaları birliğine karşı açılan davada yukarıda anılan sayılı kanunun maddesinin fıkrasında yer alan üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı yapmış olanlar aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemezler hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaati ile anayasanın maddesi ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı kanunun maddesinin fıkrası uyarınca işin gereği görüşüldü sayılı ziraat odaları ve ziraat odaları birliği kanununun oda yönetim kurulu başlıklı maddesinin ve fıkralarında oda yönetim kurulunun oda meclisinin dört yıl için kendi üyeleri arasından seçtiği en az beş en çok yedi üyeden oluşacağı ayrıca aynı sayıda yedek üye seçileceği oda yönetim kurulunun iki yılda bir seçilmiş üyeler arasından bir başkan bir başkan vekili ve bir muhasip üye seçeceği sayılı kanunun maddesiyle değişik fıkrasında ise üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı yapmış olanların aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemeyeceği hükme bağlanmıştır dava dosyasının incelenmesinden davacının ve yıllarında yapılan oda yönetim kurulu seçimlerinde iki kez üst üste yönetim kurulu başkanlığına seçildiği ve halen bu görevi yürütmekte olduğu yılında yapılacak olağan genel kurulda ziraat odası yönetim kurulu üyeliğine ve yönetim kurulu başkanlığına tekrar aday olmasının mümkün olup olmadığı hususunda sayılı kanun çerçevesinde tereddütlerin giderilmesi için yapılan başvurunun sayılı ziraat odaları ve ziraat odaları birliği kanununun oda yönetim kurulu başlıklı maddesinde oda yönetim kurulunun oda meclisinin dört yıl için kendi üyeleri arasından seçtiği en az beş en çok yedi üyeden oluşacağı ayrıca aynı sayıda yedek üye seçileceği oda yönetim kurulunun iki yılda bir seçilmiş üyeler arasından bir başkan biresas sayısı karar sayısı başkan vekili ve bir muhasip üye seçeceği üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı yapmış olanların aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemeyeceğinin kurala bağlanmış olması sebebiyle yılında yapılacak seçimlerde ziraat odası yönetim kurulu başkanlığına seçilemeyeceği sonucuna varıldığı gerekçesiyle reddedildiği anılan ret işleminin dayanağı olan sayılı ziraat odaları ve ziraat odaları birliği kanununun oda yönetim kurulu başlıklı maddesinin üçüncü fıkrasına yönelik anayasaya aykırılık iddiası dikkate alınarak anayasaya uygunluğunun incelenmesi gerekli görülmüştür anayasanın maddesinde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşlarının maddede belirtilen amaçlar doğrultusunda kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzelkişileri olduğu belirtilmiştir tüzelkişilikleri olan bu tür meslek kuruluşlarının yönetsel vesayet ağırlığı yönetim ve mali konularda denetim yoğunluğunu getirmekle birlikte organlarını kendi üyeleri arasından kanunda belirlenen yöntemlere göre seçmeleri ilkesi benimsenmiştir böylece anayasa kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yönetim ve işleyişlerinin demokratik hukuk devleti esaslarına uygun olması kuralını öngörmüş ve kurum içi demokratik yapıyı sağlamıştır demokratik düzenin en belirgin niteliği de seçimlerdir seçimlerin adaletli bir katılım ile serbest eşit ve genel oy ilkelerine dayalı olarak gerçekleşmesi gerekmektedir anayasanın maddesinde öngörülen düzenleme uyarınca oda ve borsa organlarında başkanlık yapacakların kanunda gösterilen usullere göre seçilecekleri açıktır ancak bu yetki seçim usullerinin belirlenmesiyle sınırlı olup seçme ve seçilme hakkının kullanılmasına yönelik bir yasaklamayı içermemektedir kanunla seçim konusunda yapılacak düzenlemelerin demokratik hukuk devletiyle bağdaşır olması gerekir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu vurgulanmış olup hukuk devleti hak ve özgürlükleri güvenceye alan devlettir kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması ve keyfi davranmaması gerekir demokratik hukuk devletinde temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alınması esastır demokratik hukuk devleti ilkesinin vazgeçilmez unsurlarından birisi de özgür genel eşit ve gizli oya dayalı hoşgörü açık fikirlilik ve çoğulculuk anlayışı içerisinde ilgililerin birbirleriyle rekabet edebildiği dürüst ve düzenli seçimlerin varlığıdır bu şekildeki bir devlette yönetime gelmede ve ayrılmada tek yol seçimler olup buna ilişkin yasaklar demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarından olan türkiye ziraat odaları birliği ile odalar ve borsaların meclis başkanlığı yönetim kurulu başkanlığı konsey başkanlığı ve birlik başkanlığı gibi görevlere seçilme hakkı demokratik bir haktır iptali istenen kurallarla anayasanın maddesinde öngörülmeyen belli süre başkanlık yapanların aradan sekiz yıl geçmedikçe yeniden seçilemeyeceklerine ilişkin yasağın demokratik gereklerle izahı mümkün değildir bu yasak seçime katılan üyelerin kanaatinin serbestçe oluşmasını engellediğinden üyeler yönünden seçme adaylar yönünden seçilme hakkına müdahale oluşturmuştur kamu kurumu niteliğinde olsa da sivil toplum örgütlerine bu tür seçilememe yasakları getirilmesi demokratik hukuk devleti anlayışıyla bağdaşmayacağından anayasaya aykırılık oluşturduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştıresas sayısı karar sayısı nitekim anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı da bu yöndedir açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin fıkrası ile sayılı kanunun maddesi uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkemenin bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa iptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını anayasa mahkemesine göndermesi öngörüldüğünden sayılı ziraat odaları ve ziraat odaları birliği kanununun oda yönetim kurulu başlıklı maddesinin sayılı kanunun maddesiyle değişik fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna ulaşıldığından anılan hükmün iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ay süreyle davanın geri bırakılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir yılında ziraat odası oda yönetim kurulu üyesi ve yönetim kurulu başkanlığı yapan ve yılında aynı görevlere tekrar seçilen davacı vekili av tarafından tarihli dilekçe ile şubat te yapılacak olağan genel kurulda yeniden oda başkanlığına aday olmak istemiyle yaptığı başvurunun üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı yapanların aradan iki seçim dönemi geçmedikçe yeniden seçilemeyeceklerinden bahisle reddine yönelik türkiye ziraat odaları birliğinin tarih ve sayılı işleminin iptali istemiyle türkiye ziraat odaları birliğine karşı açılan davada dava konusu işlemin dayanağı olan sayılı ziraat odaları ve ziraat odaları birliği kanununun maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı yapmış olanlar aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemezler hükmünün anayasa hükümlerine aykırı olduğuna yönelik davacı itirazının ciddi görülerek sayılı yasanın maddesi uyarınca anayasa mahkemesince somut norm denetimi yapılmak üzere anayasaya aykırılık itirazında bulunulması gerektiği sonucuna varılarak gereği görüşüldü türkiye cumhuriyeti anayasasının inci maddesinin ikinci fıkrasında kanunların anayasaya aykırı olamayacağı belirtilmiş nci maddesinde de bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddî görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmî gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz hükmüne yer verilmiştir uyuşmazliğin maddi̇ çerçevesi̇ yılında ziraat odası oda yönetim kurulu üyesi ve yönetim kurulu başkanlığı yapan ve yılında aynı görevlere tekrar seçilen davacı vekili av tarafından esas sayısı karar sayısı tarihli dilekçe ile şubat te yapılacak olağan genel kurulda yeniden oda başkanlığına aday olmak istemiyle yaptığı başvurunun üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı yapanların aradan iki seçim dönemi geçmedikçe yeniden seçilemeyeceklerinden bahisle reddedilmesi üzerine anılan işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır