movie
stringlengths
1
50
text
stringlengths
0
30.6k
star
float64
0.5
5
Yeniden Sev Beni
Bu filmden bir çıkarım yapabiliyorsanız sizi D.Lynch filmi izlemeye davet ediyorum..Çok felsefi,yorumu fazlası ile seyirciye bırakan bir film,ben beğenemedim.10/5
2.5
Yeni Düzen
Senaryosunu da yazan Michel Franco'nun yönetmen koltuğunda oturduğu &Nuevo orden / New Order / Yeni Düzen&; &Yumurta mı, tavuktan yoksa tavuk mu, yumurtadan çıkar?& sorusuna benzer bir biçimde, &Bir ülkedeki yaygın sınıfsal farklılık, yoksulluk ve bunların tetiklediği 'organize kaos', her türlü yolsuzluk ve rüşveti tescilli markası haline getirmiş olan faşizan devlet yapısının kaçınılmaz bir sonucu mudur veya böylesi bir devlet yapısı mı nihayetinde derin sınıfsal uçurum, yoksulluk ve kaosa neden olur?& sorularının Latin Amerika örneğinde yanıtlanmaya çalışıldığı bir film olarak geliyor karşımıza... &Después de Lucía / After Lucia& (2012), &Chronic& (2015) ve &Las hijas de Abril / April's Daughter& (2017) ile adını Cannes Film Festivallerinde kazandığı ödüllerle duyuran Meksikalı sinemacı Franco bu kez; dünya prömiyerini, 10 Eylül 2020 tarihinde iki ödül birden kazandığı bu filmle, Venedik Film Festivalinde yapmış... Ki aynı Franco, kadrosunda Tim Roth ve Charlotte Gainsbourg'un da bulunduğu son filmi &Sundown&ın (2021) prömiyerini de, yine bu yıl Venedik'te yapmaya hazırlanıyor... Bu kısa bilgilerin ardından, gelin isterseniz filme biraz daha yakından bakalım... Film, devlet hastanesinin acil servisinin, şehirde yaşanan katliam gibi toplu ayaklanmadan, yaralı olarak kurtarılanların yerleştirilmesi nedeniyle boşaltıldığı görüntüler ile başlar... Derken tanınmış Meksikalı zenginlerden Tamara (Claudia Lobo) ve Iván Novello'nun (Roberto Medina) kızları Marianne (Naian González Norvind) ile Pilar'ın (Patricia Bernal) oğlu Alan'ın (Gael García Bernal'ın üvey erkek kardeşi Dario Yazbek Bernal) düğünündeyiz... Konukların yanı sıra düğünün yapılacağı Novello ailesinin malikanesine, eski çalışanlardan Rolando'da (Eligio Meléndez), karısı Elisa'nın (Regina Flores) kalp kapakçığı ameliyatı için 200 bin peso borç istemek için gelir... Zira Elisa'da, hastaneden zorunlu olarak tahliye edilenlerin arasındadır ve şimdi, eğer gerekli miktardaki para bulunabilirse ameliyatı, özel bir klinikte gerçekleştirilebilecektir... Ancak eski işverenlerinden, 35 binden fazlasını alamadığı gibi özellikle de Marianne'in ağabeyi Daniel (Diego Boneta) tarafından terslenerek geri gönderilir de Rolando... Bunun üzerine yanına evin sadık çalışanlarından Marta'nın (Mónica Del Carmenoğlu) oğlu Cristian'ı da (Fernando Cuautle) alan Marianne, Elisa'ya yardım için yola koyulur... Fakat kentteki tüm yollar güvenlik güçleri tarafından kesilmiştir... Neyse o karmaşa da, bir fırsatını bulan Marianne ile Cristian, olayların yatışacağı sabahı beklemek üzere Cristian'ın amcası olan Rolando'nun evine kapağı atıverirler... Yalnız daha da önemlisi düğün, evlerinin güvenlik şefi Felipe'nin (Leonardo Alonso) liderliğindeki silahlı bir grup tarafından basılmış ve Iván, anında vurularak ağır yaralanırken, ev de ne var ne yok, gözü dönmüş bu yoksul grup ve evdeki çalışanlarca yağma edilmiştir... Üstelik olabileceklerin en kötüsünü henüz gözümüze sokmadı Franco... Ne mi o? Tabii ki; ordu birliklerinin de, aynen devletin diğer kademelerindeki bürokrasi gibi rüşvet ve yolsuzluk suçuna dibine kadar batmış olmasıdır... Çünkü Marianne ve benzeri pek çok varlıklı ailenin çocuğu, bu karmaşanın neticesinde onların eline, ebeveynlerinden istenecek milyonlarca pesoluk fideye karşılığında rehin düşmüştür... Dakika 40... Geride, baskı ile ayakta durabilen kokuşmuş bir devlet yapısı ve doğrudan bu yapıya direnerek mevcut düzeni değiştirmek üzere birleşmek yerine birbirlerini boğazlamayı tercih etmiş olan bir toplumsal yapının resmedildiği ve neredeyse insanın ağzı açık olarak izlediği 46 dakikalık bir bölüm daha mevcut... Filmografisindeki diğerleri gibi Franco'nun, editör masasına da oturmayı ihmal etmediği bu filmi de, nitelikli film takibinde olan sinemaseverlere, hiç düşünmeden önereceğiz... Keyifli seyirler,
3.5
Kutsal Motorlar
Anlaması zor, anlatması daha da zor... Öncelikle, film aklımda yüzlerce soru bıraktığı ve kafamı bayağı yorduğu için eleştirimin yüzeysel olacağını ve bu yazıda sorularınıza yeterli sayıda cevap bulamayacağınızı belirtiyim. Amerika'da 2012'nin Eylül ayında vizyona giren film, 11 ay sonra ülkemizde vizyona giriyor. Fransız Alman ortaklığı bu filmin yönetmen koltuğunda ise adını daha önce hiç duymadığım bir isim var. Leos Carax'ın, okuduklarıma göre ikinci uzun metraj filmiymiş. Avrupa Birliğinin desteklediği bu filmin niyeti günümüzdeki filmler gibi para kazanmak değil, tam tersi önemli bir şeyler anlatmak. Zaten filmin Türkiye'de sadece İstanbul'un belirli sinemalarında gösterildiğini öğrenince de bunu anlamak hiç zor olmuyor. Şu günlerde, para kazanmaya odaklı, gürültülü aksiyon sekansları ile kafa şişiren, klişe ve bayat filmler ağırlıklı olarak sunulurken Holy Motors gibi kapalı, derin, yaratıcı ve kafa yoran bir sanat filmini izleyince &ne bu şimdi?& gibi bir soruyla karşılaşmanız normal. Film bitince hiç bir şey anlamadığımı ama filmin çok şey anlatmak istediğini gördüm. Leos Carax'ın filminde dolaylı yoldan eleştirdiği o kadar çok şey var ki, bunların hepsini tek seferde anlamanız çok zor, hatta imkansız. Filmin başında gizemli bir odada uyanan Monsieur Oscar (Denis Lavant) duvarda açtığı bir kapı aracılığıyla tüm seyircilerin uyuya kaldığı bir sinema salonuna çıkıyor. Burada Carax, monoton ve sıkıcı bir günün kapılarını açmanın bizim elimizde olduğunu söyleyerek bir mesaj vermek istiyor. Film boyunca, Oscar'ı dilenciden katile 10 farklı role bürünmüş bir şekilde izliyoruz. Kendini sinemaya adamış Oscar'ın, Randevu olarak adlandırdığı film çekimlerine yetişirken akşam yemeğine bile vakti olmadığını görüyoruz. Carax bu şekilde film yıldızı olmanın nasıl bir şey olduğunu anlatarak, sinema dünyasını bize tüm güzellikleri ve zorluklarıyla sunuyor. Biraz çirkin bir oyuncu olan ve rolüne fazlasıyla yakışan Denis Lavant'ın da etkileyici bir performans sergilediğini de gözden kaçırmamak lazım. Filmi anlamanız için defalarca izlemeniz gerekebilir. Benim burada yazıyla yapabileceğim tek şey ipucu vermek olur. Örneğin, son sahnede limuzinlerin konuştuğu ve Oscar'ın son randevusunda, ailesi maymun olarak resmedildiği sahnede &bu yönetmen aklını kaçırmış, tırlatmış& diye düşünmeniz çok doğal ve normal. Oscar'ın ailesi niye maymun olarak gösteriliyor ben de anlamadım, herhalde ilk insanlara bir gönderme yapılıyor. Fakat okuduklarım sayesinde limuzinlerin neden konuşturulduğunu anlamış oldum. Carax, limuzinleri kutsal motorlar olarak düşünüyor ve bu kutsal motorları da insan beyni olarak gösteriyor. Türü tam olarak anlaşılmayan ama benim, güzel müziklerle harmanlanmış fantastik bir dram olarak gördüğüm, alışılmışın çok dışında, sabrınızı zorlayan bir başyapıt veya bir zırvalık olarak adlandıracağınız bir film. Kimisi ilk 30dk'dan sonra sıkılır, kimisi sonuna kadar hayranlıkla ve merakla izler, o sizin sinema zevkinize kalmış. Film, baştan sona edebiyat yaparak metaforlar ile seyirciye önemli şeyler anlatmak isteyen ve her seyircinin kendisinin anlamasını bekleyen, günümüze göre sıra dışı ve çok zor bir film. Kolay kolay unutulmayacak, en az birkaç kez izleyip hakkında okuyunca anlayabileceğiniz, aklınızın bir köşesinde daima bazı sorular bırakacak, izlediğim en acayip ve en yorucu filmlerden biri aynı zamanda... Şimdi sizi cevap arayan, karmaşık sorularınızla baş başa bırakarak kendi kafamda takılıp kalan soruların cevaplarını aramaya devam ediyorum.
