translation
dict |
---|
{
"en": "Patient age and father's name informations in the forensic reports were the most frequently identified missing data (respectively83.5%, 82.2%).",
"tr": "Hasta yaşı ve baba adı bilgileri adli raporlarda en fazla saptanan eksik verilerdi (sırasıyla % 83.5, % 82.2)."
}
|
{
"en": "Otherwise they may be faced with penalties and compensation cases.",
"tr": "Aksi halde ceza ve tazminat davaları ile karşı karşıya gelebilirler."
}
|
{
"en": "To raise awareness of this issue of the legal duties and responsibilities of physicians should be emphasized with in-service training.",
"tr": "Bu konuda farkındalığın artırılması için hizmet içi eğitimlerle hekimlerin adli görev ve sorumlulukları vurgulanmalıdır."
}
|
{
"en": "In the investigation of sexual abuse allegations, the delay of disclosure, limitations in physical, anogenital and forensic psychiatric evidences, the low probability of the existance of eyewitness and the problems in forming causal relationship between observed psychological symptoms of the alleged victim and the sexual abuse revealed the importance of child victims' testimony as well as the veracity of victims・statements.",
"tr": "Cinsel istismar olgularında adli bildirimin gecikmesi, fiziksel, anogenital ve adli psikiyatrik bulguların kısıtlılığı, görgü tanıklarının olma ihtimalinin azlığı, çocuğa ait psikolojik bulgular ile olay arasında illiyet bağını kurmakta yaşanan güçlükler, adli süreçte mağdur çocuk ifadelerinin önemini ön plana çıkarmıştır."
}
|
{
"en": "One of the most known method in the evaluation of veracity of victims statement in sexual abuse cases is Criterian Based Content Analysis (Vrij, 2005) The main aim of the present study is to evaluate the effectiveness of Criterian Based Content Analysis (CBCA) which is one of the most prominant part of Statement Validity Analysis (Köhnken, 2002) and to investigate whether it is a reliable method for judicial process.",
"tr": "Cinsel istismar olgularda mağdur ifadesinin güvenilirliğinin değerlendirilmesinde kullanılan yöntemlerden biri de Kriter Bazlı İfade Analizi'dir (Vrij, 2005)."
}
|
{
"en": "One of the most known method in the evaluation of veracity of victims statement in sexual abuse cases is Criterian Based Content Analysis (Vrij, 2005) The main aim of the present study is to evaluate the effectiveness of Criterian Based Content Analysis (CBCA) which is one of the most prominant part of Statement Validity Analysis (Köhnken, 2002) and to investigate whether it is a reliable method for judicial process.",
"tr": "Bu çalışma, İfade Güvenilirlik Analizi'nin ana bileşenlerinden biri olan Kriter Bazlı İfade Analizi'nin (Köhnken, 2002)adli süreçte etkin bir method olarak kullanılıp kullanılamayacağını sınamak amacıyla yapılmıştır."
}
|
{
"en": "The research sample consists of 69 sexual abuse case files gathered from Üsküdar Juvenile High Criminal Court.",
"tr": "Araştırmanın örneklemini Üsküdar Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmekte olan toplam 69 cinsel istismar dava dosyası oluşturmaktadır."
}
|
{
"en": "While 51 (73,9%) of the child victim testimonies are categorized as truthful, the remaining 18 (26,1%) are referred to deceptive allegations.",
"tr": "Dosyalardaki mağdur çocuk ifadelerinin 51'i güvenilir ifade olarak kabul edilirken (%73.9), 18'i şüpheli ifade kategorisinde değerlendirilmiştir (%26.1)."
}
|
{
"en": "The content analysis is based on Criterian Based content Analysis Coding Manual(Quandre,2009).",
"tr": "İçerik analizleri, Kriter Bazlı İfade Analizi Kodlama Klavuzu (Quandre,2009) baz alınarak gerçekleştirilmiştir."
}
|
{
"en": "It is found that, the means of CBCA scores are9.43±2.531 for trutful statements 5.00±1.815 for deceptive statements.",
"tr": "Güvenilir İfadelerde KBİA toplam puan ortalaması 9,43±2,531 iken, şüpheli ifadelerde toplam puan ortalamasının 5,00±1,815 olduğu görülmüştür."
}
|
{
"en": "When each of the criterion in CBCA is analyzed, 10 out of 19 criteria are found to have a unique power to differentiate the trutful statements from deceptive ones and these criteria are logical structure, unstructured productions, quantity of the details, contextual embedding, reproduction of conversations, superfluous details, accurately reported details misunderstood, related external associations, spontanious corrections, details characteristic of the offense.",
"tr": "Her bir kriter güvenilir ve şüpheli ifadeleri ayırt edici niteliği açısından değerlendirildiğinde, 19 kriterin 10 tanesinin bu özelliği sahip olduğu ve bu kriterlerin de, mantıksal yapı, yapılandırılmamış ürün, detayların niceliği, bağlamsal çatı, diyalogların alıntılanması, gereğinden fazla detay, yanlış yorumlanmış doğru aktarılan detaylar, ilintili dışsal bağlantılar, kendiliğinden düzeltmeler ve suça özgü ayrıntılar olduğu görülmüştür."
}
|
{
"en": "This study aims to determine parents' level of consciousness of child sexual abuse (CSA), the level of anxiety of child sexual abuse, the precautions taken to protect children from sexual abuse; and to reveal the relationship between the level of consciousness, the level of anxiety and the precautions.",
"tr": "Bu çalışma ile ebeveynlerin çocuk cinsel istismarı konusundaki bilinç düzeylerini, istismara dair endişelerini ve çocuklarını cinsel istismardan korumak için aldıkları önlemleri belirlemek, bilinç düzeyi ile endişe ve önlem arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amaçlanmıştır."
}
|
{
"en": "The research sample consists of 474 participants, 296 female – 178 male, living in socio-economically different regions of Mersin and İstanbul; whose children are either in pre-school and secondary education institutions.",
"tr": "Araştırmanın örneklemi İstanbul ve Mersin'in farklı sosyoekonomik bölgelerinde yaşayan, okul öncesi kurumlarda ve orta öğrenimde çocukları olan 296'sı kadın, 178'i erkek toplam 474 kişiden oluşmaktadır."