i̇ti̇raz konusu yasa kurali sayılı ziraat odaları ve ziraat odaları birliği kanununun maddesinde değişik md oda yönetim kurulu oda meclisinin dört yıl için kendi üyeleri arasından seçtiği en az beş en çok yedi üyeden oluşur ayrıca aynı sayıda yedek üye seçilir oda yönetim kurulu iki yılda bir seçilmiş üyeleri arasından bir başkan bir başkan vekili ve bir muhasip üye seçer değişik üçüncü fıkra md üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı yapmış olanlar aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemezler hükmüne yer verilmiştir anayasaya aykirilik i̇ti̇razimizin nedenleri̇ dayanılan anayasa kuralları madde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir madde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleridir kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerinde asli ve sürekli görevlerde çalışanların meslek kuruluşlarına girme mecburiyeti aranmaz değişik md bu meslek kuruluşları kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamazlar değişik md bu meslek kuruluşları ve üst kuruluşları organlarının seçimlerinde siyasi partiler aday gösteremezler değişik md bu meslek kuruluşları üzerinde devletin idari ve mali denetimine ilişkin kurallar kanunla düzenlenir değişik md amaçları dışında faaliyet gösteren meslek kuruluşlarının sorumlu organlarının görevine kanunun belirlediği merciin veya cumhuriyet savcısının istemi üzerine mahkeme kararıyla son verilir ve yerlerine yenileri seçtiriliresas sayısı karar sayısı değişik md ancak milli güvenliğin kamu düzeninin suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa kanunla bir merci meslek kuruluşlarını veya üst kuruluşlarını faaliyetten men ile yetkilendirilebilir bu merciin kararı yirmidört saat içerisinde görevli hakimin onayına sunulur hakim kararını kırksekiz saat içinde açıklar aksi halde bu idari karar kendiliğinden yürürlükten kalkar anayasaya aykırılık nedenleri anayasanın maddesinde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşlarının maddede belirtilen amaçlar doğrultusunda kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzelkişileri olduğu belirtilmiştir tüzelkişilikleri olan bu tür meslek kuruluşlarının yönetsel vesayet ağırlığı yönetim ve mali konularda denetim yoğunluğunu getirmekle birlikte organlarını kendi üyeleri arasından kanunda belirlenen yöntemlere göre seçmeleri ilkesi benimsenmiştir böylece anayasa kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yönetim ve işleyişlerinin demokratik hukuk devleti esaslarına uygun olması kuralını öngörmüş ve kurum içi demokratik yapıyı sağlamıştır kuşkusuz demokratik düzenin en belirgin niteliği de seçimlerdir seçimlerin adaletli bir katılım ile serbest eşit ve genel oy ilkelerine dayalı olarak gerçekleşmesi gerekmektedir anayasanın maddesinde öngörülen düzenleme uyarınca oda yönetim kurulunda başkanlık yapacakların kanunda gösterilen usullere göre seçilecekleri açıktır ancak bu yetki seçim usullerinin belirlenmesiyle sınırlı olup seçme ve seçilme hakkının kullanılmasına yönelik bir yasaklamayı içermemektedir kanunla seçim konusunda yapılacak düzenlemelerin demokratik hukuk devletiyle bağdaşır olması gerekir anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken anayasa ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir bu bağlamda hukuk devletinde yasa koyucu yalnız yasaların anayasaya değil evrensel hukuk ilkelerine uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür hukuk güvenliğinin sağlanması bu doğrultuda yasaların geleceğe yönelik öngörülebilir belirlemeler yapılabilmesine olanak verecek kurallar içermesi de hukukun üstünlüğünü temel alan hukuk devletinin vazgeçilmez koşulları arasında yer almaktadır bu nedenle hukuk devletinde güven ve istikrarın korunabilmesi için kural olarak yasalar yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki olaylara uygulanırlar bazı durumlarda adaletin sağlanması temel hakların korunması gibi nedenlerden kaynaklanan zorunluluklar dışında yasaların geçmişe yürümesi söz konusu değildir demokratik hukuk devletinde temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alınması esastır demokratik hukuk devleti ilkesinin vazgeçilmez unsurlarından birisi de özgür genel eşit ve gizli oya dayalı hoşgörü açık fikirlilik ve çoğulculuk anlayışı içerisinde ilgililerin birbirleriyle rekabet edebildiği dürüst ve düzenli seçimlerin varlığıdır bu şekildeki bir devlette yönetime gelmede ve ayrılmada tek yol seçimler olup buna ilişkin yasaklar demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmazesas sayısı karar sayısı dava konusu kuralla üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı yapanların iki seçim dönemi geçmedikçe tekrar başkan seçilemeyecekleri belirtilerek bu görevlerini sürdürmekte olanların gelecek için öngöremedikleri bir engelleme getirilmiştir kişilerin seçilerek koşulları kanunla belirlenmiş bir göreve getirildikten sonra geriye dönük düzenlemelerle haklarının hukuki istikrar ve güvenlik gözetilmeden kısıtlanması hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarından olan ziraat odasında yönetim kurulu başkanlığına seçilme hakkı demokratik bir haktır iptali istenen kurallarla anayasanın maddesinde öngörülmeyen iki dönem üst üste yönetim kurulu başkanlığı yapanların aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemeyeceklerine ilişkin yasağın demokratik gereklerle izahı mümkün değildir bu yasak seçime katılan üyelerin kanaatinin serbestçe oluşmasını engellediğinden üyeler yönünden seçme adaylar yönünden seçilme hakkına müdahale oluşturur kamu kurumu niteliğinde olsa da sivil toplum örgütlerine bu tür seçilememe yasakları getirilmesi demokratik hukuk devleti anlayışıyla bağdaşmayacağından anayasaya aykırılık oluşturur somut olayda üst üste iki oda başkanlığı yaptığı gerekçesiyle şubat te yapılacak olağan genel kurulda yeniden oda başkanlığına aday olmasını engelleyecek şekilde düzenlenmiş olan itiraza konu yasa kuralının anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır i̇stem ve sonuç açıklanan nedenlerle sayılı ziraat odaları ve ziraat odaları birliği kanununun maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı yapmış olanlar aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemezler hükmünün anayasamızın maddesine ve maddesine aykırı olduğu ve anayasa mahkemesince iptali gerekeceği düşüncesi ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca itiraz yoluyla incelenmek üzere anayasa mahkemesine başvurulmasına yine başvurumuzun anayasa mahkemesince kabul edilmesinden başlayarak anılan madde uyarınca beş ay süre ile anayasa mahkemesinin bu konudaki kararının beklenmesine kararımıza dava dosyamızın onaylı bir örneğinin eklenmesine kararımızın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
3,263
esas sayısı karar sayısı i̇leri sürülen anayasaya aykırılık gerekçeleri davacı vekilince ileri sürülen gerekçelerin özeti i̇ş mahkemesinde işçi ve işveren temsilcisi adiyle bulunan üyeler verilen liste üzerinden bakanlıkça atanırlar bundan başka kendileri hukukçu olmadıkları gibi hâkimlik mesleğinde de bulunmamaktadırlar oysa anayasa uyarınca hâkimlerin hem hâkimlik mesleğinde bulunan kimselerden olması hem de atama işlemlerinin yürütmece değil bağımsız bir kuruluş olan yüksek hâkimler kurulunca yapılması zorunludur mahkemenin kuruluşunu bildiren koşullara uygun biçimde düzenlenmiş olmayan yasa kuralları anayasaya aykırıdır mahkemece ileri sürülen gerekçelerin özeti i̇ş mahkemeleri kanununun maddesi uyarınca meslekten bir hâkimin başkanlığında bir işçi temsilcisi bir de işveren temsilcisi üyenin katılması ile kurulan iş mahkemelerinde üyeler birer danışman durumunda olmayıp her bakımdan birer hâkim durumundadırlar başkanın karşı oyda bulunduğu bir işte iki üye oyçokluğu ile her türlü kararı verebilirler i̇şçi ve işveren temsilcisi olarak iş mahkemelerine katılan üyeler belli işçi kuruluşları ile işveren kuruluşlarının işveren kuruluşları yoksa türkiye ticaret odaları ve sanayi odaları ve ticaret borsaları birliğinin yetkililerince seçilmiş belli sayıda aday arasından bir asıl üç yedek olmak üzere adalet ve çalışma bakanlıklarınca atanırlar demek ki üyeler seçim atama yollu karma bir yöntem ile görev almaktadırlar i̇ş mahkemesi üyelerinin hem hâkimlik mesleğinden olmayan kişiler arasından hem de seçim atama yöntemi ile ve yürütmece görevlendirilmesi anayasanın ve inci maddelerine aykırıdır bu nedenlerle davacı vekilinin anayasaya aykırılık iddiası ciddidir sayılı yasanın maddesi ile maddesinin son fıkrasının ve maddelerinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmalıdır
229
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvurunun gerekçesi şöyledir sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik son maddesinde maddede öngörülen itiraza ilişkin hüküm saklı kalmak üzere para cezaları ile mahkemelerce verilen ve sadece hafif para cezalarına ait olan hükümler kesindir hükmü bulunmaktadır maddede sürücüsü tespit edilmeyen araçların tescil plakalarına göre ceza veya suç tutanağı düzenlenip bu şekilde uygulanan cezalar için araç sahipleri cezanın tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde yetkili mahkemeye itiraz edebilirler hükmü bulunmaktadır bu maddenin ışığında ytün cezası kesin olduğundan mahkememizin inceleme yetkisi dışında kalmaktadır halbuki trafik ceza tutanağının hemen görülen olayda maddesine hükmolunacak para cezasının liradan ibaret olduğu maddenin yanlış anlaşılarak cezanın lira olarak tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır ayrıca ceza kesin olduğundan mahkemenin davacının iddialarını inceleme yetkisi bulunmamaktadır bu nedenler içeriği itibarıyla eşitlik ilkesine aykırı olarak sürücü veya şoförün yüzüne karşı yazılan cezaların itiraz yolunu kapatması tescil plakasına göre ceza yazılması halinde de araç sahiplerine suç veya cezaya muhatap olmasa bile itiraz hakkı tanımaktadır araç sahibi sürücü veya şoför değilse ceza kendisini ilgilendirmese dahi suç suiistimallere konu olabilecek veya şoför veya sürücü olmadığını ispat mükellefiyetinde bırakılacaktır mahkemenin kesin kararları iki aşamalı temyize cmuk ve yazılı emir yoluna gitmek suretiyle yargısal denetime tabi tutulmasına rağmen trafik polisi ve görevlendirilmiş memurların tahakkuk ettirecekleri para cezaları kesin olduğundan hiçbir şekilde idarî denetime bağlı olmadığı cezayı yazan memur veya amirinin ceza tutanağını iptal yetkisi olmadığı gibi şoför veya sürücü ismine kesilen cezalarda yargı denetimi mümkün olmamaktadır halbuki trafik yasasında görevli memurun tlden tlye kadar para cezasını kesme yetkisi bulunmaktadır denetime tabi olmayan cezalar anayasaya ve anayasada ibaresini bulan demokratik hukuk devleti anlayışına ters düşmekte yasa polis devleti anlayışını çağrıştırmaktadır netice açıklanan gerekçelerle anayasaya aykırı olduğuna inandığımız sayılı yasa ile değişik sayılı yasanın son ve maddesinin iptaline veya son maddesindeki para cezaları ifadesinin maddesindeki bu şekilde araç sahipleri ifadesinin metinden çıkartılmak suretiyle uygulamaya yön verecek şekilde yasa maddelerinin iptaline karar verilmesi karar süresi içinde dava dosyasının bekletilmesi talep ve mütalaa olunur
317
esas karar i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazın gerekçesinde davacının istemine dayanak gösterdiği sayılı yasanın maddesinin mahkeme de uygulanacak kural olduğu bu nedenle anayasa mahkemesine başvurmak hakkının doğduğunu belirtildikten sonra davanın gelişimi anlatılmış sayılı tapulama yasasının maddesiyle sayılı kadastro yasasının maddesinin birbirine koşut olduğuna değinilmiş davacının sonraki bu hükme dayanarak ölçü fazlasının zilyetlikle adını tescilini istediğini ancak bunun başladığı tarihin belli edilmesi gereği üzerinde durulmuş yasanın maddesinin birinci fıkrasındaki den geriye doğru hesaplanacak yıl noktasında anayasaya aykırılık durumunun ortaya çıktığı açıklandıktan sonra özetle şunlar söylenmiştir yasanın bu maddesinin anayasaya açıkça aykırı olduğunda duraksamaya yer yoktur eski uygulamaya ve bu konudaki kökleşmiş yargıtay kararlarına durumun daha iyi anlaşılmasına yarıyacaklarından dokunmak yerinde olacaktır zilyetliğin başlangıcı için anlaşmazlık konusu yeni orman sınırı dışına çıkarıldığı tarih esas alınıyordu böyle olunca taşınmazın hukuk yönünden orman niteliği kalmadığından ormanların zilyetlikle edinilmesi olanaksız kalıyordu şimdiki madde hükmü olmasaydı davacının zilyetlikle edinmesinin başlangıç tarihi danıştay kararıyla orman kapsamı dışında kaldığının belirlendiği olacağından bundan sonraki yıl dikkate alınacaktı oysa şimdi maddenin öngördüğü tarihine göre de davacının bu yere zilyet olması durumunda adına tescil olanağı doğacaktır önemli olan husus arasında taşınmazın orman niteliğini koruduğudur bu tarihlerde orman olan yer anayasanın açık hükmüne karşın zilyetlikle kazanılmış olmaktadır bu nedenle madde iptal edilmelidir
198
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu anayasanın maddesinde açıkça belirtilmiştir maddeye göre türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir şeklinde hüküm yer almaktadır anayasanın bu hükmünden de anlaşılacağı üzere anayasası türkiye cumhuriyetinin hukuk devleti olduğu saptamasında bulunmuş ancak hukuk devleti kavramını açıklamamış hatta gereklerinin neler olduğuna değinmemiştir hukuk devleti kavramından ne anlaşılması gerektiğine anayasa mahkemesi kararları ile açıklık getirilmiştir nitekim yüksek mahkeme bir kararında hukuk devletini bütün işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu sayan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da uymak zorunda olduğu temel hukuk ilkeleri ile anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir olarak tanımlamıştır günlü sayılı karar yüksek mahkeme bu kararında hukuk devletini tanımlamaktan çok hukuk devletinin niteliklerine yer vermiş hukuk devletinin niteliklerinin neler olduğu hususunu diğer kararlarında da olduğu gibi hukuk devletine atıf yaparken kullanmış bazen de bu niteliklere yenilerini eklemiştir sayılı vergi usul kanununun bilgi vermekten çekinenler i̇le ve mükerrer nci madde hükmüne uymayanlar i̇çin ceza başlıklı mükerrer maddesinde bu kanunun ve nci maddelerinde yer alan zorunluluklar ile mükerrer nci madde uyarınca getirilen zorunluluklara uymayan kamu idare ve müesseselerinde bilgi verme görevini yerine getirmeyen yöneticiler dâhil birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında lira sıra nolu vuk genel tebliği ile den itibaren tl i̇kinci sınıf tüccarlar defter tutan çiftçiler ile kazancı basit usulde tespit edilenler hakkında lira sıra nolu vuk genel tebliği ile den itibaren tl yukarıdaki bentlerde yazılı bulunanlar dışında kalanlar hakkında lira sıra nolu vuk genel tebliği ile den itibaren tl özel usulsüzlük cezası kesileceği düzenlenmiş elektronik ortamda beyanname verilmesi mecburiyetine uyulmaması halinde özel usulsüzlük cezası kesilmesini öngören sayılı vergi usul kanununun mükerrer maddesinin son fıkrası ile özel usulsüzlük cezasının beyannamenin kanuni sürenin sonundan başlayarak elektronik ortamda gün içinde verilmesi halinde oranında bu sürenin dolmasını takip eden gün içinde verilmesi halinde ise oranında uygulanacağı kurala bağlanarak üç ayrı idari ihlal hali için üç ayrı özel usulsüzlük cezası kurala bağlanmıştıresas sayısı karar sayısı buna göre beyannamenin kanuni süresinin sonundan başlayarak elektronik ortamda gün içinde verilmesi halinde öngörülen idari cezanın olan tl özel usulsüzlük cezası bu sürenin dolmasını takip eden gün içinde verilmesi halinde ise si olan tl özel usulsüzlük cezası uygulanacaktır kanunun özel usulsüzlük cezası öngördüğü ihlal fiilleri arasında kanuni süresinin sonundan başlayarak elektronik ortamda gün içinde yasal beyanname verme süresinden sonraki gün içinde beyanname verilmesi ile bu süreyi takip eden ikinci gün içinde yasal beyanname verme