text
stringlengths
1
3.94k
Sesli düşünme tekniği kullanılarak öğrencilere Temel Mekanik Test 'inden seçilen sorular çözdürülmüş ve çözüm sürecine yönelik yarı yapılandırılmış görüşme düzenlenmiştir.
Araştırma sonucunda öğrencilerin üstbilişsel farkındalıkları ve kavramsal anlama düzeylerinin kullandıkları bilişsel ve üstbilişsel stratejileri etkilediği ve kavramsal anlama düzeyi düşük öğrencilerin soruyu okuma aşamasında daha fazla ve üst bilişsel düzeyde strateji kullanırken, üstbilişsel düzeyi yüksek öğrencilerin ise çözüm aşamasında daha fazla ve üstbilişsel düzeyde strateji kullandıkları bulunmuştur.
Ayrıca araştırmaya katılan öğrencilerin çözümün değerlendirme aşamasında genellikle strateji kullanmadıkları dikkati çekmiştir.
Bu bakımdan öğretmenlerin öğrencilere model olmaları ve çözüm süreçlerini sonuna kadar ilerletmelerine olanak sağlamaları gerektiği düşünülebilir.
Günlük hayatta nükleer santraller, kök hücre, grip aşısı, klonlama, hamilelere yapılan şeker testi, genetiği değiştirilmiş gıdalar, kozmetik cerrahi, küresel ısınma, kolesterol ilaçları ve organ nakli gibi birçok konu bilimi ve sosyal hayatı etkilemektedir.
Eğer birey bilimsel okuryazarlığa sahip birisi ise ve bilimsel tutumu yüksek ise bu tür sosyo-bilimsel konulara yaklaşımı diğer özelliklere sahip bireylere göre farklı olacaktır.
Bu aşamada öğrencilerin bilimsel tutumları ve sosyo-bilimsel konulara yaklaşımı arasındaki ilişkinin incelenmesi önem arzetmektedir.
Öğrencilerin sosyo-bilimsel konulara bakış açılarını ebeveynlerin eğitim durumları, cinsiyetleri, bilişsel zihin yapıları ve hayattan öğrenerek getirdiklerine bağlı olarak değişebilir.
Bu sebepten ötürü bu araştırmada ortaokul öğrencilerinin bilimsel tutumlarının düzeyleri, buna etki eden faktörlerin diğer değişkenlere göre durumu ve farklı bilimsel tutuma sahip öğrencilerin sosyo-bilimsel konulara bakış açılarının incelenmesi amaçlanmıştır.
Bu amaç doğrultusunda öğrencilere "Bilimsel Tutum Ölçeği" ve "Sosyo-bilimsel Konuları Değerlendirme Formu" uygulanmıştır.
Araştırmadan elde edilen nicel bulgulara göre; araştırmaya katılan öğrencilerin bilimsel tutum düzeyleri belirlenmiştir.
Öğrencilerin bilimsel tutum düzeyleri cinsiyet, ebeveynlerin eğitim düzeyleri, ebeveynlerin meslek türleri ve ailenin gelir düzeyine göre anlamlı farklılık belirlenmemiştir.
Araştırmadan elde edilen nitel bulgulara göre; araştırmaya katılan öğrencilerden yüksek bilimsel tutuma sahip öğrencilerin sosyo-bilimsel konular hakkında daha fazla bilgiye ve görüşe sahip oldukları belirlenmiştir.
Bireylerin toplumda yaşanan cinsiyet eşitsizliklerinin farkına varabilmesinde, toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin toplumsal bilincin oluşmasında ve demokratik toplumlarda bu eşitlikçi yapının devamının sağlanmasında eğitim önemli bir etkiye sahiptir.
Eğitimcilerin ve öğretmen adaylarının demokrasinin iki esas ilkesi olan eşitlik ve özgürlüğü hem kişisel hem de mesleki yaşamlarında ilke edinmeleri beklenmektedir.
Bu noktadan hareketle, bu araştırmanın da konusunu oluşturan, Eğitim Fakültesi öğrencilerine eğitimleri sürecinde toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin bilgi ve eşitlikçi bir tutum kazandırılması gerekmektedir ve onların bu bilgi ve tutumlarını yaşamlarına yansıtmaları beklenmektedir.
Alanyazın incelendiğinde eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin yapılan çalışmalar, bu konunun her geçen gün daha da önem kazandığını göstermektedir.