}
|
{
"en": "In the study four questionnaires prepared by the researchers are used to collect data: Demographic Information Questionnaire, Consciousness of Child Sexual Abuse Questionnaire – which has correct answers based on a literature review about features of the abuse, characteristics of the victim and the perpetrator, the effect of the abuse on child and the proper attitude towards abused child, Anxiety of Child Sexual Abuse Questionnaire – to specify the anxiety of parents' about child sexual abuse, and Precautions Against Child Sexual Abuse Questionnaire - to determine the proper and faulty precautions taken by parents against CSA.",
"tr": "Çalışmada veri toplamak amacıyla araştırmacılar tarafından hazırlanan Demografik Bilgi Formu, cinsel istismara ilişkin olay, mağdur, saldırgan özellikleri, cinsel istismarın çocuk üzerine etkileri ve istismar mağduruna yaklaşım konularında ve literatüre dayanan doğru cevapları olan bilinç anketi, çocuk cinsel istismarı konusunda ebeveynlerin endişelerini belirlemek amacıyla hazırlanan endişe anketi ve katılımcının çocuğunu cinsel istismardan korumak adına aldığı doğru ve hatalı önlemlerin yer aldığı önlem anketi uygulanmıştır."
}
|
{
"en": "There is no difference between the level of consciousness of CSA of mothers and fathers; however, mothers are more anxious about the issue and their precautions are more proper when compared to the precautions taken by the fathers.",
"tr": "Ebeveynlerin cinsel istismara ilişkin bilinç düzeyinde farklılık bulunmazken, annelerin babalara nazaran daha endişeli olduğu ve annelerin babalara nazaran çocuklarını istismardan korumaya yönelik daha fazla doğru önlemler aldığı belirlenmiştir."
}
|
{
"en": "There is a negative correlation between the consciousness level of parents and the number of faulty precautions taken by them (r: -0.21, p<0.0001).",
"tr": "Katılımcıların bilinç düzeyi ile hatalı önlemler arasında negatif yönde korelasyon bulunmuştur (r: -0.21, p<0.0001)."
}
|
{
"en": "There is a positive correlation between the anxiety level of parents and the faulty precautions they get (r: 0.26, p<0.0001); parents get more faulty precautions against CSA when the level of their anxiety increases. There is a negative correlation between the consciousness level of parents and the number of faulty precautions taken by them (r: -0.21, p<0.0001).",
"tr": "Endişe düzeyi ile aldıkları hatalı önlemler arasında ise pozitif yönde korelasyon belirlenmiştir (r: 0.26, p<0.0001) ve endişe düzeyi artıkça aldıkları hatalı önlemler de artmaktadır."
}
|
{
"en": "The effect of the level of academic education and the number of sources used to get information about the issue is analyzed; when the level of academic education and the number of sources are higher, the participants' level of consciousness of abuse and the proper precautions against abuse is significantly higher.",
"tr": "Eğitimin ve istismara dair bilgi edindiği kaynak sayısının etkisi araştırıldığında, katılımcıların eğitim seviyesi ve bilgi edindikleri kaynak sayısı arttıkça, çocuk cinsel istismarına dair bilinç düzeyleri ile aldıkları doğru önlemler istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde artmaktadır."
}
|
{
"en": "Nowadays violence behavior constitute a major problem with its psychological, sociological and legal/forensic aspects.",
"tr": "Şiddet davranışı günümüzde, psikolojik, sosyolojik ve hukuki/adli boyutlarıyla önemli bir sorun oluşturmaktadır."
}
|
{
"en": "This study aimed to examine the relationship between verbal and physical violence and anger level and impulsivity in adult population.",
"tr": "Bu çalışma, yetişkin popülasyonda fiziksel ve sözel şiddet davranışı ile öfke düzeyi ve dürtüsellik arasındaki ilişkinin irdelenmesi amacı ile yapılmıştır."
}
|
{
"en": "This study is conducted with 570 volunteers, out of which 285 are male and 285 are female.The participants are given a 34 four-likert type items State-Trait Anger Expression Inventory (STAS) with Turkish standardization to measure anger level, a 45 four-likert type items UPPS Impulsive Behaviour Scale (UPPS) with Turkish standardization to measure impulsivity, a 28 item questionnaire (Anket) developed by researcher to measure the physical and verbal vialonce the participants showed, and a 10 items demographic questionnaire to collect demographic information.",
"tr": "Katılımcılara, öfke düzeyini ölçmek için Türkiye standardizasyonu olan, 34 maddelik, 4'lü likert tipi Sürekli Öfke-Öfke Tarzı Ölçeği (SÖÖTÖ), dürtüselliği ölçmek için Türkiye standardizasyonu olan, 45 maddelik 4'lü likert tipi UPPS Dürtüsel Davranış Ölçeği (UPPS), gösterdikleri fiziksel ve sözel şiddet davranışlarını ölçmek için araştırmacı tarafından geliştirilen 28 maddelik anket (Anket) ve demografik bilgilere ulaşmak için 10 maddelik demografik anket uygulanmıştır."
}
|
{
"en": "The average age of the participants is 32,7 ± 9,15.",
"tr": "Katılımcıların yaş ortalaması 32,7 ± 9,15 dir."
}
|
{
"en": "Men, before and after age of 18, show more verbal and physical violence behaviour, compared to women.",
"tr": "Erkekler kadınlara göre 18 yaş öncesi ve sonrası, daha fazla sözel ve fiziksel şiddet davranışı göstermektedir."
}
|
{
"en": "A high positive corelation has been identified between trait anger, anger expression-out and anger expression-in scores and showing verbal and physical violence behaviour.",
"tr": "Sürekli öfke, öfke dışa vurumu ve öfke içe vurumu puanları yüksek olanlarda sözel ve fiziksel şiddet davranışı gösterme arasında pozitif anlamlı ilişki bulunmuştur."