4
Şrek
Yeşil dev ve eşek ikilisinin kimyaları tutmuştu...
5
Sıcak Kalpler
Zombi filmi sikici olabilir mi, evet bal gibi de oluyor, icine romantizmi sokmaya calisinca mi ya da fazlaca iyimser soft-zombi bi senaryo olunca mi boyle oluyor artik bilemiyorum. Filmin ilk 15-20 dak. keyifli hatta komik ince espriler var bi zombinin zombilik uzerine esprileri komik oluyor, biraz da aksiyon sahneleri tabi. Ama sonra kizla karsilasma vs. durumundan sonra oyle bir duragan ve agir bir tempoya giriyor ki film eee ne oluyo simdi hep boyle mi gidicek diyip sikilmamak mumkun digil! Sonra sona dogru son 15 dakka bi hizlanma ve sonuc bolumune geliyor. Toplamda daha fazla bisey bekliyodum, gidicekseniz fazla bisey beklemeyin, [spoiler]bi zombi asik olursa insana donusur gibi bi senaryodan bu kadar zombi filmi cikar bence[/spoiler], karar sizin.
2.5
Horton
animasyon harika bir dünya kesinlikle seyredilmeli
4
Megazeka 3D
Aydoan Temel ve Murat en in dublajlar yakm...
5
Resident Evil: Raccoon Şehri
Anlamsiz boş bir film paraniza yazık etmeyin. ......................................................
0.5
Dondurmam Gaymak
bence gayet güzel bir film.senaryo ve oyunculuk harikaydı.4/4 lük bir film diyemem ama mutlaka izlenmeli bence.
3.5
John Wick: Chapter 3 - Parabellum
İlk 2 filmi sevdiyseniz bu filmden de zevk aiırsınız. Halle Berry'nin aksiyon sahnelerindeki performansı etkileyici. Filmin açılış sahnesinde kitapevinde yasanan dövüş kareografisi bence final dövüş sahnelerinden daha iyi idi. Finalinden anlıyoruzki devam filmi olacak ve winston ile john wick'in aslında beraber davrandığı ve finaldeki winstonın davranışının tekrar gruba girmek için bir numara olduğunu herhalde bir sonraki final filminde izleyeceğiz.
3.5
Pokemon 2:En Güçlü O
ilkine göre daha uzun ve biraz daha olgun,kaliteli bir filmdi.pokemon ve anime severler için hoş bir seyirlik.
4
Tatil Zamanı
“Vacation”, John Francis Daley ve Jonathan Goldstein ikilisinin; senaryosunu da birlikte yazıp, yönettikleri ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmi… 31 milyon dolarlık bir bütçe ile çekilen bu &yol komedisinin&, bir ilk film için hiç de fena sayılmayacak brüt 105 milyon dolarlık bir gişe hasılatı da mevcut… Daha sonra yine birlikte çektikleri, “Game Night” (2018) da da olduğu şekilde John Francis Daley ve Jonathan Goldstein ikilisi; bu filmin oyuncu kadrosunu da, ağırlıklı olarak TV dizilerinin yıldızlarından oluşturmuşlar… Her türden macera, komedi, gırgır ve şamatanın gırla gittiği film; aslında bu türün pirlerinden olan “National Lampoon's Vacation”a (1983) saygı duruşu olarak kurgulanmış gibi… O kadar ki, “Vacation”da ailenin babası olan Rusty Griswold (Ed Helms), “National Lampoon's Vacation”da (1983) ailenin babası olan Clark Griswold’un (Chevy Chase) oğlu… Baba Griswold’un kullanması için oğul Griswold’a verdiği araç, ilk filmde kendisinin kullandığı 1979 yeşil Ford LTD… Yani ortada tam bir, “armut dibine düşmüş” geyiği hali söz konusu… Filmdeki bir diğer saygı duruşu, amansız TIR takip sahnelerine yapılan göndermeler ile Steven Spielberg’in “Duel”ine (1971) dair… Filmde, Seal’in müziklerini dinlemek kadar takipteki TIR’ın sürücüsü olarak “The Walking Dead”in (2010 – 2018) Daryl’ı Norman Reedus’u görmek de son derece keyifliydi… Tabii ki, Vangelis'in &Chariots of Fire& (1981) için yaptığı efsane müzik eşliğinde Walley World'daki bilet kuyruğunda verilen, bilet kapma mücadelesi sahnelerini de atlamamak kaydıyla... Sonuç olarak, John Francis Daley ve Jonathan Goldstein ikilisinin; ilk projeleri olan bu film ile kâse kâse patlamış mısır eşliğinde ailecek izlenebilecek, oldukça eğlenceli bir işe imza attıklarını söyleyebiliriz… İzleyecek herkese, şimdiden keyifli seyirler, Son bir not: Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinal hali, 11 Mayıs 2018 tarihinde bir başka mecrada yayınlanmıştır...
2.5
Geri Döndüler
ZOMBILERE BAKIS ACISI BU KEZ FARKLI,olsun ne de olsa yınede yasayan oluler var.....!!!
5
Koro
Müzikleriyle insanı baştan çıkaran, gerçekten güzel bir film. Konusu daha önce birçok filmde işlense de yalnızca filmin sonu ve müzikleri için bile izlenir.
4
Aşkın Büyüsü
film çok güzel ve izlenmeye değer bence hoş vakit geçirmek için ideal insanı olmayacak şeylere ikna eden ve sanki olanlar gayet normalmiş gibi gösteren ve bunu yaparken de abartıya kaçmayan bir film bence izleyin
4.5
Cinni: Uyanış
Karadenizli olduğum için cin muhabbetlerinde çok bulunmuşumdur. Bu sebeple filmi çok beğendim çok yaratıcı bir film olmuş. Yazan yöneten oynayan herkese teşekkür ediyorum. Bir sonraki filminizi de merakla bekliyorum.
5
Genç ve Güzel
Ortalama bir film . Boş vaktinizi değerlendirmek için izleyebilirsiniz beklentinizi çok yüksek tutmadıkça iyi de zaman geçirirsiniz.
3.5
Gizli Dünya
Gizli Dünya çarpıcı ve farklı konusu, ürperten oyunculukları ve etkileyici anlatımıyla kaçırılmaması gereken bir film olmuş. Lenny Abrahamson’ın yönetmenliğini üstlendiği bu sıradışı ve sarsıcı filmin oyuncu kadrosunda Joy rolünde Brie Larson, Jack rolünde ise Jacob Tremblay'i izliyoruz. Oyunculuklar olağanüstü. İkiliye Sean Bridgers, Joan Allen, William H. Macy ve Matt Gordon eşlik ediyor. Olayları 5 yaşındaki Jack'in gözünden izliyoruz. Jack’in bakış açısıyla izlemek filme çocuksu bir saflık, endişe ve heyecan katıyor. Filmin en etkileyici sahnelerinden biri, Joy'un Jack'e sorumluluk yükleyip yardım istediğinde, Jack'in &tekrar 4 yaşında olmak istiyorum& demesiydi. Küçük bir cümle ama anlamı ne kadar derin.
4.5
Komşum Bir Katil
matthew perry ve bruce willis oldukça iyiler.keyifli bir film,sıkıntılı anınızda izlerseniz ayrı bir tat alabilirsiniz
3.5
Prometheus
Bilimkurgu= Prometheus bundan sonra benim için böyledir.