süresinden sonraki gün içinde verilmesi hali dışında uyuşmazlık konusu olayda olduğu gibi elektronik ortamda beyannamenin sayılı vergi usul kanununun mükerrer maddesinin son fıkrasında düzenlenen sürelerden yasal beyanname verme süresini izleyen günden sonra verilmesi hali anılan fıkra hükmünde düzenlenmiş olmadığından anılan kanunun usulsüzlük dereceleri ve cezaları başlıklı maddesinin inci derece usulsüzlükler başlıklı bendi gereğince vergi ve harç beyannamelerinin süresinde erilmemiş olması halinin inci derece usulsüzlük oluşturacağını düzenleyen madde sermaye şirketleri dışında kalan birinci sınıf tüccar ve serbest meslek erbabı mükellefler için tl inci derece usulsüz cezası uygulanması gerekecektir uyuşmazlıkta davalı idarece her ne kadar davacı adına dönemi katma değer vergisi dönemi gelir stopaj vergisi gelir geçici vergi takvim yılı gelir vergisi beyannameleri ile dönemlerine ilişkin katma değer vergisi ile dönemi gelir stopaj vergisi beyannamelerini süresinden sonra internet ortamında vermiş olduğundan bahisle sayılı vergi usul kanununun mükerrer maddesinin birinci fıkrası uyarınca ceza uygulanmışsa da suç ve cezalara i̇lişkin esaslar başlıklı anayasanın maddesinin birinci fıkrasında kimse işlediği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez denilmektedir i̇nsan hakları evrensel beyannamesinin i̇nsan haklarını ve ana hürriyetleri korumaya dair sözleşmenin maddelerine göre hiç kimse işlendikleri sırada millî veya milletlerarası hukuka göre suç teşkil etmeyen fiillerden veya ihmallerden ötürü mahkûm edilemez bunun gibi suçun işlendiği sırada uygulanan cezadan daha şiddetli bir ceza verilemez türk ceza kanununun maddesinin birinci fıkrasında kanunun sarih olarak suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez kanunda yazılı cezalardan başka bir ceza ile de kimse cezalandırılamaz maddesinde ise i̇şlendiği zamanın kanununa göre cürüm veya kabahat sayılmayan fiilden dolayı kimseye ceza verilemez işlendikten sonra yapılan kanuna göre cürüm veya kabahat sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz eğer böyle bir ceza hüküm olunmuşsa icrası ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar bir cürüm veya kabahatin işlendiği zamanın kanunu ile sonradan neşir olunan kanunun hükümleri birbirinden farklı ise failin lehinde olan kanun tatbik ve infaz olunur denilerek evrensel ilkelere koşut genel hükümler konulmuştur anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararında da bahsedildiği üzere anayasaya ve türk ceza kanununa göre suçların kanunla belirlenmesi suçta kanunîlik cezaların da kanunda gösterilmesi cezada kanunilik ilkesini oluşturmaktadır kanunsuz suç ve ceza olmaz kuralı çağdaş hukukun vazgeçilmez temel ilkelerinden biridir bu ilkelerle kişilerin yasak eylemleri önceden bilmeleri sağlanmakta temel hak ve özgürlükler güvence altına alınmaktadıresas sayısı karar sayısı yasama organı kamu düzeninin korunması için ceza hukuku alanında düzenleme yaparken anayasal sınırlar içinde hareket etmek ve ceza hukukunun genel ilkelerine bağlı kalmak zorundadır suç işleyenin suçu işlediği tarihte ne kadar ceza ile karşılaşacağını bilmesi gerekir daha sonra cezanın azaltılması durumu hariç herkes suçu işlediği günde yürürlükte olan kurala göre cezalandırılır bu kişiler için anayasa ile teminat altına alınmış bir haktır sayılı vergi usul kanununun mükerrer maddesinin birinci fıkrasının açık bir düzenleme içermemesi nedeniyle yasal beyanname verme süresini izleyen günden sonra elektronik ortamda beyanname verenlere de özel usulsüzlük cezası kesilmesi uygulamada idarenin dava konusu olayda olduğu gibi kıyas yoluyla ceza takdir etmesi gibi hukukun temel ilkelerine aykırı sonuçların doğmasına yol açtığı gibi farklı uygulamalara ve farklı kararların verilmesine de sebep olmaktadır i̇tiraz konusu kural para cezasının belirlenmesine ilişkin olduğundan bunun suç ve cezadaki yasallık ilkesi gereği objektiflik ve genellik esaslarına göre kesin ve açık bir biçimde düzenlenmesi gerekmektedir dava konusu olayda davalı idarece davacı adına bilgi vermekten çekinenler ile ve mükerrer nci madde hükmüne uymayanlar i̇çin ceza başlıklı mükerrer maddesinin birinci fıkrası uyarınca ceza uygulanmışsa da anılan fıkra hükmünde elektronik ortamda beyanname verilmemesi durumunda özel usulsüzlük cezası kesileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır ceza hukukunun temel ilkelerinden olan belirlilik ilkesi yani suç tanımlarında esnek ve yoruma yer veren ifadeler kullanılmasını yasaklayan ilke kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin vazgeçilmez tamamlayıcısıdır i̇darenin keyfi davranmasını önleyen bu ilkenin idari yaptırımlarda da geçerli kılınması hukuk devleti iddiasındaki her ülke için vazgeçilmez bir zorunluluktur aynı şekilde yasallık ilkesinin doğal bir sonucu olarak kıyas yoluyla yeni bir suç öngörülemeyeceği gibi idari yaptırımı gerektiren davranışlar da kıyas yoluyla uygulanamayacaktır bu nedenlerle itiraz konusu fıkra anayasanın maddesine aykırıdır diğer taraftan anayasanın günlü sayılı kanunun maddesi ile değişik maddesinde düzenlenmiş olup hukuk devletinin zorunlu bir sonucu olarak nitelendirilen ölçülülük ilkesi idarenin eylem ve işlemlerinde kullandığı imkân araç ve ölçülerin idarenin bu davranışı ile elde etmek istediği sonuçlara uyarlanmasını ifade etmektedir eşitlik ve ölçülülük arasında bir köprü oluşturan orantılılık ilkesinin hukukun genel ilkeleri arasında olduğu ve hukuk devletinin bir sonucu olarak uygulandığı hem uygulamada hem de öğreti de ifade edilmektedir yasayla getirilen sınırlamalarda ölçülülük ilkesine uyulması anayasal bir zorunluluk oluşturmaktadır i̇dari yaptırımlar alanında da idari düzeni ihlal fiili ile verilen ceza arasında adalet ve hakkaniyet ilkelerine uygun bir nispet bulunması doğan zararın genişliği ile orantılı bir yaptırımın uygulanması gerekmekte hukuka aykırı eylemle yaptırım arasında adalet ve hakkaniyet ilkelerine uygunluk aranmaktadır sayılı vergi usul kanununun mükerrer maddesinin son fıkrasında öngörülen sürelerde beyanname verenler için düzenlenen cezalar tl ile tl özel usulsüzlük cezası ile mükerrer maddenin son fıkrasında düzenlenmiş olan sürelerden sonra beyannamesini elektronik ortamda verenlere öngörülen cezalar tl ile tl usulsüzlük cezası arasında çok açık bir orantısızlık hali olduğu gibi bu durum anayasal bir ilke olan eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmakta vergi kanunları ile getirilmiş olan yükümlülüklere uyma ödevlerini yerine getirme konusunda özenli davranan mükelleflerinesas sayısı karar sayısı daha ağır bir ceza ile cezalandırılmaları sonucunu doğurmaktadır beyannamesini beyannamenin kanuni süresinin sonundan başlayarak elektronik ortamda gün içinde veren mükelleflere öngörülen idari para cezası tl bu sürenin dolmasını takip eden gün içinde verilmesi halinde ise tl özel usulsüzlük cezası olduğu halde elektronik ortamda beyannamesini sayılı vergi usul kanununun mükerrer maddesinin son fıkrasında düzenlenen sürelerden yasal beyanname verme süresini izleyen günden sonra veren mükelleflere öngörülen ceza tl usulsüzlük cezası olmaktadır bu durum anayasal bir ilke olan ölçülülük ilkesine açık aykırılık oluşturmaktadır yüksek mahkemenin vurguladığı üzere eşitlik ilkesi kanunların genelliğinin teminatıdır nitekim anayasanın maddesine göre herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz hukuk devleti hukukun üstünlüğü temeli üzerine kurulmuştur bu nedenle her türlü ayrıcalığı reddeder anayasa mahkemesi pek çok kararında kanun önünde eşitlik kavramına değinmiş ve bu konuyu açıklamıştır yüksek mahkeme bir kararında konu hakkında şu kararı vermiştir yasa önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi önlenmiştir yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez günlü k sayılı karar yüksek mahkemenin kararından da anlaşılacağı üzere aynı şartlar ve özdeş durumlar aynı kanuna tabi tutulmalıdır eğer farklı