}
|
{
"en": "A significant negative corelation exists between anger management scores and verbal and physical violence behaviour. A high positive corelation has been identified between trait anger, anger expression-out and anger expression-in scores and showing verbal and physical violence behaviour.",
"tr": "Öfke kontrolü puanları ile sözel ve fiziksel şiddet davranışı gösterme arasında anlamlı negatif ilişki vardır."
}
|
{
"en": "A high positive corelation has been identified between trait anger, anger expression-out and anger expression-in scores and showing verbal and physical violence behaviour. A highly significant positive corelation exists between sensation seeking and urgency subscales of impulsivity and verbal and physical violence behaviour.",
"tr": "Dürtüsellik alt ölçeklerinden heyecan arama ve sıkışıklık puanları ile sözel ve fiziksel şiddet davranışı gösterme arasında yüksek anlamlı pozitif ilişki vardır."
}
|
{
"en": "In the multiple regression analysis it is found that high trait anger scores and low lack of premeditation scores predict physical and verbal violence both for under 18 and over 18 years old.",
"tr": "Yapılan çoklu regresyon analizinde sürekli öfke puanlarının yüksek ve tasarlama eksikliği puanlarının düşük olmasının, hem 18 yaş altı ve hem de 18 yaş üstünde ortak olarak fiziksel ve sözel şiddeti yordadığı bulunmuştur."
}
|
{
"en": "Subjects and Method: In the first stage of the present study tibia length and in the second stage hand dimensions were evaluated related with stature estimation.",
"tr": "Katılımcılar ve Yöntem: İki aşamada gerçekleştirilen çalışmada ilk aşamada tibia uzunluğu, ikinci aşamada ise el boyutları aynı doğrultuda değerlendirilmiştir."
}
|
{
"en": "Results: Determination co-efficiencies for the regression equations based on tibia length was R2 = 0.618 for males and R2 = 0.394 for females.",
"tr": "Bulgular: Boy tahmini bağlamında tibia uzunluğuna dayanılarak oluşturulan regresyon eşitliklerinin güvenilirliği erkeklerde R2 = 0,618, kadınlarda ise R2 = 0,394 olarak bulunmuştur."
}
|
{
"en": "For male R2 = 0.365 – 0.395, for females R2 = 0.347 – 0.336.",
"tr": "Erkekler için R2 = 0,365 – 0,395, kadınlar için R2 = 0,347 – 0,336 olarak saptanmıştır."
}
|
{
"en": "Conclusion: Group-specific regression formulae, calculated taking mother education in to consideration, do not help investigators to make more accurate estimations in practice.",
"tr": "Sonuç: Anne eğitim düzeyi göz önünde bulundurularak oluşturulan gruba özgü regresyon eşitlikleri kullanıldığı zaman tahminlerin isabet dereceleri pratik kullanımda araştırmacılara katkı sağlayacak anlamlı bir farklılığın bulunmadığını vurgulamaktadır."
}
|
{
"en": "Keywords: Tibia length, hand dimensions, mother education, stature estimation",
"tr": "Anahtar sözcükler: Tibia uzunluğu, el boyutları, anne eğitimi, boy tahmini"
}
|
{
"en": "In this study, it is aimed to evaluate the availability of the 1. cervical vertebrae anterior and posterior arch thickness measurements for age and sex determination.",
"tr": "Bu çalışmada; servikal 1. vertebra ön ve arka arkus kalınlıklarının yaş ve cinsiyet tayini açısından kullanılabilirliğinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır."
}
|
{
"en": "The average thickness for the anterior arch of the 1. cervical vertebrae found 6,98 ± 0,93 mm (4,3-10,2) in male, 6,33 ± 0,77 mm (4,0-8,3) in female group. The average thickness for the posterior arch found 7,39 ± 1,39 mm (3,9-12,4) in male, 6,93 ± 1,40 mm (3,3-11,6) in female group.",
"tr": "Çalışmamızda 504 erkek ve 508 kadına ait kranial bilgisayarlı tomografiler değerlendirilmiş, servikal 1. vertebra ön arkus kalınlık ortalaması erkeklerde 6,98 ± 0,93 mm (4,3-10,2) kadınlarda 6,33 ± 0,77 mm (4,0-8,3), arka arkus kalınlığı ortalaması erkeklerde 7,39 ± 1,39 mm (3,9-12,4), kadınlarda 6,93 ± 1,40 mm (3,3-11,6) bulunmuştur."
}
|
{
"en": "The average age of the gorup found 51,05 ± 19,17 (13-93).",
"tr": "Yaş ile ilgili yapılan çalışmalarla örneklere ait yaş ortalaması 51,05 ± 19,17 (13-93) olarak belirlenmiştir."
}
|
{
"en": "There was no corelation between age and the anterior and posterior arch thicknesses of 1. cervical vertebrae.Significant corelation found between anterior and posterior arch thicknesses of 1. cervical vertebrae (R= 0,258; p<0,0001).",
"tr": "Ön arkus ile arka arkus kalınlıkları arasında anlamlı korelasyon olduğu saptanmıştır (R= 0,258; p<0,0001)."
}
|
{
"en": "To this end police officers were given traumatic police events list, post traumatic stress disorder scale and coping strategies scale and asked them to determine most disturbing event experienced and all events had experienced.",
"tr": "Bu amaçla, polislere, polislerin deneyimleyebileceği travmatik olayların bir listesi verilmiş, deneyimledikleri ve kendilerini en çok rahatsız eden olayları belirlemeleri ardından da Travma Sonrası Stres Bozukluğu Ölçeği ile Başa Çıkma Tarzları Ölçeğini doldurmaları istenmiştir."
}
|
{
"en": "After some statistical analysis of variance, correlation, and partial correlation to the data obtained, it is found out that if police officers encounter of traumatic events increase their trauma points are also increase and the use of religious coping strategies increases.",
"tr": "Elde edilen bulgular ile korelasyon, kısmi korelasyon ve varyans analizleri yapılmış ve sonucunda da polislerin deneyimledikleri travmatik olaylarda travma sonrası stres belirtileri puanlarının artış gösterdiği ve bu olayların yarattığı travmatizasyonla daha çok kaderci tarzda başa çıktıkları anlaşılmıştır.. Diğer yandan polislerde problem odaklı başa çıkma ile kaçınarak/uzaklaşarak başa çıkma arasında oldukça yüksek korelasyon olduğu gözlenmiştir."
