petition
stringlengths
136
32.8k
petition_length
int64
17
4.44k
esas sayısı karar sayısı anayasanın ve nci maddesi yönünden anayasasının uncu maddesinin birinci fıkrasında herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu dördüncü fıkrasında ise devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları hüküm altına alınmıştır bu madde ile hukuksal eşitlik amaçlanmıştır eşitlik ilkesi aynı hukuksal durumda bulunanlara aynı kuralların uygulanmasını gerektirir anayasanın üncü maddesinde temel hak ve özgürlüklerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasa‘nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak yasayla sınırlanabileceği bu sınırlamaların anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir hak arama hürriyetinin anayasa‘nın üncü maddesine göre sınırlandırılması hakkın özüne dokunmaksızın ve anayasada belirtilen özel sınırlandırma sebeplerine uygun olarak kanunla yapılır buna göre sınırlandırma anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin gereklerine laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz kanunla sınırlandırma yapılırken kanun hükümlerinin açık net ve anlaşılır olması gerekmektedir aksi takdirde sınırlandırma keyfi uygulamalara neden olabilir hakkın özüne dokunmama ilgili hakkı sınırlandırmanın hakkın kullanımını engelleyecek derecede ağır ve özüne dokunan bir sınırlandırma bu ilkeye aykırı olacaktır adil yargılanma hakkını düzenleyen anayasanın ncı maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz denilmektedir maddeyle güvence altına alınan dava yoluyla hak arama özgürlüğü bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birini oluşturmaktadır kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir kişiler yargı mercileri önünde dava hakkı tanınması adil yargılamanın ön koşulunu oluşturur anayasanın yargı yolu başlıklı inci maddesinin üçüncü fıkrasında ise idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihinden başlayacağı hüküm altına alınmıştır bu açıklamalar ışığında iptal istemine konu yasa kuralı ve elektronik ortamda tebligat müessesesinin değerlendirilmesine gelecek olursak dava açma süresinin başlangıcında asıl olan yukarıda anılan anayasa‘nın inci maddesinde belirtildiği üzere idari işlemin yazılı bildirim tarihidir bu şekilde idari işlemlere karşı yargı yoluna başvurma hakkı anayasal güvenceye alınmıştır i̇dari işlemin muhatabına imza karşılığı teslimi ile yazılı bildirim gerçekleşmiş olur tebliğe ilişkin yasal düzenlemelerdeesas sayısı karar sayısı öngörüldüğü şekilde üçüncü kişilere yapılan tebliğlerde yazılı bildirim olarak kabul edilmektedir bunun dışında yine ilgili yasa düzenlemelere göre yapılan ilanen tebliğ de yazılı bildirimin bir çeşidi olarak karşımıza çıkmaktadır son yıllarda haberleşme ve iletişim araçlarındaki gelişmelere paralel olarak elektronik ortamda tebliğde çağın ihtiyaçlarına karşılık hukukumuzdaki yerini almıştır elektronik ortamda tebliğ anayasanın inci maddesinde düzenlenen yazılı bildirim niteliğinde olup müessese olarak anayasaya aykırılığı düşünülmemektedir ancak elektronik ortamda tebliğin tamamlanması ve dava açma süresinin başlangıcına esas alınması noktasında başvuruya konu yasal düzenleme bir takım eksiklikler ve hakkın özüne dokunan dolayısıyla hakkın kullanımını etkileyecek düzenlemeler içermektedir i̇şbu kararı ile anayasaya aykırılığını iddia edilen yasa maddesinin itiraz yolu ile anayasa mahkemesi tarafından incelenmesi ve dava açma hakkının dolayısıyla hak arama özgürlüğünün kısıtlanması sonucunu doğuran yasa maddesinin yüksek mahkeme tarafından iptal amaçlanmaktadır öncelikle başvuruya konu yasal düzenleme ile elektronik ortamda tebligata konu evrakın muhatabın sistemdeki elektronik adresine ulaşması yeterli görülmüş ve muhatabın söz konusu tebligatı açıp açmaması dikkate alınmaksızın tebligatın ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapıldığı kabul edilmiştir bu haliyle kanunen öngörülen beş günlük sürenin hakkın kullanımını sağlayacak makul bir süre olmadığı düşünülmektedir nitekim aynı kanunun nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan ilan tarihinden başlayarak bir ay içinde ne vergi dairesine müracaat yapmış ve ne de adresini bildirmiş olanlara bir ayın sonunda tebliğ yapılmış sayılır hükmü ile kanunun nci maddesinin beşinci fıkrasında yer verilen kapıya pusula yapıştırılması usulüne ilişkin tebliğ evrakının pusulanın yapıştırıldığı tarihten itibaren on beş gün içerisinde muhatabı tarafından alınması halinde alındığı günde bu süre içerisinde alınmaması halinde ise on beşinci günde tebliğ yapılmış sayılır düzenlemesinde öngörülen süreler dikkate alındığında beş günlük sürenin yetersizliği açıkça görülmektedir tebliğin yapılmış sayılmasına ilişkin beş günlük sürenin yetersizliği karşısında mükelleflerin haricen haberdar edilmesine ilişkin olarak vergi idaresi tarafından sms ve mükellef tarafından beyan edilen posta adresine bilgilendirme yapılması uygulamasına başlanmıştır ancak söz konusu bilgilendirmenin yasal bir zorunluluk olmaması ve mükelleflerin tamamı tarafından talep edilmemesi nedeniyle öngörülen amaca hizmet etmediği gözlemlenmiştir elektronik ortamda tebligata konu evrakın muhatabın sistemdeki elektronik adresine ulaşmasının tebliğin gerçekleşmesi için yeterli görülmesine ilişkin düzenleme ve bu durumda tebliğin muhatabı tarafından elektronik ortamda açılmaması durumunda oluşacak hukuki durum da ayrı bir tartışma konusudur mahkememizce tebligata konu evrakın muhatabın sistemdeki elektronik adresine ulaşmasının yeterli görülmesi nedeniyle verilen davanın süre yönünden reddine ilişkin karanın istinaf aşamasında istinaf dairesince mükellefin elektronik ortama giriş yapıp yapmadığı ile bilgilendirme yapılıp yapılmadığının idarece ortaya konulmaması gerekçesiyle davanın suresinde olduğundan bahisle bozma kararı verildiği görülmüştür i̇stanbul bölge idare mahkemesi birinci vergi dava dairesinin tarih ve el sayılı kararı mükellefin elektronik ortama giriş yapıp yapmadığı ile bilgilendirme yapılıpesas sayısı karar sayısı yapılmadığının idarece ortaya konulma gerektiğine ilişkin yorum kanunen öngörülmemekle birlikte anayasanın ncı maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünü ayakta tutmaktadır nitekim yukarıda da belirtildiği üzere muhatabın söz konusu tebligatı açıp açmaması dikkate alınmaksızın kanunen tebligatın tamamlanması için öngörülen beş günlük sürenin hakkın kullanımını sağlayacak makul bir süre olmaması nedeniyle anayasanın üncü maddesinde yaralan düzenleme ile de bağdaşmamaktadır kaldı ki dava açma hakkı bu şekilde kısıtlanan mükellefin davasında haklı olması durumunda haksız olarak tahsil edilen vergi nedeniyle sayılan hak ihlalleri dışında anayasanın inci maddesi ile güvence altına alınan mülkiyet hakkı ihlali de kaçınılmazdır tebligat sistemine geçilmesinden sonra mükellefiyet tesis ettiren mükellefler tebligat sistemine dahil edilmesine rağmen eski mükellefler sisteme otomatik olarak alınmamakta ve sıra nolu genel tebliğ ile öngörülen süre içerisinde başvuru yapılması beklenmektedir dolayısıyla başvuru yapmayan eski mükellefler sisteme dahil edilmemekte ve bu mükellefler hakkında tebligat usulünün uygulanamaması nedeniyle mükellefler açısından uygulanan farklı tebliğ usulleri nedeniyle dava açma ve diğer başvuru yollarına ilişkin haklanın kullanımı yönünden anayasanın uncu maddesinde yer alan eşitlik ilkesine aykırılıklar meydana gelmektedir nitekim anılan sıra nolu genel tebliğin iptali istemiyle açılan davanın temyiz aşamasında verilen danıştay vergi dava daireleri kurulunun tarih ve k sayılı karara yazılan karşı oyda da düzenlemenin ölçülülük ilkesine dolayısıyla anayasa‘nın ve ncı maddelerine aykırılığı açıkça dile getirilmiştir dolayısıyla farklı yorumlara neden olan başvuruya konu yasa maddesinin anayasa ve i̇nsan hakları avrupa sözleşmesi ile güvence altına alınan haklar ihlal etmeyecek şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiği açıktır sonuc ve talep yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında sayılı vergi usul kanununun elektronik ortamda tebliğ başlıklı maddesine sayılı kanunun inci maddesi ile eklenen ve elektronik ortamda tebligat muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır hükmünü içeren ikinci fıkrasının anayasa‘nın ve nci maddesine aykırılığı nedeniyle iptali istemiyle re sen anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının tüm belgeleriyle onaylı suretinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına iş bu karar aslı ile dosya suretinin yüksek mahkemeye tebliğinden itibaren beş ay süre ile beklenilmesine beş ay içerisinde karar verilmez ise davanın mevcut mevzuata göre sonuçlandırılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,150
esas sayısı karar sayısı davacılar vekilinin havale tarihli dilekçesinde özetle müvekkilleri mirasçıları ve açısında sayılı i̇mar kanununun ve maddesinin esasa ilişkin olarak anayasaya aykırılığının somut norm denetimi yoluyla denetimi için anayasa mahkemesine başvurulmasını istediklerini çankaya ilçesi bölge tapu sicil müdürlüğünün tarihli kamuya terk başlıklı yazısında ismi geçen müvekkillerinin paylarının tamamını imar planı gereğince bedelsiz olarak kamuya terk ettiklerinin belirtildiğini müvekkillerinin ifraz işlemi için belediyeye yaptıkları başvuru sonrasında ifraz işleminin dava konusu bölümlere ilişkin yerleri bedelsiz terk etmedikleri taktirde ifraz işleminin gerçekleştirilemeyeceği ve ifraz işleminin gerçekleştirilmemesi sonucunda da taşınmazları üzerinde herhangi fiili bir yapıya izin yada ruhsat verilemeyeceği yönünde bilgi verildiğini söz konusu bedelsiz terk işlemlerine izin veren i̇mar kanunu ve maddelerinin anayasanın ve maddelerine aykırılık teşkil ettiğini belirtip devamla anayasada benimsenmiş olan mülkiyet anlayışında hakkın iki temel yönü bulunmakta olup bunlardan ilki mülkiyetin kişiye sağladığı haklar diğeri ise kişiye yüklediği ödevlerdir bu nedenle mülkiyet hakkının özü yetki ve ödevlerden oluşmaktadır ancak anayasada benimsenen mülkiyet anlayışında özel mülkiyet kural hakkın sınırlandırılması ve malike ödevler yüklenmesi ise istisnadır mülkiyet hakkının sınırlamaları ve güvenceleri açısından anayasanın maddesinin maddeyle birlikte değerlendirilmesinden doğan genel rejim yanında anayasanın başka maddelerinde de mülkiyete ilişkin ek güvence ve sınırlama hükümlerine yer verilmekle birlikte bunlardan en önemlisi şüphesiz mülkiyeti bir hak olarak tanımlayan maddedir maddenin birinci fıkrasında genel olarak hak tanınmakta ikinci ve üçüncü fıkralarda ise sınırlama ve güvence ölçütleri gösterilmektedir belirtilen hüküm uyarınca mülkiyet hakkı ancak kamu yararı amacıyla sınırlanabilecek ve bu sınırlama kanunla yapılabilecektir bu sınırlama ve güvence ölçütlerinin anayasanın maddesi ışığında yorumlanması gerekir zira belirtilen anayasa hükmü hak ve özgürlükleri sınırlama ve güvence rejimi bakımından temel öneme sahip olup anayasada yer alan bütün hak ve özgürlüklerin yasa koyucu tarafından hangi ölçütler göz önünde bulundurularak sınırlandırılabileceğini ortaya koymaktadır anayasanın temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması kenar başlıklı maddesinde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanımla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz denilmektedir anayasanın bütünselliği ilkesi çerçevesinde anayasa kurallarının bir arada ve hukukun genel kuralları göz önünde tutularak uygulanması zorunlu olduğundan belirtilen düzenlemede yer alan başta yasa ile sınırlama kaydı olmak üzere tüm güvence ölçütlerinin anayasanın maddesinde yer verilen hakkın kapsamının belirlenmesinde de gözetilmesi gerektiği açıktır bu kapsamda mülkiyet hakkı özüne dokunulmaksızın kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlanabilir ayrıca yapılan sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz aym kt anayasanın gerek gerekse maddesine göre mülkiyet hakkına getirilecek sınırlamaların kanunla düzenlenmesi gerekmektedir kanun dışında herhangi bir hukuk normu ile getirilen sınırlama sınırlamada kamu yararı olsa dahi anayasanın ve maddelerine aykırılık teşkil edecektir zira belirtilen hükümlerin ifade tarzı mülkiyet hakkına getirilecek sınırlamaların mutlaka şekli anlamda kanun ile yapılması zorunluluğuna işaret etmektedir hak ya da özgürlüğe bir müdahale söz olduğunda öncelikle tespiti gereken husus müdahaleye yetkiesas sayısı karar sayısı veren bir kanun hükmünün yani müdahalenin hukuki bir temelinin mevcut olup olmadığıdır hak ve özgürlüklerin yasayla sınırlanması ölçütü anayasal temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında vazgeçilmez bir unsur olup bu koşulun sağlanmaması durumunda diğer güvence ölçütlerinin değerlendirilmesinin bir anlamı yoktur no § anayasanın maddesine göre temel haklara yönelik sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz bu ilkeler diğer temel hak ve özgürlüklerde olduğu gibi mülkiyet hakkına ilişkin sınırlamalar bakımından da geçerlidir anayasanın sözünden kasıt anayasada zen yer alan kurallardır bunun yanı sıra anayasa özü ile de birtakım kurallar koymakta olup anayasanın koyduğu açık kuralların dayandığı hukuk ilkeleri dahi anayasa kuralı gibi bağlayıcıdır bu anlamda anayasanın ruhu kavramı bir bütün olarak ruhu kavramı bir bütün olarak anayasanın tamamını ifade etmekle mülkiyet hakkına getirilecek sınırlamaların da anayasanın genel felsefesine ve ondan çıkan temel anlama uygun olması gerekmektedir bu bağlamda getirilecek sınırlamanın anayasanın başlangıç kısmında yer verilen hususlara ve özellikle maddesinde belirtilen niteliklere uygun olması gözetilmelidir mülkiyet hakkının ayrıca hakkın özüne dokunulmadan ve ölçülülük ilkesine riayetle sınırlandırılması gerekmektedir hakkın özü dokunulduğunda söz konusu temel hak ve özgürlüğü anlamsız kılan asli çekirdeği ifade etmekte olup bu yönüyle her temel hak açısından kişiye dokunulmaz asgari bir alan güvencesi sağlamaktadır bu çerçevede hakkın kullanılmasını önemli ölçüde güçleştiren hakkı kullanılamaz hale getiren veya ortadan kaldıran sınırlamaların hakkın özüne dokunduğu kabul edilmelidir mülkiyet hakkı bağlamında da mülkiyet hakkını oluşturan yetkilerin tamamının veya bir ya da belirli bir kısmının oradan kaldırılması kullanılamaz hale getirilmesi veya kullanılmasının aşırı derecede güçleştirilmesi sonucunu doğuran müdahalelerin bu hakkın özünü zedeleyeceği açıktır aym k kt k kt ölçülülük ilkesinin amacı da temel hak ve özgürlüklerin gereğinden fazla sınırlandırılmasının önlenmesidir anayasa mahkemesi kararları uyarınca ölçülülük ilkesi sınırlama için kullanılan aracın sınırlama amacını gerçekleştirmeye uygun olmasını ifade eden elverişlilik sınırlayıcı önlemin sınırlama amacına ulaşmak bakımından zorunlu olmasına işaret eden zorunluluk ve araçla amacın orantısız bir ölçü içinde bulunmaması ile sınırlamanın ölçüsüz bir yükümlülük getirmemesini deyimleyen oranlılık unsurlarını içermektedir aym k kt mülkiyetin ancak kamu yararı amacıyla sınırlanabileceği yolundaki kural bir yandan kanun koyucuya mülkiyet hakkının kamu yararının gerektirdiği durumlarda sınırlandırma imkanı vererek bir sınırlandırma amacı teşkil eder bir yandan da mülkiyet hakkının kamu yararı amacı dışında sınırlanamayacağım öngörerek bir sınırlama sınırı oluşturur ancak kamu yaran ile bireysel yarar arasındaki orantılılık ilkesini gözetmek üzere müdahalenin keyfi olmaması ve hukuka uygun bir şekilde yapılması gerekmektedir bir insanın kendisine ait bir eşyayı herhangi bir neden bulunmaksızın bağışlama vs dışında karşılıksız olarak devretmesi düşünülemez hatta bunu kişi ile kamu arasında bir ilişki olarak düzenleyip bedelsiz terk işlemi üzerinden düzenlenmesi korunmak istenen amaca aykırı olacaktır kamu yararının mevcut olduğu hallerde mülkiyet hakkının sınırlandırılabilecektir ancak bunun karşı taraf mağdur edilerek bedelsiz şekilde sağlanmaya çalışılması kabul edilemez burada açıkça kamu gücü tarafından karşılıksız olarak müvekkillerin mülkiyet hakkına engel olunduğunu beyanesas sayısı karar sayısı ederek müvekkilleri mirasçıları ve ün bedelsiz terk işlemlerinin sayılı i̇mar kanununun ve maddesinde yer alan hükümlerin anayasaya aykırılık teşkil etmesi nedeniyle incelenerek iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasını talep etmiştir sayılı i̇mar kanununun i̇lgili maddeleri madde belediye veya valilikler imar planlarının uygulanması sırasında bir gayrimenkulun tamamını kamulaştırmadan yerin muayyen saha yükseklikte ve derinliğindeki kısmı üzerinde kamu yararı amacıyla irtifak hakkı tesis edebilir belediyelerveya valilikler mümkün olan yer ve hallerde mal sahibinin muvafakatiyle bedelsiz irtifak hakkı verme karşılığında bedelsiz irtifak hakkı tesis edebilir madde i̇mar planlarına göre yol meydan yeşil saha park ve otopark gibi umumi hizmetlere ayrılan yerlere rastlayan gayrimenkullerin bu kısımlarının ifrazına veya tevhidine izin verilmez i̇mar parselasyon planı tamamlanmış olan yerlerde yapılacak ifraz veya tevhidin bu filanlara uygun olması şarttır i̇mar planlarında parsel cepheleri tayin edilmeyen yerlerde yapılacak ifrazların asgari cephe genişlikleri ve büyüklükleri yönetmelikle belirtilen esaslara göre tespit edilir i̇mar planı dışında kalan alanlarda yönetmeliklerinde tayin edilecek miktarlardan küçük ifrazlara izin verilmez denmektedir anayasanın i̇lgili maddeleri madde değişik md temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz madde herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz denmektedir gereği̇ düşünüldü uygulamada belediyeler veya valilikler imar planlarının uygulanması sırasında mal sahibi şahısları ruhsat vermek için bedelsiz terke zorlamaktadır eğer bu şahıslar ruhsat için başvurmadan önce idareye başvurup veya dava açarak bedelsiz terk vermeden taşınmazların bedelini tahsil etme imkanı varken bu yola zamanında başvurmamış ise ve yeni imar planındaki plan notlarından faydalanmak istemese dahi yine de idarenin bedelsiz terkesas sayısı karar sayısı zorlamasıyla karşılaşmakta ve müzayaka altında bedelsiz terk vermek zorunda kalmaktadır mantıken çoğu kimsenin bu zorlama olmasa yerini bedelsiz terk etmeye razı olmayacağı ortadadır bu nedenle söz konusu mevzuat iptal edilmedikçe gerçekleştirilen uygulama ile dava dosyamızdaki bir kısım davacılar ve diğer benzeri durumdaki kişilerin anayasamızla güvence altına alınan temel hak ve hürriyetlerinden olan mülkiyet hakkının ihlal edileceği görülmektedir kamu yararının mevcut olduğu hallerde mülkiyet hakkının sınırlandırılabileceği anayasanın maddesinin fıkrasında belirtilmiş ise de bu mal sahibi şahısları mağdur ederek bedelsiz şekilde sağlanmasını amaçladığı düşünülemez zira yukarda da bahsedildiği gibi bu mal sahiplerinden bazıları herhangi bir şekilde bedelsiz terk vermediklerinde idare ile uzlaşarak veya dava açarak bedelini tahsil ederken diğer bir kısmının buna zorlanarak mallarının kamu gücü kullanılarak ellerinden alınmasının anayasanın ve maddelerine aykırılık iddiasının yerinde olduğu kamu yaran ile bireysel yarar arasındaki orantılılık ilkesinin gözetilmediği keyfi müdahalelere neden olduğu ve hukuka aykırı işlemlere sebebiyet verildiği kanaatine varmamıza neden olduğundan anayasa mahkemesine başvurulmasına karar vermek gerekmiştir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı i̇mar kanununun ve maddelerinin anayasanın ve maddelerine aykırılık iddiası nedeniyle iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına yasanın ve anayasanın maddesi gereği anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ay davanın geri bırakılmasına dosyanın onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine gerekli masrafların davacı tarafın gider avansından karşılanmasına karar verildi
1,417
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazcı mahkeme başvurusunu özet olarak şu gerekçelere dayandırmaktadır cezada adalet ilkesi gereğince suçları ağırlığına göre ayırmak zorunlu görülmektedir çağdaş ceza hukukunun kabul ettiği ikili ayırıma göre suçlar cürümler ve kabahatler olarak ayrılmıştır kabahatler toplumun düzenini cürümler kadar ağır biçimde bozmayan suçlardır türk ceza yasasının maddesi ile cezalandırılan suç da kabahat türündendir anılan madde ile yetkili makamdan izin almaksızın veya ilân yapıştırmaya izin verilmiş olan yerlerin dışında kalan bir yere basılı resimli ya da el yazılı kâğıt asan veya astıranlar liraya kadar hafif para cezasıyla cezalandırılmakta iken sayılı yasayla yapılan değişiklikle bir çok cürüme ilişkin cezalardan daha ağır sayılabilecek cezalar konulmuştur bu cezalar örneğin tehdit konut dokunulmazlığını çiğnemek etkili eylemde bulunmak ve hakaret suçları karşılığında konulmuş bulunan cezalardan daha fazladır adaletsizlik bu kadarla kalmamış anılan yasa değişikliğiyle söz konusu cezaların ertelenmemesi ve sayılı cezaların infazı hakkındaki yasanın maddesinde belirtilen ceza ve tedbirlere çevrilmemesi öngörülmüştür oysa aynı yasa ile yapılan bir başka değişiklikle kaçakçılık suçlarına ilişkin cezalar bile yasal koşullar gerçekleştiğinde ertelenebilir duruma gelmiştir bundan başka iptali istenen yasa maddesi ile anayasanın maddesinde güvence altına alınmış bulunan düşünce ve kanaatlerin açıklanması ve yayılması hakkı sınırlanmak istenmiştir fakat bu sınırlama adil olmayan bir ceza yaptırımına bağlanarak sonuçta sözü edilen temel hakkın özü zedelenmiştir
206
esas sayısı karar sayısı i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi özeti direnme kararının sayılı kanunun maddesine göre ikinci başkanın başkanlığı altında üyelik daireler kurulunca incelenmesi gerekli iken aynı kanunun geçici maddesine göre kurulan üyelik daireler kurulu işi görüşmüş ve bozma kararını vermiştir sayılı kanunun maddesinde askerî yargılayın bir askerî yargıtay başkanı bir ikinci başkan bir başsavcı bir başsavcı başyardımcısı ve yeteri kadar başsavcı yardımcısiyle dört daireden ibaret olduğu her dairede bir başkan ile yedi üye bulunduğu belirtilmiştir aynı kanunun geçici maddesinde ise bu kanunun yürürlüğe girmesiyle maddede yazılı daireden iki dairenin kurulmasının şart olduğu öteki i̇ki dairenin bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde kurulacağı ancak dairenin kurulması tamamlanıncaya kadar maddedeki daireler kurulunun ikinci başkanın başkanlığında üyeden kurulacağı yazılıdır sayılı kanunun gününde resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiğine göre gününde iki yıllık süre sona ermiştir bu tarihten sonra askerî yargıtay daireler kurulunun geçici maddeye göre değil kanunun maddesi uyarınca toplanması gerekir askerî yargıtay daireler kurulunun hâla geçici maddeye göre kurulması anayasanın maddesindeki hukuk devleti maddesindeki anayasanın üstünlüğü ilkeleri yine anayasanın ve geçici maddelerine aykırı bir durumdur anasayaya aykırı bulunan geçici maddenin iptali gerekir
183
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçesi şöyledir i̇tirazın konusu sayılı orman kanununun maddesinin tc anayasasının maddelerine aykırılığı iddiası ile iptal istemidir i̇tiraz konusu yasa maddesi sayılı kanunun maddesi ile orman memurları tarafından yapılan suç tutanağının aksi ispat olununcaya kadar geçerli belgelerden sayılacağı öngörülmüştür konuya ilişkin olarak kapsamlı açıklamaları içeren açıklamalı içtihattı orman kanunu celal aras adalet yayınevi ankara isimli kitaptan sanığın yargılama aşamasında zabıtta yazılı olandan veya zabıttaki ifadesinden başka bir iddia ileri sürdüğü takdirde mahkemeye bu iddiasıyla ilgili olarak kanaat verecek deliller göstermesi gerektiği bu şekilde yasaya uygun düzenleme zaptın sanığın ve mahkemeleri bağlayacağı ifade edilmiştir konuya ilişkin olarak yargıtay ceza genel kurulunun gün ve esas ve karar sayılı ilamında orman memurları tarafından düzenlenen suç saptama tutanakları aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir bu tutanağın aksini savunan mahkemeye kanaat verecek kanıtlar göstermek zorundadır soyut inkar yeterli değildir ifadelerine yer verilmiş benzer ifadeler yargıtay ceza genel kurulunun gün ve esas ve karar sayılı ilamı ile gün ve esas ve karar sayılı ilamlarında yer almıştır konuya ilişkin olarak yargıtay ceza dairesinin gün ve esas karar gün ve karar sayılı ilamlarında da aynı hususlara yer verilmiştir i̇tiraz konusu yasa maddesinin somut olayda uygulanan yasa maddesi olup olmadığı sanıklar hakkında eylemlerinin sayılı kanunun maddesine girdiğinden bahisle dava açılmış düzenlenen iddianamede ise sayılı kanunun maddesi gereği aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan suç tutanağı dikkate alınarak sanıkların cezalandırılması talebine yer verilmiştir yargılama aşamasında sanıkların tutanak aksine iddia etmeleri karşısında mahkememizce tutulan tutanağın içeriğinin doğru olup olmadığı konusunda keşif kararı verilmiş ancak fiili imkansızlıklar nedeni ile keşif yapılamamıştır bu durumda yasa hükümleri uyarınca mahkememiz tarafından tutulan tutanağın geçerli olduğunun sayılı kanunun maddesi uyarınca kabul edilmesi gerekecek ve bu kabul doğrultusunda hüküm kurulması söz konusu olacaktır bu nedenlerle ilgili yasa hükmü mahkememiz tarafından uygulanacak kanun olarak kabul edilmiştir anayasaya aykırılık gerekçesi mahkememiz tarafından yapılmakta olan kovuşturma esnasında yukarıda sözü edilen yasa maddesinin anayasanın maddesinde yer alan herkes adil yargılanma hakkına sahiptir ve maddesinde yer alan suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz hükümlerine aykırı olduğu kanaati oluşmuştur mahkememizce yapılan yargılama esnasında suç konusu yerde sanıkların soruşturma aşamasındaki beyanlarından farklılık olması nedeni ile keşif ara kararı verilmiş keşfeesas sayısı karar sayısı gidildiğinde suç konusu yerin baraj çalışmaları kapsamında inşaat malzemeleri ile kaplı olduğu ve zeminin görülemediği anlaşıldığından sağlıklı bir tespit yapılamayacağı sebebiyle keşfin ertelenmesine karar verilmiştir yargılamada gelinen aşama dikkate alındığında sanıkların fiili imkansızlık sebebiyle suç tutanağının aksini ispatlamalarının güç olacağı anlaşılmış olup ilgili yargıtay kararları ve iddianamede bahsi geçen sayılı kanunun maddesi dikkate alındığında tutanağın doğru olduğu kabul edilerek yargılamanın sona erdirilmesi söz konusu olabilecektir i̇lgili maddenin hakimi bağlayacağına ilişkin doktrin ve yargı görüşleri dikkate alındığında hakimin vicdani kanaatine göre karar vermesi mümkün olmayacağı gibi sanıklara suçlu olmadıklarını ispat gibi bir yük de yüklenmiş olacaktır bu durum adil yargılama hakkına ve masumiyet karinesine aykırılık teşkil etmektedir bilindiği gibi ceza yargılamasının temelinde vicdani delil sistemi vardır buna göre medeni yargılamadan farklı olarak ceza hakimi ne tarafların ileri sürdüğü delillerle bağlı olmamak ne de kanun belli hususların belli delillerle ispat edileceğini göstermelidir ceza muhakemesinde her şey delil olabilmeli ve delil olarak ortaya konulanların ispat değerinin hakim serbestçe tayin edebilmelidir ceza hakimi belli bir usulsüzlüğün sabit olduğu hakkındaki hükmünü tam bir inanışla vermelidir bu duruma ilişkin olarak kunter yenisey nuhoğlu ceza muhakemesi hukuku kitaplarının baskısının sayfasında şu hususlara yer vermişlerdir kanuni delillerin hakimi bağlamasının zıddını ifadesi için fransızlar intime conviction demişlerdir bu terim vicdani kanaat olarak çevrile gelmektedir anayasamızın maddesi de bu duruma işaret ettiği gibi bugün bütün medeni memleketler ceza yargılamasında vicdani delil sistemini belirlemektedirler oysaki sayılı kanunun maddesi kanuni delil sisteminin bir örneği olup belli hususların belli delillerle hakimi bağlayacak şekilde ispat edilmesini öngörmektedir adil yargılanmak vatandaşlar için bir hak olduğu kadar yargılama makamları için ise bir yükümlülük teşkil etmektedir adil yargılamakla yükümlü olan bir hakimin belirli delillerle bağlı olması hukuk devleti ilkesine ve adil yargılanma hakkına aykırı olacaktır ceza muhakemesinin amacı maddi gerçeğe ulaşmaktır kanun bunun için hakime soruşturma evresinde delil araştırma görevi vermiştir elde edilen delillerle sübut konusunda bir kanaate ulaşılamaması halinde yapılması gereken şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği sanığı beraat ettirmektir oysaki itiraz konusu olan yasa maddesi şüphe halinde bu şüphenin sanık aleyhine sonuç doğurmasına sebep olmaktadır adil yargılanma hakkı ve masumiyet karinesi avrupa insan hakları sözleşmesi ile de korunmuştur minelli i̇sviçre davasında mart seri no paragraf ai̇hm sanığın yasal olarak suçluluğu sabit olmadan verilen yargı kararında sanığın suçlu olduğuna ilişkin bir kanaat yansıtılırsa masumiyet karinesinin ihlal edilmiş olacağını mahkemenin sanığın suçlu olarak gördüğünün bir gerekçenin dahi yeterli olacağını ifade etmiştir mahkemeye göre her hukuk sisteminde maddi veya hukuki karineler yer alır ancak sözleşmenin maddesi öngörülen maddi veya hukuki karinelere kayıtsız kalamaz ve devletler tehlikede olan şeyin önemi ile savunma hakkını korumayı dikkate alarak bu karineleri makul sınırlar içinde tutmakla yükümlüdür somut olayda öngörülen kanuni karine ve bu karinenin aksinin fiilen ispatlanamayacak olması sebebiyle sanıkların adil yargılama hakkı ve masumiyetlerine ilişkin karine ihlal edilmiş olmaktadıresas sayısı karar sayısı orman muhafaza memurları cezai işlerde bir nevi kolluk görevi yapmaktadırlar sayılı cmk ile kolluk tarafından alınan ifadelerin delil gücüne değinilmiş ve maddesinde müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifadenin hakim veya mahkeme huzurunda sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamayacağı öngörülmüştür i̇lgili kanuni düzenleme yargılama hukukuna ilişkin temel bir ilkeyi oluşturmakta olup tarihinde yürürlüğü girmiştir oysaki sayılı kanunun yürürlük tarihi dır bu durum dikkate alındığında önceki kanun sonraki kanun uygulaması dikkate alındığında sayılı kanunun maddesinin zımnen ilga edildiği sonucuna ulaşmak dahi mümkündür yine polis veya jandarma tarafından tutulan tutanaklar ile orman muhafaza memurları tarafından tutulan tutanakların ispat gücünün neden farklı olduğuna ilişkin makul ve mantıklı bir açıklama yapmak da mümkün değildir yukarıda açıklanan nedenlerle i̇spir başsavcılığının tarihli iddianamesinde söz edilen sayılı kanunun maddesinde yer alan bu zabıtlar hilafı ispat olununcaya kadar muteberdir hükmünün sayılı tc anayasasının maddesinde yer alan adil yargılanma hakkına maddesi ile maddesi atfı ile avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinde yer alan masumiyet karinesine aykırı olduğu anlaşıldığından anayasanın maddesi uyarınca ilgili hükmün anayasaya aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesi arz olunur
978
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesindeki iptal ve yürürlüğün durdurulması gerekçesinde özetle anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında tbmm tarafından anayasanın maddesi uyarınca bakanlar kuruluna verilecek khk çıkarma yetkisinin önemli zorunlu ve ivedi durumlar için söz konusu olabileceği sayılı khknin ise bu şartlardan hiçbirisini taşımadığı anılan khknin konusunun ancak bir kanunla düzenlenmesinin mümkün olduğu bunun dayanağını oluşturan günlü sayılı yetki kanununun anayasa mahkemesince iptal edildiği bu durumda anayasal dayanaktan yoksun kalan söz konusu khknin anayasanın başlangıçı ile ve maddelerine açıkça aykırı olduğu bu durumdaki bir khknin içeriği yönünden anayasaya aykırı olmasa bile dava açıldığında iptalinin gerektiği sayılı khk hakkında yürürlüğü durdurma kararı verilmeyip daha sonra iptal kararı verilmesi durumunda iptal kararının etkisiz kalacağı ve giderilmesi güç zararlara neden olacağı yürürlüğü durdurma kararı verilmesi halinde ise hukuksal boşluk doğmayacağı belirtilmiştir
133
esas sayısı karar sayısı davacinin gerekçesi̇ cumhuriyet senatosu başkanlığının günlü ve sayılı yazısına bağlı olarak gününde anayasa mahkemesine verilmiş bulunan dâva dilekçesinde ocak tarihli resmî gazetede ilân edilen sayılı kanun anayasaya uygun değildir anayasanın maddesi hükmüne göre cumhuriyet senatosu genel kurulunca reddi kararlaştırılan bir millet meclisi kabul metninin millet meclisinde yeniden görüşülüp karara bağlanma zorunluğu vardır cumhuriyet senatosu genel kurulunda ve komisyonlarında kanunların görüşülme müddeti anayasa içtüzükler divan kararlan ve geleneklerle tesbit edilmiştir kanunların cumhuriyet senatosunda görüşülmesini esas sayan anayasa gecikmeleri önlemek için müddet kaydı koymuştur ancak bu müddetin ne suretle hesap edileceğine dair anayasada hüküm olmadığından bu konuda i̇çtüzüğe geleneklere veya danışma kurulu kararına göre hareket etmek gerekir aksi takdirde senatoda görüşülmeden kanunların kesinleşmesine yol açan görüş ve düşünceler senatonun kurulumu gayesi ile bağdaşamaz görüşmeyi sürüncemede bırakmamak maksadiyle anayasaya konulan görüşme sürelerini çalışmanın gereklerine ve gerçeklerine uygun bir ölçü içinde anlamak gerekir bu anlayışa uygun ve müddeti içinde görüşüldüğü açık olan bir metnin mücerret bir iddia ile görüşülmemiş farzedilmesi anayasaya uygun değildir denilmekte ve dilekçeye iliştirilerek gönderilmiş bulunan gerekçe yazılarında ise kısaltılmış olarak cumhuriyet senatosunda kanunların görüşme zamanı çeşitli ihtimallere göre çeşitli zamanlarda tayin edilmiştir ve bu zaman en çok üç aydır zaman tesbitinde üç unsur önem taşır zamanın başlangıcı zamana dahil edilmiyecek günler bunların tesbit şekli ve yetkisi zamanın başlangıcında tartışma ve tereddütlerden sonra iki meclis başkanlık divanlarınca münasip bir mutabakat temin ve tesis edilmiştir cumhuriyet senatosuna gönderilen metin gelen kâğıtlarda gösterildiği tarihtir cumhuriyet senatosunun görüşme zamanı içinde hangi günler olacak hangileri olmayacaktır cumhuriyet senatosu ve millet meclisi başkanlık divanlarının günlü ortak toplantısında alınan sayılı kararın bendinde anayasanın maddesinin onuncu fıkrasındaki sürelerin ancak anayasada musarrah haller ve meclislerin divanları veya komisyonları gibi teşriî faaliyet organlarının teşekkül edememesi sebebiyle teşriî faaliyette bulunmadıkları zamanlara maksur olmak üzere işlemez addedilmesi prensibinde anlaşmaya varılması suretiyle teşriî faaliyet organlarının teşekkül edememesi halinde geçen zamanın zamandan sayılamıyacağı tesbit edilmiştir teşriî faaliyetesas sayısı karar sayısı organı evvelâ bizzat yasama organının kendi başkanlık divanıdır teşriî faaliyet için senato genel kurulu divanının teşekkül etmesi komisyonların teşekkül etmesi ve komisyonların başkanlık divanlarının teşekkül etmesi gereklidir nasıl ki senato genel kurulunun devamlılığına rağmen başkanlık divanının teşkili zarureti kabul ediliyorsa komisyonların seçimi teşriî organın faaliyeti için yeterli olmadığından içtüzüklere göre bu komisyonların başkanlık divanlarının seçimi gereklidir komisyon başkanlık divanlarının teşekkülü ile komisyonda görev başlayabilir komisyonun görev yapmaması hali anayasa ve i̇çtüzüğün emri icabı ise bu zamanı işler saymak mümkün değildir önemli elan kıstas budur komisyonun çalışır halde olup olmaması anayasa ve içtüzükten geliyor mu gelmiyor mu anayasaya göre cumhuriyet senatosu iki yılda bir üçte bir yenilemeye tâbidir her iki yılda bir komisyonlar ve yılda bir başkanlık divanları i̇çtüzüğe göre değiştirilir başkanlık divanı seçimi anayasa ve içtüzüğe göre komisyon secimi ve komisyon başkanlık divanları seçimi i̇çtüzüğe göre yapılır bu teşrîî teşekkül tarzı tamam olmadan teşriî faaliyet başlayamaz teşriî faaliyetin ilgili komisyonda başlaması için bu teşriî teşekkül şarttır bu hal kanunların gecikmesini gerekli kılmaz zira iki yılda bir komisyon seçimleri yapılacaktır ayrıca komisyonlar başkanlık divanları seçimlerini i̇çtüzük sürüncemede bırakmamıştır kanunların gecikmesi kadar önemli olan husus kanunların cumhuriyet senatosunda görüşülmesi ve cumhuriyet senatosunun teselli eden iradesinin anayasa gereğince millet meclisinde görüşülmesidir cumhuriyet senatosu komisyonları başkanlık divanları seçilinceye kadar geçen zamanın sayılmaması anayasaya uygundur bunun aksine tatbik anayasanın kanunların cumhuriyet senatosunda görüşülmesini isteyen âmir hükmüne aykırıdır cumhuriyet senatosu müddet hususunda dikkatle durmakta anayasanın tesbit ettiği zamanda görüşme hitam bulmadığı takdirde müddetin dolduğu an görüşmeleri keserek metni millet meclisine iade etmektedir şu halde müddetin teshilinde görevli olan cumhuriyet senatosu genel kuruludur genel kurul red değiştirme kabul iradesini müddeti içinde ihzar ediyor müddet hitamında bunu belirterek metni iade ediyor şüphe yok ki millet meclisi genel kurulu müddeti içinde görüşme yapılıp yapılmadığı hususunda bir karar ittihaz edebilir cumhuriyet senatosu genel kurulunun red kabul değiştirme kararının müddeti içinde olup olmadığına millet meclisi başkanı resen karar verebilir mi şüphe yok ki bir meclisin irade izharı karşısında bir karar ancak diğer meclisin genel kurulunda alınabilir anayasanın maddesine göre cumhuriyet senatosu genel kurulunca red edilen millet meclisi metni cumhuriyet senatosu başkanlığınca müddeti içinde görüşülüp red edildiği bildirilmiştir anayasanın maddesine göre millet meclisi genel kurulunda bu red kararının görüşülerek karara bağlanması icabederken millet meclisi başkanı müddetin dolduğunu iddia ederek millet meclisinde kabul edilmiş olan metnin kanunlaştığım ilân yoluna gitmiştir halbuki kanun olarak ilân edilmiş olan bu metin kanunlaşmamış olduğundan anayasaya aykırıdır denilmektedir
700
esas sayısı karar sayısı ll i̇ti̇razin gerekçesi̇ sıkıyönetim askeri mahkemesinin başvuru kararının gerekçe bölümü özetle şöyledir sayılı yasanın geçici maddelerinin incelenmesinde geçici maddede gösterilen suçlardan hükümlü bulunanların cezalarına ilişkin infaz sürelerinin geçici maddede öngörülen sürelerden mislilik gösterir biçimde farklılık taşıdığı sayılı yasanın belirtilen geçici ve maddelerindeki bu farklılık şartla salıvermeyi düzenleyen sayılı yasanın maddesinin gelişimi gözetildiğinde hakkındaki mahkumiyet hükmü kesinleşip eylem suç ile ilişkisi kesilen ve hükümlü statüsüne giren kişilerin aynı genel koşullarda cezalarını çekmeleri şartla salıverme gereklerinin de aynı konumda bulunan tüm hükümlülere aynı esaslarla uygulanması gerektiği yolundaki hukukun genel ilkelerine aykırı olduğu gibi suçun niteliği ile ilgili bulunmayıp tümüyle cezanın infazına ve kişinin topluma kazandırılmasına yönelik şartla salıverme kurumunun amacına da ters düşmektedir bu nedenlerle aynı konumda bulunan hükümlülerin işledikleri suçların niteliğine göre suçluların iki ayrı gruba ayrılarak infazda farklı uygulamalara gidilmesi anayasanın ve maddelerinde tanımlanan hukuk devleti ve eşitlik ilkeleri ile bağdaşmadığı dolayısıyla bu ilkelere aykırılık oluşturduğu kanaat ve sonucuna ulaşılmış bu hususta askeri savcılığın yazılı görüşünde ileri sürülen gerekçeler ve sanıkların dilekçelerindeki sayılı yasanın geçici maddesi ile getirilen farklı uygulamanın anayasaya aykırı olduğu yolundaki savlar yerinde ve ciddi görülmüş ve mahkemelerince de bu kanıya varılmış
189
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir gerekçeler tarihli ve sayılı sağlık bakanlığınca kamu özel i̇şbirliği modeli ile tesis yaptırılması yenilenmesi ve hizmet alınması ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanunun tümünün ve ayrı ayrı tüm maddelerinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunla kanundaki ifadeyle kamu özel iş birliği modeli çerçevesinde sağlık bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının merkez teşkilatının ilgili birimleri ile taşra teşkilatına ait sağlık kurum ve kuruluşlarının hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazlar üzerinde sabit yatırım dönemi hariç otuz yılı geçmemek üzere üst hakkı tesis edilmek suretiyle yaptırılması mevcut tesislerin yenilenmesi onarımı ileri teknoloji veya yüksek mali kaynak gerektiren donanımın temini ve hizmetlerin yaptırılması tesisteki niteliği belirsiz bazı hizmetlerin sunulması vb karşılığında ticari hizmet alanlarının mecburi ve ihtiyari yükleniciye tahsisi ile yüklenicinin sözleşme kapsamında yaptığı tesislerin kullanım bedeli ile tesisin ve ekipmanların kullanıma hazır tutulmasına yönelik bakım onarım ve benzeri hizmetler ile tesiste sunacağı sağlık ve yardımcı sağlık hizmetleri karşılığında hizmet bedeli ödenmesi ve kullanılan dış kredilere hazine garantisi verilmesi suretiyle kamu sağlık hizmetlerinin sunulması öngörülmektedir böylelikle tc sağlık bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının merkez ve taşra teşkilatının her türlü hizmet ve esenlik binaları ile tedavi kurumlarının yaptırılması onarılması ve yenilenmesi ile tedavi hizmetlerinde kullanılan ekipman ve donanımın edinilmesi ve tedavi edici sağlık ve yardımcı sağlık hizmetlerinin sunulmasında taraflar arasında yapılacak yıl süreli bir imtiyaz sözleşmesi çerçevesinde sağlık hizmeti gibi sosyal hukuk devleti ilkesini ilgilendiren ve her siyasi partinin ideolojisi ve parti programları temelinde farklı çözüm yolları olan bir alanda devletin yıl boyunca kiracı ve tedavi hizmeti satın alıcısı olarak belirsiz bir bedel üzerinden yüklenim altına girdiği yüklenicinin yapım işlerinde kullandığı kredi borçlarına hazine garantisi verildiği yüklenicinin enflasyon ve kur değişiminden kaynaklanan finansal risklerinin kamu tarafından üstlenildiği ve dolayısıyla sağlık hizmetlerinin kamu hukukuna tabi idari süreçlerde kamucu anlayışla üretilmesinden vaz geçilerek gelecek yılın bütçesini bağlayıcı ve gelecekteki siyasi iktidarların yılını bloke edici yeni bir modele geçilmektedir modele geçiş tasarının genel gerekçesinde kamu özel işbirliği kamu hizmetleri için kamu ve özel sektör arasındaki işbirliği anlaşmalarını ifade etmekte olup işbirliği yapan taraflar arasında yatırım risk sorumluluk ve kazancın paylaşılması ile karakterize edilmektedir bu model ile yaptırılan tesislerdeki sağlık hizmetleri ise kamu tarafından sunulmaya devam edilmektedir bu modelde kamu ve özel sektör kendilerine mahsus üstün özellikleriyle birbirini tamamlamakta ve ortaya çıkan bu yapının sağladığı güçle kamu hizmetlerinin sunulmasındaki ekonomik zorluklar aşılarak kamu yararı sağlanmaktadır kamu özel işbirliği modeli yatırımlar için gerekli olan harcamaları uzun döneme yayma hizmeti kısa dönemde sunmaesas sayısı karar sayısı fırsatı tanımakta finansal risk bakım ve onarım maliyetleri ise özel sektörde kalmaktadır şeklinde gerekçelendirilmektedir ancak tasarının genel gerekçesindeki bu ifadeleri sayılı kanun doğrulamamaktadır sayılı kanunun ncı maddesinin numaralı fıkrasında yapım işleri için gerçekleştirilecek öz kaynağın sözleşmede belirtilen yatırım tutarının yüzde yirmisinden az olamayacağı belirtilerek geriye kalan yüzde sekseninin iç ve dış piyasalardan kullanılacak kredilerle finanse edilmesi öngörülmekte çerçeve üncü maddesiyle kredinin yabancı para birimi üzerinden edinilmesi halinde kullanılacak kredi tutarı bakanlar kurulu kararıyla hazine garantisi kapsamına alınmakta inci maddesinin numaralı fıkrası ile ise yükleniciye ödenecek bedel üfe ve tüfe ortalaması yanında döviz kuru değişimine karşı da güvence altına alınıp yüklenicinin enflasyon yanında kur riski de sıfırlanarak finansal risklerin tamamı devlet üzerine bırakılmaktadır sabit yatırım giderlerinin sözleşmeye göre yüklenicinin kullanımında olabilecek zorunlu ve ihtiyari ticaret alanları dahil yüzde sekseni kredi kullanımı ile karşılanacak yabancı para cinsinden kullanılan krediler yılda bitirilecek bir inşaat için dört yıl süre belirlemek ve örneğin uygulama sözleşmesine üçüncü yılın sonunda sözleşmenin feshedilerek tesisin idare tarafından devralınması gibi bir danışıklı dövüş hükmü konulması temelinde hazine garantisi kapsamına alınacak ve finansal risklerin tamamı enflasyon ve kur riski devlet tarafından üstlenilecek ve yükleniciye hizmet satışı ve kar garantisi verilecek ise söz konusu tesisleri tc sağlık bakanlığının kendisinin kredi kullanarak yapması ile özel sektöre kredi kullandırıp yaptırması arasında kamu hizmetlerinin sunumuna ilişkin ideolojik tercih dışında hiçbir fark kalmamakta genel gerekçedeki kamu özel işbirliği modeli yatırımlar için gerekli olan harcamaları uzun döneme yayma hizmeti kısa dönemde sunma fırsatı tanımakta finansal risk bakım ve onarım maliyetleri ise özel sektörde kalmaktadır ifadesi boşlukta kalmaktadır tc sağlık bakanlığı bütçesine getireceği mali yük açısından ise söz konusu tesisleri kendisi kredi kullanıp yaptırdığında kredi tutarı için sadece faiz ödenecek iken özel sektöre kredi kullandırıp yaptırması halinde kullanılan kredi için faiz yanında kar payı da ödeneceği dikkate alındığında özel sektör eliyle yaptırmasının tc sağlık bakanlığı bütçesine daha çok mali yük getireceği ve aynı tesis için ödeyeceği toplam kullanım bedelinin kredi anapara ve faiz toplamının çok üzerinde olacağı açıktır dava dilekçesine yazılan maliyetlere ilişkin bu ifadelerin mantıksal çıkarımlar olup herhangi bir teknik analiz ve hesaplamaya dayanmadığı ve dolayısıyla afaki olduğu ileri sürülebilir anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin demokratik sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiş inci maddesinin birinci fıkrasında devlet harcamalarının yıllık bütçelerle yapılacağı kurala bağlanmış ve üncü maddesinde cari ve ileriki yıl bütçelerine mali yük getirecek nitelikteki kanun tasarı ve tekliflerinde belirtilen giderleri karşılayabilecek mali kaynak gösterilmesi zorunludur kuralına yer verilirken kaynağını anayasanın inci maddesinden alan sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanununun üncü maddesinde ise aynen merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri kamu gelirlerinin azalmasına veya kamu giderlerinin artmasına neden olacak ve kamu idarelerini yükümlülük altına sokacak kanun tasarılarının getireceği malî yükü orta vadeli program ve malî plan çerçevesinde en azesas sayısı karar sayısı üç yıllık dönem için hesaplar ve tasarılara eklerler sosyal güvenliğe yönelik kanun tasarılarında ise en az yirmi yıllık aktüeryal hesaplara yer verilir ayrıca bu kanun tasarılarına maliye bakanlığı ile ilgisine göre devlet planlama teşkilatı müsteşarlığı veya hazine müsteşarlığının görüşleri eklenir denilmiştir bu kurallara göre sağlık bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının hizmet ve tedavi kurumlarını bütçe olanakları içinde kendi yapıp sağlık hizmetlerini anayasanın inci maddesindeki kurallar çerçevesinde kamu personeli eliyle yürütmesi ile yap kirala i̇şlet devret modeli kapsamında yürütmesinin yıl boyunca kullanım bedeli hizmet bedeli ve garantiler dahil olmak üzere maliyet ve risk analizlerinin yapılıp karşılaştırılması ve sağlık bakanlığı ile hazine müsteşarlığını yükümlülük altına sokacak mali yükün hesaplanıp kaynağının gösterilmesi ile maliye bakanlığı ile ilgisine göre devlet planlama teşkilatı veya hazine müsteşarlığının görüşlerinin kanun tasarısına eklenmesi anayasal bir zorunluluktur kanun tasarısı bu hukuksal zorunlulukların hiç biri yapılmadan türkiye büyük millet meclisine sunulmuştur devlet bütçesine yıl boyunca mali yük getirecek ve garantörlükten dolayı hazineyi yıl boyunca mali risklerle karşı karşıya bırakacak nitelikte olan sayılı kanuna ilişkin tasarıda mali kaynak gösterilmemesi ve yükümlülük altına girilecek mali yükün hesaplanmaması ve ayrıca kanun tasarısına maliye bakanlığı ile dpt veya hazine müsteşarlığının görüşlerinin eklenmemesi anayasanın üncü maddesine sağlık ve yardımcı sağlık hizmetlerinin yıl süreyle yıllara yaygın hale getirilmesi ise anayasanın inci maddesinde belirtilen asli ve sürekli hizmetler nedeniyle yapılacak kamu harcamalarının yıllık bütçe esasına göre yapılması esasına aykırıdır ve sayılı kanunun tümünün ve ayrı ayrı tüm maddelerinin iptalini gerektirir öte yandan anayasanın nci maddesinde hukuk devleti ilkesine yer verilmiştir hukuk devleti ilkesi yasaların kamu yararına dayanması ögesini içerir çünkü devlet düşüncesi kamu yararında biçimlenip somutlaşır ve bütün kamusal faaliyet işlem ve girişimlerin temelinde kamu yararı ilkesi yatar bir yasa kuralının konulmasında kamu yararı bulunduğunun kabulü için yasanın yalnızca özel çıkar veya belirli grup sosyal sınıf ya da kişilere yarar sağlamayı değil toplumun geneline yönelik yararlar sağlamayı amaçlaması halktan toplanan vergilerin sermaye aktarımına aracılık etmek yerine kamu hizmetlerinin verimli etkin ve tutumlu harcanmasını hedeflemesi gerekir sıra sayılı kanun tasarısının plan ve bütçe komisyonu raporunda chp milletvekilleri rahmi aşkın türeli i̇zmir bülent kuşoğlu ankara ve müslim sarı i̇stanbul yazdıkları karşı oyda diğer taraftan hastanenin yapımının sabit yatırım tutarı ile yıllık yıla kadar çıkabilir toplam kira bedelleri karşılaştırıldığında ortaya çıkan büyük fark söz konusu finansman modelinin seçilmesine ilişkin olarak ciddi soru işaretlerini ortaya atmaktadır nitekim alt komisyon görüşmeleri sırasında sağlık bakanı sayın recep akdağ tarafından örnek olarak verilen kayseri şehir hastanesinin sabit sermaye yatırım tutarı milyon tl olup yıllık kira bedeli milyon lira olarak açıklanmıştır söz konusu kira bedelinin alt detayına bakıldığında milyon lirası bina kullanım bedeli milyon lirası olarak da adlandırılan zorunlu hizmet bedeli milyon lirası da olarak adlandırılan opsiyonel hizmet bedelinden oluşmaktadır yıllık kira bedeli olan milyon lira yıllık kira süresi için hesaplandığında milyar milyon lira olmaktadır söz konusu yıllık kira bedelinin sabit olmayıp ayda bir enflasyon oranı ile dolar kurundaki artışı da içeren bir formül çerçevesinde yükseltileceği düşünüldüğünde milyon lira olan sabit sermaye yatırım tutarı ile milyar milyon lira toplam kira bedelinin arasındaki büyük uyumsuzluk olduğu görülmektedir rakamlar arasındaki bu uyumsuzluğun nedeni sağlık bakanı tarafındanesas sayısı karar sayısı yüklenicinin üstlendiği riskler olarak belirtilmiştir bununla birlikte bu kadar yüksek bir risk primi başka hiçbir yapım ve işletme işinde söz konusu değildir demişlerdir sabit sermaye yatırımı milyon tl olan ve milyon tlsi kredi şeklinde kullanılıp hazine garantisi kapsamına alınan ve ayrıca yüklenicinin enflasyon ve kur değişimine ilişkin finansal riskleri devlet tarafından üstlenilip sıfırlanan bir hastane için yılda milyar milyon tl ödenmesinin sağlık bakanlığınca olağan karşılandığı gerçeği göz önüne alındığında sayılı kanunda öngörülen yap kirala i̇şlet devret modelinde kamu yararı olmadığı kayseri şehir hastanesi örneğiyle sabittir ve sayılı kanunun inci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde öngörülen ön fizibilite raporunun anayasanın üncü maddesi ile sayılı kanunun üncü maddesindeki kuralları karşılamadığı ve ilgisinin de bulunmadığı açık olduğu gibi işlerliğinin bulunmadığı da karşı oyda belirtilen örnekle açığa çıkmıştır bu itibarla sayılı kanunda kamu yararı bulunmadığı açık olduğundan kanunu tümü ve ayrı ayrı tüm maddeleri anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine de aykırıdır sayılı kanunun devlete ve bütçesine yıl süreli bir mali yükümlülük getirdiği gözetildiğinde anayasanın üncü ve sayılı kanunun üncü maddesinde öngörülen kuralların yerine getirilmediği ve alternatif hizmet sunum yöntemlerinin maliyet ve risk analizlerinin yapılıp siyasal iktidarın tercihi ideolojik niteliğinden arındırılarak teknik bir maliyet yarar tercihine büründürülmediği sürece bugünün siyasi iktidarının ideolojik tercihi ve bürokratlarının imzası her siyasi iktidara göre değişebilen sağlık politikaları bağlamında yarın için gelecek hükümetlerin kamu yararı takdirini yıl süreyle bloke ederek olumlu olumsuz yeni bir tasarruf yapmasını tahkim yolu da açık tutulduğu gözetildiğinde bütünüyle olanaksız kılmaktadır demokratik hukuk devletinde siyasi iktidarlara gelecek yılın sağlık politikasını bağlayıcı kurallar koyma ve bürokratlara gelecek yılın bütçelerini bu günden tahsis etme yetkisi verilirken sunulacak sağlık hizmetinin değişik yöntemlere göre alternatif maliyetlerinin tercih edilenin maliyet ve yarar avantajları ile marjinal faydasının yılı bağlayıcı yaygın yüklenmeye esas olan meşru amaç ve yarar dengesinin istisnadan yararlanmak için yıllık bütçe plan tekniğini bertaraf etmeyi zorunlu kılan nedenlerin bunu mümkün kılan yasa ve gerekçesinde sistematik yoruma elverişli açık ve net bir şekilde ortaya konulması gerekir demokratik devlet gelecek siyasi iktidarların kamu hizmetlerine ilişkin siyasa tercihlerini ideolojik nedenlerle bugünden bloke etmemeyi hukuk devleti ise her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı gerekli kılar oysa sayılı kanunun siyasa tercihini ideolojik içeriğinden arındıran teknik analiz ve değerlendirmelere de dayanmadan genel gerekçedeki genel geçer ifadelerle gelecek yılın iktidarlarının sağlık hizmetlerinin sunumuna ilişkin siyasa tercihlerini bu günden bloke etmesi anayasanın nci maddesindeki demokratik devlet ilkesine kamu maliyesini yıl süreyle yükümlülük altına sokması ile hazineyi özel sektörün borçlarını üstlenmek zorunda bırakarak geçmişte örneği yaşanan mali krizlere davetiye çıkarması ise hukuk devletinin ölçülülük ilkesine aykırılık oluşturur yukarıda açıklandığı üzere sayılı kanunun tümü ve ayrı ayrı tüm maddeleri anayasanın nci inci ve üncü maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekiresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun inci maddesinin numaralı fıkrasındaki özel hukuk hükümlerine göre i̇baresi ile numaralı fıkrasının bendindeki özel hukuk hükümlerine göre i̇baresinin ve üncü maddesinin numaralı fıkrasındaki özel hukuk hükümlerine tabi olup i̇baresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun inci maddesinin numaralı fıkrası ile numaralı fıkrasının bendi ve üncü maddesinin numaralı fıkrasında kamu özel işbirliği modeli çerçevesinde sağlık bakanlığı ve bağlı kuruluşlarınca hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazlar üzerine yaptırılacak sağlık ve ticari hizmet alanları tesisleri ile mevcut tesislerin yenilenmesi işlerinin bunlara ilişkin danışmanlık araştırma geliştirme hizmetlerinin ve ileri teknoloji ya da mali kaynak gerektiren bazı hizmetler ile bazı sağlık hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin olarak yapılacak yıl süreli sözleşmenin özel hukuk hükümlerine göre yapılacağı belirtilmektedir ancak sayılı kanunun inci maddesinin numaralı fıkrası ile numaralı fıkrasının bendi ve üncü maddesinin numaralı fıkrasında yüklenici ile sağlık bakanlığı veya bağlı kuruluşları arasında yapılacak sözleşmenin özel hukuk sözleşmesi olduğu belirtilmesine rağmen sayılı kanun bir bütün olarak incelendiğinde söz konusu sözleşmenin imtiyaz sözleşmesinin bütün unsurlarını taşıdığı ve dolayısıyla idari sözleşme olduğu anlaşılmaktadır öğretide imtiyaz idarenin belli bir özel kişi ile yaptığı sözleşme uyarınca belli bir kamu hizmetinin kar ve masrafları kar ve zararı özel kişiye ait olmak üzere belli bir kişice kurulması veveya işletilmesi usulüdür şeklinde tanımlanırken imtiyaz sözleşmesi ise konusu bir kamu hizmetinin yürütülmesi olan bir kamu hizmetinin bir özel kişi tarafından kurulmasını ve belli bir süre işletmesini veya kurulmuş bulunan bir kamu hizmetinin belli bir süre işletilmesini öngören idari sözleşmelerdir biçiminde tanımlanmaktadır anayasa mahkemesi ise günlü ve sayılı kararında imtiyazı kamu hizmetinin uzun süreli bir idarî sözleşme uyarınca sermayesi kârı hasar ve zararı kendilerine ait olmak üzere özel hukuk kişilerince yerine getirilmesine i̇mti̇yaz denir şeklinde tanımlamış imtiyaz sözleşmesini ise gereksinimler karşısında yönetimin işinin çokluğu ya da kaynak bulmadaki güçlükler kimi zaman bu yöntemin uygulanmasını zorunlu kılmakta ve kamu hizmetinin özel girişime gördürülmesine olanak sağlamaktadır konusu kamu hizmetinin kurulmasını veveya işletilmesini bir özel kişiye devretmek olan sözleşmeler kamu hizmeti imtiyaz sözleşmeleri olarak tanımlanmaktadır şeklinde ortaya koyarak kamu hizmeti imtiyaz sözleşmeleri gerek konusunun bir kamu hizmetinin kurulması veveya işletilmesi olması gerekse hizmetin yürütülmesini sağlamak için hizmeti yapanlara kamu gücüne dayanan kimi yetkiler tanıması gerekse idarenin hizmetin düzenli ve istikrarlı biçimde yürütülmesini sağlamak için denetim ve gözetim yetkisine sahip olması yönünden idarî sözleşmelerin tüm niteliklerini taşırlar saptamasında bulunmuştur sağlık hizmetlerinin anayasanın ncı maddesine göre kamu hizmeti kapsamında olduğunda hiçbir kuşku yoktur sayılı kanuna göre devlet sağlık hizmetlerini hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazlar üzerine sağlık bakanlığı ve bağlı kuruluşları ile yükleniciler arasında imzalanacak yıl süreli sözleşmeler kapsamında yaptırılacak sağlık ve ticari hizmet alanı zorunlu ve ihtiyari tesislerinde sunacak kanunun inci maddesinin numaralı fıkrası ile numaralı fıkrasının bendine göre sözleşmenin kapsamında ileri teknoloji ve yüksek mali kaynakesas sayısı karar sayısı gerektiren bazı hizmetlerin gördürülmesi ile inci maddenin numaralı fıkrasının bendine göre tesisteki belli hizmetlerin sunulması ve bendine göre ise hizmet alımı yoluyla gördürülebilecek hizmetlerin sunulması işleri de olacak ve böylece sağlık ve yardımcı sağlık hizmetleri yüklenici aracılığı ile sunulabilecek inci maddenin numaralı fıkrasının e ve bentlerine göre yükleniciye karşılığında yaptığı tesislerin kullanım bedeli ile tesisteki belli hizmetleri sunmasının bedeli idare tarafından ödenecek tesisteki mecburi ticari hizmet alanları idare ve yüklenici tarafından piyasa rayiç fiyatlarına göre belirlenen ücret karşılığında hizmetten yararlananlardan alınacak bedeller karşılığında yüklenici tarafından işletilirken ihtiyari ticari hizmet alanlarının neler olduğu ve işletilmesi ihale dokümanlarında belirlenecek üncü maddesinin numaralı fıkrasına göre idare yüklenicinin sözleşme kapsamındaki bütün faaliyetlerini denetleyecek ve sağlık bakanlığı yüklenicinin performans denetimi ve işin yönetimine ilişkin olarak bir denetim ve ayrıca yönetim sistemi kurabilecek üncü maddesinin numaralı fıkrasına göre yüklenici sabit yatırımları ek süre verilmesine rağmen yerine getiremez ise finans sağlayıcılar ile idare anlaşarak yüklenicinin ortaklık yapısında değişikliğe giderek yatırım işlerinin yapılmasını sağlayabilecek üncü maddenin numaralı fıkrasına göre yüklenici sözleşmede üstlendiği hizmetleri yerine getiremez ise idare tarafından sağlık hizmeti yüklenici nam ve hesabına başka firmalara yaptırılabilecek yüklenicinin üstlendiği hizmeti yerine getirememesi sağlık hizmetlerinin sürdürülemez hale gelmesi boyutuna ulaşır ve hizmet sunumu sözleşmede belirtilen performans puanının altında kalırsa sözleşme fesih edilmekle birlikte idare finans sağlayıcılar ile anlaşarak yüklenicinin ortaklık yapısında değişikliğe gidebilecektir anayasanın nci maddesinin tarihli ve sayılı kanunun inci maddesiyle değişik dördüncü fıkrasında devlet kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişileri tarafından yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek ve tüzel kişilere yaptırılabileceği veya devredilebileceğinin kanunla düzenleneceği kurallaştırılmakla ve sayılı kanunda da sözleşmenin özel hukuk sözleşmesi olduğu belirtilmekle birlikte anayasa mahkemesi günlü ve sayılı kararında anayasa yargısı alanında bir hizmetin kamu hizmeti bir sözleşmenin de imtiyaz sözleşmesi olup olmadığı yasaya değil niteliğine bakılarak saptanabilir eğer bir kamu hizmeti uzun süreli olarak özel girişime gördürülecekse düzenlenen sözleşme imtiyaz sözleşmesi niteliğindedir demiştir sayılı kanunun konusunu sadece sağlık hizmetlerinin yükleniciler tarafından yapılacak tesislerde yürütülmesi değil bunun yanında manyetik görüntüleme bilgisayarlı tomografi ameliyat üniteleri gibi ileri teknoloji veya yüksek mali kaynak gerektiren tıbbi donanımın temini ve bunlar aracılığıyla yapılacak teşhis tanı önleyici ve ameliyat gibi tedavi edici sağlık hizmetleri ile yardımcı sağlık hizmetlerinin gördürülmesi oluşturmakta süresi yıl gibi oldukça uzun bir süreyi kapsamakta ve eşitler arasındaki özel hukuk sözleşmelerinden farklı olarak idareye sözleşme kapsamındaki yatırım ve hizmetleri yüklenici nam ve hesabına yaptırmaktan yüklenicinin ortaklık yapısını değiştirmeye hizmet sunumuna ilişkin performans göstergeleri koyup yüklenicinin performansını değerlendirmekten denetlemeye ve hatta yükleniciye gördürülecek hizmetlerin sunulmasına ilişkin yönetim ve organizasyon sistemi oluşturmaya varan üstün kamusal yetkiler verilmekte ve tesislerin yılın sonunda idareye bedelsiz devri öngörülmektedir tüm bu hususlar gözetildiğinde ve anayasa mahkemesinin günlü ve sayılı kararı ile günlü ve sayılı kararı dikkate alındığında yükleniciler ile idare arasında imzalanacak sözleşmenin özel hukuk sözleşmesi değil idari nitelikteki imtiyaz sözleşmesi olduğu sonucu ortaya çıkmaktadıresas sayısı karar sayısı kanun tasarısının türkiye büyük millet meclisine sağlık bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının hizmet ve tedavi kurumlarını bütçe olanakları içinde kendi yapıp sağlık hizmetlerini kamu hukukuna tabi süreçlerde kamu personeli eliyle yürütmesi ile yap kirala i̇şlet devret modeli kapsamında yürütmesinin yıl boyunca kullanım bedeli hizmet bedeli ve garantiler dahil olmak üzere maliyet ve risk analizleri yapılıp karşılaştırılmadan ve sağlık bakanlığı ile hazine müsteşarlığını yükümlülük altına sokacak mali yük hesaplanıp kaynağı gösterilmeden ve maliye bakanlığı ile ilgisine göre devlet planlama teşkilatı veya hazine müsteşarlığının görüşleri kanun tasarısına eklenmeden sunulmuş olduğu gerçeği göz önüne alındığında yasa koyucunun imtiyaz sözleşmesini özel hukuk sözleşmesi olarak tanımlamasının nedeninin söz konusu sözleşmeleri anayasanın inci maddesine göre danıştayın ön incelemesinden kaçırmak ve danıştay denetiminin dışına taşımak olduğu anlaşılmaktadır yukarıda açıklanan gerekçelerle imzalanacak sözleşmeler imtiyaz sözleşmesi niteliğinde olmasına rağmen danıştayın ön incelemesi ve denetiminden kaçırmak için özel hukuk sözleşmesi olarak niteleyen sayılı kanunun inci maddesinin numaralı fıkrasındaki özel hukuk hükümlerine göre ibaresi ile numaralı fıkrasının bendindeki özel hukuk hükümlerine göre ibaresi ve üncü maddesinin numaralı fıkrasındaki özel hukuk hükümlerine tabi olup ibaresi anayasanın inci maddesine aykırı olduğundan iptali gerekir sayılı kanunun inci maddesinin numaralı fıkrasındaki ile ileri teknoloji ya da yüksek mali kaynak gerektiren bazı hizmetlerin i̇baresi ile numaralı fıkrasının bendindeki veya ileri teknoloji ya da yüksek mali kaynak gerektiren bazı hizmetlerin gördürülmesi i̇baresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun inci maddesinin numaralı fıkrası ile numaralı fıkrasının bendiyle ileri teknoloji ya da mali kaynak gerektiren bazı hizmetlerin sunumu da sözleşme kapsamına alınarak niteliği belirsiz olan söz konusu hizmetlerin de yıl boyunca özel sektör tarafından sunulup bedelinin kamu bütçesinden ödenmesi öngörülmektedir i̇hale ile şirketlere devredilmesi ya da hizmet satın alma yoluyla gördürülmesi kabul edilen hizmetlerin içeriğine ve niteliğine ilişkin bir belirleme çerçeve sınır bulunmamaktadır yasanın diğer maddelerinde de hizmetlerin kapsamı belirtilmemektedir tıbbın geldiği aşama itibariyle bir sağlık tesisinde verilen teşhis ve tanıya ilişkin tüm laboratuvar hizmetleri ile tüm tedavi hizmetleri ileri teknoloji ya da yüksek mali kaynak gerektiren hizmetler olarak nitelendirilebileceği gibi bunlardan bir kısmı kapsam içinde bir kısmı da kapsam dışında değerlendirilebilir ve bu değerlendirme kişiden kişiye değişiklik gösterir oysa hukuk devleti ilkesi kurallarda belirlilik gerektirir anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devletinin unsurlarından biri de vatandaşlarına hukuk güvenliği sağlamasıdır hukuk güvenliği kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik gerektirir hukuk devletinde yargı denetiminin sağlanabilmesi için yönetimin görev ve yetkilerinin sınırının yasalarda açıkça gösterilmesi bir zorunluluktur i̇ptali istenen ileri teknoloji ya da yüksek mali kaynak gerektiren bazı hizmetler ibareleri belirlilik genellik soyutluk ve öngörülebilirlik özellikleri taşımaması nedeniyle hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığından anayasanın nci maddesine aykırılık oluşturur öte yandan anayasanın nci maddesindeki yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez kuralına göre yasa koyucunun temelesas sayısı karar sayısı ilkeleri koymadan çerçeveyi çizmeden yürütmeye yetki vermemesi sınırsız belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakmaması gerekir yasa ile yetkilendirme anayasanın öngördüğü biçimde yasa ile düzenleme anlamına gelmez yasa koyucunun ilkelerini koymadan sınırlarını belirlemeden ve çerçevesini çizmeden ileri teknoloji ya da yüksek mali kaynak gerektiren bazı hizmetleri belirleme yetkisini idareye bırakması yasama yetkisinin devri anlamına geldiğinden anayasanın nci maddesine aykırılık oluşturur ekonomik sosyal ve kültürel haklar sözleşmesinin sağlık hakkına ilişkin nci maddesinin ikinci fıkrasının bendinde hastalık durumunda herkese tıbbi hizmet ve tıbbi bakım sağlayacak koşulların yaratılması amacıyla taraf devletlerin gerekli tedbirleri alacakları hükme bağlanmıştır yine anayasanın nci maddesinde düzenlenen sosyal devlet insan hak ve hürriyetlerine saygı gösteren kişilerin huzur refah ve mutluluk içinde yaşamalarını güvence altına alan kişi ile toplum arasında denge kuran güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlayan devlettir sosyal devlet sağlık hakkının tam olarak gerçekleştirilmesi için gereken önlemleri almayı zorunlu kılmaktadır yorum belgesinin koruma başlıklı düzenlemesi üçüncü kişiler tarafından tedarik edilen sağlık bakımı ve sağlık hizmetlerine eşit erişimi sağlayacak yasal düzenlemeleri yapma veya bununla ilgili başka tedbirler alma sağlık sektörünün özelleştirilmesinin sağlık tesislerinin mal ve hizmetlerinin mevcutluğu erişilebilirliği kabul edilebilirliği ve niteliği için bir tehlike oluşturmamasını güvence altına alma ve pratisyen hekimlere diğer sağlık personelinin uygun standartta eğitim bilgi ve etik davranış kurallarına sahip olmalarını sağlama görevlerinin taraf devletlerin yükümlülükleri arasında saymaktadır sağlık hizmetlerinin sunumuna hizmetin organizasyonuna sağlık hizmetinin niteliğine uygun olarak yapılmayan düzenleme ile kamu sağlık tesisi içindeki tüm sağlık hizmetlerinin ve sağlık hizmeti ile bağlantılı diğer tüm hizmetlerin gördürülmesine olanak sağlayan iptali istenen düzenleme anayasanın nci ve ncı maddelerine de aykırı olup iptali gerekir yukarıda açıklanan gerekçelerle sayılı kanunun inci maddesinin numaralı fıkrasındaki ile ileri teknoloji ya da yüksek mali kaynak gerektiren bazı hizmetlerin ibaresi ile numaralı fıkrasının bendindeki veya ileri teknoloji ya da yüksek mali kaynak gerektiren bazı hizmetlerin gördürülmesi ibaresi anayasanın nci nci nci ve ncı maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir sayılı kanunun inci maddesinin numaralı fıkrasının bendindeki tesisteki belli hizmetlerin sunulması karşılığında i̇baresi ile nci maddesinin numaralı fıkrasındaki tesislerdeki belli hizmetlerin sunulması i̇baresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun inci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde tesisteki belli hizmetlerin sunulması karşılığında yükleniciye bedel ödeneceği öngörülür iken nci maddesinin numaralı fıkrasında ise bakanlık ve bağlı kuruluşlarının öngörülecek proje ve belirlenecek esaslar doğrultusunda kullanımlarında bulunan tesislerin yenilenmesi işlerini tesislerdeki belli hizmetlerin sunulması karşılığında yaptırabileceği kuralları getirilmektedir i̇ptali istenen düzenlemelerde geçen belli hizmetler ibaresinde belirlilik yoktur ve tıbbi hizmetlerden hangilerini kapsayıp hangilerini kapsamadığı belirsizdir oysa hukuk devleti ilkesi kurallarda belirlilik gerektirir anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devletinin unsurlarından biri de vatandaşlarına hukuk güvenliği sağlamasıdıresas sayısı karar sayısı hukuk güvenliği kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik gerektirir hukuk devletinde yargı denetiminin sağlanabilmesi için yönetimin görev ve yetkilerinin sınırının yasalarda açıkça gösterilmesi bir zorunluluktur i̇ptali istenen tesislerdeki belli hizmetlerin sunulması ibareleri belirlilik genellik soyutluk ve öngörülebilirlik özellikleri taşımaması nedeniyle hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığından anayasanın nci maddesine aykırılık oluşturur öte yandan anayasanın nci maddesindeki yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez kuralına göre yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan çerçeveyi çizmeden yürütmeye yetki vermemesi sınırsız belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakmaması gerekir yasa ile yetkilendirme anayasanın öngördüğü biçimde yasa ile düzenleme anlamına gelmez yasa koyucunun ilkelerini koymadan sınırlarını belirlemeden ve çerçevesini çizmeden tesislerdeki belli hizmetleri belirleme yetkisini idareye bırakması yasama yetkisinin devri anlamına geldiğinden anayasanın nci maddesine aykırılık oluşturur sınırları belirlenmeden yetki kullanımına olanak veren düzenleme sonucu tüm tıbbi hizmetlerin yükleniciye bırakılması söz konusudur bu tür yetki kullanımı nedeniyle sağlık hizmetlerine erişimi olumsuz etkilemeyecek güvenceler getirilmemiştir belli hizmetlerin sunulmasının devri kapsamında özel hukuk sözleşmesiyle şirketlere devredilecek sağlık hizmetlerinin tıpta uzmanlık ve yan dal uzmanlık eğitimini olumsuz etkilemesini önleyici güvencelere de yer verilmemiştir söz konusu tesise sağlık hizmeti almak üzere başvuran hastaların ve diğer tıp alanlarının özel şirkete devredilen sağlık hizmeti alanındaki hekimlerden konsültasyon hizmetlerini almalarını sağlayıcı hükümler de bulunmamaktadır bu nedenle iptali istenen düzenlemedeki belirsizlik tıpta uzmanlık eğitimi hizmetlerini olumsuz etkileyecek niteliktedir anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı kararında da sağlık hizmetine erişimi kısıtlayacak düzenlemelerin anayasaya aykırı olduğu açıkça belirtilmiştir devredilebilecek hizmetlerin niteliği devrin kurallarına ilişkin herhangi bir belirleme yapılmaksızın tesislerdeki belli hizmetlerin ibaresi ile düzenleme yapılması ve bu yolla sağlık hizmetlerinin yüklenicilere bırakılması anayasanın nci ve ncı maddelerine de aykırılık oluşturur yukarıda açıklanan gerekçelerle sayılı kanunun inci maddesinin numaralı fıkrasının bendindeki tesisteki belli hizmetlerin sunulması karşılığında ibaresi ile nci maddesinin numaralı fıkrasındaki tesislerdeki belli hizmetlerin sunulması ibaresi anayasanın nci nci nci ve ncı maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir sayılı kanunun üncü maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı kanunun üncü maddesinin numaralı fıkrasında gerek görülmesi hâlinde birden fazla tesisin yapım veya yenileme işinin tek bir ihale ile yaptırılabileceği kurala bağlanmaktadır sayılı kanunun genel gerekçesinde yap kirala işlet devret modeli bu modelde kamu ve özel sektör kendilerine mahsus üstün özellikleriyle birbirini tamamlamakta ve ortaya çıkan bu yapının sağladığı güçle kamu hizmetlerinin sunulmasındaki ekonomik zorluklar aşılarak kamu yararı sağlanmaktadır kamu özel işbirliği modeli yatırımlar için gerekli olanesas sayısı karar sayısı harcamaları uzun döneme yayma hizmeti kısa dönemde sunma fırsatı tanımakta ifadeleri ile gerekçelendirilerek yapılacak tesislerin ve edinilecek ileri teknoloji veya yüksek mali kaynak gerektiren bazı hizmetlerin büyük sermayeler gerektirdiğine vurgu yapılmakta ve bu niteliğinden dolayı da yüzde sekseninin kredi ile yapılmasına olanak tanınmaktadır dolayısıyla söz konusu işlerin proje maliyeti devletin bütçe imkanlarını zorlayacak derecede yüksektir ve yüksek olduğu için de devlet tarafından yapılamayıp özel sektöre yaptırılmakta ve söz konusu tesisleri devlet yıl boyunca kiralayarak bütçeye olan maliyetini yıllara yaymaktadır anayasanın nci maddesinin birinci fıkrasında devlete para kredi sermaye mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemesi için gerekli önlemleri alma ve piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önleme görevleri verilmiştir dev
4,036
esas sayısı karar sayısı i̇ddianamede özetle sanıkların kaçak sigara ile yakalandıklarından bahisle sayılı yasaya uyarınca cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmıştır sanıklar müdafii tarihli dilekçesiyle sanıkların sayılı yasanın maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediklerini ancak bu imkanın soruşturma evresiyle sınırlı tutulmasının anayasanın maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırı olduğunu beyan ederek anayasanın maddesinde düzenlenen somut norm denetimi uyarınca mahkememizce anayasaya aykırılık iddiasının ciddi bulunmasını talep etmiştir sayılı yasanın maddesinde etkin pişmanlık hükümleri düzenlenmiş olup sayılı yasanın maddesinde yazılı etkin pişmanlık kurallarının diğer kanunlarda yazılı olanlardan farklı olduğu ödemenin soruşturma evresi ile sınırlandırıldığı gümrüklenmiş değerin katı paranın ödenmesi koşuluna bağlandığı ancak sanığın bu miktarı bilmesinin mümkün olmadığı ödenecek miktarın ya gümrük idaresince ya da cumhuriyet savcılığınca bilirkişi marifetiyle saptanabileceği sanığın soruşturmanın ne zaman sonuçlandırılacağını bilmesinin olanaksız olduğu soruşturmanın kaç gün süreceği konusunda hiçbir şekilde bilgisi olamayan sanık bu hakkını sözü edilen belirsizlikler içerisinde kullanamazsa yasanın metni etkin pişmanlığı soruşturma evresi ile sınırlandırdığından kovuşturma evresinde kullanamayacak ve yan oranındaki indirimden hiçbir şekilde yararlanamayacak oluşu tcknın ve maddelerinde düzenlenen etkin pişmanlıklarda kovuşturma evresinde değişik oranda da olsa indirimden yararlanma olanağı varken kaçakçılık suçlarında bu imkanın bulunmayışı ayrıca sayılı yasada yapılan değişiklikte cezanın alt sınırının yıl hapis olarak belirlenmesi bu suretle sanığın cezasının hiç bir şekilde erteleme veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını sınırına çekilemeyecek oluşu yine ceza genel kurulunun sayılı tarihli kararında değinildiği üzere kaçakçılık suçlarında yargılama aşamasında kamu zararının belirlenerek sanıktan giderip gidermeyeceği açıkça sorulup sonucuna göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı tartışılması gereğini değinilmiş ancak bu karardan sonra sayılı yasadaki değişiklikle kamu zararı giderilse bile etkin pişmanlık hükümleri uygulanamayacağı için ceza yıl aydan aşağıya düşmediğinden yargıtay ceza genel kurulunun kararının gereğinin de yapılabilme imkanının da kalmayışı karşısında mahkememizce de sanıklar müdafıinin sayılı yasanın maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin yalnızca soruşturma evresiyle sınırlı tutulması anayasanın esas sayısı karar sayısı maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırı olduğu yönündeki iddiası ciddi bulunduğundan aşağıdaki şekilde karar verilmiştir hüküm mahkememizce etkin pişmanlık hükümlerinin soruşturma aşamasıyla sınırlı tutulması anayasanın maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırılığı yönündeki iddia ciddi bulunduğundan sanıklar hakkında açılan kamu davasının anayasanın maddesi ve cmknın maddesi gereğince anayasaya aykırılık iddiası hakkında karar verilinceye kadar durmasina dosyanın onaylı bir örneğinin gereğinin takdir ve ifası için anayasa mahkemesine gönderilmesine dair sanıklar sanıklar müdafii ve katılan vekilinin yüzüne karşı hazırlar yönünden kararın tefhiminden itibaren iddia makamı yönünden kararın tebliğinden itibaren mahkememize bir dilekçe verilmesi veya mahkememiz zabıt katibine yapılacak sözlü beyanın tutanağa bağlanması ve bu tutanağın mahkeme hakimince onaylanması koşulu ile veya başka yer asliye ceza mahkemesi aracılığı ile mahkememize bir dilekçe gönderilmesi suretiyle eskişehir ağır ceza mahkemesi nezdinde yedi gün içinde itiraz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı
432
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçesi şöyledir l sayılı teknoloji geliştirme bölgeleri yasasının maddesinin üçüncü fıkrasının üçüncü tümcesinde arazi kullanımı yapı ve tesislerin projelendirilmesi inşası ve kullanımıyla ilgili ruhsat ve izinler yönetici şirket tarafından verilir ve denetlenir kuralı getirilmiştir anayasanın maddesinin birinci fıkrasında devletin kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütüleceği belirtilmiştir sayılı i̇mar yasasına ilişkin anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararında da belirtildiği gibi ister bağlı yetki ister takdir yetkisi biçiminde kullanılsın yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni verme ve denetleme görev ve yetkisi idarenin kolluk etkinlikleri içinde yer almaktadır bu nedenle yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni vermenin ve bu konuda yapılacak denetimin aslî ve sürekli bir kamu görevi olduğunda duraksamaya yer yoktur bu durum karşısında kolluk etkinlikleri içinde yer alan yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni verme ve bu konuda yapılacak denetim hizmetinin ancak memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesi gerekmektedir sayılı yasanın maddesinin üçüncü fıkrasının üçüncü tümcesinde arazi kullanımı yapı ve tesislerin projelendirilmesi yapımı ve kullanımıyla ilgili ruhsat ve izinlerin yönetici şirket tarafından verileceği ve denetleneceği kurala bağlanmıştır aynı yasanın maddesinin bendinde yönetici şirketin bu yasaya uygun ve anonim şirket olarak kurulan bölgenin yönetimi ve işletmesinden sorumlu şirket olduğu belirtilmiş maddesinin beşinci fıkrasında da yönetici şirketin bir özel hukuk tüzel kişiliği olduğu vurgulanmıştır yine aynı yasanın maddesinde ise yönetici şirkette yürürlükteki iş ve çalışma mevzuatına göre personel çalıştırılacağı kuralı getirilmiştir i̇ş ve çalışma mevzuatına göre çalıştırılan personel özel hukuk kurallarına göre iş akdine dayalı olarak çalıştırılan personeldir oysa anayasanın maddesinin birinci fıkrasına göre devletin kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevleri yürütecek memur ve diğer kamu görevlileri statü hukukuna bağlı personeldir nitekim aynı maddenin ikinci fıkrasında memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin yasayla düzenleneceği kurala bağlanarak memurlarla diğer kamu görevlilerinin statü hukukuna bağlı personel olduğu açıkça belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı bu durumda yönetici şirket personelini kamu görevlisi olarak nitelemeye olanak yoktur her ne kadar sayılı yasanın maddesinin ikinci fıkrasında kamu kurum ve kuruluşları ile üniversite personelinden bölgede gerçekleştirilecek etkinliklerde araştırmacı olarak hizmetine gereksinme duyulanların bağlı oldukları kurum ya da kuruluşların izni ile yönetici şirketlerde sürekli ya da yarı zamanlı çalışabilecekleri öngörülmüş ise de bu durumun şirketin ve asli çalışanların hukuksal statüsü karşısında sonuca etkili olduğu söylenemez buna göre yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni vermenin ve denetlemenin genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken asli ve sürekli kamu hizmeti olduğu açık bulunduğundan sayılı yasanın maddesinin üçüncü fıkrasının arazi kullanımı yapı ve tesislerin projelendirilmesi yapımı ve kullanımıyla ilgili ruhsat ve izinlerin bir özel hukuk tüzel kişisi olan yönetici şirket tarafından verilip denetleneceğini öngören üçüncü tümcesi anayasanın maddesine aykırılık oluşturmaktadır sayılı yasanın maddesinin beşinci fıkrasının birinci tümcesinde yönetici şirket kamu yararı gerekçesi ile adına kamulaştırma yapan veya yaptıran bir özel hukuk tüzel kişiliğidir kuralına yer verilmiştir kamulaştırma öz yönünden devlet ve kamu tüzel kişileri yararına tanınmış bir yetkidir ancak genel yararın gerektirdiği durumlarda gerçek kişilerle özel hukuk tüzel kişileri yararına da kamulaştırma yapılabileceği kabul edilmektedir anayasanın maddesinin birinci fıkrasında devlet ve kamu tüzel kişileri kamu yararının gerektirdiği hallerde karşılıklarını peşin ödemek şartıyla özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını kanunla gösterilen esas ve usullere göre kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idari irtifaklar kurmaya yetkilidir kuralına yer verilerek kamulaştırma yapma yetkisi yalnızca devlete ve kamu tüzel kişilerine tanınmıştır maddenin diğer fıkralarında gerçek kişiler ya da özel hukuk kişileri yararına kamulaştırmadan sözedilmemiştir ne var ki anayasakoyucu tarafından bu konuda engelleyici ya da yasaklayıcı bir kural da öngörülmemiştir yalnızca devlet ve kamu tüzel kişilerinin yasayla gösterilen ilke ve yöntemlere göre kamulaştırma yapmaya yetkili oldukları belirtilip gerekli öteki düzenlemeler yasaya bırakılmıştır nitekim sayılı kamulaştırma yasasında kamulaştırmaya ilişkin ilke ve yöntemlere ayrıntılı biçimde yer verilmiştir kamu yararının gerektirdiği durumlarda gerçek kişi ya da özel hukuk tüzel kişileri adına kamulaştırma yapabilme olanağı sayılı yasanın maddesinin ikinci fıkrasından kaynaklanmaktadır bu fıkrada özel kanunlarına dayanılarak gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri adına yapılacak kamulaştırmalarda da bu kanun hükümleri uygulanır kuralı bulunmaktadır bu kuralda yer verilen adına yapılacak anlatımıyla kamulaştırmanın gerçek ya da özel hukuk tüzel kişilerince değil onların adına devlet ya da kamu tüzel kişilerince yapılması öngörülmektedir oysa sayılı yasanın maddesinin beşinci fıkrasının birinci tümcesindeki kuralla yönetici şirkete kendi adına kamulaştırma yapma yetkisi verilmektedir aynı yasanın maddesinin beşinci fıkrasında yönetici şirketin bir özel hukuk tüzel kişisi olduğu belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı böylece sayılı yasanın maddesinin beşinci fıkrasının birinci tümcesi ile bir özel hukuk tüzel kişisi olan yönetici şirkete kendi adına doğrudan kamulaştırma yapma yetkisi verilmiş olmaktadır bu durumda söz konusu düzenleme anayasanın maddesine açıkça aykırı düşmektedir
796
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinin anayasaya aykırılığı mayıs günü kabul edilen sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun mayıs günü yayımlanan sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir mayıs günü kabul edilen sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesinin fıkrası ile sayılı kanunun üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde geçen bir ibaresi iki şeklinde değiştirilmiştir bu değişiklik sonucu iptali için anayasa mahkemesine başvurulması isteminde bulunulan kanun maddesi kamu idaresi sağlık hizmeti sunucuları dışındaki vakıf üniversiteleri dahil sözleşmeli sağlık hizmeti sunucularınca sağlık hizmetleri fiyatlandırma komisyonunca belirlenen sağlık hizmetleri bedeline ek olarak genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerden sağlık hizmeti sunucularının giderleri ve ürettikleri sağlık hizmetlerinin maliyetleri yapılan sübvansiyonlar gibi kriterler dikkate alınarak bu bedellerin değişik ibare iki katına kadar alınabilecek ilave ücretin tavanını belirlemeye bakanlar kurulu yetkilidir şeklinde düzenlenmiştir sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesinin fıkrası ile sayılı kanunun üncü maddesinin fıkrasına ek cümle eklenmiştir i̇ptali için anayasa mahkemesine başvurulması isteminde bulunulan ek cümle ancak yükseköğretim kurumlarına ait sağlık hizmeti sunucularında öğretim üyeleri tarafından mesai saatleri dışında bizzat verilen sağlık hizmetleri için kurumca belirlenmiş sağlık hizmetleri bedelinin poliklinik muayenelerinde bir katını diğer hizmetlerde yüzde ellisini geçmemek üzere üniversite yönetim kurulu kararıyla öğretim üyelerinin unvanları itibarıyla belirlenen miktarda ilave ücret alınabilir ancak alınacak ilave ücret bir defada asgari ücretin iki katını geçemez bu oranları bir katına kadar artırmaya bakanlar kurulu yetkilidir kurum bu fıkra kapsamında ilave ücret alınamayacak sağlık hizmetlerini belirlemeye yetkilidir şeklindedir sayılı kanunun üncü maddesinin i̇kinci fıkrasının birinci cümlesindeki değişiklik yönünden anayasaya aykırılık nedenleri sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur kanunda sağlık hizmetlerinden yararlanabilmenin ön koşulu olarak bir yıl içerisinde en az otuz gün prime esas gün sayısına sahip olmak bağımsız çalışanlar için en çok günlük prim borcu ile isteğe bağlı sigortalılarda prim borcu bulunmamak şeklinde sıralanmıştıresas sayısı karar sayısı bu koşulların yanı sıra yasanın inci maddesinde katılım payı alınması da hizmetten yararlanmanın bir şartı olarak tespit edilmiş üncü maddede vakıf üniversiteleri dahil sosyal güvenlik kurumu ile sözleşmeli bütün sağlık kuruluşlarından ilave ücret alınması ilave ücretin miktarının bakanlar kurulunca belirleneceği düzenlenmiştir bakanlar kurulu sayılı kararında ilave ücret miktarını sağlık hizmeti bedelinin sayılı kararında sayılı kararında olarak belirlemiştir mayıs günü kabul edilen üncü madde değişikliği ile özel hastaneler vakıf üniversitesi eğitim ve araştırma hastaneleri tıp merkezleri ve poliklinikler gibi sağlık kuruluşlarına başvuran hastadan sağlık uygulama tebliğinde sut belirlenen sağlık hizmeti ücretinin iki katı ilave ücret alınması öngörülmüştür bakanlar kurulu kararları ilave ücret miktarının sürekli artırıldığını yasa değişikliği ise sağlık hizmetine ulaşmanın daha pahalı bir hale getirileceğini göstermektedir oysa sigortalılar kamu sağlık sigortasına hastalandıklarında gerekli tedaviyi alabilmek için prim ödemekte yasada belirtilen diğer koşulları da yerine getirmekte ancak sağlık hizmetlerine erişebilmek için yeniden bir ücret daha ödemek zorunda bırakılmaktadır öyle ki hastanın başvurduğu bir vakıf üniversitesi hastanesinde örneğin apse veya hem atom drenaj işlemi yapılması gerektiğinde ücreti lira olan bu işlem için lira da hasta ilave ödeme yapacaktır aynı hastanede hasta tonsillektomi bademcik ameliyatı yaptırırsa bunun sut ücreti lira hastanın ödeyeceği ilave ücret ise lira olacaktır sağlık hizmetinin niteliği ile uyumlu olmayan paralı ve pahalı hizmet sunumu iptali istenilen yasa maddesi ile artarak sürdürülmüş bakanlar kuruluna tanınan geniş yetki bu alandaki sağlık hizmetinin kamusal niteliği ile örtüşmeyen biçimde daha da genişletilmiştir öte yandan sağlık uygulama tebliğlerinde hastanın sağlık kurumlarına acil olarak başvurması halinde ilave ücret alınmayacağı düzenlemekle birlikte bu durum acil durumlar dışında özel hastaneye başvurmanın bu ücretleri ödemenin hastanın tercihi olduğu anlamına gelmemektedir kamuoyunda tam gün kanunu olarak adlandırılan sayılı üniversite ve sağlık personelinin tam gün çalışmasına ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun hükümleri ile hekimler yönünden getirilen çalışma kısıtlamaları ve performansa dayalı ödeme sistemi sonucu kamu üniversitelerinin tıp fakültelerinden çok sayıda öğretim üyesi ayrılmış sağlık bakanlığına bağlı hastanelerde de hekimler ayrılma ve erken emekli olma durumunda kalmışlardır ayrıca ağustos tarihli resmi gazetede yayımlanan sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinde öğretim üyeleri hastalara tanı ve tedavi hizmeti vermemek ve ek ödeme almamak kaydı ile mesai sonrası sağlık kuruluşlarında ya da muayenehanelerinde çalışabileceklerine yönelik bir düzenleme yapılmıştır ayrıca kamuda bir hekimin günde hatta hastaya bakmasına neden olan basamaksız sağlık sistemi uygulanması sonucu hasta muayene ve takibi neredeyse dakika ile sınırlandırılmaktadır bütün bu uygulamalar sonucu vatandaş özel sağlık kurumuna başvurmak durumunda bırakılmış ardından buralara ödemesi gereken ilave ücretler büyük oranlarda arttırılmıştıresas sayısı karar sayısı ayrıca sağlık uygulama tebliğinde hastanın acil haller nedeniyle sağlık hizmeti sunucusuna başvurması ve acil halin sona ermesi halinde acil halin sona erdiğine ve müteakip işlemlerin ilave ücrete tabi olduğuna ilişkin hastayahasta yakınına sut eki acil halin sona ermesine i̇lişkin bilgilendirme formu kullanılacağı belirtilmektedir örneğin trafik kazası sebebiyle acil olarak özel hastaneye yatırılan kişiye en kısa zamanda sut ekinde düzenlenen formun imzalatılmasıyla yapılan her bir işlem için sgknın hastaneye ödediğinin iki katını da hastanın ödeyeceği açıktır öte yandan dar ve sabit gelirli olan sigortalıların azımsanmayacak bir bölümünün yoksulluk sınırının altında olan ücretleriyle ilave ücreti karşılaması oldukça güçtür di̇sk arın nisan raporunda kişilik bir aile için açlık sınırı tl yoksulluk sınırı tl olarak tespit edilmiş türk i̇şin haziran raporunda ise dört kişilik ailenin açlık sınırı tl yoksulluk sınırı tl olarak saptanmıştır bu raporlar toplumun geniş çoğunluğunun ilave ücreti karşılamakta zorlanacağını göstermektedir yılı için asgari ücrette ortalama artış yüzdesi yılı enflasyon tahmininin olduğu dikkate alındığında ilave ücretin iki katına kadar artırılabilmesi bakanlar kurulu kararlarında ilave ücretin oranına sürekli artış yapılması kanun maddesinde tanınan yetkinin kişinin gelirinden ödeme gücünden bağımsız tespit edildiğini sosyal ölçütlerin yok sayıldığını göstermektedir yasanın üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde geçen iki ibaresi ile bakanlar kuruluna tanınan yetkinin kullanılması sağlık hakkını sosyal ölçütler gözetmeden pahalı bir hizmet niteliğine dönüştürmektedir öyle ki yılın ilk altı ayı için aylık tl civarında bir zam alan asgari ücretle çalışan kişinin kendisini eşi veya çocuğunu özel sağlık kuruluşuna götürmek durumunda kaldığında yapılan artışın çok daha fazlasını ilave ücret olarak ödeyecektir nitekim sağlık hizmeti sunumundan yararlanacak vatandaşın tek ödemesinin ilave ücret olmadığı göz önüne alındığında toplamdaki ödemenin boyutu sağlığı bir hak olmaktan çıkarmaktadır sağlık hizmetinin bütünselliği basamaklandırılmış sağlık hizmeti dikkate alınarak bu durum incelendiğinde sigortalı önce birinci basamak sağlık kuruluşuna başvurup bu kurumdan üçüncü basamağa sevk edildiğinde muayene katılım payı olarak tllik ödemeyi ilk elden yapmış olacak ayrıca muayene katılım payı her bir poliklinik muayene ücreti için ayrı ayrı hesaplanacaktır ayakta tedavide sağlanan ilaçlar için de ilaç bedelinin veya si tutarında ayrıca katılım payı ödenecek üç ilaca kadar tl daha fazla olması halinde ilaç başına tl ödeyecektir kronik hastalıklar için gidilen rutin muayenede başka bir hastalık çıkması durumunda ise bunun için ayrıca muayene ücreti alınmaktadır yani kan kanseri olan birinin nezle olduğu muayenede tespit edilirse bunun için muayene katılım payı alınacak bu kapsamda yazılan ilaçlar da katılım payına tabi olacaktır kaldı ki ilaç dışında tıbbi malzeme reçete edilmesi halinde bu malzemenin veya lik kısmı da yine kişi tarafından karşılanacaktır tıbbi malzemelerde katılım payının tutarı alındığı tarihteki brüt asgari ücretin yüzde yetmiş beşini geçemeyeceği ifade edilmesine rağmen yüzde yetmiş beşlik üst sınırın hesaplanmasında her bir protez ve ortez bağımsız olarak değerlendirilip toplam bedeli yerine her birinin bedeli esas alınmaktadır bunların yanı sıra kamuda otelcilik ve istisnai sağlık hizmetlerinden ilave ücret alındığı özelde ise sağlık hizmetlerinin tümüne yakınından ilave ücret alınabildiği düşünüldüğünde sağlık hizmetinin her bir adımının parçalara ayrılıp paralı hale getirildiği böylece toplamda gereksinim duyulan sağlık hizmetinden yararlanmanın ne kadar pahalı hale getirildiği ortaya çıkmaktadır bu bağlamda sistem bir ilave ücret ödenmesini öngörmemekte sigortalınınesas sayısı karar sayısı maaşının aylık kazancının belki de daha fazlasının hizmetten yararlanma karşılığında geri alınmasını istemektedir nitekim cepten sağlık harcamalarının yıllar içindeki değişimi abd doları cinsinden hesaplandığında şu şekilde bir tablo oluşmuştur yıl milyar dolar tüi̇k haber bülteni dan hesaplanmıştır bu veriler sağlık hizmetinin finansman giderlerinin karşılanmasında korunan kimselerin katkıda bulunmalarını aşan bir durumun yaratıldığını ortaya koymaktadır sosyal güvenlik kurumu verilerine göre aralık itibariyle nüfusun yüzde milyon bin kişi sosyal sigorta kapsamı altındadır bu rakama milyon bin yeşil kartlı sayısı da eklendiğinde toplam milyon bin kişinin nüfusun yüzde sı teorik olarak kapsam altında milyon bin kişinin ise kapsam dışında olduğu görülmektedir ancak aynı dönemde kendi hesabına çalışanların bağ kurluların yüzde borç nedeniyle sağlık hizmetine ulaşamamaktadır bu ise milyon bin aktif sigortalı ile yaklaşık katı tutarındaki bağımlıları da dikkate alındığında milyon kişi etmektedir bu durumda fiili olarak yaklaşık toplam milyon kişi nüfusun yüzde kapsam dışındadır öte yandan aynı tarihlerde yaklaşık milyon kayıt dışı çalışan ve milyon civarında işsiz bulunmaktadır ayrıca bunların bağımlılarının da dikkate alınması gerekmektedir sağlık hizmetine ilişkin sağlık bakanlığının medula sistemine kayıtlı kişi sayısı milyon arasında seyretmektedir sağlık hizmetine erişimin paralı ve pahalı nitelik kazanmasının hizmete erişimi olumsuz yönde etkilediği göz önüne alındığında halihazırda nüfusun sadece yarısının sağlık hizmeti aldığını ifade etmek mümkündür anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararında i̇nsanlar arasında yaradılış ve çalışma gücü veya sağlık bakımından veya nitelikçe buna eşit nedenler dolayısıyla pek çok ayrım bulunduğu açık bir gerçektir bundan dolayıdır ki eşitliği bozan bir kuralın varlığı ancak kuralın kamu yararına veya haklı bir nedene dayanmamış olması hallerinde ileri sürülebilecektir denilmiştir kararda eşitlik ilkesinin kamu yararı ya da haklı bir nedene dayanma halinde zedelenmeyeceği kabul edilmiştir bu bağlamda sosyal güvenliğin asgari normları hakkında sözleşmede vurgulanan bu iştirake taalluk eden esasların ilgiliye ağır bir yük teşkil etmeyecek şekilde tespit edilmesi gerektiği ibaresinin yasa maddesinde dikkate alınmadığı açıktır anayasa mahkemesinin k sayılı kararında sosyal güvenlik bireylerin istek ve iradeleri dışında oluşan sosyal risklerin kendilerinin ve geçindirmekle yükümlü oldukları kişilerin üzerindeki gelir azaltıcı ve harcama artırıcı etkilerini en azaesas sayısı karar sayısı indirmek ayrıca sağlıklı ve asgari hayat standardını güvence altına alabilmektir bu güvencenin gerçekleştirilebilmesi için sosyal güvenlik kurumları oluşturularak kişilerin yaşlılık hastalık malullük kaza ve ölüm gibi sosyal risklere karşı asgari yaşam düzeylerinin korunması amaçlanmaktadır denilmiştir i̇lave ücretin üst sınırının sutta belirlenen sağlık hizmeti ücretinin iki katına çıkarılması anayasa mahkemesinin k sayılı kararına da aykırıdır anayasa mahkemesi söz konusu kararında sosyal güvenliğin asgari normlarına i̇lişkin uluslararası çalışma örgütünün sayılı sözleşmesinin maddesinde sağlık yardımından faydalananlar veya bunların aile reislerinin hastalık halinde yapılacak sağlık yardımı masraflarına iştirak ettirilebileceğinin belirtildiğine bunun ilgiliye ağır bir yük getirmeyecek şekilde tespit edilmesinin öngörüldüğüne ve avrupa konseyi çerçevesinde oluşturulan avrupa sosyal güvenlik sözleşmesine göre de korunan kimselerin doğrudan katkıda bulunmalarının olanaklı olduğuna değinmiş türkiyenin belirtilen iki sözleşmeye de katılarak onayladığını ifade etmiş dava konusu kuralı kamu görevlileri dışında kalan sigortalılar yönünden anayasaya aykırı bulmamıştır bu kapsamda belirtmek gerekir ki anayasa mahkemesinin k sayılı kararından sonra yukarıda gelişimini aktardığımız ilave ücrete ilişkin yasa ve yasa altı düzenlemelerindeki değişiklikler ek ödemeye yeni bir özellik kazandırmış anayasa mahkemesinin kararında genel anlamı ile yer alan ilgiliye ağır bir yük getirmeyecek şekilde tespit edilme kıstası göz ardı edilmiş hizmetten yararlanan kişinin ödeme durumunun olup olmaması göz önünde bulundurulmamış belirlenen ücreti ödeyemeyecek olanlara ilişkin bir düzenlemeye ise yer verilmemiştir böylelikle sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesinin fıkrası ile sayılı kanunun üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde geçen bir ibaresinin iki şeklinde değiştirilmesi ile üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi yeni bir nitelik kazanmıştır üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi sigortalı hastaların sağlık hizmetlerine erişimini kısıtlayacak önemli değişiklikler içerdiğinden bu haliyle anayasanın temel ilkelerinden sosyal devlet ilkesiyle tamamen çelişmektedir anayasanın maddesinde belirtilen sosyal devlet bireyin huzurunu gerçekleştiren ve güvenceye alan kişi ve toplum arasında denge kuran emek ve sermaye ilişkilerini dengeli olarak düzenleyen çalışanların insanca yaşaması ve çalışma yaşamının kararlılık içinde gelişmesi için sosyal ekonomik ve mali önlemleri alarak çalışanları koruyan işsizliği önleyici ve ulusal gelirin adalete uygun biçimde dağılmasını sağlayıcı önlemleri alan devlettir anayasanın maddesinde herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli önlemleri alır ve teşkilatı kurar kuralına yer verilmiş olup maddede sosyal güvenlik bireyler yönünden hak devlet yönünden ödev olarak öngörülmüştür anayasa koyucu devleti yalnızca sosyal güvenliği sağlayacak önlemleri almak ve gerekli örgütü kurmakla görevlendirmemiş aynı zamanda bunu devletin yükümlülüğü olarak düzenlemiştir sosyal güvenlik hakkının yurttaşlarının sosyal durumuyla ilgilenen onlara insanlık onuruna yaraşır asgari yaşama düzeyi sağlayan sosyal devletin gereği ve zorunlu sonucu olduğu sosyal güvenliğin sağlanmasının devlete anayasa ile verilen ve yerine getirilmesi zorunlu bulunan bir kamu hizmeti olduğu kuşkusuzdur anayasa mahkemesi sosyal hukuk devletinin sağlık hizmetlerinden bireylerin yeteri kadar yararlanmasını sağlayan devlet olduğunu vurgulamış ve bunun insan hak veesas sayısı karar sayısı özgürlüklerine saygı gösteren kişilerin huzur refah ve mutluluk içinde yaşamlarını güvence altına alan kişi ile toplum arasında denge kuran güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak sosyal adaleti gerçekleştiren devlet olmanın bir sonucu olduğunu belirtmiştir toplumsal faydayı temel alması zorunlu olan kamu hizmetlerinin kamusal niteliği yararlanma ve bedel ödeme ilişkisinin piyasadaki anlamda iradi bir alım satım ilişkisi olarak kurulmasını engellemektedir anayasa mahkemesi ayrıca iktisadi nitelikte olmayan temel hizmetlerde ekonomik alan dışında kaldığı için kazanç sağlama amacı olmasını anayasanın sosyal devlet ilkesine aykırı görmektedir bu nedenle ilave ücrete ilişkin düzenleme bu haliyle anayasa mahkemesi kararını ve sosyal devlet ilkesini ihlal eder hale gelmiştirsürekli ve pahalı bir nitelik kazanan ilave ücretin sağlık hizmeti bedelinin katına kadar alınabilmesinin öngörülmesi de anayasanın ve maddelerine aykırıdır kaldı ki sosyal haktan yararlanma bakımından zaman içerisinde sürekli iyileştirmelerde bulunulması gerektiği ekonomide iyiye gidişlerden söz edildiği dikkate alındığında sosyal haklarda hak sahipleri aleyhine uygulamalar yapılması ilave ücretin üst sınırının sürgit biçimde artırılması da anayasa mahkemesinin sayılı dosyadaki kararındaki ilgiliye ağır bir yük getirmeyecek şekilde tespit edilmesi ölçütünün göz ardı edildiğini doğrulamaktadır ayrıca sadece sağlık hakkı bakımından değil sosyal hakların birçoğunda da devletin bu haklara katkısı yeterli olmadığı gibi iyileştiği ileri sürülen ekonomiye paralel olarak bu haklarda daha da iyileştirmeler yapılması gerektiği halde devletin katkısı sürekli azaltılmakta ve ilgililere ek yükümlülükler getirilmektedir anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır şeklinde tanımlanmıştır i̇ptali istenen kural devletin kişinin maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlama görevine ters düştüğünden anayasanın inci maddesine aykırı olduğu açıktır anayasa maddesindeki düzenlemede sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışırken mutlak bir ekonomik ve sosyal eşitlik anlayışından değil nisbi bir fırsat eşitliğinden hareket edilmesini öngörmektedir nitekim ekonomik ve sosyal haklarla ilgili olarak devletin ödevi bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getireceği şeklinde ifade edilmiştir anayasa mahkemesinin kararlarından da sosyal devlet ilkesinden emek sermaye dengesi çalışanların insanca yaşamaları işsizliğin önlenmesi ve ulusal gelirin adaletli dağıtılması gibi unsurların ön plana çıktığı anlaşılmaktadır ancak anayasa mahkemesi anayasanın maddesindeki düzenlemeyi yorumlarken ekonomik gelişmişlikten hareketle devleti yönetenlerin ekonomik ve sosyal haklar bakımından tamamen keyfi hareket edemeyeceklerine işaret etmiştir örneğin anayasanın maddesinde yer alan sosyal güvenlik hakkı ile maddesinde yer alan yaşama maddi ve manevi varlığını koruma hakkı birbiriyle çok yakın bağlantılıdıresas sayısı karar sayısı bununla birlikte anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında devlet herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi arttırarak işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler denilerek devlete herkesin maddi ve manevi varlığını geliştirmesi için gerekli şartları hazırlama kişilerin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlama görevi verilmiştir kişinin sahip olduğu hak ve hürriyetler önem dereceleri göz önünde bulundurularak anayasada yer almıştır bu bağlamda sağlık hizmetleri anayasanın maddesinde yer alan ve bireyin en önemli hakkı olan yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı ile doğrudan ilgilidir kişilerin maddi ve manevi varlıklarını geliştirebilmelerinin mutlu ve huzurlu olabilmelerinin başlıca şartı ihtiyaç duydukları anda sağlık hizmetlerine ulaşıp bu hizmetlerden yararlanabilmeleridir devlet için bir görev ve kişiler için de bir hak olan bu amacın gerçekleştirilmesine bu haktan yararlanmayı zorlaştırıcı ya da zayıflatıcı düzenlemeler anayasaya aykırı düşer sağlık hizmetleri doğrudan yaşam hakkı ile ilgili olması nedeniyle diğer kamu hizmetlerinden de farklıdır sağlık hizmetinin temel hedefi olan insan sağlığı mahiyeti itibarıyla ertelenemez ve ikame edilemez bir özelliğe sahiptir i̇nsanın en temel hakkı olan sağlıklı yaşam hakkı ile bu yaşamın sürdürülmesindeki yeri tartışmasız olan sağlık hizmetlerine erişim de bu çerçevede değerlendirilmelidir bu nedenle anayasa mahkemesine göre devlet ekonomik ve sosyal alandaki görevlerini yerine getirirken uygulayacağı sınırlamalarda yaşama yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını ortadan kaldıran düzenlemeler yapamaz nitekim anayasanın maddesindeki yaşam hakkı maddesindeki sağlığın korunması hakkı ve maddesinde düzenlenen sosyal güvenlik hakkı ile ilgili düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde sağlık hizmetine gereksinim duyan bireyin ilave ücret de dahil olmak üzere para ödeyememesi kendisine bu hizmetin verilmesi önünde engel olmamalıdır anayasa mahkemesinin sağlık işletmeleriyle ilgili sayılı dosyadan verdiği kararda da ancak gelir düzeyi ne olursa olsun belirlenen ücreti ödeyemeyecek olanlardan bu ücretin alınmaması ya da onlar adına ödenmesi olanakları da uygulamaya konulması gerektiği ifade edilerek devletin sorumluluğu somut olarak gösterilmiştir sağlık hizmetinden yararlanmanın sisteme cepten ödeme yapılma ön koşuluna bağlı tutulmasının toplum sağlığı üzerinde yarattığı sonuçları ele alan bilimsel çalışmalarda ise maliyet paylaşımı sisteminde olan kişilerin özellikle yoksulların ayaktan sağlık hizmeti almak için sağlık kurumlarına daha az başvurdukları hekime daha az gittikleri gösterilmiştir oysaki sağlık hizmetinin örgütlenişi ve sosyal güvenlik hakkı sosyal hukuk devletinin somut göstergelerinden olup sosyal hakların devletçe tanınmış olması önemli ama tek başına yeterli olmayan bir ölçüttür bu hakların gerçekleşmesi için devletin olumlu edimde bulunması oluşturulacak kuralların anayasanın özüne ve sosyal hukuk devleti ilkesine uygun olmasına bağlıdır bu sonuçtan hareketle yasal düzenlemelerin yaşama hakkı ile maddi ve manevî varlığı koruma haklarını zedeleyecek veya ortadan kaldıracak hükümler içermemesi gerekmektedir anayasa mahkemesinin k sayılı kararındaesas sayısı karar sayısı anayasanın nci maddesinin ilk tümcesi herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir biçimindedir kişinin yaşama hakkı maddi ve manevi varlığını koruma hakkı birbirleriyle sıkı bağlantıları olan devredilmez vazgeçilmez temel haklardandır bu haklara karşı olan her türlü engelin ortadan kaldırılması da devlete ödev olarak verilmiştir güçsüzleri güçlüler karşısında koruyacak olan devlet gerçek eşitliği sağlayacak toplumsal dengeyi koruyacak böylece gerçek hukuk devleti niteliğine ulaşacaktır hukuk devletinin amaç edindiği yaşama hakkının korunması sosyal güvenliğin sağlanmasıyla gerçekleşecektir sosyal güvenliği sağlayacak olan kuruluşların yasal düzenlemeleri yaşama hakkı ile maddi ve manevi varlığı koruma haklarını zedeleyecek veya ortadan kaldıracak hükümler içermemesi gerekir i̇ptali istenen kural maddi ve manevi varlığı koruma haklarını zedeleyen bir nitelik taşıdığından anayasanın nci maddesinin birinci fıkrasına da aykırıdır anayasanın ncı maddesinin üçüncü fıkrası devlete herkesin maddi ve manevi varlığını geliştirmesi için gerekli şartları hazırlama kişilerin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlama görevi vermiştir devlet için bir görev kişiler için de bir hak olan bu amaç gerçekleştirilirken bu hakkı sınırlayıcı bu haktan yararlanmayı zayıflatıcı düzenleme niteliği taşıyan iptali istenen yasal düzenleme anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasına da aykırıdır sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesinin fıkrası ile sayılı kanunun üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde geçen bir ibaresinin iki şeklinde değiştirilmesi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptali istenmektedir sayılı kanunun üncü maddesinin üncü fıkrasına eklenen ek cümle yönünden anayasaya aykırılık nedenleri sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesinin fıkrası ile sayılı kanunun üncü maddesinin fıkrasına ek cümle eklenmiştir i̇ptali için anayasa mahkemesine başvurulması isteminde bulunulan ek cümle ancak yükseköğretim kurumlarına ait sağlık hizmeti sunucularında öğretim üyeleri tarafından mesai saatleri dışında bizzat verilen sağlık hizmetleri için kurumca belirlenmiş sağlık hizmetleri bedelinin poliklinik muayenelerinde bir katını diğer hizmetlerde yüzde ellisini geçmemek üzere üniversite yönetim kurulu kararıyla öğretim üyelerinin unvanları itibarıyla belirlenen miktarda ilave ücret alınabilir ancak alınacak ilave ücret bir defada asgari ücretin iki katını geçemez bu oranları bir katına kadar artırmaya bakanlar kurulu yetkilidir kurum bu fıkra kapsamında ilave ücret alınamayacak sağlık hizmetlerini belirlemeye yetkilidir şeklindedir kamu sağlık kurumlarında sunulan sağlık hizmetleri için istisnalar dışında ilave ücret talep edilemeyeceği belirtilmişken yapılan değişiklikle üniversite öğretim üyelerinden mesai saati dışında hizmet alınması ilave ücret ödenmesi koşuluna bağlanmaktadır bu ilave ücretin miktarının sut ile belirlenen sağlık hizmet bedelini aşmayacak şekilde bakanlar kurulu tarafından belirlenmesi ve bir seferde ödenecek ilave ücretin asgari ücreti geçemeyeceği ifade edilmiştir tıp ve tıpta uzmanlık eğitiminin ayrılmaz bir parçasını oluşturan hizmet sunumunda öğretim üyesinin doğrudan yer alması hastanın parasal gücüne göre değil hastalığın tedavisinin öğretim üyesinin sahip olduğu ileri düzeyde bilgi ve beceriyi gerektirmesi ya daesas sayısı karar sayısı tedavinin öğrenci ve asistanlara öğretilmesinde öğretim üyesine duyulan ihtiyaca göre belirlenmesi gerekir sayılı yükseköğretim kanununun üncü maddesi uyarınca üniversitelerin tıp fakültelerine ait hastaneler bir uygulama ve araştırma merkezi olarak üst düzey eğitim verilen ve ileri sağlık hizmeti üretilen kurumlardır tıp fakültelerinin eğitim ve araştırma gibi iki temel akademik işlevi yürütülen sağlık hizmeti işlevi ile farklı bir boyut kazanmakta ve böylece eğitim araştırma faaliyeti ile sunulan sağlık hizmetinin bütünleştiği iç içe geçtiği bir alan ortaya çıkmaktadır bu nedenle üniversitelerde tedavi hizmeti de üretilse esasen eğitim ve bilim alanlarında sonuçlar elde etmek amaçlanmaktadır üniversite öğretim üyelerinden mesai saati dışında hizmet alınması bu amaçla örtüşmemektedir diğer yandan üniversiteler bütçeden ayrılan eğitim öğretim ve araştırma paylarının çok azaltılması sağlık hizmet bedellerinin düşürülmesi sağlık hizmeti sunumuna bağlı performansa dayalı ödeme sisteminin getirilmesi ile daha çok sağlık hizmet sunumunu temel alan bir yapıya dönüştürülmektedir öğretim üyesini normal mesai sonrasında sağlık hizmetinde uzun çalışmaya yönlendirmek bir yandan öğretim üyesini eğitimden uzaklaştırırken diğer yandan sağlık hizmetinin azami özen ve dikkat isteyen doğasına da aykırıdır bilindiği üzere üniversitenin temel amaç ve hedefi çok hizmet sunup gelir elde etmek değil iyi eğitim bilimsel çalışma ve ileri düzeyde sağlık hizmeti vermek olmalıdır üniversitelerin özerkliğini zedeleyecek biçimde mali olarak zor durumda bırakan kurallarla birlikte hizmet sunumunu hastadan para kazanmaya bağlı hale getirmek bu paradan öğretim üyesine adeta bir pay vermek hekim etiği üzerinde olumsuz sonuçlara yol açacaktır bu durum üniversitelerin tarihsel niteliği ile de örtüşmemektedir ayrıca döner sermayeden ek ödeme yapılmasına ilişkin düzenlemeler sebebiyle hastadan alınacak ilave ücretin ancak küçük bir kısmı hizmeti doğrudan sunan öğretim üyesine ödenecektir ancak hasta cebinden çıkan ilave paranın sorumlusu olarak öğretim üyesini görebilecektir bu durumun hasta hekim ilişkisini de bozacağı sağlık ortamındaki şiddeti artıran etkilerden birini oluşturacağı da açıktır hastalardan alınacak ilave ücretlerden öğretim üyesine ödenen miktar hiçbir şekilde emekliliğe yansımamaktadır böylece emekli olmayı isteyen öğretim üyeleri yaşam standartlarındaki ani ve keskin düşüş nedeniyle emekli olmaktan vazgeçmekte veya zorunlu olarak emekli olanlar özel sektörde çalışmaya devam etmektedir öğretim üyelerinden beklenen hizmet öncelikle eğitim ve araştırma hizmetleri olmalıdır öğretim üyelerinin yapacakları uygulama hasta hizmeti işlemleri de bu iki amaca hizmet etmelidir yani öğretim üyeleri hasta muayene tedavi veveya ameliyat işlemleri sırasında öğrenciasistan eğitmeli ve dünya tıbbına hizmet edecek araştırmalar yapmalıdır ancak yaptığı iş başına ücret alan öğretim üyesi asli amaçlarından ve görevlerinden uzaklaşmaktadır mesai sonrası yapılacak olan tıbbi hizmetlerde yeterinde öğrenciasistan yetiştirmek mümkün olmadığı gibi öğretim üyelerine verilecek cüzi ek ücretlerle öğretim üyelerinin yaşam koşullarını düzeltmek mümkün değildir öğretim üyelerine ödenecek ücret emekliliklerine de yansıyacak şekilde ve temel ücret şeklinde ayarlanmalıdır bununla birlikte yarı zamanlı olarak görev yapan doktorların hastanelerde ve üniversitelerde aynı anda çalışabilmesinin önü açılarak kamu üniversitelerinde öğretim üyesinden sağlık hizmeti adı altında vatandaşlara ücretli sağlık getirilmektedir sağlıkesas sayısı karar sayısı hizmetlerinin finansmanı büyük ölçüde hastaya yüklendiği ve gereksinim duyan hastaların parası olmadığı için ulaşamadığı ya da koşullarını fazlasıyla zorlayarak ulaşabildiği bir sistem ise sosyal devlet ilkesini ihlal edecektir bu nedenle öngörülen düzenleme anayasanın maddesinde yer alan sosyal devlet ilkesini zedelemektedir kaldı ki mesai sonrası sunulacağı belirtilen öğretim üyelerinin vermesi öngörülen sağlık hizmetlerinin pek çoğu bir ya da birden fazla diğer sağlık çalışanlarının katılımını gerektiren ekip hizmetleridir yapılan düzenleme ile bu ekipte yer alacak kişilerin de çalışma süreleri uzatılmakta ve çalışma koşulları ağırlaştırılmaktadır günlük yoğun çalışma temposu yüzyılın başında yasaklanan bir çalışma biçimidir ve anayasanın nci maddesinin üçüncü fıkrasıyla güvence altına alınan dinlenmek çalışanların hakkıdır ilkesine de aykırıdır anayasanın nci maddesinin gerekçesinde dinlenme çalışanların hakkıdır bu hem çalışanın bedenen korunması için zorunlu hem de çalışanın dinlenme sonrası çalışmasının verimi için gereklidir denilmek suretiyle dinlenme hakkının önemi vurgulanmıştır dolayısı ile yapılmış olan düzenleme öğretim üyelerinin çalışma koşullarını ağırlaştırdığı için anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasına aykırıdır sonuçta sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesinin inci fıkrası ile sayılı kanunun üncü maddesinin üncü fıkrasına eklenen ek cümle anayasanın maddesinde belirtilen sosyal devlet ilkesine ve maddesinin üçüncü fıkrasına aykırıdır bu nedenle iptali istenmektedir sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinin anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı çevre kanununa geçici üncü madde olarak eklenen hüküm şöyledir geçi̇ci̇ madde tarihinden önce kamu yatırım programına alınmış olup bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla planlama aşaması geçmiş ve ihale süreci başlamış olan veya üretim veya işletmeye başlamış olan projeler ile bunların gerçekleştirilmesi için zorunlu olan yapı ve tesisler çevresel etki değerlendirmesi kapsamı dışındadır tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı çevre kanununa eklenen geçici üncü madde hükmü ile tarihinden önce kamu yatırım programına alınmış
4,112
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sanığa isnad edilen fiil tatil sitesinde bulunan tapulu bahçesinden merciinden izin almaksızın bir fıstık çamını dibinden kesmek diğer fıstık çamını da budamak suretiyle orman kanununun maddesine muhalefet etmektir orman kanununun maddesinde bu kanunun maddesinde belirtilen orman sayılmayan yerlerdeki ağaç ve ağaççıklardan sahiplerinin nasıl ve ne şekilde yararlanacakları düzenlenmiş olup bu maddenin fıkrasının bendinde bendindeki hernevi meyveli ağaç ve ağaçcıklarla örtülü yerlerden fıstık çamlıkları ve palamut meşelikleri hariç sahipleri her türlü zati ihtiyaçları ve pazar satışları için hiçbir kayıt ve şarta tabi olmadan kesim ve taşıma yapabilirler kesilen ağaçların devlet ormanlarında bulunan ağaç nevilerinden olması halinde bu ağaçlar için bir tutanak düzenlenir ayrıca damga veya nakliye tezkeresi aranmaz demekte olup aynı maddenin bendi ve bentlerinde yazılı yerlerden bendindeki fıstık çamlıkları palamut meşeliklerinden sahiplerinin her türlü yapacak ve yakacak ihtiyaçları mahalli orman idaresine haber vermek ve bir tutanakla tevsik edilmek suretiyle karşılanabilir demektedir orman kanununun maddesinin son fıkrasına göre bu maddeye muhalefet edenler ok maddesine göre cezalandırılmakla birlikte emval müsadere olunur hükmü getirilmiştir bu durumda orman sayılmayan tapulu arazisinde ormanlarda tabii olarak yetişen ağaçlar ve fıstık çamları veya palamut meşeleri bulunan bir şahsın idareden izin almaksızın bu arazisinden bu neviden ağaç kesmesinin ok maddesindeki suçu oluşturduğunun kabulü gerekir somut olayımızda sanığa isnad edilen fiil ve suç da budur bu suçun oluşumu için sahipli arazide bulunan ormanda yetişen ağaç veya fıstık çamlıkları veya palamut meşeliklerinden mahalli orman i̇daresine haber verilip ve bir tutanakla tevsik edilmeden kesim yapmak gerekli ve yeterlidir bu durumda mülkiyet hakkı kanunla sınırlandırılmış ve bu sınırlandırmaya uymama fiili de müeyyidelendirilmiştir türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi aynen herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlandırılabilir demektedir buna göre mülkiyet hakkının kanunla sınırlandırılması ancak kamu yararı amacıyla mümkündür orman kanununun maddesinin bendinde yapılan mülkiyet hakkının kullanımının sınırlandırılmasının gerçekleştirdiği veya gerçekleştirebileceği kamu yararları nelerdir bu sorunun cevabı ormanların korunması yani kaçak orman evmali oluşturulması nakledilmesi ve bulundurulmasının önüne geçilmesi veveya ülke için varlığı ve korunması önem taşıyan fıstık çamlıkları ve palamut meşeliklerinin korunması olabilir madde metnine göre idareye haber verilme üzerine tutanakla belgelendirme hususunda takdir hakkı verilmediğine göre amacın fıstık çamlıklarını veya palamut meşeliklerini korumak olması mümkün olmadığı gibi böyle bir amacın bu madde ile gerçekleştirilme imkanı da yoktur halde sınırlandırılmanın getiriliş amacı orman kaçakçılığının önlenmesi olarak nazara alınmalıdır böyle bir düzenlemenin orman kaçakçılığının önlenmesi amacını gerçekleştirme veya bu amaca hizmet etme imkanı veya şansı var mıdıresas sayısı karar sayısı nakliye teskeresiz veya damgasız emval nakletmek veya bulundurmak ok maddesi ile müeyyidelendirilmiş olup bu tür emvallerle yakalanan şahıslar ok maddesinde belirtilen yerlerden bu emvalleri temin ettikleri takdirde bunu kanıtlamak yükü de taşınmazın tapu ve kadastro bilgilerini vermek kestiğini iddia ettiği yeri ve ağacı göstermek vb delilleri sunmak yönüyle yakalanan şahıslara düşmektedir yakalanan şahıs bu bilgi ve delilleri sunamadığı veya sunduğu bilgi ve delillere göre mülkiyeti altındaki taşınmazdan bu emvallerin temin edildiği ilmen ve fennen saptanamadığı takdirde yakalanan şahsın kaçak emval bulundurmaktan ok madde gereği cezalandırılması yoluna gidilmektedir bu durumda ok maddesinin uygulanabilmesi yakalanan şahsın emvali tapulu yerinden kestiğini kanıtlamasına bağlı olup bu kanıtlanamadığı takdirde yakalanan şahıs ok madde ile kanıtlandığı takdirde ise ok madde ile cezalandırılmakta eğer yakalanan şahsın bu emvali ormandan kestiği saptanırsa ok maddesi gereğince cezalandırılmaktadır bu durumda nakliye tezkeresiz ve damgasız emval nakli veya bulundurma durumlarında bu emvalin nereden ve nasıl temin edildiğinin kaynağına inilerek araştırılmasının yasanın gereği olması karşısında ok maddesinin bölümünün orman kaçakçılığının önlenmesinde herhangi bir işlevi bulunmamaktadır bu durumda sahipli arazideki ormanda yetişen ağaç nevilerinin veya fıstık çamlarının yahut palamut meşelerinin zati ihtiyaç için idareye başvurup belgelendirmek suretiyle veya bu yola gidilmeksizin kesilmesi halleri orman kaçakçılığının önlenmesi yönünde herhangi bir etki yapmamakta olup bu sınırlandırma kamu yararı oluşturmamakta ve oluşturma imkanına sahip bulunmamaktadır bu düzenleme uygulamada somut olayda da görüldüğü gibi orman görevlilerinin sahipli arazilerde tatil sitelerinin bahçelerinde kişilerin evlerinin önlerinde yetişmiş veya süs amacıyla yetiştirilmiş ağaçların kontrolünü yapmaları bunların kesilmesi halinde zabıt düzenlemeleri gibi gereksiz ve orman kaçakçılığının önlenmesi amacıyla ilgisi bulunmayan işlevlere yönelmelerini bu yolda görev yaparak asli görevleri olan ormanların muhafazasının yeterli mesainin ayrılamaması neticesini doğurduğu gibi izin için başvurular nedeniyle orman idaresinde önemli mesai kayıplarına yol açıp bu kurumun asli görevini gereği gibi yapmasını engellemekte bu neticeleri ile de kendisinden beklenen amacı gerçekleştirecek yönde değil amacın gerçekleşmesini engelleyecek yönde işlev görmektedir bu düzenleme ihtiyaç sahipleri için gereksiz bir külfet ve zaman kaybı oluşturmaktadır i̇nsanlarımız yüzyıllardan beri süzülerek gelen mülkiyet duygusu ve uygulamalarının sevki tabiisi ile bu tür bir kısıtlamanın var olabileceğinden şüphe bile duymadan evlerinin yazlıklarının apartmanlarının sitelerinin küçük bahçelerine buldukları çam fidesini dikmekte bunları gerekli gördükleri gibi budamakta veya zararlı hale geldiklerinde veya kuruduklarında kesmektedirler kanunu bilmemek mazeret sayılmaz ama kanunda halkın vicdanına ve aklına uygun bulunması en azından öngörülebilir bir yasaklamanın icabettiği hususlarda sınırlama ve yasaklama içermesi gereklidir bu düzenlemenin öngörülmesini gerektirir herhangi bir vicdani akli veya sağduyuya dayalı temeli bulunmadığından yeşili ve ağacı seven yurttaşlar ile devlet arasında sorunlar üretmekten başka herhangi bir işlevi bulunamaz üretilen bu sorunlar ağacı ve yeşili seven insanların devletle davalı hale getirilmesi cezalandırılması sabıkalı hale getirilmesi gibi önemli cezalara çarptırılması neticesini doğurur ki insanlar cezalandırılan davranışlardan kaçınma sevkitabiisine sahip olduklarından ve akli davranmanın da gereği bu olduğundan bu düzenlemenin nihai neticesi insanların evlerinin önüne sitelerinin içine veya bahçelerine ağaç dikmemeleri olacaktır bu durumun da kamu yararı amacıyla bağdaştığını kabul etmem mümkün değildir şehirlerin ilçe merkezlerinin tatil merkezlerinin ve benzeri yerlerin çam ve bu aileden olan ormanlarda yetişen ağaçlarla ve fıstık çamlarıyla yeşillendirilmesinin turizme katkı ve çevreyi güzelleştirerek insanlara zevk vermesi yönleriyle çok önemli bir ihtiyaç ve adet haline geldiği bu ağaçların bakım gerektiğinde budama veesas sayısı karar sayısı kesimlerinin yapılmasının dikiliş amaçlarının gereği olduğu bunun orman idaresine haber verilip belgelendirilmesinin mal sahipleri ve idare için altından kalkılması güç gereksiz bir zahmet ve külfet oluşturacağı gibi umulan faydanın bu yöntemle gerçekleşmesine de olanak bulunmadığı gibi orman idaresine başvurup belge almanın orman kaçakçılığını önlemede herhangi bir katkısının da bulunduğunun da kabul edilemeyeceği açıktır tüm bu nedenlerle orman kanununun maddesinin bendinin tarihli k ile eklenen fıkrasının ve aynı maddenin bendinin taşınmaz sahiplerinin bu yerlerdeki ağaçlardan kişisel yapacak ve yakacak ihtiyaçlarını karşılamalarını düzenleyen ve cümlelerinin anayasanın maddesinde aranan kamu yararı amacına uygun olmayan sınırlandırmalar olduklarından iptaline karar verilmesi gerektiği kanaati oluştuğundan dosyanın tasdikli bir suretinin çıkartılarak bu konuda bir karar verilmek üzere anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine karar verildi
1,036
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesindeki iptal ve yürürlüğün durdurulması gerekçesinde özetle anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında tbmm tarafından anayasanın maddesi uyarınca bakanlar kuruluna verilecek khk çıkarma yetkisinin önemli zorunlu ve ivedi durumlar için söz konusu olabileceği sayılı khknin ise bu şartlardan hiçbirisini taşımadığı anılan khknin konusunun ancak bir kanunla düzenlenmesinin mümkün olduğu bunun dayanağını oluşturan günlü sayılı yetki kanununun anayasa mahkemesince iptal edildiği bu durumda anayasal dayanaktan yoksun kalan söz konusu khknin anayasanın başlangıçı ile ve maddelerine açıkça aykırı olduğu bu durumdaki bir khknin içeriği yönünden anayasaya aykırı olmasa bile dava açıldığında iptalinin gerektiği sayılı khk hakkında yürürlüğü durdurma kararı verilmeyip daha sonra iptal kararı verilmesi durumunda iptal kararının etkisiz kalacağı ve giderilmesi güç zararlara neden olacağı yürürlüğü durdurma kararı verilmesi halinde ise hukuksal boşluk doğmayacağı belirtilmiştir
133
esas sayısı karar sayısı i davacinin gerekçesi̇ özeti̇ anayasanın maddesinin birinci fıkrasına göre halkın öğrenim ve eğitim ihtiyaçlarını sağlama devletin başta gelen ödevlerindendir bu maddenin gerekçesinde böylece yalnız ilköğrenim mecburiyetinin değil genel olarak devletin her alanda öğretimi sağlama görevinin kesin bir formülle konulmuş bulunduğu ve yüksek öğrenimin bir imtiyaz durumuna geldiği toplumlarda tereddi başgöstermesinin kaçınılmaz bir sonuç olacağı açıklanmıştır anayasa kuralı öğretimin her derecesini devletçe yerine getirilmesi gerekli bir kamu görevi olarak belirlemiş bulunmaktadır tüm kamu giderlerinde olduğu gibi öğretimle ilgili kamu giderleri de anayasanın maddesi uyarınca herkesin malî gücüne göre ödeyeceği vergilerle karşılanır öteki kamu giderleri için yurttaştan vergi dışında bir ücret istenmesi nasıl düşünülemezse yüksek öğrenim yapacaklar yönünden de durum böyledir tersine bir davranış yüksek öğrenimi belirli bir sınıfın imtiyazı haline dönüştürür ve anayasanın maddesinin ikinci fıkrasına aykırı düşürür dava konusu madde yüksek öğrenimin paralı olması ilkesini getirmiştir burada yer alan maddî olanakları elverişsiz öğrencilerin korunmalarına ilişkin hüküm eşitsizliği ve anayasaya aykırılığı gidermeye yeterli değildir çünkü yardım öğrencinin başarılı olması koşuluna bağlanmıştır maddî olanaktan elverişli bulunan öğrenciler ise başarı koşulu aranmaksızın yüksek öğrenimi sürdürebileceklerdir sayılı kanunun maddesi anayasanın ve maddelerine aykırıdır
183
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ solhan sulh ceza mahkemesinin anayasa mahkemesine başvurma kararında özetle anayasa hükümleri gereğince yürütme ve yargı görevlerinin ayrılmış olmasına karşın ceza muhakemeleri usulü yasasının maddesinin ikinci fıkrası hükümleri adalet bakanlığının her iki görevi birden üstlenmesine yol açmaktadır bu durum anayasanın ve maddeleri hükümleriyle bağdaştırılamaz ayrıca söz konusu fıkra adalet bakanlığına mahkemelerin işlerine karışma yetkisi vermesi bakımından anayasanın hâkimlerin görevlerinde bağımsız oldukları hiçbir organ makam merci veya kişinin yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremiyeceği genelge gönderemeyeceği tavsiye ve telkinde bulunamayacağı kurallarını içeren maddesine de aykırıdır denilmektedir
94
esas sayısı karar sayısı cumhuriyet savcısının gerekçesi özeti memurun muhakematı hakkındaki kanunun tümünün sayılı kanunun ve sayılı kanunun ve sayılı kanunun maddelerinin anayasaya aykırı olduğu yolunda cumhuriyet savcısınca ileri sürülen ve ayn gerekçe gösterilmemesinden mahkemece de benimsendiği anlaşılan gerekçe özet olarak şöyledir sanık öğretmenler hakkında toplu olarak görevi terketmek eyleminden suçu görevleri sırasında işledikleri iddia edildiği için idarî soruşturma yapılarak memurin muhakematı hakkındaki kanuna göre ilçe idare kurulunca lüzumu muhakeme karan verilmiş ve böylece ortaya bu ceza davası çıkmıştır ceza muhakemeleri usulü kanuna göre ceza davası açmak yetkisi ilk soruşturmaya bağlı olmayan suçlarda iddianame ile cumhuriyet savcılığına ile soruşturmaya bağlı suçlarda son soruşturmanın açılması karan ile sorgu hâkimlerine şahsî dava konusu suçlarda şahsî dava dilekçesi ile davacıya tanınmıştır i̇lçe i̇dare kurullarının ceza mahkemelerinde dava açmak yetkisi anayasa île düzenlenmiş değildir bu yetkiyi memurin muhakematı hakkındaki kanun vermektedir i̇lçe idare kurulları sayılı i̇l idaresi kanununun maddesine göre kaymakamın başkanlığında tahrirat kâtibi malmüdürü hükümet hekimi millî eğitim memuru ve veterinerden oluşur yine aynı kanunun maddesine göre bakanlıkların kuruluş kanunları uyarınca ilçede lüzumu kadar teşkilatı bulunur bu teşkilât adlî ve askeri olanlar dışında kaymakamın emri altındadır görülüyor ki idare kurulları hâkim niteliğinden yoksun kimselerden oluşmaktadır oysa anayasa mahkemesi başkâtipleri sorgu hâkimine ve cumhuriyet savcısına vekâlet etme yetkisini veren hükümleri başkâtiplerin hâkimlik ve savcılık teminatı bulunmadığından iptal etmiştir anayasa memurlar için yalnız disiplin kovuşturmaları bakımından maddesi ile teminat tanınmıştır memurların görevleri ile ilgili suçlarından dolayı soruşturma yapılmasının ve yargılama kararı verilmesinin özel kanunla düzenlenmesine ilişkin bir hüküm anayasada yer almış değildir anayasanın maddesine göre hiç kimse tabiî hâkiminden başka bir merci önüne çıkarılamaz ve bir kimseyi tabiî hâkiminden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz ceza muhakemeleri usulü kanununa göre kovuşturma yapmaya yetkili idare kurulları ise anayasanın maddesiyle kurulması yasaklanan olağanüstü bir merci niteliğindedir eldeki davanın yürütülmesi ve sonuçlandırılması için cumhuriyet savcısının iddianamesi veya sorgu hâkiminin son soruşturmanın açılması karan bulunması gerekir ancak i̇daresi kanununun ve maddeleri ve memurin muhakematı hakkındaki kanun yürürlükte olduğu içindir ki bu işlem cumhuriyet savcıları ile sorgu hâkimlerinin yetkileri dışında kalmakta ve anayasa ile çelişik bir durum oluşmaktadır şu nedenle sözü geçen kanun ve maddelerin anayasa mahkemesince iptali gerekiresas sayısı karar sayısı anayasanın ve maddelerinde memurların grev haklarını yasaklayan veya kısıtlayan bir hüküm olmadığı halde sayılı yasanın maddesiyle bu yasak konulmuş sayılı yasanın maddesinin bendinde ise grev teşebbüs ve faaliyetlerini destekleyici davranışta bulunulamayacağı hükme bağlanmıştır böylece memur sendikaları memurların haklarını koruyamaz duruma getirilmekte işçilerle memurlar arasında eşitlik ilkesi bozulmuş olmaktadır sanıkların mahkemeye verilmeleri de boykot süreli bir grev olduğuna göre grevin anayasaya aykırı olarak yasaklanmış bulunması yüzündendir sonuç memurin muhakematı hakkındaki kanun ile sayılı kanunun ve maddeleri anayasanın ve sayılı kanunun ve sayılı kanunun maddeleri ise yine anayasanın ve maddelerine aykırıdır
448
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir dava konusu olayda uygulanacak i̇tiraza konu kanun kuralı dava konusu olayda davacı tarafından adına kayıtlı mesken ve işyerlerinden ötürü dönemlerine ilişkin gayrimenkul sermaye iradına ilişkin beyanlarını vererek tahakkuk eden vergileri ödediği ancak daha sonra davalı idarece işyerlerine ait kira gelirlerinin ilgili yıllara göre değişkenlik arz etmekle birlikte belirlenen beyan sınırlarının altında kaldığından beyan edilmemesi gerektiği bu nedenle davacının verdiği beyannamelerde tevkifat yoluyla ödediği verginin ödenen genel vergi miktarından indirim konusu yapılamayacağı ileri sürülerek meskenlere ilişkin verginin eksik ödendiği nedeniyle sadece mesken geliri üzerinden ikmalen vergi tarhiyatlarının yapıldığı bunların davacıya tebliği üzerine de bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır sayılı gelir vergisi kanununun toplama yapılmayan haller başlıklı maddesinin fıkrasının bendinde vergiye tabi gelir toplamının ve bentlerinde belirtilenler hariç üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmaması koşuluyla türkiyede tevkifata tabi tutulmuş olan birden fazla işverenden elde edilen ücretler menkul sermaye iratları ve gayrimenkul sermaye iratları için bu maddenin ilk cümlesinin amir hükmü gereğince beyanname verilmeyeceği diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bunların beyannameye dahil edilmeyeceği düzenlenmiştir söz konusu hükmün incelenmesinden hangi tutarda ve hangi kaleme ilişkin gelirlerin beyana dahil edilmeyeceği belirlemesi yapılmış ve bu belirleme içerisinde iki koşula bağlı olarak elde edilen bazı gelirlerin beyannameye dahil edilmeyeceği belirlenmiştir bunlardan ilki vergiye tabi gelir toplamının aynı maddenin ve bentlerinde belirtilenler hariç olmak üzere sayılı kanunda belirlenen maddesinde belirlenen ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmaması ikincisi ise tevkifata tabi tutulmuş olmasıdır böylece bu iki koşulu sağlayan mükellefler kanunda belirtilen gelirlerinden dolayı ya beyanname vermeyecekler ya da diğer gelirler için beyanname verilmiş ise bu gelirlerden ötürü ödenen vergiler beyana dahil edilmeyecektir i̇ncelenen olayda uyuşmazlığın özünü yukarıda değinilen kanun hükümleri çerçevesinde iki koşuluda sağlayan gayrimenkul sermaye gelirleri için davacı tarafından verilen yıllık beyanlarda bunlar için peşin ödenen vergilerin indirim suretiyle gösterilmesinin idarece kabul edilmemesi nedeniyle yapılan ikmalen tarhiyatların oluşturması olayın çözümünde de yine bu kanun hükmünün uygulanmasını gerekli kılması nedeniyle sayılı gelir vergisi kanununun maddesinin fıkrasının bendinin konuya ilişkin gayrimenkul sermaye iratları ifadesinin olaya uygulanacak kanun kuralı olduğu sonucuna varılmıştır anayasaya aykırılık sorunu ve gerekçe sayılı gelir vergisi kanununun toplama yapılmayan haller başlıklı maddesinin ve sayılı kanun ile değişikliklere uğramıştır söz konusu hüküm sayılı gelir vergisi kanununun genel sistematiği içerisinde verginin tarhı başlıklı dördüncü kısım ikinci bölüm içersinde yer almaktadır bu kısmın incelemesinden de kanununesas sayısı karar sayısı daha önceki bölümlerde belirttiği gelirin unsurlarından elde edilen gelirin gelirin safiliği ilkesi uyarınca beyanname esnasında da birkaç hususun indirim olarak kabul edilmesi veya kabul edilmemesi ile ilgili olarak yapılan düzenlemeler ile gelirin tekliği ilkesi kapsamında yapılması gerekenler düzenlenmiştir burada ilk dikkati çeken husus söz konusu kanun hükmünün sayılı gelir vergisi kanununun gelirin toplanması ve beyan başlıklı maddesinde belirlenen genel kurala istisnai durumlar getirmesidir bu nedenle itiraza konu kanun kuralı incelenirken bu durumun da analize dahil edilmesi gerekir zira bir vatandaşlık ödevi olan verginin inşa edildiği hukuki zemin kişilerin geliridir harcamalar üzerinden alan vergiler dahi bir yönüyle gelirin vergilendirilmesi hedefine yöneliktir öyle ki bir kişinin gelirinin ne kadar olduğu aynı zamanda onun ne kadar harcama yaptığıyla da ilişkilidir bu ayrıksı durum bir kenara bırakılacak olursa vergi hukukumuzda aslolan kişilerin bir yıl içinde elde ettikleri gelirlerini sayılı kanununun maddesi kapsamında tek bir beyannamede mali idareye bildirmeleri üzerinedir çağdaş vergiciliğin temel uygulamalarından olan bu duruma beyan esası denmektedir beyan esasında elde edilen gelir mükellef tarafından gönüllü bir şekilde idareye beyan edilmesi bunun sonucunda vergi usulünün en temel işlemleri tarh tahakkuk tebliğ ve tahsil işlemleri gerçekleştirilmesi şeklinde bir işlemler silsilesinden sonra vergilendirilmektedir burada dikkat edilmesi gereken husus kişinin ödeyeceği verginin matrahının kendisi tarafından belirlenerek idareye bildirilmesidir bununla beraber çağdaş vergi hukukunun bir diğer mihenk taşı ise safi gelir ilkesidir yani devlet vergilendirmeye ilişkin egemen iradesini ancak kişinin safi geliri üzerinde kullanabilecektir gelirin elde edilişinde katlanılan ve kanunda belirtilen giderler vergi matrahının oluşumunda dikkate alınmayacak yine kaynağını kanundan alan bir kısım indirim kalemleri ise oluşan vergi matrahından indirilebilecektir böylece kişilerin ödeyecekleri vergi matrahlarının oluşumu kişilerin saf ve akım gelirlerine özgülenmiş olacaktır tüm bu gider ve indirim işlemleri beyan esası benimsenmiş olduğundan mükellefin kendisi tarafından yapılacaktır i̇darenin denetim hakkı ise zaman aşımı hükümleri çerçevesinden her zaman mevcuttur ancak vergi hukukumuzda gelirin vergilendirilmesi genel olarak beyan esası üzerine olmakla beraber gelir vergisine konu bir kısım gelirlerin ise en az maliyetle ve etkin bir şekilde toplanması maksadına yönelik olarak verginin kaynağında tevfik edilmesi ve bunların vergi sorumluları vasıtasıyla mali idareye beyan edilerek ödenmesi yolu da benimsenmiştir sayılı kanunun vergi tevkifatı başlıklı maddesinde kamu idare ve müesseseleri iktisadi kamu müesseseleri sair kurumlar ticaret şirketleri iş ortaklıkları dernekler vakıflar dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri kooperatifler yatırım fonu yönetenler gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aynı maddede bentler halinde sayılan ödemeleri avans olarak ödenenler dahil nakden veya hesaben yaptıkları sırada istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hüküm altına alınmıştır böylece söz konusu kanun hükmünde adı geçen kişilerle kurulacak ticari bir ilişkide yine aynı madde metninde belirtilen bir iktisadi faaliyet gerçekleştirilmiş ise bu gelirler için tevkifat suretiyle vergilendirme söz konusu olacak bu kişilerin faaliyetten ötürü elde ettiği gelir belirlenen vergi oranları üzerinden vergi sorumluları tarafından mali idareye beyan edilerek ödenmektedir sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendinde belirtilen inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden ifadeleri ile gayrimenkullerin maddenin fıkrasında yer alan kişilere kiraya verilmesi halinde eldeesas sayısı karar sayısı edilen gelirden ötürü söz konusu kişiler tarafından oranında gelir vergisi tevkifatı yapılıp takip eden ayın günü akşamına kadar bağlı oldukları vergi idaresine beyan edilip aynı ayın günü akşamına kadar ödenmesi söz konusudur böylece ilgili kişilerin elde ettiği kanunda belirtilen gelirlerinden vergilendirilmesi kendileri tarafından beyan edilmemekte vergilendirmeye ilişkin işlemler vergi sorumluları tarafından yerine getirilmektedir bu uygulama verginin maliyetini düşürmekte vergilendirmede etkinliği artırmakta bununla beraber kişinin kendi beyan etmesinden kaynaklanan kanunda kullanılması mümkün bazı gider ve indirimlerden mahrum kalmasına sebep olmaktadır bu durum dava konusu olay özelinde olarak gayrimenkul sermaye iradının vergilendirilmesi noktasında itiraza konu kanun hükmü nedeniyle vergi adaletinin tesisi yönünden daha da detaylı inceleme yapılmasını gerekli kılmaktadır bu kapsamda evvela gayrimenkul sermaye iradının kişinin kendi beyanı doğrultusunda beyan edilmesi durumu ile kişinin bu gelirinin tevkifat yoluyla vergilendirilmesi halinde ortaya çıkan farkların ortaya konulması gerekir bunun için de kişinin gerçek usulde mi götürü usulde mi vergilendirildiği belirlenmelidir eğer gerçek usulde vergilendirilen mükellef ise sayılı gelir vergisi kanununun giderler başlıklı maddesinde sayma yöntemiyle belirtilen giderler safi gelirin belirlenmesi için hasılattan gider olarak indirilebilecektir şayet götürü usul benimsenmiş ise bu kez bu maddede belirtilen giderler için oranında giderin hasılattan indirilebileceği hüküm altına alınmıştır öte yandan sayılı kanunun gayrimenkul ve haklarda belirli bir miktarı vergiden istisna olmasını düzenleyen maddesinin uygulanması ise kendi içinde üç koşula bağlı kılınmıştır i̇lki taşınmazın mesken olarak kiraya verilmiş olması ikincisi taşınmazdan kira elde eden kişinin ticari zirai ve mesleki olarak gerçek usulde beyan eden bir mükellef olmaması üçüncüsü ise taşınmazdan elde edilen gelirin beyanı yine ticari zirai ve mesleki olarak beyan eden kişiler vasıtasıyla sorumlu sıfatıyla beyan edilmemiş olmasıdır bu şartlar altında kişinin elde ettiği gayrimenkul sermaye iradına istisna hükümleri uygulanabilmektedir görüldüğü üzere taşınmazın işyeri olarak kiraya verilmesi halinde kanunun istisnaya ilişkin maddesinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır kısaca toparlamak gerekirse bir taşınmazın kiraya verilmesi işleminde değişik durumlara göre bazı farklılıklar ortaya çıkmaktadır bu doğrultuda taşınmazın mesken mi işyeri mi gayrimenkul sermaye iradı elde eden mükellefin tercih ettiği usulün gerçek mi götürü mü taşınmazı kiralayan kişinin sayılı kanunun maddede sayılan vergi tevkifatı yapmaya mecbur mükellef olup olmadığı gibi bağımlı değişkenlere bağlı olarak ilgili mükellefin ödemekle yükümlü olduğu vergi yükü değişebilmektedir ancak bu değişikliğin vergi adaletini ve vergilendirmede gözetilmesi gereken eşitlik ilkesinin zedelememesi kanunla belirlenen vergilendirme ölçütlerinin anayasal ilkelere aykırı olmaması gerekmektedir tüm bu açıklamalar ışığında gayrimenkul sermaye geliri elde eden kişilerin vergilendirilmesinde kişilerin safi gelirinin tespitinde özellikli bir durum ortaya çıkmaktadır da kişinin kira geliri elde ettiği taşınmazlardan ötürü verdiği yıllık beyanında seçilen usule göre götürü veveya gerçek usulde vergi matrahının belirlenmesinde gelirin tekliği ilkesi kapsamında bir tek beyanname verilmesi ve bu beyan üzerinden tevkifat suretiyle ödenen verginin kişinin ödemekle yükümlü olduğu genel vergi yükünden mahsup edilmesi veveya indirilmesini gerekliesas sayısı karar sayısı kılmaktadır nitekim bu hususta vergi mevzuatımızda buna engel olacak genel bir kural bulunmamaktadır buna mukabil sayılı kanunun maddesi ile bazı durumlarda tevkifat yoluyla ödenen vergiler için beyanname verilmeyeceği şayet başka gelirlerden ötürü beyan veriliyor ise bunların beyana dahil edilmeyeceği düzenlenmiştir bu maddenin bendinde yer alan itiraza konu kanun kuralı ile de gayrimenkul sermaye iradı elde eden ilgili kişilerin hem kanunun getirdiği bazı giderlerden yararlandırılmamasına hem de bu kişilerin genel beyanlarında sayılı kanunun maddesi uyarınca tevkifen ödedikleri vergileri mahsup edebilme imkanına engel olunmaktadır bu da anayasanın maddesinde anlatımını bulan eşitlik ilkesi ile maddesinde anlatımını bulan mali güce göre vergilendirme ilkesine aykırılık oluşturmaktadır anayasanın maddesine aykırılık sorunu anayasanın kanun önünde eşitlik başlıklı maddesinin fıkrasında herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hükmüne amirdir anayasanın maddesinin fıkrasında belirtilen eşitlik ilkesi bu ilkeden yararlananlar açısından bir temel hak yani eşit işlem görmeyi ya da ayrım gözetilmemesini isteme hakkını doğurduğu tartışmasızdır bununla birlikte eşitlik aynı zamanda muhataplarını yani devlet organları ve idare makamları anayasal bir buyruk ile devlet yönetiminde benimsenmesi gereken egemen temel bir ilkeyi vurgulamaktadır eşitlik ilkesi şekli hukuki eşitlik ve maddi hukuki eşitlik olarak iki anlamda yorumlanabilir şekli hukuki eşitlikten kastedilen kanunların genel ve soyut nitelik taşıması yani kapsadığı herkese eşit olarak uygulanmasıdır anayasanın uncu maddesinin hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı yolundaki ikinci fıkrası da bu anlamda bir eşitliği hedeflediği anlaşılmaktadır nitekim anayasa mahkemesi tarih ve sayılı kararında anayasanın maddesinde belirtilen yasa önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusu olduğunu bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörüldüğü eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasa karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemek olduğu bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesinin yasaklandığı durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabileceği aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmayacağı ifade edilmiştir ancak şüphesiz ki eşitlik ilkesinin anlamını şekli hukuki eşitlikle sınırlandırmak mümkün değildir maddi hukuki eşitlik şekli eşitliğin ötesinde aynı durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde yararlarda ve yükümlülüklerde yetkilerde ve sorumluluklarda fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranma zorunluluğunu içermektedir bu anlamda eşitlik ilkesinin ihlal edilmiş olup olmadığının anlaşılabilmesi için anayasaya uygunluk denetiminde sadece kanunların genel ve soyut nitelik taşıyıp taşımadıklarının değil onların içeriklerinin de araştırılması gerekir bu kapsamda sayılı gelir vergisi kanununun maddesinde ifade edilen gayrimenkul sermaye iratları genel ve soyut ve dolayısıyla şekli anlamda eşitlik ilkesini gözetir nitelikte olduğu açıktır ancak söz konusu kanun kuralının maddi hukuk anlamında eşitlikesas sayısı karar sayısı ilkesi ile örtüşüp örtüşmediği söz konusu hükmün tesir ettiği vergi mevzuatının tümüyle ele alınması ile mümkün olacaktır bu nedenle söz konusu ifade ile vergiye tabi gelir tutarının maddenin ve bentlerinde belirtilenler hariç olmak üzere kanunun maddesinde belirlenen gelir tarifesinin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmaması tevkifata tabi tutulmuş olması koşullarının varlığı halinde bunlar için beyanname verilmemesi ve şayet diğer gelirler için beyanname veriliyorsa bunun beyannameye dahil edilmemesi sonucu doğmaktadır görüldüğü üzere beyan vermeme veya verilen beyana dahil etmeme durumu iki koşula bağlı kılınmıştır dikkat edilmesi gereken nokta ise bu koşulların ikisinin birlikte bulunması hususudur koşullarının varlığı ise bir hakka değil bilakis beyan esasına dayalı vergi sistemimizde hem bir hak hem bir ödev olan beyan vermeye ilişkin hakkın kullanımına ve yerine göre böyle bir ödevin yerine getirilmesine engel olunması için gerekli koşullardır i̇ki koşulun bir arada aranması ise sadece koşullardan birini sağlayan veya ikisini de sağlamayan aynı koşullara sahip diğer kişilere nazaran bu iki koşulu sağlayanlar için bir eşitsizlik yaratması anlamına gelmektedir başka bir ifade ile gayrimenkul sermaye iradı geliri elde eden kişi şayet kanunda belirtilen iki koşulu da sağlıyorsa bu iki koşulu sağlamayan ancak gayrimenkul sermaye geliri elde eden başka bir kişiye göre beyanname vermekten kaynaklanacak gider ve mahsuplaşma imkanına sahip olmadığından diğer kişilere göre aynı durumda olmalarına nazaran daha fazla bir vergi yükü ile muhatap olunması sonucunu doğuracaktır böylece itiraza konu kanun hükmü ile eşitler arasında eşitsizliğe sebebiyet verilmiş olunacaktır bu da anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir anayasanın maddesine aykırılık sorunu anayasanın vergi ödevi başlıklı maddesinin fıkrası vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacı olduğu hükmüne amirdir vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı yönünden anayasaya uygunluk denetimi yapılırken mali güç ile bağlantı kurmak ve bu iki ilkeyi birlikte yorumlamak gerekmektedir öncelikle mali gücün kavranıp kavranmadığı ölçülmelidir mali gücün kavranmadığı düzenlemelerde vergi yükünün hesaplanması ve adaletli ve dengeli dağılımının saptanması mümkün olmayacaktır yani adaletli ve dengeli dağılımın saptanabilmesi için yükümlülerin ödeme güçlerinin gözetilmesi zorunludur anayasa mahkemesi tarih ve sayılı kararında malî güce göre vergilendirmenin verginin kişilerin ekonomik ve kişisel durumlarına göre alınması olduğu bu ilke malî gücü fazla olanın malî gücü az olana oranla daha fazla vergi ödemesi gereğini belirlediği malî gücün tanımı anayasada bulunmamakla birlikte genellikle ödeme gücü anlamında kullanılmakta kamu maliyesi yönünden ise gelir servet ve harcamalar malî gücün göstergeleri olduğu verginin malî güce göre alınması aynı zamanda vergide eşitlik ilkesinin uygulama aracı olarak tanımlanmıştır anayasa mahkemesi gün ve sayılı kararında da anayasanın maddenin ikinci fıkrasında ise vergi yükünün adaletli ve dengeli bir biçimde dağılımının öngörüldüğü vergilendirilecek alanların seçimi ve vergi yükünün adaletli veesas sayısı karar sayısı dengeli dağılımı için yükümlülerin kişisel durumlarının yasalarda gözetilmesi gerektiği belirtilmiştir mahkemeye göre yasakoyucunun vergi koyarken yükümlülerin ekonomik durumunu göz önünde bulunduracak bir sisteme uyması gerekir vergi de asıl olan ödeme gücüdür mali güç de ödeme gücünü belirler mali güç ilkesi az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmasıdır yüksek mahkemeye göre vergi yükümlüsünün mali gücüne göre vergilendirilebilmesi için gerçek gelirinin saptanması gerekir vergilendirmede hayat standardı esası ortalama kâr haddi götürü vergi sermaye iratlarının ücretlere göre farklı vergilendirilmesi en az geçim indirimi artan oranlı müterakki vergilendirme gibi uygulamalar mükelleflerin farklılıkları da dikkate alınarak vergi yükünün adalete uygun ve sosyal amaçlı dağıtımına ve yükümlünün gerçek mali gücüne göre vergi alınmasının birer göstergesi olarak kabul edilir hatta kişinin vergi matrahı vergi dönemi için vergiye esas mali gücüdür denilebilir bu kapsamda gayrimenkul sermaye iradı elde eden ancak sayılı kanunun maddesinde belirtilen koşulları taşıdığı için beyanname veremeyen ya da bu koşullara uyan gelirini beyannameye dahil edemeyen kişilerin itiraza konu kanun hükmü uyarınca aynı kanunun ve maddesinden faydalanamamaları nedeniyle vergilendirmeye esas mali gücünün göstergesi olan vergi matrahının daha fazla olmasına sebep olunmaktadır başka bir anlatımla maddede belirlenen koşullara dahil olanların vergi yükü kendisiyle aynı geliri elde ettiği halde maddedeki koşulların en az birini taşımadıkları için beyanname verme veya gelirini beyannameye dahil etme imkanından ötürü daha fazla olmaktadır bu da anayasanın maddesinin fıkrasına aykırılık teşkil etmektedir iii hüküm açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi kapsamında bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak bir kanun hükmünün anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurmasını düzenleyen sayılı kanunun maddesinin fıkrası uyarınca sayılı gelir vergisi kanununun toplama yapılmayan haller başlıklı maddesinin fıkrasının bendinde yer alan gayrimenkul sermaye iratları ifadesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu gerekçesi ile iptali için resen anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyadaki belge örneklerinin onaylanıp dizi pusulasına bağlanarak anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine yüksek mahkemece bir karar verilinceye kadar veya dosyanın mahkemeye gidişinden itibaren beş aylık sürenin dolmasına kadar davanın bekletilmesine tarihinde karar verildi