bir durum varsa başka bir ifade ile kişinin kanun kapsamına dâhil edilmemesi haklı bir nedene dayanıyorsa veya konumu itibariyle kanun kapsamına girmiyorsa düzenlenen bir kanundan yararlanamaması anayasayı ihlal anlamına gelmemektedir çünkü eşitliğe aykırı olan husus aynı statüde bulunan kişilerden birinin haklı bir neden olmaksızın kanun kapsamından yararlandırılmaması ve yararlandırılmasıdır dolayısıyla yatay eşitlik anlayışı gereği olarak yüksek mahkemenin anladığı anlamda eşitlik ilkesi mutlak bir eşitlik anlayışı değildir uyuşmazlık konusu olayda yatay eşitlik anlayışına aykırı olan husus aynı statüde bulunan mükellefler arasında aynı idari ihlal fiili için farklı cezaların öngörülmüş olmasıdır bu durum da yüksek mahkeme içtihatlarına aykırı bir durumun varlığına işaret etmektedir sonuç üstte yer verilen gerekçeler veri alındığında uyuşmazlıkta uygulanacak yasa maddesi olan itiraz konusu sayılı vergi usul kanununun bilgi vermekten çekinenler ile ve mükerrer nci madde hükmüne uymayanlar i̇çin ceza başlıklı mükerrer esas sayısı karar sayısı maddesinin birinci fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılarak konunun incelenmesi için dosyadaki belgelerin onaylı örneklerinin yer aldığı dosyanın anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliği ile karar verildi
1,748
esas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanliği kararnameleri̇ni̇n cbk anayasal çerçe vesi̇ tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasında değişiklik yapıl masına dair kanun nisan tarihli halkoylamasıyla kabul edilmiş böylece daha önce anayasasının sadece maddesinde belirtilen cumhurbaşkanlığı kararnamesi anaya sanın farklı maddelerinde hem kapsamı genişletilerek hem de niteliği farklılaştırılarak yeniden düzenlenmiştir maddenin önceki halinde cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuru luşu çalışma esasları ve personel atama işlemlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzen leneceği belirtiliyordu burada bir ad benzerliği dışında iki tür düzenlemenin kapsam ve sınır ları açısından oldukça farklı olduğu kabul edilmelidir sayılı anayasa değişikliği kanunu ile getirilen yeni tip cumhurbaşkanlığı karar namesinin temel ilke ve koşulları anayasanın maddesinin fıkrasında ortaya konul muştur cumhurbaşkanı yürütme yetkisine ilişkin konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde ka nun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhur başkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir anayasanın maddesinin fıkrasına göre de bakanlıkların kurulması kaldırıl ması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cum hurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir görüldüğü üzere anayasada yapılan değişikliklerle kanun ile cumhurbaşkanlığı karar namesi arasındaki hukuki ilişki netleştirilmiş ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin kanunlara aykırı olamayacağı açıkça belirtilmiştir bu itibarla eşit normatif seviyeye ilişkin olan sonraki kanunun öncekini ilga edeceğine ilişkin klasik yorum yöntemi lex posterior derogat legi pri ori kanunla cumhurbaşkanlığı kararnamesi ilişkisine ancak tek taraflı olarak tahvil edilebilir sonraki kanun önceki cumhurbaşkanlığı kararnamesini ilga eder ancak kanunun düzenlediği konuda çıkarılamayacak sonraki cumhurbaşkanlığı kararnamesi anayasaya aykırı olur ve önceki kanunu ilga etmezesas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasaya uygunluk denetiminde yukarıdaki hü kümler yanında anayasada yer alan iki temel ilkenin daha göz önünde bulundurulması gere kir yasama yetkisinin devri yasağı ve kanuni idare ilkesi sayılı kanun ile anayasadan kaynaklanan doğrudan düzenleme yetkisiyle yü rütme fonksiyonu daha da güçlendirilmiştir bu noktada türk anayasa hukukunda tartışılan ko nulardan biri olan idarenin kanunla düzenlenmeyen bir alanda düzenleme yapıp yapamayacağı hususu üzerinde durulmalıdır bu noktada yasama yetkisinin devri yasağı göz önüne alınmalı dır anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmiştir buna göre anayasada kanun ile düzen lenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetki sinin verilmesi olanaklı değildir ancak yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri ola rak yorumlanamayacağı gibi yürütme organının yasama organı tarafından çerçevesi çizilmiş alanda genel nitelikte hukuksal tasarruflarda bulunması hukuk devletinin belirlilik ilkesine de aykırı düşmez anayasa mahkemesi kararı k mahkeme bir başka kararında ise yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesini şu şekilde ifade etmiştir anayasa mahkemesinin pek çok kararında yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesinden ne anlaşılması gerektiği hususu açıklanmıştır buna göre kanunla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların kanun metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında kanunlarla düzenlenmemiş bir alanda kanun ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın mad desine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir anayasa mahkemesi kararı k bununla beraber anayasa mahkemesinin daha yakın tarihli kararlarında bu içtihadı bir miktar esnettiği görülmektedir yasama yetkisinin devredilmezliği esasen kanun koyma yetkisinin tbmm dı şında başka bir organca kullanılamaması anlamına gelmektedir anayasanın maddesi ile yasaklanan husus kanun yapma yetkisinin devredilmesi olup bu madde yürütme organına hiç bir şekilde düzenleme yapma yetkisi verilemeyeceği anlamına gelmemektedir kanun koyucu yasama yetkisinin genelliği ilkesi uyarınca bir konuyu doğrudan kanunla düzenleyebileceği gibi bu hususta düzenleme yapma yetkisini yürütme organına da bırakabilir yürütmenin türevselliği ilkesi gereğince yürütme organının bir konuda düzenleme yapabilmesi için yasama organınca yetkilendirilmesi gerekmektedir kural olarak kanun koyu cunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yü kümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla dü zenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş ol ması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konu larda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkinesas sayısı karar sayısı hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz anayasa mahkemesi kararı k neticede sadece yakın dönem aym kararlarını dikkate alındığında ilkesel olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterlidir denilebilir ancak mahkemenin anayasada farklı kavramlarla ifade ettiği kanunla düzenleme kaydı içeren ko nularda ise anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini ön gördüğü konularda genel ifadelerle yetkilendirme yapılması kabul edilemez öte yandan yasal idare ilkesi ülkemizde idare hukukunun temelini oluşturur anaya sanın maddesinde karşılığını bulan bu ilke uyarınca i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir bu ilke idarenin kendiliğinden bir teşkilatlanma yetkisi ol madığını bu yetkinin yasama organında olduğunu ifade etmektedir anayasa mahkemesine göre bu maddede yer alan düzenleme idarenin kanuniliği ilkesine vücut vermektedir i̇dare nin kanuniliği ilkesi idarenin ve organlarının görev ve yetkilerinin kanunla düzenlenmesini gerekli kılar anayasa mahkemesi kararı k bu ilkeyle kamusal kaynakların toplumun hangi tür gereksinimlerinin öncelikle karşılanacağını ve bunun hangi usuller uygulanarak sağlanacağını tespit etme yetkisini yasama organına verir ayrıca idarenin toplumsal gereksinimleri karşılarken kamu gücü ve ayrıcalıklarını kullanması ve bu nun da kişilerin temel hak ve hürriyetleri üzerinde olumsuz etkiler de doğurabilmesi bu yetki nin yasamaya verilmesi sonucunu getirmiştir yasal idare ilkesi idarenin eylem ve işlemlerinin hem kanuna dayanmasını hem de bu eylem ve işlemlerin kanuna aykırı olmamasını ifade eder asli ve ilksel bir yetki olan yasama yetkisine dayanarak yasama organı anayasaya ve kamu yararına aykırı olmamak şartıyla ana yasanın herhangi bir