}
|
{
"en": "Keywords: psychological survival, coping strategies, police, post traumatic stress",
"tr": "Anahtar Kelimeler: psikolojik sağkalım, başa çıkma tarzları, polis, travma sonrası stres"
}
|
{
"en": "ANALYSIS OF ZO DYES IN CLOTHING MATERIALS AND LEGAL ASPECTS Responding to one of man's greatest needs, the lifeblood of the textile industry is garment production.",
"tr": "GİYSİ MATERYALİNDE AZO BOYAR MADDE ANALİZİ VE ADLİ BOYUTU İnsanoğlunun en büyük ihtiyaçlarından birine cevap veren tekstil sektörünün can damarı, giysi üretimidir."
}
|
{
"en": "In this stages, garments are treated with some chemicals to in corporate colour, durability and other technical specifications.",
"tr": "Bu aşamalarda ürüne renk, dayanıklılık ve diğer teknik özelliklerin katılması için birçok kimyasal ile işlem yapılmaktadır."
}
|
{
"en": "Especially the chemicals that having different features by means of rising technology can cause from skin susceptibility to carcinogenic effects at users due to their structures and concentrations.",
"tr": "Özellikle gelişen teknoloji ile birlikte farklı özelliklere sahip olan bu kimyasallar, yapıları ve konsantrasyonları yüzünden ürün kullanıcısında ciltte hassaslaşmadan başlayıp kanserojenik etkilere kadar birçok rahatsızlığa sebep olabilmektedir."
}
|
{
"en": "As a result of investigations initiated towards the end of nineteen century, when the using of some of toxical chemicals in clothing material are restricted with certain concentrations, using of some are strictly prohibited.",
"tr": "Yüzyılın sonlarına doğru başlanan araştırmalar sonucunda, giysi materyalinde kullanılan toksik etkili kimyasalların ürün içerisinde kullanımlarına bazılarına belli konsantrasyonlar ile sınırlamalar getirilirken, bazılarının kullanımları tamamen yasaklanmıştır."
}
|
{
"en": "The presence of chemicals in product is provided by controlling laws and regulations created by the states.",
"tr": "Bu kimyasalların ürün içerisinde bulunup bulunmadığının kontrolü devletlerin oluşturduğu yasalar ve yönetmelikler ile sağlanmaktadır."
}
|
{
"en": "In addition, consumer awareness and to show product quality 'Eco-Textile Lables EcoTex' was created.",
"tr": "Ayrıca tüketiciyi bilinçlendirmek ve ürün kalitesini gösterebilmek adına 'Ekolojik Tekstil Etiketleri EkoTeks' oluşturulmuştur."
}
|
{
"en": "In each country, regulations on clothing products and eco-label criterions are determined according to that counrty's decisions.",
"tr": "Her ülkede giysi ürünlerine uygulanan yönetmelikler ve eko etiket kriterleri o ülkenin verdiği kararlar doğrultusunda belirlenmektedir."
}
|
{
"en": "In this study; the practices of toxical chemicals thar may exist in clothing material, toxic effects and their govarnances and gas chromatography mass spectrum (GC/MS) with the qualitative and quantitative analyses of carcinogenic aryl amine groups that formed because of banned azo dyes's reduction in uncontrolled sold products were made.",
"tr": "Bu çalışmada giysi materyalinde bulunabilecek toksik etkili kimyasalların uygulamalarından, toksik etkilerinden ve kontrollerinden bahsedilmiş olup, kontrolsüz satış yapılan ürünler içerisinde yasaklı azo boyar maddelerin indirgenmesi ile oluşan kanserojen aril amin gruplarının gaz kromatografisi kütle spektrumu (GC/MS) ile kalitatif ve kantitatif tayinleri yapılmıştır."
}
|
{
"en": "Today this determination can be made by invasive techniques like amniocentesis and CVS.",
"tr": "Günümüzde bu tespit amniyosentez ve CVS gibi invaziv girişimsel tekniklerle yapılabilmektedir."
}
|
{
"en": "Owing the maternal and fetal risks, these tecniques are rarely used by judicial offices.",
"tr": "Neden oldukları maternal ve fetal riskler sebebi ile bu yöntemlere adli makamlar tarafından nadiren başvurulmaktadır."
}
|
{
"en": "We took informed consents from volunteer participants for their blood and saliva samples examined according to DNA profiling.",
"tr": "Gönüllü katılımcılardan aydınlatılmış onamları alınarak temin edilen kan ve tükürük örnekleri, DNA profilleme amacı ile incelendi."
}
|
{
"en": "The laboratory part of the study is performed in Republic of Turkey Ministry of Justice Forensic Medicine Institution Biology Specialization Office Laboratory under the permission number B.03.1.ATK.0.01.00.08/475 of Education and Scientific Research Comission of Republic of Turkey Ministry of Justice.",
"tr": "Çalışmanın laboratuvar kısmı, T.C Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Eğitim ve Bilimsel Araştırma Komisyonu'nun B.03.1.ATK.0.01.00.08/475 sayılı izni ile T.C Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi Laboratuvarlarında gerçekleştirildi."
}
|
{
"en": "And we compared the Y-STR profile results with the probable father's results.",
"tr": "Elde edilen Y-STR profil sonuçları muhtemel babalarınkiler ile karşılaştırıldı."
}
|
{
"en": "Among this patients 595 of them screened for alcohol and 66 of these patient exceeded the alcohol level.",
"tr": "Bunların 595 kadarında alkol araştırması yapılıp, bunlardan da 66 kadarında yasal sınırın üzerinde alkol tespit edilmiştir."
}
|
{
"en": "Avarage age of the patients is 30.99±16.8 .",
"tr": "Trafik kazası sebebiyle gelen olguların ortalama yaşı 30,99±16,8 'dir."
}
|
{
"en": "Victims were mostly 15 to 25 age interval, 87.2 % of the patients were 50 years old and under.",
"tr": "Kazazedeler çoğunlukla 15-25 yaş aralığında olup, tüm kazazedelerin % 87,2 sini 50 yaş ve altındakiler oluşturmaktadır."