Öğretmen Yetiştirme Lisans Programları'nda yıllar içinde program geliştirme çalışmaları yapılmış olsa da öğretmen adaylarına toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin gerekli bilgi, beceri ve tutumları kazandırmayı amaçlayan bir ders bulunmamaktadır ve hiçbir dönem programlarda yer almamıştır.
Araştırmanın amacı, Eğitim Fakültelerinin lisans programlarına yönelik "Toplumsal Cinsiyet Eğitimi Dersi Öğretim Programı" tasarlamak ve uygulamak ve değerlendirmektir.
Bu genel amaç çerçevesinde küresel-ulusal alanda tarama yapılarak, pilot uygulamalar ve örnek programlar incelenmiş, mevcut durum ve sorunlar belirlenmiştir.
Bu sonuçlara göre Toplumsal Cinsiyet Eğitimi Dersi Öğretim Programı tasarlanmış, uygulanmış ve elde edilen bilimsel verilere dayalı olarak Stufflebeam'in Bağlam, Girdi, Süreç ve Ürün (CIPP) program değerlendirme modeline göre değerlendirilmiştir.
Araştırmada nicel ve nitel araştırma yöntemleri birlikte kullanılmış bu nedenle araştırma bir karma yöntem araştırmasıdır.
Buna göre araştırmanın üçüncü alt amacı kapsamında iki farklı çalışma grubu belirlenmiştir.
Birinci çalışma grubunu Düzce Üniversitesi Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü'nün 3. sınıf öğrencilerinden 50 öğrenci, ikinci çalışma grubunu ise birinci çalışma grubu içinden gönüllü olan 17 öğrenci oluşturmuştur.
Araştırmanın verileri Toplumsal Cinsiyet Rolleri Tutum Ölçeği (TCRTÖ), Öğrenci Günlükleri, Toplumsal Cinsiyet Eğitimi Dersi Öğretim Programı'na İlişkin Öğrenci Görüşme Formu ile toplanmıştır.
Araştırmanın nitel ve nicel boyutu kapsamında çalışma grubuna 14 hafta süresince "Toplumsal Cinsiyet Eğitimi Dersi Öğretim Programı" (TCEDÖP) uygulanmıştır.
Araştırmanın nicel verilerin analizi için istatistik paket programı kullanılmıştır.
Nicel veriler normal dağılım göstermiş ve parametrik testlerden Bağımsız Örneklem t testi ve Bağımlı Örneklem t testi ile analiz edilmiştir.
Araştırmanın nitel verilerin analizi için betimsel analiz kullanılmıştır.
Araştırmanın birinci alt amacı kapsamında TCEDÖP Tyler'ın program geliştirme modeline göre tasarlanmıştır.
Araştırmanın ikinci alt amacı kapsamında TCEDÖP 14 haftalık bir uygulama sürecidir.
Araştırmanın üçüncü alt amaç kapsamında TCEDÖP, Stufflebeam'in Bağlam, Girdi, Süreç ve Ürün (CIPP) modeline göre değerlendirilmiştir.
Öğretim programı hakkında daha gerçekçi karar verebilmek amacıyla CIPP program değerlendirme modelinin dört boyutu değerlendirme sürecine dahil edilmiştir.
Araştırmanın nicel bulgularında, TCEDÖP öncesi ve sonrasında uygulanan TCRTÖ ile öğrencilerin aldıkları puan ortalamaları arasında son test puanın lehine anlamlı bir fark saptanmıştır.
TCRTÖ'nün tüm alt boyutlarında öğrencilerin ön test -son testten aldıkları puan ortalamaları incelendiğinde, son test puanı lehine anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır.
TCRTÖ'nün alt boyutlarından olan Eşitlik Cinsiyet Rolü, öğrencilerin ön testten aldıkları puan ortalamalarının en düşük olduğu, TCEDÖP sonrası ise öğrencilerin son test puan ortalamalarının en yüksek olduğu alt boyuttur.
TCRTÖ'den elde edilen ön test-son test puanları cinsiyete göre incelendiğinde Erkek Cinsiyet Rolü, Kadın Cinsiyet Rolü, Evlilik Cinsiyet Rolü, Geleneksel Cinsiyet Rolü alt boyutlarında kadın öğrencilerin son testten aldığı puan ortalamasının erkek öğrencilerinkinden fazla olduğu saptanmıştır.