2,506
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı yasanın maddesinde istisnalar dışında koruma ve ihtiyar meclislerinin bu yasa hükümlerine göre verecekleri kararlar aleyhine ilgilisi tarafından kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren gün içinde murakabe heyetine başvurularak itirazın yapılabileceği açıklanmıştır anayasa mahkemesinin tarihli ve esas ve karar sayılı kararı ile murakabe heyetlerince itiraz üzerine verilen kararlar aleyhine yargı yolunun kapalı tutulması şeklindeki metin iptal edilmiştir koruma ve ihtiyar meclisleri tarafından bu yasa gereği verilen kararlara itiraz edilmesi halinde iptal edilen metin gereği yargı yolu açıktır görevli yetkili mahkeme süresi vb konularda açıklık yoktur yukarıda anılı merciler tarafından verilen kararlara günlük sürede itiraz edilmez ise karar kesinleşecek olup koruma ve i̇hti̇yar mecli̇sleri̇ni̇n kararlarına karşı itiraz yerinin murakabe yeri̇ olmasi i̇ti̇raz süresi̇ni̇n suskun geçi̇ri̇lmesi̇ i̇le kesi̇nleşmeyi̇ sağlayarak yargi deneti̇mi̇ne i̇lk i̇ti̇raz yeri̇ olarak olanak veri̇lmemesi̇ anayasanin maddesi̇ndeki̇ i̇dareni̇n her türlü eylem ve i̇şlemleri̇ne karşi yargi yolu açiktir ilkesine aykırıdır esasen maddenin tamamının dava konusu edilip edilmediği yukarıda anılı karar sayılı anayasa mahkemesi kararı oluşturulurken de tartışılmış ancak sonuçta aykırılık iddiasının yalnızca murakabe heyetlerince verilen kararlara karşı yargı yolunun kapatılması noktasında olduğu kanısına varılmış idi sayılı yasanın maddesinde zararın oluştuğunun iddia edilmesi halinde inceleme yöntemini belirlemektedir bir zarar ileri sürüldü ise korunma veya ihtiyar meclisi bir bilirkişi seçecek olayı haber veren bekçi ile birlikte bilirkişi olay yerine gidecek zararın miktarını ve hangi şartlar altında oluştuğunu tahmin ve tespit edecek bir tutanak tanzim edecek önemli işlerde ise bu heyete koruma veya ihtiyar meclisi üyelerinden birisi veya birkaçı da katılabilecek huyy madde de mahkeme çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir şeklinde düzenleme mevcuttur aynı yasanın maddesi ise kanıtların tespitinden bunun mahkemece yerine getirilmesinden söz etmektediresas sayısı karar sayısı sayılı yasanın maddesinde tanımlanan işlemde kanıt tespitidir i̇leriki aşamalarda dava aşamasında sağlıklı değerlendirme yapılabilmesi bakımından delillerin tespitinin de noksansız işten anlayan bilirkişilerce yerine getirilmesi ve teknolojik imkanlarında bu saptama da kullanılması zorunludur ve esasen çağdaş yargılamanın bir gereği olarak yanların huzurunda tespitlerin yapılması asıldır anayasanın maddesinde herkes meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir temel ilkesine yer verilmiştir aynı paralelde avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi madde korunma ve ihtiyar meclisinin seçeceği bilirkişi tarafından ya da bilirkişiler verilen raporlar baz alınarak ileriki aşamalarda bilirkişilerin idari mercilerce atanması dikkate alınıp kanıtlar toplandıktan sonra kaybolacak olup dava edilen miktarların milyarlarla ifade edildiği konularda miktar küçük bile olsa adil yargılanma hakkından yoksun kalındığı da bir gerçektir bu yukarıya alınan madde de anayasanın maddesine açıkça aykırıdır sayılı yasanın maddesi madde de yazılı bulunan çiftçi mallarına verilen ve miktarı lirayı geçmeyen zararların tazminine yönelik işleri koruma ve ihtiyar meclisleri köy yasasındaki usul dairesinde çözüme bağlar ödence isteminin reddine ya da liraya kadar olan kararlara karşı gün içinde sulh hakimine itiraz edebilir sulh hakiminden kasıt sulh hukuk hakimi mahkemece gün içinde evrak üzerinde inceleme yapılıp karar değiştirilir ya da aynen onaylanır liradan yukarı olan ödence kararlarına karşın ilgilisi gün içinde sulh yargıcına itiraz eder inceleme umumi hükümler gereği yerine getirilir koruma ve ihtiyar meclislerinin itiraz olunmayan kararları ile sulh hakimlerinin itiraz üzerine verecekleri kararlar kesindir dikkat edileceği gibi miktara göre sulh yargıcı bir kısım ödence kararlarını duruşmasız bir kısmını da umumi hükümler dairesinde duruşma yaparak inceleyebilecektir huyynın maddesi hangi türden kararların yargıtay incelemesine açık olduğunu bildirmiştir sayılı yasanın maddesi sulh yargıcının verdiği kararları miktarı ne olursa olsun yargıtay denetimine kapatmıştır bu durum huyy maddesi ile de çelişmektedir sayılı yasanın maddesi uyarınca kanıtların toplanış yöntemi bunun adil yargılanma kuralına aykırı oluşu uygulamada milyarlarla ifade edilen zarar giderimi kararlarının yargıtay denetiminden geçirilmemesi bu yolun kapalı tutulması hak arama özgürlüğü ile de bağdaşmamaktadır bu itibarla sayılı yasanın ve son maddelerinin anayasanın ve maddelerine aykırılığı sebebi ile iptali gerektiği kanısına varılarak davacı yanın anılı maddelerin anayasaya aykırı olduğu tezi ciddi görülüp konunun incelenmesi yönünden arz olunur
632
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesindeki iptal ve yürürlüğün durdurulması gerekçesinde özetle anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında tbmm tarafından anayasanın maddesi uyarınca bakanlar kuruluna verilecek khk çıkarma yetkisinin önemli zorunlu ve ivedi durumlar için söz konusu olabileceği sayılı khknin ise bu şartlardan hiçbirisini taşımadığı anılan khknin konusunun ancak bir kanunla düzenlenmesinin mümkün olduğu bunun dayanağını oluşturan günlü sayılı yetki kanununun anayasa mahkemesince iptal edildiği bu durumda anayasal dayanaktan yoksun kalan söz konusu khknin anayasanın başlangıçı ile ve maddelerine açıkça aykırı olduğu bu durumdaki bir khknin içeriği yönünden anayasaya aykırı olmasa bile dava açıldığında iptalinin gerektiği sayılı khk hakkında yürürlüğü durdurma kararı verilmeyip daha sonra iptal kararı verilmesi durumunda iptal kararının etkisiz kalacağı ve giderilmesi güç zararlara neden olacağı yürürlüğü durdurma kararı verilmesi halinde ise hukuksal boşluk doğmayacağı belirtilmiştir
133
esas sayısı karar sayısı mahkememizce yapılan yargılama sırasında tarihinde yürürlüğe giren sayılı yatırımların proje bazında desteklenmesi ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun mdsi ile sayılı kamulaştırma kanuna eklenen geçici maddesinin tamamı ile fıkrasının bu kanunun geçiçi ncı maddesinin üçüncü yedinci sekizinci ve onbirinci fıkra hükümleri bu madde kapsamındaki davalar ve icra takipleri içinde uygulanır devam eden dava ve icra takipleri ise bu madde hükümlerine göre sonuçlandırılır cümlesinin anayasaya aykırı olduğunu iddia edilmesiyle dosyamızdan anayasaya aykırılık iddiasında bulunulmuş ve bu iddia mahkememizce tarihli duruşmada itiraz başvuru talebinin celse arasında değerlendirilmesi şeklinde karara bağlanmış yapılan değerlendirilmede de iddia ciddi bulunarak iptali istemiyle mahkemenize başvurmak hasıl olmuştur öncelikle iptali talep edilen ve davayı esastan etkileyen sayılı yasanın mdsi ile getirilen geçici maddeyi incelemek ve eğer yüksek mahkemenizce geçici maddesi iptal edilir ise bu defa sayılı yasanın maddesi ile getirilen geçici madde hükümlerinin anayasaya aykırı hükümlerinden dava etkileneceğinden bu defa geçici maddenin anayasaya aykırı hükümlerinin neden anayasaya aykırı olduğunu gerekçelendirmek gerekmiştir sayılı yasanın kamulaştırma ile ilgili davamızı esastan etkileyen maddesi ile kamulaştırma kanununa eklenen geçici maddesi aşağıdaki gibidir madde tarihli ve sayılı i̇mar ve gecekondu mevzuatına aykırı yapılara uygulanacak bazı i̇şlemler ve sayılı i̇mar kanunun bir maddesinin değiştirilmesi hakkındaki kanun hükümlerine göre yapılan imar uygulamalarından doğan idarelerin taraf olduğu her türlü alacak ve bedel artırım davalarında taşınmazın değeri uygulamanın tapuda tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve tarihteki nitelikleri gözetilmek suretiyle tespit edilir tespit edilen bu bedel türkiye i̇statistik kurumu tarafından açıklanan yurt i̇çi üretici fiyat endeksi tablosu esas alınmak suretiyle dava tarihi itibariyle güncellenir ve ortaya çıkan gerçek bedel hak sahibine ödenir bu kanunun geçici ncı maddesinin üçüncü yedinci sekizinci ve onbirinci fıkra hükümleri bu madde kapsamındaki davalar ve icra takipleri içinde uygulanır devam eden dava ve icra takipleri ise bu madde hükümlerine göre sonuçlandırılır tarihinde kabul edilerek gün sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı kanunun maddesi ile sayılı yasaya eklenen geçici maddesinin birinci fıkrasının yürürlüğe girmeden önce sayılı kanun uygulamasından mağdur olan hak sahipleri işbu davada olduğu gibi sayılı i̇mar kanununun maddesi son fıkrası uyarınca sayılı kamulaştırma kanunu hükümlerine göre bedel artırım davası açabilmekte mahkemece ilgiliye daha önceden bedel ödenmiş ise son ödeme tarihi itibariyle taşınmazın değerini tespit edilmekte bu durumda bedel alan hak sahipleri için sembolik miktarda artırım bedelleri çıkmakta uygulama bedeli ödenmiş ise idareye hiçbir mali ek külfet yüklenmemekte idi hak sahibi kamulaştırma bedelini hiç almamış ise kamulaştırma kanunu gereği müracaat tarihi dava itibariyle taşınmazın değeri tespit edilmekte taşınmazın bedele dönüşen alanı için idarece takdir edilen bedel artırılarak ve hak sahibine ödenmesine karar verilmekte idi esas sayısı karar sayısı bu düzenlemeyle mülkiyet hakkının özü çiğnenmiş denkleştirici adalet ilkesi dahi göz ardı edilmiştir yasanin maddesi̇yle geti̇ri̇len geçi̇ci̇ maddeni̇n fikrasinin cümlesi̇ni̇n anayasaya aykiriliği yönünden devam eden dava ve icra takipleri ise bu madde hükümlerine göre sonuçlandırılır olan cümlesi anayasanin hukuk devleti̇ i̇lkesi̇ olan maddesi̇ne aykiridir anayasanın maddesi hukuk devleti̇ ve hukuk güvenli̇ği̇ ilkelerini düzenlemektedir anayasa mahkemesinin tarihli esas karar sayılı kararında ay md gereği hukuk devleti ve hukuk güvenliği ilkeleri açıkça tanımlanmıştır şöyle ki kişilere hukuk güvenliğinin sağlanması anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devletinin ön koşullarındandır hukuk devleti hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir hukuk güvenliğinin sağlanması bu doğrultuda yasaların geleceğe yönelik öngörülebilir belirlemeler yapılabilmesine olanak verecek kurallar içermesini gerekli kılar geriye dönük düzenlemelerle kişilerin haklarının hukuki istikrar ve güvenlik ilkesi gözetilmeden kısıtlanması hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz hukuk devletinin gereği olan hukuk güvenliğini sağlama yükümlülüğü kural olarak yasaların geriye yürütülmemesini gerekli kılar yasaların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca yasalar kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği kazanılmış hakların korunması mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar yürürlüğe giren yasaların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir öte yandan hukuk devletinin hukuk güvenliği ilkesi belirliliği de gerektirir belirlilik ilkesi yükümlülüğün hem kişiler hem de idare yönünden belli ve kesin olmasını yasa kuralının ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmesini gerekli kılar aym kve tarihli kararı i̇şbu iptale konu sk ile değişik sk geçici md fıkrasının cümlesi hukuk devleti ve hukuk güvenliği ilkelerine açıkça ihlal etmektedir zira geçmişte yapılmış ve tamamlanmış hukuki işlemlere yönelik olarak kamu yararı ve birey haklarını korumaya yönelik değil tam aksine bireyin temel haklarını yok eder bir şekilde geçmişe yürütülmektedir hal böyle olunca cümle hukuka güven ilkesi dolayısıyla hukuk devleri i̇lkesiyle bağdaşmaz bu nedenle maddenin bu cümlesinin iptali gereklidir devam eden dava ve icra takipleri ise bu madde hükümlerine göre sonuçlandırılır olan cümlesi anayasalin maddesi̇nde i̇fade edi̇len kanun önünde eşi̇tli̇k i̇lkesi̇ne de açikça aykiridiresas sayısı karar sayısı şöyle ki aynı tarihte imar uygulamasından kaynaklı bedel arttırım davası açan iki ayrı kişi işbu yasa yürürlüğe girinceye kadar aynı usul ve esaslar hükümlerine göre yürütülmüş iken birisi yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce karar çıkıp önceki yasal düzenlemeler doğrultusunda kesinleşirken diğer hak sahibinin elinde olmayan ve yargılamadaki gecikmelerden dolayı davası henüz kesinleşmemişse dava tarihi itibariyle eşit statü ve hukuki düzende bulunan mağdurlar arasındaki bu eşitlik davası kesinleşmeyen aleyhine açıkça bozulmakta ve kanun önünde eşitsizlik ortaya çıkmaktadır bu nedenle de iş bu cümle kanun önünde eşitlik i̇lkesi ile bağdaşmaz bu nedenle maddenin bu cümlesinin iptali gerekir devam eden dava ve icra takipleri ise bu madde hükümlerine göre sonuçlandırılır olan son cümlesi anayasanin maddesi̇nde i̇fade edi̇len adi̇l yargilanma hakki i̇lkesi̇ne de açikça aykiridir devam eden bir davada davanın taraflarından birinin davanın sonucunu etkileyecek bir yasal düzenlemenin bizzat hazırlanışında yer alması açıkça anayasanın maddedeki adil yargılanma hakkının ihlalidir bu eylemi yapanın idare olması bu gerçeği değiştirmez bilakis bireyin en çok idareye karşı yargısal ve hukuki korumaya ihtiyacı vardır hal böyle olunca cümle adil yargılanma hakkı ilkesi ile bağdaşmaz bu nedenle maddenin bu cümlesinin iptali gereklidir yasanin maddesi̇yle geti̇ri̇len geçi̇ci̇ maddeni̇n fikrasi tarihli ve sayılı i̇mar ve gecekondu mevzuatına aykırı yapılara uygulanacak bazı i̇şlemler ve sayılı i̇mar kanunun bir maddesinin değiştirilmesi hakkındaki kanun hükümlerine göre yapılan imar uygulamalarından doğan idarelerin taraf olduğu her türlü alacak ve bedel artırım davalarında taşınmazın değeri uygulamanın tapuda tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve tarihteki nitelikleri gözetilmek suretiyle tespit edilir tespit edilen bu bedel türkiye i̇statistik kurumu tarafından açıklanan yurt i̇çi üretici fiyat endeksi tablosu esas alınmak suretiyle dava tarihi itibariyle güncellenir ve ortaya çıkan gerçek bedel hak sahibine ödenir cümlesi̇ni̇n anayasaya aykiriliği yönünden bu cümle anayasanin maddesi̇nde düzenlenen mülki̇yet hakkina aykiridir mülkiyet hakkı anayasanın maddesinde bir temel hak olarak güvence altına alınmış ve bu hakka ancak kamu yararı nedeniyle ve kanunla sınırlama getirilebileceği belirtilmiştir kamulaştırmanın nasıl ve hangi ilkelere göre yapılacağı anayasanın maddesinde düzenlenmiştir sayılı kanun gereğince yapılan uygulamalar neticesi bedele dönüştürülen taşınmazlar uygulama tarihi itibariyle sayılı kamulaştırma kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle düzenlenen idari işlemlerdir sayılı kanunun ve maddeleri gereğince yapılan imar uygulaması neticesi bedele dönüştürme işlemlerinde de sayılı kamulaştırma kanunu hükümleri uygulanmıştır bireyin mülkiyeti altındaki taşınmazı kamulaştırılmış ve aynı yöntemle değer tespiti yapılmıştır sayılı kanun bir nevi i̇mar affı niteliği taşıdığından uygulama sahasında fiili yapılaşma korunarak imar uygulaması yapılmış yani hukuki durum fiili duruma uydurulmuştur uygulama gereğince mülkiyet durumuna bakılmaksızın öncelikle mevcut yapılar tespit edilmiş mevcut yapı sahipleri yapının bulunduğu taşınmazın maliki olmasalar dahi binaların üzerinde bulunduğu taşınmazların maliki yapılmışlardır yapılardan arta kalan yerlerden ise öncelikle kamu hizmet alanları yollaresas sayısı karar sayısı ayrılmış kalan yerler ise yapı sahibi olmayan ancak mülkiyet sahibi olan arsa sahiplerine dağıtılmış üzerinde binası bulunmayan arsa sahiplerinin taşınmazları kesilen düzenlenme ortaklık payları yeterli gelmediğinden ya tamamen ya da kısmen bedele dönüştürülmüş ve kamulaştırılmıştır ancak yapılan idari işlemler usulüne uygun olarak hak sahiplerine noter kanalıyla tebliğ edilmediğinden mülkiyet hakkı sahiplerinin bir çoğunun ne yapılan işlemin iptali için idari yargıda ne de bedel tespiti için adli yargıda dava açma imkanları olmamıştır hak sahipleri işbu iptale konu sk md fıkrası yürürlüğe girmeden önce sk sayılı i̇mar kanunu ve sayılı kamulaştırma kanunu çerçevesinde bedel arttırım davası açmak suretiyle mahkemece takdir edilen bedeli alma imkanına sahipken getirilen yeni düzenleme ile mülkiyet hakkı sahibinin mülkiyetten kaynaklanan hakları kısıtlanmakta elinden alınan taşınmazının müracaat tarihinde ki değeri yerine uygulamanın tapuda tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve tarihteki nitelikleri gözetilmek suretiyle tespit edilen bu bedel türkiye i̇statistik kurumu tarafından açıklanan yurt i̇çi üretici fiyat endeksi tablosu esas alınmak suretiyle dava tarihi itibariyle güncellenerek ödenmesi öngörülmektedir bu durum mülkiyet hakkı sahibi bireyi açıkça mağdur edecektir zira uygulama tarihleri yıl önceye dayanan taşınmazların tarihteki takdirtespit edilen bedelin yurt içi üretici fiyat endeksi tablosu esas alınarak yapılacak güncelleme ile ortaya çıkacak olan değerin bugünkü satın alma gücü mukayese edilemeyecek çok fahiş bir fark olacak bu hesaplama yöntemi ile bu farkın kapanması da mümkün olamayacaktır söz konusu sk tarihinde yürürlüğe girmiş olup halen yürürlüktedir bu itibarla yılından günümüze kadar bu kanun gereğince taşınmazı bedele dönüştürülen hak sahipleri olması kaçınılmaz bir gerçektir kaldı ki bu günden sonra da bu kanunun uygulanma imkanı mevcuttur yılında taşınmazı bedele dönüştürülen ve takdir edilen bedeli almayan bir hak sahibinin geçen sürede türkiyede ki enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında bu hesaplama yöntemi ile alacağını almaya zorlanması demek bugün için ancak birkaç yüz lira ile ifade edilecek bir bedel alması demektir sk ile yapılan bedele dönüştürmelerde ise yıllardır hak sahiplerine ödenmeyen bedeller mevcuttur ki bu bedellerin yalnızca türkiye i̇statistik kurumu tarafından açıklanan yurt i̇çi üretici fiyat endeksi tablosu esas alınmak suretiyle güncellenerek ödenmesi sembolik rakamlar olup ai̇hm önünde türkiyenin yeni mahkumiyetlerine sebebiyet verecektir anayasa mahkemesi sayılı kanun ve sayılı kanun ile getirilen düzenlemelere yönelik olarak sayılı ve tarihli kararında açıkça anayasaya aykırılıklar tespit etmiş ancak düzenlemenin geçmişte belirli bir dönemi kapsayan hukuka aykırı el atmalarla ilgili geçici bir düzenleme olması hasebiyle iptal etmemiştir anayasa mahkemesi aynı mahiyetteki sayılı yasa ile yapılan düzenlemeyi de esas karar sayılı tarihli kararı ile anayasaya aykırılıklar tespit ederek iptal etmiştir anayasa mahkemesinin iptal gerekçesinde anayasa mahkemesinin günlü ve sayılı kararı üzerine ortaya çıkan içtihat farklılığının giderilmesi ve idarenin kamulaştırmasız el koyması yoluyla mağdur edilen vatandaşların haklarının korunması amacıyla kanunla sayılı kanuna eklenen geçici maddede taleplerin çok yoğun olması halinde kamu idarelerinin tazminat ödeme konusunda zor durumda kalabilecekleri gözönünde bulundurularak bu şekildeki taleplerin karşılanabilmesi ve tazminatların ödenebilmesi için bazı özel düzenlemelere yer verilmiştiresas sayısı karar sayısı dava konusu kuralla tarihinden bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihe kadar gerçekleşen kamulaştırmasız el atmalarda madde kapsamına alınmış ve maddede yer verilen bazı hükümlerin bu taşınmazlar hakkında da uygulanması öngörülmüştür geçici maddede öngörülen hükümler anayasa mahkemesince iptal edilen sayılı kanunun maddesinin uygulandığı ilâ tarihlerini kapsayan dönemde oluşan bazı mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla çıkarılmıştır ancak kanun koyucu bu mağduriyetlerin bir anda giderilmesinin bütçeye ölçüsüz bir yük getirerek kamusal hizmetlerinin aksamasına neden olacağını göz önünde bulundurarak münhasıran bu tarihleri kapsayan dönemde kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedellerinin ödenmesine ilişkin istisnai bazı hükümlere yer vermiştir geçmişe yönelik mağduriyetlerin giderilmesi ve dönemden kaynaklanan ihtilafların tasfiyesi amacındaki üstün kamusal yarar dikkate alındığında maliklerin de haklarının yeteri derecede gözetilmesi kaydıyla bu dönemle sınırlı olarak uygulanmak üzere bir takım istisnai düzenlemelerin yapılması mümkündür nitekim geçici maddede belirlenen bedelin ödenmesinde ödenek sınırlaması getirilmesi borcun taksitler halinde ödenmesine imkan tanınması haczedilmezlik yasağı öngörülmesi gibi malik aleyhine bir takım hükümlere yer verilmiş ise de belirlenen bedelin taksitler halinde ödenmesi durumunda sayılı kanun uyarınca kanuni faiz ödenmesi öngörülerek malikin gecikmeden kaynaklanan zararları karşılanmak suretiyle kamusal yarar ile malikin kişisel yararı arasında makul bir denge kurulmuştur ancak ilâ tarihlerini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine birtakım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin tarihinden sonraki dönem için de uygulanmasının haklı bir temeli bulunmamaktadır anayasa mahkemesince iptal edilen sayılı kanunun maddesinin doğurduğu ağır mağduriyetlerin bir anda giderilmesinin bütçeye getireceği ölçüsüz yük nedeniyle kamu hizmetlerinde meydana gelebilecek aksamalar dikkate alınarak dönemle sınırlı olarak makul karşılanabilen bu istisnai hükümlerin sonraki dönemlere de uygulanması öngörülerek olağanlaştırılması hukuk güvenliğini zedelemekte ve anayasanın maddesinde güvenceye bağlanan mülkiyet hakkının ihlali sonucunu doğurmaktadır açıklanan nedenlerle dava konusu kural anayasanın ve maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekir denmiştir ne var ki sayılı yasanın maddesi ile yapılan aynı mahiyetteki düzenleme tarihinden sonra yürürlüğe giren ve halen yürürlükte olan sk hükümleri uyarınca yapılan idari işlemler de madde kapsamına alınarak hem zaman bakımından düzenleme sürekli bir hale getirilmekte ve tarihsel uygulanma sınırından çıkarılarak hukuki işlemlerin kamulaştırma sonuçlarına da uygulanmakta bu düzenleme ile sayılı yasa ile getirilen geçici maddedeki düzenleme geçmişte belirli bir döneme yönelik geçici bir düzenleme olmaktan çıkarılıp geçmişi bugünü ve yarını kapsayan kalıcı bir düzenleyici yasa haline getirilmekte ve mülkiyet hakkını anayasa md tanımlanan hukuk devleti ve hukuk güvenliği ilkelerini anayasanın maddesinde de tanımlanan devlet temel amaç ve görevleri başlığı altındaki toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlama temel hak ve hürriyetlerin önündeki engelleri kaldırma ilkelerine açıkça aykırıdır zira zamanla temel hak ve hürriyetlerin önündeki engelleri kaldırmakla yükümlü olan devlet buna mukabil gün geçtikte temel hak ve hürriyetlerin önüne yeni engeller koymakta ve iyice hak ve özgürlüklerin alanını daraltmaktadır hal böyle olunca cümle mülkiyet hakkı i̇lkesi ile bağdaşmaz bu nedenle maddenin bu fıkrasının iptali gereklidir bu durum anayasa md belirtilen mülkiyet hakkına açıkça aykırı olduğu gibi ai̇hs ek nolu protokole dolayısı ile anayasa maddesine de açıkça aykırıdıresas sayısı karar sayısı nitekim avrupa insan hakları mahkemesi tarih ve sayılı akkuştürki̇ye kararında açıkca usulüne uygun olmayarak istimlak için tazminat ödenmesinde ki uzun gecikmeler arazisi kamulaştırılan kişinin artan bir mali kayba uğramasına sebep olmakta özellikle bazı ülkelerde olduğu gibi paranın değer kaybı kişiyi belirsiz bir konuma koymaktadır denilerek akkuştürkiye davasında aylık bir gecikme nedeniyle yıllık enflasyon ve hayat pahalılığının çok altında olan yasal faizle yapılan ödemenin hak sahibini mağdur ettiği gerekçesiyle türkiyeyi mahkum etmiştir akkuştürki̇ye kararında ai̇hm kamulaştırma bedel alacağının da mülkiyet hakkı kavramı içerisinde değerlendirerek geç ödenmesi halinde yalnızca yasal faiziyle ödenmesini mülkiyet hakkının ağır ihlali olarak görmüş ve türkiyeyi mahkum etmiştir sk ile yapılan bedele dönüştürmelerde ise yıllardır hak sahiplerine sembolik rakamlara baliğ olmakla ai̇hm önünce türkiyenin yeni mahkumiyetlerine sebebiyet vermektedir bu cümle anayasanin maddesi̇nde düzenlenen kanun önünde eşi̇tli̇k i̇lkesi̇ne de açikça aykiridir anayasanın maddesinde herkesin kanun önünde eşit olduğu devletin bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlü bulunduğu devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları hükme bağlanmaktadır yasa önünde eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasalar karşısında ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir sayılı yasanın maddesi ile getirilen düzenleme haklarında ska göre ve kamulaştırma kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle kamulaştırma işlemi yapılan hak sahibi mağdurları kamulaştırma rejimine tabi başkaca hak sahibi mağdurların sahip oldukları haklardan farklı bir yasal rejime sürüklemektedir tüm kamulaştırma mağdurları özgürce bedel tespitiartırımı davası açabilirken skna dayalı hak sahiplerini uygulama tarihindeki takdir ve tespit edilen bedelin türkiye i̇statistik kurumu tarafından açıklanan yurt i̇çi üretici fiyat endeksi tablosu esas alınmak suretiyle güncellenmesi sonucu ortaya çıkacak son derece düşük bedeli almaya zorlamaktadır söz konusu madde aleyhlerinde sk gereği hukuki işlem tesisi edilmek suretiyle mağdur edilen kamulaştirma mağdurlarini kendileriyle aynı hukuki statüye sahip diğer kamulaştirma muhataplarindan ayırarak tamamen farklı ve geçici olması hasebiyle olağanüstü kısıtlamalara tabii arası yıllarda kamulaştirmasiz el atma mağdurlariyla aynı hatta daha geri haklara mahkum etmektedir bu durum anayasanın maddesinde vücut bulan kanun önünde eşitlik ilkesine açıkça aykırıdır bu nedenle iptali gerekir tarihinde kabul edilerek gün sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı kanunun maddesi ile sayılı yasaya eklenen geçici maddesinin fikrasinin ilk cümlesinin anayasaya aykiriliği yönünden tarihinde kabul edilerek gün sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı kanunun maddesi ile sayılı yasaya eklenen geçici maddesinin fikrasinin ilk cümlesinde bu kanunun geçici inci maddesinin üçüncüesas sayısı karar sayısı yedinci sekizinci ve onbirinci fıkra hükümleri bu madde kapsamındaki davalar ve icra takipleri için de uygulanır denmektedir sayılı yasanın maddesinin fıkrasının ilk cümlesi ile atıfta bulunulan geçici ncı maddenin üçüncü fıkrasında uzlaşma idareye ait taşınmazın trampası idareye ait taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak tanınması veya imar mevzuatı çerçevesinde başka bir yerde imar hakkı kullandırılması suretiyle veya bunların mümkün olmaması hâlinde nakdi bedel üzerinden yapılabilir denmektedir öncelikle belirtilmesi gereken uzlaşma usulünün eşitler arasında yapılabileceğidir oysa geçici ncı maddede öngörülen uzlaşmanın taraflarından bir yanında kendisine anayasa tarafından tanınan olanak ve yetkileri anayasa ve yasalara uygun bir biçimde kullanmaksızın kişilerin anayasal güvence altındaki taşınmazlarına fiilen el koyan idareler diğer yanında ise yıldır taşınmazını tasarruf edememiş semerelerinden yararlanamamış ve bedelini de alamamış mağdur ve çaresiz kişiler yer almaktadır anayasanın ncı maddesinin birinci fıkrasında kamulaştırmanın gerçek karşılığının peşin ödenmek suretiyle yapılacağı kurala bağlanırken ikinci fıkrasında ise kamulaştırma bedeli ile kesin hükme bağlanan artırma bedeli nakden ve peşin olarak ödenir denilmiştir anayasanın bu kuralının geçmişe yönelik bazı mağduriyetlerin giderilmesi ve istisnai nitelik taşıması vb gerekçelerle istisnalarına da anayasada yer verilmemiştir kamulaştırmasız el atma anayasaya ve hukukun evrensel ilkelerine ve yürürlükteki yasalara aykırı haksız eylemdir ve kamu gücünün hukuk yerine zorbalığa dayanmasının da hukuk karşısında koruma görmesi sosyal hukuk devleti ilkesini benimsemiş demokrasilerde mümkün değildir sayılı yasanın maddesinin fıkrasında atıfta bulunulan geçici maddenin fıkrası ilk defa geçici ncı madde ile kam ulaştırılacak taşınmazların bedelinin nakden ödenmesi geçici altıncı maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarında uzlaşma aşamasında sekizinci fıkrasında ise yargılamadan sonra idareye ait taşınmazın trampası üzerinde sınırlı ayni hak tanınması veya başka bir yerde imar hakkı kullandırılmasının mümkün olmaması şartına dayandırılmaktadır anayasanın başlangıcının sekizinci fıkrasında anayasanın sözüne ve ruhuna mutlak sadakatle yorumlanıp uygulanacağı kurala bağlanmış inci maddesinde anayasa hükümlerinin yasama yürütme ve yargı organlarını bağlayan temel hukuk kuralları olduğu belirtilmiş mülkiyet hakkı ise anayasanın inci maddesinde koruma altına alınarak kamu yararının gerektirdiği durumlarda kamulaştırılması anayasanın ncı maddesinde açık ve ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir anayasanın ncı maddesinin ikinci fıkrasındaki sözü kamulaştırma bedeli ile kesin hükme bağlanan artırma bedeli nakden ve peşin olarak ödenir şeklinde kurallaştırıldığından nakden ödemeyi idareye ait taşınmazın trampası üzerinde sınırlı ayni hak tanınması veya başka bir yerde imar hakkı kullandırılmasının mümkün olmaması şartına bağlayan düzenleme anayasanın başlangıcı ile inci inci ve ncı maddelerine aykırıdır sayılı yasanın maddesinin fıkrasının ilk cümlesi ile atıfta bulunulan geçici ncı maddenin yedinci fıkrasında geçici ncı maddenin yedinci fıkrasında bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirleneceği kurallaştırılmaktadıresas sayısı karar sayısı kamulaştırmadan kaynaklanan tazminat davaları tespit davası niteliği taşımamaktadır bilindiği üzere tespit davasının konusunu bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi oluşturur oysa kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan bedel tazmini ve bedele dönüştürülen taşınmazlardaki bedel artırım davası tipik bir eda davası niteliğindedir zira eda davası yoluyla mahkemeden davalının bir şeyi vermeye veya yapmaya yahut yapmamaya mahkûm edilmesi talep edilir sayılı harçlar kanununun ncı maddesinin ikinci fıkrasında gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda ecrimisil ve tazminat gibi taleplerde de bulunulduğu takdirde harç gayrimenkulün değeri ile talep olunan tazminat ve ecrimisil tutarı üzerinden alınır denilmektedir kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan ve bedele dönüştürülen taşınmazlara ilişkin açılan bedel artırım davalarının bu madde kapsamında olduğu açıktır yapılan düzenleme kişinin taşınmazına devlet veya kamu tüzelkişileri dışında bir kişi el attığında taşınmaz sahibi tazminat davası açarsa taşınmaz değeri üzerinden nisbi harç alınması ve nisbi vekalet ücreti hesaplanmasını aynı kişinin taşınmazına devlet veya kamu tüzelkişileri el attığında açılacak davalarda maktu harç ve maktu vekalet ücreti alınmasını öngörmektedir bu düzenlemenin anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesi ile uncu maddesindeki yasa önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğu açıktır kamulaştırmasız el atma idarelerin kendilerine anayasa tarafından tanınan olanak ve yetkileri anayasa ve yasalara uygun bir biçimde kullanmaksızın kişilerin anayasal güvence altındaki taşınmazlarına fiilen el koymaları şeklinde ortaya çıkan haksız eylemdir hukukun temel ilkelerinden birini de yargılamalarda yargılama masraflarının haksız taraftan tahsil edilmesi oluşturur nisbi vekalet ücreti yöntemiyle haksız tarafa haklı tarafa verdiği zararın büyüklüğü ile orantılı bir yaptırım uygulanması ve haklı tarafın bu büyüklükle orantılı olarak sarfına maruz kaldığı vekalet ücreti ödeme sorumluluğuna haksız tarafın ortak edilmesi amaçlanmaktadır bu uygulama hukuksal uyuşmazlıkların tamamında ayrıcalıksız olarak gözetilen temel bir ilke haline gelmiştir bu haklı genel ve hukukun gereği olan uygulamadan hangi pratik mülahaza ve gerekçeyle olursa olsun birilerini masun addetmek ise anayasanın eşitlik ilkesine olduğu kadar hukuki güvenlik ve hak arama özgürlüğü ilkelerine de aykırılık oluşturacaktır hukuk düzenimizin ilkesel ölçekte öngördüğü bu uygulamanın gerektirici nedeni ve mantığı ise şu iki noktada yatmaktadır birincisi bu yolla kişilerin elbette ki hatta öncelikle kamu tüzel kişilerinin haksız eylem ve işlemlerden kaçınmasına yönelik olarak caydırıcı olması i̇kincisi haklı olduğu halde mağdur edilen ve dava açmak zorunda bırakılan kişinin dava açmak suretiyle ödemek zorunda kalacağı yargılama giderleri ile vekalet ücretinin kusurlu tarafça karşılanması veveya paylaşılması ve bu suretle denkleştirici adaletin sağlanması amaçlanmaktadır i̇ptali istenilen fıkranın konu aldığı kamulaştırmasız el atma eyleminin kusurlu tarafını veya malikine hiçbir tebligat yapmadan bedelini ödemeden taşınmazı bedele dönüştürülerekesas sayısı karar sayısı anayasanın inci maddesinde koruma altına alınan mülkiyet hakkına ncı maddesindeki kurallara aykırı olarak tecavüzde bulunan idare oluşturmaktadır daha önce açıklandığı üzere idarelerin kendilerine anayasa tarafından tanınan olanak ve yetkileri anayasa ve yasalara uygun bir biçimde kullanmaksızın kişilerin anayasal güvence altındaki taşınmazlarına fiilen el koymaları avrupa i̇nsan hakları sözleşmesine anayasaya ve ai̇hm ile yargı kararlarına göre haksız fiileylemdir haksız eylemfiil nedeniyle açılan ve ‘tazminat davası olduğu kuşku götürmeyen kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davasına sebebiyet veren de kuşkusuz kamu idareleridir i̇darelerinkamu tüzel kişilerinin hukukun üstünlüğünü ve anayasal kuralları yok sayarak gerçekleştirdiği hukuka aykırı uygulamaları nedeniyle korumaya alınması hatta ödüllendirilmesi ve bu suretle hukuksuz uygulamalara teşvik edilmesi niteliğindeki düzenlemenin anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu açıktır çünkü anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasa bulunduğu bilincinde olan devlettir kamulaştırmasız el atma ve bedele dönüştürülen taşınmazların bedel artırımına ilişkin davalardaki vekalet ücreti sayılı avukatlık yasası ve avukatlık ücret tarifesinde nisbi olarak belirlenmiştir nisbi olan vekalet ücretinin maktu öngörülmesi hukukun devlet eliyle çiğnemesi anlamına gelmektedir kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılacak tazminat davası ve bedel artırım davası hali borçlar kanununda yazılı haksız fiilden kaynaklanan tazminat davası niteliğindedir örneğin binası yıkılan bir kişinin binanın yıkılmasına neden olan kişiye karşı haksız fiilden kaynaklanan tazminat davası açması ve lehine davanın kabulü kararı alması halinde davacı lehine nisbi avukatlık ücreti hükmedilecektir aynı nitelikteki kamulaştırmasız el atma davasında ise maktu vekalet ücreti belirlenmesi öngörülmektedir hukuki durumu ve niteliği aynı olan alanlarda farklı kurallar uygulanması anayasanın uncu maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi haksız fiil işlerse ona yüklenecek vekalet ücreti nisbi haksız fiili işleyen kamu tüzel kişisi ise idareye yükletilecek vekalet ücreti maktu olacaktır bu düzenlemeyle kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davaları sayılı kamulaştırma kanununun uncu maddesindeki bedel tespit davasına dönüştürülmüş olmaktadır ancak bedel tespit davasında idarenin haksız bir fiili olmadığı gibi taşınmazın bedelinin mahkeme kararı ile belirlenmesi malik yararına yasal bir zorunluluktur dolayısıyla idarenin tespit davasında vekalet ücretini maktu olarak ödemesi makuldür haksız fiili sebebiyle açılacak kamulaştırmasız el atma davasında ise kusura dayalı ve parasal değere yönelmiş bir haksız fiil işleyen idarenin nisbi vekalet ücretine katlanması hukuki caydırıcılığın ve hukuk devleti olmanın gereğidir i̇darelerin kendilerine anayasa tarafından tanınan olanak ve yetkileri anayasa ve yasalara uygun bir biçimde kullanmaksızm kişilerin anayasal güvence altındaki taşınmazlarına fiilen el koymuş oldukları ortada iken haksız eylemde bulunduğu tartışmasız olan idareleresas sayısı karar sayısı lehine yasal düzenleme yapılması kimse kusurundan yararlanamaz şeklindeki evrensel hukuk kuralına aykırıdır bu da hukuk devleti ve menfaatler dengesi ilkeleriyle bağdaşmaz bir tablo ortaya çıkaracaktır gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisinin hâzineye ait taşınmazı işgal etmesi halinde hâzinenin açacağı ecrimisil davasında devlet lehine maktu değil nisbi vekalet ücreti hükmedilirken idarenin kişilerin taşınmazına kamulaştırmasız el attığında maktu vekalet ücreti öngörülmesi çifte standarttır ve bu çifte standart anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ile uncu maddesi yasa önünde eşitlik ilkesi bağlamında koruma göremez sayılı yasanın maddesinin fıkrasının ilk cümlesi ile atıfta bulunulan geçici ncı maddenin sekizinci fıkrasının birinci i̇kinci üçüncü ve dördüncü tümcelerinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın maddesinin fıkrasının ilk cümlesi ile atıfta bulunulan geçici ncı maddenin sekizinci fıkrasında kesinleşen mahkeme kararlarına istinaden bu madde uyarınca ödemelerde kullanılmak üzere ihtiyaç olması hâlinde merkezi yönetim bütçesine dâhil idarelerin yılı bütçelerinde sermaye giderleri için öngörülen ödeneklerinin milli savunma bakanlığı jandarma genel komutanlığı ve sahil güvenlik komutanlığı bütçelerinin güvenlik ve savunmaya yönelik mal ve hizmet alımları ile yapım giderleri için ayrılan ödeneklerin yüzde ikisi belediye ve il özel idareleri ile bağlı idareleri için en son kesinleşmiş bütçe gelirleri toplamının diğer idareler için en son kesinleşmiş bütçe giderleri toplamının en az yüzde ikisi oranında yılı bütçelerinde pay ayrılacağı kesinleşen alacakların toplam tutarının ayrılan ödeneğin toplam tutarını aşması hâlinde ödemelerin sonraki yıllara sâri olacak şekilde garameten ve taksitlerle gerçekleştirileceği taksitlendirmede bütçe imkanları ile alacakların tutarlarının dikkate alınacağı ve taksitli ödeme süresince sayılı kanuna göre ayrıca kanuni faiz ödeneceği kurala bağlanmakta onikinci fıkrasında ise tarihli ve sayılı kanun hükümlerine göre yapılan imar uygulamalarından doğan ve ipotekle teminat altına alınanlar da dâhil olmak üzere her türlü alacak ve bedellerin borçlu idarelerce ipotek veya uygulama tarihinden itibaren sayılı kanunda belirtilen kanuni faiz oranı uygulanmak suretiyle güncellenerek ilgililerine ödeneceği belirtilmektedir kısaca kamulaştırmasız el almalarda uzlaşılan bedel ile mahkeme kararıyla kesinleşen kamulaştırma bedelinin sonraki yıllara sari olacak şekilde taksitle ödenmesi ile taksitli ödeme süresince sayılı kanuni faiz ve temerrüt faizine i̇lişkin kanuna göre ayrıca kanuni faiz ödenmesi öngörülmekte ayrıca sayılı
4,109
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasaya aykirilik nedenleri̇ ve i̇lgi̇li̇ anayasa maddeleri̇ anayasanin maddesi̇ yönünden anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmektedir hukuk devleti ilkesi devletin tüm organlarının üstünde hukukun mutlak egemenliğinin bulunmasını yasa koyucunun da her zaman anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı saymasını gerektirir bu bağlamda yasa koyucunun yasal düzenlemeler yaparken ki takdiri sınırsız ve keyfî olmayıp hukuk devleti ilkeleriyle sınırlıdır hukuk devleti ilkesinin unsurları doktrinde belirlenmiş olup bunlardan konuyla ilgili olan ve en bilinen ikisi kuvvetler ayrılığı ve hakim bağımsızlığı ilkesidir kuvvetler ayriliği i̇lkesi̇ yönünden kuvvetler ayrılığı ilkesi devlet niteliğini kazanmış her siyasal toplumda birbirinden farklı üç görevi olduğu bu görevlerden her birini yerine getiren bir güç bulunduğunu ve bunların birbirleri karşısında oldukça bağımsız bir statüye sahip oldukları esasına dayanır bunlar yasama yürütme ve yargı güçleridir yasama ile toplum yaşamını düzenleyen kuralların başka bir deyişle yasaların çıkarılması yürütme ile yasaların uygulanması yargı ile de uygulamada doğan uyuşmazlıkların giderilmesi sağlanır bu kavram her üç gücün ayrı organlara verilmesini ve organların olduğunca birbirinden bağımsız olmasını öngörür yetkilerin kötüye kullanılmasının önlenmesi için devletin üç ayrı görevini üç ayrı güce vermek ve güçlerin birbirini dengelemesini sağlamak gerekir nitekim anayasası başlangıç kısmında kuvvetler ayrımına yer vermiştir anayasa kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununda sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün anayasa ve kanunlarda bulunduğu anlamına geldiğini belirtmiştir prof dr şeref gözübüyük anayasa hukuku bası ankara bu açıklamalara göre anayasamızın öngördüğü kuvvetler ayrılığı ilkesi üç kuvvetin kesin olarak birbirinden ayrı olmasını zorunlu kılmaktadır oysa sayılı yasa uyarınca her idari birimde olduğu gibi bölge i̇dare mahkemeleri ve adliyelerin idari işlemleri yönünden de harcama yetkilisi birimi oluşturulmuş olup bu birimin yetkilisi sorumlusu bölge i̇dare mahkemesi başkanı ve başsavcıdır hal böyle olunca asıl görevi yargıçlık olan bölge i̇dare mahkemesi başkanı harcama yetkilisi sıfatıyla yoğun ve riskli bir sorumluluğu da üstlenmiş olmaktadır harcama yetkilisi sıfatıyla kurumu mensuplarının her türü parasal taleplerinin tahakkukunu onaylamaktadır sayılı yasadan önce de bu yetki ve sorumluluk ita amiri sıfatıyla var idi ancak eski dönemde ita amirinin onayladığı harcama evrakı defterdarlığa gidiyor ve muhasebe müdürlüğünün oluruyla harcama yapılıyor veya yapılmıyordu dolayısıyla bütçe kanunu bütçe uygulama talimatı bütçe politikaları ve ilkelerini takip eden uzman kurumu tek yetkiliesas sayısı karar sayısı ve sorumlu idi ödeme yapılmaması yanlış veya eksik ödeme yapılması hallerinde yolluklarda tedavi giderlerinde olduğu gibi maliye idaresine karşı dava açılabiliyordu oysa bu ihtilafta olduğu gibi sayılı yasadan sonra dan itibaren bütün yetki ve sorumluluk harcama yetkilisine bi̇m başkanına verilmiş olup parasal haklarda açılacak davalarda hasım davalı konumuna gelmiş bulunmaktadır nitekim bakılan davada davacının tedavi gideri harcama yetkilisi sıfatıyla bölge i̇dare mahkemesi başkanı tarafından imzalandığı için davalı hasım olması gerekmektedir çünkü gerek ve madde gerek madde uyarınca harcama harcama yetkilisi onayıyla gerçekleşmekte olup muhasebe müdürlüğünün yetki ve sorumluluğu şekli denetimden ibarettir bu nedenle artık bu tür davalarda maliye birimleri davalı hasım olmayacaklardır i̇şte tam bu noktada bölge i̇dare mahkemeleri yönünden anayasaya aykırılık sorunu başlamaktadır çünkü bölge i̇dare mahkemesi başkanları asli görevi yargıçlık olan üstelik de idari ihtilaflarda itiraz merci istinaf mahkemesi görev ve yetkisi olan kişilerdir nitekim en yaygın ve yoğun bakılan konuların başında da memurların parasal hakları ile ilgili yolluk tedavi gideri fazla çalışma vb ihtilaflar gelmektedir gerek mahkememizde gerek diğer bölge i̇dare mahkemelerinde bu konuda idareye aleyhine verilen çokça karar bulunmaktadır nitekim bakılan davada olduğu gibi malatya da yılda dolayında diş tedavi gideri sebebiyle dava açılmaktadır bu davalarda maliye idaresi öncesi bütçe uygulama talimatını sebep göstererek ödeme yapmamakta ve yerel mahkeme de davayı reddetmekte idi bölge i̇dare mahkemesinin içtihat niteliğinde verdiği kararlarda bu işlemler iptal edilmekte olup bu kararlarda imzası bulunan bölge i̇dare mahkemesi başkanı aynı zamanda harcama yetkilisidir karar örneği ektedir bu durumda sayılı yasa sebebiyle bölge i̇dare mahkemesi başkanı yönünden bir çelişki meydana gelmektedir çünkü bölge i̇dare mahkemesi başkanı hukukçu yargıç sıfatıyla bütçe uygulama talimatı bütçe politikaları ve bütçe uygulamalarını hukuka aykırı bulmakta ödeme yapılmalı demekte ancak aynı konuda kendi personeli söz konusu olunca harcama yetkilisi sıfatı ile ödeme yapılmasın demek zorundadır çünkü sayılı yasanın ve maddeleri uyarınca bütçe politikalarına aykırı ödemelerden sorumlu olup zimmet ve iki maaş katı ceza tehdidi altındadır bu durumda bölge i̇dare mahkemesi başkanı asıl görevi olan hukukçuluk ve yargıçlıktan fazla mali mevzuatı emirleri takip edip onlara ters düşmemek ve maliyeci kaygısıyla hareket edecektir oysa aynı ihtilaflarda yargıç kimliğiyle hareket edince ödememe işleminin hukuka aykırı olduğunu bilmektedir bu durumda bölge i̇dare mahkemesi başkanı ya hukukçu kimliğiyle hareket edip zimmet ve ceza riskini göze alacak ya da maliyeci kimliğiyle hareket ederek hukuki inancının aksine uygulama ve kararlara imza atacaktır bölge i̇dare mahkemesi başkanı hangi seçeneği seçerse seçsin kuvvetler ayrılığı ilkesini ihlal etmiş olacaktır haki̇m bağimsizliği i̇lkesi̇ yönünden yukarıda açıklanan fiili durum bu ilke yönünden de aynı çelişkiyi doğurmaktadır çünkü bölge i̇dare mahkemesi başkanının asli görevi yargıçlıktır üstelik istinaf mahkemesi kanununda görev yapan ve bölgesindeki yerel mahkemeler yönünden uyulması zorunlu ve kesin nitelikte kararlar vermekte içtihatlar oluşturmakta olan bir mahkemeye başkanlık etmektedir ancak harcama yetkilisi sıfat ve sorumluluğu bölge i̇dare mahkemesi başkanı için maliyenin sadece mevzuatını değil günlük emir ve politikalarını da takip etmek ona uygun işlemler tesis etmek zorunda bırakmaktadır çünkü aksi takdirde zimmet ve ceza tehdidi altındadır gerek zimmet ve ceza tehdidi ile gerekse hukuk kamuoyunda iki ayrı zıt uygulama ve kararda imzası olmamak adına zamanla hukuki inancı dışında kararlar vermek durumunda kalacaktır buesas sayısı karar sayısı sebeple asli görevi yargıçlık olan bölge i̇dare mahkemesi başkanının harcama yetkilisi görev ve sorumluluğu hakim bağımsızlığı ilkesini tehdit eder bir unsur halini almıştır mahkememizden örnek vermek gerekirse diş tedavileri konusunda malatya bölge i̇dare mahkemesi başkanın da imzası olan kararlar doğrultusunda maliye idaresi işlemleri bu güne kadar hep iptal edilmiştir sayılı yasadan sonra aynı bölge i̇dare mahkemesi başkanı bakılan davada olduğu gibi harcama yetkilisi sıfatıyla maliye vesayeti altında ödeme yapılmaması yönünde işlem tesis etmiştir çünkü yargıç sıfatıyla tespit ettiği sonuç gibi işlem tesis ederse bütçe politikaları dışına çıktığı için zimmet ve ceza ile karşılaşacaktır bu çelişkili durum zamanla bağımsız hakim gibi düşünme haline de etki edebilecek niteliktedir bu sebeple anılan hükümler hakim bağımsızlığı ilkesine de aykırıdır bunun önlenmesi için sayılı yasanın ve maddesinde düzenlenen ve harcama yetkilisini tek yetkili ve sorumlu hale getiren hükümlerin kaldırılarak öncesinde olduğu gibi harcama yetkililerinin hazırladığı tahakkuk evrakı maliye idaresinin ki esas faaliyet maliyenin faaliyetidir oluruyla geçerlik kazanmalı ve ödenme veya ödenmeme halinde muhatap ve sorumlu maliye idaresi olmalı kaldı ki bu durum kuvvetler ayrılığı ilkesi gereği olduğu gibi yürütme içindeki görev ve yetki dağılımına da uygun olur çünkü yapılan görev aslında maliye idaresinin asli görevi olup değişik kurumlar bu görevi yasa gereği emaneten maliye adına yapmaktadır dolayısıyla asli görevi farklı olan yargı eğitim sağlık emniyet vb birimlerin maliye politikalarını ve emirlerini günlük takip etme ve sağlıklı bilmeleri beklenemez bu sebeple işlemi olumlu veya olumsuz en son tekemmül ettiren birim işin esas sahibi olan maliye idaresi olmalıdır anayasanin maddesi̇ yönünden anayasanın maddesinin ilk iki fıkrasında hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler hiçbir organ makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz hükmüne yer verilmektedir yukarıda açıklanan fiili durumu ve sayılı yasanın ve maddelerin sebep olduğu sonuçlar anayasanın belirtilen hükmüyle de çelişmektedir çünkü bölge i̇dare mahkemesi başkanları ve başsavcılar yönünden harcama yetkilisi sıfatları gereği maliye idaresinin emir talimat ve telkinleri bağlayıcılık arzetmektedir madde gereği muhasebe biriminin yetki ve sorumluluğu şekli olup zimmet ve ceza sorumluluğu harcama yetkisinde olduğundan maliye idaresinin emir ve talimatları uyulması zorunlu hal almaktadır bölge i̇dare mahkemesi başkanları yönünden konunun vahim tarafı ise bu uygulamalar çoğu zaman idari yargıdaki ihtilafların önemli bir kısmını oluşturmaktadır bu durumda bölge i̇dare mahkemesi başkanları ya iki kimlikli hareket edip harcama yetkilisi olarak maliye idaresi gibi ödenmesin diyecek yargıç sıfatıyla hareket edince de ödenmeli diye kararlar verecek ya da bu kimliklerden birisi diğerine etki edecektir ceza ve zimmet tehdidi sebebiyle de idareci kimliğinin yargıç kimliğine etki etme olasılığı hiçte zayıf bir olasılık değildir bu sebeple de idari işleyiş için de doğal olan emir telkin ve talimatlar bölge i̇dare mahkemesi başkanları için anayasanın maddesi bağlamında bir emir talimat ve telkin halini almaktadır yürürlüğün durdurulmasi talebi̇ bütün yetki ve sorumluluğu harcama yetkililerine veren işin esas sahibi muhasebe birimini sorumluluktan kurtaran bu maddelerin yürürlüğü kısa sürede her parasal hakkın davaesas sayısı karar sayısı yoluyla alınması ve idari yargının iş yükünün ve devletin dava masraflarının gereksiz yere artmasına yol açacaktır çünkü tüm birimlerin harcama yetkilileri maliye ve bütçe politikalarını bilmediklerinden ayrıca ceza ve zimmet tehdidi olduğundan her harcamada ödenmemesi yolunda karar verip yargı yoluyla alırsa sorumluluktan kurtulurum anlayışı yaygınlaşacaktır bu da en küçüğünden en büyüğüne kadar her parasal hakkın dava yoluyla alınması yolunu açacaktır oysa yetki ve sorumluluk muhasebe biriminde olursa maliye politikalarını iyi bilecekleri için çok net olan konularda ödenmesin denilmeyeceğinden her talep idari davaya dönüşmeyecektir sayılı yasanın yürürlüğünden bu yana bölge i̇dare mahkemesi başkanları yönünden çokça çelişkili ve hakimlik sıfatını zedeleyen uygulamalar yapılmaktadır en bariz örneği bu davada olduğu gibi aynı kişi hakim sıfatıyla ödenmeli derken harcama yetkilisi sıfatıyla ödenmesin demektedir bu durum da katlanarak devam etmekte ve hakim bağımsızlığını tehdit etmektedir bu sebeple anılan yasa hükümlerinin yürürlüğü halinde bölge i̇dare mahkemesi başkanları yönünden ve anılan idari ihtilaflar sebebiyle telafisi güç zararlar doğabilecektir açıklanan nedenlerle belirtilen yasa hükümleri yönünden yürürlüğü durdurma kararı verilmesi gerektiği düşünülmektedir sonuç dava davacının diş tedavi giderinin bütçe politikaları gereği ödenmeyen kısmının ödenmesi talebiyle açılmış olup yerel mahkemece kabul edilen davada davalı idarece yapılan itiraz üzerine dosya mahkememize intikal etmiştir davalı idare gerek savunmasında gerek itiraz dilekçesinde kendisinin değil bölge i̇dare mahkemesi başkanlığının hasım olması gerektiğini ileri sürmektedir sayılı yasanın ve maddeleri gereği bu savunma doğru olup kararın husumet yönünden bozulması gerekmektedir ancak bu aşamada yukarıda anılan sebeplerle bu hükümlerin anayasaya aykırılığı tespit edilmiştir açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi uyarınca sayılı yasanın maddesinin fıkrası ile maddenin fıkrasının ve maddesinin muhasebe yetkilileri ödeme aşamasında diye başlayan fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğuna ve iptali için anayasa mahkemesine gidilmesine maddelerin yürürlüğü halinde telafisi güç ve imkansız zararlar doğacağından yürürlüğün durdurulmasının talep edilmesine dava dosyasının tüm belgeleriyle onaylı suretinin dosya oluşturularak anayasa mahkemesine sunulmasına işbu karar aslı ile dosya suretinin yüksek mahkemeye tebliğinden itibaren beş ay beklenilmesine beş ay içinde netice gelmezse mevcut mevzuata göre davanın görülmesine gününde oybirliğiyle karar verildi
1,706
esas sayısı karar sayısı i̇tirazın konusu mahkememizin esas sayılı dosyasında davacı vekilinin müvekkilinin davalı ile müteveffa in çocukları gibi göründüğünü adı geçenlerin kendi çocukları olmadığı halde müvekkilinin anne babasıymış gibi nüfusa tescil ettirdiklerini ancak doğumlu müvekkilinin asıl anne ve babasının müteveffa ve olduğunu asıl anne ve babasından ve isimli öz kardeşi bulunduğunu belirterek müvekkilinin kaydının düzeltilmesini talep ettiği davalıların davacının gerçek anne ve babasının ve olduğunu davacı ile öz kardeş olduklarını ancak bugüne kadar davacının kendilerine hiç yaklaşmadığını görüşmediğini bu nedenle kendisini kabul etmediklerini beyan ettikleri davacı tanığı ın kardeşi ve komşusu davacının anne ve babası olarak görünen ve in evlilikleri boyunca çocukları olmadığını bu sebeple davacıyı günlükken evlat edindiklerini ancak davacının gerçek anne ve babasının kimler olduğunu bilmediklerini beyan ettikleri davalı ın davacının kendisi ile müteveffa eşi nin müşterek çocuğu olduğunu kendisi doğduktan gün sonra annesinin vefat etmesi üzerine bakamayarak ve e evlatlık verdiğini beyan ettiği yapılan yargılama sonunda verilen tarihli sayılı karar ile davalıların ikrarı da dikkate alınarak davacının davasının kabulüne karar verildiği davalı vekilinin istinaf talebi üzerine i̇stanbul bölge adliye mahkemesi hukuk dairesinin tarihli sayılı kararında dava nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir gerçek annenin tespitine ilişkin davaların diğer kayıt düzeltme davaları gibi kamu düzeni ile yakından ilgili bulunduğundan hakim istekle bağlı kalmayarak kendiliğinden de yapacağı araştırma ile elde edeceği bulgulara göre ve öteki kayıtlarla çelişki meydana getirmeyecek şekilde karar vermek zorunda olduğundan istinaf sebepleri ile bağlı kalınmayarak resen araştırma ilkesi gereğince inceleme yapılmıştır yerel mahkemece nüfus kayıtları doğum tutanağı tanık beyanları ve davalı ve dahili davalıların ikrarlı beyanları hükme esas alınmıştır somut olayda mahkemece sadece taraf ve tanık beyanları ile yetinilmeyip iddia ile ilgili olarak yaptırılacak dna testi sonucu alınacak rapor da dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken yetersiz araştırma eksik inceleme ve yerinde olmayan gerekçe ile davanın kabulü doğru görülmemiştir hâl böyle olunca mahkemece yapılması gereken iş yukarıda değinilen ilke ve usul çerçevesinde dna incelemesi yapılarak diğer deliller ile birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekir dna incelemesi bu tür bir davada uyuşmazlığın esasının çözümü için en temel delildir sayılı hukuk muhakemeleri kanununun maddesi hükmüne göre tarafların davanın esasıyla ilgili gösterdikleri delillerin hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması durumunda bölge adliye mahkemesi esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir davacı taraf dna incelemesi deliline dayandığı halde mahkemece bu delil hiç incelenmemiştir sayılı hukuk muhakemeleri kanununun maddesi gereğince kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın karan veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilmiştir gerekçesi ile hükmün kaldırılmasına kesin karar verildiği kaldırma kararının kesin olması nedeniyle dosyanın esasa kaydının yapıldığı esasını aldığı tarihli oturumda hmk maddesinin aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesinesas sayısı karar sayısı olarak karar verir hükmüyle ncı bendinde mahkemece tarafların davanın esası ile ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması kararın kaldırılması gerekçesi olarak belirtilmiş ise de i̇stanbul bölge adliye mahkemesi nci hukuk dairesi davalıların tümünün davayı mahiyet itibarı ile kabul etmelerine rağmen davanın mahiyeti itibarı ile davacı tarafın delil listesinde göstermiş olduğu dna testi yapılmadan toplanan diğer tüm delilleri nazara almadan kararın kaldırılmasına karar verilmiş olması ve bu kararın da itiraz veya temyiz denetimi dışında bırakan hmk maddesi ile kesin olarak belirtilmiş olması anayasa ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi ile teminat altına alınan adil yargılanma hukuka uygun temyiz incelemesi ve doğal hakimlik ilkesine aykırı olması nedeniyle hmknun maddesindeki kesin olarak karar verir hükmünün iptali için anayasa mahkemesine gidilmesi bu hususun bekletici mesele yapılmasına karar verildiği görülmüş işbu ara karar oturum sonrasında tanzim edilmiştir mahkememizce eldeki davada yapılan yargılama sırasında davalıların davacının davasında haklı olduğu yönünde ikrarları bulunduğu davaların süresinin kısaltılması ve usul ekonomisi yönünden husumetin çözümü için yeterli kanaat oluştuğundan davanın kabulüne karar verildiği kaldırma kararında belirtildiği gibi tarafların ikrarı bulunmasına rağmen dna incelemesi yapılmasının hem yargılama süresinin uzamasına hem de usul ekonomisi yönünden davacının maddi külfet altına sokulmasına sebep olacağı mahkememizce bu nedenle dna delilinin toplanmasına gerek duyulmadan davanın nihayete erdirildiği yargılama sırasında tarafların davalarını ispat etmek üzere delil bildiriminde bulunduğu mahkemelerce sunulan bu deliller değerlendirilerek husumetin çözüm yoluna gidildiği dosyada davalı ikrarı ve tanık beyanının davanın çözümü için yeterli bulunduğu bunun yanında taşrada bulunan adli tıp kurumlarında dna incelemesi yapılmadığı dna incelemesi yapılabilmesi için alınan kan örneklerinin mikro karta alınarak aynı gün içerisinde hiçbir gecikme olmaksızın i̇stanbul adli tıp kurumuna gönderilmesi gerektiği eğer kan örnekleri yeterli süre içerisinde gönderilmezse dna incelemesi için elverişli olmadığından yeniden ilgilisinden materyal alınması gerektiği yapılan her işlemin davacıya maddi bir külfet olduğu bunun yanında i̇stanbul adli tıp kurumunca yapılan dna incelemelerinin de bedelinin oldukça yüksek olduğu raporun gönderilme süresinin de uzun olduğu davanın çözümü için katlanılması kaçınılmaz olan bir masraf ise davacının davasını ispat etmek üzere buna katlanması gerektiği ancak somut olayda davalı ikrarı ve tanık anlatımının yeterli bulunduğu bu nedenle mahkememizce karar vermek üzere dna incelemesi deliline gerek duyulmadığı yapılan bu açıklamalar ışığında dosyada davanın çözümünde yeterli bulgular mevcut olduğu halde dna incelemesi yapılmadığından kararın kaldırılması kaldırma kararının kesin olması üstelik dna deliline dayanılmama gerekçelerinin belirtilmesi yönünde kanun yolunun kapalı olması bu gerekçelerle önceki kararda direnme imkanı bulunmaması nedeniyle yukarıda anılan maddenin kaldırılmasına ilişkin olarak anayasa mahkemesine başvurma gereği doğurmuştur kaldırma kararının kesin olmasına yönelik eleştirilerimizin sebebinin yalnızca ara karara konu dosya olmayıp mahkememizce verilen ve aşağıda örnek olarak yer verilecek gerekçeli kararlara ilişkin kaldırma kararlarında da aynı görüşe ulaşılmıştır mahkememizin esas sayılı dosyasında davacı vekilinin müvekkillerinin davalı müteahhitin yaptığı binaya yılında yerleştiklerini binaların tüm bakım ve tadilatlarının site yönetimi tarafından yapıldığını tarihinde çıkan rüzgarda sitedeki bloktan bir tanesinin çatısının tamamen uçtuğunu diğer bloklarda da çok ciddi zararlar oluştuğunu bursa sulh hukuk mahkemesinin diş sayılı dosyasında yapılan tespitte bilirkişinin blokta çatıda bulunması muhtemel bir açıklıktan giren rüzgarın çatının tamamınınesas sayısı karar sayısı yerinden sökülmesine sebep olduğunu diğer bloklarda da er alanın hasar gördüğünü özensiz işçilik ve kalitesiz malzeme kullanımı olduğunu tespit ettiğini davalıya oluşan bu hasarların giderilmesi hususunda sözlü müracaat ettiklerini ancak olumsuz yanıt aldıklarını kış mevsimi geldiğinden yönetim tarafından çatılar için uygun fiyatlı bir yer ile anlaşılarak onarımın yaptırıldığını noter ihtarı ile yapılan ödemenin davalıdan istendiğini ancak ödeme yapmadığını rüzgar sebebiyle hasar oluşmasının sebebinin davalı hatalı imalatları olduğunu kusurun davalıya ait olduğunu belirterek tl çatı tamiri masrafları ve tl tespit masrafı olmak üzere tlnin dava tarihinden işleyecek bankalarda uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği davalı vekilinin davacı site yönetiminin dava ehliyeti bulunmadığını davanın kat malikleri tarafından açılması gerektiğini kabul anlamına gelmemekle davanın zaman aşımına uğradığını tespit dosyasına sunulan bilirkişi raporunda c blokta muhtemel bir açıklıktan giren rüzgarın etkisiyle hasarın meydana geldiği diğer bloklarda er alanın hasar gördüğü özensiz işçilik ve kalitesiz malzeme kullanıldığına dair tahmine dayalı tespitlerinin hükme esas alınamayacağını aynı malzeme ve işçilikle yapılan ve hasar oluşmayan binalar i̇ncelendiğinde olayın aydınlanacağını yine kabul anlamına gelmemekle birlikte çatı için talep edilen miktarın fahiş olduğunu belirtilen tarihlerde lodos uyarılarının ve hızının saatte kmh ye ulaşacağı hususun haberlerde yer aldığını mücbir sebep söz konusu olduğunu müvekkilinin yapıları yasal ve fiili kurallar çerçevesinde inşa ettiğini davacının çevredeki başka binalarda hasar oluşmadığı i̇ddiasının soyut bir iddia olduğu belirterek davanın reddini istediği yapılan yargılama toplanan deliller ve yapılan keşif sonunda davalı vekilince lodosun mücbir sebep olduğu müvekkilince binaların yasal ve fiili kurallara uygun yapıldığı müvekkilinin kusurunun bulunmadığı savunulmuş ise de alman her iki bilirkişi raporunda da kusurun davalı yüklenicide olduğunun tespit edildiği binalar olması gerektiği şekilde imal edilse idi bu hasarın meydana gelmeyeceğinin açık olduğu lodosun ilimizde büyük hasarlara sebebiyet verdiği özellikle lodostan daha fazla etkilenen bölgelerde yapılacak olan binalarda imalatlara ve kullanılan malzemelere daha fazla özen gösterilmesi gerektiği davalı yüklenici tarafından gerekli özenin gösterilmediği aynı bölgede olup lodosu hasarsız atlatan yapıların da bulunduğu bu nedenle davalının davacı yönetimin zararının tamamından sorumlu tutulması gerektiği kanaatine varıldığı davacı tarafça çatının ve meydana gelen diğer zararların tadilatı sebebiyle davalıdan tl tazmin edilmek istendiği mahkememiz dosyasına sunulan raporda bilirkişilerce meydana gelen hasarların yapıların kullanılmakta olunduğu da dikkate alınarak ivedilikle giderilmesi gerektiği yönetim tarafından gerekli prosedürler yerine getirilerek araştırma yapıldığı ve firmalardan teklifler alındığı hasarların giderilmesi için en uygun fiyatların araştırıldığı ve toplam tl ödenerek usulüne uygun olarak tadilatların yaptırıldığı oluşan hasar yapılan tadilat ve ödenen miktarların örtüştüğü tespit edilmekle tarihinde sayı ile davanın kabulüne karar verildiği davalı vekilinin istinaf yoluna başvuru talebi üzerine i̇stanbul bölge adliye mahkemesi hukuk dairesinin tarihli sayımı ilamında yargıtay hukuk genel kurulunun tarih ve esas karar sayılı kararında tarihinde yürürlüğe giren sayılı hmknın maddesi bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır sayılı hmknın hükmün kapsamı başlıklı maddesininc bendinde tarafların iddia ve savunmalarının özetini anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri ile aynı maddenin fıkrasında hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkındaesas sayısı karar sayısı verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir düzenlemesi yer almaktadır buna göre bir mahkeme hükmünde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir bu kısım hükmün gerekçe bölümüdür gerekçe hakimin mahkemenin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır hakim tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini hukuki sebepleri kendiliğinden resen araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar hakim gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını yani kendini denetler üst mahkeme de bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler bir hüküm ne kadar haklı olursa olsun gerekçesiz ise tarafları doyurmaz kuru baki arslan ramazan yılmaz ejder medeni usul hukuku ders kitabı baskı ankara anayasanın maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir gerekçenin önemi anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık anlaşılır çelişkisiz uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir zira tarafların dava yönünden hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş hükmün hangi nedenle içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur nitekim gün ve sayılı yargıtay i̇çtihadı birleştirme kararının gerekçesinde yer alan gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi kararı aydınlatmak keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye vurgu yapılmıştır bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören anayasanın maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren sayılı hmknun mülga humknun maddesi iste bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir öte yandan mahkeme kararlarının taraflar bazen de ilgili olabilecekler başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri başka bir dava yönünden kesin hüküm kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür denilmiştir yargıtay hukuk genel kurulu kararındaki bu genel açıklamalar ve ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde davacı vekili tarafından dava dilekçesinde tbknın vd maddelerinde belirtilen eser sözleşmesine dayanılmış talep ve yasal sonuçlar bu çerçevede ifade edilmiş ancak davanın tarafları arasında bir sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı açıklanmadığı gibi buna ilişkin bir sözleşme örneği de dosyaya sunulmamıştır yerel mahkeme ise tarihli kararında davanın kabulüne karar vermiş kararın gerekçe kısmında ise site yönetiminin dava ehliyetinin bulunduğu bilirkişi raporlarına göre de davalı yüklenicinin davacı yönetimin zararından sorumlu tutulması gerektiği sunulan faturaların uygun olduğunu belirtmiştir borçlar hukuku sisteminde borçlar sözleşme haksız fiil sebepsiz zenginleşme ve kanundan kaynaklanmaktadır sözleşme tek taraflı hukuki işlemden farklıesas sayısı karar sayısı olarak en az iki irade beyanını içerir bu irade beyanlarının birbirine uygun ve karşılıklı olması gerekir davacı taraf dava dilekçesinde tbknın vd maddelerini göstermek suretiyle eser sözleşmesine dayandığım bildirmiştir yerel mahkeme ise kararın gerekçe kısmında taraflar arasındaki hukuki ilişkinin kaynağını belirtmediği gibi kaynağın sözleşme olması halinde de borçlar kanunu veya özel kanunlarda düzenlenen sözleşmelerden hangisi olduğu hususunda herhangi bir gerekçe sunmamıştır oysa anayasanın ve sayılı hmknın vd maddeleri gereğince mahkeme kararlarının gerekçeli olması zorunludur az yukarıda açıklandığı üzere gerekçenin davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığım ortaya koyacak kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki yasal ve mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir bu kapsamda mahkeme kararındaki gerekçenin taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yasal dayanağını göstermesi hukuki sonuç ile davalı arasındaki bağın ne şekilde kurulduğunu açıklaması gerekir hukuki ilişkinin yasal dayanağı yerel mahkemenin görevini belirleyebileceği gibi istinaf incelemesi yapan istinaf dairesinin görevinin belirlenmesinde de önemli rol oynayacaktır yine tarafların dava ehliyeti taraf sıfatı vb hususların belirlenmesi yasal dayanağa göre mümkün olacaktır somut olayda mahkeme davacıya talebinin hukuki dayanağını açıklatmadığı gibi bu dayanağa ilişkin delillerinin ve varsa sözleşme örneğinin dosyaya sunulmasını sağlamamış kararda bu hususları irdelememiştir mahkemece taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin araştırılıp varsa davacı tarafça dayanılan yazılı sözleşmenin dosyaya kazandırılması ve aralarındaki hukuki ilişkinin net olarak belirlenmesi hem somut olaya uygulanacak kanun hükümlerini mahkemenin görevini resen araştırılması gereken taraf sıfatı husumet ehliyeti taraf ehliyeti davanın ispat ve kabul kurallarını vb hususları doğrudan etkileyeceği gibi ayrıca somut olaya uygulanacak ayıp ayıp ihbarı zamanaşımı gibi hukuki müesseselere hangi kanun hükümlerinin uygulanacağını da etkileyip değiştirebilecektir bu hususlar gözetilmediğinden mahkeme kararında gerekçenin yeterliliği ve hatta yasada vurgulandığı şekli ile bir gerekçenin varlığından söz edilemez zira hukuki ilişkinin yasal dayanağını içinde barındırmayan hukuki sonuç ile davalı arasındaki bağı göstermeyen bu kapsamda delilleri değerlendirmeyen ifadelerin gerekçe olarak kabulü ve bu haliyle kararın istinaf incelemesinin yapılması mümkün değildir tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf talebinin bu aşamada diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin kabulü ile istinaf incelemesinin yapılabilmesi i̇çin gerekli olan kanuna uygun gerekçeyi taşıyan bir karar bulunmadığından yasal gerekçeyi taşıyan bir karar verilmek üzere yerel mahkeme kararının kaldırılmasına gerekçeleri ile mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verildiği dosyanın mahkememizin esasını aldığı kaldırma kararı incelenerek verilen tarihli sayılı kararda hmknın ilgili maddeleri gereğince öncelikle dava dosyalarına ön inceleme kontrol formlarının düzenlendiği ilk tebligat ve yazışmalardan sonra ön inceleme tutanağı hazırlandığı tüm cevap ve deliller toplandıktan sonra yargılama aşamasına geçilerek duruşma günü verildiği kaldırma kararında yer verilmediği belirtilen anılan hususların bahsi geçen ön inceleme kontrol formunda incelenerek taraf ehliyeti zamanaşımı görevsizlik husumet vs gibi konularda kanuna aykırı bir hal bulunmadığından işin esasa girildiği mahkememizce gerekçeli kusurunun bulunmadığı savunulmuş ise de alman her iki bilirkişi raporunda da kusurun davalı yüklenicide olduğunun tespit edildiği binalar olması gerektiği şekilde imal edilse idi bu hasarın meydana gelmeyeceğinin açık olduğu lodosun ilimizde büyük hasarlara sebebiyet verdiği özellikle lodostan daha fazla etkilenen bölgelerde yapılacak olan binalarda imalatlara ve kullanılan malzemelere daha fazla özen gösterilmesi gerektiği davalı yüklenici tarafından gerekli özenin gösterilmediği aynı bölgede olup lodosu hasarsız atlatan yapıların da bulunduğu bu nedenle davalının davacı yönetimin zararının tamamından sorumlu tutulması gerektiği kanaatine varılmıştır açıklamaları ile mahkememizce davanın kabulüne karar verilme nedenlerinin ayrıntılı açık şüpheye yer verilmeyecek şekilde açıklandığı yapılanesas sayısı karar sayısı keşif sırasında hakim tarafından da hüküm kurmak üzere kanaat oluşturması için bizzat müşahadeler yapıldığı bilirkişilerle görüş alışverişinde bulunulduğu uzmanlık alanına ilişkin olarak bilirkişilerden görüş alındığı sonuç olarak toplanan tüm deliller ve olaya uygulanacak olan kanun maddeleri birlikte değerlendirilerek karar verildiği somut olayda taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olup olmadığına ilişkin herhangi bir husumet bulunmadığı gerekçeli karar başlığında da davanın eser sözleşmesinden kaynaklı olduğunun belirtilmiş olduğu davalı tarafından üstlenilen işin bir eser sözleşmesi olduğu usulüne göre imal edilmeyen inşaatta meydana gelen zararın giderilmesinin istendiğinin açık olduğu mahkememizce usul ekonomisine uygun olarak yapılan yargılama sonunda yine açık anlaşılır bir karar verilmiş olduğu davalının imalatlarının kusurlu olduğu davacı yanın zararını gidermesi gerektiğine dair herhangi bir şüphe bulunmadığı türk medeni kanununun hakimin yetkisi başlıklı maddesi kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim hukuka ve hakkaniyete göre karar verir hükmü gereği kanunun vermiş olduğu yetki kullanılarak hükmün kurulduğu olaya uygulanan kanun maddesinin gerekçeli kararda belirtilmediği yönündeki eleştiri bakımından hakim tarafından kanunla kendisine verilen takdir yetkisi kullanılırken olaya uygulanacak olan kanun ve kanun maddelerinden yararlanıldığı somut olayda tbknun sözleşme şekil ve geçerlilik şartlan i̇le eser sözleşmesi sözleşmeye aykırı imalat ve sorumluluklarına ilişkin maddelerinin uygulandığı husumetin bu şekilde çözümlendiği sonuç olarak mahkememiz hakimince yapılan yargılama sonunda verilen kararın kanuna tarafların iddia ve savunmalarına toplanan delillere ve hakkaniyete uygun olduğu davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür yukarıda ara karar kurularak anayasa mahkemesi başvurusu bekletici mesele yapılan mahkememiz dosyasında olduğu gibi bendinde örnek olarak sunulan dosyamızda da kaldırma kararında gerekçeli kararda eksikliğine dikkat çekilen taraf ehliyeti zamanaşımı görevsizlik husumet vs gibi konularda kanuna aykırı bir hal bulunmadığından işin esasa girildiği yapılan incelemelerin dosya içerisinde bulunan ön inceleme kontrol formunda da gösterildiği gerekçeli kararda ayrıca bu hususlara yer verilmesine gerek bulunmadığı mahkememizce gerekçeli kararlar hazırlanırken böyle bir usul kullanılmadığı gibi böyle bir zorunluluk da bulunmadığı kaldı ki tarafların dava ehliyeti bulunmadığı görev ve yetkisiz mahkemede dava açıldığı tespit edildiği taktirde işin esasına girilmeyeceğinin bu hususlara yönelik bir karar verileceğinin de açık olduğu aksinin mümkün olmadığı taraflar arasında sözleşmenin içeriğine ilişkin herhangi bir itiraz olmadığı halde eser sözleşmesinin irdelenmesi ve hangi kanunun hangi maddesine dayanıldığının gerekçeli kararda açıklanmasının istendiği ancak hukuk mahkemesince yapılan yargılamalarda dosya muhteviyatı ile olayın düzenlendiği kanun hükümleri dikkate alınarak hakimin takdiri ile davaların karara bağlandığı hayatın olağan akışı içerisinde insanların karşılaşacağı her olay her husumet her çatışmanın kanunlarla düzenlenmesinin mümkün olmadığı mahkeme hakimi tarafından kanunun verdiği takdir yetkisi kullanılarak mevzuat ve dosya muhteviyatı çerçevesinde karar verildiği gerekçeli kararlara tek tip şablon uygulanmasının mümkün olmadığı hukuk mahkemelerinde karşılaşılan dava türlerinin çözümlenmesi gereken husumetlerin bir sınırının ya da düzeninin bulunmadığı hayatın her alanında her türlü dava ile karşılaşılabildiği işte bu noktada mahkeme hakimince gerekli olan tüm unsurlar dikkate alınarak husumetlerin çözümlendiği bilinmektedir mahkememizce verilen hükmün kaldırılmasın yönünde verilen kararın da kesin karar olduğu mahkemece kanaat oluşmuş husumet çözülmüş tekemmül etmiş dosyalar üzerinde ısrarla yeniden yargılama yapılmasının istendiği bu tutumun hakimin takdir yetkisini hiçe saydığı ve yargılama surelerinin uzamasına usul ekonomisine aykırı bir yargılama usulünün yerleşmesine sebebiyet vereceği düşünülmektediresas sayısı karar sayısı mahkememizin esas sayılı dosyasında davacı vekilinin taraflar arasındaki sözleşme gereği müvekkili tarafından davalı sigortalılarına sağlık hizmeti verildiğini müvekkilinin vermiş olduğu hizmet bedellerini sözleşme gereği davalı kuruma faturalandırdığını davalının suta uygun olan hak edişleri müvekkiline ödendiğini tarihinde müvekkil ince düzenlenen nisan dönemine ait tarihli fatura bedelinden tl ağustos dönemine ait tarihli fatura bedelinden tl ekim dönemine ait tarihli fatura bedelinden tl olmak üzere tlnin karar tarihini takip eden ilk hak ediş ödeme tarihi olan tarihindeki müvekkilinin hak edişlerinden kesmek üzere işlemlere başlandığını yapılan kesintilerin haksız ve hukuka aykırı olduğunu dava sonuna kadar kesintinin yapılmasının tedbiren durdurulması gerektiğini yapılan kesintilere ilişkin olarak nisan döneminde hasta e ilişkin yapılan kesinti nedeninin meduladaki fatura tarihi hanesine yanlışlıkla ameliyat tarihi girilmesi olduğunu yapılan bu basit hatanın giderilmesi için cezaya itiraz dilekçesi ekinde itiraz dilekçesi sunulduğunu ikinci kesinti nedeninin ise yapılan operasyon sırasında kullanılan passing pin adı verilen büyük çuvaldız şeklindeki malzemenin sterilize ederek tekrar tekrar kullanılan ruasable malzeme olduğunu sut ta ameliyatlarda kullanılan malzemelerin tümünün sisteme girilmesi gerektiğinin belirtildiğini ancak ruasable malzemenin tekrar tekrar başka hastalar için de kullanıldığından sisteme girilip girilmeyeceğinin açıklanmadığım bu konu hakkında sgk nın da dahil olduğu eğitim toplantılarında da defalarca sorulmasına rağmen cevap alınamadığını sgk i̇l müdürlüğünün görüşünün aksine genel müdürlüğün görüşünün müvekkili ile aynı yönde olup ameliyatlarda kullanılan tek kullanımlık malzemelerin medulaya girileceğini ruasable malzemelerin ise girilmeyeceği şeklinde olduğu söz konusu kesintinin nedeninin müvekkilince bu malzemenin başka hastalarda da kullanılacak olmasına rağmen sisteme girilmeyişi girilse de girilmese de aynı fiyatı ödeyecek olan sgk ya herhangi bir yararı ya da zararı olmayacak bir işlem için müvekkiline ceza kesildiğini hasta bayram burak tuna ile ilgili her iki kesintinin de resul gönenç ile aynı konuda yapıldığını nisan dönemine ait yapılan kesintilerin tümünün aynı şekilde haksız olduğunu toplam kesinti tutarının tl olduğunu ağustos döneminde hasta behçet kavga ya ilişkin birinci kesinti nedeninin shaver barkodu olmadığı faturada ubb nosu bulunmadığına ilişkin olduğunu ancak itiraz komisyonuna sunulan faturada barkod ve faturanın ibraz edildiğini fatura üzerinde ubb numarası yazılı olmamasının nedeninin malzemenin alındığı tarihte faturalara ubb numaralarının yazılması şeklinde bir uygulama bulunmaması olduğunu bunun malzemenin barkodu olmadığını göstermeyeceğini ikinci kesinti nedeninin passin pin in medulaya set alt komponenti olarak girilmediğini ilişkin olduğunu ikinci kesintinin haksız olduğuna ilişkin açıklamanın hasta resul gönenç ile aynı olduğunu hasta hasta in birinci kesinti nedeninin pin çıkarma işleminde yerin bilinmediği bölge farkı olup olmadığına ilişkin olduğunu itiraz komisyonunda hastaya ilişkin ameliyat öncesi ve sonrası çekilen röntgenlerin sunulduğunu komisyonca faturanın ödeneceğine karar verildiğini ikinci kesinti nedeninin taraflar arasındaki sözleşmenin ‘aynı seansta birden fazla kesi ile birden fazla işlem yapılması halinde işlem puanı yüksek olan tanıya dayalı işlem bedelini tamamı ile diğer işlem bedellerinin si fatura edilir maddesi gereğince usulüne uygun yapılan faturalandırma işleminin kabul edilmediğini büyük kemik implant çıkarma işleminin bedelinin ödenmediğini ancak hastanın çekilen röntgenlerinde yapılan işlemlerin açıkça görüldüğünü kesintinin haksız olduğunu hasta hakkındaki işlem ve itirazın hasta e ilişkin yapılan i̇kinci kesinti nedeni ve kesintinin haksız olduğuna ilişkin yapılan açıklama ile aynı olduğunu bu döneme ilişkin toplam tl tutarında kesinti yapıldığını ekim döneminde hasta hakkındaki işlem ve itirazın hasta e ilişkin yapılan ikinci kesinti nedeni ve kesintinin haksız olduğuna ilişkin yapılan açıklama ile aynı olduğunu hasta ile ilgili kesinti nedeninin metetarsta parçalı kırık yok açıklaması olduğunu kesinti gerekçesinin yüzeyel anlaşıldı olduğunu itiraz komisyonunda kesintinin nedeninin yabancı cisim görünümü olmadığının gösterildiğini ancak operasyon öncesi veesas sayısı karar sayısı sonrası sunulan görüntü kayıtlarından yabancı cisim olduğunun anlaşılabileceğini kesintinin haksız olduğunu bu döneme ilişkin olarak yapılan toplam kesintinin tl olduğunu belirterek öncelikle dava sonuna kadar kesintilerin tedbiren durdurulmasına yasaya aykırı olarak yapılan kesintilerin iptali ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği davalı vekilinin davacının yapılan kesintilere itirazının yerinde olmadığını kesintilerin genel sağlık sigortası genel müdürlüğünün tarih sayılı yazısına istinaden oy çokluğu ile ödenmediğini kesintiye konu dönemlerde adı geçen hastaların ameliyatlarında kullanılan malzemelerin tamamının medula sistemine girilmediğini ayrıca malzeme faturalarında ve medula sistemindeki tarihlerde uyumsuzluk bulunduğunu ürünlerin barkotlarında ubb numaralarının bulunmadığını parçalı kırık ve yabancı cisim tanılarının hastalara ilişkin görüntü kayıtları ile örtüşmediğini yapılan kesintilerin taraflar arasında imzalanan sut uygun olduğunu belirterek davanın reddini istediği yapılan yargılama sonunda verilen tarihli sayılı karar ile davalı kurum ile yapılan sözleşmelere istinaden davacı gibi özel sağlık kuruluşlarının davalı sigortalılarına sağlık hizmeti sundukları davalı yanca verilen sağlık hizmeti bedellerinin hizmet sağlayıcıları tarafından düzenlenen faturalara istinaden hak ediş olarak ödendiği faturalar ödenirken yapılan inceleme ve denetimler sonrasında sözleşme kapsamında olmayan sağlık hizmetleri ile sözleşmeye aykırı olarak yapılan işlemlere ilişkin tahakkuk edilen faturaların hak edişlerinde kesintilere gidildiği hatta cezai işlem uygulandığı somut olayda davalı tarafından davacının hak edişlerinden yapılan işbu kesintinin iptalinin talep edildiği konusunda uzman bilirkişilerin de raporlarında ayrıntılı ve gerekçeli olarak izah ettikleri gibi davalı kurum tarafından kesinti gerekçesi olarak gösterilen hususların hiçbirinin yasal mevzuata uygun olmadığı hizmet sağlayıcı özel sağlık kuruluşları tarafından hizmet verilirken ve hizmet bedelleri fatura edilirken gerekli özen ve dikkatin gösterilmesi devletin zarara uğratılmaması gerektiği gibi davalı kurum tarafından da hak ediş bedelleri ödenirken aynı şekilde azami özenin gösterilmesi hizmet sağlayıcılarının mağdur edilmemesi dava açılmasına sebebiyet verilerek devletin yargılama gideri ve vekalet ücreti külfeti altına sokulmaması gerektiği aynı zamanda böyle yüklü miktarlarda yapılan kesintilerin özel sağlık kuruluşlarını zor durumda bırakabileceği işletmede büyük zararlar oluşmasına neden olabileceği mahkememizce tüm dosyanın ve bilirkişi raporunun incelenmesinde yapılan davaya konu tüm kesintilerin mevzuata aykırı olduğunun anlaşıldığı genel müdürlük görüşü dahi alındıktan sonra davalı kurum tarafından tekrar kullanılabilen malzemelerin sisteme girilmemesi sebebiyle uygulanan cezai kesinti işleminde ısrar edilmesinin mantığının anlaşılamadığı davacının davasında haklı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verildiği davalı vekilinin istinaf yoluna başvuru talebi üzerine i̇stanbul bölge adliye mahkemesi hukuk dairesinin tarihli sayımı ilamında bu durumda mahkemece yapılması gereken davacının tanzim etmiş olduğu faturaların sayılı sosyal güvenlik kurumu kanunu ek ml hükmüne uygun olarak sgkca incelenip incelenmediği faturaların tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sağlık hizmeti satın alım sözleşmesininprotokollerinin hazırlanması ve akdedilmesine i̇lişkin yönetmelik ile bu yönetmelikte belirtildiği üzere davalı kurum tarafından yayımlanan sağlık hizmeti genel tebliği hükümleriyle hizmet satın alım sözleşmesine uygun olarak düzenlenip düzenlenmediğinin tespit edilip sonucuna göre karar verilmesinden ibarettir bu tespitin yapılması için hmk ve hüküml
4,017
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı kolluk gözetim komisyonu kurulması hakkında kanunun maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ile maddenin ikinci fıkrasının anayasaya aykırılığı kolluk gözetimi ile kolluğun taraf olduğu şikayetlerin sivil yapılar tarafından izlenmesi ve denetlenmesi amaçlanmaktas demokratik ve hesap verebilir bir kolluk hizmetinin işleyişi hedeflenmektedir kolluk hakkındaki şikayetlerin bağımsız ve etkin bir biçimde ortaya konup denetlenmesi halkın kolluk güçlerine güven ve inancını pekiştirmenin yanı sıra görevi suistimal veya kötü muamelenin cezasız kalmamasını temin etmesi bakımından önemlidir bireylerin sahip oldukları insan hakları ulusal ve uluslararası mevzuatta ayrıntılı olarak düzenlenmiştir birleşmiş milletler düzeyinde kişisel ve siyasal haklar uluslararası sözleşmesi maddesi ile devletlere sözleşmede tanınan hakları kendi ülkesinde yaşayan ve yetkisi altında bulunan bütün bireylere ırk renk cinsiyet dil din siyasal ya da başka fikir ulusal ya da toplumsal köken mülkiyet doğum ya da başka bir statü bakımından hiçbir ayırım gözetmeksizin sağlamak ve bu haklara saygı göstermek yükümlülüğünü düzenlemiştir aynı maddenin ikinci ve üçüncü fıkrası ise devletin almakla yükümlü olduğu yasama ve diğer tedbirleri düzenlemiştir sözleşme ile tanınan hakları ve özgürlükleri ihlal edilmiş olan her şahsın bu ihlal resmi sıfatla görev yapan kişiler tarafından gerçekleştirilmiş olsa bile etkin şekilde telafi edilmesi bu kapsamda güvence altına alınmıştır böyle bir telafi talebinde bulunan herkesin haklarının yetkili yargı yürütme ya da yasama organlarınca ya da devletin yasal sisteminde öngörülen başka bir yetkili organ tarafından karara bağlanmasını ve yargısal telafi olanaklarının sağlanması da sözleşmede güvence altına alınmıştır birleşmiş milletler tarafından kabul edilen i̇şkence ve diğer zalimane gayri i̇nsani veya küçültücü muamele veya cezaya karşı sözleşmenin inci maddesinde sözleşmeye taraf devletlerin yetkisi altındaki ülkelerde işkence olaylarını önlemek için etkili kanuni idari adli veya başka tedbirleri alacağı düzenlenmiştir aynı sözleşmenin ıncı maddesinde de benzer bir ifadeye yer verilmiştir türkiye söz konusu sözleşmeye taraf bir ülkedir sözleşmenin ek i̇htiyari protokolün üncü maddesinde de her bir taraf devlet ulusal düzeyde işkence ve diğer zalimane gayri insani veya küçültücü muamele veya cezanın önlenmesi için bir ya da birden çok bundan böyle ulusal önleme mekanizması olarak anılacak ziyaretçi birim kurar ya da idame ettirir ifadesine yer verilmiştir türkiye söz konusu protokolü de kabul etmiştir i̇şkence ve diğer zalimane gayri i̇nsani veya küçültücü muamele veya cezaya karşı sözleşmenin maddesinde her taraf devletin yetkisi altındaki ülkelerde bir işkence eyleminin işlendiğine inanmak için ciddi sebepler mevcut olan her halde yetkili mercilerin derhal ve tarafsız soruşturma yürütmelerini sağlama zorunluluğunu düzenlemiştir sözleşmenin maddesinde ise her taraf devletin kendi yetkisi altındaki ülkelerde işkenceye maruz kaldığını iddia eden herhangi bir şahsın yetkili mercileri şikayet hakkını ve davasının bu mercilerle hemen ve tarafsızca incelenmesini sağlama yükümlülüğü düzenlenmiştir birleşmiş millletler nezninde kişisel ve siyasal haklar uluslararası sözleşmesinin yanı sıra ekonomik sosyal ve kültürel haklara i̇lişkin uluslararası sözleşme kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi çocuk haklarına dair sözleşme her türlü irk ayrımcılığının ortadan kaldırılmasına i̇lişkin uluslararası sözleşme işkence ve kötüesas sayısı karar sayısı muamele gibi kolluk tarafından işlenebilecek suçlara ilişkin hükümler içermektedir türkiye cumhuriyeti devleti yasal olarak bağlayıcı hükümler içeren birleşmiş milletler sözleşmelerine taraftır ayrıca alınan ilke kararları ve deklerasyonlarda da bağlayıcı nitelikteki sözleşmelerin uygulanmasında taraf devletlere yön göstermektedir birleşmiş milletler genel kurulunun aralık tarih ve sayılı yasaların uygulanmasında sorumlu olanlar i̇çin davranış kuralları kolluğun gözetimi konusunda en önemli belgedir ayrıca genel kurul yılında sayılı kararı ile yasaların uygulanmasında sorumlu olanlar i̇çin davranış kurallarının etkin uygulanabilmesi için rehberi kabul etmiştir ayrıca uluslararası hukukta kanunların uygulanışı esnasında güç kullanımının kurallarını belirleyen ve güvenlik kuvvetlerinin güç kullanımına başvurmadan önce mümkün olduğunca şiddet içermeyen araçları uygulamasını sağlayan birleşmiş milletler kolluk güçleri görevlileri tarafından kuvvet ve ateşli silah kullanılması hakkında temel i̇lkelerinde de kolluğun fiilleri ile denetim hususlarının çerçevesi belirlenmiştir kolluğun taraf olduğu yargısal süreçlere aktarılan hak ihlalleri yaşam hakkı ihlalleri işkence ve kötü muamele uygulama kişinin maddi ve manevi bütünlüğüne yönelen müdahaleleler ifade özgürlüğü özel yaşamın gizliliği ile kişisel verilerin ihlali alanlarında yoğunlaşmıştır kolluğun işlemiş olduğu iddia edilen suç teşkil eden fiiller de dahil olmak üzere bireylerin şikayet etmesine ilişkin sistemin taşıması gereken belirli ilkeler bulunmaktadır şikayet sisteminin görünür olması ve erişilebilir nitelikte olmalıdır şikayetin bildirilmesi kayıt altına alınması ve gerekli prosedürün belirlenmesi ve yapılacak tahkikat neticesinde şikayetin sonuca ulaştırılması zorunludur avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi uyarınca oluşturulan sözleşmeye taraf olan devletlerin yargılama yetkisini kabul ettiği avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin kararlarına türkiye cumhuriyeti devleti uymakla yükümlüdür ai̇hm kararları ile sözleşme metnini günün ve çağın şartlarına uyumlu hale getirmekte bir başka deyişle güncellemektedir ai̇hm avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ve maddeleri bağlamında etkin bir şekilde soruşturulması için avrupa i̇nsan hakları mahkemesi içtihatları dahilinde bağımsızlık yeterlilik sürat kamu denetimi ve mağdurun sürece katılımı olmak üzere beş ilke oluşturmuştur bu ilkelerden ilki bağımsızlıktır ai̇hm kararları uyarınca bağımsızlık soruşturmayı yürütenlerle hakkında şikayette bulunulan polis memuru arasında kurumsal veya hiyerarşik bir bağlantı olmaması ve ayrıca pratikteki uygulamanın da bağımsız olması anlamına gelmektedir ai̇hmin konu ile ilgili kararları için ramsahai hollanda davası başvuru no mayıs tarihli karar batitürkiye davası başvuru no ve haziran tarihli kararı bu ilkelerden ikincisi yeterliliktir ai̇hm kararları uyarınca yeterlilik yapılan soruşturmanın polisin şikayet konusu davranışının yasalara uygun olup olmadığını belirleyecek ve sorumluları tespit edip cezalandıracak delilleri toplama yeteneğine sahip olmalısı olarak tanımlanmaktadır ai̇hmin konu ile ilgili kararları için nachova bulgaristan davası başvuru no ve temmuz tarihli kararı aksoytürkiye davası aralık tarihli kararı bu ilkelerden üçüncüsü sürattir ai̇hm kararları uyarınca sürat hukukun üstünlüğüne olan güvenin sürdürülebilmesi için soruşturmanın derhal ve süratle yürütülmesi anlamına gelmektedir ai̇hmin konu ile ilgili kararları için isayevarusya davası başvuru no ve şubat tarihli kararı aydıntürkiye davası eylül tarihli kararı ai̇hmin belirlediği ilkelerden dördüncüsü kamu denetimidir kamu denetiminden anlaşılması gereken süreçle ilgili usuller ve karar verme hesap verebilirliği mümkün kılacak şekilde açık ve saydam olması anlamına gelmektedir ai̇hmin konu ile ilgiliesas sayısı karar sayısı kararları için ognyanovabulgaristan başvuru no şubat tarihli kararı chitayevrusya davası başvuru no ocak tarihli kararı ai̇hmin belirlediği ilkelerden beşincisi mağdurun sürece katılımıdır mahkemenin perspektifine göre şikayet sahibi meşru çıkarlarını koruma amacıyla şikayet sürecine katılmalıdır türkiyenin bu uluslararası mevzuat ve uymakla yükümlü olduğu içtihatları dikkate alarak ulusal mevzuatını düzenlemesi gerekir sayılı kanun yukarıda ayrıntılı açıklanan uluslararası sözleşmeler ve içtihatlarlarla uyumsuzdur nitekim sayılı kanunun iptali talep edilen komisyon i̇çişleri bakanlığı bünyesinde sürekli kurul olarak görev yapar hükmü komisyonun hiyerarşik ve organik bakımdan içişleri bakanlığına bağlı olduğunu işaret etmektedir uluslararası hukukta bağımsızlık ve tarafsızlık kolluğun gözetiminde ilk unsurdur bu sebeple düzenleme anayasanın maddesine aykırlık teşkil etmektedir ve iptal edilmesi gerekir i̇ptali talep edilen bir diğer düzenleme ise kuruluş başlıklı maddenin ikinci fıkrasındaki komisyonun kompozisyonudur komisyon üyeleri yürütmede belirli bir görevde olmalarından kaynaklı veya içişleri ile adalet bakanlarının önerileri üzerine bakanlar kurulunca belirlenmektedir bir başka deyişle tamamı yürütme tarafından belirlenecek bürokratlar ve hukukçulardan oluşacak komisyonun bağımsız olduğu ileri sürülemez bağımsızlık kanunun maddesinin birinci fıkrasında yazıldığı üzere kağıt üzerinde kalabilecek bir ilke değildir bağımsızlık yürütmeye bağlı kolluğun işlediği iddia edilen suçlardan dolayı etkin soruşturulmasını sağlayabilecek yegane güvencedir bu güvencenin müsteşarın başkanlığında türkiye i̇nsan hakları ve eşitlik kurumu başkanı kurul başkanı bakanlık hukuk müşaviri adalet bakanlığı ceza i̇şleri genel müdürü üniversitelerin ceza ve ceza usul hukuku ana bilim dallarında görevli öğretim üyeleri arasından bakanın teklif edeceği üç aday ile baro başkanı seçilme yeterliğine sahip serbest avukatlar arasından adalet bakanının teklif edeceği üç aday arasından bakanlar kurulunca seçilecek birer üyeden oluşan kurulun sağlaması mümkün değildir üyelerin kompozisyonu hakkında şikayette bulunulan kolluk güçleri bakımından da önemlidir sistem ve yapı şikayetler ve şikayetlerin nasıl ele alınacağı iddianın ciddiyetine ve hakkında şikayette bulunulan polis açısından yaratacağı muhtemel sonuçlara göre tasnif edilmelidir kolluk güçlerinin hiyerarşik olarak bağlı oldukları yapıların bu sistematik yaklaşımı sergilemesi beklenemez kaldı ki şikayette bulunanlar ve onların temsilcileri kolluk hizmetleri polis hizmeti sorumluluğu olan merkezi ve yerel yönetimler savcılar polis hizmetleriyle ilgili çalışmaları olan toplum kuruluşları ve sivil toplum örgütleri düzenlemede hiçbir şekilde yer almamıştır kolluğun gözetimi ai̇hsnin madde ve ü ile ilişkilidir ai̇hsnin madde ve ü temel maddeler olup avrupa konseyini oluşturan demokratik toplulukların temel değerlerini içermektedirler mccanni̇ngiltere davası şubat tarihli karar selmounifransa davası başvuru no temmuz tarihli karar avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin polisle ilgili şikayetlerin soruşturulmasına ilişkin beş etkin ilkenin iki ana amaçlarından biri ai̇hsnin madde ve ünün ihlal edildiğinin iddia edilmesi durumunda bireylerin etkin bir hukuk yoluna başvurmasını sağlamaktır salmantürkiye davası başvuru no haziran tarihli karar öte yandan bu ilkelerle ihlali yapanları adalete teslim edecek etkin ve yeterli bir soruşturma çerçevesi sağlayarak söz konusu temel hakların ihlaline karşı bir koruma sağlanması da amaçlanmaktadır nachovabulgaristan davası başvuru no ve temmuz tarihli karar esas sayısı karar sayısı asgari gereklilik üye ülkenin ai̇hsnin ve maddelerinin ihlali durumunda söz konusu beş temel ilkeye uyulmasını sağlayacak gerekli düzenlemeleri yürürlüğe sokmuş olmasıdır i̇nsan hakları komiserinin polisle i̇lgili şikayetlerin bağımsız ve etkin bir biçimde belirlenmesine i̇lişkin görüşü mart commdh paragraf bu amaca ulaşmak üzere i̇şkenceyi ve i̇nsanlıkdışı veya onur kırıcı muamele veya cezayı önleme komitesi cpt tam teşekküllü bağımsız bir soruşturma kurumunun oluşturulmasını kuvvetle desteklemektedir cpt standartları bölüm ix polisle i̇lgili şikayetler komisyonu adil bağımsız ve etkin bir şikayet sistemininin denetimini gerçekleştirebilme yeteneğine sahiptir bağımsızlığını ve işlevselliğini değerlendirmede birleşmiş milletlerin i̇nsan haklarının korunması ve yaygınlaştırılmasına yönelik ulusal kurumların statüsüne ve işlemesine dair prensipler paris prensipleri de bu konuyla ilgili bir referanstır i̇nsan hakları komiserinin polisle i̇lgili şikayetlerin bağımsız ve etkin bir biçimde belirlenmesine i̇lişkin görüşü mart commdh paragraf bu bakımdan kurulun yapısı bir başka deyişle üye kompozisyonu bağımsızlık ilkesiyle ve uluslararası hukuk ile çelişmektedir açıklanan bu sebeple düzenleme anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir ve iptal edilmesi gerekir yasaların uygulatılmasını sağlayan her kolluk kuvveti kurumu toplumu bir bütün olarak temsil etmeli ve toplumun talep ettiği hizmetleri sağlayarak topluma karşı hesap verebilir olmalıdır birleşmiş milletler kolluk kuvvetleri davranış i̇lkelerinin giriş bölümü kolluğun insan haklarına saygılı hukuk devleti olma ile bu bakımdan doğrudan ilintilidir ilkelerine uyacağına dair beklentiler de artmıştır hukuk devleti anayasamızın maddesinde tanımlanmış ve anayasa mahkemesinin yerleşik kararlarında hukuk devletinin kapsamını ve anlamını müteaddit defa açıklanmıştır hukuk devletinin en önemli unsuru belirliliktir belirlilik ilkesine göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması bireylerin hukuk kurallarını önceden bilmelerine davranış ve tutumlarını bu kurallara göre güvenle düzene sokabilmelerine imkan sağlaması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey yasadan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bilmelidir birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlar ayrıca kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini gözönünde tutarak kullanması gerekir bkz anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı i̇ptali talep edilen kurulun yapısına ilişkin düzenlemeler yürütmeye bağlı olarak kurgulanan yapının uygulanacak normlarda belirsizliğe yol açacağı keyfi uygulamalara neden olacağı objektif kriterlerden yoksun olması gerekçeleri ile insan haklarına saygılı sosyal hukuk devleti olma niteliği ile çelişmekte bu sebeple anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir tüm bu açıklanan sebeplerle düzenlemeler anayasanın maddesine ve maddesine aykırılık teşkil etmektedir ve iptal edilmesi gerekir tarihli ve sayılı kolluk gözetim komisyonu kurulması hakkında kanunun maddenin onuncu fıkrasının anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı sayılı kanunun çalışma usul ve esasları başlıklı maddesinin onuncu fıkrası komisyonun faaliyetleri ve diğer ihtiyaçları ile yolluk giderleri için her yıl i̇çişleri bakanlığı bütçesine gerekli ödenek konulacağını düzenlemektedir ödenek bir başka deyişle kuruma özgülenen bütçe bağımsızlık için gerekli unsurlardandır mali bakımdan özerk olmayan bir yapı yürütmenin istekleri ve görüşleri doğrultusunda hareket etmediği takdirde ödenekleri kesilecebilecek ilgili yapı çalışamaz hale getirilebilecektir bağımsız insan haklarına dair yapılarının tamamında kurulun yapısının bağımsızlığı ve mali özerkliği zorunlu unsurlardandır birleşmiş milletlerin i̇nsan haklarının korunması ve yaygınlaştırılmasına yönelik ulusal kurumların statüsüne ve işlemesine dair prensipler paris prensipleri de mali özerklik konusunda referans belgedir ayrıca mart tarihli i̇nsan hakları komiserinin polisle i̇lgili şikayetlerin bağımsız ve etkin bir biçimde belirlenmesine i̇lişkin görüşünde de mali bağımsızlık vurgulanmaktadır açıklanan bu sebeplerle düzenleme anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir ve iptali gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ kolluk gözetim komisyonu kurulması hakkında kanun uyarınca oluşturulan bağımsız olmayan tamamen yürütmenin gözetiminde ve denetiminde oluşturulan yapı anayasaya aykırı bulunmaktadır i̇ptali istenen düzenlemeler hakkında yürürlüğü durdurma kararı verilmediği takdirde kurul tamamen yürütmeye bağlı olarak oluşturulacak evrensel insan hakları hukukuna ve anayasaya aykırı olarak şekillenmiş olacaktır sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız zararlara yol açacağı da kuşkusuz olan bu düzenlemeler hakkında yürürlüğün durdurulması elzemdir öte yandan anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması hukuk devleti sayılmanın en önemli gerekleri arasında sayılmaktadır anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem tarihli ve sayılı kolluk gözetim komisyonu kurulması hakkında kanunun maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ile maddenin ikinci fıkrasının anayasanın ve maddelerine maddesinin onuncu fıkrasının anayasanın maddesineesas sayısı karar sayısı aykırı olduklarından iptallerine ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
2,150
esas sayısı karar sayısı sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı bazı kanunlar ile sayılı kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesindeki tarihli ve sayılı kamu malî yönetimi ve kontrol kanununun uncu maddesi hükmüne tabi olmaksızın ibaresi ile ikinci cümlesindeki takip eden yıllarda ise her takvim yılı başından geçerli olmak üzere yıl için tarihli ve sayılı vergi usul kanununun mükerrer inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak ifadesinin anayasaya aykırılığı yeşilay vakfına kamu kaynağı aktarılmasına ilişkin yasal düzenleme tarih ve sayılı bazı kanunlar ile sayılı kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılması hakkında kanunun üncü maddesinde yapılmıştır söz konusu madde hükmü şu şekildedir türkiye yeşilay cemiyeti tarafından bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde türkiye yeşilay cemiyeti ile aynı amaçları gerçekleştirmek üzere merkezi i̇stanbulda olan türkiye yeşilay vakfı adında vakıf kurulur vakıf kurumlar vergisinden iktisadi işletmeleri hariç yapılacak bağış ve yardımlar sebebiyle veraset ve intikal vergisinden her türlü muameleler dolayısıyla düzenlenen kağıtlar damga vergisinden yapılan işlemler harçtan müstesnadır vakfa yapılacak nakdi bağış ve yardımların tamamı gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından beyannameleri üzerinde bildirilen gelir veya kazançtan indirilebilir vakıf bakanlar kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara diğer kanunlarla tanınan vergi harç ve diğer istisna ve imkânlardan aynen yararlanır vakfa amaçlarını gerçekleştirmek üzere tarihli ve sayılı kamu malî yönetimi ve kontrol kanununun uncu maddesi hükmüne tabi olmaksızın yardım yapılmak üzere sağlık bakanlığı bütçesinde gerekli ödenek öngörülür görüldüğü üzere sayılı kanunun üncü maddesi ile oldukça geniş yetkilere sahip ve benzer amaç ve işlevleri gören hiçbir dernek ve vakfa tanınmayan imkânlar yeşilay vakfına tanınmış ve vakfa kamu kaynağı aktarılmasının yasal altyapısı oluşturulmuştu sayılı kanunun maddesiyle ise tarihli ve sayılı bazı kanunlar ile sayılı kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılması hakkında kanunun üncü maddesinin dördüncü fıkrası vakfa amaçlarını gerçekleştirmek üzere tarihli ve sayılı kamu malî yönetimi ve kontrol kanununun uncu maddesi hükmüne tabi olmaksızın her yıl ocak ayı içinde aktarılmak üzere sağlık bakanlığı bütçesinde ödenek ayrılır ayrılacak bu tutar yılında tl olarak takip eden yıllarda ise her takvim yılı başından geçerli olmak üzere yıl için tarihli ve sayılı vergi usul kanunununesas sayısı karar sayısı mükerrer inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak belirlenir şeklinde değiştirilerek bir yandan vakfa aktarılacak kaynağın sayılı kanunun maddesine tabi olmaması öngörülürken diğer yandan bütçe gibi yıllık olan bir kanunda gelecek yılların parlamentosunu yükümlülük altına sokup bütçe yapma hakkını elinden alan düzenlemeler yapılmaktadır i̇stisna tutulan sayılı kanunun bütçelerden yardım yapılması başlıklı maddesi şöyledir bütçelerden yardım yapılması madde gerçek veya tüzel kişilere kanuni dayanağı olmadan kamu kaynağı kullandırılamaz yardımda bulunulamaz veya menfaat sağlanamaz ancak genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerinde öngörülmüş olmak kaydıyla kamu yararı gözetilerek dernek vakıf birlik kurum kuruluş sandık ve benzeri teşekküllere yardım yapılabilir bu yardımların yapılması kullanılması izlenmesi denetlenmesi ve kamuoyuna açıklanmasına ilişkin esas ve usuller maliye bakanlığınca hazırlanarak bakanlar kurulunca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir maddenin ikinci fıkrasının göndermede bulunduğu dernek vakıf birlik kurum kuruluş sandık ve benzeri teşekküllere genel yönetim kapsamındaki kamu i̇darelerinin bütçelerinden yardım yapılması hakkında yönetmelik tarihli ve sayılı bkk ile kabul edilmiş ve tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir anılan yönetmeliğin maddesinde yardım yapılabilme şartları düzenlenirken yardımların kullanılması izlenmesi ve denetlenmesi başlıklı maddesi madde teşekküller yardımları kamu yararı gözeterek veriliş amacına uygun olarak kullanmak zorundadır yardım alan teşekküller yardımın amacına uygun olarak harcanıp harcanmadığına ilişkin bilgi belge ve kayıtların birer örneği ile faaliyet raporlarını faaliyetin bitimini müteakip bir ay içinde veya devam eden faaliyetlerine ilişkin bilgi belge ve raporlarını takip eden yılın ilk ayı içerisinde yardım yapan idareye göndermek zorundadır yardım yapan idareler yapılan yardımla sınırlı olmak üzere gerekli gördüğü her türlü inceleme kontrol ve denetimi yapmaya yetkilidir denetim sırasında görevli memur tarafından istenecek bilgi belge ve kayıtların gösterilmesi verilmesi sorulan soruların yazılı veveya sözlü olarak cevaplandırılması zorunludur şeklinde yardımların kamuoyuna açıklanması başlıklı maddesi ise madde i̇dareler yardım yapılan teşekküllerin isim listesini teşekküllere ilişkin bilgileri yardımın amacını konusunu ve yapılan yardım tutarlarını izleyen yılın şubat ayı sonuna kadar kamuoyuna açıklaresas sayısı karar sayısı şeklinde düzenlenmiştir bu bağlamda yeşilay vakfına sağlık bakanlığı bütçesinden sayılı kamu malî yönetimi ve kontrol kanununun maddesi hükmüne tabi olmaksızın yardım yapılmasını öngören iptali istenen düzenleme sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasının verdiği yetkiyle sayılı bkk ile kabul edilen yönetmeliğin maddesindeki yardımları kamu yararı gözeterek veriliş amacına uygun olarak kullanmak ve yardımın amacına uygun olarak harcanıp harcanmadığına ilişkin bilgi belge ve kayıtların birer örneği ile faaliyet raporlarını faaliyetin bitimini müteakip bir ay içinde veya devam eden faaliyetlerine ilişkin bilgi belge ve raporlarını takip eden yılın ilk ayı içerisinde yardım yapan idareye göndermek yükümlülüğünden yeşilay vakfını azade kılmanın yanında yardım yapan sağlık bakanlığının denetimi dışına taşımayı ve ayrıca maddesine göre de yapılan yardımların kamuoyuna açıklanmasını önlemeyi amaçlamaktadır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir denilmiştir anayasa mahkemesi hukuk devleti ilkesini hukuk güvenliği kamu yararı nesnellik kriteri adalet ve hakkaniyet ölçütleriyle birlikte açıkladığı günlü ve k sayılı kararında hukuk devletinin temel ilkelerinden olan hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif âdil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle yasa koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir demiştir kanunların kamu yararı amacına yönelik olması genel objektif âdil kurallar içermesi ve hakkaniyeti gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle yasakoyucunun hukukî düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir hukuk devleti ilkesi hukuk güvenliğinin ve adaletin sağlanmasına yönelik hukuk anlayışını temsil etmekte ve yasaların kamu yararı amacıyla çıkarılmasını zorunlu kılmaktadır anayasa mahkemesinin pek çok kararında isâbetle vurgulandığı üzere hukuk devletinin vazgeçilmez öğeleri arasında yer alan yasaların kamu yararına dayanması ilkesi ile bütün kamusal girişimlerin temelinde bulunması doğal olan kamu yararı düşüncesinin yasalara egemen olması ve özellikle yeşilay vakfına amaçlarını gerçekleştirmek üzere sağlık bakanlığı bütçesinden yapılacak kamusal yardımın yapılış amacına uygun kullanılmasını denetiminin sağlanmasını ve kamuoyuna açıklanmasını güvence altına alacak sistemleri kurması gerekir aksine yasakoyucunun kurulu sistemden istisna tutmaya yönelik amaç dışı kullanıma ve her türlü yolsuzluk ve usulsüzlüğe açık kaynak kullanımı teşvik eden yasal düzenlemeler yapmasının kamu yararıyla bağdaşmayacağı da açıktır bu itibarla adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu sürdürmekle yükümlü olan hukuk devletinde dava konusu düzenlemenin amaç unsuru yönünden özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yarar gözetilerek ve kamu yararı amacını gerçekleştirmek üzereesas sayısı karar sayısı çıkarıldığından ve nihaî olarak kamu yararını gerçekleştirmek hedefine yönelmiş olduğundan söz edilemez sağlık bakanlığı bütçesinden yeşilay vakfına yapılacak yardımları sayılı kanunun maddesinden istisna tutan düzenleme hukuk güvenliğinin ve adaletin sağlanmasını amaçlayan hukuk devleti ilkesi ve hukukun genel ilkeleri ile bütünüyle çatışma hâlinde olduğundan anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır öte yandan çağdaş demokrasi hesap verebilir demokrasidir ve demokratik devlet ilkesi kamusal kaynak kullanan herkesin halka ve yetkili mercilere hesabını vermesini gerektirir i̇ptali istenen düzenleme kamu kaynağının hesabının verilmemesini öngördüğünden anayasanın maddesindeki demokratik devlet ilkesiyle bağdaşmamaktadır anayasanın maddesinde bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasında sayılmış maddesinin birinci fıkrasında devletin ve kamu iktisadi teşebbüsleri dışındaki kamu tüzel kişilerinin harcamalarının yıllık bütçelerle yapılacağı kurallaştırılırken ikinci fıkrasında mali yıl başlangıcı ile merkezi yönetim bütçesinin hazırlanması uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir denilmiş ve maddesinde ise bütçenin görüşülmesi düzenlenmiştir anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı kararında da belirtildiği üzere yasama organının halk adına kamu gelirlerini toplama ve yine halk adına bu gelirleri harcama konusunda yürütme organına sınırları belirleyerek yetki vermesi ve sonuçlarını denetlemesine bütçe hakkı denilmektedir bu hak demokratik parlamenter yönetim sistemini benimsemiş olan ülkelerde halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşan ve en yetkili organ olan yasama organına ait bulunmaktadır bütçe hükümetin meclise karşı temel sorumluluk mekanizmasıdır bütçe yapısının fonksiyonunu ifa edebilmesi temel bütçe ilkelerine uyulması ile mümkün olmaktadır bütçe ilkeleri bütçenin hazırlanması görüşülüp onaylanması uygulanması ve denetlenmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulması gereken kuralları ifade eder bu ilkeler devlet bütçelerinin temel özellikleri ve amaçlarının gerçekleşmesi için uygulanması zorunlu olan ulusal ve uluslararası alanda kabul görmüş klasik maliye biliminin ilkeleridir bütçenin yıllık olması temel bütçe ilkelerindendir ve anayasanın maddesinin birinci fıkrasında da açıkça belirtilmiştir sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanunun üncü maddesinin dördüncü fıkrasına yeşilay vakfına aktarılmak üzere sağlık bakanlığı yılı bütçesine milyon tl ödenek konulup takip eden yıllarda ise her takvim yılı başından geçerli olmak üzere yıl için tarihli ve sayılı vergi usul kanununun mükerrer inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak belirlenir denilmesi ve böylece ve sonrasındaki yıllarda sağlık bakanlığı bütçesine yeşilay vakfına aktarılmak üzere konulacak ödeneklerin sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarihinden belirlenmesi bütçenin yıllık olması ilkesiyle bağdaşmadığından iptali istenen ifade anayasanın maddesine aykırılık oluşturmaktadır öte yandan bütçe hakkı türkiye büyük millet meclisinindir ve bütçenin görüşülmesi anayasanın maddesinde düzenlenmiştir bütçe hakkının parlamentonun olması parlamentonun bütçe ödeneklerini tahsis ederken iradesi üzerinde hiçbir sınırlamanın olmaması demektir gelecek yıllarda halkın iradesiyle şekillenecek parlamentonun iradesinin bu günkü parlamento çoğunluğu tarafından belirlenmesi ve bu belirlemenin sağlık bakanlığı bütçesine yeşilay vakfına yardım amacıyla ne kadar ödenek konulacağı ayrıntısına inmesi parlamentonun bütçe hakkı ile bağdaşmadığından takip eden yıllarda ise her takvim yılı başından geçerli olmak üzere yıl için tarihli ve sayılı vergi usul kanunununesas sayısı karar sayısı mükerrer inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak ifadesi anayasanın maddesine aykırıdır bütçenin görüşülmesi anayasanın maddesinde düzenlenirken yasaların görüşülmesi anayasanın maddesinde farklı bir usule tabi tutulmuş ve anayasanın maddesinde cumhurbaşkanına bütçe kanunlarını bir daha görüşülmek üzere türkiye büyük millet meclisine geri gönderme yetkisi tanınmamıştır bu bağlamda bütçe kanunlarında düzenlenmesi gereken ödenek tahsisleri ile miktarlarının kanunla düzenlenmesi anayasanın ve maddelerindeki kurallarla bağdaşmamaktadır yukarıda açıklandığı üzere sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı bazı kanunlar ile sayılı kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesindeki tarihli ve sayılı kamu malî yönetimi ve kontrol kanununun uncu maddesi hükmüne tabi olmaksızın ibaresi anayasanın maddesine ikinci cümlesindeki takip eden yıllarda ise her takvim yılı başından geçerli olmak üzere yıl için tarihli ve sayılı vergi usul kanununun mükerrer inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak ifadesi ise anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesiyle tarihli ve sayılı yükseköğretim kurumları teşkilatı kanununa eklenen ek maddenin i̇kinci fıkrasının birinci cümlesindeki ile mütevelli heyetinden ibaresi ile ikinci üçüncü dördüncü beşinci cümleleri ve altıncı cümlesindeki mütevelli heyetinin ve mütevelli heyetinin ibarelerinin üçüncü fıkrası ile dördüncü fıkrasının üçüncü cümlesindeki mütevelli heyetinin teklifi ve ibaresinin ve beşinci fıkrasının üçüncü cümlesindeki mütevelli heyeti tarafından ibaresi ile dördüncü cümlesindeki ve mütevelli heyetinin onayı ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanuna eklenen ek maddeyle i̇stanbulda sağlık bilimleri üniversitesi adıyla yeni bir üniversite kurulmakta üniversite için sayılı yükseköğretim kanununda öngörülen organlara ek olarak ayrıca öngörülmeyen mütevelli heyeti oluşturularak sayılı kanunda rektör senato ve yönetim kuruluna verilen görevlerin bir kısmı mütevelli heyetine verilmekte devlet üniversitelerinden farklı olarak özel statülü kurulan ve sağlık bakanlığının kontrolünde oluşturulan mütevelli heyeti üzerinden üniversitenin akademik ve bilimsel özerkliği ortadan kaldırılmakta ve anayasanın sınırlarını çizdiği çerçevenin dışında özel konumlu kurulan üniversite ile diğer devlet üniversiteleri arasında ayrımcılık yapılmaktadır anayasanın maddesinin birinci fıkrasında çağdaş eğitim öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücünü yetiştirmek amacıyla kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversitelerin devlet tarafından kanunla kurulacağı belirtilmiş ikinci fıkrasında kanunda gösterilen usul ve esaslara göre vakıflar tarafından devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurulabileceğine yer verilmiş dokuzuncu fıkrasında yükseköğretim kurumlarının kuruluş ve organları ile işleyişleri ve bunların seçimleri görev yetki ve sorumlulukları üniversiteler üzerinde devletin gözetim ve denetim hakkını kullanma usullerinin kanunla düzenleneceği hüküm altına alındıktan sonraesas sayısı karar sayısı maddesinde ise türk silahlı kuvvetleri ve emniyet teşkilatına bağlı yükseköğretim kurumlarının özel kanun hükümlerine tabi olduğu kurallaştırılmıştır anayasadaki bu kurallara göre devlet tarafından kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip olarak kurulacak devlete ait yükseköğretim kurumlarının kuruluş ve organları ile işleyişleri organlarının seçimleri görev yetki ve sorumlulukları devletin üniversiteler üzerinde gözetim ve denetim hakkını kullanma usulleri kanunla düzenlenecek kanunda gösterilen usul ve esaslara göre vakıflar tarafından devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabilecek iii türk silahlı kuvvetleri ve emniyet teşkilatına bağlı yükseköğretim kurumları için özel kanun hükümleri getirilebilecektir anayasanın maddesinin birinci ve dokuzuncu fıkralarındaki kurallara göre devlete ait yükseköğretim kurumlarının teşkilat kuruluş ve organlarının bunların işleyişleri ile görev yetki ve sorumluluklarının devletin üniversiteler üzerindeki gözetim ve denetim hakkını kullanma usullerinin bütünlük içinde ve bir örnek teşkil edecek şekilde kanunla düzenlenmesi maddesine göre ise bu kurallardan istisnai özel hükümlerin türk silahlı kuvvetleri ve emniyet teşkilatına bağlı yükseköğretim kurumlarıyla sınırlı olarak getirilmesi gerekmektedir başka bir anlatımla devlete ait yükseköğretim kurumlarının teşkilat organlar işleyiş görev yetki sorumluluk ve devletin üniversiteler üzerindeki gözetim ve denetim hakkını kullanma usulleri açısından bir örnek olması ve özel statülü üniversite kurulmaması anayasal bir zorunluluktur anayasanın maddesinin ikinci ve onuncu fıkralarında sözü edilen vakıf üniversiteleri için ayrı bir kanun çıkarılmak yerine vakıf üniversiteleri sayılı kanuna eklenen ek maddelerde ek madde ila ek madde düzenlenmiştir sayılı kanunun ek maddesinde vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumlarının vakıf yönetim organı dışında en az yedi kişiden oluşan bir mütevelli heyetinin bulunması mütevelli heyetin vakıf yönetim organı tarafından seçilmesi mütevelli heyetin kendi üyeleri arasından bir başkan seçmesi vakıf yükseköğretim kurumunun tüzelkişiliğinin mütevelli heyet tarafından temsil edilmesi vakıf yükseköğretim kurumları yöneticilerinin yükseköğretim kurulunun olumlu görüşü alınarak mütevelli heyet tarafından atanması yükseköğretim kurumunda görevlendirilecek yönetici öğretim elemanı ve diğer personelin sözleşmelerinin mütevelli heyet tarafından yapılması atama ve görevden alınmalarının ve yükseköğretim kurumunun bütçesinin mütevelli heyet tarafından onaylanması ve izlenmesi öngörülmüştür bu kurallara göre mütevelli heyeti sayılı türk medeni kanunu hükümlerine göre kurulan vakıflar tarafından sayılı yükseköğretim kanununa göre kurulan vakıf yükseköğretim kurumlarının üst yönetim ve karar organıdır i̇ptali istenen düzenlemelerde sağlık bilimleri üniversitesinin sayılı kanunda öngörülen organlar yanında ayrıca mütevelli heyetinin olması beş üyeli mütevelli heyetinin sağlık bakanlığı müsteşarı ve sağlık bakanının seçeceği iki üye ile üniversite rektörü ve yükseköğretim kurulunun seçeceği bir üyeden oluşması başkanının sağlık bakanlığı müsteşarı olması ve böylece beş üyeli heyette üçünün sağlık bakanlığınca belirlenipesas sayısı karar sayısı başkanının da bakanlık müsteşarı olması ve dolayısıyla üniversite yönetiminin sağlık bakanlığının uhdesinde merkezileşmesi öngörülmüş sağlık bakanlığının uhdesinde merkezileşen mütevelli heyetine sayılı kanunun maddesi ve sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanununun ve maddeleri uyarınca üniversitelerde rektörün yetkisinde olan üniversitenin stratejik planını ve bütçe teklifini onaylamak sayılı kanunun ve maddelerine göre üniversite rektörü ile üniversite yönetim kurulunun yetkisinde olan kamu kurum ve kuruluşları ve gerçek ve özel hukuk tüzel kişileriyle işbirliği yapılmasına ve ortak projeler yürütülmesine karar vermek iii sayılı kanunun ve maddelerine göre üniversite rektörü ile üniversite senatosunun yetkisinde olan yurt içinde ve yurt dışında üniversiteye ait birimlerin ve bölümlerin kurulmasını teklif etmek iv üniversite içinde üniversite rektörü üzerinde bir karar organı yaratılarak rektör tarafından gündeme alınması önerilen konularda karar almak yetkileri yanında ayrıca öğretim üyesi atamaları ve norm kadronun belirlenmesinde söz ve karar sahibi kılınmıştır sayılı anayasasının maddesinin birinci fıkrasında belirtilen devlet eliyle ve kanunla özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip olarak kurulacak üniversiteler için üçüncü fıkrasında üniversitelerin devletin gözetimi ve denetimi altında kendileri tarafından seçilen organları eliyle yönetileceği belirtildikten sonra özel kanuna göre kurulan devlet üniversiteleri hakkındaki hükümler saklıdır denilerek özel kanunla kurulan örneğin ortadoğu teknik üniversitesi gibi özel statülükonumlu üniversiteler ayrık tutulurken sayılı anayasasının maddesinde özel kanunla özel statülükonumlu kurulan üniversitelere özgü bir düzenlemeye yer verilmeyerek bütün devlet üniversitelerinin teşkilatlanma işleyiş görev yetki ve sorumlulukları ile eğitim öğretim araştırma yayım öğretim elemanları öğrenciler ve diğer personel ile ilgili esasları bir bütünlük içinde düzenlenmiştir bu düzenlenişin geri planında tarihli ve sayılı yükseköğretim kanununun tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması ve anayasanın maddesinin sayılı kanundaki esaslara göre düzenlenmesi gerçeği de yatmaktadır nitekim tarihli ve sayılı anayasasının maddesine ilişkin milli güvenlik kurulu anayasa komisyonu değişiklik gerekçesinde danışma meclisi tarafından kabul edilmiş bulunan ıncı madde uncu madde olarak yeniden düzenlenmiştir bu düzenlemede tarih ve sayılı yükseköğretim kanunu ile getirilmiş bulunan ve sayılı anayasa düzeni hakkında kanun hükümlerine göre anayasa hükmü niteliğindeki esaslardan anayasada yer alması gerekenler göz önünde bulundurulmuştur denilerek sayılı kanundaki esasların anayasanın maddesine taşındığı vurgulanmıştır anayasa mahkemesi sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanuna eklenen ek maddedeki yükseköğretim kurulunun olumlu görüşü alınarak milli eğitim bakanlığının önerisi üzerine uygun görülen üniversitelere bakanlar kurulu kararıyla özel statü verilmesine ve özel statü verilen üniversitenin dokuz kişilik bir üst yönetim kurulu tarafından yönetilmesine ilişkin kuralları tarihli ve k sayılı kararında anayasanın maddesinde öngörülen üniversite dışında özel konumlu üniversite kurulamaz üniversitelere ilişkin ortak ilkeler de bu maddede yer almaktadır anayasaya aykırı yasa kurallarıyla uygulamaların geçerliği söz konusu olamaz anayasanın çerçevesini ya da sınırlarını çizdiği konum statü dışındaki üniversite konumu üniversiteler arasında ayrım yaratan bir olumsuzluktur gerekçesiyle iptal etmiştir bu itibarla i̇stanbulda devlet üniversitesi olarak kurulan sağlık bilimleri üniversitesinde sayılı kanunda öngörülen üniversite organlarının üzerinde sayılı türk medeni kanunu hükümlerine göre kurulan vakıflar tarafından sayılı yükseköğretimesas sayısı karar sayısı kanununa göre kurulan vakıf yükseköğretim kurumlarına özgü mütevelli heyetine yer verilmesi ve devlet üniversitelerinde üniversite organlarının rektör yönetim kurulu ve senato yetkisinde olan görevlerin mütevelli heyetinin uhdesinde merkezileştirilmesi ve böylece anayasanın sınırlarını çizdiği çerçevenin ve maddesinde belirtilen istisnanın dışında özel statülükonumlu devlet üniversitesi kurulması anayasanın ve maddelerine aykırıdır anayasanın maddesinde üniversitelerin bilimsel özerkliğe sahip olduğu belirtilmiş ve devletin yetkisi gözetim ve denetim ile sınırlandırılmıştır başka bir anlatımla üniversitelerin devletin gözetimi ve denetimi altında kendi organları tarafından yönetilmesi öğretim üye ve yardımcılarının göreve alınmaları ve yükseltilmelerinin kendi organları tarafından yürütülmesi üniversite yönetim ve denetim organları ile öğretim elemanlarının yükseköğretim kurulu veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne surette olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamaması ve üniversiteler ile öğretim üyeleri ve yardımcılarının serbestçe her türlü bilimsel araştırma ve yayında bulunabilmeleri bilimsel özerkliğin bir gereği olarak belirtilmiştir i̇stanbulda kurulan sağlık bilimleri üniversitesinde üniversitenin organları dışında üst yönetim ve karar organı olarak mütevelli heyetinin öngörülmesi beş üyeli mütevelli heyetinin başkanı dahil üç üyesinin sağlık bakanlığınca oluşturularak üst yönetim ve karar organının sağlık bakanlığının ve dolayısıyla idarenin kontrolüne verilmesi ve üniversite organlarının uhdesinde olan yetkilerin mütevelli heyetine devredilmesi üniversite özerkliği ile bağdaşmadığından iptali istenen düzenlemeler anayasanın maddesine bu açıdan da aykırıdır öte yandan anayasanın maddesinde kanun önünde eşitlik ilkesine yer verilmiş ve ayrımcılık yasaklanmıştır diğerleri yanında yurtdışında üniversiteye ait birimler kurmayı teklif etme birlikte kullanılacak eğitim ve araştırma hastanelerinin eğitim birimleri ve ihtiyacını dikkate alarak üniversiteye tahsis edilecek kadroları il bazında belirleme ve üniversitenin birimlerine tahsis edilecek öğretim üyesi norm kadro sayısını onaylama gibi personel çalıştırmaya ve dolayısıyla üniversitede istihdam edilen öğretim üyesi ve yardımcıları ile idari personele ilişkin olan üniversite organlarına ait yetkilerin mütevelli heyetine verilmesi diğer devlet üniversitelerinde istihdam edilen kişiler ile i̇stanbulda kurulan sağlık bilimleri üniversitesinde istihdam edilen kişiler arasında ayrımcılığa yol açtığından iptali istenen düzenlemeler anayasanın maddesine de aykırıdır yukarıda açıklandığı üzere sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesiyle tarihli ve sayılı yükseköğretim kurumları teşkilatı kanununa eklenen ek maddenin ikinci fıkrasının birinci cümlesindeki ile mütevelli heyetinden ibaresi ile ikinci üçüncü dördüncü beşinci cümleleri ve altıncı cümlesindeki mütevelli heyetinin ve mütevelli heyetinin ibareleri üçüncü fıkrası ile dördüncü fıkrasının üçüncü cümlesindeki mütevelli heyetinin teklifi ve ibaresi ve beşinci fıkrasının üçüncü cümlesindeki mütevelli heyeti tarafından ibaresi ile dördüncü cümlesindeki ve mütevelli heyetinin onayı ibaresi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanuna eklenen ek maddenin beşinci fıkrasının anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanuna eklenen ek maddenin beşinci fıkrasıyla sağlık bilimleri üniversitesinin türkiye kamu hastaneleri kurumuna bağlı eğitim ve araştırma hastaneleriyle tarihli ve sayılı sağlık hizmetleri temel kanununun ek uncu maddesi çerçevesinde birlikte kullanım protokolleri yaparak sağlık uygulama ve araştırma faaliyetlerini yürüteceği üniversitenin birlikte kullanım protokolü imzaladığı eğitim ve araştırma hastanelerinin aynı zamanda üniversitenin uygulama ve araştırma merkezi statüsü kazanacağı üniversiteye tahsis edilecek öğretim elemanı kadrolarının temel bilimler hariç olmak üzere birlikte kullanılan eğitim ve araştırma hastanesinin eğitim birimleri ve ihtiyacı dikkate alınarak rektörün önerisi üzerine mütevelli heyeti tarafından il bazında belirleneceği ve öğretim üyesi atamalarının bu kadrolara yapılacağı üniversitenin birimlerine tahsis edilecek öğretim üyesi norm kadro sayısının rektörün önerisi ve mütevelli heyetinin onayı ile yükseköğretim kurulu tarafından tespit edileceği kurallaştırılarak türkiye kamu hastaneleri kurumuna bağlı eğitim ve araştırma hastanelerinin tamamının sağlık bilimleri üniversitesinin uygulama ve araştırma merkezi haline getirilmesinin önü açılmakta yükseköğretim kurumlarının yetki ve sorumluluğunda olan tıp lisans eğitimi ile tıpta uzmanlık eğitiminin araştırma ve uygulama ayağı üzerinden teorik eğitim kısmı da sağlık bakanlığının kontrolüne verilerek bir yandan üniversite özerkliği yok edilirken diğer yandan teorik eğitimin i̇stanbulda üniversite merkezinde araştırma ve uygulama eğitiminin ise araştırma ve uygulama hastanelerinin bulunduğu illerde verilmesi öngörülerek tıp eğitiminin bütünlüğü ortadan kaldırılmaktadır sayılı sağlık hizmetleri temel kanununa ilk defa tarihli ve sayılı kanunun maddesiyle eklenen sonra tarihli ve sayılı khknin ve tarihli ve sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen ek madde bir zorunluluktan kaynaklanmıştır tıp lisans eğitimi ile tıpta uzmanlık eğitimi teorik eğitim ile araştırma ve uygulama eğitimi bütünlüğüne dayanmakta ve araştırma ve uygulama eğitimi yapılabilmesi de tıp fakültesi bünyesinde araştırma ve uygulama merkezi yapılıp donatılmasından geçmektedir ancak çoğu illerdeki üniversiteler bünyesinde uygulama ve araştırma merkezi yapılıp donatılmadan bulunan boş binalara tıp fakültesi tabelası asılarak tıp fakülteleri açılmış yetersiz sayıda öğretim üyesi görevlendirilerek öğrenci alımına başlanmıştır tıp eğitiminin gerektirdiği araştırma ve uygulama eğitiminin yapılabilmesi için de sağlık bakanlığına ait illerdeki devlet hastanelerinin eğitim ve araştırma hastanesine dönüştürülmesini eğitim ve araştırma hastanesinin sağlık bakanlığı ile yükseköğretim kurulunun uygun görüşü alınarak il valisi ile üniversite rektörü arasında imzalanan protokol kapsamında sağlık bakanlığı ile üniversite tıp fakültesinin birlikte kullanımını ve birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde tıpta uzmanlık ve lisans eğitimlerinin tıp fakültesi dekanının yetki ve sorumluluğunda yürütülmesini öngören ek madde yasalaştırılmıştır sayılı kanunun yürürlükte bulunan ek maddesinin birinci fıkrasına göre adrese dayalı nüfus kayıt sistemi sonuçlarına göre toplam il nüfusu e kadar olan illerde eğitim ve araştırma hizmetlerinin sağlık bakanlığı eğitim ve araştırma hastanesi veya üniversite sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinden yalnızca biri tarafından verilmesi ve bu illerde bakanlık ve bağlı kuruluşları ile üniversitelerin tıp lisans eğitimi veveya tıpta uzmanlık eğitimi için ortak kullanım protokolü yapmaları zorunludur dolayısıyla i̇stanbulda kurulan sağlık bilimleri üniversitesinin türkiye kamu hastaneleri kurumuna bağlı eğitim ve araştırma hastaneleriyle sayılı sağlık hizmetleri temel kanununun ek uncu maddesi çerçevesinde birlikte kullanım protokolleri yaparak tıp lisans eğitimi ile tıpta uzmanlık eğitiminin gerektirdiği sağlık uygulama ve araştırma faaliyetlerini yürüteceği eğitim ve araştırmaesas sayısı karar sayısı hastaneleri ya mevcut tıp fakültelerinin birlikte kullanım protokolü yaptıklarının varsa dışında kalan eğitim ve araştırma hastaneleri olacak ya da özerkliğe sahip üniversitelerin mevcut tıp fakülteleri sağlık bakanlığının mütevelli heyeti temelinde yönetimini elde tuttuğu sağlık bilimleri üniversitesi ile sağlık bakanlığına ait eğitim ve araştırma hastaneleri üzerinde rekabete girecek ve nihayetinde tıp lisans eğitimi ile tıpta uzmanlık eğitiminin gerektirdiği araştırma ve uygulama faaliyetini yapacağı sağlık tesisinden mahrum kalabileceklerdir mahrum kalma mevcut tıp fakültelerinin tıp lisans eğitimi ile tıpta uzmanlık eğitimi için zorunlu bulunan araştırma ve uygulama faaliyetlerini yapamamaları demektir öte yandan mevcut tıp fakültelerinin birlikte kullanım protokolleri yaptıkları eğitim ve araştırma hastaneleri ile tıp fakülteleri aynı il sınırları içindedir bu bağlamda tıp lisans eğitimi ile tıpta uzmanlık eğitiminin gerektirdiği teorik eğitim ile araştırma ve uygulama eğitimi aynı il sınırları içinde ve ayrı binalar da olsa birbirine yakın mekanlarda yapılmaktadır ancak sağlık bilimleri üniversitesi i̇stanbulda kurulmakta ve dolayısıyla tıp lisans eğitimi ile tıpta uzmanlık eğitiminin gerektirdiği teorik eğitimin sağlık bilimleri üniversitesinin i̇stanbul yerleşkesinde verilmesi buna karşın araştırma ve uygulama eğitiminin ise sağlık bakanlığının türkiyenin değişik illerinde bulunan eğitim ve araştırma hastanelerinde verilmesi öngörülmektedir tıp lisans eğitimi ile tıpta uzmanlık eğitiminin teorik kısmı ile araştırma ve uygulama kısmının iç içeliğe dayalı bütünlüğü göz önüne alındığında tıp lisans eğitimi öğrencisi veya tıpta uzmanlık eğitimi gören hekimin teorik eğitimi i̇stanbulda buna karşın araştırma ve uygulama faaliyetlerini kars veya van ya da adana veyahut da sinopta yapabilmesi fiili imkansızlık nedeniyle mümkün görünememektedir i̇ptali istenen düzenlemelerde tüm bu çelişkili hususlar ile fiili imkansızlıkları gidermeye mevcut üniversitelerin tıp fakültelerinin birlikte kullanımında olan sağlık tesislerinin birlikte kullanımının devam edeceğine güvence oluşturan ve tıp lisans eğitimi ile tıpta uzmanlık eğitiminde teori ile araştırma ve uygulama bütünlüğünün nasıl sağlanacağına ilişkin açık
3,972
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir davacı vekili av tarafından yozgat i̇li sarıkaya i̇lçesi merkez kaplıca mahallesinde tapunun ada parsel sayılı mülkiyeti davacıya ait taşınmazın kamulaştırılmasına yönelik günlü sayılı il idare kurulu kamu yararı kararı ile taşınmazın kamulaştırılmasına ilişkin yozgat i̇l özel i̇daresi işleminin iptali istemiyle yozgat i̇l özel i̇daresi̇ne karşı açılan davada davanın konusunun mahkememizce esastan incelenmesine engel olan sayılı turizmi teşvik kanununun maddesinin fıkrasının bendinin cümlesinin anayasa hükümlerine aykırı olduğu görüldüğünden sayılı yasanın maddesi uyarınca anayasa mahkemesince somut norm denetimi yapılmak üzere anayasaya aykırılık itirazında bulunulması gerektiği sonucuna varılarak gereği görüşüldü türkiye cumhuriyeti anayasasının inci maddesinin ikinci fıkrasında kanunların anayasaya aykırı olamayacağı belirtilmiş nci maddesinde de bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddî görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmî gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz hükmüne yer verilmiştir uyuşmazliğin maddi̇ çerçevesi̇ yozgat i̇li sarıkaya i̇lçesi merkez kaplıca mahallesinde bulunan roma hamamının ülke turizmine kazandırılması amacıyla aynı mevkide bulunan tapunun ada parsel sayılı mülkiyeti davacıya ait taşınmazın kamulaştırılmasına yönelik günlü sayılı il idare kurulu kararı ile kamu yararı kararı alındığı bu karar uyarınca kültür ve turizm bakanlığı kültür varlıkları ve müzeler genel müdürlüğünün günlü sayılı işlemi ile kamulaştırma işlemlerinin tamamlanması için davalı i̇l özel i̇daresine sayılı yasanın maddesi uyarınca yetki devri yapılarak ödenek aktarıldığı tarihinde yapılan uzlaşma görüşmelerinden sonuç elde edilememesi üzerine sarıkaya asliye hukuk mahkemesinin sayılı dosyasında kayıtlı bedel tespiti ve tescil davasının açıldığı bu davada davacıya tebliğ edilen meşruhatlı davetiye üzerine süresi içinde kamu yararı kararı ile kamulaştırma işleminin iptali istemiyle mahkememizde görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır i̇ti̇raz edi̇len yasa kurali sayılı turizmi teşvik kanununun maddesinin fıkrasının bendinin cümlesinde uyuşmazlıklarda dava veesas sayısı karar sayısı takipler kamulaştırma kararına değil bedeline ilişkin olarak yürütülür ve sonuçlandırılır kuralına yer verilmiştir uygulanacak yasa kurali sorunu sayılı turizmi teşvik kanununun maddesinin fıkrasının bendinde diğer gerçek ve tüzelkişiler ile vakıflara ait olup turizm işletmesi belgesine sahip olmayanlar bakanlıkça kamulaştırılarak hazine adına tapuya tescil ve tescil tarihinden başlayarak en geç ay içinde bakanlığa tahsis edilir uyuşmazlıklarda dava ve takipler kamulaştırma kararına değil bedeline ilişkin olarak yürütülür ve sonuçlandırılır uyuşmazlıkların çözümlenmemiş olması arazinin turizm amaçlı kullanıma tahsisine engel sayılmaz kuralına yer verilmiş anılan kural ile gerçek kişilere ait olup turizm işletme belgesine sahip olmayan taşınmazların bakanlık tarafından kamulaştırılarak hazine adına tescil ve bakanlığa tahsis edilmesi kuralına yer verilmiş mahkememizce anayasaya aykırı görülen cümlesinde ise bu kamulaştırmalara yönelik açılacak davaların yalnızca bedele ilişkin olarak yürütülmesi kamulaştırma kararına yönelik olarak dava yürütülmemesi ve sonuçlandırılmaması gerektiği kuralına yer verilmiştir söz konusu maddenin ikinci cümlesinde yer alan düzenleme bu haliyle incelendiğinde ilk anda bir usul kuralı gibi görülmektedir anılan kural ile turizm amaçlı kamulaştırmalarda dava açılması durumunda mahkemenin kamulaştırma kararını irdelemeyip yalnızca bedele ilişkin olarak yargılama yapması ve sonuçlandırması istenilmektedir ancak sayılı kamulaştırma kanununun maddesinin fıkrasında kamulaştırmaya konu taşınmaz malın maliki tarafından uncu madde gereğince mahkemece yapılan tebligat gününden kendilerine tebligat yapılamayanlara tebligat yerine geçmek üzere mahkemece gazete ile yapılan ilan tarihinden itibaren otuz gün içinde kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal ve maddi hatalara karşı da adli yargıda düzeltim davası açılabilir kuralına yer verilmiştir söz konusu kural incelendiğinde kamulaştırma işlemlerinde kamu yararı kararı ile kamulaştırma kararlarına karşı açılacak davaların idari yargı yerleri bedele ilişkin uyuşmazlıkların ise adli yargı yerleri tarafından çözümlenmesi sisteminin benimsendiği görülmektedir sayılı yasanın itiraza konu maddesinin fıkrasının cümlesinde ifade edilen uyuşmazlıklarda dava ve takipler kamulaştırma kararına değil bedeline ilişkin olarak yürütülür ve sonuçlandırılır hükmü sayılı kamulaştırma kanununun maddesinin fıkrasında getirilen kural ile birlikte incelendiğinde bu madde çerçevesinde yapılacak kamulaştırma işlemlerinde kamu yararı kararı ve kamulaştırma kararına yönelik olarak idari yargı yerlerinde dava açılması ve açılan davaların esasının incelenmesine olanak bulunmamaktadır bu nedenle doktrinde yasama kısıntısı olarak adlandırılan durumun somut olayda gerçekleştiği ve idari bir tasarruf olan kamulaştırma işleminin esasının mahkememizce incelenmesinin yasa koyucu tarafından engellendiği görülmektedir başka bir anlatımla anılan yasa kuralının anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmemesi durumunda mahkememizce uyuşmazlığın esası incelenmeksizin davanın reddi yolunda karar verilmesinin gerekeceği açıktır bu nedenle söz konusu yasa hükmü mahkememiz açısından somut olayda uygulanacak yasa kuralı olarak değerlendirilmelidir anayasaya aykirilik i̇ti̇razimizin nedenleri̇esas sayısı karar sayısı dayanılan anayasa kuralları madde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir madde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir madde i̇darenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır anayasaya aykırılık nedenleri cumhuriyetin temel nitelikleri arasında yer alan hukuk devleti bütün işlem ve eylemleri hukuka uygun her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmuş bunu geliştirerek sürdürmekle kendini yükümlü sayan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren yargı denetimine açık yasaların üstünde yasakoyucunun da uymak zorunda olduğu anayasanın ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir kişilere hukuk güvenliğinin sağlanması da hukuk devletinin ön koşullarındandır anayasanın maddesinin birinci fıkrasında yer alan herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hükmüne karşın turizm merkezi ilan edilen alanlardaki gerçek kişilerin taşınmazlarının kamulaştırılması durumunda bu kamulaştırma işlemlerine karşı dava açma hakkı tanınmayarak bu işlemlerin yargı denetimi dışında tutulduğu görülmektedir anayasanın maddesinde genel olarak hak arama özgürlüğünü maddesinde ise idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olduğunu düzenleyen anayasa koyucu aynı maddede yargısal denetime ilişkin istisnaları da kurala bağlamıştır anayasada kural olarak idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olduğu kabul edilmekle birlikte anayasanın bazı maddelerinde belirli idari işlemlere karşı yargı yolu kapatılmıştır doktrinde yasama kısıntısı olarak adlandırılan bu durum anayasa koyucunun bu yöndeki tercihini göstermektedir cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler hâkimler ve savcılar yüksek kurulunun ve yüksek askerî şûranın bazı kararları yargı denetimi dışında tutulan işlemlerdendir ancak bu sayılanlar dışında anayasada yargı denetimi dışında tutulan herhangi bir işleme yer verilmemiştir bu nedenle turizm merkezi ilan edilen yerlerdeki gerçek kişilere ait taşınmazların kamulaştırma işlemleri de anayasa koyucu tarafından yargı denetimi dışında tutulan idari işlemler arasında bulunmamaktadır böyle bakınca turizmi teşvik kanununun maddesinin cümlesinin sonuçları itibariyle kamulaştırma işlemini yargı denetimi dışında tutan yasama kısıntısı niteliğinde bir yasal düzenleme olması ve normlar hiyerarşisine aykırı olması nedeniyle söz konusu kural anayasaya aykırıdır sonuç olarak itiraza konu kanun hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştıresas sayısı karar sayısı i̇stem ve sonuç açıklanan nedenlerle sayılı turizmi teşvik kanununun maddesinin fıkrasının bendinin cümlesi olan uyuşmazlıklarda dava ve takipler kamulaştırma kararına değil bedeline ilişkin olarak yürütülür ve sonuçlandırılır hükmünün anayasamızın maddesine maddesine ve maddesine aykırı olduğu ve anayasa mahkemesince iptali gerekeceği düşüncesi ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca itiraz yoluyla incelenmek üzere anayasa mahkemesine başvurulmasına yine başvurumuzun anayasa mahkemesince kabul edilmesinden başlayarak anılan madde uyarınca beş ay süre ile anayasa mahkemesinin bu konudaki kararının beklenmesine kararımıza dava dosyamızın onaylı bir örneğinin eklenmesine kararımızın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,238