}
|
{
"en": "71.5 % of the patients were men , 28.5 % women.",
"tr": "Kazazedelerin %71,5'i erkek, %28,5'i kadındır."
}
|
{
"en": "The victims had mostly (22.2 %) head and neck injury and extremity injury(13 %).",
"tr": "Olay esnasında kazazedelerde en çok baş-boyun (%22,2) ve ekstremite (%13) yaralanmaları meydana gelmiştir."
}
|
{
"en": "Most of the injury origins (46.6 %) were not known.",
"tr": "Vakaların büyük çoğunluğunun (%46,6) yaralanma bölgesi ile ilgili bilgi bulunmamaktadır."
}
|
{
"en": "Among the injuries 18.7 % did not have bone fractures but 10.9 % lower extremity bone fractures.",
"tr": "Vakaların %18,7' sinde kemik kırığı saptanmamış olup, kemik kırığı saptananlarda ise en çok (%10,9) alt ekstremite kemiklerinde kırık saptanmış, vakaların %50,8' inde kemik kırığı olup olmadığıyla ilgili veri bulunamamıştır."
}
|
{
"en": "In this thesis, the problem of age estimation of those who are depicted in obscene pictures and are suspected of being under 18 has been studied.",
"tr": "Bu çalışmada, dijital ortamdaki pornografik görüntülerde yer alan ve çocuk (18 yaş altı) olduğundan şüphelenilen kişilerin gerçekten çocuk olup olmadıklarının belirlenmesine yönelik olarak yaş tahmini problemi ele alınmıştır."
}
|
{
"en": "The examinations revealed the extent to which the age indicators might be used in age estimations from pornographic images, also explaining the technical and biological issues that might mislead investigators during age estimations.",
"tr": "İncelemelerde, büyüme-gelişme göstergelerinin pornografik görüntülerde bulunma oranları, yöntemin görüntülere uygulanabilirliği, pornografik görüntülerden yaş tespitinde yanıltıcı olabilecek teknik ve biyolojik etkenler ortaya konulmuştur."
}
|
{
"en": "Also, the thesis ascertains many important facts including; investigators/forensic examiners should not aim to appoint a chronological age to those depicted in pornographic images especially if they seem to be adolescencents; age estimations should not be based solely on Tanner's sexual development stages; investigators/forensic examiners should be well aware of both biological and technical issues which may mislead them during age estimations; unless growth-and-development indicators produce 100% certainty, forensic reports should avoid definite statements like \"it is child pornography\".",
"tr": "Ayrıca, aşağıdakiler gibi birçok önemli tespitlerde bulunulmuştur; özellikle adolesan dönemdeki kişilerin yer aldığı görüntülerde yaş tahmininin amacı pornografik görüntüdeki kişiye bir takvim yaşı tayin etmeye çalışmak olmamalıdır; yalnızca Tanner'ın cinsel olgunlaşma aşamalarına göre görüntülerden yaş tespiti yapılmamalıdır; soruşturmacılar/bilirkişiler, bu çalışmada ortaya konulan ve pornografik görüntülerden yaş tahminlerinde yanlış yaş tespitine neden olabilecek biyolojik ve teknik faktörleri iyi bilmelidirler; pornografik görüntülerdeki kişilerin çocuk oldukları, büyüme-gelişme göstergelerine göre 'şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya konulamadıkça, görüntüler için 'çocuk pornografisidir' şeklinde kesin ifadelerde bulunulmamalıdır."
}
|
{
"en": "Such quantity of 367 persons were distributed as 297 lawyers , 35 psychologists , 17 pedagogues and 18 social service specialists.",
"tr": "Yaklaşık dokuz aylık veri toplama süreci sonunda 367 kişilik bir katılım sağlanmıştır.297 kişi avukat, 35 kişi psikolog, 17 kişi pedegog , 18 kişi ise sosyal hizmet uzmanıdır."
}
|
{
"en": "20 variables oriented to impose such punishment in Türkiye as well, have been separately examined , and majoritiy of the participants have been agreed on this opinion.",
"tr": "Kimyasal Kastrasyonun Türkiye de uygulanmasına yönelik 20 değişken ayrıca incelenmiş ve katılımcıların büyük bir çoğunlukla bu ifadeye katıldıkları görülmüştür."
}
|
{
"en": "Pedagogues in particular have adopted practically a negative attittude against using chemical castrastion as a punishment while lawyers constituting the 81 %,of the sampling mass among the accupations have supported the punishment much more with respect to other occupational groups .",
"tr": "Meslekler arasında ise örneklemin ( 81 ni teşkil eden avukatların kimyasal kastrasyona diğer meslek gruplarına nazaran daha fazla destekledikleri görülürken , özellikle pedagogların kimyasal kastrasyon konusunda negatife kayan bir tutum sergiledikleri görülmüştür."
}
|
{
"en": "To use all this information, the biology of insects must be known very well.",
"tr": "Tüm bu bilgilerin kullanılması böcek biyolojinin çok iyi bilinmesini gerekli kılar."
}
|
{
"en": "Our goal is to contribute the time of death for the suspicious deaths by using entomological evidences.",
"tr": "Amacımız entomolojik delilleri kullanarak şüpheli ölümlerde ölüm zamanının belirlenmesine katkıda bulunmaktır."
}
|
{
"en": "Flies were belonging to Diptera: Calliphora vicina, Calliphora vomitoria, Chrysomya albiceps and Lucilia sericata, in Turkey on human remains.",
"tr": "Türkiye ili Marmara Bölgesinde insan cesetleri üzerinden toplanan ve erken postmortem dönemde en sık karşılaşılan sineklerin Diptera ordosuna bağlı Calliphora vicina, Calliphora vomitoria, Chrysomya albiceps ve Lucilia sericata oldukları gözlenmiştir."
}
|
{
"en": "Keywords: Forensic Entomology, postmortem interval, determining time of death, ADH/ADD, standardization.",
"tr": "Anahtar kelimeler: Adli Entomoloji, postmortem interval, ölüm zamanı tahmini, ADH/ADD, standardizasyon."