şekilde düzenlemediği bir konuyu düzenleyebilir ancak idare önceden yasa ile düzenlenmeyen bir alanda faaliyette bulunamaz ancak böyle bir konuda yasadan aldığı bir yetkiye dayanarak bir işlem ve eylemde bulunabilir sayılı kanunla getirilen cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle her ne kadar ciddi kı sıtlılıklarla çerçevelenmiş olsa da yürütme organı yasaya dayanmaksızın ilk elden kural koyma yetkisine sahip olmuştur başka bir ifadeyle yasama organı yanında yürütme organı da ana yasada kanun kaydı olan kanunun açıkça düzenlediği konuları içermemek ve kanunlara aykırı olmamak şartıyla cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ilk elden düzenleme yapabilecektir ancak bu durum fransada olduğu gibi yasama ve yürütmenin özerk düzenleme alanlarına sahip ol duğu yani her bir organın düzenleme yapacağı konuların açıkça sayıldığı şeklinde anlaşılma malıdır çünkü cumhurbaşkanlığı kararnamesine konu olan alan yasama konusu olmaktan çık mamaktadır bir başka deyişle anayasa cumhurbaşkanlığı kararnamesine ilişkin olarak özerk bir normatif alan öngörmemiştir tbmm cbk ile düzenlenen bir alanda her zaman yasa çıka rabilir bu durumda cbk hükümsüz kalır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda ka nun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir madde halde anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı ka rarnamesi çıkarılamayacak iken cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği belirtilen ve düzenlenmiş olan konularda dahi tbmm yasa çıkarabilecektir şu halde anayasaya uygunluk kaydıyla asli düzenleme yetkisi konu bakımından herhangi bir mutlak istisna bulunmadan tbmmye ait bulunmaktadır başka bir anlatımla anayasanın cumhurbaşkanı kararnamesi konusu olabilecek kimi alanları doğrudan belirlemiş olması alanlarda yasama yetkisinin kul lanılmasını engellememektediresas sayısı karar sayısı bu son saptamayı biraz daha ayrıntılı olarak ele almakta fayda vardır sayılı kanun ile anayasanın maddesindeki yasama yetkisinin devri yasağı ve maddedeki idarenin kanuniliği ilkesi muhafaza edilmiş ancak belirli idari konuların anayasada açıkça cumhur başkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği öngörülmüştür bakanlıkların kurulması kaldırıl ması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cum hurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir madde son ayrıca maddenin son fıkra sında kamu tüzel kişiliğinin kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulacağı kura lına yer verilmiştir anayasa hükümleri arasında hiyerarşi söz konusu olmadığından bir çelişki kabul edilmediğinden bu iki hükmün bir arada anayasanın bütünlüğü ve sistematiği içinde bağdaştırılarak yorumlanması gerekir gerçekte anayasa koyucu maddede genel kuralı idarenin kanuniliği ilkesini koymuş bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetki leri ile kamu tüzel kişiliği kurulması yönünden bu genel kurala bir istisna getirmiştir bu cihetle her ne kadar anayasa idarenin kanuniliği ilkesinin son ve son maddelerde belirtilen hususlar açısından geçerli olmamasına olanak tanısa da bu alanların cumhurbaşkanlığı karar namesiyle düzenlenip düzenlenmeyeceği noktasında son sözü tbmmye bırakmaktadır yu karıda değinildiği üzere türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması du rumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir hükmü madde ana yasa mson ve mson açısından da geçerlidir gerçekten de anayasa koyucu eğer öyle öngörseydi tıpkı anayasanın bazı hükümlerinde söz konusu alanın ancak ve ancak kanunla düzenlenebileceğini amir ifadelerle belirttiği gibi bazı alanların da yine ancak ve ancak cum hurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenebileceğini ve contrario kanunla düzenlenemeyeceğini yine açıkça ve amir ifadelerle ortaya koyardı ezcümle anayasa koyucu bazı konuların ka nunla düzenlenmesini zorunlu kılmış doğrudan cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlene bileceğini belirttiği alanlarda da son sözü konuda kanun çıkarmak ya da çıkarmamak sure tiyle kanun koyucuya bırakmıştır genel kural ve istisna kural ilişkisine dair kamu hukukunda kabul edilen birtakım yorum ilkeleri vardır bir istisna kuralın varlığından söz edebilmek için bu istisnanın ayrıca ve açıkça konulmuş olması gerekir i̇stisna kural sadece ve sadece genel kuralı koyan makam tarafından konulabilir başka bir makamın istisna kural getirme yetkisi yoktur genel kuralı koyan makam açıkça yetkilendirmedikçe bir başka makam genel kurala istisna getiremez i̇stisna kural koymak genel kuralı değiştirmek anlamına geldiğinden istisna kural yorum yo luyla genişletilemez yani yorum yoluyla genel kural istisna getirilemez genel kuralın geniş yorumlanması esası benimsenmiştir i̇stisna kural dar yorumlanır çünkü istisna kural genel kuralın kapsamını daralttığından genel kuralı değiştirir oysa onu değiştirme salt genel kuralı koyana aittir bkz kemal gözler yorum i̇lkeleri httpwwwanayasagentryorum ilkeleri kitaptanpdf öte yandan kamu hukukunda mevzuatın açıkça belirttiği bir makama ya da makamın görevlisine verdikleri yetkiler devre konu olamazlar yargı kararlarında da yetkinin mevzuat tarafından kime verilmiş ise ancak onun bu yetkiyi kullanabileceği belirtilmiştir yetki dev rinde yetki devredilen makamın devraldığı bu yetkiyi kendinden alt bir makama devrinin yasak olduğu hususu idare hukukunda ve kamu yönetiminde benimsenen görüştür bkz cengiz derdiman yusuf uysal türk kamu yönetiminde yetki devri httpdergiparkgovtrdown loadarticle file bu anlamda anayasanın maddenin son fıkrasında belirtilen yet kinin bizzat cumhurbaşkanlığı tarafından cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kullanılması gere kiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinin fıkrasındaki cumhurbaşkanlığı kararnameleri normlar hiyerarşisinde yasaya eşdeğer işlemler değildir anayasanın bu tür kararnamelerin salt yü rütme yetkisine ilişkin konularla sınırlı olarak çıkarılacağını öngörmesi bunların yasaya eşde ğer yasayla aynı düzeyde kurallar olamayacağını gösterir çünkü yürütme yetkisi kanunların uygulanmasına yönelik kanunlara uygun kullanılması gereken bir yetkidir ayrıca aynı fıkrada yer alan anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkan lığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı karar namesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çı karması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir şeklindeki düzen lemeler cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yasaya eşdeğer olmadığının bir başka açık delili dir bu düzenlemelerden cbk ile düzenleneceği belirtilen konuların yasayla düzenlenmesi anayasanın yasama organına açıkça tanıdığı bir yetkidir kanunsuz emre dair anayasanın maddesinde yapılan değişikliğe bakıldığında ise cumhurbaşkanlığı kararnamesinin anayasanın konuya ilişkin diğer düzenlemeleri ile birlikte değerlendirildiğinde normlar hiyerarşisindeki yeri açıkça anlaşılır kamu hizmetlerinde her hangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse üstünden aldığı emri yönetmelik cumhurbaş kanlığı kararnamesi kanun veya anayasa hükümlerine aykırı görürse yerine getirmez ve bu aykırılığı emri verene bildirir sayılı yasa değişikliği ile cumhurbaşkanına anayasada tanınan diğer yetkiler ise şöyledir anayasanın maddenin son fıkrasında kamu tüzelkişiliği ancak kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur denilerek cbk ile kamu tüzelkişiliği kurulmasına da imkân tanınmıştır bununla birlikte türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz kalır mdfıkra son kuralı gereğince yasa ile kurulmuş bir kamu tüzelkişiliği cbk ile kaldırılamaz ancak cbk ile kurulan bir kamu tüzelkişiliği yasal düzenlemenin konusunu oluşturabilir anayasa devlet denetleme kurulunun işleyişi üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işleri ile milli güvenlik kurulu genel sekreterliğinin teşkilatı ve görevlerinin cum hurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceğini hüküm altına almıştır ve maddelerde yer alan tüzük ibaresi anayasadan tamamen çıkarılmıştır böylece tüzük uygulaması yürürlükten kaldırılmış onun yerine çok daha geniş bir kapsama sahip olan cumhurbaşkanlığı kararnamesi konulmuştur yönetmelikleri düzenleyen mad dede cumhurbaşkanı bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler hükmü yer almıştır ancak bu tüzük ve cumhurbaşkanlığı kararnamesinin aynı hukuki nitelikte olduğu şeklinde anlaşılmamalıdır cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yapılabileceği yukarıda belirtilen istisnai işlemler kaynağını doğrudan anayasadan alan yürütme işlemi niteliğinde kabul edilmelidir ancak bu tür cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin de aynı konuda kanun çıkarması durumunda hükümsüz kalacakları anayasanın amir hükmüdür öte yandan cumhurbaşkanı üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler madde ancak md gereğince tbmm bu konuları da yasa ile düzenleyebiliresas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmasının sınırları anayasanın maddesiyle getirilen cbk ile yürütmeye tanınan düzenleme alanı oldukça dar ve sınırlıdır bu sınırları şu şekilde açıklamak mümkündür i̇lk olarak cumhurbaşkanlığı kararnamesi yürütme yetkisine ilişkin konularda çı karılabilecektir maddenin gerekçesinde ise cumhurbaşkanına genel siyasetin yürütülmesinde yürütme yetkisi ile ilgili ihtiyaç duyduğu konularda kararname çıkarabilme yetkisi verildiği ifade edilmektedir bu nedenle cbkleri ancak yürütme yetkisinin gerektirdiği hususlarda ih tiyaç duyulduğunda çıkarılabilecek yasama ve yargı yetkilerinden herhangi birinin alanına gi ren bir konuda ise cbk çıkarılması mümkün olmayacaktır aym bu açık hususu teyit etmek tedir cumhurbaşkanının yürütme yetkisine ilişkin konularda cbk çıkarabileceği ifade edilmiştir buna göre yürütme yetkisine ilişkin konular dışında cbk ile düzenleme yapılması mümkün değildir aym es ks kt rg tarih sayı aynı yönde bkz aym es ks t rg temmuz i̇kinci olarak cbkleri anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevlerle ilgili konularda düzenleme yapamaz bu yasakla kişilerin temel haklarını ilgilendi ren hususlarda yasa olmaksızın cbklerin devreye girmesi engellenmek istenmiştir ancak bu noktada çözümlenmesi gereken soru sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin tamamının cbk ile düzenlenip düzenlenemeyeceğidir sadece yukarıdaki ifadeden yola çıka rak yapılan bir değerlendirme bu soruya olumlu cevap vermeyi gerektirir ancak bu cümlenin aynı fıkradaki diğer hükümler ve anayasanın konuya ilişkin diğer ilke ve kuralları dikkate alı narak anayasanın bütünlüğü içinde tartışılması ve anlaşılması gerekir öncelikle aşağıda ayrıntılarıyla belirtildiği üzere anayasada münhasıran kanunla dü zenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz dolayısıyla il gili maddede yasayla düzenlenmesi kaydı bulunan sosyal ve ekonomik hak ve ödevler cum hurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemeyecektir örneğin anayasanın maddesinde öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir maddesinde sendika kurma hakkı kanunla sınırlanabilir sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunda gösterilir maddesinde tarih kültür ve tabiat varlıklarından özel mülkiyet konusu olanlara getirilecek sınırlamalar ve bu nedenle hak sahiplerine yapılacak yardımlar ve tanınacak muafiyetler kanunla düzenlenir denilmektedir dolayısıyla belirtilen konuların cbk ile düzenlenmesi mümkün değildir eğer böyle bir düzenleme yapılırsa bu hem anayasanın maddesine hem de hak ve ödev için kanun kaydı koyan hükme aykırılık oluşturur ancak yasa kaydı içermeyen sosyal ve ekonomik haklar cumhurbaşkanlığı kararna mesinin konusu olabilecektir örneğin konut hakkını düzenleyen anayasanın maddesi böy ledir bu durumda dikkat edilmesi gereken husus söz konusu hakların sadece düzenleme ko nusu olabileceği ancak bunun sınırlama yetkisini içermediğidir bu nedenle maddenin ikinci cümlesi sosyal ve ekonomik haklar alanının cbk ile düzenlenmesini kabul ederken bu düzenlemenin sınırlarını da belirtir ilki fıkranın ilk cüm lesindeki cbknin sadece yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilmesi diğeri ise üçüncü cümlesindeki münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda çıkarılamamasıdır öte yandan anayasanın maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlanabile ceği kuralı dikkate alındığında cbkye konu olabilecek sosyal ve ekonomik hak ve ödevlerleesas sayısı karar sayısı ilgili cumhurbaşkanının sınırlama değil sadece bir düzenleme yetkisinden bahsedilebilir yani düzenleme ve sınırlama ayrımı dikkate alındığında cbk ile sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin gerçekleşmesi için birtakım pozitif tedbirleri içeren düzenlemeler yapabileceği fakat kişilerin bundan yararlanmasına sınırlama getirilemeyeceği belirtilmelidir zira anayasal çerçe vede bir hakkın kısıtlanması ancak ve ancak kanun ile yapılabilir üçüncü sınır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz hükmüdür aym tarafından yasama yetkisinin devir yasağı çerçevesinde yürütmenin düzenleme yetkisi izah edilirken kullanılan münhası ran kanunla düzenlenmesi gereken konular ibaresi anayasa kuralı haline getirilmiştir bkz anayasa mahkemesi kararı k aymye göre kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına dü zenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluştur maktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran ka nunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirle miş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü ko nularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz bu nedenle anayasanın münhasıran kanunla düzenlenmesini gerektirdiği konularda yürütmeye düzenleme yetkisi verilirken yasanın temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirle miş olması gerekmektedir aym ayrıca anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi gere ken birtakım konuları örnek olarak sıralamıştır anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınır landırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi aymnin münhasıran kavramını açıklarken verdiği örnekler ve açıklamalardan bir ko nunun münhasıran yasa alanında olması için anayasanın özellikle ve ısrarla konunun yasayla düzenlemesini istemesi yasayla düzenlemeye çok özel vurgu yapması gerekmemektedir bu çerçevede temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına dair maddede sınırlamanın ancak kanunla yapılabileceği şartı vardır temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yal nızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınır lanabilir oysa vergilerle alakalı maddede vergi resim harç ve benzeri mali yükümlü lükler kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır ve kamu hizmeti görevlileriyle alakalı genel ilkeleri koyan maddede memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir yasayla düzenleme öngörülmüş hiçbir özel vurgu yapılmamıştır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular kavramı bu nedenle yasa kaydı olarak anlaşılmak ve uygulanmak durumundadır anayasanın maddesindeki birden çok ili içine alan merkezi idare teşkilatının bölge teşkilatının görev ve yetkileri ka nunla düzenlenir maddesindeki mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri ye rinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir maddesindeki memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülük leri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ve üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları kanunla özel olarak düzenlenir hükümleri buna örnek oluşturur özellikle bu son husus cbk ile yasanın konu itibarıyla iç içe geçme riskini içerir karmaşaya yol açma ihtimalini barındırır çünkü anayasanın maddesi cumhurbaşkanı cbk ile üstesas sayısı karar sayısı kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları düzenler hükmünü