esas sayısı karar sayısı milli eğitim bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname i̇le bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinin birinci fıkrasındaki maarif müfettişleri ibareleri bakanlık maarif müfettişleri şeklinde ifadesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen madde ile milli eğitim bakanlığı bünyesinde çalışan maarif müfettişlerinden ünün bakanlık maarif müfettişi olarak atanması öngörülmektedir bu düzenleme sonucunda müfettişlik bakanlık maarif müfettişi ve maarif müfettişi olarak ayrılmış olacaktır i̇ptali talep edilen düzenleme sadece maarif müfettişleri unvanının bakanlık maarif müfettişi unvanına dönüştürülmesi gibi algılanmaktadır kanunun tamamı incelendiğinde bir başka deyişle kanun bütün olarak değerlendirildiğinde mevcut maarif müfettişinden ünün mülakatla bakanlık maarif müfettişi olarak atanacağı ve bakanın belirlediği merkezlerde görev yapacakları tespit edilmektedir mülakatı geçemeyenler maarif müfettişi unvanı ile illerde i̇l milli eğitim müdürüne bağlı olarak çalışacaklardır bakanlık maarif müfettişleri maarif müfettişlerine göre çok daha fazla yetkiye sahip olacaklardır sayılı kanunla adı teftiş kurulu başkanlığı olarak değiştirilen rehberlik ve denetim başkanlığının görevlerini düzenleyen sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinin birinci fıkrasının bendinde bakanlık teşkilatı ve personeli ile bakanlığın denetimi altındaki her türlü kuruluşun faaliyet ve işlemlerine ilişkin olarak usulsüzlükleri önleyici eğitici ve rehberlik yaklaşımını ön plana çıkaran bir anlayışla bakanlığın görev ve yetkileri çerçevesinde denetim inceleme ve soruşturma iş ve işlemlerini bakanlık maarif müfettişleri aracılığıyla yapmak bendinde her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumları ile il ve ilçe millî eğitim müdürlüklerinin rehberlik işbaşında yetiştirme denetim değerlendirme inceleme araştırma ve soruşturma hizmetlerini bakanlık maarif müfettişleri aracılığıyla yürütmek olduğu ifade edilmektedir bu düzenleme müfettişler arasında iki farklı yetki kullanabilen maarif müfettişleri ortaya çıkarmaktadır bakanlık maarif müfettişleri her türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumları ile il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin rehberlik iş başında yetiştirme denetim değerlendirme inceleme araştırma ve soruşturma hizmetlerini yürüteceklerdir düzenleme öncesinde tüm maarif müfettişleri bu yetkilere haiz iken il merkezlerinde il milli eğitim müdürüne bağlı çalışacak maarif müfettişlerinin bu yetkileri ellerinden alınmıştır i̇llerdeki maarif müfettişleri en basit anlamda okul denetimi yapamayacaktır maarif müfettişlerine ise aynı kanunun maddesiyle sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen personele ilişkin geçiş hükümlerine ilişkin geçici maddenin birinci fıkrasının bendiyle maarif müfettişleri illerde il müdürüne bağlı olarak inceleme araştırma rehberlik hizmetleri ile il müdürünün vereceği diğer görevleri yapar şeklinde müfettişlik mesleğinin içinde barındırdığı denetim soruşturma görevleri bile verilmeyerek maarif müfettişleri yönünden statü güvencesini yok eden bir düzenleme yapılmış olmaktadıresas sayısı karar sayısı devlet mesleğe girdikten sonra iş gören ile kendi arasındaki sözleşmeyi değiştirip çalışan üzerinde hak kaybı yaratacak şekilde tek taraflı tasarrufta bulunma yetkisine sahip değildir burada ‘hak kaybı kavramı yalnızca ekonomik kayıpları değil özel sınav ve yeterlikler sonunda elde edilmiş olan statü kayıplarını da kapsamaktadır bu tür uygulamalar kazanılmış haklar bakımından açık bir ‘hak gaspı olarak düşünülmelidir yapılan düzenleme ile milli eğitim bakanlığında mevcut müfettişlerin meslekleri ellerinden alınmış olacaktır yapılan düzenleme bu bağlamda anayasada güvenceye alınan ‘kanun önünde eşitlik ilkesine aykırılık taşımaktadır anayasamıza göre hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar oysa yapılan düzenleme idareye mevcut maarif müfettişlerinin mesleklerinin ellerinden alınmasını buna karşılık idarenin tek taraflı istemiyle bu müfettişlerden dilediğini yeniden aynı mesleğe atama yapabilmesine olanak vermektedir yani bir müfettiş kariyer yoluyla kazanmış olduğu mesleğinden yasa zoruyla çıkarılmakta yürütmenin takdiriyle de çıkarıldığı mesleğe yeniden alınabilmesi sağlanmaktadır bunun mevcut müfettişler içinde yürütmenin kendi tercihleri doğrultusunda belirleme yapması için düzenlendiğine hiç kuşku yoktur böyle bir düzenleme açıktır ki ne demokratik ne de çağdaş devlet gerekleriyle bağdaşmamaktadır bu durum her şeyden önce türkiyenin de altına imza koyarak tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerle uluslararası çalışma örgütü ilo kararlarıyla da açık çelişki oluşturacaktır maarif müfettişliği unvan ve görevi belirli düzeyde ve nitelikte öğrenimi belli yaş ve özel giriş koşullarını gerektiren yarışma sınavı ile girilebilen içinde kendine özgü ilerleme ve yükselme basamaklarının bulunduğu ilerleme ve yükselmenin ehliyet kıdem özel eğitim ve yetişme koşullarını yerine getirilmesi suretiyle edinilen bir unvan ve görevdir aynı yöndeki anayasa mahkemesi kararı k maarif müfettişlerinin diğer bakanlıkların denetim elamanlarıyla birlikte sayılı devlet memurları kanununun maddesinde sayılmasına kariyer meslek grubu ve sayılı devlet memurları kanununun ekli sayılı ek gösterge cetvelinin i genel i̇dare hizmetleri sınıfı bölümünün bendinde yer alarak ek göstergelerinin olmasına ve merkezi yönetimdeki rehberlik ve denetim başkanlığına bağlı olmasına rağmen bu görevi yürütenlerden aynı işi yapanlardan bir bölümünün bakanlık maarif müfettişi adı altında ve daha özel özlük ve parasal koşullar ile ayrıma tabi tutulması doğru değildir aynı yasalara tabi olarak aynı görev ve yetkileri yerine getirmekte olan maarif müfettişlerine ayrı kuralların uygulanmasına ve ayrıcalıklı kişi veya toplulukların yaratılmasına sebebiyet verecek böylesi bir durum anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olacaktır eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasa karşısında ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilke ile aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar için yasalarla değişik kurallar konulamaz başka bir anlatımla kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında yasalara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz aynı işi yapan müfettişler farklı özlük ve parasal haklardan yararlanmak durumunda kalacaktır aynı unvan ile ilde görev yapan maarif müfettişlerinden bakanlık maarif müfettişi kadrosuna atananlar ortalama altı bin türk lirası maaş alacakken bakanlık maarif müfettişliğine atanamayan maarif müfettişi ortalama üç bin sekiz yüz türk lirası almaya devam edecektir bu durum eşitler arasında eşitsizliğe bir başka deyişle kişiler arasında ayrıcalığa sebebiyet verecektiresas sayısı karar sayısı yine kanun öncesi eşit şartlara sahip maarif müfettişlerinden bakanlık maarif müfettişliğine atananlara makam tazminatı ödenecekken ilde görev yapacak maarif müfettişi bu tazminatı alamayacaktır bakanlık maarif müfettişi yolluk ve yevmiyesini katsayı üzerinden alacakken ilde görev yapacak maarif müfettişi yolluk yevmiyesini katsayı ile alacaktır bakanlık maarif müfettişliğinden emekli olan teftiş mesleği mensupları farklı özlük haklarından yararlanmaya hak kazanacakken ilde görev yapan maarif müfettişleri bu haklardan yararlanamayacaktır tüm bu açıklanan sebeplerle iptali talep edilen düzenleme anayasanın maddesine aykırıdır oysa anayasaya maddesinde çalışma herkesin hakkı ve ödevidir devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak çalışmayı desteklemek işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır denilmektedir yine anayasanın maddesinde ücret emeğin karşılığıdır devlet çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır hükmü yer almaktadır teftiş kurulu başkanlığı ile illerde i̇l milli eğitim müdürü emrinde görev yapacak maarif müfettişleri arasında organik bir bağ kurulmamış yılında çıkarılan sayılı kanunla tek çatı altında birleştirilen denetim birimleri yeniden ayrıştırılmıştır milli eğitim bakanlığında denetim inceleme soruşturma rehberlik ve araştırma işlemlerinin eşgüdümü sağlanamayacak istatistikî veriler tek merkezde düzenli tutulamayacak ve eğitimin sorunları bir bütün olarak ele alınıp çözüm önerileri geliştirilemeyeceğinden bütüncül bir denetim anlayışıyla denetim hizmetleri sunulamayacaktır kamu kaynakları etkin ve verimli kullanılamayacaktır bu durum iki denetim birimi arasında görev çakışmasına ve görev binişmesine sebebiyet verecek parçalı bir denetimteftiş sistemi ile bütünlük zedelenecektir milli eğitim bakanlığı teşkilat yasasının tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarihli ve sayılı kanunla değiştirilmesinden bu yana milli eğitim bakanlığı teftiş örgütünün işlevini hafifletecek nitelikte bir gelişme yaşanmamış aksine tam da bu örgütün işlevini ve varlık sebebini gerekliliğini öne çıkaran gelişmeler yaşandığı açıktır başka bir deyişle teftiş örgütünün zayıflatılmasını bölünmesini gerektiren gelişmeler yerine bu örgütün bütünsel olarak var olması gerektiğini açıkça ortaya koyan gelişmeler yaşanmıştır bakanlığın denetim alanında merkez yurtdışı ve taşra teşkilatı yer almaktadır denetim alanı içinde bulunan okulkurum sayısı öğrenci sayısı kursiyer sayısı öğretmen sayısı dır ve bu sayılar ülkemizin nüfusu ve nitelikli eğitime olan ihtiyacı sebebiyle de her geçen gün artmaktadır teftiş kurulu başkanlığının görev alanıyla ilgili iş yükü göz önünde bulundurulduğunda teftiş kurulu başkanlığınca bakanlık maarif müfettişi ve bakanlık maarif müfettişi yardımcısıyla milli eğitim bakanlığında etkili ve verimli bir denetim hizmeti verilemeyeceği ortadadır müfettişlik mesleğini ü bakana bağlı geriye kalanı i̇l milli eğitim müdürüne bağlı olacak şekilde yapılandırmak okul ve kurum a yakın personel üzerindeki denetim teftiş görevinin toplam müfettiş sayısının inin merkez teşkilat dışında bırakmak suretiyle zayıflatılmasına sebep olacak eğitim öğretim hayatında olumlu düzeyde nitel sıçrama yaşanmadığı halde aksine uluslararası sınavlar pisa sonuçlarında çok net ortaya koyduğu üzere denetimteftişin daha yaygın ve etkili hale getirilmesi ihtiyacı ve gereği açıkça ortadayken teftiş örgütünü ikiye bölerek imtiyazlı bir sınıfın oluşturulmasıyla denetim yetersizesas sayısı karar sayısı hale gelecektir ki bu durum denetimteftiş hizmetinden beklenen yarara kamu yararı ve hizmetin yakıcı gereklerine aykırıdır ülkenin ve insanların gelecek garantisi ise devletin demokratik sosyal hukuk devleti olması yanında tüm kurum ve kuruluşlarıyla güçlü olmasına bağlıdır son yıllık sürece bakıldığında denetim kuruluşlarının görevlerini etkin şekilde yerine getirdiği söylenemez bilerek ya da bilmeyerek denetim adeta yok edilmiştir bu yüzden yönetme sorumluluğu taşıyanların kurum ve kuruluşlar da yaşanan ve yaşanabilecek tehlikelerden haberi olmamıştır denetim devletin garantisidir denetimi etkisizleştirmek zaafa uğratmak yönetim zafiyetine neden olacaktır milli eğitim bakanlığında denetim bilimsel nitelikli eğitimin güvencesi aynı zamanda eğitim sisteminin sigortasıdır denetimle ilgili sorunlar denetim örgütünün amacı ve varlık sebebiyle bağdaşmayan ve sadece belirli bir zaman dilimindegünlük isteklere bağlı olarak onları yaratan düşünce tarzları bağlamında çözülemez akılcı ülke gerçeklerine uygun sahadanalandan alınan veriler ışığında bilimsel çağdaş yakın ve uzak geleceği öngörebilen bir denetim yapısı ve işleyişi için günübirlik kişisel hissi girişimlerden vazgeçilerek mesleğin saygınlığını ve itibarını koruyacak denetimi gerçekçi politika ve hedeflere ulaştıracak somut adımları içeren kanunlar yapılmalıdır aksi durum hukuk devleti ilkelerine kanun yapma tekniklerine uygun bir durum değildir takdir olunur ki teşkilat yasasında bundan önce yapılan değişiklik devlet hayatı bağlamında henüz tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarihli ve sayılı kanun denilebilecek bir süre önce yapılmıştır teşkilat yasasında bu denli yoğun değişiklik yapılması kanuni belirlilik i̇lkesini de giderek ortadan kaldırmaktadır bu sebeple iptali talep edilen düzenleme anayasanın maddesine aykırılık teşkil eder tüm bu nedenlerle yapılan bu düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırılık teşkil etmektedir iptali gerekir milli eğitim bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinin dokuzuncu fıkrasına eklenen cümlenin anayasaya aykırılığı i̇ptali talep edilen madde ile yurt içi veya yurt dışında yerli veya yabancı kurum ve kuruluşlarla veya başka ülkelerle işbirliği anlaşması çerçevesinde kurulan ve ulusal veya uluslararası proje yürüten okul ve kurumlar bakan onayı ile proje okulu olarak seçilen ve belirli eğitim reformu ve programları uygulanan okul ve kurumlar ile bakan onayıyla doğrudan bakanlık merkez teşkilatına bağlanan kurumlara sayılı yükseköğretim kanununun maddesi kapsamında üniversitelerde görev yapan öğretim elemanlarının okul müdürü olarak görevlendirilebilmesi öngörülmektedir sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinin dokuzuncu fıkrasında yurt içi veya yurt dışında yerli veya yabancı kurum ve kuruluşlarla veya başka ülkelerle işbirliği anlaşması çerçevesinde kurulan ve ulusal veya uluslararası proje yürüten okul ve kurumlar bakan onayı ile proje okulu olarak seçilen ve belirli eğitim reformu ve programları uygulanan okul ve kurumlar ile bakan onayıyla doğrudan bakanlık merkez teşkilatına bağlanan kurumlara yapılacak öğretmen atamaları ve yönetici görevlendirmeleri bakan tarafından yapılır ek cümle md sayılı yükseköğretim kanununun inci maddesi kapsamında üniversitelerde görev yapan öğretim elemanlarına bu okullarda okul müdürlüğü görevi verilebilir denilmektedir bu fıkrada öngörüldüğü üzere proje okulu olarak belirlenmiş kurumların öğretmen ve yöneticileri doğrudan milli eğitim bakanı tarafından atanmaktadır proje okulu tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girenesas sayısı karar sayısı milli eğitim bakanlığına bağlı eğitim kurumları yönetici ve öğretmenlerinin norm kadrolarına i̇lişkin yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmelikle bakan onayi i̇le proje okulu seçi̇len eği̇ti̇m kurumlari olarak tanımlanmıştır buradan anlaşılacağı üzere milli eğitim bakanı hiçbir şart aramadan istediği okulu proje okulu ilan edebilecek öğretmen ve yöneticilerini doğrudan atayabilecektir i̇ptali istenen düzenleme ise sayılı yükseköğretim kanununun maddesi kapsamında üniversitelerde görev yapan öğretim elemanlarının proje okullarına bakan onayı ile müdür olarak görevlendirilmelerine olanak tanımaktadır sayılı yükseköğretim kanununun maddesinde akademik personel öğretim elemanları yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim üyeleri öğretim görevlileri okutmanlar ile öğretim yardımcılarıdır şeklinde tanımlanmaktadır öğretim üyeleri yükseköğretim kurumlarında görevli profesör doçent ve yardımcı doçentlerdir profesör en yüksek düzeydeki akademik unvana sahip kişidir doçent doçentlik sınavını başarmış akademik unvana sahip kişidir yardımcı doçent doktora çalışmalarını başarı ile tamamlamış tıpta uzmanlık veya belli sanat dallarında yeterlik belge ve yetkisini kazanmış ilk kademedeki akademik unvana sahip kişidir öğretim görevlisi ders vermek ve uygulama yaptırmakla yükümlü bir öğretim elemanıdır okutman eğitim öğretim süresince çeşitli öğretim programlarında ortak zorunlu ders olarak belirlenen dersleri okutan veya uygulayan öğretim elemanıdır öğretim yardımcıları yükseköğretim kurumlarında belirli süreler için görevlendirilen araştırma görevlileri uzmanlar çeviriciler ve eğitim öğretim planlamacılarıdır şeklinde tanımlanmıştır görüldüğü gibi milli eğitim bakanı sayılı kanunun maddesinde tanımlanmış akademi çalışanlarını şart aramaksızın proje okullarına müdür olarak görevlendirebilecektir görevlendirilecek personel arasında profesörler olabileceği gibi araştırma görevlisi okutman uzman çevirici gibi unvanlarda çalışanlarda olacaktır bilindiği gibi okul yöneticiliği belli bir eğitim ve deneyim isteyen bir iştir özellikle proje okulu olarak tanımlanmış okullarda okul müdürlüğü yapmak için tecrübe şarttır kanunla okul müdürlüklerine görevlendirilecek olan profesör doçent okutman uzman çevirici gibi kadrolarda çalışan kişilerin ortaöğretim düzeyinde herhangi bir çalışma geçmişleri bulunmamaktadır ortaöğretim ile yükseköğretimin işleyiş sistemi farklıdır bu nedenle yapılan düzenlemede herhangi bir kamu yararı gözetilmemiştir kanun koyucu yasa yaparken bazı kısıtlamalara tabiidir bunlardan en önemlisi kanun koyucunun düzenleme yaparken kamu yararını gözetmesi zorunluluğudur kanunlar nihayetinde devlet etkinliklerinin düzenle sürdürülebilmesi için gerekli olan hukuksal alt yapıyı oluşturmak kamu yararını gerçekleştirmek ve uygulanmak amacıyla çıkarılır devlet etkinliklerinin düzenle sürdürülmesine engel olan kamu yararına amacı taşımayan kamu hizmetinin nitelikleriyle bağdaşmayan hak hukuk ve adalet anlayışına aykırı makul olmayan ve uygulanabilirliği bulunmayan bir düzenlemenin anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesi ile de bağdaştırılması imkânsızdır kamu yararını gözetmeyen düzenlemeler anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir hukuk devletinde kanunların bir çıkarılma amacı bir gerekçesi olması gerekir bu amaç ve gerekçe kamusal bir hizmeti gerçekleştirmekten daha kaliteli daha etkili ve kamu yararına sonuç doğuracak şekilde gerçekleştirmeye kadar uzanabilir ancak kamusal bir hizmetin gerektiği gibi yapılmasını sekteye uğratmak kurulmuş hukuksal alt yapısını çökertmek kamu hizmetlerinin düzenle sürdürülmesini tehlikeye atmak ve kamu yararından koparmak amacıyla yasa çıkarılması hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz aym kt esas sayısı karar sayısı açıklanan bu nedenlerle yapılan düzenleme ile okul müdürlüğü alanında deneyimi ve uzmanlığı olmayan çevirici uzman okutman öğretim görevlisi ve öğretim üyelerinin milli eğitim bakanlığına bağlı proje okullarında müdürlük görevini üstlenmesi kamu yararını tamamen ortadan kaldırdığı için anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırılık içermektedir bu nedenle düzenlemenin iptali gerekir milli eğitim bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile değiştirilen sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinin ikinci fıkrasının bendinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen madde ile milli eğitim bakanlığı teftiş kurulu başkanlığına toplam maarif müfettişinin yapılacak olan yarışma sınavı ile bakanlık maarif müfettişi olarak alınması öngörülmektedir i̇ptali istenen madde de yapılacak olan yarışma sınavında başarılı olmak şartı getirilmektedir kanunun tümü incelendiğinde yapılacak olan sınavın mülakat olduğu görülmektedir maarif müfettişleri yazılı ve sözlü sınav sonucunda maarif müfettiş yardımcısı olarak atanmakta yıl maarif müfettiş yardımcılığı yaptıktan sonra yeterlilik sınavı ile maarif müfettişi olarak göreve başlamaktadırlar yapılan düzenleme ile yapılacak olan mülakat sınavında bir konuyu kavrayıp özetleme ifade yeteneği ve muhakeme gücünün temsil kabiliyeti davranış ve tepkilerinin mesleğe uygunluğu liyakati ile genel ve fiziki görünümünün özgüveni ikna kabiliyeti ve inandırıcılığının genel yetenek ve genel kültürünün çağdaş bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığının ölçülmesi öngörülmektedir mülakatın aşamalarına bakıldığında da sübjektif ögelerin varlığı açıkça görülecektir ayrıca yapılacak yarışma sınavında başarılı olmak ifadesi belirsizlik ifade etmektedir anayasa türkiye büyük millet meclisine yasama erkini netice itibariyle kamu yararını sağlamak üzere vermiştir yapılan yasama işlemlerinin kamu yararı amacına değil öznel subjektif amaçlara yönelik olarak yapılması halinde ise yasama yetkisinin saptırıldığını söylemek gerekir madde metninde yer alan yapılacak yarışma sınavında başarılı olmak ibaresi belirsiz bir ifadedir halbuki hukuk devleti olmanın birincil koşulu düzenlemelerin belirli olmasıdır bir başka deyişle hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de belirlilik ilkesidir düzenlemenin idarenin keyfi uygulamalarına neden olmayacak netlikte olması gerekir yapılacak olan sınavın şekli net olarak açıklanmamıştır bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir belirli ve öngörülebilir kurallara bağlanmaksızın verilen yetkiler hukukî güvenlik sağlayamayacağı için anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil etmektediresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi hukuk devleti ilkesini hukuk güvenliği kamu yararı yasaların öngörülebilir olmaları ölçütleriyle birlikte açıkladığı kararında şu tespitlerde bulunmuştur anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti her eylem ve işlemi hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu güçlendirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumları benimsemeyen hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yasaların üstünde anayasanın ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir anayasa mahkemesinin tarihli ve esas karar sayılı kararı anayasa mahkemesi kararlar dergisi sayı cilt ankara sh milli eğitim bakanlığı şube müdürlüğü sınavının sadece mülakat yöntemi ile sınırlı olması üzerine yapılan sınavlara dair danıştayda dava açılmış ve danıştay dairesinin esas ve danıştay dairesinin esas sayılı yürütmeyi durdurma kararları verilmiştir her iki kararda da özetle şube müdürlüğü atamaları için sadece sözlü sınavla atama yapılamayacağı objektif olan yazılı sınavının değerlendirme dışı bırakılamayıp belirleyici olması gerektiği belirtilmiştir anılan danıştay kararlarının uygulanmaması üzerine milli eğitim bakanlığı aleyhine idare mahkemelerinde yüzlerce dava açılmıştır ankara i̇dare mahkemesi bu konuyla ilgili olarak açılmış bir davada mahkeme kişinin mülakatının iptaline yapılan tüm sözlü sınavın mülakatların iptaline ve sadece sözlü puanı ile yapılan şube müdürü atamasının iptaline karar vermiştir milli eğitim bakanlığı bu kararı danıştaya temyiz etmiştir danıştay dairesi karar tarihli esas karar kararında ankara i̇dare mahkemesinin kararıyla ilgili olarak sadece sözlü sınav puanlarına göre oluşturulan başarı listesi esas alınarak adet şube müdürü kadrosuna yapılan atama işlemlerinin tümünün i̇ptali̇ne ilişkin kısmın aynen onanmasina tarihinde oybi̇rli̇ği̇ ile kesi̇n olarak kararı vermiştir danıştay kararında milli eğitim bakanlığı taşra şube müdürlüğü atamalarında hukuka uyarlılık bulunmadığını kişinin başarı sıralamasının sadece sözlü puana göre yapılamayacağını adayın yazılı ve sözlü puanlarının birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiş ayrıca yapılan şube müdürlüğü atamasını sadece sözlü sınav esas alınarak yapıldığı için iptal etmiştir danıştay dairelerinin verdiği kararlara bakıldığında sadece mülakat sınavına bağlı atama yapılamayacağı açık ve net olarak vurgulanmıştır i̇ptali istenen kanun maddesinde her ne kadar yapılacak yarışma sınavında başarılı olmak ifadesine yer verilse de sayılı kanunun diğer maddelerinde sınavın şeklinin mülakat olacağı açıkça ifade edilmiş ve mülakatın nasıl yapılacağı tanımlanmıştır buradan da anlaşılacağı üzere yapılacak yarışma sınavında başarılı olmak ifadesi belirsizlik içermesi nedeniyle anayasanın maddesine aykırılık oluşturmaktadır milli eğitim bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile değiştirilen sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinin altıncı fıkrasındaki başkanlık hizmetin gereği ihtiyaç halinde bu süre kaydını gözetmeden bakanlık maarif müfettişleri ve bakanlık maarif müfettiş yardımcılarının görevlendirildiği çalışma merkezlerini değiştirebilir ibaresinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen ibare ile milli eğitim bakanlığı teftiş kurulu başkanlığına ihtiyaç halinde çalışma merkezlerinde görevli maarif müfettişlerinin ve maarif müfettiş yardımcılarının süre kaydını gözetmeden yerlerini değiştirme yetkisi verilmektediresas sayısı karar sayısı kanunda bulunan başkanlık hizmetin gereği ve ihtiyaç halinde bu süre kaydını gözetmeden bakanlık maarif müfettişleri ve bakanlık maarif müfettiş yardımcılarının görevlendirildiği çalışma merkezlerini değiştirebilir ifadesi teftiş kurulu başkanlığına belirsiz bir yetki vermektedir i̇htiyaç halinde ifadesi belirsizlik içermektedir başka bir deyişle teftiş kurulu başkanlığı istediği zaman gerekçe göstermeden bakanlık maarif müfettişlerini ve bakanlık maarif müfettiş yardımcılarının çalışma merkezlerini değiştirebilecektir anayasa türkiye büyük millet meclisine yasama erkini netice itibariyle kamu yararını sağlamak üzere vermiştir yapılan yasama işlemlerinin kamu yararı amacına değil öznel subjektif amaçlara yönelik olarak yapılması halinde ise yasama yetkisinin saptırıldığını söylemek gereklidir madde metninde yer alan başkanlık hizmetin gereği ve ihtiyaç halinde bu süre kaydını gözetmeden bakanlık maarif müfettişleri ve bakanlık maarif müfettiş yardımcılarının görevlendirildiği çalışma merkezlerini değiştirebilir ibaresi belirsiz bir ifadedir halbuki hukuk devleti olmanın birincil koşulu düzenlemelerin belirli olması anlamına gelmektedir bir başka deyişle hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de belirlilik ilkesidir teftiş kurulu başkanlığına kanunla tanınan yetkinin sınırları net olarak belirlenmemiştir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir belirli ve öngörülebilir kurallara bağlanmaksızın verilen yetkiler hukukî güvenlik sağlayamayacağı için anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil etmektedir anayasa mahkemesi hukuk devleti ilkesini hukuk güvenliği kamu yararı yasaların öngörülebilir olmaları ölçütleriyle birlikte açıkladığı kararında şu tespitlerde bulunmuştur anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti her eylem ve işlemi hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu güçlendirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumları benimsemeyen hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yasaların üstünde anayasanın ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir anayasa mahkemesinin tarihli ve esas karar sayılı kararı anayasa mahkemesi kararlar dergisi sayı cilt ankara sh bu açıdan değerlendirildiğinde yapılan düzenleme anayasanın nci maddesine aykırılık içermektedir bu nedenle iptal edilmelidir milli eğitim bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen geçici madde nin birinci fıkrasının bendindeki maarif müfettişleri illerde il müdürüne ve il müdürünün vereceği diğer görevleri yapar ibarelerinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen madde ile maarif müfettişlerinin illerde i̇l milli eğitim müdürlerine bağlı ve i̇l milli eğitim müdürlerinin vereceği görevleri yapmaları öngörülmektedir maarif müfettişleri milli eğitim bakanlığına bağlı kurum ve personel ile ilgili inceleme soruşturma rehberlik denetim gibi görevleri ifa etmektedirler tüm kurumlarda teftiş ve denetim sistemlerinin bağımsız özerk bir yapısı vardır yapılan bu düzenleme ile il merkezlerinde maarif müfettişleri i̇l milli eğitim müdürü emrine atanmaktadır i̇llerde görevli maarif müfettişlerinin bağımsız olarak çalışması yerel baskı gruplarından etkilenmemesi siyasallaşmaması gerekmektedir mevcut düzenleme ile illerde yapılacak inceleme soruşturma ve denetim işlerinin özgürce yapılması mümkün görünmemektedir özellikle son yıllarda eğitim sistemindeki siyasallaşma ve yerel unsurların baskısı ortadadır milli eğitim bakanlığı çocukların sahip olduğu potansiyeli açığa çıkarmasındaki kilit kamu hizmeti olan eğitimden sorumlu olan bütçeden en fazla kaynağın aktarıldığı en hayati kamu hizmetini sunan stratejik bir bakanlıktıresas sayısı karar sayısı milli eğitim bakanlığında etkin ve verimli denetim hizmeti sunulabilmesi için milli eğitim şuraları bilimsel araştırmalar türkiye büyük millet meclisi araştırma raporları eğitim bilimcilerinin ve sivil toplum örgütlerinin görüşleri doğrultusunda ideal bir model oluşmuş ve bu modelin gerçekleştirilmesi içinde yıllarca mücadele verilmiştir i̇lgili kanunla milli eğitim bakanlığı merkez teşkilatında müsteşara bağlı olarak hizmet veren rehberlik denetim başkanlığı kaldırılmaktadır yerine bakana bağlı teftiş kurulu başkanlığı kurulmaktadır teftiş kurulu başkanlığına bağlı olarak gerekli görülen illerde bakan onayıyla çalışma merkezleri kurulabilecek veya kaldırılabilecektir i̇ldeki i̇l milli eğitim müdürüne bağlı maarif müfettişleri başkanlıkları kaldırılmaktadır teftiş kurulu başkanlığında ve çalışma merkezlerinde görev yapacak denetim elemanları bakanlık maarif müfettişi ve bakanlık maarif müfettiş yardımcısı unvanıyla hizmet sunacaktır bakanlık maarif müfettişleri için kadro derece derece derece ve başmüfettişlik kadro olmak üzere ve bakanlık maarif müfettiş yardımcısı için kadro tahsis edilmiştir i̇llerde maarif müfettişleri başkanlıklarına bağlı olarak görev yapan maarif müfettişiyle birlikte diğer kurumlarda denetçi ve müfettiş unvanını taşıyanlar arasından mülakat sonrasında kişi bakanlık maarif müfettişi unvanıyla teftiş kurulu başkanlığına bakan onayı ile atanabilecektir maarif müfettişinden tamamına yakını derece kadrodadır bakanlık maarif müfettişliği kadrosuna alınacak kişinin arasına girebilenler dışında kalacak yaklaşık maarif müfettişi illerde i̇l milli eğitim müdürü emrinde şahsa bağlı maarif müfettişi kadrosuyla inceleme araştırma rehberlik hizmetleri ile il müdürünün vereceği diğer görevleri yapacaktır i̇llerde i̇l milli eğitim müdürü emrinde şahsa bağlı kadroyla görev yapacak maarif müfettişleriyle teftiş kurulu başkanlığı arasında organik bir bağ kurulmamış eşgüdüm ve koordinasyon sağlanmamıştır bakanlığın denetim evreninde merkez yurtdışı ve taşra teşkilatı yer almaktadır denetim evrenindeki okul kurum sayıları öğretmen yönetici personel öğrenci sayıları okulkurum sayısı öğrenci sayısı kursiyer öğretmen ile denetim biriminin görev alanıyla ilgili iş yükü göz önünde bulundurulduğunda bakanlık maarif müfettişi ve bakanlık maarif müfettişi yardımcısıyla milli eğitim bakanlığında etkili ve verimli bir denetim hizmeti verilemeyecektir sadece örgün eğitimde bulunan öğrenciye bir bakanlık maarif müfettişinin düştüğü bir denetim sistemiyle nitelikli eğitim denetiminden eğitim denetiminin öğrenci üzerine etkisinden bahsetmek mümkün olmayacaktır teftiş kurulu başkanlığı ile illerde i̇l milli eğitim müdürü emrinde görev yapacak maarif müfettişleri arasında organik bir bağ kurulmadığından yılında çıkarılan sayılı kanunla tek çatı altında birleştirilen denetim birimleri yeniden ayrıştırılacaktır milli eğitim bakanlığında bütüncül bir denetim anlayışıyla denetim hizmetleri sunulamayacaktır kamu kaynakları etkin ve verimli kullanılamayacaktıresas sayısı karar sayısı milli eğitim bakanlığı dışında hiçbir bakanlıkta denetim elemanları il teşkilatı emrinde ve il müdürlerine bağlı olarak görev yapmazken maarif müfettişleri ilde şahsa bağlı maarif müfettişi kadrosuyla i̇l milli eğitim müdürü emrinde görev yapmak zorunda kalacaktır bu durum kanunun genel gerekçesinde yer alan denetim hizmetleri yerel etkilerden uzak çağdaş bilimin öngördüğü nesnel olgulara dayalı olarak sürdürülecektir ifadesiyle çelişmektedir okul kurumlar ve personel yıllarca denetim görmeyecektir yönetme sorumluluğu taşıyanların kurum ve kuruluşlarda yaşanan ve yaşanabilecek tehlikelerden haberi olmayacaktır eğitim kurumlarında keyfi tutum ve uygulamalar artacaktır usulsüzlük yolsuzluk şiddet istismar olayları artacaktır öğretmenlere rehberlik ve mesleki gelişim boyutunda destek verilemeyecektir i̇nceleme ve soruşturmalar uzmanlığı olmayan kişiler tarafından yapılacaktır oysaki uygu
3,980
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykırılık i̇ddiası sayılı yasanın uluslararası koruma başvuru sahibi kimlik belgesi başlıklı maddesinin fıkrası yönünden sayılı yasanın maddesinin ilk fıkrasında mülakatı tamamlanan başvuru sahibine ve varsa birlikte geldiği aile üyelerine uluslararası koruma talebinde bulunduğunu belirten ve yabancı kimlik numarasını içeren altı ay süreli uluslararası koruma başvuru sahibi kimlik belgesi düzenleneceği belirtilmiştir anılan maddenin fıkrasında ise sayılı yasanın nci ve uncu maddeleri kapsamında olanlar ile bunların aile üyelerine kimlik belgesi verilemeyeceği düzenleme altına alınmıştır konuya i̇lişkin uluslararası metinler birleşmiş milletler genel kurulunun aralık tarih ve aiii sayılı kararıyla ilan edilen i̇nsan hakları evrensel beyannamesinin maddesinde herkesin anayasa yada yasayla tanınmış temel haklarını çiğneyen ey mahkemeler eliyle etkin bir yargı yoluna başvurma hakkı olduğuna vurgu yapılmıştır türkiyenin de taraf olması nedeniyle anayasanın maddesi uyarınca dikkate alınması gereken birleşmiş milletler medeni ve siyasi haklara i̇lişkin uluslararası sözleşmenin maddesinde bu sözleşme ‘ye taraf devletlerden birinin ülkesinde yasal olarak bulunan bir yabancı bu ülkeden ancak yasalara uygun olarak verilmiş bir karar uyarınca sınırdışı edilebilir ve ulusal güvenlik bakımından zorunlu nedenler aksini gerektirmedikçe sınırdışı edilmesine karşı nedenler ileri sürmesine ve durumunun yetkili makamlar ya da yetkili makamlarca özel olarak atanmış kişi ya da kişilerce yeniden gözden geçirilmesine ve bu amaçla yetkili merciler önünde temsil edilmesine izin verilecektir hükmü yer almaktadır anılan sözleşmenin maddesine göre adaletin gerektirdiği her durumda kendisine bir avukat tayin edilmesi ve böyle durumlarda ödeme yapma olanağı yoksa bu yardımın parasız olarak sağlanması taraf devlete düşen pozitif bir yükümlülüktür birleşmiş milletler mültecilerin hukuki durumuna i̇lişkin sözleşmenin maddesinin fıkrasında her mültecinin bütün taraf devletlerin toprakları üzerindeki hukuk mahkemelerine serbestçe ve kolayca başvurabileceği benimsenmiştir i̇nsan haklan avrupa sözleşmesinin maddesinde herkesin yaşam hakkının yasanın koruması altında olduğu maddesinde de hiç kimsenin işkenceye insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamayacağı düzenleme altına alınmıştır i̇nsan haklan avrupa mahkemesi kararlarıesas sayısı karar sayısı i̇nsan hakları avrupa mahkemesi lalahollanda kararında avukatla savunma hakkının kuramsal olmaktan çıkarılıp pratikte uygulanabilir ve etkili olabilmesi için söz konusu hakkın gereksiz biçimsel koşullarla sınırlandırılmaması gerektiğine hükmetmiştir pelladoah hollanda davasında da hollanda da suç işleme kastı olmaksızın eroin satmaktan yargılanıp mahkum edilen cezası kesinleşmeden sınırdışı edilince üst mahkemedeki duruşmalara katılamayan moritanyalı sanık adına gelen avukatın müvekkilinin gelememe nedenini açıklayıp savunma yapmak istediğini bildirmesine karşın kendisine bu olanak tanınmamasını ikinci kez yinelenen yargılamada avukata vekaletnamesi olmadığı için söz hakkı tanınmamasını i̇nsan hakları avrupa mahkemesi lala hollanda davasındaki gerekçelerle avukatla savunma hakkı bakımından adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir mahkememizin pratiği ve anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı sayılı yasanın özellikle ve maddeleri uyarınca tesis edilen işlemlere karşı açılan davalarda ilgili baroların adli yardım büroları tarafından görevlendirilen avukatların vekaletname sunamadıklarım beyan ettiklerinin müşahede edilmesi üzerine benzer durumda olan esas sayılı davada sayılı yabancılar ve uluslararası korama kanununun maddesinin ve fıkralarının anayasanın ve maddesine aykırı olması nedeniyle iptali istemiyle itirazen anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir bu başvuruya istinaden anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı ile açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı yabancılar ve uluslararası koruma kanununun maddesinin numaralı fıkrası itiraz başvurusunda bulunan mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanacak kural niteliğini taşımadığından bu fıkraya ilişkin başvurunun mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi̇ne oybi̇rli̇ği̇yle numaralı fıkrasının esasinin i̇ncelenmesi̇ne zühtü arslan alparslan alt an burhan üstün serdar özgüldür nuri neci̇p oğlu ile memin kuzun karşıoyları ve oyçokluğuyla karar verilmiştir i̇tiraz konusu kuralda yabancılara uluslararası korumayla ilgili davalarda yargı mercileri önünde avukatla temsil hakkı tanınmakla birlikte avukata verilecek vekâletnamenin şekil şartları bakımından özel bir düzenleme öngörülmediğinden sayılı kanunun yukarıda belirtilen hükümleri gereğince söz konusu yabancıların da avukat aracılığıyla davayı takip edebilmeleri için noter tarafından onaylanmış veya düzenlenmiş vekâletname çıkarmaları zorunludur bu haliyle kuralın yargı mercileri önünde avukatla temsil hakkına dolayısıyla da hak arama özgürlüğüne sınırlama getirdiği açıktıresas sayısı karar sayısı kanun koyucunun temsile yetkili olmadığı kişi adına avukatın dava açmasını veya takip etmesini engellemek için avukat tarafından açılan veya takip edilen davalarda vekâletnamenin noter tarafından onaylanmış veya düzenlenmiş olmasını zorunlu kıldığı anlaşılmaktadır bu yönüyle avukat tarafından açılan veya takip edilen davalar için noter tarafından onaylanmış veya düzenlenmiş vekâletname zorunluluğu getirilmesi hakkın kötüye kullanılmasını engelleme gibi meşru bir amaca hizmet etmektedir noterler tarafından onaylanacak ya da düzenlenecek vekâletnamelere ilişkin şekil şartları sayılı noterlik kanununun ve maddelerinde düzenlenmiştir anılan maddelere göre avukat aracılığıyla davasını takip etmek isteyen kişiler kimlik belgeleriyle noterliklere başvurarak onaylama veya düzenleme şeklinde vekâletname çıkarabilmektedir sayılı kanunun maddesinde uluslararası koruma talebinde bulunanlara yabancı kimlik numarasını içeren uluslararası koruma başvuru sahibi kimlik belgesi verileceği belirtilmiş maddesinde de konuna talebi kabul edilerek mülteci statüsü verilenler ile şartlı mülteci ve ikincil koruma statüsü verilenlere yabancı kimlik numarasını içeren birer yıl süreli kimlik belgesi düzenleneceği hüküm altına alınmıştır bu kapsamda uluslararası koruma talebinde bulunanlar ile uluslararası koruma statüsü sahibi yabancılar da anılan maddeler gereğince adlarına düzenlenen kimlik belgeleri ile noterliklere başvurarak yetkili kılacakları avukata vekâlet verebileceklerdir dolayısıyla belirtilen kimlik belgelerinden birini ibraz eden yabancıların noterden vekâletname çıkarmalarına herhangi bir engel bulunmamaktadır bu açıklamalar çerçevesinde avukatlık ücretini karşılayacak maddi gücü bulunmayan yabancılara uluslararası korumayla ilgili davalarda etkili bir şekilde iddia ve savunmada bulunabilmeleri için ücretsiz olarak avukatlık hizmetinden faydalanma olanağı sağlayan kuralın avukata verilecek vekâletnamenin şekil şartlarına ilişkin herhangi bir muafiyet öngörmediği gerekçesiyle avukatla temsil hakkını ölçüsüz bir şekilde kısıtlayarak hak arama özgürlüğünü kullanılamaz hale getirdiği söylenemez bu itibarla kuralın kişilerin iddia ve savunma hakkını ölçüsüz şekilde kısıtlayan veya engelleyen bir yönü bulunmamaktadır açıklanan nedenlerle kural anayasanın ve maddelerine aykırı değildir i̇ptal talebinin reddi gerekir kuralın anayasanın ve maddeleriyle ilgisi görülmemiştir şeklindeki gerekçe ile mahkememizin başvurusunun oybirliğiyle reddine karar verilmiştir diğer taraftan mahkememizin esas sayılı davalarında vekaletname bulunmaması durumu da gözetilerek verilen dilekçenin reddine ilişkin kararlar üzerine dava dilekçelerinin yenilenmediği görülmüştür değerlendirme adil yargılanma hakkının unsurlarından olan savunma için yeterli imkana sahip olma ve bizzat veya avukat aracılığıyla kendini savunma ve adli yardımla savunma hakları muvacehesinde olay irdelenecek olursaesas sayısı karar sayısı her ne kadar uyuşmazlık medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin veya suç isnadına ilişkin bir uyuşmazlık olmasa da i̇nsan haklan avrupa sözleşmesinin maddesinin aksine anayasanın maddesinin norm alanını daraltmadığı dikkate alındığında uluslararası koruma talebinin reddine dair işlemin hukuka uygun olup olmadığının irdelendiği iş bu uyuşmazlığın da adil yargılanma hakkı kapsamında olduğu değerlendirilmiştir anayasa mahkemesinin yukarıda gerekçesine yer verilen kararında belirtildiği üzere sayılı kanunun yukarıda belirtilen hükümleri gereğince söz konusu yabancıların da avukat aracılığıyla davayı takip edebilmeleri için noter tarafından onaylanmış veya düzenlenmiş vekâletname çıkarmaları zorunludur anayasanın hak arama özgürlüğüne ilişkin maddesiyle güvence altına alınan dava yoluyla hak arama özgürlüğü ise bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birini oluşturmaktadır kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir kişilere yargı mercileri önünde dava hakkı tanınması adil yargılamanın ön koşulunu oluşturur mahkemeye erişim hakkı hukuki bir uyuşmazlığın bu konuda karar verme yetkisine sahip bir mahkeme önüne götürülmesi hakkını da kapsar anayasanın maddesinde hak arama özgürlüğü için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiş olmakla birlikte bunun hiçbir şekilde sınırlandırılması mümkün olmayan mutlak bir hak olduğu söylenemez özel sınırlama nedeni öngörülmemiş hakların da hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırları bulunduğu kabul edilmektedir ayrıca hakkı düzenleyen maddede herhangi bir sınırlama nedenine yer verilmemiş olsa da anayasanın başka maddelerinde yer alan kurallara dayanarak bu hakların sınırlandırılması da mümkün olabilir dava açma hakkının kapsamına ve kullanım koşullarına ilişkin bir kısım düzenlemelerin hak arama özgürlüğünün doğasından kaynaklanan sınırları ortaya koyan ve hakkın norm alanını belirleyen kurallar olduğu açıktır ancak bu sınırlamalar anayasanın maddesinde yer alan güvencelere aykırı olamaz her temel hak ve özgürlüğün doğasından kaynaklanan sınırları da bulunmaktadır temel hak ve özgürlükler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasada öngörülen sebeplerle ve ancak kanunla sınırlanabilir dokunulamayacak öz her temel hak ve özgürlük açısından farklılık göstermekle birlikte kanunla getirilen sınırlamanın hakkın özüne dokunmadığının kabulü için temel hakların kullanılmasını ciddî surette güçleştirip amacına ulaşmasına engel olmaması ve etkisini ortadan kaldırıcı bir nitelik taşımaması gerekir temel hak ve özgürlüklerin özlerine dokunulmaksızın yapılan sınırlamalar yönünden ise bu sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gerekleri ile ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir sayılı yasanın maddesinin ilk fıkrası uyarınca mülakatı tamamlanan başvuru sahibine ve varsa birlikte geldiği aile üyelerine uluslararası koruma talebinde bulunduğunu belirten ve yabancı kimlik numarasını içeren altı ay süreli uluslararası koruma başvuru sahibi kimlik belgesi verileceği kuralı getirilmesine karşın anılan maddenin fıkrası ile getirilen istisnai hüküm ile sayılı yasanın nci ve uncu maddeleri kapsamında olanlar ileesas sayısı karar sayısı bunların aile üyelerine yabancı kimlik numarasını içeren kimlik belgesi verilemeyeceği düzenleme altına alınmıştır buna göre üzerlerinde kimliklerini tevsik edici belgeler bulunmayan ve başvurusu sayılı yasanın nci ve uncu maddeleri kapsamında değerlendirilen yabancılar açısından yasanın maddesinin fıkrasındaki hüküm noter tarafından onaylanmış veya düzenlenmiş vekâletname çıkarma imkanı tanımayarak ölçülülük ilkesini ihlal etmektedir gelinen noktada sayılı yasanın uluslararası koruma başvuru sahibi kimlik belgesi başlıklı maddesinin fıkrasında yer alan uncu maddeler kapsamında olanlar ile bunların aile üyelerine kimlik belgesi verilmez şeklindeki ibarenin anayasanın ve maddesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır sayılı yasanın i̇dari itiraz ve yargı yolu başlıklı maddesinin fıkrası yönünden sayılı yasanın i̇dari itiraz ve yargı yolu başlıklı maddesinde bu kısımda yazılı hükümler uyarınca alınan kararlara karşı idari itiraz ve yargı yoluna başvurulduğunda aşağıdaki hükümler uygulanır i̇lgili kişi veya yasal temsilcisi ya da avukatı tarafından kararın tebliğinden itibaren on gün içinde uluslararası koruma değerlendirme komisyonuna itiraz edilebilir ancak inci nci ve uncu maddelere göre verilen kararlara karşı sadece yargı yoluna başvurulabilir i̇dari itiraz sonucu alınan karar ilgiliye veya yasal temsilcisine ya da avukatına tebliğ edilir kararın olumsuz olması hâlinde ilgili kişi bir avukat tarafından temsil edilmiyorsa kararın sonucu itiraz usulleri ve süreleri hakkında kendisi veya yasal temsilcisi bilgilendirilir bakanlık verilen kararlara karşı yapılan idari itiraz usullerini düzenleyebilir inci maddede düzenlenen yargı yolu hariç olmak üzere nci ve uncu maddeler çerçevesinde alman kararlara karşı kararın tebliğinden itibaren on beş gün alman diğer idari karar ve işlemlere karşı kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde ilgili kişi veya yasal temsilcisi ya da avukatı tarafından yetkili idare mahkemesine başvurulabilir nci ve uncu maddeler çerçevesinde mahkemeye yapılan başvurular on beş gün içinde sonuçlandırılır mahkemenin bu konuda vermiş olduğu karar kesindir i̇tiraz veya yargılama süreci sonuçlanıncaya kadar ilgili kişinin ülkede kalışına izin verilir hükmü yer almaktadır bendine yönelik değerlendirme anılan maddenin bendinde yasanın uncu maddesi çerçevesinde alınan kararlara karşı kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde dava açılacağı düzenleme altına alınmıştır anayasanın maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından biri mahkemeye erişim hakkıdır kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşıesas sayısı karar sayısı kendisini savunabilmesi ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesi ve zararını giderebilmesinin en etkili yolu yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir mahkemeye erişim hakkı bireylerin iddia ve savunmalarını bir yargı mercii önünde ileri sürebilmelerine imkân sağlayan ve adil yargılanma hakkının bir unsuru olarak kabul edilen bir haktır avrupa i̇nsan hakları mahkemesine göre ulusal yasalarda mahkemeye erişim hakkının sağlanma derecesi demokratik bir toplumdaki hukuk devleti ilkesi çerçevesinde kişilerin mahkemeye erişim hakkını güvence altına almaya yetecek ölçüde olmalıdır mahkemeye erişim hakkı mutlak olmayıp bazı sınırlamalara tâbi olabilir bununla birlikte uygulanan sınırlamalar mahkemeye erişim hakkının özünü zedeleyecek ölçüde veya şekilde olmamalıdır ashingdanebirleşik krallık bno § ayrıca mahkemeye erişim hakkının etkili olabilmesi haklarına müdahale teşkil eden bir eyleme karşı koymak için kişinin açık ve pratik bir imkâna sahip olmasını gerektirir belletfransa bno avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinde de etkili başvuru hakkı düzenlenmiştir sözleşme ile koruma altına alınan bu hak ile herkes aynı derecede yargı mercileri önünde davacı ve davalı olma hakkına sahip olup iddia ve savunma hakkına sahiptir yine medeni hakları ihlal edilen herkes ulusal bir merci önünde etkili bir yola başvurma hakkına sahiptir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi im fransa davasında teoride başvuranın kullanabileceği kanun yolları bulunmakla birlikte başvurusunun otomatik olarak hızlı işlem usulü uygulanacak işlemler arasına kaydedilmesi belirlenen sürelerin çok kısa olması ve uygulama ve usul ile ilgili güçlükler ve ayrıca başvuranın gözetim altında olması nedeniyle avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinin ihlal edildiği sonucuna varmıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin başvuru numaralı mesutoğlu türkiye kararında özetle mahkemeye erişim hakkının mutlak olmadığım bazı sınırlamalara tabi olabildiğini bununla birlikte getirilen kısıtlamaların hakkın özünü ortadan kaldıracak ölçüde kişinin mahkemeye erişimini engellememesi gerektiğini mahkemeye erişim hakkına getirilen bu tür sınırlamaların ancak meşru bir amaç güdüldüğü takdirde ve hedeflenen amaç ile başvurulan araçlar arasında makul bir orantı olması halinde sözleşmenin maddesi ile bağdaşabileceğini bu ilkelerden dava açma hakkının doğal olarak yasayla belirlenen şartları olmakla birlikte mahkemelerin yargılama usullerini uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine halel getirecek kadar abartılı şekilcilikten öte yandan kanunla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir gevşeklikten kaçınmaları gerektiği belirtilmiştir diğer taraftan sayılı kanunun maddesi uyarınca tesis edilen sınır dışı sınır dışı işlemine karşı açılan davalarda da hızlandırılmış değerlendirme kapsamında tesis edilen işlemlerde olduğu gibi on beş günlük dava açma süresi öngörülmüştür işlemine karşı mahkememizin sayılı esasına kayden açılan davada tarih ve sayılı karar ile davanın on beş günlük dava açma süresi içerisinde açılmadığından bahisle süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesine müteakip davacı tarafından anayasa mahkemesine yapılan başvuru üzerine anayasa mahkemesi birinci bölümünün tarih veesas sayısı karar sayısı başvuru numaralı karar ile tedbir talebinin kabulüne ve başvurucunun ülkesine sınır dışı edilmesine ilişkin işlemin uygulanmamasına karar verildiği görülmektedir buna göre sayılı kanuna muhatap olanların vatandaşlara nazaran hukuki vasıtalara erişim noktasında dezavantajlı konumda bulundukları hususu da dikkate alındığında sayılı yasanın i̇dari itiraz ve yargı yolu başlıklı maddesinin fıkrasının bendinde yer alan uncu ve on beş gün ibarelerinin anayasanın ve maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır d bendine yönelik değerlendirme sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun tebligat ve cevap verme başlıklı maddesinde dava dilekçelerinin ve eklerinin birer örneği davalıya davalının vereceği savunma davacıya tebliğ olunur davacının ikinci dilekçesi davalıya davalının vereceği ikinci savunma da davacıya tebliğ edilir buna karşı davacı cevap veremez ancak davalının ikinci savunmasında davacının cevaplandırmasını gerektiren hususlar bulunduğu davanın görülmesi sırasında anlaşılırsa davacıya cevap vermesi için bir süre verilir taraflar yapılacak tebliğlere karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde cevap verebilirler hükmü yer almaktadır yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği anayasanın maddesinin amir hükmüdür sayılı yasanın i̇dari itiraz ve yargı yolu başlıklı maddesinin fıkrasının bendinin ilk cümlesinde nci ve uncu maddeler çerçevesinde mahkemeye yapılan başvurular on beş gün içinde sonuçlandırılacağı düzenlenmiştir ancak görüldüğü üzere sayılı yukarıda yer verilen hükmü uyarınca dava dosyalarının tekemmülü yani karar verilebilecek aşamaya gelebilmesi için belli şartların yerine gelmesi ve belli sürelerin geçmesi gerekmektedir sayılı yasanın i̇dari itiraz ve yargı yolu başlıklı maddesinin fıkrasının bendinin ilk cümlesinde on beş gün olarak belirlenen karar verme süresinin hangi tarihten itibaren başlayacağına ilişkin bir belirleme yapılmamıştır daha somut bir ifade ile mahkemeye yapılan başvurular başvuru tarihinden itibaren on beş gün veya mahkemeye yapılan başvurular dosyanın tekemmül ettiği tarihden itibaren on beş gün şeklinde bir kural getirilmemiştir yargılama usul kurallarının açık ve sarih olması hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir bu nedenledir ki usul kuralları uygulayıcıların farklı yorum ve değerlendirmelerine elverişli bir şekilde düzenleme altına alınmamalıdır diğer taraftan çatı hak niteliğindeki adil yargılanma hakkının unsurlarından olan hakkaniyet uygun yargılanma hakkının bir gereği olarak gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının da tanınması gerekmektediresas sayısı karar sayısı sayılı yasanın muhataplarının yabancı olması bazılarının bakılan uyuşmazlıkta olduğu gibi bir şekilde gözetim altında tutuluyor olmaları gibi bir çok dezavantajlı durum nedeniyle dava konusu edilen işlemlerin dayanağını sebep unsurunu ancak savunma dilekçesinin kendilerine veya avukatlarına tebliği ile öğrendikleri gözlemlenmektedir bunun gibi i̇nsan hakları avrupa sözleşmesinin maddesi ile koruma altına alınan hakkın tartışıldığı bu nitelikteki davalarda objektif ve muteber kaynaklardan menşe ülke bilgilerinin elde edilmesi gerekmektedir ayrıca sayılı yasanın maddesinin fıkrasında yer alan hüküm nedeniyle taraflardan birinin isteği üzerine duruşma yapılması gerekmektedir anılan maddenin fıkrası uyarınca da mahkemece resen duruşma yapılmasına karar verilebilecektir gelinen noktada gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkı mahkemelerce uyuşmazlığın çözümü için gerekli olan belgelerin temini ve duruşmalı yargılanma hakkı açısından sayılı yasanın i̇dari itiraz ve yargı yolu başlıklı maddesinin fıkrasının bendinde öngörülen on beş günlük sürenin ölçülü nitelikte bir süre olmadığı da açıktır yukarıda da belirtildiği üzere sayılı yasanın i̇dari itiraz ve yargı yolu başlıklı maddesinin fıkrasının bendinin ilk cümlesinde on beş gün olarak belirlenen karar verme süresinin hangi tarihten itibaren başlayacağına ilişkin bir belirleme yapılmadığından ve hakkaniyet uygun yargılanma hakkına ölçüsüz bir müdahale niteliğinde olması nedeniyle söz konusu maddede yer alan on beş gün içinde şeklindeki ibarenin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır sonuç anayasanın maddesi uyarınca sayılı yasanın uluslararası koruma başvuru sahibi kimlik belgesi başlıklı maddesinin fıkrasındaki uncu maddeler kapsamında olanlar ile bunların aile üyelerine kimlik belgesi verilmez şeklindeki ibarenin anayasanın ve maddelerine i̇dari itiraz ve yargı yolu başlıklı maddesinin fıkrasının bendinde yer alan uncu ve on beş gün ibarelerinin ve bendinin ilk cümlesinde yer alan on beş gün içindeşeklindeki ibarenin anayasanın ve maddelerine aykırı olması nedeniyle iptali istemiyle itirazen anayasa mahkemesine başvurulmasına ve dava dosyasında yer alan belgelerin onaylı örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına anayasa mahkemesinin işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını vermemesi halinde davanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasınaesas sayısı karar sayısı tarihinde oybirliğiyle karar verildi
2,771
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazın gerekçesi şöyledir anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmü yer almış olup maddede yer alan hukuk devleti i̇lkesi anayasa mahkemesinin aşağıda yer alan kararları ile tanımlanmış ve somut karakter kazanmıştır nitekim anayasa mahkemesinin mayıs tarih ve sayılı kararında hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu âdil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun bütün eylem ve işlemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir mart tarih ve k sayılı kararında hukuk devleti her eylem ve işlemi hukuka uygun insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlarından kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasa bulunduğu bilincinden uzaklaştığında geçersiz kalacağını bilen devlettir haziran tarih ve sayılı kararında hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve düzeni sürdürmekle kendisini yükümlü sayan bütün davranışları hukuk kurallarına ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir kasım tarih ve sayılı kararında temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmadığı hukukun evrensel kurallarına saygı gösterilmediği ve adaletli bir düzenin gerçekleşmediği bir ortamda hukuk devletinden söz edilemez temmuz tarih ve sayılı kararında hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir böyle bir düzenin kurulması yasama yürütme ve yargı alanına giren tüm işlem ve eylemlerin hukuk kuralları içinde kalması temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvenceye bağlanmasıyla olanaklıdır ifadelerine yer vermiştir hukuk devleti ilkesinin gerekleri kararlarda açıklanmış olup devletin aynı ya da benzer durumlarda olan kişi ve olaylar hakkında eşit davranması gerekmektedir takdir komisyonuna matrah tayini için sevk edilmesi tahakkuk zamanaşımı süresini durdurmakla beraber durma süresinin sınırlandırılmaması idarenin farklı uygulamalarına sebep olabilmekte bazı durumlarda ise takdir komisyonunda geçen süre hukukun genel ilkelerinden hak ve nefaset ilkesini zorlamakta ve bu durum alacağını takip ve tahsil noktasında alacağını takip etmeyen alacaklıların alacağını eksik borç haline getirmeyi amaçlayan zamanaşımı müessesesini işlemez hale getirmekte diğer taraftan idarenin iç işleyişinden kaynaklanan gecikme sebebiyle mükellef aleyhine fazladan gecikme faizi hesaplanmasına sebep olmaktadır anayasaya aykirilik i̇ddi̇asinin ci̇ddi̇ görülmesi̇esas sayısı karar sayısı öte yandan sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinde davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse bu yoldaki gerekçeli kararı veya bir davaya bakmakta olan mahkemenin taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa taraflardan bu konudaki iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayıcı kararı dosya muhtevasını mahkemece bu konu ile ilgili görülen belgelerin tasdikli örnekleri ile birlikte anayasa mahkemesi başkanlığına göndereceği anayasa mahkemesi genel sekreterliğinin gelen evrakı kaleme havale edeceği ve keyfiyeti mahkemeye bir yazı ile bildireceği evrakın kayda girişinden itibaren gün içinde noksanlıkların olup olmadığının inceleneceği eksiklikleri olduğu anlaşılan işlerin geri çevrilmesine mahkemenin yetkisiz olduğu tespit edilen başvurmaların da reddine karar verileceği anayasa mahkemesinin işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde karar vermemesi halinde ilgili mahkemenin davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandıracağı hükme bağlanmıştır açıklanan nedenlerle sayılı kanunun maddesi uyarınca sayılı vergi usul kanununun maddesinde yer alan şu kadar ki vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması zamanaşımını durdurur duran zamanaşımı mezkûr komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren işlemeye devam eder cümlesi anayasaya aykırılığı hakkında karar verilmek üzere dava dosyasındaki belgelerin onaylı örneklerinin anayasa mahkemesine gönderilmesine dava dosyasının bu hususta karar verilinceye veya anayasa mahkemesinin işin kendisine noksansız olarak gelişinden itibaren beş aylık süre geçene kadar bekletilmesine tarihinde karar verildi
649
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin yürürlüğün durdurulması istemini de içeren gerekçe bölümü şöyledir tarih ve sayılı pamukbank türk anonim şirketinin türkiye halk bankası anonim şirketine devri ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanun un inci maddesinin i̇kinci fıkrasındaki benzeri i̇baresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun iş sözleşmesinin feshi hallerini düzenleyen inci maddesinin ikinci fıkrasında benzeri ifadesine yer verilmiştir fesih hallerinin kapsamını genişletmeye yönelik olan bu ifade hukuki güvenlik ilkesine aykırıdır anayasanın nci maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti bütün işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu sayan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da uymak zorunda olduğu temel hukuk ilkeleri ile anayasanın bulunduğu bilinci olan devlettir anayasa mahkemesinin tarihli ve k sayılı kararı kişi ve kuruluşların devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarını korkusuzca geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğü sağlandığı bir hukuk devleti düzeninde gerçekleştirilebilir hukuk güvenliği ilkesi ise herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesi tutum ve davranışlarını buna göre düzene sokabilmesidir diğer taraftan tarih ve sayılı kanun ile türkiye tarafından onaylanan hizmet i̇lişkisine i̇şveren tarafından son verilmesi hakkında ilonun sayılı sözleşmesi türkiyeyi uluslararası yükümlülükler altına sokmuştur sayılı sözleşmede hizmet ilişkisinin işveren tarafından sona erdirilmesinin hangi nedenlerle olacağı neden ispatının kimde olacağı yargı yolunun nasıl işletileceği ve işçinin bütün haklarının nasıl korunacağı hususu açıkça belirtilmiştir sözleşmenin üncü maddesinde işçinin kapasitesine veya işin yürütümüne veya işyeri gereklerine dayalı geçerli bir son verme nedeni olmadıkça hizmet ilişkisine son verilemez denilmiştir belirtilen şekilde geçerli bir son verme nedeni gösterilmesi yerine benzeri denilmek suretiyle belirsiz soyut ve idareye takdir yetkisi veren inci maddenin ikinci fıkrasındaki ibare bu nedenle ilonun sayılı sözleşmesine de aykırı düştüğünden bir hukuk devletinde hukuk güvenliğinin sonucu olan ahde vefa ilkesi zedelenmektedir açıklanan nedenle de söz konusu düzenleme anayasanın nci maddesine aykırılık teşkil etmektediresas sayısı karar sayısı anayasanın ıncı maddesinde usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümleri esas alınır denilmiş olduğundan uluslararası andlaşmaya aykırı bir düzenlemenin anayasanın ıncı maddesi ile çeliştiğini de söylemek gerekmektedir diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd shf açıklanan nedenlerle sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasındaki benzeri ibaresi anayasanın nci inci ve ıncı maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekmektedir tarih ve sayılı pamukbank türk anonim şirketinin türkiye halk bankası anonim şirketine devri ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanun un inci maddesinin dördüncü fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı kanunun iptali istenen inci maddesinin dördüncü fıkrasında ikinci fıkra kapsamında yapılacak fesih işlemleri hakkında i̇ş kanununun uncu maddesinde yer alan bildirimlere ilişkin hükmün uygulanmayacağı öngörülmektedir toplu işçi çıkarma tarih ve sayılı i̇ş kanununun uncu maddesinde düzenlenmiştir bu hükme göre işverene ekonomik teknolojik yapısal ve benzeri işletme işyeri veya işin gerekleri sonucu toplu işçi çıkarmak istediğinde bunu gün öncesinden bir yazı ile işyeri sendika temsilcilerine ilgili bölge müdürlüğüne ve türkiye i̇ş kurumuna bildirme yükümlülüğü getirilmiştir bu hüküm tarih ve sayılı kanun ile türkiye tarafından onaylanan hizmet i̇lişkisine i̇şveren tarafından son verilmesi hakkında ilonun sayılı sözleşmesi paralelinde bir hükümdür nitekim sayılı i̇lo sözleşmesinin üncü maddesinde ekonomik teknolojik yapısal ve benzeri nedenlerle hizmet ilişkilerine son vermeyi düşünen işverenin ilgili işçi temsilcilerine düşünülen son verme işlemlerinin nedenlerini bu işlemden etkilenecek işçi sayısını ve gruplarını ve son verme işlemlerinin ne kadarlık bir zaman diliminde gerçekleştirileceği de dâhil olmak üzere gerekli bilgileri zamanında sağlayacağı belirtilmiştir i̇lgili işçi temsilcilerine ulusal mevzuat ve uygulamaya uygun olarak mümkün olduğunca önceden ilgili işçiler için bir nevi son verme işlemini önlemek veya asgariye indirmek amacıyla alınacak önlemleri ve bu işlemlerin işçiler üzerindeki olumsuz etkilerini başka iş bulmak gibi önlemlerle hafifletmek amacıyla alınacak önlemleri danışma fırsatı sağlanacaktır i̇lgili işçi temsilcilerine yapılan bildirimin benzerinin yetkili makamlara da yapılacağı düzenlemesi sözleşmenin üncü maddesinde yer almaktadır sayılı ilo sözleşmesinin üncü maddesi aynen şöyledir madde ekonomik teknolojik yapısal veya benzer nedenlerle hizmet ilişkilerine son vermeyi düşünen işveren ilgili işçi temsilcilerine düşünülen son verme işlemlerinin nedenleri bu işlemden etkilenecek işçi sayısı ve grupları ve son verme işlemlerinin ne kadarlık bir zaman diliminde gerçekleştirileceği de dahil olmak üzere gerekli tüm bilgileri zamanında sağlaresas sayısı karar sayısı ilgili işçi temsilcilerine ulusal mevzuat ve uygulamaya uygun olarak mümkün olduğunca önceden ilgili işçiler için her nevi son verme işlemini önlemek veya asgariye indirmek amacıyla alınacak önlemleri ve bu işlemlerin işçiler üzerindeki olumsuz etkilerini başka iş bulmak gibi önlemlerle hafifletmek amacıyla alınacak önlemleri danışma fırsatı tanır bu maddenin birinci bendinin uygulanması bu sözleşmenin inci maddesinde belirtilen uygulama yöntemleriyle hizmet ilişkisine son verilmesi düşünülen işçi sayısının en azından belirli bir sayıya veya personel sayısının belirli bir yüzdesine ulaştığı hallerde sınırlandırılabilir bu maddenin uygulanmasında i̇lgi̇li̇ i̇şçi̇ temsi̇lci̇leri̇ deyimi işçi temsilcileri hakkında tarihli sözleşmeye uygun olarak ulusal mevzuat ve uygulamada benimsendiği şekliyle işçi temsilcileri anlamına gelir görüldüğü gibi sayılı i̇ş kanununun uncu maddesinde yer alan bildirimler türkiyenin milletlerarası anlaşmadan doğan yükümlülükleridir hal böyle iken sayılı kanunun inci maddesinin iptali istenen dördüncü fıkrası halkbankı söz konusu bildirim yükümlülüğünden muaf tuttuğu için bir hukuk devletinde hukuk güvenliğinin sonucu olan ahde vefa ilkesi zedelediğinden anayasanın nci maddesine aykırıdır yine anayasanın ıncı maddesinde usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümleri esas alınır denilmiş olduğundan uluslararası andlaşmaya aykırı bir düzenlemenin anayasanın ıncı maddesi ile çeliştiği de kuşkusuzdur diğer taraftan bir işverene hizmet akdi ile bağlı olarak çalışanlar aynı hukuki statü içerisinde özdeş durumda bulunan kişilerdir aynı durumda bulunan kişilerin yasanın öngördüğü haklardan aynı esaslara göre yararlanmaları eşitlik ilkesinin gereğidir bu nedenle halkbank tarafından yapılacak toptan işten çıkarmalarda sayılı i̇ş kanununun uncu maddesindeki bildirimlerin yapılmaması anayasanın uncu maddesinde ifade edilen kanun önünde eşitlik ilkesine de aykırılık teşkil edecektir bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd shf açıklanan nedenlerle sayılı kanunun inci maddesinin dördüncü fıkrası anayasanın nci uncu inci ve ıncı maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekmektedir tarih ve sayılı pamukbank türk anonim şirketinin türkiye halk bankası anonim şirketine devri ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanun un nci maddesinin birinci fıkrasının bendi ile tarih ve sayılı kanunun inci maddesinin numaralı fıkrasına ve sayılı memurlar ve kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarında düzenlemeler ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun hükmünde kararname i̇baresinin eklenmesinin anayasaya aykırılığı kamu kurum ve kuruluşları arasındaki ücret dengesizliklerini gidermek amacıyla temmuz tarihli ve sayılı memurlar ve diğer kamu görevlilerinin mali ve sosyalesas sayısı karar sayısı haklarında düzenlemeler ile bazı kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkındaki kanun hükmünde kararnamenin ve geçici inci maddelerinde özel kanunlarla kamu tüzel kişiliğini haiz olarak kurul üst kurul kurum enstitü teşebbüs teşekkül fon ve sair adlarla kurulmuş olan bütün kamu kurum ve kuruluşları bu khk kapsamına dâhil edilmiş ve kapsama dâhil kuruluşların ilgili mevzuatları uyarınca belirlenen her türlü maaş aylık ücret ek ücret prim zam tazminat ikramiye fazla mesai kar payı ve her ne ad altında olursa olsun yapılan diğer mali ödemeler ile sosyal hak kapsamında yapılan bütün ayni ve nakdi ödemelerin tümünün altı aylık net ortalaması toplamının sayılı devlet memurları kanununa tabi en yüksek devlet memuruna her ne ad altında olursa olsun fiilen yapılan mali ve sosyal hak niteliğindeki her türlü ödemeler dâhil bulunacak toplamının altı aylık net ortalamasını geçemeyeceği belirtilmiş ve bu kurum ve kuruluşlarda çalışmakta olanlara yapılan ödemelerdeki artışların belirlenmesi ile kapsama dâhil tüm kamu kurum ve kuruluşları ile diğer kamu kurum ve kuruluşları arasındaki ücret dengesizliklerinin yılı sonuna kadar aşamalı olarak giderilmesi konusunda bakanlar kurulunun yetkili olduğu hükme bağlanmıştır sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının bendi ile tarih ve sayılı kanunun inci maddesinin numaralı fıkrasına ve sayılı memurlar ve kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarında düzenlemeler ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun hükmünde kararname ibaresinin eklenmesi sonucu sayılı kanun hükmünde kararnamenin uygulanmasından sayılı kanun kapsamındaki bankalar muaf tutulmuş olacakları için ziraat ve halk bankasında maş düzenlemesi tamamen bu iki banka yönetiminin kararına bırakılmış olmaktadır anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasında memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği belirtilmiştir madde memurların ajanı durumunda bulundukları idare karşısında en azından sayılan hususlarda korunmalarını ve onlara güvence sağlamayı hedeflemiştir söz konusu bankalardaki memur ve diğer kamu görevlilerinin aylıklarının tespitinin banka yönetim kuruluna bırakılması anılan personelin anayasal güvenceden yoksun bırakılması anlamına gelir ve anayasaya aykırı düşer memurların ve diğer kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarının kanun yerine sayılı kanun hükmünde kararname ile düzenlenmiş olması ve bu kanun hükmünde kararnamenin söz konusu bankalar hakkında uygulanmayacağının öngörülmüş olması iptali istenen düzenlemenin anayasanın inci maddesine aykırılığı açısından farklı bir durum yaratmamaktadır zira anayasanın yasayla düzenleneceğini öngördüğü konuların da bazı konular saklı kalmak kaydıyla kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenmesi mümkündür nitekim anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında kanunla düzenlenir deyiminden ilk bakışta lâfzî bir yorumla anayasanın kanunla düzenlenmesini istediği konularda mutlaka bir yasa yapılması anlamı çıkabilir ancak anayasanın inci maddesinin birinci fıkrasında türkiye büyük millet meclisinin bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebileceği kuralı getirildikten sonra ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez denilerek khk çıkaramayacak alanın belirlenmesi ve anayasa koyucunun inci maddede anayasanın yasayla düzenleneceğini öngördüğü konuların da kanun hükmündeesas sayısı karar sayısı kararnamelerle düzenlenemeyeceğini söylememesi karşısında bu konularda da kanun hükmünde kararname çıkarılabileceği sonucuna varılmalıdır denilmiştir bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd shf açıklanan nedenlerle sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının bendi ile tarih ve sayılı kanunun inci maddesinin numaralı fıkrasına ve sayılı memurlar ve kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarında düzenlemeler ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun hükmünde kararname ibaresinin eklenmesi anayasanın inci ve inci maddelerine aykırı olduğundan söz konusu ibarenin iptal edilmesi gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ tarih ve sayılı kanunun iptali istenen hükümleri ile kişinin temel hakları ihlal edilip hukuk devletinin önemli öğelerinden olan hukuki güvenlik ilkesi ile bunun sonucu olan ahde vefa ilkesi zedelendiğinden ve ayrıca maaşlara sınırlama getiren düzenlemeler de tamamen anılan iki kamu bankasının yönetiminin inisiyatifine bırakılmış olduğundan uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğabilecektir bu nedenle yürürlüğün durdurulması da istenerek anayasa mahkemesine iptal davası açılmıştır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasındaki benzeri ibaresi anayasanın nci inci ve ıncı maddelerine aykırı olduğu için iptaline sayılı kanunun inci maddesinin dördüncü fıkrası anayasanın nci uncu inci ve ıncı maddelerine aykırı olduğu için iptaline sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının bendi ile tarih ve sayılı kanunun inci maddesinin numaralı fıkrasına ve sayılı memurlar ve kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarında düzenlemeler ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun hükmünde kararname ibaresinin eklenmesi anayasanın ve inci maddelerine aykırı olduğundan söz konusu ibarenin iptaline ve uygulanmaları halinde giderilmesi olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
1,885
esas sayısı karar sayısı davacı tarafından mali ve sosyal haklarının tarihinden önce işe başlayan bankacılık uzman yardımcıları ile eşitlenmesi talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin tarih ve sayılı işlemin iptali ve işlem nedeniyle yoksun kaldığı mali haklarının ödenmesi istemiyle bankacilik düzenleme ve denetleme kurumuna karşı açılan davada dava konusu işleme dayanak teşkil eden sayılı kanun hükmünde kararname ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek maddesinin fıkrasının bendi ile oluşturulan düzenlemenin sayılı yetki kanunu kapsamında olmadığından anayasanın maddesine aykırı olduğu iddiası ciddi bulunarak işin gereği görüşüldü anayasaya aykırılığı iddia edilen düzenleme b sayılı kanuna ekli iii sayılı cetvelde sayılan düzenleyici ve denetleyici kurumlar ile tasarruf mevduatı sigorta fonunun kadro ve pozisyonlarına ilk defa veya yeniden atanan kurul başkanı kurul üyesi ve başkan yardımcısı ile murakıp ve uzman unvanlı meslek personeline ilgili mevzuatı uyarınca ödenen her türlü maaş aylık ücret ek ücret prim zam tazminat ikramiye fazla çalışma ücreti kâr payı ve her ne ad altında olursa olsun yapılan diğer ödemeler ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılan bütün ayni ve nakdi ödemelerin bir aylık toplam net tutarı kurul başkanı için bakanlık müsteşarı kurul üyesi için bakanlık müsteşar yardımcısı başkan yardımcısı için bakanlık genel müdürü murakıp ve uzman unvanlı meslek personeli için başbakanlık uzmanlarına mevzuatında kadrosuna bağlı olarak mali haklar ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılması öngörülen ödemelerin bir aylık toplam net tutarını geçemez ve bunlar emeklilik hakları bakımından da emsali olarak belirlenen personel ile denk kabul edilir şeklindedir sayılı tc anayasasının maddesinde türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez yetki kanunu çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir hükmüne yer verilmiştir yine anayasanın maddesinde hakimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler hükmü yer almaktadır sayılı yetki kanununun amaç kapsam ve ilkeleri bakımından kamu personelinin mali ve sosyal haklarına ilişkin olarak bakanlar kuruluna doğrudan bir düzenleme yapma yetkisini vermediği ancak mali ve sosyal haklarla ilgili hükümlerin sayılı yetki kanununun amacı ve kapsamına giren konularda yapılan düzenlemelerin doğal sonucu olması durumunda mümkün olabileceği sayılı yetki kanununda öngörülen amaç kapsam ve ilkeleriyle bağlantılı olmaksızın sırf mali konularda bir düzenleme yapılamayacağı açıktır mahkememiz nezdindeki ihtilaf konusu işleme dayanak alındığı görülen itiraz konusu kural uyarınca bankacılık düzenleme ve denetleme kurumunda bankacılık uzman yardımcısıesas sayısı karar sayısı olarak görev yapan davacının kendisinden bir dönem önce işe başlayan aynı unvan ve sorumluluklara sahip kişilerden yaklaşık daha az maaş aldığı bu nedenle mali haklara farklılık getiren düzenlemenin sayılı yetki kanunu kapsamında bulunmadığından anayasanın maddesine aykırılık taşıdığı sonucuna ulaşılmıştır açıklanan nedenlerle sayılı tc anayasasının maddesine aykırılık teşkil eden sayılı kanun hükmünde kararname ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek maddesinin fıkrasının bendinde yer alan ve maddenin ilk haline göre murakıp ve ibaresinden sonra gelen uzman ibaresinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca ay süreyle anayasa mahkemesi kararının beklenmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
521
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir aile hekimleri uzmanları derneği vekili av tarafından günlü sayılı resmi gazetede yayımlanan aile hekimliği uygulaması kapsamında sağlık bakanlığınca çalıştırılan personele yapılacak ödemeler ile sözleşme usul ve esasları hakkında yönetmeliğin maddesinin fıkrasındaki ve yetmişbeş yaşından gün almamış olmaları ibaresi ile diğer bazı maddelerinin iptali istemiyle başbakanlık sağlık bakanlığı ve türkiye halk sağlığı kurumuna karşı açılan davada tarihinde tarafların katılımıyla yapılan duruşmadan sonra dairemizce verilen günlü sayılı kararla dava konusu yönetmeliğin dayanağı olan sayılı aile hekimliği kanununun maddesinin iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verildiğinden anayasa mahkemesince bu konuda bir karar verilinceye kadar dosyanın bekletilmesine karar verildiği anılan dosyanın anayasaya aykırılık itirazını inceleyen anayasa mahkemesinin tarihli sayılı kararıyla sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasının ve bu kanunda belirlenen esaslar çerçevesinde bunlara yapılacak ödeme tutarları ile bu ücretlerden indirim oran ve şartları sözleşmenin feshini gerektiren nedenler bölümünün anayasanın maddesinin son fıkrası ve sayılı kanunun maddesinin numaralı fıkrası gereğince reddine birinci fıkrasının itiraz başvurusunda bulunan mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından bu fıkraya ilişkin başvurunun mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine ikinci fıkrasının aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarıyla yapılacak sözleşmede yer alacak hususlar ve maliye bakanlığının uygun görüşü alınarak sağlık bakanlığının teklifi üzerine bakanlar kurulunca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir bölümlerinin sözleşmeli aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının izin hakkı yönünden anayasaya aykırı olduklarına ve iptallerine karar verilmesi üzerine bekletme kararı kaldırılarak dosya incelendi işin gereği düşünüldü günlü sayılı resmi gazetede yayımlanan aile hekimliği uygulaması kapsamında sağlık bakanlığınca çalıştırılan personele yapılacak ödemeler ile sözleşme usul ve esasları hakkında yönetmeliğin dayanak başlıklı maddesinde yönetmeliğin tarihli ve sayılı aile hekimliği kanununun maddesine dayanılarak hazırlandığı belirtilmiştir günlü sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı aile hekimliği kanununun maddesinde aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının çalışma usul ve esasları çalışılan yer kurum ve statülerine göre öncelik sıralaması aile hekimliği uygulamasına geçişe ve nakillere ilişkin puanlama sistemi ve sayıları aile sağlığı merkezi olarak kullanılacak yerlerde aranacak fizikî ve teknik şartlar meslek ilkeleri iş tanımları performans ve hizmet kalite standartları hasta sevk evrakı reçete rapor ve diğer kullanılacak belgelerin şekli ve içeriği kayıtların tutulması ile çalışma ve denetime ilişkin usul ve esaslar sağlık bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarıyla yapılacak sözleşmede yer alacak hususlar ve bu kanunda belirlenen esaslar çerçevesinde bunlara yapılacak ödeme tutarları ile bu ücretlerden indirim oran ve şartları sözleşmenin feshini gerektiren nedenler maliyeesas sayısı karar sayısı bakanlığının uygun görüşü alınarak sağlık bakanlığının teklifi üzerine bakanlar kurulunca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir kuralına yer verilmiştir kanunun maddesinin ikinci fıkrasının ve bu kanunda belirlenen esaslar çerçevesinde bunlara yapılacak ödeme tutarları ile bu ücretlerden indirim oran ve şartları sözleşmenin feshini gerektiren nedenler bölümünün anayasaya aykırılığı iddiası aynı yasanın başka maddeleri ile birlikte tbmm üyeleri tarafından öne sürülerek anayasa mahkemesine götürülmüş mahkemenin günlü k sayılı kararıyla bu fıkraya ilişkin dava reddedilmiştir kararda yasanın maddesinin ikinci fıkrasının son tümcesinin ve maddenin fıkrasındaki ibarelerin incelenmesi ile ilgili bölümlerde aile hekimlerinin anayasanın maddesinde yer alan diğer kamu görevlisi kapsamında olduğu belirtilmiştir tc anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinin olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği maddesinde devletin kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin yasayla düzenleneceği hükme bağlanmıştır anayasa mahkemesinin yukarıda yer verilen kararı ile diğer kamu görevlisi kapsamında kabul edilen sözleşmeli aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin yasayla düzenleneceği anayasanın maddesi hükmü gereğidir yukarıda değinilen anayasa mahkemesi kararında bu gereğe vurgu yapıldıktan sonra yasada aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarına yapılacak ödemelerin üst sınırının yapılacak ödeme tutarlarının tespitinde dikkate alınacak kriterlerin belirlendiği ve hangi hallerde bu ödeme tutarından en fazla ne kadar indirim yapılacağı belirtilerek bu konularda yasal bir çerçeve çizilmesi nedeniyle yasada belirtilen esaslar çerçevesinde aile hekimlerine yapılacak ödeme tutarları ile bu ücretlerden indirim oranı ve şartlarının belirlenmesinin yönetmeliğe bırakıldığı vurgulanarak yasada belirtilen genel çerçeve ve esaslar doğrultusunda ayrıntı ve uzmanlık gerektiren konuların yönetmelikle düzenlenmesi konusunda yetki verilmesi anayasaya aykırı görülmemiştir bu durumda anılan personelin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri ile özlük işlerine ilişkin incelenmekte olan davaya konu yönetmeliğin aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarında aranacak genel şartlar uyumlu çalışma başlıklı maddesinin iptali istenilen fıkrasındaki ve yetmişbeş yaşından gün almamış olmaları ibaresinin sözleşmeli olarak çalıştırılacak olan aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının kamu görevine atanacağı üst yaşında yasa ile belirlenmesi gerekirken konunun yasada hiç düzenlenmeyerek yönetmelikle düzenlenmesine yetki verilmesi yönüyle bu davada uygulanacak hüküm olan sayılı kanunun maddesinin fıkrasının anayasanın ve maddeleri hükümlerine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle sayılı yasanın maddesinin fıkrası gereğince günlü sayılı resmi gazetede yadımlanarak yürürlüğe giren aile hekimliğiesas sayısı karar sayısı kanununun maddesinin ikinci fıkrasının aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarıyla yapılacak sözleşmede yer alacak hususlar ve maliye bakanlığının uygun görüşü alınarak sağlık bakanlığının teklifi üzerine bakanlar kurulunca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir bölümlerinin sözleşmeli aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının yaş şartı yönünden iptali için anayasanın maddesinin birinci fıkrası uyarınca anayasa mahkemesine başvurulmasına gerekçeli başvuru kararının aslı ile başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğinin ve dava dilekçesi ile dosyada bulunan ilgili belgelerin onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi
884
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii anayasaya esas bakimindan aykirilik i̇ddi̇alarinin gerekçeleri̇ sayılı toprak koruma ve arazi kullanımında değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddesinde yer alan bakanlığın izni ile ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı toprak koruma ve arazi kullanımında değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun maddesinden sonra gelmek üzere maddesi eklenmiştir yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğü başlığı taşıyan madde ile madde i̇l ve ilçelerin yeter gelirli tarımsal arazi büyüklükleri bölge farklılıkları göz önünde bulundurularak bu kanuna ekli sayılı listede belirlenmiştir tarımsal araziler bu kanuna ekli sayılı listede belirlenen yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin altında ifraz edilemez bölünemez tarımsal arazilerin bu niteliği şerh konulmak üzere bakanlık tarafından ilgili tapu müdürlüğüne bildirilir yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin hesaplanmasında aynı kişiye ait ve bakanlıkça aralarında ekonomik bütünlük bulunduğu tespit edilen tarım arazileri birlikte değerlendirilir yeter gelirli tarımsal arazilerin ekonomik bütünlüğe sahip olmayan kısımları bakanlığın izni ile satılabilir bilimsel gelişmeler ve günün koşullarına göre bu kanuna ekli sayılı listede bakanlığın teklifi üzerine bakanlar kurulu kararı ile değişiklik yapılabilir hükmü getirilmiştir söz konusu madde ile il ve ilçelerin yeter gelirli tarımsal arazi büyüklükleri bölge farklılıkları göz önünde bulundurularak sayılı listede belirlenmiştir tarımsal araziler sayılı listede belirlenen yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin altında ifraz edilemeyecek bölünemeyecektir tarımsal arazilerin bu niteliği şerh konulmak üzere bakanlık tarafından ilgili tapu müdürlüğüne bildirilecek yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin hesaplanmasında aynı kişiye ait ve bakanlıkça aralarında ekonomik bütünlük bulunduğu tespit edilen tarım arazileri birlikte değerlendirilecektir yeter gelirli tarımsal arazilerin ekonomik bütünlüğe sahip olmayan kısımları ise bakanlığın izni ile satılabilecektir bilimsel gelişmeler ve günün koşullarına göre sayılı listede bakanlığın teklifi üzerine bakanlar kurulu kararı ile değişiklik yapılabilmesi de madde ile düzenlenmiştir yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğü ise bölge farklılıkları göz önünde bulundurularak il ve ilçelerin sayılı listede belirlenen yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerini ifade etmektedir öncelikle belirtmek gerekir ki bu kanunun amacı toprağın korunması geliştirilmesi tarım arazilerinin sınıflandırılması asgari tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi ve bölünmelerinin önlenmesi tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerin çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlıesas sayısı karar sayısı kullanımını sağlayacak usul ve esasların belirlenmesi olarak düzenlenmiştir bununla birlikte kanunun maddesinin beşinci cümlesinde yeter gelirli tarımsal arazilerin ekonomik bütünlüğe sahip olmayan kısımlarının bakanlığın izni ile satılabileceği yönünde hüküm getirmiş olması kanunu amacından saptırmıştır bununla birlikte bu düzenleme anayasanın maddesinde yer alan yasama yetkisinin devredilmezliği kuralına da aykırıdır anayasanın maddesine göre yasama yetkisini türk milleti adına türkiye büyük millet meclisi kullanır ve bu yetki devredilemez oysa kanunun maddesinin beşinci cümlesinde yeter gelirli tarımsal arazilerin ekonomik bütünlüğe sahip olmayan kısımlarının bakanlığın izni ile satılabileceği hükmü mülkiyet hakkı gibi temel hak ve özgürlükleri doğrudan sınırlayıcı sonuçlar doğurabilecek bir konuda tc gıda tarım ve hayvancılık bakanlığına hukuksuz çerçevesi belli olmayan sınırsız yetki vermek anlamına gelmektedir anayasa mahkemesinin yerleşmiş içtihatlarına göre yasada temel kurallar konmadan ölçüsü ve sınırları belirlenmeden yürütme organına yetki verilmesi anayasanın maddesine aykırı düşer kanunun ilgili hükmü ile yeter gelirli tarımsal arazilerin ekonomik bütünlüğe sahip olmayan kısımlarının satışına karar verilmesi ile ilgili hiç bir sınırlamaya gidilmemiş bu konuda takdir tamamen bakanlığa bırakılmıştır gerçekten de tc gıda tarım ve hayvancılık bakanlığı yeter gelirli tarımsal arazilerin ekonomik bütünlüğe sahip olmayan kısımlarının satışına istediği şartlarda karar verebilecektir bu arazilerin ekonomik bütünlüğe sahip olmayan kısımlarının satışının hangi koşullarda yerine getirileceği hangi durumlarda bakanlığın takdir hakkını kullanacağı ve satıştan maliklerin ne ölçüde faydalandırılacağı belirlenmediği için maddesinin beşinci cümlesi ile yeter gelirli tarımsal arazilerin ekonomik bütünlüğe sahip olmayan kısımlarının bakanlığın izni ile satılabileceği hükmünde yer alan bakanlığın izni ile ibaresi yasama yetkisinin devri niteliğindedir ve anayasanın maddesine aykırıdır i̇ptal edilmelidir bununla birlikte anayasanın maddesinde herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğu kabul edilmiş bu hakkın ancak kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlanabileceği toplum yararına aykırı kullanılamayacağı belirtilmiştir buna göre mülkiyet hakkı sınırsız bir hak olmayıp kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlama yapılabilecektir ancak bu sınırlamalar anayasanın maddesinde yer alan güvencelere aykırı olamaz anayasanın maddesine göre temel hak ve özgürlüklere yönelik sınırlamalar demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı gibi hak ve özgürlüklerin özlerine de dokunamaz hukuk devletinin bir gereği olan ölçülülük ilkesi yasa koyucu için bağlayıcıdır bu ilke anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında vurgulandığı gibi elverişlilik gereklilik ve orantılılık ilkelerini içerir elverişlilik getirilen kuralın ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik getirilen kuralın ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını ve orantılılık ise getirilen kural ile ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade eder mülkiyet hakkı demokratik hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olup tüm bireyler açısından mümkün olan en geniş şekilde güvence altına alınmalıdır diğer taraftan tc gıda tarım ve hayvancılık bakanlığı yeter gelirli tarımsal arazilerin ekonomik bütünlüğe sahip olmayan kısımlarının satışına istediği şartlarda karar verebilecek olması bu arazilerin ekonomik bütünlüğe sahip olmayan kısımlarının satışının hangi koşullarda yerine getirileceği hangi durumlarda bakanlığın takdir hakkını kullanacağı ve satıştan maliklerin ne ölçüde faydalandırılacağı kanunda belirlenmediği için mülkiyet hakkına getirilecek sınırlamalar hukuka aykırı olacaktır özellikle kamu otoriteleri kamu yararı amacı ile dahi olsa ekonomikesas sayısı karar sayısı ve sosyal politikaları yerine getirirken yetkilerini ölçüsüz sınırsız ve hukuka aykırı bir biçimde kullanamaz aksi halde mülkiyet hakkı ihlal edilir ve mülkiyet hakkının korunması ve kamu yararı arasında gözetilmesi gereken adil denge zarar görür bu niteliği ile itiraz konusu kural kişisel yarar ile kamu yararı arasındaki dengeyi bozarak mülkiyet hakkının ölçüsüz biçimde sınırlandırılmasına hakkın özüne dokunarak kullanılamaz hale gelmesine yol açacak niteliktedir açıklanan bu nedenlerle kanunun maddesinin beşinci cümlesinde yeter gelirli tarımsal arazilerin ekonomik bütünlüğe sahip olmayan kısımlarının bakanlığın izni ile satılabileceği hükmünde yer alan bakanlığın izni ile ibaresi anayasanın maddesini ve maddesinde yer alan mülkiyet hakkını ihlal etmiştir bu nedenle iptal edilmelidir sayılı toprak koruma ve arazi kullanımında değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun maddesinden sonra gelmek üzere eklenen i̇ maddesinin ikinci fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı toprak koruma ve arazi kullanımında değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun maddesinden sonra gelmek üzere i̇ maddesi eklenmiştir önalım hakkı başlığı taşıyan madde ile madde i̇ maddesinin birinci fıkrasının bendi uyarınca aile malları ortaklığı veya kazanç paylı aile malları ortaklığı kurulduğu takdirde ortaklardan birinin payını üçüncü bir kişiye satması hâlinde diğer ortaklar önalım hakkına sahiptir tarımsal arazilerin satılması hâlinde sınırdaş tarımsal arazi malikleri de önalım hakkına sahiptir tarımsal arazi sınırdaş maliklerden birine satıldığı takdirde diğer sınırdaş malikler önalım haklarını kullanamaz önalım hakkına sahip birden fazla sınırdaş tarımsal arazi malikinin bulunması hâlinde hâkim tarımsal bütünlük arz eden sınırdaş arazi malikine önalıma konu tarımsal arazinin mülkiyetinin devrine karar verir önalım hakkının kullanılmasında türk medenî kanunu hükümleri uygulanır hükmü getirilmiştir kanunun i̇ maddesinin birinci fıkrası ile mirasçılar arsında aile malları ortaklığı veya kazanç paylı aile malları ortaklığı kurulması halinde tarımsal işletmeye ait tarım arazilerinin bölünmesini önlemek amacıyla diğer ortaklara önalım hakkı tanınmaktadır anılan maddenin ikinci fıkrası uyarınca türk medeni kanununa göre önalım hakkına sahip ortakların bu haklarını kullanmaması halinde sınırdaş arazi maliklerine de önalım hakkı tanınmıştır buna müteakip tarımsal arazi sınırdaş maliklerden birine satıldığı takdirde diğer sınırdaş malikler önalım haklarını kullanamayacak ve önalım hakkına sahip birden fazla sınırdaş tarımsal arazi malikinin bulunması halinde hâkim tarımsal bütünlük arz eden sınırdaş arazi malikine önalıma konu tarımsal arazinin mülkiyetinin devrine karar verecektir i̇kinci fıkradaki bu düzenlemeler türk medeni kanununun ve maddeleri arasında düzenlenmiş olan önalım hakkının düzenleme amacıyla tamamen çelişir niteliktedir öncelikle belirtmek gerekir ki önalım hakkı müşterek mülkiyete tabi taşınmazdaki bir hissenin üçüncü bir kişiye satılması halinde hissesi bulunan hissedarların veya sözleşme ile bu hak kendisine tanınan kişilerin satışa konu taşınmazı belirli bir süre içerisinde diğer alıcılara nazaran öncelikli satın alma hakkıdır ve ayni ve yenilik doğurucu bir haktır müşterekesas sayısı karar sayısı mülkiyette karşımıza çıkan bu düzenlemenin amacı ise paydaşlar arasına yabancı bir kişinin girmesine genel olarak engel olmaktır kanunun i̇ maddesinin birinci fıkrası ile mirasçılar arasında aile malları ortaklığı veya kazanç paylı aile malları ortaklığı kurulması halinde tarımsal işletmeye ait tarım arazilerinin bölünmesini önlemek amacıyla diğer ortaklara önalım hakkı getirilmiş olması türk medeni kanununun öngördüğü önalım hakkı ile tamamen uyumlu bir düzenleme olmakla birlikte iptalini istediğimiz i̇ maddesinin ikinci fıkrası uyarınca sınırdaş arazi maliklerine de önalım hakkının tanınmış olması önalım hakkının düzenlenme amacına tamamen aykırıdır paylı mülkiyet konusu taşınmazın paydaşlarından birinin payını üçüncü şahsa satması durumunda diğer paydaşlara satılan bu payı aynı şartlarla tek taraflı varması gerekli bir irade açıklamasıyla satın alabilme yetkisi veren yenilik doğurucu hak olan yasal önalım hakkının hukukî kaynağı kanundur yasal önalım hakkı sadece taşınmazlar üzerindeki paylı mülkiyette söz konusu olup paylı taşınmaz mülkiyetinde her paydaşın aslında hem önalım hakkı sahibi hem de önalım hakkı yükümlüsüdürler paydaşlardan biri payını veya payından bir bölümünü üçüncü bir kişiye satması halinde önalım hakkı yükümlüsü diğer paydaşlardan birinin payını satması halinde önalım hakkı sahibi olmaktadır yasal önalım hakkı üçüncü kişilere karşı tapu siciline herhangi bir şerhe gerek kalmadan etkili olur kanun koyucunun buradaki amacı paydaşlar arasına istenmeyen kişilerin girmesini önlemek payları mümkün olduğu ölçüde bir veya birkaç paydaş elinde toplayarak ekonomik olmayan ve paydaşlar arasında anlaşmazlıklara neden olan paylı mülkiyet ilişkisini sona erdirmektir oysa i̇ maddesinin ikinci fıkrası uyarınca sınırdaş arazi maliklerine de önalım hakkının tanınmış olması paydaşlar arasındaki ihtilafları çözüp paydaşlardan birinde tarım arazisinin toplanmasını öngörmekten ziyade ehil paydaşın veya mülk sahibinin malik olmasını engelleyecektir çünkü anılan hüküm gereğince paylı mülkiyet sona erdikten ve satım gerçekleştikten sonra dahi sınırdaş tarımsal arazi malikinin ön alım hakkının bulunması mülkiyet hakkının yine ihlali anlamına gelmekte olup bu sefer alıcı ve mülk sahibi aleyhine yeni hukuka aykırı durumlar ortaya çıkması olasıdır anayasanın maddesinde herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğu kabul edilmiş bu hakkın ancak kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlanabileceği toplum yararına aykırı kullanılamayacağı belirtilmiştir buna göre mülkiyet hakkı sınırsız bir hak olmayıp kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlama yapılabilecektir mülkiyet hakkı başkasının hakkına zarar vermeden ve getirilen hukuki sınırlamalara uyarak hak sahibine mülkiyet konusu eşyayı dilediği gibi kullanma ürünlerinden yararlanma ve tasarruf imkânı veren ayni bir haktır anayasanın maddesinde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz denilmiştir anayasanın maddesinin son fıkrası usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir bunlar hakkında anayasaya aykırılı iddiasıyla anayasa mahkemesine başvurulamaz usulüne yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hüküm içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır hükmü yer almaktadır avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin i̇nsan hakları ve ana hürriyetleri korumaya dair sözleşmeye ek nolu protokolün maddesi mülkiyet hakkını garanti altına almaktadıresas sayısı karar sayısı mülkiyet hakkına getirilen korumada önce genel kural konularak hak belirlenmiş ardından genel kurala getirilen kısıtlamalar ve bu kısıtlamaların hangi koşullarda hukukça meşru sayılacağı ortaya konmuştur buna göre her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır denilerek çerçeve çizilmiştir herhangi bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir ifadesiyle de korunması ve saygı gösterilmesi gereken mülkiyet hakkının istisnai olarak ne koşullarda ve hangi yöntem izlenerek kısıtlanabileceği belirtilmiştir nolu ek protokolün maddesi özel ve tüzel kişilere ait mal ve mülke devlet tarafından yapılabilecek herhangi bir keyfi müdahaleye karşı korumaktadır öte yandan bu madde devlete özel ve tüzel kişilere ait olan mülkiyetleri yasalarda belirtilen koşullar altında kullanma ve hatta bu kişileri bunlardan mahrum etme hakkını da tanımaktadır sözleşme kurumlarının mülkiyet hakkına yapılacak olan herhangi bir müdahalenin genel veya kamu yararı sağlamak amacıyla yapılıp yapılmadığından emin olmaları gerekmektedir özellikle kamu otoriteleri mülkiyetin kullanımını vergilerin veya diğer harçların veya ceza ödemelerinin uygulanmasını sağlamak amacıyla kontrol edebilir kamu yararı ile bireysel yarar arasındaki orantılılık ilkesini gözetmek üzere müdahalenin keyfi olmaması ve hukuka uygun bir şekilde yapılması gerekmektedir nolu ek protokolün maddesi gerçek kişiler arasındaki sözleşme temelindeki doğal ilişkiyi de dikkate almaktadır bu nedenle bir mahkeme bireyin mülkünü başka birisine teslim etmesine hükmedebilir örneğin sözleşmeler hukuku uygulama sırasında mülke el konulması ve mülkün satılması haksız fiil veya aile hukuku miraslı malların evlilik yoluyla elde edilmiş mülkün bölüşülmesi ilgili uygulanabilecek yasalar genel olarak nolu ek protokolün maddesinin kapsamı dışında kalmaktadır ancak bireyler arasındaki mülkiyete ilişkin hukukî ilişkilerin etkisi belirlenirken sözleşme organlarının kanunun bir kişinin keyfi ve haksız olarak mülkünden mahrum bırakılarak bu mülkün başkasına devredilmesi şeklinde bir eşitsizlik yaratmadığı hususunda emin olması gerekmektedir bununla birlikte belirli durumlarda devlet gerçek kişilerin hareketlerini düzenlemek için müdahalede bulunma yükümlülüğü altında olabilir neticede nolu ek protokolün maddesi genel olarak devletlerin kendilerinin mülkiyet hakkına yapmış olduğu müdahalelerde veya üçüncü bir tarafın bunu yapmasına izin verdiği hallerde uygulanmaktadır mülkiyetin korunması hakkı mutlak bir hak değildir bu hak nolu ek protokolün maddesinde açıkça öngörülmüş kısıtlamalara tabidir mal ve mülk dokunulmazlığı hakkına müdahaleye şu durumlarda izin verilmektedir kanun tarafından öngörülmüş olmalı kamu yararını amaçlamalı demokratik bir toplumda gerekli olmalı bu şartların hepsinin birlikte yerine getirilmiş olması gerekmektedir zira bu şartlardan birinin dahi yerine getirilmemiş olması avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ihlal edildiği anlamına gelmektedir devlet mülkiyet hakkını sınırlandırırken bu şartlar çerçevesinde hareket ettiğini kanıtlamak mecburiyetindedir aksi halde müdahale haksız sayılıresas sayısı karar sayısı mülkiyet hakkına müdahale öncelikle kanunilik ilkesine uygun olmalıdır mülkiyet hakkına yapılacak bir müdahale hukuk tarafından öngörülmüş olmalıdır müdahale ister mülkiyet hakkından yoksun bırakma ister kullanımın kontrolü şeklinde olsun hukukilik ilkesi mutlaka aranmaktadır avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin amaçladığı hukuka uygunluğun sağlanması yalnızca ulusal mevzuata uygunluk anlamına gelmemekte aynı zamanda uluslararası hukuk kuralları ve evrensel hukuk devleti ilkesi de gözetilmelidir bununla birlikte mülkiyet hakkına yapılacak olan herhangi bir müdahalenin genel veya kamu yararı sağlamak amacı taşıması gerekir son olarak mal ve mülk dokunulmazlığı hakkına müdahale eden bir tedbirin meşru bir amacın gerçekleştirilmesi hedefiyle demokratik bir toplumda gerekli olması gerekmektedir bu tedbirin toplumun genel yararının gerekleri ve bireylerin temel haklarının gerekleri arasında adil bir denge gözetmesi şarttır böylesi adil bir denge bireysel mülk sahibinin bireysel ve aşırı bir yük altına sokulduğu durumlarda gerçekleşmiş olmayacaktır sayılı toprak koruma ve arazi kullanımında değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun maddesinden sonra gelmek üzere eklenen i̇ maddesinin ikinci fıkrası sınırdaş tarımsal arazi maliklerine de önalım hakkı getirerek mülkiyet hakkını ihlal etmiştir bu düzenleme ekonomik bakımdan güçsüz bulunan diğer paydaşların paylarını karşılama kabiliyeti bulunmayan ve bu nedenle önalım hakkını kullanamayacak durumda bulunan mülk sahipleri aleyhine bir düzenlemedir burada ekonomik bakımdan zor durumda bulunan tarımsal arazi malikleri paylarını teker teker sınırdaş tarımsal arazi maliklerine devretmek zorunda kalacaklardır anılan kanun hükmü gereğince aynı hukuka aykırılıklar sadece müşterek mülkiyette değil münferit mülkiyet açısından da yaratılmıştır bu durum mülkiyet hakkının kısıtlanmasında hukuki olma kamu yararını amaçlama ve demokratik bir toplumda gerekli olma koşullarına aykırıdır bu şekilde mal ve mülk dokunulmazlığı hakkına müdahale niteliği taşıyan bu düzenlemenin meşru bir amacın gerçekleştirilmesi hedefiyle demokratik bir toplumda gerekli olması lazım gelir bu tedbirin toplumun genel yararının gerekleri ve bireylerin temel haklarının gerekleri arasında adil bir denge gözetmesi şarttır böylesi adil bir denge mülk sahiplerinin bireysel ve aşırı yük altına sokulduğu durumlarda gerçekleşmiş olmayacaktır bu düzenleme ile tarımsal arazi malikleri önalım hakkını kullanmamaları durumunda sınırdaş arazi maliklerine mülklerinin devretmeye adeta mecbur bırakılmaktadır bu durumun toprağın korunması tarım arazilerinin bölünmesinin önlenmesi gibi bir genel kamu yararı bakımından getirildiğini iddia etmek güçtür çünkü yasanın anılan hükmünün uygulanması halinde bundan mağdur olacak olan taraf yine küçük çiftçi aileleri ve tarımsal arazi malikleri olacaktır anayasanın toprak mülkiyeti başlıklı maddesinde devletin toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek amacıyla gerekli tedbirleri alacağı hükme bağlanmıştır anayasanın inci maddesinde yer alan mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceğine ilişkin hüküm nedeniyle de sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun inci maddesinde değişiklik yapıldığı ileri sürülmüştür hâlbuki kanunun i̇ maddesinin ikinci fıkrasındaki hükümlerle çiftçinin toprağını verimli şekilde işletmesi ve toprağın ve tarım arazilerinin korunması bütünüyle imkânsız hale gelmiştir kadar ki mülkiyet hakkına getirilen bu sınırlama kamu yararından sayılamaz ve amaca uygun değildir öte yandan anayasanın maddesi temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceğini bu sınırlamaların ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağını hükme bağlamıştır hukuk devletinin bir gereği olan ölçülülük ilkesi yasa koyucu için bağlayıcıdır bu ilke anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında vurgulandığı gibi elverişlilik gereklilik ve orantılılık ilkelerini içerir elverişlilik getirilen kuralın ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik getirilen kuralın ulaşılmak istenenesas sayısı karar sayısı amaç bakımından gerekli olmasını ve orantılılık ise getirilen kural ile ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade eder anayasa mahkemesinin tarihli esas karar sayılı kararı ölçülülük ilkesi nedeniyle devlet sınırlamadan beklenen kamu yararı ile bireyin hak ve özgürlükleri arasında adil bir dengeyi sağlamakla yükümlüdür i̇tiraz konusu kural mülkiyet hakkını ölçüsüz şekilde sınırlandırdığı için anayasanın maddesine de aykırıdır avrupa i̇nsan hakları mahkemesi içtihatları bakımından da kamu yararı geniş bir kavram olarak ele alınır ekonomik ve sosyal politikalarını uygulamak zorunda olan devlete bu konuda geniş bir takdir yetkisi bırakılmış olması doğal ve anlaşılır olmakla beraber kamu makamlarından beklenen bu yetkinin ölçülü makul ve amacına uygun şekilde kullanılmasıdır örneğin mahkeme tarihli kararında fransız makamlarının kamu yararı kavramını amacından saptırarak bu yetkilerini kötüye kullandıklarını tespit etmiştir hentrich fransaya karşı davasında başvurucu bir miktar arsa satın almış ve bunun akabinde devlet makamları bu arazi üzerindeki şufa haklarını kullanmak istemişlerdir devlet tarafı söz konusu davadaki kamu yararının vergi kaçakçılığının önlenmesi olduğunu ileri sürmüştür mahkeme ilk olarak devlet tarafından şufa hakkının keyfî bir şekilde ve seçerek uygulanmasının yanı sıra öngörülebilirlikten uzak olduğu sonucuna varmıştır değerlendirmenin ardından mahkeme başvurucunun seçilmiş bir mağdur olarak bireysel ve aşırı bir yük ile sıkıntıya sokulduğu sonucuna varmış ve bu tedbirlerin eğer başvurucuya aleyhinde alınan tedbirlere karşı etkili bir itiraz hakkı tanınmış olsaydı ki başvurucuya tanınmamıştır meşru kabul edilebileceğine hükmetmiştir mülkiyet hakkının korunması ve kamu yararı arasında gözetilmesi gereken adil denge bu nedenle zarar görmüştür ai̇hm ne göre kamu yararı çok geniş bir kavram olarak akit devletlerin takdirine bırakılmış olmakla beraber somut olayda önalım hakkının şikâyetçiye karşı beklenmedik bir şekilde ve gelişigüzel kullanılmasının ayırımcılık olduğuna işaretle yapılan işlemin sözleşmeye aykırı olduğunu belirtmiştir i̇kinci olarak sayılı toprak koruma ve arazi kullanımında değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun maddesinden sonra gelmek üzere eklenen i̇ maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinde tarımsal arazi sınırdaş maliklerden birine satıldığı takdirde diğer sınırdaş malikler önalım haklarını kullanamaz biçiminde yasaklayıcı hüküm getirmek suretiyle de tek bir sınırdaş malik lehine kanuni düzenlemeye gidilmiştir bu düzenleme de toplumun genel yararının gerekleri ve bireylerin temel haklarının gerekleri arasında adil bir dengeyi gözetmemektedir burada adil denge diğer sınırdaş tarımsal arazi maliklerinin bireysel ve aşırı yük altına sokulması nedeniyle bozulmuştur bu durum mülkiyet hakkının kısıtlanmasında hukuki olma kamu yararını amaçlama ve demokratik bir toplumda gerekli olma koşullarına aykırıdır anılan fıkranın ikinci cümlesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan gerekçelerle anayasanın ve maddesi ile maddesinin son fıkrasına aykırı olduğundan iptali gerekmektedir son olarak sayılı toprak koruma ve arazi kullanımında değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun maddesinden sonra gelmek üzere eklenen i̇ maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde önalım hakkına sahip birden fazla sınırdaş tarımsal arazi malikinin bulunması hâlinde hâkim tarımsal bütünlük arz eden sınırdaş arazi malikine önalıma konu tarımsal arazinin mülkiyetinin devrine karar verir hükmüyle mülk sahibi veya diğer sınırdaş tarımsal arazi malikleri aleyhine bile sonuç doğuracak nitelikte bir düzenleme getirilmiştir bu düzenleme de toplumun genel yararının gerekleri ve bireylerin temel haklarının gerekleri arasında adil bir dengeyi gözetmemektedir burada da adil denge diğer sınırdaş tarımsal araziesas sayısı karar sayısı maliklerinin bireysel ve aşırı yük altına sokulması nedeniyle bozulmuştur bu durum mülkiyet hakkının kısıtlanmasında hukuki olma kamu yararını amaçlama ve demokratik bir toplumda gerekli olma koşullarına aykırıdır ayrıca bu düzenleme tarımsal bütünlük arz eden birden fazla sınırdaş arazi maliki bulunması halinde sorunun nasıl çözüleceği konusunda belirsizlik yaratmıştır buradan yıllarca sürecek hukuki ihtilafların varlığına yenilerinin ekleneceğini öngörmek mümkündür bu da yargı organlarının ağır iş yükü altında kalmalarına neden olacaktır anılan fıkranın son cümlesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan gerekçelerle anayasanın ve maddesi ile maddesinin son fıkrasına aykırı olduğundan iptali gerekmektedir sayılı toprak koruma ve arazi kullanımında değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun maddesinden sonra gelmek üzere eklenen i̇ maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenleme ve yasaklamalar mülkiyet hakkını ihlal etmiş mülk sahiplerini bireysel ve aşırı yük altına sokmuş ve toplumun genel yararının gerekleri ve bireylerin temel haklarının gerekleri arasında adil bir denge kurulması noktasında mülk sahipleri aleyhine sonuç doğurmuş ve bu denge mülk sahipleri aleyhine bozulmuştur bu düzenlemeyle mülkiyet hakkına getirilen sınırlamalar kamu yararı amacına uygun olmayıp orantısızdır sayılı toprak koruma ve arazi kullanımında değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun maddesinden sonra gelmek üzere eklenen i̇ maddesinin ikinci fıkrası anayasanın maddesine maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkına ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin i̇nsan hakları ve ana hürriyetleri korumaya dair sözleşmeye ek protokolün maddesinde belirtilen mülkiyet hakkının korunması ilkesine aykırıdır anayasanın maddesinin son fıkrası gereğince de usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamaz ek cümle skmad usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır hükmü nedeniyle mevcut yasaların avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi nolu ek protokolün maddesi mülkiyet hakkını güvence altına alan hükmüne aykırı olmamalı kamu yararı ile bireysel yarar arasındaki orantılılık ilkesi gözetmeli müdahale keyfi olmamalı ve hukuka uygun bir şekilde yapılmalıdır açıklanan bu nedenlerle sayılı toprak koruma ve arazi kullanımında değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun maddesinden sonra gelmek üzere eklenen i̇ maddesinin ikinci fıkrası iptal edilmelidir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ sayılı toprak koruma ve arazi kullanımında değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun maddesinden sonra gelmek üzere maddesi eklenmiştir yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğü başlığı taşıyan madde ile madde i̇l ve ilçelerin yeter gelirli tarımsal arazi büyüklükleri bölge farklılıkları göz önünde bulundurularak bu kanuna ekli sayılı listede belirlenmiştir tarımsal araziler bu kanuna ekli sayılı listede belirlenen yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin altındaesas sayısı karar sayısı ifraz edilemez bölünemez tarımsal arazilerin bu niteliği şerh konulmak üzere bakanlık tarafından ilgili tapu müdürlüğüne bildirilir yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin hesaplanmasında aynı kişiye ait ve bakanlıkça aralarında ekonomik bütünlük bulunduğu tespit edilen tarım arazileri birlikte değerlendirilir yeter gelirli tarımsal arazilerin ekonomik bütünlüğe sahip olmayan kısımları bakanlığın izni ile satılabilir bilimsel gelişmeler ve günün koşullarına göre bu kanuna ekli sayılı listede bakanlığın teklifi üzerine bakanlar kurulu kararı ile değişiklik yapılabilir hükmü getirilmiştir bu düzenleme gıda tarım ve hayvancılık bakanlığına anayasanın öngörmediği düzlemde olağanüstü yetkiler getirerek bireylerin temel hak ve özgürlüklerini hukuk güvenliklerini ortadan kaldırmıştır bu düzenleme bireylerin mülkiyet hakkı gibi temel insan hak ve özgürlüklerini yok edip telafisi güç ve imkânsız zararların ortaya çıkmasına neden olacak niteliktedir yine sayılı toprak koruma ve arazi kullanımında değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun maddesinden sonra gelmek üzere i̇ maddesi eklenmiştir maddenin ikinci fıkrası uyarınca tarımsal arazilerin satılması hâlinde sınırdaş tarımsal arazi malikleri de önalım hakkına sahiptir tarımsal arazi sınırdaş maliklerden birine satıldığı takdirde diğer sınırdaş malikler önalım haklarını kullanamaz önalım hakkına sahip birden fazla sınırdaş tarımsal arazi malikinin bulunması hâlinde hâkim tarımsal bütünlük arz eden sınırdaş arazi malikine önalıma konu tarımsal arazinin mülkiyetinin devrine karar verir hükmü getirilmiştir bu düzenleme ve yasaklamalar mülkiyet hakkını ihlal etmiş mülk sahiplerini bireysel ve aşırı yük altına sokmuş ve toplumun genel yararının gerekleri ve bireylerin temel haklarının gerekleri arasında adil bir denge kurulması noktasında mülk sahipleri aleyhine sonuç doğurmuş ve bu denge mülk sahipleri aleyhine bozulmuştur bu düzenlemeyle mülkiyet hakkına getirilen sınırlamalar kamu yararı amacına uygun olmayıp orantısızdır bu hükmün uygulanması halinde yalnızca mülk sahipleri değil sınırdaş arazi malikleri de zarara uğratılabilecek ve ellerindeki tarım arazilerini kaybedeceklerdir bunun sonucunda toprağın korunması geliştirilmesi tarım arazilerinin bölünmelerinin önlenmesi tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerin çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını sağlanması imkânı ortadan kalkacaktır anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde sübjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarihli ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımında değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun maddesinden sonra gelmek üzere eklenenesas sayısı karar sayısı a maddesinde yer alan bakanlığın izni ile ibaresinin anayasanın maddesinde yer alan yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine maddesine ve maddesinde yer alan mülkiyet hakkına i̇ maddesinin ikinci fıkrasının anayasanın maddesine maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkına avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin i̇nsan hakları ve ana hürriye
4,091
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dâva dilekçesinde özetle şöyle denilmektedir konunun analizi ve i̇ptal gerekçesi çoğunluk iradesinin demokratik sistemde herşey olduğuna hukukun ve demokrasinin evrensel ilkelerinden anayasanın temel kurallarından daha üstün ve her şeyi yapmaya muktedir bulunduğuna inanan bu nedenle hukukun ve anayasanın üstünlüğünü ve bağlayıcılığını anlamsız gören iktidar bu anlayış ve davranışının çok sakıncalı bir örneğini türkiye büyük millet meclisi kararı başlıklarıyla aldığı ve sayılı kararlarla oluşturmuştur savaş hâli ilânını ve silahlı kuvvet kullanılmasını öngören bu kararlar ülke halkının geleceği ve yaşam hakkı ve ilgili önemli sonuçları olan ve büyük risk içeren hukuksal işlemlerdir her ne kadar sayılı kararda savaş hâli ilânına karar verme yetki kapsamına alınmamış ise de bu durum yetkinin daraltılmış olduğu anlamına gelmez çünkü silahlı kuvvet kullanmakla savaş hâlini fiilî durum itibariyle biribirinden ayırabilecek bir ölçü yoktur silahlı kuvvet kullanmak günümüzün teknolojik koşullarında fiilen savaştan başka hiçbir anlam taşımamaktadır öte yandan kuvvet kullanmanın işaret edilen riski yanında anayasanın maddesi uyarınca yurdun bir veya birden fazla yerinde sıkıyönetim ilân edebilmesi dolayısıyle özgürlüklerin kısıtlanabilmesi ve yurttaşlara yeni yükümlülükler getirmesi gibi sonuçlan da vardır anayasa bu kadar önemli sonuçları olan böyle bir konuda karar verme yetkisini yalnızca türkiye büyük millet meclisine vermiş olmasına tbmmnin bu yetkiyi kullanmasının mümkün olamadığı koşullarda karar verme yetkisinin hükümete değil de sadece cumhurbaşkanına tanımasına karşın anılan tbmm kararlarıyla siyasal iktidara yetki verilmiş olması bir yetki devridir özünde anayasayı tadil niteliği taşımaktadır bu tutumun geleneksel bir uygulamaya dönüşmesi halinde demokrasiden yılgınlık duyan her hangi bir iktidar ülkeyi sıkıyönetimle yönetme eylemine götürebilir dava anayasa mahkemesinin denetim yetkisi alanı i̇çerisindedir şu halde bu kararlar yukarıda işaret edilen olası sonuçlan ve içerikleri itibariyle yasa niteliği taşıdığından anayasaya aykırı birer düzenlemedirler ve bu nedenle de anayasa mahkemesinin denetim alanında olacaklardır zaten anayasa mahkemesi önceki kararları ile kanun niteliğindeki kararlan inceleme konusunda yetki alanını açık ve net biçimde belirlemiştir anayasaca yasama meclislerine verilen görevler belli olduğuna göre anayasa koyucunun anayasa mahkemesinin denetimine ilişkin kuralları saptarken anayasada gösterilen yasama işlemlerim gözönünde tuttuğu kuşkusuzdur bu bakımdan yasama meclislerince anayasada belirtilen isimlere anayasa değişikliği kanun kanun hükmünde kararname içtüzük gibi ve yöntemlere uygun olarak yapılan işlemlerin anayasa mahkemesinin denetimine tâbi olup olmadığının saptanmasında anayasanın açık kurallarına başvurulması doğaldır nitekim anayasa mahkemesi uygulamalarını bu yolda yürüte gelmektedir örneğin günlü sayılı anayasa mahkemesi karan günlü sayılı resmî gazete ancak yasama meclislerince anayasada öngörülenler dışındaki adlar altında ve başka yöntemler uygulanmak suretiyle oluşturulan işlemlerin anayasa mahkemesinin denetimine bağlı olup olmadığının saptanmasında aynı yola başvurulmasına olanak bulunmadığı açıktır böyle olunca bu nitelikteki bir işlemin anayasa mahkemesinin görev alanına giripesas sayısı karar sayısı girmediğinin tayininde meydana getirilen metin veya belgenin oluşturulmasında uygulanan yöntemin ve içeriğinin niteliği üzerinde durulması değer ve etkisinin belirlenmesi ve bu açıdan anayasaca denetime tâbi tutulan işlemlerle eşdeğerde ve etkide ise denetime bağlı olacağının kabul edilmesi zorunludur nitekim anayasa mahkemesi öteden beri konuyu bu yolda değerlendirmektedir örneğin günlü sayılı anayasa mahkemesi kararı günlü sayılı resmî gazete yasa niteliğinde kuralları koyan metinler bakımından da aynı doğrultuda düşünmek zorunluğu vardır anayasanın nci maddesinin analizi bu maddeye göre milletlerarası hukukun meşru saydığı durumlarda savaş hali ilânına türkiyenin taraf olduğa milletlerarası andlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında türk silahlı kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine yabancı silahlı kuvvetlerin türkiyede bulunmasına izin verme yetkisi türkiye büyük millet meclisinindir maddenin sözünden de açık ve kesin olarak anlaşıldığı gibi sıralanan konulardaki izin verme işlemi tbmmnin münhasır yetkisi içindedir anayasanın bu maddesi dikkatlice incelendiğinde izin vermenin karar verme anlamında olduğu anlaşılır çünkü maddenin ilk fıkrası izin verme yetkisi türkiye büyük millet meclisinindir derken ikinci fıkrası cumhurbaşkanı da türk silahlı kuvvetlerinin kullanılmasına karar verebilir kuralını içermektedir buradaki cumhurbaşkanı da karar verebilir anlatımında açık bir biçimde meclis karar verir cumhurbaşkanı da karar verir anlamı çıkmaktadır anayasanın türkiye büyük millet meclisinin bu yetkisinin karar biçiminde kullanılmasını öngörmesinin nedeni bu yetkiyi başka bir organla paylaşmak istememesine dayanır maddeye ilişkin bir başka önemli nokta da şudur maddenin yazılış biçimi amacı ve birçok olasılığı içeren sistemi gözetildiğinde bu madde ile yasama organına tanınan yetkinin ancak her olayın somut koşulları içinde mecliste yapılacak değerlendirmeler sonucunda kullanılması gerektiği anlaşılır türkiye büyük millet meclisinin bu yetkileri münhasıran kullanmasına bir istisna getiren anayasanın maddesinin ikinci paragrafına göre cumhurbaşkanı ancak ülkenin ani bir silahlı saldı riya uğraması ve bu sebeple silahlı kuvvet kullanılmasına derhal karar verilmesinin kaçınılmaz olması halinde bu yetkiyi kullanabilecektir maddeyle cumhurbaşkanına verilen yetkinin son derece kısıtlı olması ve bu yetkinin kullanılmasının bir çok koşula bağlanması bu yetkinin başka hiç bir organ tarafından kullanılamayacağının açıkesas sayısı karar sayısı bir göstergesidir cumhurbaşkanının bu yetkisi bir istisnaî yetki olmayıp fiilî zorunluluktan doğan bir gerekliliktir bütün bunlardan şöyle bir sonuç çıkmaktadır savaş hâli ilânına türk silahlı kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin türkiyede bulunmasına karar verme yalnızca türkiye büyük millet meclisine aittir türkiye büyük millet meclisi muhtemel olaylar için peşin karar veremeyecektir bu yetkinin bir başka organla paylaşılarak kullanılması ya da devri olanaksızdır numaralı kararın anayasaya aykırılığı ve gerekçesi karar iki bölümden oluşmaktadır birinci bölüm alınan yetkinin hangi nedenlerle kullanılacağını saptamaktadır ve şöyle sıralanabilir ortadoğuda barışın ve istikrarın yeniden tesisi bu bölgede barışın ve istikrarın sağlanmasında amacın kapsamın ne olduğu somut olarak belirtilmemiştir ortadoğuda istikran sağlamak için silahlı yaptırıma başvurmak bizim doğrudan görevimiz ve yükümlülüklerimiz içerisinde bulunan bir husus değildir bu karar her ne kadar ismen karar ise de esastan savaş nedenini belirleyen veya yabancı ülkelere silahlı kuvvet gönderme ve yabancı silahlı kuvvetleri ülkede bulundurma koşullarını düzenleyen bir kanun hükmü niteliği taşımaktadır ülkemizin muhtemel tehlikelere karşı güvenliğinin idame ettirilmesini sağlamak böyle bir görevin varlığı doğrudan doğruya silahlı kuvvet kullanmayı bugüne kadar gerektirmemiştir bu gerekçe doğrultusunda hangi somut gerekler nedeniyle asker gönderileceği veya asker bulundurulacağı hususu tamamen belirsizdir gerek bu belirsizlik gerek muhtemel tehlike deyimi her zaman sübjektif değerlendirmeye olanak sağlayan içeriği belirsiz deyimlerdir bu nedenle hükümetin dilediği zaman her hangi bir kayda tâbi olmadan silahlı kuvvet kullanmaya karar vermesine imkân verecek bir düzenleme ile karşı karşıya bulunmaktayız burada da bir karardan bahsetmek olası değildir kriz süresince ve sonrasında hâsıl olabilecek gelişmeler istikametinde türkiyenin yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde kollamak devredilen yetki yalnız kriz süresince değil kriz sonrasında da bilinmeyen sürelerde kullanılabileceğinden anayasanın maddesinin kaldırılması ve yerine bu kararın ikamesi anlamını taşımaktadır yine hasıl olabilecek gelişmeler istikametinde türkiyenin yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde kollamak deyimî tümüyle yoruma ve sübjektif değerlendirmelere açık bulunmaktadır yetki sahibine keyfi davranma kapıları açan imkân veren bir düzenlemediresas sayısı karar sayısı d türkiyenin yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde kollamak hadiselerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamaya yönelik süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak hükümet bu belirsiz ve sübjektif değerlendirme ve yoruma müsait nedenlere dayanarak belirsiz sürede ve dilediğinde de yetkiyi kullanabilecektir hükümetin türkiye büyük millet meclisinin yetkilerini devraldığı hususu tartışmasız bir tarzda açık ve kesinlik göstermektedir kararın ikinci bölümü ise kullanılacak yetkinin kapsamım ve bu yetkinin hükümet tarafından kullanılacağını belirlemekte ve lüzum hudut ve şümulü hükümetçe takdir ve tayin olunacak şekilde türk silahlı kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine ve yabancı silahlı kuvvetlerin türkiyede bulunmasına anayasanın nci maddesi uyarınca izin verilmesi kararlaştırılmıştır demektedir görülüyor ki türk silahlı kuvvetlerinin dış ülkelere gönderilip gönderilmeyeceğinin yabancı silahlı kuvvetlerin ülkede bulundurulup bulundurulmayacağının hangi ülkeye ne zaman ne kadar kuvvet gönderileceğinin ya da hangi ülkeden ne kadar birliğin ülkede bulundurulacağının takdiri tamamiyle hükümete bırakılmıştır bu durum anayasaya aykırılık sınırlarını aşan anayasayı ihlâl mahiyeti kazanan bir nitelik taşımaktadır anayasa maddelerine göre aykırılık gerekçeleri anayasanın nci maddesine aykırılık ve gerekçesi tüm öğeleriyle irdelemeye çalışılan bu kararla hükümete tanınan geniş yetkiler sonunda hükümet türkiye büyük millet meclisinin tatilde veya ara vermede ya da toplantı halinde bulunmasına bakılmaksızın bu konularda karar verebilecektir bu nedenle anılan kararlar yasa niteliğindedir ve anayasanın maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir anayasanın başlangiç bölümüne aykırılık ve gerekçesi anayasanın başlangıç bölümünün beşinci paragrafında millet iradesinin mutlak üstünlüğü egemenliğin kayıtsız şartsız türk milletine ait olduğu ve buna millet adına kullanmaya yetkili kılman hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı belirtilmektedir yukarıda sunulan nedenler karşısında bu kararı veren türkiye büyük millet meclisi ve yetkiyi üstlenen hükümet anayasada belirlenen hukuksal düzen ve sistem dışına çıkmışlardır anılan karar başlangıç bölümünün bu paragrafına da aykırıdır i̇ptali gerekir anayasanın başlangıç bölümünün altıncı paragrafında kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medenî bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu kuralım öngörmüştür sayılı karar ise yasama organına ait bir görevi ve yetkiyi yürütmeye devrettiğinden anayasanın başlangıç bölümünün altıncı paragrafına da aykırıdır i̇ptali gerekir anayasanın maddesine aykırılık ve gerekçesiesas sayısı karar sayısı anayasanın maddesi türkiye cumhuriyetinin demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu belirlemektedir hukuk devletinde keyfi davranışa yer olmadığı halde anılan sayılı karar hükümetin sübjektif değerlendirmelerle keyfi kararlar almasına imkân verebilecek hükümetin iradesini hukukun üstüne çıkarabilecek nitelikler taşımaktadır anayasanın maddesine de aykırıdır i̇ptali gerekir anayasanın maddesine aykırılık ve gerekçesi anayasanın maddesi egemenlik kayıtsız şartsız milletindir dedikten sonra türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz kuralını öngörmektedir sayılı kararla türkiye büyük millet meclisine anayasa ile verilen yetki alınarak hükümete verildiğinden böylece hükümet kaynağını anayasadan almayan bir yetkiyi kullanacağından anayasanın maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir anayasanın maddesine aykırılık ve gerekçesi yabancı ülkelere silahlı kuvvet gönderme yabancı silahlı kuvvetlerin ülkede bulunmasına karar verme yetkisi anayasanın maddesince açık bir biçimde yasama yetkisi olarak belirlenmiştir oysa sayılı karar her hangi bir kayıt ve koşula bağlı olmaksızın karar verme yetkisini hükümete devrettiğinden hükümet bu yetkiyi dilediği gibi kullanacaktır bu nedenle sayılı karar anayasanın maddesinin öngördüğü yasama yetkisinin devredilmezliği temel kuralına aykırıdır i̇ptali gerekir anayasanın maddesine aykırılık ve gerekçesi anayasanın maddesi yürütme yetkisinin anayasaya uygun biçimde kullanılacağını ve yerine getirileceğini öngörmesine karşın sayılı karar yetkinin anayasaya aykırı biçimde hükümet tarafından kullanılmasına olanak sağlamaktadır i̇ptali gerekir anayasanın maddesine aykırılık ve gerekçesi sayılı kararla gerek yasama organı gerek yürütme organı anayasanın maddesindeki anayasa hükümlerinin herkesi yasama yürütme ve yargı organlarını bağladığına ilişkin kuralına ters düşmüşlerdir i̇ptali gerekir anayasanın maddesine aykırılık ve gerekçesi cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini düzenleyen maddesi türk silahlı kuvvetlerinin kullanılmasına karar vermeyi cumhurbaşkanının yetkileri arasında saymıştır cumhurbaşkanı bu yetkiyi anayasanın maddesinin ikinci fıkrasındaki kurallara göre ve ancak türkiye büyük millet meclisi tatilde veya ara vermede iken kullanabilecektir oysa sayılı karar cumhurbaşkanının bu yetkisini ve görevini de hükümete devretmektedir hükümet cumhurbaşkanının bu yetkisini kullanması konusundaki koşulların doğmaması halinde bile bu yetkiyi kendisi kullanabilecektiresas sayısı karar sayısı bu nedenle sayılı karar anayasanın maddesine de aykırıdır i̇ptali gerekir sayılı kararın anayasaya aykırılığı ve gerekçesi bu kararla irakın kuveyti işgali ve sonrasında meydana gelen ve ülkemizi yakından ilgilendiren olaylar sebebiyle hükümete ülkemize bir tecavüz vukuu halinde derhal mukabele edilmesi maksadına münhasır olarak savaş hâli ilânı silahlı kuvvetlerin kullanılması türk silahlı kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi veya yabancı silahlı kuvvetlerin türkiyede bulunması konularında anayasanın nci maddesi uyarınca izin verilmesi kabul edilmiştir kararın yazılış ve ifade tarzı ne olursa olsun ülkemize bir tecavüz vukuunda türkiye büyük millet meclisinin toplantıda tatilde veya ara vermede olup olmadığına bakmadan ayrıca koşullar oluştuğunda cumhurbaşkanının türk silahlı kuvvetlerini kullanmasına karar verip vermeyeceği de dikkate alınmadan bu yetkilerin kullanılıp kullanılmayacağına hükümet kendi takdiriyle karar verecektir anayasanın maddesine aykırılık ve gerekçesi yukarıda açıklanan nedenler karşısında hükümete verilen izin doğrudan doğruya anayasanın maddesinin türkiye büyük millet meclisine verdiği konularda karar verme yetkisidir karardaki ülkemize bir tecavüz vukuu halinde derhal müdahale edilmesi maksadına münhasır olarak biçimindeki anlatım ilk anda hükümetin bu konularda inisiyatif ye karar sahibi olmayacağı izlenimini veriyorsa da muhtemel olaylar için yetkilendirilmiş olması onu doğrudan doğruya bu konularda karar organı yerine geçirmektedir oysa bu konular türkiye büyük millet meclisinin münhasır yetkilerindendir devredilemez ayrıca aynı konuda ve belirli koşullarla anayasanın cumhurbaşkanına tanıdığı yetki de kullanılamayacaktır sayılı karar sayılı kararla hukuksal mahiyeti itibarıyla aynı nitelikleri taşımaktadır anayasaya aykırılık konusunda aynı gerekçe burada da geçerlidir i̇ptali gerekir anayasanın maddesine aykırılık ve gerekçesi türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkilerini belirleyen anayasanın maddesindeki yetkilerin hiçbir şekilde ve türkiye büyük millet meclisi kendisi istese bile bir başka organa devri olanaklı değildir devlet yapımızın temelini oluşturan kuvvetler ayrılığı ve kuvvetler arasında yetki devredilmezliği ilkeleri bu tür yetki devrine engeldir maddede savaş ilânına karar vermek de türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasındadır oysa sayılı karar silahlı bir saldırıya mukabele amacına münhasır da olsa savaş ilânına karar vermeyi hükümete devretmektedir bu nedenle sayılı karar anayasanın maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir anayasanın başlangiç bölümüyle ve maddelerine aykırılık yukarıda açıklanan nedenlerle ve sayılı kararlar devredilen yetkiler bakımından birbirinden biraz farklı iseler de konuları ve hukuksal mahiyetleri itibarıyla birbirinin aynıdır ve sonuçta yetki devrini sağlayan düzenlemelerdir bu nedenle sayılı kararla ilgili olarak her madde için ileri sürdüğümüz aykırılık gerekçeleri burada da geçerlidiresas sayısı karar sayısı sayılı karar tümüyle anayasanın başlangıç bölümüne ve maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekir
2,064