4.5
Talihsiz Serüvenler Dizisi
Film lemony snicket’s takma adlı bir yazarın sıradışı öyküleri olan boeidler ailesi ve çevresinde yaşanan talihsiz olayları anlatıyor. Film bildiğimiz üzere ilk üç kitabın öyküsünü bir arada veriyor. Seriyi uzatmamak adına önemli bir fikir ama, herşeyin bir anda olup bitmesi izleyicide bir tatminsizlik yaratmıyorda değil. Gördüğüm ve okuduğum kadarıyla izleyicilerde tepkisini bu yönde vermiş.Jim Carrey, Merly Streep ve çocuk oyuncular filme o kadar yakışmış ki bunuda gözden kaçırmamak mümkün değil. Sanat yönetimi, kostüm tasarımı ve jim carrey’nin müthiş makyajı filmi adeta büyülüyor. Fantastik macera filmine yakışacak tüm ögeler bu filmde mevcut.Fantastik bir film olması ve temasının çocuk oyuncular üzerine kurulu olması dolayısıyla filmi harry potter ile karşılaştıranlar da yok değil. Aslında ben bu kıyaslamaya pek sıcak bakmıyorum ama harry’nin ve sunny, clause ve violet’in başlarına gelen olaylar filmleri kesiştiren noktalar olabilir. Lemony snicket’s serilerinin derinliğine inerseniz aradaki farkı az çok anlayabilirsiniz...Ayrıca film harry potter’a göre daha yetişkin izleyici kitlesine hitap ediyor.Kostüm, sanat yönetimi, makyaj ve özgün müzik dallarında oscar adaylığı var. Nitekim film makyaj kategorisinde benimde dahil olmak üzere birçok kişinin favorisi passion of the christ’ı geride bırakarak ödülün sahibi oldu. Ortada başarılı ve teknik anlamda cok iyi kurgulanmış bir film var ama başta dediğim gibi senaryo üzerinde daha fazla çalışılması daha iyi eleştiriler almasına büyük katkı sağlayabilirdi.İçinizdeki çocuksu naifliği ortaya cıkaran eğlenceli ve umutsuz bir film izlemek istiyorsanız bu film tam size göre...
3.5
Son Samuray
ilk olarak süper bi filmdi son sahnelerde gözülerim doldu diyebilirim...bu filmi eleştirenlere şunu diyim tarihi ve savaş filmi olarak yani son samurayın katagorisinde türkiyede bütün filmler vasatın bile altında siz ilk önce bu filmi eleştireceğinize gidinde bu vasat filmlerimizin altına yorum yazın...10/9
4.5
Aşk ve Yaşam
harıka gercekten ıyı bır uyarlama..ınandırıcı ..oyunculuklar ıcın dıyebılecegım paraperfect. kate wınslet neden oscara doymaz ızleyın anlayın..tabıkı emma thompson ıcın dıyecek soz yok..hele fınaldekı duygu boşalması..kardesı ıcın aglaması..ınandırıcılık gercekten harıka.fılmde yanlıs anlamalar..gurur ve asalet kendını ıyı yansıtıyor..oscara doymayacak bır fılmdi.bence 10 ...zor fılmdı..ama basarılmış.
5
Testere 3D
Valla bu filmi insanlar nasıl eleştiriyorlar anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum. Evet belki son zamanlarda Testere serisi bana göre son üç bölüm çok klişe oldu ve vasatın çok altındaydı ancak bu son bölüm kesinlikle öyle değil. Aksine bana göre serinin en başarılı bölümü üstelikte üç boyutlu (ve öyle denildiği gibi çakma üç boyut değil bana göre çok gerçekçi)ve bu bölümde çoğu sırlar bir bir ortaya çıkıyor daha ne istiyorlar ki. 9/10.
4
Sağ Salim 2: Sil Baştan
Genelde yorumları okumadan film izlemem ilkini izlediğim için onun gibidir dedim ama öyle değilmiş,ilk filmin kaymağını yemeyi hedefleyen ama elle tutulur bir tarafı olmayan birkaç komik sahne dışında,çorap gibi gereksiz uzatılan bir devam filmi çekmiş yönetmen falan inşallah çekmez n ve bırakın derim...
3
Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü
Keşke hiç bitmese dediğim bir şaheser.Bir daha da böyle bir şey gelmez.
5
Gizemli Adaya Yolculuk
Çocuklarla görülmesi gereken çok güzel bir film , 1,5 saatlik bir eglence
4
Kalandar Soğuğu
Merakla bu filmin dvd yapımını bekliyorum. Ülkemizi başarı ile temsil ettiğine inanıuorum. Dram türü en gğzel örneği.[spoiler][/spoiler]
5
Jackie Brown
2 buçuk saat bu filmde anlatılmak istenen için biraz fazla bir süre.. boşuna film makarası harcanıyor israftır bu etmeyin.. Tarantino'nun eh işte filmlerinden..
2.5
Kahraman Pilotlar
Ya bu ne böyle allahınıza. Hayatımda izlediğim en feci savaş-dram filmlerinden biri. Yani hangi akla hizmet böle bir film ve de kötü oyuncu ve de oyunculuk olay yapılır anlmadım. Hele de türkçe seslendirmeler bir facia. En çok üzüntü duyduğum şey Jean Reno gibi bir oyuncunun bu filmde oynaması idir.
2
Salak ile Avanak Geri Dönüyor
Filimin bir önceki serilerie bakılcak olursa burada Jım Carrey Ve Jeff Danıels'in yaşlılıkları göze çarpıyor ve filim hakkında konuşulanların bir çoğu ''Çok yaşlanmışlar'' gibi kelimeler duyuyorum. Filim komedi bölümünde yer alsada biraz arkadaşlık ve dram da var ama eylenceli bir filim sonuçta Jim Carrey var.
4
Tavuklar Firarda
Komik.Ben beğendim.Tavukların da işi zor be!
3.5
Kızım Gibi Kokuyorsun
Bu tarz filmlerin artmasını yürekten dilerim. Hikaye örgüsü ve paralel kurgusu ile iyi kotarılmış filmde asker karakterler biraz daha derinleşse iyi olurmuş. Özellikle üçlü aksı,Heviyi ve Fransız Kadının oyunculuğu takdire şayan Fransa sahneleri de hayli etkileyici.Bu senenin iyi filmlerinden
4.5
Kimlik
Film 9/10 kesinlikle.Çok iyi senaryo çok iyi oyunculuk çok iyi yönetim,alkışlıyorum..
4
Smokin
bence hoş vakit geçirebileceğiniz eğlencelik bir film.konu olarak biraz karmaşık olsada film güzeldi en önemliside bizim altın yumruk yine harikaydı.smokin en iyi ona yakışır:)
2.5
Zaman Ötesi
tipik time travel ama güzel sonuyla şaşırtıyor.. Izlenmeli, Gerard Butler için değer :$..***..
3.5
Orjinal Cinayet(ler)
Robert De Niro ve Al Pacino oyunculukla flm kopartmslar onlar cn zlenr 10/7
5
Osama
Yürek burkan,gerçekleri gözler önüne seren önemli bir film.Birçoğumuz farkında olmasak da işte böyle bir dünyada yaşıyoruz.Herkes izlemeli.
3.5
Batman Başlıyor
Batman..Favori marvel karakterim..Birde Christian Bale oynuyorsa tadından yenmez tabikide..Güzel serimizin,güzel başlangıcı..
4
Taşıyıcı
geçen gün moviemax ta denk geldi izledim çok beğendim süper olmuş belki aksiyon filmi sevdiğim için olabilir ama çok güzel bir film 9/10 izlemeyenlere tavsiye edilir
4.5
Seni Seviyorum Adamım
Oyunculuklara söyleyecek sözüm yok hepsi elinden geleni yapmış fakat berbat bir senaryo çok klişe 1970 lerde çekilse belki prim yapardı. Sinemayla alakası olmayan herhangi birisine bir senaryo yaz desen anca böyle bir şey yazar. hayatımda izlediğim en kötü filmler arasında ilk sıralara oturdu.
0.5
Görevimiz Tehlike 3
Güzel kotarılmış bir macera filmi. Üçlemenin en iyi filmi bunda baş kötünün başarılı bir karakter oyuncusu tarafından canlandırılmış olmasının etkisi büyük. Kendinizi yormadan bir pazar günü, iyi bir ses ve görüntü sistemi olan sinemada popkornunuzla seyredilebilecek bir film.