içerirken üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esas ları maddeye göre yasa ile özel olarak düzenlenmek zorundadır anayasa mahkemesi anayasada salt bir kanunla düzenleme kaydının bulunmasının ilgili konuyu cumhurbaşkanlığı kararnamesinin konu bakımından yetki alanından çıkarmak açı sından yeterli olduğunu ifade etmiştir anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cbk çıkarıla mayacağı hüküm altına alınmıştır ancak anayasada hangi konuların münhasıran kanunla dü zenleneceğine ilişkin özel bir hüküm bulunmamaktadır bununla birlikte anayasa mahkemesi nin yerleşik içtihadında anayasa koyucunun kanunla düzenlenmesini öngördüğü konuların bu kapsamda görülmesi gerektiği kabul edilmektedir aym k k k k k buna göre anayasada kanunla düzenleneceği belirtilen alanlarda cumhurbaşkanının cbk çıkarma yet kisi bulunmamaktadır aym es ks kt rg tarih sayı dolayısıyla maddede geçen münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen ko nular ibaresinin anayasada kanunla düzenlenir veya kanunla konulur değiştirilir veya kaldı rılır vb ifadelerin bulunduğu maddelere bakarak belirlenmesi gerekir halde anayasanın bir maddesinde bir konunun yasayla düzenlenmesi öngörülmüşse konunun cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenmesi anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturacaktır bir diğer sınır ise kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı karar namesi çıkarılamaz kuralıdır bir konu yasa ile açıkça düzenlenmişse cumhurbaşkanlığı ka rarnamesi çıkarılamaz elbette cbklerin çıkarılması için khklerde olduğu gibi yasa ile yet kilendirme gerekmez ancak khkler yasaları değiştirebilirken cbkler yasaların açıkça dü zenlediği hususlarda bir düzenleme yapamamakta cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanun larda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanmakta türkiye büyük mil let meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hü kümsüz hale gelmektedir bu hükümler açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesinin yasa gücünde olmadığını cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yasaların değiştirilemeyeceğini gösterir burada değinilen sınır kanun hükmünde kararnamelerle açıkça düzenlenen konuları da kapsar aym bu hususu açıkça ifade etmiştir khkların kanun hükmünde oldukları gö rülmektedir dolayısıyla khk ile açıkça düzenlenen bir konuda da anayasanın maddesi nin on yedinci fıkrasının dördüncü cümlesi uyarınca cbk çıkarılamaması gerekir aym es ks kt rg tarih sayı– bu açıklamalar ışığında anayasanın cumhurbaşkanı kararnamesiyle doğrudan düzen leme yetkisi verdiği konularda dahi cbk ile kanunlarda değişiklik yapılması mümkün değildir örneğin anayasanın son maddesine göre bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı ka rarnamesiyle düzenlenir ancak bu bakanlıkların kurulmasına ilişkin olarak mevcut yasalarda cbk ile değişiklik yapılabileceği anlamına gelmemektedir sonuç olarak anayasanın maddesinin on yedinci fıkrasının mevcut hükümleri karşısında hangi konuda olursa olsun cbk ile bir yasayı değiştirmek veya yürürlükten kaldırmak mümkün değildiresas sayısı karar sayısı nitekim nolu cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmadan önce tarihli ve sayılı anayasada yapılan değişikliklere uyum sağlanması amacıyla bazı kanun ve ka nun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun hükmünde kararname ile bakanlıkları düzenleyen birçok yasa ve yasa gücünde kararname yürürlükten kaldırılmıştır cumhurbaşkanlığı kararnamelerine i̇lişkin anayasa mahkemesi denetiminin kap samı anayasa mahkemesinin denetim kapsamına giren işlemlerden birisi de cumhurbaşkan lığı kararnamesidir anayasanın ve maddelerinde daha önce mevcut olan kanun hükmünde kararname yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur anayasa mahkemesi bu denetimi nasıl ve hangi çerçevede yapmalıdır yargısal dene timde aym öncelikle bir cbknın anayasada cbk ile düzenlenmesi öngörülen hususlarda düzenleme içerip içermediği yani yetki yönünden denetleyecektir dolayısıyla cbk yetki kap samı dışında bir konuyu düzenlemişse doğrudan yetkisizlik dolayısıyla iptal edilmelidir cbknın yetki kapsamı içinde olduğu sonucuna varırsa aym bu kez düzenlemenin esas bakı mından anayasanın ilgili maddelerine uygunluğunu inceleyecektir her ne kadar anayasanın maddesinde cbklerin şekil ve esas bakımlarından anayasaya uygunluk denetiminden söz edilmişse de bu denetim maddenin fıkrasındaki koşulların bir bütün olarak aym tarafından denetlenmesini gerektirir çünkü anayasada cumhurbaşkanına ancak fıkrada be lirtilen sınırlar içinde cbk çıkarma yetkisi verilmiştir bu sınırların aşılması cbkyi ana yasaya aykırı hale getirir böylece cbknın örneğin kanunun açıkça düzenlediği bir hususu içermesi onun anayasaya aykırı olması sonucunu doğurur dava konusu kural sayılı kanuna ekli sayılı cetvele bazı eklemeler yapmak suretiyle kanun metninde değişiklik yapılmasını öngörmektedir kanunları değiştirmenin tbmmnin görev ve yetkileri kapsamında bulunduğu ve sayılı kanunla yapılan anayasa değişikliğiyle bu hususta farklı bir düzen leme öngörülmediği gözetildiğinde kuralın yürütme yetkisine değil yasama yetkisine ilişkin ol duğu açıktır dolayısıyla kural anayasanın maddesinin on yedinci fıkrasının birinci cüm lesiyle bağdaşmamaktadır aym es ks t rg temmuz bu açıdan cbkların denetimi yasaların denetiminden farklıdır yasaların esas deneti minde sadece yasanın maddi bakımdan anayasaya uygunluğu inceleme konusu olurken cbkların önce yetki yönünden incelenerek anayasanın maddedeki sınırlara uyulup uyulmadığı denetlemelidir bu çerçevede cbknın bir özgürlük ve hakkı düzenleyip düzenle mediği anayasada yasa kaydı olan ya da bir kanun tarafından düzenlenmiş bulunan bir konuda düzenlemeye yer verilip verilmediği öncelikle ele alınmalıdır aym de konuya ilişkin ilk kararlarında cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin öncelikle yetki açısından denetlenmesi gerekliliğini açıkça ifade etmiştir cbkların konu bakımından yetki kurallarına uygun olarak çıkarılması gerekmek tedir aksi takdirde içeriği anayasaya aykırılık oluşturmasa bile bu düzenlemelerin ana yasaya uygunluğundan söz edilemez dolayısıyla cbkların yargısal denetiminde öncelikle anayasanın maddesinin on yedinci fıkrasında belirtilen konu bakımından yetki kuralla rına uygunluğunun ele alınması gerekir anılan fıkra yönünden herhangi bir aykırılık tespit edilmemesi durumunda ise bu defa cbkların içerik yönünden anayasaya uygunluk denetimi yapılmalıdır bkz örneğin aym es ks kt rg tarihesas sayısı karar sayısı – sayı aynı yönde bkz aym es ks t rg temmuz ayrıca sosyal ve ekonomik haklar konusunda cbkların özgürlük ve hak üzerindeki somut etkisi incelemede dikkate alınmalıdır bu yönden bir cbk hak ve hürriyetleri sınırlayıcı nitelikte ise konu yasama yetkisinin alanına kayacak ve cbk anayasaya aykırı hale gelebile cektir bu nedenle sosyal ve ekonomik haklara ilişkin olarak cbklarda yer alan her bir hük mün somut etkileri dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmalıdır bu bağlamda örneğin cbkda öngörülen sosyal ve ekonomik haklarla ilgili düzenleyici kuralların sosyal veveya ekonomik haklar bakımından pozitif ayrımcılık yapılmasının gerekli olduğu bir alanda bunu yapmamaktan ya da tetikleyebileceği dolaylı ayrımcı sonuçlardan da sorumlu olacağını vurgu lamak gerekir bu çerçevede hangi kuralın hak ve hürriyetleri kısıtlayıcı hangi kuralın sadece düzenleyici nitelikte olduğunun tespiti oldukça zor olacaktır anayasa mahkemesinin cumhurbaşkanlığı kararnamelerini yetki açısından denetleme sinin sıradan bir anayasaya uygunluk denetimi sorunu oluşturmadığı vurgulanmalıdır ana yasanın başlangıç bölümünde açık şekilde erkler ayrılığı ilkesine yollama yapılmakla yeti nilmemekte ilkenin aynı zamanda tanımı da yapılmaktadır madde nin öngördüğü hukuk devletinin gerekleri normlar hiyerarşisi çerçevesinde kuralı koyan organ ile onu uygula
4,029