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ iii gerekçe tarihli ve sayılı gelir vergisi kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun nci maddesi ile sayılı katma değer vergisi kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen bendinin anayasaya aykırılığı sayılı gelir vergisi kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun nci maddesi ile sayılı katma değer vergisi kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen bendi ile sayılı özel tüketim vergisi kanununa ekli sayılı listede yer alan malların yani otobüs minibüs binek otomobilleri arazi taşıtları uçak yat gibi malların başbakanlık merkez teşkilatına teslimi işlemi katma değer vergisinden istisna edilmiştir anayasanın vergi ödevi başlıklı üncü maddesinde vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin temel ilkeleri düzenlenmiştir maddede herkes kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülük kanunla konulur kaldırılır değiştirilir veya kaldırılır denilmiştir vergilendirmede genel kural yasayla belirlenmiş konu ve kişilerden vergi resim ve harç alınmasıdır yasakoyucu kimi durumlarda vergi kapsamına alınan konuyu kimi durumlarda da kişileri vergi dışında tutabileceği gibi verginin tümünden ya da bir bölümünden vazgeçebilir vergi resim ve harç yasalarında sosyal ekonomik mali ve kültürel amaçlı birtakım muaflık istisna ve indirimler getirilmesi yasakoyucunun takdirine bağlı bir konudur muaflık istisna ve indirimler yasakoyucu tarafından mali güce göre vergilendirmenin ve vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının sağlanmasının araçlarıdır anayasa mahkemesi vergilemede aranan temel ilkelerin muafiyet istisna ve indirim için de aranması gerektiğini kabul etmiştir anayasa mahkemesi yatırım indirimi devlet su i̇şleri genel müdürlüğüne tanınan yargı harcı muafiyeti serbest bölgelerde faaliyet gösteren müteşebbisin vergi ve benzeri mali yükümlülüklerden muaf tutulması devir işlemlerinde münfesih kurumun devir öncesi son bilançosunda görülen zararların devralan kurumca beyan edilen kurum kazancından indirilebilmesi konularını incelerken kimi özel durumlarda muaflık istisna ya da indirim getirilmesinin yasakoyucunun takdirine bağlı olarak yasa ile düzenlenmesi zorunluluğunu belirtirken kamu yararı sosyal ve ekonomik amaç kamu hizmetinin en iyi biçimde görülmesi gibi haklı nedenlerin de gözetilmesi gerektiğini aramıştıresas sayısı karar sayısı vergide eşitlik ilkesi yükümlülerin vergi ödeme güçleri dikkate alınmak suretiyle vergilendirmenin yapılmasını öngörür başka bir deyişle kişiler genel vergi yüküne kendi ödeme güçlerine göre katılmalıdırlar ancak bu durumda anayasada öngörülen vergilendirmede adalet ve eşitlik ilkesi sağlanabilir vergide genellik ilkesi herhangi bir ayırım yapılmaksızın malî gücü olan herkesin vergi yüküne katılmasını ve vergi ödemesini ifade eder malî güce göre vergilendirme verginin yükümlülerin ekonomik ve kişisel durumlarına göre alınmasıdır bu ilke aynı zamanda vergide eşitlik sağlanmasının uygulama aracı olup malî gücü fazla olanın malî gücü az olana göre daha fazla vergi ödemesini gerektirir vergide eşitlik ilkesi ise malî gücü aynı olanlardan aynı farklı olanlardan ise farklı oranda vergi alınması esasına dayanır devlet tüzel kişiliği içinde sadece başbakanlık merkez teşkilatına tanınan bu istisnanın hiçbir ekonomik veya sosyal gerekçesi gösterilmemiştir i̇stisnanın hangi amaçla niçin yapıldığına ilişkin bir açıklık bulunmamaktadır bu düzenleme aynı zamanda kamu hizmetinin daha iyi bir şekilde yerine getirilmesine yönelik bir düzenleme de değildir bu düzenlemenin anayasanın üncü maddesinde belirtilen mali güce göre vergilendirmenin ve vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının sağlanmasının aracı olarak getirilmediği de açıktır yasaların kamu yararına dayanması gereği anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devletinin temel değerlerinden birini oluşturmaktadır hukuk devletinde yasa koyucu anayasa kurallarına bağlı olmak koşuluyla ihtiyaç duyduğu düzenlemeyi yapma yetkisine sahiptir kamu yararının gerektirdiği düzenlemeleri yapmak çareleri düşünüp önlem almak yasa koyucunun en doğal hakkı ve ödevidir yeter ki vergide muafiyet ve istisnalar getirilirken bunlarla hizmet arasında gerçeklere uygun nesnel ve zorunlu bir neden sonuç bağı kurulmuş olabilsin yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı gelir vergisi kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun nci maddesi ile sayılı katma değer vergisi kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen bendi ile sayılı özel tüketim vergisi kanununa ekli sayılı listede yer alan malların başbakanlık merkez teşkilatına tesliminin katma değer vergisinden istisna edilmesi anayasanın nci ve üncü maddelerine aykırı olup iptali gerekir tarihli ve sayılı gelir vergisi kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesi ile değiştirilen sayılı özel tüketim vergisi kanununun nci maddesinin numaralı fıkrasının bendinin anayasaya aykırılığı sayılı gelir vergisi kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun nci maddesi ile sayılı katma değer vergisi kanununun inci maddesi ile değiştirilen sayılı özel tüketim vergisi kanununun nci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yapılan değişiklik ile sayılı kanuna ekli sayılı listede yer alan malların yani otobüs minibüs binek otomobilleri arazi taşıtları uçak yat gibi malların başbakanlık merkez teşkilatı tarafından ilk iktisabı özel tüketim vergisinden istisna edilmiştiresas sayısı karar sayısı anayasanın vergi ödevi başlıklı üncü maddesinde vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin temel ilkeleri düzenlenmiştir maddede herkes kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülük kanunla konulur kaldırılır değiştirilir veya kaldırılır denilmiştir vergilendirmede genel kural yasayla belirlenmiş konu ve kişilerden vergi resim ve harç alınmasıdır yasakoyucu kimi durumlarda vergi kapsamına alınan konuyu kimi durumlarda da kişileri vergi dışında tutabileceği gibi verginin tümünden ya da bir bölümünden vazgeçebilir vergi resim ve harç yasalarında sosyal ekonomik mali ve kültürel amaçlı birtakım muaflık istisna ve indirimler getirilmesi yasakoyucunun takdirine bağlı bir konudur muaflık istisna ve indirimler yasakoyucu tarafından mali güce göre vergilendirmenin ve vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının sağlanmasının araçlarıdır anayasa mahkemesi vergilemede aranan temel ilkelerin muafiyet istisna ve indirim için de aranması gerektiğini kabul etmiştir anayasa mahkemesi yatırım indirimi devlet su i̇şleri genel müdürlüğüne tanınan yargı harcı muafiyeti serbest bölgelerde faaliyet gösteren müteşebbisin vergi ve benzeri mali yükümlülüklerden muaf tutulması devir işlemlerinde münfesih kurumun devir öncesi son bilançosunda görülen zararların devralan kurumca beyan edilen kurum kazancından indirilebilmesi konularını incelerken kimi özel durumlarda muaflık istisna ya da indirim getirilmesinin yasakoyucunun takdirine bağlı olarak yasa ile düzenlenmesi zorunluluğunu belirtirken kamu yararı sosyal ve ekonomik amaç kamu hizmetinin en iyi biçimde görülmesi gibi haklı nedenlerin de gözetilmesi gerektiğini aramıştır vergide eşitlik ilkesi yükümlülerin vergi ödeme güçleri dikkate alınmak suretiyle vergilendirmenin yapılmasını öngörür başka bir deyişle kişiler genel vergi yüküne kendi ödeme güçlerine göre katılmalıdırlar ancak bu durumda anayasada öngörülen vergilendirmede adalet ve eşitlik ilkesi sağlanabilir vergide genellik ilkesi herhangi bir ayırım yapılmaksızın malî gücü olan herkesin vergi yüküne katılmasını ve vergi ödemesini ifade eder malî güce göre vergilendirme verginin yükümlülerin ekonomik ve kişisel durumlarına göre alınmasıdır bu ilke aynı zamanda vergide eşitlik sağlanmasının uygulama aracı olup malî gücü fazla olanın malî gücü az olana göre daha fazla vergi ödemesini gerektirir vergide eşitlik ilkesi ise malî gücü aynı olanlardan aynı farklı olanlardan ise farklı oranda vergi alınması esasına dayanır devlet tüzel kişiliği içinde sadece başbakanlık merkez teşkilatına tanınan bu istisnanın hiçbir ekonomik veya sosyal gerekçesi gösterilmemiştir i̇stisnanın hangi amaçla niçin yapıldığına ilişkin bir açıklık bulunmamaktadır bu düzenleme aynı zamanda kamu hizmetinin daha iyi bir şekilde yerine getirilmesine yönelik bir düzenleme de değildiresas sayısı karar sayısı bu düzenlemenin anayasanın üncü maddesinde belirtilen mali güce göre vergilendirmenin ve vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının sağlanmasının aracı olarak getirilmediği de açıktır yasaların kamu yararına dayanması gereği anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devletinin temel değerlerinden birini oluşturmaktadır hukuk devletinde yasa koyucu anayasa kurallarına bağlı olmak koşuluyla ihtiyaç duyduğu düzenlemeyi yapma yetkisine sahiptir kamu yararının gerektirdiği düzenlemeleri yapmak çareleri düşünüp önlem almak yasa koyucunun en doğal hakkı ve ödevidir yeter ki vergide muafiyet ve istisnalar getirilirken bunlarla hizmet arasında gerçeklere uygun nesnel ve zorunlu bir neden sonuç bağı kurulmuş olabilsin yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı gelir vergisi kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesi ile değiştirilen sayılı özel tüketim vergisi kanununun nci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yapılan değişiklik ile sayılı kanuna ekli sayılı listede yer alan malların yani otobüs minibüs binek otomobilleri arazi taşıtları uçak yat gibi malların başbakanlık merkez teşkilatı tarafından ilk iktisabının özel tüketim vergisinden istisna edilmesi anayasanın nci ve üncü maddelerine aykırı olup iptali gerekir tarihli ve sayılı gelir vergisi kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesi ile sayılı avukatlık kanununun inci maddesinin ikinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere eklenen cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı avukatlık yasasının inci maddesi gereği yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgari hadlerini gösteren tarife türkiye barolar birliği yönetim kurulunca baro yönetim kurullarının teklifleri de göz önüne alınmak suretiyle hazırlanmakta idi sayılı gelir vergisi kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesi ile sayılı avukatlık kanununun inci maddesinin ikinci fıkrasına bir cümle eklenerek barolar birliği yönetim kurulunun vergi mahkemelerinde tarife belirleme yetkisine son verilmiş vergi mahkemelerinde avukat ücretinin maktu olarak belirlenmesini sağlayacak yasal bir düzenleme yapılmıştır sayılı avukatlık yasasının inci maddesi gereği türkiye barolar birliği adalet bakanlığı ile birlikte her yıl için yeniden düzenlediği avukatlık asgari ücret tarifesinin vergi mahkemelerindeki vekalet ücretinin asıl olarak maktu sınırlı olarak da nispi belirlenmesine ilişkin hükmünü danıştay sekizinci dairesi tarih esas sayılı kararı ile iptal etmiştir bunun üzerine i̇dari yargılama usulü yasasının inci maddesinin idari yargı kararlarının gereğinin gün içinde yerine getirilmesine ilişkin emri uyarınca avukatlık asgari ücret tarifesinde vergi davalarında nispi vekalet ücreti düzenlemesi yapılmıştır söz konusu iptal kararı temyiz edilmesi nedeni ile halen danıştay i̇dari dava daireleri genel kurulu incelemesinde olup yargılama sürmektedir yasakoyucu yargılama sürecinin sonucunu beklemeden ve anayasamızın inci maddesini dikkate almadan sayılı gelir vergisi kanunu ve bazı kanunlarda değişiklikesas sayısı karar sayısı yapılması hakkında kanunun inci maddesi ile sayılı avukatlık kanununun inci maddesinin ikinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere eklenen cümle ile vergi mahkemelerinde avukat ücretinin maktu olarak belirlenmesini sağlayacak yasal bir düzenleme yapmıştır yasakoyucu bu düzenleme ile yargıda temyiz incelemesi devam eden ve çözüm bekleyen söz konusu avukatlık ücreti tarifesinin belirlenmesine yasal düzenleme yaparak müdahale etmektedir bu müdahale öncelikle anayasamızın inci maddesinin dördüncü fıkrasına aykırıdır anayasanın inci maddesinde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleri olarak tanımlanmıştır anayasanın inci maddesi gereği kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşunun üst birliği olan baroya sayılı avukatlık kanununun inci maddesi ile verilen düzenleme yetkisi bu yasa ile elinden alınmaktadır hukuk devletinin temel öğelerinden biri de güvenilirliliktir hukuk devleti tüm eylem ve işlemlerinde yönetilenlere en güçlü en kapsamlı şekilde hukuksal güvence sağlayan devlettir hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir devlette hukuk güvenliğinin sağlanması hukuk devleti ilkesinin yerine getirilmesinin zorunlu koşullardandır yasal düzenlemelerde istikrar belirlilik ve öngörülebilirlik göz önünde bulundurularak hukuki güvenlik sağlanır yasalarda yapılan değişikliklerin toplumsal gerçeklerle uyumlu olması ve adaletli kurallar içermesi gerekir hukuk devleti her eylem ve işlemi hukuka uygun insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasa bulunduğu bilincinden uzaklaştığında geçersiz kalacağını bilen devlettir anayasa mahkemesinin k sayılı kararında yasa koyucuya verilen düzenleme yetkisi hiçbir şekilde kamu yararını ortadan kaldıracak veya engelleyecek biçimde kullanılamaz denilmektedir adil ve makul olmayan bir şekilde barolar birliğinin düzenleme yapma yetkisini elinden alan kamu yararına sonuç doğurmayan yasal düzenlemelerin istikrar belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine aykırı olan bu düzenlemenin anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılamayacağı açıktır çünkü bir hukuk devletinde tüm kamu işlemlerinin nihai amacı kamu yararıdır bir hukuk devleti adil ve makul olmak durumundadır kamu hizmetinin gerekleriyle bağdaşmayan adil ve makul olmayan bir düzenlemenin kamu yararına olduğu ve hukuk devleti ilkesi ile bağdaştığı söylenemezesas sayısı karar sayısı yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olan sayılı gelir vergisi kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesi ile sayılı avukatlık kanununun inci maddesinin ikinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere eklenen cümlenin iptali gerekir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptali istenen düzenlemelerin uygulanması halinde sonradan giderilmesi olanaksız durum ve zararların doğabileceği açıktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarihli ve sayılı gelir vergisi kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun nci maddesi ile sayılı katma değer vergisi kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen bendi anayasanın nci ve üncü maddelerine aykırı olduğundan inci maddesi ile değiştirilen sayılı özel tüketim vergisi kanununun nci maddesinin numaralı fıkrasının bendi anayasanın nci ve üncü maddelerine aykırı olduğundan inci maddesi ile sayılı avukatlık kanununun inci maddesinin ikinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere eklenen cümle anayasanın nci inci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptallerine ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
2,093
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın ve takip eden maddelerine göre yargı erki bağımsız mahkemelerce anayasaya kanun ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verecek bağımsız hakimler tarafından kullanılır anayasanın maddesinde yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı öngörülmüştür buna göre yargı yetkisini türk milleti adına kullanacak olan bir yargı mercinin mahkeme olarak kabul edilmesi için kuruluşu görev ve yetkileri işleyişi ve yargılama usullerinin yasayla düzenlenmesi üyelerinin ilke olarak meslekten hakim olması üyelerinin bağımsız ve tarafsız olması gerekmektedir anayasanın maddesi herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz şeklindedir bu kurala göre kişilere yargı mercileri önünde dava hakkı tanınması adil bir yargılamanın önkoşulunu oluşturur adil bir yargılamanın gerçekleşebilmesi için yasayla belirlenen yargısal işleve ve doğal yargıç ilkesine göre belirlenmiş yargıçlardan kurulu bağımsız ve tarafsız mahkemelerin yargı yetkisine sahip olduğu bir sistemin sağlanmış olması gerekmektedir tüketicinin korunması hakkında kanunun uygulanmasından doğan ve belli bir değerin altındaki uyuşmazlıklarda tüketici sorunları hakem heyetinin karar vermesi ve belli limit dahilindeki uyuşmazlıklarda verilen kararların mahkeme ilamı mahiyetinde sayılması yargı yetkisinin bağımsız mahkeme dışında bir kurula tevdii anlamına gelmektedir ki yukarıda belirtilen anayasanın maddesine aykırı olduğu ortadadır zira anayasamızın maddesi üçüncü fıkrası son cümlesi uyarınca da hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz i̇ptali istenen madde hükmüne göre değeri belli bir miktarın altında kalan uyuşmazlıklarda hakem heyetine başvuru zorunlu olduğu için mahkemelere başvuru hakkını önlemesinden dolayı anayasanın maddesinde yazılı hak arama özgürlüğüne de kısıtlama getirmekte olup bu açıdan da anayasaya aykırıdır belli bir değerin altındaki uyuşmazlıklar belli bir değerin üstündeki uyuşmazlıklardan daha önemsiz değildir anayasanın ve maddelerine göre herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir ve hiç kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir mercii önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz anılan düzenleme anayasamızda yer alan hak arama hürriyeti ve kanuni hakim güvencesi hükümlerine aykırıdır düzenleme ile diğer bir kurum tarafından uyuşmazlığın çözüleceği öngörülmüş olup öngörülen bu kurum ise bağımsız bir yargı organı değildir bağımsız hakimlerin ve mahkemelerin her türlü verdiği kararlar itiraz temyiz karar düzeltilmesi yargılamanın yenilenmesi gibi yollar ile denetime ve incelemeye tabi kılınmasına rağmen hakem heyetinin kararlarının temyiz incelenmesi olmayıp verilen karara karşı tüketici mahkemesine itiraz edilebilir tüketici mahkemesinin verdiği karar kesin olup buna karşıesas sayısı karar sayısı gidilebilecek bir yargı organı bulunmamaktadır bu durumda değeri belli bir değerin altındaki uyuşmazlıklara karşı yüksek yargı teminatı tanınmamış bulunmaktadır tekrar ifade edilecek olursa anayasanın maddesinde yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı öngörülmüştür yapılacak yargılamanın kişiler yönünden gerçek bir güvence oluşturabilmesi için aranacak nitelikler maddede herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz şeklinde ifade edilmiştir anayasanın maddesiyle de davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması görevi yargıya verilmiştir bu görevin ağır iş yükü altında yerine getirilmesi zorlaştıkça uyuşmazlıkların çözümü için alternatif yöntemlerin yaşama geçirilmesi gerekli görülebilirse de benimsenen yolun yargı yetkisini bağımsız mahkeme niteliği taşımayan kurullara ya da heyetlere tevdii sonucunu doğuracak nitelikte olmaması gerekir kararı benimsemeyen tarafa ilk derece dışında ikinci derece veya temyiz aşamasında yargı yolunun açık tutulması hakem heyetlerinin oluşumunun ve çalışma yönteminin uzmanlığın önemi de gözetilerek hukuk devleti ilkeleriyle uyum içinde düzenlenmesi gerekir ayrıca hakem kurullarının tarafsızlığı ve bağımsızlığı uzman niteliği ile bu kurulların alacağı kararların bağlı olacağı usul ve esasların yönetmeliğe bırakılmayıp yasa ile düzenlenmesi de zorunludur i̇tiraz konusu kural yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir
610
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı ecza deposu aş vekili av tarafından davacı şirketin sayılı kanunun maddesi hükümleri uyarınca uhdesinde kalan ihaleye ilişkin sözleşmeyi süresi içerisinde imzalamadığından bahisle ay süreyle ihalelere katılmaktan yasaklanmasına ilişkin gün ve sayılı resmi gazetede yayımlanan davalı idare işleminin iptali istemiyle sağlik bakanliğina karşı açılan davada mahkememizce verilen tarih ve k sayılı kararın danıştay dairesinin tarih ve k sayılı karar ile bozulması üzerine bozma kararına uyularak işin gereği görüşüldü tc anayasasının maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmüne maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hükmüne maddesinde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz hükmüne maddesinde i̇darenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır ek hüküm md kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile yüksek askeri şuranın kararları yargı denetimi dışındadır ek cümle md ancak yüksek askerî şûranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır i̇dari işlemlere karşı açılacak davalarda süre yazılı bildirim tarihinden başlar hükümlerine yer verilmiştir anayasanın maddesinde ise bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü yer almıştır sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinde ise bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa i̇ptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslınıesas sayısı karar sayısı başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini dava dilekçesi iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak anayasa mahkemesine gönderir hükmüne yer verilmiştir sayılı kamu i̇hale kanununun sözleşmeye davet başlıklı maddesinde işlem tarihi itibariyle yürürlükte olan şeklinde inci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen sürelerin bitimini veya maliye bakanlığının vizesi gereken hallerde bu vizenin yapıldığının bildirilmesini izleyen günden itibaren üç gün içinde ihale üzerinde kalan istekliye tebliğ tarihini izleyen on gün içinde kesin teminatı vermek suretiyle sözleşmeyi imzalaması hususu imza karşılığı tebliğ edilir veya iadeli taahhütlü mektup ile tebligat adresine postalanmak suretiyle bildirilir mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci gün kararın istekliye tebliğ tarihi sayılır hükmü yer almıştır dava dosyasının incelenmesinden tarihinde sağlık bakanlığı i̇zmir eğitim araştırma hastanesi baştabipliği tarafından yapılan kalem i̇laç ve serum alımı ihalesinin davacı şirketin üzerinde kaldığı ve gün ve sayılı sözleşmeye davet mektubu ile ilgilinin sözleşme imzalamak üzere davet edildiği anılan mektubun tarihinde postaya verildiği ve davacı şirkete tarihinde tebliğ edildiği öte yandan davalı idare tarafından sayılı kanunun maddesi hükmü uyarınca mektubun postaya verildiği tarihini takip eden yedinci gün olan tarihinin tebliğ tarihi sayılacağı ve bu tarihten itibaren gün içerisinde en geç tarihine kadar sözleşmenin davacı şirketçe imzalanmadığı gerekçe gösterilerek davacı şirket hakkında ay süreyle yasaklama işleminin tesis edildiği bakılmakta olan davanın da söz konusu işlemin iptali istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır uyuşmazlık konusu olaya uygulanan ve yukarıda metnine yer verilen yasal düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden ihalelerin şikayet ve itirazen şikayet başvurularıyla kesintiye uğramaması için bu başvurulara ilişkin olarak hızlı ve etkin bir başvuru ve bildirim yolu öngörülmesinin amaçlandığı bu amaç doğrultusunda başvuru ve karar alma sürelerine yönelik olarak çeşitli yöntemlerle belirlendiği ve sınırlamalar getirildiği görülmekte ise de i̇halelere yönelik başvurular hakkında yönetmeliğin maddesi uyarınca başvuruların idare veya kurum dışındaki idari mercilere ya da yargı mercilerine yapılması ve başvuru dilekçelerinin bu merciler tarafından ilgisine göre ihaleyi yapan idareye veya kamu i̇hale kurumuna gönderilmesi halinde bu dilekçelerin ihaleyi yapan idare veya kamu i̇hale kurumu kayıtlarına girdiği tarih başvuru tarihi olarak kabul edilmesi ve aynı maddenin yedinci fıkrası uyarınca posta yoluyla yapıları başvurularda postadaki gecikmeler dikkate alınmamasına karşın idareler ve kamu i̇hale kurumu tarafından alınan kararlara ilişkin tebligatın iadeli taahhütlü mektupla yapılması halinde mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci gün kararın istekliye tebliğ tarihi sayılması nedeniyle ortada idari işlem tesis ederken sahip olduğu kamu gücü dolayısıyla aldığı bu kararlara muhatap olan ilgililerine oranla daha güçlü konumda olan idareler lehine eşitliğe aykırı bir düzenleme bulunduğu kanaatine varılmıştır ayrıca anılan düzenlemeler doğrultusunda ihalelere yönelik olarak şikayet ve itirazen şikayet başvurusunda bulunanların kendilerinden kaynaklanmayan ve kendilerine kusur izafe edilmesi mümkün olmayan sebepler dolayısıyla posta idaresinde yaşanacak herhangi biresas sayısı karar sayısı gecikme nedeniyle kendilerine fiilen herhangi bir bildirim ve tebligat yapılmaksızın haklarında alınan kararların tebliğ edilmiş sayılması nedeniyle bazı hakların ilgililerince kullanamamasına sebep olunduğu gibi hakkın gerçek manada aranarak kamu düzeninin sağlanmasının zorlaştırıldığı açıktır açıklanan nedenlerle mahkememizce sayılı kamu i̇hale kanununun sözleşmeye davet başlıklı maddesinin birinci fıkrasında işlem tarihi itibariyle yürürlükte olan şeklinde yer alan mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci gün kararın istekliye tebliğ tarihi sayılır hükmünün anayasanın maddesinde ifadesini bulan eşitlik ilkesine maddede ifadesini bulan hak arama hürriyetinin hakların sınırlandırılmasına ilişkin maddede öngörülen ölçülülük ve öze dokunamazlık ilkelerine yine söz konusu hükmün anayasanın maddesine aykırılık taşıdığı kanısına varıldığından dosyada bulunan belgelerin birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine anayasa mahkemesince verilecek karara kadar davanın geri bırakılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi
921
esas sayısı karar sayısı sayılı tcknun sayılı yasanın maddesi ile değişik a maddesi çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır cinsel istismar deyiminden on beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranışlar anlaşılır maddesi cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur ve suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır hükmünü içermektedir sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu açıkça belirtilmiştir sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde devletin temel amaç ve görevleri ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır şöyle ki devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır ayrıca anayasamızın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu devletinde kadın ve erkekler eşitliğinin yaşama geçmesini sağlamakla hükümlü olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır ayrıca herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahip olduğu da açıkça belirtilmiştir yine sayılı türkiye cumhuriyet anayasasının kanun önünde eşitlik başlıklı maddesine göre herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar keza sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde aile türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır devlet ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır teşkilâtı kurar her çocuk korunma ve bakımdan yararlanma yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir devlet her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır şeklinde düzenlemeler mevcutturesas sayısı karar sayısı yukarıda belirtilen anayasal hükümler ve sayılı türk ceza kanununun sayılı yasanın maddesi ile değişik a a maddesindeki hükümler birlikte değerlendirildiğinde cebir tehdit veya hile kullanılmaksızın yaşını doldurmamış çocuklara yönelik organ sokmak suretiyle cinsel istismar ve basit cinsel istismarda bulunmak suçlarından sanıklar hakkında tayin edilecek cezalar yönünden kanun koyucunun suç tarihindeki yaşı ten küçük olup ancak yaşı ne olursa olsun yaşları farklı mağdurlara yönelik eylemler arasında öngörülen cezai müeyyide bakımından her hangi bir ayrım yapmadığı örneğin yaşındaki mağdur ile yaşı daha küçük mağdurlara yönelik emsal cinsel istismar olayları arasında her hangi bir ayrim gözetmedi̇ği̇ ve farkli bi̇r düzenleme yapmadiği oysa cebir ve tehdit olmaksızın örneğin yaşındaki bir mağdura yönelik basit veya nitelikli cinsel istismar eylemi ile yıl aylık yaşı olan bir mağdura yönelik aynı mahiyetteki eylemin farkli cezalara müstelzi̇m olmasi gerekti̇ği̇ yasa koyucunun yaşından küçük mağdurlar açısından herhangi bir ayrım ve fark gözetilmeksizin hepsi için aynı cezayı öngördüğü bir başka deyişle yaşını tamamlamayan tüm çocukların ister rızası ile ister rıza dışı maruz kaldıkları tüm cinsel istismar eylemlerinde herhangi bir ayrım ve fark gözetilmeksizin aynı cezaya tabi tutulduğu yaşında yaşında yaşında olan çocukların her birinin bulunduğu yaş itibariyle fiziksel ve zihinsel gelişimlerinin farklı olduğu dolayısıyla yaş skala aralığının farklı ve uzak olduğu mağdurlar yönünden farklı ve kademeli cezai müeyyide getirmemenin anayasamızın maddesinde sayılan adalet anlayışı içinde olan hukuk devleti ilkesine açıkça aykırılık teşkil ettiği sayılı tcknun ve a maddesindeki düzenlemenin kanun önünde eşitlik başlıklı anayasanın maddesine aykırı olduğu zira eşitlik kavramının herkese eşit davranmaktan ziyade eşit durum ve statülerdeki şahıslara eşit muamele yapılmasını gerektirdiği farklı statü ve durumlarda olanlara farklı düzenleme yapmanın eşitlik ve adalet duygularının gereği olduğu şu halde yaşındaki bir mağdura yönelik cinsel istismar eylemine tayin edilecek ceza ile yıl ay günlük yaşı olan mağdureye yönelik aynı cinsel istismar eylemine aynı cezai yaptırım öngörmenin anayasanın maddesindeki adalet anlayışı içinde olan hukuk devleti ilkesine ve kanun önünde eşitlik başlıklı maddesine aykırı olduğu öte yandan sayılı türk ceza kanununun yaş aralığında bulunan çocukların suç işlemeleri halinde işledikleri suçun hukuki anlam ve önemini algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmiş olması halinde suça sürüklenen çocuğun bu i̇radesi̇ne rizasina hukuki̇ sonuç tanınarak cezasında önemli oranda yaş indirimi yapıldığı halde yaş gurubunda olan ve kendisine yönelik eylemin mahiyetini ve anlamını algılama yeteneği olduğuna dair hekim raporu olan mağdurelerin i̇radesi̇nerızasına ssçlerde olduğu gibi bir hukuki sonuç tanınmadığı oysa bu tür durumlarda kendisine yönelik cinsel istismar eyleminin mahiyetini anlayacak durumda olan mağdurların maruz kaldığı eylemlere yaşı daha küçük mağdurların maruz kaldığı cinsel istismar eylemlerine göre daha az ceza öngörmenin ceza adaleti ve hukuk devletinin gereği olduğu aksi takdirde yaşında bir mağdurenin rızasıyla yaşadığı bir cinsel eylem nedeniyle sanıklara ve ssçlere kamu vicdanını önemli̇ ölçüde sızlatan yüksek cezalar tayin edilmek durumunda kalındığı örneğin yaşında olan mağdurun cebir tehdit olmaksızın rızasıyla öpüşmesi eyleminde basit cinsel saldırı suçunda sayılı tcknun maddesi delaletiyle cümle gereğince yil hapi̇s yine rızası olan veya karşı koymayan yaşındaki mağdura sarkıntılık düzeyinde ani ve kesik hareketle işlenmişse ceza yil hapîs yine yaşındaki mağdurun rızasıyla cinsel ilişkiye girmesi halinde sanığa esas sayısı karar sayısı yil hapîs eylem birden fazla kişiyle birlikte olursa tck maddesi uyarınca yine yüksek oranda bir artışla yil hapi̇s cezası öngörülmektedir bu cezalar orantili deği̇ldi̇r bu nedenle anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırılık sözkonusudur anayasamızın maddesine göre devlet ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması için gerekli tedbirleri alır ancak yaşındaki çocuğu koruyucu tedbir ile yaşındaki çocuğu koruyucu tedbir aynı ağırlıkta nitelikte ve ölçüde olmamalıdır çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimine uygun düşmeyen tedbirler ve ceza içeren yasa maddelerinin çocuklar ve aile için telafisi imkansız zararlara yol açacağı açıktır yaşındaki mağdurlara yönelik cinsel istismar suçlarının failleri de çoğu zaman suça sürüklenen çocuktur aynı yaş grubunda ve aynı okulda öğrenim gören çocuklar arasında da bu suçların işlendiği açıktır cinsel istismar olaylarında rızası olan mağdur çocukları korurken onlardan yaş büyük olan yaşlarında olan suça sürüklenen çocuklara yüksek cezalar tayin etmek çocukların korunmasındaki dengeyi önemli ölçüde bozacak ailede ve toplumda onarılamayacak yaralar açacaktır bu yönüyle de tck a a maddeleri anayasanın maddesine de açıkça aykırıdır bu nedenle kanun koyucunun yaşından küçüklerde en azından yaş grubunda kendisine cebir tehdit yönelmeyen mağdurun cinsel davranışına rızasının varlığına veya iradesinin geçerli olduğuna dair bir düzenleme ile kademeli bir ceza anlayışını içeren bir hüküm ihdas etmesi gerektiği açıktır nitekim tarihinde yürürlüğe giren ve uzun süre yürürlükte kaldıktan sonra tarihinde mülga olan sayılı türk ceza kanununun ve devamı maddelerindeki düzenlemeler bu hususları nazara alan hükümler içermektedir kanun koyucunun suç tipini tayin ile cezanın alt ve üst sınırını belirlemede bir takdir yetkisi elbette mevcuttur ancak bu takdir yetkisi kullanılırken farklı durumda konumda ve statüde olanlar için farklı cezai müeyyide içeren düzenlemeler yapılması lüzumu adalet anlayışı içinde olan hukuk devleti ilkesinin gereğidir gelişmiş ve demokratik tüm ülkelerde çocuğun cinsel istismarı suçu bulunmakla beraber suçun kanunun normatifleştirilmesi sırasında taraf haklarını koruyucu bir şekilde düzenlendikleri ve suç ile ceza arasında bir orantı gözetildiği gibi mağdurun özel durumuna göre de daha adil bir yaklaşım gösterildiği açıktır oysa türk ceza kanununda gelişmiş ve demokratik tüm ülkelerde bulunmasına rağmen çocuğun cinsel istismarındaki asgari yaş sınırı fevkalade yüksek tutulduğu gibi mağdur küçüklerin yaşı ile ilgili hakkaniyete uygun ve kademeli bir ceza arttırımı bulunmaktayken sayılı tckda yaşını ikmal etmemiş tüm mağdur kişilere karşı tek bir ceza öngörülmesi adalet anlayışı içinde olan hukuk devleti ilkesine açıkça aykırıdır sözgelimi yaşındaki bir erkek çocuğunun ırzına geçen ile yaşını doldurmasına ay kala bir bayan ile rızası dahilinde cinsel ilişkiye giren kişilerin aynı suç kalıbı ile yargılanması eşitlik ve cezaların adaleti ilkelerine aykırıdır sayılı türk ceza kanununun anılan hükümlerinin eylemle orantısızlık içeren ceza sistematiği yönü ile bir çok mağduriyete yol açar nitelikte olduğu ortadadır türk hukuk sisteminde suçun en nitelikli hali için en düşük yaş olarak yaşını tamamlamamış olarak belirlenmiş olmasına rağmen bu asgari yaş amerikada yaştan küçükler i̇ngilterede yaştan küçükler avusturyada yaştan küçükler almanyada yaştan küçükler olarak belirlenmiştir türk ceza kanunu ile yaşını tamamlamamış kişiyle yaşanan ilişkiye suçun en ağır halinin ceza olarak uygulanması ceza adaleti ve suç ile ceza arasındaki orantıyı fahiş derecede bozmaktadıresas sayısı karar sayısı mevcut düzenleme ile korunmak istenen hukuki yarar ile düzenlenen müeyyide arasında bir orantısızlık söz konusudur eski sayılı türk ceza kanununda cinsel istismar mağduru olan çocuklar bakımından bulundukları yaş aralığına göre farklı müeyyideler düzenlenmiştir eski düzenlemeler ile hakime her bir somut olaydaki vehamete ve ağırlığa göre geniş bir takdir hakkı bırakılmıştır mevcut düzenlemede ise birbirinden tamamen bağımsız olan vehamet ve kamu vicdanlarını sızlatmada farklı ağırlıkta olan tüm olaylarda aynı kanun maddesinin uygulanır olması kamu vicdanını rahatlatmada ve adaleti tesis etmede eksik kalmaktadır zira hukuk devleti ilkesinin amaçlarından biri de şüphesiz kamu vicdanının rahatlatılmasıdır yasa koyucu cinsel istismar suçunda korunan hukuksal menfaatin mağdurun cinsel özgürlüğü olduğunu düşünerek bu suçu kişilere karşı suçlar bölümünde düzenlemiştir bu haliyle kişilerin cinsel özgürlüklerine yönelik saldırıların cezalandırılması amaçlanmıştır ancak kendini koruyamayacak durumda bulunan mağdurlara yönelik eylemler ile cinsel haz alma çağına gelmiş ve kendi iradesiyle cinsel ilişki yaşamayı tercih etmiş mevcut düzenleme gereği mağdur sıfatına sahip olan çocuklara karşı gerçekleştirilen eylemlerin cezalarının aynı şekilde düzenlenmiş olması suç ve ceza arasında adil denge bulunmadığı noktasında toplumdaki adalet duygusunun karşılığı olan kamu vicdanında derin yaralar açılmasına neden olmaktadır o u yukarıda arz edilen gerekçeler ve inceleme sırasında resen nazara alınacak diğer nedenler nazara alınarak mahkememizin esas sayılı dava dosyasında uygulanma ihtimali bulunan ancak sayılı türkiye cumhuriyeti anayasası hükümlerine açıkça aykırı hükümler içeren sayılı türk ceza kanununun sayılı yasanın maddesi ile değişik ve maddelerinin i̇ptali̇ne karar veri̇lmesi̇ saygılarımızla arz ve talep olunur
1,680
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin bu konudaki görüşünü açıklayan günlü sayılı kararı şöyledir almus savcılığının günlü dava dilekçesi ile başkasıyla resmi nikahlı olarak evli bulunan davalının bu arada birlikte yaşadığı diğer davalıdan tarihinde zina mahsulü çocuğun dünyaya geldiği davalının tarihinde almus noterliğince düzenlenen resmi tanıma senedi ile bu çocuğu tanıdığı ve buna istinaden çocuğun nüfusa kaydının yapıldığı hatalı yapılan baba hanesindeki kaydın iptali ile çocuğun annesi üzerine tescilinin yapılması istenilmiş ve yapılan yargılama sırasında davalılar ve vekilleri tc medeni kanununun maddesinde evli erkek ve kadının zinasından doğan çocuk tanınamaz denmekte ise de bu hükmün uzantısı olan cinsi münasebet sırasında davalı evli ise babalığa hükmedilemez kuralını taşıyan mk nun maddesinin anayasa mahkemesinin tarihli ve esas karar sayılı kararı ile iptal edildiği ve bu iptalden sonra müstakil olarak uygulanabilir hale gelen mk nün maddesinde davalı anaya evlenme vadettiği veya cinsi münasebet bir cürüm veya nüfuzu suiistimal teşkil eylediği takdirde davacının talebi üzerine hakim babalığa hükmeder dendiğini bu durumda baba aleyhine babalık davası açılmış olsaydı kendisinin babalığa mahkûm edileceğini esasen kendisinin tanıma ile bu durumu ortaya çıkardığını tanımaya itiraz etmekte yararı olacak kişilerin bir itirazının bulunmadığı süresi içinde mk hükümleri gereğince bu tanımaya itiraz etmediklerini tanımanın küçük çocuğun korunması geleceğinin güven altına alınması için yapıldığını kamu yararının aslında bu durumda olan çocukların tanınması ile değil çocuğun meydana gelmesine sebep olan ilişki sebebiyle ihlal edildiğini ancak bu sonuç meydana geldikten sonra bu olayın ağır faturasının çocuk üzerine yıkılmasının kamu yararı adına da olsa hukuk ve adalet anlayışı ile bağdaşmadığını mk un maddesini iptal eden anayasa mahkemesinin gerekçesinin madde için de iptal gerekçesi olabilecek nitelikte bulunduğunu bu sebeple mk un maddesinin anayasanın başlangıç kısmına ve ve maddelerine aykırı olduğu için iptal edilmesi gerektiğini talep etmiştir mahkememizce davalılar vekilinin bu talebi incelenmiş bu talebin reddi savcılığınca istenmiş nüfus temsilcisi ise aleyhde ve lehde bir beyanda bulunmamış ve talep davayı geri bırakacak mesnetten yoksun bir mahiyette görülmeyip zikredilen mk un maddenin iptaline ilişkin anayasa mahkemesinin tarihli kararı nazara alındığında bu anayasaya aykırılık iddiasının yerinde olduğu kanaatine varılmıştır şöyle ki anayasa mahkemesinin tarihli mk un maddesinin iptaline ilişkin hükmünün tarihli resmi gazetede yayımlanan gerekçesi incelendiğinde esasen talebin maddeyi de içermesine rağmen incelemenin sadece mahkemedeki görülmekte olan dava sebebiyle mk un maddesi ile sınırlı olarak yapılması sonucu bu maddenin iptal edildiği anlaşılmış bu sebeple mk un maddesinin anayasaya aykırılığı konusuna hiç değinilmemiştir ancak anayasa mahkemesinin gerekçesi incelendiğinde insan hakları yönünden anayasanın genel ilkeleri ile maddeleri karşısında babanın evli olduğu halde bekâr bir kadınla ilişkisinden olan zina mahsulü çocuğun toplumdaki durumunun gözönüne alınması sonucu bu çocuğun yoksun kaldığı haklar ve toplumdaki durumu sebebiyle yasa koyucunun sık sık af yasaları çıkarmak suretiyle bu durumu bertaraf etmek gayretinde bulunuşu gözönüneesas sayısı karar sayısı alındığında bu gerekçenin madde için de geçerli olabileceği konusunda tereddüt bulunmamaktadır böylece evlilik dışı doğan çocukla baba arasında ilişki kurulmaması durumunda evlilik birliği dışında doğan çocuğun öteki çocuklardan ayrı ve ora zarar verici bir durum içine sokulmasının eşitlik ilkesine aykırı bulunduğu maddi ve manevi ayrılık içine itilip kişiliklerinin serbest oluşumu ve gelişimi temci haklarından mahrum kaldıkları normal olmayan kadın erkek ilişkilerinin sonucu doğan çocuğu toplum dışına iterek ve haklarından yoksun kılarak cezalandırmış olmaları sonucunun ortaya çıkması karşısında doktrinde de sosyal temelden yoksun bulunan bu kuralın uygulanmasının mümkün olduğu kadar dar bir alana hasredilmesinin doğru olacağı ve zina ürünü çocukların tanınamayacağı konusundaki mk nün maddesinin yasal bir dayanağının kalmadığı zina ürünü çocuğu gönül rızası ile tanımaya hazır olan kimsenin mutlaka dava edilmesini gerekli saymanın mantığa aykırı olup bu maddenin anayasaya aykırılığı konusunda ciddi münakaşalar ve görüşler bulunduğu açık olmakla iddia ciddi bulunmuş ve iptali konusunun anayasa mahkemesince incelenmesinde gereklilik bulunduğu kanaatine varılmıştır
597
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçelerinin gerekçe bölümlerinin ilgili kısımlarında şu görüşlere yer verilerek dava konusu kuralın iptali ve yürürlüğünün durdurulması istenmiştir anayasanın maddesinin değişik ikinci fıkrasında yükseköğretim kurulunun üniversiteler ve bakanlar kurulunca seçilen ve sayıları nitelikleri seçilme yöntemleri yasayla belirlenen adaylar arasından rektörlük ve öğretim üyeliğinde başarılı hizmet yapmış profesörlere öncelik vermek üzere cumhurbaşkanınca atanan ve cumhurbaşkanınca doğrudan seçilen üyelerden kurulacağı üçüncü fıkrasında da kurulun örgütü görev yetki ve sorumluluğu ile çalışma ilkelerinin yasayla düzenleneceği belirtilmiştir günlü sayılı yükseköğretim yasasının değişik maddesinin b fıkrasında yükseköğretim kurulunun cumhurbaşkanınca rektörlük ve öğretim üyeliğinde başarılı hizmet yapmış profesörlere öncelik verilerek seçilecek yedi bakanlar kurulunca temayüz etmiş üst düzeydeki devlet görevlileri ya da emekliler arasından seçilecek yedi üniversitelerarası kurulca kurul üyesi olmayan profesör öğretim üyelerinden seçilecek yedi olmak üzere toplam yirmibir üyeden oluşacağı c fıkrasının i̇kinci bendinde yükseköğretim genel kurulunun fıkrasında yazılı üyelerden oluşacağı üçüncü bendinde cumhurbaşkanının kurul üyeleri arasından dört yıl süreyle bir başkan seçeceği son bendinde de yükseköğretim genel kurulunun toplantı yetersayısının ondört olduğu kararların toplantıya katılanların oy çokluğu ile alınacağı kurala bağlanmıştıresas sayısı karar sayısı bu kurallar uyarınca yirmibir üyeden oluşan yükseköğretim genel kurulu ondört üyeyle toplanabilmekte ve sekiz oyla karar alabilmektedir sayılı yasayla yapılan düzenlemede ise kurucu rektör adaylarının yükseköğretim genel kurulu üye tamsayısının çoğunluğuyla başka bir söyleyişle en az üyenin oyuyla seçileceği belirtilmiştir anayasada yükseköğretim genel kurulunun toplantı ve karar yetersayıları konusunda bir kural bulunmadığı ve kurulun çalışma ilkelerinin belirlenmesi yasaya bırakıldığından yasakoyucunun belirli nitelikteki işler için farklı karar yetersayısı öngörebileceğinde kuşku yoktur ne var ki buna ilişkin düzenlemenin amaca ve anayasaya uygun makul ve ölçülü olması da hukukun genel ilkelerinin gereğidir oysa sayılı yasayla getirilen karar yetersayısının yükseköğretim genel kurulu toplam üye sayısına göre çok yüksek olduğu süre uzun tutulsa da seçimin sonuçlanmasını güçleştireceği ortadadır nitekim yasakoyucu da kurucu rektör adayı belirleme işleminin getirilen karar yetersayısı ile sonuçlandırılamayacağını yüksek olasılık gördüğünden yükseköğretim genel kurulunca aday belirleme işleminin bir ay içinde sonuçlandırılamaması durumunda her üniversite için üç kurucu rektör adayının tek başına ve doğrudan milli eğitim bakanınca belirlenmesini öngörmüştür böyle bir düzenleme türk hukukunda hiçbir kamu görevlisi için yapılmamıştır gerçekten ne yüksek yargı organları ne bağımsız kurullar başkan ve üyeleri ne de üniversite rektörlerinin seçiminde böyle bir karar yetersayısı aranmaktadır yapılan düzenleme kurucu rektörlüğe aday olmak isteyenleri caydırıcı katılımı azaltıcı yükseköğretim genel kurulunda sonuç almayı güçleştirici niteliktedir bu niteliği nedeniyle kurucu rektör adaylarının seçiminde çok yüksek bir yetersayı arayan düzenleme adil ve ölçülü olmadığı gibi haklı bir nedene de dayanmamakta ve anayasanın hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır ayrıca yükseköğretim genel kurulunun çok daha önemli konulardaki toplantı yetersayısı ondört ve karar yetersayısı toplantıya katılanların oyçokluğu olarak belirlenmişken kurucu rektör adaylarını seçme karar yetersayısının onaltı gibi çok yüksek bir çoğunluk olarak öngörülmesi amaç yönünden de hukuk devleti ilkesine uygun düşmemektedir öte yandan sayılı yasayla yeniden düzenlenen geçici maddenin ikinci tümcesinde yükseköğretim genel kurulunca aday belirleme işlemi bir ay içinde sonuçlandırılamadığı takdirde milli eğitim bakanı tarafından belirlenecek üç kurucu rektör adayı cumhurbaşkanına sunulur denilerek yükseköğretim genel kurulunun kurucu rektör adayı seçme yetkisi tümcede belirtilen durumun gerçekleşmesiyle milli eğitim bakanına devredilmekte başka bir deyişle yükseköğretim kurulu rektör seçme süreci dışında bırakılmaktadıresas sayısı karar sayısı böylece yükseköğretim genel kurulunun kurucu rektörlerin belirlenmesi sürecine katılımı biçimsel düzeye indirgenmekte ve yeni kurulan üniversitelerin akademik kadrolarının ve yönetim personel yapısının geleceğe dönük olarak anayasanın maddesinde öngörülen biçimde oluşturulması yönünden büyük önem taşıyan kurucu rektörlerin belirlenmesi yetkisi eylemli olarak tümüyle siyasal iktidarın tercih ve takdirine bırakılmış olmaktadır anayasa mahkemesinin k sayılı kararında anayasanın maddesinde üniversitelerin bilimsel özerkliğe sahip olduğunun belirtildiği maddenin gerekçesinde yasayla düzenlenmesi öngörülen konuların bilimsel özerklik dikkate alınarak yasakoyucuya bırakıldığı bilimsel özerkliğin yönetsel özerkliği de gerektirdiği bu iki ilkenin birbirini tamamladığı üniversite özerkliğinin üniversitelerin yönetiminin siyasal iktidarların öznel yeğlemelerinden olabildiğince etkilenmeyecek biçimde yapılandırılmasını gerektirdiği rektör adaylarının belirlenmesinde uygulanacak ilkelerin yasayla düzenleneceği açık ise de bu düzenlemelerin cumhurbaşkanının seçme yetkisinin amacına uygun kullanılmasını engellemeyecek ve üniversitelerin bilimsel özerkliklerini zedelemeyecek biçimde yapılması gerektiği üniversite yönetim organlarının ve bu bağlamda üniversite rektörlerinin göreve getirilmesine ilişkin yasal düzenlemelerde yükseköğretim kurulunun anayasanın maddesinde belirtilen görev ve işlevlerinin gözardı edilemeyeceği rektörlerin seçiminde yükseköğretim kurulunun yetkili kılınmasının bilimsel özerklik ilkesi ile anayasanın maddesinin gereği olduğu yeni kurulan üniversitelere kurucu rektör seçiminde kimi maddi ve hukuksal olgular nedeniyle sayılı yasanın maddesinde öngörülen yöntemden farklı bir yöntemin uygulanabileceği ancak bu durumun yükseköğretim kurulunun kurucu rektör adayının belirlenmesi sürecinden dışlanmasını haklı gösteremeyeceği gerekçelerine yer verilerek günlü sayılı yasanın kurucu rektör adaylarını belirleme yetkisini milli eğitim bakanı ile başbakana veren geçici maddesi anayasanın ve maddelerine aykırı bulunup iptal edilmiştir görüldüğü gibi anayasa mahkemesi kararında yükseköğretim kurulunun kurucu rektör adaylarını belirleme sürecinden dışlanamayacağı başka bir anlatımla yükseköğretim kurulunun kurucu rektör adayı belirleme sürecinde mutlaka yer alması gerektiği buna aykırı yasa kuralının anayasanın ve maddelerine uygun düşmeyeceği açık biçimde vurgulanmıştır oysa yukarıda da belirtildiği gibi sayılı yasayla yapılan düzenlemede yükseköğretim genel kurulunun kurucu rektör aday seçimini sonuçlandırması neredeyse olanaksız duruma getirilmekte aday belirleme işlemlerinin bir ay içinde tamamlanamamasıesas sayısı karar sayısı durumunda da yükseköğretim kurulu kurucu rektör aday belirleme süreci dışında bırakılmaktadır yükseköğretim kurulunu kurucu rektör adaylarını belirleme yetkisini belli süre ya da koşula bağlayarak seçim sürecinden dışlayan yasal düzenlemenin anayasa mahkemesi kararına uygun olmayacağı açıktır i̇ptali istenen geçici madde in ikinci tümcesinde yeni kurulan üniversitenin kurucu rektör adaylarının gibi çok yüksek oranda nitelikli çoğunlukla belirlenmesi için yükseköğretim kuruluna bir ay süre tanınmakta ve bu sürenin sonunda aday belirleme yetkisi tümüyle milli eğitim bakanına verilmekte diğer bir anlatımla yükseköğretim kuruluna hiçbir yetki tanınmamaktadır böylece yükseköğretim genel kurulunun kurucu rektörlerin belirlenmesi sürecine katılımı karar yetersayısı erişilemeyecek kadar yükseltilerek biçimsel düzeye indirgenmekte ve yeni kurulan üniversitelerin akademik kadrolarının ve yönetim personel yapısının geleceğe dönük olarak anayasanın uncu maddesinde öngörülen biçimde oluşturulması yönünden büyük önem taşıyan kurucu rektörlerin belirlenmesi yetkisi eylemli olarak tümüyle siyasal iktidarın tercih ve takdirine bırakılmış olmaktadır böyle bir durumun ise anayasanın üniversite özerkliğini düzenleyen ve yükseköğretim kurulunun yetkilerini düzenleyen inci maddelerine aykırı düşeceği ortadadır diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır genel gerekçesinde yasanın anayasa mahkemesi kararı gözönünde bulundurularak hazırlandığı belirtilmiş ise de yukarıda yer verilen açıklamalar gerekçeleri ve hüküm bölümüyle bir bütün oluşturan ve bağlayıcı olan anayasa mahkemesi kararına uyulmadığını göstermektedir bu nedenle sayılı yasayla yeniden düzenlenen geçici madde kuralı anayasanın maddesinde yer verilen hukuk devleti ilkesine anayasanın ve maddeleri ile anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığına ilişkin maddesine aykırı düşmektedir
1,045
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran hukuk dairenin kararının gerekçe bölümünde aynen şöyle denilmektedir davada sosyal sigortalar kurumu sigortalısına ödemiş bulunduğu geçici işgöremezlik ödeneğini sayılı kanunun maddesi hükmüne dayanarak geri istemektedir gerçekten anılan madde kasti veya suç sayılır bir hareketi yüzünden işkazasına uğrayan meslek hastalığına tutulan veya hastalanan sigortalıya geçici işgöremezlik ödeneği ve sürekli işgöremezlik geliri verilmemesini öngörmektedir maddenin sürekli işgöremezlik geliri ile ilgili hükmü anayasa mahkemesinin günlü sayılı kararıyla iptal edilmiş durumdadır temyiz incelemesine gelen mahkeme kararı anılan maddenin geçici işgöremezlik ödeneği ile ilgili hükmü uygulanarak ödenmiş olan ödeneğinin geri alınması yolunda kurulmuştur kararda sigortalının vukua gelen trafik kazasında tamamen kusurlu çarpışan öteki araç sürücüsünün ise kusursuz olduğu belirtilmiştir bu durumda mahkeme kararının yasaya uygun olması ve bu nedenle onanması gerekmekte ise de dairemizce davada uygulanan yasa kuralının anayasaya aykırı olduğu kanısına varılarak itiraz yoluna başvurulmasına karar verilmiştir anayasaya aykırılığın gerekçeleri aykırılık gerekçeleri anayasa mahkemesinin yukarıda sözü edilen kararında ayrıntılı olarak açıklanmıştır bu gerekçeler özetlenecek olursa anayasanın sosyal güvenlik hakkı başlıklı maddesinin birinci fıkrasında herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olması öngörülmüştür sosyal güvenlik hakkı çalışanların çalışma yaşamlarının ve yarınlarının güvencesidir çalışanları bu güvenceye kavuşturmak anayasanın ayrıca maddesi kuralının da gereğidir gerçekten anılan maddede benimsenen sosyal devlet ilkesi vatandaşın sosyal durumu ve refahı ile ilgilenme ve onlara asgari yaşam düzeyi sağlama görevini de içerir anayasanın maddesi devletin temel amaç ve görevlerini daha da somutlaştırarak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak biçiminde belirlemiştir emeğinden ve yasaların düzenlediği sosyal güvenliğinden başka hiçbir güvenceye sahip olmayan işçinin kastî davranışı dışında suç sayılabilecek kusurlu herhangi bir olay nedeniyle sosyal güvenlikten yoksun bırakılması prime dayanan sigorta anlayışına ve giderek sosyal sigortalar kurumunun kuruluş ve varlık nedenine de ters düşer anayasa mahkemesi kararından özetlenen görüş ışığında dava konusuna bakarsak şu durumlar sözkonusu olur davalı kullandığı aracı kusurlu biçimde sürerek iki aracın çarpışmasına ve bu arada kendisinin de yaralanmasına yol açmıştır sosyal sigortalar kurumu sigortalısı olan davalı tarihleri arasında kalan uzun bir süre istirahatli sayılmıştıresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun maddesinin son fıkrasında bu madde gereğince yapılacak sağlık yardımları sigortalının sağlığını koruma çalışma gücünü yeniden kazandırma ve kendi ihtiyaçlarını görme kabiliyetini artırma amacını güder kuralı yer alır bu amaç geçici işgöremezlik ödeneği yönünden de geçerlidir geçici olarak işgöremez durumuna giren işçi çalışamadığı için ücret alamayacaktır esasen aldığı ücretle kıtı kıtına geçinebilen işçi işgöremezlik ödeneğinden de yoksun kalınca yasada belirtilen sağlığını koruma çalışma gücünü yeniden kazanma ve kendi ihtiyaçlarını görme kabiliyetini artırma amaçları da gerçekleşmiyecektir böylesine bir sonucun çalışsın çalışmasın herkese sosyal güvenlik hakkı tanıyan anayasa kuralları ile bağdaşır bir yanı yoktur sonuç sayılı kanunun maddesinin birinci tümcesinde yer alan ve suç sayılan bir hareketi yüzünden hastalanan sigortalıya geçici işgörmezlik ödeneği verilmemesini öngören kuralın anayasanın ve maddelerine aykırılığı nedeniyle iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına gününde oybirliğiyle karar verildi
486
esas sayısı karar sayısı mevcut düzenlemeni̇n anayasaya aykirilik oluşturduğunu mahkememi̇zi̇n öngördüğü hususlar aynı sayfada yayınlama zorunluluğu özellikle üç ayrı noktada çelişik durum oluşturmaktadır aa bunlardan ilki aslında cevap ve düzeltme metninin kesinleşmiş mahkeme kararında yer almış olan doğru içerikle ve fakat gazetenin bir başka sayfasında yayınlanmış olması halidir burada maddede belirtilen usule kısmen uyulmaktadır uyulmayan nokta aynı sayfada ve aynı sütunda yayınlanmamak durumudur başvuruya sebebiyet oluşturup esas sayılı davada da görüldüğü üzere hakkında cevap ve düzeltme metni yayınlanmasına karar verilen temel yazı yani ilk yazı örneğin burada olduğu gibi bir köşe yazısı ise ve köşe yazısı her zaman aynı yerde aynı yazar tarafından sürekli olarak yazılmıyor ise sonuç ne olacaktır derdest davada engin tarafından yayımın yapıldığı gün yazılmış bir köşe yazısı yoktur ancak yine de cevap ve düzeltme metni gazetede yayınlanmıştır burada gazetenin editöryal olarak düzenlenmesinden kaynaklanan mücbir sebepler vardır yine başka davalarda görüldüğü gibi bazen gazeteler editöryal olarak temel yazının yayınlandığı sayfaya tam sayfa reklam almakta ama cevap ve düzeltme metni bir başka sayfada maddedeki diğer koşullara uygun olarak yayınlanmaktadır bazı durumlarda gazetelerin sayfa sayıları azaltılmaktadır örneğin sayfadaki temel yazıya gönderilen cevap ve düzeltme metni bu cevap ve düzeltme metninin yayınlandığı tarihte gazetede artık sayfanın olmaması nedeniyle aynı sayfada yayınlanamayacaktır uygulamadaki diğer bir durum da genelde cevap ve düzeltme metinlerine sebebiyet veren siyasi içerikli yazıların yer aldığı sayfa numaraları ve bölümleri aradan geçen zaman içerisinde cevap ve düzeltme metninin yayınlanacağı zamanlarda editöryal değerlendirmeler ile değişmekte örneğin sayfalar artık ekonomi bölümüne ya da yaşamsal olaylar bölümüne özgülenmekte gazetelerin cevap ve düzeltme metnini siyasi yazıların özgülendiği bölümlerde yayınladıkları görülmektedir tüm bu örneklerde olduğu gibi derdest davamız çerçevesinde de aslında cevap ve düzeltme metni yayınlanmaktadır ancak aynı sayfada ve sütunda yayınlanması konusundaki zorunluluk bir yukarıda bildirilen örneksemelerde olduğu gibi anayasamızın maddesindeki sosyal bir hukuk devleti olma ilkesine maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesine ve maddedeki düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti ile basın hürriyeti ilkelerine aykırı düşmektedir bb bir diğer değerlendirme konusu sanıkların kasıtları yönündendir mutlak suretle aynı sayfada yayınlama zorunluluğu bazen sanıkların yukarıda aa bölümünde izah edildiği üzere kendi iradeleri dışında olan hususlar nedeniyle editöryal olarak yada gazetenin tüzel kişiliğinin getirdiği bir takım zorunluluklar neticesinde gerçekleşememektedir bu durumda genel kast ile suç işleyen sanıklar yönünden mutlak şekilsel koşulun aranması tck yönünden ele alınan maddeler ile değerlendirildiğinde anayasamızın özellikle maddesi yönünden engel oluşturmaktadır kaldı ki anayasamızın maddesi cevap ve düzeltmeninesas sayısı karar sayısı yayınlanması için bir amir hüküm getirmekle birlikte şekilsel olarak çok katı davranmamıştır bu durumda aslında anayasamızın maddesini teyit eder şekildedir yine cezai sorumluluğa bakıldığında aynı sayfada yayınlanma zorunluluğuna mutlak şekilsel anlamda bağlılık gerçekleştiğinde sayılı yasa maddenin kapsamına göre sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkilinin de cezalandırılıyor olması yine anayasamızın maddesine aykırı bir durumdur bu durum dahi aslında aynı sayfada yayınlanma zorunluluğunun ortaya çıkardığı haksızlıklardan birisidir sonuçta anayasamızın ve maddeleri kapsamında değerlendirme yapıldığında kasten işlenebilen bir suçta sanıkların iradelerini sakatlayacak yada aynı sayfada yayınlanma zorunluluk iradesini sanıkların elinden alacak şekilde gerçekleşen fiili durumlar karşısında tam kasıtlı olarak suç işledikleri yolundaki kabul iptal gerekçesini oluşturan nedenlerden birisidir cc anavasamızın maddesine sayılı yasa ile yapılan değişiklik sonucu eklenen son fıkra çerçevesinde ai̇hsin maddesi irdelendiğinde yine eğer cevap ve düzeltme metni yayınlanmış ise sadece aynı sayfada yayınlamamadan dolayı sanıkların gazete sorumlu yazı işleri müdürü ve onun bağlı olduğu yetkili hiç yayın yapılmamış gibi cezalandırılması aynı zamanda yine yapılan atıflar anayasamızın ve maddelerine aykırılık oluşturacaktır sonuç ve talep mahkememizde derdest olan esas sayılı esnasında fiili durum neticesinde sanıkların sayılı yasanın maddesinde yer alan cevap ve düzeltme metninin ilgili sayfa ve sütunlarda yayınlanmaması sonucu ceza alma olasılıklarının türkiye cumhuriyeti anayasasının son maddelerine aykırı olabileceği değerlendirilmekle türkiye cumhuriyeti anayasa mahkemesi tarafından sayılı yasanın fıkrasında yer alan ‘ ilgili yayının yer aldığı sayfa ve sütunlarda ibaresinin iptaline karar verilmesi sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi uyarınca arz ve talep olunur
620
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir açiklamalar talep sahipleri vekili talep dilekçesinde müvekkili ve nin babası nin te vefat ettiğini babalarının derecede mirasçıları olan müvekkillerinin ölüm tarihinde henüz reşit olmadığını muristen intikal eden hak ve borçlar konusunda kendi fiil ve işlemleri ile kendi lehlerine hak ve aleyhlerine borç yaratabilme gücüne sahip olmadıklarından tereke üzerinde sorumluluk alıp almamayı mirası red halinde doğacak sonuçları öngörecek yaşta olmadığını mirası red haklarını mirasın hüküm ve sonuçlarını öğrenmeye yeterli hale geldikten sonra kullanmaları gerektiğini müvekkili nin tarihinde reşit olduğundan mirası red süresinin bu tarihten itibaren işlemeye başlayacağını diğer müvekkili nin ise tarihinde reşit olmuş olsa dahi muristen kalan tereke borcundan i̇stanbul i̇cra müdürlüğünün esayılı dosyası ile başlatılan ilamsız takibe ilişkin gönderilen ödeme emri ile haberdar olduğunu müvekkilinin reşit olduğu tarihte tam ehliyetli sayılacağından müteveffanın mirasının aylık yasal süresi içinde reddinin tescilini talep etmiştir talep sahipleri vekili günlü duruşmadaki beyanında özetle mirasın reddini isteyen mirasçıların ölüm tarihindeki yaşları dikkate alındığında bu haklarını aylık gibi hak düşürücü sürede kullanmalarının mümkün olmadığını bu nedenle tmknun maddesinde düzenlenen hükmün anayasaya aykırı olduğunu ve anayasa mahkemesine götürülmesi gerektiğini belirtmiştir talep başlangıçta mirasın reddinin tescili olmakla birlikte daha sonra anılan tmknın maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu iddiasına dayanmaktadır anayasaya aykırılık sebepleri anayasanın maddesi ile mülkiyet ve miras hakkı güvence altına alınmış olup özellikle miras hususu mahkememizde mevcut talep açısından önemi haciz olduğundan türk medeni kanununun miras hukuku kitabında mirasın kazanılması ve mirasın reddi kurumlarıyla incelenmesi gerekli görülmüştür tmknun maddesinde mirasın edinilmesi bir hukuki işlem olmadığından mirasçılık sıfatının kazanılabilmesi açısından fiil ehliyeti şartı aranmamış mirasın kül olarak kazanılması mirasçının ihtimal dahilindeki tereke borcundan kişisel olarak sorumlu olması sonucunu doğuracağından tmknın maddesinde mirasçıya red hakkı tanınmış ve bu hakkın kullanımı hak düşürücü süreye bağlı tutulmuştur ancak bu sürenin başlangıç anlarını düzenleyen anılan maddenin fıkrasında miras bırakanın ölümünden haberdar olmakla birlikte ölüm anında mirasçı olduğunu bilmeyen yasal mirasçı için süre ispat edilmesi şartıyla mirasçı olduğunu öğrendiği andan itibaren başlayacağı düzenlenmiş olmakla birlikte miras bırakanın ölümü halinde mirasçının hukuki işlem ehliyetinde ehliyet türleri açısından bir sınıflandırmaya gidilmemiştiresas sayısı karar sayısı sınırlı ehliyetsiz olarak adlandırılan grupta özellikle ayırt etme gücüne sahip küçükler kural olarak velayet istisnai olarak vesayet altında olsalar dahi miras ret veya kabul gibi önemli nitelikteki hukuki işlemler açısından veli ya da vasilerinin irade beyanları ile tam fiil ehliyetini kazandıktan sonraki irade beyanlarının her daim uyuştuğundan söz edilemez aksi durum küçüğün miras bırakanın malvarlığına sahip olma hakkını sınırlandırmak suretiyle anayasanın maddesine mülkiyet ve miras hakkına aykırılık teşkil edecektir yine fiil ehliyetine tam olarak sahip olmayan kimsenin aylık hak düşürücü sürede mirasın reddine ilişkin beyanda bulunmaması sonucu mirası red hakkının düşmesi aynın maddesinde yerini bulan kanun önünde eşitlik ilkesine de aykırıdır nitekim aym içtihatlarında da belirtildiği üzere maddede düzenlenen bu ilke ile eylemli değil hukuksal durumları aynı olanlar için hukuksal eşitlik amaçlanmıştır durumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirmesine rağmen türk medeni kanununda mirasın reddi süresinin hangi andan başlayacağına ilişkin fiil ehliyeti türlerine göre değil yasal mirasçılık atanmış mirasçılık sıfatlarına dayalı bir sınıflandırma yapılmıştır yasa önünde eşitlik herkesin özellikle başvuru konusu talebimize temel teşkil eden sınırlı ehliyetsiz tam ehliyetli kimselerin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmediğinden anayasal ilke olan eşitlik ilkesine de aykırılık oluşturacaktır ayrıca anayasanın maddesinde tc devletinin nitelikleri arasında hukuk devleti ilkesi de belirtilmiş olmakla birlikte bu ilkenin unsurlarından birisi de ülkede yaşayan herkese uygulanacak mevzuat açısından hukuki güvenlik ve belirliliğinin sağlanmasıdır ancak tmknun maddesinde belirtilen hukuki durumun hangi durum ve koşullarda fiil ehliyeti açısından farklı ehliyet gruplarına nasıl ne şekil uygulanacağına yönelik bir belirlilik içermediğinden bahsi geçen yasa hükmü anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil etmektedir sonuç tarihinde yürürlüğe giren sayılı türk medeni kanununun mirasın kazanılması başlıklı ikinci bölümünde düzenlenen maddesindeki miras üç ay içinde reddolunabilir bu süre yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe miras bırakanın ölümünü öğrendikleri vasiyetname ile atanmış mirasçılar için miras bırakanın tasarrufunun kendilerine bildirildiği tarihten başlar ifadesi anayasamızın ikinci maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesi onuncu maddesinde ifadesini bulan eşitlik ilkesi ve otuzbeşinci maddesinde düzenlenen mülkiyet ve miras hakkına aykırılık içerdiğinden talep sahipleri vekili tarafından aykırılık iddiası mahkememizce de ciddi bulunduğundan sayın başkanlığınıza itiraz yolu ile başvurma zarureti hasıl olmakla anayasanın maddesi gereğince anayasa mahkemesince bu konuda karar verilinceye kadar davadan el çekildiğini bildirir gereğinin yapılması talep olunur
710
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin günlü başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir ttknun maddesine göre gazetecilik ticarethane özel teşebbüs sayılır anayasanın maddesine göre özel teşebbüs kurmak serbesttir temel hak ve özgürlüklerin arasında sayılan bu hak daha devletin tarifine ilişkin maddede başlangıç hükümlerine atıfla her türk vatandaşının anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine sahip olduğu temel ilkelerine dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir şeklinde ve amaçla görevlerine ilişkin maddesinde ise temel hak ve hürriyetleri sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde sınırlayan engelleri kaldırmaya maddi ve manevi varlığın gelişmesini hazırlamaya çalışmak olarak yer verilmiştir maddede bu hakkın devamı ve çalışmasını sağlayacak tedbirlerin alınacağı maddesinde de tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirlerin alınacağı ve bu yoldaki girişimlerin teşvik edileceği belirtilmiştir görüleceği üzere devletin tarifinde amacında ve temel hak ve hürriyetler karşısındaki görevlerinde tamamen bu hürriyetlerin devamını sağlayacağı tedbirleri almak gibi koruma ve denetleme görevi vardır tamamen ortadan kaldıran yasaklayan bir görevi yoktur maddedeki sınırlama sebepleri hariç olmak üzere nitekim te yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı yasada tüketicinin korunması amacıyla da olsa hiçbir özel teşebbüsün herhangi bir faaliyetine getirilmiş yasak yoktur yani yasanın ilk çıkarılışında anayasanın maddesindeki özel teşebbüsün devamı ve korunması ilkesine maddesindeki tüketicinin korunması ilkesine uyulmuştur tarihte de süreli yayınlar gazete ve dergiler promosyon kampanyaları düzenledikleri halde yasaya ayrıca bir yasak hükmü konulmamıştır anayasanın maddesine göre çalışma ve sözleşme özgürlüğü serbesttir dolayısıyla haksız olmayan ekonomik rekabet de serbesttir bk maddeye göre de yayın yoluyla yapılan taahhüt buna uygun yerine getirilen edimle oluşan da bir sözleşmedir bu sözleşme süresiz yayın kitap fasikül halinde yayınlanan ansiklopedi sözel yayın radyo görsel yayın televizyon ve diğer özel ya da kamu teşebbüslerince yapılabilir sayılı yasanın maddesiyle maddeye eklenen ve süreli yayınlar diye başlayan madde ile bunlar için herhangi bir yasak getirilmemiştir bu şekilde düzenlenen anayasanın maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olmamıştır anayasanın maddesindeki hür basın olabilmek amacıyla mali kaynakları bağımsız hale getirmek dolayısıyla varsa kredi ve muafiyet teşviki yükünü devlet üzerinden kaldırarak öncelikli başka hizmetlere kaydırmak yine anayasa gereği devletin gereği olmalıdır fakat bu böyle değil de davalının düzenlediği promosyon kampanyasıyla gerçekleşecekmiş bunu da yine anayasadaki kontrol edici denetleyici devlet anlayışıyla teşviki gerekirken kültürel ürün dışında tümden yasaklanmıştır yasak en kolay yoldur zahmetli olan kontrol ve denetleme bu yolda yasa yönetmelik tebliğler çıkarma ve buna uygun uygulamayı gerçekleştirmektiresas sayısı karar sayısı anayasamızda benimsenen ikinci yoldur devlet yasakçı bir devlet değil kontrol edici denetleyici anayasal hak ve özgürlüklerin gelişimini teşvik edicidir bunun için denetleyen devlet özel teşebbüs ve sözleşme serbestliği hür basının yayımını engelleyici mali şartlar konulamaz yasağı eşitlik ilkelerine aykırılık iddiası ciddi bulunmuştur karar yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında yasanın maddeleri uyarınca davalı tarafın anayasaya aykırılığını ileri sürdüğü sayılı yasanın maddesiyle eklenen sayılı yasanın maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırılığıyla iptali için dava dilekçesi anayasaya aykırılık dilekçesi buna verilen cevap ve duruşma tutanaklarının birer örneğinin gerekçeli karara eklenerek yüksek anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine hakim üye nin muhalefetiyle ve oyçokluğu ile tarihinde karar verildi
500
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir tc anayasasının maddesi aile türk toplumunun temelidir ve devlet aile huzuru ve refahı için gerekli tedbirleri alır hükmünü ihtiva etmektedir ailenin korunması türk toplumunun korunması demektir anne baba çocuk ve aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireyleri öncelikle ihtiva eder sayılı ailenin korunmasına dair kanunun maddesinin ilk fıkrasında aile tanımı doğru olarak yapılmıştır fakat bu tanımlamaya karşın maddesinin ikinci fıkrası kusurlu eşin şeklinde fıkra başlığı ile başlayıp bendine kadar cezai müeyyide ve tedbirler sadece kusurlu eş yönünden ihdas edilmiştir ayrıca maddesinin üçüncü fıkrasının ilk cümlesindeki kamu davası açılması da yine sadece eş yönünden ihdas edilmiştir aile tanımı içerisinde yer alan bir bireye yani kusurlu eşe bu müeyyide ve tedbirler uygulanırken kusurlu olabileceği durumlarda diğer aile fertlerine bu müeyyide ve tedbirlerin uygulanamaması anayasanın maddesinde yer alan eşitlik ilkesine ve özellikle maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarına açıkça aykırılık teşkil eder yaşını ikmal eden sair aile bireyleri hakkında da bu ve benzer tedbirlerin ihdası gerekir örneğin yaşındaki bir çocuk aile bireylerinden birine karşı kusurlu olarak suç işlediğinde veya aile içi şiddet meydana getirdiğinde sayılı kanunun müeyyideleri dışında kalacaktır bu ise anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır bu tip hareketleri gerçekleştiren gençleri tedbir almak suretiyle sair yönlerden de koruma ve sosyalleştirme de zaten anayasanın maddesinin gereği olarak gençliğinde korunmasını sağlayacaktır karşı görüş olarak zaten çocuklar hakkında türk ceza kanununda müeyyide ve tedbirler vardır da denilemez çünkü kusurlu eş yönünden de ceza kanununda örneğintck medeni kanunda mk ihdas olunmuş birçok müeyyide ve tedbirler mevcuttur yine sayılı kanunun maddesinin üçüncü fıkrasında tedbirlere aykırı davranılması halinde kusurlu eşe tutuklanacağı ihtar olunur denmektedir tc anayasasının temel ilkelerinden biri güçler ayrılığı prensibi bir diğeri ise yargı bağımsızlığı ilkesidir anayasanın maddesi ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerinin ancak kanunla konulacağını amirdir bu hüküm ihdasa yasamaya ilişkindir fakat anayasanın maddesi bu yetkinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağını belirtmektedir hatta anayasanın maddesi idareyi dahi örnekseme yolu ile bu yetki kapsamı dışında bırakmıştır anayasanın maddesinin ikinci fıkrası yargı yetkisinin kullanılması sırasında emir talimat genelge tavsiye ve telkinde bulunulamayacağını belirtmektedir bir kimsenin hürriyetinin tahdidini içeren tutuklama kararı ve bu yetkiyi kullanma ve de takdir yetkisi hakimlere aittir mahkemelere aittir yargıya aittir dolayısıyla sayılı kanunun esas sayısı karar sayısı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan tutuklanacağı ihtarı da kanunla bu şekilde ihdas olunamaz bu şekilde kanun metni anayasanın yukarıda belirtilen ilkelerine aykırıdır bu ibare belki tutuklanabileceği şeklinde vazedilebilir neti̇ce tüm bu gerekçelerle sayılı kanunun yukarıda belirtilen madde fıkra ve cümlelerinin anayasanın eşitlik yargı bağımsızlığı ve güçler ayrılığı ilkelerine aykırı olması nedeniyle itiraz yoluyla iptali talep olunur
421
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemelerden kartal sulh ceza mahkemesinin günlü esas sayılı başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir kartal cumhuriyet başsavcılığının tarih ve hz esas iddianame sayılı iddianamesiyle sanık özbir günaydın hakkında çalıştırdığı yerde langırt tabir edilen oyun oynattığı iddiasıyla eylemine uyan sayılı yasanın maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır sanığın nüfus ve adli sicil kaydı getirtilmiş usulünce savunması alınmıştır dosya karar aşamasına gelmiştir sanığa yüklenen suç ve bu suçun yasal unsurları sayılı rulet tilt langırt ve benzeri oyun alet ve makinaları hakkındaki kanunun maddesinde düzenlenmiştir yasanın maddesinin fıkrası ceza yaptırımını düzenlemiştir yıldan aşağı olmamak üzere hapis ve liradan liraya kadar ağır para cezası yasanın iptali istenen maddesinin fıkrasıdır bu suçlardan mahkum olanların cezaları tecil edilemez bu hüküm anayasanın hukuk devleti ilkesini düzenleyen maddesi ile eşitlik ilkesini düzenleyen maddesine aykırıdır bu nedenle anayasanın maddesi yoluyla iptali talep edilmektedir cezaların ertelenmesi tecili kurumu tarihinde yürürlüğe giren sayılı cezaların i̇nfazı hakkındaki kanunun maddesinde düzenlenmiştir buna göre işlediği bir suçtan dolayı ağır veya hafif para veya bir yıla kadar ağır hapis veya iki yıla kadar hapis veya hafif hapis cezalarından biriyle mahkum olan kimsenin bu cezası maddedeki diğer koşulların da varlığı halinde ertelenebilir maddede suçlar bakımından bir ayrım gözetilmemiştir sonradan yürürlüğe giren sayılı yasada yer alan suçlar bakımından bu suçları işleyen sanıklar yönünden iptali istenen hüküm nedeniyle cezaların ertelenmesi tecili olanağı ortadan kaldırılmış bu suçlar bakımından tecil yasaklanmıştır böylece ceza niteliği ve miktarı bakımından erteleme kapsamında kalsa bile sayılı yasaya aykırı davrananların suç türü bakımından cezaları ertelenemeyecektir sonuç olarak sayılı yasada düzenlenen suçlar ve sanıklar bakımından ayrım gözetildiği açıktır bu ayrımı gerektirecek adil hakkaniyete uygun objektif ve hukuksal bir gerekçe de bulunmamaktadır anayasanın maddesi türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğunu maddesi ise herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din ve mezhep benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğunu düzenlemektediresas sayısı karar sayısı hukuk devleti kavramı herşeyin yasalarla düzenlenmesi gerektiğini içermesinin yanında yasaların da genel adil objektif eşit koşullardaki kişilere aynı kuralın uygulanmasını gerektirecek içerikte olmasını da içerir i̇ptali istenen hükmün hukuk devleti ilkesine uymadığı açıktır aynı gerekçe ve sonuç iptali istenen hükmün anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılık bakımından da geçerlidir açıklanan bu gerekçelerle sayılı yasanın maddesinin üçüncü fıkrasındaki hükmün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varan mahkememiz hükmün iptalini anayasanın maddesi uyarınca yüksek mahkemenizden talep etmektedir ankara sulh ceza mahkemesinin günlü esas sayılı başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir suç tarihinde polis memurlarınca yapılan kontrol sırasında sanık ramazan hancının umuma açık posta caddesi nolu i̇şhanı koridorunda emanete kayıtlı sigara makinasını bir sandalyeye monte edip baht ve talih oyunu oynattığı esnada yakalandığı sanığın duruşmada alınan savunmasında müsnet suçlamayı kabul ettiğini ve işhanı koridorunda emanete kayıtlı sigara makinasını sandalyeye monte edip talih oyunu oynattığı sırada yakalandığını kabul eden sanığın incelenen nüfus ve sabıka kaydında sanığın doğumlu olduğu ve sabıkasız bulunduğu saptanmıştır yine sanığın son duruşmadaki beyanına göre halen işçi olarak çalıştığını beyan etmiştir sanığın suçlandığı sayılı yasanın maddesine göre sanığın eyleminin cezası yıldan aşağı olmamak üzere hapis ve suç tarihi itibariyle lira ağır para cezasının öngörüldüğü maddenin son fıkrasında bu suçlardan mahkum olanların cezaları tecil edilmez hükmü yer almaktadır mahkememizce yemin zaptıyla bilirkişilere yeminleri yaptırılarak emanetteki makina üzerinde inceleme yapan üçlü bilirkişinin raporunda sonuç olarak sanığın kullandığı makinanın faal durumda ve elle kumanda edilebilen otomatik talihe bağlı ve sayılı yasa kapsamında yer alan makina olduğu tespit edilmiştir böylece sanığın eyleminin subut bulduğu ve verilecek cezanın kişiselleştirilmesi olayında sanığın cezasının yasal olarak tecilinin mümkün olmadığı sayılı yasanın maddesinin son fıkrasındaki amir hükmü gereğidir halbuki memleketimizde sayısal loto milli piyango gibi baht oyunları serbest olup ayrıca ceza kanunumuzun maddesinde öngörülen kumar oynatma cezasının dahi tecili mümkündür yine yasalarımıza göre kamu vicdanını dava konusu suçtan daha fazla rahatsız eden suçların cezasının dahi tecili mümkündür örneğin milyonlarca dolar yolsuzluğa konu görevi kötüye kullanma suçu türk ceza kanununun maddesi hayati tehlike geçirecekesas sayısı karar sayısı şekilde yaralama suçu türk ceza kanununun maddesi hırsızlık suçları görevi ihmal suçları ve hatta dolandırıcılık suçlarının cezaları dahi tecil edilebilirken talihe bağlı makina bulundurmaktan yargılanan sanığın cezasının sayılı yasanın maddesinde yer alan hüküm nedeniyle cezasının ertelenememesi anayasamızda ifadesini bulan türkiye cumhuriyeti devletinin hukuk devleti olduğuna dair ilkesine açıkça aykırıdır çünkü anayasamızın maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına dayanan hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı tutum ve durumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasakoyucunun bozamayacağı temel hukuk i̇lkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir bu nedenle sayılı yasanın maddesinin son fıkrası olan bu suçlardan mahkum olanların cezaları tecil edilmez hükmü anayasanın maddesine aykırı olduğu bu nedenle iptali gerektiği hakimliğimizce saptanmıştır ayrıca avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin de türkiyeyle ilgili birçok kararında ceza ile suç arasında kabul edilebilir orantılılığın bulunmasını aramaktadır olayımızdaki sanığın eylemiyle yani sanığın suçuyla yasa maddesinin öngördüğü ceza arasında makul kabul edilebilir bir orantılılık da yoktur hüküm yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı yasanın maddesinin son fıkrasında yer alan bu suçlardan mahkum olanların cezaları tecil edilmez hükmünün anayasanın maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesine aykırı olduğundan iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasina anayasa mahkemesi bu konuda karar verinceye kadar itiraz davasının geri̇ birakilmasina dava dosyası içindeki tüm belgelerin onanmış suretlerinin kararla birlikte anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verildi
872
esas sayısı karar sayısı a cumhurbaşkanliği kararnameleri̇ni̇n ck anayasal çerçevesi̇ tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasında değişiklik yapılmasına dair kanun nisan tarihli halkoylamasıyla kabul edilmiş böylece daha önce anayasasının sadece maddesinde belirtilen cumhurbaşkanlığı kararnamesi anayasanın farklı maddelerinde hem kapsamı genişletilerek hem de niteliği farklılaştırılarak yeniden düzenlenmiştir maddenin önceki halinde cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluşu çalışma esasları ve personel atama işlemlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceği belirtiliyordu burada bir ad benzerliği dışında iki tür düzenlemenin kapsam ve sınırları açısından oldukça farklı olduğu kabul edilmelidir sayılı anayasa değişikliği kanunu ile getirilen yeni tip cumhurbaşkanlığı kararnamesinin temel ilke ve koşulları anayasanın maddesinin fıkrasında ortaya konuluştur cumhurbaşkanı yürütme yetkisine ilişkin konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir anayasanın maddesinin fıkrasına göre de bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir görüldüğü üzere anayasada yapılan değişikliklerle kanun ile cumhurbaşkanlığı kararnamesi arasındaki hukuki ilişki netleştirilmiş ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin kanunlara aykırı olamayacağı açıkça belirtilmiştir cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasaya uygunluk denetiminde yukarıdaki hükümler yanında anayasada yer alan iki temel ilkenin daha göz önünde bulundurulması gerekir yasama yetkisinin devri yasağı ve kanuni idare ilkesiesas sayısı karar sayısı sayılı kanun ile anayasadan kaynaklanan doğrudan düzenleme yetkisiyle yürütme fonksiyonu daha da güçlendirilmiştir bu noktada türk anayasa hukukunda tartışılan konulardan biri olan idarenin kanunla düzenlenmeyen bir alanda düzenleme yapıp yapamayacağı hususu üzerinde durulmalıdır bu noktada yasama yetkisinin devri yasağı göz önüne alınmalıdır anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmiştir buna göre anayasada kanun ile düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir ancak yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamayacağı gibi yürütme organının yasama organı tarafından çerçevesi çizilmiş alanda genel nitelikte hukuksal tasarruflarda bulunması hukuk devletinin belirlilik ilkesine de aykırı düşmez anayasa mahkemesi kararı k mahkeme bir başka kararında ise yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesini şu şekilde ifade etmiştir anayasa mahkemesinin pek çok kararında yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesinden ne anlaşılması gerektiği hususu açıklanmıştır buna göre kanunla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların kanun metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında kanunlarla düzenlenmemiş bir alanda kanun ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir anayasa mahkemesi kararı k bununla beraber anayasa mahkemesinin daha yakın tarihli kararlarında bu içtihadı bir miktar esnettiği görülmektedir yasama yetkisinin devredilmezliği esasen kanun koyma yetkisinin tbmm dışında başka bir organca kullanılamaması anlamına gelmektedir anayasanın maddesi ile yasaklanan husus kanun yapma yetkisinin devredilmesi olup bu madde yürütme organına hiçbir şekilde düzenleme yapma yetkisi verilemeyeceği anlamına gelmemektedir kanun koyucu yasama yetkisinin genelliği ilkesi uyarınca bir konuyu doğrudan kanunla düzenleyebileceği gibi bu hususta düzenleme yapma yetkisini yürütme organına da bırakabilir yürütmenin türevselliği ilkesi gereğince yürütme organının bir konuda düzenleme yapabilmesi için yasama organınca yetkilendirilmesi gerekmektedir kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz anayasa mahkemesi kararı k neticede sadece yakın dönem aym kararlarını dikkate alındığında ilkesel olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterlidir denilebilir ancakesas sayısı karar sayısı mahkemenin anayasada farklı kavramlarla ifade ettiği kanunla düzenleme kaydı içeren konularda ise anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda genel ifadelerle yetkilendirme yapılması kabul edilemez öte yandan yasal idare ilkesi türk idare hukukunun temelini oluşturur anayasanın maddesinde karşılığını bulan bu ilke uyarınca i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir bu ilke idarenin kendiliğinden bir teşkilatlanma yetkisi olmadığını bu yetkinin yasama organında olduğunu ifade etmektedir anayasa mahkemesine göre bu maddede yer alan düzenleme idarenin kanuniliği ilkesine vücut vermektedir i̇darenin kanuniliği ilkesi idarenin ve organlarının görev ve yetkilerinin kanunla düzenlenmesini gerekli kılar anayasa mahkemesi kararı k bu ilkeyle kamusal kaynakların toplumun hangi tür gereksinimlerinin öncelikle karşılanacağını ve bunun hangi usuller uygulanarak sağlanacağını tespit etme yetkisini yasama organına verir ayrıca idarenin toplumsal gereksinimleri karşılarken kamu gücü ve ayrıcalıklarını kullanması ve bunun da kişilerin temel hak ve hürriyetleri üzerinde olumsuz etkiler de doğurabilmesi bu yetkinin yasamaya verilmesi sonucunu getirmiştir yasal idare ilkesi idarenin eylem ve işlemlerinin hem kanuna dayanmasını hem de bu eylem ve işlemlerin kanuna aykırı olmamasını ifade eder asli ve ilkel bir yetki olan yasama yetkisine dayanarak yasama organı anayasaya aykırı olmamak şartıyla anayasanın herhangi bir şekilde düzenlemediği bir konuyu düzenleyebilir ancak idare önceden yasa ile düzenlenmeyen bir alanda faaliyette bulunamaz ancak böyle bir konuda yasadan aldığı bir yetkiye dayanarak bir işlem ve eylemde bulunabilir sayılı kanun öncesinde bunun iki istisnası olduğu kabul edilmekteydi biri cumhurbaşkanının başkanlığındaki bakanlar kurulunun çıkardığı sıkıyönetim ve olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri diğeri ise cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluş ve çalışma esaslarını düzenleyen cumhurbaşkanlığı kararnamesi yasal idare ilkesinin bir diğer sonucu da idarenin eylem ve işlemlerinin kanuna uygun olmasıdır zaten anayasa da maddede yürütme yetkisi ve görevi anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir diyerek bu hususu belirtir bkz kemal gözler i̇dare hukuku bursa ekin kitabevi yayınları sayılı kanunla getirilen cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle her ne kadar ciddi kısıtlılıklarla çerçevelenmiş olsa da yürütme organı yasaya dayanmaksızın ilk elden kural koyma yetkisine sahip olmuştur başka bir ifadeyle yasama organı yanında yürütme organı da anayasada kanun kaydı olan kanunun açıkça düzenlediği konuları içermemek ve kanunlara aykırı olmamak şartıyla cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ilk elden düzenleme yapabilecektir ancak bu durum fransada olduğu gibi yasama ve yürütmenin özerk düzenleme alanlarına sahip olduğu yani her bir organın düzenleme yapacağı konuların açıkça sayıldığı şeklinde anlaşılmamalıdır çünkü cumhurbaşkanlığı kararnamesine konu olan alan yasama konusu olmaktan çıkmamaktadır tbmm isterse ck ile düzenlenen bir alanda yasa çıkarabilir buna bir engel bulunmamaktadır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir madde hükmü bu yargıyı doğrulamaktadır halde anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacak iken ancak cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği belirtilen konularda dahi tbmm yasa çıkarabilecektir şu halde asli düzenleme yetkisi tbmmye ait bulunmaktadır sayılı kanun ile anayasanın maddesindeki yasama yetkisinin devri yasağı ve maddedeki idarenin kanuniliği ilkesi muhafaza edilmiş ancak belirli idari konularınesas sayısı karar sayısı anayasada açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği öngörülmüştür bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir madde son ayrıca maddenin son fıkrasında kamu tüzel kişiliğinin kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulacağı kuralına yer verilmiştir anayasa hükümleri arasında hiyerarşi söz konusu olmadığından bir çelişki kabul edilmediğinden bu iki hükmün bir arada anayasanın bütünlüğü ve sistematiği içinde bağdaştırılarak yorumlanması gerekir gerçekte anayasa koyucu maddede genel kuralı idarenin kanuniliği ilkesini koymuş bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri ile kamu tüzel kişiliği kurulması yönünden bu genel kurala bir istisna getirmiştir diğer bir ifadeyle idarenin kanuniliği ilkesi salt son ve son maddelerde belirtilen hususlar açısından geçerli değildir bununla birlikte bu istisna yasal düzenleme yapılması halinde ortadan kalkar başka bir ifade ile yasa kaydı zaman bakımından istisnai durumun göreceli özelliğini ortaya koyar genel kural ve istisna kural ilişkisine dair kamu hukukunda kabul edilen birtakım yorum ilkeleri vardır bir istisna kuralın varlığından söz edebilmek için bu istisnanın ayrıca ve açıkça konulmuş olması gerekir i̇stisna kural sadece ve sadece genel kuralı koyan makam tarafından konulabilir başka bir makamın istisna kural getirme yetkisi yoktur genel kuralı koyan makam açıkça yetkilendirmedikçe bir başka makam genel kurala istisna getiremez i̇stisna kural koymak genel kuralı değiştirmek anlamına geldiğinden istisna kural yorum yoluyla genişletilemez yani yorum yoluyla genel kural istisna getirilemez genel kuralın geniş yorumlanması esası benimsenmiştir i̇stisna kural dar yorumlanır çünkü istisna kural genel kuralın kapsamını daralttığından genel kuralı değiştirir oysa onu değiştirme salt genel kuralı koyana aittir bkz kemal gözler yorum i̇lkeleri öte yandan kamu hukukunda mevzuatın açıkça belirttiği bir makama ya da makamın görevlisine verdikleri yetkiler devre konu olamazlar yargı kararlarında da yetkinin mevzuat tarafından kime verilmiş ise ancak onun bu yetkiyi kullanabileceği belirtilmiştir yetki devrinde yetki devredilen makamın devraldığı bu yetkiyi kendinden alt bir makama devrinin yasak olduğu hususu idare hukukunda ve kamu yönetiminde benimsenen görüştür bkz cengiz derdiman yusuf uysal türk kamu yönetiminde yetki devri httpdergiparkgovtrdownloadarticle file bu anlamda anayasanın maddenin son fıkrasında belirtilen yetkinin bizzat cumhurbaşkanlığı tarafından cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kullanılması gerekir anayasanın maddesinin fıkrasındaki cumhurbaşkanlığı kararnameleri normlar hiyerarşisinde yasaya eşdeğer işlemler değildir anayasanın bu tür kararnamelerin salt yürütme yetkisine ilişkin konularla sınırlı olarak çıkarılacağını öngörmesi bunların yasaya eşdeğer yasayla aynı düzeyde kurallar olamayacağını gösterir çünkü yürütme yetkisi kanunların uygulanmasına yönelik kanunlara uygun kullanılması gereken bir yetkidir ayrıca aynı fıkrada yer alan anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir şeklindeki düzenlemeler cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yasaya eşdeğer olmadığının bir başka açık delilidir bu düzenlemelerden ck ile düzenleneceği belirtilen konuların yasayla düzenlenmesi anayasanın yasama organına açıkça tanıdığı bir yetkidiresas sayısı karar sayısı kanunsuz emre dair anayasanın maddesinde yapılan değişikliğe bakıldığında ise cumhurbaşkanlığı kararnamesinin anayasanın konuya ilişkin diğer düzenlemeleri ile birlikte değerlendirildiğinde normlar hiyerarşisindeki yeri açıkça anlaşılır kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse üstünden aldığı emri yönetmelik cumhurbaşkanlığı kararnamesi kanun veya anayasa hükümlerine aykırı görürse yerine getirmez ve bu aykırılığı emri verene bildirir sayılı yasa değişikliği ile cumhurbaşkanına anayasada tanınan diğer yetkiler ise şöyledir anayasanın maddenin son fıkrasında kamu tüzelkişiliği ancak kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur denilerek ck ile kamu tüzelkişiliği kurulmasına da imkân tanınmıştır bununla birlikte türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz kalır md fıkra son kuralı gereğince yasa ile kurulmuş bir kamu tüzelkişiliği ck ile kaldırılamaz ancak ck ile kurulan bir kamu tüzelkişiliği yasal düzenlemenin konusunu oluşturabilir anayasa devlet denetleme kurulunun işleyişi üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işleri ile milli güvenlik kurulu genel sekreterliğinin teşkilatı ve görevlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceğini hüküm altına almıştır ve maddelerde yer alan tüzük ibaresi anayasadan tamamen çıkarılmıştır böylece tüzük uygulaması yürürlükten kaldırılmış onun yerine çok daha geniş bir kapsama sahip olan cumhurbaşkanlığı kararnamesi konulmuştur yönetmelikleri düzenleyen maddede cumhurbaşkanı bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler hükmü yer almıştır ancak bu tüzük ve cumhurbaşkanlığı kararnamesinin aynı hukuki nitelikte olduğu şeklinde anlaşılmamalıdır cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yapılabileceği yukarıda belirtilen istisnai işlemler kaynağını doğrudan anayasadan alan yürütme işlemi niteliğinde kabul edilmelidir öte yandan cumhurbaşkanı üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler madde cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmasının sınırları anayasanın maddesiyle getirilen ck ile yürütmeye tanınan düzenleme alanı oldukça dar ve sınırlıdır bu sınırları şu şekilde açıklamak mümkündür i̇lk olarak cumhurbaşkanlığı kararnamesi yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilecektir maddenin gerekçesinde ise cumhurbaşkanına genel siyasetin yürütülmesinde yürütme yetkisi ile ilgili ihtiyaç duyduğu konularda kararname çıkarabilme yetkisi verildiği ifade edilmektedir bu nedenle ckleri ancak yürütme yetkisinin gerektirdiği hususlarda ihtiyaç duyulduğunda çıkarılabilecek yasama ve yargı yetkilerinden herhangi birinin alanına giren bir konuda ise ck çıkarılması mümkün olmayacaktır i̇kinci olarak ckleri anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar veesas sayısı karar sayısı ödevlerle ilgili konularda düzenleme yapamaz bu yasakla kişilerin temel haklarını ilgilendiren hususlarda yasa olmaksızın cklerin devreye girmesi engellenmek istenmiştir ancak bu noktada çözümlenmesi gereken soru sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin tamamının ck ile düzenlenip düzenlenemeyeceğidir sadece yukarıdaki ifadeden yola çıkarak yapılan bir değerlendirme bu soruya olumlu cevap vermeyi gerektirir ancak bu cümlenin aynı fıkradaki diğer hükümler ve anayasanın konuya ilişkin diğer ilke ve kuralları dikkate alınarak anayasanın bütünlüğü içinde tartışılması ve anlaşılması gerekir öncelikle aşağıda ayrıntılarıyla belirtildiği üzere anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz dolayısıyla ilgili maddede yasayla düzenlenmesi kaydı bulunan sosyal ve ekonomik hak ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemeyecektir örneğin anayasanın maddesinde öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir maddesinde sendika kurma hakkı kanunla sınırlanabilir sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunda gösterilir maddesinde tarih kültür ve tabiat varlıklarından özel mülkiyet konusu olanlara getirilecek sınırlamalar ve bu nedenle hak sahiplerine yapılacak yardımlar ve tanınacak muafiyetler kanunla düzenlenir denilmektedir dolayısıyla belirtilen konuların ck ile düzenlenmesi mümkün değildir eğer böyle bir düzenleme yapılırsa bu hem anayasanın maddesine hem de hak ve ödev için kanun kaydı koyan hükme aykırılık oluşturur ancak yasa kaydı içermeyen sosyal ve ekonomik haklar cumhurbaşkanlığı kararnamesinin konusu olabilecektir örneğin konut hakkını düzenleyen anayasanın maddesi böyledir bu durumda dikkat edilmesi gereken husus söz konusu hakların sadece düzenleme konusu olabileceği ancak bunun sınırlama yetkisini içermediğidir bu nedenle maddenin ikinci cümlesi sosyal ve ekonomik haklar alanının ck ile düzenlenmesini kabul ederken bu düzenlemenin sınırlarını da belirtir ilki fıkranın ilk cümlesindeki cknin sadece yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilmesi diğeri ise üçüncü cümlesindeki münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda çıkarılamamasıdır öte yandan anayasanın maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlanabileceği kuralı dikkate alındığında ckye konu olabilecek sosyal ve ekonomik hak ve ödevlerle ilgili cumhurbaşkanının sınırlama değil sadece bir düzenleme yetkisinden bahsedilebilir yani düzenleme ve sınırlama ayrımı dikkate alındığında ck ile sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin gerçekleşmesi için birtakım pozitif tedbirleri içeren düzenlemeler yapabileceği fakat kişilerin bundan yararlanmasına sınırlama getirilemeyeceği belirtilmelidir zira anayasal çerçevede bir hakkın kısıtlanması ancak ve ancak kanun ile yapılabilir üçüncü sınır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz hükmüdür aym tarafından yasama yetkisinin devir yasağı çerçevesinde yürütmenin düzenleme yetkisi izah edilirken kullanılan münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken konular ibaresi anayasa kuralı haline getirilmiştir bkz anayasa mahkemesi kararı k aymye göre kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temelesas sayısı karar sayısı esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz bu nedenle anayasanın münhasıran kanunla düzenlenmesini gerektirdiği konularda yürütmeye düzenleme yetkisi verilirken yasanın temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir aym ayrıca anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken birtakım konuları örnek olarak sıralamıştır anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi aymnin münhasıran kavramını açıklarken verdiği örnekler ve açıklamalardan bir konunun münhasıran yasa alanında olması için anayasanın özellikle ve ısrarla konunun yasayla düzenlemesini istemesi yasayla düzenlemeye çok özel vurgu yapması gerekmemektedir bu çerçevede temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına dair maddede sınırlamanın ancak kanunla yapılabileceği şartı vardır temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir oysa vergilerle alakalı maddede vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır ve kamu hizmeti görevlileriyle alakalı genel ilkeleri koyan maddede memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir yasayla düzenleme öngörülmüş hiçbir özel vurgu yapılmamıştır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular kavramı bu nedenle yasa kaydı olarak anlaşılmak ve uygulanmak durumundadır anayasanın maddesindeki birden çok ili içine alan merkezi idare teşkilatının bölge teşkilatının görev ve yetkileri kanunla düzenlenir maddesindeki mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir maddesindeki memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ve üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları kanunla özel olarak düzenlenir hükümleri buna örnek oluşturur özellikle bu son husus ck ile yasanın konu itibarıyla iç içe geçme riskini içerir karmaşaya yol açma ihtimalini barındırır çünkü anayasanın maddesi cumhurbaşkanı ck ile üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları düzenler hükmünü içerirken üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları maddeye göre yasa ile özel olarak düzenlenmek zorundadır dolayısıyla maddede geçen münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular ibaresinin anayasada kanunla düzenlenir veya kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır vb ifadelerin bulunduğu maddelere bakarak belirlenmesi gerekir halde anayasanın bir maddesinde bir konunun yasayla düzenlenmesi öngörülmüşse konunun cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenmesi anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturacaktır bir diğer sınır ise kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kuralıdır bir konu yasa ile açıkça düzenlenmişse cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz elbette cklerin çıkarılması için khklerde olduğu gibi yasa ileesas sayısı karar sayısı yetkilendirme gerekmez ancak khkler yasaları değiştirebilirken ckler yasaların açıkça düzenlediği hususlarda bir düzenleme yapamamakta cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanmakta türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelmektedir bu hükümler açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesinin yasa gücünde olmadığını cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yasaların değiştirilemeyeceğini gösterir bu açıklamalar ışığında anayasanın cumhurbaşkanı kararnamesiyle doğrudan düzenleme yetkisi verdiği konularda dahi ck ile kanunlarda değişiklik yapılması mümkün değildir örneğin anayasanın son maddesine göre bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir ancak bu bakanlıkların kurulmasına ilişkin olarak mevcut yasalarda ck ile değişiklik yapılabileceği anlamına gelmemektedir sonuç olarak anayasanın maddesinin on yedinci fıkrasının mevcut hükümleri karşısında hangi konuda olursa olsun ck ile bir yasayı değiştirmek veya yürürlükten kaldırmak mümkün değildir nitekim nolu cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmadan önce tarihli ve sayılı anayasada yapılan değişikliklere uyum sağlanması amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun hükmünde kararname ile bakanlıkları düzenleyen birçok yasa ve yasa gücünde kararname yürürlükten kaldırılmıştır cklerle ilgili olarak anayasa mahkemesi denetiminin kapsamı anayasa mahkemesinin denetim kapsamına giren işlemlerden biri de cumhurbaşkanlığı kararnamesidir anayasanın ve maddelerinde daha önce mevcut olan kanun hükmünde kararname yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur anayasanın maddesi bu konuda gayet açıktır anayasa mahkemesi kanunların cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar ancak olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde dava açılamaz bu maddede yapılan değişiklikle anayasanın öncesi halinde maddede düzenlenen ve sayılı kanun ile kaldırılan kanun hükmünde kararname ifadesi yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur ayrıca olağanüstü khklerde olduğu gibi olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cklerin de anayasallık denetiminin yapılamayacağı ifade edilmiştir maddede ise cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin iptali için dava açma hakkının kimlere tanındığı belirtilir cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkı cumhurbaşkanına türkiye büyük millet meclisinde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubuna ve üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir anayasa ayrıca itiraz dava yolunda yani anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümleriniesas sayısı karar sayısı anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır demektedir madde cumhurbaşkanlığı kararnameleri bir davaya uygulanacak kural olduğunda söz konusu ck hükmü somut norm denetimi yoluyla aym önüne götürülebilecektir maddede ise cumhurbaşkanlığı kararnamesi hakkında verilen iptal kararının kararın resmî gazetede yayımlanması ile hukuki sonucunu doğuracağı ifade edilmiş aymye iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilme imkânı da tanınmıştır anayasa mahkemesi bu denetimi nasıl ve hangi çerçevede yapmalıdır yargısal denetimde aym öncelikle bir cknın anayasada ck ile düzenlenmesi öngörülen hususlarda düzenleme içerip içermediği yani yetki yönünden denetleyecektir dolayısıyla ck yetki kapsamı dışında bir konuyu düzenlemişse doğrudan yetkisizlik dolayısıyla iptal edilmelidir cknın yetki kapsamı içinde olduğu sonucuna varırsa aym bu kez düzenlemenin esas bakımından anayasanın ilgili maddelerine uygunluğunu inceleyecektir her ne kadar anayasanın maddesinde cklerin şekil ve esas bakımlarından anayasaya uygunluk denetiminden söz edilmişse de bu denetim maddenin fıkrasındaki koşulların bir bütün olarak aym tarafından denetlenmesini gerektirir çünkü anayasada cumhurbaşkanına ancak fıkrada belirtilen sınırlar içinde ck çıkarma yetkisi verilmiştir bu sınırların aşılması ckyi anayasaya aykırı hale getirir böylece cknın örneğin kanunun açıkça düzenlediği bir hususu içermesi onun anayasaya aykırı olması sonucunu doğurur bu açıdan cklerin denetimi yasaların denetiminden farklıdır yasaların esas denetiminde sadece yasanın maddi bakımdan anayasaya uygunluğu inceleme konusu olurken cklerin önce yetki yönünden incelenerek anayasanın maddedeki sınırlara uyulup uyulmadığı denetlemelidir bu çerçevede cknın bir temel hakkı düzenleyip düzenlemediği anayasada yasa kaydı olan ya da bir kanun tarafından düzenlenmiş bulunan bir konuda düzenlemeye yer verilip verilmediği öncelikle ele alınmalıdır ayrıca sosyal ve ekonomik haklar konusunda cklerin hak üzerindeki somut etkisi incelemede dikkate alınmalıdır bu yönden bir ck hak ve hürriyetleri sınırlayıcı nitelikte ise konu yasama yetkisinin alanına kayacak ve ck anayasaya aykırı hale gelebilecektir bu nedenle sosyal ve ekonomik haklara ilişkin olarak cklerde yer alan her bir hükmün somut etkileri dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmalıdır bu çerçevede hangi kuralın hak ve hürriyetleri kısıtlayıcı hangi kuralın sadece düzenleyici nitelikte olduğunun tespiti oldukça zor olacaktır bu nedenle kurumsal anayasa hukuku ve özgürlükler anayasa hukuku ilkelerini birlikte yorumlama gereği bulunmaktadır anayasanın maddesi uyarınca olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılabilecek cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin aymnin denetimi dışında tutulduğu görülmektedir ancak olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde dava açılamaz md sayili cumhurbaşkanliği kararnamesi̇ni̇n bazi hükümleri̇ni̇n anayasa aykiriliği sayılı bakanlıklara bağlı i̇lgili i̇lişkili kurum ve kuruluşlar ile diğer kurum ve kuruluşların teşkilatı hakkında cumhurbaşkanlığı kararnamesinde değişiklik yapılmasınaesas sayısı karar sayısı dair cumhurbaşkanlığı kararnamesinin maddesi ile sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesine eklenen madde bnin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesinin maddesi ile sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesine yeni yazarların desteklenmesi başlıklı ve numaralı yeni bir madde eklenmekte ve bu madde ile sayılı ck ile kurulan kültür ve turizm bakanlığının devlet tiyatroları genel müdürlüğüne devlet tiyatroları genel müdürlüğü bünyesinde kurulmuş olan sanat ve yönetim kurulu kararı ile her yazara bir adet eserle sınırlı olmak üzere yerli yazarların ilk kez sahnelenecek eserleri için gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarı geçmemek ve yılı bütçesinin ilgili bütçe tertibinden karşılanmak üzere nakdi destek verilmesine olanak sağlanmakta ve bu nakdi desteğe ilişkin esas ve usullerin de genel müdürlükçe düzenlemesi öngörülmektedir söz konusu düzenleme aşağıda belirtildiği üzere anayasanın birden çok maddesine aykırılık taşımaktadır anayasanın maddesine aykırılık sayılı kanun ile getirilen yeni tip cumhurbaşkanlığı kararnamesinin temel ilke ve koşulları anayasanın maddesinin fıkrasında ortaya konulmuştur anayasanın maddesiyle getirilen ck ile yürütmeye tanınan düzenleme alanı oldukça dar ve sınırlıdır anayasa cklar için ikili bir sınır çizmiştir birinci sınır olarak anayasada kanun ile düzenlenmesi öngörülen konular belirtilebilir i̇kinci sınır ise kanun ile düzenlenmiş konulardır anayasanın maddede geçen münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular ibaresinin anayasada kanunla düzenlenir veya kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır vb ifadelerin bulunduğu maddelere bakarak belirlenmesi gerekir halde anayasanın bir maddesinde bir konunun yasayla düzenlenmesi öngörülmüşse konunun cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenmesi anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturacaktır yine anayasanın maddesinde kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kuralı bulunmaktadır bir konu yasa ile açıkça düzenlenmişse cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkartılamaz elbette cklerin çıkarılması için kanun hükmünde kararnamelerde olduğu gibi yasa ile yetkilendirme gerekmez ancak kanun
3,877
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin başvuru kararının gerekçesi şöyledir sanık mustafa tuzköylü hakkında nevşehir başsavcılığınca tanzim edilen tarih ve esas sayılı iddianame ile sanığın suç tarihinde yazar kasa almayarak sayılı yasanın ıncı maddesine muhalefet ettiğinden bahisle sayılı yasanın mükerrer inci maddesi delaletiyle cezalandırılması talebi ile dava açılmıştır sanığın mahkemedeki yapılan duruşmasında tarihinde suç tarihinin olması sebebiyle hakkında müsnet suçun sübutu halinde sayılı yasanın inci maddesinin de tatbiki muhtemel bulunduğundan sanığın gerek isnat edilen iddianamedeki madde gerekse sayılı yasa gereğince savunması alınmıştır sayılı yasanın inci maddesinin anayasaya aykırılığı hususunda görüşü sorulan savcısı belirtilen maddenin anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiğinden bahisle mütealada bulunmuştur mahkemenin tarihli ara kararının üncü maddesi gereği sayılı yasanın inci maddesinin anayasanın ve inci maddelerine aykırı olduğu cihetle bu yönde anayasa mahkemesine itirazen iptal talebi ile müracaat edilmesine ve gerekli evrakın tanzimi suretiyle anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine karar verilmiştir anayasaya aykırılığı iddia edilen sayılı yasanın inci maddesi ile ilgili kanunun kabul tarihi olup tarihinde istisnalar dışındaki maddeleri yayın ile birlikte yürürlüğe girmiştir gerek iptali istenilen inci madde gerekse talebin dışında kalan nci maddeler ceza hükmü taşıyan maddeler olup sayılı yasanın ıncı maddesi gereğince tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir sanık hakkında uygulanacak olan sayılı yasanın inci maddesi tarihli ve sayılı vergi usul kanununun ıncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir kaçakçılığa teşebbüste hapis cezası madde bu kanun inci maddesinde yazılı fiilleri işleyenler hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis cezası hükmolunur kaçakçılığa teşebbüs suçu nedeniyle hükmolunan hapis cezasının paraya çevrilmesi halinde para cezası miktarı hesabından hapis cezasının her bir günü için sanayi sektöründe çalışan yaşından büyük işçiler için belirlenen yürürlükteki asgari ücretin bir aylık brüt tutarının yarısı esas alınır ve hükmolunan bu para cezası ertelenemez şeklindedir yine aynı sayılı yasanın nci maddesinde ise tarihli ve sayılı vergi usul kanununun uncu maddesinin inci fıkrası değiştirilerek üncü maddenin numaralı bendlerinde yazılı kaçakçılık suçlarını işleyenler hakkında inci maddede yazılıesas sayısı karar sayısı vergi cezalarından ayrı olarak altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile bu kadar müddet ticaret sanat ve meslek icrasından mahkumiyeti hükmolunur şeklindedir yukarıda kısaca belirtildiği gibi yapılan bu değişiklikle kaçakçılık suçunu işleyen kişi hakkında para cezalarının hükmedilmesi sırasında eğer ceza kısa süreli ise aydan yıla kadar olan kısım için paraya çevirmede sayılı yasanın üncü madde hükümleri uygulanabilecek ayrıca sayılı kanunun ncı maddesinde belirtilen tecil hükümleri sanık hakkında uygulanabilecektir buna karşılık vergi kaçıkçılık suçunu işleyen ve yasa ile fiili kaçakçılığa teşebbüs derecesinde kalan mükellefler hakkında verilecek cezanın paraya çevrilmesi sırasında asgari ücret esas alınıp bunun yarısı kadar günlük ceza ile cezalandırılabilecek mükellefin bu cezasının da ertelenmeyeceği esas alınmıştır bir başka açıdan bakıldığında vergi kaçakçılığına teşebbüs eden mükellef yönünden ağır para cezası ile bu para cezalarının ertelenemeyeceği hükmü getirilmiş iken suçun teşebbüs derecesinden açıp kaçakçılığı işlemiş olanlar hakkında ticaret sanat ve meslek icraasından mahrumiyet hükümleri yasakoyucu tarafından konulmuş bulunmaktadır anayasamızın nci maddesinde belirtilen yasama yetkisinin devredilemeyeceği hükümleri karşısında yasakoyucunun yasa koyma yasa ile ceza belirleme yetkisini bir başka organ olan asgari ücret tesbit komisyonuna yani yürütmeye bırakması mümkün değildir keza anayasanın inci maddesindeki suç ve cezaların yasallığı ilkesi karşısında yasakoyucu anayasanın temel ilkelerine ve ceza hukukunun ana kurallarına bağlı kalınması ve hangi eylemlerin hangi ölçüdeki ceza ile yaptırımda bulunulacağı hangi durum ve davranışların ağırlaştırıcı veya hafifleştirici olarak kabul edileceği hususundaki taktir yetkisinin anayasa ve ceza hukuku kurallarına uygun olması gerekir diğer yandan anayasanın uncu maddesinde belirtilen eşitlik ilkesi yönünden de bu yasanın anayasaya aykırı olduğu belirgin biçimde ortaya çıkmaktadır yukarıda açıklandığı gibi sayılı yasanın inci maddesi ile nci maddesi kendi aralarında anayasanın uncu maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi yine anayasanın inci maddesinde belirtilen cezaların kanunilik ilkesine aykırıdır ayrıca bu yasa ile ceza verme yetkisi ve miktarı ayrıca cezanın ağırlaştırılıp hafifleştirilmesi asgari ücret komisyonunun tayin ettiği miktarla sınırlı kalacağından bu miktarı koyacak olan ve yapısı itibarı ile yürütme organı dahil olduğu şüphe götüren bir kuruluşa verilmesi anayasanın yasama yetkisi devredilemeyeceği bildiren nci maddesine aykırıdır yasanın bu maddesi ile yasa koyma ve yasa ile ceza belirleme yetkisinin başka bir organa bırakılması ceza ve ceza yerine geçecek önlemlerin ancak yasa ile konulabileceği sarahaten belirtilmiş olmasına rağmen asgari ücret komisyon kararlarının esas alınmasının kabulü suç ve cezaların kanuniliği konusundaki evrensel hukuk kurallarına aykırılığı uygulama sonunda çıkacak sonuçların her yıl veya bazen de ekonomik durumun gösterdiği çizgi doğrultusunda yılda iki defada değişebileceği yasanın ve inci maddelerinin kendi içinde dahi anayasanın kabul ettiği eşitlik ilkesinin dışında kaldığı hususu nazara alınarak sayılı yasanın inci maddesinin anayasanın ve inci maddelerine aykırı olduğu hususunda talebimizin itirazen yüksek mahkemenizce incelenerek anayasaya aykırı olan bu hükmün iptaline karar verilmesi saygı ile arz olunuresas sayısı karar sayısı
745
esas sayısı karar sayısı avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin maddesi adil yargılama hakkını düzenlemekte olup bu yasa maddesinde herkese gerek medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili nizalar gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan yasa ile korunmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasını makul bir süre içerisinde hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir düzenlemesini içermektedir anayasanın maddesi kimse işlediği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı fiilden dolayı cezalandırılamaz kimse suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez suç ve ceza zaman aşımı ile ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır sayılı tcknın maddesi i̇şlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz i̇şlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanunun neticeleri kendiliğinden kalkar suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise failin lehine olan kanun uygulanır ve infazı olur sayılı cmkda sayılı kanun ile yapılan değişiklikler ile daha önce yargılama sistemimizde yer almayan düzenlemeler getirmiştir bu düzenlemelerden biri sayılı yasanın maddesi ile getirilen seri muhakeme usulüdür seri muhakeme usulü her ne kadar usul hukuku olarak yasada belirtilmiş ise de bu düzenleme şüpheli veya sanığın eylemi için kanunda ön görülen cezaların seri muhakeme usulünde yarı oranında indirimi öngörmektedir yapılan yasal düzenleme bu nedenle aynı zamanda ceza miktarının azaltılmasını öngören düzenleme olması nedeni ile maddi hukuka ilişkin yasal düzenlemedir sayılı yasanın maddesi ile sayılı cmkya eklenen geçici madde fıkrası gereğince maddede düzenlenen seri muhakeme usulünün kovuşturma evresine geçilmiş hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulünün uygulanamayacağı düzenlemesini getirmiştir her ne kadar yukarıda belirtilen geçici maddenin maddesi seri muhakemeye tabi olan cezalara ilişkin uygulamaların kovuşturma evresine geçilmiş hükme bağlanmış ve kesinleşmiş dosyalarda uygulanamayacağını düzenlenmiş ise de yukarıda belirtilen avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinde belirtilen adli yargılama hakkı aynı sözleşmenin maddesinde belirtilen kanunsuz ceza olmaz ilkesi anayasanın maddesi tcknın maddesi gözönüne alındığında hükme bağlanmış kesinleşmiş ve kovuşturma evresine geçilmiş dosyalarda da seri muhakeme usullerinin uygulanması gerekmektedir aksi taktirde anayasanın maddesi tcknın maddesine aykırılık oluşacaktır avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesi yapılacak yargılamaların hakkaniyete uygun olarak yapılmasını öngörmektedir her ne kadar yasanın geçici maddesinde kovuşturma evresine geçilmiş kesinleşmiş ve hükme bağlanmış dosyalarda seri muhakeme usulünün uygulanamayacağını öngörmüş ise de bu durum avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinde belirtilen davaların hakkaniyetle sonuçlandırılması ilkesine aykırıdır çünkü hakkında kovuşturma evresine geçilmiş hakkındaki dava hükme bağlanmış ve kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulünün uygulanması halinde cezasının oranında indiriminin söz konusu olacağını ileri sürebilecektir bu durum anayasanın maddesine de aykırılık oluşturacaktır tcknın maddesinde ise açıkça suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise failin lehine olan kanunun uygulanacağını ve infaz olacağını öngörmektedir tcknın maddesi ceza kanunu sistematiğinde genel hükümler kısmında yer almakta olup tüm ceza yasaları için uygulanması öngörülen yasal düzenlemelerdir dolayısı ile sayılı yasanın geçici maddesi gereğince getirilen düzenlemenin tcknın maddesine aykırı olması düşünülemez dairemizce incelenmekte olan espiye asliye ceza mahkemesinin esas karar sayılı dosyasına ilişkin anayasa mahkemesine başvuru koşulu açısından uygulanması gereken yasa maddesinin değerlendirilmesi i̇stinafa konu olan espiye asliye ceza mahkemesinin esas karar sayılı dosyasında sanık hakkında tcknın maddesinde düzenlenen kumar oynanması için yer ve imkan sağlama suçunu işlediğinden bahisle ay hapis ve tl adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir sanığa isnad edilen ve yargılamaya konu olan eylem için öngörülen cezai yaptırımın alt sınırı yıl üst sınırı ise yıl hapis cezasıdır sayılı cmknın maddesinde tarih ve sayılı yasa ile yapılan değişiklik ile birlikte bendinde düzenlenen kumar oynanması için yer ve imkan sağlama madde fıkra suçu seri muhakeme usulüne tabi suç olarak belirlenmiştir espiye asliye ceza mahkemesinin kararı tarihinde verilen bir karardır ancak kovuşturma evresine tarihinde iddianamenin kabulü kararı ile geçilmiştir dolayısı ile sayılı cmknın geçici maddesinin fıkrasının sayılı yasa ile getirilen değişiklik ile birlikte kovuşturma evresinin tarihinden önce geçildiğinden sanık hakkında mevcut düzenlemeye göre seri muhakeme usulünün uygulanması söz konusu olmayacaktır sanık hakkındaki karar henüz kesinleşmemiş olmasına rağmen maddi hukuka ilişkin oranında ceza indirimini öngören seri muhakeme usulünden bu durumda faydalanamayacaktır ancak bu durum avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinde belirtilen hakkaniyetle karar vermek ilkesine aykırı olduğu gibi anayasanın maddesinde düzenlemeye de aykırıdır anayasanın maddesi ise türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir düzenlemesini içermektedir henüz hakkındaki hüküm kesinleşmeden daha lehe olan bir yasal düzenleme yürürlüğe girdiğinde sanığın bundan faydalanamamasını öngören sayılı cmknın geçici maddesi anayasanın maddesine de aykırıdır anayasanın başlangıç kısmında her türk vatandaşının bu anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu belirlenmiştir sanık hakkında kamu davasının tarihinden önce açılmış olması bu nedenle seri muhakeme usulünden faydalanamaması ve dolayısı ile cezasından oranında indirim imkanından faydalanamaması anayasanın başlangıç maddesinde belirtilen hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve temel hak ve hürriyetlerden eşit şekilde yararlanma ilkelerine de aykırılık oluşturacaktır çünkü cumhuriyet savcısının benzer nitelikteki başka bir eylemde soruşturmayı başka bir nedenle geciktirmesi veya sanığa herhangi bir şekilde ulaşamaması nedeni ile kamu davasının tarihinden önce açılamaması halinde benzer konumda olan başka bir sanık yarı oranda ceza indiriminden faydalanmış olacaktır bu durum hukuk kurallarına uyarak cumhuriyet savcısının veya kolluk güçlerinin davetine icabet edip isnad edilen suça ilişkin olarak ifadesini veren sanık açısından aleyhe sonuçlar doğuracaktır bu durum anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ve başlangıç maddelerinde belirtilen temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ilkesi ile yararlanma maddelerine aykırılık teşkil edecektir dairemizce incelemeye konu olan olayda sanık hakkında seri muhakeme usulü uygulanması halinde almış olduğu ay hapis cezasının ay hapis cezasına indirilmesi söz konusu olabilecektir başka suçlar açısından sanık hakkında seri muhakemesi uygulanması halinde cezadan yarı oranında indirim söz konusu olduğunda cezası erteleme hükmün açıklanmasının geri bırakılması paraya çevirme gibi sanık açısından çok daha lehe olabilecek sonuçlar doğurabilecektir her ne kadar sayılı yasada seri muhakeme usulü ceza yargılama usul hukukuna aitmiş gibi düzenlenmiş ise de ceza miktarlarını azaltan düzenlemeler olması nedeniyle maddi hukuka ilişkin düzenlemelerdir sayılı yasada ceza indirimi öngören uygulamaların hangi usule göre gerçekleştirileceği belirtilmiştir ancak bu durum bu düzenlemelerin maddi hukuka ilişkin olduğu sonucunu değiştirmemektedir yargıtay uygulamalarında da sanığın lehine olan yasal düzenleme hangisiyse düzenlemenin uygulanması gerektiği yönündedir suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur cd esas karar sayılı cmknın ve maddelerinde düzenlenen uzlaşma sadece sanığa değil aynı zamanda ve öncelikle mağdurun zedelenen hukukunun düzeltilmesine hizmet amacı gütmesi ve biçimi itibari ile bir ceza yargılaması müessesi olsa da fail ile devlet ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi ceza hukukunu da ilgilendirmesi nedeniyle karma bir hukukun niteliği haiz olduğundan uzlaşma hükümlerinin yalnızca yürürlüğe girdikleri sıradaki işlem ve olaylar bakımından değil tcknın maddesi gözetilerek sanık lehine olması halinde kesinleşmiş infaz edilmekte ve hatta infaz edilmiş hükümlere de uygulanabileceği cd esas karar avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi ve ai̇hm kararları kapsamında başvurunun değerlendirilmesi avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi anayasanın son maddesi gereğince usulüne uygun yürürlüğe konulan milletlerarası sözleşmelerin kanun hükmünde olduğunu bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvuramayacağını usulüne uygun yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletler arası anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeni ile çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümlerinin esas alacağını düzenlemektedir avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesi herkes gerek medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili nizalar gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan yasa ile korunmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasında makul bir süre içerisinde hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir düzenlemesini içermektedir avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesi ise hiç kimse işlendiği zaman ulusal veya uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu bulunamaz aynı biçimde suçun işlendiği sırada uygulanabilir olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez düzenlemesini içermektedir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi kararlarında da yürürlükte bulunan yasal düzenleme usul hukukuna ilişkin olsa da bu yasal düzenlemenin uygulanmasını öngörmektedir ceza muhakemesi kurallarının derhal uygulanmasının makul olduğu kabul edilmekle birlikte cezai yaptırım gerektiren fiiller için öngörülen cezanın süresine etki eden yargılama usulü kurallarının da sözleşmenin maddesinin paragrafının kapsamında olduğu belirtilmiştir avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin ceza süresini azaltan yargılama usul ve kurallarının fail lehine uygulanması gerektiğine ilişkin karar verilmiştir scoppalai̇talya no bd bno s anayasa mahkemesinde esas karar sayılı kararında lehe ceza kanunu geçmişe uygulanması hukuk devleti ile bağlantılı olan adalet ve hakkaniyet ilkelerinin de bir gereğidir gelişen sosyal düzen ve değişen toplumsal ihtiyaçlar karşısında artık suç oluşturmadığı kabul edilen veya daha hafif ceza öngörülen bir fiilin yalnızca daha önceden işlenmiş olması nedeni ile daha ağır bir yaptırıma tabi tutulması adalet ve hakkaniyet ilkeleri ile bağdaşmamaktadır hususunu kararında belirtmiş ve daha hafif ceza öngören bir fiilin daha önce işlenmesi nedeni ile daha ağır bir yaptırıma tabi tutulmasını hakkaniyete aykırı bulmuştur dairemizce incelenmekte olan davada sanık hakkındaki iddianamenin den önce düzenlenmiş olması ve buna bağlı olarak hakkında yarı oranda ceza indirimini öngören seri muhakeme usulünden faydalandırılmaması hakkaniyete ve dolayısı ile avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesine aykırıdır talep yukarıda belirtilen gerekçelerle avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ve maddesi anayasanın başlangıç maddesi maddesi ve maddelerine aykırı olduğu değerlendirilen sayılı yasanın maddesi ile getirilen düzenleme ile sayılı cmknın geçici maddesinin bendinin kovuşturma evresine geçilmişhükme bağlanmış kısmının anayasaya aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesi saygı ile taktirlerinize sunulur
1,551
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin gerekçeli kararında anayasaya aykırılık savı şöyle açıklanmaktadır sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrası maddenin fıkrasında yazılı şartları yerine getirerek yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanan sigortalıya işten ayrıldığı tarihten önce malûllûk yaşlılık ve ölüm sigortaları pirimi ödenmiş son takvim yılının prim hesabına esas tutulan kazanç tutarları toplamı en yüksek kazancının oranında yıllık yaşlılık geliri bağlanmasını öngörmektedir aynı kanunun ve maddeleri ise maddeye göre hesaplanacak yaşlılık aylığına birtakım sınırlamaları getirmek suretiyle maddenin birinci fıkrasının uygulanmasını fiilen ve kısmen ortadan kaldırmaktadır şöyle ki maddenin birinci fıkrasında bu kanun gereğince alınacak prim ve verilecek ödeneklerin hesabına esas tutulan günlük kazançların üst sınırı lira alt sınırı da i̇ş kanunu gereğince tespit edilen en düşük asgari ücrettir üst sınır sigortalıların genel ücret seviyesi ve ülkenin genel ekonomik durumu gözönünde tutularak sosyal güvenlik bakanlığının önerisi üzerine bakanlar kurulunca gerekirse iki yılda bir arttırılabilir ve maddenin birinci fıkrasında da bu kanuna göre malûllük ve yaşlılık sigortasından bağlanacak aylıklar ile ölüm sigortasından hak sahibi kimselere bağlanacak aylıkların hesabına esas tutulan aylığın yıllık tutarı liradan aşağı olmamak kaydı ile inci madde uyarınca saptanacak günlük kazanç alt sınırının katının yüzde yetmişinden az günlük kazanç üst sınırı bir yılık tutarı üzerinden hesaplanacak aylığın yıllık tutarından fazla olamaz denilmektedir gerek sigortalıların ödeyeceği primler için gerek sosyal sigortalar kurumunca bağlanacak aylıklar için kanuna bir tavan konmasının amacı bir yandan sigortalıları veya hak sahiplerini öbür yandan da kurumu parasal ödemeler açısından korumaktır buna karşı söylenecek bir şey yoktur çünkü kanun koyucu haklı bir endişe ile takdir yetkisini kullanmış ve karşılıklı çıkarları dengelemek istemiştir ancak bu düzenlemeler getirilirken sigortalılar veya hak sahipleri arasında gözetilmesi gereken haklı eşitlik gözden kaçırılmıştır şöyle ki tek bir işverene bağlı olarak çalışan ve lira aylık ücret alan bir sigortalı madde uyarınca tavan üzerinden bugün lira prim öderken birden fazla işyerinde çalışan ve aylık toplam kazancı yine lira olan bir sigortalı sayılı kanunun maddesinin son fıkrası gereği her bir işyerindeki kazancı ayrı ayrı gözönünde tutularak prim öder başka bir deyimle tavan her bir işyerindeki kazancı için ayrı ayrı uygulanır böylece birden fazla işyerinde çalışan bir sigortalı her bir işyerinde tavanın altında ücret alsa da bir işyerinde çalışan ve tavanın üstünde aylık alan sigortalıya oranla daha fazla prim ödemektedir bu sonuçla birden fazla işyerinde çalışan sigortalı ile bir işyerinde çalışan sigortalı arasında yükümlülüklerde bir farklılık yaratılmış olmaktadır maddenin ikinci fıkrasının son cümlesinde yer alan aynı zamanda birden fazla işverenin işinde çalışan sigortalıların ücretlerinden kesilen primler bu madde uyarınca tespit edilen üst sınır üzerinden hesaplanacak miktarı aşarsa fark sigortalının müracaatı üzerine hissesi oranında kendisine verilir biçimindeki hüküm ilk bakışta bu ayırımı fazlayı iadeesas sayısı karar sayısı suretiyle gideriyor intibaını veriyorsa da gerçekte ayırımı azaltılmakta fakat asla ortadan kaldırılmamaktadır çünkü sigortalı şayet iade talebinde bulunursa kendisine sadece sigortalı olarak ödediği yaşlılık prim payı iade edilmekte kalan işveren hissesi de dahil kuruma gelir kaydedilmektedir sonuç olarak da tek farkları birden fazla yerde çalışmak olan iki grup sigortalılar arasındaki farklılık giderilmemiş olmaktadır prim ödemekteki bu farklılığa rağmen her iki grup sigortalı yaşlılık aylığına hak kazanırken maddedeki sınırlamaya eşit olarak bağlı tutulmaktadır bu da haklarda eşitlik gözetirken yükümlülüklerde farklılığa göz yumulması anlamına gelmektedir sonuç anayasaya aykırıdır çünkü her şeyden önce herkesin kanun önünde eşit olacağı yolundaki anayasanın maddesi ihlâl edilmiş olmaktadır kanun koyucu kanun kapsamına giren kişiler arasındaki keyfi ve haksız ayırımlar yaratmaktan kaçınmalıdır eşitlik kavramının aristodan beri adalet kavramı ile yakın ilgisi olduğu ileri sürülür mutlak eşitlik yani farklı olanlara dahi eşit davranma adaletsizlik doğurur halde eşitsizlikten anlaşılması gereken nispi bir eşitlik olur eşite eşit farklıya farklı davranmayı haklı ve âdil gösteren nedenler olmadıkça eşitlikten uzaklaşılmamalıdır olayda olduğu gibi sigortalıları sırf farklı işyerlerinde çalıştıklarından ötürü ayırıma tabi tutmak haksız ve keyfi bir davranış olup eşitlik kavramına aykırı düşer bu haklı olmayan ayırım davacının anayasaya aykırılık dilekçesinde belirtildiği gibi ayrıca ve de dolayısıyle anayasanın ve maddelerine aykırı düşmektedir
626
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesinin fıkrasında belirtilen eşitlik ilkesi bu ilkeden yararlananlar açısından bir temel hak yani eşit işlem görmeyi ya da ayrım gözetilmemesini isteme hakkını doğurduğu tartışmasızdır bununla birlikte eşitlik aynı zamanda muhataplarını yani devlet organları ve idare makamları anayasal bir buyruk ile devlet yönetiminde benimsenmesi gereken egemen temel bir ilkeyi vurgulamaktadır eşitlik ilkesi şekli hukuki eşitlik ve maddi hukuki eşitlik olarak iki anlamda yorumlanabilir şekli hukuki eşitlikten kastedilen kanunların genel ve soyut nitelik taşıması yani kapsadığı herkese eşit olarak uygulanmasıdır anayasanın uncu maddesinin hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı yolundaki ikinci fıkrası da bu anlamda bir eşitliği hedeflediği anlaşılmaktadır nitekim anayasa mahkemesi tarih ve sayılı kararında anayasanın maddesinde belirtilen yasa önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusu olduğunu bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörüldüğü eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasa karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemek olduğu bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesinin yasaklandığı durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabileceği aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmayacağı ifade edilmiştir ancak şüphesiz ki eşitlik ilkesinin anlamını şekli hukuki eşitlikle sınırlandırmak mümkün değildir maddi hukuki eşitlik şekli eşitliğin ötesinde aynı durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde yararlarda ve yükümlülüklerde yetkilerde ve sorumluluklarda fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranma zorunluluğunu içermektedir bu anlamda eşitlik ilkesinin ihlal edilmiş olup olmadığının anlaşılabilmesi için anayasaya uygunluk denetiminde sadece kanunların genel ve soyut nitelik taşıyıp taşımadıklarının değil onların içeriklerinin de araştırılması gerekir bu kapsamda itiraza konu kanun kuralının genel ve soyut ve dolayısıyla şekli anlamda eşitlik ilkesini gözetir nitelikte olduğu açıktır ancak söz konusu kanun kuralının maddi hukuk anlamında eşitlik ilkesi ile örtüşüp örtüşmediği madde içeriğinde yapılacak analizle mümkün olacaktır bu doğrultuda sayılı kanunun geçici maddesi ile esasında daha önceleri yapılan vergilendirmeden devletin bir egemen olarak vazgeçmesini bu vazgeçmeden kaynaklı uygulamanın da ne şekilde olması gerektiği hususu düzenlenmiştir bu çerçevede oluşan bu yeni durum ile yeni tarhiyatlar yapılmamış yapılan tarhiyatlar ise terkin edilmiştir ancak itiraza konu tahsil edilmiş tutarlar red ve iade edilmez yasa hükmü nedeniyle daha evvelinden tarh ve tahakkuk aşaması geçip tahsilatı yapılan vergilerin iadesine engel olunmuştur böylece söz konusu kanun kuralı aynı durumda olup aynı verginin özel tüketim vergisinin mükellefi olan kişiler noktasında vergisel yükümlülüklerini zamanında yerine getiren ile getirmeyen incelemeye dayalı olarak yapılan tarhiyatlarda hakkında incelemeye başlanılan ile başlanılmayan tahakkuk eden vergileri zamanında ödeyen ile ödemeyenler arasında anayasanın maddesinde bahsedilen eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmuşturesas sayısı karar sayısı bu hukuki durum maddi olay kapsamında ele alındığında ise davacı şirket hakkında daha önce vergi incelemesi yapıldığı için tarhiyatlara muhatap olmuşken davacı ile aynı vergi yükümlülüğünü doğuracak aynı nitelikte emtiayı ithal eden ancak haklarında henüz vergi incelemesi yapılmamış diğer mükellefler ile ya da tarhiyatlara muhatap olmakla birlikte yasal yükümlülüğünü süresinde yerine getirmeyip ödemede bulunmayan mükellefler arasında yani eşitler arasında tesis edilmesi gereken yatay eşitlik ilkesinin zedelendiğini göstermektedir ayrıca yasal sorumluluklarını yerine getirmekte acele edip hukuka uygun davranan mükelleflerin korunması gerektiği yerde söz konusu kanun hükmü ile cezalandırılması sonucu doğması ise işin diğer boyutudur böylece eşitler arasında gözetilmesi gereken adalet yatay adalet gözetilmemiş kurallara uygun hareket eden mükellefler itiraz konusu hükümle üzerlerinde bırakılan ekstra mali yükümlülükle bir nevi cezalandırılmıştır açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı kanunun maddesinin fıkrası uyarınca sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun geçici maddesinin tahsil edilmiş tutarlar red ve iade edilmez hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyadaki belge örneklerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine anayasa mahkemesince bir karar verilinceye kadar veya dosyanın anılan mahkemeye gidişinden itibaren beş aylık sürenin dolmasına kadar davanın bekletilmesine tarihinde oybirliği ile karar verildi
644
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ başvuru kararlarının gerekçe bölümü şöyledir davacılar tarafından kamulaştırma bedelinin tl arttırılması talep edilmiştir mahkememizce yargılamaya devam edilmiş devam eden yargılama sürecinde davacı vekili mahkeme tarafından keşif ücretinin tl olarak belirlenmesini özellikle de devletin herhangi bir harcama yapmadan keşif harcını tl olarak belirlemesi ve bunun bir kısmının yolluk olarak mahkeme heyetine dağıtmasının hak hürriyetine engel olduğunu ayrıca mahkeme heyeti için cüzi bir miktar belirlenirken bilirkişiler için fahiş miktarda bilirkişi ücretinin takdir edilmesinin de anayasaya aykırı olduğunu adli yardım taleplerinin de olmadığını ifade ederek anayasaya aykırılık iddiasında bulunmuştur sayılı yasa ile harçlar kanununda yapılan değişiklik ile yasaya bağlı sayılı tarifede düzenlenmiş mahkeme harçlarına keşif harcının eklenmiş olmasının aşağıdaki gerekçelerle anayasaya aykırı olduğu kanaatine ulaşılmaktadır harçlara dair teorik esaslar harçlar devletin egemenliğinden kaynaklanan kamu gücüne dayanarak topladığı cebri nitelikte kamu gelirleridir devlet kendisini oluşturan en önemli ve ayırt edici unsur olan egemenliğine dayanarak tek taraflı iradesi ve üstün buyurma gücü ile kişiler ve topluluklarına mali yükümlülükler yükleyebilir devletin mali egemenliğinden kaynaklanan bu yetki üstün bir yetki olmakla birlikte sınırsız ve keyfi biçimde kullanılabilecek bir yetki değildir devlet kamu gücünü kullanarak yeni mali yükümlülükler getirir veya mevcut mali yükümlülüklerde değişikliğe giderken anayasanın maddesinde öngörülen hukuk devleti ilkesi gerekleri ile sınırlı hareket etmek hukukun üstünlüğü esasına riayet etmek zorundadır kamu gücüne dayanarak toplanan cebri kamu gelirlerinin en önemlilerinden biri olan harçlar belli kamu kurum ve kuruluşlarınca verilen bazı somut hizmetlerden yararlananlardan bu hizmetler karşılığında alınan cebri nitelikte parasal ödentiler olarak tanımlanabilir harcın konusunu ancak kamu kurum ve kuruluşlarınca verilebilen somut nitelikte bazı kamusal hizmetler oluşturur bu hizmetlerin başka bir kişi ve kuruluştan temini kesinlikle mümkün değildir vergilerin aksine harçlar karşılıklılık esasına dayanan cebri kamu gelirleridir belli ve somut kamusal hizmetlerden yararlanma karşılığında harç ödenir harca tabi hizmet sunulmaz ise harcın ödenmesi talep edilemez harç konusu hizmetten yararlanıp yararlanmamak bu hizmetin kendisine sunulmasını isteyip istememek kişinin ihtiyarında olsa da bir kez harç konusu kamusal hizmetten yararlanma tercih ve bu hizmetin sunulması talep edildiğinde harç ödemek zorunlu hale gelir bu nedenle harçlar karşılıklı ve zorunlu nitelikte kamu gelirleridir ödenen harcın karşılığında vatandaş somut bir kamusal hizmetten yararlanma hakkını elde eder harç ödemesine rağmen bu hakkı gerçekleştirilmez harç konusu kamusal hizmet kendisine sunulmazsa harç ödeyen bu hususta idari ve adli makamlara başvurabiliresas sayısı karar sayısı harçlar da vergiler gibi kural olarak bireyler ve toplulukları tarafından bir başka deyişle piyasa ekonomisi aktörleri tarafından ödenir kamu sektörü ise kural olarak harç ödemez günümüz ekonomilerinde harçlar bireyler ve topluluklarından parasal değer nakit olarak para cinsinden toplanır harçlar bakımından mali güce göre alınma kuralı uygulanmaz harca tabi hizmetten yararlanan ilgili harcı ödemek zorunda kalır harç konusu kamusal hizmetler kamusal faydanın yanında bireysel fayda da sağlar harç kamusal hizmet sayesinde elde edilen bireysel faydanın karşılığını oluşturmaktadır bu nedenle harç tutarı makul olmak zorundadır bir başka deyişle harç tutarı yararlanılan kamusal hizmetin maliyetinin bir kısmına karşılık gelmeli maliyeti aşan tutarlarda ise harç yükümü getirilmemelidir anayasamızın maddesinin iii fıkrası uyarınca harçlar ancak bir yasa hükmüne istinaden toplanabilir ülkemizde harçlar belediye gelirleri kanununda düzenlenmiştir harçlar kanunu merkezi yönetim tarafından alınan harçları belediye gelirleri kanunu ise yerel yönetimler tarafından alınan harçları düzenlemektedir mali hukukta geçerli olan yasallık ilkesi gereğince harcın tüm temel unsurları konu yükümlü matrah oran tutar harç yükümlülüğünü doğuran olay istisna ve muaflık biçimindeki harç kolaylıkları ve harcın ödeme zamanı ve biçimi ilgili yasada açıkça düzenlenmek zorundadır devletin harca konu ettiği kamu hizmetleri arasında en önemlilerinden biri yargı hizmetleridir yargı hizmetleri ile ilgili olarak alınan harçlara yargı harçları adı verilir yargı harçları sayılı harçlar kanununa bağlı sayılı tarifede düzenlenmiştir bu düzenleme uyarınca yargı harçları mahkeme harçları ve icra ve iflas harçları olmak üzere iki temel gruba ayrılır sayılı harçlar kanununun yargı harçlarının konusunu düzenleyen maddesine göre yargı harcına konu edilen yargı organlarının yargı işlemleridir bu işlemler devletin tekelinde bulunan yargılama ve hüküm verme faaliyeti ile ilgili olarak yargı organları mahkemeler ve icra daireleri tarafından yapılan kendine özgü niteliği haiz kamu hukuku işlemleridir yukarıda yer verilen açıklamalar dikkate alındığında sayılı yasa ile keşif harcı getirilirken harçlara dair teorik esaslara yeterince dikkat edilmediği göze çarpmaktadır sayılı yasanın maddesi ile getirilen keşif harcının anayasaya aykırılığı sorunu sayılı gelir vergisi kanunu i̇le bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi aşağıdaki hükmü içermektedir madde sayılı kanunun sayılı tarifesinin mahkeme harçları bölümüne aşağıdaki numaralı fıkra ve sayılı tarifesinin i̇cra ve iflas harçları bölümüne aşağıdaki iii numaralı fıkra eklenmiştir keşif harcı tl mahkemelerce resen veya istem üzerine verilen keşif ya da tespit kararlarını yerine getirmek için mali hukukun özellikle kamu gelirleri hukuku geniş anlamı ile vergi hukuku dalına hakim olan temsilsiz vergi olmaz ilkesi vergilerin yasallığı ilkesi mali alandaki her türlü yükümlülüğün yasa ile konulması değiştirilmesi kaldırılması ile çıkarılan bu yasada mali yükümlülüğün temel unsurlarının açıkça belirtilmesi yanında ve daha önce olarak maliesas sayısı karar sayısı yükümlülüklerin halkın özgür iradesi ile seçerek iş başına getirdiği temsilcilerden oluşan parlamento tarafından çıkarılmış yasalara dayanılarak getirilmesini gerektirir bu husus halkın temsilcilerinin rızası ve onayı alındıktan sonra mali alanda yükümlendirme yapılacağını ifade eder sayılı yasa tarihinde tbmm tarafından kabul edilmiş tarih ve numaralı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir sayılı yasa ile getirilen keşif harcı çeşitli açılardan anayasaya aykırıdır öncelikle getirilen harç yükümünün meşru bir dayanağı bulunmamaktadır harçlar kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının ne genel gerekçesinde ne de madde gerekçelerinde harçlar kanununa bağlı sayılı tarifeye eklenen harçların getirilmesini meşru kılan bir sebebe yer verilmemiş keşif veya haciz talebinde bulunan kişilerin bu taleplerinin yerine getirilmesi için maktu bir keşif ödeyeceği belirtilmiştir getirilen harç yükümlülüğünün meşruluğunu ortaya koymak için devlet bütçesinin tekliği bütçede birlik ilkesinden söz edilmiş ve bu ilkeye uygun olarak keşif ve haciz masraflarının ödenmesi ve bu paralardan hak eden kişilere ödeme yapılmasının bütçe üzerinden gerçekleşeceği belirtilmiştir kamu maliyesinde ve bütçe hukukunda bütçede birlik ilkesi devletin tüm gelir ve giderlerinin tek bir bütçede gösterilmesini öngörür bu ilke bütçe denetiminin kolaylaşması ve israfın önlenmesi bakımından etkinliği sağlayıcı bir yapı sağlamayı hedefler bu açıdan bakıldığında birlik ilkesinin bütçenin açıklık doğruluk genellik gibi bütçe ilkelerini tamamladığı söylenebilir bu ilke kamu hizmetlerinin tek elden planlanması ve yönlendirilmesi kamusal hizmetlerin finansman kaynaklarını oluşturması ve kamusal kaynakların planlı kullanılması konularında yarar sağlayabilmektedir birlik ilkesinin karşıtı her kamu idaresinin gelir ve giderlerinin ayrı bütçelerde gösterilmesine ve bundan dolayı merkezi idare dışında birden fazla bütçe oluşmasını merkezi idare bütçesi yerel yönetim bütçesi vb öngörür görüldüğü üzere bütçede birlik ilkesinden keşif harcı getirilmesinin haklı kılınması hususunda yararlanılması mümkün değildir bilakis bütçede birlik ilkesinin uygulamasına destek verdiği bütçede genellik ilkesi adem tahsis gereğini öngörür ki bu da belli gelirlerin belli harcamaların finansmanına tahsis edilmesini engeller bir başka deyişle ödenen keşif harçları ile keşfe çıkan personele ödeme yapılmasında prensip olarak kullanılamaz vurgulanması gereken ikinci husus gerekçede çok önemli bir hususun ihmal edildiğidir yasanın tbmm genel kurulunda görüşülmesi sırasında bazı milletvekilleri tarafından isabetle belirtildiği üzere keşif bir yargılamayı sonuçlandırabilmek amacıyla yapılması gereken bir işlemdir bu işlemin bedeli ise harç biçiminde devlete değil fakat ücret yolluk biçiminde işlemin yapılmasına katılan kamu görevlisine ödenir bu farklılığa rağmen ücret yolluk niteliğinde bir ödemenin harç yükümlülüğü haline getirilmesi durumunda bütçeye dâhil edilen hazineye yapılan bu ödemelerin daha sonra bütçe üzerinden keşfe katılan kişilere yollukları biçiminde ödenmesi söz konusu olabilirse de böyle bir durumda hazineden bu paraları hak sahiplerine çok geç ödenecektir bu husus geçmişteki tecrübeler ile sabittir sayılı kanuna göre mahkemelerde keşfe katılan tüm yargı mensupları hakim ve savcılar ve hazine avukatları yapılan keşif bedeli ödemesinin bu kişilerin emekleri karşılığında verilen ve taraflarca karşılanan bir ücret olduğudur sayılı yasa ile bu ödemenin harç olarak düzenlenmesi sonucunda belirtilen görevlilerin hak ettiği bir ödeme hazineye gidecek ve hazineden bu görevlilere yapılması ise bütçede genellik ilkesinin adem tahsis alt gereği uyarınca söz konusu olamayacaktır kamu görevlilerinin kazanılmış haklarından adeta mahrumesas sayısı karar sayısı edilmesi sonucunu doğuran bu durumun anayasanın maddesinde düzenlenmiş olan hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu aşikardır üzerinde durulması gereken üçüncü husus ise sayılı yasa ile harçlar kanununun üncü maddesinde ve diğer kanunlarda yer alan bir takım harç muafiyetlerinin mahkemelerce resen veya istem üzerine verilen keşif ya da tespit kararlarını yerine getirmek için alınan keşif harçları bakımından uygulanmamasıdır bugerekçede bu hükmün getirilmesini açıklayan herhangi bir açıklamaya yer verilmediğinden düzenlemenin anayasanın eşitlikle ilgili hükümlerine madde aykırı olduğu açıktır yukarıda açıklanan tüm nedenlerle birlikte dava açıldığı esnada davacı taraftan alınan nispi veya maktu harcın yanında yargılamanın devamı esnasında davacı taraftan ayrıca keşif harcı adı altında bir harç alınması anayasamızın maddesinde belirtilen hak arama hürriyeti ilkesine aykırılık teşkil etmektedir
1,375
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı evlat edinmeyi ve bu ilişkinin kaldırılması sebebini öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl içinde dava hakkını kullanmıştır ancak evlat edinme işleminin üzerinden beş yıl geçtiği için davası reddedilmiştir evlatlık ilişkinin kaldırılmasına ilişkin dava hakkının kullanılmasını evlat edinme işlemden itibaren beş yılla sınırlayan türk medeni kanununun maddesi hükmü anayasanın ve maddelerine aykırıdır şöyle ki anayasanın maddesinde cumhuriyetin nitelikleri sayılırken türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiş maddesi ise anayasa hükümlerinin yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu kanunların anayasaya aykırı olamayacağını maddesi herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip bulunduğunu hükme bağlamış maddesinde ise temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği bu sınırlamaların anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir evlat edinme ile evlat edinenle evlatlık arasında doğal soybağına yakın bir soybağı ilişkisi kurulmaktadırtmk bunun sonucu olarak evlat edinme ile ana ve babaya ait hak ve yükümlülükler evlat edinene geçmektedir tmk türk medeni kanunu evli bir kimsenin tek başına evlat edinmesine kanunda sayılan belirli durumlarda izin vermiş bunun dışında evli bir kimsenin tek başına evlat edinmesinin mümkün olmadığını eşlerin ancak birlikte evlat edinebileceklerini hükme bağlamıştır kanunun eşler ancak birlikte evlat edinebilirler hükmü ile evli bir kimsenin birlikte evlat edinmenin imkansız olduğu bazı durumlarda tek başına evlat edinmesine imkan veren maddesinin ikinci fıkrasının iptali isteği anayasa mahkemesine itiraz yoluyla götürülmüş yüksek mahkeme tarihli esas karar sayılı kararıyla bu hükümlerin anayasaya aykırı olmadığı sonucuna vararak itiraz başvurusunu reddetmiştir kanun kurulmuş olan evlatlık ilişkisinin kaldırılmasını gerektiren sebepleri ve maddesinde göstermiştir madde evlat edinme esasa ilişkin diğer noksanlıklardan biriyle sakatsa cumhuriyet savcısı veya her ilgilinin evlatlık ilişkisinin kaldırılmasını isteyebileceğini hükme bağlamış noksanlıklar bu arada ortadan kalkmış veya sadece usule ilişkin olup ilişkinin kaldırılması evlatlığın menfaatini ağır biçimde zedeleyecek olursa bu yola gidilemeyeceğini öngörmüştür anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilen somut olayda evli bir kimse birlikte evlat edinmenin imkansız olduğu kanunda gösterilen belli durumlar bulunmadığı halde tek başına evlat edinmiştir başka bir ifade ile kanunun izin vermediği bir evlatlık ilişkisi kurulmuştur kanun maddesinde dava hakkının evlatlık ilişkisinin kaldırılması sebebinin öğrenilmesinden başlayarak bir yıl ve her halde evlat edinme işleminin üzerinden beş yıl geçmekle düşeceğini hükme bağlamıştır bu maddede öngörülen ve her halde evlat edinme işleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkının düşeceğine ilişkin düzenlemenin altında yatan temel sebep evlat edinme ile kurulan soybağı ilişkisi üzerindeki çekişmeyi bitirmek ve bu ilişkinin her zaman dava ile ortadan kaldırılabilmesi imkanını vermemek suretiyle ilişkiye istikrar kazandırmaktır kuşkusuz kanun koyucunun bu amacı kanunun izin verdiği bir evlatlıkesas sayısı karar sayısı ilişkisi kurulmuş ise anlaşılabilir ortada kanunun kesin biçimde yasakladığı bir evlatlık ilişkisi söz konusu ise bu ilişkinin kaldırılmasını dava etme hakkının işlem tarihinden itibaren beş yılla sınırlandırılması kanuna aykırı bir ilişkiyi ilelebet sürdürmek anlamına gelir ki yasa koyucunun bunu arzulamadığı açıktır nedenle madde metnindeki ve her halde evlat edinme işleminin üzerinden beş yıl ifadesi anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz öte yandan anayasanın maddesi temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceğini bu sınırlamaların ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağını hükme bağlamıştır hukuk devletinin bir gereği olan ölçülülük ilkesi yasa koyucu için bağlayıcıdır bu ilke anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında vurgulandığı gibi elverişlilik gereklilik ve orantılılık ilkelerini içerir elverişlilik getirilen kuralın ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik getirilen kuralın ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını ve orantılılık ise getirilen kural ile ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade eder anayasa mahkemesinin tarihli esas karar sayılı kararı ölçülülük ilkesi nedeniyle devlet sınırlamadan beklenen kamu yararı ile bireyin hak ve özgürlükleri arasında adil bir dengeyi sağlamakla yükümlüdür i̇tiraz konusu kural dava hakkını ölçüsüz şekilde sınırladığından anayasanın maddesine ve anayasa hükümlerinin yasama yürütme ve yargı organlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır şeklindeki maddesine aykırı bir düzenlemedir anayasaya göre herkes meşru vasıta ve yollardan yararlanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir bu hak anayasada herhangi bir sınırlamaya tabi tutulmamıştır i̇tiraz konusu kural kişinin dava açma hakkını ölçüsüz bir şekilde sınırlandırmakta ve hakkın özüne dokunmaktadır somut olayda davacının eşi sağ iken böyle bir dava açmakta korunmaya değer bir hukuki yararı bulunmadığından yargıtay i̇çtihadı birleştirme büyük genel kurulunun tarihli ve sayılı kararı ancak eşinin ölümünden sonra bu hakkını kullanabilecektir böyle bir halde evlat edinme işleminin üzerinden beş yıl geçmiş ise başka bir ifade ile olayda olduğu gibi eşi evlat edinme işleminin üzerinden beş yıl geçtikten sonra ölmüş ise işlem üzerinden beş yıl geçmiş olduğu için davacı hiçbir zaman dava açamayacak demektir nedenle sözü edilen kuralın hak arama özgürlüğünün özüne dokunduğundan anayasanın maddesine de aykırı olduğu kanaatine varılmıştır öte yandan anayasa mahkemesi kocanın soybağının reddi davası açma hakkını her halde doğumdan başlayarak beş yılla sınırlayan türk medeni kanununun maddesinin birinci fıkrasındaki her halde doğumdan başlayarak beş yıl ibaresini tarihli esas karar sayılı kararıyla anayasaya aykırı bulmuş ve iptal etmiştir rg gün ve sayı babalık davasında da çocuğun dava hakkını ergin olduğu tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süreye bağlayan türk medeni kanununun maddesinin ikinci fıkrasındaki hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar hükmünü tarihli esas karar sayılı kararıyla yine anayasaya aykırı görerek iptal etmiş bu hükmün iptali nedeniyle aynı maddenin ikinci fıkrasının kalan bölümünün de uygulanma olanağı kalmadığından iptaline karar vermiştir rg gün sayı bu kararlarda ortaya konulan iptal gerekçeleri evlat edinenle evlatlık arasındaki soybağı tesis eden evlat edinme işleminin kaldırılması davası için de geçerli olmak gerekir karar yukarıda açıklanan sebeplerleesas sayısı karar sayısı davada uygulanacak kural niteliğinde olan türk medeni kanununun maddesinde yer alan ve her halde evlat edinme işleminin üzerinden beş yıl şeklindeki düzenlemenin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından sözü edilen hükmün iptali için anayasanın nci ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun ncı maddesi gereğince anayasa mahkemesine itiraz başvurusunda bulunulmasına temyiz incelemesi bakımından anayasa mahkemesine itiraz başvurusunun bekletici mesele sayılmasına anayasanın ve sayılı kanunun maddesi gereğince davanın temyiz incelemesinin işbu başvurunun anayasa mahkemesinin kaydına giriş tarihinden itibaren beş ay süreyle bekletilmesine gerekçeli başvuru kararının aslının dava dosyası içindeki belgelerin aslına uygunluğu onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi
1,042
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davaların mevzuunun aynı olması birisi hakkında verilecek kararın diğerinin esasını etkilemesinin kaçınılmaz olacağı dayanak tapu ve vergi kayıtlarının sıhhatli bir şekilde uygulamasının yapılıp daha sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi ve ayrıca davaların en kısa zamanda ve en az masrafla sonuçlandırılması gerekeceği hususları gözönünde bulundurularak usulün ve sayılı yasanın maddeleri uyarınca davaların birleştirilerek yargılamanın sürdürülmesi ve ona göre karar verilmesinin zorunluluğu açıktır şeklindeki yargıtay kararında da açıkça ifade edildiği şekliyle davalar arasında bağlantı olması durumunda birlikte görülmesinde zorunluluk vardır somut olayda ve benzer nitelikte konuları itibariyle farklı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinin görevine giren ancak aralarında irtibat bulunan davalarda tarafları ayrı mahkemelerdeki davaları ayrı ayrı takip etme zorunda bırakmak davaların birleştirilmesi yoluyla daha kısa sürede ve daha az masrafla bitirilmesini önleyici sayılı hukuku muhakemeleri kanununun nci fıkrasındaki aynı düzey ve sıfattaki hükmü anayasanın devletin temel amaç ve görevlerini düzenleyen nci maddesi ve hak arama hürriyetini düzenleyen ncı madde hükmüne aykırı olduğu sonucuna varılmıştır davacının senet kefili olan kardeşi ile birlikte senedin iptali talebiyle asliye hukuk mahkemesine ikame edip mahkemenin görevsizlik kararı ile asliye ticaret mahkemesine gönderilip halen derdest olan davada davacıların isbat vasıtaları ile iş sözleşmesinden kaynaklanan boş teminat senedi verildiğine ilişkin davalı işverene karşı mahkememizde görülen isbat vasıtaları davacı aleyhine farklılıklar göstermektedir davacı iş yargılamasından kaynaklanan isbat kolaylıklarına sahipken kanundan kaynaklanan birleştirme yasağı nedeniyle bu isbat vasıtalarını asliye ticaret mahkemesindeki yargılamada kullanamayacaktır asliye ticaret mahkemesinde senet lehtarı olan davalı e karşı açılan davada red kararı verilmesi durumunda veya kabul kararı verilmesi durumunda bu kararların mahkememizde derdest dosyaya etkisi ne olacaktır kanundaki düzenleme ile davacının davayı uyuşmazlığın asıl konusu olan işçi işveren platformunda tartışması imkanı elinden alınmış olmaktadır başka üzerinde durulması gereken husus davacının davalı ü de davalı olarak göstererek iş mahkemesinde dava açması durumunda davalılar arasındaki ihtiyari dava arkadaşlığı nedeniyle dava haliyle görülüp sonuçlandırılabilecekken sıfatı başka olan mahkemede aynı kişi hakkında açılan davanın yasal engel nedeniyle diğer dava ile birlikte görülememesi hususudur sayılı kanunun davaların birleştirilmesine ilişkin nci maddesinde zaman içinde yapılan değişikliklerde hak aramayı kolaylaştırma ve çabuklaştırma amaçlı değişiklikler yapılmışsa da iptali istenen kısıtlama ile bundan geri adım atılmıştır maddenin hükümetgerekçesinde bu kısıtlamaya ilişkin gerekçe belirtilmezken aynı düzey ve sıfattaki mahkemelerden anlaşılması gereken açıklanmıştır doktrinde kısıtlamaya gerekçe olarak aynı düzey ve sıfatta olmayan mahkemelerde farklı yargılama usullerinin uygulanması gösterilmiştir sayılı hukuk muhakemeleri kanununun yargılama usullerindeesas sayısı karar sayısı sadeleştirmeye giderek yazılı ve basit usulü benimsemesi karşısında bu gerekçenin geçerliliği yoktur birleştirmenin mümkün olması durumunda birleştirme kararı verilen mahkemede cari yargılama usulünün uygulanmasına bir engel olmadığı gibi aynı zamanda kanundan kaynaklanan bir zorunluluktur i̇ptaline ilişkin itiraz olunan kısıtlamanın avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nci maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkına aykırı olduğu da düşünülebilir sözleşme kapsamında kişinin hak aramasını sağlayacak tedbirlerin alınması ve engellerin kaldırılması gerekir mahkemeye başvurma hakkına getirilecek sınırlama meşru amaç gütmeli hakkın özünü zedeleyecek şekilde olmamalı ve orantılı olmalıdır somut olay ve düzenleme açısından yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere davacının davasını tüm yönleriyle mahkeme önüne getirmesi engellenmektedir bu yönüyle mahkemenin tam bir yargı yetkisinin kısıtlandığı söylenebilir ü ü gerekçesi yukarıda detaylı şekilde açıklanan nedenlerle sayılı hukuk muhakemesi usulü kanununun ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan aynı düzey ve sıfattaki hükmünün anayasanın ve ncı maddelerine aykırı olması nedeniyle iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verildi
535
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir iii i̇nceleme ve değerlendi̇rme sanık hak bnb tarihinde inci sınıf askeri hâkimliğe ayrıldığı dosya kapsamından anlaşılmıştır sanık ın görevi ihmal suçunu işlediği iddiasıyla mahkememizde yargılanmasına başlanmıştır türkiye cumhuriyeti anayasasının yargı başlıklı üncü bölümündeki inci maddesinde mahkemelerin bağımsızlığı uncu maddesinde hâkimlik ve savcılık teminatı ıncı maddesinde hâkimlik ve savcılık mesleği ve inci maddesinde askeri yargı düzenlenmiştir türkiye cumhuriyeti anayasasına göre adli yargı hâkimleri ile askeri hâkimler arasında bir ayrım yapılmamıştır bir başka deyişle adli yargı hâkimleri ile askeri yargı hâkimleri arasında statü bakımından farklılık bulunmamaktadır türkiye cumhuriyeti anayasasının nci maddesine göre türkiye cumhuriyeti bir hukuk devleti olup uncu maddesine göre ise herkes kanun önünde eşittir kanun koyucu sayılı kanunda inci sınıf hâkimler için özel bir yargılama usulü belirlemiştir buna göre inci sınıf hâkimlik statüsünü kazanan adli yargı hâkim ve savcıların yargılanmalarının inci sınıf hâkimlerden oluşan yargıtayın ceza dairesinde yapılacağı hüküm altına alınmıştır sayılı kanunda ise bütün askeri hâkim ve savcıların statü ayrımı yapılmaksızın en yakın askeri mahkemede yargılanacağı belirtilmiştir bilindiği gibi bütün askeri mahkemeler eşit derecede mahkemeler olup birbirlerine herhangi bir üstlük durumu bulunmamaktadır yargılanması gereken inci sınıf bir askeri hâkimin en yakın askeri mahkemede inci sınıf olmayan hâkimler tarafından yargılanması mümkündür bunun ise yukarıda belirtilen eşitlik ilkesine aykırı olduğu açıktır tüm bu sebepler dikkate alınarak sayılı askeri hâkimler kanununun ve ncı maddelerinin türkiye cumhuriyeti anayasasına aykırı olduğu değerlendirilmiş ve anayasa mahkemesine bu maddelerin iptali için başvurulmasına karar verilmiştir e sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir anayasaya aykırılık gerekçesi sanıklar hakkında genelkurmay askeri savcılığının gün ve esas ve karar sayılı iddianamesi ile sayılı tcknun nci maddesinde düzenlenen görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi gerçeğe aykırı olarak düzenlemek suçundan kamu davası açılmış olup bu suçtan mahkememizde yargılamaları devam etmektedir sanıklara isnat edilen suç görev suçudur sanık hv hâk alb un ekim tarihinde birinci sınıf hâkimliğe geçirilmiş olduğu hava kuvvetleri komutanlığının haziran tarihli yazısı ile haziran tarihinden itibaren birinci sınıf askeri hâkim statüsünden çıkarılmış olduğu sanık hv hâk bnb in ise ağustos tarihinden geçerli olarak birinci sınıf hâkimliğe geçirildiği ve halen bu statüsünü taşımakta olduğu milli savunma bakanlığının dava dosyasında mevcut ekim tarihli yazısıyla bildirilmiştiresas sayısı karar sayısı sayılı askeri hâkimler kanununun inci maddesinin nci fıkrasında milli savunma bakanınca hazırlık soruşturması açılmasına izin verildiği takdirde düzenlenmiş olan evrak gereği yapılmak üzere ilgilinin görevli bulunduğu yere en yakın askeri mahkemenin savcısına gönderilir şeklinde düzenleme bulunması ve sanıkların suç tarihlerinde hava kuvvetleri komutanlığı askeri savcılığında görevli olmaları buraya en yakın askeri mahkemenin genelkurmay askeri mahkemesi olması nedeniyle sanıklar askeri mahkememizde yargılanmaktadırlar sayılı hâkimler ve savcılar kanununun soruşturma ve kovuşturma başlıklı nci kısmında adli ve idari yargı hâkim ve savcıları hakkında soruşturma ve kovuşturmanın ne şekilde yapılacağı ayrıntılı olarak düzenlenmiştir bu kısmın son soruşturma mercileri başlıklı ıncı maddesinde haklarında son soruşturma açılmasına karar verilenlerden birinci sınıfa ayrılmış olanlarla ağır ceza mahkemeleri heyetine dahil bulunan hâkim ve cumhuriyet savcılarının son soruşturmaları yargıtayın görevli ceza dairesinde görülür birinci fıkra dışındaki hâkim ve savcıların son soruşturmaları yargı çevresi içinde bulundukları ağır ceza mahkemesinde yapılır son soruşturma merciinin saptanması başlıklı inci maddesinde ise bu kanun gereğince haklarında kovuşturma yapılacak olanların son soruşturma mercilerinin saptanmasında son soruşturma zamanındaki son soruşturmadan önce görevden ayrılanların ise ayrılma zamanındaki sıfatları esas alınır geçici yetkililer hakkında soruşturma ve kovuşturma mercilerinin saptanmasında yetkili bulundukları yerdeki sıfatları esas tutulur denmek suretiyle görevden doğan veya görev sırasındaki işledikleri suçlar nedeniyle adli ve idari yargı hâkim ve savcılarından birinci sınıfa ayrılmış olanlarla ağır ceza mahkemeleri heyetine dâhil bulunanların yargıtayın görevli ceza dairesinde yargılanmaları bunun dışındaki hâkim ve savcıların ise yargı çevresi içinde bulundukları ağır ceza mahkemelerinde yargılanmaları öngörülmüştür düzenlemelerden görüleceği üzere görevden doğan veya görev sırasında işlenen suçlarda adli ve idari yargı hâkim ve savcılarının işledikleri suçun vasfına bakılmaksızın görev yaptıkları mahkemeye göre daha yüksek görevli mahkemelerde yargılanmaları öngörülmüştür yine sayılı kanunun üncü maddesinde adli yargı hâkim ve savcılarının kişisel suçları hakkında soruşturmanın ilgilinin bulunduğu ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi cumhuriyet başsavcısı tarafından yapılacağı son soruşturmanın kovuşturmanın ise yer ağır ceza mahkemesinde yapılacağı düzenlenmiştir askeri hâkim ve savcılar hakkında soruşturma ve kovuşturmanın ne şekilde ve nerede yapılacağı sayılı askeri hâkimler ve savcılar kanununun nci kısmının soruşturma ve kovuşturma başlıklı inci bölümünde düzenlenmiştir bölüm başlığı soruşturma ve kovuşturma olmakla ve bölümde soruşturma ile ilgili ayrıntılı düzenleme bulunmakla birlikte kovuşturma ile ilgili ayrıntılı düzenleme bulunmamaktadır inci bölümün soruşturma başlıklı inci maddesinin nci fıkrasında milli savunma bakanınca hazırlık soruşturması açılmasına izin verildiği takdirde düzenlenmiş olan evrak gereği yapılmak üzere ilgilinin görevli bulunduğu yere en yakın askeri mahkemenin savcısına gönderilir şeklinde düzenleme bulunması nedeniyle askeri hâkim ve savcılar görevlerinden dolayı veya görevleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı birinci sınıf olup olmadıklarına bakılmaksızın görev yaptıkları mahkeme veya savcılığa en yakın askeri mahkemede yargılanmaktadırlar sayılı askeri hâkimler ve savcılar kanununun genel yargıya tabi şahsi suçlar başlıklı nci maddesinde ise sayılı hâkimler ve savcılar kanununun üncü maddesineesas sayısı karar sayısı paralel düzenleme bulunmakta olup bu düzenleme gereği askeri hâkim ve savcıların kişisel suçlarından dolayı adli ve idari yargı hâkim ve savcıları gibi soruşturmalarının ağır ceza mahkemesi savcılığınca kovuşturmalarının ise ağır ceza mahkemesince yapılması öngörülmüştür yargı fonksiyonu anayasanın üncü kısmının üncü bölümünde yargı başlığı altında ıncı maddeleri arasında düzenlenmiştir mahkemelerin bağımsızlığı inci maddede hâkimlik ve savcılık teminatı uncu maddede düzenlenmiştir hâkimlik ve savcılık mesleğinin özellikleri başlıklı ıncı maddenin üncü fıkrasında hâkim ve savcıların haklarında disiplin kovuşturması açılması ve disiplin cezası verilmesi görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı soruşturma yapılması ve yargılanmalarına karar verilmesinin mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenleneceği öngörülmüştür anayasada hâkim ve savcılar hakkında nerede ve nasıl soruşturma ve kovuşturma yapılacağı açıklanmamış bu hususun mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına uygun olarak kanunla düzenlenmesi öngörülmüştür nitekim yukarıda değinildiği üzere sayılı hâkimler ve savcılar kanununda bu ilkelere uygun olarak düzenleme yapılmış ve adli ve idari yargı hâkim ve savcılarının görev yaptıkları mahkemelere göre daha yüksek görevli mahkemelerde yargılanmaları öngörülmüştür bu bölümün inci maddesinde askeri yargı düzenlenmiştir anayasanın inci maddesinin üncü fıkrası askeri yargı organlarının kuruluşu işleyişi askeri hâkimlerin özlük işleri askeri savcılık görevlerini yapan askeri hâkimlerin mahkemesinde görevli bulundukları komutanlık ile ilişkileri mahkemelerin bağımsızlığı hâkimlik teminatı askerlik hizmetlerinin gereklerine göre kanunla düzenlenir kanun ayrıca askeri hâkimlerin yargı hizmeti dışındaki askeri hizmetler yönünden askeri hizmetlerin gereklerine göre teşkilatında görevli bulundukları komutanlık ile olan ilişkilerini de gösterir şeklinde iken bu fıkrada sayılı kanun ile yapılan değişiklik sonucu inci maddenin son fıkrası askeri yargı organlarının kuruluşu işleyişi askeri hâkimlerin özlük işleri askeri savcılık görevlerini yapan askeri hâkimlerin görevli bulundukları komutanlıkla ilişkileri mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir şeklinde yeniden düzenlenmiştir yapılan değişiklik ile fıkranın nci cümlesi tamamen kaldırıldığı gibi inci cümledeki askerlik hizmetinin gereklerine ibaresi de kaldırılmıştır yapılan değişiklikten sonra askeri hâkim ve savcıların özlük işleri ve maddede sayılan konularda yapılacak yasal düzenlemelerde göz önüne alınacak ölçüt mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına uygun olmaktır doğal olarak yasal düzenlemenin hukuk devleti eşitlik ve adil yargılanma ilkelerine de uygun olması gerekmektedir bu anayasal düzenlemeler göz önüne alındığında askeri hâkim ve savcılar hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasına dair kanuni düzenlemenin anayasanın ve inci maddelerinde belirtilen ilkelere uygun olması gerekmektedir hukuk devleti ilkesi anayasanın nci maddesinde düzenlenmiş olup uncu maddede ise eşitlik ilkesi düzenlenmiştir anayasanın eşitlik ilkesi gereği eşitlik her bakımdan aynı hukuki durumda olanlar arasında aranacak bir özellik olup farklı durumdakilere farklı kurallar uygulanması eşitliği bozmaz ise de kişilerin farklı kurallara tabi tutulmalarının haklı nedenlere dayanıyor olması gerekmektedir kişilerin farklı kurallara tabi tutulmaları haklı nedenlere dayanmıyorsa eşitlik ilkesi ihlal edilmiş olacaktır anayasaesas sayısı karar sayısı mahkemesinin kararlarında eşitlik ilkesine aykırılığın hukuk devleti ilkesine de aykırılık oluşturacağı kabul edilmektedir sayılı askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununun sayılı kanun ile değişik nci maddesinde askeri mahkemeler bu kanunda aksi yazılı olmadıkça üç askeri hâkimden kurulur askeri mahkeme kurulunda bulunanların en kıdemlisi mahkeme başkanlığı görevini yapar şeklinde mahkeme kuruluşu düzenlenmiştir bu madde uyarınca üç askeri hâkimin bulunması yeterli olup askeri mahkemelerin henüz birinci sınıfa dahi ayrılmamış üç askeri hâkimden kurulması mümkün bulunmaktadır ayrıca askeri mahkemeler arasında bir derecelendirme mevcut değildir askeri mahkemeler arasında bir derecelendirme mevcut olmadığı gibi sayılı kanunun nci maddesine sayılı kanun ile eklenen nci fıkrası ile bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yapılacak itirazları en yakın askeri mahkemenin incelemesi öngörülmüş olup bir askeri mahkemeye en yakın askeri mahkeme askeri mahkemenin itiraz merciidir askeri savcılıkların itiraza tabi kararlarında da itiraz mercii en yakın askeri mahkemedir somut yargılamada sanıklar hava kuvvetleri askeri savcılığında görevli oldukları sırada işledikleri suçlar nedeniyle mahkememizde yargılanmakta olup mahkememizin kararlarına karşı yapılacak itirazları incelemeye sayılı kanunun nci maddesi gereğince hava kuvvetleri komutanlığı askeri mahkemesi yetkilidir yine sayılı kanunun üncü maddesi uyarınca reddolunan hâkimin müzakereye katılamamasından dolayı askeri mahkemenin kurulamaması halinde yalnız bu hususta karar verilmesi için başka bir hâkimle yeni bir kurulun kurulması bu yolla da mahkemenin kurulması mümkün olmazsa en yakın askeri mahkemeden bir hâkim istenmesi öngörülmüştür sanıkların mahkememiz heyetinden iki hâkimi reddetmeleri ve mahkememizdeki diğer hâkimlerle heyet oluşturulamaması halinde sayılı kanunun ncü maddesi gereğince mahkememize en yakın mahkeme olan hava kuvvetleri askeri mahkemesinden hâkim istenmesi durumu ortaya çıkacaktır mevcut durumda da başka dava dosyalarında mahkememizin kararlarına yapılan itirazlar hava kuvvetleri komutanlığı askeri mahkemesince hava kuvvetleri komutanlığı askeri mahkemesinin kararlarına karşı yapılan itirazlar ise mahkememizce karara bağlanmaktadır sayılı kanunun nci maddesinde askeri hâkim ve savcıların görev yaptıkları yere en yakın askeri mahkemede yargılanmalarının öngörülmüş olmasının usul hukuku bakımından da bu gibi mahsurları bulunmaktadır uygulamada bu mahsurlar hâkimin davadan çekilmesi gibi önlemlerle giderilmeye çalışılmaktadır ceza muhakemesi hukukunda soruşturma ve kovuşturma mercileri hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan kişilerin hal ve sıfatına göre belirlenebilmektedir doktrinde kişi yönünden yetki olarak adlandırılan yetki normlarının sanıkların kişiliklerinin göz önünde tutularak belirlenmesinden bir başka anlatımla bazı hal ve sıfata sahip kişilerin yargılanacağı mercilerin hal ve sıfatları göz önüne alınarak belirlenmesinden maksat kişilerin kendilerinin korunması olmayıp kişilerin yerine getirdiği fonksiyonun korunmasıdır bu doğrultuda hâkim ve savcıların yargılanacağı mercilerin hal ve sıfatlarına göre genel yetki ilkelerinden farklı düzenlenmesinden amaç yargı fonksiyonunun korunması olup yargı fonksiyonunun özelliği göz önüne alınarak gereği gibi yerine getirilebilmesinin sağlanmasıdır hâkimlere yargılanma bakımından tanınan bu teminat hâkimlerin kişiliğine getirilen bir koruma olmayıp hiçbir etki altında kalmaksızın adalet dağıtmalarının ve vatandaşların bu teminat içinde adaletin sağlandığı inancı içerisinde yaşamalarını sağlamaya yöneliktir anayasanın üncü bölümü incelendiğinde yargı fonksiyonunun adli idari ve askeri yargı tarafından yerine getirilmesinin öngörüldüğü görülmektedir aynı anayasal yargıesas sayısı karar sayısı fonksiyonunu yerine getiren askeri hâkim ve savcıların da adli ve idari yargı hâkim ve savcıları ile aynı teminatlara sahip olması gerekmektedir birinci sınıfa ayrılmış adli ve idari yargı hâkim ve savcıları ile ağır ceza mahkemeleri heyetine dahil bulunanların görev suçlarıyla ilgili yargıtayın ceza dairesinde yargılanmaları öngörülmüş iken aynı anayasal yargı fonksiyonunu yerine getiren birinci sınıfa ayrılmış askeri hâkim ve savcıların birinci sınıfa ayrılmamış hâkim ve savcılardan dahi oluşması mümkün bulunan görev yaptığı mahkemenin eşiti mahkemede yargılanmalarının keza birinci sınıfa ayrılmamış askeri hâkimlerin de adli ve idari yargı hâkim ve savcıları gibi görev yaptıkları mahkemeye göre daha yüksek yetkili bir mahkemede yargılanmak yerine görev yaptıkları mahkemenin eşiti mahkemede yargılanmalarının yukarıda açıklanan anayasal düzenlemeler karşısında haklı bir sebebi bulunmamaktadır kişisel yetkinin kişiyi değil kişinin yaptığı fonksiyonu korumak amacıyla düzenlendiği askeri hâkim ve savcıların görev suçlarından dolayı yargılanmaları yönünden yeterli teminata sahip olmamalarının aynı zamanda askeri yargı fonksiyonunun da yeterli derecede korunmaması sonucunu yaratacağı göz önüne alındığında askeri hâkim ve savcıların yukarıda değinildiği üzere kişisel suçlarından dolayı adli ve idari yargı hâkim ve savcıları gibi ağır ceza mahkemelerinde yargılanmaları soruşturmalarının ağır ceza mahkemesi savcılığınca yapılması sayılı kanuna paralel olarak düzenlenmiş iken görev suçlarına ilişkin yargılamalarda bu paralelliğin sağlanmamış olmasının da haklı bir sebebi bulunmamaktadır sayılı kanunun nci maddesinin uygulanması askeri hâkim ve savcıların görev yaptıkları mahkemeye göre daha yüksek görevli bir mahkemede yargılanmamaları sonucunu yarattığı gibi yukarıda açıklandığı üzere en yakın askeri mahkemeler birbirlerinin kararlarında itiraz mercii olmaları sebebiyle askeri hâkim ve savcıların fiilen en yakın görev ilişkisinde bulundukları askeri mahkemede yargılanmaları sonucunu doğurmaktadır diğer taraftan bir askeri mahkemeye en yakın askeri mahkeme askeri mahkeme hizmet binalarının coğrafi konumlarına birbirlerine olan fiziki mesafelerine göre belirlenmekte olup askeri mahkemelerin hizmet binaları idari bir tasarrufla değiştirilebilmekte buna bağlı olarak da en yakın askeri mahkemeler değişebilmektedir bunun sonucunda idari bir tasarrufla askeri hâkimin yargılanacağı mahkemenin değiştirilmesi mümkün bulunmaktadır bu hususun da en yakın askeri mahkemede yargılanması öngörülen askeri hâkim ve savcılar bakımından hâkimlik teminatı ve adil yargılanma ilkesine aykırılık teşkil ettiği düşünülmektedir tüm açıklanan nedenler göz önüne alındığında sayılı askeri hâkimler kanununun inci maddesinin nci fıkrasının anayasanın hukuk devleti ilkesine dair nci eşitlik ilkesine dair uncu adil yargılanma ilkesine dair ncı mahkemelerin bağımsızlığına dair inci hâkim ve savcılık teminatına dair uncu ve ile inci maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır hava eğitim komutanlığı askeri mahkemesinin mart gün ve esas müteferrik karar numaralı kararıyla sayılı kanunun ve ncı maddelerinin anayasanın ve inci maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle anayasa mahkemesine başvurulduğuna anayasa mahkemesinin gün ve esas sayılı ilk inceleme kararıyla sayılı kanunun inci maddesinin nci fıkrasının esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verildiğine işaret olunur
2,105
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümünde aynen şöyle denilmektedir tüm demokratik ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de gerek anayasasında gerekse anayasasında kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir buna göre yasama yürütme ve yargı organlarının görev ve yetkileri ayrı ayrı belirlenmiş anayasanın maddesi yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğunu bu yetkinin devredilemeyeceğini maddesi yürütme yetkisinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu eliyle anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacağını maddesi yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağını emretmiştir ayrıca anayasamızın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin kanun yapmak değiştirmek ve kanun kaldırmakla görevlendirildiği ifade edilmiştir yine anayasanın başlangıç kısmının altıncı fıkrasında kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve işbirliği olduğu üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu belirtilmiştir parlamenter demokratik rejimin temeli olan parlamentolar iktidarı ve muhalefetiyle milletin temsilcilerinden oluşan anayasal bir organdır bu nedenle tüm toplumu ilgilendiren fertleri bağlayan uyulması zorunlu objektif kurallardan oluşan kalıcı yasaların yapılması ancak mecliste toplumsal uzlaşma zemini yaratılarak mümkün olabilmektedir devletin temel yapısını bu esaslara dayandıran anayasamız rejime işlerlik kazandırmak açısından bu konuda bazı istisnai kurallara da cevaz vermiştir anayasanın maddesi türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın kısmının ve bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği esasını getirerek bu konuda türkiye büyük millet meclisinin kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermeyeceği belirlenmiştir belirtilen konular dışında verilecek yetki yasasında çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacının kapsamının ilkelerinin kullanma süresinin ve süresi içerisinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılmayacağının gösterilmesi kuralı öngörülmüştür kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin acil hallerde beklemeye tahammülü olmayan zorunlu durumlara münhasıran kullanılacağı olağan bir yol olmadığı anayasanın maddesinin sekizinci fıkrasındaki yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür hükmünde ifadesini bulmaktadıresas sayısı karar sayısı kanun yapma yetkisi yalnız türkiye büyük millet meclisinin olunca ve özellikle bu husus yasada belirtilmiş ise artık kanun hükmünde kararname çok zorunlu haller dışında madde imkan vermiş olsa bile düşünülmemelidir yasamayı yürütmenin egemenliğine bağlayan yöntemin hukukun üstünlüğü ilkesi ile bağdaşamayacağı gözetilmelidir anavatan partisi olarak çağdaş bir uygulama olan kanun hükmünde kararname çıkartılması yetkisine karşı değiliz hatta hukuk kuralları içerisinde olmak şartıyla bunun gerekli ve zorunlu olduğuna da inanmaktayız ancak yüce mahkemenizin de pek çok kararında belirttiği gibi bu yetki parlamentoyu dışlayan açık bir yetki devri şeklinde olmamalıdır yasaların çıkarılmasında üstün olan anayasaya uygunluğa gerekli özen gösterilmez ve buna uyulmaz keza anayasaya aykırılığı anayasa mahkemesi kararlarıyla ortaya konulmuş yasalar veya bu yasalara dayanılarak çıkarılmış kanun hükmünde kararnameler anayasa mahkemesi kararlarına rağmen yürürlüğe konulursa hukuk devletinden söz etmek mümkün olamaz i̇ptali istemi ile yüce mahkemenize başvuruda bulunduğumuz söz konusu kanun hükmünde kararname yüce mahkeme tarafından esas karar sayılı ve tarihli karar ile iptal edilen sayılı memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkındaki bazı kanunlar ile teşkilat kanunlarında değişiklik yapılmasına dair yetki kanununa dayanılarak çıkarılmış kanun hükmünde kararnameler dizisinden bir tanesidir yüce mahkemenin tarihli resmi gazetede yayınlanan sayılı yetki kanununa ilişkin iptal gerekçesinde de açıkça ifade edildiği gibi yasal dayanaktan yoksun olarak çıkarılmış bulunan bu kanun hükmünde kararname ile yasama organının yetki ve görev alanına girilmekte bakanlar kuruluna mahiyeti belirsiz geniş yetkiler verilerek meclis devre dışı bırakılmıştır hükümet yetkililerinin çeşitli açıklamalarından da anlaşılacağı gibi bu kanun hükmündeki kararnameler anayasada ifade edilen belirli bir zorunluluk veya ivedilik gereği olarak çıkarılmamıştır meclisi çalıştıramayan koalisyon ortakları tek çözümü meclisi devre dışı bırakarak her vesile ile eleştirdikleri kanun hükmünde kararname çıkarma yoluna başvurmakta bulmuşlardır nitekim tarih ve sayılı yetki yasasına dayanılarak kısa süre içerisinde adet kanun hükmünde kararname yürürlüğe konulmuştur bu kanun hükmünde kararnamelerin bir kısmı ise yetki yasasının iptal edildiğinin açıklandığı gün resmi gazetenin mükerrer sayısında yayımlanmıştır hükümetin bu hukuk tanımaz tutumunu anayasanın maddesinde ifade edilen yetki kanunları ve bu kanunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür hükmü ile bağdaştırmak imkansızdır bir hukuk devletinde kanunkoyucunun ve hükümetin ilk işi anayasayı üstün tutmak ve anayasadaki prensiplerle bağdaşmayan hükümleri ihtiva eden kanunların ve kararnamelerin iptal davası ve kararını beklemeden tadil ve ilgası cihetine gitmek olmalıdır oysa hükümet anayasa mahkemesi kararının açıklandığı günden bugüne kadar hiçbir çözüm yolu ortaya koymadığı gibi memleketi hukuki kaosun içine sürükleyecek beyanatlarla vakit geçirmektediresas sayısı karar sayısı bu durum karşısında grubumuz daha önce yaptığı başvurulara dayanılarak iptal edilen kanun hükmünde kararnameye ilave olarak iptal edilen sayılı yetki kanununa dayanılarak çıkarılmış olan ve dava açma süresi henüz dolmamış bulunan diğer kanun hükmünde kararnamelerinde anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmesi gerektiğini düşünerek yüce mahkemenize başvurmaya karar vermiştir anayasanın ve maddelerine aykırılık gerekçeleri anayasanın maddesine aykırılık bilindiği üzere anayasanın maddesi devletin bir hukuk devleti olduğunu belirlemektedir hukuk devletinde her türlü eylem ve işlemin hukuka uygun olması esas prensiptir yukarıda genel gerekçelerimizde de izah edildiği üzere bu kanun hükmünde kararname iptal edilen bir yetki yasasına dayanılarak çıkarılmış daha doğrusu hukuki dayanağını kaybetmiş hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesini zedeleyici unsurlar içermektedir bu nedenle iptal edilmesi gerekmektedir anayasanın maddesine aykırılık yine genel gerekçelerde ifade ettiğimiz gibi bu kanun hükmünde kararname bakanlar kuruluna çok geniş alanlarda mahiyeti önceden kestirilemeyen zorunlu hallerin dışında bir çok yasada değişiklik ve düzenleme yapma yetkisi veren ve iptal edilen bir yasaya dayanılarak çıkarılmıştır bu özelliği ile bu kanun hükmünde kararname de diğerleri gibi meclisi devre dışı bırakan yetki devri mahiyetinde unsurları taşıyan bir kararnamedir bu itibarla anayasanın maddesindeki yetkinin devredilemeyeceği hükmüne aykırıdır iptal edilmesi gerekmektedir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesi kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak yetkisini türkiye büyük millet meclisine vermiştir hükümet çıkardığı bu kanun hükmünde kararnamelerle bir yıl süre ile meclisi devre dışı bırakarak yasama yetkisini yürütmeye bırakmayı hedeflemiştir herhangi bir yetki devri ise anayasanın bu maddesine aykırılık teşkil edeceğinden iptali gerekmektedir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesinin ve fıkraları kararnameler resmî gazetede yayınlandıkları gün türkiye büyük millet meclisine sunulur yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür hükümlerini amirdir anayasanın bu açık hükmü ortada iken hükümet ivedi ve zorunlu bir durum olmadığı halde pek çok konuyu kanun hükmünde kararname yolu ile düzenleyerek yürürlüğe koymuştur hatta bazı kanun hükmün de kararnameler meclis gündeminde yer aldığı halde görüşülemediği için kanun hükmünde kararname olarak yeniden düzenlenip meclise sevkedilmiştir bu durum da göstermektedirki anayasanın maddesinin ruhuna aykırı olarak bir çok konuda kanun hükmünde kararname hükümet tarafından meclise rağmen düzenlenip yürürlüğe konulmuştur hukuki dayanaktan yoksun olan bu kanun hükmünde kararnamenin iptal edilmesi gerekmektediresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesinin fıkrası anayasa mahkemesi kararları resmi gazetede hemen yayınlanır ve yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlar hükmünü amirdir kanunkoyucu yasal düzenlemelerinde hukuk ve anayasanın üstün kurallarına bağlıdır buna göre anayasaya aykırı bulunan hukuk kurallarının yeniden yasalaştırılmaması gerektiği yüce mahkemenin bir çok kararında defalarca açıklanmıştır hal böyle olduğu halde hükümet anayasa mahkemesinin esas karar sayılı kararları ile iptal edilen sayılı yetki yasasının iptal kararında ileri sürülen gerekçeleri hiçe sayarak aynı mahiyette ancak daha geniş kapsamlı hükümler ihtiva eden sayılı yetki kanununu çıkarmıştır anayasanın maddesinin sarih hükmüne rağmen tanzim edilen sayılı bu yetki kanunu da yüce mahkeme tarafından tarihinde iptal edilmiştir anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı hükmü karşısında iptal edileceği açıkça belli olan bu yetki kanununa dayanılarak yürürlüğe konulan söz konusu kanun hükmünde kararnamelerin hukuki dayanaktan yoksun olacağı bilinen bir gerçektir anayasanın lafsına ve ruhuna aykırı olarak çıkarılmış bulunan bu kanun hükmünde kararnamenin de diğerleri gibi iptal edilmesi gerektiği inancı ile yüce mahkemeye başvurmuş bulunmaktayız
1,238
esas sayısı karar sayısı yukarıda belirtilen madde hükmü bir hukuk devletinde olması gereken hukuki güvenlik i̇lkesi aykırıdır hukuk devletinde devlet hukuk güvenliğini sağlama yükümlüdür hukuki güvenlik ilkesi kural olarak yasaların geriye yürütülmemesini gerekli kılar yasaların geriye yürümezliği i̇lkesi uyarınca yasalar kural olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar yürürlüğe giren yasaların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olamaması hukukun genel ilkelerinden kazanılmış hakların korunması ilkesinin gereğidir bununla birlikte hukuki güvenlik ilkesi belirliliği de gerektirir belirlilik i̇lkesi yükümlülüğün hem kişiler hem de idare yönünden belli ve kesin olmasını yasa kuralının ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmesini gerekli kılar i̇tiraz konusu yasa ile devam eden davalar için yasayla geriye dönük olarak açık bir müdahale yapılmıştır somut vakıada davalı kurum tüketiciden alınmaması gereken kayıp kaçak bedellerini davacıdan tahsil etmiştir ki kayıp kaçak bedellerinin nihai tüketiciye yansıtılamayacağı istikrarlı yargıtay uygulamaları ile sabittir yhgk gün ve k sayılı kararı ve yargıtay hdnin yerleşik içtihatları eldeki davada davacı dava açıldığı tarihte hukuka aykırı olarak tahsil edilen kayıp kaçak bedelinin iadesini talep etmiş bu davanın gerektirdiği mahkeme masraflarına katlanmıştır davacı istikrarlı yargıtay uygulamalarına göre kazanmayı beklediği meşru beklenti ilkesi gereği işbu davayı iptali talep edilen kanun hükmü nedeniyle kaybedecektir başka bir ifadeyle meşru beklenti seviyesinde kazanılması umulan davanın belirtilen kanun hükmüyle kesin olarak reddedilecek olması anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırıdır diğer taraftan itiraz konusu kural anayasanın maddesinde garanti altına alman adil yargılanma hakkına aykırıdır zira adil yargılanma hakkı gereği kişiler açtıkları davaların kamusal veya değil herhangi bir müdahale olmaksızın bağımsız ve tarafsız biçimde görülmesini isteme hakkına sahiptir oysa itiraz konusu kural ile devam eden davalara müdahale edilmekte ve davalı lehine belli bir avantaj sağlanmaktadır nitekim avrupa i̇nsan hakları mahkemesine ai̇hm göre devam eden davalara belli bir sonucu garanti etmek adına yasa ile yapılan kamu müdahaleleri sözleşmenin maddesinde güvenceye kavuşturulan adil yargılanma hakkım ihlal eder ai̇hm ihlal bulduğu kararlarda özellikle yargılama sırasında yürürlüğe giren kanunla yapılan müdahalenin zamanlaması ve şeklini dikkate almış karar verme aşamasına yakın bir zamanda yargılamanın sonucuna etki edecek şekilde yapılmış olan müdahaleler yönünden ihlal tespit etmiştir bkz stran greek refmeries ve stratis andreadisyunanistan zielinski ve pradal ve gonzalez ve diğerlerifransa bd no ve diğer başvuru numarası papageorgiouyunansitan no anagnostopoulos ve diğerleriyunanistanan no ai̇hm müdahalenin öngörülebilir olmasını belli bir davayı hedef almamasını az miktarda olmasını zorlayıcı bir kamu yararı taşımasını ve davanın esasının mahkemelerce incelenmesi ni şart koşmuştur bkz national provincial building society leeds permanent building society ve yorkshire building societybirleşik krallık forrer niedenthalalmanya no ogis institut stanislas ogec saint pie ve blanche de castille ve diğerlerifransa no esas sayısı karar sayısı i̇tiraz başvurusuna konu kural bu açıdan değerlendirildiğinde öncelikle ilgili kural öngörülebilir değildir zira davacılar açısından dava açıldığı tarihte bu yönde bir tahminde bulunmak olanaksızdır yine ilgili kural belli bir davayı hedef almamakla birlikte sonuçları itibarıyla mali haklan ciddi tutarlarda etkilemektedir ayrıca ilgili kuralın yasama organınca hangi zorlayıcı kamu yararı gereğince kabul edildiği belli değildir oysa devam eden davalara belli bir sonucu garanti edecek biçimde müdahale eden ilgili kuralın hangi zorlayıcı kamu yararına matuf kabul edildiğinin açıklanması gerekir son olarak ilgili kural gereği mahkemelerin davanın esasını inceleyebilmesi olanaksızdır çünkü mahkemeler ilgili kuralın amir hükmü gereği davayı davacının aleyhine sonuçlandırmak durumundadır yukarıdaki açıklamalar ışığında i̇tiraz konusu kanun hükmü anayasanın maddesinde yerini bulan hukuk devleti̇ ilkesini ve maddesinde yer alan adi̇l yargilanma hakkini ihlal etmektedir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin birinci fıkrası ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca bakılan davada uygulanacak kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan düzenlemelerin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının onaylı bir örneği ile iş bu kararın aslının anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ay süreyle davanın geri bırakılmasına bu süre içerisinde anayasa mahkemesince bir karar verilmemesi halinde mevcut mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davanın görülmesine kararın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde karar verildi
658
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anılan iddianamede sanığın çeklerinin karşılıksız çıkması üzerine elinde bulunan çek karnelerini iade etmesi için kendisine gönderilen ihtar mektubuna rağmen karneleri gün içerisinde iade etmediği yapılan ihbar üzerine sanığa ön ödeme önerisinde bulunulduğu ancak sanığın yasal süresi içerisinde ön ödeme önerisine riayet etmediği ve böylece müsned suçu işlediği iddia olunarak sayılı çekle ödemelerin düzenlenmesi ve çek hamillerinin korunması hakkındaki kanunun ve türk ceza kanununun maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi talep edilmiştir aşamalarda yapılan yargılama esnasında mahkememizce tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren kabul tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkında kanunun maddesi ile türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesine eklenen hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz hükmüne sanık hakkında uygulanması istenen kanun maddesinin aykırı olduğu değerlendirmesi ile anayasa mahkemesine kanunun iptali talebi ile itirazda bulunulması gerektiği düşünülmüştür gerçekten somut olayda sanık hakkında uygulanması istenen kanun maddesi bu kanunun maddesi uyarınca banka tarafından yapılan ihtarı aldığı veya almış sayıldığı tarihten itibaren iş günü içinde geçerli bir sebebe dayanmaksızın çek karnelerini geri vermeyenlere ilgili bankanın ihbarı üzerine tlden tlye kadar ağır para cezası verilir hükmünü içermektedir bilindiği gibi çek bir kambiyo senedidir ve kambiyo senetleri temel borç ilişkisinden mücerret bağımsız yeni bir borç ilişkisi meydana getirmektedir borçlar kaynakları itibarı ile haksız fiilden sebepsiz zenginleşmeden ve sözleşmeden doğan borçlar olmak üzere üç ana başlık altında incelenebilir kambiyo senetlerinin doğurduğu borçlar da yukarıda açıklandığı şekilde sözleşmeden doğan borçlar arasında yer almaktadır sayılı kanunun maddesine göre sanığın çek karnesinin banka tarafından iadesinin istenebilmesi için çek verilmesinden dolayı ortaya çıkan borcunu ödememiş olması başka bir deyişle çekinin karşılıksız kalmış bulunması gerekmektedir somut olayda da hadisenin böyle cereyan ettiği anlaşılmaktadır her ne kadar eylem kanunda çek karnesini süresinde iade etmemek şeklinde pekiştirilmiş olduğundan hadisede sanığın borcunu ödememesi sebebi ile hürriyetinden yoksun kılınması ihtimalinin söz konusu olmadığı ilk bakışta iddia edilebilir ise de temelde yukarıda açıklandığı gibi sanık çek keşidesi ile ortaya çıkan borcunu süresinde ödemiş olsaydı hakkında ceza tatbikatının yapılmayacağı anlaşıldığından yani borcunu ödememesi ve ödeyememesi münasebeti ile ceza tatbikatına maruz kaldığından mezkur anayasanın değişik maddesi kapsamı içinde olayın mütalaa olunması sonucuna varılmıştır bunun gibi her ne kadar iptali istenen kanun hükmü yalnızca para cezasını öngörmekte ise de mahkememizce hükmolunması muhtemel iş bu cezanın ödenmemesi halinde sayılı cezaların i̇nfazı hakkındaki kanun hükümlerine göre hürriyeti bağlayıcı cezaya çevrilerekesas sayısı karar sayısı infaz edilmesi ihtimali yani sanığın borcunu ödememesi sebebi ile özgürlüğünden yoksun kılınması olasılığı mevcuttur belirtilen nedenlerle aşağıdaki gibi itirazda bulunulmasına karar vermek gerekmiştir netice ve talep gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere çekle ödemelerin düzenlenmesi ve çek hamillerinin korunması hakkında kanunun maddesinin türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesine sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkındaki kanunun maddesi ile eklenen hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz hükmüne aykırı olduğundan iptaline karar verilmesi arz ve talep olunur
466
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇stanbul tabip odası vekili av meryem turan tarafından ttb büyük kongresinde üye sayısına uygun bir çoğunlukla temsilinin sağlanması istemiyle yapılan başvurunun reddi hakkındaki işlemin iptali istemiyle türk tabipler birliğine karşı mahkememizin esasına kayden açılan işbu davada dava konusu işlemin dayanağını oluşturan sayılı türk tabipler birliği kanununun maddesinin fıkrasının anayasaya aykırı olduğu ileri sürüldüğünden uyuşmazlığın esasının incelenmesine geçilmeden önce sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri kanunun maddesinin bendi gereğince bu iddia değerlendirilerek işin gereği görüşüldü sayılı türk tabipleri birliği kanununun maddesinde büyük kongre tabip odaları umumi heyetince gizli reyle seçilen temsilcilerden teşekkül eder kadar olanlar kadar olanlar ve den yukarı olanlar temsilci ve aynı sayıda yedek seçerler hükmü yer almaktadır davacı tarafından sözü geçen hükmün anayasanın maddesine aykırı olduğu iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulması davalı idare tarafından da davacı isteminin reddi hakkındaki işlemin dayanağını oluşturan sayılı yasanın maddesinin anayasanın maddesine ve demokratik katılım ile ilgili ilkelere aykırılığı ileri sürülerek anayasaya aykırılık iddiasının kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir anayasanın maddesinde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleridir hükmüne yer verilmiştir anılan maddede öngörülen seçimin demokratik ilkelere uygun bir seçim olduğu kuşkusuzdur buna göre davacının sayılı yasanın sözkonusu hükmünün anayasanın maddesine karşın antidemokratik adaletsiz ve eşitliğe aykırı bir düzenleme ile birliğin temel organlarının oluşumunda ve işleyişinde demokrasiyi olanaksız kıldığı iddiası ve davalı idarenin aynı yöndeki iddiaları ciddi bulunarak anayasa mahkemesine başvurulması gerektiği sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin bendi gereğince sayılı yasanın maddesi hakkında karar verilmek üzere dosyada bulunan bilgi belgelerin onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oybirliği ile karar verildi
330
e sayısı sayısı i davacının gerekçesi özeti evvelce yükselme için yeterince kadro bulunmadığından üç üst dereceye kadar kadrosuz yükselme olanaklarından yararlanan hâkimlere ve sınıftan sayılan kimselere sayılı kanuna sayılı kanunun inci maddesi ile getirilen ek geçici inci maddenin birinci fıkrası ve sayılı yılı bütçe kanununun uncu maddesinin sondan bir önceki fıkrası uyarınca bulundukları aylık derecelerine eşit kadrolar verilmiştir dava konusu hüküm yılı bütçe kanun tasarısının inci maddesinde yok iken bütçe karma komisyonunda gerekçesiz bir değiştirge üzerine maddeye alınmış ve böylece kadro üstü derecelerden aylık alanlara verilen yeni kadroların kişiye bağlı bulunduğu herhangi bir nedenle boşalınca kaldırılmış sayılacağı ilkesi benimsenmiştir oysa boşalan kadroların nasıl dağılacağı özel bir yasa olan hâkimler kanununun inci maddesiyle düzenlendiği anayasanın üncü maddesinin birinci fıkrasının ise bir kadronun kaldırılmasını yüksek hâkimler kurulunun uygun görmesine bağlı tuttuğu ortadadır sayılı kanunun kadroların her yıl bütçe kanununda gösterileceği ni belirleyen değişik üncü maddesinde kadroların bütçe kanununu ile kaldırılması öngörülmediği gibi bu kanunun değişik inci maddesinde hâkimlik ve savcılık mesleklerinde ve bu meslekten sayılan görevlerde bulunanların sayılı kanuna tabi olmadıkları ek geçici nci maddede de özel kanunlar yürürlüğe girinceye kadar aylık ve ödenek hükümleri dışında sayılı memurin sayılı maaş sayılı hâkimler kanunlarının uygulanmasının sürdürüleceği açıklanmıştır demek ki bir hâkimlik kadrosu bütçe kanunu ile değil ancak bir yasa ile kaldırılabilir anayasanın üncü maddesi kanun koyma değiştirme ve kaldırmayı bütçe kanun tasarılarını görüşüp kabul etmeyi ayrı ve başka nitelikte yetki ve işlemler olarak benimsemektedir bütçe kanunları ile öteki yasaların birbirlerinden değişik nitelikleri anayasanın ve üncü maddeleriyle görüşme ve kanunlaşma evrelerinde değişik yöntemlere bağlanmalarını gerektirmiştir i̇ptali istenen hüküm sayılı kanunun ek geçici inci hâkimler kanununun sayılı kanunun nci maddeleriyle ilgili bulunduğundan bu kanunların çıkarılması yöntemlerine göre düzenlenmesi zorunlu iken değişik yönteme bağlı yılı bütçe kanunu içinde yer alındığından anayasanın ve nci maddelerine aykırıdır günlü resmi gazetede yayınlanan günlü sayılı anayasa mahkemesi kararında açıklandığı üzere dava konusu kuralın bütçe ile ilgili hükümlerden sayılmasına olanak yoktur oysa anayasanın ncı maddesinin son cümlesinde bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiç bir hüküm konulamaz denilmektedir şu duruma göre dava konusu hüküm anayasanın ncı maddesine ay kındır dava konusu hüküm boşalan bir yere hâkim atanamaması veya geçici görevli bir hâkimin oraya gönderilmemesi gibi aksaklıklara yol açacak gerektikçe bütçe kanunlarına ek kanunlarla yeni kadrolar alınmasındaki güçlükler de bu aksaklıkları artıracaktıre sayısı sayısı anayasanın ncü maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan bir mahkemenin veya bir hâkimin kadrosunun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin değiştirilmesi yüksek hâkimler kurulunun uygun görmesine bağlıdır kuralı yürütme organının bizzat veya yasama yoliyle bir mahkemenin veya bir hâkimin kadrosunu doğrudan doğruya kaldırılmasına engel olacak niteliktedir dâva konusu hüküm bu yönden de anayasaya aykırıdır
426
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ danıştay dairesinin başvuru kararı şöyledir genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelerin yürütmekle yükümlü oldukları bazı kamu hizmetlerinin finansmanında ilgili bütçeden ayrılacak sermayenin işletilmesiyle elde edilecek gelirin kullanılmasının hizmet gereklerine daha uygun görülmesi halinde yasayla veya yasanın belirlediği esaslar çerçevesinde ve yasanın verdiği yetkiye dayanılarak kurulan döner sermaye işletmelerine ilişkin olarak mevzuatımızda genel hükümleri içeren bir yasal düzenleme bulunmamaktadır bununla birlikte döner sermaye işletmelerinin konuları ilgili bütçeden ayrılacak sermaye veya bu sermayenin tespitindeki usul elde edilecek gelire ilişkin işlem ve kuralları kuruluş yasalarında veya idareye döner sermaye işletmesi kurma yetkisi tanıyan yasalarda belirlenmektedir i̇lgili yasalar gereği döner sermayeden elde edilen ve her yılın sonunda kullanılmayan gelir bir kısım işletmede ödenmiş sermaye tahsis edilen tutara ulaştıktan sonra hazineye irat kaydedilmekte bazı işletmelerde ise ertesi yılın döner sermaye gelirine eklenmektedir yasasında aylık gayrisafi hasılatının belli bir oranı hazineye irat kaydedileceği belirtilen bir döner sermaye işletmesi bulunmamaktadır i̇ta amirleri ve saymanların sorumlulukları da bazı ilgili yasalarda düzenlenmiştir yılından itibaren her malî yılın bütçe yasasında yer alan döner sermaye gelirlerine ilişkin benzer hükümlerden farklı olarak malî yılı bütçe yasasında genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere bağlı bütün döner sermaye işletmelerinin aylık gayrisafi hasılatının ve kullanılmayan yıl sonu karının hazineye irat kaydı zorunlu tutulmuş maliye bakanına bu konuda bir takdir yetkisi tanınmamıştır i̇şletmeler ve i̇şyurtları kurumu döner sermaye işletmesi statüsünde yapılandırılmamış olmakla birlikte sayılı ceza i̇nfaz kurumları ile tutukevlerinin kuruluş ve i̇daresine dair kanun hükmünde kararnamenin maddesindeki kanunlarda geçen mütedavil sermaye ile işgören cezaevleri ile ıslahevleri ibareleri i̇şletmeler ve i̇şyurtları kurumu ile i̇şletmeler ve i̇şyurtları olarak değiştirilmiştir hükmü ile aynı kanun hükmünde kararnamenin geçici maddesi gereği sayılı yasanın maddesi ve sayılı yasanın maddesine dayanılarak kurulmuş bulunan işyurtlarının aynî ve nakdî bütün malvarlığı ile alacak ve borçları i̇şletmeler ve i̇şyurtları kurumuna devredildiğinden malî yılı bütçe kanununun maddesi kapsamına aynı maddenin fıkrası hükmüyle dahil edilmiştir anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasında farklı nitelikte yetki alanlarında görülen kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak ile bütçe ve kesinhesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek ayrı ayrı sayılmış maddede yasa tasarısı ve tekliflerinin türkiye büyük millet meclisinde görüşülme usul ve esaslarının içtüzükle düzenleneceği belirtilmişken bütçenin görüşülme usul ve esasları anayasanın maddesinde hüküm altına alınmış ayrıca maddede cumhurbaşkanına türkiye büyük millet meclisince kabul edilen diğer yasaların aksine bütçe yasalarını bir daha görüşülmek üzere meclise geri gönderme yetkisi tanınmamıştıresas sayısı karar sayısı genel hatlarıyla aktarıldığı üzere anayasamızda bütçe yasaları ve diğer yasalar birbirinden tamamen ayrı yasama yöntemleri olarak düzenlenmiş olup bu düzenleme karşısında yasa konusu olacak hükümlerin bütçe yasasında yer almasına veya bir yasa hükmünün bütçe yasasıyla değiştirilmesi veya kaldırılmasına veya bütçe yasasında bulunması gerekli bir hükme öteki yasalarda yer verilmesine olanak bulunmamaktadır diğer taraftan anayasanın maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz kuralı yer almıştır bütçe ile ilgili hükümler deyiminin malî nitelikteki hükümler değil bütçenin uygulamasıyla ilgili uygulamayı kolaylaştırıcı veya yasa konusu olabilecek yeni bir kuralı kapsamamak koşuluyla açıklayıcı hükümler olarak anlaşılması zorunludur bir yasal kuralın bütçeden harcamayı gerektirir veya gelir getirici nitelikte bulunması onun bütçeyle ilgili sayılmasına neden olmayacaktır nitekim anayasanın maddesindeki anılan kuralla da bütçe yasalarını kendi yapısına yabancı hükümlerden ayıklamak gerçek anlamda bütçe kavramı dışında kalan konulara bütçe yasalarında yer verilmemesini sağlamak amaçlanmıştır dâva konusu tebliğin dayanağı malî yılı bütçe kanununun maddesinde daha önceden veya yılı içinde herhangi bir suretle statüsü değiştirilenler de dahil olmak üzere genel bütçe kapsamındaki dairelere ve katma bütçeli idarelere bağlı döner sermaye işletmeleri ile ita amiri ve saymanlarına yükümlülükler getirilmiştir döner sermayeli işletmelerin elde edecekleri gelirlere ilişkin işlem ve kurallar ile ita amiri ve saymanların sorumlulukları yasa konusudur esasen yürürlükteki yasalarda da bu konuda hükümler yer almaktadır i̇şin bütçe ile ilgili yönü sadece sermayenin oluşması için bütçeden ödenek ayrılması döner sermaye işletmelerine ilişkin yasalarda gelirlerin bütünü veya bir bölümünün hazineye irat kaydının öngörülmesi halinde yasada belirtilen ödenek miktarının bütçeye konulması ve gelir bütçesinde yer alacağı tertibin gösterilmesi konularını kapsamaktadır malî yılı bütçe yasasının aktarılan maddesi ise hem yasa konusu hususları düzenlemekte hem de bu konularda yürürlükte bulunan kimi yasaların hükümlerine aykırı ve değişiklik yapar nitelikte hükümler içermektedir açıklanan nedenlerle malî yılı bütçe yasasının maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan yasa hükmünün iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına oybirliğiyle karar verildi
695
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren hukuk güvenliğini gerçekleştiren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yargı denetimine açık olan devlettir anayasanın maddesinin son fıkrasında yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu bu organların ve idarenin mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği kurala bağlanmıştır anayasanın maddesinde de anayasa mahkemesi kararlarının yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağı belirtilmiştir anayasa mahkemesi kararlarında hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık anayasanın ve yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlet olarak tanımlanmıştır hukuk devleti ilkesi ve anayasanın inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca yasama organı dahil bütün devlet organlarının mahkeme kararlarına uyması bir zorunluluktur yargı kararlarını uygulama yükümlülüğü kararın şeklen uygulanmasını değil aynı zamanda içeriğe uygun işlem tesis edilmesini de zorunlu kılmaktadır anılan yükümlülüğün yasama organını da bağladığı açıktır aksi halde yasama organı beğenmediği yargı kararlarını kanun çıkartıp etkisiz hale getirir ki bu durumda yargı bağımsızlığı zedelenecektir anayasa mahkemesince verilen iptal kararı sonrasında kanun koyucu tarafından getirilen yeni kuralda iptal kararı gözetilerek düzenleme yapılması gerekmekte olup aksi halde kuralın anayasanın maddesine aykırılığı ortaya çıkacaktır anayasanın maddesinde herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü bulunduğu vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının maliye politikasının sosyal amacı olduğu vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı değiştirileceği veya kaldırılacağı öngörülerek anayasanın maddesinde nitelikleri belirtilen hukuk devleti ilkesi vergilendirme ilkeleri yönünden somut biçimde dile getirilmiştir bireylerin sosyal ve ekonomik durumlarını etkileyecek keyfi uygulamalara neden olmaması için vergilendirmede vergiyi doğuran olayın ve vergilerin matrah ve oranlarının yukarı ve aşağı sınırlarının tarh ve tahakkuklarının tahsil usullerinin yaptırımlarının ve zamanaşımı gibi belli başlı temel öğelerinin kanunlarla belirlenmesi gerekir ancak kanun ileesas sayısı karar sayısı her konuyu bütün kapsam ve ayrıntılarıyla düzenlemenin olanaklı bulunmadığı durumlarda çerçevesi çizilerek bu sınırlar içinde kalmak koşuluyla uygulamaya ilişkin konularda yürütme organına açıklayıcı ve tamamlayıcı nitelikte düzenleyici idarî işlem yapma yetkisi verilebilir i̇tiraz konusu sayılı belediye gelirleri kanununa sayılı kanunun maddesiyle eklenen geçici madde inci maddesiyle belediye gelirleri arasında yer alan bazı vergi ve harçların maktu tarifelerini kanunda belirlenen alt ve üst sınırlar arasında kalmak kaydıyla belirleme yetkisi belediye meclislerine verilmiştir belediye meclislerine verilen bu yetki kanun koyucu tarafından vergilemenin temel öğelerinin belirlenerek uygulamaya tekniğe ve uzmanlığa ilişkin konularda yürütme organına verilen düzenleyici idari işlemlerde bulunma yetkisi ya da kanunla getirilen bir düzenlemeyi açıklayıcı ve tamamlayıcı nitelikte verilen bir yetki olmayıp doğrudan vergi ve harç miktarının belirlenmesine ilişkin bir yetkidir anayasanın maddesinin dördüncü fıkrasında vergi resim harç ve benzeri yükümlülüklerin muaflık istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi bakanlar kuruluna verilebilir denilmektedir buna göre bakanlar kurulu yasanın belirttiği alt ve üst sınırlar içinde değişiklik yapabilecek ancak bu sınırları aşacak biçimde herhangi bir düzenleme getiremeyecektir bakanlar kuruluna verilen bu yetki istisnai bir yetkidir vergilendirmede esas kural vergilerin kanunla konulup kaldırılması ve değiştirilmesidir dolayısıyla bu konularda yukarı ve aşağı sınırları belirleme yetkisi kanun koyucuya aittir bu sınırlar içinde değişiklik yapma yetkisi ise kanunun öngörmesi koşuluyla ancak bakanlar kuruluna verilebilir bakanlar kurulunun bu yetkisini devredeceğine dair anayasal bir hüküm bulunmamaktadır sayılı belediye gelirleri kanununda bendinde sayılan vergi ve harçlar dışındaki vergi ve harçların maktu tarifelere ilişkin olarak belediye meclislerine yetki veren maddesindeki kuralın anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararıyla anayasanın maddesine aykırı olduğu saptanarak iptal edildiği hususu da gözönünde bulunduğunda sayılı kanunun maddesiyle eklenen geçici madde inci maddesiyle belediye meclislerince belirlenmiş olan tarifelerin bakanlar kurulunca tespit edilecek karar yürürlüğe girinceye kadar uygulanmaya devam edileceği hüküm altına alınmakla anayasanın maddesine aykırı olarak belediye meclisleri kanunda belirlenen alt ve üst sınırlar arasında kalmak kaydıyla doğrudan belirleme yetkisine sahip olmaktadır anayasanın ve üncü maddelerine aykırılık teşkil eden bu durumun yasama organı dahil bütün devlet organlarının her türlü eylem ve işlemlerinde anayasa ve kanunlara uygun keyfilikten uzak dengeli ve adaletli şekilde davranması gerektiğini düzenleyen açık yasa kuralını zedeleyecek nitelik ve mahiyette olduğu da açıktır sonuç ve talep mahkememizce yukarıda yer verilen açıklamaların birlikte değerlendirilmesinden itiraza konu sayılı belediye gelirleri kanununa sayılı kanunun maddesiyle eklenen geçici madde inci maddesinin anayasanın ve üncü maddelerine aykırı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi uyarınca sayılı belediye gelirleri kanununa sayılı kanunun maddesiyle eklenen yılında uygulanmak üzere belediye meclislerince belirlenmiş olan bu kanunun inci maddesinde inci maddesinin birinci fıkrasının iii numaralı bendinde ncı maddesinde ıncı maddesindeesas sayısı karar sayısı ve üncü maddesinin birinci fıkrasının numaralı bendinde yer alan maktu vergi ve harç tarifeleri kanunun ncı maddesinin fıkrasının ikinci paragrafı gereğince bakanlar kurulunca tespit edilecek karar yürürlüğe girinceye kadar uygulanmaya devam edilir hükmünü içeren geçici madde inci maddesinin iptali istemiyle resen anayasa mahkemesine gidilmesine ve bu maddenin iptalinin istenilmesine dava dosyasının tüm belgeleriyle onaylı suretinin dosya oluşturularak karar aslı ile dosya suretinin yüksek mahkemeye tebliğinden itibaren beş ay beklenilmesine beş ay içinde netice gelmez ise mevcut mevzuata göre davanın neticelendirilmesine bu kararımızın birer suretinin taraflara tebliğine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
887
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ sayılı itiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir haziran tarih sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren düzenleme ile sulh ceza mahkemeleri kaldırılarak sulh ceza hakimlikleri kurulmuş olup oluşturulan bu sistemin anayasanın ci maddelerinde belirtilen hukuk devleti ilkesi kişi hürriyeti ve güvenliği ilkesi tabii hakim ilkesi adil yargılanma hakkı gibi ilkelere aykırı olduğu düşünülmekte olup sorgu işinin ivedi işlerden olması nedeniyle bekletici mesele yapılmayarak sorgu evrakı karara bağlanmış aşağıdaki gerekçelerle sayılı yasanın ci maddesinin iptalini istemekteyim sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanunun maddesi başlığıyla birlikte değiştirilmiştir değişiklik sonrası madde metni şöyledir sulh ceza hâkimliği madde değişik md kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere yürütülen soruşturmalarda hâkim tarafından verilmesi gerekli kararları almak işleri yapmak ve bunlara karşı yapılan itirazları incelemek amacıyla sulh ceza hâkimliği kurulmuştur i̇ş durumunun gerekli kıldığı yerlerde birden fazla sulh ceza hâkimliği kurulabilir bu durumda sulh ceza hâkimlikleri numaralandırılır müstakilen sulh ceza hâkimliğinde görevlendirilen hâkimler adli yargı adalet komisyonlarınca başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez sulh ceza hâkimliğinde bir yazı işleri müdürü ile yeteri kadar personel bulunur sulh ceza hâkimliği her il merkezi ile bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde hâkimler ve savcılar yüksek kurulunun olumlu görüşü alınarak adalet bakanlığınca kurulur sulh ceza hâkimliği bulundukları il veya ilçenin adı ile anılır sulh ceza hâkimliğinin yargı çevresi bulundukları il merkezi ve ilçeler ile bunlara adli yönden bağlanan ilçelerin idari sınırlarıdır ağır ceza mahkemeleri ile büyükşehir belediyesi bulunan illerde büyükşehir belediyesi sınırları içerisindeki il ve ilçenin adı ile anılan sulh ceza hâkimliğinin yargı çevresi il veya ilçe sınırlarına bakılmaksızın adalet bakanlığının önerisi üzerine hâkimler ve savcılar yüksek kurulunca belirlenir coğrafi durum ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak bir sulh ceza hâkimliğinin kaldırılmasına veya yargı çevresinin değiştirilmesine adalet bakanlığının önerisi üzerine hâkimler ve savcılar yüksek kurulunca karar veriliresas sayısı karar sayısı böylece sulh ceza mahkemeleri kaldırılarak yerine sulh ceza hakimliği kurulmuştur bu hakimliğin temel görevi yürütülmekte olan soruşturmalarla ilgili hakim tarafından verilmesi gereken kararları almak işleri yapmak ve bunlara karşı yapılan itirazları incelemek olarak sayılmaktadır dolayısıyla başta tutuklama kararı olmak üzere arama ve el koyma gibi koruma tedbiri taleplerine sadece bu hakimlerin bakması öngörülmüştür her ilde ve coğrafi durumu ve iş yoğunluğuna bakılarak belirlenen ilçelerde bir veya birden fazla sayıda kurulacak bu hakimliklerde görev alan hakimler başka bir işte görevlendirilemeyeceklerdir bunların yetki sınırları kural olarak bulundukları il merkezleri ve ilçelerle bunlara adli yönden bağlanan ilçelerin idari sınırları olmakla birlikte büyük şehir belediyesi bulunan iller bakımından yargı çevresini hsyk belirleyecektir bu hakimliklerin esaslı bir diğer görevi anılan kanunun maddesiyle sayılı kanunun maddesinde yapılan değişiklikle getirilmiştir değişiklik sonrası madde şöyledir cumhuriyet savcısının kararına itiraz madde suçtan zarar gören kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde bu kararı veren cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir i̇tiraz dilekçesinde kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir değişik md sulh ceza hâkimliği kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle yer cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa istemi gerekçeli olarak reddeder itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı cumhuriyet savcısına gönderir cumhuriyet savcısı kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir değişik md sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu madde hükmü uygulanmaz i̇tirazın reddedilmesi halinde cumhuriyet savcısının yeni delil varlığı nedeniyle kamu davasını açabilmesi önceden verilen dilekçe hakkında karar vermiş olan sulh ceza hâkimliğinin bu hususta karar vermesine bağlıdır böylece bu hakimliklerin yetki çevresinde verilen takipsizlik kararlarına yapılan itirazları inceleme yetkisi de bunlara verilmektedir böylece yargı çevrelerinde iş durumuna göre bu hakimliklerde görevlendirilecek bir veya birkaç hakim çevredeki yürütülen soruşturmalar kapsamında tüm arama ve el koyma kararlarıyla tutuklama ve buna yapılan itirazları inceleme yetkisiyle yetkilendirilmiş olmaktadır daha önce ağır ceza mahkemelerinin baktığı takipsizlik kararlarına yapılan itirazlar hakkında da nihai kararı bu hakimlikler söyleyebileceklerdiresas sayısı karar sayısı hsyk kanununda yapılan ve sonuçta bu kurulu fiilen adalet bakanlığına bağlayan düzenlemelerle birlikte ele alındığında bu düzenlemelerle sınırlı sayıda hakim marifetiyle tüm türkiyede yürütülen soruşturmaların akibetinin sınırlı sayıdaki bu hakimlikler vasıtasıyla siyasi iktidarın insiyatifine bırakıldığı açıktır dolayısıyla adli çevrenin büyüklüğüne göre bir iki veya birkaç kişiye kadar değişebilen ancak her halde sınırlı sayıda olan bu hakimliklere uygun kimselerin tespitiyle atanmalarının sağlanması sonucu ilgili yargı çevresi ve sonuç itibarıyla da tüm türkiyedeki soruşturmaların siyasi iktidar tarafından daha baştan önlenmesi etki altına alınması veya yönlendirilmesi mümkün hale gelmektedir çünkü yürütülen soruşturma kapsamında aleyhine soruşturma yürütülenlerin siyasi kimliğine göre arama ve el koyma kararı alınması daha baştan mümkün olmayabilecek ve böylece delil elde edilemeyecek gerektiği halde tutuklama tedbirine hiç başvurulamayabilecek ya da tam tersi başka saiklerle muhalif görülenler üzerinde baskı kurulması onların sindirilmesi ve belli bir süre özgürlüklerinden mahrum bırakılması mümkün olabilecektir anılan düzenlemelerle getirilen yeni sistem ve buna bağlı olarak yapılan atamalarla anılan hakimliklerin kontrol altına alınması hedeflenmiş ve böylece siyasi iktidar mensupları siyasiler belediyeler vs aleyhine muhtemel soruşturmaların açılması ve sağlıklı yürütülmesi neredeyse imkansız hale gelmiştir siyasi iktidarın muhalif gördükleri bakımından ise neticede beraatle sonuçlanacak olsa bile tutuklu yürütülecek soruşturmalar marifetiyle bu sistemin bir silah olarak kullanılması hedeflenmiş ve buna karşı hiçbir tedbire yer verilmemiştir bunların kuvvetler ayrılığı ile yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkeleri dolayısıyla da hukuk devleti ilkesiyle telifi mümkün değildir öte yandan getirilen düzenlemelerle özellikle kişi özgürlüğü ve güvenliği bakımından mevcut güvencelerden çok geriye gidilmiş tüm soruşturmaların etki altına alınması için kapı sonuna kadar aralanmıştır zira bu düzenlemelerle arama el koyma ve özellikle tutuklama ile kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara itiraz gibi çok önemli konularda çok sınırlı sayıda kişiler arasında kapalı devre cereyan eden bir sistem kurulmuş olmaktadır böyle bir sistemin kişi özgürlüğü bakımından evrensel standartların altında kaldığı çok açık olmakla birlikte anlaşılması açısından düzenleme öncesi hükümlerle sonrası hükümlerin basitçe karşılaştırılması yeterli olacaktır dolayısıyla getirilen bu düzenlemeler tabiatıyla birçok yönden anayasaya aykırıdır belli başlı maddeler altında bunları sıralamak gerekirse hukuk devleti̇ ve tabi̇i̇ haki̇m i̇lkesi̇ yönünden anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesi şöyledir türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir anayasanın kanuni hâkim güvencesi başlıklı maddesi şöyledir hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamazesas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesine göre anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve kanunlarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir mahkemeye göre hukuk devletinin temel ilkelerinden biri hukuk güvenliği ilkesidir hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar hukuk devletinde kanun metinlerinin ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir belirlilik ilkesine göre ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir tereddüde ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir hukuk devletinin en önemli unsurlarından birini kanuni hâkim güvencesi oluşturmaktadır zira hukuk devletinin alt unsurlarından biri olan hukuk güvenliğinin sağlanmasının ön koşullarından biri kanuni hâkim güvencesidir kanuni hâkim güvencesinin sağlanmadığı bir sistemde bireylerin güven içinde hareket edebilmeleri mümkün olamaz bireyler herhangi bir hukuki uyuşmazlıkta hangi yargı merci tarafından hangi kurallar uygulanarak yargılama yapılacağını önceden bilmelidir aksi bir durumda hukuki öngörülebilirlik ve güvenlik ortadan kalkar anayasa mahkemesi kararlarında belirtildiği gibi eğer hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılıyorsa bu durumda hukuk güvenliğinin zorunlu ön koşulu olan kanuni hâkim güvencesi mutlak anlamda tesis edilmelidir nitekim i̇ngiliz hukuk felsefecisi v dicey hukuk devletinin temel unsurlarından birinin herkesin olağan hukuka ve olağan mahkemelere tabi olması olduğunu belirterek kanuni hâkim güvencesinin hukuk devletinin zorunlu bir unsuru olduğunu açıkça ifade etmiştir günümüzün önde gelen düşünürlerinden hayeke göre hukuk devleti devletin bütün eylem ve işlemlerinde sabit ve önceden ilan edilmiş bir takım kurallara bağlı olmasını ifade etmektedir bu kurallar siyasal iktidarın hangi durumlarda ne şekilde hareket edeceğini belirlemesi bakımından bireyler için bir öngörülebilirlik ve dolayısıyla da hukuki güvenlik sağlamaktadır hayeke göre hukuk devleti özü itibarıyla keyfilik yasağını ifade etmektedir yazara göre hukuk güvenliği hukuk devletinin özünü oluşturmaktadır ve bu anlamda hukuk güvenliğini tehlikeye atan her düzenleme bu ilkeye aykırılık oluşturmaktadır bu noktada kanuni hâkim güvencesinin hukuk güvenliğini ortadan kaldırdığı ve iktidara keyfi biçimde davranma imkânı verdiği dikkate alındığında kanuni hâkim güvencesi hukuk devletinin temel unsurlarından birini oluşturmaktadır görüldüğü gibi hukuk devletinin en önemli unsurlarından birini kanuni hâkim güvencesi oluşturmaktadır anayasa mahkemesi kararlarında ve doktrinde kanuni hâkim güvencesi kısaca suçun işlenmesinden veya davanın doğmasından önce davayı görecek yargı yerinin kanunla belirlemesi olarak tanımlanmaktadır başka bir anlatımla doğal hâkim ilkesi yargılama makamlarının uyuşmazlığın meydana gelmesinden sonra kurulmasını veya davanın taraflarına göre hâkim atanmasını engellemektediresas sayısı karar sayısı hukuk devletinin temel unsurlarından biri olan kanuni hâkim güvencesi anayasasında özel olarak düzenlenmiştir anayasanın maddesi gereğince herkes kanuni hâkim güvencesine sahiptir anayasa mahkemesine göre anayasanın maddesinde hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz denilmiştir anayasa mahkemesinin önceki kararlarında belirtildiği gibi kanuni hâkim güvencesi suçun işlenmesinden veya çekişmenin doğmasından önce davayı görecek yargı yerini kanunun belirlemesi şeklinde tanımlanmaktadır başka bir anlatımla kanuni hâkim güvencesi yargılama makamlarının suçun işlenmesinden veya çekişmenin meydana gelmesinden sonra özel olarak kurulmasına veya hâkimin atanmasına engel oluşturmaktadır bu noktada mahkemeye göre bir yargı yerinin kuruluş görev işleyiş ve izleyeceği yargılama usulü itibariyle hukuki yapılanmasının doğal hâkim ilkesine uygunluğunun sağlanabilmesi için bu alana ilişkin belirlemenin kanunla yapılmış olması tek başına yetmez ayrıca sözü edilen belirlemenin yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce yapılmış olması da gerekir bu nedenle doğal hâkim ilkesinin bünyesinde kanuniliğin yanı sıra önceden belirlenmiş olmaya da yer verilmiştir ayrıca yine mahkemeye göre maddede düzenlenmiş olan doğal hâkim güvencesi anayasanın maddesinde ifade edilen adil yargılanma hakkının en önemli ögesi olan kanuni bağımsız ve tarafsız bir mahkeme önünde yargılanma hakkının temelini oluşturmaktadır olağanüstü mahkeme kurma yasağı içeren kanuni hâkim güvencesi özel soruşturma ve kovuşturma usulleri izleyen özeluzman mahkemelerin kurulmasına engel oluşturmamaktadır diğer bir ifadeyle olağanüstü mahkeme ile özeluzman mahkeme kavramları aynı anlama gelmemektedir bir hukuk sisteminde bazı suçlarla etkin bir şekilde mücadele etmek için özel soruşturma ve kovuşturma usulleri izleyen yargı mercileri kurulabilir örneğin terör ve organize suçlarla etkin bir şekilde mücadele etmek bu tür özeluzman yargı mercilerin kurulmasını gerekli kılabilir ancak bu durumda da özeluzman yargı mercileri mutlaka suçun işlenmesinden önce yasa ile kurulmalı ve dolayısıyla da olağanüstü mahkeme niteliği taşımamalıdır kanuni hâkim güvencesi tüm yargılamalarda geçerli olan bir ilke olmakla beraber ceza yargılamalarında çok daha önemli olmaktadır nitekim ceza soruşturma ve kovuşturmaları özgürlük gibi bireylerin en temel haklarından birine yapılmış doğrudan ve radikal bir müdahale niteliğindedir dolayısıyla kişi hürriyetinin sahip olduğu önem bireylere ceza yargılamalarında daha yüksek güvencelerin sağlanmasını gerektirmektedir kanuni hâkim güvencesi söz konusu güvencelerin ilk basamağını oluşturmaktadır zira adil ve güvenceli bir yargılama için her şeyden önce yargı yetkisi kullanacak merci olması gerektiği şekilde kurulmalı ve görev yapmalıdır aksi takdirde adil yargılanma hakkı kapsamında bireylere sağlanan bağımsız ve tarafsız bir yargı yerinde makul sürede yargılanma silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama gibi güvencelerin bir önemi kalmayacaktır zira tüm bu güvenceler ancak olağan mahkemelerin varlığı halinde işlevsel olabilecektir nitekim anayasa mahkemesi de çeşitli kararlarında kanuni hâkim güvencesinin adil yargılanma hakkının temelini oluşturduğunu açıkça ifade etmiştir i̇lgili kuralların anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi tarihli ve sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanunun maddesinde değişiklik yapılmış sulh ceza mahkemeleri kaldırılarak bu mahkemeler yerineesas sayısı karar sayısı kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere yürütülen soruşturmalarda hâkim tarafından verilmesi gerekli kararları almak işleri yapmak ve bunlara karşı yapılan itirazları incelemek amacıyla sulh ceza hâkimliği kurulmuştur yine sayılı kanunun maddesiyle koruma tedbirleri ile ilgili kararlara karşı yapılacak itirazları sulh ceza hâkimliğinin karara bağlayacağı kural altına alınmıştır sayılı kanunun maddesi ile yeni bir yargı merci olarak sulh ceza hâkimliği kurulmaktadır madde ile kurulan sulh ceza hâkimliği her ne kadar sayılı türk ceza kanunu kapsamında suç olarak tanımlanan tüm suçların soruşturulması amacıyla kurulmuş gözükse de söz konusu yargı yerinin kurulmasındaki temel amacın son dönemde ortaya çıkan yolsuzluk soruşturmalarında görev alan emniyet görevlilerinin soruşturulması olduğu tüm kamuoyunun bilgisi dahilindedir nitekim bazı siyasiler adı geçen yargı merci kurulmadan çok önce yasa dışı dinleme iddialarına ilişkin emniyet mensupları hakkında soruşturma açılacağını ve bu kişilerin yargılanacağını açıkça ifade etmiştir yine söz konusu yargı mercileri kurulmadan çok önce yasa dışı dinleme iddialarıyla ilgili farklı illerde soruşturmalar açılmış bu kapsamda haklarında soruşturma açılan emniyet mensuplarının tutusuz olarak yargılanmalarına karar verilmiştir bu ise yolsuzluk soruşturmalarına karşı yapılan karşı hamlenin kamuoyunda gerekli etkiyi göstermediği kanaatiyle sulh ceza hâkimliklerinin kurulması gibi başkaca yasal düzenlemelerin yapılmasını tetiklemiştir hukuk sistemi içinde olağan yargı yerlerince verilen söz konusu kararlar bazı siyasileri memnun etmemiş ve bu çerçevede istenilen sonuçlara ulaşmayı olanaklı kılacak yasal düzenlemeler gerçekleştirilmiştir bu yasal düzenlemeler kapsamında ceza adalet sisteminde olağan yargı yerlerinden biri olan sulh ceza mahkemeleri kaldırılmış bu yargı merci yerine anılan emniyet görevlileri hakkında ileri sürülen iddialarına ilişkin soruşturmalarda gerekli kararların alınmasını temin edecek sulh ceza hâkimliği kurulmuştur düzenleme bu haliyle haklarında soruşturma açılan kişilerin kanuni hâkim güvencesini ihlal etmektedir zira bu kişilerin soruşturulmasında gerekli işlemleri yapacak olağan mahkemeler yerine söz konusu kişiler hakkındaki soruşturmaları özel olarak yürütmekle görevli olağanüstü nitelikte sulh hâkimliği kurulmuştur böylelikle haklarında soruşturma yürütülen kişiler söz konusu yasal değişiklikle öngörülebilirlik ve hukuki güvenlik haklarından mahrum bırakılmışlardır ayrıca sulh ceza hâkimliği tarafından verilen kararlara karşı yapılacak itirazların düzenlendiği madde de kanuni hâkim güvencesi ihlal edilmiştir zira söz konusu düzenlemeye göre itiraz başvurularını karara bağlayacak yargı merci yine sulh ceza hâkimliği olarak belirlenmiştir bir yargı çevresinde sınırlı sayıda kurulu olup uygun kişilerin görevlendirildiği bir sistemde hâkimliklerden birinin kararına karşı yapılan itirazdan hukuka uygun biçimde sonuç alınması beklenemez yukarıda yapılan açıklamalar neticesinde sayılı kanunun ve maddelerinde yer alan düzenlemeler anayasanın ve maddelerine aykırılık teşkil etmektedir ki̇şi̇ hürri̇yeti̇ ve güvenli̇ği̇ hakki yönünden anayasanın maddesinde özgürlük ve güvenlik hakkı güvence altına alınmış ve hiçbir bireyin özgürlüğünden keyfi bir biçimde yoksun bırakılamayacağı hüküm altına alınmıştır maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarında bireylerin bu haktan şekil ve şartları kanunda gösterilen bazı istisnai durumlarda mahrum edilebileceği kuralı yer almaktadır buesas sayısı karar sayısı maddenin amacı bireyi keyfi bir şekilde özgürlüğünden alıkoymaya karşı korumak olup maddede öngörülen istisnai hâllerde kişi özgürlüğüne getirilecek sınırlamaların maddenin amacına uygun olması ve keyfi uygulamaya yol açmaması gerekmektedir aynı maddenin beşinci fıkrasında yakalanan kişilerin en geç kırk sekiz saat ve toplu işlenen suçlarda en çok dört gün içinde hakim önüne çıkarılacağı sekizinci fıkrasında ise her ne sebeple olursa olsun hürriyeti kısıtlanan kişinin kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahip olduğu güvence altına alınmıştır dolayısıyla gözaltına alma tutuklama tahliye talebinin reddi tutukluluk halinin devamı gibi kişi özgürlüğüne ağır müdahale teşkil eden durumlarda maddedeki güvencelerin ilgililere sağlanması zorunludur özellikle tutuklama kişi hürriyetini ağır biçimde kısıtlayan bir koruma tedbiri olduğundan buna ilişkin kararların bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda tereddüt bulunmayan bir hakim tarafından verilmesi bu tedbirle yüz yüze kalan açısından esaslı bir güvence olduğu gibi tutuklama kararına yapılacak itirazın da aynı nitelikte bir hakim veya hakimlerden müteşekkil heyet tarafından karara bağlanması halinde bu güvencenin varlığından söz edilebilir oysa getirilen düzenlemelerle yargı çevrelerinde sayıları bir iki ila arasında değişen sınırlı sayıdaki sulh ceza hakimlerinden oluşan kapalı bir devre kurulmuş bunlardan biri tarafından verilen karara itirazın aynı kapalı devre içindeki diğeri tarafından kesin olarak karara bağlanması öngörülmüştür örneğin eskişehir de eskiden sulh ceza asliye ceza mahkemesine bakan hakim sorgu arama yakalama gibi iş ve itirazlara ayrı hakim de takipsizlik kararlarına bakmakta iken değişiklik sonrası tüm bu işleri hakim olarak bakmaktayız i̇stanbul ve ankara için ise bu sayı ve oranlar çok daha vahim niteliktedir şüphesiz bu düzenlemenin tutukluluk ve buna itirazlar bakımından etkili bir yol olarak görülmesi mümkün değildir çünkü itirazları inceleme konusu da dikkate alındığında geniş kapsamlı soruşturmalar bakımından şüphelilerin azami sınırlar aşılmadan sorgulanması anılan hakimliklerdeki bir veya birkaç kişiyle mümkün olmayacağından anayasanın maddesindeki güvencelerin kişilere zamanında ve sağlıklı sağlanması imkansız hale gelmektedir oysa anılan madde devlete kişi özgürlüğüne getirilen kısıtlamaları hızlı bir şekilde inceleyebilecek etkin bir yargısal sistem oluşturmakla yükümlüdür aynı zamanda bu çarpık sistem nedeniyle ai̇hm de yüklü tazminatlar ile ülkemizin mahkumiyetini de netice verebilecektir getirilen sulh ceza hakimliği sisteminin bunu sağlamaktan öte tam tersi saikle kurgulandığı anlaşılmaktadır zira bir yandan kısa bir süre önce tarih ve sayılı kanunun maddesiyle sayılı cmknın maddesinde yapılan değişiklikle iletişimin tespiti dinlenmesi ve kayda alınmasına dair alınacak kararların ağır ceza mahkemesince oy birliğiyle alınması ve bu kararlara itiraz halinde de yine bu tedbire karar verilebilmesi için oy birliği şartı getirilmişken kişi özgürlüğüne ağır müdahale oluşturan tutuklamaya ilişkin kararlarla buna itirazların kapalı devre işleyen çok sınırlı bir sisteme tevdii edilmesi açık bir çelişki ve mevcut standardın çok gerisine dönüşü ifade etmektediresas sayısı karar sayısı açıklanan gerekçelerle sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanunun maddesinde düzenlenmiş bulunan sulh ceza hakimliğinin anayasanın maddesine aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesi gerekir adi̇l yargilanma hakki yönünden anayasanın maddesinde herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu güvence altına alınmıştır kanunun maddesiyle sayılı kanunun maddesinde yapılan değişiklikle cumhuriyet savcıları tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara itirazları inceleme yetkisi sulh ceza hakimliklerine verilmiştir maddenin numaralı fıkrasında yapılan değişiklikle sulh ceza hâkimliğinin kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle yer cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabileceği numaralı fıkrada sulh ceza hâkimliğinin istemi yerinde bulması halinde cumhuriyet savcısının iddianame düzenleyeceği numaralı fıkrasında ise itirazın reddedilmesi halinde cumhuriyet savcısının yeni delil varlığı nedeniyle kamu davasını açabilmesi önceden verilen dilekçe hakkında karar vermiş olan sulh ceza hâkimliğinin bu hususta karar vermesine bağlı olduğu ifade edilmiştir böylece bir yargı çevresinde ve sonuç itibariyle de tüm ülkede yürütülen soruşturmaların akıbeti belirtilen bu dar kapalı işleyen bu sistemin insiyatifine bırakılmıştır yukarıda da ifade edildiği üzere bir yandan ceza muhakemesindeki tedbir kararlarıyla olası soruşturmaların daha baştan engellenmesi sağlanırken anılan düzenlemeyle yargı çevresinde cumhuriyet savcıları tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararlarına yapılan itirazların duruma göre sonuçsuz kalması sağlanmaktadır düzenlemenin amacının siyasi iktidara yönelik yürütülen soruşturmalar hakkında siyasi iktidar tarafından yargıya müdahale ile sonuç alınamayan fakat daha sonraki başsavcı ve savcı atamaları sonucu takipsizlikle sonuçlandırılan dosyalarda söz konusu olabilecek itirazları sonuçsuz bırakmak olduğu anlaşılmaktadır bu amaç denli açıktır ki bunu tespit için aynı torba kanunun tarihli ve sayılı maddesiyle sayılı türk ceza kanununun yargı görevini yapanı etkileme başlıklı maddesinde yapılan değişikliklere bakmak yeterlidir bu değişiklikle maddenin birinci fıkrasında yer alan veya yapılmakta olan bir soruşturmada ve şüpheli veya ibareleri madde metninden çıkarılmıştır böylece tüm bu düzenlemelerin yapılmasına neden olan süreçte ceza soruşturmalarıyla ilgili olarak işlenmiş olan fiiller suç olmaktan çıkarılmış irtikap edenlere açık bir af getirilmiştir daha sonraki süreç bakımından ise sorun kurulmuş olan sulh ceza hakimlikleri eliyle kökten halledilmiştir zira ceza hukuku bakımından soruşturma aşamasında yapılan yargıya müdahale dava aşamasında muhtemel olabilecek müdahaleye zaten ihtiyaç bırakmaz delillerin toplanmasını ve muhafazasını gerektiren bu sürecin tabiatı itibariyle zaten hassas ve kırılgan olan bu süreçteki müdahale ile mesele istenildiği şekilde sonuçlandırılmış olabilir sonuç açıklanan nedenlerle bu düzenlemenin kamu yararı amacının tam tersine kapalı devre işleyecek sınırlı sayıdaki hakimlikler marifetiyle yürütülen ceza soruşturmalarına yön verebilmek amacıyla yapıldığı aşikardır bunun genel olarak yargı yerlerinde hak arayan ve arayacak davacılarla davalılar şüpheli ve sanıklar açısından hukuk devleti ilkesi kişi hürriyeti ve güvenliği ilkesi tabii hakim ilkesi adil yargılanma hakkı gibi ilkelere aykırıesas sayısı karar sayısı olduğu açıktır neredeyse tüm soruşturmaları siyasi iktidarın insiyatifine bırakan bu düzenleme karşısında kişilerin adil yargılanma hakkının güvencede olabileceği söylenemez açıklanan gerekçelerle sayılı yasanın ci maddesi ile bu madde ile değiştirilen sayılı yasanın maddesinin anayasanın ve ci maddelerine aykırılığı nedeniyle iptaline karar verilmesi gerekir sayılı itiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir haziran tarih sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren düzenleme ile sulh ceza mahkemeleri kaldırılarak sulh ceza hakimlikleri kurulmuş olup oluşturulan bu sistem ile mahkeme kararlarına yönelik itirazı düzenleyen cmk maddesinin anayasanın ci maddelerinde belirtilen hukuk devleti ilkesi kişi hürriyeti ve güvenliği ilkesi tabii hakim ilkesi adil yargılanma hakkı gibi ilkelere aykırı olduğu düşünülmekte olup tutukluluğa itiraz işinin ivedi işlerden olması nedeniyle bekletici mesele yapılmayarak nöbet evrakı karara bağlanmış aşağıdaki gerekçelerle sayılı yasanın ci maddesinin iptalini istemekteyim sayılı kanunun madde ile değişik cmk maddesi başlığıyla birlikte değişiklik sonrası aşağıdaki şekli almıştır i̇tiraz usulü ve inceleme mercileri madde hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde inci maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylar üncü madde hükmü saklıdır kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme itirazı yerinde görürse kararını düzeltir yerinde görmezse en çok üç gün içinde itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir i̇tirazı incelemeye yetkili merciler aşağıda gösterilmiştir değişik md sulh ceza hâkimliği kararlarına yapılan itirazların incelenmesi yerde birden fazla sulh ceza hâkimliğinin bulunması hâlinde numara olarak kendisini izleyen hâkimliğe son numaralı hâkimlik için bir numaralı hâkimliğe ağır ceza mahkemesinin bulunmadığı yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa en yakın ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine aittir değişik md i̇tiraz üzerine ilk defa sulh ceza hâkimliği tarafından verilen tutuklama kararlarına itiraz edilmesi durumunda da bendindeki usul uygulanır ancak ilk tutuklama talebini reddeden sulh ceza hâkimliği tutuklama kararını itiraz mercii olarak inceleyemez asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ve bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki itirazların incelenmesi yerde ağır ceza mahkemesininesas sayısı karar sayısı birden çok dairesinin bulunması hâlinde numara olarak kendisini izleyen daireye son numaralı daire için birinci daireye yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa en yakın ağır ceza mahkemesine aittir naip hâkim kararlarına yapılacak itirazların incelenmesi mensup oldukları ağır ceza mahkemesi başkanına istinabe olunan mahkeme kararlarına karşı yukarıdaki bentlerde belirtilen esaslara göre bulundukları yerdeki mahkeme başkanı veya mahkemeye aittir bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları ile yargıtay ceza dairelerinin esas mahkeme olarak baktıkları davalarda verdikleri kararlara yapılan itirazlarda üyenin kararını görevli olduğu dairenin başkanı daire başkanı ile ceza dairesinin kararını numara itibarıyla izleyen ceza dairesi son numaralı daire söz konusu ise birinci ceza dairesi inceler sayılı yasa madde ile ihdas edilen sulh ceza hakimlikleri yargı çevrelerinde iş durumuna göre bu hakimliklerde görevlendirilecek bir veya birkaç hakim çevredeki yürütülen soruşturmalar kapsamında tüm arama ve el koyma kararlarıyla tutuklama ve buna yapılan itirazları inceleme yetkisiyle yetkilendirilmiş olmaktadır daha önce ağır ceza mahkemelerinin baktığı takipsizlik kararlarına yapılan itirazlar hakkında da nihai kararı bu hakimlikler söyleyebileceklerdir hsyk kanununda yapılan ve sonuçta bu kurulu fiilen adalet bakanlığına bağlayan düzenlemelerle birlikte ele alındığında bu düzenlemelerle sınırlı sayıda hakim marifetiyle tüm türkiyede yürütülen soruşturmaların akibetinin sınırlı sayıdaki bu hakimlikler vasıtasıyla siyasi iktidarın insiyatifine bırakıldığı açıktır dolayısıyla adli çevrenin büyüklüğüne göre bir iki veya birkaç kişiye kadar değişebilen ancak her halde sınırlı sayıda olan bu hakimliklere uygun kimselerin tespitiyle atanmalarının sağlanması sonucu ilgili yargı çevresi ve sonuç itibarıyla da tüm türkiyedeki soruşturmaların siyasi iktidar tarafından daha baştan önlenmesi etki altına alınması veya yönlendirilmesi mümkün hale gelmektedir çünkü yürütülen soruşturma kapsamında aleyhine soruşturma yürütülenlerin siyasi kimliğine göre arama ve el koyma kararı alınması daha baştan mümkün olmayabilecek ve böylece delil elde edilemeyecek gerektiği halde tutuklama tedbirine hiç başvurulamayabilecek ya da tam tersi başka saiklerle muhalif görülenler üzerinde baskı kurulması onların sindirilmesi ve belli bir süre özgürlüklerinden mahrum bırakılması mümkün olabilecektir anılan düzenlemelerle getirilen yeni sistem ve buna bağlı olarak yapılan atamalarla anılan hakimliklerin kontrol altına alınması hedeflenmiş ve böylece siyasi iktidar mensupları siyasiler belediyeler vs aleyhine muhtemel soruşturmaların açılması ve sağlıklı yürütülmesi neredeyse imkansız hale gelmiştir siyasi iktidarın muhalif gördükleri bakımından ise neticede beraatle sonuçlanacak olsa bile tutuklu yürütülecek soruşturmalar marifetiyle bu sistemin bir silah olarak kullanılması hedeflenmiş ve buna karşı hiçbir tedbire yer verilmemiştir bunların kuvvetler ayrılığı ile yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkeleri dolayısıyla da hukuk devleti ilkesiyle telifi mümkün değildir öte yandan getirilen düzenlemelerle özellikle kişi özgürlüğü ve güvenliği bakımından mevcut güvencelerden çok geriye gidilmiş tüm soruşturmaların etki altına alınması için kapı sonuna kadar aralanmıştır zira bu düzenlemelerle arama el koyma ve özellikle tutuklama ile koğuşturmaya yer olmadığına dair kararlara itiraz gibi çok önemli konularda çok sınırlı sayıda kişiler arasında kapalı devre cereyan eden bir sistem kurulmuş olmaktadır böyle bir sistemin kişi özgürlüğü bakımından evrensel standartların altında kaldığı çok açık olmakla birlikte anlaşılması açısından düzenleme öncesi hükümlerle
4,076
esas sayısı karar sayısı i i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir gerekçeler tarihli ve sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilât ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararnamenin tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eki sayılı cetvel sayılı liste sayılı liste ve sayılı listenin anayasaya aykırılığı esasa girmeden usulden anayasaya aykırılığı parlamenter demokrasi ve kuvvetler ayrılığı ilkesini kabul eden anayasanın nci maddesinde yasama yetkisi türk ulusu adına tbmmne verilmiş ve bu yetkinin devredilemeyeceği açıkça belirtilmiştir bunun tek istisnası anayasanın inci maddesinde bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesidir bu istisnai yetkinin yetki devri niteliğine bürünmemesi için anayasa mahkemesince de belirtildiği üzere khk çıkarma yetkisinin önemli ivedi ve zorunlu durumlarda verilmesi ayrıca bu koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir siyasal iktidarın sayısal çoğunluğa dayalı olarak yasama organına egemen olduğu i̇çtüzük uyarınca muhalefetin yeterince konuşamadığı ve dolayısıyla yasaların gün içinde çıkarılabildiği bir ortamda bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasal kuralın amacı ve özüyle bağdaşmamaktadır sayılı khk nisan günlü sayılı yetki yasasına dayanılarak bakanlar kurulunca kabul edilmiştir sayılı yetki yasası mayıs günlü resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir anamuhalefet partisi chp tbmm grubu tarafından bu yetki yasasının iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle anayasa mahkemesine dava açılmıştır anayasa mahkemesi dayandığı yetki yasası anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen khkleri haklarında dava açılması durumunda içeriğine girmeden salt yetki yasaları iptal edildiği için aşağıdaki gerekçeyle iptal etmiştir olağanüstü hal khkleri dayanaklarını doğrudan doğruya anayasadan alırlar bu tür khklerin bir yetki yasasına dayanması gerekli değildir buna karşılık olağan dönemlerdeki khklerin bir yetki yasasına dayanması zorunludur bu nedenle khkler ile dayandıkları yetki yasası arasında çok sıkı bir bağ vardır esas sayısı karar sayısı khknin anayasaya uygun bir yetki yasasına dayanması geçerliliğinin önkoşuludur bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki yasası iptal edilen bir khknin kurallarının içerikleri yönünden anayasaya aykırılık oluşturmasalar bile anayasaya uygunluğundan söz edilemez bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya yetki yasasının kapsamı dışında kalan ya da dayandığı yetki yasası iptal edilen khklerin anayasal konumları birbirinden farksızdır böyle durumlarda khkler anayasal dayanaktan yoksun bulunduklarından içerikleri anayasaya aykırı bulunmasa bile dava açıldığında iptalleri gerekir bu nedenlerle iptaline karar verilen bir yetki yasasına dayanılarak çıkarılan khklerin anayasanın başlangıcındaki hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı nci maddesindeki hukuk devleti ilkeleriyle ncı maddesindeki hiç kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz kuralı ve khk çıkarma yetkisine ilişkin inci maddesiyle bağdaştırılmaları olanaksızdır anayasa mahkemesi yukarıda yer verilen gerekçelerle dayandıkları sayılı yetki yasası günlü k sayılı kararla iptal edilen sayılı khkleri içeriklerine girmeden salt anayasal dayanaktan yoksun kaldıkları için anayasanın başlangıcı ile ncı ve inci maddelerine aykırı duruma geldiklerini belirterek iptal etmiştir sırasıyla kararlar k k k k k k k k k bu itibarla sayılı yetki yasası iptal edildiğinde sayılı kanun hükmünde kararname yasal dayanaktan yoksun kalacağından tarihli ve sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararnamenin esasa girmeden usulden tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eklerinin anayasanın başlangıcı ile nci ncı nci nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir esastan anayasaya aykırılığı anayasanın başlangıç kısmının dördüncü fıkrasında kuvvetler ayırımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu belirtildikten sonra nci maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında hukuk devleti ilkesine yer verilmiş ncı maddesinde hiç kimse ve hiçbir organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı nci maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği inci maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve yasalara uygun olarak yerine getirileceği kuralları getirilmiş nci maddesinde bakanlar kuruluna belli konularda khkesas sayısı karar sayısı çıkarma yetkisi verilmesi tbmmnin görevleri arasında sayılmış inci maddesinin ikinci fıkrasında ise yetki kanununun çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılmayacağını göstereceği hükme bağlanmıştır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında da vurgulandığı üzere anayasanın nci nci ve inci maddelerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda yasama yetkisinin genel ve asli bir yetki olması tbmmye ait bulunması ve devredilememesi karşısında khk çıkarma yetkisinin kendine özgü ve ayrık bir yetki olduğu anlaşılabilmektedir dolayısıyla yetki yasalarının yasama yetkisinin devri anlamına gelecek ya da bu izlenimi doğuracak biçimde yaygınlaştırılıp genelleştirilmemesi gerekir khkler ancak ivedilik gerektiren belli konularda kısa süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe konulmak durumundadır maddenin danışma meclisinde görüşülmesi sırasında khk çıkarabilmesi için hükümete yetki verilmesinin nedeni çok acele hallerde hükümetin elinde uygulanacak bir seri kural olmadığı için acele olarak çıkarılıp ve hemen olayın üstüne gidilmesi gereken hallerde çıkarılması için bu düzenleme getirilmiştir biçiminde açıklanırken anayasa komisyonu başkanınca da kanun hükmünde kararname yasama meclisinin acil bir durumda kanun yapmak için geçecek sürede çıkaracağı kanun ihtiyacı halledilmesi gereken meseleyi çözemeyeceğine zaman çok geç kalınacağı endişesinden kaynaklanan bir müessesedir ve bu müessese bunun için kurulmuştur denilerek aynı doğrultuda görüş bildirilmiştir yetki yasasında bakanlar kuruluna verilen yetkinin amaç kapsam ve ilkelerinin belirlenmesinden amaç bu yetki ile bakanlar kurulunun neleri gerçekleştirebileceğinin açıklığa kavuşturulmasıdır khknin amacı kapsamı ve ilkeleri de konusu gibi geniş içerikli her yöne çekilebilecek yuvarlak ve genel anlatımlarla gösterilmemeli değişik biçimlerde yorumlamaya elverişli olmamalıdır verilen yetkinin konu amaç kapsam ve ilkeler yönünden belirgin duruma getirilmesi başka bir anlatımla somutlaştırılması yürürlüğe konulacak khklerin yetki yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının inci maddede belirlenen yasak alana girip girmediklerinin önemli ivedi ve zorunlu bir durum için düzenlenip düzenlenmediklerinin saptanabilmesi yönünden gereklidir anayasa mahkemesinin lardan bu yana verdiği kararlarda tbmmnin bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi vermesi için ivedilik zorunluluk ve önemlilik gibi üç koşulun birlikte bulunması gerekeceğine yönelik içtihat oluşturduğu gözlenmektedir günlü ve k yüksek mahkeme günlü ve k sayılı kararında ise khklar ancak ivedilik isteyen belli konularda kısa süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe konur demiştir i̇vedilik koşulu ile etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeleri taşımayan hususlarda khk çıkarma yetkisi verilmesinin yasama yetkisinin devri anlamına geleceği açıktır nitekim yüksek mahkeme anamuhalefet fazilet partisi tbmm grubu adına grup başkanı mehmet recai kutan tarafından günlü sayılı kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilât görev ve yetkilerine i̇lişkin konularla kamu personeli arasındaki ücret dengesizliklerinin giderilmesi ve kamu malî yönetiminde disiplinin sağlanması i̇çin yapılacak düzenlemeler hakkında yetki kanununun anayasanın başlangıçının dördüncü paragrafı ile nci ncı nci inci nci inci ve üncü maddelerine aykırılığı savıylaesas sayısı karar sayısı iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle açtığı davaya ilişkin tarih ve k sayılı kararında anayasanın nci maddesine göre ancak belli konularda khk çıkarma yetkisi verilmesi gerekirken dava konusu yasayla her konuyu kapsayacak biçimde genel bir yetki verilmiştir bakanlar kurulu ayrık tutulan iki kurum dışında tüm kamu kurum ve kuruluşlarını yeniden örgütleyebilecek bunların görev ve yetkilerini yeniden düzenleyebilecek memurlar ve diğer kamu görevlilerinin ücret aylık disiplin ve cezaları ile emeklileri hakkında kanun ve khklerde değişiklik yapabilecek devletin gelirleri ve harcamalarına ilişkin tüm mevzuatı kamu malî yönetimi kavramı içinde değerlendirerek yeni kurallar getirebilecektir sınırları geniş ve belirsiz konularda düzenleme yapmak üzere bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasanın nci maddesinde belirtilen belli konularda verilen yetki olarak değerlendirilemez öte yandan yasa anayasanın inci maddesinde belirtilen öğeleri de içermemektedir yasanın inci maddesinde çıkarılacak khklerin kapsam ve konusu içiçe girmiş kapsamının çok geniş ve sınırsız olması nedeniyle de verilen yetkinin inci maddede öngörülen yasak alana girip girmediğinin denetimi olanaksız hale gelmiştir konu ve kapsamdaki bu sınırsızlık ve belirsizlik tbmmne ait olan yasama yetkisinin yürütme organına devri anlamına gelir amaç konu ilke ve kapsamla ilgili sınırların belirli olması gerekirken bunlara uyulmadan khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasanın nci maddesine aykırılık oluşturur yasanın nci maddesinde bakanlar kuruluna verilen yetkinin ivedi ve zorunlu hallerde kullanılması gerektiği belirtilmiştir yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumlarla sınırlandırılması dava konusu yetki yasasında olduğu gibi bunun takdirinin bakanlar kuruluna bırakılmasıyla değil amacın kapsamın ve konunun içeriği yönünden ivedi ve zorunlu olduğunun yasakoyucu tarafından saptanmasıyla olanaklıdır niteliği itibariyle uzun süreli ve çok yönlü çalışmayı gerektiren düzenlemeler ivedi ve zorunlu olarak nitelendirilemez dava konusu yasanın amaç ve kapsamındaki genişlik ve sınırsızlık verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumları içerip içermediğinin tespitine imkan vermemektedir açıklanan nedenlerle yetki yasasının inci maddesiyle nci maddesinin birinci fıkrası anayasanın başlangıçının dördüncü paragrafı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekir demiştir dava konusu hukuki olayda ise türkiye büyük millet meclisinin tarihli ncü birleşiminde genel seçim tarihinin öne alınarak genel seçimin haziran tarihinde yapılmasına karar verilmiştir bundan gün sonra yetki yasasına ilişkin yasa tasarısı başbakanlıkça tarihinde türkiye büyük millet meclisi başkanlığına sunulmuştur başka bir anlatımla yetki yasa tasarısı genel seçime ay kala tbmmye sevk edilmiş siyasal iktidarın tbmmdeki sayısal çoğunluğuna dayalı olarak da tarihinde kabul edilmiştir tbmmde tarihinde kabul edilen yetki yasası gün tbmmde bekletildikten sonra cumhurbaşkanlığına tarihinde sunulabilmiştir sayılı yetki yasasının çıkarılmasındaki öncelikli anayasal sorun ivedilik ile ilgilidir i̇vedilik önemli ve zorunlu konunun khk yoluyla düzenlenmesinin olmazsa olmaz koşuludur ve yasama dahil bütün süreçleri kapsamaktadır yasama organı çıkardığı yasanın ivediliğine inanıyorsa söz konusu yasanın ivedi olarak yürürlüğe girmesi için gereğini yerineesas sayısı karar sayısı getirmek durumundadır tbmm genel kurulunda tarihinde kabul edilen sayılı yasa gün tbmmde bekletilmiş ya da unutulmuş ancak tarihinde cumhurbaşkanlığına gönderilebilmiştir bu durum yetki yasası ile düzenlenecek konuların ivedi olmadığının açık kanıtıdır ortada khklerle düzenlemelere gidilmesi yönünde önemli zorunlu ve ivedi durum yok ve yasama organının ve dolayısıyla yürütme organının yenilenmesine karar verilmiş iken hem mevcut bakanlar kurulunu hem de seçimden sonra kurulacak bakanlar kurulunu kapsayacak ve aynı zamanda da gelecek yasama organını ipotek altına alacak şekilde bakanlar kuruluna ay süreyle khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasanın demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı gibi yasama yetkisinin devri anlamına da gelmektedir aylık sürenin uzunca bir bölümü henüz kurulu olmayan ve ne zaman kurularak göreve başlayacağı belli olmayan bir bakanlar kurulunu kapsamaktadır ki burada da hukuk devletinin belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleriyle birlikte khklere ilişkin önemli zorunlu ve ivedi durum ilkesinin ihlali söz konusudur sayılı yetki yasasının amaç ve kapsam başlıklı inci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenerek denildikten sonra numaralı alt bendinde mevcut bakanlıkların birleştirilmesine veya kaldırılmasına yeni bakanlıklar kurulmasına anılan bakanlıkların bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkilerine numaralı alt bendinde mevcut bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerinin yeniden belirlenmesine veya bunların mevcut birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden düzenlenmesine numaralı alt bendinde mevcut bakanlıklar ile birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıkların görev yetki teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine taşrada ve yurt dışında teşkilatlanma esaslarına bendinde ise kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği artırmak üzere bunların atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermektir gibi belirsiz ve sınırsız ifadelere yer verilerek yetki yasasının amacı ortaya konmak istenmiştir aynı maddenin numaralı fıkrasında ise yetki yasasının kapsamına ilişkin olarak bu kanuna göre çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler denilip bendinde kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesine ilişkin olarak ifadesinden sonra alt bent halinde yasa ve khk sayılmış ve numaralı alt bendinde diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin görev yetki merkez taşra ve yurt dışında teşkilatlanma esasları kadrolar bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerine ilişkin hükümlerinde denilerek adeta tüm kamu kurum ve kuruluşları kapsama alınmak istenmiş bendinde ise kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin olarak denildikten sonra alt bent halinde yasa ve khk sayılmış ve numaralı alt bendinde ise diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin hükümlerinde ifadesiyle de neredeyseesas sayısı karar sayısı tüm kamu personeli hakkında bakanlar kuruluna her türlü düzenlemede bulunma yetkisi verilmesi hedeflenmiştir oysa yetki yasalarının anayasanın belirlediği ögeleri belli bir içeriğe kavuşturarak somutlaştırması ve verilen yetkiyi hiçbir tartışmaya yol açmayacak açıklıkta belirleyerek bakanlar kuruluna çerçeveyi çizmesi ve niteliği itibariyle uzun süreli ve çok yönlü çalışmayı gerektiren düzenlemeleri kapsamaması gerekmektedir çünkü yetki yasasında bakanlar kuruluna verilen yetkinin amaç kapsam ve ilkelerinin belirlenmesinden amaç bu yetki ile bakanlar kurulunun neleri gerçekleştirebileceğinin açıklığa kavuşturulmasıdır ancak sayılı yetki yasasının amacı kapsamı ve ilkeleri de konusu gibi geniş içerikli her yöne çekilebilecek yuvarlak ve genel anlatımlarla gösterilerek her okuyanın değişik şekillerde yorumlamasına açık hale getirilmiştir verilen yetkinin konu amaç kapsam ve ilkeler yönünden belirgin duruma getirilmesi başka bir anlatımla somutlaştırılması yürürlüğe konulacak khklerin yetki yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının inci maddede belirlenen yasak alana girip girmediklerinin önemli ivedi ve zorunlu bir durum için düzenlenip düzenlenmediklerinin saptanabilmesi yönünden gereklidir herhangi bir yetki yasasının anayasaya aykırı olmaması için anayasadaki öge ve ölçütlere anayasa mahkemesi kararları ile getirilen yorumlara uygun olması gerekir anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ilkesi kararlarda açıklanan gerekçelerin göz önünde bulundurulmasını zorunlu kılar bakanlar kurulu tarafından sayılı yetki yasasına dayanılarak bu güne kadar sayılı devlet memurları kanununun üncü maddesinin fıkrası ile sayılı kanun uyarınca sözleşmeli personel pozisyonlarında çalıştırılanların memur kadrolarına atanması amacıyla devlet memurları kanununda değişiklik yapılmasına dair khk sayılı aile ve sosyal politikalar bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khk sayılı avrupa birliği bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khk sayılı bilim sanayi ve teknoloji bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khk sayılı çevre orman ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khk sayılı ekonomi bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khk sayılı gençlik ve spor bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khk sayılı gıda tarım ve hayvancılık bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khk sayılı gümrük ve ticaret bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khkesas sayısı karar sayısı sayılı kalkınma bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khk sayılı doğu anadolu projesi bölge kalkınma i̇daresi ile konya ovası projesi bölge kalkınma i̇daresi başkanlıklarının teşkilat ve görevleri hakkında khk sayılı sayılı kanun ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair khk sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khk sayılı orman ve su i̇şleri bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khk sayılı vergi denetim kurulu başkanlığının kurulması amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair khk sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanununda değişiklik yapılmasına dair khk sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair khk olmak üzere adet khk çıkarılmıştır yazılı ve görsel medyada yer alan haberlerden bakanlar kurulunun hızını alamadığı ve dolayısıyla bunlara yenilerini ekleyeceği anlaşılmaktadır öyle ki yukarıdaki khklerin içeriğine girmeden isimlerinden de anlaşılacağı üzere khklerden bazıları daha bir ay yürürlükte kalmadan değişikliğe uğramıştır bunlardan en ilginci bayındırlık ve i̇skan bakanlığı ile çevre ve orman bakanlığının birleştirilmesiyle oluşturulan çevre orman ve şehircilik bakanlığının başına gelmiştir tarihli ve sayılı yetki kanununa dayanılarak bakanlar kurulunca hazırlanan tarihli ve sayılı çevre orman ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş bir ay dahi yürürlükte kalmadan çevre orman ve şehircilik bakanlığı bu defa çevre ve şehircilik bakanlığı orman ve su i̇şleri bakanlığı şeklinde ikiye bölünerek yine sayılı yetki kanununa dayanılarak bakanlar kurulunca tarihli ve sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile tarihli ve sayılı orman ve su i̇şleri bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname çıkarılarak khkler tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır bunu tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararname izlemiştir diğer khklerin başına da benzer şeylerin geldiği göz önüne alındığında tbmmnin bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verebilmesi için ivedilik zorunluluk ve önemlilik gibi üç anayasal koşulun birlikte bulunması şartının gerçekleşmesi şöyle dursun bakanlar kurulunun yönetmelikle kurallaştırmanın dahi asgari gerekleri olan araştırma incelemeesas sayısı karar sayısı ihtiyaçları tespit etme ve giderme yollarını belirleme gibi ciddi hiçbir hazırlığının olmadığını ortaya koymaktadır bu durum niteliği itibariyle uzun süreli ve çok yönlü çalışmayı gerektiren yasal düzenlemelerin khklere konu oluşturamayacağının en açık belirgin ve tartışmasız göstergesidir bakanlar kurulunun ülkemize yaşattığı kelimenin tam anlamıyla bir tür yap boz oyunudur yap boz oyunu olmadığını kimse ileri süremez ancak yap boz oyunları okul öncesi çocukların eğlenerek öğrenmesini sağlamak için geliştirilmektedir yap boz oyunları ile okul öncesi çocukların anlamsız parçaları zihinsel çaba göstererek anlamlı bütünlere dönüştürmeleri ve dolayısıyla zihinlerinde kurguladıkları bütüne ulaşabilmeleri için de her defasında yeniden deneyerek düşünme ve çözüm yolları üretme yetilerini geliştirmeleri amaçlanmaktadır bakanlar kurulu ise sayılı yasayla aldığı yetkiye dayanarak yap boz oyununu türkiyenin hukuk sistemi üzerinde oynamaktadır uzun süreli ve çok yönlü çalışmayı gerektiren alanlarda hiçbir hazırlığa dayalı olmadan kural koymakta daha koyduğu kuralı uygulama ve sonuçlarını izleme ve değerlendirme aşamalarına geçmeden değiştirmekte durmamakta değiştirdiğini de değiştirmektedir hiçbir hukuksal öngörülebilirlik olmadığı için de değiştirdiği değişikliği değiştirdiğinin üzerinde yarın başka bir değişikliğe gitmeyeceği de belirsizliğini korumaktadır çünkü sayılı khk sayın erdoğan bayraktarın çevre ve şehircilik bakanlığına atanmasından sonra hazırlanmıştır türkiye hukuksal düzenlemelerin toplumun ihtiyaçlarına göre belirlendiği demokratik ve sosyal hukuk devletinden bakanlar kurulu eliyle bakanın kişisel özellik ve ihtiraslarına göre şekillendirildiği despotik bir devlete doğru sürüklenmektedir yaşananlar çevre ve şehircilik bakanının değişmesi durumunda yeni bir khk ile çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevlerinin de değişeceğini ortaya koymaktadır bakanlar kurulunun hukuksal öngörülebilirliği ortadan kaldırması ve hukuksal belirsizlik yaratarak demokratik devlet ve hukuk devleti ilkelerine aykırı uygulamalar içine girmesini sağlayan ise anayasanın nci maddesiyle türk milleti adına tbmmye verilen devredilemez nitelikteki yasama yetkisini kullanıyor olmaktan kaynaklanmaktadır parlamento fransızca parler i̇talyanca parlare yani konuşmak mastarlarından türetilmiş bir sözcüktür ve konuşulan yer anlamına gelmektedir demokrasilerde yasalar uzun süreli ve çok yönlü araştırma inceleme ve değerlendirmelere dayalı olarak ihtiyaçlar ve çözüm yolları ilgili kurum ve kuruluşlar ile etkilenen toplumsal kesimlerin ve bunların temsilcisi örgütlerin görüşlerini alınıp tespit edildikten sonra parlamentoların komisyon ve alt komisyonları ile genel kurulunda konuşularak tartışılarak ve üzerinde asgari mutabakat sağlanmaya çalışılarak yasalaşmaktadır kaldı ki anayasa yasama yetkisini türk milleti adına tbmmye vermiş ve bu yetkiye anayasanın inci maddesindeki ayrık ve spesifik durum hariç devredilmezlik atfetmiştir anayasanın öngördüğü ivedilik zorunluluk ve önemlilik gibi üç koşulun birlikte bulunması şartının gerçekleşmediği alanlarda sayılı yasayla bakanlar kuruluna konu ve kapsamı sınırsızlık ve belirsiz bir düzenleme yetkisi verilmesi ve bakanlar kurulunun da bu yetkiyi yap boz oyunu oynar gibi kullanması kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanan parlamenter demokratik sisteme karşı girişilmiş örtülü bir yürütme organı darbesidir bu örtülü darbenin siyasal iktidarın yasama organındaki sayısal üstünlüğüne dayalı olarak yasama organının bilgisi ve ilgisiesas sayısı karar sayısı dahilinde yapılıyor olması yapılanın anayasanın özü ve sözüyle bağdaşmayan siyasal bir darbe olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz sayılı khk bu göstergelerinden birini oluşturmaktadır tarihli ve sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararname ile tarihli ve sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamede tarihli ve sayılı özel çevre koruma kurumu başkanlığı kurulmasına dair khkde tarihli ve sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanununda sayılı ve sayılı khkde tarihli ve sayılı i̇mar kanununda tarihli ve sayılı yapı denetimi hakkında kanunda tarihli ve sayılı orman ve su i̇şleri bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khkde tarihli ve sayılı milli parklar kanununda tarihli ve sayılı maliye bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khkde tarihli ve sayılı kültür ve tabiat varlıkları koruma kanununda tarihli ve sayılı kültür ve turizm bakanlığı teşkilat ve görevleri hakkında kanunda tarihli ve sayılı orman genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında khknin değiştirilerek kabulü hakkında kanunda tarihli ve sayılı i̇ller bankası kanununda tarihli ve sayılı toplu konut kanununda doğrudan değişiklikler yapılır ve ek fıkra ve maddeler eklenirken tarihli ve sayılı belediye kanunu tarihli ve sayılı büyükşehir belediyesi kanunu ve tarihli ve sayılı i̇l özel i̇daresi kanununda örtülü değişiklikler yapılmış özel çevre koruma kurumu başkanlığı kapatılmış kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurulu ise kültür varlıklarını koruma kuruluna dönüştürülmüştür yukarıda sıralanan adet yasa ve yasa gücünde kararnameden tarihli ve sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmündeesas sayısı karar sayısı kararname tarihli ve sayılı özel çevre koruma kurumu başkanlığı kurulmasına dair khk tarihli ve sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu tarihli ve sayılı i̇mar kanunu tarihli ve sayılı yapı denetimi hakkında kanunu tarihli ve sayılı orman ve su i̇şleri bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khk tarihli ve sayılı milli parklar kanunu tarihli ve sayılı maliye bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khk tarihli ve sayılı kültür ve tabiat varlıkları koruma kanunu tarihli ve sayılı kültür ve turizm bakanlığı teşkilat ve görevleri hakkında kanun tarihli ve sayılı orman genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında khknin değiştirilerek kabulü hakkında kanun tarihli ve sayılı i̇ller bankası kanunu tarihli ve sayılı toplu konut kanunu ile tarihli ve sayılı belediye kanunu tarihli ve sayılı büyükşehir belediyesi kanunu ve tarihli ve sayılı i̇l özel i̇daresi kanunu olmak olmak üzere adedinin sayılı yetki yasasının amaç ve kapsam başlıklı inci maddesinin kapsama ilişkin numaralı fıkrasında alt bent halinde tek tek sayılan yasa ve yasa gücünde kararnameler arasında sayılmadığı açıktır maddenin numaralı fıkrasının bendinde kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesine ilişkin olarak denildiği ve numaralı alt bendinde ise diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin görev yetki merkez taşra ve yurt dışında teşkilatlanma esasları kadrolar bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerine ilişkin hükümlerinde ifadesine yer verildiği ve yukarıda sıralanan adet yasa ve yasa gücünden kararnameden ve sayılı khkler hariç adedinde yapılan değişikliklerin kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesine ilişkin olmadığı gibi görev yetki merkez taşra ve yurt dışında teşkilatlanma esasları kadrolar bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerine ilişkin hükümlerinde de yapılmadıkları ortada olduğundan madenin numaralı fıkrasının bendi ile bendine ilişkin numaralı alt bendin kapsamında olmadığı da çok açıktır öte yandan yukarıda sıralanan adet yasa ve yasa gücünde kararnameden adedi sayılı yetki yasasının inci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde alt bent halinde sayılan adet yasa ve yasa gücünde kararname içinde de sayılmadığı ve numaralı alt bendinde de diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin hükümlerinde denildiğinden adet yasa ve yasa gücünde kararnamede yapılan değişiklikler maddedeki esaslar çerçevesinde sayılamayacağından yukarıda sıralanan adet yasa ve yasa gücünde kararnamenin sayılı yetki yasasının kapsamında olmadığı yeterince açık bir husustur ayrıca yukarıda sıralı adet yasa ve yasa gücünde kararnamede yapılan değişiklikler sayılı yetki yasasının i̇lkeler ve yetki süresi başlıklı nci maddesinin numaralı fıkrasında bakanlar kurulu bu kanuna göre verilen yetkiyi kullanırken denilerek bendinde kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesine ilişkin olarak ifadesinden sonra dokuz alt bent halinde sayılan ilkeler içinde sayılamayacağı gibi bendinde üç alt bent halinde sayılan ilkeler içinde de değerlendirilemez anayasa mahkemesi tarafından yapılan yargısal denetimde khknin öncelikle yetki yasasına sonra da anayasaya uygunluğu sorunlarının çözümlendiği bilinmektedir her ne kadar anayasanın inci maddesinde khklerin yetki yasalarına uygunluğunun denetlenmesinden değil yalnızca anayasaya biçim ve esas bakımlarının uygunluğununesas sayısı karar sayısı denetlenmesinden söz edilmekte ise de anayasaya uygunluk denetiminin içerisine öncelikle khknin yetki yasasına uygunluğunun denetimi girer çünkü anayasanın inci maddesinde bakanlar kuruluna ancak yetki yasasında belirtilen sınırlar içerisinde khk çıkarma yetkisi verilmesi öngörülmüştür yetkinin dışına çıkılması khkyi anayasaya aykırı duruma getirir böylece khknin yetki yasasına aykırı olması anayasaya aykırı olmasıyla özdeşleşir bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya yetki yasasının kapsamı dışında kalan ya da dayandığı yetki yasası iptal edilen khklerin anayasal konumları birbirinden farksızdır böyle durumlarda khkler anayasal dayanaktan yoksun bulunduklarından içerikleri anayasaya aykırı bulunmasa bile dava açıldığında iptalleri gerekir bu bağlamda bakanlar kurulunun sayılı yetki yasasının kapsamında olmayan alanlarda ilkeleriyle uyuşmayan hukuksal tasarruflara girişerek yasal düzenlemelerde bulunması anayasanın başlangıcının dördüncü fıkrası ile nci ncı nci ve inci maddelerindeki kurallara aykırıdır öte yandan anayasanın inci maddesinin birinci fıkrasında sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararname ile düzenlenemeyeceği kuralı getirilmiş anayasanın i̇kinci kısmının kişinin hakları ve ödevleri başlıklı i̇kinci bölümünün yerleşme ve seyahat hürriyeti başlıklı üncü maddesinin ikinci fıkrasında devletin sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek görevinden söz edilirken inci maddesinde ise mülkiyet hakkı düzenlenmiştir sayılı khkde ise yerleşme ve kentleşmeye yönelik düzenlemeler yanında hazine ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının mülkiyetindeki araziler devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler mera yaylak ve kışlaklar ile ormanlara doğal tarihi arkeolojik ve kentsel sitlere milli park tabiat parkı koruma alanları ve sulak alanlara ve bunların hukuki rejimleri ile yerleşime açılmalarına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır sayılı khk ile yapılan düzenlemeler anayasanın i̇kinci kısmının i̇kinci bölümündeki devletin sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi sağlama görevi ile mülkiyet hakkı kapsamında olduğundan anayasanın inci maddesinde belirtilen khk ile düzenleme yasağı alanına girmekte ve dolayısıyla sağlıklı ve düzenli kentleşme ile mülkiyet hakkını konu alan imar ve çevre düzenlemeleri kanunla yapılacağından kanun hükmünde kararname ile düzenlenmesi anayasanın inci maddesindeki kurala bu açıdan da aykırılık oluşturmaktadır yukarıda açıklandığı üzere tarihli ve sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararnamenin tümü ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eki sayılı cetvel sayılı liste sayılı liste ve sayılı liste anayasanın başlangıcının dördüncü fıkrası ile nci ncı nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesiyle değiştirilen tarihli ve sayılı ç
4,143
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle sayılı kamu i̇hale kanununun maddesinin birinci fıkrasının bendine eklenen türkiye radyo televizyon kurumu genel müdürlüğünün her türlü program haber yapım ve yayınlarla ilgili olarak anadolu ajansı türk anonim şirketinden yapacağı mal ve hizmet alımları ibaresinde yer alan her türlü program ve yapım ve yayınlarla ile mal ve ibarelerinin anayasaya aykırılığı anadolu ajansı mustafa kemal atatürk halide edip adıvar ve yunus nadi tarafından tbmmnin açılmasından gün önce nisan de kurtuluş savaşı hakkındaki haberleri yurtiçi ve yurtdışına duyurmak amacıyla kurulmuştur ajans mart tarihinde kurulan anadolu ajansı türk anonim şirketi ile özerk statüye kavuşmuştur anadolu ajansının i hazineye aittir sahibi belli olmayan in üzerinde hisse vardır sahibi belli olmayan hisselerin sayılı türk ticaret kanunu hükümleri uyarınca hazineye geçmesi gerekirken ajanstaki kamu payının nin üzerine çıkmaması için özel politikalar geliştirilmiş ve hatta sahipsiz hisselerin genel müdürün şahsında toplanması yoluna dahi gidilmiştir anadolu ajansı türk ticaret kanunu hükümlerine tabidir tarihli ve sayılı kanunun maddesiyle tarihli ve sayılı anadolu ajansının malları ve personeli hakkında kanuna eklenen ek maddeyle ajansa kendi paylarını iktisap ederken veya rehin olarak kabul ederken türk ticaret kanunundaki luk sınırlamadan istisna tutulma ajansa kendi sermaye artırımına katılma kendisinin sahip olduğu hisselere ilişkin rüçhan hakkı ile kullanılmayan rüçhan haklarını kullanma ajansın iktisap edeceği kendi payları üzerinde başka bir işleme gerek kalmaksızın hazine lehine intifa hakkının kanunen tesis edilmesi hazineye ait olan intifa hakkının hazine müsteşarlığı tarafından kullanılması türk ticaret kanununun maddesi uyarınca şirket tarafından iktisap edilen payların genel kurul toplantı nisabının hesaplanmasında dikkate alınmaması sahipsiz payların genel kurul toplantı nisabının hesaplanmasında ve kâr payı gibi hakların dağıtımında dikkate alınması kâr dağıtımı olması halinde sahipsiz payların da temettü hakkının olması gibi ayrıcalıklar tanınmıştır aynı maddeyle anadolu ajansı sayılı kamu i̇ktisadi teşebbüsleri hakkında kanun hükmünde kararname tarihli ve sayılı kamu i̇ktisadi teşebbüsleri personel rejiminin düzenlenmesi ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin bazı maddelerinin yürürlükten kaldırılmasına dair kanun hükmünde kararname sayılı devlet memurları kanunu sayılı genel kadro ve usulü hakkında kanun hükmünde kararname sayılı harcırah kanunu sayılı sayıştay kanunu sayılı kamu i̇ktisadi teşebbüsleri ile fonların türkiye büyük millet meclisince denetlenmesinin düzenlenmesi hakkında kanun sayılı kamu i̇hale kanunu sayılı kamu i̇hale sözleşmeleri kanunu sayılı devlet i̇hale kanunu sayılı kamu malî yönetimi ve kontrol kanunu sayılı taşıt kanunu sayılı kamu konutları kanunu gibi kamu hukukuna ilişkin yasalardan istisna tutulmuştur ayrık hükümler dışında sayılı türk ticaret kanununa tabi olarak faaliyette bulunan anadolu ajansının asıl faaliyet alanı türkiye ve yurtdışında açtığı temsilcilikler vasıtasıyla haber vermektiresas sayısı karar sayısı türkiye radyo televizyon kurumu ise olarak kamu kaynaklarıyla finanse edilen ve kamusal yayım yapma görevi bulunan anayasal bir kurumdur bu niteliği itibariyle yapım işleri ile mal ve hizmet alımları sayılı kamu i̇hale kanununun kapsamındadır sayılı kamu i̇hale kanunu kamu hukukuna tabi olan veya kamunun denetimi altında bulunan veyahut kamu kaynağı kullanan kamu kurum ve kuruluşlarının yapacakları ihalelerde uygulanacak esas ve usulleri belirlemektedir sayılı kanunun maddesinde de belirtildiği üzere kamu i̇hale kanunu kamunun mal ve hizmet alımlarına ilişkin ihalelerinde saydamlığın rekabetin eşit muamelenin güvenilirliğin gizliliğin kamuoyu denetiminin ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasının ve kaynakların verimli kullanılmasının en geniş şekilde sağlanması kamu kurum ve kuruluşlarının kullanımlarında bulunan her türlü kaynaktan yapacakları ihalelerde tek bir yasal düzenlemeye tâbi olmaları amacıyla çıkarılmıştır anayasa mahkemesi kararlarında da vurgulandığı üzere kamu i̇hale kanunu bir anayasa kuralı niteliğinde olmadığından kamu mal ve hizmet alımlarının mutlaka kamu i̇hale kanununda öngörülen usuller uygulanarak gerçekleştirilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır kanun koyucunun bazı mal ve hizmetler yönünden farklı usuller benimsemesinde anayasal açıdan bir engel yoktur ancak kanun koyucunun bazı mal ve hizmetleri kamu i̇hale kanununda öngörülen usullerin dışında tutarak farklı usullere tâbi kılabilme yetkisine sahip olması bu amaçla çıkarılacak kanunlarda hiçbir anayasal ilkeyle bağlı olmayacağı ve istisna tutulan mal ve hizmetleri saydamlık rekabet eşit muamele güvenilirlik gizlilik ve kamuoyu denetiminden uzak karşılayacak yollarla edinmeyi kurallaştırarak yolsuzluk ve usulsüzlüklere uygun bir ortam yaratacağı anlamına gelmez bir mal ve hizmet alımı kamu i̇hale kanununda öngörülen saydamlık rekabet eşit muamele güvenilirlik gizlilik ve kamuoyu denetimi esas alınarak belirlenen usullerin dışına çıkarılarak ihtiyacın belirli bir kişi veya kişilerden karşılanmasını öngören düzenlemeler yapılırken özellikle hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan kamu yararı amacının gözetilmesi ve öncelikle ihtiyaç konusu mal ve hizmetin karşılanacağı kişinin ana faaliyet alanının söz konusu mal ve hizmetler olması gerekir anadolu ajansının ana faaliyet alanı haber ajanslığı yaparak haber üretmek ve ürettiği haberleri yazılı ve görsel medyaya satmaktır i̇ptali istenen her türlü program ile yapım ve yayım faaliyetleri çok geniştir ve belgesellerden eğlencelere dizilerden tartışmalara araştırmalardan haber yorumlarına kadar içine radyo ve televizyon yayıncılığında her şeyin girebileceği bir kırkambardır piyasada bu alanda faaliyet gösteren çok sayıda firma olmasına rağmen söz konusu faaliyetler anadolu ajansının esas faaliyet konusu da değildir her türlü program ile yapım ve yayım hizmetlerinin kapsamına mal alımının da dahil edilmesi trtnin her türlü program ile yapım ve yayım hizmetlerinde kullanacağı örneğin kamera ses kayıt düzeni ışık düzeni verici gibi sanki anadolu ajansı elektrikli ve elektronik mal ticareti faaliyetinde bulunan bir tacirmişçesine söz konusu ihtiyaçların ihalesiz bir şekilde anadolu ajansından alınmasını öngörmektedir anadolu ajansının asıl faaliyet alanı haber ajansı olması ve dolayısıyla her türlü program ile yapım ve yayım faaliyetleri ile bunlarla ilgili mal ticareti faaliyetinin olmaması karşısında türkiye radyo televizyon kurumunun söz konusu ihtiyaçlarını çok sayıdaesas sayısı karar sayısı firmanın faaliyette bulunduğu piyasadan saydam rekabetçi kamuoyu denetimine açık güvenilir ihale usulleriyle karşılaması gerekirken sayılı kanunun kapsamında olmayan ve kamu denetiminden bağışık tutulan anadolu ajansını aracı olarak kullanıp anadolu ajansı üzerinden karşılayacaktır başka bir anlatımla anadolu ajansı her türlü programlar ile yapım ve yayımı ve bunlarla ilgili malları ihalesiz bir şekilde piyasadan alacak üzerine belirli bir oranda örneğin kâr koyarak türkiye radyo ve televizyon kurumuna satacak alış fiyatı ne kadar yüksek olursa kârı da derece fazla olacağından ihtiyaçları uygun şartlarla ve uygun fiyatlarla karşılama kaygısı olmadan kâr maksimizasyonuna ulaşmak için istediği kişiden istediği fiyatlar üzerinden karşılamayı tercih edecektir çünkü kurulan sistem ihtiyaçların saydamlık rekabet eşit muamele güvenilirlik gizlilik kamuoyu denetimi ve ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasına ve kaynakların verimli kullanılmasına değil kişilerin iradesi dışında anadolu ajansının kar maksimizasyonuna ulaşmasını teşvik etmektedir anayasanın maddesinde hukuk devleti ilkesine yer verilmiştir hukuk devletinin temel ilkelerinden olan hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar hukuk devletinin vazgeçilmez öğeleri arasında yer alan yasaların kamu yararına dayanması ilkesi ile bütün kamusal girişimlerin temelinde bulunması doğal olan kamu yararı düşüncesinin yasalara egemen olması amacı yatar kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif âdil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle yasa koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir i̇ptali istenen düzenlemeler türkiye radyo televizyon kurumuna keyfi uygulamalara neden olabilecek çok geniş ve kuralsız bir takdir yetkisi vermesinin ötesinde anadolu ajansını kâr maksimizasyonuna ulaşmak için kuraldışı yollara teşvik ederek maliyetinin kamu bütçesinin üzerine yıkılmasına yol açmakta istisna tutulan faaliyet alanlarında piyasada faaliyette bulunan firmalar yönünden hukuki güvenlik ve öngörülebilirliği sağlamamakta ve ayrıca adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütleriyle de bağdaşmamaktadır bu itibarla iptali istenen ibareler anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesinde devlete mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlamaya ve geliştirmeye yönelik tedbirleri alma görevi verilmiştir türkiye radyo televizyon kurumunun ihtiyaç duyduğu her türlü programlar ile yapım ve yayımı ve bunlarla ilgili malları piyasada faaliyette bulunan çok sayıda firmadan saydamlık rekabet eşit muamele güvenilirlik gizlilik ve kamuoyu denetimi içinde uygun şartlarla ve zamanında karşılaması bir yandan bütçe kaynaklarının verimli kullanmasını sağlarken diğer yandan sektörel verimlilik ile etkinliğin artmasına yol açacaktır rekabetçi ihale kanunlarının temel işlevi de bu iki amacı birlikte gerçekleştirmektir türkiye radyo televizyon kurumunun anadolu ajansının esas faaliyet alanına da girmeyen her türlü programlar ile yapım ve yayımı ve bunlarla ilgili malları anadolu ajansı üzerinden rekabetçilikten uzak karşılaması sektörün sağlıklı ve düzenli işlemesini sekteye uğratacak sonuçlara yol açacağından iptali istenen ibareler anayasanın maddesine aykırıdır yukarıda açıklandığı üzere sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle sayılı kamu i̇haleesas sayısı karar sayısı kanununun maddesinin birinci fıkrasının bendine eklenen türkiye radyo televizyon kurumu genel müdürlüğünün her türlü program haber yapım ve yayınlarla ilgili olarak anadolu ajansı türk anonim şirketinden yapacağı mal ve hizmet alımları ibaresinde yer alan her türlü program ve yapım ve yayınlarla ile mal ve ibareleri anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ yukarıda açıklandığı üzere iptali istenen ibareler anayasanın ve maddelerine aykırıdır yürürlükte kalmaları durumunda kamu bütçesinden yol açacağı keyfi savurgan ve usulsüz harcamalardan dolayı vergi mükelleflerinin ileride telafisi olmayan zarar ve ziyanlarına neden olacaktır öte yandan anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması hukuk devleti sayılmanın en önemli gerekleri arasında sayılmaktadır anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarihli ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle sayılı kamu i̇hale kanununun maddesinin birinci fıkrasının bendine eklenen türkiye radyo televizyon kurumu genel müdürlüğünün her türlü program haber yapım ve yayınlarla ilgili olarak anadolu ajansı türk anonim şirketinden yapacağı mal ve hizmet alımları ibaresinde yer alan her türlü program ve yapım ve yayınlarla ile mal ve ibareleri anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan aykırı olmaları nedeniyle gerek yukarıda açıkladığımız gerekçelerle ve gerekse yüksek mahkemeniz tarafından resen belirlenecek nedenlerle iptallerine ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesini saygı ile arz ve talep ederiz
1,615