4
Zaman Tüneli
film versyonunu için hikayeyi beğenmeyen insanların kitaba sadık kalınarak filmin çevrildiğini akıllarında tutmaları gerekir, zira 1890'larda yazılmış bir kitapta bu derece kurgu, bu derece hikaye ve fantastik olay vardır. tek farkı, kitaptaki detayların görsel olarak efektlerin yardımı ile daha iyi görülebilir olmasıdır. ha şimdi okuyunca &hadi canım..& deriz yine, o ayrı.. o açıdan belki yönetmenin bu kadar sadakatle adaptasyon yerine yaptığı eklentileri biraz daha abartıp filmi daha sürükleyici ve etkileyici kılmasını bekleyebilirdik, ki zaten bence film bu yüzden puan kaybediyor. guy pearce tutuk tutuk konuşarak psikopat bilimadamı imajını güzel vermiş, sonradan coşkun macera adamına dönüşüyo tabi, o ayrı.. jeremy irons elricvari imajı ve başarılı oyunculuğuyla öne çıksa da çok az gözükmesi kötü olmuş. samantha mumba yerine de daha güzel bir bayan bulunabilirdi, zira eloi'leri elf gibi canlandırmıştım ben gözümde.
4.5
Kaçış 1950
Filmi vizyona girmeden önce Balkan Göçmenleri Derneği'nin daveti ile İzmir'de yaptıkları galada izleme şansına (şansızlığına) sahip oldum. Çıkma durumum olmadığı için sonuna kadar izlemek zorunda kaldım. Oyunculuk, senaryo ve ya prodüksiyon olarak sinema adına hiç bir şey yok. Acaba derneklerden falan para alıp bakın film çektim demek miydi amaç? Dalga geçilen televizyondaki &gerçek kesit& candırmaları bile daha izlenesi. Öğrenci filmlerinin çoğunda da prodüksiyon adına daha çok çaba görebilirsiniz. Bu çekilenin de sinema filmi adı altında vizyona girmesine ancak ayıp diyorum....
0.5
Star Wars: Klon Savaşları
Bu film star wars gibi bir efsaneye ihanettir.Maddi kaygılardan başka hiçbir amacı olmayam her yönüyle a sınıfı bir filmden cok cok uzaklarda 4/10
2
Jane’in Zaferi
ve kadınların zaferi :))
5
The Post
1971 yılında The Washington Post gazetesinin editörü Ben Bradlee ile yayıncısı Kay Graham'ın eline Vietnam Savaşı hakkında çok gizli belgeler geçer. Diğer gazetelerin önüne geçmek isteyen ve aynı zamanda halka her şeyi açıklamak isteyen Kay ile Ben, bu haberi hükümetin uyarılarına rağmen gazetelerinde basmaya çalışır kısaca.& Bu yıl yaşanan politik olaylardan sonra Steven Spielberg, bunlara karşılık bir cevap olarak The Post'u çekmeye karar verdi. Ready Player One'ı çektiği esnada bu ilkbaharda senaryosu yazılan, bu yılın sonundaki Oscar sezonuna kadar çekimleri bitirilen ve editlenen bir filme göre The Post, hiç de aceleye gelmiş hissi uyandırmıyor (buradan Justice League iyi bir ders çıkartmalı). Bu konuda filmin prodüksiyon ekibi harika bir iş çıkartmış. Filmde yaratılan 70'li yılların atmosferi, kostümler, gazetecilik sahneleri, kısaca teknik bakımdan her şey tek kelimeyle harikaydı. Filmdeki performanslar ise tahmin edebileceğiniz gibi çok iyiydi zaten. Meryl Streep'i uzun zamandır bu kadar sürükleyici bir rolde izlememiştim. Ve Tom Hanks de harika bir yardımcı oyuncu olmuş. Bu ikilinin bir arada olduğu sahnelerse benim için filmin en ilgi çekici bölümleriydi. Bu arada Bob Odenkirk ile Sarah Paulson'ın performansları da es geçilemeyecek kadar başarılıydı. Bunların dışında John Williams'ın müziğini de oldukça etkileyici buldum. Hikayenin iniş ve çıkışlarında sadece Williams'a özgü olan sade ama etkili ritmlerinden dolayı bundan daha iyi bir besteci seçilemezdi. Muhtemelen The Post hakkında en çok sevdiğim şey, ikinci yarının sonunda her şeyin bir araya gelme şekli ve bütün bunların altında yatan mesajdı. The Post'un taşıdığı önemli mesajlarla birlikte filmin kendisi oldukça zamansal ve önemli bir hal alıyor. Bu da ikinci yarıda ortaya çıkan sonucu daha da etkili yapıyor. Yine de iyi mesajına ve hareketli geçen ikinci yarısına rağmen The Post, en büyük sıkıntısını senaryodan yana yaşıyor. Konu tarihi filmler olduğunda Steven Spielberg, Munich ile Bridge Of Spies gibi harika filmler yapmış birisi. Fakat The Post ise bunların yanında fazla &Oscar için yapılmış& hissi uyandırıyor. Film iyi olmasına iyi de, zaman zaman hikaye sırtını türünün klişelerine yaslanarak ilerlemeyi tercih ettiğinden, bir sonraki sahnede nelerin olacağını önceden kestirebiliyorsunuz. Bu yüzden bu hikayenin hazırlanış biçimine -yani filmin ilk yarısına- bir türlü ısınamadım. İlk yarıda film kendisini izlettirmesine izletiyor ama harika performansların dışında hikayeye dair bir türlü ilgi çekici bir neden bulamıyorsunuz. Yine de ikinci yarıda hikaye asıl konuya giriş yaptıktan sonra The Post öyle sürükleyici bir hal alıyor ki, kendinizi birdenbire filmin bitiş jeneriklerini izlerken buluyorsunuz. Bu yüzden ikinci yarı, ilk yarının ağır temposunu biraz düzeltmeyi başarıyor. Yine de, ilk yarının da en az ikinci yarı kadar sürükleyici olmasını isterdim. Konu gazetecilik filmleri olduğunda, All The President's Men gibi bu konuyla direk alakalı veya Spotlight gibi yeni çıkmış filmler, bana göre The Post'dan çok daha sürükleyici ve etkileyiciydi. Yine de güncel mesajı, harika oyunculukları ve sürükleyici ikinci yarısı, The Post'u kesinlikle bir göz atılması gereken bir film yapıyor. Türünün yeni kurallarını yıkmasa da, gazetecilik filmlerini sevenlerin kaçırmaması gereken bir iş. The Post, normalde çok daha iyi olabilecek ama bu haliyle de sade ve etkili olmayı başarmış bir film. İyi seyirler. FİLMİN İYİ YANLARI: + Bütün harika performanslar. + Güncel mesajlar. + Sürükleyici bir ikinci yarı. + Kısa zamanda yaratılmış olan etkileyici atmosfer. FİLMİN KÖTÜ YANLARI: - Biraz fazla ağır ilerleyen ilk yarı. - Zaman zaman fazlasıyla &Oscar için yapılmış& hissi uyandırması. - Türünün yeni kurallarını yıkmaması. TOPLAM PUAN: 7.3/10
3.5
Alvin ve Sincaplar
stresli bir günün ardından ilaç gibi geldi...
2.5
11 Eylül
genel olarak beğendiğim bir film oldu.11 yönetmenden 11 ayrı bakış açısı yakalamak her zaman nasip olmuyor.bu yüzden kaçırılmaması gerekli.. en sevdiklerim (hangi yönetmenin olduğunu göremedim) sağır ve dilsiz kadının ve sevgilisinin olduğu film ve hindistanda geçen hikayeydi.hindistanda geçen hikaye zaten gerçek yaşamdan uyarlandığı için etkilememesi anlamsız olurdu zaten.sözde terör saldırısından sonra müslümanların nasıl gösterilmeye çalışıldığının en etkileyici anlatımını izlemiş oldum.acı çeken bir annenin oğluma merhametli olmayı öğrettiğim için yanlış mı yaptım diye sorması zaten olayı bitirdi..göz pınarlarımın dolmasına engel olamadım.en sevdiğim film bu oldu. ..ve bağıramayan bir kadınla sevgilisinin bulunduğu filmde beni etkilemeyi başardı.sessizliği bozan seslerin içinde parçalanan hayatların güzel bir panoraması.orjinal bir film olmuş bence. mısırda geçen hikayede ise olayın biraz daha mizahi yönüne değinilmiş.zaman zaman beni güldürmeyi başardı.küçük çocukların tavırları ve halleri komikti :) 8/10
4
Teksas Katliamı
klişe klişe klişe.ama yine de kendini izletmiyor mu'izletiyor.sık sık böyle şey mi olur,bu kız mal mı,gerçek hayatta böyle olmazdı,bu çocuk mal mı,bu adam mal mı vb. sorular sorduruyor size ama yine de teen slasher denen bir tarz varsa,bu film de onun tipik örneklerinden biri.arkadaş topluluğuyla izlenebilir.