}
|
{
"en": "Bone age (skeletal age) estimation has an important role in both medical and forensic applications.",
"tr": "Kemik yaşı (iskelet yaşı)ve cinsiyet incelemesi hem tıbbi hem de adli uygulamalarda önemli bir konuma sahiptir."
}
|
{
"en": "Sexual maturation and mineralization of teeth in these cases have also been completed.Since in adult group hand and wrist radiograph is not used, as an alternative method , fusion degree between sternum elements can be used to estimate age.",
"tr": "Bu olguların aynı zamanda seksual maturasyonu ve diş mineralizasyonu da tamamlanmıştır.Dolayısıyla erişkin yaş grubunda el bileğinden kemik yaşı tayini kullanılamadığından alternatif bir yöntem olarak ; sternum kemikleri arasında füzyon derecesi değerlendirilerek yaş tayini yapılabilmektedir."
}
|
{
"en": "Considering early fusion of sternabral segments around 20s and late fusion between corpus – xiphoid process around 50s , between 20-50 age fusion degree between sternum elements will be examined in Turkish Population in order to estimate age.In our study , Multislice Thorax CT images of 620 patients of 20-50 age with equal numbers of sex who has been to Istanbul Medical School Hospital Emergency and Radiology Departments with various causes are taken into study with approval of Ethics commitee and examined retrospectively.",
"tr": "Sternal segmentlerin füzyon başlangıcı olarak kabul edilen 20'li yaşlar ile sternum-xiphoid çıkıntı füzyonunun 50'li yaşlarda olması göz önünde bulundurulduğunda ; Türk populasyonunda 20-50 yaş aralığında Sternum kemikleri arasında füzyon derecesi değerlendirilerek yaş ve cinsiyet tayini yapabilmek amacıyla; çalışmamızda 2010 ve 2014 yılları arasında İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi Acil ve Radyoloji polikliniklerine başvuran, yaşları 20 ile 50 yaş arası değişen % 50 kadın ve %50 erkekten oluşan toplam 620 olgunun çeşitli nedenler ile çekilen çok kesitli (multislice) Toraks BT görüntüleri etik kurul onayı ile rekonstruksiyon yapılarak retrospektif olarak incelenmiştir."
}
|
{
"en": "In our study , we found out that complete fusion between manubrium and Corpus starts at 31 age in men and 26 age in women.Complete fusion between corpus (sternebrae) segments starts by 36 age in men.We also found that nonossification of Xiphoid means the patient is below 30 years old.",
"tr": "Çalışmamızda Manubrium ve Sternum Corpus arasında komplet füzyonun erkeklerde 31 yaş , kadınlarda ise 26 yaştan itibaren , Corpusun iki segmenti arasında komplet füzyonun ise erkeklerde 36 yaşından itibaren başladığı; ayrıca xiphoid ossifikasyonun olmaması durumunda kişinin 30 yaş altında olduğu saptanmıştır."
}
|
{
"en": "No statisticaly significant relationship between sternum size and age can be shown.Nonetheless , taking min-max values into account , via sternal element sizes we can determine the sex of the subject.",
"tr": "Sternum boyutları ile yaş arasında istatistiksel olarak anlamlı lineer bir ilişki gösterilememiştir.Bu ölçümlerle incelediğimiz popülasyonun minimum ve maksimum değerlerine göre cinsiyet tayini yapmak ise kısmen mümkündür."
}
|
{
"en": "In this study, the effect of common ( frequently seen), silent C1236T MDR1 gene polymorphism on passing/ transition of toxic metal arsenic through the placenta is aimed to be determined. Althought a statistically significant correlation was not found /determined between C1236T MDR1 gene polymorphism and arsenic levels in the placenta of the individuals who participated in our study (p>0,05); in terms of gene polymorphism, the amount of arsenic in placenta of the individuals with typical homozygous (CC), was found lower than the amount of arsenic in placenta of the individuals with heterozygous (CT) and homozygous atypical (TT).",
"tr": "P-glıkoprotein gen polimorfizminin plasental arsenik düzeyine etkisi Bu çalışmada; yaygın görülen, sessiz MDR1 C1236T gen polimorfizminin, toksik bir metal olan arseniğin plasentadan geçişine etkisini belirlemek amaçlanmıştır."
}
|
{
"en": "In our study, arsenic concentrations in the placenta samples of 112 volunteer mothers who gave birth was measured by Graphite Furnace Atomic Absorption Spectrometer (GFAAS).",
"tr": "Çalışmamızda doğum yapan 112 gönüllü annenin plasenta örneklerindeki arsenik konsantrasyonları Grafit Fırınlı Atomik Absorbsiyon Spektrometresi (GFAAS) ile ölçüldü."
}
|
{
"en": "MDR1 C1236T genetic polymorphism analysis was performed using PCR-RFLP and whether there is a relationship between them or not was statistically evaluated.",
"tr": "MDR1 C1236T polimorfizminin genetik analizleri, PCR-RFLP yöntemleri ile yapıldı ve aralarında ilişki olup olmadığı istatistiksel olarak değerlendirildi."
}
|
{
"en": "Althought a statistically significant correlation was not found /determined between C1236T MDR1 gene polymorphism and arsenic levels in the placenta of the individuals who participated in our study (p>0,05); in terms of gene polymorphism, the amount of arsenic in placenta of the individuals with typical homozygous (CC), was found lower than the amount of arsenic in placenta of the individuals with heterozygous (CT) and homozygous atypical (TT). In this study, the effect of common ( frequently seen), silent C1236T MDR1 gene polymorphism on passing/ transition of toxic metal arsenic through the placenta is aimed to be determined.",
"tr": "Çalışmamıza katılan bireylerin, MDR1 C1236T gen polimorfizmi ve plasenta arsenik düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmamış olmasına rağmen (p>0,05); gen polimorfizmi bakımından homozigot tipik (CC) olan bireylerin plasentalarındaki arsenik miktarının, heterozigot (CT) ve homozigot atipik (TT) olan bireylerin plasentalarındaki arsenik miktarına göre düşük olduğu gözlendi."