esas sayısı karar sayısı sayılı kanunun tümünün şekil bakımından anayasaya aykırılık gerekçeleri anayasanın maddesine göre türkiye büyük millet meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun milletvekili kararı ile genel ve özel af ilan edebilir dolayısıyla af yetkisi tbmmnin nitelikli çoğunlukla alacağı bir karar ile kullanılabilir anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında kanun tasarı ve tekliflerinin tbmmnde görüşülme usul ve esaslarının i̇çtüzükle düzenleneceği belirtilmiştir tbmm i̇çtüzüğünün maddesinin ikinci fıkrasında da genel veya özel af ilanını içeren tasarı veya tekliflerin genel kurulda kabulü türkiye büyük millet meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile mümkündür gerekli çoğunluk söz konusu tasarı veya tekliflerin afla ilgili maddelerinde ve tümünün oylamasında ayrı ayrı aranır tasarı veya teklif hakkında verilen genel veya özel af ilanını içeren değişiklik önergesinin kabulü halinde kabul için gerekli beşte üç çoğunluğun tespiti için bu önergenin oylanması açık oylama suretiyle tekrarlanır denilmektedir aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacağı şekilde sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici madde ile maddede belirtilen suçlar hariç olmak üzere tarihine kadar işlenen suçlardan mahkûm olanlara yönelik olarak bir defaya mahsus olmak üzere denetimli serbestlik sürelerinin uzatılması suretiyle infaz edilecek cezalarda indirim yapılmıştır ve bu indirim özel toplu af niteliği taşımaktadır anayasa mahkemesinin yerleşik içtihadına göre mahkeme denetlediği işlemin niteliğini tespit ederken onun adına değil içeriğine bakmak durumundadır mahkemenin daha önce k sayılı ve tarihli kararında da belirttiği üzere her ne ad altında yapılırsa yapılsın suçu ya da cezayı ortadan kaldırmayan genel ve sürekli nitelik taşımayan geçici nitelikteki düzenlemelerle bir defaya mahsus olmak üzere infaz edilecek cezalarda indirim yapan düzenlemeler af niteliğindedir ve anayasanın maddesinde af kanunları için öngörülen nitelikli çoğunlukla kabul edilmeleri gerekir sayılı kanunun maddesiyle getirilen düzenlemenin af niteliğinde olduğu aşağıda ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır dolayısıyla tbmm i̇çtüzüğünün maddesine göre hem ilgili maddenin hem de yasanın tümünün oylamasında anayasanın maddesinde öngörülen nitelikli çoğunlukla milletvekili kabul edilmesi zorunluluğu bulunmaktadır anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında kanunların şekil bakımından denetlenmesinin son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı hususu ile sınırlı olduğu hükmüne yer verilmiştir burada son oylamadan kasıt genel kurulda kabulü için yapılan son oylama olduğu ve maddeler için yapılan nihai kabul oylamasını da içerdiği açıktır sonuç olarak af kanunu niteliği taşıyan hükümlerin kabulü için hem maddenin oylanmasında hem de yasanın tümünün oylanmasında beşte üç çoğunluğun bulunması gerekmektedir tarih ve sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun türkiye büyük millet meclisinin nisan pazartesi günü yapılan birleşimi sırasında dönem yasama yılı yapılan görüşmeleri sonucu maddesinin oylanmasında nitelikli çoğunluk aranmadığı gibi kanunun tümüne ilişkin son oylamada da anayasanın öngördüğü beşte üç çoğunluk sağlanmamıştır meclis başkanvekili tarafından açıklanan açık oylama sonucuna göre kanunun bütününün oylanmasında oy kullanılmış kabul ret oyu verilmiştir httpswwwtbmmgovtrtutanakdonemyilhamboylamahtm bu durumda ne maddenin oylanmasında ne de yasanın genelinin oylanmasında anayasanın maddesine göre gerekli olan beşte üç çoğunluğu sağlanmıştır i̇çtüzüğün maddesi yasanın tümünün oylamasında nitelikli çoğunluk aranacağını düzenlediğine göre gerekli çoğunluğu sağlayamayan kanunun kabul edildiğini söylemeye olanak bulunmamaktadır kanunun tümünün oylaması tek bir oylama olup ya kanun kabul edilmekte ya da reddedilmektedir tek oylama sonucunda bazı maddelerin kabul bazılarının reddedildiğini söylemek mümkün olmadığına göre i̇çtüzüğün maddesindeki açık lafzı uyarınca kanunun tümü reddedilmiştir bu şekilde reddedilen kanunun imzalanarak yayımlanması anayasanın ve maddesine açıkça aykırıdır bu şekli aykırılığı denetlemek anayasanın maddesine göre anayasa mahkemesinin denetim alanına girmektedir bu nedenle şekil bakımından anayasaya aykırı olan kanunun tümünün iptali gerekir tarih ve sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanunun geçici maddesinin şekil bakımından anayasaya aykırılığı yukarıda gösterildiği üzere sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun şekil bakımından anayasaya aykırıdır ve anayasa mahkemesi tarafından iptal etmelidir anayasa mahkemesinin kanunun tümünü iptal etmemesi halindeyse aşağıdaki nedenlerle sayılı kanunun maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanunun geçici maddesinin şekil bakımından anayasaya aykırı olması nedeniyle iptal etmesi gerekir i̇ptali istenen kuralı içeren sayılı kanun ile infaz sisteminde köklü değişiklikler yapılmıştır aynı zamanda yasada covid salgını ile mücadele kapsamında alınan tedbirler çerçevesinde ceza evlerindeki yoğunluğun azaltılmasına yönelik düzenlemelere de yer verilmiştir bu çerçevede iptali istenen maddede denetimli serbestlik sisteminde bir sefer uygulanmak üzere geçici bir hüküm öngörülmüştür buna göre tarihine kadar işlenmiş suçlarla ilgili olarak denetimli serbestlik süresi bir yıl yerine üç yıl olarak uygulanacaktır ancak bazı suçlar bu uygulamanın dışında bırakılmıştır i̇stisna tutulan suçlar kasten öldürme tck üstsoya altsoya eşe veya kardeşe ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenen kasten yaralama ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçları neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçu tck d i̇şkence suçu madde ve eziyet suçu madde cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar madde ve özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar madde ve uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçu madde tcknın i̇kinci kitap dördüncü kısım dördüncü beşinci altıncı ve yedinci bölümünde tanımlanan millete ve devlete karşı suçlar ve sayılı terörle mücadele kanunu kapsamına giren suçlardır maddenin ikinci fıkrasına göre tarihine kadar bu tarih dahil işlenen suçlardan mahkumiyet halinde ila yaş grubu çocuğu bulunan kadın hükümlüler ile yaşını bitirmiş hükümlüler hakkında denetimli serbestlik süresinin yıl yerine yıl olarak uygulanacağı ağır hastalık engellilik veya kocama sebebiyle yaşamını tek başına sürdüremeyecek olan yaşını bitirmiş hükümlülerin ise koşullu salıverilmeleri için ceza infaz kurumlarında geçirmeleri gereken sürelerin azami süre sınırına bakılmaksızın maddesinde düzenlenen denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infaz edilebileceği düzenlemiştir bu fıkradan faydalanamayacak hükümlüler ise türk ceza kanununun kasten öldürme suçları madde ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar madde ve özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar madde ve ve i̇kinci kitap dördüncü kısım dördüncü beşinci altıncı ve yedinci bölümünde tanımlanan suçlar ile terörle mücadele kanunu kapsamına giren suçlardan mahkum olan hükümlülerdir üçüncü fıkrada ise iyi hâlli olmak koşuluyla kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin de birinci ve ikinci fıkralarda öngörülen geçici denetimli serbestlik sürelerinden yararlanmaları öngörülmüştür son olarak dördüncü fıkrada tarihine kadar işlenen suçlar bakımından tabi olduğu infaz rejimine göre belirlenen koşullu salıverilme süresinin hesaplanmasında hükümlünün onbeş yaşını dolduruncaya kadar ceza infaz kurumunda geçirdiği bir günün üç gün onsekiz yaşını dolduruncaya kadar ceza infaz kurumunda geçirdiği bir günün iki gün olarak dikkate alınacağı öngörülmüştür adalet komisyonu ve tbmm genel kurulu tutanaklarından da anlaşılacağı gibi chp kasten öldürme suçları üstsoya altsoya eşe veya kardeşe ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenen kasten yaralama ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçları neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçları işkence suçları eziyet suçları cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçları ve i̇kinci kitap dördüncü kısım dördüncü beşinci üncü maddenin üçüncü fıkrası dışındaki altıncı ve yedinci bölümünde tanımlanan suçlar ile tarihli ve sayılı terörle mücadele kanunu kapsamına giren nci maddenin ikinci fıkrası dışındaki suçların affedilmesine karşıdır görüldüğü gibi iptali istenen kural ile denetimli serbestlik sisteminde bir defaya mahsus olarak sürelerin uzatılması suretiyle hükümlülerin infaz edilecek cezalarında indirim yapılması sağlanarak daha erken tahliye edilmeleri sağlanmıştır i̇stisna suçlar dışında tarihinden önce işlenen bir suçtan yıla kadar hapis cezasına mahkûm olan bir kişi infaz kurumuna girmeyecektir yine yıl hapis cezası alan bir kişi yıl ceza infaz kurumunda kaldıktan sonra tahliye olabilecektir düzenleme kapsamı itibariyle özel af niteliği taşımaktadır anayasanın maddesinde genel ve özel af kanunlarının nitelikli çoğunlukla kabul edilmesi öngörülmüştür anayasada belirtilen genel veya özel af kavramları yürürlükten kalkan sayılı türk ceza kanununun ve maddeleri ile tarihinde yürürlüğe giren sayılı türk ceza kanununun maddesinde düzenlenmiştir sayılı kanunun maddesine göre genel af halinde kamu davası ve hükmolunan cezalar bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalkmaktadır bu doğrultuda genel af kamu davasını mahkûmiyetin tüm cezai sonuçlarını ve fiilin suç vasfını bertaraf eden aftır şeklinde tanımlanabilir affın genelliği kapsadığı suç ve suçluların sayısıyla değil doğurduğu sonuçların niteliğine göre belirlenir genel affın pek çok türleri olabilir ceza hukuku öğretisinde genel affın şu sonuçları doğuracağı kabul edilmektedir af kapsamına giren fiiller hakkında kamu davası açılmamışsa artık açılamaz kamu davası açılmışsa dava düşürülür yargılama sona ermiş yani hüküm verilmişse infaz durdurulur mahkûmiyete ilişkin bütün sonuçlar ortadan katlığı için feri ve mütemmim cezalar da ortadan kalkar genel af kapsamındaki cezalar adli sicilden silinir ve tekerrüre esas olmaz türkan yalçın sancar nisan tarihine kadar i̇şlenen suçlardan dolayı şartla salıverilmeye dava ve cezaların ertelenmesine dair kanunun hukuksal niteliği ve sonuçları anayasa yargısı ankara türk ceza kanunun maddesinin ikinci fıkrasına göre özel af ile hapis cezasının infaz kurumunda çektirilmesine son verilebilir veya infaz kurumunda çektirilecek süresi kısaltılabilir ya da adli para cezasına çevrilebilir dolayısıyla özel af halinde hapis cezasının infaz kurumunda çektirilmesine son verilebilmekte veya infaz kurumunda çektirilecek süresi kısaltılabilmekte ya da adli para cezasına çevrilebilmektedir genel af hem cezayı hem de suçu kaldırmakta özel af ise hükmedilmiş olan cezayı ortadan kaldırmakta azaltmakta veya başka bir cezaya çevirmektedir anayasa mahkemesi affı suç teşkil eden fiiller için ceza vermek hakkını ortadan kaldıran verilmiş olan cezaların kısmen veya tamamen infazını önleyen yetkili mercilerce yapılmış hukuki tasarruflardır af yetkisinin kullanılması netice itibariyle devletin cezalandırmak hakkından geçici olarak feragat etmesi anlamına gelmektedir af bazen sadece kesinleşmiş cezaları kaldıran hafifleten veya değiştiren bazen de kamu davasını düşüren veya mahkûmiyeti bütün sonuçlarıyla birlikte yok sayan bir kamu hukuku tasarrufudur şeklinde tanımlamıştır kt i̇ptali istenen kural ile denetimli serbestlik suretinde bir defaya mahsus olmak üzere infaz süresinde indirim yapılmaktadır bu yönüyle düzenlemenin özel af niteliği taşıdığı görülmektedir anayasa mahkemesi yukarıda belirtilen kararda özel affa ilişkin olarak şu değerlendirmelerde bulunmuştur özel af ise türk ceza yasasının maddesine göre cezayı ortadan kaldıran azaltan veya değiştiren başka bir cezaya çeviren aftır özel af işlenmiş olan fiilin suç niteliğini kaldırmaz ancak hükmedilmiş ve kesinleşmiş olan cezalarda söz konusu olur bu sebeple kamu davasının açılması devamı ve kesin hükme bağlanması gerekir kamu davasına ve mahkûmiyete etkisi olmaması yalnız ceza üzerine etkili olması nedeniyle özel af sadece cezayı kısmen veya tamamen düşüren bir sebeptir özel af bundan faydalanacaklar bakımından ferdi ve toplu özel af olmak üzere ikiye ayrılır anayasanın ve maddelerine göre ferdi özel af çıkarma yetkisi türkiye büyük millet meclisi ve cumhurbaşkanına toplu özel af çıkarma yetkisi ise türkiye büyük millet meclisine aittir genel afta olduğu gibi özel af tasarruflarında da geciktirici taliki veya bozucu infisahi şartlara yer verilebilir özel affın mahkûmiyete tesir etmemesi nedeniyle mahkûmiyete bağlı ehliyetsizlikler devam eder kt görüldüğü gibi özel af fiili suç olmaktan çıkarmamakta ya da mahkumiyeti ortadan kaldırmamaktadır yalnızca cezanın kısmen ya da tamamen infaz edilmesini önlemektedir dolayısıyla mahkûmiyete bağlı sonuçlar özel afta ortadan kalkmamakta ve af şarta bağlı olarak öngörülebilmektedir af kanunlarının önemli bir özelliği de geçici ve bir defaya mahsus olmasıdır af kanunlarını veya kanunların içinde af içeren maddeleri tespit ederken bu hususa dikkat etmek gerekir dolayısıyla ceza kanunlarında yapılan sürekli genel ve soyut değişikliklerle bir fiilin suç olmaktan çıkarılması ya da cezasının azaltılması ya da infaz kanunlarında yapılan değişiklikle infaz rejimin değiştirilmesi affa benzer sonuçlar doğursa da bunların af kanunu olmadıklarını kabul etmek gerekir ancak fiilin suç niteliğini ortadan kaldırmadan bir defaya mahsus olmak üzere dava açılmasını önleyen bir düzenlemenin yapılması ya da cezanın ortadan kaldırılması veya infaz edilecek cezada indirim yapılması yahut cezanın değiştirilmesi hangi adla yapılmış olursa olsun af niteliği taşıyacaktır özetle anayasanın maddesindeki nitelikli çoğunluk kuralının koşulu olan özel affın somut olayda bulunup bulunmadığının tespiti ihtilaflı kanuni düzenlemeyi yapan yasama organının değerlendirmesine göre değil bizzat anayasallık denetimi yapan anayasa mahkemesi tarafından yapılmak gerekir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi de ai̇hm avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinde hak öngören maddelerin uygulanabilirlik ölçütlerini belirleyen kavramların tanımlarını özerk şekilde bir başka deyişle ulusal hukuk düzenindeki daraltıcı nitelemelerle kendisini sınırlamadan yapmaktadır başka birçok karar yanında sözleşmenin maddesinin uygulanabilirlik koşulu olarak cezai alan kavramının özerk şekilde tanımlanma gereği hakkında bkz ai̇hm engel ve diğerlerihollanda haziran başvuru no ve diğerleri ai̇hm denetimine tabi olguların hukuki nitelemesini yapmanın kendisine düştüğünü belirtmektedir ai̇hm powell ve raynerbirleşik krallık şubat başvuru no § anayasa mahkemesinin soyut norm denetimiyle önüne gelen düzenlemelere uygulanacak kuralları belirleyecek anayasal kavramların tanımını yasama ya da yürütme organlarına bırakması onun anayasallık denetimi görevini tamamen etkisiz hale getireceği gibi anayasaya uymakla yükümlü organların kullanacakları deyim ve kavramlar aracılığıyla anayasaya saygıdan kaçınma sonucuna yol açacaktır bu durumsa madde başta olmak üzere anayasanın tikel maddelerine aykırı olacağı gibi anayasanın ruhuna da aykırı olur esasen anayasa mahkemesinin af konusundaki yaklaşımı da tam olarak böyledir gerçekten de anayasa mahkemesi anayasanın özel kurallara tabi tuttuğu işlemin söz konusu olup olmadığını belirlerken işlemin adına değil içeriğine ve niteliğine göre değerlendirme yapılması gerektiğine özellikle vurgu yapmıştır mahkeme şöyle demektedir anayasada yasalaşma süreci özel usullere bağlanmış olan yasama işlemlerinin başka isimler altında ve farklı yöntemler uygulanarak oluşturulması durumunda anayasa koyucunun iradesinin tam anlamıyla etkili ve egemen kılınabilmesi için bu işlemlerin anayasal denetimlerinin gerçek nitelik ve içerikleri gözetilerek yapılması gerekir kt buna dayalı olarak anayasa mahkemesi şartlı salıverme koşullarında bir defaya mahsus uygulanmak üzere değişiklik yaparak ceza miktarında on yıl indirim öngören sayılı kanundaki düzenlemelerin özel af niteliği taşıdığına karar vermiştir mahkemenin değerlendirmesi şu şekildedir bent ile yasa kapsamına giren cezalarda indirim yapılmakta yıldan az cezaya mahkûm kimi hükümlülerin diğer koşullarında varlığı halinde hiç cezaevine girmeksizin cezalarının infazına olanak tanınmakta ise de bu olanak genel affın tanımında belirtildiği gibi ceza mahkûmiyetini bütün neticeleri ile kaldırmamaktadır düzenlemenin hükümlülere getirdiği yarar cezaevinde kalma süresini belirli koşullarla kısaltması veya hiç cezaevine girmeden cezanın infazını sağlamasıdır şartla salıverilmenin en önemli unsurları cezanın belirli bir süresinin cezaevinde çekilmiş olması ve hükümlünün bu süre içerisinde iyi hal göstermesidir oysa bent ile yıla kadar hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm olan hükümlülerin iyi halli olup olmadıklarına bakılmaksızın salıverilmelerinin sağlanması bu düzenlemenin şartlı salıverilme olmayıp kendine özgü bir müessese olduğunu göstermektedir türk ceza yasasının maddesine göre cezayı ortadan kaldıran veya azaltan ya da değiştiren bir düzenleme olarak adlandırılan özel affın toplu ve şartlı olarak getirilmesinin de olanaklı bulunduğu dikkate alındığında bentte yer alan kuralın müebbet ve yıldan fazla süreli hükümlülükler bakımından cezadan indirim öngören tâbi oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından veya toplam hükümlülük sürelerinden on yıllık indirim yapıldıktan sonra ceza süresi veya hükümlülük süresi dolmuş olanlar bakımından ise belirli bir süreyle suç işlememe bozucu infisahi koşuluna bağlanmış toplu özel af niteliğindedir her ne kadar sayılı yasanın bendi ile yasanın yayımı tarihinden sonra cezaevinin disiplinini bozucu hareketlerinden dolayı disiplin cezası almış olanların tüzük hükümlerine göre disiplin cezaları kaldırılmadığı sürece madde hükümlerinden yararlanamayacaklarının öngörüldüğü ve bu hükümlülerin cezalarının bir kısmını cezaevinde geçirmiş oldukları ileri sürülebilirse de uygulanma koşulu olarak kabul edilmesi gereken bu durum bentle getirilen düzenlemenin özel af niteliğinde olduğu yolundaki düşünceyi değiştirmemektedir kt görüldüğü gibi mahkeme düzenlemeye ne ad verildiğini değil düzenlemenin içeriğini esas alarak yapılan kanunun af kanunu olduğu sonucuna varmıştır bu sonuca ulaşırken getirilen düzenlemenin bir defa uygulanmak üzere infaz edilecek cezalarda indirim yapmasını esas almıştır buna dayanarak da kanunun af kanunu olduğuna hükmetmiştir anayasa mahkemesi sayılı kanunun bazı hükümlerinin iptal edilmesinden sonra çıkarılan sayılı kanunun özel af niteliği taşıdığı ancak anayasanın maddesinde öngörülen nitelikli çoğunluk kuralına uyulmaksızın kabul edildiği gerekçesiyle açılan iptal davasında talebi haklı görerek çıkarılan kanunu anayasanın maddesine aykırı bularak iptal etmiştir mahkemenin değerlendirmesi şu şekildedir türk ceza kanununun maddesine göre cezayı ortadan kaldırma veya azaltma ya da değiştirme özellikleri bulunan özel af toplu ve şartlı da olabilmektedir bendin ilk paragrafında müebbet ağır hapis cezasına veya şahsi hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edilenlerin ya da aldıkları ceza herhangi bir nedenle şahsi hürriyeti bağlayıcı cezaya dönüştürülenlerin tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından on yıllık indirim öngörülmesi ikinci paragrafında da birinci paragraf hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından on yıllık indirim yapıldıktan sonra ceza süresi dolmuş olanların belirli bir süre suç işlememe bozucu infisahi koşuluna bağlanması getirilen düzenlemenin toplu ve şartlı özel af niteliğinde olduğunu göstermektedir sayılı yasanın maddesinin bendinde yasanın yayımı tarihinden sonra cezaevinin disiplinini bozucu hareketlerinden dolayı disiplin cezası almış olanların tüzük hükümlerine göre disiplin cezaları kaldırılmadığı sürece madde hükümlerinden yararlanamayacaklarının belirtilmesi nedeniyle bu hükümlülerin cezalarının bir bölümünü cezaevinde geçirmeleri ise uygulama koşulu olduğundan bendin içerdiği düzenlemenin özel af niteliğini etkilememektedir anayasa mahkemesinin günlü sayılı kararıyla sayılı yasanın maddesinin dava konusu kuralla öz yönünden farklılık içermeyen bendindeki düzenlemenin de toplu ve şartlı özel af olduğu kabul edilmiştir anayasanın günlü sayılı yasa ile değiştirilen maddesinde türkiye büyük millet meclisi üye tam sayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilanına karar vermek türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır buna göre af niteliğindeki yasama işlemlerinin tbmm üye tam sayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile yasalaşması gerektiği açıktır dava konusu kural ise bu oran gözetilmeyerek oyla yasalaşmıştır kt görüldüğü gibi her iki kararında da anayasa mahkemesi getirilen düzenlemenin niteliğini esas alarak şartlı salıvermeye ilişkin olarak bir defa uygulanmak üzere çıkarılan ve infaz edilecek ceza miktarında indirim yapan düzenlemeleri özel af kanunu olarak nitelendirmiştir bunun sonucu olarak anayasanın maddesinde af kanunlarının kabulü için öngörülen nitelikli çoğunluk kuralına uyulmadan kabul edilen sayılı kanunu anayasanın maddesine aykırı bularak iptal etmiştir i̇ptali istenen kural ile tarihine kadar işlenmiş olan ve öngörülen istisnalar dışındaki suçlardan mahkûm olan kişilerin daha uzun denetimli serbestlik süresinden yararlanmak suretiyle infaz edilecek cezalardan indirim yapılması öngörülmektedir dolayısıyla bir defalığına uygulanmak üzere ceza miktarında indirim yapan bir düzenlemenin özel af niteliği taşıdığı açıktır ayrıca özel affın belli koşullara tabi tutulması da mümkündür ve söz konusu koşulları taşıyan yaşlı hasta çocuklu ya da çocuk mahkûmlar söz konusu koşulları sağlamaları halinde daha erken tahliye olabileceklerdir kanunda bu düzenlemeye denetimli serbestlik denilmiş olmasının yapılan düzenlemenin af niteliğini ortadan kaldırmadığı açıktır ayrıca söz konusu düzenlemede açık ceza evine çıkmış olma koşulu da öngörülmemiştir ayrıca yasanın geçici maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici madde ile disiplin cezası alanların iyi halli sayılmalarını önleyen kurallar esnetilerek bu kişilerin de geçici olarak uzatılan denetimli serbestlikten yararlanmaları sağlanmıştır en önemlisi de bir defalığına geçici olarak bu hükümler uygulanacaktır dolayısıyla sürekli uygulanmak üzere çıkarılmış genel kural niteliği taşımamaktadır bu nedenle kuralın özel af niteliği taşıdığı açıktır bu kurallar belli kişilere değil aynı durumdaki bütün mahkumlara uygulanacağından bu aynı zamanda toplu af niteliğindedir özetlemek gerekirse iptali istenen kural ile getirilen düzenleme toplu özel af niteliği taşımaktadır anayasanın maddesine göre türkiye büyük millet meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun milletvekili kararı ile genel ve özel af ilan edebilir dolayısıyla af yetkisi tbmmnin nitelikli çoğunlukla alacağı bir karar ile kullanılabilir anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında kanun tasarı ve tekliflerinin tbmmnde görüşülme usul ve esaslarının i̇çtüzükle düzenleneceği belirtilmiştir tbmm i̇çtüzüğünün maddesinin ikinci fıkrasında da genel veya özel af ilanını içeren tasarı veya tekliflerin genel kurulda kabulü türkiye büyük millet meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile mümkündür gerekli çoğunluk söz konusu tasarı veya tekliflerin afla ilgili maddelerinde ve tümünün oylamasında ayrı ayrı aranır tasarı veya teklif hakkında verilen genel veya özel af ilanını içeren değişiklik önergesinin kabulü halinde kabul için gerekli beşte üç çoğunluğun tespiti için bu önergenin oylanması açık oylama suretiyle tekrarlanır denilmektedir anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında kanunların şekil bakımından denetlenmesinin son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı hususu ile sınırlı olduğu hükmüne yer verilmiştir burada son oylamadan kasıt genel kurulda kabulü için yapılan son oylama olduğu ve maddeler için yapılan nihai kabul oylamasını da içerdiği açıktır sonuç olarak af kanunu niteliği taşıyan hükümlerin kabulü için hem maddenin oylanmasında hem de yasanın tümünün oylanmasında beşte üç çoğunluğun bulunması gerekmektedir tarih ve sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun türkiye büyük millet meclisinin nisan pazartesi günü yapılan birleşimi sırasında dönem yasama yılı yapılan görüşmeleri sonucu maddesinin oylanmasında nitelikli çoğunluk aranmadığı gibi son oylamasında da anayasanın öngördüğü beşte üç çoğunluk sağlanmamıştır meclis başkanvekili tarafından açıklanan açık oylama sonucuna göre kanunun bütününün oylanmasında oy kullanılmış kabul ret oyu verilmiştir httpswwwtbmmgovtrtutanakdonemyilhamboylamahtm bu durumda ne maddenin oylanmasında ne de yasanın genelinin oylanmasında anayasanın maddesine göre gerekli olan beşte üç çoğunluğu sağlayamayan kural anayasanın ve maddesine açıkça aykırıdır bu şekli aykırılığı denetlemek anayasanın maddesine göre anayasa mahkemesinin denetim alanına girmektedir bu nedenle şekil bakımından anayasaya aykırı olan kuralın iptali gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ tarih ve sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun tümünün ve maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanunun geçici maddesinin anayasanın maddesinde öngörülen nitelikli çoğunluk kuralına uyulmaksızın kabul edildiği bu yönüyle şekil bakımından anayasaya aykırı olduğu açıktır bu nedenle acilen görüşülerek iptaline karar verilmesi ve iptalin doğuracağı sonuçları dikkate alarak mahkemenin anayasanın maddesindeki yetkilerini kullanması talebimiz bulunmaktadır ancak mahkemenin hemen karar vermemesi halinde doğacak zararları önlemek amacıyla derhal yasanın yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi gerekir anayasal gereklere uymadan kabul edilen ve iptal edilmesi gereken bir kuralın uygulanması halinde telafisi imkânsız zararların doğacağı açıktır bu nedenle ivedilikle yürürlüğünün durdurulması gerekir diğer taraftan anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması hukuk devletin temel gereğidir anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla şekil ve esas bakımından anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükmün iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem tarih ve sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun tümünün maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanunun geçici maddesinin şekil bakımından anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptaline ve uygulanması halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar yaratacağından iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
3,493
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararname tarihinde türkiye büyük millet meclisinde görüşülerek yasalaşmıştır tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanun ile terörle mücadele kapsamında hayatını kaybedenlerin çocukları ve kardeşlerinin yararlanacağı askerlik muafiyetinin düzenlenmesi dövizle askerlik ödemelerinin konsolosluklarca tahsil edilebilmesi bakan yardımcıları köy ve mahalle muhtarları ile belediye başkanlarına silah ruhsatı verilmesi ve köy ve mahalle muhtarları ile belediye başkanlarına bir silahla sınırlı olmak kaydıyla ruhsat harcı muafiyeti getirilmesi vakıfbank hisselerinin hazineye devrine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesi diyanet i̇şleri başkan yardımcılarının sayısının artırılması dmknin maddesinin yürürlükten kaldırılması ve kamuda geçici personel istihdamına son verilmesi hâlihazırda statüsündeki personelin kapsamına alınması türk silahlı kuvvetleri personel kanununda düzenlemeler yapılması danıştayda yargıtayda kadro ihdası yapılması danıştay ve yargıtay üyesi olmanın koşullarının yeniden düzenlenmesi mi̇t personelinin istifa usulünün düzenlenmesi savunma sanayii müsteşarlığının cumhurbaşkanına bağlanması ve savunma sanayii i̇cra komitesinin cumhurbaşkanı başkanlığında toplanması uzman erbaşlığa alımda yaş sınırının ten ye çıkarılması uzman jandarmaların mecburi hizmet süresinin yıla çıkarılması şeker kurumunun kapatılması tütün ve alkol piyasası düzenleme kurumunun teşkilat ve görevlerinin yeniden düzenlenmesi müdafiin mazeretsiz olarak duruşmaya gelmemesi halinde duruşmaya devam edilebilmesi toplu suçlardaki yargılamalarda bilgi ve belgelerin okunması yerine anlatılması on yıl veya daha fazla hapis cezasına ilişkin hükümlerin temyiz incelemesinin yargıtay tarafından zorunlu olarak duruşma yoluyla yapılması şartının kaldırılması ceza infaz kurumu dışına çıkarılmaları durumunda kurum idaresince verilen kıyafetleri giymeyi reddeden terör tutukluları veya hükümlülerinin ziyaretçi kabulünden yoksun bırakılabilmesi amaçlanmıştır dava konusu düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından ohal khksi olarak çıkarılmış ve tbmm tarafından onaylanarak yasa adı altında yayımlanmıştır ancak aşağıda açıklanacak nedenlerle söz konusu düzenleme yok hükmündedir ve anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa mahkemesi yokluk tezine katılmazsa gene aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacak nedenlerle dava konusu düzenleme şekle aykırılık dolayısıyla mahkemece iptal edilmelidir aşağıda belirtilecek yokluk nedenlerinin iptali istenen düzenlemenin hem tbmm tarafından onaylanması öncesine ilişkin boyutları hem de onaylama aşaması sonrasına ilişkin boyutları bulunmaktadır belirtmek gerekir ki anayasa mahkemesinin önüne daha önce yetki ve şekil sakatlıklarının bu derece ağır olduğu bir metin gelmemiştir bu nedenle yokluk iddiamızın öncelikle değerlendirilmesi zorunludur i̇ptali i̇stenen düzenlemenin tbmm onayı öncesine i̇lişkin yokluk nedenleri dava konusu düzenleme pek çok nedenle yok hükmündedir i̇ptali i̇stenen düzenleme yetki gaspı suretiyle çıkarılmıştıresas sayısı karar sayısı öncelikle anayasa ile olağanüstü hallerde cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna tanınan yetkinin tamamen dışına çıkarak olağanüstü hal ile ilgisi olmayan ve olağanüstü hal süresini aşacak şekilde kanunlarda değişiklik yaparak sürekli uygulanacak kurallar öngörmüştür anayasa tarafından cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna olağanüstü hal süresini aşan kalıcı düzenlemeler yapma yetkisi verilmemiştir bu türkiye büyük millet meclisine ait yasama yetkinin açıkça gaspı anlamına gelmektedir ve anayasa mahkemesinin çeşitli defalar belirttiği gibi yetki gaspı suretiyle yapılmış düzenlemeler yoklukla maluldür çağdaş demokrasilerde olağanüstü yönetim usulleri devletin ya da ulusun varlığına yönelmiş olağanüstü bir tehdit veya tehlikenin mevcudiyeti halinde bu tehdit ve tehlikenin olağan tedbirlerle ortadan kaldırılamayacak derecede ciddi olması durumunda bu tehdit veya tehlikeyi ortadan kaldırmayı ve olağan düzene dönmeyi amaçlayan rejimlerdir bir başka ifadeyle olağanüstü yönetimler anayasal düzeni korumak ve savunmak amacı taşıyan rejimlerdir bütün olağanüstü yönetim usulleri gibi olağanüstü hal de çağdaş anayasal demokrasilerde geçici nitelikte olan hukuki ve anayasal bir rejimdir bunun anlamı olağanüstü halin yürütme organına istediğini yapma olanağını tanıyan keyfi bir rejim olmamasıdır olağanüstü hal anayasal demokratik rejimin askıya alınması değil devletin veya ulusun varlığına yönelik ciddi bir tehdit veya tehlikenin hızlı bir şekilde ortadan kaldırılması ve en kısa sürede olağan hukuk düzenine dönülmesini sağlamak amacıyla geçici bir süreyle yürütme organına hızlı ve etkili tedbirler alma ve temel hak ve özgürlüklere müdahale olanağı verir ancak anayasa bu yetkilerin sınırını açık bir şekilde çizmiştir ve yürütme organının hukuk devleti dışına çıkmasına olanak tanımaz yürütme organı olağanüstü hallerde de çerçevesi ve sınırları anayasa ve kanunlarla çizilen sınırlar içinde hareket etmek zorundadır olağanüstü hallerin amacı olağanüstü hal ilanına neden olan durumu en kısa sürede ortadan kaldıracak tedbirleri almak ve olağanüstü hal ilanı öncesi döneme geri dönmektir olağanüstü hal yönetimini anayasal düzeni ve hukuk sistemini yeniden düzenlemenin bir aracı olarak kullanmak olağanüstü hal yönetiminin mahiyetiyle bağdaşmaz bu nedenle olağanüstü hal döneminde yürütme organının alacağı tedbirler geçici ve istisnai nitelik taşımalıdır bu önlemler olağanüstü hal sona erdikten sonra da etkisini sürdürecek nitelikte olamaz bir başka ifadeyle olağan dönemde de uygulanamaz anayasası maddesinde olağanüstü hallerde yürütme organına özel bir yetki vererek cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma olanağı tanımıştır ancak bu kanun hükmünde kararnamelerin anayasanın maddesinde düzenlenen khklardan önemli farklılıkları vardır ve cem eroğulun deyimiyle bunlar arasında ad benzerliği dışında hiçbir benzerlik yoktur bkz cem eroğul anayasa mahkemesi kararları işığında olağanüstü yasa gücünde kararnamelerin tbmmce onaylanması ankara üniversitesi sbf dergisi cilt sayı maddeye göre olağanüstü hallerde kanun hükmünde kararnameler cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılır bu kanun hükmünde kararnameler bir yetki yasasına dayanmaz bu kanun hükmünde kararnameler anayasanın maddesinde olağan dönemlerdeki kanun hükmünde kararnameler için getirilmiş konu sınırlamasına bağlı değildir anayasanın maddesinin olağan kanun hükmünde kararnameler için koyduğu konu sınırlandırmalarına bağlı olmadıklarından bu tür kanun hükmünde kararnamelerle temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile siyasî haklar ve ödevler de düzenlenebilir ancak bu hükmün aşağıda açıklanacağı gibi madde ile birlikte yorumlanması gerekir ayrıca bu kararnameler ile yalnızca olağanüstü halin gerektirdiği tedbirler alınabilir dolayısıyla bu khklar ile yapılacak düzenlemeler olağanüstü halin konusu kapsamı ve süresiyle sınırlıesas sayısı karar sayısı tedbirler alınabilir ve bunu aşan düzenleme yapılamaz aşağıda açıklanacağı gibi aslında bu düzenlemelere kanun hükmünde kararname denilmesi yanıltıcıdır bunlarla sürekli ve genel düzenlemeler yapılması mümkün olmadığından bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye de olanak bulunmamaktadır bkz cem eroğul age öncelikle anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında belli konuların olağanüstü hal kanununda düzenleneceği belirtilmiştir buna göre madde uyarınca ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere anayasanın maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne surette alınacağı kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri olağan üstü hal kanununda düzenlenir burada sayılan belirli konuların olağanüstü hal yasasında düzenlenmesi zorunlu olduğundan bu konular khklarla düzenlenemeyecektir merih öden anayasa mahkemesi ve olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnamelerinin anayasaya uygunluğunun yargısal denetimi ankara üniversitesi hukuk fakültesi dergisi s dolayısıyla temel hakları sınırlayan ya da durdurun düzenlemeler doğrudan ohal khkleri ile yapılamaz ancak olağanüstü hal kanununda yapılan düzenlemelerin somut uygulaması niteliğindeki düzenlemeler ohal khksi ile yapılabilir bir örnek vermek gerekirse anayasanın maddesinde güvence altına alınan özgürlük ve güvenlik hakkının olağanüstü hal dönemlerinde nasıl kısıtlanacağı ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir mesela gözaltı süresinin ne kadar uzatılabileceği ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir ohal khksi ile ise ancak kanunda belirtilen süreyi aşmamak üzere somut ohal döneminde gözaltı süresinin ne kadar uygulanacağı düzenlenebilir yani ohal khkleri ile ancak temel haklar doğrudan düzenlenemez ancak ohal kanununun uygulamasını gösteren düzenlemeler yapılabilir anayasanın maddesinin doğal ve mantıki sonucu budur bunun sonucu olarak ohal khkleri ile olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılması da mümkün değildir anayasa mahkemesi bunu açık bir şekilde belirtmiştir bkz aym kararı kt kt i̇kinci olarak anayasanın maddesi gereğince olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılabilir dolayısıyla olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi konu bakımından sınırlıdır bir düzenlemenin olağanüstü halin gerekli kıldığı bir konu olup olmadığı anayasanın konuyla ilgili bütün maddeleri md vb göz önünde bulundurularak yapılır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda olağanüstü halin amacı ve nedenleriyle sınırlı olarak çıkarılmaları gerekir anayasa mahkemesi de olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin amaç ve kapsamını demokratik hukuk devletine uygun olarak yukarıdaki biçimde belirlemiştir yüce mahkemeye göre olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle getirilen düzenlemeler olağanüstü halin amacını ve sınırlarını aşmamalıdır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü hal yasası ile saptanan sistem içersinde ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda uygulamaya yönelik olarak çıkartılabilir bu tür kanun hükmünde kararnamelerle yalnızca olağanüstü hal ilânını gerektiren nedenler gözetilerek bu nedenlerin ortadan kaldırılması için duruma özgü kimi önlemler alınabilir olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılabilecek khklere anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları birlikte incelendiğinde başkaca işlevler yüklenemez bunun tersi bir anlayış anayasa ve olağanüstü hal yasası dışında yeni bir olağanüstü hal yönetimi yaratmaya neden olur oysa anayasa olağan anayasal düzenden ayrıesas sayısı karar sayısı ne gibi olağanüstü yönetimler kurulabileceğini saptamış ve bunların statülerinin de yasayla düzenlenmesini öngörmüştür olağanüstü yönetim usulleri olağanüstü haller ve sıkıyönetim seferberlik ve savaş halinden ibarettir anayasa bu olağanüstü yönetimlerin hangi ilkelere göre düzenleneceğini açıkça göstermiştir halde bu sayılanlar dışında farklı bir olağanüstü yönetim usulü yasayla dahi düzenlenemez e k üçüncü olarak olağanüstü halin belirli bir bölge veya bölgelerde ilan edilmesi halinde çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler ile alınacak önlemlerin sadece olağanüstü hal ilân edilen bölge için geçerli olması bölge dışına taşırılmaması gerekir dördüncü olarak olağanüstü hal belirli bir süreyle de sınırlıdır olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılan kanun hükmünde kararnameler bu hallerin ilân edildiği bölgelerde ve ancak bunların devamı süresince uygulanabilirler kanun hükmünde kararnameler ile getirilen kuralların nasıl olağanüstü hal öncesine uygulanmaları olanaksız ise olağanüstü hal sonrasında da uygulanmaları veya başka bir zamanda veya yerde olağanüstü hal ilânı durumunda uygulanmak üzere geçerliklerini korumaları olanaksızdır son olarak olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi olağanüstü hal bölgesi ve süresiyle sınırlı olduğundan anayasa mahkemesinin de isabetle belirttiği üzere olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile yasalarda değişiklik yapılamaz olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile getirilen kuralların olağanüstü hal bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarının devamı isteniyorsa bu konudaki düzenlemenin yasa ile yapılması zorunludur çünkü olağanüstü hal bölgesi veya bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarına devam edilmesi istenilen kuralların içerdiği konular ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konular olamaz e bir başka ifadeyle olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle yürürlükteki kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapılamaz olağanüstü hal ve sıkıyönetimin kanunla belirlenmiş statülerinde olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnameleriyle değişiklik yapılması ayrıca anayasanın maddesindeki hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükmüne maddesindeki yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine başlangıç kısmındaki kuvvetler ayırımının belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu temel ilkesine ve maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine de aykırılık oluşturur özetlemek gerekirse ohal khkleri ile anayasanın maddesine aykırı düzenleme yapılamaz temel haklar sınırlandırılamaz ve durdurulamaz olağanüstü hal kanununun uygulaması niteliğinde düzenlemeler yapılabilir ancak olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılamaz anayasanın kanunla düzenlenmesini emrettiği konularda düzenleme yapılamaz mesela suç ve cezalar düzenlenemez olağanüstü halin konusunu süresini ve kapsamını aşan düzenlemeler yapılamaz bunun sonucu olarak olağanüstü hal süresini aşan tedbirler alınamayacağı gibi kanunlarda genel ve sürekli değişiklikler yapılamaz ve uygulaması olağanüstü halin süresini aşan genel ve sürekli düzenlemeler de yapılamaz olağanüstü halin ilan edildiği bölgenin dışında uygulanacak tedbir alınamaz ve düzenlemeler yapılamaz bkz cem eroğul age anayasa mahkemesinin sözü edilen kararında açıkça ifade edildiği üzere anayasa cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna ohal khksı adı altında kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapma ya da sürekli olarak uygulanacak kurallar koymaesas sayısı karar sayısı yetkisi vermemiştir ve yetkinin bu şekilde kullanılması açıkça tbmmye ait yasama yetkisinin gaspı anlamına gelir anayasa mahkemesi yetki gaspı suretiyle yapılan düzenlemelerin yokluk ile malul olduğunu kabul etmiştir mahkeme yokluk ölçütlerini şu şekilde belirlemiştir bir kanunun yokluğundan söz edilebilmesi ise yasama organının bu yönde bir iradesinin olmaması ya da anayasal düzende yasama organına verilmeyen bir yetkinin fonksiyon gaspı suretiyle kullanılması gibi hukuk âleminde hiçbir zaman varlık kazanamayacak olan durumlarda mümkündür kuvvetler ayrılığı ilkesi gereğince yasama yürütme ve yargı fonksiyonlarını yerine getiren yasama yürütme ve yargı organlarından birinin diğerinin yerine geçmesi sonucunu doğuracak şekilde karar almaları fonksiyon gaspına yol açacağından yasama organının yasama fonksiyonu kapsamında yer almayan hususlarda kanun adı altında yapacağı düzenlemelerin hukuk âleminde varlık kazanabilmesi mümkün olmayacaktır belirtilen haller dışında kalan kanunların veya kanun hükümlerinin anayasaya uygunluk denetimi kapsamında incelenmesi gereken hususlarda anayasaya aykırılığının saptanması ise ilgili kanun veya kanun hükümlerinin yokluğunu değil iptalini gerekli kılar aym kararı k kt rg s mahkemenin bu kararında yasama organı için belirtilen fonksiyon gaspının yürütme organı için de geçerli olduğu açıktır dolayısıyla hem olağanüstü halin gerekleriyle uyumlu olmayan hem de kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapan iptali istenen düzenleme fonksiyon gaspı suretiyle çıkarılmış olup yok hükmündedir anayasanın başlangıcına ve maddelerine açıkça aykırı olarak fonksiyon gasbı suretiyle çıkarılan dava konusu düzenlemenin yokluğunun tespitine karar verilmesi gerekir cumhurbaşkanlığı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun i̇radesi oluşmadan dava konusu düzenleme çıkarılmıştır bu nedenle yok hükmündedir khk hukuki niteliği itibariyle bir kolektif işlem türüdür kolektif işlemlerde gerçekleştirilen işlemlerin hukuk dünyasında var olabilmesi için işlemi gerçekleştirmeye yetkili olan organda yer alan bireylerin iradelerinin tümünün aynı zamanda ve aynı doğrultuda açıklanmış olması gerekmektedir bakanlar kurulunun iradesinin oluşmasına dair birbiriyle de bağlantılı iki sorun vardır i̇lk olarak söz konusu iradenin somut olayda oluşmuş sayılabilmesi için khklerin ana metinleriyle birlikte kurum kapatma ve ihraç kararlarında isimlerin tek tek okunmuş olması gerekir ne var ki her bir khknin kapsamının genişliği ye ekli olan ihraç ve kapatma listelerinin yüksek miktardaki sayıları dikkate alındığında ilgili bakanlar kurulu toplantısında bu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerde yer alan isimlerin okunmadığına dair ciddi emareler bulunmaktadır sırf bu nedenle dahi bakanlar kurulunun iradesinin oluşmamış olduğu söylenebilir bakanlar kurulu tarafından bir oylama yapılmış olması da iradenin oluştuğu anlamına gelmemektedir khklere ekli ihraç ve kapatma listelerindeki isimlerin tek tek okunmadığına ilişkin en inandırıcı kanıt bizzat başbakan binali yıldırımdan gelmiştir takdir edersiniz ki önümüze gelen binlerce listeyi kontrol edip doğru yanlış yapıldığını bilemeyiz samimiyetle söylüyorum tek tek olaylarla ilgilenmedim bin kişiesas sayısı karar sayısı diyor ki bana da bak ona da bak mümkün değil hassasiyet gözetiyoruz geneline bakıyoruz kamuoyundaki etkilere göre önlem alıyoruz başka yöntem bulamadık yine aynı doğrultuda yıldırımın şu sözleri ekli ihraç listelerinin başbakan başta olmak üzere altında imzası bulunan bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına dair aksi ispatlanamayacak bir kanıt niteliğindedir takdir edersiniz ki biz önümüze gelen binlerce listeyi inceleyip efendim buradan kim hakkında işlem yapıldı doğru mu yapıldı yanlış mı yapıldı böyle bir mekanizmamız yok yapamayız da ancak ne zaman bilgimiz oluyor biliyorsunuz bunlar olduktan sonra haberlerde çıkıyor sizler tabii araştırıyorsunuz bilinen isimleri çıkıyor ondan sonra haberimiz oluyor bu da gayet doğal söz konusu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerdeki isimlerin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmasının zaten hayatın olağan akışına da uygun olmadığı başbakanın şu sözlerinden anlaşılmaktadır i̇nsan kapasitesinin yeteceği bir şey değil bu hassasiyeti gözetmemiz lazım bu bir hak hukuk meselesi yani birinin konusuyla ilgilenip diğerini görmezden gelirsek orada da adaletsiz bir durum ortaya çıkar mı geneline bakıyoruz şikayetleri kamuoyunda oluşturduğu etkileri dikkate alarak önlem almaya çalışıyoruz başka türlü bir yöntem bulamadık doğrusu i̇kinci sorun ise anılan bakanlar kurulu toplantı tarihleri ile ardı ardına çıkarılan khklerin resmi gazetede yayımlanma tarihleri arasındaki tutarsızlıklardır bir dizi khk resmi gazetede farklı tarihlerde yayımlanmış olmasına rağmen bu kararnamelerin kabul edildiği bakanlar kurulu toplantısı tarihi ocak olarak görülmektedir bu kararnameler sayıları ve resmi gazetede yayımlanma tarihleri sırasına göre şu şekildedir ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat bu görünüm karşısında anılan khklerin kabul edilmesi aşamasında ayrı ayrı khk çıkarılmadığı ocak tarihinde gerçekleştirilen bakanlar kurulu toplantısında belki de boş kâğıda bakanların imzalarının alınarak khklerin ve ek listelerinin sonradan eklendiği izlenimi uyanmaktadır nitekim şu haber de bu izlenimi doğrular niteliktedir chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu ocaktan sonraki kararnamelere ilişkin bu tarihten sonra yayımlanan bütün kararnameler usulsüz süre ve kapsam bakımından sıkıntılar var bu kararnameler yetki bakımından da sorunlu saray karar veriyor bakanlar imza atıyor geriye dönük imza hali söz konusu suçüstü haliyle karşı karşıyayız dedi bunun en büyük kanıtlarından biri de ocak toplantısına atfen bir kararnameyle ihraç edilenlerden bazıları aynı toplantıya atfen ilan edilen bir başka kararnameyle göreve iade ediliyor özetle tarihler arasındaki tutarsızlık ve binali yıldırımın sözleri khk metinlerinin ve eklerinin khknın altında imzası bulunan cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu dışındaki biresas sayısı karar sayısı aktör veya organ tarafından hazırlandığına ve bu eklerin ocak tarihinde belki de boş kağıda bakanlar kurulunun atmış olduğu imzaya eklendiğine işaret etmektedir diğer yandan bir kararnameyle ihraç edilen bir kişinin aynı toplantıda kabul edilen bir başka kararnameyle iade edilmiş olması da khk metin ve eklerinin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına ve evleviyetle hazırlanmamış olduğuna dair önemli bir kanıt teşkil etmektedir burada önemle belirtmek gerekir ki ohal khklerini çıkarmaya yetkili olan makam cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kuruludur öte yandan bu yetkinin kullanılması aksi anayasanı maddesinde ayrıca belirtilmediğine göre karşı imza kuralına tabidir anayasaya göre cumhurbaşkanının anayasa ve diğer kanunlarda başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır bu kararlardan başbakan ve ilgili bakan sorumludurmd bunun sonucu da anılan khklerin altında isimleri yer alan başbakan ve bakanlar kurulunun hukuki ve siyasi açıdan khklerin içeriğinden sorumlu olmasıdır tüm bunlar dikkate alındığında anayasa tarafından bakanlar kurulunun başkanı olarak düzenlenen md başbakanın yukarıda anılan ifadelerini bakanlar kurulunun iradesinin oluşmadığının ilk elden itirafı olarak okumak gerekir bakanlar kurulu ocakta toplandığı halde ilerleyen hafta ve aylarda ve farklı tarihlerde birden çok khk çıkarıldığına göre bunlar çok büyük olasılıkla ek listeler bürokratlar tarafından hazırlandıkça ocak toplantısında alınan imzaların sonradan gelen khklere eklendiği ve bu nedenle aslında bakanlar kurulu üyelerinin bu khklerin altına imza atmamış oldukları ihtimali oldukça yüksektir bu nedenle ocak sonrası tarihe sahip olan khkler açısından adları belirtilmiş olsa da bakanlar kurulu üyelerinin ıslak imzalarının bulunmamış olduğunu teyit edilmektedir yukarıda belirtildiği gibi anayasa mahkemesinin içtihadına göre yetkili organın iradesinin oluşmamış olması işlemin yokluğuna neden olur aym kararı k kt tarihli ve sayılı rg ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle iptali istenen düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun iradesi oluşmadan çıkarılan düzenleme yok hükmündedir anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa ve i̇çtüzükte öngörülen sürede onaylanmayan khk yok hükmündedir anayasanın maddesine göre ohal khklarının resmi gazetede yayınlandıkları gün tbmmnin onayına sunulması gerekmektedir onaylanma süresi ve usulünün düzenlenmesi ise i̇çtüzüğe bırakılmıştır türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmündeki kararnamelerinin görüşülmesi başlıklı maddesi uyarınca anayasanın ve nci maddeleri gereğince çıkarılan ve türkiye büyük millet meclisine sunulan kanun hükmünde kararnameler anayasanın ve i̇çtüzüğün kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi için koyduğu kurallara göre ancak komisyonlarda ve genel kurulda diğer kanun hükmünde kararnamelerle kanun tasarı ve tekliflerinden önce ivedilikle en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara bağlanır komisyonlarda en geç yirmi gün içindeesas sayısı karar sayısı görüşmeleri tamamlanmayan kanun hükmünde kararnameler meclis başkanlığınca doğrudan doğruya genel kurul gündemine alınır görüldüğü gibi i̇çtüzüğün maddesi onaylamanın gün içinde tamamlanmasını öngörmektedir gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin hukuki durumuna ilişkin olarak doktrinde bu khkların kendiliğinden yürürlükten kalkacağı yönünde güçlü bir görüş bulunmaktadır tanör yüzbaşıoğlu anayasasına göre türk anayasa hukuku yky ve teziç anayasa hukuku beta gibi yazarlar gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin kendiliğinden reddedilmiş sayılacağını ileri sürmektedir bu yazarlara göre gün içinde kabul ret ve değiştirilerek kabul edilmeyen khklar kendiliklerinden yürürlükten kalkarlar ve yokluk ile malûldürler bunların yokluğu her mahkeme tarafından saptanabilirler kuzu olağanüstü hal kavramı ve türk anayasa hukukunda olağanüstü hal rejimi ve gözler kanun hükmünde kararnamelerin hukuki rejimi bursa ekin gibi başka bazı yazarlar ise otuz gün içinde tbmmce onaylanmayan ohal khklerinin idari işlem olarak kalacaklarını ileri sürmektedirler bu görüşlerden hangisi kabul edilirse edilsin öngörülen günlük süre içinde ohal khklarının tbmm tarafından onaylanmamış olması halinde bu khkların ohal khksı niteliğini kaybedeceği görülmektedir bu durumda günlük süre geçmiş olmasına rağmen tbmmce onaylanmamış olan ohal khklarının sonradan onaylanmakla yeniden yürürlüğe gireceklerini söylemeye olanak bulunmamaktadır sonuç olarak yukarıda açıklanan her üç nedenle iptali istenen düzenleme yok hükmündedir ve bu yokluğun anayasa mahkemesince tespit edilmesi gerekir tbmm tarafından onaylama sonrasına i̇lişkin yokluk nedenleri yukarıda açıklandığı gibi ohal khkları ile ancak geçici tedbirler alınabileceğinden bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye olanak bulunmamaktadır genel ve sürekli düzenlemeler yapması mümkün olmayan ve kanunları değiştiremeyen bir işlemin maddi olarak kanun niteliğinde olduğu söylenemez cem eroğulun isabetle belirttiği gibi anayasanın maddesinde yer alan düzenlemenin doğal ve mantıki sonucu ohal khklarının biçimsel olarak yürütme işlemi olduğu gibi maddi olarak da yürütme işlemi olarak kabul edilmesidir anayasanın maddesinde düzenlenen olağan khklar biçimsel olarak yürütme işlemi iken maddi anlamda yasama işlemidir ve genel ve sürekli olarak uygulanmak üzere çıkarılırlar ve kanunlarda değişiklik yapabilirler oysa ohal khkları doğaları gereği geçici olmak durumundadır ve sürekli etki doğuracak şekilde çıkarılamazlar bunun sonucu olarak olağan khklar ile ohal khklarının tbmmce onaylanması da tamamen farklı hukuki niteliğe sahiptir ve farklı sonuçlar doğurur olağan khkların tbmm tarafından onaylanması bir kanun yapma işlemidir ve önüne gelen kanun tasarıları gibi bunları kanunların görüşülmesi usulüne uygun olarak görüşür ve kabul eder böylece ortaya yeni bir kanun çıkar oysa geçici tedbirler niteliğindeki ohal khkleri maddi açıdan bir yürütme işlemidir ve bunların onama kararının bir meclis kararı ile alınması gerekir bkz cem eroğul age zira anayasanın maddesinde öngörülen tbmm onayı bir yasalaştırma işlemi değil siyasal denetim işlemidir diğer bütün siyasal denetim işlemlerinde olduğu gibi bunun da bir kanunla değil meclis kararı ile alınması gerekir ancak bu şekilde anayasanın maddesindeki ohal khklerinin denetimi yasağı anlamlı hale gelir zira anayasa mahkemesinin yetkisi yasalarıesas sayısı karar sayısı ve yasa gücündeki işlemleri denetlemektir anayasa koyucu maddi anlamda yürütme işlemi olan ohal khklerini siyasi denetime tabi tutmuştur tbmm onayının kanun şeklinde yapılması ohal khklerinin geçici niteliği ile bağdaşmaz ve anayasanın maddesine aykırı olur çünkü kanun ile onaylanması ohal khklerini ohal süresini aşan sürekli ve genel düzenlemelere dönüştürür ki bu yasama yetkisinin cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna devri anlamına gelir ve fonksiyon gaspı teşkil eder özellikle geçici tedbir niteliğinde olmayan ve sürekli uygulanma olasılığı bulunan ve yukarıda açıklandığı gibi esasen anayasanın maddesinin cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna tanımadığı kalıcı düzenlemelerin tbmm tarafından kanun şeklinde onaylanması yasama yetkisinin cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna devri anlamına gelir ve anayasanın maddesine açık bir aykırılık oluşturur i̇ptali istenen düzenleme kanun adı altında onaylanmak ve yayımlanmakla hukuk düzeninde sürekli ve kalıcı bir nitelik kazanmıştır olağanüstü hal kalksa dahi bu kurallar uygulanmaya devam edecektir bu da açıkça fonksiyon gaspı olduğunu göstermektedir bu nedenle iptali istenen düzenleme yok hükmündedir geçici tedbir niteliğindeki düzenlemelerin kanun şeklinde onaylanması ise onların geçici niteliği ile bağdaşmaz ve aşağıda açıklandığı üzere anayasal normlar hiyerarşisini ve hukuk düzeninin tutarlı normlardan oluşması ilkesini altüst eder bu ise hukuk devleti ilkesinin temel koşullarından biri olan hukuk düzeninin öngörülebilir ve tutarlı olması gereği ile bağdaşmaz nitekim yılına kadar hukuk düzenimizde kanunlaştırma şeklinde onaylanmış herhangi bir ohal khksi bulunmamaktadır onaylamanın kanun şeklinde yapılması ile ohal khksinin akibetinin ne olduğu da belli değildir ohal khksinin hala yürürlükte olduğuna işaret eden bazı uygulamalar görülmektedir mesela mart yasalarında daha önce yasalaştırılmış olmasına rağmen atıfların yasaya değil khkye yapılmaya devam edildiği ve değişikliklerin yasalar üzerinde değil khkler üzerinde yapıldığı görülmektedir bu da hukuk düzeninin alt üst olduğunun en somut kanıtıdır diğer taraftan yukarıda açıklandığı gibi cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından geçerli olarak çıkarılmamış olan dolayısıyla yok hükmünde olan düzenlemelerin tbmm tarafından onaylanmış olması onları kendiliğinden geçerli hale getirmez yani geçerli bir onaylama kararından söz edebilmek için öncelikle onaylanabilir nitelikte geçerli bir işlemin bulunması gerekir oysa yukarıda ayrıntılı bir şekilde açıklandığı gibi ortada onaylanabilecek nitelikte ve onaylamaya elverişli bir işlem bulunmamaktadır bu nedenle geçerli olarak var olmayan bir işlemin onaylanması mümkün değildir olmayan işlem onay ile varlık kazanmaz yok olmaya devam eder açıklanan nedenlerle anayasa mahkemesinin anayasanın başlangıcına ve maddelerine açıkça aykırı olarak fonksiyon gaspı suretiyle çıkarılan dava konusu düzenlemenin yokluğunun tespitine karar vermesi gerekir eylemli i̇çtüzük değişikliği dolayısıyla tbmmnin onama kararı geçersizdir olağanüstü kararnamelere ilişkin anayasa ve i̇çtüzük özel bir yasalaşma süreci öngörmüştür bu yasalaşma sürecinde ilk göze çarpan husus yasalaşma sürecindeki süre şartıdır türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmündeki kararnamelerinin görüşülmesi başlıklı maddesi uyarıncaesas sayısı karar sayısı anayasanın ve nci maddeleri gereğince çıkarılan ve türkiye büyük millet meclisine sunulan kanun hükmünde kararnameler anayasanın ve i̇çtüzüğün kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi için koyduğu kurallara göre ancak komisyonlarda ve genel kurulda diğer kanun hükmünde kararnamelerle kanun tasarı ve tekliflerinden önce ivedilikle en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara bağlanır komisyonlarda en geç yirmi gün içinde görüşmeleri tamamlanmayan kanun hükmünde kararnameler meclis başkanlığınca doğrudan doğruya genel kurul gündemine alınır ancak sayılı khknin görüşülmesinde içtüzüğün zorunlu kıldığı usule uyulmamıştır sayılı khk türkiye büyük millet meclisi başkanlığına sevk edilmesinin ardından günlük sürede genel kurulda görüşülmemiştir yukarıda yokluğa ilişkin savlarımızın kabul edilmemesi halinde i̇çtüzükteki yoruma açık olmayacak netlikteki süre şartına uyulmaması niteliği itibarıyla eylemli içtüzük değişikliğidir daha somut bir ifadeyle tbmm ohal khklerinin görüşülmesinde günlük zaman sınırını ihlal etmek yoluyla konuya ilişkin i̇çtüzük hükmünü md fiili olarak ilga etmiştir anayasa mahkemesi tbmm i̇çtüzüğünü denetlemeye yetkili olduğuna göre iş bu fiili i̇çtüzük değişikliği de anayasa mahkemesi tarafından denetlenebilir nitekim anayasa mahkemesi parlamento kararlarını eylemli i̇çtüzük değişikliği adı altında denetlemiştir başkanlık divanının oluşumundaki usulsüzlükler k kt cumhurbaşkanının seçiminde anayasa ve onun doğrudan atıfta b
4,051
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇nebolu sulh ceza mahkemesinin itirazına dayanak yaptığı gerekçeler özetle şöyledir sayılı kanunun maddesinin orman içinde eskiden açılmış olan tarlanın işlenmesi ve ekilmesini yasaklaması anılan maddenin birinci fıkrasının yaptığı yollamayla maddesinin uygulanmasını gerektirecektir orman içi köy halkının atalarından kalma tarlaları kullanmalarına rağmen görevlilerin kimi köylüler hakkında tutanak düzenledikleri kimi köylüler hakkında ise bu yola başvurmadıkları bir gerçektir bu durum eşitlik ilkesini zedelemektedir eşitsizliğin yasadan değil görevlilerin tutumundan kaynaklandığı söylenebilir ancak köylünün açma tarihi bile belli olmayan atasından kalmış olan tarlayı eskiden yapılmış evini ve ağılını kullanmasını yasayı eşit uygulayarak tümden yasaklama toplum gerçeğine aykırı olduğu kadar anayasanın maddesinin amacına da ters düşer hâkimin köyde bütün orman köylüsü için sayılı kanunun maddesinin ve maddesinin birinci fıkrasının uygulanması gerektiğini görmesine karşılık tesadüfen hakkında kamu davası açılan kişi için ceza yaptırımı uygulama durumunda kalması vicdanına göre hüküm kuramaması sonucunu doğurur bunun ise anayasanın maddesindeki hakimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlarına göre hüküm verirler hükmüne aykırı bulunduğu ortadadır bu uygulama anayasanın maddesinin açıklaması niteliğinde olan günlü sayılı orman köylülerinin kalkındırılmalarının desteklenmesi hakkında kanunla çeliştiği gibi doğrudan doğruya yukarıda anılan anayasa maddesine de aykırıdır gerçekten anayasanın maddesinin birinci fıkrasının orman içi köyler halkının kısmen veya tamamen orman dışına yerleştirilmesinin kanunla düzenleneceğini belirtmesi yerleştirme yapılıncaya kadar duruma katlanılmasını ifade eder köylünün hem orman içinde bulunduğunu kabul etmek hem de orman içindeki tarlasını kullanmasını engellemek akla uygun düşmez ve yasaya uymaz anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasının orman içinden nakledilen köyler halkına ait araziler devlet ormanı olarak derhal ağaçlandırılır hükmü de bu görüşü doğrulamaktadır orman içi köylüsü ormanda doğmuş ve büyümüştür yaşamı ormana bağlıdır atasınınorman içindeki evini kullanmakta onun eskiden ormanı tahrip ederek açtığı tarlayı ekip biçmektedir başkaca bir yaşam kaynağı da bulunmamaktadır bu imkanın elinden alınması onu tam bir çaresizlik içinde bırakır oysa anayasanın maddesi yaşama hakkını güvence altına almıştır öte yandan anayasanın başlangıç kısmı her türk vatandaşının hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi manevi varlığını bu yönde geliştirme ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olma haklarından söz eder orman köylüsü çaresizliğine ormancının ve hakimin neden olduğunu sanacak giderek onların şahsında devleti kendisine hasım görerekesas sayısı karar sayısı devlete ve düzene karşı çıkacaktır oysa hakimin görevi vatandaşı devlete karşı duruma getirmek değildir sayılı orman kanununun maddesinin açıklanan hükmü ve uygulanması vatandaşın devlete karşı çıkma sonucunu doğuracak niteliktedir
384
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ e sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir davacı neşe radyo ve tv yayincilik sanayi̇i̇ aş tarafından yılı ekim ayına ait reklam gelirleri üst kurul payı beyannamesini göndermediği ve sayılı kanunun sayılı kanunla değişik maddesi uyarınca ödemesi gereken reklam gelirleri üst kurul payı ve sayılı kanunun geçici maddesinin fıkrasına istinaden ödenmesi gereken eğitime katkı payının ödenmediğinden bahisle yayın kuruluşunun lisansının iptaline ilişkin tarih ve sayılı radyo ve televizyon üst kurulu kararının iptali istemiyle tc radyo ve televi̇zyon üst kuruluna karşı açılan davada sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında kanunun uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak olan sayılı yasa ile değişik maddesinin fıkrasının mahkememizce anayasaya uygunluğunun incelenmesine geçildi sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması başlıklı maddesinde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti başlıklı maddesinde ise herkes düşünce ve kanaatlerini söz yazı resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir bu hürriyetlerin kullanılması milli güvenlik kamu düzeni kamu güvenliği cumhuriyetin temel nitelikleri ve devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması suçların önlenmesi suçluların cezalandırılması devlet sırrı olarak usulünce belirlenmiş bilgilerin açıklanmaması başkalarının şöhret veya haklarının özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler bunların yayımını engellemek kaydıyla düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılamaz düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunla düzenlenir hükümleri yer almaktadır sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında kanunun mali kaynakları ve bütçe başlıklı maddesinin fıkrasının bendinde özel radyo ve televizyon kuruluşlarının yıllık brüt reklam gelirlerinden oranında ayrılacak paylar üst kurulun gelirleri arasında sayılmış tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı kanunun maddesiyle değişik gelir ve cezaların tahsili başlıklı maddesinde ise maddenin birinci fıkrasının bendinde öngörülen reklam gelirlerinden ayrılacak paylar elde edildikleri ayı takip eden ayın en geç sinde bendine göre ödenecek tv kanal ve radyo frekansı yıllık kira bedeli her yılın ocak ayının en geç sinde maddede belirtilen idari para cezaları da cezaların tahakkukunu müteakip ilgili yayın kuruluşları tarafından ödenir ödemede gecikilmesi halinde ilgili yayın kuruluşu uyarılarak yedi gün içinde ödeme yapması istenir yukarıda fıkrada belirtilen tarihlerden itibaren iki ay içinde ödeme yapılmazsa üst kurulca yayın izninin ve lisansın iptaline karar verilir ve ödenmeyen kurum geliri icra yoluyla tahsil olunur gecikilen ödemeler için esas sayısı karar sayısı sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanun hükümleri uygulanır hükümlerine yer verilmiştir anayasanın maddesinde temel hak ve hürriyetlerin yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak sınırlanabileceği belirtilmiş maddesinde ise düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin hangi sebeplerle sınırlanabileceği tahdidi olarak sayılmıştır ancak sayılı yasanın maddesinin fıkrasında reklam gelirlerinden ayrılacak payların ödeme tarihlerinden itibaren iki ay içinde ödenmemesi halinde radyo ve televizyon üst kurulunca yayın izninin ve lisansın iptaline karar verileceği hüküm altına alınmıştır anayasanın maddesinde mali yükümlülüklerin yerine getirilmemesi gibi bir sınırlama sebebi sayılmadığı halde sayılı kanunun maddesi ile mali yükümlülüğünü yerine getirmeyen yayın kuruluşunun yayının iptal edileceği düzenlenmiştir bu kural uyarınca yayın izninin ve lisansın iptaline karar verilmesi anayasanın maddesinin güvence altına aldığı düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetine yapılmış bir müdahale niteliğinde olacaktır bu nedenle yayın izninin ve lisansın iptal edilmesi hususunun anayasanın maddesindeki haber ve düşünceleri yayma araçlarının yayımını engellemek ilkesine aykırı olduğu kanaatine ulaşılmıştır açıklanan nedenlerle mahkememizce bakılmakta olan davada uygulanacak olan sayılı yasanın maddesinin fıkrasında yer alan iki ay içinde ödeme yapılmazsa üst kurulca yayın izninin ve lisansın iptaline karar verilir hükmünün anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaatine ulaşıldığından anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddeleri uyarınca söz konusu ibarenin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi e sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir davacı bas basın i̇letişim san tic aş tarafından şirket bünyesinde radyo jet fm logosuyla yayın yapan radyo kanalının sayılı yasanın maddesinde belirtilen reklam gelirleri üst kurul payı beyannamesi gönderilmediğinden dolayı tarihinde uyarılmasına rağmen ay içerisinde eksikliklerin giderilmediği nedeniyle sayılı yasanın geçici maddesi uyarınca kullandırılan yayın izninin iptal edilmesine ilişkin radyo ve televizyon üst kurulunun tarih ve sayılı kararın ve bu karara dayanan tarih ve sayılı işlemin iptali istemiyle radyo ve televizyon üst kuruluna karşı açılan davada sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında kanunun maddesinin son fıkrasında yer alan yukarıdaki fıkrada belirtilen tarihlerden itibaren iki ay içinde ödeme yapılmazsa üst kurulca yayın izninin ve lisansın iptaline karar verilir ve ödenmeyen kurum geliri icra yoluyla tahsil olunur cümlesinin anayasaya aykırı olduğu öne sürüldüğünden işin gereği görüşüldü anayasanın sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddeleri uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkemenin bir kanun veya kanun hükmünde kararname kuralını anayasaya aykırı görmesi ya da davanın taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda itiraz yoluna başvurabilmesi için kuralın bakılmakta olan davada uygulanacakesas sayısı karar sayısı kural olması zorunludur uygulanacak yasa kuralından amaç davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan yahut tarafların istek ve savunmaları çerçevesinde bir karar vermek için gözönünde bulundurulması gereken kurallardır davacı tarafından sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında kanunun maddesinin son fıkrasında yer alan yukarıdaki fıkrada belirtilen tarihlerden itibaren iki ay içinde ödeme yapılmazsa üst kurulca yayın izninin ve lisansın iptaline karar verilir ve ödenmeyen kurum geliri icra yoluyla tahsil olunur cümlesinin anayasaya aykırı olduğu öne sürüldüğünden iptali istenilmekte ise de dava konusu işlemin yayın izninin iptaline ilişkin olduğu dolayısıyla itiraz konusu kuralın yayın izninin tümcesinin uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak olan kural olduğu sonucuna varıldığından bu hükmün gerek mahkememizce gerekse davacının öne sürdüğü savlar yönünden anayasaya uygunluğunun incelenmesine geçildi sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde temel hak ve özgürlüklerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği bu sınırlamanın anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir anayasanın düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti başlıklı maddesinde herkes düşünce ve kanaatlerini söz yazı resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar bu fıkra hükmü radyo televizyon sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir bu hürriyetlerin kullanılması milli güvenlik kamu düzeni kamu güvenliği cumhuriyetin temel nitelikleri ve devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması suçların önlenmesi suçluların cezalandırılması devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması başkalarının şöhret veya haklarının özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir hükmüne yer verilmiştir sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında kanunun maddesinin fıkrasında reklam gelirlerinden ayrılacak payların elde edildikleri ayı takip eden ayın en geç sinde ilgili yayın kuruluşları tarafından ödeneceği fıkrasında ödemede gecikilmesi halinde ilgili yayın kuruluşunun uyarılarak yedi gün içinde ödeme yapmasının isteneceği kuralı getirilmiş itiraza konu fıkrasında ise belirtilen tarihlerden itibaren iki ay içinde ödeme yapılmazsa üst kurulca yayın izninin ve lisansın iptaline karar verileceği hüküm altına alınmıştır olayda davacı şirketin yıllık brüt reklam gelirlerinden radyo ve televizyon üst kuruluna ödemek için ayırdığı oranındaki paya ilişkin yükümlülüklerini sayılı yasanın maddesinin fıkrasında belirtilen tarihlerde yerine getirmemesi nedeniyle aynı maddenin itiraz konusu fıkrası uyarınca yayın izninin iptal edilmesi anayasanın maddesinin güvence altına aldığı düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetine yapılmış bir müdahale niteliğindedir böyle bir sınırlamanın her şeyden önce anayasanın ilgili maddesinde belirtilen nedenlerden birine dayandırılmış olması gerekir oysa itiraz konusu kural anayasanın maddesinde belirtilen sınırlama nedenlerinden herhangi birineesas sayısı karar sayısı dayanmadığından sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında kanunun maddesinin son fıkrasında yer alan yayın izninin tümcesine yönelik anayasaya aykırılık iddiası ciddi bulunmuştur açıklanan nedenlerle mahkememizce bakılmakta olan davada uygulanması gereken sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında kanunun maddesinin son fıkrasında yer alan yayın izninin tümcesinin anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaatine ulaşıldığından anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddeleri uyarınca sözkonusu ibarenin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,362
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ cumhurbaşkanı ahmet necdet sezerin dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ sayılı yasanın maddesi ile gerçek ve tüzel kişilerin idarenin her türlü eylem işlem tutum ve davranışlarıyla ilgili yakınmalarını türkiye cumhuriyetinin anayasada belirtilen nitelikleri çerçevesinde adalet anlayışı içinde insan haklarına saygı hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek araştırmak ve idareye önerilerde bulunmak üzere kamu denetçiliği kurumu oluşturulmaktadır görüldüğü gibi yasanın amacı kamu denetçiliği kurumu aracılığıyla idarenin denetlenmesidir yasanın maddesinde kamu denetçiliği kurumu türkiye büyük millet meclisi başkanlığına bağlı kamu tüzelkişiliğini haiz özel bütçeli merkezi ankarada bulunan bir kurum olarak düzenlenmiştir kurumda bir başdenetçi en çok on denetçi bulunacak kurum başdenetçi tarafından yönetilip temsil edilecektir kurum türkiye büyük millet meclisi başkanlığı ile ilişkilendirildiği için yasanın maddesinde kurumun türkiye büyük millet meclisi başkanlığına bağlı olduğu belirtilmekte ve maddelerinde başdenetçi ve denetçilerin seçimi ve görevden alma yetkisi türkiye büyük millet meclisi genel kuruluna verilmekte maddesinde başdenetçi ve denetçilerin türkiye büyük millet meclisi genel kurulunda andiçerek göreve başlayacakları belirtilmekte maddesinde kurulun her yıl sonunda etkinlikleri ve önerileri içeren bir rapor hazırlayarak türkiye büyük millet meclisi dilekçe komisyonu ile i̇nsan hakları i̇nceleme komisyonu üyelerinden oluşan bir karma komisyona sunması öngörülmekte maddesinde kurumun geliri türkiye büyük millet meclisi bütçesine bu amaçla konulacak ödenekten oluşturulmakta maddesinde başdenetçi ve denetçilerin göreve bağlı suça ilişkin ceza soruşturma ve kovuşturması türkiye büyük millet meclisi başkanının iznine bağlanmakta maddesinde yasanın başdenetçi ve denetçilerin seçim ve görevden alınmaları ile ilgili kurallarının yürütme görev ve yetkisi türkiye büyük millet meclisine verilmektediresas sayısı karar sayısı yasa koyucunun kuşkusuz hukukun evrensel ilkelerine ve anayasaya uygun olmak koşuluyla her konuda yasal düzenleme yapma yetkisi vardır bu nedenle her şeyden önce anayasal sistemin türkiye büyük millet meclisi başkanlığına bağlı bir kamu denetçiliği kurumu kurulmasına elverişli olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir anayasanın başlangıç bölümünde ve maddesinde ulus istencinin mutlak üstünlüğü ve egemenliğin kayıtsız koşulsuz türk ulusunun olduğu türk ulusunun egemenliğini anayasanın koyduğu ilkelere göre yetkili organları eliyle kullanacağı hiçbir kimse ya da organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı belirtilmiştir devlet organları türk ulusu adına egemenliği kullanırken karmaşa yaratılmaması ve düzenin bozulmaması için tüm çağdaş parlamenter demokrasilerde olduğu gibi erkler ayrılığı ilkesi benimsenmiş erkler ayrılığının belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı uygar bir işbölümü olduğu vurgulanmış egemenliği kullanan devlet organları arasında üstünlük bulunmadığı üstünlüğün anayasa ve anayasaya uygun olmak koşuluyla yasalarda olduğu belirtilmiştir anayasamıza göre egemenliği türk ulusu adına kullanacak üç erk yasama yürütme ve yargıdır bu erklerden her biri ulus egemenliğini kendi görev alam ile sınırlı biçimde kullanacaktır nitekim anayasanın ve maddelerinde yasama yürütme ve yargı organlarının görev ve yetki alanı net olarak belirlenmiştir anayasanın maddesinde yasama yetkisinin türk ulusu adına türkiye büyük millet meclisinin olduğu bu yetkinin devredilemeyeceği maddesinde yürütme yetki ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulunca anayasa ve yasalara uygun olarak kullanılıp yerine getirileceği maddesinde yargı yetkisinin türk ulusu adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı belirtilmiştir anayasa koyucu erklerin özellikle yasama ve yürütme erklerinin anayasada yer verilen işbirliği ve denetime ilişkin kurallar dışında görev ve yetki yönünden kesin ayrılıklarını benimsemiştir bu konu anayasanın madde gerekçesinde şöyle anlatılmaktadır anayasası bu felsefeye sadık kalarak yürütmeyi devletin yönetiminde bütün faaliyetlerinde yasama kuvvetine bağlı yasamaya tabi bir kuvvet olarak düzenlemiş idi halbuki modern hayatta yürütme kuvveti devletin beyni hareket gücünün kaynaklandığı motorudur bundan dolayıdır ki ilâ arasındaki devrede karar almak kudretinden yoksun hükümetler görülmüştür i̇şte bu duruma son vermek için yürütme yasamaya tabi bir organ olmaktan çıkarılmış her iki kuvvetinesas sayısı karar sayısı devlet faaliyetlerinin düzenlenmesinde eşitlik ve denklik içinde işbirliği yapmalarını öngören parlamenter hükümet sistemi bütün gerekleriyle uygulanmaya konmuştur bu nedenle yürütme anayasasında olduğu gibi bir görev olmaktan çıkartılmış yürütme gerekli yetkilere sahip ve kanunların kendisine verdiği görevleri yerine getiren bir kuvvet olarak düzenlenmiştir yürütme organı siyasal niteliği ile hükümeti teknik niteliği ile de idareyi kapsamaktadır yürütmenin siyasal kanadı olan hükümet izlenecek genel politikayı belirlemekte ve bununla ilgili kararlar almakta teknik kanadı olan idare ise bu kararları somutlaştırmakta teknik ve günlük gereksinimleri giderecek biçimde görev yapmaktadır anayasanın üçüncü kısmında cumhuriyetin temel organları düzenlenmekte bu kısmın birinci bölümünde yasamaya ikinci bölümünde de yürütmeye ilişkin düzenlemelere yer verilmektedir yasama bölümünde türkiye büyük millet meclisinin kuruluşu görev ve yetkileri etkinlikleri bilgi edinme ve denetim yolları seçimler ve milletvekillerine ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır yürütme bölümünde ise cumhurbaşkanı bakanlar kurulu ve idareye ilişkin kurallara yer verilmiştir i̇dare yukarıdaki açıklamalara uygun biçimde anayasanın yürütme bölümünde yer almıştır bu açıklamalardan da anlaşılacağı gibi anayasal sistem türkiye büyük millet meclisine bağlı idarenin eylem işlem tutum ve davranışlarını inceleyip araştıran bir kurum oluşturulmasına olur vermemektedir öte yandan yasamanın yürütmeyi denetlemesi yalnız siyasal denetimi kapsamakta ve denetim yolları anayasanın yasama bölümünün maddelerinde düzenlenmektedir bunun dışında türkiye büyük millet meclisi başkanlığına bağlı bir kamu denetçiliği kurumu oluşturulması anayasaya göre olanaklı değildir ayrıca anayasanın maddesinde idarenin eylem ve işlemlerinin incelenip araştırılması türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasında sayılmamıştır üstelik anayasanın yargı bölümünde bulunan maddesinde idarenin her türlü eylem ve işlemleri yargı denetimine bağlı tutulmuştur i̇darenin eylem ve işlemlerinin yargısal denetim dışında incelenip araştırılması ancak yürütmenin kendi içinde oluşturacağı denetim kurum ya da birimleriyle olanaklıdır yasama organına bağlı idarenin işleyişini denetleyecek bir kurum öngörülmesi anayasal sistemde değişiklik gerektirmektedir ki bunun yasayla yapılamayacağı açıktır yukarıda yer verilen açıklamalar karşısında bugünkü anayasal sistemin türkiye büyük millet meclisine bağlı bir kamu denetçiliği kurumu kurulmasına olanak vermediği sonucuna ulaşılmaktadır bu nedenle sayılı yasanın tümü erkler ayrılığı ilkesi ile anayasal sisteme uygun düşmemekte anayasanın ve maddelerine aykırı içerik taşımaktadıresas sayısı karar sayısı sayılı yasanın tümünün anayasaya aykırı bulunmaması durumu gözetilerek kimi maddelerinin anayasaya uygunluk yönünden incelenmesinde yarar görülmektedir yasanın geçici ve maddeleri yukarıda bölümde açıklanan gerekçelerle yine anayasanın erkler ayrılığı ilkesine anayasa ile düzenlenen örgütlenme ilkelerine anayasanın ve maddelerine aykırı kurallar içermektedir yasanın maddesinde kurum idarenin işleyişi ile ilgili şikâyet üzerine türkiye cumhuriyetinin anayasada belirtilen nitelikleri çerçevesinde idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını adalet anlayışı içinde insan haklarına saygı hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevlidir ancak cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemler ile resen imzaladığı kararlar ve emirler yasama yetkisinin kullanılmasına ilişkin işlemler yargı faaliyetlerine ilişkin işlemler ile yargı mensuplarının işlem ve eylemleri türk silâhlı kuvvetlerinin salt askerî hizmete ilişkin faaliyetleri kurumun görev alanı dışındadır denilerek maddenin fıkrasında kamu denetçiliği kurumunun görevlerine yer verilmiş fıkrasında da kurumun görev alanı dışında tutulan işlem eylem ve etkinlikler düzenlenmiştir maddenin fıkrasına göre idarenin her türlü eylem ve işlemi ile tutum ve davranışına ilişkin yakınmalar kurumun görev alanına girmektedir anayasa incelendiğinde merkezi yönetim ve yerinden yönetim örgütlerinden oluşan idarenin yürütme erki içinde onun siyasal olmayan kamu görevinin yürütülmesi için örgütlenen bölümünü oluşturduğu görülmektedir dolayısıyla yasama ve yargı erklerinin işlem eylem ve etkinlikleri hem idare kapsamında olmadığından hem de anayasal sistem izin vermediğinden kurumun görev kapsamına girmemektedir ayrıca anayasanın ve maddelerinde yargı denetimi dışında tutulan işlem karar ve emirlerin yasa ile kamu denetçiliği kurumunun görev kapsamına alınması anayasal kuralların özüne ters düşmektedir cumhurbaşkanının anayasal konumu devletin ve yürütmenin başı sıfatı işlem emir ve kararlarının yasa kapsamına alınmasına engel oluşturmaktadır anayasal düzen ve kurallar nedeniyle yasa kapsamına alınamayacak konuların yasa kapsamında izlenimi verecek biçimde istisna olarak düzenlenmesi hukuk devleti ilkesininesas sayısı karar sayısı önemli konularından olan yasa yapma tekniği ile bağdaşmamakta dolayısıyla anayasanın maddesine aykırı düşmektedir sayılı yasanın maddesinde başdenetçi veya denetçilerden birinin görev süresinin bitmesinden doksan gün önce bu görevlerin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde ise sona erme tarihinden itibaren onbeş gün içinde durum kurum tarafından başkanlığa bildirilir başkanlık tarafından ilân edilen başvuru süresi içinde uncu maddede yazılı nitelikleri taşıyanlardan başdenetçi veya denetçi aday adayı olmak isteyenler başkanlığa başvuruda bulunurlar komisyon başdenetçi seçiminde başvuruda bulunan aday adayları arasından üç adayı denetçi seçiminde başvuruda bulunan aday adayları arasından seçilecek denetçi sayısının üç katı kadar adayı başvuru süresinin bittiği tarihten itibaren otuz gün içinde belirleyerek genel kurula sunulmak üzere başkanlığa bildirir genel kurul bildirim tarihinden itibaren otuz gün içinde başdenetçi ve denetçi seçimlerine başlar başdenetçi veya denetçi üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ile seçilir birinci oylamada bu çoğunluk sağlanamadığı takdirde ikinci oylamaya geçilir ikinci oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğunun oyunu alan aday seçilmiş olur bu oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu sağlanamadığı takdirde en çok oy alan adaylardan seçilecek aday sayısının iki katı kadar aday ile seçime gidilir üçüncü oylamada karar yeter sayısı olmak şartıyla en fazla oy alan aday seçilmiş olur birden fazla denetçi seçimi yapılacağı durumlarda adaylar için birleşik oy pusulası düzenlenir adayların adlarının karşısındaki özel yer işaretlenmek suretiyle oy kullanılır seçilecek üyelerin sayısından fazla verilen oylar geçersiz sayılır seçim kurumun başkanlığa başvuruda bulunduğu tarihten itibaren en geç doksan gün içinde sonuçlandırılır bu madde hükmü denetçi sayısının ondan az olması ve denetçi sayısının yetmediğinin başdenetçi tarafından başkanlığa bildirilmesi hâlinde de uygulanır bu maddede yer alan süreler türkiye büyük millet meclisinin tatilde olması veya araverme sırasında işlemez maddesinde başdenetçinin veya denetçilerin uncu maddede sayılan nitelikleri taşımadıklarının sonradan anlaşılması veya seçildikten sonra kaybetmeleri halinde bu durumun komisyon tarafından tespit edilmesini takiben başdenetçi veya denetçinin görevinin sona ermesine genel kurul tarafından görüşmesiz karar veriliresas sayısı karar sayısı seçilmeye engel bir suçtan dolayı kesin hüküm giyen veya kısıtlanan başdenetçi veya denetçi hakkındaki kesinleşmiş mahkeme kararının genel kurulun bilgisine sunulmasıyla başdenetçi veya denetçi sıfatı sona erer geçici maddesinde i̇lk başdenetçi ve en az beş denetçinin seçimi ile kamu denetçiliği kurumu kurulur bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün sonra başkanlık tarafından başdenetçi ve beş denetçi seçimi için aday adaylığı başvuru süreci başlatılır ve inci maddede öngörülen usûle uyularak seçim sonuçlandırılır düzenlemelerine yer verilmiştir yasanın ve geçici maddelerinde başdenetçi ve denetçilerin türkiye büyük millet meclisi genel kurulunca seçilmesi öngörülmüş maddesinde de başdenetçi ve denetçilerin türkiye büyük millet meclisi genel kurulunca görevden alınabileceği belirtilmiştir kurumun asli ve sürekli görevlerini yerine getirecek başdenetçi ve denetçilerin türkiye büyük millet meclisi genel kurulunca seçilmesi konusunun anayasanın maddesi yönünden değerlendirilmesi gerekmektedir anayasanın değişik maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkilerinin yasa koymak değiştirmek ve kaldırmak bakanlar kurulunu ve bakanları denetlemek bakanlar kuruluna belli konularda yasa gücünde kararname çıkarma yetkisi vermek bütçe ve kesinhesap yasa tasarılarım görüşmek ve kabul etmek para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek uluslararası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilânına karar vermek anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmek olduğu belirtilmiştir görüldüğü gibi türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri maddede tek tek sayılmıştır anayasada öngörülen bu görev ve yetkilerin dışına çıkılarak türkiye büyük millet meclisine yasayla görev ve yetki verilmesi olanaklı görülmemektediresas sayısı karar sayısı nitekim maddenin gerekçesinde anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanma ve görevleri yerine getirme şeklindeki hükümlerin genel nitelikteki görevleri düzenleyen bu maddeye alınması uygun görülmüştür zira bu türkiye büyük millet meclisinin anayasada gerek bu maddede gerek diğer maddelerinde düzenlenmiş olan bütün görev ve yetkilerini kapsayacak şekilde düşünülmüştür denilerek tüm görev ve yetkilerin bu maddede düzenlendiği belirtilmiştir bu durumda anayasada türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasında sayılmayan kamu görevlisini seçme ya da atama yetkisinin yasa ile verilmesinin uygun olup olmadığının tartışılması gerekmektedir günlü sayılı sayıştay kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesine ve bu kanuna bir ek madde eklenmesine dair kanunun kimi maddelerinin iptali istemiyle açılan dava sonunda verilen anayasa mahkemesinin günlü sayılı kararı bu konuya ışık tutacak niteliktedir söz konusu kararda sayıştay yasasının başkan ve üyelerin seçimine ilişkin ve maddeleri anayasanın maddesi yönünden incelenirken anayasanın tbmmnin görev ve yetkilerini belirleyen maddesi ile sayıştayın görev ve yetkilerini düzenleyen maddesinde sayıştay başkan ve üyelerinin seçimleri ile ilgili herhangi bir hüküm getirilmemiştir anayasada türkiye büyük millet meclisinin görevleri arasında sayılmayan bir konunun bir yasa ile meclise verilmesinin anayasaya uygun olup olmayacağı öncelikle belirlenmelidir aa anayasanın maddesinde sayıştayın türkiye büyük millet meclisi adına denetleme yapacağı öngörülmüştür tbmm ile sayıştay arasındaki bu ilişki sayıştayın kuruluşunu üyelerinin seçimini denetiminin kapsamını ve böylece hukuksal yapısını belirler anayasa sayıştay başkan ve üyelerinin seçimi konusunda açık bir kural koymamıştır ancak bu konuda yasa ile yapılacak düzenlemenin de sayıştaya ilişkin anayasanın maddesi ile tbmmnin görev ve yetkilerini sayan maddesinin özüne ve sözüne uygun olması gerekir türkiye büyük millet meclisi adına denetim yapan anayasal bir organın başkan ve üyelerinin seçimi anayasada gösterilmemiş ise de bu seçimlerin tbmmgenel kurulunca yapılması anayasal sistemin diğer bir anlatımla tbmm ile sayıştay arasındaki doğal ilişkinin sonucudur yargısına varılmıştır anayasa mahkemesinin bu kararında türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkilerinin anayasanın maddesinde tek tek sayıldığı bu görev ve yetkiler arasında yasama dışındaki organlara üye seçme görev ve yetkisinin bulunmadığı böyle bir görev ve yetkinin yasa ile verilmesinin de ancak organla türkiye büyük millet meclisi arasında anayasal sistemden kaynaklanan bir ilişkinin olması durumunda anayasaya uygun görülebileceği kabul edilmiştiresas sayısı karar sayısı nitekim yüksek mahkeme türkiye büyük millet meclisi ile üye seçme yetkisi verilen kurum arasında anayasal sistemden kaynaklanan bir ilişkinin bulunmaması durumunda türkiye büyük millet meclisine kuruma üye seçme yetkisi veren yasa kuralını iptal etmektedir bu bağlamda sayılı yasanın radyo ve televizyon üst kuruluna türkiye büyük millet meclisince üye seçilmesine ilişkin kuralları anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararıyla iptal edilmiştir anayasada kamu denetçiliği konusuna ve bu denetimi yapacak organa ilişkin özel bir düzenlemenin bulunmaması ve anayasanın maddesinde ya da diğer maddelerinde türkiye büyük millet meclisine kamu denetçiliği kurumunun başdenetçi ve denetçilerini seçmek görevinin verilmemiş olması nedeniyle türkiye büyük millet meclisi ile adı geçen kurum arasında anayasa mahkemesinin yukarıda değinilen kararında söz edildiği gibi anayasal sistemden kaynaklanan doğal ve zorunlu bir ilişki bulunmadığı açıktır gerçi sayılı yasada kurum ile türkiye büyük millet meclisi arasında çok sıkı bir bağ kurulmuştur ama bu bağın anayasal sistemden kaynaklanan bir bağ olmadığı yukarıda bölümde açıklanmıştır bu nedenlerle sayılı yasanın ve geçici maddeleri anayasanın maddesiyle bağdaşmamaktadır ayrıca yasanın maddesinde başdenetçi ve denetçilerin türkiye büyük millet meclisi genel kurulunda andiçerek göreve başlayacakları belirtilmiştir ki seçimlerinin türkiye büyük millet meclisince yapılması anayasaya uygun düşmeyen ve anayasada öngörülmeyen bir kurumu oluşturan başdenetçi ve denetçilerin türkiye büyük millet meclisi genel kurulunda yemin etmelerini de anayasa ile bağdaştırmak olanaksızdır sayılı yasanın maddesinin fıkrasında uzman yardımcılarının mesleğe alınmaları yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman ve uzman yardımcılarının görev yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve usûller yönetmelikle düzenlenir denilerek uzman ve uzman yardımcılarının görev yetki ve çalışmalarına ilişkin ilke ve yöntemlerin bir yönetsel işlemle düzenlenmesi öngörülmüştür anayasanın maddesinde devletin kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin yasayla düzenleneceği belirtilmiştir bir kamu tüzelkişisi olarak oluşturulmak istenen kamu denetçiliği kurumunun yasada yer verilen kuruluş amacı ve görevleri incelendiğinde genel idare esaslarına göre kamu hizmeti gören bir kurum bu kurumda çalıştırılacak uzman ve uzman yardımcılarının da kamuesas sayısı karar sayısı hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri yerine getiren kamu görevlileri olduğunda kuşku bulunmamaktadır bu durumda kurumda çalıştırılacak uzman ve uzman yardımcılarının görev yetki ve çalışma ilke ve yöntemlerinin yasayla düzenlenmesi gerekirken bu konuların yönetmeliğe bırakılması anayasanın maddesiyle bağdaşmamaktadır öte yandan anayasanın maddesinde hiçbir kimse ya da organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı maddesinde de yasama yetkisinin türk ulusu adına türkiye büyük millet meclisinin olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği belirtilmiştir anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen bir konunun yasada genel ilkeleri konulmadan sınırı ve çerçevesi çizilmeden yönetmeliğe bırakılması anayasanın maddesine de aykırı düşmektedir nitekim günlü sayılı kültür yatırımları ve girişimlerini teşvik kanununun kültür ve turizm bakanlığı denetim elemanlarının görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma ilke ve yöntemlerinin yönetmelikle düzenleneceğine ilişkin kuralı anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararı ile iptal edilmiştir sonuç yukarıda açıklanan gerekçelerle günlü sayılı kamu denetçiliği kurumu kanununun tümüyle anayasada öngörülen örgütlenme ilkelerine anayasanın erkler ayrılığı ilkesi ile ve maddelerine bunun uygun bulunmaması durumunda geçici ve maddelerinin yine anayasada öngörülen örgütlenme ilkelerine anayasanın erkler ayrılığı ilkesi ile ve maddelerine maddesinin anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine ve geçici maddelerinin anayasanın maddesine maddesinin fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduklarından iptallerine uygulanması durumunda doğacak giderilmesi güç ya da olanaksız hukuksal sonuçlar gözönünde bulundurularak yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesini arzederim türkiye büyük millet meclisi üyeleri haluk koç oya arasli ile birlikte milletvekilinin dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöylediresas sayısı karar sayısı iii gerekçe tarih ve sayılı kamu denetçiliği kurumu kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasındaki türkiye büyük millet meclisi başkanlığına bağlı i̇baresinin anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı kamu denetçiliği kurumu kanunun iptali istenen ibareyi de içeren kuruluş başlıklı üncü maddesinin birinci fıkrası ile türkiye büyük millet meclisi başkanlığına bağlı kamu tüzel kişiliğini haiz özel bütçeli kamu denetçiliği kurumu kurulmuştur anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararında anayasaya uygunluk denetimi yapılırken anayasanın konuyla ilgili tüm hükümlerinden yararlanmak zarureti vardır çünkü her yasa gibi anayasa da bir bütündür ve tek bir kuralın yeterince açıklık getirmediği durumlarda bütün metnin göz önünde tutulması başka bir anlatımla sözün de açıklık olmayınca özüne gidilmesi ve bunun için de kuralların tümünün incelenmesi öz yönünden yorum yapılırken ileriye dönük ve gerçekçi bir yolun izlenmesi gerekir denilmiştir rg sa bu çerçevede anayasanın konuyla ilgili tüm hükümleri birlikte değerlendirildiğinde böyle bir düzenlemenin anayasal sistemiz ile bağdaşmayacağı görülecektir şöyle ki egemenliğin kullanılışı yönünden anayasası ile ve anayasaları arasında fark vardır anayasasına göre millet adına egemenlik hakkını yalnız tbmm kullanabildiği halde ve anayasalarına göre millet egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organlar eliyle kullanılır böylece meclis egemenliği kullanan tek organ olmaktan çıkmış anayasada belirtilen yetkili organlardan biri durumuna gelmiştir bu durum türkiye cumhuriyeti anayasasında hukuk devletinin şeklî şartlarından olan kuvvetler ayrımı sisteminin benimsenmesinin bir sonucudur anayasanın başlangıcı ile nci ncı nci inci ve uncu maddelerinde kuvvetler ayrılığı ilkesi somutlaştırılmıştır türkiye cumhuriyeti erkler ayrılığı ilkesini temel alan laik demokratik sosyal bir hukuk devletidir devletin temel yapısını oluşturan bu niteliklerin değiştirilemeyecek olması türkiyenin evrensel değerlere bağlılığının ve çağdaş dünyayla bütünleşme kararlılığının göstergesidir anayasamıza göre egemenliği türk ulusu adına kullanacak üç erk yasama yürütme ve yargıdır bu erklerden her biri ulus egemenliğini kendi görev alanı ile sınırlı biçimde kullanacaktır nitekim anayasanın nci maddesinde yasama yetkisinin türk ulusu adına türkiye büyük millet meclisinin olduğu bu yetkinin devredilemeyeceği inci maddesinde yürütme yetki ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulunca anayasa ve yasalara uygun olarak kullanılıp yerine getirileceği uncu maddesinde yargı yetkisinin türk ulusu adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı yürütme organı siyasal niteliği ile hükümeti teknik niteliği ile de idare yi kapsamaktadır yürütmenin siyasal kanadı olan hükümet izlenecek genel politikayı belirlemekte ve bununla ilgili kararlar almakta teknik kanadı olan idare ise bu kararları somutlaştırmakta teknik ve günlük gereksinimleri giderecek biçimde görev yapmaktadır anayasanın üçüncü kısmında cumhuriyetin temel organları düzenlenmekte bu kısmın birinci bölümünde yasama ya ikinci bölümünde de yürütme ye ilişkin düzenlemelere yer verilmektedir yasama bölümünde türkiye büyük millet meclisinin kuruluşu görev ve yetkileri etkinlikleri bilgi edinme ve denetim yolları seçimler ve milletvekillerine ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır yürütme bölümünde ise cumhurbaşkanı bakanlar kurulu ve idare ye ilişkin kurallara yer verilmiştir i̇dare yukarıdaki açıklamalara uygun biçimde anayasanın yürütme bölümünde yer almıştır yasamanın yürütmeyi denetlemesi yalnız siyasal denetimi kapsamakta ve denetim yolları anayasanın yasama bölümünün üncü maddelerinde düzenlenmektedir bunun dışında türkiye büyük millet meclisi başkanlığına bağlı bir kamu denetçiliği kurumu oluşturulması anayasaya göre olanaklı değildir ayrıca anayasanın nci maddesinde idare nin eylem ve işlemlerinin incelenip araştırılması türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasında gösterilmemiştir türkiye büyük millet meclisi ile adı geçen kurum arasında anayasal sistemden kaynaklanan doğal ve zorunlu bir ilişki bulunmadığı açıktır bu nedenle aşağıda numaralı başlık altında etraflıca belirtilen nedenlerle iptali istenen düzenleme anayasanın nci maddesiyle bağdaşmamaktadır öte yandan anayasanın yargı bölümünde bulunan inci maddesinde idare nin her türlü eylem ve işlemleri yargı denetimine bağlı tutulmuştur i̇dare nin eylem ve işlemlerinin yargısal denetim dışında incelenip araştırılması ancak yürütmenin kendi içinde oluşturacağı denetim kurum ya da birimleriyle olanaklıdır anayasanın inci madde gerekçesinde anayasası bu felsefeye sadık kalarak yürütmeyi devletin yönetiminde bütün faaliyetlerinde yasama kuvvetine bağlı yasamaya tabi bir kuvvet olarak düzenlemiş idi halbuki modern hayatta yürütme kuvveti devletin beyni hareket gücünün kaynaklandığı motorudur bundan dolayıdır ki ila arasındaki devrede karar almak kudretinden yoksun hükümetler görülmüştür i̇şte bu duruma son vermek için yürütme yasamaya tabi bir organ olmaktan çıkarılmış her iki kuvvetin devlet faaliyetlerinin düzenlenmesinde eşitlik ve denklik içinde işbirliği yapmalarını öngören parlamenter hükümet sistemi bütün gerekleriyle uygulanmaya konmuştur bu nedenle yürütme anayasasında olduğu gibi bir görev olmaktan çıkartılmış yürütme gerekli yetkilere sahip ve kanunların kendisine verdiği görevleri yerine getiren bir kuvvet olarak düzenlenmiştir denilmiştiresas sayısı karar sayısı bunun anlamı anayasa koyucunun erklerin özellikle yasama ve yürütme erklerinin anayasada yer verilen işbirliği ve denetime ilişkin kurallar dışında görev ve yetki yönünden kesin ayrılıklarını benimsemiş olmasıdır anayasanın konuyla ilgili tüm hükümlerinin birlikte değerlendirildiği bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere türkiye büyük millet meclisine bağlı idare nin eylem işlem tutum ve davranışlarını inceleyip araştıran bir kurumun kurulması kuvvetler ayrılığı ilkesiyle bağdaşmadığından anayasal sisteme aykırı düşmektedir diğer taraftan türkiye cumhuriyeti anayasasının ncı maddesi anayasanın dayandığı temel görüş ve ilkeleri belirten kısmı başlangıç kısmı anayasa metnine dahildir kuralını öngörmüştür başlangıç kısmının dördüncü paragrafında devlet organları yasama yürütme yargı organları arasındaki ilişkinin üstünlük sıralaması olmayıp belli devlet yetki ve görevinin kullanılmasından ibaret bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve iş birliği olduğu üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda olduğu görüşünü benimsemiş olması nedeniyle anayasada gösterilen organların işlev ödev ve sorumluluklarını dışlayarak kendi alanı dışında diğer organın yetkisini üstlenerek idarenin işleyişiyle ilgili şikayetleri idarenin her türlü eylem işlem tutum ve davranışlarını insan haklarına saygı hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden inceleyecek araştıracak ve idareye önerilerde bulunacak kamu denetçiliği kurumunun türkiye büyük millet meclisi başkanlığına bağlanmasını öngören iptali istenen ibarenin bu nedenle de başlangıç bölümüne aykırı olduğu sonucuna varılmalıdır hukuk devleti bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan devlettir anayasanın egemenliği ve bağlayıcılığı yanında yasakoyucunun uymak zorunda bulunduğu ilkeler kuvvetler ayrılığı ve evrensel hukuk kuralları da vardır kamusal yetkilerin kaynağı dayanağı ve sınırı olan anayasaya aykırı bir yasa kuralı doğal olarak hukuk devleti ilkesiyle de bağdaşmaz bu nedenle kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırılık anayasanın nci maddesinde öngörülen hukuk devleti ilkesine de aykırılık oluşturur bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı kamu denetçiliği kurumu kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasındaki anayasanın ruhu ve lafzı genel esasları ve kuvvetler ayrılığı ilkesiyle bağdaşmayan türkiye büyük millet meclisi başkanlığına bağlı ibaresi anayasanın başlangıcı ile nci ncı nci inci uncu inci ve nci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı kamu denetçiliği kurumu kanunun inci maddesinin üçüncü fıkrasının anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı kamu denetçiliği kurumu inci maddesinin iptali istenen üçüncü fıkrasında kamu denetçiliği kurulunca karara bağlanacak konular ile denetçilerin başdenetçi tarafından görevlendirilecekleri konu veveya alanlara ve aralarındaki iş bölümüne ilişkin ilkeler ile bu kanunun uygulanmasına ilişkin hususların bu kurulun çıkaracağı bir yönetmelikle belirleneceği hükme bağlanmıştır yasada yönetmelikle yapılacak düzenlemeye ilişkin temel ilkeler belirlenmemiş olduğu için söz konusu fıkrada yürütmeye bırakılmış olan yönetmelikle düzenleme yetkisi asli bir düzenleme yetkisidiresas sayısı karar sayısı yürütmenin anayasada belirtilen ayrık durumlar dışında düzenleme yetkisi aslî değil ikincildir yani yasayla çizilmiş bir alandadır önce yasama bir alanı temel ilkeleriyle belirler düzenler ondan sonra da yürütme bu çerçevesi çizilmiş alanda düzenleyici birtakım işlemler yapabilir anayasanın nci maddesine göre yasama yetkisi türkiye büyük millet meclisinindir ve bu yetki devredilemez anayasanın çeşitli maddelerinde yer alan kanunla düzenlenir deyiminden neyin anlaşılması gerektiği hususuna anayasa mahkemesi kararlarıyla açıklık getirmiştir örneğin günlü k sayılı kararında konuyu şöyle belirginleştirmiştir yasa koyucu belli konularda gerekli kuralları koyacak çerçeveyi çizecek eğer uygun ve zorunlu görürse onların uygulanması yolunda sınırları belirlenmiş alanlar bırakacak idare ancak alanlar içinde takdir yetkisine dayanmak suretiyle yasalara aykırı olmamak üzere bir takım kurallar koyarak yasanın uygulanmasını sağlayacaktır esasen anayasanın inci maddesinin yürütme yetkisi ve görevinin anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünün anlamı da budur anayasa mahkemesinin tarih k sayılı kararı rg sa i̇ptali istenen kural yürütmeye asli düzenleme yapmak imkanı tanıdığı için anayasanın inci maddesine yasamaya ait olan asli düzenleme yetkisini yürütmeye devrettiği için anayasanın nci maddesine böyle bir yetki anayasaya dayanmadığı için anayasanın ncı maddesine aykırı olan bir düzenlemedir diğer taraftan anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenleme anayasanın nci ve inci maddelerinde ifade edilen hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle de bağdaşmaz açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı kamu denetçiliği kurumu inci maddesinin üçüncü fıkrası anayasanın nci ncı nci inci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı kamu denetçiliği kurumu kanunun uncu maddesinin anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı kamu denetçiliği kurumu kanunun iptali istenen uncu maddesinin birinci fıkrasında denetçiliği kurumunun görevlerine yer verilmiş ikinci fıkrasında da kurumun görev alanı dışında tutulan işlem eylem ve etkinlikler düzenlenmiştir bu kanunun birinci fıkrasına göre idare nin her türlü eylem ve işlemi ile tutum ve davranışına ilişkin yakınmalar kurumun görev alanına girmektedir kuruma tanınan böyle bir denetim yetkisinin anayasal bir dayanağının bulunduğunu söylemek olanaksızdır başlangıç kısmında nci ncı nci inci ve uncu maddelerinde kuvvetler ayrılığı ilkesini benimsemiş ve somutlaştırmış olan anayasamız tbmmnin görev ve yetkilerini düzenleyen nci maddesinde kamu denetçiliği kurumu aracılığı ile yapılacak bir denetime yer vermemiştiresas sayısı karar sayısı anayasanın üncü maddelerinde yasamanın yürütmeyi nasıl denetleyebileceği gösterilmiştir bu maddelerde yer alan düzenlemeler de
4,070
esas sayısı karar sayısı davacı tarafından davacının uyarma cezası ile tecziyesine ilişkin samsun barosu disiplin kurulunun tarih ve sayılı kararının iptali istemiyle samsun baro başkanliğina karşı açılan davada uygulanacak olan sayılı avukatlık kanununun maddesi ile maddesinin fıkrasının anayasaya aykırı olduğu kanaatine varıldığından işin gereği görüşüldü türkiye cumhuriyeti anayasasının inci maddesinin ikinci fıkrasında kanunların anayasaya aykırı olamayacağı belirtilmiş nci maddesinde de bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddî görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmî gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz hükmüne yer verilmiştir anayasanın nci madde hükmüne göre bir davaya bakmakta olan mahkemenin itiraz yoluyla bir kanun hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurabilmesi için iptali istenen kuralın davada uygulanacak nitelikte bir kural olması gerekir davacının uyarma disiplin cezası almasına neden olan sayılı avukatlık kanununun maddesi ile maddesinin fıkrasının bakılan davada uygulanacak bir kural niteliğinde olduğu açıktır dava dosyasının incelenmesinden davacı hakkında samsun barosunun resen ve şikayetçi olduğu tarih ve esrt sayılı olayda facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde kendi sayfasında yapmış olduğu paylaşımın altına davacının abi bunu yeni baro mu yaptı ben de mesela her hafta yalandan yere savunma veriyorum bu denen bir şahıs var kaşındıkça bize çatıyor allahtan başkanımız var yoksa yanmıştık şeklinde yorum yazması üzerine disiplin kurulunca hakkında başlatılan soruşturma sonunda muhakkik tarafından davacının ifadelerinin türkiye barolar birliği meslek kuralları ve maddelerine aykırı olduğu ve hakkında disiplin kovuşturması açılması gerektiği yönünde teklifte bulunduğu yine davacı hakkında şikayetçi olduğu tarih ve esrt sayılı olayda müşteki avukatın facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde samsun avukatları i̇letişim grubunda paylaştığı fotoğrafın altına davacının kanun kısmını biz zaten biliyoruz sen yokken biz çoktan diplomayı almıştık komisyon kurmayla olmuyo bu işler bir sorumluluk üstleniyorsan sorumluluğunun bilincinde ol birader hitap ederken de üslubuna dikkat et herkesin okuduğu yerlerde kullandığın kelimelere dikkat et sen kimsin ki bana ismimle hitap ediyorsun i̇ki kitap okudun yönetime de girdin diye kendini padişah mı zannettin yapamayacağın işe de girme zaman bundan sonra göreceksin üslup nasıl oluyor şeklinde yorum yazdığı iddalarına ilişkin açılan disiplin soruşturmasında muhakkik tarafından sunulan raporda davacının ifadelerinin tbb meslek kuralları maddelerine aykırılık teşkil ettiği ve disiplin kovuşturması açılması teklifinde bulunduğu belirtilen iki olayın taraflarının ve hukuki nitelemelerinin aynı olduğundan bahisle birleştirilerek kovuşturmanın sayılı dosya üzerinden yürütülmesine karar verildiği samsun barosu disiplin kurulunun esas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı kararı ile eylemin tck de yer alan zincirleme eylem kabul edilerek uyarma cezasının kınama cezasına çevrildiği ve müştekinin delilleri tek taraflı sunduğu ve kurulca tespit edilemeyen atışmanın takdiri hafifletici sebep olarak değerlendirilerek davacının sayılı kanunun maddesi uyarınca uyarma cezası ile cezalandırılması üzerine davacı tarafından yasal süresi geçirildikten sonra tbbne itirazda bulunulduğu ve samsun barosu disiplin kurulunun tarih ve sayılı kararının iptali istemiyle de bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmektedir hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün eylem ve işlemleri ile eşitlik ve hakkaniyeti gözeten devlettir bu bağlamda yasa koyucunun yasal düzenlemeler yaparken takdiri sınırsız ve keyfi olmayıp hukuk devleti ilkeleriyle sınırlıdır anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir yasa kuralı ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmelidir öngörülebilirlik şartı olarak nitelendirilen bu ilkeye göre yasanın uygulanmasında takdirin kapsamı ve uygulama yöntemi bireyleri keyfi ve öngöremeyecekleri müdahalelerden koruyacak düzeyde açıklıkla yazılmalıdır belirlilik kişilerin hukuk güvenliğini korumakla birlikte idarede istikrarı da sağlar yine anayasanın maddesinde yer alan kanun önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir maddenin son fıkrası devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda olduğunu vurgulamaktadır anayasanın maddesinin birinci fıkrasında ise kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz denilerek suçun kanuniliği ilkesi üçüncü fıkrasında ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur ifadesine yer verilerek cezanın kanuniliği ilkesi getirilmiştir anayasanın maddesinde yer alan suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hangi eylemlerin yasaklandığı ve bu yasak eylemlere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde kanunda gösterilmesi kuralın açık anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir kişilerin yasak eylemleri önceden bilmeleri gerektiği düşüncesine dayanan bu ilkeyle temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması amaçlanmaktadır sayılı kanunun maddesinde avukatlar yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve türkiye barolar birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler hükmü yer almaktadır anılan kanunun maddesinde bahsi geçen meslek kurallarının aynı kanunun maddesinde belirtilen türkiye barolar birliğince belirlenen meslek kuralları olduğu noktasında tereddüt bulunmamaktadır hükümde ifade edilen meslek kuralları tbbnin esas sayısı karar sayısı ocak tarihli iv genel kurul toplantısında kabul edilen ve ocak tarihli tbb bülteninde yayınlanarak yürürlüğe giren meslek kuralları olup genel kurallar dahil avukatlara yargı organları ve adli mercilerle ilişkiler meslektaşlar arası dayanışma ve ilişkiler iş sahipleri ile ilişkiler barolar ve tbb ile ilişkiler olmak üzere beş başlık halinde ve toplam ayrı meslek kuralına uygun davranma yükümlülüğü getirmektedir bu kurallara uymama halinde de sayılı kanunun anılan maddesi hükmü gereği bu kanunun maddesinde düzenlenen uyarma kınama işten çıkarma meslekten çıkarma cezalarının maddesindeki usulle uygulanabileceği sonucu ortaya çıkmaktadır anılan kanunun maddesinin birinci fıkrası türkiye barolar birliği disiplin kurulu ve barolar disiplin kurulları gösterilen delilleri soruşturma ve duruşmadan edinecekleri kanıya göre serbestçe takdir ederler ve ikinci fıkrası bu kurullar disiplin cezalarının verilmesinde avukatlık onurunu düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarını ve itibarını korumak mesleğin amaç ve gereklerine ve adalete uygun olarak yerine getirilmesini sağlamak ilkelerini göz önünde tutarlar hükmünü ihtiva etmektedir bu durumda kanunun disiplin cezalarının uygulanacağı haller başlıklı maddesinde avukatlık onuruna düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla meslekî çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır ve cezaların uygulanma şekli başlıklı maddesinin fıkrasında bu kanunun avukatların hak ve ödevleri ile ilgili altıncı kısmında yazılı esaslara uymıyanlar hakkında ilk defasında en az kınama tekrarında davranışın ağırlığına göre para veya işten çıkarma cezası ve inci maddenin bendinde yazılı bir suçtan kesin olarak hüküm giyme halinde meslekten çıkarma cezası uygulanır hükümlerinin anayasaya aykırılığı sorunu doğmaktadır yargının kurucu unsurlarından olan ve kamu hizmeti gören avukatların uymakla yükümlü oldukları ve tbbce belirlenen farklı meslek kuralına uygun davranmama halinde ihlal fiiline karşılık hangi disiplin cezası yaptırımı ile karşılaşacakları somut olarak madde de yer almadığı gibi cezaların uygulanma şeklini düzenleyen maddenin fıkrasında da bu belirsizlik devam etmektedir hükümdeki davranışın ağırlığına göre ifadesi dikkate alındığında ise ceza takdirinde ağırlaştırıcı nedenlerin somutlaştırılmaması ve uygulayıcıların takdirine bırakılarak aynı fiillerin farklı ağırlıkta cezalandırılması sonucunu doğuracaktır bu durum anayasamızın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesinin unsurlarından olan belirlilik ve öngörülebirlik ilkeleri ile bağdaşmayacağından anılan hükmün anayasaya aykırı olduğunun kabulü gerekmektedir sayılı kanunun maddesinin fıkrasında yer alan ve barolar disiplin kurulları ile birlik disiplin kuruluna disiplin cezalarının verilmesinde avukatlık onurunu düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarını ve itibarını korumak mesleğin amaç ve gereklerine ve adalete uygun olarak yerine getirilmesini sağlamak ilkelerini göz önünde tutarlar hükmü öngörülebirlik ve belirlilik ilkelerinin güvencesi olamayacağı gibi uygulamada baro disiplin kurullarının aynı eyleme farklı cezai müeeyyide getirmesini de kaçınılmaz kılacaktır bu bağlamda anayasanın maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesi de ihlal edilmiş olmaktadır yine hangi fiile karşılık hangi cezanın uygulanacağı soruşturma konusu fiilin ağırlığının hangi somut ölçü doğrultusunda belirleneceğinin disiplin kurullarının takdirine bırakılmış olması da anayasanın maddesindeki kanunilik ilkesine aykırıdır ayrıca suç sayılan fiilerin meslek kurallarına aykırı hareket tbbce meslek kurallarında değişiklik yapılması durumunda değişecek veya yeni suç tanımlanmış olacağından bu durumda kanunilik ilkesine aykırı olacaktır anayasa mahkemesinin tarihli ve sayılı emniyet teşkilat kanununun maddesinin birinci cümlesinin anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verdiğiesas sayısı karar sayısı tarih ve k sayılı karar gerekçesinde anayasanın maddesinin anayasanın maddesinde idari suç ve cezalar ile adli suç ve cezalar arasında bir ayrım yapılmadığından her ikisi de bu maddede öngörülen ilkelere tabidir adli ve idari suçlarda davranış normlarına aykırı ve haksızlık teşkil eden bir fiille kanun koyucunun koruma altına aldığı bir hukuki değerin ihlali söz konusu olup adli ve idari cezaların her ikisi de cebir içermektedir korunan hukuki değer ile ihlalin neden olduğu hukuki sonuçların aynı olmaması ise idari suç ve cezalar ile adli suç ve cezalar arasındaki temel farklılığı oluşturmaktadır adli para cezalarından daha yüksek miktarlarda idari para cezalarının verilebilmesine olanak tanıyan düzenlemeler de bulunmakla birlikte adli suçlar için öngörülen cezaların idari suçlar için öngörülen cezalardan genellikle daha ağır olması hürriyeti bağlayıcı cezaların kural olarak adli suçlar yönünden geçerli olabilmesi idari suçlarda kanun koyucunun daha az önem atfettiği bir hukuki değerin ihlal edilmesi ve öngörülen yaptırımın da genellikle idari bir makam tarafından idari usuller izlenerek uygulanması nedeniyle anayasanın maddesindeki ilkelerin aynı boyut ve kapsamıyla idari suçlara da uygulanması işin mahiyetine uygun düşmemektedir bu bağlamda yasama organının ağır işleyen yapısı ile ekonomik ve teknik hayatın hızla değişen ve gelişen şartları gözetilerek suç ve cezalarda kanunilik ilkesinin idari suçlar yönünden daha esnek uygulanması gerekmektedir buna karşılık suçta ve cezada kanunilik ilkesinin daha esnek uygulandığı idari suçlar yönünden de suç ve cezalara ilişkin düzenlemelerin yalnızca kanun metninde yer alması yeterli değildir anayasa mahkemesinin tarihli ve k sayılı kararında da vurgulandığı üzere söz konusu düzenlemelerin içerik bakımından da belirli amacı gerçekleştirmeye elverişli olması gerekir bu açıdan kanunun metni bireylerin hangi somut fiil ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkân verecek düzeyde kaleme alınmış olmalıdır bu nedenle belirli bir kesinlik içinde kanunda hangi fiile hangi hukuksal yaptırımın bağlandığının bireyler tarafından bilinmesi ve eylemlerin sonuçlarının öngörülebilmesi gerekir disiplin cezaları kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacıyla öngörülmüş yapma veya yapmama biçiminde beliren davranış kurallarının ihlali hâlinde uygulanan yasal olarak düzenlenmiş idari yaptırımlardır kamu hizmetlerini yürütenlerin görev yetki ve sorumlulukları kamu hizmeti ve hizmet gerekleri ile sınırlandırılmış bu sınırlar dışına çıkanların ise disiplin cezaları ile cezalandırılmaları ilgili kanunlarda öngörülmüştür şeklinde tanımlandığı görülmektedir bu durumda sayılı avukatlık kanununun maddesinde avukatlık onuruna düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla meslekî çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır hükmü ile aynı kanunun maddesinin fıkrasında bu kanunun avukatların hak ve ödevleri ile ilgili altıncı kısmında yazılı esaslara uymıyanlar hakkında ilk defasında en az kınama tekrarında davranışın ağırlığına göre para veya işten çıkarma cezası ve inci maddenin bendinde yazılı bir suçtan kesin olarak hüküm giyme halinde meslekten çıkarma cezası uygulanır hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatiyle anılan kanun hükümlerinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulması gerekmiştir anayasanın maddesi uyarınca sayılı avukatlık kanununun maddesi ile maddesinin fıkrasının iptali istemi ile resen anayasa mahkemesine itiraz yolu ile müracaat edilmesine ve bu hükmün iptalinin istenilmesine sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarıncaesas sayısı karar sayısı başvuru kararının aslı ile tutanağın ve dava dosyasında yer alan evrakın onaylı birer örneğinin oluşturulacak dizi listesine bağlanılarak bir dosya halinde anayasa mahkemesine gönderilmesine başvuru dosyasının anayasa mahkemesine tebliğinden itibaren beş ay beklenilmesine bu süre içinde karar verilmezse işbu davanın yürürlükteki hükümlere göre anayasa mahkemesinin kararı esas hakkında karar kesinleşinceye kadar gelirse anayasa mahkemesi hükmüne uyulması koşuluyla sonuçlandırılmasına bu kararın birer örneğinin taraflara tebliğine tarihinde oybirliği ile karar verildi
1,996
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesi şöyledir i olay bütçe devletin ve ona bağlı kamu kuruluşlarının yıllık gelir ve bu gelir ve masrafların uygulamaya konulmasına izin veren bir kanundur anayasanın inci maddesi uyarınca yıllık olarak yapılır ve bütçe yasasına bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz any tarih ve k rg sa anayasa mahkemesinin birçok kararında yinelenip vurgulandığı gibi başlıca ereği bütçe yasalarını yapısına ve amacına aykırı kurallardan ayıklamak ve bir sıkı düzene bağlayarak yalnızca bütçeye ilişkin bütçeyle ilgili konuları içermesini sağlamak olan anayasanın inci maddesi öbür yasa kurallarını değiştiren onların alanına ve konularına el atan bütçe yasası kurallarına açık ve kesin engeldir any gün ve k rg sa anayasanın inci maddesindeki hükme ve bu konudaki anayasa mahkemesinin kararlarına karşın tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununda bütçe dışındaki konulara ilişkin hükümler de yer almış ayrıca bazı yasalarda yasa ile yapılması gereken değişiklikler de bütçe kanunu ile yapılmıştır bu nedenle mali yılı bütçe kanununun kimi hükümleri hakkında anayasa mahkemesinde iptal davası açılmasına gerek duyulmuştur aşağıda ilk olarak sayılı mali yılı bütçe kanununda iptali istenen hükümlere yer verildikten sonra iptali istenen maddelerin çokluğu buna karşılık dayanılan anayasa maddelerinin aynılığı nedeniyle anayasaya aykırılıkların her seferinde tekrar tekrar açıklanmasının gerekli olmayacağı düşüncesinden hareketle ve yüce mahkemenin çalışmasını kolaylaştırmak amacıyla anayasaya aykırılıklarının genel gerekçeleri gösterilmiş ve daha sonra da iptali istenen hükümlerle ilgili özet gerekçelerle istemlerde bulunularak varsa genel gerekçe dışındaki aykırılık gerekçelerine yer verilmiştir i̇ptali̇ i̇stenen hükümler tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin fıkrasının inci ve uncu bentleri tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin fıkrasının inci ve uncu bentleri aynen şöyledir aynı kuruluş bütçesi içinde personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri tertipleri arasında fonksiyonel ve ekonomik sınıflandırma ayırımına bakılmaksızın aktarma yapmayaesas sayısı karar sayısı aynı kuruluş bütçesi içinde fonksiyonel ve ekonomik sınıflandırma ayırımına bakılmaksızın aktarma yapmaya veya kuruluşların bütçelerinden maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenek tertiplerine aktarma yapmaya tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin fıkrası tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin fıkrası aynen şöyledir c tasfiye edilen fonların her türlü gelirleri tasfiye edilmelerine ilişkin mevzuatta özel bir düzenleme bulunmaması halinde bu konuda yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar yürürlükten kaldırılan hükümlere göre tahsil edilmeye devam olunur ve genel bütçeye gelir kaydedilir tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin fıkrasının i̇kinci paragrafı tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin fıkrasının ikinci paragrafı aynen şöyledir döner sermayelerin kefalet sandıklarının sosyal güvenlik kurumlarının ve bütçeden yardım alan kuruluşların serbest memur kadrolarına yapacakları açıktan atama sayıları ile aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki kamu kurum ve kuruluşlarından yapacakları memur nakilleri tarihli ve sayılı kanunun nci maddesi uyarınca yapılacak personel nakilleri hariç toplamı ile bunların kullanımı ve diğer hususları belirlemeye maliye bakanlığı yetkilidir tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin fıkrasının üncü paragrafındaki ve bu kurumların boş memur kadrolarına sayılı devlet memurları kanununun ncı maddesinin üçüncü fıkrasına göre açıktan vekil atanması i̇baresi tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin fıkrasının iptali istenen ibareyi de içeren üncü paragrafı aynen şöyledir genel bütçeye dahil dairelere katma bütçeli idarelere döner sermayelere kefalet sandıklarına sosyal güvenlik kurumlarına bütçeden yardım alan kuruluşlara tahsis edilmiş bulunan sürekli işçi kadrolarından boş olanların açıktan atama amacıyla kullanılması ve bu kurumların boş memur kadrolarına sayılı devlet memurları kanununun ncı maddesinin üçüncü fıkrasına göre açıktan vekil atanması devlet personel başkanlığı ile maliye bakanlığının iznine tâbidir açıktan atama izni personel ödeneğinin yeterli olması şartıyla verilebilir i̇ptali istenen ve bu kurumların boş memur kadrolarına sayılı devlet memurları kanununun ncı maddesinin üçüncü fıkrasına göre açıktan vekil atanması ibaresidir tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin fıkrasıesas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin fıkrası aynen şöyledir d genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelerin döner sermaye saymanlıklarına ait sayman ve saymanlıklarda görevli her unvandaki memur kadrolarından maliye bakanınca uygun görülenler döner sermaye kadrolarından tenkis edilerek maliye bakanlığının kadro cetveline eklenir tenkis edilen kadrolarda istihdam edilen personel başka bir işleme gerek kalmaksızın maliye bakanlığının kadro cetveline eklenen bu kadrolara atanmış sayılırlar tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin fıkrasının birinci i̇kinci ve üçüncü paragrafları tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin fıkrasının birinci ikinci ve üçüncü paragrafları aynen şöyledir f cumhurbaşkanı tarafından atananlar bakanlar kurulu kararı veya müşterek kararnameyle atanan veya görevlendirilenler türkiye büyük millet meclisince yapılan seçimler sonucunda görev verilenler ile yükseköğretim kurumlarının öğretim üyeliklerine yapılacak atamalar hariç olmak üzere herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanlar fıkrasının üçüncü paragrafında belirtilen kurum ve kuruluşların kadrolarına açıktan atanamazlar herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanlar bu aylıkları kesilmeksizin genel bütçeye dahil daireler katma bütçeli idareler döner sermayeler fonlar belediyeler il özel idareleri belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve işletmeler sosyal güvenlik kurumları bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum kurul üst kurul ve kuruluşları kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin sinden fazlası kamuya ait olan diğer ortaklıklarda herhangi bir kadro pozisyon veya görevde çalıştırılamaz ve görev yapamazlar diğer kanunların emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta iken emeklilik veya yaşlılık aylıkları veveya diğer tazminatları kesilmeksizin atanmaya çalıştırılmaya veya görevlendirilmeye izin veren hükümleri ile sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununun ek inci maddesine göre alınmış bakanlar kurulu kararları yılında uygulanmaz tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesindeki ilgili mevzuatı uyarınca diğer kurumlarda vekâleten veya geçici olarak görevlendirilen ve kadro aylıklarını kendi kurum veya kuruluşlarından alan memurlar veya kamu görevlileri geçici olarak görev yaptıkları kurum personelinin yararlandığı ve ilgili mevzuatında söz konusu personele de ödenebileceği belirtilen her türlü tazminat fazla mesai ve diğer ödemelerden yararlanamazlar i̇baresi tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun iptali istenen ibareyi de içeren inci maddesi aynen şöylediresas sayısı karar sayısı madde sayılı kanunun ek ve ek uncu tarihli ve sayılı kanunun üncü tarihli ve sayılı kanunun ve inci maddelerine ve tarihli ve sayılı kanuna göre görevlendirilenler tarihli ve sayılı kanunun nci maddesi uyarınca sosyal sigortalar kurumunda uzman tabip tabip eczacı anestezi ve röntgen teknisyeni olarak görevlendirilenler ile güvenlik görevlileri ve sağlık bakanlığı merkez teşkilâtında bağımsız daire başkanı veya daha üst unvanlarda görevlendirilenler hariç ilgili mevzuatı uyarınca diğer kurumlarda vekâleten veya geçici olarak görevlendirilen ve kadro aylıklarını kendi kurum veya kuruluşlarından alan memurlar veya kamu görevlileri geçici olarak görev yaptıkları kurum personelinin yararlandığı ve ilgili mevzuatında söz konusu personele de ödenebileceği belirtilen her türlü tazminat fazla mesai ve diğer ödemelerden yararlanamazlar i̇ptali istenen ilgili mevzuatı uyarınca diğer kurumlarda vekâleten veya geçici olarak görevlendirilen ve kadro aylıklarını kendi kurum veya kuruluşlarından alan memurlar veya kamu görevlileri geçici olarak görev yaptıkları kurum personelinin yararlandığı ve ilgili mevzuatında söz konusu personele de ödenebileceği belirtilen her türlü tazminat fazla mesai ve diğer ödemelerden yararlanamazlar i̇baresidir tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun uncu maddesinin fıkrası tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun uncu maddesinin fıkrası aynen şöyledir a aylık gayrisafi hasılat tahakkuk tutarını katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi hariç kapsamak kaydıyla türkiye petrolleri anonim ortaklığı genel müdürlüğünün mal ve hizmet satışları devlet hissesi karşılığı olup yurt içinde ürettiği veveya alıp sattığı ham petrol ile doğalgaza ait hasılat hariç gayrisafi hasılatının devlet hava meydanları i̇şletmesi genel müdürlüğünün mal ve hizmet satışları gayrisafi hasılatının kıyı emniyeti ve gemi kurtarma i̇şletmeleri genel müdürlüğünün mal ve hizmet satışları gayrisafi hasılatının devlet malzeme ofisi genel müdürlüğünün mal ve hizmet satışları ürün nevileri itibarıyla gayrisafi hasılatının una kadarı en geç takip eden ayın yirmisine kadar kıyı emniyeti ve gemi kurtarma i̇şletmeleri genel müdürlüğü için takip eden ayın sonuna kadar maliye bakanlığı merkez saymanlığına ödenir ödenen bu tutarlar bütçeye gelir yazılır bu fıkrada belirtilen tutarların süresi içinde ödenmemesi halinde ödenmeyen tutarlar gecikme zammı da uygulanmak suretiyle tarihli ve sayılı kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilir tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesiesas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun saymanlık görev ve sorumluluklarının devri başlığını taşıyan nci maddesi aynen şöyledir madde sayılı kanun ve diğer mevzuatla saymanlara verilen görev ve yetkilerin bir kısmını gerekli görülen hallerde yardımcılarına devrettirmeye devirle ilgili esasları belirlemeye maliye bakanı yetkilidir saymanlar hakkındaki sorumluluk devredilen işlerle ilgili olarak görev ve yetki verilenler hakkında da uygulanır tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun ncı maddesi tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun vergi fon ve payların zamanında yatırılması başlığını taşıyan ncı maddesi aynen şöyledir madde tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararname kapsamında bulunan iktisadî devlet teşekkülleri kamu iktisadî kuruluşları bunların müesseseleri bağlı ortaklıkları ve iştirakleri ile özelleştirme kapsamındaki kuruluşların ve döner sermayelerin yöneticileri ve malî işlerinden sorumluları bu kanunun uncu maddesi uyarınca ödenecek paylar da dahil olmak üzere bu kuruluşların mükellef veya sorumlu sıfatıyla üçüncü kişilerden tahsil ettikleri vergi fon ve diğer payların tahsil dairelerine zamanında ve tam olarak ödenmesini sağlamak zorundadırlar aksine davrananlar bu tutarların ödenmesinden şahsen ve müteselsilen sorumlu tutulurlar tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler başlığını taşıyan nci maddesinin fıkrası aynen şöyledir madde a tarihli ve sayılı kanunun ve üncü maddeleri ile uncu maddesinin ikinci fıkrası tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrası tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrası tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin son fıkrası tarihli ve sayılı kanunun inci maddesi tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesinin fıkrası numaralı bendinde yer alan hükümler hariç tarihinden geçerli olmak üzere sayılı belediye kanununun nci maddesinin fıkrası ilgili kanunlarda düzenleme yapılıncaya kadar il özel idareleri ile il özel idarelerinin kurdukları birlik müessese ve işletmeler açısındanesas sayısı karar sayısı yılında uygulanmaz tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası aynen şöyledir b tarihli ve sayılı kanuna göre alınan ruhsat ve kullanım ücretleri yılında oniki eşit taksitte ödenir tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası aynen şöyledir c özel kanunlarla kamu tüzel kişiliğini haiz olarak kurum kurul üst kurul enstitü teşebbüs fon ve sair adlarla kurulmuş kamu kurum ve kuruluşlarında kanunlarında aksine hükümler olsa dahi kendi özel mevzuatındaki hükümler uyarınca yapılacak temsil ve ağırlama giderlerinin yıllık toplamı başkan ile temsil yetkisini haiz olan personelin bir aylık ortalama net ücretinin iki katını geçemez temsil yetkisini haiz personelin unvan ve sayıları karar organlarınca toplam personel sayısının sini geçmemek üzere belirlenir tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası aynen şöyledir d tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasından sonra gelen hükümleri aşağıdaki şekilde uygulanır personelin katkısıyla elde edilen döner sermaye gelirlerinden tarihli ve sayılı devlet memurları kanununun üncü maddesinin fıkrasına göre çalışanlardan döner sermayeli sağlık kurum ve kuruluşlarında görevli olan personel ile bu kurum ve kuruluşlarda tarihli ve sayılı kanun uyarınca sözleşmeli olarak istihdam edilen sağlık personeline mesai içi veya mesai dışı ayrımı yapılmaksızın ek ödeme yapılabilir sağlık kurum ve kuruluşlarında bakanlıkça belirlenen hizmet sunum şartları ve kriterleri de dikkate alınmak suretiyle bu ödemenin oranı ile usûl ve esasları personelin unvanı görevi çalışma şartları ve süresi hizmete katkısı performansı serbest çalışıp çalışmaması ile muayene ameliyat anestezi girişimsel işlemler ve özellik arz eden riskli bölümlerde çalışma gibi unsurlar esas alınarak maliye bakanlığının uygun görüşü üzerine sağlık bakanlığınca belirlenir yukarıdaki fıkraya göre personelin katkısıyla elde edilen döner sermaye gelirlerinden personele bir ayda yapılacak ek ödemenin tutarı ilgili personelin bir ayda alacağı aylık ek gösterge dahil yan ödeme ve her türlü tazminat makam temsil ve görev tazminatı hariç toplamının pratisyen tabip ve diş tabiplerinden serbest çalışanlara sini serbest çalışmayanlara ünü uzman tabip tıpta uzmanlık tüzüğünde belirtilen dallarda buesas sayısı karar sayısı tüzük hükümlerine göre uzman olanlar ve uzman diş tabiplerinden serbest çalışanlara sini serbest çalışmayanlara ünü serbest çalışmayan klinik şef ve şef yardımcılarına ünü diğer personele ise sini geçemez i̇şin ve hizmetin özelliği dikkate alınarak yoğun bakım doğumhane yeni doğan süt çocuğu yanık diyaliz ameliyathane kemik iliği nakil ünitesi ve acil servis gibi özellikli hizmetlerde çalışan personel için oranı olarak uygulanır sayılı kanun uyarınca sözleşmeli olarak istihdam edilen sağlık personeline yapılacak ek ödemenin tutarı ise aynı birimde aynı unvanlı kadroda çalışan ve hizmet yılı aynı olan emsali sağlık personeli esas alınarak belirlenir ve bunlara yapılacak ek ödeme hiçbir şekilde emsaline yapılabilecek ek ödeme üst sınırını geçemez ancak söz konusu kanun uyarınca istihdam edilen pratisyen tabip ve uzman tabiplerden devlet memurlarının yer değiştirme suretiyle atanmalarına dair yönetmeliğe ekli sayılı cetvelde yer alan ve ncı hizmet bölgelerinde bulunan illerden bakanlıkça belirlenen yerlerde çalışanlara görev yaptıkları birimlerin döner sermaye gelirlerinin yetersiz olması nedeniyle üst limitin altında ek ödeme yapılması halinde merkeze aktarılan oranına kadar olan paya ilave olarak alınacak paydan karşılanmak ve görev yapılan birimin döner sermaye gelirlerinden yapılacak ek ödeme ile birlikte hiçbir şekilde bu fıkrada belirlenen üst sınırı geçmemek üzere maliye bakanlığının uygun görüşü üzerine sağlık bakanlığınca belirlenecek usûl ve esaslara göre ayrıca ilave ek ödeme yapılabilir personelin katkısı ile elde edilen döner sermaye gelirlerinden birimde görevli personele yapılacak ek ödeme toplamı ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumlarında ilgili birimin carî yıldaki döner sermaye gelirinin sini birinci basamak sağlık kuruluşlarında ise ilgili birimin carî yıldaki döner sermaye gelirinin ini aşamaz sağlık bakanlığına bağlı döner sermaye işletmeleri sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi kaliteli ve verimli hizmet sunumunun teşvik edilmesi sağlık kurum ve kuruluşlarının kendi imkânlarıyla karşılayamadıkları ihtiyaçların giderilmesi eğitim araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesi birinci basamak sağlık kuruluşlarının desteklenmesi ve bakanlık merkez teşkilâtında görev yapan memurlar ile sözleşmeli personele ek ödemede bulunulması amacıyla bakanlıkça yapılacak giderlere iştirak etmek için aylık gayrisafi hasılattan aylık tahsil edilen tutarın sini geçmemek üzere sağlık bakanlığınca belirlenecek oranı bakanlık döner sermaye merkez saymanlığı hesabına aktarırlar bu hesapta toplanacak tutarların dağılım ve sarfına ilişkin kriterler ile personele yapılacak ek ödemenin oran usûl ve esasları maliye bakanlığının uygun görüşü üzerine sağlık bakanlığınca belirlenir personele yapılacak ek ödemenin miktarı en yüksek devlet memuru aylığının ek gösterge dahil ünü geçemez ek ödeme miktarı görev yapılan birim ve iş hacmi görevin önem ve güçlüğü çalışma süresi personelin sınıfı kadro unvanı derecesi ve atanma biçimi gibi kriterler ile personele aylık ve özlük hakları dışında ilgili mevzuatına göre yapılan diğer ilave ödemeler dikkate alınarak belirlenir merkez teşkilatında görev yapan personele bu fıkra kapsamında yapılacak toplam ek ödeme döner sermaye işletmelerinden carî yılda aktarılan tutarın sini geçemez ve bu ödemeler gelir vergisine tâbi tutulmaz diğer kamu kurum ve kuruluşlarından sağlık bakanlığı merkez teşkilâtında bağımsız daire başkanı veya daha üst unvanlı kadrolara görevlendirilenlere bu kadro unvanları için öngörülen tutarda ek ödeme yapılır sayılı yükseköğretim kanununun inci maddesine göre sağlık bakanlığı merkez teşkilâtı ve bağlı sağlık kurum ve kuruluşlarında görevlendirilenler aynı maddede belirtilen ilave ödemelerden yararlanmamak kaydıyla bakanlık merkez veya bağlı sağlık kurum ve kuruluşunda görev yaptıkları unvan için belirlenen ek ödemeden faydalandırılır birinci basamak ve koruyucu sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve bölgelerarası gelişmişlik farklarının giderilmesi amacıyla döner sermayeli işletmelerdenesas sayısı karar sayısı uygun görülenlerin merkeze aktaracağı payı kadar yükseltmeye sağlık bakanı yetkilidir merkeze aktarılan oranına kadar olan paya ilave olarak alınacak tutarlar bu fıkrada belirtilen amaçlar dışında kullanılamaz tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası aynen şöyledir e i̇lgili kanununda düzenleme yapılıncaya kadar tarihli ve sayılı kanunun inci maddesindeki kanunî faiz oranı aylık olarak uygulanır ay kesirleri tama iblağ edilir taksitlendirilen veya herhangi bir sebeple ödenmemiş kamulaştırma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranı uygulanır tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası aynen şöyledir f belediyeler ile büyükşehir belediyelerince kamu kurum ve kuruluşlarına uygulanacak su tarife bedelleri özel işyerlerine uygulanan en düşük tarife bedelini aşamaz tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası aynen şöyledir g tarihli i̇l özel i̇daresi kanununun inci maddesinin numaralı bendinin ikinci paragrafı yılı için yatırım nitelikli katkı tutarlarına ilişkin bilgiler devlet planlama teşkilatı müsteşarlığına gönderilir şeklinde uygulanır tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrasındaki bir katını geçmemek üzere i̇baresi tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin iptali istenen ibareyi de içeren fıkrası aynen şöyledir h yılına ilişkin elde edilen kârlardan yılında dağıtılacak üretimi teşvik primi ödemelerinde tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesinin son fıkrasında tarihli ve sayılı kanunun uncu maddesinin onbirinci fıkrasında tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesinin onuncu fıkrasında yer alan iki katını geçmemek üzere ibareleri bir katını geçmemek üzere şeklinde uygulanır ve tarihli ve sayılı kanun kapsamındaki döner sermaye işletmelerinde yılına ilişkin elde edilen kârlardan kârın elde edilmesinde emeği geçen sayılı kanuna tâbi çalışan personele asgari ücretin yıllık brüt tutarını geçmemek üzere sayılı kanun uyarınca çıkarılmış olan yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde teşvik primi ödenebiliresas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen bu fıkradaki bir katını geçmemek üzere ibaresidir tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrası aynen şöyledir i tarihli ve sayılı kanunun ncı maddesinin bendi ile aynı kanunun geçici üncü maddesinde geçen tarihleri ve sayılı kanunun nci maddesinde geçen tarihi şeklinde uygulanır sayılı kanuna tâbi sigortalılardan yılı içinde aynı kanunun üncü maddesine göre belirlenen gelir basamaklarından ilk altı basamakta bulunanlardan altıncı basamak gösterge tutarının yedi ve daha yukarı basamaklarda bulunanlardan ise bulundukları basamak gösterge tutarının si oranında sağlık sigortası primi tahsil edilir tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrasının birinci i̇kinci üçüncü ve dördüncü bentleri tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrasının birinci ikinci üçüncü ve dördüncü bentleri aynen şöyledir j tarihli ve sayılı kanunun bütçe uygulamasına ilişkin hükümleri ve inci maddesinin c ve bentleri ile bunların yürürlüğüne ilişkin hükümleri yılında uygulanmaz sayılı kanunun inci maddesinin bendi gereğince yürürlükten kalkması gereken hükümlerden yukarıdaki numaralı bendin uygulanabilmesi için yürürlüğünün devamı zorunlu olanlar hakkında da numaralı bent hükümleri uygulanır sayılı kanunun geçici ve geçici üncü maddelerinde geçen tarihleri geçici inci maddesinde geçen tarihi ise şeklinde uygulanır sayılı kanunun geçici uncu maddesi diğer kanunlarla sayılı muhasebei umumiye kanununun bütçe hazırlığına ilişkin hükümlerine yapılan atıflar bu kanuna yapılmış sayılır şeklinde uygulanır tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin fıkrasının birinci paragrafının üçüncü cümlesindeki yükseköğretim kurumları araştırma görevlisi kadrolarına yapılacak açıktan atamalara ilişkin esaslar i̇baresi tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin fıkrasının birinci paragrafının üçüncü cümlesi aynen şöyledir söz konusu toplam sayının belirli bir oranda tutulması ve kullanımı ile diğer hususlar ve yükseköğretim kurumları araştırma görevlisi kadrolarına yapılacak açıktan atamalara ilişkin esaslar devlet personel başkanlığının bağlı olduğu bakan ile maliye bakanının müşterek önerisi üzerine başbakan tarafından belirleniresas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen söz konusu üçüncü cümledeki yükseköğretim kurumları araştırma görevlisi kadrolarına yapılacak açıktan atamalara ilişkin esaslar ibaresidir iii gerekçe tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin fıkrasının inci ve uncu bentlerinin anayasaya aykırılığı sayılı mali yılı bütçe kanunun inci maddesinin a fıkrasının birinci bendi uyarınca aynı kuruluş bütçesi içinde personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet prim giderleri arasında fonksiyonel ve ekonomik sınıflandırma ayrımına bakılmaksızın aktarma yapmaya maliye bakanı yetkili kılınmaktadır bu hükme göre maliye bakanı aynı kuruluş bütçesi içinde farklı fonksiyonların altında veya farklı ekonomik sınıflandırma kalemleri arasında yer alan personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet prim giderleri arasında aktarma yapabilecektir örneğin milli eğitim bakanlığının eğitim hizmetlerinden fonksiyonu yine aynı bakanlığın genel kamu hizmetleri fonksiyonu arasında bu türden bir ödenek aktarımı maliye bakanı tarafından yapılabilecektir yine inci maddenin uncu bendi ile de maliye bakanı aynı kuruluş bütçesi içinde fonksiyonel ve ekonomik sınıflandırma ayrımına bakılmaksızın aktarma yapmaya veya kuruluşların bütçelerinden maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenek tertiplerine aktarma yapmaya yetkili kılınmıştır bu hükümlerin anlamı şudur yasama organının tbmmnin kuruluşların bütçe ödeneklerini birinci düzey fonksiyonlar halinde kabul ederek bölümler itibariyle ortaya koyduğu iradesine aykırı bir şekilde maliye bakanı kuruluş bütçeleri üzerinde istediği değişikliği yapabilecek hatta uncu bent hükmü uyarınca bir kuruluştan tbmmnin tahsis ettiği ödeneği alıp kendi bütçesine buradan da diğer kuruluşların bütçesine aktarabilecektir maliye bakanı bu düzenleme ile bütçe kabul edilip yasalaştıktan sonra tbmmnin yaptığı tahsisleri dilediği gibi değiştirme yetkisini elde etmektedir demokratik yönetim biçimini benimseyen ülkelerde egemenlik millete ait olduğu ve bu yetki seçilmiş milletvekillerinin oluşturduğu yasama organınca millet adına kullanıldığı için devlet gelir ve giderlerini onaylamak da millete ait olan bir yetki ve görevdir yasama organının tbmmnin anayasanın nci maddesinde kendisine verilen bu yetki ve görevi millet adına kullanmasının sınırlandırılması ve herhangi bir surette engellenmesi düşünülemeyeceğinden anayasada bu konuda gerekli kurallar da getirilmiştir anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasında mali yıl başlangıcı ile genel ve katma bütçelerin nasıl hazırlanacağı ve uygulanacağı kanunla belirlenir hükmüne amirdir bu hüküm çerçevesinde sayılı muhasebei umumiye kanununun inci maddesinin ilk cümlesinde meclis genel bütçe kanununun metnini madde madde gelir ve gider cetvellerini bölüm bölüm görüşür hükmüne yer verilmiştir bu madde bütçe kanunu tasarısı ile gelir cetveli ve gider cetveli cetvellerinin meclis genel kurulunda görüşülmesinde ve onaylanmasında kanun tasarısı metninin maddeler itibariyle ve cetvellerinin bölümler itibariyle ele alınacağını hükme bağlamaktadır yine anayasanın bütçenin görüşülmesi başlığını taşıyan nci maddesinin dördüncü fıkrasında genel kurulda bölümler üzerinde ayrıca görüşme yapılmaksızın okunup oylanacağı belirtilmiştir sayılı mali yılıesas sayısı karar sayısı bütçe kanunun üncü maddesinin ikinci fıkrasının bendinde fasıl ve bölüm deyimlerinin fonksiyonel sınıflandırmanın birinci düzeyine karşılık geleceği hükmü bulunmaktadır diğer yandan anayasanın üncü maddesinde bütçelerde değişiklik yapılabilme esasları belirtilmiş olup bu esaslar arasında maliye bakanına kuruluş bütçeleri üzerinde söz konusu inci maddenin fıkrasının ve uncu bentlerinde verilen yetkiye kaynak oluşturacak herhangi bir hususa da yer verilmemiştir bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde yasama organı kuruluşların bütçe ödeneklerine ilişkin iradesini bölümler itibariyle ortaya koyduğundan bu bölümlerde örneğin bir kurum veya kuruluşun bütçesinin eğitim harcamalarına ilişkin bölümünde bir değişik yapılmasının ancak yasa yoluyla mümkün olabileceği maliye bakanına böyle bir yetkinin verilmesinin ise yasama organının daha önce tecelli eden iradesine ve dolayısıyla anayasanın nci inci nci ve üncü maddelerine aykırı düşeceği açıkça görülecektir anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı düzenlemenin hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri ve dolayısı ile anayasanın nci ve inci maddeleri ile çelişeceği de açıktır tarihli ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrasının numaralı bendini değiştirip aynı hükmü getiren tarih ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesinin fıkrasının ilgili hükmünün iptali için de anayasa mahkemesinde iptal davası açılmıştır açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin fıkrasının inci ve uncu bentlerinin anayasanın nci inci inci nci ve üncü maddelerine aykırı oldukları için iptal edilmeleri gerekmektedir tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin fıkrasının anayasaya aykırılığı bütçe kanununun inci maddesinin c fıkrasında tasfiye edilen fonların tasfiye edilmelerine ilişkin mevzuatta özel bir düzenleme bulunmaması halinde yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar her türlü gelirlerinin yürürlükten kalkan hükümlere göre tahsil edilmelerine devam olunacağı ve genel bütçeye gelir kaydedileceği hükme bağlanmıştır bu düzenleme ile tasfiye edilen fonların özel düzenleme bulunmayan gelirlerinin tahsiline ve genel bütçeye gelir kaydına yetki verilmektedir halbuki bu tür düzenlemelerin bütçe kanununa konan yıllık hükümler yerine ilgili fonun veya fonların tasfiyesine yönelik kanun metinlerinde yapılması gerekmektedir çok çeşitli amaçlarla kurulmuş olan ve sayıları yılı başında aşan fonların önemli bir kısmı ve yıllarında uygulanan program çerçevesinde çıkarılan düzenlemelerle tasfiye edilmiştir fonların tasfiye edilmesi sürecine yönelik kapsamlı bir düzenleme yapılamaması gerek bu fonların yürüttüğü hizmetlerin gerekse gelir ve harcamaların uygulanmasına yönelik önemli belirsizlikler yaratmış ve problemler yaşanmasına sebep olmuştur bütçe kanuna konulan hükümle yürürlükten kalkmış bir mevzuatın gelir toplanmasına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına cevaz verilmektedir bu düzenlemenin yeri anayasanın öngördüğü temel ilkeler çerçevesinde bütçe kanunu değil tasfiyeyle ilgili düzenlemeler veya çıkarılacak başka bir kanundur çünkü ilgili düzenlemenin tümü ortadan kaldırılırken geliresas sayısı karar sayısı toplanmasına devam edilmesinin hukuki dayanağı bütçe kanuna konulacak hüküm veya hükümler değil yasa koyucunun çıkaracağı ve bütünsel olarak konuyu kavrayan kanuni düzenlemeler olmalıdır anayasa mahkemesinin müteaddit kararlarında örneğin tarih ve k sayılı kararında aynen şöyle denilmiştir anayasanın nci maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri yasa koymak değiştirmek ve kaldırmak yanında bütçe yasa tasarısını görüşmek ve kabul etmek olarak belirtilmiştir bütçe yasalarıyla diğer yasalar arasında yapılan bu ayrım karşısında herhangi bir yasa ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasası ile düzenlenmesine veya herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesine ve kaldırılmasına olanak yoktur anayasanın inci ve uncu maddelerinde yasa tasarı ve tekliflerinin büyük millet meclisince görüşülmesi usul ve esasları ile yayımlanması düzenlenirken bütçe yasa tasarılarının görüşülme usul ve esasları nci maddede ayrıca belirtilmiştir bu maddeye göre bütçe yasa tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş genel kurulda üyelerin gider artırıcı veya gelir azaltıcı tekliflerde bulunmaları önlenmiştir anayasanın uncu maddesinde de cumhurbaşkanına bütçe yasalarını bir daha görüşülmek üzere tbmmne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır öte yandan anayasanın üncü maddesinde bütçelerde değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca düzenlenmiş bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapma yetkisi verilmemiştir anayasada birbirinden tamamen ayrı ve değişik biçimde düzenlenen bu iki yasalaştırma yönteminin doğal sonucu olarak birinin konusuna giren bir işin ötekiyle ilgili yöntemin uygulanması ile düzenlenmesi değiştirilmesi veya kaldırılması olanaklı değildir anayasanın inci maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz denilmekte gerekçesinde de bütçe kanunlarına bütçe dışı hüküm konulmaması mevcut kanunların hükümlerini açıkça veya dolaylı değiştiren veya kaldıran hükümler getirilmemesi ilkelerine anayasal kuvvet ve hüküm tanındığı belirtilmektedir bu nedenle bir yasa kuralı nasıl aynı nitelikte bir yasa kuralıyla değiştirilebilirse bütçe yasalarının da aynı yöntemle hazırlanmış ve kabul edilmiş bir bütçe yasası ile değiştirilmesi gerekir yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla bütçe ile ilgili hükümler ifadesi de bütçeyi açıklayıcı uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemeler olarak değerlendirilmelidir bir yasa kuralının bütçeden gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı gerektirir nitelikte bulunması mutlak biçimde bütçe ile ilgili hükümlerden sayılmasına yetmez her yasada gidere neden olabilecek değişik türde kurallar bulunabilir böyle kuralların bulunmasıyla örneğin yargı savunma eğitim sağlık tarım ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse bu konulardak