3.5
Avatar
Film tamamen ergenleri hedef alıyor.. oyunculuğun nerdeyse sıfır olduğu ve tamamen bilgisayar efektleriyle oyun videosu izler gibi izledim. Bu kadar beğenilmesinede şaşırdım açıkçası. Filmde zeka adına bi halt yok tamamen çizgi film havasında.
1.5
Ateşli ve Tatlı
Cameron Diaz hiçbir filmde bana bu kadar itici gelmemişti.Filmi izlediğime izleyeceğime pişman oldum.Filmleri yarıda bırakmayı sevmediğim için bu eziyete katlanarak kendi kendime mazoşist damgası vurdum.Kesinlikle oyunculuk olsun,senaryo olsun,yönetmenlik olsun vasatı aşamamış bir yapım.Hoş değil;gerçekten.Ufak tefek hoşluklara güzelliklere bakmak yerine ben filme genel olarak bakarım.Genel olarak bakıldığı vakit başarısız bir yapım.10/5
2.5
Omen
bence ii film ben begendim yaa .oK korkutucu degil gerilim de fazla yok ama surukleyiciydi surekli demean ne yapcak diye merak edyrsunn bencee ii dii yaa 10 ustunden 6 bence
3.5
Canavar Ev
Çok abartılı uçuk senaryusu kötü anlatımı bitmek bilmeyen saçmalıklarıyla çocuk filmi dicem, çocukların büyük kısmını korkutabilecek bir yapıya sahip olan çöp niteliğinde bir animasyon.
1.5
Canavar Ev
hiç sıkılmadan izledim valla,güzel yapmışlar..
4
Oyuncak Hikayesi 3
Keyifli ve sürükleyici. Tavsiye ederim.
4.5
Kız Kardeşim Mommo
şiir gibi bir film, filmin kahramanları çocuklar çok ama çok başarılı.. çok sade ama bir o kadar da anlamlı.. türk sinemasının yüz aklarından bir film.. 9/10
4
Marilyn ile Bir Hafta
Günümüzde bile ölümünün ardındaki sır çözülebilmiş değil kimilerine göre öldürüldü kimilerine göre intihar etti hala gizemini koruyan bir hazin sona sahip filme gelirsek marilyn monroe nun 1 haftasının anlatılıyor daha çok onun sorunlarına yönelmiş setlere geç kalması,replikleri ezberleyememesi vs. yönetmeni ve michelle williamsı çok başarılı buldum ,iyi bir şekilde yansıtmışlar onu beyazperdeye güzeldi sonuçta izlemenizi öneririm
3.5
Kızıl Ejder
Kuzuların Sessizliğiyle elbetteki kıyaslanamaz ama Hopkinsin karizması her yerde işi götürüyor. 10/8
4
Münih
Sinema açısından bakarsak son derece iyi bir film on üzerinden dokuz verilir.. Ama gerçeklik bakımından aynı şeyleri deiyemeyeceğim, çünkü dünyada başlayana klasik yahudileri sevdirme politkası ve yahudilere zulmedildiği yönündeki görüşlere yandaş arandığı düşüncesindeyim.. Ama burası siyasi meydan olmayıp sinema ile ilgili bir site olduğu için yorumumu filme göre yaptım ve de son derece başarılı diyorum.. Steven Spielbergin yeni bir eseri.. İzlenmeye değer..
4.5
Bizim İçin Şampiyon
gerçek bir hikayeden yola çıkılarak sinemaya aktarılan çok iyi bir yapım.Kesinlikle izlemeye değer 8/10
4
Hızlı ve Öfkeli 8
TAM BİR GÖRSEL ŞÖLEN 2001’de basit bir B-filmi olarak başlayan ve 16 yıl, 8 film ve 4 milyar doları aşkın dünya hasılatıyla yenilmez bir gişe canavarı haline gelen Hızlı ve Öfkeli serisinin 2013’te Paul Walker’ın hayatını kaybetmesinin ardından devam edip etmeyeceği merak konusuydu. 2015’te Walker’ı son kez izlediğimiz Furious 7’nin dünya çapında 1,5 milyar dolar gişe hasılatı getirerek tüm zamanların en çok izlenen 6. filmi olmasının ardından seriye yeni bir üçleme daha ekleneceği duyuruldu. Altıncı filmden sonra seriyle özdeşleşen yönetmen Justin Lin’in ayrılmasından sonra yönetmenlik koltuğuna günümüz korku filmleri yönetmenlerinin en popüleri olan James Wan’ın getirilmesi önce soru işaretleri yaratmıştı fakat gişe açısından en yüksek hasılat elde eden film de bu oldu. Yeni filmin yönetmenlik koltuğunda ise The Italian Job, Law Abiding Citizen gibi filmlerle suç ve aksiyona, Straight Outta Compton ile de nitelikli biyografiye yetkinliğini kanıtlayan F. Gary Gray oturuyor. Paul Walker haricinde eski kadro tamamen yerini korurken, Charlize Theron, Scott Eastwood, Kristofer Hivju ve Helen Mirren seride ilk kez karşımıza çıkıyorlar. kaç sene geçti 8. filmdeyiz ve ivme artmaya devam ediyor.Aile genişlediği gibi güzelde oluyor.. Seri 16. senesinde 8. filmiyle yine bomba şekilde geri dönüyor. Özellikle Beşinci filmle birlikte bambaşka bir yola girdi, tam anlamıyla bir gişe canavarına dönmesi dışında çizgi roman serilerini saymazsak en şatafatlı aksiyon serisine dönüştü. Hepimiz artık biliyoruz ki yeni bir Hızlı ve Öfkeli filmi demek doğa kanunlarına aykırı muazzam aksiyon sahneleri, komedi, dostluk, ekip çalışması, bol patlayan araba, havada uçuşan kurşunlar ve hızlı kameralı dövüş sahneleri demek.10/8
4.5
Kate
Biraz Crank ( tetikçi filmi ) , Biraz samuray , Biraz john wick vari sahneler , yeterince kanlı sahne , Üstüne de klişe sosu döktünmü tamamdır. Evet bu şekilde bir başlangıç olunca film çok mu kötü acaba diye insanda bir algı oluşabilir. Yukarı da yazdıklarımın hepsini bir araya getirip bir şeyler yapmaya çalışmışlar. Filmin akışı içinde sizi ters köşe yapacak bir iki kısım olsa da ki şahsen beni çok da terse düşüremediler genel olarak tahmin edilebilir bir film olmuş. İzlenir mi elbette izlenir. Ancak çok üst düzey bir beklenti olmadan keyif almaya bakarak izlenir.
3.5
Av Mevsimi
Yani şöyle yasalanıp da izleyebileceğiniz yerli yapımlardan. Eksiği yok mu var; ama cidden sağlam yapım olmuş. Ş.Şen bildiğiniz gibi ama C.Yılmaz cidden iyiydi. Kekler Vadisi Irak-Filistin-Mars.. gibi absürd yapımlarla böylesi bir yapımı karşılatırıyorum da puan olarak yazık diyorum. Umarım bu bu tarz filmleri böylesi kaliteli oyunclarla izlemeye devam ederiz. 9/10
4.5
12 Tuzak
Kötü film değil ama türünün sağlam örneklerindende olmadığı kesin..Aksiyon durmuyor gibi görünsede yinede tatmin edici değil malesef. 7/10
3.5
Spawn
kendi zamanının ve kendi akımının başarılı filmlerinden
4
Pişt
Öncelikle şunu belirtmek gerek belki posteriyle meşhur scary movie den alıntı bir afiş olsada gerek konu ve gerekse işleyiş açısından farklı konsepte sahip absürd diye nitelendirdiğimiz bir parodi filmi var. Açıkçası filmin ilk 20 dakikalık kısmı harbiden sıkıcıydı ama sonrasını iyi toparlayarak filmin son haddesine kadar güldüren ve seri bir şekilde sıkmadan ilerleyen bir film var. Elbette ülkemizde bu türde filmler oldu olacakta ama bu film aradan sıyrılmayı beceriyor. Günümüzün popüler olan olayları gayet güzel bir şekilde filme yansıtılmış.Oyunculukların orta seviyenin biraz üstünde olan, müzikleri ve görsel efektleri iyi kotarılmış. Açıkçası beyazperdenin eleştirisine kulak verip gitmenizi tavsiye ederim. Önyargılı ve büyük beklenti içine girmeden gidip bir şans verilmesi gerektiğini düşündüğüm orta karar bir komedi-korku parodisi...