}
|
{
"en": "Consequently, C1236T MDR1 gene polymorphism was observed to affect the passage/transition of arsenic into placenta. In this study, the effect of common ( frequently seen), silent C1236T MDR1 gene polymorphism on passing/ transition of toxic metal arsenic through the placenta is aimed to be determined.",
"tr": "Sonuç olarak; MDR1 C1236T gen polimorfizminin, plasentaya arsenik geçişini etkilediği gözlemlendi."
}
|
{
"en": "Considering arsenic exposure, it was reached that the babies of individuals with typical homozygous (CC) are observed to be more advantageous against exposure, in other words, the babies of atypical homozygous (TT) individuals are found to be more risky against exposure.",
"tr": "Arsenik maruziyeti gözönüne alındığında; homozigot tipik (CC) bireylerin bebeklerinin maruziyete karşı daha avantajlı olduğu, başka bir deyişle; homozigot atipik (TT) bireylerin bebeklerinin maruziyete karşı daha riskli olduğu sonucuna ulaşıldı."
}
|
{
"en": "Besides, a statistically significant relationship was not detected between mother' smoking and arsenic level of placenta (p>0,05), but the arsenic levels in the placenta of smoking mothers was found to be higher than those of nonsmokers. Althought a statistically significant correlation was not found /determined between C1236T MDR1 gene polymorphism and arsenic levels in the placenta of the individuals who participated in our study (p>0,05); in terms of gene polymorphism, the amount of arsenic in placenta of the individuals with typical homozygous (CC), was found lower than the amount of arsenic in placenta of the individuals with heterozygous (CT) and homozygous atypical (TT).",
"tr": "Annelerin sigara kullanımı ile plasenta arsenik düzeyleri arasındada istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmadı (p>0,05), ancak sigara içen annelerin plasentalarındaki arsenik düzeyi içmeyenlere göre yüksek bulundu bu sonuca göre; sigara içen annelerin bebeklerinin arsenik maruziyeti bakımdan daha riskli olduğu tespit edildi."
}
|
{
"en": "Key words: Arsenic, Atomic Absorbtion spectroscopy, Gene polymorphism, MDR1, Placenta.",
"tr": "Anahtar Sözcükler: Arsenik, Atomik absorbsiyon spektroskopisi, Gen polimorfizmi, MDR1, Plasenta."
}
|
{
"en": "The aim of this study was to investigate the association of lymphocyte DNA damage with XRCC1 and XRCC3 gene polymorphisms in individuals exposed to arsenic. Blood As level was detected by graphite furnace atomic absorption spectroscopy (GFAAS) and X‐ray repair cross complementing group 1 (XRCC1) Arg399Gln and X-ray cross-complementing group 3 (XRCC3) Thr241Met gene polymorphisms were analyzed by Polymerase Chain Reaction- Restriksiyon Fragman Lenght Polymorphism (PCR-RFLP) technique to detect individual susceptibility.",
"tr": "Bu çalışmanın amacı, arseniğe maruz kalan bireylerde lenfosit DNA hasarının XRCC1 ve XRCC3 gen polimorfizmleri ile ilişkisini araştırmaktır."
}
|
{
"en": "In this study, DNA damages of the peripheral blood lymphocytes were evaluated according to the alkaline comet assay parameters including Comet Lenght (CL), Tail Intensity(TI), Tail Lenght (TL) in 175 individuals exposed to arsenic.",
"tr": "Çalışmada, arseniğe maruz kalan 175 bireyin periferal lenfosit DNA hasarı, alkali comet yöntemi Comet Lenght (CL), Tail Intensity(TI), Tail Lenght (TL) parametrelerine göre değerlendirerek tespit edilmiştir."
}
|
{
"en": "Blood As level was detected by graphite furnace atomic absorption spectroscopy (GFAAS) and X‐ray repair cross complementing group 1 (XRCC1) Arg399Gln and X-ray cross-complementing group 3 (XRCC3) Thr241Met gene polymorphisms were analyzed by Polymerase Chain Reaction- Restriksiyon Fragman Lenght Polymorphism (PCR-RFLP) technique to detect individual susceptibility. Lymphocyte DNA damages were found significantly higher in individuals exposed to arsenic with XRCC1 Arg399Gln homozygous atypical (Gln/Gln) genotype and heterozygote (Arg/Gln) genotype than those with homozygous typical (Arg/Arg) genotype (p<0.01).",
"tr": "Kan arsenik (As) düzeyi Grafit Fırınlı Atomik Absorbsiyon Spektroskopisiyle (GFAAS) belirlenmiş ve bireysel duyarlılıkla ilgili olarak X‐ray repair cross complementing group 1 (XRCC1) Arg399Gln ve X-ray cross-complementing group 3 (XRCC3) Thr241Met gen polimorfizmleri Polimeraz Zincir Reaksiyonu- Restriksiyon Fragman Uzunluk Polimorfizmi (PCR-RFLP) tekniği ile analiz edilmiştir."
}
|
{
"en": "A statistically significant association was found between blood As level and comet parameters CL, TI (p<0.001), TL (p<0.05).",
"tr": "Kan As düzeyleri ile DNA hasar derecesini gösteren comet parametreleri arasında istatistiksel olarak oldukça anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir CL ve TI için p<0,001; TL için p<0,05."
}
|
{
"en": "Lymphocyte DNA damages were found significantly higher in individuals exposed to arsenic with XRCC1 Arg399Gln homozygous atypical (Gln/Gln) genotype and heterozygote (Arg/Gln) genotype than those with homozygous typical (Arg/Arg) genotype (p<0.01). It was detected that lymphocyte DNA damages were significantly higher in individuals with XRCC3 Thr241Met homozygous atypical (Met/Met) and heterozygote (Thr/Met) genotypes than those with homozygous typical (Thr/Thr) genotype.",
"tr": "Arseniğe maruz kalan işçilerde, XRCC1 Arg399Gln homozigot atipik (Gln/Gln) ile heterozigot (Arg/Gln) genotipe sahip bireylerde, homozigot tipik (Arg/Arg) bireylere göre lenfosit DNA hasarının yüksek olduğu belirlenmiştir (p<0,01)."