4,237
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararında anayasaya aykırılık savının gerekçesinde aynen şunlar ileri sürülmüştür sayılı yasa ile değişik sayılı harçlar kanununun maddesi makamından uzaklaşma durumunda olan hâkimler kâtipler mübaşirler ve hizmetlilerin yol giderlerinden başka aynı yasada belirtilen oranlarda yol tazminatı verileceği hükmünü getirmiş ve bu tazminatın her iş için olduğunu aynı yasanın fıkralarında belirtmiştir bu miktarın birinci derecede devlet memurunun aldığı geçici görev yolluğunun kâtip ve mübaşirler ise bu miktarın olduğunu aynı yasa açıklamıştır hal böyle iken sayılı yasanın maddesinin amir hükmü ile tapulama mahkemesi hâkim kâtip ve mübaşirlerin yol tazminatını düzenleyen sayılı harcırah kanununun ve maddelerin tapulama hâkim ve hizmetlilerine her yıl bütçe kanununa bağlı bir cetvelli tespit edilecek miktarlarda yevmiyelerin tazminat olarak verileceği hükmünü getirmiş buna paralel olarak da yılı bütçe yasasının cetvelinde tapulama hâkimleri için günlük kâtipler için günlük mübaşirler için günlük lira yevmiye ödenek olarak konmuştur sayılı yasanın değişik maddesine sıfatı belirtmeden mahkeme hâkim kâtip ve mübaşirleri için verilecek geçici görev yolluğunun her iş için yol tazminatı olarak verilmesi hükmünü getirdiği halde yargı görevini yerine getirdiği kuşkusuz olan hâkim sınıfından tapulama hâkimi kâtip ve mübaşirleri için sayılı harcırah yasası gündelik yevmiye verilmesi hükmünü getirmiş ve bu gündelikler yılı bütçe yasasının cetvelinde hâkimler için kâtipler için mübaşirler için lira olarak sınırlandırılmıştır sayılı harcırah yasası ile sayılı harcırah yasasının ve yılı bütçe yasasının getirmiş olduğu hükümler arasındaki bu nisbetsizlik anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatına mahkememize varılmıştır i̇stem sayılı harcırah yasasının mahkeme hâkim kâtip ve mübaşirleri ile ilgili ve yılı bütçe yasasının cetvelinin sayılı cetvelinin d ve bentlerinin anayasanın ve maddelerine aykırılığı dolayısıyla iptaline karar verilmesi
260
esas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi̇ne başvuru şekli̇ ve nedeni̇ anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü düzenlenmektedir bakılan davada davacının adana i̇li çukurova i̇lçesi kireçocağı köyü ada parsel numaralı taşınmazına davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atıldığından bahisle fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı kalmak kaydı ile tl zararın ödenmesi ile ilgili dava konusu uyuşmazlığa sayılı kamulaştırma yasasına eklenen geçici maddesinde belirtilen cümlesi uygulanacak yasal hüküm durumunda bulunmaktadır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin sağlanması ve korunması esas olduğundan kişilere etkili hak arama olanağı sağlayan güvencelerin de tanınması gerekmektedir bu çerçevede anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesinin fıkrasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunda ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilerek herkese adaleti bulma hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme olanağı sağlanmıştır böylece kişilerin hukuki güvenlikleri etkin bir korunma mekanizmasına kavuşturulmuştur bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan hak arama hürriyetinin olmazsa olmaz koşuludur hak arama özgürlüğünün bir gereği olan mahkemeye erişim hakkı yargılama sonunda verilen kararın etkili bir şekilde aynen ve gecikmeksizin uygulanmasını da gerektirmektedir kişilerin devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarım geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir hukuk güvenliğinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması yeterli olmayıp yargı mercileri tarafından verilen kararların gecikmeksizin uygulanması da gerekir mahkeme kararlarının bağlayıcılığını ve gecikmeksizin uygulanmasını sağlayacak etkili tedbirlerin alınması hukuk devletinin asgari gereklerindendir bu nedenle davaya taraf olan kişinin anayasal güvencelerinin etkin olarak korunması ve hukuka uygunluğunun sağlanması için idarenin kendisi hakkında karar verebileceği konuyu yargı mercileri önüne uyuşmazlık şeklinde getirebilmesiyle olanaklıdır i̇lgi̇li̇ anayasa maddeleri̇ cumhuri̇yeti̇n temel ni̇teli̇kleri̇ başlıklıesas sayısı karar sayısı anayasanin maddesi̇ anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde tanımlandığı üzere devletimiz bir hukuk devletidir hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi vardır bu ilkenin anlamı kamu yaran düşüncesi olmaksızın başka bir deyimle yalnızca özel çıkar veya yalnızca belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasa kuralının konulamıyacağıdır buna göre çıkarılması için kamu yaran bulunmayan bir yasa kuralı anayasanın maddesine aykırı olur ve dava açıldığında iptali gerekir anymah es rg hukuk devletinin temel unsuru bütün devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlet olmak gerekir hukuk devletinde kanun koyucu da dahil olmak üzere devletin bütün organları üstünde hukukun mutlak bir hakimiyeti olması kanun koyucunun yasama faaliyetlerinde kendisini her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı tutması lazımdır zira kanunun da üstünde kanun koyucunun bozamıyacağı temel hukuk prensipleri ve anayasa vardır anymah es ka amkdsylsh aynı yönde anymah es ka rg sayı hukuk devleti kişiye tüm hak ve özgürlükleri tanıyıp bunlara saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran bunları devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan başka bir deyimle devlet organlarının tüm işlemlerinin bağımsız yargı denetiminden geçirilmesini ve böylece hukuka ve anayasaya uygun olmalarını sağlayan devlet dermektir anymah es ka amkdsysy rg sayı anayasa mahkemesinin kimi kararlarında da açıklandığı üzere hukuk devleti demek insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi hukuk devleti ilkesinin öteki öğelerinin de güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka amkdsy lshll rg sayı yasaların üstünde yasa koyucunun uymak zorunda bulunduğu anayasa ve temel hukuk ilkeleri vardır anayasada öngörülen devletin amacı ve varlığıyla bağdaşmayan hukukun ana ilkelerine dayanmayan yasalar kamu vicdanında olumsuz tepkiler yaratır hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir anymah es ka rg sayı tespit ve yorumları bulunmaktadır anayasa madde içeriğindeki hukuk devlet kavramı açısından bilimsel görüşesas sayısı karar sayısı yürütme işlemlerinin yargısal denetimi hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olmakla birlikte tek başına hukukun üstünlüğünü ve vatandaşların hukuki güvenliğini sağlamaya yeterli değildir çünkü bu denetim nihayet yürütme işlemlerinin kanunlara uygunluğunu sağlayabilecektir oysa kanunların kendisi anayasaya aykırı olduğu takdirde vatandaşların anayasal haklarının çiğnenmesi yine önlenemeyecektir şu halde hukuk devletinin tam anlamıyla gerçekleşebilmiş sayılabilmesi için sadece yürütme organının işlemlerinin kanunlara uygunluğunun değil yasama işlemlerinin de anayasa uygunluğunun yargı organlarınca denetlenebilmesi gerekir hukuk devleti denilince ilk olarak yürütmenin hukuka bağlılığı ve yürütme işlemlerinin yargı denetimi altında bulunması akla gelmektedir hukuk devleti bakımından önemli olan nokta yürütmenin eylem ve işlemlerinin bağımsız yargı organlarınca denetlenip denetlenememesidir bu denetim sağlandıktan sonra denetimi yapan mahkemenin genel mahkeme veya i̇dare mahkemesi oluşu hukuk devleti açısından önem taşımaz nitekim hukuk devleti adli idareyi benimseyen anglo sakson ülkelerinde olduğu kadar idari yargıyı benimseyen kara avrupası ülkelerinde de mevcuttur özbudun sh ve şeklindedir devleti̇n temel amaç ve görevleri̇ başlıklı maddesi̇ anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmünü içermektedir anayasanın maddesinin gerekçesinde devletin milletin huzurunu sağlamak ve fertlerini mutlu kılmak görevi ile de yükümlüdür devlet ferdin hayat mücadelesini kolaylaştıracaktır ferdin insan haysiyetine uygun bir ortam içinde yaşamasını gerçekleştirecektir bu sosyal devletin görevidir olarak belirtilmektedir anayasa madde içeriğindeki kavramlar açısından bilimsel görüş anayasası madde ile devletin amaç ve görevlerini açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymuştur bu maddede devletin görevleri üç grupta toplanmıştır türk milletinin bağımsızlığını ye bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişi hak ve hürriyetleri için sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasi sosyal ve ekonomik engelleri kaldırmak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartlan hazırlamaya çalışmak dalsh şeklindedir yargi yetki̇si̇ başlıklı maddesi̇ yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır gerekçe yargı yetkisi fert hak ve hürriyetleri sorununun ortaya çıktığı günden beri kabul edildiği üzere bağımsız organlar tarafından bağımsız mahkemelerce yerine getirilecektiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi unsuru hukuk devleti ilkesinin diğer öğelerinin güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka eg mülki̇yet hakki başlıklı maddesi̇nde herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz gerekçe madde birbirine yakın ve birbiriyle ilgili iki temel hakkı mülkiyet ve miras haklarını birlikte düzenlemiştir bu birlikte düzenleme inci yüzyıldan beri geleneğin sonucudur anayasa hem mülkiyet hakkını hem miras hakkını anayasal bir müessese olarak teminat altına almaktadır maddede mülkiyet ve miras haklarının diğer temel haklan gibi ve onlar derecesinde düzenlenmiş ve anayasa güvencesine bağlamıştır madde bundan sonra mülkiyet ve miras haklarının kamu yararı amacı ile sınırlandırabileceğine işaret etmiş daha sonra mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağını hükme bağlamıştır mülkiyet hakkı devletten önce de var olan bir gerçek olması itibariyle maunz durig herzog scholz gmudgesetz kommentar art ekonomik ve sosyal haklar arasında değil de kişinin temel hakları arasında düzenlenmesi düşünebilirse de komisyon şimdiki düzenlemenin yerinde olduğu sonucuna varmıştır mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması yine anayasanın komünizmi faşizmi ve din temeline dayanan devlet kurmayı yasaklayan hükümleriyle birlikte karşılaştırılınca mülkiyetin bu şekilde himayesinin bir ölçüde ekonomik sistem tercihi bakımından da bir gösterge teşkil etmektedir kısaca özel mülkiyetin özellikle üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin yok edilmesi inkar edilmesi de önlenmiştir kamu yararına bulunduğu hallerde büyümenin gerçekleşmesi suretiyle toplumunun refahını arttıracağı genellikle kabul edilmektedir maunz durig herzog scholz art no mülkiyeti anayasa teminatı altına alan bu madde doğrudan devlete hitabetmektedir mülkiyetin şahıslara karşı korunması medeni kanun ve sayılı gayri menkule tecavüzün meni hakkında kanun gibi mevzuatla sağlanmaktadır mülkiyetin münferit himayesini fert mahkemelerden ve idareden talep etmektedir mülkiyetin müessese olarak güvence altına alınması ise kanun koyucu başka açıdan devlet anayasaya uygunluk denetimini yapacak olan anayasa yargısı tarafından sağlanacaktır mangoidt klein s esas sayısı karar sayısı mülkiyetin anayasa teminatı altına alınması kimlerin yararlanacağı ise bir problem doğurmaz malik sıfatım taşıyan gerçek ve tüzelkişiler bu anayasal güvenceden yararlanırlar ve onu dermeyan edebilirler gerçek kişilerin fiil ehliyetlerinin farklı olması sebebiyle bu temel hakkın sahipliği bakımından bir ayırım yapılamaz başka deyişle mülkiyete sahip olmak bakımından hiçbir ehliyet ayrımı gözetilemez kişinin şahsiyetini geliştirebilmesinde mülkiyetin anayasaca güvence altına alınmasının azımsanmayacak rolü vardır çünkü klasikleşmiş bir kabule göre insan şahsiyetinin bir parçası ekonomik şahsiyet olarak adlandırılmaktadır anayasanın herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir diyen ncı maddesinin inci fıkrası ile mülkiyet güvencesi getiren üncü madde arasında bu açıdan irtibat vardır başka deyişle mülkiyet hakkım anayasa teminatı altında tutan üncü madde ncı maddenin inci fıkrasına nazaran özel hüküm niteliğindedir mülkiyetin korunması hürriyeti de güvence altına alır maunz durig herzog scholz art no mülkiyetin güvencesi ile ilgili üncü madde konut dokunulmazlığını güvence altına alan inci madde birlikte uygulanır inci maddede düzenlenen devletleştirmenin mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması ile çelişir bir yanı yoktur bu noktaya yukarıda temas edilmemiştir mülkiyetin anayasal güvencesi ile üncü maddedeki temel hakları kötüye kullananların haklan kaybedecekleri hükmü arasında bir uyumsuzluk bulunmamaktadır türk ceza kanunundaki müsadere hükümleri ile anayasanın uncu maddesindeki müsadere hükümleri üncü madde anlamında o hakkın kaybedilmesi değildir kanun koyucu üncü maddedeki şartlarda mülkiyet hakkının kaybedilmesinin şartları ve karar verecek mercileri özel bir kanunla düzenleyebilir mülkiyet anayasal güvence altına alınması tek tek menkul ve taşınmaz mallan para ile değerlendirebilen hakları ve mal varlığını toplu olarak ve tabii olarak üretim araçlarını içeren bir teminattır bu teminat hukuk devletinin gereğidir bu teminat mülkiyetin kamu yaran amacıyla sınırlanmasına engel değildir ağır vergilendirme peşin olmayan ödemelerle kamulaştırma ve devletleştirmelerin mülkiyet güvencesine aykırı düşer miras hakkı mülkiyet hakkının bir devamıdır özel bir şekildir bu nedenle mülkiyet ve miras aynı maddede ardarda düzenlenerek anayasal güvence altına alınmıştır miras hakkının ağır vergilendirme yolu ile muhtevasız hale getirilmesi mira hakkının ortadan kaldırılması önlenmek istenmiştir mgk any kom deği̇şi̇kli̇k gerekçesi̇ danışma meclisince kabul edilen üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan bu haklar diğer temel haklar gibi anayasanınesas sayısı karar sayısı güvencesi altındadır cümlesi maddeden çıkarılmış ve madde redaksiyona tabi tutulmuştur anılan hükmün maddeden çıkarılmasının nedeni anayasada sayılan tüm temel hak ve hürriyetler gibi mülkiyet ve miras hakkının da herhangi bir açıklamaya gerek olmaksızın anayasanın güvencesi altında olmasıdır kaldı ki diğer temel hak ve hürriyetler için ilgili maddelerinde bu kurala yer verilmemiştir mülkiyet ve miras haklarının önemi ve türk toplumunun köklü gelenekleri göz önünde tutularak bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir hükmü aynen korunmuştur metindeki bu ancak ibaresi sınırlayıcı nitelikte görülmemiş temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin üncü maddede belirtilen genel sınırlama sebeplerinin tümü anılan üncü maddenin son fıkrasında yer alan açık hükümlere göre bu haklar bakımından da geçerli olduğundan maddede yer alan bu hüküm sınırlama sebepleri arasında öncelikle uygulanabilecek bir sebebi belirtir nitelikte kabul edilmiştir anayasa mahkemesinin değişik kararlarında çağımızda mülkiyet hakkı temel bir hak olmakla birlikte kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı belirtilmiştir toplum yaran ise yerine göre mülkiyet hakkının tümüyle kişinin elinden alınmasını gerektirmektedir bu nedenle anayasada kamulaştırma ve devletleştirme kurumlan düzenlenmiştir anymah es ka rg sayı anayasa anayasasından farklı olarak mülkiyet hakkına ekonomik haklar arasında değil kişi haklan arasında yer vermiştir bu değişiklik anayasanın milli güvenlik konseyinde yapılan görüşmesi sırasında oluşmuştur mülkiyet hakkı devletten önce var olan devlete karşı da korunması gereken kişi haklan ağır basan haklardan sayılmıştır gözübüyük sy anayasası mülkiyet hakkım sosyal ve ekonomik haklar arasında düzenlemişti bu bir yerde mülkiyete değişik yorumlarla mahiyetinden değişik yaklaşmalara neden olabiliyordu anayasası mülkiyet hakkını kişinin haklan bakımından değeri olan bir hak değil ferdi niteliği ve tabii haklar arasında oluşu yeniden vurgulanmıştır anayasa mülkiyet hakkını özel mülkiyet olarak düşünmüştür bu mülkiyet anlayışı teşebbüs serbestisini üretim vasıtaları üzerindeki özel mülkiyeti de ihtiva etmektedir bu nedenle faşişt komünist veya dini esaslara dayanan bir sistem tercihi anayasanın diğer hükümleri ile olduğu kadar mülkiyet hakkındaki hükümleri ile de mümkün değildir hak arama hürri̇yeti̇ başlıklı maddesi̇nde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünden davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir anayasa maddeleri̇ çerçevesi̇nde dava konusunun ve uygulamasi bulunan yasa maddesi̇ni̇n değerlendi̇ri̇lmesi̇ anayasanın maddesi yönünden yasanın uygulanması açısından sayılı kamulaştırma yasasının sayılı yasanın maddesiyle günü kabul edilen maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından bu kanunun geçici ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve sayılı i̇mar kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir yasalesas sayısı karar sayısı hükmünün bu kısmının süre belirtmek gerekirse uyuşmazlığımızı da etkileyecek şekilde yılma kadar dava açılmasının önlenmesine yol açtığı bu nedenle dava konusuna uygulanacak yasanın değerlendirilmesi devletin yükümlülükleriyle bağdaşmamaktadır anayasa madde yönünden yasal düzenlemelerin hukuk devletinde adaletli ve adaletin yerine getirilmesi açısından başvuru yollarını sınırlayıcı düzenlemelerde yasa koyucu tarafından kaçınılması gerekliliğini öngörmektedir anayasa madde yönünden yargı yetkisinin kullanılamaması genel hukuk ilkelerine göre uygun olmayan sınırlamalar dışındaki bir uygulamanın kabul edilmediği sonucu bulunmaktadır anayasa madde yönünden açık bir biçimde mülkiyet hakkının özüne dokunulması ve bu hususta denge gözetilmeden kişi haklarına aykırılığın oluşturulmaması gerektiği vurgulanmaktadır anayasa maddesi yönünden idari itiraz veya dava yolu tanımadan önlenmesine yol açıcı yasal düzenleme getirilmesi nedeniyle anayasanın bu hükmüne aykırılık mevcuttur anayasanın maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nolu ek protokolünün mülkiyetin korunması başlıklı maddesinde her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir düzenlemesi yer almıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin ai̇hm mülkiyet hakkı ihlali iddialarıyla açılmış olan hakan arı türkiye hüseyin kaplan türkiye davalarında mahkeme imar planında kamusal kullanıma ayrılan ve kullanımı kısıtlanan taşınmazların yukarıda sözü edilen hukuki düzenlemeler sonucunda kamu yararının gerekleri ile temel haklarının korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil dengenin gözetilip gözetilmediğini irdelemiştir kararlarda ilgililerin imara açık taşınmazlarında inşaat ruhsatı elde etme haklarının meşru haklan olduğu oysa bu nitelikteki taşınmazların imar yasağına tabi tutulması sonucunda mülkiyet hakkının akıbeti konusunda bir belirsizliğe itildiği ve mülkiyet hakkından yararlanmanın engellendiği sonucuna ulaşmıştır sonuç dava konusu kamulaştırmama nedeniyle tazminat isteminin uzun yıllar sonuç alamamasına neden olan yasal düzenlemeyle mülkiyet hakkının kullanımının kısıtlanmasıyla beraber tamamiyle kurumların insiyatifıne bağlı olarak bir gelişme gösterdiği anayasaya aykırılık yönündeki itiraz konusu kısımla beraber sayılı kamulaştırma kanununda gün sayılı yasayla satınalma usulü başlıklı maddesi ek madde yapılacak ödemelerin toplam tutarının idari olarak ayrılan ödeneğinin toplamını aşması halinde ödemeler en fazla yıl da ve geçici maddenin fıkrasına göre yapılır kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti başlıklı geçici maddesindeki hükümler özellikle son fıkra bu madde uyarınca ödenecek bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal hak ve alacakları haczedilemez beraber değerlendirildiğinde taşınmazın kısıtlılığı hatta kullanılamaz hale getirdiği açıktıresas sayısı karar sayısı kamu hizmetinin yürütülmesi toplum yararı ile kişilerin maddi ve manevi menfaatleri arasındaki dengenin gözetilmesinde kamu hizmetinin verimliliğinin ön planda tutulması mutlak olmakla beraber bu dengenin tamamiyle bir taraf yönünde gözetilmemesi sonucunu doğurmaması gerekliliği kamu vicdanı ve adalet açısından zorunluluktur bu bağlamda kurumların kamu hizmeti nedeniyle imar planlarında bir kısım taşınmazları kısıtlaması gerekliliği kişilerin toplum yararına bu menfaatlerinden vazgeçmesinde toplum düzeninin oluşmasındaki mülkiyet hakkının kullanılmasının engellenmesinin mülkiyet sahipleri açısından da en azından tazmini gerekeceği tabi olmakla bu dengeyi gözeten ve hak arama özgürlüğünü yıllara yayılı olarak ortadan kaldırmayan mevzuat hükümleri getirilmesi kurumların sonuç itibariyle de taşınmazın mülkiyetini uhdelerine de aldığı düşünüldüğünde anayasaya aykırılık teşkil ettiği görüşüyle anayasa mahkemesine başvuruda bulunulması gerektiği sonucuna varılmıştır hüküm açıklanan nedenlerle sayılı kamulaştırma yasanın geçici madde in bu kanunun ek inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu kanunun ek inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanır ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu düşüncesi ile iptali istemi ilgili anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm belgeleri ile onaylı suretlerinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına bu karar ile dosya suretinin yüksek mahkemeye ulaşmasından itibaren ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine karardan bir suretinin taraflara tebliğine günü karar verildi
2,875
esas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen tmk maddesi evlatlık ilişkisinin kurulması sırasında izinin alınması gerekli kişilerin izninin alınmaması dışında ilişkinin kurulması sırasında diğer noksanlıklara ilişkindir bilindiği üzere tmk yürürlüğe girmesi ile yürürlükten kalkan sayılı medeni kanununun evlatlık ilişkisinin kaldırılmasına ilişkin maddesinde evlatlık mukavelesi hakkındaki kaidelere riayet şartıyla evlatlık rabıtası iki tarafın rızasıyla her zaman kaldırılabilir evlatlık rabıtası muhik sebeplere istinat halinde evlatlığın ve mirasından mahrum bırakacak bir hal hususunda evlatlık edinen kimsenin talebi üzerine hakim tarafından dahi refedilir denerek ilişkisinin yanlarının karşılıklı isteğiyle her zaman kaldırılabileceği bunun yanı sıra haklı nedenlerin varlığı durumunda evlatlığın mirasından yoksun bırakacak miras bırakana ya da yakınlarına karşı ağır bir suç işlemesi ya da yasal sorumluluklarını yerine getirmede ağır kusur göstermesi gibi bir durumda ise evlatlık edinen evlatlık ilişkisinin kaldırılmasını isteyebileceği düzenlenmiştir görüldüğü üzere sayılı medeni kanununda evlatlık ilişkisinin kaldırılmasında yanların isteği ve haklı nedenler ve mirastan yoksun kılmayı gerektirir davranışlar gibi evlatlık ilişkisi kurulduktan sonra gerçekleşecek olgulara yer verilmişken türk medeni kanununda bu yönde bir hüküm bulunmamakta ve evlatlık ilişkisinin kaldırılması yalnızca ve yalnızca ilişkinin kurulması aşamasındaki yasal koşullardaki eksikliğe bağlanmıştır türk medeni kanununun genel gerekçesinde evlatlık ilişkisinin kaldırılmasına ilişkin yeni düzenlemeden hiç söz edilmemiş sayılı medeni kanunun maddesindeki düzenlemeye neden yer verilmediği açıklanmamış evlatlık ilişkisinin kaldırılmasına ilişkin ve maddelerin i̇sviçre medenî kanunu ve maddelerinden alındığı belirtilmiştir bu bağlamda türk medeni kanununda evlat ilişkisinin kaldırılması kurulma aşamasındaki yasal koşullardaki eksiklikle sınırlamış evlatlık ilişkisinin kurulması aşamasından sonra gelişecek olay ve olgular göz ardı edilmiş ve yasaya uygun olarak kurulmuş bir evlat ilişkisi neredeyse biyolojik soy bağı ile eş tutulmuştur evlatlık ilişkisi mahkeme kararı ile kurulan bir soy bağı olup sonuçları bakımından gerçek soy bağı ile bire bir aynıdır ancak yasa koyucu hukuki yola kurulmuş ve gerçek olmayan bu soy bağı bir kez yasaya uygun olarak kurulduktan sonra sonsuza kadar sürmesi sonucunu doğuran bir düzenleme yapmıştır evlat edinilen ve evlat edinen evlatlık ilişkisinin karşılıklı olarak sonlandırmak isteseler bile yasada evlat ilişkisi kurulduğu aşamadaki eksiklikler dışında bu evlatlık ilişkisinin kaldırılması düzenlenmediğinden bu ilişkiyi sürdürmek zorunda kalacaktır küçükken evlat edinilen bir çocuk erişkinliğe eriştiğinde ve ayırt etme gücünü kazandığında bile kendisinin isteği ve iradesi dışında kurulmuş bu ilişkiyi sürdürmek zorunda kalacaktır evlat ilişkisi evlat edilene sonradan ona zarar verse çıkarlarını zedelese hatta evlat edinilen tarafından istismar edilse kendisine kötü davranılsa bile evlat edinilen ve bu ilişkiyi hiç bir biçimde sonlandıramayacaktır aynı biçimde evlatlık ilişkisi sonradan evlat edinilenin açıkça zararına olsa bile hiç kimse bu ilişkinin kaldırılmasını isteyemeyecektir aynı durum evlat edinilen için de geçerlidir evlat edinilen evlat edene kötü davransa onu öldürmeyeesas sayısı karar sayısı kalksa ya da kendisine ya da yakınlarına karşı çok ağır bir suç işlese bile evlat edinilen bu ilişkinin sonlandırılmasını isteyemeyecektir i̇nsanlar kendi anne ve babalarını seçemedikleri gibi bunlarla kurulan soy bağını hiç bir biçimde sonlandıramayacağı ve bu soy bağının hukuksal yola kurulması sonucu doğuran ve aynı sonuçları doğuran evlatlık ilişkisinin de geçerli olması gerektiği gibi bir düşünce doğal gerçek ve hiç bir biçimde yok edilemez olan ile insanlarca yaratılan hukuk düzenince var edileni aynı kabul etmek anlamına gelir ki bunun savunulması olası değildir evlatlık ilişkisi temelinde hem evlat edinilen hem de evlat edinenin yararına olacağı düşünülerek getirilmiş bir kurumdur ancak başta her iki yanın yararına olduğu düşünülen bu ilişkinin sonradan yanların zararına olabileceği göz önünde tutulmalı ve yanlara bu ilişkiyi sonlandırabilmesini sağlayacak bir hukuki olanak tanınmalıdır sonuçta sonradan ve hukuki yolla kurulan bir soy bağının biyolojik soy bağı ile aynı kabul edilerek mahkeme kararı ile yasal koşulara uygun olarak kurulmuş bir soy bağının hangi koşullarda olursa olsun hatta evlatlık ve evlat edinen için bu ilişkinin hiç bir yararı kalmasa hatta yanların her ikisine ya da her hangi birine zarar vermesi durumunda bile ortadan kaldırılması olanağının ortadan kaldırılması kişinin hukuk düzeni ile kurulmuş bir statüyü sona erdirebilmesinin aynı hukuk düzenince açıkça engellenmesi sonucu doğurmaktadır ki bu demokratik hukuk devletinde kabul edilemez olduğu gibi insan haklarına da aykırıdır bu bağlamda evlat ilişkisinin kaldırılmasını kurulma aşamasındaki yasal koşullardaki eksiklikle sınırlandıran ve kişileri hukuki yolla kurulmuş ilişkiyi sonsuza kadar sürdürmek zorunda bırakan bir tmk maddesinin anayasanın maddesindeki türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir maddesindeki devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır maddesindeki herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir hükmüne maddesindeki temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz hükümlerine aykırı olduğu düşünülmektedir bunun yanı sıra anayasanın maddesinde herkes meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir denmiştir yukarıda açıklandığı üzere evlatlık ilişkisinin her hangi bir yararının kalmaması yanlara zarar vermesi yanlar için sürdürülmesi olanaksız hale gelmesi durumunda bile evlat edinen ve evlat edinilene hukuk yoluyla kurulmuş bu ilişkiyi haklı gerekçelerle bile olsa yine hukuk yoluyla ortadan kaldırmak için dava hakkı tanınmaması kişinin dava açma hakkını ölçüsüz bir şekilde sınırlanmakta ve bu yönüyle anayasanın maddesine de aykırılık oluşturmaktadıresas sayısı karar sayısı türk medeni kanununun maddesinde dava hakkının evlatlık ilişkisinin kaldırılması ve maddelerde sayılan nedenin öğrenilmesinden başlayarak bir yıl ile sınırlandırılmıştır evlat ilişkisinin anılan düzenlemelere göre kurulması sırasındaki zorunlu izinlerin alınmaması evlat edinen ile evlat edinilen arasında kanunun aradığı ölçüde bakma ve eğitme ilişkisinin bulunmaması yaş koşulu evlilik süresi yaş farkı gibi nedenlerle kaldırılmasının istenmesi öğrenmeden başlayarak belirli bir süre bağlı kılınması kabul edilebilir ise de maddenin yukarıda açıklanan gerekçelerle iptali durumunda evlatlık ilişkisinin yanlarını karşılıklı isteği ya da haklı nedenlerle kaldırılması hakkın tanınması durumunda bir süre sınırlaması getirilmesi ve bu maddenin aynen korunması yine aynı gerekçelerle anayasaya aykırılık oluşturacağı açıktır karar sayılı türk medeni kanununun maddesinin evlât edinme esasa ilişkin diğer noksanlıklardan biriyle sakatsa cumhuriyet savcısı veya her ilgili evlâtlık ilişkisinin kaldırılmasını isteyebilir hükmü ile maddesinin dava hakkı evlâtlık ilişkisinin kaldırılması sebebinin öğrenilmesinden başlayarak bir yıl geçmekle düşer hükümlerinin anayasanın nci inci inci üncü ve ncı maddelerine aykırı olduğu düşünüldüğünden söz konusu yasa hükümlerinin anayasanın maddesi uyarınca iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvuruda bulunulmasına anayasa mahkemesine itiraz başvurusunun bekletici sorun sayılmasına gerekçeli başvuru kararının aslının dava dosyası içinde bulunan ilgili belgelerin aslına uygunluğu onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verildi
1,080
esas sayısı karar sayısı avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinde ek protokolde ve anayasasında kişinin hak ve ödevleri başlığı altında düzenlenen mülkiyet hakkı diğer bütün hakların kendisinden türediği kabul edildiğinden prof drşeref ertaş tarafından hakların anası olarak tanımlanmaktadır anayasasında mülkiyet hakkı mülkiyet hakkı başlığı altında herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz şeklinde düzenlenmiştir ai̇hs ek protokolde ise mülkiyet hakkı mülkiyetin korunması başlığı altında her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır herhangi bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakabilir yukarıdaki hükümler devletlerin mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez şeklinde düzenlenmiştir sayılı tmknın mülkiyet hakkının içeriği kenar başlıklı maddenin birinci fıkrası bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde şey üzerinde dilediği gibi kullanma yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir şeklindedir nitekim anayasa mahkemesince de mülkiyet hakkının içeriği konusunda tmk ile paralel bir görüş benimsenmiştir anayasa mahkemesi sayılı turizmi teşvik kanununun maddesinin fıkrasının numaralı bendinin ikinci cümlesinin anayasaya aykırılığı gerekçesiyle açılan iptal davasında mülkiyet hakkı kişiye başkasının hakkına zarar vermemek ve kanunların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma ürünlerinden yararlanma ve tasarruf olanağı veren temel bir haktır ifadeleri kullanılmıştır any mahk esas sayısı karar sayısı amkbb karar tarihi mülkiyet hakkının muhtevası bu iken mülkiyet hakkının hangi sebeple sınırlanabileceği mülkiyet hakkının düzenlendiği maddenin ikinci fıkrasında belirtilmiştir mad fye göre bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir önemle belirtmek gerekir ki anayasanın maddesine göre temel hak ve hürriyetlere getirilecek sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna aykırı olamaz dolayısıyla mülkiyet hakkına kamu yararı ve toplum yararı sebebiyle kanunla getirilecek sınırlamalar da anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olmak zorundadır sınırlamanın mülkiyet hakkının özüne dokunmaması gerekmektedir anayasa mahkemesi bir kararında kamulaştırma işlemine mukabil taşınmazın gerçek değeri ödenmezse mülkiyet hakkının özüne dokunulacağını eğer gerçek değeri ödenirse bu durumda öze dokunma değil sınırlamanın söz konusu olacağına hükmetmiştir özel mülkiyetteki bir taşınmazın malikinin rızası olmasa da kamulaştırma yoluyla yani zorla kamu malları arasınaesas sayısı karar sayısı geçirilmesi aslında mülkiyet hakkının özüne dokunan bir işlemdir zorla alımın dayanağı olan kamu yararı kavramı mülkiyetin karşılıksız devrine dayanak tutulamaz anayasanın maddesinin açık hükmü karşısında temel hakların özüne dokunmak mümkün değildir kamu yararına dayanan kamulaştırma işleminde taşınmazın gerçek karşılığının ödenmesi halinde mülkiyet hakkı paraya çevrilmek suretiyle korunmuş olacağından öze dokunma durumu da sınırlama niteliğine dönüşmüş olacaktır any mahk esas sayısı karar sayısı amkbb karar tarihi sınırlamanın ölçülülük ilkesine uygun şekilde yapılması gerekmektedir adil denge olarak da ifade edilen bu ilkeye göre mülkiyet hakkına yapılacak müdahale nihai amaca ulaşmaya elverişli ve orantılı olmalıdır ai̇hm bu ilkeyi james and others vs the kingdom davasında müdahale sayesinde ulaşılmak istenen amaç ile yöntem arasında makul bir orantılılık olarak açıklamıştır başka bir kararında ise ölçülülük ilkesini toplumun genel yararının gerekleri ile bireyin temel haklarının korunmasının gerekleri arasında adil denge olarak ifade etmiştir anayasa mahkemesi ağlar başvurusunda ölçülülük ilkesini tıpkı ai̇hm gibi adil denge olarak nitelendirmiştir mahkemeye göre temel hak ve hürriyetlere kamu yararı amacıyla yapılacak sınırlandırma ile bireyin hak ve çıkarları arasında adil bir denge olmalıdır kamulaştırma özel mülkiyet altında bulunan gayrimenkul mallara kamu yararı düşüncesiyle ve kamu kudretine dayanarak devlet veya diğer kamu tüzel kişileri tarafından bedeli verilmek koşuluyla el konulması anlamına gelir anayasasında kamulaştırma başlığı altında şu şekilde düzenlenmiştir devlet ve kamu tüzel kişileri kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını kanunla gösterilen esas ve usullere göre kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idari irtifaklar kurmaya yetkilidir kamulaştırma bedeli ile kesin hükme bağlanan artırım bedeli nakden ve peşin olarak ödenir ancak tarım reformunun uygulanması büyük enerji ve sulama projeleri ile iskân projelerinin gerçekleştirilmesi yeni ormanlarının yetiştirilmesi kıyıların korunması ve turizm amacıyla kamulaştırılan toprakların bedellerinin ödenme şekli kanunla gösterilir kanunun taksitle ödemeyi öngörebileceği bu hallerde taksitlendirme süresi beş yılı aşamaz bu takdirde taksitler eşit olarak ödenir kamulaştırılan topraktan toprağı doğrudan doğruya işleten küçük çiftçiye ait olanlarının bedeli her halde peşin ödenir i̇kinci fıkrada öngörülen taksitlendirmelerde ve herhangi bir sebeple ödenmemiş kamulaştırma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz uygulanır hukukumuzda kamulaştırma işlemlerinin usul ve esasları tarihli ve sayılı kamulaştırma kanunu ile düzenlenmiştir dava ve iptal talebine konu tarihli ve sayılı kamulaştırma kanununa tarihli ve sayılı kanunun maddesiyle eklenen geçici maddesi şu şekildedir kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırılması hiç yapılmamış olmasına rağmen tarihinde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili el konulması veya hukuki el atılması sebebiyle mülkiyet hakkından doğan taleplere dair bedel ve tazminata ilişkin davalarda verilen kararlar taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararların icrasına ilişkin hükümlere göre yerine getirilir bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmemiş mahkeme kararlarına dayanılarak başlatılan icra takipleri kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durduruluresas sayısı karar sayısı kararların icrasına ilişkin hukukumuzda belirlenmiş prensipler sayılı hmknın maddesinde kişiler hukuku aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez şeklinde düzenlenmiştir maddenin lafzi yorumu ile maddenin mefhum muhalifinden tahdidi olarak sayılan kararlar dışında kalan kararların kesinleşmeden icra edilebilecekleri anlaşılmaktadır sayılı kanunun geçici maddesi her ne kadar taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararların icrasına ilişkin hükümlere göre yerine getirilir bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmemiş mahkeme kararlarına dayanılarak başlatılan icra takipleri kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durdurulur şeklinde düzenlenmiş ise de anılan hüküm gereğince görülmekte olan bedele ve tazminata ilişkin davalarda verilen mahkeme kararlarının kesinleşmedikçe icraya konulmamasını ve başlatılan ve hâlen devam etmekte olan icra süreçlerine müdahale ederek bu süreçlerin kesinleşmiş mahkeme kararları ibraz edilinceye kadar durmasına neden olunmuştur i̇ptal talebine konu düzenleme ile mülkiyet hakkında anayasada düzenlenen ve koruma altına alınan sınırların aşılması suretiyle aykırılık oluşturduğu tetkik edilmiştir şöyle ki anayasanın maddesine göre temel hak ve hürriyetlere getirilecek sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir i̇ptal talebine konu düzenlemede taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararların icrasına ilişkin hükümlere göre yerine getirilir hükmü ile taşınmazlara ve kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili el konulması veya hukuki el atılması sebebiyle mülkiyet hakkından doğan taleplere dair bedel ve tazminat talepleri ayni haklara ilişkin kararların icrasına ilişkin hükümlere tabi tutulmuştur ancak anayasanın maddesinde kamulaştırma bedeli ile kesin hükme bağlanan artırım bedeli nakden ve peşin olarak ödeneceği hüküm altına alınmıştır anayasanın kamulaştırma bedellerinin nakden ve peşin olarak ödenmesini düzenleyen maddesinde anayasa koyucunun amacı idare tarafından taşınmaz maliklerinin mülkiyet haklarına yapılan müdahalenin bir an önce telafi edilmesidir halde iptale konu düzenleme anayasanın sözüne yani metnine ve ruhuna aykırı olacaktır sınırlamanın mülkiyet hakkının özüne dokunmaması gerekmektedir i̇ptale konu düzenleme ile maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmemiş mahkeme kararlarına dayanılarak başlatılan icra takipleri kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durdurulduğu ve ayni haklara ilişkin kararların icrasına ilişkin hükümlere göre yerine getirileceği düzenlenmiştir fiili el konma veya hukuki el atma sebebiyle mülkiyet hakkından doğan taleplere dair bedel ve tazminat taleplerinde esasen uyuşmazlık taşınmazın aynına ilişkin olmayıp fiili yahut hukuki el atma sebebiyle malikin mülkiyeti hakkında meydana gelen değişimin tazmininden ibarettir malikin bu hakka bir an önce ulaşmasını sağlamak sınırlama kapsamında sayılabilecekse de hakka ulaşmasını kesinleşme şartına bağlamak hakkının özüne dokunmak olarak nitelendirebilecektir zira mahkeme ilamlarının kesinleşmesi adil yargılanma hakkını sınırlayabilecek düzeyde uzun sürebilmektedir sınırlamanın ölçülülük ilkesine uygun yapılması gerekmektedir i̇ptale konu düzenleme ile idarelerin yerine getirmekle görevli oldukları kamu hizmetleri için gerekli olan kaynakların korunması ve kamu hizmetlerinde meydana gelebilecek aksaklıklara engel olunması amaçlanmaktadır ancak bu durumda malik lehine hükmedilen bedel ve tazminatlara malik tarafından geç ulaşılması ile kamu yararı ile kişisel yarar arasında meydana gelenesas sayısı karar sayısı orantısızlık nedeniyle adil dengenin kişisel yarar aleyhine bozulduğu sınırlamanın ölçülülük ilkesine uygun olmadığı anlaşılmaktadır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle anılan yasa hükmünün içerik itibariyle mülkiyet hakkının ihlali sonucunu doğurduğu göz önüne alınarak sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanununun maddesi uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa i̇ptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini dava dilekçesi iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak anayasa mahkemesine gönderir düzenlemesi doğrultusunda mahkememizce anayasaya aykırılık görülmesi nedeniyle tarih sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren sayılı i̇cra ve i̇flas kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinin iptali hususunda gereği bilgilerinize arz olunur
1,436
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir mahkememizce yapılan inceleme sonucu tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren memurlar ve diğer kamu görevlileri i̇le i̇lgili bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi hükmünün aşağıda belirtilen gerekçelerle anayasaya aykırı olduğu görüşüne varıldı anayasamızın maddesi hakim ve savcıların aylık ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamayacaklarını maddesinin son fıkrası ise hakim ve savcı olup da adalet hizmetindeki idarî görevlerde çalışanların hakimler ve savcılara tanınan her türlü haklardan yararlanacaklarını hükme bağlamıştır sayılı hâkimler ve savcılar kanununun maddesinde adalet müfettişlerine devlet memurları kanununda belirtilen en yüksek devlet memuru aylığının ek gösterge dahil yüzde yirmisi oranında özel hizmet tazminatı ödeneceği öngörülmüştür sözü edilen madde hükmü mart tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile adalet müfettişlerine bu kanuna göre hesaplanacak en yüksek aylık tutarının undan az olmamak üzere brüt aylıkları tutarının oranında özel hizmet tazminatı ödenir ancak adalet müfettişlerine yapılacak aylık ek gösterge yüksek hakimlik tazminatı ile bu madde uyarınca yapılacak ödemelerin net tutarı yüksek mahkeme daire başkanına yapılacak aylık ek gösterge yüksek hakimlik tazminatı ve ödeneklerin net tutarını geçemez şeklinde değiştirilerek adalet müfettişlerine yapılacak ödemelerin miktarı konusunda kısıtlayıcı bir düzenlemeye gidilmiştir aylık kavramı ücret ödenek yan ödeme gibi ödentilerin tümünü kapsadığından anayasanın maddesi gereğince hakimler ve savcılar hakkındaki hükümlere tabi olan adalet müfettişleri sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile getirilen kısıtlama ile aylıklarından kısmen yoksun bırakılmakla anayasanın adalet müfettişlerinin adalet hizmetindeki idari görevlerde çalışmaları nedeniyle aylık ve ödeneklerinden yoksun bırakılamayacakları yolundaki ve maddelerinde yazılı olan kurallara aykırı düzenleme yapılmıştır kamu idarelerinde yetki ve sorumluluk bakımından farklı görevlerde çalışan personele değişik miktar ve oranlar üzerinden özel hizmet tazminatı ödenmesi memur hukuku ilkeleri gereğidir özel hizmet tazminatı teftiş ve denetim hizmetlerinin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle adalet müfettişlerine ödenmekte olduğundan bu tazminatı denetim gibi bir görevi bulunmayan yüksek mahkeme daire başkanlarına verilen ödemeler tutarına endeksleyerek bu kişilere yapılan ödentilerin net miktarını geçmeyecek şekilde ödenmesi konusunda düzenlemeye gidilmesinde hakkaniyete ve hizmet icaplarına uyarlık bulunmamaktadıresas sayısı karar sayısı öte yandan sayılı kanun hükmünde kararnamenin söz konusu maddesi ile adalet müfettişlerine yüksek mahkeme daire başkanlarına yapılacak net ödeme tutarından fazla ödeme yapılamayacağı yolunda kural getirilmekle henüz sınıfa ayrılmamış adalet müfettişlerine aylıklarının oranında özel hizmet tazminatı ödenirken bu tazminatın aynı işi yapan ve meslekte daha kıdemli olan birinci sınıf adalet müfettişlerine daha düşük oranlar üzerinden verilmesinde eşitlik ilke ve kurallarına uyarlık da yoktur açıklanan nedenlerle sayılı kanun hükmünde kararnamenin adalet müfettişlerine yapılacak aylık ek gösterge yüksek hakimlik tazminatı ile bu madde uyarınca yapılacak ödemelerin net tutarının yüksek mahkeme daire başkanına yapılacak aylık ek gösterge yüksek hakimlik tazminatı ve ödeneklerin net tutarını geçemeyeceği yolundaki maddesi hükmü birinci sınıf olan adalet müfettişleri ile henüz bu hakkı elde etmemiş adalet müfettişleri arasında eşitsizlik yaratması ve evvelce hak olarak tanınan parasal imkana aleyhe kısıntı getirmesi bakımından anayasanın ve maddesi hükümlerine aykırı olduğuna konunun incelenerek bir karar verilmek üzere anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca tarihinde oybirliği ile karar verildi
509
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi şöyledir dava konusu işlemin dayanağı olan sayılı devlet memurları kanununun günlü ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile değişik maddesinde ve üncü maddeler hükümleri uyarınca tespit olunan günlük çalışma saatleri dışında salgın hastalık ve tabii afetler gibi olağanüstü hallerin olması bu hallerin devamı süresince fabrika atölye şantiye işletme gibi yerlerde i̇ş kanununa tabi olarak çalıştıran kurumlarca hizmetin gereği olarak işçi ile birlikte çalışma saatleri ve günü dışında çalışmanın zorunlu bulunması hallerine münhasır olmak üzere yapılan fazla çalışmalar ücretle karşılanır yukarıda sayılan hallerde yaptırılacak fazla çalışmanın süresi ve saat başına ödenecek ücret bakanlar kurulu kararı ile belirlenir kurumlar gerektiği taktirde personelini günlük çalışma saatleri dışında fazla çalışma ücreti verilmeksizin çalıştırabilir bu durumda personele yaptırılacak fazla çalışmanın her sekiz saati için bir gün hesabıyla izin verilir ancak bu suretle verilecek iznin en çok on günlük kısmı yıllık izinle birleştirilerek yılı içinde kullandırılabilir fazla çalışmanın uygulama esas ve usulleri devlet personel başkanlığı ile maliye bakanlığınca müştereken belirlenir milli i̇stihbarat teşkilatı mensuplarına ödenecek fazla çalışma ücretleri ve diğer hususlar başbakan tarafından onaylanacak bir talimatla tesbit edilir hükmü yer almıştır sayılı kanun hükmünde kararname sayılı yetki kanununa dayanarak çıkarılmış ve tarihinde yürürlüğe girmiştir gün ve sayılı mükerrer resmî gazete khknin anayasaya uygun bir yetki yasasına dayanması geçerliliğinin ön koşuludur bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki yasası anayasaya aykırı olan bir khknin kuralları içerikleri yönünden anayasaya aykırılık oluşturmasalar bile anayasaya uygunluğundan söz edilemez öbür yönden khklerin anayasaya uygunluk denetimleri yasaların denetimlerinden farklıdır anayasanın maddesinde kanunlar anayasaya aykırı olamaz denilmektedir bu nedenle yasaların denetiminde onların yalnızca anayasa kurallarına uygun olup olmadıkları saptanır khkler ise konu amaç kapsam ve ilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki yasasına hem de anayasaya uygun olmak zorundadırlar bu nedenlerle khk kurallarının içerikleri yönünden de anayasaya uygunluk denetiminin yapılabilmesi için öncelikle ortada anayasaya uygun bir yetki yasasının varlığı gerekir bütün bu nedenlerle dayandığı yetki yasasının anayasaya aykırılığı saptanan ya da iptaline karar verilen khklerin anayasanın başlangıcındaki hiçbir kişi veya kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı maddesindeki hukuk devleti ilkeleriyle maddesindeki hiçesas sayısı karar sayısı kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz kuralı ve khk çıkarma yetkisine ilişkin maddesiyle başdaştırılmaları olanaksızdır dava konusu edilen idari işlemin dayanağı olan sayılı kanunun maddesi gün ve sayılı yetki yasasına dayanılarak çıkartılmıştır söz konusu yetki yasası anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararıyla iptal edilmiştir böylece sayılı kanunun maddesi anayasal dayanaktan yoksun kalmıştır bu nedenle sayılı khknin maddesi anayasamızın başlangıcında yer alan egemenliği millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi veya kuruluşun bu anayasaya gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı maddesindeki hukuk devleti maddesindeki hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamaz ilkeleriyle khk çıkarma yetkisine ilişkin maddesine aykırıdır bu nedenle tc anayasasının ve sayılı yasanın maddesi uyarınca konunun anayasa mahkemesine intikal ettirilmesine ve anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara değin davanın geri bırakılmasına gününde oybirliğiyle karar verildi
489
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesinde düzeltme ve cevap hakkı ancak kişilerin haysiyet ve şereflerine dokunulması veya kendileri ile ilgili gerçeğe aykırı yayınlar yapılması hallerinde tanınır ve kanunla düzenlenir düzeltme ve cevap yayımlanmazsa yayımlanmamasının gerekip gerekmediğine hâkim tarafından ilgilinin müracaat tarihinden itibaren en geç gün içerisinde karar verilir şeklindedir anayasanın bu açıklığına rağmen sayılı yasanın maddesinde sulh ceza hâkiminin gün içinde cevap ve düzeltmeyi suç mahiyetinde olup olmadığı yayım ile ilgisi bulunup bulunmadığı kanunda yazılı şekil ve şartları taşıyıp taşımadığı ve mevkuteye yapılan başvurunun yayımdan itibaren ay içinde yapılıp yapılmadığı cihetlerinden inceleyerek cevap veya düzeltmenin yayımlanmasına veya aynen ya da uygun göreceği değişiklikleri yaparak yayımlanmasına karar verir bu karar ilgililere tebliğ olunur şeklindedir burada yasa ile sulh ceza hakimine tanınan gün içinde şeklindeki süre anayasanın maddesindeki tesbit edilen süreye aykırıdır i̇ptali gerekir
139
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçesi̇ i̇tiraz başvurularının ortak gerekçesi şöyledir anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti her türlü işlem ve eylemi hukuka uygun her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren devlettir öte yandan hukuk devleti ilkesi yürütme organının faaliyetlerinin yönetilenlerce belli ölçüde öngörülebilir olmasını herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesini ekonomik ve sosyal yaşamlarındaki tutum ve davranışlarını buna göre düzene sokabilmesini gerektirir zira hukuk devletinin gereği olan belirlilik ve hukuki güvenlik ilkesi idarenin keyfi hareket etmesini engeller bunu gerçekleştirmenin başlıca yolu ise kural konulmasını gerektiren durumlarda bunların genel soyut anlaşılabilir ve sınırlarının belirli olmasını sağlamaktır davada uygulanacak kural olan sayılı kanunun ek nci maddesinin fıkrasının inci bendinde yer alan tablo tazminat miktarlarını belirleyen kuraldır bu kuralda ödeme yapılacak çalışanların statülerine göre bu kişilere yapılacak ödemelerin tavan oranları ayrıntılı olarak düzenlemiş ancak yürütmeye bırakılan yetkinin sınırlarının belirlenmesi açısından yapılacak ödemelerde herhangi bir taban oranı belirlememiştir yürütmeye bırakılan yetkinin üst sınırı ve çerçevesi belirlenirken alt sınırının belirlenmemiş olması kuralda belirtilen personelin alacakları sağlık hizmetleri tazminatlarında asgari bir garanti içermemektedir bu nedenle dava konusu kural devletin tüm işlem ve eylemlerine bireylerin güven duymasını zedeleyici nitelik taşıdığından hukuk devletinin gereği olan hukuki güvenlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadır anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasına göre kamu personelinin özlük haklarına ilişkin esasların kanunla düzenlenmesi gerekmektedir kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel sınırsız esasları ve çerçevesi belirsiz bir düzenleme yetkisi verilemez ancak kanunda temel esaslar belirlenerek çerçevenin çizilmiş olması koşuluyla uzmanlık ve teknik konulara ilişkin ayrıntılar yürütme organının takdir yetkisine bırakılabilir yürütmeye bırakılan yetkinin üst sınırı ve çerçevesi belirlenirken alt sınırının belirlenmemiş olması anayasanın inci maddesine de aykırıdır sayılı tababet ve şuabatı sanatlarının i̇crasına dair kanunun uncu maddesinde diş tabiplerinin insan sağlığına ilişkin olarak dişlerin diş etlerinin ve bunlarla doğrudan bağlantılı olan ağız ve çene dokularının sağlığının korunması hastalıklarının ve düzensizliklerinin teşhisi ve tedavisi ve rehabilite edilmesi ile ilgili her türlü mesleki faaliyeti icra etmeye yetkili oldukları düzenlenmiştir aynı kanunun tarih ve sayılı kanunla eklenen ek üncü maddesinde tabipler ve diş tabipleri dışındaki sağlık meslek mensuplarının hastalıklarla ilgili doğrudan teşhiste bulunarak tedavi planlayamayacağı ve reçete yazamayacağı hükmü bulunmaktadır bu düzenlemelerden diş tabiplerinin diğer tabipler gibi hasta muayene teşhis ve tedavi yetkisine sahip olduğu anlaşılmaktadır sayılı kanunun inci maddesinin üncü fıkrasını değiştiren sayılı kanunun inci maddesinin kimlere ne kadar ek ödeme verileceğini düzenleyen inci fıkrasının personelin katkısıyla elde edilen döner sermaye gelirlerinden personele bir ayda yapılacak ekesas sayısı karar sayısı ödemenin tutarı ilgili personelin bir ayda alacağı aylık ek gösterge dâhil yan ödeme ve her türlü tazminat makam temsil ve görev tazminatı ile yabancı dil tazminatı hariç toplamının klinik şefleri ve şef yardımcıları ile uzman tabip kadrosuna atanan profesör ve doçentlerde yüzde ünü uzman tabip ve tıpta uzmanlık mevzuatında belirtilen dallarda bu mevzuat hükümlerine göre uzman olanlar ile uzman diş tabiplerinde yüzde ünü pratisyen tabip ve diş tabiplerinde yüzde ünü idari sağlık müdür yardımcısı hastane müdürü ve eczacılarda yüzde sini başhemşirelerde yüzde ünü diğer personelde ise yüzde sini geçemez şeklindeki hüküm ile uzman tabip ile uzman diş tabibi pratisyen tabip ile pratisyen diş tabibi alabilecekleri döner sermaye geliri tavanı olarak aynı oranlara tabi tutulmuş ve tabip diş tabibi ayrımı yapılmamıştır sayılı kanunun inci maddesine dayanılarak çıkarılan ve tarih ve sayılı resmi gazetede yayınlanan sağlık bakanlığına bağlı sağlık kurum ve kuruluşlarında görevli personele döner sermaye gelirlerinden ek ödeme yapılmasına dair yönetmeliğin inci maddesinin üncü fıkrasında herhangi bir katkıya bağlı olmaksızın yapılacak ek ödeme oranları belirlenirken diş tabipleri ile tabipler uzman diş tabipleri ile uzman tabipler arasında bir ayrım yapılmamıştır yine aynı yönetmelikte tavan ek ödeme tutarına esas katsayılar tablo ek ile hizmet alanı kadro unvan katsayıları tablo ek ek ek uzman tabip ile uzman diş tabibi pratisyen tabip ile pratisyen diş tabibi için eşit olarak belirlenmiş diş tabipleri ile tabipler uzman diş tabipleri ile uzman tabipler arasında bir ayrım yapılmamıştır buna karşın sayılı kanunun ek nci maddesinin fıkrasının inci bendinde yer alan tabloda tabip ve diş tabipleri ayrımı yapılmış ve ve üncü sütunlarda diş tabiplerine daha düşük katsayılar üzerinden tazminat ödenmesi kararlaştırılmıştır sivil tabiplerle askeri tabiplerin yine sivil diş tabipleriyle askeri diş tabiplerinin sağlık hizmeti kapsamında eğitim yetki ve sorumluluk bakımından aralarında hiçbir fark bulunmamasına rağmen sivil tabiplerle sivil diş tabiplerinin alabilecekleri döner sermaye gelirlerinin tavanı aynı tutulup askeri tabip ve askeri diş tabiplerine ödenecek sağlık hizmetleri tazminatı belirlenirken askeri diş tabiplerine daha düşük oran belirlenmesi anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır sayılı kanunun ek nci maddesinin fıkrasının inci bendinde yer alan tablonun inci sütununda öğretim üyesi tabiplerle öğretim üyesi diş tabiplerinin tazminat oranları da eşit tutulmuştur anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında sağlık hizmetleri tazminatının gatada öğretim üyesi olarak görev yapmanın değil tabip olma statüsünün bir sonucu olduğu gerekçesi de dikkate alındığında tazminat oranları belirlenirken öğretim üyeleri bakımından tabip diş tabibi ayrımı yapılmazken öğretim üyesi olmayanlar bakımından bu ayrımın yapılmasının haklı ve açıklanabilir gerekçesi bulunmamaktadır tazminat oranlarına ilişkin düzenleme kendi içerisinde çelişmekte ve anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık içermektedir
826
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇raz gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir telif haklarını düzenleyen sayılı fikir ve sanat eserleri kanununun ve maddeleri uyarınca bir eserden doğan çoğaltma ve yayma hakkı münhasıran eser sahibine bırakılmıştır bununla birlikte fsekin maddesi ile getirilen istisna uyarınca resmen yayımlanan veya ilan olunan kanun tüzük yönetmelik tebliğ genelge ve kazai kararların çoğaltılması yayılması işlenmesi veya herhangi bir suretle bunlardan faydalanılması kamu yararı gözetilerek serbest bırakılmıştır sayılı kanunun son maddesinde tarih ve sayılı khknin maddesi ile getirilen değişiklik sonucu getirilen enstitünün her türlü yayını tarihli ve sayılı fikir ve sanat eserleri kanununa tâbidir hükmü uyarınca tse tarafından yayınlanan her türlü yayın için tsene çoğaltma ve yayma hakkı tanınmıştır kanunda tse tarafından yayınlanan eserlerin fsek maddesi anlamında mevzuat niteliğinde olup olmadığı ayrımı yapılmamış tse tarafından yayınlanan mevzuat niteliğindeki yayınlar yönünden de davacı tseye telif hakkı tanınmıştır buna göre tsenin her hangi bir mevzuatı yayın şeklinde basım ve dağıtımını yapması halinde bu yayın konusu üzerinde tsenin fikri mülkiyet hakkı söz konusu olacaktır söz konusu sayılı kanunun son maddesindeki hüküm anayasamızın maddesine aykırıdır zira enstitünün her türlü yayını fsekne tabidir denilmek suretiyle mevzuat niteliğindeki eserler yönünden tseye khk ile fikri mülkiyet hakkı tanınmış kamunun mevzuattan serbest yararlanma hakkına da son verilmiştir oysa anayasamızın maddesinde yer alan hükme göre temel hakları konu alan esasların kanun hükmünde kararnameler ile düzenlenmesi mümkün değildir nedenle mevcut hüküm anayasamızın ve maddelerine aykırıdır sayılı kanunun son maddesinde yapılan değişikliğe esas sayılı khkye ilişkin tarih ve sayılı yetki kanununda yasama organı tarafından bakanlar kuruluna sayılı tse kuruluş kanununda değişiklik yapılması izin ve yetkisi verilmemiştir bakanlar kurulunun yetki kanununda yer almayan bir konuda khk düzenlemesi yapması anayasamızın maddesindeki yasama yetkisinin devredilemez olduğu ilkesi ve hükmüne açık aykırılık teşkil etmektedir sayılı kanunun son maddesi hükmünün bulunmaması halinde tse tarafından basımı yapılacak yayınların telif hakkı doğurur nitelikte olup olmadığı sayılı fsek hükümlerine göre kolaylıkla tespit edilebilecektir bu konuda diğer kamu kurum ve kuruluşlarının yayınlarıyla ilgili bir hüküm getirilmeksizin tse için ayrı ve istisnai düzenleme yapılması anayasamızın maddesindeki eşitlik ilkesine de aykırı olacaktır karar mahkememizin somut uyuşmazlıkta uygulamakla baş başa kaldığı sayılı tsenin kuruluş kanununun son maddesindeki enstitünün her türlü yayını tarihli veesas sayısı karar sayısı sayılı fikir ve sanat eserleri kanununa tâbidir hükmünün anayasamızın ve maddeleri hükümlerine aykırı olduğu inancıyla anayasanın maddesi uyarınca iptal isteminin karara bağlanması için dosyadan bir suretin anayasa mahkemesi̇ başkanliğina gönderilmesine anayasa mahkemesine yapılan başvurunun sonucunun beklenilmesine ve istemin ay süreyle geri bırakılmasına dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar verildi
404
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ askerî yüksek i̇dare mahkemesi daireler kurulunun başvurmaya dayanak olarak gösterdiği gerekçesi şöyledir sayılı türk silâhlı kuvvetleri personel yasası ağustos tarihinde yürürlüğe girdiğinde türk silâhlı kuvvetlerinde general amiral miktarı uncu madde ile muvazzaf subay mevcudunun olarak kabul edilmişken temmuz gün ve sayılı yasa ile bu oran le indirilince bu tarihte silâhlı kuvvetlerde bulunan general ve amiral miktarının orandan fazla olduğu bunların birdenbire azaltılmasının sakıncaları ile terfilerde olacak aksamaları önlemek için aynı yasa ile sayılı yasaya ek geçici üncü madde eklenerek oranından oranına indirilme kademeli bir şekilde yapılmıştır ek geçici üncü madde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte türk silâhlı kuvvetlerinde mevcut general ve amiral miktarı tarihinden tarihine kadar oranına sonraki yılda uncu maddede belirtilen oranına aşağıda gösterilen esaslar içersinde indirilir bendi tarihinden tarihine kadar uygulanacak oranına göre tesbit edilen general ve amiral mevcutlarının muhtelif rütbelere dağılış oranları kuvvet jandarma dahil için aşağıda cetvelde gösterilmiştir demek suretiyle muvazzaf subay mevcudunun siyle oranlanarak bulunan silâhlı kuvvetlerdeki general amiral miktarı ile tarihleri arasında bendine ilişkin cetveldeki rütbelere dağılış oranlarına bölüneceğini açıklamıştır ile tarihleri arasında ise ek geçici üncü madde bendi hükmüne göre tarihinde bendine göre oranına indirilen general ve amiral miktarları tarihinden başlanmak üzere aşağıdaki esaslara göre yıl içinde uncu maddede görülen oranına indirilir fıkrasında ağustos tarihinde tuğgeneral ve tuğamiral olacak albaylar ile general ve amirallerin rütbe terfileri oranına göre verilen bir üst rütbenin kadro miktarının birinci yıl kontenjanlarına göre yapılır demek suretiyle tarihinden itibaren uncu maddenin bendine ilişkin cetvelin uygulanacağını hükme bağlamıştır davacının terfi sırasına girdiği tarihinde idarenin uyguladığı maddesine ilişkin cetvelde de jandarma kara kuvvetlerine dahil kabul edilerek birlikte değerlendirme ve buna göre terfi işlemi yapılmıştır anayasa mahkemesinin yukarıda sözü edilen ve ek geçici üncü madde bendi cetvelindeki jandarma dahil sözcüğünün iptaline neden olan geniş gerekçe ışığı altında bunun paraleli olan uncu madde bendindeki cetvelde bulunan jandarma dahil sözcüğün de tarihinde yapılan terfi işlemlerinde jandarma çıkışlı generallerin kara kuvvetleri generalleri ile değerlendirilip jandarma generallerinin aleyhine bir eşitsizlik doğmaktadır anayasa mahkemesinin adı geçen kararındaki gerekçe davamızda da tamamen uygunluk ve geçerlilik kazandığından yinelenmesine gerek görülmemiştir bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde sayılı türk silâhlı kuvvetleri personel yasasının davanın kaderini tayin edecek olan uncu madde bendinin cetvel bölümündeesas sayısı karar sayısı yer alan dahil sözcüğü anayasanın nci maddesine aykırı görüldüğünden bu hususta bir karar verilmek üzere anayasanın ve sayılı yasanın nci maddeleri uyarınca anayasaya aykırılık nedeninin ciddî olduğu kanısına varılarak anayasa mahkemesine itiraz yoluyla götürülmesine anayasa mahkemesinden bu konuda bir karar gelinceye kadar davanın geri bırakılmasına üye top alb faruk alptekin üye dz hâk alb turgut akan üye hâk alb mustafa şahinin ayrışık oylarına karşılık oyçokluğu ile günü karar verildi
429
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir bursa i̇l emniyet müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapan davacının kurumlar arası nakil yoluyla mersin orman bölge müdürlüğüne mühendis olarak atanmasına muvafakat verilmemesine ilişkin emniyet genel müdürlüğünün tarih ve sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada uygulanacak olan sayılı emniyet teşkilatı hakkında kanuna ek maddesi anayasaya uygunluk yönünden incelenerek gereği görüşüldü gün ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı kanunun maddesi ile eklenen sayılı emniyet teşkilatı hakkında kanunun ek maddesinin fıkrasında polis meslek eğitim merkezlerinde eğitimlerini başarı ile tamamlayanlar emniyet genel müdürlüğü kadrolarına aday polis memuru olarak atanırlar bu şekilde atananlar atanma tarihinden itibaren altı yıl süreyle başka kurumlara nakil yoluyla atanamazlar hükmüne yer verilmiştir olayda yukarıda anılan hüküm nedeniyle davacının orman genel müdürlüğüne mühendis olarak atanması için davalı idare tarafından muvafakat verilmediği anlaşılmaktadır türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak şeklinde belirtilmiştir yine anayasanın kamu hizmetlerine girme hakkını düzenleyen maddesinde her türk kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemez hükmüne yer verilmiş bulunmaktadır anayasanın maddesinde ise kamu hizmetlerine girme hakkı da dahil olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin ne şekilde sınırlandırılacağı düzenleme altına alınmıştır buna göre anayasanın temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması başlığını taşıyan maddesi uyarınca temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilecek bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacaktır görülmekte olan davada uygulanması gereken yasa hükmü olan sayılı kanunun ek maddesinin fıkrası bu madde uyarınca atanan polis memurlarının atanma tarihinden itibaren altı yıl süreyle başka kurumlara nakil yoluyla atanamayacaklarını öngörmektedir böylece en az dört yıllık yüksek öğretim kurumlarından veya bunlara denkliği kabul edilen yurt dışındaki yüksek öğretim kurumlarından mezun olduktan sonra sayılı kanunun ek maddesi gereğince polis memuru olarak atanan bir kimse yıl boyunca emniyet teşkilatı bünyesinde görev yapmak durumunda kalacak yükseköğretim kurumundan mezun olduğu alanda görev yapmak istemesi durumunda başka bir kamu kurumuna kurumlar arası muvafakatesas sayısı karar sayısı yoluyla naklen atanamayacaktır diğer taraftan sayılı devlet memurları kanununun maddesinde yer alan ve devlet memurluğundan çekilenlerin ay boyunca tekrar devlet memurluğuna alınmayacaklarını öngören hüküm dikkate alındığında bu kimselerin polis memurluğundan istifa etmek suretiyle bir başka kamu kurumunda görev alabilmeleri de söz konusu olamayacaktır dolayısıyla sayılı kanunun ek maddesinin fıkrasında yer alan söz konusu düzenleme en az dört yıllık yüksek öğretim kurumlarından veya bunlara denkliği kabul edilen yurt dışındaki yüksek öğretim kurumlarından mezun olduktan sonra sayılı kanunun ek maddesi gereğince polis memuru olarak atanan kimselerin atanma tarihinden itibaren altı yıl boyunca bir başka kamu kurumunda ve mezun oldukları alanda çalışmalarını engelleyici sonuç doğurmaktadır bu çerçevede sayılı kanunun ek maddesi gereğince atanan kamu yönetimi bölümü mezunu bir polis memurunun kaymakam hukuk fakültesi mezununun hakim ya da olayımızda olduğu gibi mühendislik bölümü mezunu bir polis memurunun mühendis olarak bir kamu kurumunda görev alması yıl boyunca engellenmiş olmaktadır türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi uyarınca devlet bireyin maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmakla görevlidir bir insanın eğitim gördüğü spesifik bir alanda çalışmasının özellikle nitelikli ve uzmanlığa yönelik eğitim veren bir yükseköğretim kurumundan mezun olan kimsenin eğitim aldığı alanda görev yapmasının onun maddi ve manevi varlığının gelişmesi ile yakın ilişki içerisinde olduğu açıktır bu durumda bireylerin eğitim gördükleri alanda istihdam edilmelerini kısıtlamak suretiyle maddi ve manevi varlıklarının gelişmesini sınırlandıran yasal düzenlemeler anayasanın devlete insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlama ödevini yükleyen maddesi ile bağdaşmamaktadır yine anayasanın ve maddeleri gereğince her türkiye cumhuriyeti yurttaşı kamu hizmetlerine girme hakkına sahip olup bu hak ancak maddede belirtilen özel sınırlama sebebine yani görevin gerektirdiği niteliklere bağlı olarak sınırlandırılabilecektir anayasanın maddesinde kamu hizmetine girme hakkı için özel sınırlama sebebi olarak öngörülen görevin gerektirdiği nitelikler kavramı ile girilecek kamu hizmetinin gerektirdiği özelliklerin kastedildiği kişilerin daha önce girdikleri ve çalışmakta oldukları kamu görevinin niteliklerinin ise bu kapsamda bulunmadığı açıktır dolayısıyla sayılı kanunun ek maddesi uyarınca atanan polis memurlarının bir başka kamu hizmetine girmeleri konusunda getirilen ve girilecek kamu hizmetinin gerektirdiği özelliklerden kaynaklanmayan kısıtlamalar anayasanın maddesinde güvence altına alınan kamu hizmetine girme hakkının anayasanın maddesine aykırı olarak sınırlandırılması sonucunu doğurmaktadır sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı emniyet teşkilatı hakkında kanunun ek maddesinin fıkrasının bu şekilde atananlar atanma tarihinden itibaren altı yıl süreyle başka kurumlara nakil yoluyla atanamazlar kısmının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatiyle resen anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan dava ve savunma dilekçeleri ile eklerinin onaylı örneklerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine anılan mahkemece bir karar verilinceye kadar veya dosyanın anılan mahkemeye gidişinden itibaren beş aylık sürenin dolmasına kadar davanın bekletilmesine tarihinde oyçokluğuyla karar verildi
802
esas sayısı karar sayısı i i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinde özetle sayılı kanuna sayılı kanunla eklenen bendinin öteki üniversitelerin ve onların yanında karadeniz teknik üniversitesinin varlık ve görevlerini ilgilendirdiği bentte yeralan hangi sebeple olursa olsun deyiminin sayılı yasada öngörülen öğretim süresini doldurmaları öğretim ve sınav yönetmeliklerine göre iki kez vizesiz kalmaları ve sekizinci sınav hakkında başarısızlığa uğramaları ağır disiplin suçundan cezalandırılmaları dört yıl üst üste kayıt harcı yatırmamaları ilk iki yılda devam etmemeleri kayıt sırasında sahte belge kullanmaları veya başka türlü sahtekârlık yapmaları gibi olay ve işlemlerinden ötürü fakülteleri ile ilişkileri kesilen öğrencilerin hiç bir ayırım gözetilmeksizin tümünü kapsadığı ayrıldıkları sınıf ve sömestrede öğrencilik sıfatlarını devam ettirmek ve sınıf ve sömestrede okuyan öğrencilerin tâbi oldukları sınava girmek hakkını kazanırlar deyiminin de sayılı yasanın öngördüğü en çok sekiz yıllık öğrenim süresini onaltı yıla çıkarttığı ve böylece anayasanın maddesi karşısında ayrıcalık ve eşitsizlik yaratıldığı anayasanın maddesinin koruduğu üniversite özerkliğini zedelediği ileri sürülmekte ve bu bendin iptaline karar verilmesi istenmektedir
157
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇steminin gerekçesi dava dilekçesinde öne sürülen iptal istemi gerekçesi şöyledir kanunun maddesi ile değiştirilen sayılı yasanın maddesi ile yönetim kuruluna kooperatiflerde kooperatif müdürü veya vekili bölge birliklerinde bölge müdürü veya vekili merkez birliklerinde ise tarım orman ve köyişleri bakanlığı hazine ve dış ticaret müsteşarlığı ve c ziraat bankasınca kendi mensupları arasından görevlendirilecek birer temsilci ve genel müdür veya vekilinin üye olması öngörülmektedir kooperatif ve birlikler birer tüzelkişiliktir tüzelkişilerin en üst karar organı olan yönetim kurullarına üye ve ortaklarının seçilmesi gerekir tayinle gelen kişilerin bu tür tüzelkişilerin yönetim kurulunda üye olarak görev yapmasını demokratik kurallar mülkiyet hakkı ve özel girişimde bulunma hakkı ile bağdaştırmak mümkün değildir bu nedenle anılan madde hükmü anayasamızın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir sayılı kanunun maddesi ile değiştirilen maddesinin birinci fıkrasında kooperatiflerde bölge ve merkez birliklerinde işler ile tarım orman ve köyişleri bakanlığı ve talimatlarına uygun olarak müdürlük bölge müdürlüğü ve genel müdürlük tarafından yürütülür hükmü getirilmektedir böylece kooperatif ve birlikler idarenin talimatlarım yerine getirmek zorunda bırakılmakta ve bu kuruluşlar idarenin emrinde adeta onun bir parçası haline sokulmaktadır bu antidemokratik bir hüküm olup pek çok anayasa hükmüne aykırı bir durum ortaya çıkmasına neden olmaktadır aynı maddenin ikinci fıkrasında genel müdür tarım orman ve köyişleri bakanının teklifi üzerine ortak kararname ile genel müdür muavinleri ile bölge müdürlerinin ise genel müdürün teklifi ki genel müdürün tayin biçimi yukarıda arz edilmiştir merkez birliği yönetim kurulunun görüşüne istinaden tarım orman ve köyişleri bakanlığının onayı ile atanırlar hükmü mevcuttur bu durumda bu görevlilerin tayininde yönetim kurulunun sadece görüşlerinin alınması ile yetinilmiş asıl tasarruf imkanı bakanlığa bırakılmıştır böylece kooperatifler bölge birlikleri ve merkez birliği bakanlığın talimatı ile bağımlı olarak ve bakanlığın tayin edeceği kişilerle yönetilecektir bu suretle tamamıyla ortakların sermaye ve bağışlarıyla kurulmuş bulunan bu kuruluşlar ki̇tlerden daha çok devlete ve idareye bağımlı hale getirilmekte ve adeta karşılığında birşey verilmeden ödenmeden devletleştirilmektedir ayrıca sayılı kanuna göre kurulup ortaklar tarafından yönetilen esnaf ve kefalet kooperatifleri küçük sanat kooperatifleri pancar ekiciler istihsal ve satış kooperatifleri panko bi̇rli̇k köy kalkınma kooperatifleri istihlak kooperatifleri ve yapı kooperatifleri gibi çok daha fazla sayıda devlet ve ki̇tlerle kredi vs gibi ilişkiler içinde bulunan kooperatiflerle devlet sadece anayasaya göre haiz olduğu kontrol ve denetim ilişkisi itibariyle ilgilenmektedir böylece benzer nitelikte ve aynı biçimde faaliyet gösteren ve hatta aynı şahısların ortak oldukları aynı mahiyetteki müesseselere değişik muamele uygulanmakta ve eşitlik ilkesine aykırı bir durum ortaya konulmaktadıresas sayısı karar sayısı öte yandan yine aynı maddede memur tayin ve nakil yönetmeliğinin tasdikinin tarım orman ve köyişleri bakanlığına verilmesi gibi hususların yer alması devletin idarenin geniş müdahalesi anlamına gelmektedir bahse konu madde hükmü yukarıda arz etmeğe çalıştığımız anayasaya aykırı hükümlerin yanısıra kendi mantığına da ters ve birbiriyle çelişkili hususlar içermektedir örneğin maddenin yedinci fıkrasında genel müdür muavinliği görevine tayin edilenlerin bu müessesede geçecek hizmet süreleri emekliliklerine sayılır denmektedir kanuna göre aynı koşullarla tayin edilen bölge birlik müdürleri bu statüye tabi değildirler bu eşitlik kavramına aykırı bir durumdur yukarıdan beri arz etmeğe çalıştığımız veçhile bu hükümde anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir yasanın maddesi bir ve ikinci maddeler konusunda arz etmeğe çalıştığımız anayasaya aykırılığı bu maddelerle olan ilişkisi nedeniyle aynıyla ihtiva etmektedir ayrıca bu maddenin son iki bendinde bu maddede belirtilen nedenlerle boşalan yönetim kurulu ve denetçiliklerin yedeklerle doldurulmayanlarının yerlerine yeniler seçilip işe başlayıncaya kadar görev yapmak üzere geçici yönetim kurulu üyesi ve denetçi atanması öngörülmüş böylece atanacaklarda kooperatife ortak olma şartının aranmayacağı ifade edilmiştir geçici dahi olsa kooperatife ortak olmayan kişilerin yönetim kuruluna ve denetçiliğe atanması kadar demokratik kurallara ve pekçok anayasa hükmüne aykırı bir uygulamayı göstermek mümkün değildir bu nedenlerle yasanın maddesi de anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir kanunun maddesinde kooperatif bölge birlikleri ve merkez birliği örnek sözleşmeleri ilgili kuruluşların da görüşü alınarak tarım orman ve köyişleri bakanlığı tarafından hazırlanır bakanlar kurulunca kabul edilir ana sözleşmelerde yapılacak değişiklikler de aynı usule tabidir hükmü yer almaktadır tüzelkişilik kavramı tüzüğü ve ana sözleşmeyi hazırlama kabul etme ve değiştirme yetkisinin de bizzat kendisine ait olduğu kabul edilmesi gereken bir kavramdır tüzelkişiliğin organlarından olan genel kurul tüzük ve ana sözleşmeyi yapma ve değiştirme yetkisini haiz olmak durumundadır eğer yasalara uygun olmayan bir durum var ise bunun yasal yollara başvurularak düzeltilmesini sağlamaktır devlete idareye düşen yoksa bizzat tayin ve tespit etmek değil aksini kabul etmek anayasamızda yer alan demokratik bir hukuk devleti mad şeklindeki niteliğe ters ve onunla bağdaşmayacak bir durumdur bu madde de anayasamızın ve maddeleri hükümlerine aykırıdır iptali gerekir yasanın maddesinde yer alan merkez birliğinin bağlı bulunduğu üst kuruluşu anlamak mümkün değildir burada muğlak bir ifade kullanılmıştır maksat ki genel yapışı itibariyle onu göstermektedir tarım orman ve köyişleri bakanlığı ise bu hüküm de idareye tam bağımlılığı göstereceği için antidemokratiktiresas sayısı karar sayısı bu hükümde anayasamızın ve maddeleri hükümlerine aykırıdır iptali gerekir yasanın maddesi ile öngörülen ek madde ek madde geçici madde geçici madde geçici madde da anayasaya aykırı hükümler ihtiva etmektedir bu maddeler hükümleri de aynen diğer maddelerdeki anayasaya aykırılık özelliğine ya aynı nedenlerle ya benzer hükümler sevketmeler nedeniyle yada yukarıda incelenen diğer maddeleri ile olan mahiyet ilişkileri nedeniyle ortaya koymaktadırlar bu maddelerde anayasamızın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir yasanın maddesinin de yukarıda arz edilen nedenlere olan bağlantısı nedeniyle iptali gerekir sonuç ve istem yukarıda sunulan nedenlerle haziran gün ve sayılı resmi gazetede yayımlanan gün sayılı sayılı tarım kredi kooperatifleri ve birlikleri kanununun bazı maddelerim değiştiren sayılı kanun hükmündeki kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkında kanunun bu maddenin kapsadığı ek madde ek madde geçici madde geçici madde geçici madde ve maddesi hükümlerinin anayasamızın ve maddeleri hükümlerine ve genel hukuk prensiplerine aykırılıkları ve resen nazara alınacak nedenlerle iptaline karar buyrulmasını arz ve talep ederiz
911
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir yargılama sırasında müşteki sanıktan şikayetçi olduğunu ve davaya katılmak istediğini beyan etmiş usulüne uygun olarak davaya katılmış önceki şikayetlerini tekrarlayarak sanığın cezalandırılmasını istemiştir sanık savunmasında üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini sadece katılanla tanışmak amacıyla mesaj çektiğini kesinlikle katılana hakaret dolu ve cinsel taciz içerir bir şey söylemediğini sadece katılanla tanışmak istediğini savunmuştur mahkememizde yargılama devam ederken tarihli celsede mahkememizce sayılı tcknun maddesinin sayılı tc anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anayasanın ve maddeleri gereğince itiraz yoluyla anılan maddenin iptalinin istenmesi gerektiği yönünde aşağıdaki gerekçelerle hüküm kurulmuştur şöyle ki cinsel taciz suçu sayılı tcknun ikinci kitabının kişilere karşı suçlar başlıklı ikinci kısmının cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar başlıklı altıncı bölümünde maddede düzenlenmiştir bu maddede düzenlenen suç mülga sayılı tcknun maddesinde düzenlenen söz atma ve sarkıntılık suçlarının karşılığını oluşturduğu öğreti ve uygulamada kabul edilmektedir sayılı tcknun maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçunun maddi unsuru bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz etmektir cinsel taciz sözünün ne anlama geldiği belirsizlik taşımakta ve birbirinden farklı muhtelif tanımlar yapılmaktadır bu cümleden olarak bir tanıma göre cinsel taciz bir kimsenin canını sıkma rahatını kaçırma ona sıkıntı verme onu tedirgin etme anlamındadır diğer bir tanıma göre cinsel taciz bireyin diğer bir bireyi rızası olmadan elle sözle gözleri ve bedeni ile cinselliğini hedefleyerek rahatsız etmesidir başka bir tanıma göre cinsel taciz kadınların kendi rızaları dışında ve kendilerine rağmen bedenlerine ve cinselliklerine yönelik her türlü davranış şeklinde tanımlanmıştır başka bir tanıma göre cinsel taciz birey veya bireylerin cinselliklerine yönelen sözlü veya yazılı ancak bedeni temas içermeyen ve kişiyi rahatsız edici nitelikte hareketlerdir sayılı tcknun maddesinin madde gerekçesinde cinsel tacizin kişinin vücut dokunulmazlığının ihlali niteliği taşımayan cinsel davranışlarla gerçekleştirebileceği ve kişinin cinsel yönden ahlak temizliğine aykırı olarak mağdurun rahatsız edilmesi olduğu belirtilmiş ancak hangi tür hareket veya sözlerin bu madde kapsamında olduğu açık ve net bir biçimde açıklanmamıştır anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı kararında anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devletinin tüm işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine açık her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı ve sürdürmeyiesas sayısı karar sayısı amaç edinmiş anayasa ve hukukun üstün kurallarına bağlılığa özen gösteren devlet olduğu ifade edilmiştir hukuk devleti ilkesi gereği yasaların kamu yararına dayanması kuralların herkes için konulması bu kurallarda adalet ve hakkaniyet ölçütlerinin de göz önünde tutulması gereklidir yine anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı kararında hukuk devletinin eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kuralları ile kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde anayasa ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlet olduğu ifade edilmiştir yine aynı kararda hukuk devletinde hangi eylemlerin suç sayılacağı ve bu suçları işleyenlere ne tür ve miktarda ceza verileceği yasa koyucunun belirleyeceği bir alan olduğu ancak yasa koyucunun bunu yaparken anayasa ve ceza hukukunun genel ilkelerine aykırı olmamak koşulu ile takdir hakkını kullanabileceği belirtilmiştir kişilerin içinde yaşadıkları toplumda namus şeref ve haysiyetlerinin korunmasını istemeleri temel haklarındandır bu nedenle kişilerin bu hakları geçmişten beri ceza yaptırımı taşıyan kurallarla korunmaktadır yasa koyucu anayasa ve ceza hukukunun genel ilkeleri çerçevesinde kalmak koşulu ile hangi eylemlerin suç oluşturacağını ve bu eylemlere ne miktar ceza verileceğini takdir ve saptama yetkisine sahiptir anayasanın ikinci maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesinin suçta ve cezada kanunilik ilkesi belirlilik ilkesi kıyas yasağı geçmişe uygulama yasağı ilkelerini de içerdiği anayasa mahkemesi tarafından kabul edilmektedir gerçekten suçta ve cezada kanunilik ilkesi teorik bir ilke olmayıp anayasanın maddesinde düzenlenen ve artık bir iç hukuk kuralı haline gelen ve anayasanın son maddesi uyarınca anayasaya aykırılığı dahi ileri sürülemeyen avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinde düzenlenen pozitif bir ilkedir bu ilke mülga sayılı tcknun ve sayılı tcknun maddelerinde de aynı şekilde düzenlenmiştir suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca eylemden önce eylemin cezalandırılabilir olduğunun herkesçe bilinip anlaşılabilecek şekilde ve kanunla düzenlenmesi zorunludur avrupa i̇nsan hakları mahkemesi sunday timesbirleşik krallık davasında suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereği vatandaşların öncelikle ceza yaptırımı taşıyan hukuk kurallarının varlığı hakkında yeterli bilgiye sahip olabilmeleri ve ayrıca vatandaşların davranışlarını yönlendirebilmelerine olanak vermek için ceza yaptırımı taşıyan kuralların herkesçe anlaşılacak bir biçimde açık ve net olarak düzenlenmiş olması gerektiğini içtihat etmiştir her ne kadar sayılı tcknun maddesinin gerekçesinde cinsel taciz kavramının ne anlama geldiği yönünde bir tanımlama yapılmış ise de bu tanımlamanın yasama yorumu niteliğinde olduğu ve yerel mahkemeler ile yüksek mahkemeleri bağlayıcı olmadığı öğreti ve uygulamada büyük bir ekseriyetle kabul edilmektedir kaldı ki madde gerekçeleri resmi gazete dahil hiçbir basılı yayında yayımlanmadığı için madde gerekçesinde geçenesas sayısı karar sayısı cinsel taciz kavramı tanımının vatandaşlar tarafından bilinebilir olacağı ileri sürülemez bir başka anlatımla vatandaşlar ve toplum hangi eylemleri işlediklerinde bu eylemlerinin cinsel taciz sayılacağını ve ceza yaptırımı ile karşılaşacaklarını bilebilecek durumda değillerdir yasa koyucu ceza yaptırımı içeren eylemi suç olarak düzenlerken bu eylemi açık ve net şekilde belirlemeli hiç olmazsa eylemin sınırlarının belirlenebilir olması gerekmektedir halbuki sayılı mülga tcknun maddesinin yürürlükte olduğu dönemde dahi gerek yerel mahkemeler uygulamasında ve gerekse yargıtay ceza dairesinin temyiz incelemeleri sonucu verdiği emsal kararlarda bugünkü cinsel taciz kavramının zamandaki karşılığı olan sarkıntılık kavramını netleştiremediği bazı eylemler sarkıntılık olarak değerlendirilirken diğer bazı benzer eylemlerde ırza tasaddi olarak değerlendirilebilmiştir bununla ilgili olarak yüksek mahkemenin geçmişte birbirleri ile çelişkili çok sayıda kararı olduğu ceza hukuku uygulamacıları tarafından bilinmektedir sayılı tcknun maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçunun maddi unsurunun yukarıda ifade edildiği gibi hangi eylemleri içerdiği kişiden kişiye değişir nitelikte tartışmalı bir mahiyet arz etmektedir bir örnek verilecek olursa kimi ceza hukukçularına göre bir kadına sürekli ve ısrarlı bakışların dahi cinsel taciz suçunu oluşturacağı ileri sürülmekte kimi ceza hukukçuları da bu maddedeki suçun oluşabilmesi için mutlaka icrai nitelikte bir eylemin varlığının şart olduğunu savunmaktadırlar tüm bu açıklamalardan anlaşılabileceği gibi sayılı tcknun maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçunun hangi eylemleri suç olarak öngördüğü hangi eylemlerin bu madde kapsamında değerlendirilerek faillerine ceza verileceği hususunda gerek öğretide ve gerekse de mahkemeler ile yargıtay uygulamalarında farklılıklar bulunmaktadır şu halde sayılı tcknun maddesindeki cinsel taciz suçu düzenlemesinin sayılı tc anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anayasanın ve maddeleri ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi gereğince itiraz yoluyla sözü edilen sayılı tck maddesindeki kuralın iptal edilmesi için anayasa mahkemesine başvurulması gerektiği kanaatine varılmıştır ancak anayasa mahkemesince resen dikkate alınacağından sonuç kısmında sayılı yasanın maddesinde ayrıca söz edilmeye gerek duyulmamıştır sonuç yukarıda açıklanan gerekçeye dayanılarak mahkememizce sayılı tcknun maddesinin sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddesine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anayasanın ve maddeleri gereğince dosyanın içinde bulunan bütün evrakların onaylı suretleri çekildikten sonra ve anayasaya aykırılık hususundaki gerekçeli kararımız ile birlikte dosyanın onaylı suretinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine bu nedenle anayasanın maddesi gereğince anayasa mahkemesinin vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına dosya anayasa mahkemesine gönderileceğinden duruşma günü tayinine yer olmadığına dosya dönüşünde resen ele alınmak üzere esas defterine şerh verilmesine karar verildiesas sayısı karar sayısı
1,133
esas sayısı karar sayısı i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi anayasanın maddesinde idarenin hiç bir eylem ve işleminin hiç bîr halde yargı mercilerinin denetimi dışında bırakılamıyacağı yazılıdır bu nedenle sayılı kanunun maddesinin altıncı fıkrasında yazılı yukarı fıkralardaki cezalar için idarî ve kazaî mercilere başvurulamaz hükmünün anayasanın maddesine aykırılığı açıktır
48
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin günlü esas sayılı başvurusunun gerekçesi anayasa mahkemesinin günlü esas karar sayılı kararına olduğu gibi alınan itiraz gerekçesinin aynıdır
28
esas sayısı karar sayısı sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesiyle sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek maddesinde ek madde ek khk md cumhurbaşkanlığı i̇dari i̇şler başkanlığı ve cumhurbaşkanlığına bağlı olarak kurulan başkanlıklar ve türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı başbakanlık ve bakanlıklar ile bunların bağlı ve ilgili kuruluşları milli i̇stihbarat teşkilatı müsteşarlığı toplu konut i̇daresi başkanlığı ile sayılı kanunun maddesi ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek maddesi kapsamında bulunanlar hariç sosyal güvenlik kurumları türkiye i̇nsan hakları ve eşitlik kurumu türkiye i̇statistik kurumu yüksek seçim kurulu yükseköğretim kurulu üniversitelerarası kurul ve ölçme seçme ve yerleştirme merkezi başkanlığının merkez teşkilatlarında mülki i̇dare amirliği hizmetleri sınıfına ait kadrolarda yer alanlar ile tarihli ve sayılı kanuna göre tazminat alanlar hariç olmak üzere bu kanun hükmünde kararnameye ekli sayılı cetvelde yer alan unvanlı kadrolarda bulunanlardan taşra teşkilatlarına ait kadrolarda bulunup kadro unvanları ekli sayılı cetvelde yer alanlardan değişik md merkez teşkilatlarında dışişleri meslek memuru ve konsolosluk ve i̇htisas memurları özel yarışma sınavı sonucunda mesleğe yardımcı veya stajyer olarak alınıp belirli süreli yetiştirme döneminden sonra özel bir yeterlik sınavı sonunda müfettiş uzman denetçi kontrolör aktüer ve stenograf unvanlı kadrolara mevzuatı uyarınca söz konusu kadrolara atananlar dahil atananlar ve bunların yardımcı ve stajyerleri ile iç denetçilerden ekli iii sayılı cetvelde yer alan unvanlı kadrolarda bulunanlardan aylıklarını sayılı devlet memurları kanununa göre almakta olanlarla anılan cetvellerde kadro unvanlarına karşılık gelen gösterge rakamlarının memur aylık katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarlarda ücret ve tazminat verilir bu ödemelere hak kazanılmasında ve bunların ödenmesinde aylıklara ilişkin hükümler uygulanır ekli ve iii sayılı cetvellerde atandıkları kadro dereceleri esas alınarak belirlenen ücret ve tazminatlar sayılı kanunun maddesine göre atananlar ile haklarında aynı kanunun maddesi uygulananlar için kazanılmış hak aylık dereceleri dikkate alınarak ödenir tazminat damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmaz bu madde kapsamına giren personele bu kanun hükmünde kararnamenin maddesinin bendi ek ek ve ek maddeleri hariç olmak üzere diğer maddelerinde öngörülen her türlü ödemeler ile ek maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında belirtilen mevzuat hükümlerine göre yapılan ödemeler tarihli ve sayılı kanunun ek maddesinde öngörülen ödeme sayılı kanunda ödenmesi öngörülen aylık ek gösterge zam ve tazminatlar ve makam tazminatı ile avukatlık vekalet ücreti ve temsil tazminatı ödenmez ekli sayılı cetvel kapsamında yer alan kadrolara vekaleten atananlara vekalet görevi nedeniyle birinci fıkrada belirtilen ödemeler yapılmaz ekli ve iii sayılı cetvellerde yer alan kadrolarda bulunan ve ekli sayılı cetvel kapsamındaki başka kadrolara veya diğer kadrolara vekaleten atanan personele birinci fıkrada belirtilen ödemeler dikkate alınmaksızın sayılı kanunun maddesi hükümleri çerçevesinde ve maddesine göre vekaleten atanılan kadrolar için belirlenmiş olan aylık göstergeleri ve ek göstergeler esas alınarak vekalet aylığı ve anılan kanunun maddesi uyarınca yürürlüğe konulan cumhurbaşkanı kararının vekalete ilişkin hükümleri uyarınca işgal ettikleri kadrolar ve vekaleten atandıkları kadrolar için belirlenmiş olan zam ve tazminatlarının toplam tutarı esas alınarak zam ve tazminat farkı ödenir diğer kanunların bu maddeye aykırı hükümleri uygulanmaz bu maddenin uygulanmasına ilişkin olarak ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye ve uygulamayı yönlendirmeye maliye bakanlığı yetkilidir şeklinde yer alan kanun hükmünde kararname hükmü bakılan davada uygulanacak kanuni düzenlemedir anayasal düzenlemeler i̇tiraz yoluyla iptali istenilen maddenin yürürlüğe girdiği tarihte yürürlükte olan türkiye cumhuriyeti anayasasının kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verme başlıklı mülga maddesinde türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez yetki kanunu çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılmayacağını gösterir bakanlar kulunun istifası düşürülmesi veya yasama döneminin bitmesi belli süre için verilmiş olan yetkinin sona ermesine sebep olmaz düzenlemesine yer verilmiştir iii anayasaya aykiriliğin değerlendi̇ri̇lmesi̇ anılan anayasal kural uyarınca kanun hükmünde kararnamelerin öncelikle yetki kanununa aykırı olmaması yetki kanunun ile belirtilen çerçeve sınırları aşmaması gerekmektedir uyuşmazlıkta anayasaya aykırı olduğu ileri sürülen avukatlık vekalet ücreti ibaresinin yer aldığı sayılı kanun hükmünde kararname sayılı yetki kanununa dayanılarak yürürlüğe konulmuş bulunmaktadır tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı kamu hizmetlerinin düzenli etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesinin sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat görev ve yetkileri ile kamu görevlilerine i̇lişkin konularda yetki kanununun maddesinde kanunun amacı kamu hizmetlerinin düzenli süratli etkin verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenerek mevcut bakanlıkların birleştirilmesine veya kaldırılmasına yeni bakanlıklar kurulmasına anılan bakanlıkların bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkilerine mevcut bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgililerin yeniden belirlenmesine veya bunların mevcut birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden düzenlenmesine mevcut bakanlıklar ile birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıkların görev yetki teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine taşrada ve yurt dışında teşkilatlanma esaslarına kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği artırmak üzere bunların atanma nakil görevlendirme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek olarak belirtilmiştir görüleceği üzere sayılı yetki kanunu amaç kapsam ve ilkeleri bakımından kamu personelinin mali ve sosyal haklarına ilişkin olarak bakanlar kuruluna doğrudan bir düzenleme yapma yetkisi vermediğinden anılan yetki kanununa istinaden yürürlüğe konulan sayılı kanun hükmünde kararname ile mevcut bakanlıkların birleştirilmesine veya kaldırılmasına yeni bakanlıklar kurulmasına anılan bakanlıkların bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkilerine mevcut bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgililerin yeniden belirlenmesine veya bunların mevcut birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden düzenlenmesi söz konusu olmadığı sürece personelin mali haklarına ilişkin olarak doğrudan düzenleme yapılması mümkün bulunmamaktadır dava dosyasının incelenmesinden mülga başbakanlıkta hukuk müşaviri olarak görev yapmakta iken anılan kurumun kapanması üzerine tarih ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı anayasada yapılan değişiklilere uyum sağlanması amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin maddesi uyarınca hazine ve maliye bakanlığına hukuk müşaviri olarak atanan ve halen buruda görev yapan davacı tarafından sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi uyarınca tarafına vekalet ücreti ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesiyle sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek maddesi gereğince reddine ilişkin tarih ve sayılı işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır bakılan davada uygulanması gereken ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek maddesinde yer alan avukatlık vekalet ücreti ibaresinin personelin mali ve sosyal haklarına ilişkin olduğu sayılı yetki kanununda ise personelin mali ve sosyal hakkına ilişkin düzenleme yapma yetkisinin verilmediği bu sebeple söz konusu hükmün belirlenen çerçeve ve sınırları aşan nitelikte bulunduğu ve bu haliyle anayasaya aykırı olduğu değerlendirilmiştir nitekim bazı hükümler aynı yetki kanunu kapsamında yukarıda belirtilen gerekçelerle anayasa mahkemesi tarafından da iptal edilmiştir aym tarih ve k tarih ve k tarih ve k iv sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin birinci fıkrası ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması öngörüldüğünden ve bakılan davada uygulanacak kuralda yer alan avukatlık vekalet ücreti ibaresinin anayasanın mülga maddesine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan düzenlemenin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının onaylı bir örneği ile iş bu kararın aslının anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ve en çok ay süreyle davanın geri bırakılmasına bu süre içerisinde anayasa mahkemesince bir karar verilmemesi halinde mevcut mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davanın görülmesine kararının bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,253
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ yerköy sulh ceza mahkemesinin kararında anayasaya aykırılık savı şöyle açıklanmaktadır sanık hakkında duvarlara yazı yazmak suçundan tcknun sayılı kanunla değişik maddelerinin uygulanması istemi ile kamu davası açılmış ve halen görülmektedir sübut halinde bu dava nedeni ile mahkememizin tcknun değişik maddesini uygulaması gerekmektedir sanığa tayin edilecek ceza sayılı kanunla değişik altıncı ve dördüncü maddelerine göre kanuni tecil ve paraya çevirme sınırları içinde kalabilecektir ancak tcknun maddesinin altıncı fıkrası tecile ve paraya çevirmeye engel teşkil etmekte ve binnetice daha vahim sayılabilecek başka suçları işleyenler ile dava konusu suçu işleyen şahıs arasında eşitsizlik yaratmakta olması nedeni ile anayasanın maddesine aykırı olduğu düşünülmektedir bu nedenle tcknun sayılı kanunla değişik maddesinin altıncı fıkrasının iptali için işbu karar suretinin iddianame ve sanığın nüfus ve sabıka kayıtları suretleri ile birlikte anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verildi
134
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin genelde konunun analizi ve i̇ptal gerekçeleri başlığı altında başlayıp daha sonra maddeler yönünden belirtmelerde bulunan gerekçe bölümü aynen şöyledir konunun analizi ve i̇ptali gerekçeleri bilindiği üzere bütçe toplumsal yaşama işlerlik kazandıran ona yön yeren ve adeta yaşamın anahtarını oluşturan son derece ciddi ve önemli işlevleri olan bir konudur en ilkel devlet sistemlerinde bile bütçe düzenlemesi yadsınamaz bir nitelik taşımaktadır böylesine önemli olan bütçe konusunun kendine özgü kuralları ve kendine özgü hukuku vardır bütçe hukukunda ve bütçe tekniğinde bütçe kanunlarına bütçe ile ilgili olmayan hiç bir konu monte edilemez hele hele diğer yasalarla düzenlenmesi gereken hususlar bütçe yasası ile düzenlenemeyeceği gibi bütçe yasası ile herhangi bir yasaya ek yapılamaz ve yasalarda değişiklik yapılamaz bu ilke bütçe tekniği ve bütçe hukukunda son derece önemli bir ilke alarak yer almaktadır bu nedenle de anayasalarda yer alan hükümler haline gelmiştir anap iktidarı bundan önceki bütçelerde olduğu gibi yılı bütçesinde de bu anayasal ilkeyi çiğnemiş ve adeta aklına gelen her konuyu bütçe kanunu ile düzenlemekten çekinmemiştir bugüne kadar anayasa mahkemesi nezdinde açtığımız diğer dava dilekçelerimizin bir çoğunda da belirttiğimiz gibi iktidar hukukun üstünlüğünü özümleyememekte ve kendisini adeta hukuka bağımlı saymamaktadır hükümet yürütme yetkisini olabildiğince anayasadaki hükümlerle de yetinmeyerek genişletip güçlendirmekle kalmamakta çeşitli yollarla yargı ve yasama yetkisini de kendi elinde toplamaya çalışmaktadır malî yılı bütçe yasası bu tarz uygulamanın son örneklerinden birisini teşkil etmektedir bilindiği gibi vergi kanunlarında sayılı kanunla yapılan değişikliklerin önemli bir bölümü anayasa mahkemesince iptal edilmişti anayasa mahkemesinin gerekçeli kararı henüz yayımlanmamış olmakla birlikte hangi hükümlerin iptal edildiği yüksek mahkeme tarafından açıklanmıştır i̇ptal edilen hükümler çok az bir şekilde değiştirilerek ve geniş ölçüde muhafaza edilerek veya iptal edilen hükümlere benzer yeni hükümler oluşturarak bütçe kanunu ile yeni bir düzenleme getirilmiştir i̇ktidar bu şekilde anayasa mahkemesi kararını özünde adeta yok saymıştıresas sayısı karar sayısı c uzun süre yerel yönetimlere geniş ölçüde olanak sağlayarak onların hizmet gücünü arttırmakla övünen iktidar bu defa yerel yönetimlerin özellikle belediyelerin tüm olanaklarını elinden alan ve belediyeleri işçi ve memurlarına aylık ücret verebilmekten sağlık ulaşım altyapı hizmetleri mahallelerde biriken çöpleri dahi kaldırmak gücünden yoksun bırakacak bir düzenlemeyi yılı bütçesiyle yapmağa cüret edebilmiştir anayasanın yerel yönetim ve merkezi yönetim ayrımını dikkate almayan iktidar yine yılı bütçesi ile getirilen hükümlerle dilediği belediyeye ve il özel idaresine dilediği şekilde olanak sağlamak ve dilediğini de bu olanaktan yoksun bırakacak şekilde keyfiliğe farklı ve partizan uygulamalara olanak veren bir düzenleme getirmiştir i̇ktidar partisine mensup belediye yönetimlerinin çoğunlukta olduğu dönemde har vurup harman savuran ve devlete ve diğer kurum ve kuruluşlara ve şahıslara olan borçlarını dahi ödeyemeyen belediyelerin yığılmış tüm borçlarını muhalefete mensup belediyelere yükleyerek muhalefeti muhalefete mensup belediye ve il idarelerini ve bu yönetimlere oy veren geniş yığınları oluşturan kent halkını adeta cezalandıran öç alma gibi ilkel bir amacı gerçekleştirebilecek bir düzenleme getirmiştir bütün bu durumlar karşısında grubumuz malî yılı bütçe kanununun anayasaya aykırı olarak konulan ve aşağıdaki belirtilen hükümlerinin iptali için muhterem mahkemenize başvurma zorunluluğunu duymuştur anayasanın nci maddesine aykırılık gerekçesi anayasanın nci maddesinin son fıkrası bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiç bir hüküm konulamaz demektedir esasen bütçe hukukuna ve bütçe tekniğine göre bütçe kanunlarına bütçe ile ilgili hükümler dışında hiç bir hüküm konulamaz mevcut kanunların hükümlerini açıkça veya dolaylı olarak değiştiren veya kaldıran hükümler konulamaz görüldüğü gibi bütçe ile ilgili bu ana ilke anayasamızın nci maddesi ile bir anayasal hüküm haline dönüştürmüştür bir başka şekilde ifade edecek olursak anayasanın bu hükmü sunduğumuz bütçe hukuku ilkelerinin anayasal düzeyde bir teyidini teşkil etmektedir nitekim anayasanın nci maddesinin gerekçe bölümünde bu husus açıkça belirtilmekte ve bütçe kanunlarına bütçe dışı hüküm konulması mevcut kanunların hükümlerini açıkça ve dolaylı değiştiren veya kaldıran hükümler getirilememesi ilkelerine anayasal kuvvet ve hüküm tanınmıştır denilmektedir mali yılı bütçe kanununun aşağıda belirtilen madde ve hükümleri bütçe ile ilgili olmayan konuları içermekte diğer kanunlara ek veya diğer kanunlar da doğrudan doğruya veya dolaylı olarak değişiklik yapan hükümler mahiyetindedir böylece bu hükümler anayasanın nci maddesine aykırı olarak bütçe kanununa konmuştur bunların iptal edilmeleri gerekir bu hükümler malî yılı bütçe kanununun şu hükümleridiresas sayısı karar sayısı ptt ve hastahane ücretleri başlığını taşıyan ncü madde bu madde genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelerin yararlandıkları bir kısım ptt ücretlerinin miktarını saptamakta ve cumhurbaşkanlığı dairesinin telefonlarının adedi için her hangi bir ücret tahakkuk ettirilemeyeceğine devlet memurları ve diğer kamu görevlilerinin bunların emekli dul ve yetimlerinin bakmakla yükümlü oldukları aile fertleri dahil bir kısım tedavi kurumlarında yapılacak tedavilere ait ücretlerin maliye bakanlığınca saptanacak miktar ve esaslar çerçevesinde ödeneceği ve kamu i̇ktisadi teşebbüslerinde çalışanlar bakımından bu hükmün uygulanmayacağı esasını getirmektedir bu hükümlerin bütçe ile ilgisi yoktur ayrıca bu konuları düzenleyen yasalar ve diğer mevzuat mevcuttur bütçe yasasının bu maddesi bu yasalarda ve mevzuatta doğrudan veya dolaylı olarak değişiklikler yapmaktadır bu nedenle üncü maddenin iptali gerekir malî yılı bütçe kanununun i̇l özel idare ve belediye paylarının borçlarına mahsubu başlığını taşıyan nci maddesi̇ i̇l özel idareleri ile belediyelerin bunlara ait veya tabi olup ayrı tüzel kişiliği olan kuruluşlar dahil bunların sayılı kanun hükümlerine tabi borçlan ile her ne sebeple olursa olsun hazineye olan mevcut veya doğacak borçlan kamu iktisadi teşebbüsleri ile kamu ortaklığı fonuna olan her nevi borçlarının i̇ller bankası tarafından kesileceğini büyükşehir belediyelerinin bunlara ait veya tabi olup ayrı tüzel kişiliği olan kuruluşlar dahil yukarıda belirttiğimiz tüm borçlarını aynı şekilde ve sayılı kanun hükümlerine göre ayrılacak paylarda kesme ve gerektiğinde vergi borçlarına mahsup edileceğini hüküm altına almaktadır sayılı yasanın nci maddesine göre genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden belediyelere ile özel idarelerine oranında pay verilmektedir yasanın bu maddesi ile i̇ller bankasına yalnızca kendisine borçlu olan belediyelerin vadesi gelmiş borç taksitlerini bu paylardan kesmeye yetki verilmiştir başkaca herhangi bir borcun bu paylardan mahsup edilmesi veya bu paylardan kesilmesi yetkisi verilmemiştir yine sayılı kanunun nci maddesine göre de ayrılan payların ertesi ayın inci günü akşamına kadar belediyelere gönderilmesi zorunlu kırılmış aksi halde bu payların i̇ller bankası tarafından fazlası ile ödenmesi zorunluluğu getirilmiştir malî yılı bütçe kanununun nci maddesi yasanın bu hükmünü değiştirerek diğer bir çok borçların da kaynakta kesilmesi esasını getirmektedir bu düzenleme ayrıca sayılı yasa ile sayılı yasayı i̇cra i̇flas yasasını sayılı belediye gelirleri yasası ile belediyelere verilen payların belediye vergi ve resimleri hükmü olduğuna dair sayılı yasayı ve sayılı yasayı ve daha diğer bir çok mevzuatı doğrudan doğruya ve dolaylı biçimde değiştirmektediresas sayısı karar sayısı bu nedenle anayasanın inci maddesi karşısında böyle bir hükmün malî yılı bütçe yasasına konulması olası bulunmamaktadır bu nedenle malî yılı bütçe yasasının ncı maddesinin iptali gerekir malî yılı bütçe yasasının belediye paylarının bütçeye gelir kaydı ve dağıtımı başlığını taşıyan nci madde bu madde belediyelerin ve büyükşehir belediyelerinin genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden alacakları payların unu bütçeye gelir kaydetme ve yedek ödenek tertibine konulan ödenekten nüfusları ve kalkınmışlık dereceleri gibi kriterler esas alınarak belediyelere dağıtılması konusu sunda maliye ve gümrük bakanlığına yetki vermektedir görüldüğü gibi bu madde de ayrı bir yasa ile düzenlenmesi gereken ve bütçe ile ilgisi olmayan konulan düzenlemektedir ayrıca bu düzenleme ncı madde bölümünde sunduğumuz yasaları doğrudan doğruya veya dolaylı olarak değiştirmekte ve onlara ek yapmaktadır bu nedenle bu hükümde anayasanın inci maddesi karşısında iptal edilmesi gerekir malî yılı bütçe kanununun vergilerle ilgili hükümler başlığını taşıyan inci maddesi̇ bu madde de vergi yasalarıyla düzenlenmesi gereken ve daha önce vergi yasaları ile düzenlenmiş olan hükümleri içermektedir ayrıca bu madde ile daha önce anayasa mahkemesi tarafından iptal edilen hükümler yerine yeni hükümler getirildiği gibi anayasa mahkemesince anayasaya aykırı olduğu saptanarak iptal edilmiş olan birçok hükümler biraz değiştirilmek suretiyle gerçekte özünümuhafaza ederek yeniden konmuştur şimdi bu konuya ve getirilen hükümlere kısaca bir göz atalım sayılı kanunun inci maddesi ile gelir vergisi kanununa eklenen geçici nci madde anayasa mahkemesince tamamen iptal edilmiştir i̇ptal edilen kanun hükmünde yılları arasında uygulanmak üzere gelir vergisi mükellefleri için hayat standardı yeni esaslara bağlanmış idi maddenin iptal edilmesi sonucu doğan boşluğun doldurulması gerekecekti ancak iktidar bütçe kanununun inci maddesi ile anayasa mahkemesinin iptal kararına ters yeni uygulamalar getirmiştir bunları şu başlıklar altında toplamak mümkündür anayasa mahkemesince iptal edilen kanun maddesinde yer alan gerçek usulde vergilendirilen zirai kazanç erbabının hayat standardının dışında tutulması ayrıcalığı yeniden getirilmiştir ticari ve mesleki kazancın her biri için ayrı ayrı hayat standardı temel gösterge tutarlarının uygulanması anayasa mahkemesince iptal edilmiş olmasına karşın söz konusu madde hükmüyle yeniden getirilmiştir iv büyük paragraf anayasa mahkemesince hayat standardına göre vergi tarh edilebilmesi için mükellefin kendisine eşine çocuklarına ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere ait olup yıllık beyannamede toplanması zorunlu olmayan vergiye tabi gelirleri bulunduğunuesas sayısı karar sayısı belgelendirememesi gerekmektedir ancak yeni düzenleme ile mükellefe tanınan bu izah hakkı yine elinden alınmıştır i̇lk görünüşte sanki izah hakkı tanınmış gibi ifade kullanılmasına rağmen madde fıkrası incelendiğinde i̇zah nedeni olarak sadece mükellefin kendisine ait emekli maluliyet dul ve yetim aylığı tutarlarının dikkate alınabilmesi esası getirilmiştir beyanın gerekmeyen diğer gelirler temel gösterge tutarları için izah nedeni olarak kabul edilmemiştir mükellefin kanunen bakmakla yükümlü olduğu kişilere ait gelirleri izah nedeni olarak dikkate alınmamıştır bakanlar kurulunun yöreler itibariyle farklı göstergeler belirleme yetkisi iptal edilmiş olmasına rağmen yeni düzenlemede yeniden getirilmiştir bu yetkinin bütçe kanunun da verildiği ifadesi de açıklıkla belirtilmemiş olmasına rağmen ayrıca bütçe kanununun inci maddesinin bendi ile sayılı ithalde alınacak damga resmi hakkında kanunun yürürlük tarihi bir yıl uzatılmıştır yine bendi ile kurumlar vergisi kanunun geçici uncu maddesi hükmü bir yıl uzatılmış ancak vadeli satışlara ilişkin mükellefler aleyhine yeni hükümler getirilmiştir görülüyor ki bu madde hükmü ile vergi kanunlarında yapılması gereken düzenlemeler yapılmıştır ayrıca vergi kanunlarındaki hükümler doğrudan doğruya değişikliğe tabi tutulmuştur daha da önemlisi anayasa mahkemesinin iptal kararlarına aykırı hükümler getirilmiştir bütün sunulan bu nedenlerle anayasanın inci maddesi karşısında malî yıl bütçe kanununun inci maddesi̇ bu maddenin üncü fıkrası ile uluslararası kurumlara ve yabancı kredi kuruluşlarına damga vergisi istisnası getirilmiştir böyle bir hüküm ancak damga vergisi kanununun da yapılacak düzenleme ile olası bulunmaktadır bu nedenle malî yılı bütçe kanununun inci maddesinin bu fıkrasının da anayasanın inci maddesi karşısında iptali gerekir anayasanın inci maddesine aykırılık ve gerekçesi malî yılı bütçe yasasının ve nci maddelerine baktığımızda su önemli hususları kolaylıkla saptamaktayız bu maddelere göre belediyelerin ve il özel idarelerinin gelir bütçesi vergi gelirlerinden alacakları paylara borçlarının mahsup edilmesi merkezi idarenin yetkili elemanlarının takdirlerine ve yetkilerine bırakılmıştıresas sayısı karar sayısı bu durum anayasamızın mahalli idareler ve merkezi idarelerle ilgili hükümlerinin getirdiği temel hukuksal ilkelere tamamen aykırı bulunmaktadır bu durumlara sağlıklı bir şekilde yaklaşabilmek açısından konuyla ilgili ana noktaların yeniden hatırlanması yararlı olacaktır anayasamız idareyi mahalli idare ve merkezi idare olarak ayrı ayrı düzenlemiş ve bu idarelere egemen olan ilkeleri bu idarelerin birbiri ile olan ilişkileri açık bir şekilde belirlemiştir konu incelendiğinde görülecektir ki anayasa merkezi idarede yetki genişliği esasını benimsemiştir merkezi idare sisteminde karar mercii merkezdeki yetkili devlet organlarıdır merkezi idare kendi hiyerarşisine tabi olan görevlere belli konularda karar alma ve uygulama yetkisini tanımış ise merkezi idarede yetki genişliği ilkesi uygulanıyor demektir yetki genişliğinde kararlar merkezi idare adına merkezi idarenin bir memuru tarafından alınmaktadır merkezi idarenin memuru tarafından alınan bu karar her zaman merkezi idare tarafından değiştirilebilir yerine yenisi oluşturulabilir anayasamız yukarıda sunulduğu gibi mahalli idarelere ilişkin temel esasları da mahalli idareler başlığını taşıyan nci maddesi ile düzenlemiştir anayasanın nci maddesinin ilk fıkrası mahalli idareleri şöyle tanımlamaktadır mahalli idareler il belediye ve köy halkının müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları gene kanunla gösterilen seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir bu tanıma göre belediye bir mahalli idaredir mahalli idareler yöre halkının ortak ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan idarelerdir bunların karar organları seçimle oluşturulmaktadır bunlar kamu tüzelkişileridirler yine anayasanın nci maddesinin ikinci fıkrası ise mahalli idarelerin kuruluş ve görevleriyle yetkileri yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir demektedir görülüyor ki bu fıkrada mahalli idarelerin dolayısıyle belediyelerin kuruluş ve görevleriyle yetkilerinin kanunla düzenleneceğini belirtiyor ancak bu idarelerin görev ve yetkileri kanunla düzenlenirken bu düzenlemeyi yerinden yönetim ilkesine uygun olarak gerçekleştirecektiresas sayısı karar sayısı o halde burada yerinden yönetim ilkelerinden ne anlaşıldığının açıklığa kavuşması gerekir bunu anlayabilmek için yerinden yönetim ilkesinin hangi gereklerden doğduğunun belirlenmesi gerekir devletin geniş sınırları içinde türlü görevleri vardır geniş sınırlar içinde devletin görevlerini yapabilmesi için birçok kararlar alması gereklidir bütün bu kararların bir merkezden yönetilmesi sakıncalıdır merkezle yazışmalar karar alınması ve diğer ilgili yerlere gönderilmesi çok zaman alır i̇şlerin gecikmesine neden olur öte yandan yerel nitelikte birçok hizmetlerin önemini merkezi idare tarafından değerlendirilmesi çok güç bir iştir yukarıda belirtilen nedenlerle devlet veya merkezden yönetim adına hareket edecek ve yerel nitelikte kuruluşları temsil edecek örgüt ve kişilere gerek vardır bunun iki tür çözüm yolu vardır ya merkezden yönetimin taşra temsilcilerine geniş yetkiler verilir fakat hizmetlerin istenilen biçimde yürütülmesine bu formül yeterli değildir i̇kinci yol ise tüzelkişiliğe sahip yerel yerinden yönetim kuruluşlarına yani yerel yönetimlere yer vermektir böylece merkezi idarenin yükü hafifletilmiş olmaktadır merkeze bağlı olan taşradaki memurlar merkez adına iş yapma ve karar alma yetkisinin tanınması halinde yine tam anlamı ile merkezden yönetim sistemi terkedilmiş sayılamaz bunda da yine merkezden yönetim katı uygulamasının sakıncaları vardır merkeze bağlı memurlar yetki genişliğine sahip olmalarına rağmen yerel gereksinmeleri anlama değerlendirme ve halka yakın olma yönünden yetersiz kalırlar bu nedenle organları halk tarafından seçilen yerinden yönetim kuruluşlarına gereksinme vardır seçilerek işbaşına gelen temsilciler memurlardan daha iyi yerel gereksinmeleri değerlendirebilirler yetki genişliğine sahip merkez kuruluşları yerinden yönetim kuruluşları gibi dinamizm ve hareketlilik gösteremezler yerel yerinden yönetim kuruluşları yerel çıkarlara ekonomik coğrafi ve siyasal duruma göre değişken koşullara daha iyi uyabilme olanağına sahiptir i̇şte bu gereksinimler sonucunda merkezi idare dışındaki özerk tüzelkişiliğe karar verme yetkisine sahip yönetim organları seçmenler tarafından seçimle oluşturulan mahalli idareler doğmuştur özerklik kamu hizmetlerinin önemli bir kısmının vatandaşların yararına olarak mahalli idarelerin sorumluluğu altında yerine getirilmesi anlamını taşır bu kamu hizmetleri kuşkusuz mahalli ortak nitelik taşıyan gereksinimlere yönelik hizmetlerdir özerk kuruluşlar tanımdan da anlaşılacağı üzere karar alma ve aldıkları kararları uygulama hakkına sahiptirler karar alma özgürlüğünün gerçekleşmesi karar organlarının serbest oluşumuna bağlıdır bu nedenle bu organlar seçimle oluşturulurlar ayrıca mahalli idarelerin var oluşunun siyasal gerekçesinin özünde demokrasi inancı yatar bu sebepledir ki mahalli idareler öteden beri demokrasinin temel kurumlarından biri olarak kabul edilmişlerdiresas sayısı karar sayısı mahalli idarelerin bu yapıları nedeniyledir ki bunlara demokratik terbiye kuruluşları da denilmektedir anayasanın nci maddesinin beşinci fıkrasında merkezi idare mahalli idareler üzerinde mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi kamu görevlerinde birliğin sağlanması toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idare vesayet yetkisine sahiptir denmektedir i̇dare vesayet merkezi idarenin mahalli idare üzerindeki denetim hakkıdır nci maddenin beşinci fıkrası idari vesayetin hangi amaçla yapılacağını açıkça belirlemiştir buna göre mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla kamu görevlerinde birliğin ahengin sağlanması amacıyla toplum yararının korunması amacıyla merkezi idarenin mahalli idare üzerinde idari vesayet yetkisi vardır vesayet makamlarının yerinden yönetim idarelerinin işlemleri üzerindeki vesayet denetimi yerinden yönetim idarelerinin kararlarını onamak iptal etmek veya yürütülmesini geciktirmek gibi yollar ile olmaktadır fakat kural olarak vesayet makamları yerinden yönetim idarelerinin yerine geçerek karar alamazlar malî yılı bütçe kanununun ve nci maddeleri yukarıda da sunduğumuz gibi mahalli idarelerin vergi gelirlerinden alacakları payların tüm borçlarına mahsup edilmesi hususu merkezi idare elemanlarının takdirlerine ve yetkilerine bırakılmıştır yukarıda görüldüğü gibi nci maddesinin nci fıkrası belediye paylarının dağıtımında nüfus yanında kalkınmışlık derecesi gibi sübjektif değerlendirmelere ve keyfiliğe imkan verecek belirsiz esaslara yer verilmiştir yemden ifade edecek olursak bu maddeler belediyeleri siyasal iktidarın sübjektif değerlendirmelerine keyfi davranışlarına baskı ve haksız yönlendirmelerine terketmektedir bütün bu nedenler karşısında malî yılı bütçe kanununun ve nci maddeleri de anayasanın nci maddesine aykırıdır özellikle anayasanın nci maddesinin mahalli idareler yerinden yönetim ve vesayet yetkisi ilke ve kavramlarına tamamen ters bir düzenleme durumundadır i̇ptal edilmeleri gerekir iii anayasanın üncü maddelerine aykırılık ve gerekçeleri malî yılı bütçe kanununun ıncı maddesi daha önce vergi kanunlarında değişiklik yapan ve anayasa mahkemesince birçok hükümleri iptal edilen sayılı kanun hükümleri yerine geçecek bir düzenleme yapmıştır özü itibariyle yapılan bu düzenleme sayılı kanunun iptal edilen ve anayasaya aykırı görülen bir kısım hükümleri ve bunların benzerlerini yeniden yasalaştırmıştıresas sayısı karar sayısı oysa ki anayasa mahkemesi kararları tüm organları ve kişileri bağlar anayasa mahkemesince iptal edilen hükümlerin aynısı veya benzeri hiç bir şekilde yeniden yasalaştırılamaz anayasanın üncü maddesi hükümleri karşısında böyle bir düzenlemeye gitme olanağı yoktur nedenle öncelikle bu açıdan malî yıh bütçe kanununun ıncı maddesi muhterem mahkemece ele alınarak diğer hükümlere aykırılık konusu görüşülmeden bu açıdan iptal edilmesi gerekir malî yılı bütçe kanununun ncı maddesi özünde sayılı yasanın yaptığı ve anayasa mahkemesince iptal edilen hükümlerin benzerini ve aynını yeniden yasalaştırdığından sayılı yasanın iptaline ilişkin olarak sunduğumuz gerçekler burada da geçerli bulunmaktadır nedenle halen gerekçesi hazırlanmak üzere derdest olarak mahkeme huzurunda bulunan davamızdaki gerekçeleri aynen burada da tekrarlıyoruz bu gerekçeler karşısında malî yılı bütçe kanununun ıncı maddesi anayasanın ve üncü maddelerine de aykırı bulunmaktadır îptali gerekir
2,708
esas sayısı karar sayısı i i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ mayıs gününde anayasa mahkemesi genel sekreterince sayılı yasanın maddesi hükmü uyarınca kaleme havalesi yapılmış ve aynı gün sayı ile kayda geçmiş olan ve gün taşımayan dava dilekçesindeki anayasaya aykırılık gerekçesi özetle şöyledir tnt kurumunda genel danışma kurulu oluşturmayı öngören yasa koyucu üç kaynaktan yararlanmayı düşünmüştür bunların başında devlet kurumlarına ve onu takiben de anayasanın maddesi gereğince yasayla kurulan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlara yer verilmemiştir üçüncü küme ise kızılay ve halkevlerinden oluşturmaktadır bu iki dernekten kızılayın kurula girmesine kimsenin itirazı olamaz çünkü kızılay türkiyedeki bütün derneklerin simgesi olmuş büyük hizmetler görmüş ve amacından sapma olmamıştır atatürkün emri ile kurulan halkevleri de hükümetçe kapatılınca dernek tarihe malolmuştur yeni kurulan halkevleri derneği ise eski halkevleri derneğiyle hiç bir ilişkisi olmamasına karşın sırf isminden yararlanmak için bir nevi istismar biçiminde kurulmuştur yeni halkevi derneğinde polisçe yapılan aramalarda atatürkün resmi yerine mao lenin ve markın resimleri ele geçmiş ve buralar sol eylemcilerin karargâhı ve anarşinin odakları durumuna getirilmiş bulunmaktadır trt genel danışma kuruluna halkevlerinin katılmasını sağlayan yasa hükmü türkiyedeki dernekler arasında açık ve haksız bir eşitsizliğe neden olmuştur i̇mtiyaz ve himaye anayasaya ters düşer bu nedenle anayasanın maddesine aykırı olan sözü edilen halkevleri temsilcisi hükmünün iptaline karar verilmelidir
202
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir tarafından davacının karayolunda yurtiçi eşya taşımacılığı yapmak üzere türü yetki belgesi verilmesi istemli başvurusunun reddine ilişkin tarih ve sayılı afyonkarahisar ticaret ve sanayi odası işleminin iptali istemiyle ulaştırma bakanlığına karşı açılan dava sonucunda afyonkarahisar i̇dare mahkemesince dava konusu işlemin iptali yolunda verilen tarih ve k sayılı kararının temyizen incelenip bozulması istemi üzerine oluşturulan dosya danıştay onuncu ve sekizinci dairelerinden oluşan müşterek kurulca öncelikle dava konusu işlemin dayanağı olan sayılı karayolu taşıma kanununun maddesi ile sayılı türkiye odalar ve borsalar birliği ile odalar ve borsalar kanununun maddesinin fıkrasının bendinin anayasaya uygun olup olmadığı yönünden incelendi gereği görüşüldü sayılı karayolu taşıma kanununun yetki devri başlıklı maddesinde bakanlık bu kanun gereğince yerine getirmekle yükümlü olduğu görev ve yetkilerinin tamamını veya bir kısmını devredebilir devirle ilgili usul ve esaslar çıkarılacak yönetmelikle belirlenir hükmüne yer verilmiştir sayılı türkiye odalar ve borsalar birliği ile odalar ve borsalar kanununun maddesinin fıkrasının bendinde ise mevzuatla bakanlıklara veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarına verilen işlerin bu kanunda belirtilen kuruluş amaçları ve görev alanı çerçevesinde odalara tevdii halinde bu işleri yürütmek odaların görevleri arasında sayılmıştır dava konusu işlem sayılı yasanın ulaştırma bakanlığına verdiği yetkilerin türü yetki belgesiyle sınırlı olmak kaydıyla yukarıda aktarılan yasa hükümlerine dayanılarak türkiye odalar ve borsalar birliğine adı geçen birlik tarafından da ilgili ticaret ve sanayi odalarına devredilmesi suretiyle tesis edilmiş olup bu haliyle sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasanın maddesinin fıkrasının bendinin bakılan davada uygulanacak kural olduğunda duraksama bulunmamaktadır yetki ve yetki devri kavramlarının i̇dare hukuku bakımından incelenmesi i̇dare hukukunda yetki idareye anayasa ve yasalarla tanınmış olan karar alma gücünü ifade eder ve idari işlemlerin en temel öğesini oluşturur bir kamu düzeni sorunu olan yetki yasa koyucu tarafından hangi makam veya merciye verilmiş ise ancak makam veya merci tarafından kullanılabilir bu bakımdan yasanın açık izni olmadıkça yetkili makam veya mercinin yetkisini devretmesi olanaklı değildir aktarılan nitelikleri gereği idare hukukunda yetkisizlik kural yetkili olmak istisnadır bu itibarla yetki hükümlerinin sınır ve çerçevesinin yasayla açıkça çizilmesi gerekir ve genişletici yoruma tabi tutulamaz yetki devri ise yukarıda kısaca bahsedildiği üzere yasayla bir makama verilen karar alma yetkisinin diğer bir makama aktarılması olup doktrin ve yargısal içtihatlarla yetki unsurunun nitelikleri dikkate alınarak geliştirilen bir takım koşul ve kurallara tabidir buna göre yetki devri yasada açıkça öngörülmüş olmalıdır yetki devrinin yasallığıesas sayısı karar sayısı anayasanın maddesindeki kimsenin kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacağı kuralı ve maddesindeki idarenin yasallığı ilkesi gereği idare anayasa ve yasalarla düzenlenen görev ve yetki sahası içinde faaliyette bulunmak zorundadır bu kural ile birlikte yetkinin kamu düzenine ilişkin olduğu da gözetildiğinde yetki devrinin yasada düzenlenmesi zorunludur bu zorunluluk yetkili organ veya makamın dolayısıyla işlemin yetki unsuru yönünden hukuka uygun olup olmadığının tespitine de olanak sağlamaktadır özetle yasada yetki devrine izin verilmeli ve yetki devri yasaklanmamış olmalıdır yazılı olmalıdır yetki devri suretiyle esasen yetkisiz olan bir makam idari işlemle yetkili hale getirildiğinden devir hususunun açıkça zımni devir mümkün değildir ve yazılı olarak yapılması gerekmektedir bu kural yetkili makamın ve yetki devrinin kapsamının tespitini mümkün kılmaktadır hiyerarşik asta yapılmalıdır yetki devri karar alma yetkisinin devri olduğuna ve idare hukukunda kararlar kamu görevlilerinin şahsı adına değil bu kamu görevlilerinin görev yaptığı kamu tüzel kişiliği adına alındığına göre bir kamu görevlisinin belli bir konuda sahip olduğu karar alma yetkisini başka bir kamu görevlisine devredebilmesi için iki kamu görevlisinin de aynı tüzel kişilik hiyerarşi içinde bulunması yetkiyi devredenin hiyerarşik üst konumunda olması gerekir gözler kemal i̇dare hukuku bursa kısmi olmalıdır hiyerarşik üst yetkisinin yalnızca bir kısmını devredebilir zira tam yetki devri bir idari makamın bütün görevlerini devrettiği kendini tasfiye ettiği anlamına gelir ki bu durum gerek yetki devrinin istisnailiği gerekse idarenin yasallığı ilkesine aykırı düşer nitekim yetki devrinin yukarıda değinilen unsurlarına idare hukuku bakımından code niteliğindeki sayılı bakanlıkların kuruluş ve görev esasları hakkında kanunun yetki devri başlıklı maddesinde de aynen yer verilerek bakan müsteşar ve her kademedeki bakanlık ve kuruluş yöneticileri gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek şartıyla yetkilerinden bir kısmını astlarına devredebilir şeklinde hüküm sevk edilmiştir yasa kurallarının anlam ve içeriği sayılı karayolu taşıma kanununun maddesinde ulaştırma bakanlığına bu yasada öngörülen görev ve yetkilerinin tamamını sınır konulmaksızın herhangi bir kişikuruluşa devretme ve devirle ilgili usul esasları bizzat çıkaracağı yönetmelikle belirleme yetkisi verilmiştir sayılı türkiye odalar ve borsalar birliği ile odalar ve borsalar kanununun maddesinin fıkrasının bendinde de bakanlıklara ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına yasa ya da diğer mevzuatla verilen işlerin çerçeve çizilmeksizin ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olan odalara devredilmesi olanağı tanınmıştıresas sayısı karar sayısı nitekim ulaştırma bakanlığı da söz konusu hükümlere istinaden tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan karayolu taşıma yönetmeliğinin ek maddesinde getirdiği düzenlemeyle karayolu taşıma kanunundan doğan yetkilerini kamu kurumkuruluşları ve sayılı yasa kapsamına giren birlik ve odalara protokolle devredebileceğini öngörmüştür aktarılan yasa hükümlerinin idareye yasayla verilen yetkilerin gerek hiyerarşik ast haricindeki kişi ve kuruluşlara gerekse tamamının devrine izin vermesi bu suretle yetki devrinin sınır ve istisnalarının belirlenmemiş olması söz konusu düzenlemelerin anayasaya uygunluğunun irdelenmesini zorunlu kılmıştır iii yasa kurallarının anayasanın maddesine uygunluğu anayasanın maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu bu yetkinin devredilemeyeceği kuralına yer verilmiştir egemenliğin sahibi olan millet adına yetki kullanan yasama organı yasama erkinin aslî sahibidir böyle bir yetkiden kendi iradesiyle bile vazgeçmesi söz konusu olamaz bu nedenle öğretide anayasada yasama yetkisinin devredilemeyeceği yolunda bir kural olmasaydı dahi yasama yetkisinin devredilemeyeceği kabul edilmektedir çünkü kamu hukukunda hiçbir devlet organı anayasa ve yasalardan aldığı bir yetkiyi bu metinlerde açık bir izin olmadıkça başka bir devlet organına devredemez yasama yetkisinin devredilmezliğinin mutlak bir ilke olmayışı tbmmnin çıkaracağı yetki yasalarıyla bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesi gibi bizzat anayasanın kendisinde istisnai kurallar bulunması konumuzun dışındadır yasama organı yasa yaparken konuyla ilgili bütün olasılıkları göz önünde bulundurarak kazuistik biçimde ayrıntılara ait kurallar koymak yetkisine sahip ise de zamanın gereklerine göre sık sık değişen önlemler alınmasına veya alınan önlemlerin kaldırılmasına ve yerine göre yeniden konulmasına gerek duyulan hallerde yasama faaliyetinin yavaş işlemesi ve günlük olayları izleyerek zamanında önlem almasının güçlüğü karşısında yasa koyucunun konunun esaslı unsurlarını yasa ile belirledikten sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin bulunan hususların düzenlenmesi için yürütme organına yetki vermesinin yasama yetkisinin devri niteliğinde değerlendirilemeyeceği açıktır bu durum öğretide kural işlem yetkisinin ilke ve genel olarak yalnız yasama organına ait olduğu yürütme ve idarenin ise sadece türevsel bağlı ve istisnai nitelikte düzenleme yetkisine sahip olduğu şeklinde ifade edilmiştir duran lütfi i̇dare hukuku ders notları i̇stanbul yasama yetkisi asli bir yetki olduğundan ve türk hukukunda yasayla düzenleme alanı konu itibariyle sınırlandırılmadığından yasama yetkisinin genelliği yasama organı dilediği alanı kuşkusuz anayasa ilkelerine uygun olmak koşuluyla düzenleme yetkisini haizdir anayasa mahkemesinin k sayılı kararı özbudun ergun türk anayasa hukuku baskı ankara yasayla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların yasa metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder ancak temelesas sayısı karar sayısı ilkeler konulup çerçeve çizildikten sonra uzmanlık ve teknik konulara ilişkin ayrıntıların belirlenmesi yürütme organının takdirine bırakılabilir bu bakımdan yasama organının temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakmaması gerekir anayasa mahkemesinin k sayılı kararı bir başka deyişle yasama organı sahibi olduğu yasama yetkisinin asli devredilemez niteliğiyle birlikte yürütme ve idarenin türevsel istisnai sınırlı düzenleme yeteneğini dikkate almak suretiyle temel esaslarını kendisinin düzenlediği konularda yürütme ve idareye konunun ayrıntılarını düzenleme yetkisi tanıyabilir bu itibarla yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir oysa sayılı yasanın itiraza konu maddesinde anılan yasa ile ulaştırma bakanlığına verilen görevlerden tanınan yetkilerden hangilerinin kimlere hangi koşullarla devredilebileceği sayılı yasanın maddesinin bendinde ise devredilebileceği öngörülen yetkilerin kaynaklandığı yasalar bu yetkilerin devre konu olabilecek kısımlar ve bu yetkiye sahip olan kurum kuruluş ve bakanlıklar belli edilmemiş çerçevesi çizilmemiş belirtilen konularda düzenleme yapma yetkisi herhangi bir temel ilke ve sınır konulmaksızın tümüyle ulaştırma bakanlığına sayılı yasa bakımından bütün bakanlık ve kamu kuruluşlarına bırakılmıştır böylece kamu düzenine ilişkin bulunan ve yasayla belirlenmesi gereken idarenin yetki alanının düzenlenmesine yönelik yasama yetkisi yetki devrinin konusu kapsamı ve devredilecek makammerci hakkında herhangi bir çerçeve çizilmemek suretiyle fiilen idareye devredilmiştir bu bağlamda sayılı yasanın maddesinin fıkrasının bendinde bu kanunda belirtilen kuruluş amaçları ve görev alanı çerçevesinde odalara tevdi edilen işlerden söz edilmesi konunun yasal çerçevesinin çizilmiş temel ilke ve sınırlarının yine yasa ile konulmuş olduğu anlamına gelmemektedir zira anılan fıkradaki ifade sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden sonra yasama organınca çıkarılacak yeni yasalarda kamu kurum ve kuruluşları ile bakanlıklara verilecek görev ve yetkilerin dahi odalara tevdi edilebilecek işler kapsamında yer almasına olanak tanıdığı gibi esasen devre konu işlerin yasama yetkisinin devredilmezliği kuralına aykırı biçimde idare tarafından belirlenmesine izin vermekte böylelikle devredilecek yetkinin konu kapsam ve sınırlarını belirlemekten uzak bulunmaktadır bu nedenle sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasanın maddesinin bendinin yasama yetkisinin devredilmezliğini öngören anayasanın maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmaktadır iv yasa kurallarının anayasanın maddesine uygunluğu anayasanın maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve yasalara uygun olarak kullanılacağı ve yerine getirileceği maddesinde bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri yetkileri ve teşkilatının yasayla düzenleneceği maddesinde idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve yasayla düzenleneceği hükme bağlanmıştır anayasa yürütme görev ve yetkisinin yasalar çerçevesinde yerine getirileceğini açıklamakla yetinmeyip idare kuruluşunun her bir öğesinin de yasayla düzenlenmesiniesas sayısı karar sayısı emretmektedir i̇dare teşkilatı ile görev ve yetkilerinin yasayla düzenlenmesi öngörüldüğü gibi ajanlara vergilere ve mallara ilişkin statülerin de yasal nitelikte olması gerekmektedir bu bakımdan idare onu yetkili kılan yasaya dayanarak hizmette bulunabilir bu nedenledir ki idare hukukunda yetkisizlik kural yetkili olmak istisnadır dolayısıyla yetki devri de istisnai niteliktedir ancak idarenin yasallığı ilkesi idari kuruluşun tümü ve bütün ayrıntıları ile yasa koyucu tarafından düzenlenmesi zorunluluğunu gerektirmeyip sadece öğelerinin temel kurallarının ve güvence hükümlerinin yasada yer almasını zorunlu kılar nitekim anayasanın maddesinde bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri yetkileri ve teşkilatının yasayla düzenleneceği maddesinde kamu tüzel kişiliğinin ancak yasayla veya yasanın verdiği açık yetkiye dayanılarak kurulacağı belirtilmek suretiyle idarenin kuruluşunda her noktanın mutlaka yasa hükmüne bağlanmasını şart koşmamış ya da bu alanda yürütme ve idarenin düzenleme yapmasını yasaklamamıştır bu itibarla yasal yetkiye dayanarak ve yasalar ile anayasa çerçevesinde olmak kaydıyla yürütme ve idare de kendi işleviyle ilgili alanda yeni ve ayrıntılı kurallar koyabilirler böyle bir düzenlemenin yasallık ilkesine aykırı bir yönü yoktur diğer yandan yasama erkinin aksine yürütme erkinin bir yetki olduğu kadar yükümlülüğü de içermesi nedeniyle idarenin yasayla kendisine tevdi edilen görev ve yükümlülükleri tümüyle devretmesi diğer bir anlatımla kamu hizmetini ifadan vazgeçmesi mümkün bulunmamaktadır aksi durumun gerek yetki devrinin istisnailiği gerekse idarenin yasallığı ilkesine dolayısıyla anayasanın yukarıda anılan hükümlerine aykırı düşeceği açıktır nitekim anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında da öğretide kabul edildiği üzere yetki devrinin kısmi olması gerektiği ve bazı önemli yetkilerin devir konusu yapılamayacağı vurgulanarak yasada biçimi ve sınırları belirli bir yetki devri öngörüldüğü gerekçesiyle iptal isteminin reddine karar verilmiştir karayolu taşıma kanunuyla ulaştırma bakanlığına karayolu eşya ve yolcu taşımacılığı alanında faaliyette bulunacak kişilerin bu alanda faaliyette bulunma ve yetki belgesi alma koşullarının taban ve tavan ücretlerin kamu düzeni ve güvenliği gözetilerek belirlenmesi ve bu kurallara uyulup uyulmadığının denetlenmesi uyulmadığının tespiti halinde ise faaliyetin durdurulması yetkinin iptali ve idari para cezası verilmesi dahil yaptırım uygulanması gibi birtakım kamusal yetkiler tanınmış iptali istenilen kurallar ise bakanlığın bu konuda haiz olduğu yetkilerini kısmen veya tamamen sınır ve kural getirmeksizin herhangi bir kuruluşkişiye bu arada kamu tüzel kişiliğini haiz odalara süreli veya süresiz olarak devredebileceğini öngörmüştür dolayısıyla itiraza konu yasa kurallarıyla bakanlığın karayolu taşımacılığı alanındaki bütün yetkilerinin herhangi bir sınırlama veya istisna konulmaksızın bakanlık teşkilatı içinde yer almayan bakanlık ile hiyerarşik ilişki içinde olmayan kişi ve kuruluşlara devrine olanak sağlanmıştır bu nedenle anılan kurallar yetki devri kurumunun kapsam ve mahiyetine açıkça aykırılık teşkil ettiği gibi idarenin yasallığını düzenleyen anayasanın maddesine de aykırı düşmektedir esasen sayılı yasanın ilgili bendinde geçen mevzuat kelimesi dahi başlı başına idarenin yasallığı ilkesine dolayısıyla anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir zira bilindiği üzere mevzuat sözcüğü normlar hiyerarşisinde yasadan aşağıda yer alan tüzük yönetmelik genelge gibi yürütme organının düzenleme yetkisi içerisinde bulunan düzenleyiciesas sayısı karar sayısı işlemleri de kapsamaktadır oysa idare anayasa ve yasalarla düzenlenen görev ve yetki sahası içinde faaliyette bulunmak zorunda olup idarenin dayanağını yasadan almaksızın düzenleyici işlemlerden kaynaklanan bir yetkiye sahip olduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır belirtilen nedenlerle anılan yasa kurallarının anayasanın maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmaktadır açıklanan nedenlerle ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak yasa kuralının anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurulması gerektiğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrası gereğince yukarıda açıklanan gerekçelerle sayılı karayolu taşıma kanununun maddesi ile sayılı türkiye odalar ve borsalar birliği ile odalar ve borsalar kanununun maddesinin fıkrasının bendinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
2,101