Eşitlik Cinsiyet Rolü alt boyutunda, öğrencilerin son testten aldığı puan ortalamalarında anlamlı bir fark bulunmamıştır.
Ancak ilgili alt boyutta erkek öğrencilerin ön testten aldığı puan ortalamaları kadınlarınkine göre daha yüksek olduğu bulunmuştur.
TCEDÖP sonrası öğrencilerin toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin görüşleri incelendiğinde, Aile Yaşamında Toplumsal Cinsiyet Rolleri, Kitle İletişim Araçları ve Toplumsal Cinsiyet, Kadına Yönelik Şiddet, Sosyal Yaşamda Toplumsal Cinsiyet Rolleri, İş Yaşamında Toplumsal Cinsiyet, Eğitimde Toplumsal Cinsiyet ve Dinde Toplumsal Cinsiyet temaları hakkında bilgi sahibi oldukları izlenmiştir.
Araştırmanın üçüncü alt amacına ilişkin nitel bulgularında, TCEDÖP toplumsal cinsiyet rollerine yönelik eşitlikçi bir bakış kazandırdığını, farkındalıklarını arttırdığını, bireysel gelişimlerine katkı sağladığını, aktif katılımla öğrenmelerini kolaylaştırdığını, eğlenceli ve verimli bir ders olduğunu, demokratik ve eşitlikçi bir ortam sağladığını belirtmişlerdir.
Bu bulgular sonucunda, TCEDÖP'nin, öğretmen adaylarının toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin, mevcut cinsiyetçi tutum ve davranışlarının farkına varmalarını sağladığı, toplumsal cinsiyet rol ve tutumlarını eşitlikçi yönde etkilediği saptanmıştır.
Araştırmayı uygulamaya yönelik olarak toplumsal cinsiyet ile ilgili derslerin tüm öğretmen yetiştirme lisans programlarında yer alması, TCEDÖP'nin tüm fakültelerde uygulanması, okul öncesi başta olmak üzere diğer eğitim kademelerinde de toplumsal cinsiyet ile ilgili bilgi ve tutumların kazandırılması önerilmektedir.
Araştırmacılara yönelik, öğrencilerin TCEDÖP'e yönelik belirttikleri görüş ve öneriler dikkate alınarak toplumsal cinsiyet programı geliştirilebileceği ve yeniden uygulanabileceği, araştırmalar yapılabileceği, TCEDÖP ile toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik algı, görüş ve tutumlarının belirlenmesi için boylamsal bir çalışma yapılabileceği öneriler arasında yer almaktadır.
Araştırmanın nicel verileri, yaratıcı yazma ürünlerini değerlendirme ölçeği, yazmaya yönelik tutum ölçeği ile; nitel verileri ise deney grubundan odak grup görüşmesi ile elde edilmiştir.
Deney grubunda yaratıcı drama tekniğiyle yaratıcı yazma öğretimi; kontrol grubunda yazma öğretimi için okuldaki mevcut, alışılagelmiş öğretim uygulanmıştır.
Bu deneysel süreç deney grubuna yapılan 2 haftalık yaratıcı drama alıştırma sürecinden sonra deney ve kontrol grubunda 8 haftada gerçekleşmiş, bu sürecin öncesinde ve sonrasında toplanan nicel veriler puan dağılımlarının normal dağılım göstermesi sebebiyle parametrik testlerle analiz edilmiş; sürecin sonunda deney grubundan odak grup görüşmesiyle elde edilen veriler ise içerik analiziyle çözümlenmiştir.
Araştırma sonucuna göre yaratıcı drama ve okuldaki mevcut uygulamalarla yaratıcı yazma öğretimi yaratıcı yazma becerilerini arttırmaktadır; okuldaki mevcut uygulamanın sürdürüldüğü kontrol grubunda öğrencilerin yazmaya yönelik tutumlarında olumlu gelişme gözlenmemişken deney grubu öğrencilerinin yazmaya yönelik tutumları gelişmiştir; yaratıcı drama ile yapılan yaratıcı yazma öğretimi yaratıcı yazma becerileri üzerinde ve yazmaya yönelik tutumlarını geliştirmede okuldaki mevcut uygulamadan daha etkilidir; öğrenci görüşlerine göre yaratıcı dramanın yazma hızının artmasına, hayal gücünün gelişmesine, dersin zevkli geçmesine, farklı bakış açısı kazandırmaya, gelişmeye, sosyalleşmeyi sağlamaya/arttırmaya, yazım-noktalamayı kolaylaştırmaya, ders notlarının artmasına etkisi vardır.