3.5
Yaşamın Renkleri
Değişik tarzda, hoş bir film. 10/8
4
Pokemon 2:En Güçlü O
Harika bir film, konu müthişti. 3 titan arasındaki mücadele ve Lugia'nın ortaya çıkması..vs. Ayrıca görüntüler de iyi sayılır, sonuçta bu bir animé , Kayıp Balık Nemo gibi güzel efektler beklemem çok da doğru olmaz. Pokemon seven çoğu kişi bu filmi sevecektir.
5
Karavan
Çok sıkıcı olacağını düşündüğüm ama izledikçe keyif aldığım bir yapım 7/10
3.5
Kolpaçino 3. Devre
Serinin en kötü filmi hatta Türk komedi filmlerinin en kötü filmi,,, yazık bu kadar beklentiye 5 sene sonra böyle bi film yapıcaginıza hic yapmasaydiniz
1
Babam
Çetin Tekindor... “Hangi aktörü / aktristi sabaha kadar izlersiniz?” diye sorsalar Çetin Tekindor benim için ilk 3’te olur. Bu duruş, bu bakış, bu içtenlik sonradan kazanılan bir özellik olamaz bunu sadece yetenekle açıklayabilirsiniz. Bu filmde de döktüren Tekindor, yine duygusal bir filmle karşımıza çıkıyor. Film öyle duygusal ki; sizi salona patlamış mısırla değil, mendille uğurluyorlar. BABAM FİLMİ’NİN KONUSU Yusuf Tunalı ( Çetin Tekindor) sardalya konserve fabrikası sahibidir. Baba mesleğini hatta büyük baba mesleğini yürüten Tunalı için işler hiç de iyi gitmemektedir. Öyle ki; büyük firmalar ve bankalar, sardalya bekleyen bir kedi misali kapısında beklemektedir. Bu kadar sıkıntılı zamanlar geçirirken bir de eşinin vefat etmesiyle bir darbe daha alan Yusuf Tunalı, engelli oğluyla hayatta yapayalnız kalır. Daha önce onun varlığını bile kabullenemeyen Yusuf Tunalı için Arif artık başka bir anlam ifade etmektedir. Hayatın zorluklarına engelli oğluyla daha fazla dayanamayacağını düşünen Yusuf Tunalı’nın karşısına bir gün Feride adında genç bir öğretmen çıkar ve hem Yusuf’un hem de oğlu Arif’in hayatını tümüyle değiştirir. BABAM FİLMİ’NİN OYUNCULARI Çetin Tekindor .... (Yusuf Tunalı) Kendisi hakkında yorum yapmayı uygun bulmuyorum ama bu filmde yine oynamamaış; ders vermiş. Tek sıkıntı şu ki; maalesef böyle büyük oyuncular olunca isim filmin önüne geçiyor. Bu fimde de bunu biraz hissediyorsunuz. Berker Güven ( Arif) bu rol için nasıl çalıştı bilemem ama bir engelliyi canlandırdığı bu filmde gerçekten baba –oğul ilişkisini çok iyi yansıtıyor. Yaşının da genç olduğunu düşünürsek önü açık gibi görünüyor. Melisa Şenolsun ‘da (Feride) kimse kusura bakmasın ben Türkan Şoray havası gördüm. Fiziğinin alakası yok ama rol yeteneğinin tıpatıp olduğu aşikar. Bütün duyguları bakışlarıyla size olduğu gibi yansıtıyor. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı öğrencisi Şenolsun ilerleyen zamanlarda çok dikkat çekecek gibi. Filmin en çok eleştiri “Babam ve Oğlum” filminin devamı olduğu yönünde. Bir nebze olsun haklılık payı olduğunu düşünmemle beraber mantık yönüden bakarsak saçma bir düşünce olduğunu belirtmek isterim. Babam ve Oğlum’un çok iyi film olması ona benzer konularla yapılan filmlerin olmasını engellememeli ya da karşılaştırılmaya maruz bırakılmamalı. Zira bu durum senaristlerin ve yönetmenlerin şevkini kırar diye düşünüyorum. Bir diğer konu ise süresi yönünde. Özellikle Türk filmlerinde hep karşımıza çıkan giriş, gelişmenin süper; sonucun vasat olduğu gerçeği. Bu gerçek, filmin 15 dakika uzamasına neden olmuş, daha kısa olabilirdi. Sonuç olarak ailecek keyifle izleyebileceğiniz bir dram filmi sizi bekliyor. Babam ve Oğlum filmini kafanızdan silerek filme giderseniz, filmden oldukça zevk alacağınızı düşünüyorum, iyi seyirler.
3.5
Godzilla II: Canavarlar Kralı
Film Gerçekten Efsane Kurgu Olsun,Efektler Olsun, Çok İyiydi. Oyuncular Çok İyi Rol Yapmışlar Buda Filmin Gerçekçiliğini Arttırmış.
5
Pardon
Açık söylemek gerekirse çok klişe bir film olmuş. Hiçbir temaya sahip olmadığı gibi, mizahi açıdan da oldukça sıradan. Oyunculuklar ise çok kötü, bilhassa Ferhan Şensoy klasik bir biçimde (son ders filmini ayrı tutuyorum) çok kötü. Çooooook bol vakti olanlar için belki izlenebilir diyebilirim ama izlenilmemesi durumunda hiç bir şey kaybedilmiş olmaz. 10/5
2.5
Piyanist
çok sıkıcı bir film uyumamak için kendimi zor tuttum.tamam film arkasında usta bir yönetmen olduğunu hissettiriyor ama bu durağanlık nereye kadar.izlerken çok sıkıldım.filme 4 veriyorum ama bu puanda isabelle huppert’ın harika oyunculuğu için..
2
Hırsız
Fazla sıkıcı değil ama izlenir yine de o kadar kötü bir film değil...Juliete Binoche sayesinde 10/7
4
Acemi Öğrenci Avcı Öğretmen
Diğer komedilerden çok farklı,hoş,eğlenceli,izleyip pişman olmayacağınız bir film.
2.5
Ölümcül Tuzak
Her gün ölümle yaşam üzerine zar atıyoruz.' Film savaşın ne kadar pislik ve aşağılık bir şey olduğunu gözler önüne seriyor. Askerler üzerinde ki psikolojik bozuklukları ve her gün diken üstünde yaşamanın ne demek olduğunu bir nebze anlatmaya çalışan bir yapım. Olaya başka açıdan (siyasi,milliyetçi ve ya ırkçı) bakmanın hiç bir anlamı yok. Film gayet güzel ve anlamlı. Ancak filmi izlemek isteyenlere önerim, sakın filmde bol aksiyon var, nasıl olsa savaş (asker) filmi patlamalar, çatışmalar felan beklemeyin. Çünkü film daha çok dram üzerine. Ancak aksiyon ve gerilim sahneleri de yok değil. Sadece beklentiyi yüksek tutup, sonradan hayal kırıklığına uğramayın diye dedim. Bunun dışında Jeremy Renner en iyi büründüğü karakterlerden bir tanesi. Bence adam bu rol için biçilmiş kaftan. Filmin bir tek kötü yanı var. Oda filmin çoğu yerinde gereksiz uzaması ve sırf sahne sayısı çok olsun diye bir çok gereksiz sahnenin olması bence rahatsız ediciydi. Boş zamanınız varsa ve askeri (Dram - Aksiyon) filmi izlemek istiyorsanız önerilir. iyi seyirler...
3.5
Yudi: Yedikonuk Cinleri
Biz çok beğenerek izledik, sürükleyici ve konusu merak uyandırıcı. Korku severlere tavsiye edebileceğim bir film..
5
Sivaslıyıh Gardaş
25 yıldır ayda ortalama 2 kez sinemaya giderim. Bu kadar berbat bir film görmedim. Konu yok, sahneler arası bağlantı yok, amatörlük akıyor. Halil Ergün ve İlyas Salman ı görmek isterseniz, buyrun tabi...