}
|
{
"en": "There was a statistically significant association between XRCC3 Thr241Met polymorphism and comet parameters (p<0.05).",
"tr": "XRCC3 Thr241Met polimorfizmi ile comet parametreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir (p<0,05)."
}
|
{
"en": "It was detected that lymphocyte DNA damages were significantly higher in individuals with XRCC3 Thr241Met homozygous atypical (Met/Met) and heterozygote (Thr/Met) genotypes than those with homozygous typical (Thr/Thr) genotype. Lymphocyte DNA damages were found significantly higher in individuals exposed to arsenic with XRCC1 Arg399Gln homozygous atypical (Gln/Gln) genotype and heterozygote (Arg/Gln) genotype than those with homozygous typical (Arg/Arg) genotype (p<0.01).",
"tr": "XRCC3 Thr241Met homozigot atipik (Met/Met) birey ile heterozigot (Thr/Met) genotipe sahip bireylerde, homozigot tipik (Thr/Thr) bireylere göre, lenfosit DNA hasarının yüksek olduğu belirlenmiştir."
}
|
{
"en": "Furthermore, it was suggested that variant genotypes of XRCC1 Arg399Gln polymorphism and XRCC3 Thr241Met polymorphism may be associated with decreased DNA repair capacity against As exposure induced base damage and strand breaks. Blood As level was detected by graphite furnace atomic absorption spectroscopy (GFAAS) and X‐ray repair cross complementing group 1 (XRCC1) Arg399Gln and X-ray cross-complementing group 3 (XRCC3) Thr241Met gene polymorphisms were analyzed by Polymerase Chain Reaction- Restriksiyon Fragman Lenght Polymorphism (PCR-RFLP) technique to detect individual susceptibility.",
"tr": "Bunun yanı sıra, XRCC1 Arg399Gln ve XRCC3 Thr241Met polimorfizm varyant genotiplerinin, baz hasarı ve zincir kırıklarını indükleyen arsenik maruziyetine karşı DNA onarım kapasitesindeki azalma ile ilişkili olabileceği sonucuna varılmıştır."
}
|
{
"en": "KeyWords: Arsenic, XRCC1, XRCC3, polymorphism, metal, lymphocyte DNA damage",
"tr": "Anahtar Kelimeler: Arsenik, XRCC1, XRCC3, polimorfizm, metal, lenfosit DNA hasarı"
}
|
{
"en": "Sexually transmitted pathogens of some subtypes present techniques that elicit negative of biological evidence in cases of sexual assault as evidence that these pathogens.",
"tr": "Cinsel yolla bulaşan patojenlerin bir kısmının bugünkü tekniklerle alt tiplerinin ortaya çıkartılması biyolojik delillerin negatif olduğu cinsel saldırı olgularında bu patojenlerin delil olarak kullanılmasını gündeme getirmiştir."
}
|
{
"en": "However, in clinical and epidemiological studies data were not concerned about compatibility issues, despite the existing facilities within the forensic purposes in Turkey for the defendant has not been investigated in identification availability.",
"tr": "Ancak klinik ve epidemiyolojik çalışmalarda söz konusu uyumluluk ile ilgili veriler bulunmasına rağmen bu konunun Türkiye'deki mevcut imkanlar dahilinde adli amaçlı sanığa yönelik kimliklendirmede kullanılabilirliği yeterince araştırılmamıştır."
}
|
{
"en": "In this regard, hpv's 20 female patients known to be positive and biological partners' samples taken the cervical smears and urethral discharge and these samples are performed by Linear Array and HPV typing method.",
"tr": "Bu doğrultuda, HPV'si pozitif olduğu bilinen 20 kadın hasta ve biyolojik partnerlerinden alınan servikal smear ve üretral akıntı örneklerinden Linear Array Yöntemi ile HPV tiplendirilmesi yapıldı."
}
|
{
"en": "In these study at least one HPV type considered compatible when matched sample; Concordance was not detected in 9 of 16 pairs.",
"tr": "Çalışmada en azından 1 HPV tipi açısından eşleşen örnekler uyumlu olarak değerlendirildiğinde; 16 çiftin 9'unda uyum tespit edilmedi."
}
|
{
"en": "Concordance observed in 4 of the 7 partners all types were matched, while the remaining third part of the present type matched.",
"tr": "Uyum gözlemlenen 7 partnerin 4'ünde tüm tipler eşleşti, kalan 3'ünde ise mevcut tiplerin bir kısmı eşleşti."
}
|
{
"en": "However there is no relationship with a statistically significant effect on the alignment of partners time (p> 0.05).",
"tr": "Bununla birlikte istatistiksel olarak uyum üzerinde partnerlerin ilişki sürelerinin bir etkisi olmadığı görüldü (p>0,05)."
}
|
{
"en": "Working of cases expected and observed values when calculating concordance; HPV types depending on the observed value match expected based 1.60-8.01 fold increase observed.",
"tr": "Çalışılan vakaların beklenen ve gözlemlenen uyum değerleri hesaplandığında; HPV tipine bağlı olarak gözlemlenen eşleşme değerinin beklenene göre 1.60-8.01 kat artmış olduğu görülmekle birlikte, HPV tiplendirilmesinin adli vakalar açısından kullanılabilirliğinin ortaya konulabilmesi için çalışmanın çok daha yüksek veri grubunda ve ileri istatistiksel analizlerle değerlendirilmesine ihtiyaç olduğu düşünülmektedir"
}
|
{
"en": "In forensic medicine practice, hanging cases has an important place and in autopsy the discrimination of antemortem-postmortem hangings has to be done.",
"tr": "Adli tıp uygulamalarında ası vakaları önemli bir yere sahiptir ve otopside antemortem-postmortem asının ayrımını yapmak gerekir."
}
|
{
"en": "Until today, a lot of wound age and vitality estimation studies have been made, but it has not revealed a clear conclusion yet.",
"tr": "Günümüze kadar birçok yara yaşı ve vitalite tayini çalışması yapılmış, ancak henüz net bir sonuç ortaya konulamamıştır."
}
|
Subsets and Splits
No community queries yet
The top public SQL queries from the community will appear here once available.