Araştırma sonunda uygulamaya yönelik, ders kitaplarına yaratıcı dramayı kılavuzlayan etkinlikler konması; öğretmenlerin yaratıcı drama eğitimi almasının sağlanması; yaratıcı yazma becerilerini geliştirmede ve tüm derslerde yaratıcı dramanın teknik olarak kullanılması önerilmiştir.
Araştırmaya yönelik önerilerde ise; farklı gruplar üzerinde de deneysel çalışmaların yapılması; Türkçe dersinin diğer dil alanlarında yaratıcı dramanın etkililiğinin araştırılması; grupla çalışma becerilerine ilişkin deneysel araştırmaların yapılması; yaratıcı dramanın yazmaya yönelik tutuma etkisi ile ilgili çalışmaların arttırılması önerilmiştir.
Bu amaçla etik davranışlara ilişkin öğretmen beklenti düzeyleri ve etik davranışların okul müdürleri tarafından sergilenme sıklığına ilişkin öğretmen görüşleri ortaya konmaya çalışılmıştır.
Veriler, ilgili alanyazın araştırmalarına dayalı olarak geliştirilen, ölçeme araçları EBÖ (etik beklenti ölçeği) ve ELDSÖ (etik liderlik davranışı sergileme ölçeği) ile nicel araştırma yöntemi kullanılarak toplanmıştır.
Sakarya'da 2018-2019 eğitim öğretim yılında her kademeden kamu okullarında görev yapan öğretmenlerin oluşturduğu evrenden seçilen 541 katılımcı öğretmen örneklemi oluşturmaktadır.
Basit tesadüfi örnekleme yöntemiyle belirlenen okullarda katılımcı öğretmenlere ölçme aracı bizzat araştırmacı tarafından ulaştırılmış ve doldurulmasının akabinde toplanmıştır.
Toplanan verilere dayalı olarak yapılan geçerlik ve güvenirlik analizleri neticesinde 48 maddeden ve beş faktörden oluşan EBÖ ile 51 maddeden ve beş faktörden oluşan ELDSÖ'nün yapı geçerliğinin sağlandığı, ölçeklerin maddelerinin ayırt ediciliğinin yüksek derecede olduğu ve ölçme aracı ile elde edilen verilerin iyi derecede güvenilir olduğu gözlenmiştir.
Araştırmanın bulguları, öğretmenlerin algılarına göre okul müdürlerinin etik davranışlarına ilişkin öğretmen beklentilerinin ve okul müdürlerinin etik davranışları sergileme sıklığının oldukça yüksek düzeyde olduğunu göstermiştir.
EBÖ ve ELDSÖ puanlarının katılımcı öğretmenlerin ve okul müdürlerinin demografik değişkenleri açısından farklılaşma durumu t-testi ve ANOVA testi ile katılımcıların beyan ettikleri etik bilgi puan düzeyleri ve okul müdürlerinin yaşlarıyla EBÖ ve ELDSÖ puanları arasındaki ilişki Pearson korelasyon analizi ile incelenmiştir.
EBÖ'nün ELDSÖ'yü yordama gücü ise basit doğrusal çoklu regresyon analizi ile incelenmiş ve yol analizi yapılmıştır.
Sonuç olarak etik davranışlara yönelik öğretmen beklentileri ile etik davranışların okul müdürleri tarafından sergilenme sıklığının yüksek düzeyde olduğu ve etik davranışlara yönelik beklentideki bir birimlik artışın etik davranışı sergileme sıklığını .24 birim artırdığı ortaya çıkmıştır.
Anahtar kelimeler: etik beklenti, etik lider, etik/ etik dışı davranış, öğretmen.
Bu araştırmada mesleki ve teknik anadolu lisesindeki öğrencilerin okula yabancılaşmaya yönelik görüşleri ve mesleki eğitime yönelik tutumları ele alınmıştır.
Araştırmanın örneklemi ise bu okullardan ulaşılan 339 öğrenciden oluşmuş ve araştırmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır.
Sonuç olarak, mesleki ve teknik anadolu lisesindeki öğrencilerin okula yabancılaşma düzeyleri genel anlamda düşük çıkmıştır.