esas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen kural ile vergi kanunları uyarınca iadesi talep edilen vergilere ilişkin olarak açılan davalarda dava konusu tutarın yüzde ellisi oranında teminatın alınmadan yürütmenin durdurulmasına karar verilemeyeceği düzenlenerek anılan davalarda teminat alınmadan yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için sayılı kanunun maddesinin altıncı fıkrası ile mahkemelere tanınan takdir hakkı kaldırılmıştır i̇ptali talep edilen kanun hükmünün teklif edilme gerekçesinde vergi kanunları uyarınca iade talep eden mükelleflerin taleplerinin gerekli şartları taşımaması nedeniyle kabul edilmemesi veya vergi incelemesi sonucu yerine getirileceğinin bildirilmesi nedeniyle meydana gelen uyuşmazlıklarda verilen yürütmeye durdurma kararları üzerine iade yapıldığı ve yapılan incelemeler sonucunda bu iadelerin haksız yere alındığı yönünde tespit yapılması durumunda iade edilen tutarların büyük çoğunluğunun geri alımının sağlanamadığı bu şekilde haksız iadelerin önüne geçilebilmesi amacıyla söz konusu kanun hükmünün teklif edildiği belirtilmiştir anayasa mahkemesinin yerleşmiş hukuk devleti tanımına göre anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir anayasa mah sayılı kararı anayasanın temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması başlıklı maddesinde temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak kanunla sınırlandırılabileceği ve bu sınırlamaların anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı düzenlenmiştir anayasanın maddesinin birinci fıkrasında i̇darenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır kuralına yer verilmiştir i̇dari eylem ve işlemlerin yargı denetimine tabi olması demokratik hukuk devletinin olmazsa olmaz koşuludur anılan hükmün benimsediği husus da etkili bir yargısal denetimdir kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir hak arama özgürlüğü bakımından kişilerin idareye karşı sahip oldukları en etkili yargısal koruma mekanizması iptal davasıdır i̇ptal davasında idari işlemin hukuk kurallarına aykırılığının belirlenmesi hâlinde iptali yoluna gidilmekte ve bunun sonucunda idarenin hukuka bağlılığı ve hukuk düzeninin korunması sağlanmaktadır genel ilke iptal kararlarının geriye yürümesi ve iptal edilen işlemi başından itibaren ortadan kaldırması bu işleme ve ona dayanan sonuçların hiç mevcut olmamış gibi kabul edilmesi olmakla birlikte bu ilke idari işlemin iptal kararı verilinceye kadar mevcudiyetini sürdürmesine ve etki doğurmasına engel değildir bu nedenle kişileri iptal davası sonuçlanıncaya kadar hukuka aykırı idari işlemin olumsuz etkilerinden korumak ileride giderilmesi veya düzeltilmesi imkânsız veya zor olan durumları önlemek idarenin hem olası bir tazmin yükünden kurtarılması hem de hukuk sınırları içindeesas sayısı karar sayısı kalması sağlanarak hukuk devletinin kesintiye uğramadan devamını temin etmek amacıyla yürütmenin durdurulması kurumu öngörülmüştür yürütmenin durdurulması kurumu yargının denetim etkinliğini artırıcı bir araç olarak dava hakkının bir parçasını oluşturduğu gibi kamu yararı ve kamu düzenini de sağlamaktadır yürütmenin durdurulması kararıyla dava konusu olan işlemin yapıldığı andan önceki durumun geri gelmesi sağlanmakta ve kişiler dava sonuçlanıncaya kadar bu işlemin olumsuz etkilerinden korunmaktadır ancak verilen yürütmeyi durdurma kararı dava konusu uyuşmazlığı sonlandıran nihai bir karar değildir aym k anayasanın maddesinin beşinci fıkrasında idari işlemin uygulanması hâlinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebileceği altıncı fıkrasında ise yürütmenin durdurulması kararı verilmesinin olağanüstü hâl seferberlik ve savaş hâlinde ayrıca millî güvenlik kamu düzeni ve genel sağlık nedenlerine bağlı olarak kanunla sınırlanabileceği hükme bağlanmıştır anayasanın maddesinin birinci fıkrasında ise herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir denilmek suretiyle mülkiyet hakkı güvenceye bağlanmıştır birey özgürlüğü ile doğrudan ilgili olan mülkiyet hakkı bireye emeğinin karşılığına sahip olma ve geleceğe yönelik planlar yapma imkânı tanıyan temel bir haktır mülkiyet hakkı kişiye başkasının hakkına zarar vermemek ve kanunların koyduğu sınırlamalara uymak şartıyla sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma onun semerelerinden yararlanma ve ondan tasarruf etme imkânı veren bir haktır bu bağlamda malikin mülkünü kullanma onun semerelerinden yararlanma ve mülkü üzerinde tasarruf etme yetkilerinden herhangi birinin sınırlanması veya mülkünden yoksun bırakılması mülkiyet hakkına müdahale teşkil eder anayasanın maddesinde mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceği öngörülmüştür öte yandan mülkiyet hakkı sınırlandırılırken temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen anayasanın maddesinin de gözönünde bulundurulması gerekmektedir anayasa mahkemesinin sıkça vurguladığı gibi temel hakları sınırlayan kanunun şeklen var olması yeterli olmayıp yasal kuralların keyfîliğe izin vermeyecek şekilde belirli ulaşılabilir ve öngörülebilir düzenlemeler niteliğinde olması gerekir aym k k esasen temel hakları sınırlayan kanunun bu niteliklere sahip olması anayasanın maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir hukuk devletinde kanuni düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir kanunda bulunması gereken bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da zorunludur zira bu ilke hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar aym k §§ dolayısıyla anayasanın maddesinde sınırlama ölçütü olarak belirtilen kanunilik anayasanın maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti ilkesi ışığında yorumlanmalıdıresas sayısı karar sayısı öte yandan özellikle yargılama usullerini düzenleyen kanun hükümlerinin yargılama usullerinde uygulanan şekle bağlılık ilkesi gereği yasama organı tarafından düzenlenmesi sırasında tamamen takdire dayalı olmayı ve keyfîliği önlemek amacına matuf şekilde davranılması gerekmektedir i̇ptali talep edilen kural ile vergi kanunları uyarınca iadesi talep edilen vergilere ilişkin olarak açılan davalarda dava konusu tutarın yüzde ellisi oranında teminatın alınmadan yürütmenin durdurulmasına karar verilemeyeceği düzenlenmekle birlikte öncelikle anılan kuralın içerisinde geçen vergi kanunları ibaresinden kastın ne olduğu konusunda duraksamaya neden olunmaktadır gerek sayılı kanun gerekse diğer kanunlarda vergi kanunları ibaresinin tanımı yapılmamış bu noktada kanunun teklif gerekçesinde de buna yönelik açıklama ve yorumlara da yer verilmemiştir sayılı bölge i̇dare mahkemeleri i̇dare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin kuruluşu ve görevleri hakkında kanunun maddesinde vergi mahkemelerinin görevleri sayılmış olup anılan maddede vergi mahkemeleri genel bütçeye il özel idareleri belediye ve köylere ait vergi resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları a bendindeki konularda sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun uygulanmasına ilişkin davaları diğer kanunlarla verilen işleri çözümler denilmektedir bu noktada iptali talep edilen kuralda yer alan vergi kanunları ibaresinden kastın sayılı kanunun yukarıda anılan maddesinde geçen ve vergi mahkemelerinin görevine giren konulardan yalnızca vergi türünden amme alacaklarını düzenleyen kanunları mı ifade ettiği veyahut bunun dışında resim ve harçlar ile benzeri mali yükümleri düzenleyen kanunları da kapsayıp kapsamadığı ya da bir kısım vergi türündeki amme alacaklarını düzenleyen kanunlarda yer alan ancak vergi niteliği taşımayan amme alacaklarını da kapsayıp kapsamadığı örneğin sayılı belediye gelirleri kanununun ve devamı maddelerinde ilan ve reklam vergisi düzenlenmekle birlikte ve devamı maddelerinde işgal harcı maddesinde ise yol harcamalarına katılma payı da düzenlenmektedir konusunda tereddüt duyulmaktadır aynı şekilde iptali talep edilen kural ile dava konusu tutarın yüzde ellisi oranında teminatın alınacağının belirtilmesine rağmen söz konusu teminatın türünün ne olduğu nakit tutar teminat mektubu vs teminatın ne zaman alınacağı davanın açılması sırasında yürütmenin durdurulması isteminin karara bağlanması aşamasından önce yürütmenin durdurulması kararı ile birlikte vs kimden alınacağıdavacıdan davacının temsil yetkisi verdiği herhangi bir kişi davacının temsil yetkisi vermediği kişiler vs nereye yatırılacağı davalı idarenin hesabına maliye hazinesine mahkeme veznesine vs ne şekilde yatırılacağı mahkeme veznesine başvurmak suretiyle bankadan alınacak olan ödeme belgesinin ibrazı ile davalı idareden alınacak olan alındı belgesinin ibrazı vs yatırılan teminatın iadesinin ne zaman ne şekilde ve hangi makam tarafından yapılacağı da kanun metninde belirtilmemiş anılan hususları belirleme noktasında mahkeme veya hakime yetki veren bir düzenleme de getirilmediği gibi herhangi bir idari makama alt düzenleyici işlemlerle anılan hususlara dair usul ve esasları belirleme yetkisi de tanınmamıştır bu şekilde daha sonradan ilgili yargı makamları ve idari makamlar tarafından kanun koyucunun vermemiş olduğu bir yetkiyi de kullanamayacağı gözetildiğinde iptali talep edilen kuralın yeterli hukuki belirliliği ve güvenceyi taşımadığı anlaşılmaktadır ayrıca teminatın ne zaman alınacağı hususunda anılan teminatın yürütmenin durdurulması kararı verilmesinden önce alınacağına dair yapılabilecek bir yorumda da mahkemece yürütmenin durdurulması kararı verilmesinden önce kişilere yürütmenin durdurulması kararı verileceğinin belirtilmesi suretiyle teminat istenmesi durumunda da anılan hususun ihsası rey tartışmalarına da sebebiyet verebileceği açıktıresas sayısı karar sayısı öte yandan sayılı hukuk muhakemeleri kanununda gerek dava açılması sırasında gerekse de ihtiyati tedbir verilmesi ile ilgili olarak alınması öngörülen teminata ilişkin kurallarda yukarıda anılan hususlara dair gerekli düzenlemelerin yapıldığı görülmüş olupörneğin anılan kanunun maddesinde dava açılırken alınması öngörülen teminatın tutarı ve şekline maddesinde teminatın iadesine maddesinde ihtiyatı tedbir istemiyle ilgili olarak alınması öngörülen teminatın hangi durumlara alınmayabileceği vs iptali talep edilen kuralda ise yukarıda anlatıldığı üzere bu hususlara dair yeterli bir düzenleme olmadığı da anlaşılmaktadır ayrıca bu şekilde yeterli ve gerekli belirliliği taşımayan kanun düzenlemesinin yargı makamları arasında farklı şekilde uygulanabileceği ve bu durumun ise aynı konumda bulunan kişiler açısından farklı uygulamalara sebebiyet verebileceği açık olup anılan hususun anayasanın maddesinde öngörülen eşitlik ilkesini ve ayrımcılık yasağı kapsamında mülkiyet hakkını ihlal edebileceği izahtan varestedir bu durumda iptali talep edilen kuralın yargılama usulünü düzenleyen bir kanun değişikliği de olduğu ve yargılama usullerini düzenleyen kanun metinlerinin daha sıkı bir belirliliğe sahip olması gerektiği de nazara alındığında anayasada ve anayasa mahkemesinin kararlarında belirtilen yeterli belirlilik ve öngörülebilirliği taşımadığı bu suretle anayasanın maddesinde öngörülen hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu anlaşılmaktadır i̇ptali talep edilen kural ile vergi kanunları uyarınca iadesi talep edilen vergilere ilişkin olarak açılan davalarda dava konusu tutarın yüzde ellisi oranında teminatın alınmadan yürütmenin durdurulmasına karar verilemeyeceği düzenlenmiş bu zorunluluğun istisnalarına dair bir düzenlemeye ise yer verilmediği görülmüştür bu durumda anılan dava dosyalarında davacı olarak bulunan kişiler tarafından dava konusu tutarın yüzde ellisi oranında teminat yatırılmadığı durumda davacının maddi gücü ve somut olayın özellikleri gözetilmeden hiçbir şekilde yürütmenin durdurulması kararı verilemeyecektir kişilerin maddi gücünün yeterli olmamasından dolayı sırf bu nedenle yargı makamı tarafından hukuka aykırılığı açık olduğu saptanan bir işlemin yürütmesinin durdurulması hakkından mahrum bırakılması anayasanın maddesinde öngörülen sosyal ve hukuk devleti olma ilkelerine aykırılık taşıdığı gibi herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğunu ve devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda olduğunu düzenleyen anayasanın maddesine de aykırı olmaktadır her ne kadar sayılı kanunun maddesinin altıncı fıkrasında adli yardımdan faydalananlardan teminat istenmeyeceği öngörülmüş ise de somut olayın özellikleri bağlamında bir kısım kişilerin adli yardıma konu edilen yargılama giderlerini ödeyebilecek olmasına karşın dava konusu ve iadesini talep ettiği vergilerin yüzde ellisi oranında teminatı verebilecek yeterli maddi imkan ve güce sahip olamayabileceği da açıktır bu durumlarda mahkeme veya hakime teminat alınmadan yürütmenin durdurulması kararı vermesine ilişkin takdir hakkı tanınmamasının anayasaya aykırılık taşıyacağı görülmektedir öte yandan sayılı kanunun maddesinin altıncı fıkrasında adli yardımdan faydalananlardan teminat istenmeyeceği öngörülmekle birlikte anılan düzenlemenin iptali talep edilen kurala göre eski ve genel kanun düzenlemesi niteliğinde bulunduğu bu şekilde iptali talep edilen kuralın yeni ve özel kanun düzenlemesi olduğu gerekçesiyle sayılıesas sayısı karar sayısı kanunun maddesinin altıncı fıkrasında adli yardımdan faydalananlardan teminat istenmeyeceğini öngören düzenlemenin vergi kanunları uyarınca iadesi talep edilen vergilere ilişkin olarak açılan davalarda yapılan yürütmenin durdurulması istemlerine ilişkin incelemelerde alınacak olan teminat bakımından uygulanamayacağı söylenebilecektir aksi bir yorumda bulunulsa dahi bu durumun mevcudiyeti halinde yargı makamlarının yorum farklılıklarının bulunabileceği ve kişiler arasında farklı uygulamalara sebebiyet verebileceği de anlaşılmaktadır yukarıda anlatılanlar ışığında iptali istenilen kural ile kişilerin yürütmenin durdurulması isteminden gereği gibi faydalanamayacağı bu suretle mahkemelere etkili bir şekilde erişim hakkına müdahalede bulunulduğu bu durumun anayasanın maddesinde düzenlenen hak arama hürriyetine de müdahale ettiği anayasanın maddesinin beşinci fıkrasında yürütmenin durdurulması kararı verilmesinin olağanüstü hâl seferberlik ve savaş hâlinde ayrıca millî güvenlik kamu düzeni ve genel sağlık nedenlerine bağlı olarak kanunla sınırlanabileceği düzenlemesi de göz önüne alındığında ayrıca temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasında dikkate alınması gereken ve anayasanın maddesinde öngörülen şartlar bağlamında gerekli ve yeterli hukuki belirliliğe sahip olmayan söz konusu kanun değişikliği ile kişilerin mülkiyet hakkına da sınırlama getirildiği bu durumun da anayasanın maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkına müdahale teşkil edeceğinin ve anılan maddeye aykırılık taşıyacağının söylenebileceği ayrıca iptali talep edilen kuralın anayasanın maddesinde öngörülen meşru amaç bulunması şartını ve ölçülülük ilkesini ihlal ettiği de açıktır şöyle ki iptali talep edilen kanun hükmünün teklif gerekçesinde anılan kanun değişikliğinin vergi kanunları uyarınca iadesi talep edilen vergilere ilişkin olarak açılan davalarda mahkemelerin vermiş olduğu yürütmenin durdurulması kararları akabinde yapılan haksız iadelerin önlenmesinin amaçlandığı belirtilmişse de anayasanın maddesi ve sayılı kanunun maddesi gereği yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi belirli şartlara bağlanmış olup buna göre dava konusu edilen işlemin açıkça hukuka aykırı olması ve bu işlemin uygulanması durumunda telafisi güç veya imkansız zararların doğması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda mahkemece yürütmenin durdurulması kararı verilebilecektir bu şekilde açılacak bir davada bu iki şartın veya iki şarttan herhangi birisinin bulunmaması durumunda mahkemece yürütmenin durdurulması kararı verilmeyecektir başka bir deyişle açılmış olan bir davada dava konusu edilen işlemin yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi demek dava konusu edilen işlemin yargı kararıyla açıkça hukuka aykırı olduğunun ve uygulanması halinde de telafisi güç veya imkansız zararların doğacağının tespit edilmesidir bu durumda yargı kararıyla açıkça hukuka aykırı olduğu ve uygulanması halinde de telafisi güç veya imkansız zararlar doğuracağı saptanan bir idari işlemin anayasanın maddesine göre bağımsız ve tarafsız bir biçimde karar veren mahkemelerin hukuka aykırı karar vermiş olabileceği ihtimalinden yola çıkılarak iptali talep edilen kural ile yürütmesinin durdurulmasına sınırlama getirilmesinin anayasanın maddesinin atfıyla anayasanın maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen ve yürütmenin durdurulması kararı verilmesinin sınırlama nedenleri olarak belirtilen olağanüstü hâl seferberlik ve savaş hâli millî güvenlik kamu düzeni ve genel sağlık nedenlerinden herhangi birisine de girmediği anlaşılmaktadır bunun dışında anayasanın maddesinin beşinci fıkrasına göre yürütmenin durdurulması kararı ancak olağanüstü hâl seferberlik ve savaş hâlinde ayrıca millî güvenlik kamu düzeni ve genel sağlık nedenlerine bağlı olarak kanunla sınırlanabilecektir ayrıca getirilen bu sınırlamanın da ölçülülük ilkesine uygun olması gerekmektedir anayasanın maddesinde güvence altına alınan ölçülülük ilkesi elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik öngörülen sınırlamanın ulaşılmak istenen amacıesas sayısı karar sayısı gerçekleştirmeye elverişli olmasını gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından sınırlamanın zorunlu olmasını diğer bir ifadeyle aynı amaca daha hafif bir sınırlama ile ulaşılmasının mümkün olmamasını orantılılık ise hakka getirilen sınırlama ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir i̇ptali talep edilen kanun düzenlemesi ile teminat yatırılmadan yürütmenin durdurulması kararı verilmesinin davacının maddi gücü ve somut olayın özellikleri göz önüne alınmadan ve bu hususta mahkeme ve hakimlere takdir hakkı tanınmadan tümüyle ortadan kaldırılmasının anayasada öngörülen ölçülülüğü taşımadığı görülmektedir bu açıklamalar çerçevesinde vergi kanunları uyarınca iadesi talep edilen vergilere ilişkin olarak açılan davalarda dava konusu tutarın yüzde ellisi oranında teminatın alınmadan yürütmenin durdurulmasına karar verilemeyeceğine dair düzenlemenin anayasaya aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır sonuç yukarıda açıklanan nedenlerle anayasasının ve maddelerine aykırılık teşkil ettiği değerlendirilen tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sistemi kanunu ile bazı kanunlarda ve sayılı kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle tarihli ve sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesinin numaralı fıkrasına eklenen vergi kanunları uyarınca iadesi talep edilen vergilere ilişkin olarak açılan davalarda dava konusu tutarın yüzde ellisi oranında teminat alınmadan yürütmenin durdurulması kararı verilemez hükmünün iptali için anayasanın ve sayılı kanunun maddeleri gereğince anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasaya aykırılığın değerlendirilmesi için gerekçeli başvuru kararının aslı başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneği ve dava dilekçesi ile dosyanın diğer ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasasının maddesinin üçüncü fıkrası hükmü gereğince dosyanın anayasa mahkemesine gelişinden başlamak üzere beş ay içerisinde karar verilmesinin beklenilmesine bu süre içerisinde karar verilmezse davanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi
2,531
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal istemini içeren cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer tarafından verilen günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu ile devlet memurları ve diğer kamu görevlileri hizmet akdine dayalı ücretle çalışanlar tarımsal işlerde ücretle çalışanlar kendi hesabına çalışanlar ve tarımsal alanda kendi hesabına çalışanları kapsayan beş ayrı emeklilik rejiminin aktüeryal olarak hak ve yükümlülüklerin eşit olacağı tek emeklilik rejiminde buluşturulması amaçlanmaktadır yasa sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortasından yararlanacak kişileri işverenleri sağlık hizmeti sunucularını bu yasanın uygulanması yönünden gerçek kişiler ile her türlü kamu ve özel hukuk tüzelkişilerini ve tüzelkişiliği olmayan diğer kurum ve kuruluşları kapsamaktadır yasada sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortası yönünden kişileri güvenceye alacak düzenlemeler yapılmakta bu bağlamda sigortalardan yararlanacak kişiler ve sağlanacak haklar bu haklardan yararlanma koşulları finansman ve karşılanma yöntemleri belirlenmekte sosyal sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişine ilişkin ilke ve yöntemlere yer verilmektedir sayılı yasanın kimi maddelerinin ya da bu maddelerin kimi kurallarının anayasanın sosyal devlet ve eşitlik ilkeleri ile sosyal güvenlik hakkı yönünden incelenmesi gerekmektedir anayasanın sözkonusu kuralları yukarıda anılan maddeler yönünden ortak gerekçe oluşturacağından öncelikle sosyal devlet ve eşitlik ilkeleri ile anayasada herkes için öngörülen sosyal güvenlik hakkı üzerinde durulması gerekmektedir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru ulusal dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiş sosyal devlet niteliği türkiye cumhuriyetinin temel nitelikleri arasında sayılmıştır madde gerekçesinde belirtildiği gibi sosyal devlet çalışan ancak çalışması karşılığı elde ettiği ürün ile mutlu olabilmek için tasarladığı maddi ve manevi değerlere ulaşamayan kişilere yardımcı olmayı ilke edinen devlettir sosyal devlet bireyin huzur ve gönencini gerçekleştiren ve güvenceye alan kişi ve toplum arasında denge kuran emek ve sermaye ilişkilerini dengeli olarak düzenleyen çalışanların insanca yaşaması ve çalışma yaşamının kararlılık içinde gelişmesi için sosyal ekonomik ve mali önlemleri alarak çalışanları koruyan işsizliği önleyici ve ulusal gelirinesas sayısı karar sayısı adalete uygun biçimde dağılmasını sağlayıcı önlemleri alan adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmeye kendini yükümlü sayan hukuka bağlı devlettir anayasa mahkemesinin konuya ilişkin tüm kararlarına egemen olan görüşe göre de sosyal devletin görevi kişinin doğuştan sahip olduğu onurlu bir yaşam sürdürmesini maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirmesi için gerekli koşulları güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal adaleti sosyal gönenci sosyal güvenliği ve toplumsal dengeyi sağlamaktır nitekim anayasanın maddesinde kişilerin ve toplumun gönenç huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve özgürlüklerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak biçimde sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli koşulları hazırlamak devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır sosyal devlette sosyal güvenlik sistemi yalnızca aktüeryal dengeye dayalı bir düzenek olarak oluşturulamaz sosyal güvenliği salt aktüeryal denge olgusu düşüncesiyle oluşturmak sosyal devlet ilkesini savsaklamak anlamına gelir ki bunu anayasanın maddesiyle bağdaştırmak olanaksızdır devletin sosyal niteliği aktüeryal denge ile sosyal devlet ilkesi arasında uyum sağlanmasını sosyal güvenlik sisteminden kaynaklanan açıkların başka bir deyişle sosyal güvenlik yükünün gerektiğinde devletçe karşılanmasını zorunlu kılar ayrıca hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması da toplumda sosyal güvenliğin sosyal gönencin ve sosyal adaletin sağlanmasıyla gerçekleştirilebilmektedir cumhuriyetin nitelikleri arasında yer verilen sosyal hukuk devleti ilkesi uyarınca toplumda yoksul ve gereksinim duyan insanlara devletçe yardım yapılarak onlara insan onuruna yaraşır asgari yaşam düzeyinin sağlanması böylece sosyal adaletin ve sosyal devlet ilkesinin gerçekleşmesine elverişli ortam yaratılması gerekmektedir sosyal devletin görevleri arasında yer alan insan onuruna yaraşır asgari yaşam düzeyinin sağlanması herkese çalışma olanağı yaratılması çalışanlara adaletli ve dengeli ücret verilmesi ve çalışamayacak durumda olanların sosyal güvenlik önlemleri ile korunması anlamını taşımaktadır sosyal güvenliğin de içinde bulunduğu sosyal hakların devletçe tanınmış olması yeterli değildir bu hakların gerçekleşmesi için devletin olumlu edimde bulunması sosyal güvenlik alanında oluşturulacak kural ve kurumların da anayasanın sözüne ve özüne bu bağlamda sosyal hukuk devleti ilkesine uygun olması zorunludur uluslararası hukuk belgelerinde ve çağdaş anayasalarda olduğu gibi anayasamızda da sosyal güvenlik hakkına temel haklar ve ödevler bölümünde sosyal ve ekonomik haklar arasında yer verilmiştir anayasanın maddesinde herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli önlemleri alıp örgütü kuracağı belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı maddede sosyal güvenlik bireyler yönünden hak devlet yönünden ödev olarak öngörülmüştür anayasa koyucu devleti yalnızca sosyal güvenliği sağlayacak önlemleri almak ve gerekli örgütü kurmakla görevlendirmemiş aynı zamanda bunu devletin yükümlülüğü olarak görmüştür sosyal güvenlik hakkının yurttaşlarının sosyal durumu ve gönenciyle ilgilenen onlara insanlık onuruna yaraşır asgari yaşama düzeyi sağlayan sosyal devletin gereği ve zorunlu sonucu olduğu tartışmasızdır sosyal güvenlik geliri ne olursa olsun bireylere belirli sosyal riskler karşısında ekonomik güvence sağlanmasını onun kimi zararlara uğrama olasılığına karşı korunmasını sosyal zararların tehlikeleri karşısında bireyin ekonomik yönden güçlü kılınmasını gerektirmektedir çağdaş toplumlarda bu niteliği ile sosyal güvenliğin sağlanması bireylerin geleceklerini güvence altına almaya mutluluğunu huzurunu ve gönencini sağlamaya yönelik etkinliklerin en önemlilerinden biri olarak kabul edilmektedir sosyal güvenliğin işlevlerinin yerine getirilmesini amaçlayan kurallar ve kurumların tümü sosyal güvenlik sistemini oluşturmaktadır toplumsal dayanışmanın kurumsal duruma getirilmesini anlatan sosyal güvenlik sistemi devletin anayasanın maddesi gereğince kurmakla görevli ve yükümlü olduğu sosyal güvenlik örgütü ile yine devletin sosyal güvenliği sağlamak için alacağı önlemlerin tümünü kapsamaktadır anayasanın maddesinde devletin sosyal ve ekonomik alanlarda anayasa ile belirlenen görevlerini bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getireceği belirtilmiştir ancak bu kural devlete anayasa mahkemesi kararlarında da vurgulandığı gibi yurttaşlar için hak kendisi için ödev olan sosyal güvenliği sağlama görevini yerine getirirken sosyal sigortacılığın teknik gereklerine uygun kimi sınırlamalar yapma hakkı tanımakta sosyal güvenlik hakkını kullanılamayacak duruma getiren önlemler alma yetkisi vermemektedir nitekim maddede devlete sosyal hakları mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde gerçekleştirme olanağı tanınırken bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözetme koşulu da konulmuştur yine anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararında belirtildiği gibi sosyal güvenlik sisteminde yapılan değişikliklerin hukuk devletinde olması gereken hukuk güvenliğini zedelemeyecek biçimde adil makul ve ölçülü olması zorunludur bu yaklaşım emekli olabilmek için öngörülen prim ödeme gün sayısı prime esas aylık tutarı ve prim oranı emekliliğe hak kazanabilme ile emekli aylığına hak kazanmada yaş sınırları yaşlılık aylığı bağlama oranı yaşlılık aylığı hesaplama yöntemi aylıklarda sağlanacak yıllık artış tutarı ve sağlık gibi konularda getirilen kuralların adil makul ve ölçülü olmasını gerektirmektedir öte yandan anayasanın maddesinde herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasal düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri nedenlerle ayırım gözetilmeksizin yasa önünde eşit olduğu belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin birçok kararında da açıklandığı gibi yasa önünde eşitlik hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur eşitlik ilkesi ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasa karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin zedelenmesi önlenmiştir durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerektirebilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmiş olmaz ancak nitelikleri ve durumları özdeş olanlar için değişik kurallar konulamaz anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararında belirtildiği gibi anayasanın ve maddeleri uyarınca devletçe sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanmasına elverişli ortamın yaratılması ve bu anlamda sosyal güvenlik alanında getirilecek bir haktan aynı sosyal güvenlik kurumu içinde yer alan ve temelde birbirine yakın konumda bulunan tüm sigortalıların dengeli ve makûl ölçüler içinde yararlanmalarını öngören düzenlemelerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir yine bu kararda aynı sosyal güvenlik sistemi içinde bulunan aynı sosyal risklere karşı asgari ölçüde güvence altına alınan ve aynı kurallara bağlanan sigortalıların aynı hukuksal statü içinde özdeş durumda bulunan kişiler olduğu aynı durumdaki kişilerin yasanın öngördüğü haklardan aynı esaslara göre yararlandırılmalarının ise eşitlik ilkesinin gereği bulunduğu açıklanmıştır bu açıklamalardan sonra sayılı yasanın kimi maddeleri ya da bu maddelerin kimi kurallarının sosyal hukuk devleti ve eşitlik ilkeleri sosyal güvenlik hakkı yönünden incelenmesi bu kurallarda adil makul ve ölçülü olma ölçütünün gözetilip gözetilmediğinin ortaya konulması gerekmektedir sayılı yasanın maddesinin ikinci fıkrasında i̇lk defa bu kanuna göre sigortalı sayılanlara kadın ise erkek ise yaşını doldurmuş olmaları ve en az gün malûllük yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır a bendinde belirtilen yaş şartıesas sayısı karar sayısı ilâ tarihleri arasında kadın için erkek için ilâ tarihleri arasında kadın için erkek için ilâ tarihleri arasında kadın için erkek için ilâ tarihleri arasında kadın için erkek için ilâ tarihleri arasında kadın için erkek için ilâ tarihleri arasında kadın için erkek için tarihinden itibaren ise kadın ve erkek için olarak uygulanır geçici maddesinin yedinci fıkrasının bendinde de aylık bağlama şartları bakımından bu kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının bendi kapsamında sigortalı sayılarak aylık bağlanacaklar için inci maddenin ikinci fıkrasının bendinde belirtilen günlük süre ilk defa ilâ tarihleri arasında sigortalı sayılanlar için gün olarak tarihinden itibaren sigortalı sayılanlar için ise her takvim yılı başında güne gün eklenmek suretiyle günü geçmemek üzere uygulanır düzenlemesine yer verilmiştir düzenlemelerde den sonra sigorta kapsamına girenlere aylık bağlanmasının koşulları kadın için erkek için yaşını doldurmuş ve en az gün prim bildirilmiş olmak biçiminde belirlenmekte yaş sınırı dan başlayarak kadınlar için erkekler için kadar artırılıp yükseltilmekte hizmet akdi ile çalışanlar için prim ödeme gün sayısı yönünden kademeli geçiş öngörülmekte yılında sigortalı olanlar için gün prim bildirme koşulu aranırken izleyen yıllarda sigortalı olanlar için bu sınırın her yıl için eklenerek bulunacağı belirtilmektedir ülkemizde ortalama yaşama süresinin yıl olduğu gelecek yıl içinde bu yasa ile koşulları iyileştirilemeyecek çalışanlar yönünden bu sınırın çok fazla yükseltilemeyeceği gözetildiğinde yasa ile tüm sigortalılar yönünden emekli aylığı bağlama yaş sınırının zaman içinde de olsa yükseltilmesinin sürekli çalışma olanağı işverenin inisiyatifinde bulunanesas sayısı karar sayısı sigortalılar yönünden de prim ödeme gün sayısının çıkarılmasının gelecek kuşakların emeklilik hakkına kavuşmasını olanaksız kılacağı bu niteliği ile adil makul ve ölçülü olmadığı açıktır ayrıca hizmet akdi ile çalışanlar yönünden prim ödeme gün sayısının den çıkarılması türkiye gerçekleriyle bağdaşmadığı gibi esnek çalışmanın sendikasızlaştırmanın kayıtdışı çalıştırmanın ve yoğun işsizliğin yaşandığı ülkemizde gerçekçi de görünmemektedir üstelik emekli olabilme yaşı ile aylık bağlama yaşı arasındaki kimi durumlarda uzun yılları içeren fark da ölçüsüzlüğün bir başka göstergesidir örneğin gününde yaşında iken sosyal sigorta kapsamına giren yaşında emekli olma hakkı kazanan bir sigortalı ancak yıl sonra yaşında aylığa hak kazanabilecektir yukarıda da belirtildiği gibi yasanın maddesinde emeklilik yaşının gününden sonra ilk kez sigortalı olacaklar yönünden kadın için erkek için olarak belirlenmesine karşın bu yaş koşulu yılından başlayarak kademeli olarak artırılmakta ve emeklilik yaşı yükseltilmektedir bu düzenlemeye göre kadın için erkek için yaşını gününden önce dolduramayan sigortalılar emeklilik yaşını kademeli olarak yükselten kurala bağlı olacak ve bunun sonucunda kendisine emekli aylığı bağlanabilmesi için kadar uzanan yaşları beklemek zorunda kalacaklardır ayrıca yine bu durum nedeniyle aynı gün işe başlayan ve prim ödeme süreleri eşit olan farklı yaşlardaki sigortalılar yaşlılık aylığına aynı yılda hak kazanamayacaklardır başka bir anlatımla yasanın maddesinin ikinci fıkrasının bendinde den sonra ilk kez sigortalı olanlar için öngörülen kadın için erkek için yaş sınırı ancak sırasıyla ve yaşlarında göreve başlayanlar yönünden geçerlidir yaş küçüldükçe yılından sonra artırılan yaş sınırı nedeniyle bekleme süresi artmaktadır örneğin de sigorta kapsamına giren bir kadın sigortalı yaşında ise yaşına ulaştığı yılında yaşında ise yaşına ulaştığı yılında yaşlılık aylığına hak kazanabilecektir sayılı yasanın maddesinin birinci ikinci ve üçüncü fıkralarında yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalıların aylığı aşağıdaki hükümlere göre belirlenecek ortalama aylık kazancı ile aylık bağlama oranının çarpımı sonucunda bulunan tutardır ortalama aylık kazanç sigortalının her yıla ait prime esas kazancının kazancın ait olduğu yıldan itibaren aylık talep tarihine kadar geçen yıllar için her yıl gerçekleşen güncelleme katsayısı ile güncellenerek bulunan kazançlar toplamının itibarî hizmet süresi ile fiilî hizmet süresi zammı hariç toplam prim ödeme gün sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanan ortalama günlük kazancın otuz katıdır aylık bağlama oranı sigortalının malûllük yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi geçen toplam prim ödeme gün sayısının her günü için yılı sonuna kadar yılıesas sayısı karar sayısı başından itibaren ise olarak uygulanır bu hesaplamada günden eksik süreler orantılı olarak dikkate alınır ancak aylık bağlama oranı geçemez maddesinin birinci fıkrasında sigortalı olarak çalıştığı işten ayrılan veya işyerini kapatan ve yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli yaş şartını doldurduğu halde malûllük ve yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanamayan sigortalıya bu kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının ve bendi kapsamında ise kendi adına bildirilen bendi kapsamında ise ödediği malûllük yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin her yıla ait tutarı primin ait olduğu yıldan itibaren yazılı istek tarihine kadar geçen yıllar için her yılın gerçekleşen güncelleme katsayısı ile güncellenerek toptan ödeme şeklinde verilir maddesinin fıkrasında güncelleme katsayısı üncü madde kapsamında sigortalı sayılanların her yılın kasım ayına ait kanunî süresi içinde verilen belgelerindeki prim tahakkukları üzerinden bulunacak ortalama prime esas günlük kazancın bir önceki yılın aynı ayına ait ortalama prime esas günlük kazanca göre değişim oranı ile her yılın aralık ayına göre türkiye i̇statistik kurumu tarafından açıklanan en son temel yıllı tüketici fiyatları genel indeksindeki değişim oranının toplamının yarışma tam sayısının ilave edilmesi sonucunda bulunan değeri ifade eder geçici maddesinin birinci fıkrasının b ve bentlerinde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tarihli ve sayılı tarihli ve sayılı tarihli ve sayılı bu kanunla mülga tarihli ve sayılı tarihli ve sayılı kanunlara ve tarihli ve sayılı kanunun geçici nci maddesine tâbi sandıklara tâbi olanlara bağlanacak yaşlılık aylıkları aşağıdaki şekilde hesaplanır sigortalının veya iştirakçinin bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen sürelerdeki prim ödeme gün sayılarına veya fiilî hizmet süresine ait aylık bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki kanun hükümlerine göre aylık talep tarihindeki toplam prim ödeme gün sayısı veya fiilî hizmet süresi üzerinden bu kanunun yürürlük tarihi itibarıyla hesaplanacak aylığının bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadarki prim ödeme gün sayısı veya fiilî hizmet süresi ile orantılı bölümü aylık başlangıç tarihine kadar geçen yıllar için her yıl gerçekleşen güncelleme katsayısı ile çarpılarak hesaplanır sigortalının veya iştirakçinin bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen sürelerdeki prim ödeme gün sayılarına ait aylığı aylık talep tarihindeki toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden uncu madde hükümlerine göre hesaplanacak aylığının bu kanunun yürürlük tarihinden sonraki prim ödeme gün sayısına orantılı bölümü kadardır aylık ve bentlerine göre hesaplanan kısmî aylıkların toplamından oluşur aylıklar ayrıca uncu maddenin son fıkrasına göre artırılarak belirleniresas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı kanunun ek inci maddesi ile ek inci ek üncü ve tarihli ve sayılı kanunun ek inci maddesi ve ilgili diğer maddeleri esas alınarak hak edilen makam veya yüksek hâkimlik temsil veya görev tazminatları ve ek göstergeler bu maddenin bendinde belirtilen kısmî aylıkların hesabında dikkate alınır ancak bendine göre yapılacak hesaplama açısından bu hükmün uygulanması sonucu daha yüksek ek göstergeye hak kazanılmış olması tarihli ve sayılı kanunun ek inci maddesinin birinci fıkrasının bendinin uygulanmasında esas alınacak ek göstergelerin yükseltilerek uygulanması hakkını doğurmaz düzenlemelerine yer verilmiştir görüldüğü gibi maddenin birinci fıkrasında yaşlılık aylığının ilgilinin ortalama aylık kazancı ile aylık bağlama oranının çarpımıyla hesaplanacağı belirtilmiş i̇kinci fıkrasında da ortalama aylık kazanç sigortalının her yıla ilişkin prime esas kazancının kazancın ilişkin olduğu yıldan başlayarak aylık istem gününe kadar geçen yıllar için her yıl gerçekleşen güncelleme katsayısı ile güncellenerek bulunan kazançlar toplamının itibarî hizmet süresi ile fiilî hizmet süresi zammı dışında toplam prim ödeme gün sayısına bölünmesiyle hesaplanan ortalama günlük kazancın katı olarak tanımlanmıştır yaşlılık aylığının hesaplanmasında ortalama aylık kazançın esas alınması bugün için sosyal sigortalar kurumuna bağlı sigortalılar yönünden önemli yenilik getirmemektedir sosyal sigortalar kurumu sigortalıları yönünden eski ve yeni sistem arasındaki fark ilkinde prime esas kazanç her takvim yılı itibariyle türkiye i̇statistik kurumunca açıklanan tüketici fiyatları indeksindeki artış oranı ve gayrisafi yurt içi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızı kadar ayrı ayrı arttırılarak emekli olunan güne kadar güncelleştirilmekte iken bu kez güncelleşme işinin güncelleştirme katsayısı esas alınarak yapılmasından ibarettir getirilen kural bağ kur sigortalıları ve özellikle tc emekli sandığı iştirakçileri yönünden önemli yenilik içermektedir yasayla bağ kura bağlı sigortalılar yönünden basamak sistemi kaldırılarak bunların prime esas günlük kazanç alt sınırı ile üst sınırı arasında kendilerinin bildireceği günlük kazancın prime esas alınması öngörülmüş dolayısıyla bunların yaşlılık aylıklarının hesaplanması yöntemi de değiştirilmiştir yaşlılık aylığının hesaplanması yönteminde en köklü değişiklik tc emekli sandığı iştirakçileri yönünden yapılmıştır tc emekli sandığı iştirakçilerinin emekli aylıklarının nasıl hesaplanacağı sayılı yasanın ve ek maddelerinde gösterilmektedir bu maddelere göre emekli aylığı bağlanmasına esas aylık memur aylık katsayısı ile emekli olunan günde bulunulan emeklilik keseneğine esas derece ve kademe göstergesi ve çalışma yaşamı boyunca elde edilen en yüksek ek gösterge çarpımından oluşmakta emeklilere ayrıca her ay kıdem aylığı taban aylığı zam ve tazminat ödemesi karşılığında yasada gösterilen oranın en yüksek devlet memuru aylığının brüt tutarına uygulanması suretiyle hesaplanan emeklilik tazminatı ödenmektediresas sayısı karar sayısı sayılı yasanın ek maddesine göre de makam tazminatı ile yüksek yargıçlık tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde bulunduktan sonra emekliye ayrılanların bulundukları en üst görevin makam yüksek yargıçlık temsil ve görev tazminatları emekli aylıklarına eklenmektedir özetle tc emekli sandığı iştirakçilerinin emekli aylıklarının hesaplanmasında iştirakçinin bulunduğu en son görevinin aylığı ve yapılan ödemelerin brüt tutarları gözönünde buldurulmakta böylece çalışırken her ay ele geçen tutar ile emekli olunduğunda alınacak tutar arasındaki fark çok azaltılmış bulunmaktadır oysa sayılı yasada tc emekli sandığı iştirakçileri yönünden de yukarıda açıklanan yöntem benimsenmiştir bu yöntem uyarınca devlet memurunun göreve başladığı yıllarda daha düşük olan aylık öğeleri üzerinden hesaplanan prime esas kazançları yaşlılık aylığının belirlenmesinde de dikkate alınacak ve sonuca etkili olacaktır bu durumun yaşlılık aylığı bağlama oranının da düşürüldüğü göz önünde bulundurulduğunda kamu görevlilerine bağlanacak yaşlılık aylıklarının bugüne göre daha düşük olmasına yol açacağı ve çalışırken ele geçen toplam tutar ile emekli olunduğunda alınacak toplam tutar arasındaki farkın yeniden artacağı ortadadır günümüzde uygulanan emekli aylıklarının insan onuruna yaraşır asgari yaşama düzeyini sağlamaktan uzak olduğu gözetildiğinde bu tutarları daha da azaltan yeni kuralın adil makul ve ölçülü olmadığı emeklilerin ulusal gelirden hak ettikleri payı almalarını önleyeceği açıktır ayrıca yasanın geçici maddesinde çalışanların gününe kadar sosyal güvenlik kurumlarına bağlı geçen süreleri için yaşlılık aylıklarının eski kurallara bu günden sonraki sürelerine ilişkin yaşlılık aylıklarının yasa kurallarına göre hesap edilerek her iki tutarın toplamının yaşlılık aylığını oluşturacağı belirtilmiştir ki bu konunun özellikle aynı görevde çalışmış ve çalışmakta olanların emekli aylıkları ile ölenlerin dul ve yetimlerinin aylıkları arasında fark oluşturacağı bu farkın eşitlik ilkesine aykırı olduğu ve adaletsizlik yaratacağı ortadadır öte yandan yasanın maddesinin üçüncü fıkrasında aylık bağlama oranının toplam prim ödeme gün sayısının her günü yani her yıl için yılı sonuna kadar yılından başlayarak olduğu belirtilmiştir yine maddede aylık bağlama oranının geçemeyeceği de kurala bağlanmıştır bugün için aylık bağlama oranı sosyal sigortalar kurumu ile bağ kura bağlı sigortalılar yönünden her yıl için ortalama tc emekli sandığı iştirakçileri yönünden ise yıl için yıllık sonraki yıllar için yıllık dir ayrıca bugünkü sistemde tc emekli sandığı iştirakçileri yönünden aylık bağlama oranında üst sınır dür aylık bağlama oranının düşürülmesinin daha az emekli aylığı anlamına geleceği bu durumun çalışanların emeklilik statüsü yönünden olumsuz bir gelişme yaratacağı açıktır sayılı yasanınesas sayısı karar sayısı maddesinin ikinci fıkrasında bu kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklar her yılın ocak ve temmuz ödeme tarihlerinden geçerli olmak üzere bir önceki altı aylık döneme göre türkiye i̇statistik kurumu tarafından açıklanan en son temel yıllı tüketici fiyatları genel indeksindeki değişim oranı kadar artırılarak belirlenir maddesinin son fıkrasında yukarıdaki şekilde hesaplanan aylığın başlangıç tarihinin yılın ilk altı aylık dönemine rastlaması halinde inci maddenin ikinci fıkrasına göre ocak ödeme dönemi için gelir ve aylıklara uygulanan artış oranı kadar artırılarak yılın ikinci altı aylık dönemine rastlaması halinde ise öncelikle ocak ödeme dönemi daha sonra temmuz ödeme dönemi için gelir ve aylıklara uygulanan artış oranları kadar artırılarak sigortalının aylık başlangıç tarihindeki aylığı hesaplanır geçici maddesinin beşinci fıkrasında bağlanmış aylık ve gelirler inci maddenin ikinci fıkrasına göre artırılır düzenlemelerine yer verilmiştir yasanın maddesinin ikinci fıkrasında bu yasaya göre bağlanan gelir ve aylıkların her yılın ocak ve temmuz ödeme günlerinden geçerli olmak üzere bir önceki altı aylık döneme göre türkiye i̇statistik kurumunca açıklanan en son temel yıllı tüketici fiyatları genel indeksindeki değişim oranı kadar artırılarak belirleneceği vurgulanmış maddesinin son fıkrasında bağlanacak yaşlılık aylığında madde kuralının nasıl dikkate alınacağı belirtilmiş geçici maddenin beşinci fıkrasında da bu kuralın sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önce bağlanmış aylık ve gelirler için de uygulanması öngörülmüştür oysa sayılı yasanın ek maddesinin birinci fıkrasında yasalarla yapılacak değişiklikler sonunda aylık tutarlarında oluşacak yükselmelerin aynı rütbe kadro unvanı ve dereceden bağlanmış bulunan emekli adî malûllük vazife malûllüğü dul ve yetim aylıklarına da uygulanması esası getirilmiştir bu düzenleme günlü sayılı yasanın maddesiyle değiştirilerek yasanın yürürlüğe girdiği dan önce emekli adî malûllük vazife malûllüğü ile dul ve yetim aylığı alanların bu aylıklarının yasanın yürürlüğe girdiği günden yasanın yürürlüğünden sonra bağlanacak emekli adî malûllük vazife malûllüğü ile dul ve yetim aylıklarının ise bağlandığı günden sonraki ilk memur aylık artış gününden başlayarak her ay bir önceki aya ilişkin türkiye i̇statistik kurumunca açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksi değişim oranına göre belirlenmesi öngörülmüştür görüldüğü gibi önceki ve sonraki emekliler arasındaki gelir farkını giderecek düzenlemeye sayılı yasa döneminde olduğu gibi sayılı yasada da yer verilmemiştir bu durum bir yandan emeklilerin ulusal gelirden hak ettikleri payı almalarına engel olacak öte yandan da aynı görevi yapmış önceki ve sonraki emekliler arasında hakkaniyete aykırı biçimde gelir farkı yaratacaktır anayasa mahkemesinin sayılı yasaya ilişkin günlü sayılı kararındaesas sayısı karar sayısı sayılı yasanın ek maddesinin birinci fıkrasının değişikliğinden önce eski emeklilerle yeni emekliler arasında herhangi bir eşitsizlik doğması engellenmiş iken yeni düzenlemeyle emekli aylıklarındaki artışın gösterge ve ek göstergelerdeki artışa göre hesaplanması esasından vazgeçilerek aylığın enflasyon oranındaki artışa göre hesaplanması kabul edilmiş böylece çalışan memurların maaş artışı ile emekli memurların maaş artışı arasında olduğu gibi daha önce aynı görevlerde bulunan eski ve yeni emeklilerin maaşları arasında da büyük farkların ortaya çıkmasına neden olacak bir sistem getirilmiştir bu durum anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesini zedelemektedir eşitlik temeline dayanan adil bir hukuk düzeni kurmak hukuk devletinin en önemli işlevlerinden biri olduğundan hukuksal eşitlik sağlanmadan hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmeyeceği açıktır gerekçesine yer verilerek sayılı yasanın sayılı yasanın ek maddesini değiştiren kuralı anayasanın ve maddelerine aykırı görülerek iptal edilmiştir bunun üzerine sayılı yasanın ek madde kuralının yeniden yasalaştırılması ya da benzer bir yasal düzenleme yapılması gerekirken sayılı yasanın maddesinde sayılı yasa benzeri bir kurala yer verilmiştir bu durum madde kuralının anayasanın ve maddelerine açıkça aykırı olduğunu göstermektedir yasanın geçici maddesinde madde kuralının bağlanmış aylık ve gelirlere de uygulanmasının öngörülmesi sonuca etkili değildir çünkü bu düzenleme yalnızca eski ve yeni emekli aylıklarının aynı esasa göre enflasyon oranında artırılmasına ilişkin olup anayasa mahkemesi kararında belirtilen ve aynı görevde çalışan memurlar ile bu görevlerden emekli olanların aylık artışları arasındaki farkı giderecek sayılı yasanın ek maddesine benzer bir içerik taşımamaktadır yasada emekli aylıklarının yasal kesin ölçütler yerine piyasa koşullarına dayanan yönetsel keyfi ölçütlerle artırılmasının öngörülmesi de hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturmaktadır ayrıca emekli aylıklarının yalnızca yıllık tüfe oranı kadar artırılması ulusal gelirdeki artış payının başka bir deyişle gönenç payının emekli aylıklarına yansıtılmaması emeklilerin ulusal gelirden aldıkları payın daha da gerilemesine neden olacaktır ki bu da sosyal hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır sayılı yasanın maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında üncü maddenin birinci fıkrasının ve bentleri kapsamındaki sigortalıların prime esas kazançlarının hesabında hak edilen ücretler ile prim ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan ay için yapılan ödemelerin brüt toplamı esas alınıresas sayısı karar sayısı ölüm doğum ve evlenme yardımları görev yollukları kıdem tazminatı iş sonu tazminatı veya kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödeme keşif ücreti ihbar ve kasa tazminatları emekli ikramiyesi ile bakanlıkça tutarları yıllar itibarıyla belirlenecek yemek çocuk ve aile zamları özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı asgarî ücretin unu geçmeyen özel sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payları tutarları görevin yerine getirilmesi için zorunlu olarak yapılan aynî yardımlar ile bakanlıkça belirlenecek diğer aynî yardımların asgarî ücretin unu geçmeyen kısmı prime esas kazanca tâbi tutulmaz bu kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasının bendine tâbi sigortalılara ödenen döner sermaye katkı payları ve döner sermayelerden başka adla yapılan bu nitelikteki her türlü ödemeler ile ikramiyeler ve benzeri ödemelerden en yüksek devlet memuru aylığının ünü aşan kısmı prime esas kazanca tâbi tutulmaz yukarıdaki fıkranın ve bentlerinde belirtilen istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler prime esas kazanca tâbi tutulur diğer kanunlardaki prime tâbi tutulmaması gerektiğine dair muafiyet ve istisnalar bu kanunun uygulanmasında dikkate alınmaz maddesinin dördüncü fıkrasının birinci tümcesinde kamu görevlilerinin kısa ve uzun vadeli sigorta kollarının uygulaması bakımından prime esas kazançlarının tespitinde nci maddede belirtilen üst sınır aranmaz düzenlemelerine yer verilmiştir görüldüğü gibi yasanın maddesinde prime esas kazançlar düzenlenmiş tüm ödemeler keseneğe bağlı tutulacağı için tc emekli sandığı iştirakçileri yönünden önemli değişiklikler getirilmiştir maddenin birinci ve ikinci fıkralarında tc emekli sandığı iştirakçisi olanların aylık prime esas kazançlarının belirlenmesinde yapılan ödemelerin tümünün brüt tutarlarının gözönünde bulundurulacağı öngörülmektedir oysa bugünkü sistemde zam ve tazminat ödemelerinin yasada hesap biçimi belirtilen sınırlı tutarı emeklilik keseneğine bağlı tutulmaktadır ayrıca yasanın maddesinde tüm sigortalılar yönünden prime esas kazancın hesaplanmasında alt ve üst sınır getirilmişken maddesinde kamu görevlilerinin prime esas kazançlarının saptanmasında maddedeki üst sınırın aranmayacağı belirtilmiştir böylece kamu görevlilerinin tüm aylık gelirlerinden prim kesintisi yapılması olanaklı kılınmıştır bu durumda tc emekli sandığı iştirakçileri yönünden çalışanlar için prim oranı düşürülmesine karşın prime esas matrahın artması nedeniyle görev aylıklarında azalma olması kaçınılmazdır bunun içindir ki yasanın geçici maddesinin dokuzuncu fıkrasında eski ve yeni matrahlar arasındaki farka ilişkin sigorta priminin iki yıl süreyle kurumca karşılanması öngörülmüştür böylece görev aylıklarındaki azalma iki yıl ertelenmiş olmaktadıresas sayısı karar sayısı sonuç olarak yukarıda b ve bölümlerinde belirtilen gerekçelerle sayılı yasanın maddesinin fıkrası maddesinin ikinci fıkrası maddesinin birinci ikinci üçüncü ve son fıkraları maddesinin birinci fıkrası maddesinin dördüncü fıkrasının birinci tümcesi maddesinin ikinci fıkrası maddesinin birinci ve ikinci fıkraları geçici maddesinin beşinci fıkrası geçici maddesinin birinci fıkrasının b ve bentleri geçici maddesinin yedinci fıkrasının bendi anayasanın sosyal hukuk devleti ve eşitlik ilkeleri ile sosyal güvenlik hakkı kuralına aykırı düşmektedir sayılı yasanın maddesinde kimi ağır ve yıpratıcı işlerde çalışanlar için ve sayılı yasalarda öngörülen fiilî hizmet süresi zammı sosyal güvenlik kurumlarına göre farklılıkları kaldırılarak yeniden düzenlenmiştir maddede sigortalıların hizmet sürelerine fii
4,179
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında insan hak ve özgürlüklerine saygı gösteren ferdin huzur ve refahını gerçekleştiren ve teminat altına alan kişiyle toplum arasında denge kuran emek sermaye ilişkilerini dengeli olarak düzenleyen özel teşebbüsün güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayan çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için sosyal ekonomik ve mali önlemler alarak çalışanları koruyan işsizliği önleyici ve milli gelirin adalete uygun biçimde dağılmasını sağlayıcı önlemler alan adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini yükümlü sayan hukuka bağlı kararlılık içinde ve gerçekçi bir özgürlük rejimini sağlayan devlet demokratik sosyal hukuk devleti olarak tanımlanmıştır sosyal devlet ilkesi uyarınca devlet ferdin huzur ve refahını özürlülerin korunmasını eski hükümlülerin topluma kazandırılmasını sağlayıcı tedbirleri bizzat almakla yükümlü olduğu gibi özel teşebbüsünde serbest rekabet ortamı içinde güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayıcı tedbirleri almakla yükümlüdürtemel amacı serbest rekabet ortamı içinde herhangi bir devlet garantisi olmaksızın karlı bir şekilde ticari faaliyet yapmak olan özel teşebbüse bizzat devletin yapmakla görevli olduğu özürlü ve eski hükümlü çalıştırma yükümlülüğünün yüklenmesinde ve cezai müeyyide uygulanmasında anayasanın maddesinde ifade edilen sosyal devlet ilkesine uyarlık bulunmamaktadır anayasanın maddesinde özel teşebbüsler kurmanın serbest olduğu ve sözleşme serbestisi bulunduğu maddesinde de angaryanın yasak olduğu belirtilmesine rağmen özel teşebbüsün sözleşme serbestisi elinden alınarak zorunlu olarak iş yerinde verimli olamayacak işveren açısından çalışma hayatına ve ticari işletmenin verimliliğine katkısı bulunamayacak özürlü ve eski hükümlü çalıştırma zorunda bırakılması anayasanın maddesine aykırılık teşkil ettiği gibi kişinin istemediği kişiyle çalışmak zorunda bırakılarak maaş ödeme yükümlüğü yüklenmesi de dolaylı olarak angarya yasağı kapsamında değerlendirileceğinden anayasanın maddesine de aykırılık teşkil etmektedir sosyal hukuk devletinin anayasa tarafından yüklenen sorumluluklarını yerine getirmek için gerekli kaynağı yine anayasada belirtilen ölçü ve yöntemler kullanılarak vergi yoluyla elde edeceği sosyal harcamalara ayrılan kaynakların yetersiz olması halinde sorumluluğun devri yerine halkın bu giderlere katılımının özendirilmesi şeklinde yapılması hukuk devletinin gereklerindendir özürlü eski hükümlü ve terör mağdurlarının korunması rehabilitasyonu topluma kazandırılması istihdamı ve insan onuruna yakışır bir hayat seviyesine kavuşturulması anayasanın maddesi ile bizzat devlete verilmiş bir görev olduğundan bu ödevin sayılı yasanın maddesi ile amacı karlılık olan özel teşebbüse orantısız bir şekilde yüklenmesinde anayasanın maddesine uyarlılık bulunmamaktadır bu durumda itiraz konusu olan sayılı yasanın ve maddesi sosyal hukuk devletinin gereklerine angarya yasağı kuralına sözleşme serbestisine ilişkin anayasa hükümlerine aykırılık teşkil ettiği kanaatine ulaşılmıştıresas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle itiraz konusu sayılı yasanın ve maddelerinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna varıldığından bu konuda karar verilmek üzere dava dosyasındaki belge örneklerinin anayasa mahkemesine gönderilmesine tarihinde oyçokluğuyla karar verildi
418
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün inci maddesinin birinci fıkrasında cumhurbaşkanının anayasanın inci maddesinde yazılı nitelikleri taşıyan adaylar arasından anayasanın nci maddesi hükümlerine göre seçileceği hususu yer almaktadır anayasanın nci maddesi aynen şöyledir cumhurbaşkanı türkiye büyük millet meclisi üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir türkiye büyük millet meclisi toplantı halinde değilse hemen toplantıya çağrılır cumhurbaşkanının görev süresinin dolmasından otuz gün önce veya cumhurbaşkanlığı makamının boşalmasından on gün sonra cumhurbaşkanlığı seçimine başlanır ve seçime başlama tarihinden itibaren otuz gün içinde sonuçlandırılır bu sürenin ilk on günü içinde adayların meclis başkanlık divanına bildirilmesi ve kalan yirmi gün içinde de seçimin tamamlanması gerekir en az üçer gün ara ile yapılacak oylamaların ilk ikisinde üye tamsayısının üçte iki çoğunluk oyu sağlanamazsa üçüncü oylamaya geçilir üçüncü oylamada üye tam sayasının salt çoğunluğunu sağlayan aday cumhurbaşkanı seçilmiş olur bu oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu sağlanamadığı takdirde üçüncü oylamada en çok oy almış bulunan iki aday arasında dördüncü oylama yapılır bu oylamada da üye tamsayısının salt çoğunluğu ile cumhurbaşkanı seçilemediği takdirde derhal türkiye büyük millet meclisi seçimleri yenilenir seçilen yeni cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan cumhurbaşkanının görevi devam eder anayasanın nci maddesi incelendiğinde birinci fıkrada toplantı yetersayısının ve cumhurbaşkanı seçimi oylamasında uygulanacak oylama türünün belirlendiği görülmektedir i̇kinci fıkrada seçimin başlaması adayların bildirimi ve seçimin tamamlanması için tanınan süreler yani seçim takvimi düzenlenmiş üçüncü fıkrada cumhurbaşkanı seçimi için yapılacak oylamalar ve karar yetersayıları gösterilerek son oylamada da cumhurbaşkanı seçilemediği takdirde türkiye büyük millet meclisi seçiminin derhal yenileneceği hükmüne yer verilmiştir dördüncü fıkrada ise seçilen cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan cumhurbaşkanının görevinin devam edeceği ifade edilmiştir anayasanın cumhurbaşkanının seçiminde basit çoğunlukla yetinmeyip nitelikli toplantı ve karar yeter sayıları aramasının kökeninde cumhurbaşkanının geniş bir türkiye büyük millet meclisi çoğunluğunca seçilmesinin amaçlanması yatmaktadır çünkü böyle bir çoğunluğun genellikle birden çok partinin bir cumhurbaşkanı üzerinde uzlaşması ile ortaya çıkabileceği açıktır bu türden bir uzlaşma ise ancak çeşitli partilerce kabul edilebilir nitelikteesas sayısı karar sayısı adaylar üzerinde olabilmektedir kuşkusuz bu kabul edilebilirliğin ölçüsü de yalnız anayasanın inci maddesi değil onun yanı sıra anayasanın tüm maddeleri için uygulama ve yorum ilkelerini açıklayan başlangıç kısmı ve özellikle anayasada belirtilen cumhuriyetin nitelikleri olmalıdır anayasanın nci maddesinde öngörüldüğünü belirttiğimiz yeter sayılardan toplantı yetersayısı üzerinde bir tartışma açılmış ve birinci fıkrada belirtilen üçte iki çoğunlukun toplantı değil karar yetersayısı olduğu doğrultusunda değerlendirmeler yapılmıştır hatta tarihli türkiye cumhuriyeti anayasası yürürlüğe girdikten sonra yapılan cumhurbaşkanlığı seçimleri de bu değerlendirmelere uygun olarak gerçekleştirilmiştir kuşkusuz şimdiye kadar yapılan seçimlerde anayasanın nci maddesinin birinci fıkrasında öngörülen üçte iki çoğunluğun toplantı yetersayısı olarak düşünülmemiş ve aranmamış olması ve bu uygulamanın şimdiye kadar anayasa mahkemesinde bir iptal davasına konu yapılmamış bulunması geçmişteki uygulamaların anayasaya uygun olduğu hukuki sonucunu doğurmaz anayasanın nci maddesi dikkatlice incelendiğinde birinci fıkrada belirtilen yetersayının aslında bir toplantı yetersayısı olduğu da açıkça görülmektedir birinci fıkradaki yeter sayının toplantı yeter sayısı olduğunu aşağıda belirtilen hususlar tartışmaya yer bırakmayacak bir biçimde ortaya koymaktadır nci maddenin üçüncü fıkrasında karar yeter sayıları birinci ve ikinci oylamalar için üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu üçüncü ve dördüncü oylamalar için ise üye tamsayısının salt çoğunluğu olarak gösterilmiştir yani karar yeter sayısı her oylama için türkiye büyük millet meclisi üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu değildir üçüncü fıkrada belirtilen üçüncü ve dördüncü oylamalarda üye tam sayısının salt çoğunluğu ile cumhurbaşkanı seçilebilmektedir nci maddenin birinci fıkrasında belirtilen yeter sayı eğer karar yeter sayısı olsaydı üçte iki çoğunluğun yanı sıra üçüncü ve dördüncü oylamalar için karar yetersayısı olan salt çoğunluğun da bu fıkrada gösterilmiş olması gerekirdi halbuki sadece üçte iki çoğunluk belirtilmekle yetinilmiştir birinci fıkradaki üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ile ibaresinin birinci fıkradan çıkarılması halinde üçüncü fıkrada belirtilen yeter sayılarla seçim yapılabilmekte yani karar yeter sayısı konusunda herhangi bir eksiklik doğmamaktadır bu durumda eğer birinci fıkradaki üçte iki çoğunluk ile ibaresinin metinden çıkarıldığı varsayıldığında karar yeter sayısı konusunda bir eksiklik doğmuyorsa üçüncü ve dördüncü oylamalarda üye tam sayısının salt çoğunluğu da karar yeter sayısı ise yani üçte iki çoğunluk dışında bir başka karar yeter sayısı da öngörülmüşse birinci fıkradaki yeter sayının anlamının ve niteliğinin ne olduğu sorusu akla gelmektedir bir hukuk devletinde anayasa koyucunun abesle iştigal ettiği düşünülemeyeceğine göre nci maddenin birinci fıkrasında üçüncü fıkradan ayrı olarak ifade edilen yetersayının özel bir anlamı ve işlevi olması gerekmektedir bu da yukarıdaki açıklamalar değerlendirildiğinde bu yetersayının toplantı yetersayısı olduğuduresas sayısı karar sayısı bu toplantı yeter sayısının cumhurbaşkanı seçiminde yalnız birinci oylamada değil fakat dört oylamanın her birisinde de aranması gerektiği nci maddenin kaleme alınış biçiminden açıkça anlaşılmaktadır çünkü nci madde oylamaların herhangi birisi için toplantı yetersayısı konusunda ayrıca farklı bir düzenleme yapmamıştır anayasanın nci maddesinde özel olarak belirtilen bir toplantı yeter sayısı varken anayasanın ncı maddesinde belirtilen toplantı yeter sayısının uygulanması olanaksızdır çünkü anayasanın toplantı ve karar yeter sayılarına ilişkin ilkeleri düzenleyen tek hükmü olan ncı maddesinin birinci fıkrasında anayasada başkaca hüküm yoksa türkiye büyük millet meclisi üye tam sayısının en az üçte biri ile toplanır ve toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir hükmü yer almaktadır bu hüküm görüldüğü gibi anayasada başkaca yeter sayı belirtilmiş olan halleri ncı maddenin kapsamı dışında tutmaktadır anayasanın nci maddesinde de özel bir toplantı yeter sayısı öngörülmüştür yukarıdaki açıklamalarımızın gösterdiği gibi anayasanın nci maddesinde belirtilen özel toplantı yeter sayısına değil ncı maddede belirtilen genel toplantı yeter sayısına uyularak oluşturulacak bir toplantı ortamında yapılacak cumhurbaşkanı seçimi oylaması ve bu doğrultuda alınacak bir karar anayasanın ncı ve nci maddelerine aykırı düşer böyle bir karar aynı zamanda türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün inci maddesi ile de bağdaşmaz çünkü türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün inci maddesinde de cumhurbaşkanı seçiminin anayasanın nci maddesindeki esaslara uyularak yapılacağı hükmü yer almaktadır tarihinde cumhurbaşkanı seçiminin ilk oylaması öncesinde cumhurbaşkanı seçiminde nci maddede öngörülen toplantı yeter sayısının uygulanması gerektiği konusundaki kemal anadolun uyarısı üzerine açılan usul tartışmasından sonra başkan burada ncı maddedeki genel toplantı yetersayısının uygulanması gerektiğini ifade etmiş ve bu görüşünü oya sunmuştur yapılan oylama sonucunda görüş bir karara dönüşmüştür ve uygulama bu karar doğrultusunda gerçekleştirilmiştir türkiye büyük millet meclisi başkanı bülent arınçın konuyla ilgili toplantı yetersayısı hakkındaki görüşleri türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇letişim ofisince yayınlanan türkiye büyük millet meclisi başkanı bülent arınçın cumhurbaşkanlığı seçim süreci hakkında kamuoyunu bilgilendirmek i̇çin düzenlediği basın toplantısı konuşma metninin ncı sayfasında bu açıklama şu şekilde yer almaktadır değerli dinleyenler cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda toplantı yeter sayısının olacağı iddiası tamamen yanlıştır ve hiçbir geçerliliği yoktur bu iddia hukuku zorlamanın ötesinde hukuku katletmektir gün meclisi yönetecek başkan olarak benden önce cumhurbaşkanlığı seçimini yöneten tüm meclis başkanlarının yaptığı gibi anayasanın maddesine göre toplantı yeter sayısı olan üyeyi genel kurulda gördüğüm anda seçime başlayacağım bu anayasamıza i̇çtüzüğümüze uygundur ve şimdiye kadar hep böyle yapılmıştır aksini iddia etmek hukuka ideolojik saplantıyla bakmak anlamına gelir tezi gelecekte hiçbir zaman unutulmayacaktır eminim ki hukuk kullanarak demokrasi nasıl devreden çıkartılır sorusuna hep tezi örnek olarak gösterilecektiresas sayısı karar sayısı bu açıklamada ortaya konulan görüş yukarıda da ifade edildiği gibi cumhurbaşkanlığı seçiminin tarihli ilk oylamasında tekrarlanmış meclis kararına dönüşmüş ve aynen uygulanmış ne anayasanın ncı ne de nci maddesinde öngörülen toplantı yetersayılarının bulunup bulunmadığını gösterecek bir yoklama da yapılmamıştır halbuki cumhurbaşkanının sayı ve tarihli kanunun ve sayılı ve tarihli kanunun ikinci kez görüşülmesi için türkiye büyük millet meclisine iadesine ilişkin tezkerelerinde de açıkça ifade edildiği gibi anayasada genel kuraldan ayrılarak toplantı ve karar yeter sayısı için özel düzenleme bulunan durumlarda herhangi bir itiraz veya kuşku olmasa bile sonradan ortaya çıkabilecek duraksama ya da tartışmalara gerek bırakmamak için toplantı ve karar yeter sayılarına ulaşıldığının sayısal verileri ile birlikte tutanağa geçirilmesi gerekir toplantı yeter sayısının ayrık olarak belirlendiği durumlarda bu toplantı yeter sayısına ulaşıldığını gösterebilecek tek veri yoklama sonuçlarıdır oturumu yöneten türkiye büyük millet meclisi başkanı veya başkanvekili gündemin özel toplantı yeter sayısı öngörülmüş seçim maddesine geçerken bir yoklama ile bu toplantı yeter sayısına ulaşılıp ulaşılmadığını tespit etmek zorundadır cumhurbaşkanlığı seçimi gibi bütün ülke için çok önemli ve anayasanın çok özel bir toplantı yeter sayısı belirlediği bir olayda oturumu yöneten türkiye büyük millet meclisi başkanının anayasanın ncı maddesinde belirtilen toplantı yetersayısının oluştuğu konusunda kendi varsayımına göre hareket etmesi anayasanın nci maddesinde belirtilen özel toplantı yetersayısına ulaşılıp ulaşılmadığını araştırmaması ve yoklama yapmayarak katılımı kesin bir şekilde belirlemekten kaçınması kabul edilemez çünkü bu türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünde başkana tanınan yetkinin kötüye kullanılmasına imkan tanımak olur şöyle ki birleşimin açılması ile özel bir toplantı yeter sayısı öngörülen yani mutlaka belli sayıda üyenin katıldığı bir ortamda gerçekleşmesi gereken bir işlemle ilgili bir gündem maddesinin görüşülmesine ve oylamasına geçilmesi birbirinden farklı hususlardır türkiye büyük millet meclisinde bir birleşim i̇çtüzüğün ve nci maddelerine göre yoklama yapılmadan açılabilir ancak gündemde özel bir toplantı yeter sayısının öngörüldüğü bir hususla ilgili bir madde varsa bu maddenin görüşülmesine mutlaka bir yoklama yapılıp toplantı yeter sayısına ulaşıldığı belirlendikten sonra geçilebilir bu husus için özel toplantı yeter sayısı öngörülmüş olmasının doğası gereğidir aksi taktirde birleşim başında anayasanın ncı maddesinde belirtilen toplantı yeter sayısının bulunduğunda tereddüde düşülmediği için başkan tarafından yoklama yapılmadan açılan veya yapılan yoklamada ncı maddedeki toplantı yeter sayısına ulaşıldığı anlaşılan bir birleşimde özel toplantı yeter sayısı gereken bir hususun görüşülmesine ve oylamasına bu yeter sayıya ulaşılamamış olmasına rağmen rahatlıkla geçilebilir anayasanın ve i̇çtüzüğün ise özel toplantı yeter sayısı düzenlenen durumlarda özel toplantı yeter sayısının ihmal edilmesine etkisizleştirilmesine yol açabilecek böyle bir uygulamaya imkan tanıyacağı savunulamaz bu doğrultuda bir yorum da yapılamaz cumhurbaşkanı seçiminin ilk oylamasından önce yapılan açıklamalar ilk oylamanın yapılacağı toplantıda anayasanın nci maddesinde öngörülen özel toplantı yetersayısına ulaşılmasının olanaksız olduğunu göstermiştir türkiye büyük millet meclisi başkanı iseesas sayısı karar sayısı yukarıda da belirtildiği gibi basına yaptığı açıklamalarda oylamadan önce yoklama yapmayacağını ve anayasanın ncı maddesinde belirtilen genel toplantı sayısı olan ulaşıldığında birleşimi açacağını ifade etmiştir böylece cumhurbaşkanı seçiminin ilk oylamasına türkiye büyük millet meclisi başkanının anayasanın ncı maddesinde belirtilen genel toplantı yeter sayısına ulaşıldığını varsayarak ve usul tartışmasında kemal anadolun yaptığı uyarıya rağmen yoklama yapmaksızın açtığı birleşimde geçilmiş tbmm genel kurulunun aldığı karara dayanarak anayasanın ncı maddesinde belirtilen toplantı yetersayısına ulaşıldığı varsayılan bir ortamda oylama yapılmıştır kemal anadolun toplantı yetersayısının salonda bulunmadığı ve yoklama yapılması gerektiği doğrultusundaki istem ve itirazı ise meclis başkanınca içtüzükte işari oya geçilirken milletvekilinin yoklama isteyebileceği böyle bir talebi varsa arkadaşını içeriye çağırarak yoklama talebinde bulunmaları gerektiği sözleri ile yanıtlanmıştır halbuki milletvekilinin yoklama istemesi işari oyla ilgili bir husustur cumhurbaşkanı seçimi ise gizli oyla gerçekleştirilmesi gereken bir konudur bu ortamda yapılan oylamanın sonuçları da oylamanın özel toplantı yetersayısının oluşmadığı bir ortamda gerçekleştiğinin göstergesidir bu arada tbmm başkanı oylamaya geçildikten sonra bir kısım üyelerin isimlerini zikrederek isimlerini tutanağa geçirtmiş ve toplantı yetersayısına dahil edeceğini ifade etmiştir halbuki herhangi bir yoklama sürecin hiçbir aşamasında yapılmadığı için bu isimlerin toplantı yetersayısına dahil edilmesinin hiçbir hukuki geçerliliği yoktur sonradan isimlerini saydığı kişi toplantı yetersayısına dahil edilerek sayının olduğunu belirtmesi bile toplantı açılırken yetersayısının olmadığının kanıtıdır ayrıca bu isimlerin oylama sonucundaki karar yetersayısına dahil edilmek istenmesinin de hiçbir hukuki dayanağı yoktur oylama sonucu cumhurbaşkanı seçimi için anayasanın nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen karar yeter sayısına ulaşılamadığını gösterdiği için ikinci oylamaya geçileceği oylama tarihi ile birlikte başkan tarafından genel kurula bildirilmiştir halbuki özel toplantısına ulaşılamaması durumunda oylamaya geçilmeden birleşimin kapatılması gerekirdi bu uygulama tbmmnin ncı birleşiminde aldığı kararla birlikte türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün cumhurbaşkanının anayasanın nci maddesinde belirtilen esaslara göre seçileceğine ilişkin inci maddesinin birinci fıkrası hükmü ile bağdaşmamaktadır çünkü seçim tbmmnin aldığı karara dayalı olarak anayasanın nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen özel toplantı yeter sayısının olduğu bir ortamda değil anayasanın ncı maddesindeki toplantı yeter sayısına ulaşıldığını başkanın varsaydığı bir ortamda yapılmıştır söz konusu karar ve uygulamanın türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün inci maddesinde anayasanın nci maddesine aykırı eylemli bir değişiklik anlamını taşıdığında hiçbir kuşku yoktur anayasa mahkemesinin görev ve yetkilerini düzenleyen anayasanın inci maddesinin birinci fıkrası şöyledir anayasa mahkemesi kanunların kanun hükmünde kararnamelerin ve türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler ancak olağanüstü hallerde sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesine dava açılamaz ancak anayasa mahkemesinin pek çok kararında belirtildiği gibi anayasa mahkemesi görevini önüne gelen yasama işleminin taşıdığı adla bağlı kalarak yerine getirmezesas sayısı karar sayısı yasama organınca anayasada anayasa mahkemesinin denetim alanı içinde gösterilen işlemlerden başka isimler altında ve başka yöntemler uygulanarak oluşturulan yasama işlemleri de eğer etkileri nitelikleri ve içerikleri bakımından anayasa mahkemesinin denetimine bağlı yasama işlemleriyle eş durumda ise bunların da anayasa mahkemesinin denetim alanı içinde olduğu anayasa mahkemesinin yerleşik kararıdır anayasa mahkemesi pek çok olayda adı içtüzük veya içtüzük değişikliği olmadığı ve içtüzüklerin yapım ve değiştirilmesindeki yöntemler uygulanarak oluşturulmadığı halde değer ve etki bakımından birer içtüzük düzenlemesi veya değişikliği niteliğinde olan yani içtüzüğün bir kuralını değiştiren veya yeni bir içtüzük hükmü yaratan türkiye büyük millet meclisi kararlarını veya uygulamalarını içtüzük kuralı sayarak denetim alanı içinde görmüştür anayasa mahkemesi kararlarında i̇çtüzük ve i̇çtüzük sayılan işlem ve uygulamaların tanımı şöyle yapılmıştır i̇çtüzüğün bir kuralının değiştirilmesi ya da i̇çtüzüğe yeni bir kural konulması niteliğinde olan tbmm işlem ve kararları yeni bir i̇çtüzük kuralı sayılır kt i̇çtüzüğün bir kuralını değiştirme ya da i̇çtüzüğe yeni bir kural koyma niteliğinde olan tbmm uygulama ve kararları i̇çtüzük kuralı sayılır kt cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili ncı birleşimde toplantı yetersayısı konusunda alınan karar ve bu karara dayalı olarak yapılan uygulama ve oylama da yukarıda açıklandığı gibi eylemli bir içtüzük değişikliği niteliğini taşımaktadır çünkü bunlar türkiye büyük millet meclisinin çalışmaları ile ilgili bir kural oluşturmuştur ve anayasanın inci maddesine göre türkiye büyük millet meclisi çalışmalarını kendi yaptığı i̇çtüzük hükümlerine göre yürütmektedir diğer yandan bu karar uygulama ve oylama ile cumhurbaşkanı seçiminin anayasanın nci maddesinde belirtilen özel toplantı yetersayısının değil ncı maddesinde belirtilen genel toplantı yeter sayısının sağlandığı bir ortamda yapılacağı i̇çtüzüğün inci maddesinin birinci fıkrasına rağmen eylemli bir kural olarak ortaya çıkmış ve i̇çtüzüğün inci maddesinde değişiklik sonucunu yaratmıştır eylemli olarak oluşturulan bu kural ise anayasanın nci maddesinin birinci fıkrasına ve ncı maddesine yukarıda açıklanan nedenlerle aykırıdır anayasanın nci ve ncı maddelerine aykırı eylemli bir içtüzük değişikliği niteliğini taşıyan söz konusu karar ve uygulamanın cumhurbaşkanlığı seçimi oylaması ile iç içe somutlaşması nedeni ile bu oylamadan ayrılması olanaksızdır bu nedenle bir içtüzük değişikliği niteliğini taşıyan karar ve uygulamanın anayasa mahkemesinin kt sayılı kararında olduğu gibi cumhurbaşkanı seçimi ilk oylaması ile bir bütün olarak değerlendirilip iptali gerekir
2,331
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇raz gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir folklor kültür turizm gençlik ve spor kulübü derneği ve i̇lköğretim okulu gençlik ve spor kulübü vekili av tarafından tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan bağımsız spor federasyonlarının çalışma usul ve esasları hakkında yönetmeliğinin maddesinin iptali istemiyle spor genel müdürlüğüne karşı açılan davaya ilişkin dosya danıştay onuncu dairesince öncelikle dava konusu yönetmeliğin dayanağı olan sayılı spor genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanunun ek maddesinin sayılı yasayla değişik birinci ikinci üçüncü dördüncü fıkralarının aynı maddeye sayılı yasanın maddesinin onikinci fıkrasıyla eklenen ek fıkranın ve sayılı yasaya sayılı yasanın maddesiyle eklenen geçici maddenin birinci ikinci ve dördüncü fıkralarının anayasaya uygun olup olmadığı yönünden incelendi gereği görüşüldü sayılı spor genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanunun sayılı yasayla değişik ek maddesinin ilk dört fıkrasında spor dalı ile ilgili faaliyetleri ulusal ve uluslararası kurallara göre yürütmek gelişmesini sağlamak sporcu sağlığı ile ilgili konularda gerekli önlemleri almak teşkilatlandırmak federasyonu uluslararası faaliyetlerde temsil etmek ve tahkim kurulu kararlarını uygulamakla görevli ve yetkili özel hukuk hükümlerine tabi bağımsız spor federasyonları kurulur federasyonlar merkez danışma kurulunun uygun görüşü bakanın teklifi ve başbakanın kararı ile kurulur ve kararın resmi gazetede yayımlanması ile tüzel kişilik kazanır bu kanunda belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmeyen federasyonların tüzel kişilikleri bu maddede belirtilen usulle iptal edilir ve mal varlıkları genel müdürlüğe devredilir genel müdürlük tarafından bağımsız spor federasyonlarına yapılan yardımlar ile genel müdürlük bütçesinden bu federasyonlara tahsis edilen kaynaklar kullanılarak edinilen her türlü taşınır ve taşınmazlar edinim amacı dışında kullanılamaz ve genel müdürün izni alınmadan üçüncü kişilere satılamaz ve devredilemez genel müdürlük tarafından yapılan yardımlar ve tahsis edilen kaynaklar kullanılarak alınan taşınmazların mülkiyeti genel müdürlüğe ait olur bu taşınmazlar genel müdürlüğün mevzuatı çerçevesinde kullanılır federasyon malları devlet malı hükmündedir haczedilemez federasyon faaliyetlerinde görevli bulunanlar görevleriyle ilgili olarak işlemiş oldukları suçlar bakımından kamu görevlisi sayılır spor federasyonlarının merkezleri ankaradadır federasyonların merkez teşkilatı genel kurul yönetim denetim disiplin kurulları ile genel sekreterlikten teşekkül eder federasyon yönetim kurulu yedi üyeden az on beş üyeden fazla disiplin kurulu ise üç üyeden az beş üyeden fazla olamaz denetim kurulu iki üyesi seçimle belirlenen üç üyesi ise genel müdürlükçe görevlendirilen beş üyeden oluşur genel sekreter en az dört yıllık yüksekokul mezunu kişiler arasından görevlendirilir bu fıkrada belirtilen kurulların oluşumu görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esasları ana statüyle diğer kurulların oluşumu çalışma usul ve esasları ise talimatlarla belirlenir profesyonel şube kurulması federasyona spor dalı bağlanması bağlı spor dallarının ayrılması işlemleri federasyon yönetim kurulunun genel müdürlüğe müracaatı üzerine bu kanunun hükümlerine göre yürütülür federasyonların yurt içi bağlantısını sağlamak üzere illerde federasyon temsilcilikleri kurulabilir bağımsız sporesas sayısı karar sayısı federasyonlarının il temsilcileri federasyon başkanının teklifi ve genel müdürün onayı ile görevlendirilir genel kurul federasyonun en üst organıdır genel kurulun toplanması ile ilgili her türlü işlemler yönetim kurulunca yürütülür genel müdürlük genel kurul toplantılarında gözlemci bulundurur gözlemci genel kurul çalışmalarının bu kanun ile ana statüye uygun olarak yapılıp yapılmadığını denetleyerek raporunu bakana sunulmak üzere onbeş gün içerisinde genel müdürlüğe verir genel müdürlük raporun verildiği ilgililer ise genel kurulun yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içerisinde asliye hukuk mahkemesinde genel kurulun iptalini isteyebilir genel kurulun toplanması üyelerin belirlenmesi divanın oluşturulması delege listesine yapılacak itirazlar ve oyların sayımı ile ilgili diğer esas ve usuller ana statüde belirlenir genel kurul üye sayısı olimpik ve paralimpik spor dallarında den az üyeden fazla diğer branşlarda ise den az üyeden fazla olamaz genel kurul olağan genel kurul olimpik ve paralimpik spor dallarında ilgili olimpiyat oyunlarının diğer spor dallarında yaz olimpiyat oyunlarının bitiminden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra kurulacak federasyonlarda ise kararın resmi gazetede yayımlandığı tarihten itibaren üç ay içerisinde yapılır olağanüstü genel kurul sportif değerlendirme ve geliştirme kurulu raporlarında yeterli düzeyde görülmeyen veya yapılan denetim sonucu görev başında kalmasında sakınca görülen federasyon başkanı ve yönetim kurulu üyeleri hakkında karar almak üzere bakanın istemi üzerine federasyon yönetim kurulunun kararıyla son yapılan genel kurul toplantısında delege olanların en az yüzde ının noter kanalı ile yazılı müracaatıyla federasyon başkanının istifası başkan olma şartlarından herhangi birisini kaybetmesi veya ölümü halinde olağanüstü toplanır mali genel kurul iki yılda bir ana statülerinde belirtilen tarihte yapılır mali genel kurulda ibra edilmeyen veya üçüncü fıkranın bendinde belirtilen hallerde başkan ve yönetim kurulu üyelerinin yerine kalan süreyi tamamlamak üzere en geç altmış gün içerisinde seçimli olağanüstü genel kurul toplanır ancak üçüncü fıkranın bendinin ve numaralı alt bentlerinde belirtilen hallerde son toplantı tarihinden itibaren altı ay geçmeden veya olimpik ve paralimpik branşlarda olimpiyat oyunlarının yapılmasına altı aydan az süre kalmış ise olağanüstü genel kurul toplantısı yapılamaz genel kurul üye tam sayısının salt çoğunluğu ile toplanır ve katılanların salt çoğunluğu ile karar alınır seçimde en fazla oyu alan aday ve listesi seçilmiş sayılır i̇lk toplantıda çoğunluk sağlanamaması halinde takip eden günde çoğunluk aranmaksızın toplanır ancak toplantıya katılanların sayısı seçimle belirlenen kurulların asıl üye sayısının iki katından aşağı olamaz olağan ve olağanüstü genel kurullarını bu maddede öngörülen süre ve esaslar dahilinde yapmayan federasyonların genel kurulları tahkim kurulunca oluşturulacak üç kişilikesas sayısı karar sayısı komisyon marifetiyle altmış gün içerisinde yapılır ve federasyon başkanı ve yönetim kurulu üyeleri hakkında mevzuata uymamaktan dolayı idari ve adli işlem başlatılır genel kurul çağrısı ve gündemi toplantı tarihinden en az otuz gün önce faaliyet raporu denetleme raporu ile bütçe tasarısı ise en az onbeş gün önce federasyonun ve genel müdürlüğün resmi internet sitesinde üyelere duyurulur seçimler tek liste halinde gizli oy açık tasnif şeklinde yapılır genel kurulun yapılacağı tarihten geriye doğru en az bir yıl önce faal sporculuğu hakemliği antrenörlüğü bırakmamış kişiler ile federasyonda maaşlı veya ücretli çalışanlar genel kurul üyesi olamazlar genel kurulda kulüplerin delege sayısı toplam delege sayısının yüzde ından az olamaz genel kurulun delege sayısının yüzde genel müdürlük temsilcilerinden oluşur genel kurulun görevleri şunlardır ana statüyü yapmak değiştirmek başkan yönetim denetim ve disiplin kurulu üyelerini seçmek yönetim kurulu tarafından hazırlanan faaliyet programını bütçeyi onaylamak ve gerektiğinde bütçe harcama kalemleri arasında değişiklik yapmak konusunda yönetim kuruluna yetki vermek yönetim kuruluna taşınmaz mal alımı satımı ile uluslararası federasyonlara karşı mali taahhütlerde bulunmak için yetki vermek yönetim kurulu faaliyet ve mali raporlarının ibra edilip edilmemesini oylamak kanun ile verilen diğer görevleri yapmak federasyon başkanı adaylarında aşağıdaki şartlar aranır tc vatandaşı olmak en az lise mezunu olmak kesinleşmiş sigorta veya vergi borcu olmamak tahkim kurulu genel müdürlük ceza kurulları veya spor federasyonlarının ceza veya disiplin kurullarınca son beş yıl içerisinde bir defada üç ay veya toplam altı ay hak mahrumiyeti cezası almamış olmak anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar ile casusluk zimmet irtikâp rüşvet hırsızlık yağma dolandırıcılık sahtecilik güveni kötüye kullanma hileli iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya ihaleye fesat karıştırma edimin ifasına fesat karıştırma suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama kaçakçılık vergi kaçakçılığı ve haksız mal edinme suçlarından hükümlü bulunmamak hükümlerine sayılı spor genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanunun ek maddesine sayılı yasanın maddesinin onikinci fıkrasıyla eklenen ek fıkrada ise spor federasyonları ile ilgili olarak bu kanunda hüküm bulunmayan konularda tarihli ve sayılı dernekler kanunu ile tarihli ve sayılı türk medeni kanunu hükümleri uygulanır kuralına yer verilmiştiresas sayısı karar sayısı aynı yasanın geçici maddesinin fıkrasında bu kanun ile çıkarılması öngörülen düzenlemeler yürürlüğe girinceye kadar mevcut düzenlemelerin bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur hükmü fıkrasında bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte sayılı kanunun ek uncu maddesine göre özerk olan spor federasyonları bu kanuna göre kurulmuş bağımsız spor federasyonu olarak kabul edilir diğer kanunlarda özerk spor federasyonlarına yapılan atıflar bağımsız spor federasyonlarına yapılmış sayılır kuralı fıkrasında da bu kanunla tüzel kişilik kazanan spor federasyonları bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılacak ilk ilgili olimpiyat oyunlarının bitim tarihlerinden itibaren üç ay içerisinde genel kurullarını yaparak hukuki yapılarını bu kanuna uygun hale getirmek zorundadırlar düzenlemesi yer almıştır tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan dava konusu bağımsız spor federasyonlarının çalışma usul ve esasları hakkında yönetmelik sayılı spor genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanunun ve ek maddelerine dayanılarak çıkarıldığından ve anılan yönetmeliğin hukuka uygunluk denetimi bağımsız spor federasyonlarının hukuki statüleri irdelenip tâbi olacakları hukuki rejim ortaya konulmaksızın yapılamayacağından sayılı spor genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanunun yönetmeliğin dayanağı olan ve bağımsız spor federasyonlarının hukuki statüsünü niteliği organları görevleri çalışma usul esasları gelirleri ve bütçesi ile vesayet denetimine tâbi olduklarını düzenleyen ek maddesi ile daha önce kurulmuş bulunan özerk spor federasyonlarımın bağımsız spor federasyonlarına dönüştürülmesini öngören böylelikle özerk federasyonları da dava konusu yönetmeliğin kapsamına dahil eden geçici maddesinin yukarıda aktarılan kısımlarının bakılan davada uygulanacak kural olduğunda ve bu hükümlerin bir bütün olarak incelenmesi gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır konuyla i̇lgili olarak dairemizce ve anayasa mahkemesince verilen kararlar i̇stanbulspor kulübü derneği tarafından tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan gençlik ve spor genel müdürlüğü özerk federasyonları çerçeve statüsünün iptali istemiyle açılan davada dairemizin tarih ve sayılı kararıyla dava konusu çerçeve statünün dayanağı sayılı gençlik ve spor genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanunun sayılı yasayla eklenen ek maddesinin ve fıkralarının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varılarak anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiş anılan kararımızda özerk spor federasyonlarının genel idare içinde yer alan gençlik ve spor genel müdürlüğüne verilen bazı görevlerin daha verimli şekilde yürütülmesi amacıyla kamu hukuku alanında faaliyet göstermek üzere hizmet yönünden yerinden yönetim ilkesine göre kurulan hizmetle sınırlı olmak üzere kamusal yetki kullanan ve idarenin bütünlüğü ilkesi uyarınca merkezi idarenin vesayet denetimine tâbi birer kamu kurumu oldukları sonucuna ulaşıldığı bu haliyle sayılı yasanın ek maddesinin hizmet yerinden yönetim kuruluşu niteliğindeki özerk federasyonlara talepte bulunmaları durumunda merkez danışma kurulunun uygun görüşü genel müdürlüğün bağlı olduğu bakanın teklifi ve başbakanın onayı ile idari ve mali özerklik verilebileceği ve federasyonun kuruluşuna ilişkin kararın resmi gazetede yayımlanması ile tüzel kişilik kazanılacağı yolundaki fıkrasının bir federasyonun kamu kurumu olarak tüzel kişilik kazanıp kazanmayacağına ilişkin takdir yetkisini temel kuralları koymadan ölçüsünü belirlemeden ve sınırlarını çizmeden tümüyle ilgili bakan ve başbakanın onayına bırakması ayrıca bu şekilde tüzel kişilik kazanmış olan bir federasyonun usulde paralellik ilkesi uyarınca yine idari yolla tüzel kişiliğinin sonlandırılabileceği sonucunu doğurması nedeniyle anayasanın yasama yetkisinin devredilemeyeceğini düzenleyen maddesine ve idarelerin yasayla düzenleneceğini öngören maddesine aykırı olduğu aynı yasa hükmünün özerkesas sayısı karar sayısı federasyonların genel kurullarının toplanması ve çalışmalarına ilişkin usul ve esaslar ile kimlerin oy kullanabileceği ve tahkim kurulu ile ilişkilerinin genel müdürlükçe düzenlenecek çerçeve statü ile belirleneceğini özerk federasyonlarca hazırlanacak ana statünün çerçeve statüye aykırı olamayacağını düzenleyen fıkrasının ise bir kamu kurumunun organının oluşumu çalışma usul ve esasları ve organlar arası ilişkilerini düzenleme yetkisini tümüyle merkezi idarenin içinde yer alan gençlik ve spor genel müdürlüğüne devretmiş olmasının anayasanın yasama yetkisinin devredilemeyeceğini düzenleyen maddesi ile idarelerin yasayla düzenleneceğini belirleyen maddesine aykırılık teşkil ettiği gerekçelerine yer verilmiştir dairemizin yukarıda özetlenen anayasa mahkemesine başvuru kararı üzerine verilen ve tarihli sayılı resmi gazetede yayımlanan anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında sayılı yasanın ek maddesinin fıkrası ile fıkrasının ikinci tümcesinin davada uygulanacak kural olmadığı gerekçesiyle anılan kısımlara yönelik olarak ilk inceleme koşulları bakımından başvurunun reddine karar verilmiştir başvuru konusu yasanın ek maddesinin fıkrasının ilk tümcesi yönünden ise beşinci fıkranın iptali istenen birinci tümcesinde özerk federasyonların genel kurullarının toplanması ve çalışmalarına ilişkin usul ve esaslar ile kimlerin oy kullanabileceği ve tahkim kurulu ile ilişkilerinin gençlik ve spor genel müdürlüğünce düzenlenecek çerçeve statü ile belirleneceği kurala bağlanmıştır anayasanın maddesinde idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği kuruluş ve görevlerinin merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanacağı ve kamu tüzelkişiliğinin ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulacağı belirtilmiştir sayılı yasanın ek maddesinin birinci fıkrasına göre spor federasyonlarına talepte bulunmaları durumunda gençlik ve spor genel müdürlüğü bünyesinde oluşturulan merkez danışma kurulunun uygun görüşü bu genel müdürlüğün bağlı olduğu bakanın teklifi ve başbakanın onayı ile idarî ve malî özerklik verilebilmekte federasyonlar da kuruluşlarına ilişkin kararın resmî gazetede yayımlanması ile tüzel kişilik kazanmaktadırlar özerk spor federasyonları denetim bakımından merkezi idareye bağlıdırlar ek madde un son fıkrasına göre bu federasyonların her türlü faaliyet ve işlemleri genel müdürlüğün bağlı olduğu bakanlığın denetimine tâbidir bu denetim sonucunda görevi başında kalmasında sakınca görülen federasyon başkanı veya yönetim kurulu üyeleri hakkında karar almak üzere genel müdürlüğün bağlı olduğu bakan genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırabilir bunların gençlik ve spor genel müdürlüğü tarafından öngörülen çerçeve statüye uygun şekilde hazırlanması zorunlu olup ceza veya disiplin kurullarınca verilen kararlara karşı genel müdürlük bünyesinde oluşturulacak tahkim kuruluna itiraz edilebilir ek madde da sayılı yasa ile yapılan değişiklik sonucunda gençlik ve spor genel müdürlüğü olimpik branşlarda federasyonun bir önceki yıl gerçekleşen gelirlerinin kadar olimpik olmayan federasyonlara ise si kadar yardımda bulunabilmektedir ayrıca genel müdürlük bütçesinden özerk federasyonlara ilgili branşın alt yapısına ve eğitime ilişkin projelerinin desteklenmesi amacıyla gerektiğinde kaynak tahsis edebilmekte ve spor tesislerinin işletilmesini menkul ve gayrimenkullerini bedelsiz olarak kırkdokuz yıla kadar federasyonların faaliyetlerine devredebilmektediresas sayısı karar sayısı yukarıda anılan özerk federasyonların kuruluşları denetimleri mali yapıları ve kararlarına karşı merkezi idare içerisinde oluşturulan tahkim kuruluna başvurulabilmesi gibi hususlar göz önünde bulundurulduğunda bunların hizmet yerinden yönetim kuruluşları oldukları sonucuna varılmaktadır özerk federasyonların hizmet yerinden yönetim ilkesine göre kurulmaları nedeniyle anayasanın maddesi uyarınca kanunla düzenlenmesi gerekmektedir açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural anayasanın maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir gerekçesiyle anılan tümcenin iptaline ve iptal hükmünün kararın resmi gazetede yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiş böylelikle anılan iptal kararı tarihinde yürürlüğe girmiştir anayasa mahkemesi kararı üzerine yapılan yasal ve yönetsel düzenlemeler anayasa mahkemesi kararıyla yasama organına tanınan sürenin tarihinde dolacak olması nedeniyle yasama organı tarafından yasa değişikliği hazırlıklarına başlanmış yasa teklifi başvuru konusu tarih ve sayılı yasayla kabul edilmiş ve anılan yasa tarihinde yürürlüğe girmiştir sayılı yasa teklifinin gerekçesinde açıkça sayılı yasanın sayılı yasayla eklenen ek maddesinin dairemizin başvuru kararı üzerine anayasa mahkemesince iptal edildiği bu haliyle spor federasyonları ile organlarının yasayla düzenlenmesi zorunluluğu doğduğu vurgulanmış ve teklifin anayasa mahkemesi kararıyla doğan hukuki boşluğun yasayla doldurulması amacıyla hazırlandığı belirtilmiştir anılan yasaya dayanılarak da dairemizin sayılı esasına kayden açılan davanın konusunu teşkil eden bağımsız spor federasyonlarının çalışma usul ve esasları hakkında yönetmelik çıkarılmıştır söz konusu düzenleme mülga çerçeve statünün yerine geçmek üzere bağımsız spor federasyonlarının teşkilatı görev ve yetkileri genel kurullarının toplanmasına ilişkin usul ve esaslar ile gençlik ve spor bakanlığı spor genel müdürlüğü ve tahkim kuruluyla olan ilişkilerini düzenlemek amacıyla yürürlüğe konulmuştur iii spor federasyonları ve bağımsızözerk spor federasyonlarının hukuki niteliği sayılı yasanın d ve maddeleri uyarınca spor federasyonlarını kurma ve bu federasyonlara bağlanacak spor dallarını belirleme yetkisi spor genel müdürlüğünün sürekli kurulu olan merkez danışma kurulunun görüşü ve spor genel müdürünün teklifi üzerine gençlik ve spor bakanına ait bulunmaktadır bu şekilde spor genel müdürlüğüne bağlı olarak kurulmuş bulunan federasyonların bağımsız federasyona dönüştürülmesi veya doğrudan bağımsız bir spor federasyonu kurulması ise başvuru konusu sayılı yasanın ek maddesinin fıkrası uyarınca merkez danışma kurulunun uygun görüşü gençlik ve spor bakanının teklifi ve başbakanın kararı ile mümkün olmakta ve federasyon kararın resmi gazetede yayımlanması ile tüzel kişilik kazanmaktadır buna göre spor federasyonları ve bu federasyonlara bağlı spor dallarıyla ilgili işleri yürütmek spor faaliyetlerinin ulusal ve uluslararası kurallar çerçevesinde sevk ve idaresini sağlamak spor genel müdürlüğünün görevi iken bu federasyonların idari kararla bağımsız hale getirilmesi üzerine söz konusu görev ve yetkiler federasyon yönetimine devredilmektediresas sayısı karar sayısı öte yandan sayılı yasada özerk federasyon kavramına sayılı yasada ise bağımsız spor federasyonu kavramına yer verilmiş olmakla birlikte bu federasyonların her iki yasada da merkezi idare bünyesinde yer alan spor genel müdürlüğüne verilen bazı görevlerin daha verimli şekilde yürütülmesi amacıyla kamu hukuku alanında faaliyet göstermek üzere kurulması kamu hizmetinin ifasını teminen bir takım kamusal yetki ve ayrıcalıklarla federasyon mallarının devlet malı niteliğinde olup haczedilememesi bütün gelirlerinin vergi resim ve harçtan muaf olması genel müdürlük tarafından federasyona parasal yardımda bulunulması gibi donatılması bu görev ve yetkileri nedeniyle ve idarenin bütünlüğünün sağlanması amacıyla spor genel müdürlüğünün vesayet denetimine tâbi tutulması ayrıca sayılı yasaya eklenen geçici maddesinde özerk federasyonların bağımsız federasyonlarla aynı statüde bulunduğunun hükme bağlanması karşısında söz konusu kavram farklılığının esasa etkili olmadığı her iki kavramla genel müdürlük bünyesinden ayrılmış aynı niteliği haiz spor federasyonlarının kastedildiği sonucuna varılmaktadır dolayısıyla bağımsız spor federasyonlarının sayılı yasanın ek maddesinde belirtilen nitelikleri göz önünde tutulduğunda dairemizin özerk federasyonlarla ilgili başvurusu üzerine anayasa mahkemesince verilen iptal kararında ifade edildiği gibi hizmet yerinden yönetim kuruluşu olduğunda duraksama bulunmamaktadır iv sayılı yasanın başvuru konusu kurallarının anayasaya uygunluğu anayasa mahkemesi kararlarında da belirtildiği gibi anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken anayasa ve temel hukuk ilkeleri bulunduğunun bilincinde olan devlettir hukuk devleti ilkesinin ön koşullarından biri olan hukuk güvenliği ile kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanması amaçlanmaktadır hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar anayasanın maddesinde ise yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu bu yetkinin devredilemeyeceği kuralına yer verilmiştir egemenliğin sahibi olan millet adına yetki kullanan yasama organı yasama erkinin aslî sahibidir böyle bir yetkiden kendi iradesiyle bile vazgeçmesi söz konusu olamaz bu nedenle öğretide anayasada yasama yetkisinin devredilemeyeceği yolunda bir kural olmasaydı dahi yasama yetkisinin devredilemeyeceği kabul edilmektedir çünkü kamu hukukunda hiçbir devlet organı anayasa ve yasalardan aldığı bir yetkiyi bu metinlerde açık bir izin olmadıkça başka bir devlet organına devredemez yasama organı yasa yaparken konuyla ilgili bütün olasılıkları göz önünde bulundurarak kazuistik biçimde ayrıntılara ait kurallar koymak yetkisine sahip ise de zamanın gereklerine göre sık sık değişen önlemler alınmasına veya alınan önlemlerin kaldırılmasına ve yerine göre yeniden konulmasına gerek duyulan hallerde yasama faaliyetinin yavaş işlemesi ve günlük olayları izleyerek zamanında önlem almasının güçlüğü karşısında yasa koyucunun konunun esaslı unsurlarını yasa ile belirledikten sonra uzmanlık ve idareesas sayısı karar sayısı tekniğine ilişkin bulunan hususların düzenlenmesi için yürütme organına yetki vermesinin yasama yetkisinin devri niteliğinde değerlendirilemeyeceği açıktır bu durum öğretide kural işlem yetkisinin ilke ve genel olarak yalnız yasama organına ait olduğu yürütme ve idarenin ise sadece türevsel bağlı ve istisnai nitelikte düzenleme yetkisine sahip olduğu şeklinde ifade edilmiştir duran lütfi i̇dare hukuku ders notları i̇stanbul yasama yetkisi asli bir yetki olduğundan ve türk hukukunda yasayla düzenleme alanı konu itibariyle sınırlandırılmadığından yasama yetkisinin genelliği yasama organı dilediği alanı kuşkusuz anayasa ilkelerine uygun olmak koşuluyla düzenleme yetkisini haizdir anayasa mahkemesinin k sayılı kararı özbudun ergun türk anayasa hukuku baskı ankara yasayla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların yasa metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder ancak temel ilkeler konulup çerçeve çizildikten sonra uzmanlık ve teknik konulara ilişkin ayrıntıların belirlenmesi yürütme organının takdirine bırakılabilir bu bakımdan yasama organının temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakmaması gerekir anayasa mahkemesinin k sayılı kararı bir başka deyişle yasama organı sahibi olduğu yasama yetkisinin asli devredilemez niteliğiyle birlikte yürütme ve idarenin türevsel istisnai sınırlı düzenleme yeteneğini dikkate almak suretiyle temel esaslarını kendisinin düzenlediği konularda yürütme ve idareye konunun ayrıntılarını düzenleme yetkisi tanıyabilir bu itibarla yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir öte yandan anayasanın maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve yasalara uygun olarak kullanılacağı ve yerine getirileceği maddesinde idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve yasayla düzenleneceği idarenin kuruluş ve görevlerinin merkezden ve yerinden yönetim esasına dayandığı kamu tüzel kişiliğinin ancak yasayla veya yasanın açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulacağı hükme bağlanmıştır anayasa yürütme görev ve yetkisinin yasalar çerçevesinde yerine getirileceğini açıklamakla yetinmeyip idare kuruluşunun her bir öğesinin de yasayla düzenlenmesini emretmektedir i̇dare teşkilatı ile görev ve yetkilerinin yasayla düzenlenmesi öngörüldüğü gibi ajanlara vergilere ve mallara ilişkin statülerin de yasal nitelikte olması gerekmektedir bu bakımdan idare onu yetkili kılan yasaya dayanarak hizmette bulunabilir bu nedenledir ki idare hukukunda yetkisizlik kural yetkili olmak istisnadır ancak idarenin yasallığı ilkesi idari kuruluşun tümü ve bütün ayrıntıları ile yasa koyucu tarafından düzenlenmesi zorunluluğunu gerektirmeyip sadece öğelerinin temel kurallarının ve güvence hükümlerinin yasada yer almasını zorunlu kılar nitekim anayasanın maddesinde kamu tüzel kişiliğinin ancak yasayla veya yasanın verdiği açık yetkiye dayanılarak kurulacağı belirtilmek suretiyle idarenin kuruluşunda her noktanın mutlaka yasaesas sayısı karar sayısı hükmüne bağlanmasını şart koşmamış ya da bu alanda yürütme ve idarenin düzenleme yapmasını yasaklamamıştır bu itibarla yasal yetkiye dayanarak ve yasalar ile anayasa çerçevesinde olmak kaydıyla yürütme ve idare de kendi işleviyle ilgili alanda yeni ve ayrıntılı kurallar koyabilir böyle bir düzenlemenin yasallık ilkesine aykırı bir yönü yoktur söz konusu anayasal kural ve ilkeler ile bağımsız spor federasyonlarının yukarıda aktarılan niteliği birlikte değerlendirildiğinde hizmet yerinden yönetim kuruluşu dolayısıyla kamu kurumu kamu tüzel kişisi olan bağımsız federasyonların kuruluş ve görevlerinin anayasanın maddesi ve idarenin yasallığı ilkesi uyarınca yasayla düzenlenmesi zorunlu bulunmaktadır yasayla düzenleme ise ifade edildiği üzere düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesiyle değil temel ilkelerin konulması ve çerçevenin çizilmiş olmasıyla mümkündür sayılı yasanın ek maddesinin sayılı yasayla değişik birinci fıkrası yönünden fıkrada bağımsız spor federasyonlarının merkez danışma kurulunun uygun görüşü bakanın teklifi ve başbakanın kararı ile kurulacağı öngörülmüştür ancak federasyonların bağımsız olabilme kriterlerine diğer bir anlatımla genel müdürlük bünyesinden ayrılması ya da doğrudan bağımsız olarak kurulması için taşıması gereken şartlara veveya bağımsızlık kazanabilecek spor dallarına ilişkin koşullara yer verilmemiştir dolayısıyla bir kamu tüzel kişisi olan bağımsız spor federasyonunun tanımı ve niteliklerinin yasayla düzenlendiğinden bahsedilemeyeceği gibi bağımsız federasyon kurulması noktasındaki yasama yetkisi de kriter belirlenmemiş olduğundan herhangi bir çerçeve çizilmeksizin doğrudan ve bütünüyle idareye devredilmiştir aynı şekilde bu yasada belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmeyen bağımsız federasyonların tüzel kişiliklerinin yukarıdaki usul izlenmek suretiyle iptal edileceği düzenlenmiştir böylelikle yasada öngörülen hangi yükümlülüğün ihlali halinde tüzel kişiliğin ortadan kaldırılacağı yükümlülükler arası ölçü de gözetilmeksizin tümüyle idarenin inisiyatifine ve takdirine bırakılmıştır öte yandan aynı fıkrada bağımsız spor federasyonlarının özel hukuk hükümlerine tâbi oldukları hükme bağlanmıştır oysa bağımsız federasyonların hizmet yerinden yönetim kuruluşu olarak idari faaliyet alanında kamu hukukundan doğan yetkiler kullandığı ve ilgililer hakkında kamu gücüne dayanan tek yanlı icrai işlemler tesis ettiği açıktır bu haliyle mevcut düzenlemenin yerinden yönetim esasına da aykırı olduğu sonucuna varılmaktadır kaldı ki özel hukuk tüzel kişiliğinin kurulduğu kabul edilse dahi bu yaklaşım tüzel kişilik teorisiyle de bağdaşmaz zira kişilerin özgür iradeleriyle kuracakları kişi veya mal topluluğu şeklinde nitelendirilebilecek tüzel kişilerin yasayla veya idari kararla kurulması işin mahiyetine aykırı olacağı gibi örgütlenme özgürlüğüne de ters düşecektir bu itibarla fıkra anayasanın yasama yetkisinin devredilemeyeceğini düzenleyen maddesi ile idarelerin yasayla düzenleneceğini ve kuruluş ve görevlerinin merkezden ve yerinden yönetim esasına dayandığını öngören maddesine aykırı bulunmaktadır anayasanın bu maddelerine aykırılık oluşturan kural kuşkusuz aynı zamanda anayasanın maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesine de aykırılık oluşturmaktadıresas sayısı karar sayısı sayılı yasanın ek maddesinin sayılı yasayla değişik ikinci üçüncü ve dördüncü fıkraları ile aynı maddeye sayılı yasanın maddesinin onikinci fıkrasıyla eklenen ek fıkra yönünden ek maddenin ila fıkralarında genel itibariyle bağımsız federasyonların organlarının oluşumuna yönelik düzenlemelere yer verilmiş federasyonların merkez teşkilatının genel kurul yönetim denetim disiplin kurulları ile genel sekreterlikten teşekkül edeceği kurulların oluşumu görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esaslarının bağımsız federasyonca çıkarılacak ana statüyle belirleneceği kurala bağlanmıştır diğer kurullardan faklı olarak genel kurulun görev ve yetkileri yasayla belirlenmiş ancak toplanması üyelerinin belirlenmesi divanın oluşturulması delege listesine yapılacak itirazlar ve oyların sayımı ile ilgili diğer esas ve usullerin ana statüde tespit edileceği hükme bağlanmıştır fıkralarda mevcut bir bağımsız federasyon genel kurulunun toplanma zamanına toplantı ve karar yeter sayısına seçim usulüne yer verilmekle birlikte yeni kurulmuş bağımsız bir federasyonun ilk genel kurulunun nasıl ve kimlerden oluşturulacağı üye seçme ve seçilme kriterleri konusunda herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir mevcut veya yeni bir bağımsız federasyonun genel kurulunda bulunabilecek üye sayılarına yönelik olarak ise açık net bir kural bulunmamaktadır şöyle ki genel kurul üye sayısı bakımından yalnızca asgari ve azami sayılar belirlenmiş olimpik ve paralimpik spor dallarında den az den fazla diğer branşlarda den az den fazla üye olamayacağı ayrıca genel kurulun toplam delege sayısının inin kimlerden oluşacağına kulüp delegeleri genel müdürlük temsilcileri olmak üzere yer verilmiş kalan luk kısım bakımından herhangi bir düzenleme sevk edilmemiştir söz konusu boşluklar ise tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan bağımsız spor federasyonlarının çalışma usul ve esasları hakkında yönetmelikle diğer bir ifadeyle merkezi yönetim içinde yer alan spor genel müdürlüğünce doldurulmuştur yönetmeliğin maddesinde genel kurulun oluşumuna ve üyelerin kurayla belirlenmesi yöntemine maddesinde ilk genel kurulun spor genel müdürlüğü bünyesindeki tahkim kurulunca oluşturulacak kurul tarafından tespit edileceğine maddesinde genel sekreterin görev ve yetkilerine yer verilmiştir federasyonun diğer organlarının yönetim denetim disiplin kurulları ile genel sekreterlik oluşumu görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esaslarının belirlenmesi ise tümüyle bağımsız federasyonca çıkarılacak ana statüye bırakılmıştır bir hizmet yerinden yönetim kuruluşu ve kamu tüzel kişisi olan bağımsız federasyonların bütün organlarının görev yetki oluşum seçim çalışma usul ve esaslarının yerinden yönetim ilkesine uygun olarak yasayla düzenlenmesi ve söz konusu düzenlemenin açık net olması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır kuşkusuz yasayla düzenlemeden maksat yukarıda aktarıldığı üzere kazuistik kural koyma değil fakat tıpkı diğer yerinden yönetimler gibi belediye trt vb kuruluş ve görevler diğer bir ifadeyle esaslı unsurlar itibariyle kuşkuya ve yoruma yer bırakmayacak belirginlikte düzenlenmesidir bu durum hukuk devleti ve yasaların belirliliği ilkesi uyarınca bir zorunlul
4,089
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren günlü dava dilekçesi şöyledir giriş sayılı sayılı bazı yatırım ve hizmetlerin yap i̇şlet devret modeli çerçevesinde yaptırılması hakkında kanunda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanun eylül gün ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir sözkonusu yasa ile daha önce iki maddesi anayasa mahkemesi tarafından iptal edilen sayılı yasanın onbirinci maddesi değiştirilmiş ve hukuksal açıdan anayasa mahkemesi kararlarının nasıl uygulanamaz hale getirileceğine örnek olacak biçimde anayasa mahkemesinin iptal ettiği düzenlemeyi içeren anayasaya aykırı bir bakanlar kurulu kararı yasa maddesi yapılmıştır anayasa ve anayasa mahkemesi kararları gereği imtiyaz sözleşmesi ile verilebilecek yap işlet devret projeleri bu değişiklikle yeniden imtiyaz kapsamı dolayısıyla danıştay denetimi dışına çıkarılmıştır sayılı yasa anayasa mahkemesince iptal edilen anayasaya aykırı bir düzenlemeyi yeniden yasalaştıran içeriği ve aşağıda ayrıntısıyla açıklanan öteki nedenlerle anayasaya aykırıdır sayılı yasanın maddesi sayılı yasanın maddesi şöyledir tarih ve sayılı bazı yatırım ve hizmetlerin yap i̇şlet devret modeli çerçevesinde yaptırılması hakkında kanunun inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir madde bu kanunun üncü maddesine istinaden yürürlüğe konulan bakanlar kurulu kararında belirlenen esas ve usuller uyarınca aktedilen sözleşmeler gereği yap işlet devret modeli çerçevesindeki yatırım projeleri için idare adına sermaye şirketleri ya da yabancı şirketlere kamu kurum ve kuruluşları ile bağlı ortaklıklarının ve mahalli idarelerin satın alacakları mal ve hizmet bedelleri ile kamu kuruluşlarınca bu şirketlere taahhüt edilmiş üretim girdilerinin temin edilememesi halinde ilgili sözleşme çerçevesinde ortaya çıkabilecek ödeme yükümlülükleri için garanti vermeye bu çerçevede mali yükümlülük altına giren fonlar lehine garanti vermeye gerektiğinde proje ile ilgili anlaşmalardaki koşullar çerçevesinde köprü krediler sağlanmasına veya sağlanacak bu krediler için geri ödeme garantisi vermeye ve yap işlet devret modeline dayanan tesisin veveya şirket hisselerinin söz konusu projelere ilişkin anlaşmalardaki koşullara uygun olarak satın alınması halinde de dış kredi borçlarını yüklenecek kamu kurum ve kuruluşları ile bağlı ortaklıklarının ve mahalli idarelerin lehine finansör kuruluşlara garanti vermeye ve garanti koşullarını belirlemeye hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakan yetkilidiresas sayısı karar sayısı sayılı yasa ve sayılı bakanlar kurulu kararı yap işlet devret yöntemi kimilerince sonradan icat edilmiş özel bir finansman modeli olduğu öne sürülse de osmanlı i̇mparatorluğu döneminden beri uygulanan devlet kaynaklarının yetersiz olması nedeniyle söz konusu yatırımın yüklenici tarafından gerçekleştirildiği yatırımcının bu giderlerini karşılamak amacıyla tesisi belirli bir süre işlettiği ve sonra da ilk günkü biçimiyle devlete devrettiği modelin adıdır ve özü gereği doğrudan imtiyaz sözleşmesidir osmanlı i̇mparatorluğundan miras kalan acı deneyimleri nedeniyle türkiye cumhuriyeti imtiyaz sözleşmeleri konusunda daima hassasiyet göstermiş bu sözleşmeler anayasasında tbmm ve anayasalarında da danıştay denetimine tâbi kılınmıştır sayılı yasanın maddesiyle yap işlet devret projeleri imtiyaz sözleşmesi kapsamından ve dolayısıyla danıştay denetiminden kaçırılmak istenmiş ancak açılan iptal davası üzerine sayılı yasanın maddesindeki ilgili ifadeler ile maddedeki haziran tarihli menafii umumiyeye müteallik i̇mtiyaz hakkında kanun ile tarihli ve sayılı kanun hükümlerinin uygulanmayacağına ilişkin tümce anayasa mahkemesinin k sayılı ve günlü kararıyla iptal edilmiştir günlü resmi gazete böylelikle yap işlet devret projelerini idari yargı denetiminden kaçırma girişimi anayasa mahkemesi tarafından engellenmiştir ancak anayasa mahkemesinin iptal kararı yeterli olmamıştır çünkü sayılı yasanın maddesine göre çıkarılması gereken bazı yatırım ve hizmetlerin yap i̇şlet devret modeli çerçevesinde yaptırılması hakkında sayılı kanunun uygulama usul ve esaslarına i̇lişkin karar usul ve esaslara i̇lişkin karar sayılı yasanın anayasa mahkemesinin iptal kararından önceki biçimine göre hazırlanıp yürürlüğe konulmuş ekim gün ve sayılı resmi gazete ve doğal olarak yap işlet devret projeleri imtiyaz kapsamı dışında tutulmuştur anayasayı ve anayasa mahkemesi kararlarını çiğnemeyi âdet haline getirenler anayasa mahkemesinin sayılı yasanın kimi maddelerini iptal etmesinden sonra bakanlar kurulu tarafından kendiliğinden değiştirilmesi gereken usul ve esaslara i̇lişkin kararı anayasaya uygun hale getireceklerine iptali istenen sayılı yasa ile yeniden yasa hükmü haline getirmişlerdir usul ve esaslara i̇lişkin kararın öyküsü ilginçtir usul ve esaslara i̇lişkin karar yap işlet devlet modelinin uygulanmasına ilişkin esasları düzenlediği için hazırlanması sırasında çeşitli çevrelerin baskılarına maruz kalmış ve birkaç değişiklik geçirmiştir söz konusu bakanlar kurulu kararını hukuk tarihimize geçiren yön kararnamenin bir bakandan diğer bakana giderken değiştirilmesi ve bunun basına da yansımasıdır olay özetle şuduresas sayısı karar sayısı dönemin dışişleri bakanı mümtaz soysalın imzasına bir hafta ara ile iki ayrı bakanlar kurulu kararı bkk örneği sunulmuş bkk metinlerinde değişiklikler yapıldığının görülmesi üzerine konu yetkililere iletilmiştir devlet planlama müsteşarlığında dönemin devlet bakanı aykon doğanın başkanlığında dpt ve hazine müsteşarları ile diğer devlet erkanının katıldığı toplantıda metinlerde değişiklik olduğu belirlenerek yeni bir çalışma ile söz konusu bakanlar kurulu kararı düzeltilmiş ve bundan sonra imzalar tamamlanarak yayınlanmıştır yapılmak istenip de önlenen değişikliklerin özellikle alınacak kredilere hazine garantisi getirmeyi ve sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önceki bazı projeleri sayılı yasadaki ayrıcalık ve güvencelerden yararlandırmayı amaçlıyor olması dikkate şayandır usul ve esaslara i̇lişkin karar hâlen yürürlüktedir ve anayasa mahkemesi kararından önce çıkarıldığı için anayasaya aykırı yönler taşımaktadır usul ve esaslara i̇lişkin kararın tanımlar başlıklı maddesinin uygulama sözleşmesi altbaşlıklı bendinde uygulama sözleşmesi yatırım ve hizmetlerin gerçekleştirilmesiyle ilgili olarak idare ile görevli şirket arasında özel hukuk hükümlerine göre akdedilen ve imtiyaz teşkil etmeyecek nitelikteki sözleşme olarak tanımlanmıştır aynı usul ve esaslara i̇lişkin karara göre diğer sözleşmeler ise uygulama sözleşmesine bağlı olarak imzalanan ve uygulama sözleşmesi hükümlerine aykırı hükümler ihtiva etmeyen sözleşmeleri ifade eder alıntılardan anlaşılacağı gibi sayılı yasaya göre çıkarılan usul ve esaslara i̇lişkin karar sayılı yasanın anayasa mahkemesinin iptal kararından sonraki biçimiyle çelişmekte ve anayasa mahkemesi kararını geçersiz kılan hükümler içermektedir anayasa mahkemesi sayılı yasadaki yap işlet devret projelerinin özel hukuk hükümlerine tâbi imtiyaz oluşturmayacak nitelikte sözleşmelerle yapılacağına ilişkin hükümleri iptal etmiş olmasına karşın usul ve esaslara i̇lişkin karar hâlâ bu sözleşmelerin imtiyaz teşkil etmeyeceğini söylemektedir ve iptali istenen yasa anayasaya aykırı bakanlar kurulu kararını anayasa mahkemesi ile yarışır biçimde yeniden yasa hükmü haline getirmektedir yap i̇şlet devret yöntemi ve i̇mtiyaz sözleşmeleri doğal olarak bu tür konularda anayasa mahkemesinin yüce heyetini bilgilendirmeye gerek yoktur ancak yap işlet devret yöntemi bazı çevrelerde bir saplantı halini aldığı ve sürekli olarak imtiyaz kapsamı dışına çıkarılmaya çalışıldığı için bir özet sunulmasında yarar görülmüştür bilindiği gibi kamu hizmetinin özel kesim tarafından yerine getirilmesi bu konuda bir imtiyaz sözleşmesi yapılmasıyla olanaklıdır ve anayasanın maddesine göre imtiyaz sözleşmeleri danıştay denetimine tâbidir bunun osmanlı döneminden kalmış deneyimlerin sonucu olduğu anayasasında imtiyaz sözleşmelerini kabul yetkisi tbmmye tanınmışken ve anayasalarında danıştayın görevlendirildiği bilinmektedir yap işlet devret projelerinin talibi daha çok yabancı sermaye olduğu için özellikle uygulanacak hukuk sistemi konusunda sorunlar çıkmakta talip şirketler ihtilaf halinde kendiesas sayısı karar sayısı ulusal hukuk kurallarının ya da uluslararası hukuk kurallarının uygulanmasını istemekte danıştay da türk hukuk sisteminin uygulanması gerektiği konusunda ısrar etmektedir bunun nedeni ve haklılığı açıktır türkiye bağımsız bir devlet ise kendi ülkesi içinde kendi ulusal hukuku uygulanacaktır ve bu konuda uluslararası tahkim dahil hiçbir başka yöntemi ve kuralı kabul etmesi mümkün değildir ancak yap işlet devret projeleri daha çok yabancı sermayenin türkiyeye getirilmesi amacıyla kullanılmak istendiğinden nedense türkiyeyi bağımsız bir devlet değil de manda ya da sömürge zannedenler bu şirketlerin tüm isteklerini kabul etmeyi kendileri için bir görev saymakta ve ısrarla yap işlet devret projelerini imtiyaz kapsamından çıkarmaya çalışmaktadırlar kuşkusuz her ticarî şirket kâr saikiyle hareket eder ve yapacağı yatırımın karşılığını mümkün olan en kısa sürede ve en çok biçimde almak ister ama bağımsız bir devletin bu amaca alet olması düşünülemez çünkü devlet bu yatırım karşılığında söz konusu şirketin kârını maksimize etmenin yollarını bulmakla değil kamunun yarar ve çıkarını korumakla yükümlüdür yapılan imtiyaz sözleşmelerinde kamu yararının kollanıp kollanmadığını denetleyecek olan da danıştaydır baştan beri bu nedenle danıştay devre dışı bırakılmak istenmekte bunun için hukuksal toplantılar düzenlenmekte örneğin aü hukuk fakültesinde mayıs da öğretim üyeleri ile yüksek yargı organları ve özel kesim temsilcilerinin katıldığı bir toplantı düzenlenmiş ve mevcut kurallar çerçevesinde yap işlet devret projelerini imtiyaz kapsamından çıkarmanın mümkün olmadığını gören bazı konuşmacılar anayasa ve yasa değişikliği istemişlerdir bu modelin türkiye için ne kadar önemli vazgeçilmez vs olduğu dile getirilmekte ve tc anayasasının ve türk hukuk düzeninin uygulanmasını savunanlar türkiyenin ilerlemesine engel olmakla suçlanmaktadır i̇ptali istenen yasanın görüşülmesi sırasında iktidar ortaklarından dyp grubu adına yapılan konuşmada da bu amaç doğrudan dile getirilmiştir i̇mtiyazla ilgili sorunun çözümü için anayasa mahkemesinin bu konunun yani sayılı kanunun ve üncü maddelerinin iptali de göz önünde bulundurularak anayasanın inci maddesinin değiştirilmesi veya anayasanın inci maddesine göre imtiyaz sözleşmelerinin danıştay incelemesinden geçirilmesini öngören hükmün türk ticaret kanunu vergi kanunları tarihli menafii umumiyeye müteallik i̇mtiyaz hakkında özel kanun ve tarih ve sayılı kanun hükümlerinin de dikkate alınarak gerekli kanuni düzenlemelerin yapılması ile sayılı kanuna beklenen işlerlik kazandırılmış olacaktır özellikle yabancı sermayenin yap işlet devret finansman modeli çerçevesinde güvenli bir şekilde ülkemize gelmesi sağlanmış olacaktır dyp grubu adına isparta milletvekili halil yildiz tbmm tutanak dergisi cilt sayfa paragraf anayasaya bağlılık yemini etmiş ulusu tbmmde temsil eden bir parlamenterin parlamento çatısı altında yabancı sermayenin ve uluslararası çıkarların savunuculuğunu yapması ve korumakla yükümlü olduğu devletin varlığını ve bağımsızlığını tehlikeye attığını fark etmemesi türkiye için bir talihsizliktir kuşkusuz güvenli ortama kavuşturulması gereken yabancı sermaye değil türkiye cumhuriyeti devleti ve yurttaşlarıdıresas sayısı karar sayısı osmanlı devletinin son yüz yıllık tarihini ve türkiye cumhuriyetinin kuruluş sürecini iyi bilenler genç cumhuriyetin ve kurucularının ekonomik bağımsızlığı her şeyden üstün tuttuğunu bilirler yabancı sermayenin bir ülkeye girişi için ulusal tavizler verilmesinin sonuçları kapitülasyonlar ve sömürge olmaktır yabancı sermaye bir ülke için gerekli olabilir ama gelişinin kural ve koşullarını ülkenin bağımsız biçimde belirlemesi kendi ulusal çıkarlarını yabancı sermayenin çıkarlarından önde tutması ve bunun tartışmasına bile girmemesi şartıyla ama nedense bazıları türkiyeye yabancı sermaye girişini her şeyden önemli görmekte bunun için tüm mesaini sarf etmekte tbmmyi tatildeyken toplamakta üstelik gerçek amacı kamuoyundan ve tbmmden gizleyerek yapılan değişikliği mali yılı bütçe yasasında unutulmuş teknik bir düzeltme olarak açıklamaktan çekinmemektedir bilindiği gibi elektrik alanındaki yap işlet devret projeleri de imtiyaz kapsamındadır ve aynı biçimde bu sözleşmelerin de imtiyaz kapsamından çıkarılmasına çalışılmaktadır sayılı yasanın ilk halinde enerji yatırımları da yer alırken daha sonra sayılı yasa ile sayılı yasada değişiklik yapılarak enerji yatırımları yap işlet devret kapsamından çıkarılmış bu da yetmeyince devretten vazgeçilerek yap işlet ile yetinilmiş hatta bu konuda yasal dayanağı olmayan bir bakanlar kurulu kararı bile çıkarılmıştır yabancı sermaye tarafından yapılacak yatırımlarda danıştayın devre dışı bırakılması ve türk hukuk sisteminin uygulanmaması için icad edilen yeni yöntem ikili yatırım anlaşmalarıdır anayasa ve türk hukuk sistemi gelenekleri çerçevesinde engel gördükleri danıştayı aşamayacaklarını anlayanlar bu kez ikili anlaşmalar yoluyla uluslararası tahkimi yürürlüğe koymaya çalışmaktadırlar örneğin bu konuda i̇ngiltere ile imzalanan ikili anlaşma mayıs günlü resmi gazetede yayımlanmıştır ve anlaşma yürürlüğe girmesinden önceki ve sonraki tüm yatırımlar için uluslararası tahkimi kabul etmektedir anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihte i̇ngilterenin ya da i̇ngiliz şirketlerinin henüz bu tür bir yatırımı olmadığı için türkiye açısından geçmişe yönelik bir tehlike yoktur ancak bu tarihten sonraki yatırımlarda uygulanacaktır ve bundan daha önemlisi örnek gösterilerek diğer ülkelerle de imzalanabilecektir sonuç olarak osmanlı döneminden beri uygulanan bir yöntem niteliği taşıyan ve kamu hizmetine giren alanlarda doğrudan imtiyaz sözleşmesi konusunda olan yap işlet devret projeleri türkiye cumhuriyeti devletinin varlık ve bağımsızlığını tehlikeye düşürecek biçimde çeşitli yollarla bu kapsamdan çıkarılmak istenmektedir ve iptali istenen yasa da bu amaca yöneliktir oysa yabancı sermaye türkiyeye ancak türkiyenin belirlediği kural ve koşullarla girebilir ve bukonu doğrudan türkiye cumhuriyeti devletinin bağımsızlığı ile ilgilidir sayılı yasanın maddesinin anayasaya aykırılığı bu kanunun üncü maddesine istinaden yürürlüğe konulan bakanlar kurulu kararında belirlenen esas ve usuller uyarınca aktedilen sözleşmeler gereği ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın maddesindeki bu yasa kapsamındaki sözleşmelerin imtiyaz teşkil etmeyecek nitelikte yapılacağını ve özel hukuk hükümlerine tabi olacağını belirten hükümler anayasa mahkemesinin sayılı ve günlü kararıylaesas sayısı karar sayısı iptal edilmiştir günlü resmi gazete ve bu kararın sonucu olarak sayılı yasa uyarınca yapılacak sözleşmeler imtiyaz sözleşmesidir ve danıştay denetimine tabidir ancak sayılı yasanın uygulama usul ve esaslarını gösteren bakanlar kurulu kararı anayasa mahkemesinin söz konusu kararından önce yürürlüğe konduğu için bu yasaya göre imzalanacak sözleşmelerin imtiyaz oluşturmayacağını dolayısıyla danıştay denetiminden geçirilmeyeceğini belirtmektedir ve anayasaya aykırıdır şimdi yapılan değişiklik ile anayasa mahkemesinin kimi hükümleri iptal eden kararından sonraki sayılı yasa değil bu yasaya göre çıkarılmış anayasaya aykırı usul ve esaslara i̇lişkin karar geçerli duruma getirilmektedir üstelik usul ve esaslara i̇lişkin kararda bakanlar kurulu her zaman değişiklik yapabileceği için düzenleme aynı zamanda süresiz ve sınırsız bir yetki devridir çünkü bakanlar kuruluna anayasa mahkemesi yasanın hangi hükmünü iptal ederse etsin ve yasa neyi emrederse etsin yine bildiğini okuma yetkisi vermektedir i̇ptali istenen sözcükler sayılı yasa uyarınca aktedilen sözleşmelerden değil sayılı yasanın maddesine dayanılarak yürürlüğe konulan bakanlar kurulu kararında belirlenen esas ve usuller uyarınca aktedilen sözleşmelerden söz etmektedir böylelikle anayasa mahkemesi tarafından kimi hükümleri iptal edilerek anayasaya uygun hale getirilmiş yasa değil anayasa mahkemesinin iptal kararından önce çıkarılmış ve anayasa mahkemesinin kararıyla anayasaya aykırılığı ilân edilmiş bakanlar kurulu kararı uygulanacaktır bu hüküm anayasanın anayasa mahkemesinin kararlarının bağlayıcılığına ilişkin maddesine yasaların anayasaya aykırı olamayacağına ilişkin maddesine yasama ile yürütmenin ilişkisini düzenleyen başlangıç bölümünün fıkrasına yasama yetkisinin tbmmye ait olduğuna ve devredilemeyeceğine ilişkin maddesine türkiyenin hukuk devleti olma niteliğini ihlal ettiği için anayasanın maddesine ve doğal olarak da imtiyaz sözleşmelerinin denetimi için danıştayı görevlendiren maddesine aykırıdır görünüşe göre sayılı yasanın gerekçesi mali yılı bütçe yasasında yer almadığı için uygulamada zorluk yaşanan bir sorunun aşılmasıdır ve düzenleme son derece teknik nedenlerden kaynaklanmaktadır ama esasa girildiğinde iptali istenen ibarelerin hukuk tarihimizde örneği az görülebilecek bir ustalık ile anayasaya aykırı bir bakanlar kurulu kararına yasallık kazandırmayı amaçladığı anlaşılmaktadır oysa aynı amaca yönelik düzenleme daha önce anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmiştir bu nedenle yeniden yasalaştırılması anayasa mahkemesi kararlarını geçersiz kılma anlamına gelir ve anayasa mahkemesi kararlarının yasama yürütme yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağına ilişkin anayasanın son maddesine aykırıdır yapılan düzenlemenin anayasaya aykırılığı anayasa mahkemesi kararlarıyla sabit olduğuna göre getirilen hüküm anayasa kurallarının en başta yasama organını bağlayan temel hukuk kuralları olduğunu ve yasaların anayasaya aykırı olamayacağını belirten maddesi ile güçler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sırası anlamına gelmediğini belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı uygar bir işbölümü olduğunu üstünlüğün yalnız anayasa ve yasalarda bulunduğu belirtilen başlangıç bölümünün fıkrasına aykırıdıresas sayısı karar sayısı ayrıca iptali istenen bölüm bakanlar kuruluna süresiz ve sınırsız bir yasama yetkisi tanıdığı için anayasanın maddesine aykırıdır çünkü yap işlet devret sözleşmelerinin esas ve usullerini bakanlar kurulu belirleyecek ve dava konusu örnekte olduğu gibi anayasaya ve dayanağı olan yasaya aykırı usul ve esaslar yürürlükte kalabilecektir ki bu bakanlar kuruluna yasama yetkisinin devri demektir ve yasama yetkisinin türk ulusu adına tbmmnin olduğuna ve devredilemeyeceğine ilişkin anayasa hükmüne aykırıdır son olarak düzenleme yukarıda gönderme yapılan anayasa kurallarının tümünü içeren ve hukukun üstünlüğü kuralının ifadesi olan anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır bu nedenle maddenin başındaki bu kanunun üncü maddesine istinaden yürürlüğe konulan bakanlar kurulu kararında belirtilen esas ve usuller uyarınca aktedilen sözleşmeler gereğince sözcüklerinin iptali istenmektedir maddenin geri kalan bölümünün anayasaya aykırılığı maddenin geriye kalan bölümünde hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakana yap işlet devret modeli çerçevesindeki yatırım projeleri için idare adına sermaye şirketleri ya da yabancı şirketlere kamu kurum ve kuruluşları ile bağlı ortaklıklarının ve mahalli idarelerin satın alacakları mal ve hizmet bedelleri ile kamu kuruluşlarınca bu şirketlere taahhüt edilmiş üretim girdilerinin temin edilememesi halinde ilgili sözleşme çerçevesinde ortaya çıkabilecek ödeme yükümlülükleri için garanti verme ıı bu çerçevede mali yükümlülük altına giren fonlar lehine garanti verme ııı gerektiğinde proje ile ilgili anlaşmalardaki koşullar çerçevesinde köprü krediler sağlanması veya sağlanacak bu krediler için geri ödeme garantisi verme ıv yap işlet devret modeline dayanan tesisin veveya şirket hisselerinin sözkonusu projelere ilişkin anlaşmalardaki koşullara uygun olarak satın alınması durumunda da dış kredi borçlarını yüklenecek kamu kurum ve kuruluşları ile bağlı ortaklıklarının ve mahalli idarelerin lehine finansör kuruluşlara garanti verme ve garanti koşullarını belirleme yetkisi verilmektedir sayılı yasanın maddesinin değişiklikten önceki hali ise şudur üncü maddeye göre yürürlüğe konulacak bakanlar kurulu kararında belirlenen esas ve usuller uyarınca aktedilen sözleşmeler gereği yap işlet devret modeli çerçevesindeki yatırım projeleri için idare adına sermaye şirketlerine veya yabancı şirketlere mal ve hizmet bedellerine ilişkin olarak ödeme garantisi vermeye gerektiğinde proje ile ilgili sözleşme ve eklerindeki koşullara uygun olarak köprü krediler sağlamaya veya sağlanacak krediler için kısmen veya tamamen geri ödeme garantisi vermeye ve bu çerçevede mali yükümlülük altına giren fonlar lehine garanti vermeye ve garanti koşullarını belirlemeye hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakan yetkilidir değişiklik ile maddeye kamu kurum ve kuruluşları ile bağlı ortaklıklarının ve mahalli idarelerin satın alacakları mal ve hizmet bedelleri ile kamu kuruluşlarınca bu şirketlere taahhüt edilmiş üretim girdilerinin temin edilememesi halinde ilgili sözleşme çerçevesinde ortaya çıkabilecek ödeme yükümlülükleri için garanti verilmesi eklenmiştir yani devlet üretim girdilerinin sağlanamaması durumunda üretimi azalacak veya tümüyle duracak olan şirketin bu durumundan doğan gelir kaybını karşılayacaktıresas sayısı karar sayısı bunun iki anlamı vardır bunların ilki üretilen ürünün alımı için yap işlet devret projelerinin başından beri proje taliplerince üretilen malın tümünün alımı için istenen garantinin verilmesidir ve bu garanti yap işlet devret projeleri sonucunda rekabet ortamı doğacağı ve daha kaliteli ürünün daha ucuz fiyata satılacağı savlarının gerçek olmadığını ortaya koymaktadır çünkü devlet üretimin tamamının alınmasını taahhüt ettiği takdirde çeşitli üreticiler arasından en ucuz ve en kaliteli olanı seçme hakkından peşinen vazgeçmiş olmaktadır i̇kincisi şirket hiç üretim yapmasa da sürekli bir gelir sahibi olacaktır üretim girdisinin azlığını yokluğunu istenen nitelikte olmamasını bahane ederek tesisi işletmeyecek ama üretim yapıyormuşçasına devletten parasını almaya devam edecektir konunun diğer bir ilginç yönü yapılan düzenlemenin özellikle doğal gaza dayalı enerji tesisleri içinmiş gibi savunulmasıdır hükümet adına konuşan devlet bakanı abdullah gül tbmm genel kurulunda doğal gazla ilgili iki projenin müzakerelerinin tamamlanmak üzere olduğunu açıklamıştır tbmm tutanak dergisi cilt sayfa ve paragraf oysa günlü resmi gazetede yayımlanan sayılı yasa ile sayılı yasada değişiklik yapılmış ve enerji yatırımları sayılı yasa kapsamından çıkarılmıştır bu durumda enerji yatırımlarının sayılı yasadan yararlanması zaten söz konusu değildir bu durumda yine iki olasılık ortaya çıkmaktadır eğer bu düzenleme doğal gaz ile çalışacak termik santrallar düşünülerek çıkarılmışsa yasayı hazırlayanlar enerji yatırımlarının sayılı yasa kapsamında olmadığını bilmemektedirler eğer biliyorlarsa bu kez de herkesi yanıltmakta ilgili şirketin ithal edeceği petrol kömür vb ürünleri getirtmemeleri durumunda devlet bütçesinden fazladan ödeme yapacaklarını gizlemektedirler her iki durum da devleti yönetenler açısından kaygı vericidir çünkü sayılı yasanın maddesinde sayılanlardan köprü tünel baraj sulama içme ve kullanma suyu arıtma tesisi kanalizasyon haberleşme maden ve işletmeleri çevre kirliliğini önleyici yatırımlar otoyol demiryolu yeraltı ve yerüstü otoparkı ve sivil kullanıma yönelik deniz ve hava limanları ve benzeri yatırım ve hizmetler için üretim girdisi gibi bir sorun olmayacağına göre geriye yalnızca fabrika ve benzeri tesisler kalmaktadır bunlar ülke için ne hayati ve vazgeçilmez bir üretim yapacaklardır ki üretim girdileri için devlet garanti vermektedir üstelik niçin bu garanti aynı alanda üretim yapan ya da aynı girdilerle üretim yapan herkese değil belirli şirketlere verilmektedir sonuç olarak yapılan düzenleme ne için olduğu anlaşılmayacak bir biçimde üretim girdileri için devlet garantisi getirmektedir türkiye bağımsız bir devlettir bağımsız devletler ticari ilişkilerini ulusal çıkarlarına göre yönlendirirler kamu yarar ve çıkarlarına öncelik verirleresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin sayılı yasa hakkında verdiği kararda da belirtildiği gibi sayılı yasa kapsamındaki hizmetler kamu hizmetidir ve bu nedenle imtiyaz sözleşmeleriyle devredilebilirler i̇mtiyaz sözleşmesinin temel özelliklerinden birisi de yönetimi üstün kılan kurallar bulunmasıdır ve devlet adına sözleşmeyi imzalayacak idare bundan vazgeçemez oysa şimdi söz konusu bir yasa ile devlet doğrudan bu yetki ve haklarından vazgeçmektedir yasama organı bunu yapamaz çünkü gerek hukuk devleti ilkesi açısından gerekse anayasal ilkeler açısından devletin ve onun adına hareket edenlerin devlete ait yetkileri geri alınamayacak biçimde özel şirketlere hele yabancı sermayeli şirketlere devretme yetkisi yoktur bu nedenle yapılan düzenleme anayasanın maddesine aykırıdır öte yandan anayasanın maddesinde sayılan devletin temel amaç ve görevleri arasında türk milletinin bağımsızlığını korumak bunun yanısıra kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak vardır ama bu düzenleme ile devlet özel kesimin belirli bir bölümüne yükümlülüklerini yerine getirebilmek için yurttaşlarının kullanımına sunduğu üretim girdilerinden vazgeçmeyi üstlenmektedir çünkü hazine müsteşarlığının bağlı bulunduğu bakanlık yükümlendiği girdileri sağlayamadığı takdirde ya para ödeyecek ya da söz konusu girdiyi yurttaşlardan ya da diğerlerinden keserek şirketin hizmetine sunacaktır ki bu anayasanın maddesine aykırıdır ayrıca türkiyede aynı girdilerle üretim yapan yüzlerce kuruluş vardır bu yasa ile aynı işkolunda aynı girdilerle üretim yapan kuruluşlar ikiye ayrılmakta bunlardan bir bölümüne ötekilerin aleyhine ayrıcalık tanınmaktadır bu da anayasanın maddesine aykırıdır hatta maddenin yazılış biçimi göz önüne alındığında hazine müsteşarlığının bağlı bulunduğu bakanlığa tanınan yetkinin sınırlı ve bağlayıcı bir yetki olmadığı bakanlığın aynı yasa kapsamındaki projelerden bazılarına bu garantiyi verebileceği bazılarına vermeyebileceği böylelikle bu açıdan da ayrı bir eşitsizliğe neden olunacağı ortadadır ki bu da anayasanın maddesine aykırıdır çünkü anayasanın maddesi gereğince nasıl herkes yasa önünde eşitse kimseye yasa ile bu eşitliği bozacak uygulama yapma yetkisi de verilemez yargının yetki alanına giren bir konuda yürütmeye yetki verilmesi nedeniyle anayasaya aykırılık konuya bu yetkinin tanındığı makam açısından bakıldığında ise ayrı bir anayasaya aykırılık ortaya çıkmaktadır söz konusu yasa ile düzenlenenin doğrudan imtiyaz sözleşmesi ile düzenlenebilecek bir alan olduğuna ve bu konuda anayasanın maddesi danıştayı yetkilendirdiğine göre hazine müsteşarlığının bağlı bulunduğu bakanlığa verilen yetki anayasanın maddesine aykırıdır çünkü maddenin başındaki ibare ile imtiyaz sözleşmeleriyle düzenlenmesi ve danıştay denetiminden geçirilmesi zorunlu bir alan imtiyaz kapsamı dışına çıkarılmakta ve bu sözleşmeler konusunda bir bakanlık yetkili kılınmaktadır bu durum anayasanın maddesine aykırı olmasının yanısıra yargı ve yürütme arasındaki ilişkilerin bir üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğuna ve üstünlüğün ancak anayasa veesas sayısı karar sayısı kanunlarda bulunduğuna ilişkin başlangıç bölümünün fıkrası ile de çelişen bir görünüm yaratmaktadır yürürlüğün durdurulması i̇stemi anayasa mahkemesinin ilk kez sayılı khk hakkında açılan davada yürürlüğün durdurulması kararı aldığı ve bugüne kadar birçok davada bu kararı verdiği bilinmektedir anayasa mahkemesi yürürlüğü durdurma kararı ile hukuka aykırılık ve telafisi mümkün olmayan zararları önlemenin yanında ve bunlardan daha önemli olarak anayasa mahkemesinin iptal kararlarının uygulanamaz hale gelmemesini sağlamaya çalışmaktadır ve bu hukuk devleti açısından vazgeçilmez bir önem taşımaktadır i̇ptali istenen yasa tümüyle ve doğrudan doğruya aynı konudaki bir anayasa mahkemesi kararını geçersiz kılmaya yöneliktir anayasa mahkemesi yap işlet devret projelerinin imtiyaz sözleşmesi konusu olduğunu açıkça belirtmiş ve bunu önlemeye çalışan iki maddeyi iptal etmişken yapılan değişiklikle anayasaya aykırı bir bakanlar kurulu kararı yasa hükmü yapılmış ve anayasaya ve anayasa mahkemesi kararlarına aykırı bir uygulama kalıcı ve yasal bir hale getirilmiştir düzenlemenin anayasaya aykırılığı ve anayasa mahkemesi kararlarını geçersiz kılmaya yönelik olduğu çok açıktır ve anayasa mahkemesinin mali yılı bütçe kanununun iptali için açılan davada daha önce anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen hükümlerin yeniden yasalaşması üzerine aynı maddeler için hemen yürürlüğü durdurma kararı verdiği bilinmektedir durum aynıdır ayrıca yasanın uygulanması durumunda telafisi mümkün olmayan zararlar doğacağı bizatihi devlet bakanı abdullah gülün tbmmndeki açıklamalarıyla sabittir sayın bakan şu anda iki tane projenin müzakeresinin tamamlandığını bu kanun çıktıktan bir iki ay süre geçtikten sonra hemen inşaatlarına başlanabileceğini doğal gazla ilgili diğer iki projenin de müzakerelerinin tamamlanmak üzere ve toplamının milyar dolar civarında olduğunu ülkemizin portföyünde ise yaklaşık milyar dolarlık yap işlet devret projesi bulunduğunu açıkça dile getirmiştir kısaca konu i̇vedidir sonuç olarak anayasaya aykırı bir bakanlar kurulu kararını bir iptal kararına karşın yeniden yasaya dahil ederek anayasa mahkemesi kararını uygulanamaz hale getirmeyi amaçlayan anayasaya aykırılığı ve uygulanması sonucunda ilk bir iki ayda türkiyeye ilgili bakanın resmi açıklamasına göre milyar dolar birkaç yıl içinde ise milyar dolar zarara uğratacağı dolayısıyla telafisi mümkün olmayan zararlar yaratacağı açık yasa hakkında yürürlüğün durdurulması kararı verilmesi istenmektedir sonuç ve i̇stem yukarıda ayrıntısıyla açıklanan nedenlerle sayılı yasanın daha önce anayasa mahkemesi tarafından iptal edildiğinden anayasaya aykırılığı açık maddesi için yürürlüğün durdurulması kararı verilmesiesas sayısı karar sayısı aynı madde hakkında anayasanın başlangıçının fıkrasına ve maddelerine aykırı olduğu için iptal kararı verilmesini maddenin yürürlüğünün durdurulması ve iptali diğer maddelerin varlık nedenini ortadan kaldıracağı için yasanın tümünün yürürlüğünün durdurulmasını ve iptalini dileriz
3,804
esas sayısı karar sayısı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesine göre herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittirdevlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar anayasanın çalışma şartları ve dinlenme hakkı başlığını taşıyan maddesine göre ise kimse yaşına cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz küçükler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar dinlenmek çalışanların hakkıdır ücretli hafta ve bayram tatili ile ücretli yıllık izin hakları ve şartları kanunla düzenlenir sayılı i̇ş kanunun maddesinin fıkrasına göre yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemez sayılı aile ve sosyal politikalar bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair tarihli kanunun maddesinde sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen geçici madde düzenlenmiş olup söz konusu hükme göre türkiye diyanet vakfına ait hastaneler taşınır ve taşınmazları alt işveren veya hizmet alımı ilişkisi olmaksızın bir iş sözleşmesine dayalı olarak tarihi itibarıyla anılan hastanelerde çalışmakta olup da sosyal güvenlik kurumuna tescili yapılmış olanlardan tarihli ve sayılı devlet memurları kanununun maddesinde öngörülen genel ve ilgili kadro veya pozisyon için aranılan özel şartları taşıyanlar aşağıdaki usul ve esaslar çerçevesinde vakfın talebi üzerine bir yıl içinde türkiye kamu hastaneleri kurumuna devredilir bu maddenin yayımı tarihinden itibaren altı ay içinde b birinci fıkrada belirtilen şartları taşıyan personelden bir ay içinde talepte bulunanlardan tabipler ve diş tabipleri çalışmakta oldukları ildeki türkiye kamu hastaneleri kurumunun ihtiyaç bulunan sağlık kurum veya kuruluşlarının memur kadrolarına atanırlar tabipler ve diş tabipleri dışındaki diğer personel yaptıkları iş eğitim durumu ve bulundukları pozisyon dikkate alınarak devlet personel başkanlığının görüşü üzerine maliye bakanlığının izni ile çalışmakta oldukları ildeki türkiye kamu hastaneleri kurumunun ihtiyaç bulunan sağlık kurum veya kuruluşlarına döner sermaye adına vizelenecek pozisyonlarda istihdam edilmek üzere sayılı kanunun üncü maddesinin fıkrası hükümleri uyarınca sözleşmeli personel statüsüne geçirilir atamada ve sözleşmeli personel pozisyonlarına geçirilmede iş sözleşmeleri askıda bulunanlar dâhil tam zamanlı çalışanlar ile emeklilik veya yaşlılık aylığı kesilmek suretiyle çalışanlar dâhil herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanmamış olanlar dikkate alınır i̇ş sözleşmesi askıda bulunanlar iş sözleşmesinin askıya alınmasını gerektiren hâlin bitiminden itibaren bir ay içinde talepte bulunmaları kaydıyla bu madde hükümlerinden yararlandırılır personele memur ve sözleşmeli personel pozisyon statüsüne geçirilmeleri sebebiyle iş mevzuatına göre türkiye kamu hastaneleri kurumu veya türkiye diyanet vakfı tarafından herhangi bir tazminat ödenmez kullanmamış oldukları yıllık ücretli izin süreleri için herhangi bir ödeme yapılmaz personelin devir tarihi itibarıyla türkiye diyanet vakfında geçen ve kıdem tazminatına esas alınabilecek hizmet süreleri tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanunu uyarınca ödenecek emekli ikramiyesi veya ilgili mevzuatına göre ödenecek iş sonu tazminatına esas toplam hizmet süresinin hesabında dikkate alınır personelin devir tarihine kadar olan döneme ilişkin diğer mali ve sosyal haklarından vakıf sorumludur personelin emekli ikramiyesi veya ilgili mevzuatına göre ödenecek iş sonu tazminatı hesabına dâhil edilecek hizmet sürelerinden kaynaklanan ilave maliyetin finansmanına karşılık olmak üzere devir tarihi itibarıyla ilgililerin atandıkları kadro veya pozisyon unvanı ile derecesi ve kademesi ile hizmet süreleri esas alınarak hesaplanacak emekli ikramiyesi ile iş sonu tazminatı toplam tutarı türkiye diyanet vakfı tarafından bir yıl içinde döner sermaye hesabına ödenir veya devredilen hastanelere ait taşınır ve taşınmaz bedellerinden mahsubu yapılır bu maddenin uygulanmasında ilgili kanunların kadro kısıtlamasına ilişkin hükümleri uygulanmaz iii gerekçe i̇lk derece mahkemesince bozma sonrasında yapılan yargılamada davacı taraf anayasa aykırılık iddiasında bulunmuş ise de davacının bu talebi davacı tarafından anayasa mahkemesine bizzat başvuru yapılacağı hususu nazara alınarak mahkemenin başvuru yapma talebinin reddine şeklindeki ara karar ile reddedilmiştir anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkemenin uygulanacak bir kanun veya cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görmesi veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması halinde anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakacağı düzenlenmiş olup bireysel başvuru yolunun anayasaya aykırılığın mahkemelerde ileri sürülebilme hakkını ortadan kaldırmadığı açıktır hal böyle iken mahkemece hatalı hukuki gerekçe ile davacının anayasaya aykırılık iddiasının reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir diğer taraftan anayasanın ilgili hükmü uyarınca yargıtayın da anayasaya aykırılık iddiasını ciddi bulması halinde anayasa mahkemesine başvurabilmesi mümkün olduğundan yukarıda belirtilen bu husus bozma sebebi yapılmamış davacının anayasaya aykırılık iddiası dairemizce temyiz incelemesi sırasında ele alınmıştır taraflar arasındaki temel uyuşmazlık davacının görev yaptığı türkiye diyanet vakfına bağlı hastanenin türkiye kamu hastaneleri kurumuna devri öncesinde hak kazandığı ancak kullanamadığı yıllık izinlere ait ücrete hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır uyuşmazlığın çözümü için uygulanması gereken yasal düzenleme ise yukarıda açıklanan sayılı aile ve sosyal politikalar bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair tarihli kanunun maddesi ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen geçici maddedir davacının devir öncesi döneme ait yıllık izin ücreti talebi ilgili maddede yer alan personele memur ve sözleşmeli personel pozisyon statüsüne geçirilmeleri sebebiyle iş mevzuatına göre türkiye kamu hastaneleri kurumu veya türkiye diyanet vakfı tarafından herhangi bir tazminat ödenmez kullanmamış oldukları yıllık ücretli izin süreleri için herhangi bir ödeme yapılmaz düzenlemesi gereği reddedilmiştir ancak ‘dinlenme hakkı anayasa ile güvence altına alınan sosyal haklardandır anayasanın maddesinin son fıkrasında ücretli yıllık izin hakları ve şartlarının kanunla düzenleneceği açıkça ifade edilmiştir anayasal bir hakkın kanun hükmünde kararname ile ortadan kaldırılması veya kısıtlanması mümkün bulunmamaktadır bu sebeple somut olaya uygulanan sayılı aile ve sosyal politikalar bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair tarihli kanunun madde ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen geçici maddede yer alan personele memur ve sözleşmeli personel pozisyon statüsüne geçirilmeleri sebebiyle iş mevzuatına göre türkiye kamu hastaneleri kurumu veya türkiye diyanet vakfı tarafından herhangi bir tazminat ödenmez kullanmamış oldukları yıllık ücretli izin süreleri için herhangi bir ödeme yapılmaz hükmünün anayasanın maddesi ile maddesine açıkça aykırı olduğu sonucuna varılmıştır iv sonuç davacı tarafın anayasaya aykırılık iddiası anayasanın maddesi uyarınca ciddi görüldüğünden sayılı aile ve sosyal politikalar bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair tarihli kanunun maddesi ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen geçici maddede yer alan personele memur ve sözleşmeli personel pozisyon statüsüne geçirilmeleri sebebiyle iş mevzuatına göre türkiye kamu hastaneleri kurumu veya türkiye diyanet vakfı tarafından herhangi bir tazminat ödenmez kullanmamış oldukları yıllık ücretli izin süreleri için herhangi bir ödeme yapılmaz hükmünün anayasanın maddesi ile maddesine açıkça aykırı olması nedeni ile söz konusu yasal düzenlemenin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına bu nedenle temyiz incelemesinin beş ay süre ile ertelenmesine karar verildi
1,051