0.5
Spectre
Casino Royalle başlayan Bond filmlerindeki yeni trend,Spectre ile son buluyor.Aslında Skyfall'un sonunda eski bond filmlerine yapılan göndermeyle ipucunu almıştık,evet bond tekrar 60'ların Connery'li formatına geri dönmüş.Tekrar erkek bir M,Q'nun teknolojik oyuncakları,Moneypenny,Jaws ve Oddjob tarzı bir kötü adam sayabileceğimiz örneklerden bir kısmı.Kötü mu olmuş derseniz bence hayır eski james bond'ların formatını şahsen ben özlemişim diyebilirim.Kötü adama gelirsek son 3 filmdeki olay örgüsü Spectre ile açığa çıkıyor ve gizem son buluyor.Ben performans olarak Christoph Waltz'ı beğendim;iyi oynamış,onun dışında bond kızı olarak Eva green'den bu yana Lea Seydoux en iyisi diyebilirim hem güzellik olarak hem de oyunculuk olarak.Aksiyon sahneleri çok iyiydi özellikle arabayla ve uçakla olan kovalamacalar.Kötü tarafları yok mu var mesela süresi belki gereğinden uzun tutulmuş,konu biraz dağınık şekilde ilerliyor,Daniel Craig rolden bezdiğini artık belli etmeye başlamış,bir sonraki bond muhtemelen kendisi olmayacaktır,Spectre onun veda busesi olabilir sonuç olarak benim gibi eski bond filmlerine ilgi duyuyor ve eski bondları özlediyseniz hoşunuza gidecektir ama Casino Royale ve Skyfall gibi Jason Bourne tarzı modern bir ajan filmi bekliyorsanız sizi hayal kırıklığına uğratması muhtemel.
3.5
Siccin 2
Normal sartlarda, Hasan Karacadag filmlerini (en azindan bilgi ve arastirma seviyesinde) begenen biri olarak, bu filmi sevebilirdim. Fakat film gerceklikten ne yazik ki cok uzak. Zaten cogunlukla, din hakkinda kafasi karmasik/bilgisi eksik olan Turk halkinin kafasini daha da bulandirmaktan ziyade bir is yapmayacaktir. Bana kalirsa da cok zorlama bir kurgu. Sizlere tavsiyem, eglence amacli gidin. Gercekten insani geren sahneleri var. Fakat sinema sonunda cikaracaginiz ve aklinizda yer etmesi gereken tek ders buyunun tehlikeli oldugu ve yapanin da, yaptiranin da, ne buyuk bir azap ile Cehennem 'de cezalandirilacagi olsun. Akildan cikarilmamalidir ki, hic birsey ne Allah 'in ayetlerinden gucludur, ne inancindan ne de kendisinden. Bunu dusunerek, rahat bir uyku icin koruma dualarinizi okuyun ve guzelce istiharat edin. Zira Allah 'tan korkanin ve ona inananin, baska seyden korkmasi gerekmez. Her daim ona siginin ve ondan yardim dileyin.
1
Diğerleri
Amenabar imzalı mükemmel dört dörtlük muhteşem bir yapım.Görselliği,senaryosu,atmosferi ve oyunculuklarıyla her defasında aynı etkiyle izlenenen aşmış gerilim şaheseri.Nicole Kidman mükemmel performans çıkarmış.Arşivlik şaheser.10/10
5
Bharat
Hint filmlerine ayrı bir ilgi duyuyoruz ve izlemeye çalışıyoruz.Özellikle Aamir Khan ve Salman Khan olunca izlemeye çalışıyoruz.Filme gelirsek güldüren bazen duygulandıran şarkıları ile coşturan harika bir film olmuş.Sevginin Gücü filminden sonra tekrar Salman Khan filmi izlemek güzel oldu.Bence gidin ve izleyin çok güzel mesajlar verdi sıkılmadan izledik.Hikaye Sevginin Gücü gibi değil çok farklı ama güzel bir film.Katrina Kaif onunda filmde rol alması çok güzel oldu..
4
Bizi Hatırla
Ben sinemaya çıktığında gidemedim ama film siteye geldiğinde hemen indirdim izledim Çağan Irmak fasa fiso film yapmaz bu filmi izlediğimde ağlamamak için tuttum kendimi herkesin bu filmi izlemesini tavsiye ederim baba ve oğul arasında geçen konu süperdi hiç düşünmeden izleyin derim
5
Dünyayı Kurtaran Adam
başarısız ve gülünç efektlerinden,makyajından,kostümlerinden bahsetmesek bile,bence senaryo,oyunculuk,olay örgüsü gibi sinemasal açılardan da zayıf ve uyku getiren,sıkıcı bir film.ya da deneme diyelim,o dönemler için deneme yapılmış olması daha mantıklı geliyor insana.şu devirde izlerseniz sanki 25 değil 250 yıl öncesinin bir filmiymiş gibi gelebilir size,türk sinemasının tek tük kült filmlerinden birini izlemek yine de gerekli belki de.
2
Matrix Resurrections
Filme öyle bir coşkuyla gittik ki bu duyguyu böyle vasat altı bir filme adadığım için sonunda salondan kendimden utanarak çıktım. Arkadaş hiç mi felsefe kalmadı, her şey mi görsellikten ünlü oyuncudan ibaret oldu, izleyiciye gerçekliğin sorgulanabilirliği mesajını dahi vermiyor, ki matrixin ana temasıdır bu... Hikaye örüntüleri geçişleri düzensiz, ot gibi karete izleyip çıkıyorsun. Devam filmi çekelim de biraz da burdan para kıralım demişler vizyonsuzluğun bukadarını görmedim. Filme hiç mi bir şey katamamışlar diye soracak olursanız, evet arkadaş hiçbir şey katmadan öylece filmi servis etmişler. Önceki serilerden insanların &vaaav& dedikleri yerleri tekrar çekmeye çalışmışlar. Ha peki herşey mi aynı?! Tabi ki hayır. Mesela bu sefer filmin sonunda [spoiler]ilk neoyu değil trinity yi uçurtmuşlar, hem de havada asılı kalan bir poşet gibi.[/spoiler].. Ben serinin her bölümünü 3er 4er kere izlemiş adamım, kanıma dokundu. Ağlayacak gibi oldum. Hele bir de sinema çıkışında şimdiki genclerin &oha abi harikaydı çok iyiydi& falan dediklerini duyunca yeni jenerasyondan da soğudum. Allah sonumuzu hayır etsin
0.5
Blair Cadısı
Beklediğim gerilimi ve pskolojiyi hiç veremedi.