Bunun yanında mesleki eğitime yönelik tutum düzeyleri ise yüksek olmasının yanında, sınıf düzeyleri arasındaki fark 12. sınıf öğrenciler lehine anlamlı bulunmuştur.
Okutulan programlar açısından elde edilen bulgulara bakıldığında ise okula yabancılaşma ve anlamsızlık ile sosyal uzaklık alt boyutları açısından anlamlı bir fark bulunmamasına karşın, sağlık meslek lisesi öğrencilerinin güçsüzlük boyutunda, ticaret lisesi öğrencilerinin de kuralsızlık boyutunda daha yüksek ortalamaya sahip oldukları görülmüştür.
Cinsiyetler açısından ise hem genel olarak okula yabancılaşma hem de mesleki eğitime yönelik tutum düzeyleri arasında anlamlı bir fark görülmemiştir.
Sınıf matematik dersi öğretiminde oyunlaştırmanın, öğrencilerin matematik dersi akademik başarılarına ve matematik dersine ilişkin tutumlarına etkisi olup olmadığını araştırmaktır.
Sınıf matematik dersi "Kesirler" ve "Kesirlerle İşlemler" konularının öğretim süreci, oyunlaştırma öğeleri ile donatılarak oyunlaştırmanın matematik öğretimine ve öğrenci motivasyonuna etkisi deneysel olarak sınanmıştır.
Nicel veriler başarı testi ve tutum ölçeği kullanılarak toplanmıştır.
Araştırmanın çalışma grubunu, Batı Karadeniz Bölgesi'nde bulunan bir merkez ortaokulda 2018-2019 eğitim öğretim yılında öğrenim gören 5.
Araştırma 2018-2019 eğitim öğretim yılında, 5.
Araştırmada kullanılan başarı testinin geliştirilmesi sürecinde Iteman analiz programı, başarı testi ve tutum ölçeği ön test ve son test puanlarının analizinde ise SPSS paket programı kullanılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Oyunlaştırma, Eğitimin Oyunlaştırılması, Oyunlaştırma Öğeleri ve Tasarımı, Matematik Öğretimi, Oyunlaştırma ve Matematik
Öğretim sürecinin sürekli gelişim ve yenilik göstermesi bakımından öğretmenlerin, meslektaşlarının tecrübelerinden faydalanmaları, uzman kişilerden destek almaları, mesleki gelişim faaliyetlerine katılmaları, paydaşlarla işbirliği yapmaları eğitim çalışmalarının yönünü belirlemede ve öğrencilerin öğrenme kalitesini arttırmada önemli bir faktördür.
Nicel yaklaşımla ilişkisel tarama türünde yürütülen bu araştırmanın örneklemini, Düzce'de okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim kurumlarında görevli 357 öğretmen oluşturmaktadır.
Araştırma kapsamında mesleki gelişim faaliyetlerinden meslektaş koçluğuna katılımın az olduğu buna rağmen sanal ortamda mesleki gelişim amaçlı ders anlatımı ve ya eğitim etkinliklerini izleme oranının yüksek olduğu ( üçte birinden fazlası) görülmüştür.
Bunun yanı sıra ilkokullarda görev yapan öğretmenlerin meslek lisesi ve genel liselerde çalışan öğretmenlere göre daha az sıklıkta bireyselleştirilmiş etkinliklere katıldığı anlaşılmaktadır.
21 yıl ve üzeri kıdeme sahip öğretmenlerin mesleki gelişim faaliyetlerinin süresi boyutunda 0-5 yıl kıdeme sahip öğretmenlere göre daha az katılım gösterdiği fakat bireyselleştirilmiş mesleki gelişim etkinliklerine en fazla katılım gösteren grup olduğu görülmüştür.
Öğretmenlerin iş doyum puanlarının, ortalamanın biraz üzerinde olmak üzere, göreceli olarak yüksek olduğu ortaya çıkmıştır.
Öğretmenlerin iş doyumları incelendiğinde, okul öncesi ve sınıf öğretmenlerinin ve kıdem bazında 21 yıl ve üzeri kıdeme sahip olan öğretmenlerin iş doyumlarının yüksek olduğu, matematik ve fen grubu öğretmenlerinin ise iş yerinin sunduğu imkanlar bakımından en yüksek iş doyumuna sahip olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.