2
Güzel ve Çirkin
2014/Fransa yapımı La Belle Et La Bete (Güzel ve Çirkin) merakla beklediğim bir filmdi ama maalesef sinemada izleyebilme fırsatım olmadı bu yüzden internete düşmesini beklemek zorunda kaldım. Bekledikçe merakım ve beklentim arttı. Beklentiye girmemem gerektiğini bildiğim bir film olmasını bilmeme rağmen. Ama masal uyarlamalarını gerçekten çok seviyorum ve bunun bende bir takıntı halini almaya başladığını düşünüyorum. Aylardır abartısız olarak söylüyorum en az 100 kere filmin fragmanını seyretmişimdir. Ki son dönemlerde beklentiye girmeme neden olduğu için filmlerin fragmanlarını izlememeye çalışıyorum. Film hakkında olumsuz yazılarda okudum ama afişlerin ve fragmanların etkisi çok büyüktü bu yüzden filmi izleyene kadar beklentim bir nebze azalmadı. Filmin bende büyük bir beklenti yaratmasının en önemli nedeni ise bir Christophe Gans filmi olması ve başrol de Vincent Cassel'ı izleyecek olmamdı. Vincent Cassel, farklı bir çekiciliğinin olduğunu düşündüğüm ve filmlerini başarılı bulduğum bir aktör. Bu filmde de Çirkin rolünde onu izleyecek olmam haliyle heyecanlandırdı beni. Bu kadar çok beklentiye girdiğim için kendime mi kızsam yoksa yönetmene ve senariste mi kızsam bilemedim bende. Christophe Gans gibi sinemada ismini öne çıkarabilmiş işinin ehli diye düşündüğümüz adamdan tabii ki böyle rezalet bir film beklemezdim. Soruyorum kendisine: Bu filmde duygu nerede? Müzikler nerede? Bu film neden yalnızca görüntüden ibaret ?!!! Disney yapımı Güzel ve Çirkin animasyonunu izlemeyeniniz kaldı mı bilmiyorum. Ama eğer hala izlemediyseniz derhal izlemenizi öneriyorum. Tekrar filme gelecek olursak. Filmde Güzel ve Çirkin masalı çocuklara hitap etmek yerine yetişkin grubuna hitap etsin diye gizem ve aksiyon yaratılmaya çalışılmış ama başarılı olmamış maalesef. Masal uyarlamalarını takip ediyorsanız eğer masallara daha farklı bir bakış açısı getirdiklerinden haberdarsınızdır. Ki bu seyirciyi çok memnun ediyordu. Ama La Belle Et La Bete buna uymamış bence. Yani Güzel ve Çirkin'in hikayesi alınmış ama karakterlerin huyu suyu her şey farklı olmuş. Masalda ki Güzel ; güzel, iyi, alçak gönüllü, yardım sever ve kitap okumayı seviyor. Filmde ki Güzel ise yani Belle bunun neredeyse tam zıttı olmuş. Asi, burnu havada ve Çirkin'e hakaret etmekten kaçınmayan bir Güzel. Çirkin'de de aynı şeyleri görmek mümkün ! Masal da Güzel'e gayet nazik davranan, ona kendini iyi hissettirmek için çabalayan ve kötü bir büyüyle canavara dönüşen Çirkin film de gerçekten bir canavar. Yani şahsen bir kadın olarak değerlendirdiğimde özünde hala iyiyi barındırsa bile böyle bir canavarı sevmem mümkün olmazdı. Kullandığım canavar kelimesinin dış görünüşe hitaben değil Çirkin'in direk olarak karakterine dair kullandığım bir kelime olduğunu belirtmek isterim. Film yalnızca Güzel ve Çirkin'in aralarında ki ilişkiyi işleseydi belki sevilebilirdi ama Belle'in kardeşlerinin işin içine girmesi ve ortaya konulan aksiyon filmi ve masalı tam anlamıyla berbat hale getirmiş. Bu kısımları gereksiz ve tamamiyle saçma buldum. Belle'in ailesinin üzerinde de gereksiz yere fazla durulmuş bence. Güzel ve Çirkin çocukken gerçekten en sevdiğim masaldı. Ki hala en sevdiğim, en etkilendiğim masal olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ve ben en sevdiğim masalın böyle kötü bir uyarlamasını izlemek istemezdim ! Çirkin'in, Güzel için her gün yeni bir kıyafet bırakması ve bıraktığı kıyafetlerin Güzel'e mükemmel bir şekilde yakışması. İkisinin her sahnede ayrı bir kıyafetle ve gerçekten mükemmel kıyafetlerle karşımıza çıkması başta hoş olsa da abartıldığı ortada. Ki zaten film yalnızca mükemmel kostümlerden ve mükemmel efektlerden ibaretti. Yıllarca çocukluğumuzda dış görünüşe karşı ön yargılı olmamamız, insanları her haliyle sevmemiz gerektiği mesajını bize veren filmde görüntüden daha fazlasını istiyordum elbette. Güzel ve Çirkin'in arasında daha güçlü bir bağ olmalıydı. Bu kadar yoğun duygular barındıran bir masalın bu kadar duygusuz bir uyarlaması olmamalıydı ! Ve bir diğer bahsetmek istediğim konu müzikler ! Filmlerin en önemli parçalarından birisi müziklerdir. Bize nasıl hissetmemiz gerektiğinin sinyallerini verirler. Filmin bu raddede duygusuz olmasının nedeni belki müzikler olabilir. Çünkü filmde büyük ölçüde müzik eksikliği vardı. Kullanılan müzikleri de güzel bulmadım. Zaten asıl kullanılması gereken yerde kullanılmamışlardı. Masalın en sevdiğim yeri Güzel'in Çirkine onu sevdiğini söylediği yerdi. Filmde de en merak ettiğim sahneydi bu kısım. Güzel'in, Çirkin'e &Ben seni zaten seviyorum.& dediği kısım güçlü bir müzikle mükemmel olabilirdi. Ama duyduğum şey basit bir fon müziğinden ibaretti. Zaten filmi seyrederken de çıldırdım bu müzik eksikliği nedeniyle !! İşin özü ; filmler yalnızca görüntüden ibaret olsaydı 5/5 puan alırdı bu filmde. Ama olay şu ki filmler yalnızca görüntüden ibaret değil. Bizim filmlerde esas görmek istediğimiz şey DUYGU(!). Benim eleştirimi zaten göreceğinden değil ama umarım bu işin ehli insanların eleştirilerini dikkate alırsın da bundan sonra çekeceğin filmlerde önceliğin görüntü yerine duygu olur GANS !
2
Şampiyon
Ailece izlenebilecek enfes bir filim. Bu filim bataklığa dönmüş sinema sektöründe görülebilecek nadir eserlerden. Duygulanmadan izlemek mümkün değil. Mendillerinizi hazırlayın.
4
Gitme
sokakta yaşadığınız anlık olaylardan kafanızdan bir hayat hikayesi kurguladınız mı?eminim herkes bunu yaşamıştır. yönetim,kurgu,oyunculuk,görüntü mükemmel...ama günümüzde basit ve yorulmak istemeyen beyinlerden kurulu dünyamızda hak ettiği değeri ne yazık ki görememiş bir film.9/10
4.5
Aşkın Büyüsü
Griffin Dunne'ın bu ikinci sinema filmi yönetmenin tecrübesizliğinin kurbanı olmuş gibi.Fantastik bir romantik komedi bu film ama içerisinde yer alan ölüm ve adam kaçırma gibi detaylara da kabul edilemeyecek bir yumuşaklıkla yaklaşıyor ya da farklı bir bakış açısıyla ''görmezden geliyor''.Seyirciyi filmden uzaklaştıran bu durum senaryo sorunları ve vasat oyunculuklar da eklenince ortalamanın altında kalan bir komedi olup çıkıyor.
2
Whiplash
J.K Simmons iyi oynamadığı(!) tek kelimeyle rolünü yaşadığı,bir hedefi olan insanlar için ilham verici ve abartıldığı kadar olmasa da iyi bir film.
3.5
Mucize 2 Aşk
Kesinlikle ama kesinlikle mükemmel ötesi bir film. Sakın kötü yorumları baz almayın. İlkinden bile çok çok daha güzel hem ağlatıyor hem güldürüyor hem düşündürüyor hem umut veriyor yani birçok duygu bir arada yaşatan muazzam bir yapıt olmuş. Filmin senaristi mi yaftalayanlar izlemeden filmi karalamislar. Önemli olan burada ki yapıt verilen emek insan karalamak ne kadar kolay olmuş. Ama film her şeye değer.
5
Deadpool 2
İlk filmdeki kadar güldüm fakat ilk film kadar mutlu bitmedi benim için. Gereksiz uzatıldığını ve konunun tam olarak işlenilmediğini düşünüyorum. Yine de 2 saatim gayet eğlenceli bir şekilde geçti.
3.5
Adalet Peşinde
Şiddetle tavsiye ederim..uzun zamandır abuk sabuk film seyretmekten gına gelmişti.Bu film ilaç gibi oldu...Velhasılı muhakkak seyredin..
5
Masal Şatosu: Sihirli Davet
Biryerden başlamak lazımdı. Çok kötü değil. Çocuklar keyifle izliyordu. Daha da iyi olarak devam edeceklerini ümit ederim.
3
Rüzgarlı Vadi
Prenses Mononoke’yi sevenler kesinlikle bu filmi kaçırmasın. Daha dün izledim hala etkisindeyim, Miyazaki’nin müthiş hayal gücü ve Ölümcül Doğa insan çatışması burdada var. Eski zamanlarda bu filmi yapmasına rağmen(1984) çizimlerinde çok az bir değişim var, Yine kusursuz iş çıkartılmış. Anime severler sevmiyenler herkes izlemeli, izlettirilmeli. 10/10
5
Aşkın Büyüsü
hoş..eglenceli...güzel bir film..iki usta oyuncuyla dahada renklenmiş bir film...
4
Göz
film son durak serisinden, gothika, doğmamış ... farklı bir film değildi bu arada bu tarz filmelri hollywood çok yağtı çok kopyaladı ve çok seyrettirdi ve buda sanki onalrdan farklıymış imajı verilmiş aslında sadece ambalajı farklı yemek aynı yemek bir farklılık yok. sine puana gelince türk filmleri tekrar yapınca ancak bunu yaparız oluyor hollywood yapınca şahane , alba farkı, güzel konu... oluyor. bence film fazla puan almış üst sınırı 6.0 olmalı yani bu film için 6.1 fazladır. bu tarz filmelrde genelde kopya filmlerde süre çok kısa oluyor. detaydan yoksun oluşuyor film. burada aslında en önemli görülmesi gereken asya yapımı filmlerin ne kadar kaliteli olduğu ama pazarlama konusunda yoksun oldukalrıdır. bu kısmı harika bir ticari düzeye getiren hollywood farkını burada gösteriyor. filzm aslında keyifli ama fazla beklenti içinde olmamak gerek 10/5
2.5