Bu kapsamda öğretmenlerin mesleki gelişim faaliyetlerine daha fazla katılımını ve iş doyum seviyelerinin daha yüksek sevide olmasını sağlamak için öğretmenlerin ihtiyaçları doğrultusunda mesleki gelişim faaliyetlerinin düzenlenmesi ve öğretmenlere katılım için fırsatlar sunulması önerilmiştir.
Fen dersi, soyut ve zihinsel düşünmeyi gerektiren birçok kavramı içinde barındırmaktadır.
Öğretim programında yer alan fen konularının kavramları, tüm derslerde olduğu gibi üst sınıf ve okullar için alt yapı oluşturmaktadır.
Yaşam temelli öğrenme, öğrencilerin anlamlı öğrenmelerini sağlayan bir yaklaşımdır.
Yaşam temelli öğrenme yaklaşımının amacı; öğrencilerin bilimsel kavramları günlük yaşamdan seçilmiş olaylar ile bağlam kurmasını sağlamaktır.
Böylece öğrencilerin gerçek hayattaki konular ile fen bilimleri konuları arasındaki ilişkiden haberdar olmaları amaçlanmaktadır.
Bütün bu bilgiler ışığında bu çalışmanın amacı; yaşam temelli öğrenme yaklaşımında kullanılan REACT modeliyle 6. sınıf öğrencilerinin "Maddenin tanecikli yapısı" konusundaki akademik başarılarına ve Fen bilimlerine yönelik motivasyonlarına etkisinin incelenmesidir.
Araştırma, Düzce il merkezine bağlı bir okulda eğitim öğretim gören 6.sınıf öğrencileri ile 2015-2016 eğitim öğretim yılının ikinci döneminde yapılmıştır.
Araştırmada ön test son test uygulanan deney ve kontrol grupları yer almaktadır.
Deney grubunda 4 hafta süre ile yaşam temelli öğrenme yaklaşımı REACT modeline uygun ders planları uygulanırken; kontrol grubunda mevcut öğretim programına uygun ders planları uygulanmıştır.
Yaşam temelli öğrenmenin öğrencilerin fen dersindeki akademik başarısına etkisinin belirlenmesi için her iki gruba da fen dersine yönelik ön test ve son test akademik başarı testi uygulanmıştır.
Ayrıca, araştırmada yaşam temelli öğrenme yaklaşımı REACT modelinin 6.sınıf öğrencilerinin fen öğrenimine yönelik motivasyonunu belirlemek için ön test ve son test motivasyon ölçeği kullanılmıştır.
Elde edilen verilerde gruplar arasında anlamlı fark olup olmadığının belirlenmesi için istatistiksel analiz yapılmıştır.
Öğrencilerin başarılarını ve fen öğrenimine yönelik motivasyonlarını belirlemek amacıyla ön test ve son testlerden elde edilen verilere bağımsız gruplar t-testi ve ANOVA uygulanmıştır.
Verilerin analizi sonucunda deney ve kontrol gruplarında bulunan öğrencilerin akademik başarı testlerinde anlamlı fark bulunmamıştır.
Fen öğrenimine yönelik motivasyon ölçeği analiz edildiğinde ise; deney grubu lehine anlamlı bir farklılığın olduğu bulunmuştur.
Amaç: Bu çalışmanın amacı eğitim yönetimi alanında Türkiye'de ve yurt dışında 2000'li yıllardan sonra ortaya çıkan eğilimleri ve yönelimleri tespit etmektir.
Bu doğrultuda Türkiye'de Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi (KUEY) dergisinde yayınlanan 503 makale; yurt dışında ise Educational Administration Quarterly (EAQ) dergisinde yayınlanan 475 makale ile Educational Management Administartion and Leadership (EMAL) dergisinde yayınlanan 766 makalenin tematik açıdan analiz edilmesi ve karşılaştırmalı sonuçlar çıkarılması amaçlanmaktadır.
Eğitim yönetimi alanında önemli görülen bu yabancı ve yerli dergilerde yayınlanan makalelerin tematik açıdan analiz edilmesi ile Türkiye'deki ve genel olarak dünyadaki yönelimlerin ortaya çıkarılarak ve bu yönelimlerdeki benzerlik ve farklılıklarını incelenmesi ile genel bir durum değerlendirmesi yapılması hedeflenmektedir.
Yöntem: Bu çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan durum çalışması yöntemi kullanılmıştır.